GEZİ NOTLARI Avrupa’nın Korunması Gereken 100 Orman Sıcak Bölgesinden Biri Küre Dağları ve Milli Parkı Fransa’dan başlayarak, Balkanlar ve Anadolu’ya, Kafkaslar ve İran üzerinden de Himalayalar’a kadar uzanan dağ silsilesinin bir parçası olan Karadeniz Bölgesi’ndeki Küre Dağları, eski adıyla İsfendiyar Dağları’nda soluklanma vaktidir şimdi deyip, yola çıkıyoruz… Genel olarak Kuzey Anadolu Dağları’nın Bartın ile Sinop arasında kalan epeyce uzun olan ve sahile bakan batı bölümüne Küre Dağları deniliyor ve ismini dağların orta kesiminde yer alan Kastamonu’nun Küre ilçesinden alıyor. Küre, bakırlı pirit yataklarının da ev sahibi. Dağların özellikle batı kesimi, Batı Karadeniz'in en geniş ve nemli ormanlarına sahip. Yörenin kayıtlı tarihi Hititler ile başlıyor. Ardından Frigya68 lılar ve Lidyalılar bölgeye egemen olmuş. M.Ö IV. yüzyılda Perslerin eline geçen Küre Dağları ve çevresi, sonrasında Makedonya Kralı Büyük İskender tarafından fethedilir. Bölge Pontus Krallığı’na bağlı olduğu M.Ö. I. yüzyılda Paflagonya adıyla anılır. Roma İmparatorluğu’nun egemenliğini, M.Ö. 395 yılından itibaren Bizanslıların yönetimi izliyor. Türk egemenliği ise, 1105 yılında Danişmentlilerin bölgeye hakim olmasıyla başlıyor. Diğer ismi olan “İsfendiyar Dağları”, 1291-1461 arasında bölgede hüküm süren sekizinci Candaroğulları Beyi olan İsfendiyar Bey’e atfedilmiş. Küre Dağları’nda Anadolu Selçukluları, Çobanoğulları, Candaroğulları gibi Türk Beyliklerinin hüküm sürdüğü biliniyor. 1461’de Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katılmasının ardından, Cumhuriyet’in ilanına kadar el değiştirmemiş. Batıda Bartın Çayı’ndan başlayan Küre Dağları, yaklaşık 300 kilometrelik uzunluğuyla doğuda Kızılırmak’a, kuzeyde Karadeniz’e, güneyde Gökırmak’a kadar uzanıyor. Hareketli topografik yapısıyla, bu sıradağlar önemli bir peyzaj çeşitliliğine de sahip. Orman, akarsu, çayır ve mera, maki, kayalık alanlar ve mağaralar, kıyı ve geleneksel tarım alanları gibi ana ekosistem tipActual Medicine lerini bir arada barındıran zengin habitatlarını, Anadolu’ nun kuzeyinde batıdan doğuya uzanan dağ sistemi olmasına borçlu. Orta yükseklikte bir dağ sırası olarak sınıflandırılıyor. En yüksek zirvesi 2019 metredeki Devrekâni ve Abana arasında yerleşik Yaralıgöz Dağı. Küre boyunca diğer önemli yükseklikler 1746 metrelik Ballıdağ, 1282 metrelik Karakuz, 1804 metrelik Göynük ve 1657 metrelik Dikmen Dağları’dır. Küre Dağları’nın fazla girintili çıkıntılı olmayan Karadeniz tarafı kıyıya paralel uzanıyor. Denize ulaştıkları vadilerde akarsular, küçük koylar; aniden yükselen kıyılar ise falezler meydana getiriyor. Kıyı şeridinin tipik görüntüsünü bu koy ve falezler şekillendiriyor. Dağların kuzey eteğini izleyen kıyı yoluna Amasra, Kurucaşile, Cide, Temmuz 2014 GEZİ NOTLARI İnebolu, Abana, Çatalzeytin, Türkeli ve Ayancık sıralanırken; güneyinde Ulus, Pınarbaşı, Azdavay, Kastamonu, Taşköprü ve Boyabat yer alıyor. Çeşitli faktörlerle giderek tahrip olan Küre Dağları ve üzerindeki ormanların batı bölümü bitkisel çeşitlilik yönünden de çok zengin. Milletlerarası kuruluşların Karadeniz bölgesi içinde korunması öngörülen bu dağların en hassas bölümü, 1999 yılında bir milli park haline getirilmiş. Küre Dağları Milli Parkı’ nın kapladığı alanın yüzölçümü 37.753 hektar, çevresindeki tampon bölge ise 134.366 hektar. Milli Park, tamamen bir plato karakteri taşıyor. Yakın çevresinde süregelen yaşam, park sınırları içerisine yayılmamış ve park içerisinde hiçbir yerleşim kurulmamış. Böylece, doğu-batı doğrultusunda uzanan milli park, yakın çevresi için fiziksel ve sosyal anlamda bir eşik oluşturmuş. Milli Parkı, Batı Karadeniz Karst Kuşağı içinde yer alıyor. Bölge, Toroslar’ Temmuz 2014 dan sonra Türkiye’nin ikinci önemli karstik alanı üzerinde uzandığı için ülkenin kanyon ve mağaralar açısından en zengin alanlarından biri. Bölgenin bu karstik yapısıyla şekillenen coğrafyanın barındırdığı mağaralar, kanyonlar, şelaleler, bölgenin geleneksel kültürü, milli park ve çevresinde barınan yaban hayatı hem fotoğraf meraklılarına hem de tüm doğa sevdalısı ziyaretçisine unutulmaz kareler sunuyor. Milli Parkın sahip olduğu kanyonlar uzunlukları ve derinlikleri bakımından dünya literatürüne de girmiş. Geçilmesi profesyonel düzeyde bilgi, beceri ve teknik donanım gerektiren kanyonlar gerek oluşumları, peyzaj güzellikleri bakımından gerekse sarp kayalıklarıyla aşılması zor engeller yaratması ile yaban hayatının ve endemik bitki türlerinin korunmasını sağlıyor. Kanyonların en büyüğü 10 km’ye varan uzunluğu, 1000 m’ye ulaşan derinliği ile muhteşem görsellikteki Valla Kanyonu. Pınarbaşı ilçesinin 26 km kuzeyindeki Muratbaşı Köyü’ndeki Devrekâni Çayı ile Kanlıçay’ın buluştuğu noktada başlıyor, Cide’nin Hamitli Köyü yakınlarına kadar uzanıyor. Başlangıç noktasına 1,5 kilometrelik oldukça eğimli bir patika ile ulaşılıyor. Kanyonun iki tarafındaki kayalık uçurumların yüksekliği 800-1200 m, uzunluğu ise 10 km. Kanyondaki kayalıklar kartal, şahin, akbaba gibi yırtıcı kuşları barındırıyor. Milli parkın önemli turistik noktalarından biri olan Çatak Kanyonu da Devrekâni Çayı’nın Azdavay yakınlarında kuzeye dönerek kireçtaşlarını oyması sonucu oluşmuş. Kanyonun uzunActual Medicine luğu 12 km., derinliği ise 450500 metre. Şenpazar-Cide yolu üzerinden görülebilen Aydos Kanyonu ise Şehriban Çayı üzerinde yer alıyor. 6,5 km uzunluğu ve 150-200 m. derinliğe sahip. Horma Kanyonu ve Karacehennem Boğazı da muhteşem oluşumlar olarak milliparkta yer alıyor. Küre Dağları 100’e yakın mağaranın da yatağı. Bu özelliği ile dünyadaki milli parklar içinde, ABD’deki “Carsbad Caverns Milli Parkı”ndan sonra envanteri yapılmış en çok mağarayı bulunduran ikinci park olarak kayıtlara geçmiş. Bölgede özellikle Ilgarini, Mantar, Ejder Mağarası giriş ağzı kısmı, Medil 1 ve Medil 2, Sipahiler ve Kemerli mağaraları ziyaretçilerine ilginç bir gezi vaad ediyor. Küre Dağları’nın en çok bilinen mağarası, tarihi kalıntılara da ev sahipliği yapan Kastamonu’daki Ilgarini Mağarası. Mağaranın 858 metre yatay uzunluğu ve 250 metre derinliği içinde, Roma ve Bizans döneminde 69 GEZİ NOTLARI iskan alanı ve dini amaçlarla kullanılan yapı kalıntıları, seramik ve küp parçaları, su sarnıcı, su kuyusu, ardıç ağacından yapılmış lahitler, şapel ve fırın kalıntıları bulunuyor. Sipahiler Mağarası ise günümüze dek yapılan çalışmalarla ülkemizde belirlenmiş en kalın sarkıt oluşumuna sahip. yolojik açıdan önemi, çok sayıda hayvan türü için sunduğu farklı yaşam ortamından kaynaklanıyor. Yaban kedisi, su samuru, boz ayı ve ulugeyik gibi memeli türleri dahil, Türkiye’de yaşayan 160 memeli türünün 48’ine bu alanda rastlanıyor. Küre Dağları’nın karstik yapısı kanyonlar ve mağaraların oluşumuna neden oluştururken, yoğun ormanlarla kaplı bitki örtüsü ve ırmaklar da düdenler ve görkemli şelalelerle ışıldıyor. En bilinenleri Pınarbaşı Ilıca Köyü yakınlarındaki Ilıca ve Kurucaşile’de orman örtüsü içinde saklanmış Gölderesi Şelaleleri. Bartın’daki Ulukaya Kanyonu ve Şelalesi’nin sunduğu güzel manzara da gördüğü ziyaretçi akını hak ediyor. Ziyaretçi merkezine 300 m uzaklıkta bulunan Ulukaya Kanyonu ise 1 km uzunluğunda. Kanyonun bitiminde bölgenin bitki çeşitliğinin görülebileceği bir treking parkuru da var. Bugüne kadar alanda 129 kuş türünün yaşadığı belirlenmiş. Kuş türleri için elverişli geniş vadilere bakan yüksek kayalıklar, akbaba, şahin, kartal ve gece yırtıcılarının barınması için uygun alanlar oluşturuyor. Alan sadece yırtıcı türler değil hem deniz kıyısında üreyen ve kışlayan su kuşları hem de ılıman kuşak orman biyolojik türleri için elverişli bir alan. Milli Park bu nedenle, Doğa Derneği ve BirdLife International (Dünya Kuşları Koruma Kurumu) tarafından 2004 yılında güncellenen “Türkiye’nin Önemli Kuş Alanları” listesinde, 113 omurgasız türü, çift yaşamlı türü sayısı 10, sürüngen türü sayısı ise 23 olarak listede yer almış. Alan odunlu bitki taksonları bakımından zengin olduğundan, bunların üretken yapısı da bitkiler açısından önemli bir özellik taşıyor. Ormanlık bölgelerin çeşitli sebeplerle açıldığı yerde oluşan alanlarda otsu ve çalımsı bitki türlerinin sayısı artıyor, böylece biyolojik artarak devam ediyor. Küre Dağları Milli Parkı’nda gerçekleştirilen bilimsel araştırmalarda varlığı tespit edilen bitki taksonu sayısı 930’u buluyor. Bu bitkiler arasındaki 157 endemik türden 59’unun neslinin ise tehlike altında olduğunu üzülerek öğreniyoruz. Küre Dağları Mili Parkı’nın bi- Yörenin zenginliği sadece doğal güzellikleri ve 70 Actual Medicine değerlerinden ibaret değil. Geçmişten günümüze uzanan kültürel değerler de bölgenin en önemli zenginliklerini oluşturuyor. Milli Park olarak ayrılan alan dışında kurulmuş 123 yerleşim birimi milli parkın çevresindeki tampon bölgedeki sekiz ilçeye dağılmış. Bölge, mevsimlere göre değişiklik gösteren yaklaşık 23 bin kişilik nüfusa sahip. Büyük şehirlere doğru yaşanan göç dalgasından nasibini alan milli park çevresindeki yörelerde nüfusu orta yaş ve üzeri kişiler oluşturuyor. Göç etmiş olan yöre insanı da köylerindeki evlerini yazlık olarak koruduğu gibi ürün yetiştirmek üzere evlerine dönenler ve emekliliklerinde köylere yerleşenlerden oluşuyor. Tampon bölgede yaşayan halk ise geçimini ormancılık, tarım, arıcılık, ahşap el sanatları, dokumacılık, kestanecilik ve turizm ile sağlıyor. Kültürel değerler, özgün mimari dokusunu koruyan köy evlerinden, köylülerin günlük yaşamlarında kullandıkları geleneksel renkli giysilere, el sanatlarından, yöreye has yemeklere kadar çeşitleniTemmuz 2014 GEZİ NOTLARI yor. Bazı bitki ve hayvan türleri tıbbi, aromatik ve gastronomik amaçlarla kullanılıyor. Yörenin yemek kültürü göçebe kültürünün izlerini taşıdığından mutfaklar da hayvansal ürün ağırlıklı. Bölgenin zengin sofralarında birçok yöreye has yemek hala yaşatılıyor. Turizme açılan konaklarda ve ev pansiyonlarında bu yemeklerden sunulan örnekleri tatmanız mümkün. Et, süt, ayran, yoğurt zengin sofra anlayışının olmazsa olmazları. Bölge mutfağı ününü en çok değişik çorba, farklı hamur işleri ve helvalarına borçlu; un, tahin, cevizli ve çekme helvalar ise en meşhurları. Ayrıca yöre halkının misafirperverliği ile birlikte her yıl ard arda yapılan festivaller de sosyo-kültürel yaşama renk katıyor. Her yıl temmuz ayında düzenlenen; Azdavay Bal ve Ihlamur Festivali, Cide Rıfat Ilgaz Sarı Yazma Kültür ve Sanat Festivali, Kurucaşile Ahşap Tekne ve Yat Festivali, Amasra Yağlıdirek Şenlikleri, Amasra Barış Akarsu Kültür ve Sanat Festivali, Uluslararası Temmuz 2014 Drahna Yöresel Keşkek Festivali, Sümenler Köyü Sorkun Yaylası, Pınarbaşı Doğa Turu ve Kültür Festivali, Şenpazar Kardelen ve Kültür Festivali, Zümrüt Köyü Geleneksel Festivali ve ağustos ayının ikinci haftası düzenlenen Ulus Doğa Festivali bunlardan bazıları. Seyahatinizi bu festivallere denk getirirseniz yöre halkını tanıyıp, zengin sofralarına misafir olabilirsiniz. Küre Dağları Milli Parkı’na Kastamonu’nun Cide, Pınarbaşı, Azdavay ve Şenpazar ilçelerinden ve Bartın’ın Kurucaşile, Arıt ve Ulus ilçelerinden ulaşmak mümkün. İstanbul-Bartın arası yaklaşık 450 km. Otoyoldan Yeniçağa’da ayrılıp Zonguldak-Bartın yönüne gitmek gerekiyor. Yeniçağa’ dan sonra Mengen, Devrek ve Çaycuma’yı geçerek Bartın’a varılıyor. Yeniçağa’da çeşitli dinlenme tesisleri mevcut. Mengen’de ise yemek ve mola noktaları için değişik alternatifler bulabilirsiniz. İstanbul-Kastamonu arası ise yaklaşık 525 km. Otoyoldan Gerede’de ayrılıp; Ilgaz üzerinden Kastamonu’ya veya Eskipazar-Karabük-Araç güzergahı izlenerek Kastamonu’ya ulaşılabiliyor. Ankara-Bartın arası ise yaklaşık 290 km. Otoyoldan Yeniçağa’da ayrılıp, Zonguldak-Bartın yönüne gitmek gerekiyor. Milli parkın içinde konaklama olanağı bulunmadığından, park çevresindeki yerleşmelerde yapılabiliyor. İl merkezlerinde konaklanılabileceği gibi Bartın’da İnkumu, Amasra, Çakraz, Kurucaşile ve Ulus, Kastamonu’da Pınarbaşı ve Azdavay ilçelerinde restore edilmiş tarihi konaklarda ve otellerde kalabilirsiniz. Ulus ilçesi Aşağıçerçi, Actual Medicine Alıçlı, Köklü, Yukarıdere, Aşağıçamlı, Kozanlı, Azdavay Zümrüt Köyü, Şenpazar Aşıklı Köyü ve Pınarbaşı Sümenler Köyü’nde ev pansiyonları da konaklama için diğer alternatifler. Milli parka Safranbolu yolundan giderseniz tarihi konaklardan oluşan restoranlarda yöresel yemekleri özellikle ünlü Kuyu Kebabı’nıda tadabilirsiniz. Bartın’a 18 km. uzaklıktaki Sipahiler Mağarası’nın girişinde alabalık, Çöme BoğazıAşağıköy’de kiremitte tavuk, Ulukaya Şelalesi ve Kanyonu girişinde otopark alanında çevrede yetişen mantarlardan yapılan gözlemeyi mutlaka denemelisiniz. Dünya Doğayı Koruma Vakfı’ nın doğa koruma açısından küresel düzeyde öncelikli 200 ekolojik bölgeden biri ilan ettiği Küre Dağları’na seyahatinizde dikkat etmeniz gereken şey Kastamonu’ya özgü yerel söylemle yol üzerindeki uyarı levhaları nda hatırlatıyor kendini: “Dikkat! Daş düşebülü, ayı çıkabülü!” 71