SEKTÖR I CHIESI Ecz. Filiz Balçay Chiesi İlaç Türkiye Genel Müdürü Chiesi, Nadir Hastalıklar Alanında Önemli Adımlar Atıyor Chiesi Grup, insan sağlığı için yenilikçi ilaç geliştirme faaliyetlerine yönelik AR-GE yatırımlarına, toplam cirosunun %20’den fazlasını aktarmakta ve bu konumu ile AR-GE’de İtalya’nın birinci, Avrupa’nın 15. ilaç kuruluşu olarak yer almaktadır. Seçilmiş tedavi alanlarından olan solunum, yeni doğan ve nadir hastalıkların yanı sıra alerji, kas-iskelet sistemi hastalıkları, kardiyoloji ve hasta ihtiyacı henüz karşılanmamış tedavilere odaklı olarak global faaliyetlerini %7’lik büyüme hızı ile uluslararası firmalar içinde en hızlı büyüyen 26. ilaç kuruluşu olarak sürdürmektedir. Öncelikle sizi tanımak isteriz. Kariyerinizi oluşturan kilometre taşları hakkında bilgi alabilir miyiz? İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi eğitimimin ardından 1991 yılında Pharmacia’da başladığım ve tamamı ilaç sektöründe geçen 26 yıllık çalışma hayatım boyunca çok uluslu firmalarda farklı pozisyonlarda görev aldım. Her görev ve aldığım her ek sorumluluk beni bir sonraki adıma hazırladı. 2002 yılında Pharmacia, Pfizer bünyesine katıldığında hastane ürünleri bölüm müdürü olarak görevime devam ettim. 2005 yılında ise ilk kez gönüllü iş değişimimi gerçekleştirerek, Schering-Plough’a 76 Pharmaceutical Business Review I Cilt 12 - Sayı 33 katıldım. Burada Primary Care bölüm müdürü olarak başladığım görevim, Kardiyoloji Bölümü, Satış & Pazarlama Destek Hizmetleri ve Schering-Plough & Organon birleşme sürecinde ise Ticari İlişkiler’in eklenmesi ile zenginleşti. 2009’daki Schering-Plough & Merck birleşmesi ile birlikte ise farklı uzmanlık alanlarından sorumlu bölüm direktörlüğü görevime ek olarak, 2012 yılında pazar erişim direktörlüğüne de vekalet ettim. Şubat 2013’den itibaren de Chiesi İlaç genel müdürü olarak çalışmaya devam ediyorum. Evliyim ve biri 19 diğeri 16 yaşında 2 erkek çocuk annesiyim. Geride bıraktığım 26 yıllık iş hayatıma baktığımda sektörün, potansiyeli olan ve sorumluluk almaya açık herkesi geliştirdiğini gördüm. Eğitimler, rotasyonlar, projeler ve ek sorumluluklar sizi hedefinize adım adım götürüyor. Hatta şunu da ilave etmek isterim ki ilaç sektörü, insanın kendinde fark etmediği pek çok özelliği ortaya çıkarıyor ve geliştiriyor. Bu yönüyle de içinde bulunduğum sektörü her zaman çok heyecan verici bulmuşumdur. Chiesi, dünya ilaç sektöründe nasıl bir konuma sahip ve hangi terapötik alanlara odaklanıyor? Chiesi Grup, 1935 yılından bu yana etik kurallara bağlılık, toplum sağlığı bilinci ve sağlık için yenilikçi fikirlerden hareketle bugün, dünya genelinde 26 şirketi ve 4500 çalışanı ile 5 kıtada 70 ülkede faaliyet gösteren, 1,6 milyar avroluk ciro hacmine sahip uluslararası bir ilaç kuruluşudur. Chiesi Grup, insan sağlığı için yenilikçi ilaç geliştirme faaliyetlerine yönelik AR-GE yatırımlarına, toplam cirosunun %20’den fazlasını aktarmakta ve bu konumu ile AR-GE’de İtalya’nın birinci, Avrupa’nın 15. ilaç kuruluşu olarak yer almaktadır. Seçilmiş tedavi alanlarından olan solunum, yeni doğan ve nadir hastalıkların yanı sıra alerji, kas-iskelet sistemi hastalıkları, kardiyoloji ve hasta ihtiyacı henüz karşılanmamış tedavilere odaklı olarak global faaliyetlerini %7’lik büyüme hızı ile uluslararası firmalar içinde en hızlı büyüyen 26. ilaç kuruluşu olarak sürdürmektedir. Chiesi Grup, küresel büyümesini; 2013 yılında ABD’de hastane ürünleri alanında faaliyet gösteren Cornerstone Therapeutics Inc.’in satın alınması ile başlatmış, 2016 yılında kardiyovasküler ürünleri ile bilinen MEDCO’nun satın alınması ve replasman tedavisi alanında faaliyet gösterecek olan Chiesi Ventures’ın kuruluşu ile sürdürmüştür. Avrupa’da ise nadir ve hayatı tehdit eden genetik hastalıkların tedavisinde biyoteknoloji ürünleri odaklı olarak AR-GE faaliyetlerini yürüten Danimarka kökenli Zymenex şirketinin satın alınması, kalıtsal hastalıklarda gen tedavisi konusunda AR-GE’de dünya lideri olan UniQure ile Glybera adlı ürünün haklarının alımı ve Hemofili B hastalığında gen tedavisinin birlikte geliştirilmesi konusundaki iş birliğini 2013 yılında imzaladığı anlaşma ile başlatmış, 2016 yılında İngiltere kökenli Atopix Therapeutics’in klinik evrede bulunan astım portföyünü satın alarak stratejik büyüme alanlarını güçlendirmiştir. Chiesi Türkiye, ana kuruluşumuz Chiesi Grup’un Çin, Rusya, Brezilya ve Meksika’nın bulunduğu “Gelişmekte olan ülkeler pazarı” grubunda yer almakta ve 2007 yılında ülkemiz ilaç pazarına çıktığımız yolda 10. yılına girmiş bulunmaktadır. Bu süreçte bizimle birlikte olan tüm çalışanlarımıza ve değerli Nadir hastalıklar tanımına uyan 6-8 bin hastalık olduğu belirtilmektedir. Dünyada 250-300 milyon, Avrupa’da ise 27-30 milyon insanın nadir hastalıklar ile mücadele ettiği biliniyor. Türkiye’de 6-7 milyon nadir hastalık görülen birey bulunmakta ve bunların yarısını çocuk nüfusu oluşturmaktadır. Türkiye’de akraba evliliği yoğunluğu nedeniyle, görülen nadir hastalıkların %80’i herediterdir. Nadir hastalıkların Türkiye’deki mevcut boyutuna ilaveten, bu hastalıkların toplum sağlığı için önemi de dikkat çekici düzeydedir. paydaşlarımıza teşekkür ediyor; yenilikçi tedavi sunma anlayışımızı, geliştirdiğimiz ilaçların tedavilere sunumu ve lokal üretim dahil yerel iş birlikteliklerimizle toplum sağlığına adanmışlık anlayışı ile varlığımızı büyüyerek sürdürüyoruz. Chiesi Türkiye olarak 10. yılımıza girerken, Türkiye ilaç pazarında %22,3’lük büyüme hızı ile en hızlı büyüyen ilk 10 uluslararası ilaç firması arasında yer aldık. Hedefimiz; ülkemiz tedavi alanlarına sunacağımız yenilikçi ürünlerimiz, iş geliştirme projelerimiz, ekip gelişimine verdiğimiz yüksek değer ve ortak kültür programlarımız ile büyümeye ve gelişmeye; sağlık alanındaki tüm paydaşlarımıza, hastalarımıza ve toplum sağlığına değer katmaya devam etmektir. Nadir hastalıklar dünyada ve ülkemizde nasıl bir gelişim gösteriyor? Nadir hastalıklar tanımına uyan 6-8 bin hastalık olduğu belirtilmektedir. Dünyada 250-300 milyon, Avrupa’da ise 27-30 milyon insanın nadir hastalıklar ile mücadele ettiği biliniyor. Türkiye’de 6-7 milyon nadir hastalık görülen birey bulunmakta ve bunların yarısını çocuk nüfusu oluşturmaktadır. Türkiye’de akraba evliliği yoğunluğu nedeniyle, görülen nadir hastalıkların %80’i herediterdir. Nadir hastalıkların Türkiye’deki mevcut boyutuna ilaveten, bu hastalıkların toplum sağlığı için önemi de dikkat çekici düzeydedir. Haziran 2009’da, Avrupa Birliği Sağlık Bakanları Konseyi tüm AB üye devletlerinin nadir hastalıklar için ulusal planlar uygulamalarını gerektiren bir Avrupa stratejisi benimsemiştir. 2016 yılında, tüm Avrupa ülkeleri ulusal nadir hastalık planlarını Pharmaceutical Business Review I Cilt 12 - Sayı 33 77 SEKTÖR I CHIESI Nadir hastalıkların, diğer hastalıklardan farklı olarak toplumsal yönü de bulunmakta ve nadir hastalıklara halk sağlığı açısından da farklı boyutta bir yaklaşım gerekmektedir. Nadir hastalıklar alanında bir portföye sahip olmak, Chiesi Türkiye olarak bizlere bir sorumluluk yüklemekle birlikte motivasyon da sağlamaktadır. Hasta ve ailelerin hastalık yükünün azaltılması için regülatör ve karar verici kurumlar ile iş birliği içinde çalışarak, Chiesi’nin uzmanlık alanlarındaki yetim ilaç ve tedavilere hızlı erişim sağlanmasını, ilaveten ulusal nadir hastalık sağlık politikası ve stratejilerin belirlenmesi sürecinde sağlık paydaşı olarak konumlanmayı arzu ediyoruz. resmileştirmiştir. Orphanet Aralık 2016 verilerine göre, şu anda 29 ülkede 828 nadir hastalık için ulusal ve uluslararası 1.829 klinik çalışma devam etmektedir. Yaşamı tehdit eden ya da ciddi engellilik yaratan nadir hastalıkların teşhisi, önlenmesi veya tedavisinde kullanılan yetim ilaçlar şu anda global ilaç pazarının yaklaşık olarak %15’ini oluşturmakta ve 2020’ye kadar %18 oranlarına ulaşması beklenmektedir. 78 Pharmaceutical Business Review I Cilt 12 - Sayı 33 Nadir hastalıklara yönelik bir portföyü yönetmek, geniş hasta popülasyonlarını hedef alan bir portföyü yönetmeye göre ne gibi avantaj ve dezavantajları içeriyor? Nadir hastalıklara yönelik bir portföyü yönetirken ilaç şirketlerinin, araştırma, ürün geliştirme ve ticari yönetim süreçlerinde geniş hasta kitlesini hedef alan portföy yönetmeye kıyasla daha yüksek düzeyde belirsizlik ve zorluklarla mücadele etmeyi göze almaları gerekmektedir. Bu belirsizlik ve zorluklar, şirketlerin maliyetlerini ciddi derecede artırarak nadir hastalıkları tedavi etmeye yönelik yetim ilaçların üretimini zorlaştırmaktadır. Nadir hastalıkların, diğer hastalıklardan farklı olarak toplumsal yönü de bulunmakta ve nadir hastalıklara halk sağlığı açısından da farklı boyutta bir yaklaşım gerekmektedir. Nadir hastalıklar alanında bir portföye sahip olmak, Chiesi Türkiye olarak bizlere bir sorumluluk yüklemekle birlikte motivasyon da sağlamaktadır. Hasta ve ailelerin hastalık yükünün azaltılması için regülatör ve karar verici kurumlar ile iş birliği içinde çalışarak, Chiesi’nin uzmanlık alanlarındaki yetim ilaç ve tedavilere hızlı erişim sağlanmasını, ilaveten ulusal nadir hastalık sağlık politikası ve stratejilerin belirlenmesi sürecinde sağlık paydaşı olarak konumlanmayı arzu ediyoruz. Nadir hastalıklarla ilgili olarak ülkemizdeki temel sorunlar nelerdir? Nadir hastalıklarla ilgili toplumumuzdaki farkındalık düzeyini nasıl değerlendiriyorsunuz? Nadir hastalıkların karakteristik özelliklerine bağlı olarak yüksek düzeyde belirsizlikler bulunmaktadır. Nadir hastalıklarla yaşayan hastalara sunulan tedavi yöntemlerinin sınırlı olması ve bazı durumlarda tedavi bile sunulamaması toplumsal bir sağlık problemi yaratmaktadır. Hastaların düşen yaşam kaliteleri ve verimlilikleri, sürekli hekim ziyaretleri, ailelerine bağımlılık ve yük olma hissi ve tüm bunlara bağlı olarak yaşadıkları psikolojik sorunlar hasta yakınlarına da yansımakta ve hastaların çevreleri ile ilişkilerini de olumsuz etkilemektedir. Çocuk hastaların aileleri bu süreçlerden çok daha ciddi etkilenebilmektedir. Nadir hastalıklar ile ilgili toplumumuzdaki farkındalık düzeyi son yıllarda giderek artmaktadır. Ülkemiz ölçeğinde nadir hastalıkların tanımlanarak ulusal kayıt sistemlerinin oluşturulması, nadir hastalıklarda tarama, tanı ve erken tedavi olanaklarının iyileştirilmesi ve tanı kriterlerinin uluslararası güncel bilgiler ışığında yeniden gözden geçirilmesi, nadir hastalıklar referans merkezlerinin oluşturulması, ülkemiz sağlık sisteminde beşeri ve kurumsal alt yapının kurulması sürecinde ivedi olarak yapılması gereken çalışmalardır. Hekimlerimizin ve karar vericilerimizin, nadir hastalıklara yönelik ilgi düzeylerinde ne gibi olumlu gelişmeler söz konusu? Türkiye, tüm sağlık sektöründe olduğu gibi nadir hastalıklar ile ilgili olarak da önemli adımlar atmış ve ciddi mesafe 5 Ocak 2017 tarihinde Ankara’da Sağlık Bakanlığı tarafından, Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve TÜSEB iş birliği ile Uluslararası Nadir Hastalıklar Panel ve Çalıştayı organize edilmiştir. Konularında uzman yaklaşık 80 klinisyen hekimin katıldığı “Nadir Hastalıklar Eylem Planı Çalıştayı” sırasında belirlenen hedef ve eylemlerin hızlı bir şekilde eyleme dönüştürülerek “Ulusal Nadir Hastalık Eylem Planı” oluşturulması yönünde atılmış bu adımlar umut ve heyecan vericidir. kaydetmiştir. Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından Ulusal Yetim İlaç Kılavuz Taslağı hazırlanmış ve sektör temsilcileriyle paylaşılarak sektör temsilcilerinin de önerileri alınmıştır. En tartışmalı konu olan prevelans tanımlanması hususunda bir ilerleme olmuş; Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2016 yılında Avrupa ile harmonize “10 bin kişide 5 kişi” prevelans tanımına Ulusal Yetim İlaç Kılavuz Taslağı üzerinde yer vermiştir. Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, 2014 yılında çıkarılan 10. Beş Yıllık Kalkınma Programı kapsamında oluşturulan “Sağlık Endüstrisi’nde Yapısal Dönüşüm Programı Eylem Planı”nda, Sağlık Bakanlığı’nın nadir hastalıklarla ilgili sorumlu birimidir. 5 Ocak 2017 tarihinde Ankara’da Sağlık Bakanlığı tarafından, Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü ve TÜSEB iş birliği ile Uluslararası Nadir Hastalıklar Panel ve Çalıştayı organize edilmiştir. Konularında uzman yaklaşık 80 klinisyen hekimin katıldığı “Nadir Hastalıklar Eylem Planı Çalıştayı” sırasında belirlenen hedef ve eylemlerin hızlı bir şekilde eyleme dönüştürülerek “Ulusal Nadir Hastalık Eylem Planı” oluşturulması yönünde atılmış bu adımlar umut ve heyecan vericidir. Orphanet Türkiye’nin Sağlık Bakanlığı bünyesine katılması yönünde de olumlu adımlar atılmıştır. “Kişiye Özel Tedaviler” ve “Nadir Hastalıkları” kapsayan “Genom Projesi”nde de önemli bir aşama katedilmiş olması, ülkemiz adına çok sevindirici bir gelişmedir. Pharmaceutical Business Review I Cilt 12 - Sayı 33 79