TANZĠMAT’TAN CUMHURĠYET’E HÜKÜMET KONAĞI BĠNALARI (Karadeniz Bölgesi Örneği) Proje No: 200908 Bitirme Raporu Yrd. Doç. Dr. Nurcan YAZICI ĠÇĠNDEKĠLER ÖNSÖZ.........................................................................................................................II ÖZET (Türkçe/Ġngilizce).............................................................................................III I. GĠRĠġ……………………………...............................................................................1 I.1. Osmanlı Ġmparatorluğu’nun Son Dönemi: Tarihsel Süreç…………………….....2 I.2. Osmanlı TaĢrasında Yönetimsel Yapı ve Tanzimat’la Gelen DeğiĢim……............3 I.3. Osmanlı Ġmparatorluğu’nda Yeni Yönetim Binaları: Hükümet Konakları………5 II. KARADENĠZ BÖLGESĠ’NDE HÜKÜMET KONAĞI BĠNALARI…..................9 II.1. GümüĢhane Hükümet Konağı………………………………………………….10 II.2. Bayburt Hükümet Konağı……………………………………………………...19 II.3. Rize Hükümet Konağı………………………………………………………….23 II.4. Trabzon Hükümet Konağı……………………………………………………...28 II.5. Giresun Hükümet Konağı………………………………………………………38 II.6. ġebinkarahisar Hükümet Konağı…………………………………………........45 II.7. Ordu Hükümet Konağı………………………………………………………...50 II.8. Samsun Hükümet Konağı……………………………………………………...54 II.9. Sinop Hükümet Konağı…………………………………………………..……66 II.10. Amasya Hükümet Konağı……………………………………………………73 II.11. Tokat Hükümet Konağı………………………………………………………79 II.12. Çorum Hükümet Konağı……………………………………………………..82 II.13. Kastamonu Hükümet Konağı………………………………………………...89 II.14. Safranbolu Hükümet Konağı…………………………………………………96 II.15. Bartın Hükümet Konağı……………………………………………………..101 II.16. Bolu Hükümet Konağı………………………………………………………106 III. DEĞERLENDĠRME VE SONUÇ…………………………………………….113 IV. KAYNAKLAR...................................................................................................125 I. GĠRĠġ “Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Hükümet Konağı Binaları (Karadeniz Bölgesi Örneği)” isimli proje, Osmanlı Ġmparatorluğu’nun son yüzyılında, değiĢen yeni idari sistemin gereği olarak inĢa edilen ve Osmanlı mimarlık repertuarına dahil edilen Hükümet Konağı binalarının incelenmesini amaçlamaktadır. Proje kapsamında, bugünkü coğrafi dağılıma göre Karadeniz Bölgesi’ndeki il merkezleri ele alınmıĢtır. Bugünkü il merkezleri, Osmanlı Dönemi’nde de genellikle vilayet veya sancak merkezi olmasından dolayı; çalıĢmayı sınırlamak gerekçesiyle bu yöntem tercih edilmiĢtir. ġebinkarahisar, Safranbolu gibi bugün ilçe merkezi olan ancak Osmanlı Dönemi’nde sancak veya kaza merkezi olduğu görülen iki yerleĢim yeri de çalıĢmaya dahil edilmiĢtir. Artvin, Karabük ve Zonguldak gibi yeni yerleĢim yerleri, yerinde inceleme yapılmıĢ olmakla birlikte, konu kapsamında bir veri içermemelerinden dolayı çalıĢmaya dahil edilmemiĢtir. Proje kapsamında, bugün Karadeniz Bölgesi sınırları içinde kalan Artvin, GümüĢhane, Bayburt, Rize, Trabzon, Giresun, Ordu, Samsun, Sinop, Tokat, Amasya, Çorum, Kastamonu, Bartın, Karabük, Zonguldak, Bolu illerine gidilmiĢ; mevcut örneklerin yerinde tespiti yapılmıĢtır. Ayrıca TaĢköprü, Araç gibi bazı ilçe merkezlerinde mevcut olan eski hükümet konağı binaları da incelenmiĢ, konuyu sınırlamak adına bunlar ayrı bir baĢlıkta ele alınmamıĢ, karĢılaĢtırma örneği olarak kullanılmıĢtır. ÇalıĢma verileri değerlendirilirken bölgenin doğu ucundan Batı Karadeniz Bölgesi’ne doğru iller sıralanmaya çalıĢılmıĢtır. Ġlgili il merkezlerinde valilikler ve belediyelerle görüĢülmüĢ; mevcut dökümanlar elde edilmeye çalıĢılmıĢtır. ÇalıĢma kapsamında ele alınan illerdeki hükümet konakları tescilli yapı olmaları hasebiyle TaĢınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları’nın bölge kurullarında bulunan dosyaları incelenerek çalıĢma için veri sağlanmıĢtır. ÇalıĢmanın en önemli kaynaklarını, BaĢbakanlık Osmanlı ArĢivi’nde bulunan konuyla ilgili belgeler oluĢturmuĢtur. Bu il merkezlerinde mevcut olan veya günümüze ulaĢmayan her hükümet konağıyla ilgili zengin dökümana sahip olan Osmanlı ArĢivi’ndeki bu belgeler değerlendirilmeye çalıĢılmıĢtır. ArĢivde, bir kısmının planlarına da rastlanmıĢ, bunlar çalıĢmada kullanılmıĢtır. Bu yapıların eski fotoğrafları önemli görsel belgelerdir. Hükümet konaklarına ait eski fotoğrafların büyük bir kısmı, ilgili illerin valilik veya belediye arĢivlerinden, kent müzelerinden elde edilmiĢtir. Ayrıca Ġstanbul Üniversitesi’nde bulunan Yıldız Albümleri de bu bağlamda taranarak görsel malzemeler temin edilmiĢ ve kullanılmıĢtır. YayınlanmıĢ olan kaynaklarda geçen bilgiler de dipnotlarda belirtilerek kullanılmıĢtır. Ayrıca, Vilayet Salnameleri ve dönemin süreli yayınları da bu bağlamda incelenerek çalıĢma için veri elde edilmiĢtir. Bu aĢamada, Karadeniz Bölgesi ile sınırlandırılan projenin sonraki yıllarda da devam ettirilmesi amaçlanmaktadır. I.1. Osmanlı Ġmparatorluğu’nun Son Dönemi: Tarihsel Süreç AraĢtırmacıların Osmanlı tarihinin en uzun yüzyılı olarak tanımladığı XIX.yüzyıl, birçok alanda ilkleri barındıran ve geleceği hazırlayan bir sürecin baĢlangıcıdır. Osmanlı Ġmparatorluğu’nun, XVII. ve XVIII. yüzyıllarda ard arda yaĢadığı yenilgi ve toprak kayıpları sonucunda askeri alanda birtakım düzenlemelere gidilmiĢtir. Sorunun çözümü askeri alanda aranmıĢ ve birtakım giriĢimler baĢlatılmıĢtır. XVIII.yüzyılın ikinci yarısından itibaren Mühendishane-i Bahr-i Hümayun’un açılması ve ordunun eğitimi için yabancı uzmanların getirtilmesiyle baĢlayan reform süreci baĢlangıçta ağırlıklı olarak devletin askeri gücünün yenilenmesi yönündedir. III. Selim Dönemi’nde baĢlatılan bu modernleĢme, yeniden yapılanma sürecinin baĢlangıcı olarak ele alınacak dönem, padiĢahın 1807’de tahtan indirilmesiyle kısa bir süre duraksamıĢtır. Bu süreç, II. Mahmud’un 1808’de tahta çıkmasıyla önemli bir ivme kazanacaktır. II. Mahmud reform giriĢimlerini askeri alanla sınırlı bırakmamıĢ, yönetim sisteminin merkeziyetçi bir yapıya oturması yolunda ciddi giriĢimlerde bulunmuĢtur. 1839 yılına kadar süren saltanatı sırasında, askeri alandaki en önemli giriĢim olarak kabul edilen, 1826 yılında Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması bu dönemdedir. II.Mahmud Dönemi’nde baĢlayan bu reform çalıĢmalarının en önemli kısmını yönetimsel düzenlemeler oluĢturmaktadır. 1838 yılında ibtidai ve rüĢtiyelerin açılması, posta servisinin kurulması gibi giriĢimler askeri gücünü kaybeden devleti yeni yapılandırma sürecini oluĢturmuĢtur. Tarih literatüründe Tanzimat Dönemi olarak yer alan, devletin tanzim edilme süreci 1839 yılında, Tanzimat Fermanı’nın ilan edilmesi ile baĢlatılmıĢtır. Abdülmecid Dönemi, yönetim anlayıĢı, hukuk, askerlik ve eğitim baĢta olmak üzere birçok alanda yeni düzenlemeleri içermektedir. Devletin bütün kurumları, batı normlarına göre yeniden yapılandırılmaya baĢlanmıĢtır. Bu süreç Abdülaziz ve II. Abdülhamid Dönemi’nde ciddi bir ivme kazanarak devam edecektir. Batının model alındığı bu yeniden yapılanma dönemi, ihtiyaçtan doğan yeni yapı tiplerini gündeme getirmiĢtir. Batı kökenli askeri, eğitim adli ve yönetim sisteminin gerektirdiği bu yapılar Osmanlı yapı repertuarına dahil edilmeye baĢlamıĢtır. Batı kökenli bu yapı tipleri, doğal olarak mimari plan Ģemalarını ve biçim sözlüğünü de beraberinde getirmiĢtir. Ġlk uygulama alanını Ġstanbul’da bulan bu yeni yapı tipleri arasında askeri binalar, nezaretler, okul binaları, hastaneler, postaneler, belediye binaları, hükümet konakları, bankalar, hapishaneler ve daha birçok türde ihtiyaç duyulan yapılar vardır ve bunlar yavaĢ yavaĢ Osmanlı yapı repertuarına dahil edilmiĢtir. Anadolu’nun en uç yerleĢim birimine kadar inĢa edilen bu yapı örnekleri arasında, yönetimsel düzenlemeye koĢut olarak ve devlet otoritesinin varlığını ifade etmek amacını güden hükümet konağı binaları ilk sıralarda yer almaktadır. I. 2. Osmanlı TaĢrasında Yönetimsel Yapı ve Tanzimat’la Gelen DeğiĢim Bilindiği gibi Osmanlı Ġmparatorluğu’nda taĢra yönetimi baĢlangıçta sancaklardan oluĢuyordu. Fetihlerle geniĢleyen Osmanlı coğrafyası ve Rumeli’nin fethinden sonra, sancaklar üzerinde beylerbeyi müessesesi oluĢturulmuĢ; buraların yönetim ve denetlenmesi bir anlamda vali olarak tayin edilen beylerbeyi görevindeki kiĢilerle sağlanmıĢtır. Zamanla birkaç sancağın bir araya gelmesinden, sancakların üstünde bir birim olan ve daha çok askeri organizasyon birimi olarak düĢünülen eyaletler oluĢturulmuĢtur (Ortaylı, 2000, s. 61). XVII.yüzyıldan itibaren eyalet ve sancak yönetiminde birtakım değiĢiklikler görülmeye baĢlanmıĢtır. XIX.yüzyılın baĢlarından itibaren taĢra yönetiminde görev alacaklarla ilgili giriĢimlerde bulunularak düzenlemelere gidilmeye çalıĢılmıĢsa da bunlar köklü çözümler olmadıkları için kağıt üzerinde kalmıĢ; giriĢimler baĢarısızlıkla sonuçlanmıĢtır (Çadırcı, 1997, s. 11-12). Osmanlı taĢrasındaki yönetimsel yapı XIX.yüzyılda yeni bir sisteme oturtulmaya çalıĢılmıĢtır. Özellikle II.Mahmud Dönemi’nde ivme kazanan giriĢimlerle, 1826’da Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasından sonra her alandaki yeni düzenlemelere ek olarak ülke yönetiminde de hayata geçirilen icraatlar baĢlamıĢtır. Ancak 1836’ya kadar ülkenin idari bölünmesinde bir istikrar yoktur. Bu tarihte yapılan yönetim birimlerinin yeniden düzenlenmesi 1839’a kadar sürmüĢtür (Çadırcı, 1997, s. 15). Tanzimat’ın ilanıyla ülke yönetimi yeni baĢtan düzenlenmiĢtir. Tanzimat öncesi dönemde, eyalet yönetiminde valilerle aynı yetkiye sahip, bir veya birkaç sancağın yönetimini üstlenen mutasarrıflar vardı ki bunlar validen farklı olarak, bazı istisnalar dıĢında sancaklarda oturmamıĢtır. Ayrıca muhassallar da bu dönemde bir eyaletin veya sancağın gelirini toplayan kiĢi olarak görülmekteydi. Mutasarrıflık ve muhassallık, üst düzey bir yönetim birimi olmakla birlikte valilik gibi yaygın olmayıp, mutasarrıflık bazı yerlerde uygulamada kalmıĢ; Tanzimat sonrasında ise geçerliliğini kaybetmiĢlerdir (Çadırcı, 1997, s. 21-22). Tarih literatüründe, 3 Kasım 1839’da ilan edilen Gülhane Hatt-ı Hümayunu ile baĢlatılan Tanzimat Dönemi, II.Mahmud’un yeniden düzenleme giriĢimlerinin devamıdır. Abdülmecid’in devam ettirdiği bu düzenlemeler, ülke yönetiminde, baĢlangıçta yakın eyaletlerde uygulamaya konulmuĢtur. Ġlk aĢamada eyalet sınırlarında değiĢiklik yapılmamıĢ, eyalet merkezlerinde “Büyük Meclisler” oluĢturulmuĢtur. 1 Ocak 1849’da yürürlüğe konulan ve eyalet meclislerine verilmek üzere hazırlanan talimatnameye göre her eyalette bir “Eyalet Meclisi” kurulması ön görülmüĢ; vali, defterdar, kaymakam ve kaza müdürlerinin görevleri yeniden belirlenmiĢ; ülke yönetimi yeni baĢtan düzenlenmiĢtir (Çadırcı, 1997, s. 218, 224). 1858 yılı sonlarında hazırlanan yeni bir düzenlemeyle eyalet yerine “vilâyet” temel birim olarak kabul edilmiĢtir. 1864 Vilâyet Nizamnamesi’ne kadar yürülükte kalan bu talimatnameyle istenilen sonuç alınamamıĢtır. Osmanlı taĢra yönetiminde alınan kararların hayata geçirilmesi, 1864 tarihli Vilâyet Nizamnamesi’yle olmuĢtur. Bu düzenleme sonucunda Osmanlı Devleti’nde 27 vilâyet ve 113 sancak merkezi bulunuyordu. Ülke vilâyet, sancak, kaza, köy olarak kademeli idari birimlere ayrılmıĢtır. Aslında 1858’deki düzenlemeden çok farklı olmayan bu nizamnamede yöneticilerle ilgili bazı küçük değiĢiklikler yapılmıĢ; bunu yine küçük düzenlemelerle 1867’deki nizamname takip etmiĢtir (Çadırcı, 1997, s. 252). 1871’de yeniden düzenlenerek “Ġdare-i Umumiye-i Vilâyet Nizamnamesi” adıyla geçerliliğini koruyan son nizamnamede sancak/liva ve kazanın yanında, nahiye ilk kez idari birim olarak belirlenmiĢtir. Tanzimat’la birlikte taĢra yönetim birimlerinde değiĢik adlarla oluĢturulan meclisler 1864 nizamnamesiyle “Vilâyet Ġdare Meclisi” ve “Vilâyet Umumi Meclisi” adını almıĢ; bu meclisler, sonraki nizamnamelerde yapılan küçük düzenlemelerle vilâyetlerde valinin baĢkanlığındaki görevlilerle yürütücü birimler olmuĢtur. 1864 tarihli nizamnamede yapılan küçük değiĢikliklerle 1867 nizamnamesi, 1871’e kadar yürürlükte kalmıĢ; 29 ġevval 1287 /22 Ocak 1871 tarihli nizamname ise 1876 yılında ilk Osmanlı Mebuslar Meclisi’nin hazırladığı vilâyet kanunu, uygulamaya konulamadığından 1913 yılına kadar geçerliliğini korumuĢtur (Ortaylı, 2000, s. 63). 1913’teki geçici Vilâyet Kanunu sonrası asıl geliĢme, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 1921 Anayasası’nın vilâyetlerle ilgili hükümleriyle olmuĢtur. Tanzimat Dönemi, yönetimsel anlamda da birtakım düzenlemeleri beraberinde getirmiĢtir. II. Mahmud’un merkeziyetçi yaklaĢımı sonucu Tanzimat’ın ilanıyla yeniden düzenlenen ülke yönetiminde sadrazamın önerisi ve padiĢahın onayıyla atanan eyalet merkezlerindeki valiler, eyalet sınırları içinde bulunan birimlerin yönetiminde en üst düzeyde, birinci derecede sorumlu kiĢilerdir. Bu dönemde, yönetimdeki merkezileĢmeye bağlı olarak Tanzimat öncesindeki geniĢ yetkileri kısıtlanan valiler, merkezin aldığı kararların yürütücüsü konumundadır. I.3. Osmanlı Ġmparatorluğu’nda Yeni Yönetim Binaları: Hükümet Konakları XIX.yüzyıla gelinceye kadar yönetim iĢleri için inĢa edilmiĢ veya bu amaçla tahsis edilmiĢ ayrı kamu binaları yoktur. Bu döneme kadar, atanan valiler, eyalet merkezinde kendilerine ayrılan veya kendileri için kiralanan konakta oturmuĢlardır (Çadırcı, 1997, s. 17). Valilerin yaĢadığı, kapı halkının bir kısmını barındırdıkları bu konaklar, aynı zamanda devlet iĢlerini yürüttükleri yerlerdir. Bu konaklar, Konya’da Çimenlik denilen yerde Kadı Abdurrahman PaĢa’nın valiler için saray inĢa ettirmesi örneğinde olduğu gibi bazen valiler için kiralanmakta, bazı örneklerde ise eyalet halkı tarafından satın alınarak valiye tahsis edilmekte veya doğrudan bu amaçla inĢa edilmekteydi. Buraların onarım, ısıtma gibi birtakım giderleri de halk tarafından karĢılanmaktaydı (Çadırcı, 1997, s. 20). Osmanlı Ġmparatorluğu’nda ayrı kamu binalarının mevcut olmaması, idari kadrolardaki isimlerin iĢlerini yaĢadıkları konaklarda yürüttüklerinin bilinmesi; bugün bazı Ģehirlerde “kadı konağı” olarak adı kalan yerlerde aslında kadının ikamet ettiği ve aynı zamanda iĢlerini yürüttüğü yer olduğunu göstermektedir. XIX.yüzyıla gelindiğinde bu durum değiĢmektedir. Özellikle Tanzimat’ın ilanıyla baĢlayan yeniden yapılanma sürecinde ayrı kamu binaları oluĢturulmuĢtur. BaĢlangıçta hemen inĢa edilemediği için mevcut binalar kullanılmıĢ; ilgili amaca hizmet edecek büyük konaklar kiralanmıĢtır. Özellikle küçük yerleĢim yerlerindeki birçok kamu binası hakkında, arĢiv kayıtlarında “bedel-i icâr”a dair yapılan yazıĢmalar, Osmanlı’nın son döneminden erken Cumhuriyet Dönemi’ne kadar uzanan bir süreci kapsamaktadır. Tanzimat’ın modern kent düzenlemeleri bağlamında bir hükümet meydanı oluĢturulmuĢtur. Bu meydanlar, eğer uygunsa Ģehrin eski dokusu içinde, var olan meydanın düzenlenmesi Ģeklinde veya amaca hizmet eden büyük bir meydan oluĢturabilmek için eski kent dokusunun dıĢında, yeni bir alanın düzenlenmesi ile yapılmıĢtır. Hükümet meydanının en önemli mimari öğesi hükümet konağı binaları olmuĢtur. Bu konakların içinde adliye, zaptiye, umur-u nafia, ticaret ve ziraat, maarif, umur-u ecnebiye müdürlükleri, deftterdarlık gibi birimler yer alıyordu (Ortaylı, 1985, s. 5). Bu binalarda, muhtemelen görevliler için bir mescit biriminin de yer aldığı ve imam tahsis edildiği anlaĢılmaktadır. Ayrıca hapishaneler de bu binalarla bağlantılıdır; konağın alt katında veya yakınında bulunmaktadır. Genellikle yatayda geliĢen, dikdörtgen Ģemadaki hükümet konağı binaları, iki ya da üç katlı olarak inĢa edilmiĢ; öne çekilerek vurgulanan ana giriĢin yerleĢtirildiği uzun cephe meydana bakacak Ģekilde düzenlenmiĢtir. Dönemin mimari beğenisini yansıtan bu binalar, vurgunun ve süslemenin cephede toplandığı, sade örneklerdir. BaĢlangıçta, inĢa edildikleri dönemin mimari eğilimlerini yansıtan ampir üsluptaki uygulamaların yerini, XX.yüzyılın baĢlarından itibaren ve Cumhuriyeti takip eden erken dönemde milli mimari üslubu almıĢtır. Yatayda geliĢen simetrik kütle, giriĢin öne çıkarılarak vurgulanması, geniĢ saçak düzenlemeleri okul, hastane, gar binası ve dönemin diğer kamu yapılarında olduğu gibi hükümet konağı binalarında da görülmektedir. Hükümet konağı binaları, Osmanlı coğrafyasının en ücra köĢesine kadar eyalet, sancak ve kaza merkezlerinde inĢa edilmiĢtir. Eyalet ya da sancak merkezlerindeki binaların daha büyük boyutlu ve gösteriĢli oldukları anlaĢılmaktadır. Tanzimat düĢüncesinin merkeziyetçiliğini vurgulamak, devletin imparatorluğun her köĢesine ulaĢtığını göstermek amaçlı ideolojik bir yaklaĢımı da içeren bu binaların bir kısmı günümüze ulaĢmıĢtır. Bunların bir kısmı aynı fonksiyonunu sürdürmektedir. Birçok örneğin yanında Bolu, Sivas, Kastamonu, Konya Hükümet Konağı binaları bugün de valilik olarak hizmet vermektedir. Günümüze ulaĢan Osmanlı Dönemi hükümet konaklarının çoğu II. Abdülhamid Dönemi örnekleridir. Nitekim sultanın 25. cülus yıldönümü vesilesiyle hazırlanmıĢ bir eserde, 1876-1900 yılları arasında 77 hükümet konağının inĢa, 50’sinin de tamir edildiği belirtilmektedir (Tebrîk-nâme-i Millî, s. 107-108). Tanzimat’la birlikte, ihtiyaç duyulan yeni yapı türlerinin karĢılanması için yoğunlaĢan imar faaliyetleri, XIX.yüzyılın sonunda, özellikle II. Abdülhamid Dönemi’nde taĢrada artmıĢtır. Tanzimat Dönemi’yle baĢlayan merkeziyetçi yaklaĢım ve devletin gücünü ülkenin her noktasında göstermek gayesi, birçok kamu binasının inĢasını gerektirmiĢtir. Bu merkeziyetçi yaklaĢım ve otoritenin göstergesi olan kamu binaları arasında ilk sırayı hükümet konağı binaları almaktadır. Mevcut örnekler ise inĢa edildikleri dönemden itibaren yangın, yetersiz gelerek yıktırılma gibi sebeplerin yanında geniĢletme ve onarımlarla birçok değiĢiklik geçirerek günümüze ulaĢmıĢtır. ĠnĢası tamamlanan hükümet konaklarının açılıĢı, Cumhuriyet öncesi, özellikle II. Abdülhamid Dönemi’nde cülus yıldönümlerine; Cumhuriyet sonrasında ise 29 Ekim’e denk getirilmeye çalıĢılmıĢtır. Cumhuriyet öncesinde ve Cumhuriyeti takip eden ilk 10 yıl içinde, imar alanında tamirat iĢleri ağırlıktadır. II.Dünya SavaĢı ile durgunlaĢan inĢaat faaliyetleri hükümet konağı binalarının yapımını da etkilemiĢtir. 1936 tarihli bir haberde, “Hükümet binası olmayan vilâyet ve kaza merkezleri”nin yeni baĢtan tespitinin yapıldığı, Maliye Vekaleti’nin 1937 yılı bütçesinden bu binaların inĢası için lazım gelen tahsisatın yapılacağı bilgisi verilmektedir (Arkitekt, 1936, s. 273). 1940-50’li yıllarda inĢa faaliyetlerinin yoğunlaĢtığı, küçük yerleĢim merkezlerine de hükümet konağı binalarının inĢa edildiği görülmektedir. 1947 tarihli bir haberde, 1946 yılı içinde “muhtelif yerlerde 29 hükümet konağı” inĢa edildiği bildirilmektedir (Arkitekt, 1947, s. 290). Bunlar, özellikle küçük yerleĢim yerleri için genelde tip proje olarak hazırlanıp uygulanan örneklerdir. 1944’te, savaĢ sonrası ülkenin imar durumu üzerinde durulmakta, vilâyet ve kaza merkezlerindeki resmi binaların ihtiyaçları karĢılamadığı belirtilmektedir. Devletin vilâyet ve kaza merkezlerinde yaptıracağı resmi binaların baĢında hükümet konaklarının geldiği ifade edilmekte, “devlet otoritesini memleketin her köşesinde temsil eden, halka saygı ve bağlılık telkin etmesi icap eden bu binaların vakarlı ve ciddi ifadeli olmaları” istenmektedir (MortaĢ, 1944, s. 251). Osmanlı’nın son döneminde, devlet otoritesinin simgesel ifadesi olan hükümet konakları, yüklenen bu anlamı Cumhuriyet Dönemi’nde de sürdürmüĢ görünmektedir. Tanzimat ideolojisine uygun Ģekilde eski kent dokusu dıĢında, yeni bir alanın hükümet meydanı olarak düzenlenmesi ve hükümet konağının Ģehrin geliĢmesini de belirleyecek bu alana yapılması yaygın bir uygulama olmakla birlikte hükümet konağı için eski kent dokusunun tercih edildiği örnekler de vardır. Örneğin Kastamonu’da 1675’ten önce de aynı alanın, yöneticilerin oturması için kullanılan binaların bulunduğu bölge olduğu tespit edilmiĢtir. 1901’de tamamlanan ve mimar Vedat Tek’in eseri olan hükümet konağı da bu alana yapılmıĢtır (Eyüpgiller, 1999, s. 213). Trabzon Hükümet Konağı’nın inĢa edildiği Orta Hisar da kentin çekirdeğini oluĢturan en eski yerleĢim alanı olan, yöneticilerin oturduğu iç kaledir. Bu anlamda XVI.yüzyılın baĢında yöneticinin Orta Hisar’daki sarayda oturduğu belirtilmektedir (Bostan, 2002, s. 58). Yöneticilerin hem ikamet ettikleri hem de yönetim iĢlerini yürüttükleri sarayların burada bulunmasından dolayı Orta Saray olarak da isimlendirilen Orta Hisar, Ortaçağ kentlerinde olduğu gibi kale içinin yönetim merkezi olarak düzenlendiği bir kenttir. Bu bölge Cumhuriyet Dönemi’nde de yönetim merkezi olma özelliğini korumuĢ; 1987 yılına kadar hükümet konağının/vilâyet binasının bulunduğu alan burası olmuĢtur. Samsun örneğinde de yönetim binasının kentin sahilinde, aynı bölgede olduğu bilinmektedir. Tanzimat’la birlikte gündeme gelen modern kent meydanı düzenlemeleri ve meydanın önemli mimari öğesi olan hükümet konağı binalarının inĢa edildiği alanların belirlenmesinde, doğal olarak kentlerin topografik yapıları da önemli rol oynamıĢtır. II. KARADENĠZ BÖLGESĠ’NDE HÜKÜMET KONAĞI BĠNALARI Bugünkü coğrafi dağılım için Karadeniz Bölgesi, doğuda Türkiye sınırında yer alan Artvin’den batıda Zonguldak ili sınırlarını içine alan Karadeniz sahil Ģeridi ve hinderlandında bulunan Bayburt, GümüĢhane, Tokat, Amasya, Çorum, Karabük ve Bolu illeriyle belirlenmiĢ alandır. Tanzimat’tan Cumhuriyet’e uzanan süreçte, XIX.yüzyıldan itibaren Osmanlı coğrafyasının her tarafında inĢa edilmeye baĢlanan Hükümet Konağı binaları, bu dönemde, çalıĢmanın sınırlandığı bölgedeki il merkezlerinde de inĢa edilmiĢtir. ÇalıĢma kapsamına dahil edilen bölgedeki il merkezleri, Osmanlı Dönemi’nde de kaza ya da sancak merkezidir. Bu bağlamda, mevcut olan ya da arĢiv belgeleri, basılı kaynaklar ve görsel malzemelerle tespit edilebilen, buralardaki örnekler ele alınmıĢtır. Dönemin değiĢen yeni yönetim sisteminin gerektirdiği bu kamu yapıları, bulundukları Ģehirlerin sancak ve kaza merkezi olmalarıyla doğru orantılı olarak kent kimliğini belirleyen büyük ölçekli konaklar Ģeklinde inĢa edilmiĢlerdir. ĠnĢa edildikleri yerlerde, kent merkezini oluĢturan ve aynı zamanda o sancak ya da kaza merkezinin prestij yapısı olan hükümet konakları, bugün de kentlerin Ģekillenmesinde belirleyici olmaktadır. XIX.yüzyılda inĢa edilen hastane, okul, askeri bina gibi diğer kamu yapılarıyla benzer mimari özelliklere sahip olan hükümet konakları iĢlevlerine uygun olarak oldukça yalın örneklerdir. Tanzimat Dönemi’nden itibaren inĢa edilmeye baĢlayan bu yönetim binaları, aynı sancak ya da kaza merkezinde, yangın ya da harabiyet gibi çeĢitli vesilelerle ortadan kalkmıĢ ve tekrar aynı yerde veya yakın konumda inĢa edilmiĢlerdir.