Travmatik Fasiyal Paralizi

advertisement
Travmatik Fasiyal Paralizi
Onur Çelik
Travmaya bağlı fasiyal sinir hasarı, mimik kaslarda hasarın biçimine, yerine ve şiddetine göre değişen
derecelerde fonksiyon kaybına yol açabilir. Buna travmatik fasiyal paralizi denilmektedir. Paraliziye neden olan
travma siniri motor korteksten itibaren mimik kaslara girdiği yere kadar herhangi bir yerde hasarlamış olabilir.
Hasar motor nukleusun proksimalindeyse santral, nukleusta veya daha distaldeyse periferik tiptedir. Olguların
büyük bir kısmı periferik tipte fasiyal paralizi ile doktora başvurmaktadırlar. Travmatik fasiyal paraliziler tüm
fasiyal paralizilerin Bell paralizisinden sonra en sık ikinci nedenidir (Tablo I). Travmatik fasiyal paralizi ani ya
da gecikmiş başlangıçlı olabilmekle birlikte akut bir paralizidir.
Kafa travmaları, petröz kemik kırıkları, orta kulağa veya yüz bölgesine yönelik cerrahi girişimler dahil
kesici, delici, ezici ya da termal travmalar, maksillofasiyal kırıklar gibi bir çok travmatik hasar fasiyal paralizi
ile sonuçlanabilir.
Tablo I. Fasiyal paralizilerin görülme sıklıkları
TANI
ORAN (%)
Bell paralizisi
51
Travma
23
Herpes zoster otikus
7
Tümör
5
Enfeksiyon
4
Doğumsal
4
Hemifasiyal spazm
3
Santral sinir sistemi patolojileri
1
Diğer
2
Yukarıda belirtildiği gibi travmatik fasiyal paralizide etyolojik faktör olarak bir travma söz konusudur.
Bu travma, cerrahi bir travma olabilir veya çoğu trafik kazalarına sekonder olan künt eksternal bir kafa veya
maksillofasiyal travmadır.
Cerrahi paralizilerin %75 gibi büyük bir kısmı cerrahiyi izleyen dönemde ortaya çıkan fasiyal güçsüzlük
şeklinde olmaktadır. Cerrahi travmaya bağlı fasiyal paraliziler içinde en büyük grubu vestibüler schwannoma
cerrahisi sonrası gelişenler oluşturmaktadır.
EKSTERNAL TRAVMAYA BAĞLI FASİYAL PARALİZİ
Fasiyal paralizilere yol açan eksternal travmaların büyük bir çoğunluğu temporal kemik kırıklarına bağlı
olarak ortaya çıkmaktadır (Tablo II). Temporal kemik petröz parçasının uzun eksenine dik giden transvers
kırıklarda fasiyal sinirin hasar görmesi olasılığı diğer kırıklardan daha yüksektir. Bununla birlikte, kırıklarda
fasiyal paralizinin ortaya çıkıp çıkmaması ve spontan düzelmesi ya da düzelmemesi hemen daima kırık hattının
otik kapsülü içine alıp almaması ile ilişkili bulunmaktadır.
Temporal Kemik Kırıklarına Bağlı Fasiyal Paralizi
Yukarıda belirtildiği gibi, tüm travmatik fasiyal paralizilerin üçte biri eksternal travmalara bağlı olarak
ortaya çıkmaktadır. Bunların üçte ikisi temporal kemik kırıklarına sekonderdir. Eksternal bir kafa travmalı
hastada fasiyal parezi ya da paralizi varsa mutlaka temporal kemik kırığının varlığı veya yokluğu dökümante
edilmelidir. Fasiyal parezi veya paralizi travmadan hemen sonra veya bir süre sonra (genellikle birkaç gün
sonra) ortaya çıkmış olabilir.
Temporal kemik vücudun en karmaşık, öğrenilmesi en zor kemiğidir. Ayrıca internal karotid arter ve
internal juguler ven gibi önemli damarsal yapıları, fasiyal ve vestibülokoklear sinir gibi sinirsel yapıları, işitme
ve denge organları gibi önemli duyu organlarını içinde barındırmaktadır. Bunlara ek olarak, kafa boşluğunun
oluşumuna katkı sağlamasını da dikkate alacak olursak, klinik öneminin çok büyük olduğu bir kemik olduğunu
söyleyebiliriz.
Baş bölgesini ilgilendiren yeterince şiddetli künt, penetran veya iatrojenik her türlü eksternal travma
sonucunda temporal kemik kırıkları oluşabilir. Özellikle trafik kazalarının artışı ve bu kazalarda kafa
travmalarının ön planda kalmaya devam edişi dikkate alındığında, temporal kemik kırıklarının ve bu kırıklara
sekonder gelişen sorunların kulak burun boğaz ve baş boyun cerrahisi doktorlarının yanı sıra nöroloji ve
nöroşirürji uzmanlarını ve acil servislerde çalışan diğer doktorları yakından ilgilendirmeğe devam ettiği
söylenebilir. Öyle ki, motorlu araç kazalarına bağlı travmaların dörtte üçü kafayı ilgilendirmektedir ve bu
travmaların neredeyse üçte biri kafa kemiklerinde kırıklara neden olmaktadır. Kafa kemiklerinde oluşan bu
kırıkların %20 kadarında ise temporal kemik kırıkları görülmektedir. Tüm temporal kemik kırıklarının %6-7
kadarında fasiyal paralizi gelişmektedir. Motosiklet, bisiklet, kayak, rafting vb eğlence-spor amaçlı aktivitelere
sekonder kazalar; darp, düşme, iş kazaları, çatışma ve/veya savaşlardaki yaralanmalar da etyolojik faktör olarak
önemlidir. Temporal kemik kırıklarının yarısına yakını trafik kazaları sonucunda oluşmaktadır. Çocuklarda ise
motorlu veya motorsuz araç kazaları en önde gelen etyolojik faktördür; düşme ise ikinci sırada gelmektedir.
Sınıflandırma
Temporal kemik kırıkları temporal kemiğin petröz kısmının uzun ekseni esas alınarak sınıflandırılmıştır.
Longitudinal Kırıklar
Temporal kemik kırıklarının %70 - 90 kadarı longitudinaldir. Genellikle lateralden temporoparietal
bölgeye gelen künt travmalar sonucunda oluşurlar. Bu travmalarda temporal kemiğin skuamöz kısmı veya
parietal kemiklerdeki kırıklar da longitudinal kırığa genellikle eşlik ederler. Kırık lateralden mediale temporal
kemiğin petröz kısmının uzun eksenine paralel bir seyir gösterir (Şekil 1). Genellikle skuamadan dış kulak
kanalının posterior süperioruna, oradan orta kulak havalı boşluklarının süperiorundan ve labirentin
anteriorundan geçerek içinden a. menenjika medianın geçtiği foramen spinosum yakınlarında orta kafa
çukuruna ulaşır. Kırık bu seyir sırasında kemikçik zincirini ve / veya fasiyal siniri etkileyebilir.
Tablo II. Eksternal travmaya bağlı fasiyal paralizilerin nedenlere göre oranları
KRANİYAL
EKSTRAKRANİYAL
TEMPORAL KEMİK
İNTRAKRANİYAL
Kırık
%61
Kafa travması
%3
Fasiyal laserasyon
%16
Kafa travması
%6
Kanama
%0.5
Fasiyal kırık
%2
Ateşli silah
%4
Kafa travması
%2
yaralanması
Künt hasar
%0.5
Delici yaralanma
%1
Sudkostik yanığı
%0.5
Ateşli silah
%1
Kaynak hasarı
%0.5
yaralanması
Mandibula kırığı
%0.5
Klinik olarak bu tür kırıklarda dış kulak kanalı derisinde yırtılmalar ve buna sekonder kanamalar,
timpanik membran yırtıkları görülebilir. Orta kulak havalı boşluklarında oluşabilecek kanamalar, timpanik
membran intakt olduğu durumlarda hemotimpanum, perfore olduğu durumlarda kulaktan kanama şeklinde
kendisini gösterir. Kırık hattı kemikçik zinciri üzerinden geçerse zincir bütünlüğünün bozulmasına bağlı olarak
iletim tipinde işitme kaybı ortaya çıkar. Daha seyrek olarak vestibülokoklear etkilenime sekonder sensorinöral
işitme kayıpları da görülebilir. Bu vestibülo-koklear etkilenim genellikle konküzyon şeklindedir. Bu tür
hasarlarda vertigo da ortaya çıkar. Vertigonun şiddeti ile kırığın büyüklüğü arasında bir paralellik yoktur. Kırık
hattı membranöz labirent ve vestibülden geçecek olursa perilenfatik fistül görülebilir. Bu kırıklarda seyrek olsa
da genellikle hafif ve geçici olan beyin omurilik sıvısı otoresi ve/veya rinoresi görülebilir.
Şekil 1. Longitudinal kırık. Oklar kırık hattını göstermektedir. Kırık hattının otik kapsülün hemen lateralinden geçtiği
görülmektedir. Temporal kemik yüksek rezolüsyonlu bilgisayarlı tomografisi, aksiyal kesit.
Bu kırıkların %10-20 kadarında kırık fragmanlarının fasiyal sinire basması veya hasarlaması sonucunda
fasiyal sinir paralizisi görülür. Sinir en sık genikulat gangliondan hemen sonraki horizontal segmentte hasara
uğrar. Bu kırıklarda paralizi genellikle inkomplet olup hemen kırıktan sonra veya bir gecikmeyle ortaya
çıkabilir. Transvers kırıklara sekonder paralizi ise genellikle travmadan hemen sonra ortaya çıkar ve komplettir.
Sinirin en sık hasar gördüğü yer genikulat ganglion yakınlarıdır. Genikulat gangliona yakın labirentin segment
ve daha az olarak da horizontal segment en sık hasarlanan bölgelerdir ve incelemelerde bu segmentlere özel
dikkat gerekir.
Temporal kemik kırıklarında fasiyal sinir hasarının niteliği intranöral hematoma, sinir kesisi, kemik
fragmanının sinir üzerine bası yapması ve sinirin kontüzyonu biçimlerinde olabilir.
Transvers Kırıklar
Bu kırıklar ön-arka doğrultuda ve temporal kemik petröz kısmının uzun eksenine dik veya ona yakın bir
seyir gösterirler (Şekil 2). Kırık genellikle orta kafa çukurundan başlayıp, petröz piramiti transvers olarak
geçerek, foramen magnum yakınlarına ulaşır. Kafaya lateralden değil, ön-arka doğrultuda frontal veya daha çok
da arkadan oksipital bölgeden veya serviko-kraniyal bileşkeden gelen travmalara sekonder olarak gelişirler.
Temporal kemik kırıklarının %10 -30 kadarı transvers kırık şeklinde oluşmaktadır.
Şekil 2. Transvers kırık. Okların gösterdiği kırık hattı otik kapsülü etkilemiştir. Temporal kemik yüksek rezolüsyonlu
bilgisayarlı tomografisi, aksiyal kesit.
Bu kırıklarda klinik tablo longitudinal kırıklardaki kliniğe göre daha şiddetlidir. Kırık hattı iç kulak
kanalından geçebilir. Bu durumda VII. ve VIII. kraniyal sinirler doğrudan hasara uğrayabileceği için, fasiyal
sinir paralizisi, sensorinöral işitme kaybı ve vertigo görülür (Tablo III). Vestibülokoklear etkilenim sıktır.
Sensorinöral işitme kaybı genellikle belirgin derecededir. İşitme kaybı bazen total, bazen mikst tipte olabilir.
Hastalarda sıklıkla vertigo ve nistagmus görülür. Vertigo oldukça şiddetlidir ve o taraf labirentin
hasarlanmasına sekonder olup, ancak kompansasyon geliştikten sonra geçer.
Olguların yarısında fasiyal sinir paralizisi görülür. Paralizi genellikle travmadan hemen sonra ortaya
çıkar ve komplettir. Sinir hasarı iç kulak kanalında veya genikulat ganglion yakınlarında olabilir.
Longitudinal kırıkların fasiyal sinir hasarı oluşturma riski transvers kırıklara göre daha düşük olmasına
karşın, longitudinal kırıkların çok daha sık görülmesi nedeniyle sonuçta temporal kemik kırıklarına sekonder
fasiyal paralizilerin çoğunun longitudinal kırık olgularında görüldüğünü belirtmek gerekir.
Temporal kemik kırıklarında bazen VI. kraniyal sinir hasarı da görülebilir. Nadiren beyin herniasyonu
gelişebilir.
Kırığın petröz kemiği ilgilendirmesi ile işitme kaybı, fasiyal sinir paralizisi ve beyin omurilik sıvısı
otoresi arasında güçlü bir korelasyon vardır.
EKSTRATEMPORAL YARALANMALARA BAĞLI FASİYAL PARALİZİ
Bu paraliziler fasiyal sinirin temporal kemik içine girmeden daha önce, proksimalde hasarlandığı
intrakraniyal travmalara bağlı olarak ya da stilomastoid foramenden temporal kemiği terk ettikten sonra mimik
kaslara girinceye kadarki kısmında daha distalde hasarlandığı maksillofasiyal travmalara bağlı oluşmaktadırlar.
Tablo III. Temporal Kemik Kırıklarında Görülen Bulgular ve Oranları
KOMPLİKASYON
TÜM HASTALAR (%)
ÇOCUK HASTALAR (%)
Fasiyal paralizi
7
6
Beyin omurilik sıvısı fistülü
17
28
Menenjit
2
0.7
İşitme kaybı
24
33
İletim tipi işitme kaybı
21
43
Sensorinöral işitme kaybı
57
52
Mikst tip işitme kaybı
22
5
Tablo II’de de görüldüğü gibi intrakraniyal hasarlar künt kafa travmalarına bağlı olarak gelişmektedir.
Bu travmaların önemli bir kısmı motor nukleus distalinde siniri etkilemekte ve periferik tipte fasiyal paraliziye
neden olmaktadır; ancak bir kısmı da daha santralde etkileyerek santral paraliziye yol açmaktadırlar.
İntrakraniyal hasarlanmalarda hastalarda çoklu travmaya bağlı yaşamı tehdit eden çok ciddi sorunlar da fasiyal
paralizi tablosuna eşlik etmektedir. Bu hastalar genellikle hastanelerin yoğun bakım birimlerinde ve yaşamsal
sorunların stabil edilmesinden sonra fasiyal paralizi bakımından değerlendirilebilmektedirler.
Ekstratemporal fasiyal sinir hasarlarının bir kısmı da ekstrakraniyal travmalara bağlı olarak
gelişmektedir. Sinir stilomastoid foramenden mimik kaslara girdiği en uç dalına kadarki segmentte
hasarlanabilmektedir.
Bu paralizilerde çoğunlukla trafik kazalarında aracın konsoluna yüzün çarpması sonucunda yüzdeki künt
ya da penetran bir yaralanma ile sinirin hasara uğraması söz konusudur. Yüzdeki yaralanma fasiyal paraliziye
neden olmuşsa sinirin nerede ve nasıl bir hasar gördüğünün belirlenebilmesi için yara yerinin cerrahi
eksplorasyonu gerekli olur. Yaranın temiz olduğu durumlarda sinir onarımının da mutlaka aynı seansta
yapılması tercih edilmelidir. Enfekte yaralanmalarda sinir onarımı 3 hafta sonra yapılır.
CERRAHİ TRAVMAYA BAĞLI FASİYAL PARALİZİ
Bu fasiyal paraliziler cerrahın tedavi amacıyla yaptığı kaçınılmaz sinir hasarlarından ya da istemeden
neden olduğu komplikasyonlardan dolayı gelişmektedir. Tüm travmatik fasiyal paralizilerin önemli bir kısmı
(%70-75) cerrahi travmalara bağlıdır; eksternal travmalara bağlı olanlar görece daha azdır. Medikolegal bir
boyut taşıyan bu olguların çoğunda komplikasyon ile malpraktis arasında kesin ve açık bir ayrım ne yazık ki
yapılamamaktadır. Yukarıda da belirtilmiş olduğu gibi, cerrahi travmaya bağlı fasiyal paraliziler içinde en
büyük grubu vestibüler schwannoma cerrahisinden sonra gelişmiş olanlar oluşturmaktadır. Son yıllarda
vestibüler schwannoma tanısının daha erken yapılabilmesi ve cerrahiye alternatif gamma-knife, siber-knife gibi
tedavi yöntemlerinin giderek daha etkin kullanılması cerrahi tedavi gereksinimini ve dolayısıyla buna bağlı
fasiyal paralizi sayısını azaltmıştır. İkinci sıklıktaki neden parotis cerrahisine sekonder fasiyal paralizilerdir.
Cerrahi travmaya bağlı fasiyal paralizilerin neredeyse beşte biri parotis cerrahisine sekonderdir. Bu olguların
yaklaşık %70 kadarında cerrahi endikasyonun benign patolojiler için konuluyor olması ilginç bir durumdur.
Bundan başka menengioma, glomus tümörleri gibi neoplasmlara yönelik cerrahilerde de fasiyal sinir hasarı
olabilmektedir. Temporal kemik üzerindeki tümoral lezyonlara ya da enfeksiyonlara yönelik diğer girişimler
sırasında fasiyal paralizi ile sonuçlanabilen sinir hasarları olabilmektedir. Her ne kadar bu tür fasiyal
paralizilerin olabildiği bir gerçeklik durumu ise de hem hasta için hem doktor için son derece ağır bir travma
niteliğindeki bu komplikasyondan kaçınabilmek için elden gelen çaba gösterilmelidir.
KLİNİK DEĞERLENDİRME
Genel bir kural olarak fasiyal paralizi tablosu ile başvuran hasta öykü, fizik muayene ve görüntüleme
başta olmak üzere laboratuvar tetkikleri ile değerlendirilir. Klasik tanısal algoritmanın sistematik bir biçimde
uygulanması gereken bu değerlendirmede, başlıca fasiyal paralizinin etyolojisi, sinirdeki hasarın yeri ve
derecesi, yüzdeki hareket kusurunun lokalizasyonu, şiddeti, başlangıç biçimi, süresi gibi soruların yanıtının
bulunmasına çalışılır. Etyolojide travmanın ortaya konulması genellikle çok kolaydır. Bazen ilk inspeksiyonda,
daha öyküden önce, bu durum anlaşılır. Bazen öykü ile aydınlatılır.
Öykü
Tüm fasiyal paralizili hastalarda olduğu gibi travmatik fasiyal paralizili hastalarda da en önemli yakınma
yüzün bir yarısında hareket kaybı, yamulma, çarpılma ya da felç olarak ifade edilebilen yüzdeki hareketin
azalması ya da kaybolmasıdır. Öyküde yüzdeki bu felç halinin künt travma, darp, iş ya da trafik kazası, ateşli ya
da delici/kesici alet yaralanması, cerrahi girişim vb bir travmaya bağlı olup olmadığı, bu yüz felcinin travmadan
hemen sonra mı yoksa saatler hatta günler sonra mı ortaya çıktığı, işitme kaybı, dengesizlik, baş dönmesi,
kulaktan kan gelmesi, kulaktan berrak sıvı gelmesi, tinnitus, burun akıntısı, çene hareketlerinde kısıtlılık gibi
yandaş semptomların varlığı sorgulanmalıdır. Seyrek olarak VI. kraniyal sinir paralizisine sekonder çift görme
yakınması olabilir. Özellikle intratemporal ve intrakraniyal travmalara sekonder fasiyal paralizilerde fasiyal
sinirle yakın komşulukta olan VIII. kraniyal sinirin ve otik kapsülün etkilenmiş olup olmaması hastanın hem
genel durumunu, hem de tedaviye yaklaşımı temelinden etkileyeceği için yandaş semptomlara özel bir dikkat
gerekmektedir. Yukarıda da belirtildiği gibi, travmanın şiddetine ve asıl hedef aldığı yapılara göre hastanın
genel sağlık sorunları hakkında bilgi alınması önemlidir. Maksillofasiyal travmalara bağlı fasiyal paralizilerde
ise yüz bölgesinde eksternal ya da cerrahi travmanın görünür izleri daha inspeksiyonda dikkati çeker.
Hastalar genellikle paraliziden sonraki akut dönemde doktora başvurmaktadırlar. Bu dönemde hastanın
değerlendirilmesi ile daha geç dönemde başvurularında değerlendirilmesi farklıdır. Travmatik fasiyal
paralizilerin bir kısmında paralizi tablosu uzun süre devam etmekte, hatta hiç düzelememektedir. Burada Bell
paralizisindeki görece iyimser tablodan farklı bir durum söz konusudur. Dolayısıyla defalarca doktora
başvurabilen bir grup travmatik fasiyal paralizili hasta bulunmaktadır. Travmanın hemen sonrasında
değerlendirilmekte olan hastada semptomatolojinin net olarak ortaya konulması daha kolaydır; aylar hatta yıllar
sonra başvurmuş bir hastada travma hakkında daha dikkatli bir sorgulama gerekecektir.
Ateşli silah yaralanmalarına veya yüz bölgesini etkileyen yaygın travmalara sekonder fasiyal
paralizilerde fasiyal sinir etrafındaki yapılarda geniş hasarların oluşması, termal etki, enfeksiyona eğilimin fazla
olması durumu daha da kötüleştirmektedir.
Fasiyal paralizinin travmadan sonra hemen oluşması sinirin direkt mekanik hasarını düşündürmektedir.
Öyküdeki bu bilgi paralizinin derecesi ve etkilediği yüz kısmı ile ilgili olarak tedavi yaklaşımında önemlidir.
Örneğin paraliziden hemen sonra ortaya çıkmış total fasiyal paralizi sinir trunkusunun tam kesisine ya da tam
ezilmesine işaret edebilmektedir. Böyle hastalar cerrahi tedaviye daha yakın olan hastalardır. Saatlar sonra
paralizinin ortaya çıkması sinirin travma nedeniyle gelişen ödemden etkilendiğini ya da yavaş oluşan bir
hematomun sıkıştırmasına bağlı olarak etkilendiğini düşündürebilir. Böyle hastalarda doktor, kesin bir kural
olmamakla birlikte, konservatif tedavi seçeneklerine biraz daha yakın durabilmektedir.
Travmadan bir hafta kadar sonra ortaya çıkan paralizilerde reaktivasyon paralizisi düşünülür. Travmanın
direkt siniri hasarlamasına değil, muhtemelen genikulat gangliyonda çok önceleri inoküle olmuş inaktif herpes
virüslerin travmaya sekonder reaktivasyonuna bağlı olarak ortaya çıkan bu tablonun tedavi prensipleri Bell
paralizisindeki gibidir.
Gözünü tam olarak kapatamayan hastalarda bu durumun yarattığı yakınmalar ortaya çıkmaktadır.
Gözlerde batma, yanma, kuruluk hissi, kızarıklık ve hatta ağrı oluşabilir.
Geç dönemde başvuran hastalarda önceki medikal ve cerrahi tedaviler iyice sorgulanmalıdır.
FİZİK MUAYENE
Travmatik fasiyal paralizili hastada major bir eksternal travma söz konusu ise genellikle acil bir tıbbi
tablo söz konusudur. Hasta ile ilk karşılaşan doktor öncelikle acil durumu yönetmeli ve hastanın
stabilizasyonunu sağlamalıdır. Burada solunum yolunun açık ve güvende olduğundan emin olunması öncelik
taşır. Dikkatsiz hareketlerden kaçınılmalıdır. Travmalı hastalarda kafa ve / veya yüz bölgesinde, boyunda ve
hatta vücudun başka yerlerine kırıklar olabilir. Bu nedenle, manupülasyonlara sekonder emboli, sinirsel ve
damarsal yapıların kesileri vb komplikasyonların yaratılmaması önemlidir. Kafa travmalı bu hastalarda özellikle
servikal bölgede olmak üzere, medulla spinalise çok dikkat edilmelidir. Kanama varsa kontrol altına alınmalıdır.
Aslında daha öykü alınırken bir taraftan da fiziksel muayene inspeksiyon ile başlamıştır. Postauriküler
arter veya mastoid emisser venden doku içine kanama sonucu postauriküler ekimoz oluşabilir; bu bulgu Battle
bulgusu olarak isimlendirilmektedir (Şekil 3). Orta ve ön kafa çukurundaki kafatabanı kırıklarında “Rakun”
bulgusu diye isimlendirilen perorbital ekimoz görülebilir. Dış kulak kanalından kanama ve/veya beyin omurilik
sıvısı gelişi gözlenebilir. Mimik hareketlere bakıldığında fasiyal parezi ya da paralizi ile ilgili olarak yüzde
asimetri dikkati çeker. Hastanın nistagmusu, denge sorunu, varsa kusması yine inspeksiyon sırasında
saptanabilecek bulgulardır.
Şekil 3. Temporal kemik kırığı olgusunda Battle bulgusu.
Fizik muayenede mimik kasların muayenesi önemlidir. Hasta doktorun karşısında oturur. Tam karşıdan
yeterli bir ışık altında hastanın yüzü muayene edilir. Nötral durumda, gözünü kapatırken, alnını kırıştırırken,
burnunu kıvırırken, dişlerini gösterirken, ıslık çalıyor gibi yaparken, yanaklarını şişirip balon yaparken gibi
mimik hareketler sırasında mimik kasların gücü ve kasılma durumu incelenir (Şekil 4).
Bu hareketler sırasında yüzün bir tarafında üst ve alt yarısındaki hareketler arasında (alın ve göz ile
burun ve ağız çevresi) bir farklılık olup olmadığına bakılır. Aynı karşılaştırma paralizili ve sağlam taraf arasında
da yapılır. Asimetri olup olmadığına ve varsa derecesine dikkat etmek gerekir. Burada standart bir uygulama
olması bakımından tanı ve tedavi etkinliğinin doğru ve standart değerlendirilmesi gerekir. Fasiyal paralizinin
derecesi House-Brackmann skoru ile değerlendirilmeye çalışılır (Tablo IV).
Hasar sinir ana trunkusunda ise, yüzün paralizili tarafında yüzün alt ve üst iki yarısında da hareket
kusuru vardır (Şekil 5). Sinirin trunkusundan daha distalde yani pes anserinus ya da uç dallarda hasar olduğunda
ise ilgili dalın inerve ettiği bölgede hareket kusuru vardır. Örneğin parotis cerrahilerinde marginalis mandibular
dalı görece sık rastlanan bir fasiyal sinir hasarlanmasıdır ve burada o taraf alt dudakta hareket kusuru görülür.
Üst dudak, burun kanadı, göz kapağı hareketleri, alın hareketleri normaldir. Hareket kusuru olan yüz yarısında
ya da o taraf yüzün bir kompartmanında hareket kusurunun derecesi de önemlidir. Pareziden hiç hareket
etmemeye kadar değişen derecelerde hareket kusuru gözlenebilir.
Santral paralizilerde alnını kırıştırabilen, gözünü kapatabilen ancak burun ve ağızda asimetrisi olan bir
hasta görürüz. Aslında bu bilgi klinik değerinden çok akademik değeri olan bir bilgidir. Santral paraliziler
periferik paralizilere göre son derece seyrek görülürler (Tablo I). Bu hastalarda siniri hasara uğratan travma
fasiyal sinir hasarından başka birçok ciddi klinik soruna yol açmış olmaktadır. Bu sorunların büyük bir kısmı
fasiyal sinir paralizisinden daha öncelikli tedavi gerektirmektedirler. Hatta çoğu yoğun bakım koşullarında
bakılan bu hastalara yukarıda anlatılan mimik kasların hareketlerini yaptırmak bile mümkün olamamaktadır.
Ancak hastanın medikal durumu stabilize edildikten sonra bu muayeneler yapılabilmektedir. Bununla birlikte
paralizinin periferik ya da santral tipte olduğunun klinik muayenede kontrol edilmesi ve medikal kayıtlara dahil
edilmesi medikolegal bakımdan önemlidir.
Şekil 4. Yüzün mimik fonksiyonlarının muayenesi.
Gözünü tam olarak kapatamayan hastalarda bu durumun yarattığı konjonktiva problemlerine muayenede
dikkat etmek gerekir. Göz korumaya alınmazsa kornea ülserleri gelişecektir.
Trafik kazası, kesici/delici alet yaralanması, ateşli silah yaralanmaları, darp vb maksillofasiyal
travmalara bağlı fasiyal paralizilerde deride, yumuşak dokuda ve hatta kemik dokuda hasarlar yaralanmaya
dahil olmaktadır. Bu yapılardaki hasarların, hem doku bütünlüğü hem de enfeksiyon bakımından iyi
değerlendirilmesi önemlidir. Bazen o denli yaygın doku hasarı vardır ve hasta geç dönemde doktora başvurmuş
olabilir ki sinir onarımı teknik olarak mümkün bile değildir. Bu durumlarda hastaya sadece fasiyal paralizi
yönünden bakılmamalıdır, bir bütün olarak değerlendirme yapılıp tedavinin buna göre planlaması ve
uygulaması yapılmalıdır.
Temporal kemik kırıkları ya da bu bölgeye yönelik cerrahi girişimlere bağlı gelişen fasiyal paralizi
olgularında otoskopik muayene mutlaka yapılmalıdır. Dış kulak kanalında kanama, deride yaralanma, kırıklara
bağlı şekil bozuklukları, kemik fragmanları, travmanın etkisiyle ortamdan buraya girmiş olabilecek yabancı
cisimler, beyin omurilik sıvısı otore görülebilir. Timpanik membran yırtıkları görülebilir. Bu durumda orta
kulak havalı boşluklarında oluşabilecek kanamalar otoskopide kanlı otore şeklinde görülecektir. Yani bir
anlamda doktor dış kulak kanalından olan bir kanlı akıntının dış kulak kanalındaki bir yaralanmadan mı, yoksa
orta kulak havalı boşluklarından gelen bir kan mı olduğuna ayrıca dikkat etmelidir. Timpanik membran intakt
ise hemotimpanum görülür (Şekil 6). Timpanik membran kırmızı/mor renktedir ve laterale doğru
bombeleşmiştir. Timpanik membran perforasyonu yeterince büyükse timpanik kavitede kemikçik kırıkları ya
da luksasyonu gibi travmanın diğer olası etkilenmeleri bu muayenede görülebilir. Bu muayenenin mikroskopi
ve hatta gereğinde endoskopi ile tekrarlanması uygun olur.
Travmatik fasiyal paralizide sinir hasarının yerine göre klinik bulgular bazı farklılıklar gösterebilir
(Tablo V).
Şekil 5. Travmatik fasiyal paralizide yüzdeki asimetri. Sağdaki bebekte (a) doğum travmasına bağlı olduğu düşünülen
paralizi, sağdaki kadın hastada (b) ise parotis cerrahisine bağlı paralizi söz konusudur.
İşitme Kaybı
Fasiyal paraliziye yol açan eksternal hatta bazı cerrahi travmaların aynı zamanda işitme kaybına da yol
açabileceğinden yazının daha önceki kısımlarında söz edilmişti. Eksternal travma temporal kemikte kırığa
neden olmuşsa işitme kaybının tipi ve miktarı kırığa yol açan travmanın şiddetine ve oluşan kırığın yerine ve
seyrine bağlı olarak değişkenlikler gösterebilmektedir. İşitme kaybı çok çeşitli hasarlara bağlı olabilir:
Timpanik membran yırtıkları, hemotimpanum, kemikçik zincir hasarları, perilenfatik fistül, koklear konküzyon,
otik kapsül kırığı, VIII. kraniyal sinir basısı veya kesisi. İşitmenin iletim elemanları hasarlanmışsa ortaya çıkan
işitme kaybı iletim tipindedir; kokleovestibüler etkilenim olmuşsa ki bu membranöz labirentte yırtılma,
konküzyon veya VIII. kraniyal sinir hasarı biçiminde olabilir, işitme kaybı sensorinöral tiptedir. Temporal
kemik travmalarında kemikte kırık oluşmasa bile konküzyona sekonder sensorinöral işitme kaybı gelişebileceği
akılda tutulmalıdır. Genel olarak iletim tipi işitme kayıpları longitudinal kırıklarda, sensorinöral tip işitme
kayıpları ise transvers kırıklarda gözlenmektedir. Sensorinöral işitme kaybının gelişimi bakımından, kırık
hattının, kritik anatomik yapı olan otik kapsülü etkileyip etkilememesi önemlidir. Mikst tipte kayıplar da
longitudinal kırıklarda daha sık görülmektedir. Blast hasarlarında da işitme kaybı mikst tipte olabilir. Bu
olgularda, sensorinöral kayıp fazla ise iletim tipi komponent gözden kaçabilmektedir.
Temporal kemik kırıklarında gözlenen iletim tipinde işitme kayıplarının daha sık görülen nedenleri
hemotimpanum ve timpanik membran yırtıklarıdır. Bunların çoğunluğu 3-4 hafta içinde spontan
iyileşmektedirler. Kemikçik zincirinde fraktür ve dislokasyonlar görülebilir; dislokasyon daha sık gözlenen
kemikçik zinciri hasarlarıdır.
İşitme kaybının değerlendirilmesi hastanın ilk muayenesi sırasında diapazon testleri ile başlar. Burada
etkilenen taraf, oluşan işitme kaybının kabaca miktarı ve tipi belirlenebilir. Asıl değerlendirme odyometrik
testlerle yapılır. Saf ses odyometrisi ile hava ve kemik işitme eşikleri belirlenir. Timpanik membranın sağlam
olduğu olgularda, akustik admittansmetri yapılır. Timpanometri ile kemikçik zinciri ve timpanik kavite
hakkında fikir edinilebilir. Timpanik kavitede sıvı (kan) varlığı (tip B timpanogram) ve kemikçik zinciri
ayrılması (tip A timpanogram) saptanabilir. Akustik refleks varlığı ve eşiklerinin saptanmasında yarar vardır.
Klinik muayenede iletim tipi işitme kaybı düşünülüyor ve otik kapsül kırığı yönünde bir bulgu yoksa
odyometrik değerlendirme kırıktan birkaç hafta sonra yapılabilir. Böylelikle hemotimpanumun düzelmesine
fırsat tanınır. Kemikçik zinciri hakkında bu geciktirilmiş odyometri daha fazla fikir verecektir.
Özellikle bilgisayarlı ince kesit tomografide kemikçik zincirin durumunun belirlenmesi ve otik kapsülün
ve iç kulak kanalının kırık hattından etkilenmesi de işitme kaybının etyololojisi ve hatta tedavi yaklaşımı
bakımından yararlı bilgiler sağlar.
Tablo IV. House-Brackmann Sınıflama Sistemi
HASAR DERECESİ
DÜZEY
AÇIKLAMA
Normal (10)
I
Bütün alanlarda normal simetrik fonksiyon
Hafif disfonksiyon (açıkça
II
Sadece yakın gözlemle farkedilebilen.
belirgin) (10-20)
Gülümserken hafif asimetri var.
Gözler tam kapatılabilir.
Sinkinezi var, kontraktür veya spazm yok.
Orta derecede disfonksiyon
0
III
Belirgin güçsüzlük var, şekil bozukluğu yok.
0
(aşikar fark) (2 -3 )
Maksimal eforla güçlü, ancak asimetrik ağız hareketi.
Gözünü tam kapatabilir, fakat kaşını kaldıramaz.
Açık fakat şekli bozmayan sinkinezi, kitle hareketi veya
spazm.
Orta-ileri derecede
IV
Aşikar şekil bozucu güçsüzlük.
disfonksiyon (30)
Gözünü tam kapatamaz, kaşını kaldıramaz.
Ağız komissüründe maksimal eforla hareket var, ağızda
asimetri.
Ciddi sinkinezi, kitle hareketi, spazm.
0
0
Ciddi disfonksiyon (3 -4 )
V
Hareket güç bela anlaşılır.
Gözünü tam kapatamaz, kaşını kaldıramaz.
Ağız komissüründe maksimal eforla hafif hareket var;
belirgin asimetri.
Sinkinezi, kontraktür ve spazm genellikle yok.
Total paralizi (50)
VI
Hareket yok, tonus kaybı var.
Sinkinezi, kontraktür veya spazm yok.
Sensorinöral tip işitme kaybında etkili bir tedavi yoktur. Asıl yapılması gereken rehabilitasyonun
sağlanmasıdır. İşitme cihazları bu olgularda yararlı olmaktadır.
Baş Dönmesi, Bulantı, Kusma
Fasiyal paraliziye neden olabilecek şiddette olan kafa travmalarında baş dönmesi birçok etyolojiye bağlı
olarak gelişebilir: Konküzyon, temporal kemik kırılmış ise kırığın otik kapsülü içerip vestibülokoklear yapıyı
hasarlaması, VIII. kraniyal sinir hasarı; perilenfatik fistül gelişimi, benign paroksismal pozisyonel vertigo ya da
endolenfatik hidrops gelişimi. Temporal kemik kırıklarında hastanın şiddetli bir kafa travması geçirmiş olduğu
dikkate alınacak olursa, beyinsapı, serebellum ve serebral korteks gibi vesitibüler sistemin merkezi yapılarının
travmadan etkilenmesinin de baş dönmesine yol açabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.
Tablo V. Lezyon Yerine Göre Klinik Belirtiler / Bulgular
LEZYONUN YERİ
Pes anserinusun distali
Stylomastoid foramenin distalinde
KLİNİK BELİRTİLER VE BULGULAR
Fasiyal sinirin marjinal, zigomatik bukkal, frontal
dallarına ait fonksiyon kaybı var.
Mimik kasların paralizisi vardır. Tat, işitme,
salivasyon, lakrimasyon bozukluğu yok.
Korda timpani çıkışının proksimalinde, stapes
Mimik kasların paralizisi, tat ve salivasyon
çıkışının distalinde
bozukluğu ile birliktedir.
Stapes siniri çıkışının proksimalinde, greater
Mimik kasların paralizisi, tat, salivasyon ve hafif
petrozal sinir çıkışının distalinde
işitme bozukluğu ile birliktedir.
Mimik kasların paralizisi tat, salivasyon
Genikulat ganglionun proksimalinde
lakrimasyon ve hafif işitme bozukluğu ile
birliktedir.
Komplet fasiyal sinir paralizisine diğer kraniyal
sinirlerin tutulumu eşlik eder. Ponsta piramidal
Ponsta veya intradural fasiyal sinir segmentinde
trakt tutulumu: komplet fasiyal sinir paralizisi,
kontralateral hemipleji ile birliktedir (hemiplegia
alternans, Gubler paralizisi).
Santral paralizi
Yüzün üst kısmı hariç mimik kasların paralizisi
genellikle ipsilateral hemipleji ile birliktedir.
Travma labirent, vestibül ve kokleayı etkilemişse akut, şiddetli ve hasta konforunu ciddi olarak bozan bir
baş dönmesi ortaya çıkar. Böyle bir tablo daha çok transvers kırıklarda görülür. Longitudinal kırıklarda vertigo
görece seyrektir ve şiddeti daha hafiftir. Bu olgularda baş dönmesinin şiddeti ile kırığın büyüklüğü arasında bir
paralellik yoktur. Temporal kemik kırıklarında baş dönmesinin ortaya çıkması için kırığın otik kapsülden
geçmesi ve labirenti, vesitibülü ya da kokleayı hasarlaması koşul değildir. Otik kapsülün konküzyonu sonucu
posttravmatik vertigo gelişebilir.
Şekil 6. Bilateral hemotimpanum.
Perilenfatik fistül görülebilir. Bu hastalarda baş dönmesine fluktuan sensorinöral işitme kaybı eşlik eder.
Kemik ve/veya membranöz labirent hasarı, vestibüler akuadukt etkilenmesi sonucu endolenfatik drenaj
bozulursa veya temporal kemik kırığına yönelik cerrahi travmaya sekonder olarak kırıktan aylar, yıllar sonra
endolenfatik hidrops gelişebilir. Bu olgularda klasik olarak baş dönmesi ile birlikte fluktuan sensorinöral işitme
kaybı, tinnitus, kulakta dolgunluk duygusu, bulantı, kusma gibi endolenfatik hidrops kliniğinin diğer unsurları
görülür. Yine temporal kemik kırıklarına sekonder posttravmatik benign paroksismal pozisyonel vertigo
görülebilmektedir.
Temporal kemik kırıklarından sonra gelişen vertigonun tedavisi, vertigoya neden olan patolojiye göre
farklılıklar gösterebilmektedir. Bu olguların bir kısmı cerrahi tedavi ile, bir kısmı ilaç tedavisi ile, bir kısmı
vestibüler rehabilitasyon ile tedavi edilirler. Olguların büyük bir kısmında vertigo 3-6 ay içinde düzelir. Yaş
arttıkça bu süre uzar.
Beyin Omurilik Sıvısı Otoresi ve Rinoresi
Bu durum sık görülmez. Tanısı oldukça kolaydır. Timpanik membran perfore ise, şeffaf bir kulak
akıntısı şeklinde bulgu verir. İntakt timpanik membran varlığında ise beyin omurilik sıvısı timpanik kaviteden
östaki tüpü aracılığı ile nazofarenkse akacağı için geniz akıntısı veya burun akıntısı olarak belirti verecektir. Bu
hastaların %20 kadarında menenjit gelişebilmektedir. Bu durumda klinik tabloya menenjit belirti ve bulguları
hakim olur. Yüksek rezolüsyonlu ve ince kesitli spiral bilgisayarlı tomografi ile defektin yeri ve boyutu
belirlenmelidir. En sık görüldüğü yer tegmen mastoideum ve tegmen timpanidir. Tanı için, kulaktaki veya
burundaki akıntının glukoz düzeyine bakılabileceği gibi, daha iyisi beta-2 transferrin belirlenmesi ile kesin tanı
konulabilir. Kan ve kanla karışık beyin omurilik sıvısını birbirinden ayırmak için halo testinden de
yararlanılabilir. Temporal kemik kırıklı hastaların büyük bir kısmında ilk iki hafta içinde spontan olarak
iyileşme görülür. Dolayısıyla, bu hastalarda perilenfatik fistül tedavisine benzer biçimde, baş elevasyonda 2
haftalık yatak istirahati, beyin omurilik sıvısı kaçağının çok olduğu hastalarda lomber drenaj ile beyin omurilik
sıvısı basıncının azaltılması, kabızlığın ve ıkınmanın önlenmesi, enfeksiyona karşı profilaksiden oluşan
konservatif tedavi uygulanır. Burada enfeksiyon profilaksisi için antibiyotik cinsi ve dozu menenjit
tedavisindeki gibi olmalıdır. Profilaksiye rağmen menenjit gelişebileceği akılda bulundurulmalıdır. Konservatif
yaklaşım 3 hafta içinde beyin omurilik sıvısı kaçağının durmasını sağlayamamışsa, cerrahi girişim ile kaçağın
kapatılması gerekir.
LABORATUVAR
Genel olarak fasiyal paralizili hastalarda özellikle de travmatik fasiyal paralizili hastalarda saf ses ve
konuşma odyometrisi ile immittansmetri standart rutin test bataryasında olmalıdır. Bilincin yerinde olmadığı
kafa travmalı hastalarda ya da kooperasyon kurulmakta zorlanılan hastalarda objektif işitme testleri
kullanılabilir. Stapes kasının motor innervasyonunu fasiyal sinir yaptığı için stapes refleks testi travmatik fasiyal
paralizili bir hastada etkilenmiş olabilir. Bu refleksin araştırılması objektif bir test yöntemi olduğu için
topoğrafik testler arasında en güvenilir test olarak kullanımdadır. Aslında sadece lezyon yerini belirlemede değil
ama aynı zamanda tedavi etkinliğini değerlendirmede de yararlı olabilen bir testtir. Tedaviden önce refleksin
alınamadığı bir hastada refleksin daha mimik hareketlerde düzelme olmadan önce alınabilir olması iyileşmeyi
göstermesi ve prognozu erkenden görmek bakımından yararlı olabilmektedir.
Fasiyal sinir fonksiyonlarını değerlendirmek için birçok yöntem tanımlanmıştır: Gözyaşı testi (Schirmer
testi), tat testi, tükürük akım testi, stapes refleks testi, göz kırpma refleks testi; manyetik rezonans görüntüleme,
bilgisayarlı tomografi; minimal elektriksel uyarı testi (Hilger testi), elektromiyografi, uyarılmış akselerometri
(evoked accelerometry), antidromik sinir potansiyelleri, maksimal sinir uyarılma testi, minimal sinir uyarılma
testi, transkraniyal manyetik uyarılma. Görüldüğü gibi bunların bir kısmı klinik, bir kısmı radyolojik ve bir
kısmı da elektrofizyolojik testlerdir.
Fasiyal sinirin anatomik bütünlüğü gerek klinik muayene yöntemleri ile, gerekse ileri görüntüleme
yöntemleri ile değerlendirilebilir.
Fasiyal sinirdeki hasarın yerini belirlemeye yönelik gözyaşı testi (Schirmer testi), tat testi, tükürük akım
testi ve stapes testi gibi topoğrafik testlerin tanısal değeri zayıftır. Bunlardan objektif olanı stapes testidir.
Stapes testi lezyonun yerini belirlemekten çok hastanın izlenmesi bakımından kullanılmakta olan bir testtir.
Sinirdeki hasarın lokalize edilebilmesi günümüzde yüksek rezolüsyonlu, ince kesit spiral bilgisayarlı tomografi
ile güvenilir biçimde yapılabilmektedir.
TEDAVİ
Travmatik fasiyal paralizi anabaşlığı altında tedaviden söz edilirken kaçınılmaz biçimde fasiyal paralizi
konusunda yapılan her türlü tedaviden söz etmek gereği olur. Bu olguların bir ucunda travma sonrası ortaya
çıkan hafif pareziler, diğer ucunda tam sinir kesisine bağlı total fasiyal parezilerin olduğu geniş bir yelpazede
dağılmış hastalar vardır. Künt kafa travmasına bağlı kontüzyonun sonrasında gelişen hematoma, beyinsapı
bölgesinde tümör eksizyonu olgularında sinir bütünlüğü korunsun ya da korunmasın ortaya çıkan fasiyal
paralizilere, temporal kemik kırıklarına, temporal kemik içindeki cerrahi girişimlere, maksillofasiyal travmalara
sekonder paralizilere, reaktivasyon paralizilerine yönelik tüm tedavi modalitelerine hakim olunması gerekir.
Bunların belki de her birinde süren tartışmalı noktaları da dikkate alacak olursak genel prensiplerden söz etmek
daha doğru olacaktır.
Yumuşak doku yaralanması ile birliktelik gösteren maksillofasiyal travmalara sekonder fasiyal
paralizilerde fasiyal paralizi tedavisi, yaralanmanın diğer unsurları ile birlikte değerlendirilerek uygulanır.
Sinirin nerede ve nasıl bir hasar gördüğünün belirlenebilmesi için yara yerinin cerrahi eksplorasyonu genellikle
gerekli olur. İdeal yöntem sinirde doku kaybı yoksa ya da az ise uygulanabilen uç-uca anastomozdur.
Anastomoz hattında gerginlik olmaması anastomozun başarılı olması için en kritik unsurdur. Dolayısıyla doku
kaybıyla birliktelik gösteren sinir hasarlarında kablo greftleme yoluna gidilir. Bazen ve özellikle geniş doku
kayıplarının olduğu durumlarda bu tür sinir onarımları mümkün olamadığında diğer dinamik ya da statik onarım
teknikleri tercih edilmektedir (Tablo VI).
Kırıktan hemen sonra ortaya çıkan paralizinin tedavisi için bu paralizinin parsiyel veya tam olup
olmadığının saptanması önemli olabilir. Bazen tam olmayan bir paralizi daha sonra gelişebilecek bir enfeksiyon
sonrasında tam paraliziye dönüşebilir. Bir kural olmamakla birlikte paralizi inkomplet ise medikal tedavi ile
hatta bazen kendiliğinden iyileşme sağlanabilir. Paralizinin derinliği arttıkça kendiliğinden iyileşme beklentisi
azalmaktadır. Bu hastalar medikal ya da cerrahi tedavinin asıl hedef grubunu oluşturmaktadırlar. Kırığın hemen
ardından ortaya çıkan tam fasiyal sinir paralizilerinde, sinirin deplese kırık fragmanları tarafından kesildiği veya
basıya uğradığı düşünülür ve bu hastalarda iyileşme için bir şans varsa bunun erken cerrahi girişim ile mümkün
olduğu genel kabul görmektedir. Çünkü bu hastalarda fasiyal sinir fonksiyonlarının düzelme olasılığı düşüktür
ve zaman geçirilmeden yapılacak cerrahi girişimden yarar görebilirler.
Temporal kemik kırığından sonra ortaya çıkan fasiyal paralizilerde konservatif tedavi ile fasiyal sinir
fonksiyonlarında tatminkâr iyileşme oranı %0 ile %54 arasında bildirilmiştir. Burada hasar tam mı parsiyel mi
önemli bir faktördür. Klinik, odyolojik, radyolojik ve elektrofizyolojik yöntemlerle hastaların değerlendirilmesi
gerekmektedir. Bu incelemelerle sinir kesisi saptanacak olursa, elbette konservatif tedaviden yarar
beklenmemelidir. Ancak sinir intakt ise, konservatif tedavi akla yatkındır. Hangi olguda cerrahi girişimden uzak
durulmalıdır ve konservatif tedavi uygulanmalıdır, hangi olguya hemen cerrahi girişim uygulanmalıdır ve hangi
cerrahi girişim uygulanmalıdır; hangi olguda cerrahi girişim kararı vermeden ne kadar beklenmelidir bunlara
uzman doktorların karar vermesi yerinde olacaktır.
Konservatif tedavi ile izlenecek olan hastalarda medikal tedavi, hastanın kontraendikasyon oluşturacak
başka bir medikal sorunu yoksa kortikosteroid ile yapılabilir. Bu tedavinin ayrıntıları aşağıda ayrı bir altbaşlık
ile anlatılacaktır.
Fasiyal paralizi temporal kemik kırığından hemen sonra ortaya çıkmışsa, şu durumlarda erken cerrahi
girişimin gerekli ve yararlı olduğu söylenebilir: 1. Yüksek rezolüsyonlu, ince kesit bilgisayarlı tomografi ile
sinirin deplese kırık fragmanı tarafından kesildiği görüntüleniyorsa, 2. Yüksek rezolüsyonlu, ince kesit
bilgisayarlı tomografi ile kırık fragmanlarının birbirinden çok ayrıldığı gösterilmişse ve belirgin bir beyin
omurilik sıvısı otoresi varsa, 3. Bir haftalık konservatif tedaviye karşın, fasiyal paralizide klinik ve
elektrofizyolojik olarak herhangi bir düzelme saptanamıyorsa, 4. Konservatif tedaviye karşın fasiyal paralizi
klinik ve elektrofizyolojik olarak progresyon gösteriyorsa, 5. Paralizinin 3-7. günlerinde Hilger testi ile tam bir
paralizi durumu varsa, 6. Elektronörografide, ilk 2 hafta içinde, fasiyal sinir liflerinin %90’ından fazlasında
dejenerasyon saptanmışsa.
Fasiyal paralizili hastalara ameliyat öncesinde ameliyatın beklentilerini ve bu beklentilere ulaşmak için
geçecek süreyi açık ve anlaşılır biçimde anlatmak gerekir. Hastalar tam düzelme beklentisine girebilir ya da
hemen ameliyattan sonra ya da kısa bir sürede iyileşeceğini umabilirler. Tam sinir kesisiyle oluşan bir sinir
hasarında beklenebilecek en iyi sonuç Grade III olacaktır. Kesilmiş bir sinirin rejenerasyon hızı günde 1
milimetre kadardır. Bu da ayda yaklaşık 2.5 santimetreye karşılık gelir. İyi yapılmış bir onarımda anastomoz
yerinin mimik kasa uzaklığı ile ilgili olarak beklenen fasiyal hareketler için aylar geçmesi gerekir.
Serebellopontin köşede yapılan bir onarımda 15 ay, genikülat ganglion civarında yapılan bir anastomozda 9 ay
ve parotis bölgesinde pes anserinus civarında ise 4 ay kadar süre geçecektir.
Tablo VI. Travmatik Fasiyal Paralizide Cerrahi Tedavi Seçenekleri
DEKOMPRESYON
DİNAMIK ONARIM
STATİK ONARIM
TEKNİKLERİ
TEKNİKLERİ
Transmastoid
Primer onarım
Statik muskülofasyal transpoz.
Orta kafa çukuru
Kablo greftleme (interpozisyonel)
Translabirentin
Tendon transplantı
N. aurikülaris magnus (C 2, 3)
Fasya askısı
Supraklaviküler (C 3, 4)
Kas süspansiyonu
Medial kutanöz
Lateral kutanöz
Fasiyal plastik prosedürler
Yüzün gerilmesi
Safenöz sinir
Sural sinir
Başka motor sinirlere anastomoz
XII – VII hook – up
XII – VII jump graft
Çapraz yüz grefti (cross – face
graft)
Dinamik muskülofasyal
transpozisyonlar
Massetter ve temporal kas
transpozisyonu, çapraz yüz anast.,
platisma, grasilis, serratus vb. serbest
kas greftleri
Steroid Tedavisi
Kanıtlanmış üç temel etkisiyle steroid tüm dünyada travmatik fasiyal paralizinin medikal tedavisinde
kullanılan standart ilaçtır: 1. Sinir kılıfındaki ödemi azaltır, 2. hasarlanmış sinirde rejenerasyonu hızlandırır ve
3. motor fonksiyonları iyileştirir.
Steroidlerin kullanılmasında doz ve pozoloji olarak genel kabul görmüş bir protokol yoktur. Hemen her
doktor kendi deneyimlerine göre bir protokol uygulamaktadır. Bununla birlikte genel prensipler oturmuştur.
Örneğin advers etkilerden korunmak için mutlaka önlem alınmaktadır. Örneğin ilaç sirkadiyen ritmi bozmamak
için sabahları, tok karnına verilmektedir. Parçalı doz daha etkin olmasına rağmen advers etkiler de bir o kadar
artmaktadır. O nedenle tek doz kullanım daha makul tedaviyi sağlamaktadır. Tedavi boyunca, tuz tutucu etkisi
olabilen steroidlerin kullanımında, tuz kısıtlaması yapılmalıdır. Gastrik advers etkilerden kaçınmak için önlem
almak gerekir. Hipotalamus, hipofiz ve sürrenal arasındaki steroid döngüsünü bozmamak için uzun süreli
kullanımda doz azaltılmasına gidilmesi uygun olur.
Tablo VII. Steroid Eşdeğerlik Tablosu
STEROID
PREPARAT
EŞDEĞER
DOZ
BIYOLOJIK
PLAZMA
YARIÖMÜR
YARIÖMRÜ
(SAAT)
(DAKIKA)
EŞDEĞER
TUZ
TUTUCU
ETKI
Kortizon
Yok*
25 mg
Kısa (8-12)
30
0.8
Hidrokortizon
Yok*
20 mg
Kısa (8-12)
90
1
Prednizolon
Prednisolon®
5 mg
Orta (12-36)
200
0.8
Prednizon
Deltacortril®
5 mg
Orta (12-36)
200
0.8
Metilprednizolon
Prednol®
4 mg
Orta (12-36)
180
0.5
Triamsinolon
Kenakort®
4 mg
Uzun (24-48)
300
0
Betametazon
Celestone®
0.60 mg
Uzun (36-54)
100-300
0
Deksametazon
Dekort®
0.75 mg
Uzun (36-54)
150-270
0
*: Türkiye’de sistemik kullanılan ticari preparat yok.
Günümüzde çok çeşitli steroid preparatları bulunmaktadır. Bunların tümü vücutta aynı reseptörlere
bağlanarak etki etmelerine rağmen afiniteleri ve yarılanma ömürleri farklıdır. Dolayısıyla eşdeğerliklerini
dikkate alarak tedavi düzenlemek uygun olur (Tablo VII). Daha doğrusu bir doktor kendisi için uygun steroidi
belirleyip onu kullanmalıdır. Bu hem hata riskini azaltır hem de olası advers etkilere hakimiyet zaman içinde
artar. Bu ders notunun yazarı kişisel uygulamasında sabahları tek dozda olmak üzere 1mg/kg/gün dozda beş
günlük kullanım ve bunu izleyen günlerde üç günde bir doz düşürerek ve iki ya da üç haftada kesilecek şekilde
tedavi uygulamaktadır. Bu arada tuz kısıtlaması önermekte, proton pompası inhibitörü ve H2 reseptör
antagonisti ile midenin korunmasına çalışmaktadır.
Sistemik steroid tedavisinin ayaktan verilebilmesi için kontrol edilmemiş veya edilemeyen arteriyel kan
basıncı, kan şekeri ve sistemik önemli bir hastalığının olmaması gerekmektedir. Böyle bir durum varsa tedavi
hastane koşullarında ilgili uzmanların görüşleri alınarak uygulanmalıdır.
Göz Bakımı
Travmatik fasiyal paralizili bir hasta gözünü kapatamıyorsa ve göz kırpamıyorsa gözün gözyaşı ile
ıslatılması mümkün olamamaktadır. Travmanın etkisiyle sinir supragenikulat düzeyde hasara uğramışsa gözyaşı
salgısı da azalmıştır. Sürekli açık kalan göz hem yukarıda açıklanan nedenlerle hem de var olan ıslaklığın da
hızla buharlaşmasına bağlı olarak kurumaktadır. Bu durum hem gözde ağrı, batma, yanma kaşınma gibi
yakınmalara neden olabilmekte hem de korneal ülserlere yol açarak görme bozukluklarına neden olmaktadır.
Gözünü kapatamayan travmatik fasiyal paralizili bir hastada gözün korunması doktorun birincil görevidir.
Gözün korunması için geçici ve yerleşik paralizilerde koruma yöntemleri tanımlanmıştır (Tablo VIII).
Geçici paralizilerde, yapay gözyaşı damlalarının kullanılması, özellikle uyurken merhem sürülmesi ve gözün
bantlama ile kapatılması sık kullanılan basit ve uygulanması kolay koruma yöntemleridir. Daha uzun süren
paralizilerde üst göz kapağına altın ağırlık takılması sık kullanılan basit bir cerrahi göz koruma yöntemidir.
Tablo VIII. Göz Koruma Yöntemleri
Geçici Fasiyal Paralizide
Yerleşik Fasiyal Paralizide
Metil selüloz
Üst göz kapağına altın ağırlık
Bantlama
Metal yay
Superior levator palpebral kasa botilinum toksin
Heriki göz kapağına silikon rod
enjeksiyonu
Üst göz kapağına hava enjeksiyonu
Tarsorafi
Lateral tarsorafi
Heriki göz kapağına fasya lata
Temporal kas transferi
ÖNERİLEN KAYNAKLAR
1. Çelik O, Tanyeri G. Fasiyal sinirin anatomisi ve fizyolojisi. Otoloji ve Nöro-otoloji, Çelik O (ed), Cilt 1
içinde. İstanbul: Elit Ofset, 2013: 49-58.
2. Adatepe T. Fasiyal sinirin elektrofizyolojik incelemeleri. Otoloji ve Nöro-otoloji, Çelik O (ed), Cilt
1
içinde. İstanbul: Elit Ofset, 2013: 99-104.
3. Tanyeri Y, Ünal R. Periferik fasiyal paralizi. Kulak Burun Boğaz Hastalıkları ve Baş Boyun Cerrahisi, Çelik
O (ed); 2. Baskı, Cilt 1 içinde. İzmir: Asya Tıp Kitabevi, 2007: 283-90.
4. Sütbeyaz Y. Fasiyal sinir muayene yöntemleri. Otoloji ve Nöro-otoloji, Çelik O (ed), Cilt 2 içinde. İstanbul:
Elit Ofset, 2013: 615-22.
5. Korkut N, Çelik O. Travmatik fasiyal paralizi. Otoloji ve Nöro-otoloji, Çelik O (ed), Cilt 2 içinde. İstanbul:
Elit Ofset, 2013: 635-52.
Download