T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ANADOLU KIRSAL MİMARİSİNİN OLUŞUM MANTIĞI: YER DEĞİŞTİREN KESMEZ KÖYÜ’NDE MEKÂN VE MEKÂN DÜZENİ HATİCE ÇINAR YÜKSEK LİSANS TEZİ Mimarlık Anabilim Dalı Aralık-2014 KONYA Her Hakkı Saklıdır TEZ KABUL VE ONAYI Hatice ÇINAR tarafından hazırlanan “ANADOLU KIRSAL MİMARİSİNİN OLUŞUM MANTIĞI: YER DEĞİŞTİREN KESMEZ KÖYÜ’NDE MEKÂN VE MEKÂN DÜZENİ” adlı tez çalışması 26/12/2014 tarihinde aşağıdaki jüri tarafından oy birliği ile Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Mimarlık Anabilim Dalı’nda YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak kabul edilmiştir. Jüri Üyeleri Başkan Doç. Dr. Dicle AYDIN Üye Doç. Dr. Mine ULUSOY Üye Yrd. Doç. Dr. Bilgehan YILMAZ ÇAKMAK Yukarıdaki sonucu onaylarım. Prof. Dr. Aşır GENÇ FBE Müdürü TEZ BİLDİRİMİ Bu tezdeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edildiğini ve tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada bana ait olmayan her türlü ifade ve bilginin kaynağına eksiksiz atıf yapıldığını bildiririm. DECLARATION PAGE I hereby declare that all information in this document has been obtained and presented in accordance with academic rules and ethical conduct. I also declare that, as required by these rules and conduct, I have fully cited and referenced all material and results that are not original to this work. ÖZET YÜKSEK LİSANS TEZİ ANADOLU KIRSAL MİMARİSİNİN OLUŞUM MANTIĞI: YER DEĞİŞTİREN KESMEZ KÖYÜ’NDE MEKÂN VE MEKÂN DÜZENİ Hatice ÇINAR Selçuk Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Mimarlık Anabilim Dalı Danışman: Doç. Dr. Dicle AYDIN 2014, 98 Sayfa Jüri Doç. Dr. Dicle AYDIN Doç. Dr. Mine ULUSOY Yrd. Doç. Dr. Bilgehan YILMAZ ÇAKMAK Geleneksel kırsal mimari, halkın kendi olanakları dâhilinde, buldukları malzemeyle yaptıkları iddiasız, alçakgönüllü yapı sanatı ürünleridir. Farklı iklimsel bölgelerde, çeşitli kültürlerle farklılaşan bu ürünler; basit çözümlenişleri, kullandıkları geri dönüşümlü doğal malzemeleri ve yapım teknikleriyle zengin örnekler sunmaktadır. Doğal afetler, devlet tarafından hizmetin götürülmesinde bir takım sorunlara sahip olan kırsal yerleşmelerin yer değiştirmesi/taşınması, Anadolu da zaman zaman karşımıza çıkan özel durumlardır. Plansız doğal alanlardan, planlı ve düzenli yerleşmelere geçiş ve bu geçiş sonucunda oluşan mimari anlamda aynılıklar ve farklılıklar bu çalışmanın bakış açısını oluşturmaktadır. Bu doğrultuda yer değiştiren köylere örnek olan Konya Karapınar’a bağlı ‘Kesmez Köyü’ ele alınmıştır. Çalışmada kırsal mimari kavramı ve kırsal mimarinin biçimlenmesindeki etkenler bilimsel kaynaklara dayalı olarak iki ana başlıkta tanımlamıştır: i. coğrafi bileşenler ve ii. sosyo-kültürel bileşenler. Yapılan alan çalışmasında, mekâna yönelik inceleme ve analiz teknikleri, yerinde tespit çalışmaları, fotoğraflama ve eskizlerle belgeleme yapılmıştır. Kırsal mimarini biçimlenmesinde etkili olan bileşenler doğrultusunda eski ve yeni Kesmez Köyü’nün mimari anlamda aynılıkları ve farklılıkları ortaya koyulmuştur. Sonuç olarak eski Kesmez Köyü’nde coğrafi ve sosyo-kültürel bileşenler çerçevesinde biçimlenen bu yapıların nitelikli çevreler oluşturduğu; yeni Kesmez Köyünde ise coğrafi verilerden çok toplumun kültürel yapısı dikkate alınarak biçimlendiği sonucu elde edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Kesmez Köyü, Kırsal mimari, Mekân ve mekân düzeni, Yer değiştiren kırsal iv ABSTRACT MS THESIS THE LOGIC OF CONTRUCTION OF THE RURAL ARCHITECTURE OF ANATOLIA: THE PLACE AND THE ORDER OF PLACE AT THE DISPLACED KESMEZ VILLAGE Hatice ÇINAR THE GRADUATE SCHOOL OF NATURAL AND APPLIED SCIENCE OF SELÇUK UNIVERSITY THE DEGREE OF MASTER OF SCIENCE IN ARCHITECTURE Advisor: Assoc. Prof. Dr. Dicle AYDIN 2014, 98 Pages Jüri Assoc. Prof. Dr. Dicle AYDIN Assoc. Prof. Dr. Mine ULUSOY Asst. Prof. Dr. Bilgehan YILMAZ ÇAKMAK The traditional rural architecture is the incompetitive and moderate production of art construction, which the public constituted within their means. In different climatic regions, these products with some alterations in serious cultures present rich samples by means of simple departments, natural materials and construction techniques. Natural disasters are special cases that occasonally face us in Anatolia and rotation us movement of rural settlements with some troubles regarding govermenten service availability. Transmission from unplanned natural areas to planned and regular settlements, and the similarities and differences in terms of architecture during this transmission make up the aspect of this work. Accordingly, “Kesmez” village in Karapınar, in Konya has been studied as an example for those villages in rotation in this study. The rural architecture and the elements forming rural architecture are defined in two major parts in accordance with scientific resources; i.geographical components and ii. socio – cultural components. In settlement study which was conducted, surveys and analysing techniques in the direction of settlement, definition of lacation, photography and documentation have benn performend. Architectural similarities and differences of old and new “Kesmez” village have been determined in the direction of some components in forming rural architecture. As a result, the constructions formend around geographical and socio-cultural components in old Kesmez, have formend versatile surroundings; whereas it has been concluded that these are formend by considering society cultural nature of the rather than geographical findings. Keywords: : Kesmez Köyü, Rural architecture, The order of place and place, Movement of rural settlements v ÖNSÖZ Bu tez çalışmasında, konunun ele alınmasında faydalı yönlendirmeleriyle çalışmama ışık tutan değerli danışmanım Doç. Dr. Dicle AYDIN hocama teşekkürlerimi sunarım. Eğitimime başladığım günden beri beni her zaman cesaretlendiren ve destek olan sevgili kayınpederim Prof. Dr. Kerim ÇINAR’a, bu çalışmayı yetiştirmemde emeği geçen desteklerini esirgemeyen aileme, çalışma süresi boyunca her türlü yardım ve fedakârlığıyla yanımda olan eşim Sinan ÇINAR’a ve beni sabırla bekleyen bir tanecik kızım Eylül’e sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Ayrıca alan çalışması sırasında yardımlarından dolayı Kesmez Köy Muhtarı Ünal TÜRKKOL’a ve Köy İmamı Sami AKKUŞ’a teşekkürlerimi sunarım. Hatice ÇINAR KONYA-2014 vi İÇİNDEKİLER ÖZET .............................................................................................................................. iv ABSTRACT ..................................................................................................................... v ÖNSÖZ ........................................................................................................................... vi İÇİNDEKİLER ............................................................................................................. vii 1. GİRİŞ ........................................................................................................................... 1 1.1. Çalışmanın Amacı ve Kapsamı.............................................................................. 1 1.2. Çalışmanın Yöntemi .............................................................................................. 2 2. KIRSAL MİMARİ ...................................................................................................... 3 2.1. Kırsal Yerleşmeler ................................................................................................. 3 2.2. Kırsal Mimari Kavramı .......................................................................................... 6 2.3. Kırsal Mimarinin Biçimlenmesindeki Etkenler ..................................................... 8 2.3.1 Doğal Çevre Etkenleri ................................................................................... 11 2.3.1.1. İklim ..................................................................................................... 12 2.3.1.2. Topoğrafya ........................................................................................... 15 2.3.1.3. Yapım Malzemesi ve Teknikler ........................................................... 18 2.3.2. Sosyo-Kültürel Etkenler ............................................................................... 20 2.3.2.1. Yaşama Biçimi ve Temel İhtiyaçlar .................................................... 22 2.3.2.2. Aile ve Akrabalık ................................................................................. 23 2.3.2.3. Geçim Kaynağı .................................................................................... 25 2.3.2.4. Dini Etkiler .......................................................................................... 25 2.3.2.5. Ekonomi ............................................................................................... 27 2.4. Anadolu Kırsal Mimarisinde Yer Değiştiren Köyler ........................................... 29 2.5. Bölüm Değerlendirmesi ....................................................................................... 33 3. YER DEĞİŞTİREN KESMEZ KÖYÜ’NDE MEKAN VE MEKAN DÜZENİ . 35 3.1. Kesmez Köyü’nün Konumu ve Tarihi ................................................................. 36 3.2. Kesmez Köyü Konutlarının Biçimlenmesindeki Etkenler................................... 38 3.2.1. Doğal Çevre Etkenleri .................................................................................. 38 3.2.2. Sosyo-Kültürel Etkenler ............................................................................... 42 3.3. Eski Kesmez Köyü Konutlarında Mekan ve Mekan Düzeni ............................... 48 3.4. Yeni Kesmez Köyü Konutlarında Mekan ve Mekan Düzeni .............................. 55 3.4.1. Mesken (Konut). ........................................................................................... 64 3.4.2. Ekler (Konutun ekleri) .................................................................................. 68 3.5. Bölüm Değerlendirmesi ....................................................................................... 73 4. SONUÇ ...................................................................................................................... 78 KAYNAKLAR .............................................................................................................. 81 vii EKLER .......................................................................................................................... 86 ÖZGEÇMİŞ .................................................................................................................. 98 viii 1 1. GİRİŞ Geçmişten günümüze kadar her çağda insanlar, kendilerini dış etkilerden koruyacak, ihtiyaçlarını karşılayacak mekânlar oluşturmuşlardır. İnsanlar bu mekânları çevre yapısı ile bağlantılı olarak kendi gereksinimlerini giderecek şekilde, kendi imkânları dâhilinde yapmışlardır. Bu doğrultuda insanlar her çağda kendi malzemesini ve teknolojisini yansıtan yapılar oluşturmuşlardır. İnsanoğlu var olabilme mücadelesi içinde kendini farklı yollarla ifade etmiş ve zamanla çeşitli yaşam biçimleri geliştirmiştir. Bu yaşam biçimleri onların sosyal ilişkilerini, bakış açılarını, değer yargılarını, alışkanlıklarını, kısaca ‘kültür’ lerini işaret etmektedir. Kırsal mimari ürünleri, halkın kendi el emeği ile yaptığı yapılardır. Bu ürünler kültürlerin etkisine bağlı olarak doğal ve sosyo-kültürel çevre etkenleri ile çeşitlenip biçimlenmiştir. Bu etkenler Anadolu’da kırsal yaşamda konutların biçimini yörelere göre farklı farklı etkilemiştir. Farklılıklar yörelerin kendi koşullarına göre uyum gösteren bir biçimlenmeyle karşımıza çıkmaktadır. 1.1. Çalışmanın Amacı ve Kapsamı İnsanoğlunun varoluşundan bugüne kadar, halkın kendi olanaklarıyla ya da ustalar yardımıyla yaptığı yapılar olan kırsal mimari ürünleri üzerine pek çok araştırma yapılmıştır. Günümüzde büyük bir hızla yok olup giden bu geleneksel yapıların araştırılıp, arşivlenmesi sonraki kuşaklara yapı ve mimari kültür bağlamında aktarılması bakımından oldukça önemlidir. Bu çalışmanın amacı; Anadolu kırsal mimarisinin oluşum mantığını, mekânların konuttaki yerini, hangi eylemlere hizmet ettiğini, mekân ve mekân düzeninin nasıl şekillendiğini tanımlamak ve yer değiştiren kırsallarda bu mantığı aramak olarak belirlenmiştir. Bu bağlamda yer değiştiren kırsala bir örnek olan, Konya Karapınar ilçesine bağlı Kesmez (Cumhuriyet) Köyü meskenlerinde mekân ve mekân düzeni çalışma alanı olarak belirlenmiştir. Kesmez Köyü’nde konutların alan çalışması olarak seçilmesinin nedeni, planlı bir köy/kırsal yerleşim olması ve devlet yardımıyla taşınan eski Kesmez Köyü’nün dağda var olan yaşam kültürünün bu yeni yerleşim yerine (yeni Kesmez Köyü’ne) kültürel ve mekânsal anlamda ne kadarının aktarıldığının belirlenmesi, Kesmez kırsal mimarisinin oluşum mantığını, mekânların konuttaki yerini, 2 hangi eylemlere hizmet ettiğini, mekân ve mekân düzeninin nasıl şekillendiğini tanımlamak ve yer değiştiren kırsallarda bu mantığı aramaktır. 1.2. Çalışmanın Yöntemi Anadolu kırsal mimarisi içinde önemli bir yere sahip olan konut ve mekânlarının incelendiği bu çalışmada, kaynak araştırması tarama metodu ile yapılmıştır. Yapılan alan çalışmasında, mekâna yönelik inceleme ve analiz teknikleri, yerinde tespit çalışmaları, fotoğraflama ve eskizlerle belgeleme yapılmıştır. Yerinde kullanıcılarla kişisel görüşmeler yapılmış, gözlemlerle tespitler yapılmıştır. Özellikle bugün varlığını yitirmek üzere olan eski Kesmez Köyü’ne dair araştırma; sözlü tarihi köyün muhtarından ve yaşça ileri gelenlerinden öğrenilen bilgiler doğrultusunda yapılmıştır. Çalışmanın amacı doğrultusunda eski Kesmez Köyünde bugün hala kullanılan bir konut yeni Kesmez Köyünde ise 4 konut incelenmiş ve tespitler yapılmıştır. Yapılarda yeni Kesmez Köyünde bozulmamış örneklere yer verilerek, özgün kırsal mimari ürünlerinin nasıl olduğu ortaya konulmuştur. Bu yöntemlerle ulaşılan bilgiler değerlendirilerek sonuca ulaşılmıştır. 3 2. KIRSAL MİMARİ Kırsal mimari, konut kültürünün temelini oluşturan çok kapsamlı bir kavramdır. Ulusal kültürümüzün sürekliliği için kırsal mimari üzerinde yapılan çalışmalar gelecek nesillere ışık tutma açısından önemlidir. Bu bölümde ele alınan kırsal mimari, ülkemiz örnekleri ile sınırlı tutularak, konu önceki çalışmalar ışığında aktarılacaktır. Bölüm sonunda bilimsel çalışmalardan elde edilen veriler doğrultusunda alan çalışmasının bakış açısı oluşturulmuş olacaktır. Kırsal mimari en genel anlamıyla üretimin tarım ve hayvancılığa dayandığı yer ya da bölge olarak tanımlanır. Kırsal mimari yapıları yöreye ve fiziksel çevreye göre uygun ölçülerde tasarlanır. Kırsal mimari oluşturulduğu dönemin, doğada var olan olanaklarıyla biçimlenen yapılardır. Çevrenin sunmuş olduğu malzeme, teknik ve bilgi birikimi ile yöre halkının gereksinimlerine göre biçimlenen kırsal mimari aynı zamanda yaşayanların gelenekgörenek ve kültürlerini de ortaya koyan bir olgudur. 2.1. Kırsal Yerleşmeler Yer, bir yapı veya yerleşmeyi yer küre üzerinde konumlandırmak amacı ile farkına varılan ve tanımlayıcı nitelikleri ile ayırt edilen toprak veya doğa parçasıdır. Günümüz insanı çekici bir yerden söz ettiğinde genellikle bu yerin alışveriş merkezlerine, ulaşım araçlarına ve emlak değerlerine göre ilişkilerini dile getirir. Aran (2000) Anadolu kır insanı için ise yer gerçeği şöyle tanımlar: ‘Toprak ve doğa parçasını farklı yapan bütün özelliklerin, havasından suyuna konuşulan dile kadar, bir arada algılanmasına dayanır’. Anadolu kır insanının ‘yer’ le ilişkisinde, ona bağımlı olduğu kadar, meydan okuyan bir yaklaşım da gözlenir. Sadece evini ‘yer’ e göre dikkatlice konumlandırırken değil ‘yer’ i de eve göre hazırlarken kendisini göstermekten çekinmeyen bir tutum sergiler. Yeryüzünde inşa edilen bir yapıyı, çevresi ile yoğun ilişkiler alanı kurgulamış olduğunu yapıyı inceleyene adım adım deneyimletir (Aran, 2000). Anadolu da farklı özelliklere sahip toplulukların biçimlendirdiği birçok yerleşme bulunmaktadır. Anadolu; çağlar boyunca çeşitli uygarlıkları ve kültürleri sürekli ve iç içe bünyesinde yaşatmıştır. Yöre, konumu gereği hem çeşitli iklim türlerinin etkisinde 4 kalmış hem de çevresindeki çeşitli kültürlerle etkileşimde bulunmuştur (Baytın ve Erdim, 1983). Bu nedenle Anadolu dünyada eşine az rastlanan bir yöredir. Tanım olarak yerleşmeler; “insanların barınma, korunma zorunluluğu, bir arada bulunma isteği ve çok çeşitli ihtiyaçlarını temin etme çabalarının bir sonucudur ve insanların içinde barındığı, uyku ihtiyacını giderdiği, kendi emniyetini sağladığı evlerin bir araya gelmesi ile oluşmuşlardır”(Gürbüz, 1996). “Kırsal yerleşmeler; genel anlamda, şehir dışında kalan bütün yerleşme alanlarını içine alan geniş bir mekânı ifade etmekle beraber; iklim bölgelerine, topoğrafik yapıya, bitki örtüsüne, arazi mülkiyetine, devlet müdahalelerine, sosyoekonomik yapıya, doğal afetlere, ulaşım imkânlarına ve tarım yapısına göre değişiklik gösteren yerleşmelerdir” (Çınar, 1990). Yerleşmeler, toplulukların kendilerine özgü yaşam biçimleri doğrultusunda, doğal çevre ve sosyal çevre etkenlerine bağlı olarak oluşmuşlardır. Yerleşmeleri oluşturan ve insanların el emeği olan yapılar, burada yaşayan toplumların kültürel kimliklerinin göstergesi olmuş ve ihtiyaçlar doğrultusunda çeşitlenmişlerdir. Bu çeşitlenme her bir yörenin kendine ait bir kimliğini de oluşturmaktadır. Örnek olarak Kapadokya bölgesinde Ortahisar’da yer alan doğayla bütünleşmiş kırsal mimari ürünlerini görebiliriz (Şekil 2.1). Şekil 2.1. Nevşehir Ortahisar’da doğayla bütünleşmiş geleneksel kırsal mimari (Web İletisi 1). Yerleşmeler kültürel peyzajın temel unsurlarından biridir. Özellikle ev ve onun mekânsal düzeni, şekli ve mimarisi, belki maddi olarak en kolay görülebilir ve sınıflandırılabilir özelliğinden dolayı öteden beri en çok araştırılan konu olmuştur. İnsanın yaşama alanı durumunda ki ev, bu özelliğinden dolayı onu yapan ve kullanan 5 insanın dünya görüşü ve algılamasını, mit ve inançlarını, ideallerini, geleneklerini, sosyal düzen ve organizasyonlarını, hayatlarını kazanma biçimlerini, yani bütün olarak kültürünü özenle işlediği ve maddi olarak görülebilir hale getirdiği mekândır (Köse, 2006). Bu özellikleriyle ev, kültürün peyzajdaki yansıması olarak geleneksel Mardin evleri olarak karşımıza çıkmaktadır (Şekil 2.2). Şekil 2.2. Geleneksel Mardin evlerinin görünüşü (Demirbilek, 1984). Eminağaoğlu ve Çevik (2006) yapmış olduğu çalışmada kırsal yerleşmelerin oluşumunda doğanın hâkim olduğunu belirtmiş ve yerleşmelerin peyzajdaki görsel etkilerine ilişkin somut değerlendirmeleri şöyle sıralamıştır: Doğal çevreler, kırsal yerleşmelerin görsel etkilerinde dominant faktör konumundadır. Doğa bileşenleri olarak topoğrafya-dağlar, gökyüzü, bitki örtüsü, kayalıklar, su öğesi olarak sayılabilir. Kırsal yerleşmeler, doğa içerisinde dizi-ritim oluşturmakta; ilişkileri ve konumları ile yerleşmeler ve doğa birlikteliğinin ortaya çıkardığı kır resminin somut ifadesini kuvvetlendirmektedirler. Yerleşmeler ve dağların fiziksel çevre içindeki görünümleri uzaklık olarak derecelenmekte; görüş açısı genişlemekte, derinlik ve hareket kazanmaktadır. Yerleşmeler doğal çevre içinde gruplaşarak dağılmakta, bu durum manzarayı monotonluktan kurtararak, hareketi sağlamaktadır. Peyzajda, genellikle dağlar gökyüzü ile sınır oluşturmakta; tepelerde konumlanan yerleşmelerde yapılaşma, çevrelerin gökyüzü ile sınır olduğu özgün konumlar da görülmektedir. 6 Dağ sıraları, tepeler, kayalıklara oturan yerleşmeler özgün konumlar etkili kır resimleri sergilemektedir. Bölgedeki zengin bitki örtüsü, ormanlar, çayırlar, meyve ağaçları, tarım ve bahçe bitkileri yere özgü karakterler göstermektedir. Genel olarak kırsal yerleşmeler, çevresel bileşenlerin (coğrafi ve kültürel) etkisiyle oluşan, kültürel izlerin mekândan açıkça okunabildiği, geçim ve yaşam tarzına göre farklılaşan, işlevsel ilişkilerin ve akrabalık ilişkilerinin yoğun olduğu yerleşim türü olarak tanımlanmaktadır (Çakmak, 2011). 2.2. Kırsal Mimari Kavramı Bir toplumun yaşam biçimi, gelenek ve görenekleri, örf ve adetleri, inançları ve insan ilişkileri, o toplumun yaşadığı mekânların tasarlanmasında önemli bir yer tutmaktadır. Kırsal mimari kavramı, Türklerin göçebe dönemlerindeki yaşadıkları mekân olan çadırın iç düzenlemelerinden temel alınıp, yüzyıllardır Anadolu kültürleri ile etkileşim göstererek bir senteze ulaşmıştır. Sabatino (2010) kırsal mimarlığı; arazi, iklim, ekonomi ve teknoloji ile çok açık ilişkili, soyut formlar ve yaratıcı ifadeler sunan çok etkili ve zengin bir ansiklopedi olarak tanımlar. Aydın (2008) ise kırsal mimariyi, çevresel faktörler, malzeme, toplumsal şartlar ve kullanıcı gereksinimleri doğrultusunda insanlar tarafından şekillendirilen yapılara dayanan sistemler şeklinde tanımlamaktadır. Aslında kırsal mimari gereksinimlerin gelenekler ve alışkanlıklar doğrultusunda yapıya dönüştürülmesidir. Halk, kendi koşul ve imkânları dâhilinde, gereksinimleri doğrultusunda, bulduğu malzemeyle iddiasız, alçakgönüllü ama işlevsel yapılar üretmiştir. Halkın ekonomik koşul ve olanakları içinde gerçekleştirilen bu ürünlere Bektaş (2005)’ın deyimi ile ‘Halk Yapı Sanatı’ denilmektedir. Bu tür yapılar için Bernard Rudofsky (1964)’de yayınlanan yapıtında ‘Mimarsız Mimarlık’ deyimini kullanmıştır. Halk Yapıları, Anonim, Sivil, Bölgesel, Yöresel, Vernaküler, Folk, Pop, Popüler gibi söylemler de vardır. Bektaş (2005) kırsal mimariyi, yerden ve yaşamdan doğan mimarlık diye yorumlamıştır. Yerleşke arazisinin topoğrafyasından kaynaklanan sürpriz mekân oluşumları, günlük işlevlere göre şekillenen mimariler Bektaş’ın bu öz sözünü anlatmaktadır (Şekil 2.3). 7 Şekil 2.3. Geleneksel Mardin Evleri; (Bektaş’ın anlatımıyla) Yerleşmede topografyaya uyuluyor. Kimse kimsenin içine bakmıyor; havasını, güneşini, göz hakkını (bakışını) kesmiyor. Kimse kimseyi kirletmiyor. Bu evlerin en önemli özelliklerinden biri de içten başlayıp, dışa genişlemesidir. (Web İletisi 2). Halkın geleneksel yöntemlerle yaptığı yapıların, etkileyicilere ve ihtiyaçlara bağlı olarak farklı fonksiyonları kapsayan çeşitli örnekleri mevcuttur. Örneğin; ‘Türkiye de çeşitli bölgelerdeki konutlar, yayla evleri, köprüler, değirmenler, sarnıçlar ile samanlık, serander, çardak, açık hava fırını gibi ek yapıları büyük bir biçim zenginliği yanında bölgesel malzemeyle yerli koşullara uygun rasyonel çözüm örnekleri vermektedirler. Halkın ortaya koyduğu bütün bu yapılar geleneksel mimari kapsamında incelenebilir; ancak en önemli yeri insanın içinde barındığı konutlar almıştır (Dağıstanlı, 2007; Mutlu, 1975). Türk toplumu kendi içgüdüsüyle içe kapalı yaşam süren bir topluluktur. Bunun gelişmesindeki en önemli neden kuşkusuz göçebe toplum olarak yaşadıkları süreç boyunca çevresindeki tehlikelere karşı kendilerini koruma gereksiniminden kaynaklanmaktadır. Türkler tarihsel süreç içinde yerleşik düzene geçmelerinin ardından, yaşadıkları çevreyi daha fazla benimsemeye başlamışlar, yüksek duvarlar içine aldıkları konutlarda dışa kapalı bir yaşam sürmüşlerdir (Göker, 2009). Cin (1990), Türk Halk Mimarisinin; genci, yaşlısı, fakiri, zengini, köylüsü, şehirlisi her meslek ve seviyeden insanı ile Türk halkının düşünce, inanç ve yaşama tarzını biçimlendiren bir kültürün ürünü olduğunu söylemiş; Türk halk mimarisinin en önemli özelliğinin doğal olması olduğunu vurgulamış ve bunu “ ister bozkır ortasında, ister bir su kenarında, ister ise bir dağ yamacında olsun, Türk Mimarisi tabii çevrenin, biçim ve malzemesiyle bir parçası halindedir. Bozkır ortasında, güneşten kavrulmuş gibi toplanır; suyun kenarında susayan bir canlı gibi açılır, suya uzanır; dağda bir 8 kartal gibi mağrur eda ile hakimane bir görüntüye bürünür. Ama her zaman özündeki özelliği muhafaza eder” sözleriyle açıklamıştır. Bektaş (2001) ‘Halk Yapı Sanatı’ adlı kitabında; Osmanlı kültürü içinde, Halk Yapı Sanatı ürünü olan Geleneksel Türk Evleri’ni inceleyerek bazı özellikler saptamış ve bu yapıların özelliklerini; Yaşama, doğaya ve çevre koşullarına uygunluk, İklime uygunluk, Gerçekçilik ve akılcılık, İçten dışa çözüm, İç-dış uyumu, tutumluluk, Kolaylık ilkesine dayanması, Ölçülerin insan vücudundan çıkması, Gereçlerin en yakından seçilmesi ve Esneklik olarak sıralamıştır. Eski dönemlerde insanların olanakları dâhilinde bilinçsizce yapılan yapılar aslında şimdinin mimarlarına ışık tutmalıdır. Çünkü çözümlenmesi zormuş gibi görünen şeylerin aslında daha önce halkın kendi emeğiyle basit ve iddiasızca yaptığı görünmektedir. 2.2. Kırsal Mimarinin Biçimlenmesindeki Etkenler Doğa, büyüklüğü, canlılığı, güzelliğiyle birlikte yer ve gökyüzü ile birleşerek dünyayı oluşturur. Bir bütün içinde gelişen doğal formlar yerel koşullara göre özel bir kimlik kazanarak karşımıza çıkarlar. Bu kimliğin kazanılmasında etkili olan sosyokültürel ve doğal çevre koşulları göz önüne alınarak üretilen yapılar, kullanıcılar ve ustaların ortaklaşa çalışması sonucunda meydana gelirler. Ortaya çıkan ürünler kullanıcıların tamamen kendi katkılarıyla olduğu için, halkın yaşam şekillerini yansıtırlar ve nesilden nesile aktarılırlar. Aynı zamanda yapıların bulunduğu “yer” yönlendirici rol üstlenerek yapıyı/konutu yöreyle, çevreyle ve diğer yerleşmelerle ilişkilendirir. Çevik ve Eminağaoğlu (2004), Anadolu’da tarihin her evresinde, herhangi bir yere yerleşmek isteyen toplumların izledikleri yolu, seçtikleri yerleri, yoğunlaşma noktalarının nedenlerini “doğanın sunduğu olanaklar” olarak vurgulamıştır. Rapoport (1977)’a göre çevre, insanlar ve objeler arasında gelişi güzel olmayan bir örüntü oluşturan, ilişkiler serisidir. Aslında doğanın sunduğu olanaklardan insan ve çevre 9 arasındaki ilişkiyi destekleyen ve artı değerleri olan çevreler, doğal olarak seçim nedeni olmuştur. İnsanların yerleşme yerini seçiminde çevrenin niteliklerini oluşturan iklim, ekonomik faktörler, topoğrafya etkili olmuştur. Yerleşmeler bazen bir doğal su kaynağının yanında ya da dinsel bir merkezin çevresinde konumlanarak yerleşkenin özelliğini yansıtırken, bazen de eğimli arazilerde konumlanarak sürpriz mekânlarla karşımıza çıkmaktadırlar. Çorapçıoğlu ve ark., (2008), kırsal alanlardaki biçimlenmenin, coğrafi şartlar doğrultusunda, sosyo-kültürel etkilerle olduğunu belirtmiştir. Yöresel farklılıkların ortaya çıkardığı yerleşme karakteri bölgeden bölgeye, hatta aynı bölge içinde bulunan köylerde bile değişiklik göstermektedir. Yerleşmeleri ayırt etmeyi sağlayan bu farklılıklar yerel kimlik özellikleri bağlamında açıklanabilir Yerleşmeler, peyzaj karakterine somut ifadeler getiren, kültürel peyzaj içinde çeşitlilik gösteren fiziksel çevrelerdir. Ölçek uyumu, çatı biçimleri yönelmeleri ve malzeme seçimleri ile kırsal yerleşmeler doğa ile bütün olarak algılanmakta, çok geniş yeşil ve ormanlık alanlara, doğal çalılıklara sahip yerleşmelerin peyzaj özellikleri, bu bölgeler için belirleyici olmaktadır (Eminağaoğlu, 2004). Geleneksel yerleşmeler, yüzyıllardır, belki de çok daha geniş bir zaman yelpazesi içinde, kültürlerle etkileşim kurarak, doğayla bütünleşip günümüze kadar gelmişlerdir. Kırsal mimari kimlik, uzun bir zaman dilimi içinde biçimlenir. Yerleşmenin coğrafi içeriği, kültürel düzeye, mimarisi, yerel gelenekleri, yaşam biçimi ve niteliklerinin karışımı olarak kırsal mimariye biçim verir. Çorapçıoğlu ve ark. (2008) kırsal yerleşmelerin sosyal, ekonomik ve kültürel gelişimlerini zaman içinde bu koşullara has mimari kimliğin oluştuğunu vurgulamıştır. Köse (2006) kırsal ve/veya geleneksel evi, geçmişten günümüze yaşanan kültürel yayılmaların ve kültürel adaptasyonların tarihi belgesi olması, bir yerden diğerine değişerek yeryüzünün “yer” zenginliğini arttırması nedeniyle ayrı bir önem taşıdığını belirtmiştir. Günümüzün hızla yayılan ve önüne çıkan her şeyi tamamen değiştirerek kendine benzeten ve aynılaştıran popüler kültür karşısında korunması ve belgelenmesi gerekir diyerek önemini belirtmiştir. Eyüce (2005); geleneksel yapıların, bulundukları yörenin doğa koşulları ile büyük ölçüde uyumlu olarak biçimlendirildiğini, ancak, geleneksel mimarilerdeki doğa ile olan uyumun geleneksel biçimlenmelerin belirleyicisi olup olmadığı konusunun sorgulanması gerektiğini vurgulamıştır. Örnek olarak; mekân düzenlemesi iç avlu çevresinde oluşan geleneksel evlere, tarihin çeşitli dönemlerinde ve birbirinden farklı 10 iklim özellikleri olan bölgelerde rastlanıldığını belirtmiş; bunun nedenini ise, biçimin oluşmasında doğal etkenlerin yanında sosyo-kültürel etmenlerinde olmasına dayandırmıştır. Benzer doğal ortamlarda yaşayan toplulukların oluşturdukları yerleşmeler ve konutlar birbirinden önemli farklılıklar gösterir. Bu durum konut ve yerleşmelerin şekillenmesinde sadece doğal koşulların değil, kültüründe önemli bir etken olduğunu ortaya koyar. Aynı doğal ortamlarda yaşayan farklı kültürler, kendi kültürlerinin özel rehberliklerinde çevreyi farklı algılar ve çevrenin sunduğu olanaklar içerinde kendi kültürlerinin yol göstericiliğinde farklı yapı malzemelerini farklı şekillerde işleyerek şekil, plan ve düzen bakımından farklı konutlar ortaya çıkarır (Köse, 2007). Rapoport (1969), ‘House Form and Culture’ isimli kitabında, kırsal mimarinin biçimlenmesine etki eden esas faktörün kültür olduğunu vurgulamış ve diğer etkenleri; İklim ihtiyaçları, Malzeme, konstrüksiyon ve teknoloji, Arazi, Savunma, Ekonomi, Din ve Sosyo-kültürel etkenler olarak incelemiştir. Gür (2000), geleneksel konutlar incelenirken doğal, kültürel ve sosyal etmenlerin ayrı ayrı ele alınmasının doğru ve yeterli olabileceğini aktarmıştır. Çünkü gerek insan toplulukları gerekse insan, yapı, çevre, kendilerinden önce var olmuş doğal dizgeler içinde yer alır ve bunlardan etkilenirler. Gür (2000), geleneksel konut biçiminin belirleyicilerini Tablo 2.1’ de ortaya koymuştur. Tablo 2.1. Konut biçiminin belirleyicileri (Gür, 2000). Çevresel Faktörler Kültürel Faktörler Sosyal Faktörler Bireysel Faktörler İklim Dünya görüşü Aile büyüklüğü Topoğrafya Kültürel değer ve normlar Doğal örüntü ve doku Din dil ve diğer sınıflama kategorileri Aile akraba toplum ilişkileri Ailenin sosyo-ekonomik statüsü ve toplumsal etki alanı Ailenin dünya görüşü Ve toplumsal tutumları Aile yapısı ailede roller Bireyin konutla kurduğu yararsal İlişkiler/standartlar Bireyin konutla kurduğu duygusal ilişkiler-özdeşleyim/bağlanma vb. Yaşam biçimi Çevre/mekan kullanma norm Konut kullanımına ilişkin normlar Konutun temel işlevleri ve anlamı Ailenin yaşam biçimi Ailenin öz imgesi beklentileri ve umutları Ailenin konut deneyimleri ve konut imgesi İnsan yapısı doku Çevrede var olan malzeme vb. Bireyin kültürel normları yorumlaması-eğitim Bireyin yaşam yoğunluğu Bireyin Konut deneyimleri Bireyin öz imgesi 11 Bu çalışma kapsamında, kırsal mimarinin biçimlenmesindeki etkenler, yukarıda değinilen çalışmalar doğrultusunda; 1. Doğal Çevre Etkenleri ve 2. Sosyo-Kültürel Çevre Etkenleri olarak 2 ana başlıkta ele alınacaktır. 2.2.1. Doğal Çevre Etkenleri Doğal çevre ve mimari ilişkisi, ilk çağlara kadar dayanmaktadır. İnsanlar ihtiyaçlarını kolayca karşılayabileceği yerlerde yerleşmiş ve kültürler oluşturmuşlardır. Toplumlar, ancak barınabildikleri, ziraat yapabildikleri, suyu kolayca bulabildikleri, iklim şartlarından rahatsız olmadıkları, diğer yerlere kolayca ulaşım sağlayabildikleri ve kendilerini dış tehlikelerden koruyabildikleri alanlara yerleşmişlerdir (Dağıstanlı, 2007). Doğal çevre örtüsü, yapı planlamasında dikkate alınması gereken bir kriter olarak karşımıza çıkmaktadır. Alanın sahip olduğu eğim, yön, hâkim rüzgâr ve iklim gibi veriler mevcut peyzajın oluşmasında önemli etkenlerdir. İnsan gereksinmelerini karşılayan yapılar, mümkün olduğunca doğaya saygılı ve onu koruyan bir yaklaşım içinde olmalıdır. Mevcut peyzaja bilinçsizce yapılan her müdahale kararlı, doğal dengeyi bozulma sürecine sokmaktadır (Kuşcu, 2006). Kırsal yerleşmeler, peyzaj içinde ağırlıklı olarak doğal çevrenin karakteri ile biçimlenmekte ve yerel karakter kazanmaktadır. İklim ve topoğrafya gibi doğal ve çevresel veriler mimari biçimlenişin oluşmasını sağlayan etkenlerdir. İnsanların mağaraları terk etmesi, tarımsal üretime geçiş ve iklimin ılımanlaşması ile başlar. İklim farklılıklarının geleneksel yapıya yansımasından ortaya çıkan ürünlerin, benzer özellikler göstermekle birlikte aynı olmadığı açıktır. Bu farklılık malzeme seçim ve kullanım yöntemleriyle ilgilidir. Benzer iklim koşullarında ama ayrı kültür bölgelerinde yapılmış; biçim ve malzeme farklılıkları gösteren yapıların iç ortam koşulları aynı olabilir. Bu yapılarda farklı malzemeler kullanılarak benzer konfor koşulları yaratılmıştır (Sümerkan, 1990). Anadolu’da, geleneksel kırsal konutlarda, uzun deneyimler sonucunda doğal ve çevresel etkilere karşı, çeşitli çözümler getirilmiştir. Yapının biçimlenmesinde önemli etkileri olan, doğal çevre verileri; 1. İklim, 2. Topoğrafya, 12 3. Malzeme ve yapı teknikleri olmak üzere üç ana başlıkta incelenecektir. 2.2.1.1. İklim Geleneksel kırsal yapıların tasarımında önemli etkenlerin başında iklim gelir. Kırsal yerleşmelerin tasarımında iklimin olumlu yönlerinden yararlanılabileceği gibi olumsuz yönlerine karşı da korumayı sağlayacak çözümler getirerek uygun yaşam şartları sağlanabilir. Aran, (2000) iklimi, ‘yer’ i tamamlayan gerçek olarak tanımlamıştır. Yer seçilir ve kullanılmak için hazırlanır, ancak iklim yapı aracılığı ile kontrol altına alınmalıdır. Kırsal ve geleneksel mimarilerin çözümlerinde yapıların/binaların iklime karşı tutumlarını okumak mümkündür. İklim yüzyıllar boyunca çok az değişir. Bu değişmenin büyük kara parçalarına etkisi o kadar azdır ki, değişme kolay algılanmaz. Dolayısıyla, kırsal alanlardaki yapıların iklime karşı gösterdikleri davranışlar kuşaklar boyunca aynı kalmıştır. Kır insanı gözlem yoluyla her hava akımını, yönünü, ışık ve gölge dönüşümünü, sıcak ve soğuk havanın yükseliş ve alçalışını kaydeder (Aran, 2000). Rapoport (1969), İsviçre’deki bir yerleşmede, konutların soğuk rüzgârlardan maksimum korunacak şekilde araziye nasıl yerleştiğini göstermiştir. Konutlarda, kuzey yönünde cephe kısa/dar tutularak kuzey rüzgârına karşı koruma sağlanmıştır (Şekil 2.4). Şekil 2.4. Rüzgara göre biçimlenmiş yerleşme ve konut, İsviçre (Rapoport, 1969). Anadolu da birbirinden büyük farlılıklar gösteren çeşitli iklim bölgeleri bulunmaktadır. Anadolu, Güney ve Güney Batı Anadolu’nun ılıman Akdeniz ikliminden, doğu ve iç bölgelerin sert karasal iklimine ve kuzeyin ılıman iklimine kadar, oldukça geniş bir iklimsel çeşitlilik göstermektedir (Günay, 1989). Anadolu’nun çok 13 çeşitli iklim bölgelerine ayrılması evlerin biçimlenmesinde de etkili olmuştur. Biçimleniş, evlerin cephesini, yapım tekniğini, malzeme seçeneğini ve yerleşim düzenini de etkilemiştir. Artvin Ardanuç yaylasında yer alan kırsal konutların yapı malzemesi ikliminde elverişli olmasından dolayı çok bulunan ahşaptan seçilmiş, ahşaplar üst üste bindirilerek çatı üst örtüsünde kullanılmıştır. Rüzgar etkisinden korunmak için ise üstlerine ağırlık taş konulmuştur (Şekil 2.5). Yaşanılan birebir mekanlar dışında yaşam tarzı, geçim kaynakları doğrultusunda şekillenen ve yöreye özgü çözümlerle karşımıza çıkan “ambar” ve ambar amacıyla kullanılan “serender”ler iklimin mekanı biçimlendirmesine örnek olarak verilebilir (Şekil 2.6-Şekil 2.7). Şekil 2.5. Çatısı yarma ahşapla (Hartama) kaplanmış yayla evleri. Ardanuç, Artvin (Çorapçıoğlu ve ark., 2008). Şekil 2.6. Çorum’un Kargı ilçesine bağlı Sinanözü Köyü civarında çeltik tarlaları uzanır. Tarlalar, dört köşeli irili ufaklı parsellerden oluşur. Tava denilen bu parsellerin etrafısetle çevrilidir. Taşkınlar sonucu yükselebilen su seviyelerine karşı, tarlalarda ayaklar üzerinde yükselen ahşap ambarlar yapılmıştır. Ambarlar boşken dinlenmek ve güneşten korunmak için de kullanılmaktadır (Çorapçıoğlu ve ark., 2008). 14 Seranderler, genellikle Doğu Karadeniz bölgesinde kırsal yörelerde bulunan mimari bir yapıdır. Yapının üstü "harduma" adı verilen yassı olarak yontulmuş ya da kesilmiş tahtalarla örtülerek su geçirmesi engellenir. Ancak yan taraflarında 20-30 cm. boyunda, bir buçuk iki santim genişliğinde ızgaralar bulunur. Bu ızgaraların yapılma amacı seranderin içerisine hava döngüsü oluşturmaktır. Genellikle yiyeceklerin saklanması ve mısır kurutma işleminin gerçekleştirilmesi için kullanılmak maksadıyla yapılmışlardır. Yerden yüksek olması ürünlerin haşerelerden ve yaban hayvanlarından korunmasını sağlar (Web iletisi 3). Şekil 2.7. Serander yapı örneği, geçim kaynaklarına ve ürünlere dayalı ikliminde rol oynadığı biçimlenme. Çamlıhemşin, Rize (Batur ve Gür, 2005). İklimin binaları biçimlendirmedeki etkisi plan şemalarında da karşımıza çıkmaktadır. Plan şemaları üzerinden iklimin etkisini aktarabilmek için geleneksel Türk Evleri örnek olarak verilebilir. Çünkü Köse (2007), kırsal konutları, geleneksel Türk evinin özelliklerini taşıyan evler olarak kabul edilebileceğini belirtmiştir. Küçükerman (2007) Türk evinde odalar ve odalar arası orta alan ilişkilerinin oluşturduğu plan düzenini iklimin belirleyicisinde oluştuğunu vurgulamıştır.. Bu plan düzeni Türk evinin bir anlamda hem evrimi, hem de Anadolu’nun bölgesel özelliklerinin yapıdaki yansıması olarak da görülebilir. Bu bağlamda Türk evi planlarında sofalı, dış sofalı, iç sofalı ve orta sofalı plan tipleri karşımıza çıkmaktadır. Şekil 2.7.a’da odalarda orta alan kurulmayarak (sofasız) odalar arası bağlantı evin dışından sağlanmış ve genellikle sıcak iklim bölgelerinde uygulanmıştır. Şekil 2.7.b ise ılıman bölge özelliği taşımaktadır. Odalar arası ilişkiler, yapı altında ‘üst örtülü’ bir alan yardımı ile düzenlenmiştir. Şekil 2.7.c genellikle dış etkilere karşı korunması gereken bölgelerde gelişmiş ve evlerde içsofa kurgulanmıştır. Orta sofalı olan Şekil 2.7.d de ise sıkışık yerleşmelerde ve soğuk iklim bölgelerinde uygulanmıştır. 15 Şekil 2.8.a. Şekil 2.8.b. Şekil 2.8.c. Şekil 2.8.d. Şekil 2.8.a.b.c.d. Avlulu yapıların iklimle bölgelere göre farklı biçimlenmesinin örnekleri (Küçükerman, 2007). 2.2.1.2. Topoğrafya Topoğrafya sözcüğünün en geniş anlamı ‘yer tanımlamak’tır, en dar anlamı yüzey kabartmasıdır. Yüzey kabartmasındaki çeşitlenmeler belli yönlenmeler ve tanımlı mekanlar yaratmaktadır (Biro ve Yürekli, 2010; Schulz, 1979). Her hangi bir topoğrafik kesit çizgisi, düz çizgiler ve değişken eğrisel çizgilerin kombinasyonu ile oluşmaktadır (Şekil 2.9). Şekil 2.9. Topografik kesit çizgileri (Biro ve Yürekli, 2010). 16 Topoğrafya, yerleşme karakterini doğrudan etkileyen doğal bir faktördür. Yüzeyin biçimi ve rölyefler, yer tanımlamasında etkili olmakta ve farklı mekân karakteri sunmaktadırlar. Yer strüktürünün belirleyicileri dağlar- tepeler, doğrultu veren nehirler-vadiler geniş- uzak mekan dizilerinin tanımlanmasında önemlidirler (Çevik ve ark., 1999). Topoğrafyanın biçimlenmesinde etkili olan nehir, göl ve dere gibi doğal su kaynakları çok eski çağlardan beri yerleşmelerin yerini ve biçimini belirleyen veriler olmuştur (Kantar, 1998). İnsanlar, ihtiyaçlarını kolayca temin edebilecekleri bölgeleri tercih etmişler ve bu alanlara yerleşmişlerdir (Şekil 2.10). Şekil 2.10. Eğimli araziye oturan evlerin dam çatıları yeşillenmiş ve peyzaj içinde kaybolmuşlardır. Posof, Ardahan (Batur ve Gür, 2005). Kantar (1998), kırsal yerleşmeleri; coğrafi konumlarına göre dağ köyleri, kıyı köyleri, ova köyleri; orman ile ilişkisine göre orman içi, orman bitişi köyler; yerleşme şekillerine göre yol kenarı, yuvarlak, yıldız, küme ve dağınık köyler olarak sınıflandırarak topoğrafyanın kırsal mimari biçimi nasıl etkilediğine değinmiştir. Topoğrafya, yerleşim düzenlerini de etkilemektedir. Örneğin; Malatya, Kozluca’daki yapılar, kesin tanımlanmış damlarıyla, yamacın eş yükseklik eğrilerine paralel düzlemler oluşturmuştur (Şekil 2.11). Yerleşme, topoğrafya ile tam anlamıyla bütünlenmiştir. Ayrıca, kerpiç sıvalı duvarlar ve damlar, doğal çevre ile yerleşmenin kaynaşmasını sağlamıştır. Araziye bağlı olarak güneye yönlendirilmiş ve dikdörtgen planlanmış evler, eninin iki katı boyunda ince uzun odalardan oluşmuştur (Dağıstanlı, 2007). Bu anlamda yerleşmeleri Karaman, Ermenek’te, Hadim Taşkent’te, Konya Kilistra’da görmek mümkündür. Yerleşmeler fiziki olarak sonradan yapılanmayı değil adeta doğal bir oluşumu sergilemektedir. 17 Şekil 2.11. Topoğrafya ile bütünleşmiş yerleşme örneği, Kozluca, Malatya (Aran, 2000). Küçükerman (2007), Anadolu’nun engebeli yapısının evin kuruluşunda değil, doğayla ilişkisinin değişmesinde etkili olduğunu söylemiştir. Evin iç düzeni yine aynı kurallara göre kurulmuş, fakat bazı biçimsel değişiklikler yapılmıştır. Bu nedenle topoğrafik özellikler daha çok yapısal değişiklikleri getirmiştir (Şekil 2.12). Görsellerde Anadolu’da eğimli bir bölgedeki Türk evinin yapısı ve çevresel öğelerin ilişkileri yansıtmaktadır. Türk evinin oluşumunda ana ilkelerden birisi, ‘yapıyı doğadan ayırma’ eğilimidir. Anadolu’nun engebeli yapısı, yapıların oluşum kavramlarını değil, yalnız doğal yapıyla ilişkilerin değişmesinde etken olmuştur. Bu nedenle bütün bölgeler de tek bir temel ilkeye uyan ama biçimsel değişiklikleri bulunan evler oluşmuştur (Küçükerman, 2007). ş Şekil 2.12.a.b. Topoğrafyanın belirleyiciliğinde oluşan biçimlenme (Küçükerman, 2007). 18 2.2.1.3. Malzeme ve Yapı Tekniği Malzeme, yapım ve teknolojinin binlerce yıldır yapıların karakterini belirlediği görüşü, geçmişte ve bugün geçerliliğini korumaktadır. Malzeme, yapım ve teknoloji, biçimi belirleyenden çok tamamlayan etkenlerdir. Malzeme, yapıda ya da onun biçimine karar verilmesinde etken değildir. Mekân organizasyonunun çevrelenmesine ve onun değiştirilip yenilenmesine olanak veren bir araç olmaktadır (Rapoport, 1969). Yapı malzemelerinin seçimi bir yapının çevresel etkisine doğrudan tesir eder. Bütün yapı malzemeleri bir yapının içine dâhil edilmeden önce belli bir işleme tabi tutulurlar. Bu işlem, yerel olarak bulunan malzemelerden inşa edilmiş geleneksel bir kır evinde olduğu gibi minimum ölçüde, ya da örneğin prefabrik yapı tekniğindeki gibi daha geniş kapsamlı olabilir (Kuşcu, 2006; Roaf, 2003). Ancak malzemenin temini konumlanan yer ile ilgilidir. Çevrede bulunan yapı malzemesi halk tarafından her bir malzemenin işlenmesi için büyük oranda enerji kullanımı gerektirmektedir. Aynı malzeme kullanılarak çok farklı formlar elde edilebilir (Şekil 2.13). İklimsel verilerin, yapısal olarak optimal olmayan formlara önderlik ettiği durumlar mevcuttur. Ayrıca, rasyonel olmayan formların sebebi dinsel ya da sosyal etkenler de olabilir. Ancak hiçbir durumda, formların karakteri ve çeşitliliği, malzeme ve teknikle tam olarak açıklanamamaktır (Rapoport, 1969). Çeşitliliğin aslında en önemli etkeni, yaratıcısı olan toplumun kültürel özelliğinden kaynaklanmaktadır. Şekil 2.13. Aynı malzemenin kullanılmasıyla elde edilen farklı formlar (Rapoport, 1969). Yöresel kırsal mimari kimliğinin en önemli bileşenlerinden biri olan yerel malzemeler binlerce yıldır kullanım geleneğini oluşturmuştur. Yapı elemanları, 19 insanların ocaktan çıkarma ve işleme tekniklerine alışkın olduğu, temini kolay ve bol malzemelerden kullanılmışlardır (Çorapçıoğlu ve ark., 2008) (Şekil 2.14-2.15-2.16). Kırsal yerleşmelerde yapıda kullanılan yerel malzemeler şunlardır; Taş Kerpiç Ahşap ve diğer bitkisel ürünler Şekil 2.14. Taş malzemenin farklı yörelerdeki kullanımıyla elde edilen farklı formlar, a- Konya, Karapınar, Salur Köyü, Mehmet Kara Evi 1; b- Mardin Taş evleri (Web İletisi 4). Şekil 2.15. Kerpiç malzemesinin farklı yörelerdeki kullanımıyla elde edilen farklı formlar, a- Konya, Karapınar, Ekizli Köyü 2; b- Harran kubbeli kerpiç evler (Web İletisi 5). Şekil 2.16.a.b. Ahşap malzemenin farklı yörelerdeki kullanımıyla elde edilen farklı formlar; Doğu Karadeniz bölgesinde iklim özellikleri ve ormanların sıklığı yapım tekniğini ve malzemesini belirlemiştir (Batur ve Gür, 2005). 12 Hatice ÇINAR arşivi, Konya-Karapınar Köyleri, 2012. 20 Taş, kerpice göre daha dayanıklı bir malzemedir. Kerpiç malzeme ile yapılan konutlarda onarım ve bakım daha sık yapılmaktadır. Tolun Denker’e (1977) göre yıkılıp yeniden yapılan uygulamalar da zaman zaman görülmektedir. Geleneksel Anadolu mimarisi sağlıklı, doğal havalandırmalı ve konfor düzeyinin ekonomik ve çevre dostu yollarla yaratıcı bir şekilde sağlandığı iklimle dengeli mekânlar sunmaktadır. Kavas (2011) bu mekânların yapı malzeme ve teknikleri bağlamında temsil ettiği çevre-kültür ilişkilerini şöyle vurgulamıştır: ‘geleneksel yapı sanatının incelikleri sayesinde mimari bir içe kapanma/ dışarıdan kopma değildir, duvar kavramsal olarak iç-dış ayrımını sağlayan, katı/ boşluksuz/ homojen bir ayraç değildir’. Geleneksel yapı elemanlarının bileşeni olan duvar, iç mekânın havasını düzenli olarak tazeler ve böylece duvar yaşayan bir organizma gibi nefes alıp vermektedir. Bu yönüyle duvar yalıtım ve ısı depolanması için olumlu katkı sağlamaktadır. 2.2.2. Sosyo-Kültürel Etkenler Sosyo-kültürel özellikler; kentin yaşayanlarının yaşam tarzlarının, geleneklerinin, ekonomik, politik ve demografik yapılarının tarih boyunca gelişimidir. Bu kültürel kırsal mimarinin; doğal çevre özellikleri de göz önünde bulundurularak bir yerleşmeye yansıması ve bir imaj doğurup geliştirmesi; zihinlerde geleneksel görüntü çizmesi ve yerleşmesinin bu geleneksel görüntüye bağlı gelişmesi, yerleşme kimliğinin oluşması demektir (Çorapçıoğlu ve ark., 2008). Daha önce 160’a yakın tanımı olan kültür kavramının en genel tanımı “insan tarafından yaratılmış ‘her şey’ diyen, A.K. Kohen tarafından yapılmıştır. Türk Dil Kurumu ise; tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere sözlü veya yazılı aktarmada kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünüdür, şeklinde tanımlamıştır. UNESCO ise kültürü, ‘bir insan topluluğunun kendi tarihsel gelişimi konusunda sahip olduğu bilinç’ olarak geniş bir şekilde tanımlamıştır. Güvenç (2010) ‘İnsan ve Kültür’ adlı kitabında ‘Kültür; tarihidir ve süreklidir. Eğer kültür bir kuşaktan diğerine geçiyorsa yani sürekliyse onun her kültürde nedenleri ve sonuçları vardır. Kültürün sürekliliğini gelenek ve görenekler sağlar. Her kültürün 21 başlangıcına uzanan bir geçmişi vardır. Kültür; doğanın yarattıklarına karşılık, insanoğlunun yarattığı her şeydir’ diyerek kültürün öneminden bahsetmiştir. Güvenç’e (2010) göre, kültürü oluşturan öğeler: Doğal çevre: her sosyal / kültürel sistem var olabilmek için, kendi yaşama özelliklerine uygun, yeterli bir doğal çevreye muhtaçtır. Tarih ve kaynaklar Aile ve akrabalık Beslenme ve sağlık Eğitim süreci Yerleşmeler Ekonomi ve teknoloji Bilimler ve sanatlar Din ve devlet Kişilik sistemi ve dil Kültürel ve tarihi çevredir. Tüm bu öğeler insanın varlığı, tarihsel süreç ve doğal çevreyle ilişkili kavramlardır. Sosyal ve kültürel kavramların çevrenin biçimlenmesinde etkin rolü olduğunun da göstergesidir (Çorapçıoğlu ve ark., 2008). Fiziksel çevre ve insan eliyle biçimlenmiş çevre, kendisini oluşturan toplumun sosyal, ekonomik, politik, kültürel, psikolojik, tarihsel birikimlerinin göstergesidir (Asatekin, 1993). Dünya görüşü, gündelik yaşam tarzı, ekonomik durum, üretim ve tüketim araçları, teknolojik imkânlar ve ilerlemeler, dini inançlar, aile yapısı kısaca toplum kültürü; mekânları, evleri, yerleşim bölgelerini ve fiziksel çevreyi şekillendirmiştir. Eyüce (2005); geleneksel yapıların, bulundukları yörenin doğa koşulları ile büyük ölçüde uyumlu olarak biçimlendirildiğini, ancak, geleneksel mimarilerdeki doğa ile olan uyumun geleneksel biçimlenmelerin belirleyicisi olup olmadığı konusunun sorgulanması gerektiğini vurgulamıştır. Örnek olarak; mekân düzenlemesi iç avlu çevresinde oluşan geleneksel evlere, tarihin çeşitli dönemlerinde ve birbirinden farklı iklim özellikleri olan bölgelerde rastlanıldığını belirtmiş; bunun nedenini ise, biçimin oluşmasında doğal etkenlerin yanında sosyo-kültürel etmenlerinde olmasına dayandırmıştır. Rapoport (1969)’a göre, konutların aldığı değişik formlar komplike bir olgudur. Dolayısıyla bu formların oluşumlarının açıklanması kolay olmamaktadır. Tüm 22 açıklamaların tek bir çıkış noktası vardır; o da değişik tutumlardaki insanlar ve onların çevreye olan tavırlarıdır. Bu tavırlar, bulunan yere göre farklıdır çünkü sosyal, kültürel, ekonomik ve fiziksel faktörlerdeki değişiklikler, bu tavırlarda önemli rol oynar. Bu faktörler aynı mekânda, farklı zaman zarflarında önemli rol oynar. Konut biçimlenişi sadece fiziksel etkilerin ya da sadece tek bir etkenin sonucu değil, tüm sosyo-kültürel faktörlerin sonucudur. Sosyo-kültürel etkenlerin, geleneksel mimari ürün özelliklerinin belirlenmesinde ki etkileri, doğal etkenler ile karşılaştırıldığında daha ağır basmaktadır. Rapoport’un (1969) yaklaşımına göre de, yapıya dönüşmüş biçim kültürel etkenler tarafından belirlemekte, doğal etkenler bu süreçte sadece etkileyici olmaktadır (Eyüce, 2005). Çalışma kapsamında sosyo-kültürel etkenler: 1. Yaşama biçimi ve temel ihtiyaçlar 2. Aile ve akrabalık 3. Geçim kaynağı 4. Dini etkiler 5. Ekonomi olarak beş alt başlıkta ele alınmıştır. 2.2.2.1. Yaşama biçimi ve temel ihtiyaçlar Yaşam biçimi bir ailenin sosyo-ekonomik statüsü, ailenin yaşı ve buna bağlı olarak toplumsal yaşamda oynadığı roller, ailenin değer yargıları, tutumları, hane halkı büyüklüğü, aile bireylerinin zaman ve mekân kullanımları, kimlik kanıtlama mekanizmaları ve davranış zenginliği ile açıklanabilir (Gür, 2000). Yaşama biçimi ve temel ihtiyaçlar her kültürde farklı özellikler göstermekte; buna bağlı olarak da her toplumda farklı biçimlenmelere neden olmaktadır. Her toplumun kendine özgü, oturma, yeme, yaşama vb. alışkanlıkları olup, bu doğrultuda mimari yapıdan beklentileri de değişmektedir. Yaşama biçimi birçok etkene bağlı olarak şekillenen ve belli ölçülerde devinimi devam eden bir olgudur. Toplumsal yapı, gelenekler, inançlar, kişinin mesleği, kişiliği, toplumsal çevredeki rolü, sosyo-ekonomik statüsü gibi birçok farklı etkene bağlı olarak oluşur. Toplumu oluşturan bireylerin yaşam şekli; konut mekânın oluşumunda önemli bir kültür bileşeni olup, kültürün soyut bir hareket noktasından somut bir süreç düzleminde analiz edilebileceğini ortaya koymaktadır (Turgut, 1990) (Şekil 2.17). 23 Şekil.2.17. Kültür kavram analizi (Turgut, 1990). Geleneklerin oluşmasında ve kültürel sürekliliğin sağlanmasında, çok değişik öğelere bağlı olarak ortaya çıkan ve zaman içinde değişen kullanıcı gereksinimleri önemlidir. Kullanıcının her toplumsal davranışı ve gelenekleri, aynı zamanda birkaç temel gereksinme ya da gereksinmelerin tümü tarafından kararlaştırılmaktadır (Dağıstanlı, 2007). Bektaş (2005) “sanatçı arasındaki gerilim sanatını doğurur. Gelenek bu anlamda çağdaştır, yaşamakta olandır. Bu yaşamak da olanla çatışmak, yeni yollar açmak, katkılarda bulunmak, gerçek yaratma olayıdır” sözleriyle geleneklerle yapılar arasındaki ilişkiyi vurgulamıştır. Yaşam biçimi, ihtiyaçlar, alışkanlıklar ve bunlardan doğan gelenekleri; her toplumda mimari yapıları ve yerleşimleri etkilemiş ve değiştirip biçimlendirmiştir. 2.2.2.2. Aile ve Akrabalık Konut insanların temel ihtiyaçlarını giderdiği, barınabildiği yaşama mekânlarıdır. Gür (2000) konutu, sadece insanın başını sokabileceği bir delik değil, insanla birlikte yoğrulması gereken bir doku olarak da anlaşılması gerektiğini vurgulamıştır. Konut/ yapı tasarımında kullanıcın kim olacağı, kullanıcının yaşam tarzları, alışkanlıkları, kültürleri, konut bölgelerinin planlanması ve tasarlanmasında son derece önem taşımaktadır. ‘Aile’ kavramı geleneksel Türk evinin tasarımında önemli bir unsurdur. Geniş ve ataerkil aile yapısı barınma mekânını biçimlendiren unsurlardan biri olmuştur. Bir barınma mekânında geniş aileyi oluşturan her çekirdek ailenin kendine ait bir mekânı bulunmaktadır. ‘Saygı’ hem göçebelik döneminde hem de İslam’ın kabulünden sonraki dönemde Türk yaşamının en önemli ilkelerinden biridir. Aile yapısı büyüklere saygıyı şart koşmuştur. Bu durum ise barınma mekânlarında aile büyüklerine ayrılan bölümlerin farklılaşmasını gerektirmiştir. Örneğin başoda kavramı ya da aile büyüklerinin odanın en merkezi bölümünde oturması aile içi saygının bir ifadesidir (Demirarslan, 2007) (Şekil 2.18). 24 Şekil.2.18. Anadolu’daki Türk evinde odalar yapı içindeki belirli eylemleri karşılayan birimlerdir. Çadırdaki gibi, başoda; oturma, yemek yeme, çalışma, yatma gibi eylemlerin gerçekleştiği odadır (Küçükerman, 2007). Kırsal konutlarda konut morfolojisi ve büyüklüğünü belirleyen en önemli faktör, aile yapısı ve büyüklüğüdür. Anadolu’da özellikle kentsel yaşamdan uzak yerleşmelerde, kapalı ve içe dönük aile yapısı görülmektedir. Aile büyüklüğüyle beraber yaşayan aileler çok çocuklu ve kalabalık ailelerdir. Bu durum kırsal konutların avlulu ve içe dönük planlanmasında ayrıca konut grubu içerisindeki eklentilerin ve konutun oda sayısının belirlenmesinde etkili bir faktördür. Aile yapısı, hane halkı esasına göre çekirdek aile, karı koca ve evlenmemiş çocuklardan oluşur. Geniş aile; aynı aile birimi içinde birkaç kuşağın yatay, dikey ve hem yatay hem dikey aileyi ifade eder. Yatay olarak, tüm erkek kardeşleri ve eşlerini, bunların evli erkek çocuklarını ve torunlarını kapsar. Dikey olarak da baba, evli oğullar ve torunların aynı evde oturması söz konusudur. Bu aile formu geleneksel aile olarak adlandırılmaktadır. Geçici geniş aile; aile reisinin kendisi, eşi, çocukları, aile reisinin annesi, babası ve erkek kardeşlerinden oluşan aile şeklidir (Kızılaslan, 2006). Aile bireylerinin evlendikten sonra da aynı evde oturmaya devam etmeleri, Türk evlerinin hacimsel büyüklüklerini ve konumunu etkilemiş, bir mekânda birçok eylemin gerçekleşmesine neden olmuştur (Göker, 2009). Kırsal yerleşmeler kültürlerini, yaşam biçimleriyle yaşadıkları her mekâna yansıtan, genellikle geniş aile modelinin yaşadığı yerlerdir. Kantar (1998) yerleşme içindeki birbirine yakın konut gruplarını, genellikle bir akraba birliğini simgelediğini söylemiş ve konutların girişlerini, pencerelerin biçimlerini ve ebatlarını, kullanılan ortak mekânları, komşuluk, birlik ve beraberlik, mahremiyet gibi sosyo-kültürel kavramla ilişkili olduğunu vurgulamıştır. 25 2.2.2.3. Geçim Kaynağı Kantar (1998) ‘kırsal yerleşmeler arazi üzerindeki yoğunluklarına göre toplu yerleşmeler, dağınık yerleşmeler; ‘fonksiyonlarına göre tarım köyleri, madenci köyleri, oduncu köyleri, pazar köyleri şeklindedir’ diyerek geçim kaynağının kırsalda konutu nasıl farklılaştığının göstergesini vurgulamıştır. Köy halkının geçim kaynağı, içinde yaşadığı ortam yani köy sınırları içinde kalan saha, o köyün sosyo-ekonomik yapısını çizen bir faktör olmuştur. Buna göre her bir köyün sosyo-ekonomik yapısı, coğrafi ortam koşullarının etkisi altında gelişmek zorunda kalacağı söylenebilir. Ortam koşullarının çok kısa mesafeler içinde önemli değişiklikler gösterdiği Türkiye’de, köyler yapı bakımından birbirine benzememektedir (Tunçdilek, 1967). Fakat bir coğrafi bölge içinde, hatta aynı bölgenin yöreleri içinde yer alan köylerde sosyo-ekonomik yapı benzerlik göstermektedir. Çünkü aynı yörede bulunan halkın geçim kaynağı aynıdır. Böylece ekonomi ve üretim biçimi yerleşme düzenlerini de etkilemiştir. Örneğin, bazı bölgelerde geçim kaynakları aynı olan kişiler, bir arada yerleşmişlerdir. Çünkü bu toplulukların stoklama alanı gibi ortak kullandıkları bir takım mekânlar vardır. Buna karşılık Doğu Karadeniz köy evleri tarlaların içindedir (Dağıstanlı, 2007) (Şekil 2.19). Şekil 2.19. Doğu Karadeniz’de tarlaların içinde konumlanmış yapılar (Aran, 2000). 2.2.2.4. Dini Etkiler Ülkemizin genelinde günlük hayatımızdaki en belirgin durumlardan biride gelenek ve göreneklerin oluşumunda dini motiflerin etkisi ve bunların belirleyicileridir. Din ferdi tutumlardan, örf ve adetlere, gelenek ve göreneklere kadar bugün en tesirli bir 26 kültür unsurudur. Bununla birlikte gelenek ve görenekler, sosyal ilişkileri düzenleyen normlardır (Aşkar, 2000). İnsanı etkileyen ve buna bağlı olarak konutun biçimlenişini yönlendiren bir takım sembolik değerler vardır. Dini inançlar bu etkenlerden birisidir (Özbek, 1990). Mahremiyet konusu da dini inançların gerektirdiği, konutun biçimlenmesinde önemli bir faktör olan sembolik bir değerdir. Ünügür (1992) mahremiyeti, kişi veya grupların birbirleri ile olan etkileşimlerini kontrol eden ve farklı örüntülerde oluşan davranış mekanizmalarını ayarlayan zihinsel bir süreç olarak açıklamıştır. Toplumsal alışkanlıklar, değerler ve inançlar insan davranışları ve toplumun yanı sıra yerleşik kültürün diğer temel öğelerini de etkilemektedir. Dinsel referanslarda etkilenen gündelik yaşam biçimleri mimari formlarda kimlik unsuru olarak çözümlemeye çalışılmıştır. Bu bakışla ev sadece bir içe kapanma, bir bölünme olarak yaşam bulur. Dışa kapalı olan ev, tam tersine, avluya ve böylece gökyüzüne tamamen açılmıştır; avlu (yerinde bir deyimle semavi avlu) böylelikle diğer insanlarla değil, evrenle iletişimini sağlamaktadır (Aran, 2000). Geleneksel veya kırsal Türk evini inceleyen bir çok araştırmada evin ve avlunun biçimlenmesinde mahremiyet anlayışının en önemli belirleyici olduğu, dünya görüşü ve dinsel inanç ile desteklenen mahremiyet anlayışı nedeniyle ev mekanının bahçe duvarları ile dış dünyadan ayırt edilmeye çalışıldığı vurgulanır. Köse (2006) yaptığı çalışmada, Türk kültür tarihine ilişkin, o dönemdeki evlerin yüksek duvarlarla çevrili avlulara sahip olmasının nedenini, rüzgar, kum fırtınası ve hırsızlar için bir gereklilik olarak açıklamaktadır (Şekil 2.20). Şekil.2.20. Kepenkli pencereleri ve kafesli ayazlığı ile mahremiyetin sağlandığı Kızılağaç’da avlulu bir ev (Aran, 2000). 27 Türklerin İslamiyet’i kabul etmesiyle birlikte ev mimarisinde farklılıklar meydana gelmiştir. Bu dinin getirdiği mahremiyet anlayışı, evlerde erkeklerin oturduğu ‘selamlık’ ve kadınların oturduğu ‘haremlik’ kısımlarına ayrılmasına sebep olmuştur. Anadolu’da Türk evinin ve odaların temel düzeninin kuruluşunda mahremiyet önemli bir etken olmuştur. Örneğin; içe dönük yaşantı biçimi, konut içinde kapıların mekâna kontrollü açılması, gusülhanelerin köşe odalarda dolap içinde çözümlenmesi gibi çözümler konutun biçimlenişinde dini etkiler olarak ortaya çıkmaktadır. Gür’e (2000) göre konut tercihlerini belirleyen diğer bir sosyal etmen de ailenin dünya görüşü ve tutumudur. Ailenin dünya görüşünün oluşmasında içinde yaşadığı toplumun kültürü, tarihi geçmişi, inancı, dili, sosyal ilişkileri tümüyle etkili olur. Toplumun tüm sosyal ve kültürel geçmişinin etkili olduğu bu etmende ulusun dini, dili, siyasi tarihi de önemli rol oynar. Ailenin dünya görüşü ailede yaşlılara verilen önemin fiziksel göstergeleriyle konuta yansır; "dedenin yeri", "ninenin yeri" gibi... Ailede otoriteye verilen önemle de ‘başoda’ olarak yansır. Vücutsal mahremiyete verilen önemde, ‘gusülhane’ lerle karşımıza çıkmaktadır (Şekil 2.21). Şekil.2.21. Doğu Karadeniz Bölgesinden gusülhane örnekleri (Gür, 2000). 2.2.2.5. Ekonomi Konut kavramı, ailenin meskene sahip olma arzusu veya birtakım fizyolojik ihtiyaçların gerçekleştirilmesini amaç edinecek kadar basit bir olgu değildir. Bir eve sahip olma isteği üzerine fiziki, beşeri ve ekonomik faktörlerin doğrudan doğruya ve dolaylı olarak yaptığı etkiler azımsanmayacak kadar değişik ve kuvvetlidir. Bu faktörler 28 her konut veya konut grubuna ayrı oranlarda etki edeceğinden çok sayıda değişik form ortaya çıkmaktadır (Tunçdilek, 1967). Kişilerin ve ülkenin ekonomik durumları yapıların biçimlenmesinde etkilidir. Örneğin, gelişmiş ve varlıklı ülkelerin yapıları ile gelişmemiş ülkelerin ya da toplumların yapıları arasında açık seçik olarak belirlenebilecek farklar vardır (Divanlıoğlu, 1980). Ülkemize baktığımızda ekonomik yapı geleneksel kır konutlarında ve Türk evlerinde etkili olduğu görülmektedir (Şekil 2.22). Eldem (1984) geleneksel Türk evinde, sofaya açılan eyvan sayısını, konutu yaptıran kişinin varlığına göre dörde kadar çıkarak planda zengin düzenlemeler yapıldığını söylemiştir. Türk evinde dış sofalı plan tipinden sonra iç sofalı plan tipinin kullanılması ekonomik ve sıhhi nedenlere dayanmaktadır. Odaların sofanın iki tarafına dizilmesiyle dış duvardan tasarruf edilmiş ve odalar arası irtibat daha kolaylaşmıştır. Bursa’da yer alan 19 yüzyıl yapısı olan bu örnek; Türk evinin kuruluşunda çok yalın bir çözüm olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yapının çok yalın, gösterişsiz ama çok özenli bir çözümü vardır. Türk evinin temel kuruluş ilkeleriyle uyum içinde olan yapı, çözümü yalınlaştırılmış ama kavram değişmemiştir (Küçükerman, 2007). Şekil 2.22. Ekonomik faktörün Türk evinde mekânı biçimlenişi (Küçükerman, 2007). Kır konutlarının yapımında fiziki faktörler etkili olduğu halde, eklentilerinin doğuşu ve büyüklüğünde ekonomik faktörlerin etkili olduğu görülmektedir. Köy yerleşmeleri ailenin barındığı yer ile tarım ürünlerinin depolandığı ve hayvanların bulunduğu yer olarak iki ayrı bölümden meydana gelmiştir (Tunçdilek, 1967). Bu 29 anlamda mesken ve eklentileri Konya Karapınar kırsal yerleşmelerinde karşımıza çıkmaktadır (Şekil 2.23). Şekil 2.23. Avlu duvarıyla yoldan ayrılmış mesken ve ekleri, Konya, Karapınar, Akviran Köyü Kırsal mimaride, halkın geçim kaynağına göre üretimi, ailelerin ekonomik düzeyini belirlemiş ve yapılarının da buna bağlı olarak biçimlenmesinde etkili olmuştur. Yapılardaki temel ilkeler aynı olsa da, varlıkları yapıya malzemesinde, boyutunda, süslemelerinde, işçilik gibi pek çok özelliklerinde farklılaşabilmektedir. 2.3. Anadolu Kırsal Mimarisinde Yer Değiştiren Köyler Planlı kırsal yerleşmelerin tarihsel gelişimine bakıldığında; Avrupa’da, kırsal alanda boş arazide planlı bir biçimde tek seferde inşa edilmiş köy yerleşmelerinin tarihi 17. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Bu uygulamaların nedenleri ve özellikleri bölgeden bölgeye farklılık göstermektedir. Örneğin, İngiltere’de 18. yüzyılda maden işçileri için boş arazilerde köyler kurulmuş ya da bir aristokratın şatosuna bitişik konumlanmış eski bir köy yerleşmesi yıkılarak, aynı bölgede ancak farklı yerde köylüler için planlı yerleşme yapılmıştır. Çoğunlukla ızgara planlı olan yerleşmeler biçimsel olarak birbirine benzer ve eşit parselasyonludur (Eres, 2010). Osmanlı İmparatorluğu döneminde, 19. yüzyılın ortasında ani ve yoğun bir dış göç baskısıyla karşı karşıya kalınca, kalabalık kitleleri ivedi bir biçimde yerleştirebilmek için hızlı ve pratik bir iskân yöntemi olan planlı yerleşme yöntemini kullanmaya başlamıştır. Diğer bir deyişle, Osmanlı Devleti kendi öngörüleri ve siyaseti çerçevesinde planlı yerleşme kurmaya başlamamış, dış göç baskısına bir çözüm olarak bunu geliştirmiştir (Eres, 2010). 30 Erken Cumhuriyet döneminde ise planlı kırsal yerleşme yaklaşımı “köylünün köyünde çağdaşlaşması” yaklaşımı benimsenerek, buna yönelik yasal ve kurumsal düzenlemelerin yapıldığı söylenebilir. 18 Mart 1924’de, 2. Anayasa’dan bir ay önce çıkartılan 442 sayılı Köy Kanunu, Türkiye Cumhuriyeti’nin köy sorununun çözümüne verdiği önemi gösteren, kapsamlı bir yasadır. Yasa incelendiğinde, köyün yönetsel işleyişi kadar yapılı çevre biçimlenişine de önem verildiği ve “köyün imarı”na yönelik ayrıntılı kuralların geliştirildiği, kırsal kalkınmayı desteklediği anlaşılmaktadır. Kırsal alanların, varlığının devam ettirilebilmesi ve kentli kesime göre daha geri ekonomik ve sosyal imkânlara sahip kırsal toplumun yaşam şartlarının iyileştirilebilmesi için geliştirilen girişimlere, genel olarak, “kırsal kalkınma” adı verilmektedir (Can ve Esengün, 2007). Kırsal alanların kalkınmasında, planlama için bir sistematik geliştirilmiştir. Bölge planları ve çevre düzeni planı içinde kırsal alanların ele alınma biçimi; kırsal alanların kademelendirilmesi, köy planları, köylerin yer değiştirme süreci, alt yapı ve toplulaştırma süreçlerinin planlama ile ilişkisi, doğal peyzajın, geleneksel kırsal mimarinin ve yerleşme dokusunun korunması, köy ölçeğinde tasarım rehberleri vb. birçok konu vardır (Web İletisi 6). Kırsal bölgelerdeki yöresel farklılıkların ortaya çıkardığı yerleşme karakterini ifade edebilmek önemli bir konudur. Köy tasarım raporlarında kır çevresi ve karakterini tanımlamak için bazı kriterler kullanılmaktadır. Bu kriterler, yöresel karakterde temel alınan tasarım prensiplerini belirlemede yardımcı olan peyzaj konumu, yerleşmenin fiziksel biçimi, yapılar ve doğal malzeme, alanlar ve sınırlar, siluet, bakışlar seklinde sıralanabilir. Yerleşme karakteri, yerel farklılık, değişim, yapılar ve çevreyle uyum, yerin anlamı rehberde yer alması gereken önemli kriterlerdir. Bölgenin fiziki karakter ifadesinden, özellikle detaylandırılması nitelikleri olan yapılar anlaşılmaktadır. Bir köy tasarım raporunun kapsamına göre, yol gösterme ve tarif konusu olan fiziksel karakterin görünüşü şöyle olabilir: Pencereler, çatılar gibi yapının detaylandırılması özellikleri, yapı malzemeleri, yapının ölçek ve oranı, yerleşme modelleri, sokak ve açık alanlar, ağaçlar ve bitki örtüsü, kırsal bölge çevresi ve peyzaj konumu, arsa sınırları, anayol ilişkileri, sokak mobilya ve işaretleri, tabiat seklinde sıralanabilir (Eminağaoğlu, 2004). Kırsal alanlarda planlı ve plansız olmak üzere iki tip yerleşme mevcuttur; plansız gelişmiş köyler, doğal bir evrim içerisinde gelişerek, ihtiyaçlar doğrultusunda oluşmuş, genellikle Osmanlı döneminde kurulmuş köylerdir. Planlı köyler ise özellikle düz 31 sayılabilecek alanlarda ızgara planlı olarak tasarlanmış Cumhuriyet Dönemi’nde kurulan 20.yy köyleridir. Bu köylerde plana uygun yerleşme sağlanmıştır. Plansız köy tipleri kendi içinde ikiye ayrılır; Bunlar, plansız toplu köyler ve hat boyu köyleridir; Plansız toplu köylere yığın veya küme köyler de denebilir. Düzensiz, plansız, sıkışık veya gevşektirler; Çoğunlukla merkezden çevreye doğru sıkışıklıkları azalmakta ve büyüyen bir gevşekliğe yerlerini terk etmektedirler; Planlarında bölgesel karakterde elemanlara sahip olabilirler; Örneğin kısa çıkmaz sokaklar veya değişik büyüklükte meydanlar gibi. Hat boyu köylerinde meskenler sıkışık veya gevsek, tek veya çift sıra halinde olabilirler; Birkaç kilometre boyunca uzanabilen bu yerleşimler çoğunlukla bir vadiyi, bir akarsuyu, bir kanalı veya seddi izlemektedir (Tolun Denker, 1967). Cumhuriyet’in ilk yıllarında kırsal bölgelere çağdaş bir görünüm kazandırmak amacıyla 64 köy taşınarak yaptırılmıştır. Ancak bugünkü yayınlarda köylerin kuruluşunda bu işi bir şehir yapısı saymak gibi köye ve köylüye yabancı bulunmak yüzünden yanlışlıklar yapıldığı belirtilmektedir. Bu tür yanlışlıkların yapılmaması için tip köy konut proje yarışması açılmıştır. Yarışmada ‘yeni köy evinin çizilirken önce köylünün yaptığı ev etüd edilmelidir’ denerek köylünün temel kültür ve geleneklerinin de unutulmaması gerekliliği vurgulanmıştır (Şahinkaya, 2010). Cumhuriyet Köyü Planı, dönemin etkin fikirsel örgütlenmelerinden kadro hareketinin öngördüğü kentleşmiş köy yaklaşımına uygun bir biçimde, konutun yanı sıra 48 farklı işlevde yapı içeren, köyü adeta bir kent gibi tanımlayan iddialı bir tasarım olarak karşımıza çıkmaktadır. Köy Kanunu’nun öngördüğü tüm işlevleri fazlasıyla içeren bu öneri, henüz kentlerde bu kadar çeşitli kamusal yapının olmadığı bir dönemde, başlığına uygun bir biçimde “idealize” hatta “ütopik” bir köy projesidir ( Eres, 2010). 1930’lu yıllarında devletin yanı sıra aydınların da köy sorunuyla ilgilendiği, bu konudaki yayınların çokluğundan anlaşılmaktadır. Hatta mimarlar da köy ve köy evi projeleri geliştirerek yayımlamaya başlamışlardır. Atatürk’ün silah arkadaşlarından General Kazım Dirik 1926-35 yılları arasında İzmir valiliği yapmış, Köy Kanunu çıktığı andan itibaren konuya özel bir duyarlılık göstermiş ve İdeal Cumhuriyet Köyü projesini oluşturmuştur (Eres, 2014) (Şekil 2.24). E. Howard’ın “bahçe kent” kuramının hem fikirsel hem de biçimsel etkisinin gözlendiği planda, yerleşme dairesel biçimli olarak tasarlanmıştır. Ortada daire biçimli bir meydan ve bunun çevresinde birbirine koşut üç sıra sokak yer alır. Meydandan açılan ışınsal altı yol (altı ok), sokakları keserek yapı adalarını yay biçimli olarak 32 sınırlandırır. Yerleşmeyi boylu boyunca geçen yollardan biri bulvar niteliğindedir. Ortasında bir anıt bulunan meydanı çevreleyen birinci yapı adası dizisinde okul, köy konağı, halk odası, kooperatif, otel, umumi hela gibi çeşitli kamusal yapılar ve parklar yer alır. İkinci dizi bütünüyle konuta ayrılmış, üçüncü dizinin yarısı konuta yarısı fidanlık, lonca, spor alanı gibi büyük açık alanlara ve fidanlık binası, fabrika gibi kamusal yapılara ayrılmıştır. Köyün yakın çevresinde de, köy dışında olması uygun görülen, mezarlık, gübrelik, panayır, koruluk gibi işlevler tanımlanmıştır. Bu proje her ne kadar mimari biçimlenişiyle dikkat çekmekteyse de, daha ilginç olan içerdiği kamusal işlevler, dolayısıyla önerdiği yeni kırsal yaşam modelidir (Eres, 2014). Şekil 2.24. Kazım Dirik’in İdeal Cumhuriyet Köy Planı (Web İletisi 8). Günlük yaşamımızdaki tecrübelerimize göre zaman içerisinde belirli yerler için, örneğin; doğduğumuz, büyüdüğümüz, yaşadığımız ve çalıştığımız yerler, bağlar geliştiririz. Gerek bireysel etmenlerden olsun gerekse de sosyal grupların birer üyesi olduğumuz için olsun fiziksel çevrelere karşı zamanla kendimizle ilgili bilişsel ve duyusal kavrayışlar oluştururuz. Bu da yerin hayatımızda geniş bir kavram olarak bulunmasına neden olmaktadır. Çünkü tüm yasam faaliyetlerimiz yer üzerinde gerçekleşmektedir (Arslan ve Ünlü, 2010). Kırsal yerleşmelerin büyük çoğunluğu yerleşme açısından elverişli olmayan alanlarda kurulduğu için zamanla terk edilmekte veya başka alana taşınmaktadır (Sunkar, 2009). Bu yer değiştirme/ taşınma üzerinde sel, çığ düşmesi gibi doğal faktörler, üretimin yapılamaması gibi ekonomik faktörler ve pek çok neden etkili olmaktadır. Kuşkusuz yerleşmelerin yerlerinin değiştirilmesinde en önemli faktörlerin başında depremler gelmektedir. Diğer bir önemli faktörde yerleşmelerin sular altında kalmasından kaynaklanan yer değiştirmedir. 33 Şekil 2.25. Su yatağından kaynaklanan yer değiştirmeye örnek, a- Eski Aşağı Çat köy yerleşkesi, b- Yeni Aşağı Çat köy konutları (KODAY, 2013). Demirel (2005) yer değiştirmeyi “Bir yerleşmenin tamamının ya da bir bölümünün güvenli olmayan bir konumdan daha güvenli bir konuma yeni bir topluluk oluşturulmasına yol açacak şekilde tanınması” veya başka bir konumda arazi ve konut sağlayarak taşınmaya yol açmak olarak tanımlamaktadır. Bu tanımdan açıkça, yer değiştirme kısmen bile yapılsa mevcut toplumun büyük bir bölümünü etkilediği ve yerle ilgili tüm deneyimlerinin yeniden oluşturulabilmesi için tamamen yeni bir başlangıca ihtiyaç duyulduğu görülmektedir. 2.5. Bölüm Değerlendirmesi 2.bölümde yapılan bilimsel çalışmalara dayalı kaynak araştırması, kavramsal altyapıyı oluşturulmuş olup 3.bölümde ele alına alan çalışmasına katkı sağlayacaktır. Derlenen bu temel bilgiler ışığında kırsal yerleşmeler kendine özgü karakterleriyle oluşan doğadan var olan yapılar olarak karşımıza çıkmaktadır. Kırsal mimari örnekleri, çevresinde var olan olanaklarla, yaşam sürdüğü halkın gelenek ve göreneklerine göre biçimlenir. Estetik ve lüksten çok işlevsel kaygıların ağır bastığı kırsal mimari çevresiyle uyumlu, doğaya saygılı yapılardır. Mekân kurguları ve işleyişleri günlük kültürel pratiklere cevap verecek nitelikte ustaca düzenlenmiş olduğu görülmektedir. Yapıların biçimlenmesinde etkili rol oynayan doğal çevre verileri, iklim özellikleri, yöre fiziksel koşulları ve yöreye özgü malzemeler oluşturmaktadır. Kırsal mimariler taş, toprak ve ahşap gibi yöresel olan doğal malzemelerle biçimlenen yapılardır. Doğa ile bütünleşen bu yapılar, başta iklim olmak üzere çevre koşullarına 34 uyumludurlar. Biçimlenmedeki diğer bir etken rol olan toplumun sosyal yapısı, yöre kültürünü, ailenin sosyal yapısını, aile bağlarını ve alışkanlıklarını yansıtır. Konutlar toplumun kültürel izlerini yaratan ve dini inanışlarını yansıtan bir ayna gibidirler. Kültürel farklılıklar konutun kullanım şekillerinde açıkça görünür. Yaşam farklılıkları mekân ve mekân düzenlerinde değişikliklerle karşımıza çıkmaktadır. Farklı yazarlardan derlenen bilgiler doğrultusunda konut biçimlenmesindeki faktörler değişik bakış açılarına göre sınıflandırılmıştır. Sınıflandırmada Rapoport (1969), Gür (2000), Aydın (2008), Aydın ve Çınar (2009), ve Bektaş (2005)’ın çalışmalarından faydalanılarak Tablo 2.2 oluşturulmuştur. Tablo 2.2. kırsal konutların biçimlenmesindeki faktörlerin farklı bakış açışlarına göre sınıflandırması Faktörler Yazarlar Rapoport (1969)’e göre Doğal etkenler İklim, malzeme, konstrüksiyon ve teknoloji, arazi, savunma, ekonomi ve din Sosyo-kültürel etkenler Sosyo-kültürel yapı ve geçim kaynakları Aydın (2008)’e göre Çevresel faktörler Sosyo-kültürel faktörler Bireysel faktörler İklim, topoğrafya, Dünya görüşü, kültürel Bireyin konutla kurduğu doğal örüntü, insan değer ve normlar, din, aile ilişki/ duygusal ilişkiler, yapısı doku ve ve akrabalık, aile kültürel normlar, yaşam çevrede var olan büyüklüğü, yaşam biçimi, yoğunluğu ve bireyin öz malzeme ailede roller imgesi Coğrafi özellikler Kültürel özellikler Jeolojik yapı, bitki örtüsü, Aile yapısı/sayısı/roller, sosyal ilişkiler, topoğrafya, iklim ve yönelme geçim kaynağı Konumu ve coğrafi Yerleşmenin tarihsel Sosyo-kültürel yapı ve özellikleri özellikleri ve geçmişi geçim kaynakları Bektaş (2005)’e göre Doğal etkenler İklim, topoğrafya, malzeme Gür (2000)’e göre Aydın ve Çınar (2009)’e göre Yukarıdaki sınıflandırmada yer Sosyo-kültürel etkenler Ekonomik yapı, geçim kaynağı, aile yapısı, mahremiyet alan kırsal mimari biçimlenmesinin belirleyicileri incelenerek, doğal ve sosyo-kültürel etkenler olarak 2 kategoride toparlanmıştır. Genelinde doğal çevre etkenleri; iklim, topoğrafya ve malzeme, sosyokültürel etkenler ise yaşama biçimi ve temel ihtiyaçlar, aile ve akrabalık, geçim kaynağı, dini etkiler ve ekonomi olarak alt başlıklara ayrılmıştır. Bu faktörler alan çalışması olan yer değiştiren eski ve yeni Kesmez Köyü konutlarının incelenmesinde bakış açısı oluşturacaktır. 35 3. YER DEĞİŞTİREN KESMEZ KÖYÜ’NDE MEKÂN VE MEKÂN DÜZENİ Alan araştırmasının amacı kırsal yerleşmelerde kaybolmakta ve değişmekte olan mevcut mimari değerlerin ve ‘halk mimarisi’ geleneğinin tespiti, belgelenmesi ve arşividir. Bu bağlamda Konya’nın Karapınar ilçesine bağlı olan Kesmez Köyü alan çalışması olarak seçilmiştir. Kesmez Köyü’nde konutların alan çalışması olarak seçilme nedeni; planlı bir köy/kırsal yerleşim olması ve devlet yardımıyla taşınan eski Kesmez Köyünün dağda var olan yaşam kültürünün bu yeni yerleşim yerine aktarılması ve bu yeni yerleşim yerine kültürel ve mekânsal anlamda ne kadarının aktarıldığının belirlenmesidir. Kesmez Köyü, eski Kesmez Köyü’nün sarp, taşlık olması ve devlet hizmetlerinin götürülmesinin tam uygulanabilmesi için T.C. Köy İşleri Bakanlığı Toprak ve İskân İşleri Genel Müdürlüğü’nün 1306 Sayılı Kanunun ek 2. maddesi gereğince, köyün taşınması öngörülmüş ve Karapınar-Ereğli Devlet yolunun güzergâhında ve Karapınar’a 30 kilometre uzaktadır. Düz bir arazi üzerinde konumlanan köye D.S.İ. tarafından artezyen kuyusu açılmış ve motopomp takılmıştır. Köyün yol, su, elektrik, okul, cami gibi sorunları halledilmiş ve 1973 Yılı Cumhuriyetin Kuruluşunun 50. Yıldönümünde yeni yerleşim sahasına geçmiştir (Gündüz, 1980). Yerleştiği yılda adını Cumhuriyet Köyü olarak alsa da sonradan eski Kesmez’deki halkın büyük çoğunluğu Cumhuriyet Köyü’ne göçmesinden dolayı köyün adı Kesmez olarak değiştirilmiştir. Bu çalışmada da kendine özgü yaşam kültürünü yeni köylerinde yansıtan Kesmez Köyü yapıları incelenmiştir. Toplumsal, ekonomik, kültürel anlamda ayrıntılı mekânsal, toplumsal ve yerleşim araştırması yapılarak eski ve yeni Kesmez Köyü yerleşkelerindeki meskenlerin biçimlenmesindeki doğal ve sosyo-kültürel veriler araştırılmıştır. Yeni yapılan konutlarda, mekân ve mekân düzeninin oluşumunda, yaşam kültürü ve günlük yaşam işlevlerin mimari tasarımına etkisinin nasıl olduğu araştırılarak tespitler yapılmıştır. Alan araştırmasına yaklaşım öncelikli köyün muhtarı3 ile derinlemesine görüşme yapılmıştır. Daha sonra köyün imamı4, ileri gelenleri ve seçilen meskenlerdeki hane halkı ile yüz yüze ayrıntılı görüşmeler yapılmıştır. Bu görüşmelerde özellikle şuan çoğu (3) (4) Kesmez Köy Muhtarı: Ünal TÜRKKOL Kesmez Köy İmamı: Sami AKKUŞ 36 yıkıntı olan eski Kesmez Köyü’ne dair kültürel ve mekânsal veriler toplanarak, yazılı ve görsel olarak kaydedilmiştir. Daha sonra eski Kesmez Köyü’nde sağlam kalmış bir yapı üzerinden kaba ölçü alınmış ve plan şeması çizilerek mekân ve mekân düzenine dair veriler ortaya konulmuştur. Yeni Kesmez Köyü konutlarında da uygun olan meskenlerde kroki çizimleri ve fotoğraflama yapılmıştır. Buradaki mekânsal verilerde konutların diğer konutla ve yerleşim ile ilişkileri, konutların mimari karakterleri ve mekânlar arası ilişkiler eski ve yeni Kesmez Köyü’nde karşılaştırılarak ortaya konulmuştur. Görsel doku her iki köy incelemesinde, köyün göründüğü mesafeden başlayarak genel coğrafik özelliği, topoğrafya ile kurduğu ilişki, doğal çevre ve giderek sokak dokusu, yapılar, tek tek yapı biçimleri ve konut içi mekân ve mekân düzeni olarak ayrıntılı incelenmiştir. Fotoğraflama çalışmasında da bu inceleme ile birlikte, genelden ayrıntıya giderek yapılmıştır. 3.1. Kesmez Köyü’nün Konumu ve Tarihi İç Anadolu Bölgesi’nde Konya İline bağlı bir ilçe olan Karapınar, doğu ve güneydoğusunda Ereğli, güneyinde Ereğli ve Karaman, güneybatısında Çumra, batısında Merkez ilçe, kuzey ve kuzeydoğusunda da Niğde ile çevrilidir (Şekil 3.1). İlçe Konya kapalı havzasının doğu kesiminde yer almaktadır. Kuzeydoğusunda sönmüş bir volkan olan Karacadağ (2.007 m.) bulunmaktadır (Şekil 3.1). Ayrıca ilçede yükseklikleri 1.235 m.yi bulan, Mennek, Kasımdağ, Kazabölen, Aladağ tepeleri vardır. Hotamış ve Karapınar ovaları bozkır görünümünde geniş düzlükler halindedir. Karapınar Ovasının batı kesimleri kum birikintileri halinde çöl görünümündedir. 37 Şekil 3.1. Araştırma sahasının konum haritası Eski Kesmez Köyü’nün kuruluşu hakkında kesin bir bilgi olamamasına rağmen, bazı tarihi kaynaklarda, Kanuni Sultan Süleyman zamanında yapılan tahrirde, Karaman Eyaleti, Ereğli İlçesi, Karacadağ Nahiyesinin Kesmez adlı köyü olup, Keremoğulları, Güney ve Salur Cemaatleri vardır (Konyalı, 1970). Buna göre köyün kuruluşlu bu tarihlerden öncesine dayanmaktadır. Köy Karacadağ’ın güney yakasında batıda; SE-KALESİ, kuzeyde; Ardıç Tepe, Kara Sivri tepelerinin arasından inen ‘Asma Boğazında’ Bizanslardan kalma örenler üzerine kurulmuştur. Asma Boğazında Bizanslardan kalma bir üzüm bağı vardır. Bağ içinde birde kilise harabesi olup kapısındaki yazılı taşta ‘İncil’den alınmış bir dua yazılıdır’ (Gündüz, 1980) (Şekil 3.2). Şekil 3.2. Eski Kesmez Köyü’nde Bizanslardan kalma kilise harabeleri (Gündüz, 1980). 38 Köyün ismini alışında Gündüz’ün (1980) belirttiğine göre; Oğuzlarda BOZ-OK, Şam Bayatları içinde Kesmezlü Obasına rastlanmaktadır. Bunlar kışı Suriye’de, yaz mevsimini de Kayseri yöresinde geçirip çiftçilik yaparlardı. M.1613 yıllarında Orta Anadolu’ya Kesmezlü Oymağı gelmiş oldu. Kesmez Köyü’nün, bu Boy’un veya bölüntüsünden ‘Kesmez’ ismini aldığı kuvvetli bir delildir. Devlet yardımıyla taşınan Kesmez Köyü halkı yeni yerleşkelerinde hizmetlerin rahatça gitmesinden ötürü oldukça memnunlardır. Yeni Kesmez Köyü’ne, KarapınarEreğli karayolunun 30. Km’den sonra asfalt yolla ulaşılmaktadır. 3.2. Kesmez Köyü Konutlarının Biçimlenmesindeki Etkenler Kırsal mimarinin biçimlenmesindeki etkenler 2. bölümde ayrıntılı olarak incelenmiştir. Bu bölümde eski ve yeni Kesmez Köyü’nün doğal çevre ve sosyokültürel özellikleri beraber incelenecektir. Bu özellikler çevresel anlamda değişkenlik gösterirken, kültürel pratikte aynılıklar ortaya çıkmaktadır. Çünkü hane halkı kültürel değerlerini kaybetmeyip, yaşantılarına yeni yerleşkede devam ettirmektedirler. Eski ve yeni Kesmez Köyü konutlarında bu etkenlerin mimariyi nasıl biçimlendirdiği karşılaştırılarak irdelenecektir. 3.2.1. Doğal Çevre Etkenleri Köylerdeki doğal çevre etkenleri incelenirken bağlı olduğu Karapınar ilçesi özelliklerinden faydalanılmıştır. Çünkü köyün iklimi 30 km uzaklıktaki ilçeyle aynıdır. İklim Karapınar’da tipik bir karasal iklim hâkim sürer. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve kar yağışlıdır. Türkiye’nin en az yağış alan yerlerinden biridir. Yıllık ortalama yağış miktarı 280mm civarındadır. Yazların sıcak ve kurak, kışları soğuk ve karlı olmasından dolayı bitki örtüsü zayıf ve ormansızdır. Tipik bozkır bitki örtüsü hâkimdir. İklim verilerinin halkın kendi yaptığı konutların biçimlenmesinde etkili olduğu görülmektedir. 39 Eski Kesmez Köyü bir dağ yerleşkesi olduğu için hâkim rüzgâr yönü konutların yerleşiminde etkin rol oynamaktadır. Köy Karacadağ’ın güney yamaçlarına kurulmuş küçük bir kırsal yerleşmedir. Yamaçta yer alan meskenlerin ön cepheleri güneye yönlenerek güneşi etkin bir biçimde kullandıkları görülmektedir. Yani kuzeye kapalı ve güneye açık bir biçimde yerleşme söz konusudur. Devlet tarafından yapılan Yeni Kesmez Köyü konutlarının biçimlenmesinde, planlanmasında ve yerleşiminde iklimsel verilerin kısmen göz önüne alınarak kurgulandığı görülmektedir. Çünkü yerleşkede her yöne bakan yaşama birimleriyle karşılaşılmaktadır. Topoğrafya Karapınar ilçesindeki köylerin yerleşme dokusu toplu köyler özelliğindedir. Toplu köyler gelenek ve göreneklerini birlikte yaşatan ve birlikte çalışmaya alışmış, genellikle bir cami ve çeşmenin etrafında kümelenmiş yapılardır. Ayrıca köy çevrelerinde geçici kır yerleşmeleri (yaylalar) de oldukça fazladır. İnsanların geçim kaynağı genelde hayvancılıktır. Hayvanlar geniş meralarda yayılmasından dolayı halk yazın yaylalara göçerler. Bu yaylalar genellikle bağlı olduğu köyün yakın çevresinde yer almaktadır. Bu yüzden yaylalar topoğrafyaya bağlı olarak geniş bir biçimde yatay yönde yapılan bir hareketliliktir. Örneklem alınan eski ve yeni Kesmez Köyü’nde topoğrafyanın farklı oluşu konutların biçimlenmesindeki büyük farklılıklarıyla karşımıza çıkmaktadır. Eski Kesmez Köyü dağlık bir yerleşke iken, yeni Kesmez Köyü bir ova yerleşkesidir. Eski Kesmez Köyü topoğrafik özelliği, doğal çevresi ve yerleşim dokusuyla hiç bozulmamıştır. Karacadağ’ın yamacına konumlanmış bir dağ yerleşkesidir. Arazinin eğimli olmasından dolayı meskenler farklı kotlarda karşımıza çıkmaktadır (Şekil 3.3). Mesken yanındaki müştemilat birimleri eğimden dolayı, duvarlarla set çekilerek içi doldurulan kademeli teraslarla oluşturulmuştur (Şekil 3.4). 40 Şekil 3.3. Topoğrafyaya uygunluk gösteren eski Kesmez Köyü’nden bir mesken görüntüsü Şekil 3.4. Arazinin eğimden dolayı farklı kotlarda kademeli oluşan teraslar Karapınar ovası genelinde olduğu gibi yeni Kesmez Köyü’nün topoğrafyası da düz ova şeklindedir. Bu yüzden evler geniş bir alanda konumlandırılmıştır (Şekil 3.5). Konutlar kendi içine dönük geniş avlulu biçimde yer alarak, kendine ait duvarın içinde; konutu, aşhanesi, deposu, hayvan barınakları gibi mekânların hepsini barındırır. Komşuluk ve birbirleriyle ilişkiler de duvar sınırlayıcı olmadan devam eder. Şekil 3.5. Geniş bir düzlükte yer alan yeni Kesmez Köyü’ne genel bir bakış 41 Yapım Malzemesi ve Teknikler Karapınar’a 1-2 km uzaklıkta bulunan taş ocaklarından elde edilen taşlar yörenin mimarisinde sıkça karşımıza çıkmaktadır. Eski Kesmez Köyü’nde tüm meskenler taş malzemeden yapılmıştır. Halkın kendi ürettiği bu konutlarda çevrede bulunan yapı malzemesi taştır. Yapılarda, yığma taş (düzgün kesilmiş) duvar kullanılmıştır (Şekil 3.6). Döşemeler toprak dolgu üzerine çamur sıva sıvanarak yapılmıştır. Günümüzde eski Kesmez Köyü’nde sadece 3-4 mesken dışında yıkılmış hanelerin çok olmasının sebebi, yeni Kesmez Köyü konutlarının yapımında eski köy konutlarının taşlarının kullanılmasından ötürüdür. Bizans döneminden kalan İncil’den alıntıların yazıldığı kilise taşları da yeni köyün bazı konutlarında kullanılarak günümüze ulaşmıştır 5. Şekil 3.6. Eski Kesmez Köyü’nde halkın şekillendirdiği taş yapı örneği Doğal taş dünyanın hemen her bölgesinde yaygın olarak kullanılan bir malzemedir. Taş; türüne bağlı olarak zamanla oluşan tahribata gösterdiği direnç nedeniyle yüzyıllarca ayakta kalabilen bir malzemedir. Bu nedenden dolayı yeni Kesmez Köyü’nde bulunan dini yapılar ve birçok yapı daha sağlam olması açısından taştan yapılmıştır. Köyde taş malzemenin yanı sıra kerpiç yapılar da görülmektedir. Kerpicin yoğunlukta olma sebebi ise coğrafi çevrenin sağladığı doğal yapı malzeme olmasıdır. Dağlık alandan düz ovaya gelen köy halkının elinde bulunan kerpiç, kırsal bölgelerde (5) Eski Kesmez’de yaşamış günümüzde yeni Kesmez’de yaşamını sürdüren, 96 yaşındaki Mustafa YANIKLI 42 çevrede bulunan en ekonomik ve bol malzemedir. Bu yüzden yeni Kesmez Köyü’nde konutlarda taş, avlu içinde yer alan servis birimlerinde ise kerpiçle taşın yarı yarıya kullanıldığı yapılar da görülmektedir (Şekil 3.7). Yörede ailenin ihtiyaç duyduğu sonradan yapılan eklerde ise betonarme yapılar da görülmektedir. Şekil 3.7. Yeni Kesmez Köyü’nde taş ve kerpicin bir arada kullanıldığı yapı örneği 3.2.2.Sosyo-Kültürel Etkenler Köylerdeki sosyo-kültürel çevre özellikleri 2. bölümde olduğu gibi yaşama biçimi ve temel ihtiyaçlar, aile ve akrabalık, geçim kaynağı, dini etkiler ve ekonomi olarak beş alt başlıkta incelenmiş ve bu özelliklerin yapıları biçimlenmesinde etkili olup olmadığı her iki köyde de irdelenmiştir. Yaşama Biçimi ve Temel İhtiyaçlar Kesmez Köyü sakinlerinin geleneklere bağlı yaşama biçimleri vardır. Köy içi sosyal yaşamda geleneksel kültürel pratikler; düğün, kına gecesi, asker uğurlama, mevlit ve ziyaretlerdir. Köyde insan yaşamının en önemli geçişi olan doğum, düğün ve ölüm törenleri geleneksel kültürün yansıması olarak karşımıza çıkar. Bu özel pratiklerde uygulanan adetler, gelenekler ve törenler köy halkını yaşama biçimine dair ipuçları sunar. Hanede dünyaya gelen çocuk o ailenin soyunu sürdüreceği için çok önemsenir. ‘Çocuk ailede ocağı tüttürür’ sözü toplumun değer yargısını ortaya koymaktadır. Dünyaya gelen her çocuk için aile içinde gelenek olan; bebeği tuzlama, kırk çıkarma, nazardan koruma için yüzerlik (köyde bulunan ot) yakma, sünnet ettirme gibi adetler uygulanan pratikler arasında yer alır. 43 Evlenme ve düğün törenleri de köy halkını bir araya toplayan etkinliktir. Köyde eski geleneklerin pek kalmadığı ifade edilir. Düğünler eskisi gibi 3gün 3 gece sürmez. Fakat gençlerin evlendirilmesinde bazı pratiklerin, kısmen devam ettirildiği görülmektedir. Akraba evliliği ve ya görücü usulü evlilik köyde devam etmektedir. Düğünler dünürcü gitmeden başlayıp, kız isteme, nişan, çeyiz için alışveriş, çeyiz götürme ve hazırlığı (yıkama-kurutma), kına ve düğün gecesine kadar pek çok adet yerine getirilir. Eski ve yeni Kesmez Köyü’nde düğün törenleri genellikle yaz aylarına denk getirilerek yapılmaktadır. Bu tür etkinliklerde köy sakinlerini bir araya toplanmasını sağlayan, köy içinde oluşan büyük ve küçük meydanlar, köy yerleşkesinin oluşumunda etkili olan biçimlenmenin örneklerindendir. Doğum ve evlenmede olduğu gibi ölüm çerçevesinde de birçok inanma ve adet vardır. Cenaze birçok ilçenin aksine cenaze arabasıyla değil, omuzlarda mezarlığa taşınarak defin işlemi gerçekleşir. Defin sonrası ölen kişi evinde yas tutulur. Avlu içi ve dışı kullanılarak kadınlar içerde, erkekler dışarda olmak üzere taziyeler kabul edilir. Ölen kişinin kırkıncı gününde yine ölü evinde köy halkı davet edilerek ‘kırk ekmeği’ denilen yemek verilir. Bu özel pratiklerin yanında günlük işlerde; yatma, oturma, banyo yapma, yemek yeme, misafir ağırlama gibi gelenekler de yörenin mimarisinin biçimlenmesinde etkili olmuştur. Köyde gündelik yaşamda iş bölümü cinsiyete göre tanımlanmıştır. Günlük ritimde hem kadınlar hem de erkekler için mekân dağılımı, mesken-avlu-tarla(varsa)komşular arasındadır. Kadınların ev içi yaşamları ve günlük ritimleri; yemek pişirmek, gündelik temizlik işleri, çocuk bakımı, hayvanların sağımı ve bakımı şeklindedir. Yeni Kesmez Köyü’nde halı dokuma atölyesinde para kazanan kadınların sayısı da çoğunluktadır. Bunların yanı sıra mevsimlik üretimlerde köyde kadınların bir araya gelip imece usulü kışlık ekmek yapımı; ürettikleri sütlerden yine kış için peynir, tereyağı, yoğurt gibi birçok süt ürünü yapılmaktadır. Erkekler ise hayvanların bakımından, tarladan (varsa), tarım aletlerinin temizliği ve bakımından, pazar işlerinden ve resmi işlerden sorumludur. Erkekler köyde boş vakitlerinde kahvehanelerde bir araya gelip sohbet etmektedirler. Çocuklar ise, ‘küçük yetişkinler’ olarak okuldan arta kalan vakitlerinde gündelik ev işlerinde yardım ederler. Kız çocukları her zaman annenin evdeki yardımcısıdır; 44 küçük kardeşine bakar ve ev işlerine yardımcı olur. Erkek çocukları ise hayvanları beslemede kullanılan otların ve yemlerin getirilmesinden sorumludurlar. Yukarıda bahsedilen tüm bu özellikler hem eski Kesmez Köyü’nün doğal biçimlenişinde hem de yeni Kesmez Köyü konutlarının planlamasında ve yapımında etkin rol oynamıştır. Bu da planlamacıların, kullanıcıların yaşama şekillerini, kültürel ve mekânsal özelliklerini dikkate alarak planladığını ortaya koymaktadır. Aile ve Akrabalık Köy içinde aile, akrabalık ve komşuluk ilişkileri çok samimi bir biçimde büyük bir aile gibi devam etmektedirler. Köylerdeki mekânsal örüntülerde, konutların kümelenmelerinde, aile ve akrabalık ilişkileri etkin olmuştur. Aslında bütün köyde, hemen tamamı, dolaylı da olsa akrabadır. Köyün muhtarı ‘herkes uçtan uca akrabadır, aralarında kan bağı olmayanlar da hısımdır’ diyerek ilişkileri vurgulamaktadır. Köyde genellikle ataerkil aile yapısına sahip aileler bulunmaktadır. Bu ailelerde hane reisinin anne ve babası, evlenmemiş çocuklar, evlenmiş erkek çocuklar, gelin ve torunlar aynı çatı altında yaşamaktadırlar. Eski Kesmez’de konut ve eklerinin belli bir sınırı olmamasından dolayı evlenen çocukların konutları organik bir düzende rastgele anne-baba evinin yakınında düzensiz olarak karşımıza çıkmaktadır. Yeni Kesmez’de ise planlı bir arsa sınırından kaynaklanan informal düzen karşımıza çıkar. Evlenen çocuklar aileleriyle aynı parsel içinde oturmaktadır. Bu nedenle evlerde her odada gusülhaneler bulunmaktadır. Fakat ülkenin içinde olduğu sosyo-kültürel değişimlerden etkilenen aileler çocukları için evlerinin yanına betonarme yeni konutlar inşa etmektedir. Değişimin başka bir nedeni de göçtür. Genç nüfus şehirlere göç etmelerinden dolayı köyde genelde yaşlılar ikamet etmektedir. İmecenin yaygın bir biçimde sürmesi akraba ve komşuları gün boyu çeşitli işlerde bir araya getirmektedir. Örneğin, kışlık ekmek yapımı için birçok komşu aşhanede toplanıp gün boyu yufka ekmek açıp, kışın yemek için kurutarak depolamaktadırlar. Kimi hamuru açar, kimi de açılan hamuru ocak başında pişirir. Başka bir gün ise aynı mekânda aynı işlem bir başka hane evi için yapılır. Aslında bu sistem imece usulünden ziyade ‘değişik-dolaşık’ olarak adlandırılan, işgücünün ödünç kullanılması biçimindedir. Erkekler ise genellikle evin önünde yer alan sekide (veranda) oturup sohbet ederler. 45 Geçim Kaynağı Bütün İç Anadolu’da olduğu gibi, Karapınar’da ve köylerinde hayvancılık ve hayvan ürünleri, tarımdan sonra ilçenin ve çevresinin geçim kaynağıdır. Karasal iklimin hâkim olduğu yörede, ilkbahar yağışlarıyla yeşeren, yazın sıcaklığında ve kuraklığında sararıp kuruyan bozkır bitki örtüsünün varlığı, yöre insanının ekonomisinde hayvancılığın önemli bir geçim kaynağı olmasını sağlamış ve konutların biçimlenmesinde etkili olmuştur. Yöre halkı beslediği hayvanların etinden, sütünden ve yününden yararlanmaktadır. Küçükbaş hayvancılık genellikle meralarda, hayvanları otlatma şeklinde yapılmaktadır. Hayvancılıkla geçimini sağlayan aileler, Mart-Nisan aylarında yaylalarına giderler. Bütün yaz boyunca yaylalarda kalan aileler, sonbahar aylarında okulların açılmasıyla; sürüleriyle ve elde ettikleri katıklarıyla beraber köylerine dönerler. Eski ve yeni Kesmez’de de önemli bir uğraş olan hayvancılık, yayla olmadığı ve meraların yetersizliğinden dolayı büyükbaş hayvancılığı yapmaktadırlar. Köylerde dikkat çeken en önemli özellik konut etrafında yer alan müştemilat birimlerinin konuttan daha büyük olmasıdır. Bu da geçim kaynağından kaynaklanan biçimlenmenin etkisini göstermektedir. Yaz ve kış aylarında hayvanların barınabilecekleri kapalı ve yarı kapalı ahırlar düşünülmüştür. Dini Etkiler Karapınar İlçesi’nin kültürünü önemli ölçüde etkileyen Türkmenlerin yaşamlarında, eski bir Türk dini olan Şamanizm’in kalıntılarını görebiliriz. Eski ve yeni Kesmez’de de bu dini etkiler devam etmektedir. İlçe’nin adet ve inanışlarında ağacın da kutsal bir yerinin olduğunu görürüz. Ayrıca yeni doğan bir bebeğin, omzuna tesbih ağacının bir parçasının takılması da Şamanizm’in kalıntılarına örnektir. Ölüm adetleri içinde, ölüm sonrası su dolu kapların dökülmesi, ölünün yıkandığı yere su bırakılması, ‘su kültür’ kalıntılarına örnektir. Yeni doğan bir çocuğun su ile temizlenmesi, yine ölen bir kişinin su ile temizlenmesi suyun kutsallığından kaynaklanır. Gelinin, baba evinden koca evine getirilirken mezarlıktan geçirilmesi, bu hareketin uğur getireceği inancından kaynaklanmaktadır. Ölen kişi için 46 pohur yakılması, ölen kişinin arkasından kötü söz söylenmemesi ve ölenin mezarına su dökülmesi, ata ruhuna gösterilen saygıya örnektir. Bu inançların yanında “al basması” sırasında kadının yastığının altına bıçak veya demir parçası konması demirin koruyucu ve kurtarıcı bir güç olduğunu gösterir (Yaman, 2009). Tüm bu örneklerden de anlaşıldığı gibi köy halkının adet ve inanışlarının mekânsal örüntülerinin biçimlenmesinde az da olsa etkili olduğu görülmektedir. Ekonomi Karapınar’ın ekonomisi genel olarak tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Sanayisi gelişmemiştir. Mevcut sanayi tesisleri ise daha çok tarıma dayalıdır. Toplam ilçe arazisinin yaklaşık 1.486.610 dekarı tarım alanlarına, 1.304.440 dekarı ise meralara ayrılmıştır. Geriye kalan kısmı ise tarım dışı alanlardır. Sulanamayan geniş alanlarda tahıl ekimi yapılırken, sulanabilen daha dar alanlarda ise, şekerpancarı, mısır, yonca ekimi yapılmaktadır. Sulanamayan alanlarda iki yılda ancak bir kez ürün almak mümkündür. Hayvancılık daha çok küçükbaş hayvancılıkla ve mera hayvancılığı şeklinde yapılmaktadır. Fakat meraların verimsizliği ve yetersizliği, yaylalara çıkmak suretiyle yapılan mera hayvancılığının gittikçe zayıflamasına yol açmaktadır. Eski Kesmez’de bu olumsuzlaşan şartlardan ve topoğrafyanın elverişsizliği sebebiyle büyükbaş hayvancılık gelir kaynağı olmuştur. Yeni Kesmez Köyü’nde de halkın alışkanlığı ve kültürel gereksinimden dolayı büyükbaş besi hayvancılığı yapılmaktadır. Bu nedenle geçim kaynağına bağlı olarak konut çevresinde kapalı ve yarı kapalı hayvan barınaklar yer almaktadır. Yeni Kesmez’in başka bir gelir kaynağı da, köyde yaşayanlara ait küçük bakkal ve kahvehane işletmeleridir. Köyün bazı sokaklarında yer alan bakkallar farklı bir karakterde karşımıza çıkmaktadır. İşletmesini yürüttüğü mesken sahibi avlusunda yer alan mekânı bakkal olarak düzenlemiş ve kamusal alana açmıştır. Taş malzeme ile yapılmış bakkalların yarı açık verandası da sokağa açılmakta ve köyde kadınların toplandığı sosyal bir mekana dönüşmektedir (Şekil 3.8- Şekil 3.9). 47 Şekil 3.8. Köy bakkalının sokakla olan ilişkisi, yeni Kesmez Köyü Şekil 3.9.a- Köy bakkalının yarı açık ön verandası, b- Bakkalın iç mekanı ve iç avluya açılan kapı Kahvehaneler köyün en temel birimlerindendir. Yeni Kesmez’de yan gelir kaynağı olarak köy sakinleri tarafından işletilen kahvehaneler köyün ara sokaklarında, küçük meydanlarda konumlanmıştır (Şekil 3.10). Şekil 3.10. Köyde yer alan bir kahvehane mekânın ön görünüşü 48 3.3. Eski Kesmez Köyü Konutlarında Mekân ve Mekân Düzeni Eski Kesmez Köy’ü topoğrafik özelliği, doğal çevresi, yerleşim dokusu ve geleneksel mimarisiyle karşımıza çıkmaktadır. Köy yerleşim alanı, tarımsal arazi koşullarından uzak, taşlık ve eğimli bir arazide dağın yamacında konumlanmıştır (Şekil 3.11). Köye, Karapınar-Ereğli karayolunun 20.km sonra, stabilize kum ve 15 km köy yolu ile ulaşılmaktadır (Şekil 3.12- Şekil 3.13). Köy yeni Kesmez’e aktarılmadan önce 45 hanelik olup toplu bir yerleşme özelliği göstermektedir. Köyün girişinde bir mezarlık ve yanında bir köy meydanı vardır (Şekil 3.14). Köy içi yollar ve sokaklar ham toprak ve stabilizedir. Köyün fiziki alt yapısı, ulaşım, su, kanalizasyon elektrik gibi sistemleri eksiktir. İnformal düzende karşımıza çıkan köy meskenleri, zamanında yöre halkının kendi imkânlarıyla, çevrelerinde buldukları taş malzemeyle oluşturulmuştur. Yerleşkede meskenler güneye yönlenerek güneşten faydalanmışlardır. Bugün büyük çoğunluğu yıkılan köyde, arazinin eğimli olmasından dolayı meskenler kademeli teraslarla, etrafı çevrili avlulardan oluşmuştur (Şekil 3.15). Meskenler tek katlı, önünde ya da yanında farklı kotlarda müştemilat (ahır, samanlık, yem damı, kümes vb.) birimleriyle organik bir düzende karşımıza çıkmaktadır. Avlu duvarları ve teraslar, ihtiyaca göre konutun güney yönünde değişik kotlarda oluşmuştur. Meskenlerin güneyinde her odadan birer pencere açılarak avluya bakılmaktadır. Avlu cephesindeki küçük pencere boşlukları ısı kaybını önlemek için, oldukça küçük düşünülmüştür (Şekil 3.16). Konut etrafında bir avlu düzeni vardır fakat belli bir sınırla, bir kapıyla ya da duvarla ayrılmış bir mekân değildir. Yine yerleşkede komşu konutlar arasında belli bir sınır olmadan devam eder. Bu yüzden köyde belli bir sokak dokusu (kurgusu) da yoktur. Tek gelir kaynağı olan uğraş hayvancılıktır. Köy halkının geleneksel kültürlerinde, günlük işler konut dışında yer alan mekânlarda yapılmaktadır. Bu nedenle konutun diğer mekânlardan daha küçük oluşu dikkat çekmektedir. Köyün genelinde konut tipolojisi; bir mabeyn ve mabeyne açılan bir oda ya da ortada bir mabeyn ve mabeyne açılan iki oda şeklindedir. Dikkat çeken bir diğer özellikte mabeynin içinde bir ocak ve zahralık bulunmasıdır. Halkın konut dışında bir aşhane gibi yeme işlevli mekânı yoktur. Sadece ekmek yapmak için avlu içinde bir ocak bulunmaktadır. Odalarda tavanlar, ahşap kirişlerle geçilmiş olup, hasır örtü üzerine toprak dam örtüsü yapılmıştır. Konutun iç duvarları çamur sıvalı olup, beyaz toprakla (kil) cilalanmıştır (Şekil 3.17Şekil 3.18- Şekil 3.19). Köyde bugün neredeyse hiç mesken kalmamış ve çoğu yıkıntı 49 haldedir. Bugün köyde yaşamını sürdüren tek hane vardır (Şekil 3.20- Şekil 3.21- Şekil 3.22- Şekil 3.23). Şekil 3.11. Köy yerleşim planı Şekil 3.12. Köye yoldan yaklaşım 50 Şekil 3.13. Köydeki genel doku Şekil 3.14. Köyün girişinde bulunan mezarlık Şekil 3.15. Eğimin üst noktasından köye bakış Şekil 3.16. Güney avluya bakan küçük pencereler 51 Eski Kesmez Köyü örnek mesken Şekil 3.17. Örnek meskenin yerleşke vaziyetindeki yeri YAPI: HAKKI VURAL EVİ Yapı Özellikleri Yapım Tarihi Tip Durumu Eklenti Yapı Yerleşim İlişkisi Sokağa konumlanması Komşuluk ilişkisi Yapı Birimleri Konut Kapalı Alan Müştemilat Birimleri Bilinmiyor Sokakla bütünleşmiş Seyrek düzen 1 oda + 1 mabeyn Ahır, aşhane, yemlik, depo 52 HAKKI VURAL EVİ Mesken ön cephe görünümü Mesken ve eklerinin görünümü Mesken arka cephe görünüşü Yıkıntı halde olan aşhane ve ocak Meskene ilk girilen mabeyn ve ocak Mabeynin karşı duvarında yer alan zahralık Oda içinde yer alan niş Odanın karşı duvar yüzeyinde yüklük için yükseltilen seki Şekil 3.18. Hakkı Vural’a ait meskenin görselleri 53 HAKKI VURAL EVİ PLAN ve GÖRÜNÜŞLERİ Şekil 3.19. Hakkı Vural’a ait meskenin plan ve görünüşleri 54 Şekil 3.20. Köyde yaşamını sürdüren tek hanenin film setiyle birleşmiş avlu duvarı ve kapısı Şekil 3.21.a- Meskenin avlusuna açılan ahır kapısı, b- Konutun dışına sonradan yapılan briket örülü yarıaçık mekan Şekil 3.22.a- Meskenin hemen yanında yer alan ocak, b- Konuta giriş kapısı Şekil 3.23.a- Mabeynde yer alan günlük yemeklerin pişirildiği ocak, b- Mabeynden girilen oda 55 3.4. Yeni Kesmez Köyü Konutlarında Mekân ve Mekân Düzeni Köye Karapınar-Eskişehir yolu güzergâhında 20.km de asfalt yol ile ulaşılmaktadır. Köy yerleşim alanı, tarımsal arazi koşullarından uzak ve kumlu toprak yapısına sahiptir. Arazide eğim yok denecek kadar azdır. Köy genel yerleşimi ana yoldan 100m kadar içerde, yol şemaları kurularak değişik ölçüde arsaların yollara paralel sıralanmasıyla çözümlenmiştir (Şekil 3.24). Yeni Kesmez Köyü’nde uygulanan ızgara sistemli imar planı toplu ve sıkışık bir köy dokusu oluşturmuştur (Şekil 3.25- Şekil 3.26). Köylünün sağlıklı, rahat ve ileriye dönük yaşamını sürdürmesini sağlayacak ana düşünce, imar planının düzenlenmesinde ve uygulanmasında esas alınmıştır. Köy meydanı, yoldan geçenlerin uğradığı, cami, çocuk parkı, muhtarlık binası ve halı dokuma atölyesi ile oldukça canlıdır (Şekil 3.27- Şekil 3.28). Köyün sokakları tanımlı ve düzenlidir. Meydan ve sokakların meydana bağlı kısımları beton parke diğer yollar topraktır (Şekil 3.29). Şuan ki mevcut nüfusu 1950, hane sayısı 310’dur. Su, elektrik, telefon ve su şebekesi sorunsuz halde işlemektedir. Izgara yerleşim dokusu, taş meskenleri ve yüksek avlu duvarları yerleşimi tanımlı ve okunur kılmıştır. Köyde en çok göze çarpan, sokaklardaki avlu giriş kapılarındaki mesken sahibinin adı ve taş avlu duvarlar yerleşim karakterini tanımlayan çevresel yapı elemanları olarak karşımıza çıkar (Şekil 3.30). Şekil 3.24. Yeni Kesmez Köyü yerleşke planı 56 Şekil 3.25. Kesmez Köyü’nün genel görünüşü Şekil 3.26. Kesmez Köyü’nde avlu içinde konutlar ve yol ilişkisi Şekil 3.27. Köy meydanında bulunan halı dokuma atölyesi ve muhtarlık binası 57 Şekil 3.28.a- Halı dokuma atölyesi, b- Halı dokuyan kadınların çay molası Şekil 3.29. Kesmez Köyü’nde konut giriş alanı ve sokak ilişkisi Şekil 3.30. Sokaktan avlu giriş kapılarındaki mesken sahibinin adı Köy konutları, yöre halkının işbirliği ve devlet destekli gerçekleştirilmiştir. Köyün yerleşiminde, parsellerde yer alan konutların yaşama birimlerinde güneşe yönlenme, güneş ısısından maksimum fayda sağlamak açısından benimsenerek 58 uygulanmıştır. Topoğrafyanın düz olmasından ve parsel boyutlarından dolayı düşeyde değil yatayda bir çözüm geliştirilmiş, her konut tek katlı olarak çözülmüştür. Kapı ve pencere boşlukları, yöre iklimine uygun küçük ve yeterli sayıda yapılmıştır. Yöre insanlarının taş ocaklarından taş malzemeyi kolay temin etmeleri, buradaki konutların taştan yapılmasına neden olmuştur. Taş yapı ustalığında deneyimli olan köylülerin gayretleriyle kurulan konutlar, köy yaşamı ile ilgili ve yöresel koşulları da göz önünde bulundurarak düzenli inşa edilmişlerdir. Yeni kurulan köyün yerleşim planı devletçe hazırlanmıştır. Bu köy için hazırlanan tip projelerin, kredi miktarı ve köylü katkıları, belirlenmiş bir program dâhilinde gerçekleştirilmiştir. Hazırlanan projelerdeki konutların plan kuruluşu iki tip (ilave edilebilir nitelikte) olarak hazırlanmıştır. Hazırlanan tiplerde aile büyüklüğüne göre büyük ve küçük olmak üzere iki ayrı konut şekli uygulanmıştır (Şekil 3.31). Planlarda görüldüğü gibi, 20*30 ölçülerindeki arsanın etrafı duvarlarla çevrili iç avlu düzeninde mekânlar yerleştirilmiştir. Bu avlu (hayat) içinde; konut ve müştemilat; aşhane, depo, ağıl, hangar ve hela gibi servis birimleri yer almaktadır (Ek-1). Tip 1 küçük aileler için düşünülmüş, 2 oda 1 mabeyn şeklindedir (Şekil 3.32Şekil 3.33- Şekil 3.34). Avlu içinde yer alan ekler ahır, hangar, depo, aşhane ve heladır. Tip 2 büyük aileler için düşünülmüş ve 4 oda 1 mabeyn şeklindedir. Avlu içindeki müştemilat birimleri tip 1’dekine göre daha büyük yapılmıştır (Şekil 3.35-36-37). Şekil 3.31. Köy konutlarındaki yerleşim tipolojileri 59 Şekil 3.32. Kesmez Köyü Plan ‘Tip 1’ Şekil 3.33. Devletçe yapılan örnek ‘Tip 1’ konut giriş alanı ve avlu ilişkisi Şekil 3.34. Devletçe yapılan örnek ‘Tip 1’ konut ve dış alan ilişkisi 60 Şekil 3.35. Kesmez Köyü Plan ‘Tip 2’ Şekil 3.36. Devletçe yapılan örnek ‘Tip 2’ konut giriş alanı Şekil 3.37. Devletçe yapılan örnek ‘Tip 2’ konut giriş alanı 61 Kesmez Köyü’nde konutlar, diğer fonksiyonları içeren servis mekânları ile birlikte toplu ve birbirinden ayrı olarak gruplandırılmışlardır. Köyün yerleşiminde konut ve ilgili tüm birimleri peyzaj ile bütündür. Ev ve içindeki yer alan odaları, hayvanlar için ahır, mahsuller ve tarım makineleri için depo, yemek pişirmek için aşhane (tandırlık) gibi birçok bitişik ya da bitişik olmayan birimlerden oluşur. Yöredeki yapılar, bölgenin kuru-soğuk ikliminden kaynaklanan kapalı ve içe dönük biçimde yapıldıkları görülmektedir. Bu kapalılık mahremiyetten çok yöresel özelliğin getirdiği bir biçimlenmedir. Konutların giriş cephesi, oturma ve yaşama mekânlarının pencereleri güney ve doğu yönüne bakmaktadır. Genelde konutların kuzey ve batı yönleri kapatılarak güneye yönlenme sağlanmıştır. Yörede evlenen erkek çocuk için, avlu içinde bir oda eklenir. Bu oda bazen konuta bitişik olduğu gibi bazen de konuttan ayrı olarak oluşturulmaktadır (Şekil 3.38). Böylece aile büyüdükçe, konutunda büyüdüğü, mekânların arttığı, yeni mekân oluşumlarının bütünde var olmaya başladığı görülür. İçe dönüklük kimi zaman bütün sülaleyi içine alacak şekilde kümeleşmektedir. Kurak iklimin hâkim olduğu yörede kalın taş duvarlar ve kerpiç sıvalar, yaz sıcaklığına ve sert kış hava şartlarına karşı koymak amacıyla yapılmıştır. Köyde taş ve kerpiç malzemenin birlikte kullanımı gözlenmektedir. Avlu içine evlenen çocuklar için yapılan meskenler ise betonarme ya da blok tuğla yığma şeklindedir. Konut içi mekânlarda iklimle uyumlu konfor şartları sağlanmıştır. Kapı ve pencere boşlukları, yöre iklimine uygun küçük ve yeterli sayıda yapılmıştır. Konut ve aile yaşama alanı sadece konuttan ibaret değildir. Aynı zamanda mutfak, çamaşır, depo vb. gibi çeşitli fonksiyonları içeren servis mekânlarının yer aldığı ve gündelik uğraşların yapıldığı bir dış alan bulunmaktadır (Şekil 3.39- Şekil 3.40- Şekil 3.41). Yazın rüzgârların sürüklediği toz, toprak insanları bölgede çokça rahatsız etmektedir. Bunun için rüzgârlara kapalı, toz ve topraktan korunmak amaçlı yapılan avlular (hayatlar), önemli bir fonksiyonu da yerine getirmektedir. Avlular aynı zamanda gündelik ev işlerinin yapıldığı (ekmek yapımı, çamaşır, bulaşık gibi) bir merkez konumundadır. Ailenin dış yaşam alanında, gündelik işlerin burada yapıldığının göstergesi ocak, fırın gibi araçlar bulunmaktadır. Avlu özellikle yaz aylarında yaygın olarak kullanılan dış mekânlardır. Konutlarda iki avlu duvarı karşımıza çıkmaktadır. Büyük avlu, giriş kapısından dış avluya, oradan daha küçük bir kapı ile ikinci avluya açılır. Dış avlu duvarları içerideki ikinci avlunun duvarlarından daha yüksektir. 62 Konutun kapısı ilk avluya açılır. Büyükbaş ya da küçükbaş hayvanlar ve kümes hayvanları ikinci avluda kapı ile ayrılmış, diğer gündelik ev yaşamından uzak tutulmuştur (Şekil 3.42). Ev içi üretim, gündelik işler, aşhane, tarım araçları için depo mekânları ilk avluda yer alır. Bazı örneklerde ise konut ile hayvanlar aynı avluda sınırsal eleman olmadan bir arada yaşam sürmektedirler. Şekil 3.38. Konuta eklenmiş yapı örneği Şekil 3.39. Avlu (hayat) içinde yer alan konut ve müştemilatın görünüşü Şekil 3.40. Avlu (hayat) içindeki müştemilat birimlerinin ilişkisi 63 Şekil 3.41. Avlu (hayat) içinde yer alan aşhane ve çevresi Şekil 3.42. Avlu içinde yığma taşlarla bölünen hayvan besleme alanı Avlu içinde yer alan mekânlar konut ve ekleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu mekânlar arası düzende etkili bir iç-dış ilişkisi söz konusudur. Evlerdeki bu ilişki sadece yapı içi ile dışı arasında değildir. Çünkü evlerde içeri konumunda olan mekânın, ona göre dışarı sayılabilecek başka bir mekânla ilişkisi bulunmaktadır. Buna göre avlu olan dış mekân alanına göre seki alanı iç mekân durumundadır. Bu mekânın odalara göre konumu ise dış mekân sayılmaktadır. Evlerde seki denilen alan, (dış mekâna göre içeri sayılan ara alan) avlu ile evin orta mekânı mabeyn arasındaki ilişkiyi sağlamaktadır (Şekil 3.43). 64 Yerleşke Bütününde Parselde Meskende Mesken Mekan Organizasyonunda Şekil 3.43. Yeni Kesmez Köyü konutlarında dış alan-iç alan ilişkisi 3.4.1. Mesken (Konut) Avlu içinde yer alan meskenler, kullanıcının yaşamsal fonksiyonlarını karşılayacak, temel ihtiyaçlarına (oturma, yatma, yemek yeme vb.) cevap verecek şekilde seki, mabeyn ve odalardan oluşmaktadır. Seki: yörede konutların önünde yer alan, yarı kapalı bir mekândır. Yol kenarına cephesi doğu-batı yönde olacak şekilde yerleştirilen konuta, doğudaki avludan, iki basamakla çıkılan giriş önündeki sekiden girilmektedir. Genellikle doğuya bakan seki gölgeli mekân durumundadır. Konut içi ve avlu arasındaki ilişkiyi sağlayan bu ara mekân avludan yaklaşık 1.00 m yükseklikte bulunmaktadır. Zemin döşemesi taş ya da beton olan seki mekânı, yaz aylarında güneşi kestiği için oturma ve dinlenme eylemine cevap vermektedir. Kış aylarında ise, evin girişini yağıştan korumaktadır. 65 Mabeyn: sekiden ahşap bir kapıyla konut içine girilen ilk yerdir. Mabeyn, yarıaçık alan (seki) ve açık alan (avlu) ile kapalı mekânlar arasında bir geçiş oluşturmaktadır. Konut içinde odaların birbirleri ile bağlantılarını sağlayan tek ilişki mabeyn (orta mekân)dir. Bütün odalar mabeyne açılır. Mabeyn mekânı doğu ve batı duvarlarındaki iki ayrı pencereden aydınlanmaktadır. Geleneksel yaşamın koşularına uygun olarak düzenlenen bu mekânda günlük yaşam (yemek yeme, dinlenme vb.) sürdürülmektedir. Mabeynin uzun kenarındaki 1,5*1,5 m ölçüsündeki aralıktan diğer odalara geçilmektedir (Şekil 3.44.a.b). Şekil 3.44.a- Konuta ilk girilen yer ‘mabeyn’, b- Diğer odalara geçiş alanı ‘aralık’ Oda: Konutlarda odalar yazlık ve kışlık olarak düşünülmüştür. Yaz odaları kuzeye, kış odaları güneye yönlendirilerek iklimle uyum sağlanmıştır. Kısacası, iklim açısından yöredeki konutların genel biçimlenmesi, yazın çok fazla sıcağa karşı koruyacak ve kışında ısı kaybını en aza indirecek şekilde olmuştur. Odalar arasında önemli ölçüde boyutsal farklılık görülmemektedir. Bunun nedeni ise her odanın aynı fonksiyonları yerine getirecek nitelikte donatılması yani işlevsel farklılıklar olmamasıdır. Tek oda içinde birçok işlev birlikte çözülmektedir. Bağdaş kurarak oturma eylemi için minderler konulmuştur. Aynı odada yemek yeme işlevi için orta alan boş bırakılmıştır. Akşam için yatma eylemi de burada gerçekleştirildiğinden, odalarda yatak bulunmamakta, yüklüklerde depolanmaktadır. Aslında her oda, bir ev işlevi görmektedir (Şekil 3.45). Bu yüzden halk arasında ‘diğer oda’ yerine ‘diğer evden yatakları getir’ gibi söylemler vardır. Avlu cephesindeki oda misafir ağırlama, arka cephede bulunan oda ise yatma eylemine ayrılmıştır. Odalara geçmek için ayrılan iki oda arasındaki aralıkta; yatak odası tarafında gusülhane ve yüklük hacimleri oluşturulmuştur (Şekil 3.46). Buda 66 geleneksel yaşam biçiminin, bu konutların planlamasında dikkate alındığını göstermektedir. Bununla birlikte zaman içinde konutlarda, köylülerin ihtiyaçları Şekil 3.45. Yeni Kesmez Köyü konutlarında odanın mekan-eylem analizi. doğrultusunda bazı ilaveler ve değişikliklerde yapılmıştır. 67 Şekil 3.46. Yatak odasındaki gusülhane ve yüklük hacmi Köy halkının alçak gönüllüğü ve lüksten uzak yaşama tarzı ev döşemesine de yansımıştır. Odalarda eşya olarak üç duvar boyunca dizilmiş yastıklar ve minderler, yere serilmiş çoğunlukla yöresel dokuma halılar döşenmiştir. Duvar kenarlarına sedirlerin üstüne halı yastık döşenir ve üstlerine beyaz işli örtüler serilir. İçi yün dolu, basma örtülü minderler, oturmak için halı kaplı kamış dolgulu yastıkların önünde konumlandırılır. Oldukça süslemeden uzak ve basit döşenmiş odalar, kalın duvarlardaki nişleriyle, küçük pencere ve perdeleriyle kırsal yaşama biçimini yansıtmaktadır (Şekil 3.47). Şekil 3.47. Yatak odasındaki gusülhane ve yüklük hacmi Duvarlardaki nişler günlük eşyaların, yüklükler ise yatak ve yorgan depolamak amacıyla yapılmıştır (Şekil 3.48). Yatak, yastık, yorgan gibi eşyalar ‘gusülhane’ adı 68 verilen kapaklı dolaplara saklanmaktadır. Bu nedenle odaya açılan kapının yan duvarında yer alan sandık ve yatakların depolanması için yüklükler ve ‘ağzı açık’ dolaplar önemli yer tutmaktadır (Şekil 3.49). Şekil 3.48. Yatak odasındaki yüklük hacmi Şekil 3.49.a- ‘Gusülhane’ ; b- ‘ağzı açık’ 70 cm’den 100cm’e kadar değişkenlik gösteren yüklükler depolama ve gusülhane gibi pek çok işlevi birlikte içermektedir. Taşınabilir elemanların depolanmasını sağlayan gündüz-gece değişiklik göstererek farklı işlevleri barındıran yüklükler esnektir. Gusülhanenin üstünde ahşap kapak vardır. Kapak kapatıldığında depolama işlevi görür, gusülhane kullanılacağında üstündeki yükler dışarı çıkarılır. 3.4.2. Ekler (Konutun ekleri) Konut kullanıcısının ekonomik durumuna göre yaşama mekânı dışında avluda yer alan ekler olarak tanımlayabileceğimiz mekânlar yer almaktadır. Bu ekler (müştemilat birimleri), eski alışkanlıklar ve yöre halkının kullanışına göre konuttan ayrı 69 mekânlar olarak düzenlenmiştir. Bu mekânlar: aşhane, ahır, hangar, depo, samanlık ve heladır. Bu servis yapıları genelde taş ve kerpiç sıvadan yapılmış ve çatıları %15 eğimli toprak ve çamur sıvayla örtülü damlar şeklindedir. Ahır, depo, hangar gibi birimler koku oluşturacağı düşüncesiyle konuttan uzakta yer almaktadır. Aşhane (mutfak) mekânı, yöre halkının yeme alışkanlığına göre düzenlenmiş biçimde, müştemilat birimlerine bitişik ya da bitişik olmayan düzende konumlandırılmıştır. Tuvalet ise alt yapının yetersizliğinden dolayı, konuttan ayrı ahır, samanlık gibi yapıların yanında ya da tek başına yapılmıştır. Yaşama biçimi ve alışkanlıklar tuvaletin (hela) konutun dışında yapılmasına neden olmuştur. Konutun ekleri olan bu mekânlardan en çok kullanılan alanlar olan, aşhane ve hela anlatılarak sınırlı tutulacaktır. Mimari anlamda üzerinde durulması gereken mekân olan aşhane üzerinden analizler yapılmıştır. Aşhane: Köyde mutfak etkinliklerinin gerçekleştirildiği, adını da ‘aş’ tan alan aşhaneler; konutun dışında avlunun bir tarafında müştemilat birimlerine bitişik ya da bitişik olmayan düzende yapılmıştır. Aşhaneler hem mutfak eşyalarını hem de yiyecek gıdaları depolamaya yarayan mekândır (Şekil 3.50). Bunlar avlunun herhangi bir köşesinde üzeri toprak dam ile örtülü kapalı mekânlardır (Şekil 3.51). Duman ve koku gibi etkilerden kurtulmak için konuttan ayrı olarak konumlandırılan, ekler grubunda yer alan mekânlardan aşhane, avluda meskene en yakın olarak konumlandırılmıştır. İşlevi gereği bu yakınlık bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmakta ve evin bayanları tarafından hazırlanan yiyecekler yeme amaçlı meskene aktarılmaktadır. Aşhane içinde ekmek yapmaya, yemek pişirmeye elverişli ‘ocak’ gibi sabit elemanlar bulunmaktadır (Şekil 3.52). Ocakta yakacak olarak kullanılan tezek, sap ve saman gibi yakacak malzemeler, ocağın yanında depo işlevini gören ‘ocak başı’ yapılmıştır (Şekil 3.53). Ocakta yanan ateşin dumanını dışarı atmak için yapının dışına taşan geniş bir baca deliği (buhari) yapılmıştır. Bu bacalar 50cm çapında kerpiçten örülerek yapılmıştır. Aşhanelerin bir köşesinde temel gıda (un, bulgur, peynir, yağ, yoğurt gibi) ürünlerini korumak ve depolamak amacıyla yerden ahşap direklerle yükseltilmiş ‘zahralık’ yapılmıştır (Şekil 3.54). Aşhane duvarlarında eylemlerin gerektirdiği eşyaların konulması için kapaklı, kapaksız, raflı rafsız nişler bulunmaktadır. Aşhanenin başka bir birimi olan ‘tandır ocağı’ avlunun bir köşesinde dış alanda bulunmaktadır. Bu ocaklar daha çok ekmek yapmak amacıyla kullanılmaktadır. Şekil 3.50. Yeni Kesmez Köyü konutlarında aşhanenin mekân-eylem analiz 70 71 Şekil 3.51. Aşhanenin hayat içindeki konumu Şekil 3.52. Aşhanede yufka açma eylemi ve kullanılan ekipmanlar Şekil 3.53. Ocağın yanında depo işlevini gören ‘ocak başı’ 72 Şekil 3.54. Ürünlerini korumak ve depolamak amacıyla yerden ahşap direklerle yükseltilmiş ‘zahralık’ Meskenin bayan kullanıcıları tarafından her gün kullanılan aşhane, aynı zamanda da bir üretim mekânı olarak karşımıza çıkar. Yörede halk ilkbahar ve yaz mevsiminde (süt sağımı dönemi boyunca) sütlerin değerlendirilmesine, sütün süt ürünleri şekline dönüşmesine ‘’katık almak’’ adı verilir. Yoğurt, peynir yağ, kaymak, çiğ suyu gibi sütten yapılan ürünlerin tümüne birden ‘katık’ denilmektedir. Sütten yapılan her çeşit süt ürünü; yağ, yoğurt peynir vs. sineklerden, çeşitli haşerelerden, sıcaktan bozulmaması için, bastıraklarda muhafaza edilir. İçindeki çömlekler, kaymak kazanı, haranı, helkeler, tuluklar, tokalılar ‘bastırak sekisi’ üzerine daire şeklinde dizilir. Üzerlerine sele kapatılır, daha sonra bastırık çulları, palazlar, kilimler en üste de keçeler sarılır. Bu işe ‘bastırık örtmek’ veya ‘bastırık dolamak’ denilmektedir. Bastırık gece serinlikte açılıp serinletilir ve gün doğmadan tekrar örtülür. Gündüz kullanılacak olanlar selenin dışında bırakılır. Bastırığın üzerinde toplandığı yere ‘bastırık sekisi’ denir (Şekil 3.55). Şekil 3.55. Aşhanenin önünde yer alan ‘bastırık sekisi’ 73 Hela (Tuvalet): Köyde helalar, alt yapının olmaması ve koku yapmasından dolayı konuttan ayrı avluda bir yere yerleştirilmişlerdir. Tuvaletlerin bazılarının kapıları yoktur. 2.20*2.00 m ölçülerinde, taş duvarla örülmüş; üstü çoğu zaman açık bazen de ağaç dalları veya toprakla kapatılan yapılardır. Helaların tavan yükseklikleri 2.30- 2.50 arasında yapılmıştır. Giriş açıklıkları 70- 80 cm genişlikte ve 170- 180 cm yükseklikte oluşmaktadır (Şekil 3.56). Şekil 3.56. Avlu içindeki hela (tuvalet) örnekleri 3.5. Bölüm Değerlendirmesi Örneklem olan eski ve yeni Kesmez Köyü’nde konutların biçimlenmesindeki etkenlerin doğal ve sosyo-kültürel olarak iki ana başlık altında irdelenmesi sonucunda; eski Kesmez köyü yerleşke ve konutları ile yeni Kesmez köyü yerleşke ve konutlarında farklılıklarla etkili olduğu belirlenmiştir. Plansız doğal alanlardan, planlı ve düzenli yerleşmelere geçiş ve bu geçiş sonucunda oluşan mimari anlamda aynılıklar ve farklılıklar Tablo 3.1.a ve Tablo 3.1.b’de özetlenmiştir. Eski Kesmez köyünde topografyaya uygun olarak organik bir yerleşme söz konusudur. Gelişen formların, yöreye ait özel bir kimlik kazandırdığı görülmektedir. Köydeki yerleşme çevrenin karakteri topoğrafya ile bütünleşerek, kullanılan doğal malzeme taş ile de yerel bir kimlik kazandırmaktadır. Yeni Kesmez meskenlerinde ise ekonomi etkeni ön planda tutularak, yörenin geçim kaynağı olan hayvancılığa dayalı mekânların, avlu içinde yer alan müştemilat birimlerinin büyüklüğü dikkat çekmektedir. Köy meskenlerinde aile yapısı ve komşuluk ilişkileri, dini inançlar ve mahremiyetin 74 biçimlenmelerde etkili olduğu görülse de; bu yapıların kültürel bir deneyime dayanan, doğal çevre koşullarına uygun mekân anlayışıyla yapılmış, topoğrafya ile bütünleşmiş geleneksel eski Kesmez konutlarından farklılaştığı açıkça ortadadır. Köy konutları karşılaştırıldığında, eski Kesmez köyünde doğal çevre etkenleri çerçevesinde biçimlenen yapılar özgün olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu köy meskenleri, yere özgü, tekrardan uzak, çeşitlilik oluşturan kimlikli yapılardır. Yeni Kesmez’ de ise tek düze ve yere özgü olmaktan çok kent dokularına benzeyen bir yerleşim dokusu ile farklılık oluşturmamaktadır. Bu konutlarda, devletin köylünün rahat yaşamasına yönelik yapmış olduğu planlamada doğal çevre verilerinden çok toplumun kültürel yapısını dikkate alındığı açıktır. 75 Tablo 3.1.a. Eski ve Yeni Kesmez Köyü yerleşmesinde ve konutlarında doğal çevre etkenleri. ESKİ KESMEZ KÖYÜ YENİ KESMEZ KÖYÜ İKLİM YERLEŞİM DÜZENİ MESKENLERİN BİÇİMLENMESİ TOPOĞRAFYA Organik doku Geometrik doku Mesken ve ekleri olarak organik ve düzensiz biçimlenme. Eklerde eğime bağlı olarak birbirinden ayrı mekan oluşumu. Mesken ve ekleri olarak tanımlı parsel alanında geometrik olarak düzgün ama çeşitli biçimlenme. Eklerde düz tanımlı parselden dolayı bütüncül biçimlenme. MALZEME VE YAPIM TEKNİĞİ DOĞAL ÇEVRE ETKENLERİ Güneş ısısından yararlanmak için güneye yönelim ve kuzey cephenin dışa kapalı olması. Sert soğuk (kış aylarında) hava şartlarına karşı küçük boyutlu pencere düzeni. Sert soğuk iklime karşı ısı kaybını engellemek için kalın duvarların yapılması. Taş malzeme kullanımı, düz damlı yığma sistem. Taş ve kerpiç malzemenin bir arada kullanımı. Taş yapılarda beşik çatı, kerpiç yapılarda düz damlı yığma sistem. 76 Tablo 3.1.b. Eski ve Yeni Kesmez Köyü yerleşmesinde ve konutlarında sosyo-kültürel çevre etkenleri. ESKİ KESMEZ KÖYÜ YENİ KESMEZ KÖYÜ YAŞAMA BİÇİMİ-ALIŞKANLIKLAR Alışkanlıklar ve yaşam biçiminden kaynaklanan iki ana gruptan oluşan konutlar: mesken ve ekleri. Mesken: yatma, oturma, yemek yeme, misafir ağırlama eylemlerine cevap veren mabeyn ve odalardan oluşan birim. Ekler: geçim kaynağına dayalı olarak ambar, ahır, ağıl, depo aşhane ve tuvaletten oluşan avluda bir arada bulunan servis mekânları. Yerde oturma eylemine dönük oda tefrişi. Mesken dışında avluda konumlanan aşhane ve aşhanede yer alan ocak. Eski Kesmez’de mesken içinde ocak bulunduğundan avlu içinde yer alan aşhanenin konumunun önemsiz olması, Yeni Kesmez’de ise konut içinde ocak bulunmadığından, aşhane mekânının meskene en yakın noktada konumlanması. AİLE VE AKRABAIK SOSYO KÜLTÜREL ÇEVRE ETKENLERİ Yerleşkede yer alan düğün ve cenazelerde bir araya gelinen meydanlar. Evlenen erkek çocuk için yapılan ek meskenler. Eski Kesmez’de evlenen çocuk için, aynı parselde baba evine yakın bir yerde mesken konumlanması, Yeni Kesmez’de ise aynı avlu içine mevcut bina yanına ek olarak konumlanması. GEÇİM KAYNAĞI 77 . Odalarda gusülhaneler Kıble yönü düşünülerek yönlendirilmiş helalar. Her odada ayrı düşünülen gusülhaneler. EKONOMİ DİNİ ETKİLER Yazlık ve kışlık hayvan barınakları. Ailelerin ekonomik durumuna göre biçimlenme (oda sayısı ve boyutları değişken). Köy halkının ekonomik durumuna göre mesken tipleri (Tip1- Tip-2). 78 4. SONUÇ Kırsal yerleşmelerde kalkınmayı engelleyen en önemli faktör yerleşmelerin bugünkü fiziki alt yapısı olduğu tespit edilmiş ve devlet çözümleme olarak köyü ve köylüyü daha rahat edebilecekleri yerlere taşımaya karar vermiştir. Kalkınma süreci içerisinde yeni köy modelleri geleneksel değerlere bağlı kalınarak oluşturulmaya çalışılmıştır. Ele aldığımız konu olan yer değiştiren kırsallarda, planlanan kalkınmada; çalışma alanı olarak seçilen yerin coğrafi konumu, ekilir dikilir arazi genişliği ve hayvancılık uğraşı için elverişliliği, köylerin genel refah düzeyi ve eğitim çabası, genç kadınları ve erkeklerin kültürel tercihleri gibi istekler planlamada önemli rol oynamaktadırlar. Yer değiştiren kırsala örnek olan, Kesmez Köyü yer değiştirme sonucunda hem köylü hem de devlet için iyi bir kalkınma projesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Kesmez’in taşınmasındaki en önemli etken devlet tarafından hizmetin götürülememesidir. Eski köy ulaşım, elektrik, fiziki alt yapı, su gibi hayatı kolaylaştıran faktörden mahrumdur ve bu nedenlerden köyde yaşam kalitesi düşmektedir. Yeni köy yerleşimi konumu gereği devletin hizmeti götürebildiği yerlerdir. Bugün halkın yeni yerlerinden memnun olması da devlet açısından iyi bir proje yaptığının kanıtıdır. Yer değiştirme Kesmez Köyü örneğinde yerleşimin dokusu yönünden farklılıkları karşımıza çıkarmaktadır. Yerleşimin farklılığının iki temel nedeni bulunmaktadır: i. eğimli araziden ayrılıp düz bir alana yerleşilmesi, ii. plansız bir yerleşimden planlı bir yerleşime geçilmesi. Bu durum tanımsız parsel alanlarının tanımlanmasını beraberinde getirmiş, rastgele özgün ve doğal olan eski yerleşimlerdeki oluşumlar, sıradan, düzenli ve tekdüze bir oluşum olarak karşımıza çıkmıştır. Eski Kesmez Köyü yerleşimi ve mimarisi halen yaşamakta olan ve çevresindeki özgün coğrafi ve iklimsel koşullardan temellenen bir mimari anlayışı yansıtır. Bu doğal yerleşkede özgün formlarında zorunluluklar daha belirleyici olarak karşımıza çıkmaktadır. Eski Kesmez’de topoğrafya, coğrafi ve peyzaj açısından kimlik kazandırmıştır. Kendiliğinden oluşan bir yerleşim dokusu ile planlı doku farklılıklar göstermektedir. Yeni konutların üretiminde esas olan yapının estetik kaygısından çok, gerekliliğe göre inşa edilmesidir. Evler temelde ekonomik ve gündelik pratiklere cevap verecek nitelikte yapılmıştır. Çünkü ev, ekonomik faaliyetlerle, tarım ve hayvancılıkla ilgili, akrabalık bağları gibi birçok ilişkilerin birleştiği bir mekândır. Ürünlerin depolanması, beslenme, barınma, bireysel temizlik, bütün ailenin ortak yaşamı ev de 79 gerçekleşir. Yeni Kesmez Köyü konutlarında her mekân her detay kullanıcının yaşama biçimi ve günlük eylemlerine göre tasarlanmıştır. Estetik ve lüksten çok uzak bu yapılarda mekânlar işlevsel kaygıların ağır bastığı çözümlemeler yapılmıştır. Yapay oluşturulan bu yeni kırsal yerleşimde var olan bir çevre üzerinde planlı ve düzenli bir etki söz konusudur. Uzun yıllar boyunca varlığını korumuş ve günümüzde de devam ettiren eski Kesmez Köyü konutlarının, doğal ve sosyo-kültürel çevre etkenlerini dikkate alınarak biçimlendiği, kültürel bir süreklilik sonucu oluştuğu ortaya konulmuştur. Yeni Kesmez Köyü konutlarında ise doğal çevre verilerinin çok dikkate alınmayarak biçimlendiği, sosyo-kültürel etkenlerinin de kısmen dikkate alınarak biçimlendiği görülmüştür. Tüm bu olumsuzluklara rağmen yöre halkının yeni köy yerleşiminden ve konutlarında oldukça memnun oldukları gözlenmektedir. Bu eksikliklerin giderilmesi ve köylünün kendi doğal ortamı gibi rahatça yaşam sürecek konutların yapılması için; bulunduğumuz zamanın şartlarına ve yörenin çevre koşullarına uygun, kültürel değerleri ön planda tutacak kırsal mimari yapılarının, günümüz yaşam koşulları ve teknolojisi ile de bütünleşecek yeni tasarımlara ışık tutacak şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu amaçla yer değiştiren köylerde yapılacak projelerde; Doğal çevre verileri dikkate alınarak, kullanıcı için gerekli konfor şartları sağlanarak, her konut için iklimsel özellikler göz önünde bulundurularak yönlenme sağlanmalıdır. Topoğrafya verileri dikkate alınarak köy dokusunun belirli ifadelerle yerleşmede yaşatılması önemsenmeli ve çevrede bulunan doğal malzemeyle yapılar üretilmelidir. Sosyo-kültürel etkenler incelenmeli, yöre halkının yaşama şekli ve temel ihtiyaçları doğrultusunda mekânlar şekillenmelidir. Mekânların büyüklüğü ve birbirleriyle olan ilişkileri, aile yapısı ve komşuluk ilişkileri doğrultusunda belirlenmelidir. Yöre halkının mahremiyete verdiği önem göz önünde bulundurulmalıdır. Yörenin ekonomik düzeyi ve geçim kaynağına dayalı üretimi mimari biçimlenmede veri olarak değerlendirilmelidir. Toplumları ayakta tutan en önemli unsur kültürel mirasıdır. Geleneksel konutlarda önemli bir yeri olan mekânların bir mimari öğe olmasının yanında bir kültür mirası olduğu da unutulmamalıdır. Bu nedenle kırsal mimari örneklerinin biçimlenişi hakkındaki araştırmalar arşivlenerek gelecek kuşaklara ışık tutması sağlanmalıdır. 80 Yer değiştiren kırsallarda uygulanan her yöreye aynı tip projeler; geleneksel mimariye sahip çıkmayan, yöresel kimliği yok eden, birbirinin aynı, tekdüze ve kimliksiz yapılar olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu bağlamda öncelikle mevcut kırsal mimari ürünler korunmalıdır. İçinde bulunduğu şartlar gereği yer değişimi zorunlu olan kırsal yerleşme uygulamalarında ise; ‘kalıcı olabilecek’ kaygısı taşınarak tasarlanmalıdır. 81 KAYNAKLAR Aran, K., 2000, Barınaktan öte: Anadolu kır yapıları, Tepe Mimarlık Kültür Merkezi, Ankara. Arslan, H., 2010, Ünlü A., Afet sonrası yeniden yapılanma sürecinde yer değiştirme ve yere bağlılığın değerlendirilmesi: Düzce örneği, İTÜ Dergisi/A, Mimarlık, Planlama, Tasarım, Cilt:9, Sayı:1, 43-53. Asatekin, G., 1993, Tarihsel çevre korumanın kuramsal çerçevesi, Tarihsel Çevre ve Sorunları Sempozyumu, Ankara Üniversitesi Çevre Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi, Ankara. Aşkar, M., 2000, Karapınar’daki bazı gelenek ve göreneklerin dini açıdan değerlendirilmesi, Karapınar Sempozyumu, Karapınar. Aydın, D., 2008, Contextual values in rural architecture: Kilistra (Gökyurt) settlement/Turkey, Regional Architecture and Identity in the Age of Globalization, Volume I. Aydın, D., Çınar, K., 2009, an analysis of cultural and geographical lasting characteristics through the use of local materials in Anatolia: dwellings in the Konya plain, Turkey, Global Built Environment Review (GBER), International Centre for Development and Environmental Studies Vol.7 No. 1, pp 31-49. Aydın, G. , 2006, Karapınar (Konya) ilçesinin coğrafi etüdü, Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimleri Enstitüsü, Konya. Batur, A. ve Gür, Ş., 2005, Doğu Karadeniz’de kırsal mimari, Milli Reasürans T.A.Ş. Baytın, D., ve Erdim, M., 1983, ‘Halk mimarisi ve geçmişe özlem Bodrum deneyimi’, 4. İstanbul Sanat Bayramı Son Yüzyılda Ülkemizde ve Dünyada Sanat ve Mimarlık, Sempozyum 83, 17-23 Ekim 1983, MSÜ, İstanbul. Bektaş, C. , 2005, Halk yapı sanatı, Literatür Yayıncılık, İstanbul. Biro, A., G., Yürekli, F., 2010, Elektronikleşen çevrede mimarlık, İTÜ Dergisi/A, Mimarlık, Planlama, Tasarım, Cilt:9, Sayı:1, 22-30. Can, M., Esengün, K., 2007, Avrupa birliği kırsal kalkınma programlarının Türkiye’nin kırsal kalkınması açısından incelenmesi: SAPARD ve IPARD örneği, G.O.Ü. Ziraat Fakültesi Dergisi, 24 (2), 43-56. Cin, H., 1990, “Açılış konuşması”, Türkiye Halk Mimarisi Sempozyumu, 5-7 Mart S.Ü., Konya. Çevik, S., Beşgen, A., Tuluk, Ş., Vural, S., Cordan, Ö., 1999, Osmanlı kentinde yeşil ögesinin kullanımı Bursa ve yakın çevresinde örneklenmesi, XI. Uluslar Arası Yapı ve Yaşam Kongresi, Bursa. 82 Çevik, S. ve Eminağaoğlu, Z., 2004, Kırsal yerleşme amaçlı çerçeve politikaların oluşturulması, bileşenleri ve öğeleri, K.T.Ü. Araştırma Fonu, Trabzon. Çınar, K. , 1990, ‘Konya ovası kırsal yerleşmelerinde planlamaya ilişkin bir yöntem araştırması’, Doktora Tezi, Selçuk üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Konya. Çorapçıoğlu, K., Çakır, S., Aysel, N. R., Görgülü, H. C., Kolbay, D., Seçkin, N.P., Ünsal, E., 2008, Yöresel kırsal mimari kimlik, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Teknik Araştırma Ve Uygulama Genel Müdürlüğü, Kitap-1, İstanbul. Çorapçıoğlu, K., Çakır, S., Aysel, N. R., Görgülü, H. C., Kolbay, D., Seçkin, N.P., Ünsal, E., 2008, Yöresel kırsal mimari kimlik, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Teknik Araştırma Ve Uygulama Genel Müdürlüğü, Kitap-1, İstanbul. Davulcu, M., 2009, Sakarya yöresi kırsal yerleşmelerinde konut mimarisi ve ustalık geleneği üzerine bir inceleme, Kastamonu Education Journal Vol:17 No:2. Dağıstanlı, K. , 2007, Mimarsız mimarlık ve Bingöl, Kiğı, Alagöz Köyü üzerine bir inceleme, Yüksek Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. Demirarslan, D., 2007, Eski bir Bektaşi yerleşimi: Yörük Köyü’nde evler ve odanın oluşumu, Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi. Demirbilek, F., N., 1984, Some examples of vernacular architecture in hot-arid regions of Turkey, Procedings of the First National Conference on the Science and Technology of Buildings, Khartoum. Demirel, S., 2005, Production of space in postearthquake region: three cases from Düzce, Master Thesis, METU, Ankara. Divanlıoğlu, D., 1980, Mimarlıkta biçimlerin oluşma etkenleri, Doçentlik Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. Eldem, S. H., 1984, Türk evi, “Osmanlı Dönemi I”, Türkiye Anıt Çevre, Turizm Değerlerini Koruma Vakfı, İstanbul. Eminağaoğlu, Z., 2004, Kırsal yerleşmelerde dış mekan organizasyonu-ilgili politikalar ve değerlendirmeler, Doktora Tezi, Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Trabzon. Eminağaoğlu, Z., Çevik, S., 2006, Doğa-kırsal yerleşme birliktelikleri, Kafkas Üniversitesi, Artvin Orman Fakültesi Dergisi, (7)1; 28-40. Eminağaoğlu, Z., Çevik, S., 2007, Kırsal yerleşmelere ilişkin tasarım politikaları ve araçlar, Gazi Üniversitesi, Mühendislik Ve Mimarlık Fakültesi Dergisi, 22(1), 157-162. 83 Eres, Z., 2014, Erken Cumhuriyet döneminde çağdaş kırsal kimliğin örneklenmesi: planlı göçmen köyleri, Mimarlık 375:58-63. Eres ,Z., Akın A., 2010, Osmanlı İmparatorluğu döneminde kurulan planlı yerleşmeler, İTÜ Dergisi/A, Mimarlık, Planlama, Tasarım, Cilt:9, Sayı:1, 79-90. Eyüce, A., 2005, Geleneksel yapılar ve mekanlar, Birsen Yayınevi, İstanbul. Günay, R., 1989, Geleneksel Safranbolu evleri ve oluşumu, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara. Gür, Ş. Ö. , 2000, Doğu Karadeniz örneğinde konut kültürü, Yapı Endüstri Merkezi Yayınları, İstanbul. Gürbüz, O., 1996, “Van Gölü çevresinde kır yerleşmesi”, Çağlar Boyunca Anadolu’da Yerleşim ve Konut Uluslararası Sempozyumuna Gönderilen Öneriler. Gündüz, İ., 1980, Bütün yönleriyle Karapınar, Karapınar Belediyesi, Konya. Güvenç, B. , 2010, İnsan ve Kültür, Remzi Kitapevi, İstanbul. Göker, M., 2009, Türklerde oturma elemanlarının tarihsel gelişim süreci, Zfwt Vol.1, No.1, Journal of World of Turks. Hasol, D. , 1998, Ansiklopedik Mimarlık Sözlüğü, Yapı-Endüstri Merkezi Yayınları, İstanbul. Karpuz, H., 2000, Karapınar ve çevresindeki Türk devri yapılarına toplu bir bakış, Karapınar Sempozyumu, Karapınar. Kantar, Z., 1998, Kırsal yerleşmelerde dış mekan organizasyonu-Artvin İli Köyleri, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Trabzon. Kavas, K. R. , 2011, Antalya İncirkırı geleneksel kırsal mimarisinde doğa-kültür ilişkisi, Zeitschrift für die Welt der Türken Journal of Wold of Turks, Antalya. Kızılaslan, N., 2006, Kente uzaklığın kırsal aile yapısına etkileri, Z.K.Ü. Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 2, Sayı 3. Kuşçu, A. C., 2006, Sürdürülebilir mimarlık bağlamında gelenkesel Konya evi üzerine bir inceleme, Yüksek Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. Küçükerman, E., 2007, Kendi arayışı içinde Türk evi, Türkiye Turing Ve Otomobil Kurumu, İstanbul. Koday, Z., 2013, Yeri değiştirilen köy yerleşmelerine örnek: Aşağı Çat, Yukarı Çat ve Taşağıl Köyleri, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 17(1): 223-238. 84 Konyalı, İ. H., 1970, Abideleri ve kitabeleri ile Konya-Ereğli tarihi, Fatih Matbaası, İstanbul. Köse, A., 2006, Balıkesir örneğinde geleneksel kırsal avlu duvarı, Afyonkocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 8(2):159-184, Balıkesir. Köse, A., 2007, Türkiye’de geleneksel kırsal konut planlarında göçebe türk kültürü izleri, Afyonkocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 7(2):158-191, Balıkesir. Mutlu, B., 1975, “Kırsal alanlardaki kültürel değerlerin korunması üzerine inceleme”, Yapı, (12):34-37. Özbek, N., 1990, Geleneksel evlerde bina formunu etkileyen faktörler ve formun tanımlanması, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. Rapoport, A. , 1977, Kültür mimarlık tasarım, (Çev., S., Batur), Tunç Matbaacılık, Yapı-Endüstri Merkezi Yayınları. Rapoport, A., 1969, House form and culture, Prentice Hall, Inc., Englewood Cliffs,N.J., London. Rudofsky, B., 1964, Architecture without architectures, The Museum Of Modern Art, Newyork. Roaf, S., Fuentes, M. and Thomas, S., 2003, Ecohouse 2 a design guide, Architectural Pres, Oxford. Sabatino, M., 2010, ‘Documenting rural architecture’, Journal of Architectural Education, 63(2), 92-98. Sümerkan, M. Reşat, 1990, Biçimler etkenler açısından Doğu Karadeniz kırsal kesiminde geleneksel evlerin yapı özellikleri, Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Trabzon. Şahinkaya, S., 2010, ‘İdeal Cumhuriyet Köyü’: Cumhuriyeti kuranların tahayyülüne bir örnek, Mülkiye, Cilt: XXIV, Sayı: 225, 38-44. Sunkar, M., 2009, Kayabeyli’nin (Baski/Elazığ) yer değiştirmesinde etkili olan doğal olaylar, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 19(2). Tunçdilek, N., 1967, Türkiye iskan coğrafyası, kır iskanı (köy-altı iskan şekilleri). İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, No: 1283, Coğrafya Enstitüsü Yayınları No: 49, İstanbul. Turgut, H., 1990, Kültür-davranış-mekan etkileşiminin saptanmasında kullanılabilecek bir yöntem, Doktora Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. 85 Tolun, Denker, B., 1977, Yerleşme coğrafyası kır yerleşmeleri, İstanbul Üniversitesi Yayınları No:2275, Coğrafya Enstitüsü Yayınları No:93, İstanbul. Usman, E., 2011, Kırsal yerleşmelerde su etkisi ve eskişehir örneği, Çevre-Tasarım Kongresi, Yıldız Teknik Üniversitesi, İstanbul, 57-66. Ünügür, H. T. ve Ünügür, M., 1992 , ‘Gelenekten geleceğe evimiz proje yarışması raporu’, Gelenekten Geleceğe Evimiz Proje Yarışması, T.C Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara, 146-187. Yaman, C. , 2009, Konya İli Karapınar İlçesinin, tarihi, sosyal ve kültürel yapısı, Yüksek Lisans Tezi, Niğde Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Niğde. Yılmaz, Çakmak, B., 2011, Kırsaldan kente göç sürecinde mekânsal değişim (mekânsal dizim yöntemiyle analiz), Çizgi Kitabevi Yayınları, Konya. Yürekli, H., Yürekli, F., 2007, Türk Evi Gözlemler-Yorumlar, YEM Yayınları, İstanbul. Zengin, A., 2012, Karapınar ‘sultaniye’ şehrengizi, Karapınar Belediyesi Kültür Yayını, Konya. İNTERNET KAYNAKLARI Web İletisi 1, http://www.turkiyetanitma.com/sehir.php?id=53 [Ziyaret Tarihi:10 Mayıs 2014]. Web İletisi 2, http://tatilgezitur.blogspot.com/2013/05/mardin-tarihi-evleri.html [Ziyaret Tarihi: 10 Mayıs 2014]. Web İletisi 3, http://tr.wikipedia.org/wiki/Serender [Ziyaret Tarihi: 4 Nisan 2014]. Web İletisi 4, http://www.resimbul.com/kapadokya/kapadokya-tas-evler.xhtml [Ziyaret Tarihi: 19 Mayıs 2002]. Web İletisi 5, http://maps.google.com/ [Ziyaret Tarihi: 11 Nisan 2014]. Web İletisi 6, http://www.mimdap.com [Ziyaret Tarihi: 7 Ekim 2014]. Web İletisi 7, Köy kanunu, 1924, http://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.3.442.pdf [Ziyaret Tarihi: 1 Kasım 2014]. Web İletisi 8, http://www.yadigardundar.com/makaledetay-968/sinan-meydan-yazdiataturkun-akilli-projesi-2-ideal-cumhuriyet-koyu-projesinden-venus-projesine-2mayis-2011.html [Ziyaret Tarihi: 23 Ağustos 2014]. 86 EKLER EK-1 Yeni Kesmez Köyü örnek meskenler Şekil EK-1.1. Örnek meskenlerin yerleşke vaziyetindeki yeri YAPI 1: EŞREF PANCARCI EVİ Yapı Özellikleri Yapım Tarihi Tip Durumu Eklenti Yapı Yerleşim İlişkisi Sokağa konumlanması Komşuluk ilişkisi Yapı Birimleri Konut Kapalı Alan Müştemilat Birimleri 1973 Tip 1 Var Sokak (köşe başı)-avlu-seki-konut Bitişik ve sıkışık düzen 2 oda + 1 mabeyn; Ek bina 2 oda + 1 mabeyn Aşhane, hela, ahır, yemlik, odunluk 87 EŞREF PANCARCI EVİ GÖRSELLERİ Meskenin sokakla ilişkisi Meskenin avlu içindeki konumu Avlu içindeki aşhane Aşhanenin iç mekanı Aşhanedeki ocak ve peynir yıkama yeri Aşhane içindeki un deposu Meskene ilk girilen yer mabeyn Oda yüklük ve gusülhane kapısı 88 EŞREF PANCARCI EVİ PLAN ve GÖRÜNÜŞLERİ 89 YAPI 2: DURMUŞ ALİ TÜRKKOL EVİ Yapı Özellikleri Yapım Tarihi 1973 Tip Durumu Tip 1 Eklenti Yok Yapı Yerleşim İlişkisi Sokağa konumlanması Sokak-avlu-seki-konut Komşuluk ilişkisi Bitişik ve seyrek düzen Yapı Birimleri Konut Kapalı Alan 1 oda + 1 mutfak +1 mabeyn Müştemilat Birimleri Aşhane, hela, depo, ahır, yem deposu Şekil EK-1.2. Durmuş Ali Tükkol evi sketch görünüşü 90 DURMUŞ ALİ TÜRKKOL EVİ GÖRSELLERİ Meskenin avlu içindeki konumu Aşhane iç mekanı Konuta ilk girilen yer ‘mabeyn’ Oda içindeki depolama birimleri Müştemilat birimlerinin avlu içindeki konumu Avlu içindeki kuyudan su içen çocuk Konuta sonradan eklenen mutfak Oda içindeki sabit yatak elemanı 91 DURMUŞ ALİ TÜRKKOL EVİ PLAN ve GÖRÜNÜŞLERİ 92 YAPI 3: H.MUSTAFA YANIKLI EVİ Yapı Özellikleri Yapım Tarihi 1973 Tip Durumu Tip 2 Eklenti Yok Yapı Yerleşim İlişkisi Sokağa konumlanması Sokak-avlu-seki-konut Komşuluk ilişkisi Bitişik ve seyrek düzen Yapı Birimleri Konut Kapalı Alan 4 oda +1 mabeyn Müştemilat Birimleri Aşhane, hela, depo, ahır, yemlik Şekil EK-1.3. H.Mustafa Yanıklı evi sketch görünüşü 93 H.MUSTAFA YANIKLI EVİ GÖRSELLERİ Meskenin avlu içindeki konumu Müştemilat birimlerinin avlu içindeki konumu Aşhane iç mekanı Hangar iç mekanı Mesken ve avlu duvarını birleştiren asma bahçesi Meskene sonradan eklenen tuvalet ve banyo hacmi Oda içinin mutfağa dönüştürülmüş hali Yüklük hacmi buzdolabı yeri olarak kullanılmış 94 H.MUSTAFA YANIKLI EVİ PLAN ve GÖRÜNÜŞLERİ 95 YAPI 4: KİRAZ YEŞİLDAĞ EVİ Yapı Özellikleri Yapım Tarihi Tip Durumu Eklenti Yapı Yerleşim İlişkisi Sokağa konumlanması Komşuluk ilişkisi Yapı Birimleri Konut Kapalı Alan Müştemilat Birimleri 1973 Tip 2 Yok Sokak-avlu-seki-konut Bitişik ve seyrek düzen 4 oda +1 mabeyn Aşhane, hela, depo, ahır, yarı açık ahır, yemlik Şekil EK-1.4. Kiraz Yeşildağ evi sketch görünüşü 96 KİRAZ YEŞİLDAĞ EVİ GÖRSELLERİ Meskenin avlu içindeki konumu Avlu içinde yer alan kuyu ve hela Aşhane iç mekanı Hangar iç mekanı Hayvan barınakları ana avludan ayrılmış Hayvan barınakları avlusundaki yalaklar Mabeyn Mabeyn ile odaları ayıran ‘aralık’ 97 KİRAZ YEŞİLDAĞ EVİ PLAN ve GÖRÜNÜŞLERİ 98 ÖZGEÇMİŞ KİŞİSEL BİLGİLER Adı Soyadı Uyruğu Doğum Yeri ve Tarihi Telefon Faks e-mail : : : : : : Hatice ÇINAR TC KONYA 10.01.1987 05304994814 hatice_deveci_@hotmail.com EĞİTİM Adı, İlçe, İl Meram Muhittin Güzelkılınç Lisesi, Lise : Karatay,KONYA Üniversite : Selçuk Üniversitesi, Selçuklu, KONYA Yüksek Lisans : Selçuk Üniversitesi, Selçuklu, KONYA Doktora : Derece Bitirme Yılı 2005 2010 Devam ediyor İŞ DENEYİMLERİ Yıl 2010-2013 2013-Halen Kurum Selçuk Üniversitesi Selçuk Üniversitesi Görevi Iç mimar Öğretim görevlisi