ROMATOLOJİYE GİRİŞ

advertisement
ROMATOLOJİYE GİRİŞ
10 |
Romatizmal Hastalıklara Giriş
| Güner TOKGÖZ
Romatizmal hastalıklar çok farklı klinik tablolarla ortaya çıkabilir. Çoğunlukla kas-iskelet sistemini tuttuğundan,
bazı araştırmacılar kas-iskelet sistemi hastalıkları olarak incelemişler, bazıları ise artritler olarak değerlendirmişlerdir.
Artrit deyimi romatizma ile eşanlamlı olarak kullanılmıştır.
Romatizmal hastalık terimi eklemleri, ilgili yumuşak dokuyu ve konnektif dokuyu birlikte tutan ve genel klinik
belirtilerle birlikte eklem dışı yerleşim gösteren klinik tabloları kapsar.
Bu hastalıklar insanlığın tarihi ile birlikte değerlendirilmişlerdir. Kazılarda rastlanan kemiklerin yapısı ve şekillerindeki
deformiteler bunu destekler niteliktedir. Milattan önce 5. yüzyılda Hippocrates ‘‘Rheuma’’ deyimini kullanmıştır.
Hippocrates’e göre insan vücudunda bulunan sıvılar birbirleri ile dengeli olmalı ve hücreler arasında gerekli iletişimi
sağlamalıdır. Bildirdiği dört vücut sıvısından biri olan “Rheuma” beyinden gelip eklemlere yayılmaktadır. Mısırdaki
mumyalarda da intervertebral kireçlenmeler, chondro calsinoz ve gut benzeri durumlar saptanmıştır. Yine
arkeolojik kazılardan elde edilen verilerle romatoid artrit ve osteoartrit düşündüren bulgular bildirilmiştir. İbni-Sina,
hastalarda eklem ağrıları ve gut atakları tarif etmiştir. Asclepiades’te eklemlerde şişlik ve ağrı bulunan hastaları
diyet, banyo ve yürüyüşle tedavi ettiğini bildirmiştir. Eski yunancadan gelen Arthron=eklem kelimesi ile itis=iltihap
kelimelerinin birleşmesi ile “arthritis” deyimi kullanılmaya başlanmıştır (1). Romatizmal hastalıklardaki gelişmeler
özellikle 18. yüzyılda ilerlemeye başlamış ve hızla gelişmiştir. Değişik romatizmal hastalıklar birer birer tanımlanmıştır.
Ancak bazılarında bugün dahi kesin tanıya gidilememektedir. Özellikle immünolojinin gelişmesi, romatizmal
hastalıkların oluşumundaki mekanizmaların açıklanabilmesine yardımcı olmuştur.
Romatizmal hastalıklar eklemi oluşturan kas, kemik, kıkırdak, sinoviyum, tendonlar, eklem sıvısı gibi tüm dokuları
etkilemektedir. Eklem lezyonları çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir. Travmatik, fonksiyonel, iltihabi, neoplastik ve
diğer sistemik hastalıkların seyrinde gelişebilir (2).
Eklem ağrılı, şiş, hareketleri kısıtlanmış “ödemli” ve şekil değişiklikleri ile tipik artrit tablosu gösterebilir. Bazen bu
bulgulardan sadece biri veya birkaçı birarada bulunabilir. Artrit tek bir eklemde (monoartrit) yada birden fazla
eklemde (poliartrit) olabilir. Eklemlerdeki genel yapısal değişikliklerin başında kemik ve kıkırdak dokusundaki
iltihabi ve dejeneratif lezyonlar gelir (3).
Çoğunlukla kronik seyreden romatizmal hastalıklar, akut olarak başlayabilir veya akut ataklarla devam edebilir.
Hastaların bu önemli yakınmaları istirahat halinde bulunabilir ve hareketle artabilir. Hastanın ağrısının bulunmadığı
durumlarda bazen palpasyonla ve bazı hareketlerle ağrı ortaya çıkabilir. Ağrı diğer belirtilerle birlikte olabilir.
Bazende tek şikayet ağrıdır.Ağrının özellikleri bazen tanıyı destekler, romatoid artritte olduğu gibi.
Ağrı bireylere göre değişebilecek bir bulgudur. Kişilerin algıladıkları farklı olduğundan şiddetin değerlendirilmesi
çok zor olabilir. Burada romatologlara çok önemli bir görev düşmektedir. Ağrının istirahatteki durumu, oluşum
şekli, şiddeti ve yayılımı ile birlikte, zamanla ilgisi, eklemde tutukluk veya katılık hissinin varlığı belirlenebilmeli,
eşlik eden diğer şikayetlerle birlikte değerlendirilmelidir.
Bulguların romatizmal olduğunun belirlenebilmesi için hastanın iyi sorgulanması çok önemlidir ve değişik nedenlerle
gelişebilecek bulgulardan ayırt edilmeleri gereklidir (4). Önemli bir sorun da kesin tanı konulamayan artrit vakalarıdır.
Bunlar bilinen gruplara dahil edilemeyen vakalardır. Laboratuvar testleri pozitif olduğu zaman tanıya yardımcıdır,
Ancak negatif testler tanıyı zorlaştırır. Bu durumda hastaların gözlem altında tutulması gerekmektedir (5). Hastalara
hastalıkları ile ilgili doğru bilgi verilmesi, nasıl takip etmesi, nelere dikkat etmesi gerektiği doktor muayenesi ile
kontrol altında bulunması gereği anlatılmalıdır.
Eklemlerdeki sinovitis, tıbbi tedaviye iyi cevap verir, nadiren cerrahi müdahaleye gerek duyulur. Eklem sıvısında
kristallerin birikmesiyle ortaya çıkan sinovitis çok şiddetli ağrıyla ani gelişir. Tipik örneği gut hastalığı monosodyum
ürat kristallerinin birikmesiyle ortaya çıkar. Serumda ürik asitin yüksek bulunması tanıyı kolaylaştırır. Labaratuvar
|11
bulguları tipik değildir. Ancak eklem sıvısında kristallerin gösterilmesi kesin tanıya götürür. Eklem sıvısında iltihabi
belirtiler bir çok nedenle oluşabilir. Lokal veya sistemik bir enfeksiyonun seyrinde ortaya çıkar. Eklem sıvısından
yapılan kültür, sonucu belirler.
Eklemlerin sık görülen diğer bir belirtisi de tendinittir. Değişik nedenlerle ortaya çıkabilir. Örneğin tenisçi dirseği
gibi. Bu nedenle tanıda dikkatli olunması gerekir. Romatizmal hastalıklara bağlı değişik deri belirtileri de görülebilir.
Deride renk değişikliği, raş, eritem, ürtiker,purpura, deri ülserleri,nodüller, kerotodermi, Raynoud fenomeni
görülebilir. Konnektif doku hastalıklarında eklemlerde görülen lezyonlar dışında diğer sistemlere ait tutulumlara
da rastlanır. Pulmoner, serebral, renal tutulum (lupus) v.b görülebilir. Eklem dışı yerleşim şekilleri nedeniyle
sistemlerin incelenmesi, özellikle deri tutulumları, vaskülitik lezyonlar, göz belirtileri, böbrek ve akciğer tutulumu
dikkatle araştırılmalıdır. Sistemik muayenelerin belli aralıklarla devamlı kontrolü yapılmalıdır. (6)
Amerika’da yapılan çeşitli araştırmalarda romatizmal hastalıkların görülme oranı %3-10 arasında değişmektedir.
Dünyadaki genel görülme oranları %1-3 olarak kabul edilmektedir. Bu oranlar ile ilgili ülkeler arasında büyük
farklılıklar gözlenmektedir. Türkiye İstatistik Enstitütüsü’nün bir çalışmasında %17 olarak bildirilmiştir.
Romatizmal hastalıklarda erken tanı ve tedavi, hastanın yaşam şartlarını belirler. Hastalık çoğu zaman kronik
seyrettiğinden, hastaların hayat seviyelerini kaybetmemesi, komplikasyonların geciktirilmesi, hatta önlenebilmeleri
çok önemlidir. Kemik harabiyeti, kalp, sinir sistemine ait komplikasyonlar ve malignite riski tamamen yok edilmese
de görülmektedir.
Romatizmal hastalıklarda en önemli sorunlardan biri de hastanın sosyo-ekonomik sorunlarıdır. Hastalar eklem
tutulumları ve deformiteler nedeniyle çoğunlukla hareket yeteneklerini kaybeder. Çalıştıkları işleri kaybetmek ve
başkalarına bağımlı hale gelmekten korkarlar. Hastalığın seyrinde gerek labaratuvar incelemeleri gerekse tedavisi
hastalara ekonomik olarak büyük bir yük getirir. Anti-CCP, ANCA, HLA gibi laboratuvar tetkikleri ve ultrason,
MR gibi pahalı testler gerekebilir (9). Aynı şekilde tedavi masrafları da gittikçe yükselmekte, özellikle yeni
uygulanmaya başlayan immünsüpresif ilaçlar, biyolojik ajanlar ve hatta gen tedavileri çok büyük ekonomik yük
getirmektedir. Bütün bu nedenlerle hastalar şikayetleriyle birlikte içe kapanık bir hale gelirler. Romatologların
bilgileri yanında yeterince sabırlı olmaları, hastalarıyla iyi diyalog kurabilmeleri çok önemlidir. İlaç tedavisi ile birlikte
gerektiğinde psikolojik destek ve rehabilitasyonu sağlanmalı, sosyal yaşamdan kopmaları önlenmelidir. Hastalara
mevcut güçlerini kullanabilme imkanı sağlanmalıdır.
Kaynaklar
1.
Jerome D, Tugrell P. Skılls development in Rheumatology undergraduate and postgraduate curricula. J Rheumatol 1999; 26:38-40.
2.
Mccarthy EM, Shena BJ, Cunnane G. Great is focus on clinical rheumatology is required for training in internal medicine. Clin. Rheumatol
(2009) 28:139-43.
3.
Malavia AN. Clinical approach to patients with joint disease;importance of distinguishing inflammatory from non-inflammatory conditions.
J Rheumatol 2006; 9:11-17.
4.
Lillicrap MS, Byrine E, Speed CA. Musculoskeletal assesment of general medical in patients - joints still crying out for attention. J Rheumatol
2003; 42:951-54.
5.
Mark AQ Paul E . Are early arthritis clinics necessary? Best Prac Res Clin Rheumatol 2005;19:1-17.
6.
Gobelet C, Luthy F, Al-Khodairy AT, et al. -Work in inflammatory and degenerative joint diseases. Disabl Rehabil 2007; 29:1331-39.
7.
Degmeker T, Rasker JJ. Undergraduate education in rheumatology ;the way ahead. J Rheumatol 1999; 26:1-2.
8.
Coeeao S, Sally L, Amone S, Seaglione R,Amato V,Cecala M,.et al .Cardiac involvement in rheumatoid arthritis;.exidence of silent heart
disease .Eur Heart J 1995; 16:253-6.
9.
Hashimato A, Tarner IH,Gay RE, Ladner VM, Gay S, Neumann E. High resolution molecular analysis for resarch in rheumatology. Curr
Rheumatol Rep 2006; 8:1-2.
10. Cronstein BN. Millenial rheumatology Curr Rheumatol Rep 1999; 1(1):1-2.
Download