+ Kadına Yönelik/Cinsiyet Temelli Şiddet: Uluslararası ve Ulusal Gelişmeler, İlkeler ve Devletin Sorumluluğu Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği + Uluslararası Gelişmeler/Mevzuat Kadınlar, yasalarda ve gerçek hayatta erkeklerle eşit haklara sahip olmayı 18 yüzyıldan bu yana talep etmektedirler. Mary Astell (eğitimde fırsat eşitliği) 1694: Gerçek ve En Yüksek Çıkarlarının Geliştirilmesi için Hanımlara Ciddi Öneriler) Mary Wollstonecraft (temel haklarda eşitlik) 1787: Kızlarının Eğitimi Üzerine Düşünceler 1792: Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği + Uluslararası Kurumlar ve Mevzuat 1945: Birleşmiş 1948 Milletler’in (BM) Kuruluş Anlaşması BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi devletlerin vatandaşlarının eşit, ırkına, rengine, cinsiyetine, diline, dinine vb. bakılmaksızın ayrımcılık ve şiddetten uzak bir yaşam sağlama sorumluluğu olarak tanınması 1945: BM Ekonomik ve Sosyal Konsey bünyesinde Kadının Statüsü Komisyonu Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği + Toplumsal Cinsiyet kavramının icadı John Money (1955) 2. Dalga Kadın Hareketi’nin gelişimi (1960/1970) 1975: I. Dünya Kadın Konferansı (Mexico City) CEDAW’ın (Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Tasfiye Edilmesi Sözleşmesi) kaleme alınması kararlaştırıldı. 8 Mart’ın Dünya Kadın Günü kabul edildi (1977). Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği + 1980: II. Dünya Kadın Konferansı (Kopenhag) CEDAW’ın imzaya açılması (1980) CEDAW, kadınların kamusal ve özel (aile içi) hayatta kadın-erkek arasındaki eşitsizliklerin/ayrımcılıkların sadece mevzuatta değil, fiiliyatta da ortadan kaldırılmasını taraf devletin sorumluluğu olarak tanımlar CEDAW’a göre toplumsal cinsiyet eşitliği: «kültürel, kurumsal, davranışsal ve kanaatsel ayrımcılığın bir sonucu olarak engellenmiş olan hakların gerçekleştirilmesidir.» Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği + 1985: III. Dünya Kadın Konferansı (Nairobi) İleriye Dönük Stratejiler Kadına Yönelik Şiddetin bir alan olarak tanımlanması Şiddet görene sığınak, destek ve yeniden uyum için gerekli önlemleri alma konularının devletin sorumluluğunda olduğunun kabul edilmesi Türkiye’nin CEDAW’ı Nairobi konferansında imzalaması Çekincelerin kaldırılması: Türk Medeni Kanunu (1999), Vatandaşlık düzenlemesi (2008) İhtiyari protokolün onaylanması (2002) Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği + 1989: CEDAW Komitesinin Kadına Yönelik Şiddet başlıklı 12 No’lu tavsiye kararı 12 No’lu Tavsiye Kararı: Kadınların günlük yaşamlarında karşılaştıkları cinsel şiddet, aile içinde istismar, iş yerinde cinsel taciz gibi her türlü şiddete karşı korunmalarını, bu tür şiddetin ortadan kaldırılması için önlemlerin alınmasını ve saldırı ve istismar mağduru kadınlar için destek hizmetlerinin varlığını ve şiddet vakaları ve kadın mağdurları hakkında istatistiki veri toplanmasını taraf devletlerin sorumluluğu olarak tanımlar. Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği + 1993: BM Viyana İnsan Hakları Konferansı ve Deklarasyonu Kadın-erkek eşitliği, kadınların özgürlükleri ve şiddetten ve ayrımcılıktan uzakta bir yaşam sürdürmelerini insan haklarının bir parçası olarak tanımlamış, kadın ve kız çocuklarının maruz kaldığı cinsiyet temelli şiddet, doğrudan ve dolaylı ayrımcılık ve sömürü ile bunları haklı gösteren kültürel önyargıların, geleneksel, inançsal, töresel uygulamaların tasfiye edilmesi gereğini tanımış, kadının insan haklarının korunması ve teşvik edilmesini sivil toplumun, devletlerin ve uluslararası toplumun görevi olarak tanımlar. Kadın Haklarının Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Mekanizmalarıyla Bütünleştirilmesi ve Kadına Yönelik Şiddetin Tasfiye Edilmesi Önergesi (1994) Birleşmiş Milletler bünyesi içinde Kadına Yönelik Şiddet Özel Raportörlüğü Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği + 1992: CEDAW Komitesinin Kadına Yönelik Şiddet başlıklı 19 No’lu tavsiye kararının görüşmesi 19 Nolu Karar’a göre cinsiyet temelli şiddet: Kadının hak ve özgürlüklerini erkeklerle eşit şekilde kullanmasının önünde engel olan bir ayrımcılık biçimidir. CEDAW’ın tam uygulaması kadına yönelik şiddetin tasfiye edilmesiyle mümkündür. Cinsiyet temelli şiddetin kadınların, “yaşam”, “insanlık dışı ve kötü muameleye veya cezaya maruz kalmama”, “silahlı çatışmalarda eşit korunma”, “özgürlük ve güvenlik”, “yasalarca eşit korunma”, “aile içinde eşitlik”, “fiziksel ve düşünsel sağlığın en yüksek standardına ulaşma” ve “adil çalışma koşullarına ulaşma” hak ve özgürlüklerini ihlal ettiği kabul edilmiştir. cinsiyet temelli şiddete aile içinde, toplumda ve devlet tarafından maruz kalınabilir olması nedeniyle, taraf devletler nerede ve kim tarafından gelirse gelsin her türlü cinsiyet temelli şiddetin ortadan kaldırılması için uygun ve etkili önlemler almalıdır. Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği + Devletin alması elzem olan önlemler: Kadınların bütünlüğü ve onuruna saygıyı gözeterek koruma sağlanmak; Her türlü şiddete uygun korunma ve farkındalık eğitimi olan uzmanlarla destek hizmetlerinin sağlanmak Kırsal, izole yerlerde yaşayan ve sığınmacı kadınların da yararlanmasını sağlamak; Hukuk, kanun uygulayıcıları ve diğer kamu görevlilerine toplumsal cinsiyete duyarlılık eğitimleri vermek; Medyanın kadına saygı göstermesini ve saygı gösterilmesini teşvik etmesini sağlamak; Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği + Şiddetin boyutlarını, nedenlerini ve etkilerini ortaya koyacak istatistiki veri toplanması ve araştırmalar yapılmasını sağlamak; Kadına yönelik şiddetin devamına katkıda bulunan kanaat, gelenek ve kültürel uygulamaların doğası, boyutu ve hangi tür şiddetin devamına katkıda bulunduğuna dair tespitler yapmak ve bunların ortadan kaldırılması için etkili önlemler almak; kadınların eşitliğine karşı önyargıları ortadan kaldırıcı önlemler almak; insan ticareti ve cinsel sömürünün cezalandırılmasına karşı etkili cezai ve önleyici tedbirler almak; şikayet ve tazminat mekanizmaları geliştirmek; iş yerinde cinsel tacizi ve diğer cinsel şiddeti önlemek; Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği + doğum ve üreme konularında zorlamanın ve kadınların sağlıksız tıbbi koşulları aramalarına neden olmayacak önlemler almak ev işlerinde çalışan kadınların çalışma koşullarının izlenmesini sağlamak; aile içi şiddette ceza indiriminin, namus adına şiddeti ortadan kaldırmak, ensest ve cinsel şiddette aile için destek hizmeti sunulmak ve şiddet uygulayanı rehabilite etmek; cezai müeyyideler uygulanmak ve veri toplanmasını sağlamak. Karar, yasal önleyici ve koruyucu önlemler alınmasını, her aşama için veri toplanmasını ve mücadele alanının izlenebilir ve etkin şekilde müdahale edilebilir hale getirilmesi öngörmektedir. Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği + 1995: BM IV. Dünya Kadın Konferansı (Pekin) Pekin Eylem Platformu’nun belirlediği 12 öncelikli alandan biri kadına yönelik şiddettir. Eylem Platformuna göre kadına yönelik şiddet: “kadının fiziksel, cinsel ve psikolojik olarak incinme ve eziyet görmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanma olasılığı taşıyan her türlü cinsiyet temelli şiddet davranışıdır.” Kamusal + özel alan; şiddet davranışı + tehdit + baskı + özgürlükten mahrum bırakmayı da içerir Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği + Hassas gruplar tanımlaması Şiddet, eşitlik, kalkınma ve barışın önünde engel olarak tanımlanır. Şiddet, erkeğin kadına tahakkümünün aracı olarak tanımlanır: eşitsiz dağılmış iktidarın tezahürüdür. Şiddetten uzak bir yaşam kadının hakkı olarak tanımlanır. Şiddet, yapısal, kültürel Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği yönleriyle ele alınır. + Devlet-sivil toplum ve iş dünyasının dahil olduğu çok sektörlü ve bütüncül bir yaklaşımla çözülmelidir, ama ana aktör devlettir. Şiddetle mücadeleyi ulusal mekanizma planlamalıdır. Şiddetle mücadele süreçleri izlenmelidir. Cinsiyet eşitliği ana plan ve programlara yerleştirilmelidir. Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği + Avrupa Birliği 1957 Roma Anlaşması (eşit işe eşit ücret) 1993 Kopenhag kriterleri (cinsiyet eşitliği) 1999 Amsterdam Anlaşması (cinsiyet eşitliği) 2005 Lizbon Anlaşması (cinsiyet eşitliğinin AB’nin temel değeri olarak kabul edilmesi) Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği + Kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması AB’nin 6 öncelikli alanından biridir. «Bir kişiye o kişinin toplumsal cinsiyeti veya toplumsal cinsiyet kimliği veya toplumsal cinsiyet ifadesi nedeniyle şiddet yöneltilmesi şeklinde veya bir toplumsal cinsiyete mensup olan kişileri orantısız olarak etkileyen şiddet, toplumsal cinsiyete dayalı şiddet olarak anlaşılır. Mağdurun fiziksel, cinsel, duygusal veya psikolojik zarar, veya ekonomik kaybıyla sonuçlanabilir. Toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, bir ayrımcılık biçimi olarak ve mağdurun temel özgürlüklerinin ihlalidir ve yakın ilişki içindeki şiddeti, cinsel şiddet (tecavüz, cinsel saldırı ve taciz dâhil); insan ticareti, kölelik ve zorla evlendirme, sözde “namus cinayeti” gibi zararlı uygulamaları içerir. Toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin kadın mağdurları ve onların çocukları maruz kaldıkları şiddetle bağlantılı yüksek, ikincil ve tekrar mağduriyet, sindirilme ve misillemeye maruz kalma riskleri taşıdıkları için özel destek ve koruma gereksinimindedirler» Directive 2012/29/EU Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği + 2011: İstanbul Sözleşmesi «Kadınlara yönelik toplumsal cinsiyete dayalı şiddet» i, doğrudan kadınlara yalnızca kadın oldukları için uygulanan veya orantısız bir şekilde kadınları etkileyen şiddet olarak tanımlar. kadın erkek eşitliği ilkesini kendi ulusal anayasalarına ya da diğer uygun mevzuata dahil edecek ve bu ilkenin uygulamada gerçekleştirilmesini güvence altına alacak, kadınlara yönelik ayrımcılığı, ihtiyaç bulunması halinde, yaptırımlar uygulamak yoluyla yasaklayacak, kadınlara yönelik ayrımcı yasa ve uygulamaları kaldıracak adımları geciktirmeksizin atması gerekliliğini vurgular. Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği + GREVIO: İstanbul Sözleşmesi’nin Öngördüğü İzleme Mekanizması Uzman eylem grubundan oluşur. Uzman grubu coğrafi dağılım, cinsiyet kompozisyonu, çok disiplinli uzmanlık bilgileri dikkate alınarak seçilen15 üyeden oluşur. Uzmanları Taraf Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği Devletler Komitesi seçer. + Uluslararası Mevzuat Karşısında Devletin Sorumlulukları Toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifini esas almak Farkındalık artırıcı çalışmalar yapmak Şiddet göreni korumak İzleme yapmalı Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği + Türkiye’deki Gelişmeler Cinsiyet eşitsizliği ve kadına yönelik şiddetle mücadele Türkiye’de ilk olarak kadın hareketi tarafından başlatıldı. Kadın Çevresi tarafından Somut Dergisi’nin Feminist sayfasının yapılması (1983) CEDAW’ın uygulanması için 4000 imzalı dilekçenin meclise gönderilmesi (1986) Dayağa Karşı Dayanışma Kampanyası (1987) Sosyalist feminist Kaktüs Dergisi (1988) Kadın Dayanışma Vakfı ve Mor Çatı’nın Kuruluşu ( İlk kadın sığınağının açılışı (1991) Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği + Yasal Kurumsal Gelişmeler 1990: Bakırköy Belediyesi’nin kadın konuk evinin açılması, 1990: KSSGM’nin SHÇEK kuruluşu (2004’te kanunla) konuk evlerinin açılması Bugün 87’si Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, 32’si belediyeler ve 1’i STK tarafından yürütülen toplam 120 sığınma evi vardır. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Eylem Planı (1998) II. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği Cinsiyet Eşitliği Eylem Planı (2008-13) + I. Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı (2007-2010) I. Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı (2012-2015) 2011: Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 1998: 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun 2002: Yeni Türk 2002: Aile Medeni Kanunu Mahkemeleri’nin Kurulması 2004: yeni Türk Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği Ceza Kanunu + 2005: TBMM’de Töre ve Namus Cinayetlerini Araştırma Komisyonu 2005: TBMM’de Töre ve Namus Cinayetlerini Araştırma Komisyonu kurulması 2009: TBMM’de KEFEK’in kurulması 2005: Ailenin Korunmasına Dair Kanunun Emniyet Genel Müdürlüğünce Uygulanması hakkında İç İşleri Bakanlığı Genelgesi 2005: 5393 Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği sayılı Belediye Kanunu + 2006: Çocuk ve Kadınlara Yönelik Şiddet Hareketleriyle Töre ve Namus Cinayetlerinin Önlenmesi İçin Alınacak Tedbirler başlıklı Başbakanlık Genelgesi 2006: 4320 sayılı Kanunun Uygulanması Hakkında Adalet Bakanlığı Genelgesi 2012: 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği + Yukarıda kısa bir listesi çıkartılmış olan yasal ve kurumsal düzenlemeler, 1989 yılında KSSGM’den önce Başbakanlık Aile Araştırma Kurumunun kurulmasından başlayarak daha çok aile içi şiddetin önlenmesi/tasfiye edilmesine yöneliktir. Yani aile merkezlidir ve ilgili uluslararası mevzuatın bir kısmını kapsamaktadır. BM bünyesinde yer alan sözleşmeler ve tavsiyeler gibi, İstanbul Sözleşmesi de şiddete maruz kalan her kadının (18 yaş üstü ve altı) korunmasını öngörmektedir. Yani, engelli, çocuk, sığınmacı, insan ticareti, LBT, vatandaş olan olmayan her kadın, cinsiyet eşitliği ilkesi temelinde şiddetten korunmalı ve kanundan yararlanmalıdır. Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği