türkiye`nin komşu ve çevre ülkeleriyle sınır aşan ticaretinin

advertisement
İSTANBUL
TİCARET
ODASI
TÜRKİYE'NİN KOMŞU VE
ÇEVRE ÜLKELERİYLE SINIR AŞAN
TİCARETİNİN GELİŞTİRİLMESİNE
YÖNELİK BİR STRATEJİ
DENEMESİ
Rıfat Barış Tekin
YAYIN NO: 2005-34
stanbul, 2005
© Bu eserin tüm telif hakları İstanbul Ticaret Odası'na (İTO) aittir.
Eser üzerinde 5846 sayılı FSEK tarafından sağlanan tüm haklar saklıdır. İTO'nun ve yazarın adı belirtilmek
koşuluyla eserden normal ölçüde alıntı yapılabilir.
İTO ve yazarın izni olmadan eserin tamamı veya bir bölümü fotokopi, faksimile veya başka bir araçla çoğaltılamaz, dağıtılamaz, elektronik ortamlarda ticari ya da başka bir amaçla kullanılamaz.
İstanbul Ticaret Odası: 07 TEK
Tekin, Rıfat Barış
Türkiye'nin Komşu ve Çevre Ülkeleriyle Sınır Aşan Ticaretinin
Geliştirilmesine Yönelik Bir Strateji Denemesi.
İstanbul, 2005-133 sayfa
I.DIŞ TİCARET
I.DIŞ TİCARET, KOMŞU ÜLKELER
II.DIŞ TİCARET, ÇEVRE ÜLKELER,
ili.DİŞ TİCARET POLİTİKASI,
IV.BÖLGESEL GELİŞME
V.DIŞ TİCARETİN GELİŞTİRİLMESİ,
VI.ORTA DOĞU POLİTİKASI,
VII.KARADENİZ EKONOMİK İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ,
VIII.İTO
ISBN NO.9944-60-012-1
Türkçe
Reşadiye Cad.Eminönü / İstanbul
İTO BİLGİ HATTI
(212)4556161
www.ito.org.tr
İTO yayınları için ayrıntılı bilgi
Bilgi ve Doküman Yönetimi Şubesi'nden alınabilir.
Tel: (212) 455 63 29
Fax: (212) 512 06 41
E. Posta: ito.yayJn@ito.org.tr
Web: www.ito.org.tr
YAYINA HAZIRLIK, BASKI. CİLT
BİLGE YAYINCILIK, EĞİTİM, SAĞLIK HİZMETLERİ VE TİCARET A.Ş.
Yılanlı Ayazma Sk. Örme İş Merkezi No: 8 Kat: 1 Davutpaşa- İstanbul
Tel: (212) 483 15 16 Fax: (212) 483 30 55
e-mail: bilge@bilgematbaacilik.com
ÖNSÖZ
Sınır aşırı veya bölgesel ticaretin özellikle kalkınmakta olan ülkeler açısından
önemli avantajları bulunmaktadır. Öncelikle coğrafi yakınlık, maliyetlerin azal­
tılması yoluyla ülkeler arasındaki ekonomik ilişkilere ivme kazandırdığı gibi,
bu durum bölgesel barışa da katkı sağlamaktadır.
Türkiye komşu ülkelerle dış ticaretini geleneksel bavul ticaretinin veya kayıt
dışı ticaretin ötesine taşıyacak bir formül bulmak zorundadır. Zira Türkiye'nin
komşu ülkelerle gerçekleştirdiği dış ticaretin toplam ticareti içerisindeki oranı
% 15 ila 20 arasında seyretmektedir. Bu oran Kuzey Avrupa ülkelerinde % 90'lar
seviyesine çıkmaktadır. Anılan gerçekten yola çıkılarak yapılan bu çalışma,
Türkiye'nin k o m ş u ve çevre ülkeleriyle arasındaki ticari yapıyı bütün yönleriyle
ortaya koymayı amaçlamakta ve ticaret hacminin artırılması için uygulanabile­
cek alternatif stratejiler sunmaktadır.
Çalışmada Balkan ve Güneydoğu Avrupa ülkeleri, Orta Asya Türk Cumhuri­
yetleri, Orta D o ğ u ülkeleri ve Kuzey Afrika ülkeleri Türkiye'nin tarihi ve
kültürel bağları bulunan ve ticaretin de artırılabileceği ülkeler olarak ele alın­
makta, bu ülkelerle benzer yapılar ve farklılıklar ortaya konmaktadır.
Araştırmanın, Türkiye'nin komşu ve çevre ülkeleriyle ticareti bulunan işa­
damları ve ilgililer için yararlı olmasını diler, çalışmayı gerçekleştiren
Sayın Rıfat Barış Tekin'e teşekldir ederim.
Dr. Cengiz Ersun
Genel Sekreter
İÇİNDEKİLER
Önsöz
3
İçindekiler
5
Yönetici Özeti
7
1. Giriş
23
2. Coğrafi Yakınlık ve Dış Ticaret: Teorik Beklentiler
31
3. Türkiye'nin K o m ş u ve Çevre Ülkelerle
Dış Ticaretinin Geliştirilmesi Yönünde Uygulanan Politikalar
37
4. Küresel-Bölgesel Gelişmeler
57
5. Türkiye'nin K o m ş u Coğrafyasındaki
Güncel İktisadi ve Siyasi Oluşumlar
99
6. Yeni Bir K o m ş u ve Çevre Ülkeler Stratejisi'ne Doğru
115
İTO Yayınları (2005)
132
YÖNETİCİ ÖZETİ
Çalışmanın Annacı
Türkiye, 1980'lerden itibaren uygulamaya koyduğu ihracata yönelik kalkınma
stratejisi neticesinde başarılı bir dış ticaret performansına ulaşmıştır. Ancak, dış
ticaret genelinde gözlenen görece başarılı performans, Türkiye'nin komşuları ve
yakın çevre ülkeleriyle gerçekleştirdiği ticaret açısından gösterilememiştir. Bu
basit gerçekten yola çıkan çalışma, Türkiye'nin komşuları ve çevre (ön hat) ül­
keleriyle dış ticaretinin geliştirilmesine yönelik genel bir çerçeve çizmeyi amaç­
lamaktadır.
Bilindiği gibi Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyada h e m sosyo-ekonomik
h e m de siyasi alanlarda hızlı dönüşümler yaşanmaktadır. Bu gelişmeler Türki­
ye ile k o m ş u coğrafya arasındaki karşılıklı ticaret akımları üzerinde belirleyici
etkiye sahiptir. Yaşanan hızlı küresel ve bölgesel değişimler nedeniyle Türki­
ye'nin, yaklaşık beş yıldır sürdürülen K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretin Ge­
liştirilmesi Stratejisi'ni daha ileri bir aşamaya taşıması gerekmektedir.
Bu çalışma, Türkiye'nin yeni " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretin Geliştiril­
mesi Stratejisi"nin uygulamacı birimler ve sivil toplum kuruluşlarının ortak ça­
basıyla hazırlanması sürecine katkıda bulunmak amacıyla hazırlanmış bir ön
araştırma olarak düşünülmelidir. Bu amaçla, gerçekleştirdiğimiz araştırmalarda
ulaşılan sonuçların kısa bir özeti aşağıda çıkarılmaya çalışılmıştır.
Türkiye Dış Ticareti Üzerine Bazı Gözlemler
Bilindiği üzere, 24 Ocak 1980'de alınan kararları takip eden süreçte ihracat ge­
lirlerini arttırmak ve uluslararası piyasalarda rekabet gücü olan bir ihracat sek­
törü oluşturabilmek amacıyla Türkiye'de bir dizi ekonomi politikası uygulama­
ya konmuştur. Dışa açık ve ihracata dayalı kalkınma stratejisi kapsamında
1980'1er boyunca iddialı bir finansal liberalizasyon programı uygulanmış, dış
ticaret rejimi serbestleştirilmiş ve ülkenin uluslararası piyasalara açılması he­
deflenmiştir. Sonuç olarak, 1980Tİ ve 1990Tı yıllar boyunca h e m ihracatın hem
de toplam dış ticaretin miHi gelir içerisindeki payı istil<Tarlı biçimde artmıştır.
2000Ti yıllara gelindiğinde Türkiye'nin ihracat performansında belirgin bir ar­
tış gözlemlenmektedir. G ü n ü m ü z itibariyle Türkiye ihracat sektörü imalat sana­
yiinin çeşitli alanlarında uzmanlaşarak başta Avrupa ve Orta D o ğ u olmak üze­
re önemli piyasalarda ciddi bir pazar payına ulaşmıştır. Özetle, geçen 25 yıllık
dönem sonucunda uluslararası ekonomik düzene eklemlenme nihai hedefine
ulaşıldığı söylenebilir.
Ancak, bütün olumlu gelişmelere karşın dış ticaret genelinde gözlenen görece
başarılı performans, komşu ülkelerle ekonomik ve ticari ilişkiler açısından gös­
terilememiştir. Bugün itibariyle, Türkiye'nin komşu ve çevre ülkelerle dış tica­
retinin oldukça düşük düzeyde gerçekleştiği gözlemlenmektedir. B u sorunun kı­
sa ve orta vadede çözümü, başta ihracatta gözlenen yüksek pazar bağımlılığı ol­
mak üzere Türkiye dış ticaretinin önemli yapısal sorunlarının çözümüne katkı­
da bulunacaktır.
''Komşu ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizi Geliştirme Stratejisi''
Geçtiğimiz yıllarda Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından benzer bir saptama ya­
pılmış ve " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizin Geliştirilmesi Stratejisi"
uygulamaya konulmuştur. Oldukça geniş kapsamlı olarak hazırlanan strateji
"komşu/ön hat" ülkeleri ve " ç e v r e " ülkeler biçiminde iki çemberden oluşan iki­
li bir yapıya sahiptir. Strateji'nin ilk çemberinde Türkiye ile arasında geçiş zor­
luğu olmayan ve başka bir ülke üzerinden geçilmeksizin doğrudan kara veya
deniz yoluyla ulaşılabilen Azerbaycan/Nahcıvan Özerk Cumhuriyeti, Gürcis­
tan, İran, Irak, Suriye, Yunanistan, Bulgaristan ve Ermenistan, K K T C , Roman­
ya, Ukrayna ve Rusya Federasyonu gibi ülkeler yer almaktadır. Strateji hedefin­
de yer alan ikinci grupta ise Türkiye ile kara sınırı bulunmamasına karşın hem
coğrafi h e m kültürel ve tarihsel yakınlığı bulunan bölge ülkeleri yer almaktadır.
Bu grup içerisinde 2000 yılı itibariyle Türkmenistan, Kazakistan, Özbekistan,
Kırgızistan, Tacikistan, İsrail, Suudi Arabistan, Ürdün, Lübnan, Mısır, Arnavut­
luk, Moldova ve M a k e d o n y a bulunmaktadır. 2003 yılında çevre ülkeler kavra-
mı daha da genişletilerek Macaristan, Slovenya, Hırvatistan, Bosna-Hersek, Yu­
goslavya Federal Cumhuriyeti, Fas, Cezayir, Tunus, Libya, Sudan, Etiyopya,
Eritre, Cibuti, Somali, Gazze, Kuveyt, Bahreyn, Katar, Birleşik Arap Emirlik­
leri, U m m a n , Yemen, Afganistan, Pakistan ve Beyaz Rusya da stratejiye dahil
edilmiştir.
" K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizin Geliştirilmesi Stratejisi" öncelikle
Türkiye ile komşu coğrafya arasındaki bölge içi dış ticaret ve doğrudan yatırım
hareketlerinin yasal altyapısının tamamlanmasını hedeflemektedir. Bu amaçla
strateji kapsamında yer alan ülkelerle Türkiye arasındaki "serbest ticaret", "çif­
te vergilendirmeyi ö n l e m e " ve "karşılıklı yatırımların k o r u n m a s ı " konularında­
ki anlaşmaların tamamlanması stratejinin birincil politika hedefi olarak belir­
lenmiştir. K o m ş u ve Çevre Ülkeler Stratejisi'nin dördüncü politika ayağı olarak
bir dizi pazara giriş politikası uygulamaya konulmuştur. B u kapsamda komşu
ve çevre ülkelere yönelik olarak fuarlar, sergiler ile benzeri tanıtım ve pazara gi­
riş faaliyetleri gerçekleştirilmektedir.
" K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizin Geliştirilmesi Stratejisi" kapsamında
yürütülen politikalar sonucunda beş yıl gibi kısa bir dönem içerisinde kayda de­
ğer gelişmeler sağlanmıştır. 2000Ti yılların başından beri Türkiye'nin komşu ve
çevre ülkeleriyle dış ticareti yükselen bir trend izlemektedir. Yürütülen politi­
kalar sonucunda özellikle son iki yıl içerisinde Türkiye'nin çevre ülkeler pazar­
larına gerçekleştirdiği ihracat belirgin biçimde artmıştır. Her ne kadar dünya
ekonomik konjonktüründe gözlemlenen olumlu gelişmelerin bu başarıda yadsı­
namaz payı olsa da gözlemlenen performans artışında K o m ş u ve Çevre Ülkeler
Stratejisinin de önemli katkısı bulunmaktadır.
N e var ki, geçtiğimiz yıllarda kat edilen mesafeye karşın, Türkiye'nin komşu ve
çevre ülkelerle dış ticareti hâlâ arzu edilen düzeyden uzaktır. Türkiye'nin top­
lam ihracat gelirleri içerisinde komşu ve çevre ülkeler pazarlarına gerçekleştiri­
len ihracatın payı 1990'lar boyunca yüzde lO'un altında seyretmiştir. Son dö­
nemdeki atılımlarla birlikte komşu ve çevre ülkelerle gerçekleştirilen ticaretin
Türkiye'nin toplam ticareti içindeki payı yüzde 15'lerin üzerine çıkmıştır. Bu
oran gelişmiş ülkelerde yüzde 50'leri aşmakta. Kuzey Avrupa ülkelerinde yüz-
de 90Tar seviyesine ulaşmaktadır. Bugün ulaşılan noktada Türkiye'nin komşu
ve çevre ülkelerle karşılıklı ticaretinin geliştirilmesine yönelik yeni politikalar
geliştirilmesi zorunludur.
Coğrafi Yakınlık ve Dı§ Ticaret: Teorik Beklentiler
Türkiye'nin k o m ş u ve çevre ülkelerle dış ticaretinin arttırılmasına yönelik poli­
tika araçları geliştirilmesi aşamasında sınır aşırı ticarete ilişkin temel teorik
beklentiler önem taşımaktadır. Temel iktisat teorisi coğrafi ve kültürel yakınlı­
ğın dış ticaretin önemli belirleyenleri arasında yer aldığını kabul etmektedir.
Ulaşım maliyetlerinin düşük olması gibi coğrafi yakınlığın sağlayacağı avantaj­
lar nedeniyle birbirine sınır komşusu olan ülkeler arasındaki ticaret hacminin
yüksek olması beklenir.
Gelişmiş ülkeler arasındaki dış ticaret hacminin iktisat teorisinin beklentilerini
doğrular biçimde yüksek olarak gerçekleşmesine karşın gelişmekte olan ülkeler
arasındaki ticaret hacmi beklenenden düşüktür. Bir başka deyişle, kalkınmakta
olan ülkeler açısından bakıldığında temel iktisat teorisinin beklentileri doğrulanmamaktadır. Birbirine sınır komşusu olan az gelişmiş ülkeler arasındaki dü­
şük dış ticaret hacminin en önemli nedeni olarak sözkonusu ülkelerin ihracat ve
imalat sanayi yapılarının benzer nitelikler taşıması gösterilmektedir. Bu ülkeler
daha çok emek-yoğun, geleneksel, yarı-mamul niteliği taşıyan malların üretimi
ve ihracatında uzmanlaştığı için uluslararası pazarlarda birbirleriyle kıyasıya re­
kabet etmekte ve karşılıklı dış ticaretleri bu nedenle düşük hacimde gerçekleş­
mektedir. B u konuda öne sürülen bir başka nedense gelişmekte olan ülkelerin iç
pazarlarının yeterince büyük olmamasıdır. Bu açıklamaya göre iki ülke arasın­
daki karşılıklı ticaret hacmi ülkelerin gayri safi milli hasılalarının büyüklüğü ile
doğru orantılı olarak değişmektedir. Her iki açıklama da gelişmekte olan ülke­
ler arasındaki karşılıklı ticaret hacminin düşük olarak gerçekleşmesinin yapısal
bir sorun olabileceğini öne sürmektedir.
Bu noktada Türkiye açısından yanıtlanması gereken en önemli soru, komşu
coğrafyayla gerçekleştirilen karşılıklı ticaret hacminin halihazırda düşük olarak
seyretmesinin yapısal bir sorun olup olmadığıdır. B u çalışma, Türkiye'nin
komşu coğrafyayla karşılıklı ticaretinin beklenenin altında seyretmesinin bütü­
nüyle yapısal nedenlerden kaynaklanmadığı varsayımından hareket etmektedir.
Bu varsayımın temel dayanağı, Türkiye ve çevre coğrafyadaki ülkelerin ihracat
yapılarının önemli farklılıklar göstermesidir. Bir başka dayanak noktası olarak
Türkiye'nin k o m ş u ve çevre ülkelerinin kayda değer bir ekonomik potansiyele
sahip olması gösterilebilir.
Türkiye'nin k o m ş u coğrafyasında yer alan ülkeler genç ve geniş nüfuslarıyla di­
namik pazar görüntüsüne sahiptir. Özellikle petrol fiyatlarının artmasıyla birlik­
te son dönemde bölge ekonomisinde bir ivmelenme gözlemlenmektedir. A B gi­
bi dünyanın en önemli pazarlarının hemen yanıbaşmda yeralan bölgede dış ta­
lep sıkıntısı yaşanmamaktadır. Bölgenin coğrafi özellikleri de bölgesel dış tica­
reti destekler niteliktedir. Türkiye'nin yer aldığı coğrafya birbirine önemli kara­
yolu ve demiryolu ağlarıyla bağlanmıştır. Buna ek olarak bölge ülkeleri dünya
ticaret yolları üzerinde, açık denizlere yakın ve önemli su yollarıyla birbirine
bağlanmış durumdadır. Bölge ülkelerinin çok azı deniz bağlantısı bulunmayan
ülkelerdir. Son dönemde gerçekleştirilen büyük alt yapı projeleriyle ülkeler ara­
sı enerji akışları petrol ve doğal gaz boru hatları ve entegre elektrik dağıtım şebekeleriyle sağlanmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, Türkiye'nin k o m ş u coğraf­
yayla gerçekleştirdiği dış ticaretin ekonomi politikası araçlarıyla geliştirilmesi
mümkündür.
Küresel-Bölgesel Gelişmelerin Komşu Coğrafyayla Ticaretimizin
Geliştirilmesi Açısından Önemi
Türkiye'nin geçtiğimiz dönem içerisinde uyguladığı politikalardan elde ettiği
başarılı sonuçtan da gözlemlenebileceği gibi komşu ve çevre ülkelerle ticaretin
geliştirilmesi açısından değerlendirilebilir olanaklar bulunmaktadır. Son dö­
nemdeki küresel ve bölgesel trendler Türkiye'nin yer aldığı coğrafyada bölge­
sel işbirliği ve ticaretin geliştirilmesine yönelik olarak yeni açılımların sağlan­
masına uygun bir iklim oluşturmaktadır.
Öncelikle, başta Avrupa Birliği olmak üzere son dönemde yaşanan bölgesel bü­
tünleşme çabaları Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyada ekonomik ve ticari
işbirliğinin geliştirilmesi açısmdan önem taşımaktadır. Avrupa Birliği önümüz­
deki orta ve uzun vade içerisinde Türkiye'nin komşularınn büyük bir kısmını ya­
kından ilgilendiren bir yeniden yapılanma içerisindedir. B u yeniden yapılanma
sürecinin en önemli halkasını Akdeniz havzası içerisinde 2010 yılı itibariyle bir
serbest ticaret alanı oluşturulması perspektifi oluşturmaktadır. A B - Akdeniz Or­
taklığı ve Daha Geniş Avrupa-Yeni Komşuluk Stratejisi kapsamında sürdürülen
çabalar sözkonusu tarihte Türkiye'nin de yer aldığı Akdeniz coğrafyası içerisin­
de ticaret akımları üzerinde önemli pozitif etkisi olacak bir serbest ticaret alanı­
nın oluşacağının sinyallerini vermektedir. Büyük Arap Ortak Pazarı (GAFTA)
gibi diğer bölgesel inisiyatiflerle de desteklenen bu süreç Türkiye'nin komşuları
ve çevre ülkeleriyle ticaretinin geliştirilmesine yönelik olarak oluşturulacak yeni
politikalarda gözden kaçırılmaması gereken en önemli faktördür.
Diğer yandan, Orta Avrupa'dan Balkanlara, R u s y a ' d a n Orta A s y a ' n ı n derinlik­
lerine dek uzanan geniş bir coğrafyada 1990'lı yılların başında D o ğ u B l o k u ' n u n
dağılması ile kapsamlı bir yeniden yapılanma süreci başlamıştır. Türkiye'nin de
bir parçası olduğu bu coğrafyada yer alan ülkeler karşılaştıkları derin ekonomik
ve siyasi krizi aşmak amacıyla yüksek korunmacılık içeren devletçi ekonomi­
den piyasa ekonomisine geçiş amaçlı yapısal u y u m politikaları (IMF'nin verdi­
ği adla "şok terapiler") uygulamaya başlamışlardır. 1990'larda başlayan yeni­
den yapılanma süreci 2000'li yıllara gelindiğinde nihai sonuçlarına ulaşmaya
başlamıştır.
Yakın gelecekte Türkiye'nin batı komşuları A B üyesi olacaklardır. Bulgaris­
tan'ın yanı sıra R o m a n y a ' n ı n da yakın gelecekte A B ' y e tam üye olması kesin­
leşmiştir. A B perspektifinde kaydedilen gelişmeler sonucunda her iki ülke eko­
nomisinde gözle görülür bir iyileşme yaşanmaktadır. 1990'lı yılların yüksek
enflasyon sorunu ortadan kalkmış, ekonomik istilcrar sağlanmıştır. H e m Bulga­
ristan h e m de R o m a n y a A B ' y e tam üyelik hedefleri dahilinde piyasa ekonomi­
sinin gereklerini yerine g e t i ı ^ e y e devam etmektedirler. Bu kapsamda, bu ülke­
lerin rekabet ve yatırım konularında gerçekleştirdikleri yeni düzenlemeler ve
alman reform değerindeki kararlar çok önemlidir. B u g ü n itibariyle Türkiye ile
Balkan ülkeleri arasındaki dış ticaret Gümrük Birliği Anlaşması çerçevesinde
gerçekleştirilmektedir. Orta vadede Türkiye'nin A B ' y e tam üyeliğinin gerçek-
leşeceği gözönünde bulundurulursa Bulgaristan, R o m a n y a ve Yunanistan ile
Türkiye arasmdaki dış ticaret akımlarının arttırılmasına yönelik serbest ticaretin
ötesine geçen projeler geliştirilmesi önem kazanmaktadır.
Benzer biçimde kuzey komşularımız da önemli değişimler gerçekleştirilmekte­
dir. R u s y a ' n ı n artan petrol fiyatlarının da etkisiyle ekonomik kalkınmasını hız­
landırması ve ekonomik sisteminin giderek daha da fazla dünyaya entegre ol­
ması bu değişim rüzgarlarının bii' boyutunu göstermektedir. U l a a y n a ' d a son dö­
nemde gözlemlenen demokratikleşme ve Batı dünyasıyla daha fazla yakınlaşma
iradesi bölgede yaşanan değişimleri göstermesi açısından önemlidir. Gürcis­
tan'da da reformcuların iktidara gelmeleriyle başlayan süreç sonucunda bölge­
sel işbirliği konusunda olumlu rüzgarlar esmektedir.
Irak'ın Amerika Birleşik Devletleri ve koahsyon güçleri tarafından işgali bir
yana bırakıldığında Türkiye'nin batı ve kuzey komşularmdakine benzer bir reformasyon eğilimi, daha yavaş ve temkinli bir tempoda olsa da, doğu ve güney
komşuları için de sözkonusudur. Orta Doğu ülkeleri büyük bir toplumsal dönü­
şümün eşiğindedirler. Başta Suriye, Lübnan ve Mısır olmak üzere bölge ülkele­
rinde gözle görülür bir uluslararası piyasalara eklemlenme çabası vardır. Suri­
ye'nin yıllar sonra D T Ö ' y e üyelik başvurusunda bulunarak başta devletçi eko­
nomiden dışa açık bir ekonomiye yönelik olarak attığı adımlar, savaş yorgunu
L ü b n a n ' ı n tüccar devlet kökenlerine geri dönme çabaları, î r a n ' m uluslarası doğ­
rudan yatırım çekmek yönünde gerçekleştirdiği açılımlar, Mısır'ın Nitelikli Sa­
nayi Bölgeleri aracılığıyla tıkanan ihracatına açılım sağlama çabaları Türki­
ye'nin Orta D o ğ u ' d a yeralan komşularında yaşanan değişim rüzgarlarının gü­
cünü göstermektedir.
Komşu ve Çevre Ülkelerle Ticaretin Geliştirilmesinden
Elde Edilebilecek Kazanımlar
K o m ş u ve çevre ülkelerle dış ticaretimizin geliştirilmesine yönelik çabalardan
elde edilebilecek kazanımlar h e m Türkiye h e m de bölge ülkeleri açısından stra­
tejik önem taşımaktadır. Türkiye ile komşu coğrafya arasındaki ticaret akımla­
rının arttırılması bölge ülkelerinin tümünde toplumsal refahın arttırılmasına kat-
kıda bulunacaktır. Uluslararası ticaret ile iktisadi kalkınma arasında güçlü bir
bağ bulunduğu yapılan çalışmalarla açıkça ortaya konmuştur. Bu açıdan bakıl­
dığında Türkiye ile k o m ş u coğrafya ülkeleri arasında karşılıklı ticaret hacminin
arttırılması bölge kalkınmasına da ivme kazandıracaktır.
Birbiıine komşu veya coğrafi olarak yakın ülkeler arası ticaret, başta taşımacılık
ve bilgi toplama maliyetinin en aza indirgenmesi olmak üzere bir dizi avantajlar
barmdırmaktadm Bu avantajlar nedeniyle komşu ülkeler arasındaki ticaret akım­
larının arttırılmasıyla kıt kaynakların dağılımında Pareto etkinlik sağlanması
mümkün görünmektedir. Kıt kaynaklarm daha etkin dağıtılmasıyla birlikte ortaya
çıkacak dışsal etkiler bölge kalkınmasını daha da ivmelendirecektir. Türkiye'nin
komşu ve çevre ülkelerle ticaretinin geliştirilmesi yaratacağı ekonomik faydaların
yanısıra bölgesel barışa da katkıda bulunacaktır. Dünyanın sıcak çatışma dahil ol­
mak üzere sosyal çalkantılarla en sık karşılaşılan bölgelerinden biri olan içinde
bulunduğumuz coğrafya açısından bu katkı büyük önem taşımaktadır.
Türkiye ile k o m ş u ve çevre ülkeler arasındaki ticaretin canlandırılması belirli
bir eşiği aşmakta zorlanan ihracatımız açısından da yeni bir açılım sağlayacak­
tır. Türkiye'nin ihracatı h e m doğal sınırlara ulaşılmış olması h e m de yüksek pa­
zar ve ürün yoğunlaşması nedeniyle belirli bir düzeyde takılıp kalmıştır.
1980'1er boyunca sürekli bir artış gösteren ihracat b ü y ü m e oranı 1990'lı yıllar­
la birlikte yavaşlamıştır. İhracatın büyüme hızındaki düşüşün önemli bir nedeni
Türkiye ihracatının belirli pazarlara yüksek bağımlılık göstermesidir. Belirli
ürün grupları ve pazarlara gösterilen yüksek bağımlılık Türkiye ekonomisinin
bölgesel ekonomik durgunluk ve krizlerden etkilenme olasılığını arttırmaktadır.
K o m ş u ve çevre ülkelerle dış ticaretin geliştirilmesi Türkiye dış ticaretinde göz­
lenen jâiksek yoğunlaşma sorununun giderilmesine katkıda bulunacağı için ayrı
bir önem taşımaktadır.
Yeni Bir Komşu ve Çevre Ülkeler Stratejisi'nin Ana Hatlan
Gelinen noktada, Türkiye'nin çevre ülkelerle ticaretini geliştirmeye yönelik ye­
ni politikalar geliştirilmesi zorunludur. Türkiye'nin halihazırda uygulamaya ça-
lıştığı stratejinin geliştirilerek bir sonraki aşamaya taşmması gerekmektedir. Bu
kapsamda 2000 yılmdan beri sürdürülen strateji belirli noktalarda ek politikalar
geliştirilmesi yoluyla yenilenmelidir. Bu çalışma kapsamında Türkiye'nin
komşu ve çevre ülkelerle dış ticaretinin geliştirilmesine yönelik olarak hazırla­
nacak yeni bir stratejinin ana hatları belirlenmeye çalışılmıştır.
Yeni bir k o m ş u ülkeler stratejisinin ana hatlarını kısaca özetlemek gerekirse;
•
Türkiye 'nin komşu ve çevre ülkelerle dış ticaretinin geliştirilmesine
yöne­
lik olarak hazırlanacak yeni bir strateji, dış ticaretin sıfır toplamlı bir
oyun olmadığı gerçeğinden yola çıkarak yalnızca bir ''ihracat
stratejisi"
olarak
düşünülmemelidir
Bir başka deyişle, K o m ş u ve Çevre Ülkelerle ticaret stratejisi bir ihracat strate­
jisinin dar kalıplarını kırmalıdır. Bölge içi ticaret akımlarının artmasının çarpan
etkisiyle Türkiye'nin bölgeye yönelik ihracatının da artması anlamına geleceği
gözden kaçırılmamalıdır. Bu açıdan bölge ülkeleri Türkiye'nin yalnızca ham
madde ve yarı m a m u l mal tedarikçisi olarak düşünülmemelidir. Bu amaçla,
oluşturulacak yeni bir k o m ş u ve çevre ülkeler stratejisi karşılıklı ticaret akımla­
rının arttırılmasına yönelik olarak düzenlenmelidir.
•
Türkiye 'nin yakın gelecekte komşu coğrafyayla dış ticaretinin
geliştiril­
mesine yönelik uygulamaya koyacağı politikaların
hem tutarlılık hem de
etkinlik sağlanması açısından genel ve bütünlüklü bir ekonomik
anlayış
uyarınca oluşturulması
gerekmektedir
Özellikle bölgesel ticari ve ekonomik işbirliği konularının kavramsallaştırılmasmda Bölgesel K a m u Malları yaklaşımı oldukça kullanışlı bir düzlem sunmak­
tadır. Küreselleşme olarak adlandırılan olgunun 20. yüzyılın son çeyreğinde gi­
derek güçlenmesiyle birlikte k a m u malları tartışmaları ulus devlet sınırlarını
aşarak daha geniş bir düzleme taşınmaya başlanmıştır. Uluslararası kullanıma
açık "küresel k a m u malları" konusuna h e m uluslarası iktisat h e m de uluslarara­
sı ilişkiler ve siyaset bilimi disiplinleri tarafından artan bir ilgi gösterilmeye
başlanmıştır.
•
Oluşturulacak yeni bir dış ticaret stratejisi komşu ve çevre ülkelerle dış ti­
caretinin geliştirilmesi
bağlamında üretilecek 'bölgesel kamu malları 'nın
arzı ve finansmanı konusunda Türkiye'ye aktif rol biçmelidir.
Bölgesel K a m u Malları üretimi yoluyla dış ticaretin geliştirilmesi politikaları
aktif olarak desteklenmelidir. Bu kapsamda pozitif dışsallıklar yaratacak bölge­
sel kamu malı niteliğindeki politikaların Türkiye tarafından finanse edilmesi
yaratacağı dışsal etkilerle birlikte düşünüldüğünde net kazanç yaratabilir. Bu
kapsamda uygulamaya konulacak politikaların fayda maliyet analizleri sosyal
ve siyasi etkiler de hesaba katılarak yapılmalıdır.
•
Bölgesel Kamu Malları üretiminde başta AB olmak üzere
bölgesel-küresel oluşumlardan
mali ve teknik destek sağlanmasının
yolları
araştırıl­
malıdır.
A B Akdeniz Ortaklığı kapsamında atılan yeni adımlar Türkiye'nin yer aldığı
coğrafyada bölgesel k a m u malları üretiminin finansmanı konusunda önemli ma­
li fırsatlar yaratmaktadır.
Özellikle A B tarafından sürdürülen M E D A mali programı kapsamında Türki­
ye'nin komşularıyla ticaretinin geliştirilmesine katkıda bulunacak Bölgesel Ka­
mu Malları üretiminin finanse edilmesi m ü m k ü n görünmektedir. Geçtiğimiz
günlerde A B Akdeniz Ortaklığı kapsamında projelerin desteklenmesi için Av­
rupa Kalkınma B a n k a s ı ' n a ek olarak, A B Akdeniz Ortaklığı'na yönelik yeni bir
kalkınma bankası oluşumuna yönelik adımlar atılmasıyla bu konu daha da uy­
gulanabilir hale gelmiştir.
•
Bölgesel kamu malları 'nın üretimi, yönetimi ve finansmanında Karadeniz
Ekonomik işbirliği Örgütü 'nün esnek ve kapsamlı yapısının
değerlendiril­
mesinin yolları
bulunmalıdır
Karadeniz E k o n o m i k işbirliği yaklaşık on beş yıldır faaliyet gösteren uzun so­
luklu bir bölgesel işbirliği girişimidir. Geçtiğimiz yıllarda yaşanan gelişmeler,
K E İ Ö ' n ü n göreli olarak başarısız performansının ardında yatan nedenlerin bir
kısmını ortadan kaldırmıştır. Bu gelişmeler sonucunda K E İ ' n i n yarattığı çoğul-
cu, geniş ve kurumsallaşmış yapının Türkiye'nin yer aldığı coğrafyayla dış ti­
caretinin geliştirilmesi açısından aktif kullanımı m ü m k ü n olabilir. Özellikle dış
ticaretin geliştirilmesine yönelik Bölgesel K a m u Malı niteliğindeki projelerin fi­
nansmanında başta Yatırım Bankası olmak üzere K E İ Ö bünyesinde faaliyet
gösteren kurumsal yapıların kullanılması düşünülmelidir.
•
Yeni bir strateji ticaret politikası araçlarına ek olarak Sanayi Politikası
diğer ekonomi politikası araçlarının da kullanılmasını
öngörmelidir
ve
Yeni bir Strateji Türkiye ile komşu ve çevre ülkeler arasındaki karşılıklı sıfırdan
(greenfield) doğrudan yatırımları desteklemek için politikalar geliştirmelidir. İk­
tisat literatümnde yabancı doğrudan yatırımların ticaret yaratıcı etkisi üzerinde
giderek daha fazla konsensüs sağlanmaktadır. Özellikle smu' komşusu ülkeler
arasında doğrudan yabancı yatırımlarla üretimin sınır aşırı örgütlenmesinin sağ­
lanması karşılıklı ticaret akımlarını arttırmaktadır.Bu nedenle Türkiye ile komşu
ve çevre ülkeler arasında karşılıklı yabancı doğrudan yatırımların desteklenmesi
ticaretin geliştirilmesinde etkili olacaktır. Yabancı doğrudan yatırımların gelişti­
rilmesi amacıyla karşılıklı yatırımların korunması ve benzeri altyapı anlaşmala­
rının tamamlanmasına ek olarak yeni politikalar oluşturulmalıdır.
•
Yeni bir strateji üretimin sınır aşırı örgütlenmesinde
leşmeleri konusunun önemini göz ardı
etmemelidir
sınır aşırı şirket
bir­
Üretimin sınır aşan biçimde örgütlenmesi, çok uluslu şirketler ve bölge içi ser­
maye hareketlilikleri geçtiğimiz yıllar içerisinde giderek artan bir önem kazan­
maktadır. Başta üretim maliyetlerinin azaltılması olmak üzere önemli pazarlara
giriş kolaylığı ve bu yolla uluslararası rekabetlilik sağlanması amacıyla yakın
coğrafya firmaları üretimlerini sınır aşan biçimde yeniden örgütlemektedirler.
Türkiye'nin k o m ş u ve çevre ülkeleriyle ticaretinin geliştirilmesi amacıyla oluş­
turulacak yeni bir strateji, üretimin sınır aşan biçimde örgütlenmesinden elde
edilecek dışsal faydalardan yararlanmak amacıyla, sımr-aşırı şirket birleşmele­
rini destekleyecek politikalar içermelidir.
Sınır aşu-ı şirket birleşmeleri konusunda firmalara danışmanlık sağlayacak bir
yapının oluşturulması h e m komşu ülkeler arası doğrudan yatırım akımlarını
h e m de karşılıklı dış ticaret hacmini arttıracaktır.
•
Yeni bir strateji Türkiye 'nin yeralclığı
entegrasyon çabalarına uygun olarak
coğrafyadaki
bölgesel
biçimlendirihnelidir
işbirliği
ve
Türkiye'nin k o m ş u ve çevre ülkelerle dış ticaretinin geliştirilmesine yönelik ata­
cağı yeni stratejik adımlar bölgesel ve küresel yönelimlere uygun olarak kurgulanmalıdır. Türkiye'nin önümüzdeki kısa dönem içerisinde k o m ş u coğrafyayla
dış ticaretinin geliştirilmesi, büyük ölçüde, uygulanacak politikaların küresel ve
bölgesel trendlere aykırı olmamasına bağlıdır. Türkiye, başta A B ' n i n dönüşümü
olmak üzere yakın gelecekte bölge ticareti üzerinde belirleyici etkisi olacak bu
gelişmeleri doğru o k u m a k ve stratejisini bu gelişmelere uygun olarak geliştir­
mek zorundadır.
•
Yeni bir Strateji Doha (2001) ve Cancun (2003) sonrası gündemin
li maddelerinden
biri olan ''Ticaretin Kolaylaştırılması"
konusuna
fazla önem
vermelidir
önem­
daha
Daha sonrasında dünya ticaret sisteminin önemli gündemleri arasında yer alan ti­
caretin geliştirilmesi ve taşımacılık konuları Türkiye'nin yer aldığı coğrafya açı­
sından büyük önem arz etmektedir. Türkiye'nin bir geçiş ülkesi olduğu gerçeğin­
den hareketle 'Ticaretin Kolaylaştırılması" konusunda atılacak adımlar komşu
coğrafyayla gerçekleştirilen ticaretin geliştirilmesi açısından önemlidir. Bu ko­
nuda oluşturulabilecek projelerin yaratılacak dışsal faydalar hesaba katıldığında
Türkiye tarafından tek taraflı olarak finansmanı yoluna gidilmesi düşünülebilir.
•
Yeni bir strateji konuyla ilgili iş çevreleri ve sivil toplum kuruluşlarının
üst düzeyde katılımını
içermektedir
en
Türkiye'nin k o m ş u ve çevre ülkeleriyle dış ticaretinin geliştirilmesine yönelik
olarak oluşturulacak yeni bir stratejinin iş dünyasının bölge ülkelerinde yakın
dönemde elde ettiği tecrübelerden m a k s i m u m oranda faydalanmalıdır. İş çevre­
leri ve sivil toplum girişimlerinin politika yapıcılarla işbirliği içinde stratejinin
temel hedeflerine ulaşılması için aktif rol almaları gerekmektedir. Bu rolün ge­
leneksel olarak iş çevrelerine biçilen rolden farklı olarak daha doğrudan katılım
olarak belirlenmesi stratejinin nihai amaçlarına ulaşılması açısından önem taşı­
maktadır. Bu açıdan başta sözkonusu ülkelerde yatırımları bulunan iş çevreleri
ve ihi'acatçı birlikleri olmak üzere konuyla ilgili sivil inisiyatifler öncelikli ola­
rak değerlendirilmelidir.
İş çevrelerinin daha aktif rol aldığı oluşumlara örnek bir model olarak Türkiye Oda­
lar ve Borsalar Birliği ve Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin ortak girişimi olan Mos­
kova Türk Ticaret Merkezi gösterilebilir. Bu konuda yeni bir girişim Dış Ticaret
Müsteşarlığı tarafından geçtiğimiz dönemde başlatılan Ticaret Takımları (Tic-Tak)
uygulamasıdm Türkiye'nin komşu ve çevre coğrafyayla ticaretinin geliştiıilmesi
açısından Tic-Tak uygulamasının daha fazla sivil katılım sağlanmasıyla desteklen­
mesi gerekmektedir. Bu konuda bir ön adım olarak Tic-Tak uygulamasının komşu
ülkeler için tercihli olarak daha kapsamlı hale getirilmesi düşünülebilir. Komşu ve
çevre pazarlara yönelik olarak tercihli hale getirilecek bir uygulama strateji hedefin­
de yer alan ülkelerde Tic-Tak uygulamasına daha fazla kamu ve özel sektör kayna­
ğı aktarılmasıyla etkinliğin arttmiması mümkün olacaktır. Komşu ve çevre ülkeler­
de kurulacak daimi iletişim noktalarıyla bu ülkelerde smırlı sayıda personelle faali­
yet gösteren ticaret müşavirlilderinin çalışmaları desteklenebilir.
•
Başta KEÎÖ olmak üzere bölgesel işbirliği örgütlerinin yapısı
içerisinde
Ortak Ticaret Destekleme Geliştirme merkezleri kurulması
oluşturulacak
yeni bir stratejinin temel hedefleri arasında yer almalıdır
Geçtiğimiz yıllarda oluşturulan Balkan Bölgesel Ticareti Geliştirme Merkezi,
daha fazla işlerlik kazandırılması gerekmekle birlikte, bu tür girişimlere güzel
bir örnek teşkil etmektedir. Benzer yapıların Türkiye'nin öncülüğünde diğer
komşu coğrafyalar için de oluşturulması yoluna gidilmelidir. Bu kapsamda
özellikle pazara ilişkin bilginin paylaşılması açısından e-ticaret ve benzeri inter­
net tabanlı politikalar düşünülebilir. Avrupa Birliği'nin M E D A mali programı
kapsamında geçtiğimiz yıl içerisinde İTO tarafından başlatılan Tarım ürünleri­
ne yönelik e-portal uygulaması benzeri oluşumlar Türkiye ile komşu coğrafya
arasındaki karşılıklı ticaret akımlarını artıracaktır.
•
Yeni bir strateji komşu ve çevre ülkelerle dış ticaretimize
yapılar oluşturulmasına
daha fazla öncelik
tanımalıdır
yönelik
tercihli
Türkiye halihazırda bir dizi ihracat teşvik politikası sürdürmektedir. Genelde
pazara girişi desteklemeyi amaçlayan teşvik sisteminin k o m ş u ve çevre ülkele­
re yönelik olarak tercihli hale getirilmesi oluşturulacak yeni bir K o m ş u ve Çev­
re Ülkeler Stratejisi'nin başarı şansını arttıracaktır.
Bu nedenle Türkiye'nin dış ticaretin geliştirilmesi yönünden desteklediği paza­
ra giriş destek politikalarının komşu ve çevre ülkelere yönelik olarak tercihli ha­
le getirilmesi gerekmektedir. Türkiye'nin komşuları ve çevre ülkeleriyle dış ti­
caretinin geliştirilmesine öncelik verme kararma uygun olarak bu pazarlara gi­
riş desteklerinde pozitif ayırımcılık uygulamasına gidilebilir.
•
Yeni bir Strateji birbiriyle çelişen unsurlardan
arındırılmalıdır
Başta sınır ticaret merkezleri olmak üzere bölgesel kalkınma politikaları ile dış
ticaretin geliştirilmesi hedefi arasında çelişen bir yapı görülmektedir. Türkiye
komşu ülkelerle dış ticaretinin geliştirilmesi konusunda dış ticarete yönelik he­
defleriyle yurt içi bölgesel kalkınma hedefleri arasında bir denge oluşturmak
zorundadır.
Türkiye geçtiğimiz dönem içerisinde yurt içi gelir ve kalkınmışlık farklılıkları­
nı gidermek ve bölgesel sosyo-ekonomik sorunlara çözüm bulmak amacıyla ka­
yıtlı (organize) veya kayıtlı olmayan sınır ticaretine önem vermiştir. Başta Do­
ğu ve Güney D o ğ u Anadolu olmak üzere yıllardır bir şekilde varlığını sürdüren
sınır ticaretinin kurumsallaştırılmasına yönelik olarak adımlar atılmaktadır. Sı­
nır ticareti ile sımr-aşırı dış ticaret hedefleri arasında bir çelişki ortaya çılonaktadır. Bu açıdan h e m sektör h e m de ülkeler açısından belirli sınırlandırmalar yo­
luna gidilmesi her iki politikanın da etkinliğini arttıracaktır. Bu kapsamda her
iki politikanın daha fazla koordinasyon içerisinde yürütülmesi birbiriyle çelişen
hedeflerin ortadan kaldırılmasına katkıda bulunacaktır.
•
Türkiye ticaret akımlarını destekleyecek hizmetlerin
lik alt yapı yatırımlarına
öncelik
vermelidir.
sağlanmasına
yöne­
Uluslararası m a m u l mal ticaretinin geliştirilebilmesi ve imalat sanayinin enteg­
rasyonu açısından ticaretle bağlantılı bir dizi hizmetin sağlanması büyük önem
arz etmektedir. Başta telekomünikasyon, taşımacılık, finansal hizmetler, muha­
sebe ve hukuk, ya da işletme ve bilişim, danışmanlık gibi hizmetlerin sağlan­
masının ülkeler arası ticaret akımlarını pozitif yönde etkilediği bilinmektedir.
K o m ş u coğrafyaya yönelik ticaretle bağlantılı hizmetlere yapılacak yatırımların
desteklenmesi, Türkiye'nin k o m ş u ve çevre ülkeler stratejisinin bir parçası ola­
rak algılanmalıdır.
•
Sonuç
Yerine
Türkiye'nin k o m ş u ve çevre ülkelerle ticaretinin geliştirilmesi konusunda atıla­
cak yeni politika adımlarının başarı şansı yüksektir. Bu konuda yukarıda kısaca
özetlenmeye çalışılan noktalarda yapılacak düzenlemelerle halihazırda Dış Ti­
caret Müsteşarlığı tarafından geliştirilen " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticareti­
mizin Geliştirilmesi Stratejisi"nden elde edilecek kazanımlarm arttırılması
m ü m k ü n olacaktır. Türkiye geçtiğimiz dönem içerisinde gösterilen çabalarla bu
yönde açık bir irade ortaya koymuştur. Bu aşamada önemli olan var olan irade­
nin yeni politikalar oluşturulmasına yönelik olarak kullanılmasıdır. Bu yönde
gerek iş çevrelerine ve sivil toplum kuruluşlarına, gerekse uygulamacı birimle­
re ilk itkiyi sağlama aşamasında önemli görevler düşmektedir.
1. GİRİŞ
K o m ş u ve çevre ülkelerle gerçekleştirilen karşıhklı ticaretin geliştirilmesi ko­
nusu Türkiye'nin kısa ve orta vadede öncelikli hedefleri arasında yer almakta­
dır. Geçtiğimiz yıllarda bu hedefe yönelik düzenlemeler kapsamında atılan bir
dizi adım Türkiye'nin bu yönde gösterdiği iradeyi daha da görünür kılmıştır. Bu
çalışma Türkiye'nin komşu ve çevre ülkelerle ticaretinin geliştirilmesi hedefine
katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Bu çalışma Türkiye'nin komşu coğrafyay­
la karşılıldı ticaretinin geliştirilmesine yönelik olarak uygulamacı kurumlar ve
iş çevrelerinin ortak mesaisiyle oluşturulacak yeni bir " K o m ş u ve Çevre Ülke­
ler Stratejisi" için bir ön araştırma olarak düşünülmelidir.
Bilindiği üzere, 1980'lerin başında ithal ikameci kalkınma stratejisinden ihraca­
ta dayalı yeni bir kalkınma stratejisine geçiş kararı alınmasıyla birlikte Türki­
ye'nin temel politika hedeflerinden birisi ihracat gelirlerini arttırma yoluyla bü­
yümeyi sağlamak olmuştur. Cumhuriyet tarihinde ilk kez ihracatın kalkınma
aracı olarak ön plana çıkartıldığı bu dönem içerisinde Türkiye, ihracat gelirleri­
ni arttırmak ve uluslararası piyasalarda rekabet edebilen bir imalat sanayi ihra­
cat sektörü oluşturabilmek amacıyla çeşitli politikalar uygulamaya koymuştur^
İlıracata dayalı kalkınma stratejisi kapsamında 1980'li yıllar boyunca kapsamlı
bir yapısal u y u m programı uygulanmış, dış ticaret rejimi liberalleştirilmiş ve iç
pazarın uluslararası rekabete açılması hedeflenmiştir. B u politikalara paralel
olarak yabancı sermaye ve döviz kuru rejimlerinde reformlar gerçekleştirilmiş;
ihracat, döviz kuru başta olmak üzere bir dizi doğrudan ve dolaylı teşvik meka­
nizmalarıyla desteklenmiştir^
Türkiye dışa yönelik kalkınma stratejisi çerçevesinde uygulanan politikalar so­
nucunda görece başarılı bir dış ticaret performansına ulaşmıştır. Sözkonusu dö­
nem içerisinde Türkiye'nin ihracatı hızlı ve istilaarlı bir artış göstermiştir. İhra­
cat yapısal olarak da dönüşüme uğramış, tarımsal ürünlerin toplam ihracattaki
1 1980'lerde uygulanan ekonomi politikaları için bkz, Krueger ve Aktan (1992) ve Öniş (1998).
2 Döviz kuru politikalarıyla ihracatın desteklenmesi konusunda bkz. Aktan (1996).
payı hızla düşerken imalat sanayi ürünlerinin payı sürekli yükselen bir trend iz­
lemiştir. Türkiye ihracat sektörü imalat sanayiinin çeşitli alanlarında uzmanla­
şarak başta Avrupa ve Orta Doğu olmak üzere önemli piyasalarda ciddi bir pa­
zar payına ulaşmıştır. İhracat hamlesinin başlatıldığı 1980Tİ yıllar boyunca hem
ihracatın h e m de toplam dış ticaretin milli gelir içerisindeki payı istilcrarlı bir ar­
tış göstermiştir. G ü n ü m ü z itibariyle Türkiye ihracatı belirli imalat sanayi alt
sektörlerinde uzmanlaşmış ve uluslararası piyasalarda artan rekabet koşullarına
rağmen pazar payını arttırabilir konuma gelmiştir. Aradan geçen 20 yılı aşkın
süre sonucunda Türkiye'nin, ihracat gelirlerini arttırarak uluslararası ekonomik
düzene eklemlenme nihai amacına ulaştığı söylenebilir.
Ancak, bütün bu olumlu gelişmelere rağmen Türkiye dış ticaretinin yapısal so­
runları ortadan kaldırılamamıştır. Bu sorunlar içerisinde Türkiye ihracatının be­
lirli mal grupları ve pazarlarda gösterdiği yüksek yoğunlaşma ilk sıralarda gel­
mektedir ( D T M , 2002). Türkiye ihi'acatmm büyük bir bölümünün yalnızca bir
coğrafi bölgeye yönelik olarak gerçekleştirilmesi başta döviz kurları olmak üze­
re uluslararası gelişmelerin ekonomi üzerindeki etkisini arttırmaktadır. Türkiye
ihracatının belirli pazarlara gösterdiği yüksek bağımlılık ihracat gelirlerini sı­
nırlamakta ve ülke ekonomisini bölgesel l<rizlere gereğinden fazla açık hale ge­
tirmektedir. Türkiye'nin komşu ve çevre ülkelerle ticari bağlarının güçlendiril­
mesi Türkiye dış ticaretinde yaşanan yoğunlaşma sorununun çözümüne katkıda
bulunacaktır. Türkiye'nin dış ticaretinde yoğunlaşma oranının düşürülmesi hem
ihracatçı sektörleri uluslararası krizlere karşı daha korunaklı hale getirecek,
h e m de kur hareketliliklerinden kaynaklanan sıkıntıların aşılmasına yardımcı
olacaktır. Dış ticaret genelinde bakıldığında tedarikçilerin çeşitlenmesi de reka­
beti arttıracağı için etkinlik sağlayacak, arz şoklarından kaynaklanan olumsuz­
lukları en aza indirgeyecektir.
Geçtiğimiz yıllarda Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından yukarıda kısaca özetle­
nenlere benzer tespitler yapılarak " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizin Ge­
liştirilmesi Stratejisi" hayata geçirilmiştir. Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından
yaklaşık beş yıldır sürdürülmekte olan strateji Türkiye'nin dış ticaretinin belir­
li pazarlara bağımlılığını azaltmak ve tıkanan ihracatın önünü aşmak amacıyla
komşu coğrafyayla gerçekleştirilen ticaretin geliştirilmesini hedeflemektedir.
Halihazırda uygulanmakta olan K o m ş u ve Çevre Ülkeler Stratejisi oldukça ge­
niş bir coğrafyayı hedef olarak seçmektedir. K o m ş u ve Çevre Ülkeler Stratejisi
kapsamına doğrudan kara sınırı bulunan ülkelere ek olarak geniş bir tanımlama
ile Türkiye ile etnik, kültürel, politik, tarihsel ve sosyal yakınlığı bulunan ülke­
ler de dahil edilmiştir. Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından sürdürülmekte olan
komşu ve çevre ülkeler stratejisi temelde bölge içi dış ticaret ve doğrudan yatı­
rım hareketlerinin yasal altyapısının tamamlanmasını hedeflemektedir. Bu kap­
samda strateji kapsamında yer alan ülkelerle Türkiye arasındaki serbest ticaret,
çifte vergilendirmeyi önleme ve karşılıklı yatırımların korunması anlaşmaları­
nın tamamlanması politikası izlenmektedir.
Yaklaşık beş yıldır uygulanmakta olan " K o m ş u ve çevre ülkeler stratejisi" kap­
samında atılan adımlar sonucunda oldukça kısa bir süre içerisinde kayda değer
bir gelişme sağlandığı görülmektedir. Döviz kurundaki değerlenmeye rağmen
2000Ti yılların başından beri Türkiye'nin kara sınırı bulunan veya yakın deniz
komşusu ülkelerle dış ticareti yükselen bir trend izlemiştir. Her ne kadar dünya
ekonomik konjonktüründe gözlemlenen olumlu gelişmelerin bu başarıda yadsı­
namaz payı olsa da gözlemlenen performans artışında halihazırda sürdürülen
komşu ve çevre ülkeler stratejisinin önemli katkısı bulunmaktadır.
Ancak, geçtiğimiz dönemde sağlanan ilerlemelere rağmen Türkiye'nin komşu
ve çevre ülkelerle gerçekleştirdiği ticaret olması gereken seviyenin çok altında­
dır. K o m ş u ve çevre ülkelerle gerçekleştirilen dış ticaretin toplam dış ticareti­
miz içerisinde payı son dönemdeki atılımlar sonucunda 1990'lardaki yüzde
10'1ar seviyesinden günümüzde ancak yüzde 15'1er seviyesine çekilebilmiştir.
Bu oranın gelişmiş ülkelerde yüzde 50'leri aştığı, Kuzey Avrupa ve İskandinav­
ya ülkelerinde yüzde 90'1ar seviyesine ulaştığı göz önüne alındığında, Türkiye
için ulaşılan noktanın hâlâ düşük kaldığı açıkça görülmektedir.
Türkiye'nin k o m ş u ve çevre ülkelerle halihazırda oldukça dar kapsamda ger­
çekleşen ticareti temel ekonomi teorisinin beklentilerine aykırı bir görünüm çiz­
mektedir. Temel iktisat teorisi birbirine sınır komşusu olan ülkeler arasında yük­
sek ticaret hacmi öngörmektedir. Bu öngörünün temelinde coğrafi yakınlıktan
kaynaklanan taşımacılık ve benzeri maliyetlerin en aza indirgeneceği beklentisi
yatmaktadır. M o d e r n uluslararası iktisat teorisi coğrafi yakınlığa ek olarak kül­
türel ve sosyolojik bağların da ülkeler arasındaki dış ticaret hacmini olumlu
yönde etkileyeceğini öne sürmektedir. Bu önerme coğrafi ve kültürel yakınlığın
taşımacılık maliyetlerinin en aza indirgenmesine ek olarak pazara ilişkin bilgi­
ye ulaşmanın sınır komşusu ülkeler arasında görece kolay ve ucuz olduğu ger­
çeğine dayanmaktadır.
Birbirine sınır komşusu olan gelişmiş ülkeler arasındaki dış ticaret akımları ik­
tisat teorisinin öngörülerine uygun olarak yüksek hacimde gerçekleşmektedir.
Gelişmekte olan ülkeler sözkonusu olduğunda ise biı^çok durumda, teorik bek­
lentilerin aksine, komşular arası sınır aşırı ticaret hacminin düşük olarak gerçek­
leştiği görülmektedir. Gelişmekte olan ülkeler arasında gerçekleşen dış ticaret
hacimleri incelendiğinde taşımacılık ve bilgiye ulaşma maliyetlerinde sağlana­
bilecek etkinlikten tam olarak yararlanılamadığı gözlemlenmektedir. Modern
iktisat teorisi bu durumun temel nedeni olarak gelişmekte olan ülkelerin yapısal
benzerlikler göstermesini öne sürmektedm Bu açıklamaya göre gelişmekte olan
ülkelerin benzer sektörlerde uzmanlaşması uluslararası piyasalarda birbirleriyle
rekabet etmelerine neden olmakta, bu ise, karşılıklı ticaret hacminin düşmesine
yol açmaktadır. Bu konuda öne sürülen bii' başka açıklama gelişmekte olan ül­
kelerin zayıf iç pazarlara sahip olmalarıdır. Bu açıklamaya göre gelişmekte olan
komşu ülkeleri arasındaki ticaret hacmi düşük milli gelirler nedeniyle sınırlı
kalmaktadır.
Bu çalışma Türkiye'nin komşu ve çevre ülkelerle dış ticaretinin düşük olarak
gerçekleşmesinin yapısal bir sorun olmadığı inancıyla hazırlanmıştır. Halihazır­
da Türkiye ile k o m ş u ve çevre ülkeler arasındaki ticaret hacminin beklenenin al­
tında gerçekleşmesinin yapısal nedenlerden kaynaklanmadığı ön kabulüyle ha­
reket edildiğinde doğru ekonomi politikası araçlarıyla bu durumun düzeltilme­
si m ü m k ü n görünmektedir.
Türkiye coğrafi k o n u m u nedeniyle geniş bü- 'hinterland'e sahiptir. Aralarında
kara sınırı bulunmasa dahi Türkiye ile çoğu Orta Doğu ülkeleri, Balkan ve Gü­
neydoğu Avrupa ülkeleri, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ve K u z e y Afrika ül­
keleri arasında tarihsel, kültürel ve ticari bağlar bulunmaktadır. A n c a k Türkiye
komşu ülkeler arasmda var olan avantajlardan yararlanamamaktadm Bu durum
kıt kaynakların uluslararası etkin dağılımını engellediği için ülkemiz ve bölge
ülkeleri açısından refah kaybı yaratmaktadır. Oysa Türkiye'nin yeraldığı coğ­
rafya geçtiğimiz dönem içerisinde art arda derin finansal kıizler ve sosyal çatış­
malarla sarsılmış olmasına karşın istilaarlı bir ekonomik b ü y ü m e eğilimi sergi­
lemektedir. Son on yıl içerisinde yaşanan ekonomik ve siyasi laizlerin yıkıcı et­
kileri kısa süre içerisinde ortadan kaldırılmış, Türkiye'nin k o m ş u ve çevre ül­
kelerinde kayda değer b ü y ü m e oranları yakalanmıştır. Özellikle petrol fiyatları­
nın artmasıyla birlikte bölge ekonomisinde bir ivmelenme gözlemlenmektedir.
Bölgenin coğrafi özellikleri de bölgesel dış ticareti destekler niteliktedir. Türki­
ye'nin yer aldığı coğrafya birbirine önemli karayolu ve demiryolu ağlarıyla bağ­
lanmıştır. Buna ek olarak bölge ülkeleri dünya ticaret yolları üzerinde, açık de­
nizlere yakın ve önemli su yollarıyla birbirine bağlanmış durumdadır. Son dö­
nemde Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyada yaşanan gelişmeler komşu ve
çevre ülkelerle karşılıklı ticaret hacminin geliştirilmesine yönelik olarak uygun
biı^ ortam oluşturmaktadır. Başta Avrupa Birliği'nin orta vadeli d ö n ü ş ü m politi­
kaları olmak üzere bölgedeki mata'o trendler Türkiye'nin komşuları ve çevre ül­
kelerle ticaretini geliştirme çabalarını destekler niteliktedir.
Önümüzdeki 5- 10 yıl içerisinde Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafya büyük
bir serbest ticaret alanına dönüşecektir. Başta AB-Akdeniz Ortaklığı ve A B ' n i n
Daha Geniş Avrupa - Yeni Komşuluk stratejisi olmak üzere bölgesel ticaretin
serbestleştirilmesine yönelik m a l a o politikalar uzunca bir süredir başarıyla sür­
dürülmektedir. Yakın gelecekte Akdeniz Havzası'nda bir serbest ticaret alanı
yaratılması hedefi giderek gerçeklik kazanmaktadır. Geçtiğimiz yıllar içerisin­
de T ü r k i y e ' d e bu sürecin önemli aktörlerinden biri olarak k o m ş u coğrafya ülke­
leriyle bir dizi serbest ticaret anlaşması imzalamıştır. Akdeniz havzası içerisin­
de bir serbest ticaret bölgesi kurulması hedefi G A F T A (Büyük Arap Ortak Pa­
zarı) gibi başka bölgesel girişimlerce de desteklenmektedir.
Türkiye'nin k o m ş u ve çevre ülkelerinin h e m e n hepsinde geçtiğimiz bir kaç yıl
içerisinde çok önemli yapısal dönüşümler yaşanmaktadır. Sürdürülmekte olan
yapısal dönüşüm ve yenilenme politikaları 2000'li yıllarla birlikte nihai aşama-
ya varmıştır. Şu anda gelinen aşamada Türkiye'nin k o m ş u coğrafyayla ticareti­
nin geliştirilmesine yönelik olarak uygulamaya konacak yeni politikaların başa­
rı şansı yüksektir. Bu açıdan bakıldığında D T M stratejisinde ortaya konan he­
defler ve politika araçlarını bir adım ileriye taşıyacak bir stratejik dönüşümün
yerinde olacağı açıktır.
Çalışmanın İçeriği
Bu çalışma Türkiye'nin komşuları ve çevre (ön hat) ülkeleriyle dış ticaretinin
geliştirilmesine yönelik genel bir çerçeve çizmeyi amaçlamaktadır.
Bu çalışma beş ana bölümden oluşmaktadır. Çalışmanın ilk bölümünde coğrafi
yakınlık ve dış ticaret hareketleri arasındaki teorik bağ incelenmiştir. Bu bölü­
mün amacı sınır komşusu ülkeler arasındaki ticaret akımları konusunda ekono­
mi teorisinin önermelerini kısaca özetlemektir. Bu bölümde ayrıca coğrafi ya­
kınlığın doğrudan yabancı yatırımlar ve sanayi-içi ticaret akımları üzerindeki
etkisi de tartışılacaktır.
Türkiye'nin komşuları ve çevre ülkelerle dış ticaretinin geliştirilmesi konusu­
nun teorik arka planına kısaca değinildikten som^a çalışmanın ikinci bölümünde
halihazırda Dış Ticaret M ü s t e ş a r l ı ğ ı n c a uygulanmakta olan K o m ş u ve Çevre
Ülkelerle Ticareti Geliştirme Stratejisi'nin ana hatları tanıtılacaktır. Bu bölüm­
de Türkiye'nin k o m ş u coğrafyayla ticaretini geliştirme yolunda son dönemde
uygulamaya koyduğu politikalar ana hatlarıyla incelenecektir.
Çalışmanın üçüncü bölümü Türkiye'nin komşuları ve çevre ülkelerinin kısa bir
analizine ayrılmıştır. B u amaçla seçilmiş bazı komşu ve çevre ülkelerin verileri
toplu halde incelenerek komşu coğrafyanın yapısal özellikleri değerlendirile­
cektir. Bu bölümün amacı Türkiye ile komşu coğrafya arasındaki yapısal fark­
lar ve benzerlikleri ortaya çıkarmaktır.
Çalışmanın dördüncü bölümünde Türkiye'nin yer aldığı bölgede yaşanan makro gelişmeler bazı bölgesel yapısallıklar ışığında tartışılacaktır. Bu amaçla bu
bölümde B ü y ü k Orta D o ğ u Projesi, AB-Akdeniz Ortaklığı, Daha Geniş Avru-
pa- Yeni K o m ş u l u k Stratejisi, Büyük Arap Ortak Pazarı ve Karadeniz Ekono­
mik İşbirliği gibi ekonomik ve ticari işbirliğinin geliştirilmesine yönelik hedef­
leri bulunan geniş kapsamlı oluşumlar değerlendirilmektedir.
Çalışmanın beşinci bölümünde Türkiye'nin komşu coğrafyayla karşılıklı ticare­
tinin geliştirilmesine yönelik atılabilecek yeni adımlar tartışılmaya çalışılmıştır.
Bu bölümde önümüzdeki dönemde Bölgesel K a m u Malları yaklaşımı ile oluş­
turulabilecek yeni bir komşu ve çevre ülkeler stratejisinin ana hatları çizilmeye
çalışılacaktır.
2. COĞRAFİ YAKINLIK VE DIŞ TİCARET:
TEORİK BEKLENTİLER
2.1. Coğrafi Yakınlık ve Dış Ticaret Hacmi
19. yüzyılın klasik iktisadından günümüze iktisat teorisi, ülkeler arasındaki
coğrafi uzaklığı karşılıklı dış ticaret akımlarının en önemli belirleyenlerinden
biri olarak algılamıştır. Bugün de coğrafi yakınlık iki ülke arasındaki ticaret
hacmini belirleyen faktörlerin başında kabul edilmektedir. Coğrafi yakınlığın
dış ticaret hacmi üzerindeki etkisi maliyet avantajlarından kaynaklanmaktadır.
Birbirine coğrafi olarak yakın iki ülke arasındaki karşılıklı ticaret akımlarının,
başta taşımacılık maliyetleri olmak üzere bir dizi maliyet avantajı nedeniyle,
yüksek olarak gerçekleşmesi beklenir.
M o d e m dış ticaret teorisinde de coğrafi yakınlık önemli bir yer tutmaktadır (Balassa, 1986; K r u g m a n , 1991). Coğrafi yakınlık uluslararası ticarette toplam ma­
liyetlerin önemli bir bölümünü oluşturan taşımacılık maliyetlerini azaltmakta,
böylelikle kıt kaynakların ülkeler arasında etkin dağılımı sağlanmaktadır. M o ­
dern iktisat teorisi coğrafi yakınlığa ek olarak kültürel yakınlığın da iki ülke ara­
sındaki ticaret hacminin önemli bir belirleyeni olduğunu kabul etmektedir\
Coğrafi yakınlık ve dış ticaret hacmi arasındaki ilişki üzerine yapılan çalışma­
lar çoğunlukla "yerçekimi" modeline dayandırılmaktadır. Yerçekimi modeli ül­
keler arasındaki ticaret hacminin coğrafi yakınlıkla ters orantılı olarak belirlen­
diği varsayımından hareket etmektedir. Yerçekimi modeline göre iki ülke ara­
sındaki dış ticaret hacmi ülke pazarlarının büyüklüğü ile de doğru orantılıdır.
Her ne kadar teorik arka planının zayıf olduğu öne sürülse de, yerçekimi model­
leri, ülkeler arasındaki coğrafi mesafenin dış ticaret akımları üzerindeki etkisi­
ni inceleyen çok sayıda ampirik çalışmaya temel teşkil etmiştir^ Geçtiğimiz yıl3
Kültürel yakınlık ile dış ticaret arasındaki bağıntı için bkz. Boisso ve Michael (1997) veya Gert-Jan vd.
(2005).
4
Economic Distance, Cultural Distance and Openness in International Trade, Boisso, D
larda yerçekimi modeli kullamlarak yapılan çalışmada elde edilen bulgular, ül­
keler arasındaki coğrafi mesafe ile dış ticaret akımları arasında pozitif bir ilişki
bulunduğu iddiasını destekler niteliktedir\
2.2, Küreselleşme, Coğrafî Yakınlık, Dış Ticaret
Küreselleşmeyle birlikte mal, hizmet ve sermaye akımlarının sınır aşırı hareket­
leri önündeki fizik ve siyasi engellerin azaldığı malumdur. Bu engellerin orta­
dan kallonası ve telmolojik gelişmeler sonucunda h e m taşımacılık maliyetleri
kayda değer oranda azalmış, h e m de bilginin sınırlar arası dolaşımı kolaylaşmıştrr. Son dönemde yaşanan bu gelişmelerle birlikte coğrafi yakınlık ile dış ti­
caret akımları arasındaki ilişkinin ortadan kalktığı çeşitli akademik çevrelerce
öne sürülmektedir. Geçtiğimiz yıllarda bir dizi akademik çalışmada coğrafi ya­
kınlığın dış ticaret akımları üzerindeki belirleyici etkisi konusu ele alınmıştır^
Bu çerçevede yapılan bazı akademik çalışmalarda yerçekimi modelinin temel
varsayımının ortadan kalktığı yönünde görüşü öne sürülmektedir"^. Bu görüşü
savunan bir çalışmada, Frankel (1997) yerçekimi modelindeki coğrafi yakınlık
katsayısının geçtiğimiz dönem içerisinde bir düşüş kaydettiğine ilişkin bulgular
elde etmiştir. Frankel (1997) elde ettiği ampirik bulgulara dayanarak, başta ta­
şımacılık konusundaki teknik ilerlemeler olmak üzere küreselleşmeyle ilişkili
çeşitli gelişmelerin coğrafi uzaklığın dış ticaret hacmi üzerindeki etkisini azalt­
tığını ileri sürmektedir.
Ancak, geçtiğimiz yıllarda yayınlanan çok sayıda ampirik çalışma coğrafi ya­
kınlığın dış ticaret hacminin en önemli belirleyenlerinden biri olmaya devam et­
tiği görüşünü destekleyen kanıtlar sunmaktadır. Örneğin yerçekimi modeli kul­
lanılarak yapılan bir çalışmada (Freund and Weinhold, 2000) 1995- 1999 ara­
sında yerçekimi denkleminde yeralan coğrafi yakınlık katsayısının sabit kaldı­
ğını göstermişlerdir. Bu sonuç coğrafi yakınlık ile dış ticaret akımları arasmda5
Yerçekimi modelinin ampirik uygulamaları için bakmız: Anderson, (1979), Bergstrand, (1985), Frankel
(1997n).
6
Bu konuda teorik tartışmalar için ayrıca bkz: Anderson and Wincoop (2001 ), Deardorff (1998) veya
Feenstra, Markusen and Rose (2001).
Örneğin Boisso ve FeiTantino (1997) ve Brun vd. (2002).
7
ki ilişkinin değişmediğini ortaya koymaktadır. Yazarlar elde ettikleri sonucun
internetin yaygınlaşması ve benzeri teloıik gelişmeler gözönünde bulunduruldu­
ğunda dahi geçerli olduğunu öne sürmektedir. Buna göre internetin yaygınlaş­
ması ve benzeri iletişim ve bilgi telcnolojisi gelişmelerine karşın uluslararası
m a m u l mal ticaretinde coğrafi mesafelerin önemi d e v a m etmektedir.
Benzer bir çalışmada da (Djankov ve Freund, 2002) eski Sovyetler Birliği ülke­
leri için coğrafi yakınlık katsayısının 1990'1ar boyunca yükselen bir trend izle­
diği sonucuna ulaşılmııştır. Djankov ve Freund, elde ettikleri bu sonuca dayana­
rak, coğrafi yakınlık olgusunun dış ticaret açısından öneminin iddia edilenin ak­
sine azalmayıp belirgin bir artış gösterdiğini öne sürmektedirler.
Coğrafi yakınlık ve dış ticaret akımları arasındaki teorik önermeleri kısaca özet­
lemek gerekirse; coğrafi yakınlıkla karşılıklı ticaret hacmi arasında pozitif bir
ilişki olduğu ve küreselleşme ile birlikte bu ilişkinin şiddetinde bir değişiklik
meydana gelmediği söylenebilir.
2.3. Coğrafi Yakınlık, Doğrudan Yabancı Yatınnnlar ve
Dış Ticaret Hacnni Arasındaki İlişki
Coğrafi yakınlık ve dış ticaret arasındaki ilişkide önemli yer tutan bir başka ko­
nu ülkeler arasındaki coğrafi mesafe ile karşılıklı yabancı doğrudan yatırımlar
arasındaki bağdır. Coğrafi yakınlığın uluslarası sermaye hareketleri üzerindeki
etkisi üzerine geçtiğimiz yıllarda geniş bir literatür ortaya çılcmıştır. İlgili litera­
tür yabancı doğrudan yabancı yatırım hareketleri ile coğrafi yakınlık arasında
pozitif bir ilişki bulunduğunu öne sürmektedir. Buna göre birbirine sınır komş­
usu olan veya yakın olan ülkeler arasındaki doğrudan yabancı yatırım akımları­
nın yüksek hacimde gerçekleşmesi beklenmektedir.
Birbirine sınır k o m ş u s u iki ülke arasındaki yabancı doğrudan yatırımların öne­
mi üretimin sınır aşırı örgütlenmesinin karşılıklı ticareti arttırıcı etki yarattığı
görüşünden kaynaklanmaktadır. Aslında yabancı doğrudan yatırımlar ile dış ti­
caret arasındaki ilişki üzerine iki farklı teorik görüş bulunmaktadır.
Bu konudaki birinci yaklaşım doğrudan yabancı yatırımlar ile dış ticaretin birbir­
lerini ikame ettiklerini öne sürmektedir. Daha eski olan bu yaklaşıma göre smrr aşı­
rı ticarete konu olan mallarm yerinde üretimi nedeniyle doğrudan yabancı yatırım­
lar iki ülke arasındaki ticaret hacmini düşürmektedir. Bu yaklaşım yabancı doğru­
dan yatmmların gümrük tarifeleri başta olmak üzere yüksek korumacılık engelle­
rini ortadan kaldırmak amacıyla bir araç olarak kullanıldığını öne sürmektedir.
Ancak modern uluslararası iktisat teorisi giderek bu görüşü bırakmakta ve doğ­
rudan yabancı yatırımlar ile dış ticaret hacmi arasında pozitif bir ilişki olduğu­
nu öne sürmektedir. Çok uluslu şirketlerin ve üretimin sınır aşırı örgütlenmesi­
nin öneminin artmasıyla birlikte yabancı doğrudan yatırımların ticaret hacmini
arttırır nitelikte olduğu görüşü daha fazla taraftar bulmaktadır. Bu görüş üreti­
min sınır aşırı örgütlenmesi sonucunda çok uluslu şirketlere bağlı firmaların ara
mal/yarı-mamul ve h a m m a d d e talebine bağlı olarak sınır aşırı ticaretin artacağı
savma yaslanmaktadır.
Bu aşamada komşu üllceler arası doğrudan yatırımın niteliği de önem kazanmaktadır.
Özellikle çimento, gıda veya alkollü içecekler gibi düşük teknolojiye dayanan sek­
törlerde yabancı doğrudan yatrrrmlann dış ticaret yaratıcı etkisi düşük olmaktadır.
Düşük teknolojili geleneksel mallar için yabancı doğrudan yatırımlar kayda değer bir
ara mal talebi oluşturamadığmdan ticaret yaratıcı etkileri sınırlı kalmaktadır.
Ancak bu durumda dahi doğrudan yabancı yatırımların ticaret yaratıcı etkisi ta­
mamen yok olmamaktadır. Geleneksel malların üretimine yönelik sıfırdan (greenfıeld) yatırımlar yatırım çeken ülkenin ihracat kapasitesinin artması üzerine
dolaylı yoldan karşılıklı ticareti arttırabilmektedir. .
2.4. Üretimin Sınır Aşın Örgütlenmesi ve Sınır Aşın Şirket
Birleşmeleri
Üretimin sınır aşan biçimde örgütlenmesi, çok uluslu şirketler ve bölge içi ser­
maye hareketlilikleri geçtiğimiz yıllar içerisinde giderek artan bir önem kazan­
maktadır. Başta üretim maliyetleri olmak ve önemli pazarlara giriş kolaylığı ol-
mak üzere, uluslararası rekabeti artıran etkileri nedeniyle üretimin sınır aşan
(veya sınır ötesi) biçimde örgütlenmesine giderek daha sık rastlanmaktadır.
Firmaların üretimlerini sınır aşan biçimde örgütlemeleriyle birlikte üretim aşa­
maları ülkeler arasında dilimler halinde bölüşülür hale gelmiştir. Üretimin sınır
aşırı örgütlenmesi genellikle karşılaştırmalı üstünlükler uyarınca gerçekleşmez­
ken bu olgu yakın zamanda tercihli anlaşmalarla da desteklenir hale gelmiştir.
Üretimin sınır aşırı örgütlenmesi üretilen nihai değerin de ülkeler veya coğraf­
yalar arasında dilimlere ayırılması sonucunu doğurmaktadır. Bu durum özellik­
le sınır komşusu veya yakın coğrafya ülkeleri için kritik önem taşımaktadır.
K o m ş u ülkeler arasında üretimin sınır aşan biçimde örgütlenmesiyle her iki ül­
kedeki ücretler ve y a ş a m standartları olumlu yönde etkilenmektedir.
Doğrudan yabancı yatırımlar veya şirket birleşmeleri yoluyla üretimin sınır aşı­
rı örgütlenmesi başta endüstri içi ticaret olmak üzere iki ülke arasındaki dış ti­
caret akımları üzerinde olumlu etkiye sahiptir.
2.4.1 Endüstri-İçi Ticaret Akımları
Ekonomi teorisi giderek artan biçimde coğrafi yakınlığı endüstri içi ticaretin
önemli belirleyenlerinden biri olarak kabul etmektedir (Balassa, 1986). Sanayi
içi ticaret akımlarının yalnızca karşılaştırmalı üstünlükler ve talep farklılıkları
gibi ülke özelliklerine göre belirlendiği yönündeki daha eski teorik yaklaşım gi­
derek terk edilmektedir^
Dünya ekonomisi ve ticaretinin son yıllarda geçirdiği dönüşüme bakıldığında
endüstri-içi ticaret hacminin üretimin ülkeler arasında dilimler halinde paylaş­
tırılması sonucunda belirgin bir artış gösterdiği görülmektedir.
8
Hummels and Levinsohn (1995) coğrafi yakınlığın sanayi içi ticaret akımlarının önemli belirleyenlerinden
olduğunu öne sünnektedir.
2.4.2 Sınır Aşırı Şirket Birleşmeleri
Üretimin smır aşırı örgütlenmesi sürecinde sıfırdan yatırımlara ek olarak sınır
aşırı şirket birleşmeleri de giderek artan oranda önem kazanmaktadır.
G ü n ü m ü z d e smır aşırı şirket birleşmeleri toplam yabancı doğrudan yatırımların
yarısından fazlasını oluşturmaktadır (Gugler ve diğerleri 2003). Bu açıdan ba­
kıldığında komşu ülkeler arası şirket birleşmeleri konusu karşılıklı ticaret akım­
larının önemli bir belûleyeni olarak önem kazanmaktadır.
K o m ş u ülkeler arasında yaşanan smır aşırı şirket birleşmeleri iki ülke arasında
yarı m a m u l mal ticaretini arttırmanın yanı sıra, teknoloji ve k n o w h o w paylaşı­
mına da katkıda bulunmaktadır. Smır aşırı şirket birleşmeleri karşılıklı ticaretin
arttırılmasına ek olarak, her iki ülkenin dış dünya ile ticaretleri üzerinde de
olumlu etki yaratmaktadır.
3. TÜRKİYE'NİN KOMŞU VE ÇEVRE ÜLKELERLE
DIŞ TİCARETİNİN GELİŞTİRİLMESİ YÖNÜNDE
UYGULANAN POLİTİKALAR
3.1. Komşu ve Çevre Ülkelerle Ticareti Geliştirme Stratejisi
Türkiye, komşuları ve çevre ülkeleriyle dış ticaretini geliştirme hedefine ulaş­
m a k amacıyla yaklaşık beş y ı l d n " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticareti Geliştir­
me Stratejisi" yürütmektedir^ 2000 yılında Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından
başlatılan strateji Türkiye'nin bölge ülkeleriyle dış ticaretinin geliştirilmesine
yönelik genel çerçeveyi çizmektedir.
Çalışmamızın bu bölümünde Dış Ticaret Müsteşarlığı'nca sürdürülen K o m ş u
ve Çevre Ülkeler Stratejisinin ana hatları incelenecektir. B u amaçla, öncelikle
" K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticareti Geliştirme Stratejisi"nin temel hedefleri ve
strateji kapsamında uygulanmaya konan politika araçları üzerinde durulacaktır.
Bu bölümde ayrıca aradan geçen yıllar içerisinde uygulanan politikalar sonu­
cunda katedilen mesafenin de kısa bir değerlendirilmesi yapılacaktır.
Bu bölümün temel amacı halihazırda yürütülmekte olan " K o m ş u ve Çevre Ül­
kelerle Ticareti Geliştirme Stratejisi"nin h e m yapısal h e m de yöntemsel ve uy­
gulamaya dönük olarak geliştirilebileceği yönleri belirlemektir. Halihazırda
sürdürülen stratejinin geliştirilebilir noktalarının saptanmasıyla Türkiye'nin
önümüzdeki dönem içerisinde yeni bir komşu ve çevre ülkeler stratejisinin ana
hatlarının belirlenmesine katkıda bulunulması amaçlanmaktadır.
9
Bundan böyle kısaca, "Komşu ve Çevre Ülkeler Stratejisi"
3.2. Dış Ticaret Müsteşarlığınca Yürütülmekte Olan
''Komşu ve Çevre UlkeleK' Stratejisinin Ana Hatlan
Dış Ticaret Müsteşarlığınca 2000 yılında başlatılan K o m ş u ve Çevre Ülkeler
stratejisi Türkiye ihracatının belli bir eşik değerde takılıp kaldığı gözleminden
yola çıkılarak oluşturulmuştur. Türkiye'nin önümüzdeki kısa ve orta vade içeri­
sinde ihracatının stratejik olarak planlanması çerçevesinde geliştirilen "Komşu
ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizin Geliştirilmesi Stratejisi" varolan pazar yapısıy­
la bu eşiğin aşılmasının m ü m k ü n olmayacağı tezini ileri sürmektedir.
" K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizin Geliştirilmesi Stratejisi" Türkiye'nin
komşu ve çevre ülkelere yönelik ihracatının arttırılmasıyla birlikte ihracattaki tı­
kanıklığın giderilmesini hedeflemektedir. Stratejinin temel hedefi belirli mal
grupları ve pazarlarda sıkışan Türkiye ihracatına yeni bir ivme kazandırabilmek
olarak belirlenmiştir.
Her ne kadar Türkiye ile komşu coğrafya arasındaki dış ticaretin geliştirilmesi
hedefinden bahsedilse de bu açıdan bakıldığında " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle
Ticaretimizin Geliştirilmesi Stratejisi" bir 'dış ticaret stratejisi'nden ziyade 'ih­
racat stratejisi' görünümündedir.
3.2.1 Stratejinin Coğrafi Kapsamı
Dış Ticaret Müsteşarlığı'nca yürütülen "Komşu ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizin
Geliştirilmesi Stratejisi" geniş bir coğrafyayı hedef olarak seçmektedir. Strateji
oluşturulurken Türkiye ile doğrudan kara sınırı bulunan ülkelere ek olarak etnik,
loiltürel, politik, tarihsel ve sosyal yakınlık kavramlarına dayalı geniş hk tanımla­
ma kullanılarak doğrudan kara sınırı olmayan üllceler de kapsama dahil edilmiştir.
" K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizin Gehştirilmesi Stratejisi"nde daha ge­
niş olan bu tanımın kullanılmasındaki temel amaç Türkiye'nin ekonomik etki
alanını genişletmek hedefi olarak belirtilmektedir^^ Strateji başlangıçta 28 he­
def ülkeyi ve fiziki alan olarak Balkanlar, Kafkasya, Orta D o ğ u ve Kuzey Afri10
Komşu ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizin Geliştirilmesi Stratejisi'nin ana hatları için Turkishtime
tarafından Dış Ticaret Müsteşarı Sayın Tuncer Kayalar'la yapılan söyleşi temel alınmıştır.
ka ülkelerinin bir kısmını içine alan geniş bir bölgeyi kapsamaktadır. 2003 yı­
lında daha geniş bir ekonomik alan yaratılması amacıyla strateji kapsamı daha
da genişletilerek hedef ülke sayısı 4 7 ' y e çıkarılmıştır. D T M stratejisi, Karade­
niz, Akdeniz, Adriyatik, Ege Denizi, Kızıldeniz, Hazar Denizi, Basra Körfezi,
Süveyş Kanalı ile Tuna ve Volga nehirleri gibi su yolları çevresinde yer alan çok
geniş bir coğrafyayı hedef almaktadır.
Komşu ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizin Geliştirilmesi Stratejisi iki çemberden
oluşan bir yapıya sahiptir. Stratejiye hedef ülkeler, " K o m ş u - Ö n Hat Ülkeler" ve
"Çevre Ülkeler" olarak iki alt grupta incelenmektedir. K o m ş u ve Ön Hat Ülke­
ler kategorisinde Türkiye ile arasında geçiş zorluğu bulunmayan ve başka bir ül­
ke üzerinden geçilmeksizin doğrudan kara veya deniz yoluyla ulaşılabilen ülke­
ler yer almaktadır. Bu kapsamda değerlendirilen ülkeler arasında Azerbay­
can/Nahcıvan Özerk Cumhuriyeti, Gürcistan, İran, Irak, Suriye, Yunanistan, Bul­
garistan ve Ermenistan, K K T C , Romanya, U l a a y n a ve Rusya Federasyonu bu­
lunmaktadır. Türkiye ile kara sınırı bulunmamasına karşın, gerek coğrafi gerek­
se tarihsel ve kültürel yakınlığı bulunan bölge ülkeleri Çevre Ülkeler kategori­
sinde değerlendirilmektedir. Strateji kapsamında yer alacak çevre ülkeler belirli
bir nüfusa ve ekonomik potansiyele sahip bulunma kıstasıyla belii'lenmiştir.
Bu grup içerisinde 2000 yılı itibariyle Türkmenistan, Kazakistan, Özbekistan,
Kırgızistan, Tacikistan, İsrail, Suudi Arabistan, Ürdün, Lübnan, Mısır, Arnavut­
luk, Moldova ve M a k e d o n y a yer almaktadır. 2003 yılında çevre ülkeler kavra­
mı daha da genişletilerek "4 saatlik doğrudan uçuş mesafesi" kıstasına uygun
bölge ülkeleri de bu gruba dahil edilmiştir. G ü n ü m ü z itibariyle " K o m ş u ve Çev­
re Ülkelerle Ticaretimizin GeHştirilmesi Stratejisi" kapsamında yer alan çevre
ülkeler Macaristan, Slovenya, Hırvatistan, Bosna-Hersek, Yugoslavya Federal
Cumhuriyeti, Fas, Cezayir, Tunus, Libya, Sudan, Etiyopya, Eritre, Cibuti, So­
mali, Gazze, Kuveyt, Bahreyn, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, U m m a n , Ye­
men, Afganistan, Pakistan ve Beyaz Rusya'dır.
3.2.2 Stratejinin Annaçlan
Yaklaşık beş yıldır yürütülmekte olan " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimi­
zin Geliştirilmesi Stratejisi" Türkiye'nin jeopolitik k o n u m u ve tarihten kaynak-
lañan kültürel bağlarının komşu coğrafyayla gerçekleştirilen ticaretin arttu-ılması amacıyla değerlendirilmesini öngörmektedir.
Strateji'nin temel hedefi Türkiye'nin Ortadoğu, Güneydoğu Avrupa, Karadeniz,
Kaflcasya ve Orta Asya ülkelerine yönelik ihracat hacminin arttırılması olarak
belirlenmiştir.
" K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizin Geliştirilmesi Stratejisi" nin makro
hedefleri arasında
•
K o m ş u ve çevre ülkeler pazarlarına girmek için sözkonusu pazarların ih­
tiyaçlarının belirlenmesi
•
Mal ve hizmet üretiminin sözkonusu pazarların ihtiyaçlarına yönelik ola­
rak gerçekleştirilmesinin teşvik edilmesi
•
Sözkonusu ülkelerden Türk sanayiinin ihtiyacı olan h a m ve yarı-mamul
malların avantajlı fiyattan temin edilmesi yoluyla üretimde girdi maliyet­
lerinin düşürülmesi yer almaktadır.
K o m ş u ve çevre ülkeler stratejisine daha yakından bakıldığında,
•
K ü ç ü k ve orta ölçekli işletmelerin strateji hedefinde yer alan ülke pazar­
larına açılımlarının sağlanması,
•
Türkiye imalat sanayii için hammadde ve yarı m a m u l üretim gii'dilerinin
doğrudan ve uygun fiyatlarla komşu ve çevre ülkelerinden temin edilmesi,
•
Türkiye'nin bazı sektörlerdeki rekabet gücünün arttırılmasına yönelik ola­
rak yatırımların komşu ve çevre ülkelere kaydırılması,
•
Bölge ülkelerine Türkiye'den teknoloji transferinin gerçekleştirilmesi,
•
Müteahhitlik, müşavirlik ve mühendislik gibi hizmetler ihracatının komşu
ve çevre ülkelerdeki pazar paylarının artmiması konularında ilerleme
kaydedilmesinin amaçlandığı görülmektedir.
Dış Ticaret Müsteşarlığı'nca hazırlanan "Komşu ve Çevre Ülkelerle Ticaretimi­
zin Geliştirilmesi Stratejisi" yukarıdaki hedeflere ulaşılması yoluyla Türki­
ye'nin bölge ülkeleri nezdinde siyasi etkinliğinin arttırılacağını öngörmektedir.
3.2.3 Stratejinin Temel Politika Araçlan
Esas olarak Türkiye ihracatına yeni bir açılım getirmeyi hedefleyen " K o m ş u ve
Çevre Ülkelerle Ticaretimizin Geliştirilmesi Stratejisi", Türkiye'nin komşu pa­
zarlarla gerçekleştirdiği dış ticaret hacminin beklenenin çok altında olduğu göz­
leminden hareket etmektedir.
" K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizin Geliştirilmesi Stratejisi" ü ç temel po­
litika içermektedir. Bu üç temel politika yoluyla Türkiye ile k o m ş u ve çevre ül­
keler arasında gerçekleştirilecek dış ticarete ilişkin yasal alt yapının tamamlan­
ması hedeflenmektedir.
Bu k a p s a m d a " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizin Geliştirilmesi Strateji­
si" Türkiye ile hedef ülkeler arasında
•
Ticari ve sanayi işbirliği
•
Çifte vergilendirilmenin önlenmesi
•
Karşılıklı yatırımların özendirilmesi ve korunması konularında ikili an­
laşmalar yapmayı amaçlamaktadır.
Ticaret, yatırımların karşılıklı teşviki ve korunması, çifte vergilendirmenin ön­
lenmesi, gümrük alanında işbirliği ve ulaştırma konusundaki anlaşmaların ta­
mamlanmasıyla dış ticaret ve yatırımlar konusunda ihracatçı ve yatırımcıların
önüne çıkabilecek tarife dışı engellerin önemli ölçüde ortadan kalkması beklen­
mektedir.
" K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizin Geliştirilmesi Stratejisi" kapsamında
bu üç temel politikaya ek dördüncü bir temel politika aracı olarak ticari dele­
gasyonlar, fuarlar, tanıtım kampanyaları gibi pazara giriş faaliyetleri gerçekleş­
tirilmesi öngörülmektedir. Tanıtım faaliyetlerine ek olarak strateji hedefinde yer
alan ülkelerle Türkiye arasmda ticari işbirliğine yönelik iletişim sağlanması
amacıyla K a r m a E k o n o m i k Kurul toplantıları gerçekleştirilmektedir.
3.2.4 Strateji Kapsamında Yürütülen Pazara Giriş Politikaları
Halihazırda yürütülmekte olan " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizin Ge­
liştirilmesi Stratejisi" bir dizi pazara giriş politikasına dayanmaktadır. B u po­
litikaların başında k o m ş u ve çevre ülkelerde faaliyette bulunan hizmetler sek­
törünün de devlet yardım ve teşviklerinden (kira, tanıtım, araştırma vb.) yarar­
landırılması gelmektedir^'. Pazara giriş kapsamında ikinci bir politika aracı
olarak E x i m b a n k kredilerinde hedef ülkelere yönelik tercihli bir sistem oluştu­
rulması öngörülmüştür. Bu kapsamda Türkiye ihracat sektörünün rekabetçi gü­
cünün arttırılması amacıyla hedef ülkelere yönelik E x i m b a n k kredilerinin ge­
rek miktar gerek p r o g r a m olarak arttırılması düşünülmektedir. K o m ş u ve çev­
re ülkeler stratejisi kapsamında E x i m b a n k ' ı n bu ülkelere yönelik hazırladığı si­
gorta programlarının politik riskleri de karşılayacak şekilde çeşitlendirilmesi
amaçlanmaktadır.
Türkiye'nin çevre ve komşu ülkelerle dış ticaretinin geliştirilmesine yönelik ola­
rak uluslararası kuruluşlardan elde edilebilecek finansman ve danışmanlık hiz­
metlerinden faydalanılması konusunun araştırılması da stratejinin politikaların­
dan biri olarak belirtilmektedir.
" K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizin Gehştirilmesi Stratejisi" başta taşı­
macılık olmak üzere ticaretin kolaylaştırılmasına yönelik pohtikalar oluşturul­
masını temel politikalar arasında kabul etmektedir. Bu çerçevede komşu ve çev­
re ülkelere yönelik ulaşım imkanlarının çeşitlendirilmesi, karşılıklı ticarete en­
gel teşkil eden vize ve gümrükleme işlemlerinin standartlaştırılması gibi konu­
larda düzenlemeler yapılması gerektiğinin altı çizilmektedir'^
11
12
Komşu ve Çevıe Ik 1er stratejisi kapsamında öngörülen bu politika konusunda somut adım atılmamıştır.
Bu konularda özellikle Gumruk Müsteşarlığı tarafından gümrük işlemlerinin standardıze edilmesi ve
var olan sorunların ortadan kaldırılmasına yönelik bir dizi çalışma sürdürülmektedir Çalışmalar
sonucunda önemli yol alınmasına karşın özellikle vize konusunda başta Balkan ülkeleri olmak üzere
sorunlar devam etmektedir.
3.2.5 Yasal Altyapının Tannannlannnasına Yönelik Çalışmaların Sonuçlan
" K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizin Geliştirilmesi Stratejisi" aradan ge­
çen dönem içerisinde, uluslararası konjonktürün de sağladığı avantajlarla önem­
li sonuçlara ulaşmıştır. Kısa dönemde bir değerlendirme yapıldığında atılan
adımlar sonucunda K o m ş u ve çevre ülkelere yönelik ihracatın arttırılması hede­
fine ulaşılması yönünde mesafe katedildiği söylenebilir. Strateji'nin uygulama­
ya geçirildiği 2000 yılından bugüne Türkiye'nin k o m ş u ve çevre ülkelere yöne­
lik ihracatında belirgin bir artış sağlanmıştır.
Bu dönem içerisinde stratejinin komşu ve çevre ülkelerle ticaretin yasal alt ya­
pısının tamamlanması hedefine yönelik olarak önemli adımlar atılmıştır. K o m ş u
ve çevre ülkeler stratejisinde yer alıp da daha önce bu anlaşmaların akdedilmediği ülkelerle karşılıklı yatırımların korunması, serbest ticaret, çifte vergilendir­
menin önlenmesi konularında yeni anlaşmalar imzalanmıştır.
Tablo 3,1
: Türkiye ile yürürlükte
E F T A (AvRipa Serbest Ticaret Alanı)
İSRAİL
MACARİSTAN
n
ROMANYA
Ç E K C U M H U R İ Y E T İ (^)
SLOVAK C U M H U R İ Y E T İ (*)
LETONYA
n
LİTVANYA (*)
E S T O N Y A (*)
S L O V E N Y A (*)
BULGARİSTAN
ikili STA^sı olan
ülkeler
Tablo 3.1
(devam)
P O L O N Y A (*)
HIRVATİSTAN
B O S N A VE H E R S E K
FAS
FİLİSTİN
SURİYE
TUNUS
(*) Söz konusu üHceler, 1 Mayıs 2004'ten itibaren A B ' y e t a m ü y e olacağın
dan, onlarla akdedilen STA'îar 30 Nisan 2 0 0 4 itibariyle karşılıklı olarak fesh­
edilmiştir. 1 M a y ı s ' t a n bu yana bu ülkelerle ticari ilişkilerimiz G ü m r ü k Bir­
liği temelinde yürütülmektedir.
Kaynak:
İhracatı
Geliştirme
Merkezi
(İGEME).
Strateji kapsamında yer alan 25 ülke ile çifte vergilendirmenin önlenmesi anlaş­
maları imzalanarak uygulamaya geçirilmiştir. Bu anlaşmalara ek olarak yakın
dönem içerisinde strateji kapsamında yer alan üç ülkeyle benzer anlaşmalar im­
zalanmış ve uygulamaya geçirilmeyi beklemektedir. Strateji kapsamında yer
alan 6 ülkeyle anlaşma imzalanma aşamasında bulunmakta, 13 ülkeyle görüş­
meler başlama aşamasındadır (Turkishtime, 2003).
Tablo 3.2 : Türkiye'nin
Çifte Vergilendirmeyi
Yürürlük Tarihi
Önleme
Anlaşmalan
j l l ^ l l l l ^ j l l l 1Yürürlüli Tartlıî
30.12.1996
Moğolistan
Avusturya
24.09.1973
Norveç
30.01.1976
Ç.H.C.
30.12.1996
Güney Kore
25.03.1986
Hindistan
30.12.1996
Ürdün
03.12.1986
Malezya
31.12.1996
S. Arabistan
09.08.1990
Mısır
31.12.1996
Tunus
28.12.1987
Polonya
01.04.1997
Romanya
15.09.1988
Türkmenistan
24.06.1997
Hollanda
30.09.1988
Azerbaycan
01.09.1997
Pakistan
08.08.1988
Bulgaristan
17.09.1997
İngiltere
25,10.1988
Özbekistan
30.09.1997
Finlandiya
30.12.1988
ABD
19.12.1997
K.K.T.C.
30,12.1988
Beyaz Rusya
29.04.1998
Fransa
01.07.1989
Ukrayna
29.04.1998
Almanya
31,12,1989
İsrail
27.05.1998
İsveç
18.11.1990
Kuveyt
13.12.1999
Belçika
08,10,1991
Rusya
31.12.1999
Danimarka
20.06.1993
Slovakya
02.12.1999
İtalya
01,12,1993
Endonezya
i 8.05.2000
Japonya
28.12.1994
Litvanya
17.05.2000
BAE
26.12,1994
Hırvatistan
18.05.2000
Macaristan
09.11.1995
Moldova
28.07.2000
Kazakistan
18.11.1996
Singapur
27.08.2001
Makedonya
28.11.1996
Kırgızistan
20.12.2001
Arnavutluk
26,12.1996
Tacikistan
26.12.2001
Cezayir
30.12.1996
Kaynak: İhracatı
Geliştirme
Merkezi
(ÎGEME).
Karşılıklı yatmmlarm korunmasuıa yönelik olarak strateji kapsamında yer alan 24 ül­
ke ile anlaşma imzalanmış ve uygulamaya geçirilmiştir. Strateji kapsammda yer alan
9 ülke ile de karşılıklı yatmmlarm korunması anlaşmalan imzalanmış ve parlamen­
to onayı aşamasında bulunmaktadır (Turkishtime, 2003). Strateji kapsammda yer
alan diğer ülkelerle görüşmelerin başlatılmasma yönelik hazırlıklar sürdürülmektedir.
Tablo 3.3:
Türkiye^nin
Yotmmlonn
Korunması
Anloşmalonl
994
ÜLKE
MÜZAKERE
BAŞLANGIÇ
İMZA
1
Arnavutluk
1991
1992
1996
2
Azerbaycan
1994
1997
2
Bahreyn
2000
3
B.A.E.
1995
4
Belarus
1994
1995
1997
5
Bosna-Hersek
1997
1998
2002
1993
1994
1997
Cezayir
1993
1998
8
Çek Cumhuriyeti
1991
1992
22
Fas
28
Gürcistan
1992
1992
1995
29
Hırvatistan
1994
1996
1998
33
Iran
1996
1996
35
israil
1995
40
II^BI^lBIlliH
1995
6
7
41
lilHlilîBI
'••••İl
YÜRÜRLÜĞE
1997
1997
1998
2001
Kazakistan
1992
1995
42
Kırgızistan
1992
1996
43
Kuveyt
1986
1988
1992
47
Macaristan
1989
1992
1995
48
Makedonya
1994
1995
1997
52
Mısır
54
Moldova
1993
1996
1994
2002
1997
Tablo 3.3
(devam)
1999
57
Umman
58
Özbekistan
59
Pakistan
60
1992
1995
1994
1995
1997
Polonya
1989
1991
1994
62
Romanya
1990
1991
1996
63
Rusya Federasyonu
1992
1997
2000
65
Slovakya
66
Slovenya
67
IHIIIII^BIİIIİİİII
1999
69
Tacikistan
1996
71
Tunus
72
Türlcmenistan
73
Ulcrayna
75
Ürdün
77
İIIIIII^I^IBIİI
2000
1999
1990
YFC
79
Yunanistan
1991
1992
1997
1994
1996
1998
1993
1993
2000
1998
78
1998
2001
2001
2000
*01 .01.1954-07.10.2002 D Ö N E M İ
Kaynak:
İhracatı
Geliştirme
Merkezi
(İGEME)
A B , geçtiğimiz dönemde İsrail, Romanya, Macaristan, Slovenya, Bulgaristan,
Makedonya ile G ü m r ü k Birliği kapsammda imzaladığı STATarı uygulamaya
koymuştur. Hırvatistan ve Bosna Hersekle anlaşmalar imzalanmış ve onay sü­
recindedir. B u n u n yanısıra dört ülke ile STA anlaşması süreci başlatılmış, beş
ülke ile süreç t a m a m l a n m a k üzeredir. Bu anlaşmaların büyük kısmının tamam­
lanmasıyla k o m ş u ve çevre ülkelerle Türkiye arasındaki dış ticaret ve yatırım­
lar konusundaki alt yapı önemli ölçüde tamamlanmıştır (Turkishtime, 2003).
3.2.6 Yeni Ticaret ve Pazara Giriş Politikaları Kapsamında Atılan Adımlar
Strateji kapsamında k o m ş u ve çevre ülkelere yönelik olarak fuarlar, iş gezileri,
ve diğer tanıtım faaliyetleri hızla sürdürülmektedir. B u faaliyetler sonucunda
özellikle stratejinin ikinci çemberinde yer alan ülkelerle yeni iş bağlantıları
oluşturularak bazı sektörlerin başarılı biçimde bu pazarlara girişleri sağlanmış­
tır. Strateji kapsamında yeni ticaret mekanizmaları olarak tanımlanabilecek ça­
lışmalar devam etmektedir. Türkiye'nin komşu ülkeler stratejisi kapsamında
geçtiğimiz üç yıl içerisinde yürütülen yeni ticaret ve pazara giriş politikalarının
ayrıntılı bir dökümü aşağıda verilmektedir:
Komşu ve Çevre Ülkeler Stratejisi Kapsamında
Gerçekleştirilen Tanıtım Faaliyetleri ve Pazara Giriş Politîkalan
Ticaret Heyetleri:
K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretin Geliştirilmesi Stratejisi çerçevesinde
hedef ülkelere çok sayıda i ş a d a m m m k a t ı l ı m ı y k
P r o g r a m ı gerçekleştirilmiştİL
2003 yılı içinde Suriye;
nistan; Ç e k e t ı m h u ı i y e t i ; Pö^l^
Paldstan'a Ticaret Heyeti Programları gerçekleştirilmiştir.
2004 yılında Ulaayna, Yunanistan, Libya, Azerbaycan, Rusya Federasyonuna
ve Tunus'a Ticaret Heyeti programlan düzenlenmiştir. 2004 yılında Toplam 17
sektörde gerçekleştiıîlen 21 adet Alrnı Heyeti Programı kapsamında 44 ülke­
den; 14 resmi temsilci, 293 firaıa temsilcisi ve 44 editör ülkemize getirihmştir
Fuafkir: 17'si müstakil Türk üılinlerinin sergilendiği Türk ihraç Ürünleri Fu­
arı olmak üzere 2003 yılında toplam 128 fuar milli düzeyde iştirak ediimiştiı:
2004 yılında ayrıca organizatör firmalarca, 25 tanesi münhasıran Türk İhraç
Fuarı olmak üzere yurt dışında 158 fuara milli düzeyde iştirak edilmişte.
2005 yılı ilk üç ayında ise Ürdün^^^
zenlenmiştir
dü­
Aİım Heyetleri: K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretin Geliştirilmesi Strate­
jisi çerçevesinde uygulanan bir başka politika karşılıklı alım heyetleri uy­
gulamasıdır.
Bu kapsamada 2003 y ı h içerisinde,
Uluslararası Deri Günleri Fuarı Alım Heyeti, Tekstil, Örgü Makineleri, Yan
Sanayii, Aksesuarları ve Tekstil Kimyasalları Fuarı A h m Heyeti, Mücev­
her, Takı, G ü m ü ş Saat ve Malzemeleri Fuarı Alım Heyeti, Seramik-Banyo
Ürünleri Fuarı A l ı m Heyeti, M e r m e r ve Doğaltaş Fuarı Alım Heyeti, i r a n ' ­
dan bü: A l ı m Heyeti, Irak'tan bü: A l ı m Heyeti
yetiy K o n y a Corex Daimi Teşhir Merkezine Sud
Flazu^giyim konusunda İstanbul'a çeşitli ülkelerden Alım^H
d e r a s y o n u ' m n RostoV v e ¥ ^
Bölgelerinden îstaiîbul v e Trabzon'a
yönelik A l m ı Heyeti, Ofis Mobilyaları Fuarı Alım Fleyeti, Gıda Ürünleri ve
İşleme Sistemleri Fuarı A l ı m Heyeti, Uluslararası Otomotiv ve Yan Sanayi
A l ı m Heyeti, Uluslararası Züccaciye ve Hediyelik Eşya Fuarı A l ı m Heye­
ti, Tekstil v e Aksesuarları Alım Heyeti, Ambalaj Fuarı Alım Heyeti, Japon­
ya Tekstil, Hazır Giyim Deri Alım Heyeti, K o n y a Makine Sektörü Alım
Heyeti Trabzon T M c î h i ' a ç Ü r i m l e r i
gramları gerçekleştirilmiştir. 2003 yılında ayrıca Bosna Hersek v e Gürcis­
t a n ' d a birer Katalog Sergisi düzenelnmşirt^:^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
2005 y ı h ilk üç aylık döneminde ise 12 Alım^H
de, farklı ülkelerden 3 0 0 ' e yakın £ r m a temsilcisi ülkemize g e
2005 yılı Ocak-Mart döneminde, 2'si Sektörel Türk İhraç Ürünleri Fuarı ol­
m a k üzere toplam 5 4 adet yurt dışı fuara katılım sağlanmıştı
KEKToplantılarî
..,2û.01a^?./ı/7^^ „.,..
Özbekistan, Cibuti, îran^ Kırgızistan, Suriye, Tacikistan v e Yunanistan ol­
m a k üzere strateji k a p s a m m d a y e r alan t^
gerçekleştirilmiş v e Mutabakat Zabıtları imzalanmıştır. ^..^^^^^^^^^^^^^.^.^^^^ ^ .
Bahreyn; U m m n ; ü k r a y n a ; ^
Slovenya, Moldova, Fas, Çek Cumhuriyeti, Romanya, Kazakistan, Suudi
Arabistan, Belarus, israil, Iran, y
Sudan olmak üzere toplam 2Zü^^^
2004 yılında ayrıca S u r i y e , İ r a n , k a k , Gürcist^
ile S T M ' l e r kurulması amacıyla Çalışma Gmpları oluşturalmuş ve 2004 yı­
lında ikişer kez toplanılması, sağlanmıştır.
2 0 0 5 Yılının Ocak-Mart Dönemi Faaliyetleri
Etiyopya, Arnavutluk ve Tunus ile K E K Toplantısı gerçekleştirilmiştir
Ürdün ve Belarus'a Ticaret Heyetleri düzenlenmiştir.
Libya iîe Ortak Uzlaştırma Komitesi toplantısı yapılmıştır.
Diğer
Faaliyetler
K o m ş u ve Çevre ülkelerle^^^T^^
hedef ülkelerle iletişimi ve işbirliğini arttınııaya^
mektedir.
2003 yılı içerisinde bu kapsamda bir dizi toplantı ve benzeri faaliyet ger­
çekleştirilmiştin Bunlar arasında,
İran ile Sinir Ticaret Merkezi Toplantısı, Ortak Ticaret Komitesi Toplantısı
ve Tercihli Ticaret Anlaşması müzakereleri, Yurt Dışı Müteaîıhitlik, Mühen­
dislik ve Müşavirlik Hizmetleri Koordinasyon K u m l u Toplantısı,TürkiyeSudan-Etıyopya Üçlü î ş b i r l i ğ i l l .
Federasyonu ile
gözden geçirme toplantısî; Cibuti, Sudan; Etiyopya ve^^ E
ziyaretleri, Cezayir, Sudan, îran, Irak, Suudi Arabistan, Suriye, Makedonya,
Türkmenistan ve M ı s n ziyaretleri gerçekleştirilmiş ve Kırgızistan ile Uzun
Vadeli Ekonomik işbirliği Programı, Kazakistan ile U z u n Vadeli Ekonomik
işbirliği Anlaşması imzalanmıştır.
Bıınmı yan ısum 2004
ri işbirliği Anlaşmaları imzalanmış ve Macaristan ile parafe edilmiştir
Azerbaycan ile U z u n Vadeli Ekonomik İşbirliği Anlaşması imzalanmıştır.
K E K I b p l a n t ı s ı yapılan ülkeler ile çok sayıda Y K T K ; Ç V Ö , K a r a ; Deniz,
::Hava;:m::be
îran ile Tercihli Ticaret Anlaşması imzalanması yapılması amacıyla Ortak
Komite Toplantıları gerçekleştirilrniştir; İran, Irak, Sııriye, Ukrayna, Azer:bayc0;n:,:::Kn:g:îzi:stan,:.K
ları yapılmıştır, Fas, Lübnan, Ukrayna, Yunanistan, Suriye, N a h ç ı v a n . Kataı; R o m a n y a , Bosna~Hersek,Eib
Gürcistan, Cezayir^Azerbaycan,^^^^^^
rının da katılımıyla resmi ziyaretler gerçekleştirilmiştir; Suriye, Yunanistan,
Rusya, U k a y n a ve Belarus başta.o
üzere yapılan İş K o n s e y i Tbpîau::^
tılarma katılım sağlammştu;
Kaynak: D ı ş Ticaret Müsteşarlığı (DTM)nın ve Dış E k o n o m i k İlişkiler Ku­
rulu ( D E Î K ) n u n 2003-2005 arası yayınlanan Faaliyet Raporları'ndan ve
Bültenleri'nden derlenmiştir.
D T M stratejisinin kapsadığı onüç ülkenin dünya doğal gaz ve petrol arzı içeri­
sinde önemli yeri bulunmaktadır. Strateji kapsamında Türkiye'nin yıllardan be­
ri enerji zengini k o m ş u ülkelerle arasındaki ticaret açığının kapatılması amacıy­
la mamul mal karşılığı doğal gaz ve petrol takası sisteminin oluşturulması yö­
nünde çaba sarfetmektedir. B u ülkelerle öteden beri sürdürülen görüşmelerden
bir sonuç çıkmamıştır.
3.3. Balkan Ticareti Geliştirme Merkezi
Geçtiğimiz yıllar içerisinde " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizin Gelişti­
rilmesi Stratejisi" ile paralellikler arz eden bir dizi gelişme yaşanmıştu'. Bunlar­
dan ilki Türkiye ve diğer Balkan ülkeleri arasında karşılıklı ticaret dış ticaretin
geliştirilmesi hedefine uygun olarak oluşturulan Balkan Ticareti Geliştirme
Merkezi Mir. Balkan ülkeleri arasındaki ekonomik ve ticari işbirliğinin gelişti­
rilmesi amacıyla 12-13 E k i m 1998 tarihlerinde A n t a l y a ' d a düzenlenen Güney­
doğu Avrupa Ülkeleri Devlet Başkanları Zirvesi esnasında taraf ülkelerin Dev­
let Başkanlarının gözetiminde Ticareti Geliştirme Kuruluşlarının temsilcileri ta­
rafından imzalanmıştır. Balkan Ticareti Geliştirme Merkezi Arnavutluk, Bulga­
ristan, Romanya, Yunanistan, Makedonya ve Türkiye'nin katılımıyla faaliyete
geçirilmiştir.
Bu amaca yönelik olarak İ G E M E ' n i n Balkan ülkeleri nezdinde bir bilgi Merke­
zi olması ve Balkan ülkelerine ilişkin ticari bilgileri ilgili kesimlere elektronik
ortamda veya hızla aktarması ve bölgesel ticaretin geliştirilmesi amacıyla çeşit­
li organizasyonlar gerçekleştirmesi planlanmaktadm
Balkan Ticareti Geliştirme Merkezinin amaçları arasında,
•
Balkan ülkelerine ilişkin her türlü istatistik bilginin paylaşıldığı bir veri
bankası oluşturulması,
•
Ekonomik ve ticari bilginin düzenli olarak değişimi,
•
Balkan Ülkelerine yönelik bir internet sayfası hazırlanmasıyla, Balkan ül­
kelerine ilişkin ticari bilgilerin ve taleplerin duyurulması
•
Bir bülten (Balkan Ticareti Geliştirme Merkezi Bülteni) çıkarılması yo­
luyla Balkan ülkelerinin karşılıklı yatırım ve işbirliği fırsatlarını zamanın­
da ve topluca görme imkanı sağlanması,
•
Balkan ülkeleri arasında ticarete konu olabilecek ürün gruplarının belirlenmesi,
•
Balkan ülkelerinden ve Türkiye'den katılacak iş çevrelerine bölgedeki tica­
ri fırsatlar ve pazar imkanlarına ilişkin seminerler yoluyla bilgi aktarılması,
•
Balkan ülkelerine yönelik pazar araştırmaları gerçekleştiıilmesi,
•
Balkan ülkelerinde düzenlenecek fuar ve sergilere üye ülkelerin Dış Ticareti
Geliştirme kuruluşları üzerinden geniş katılım sağlanmasmm koordinasyonu
•
Balkan ülkelerine alış ve satış heyetleri düzenlenmesi konuları yer ahııaktadır''\
13
Balkan Ticareti Geliştime Merkezi kuruluşu ve faaliyetlerine ilişkin bilgiler vvww.balkantrade.org ve
www.igeme.org.tr sitelerinden derlenmiştir.
Balkan Ticareti Geliştirme Merkezi, T ü r k i y e ' n i n de aktif katıhmıyla, bölge ti­
caretinin geliştirilmesi hedefine yönelik çalışmaları gerçekleştirmeye d e v a m
etmektedir.
Balkan ülkeleri arasındaki dış ticaretin geliştirilmesi amacıyla başta firma ve ta­
leplere ilişkin enformasyonun paylaşılması olmak üzere çeşitli ticareti destekle­
me politikaları izlenmektedir. Balkan Ticareti Geliştirme Merkezi Balkan ülke­
lerindeki dış ticaret meselelerinin tartışıldığı periyodik bir bülten de (Balkan Ti­
caret Bülteni) yayınlamaktadır.
3.4. Smır Ticaretine Yönelik Düzenlemeler
Türkiye'nin çevresi ve komşularıyla dış ticaretini geliştirmesi hedefine yönelik
olarak son dönemde atılan önemli adımlardan biri de Smır Ticaret Bölgeleri
oluşturulması yönündeki çabalardn. Türkiye'nin D o ğ u ve Güneydoğu Anadolu
coğrafi bölgelerinde ekonomik, sınai ve ticari gelişmenin hızlandırılması ihra­
cata ivme kazandırılması amacıyla. Doğu ve Güneydoğu A n a d o l u ' y a komşu ül­
kelere sınırı bulunan illerde Smır Ticaret Merkezleri Kurulmasına İlişkin
25/3/2003 tarihli ve 2003/5408 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı 10 Nisan 2003 ta­
rihli ve 25075 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.
Sözkonusu kararname ile Türkiye'nin yaşam standartlarının düşük ve işsizliğin
ciddi boyutlarda olduğu D o ğ u ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde ekonomik,
sınai ve ticari gelişmenin hızlandırılması amacıyla Smır Ticaret Merkezleri'nin
kurulması amaçlanmaktadır. Toplam 13 ilde kurulması kararlaştırılan Smır Ti­
caret Merkezleri'nin ilki İran sınırında açılmıştır. Bu çerçevede, Artvin, Arda­
han, Ağrı, Kars, İğdır, Van, Hakkari, Şırnak, Mardin, Şanlıurfa, Gaziantep, Ki­
lis ve Hatay illerinde S T M kurulması, ayrıca bu illere k o m ş u Erzurum, Muş,
Bitlis, Siirt, Diyarbakır, Batman ve Adıyaman İllerinin de "mücavir il" kapsa­
mında uygulamadan yararlandırılmaları öngörülmektedir^^
14
Sınır ticaret merkezleri için bkz. www.dtm.gov.tr/lHR/Ozel-IHR/STM.htm ve www.gumrLik.gov.tr/
Gumruk%5CDosyaUpload%5Cgumrukler%5Ckanunlar%5Ckhksinirticmer2003-5408.doc
Bunun dışında, Türkiye, Suriye ve Bulgaristan smrrmda da smır ticaretini des­
tekleyici politikalar izlemektedir. Suriye ile smır ticareti Suriye tarafının istek­
siz davranmasına karşın Türkiye makamlarınca bölgesel refahın desteklenmesi
politikaları kapsamında desteklenmektedir.
Smır ticareti özellikle Doğu ve Güney Doğu illeri açısından giderek artan bir
önem kazanmaktadır. Her ne kadar Türkiye'nin toplam dış ticareti içerisindeki
payı çok sınırlı olsa da sözkonusu bölgelerin refahı ve sosyal kalkınması ama­
cıyla smır ticareti desteklenmektedir.
Smır ticareti \özellikle akaryakıt ile hayvan, meyve-sebze vs. gibi mal grupların­
da gerçekleşmektedir^^ Orhon (2000) smır ticaretinin iller ve sektörler bazında
analizini yapmaktadır. Smır ticareti politikasının Türkiye'nin komşu ve çevre ül­
keleriyle dış ticaretinin geliştirilmesine yönelik çabalarıyla çeliştiği öne sürülebi­
lir. Aynı zamanda h e m smır ticareti hem de sımr-aşırı ticaretin desteklenmesi dış
ticaret stratejisi açısından bir sıkıntı doğurmaktadır. S m n ticaretinin bölgesel
sosyo-ekonomik kalkınma ve ülkeler arası iletişim konularında sağlayacağı dış­
sal faydaların bu konudaki çelişkiyi ortadan kaldırması umulmaktadır.
3.5. ݧ Çevrelerinin Katılınnı ve Sivil İnisiyatifler
Geçtiğimiz dönem içerisinde Türkiye'nin komşu ve çevre ülkeler stratejisi kap­
samında değerlendirilecek önemli bir adım olarak M o s k o v a ' d a Türk ve Rus iş
çevrelerinin sürekli temas halinde bulunmalarına katkı sağlaması amacıyla ye­
ni bir oluşum hayata geçirilmiştir.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Türkiye İhracatçılar Meclisi ve ihracatçı
birlikleri gibi çok sayıda sivil toplum örgütünün inisiyatifiyle M o s k o v a ' d a ku­
rulan Türk Ticaret Merkezi temelde ihracatın arttırılmasını hedeflemektedir.
Merkez özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin Rusya Federasyonu pazarın­
da doğrudan ve daha kolay pazarlama yapabilmesini amaçlamaktadır.
15
Bu konuda bakınız O. Z. Orhon, 2000
Tablo: Moskova
TüHc Ticaret Merkezine
Destek Veren
Kuruluşlar
Türkiye Odalar ve î3orsalar Birliği, istanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon
İhr. Birliği, îstanbrd Tekstil ve H a m
Deri Mamulleri îhn Birliği, î s t a n b u l H a l i ihracatçıları Biıliği; istanbul Ma­
d e n İhracatçıları Birliği; istanbul
İhr. Birliği, İ s t a n b u l Demir :Ve^. D
Tekstil ve l î a m m a d d e İhracatçıları Birliği;
îhn Birliği, Uludağ Taşıt Araçları ve Yan Sanayi İhı; Birliği, Uludağ Yaş
Meyve..Sebze.lhr....Birliği.,UludağMeyve.S.ebze..^^
niz Fındık ve M a m , İhr. Birliği; Doğu Anadolu î h r ; B i r l i ğ i ; Denizli Tekstil
ve Kon. îlır. Birliği, Antalya Yaş Meyve ve Sebze îhr. Birliği, Antalya Tek­
stil ve İ l a m : îhr. B i r l i ğ i ; 1st; H u b u b a t 3 ^ W ^
İhr: Birliği;îst:Yaş M e y v e Sebze İ t a Bir
İhr. Birliği, İ s t Canlı Hayvan, SR^^Ü^
Fındık ve Mamulleri îhr. Birliği, İst. Kuru M e y v e ve M a m . îhr. Büliği, Or­
ta Anadolu Çimento ve Toprak Driinleri İhr. Birliği
Hubu­
bat, Baki. Yağlı Töh: Ve M a m ; İ h r Birliği, Orta Anadolu Ağaç M a m ve Or­
man üiTinleri î h r : Birliği, Ankara Demir ve D ^
ği, Akdeniz Hububat, Bakliyat Yağlı Toh. Ve M a m . İhr. Birliği, Akdeniz
Yaş Sebze î h r ; Birliği, Akdeniz Ttekstil ve
Giyim ve K o n i İhr, Birliği, Ege Hazır Giyi
E g e Tek­
stil ve t l a m m a d de îhr. Birliği, Ege Deri ve Deri Mamülleri^î^^^^
Kuru M e y v e v e M a m . îlıı\ Birliği; Ege Zeytin ve Zeytinyağı İ t e Birliği,
E g e Hububat , Bakliyat , Yağlı Tohumlar ve M a m . îhr. Birliği, E g e Yaş
M e y v e Sebze İlli; Birliği; Ege Canlı Fiayvan,Su^0^
liği, Ege A ğ a ç Mamulleri O r m a n Ürünleri İlu. Birliği, E g e Tütün İhr. Bir­
liği, E g e M a d e n îhr. Birliği, Gimeydoğu Anadolu Tekst
Birliği, Güneydoğu Anodolu Canlı Hayvan , Su Ürünleri ve Mamulleri îhr.
Birliği, Güneydoğu Anadolu Hububat, Baldiyat,Yağl^^^^^^^^^^
îhr. Birliği, Güney Anadolu Kuru M e y v e ve M a m , îhr. Birliği, D o ğ
deniz Hububat, Bakliyat Yağh T o h . v e M a m ; İ h r . Birliği
Kaynak: ivwiii tobtim. com. îr/
4. KÜRESEL-BÖLGESEL GELİŞMELER
Geçtiğimiz 20 yıllık dönemde küreselleşmenin hızlı yükselişiyle eşzamanlı ola­
rak bölgeselleşme hareketleri de ivme kazanmıştır. G ü n ü m ü z d e h e m doğrudan
sermaye akımlarının h e m de dünya ticaretinin büyük bir kısmı bölgesel bloklar
içerisinde gerçekleştirilmektedir. Bu kapsamda Türkiye'nin yer aldığı coğrafya
da bölgeselleşme akımlarından payına düşeni almıştır. Geçtiğimiz yıllarda Tür­
kiye'nin de bir parçası olduğu coğrafyada siyasi bütünleşmeden serbest ticaret
alanlarına dek geniş bir yelpazeye yayılan farklı bölgesel entegrasyon biçimle­
ri denenmektedir.
Bölgesel bütünleşme ve işbirliği hareketlerinin derinleşmesiyle birlikte bölgede
hızlı bir değişim süreci yaşanmaya başlanmıştır. 1990'ların başında Doğu Blok u ' n u n çözülmesiyle başlayan yeniden yapılanma süreci giderek artan bölgesel
yapılanmalarla eşzamanlı olarak hızla ilerlemektedir. Başta Orta Doğu ve Bal­
kanlar olmak üzere bölgede yaşanan dönüşümün etkileri yakın gelecekte daha
da fazla görünür hale gelecektir. Bu dönüşüm Türkiye'nin k o m ş u ve çevre ül­
kelerle dış ticaretinin geleceğini şekillendirecek en önemli unsur olarak görün­
mektedir. 2 0 0 0 ' l i yıllarla birlikte, 1990'h yılların karmaşık siyasi atmosferi ve
bölgeyi art arda vuran ekonomik laizler nedeniyle tam olarak değerlendirileme­
yen bir potansiyel ortaya çıkmıştır. Türkiye'nin yeraldığı coğrafyada yaşanan
gelişmeler bölgesel ticari ve ekonomik işbirliği yoluyla ikili ve çoklu politika­
larla dış ticaret hacminin arttırılmasına olanak tanımaktadır. Varolan potansiyel­
den tam olarak faydalanabilmesine yönelik geliştirilecek politikaların bölgesel
gelişmeleri doğru okuması zorunludur. Türkiye'nin gelecek perspektifi ile örtüşen bölgesel trendlerden faydalanabilinmesi için yeni yolların geliştirilmesi bu
gelişmelerin kapsamlı biçimde gözden geçirilmesine bağhdır.
Bu bağlamda, Türkiye'nin komşu ve çevre ülkelerle dış ticaretinin geliştirihnesine yönelik geliştirilecek politikaların öncelikle bu yapısal dönüşüm sürecini
göz önünde bulundurması gerekmektedir. Çalışmanın bu bölümünde Türki­
ye'nin çevre ve k o m ş u ülkelerle dış ticaretinin geliştirilmesine yönelik bir stra-
teji oluşturulması kapsamında gözden kaçırılmaması gereken bölgesel yapısal­
lıklar ele alınacaktır. Bu amaçla Türkiye'nin komşu coğrafyası içerisindeki bel­
li başlı bölgesel işbirliği ve entegrasyon hareketleri Türkiye'nin dış ticareti üze­
rindeki olası etkileri açısından değerlendirmeye tabi tutulacaktır.
4.1. Komşu ve Çevre Coğrafyaya Kısa
Bir
Bakış
Bu bölümün amacı Türkiye'nin yer aldığı coğrafyanın dış ticaret açısından va­
rolan durumlarının sunuşunu yapmaktır. Türkiye'nin komşu coğrafyası Balkan­
lar, Kuzeydoğu Avrupa ve Kaflcas Ülkeleri ve Orta Doğu olarak üç ana bölge
halinde incelenmiştir. Bu bölümde her bölge için seçilmiş ülke verilerinden yo­
la çıkılarak dış ticaret, yabancı doğrudan yatırımlar ve sosyo-ekonomik malo-o
trendler gibi temel unsurlar ele alınmaktadır.
4,1.1 Balkanlar
Bu bölümde ele alınacak ilk bölge Türkiye'nin batı komşularını içine alan Bal­
kan coğrafyasıdır. Bilindiği gibi Balkanlar Doğu B l o k u ' n u n çökmesinin ardın­
dan hızlı bir değişim ortamına girmiştir. İlk yılların kaotik çatışma ortamının
uluslarası camianın müdahalaleriyle sona erdirilmesinin ardından bölge ülkele­
rinde ekonomik b ü y ü m e sinyalleri güçlenmiştir. 1990'larda başlayan yeniden
yapılanma süreci 2000'li yıllara gelindiğinde nihai sonuçlarına ulaşmaya başla­
mıştır. Aradan geçen yaklaşık onbeş yıllık süre içerisinde eski Doğu Bloku ül­
kelerinin önemli bir kısmı piyasa ekonomisine geçiş sürecini büyük oranda ta­
mamlamıştır. Sözkonusu coğrafyada piyasa ekonomisinin temel kurumları
oluşturulmuş, korumacı politikalar kaldırılmış ve nihayetinde uluslararası tica­
ret sistemine büyük ölçüde eklemlenmiş ekonomiler ortaya çıkmıştır.
Balkanlar'da yaşanan dönüşümün en önemli parçalarından birisi Bulgaristan ve
R o m a n y a ' n ı n A B ' y e tam üyelik perspektiflerini nihai aşamaya taşımış olmala­
rıdır. Her iki ülkenin A B ' y e tam üyeliklerinin yakın gelecekte gerçekleştiıilmesiyle Türkiye'nin batısında yer alan bütün smır komşuları A B üyesi olacaklar­
dır. Türkiye'nin A B ' y e tam üyelik perspektifi göz önünde bulundurulduğunda
bu durumun önemi açıktır. Balkan ülkelerinin A B yolunda kat ettikleri aşama
bugün itibariyle bile başta ekonomik ve ticari alanlar olmak üzere önemli so­
nuçlar doğurmaktadır. G ü n ü m ü z itibariyle Türkiye ve Balkan ülkeleri arasında­
ki dış ticaret G ü ı m ü k Birliği Anlaşması çerçevesinde gerçekleştirilmektedir.
Bulgaristan, R o m a n y a ve Yunanistan ile Türkiye arasındaki dış ticaret akımla­
rının arttırılmasına yönelik kapsamlı projelerin A B kaynaklarıyla desteklenme­
si olanaklı hale gelmiştir.
Bu yönde D o h a (2001) ve Cancun (2003) sonrasında dünya ticaret sistemi içe­
risinde giderek artan bir önem kazanan ticaretin geliştirilmesi konusu ön plana
çıkmaktadır. Ticaretin kolaylaştırılması konusunda bölge ülkelerinin büyük kıs­
mını içeren bir oluşum 2002 yılı itibariyle başlatılmıştır. Balkanlar ve Güneydo­
ğu Avrupa'da ticaret akımlarının önünde engel teşkil eden smır geçişi problem­
lerinin ortadan kaldırılmasına yönelik önlemler paketi D ü n y a Bankası, A B , IMF
ve diğer uluslararası kuruluş ve oluşumlarca da desteklenmektedir.
Balkanlar ticareti incelenirken Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Arnavutluk ve
Makedonya'ya ilişkin veri setleri laıllanılmıştm Bu ülkelerin verilerinin toplu
analizi bölge dış ticaretinin son yıllarda çok hızlı bir artış gösterdiğine işaret et­
mektedir. 2000-2003 arasında Balkan bölgesinin toplam ithalatı yüzde 60, iluacatı yüzde 47, toplam ticareti yüzde 55 gibi çok yüksek oranlarda artış göstermiştir.
Yıllık temelde ele alındığında, 2000-2003 arasında Balkan bölgesi ihracatının
ortalama yıllık yüzde 14, ithalatmsa ortalama yıllık yüzde 17 oranında artış gös­
terdiği görülmektedir. Aynı dönemde bölgenin yıllık ortalama dış ticaret hacmi
artışı ise yüzde 16 olmuştur. Balkanlar dış ticaretinin 2000'li yıllar boyunca
gösterdiği b ü y ü m e oranı dünya ortalamasının çok üzerindedir. Özellikle
2 0 0 2 ' d e n 2 0 0 3 ' e , istisnasız tüm bölge ülkelerinin ithalatı ve ihracatı bir sıçra­
ma göstermiştir.
Tablo 4, L Balkan
Ülkeleri
Toplam Mal Dış Ticareti (milyon ABD
dolan)
1999
2000
2001
2002
2003
20002003
artış
ithalat
49,169
52,558
54,031
61,860
83,923
60%
İhracat
25,003
27,734
illlllll
31,816
40,637
47%
ihr.+ith.
74,172
80,292
82,291
93,676
124,560
55%
ihr.-ith.
-24,166
-24,823
İlllllll
-30,044
-43,286
74%
Kaynak: International
Trade Centre (ITC)
veritabanı.
Balkanlar dış ticaretinde gözlemlenen hızlı büyümenin temel nedeni Bulgaris­
tan ve R o m a n y a ' n ı n A B ' y e tam üyelik sürecinin son aşamasına gelmiş bulun­
malarıdır. Bölgesel ticaretin artmasının bir başka nedeni de bölgede yaşanan
sosyal çalkantıların uluslararası toplumun da katkılarıyla son bulmasıdır.
Tablo 4,2, Balkan
ülkeleri toplam mal ihracatı
1999-2003)
2000
2001
(milyon ABD
2002
doları,
2003
Arnavutluk
1,089
2%
1,330
2%
1,498
2%
1,863
2%
Bulgaristan
6,505
12%
7,278
13%
7,987
13%
10,901
13%
Makedonya
2,094
4%
1,687
3%
1,995
3%
2,300
3%
Romanya
liİİİİİBİİi 15,552 lllil İiİİl
29%
24,003
29%
Yunanistan
29,816
57%
28,184
53%
44,856
53%
TOPLAM
52,558
100%
54,031 100%
61,860 100%
83,923
100%
Kaynak: International
52%
32,519
Trade Centre (ITC)
veritabanı.
Balkanlar dış ticaretinin en önemli özelliği bölgenin dünya ile dış ticaretinde sü­
rekli olarak açık vermesidir. Dış ticaretin 2000'li yıllar boyunca gelişimi izlen-
diğinde Balkanlar ithalatının sürekli olarak ihracattan daha hızlı arttığı gözlem­
lenmektedir. Bir başka deyişle, bölge, uluslararası piyasalarda net aiıcı konumu­
nu sürdürmektedir. Bu konumun önümüzdeki j/ıllar içerisinde sürmesi beklen­
mektedir. Bölgenin ithal mallara olan talebinin devam etmesi özellikle Türki­
ye'nin bölgeye yönelik ihracatı açısından önem taşımaktadır.
Tablo 4.3.
Balkan
ülkeleri
toplam
mal ithalatı
(miilyon
ABD
doları^
1999-2003)
Arnavutluk
Bulgaristan
Makedonya
260
1%
llllll 17%
1,322
llllll
10,366
Yunanistan
10,964 40%
TOPLAM
27,734
1%
5,114
5%
Romanya
Kaynak:
304
100%
International
2003
2002
2001
2000
311
1%
446
1%
llllll İllllli llllll liİİİİi 19%
1,115
4%
1,154
4%
11,385
40%
13,876 44%
10,303
36%
10,766
28,260
100% 31,816
Trade Centre (ITC)
34%
1,363
3%
llillll 43%
13,671
100% 40,637
34%
100%
veritabam.
Balkan ülkelerinin ekonomik ve ticari büyüklüklerindeki gelişmeye bakıldığın­
da seçilmiş ülkeler arasında en büyük ekonomiyi temsil eden Yunanistan'ın son
5 yılda toplam bölge dış ticaretindeki ağırlığının azaldığı görülmektedir.
Tablo 4.4.
Balkan
.Amamtluk
Bulgaristan
Makedonya
Romanya
ülkeleri
net ihracatı
lljlllijll
2001
2002
2003
-804
-829
-1,026
-1,187
-1,418
-2,238
-3,361
-880
-937
İİİİİİİİlİiİİiİİİİiİİİİİİİİİİlİ
-3,986
-6,385
-18,852
-21,753
-31,185
llllillll llllilill
-585
-772
-533
-17,881
lllllllll IBIİIII
TOPLAM
Kaynak:
1999-2003)
1999
-19,400
Yunanistan
(milyon ABD dolan,
International
Trade Centre (ITC)
lllllllll lllllllll
veritabanı.
Bu çalışma k a p s a m m d a dış ticaretleri incelenen seçilmiş ülkeler arasında geçti­
ğimiz birkaç yıl içerisinde en yüksek performası gösteren "yıldız ü l k e " Roman­
ya olmuştur. 2000'li yıllar boyunca Romanya h e m ihracatını h e m de ithalatını
iki katından fazla artırmayı başarmıştır.
Balkan ülkelerinde toplam ithalatı en fazla artan ürün h a m petrol ürünleri ol­
muştur. Bunu gemiler ve diğer deniz taşımacılığı araçları izlemektedir, ithalatı
en fazla artan mal grubu içerisinde ağırlığın enerji ve taşımacılık başta olmak
üzere yatırım araçlarında olduğu gözlemlenmektedir. Yatırım mallarına ek ola­
rak deri, pamuk, işlenmemiş metaller gibi h a m madde ve ara mallar ilk sıralar­
da yer almaktadır.
SITC Kodu IIIIIIIIH^^
2003 değeri
(milyon ABD
doları)
Fark
(1999-2003)
333
Ham Petrol
5,420
3,271
793
Deniz Taşıtları
3,701
2,641
931
Başka Yerde Sınıflanmamış
İşlemler
2,449
1,529
334
Petı-okimyasal Yağlar
2,132
1,344
İîiİiİRiİİİ
İlaçlar ve diğer müstahzarlar
2,745
1,339
781
İnsan Taşıyan Kara Taşıtları
(Otomobil vs.)
3,562
983
343
Doğal Gaz
1,153
866
652
Pamuklu kumaşlar
1,068
616
Hazır Deriler
887
505
Elektrik kabloları
842
478
. 611
772
Kaynak:
International
Trade Centre (ITC)
veritabanı.
Balkanlar için ithalatı en hızlı artan mal grupları aşağıdaki tabloda verilmekte­
dir. Buna göre ithalatı en hızlı artan ürün hurda demir olmuştur, ikinci sırada
bölge imalat sanayi için hayati önem arz eden doğal gaz ithalatı gelmektedir.
Bunu sırasıyla buğday, kauçuk ve yün gibi hammadde niteliği taşıyan ürünler
takip etmektedir. İthalatı en hızlı artan ürünler arasında imalat sanayinde ham­
madde olarak kullanılan mallar ve enerji ürünleri yer almaktadır. Bunlara ek
olarak taşımacılık araçları gibi yatırım malları da ithalatı en fazla artan ürünler
arasında yer almaktadır.
2003 değeri
Artış
(milyon ABD
(1999-2003)
doları)
HS Kodu
Mal grubu
282
Demir Çelik Döküntü ve fiurdaları
187
552%
343
.Doğal Gaz
1,153
302%
llllllllll
Buğday
527
295%
621
Kauçuk, Çubuk, Profil, Levha,
Hortum
182
295%
268
Yün ve diğer hayvan kılları
105
276%
793
Gemiler, Suda Yüzen
Taşıt ve araçlar
.,35L...,.,....
249%
Elektrik Enerjisi
217
248%
283
Bakır Cevheri ve Matları
237 •
239%
325
Kok ve Semikok
150
196%
516
Etherler, Ketonlar ve Organik Asit
170
190%
Kaynak: International
Trade Centre (ITC)
veritabanı.
SITC Kodu
Mal grubu
2003 değeri
(milyon ABD
doları)
842
Kadın Giyim Eşyası
2,288
1,091,260
334
Akaryakıt
2,402
961,364
851
Ayakkabılar
1,866
917,979
841
Erkek Giyim Eşyası
1,908
720,848
773
Elektrik Dağıtım Malzemeleri
1,001
713,306
673
Demir, Çelik (Yassı)
844
Kadınlar İçin Örme Giyim
Eşyaları
1,278
555,103
845
Diğer Giyim Eşyaları
1,702
526,269
542
Tedavi ilaçları
736
484,323
821
Mobilyalar
965
448,142
684
Alüminyum ve Alaşımları
1,054
362,863
764
Telekomünikasyon
cihazları ve parçaları
567
347,467
682
Bakır ve Alaşımları
646
318,592
282
Demir Çelik Döküntü
ve Hurdaları
415
296,048
Kaynak: International
Fark
(1999-2003)
566,027
Trade Centre (ITC)
veritabam.
Balican üllcelerinde ihi'acatı en fazla artan mal gıııpları ilişikteki tabloda verilmektediı; Bölge ilıracatı içerisinde en fazla artış gösteren ille ürün kadm kıyafetleri olmuş­
tur. Bunu işlenmiş petrol ürünleri, ayakkabı ve örme erkek layafetleri izlemektediı;
Balicanlarda ilıracatı en fazla artan ürünlere bakıldığında bölge imalat sanayinin
değişen yapısı da ortaya çıkmaktadır. Balkan ülkeleri toplam ihracatı içerisinde ih­
racatı en hızlı artan ürünler arasında televizyon alıcıları ilk sırada gelmektedir. Bu­
nu otomotiv sektörü yan sanayi ve ara malları ile diğer taşımacılık araçları ve plas­
tik gibi diğer imalat sanayi ürünleri izlemektedir. İhracatı en fazla artan ürünlere
balaldığmda Balkan ülkelerinin elelctronik ve yolcu araçları gibi sektörlerde yo­
ğunlaşma yolunda oldukları görülmektedir. Son dönemde özellikle A B pazarına
yönelik olarak sözkonusu sektörlere uluslarası yatırımlar yapıldığı bilinmektedir.
Tablo 4,8.
Balkan
ülkeleri^ ihracatı
hızlı artan mal gruplan
gruplan
SITC Kodu
Mal grubu
2003 değeri
(milyon ABD
doları)
761
Televizyon Alıcıları, Monitörler
213
1,722%
743
Gaz Pompaları, Kompresörler,
Fanlar, Santrifüjler, Gaz Filtreleri
150
527%
625
Dış ve İç Lastikler
250
373%
785
Motosiklet, Bisiklet, Tekerlekli
Koltuk vs.
61
354%
575
Diğer Polimer, Poliamid,
Reçineler, Plastik
202
267%
282
Demir Çelik Döküntü ve Hurdaları
İİIIÎIİİİH
249%
773
İzole Edilmiş Tel, Kablo, İletken,
Optik Kablo, İzolatör vb.
1,001
248%
776
Elektronik Lambalar, Katod Valileri,
Transistor, Mikro Devre vb.
62
230%
533
Diğer Boya Malzemeleri,
İncelticiler vs.
117
208%
Artış
(1999-2003)
Balkan ülkeleri dış ticaretinin bölgelere göre dağılımı incelendiğinde en önem­
li ticaret partnerlerinin A B olduğu görülmektedir. İncelenen her ülke için en
önemli ihracat pazarı A B olduğu gibi en önemli tedarikçi bölge de AB'dir. Bal­
kan ülkeleri ihracatının yaklaşık yüzde 65'i A B üyesi ülkelerle gerçekleştiril­
mektedir. Balkan dış ticaretinin ülkelere göre dağılımına bakıldığında en önem­
li ticari partnerin incelenen her ülke için Almanya olduğu görülmektedir.
Bölge ülkeleri arasındaki ihracat toplam ihracatın yalnızca yüzde 8.7'sini oluş­
turmaktadır. Bu çalışma kapsamında incelenen Balkan ülkelerinin Türkiye'ye
gerçekleştirdikleri ihracatları toplam ihracatlarının yaklaşık yüzde 5'ini oluştur­
maktadır. Balkan ülkelerinin Doğu Avrupa ve Kafkasya ülkelerine yönelik ihra­
catlarının toplam ihracatın yalnızca yüzde l ' i n i oluşturduğu göz önünde bulun­
durulduğunda bu oran oldukça yüksektir.
Tablo 4,9.
Balkan
Partner
ülke/ülke
grubu
»g, İl i l l i i ı
1
ülkeleri,
ihracatın
ekonomilere
göre dağılımı,
2003
ihracat
İhracat (m)*
ihracat
payı
İhracat(m)
pa>ı
4,399
3,261
12.0%
8.7%
llllljlH^^ IIIIIllİH
2. Bölge
1.1%
3. Bölge
679
633
1.9%
1.7%
AB
24,006
25,006
65.6%
66.4%
ABD
1,845
1,958
5.0%
5.2%
Türkiye
2,079
2,046
5.7%
5.4%
Diğer
2,349
2,696
6.4%
7.2%
Sınıflanmamış
401
1,634
1,1%
4.3%
lllliliSli
36,567
37,662
100%
100%
* Partner ülkelerin rapor ettiıderi değerlerin
ticaret değerini
gösteriyor.
toplantıyla
ulaşılan
dış
Partner
üîke/iilke
grubu
İthalat
İthalat (m)*
İthalat
payı
İthalat (m)
payı
Balkanlar
2,641
3,089
3.5%
4.6%
Doğu Avrupa
ve Kafkasya
5,049
1,367
6.6%
2.0%
Orta Doğu
1,301
367
1.7%
0.5%
AB
44,029
ABD
2,778
Türkiye
llllllli^^ IIİIİIIIİII
65.7%
1,466
3.6%
2.2%
2,106
2,126
2.8%
3.1%
Diğer
9,556
6,704
12.5%
9.9%
Sınıflanmamış
8,837
8,076
12%
12%
TOPLAM
76,297
67,704
100.0%
100.0%
değerlerin
toplamıyla
* Partner ülkelerin rapor ettikleri
ticaret değerim
gösteriyor.
Kaynak:
International
Trade Centre
ulaşılan
dış
(ITC).
Doğrudan Yatırımlar
Geçtiğimiz yıllarda bölgede esen değişim rüzgarları sonucunda Balkanlar gene­
linde doğrudan yabancı sermaye akımları kayda değer bir artış göstermiştir. Böl­
gede yaşanan tansiyonun düşmesi ve serbest piyasa sisteminin kurumsallaşmasıy­
la bnlikte Balkanlar giderek daha fazla doğrudan yabancı yatırım çelonektedir.
Özellikle Bulgaristan ve Romanya, A B ' y l e entegrasyon süreçlerinin son aşama­
sına gelmesiyle birlikte uluslararası sermaye için cazibe merkezi konumuna gel­
mişlerdir. Sözkonusu ülkelere yönelik A B mali yardımları da hesaba katıldığında
yakın gelecekte bu ülkelerde yaşanan ekonomik büyümenin artacağı açıktır.
Bu çalışma kapsamında incelemeye tabi tutulan seçilmiş Balkan ülkeleri için
sermaye akımları ilişikteki tabloda verilmektedir. Bölge ülkelerine sermaye gi-
rişlerine bakıldığında en fazla yabancı sermayenin R o m a n y a tarafından çekildi­
ği görülmektedir.
Tablo 4.1 L Doğrudan
Romanya
Makedonya
Bulgaristan
Arnavutluk
Toplam
(milyon
dolar)
1985-1995
2000
2001
2002
2003
Giriş
88
1,037
1,157
1,144
1,566
Çıkiş
3
-11
-17
Net
85
1,048
1,174
Giriş
3
175
Çıkış
0
-1
1
0
0
3
176
441
78
95
Giriş
869
1,089
1,560
51
47
IIİİİİİ
Net
7
616
655
586
862
-1,013
944
-604
-539
Giriş
31
lllllllll
813
905
1,419
Çıkış
-1
3
10
28
22
Net
32
999
803
877
1,397
Giriş
18
143
207
135
180
Çıkış
4
6
0
4
3
Net
14
137
207
131
177
Giriş
1,009
3,446
4,179
2,313
3,307
Çıkış
13
2,099
610
703
667
Net
996
1,347
3,569
1,610
2,640
1 1 «
Yunanistan
Yabancı Sermaye Akımlan
Kaynak:
56
1,128
1,510
95
UNCTAD
Balkanlarda yaşanan bir başka gelişme bölge içi doğrudan sermaye hareketlerinde
gözlenen artıştm Başta Yunanistan ve Türkiye olmak üzere Balkan ülkelerinden
Bulgaristan ve Romanya'ya önemli miktarda yabancı sermaye aktarılmaktadır. Bu
durum bölge ülkeleri arasında çoklu üretim fırsatları doğurmakta, bölge ülkeleri
arasındaki doğrudan yatırımların dış ticaret akımlarını arttırması beklenmektedir.
Bölge içi doğrudan saermaye hareketleri çoğunlukla üretime yönelik fiziki ya­
tırımlar ("greenfield" yatırımlar) olarak tanımlanabilir. Geçtiğimiz yıllar içeri­
sinde smır-aşırı şirket birleşmeleri konusu özellikle Bulgaristan ve Türkiye arasmda önem kazanan bir olgudur.
Tablo 4,12,
Doğrudan
Yabana
1985-1995
Sermaye Stok (milyon
dolar)
2000
2001
2002
2003
Giriş
0
821
6,480
8,873
12,693
Çıkış
0
121
|İ||||||
155
211
Giriş
0
33
410
929
1,024
•il!
0
0
0
1
I
Giriş
4,524
10,957
12,499
15,560
17,000
3,004
5,861
9,000
10,000
Pvomaııya
^4al:edonya
llllllllllllll
llllll llllllll
G'riş
0
445
2257
3662
5082
ıliliii
0
llllllll
87
llllllll
147
Giriş
0
201
568
910
İ,Ü91
Çıkış
0
48
82
86
90
Giriş
4,524
12,457
22,214
29,934
36,890
Çıkış
2,923
3,278
6,J72
9,367
llllllll
Bulgaristan
iAjrnavııtlıık
Toplam
Kaynak: UNCTAD
Bu ülkelerde gözlemlenen bir başka gelişme bölge ülkelerinin başta tekstil ve
konfeksiyon olmak üzere Türkiye'nin önemli ihraç sektörlerine yatırım yapılı­
yor olmasıdır. Başta Bulgaristan ve Romanya olmak üzere bölge ülkeleri Tür-
kiye'nin geleneksel olarak güçlü olduğu sektörlerde üretnu faaliyetlerini arttnmaktadırlar.
Toblo 4,13,
(toplam
Giriş
Romanya
Net
Doğrudan
Yabana
sermaye
oluşumunun
Çıkış
yüzdesi)
2000
200 i
2002
2003
2.7
14.8
13,9
11.7
12.2
0,1
-0.2
-0.2
0.2
0.4
2.6
15
14.1
11.5
11,8
86,5
12.4
16.5
0.2
0
0.1
lİİİM^
-0,1
0
IIIIİIIIII
30,1
6
4
6
0
0
••III
0
8
2
2
1
Net
5.8
-4
3.4
-1,9
-1.2
Giriş
3,7
50.6
32.8
51.8
36.5
Çıkış
-0.2
0,2
0,4
1
0.6
Net
3,9
50.4
32.4
30.8
35.9
Giriş
30.2
20.5
25,9
15.1
22.7
Çıkış
15.9
/
0,9
0
0.5
Net
14.3
1
19,6
25.9
14.6
Giriş
Yunanistan
Bulgaristan
Arnavutluk
Akımı
1985-1995
Giriş
Makedonya
Sermaye
Kayna.k:
i
UNCTAD
4 A ,2 Kuzey Doğu Avrupa ve Kafkasya
Balkanlarda gözlemlenen hızlı değişimlerin benzeri Türkiye'nin kuzeyinde yer
alan geniş coğrafyada da gözlemlenmektedir. Rusya ve Ukrayna başta olmak
üzere Kuzey D o ğ u Avrupa ülkelerinde geçtiğimiz yıllar içerisinde önemli deği­
şimler yaşanmaktadır. Bölgenin önemli aktörleri Rusya ve U l a a y n a ile Beyaz
Rusya arasında, son dönemde duraklamalar olsa da, önemli işbirliği çabaları
sürdürülmektedir. Sözkonusu coğrafya Sovyetler Birliği'nin yıkılmasını takip
eden süreçte kapsamlı bir yeniden yapılanma sürecine tanıklık etmiştir. Rusya,
Ul<Tayna, Gürcistan ve Azerbaycan gibi eski Sovyetler Birliği ülkelerinde gide­
rek yerleşik hale gelen piyasa ekonomisi, derinleşen piyasa düzenlemeleri ve
dış ticaretin önündeki fizik engellerin azalması reform çabalarının sonuç verdi­
ğinin açık göstergeleridir. Geçtiğimiz yıllarda bölgenin iki önemli ülkesi Rusya
ve Ukrayna D T Ö ' y e üyelik konusunda önemli mesafe kat etmişlerdir. Bölge ül­
kelerinde dünya ticaret sisteminin birer parçası haline gelme ve Batı dünyası ile
daha yakın ilişkiler kurma yönünde çabalar devam etmektedir. İçinde bulundu­
ğumuz yıl Ula^ayna'da işbaşına gelen yeni hükümet ülkenin Batı dünyasıyla
daha yakın ilişkiler kurma iradesini göstermektedir.
Türkiye'nin kuzeydoğusunda yer alan Kafkasya Bölgesi'nde de benzer geliş­
meler yaşanmaktadır. Türkiye'nin sınır komşularından Gürcistan'da Ukrayna'dakine benzer biçimde Batı ile daha yakın ilişkiler kurma hedefi taşıyan bir
iktidar işbaşına geçmiş ve başta ticari bağlar olmak üzere dünya ile entegrasyon
çabalarına hız verilmiştir. Gürcistan'da reformcuların iktidara gelmeleriyle baş­
layan süreç sonucunda bölgesel işbirliği konusunda olumlu rüzgarlar esmekte­
dir. Yaşanan bütün ilerlemelere karşın Kafkas coğrafyasında hâlâ ç ö z ü m bekle­
yen çok derin sorunlar bulunmaktadır. Kafkasya'da uzun yıllardır sürmekte
olan sıcak çatışmalarda göreli olarak durgunluk gözlemlenmesine karşın ne Karabağ ne de Çeçenya-İnguşya bölgelerinde kalıcı çözüm sağlanamamıştır. Er­
menistan'la Azerbaycan arasındaki Karabağ sorununun çözüme kavuşturulamamasından ötürü Türkiye-Ermenistan sınırının işlerlik kazanması gecikmek­
tedir. Her ne kadar yeni enerji boru hatlarıyla bölge ülkeleri arası ilişkilerin ve
bölge ekonomisinin canlanması beklense de Kaflcasya ''sorunlu" bir coğrafya
olmaya devam etmektedir.
Kafkasya ve D o ğ u Avrupa geniş bir bölge olarak ele alındığında son dönemde
petrol fiyatlarının artmasıyla birlikte genel ekonomik problemlerin ortadan kal­
dırılmasının önünün açıldığı öne sürülebiir. Özellikle Rusya Federasyonu başta
olmak üzere, B D T ülkelerindeki ekonomik sorunlar son dönemde petrol fiyatlarmdaki artışm sağladığı avantajla giderek ortadan kalkmaktadır. Artan petrol
fiyatları Rusya, Azerbaycan ve Türkmenistan gibi enerji zengini komşu coğraf­
ya ülkelerinin ekonomik güçlerini arttırmaktadır. Sözkonusu ülkelerde artan
alım gücüyle birlikte kapsamlı alt yapı çalışmaları ve güçlü bir tüketici malları
talebi oluşmuştur. Bölge ülkelerinde yaşanan ekonomik güçlenmenin Türki­
ye'nin D o ğ u Avrupa ve Kaflcasya bölgesiyle karşılıklı ticaretinin geliştirilmesi­
ne yönelik uygun bir iklim oluşturduğu görülmektedir.
Dış Ticaret
Bu çalışma kapsamında veri setleri incelenen ülkelerin dış ticaretlerinin gelişi­
mine bakıldığında D o ğ u Avrupa ve Kaflcasya bölgesinin son beş yılda dış tica­
retini dünya ortalamasının biraz üzerinde artırdığı görülmektedir. Burada not
edilmesi gereken bir nokta incelemeye aldığımız ülke grubunda Rusya Federas­
y o n u ' n u n ezici bir ağırlığı bulunduğu gerçeğidir. Rusya Federasyonu toplam
bölge ihracatının yaklaşık yüzde 80'ini gerçekleştirmektedir. Toplam bölge it­
halatının yaklaşık yüzde 6 5 ' i Rusya'nın hesabından kaynaklanmaktadır.
Bölge ekonomileri -Rusya hariç- dış ticaret dengelerini korumakta ve ihracat ile
ithalat değerleri arasında dildcate değer bir fark ortaya çıkmamaktadır. Diğer ül­
keler için oluşan bu dengeli tablonun aksine Rus ekonomisinin toplam mal ih­
racatı geleneksel olarak ithalat değerlerinin çok üzerinde -iki katından fazlagerçekleşmektedir.
Tablo 4.14.
Toplam
mal ihracatı
2000
2002
7,333
1,746
205
331
Belarus
Azerbaycan
Ermenistan
Gürcistan
lllljlllllıllll
Ukrayna
i
(milyon ABD dolan,
6% 8,023
1% 2,169
0% 384
0% İlllllll
103,010 81% 106,714
14,574 12% 17,929
127,189 100% 135,529
Kaynalc
Tablo 4.15.
International
Toplam
1999-2003)
2003
6%
2%
0%
0%
79%
13%
100%
2000-2003
6%
2,593 2%
561 0%
476 llİlİ
133,719 81%
17,927 11%
165,213 100%
9,947
Trade Centre (ITC)
veritabanı.
mal ithalatı (milyon ABD dolan,
2000
2002
36%
48%
174%
44%
30%
23%
30%
1999-2003)
2003
2000-2003
Belarus
8,494
12%
9,094
12%
î 1,560
13%
36%
Azerbaycan
1,174
2%
1,667
2%
2,628
3%
124%
Ermenistan
842
1%
947
1%
1,237
1%
47%
Gürcistan
İlllllll lllil
llllll iiiBiî İlllllll
74%
Rusya
45,455
64%
46,175
61%
57,417
63%
26%
Ukrayna
13,958
20%
16,978
22%
16,976
19%
İlllllll
Toplam
70.577
75,756
100%
90,957
100%
1
100%
1
1
1
29%
2000-2003 arasında seçilmiş ülkelerin dış ticareti incelendiğinde bölge ülkele­
rinin birbirlerine göre ağırlıklarında önemli bir değişiklik olmadığı ortaya çık­
maktadır. İncelenen zaman dilimi içerisinde Ermenistan ekonomisi ihracatta,
Gürcistan ekonomisi ise ithalatta önemli artışlar kaydetmiştir. N e var ki, bu iki
az gelişmiş ekonominin de dış ticaretleri zaten oldukça düşük gerçekleştiğinden
dış ticaret artışı bölge toplamına aynı oranda yansımamıştır.
Tablo 4.16.
Beiarus
Azerbaycan
Net ihracat
(milyon
ABD dolan,
1999-2003)
1999
2000
2001
2002
2003
-765
-1,162
-836
-1,072
-1,613
İİİİİİİİlİîİİlİİİMlllllllll İlllllll^^
-35
lllllilHlIillllll
-580
-637
-497
-562
-676
Gürcistan
-366
-322
-359
-574
-661
Rıısya
34,234
57,555
59,125
60,538
76,302
Ub-ayna
-265
617
490
952
952
32,151
56,612
58,796
59,774
74,256
Kaynak: International Trade Centre (ITC)
veritabanL
Doğu Avrupa ve Kaflcasya bölgesinin, özellikle de Rusya ve U k r a y n a ' n ı n ihracatlarmdaki artışın en önemli kaynağını petrol ürünleri oluşturmaktadır. Petrol
fiyatlarmdaki hızlı artış bu iki ekonominin zaten önemli bir kalem olan petrol
ihracatı gelirlerinin geçtiğimiz yıllarda sıçramasına yol açmıştır. Petrol fiyatla­
rına paralel olarak doğalgaz fiyatlarının da artmasıyla birlikte ihracatı en fazla
artan mal grubu h a m petrol ve doğalgaz olmuştur.
Petrol ve doğalgaz ürünlerinin ihracatındaki artışın 2000-2003 arasında yakla­
şık 40 milyar dolar olarak gerçekleştiği göz önünde bulundurulduğunda bölge
ekonomileri açısından uluslararası piyasalarda enerji fiyatlarının önemi daha
açık olarak görülebilir.
Tablo 4.17. Kafkas bölgesinde
ithalatı fazla artan mal
gruplan
(1999-2003)
SITC Kodu
Mal grubu
2003 değeri
Fark
(1999-2003)
333
Ham Petrol
4,902
3,037
781
Yolcu taşmıa amaçlı
motorlu araçlar
(kamu taşımacılığı hariç)
3,107
2,475
542
İlaçlar ve Tıbbi Malzeme
2,695
1,485
2,064
1,045
1,108
930
764
775
Telekomünikasyon cihazları
ve parçalan
Ev tipi elektrikli ve elektrikli
olmayan cihazlar
012
Taze ve Dondurulmuş Et
1,624
862
641
Kağıt ve Mukavva
1,343
823
553
Kozmetik ve Temizlik
Ürünleri (Sabun hariç)
966
713
343
Doğal Gaz
4,676
713
057
Taze ve kurutulmuş meyve
ve fındık
1,255
710
112
Alkollü içkiler
962
602
741
Isıtıcı ve soğutucu cihazlar
1,213
600
1,352
502
1,288
496
728
679
Sanayi Makinaları ve
Cihazları
Dökme Demir, Demir, Çelik
Bomlar ve Bağlantılar
Tablo 4.18. Kafkas bölgesinde
ithalatı hızlı artan mal gruplan
(1999-2003)
SITC Kodu
M a l grubu
2003 değeri
Artış
(1999-2003)
762
Ses kaydeden ve sesi
veren cihazlar, radyolar
157
1,188%
971
Altm, Altm Kaplama,
G ü m ü ş ve Artıkları
49
842%
024
Peynir
363
827%
775
Evlerde Kullanılan
Makina,
Cihaz ve Aletler
1,108
522%
831
Seyehat Eşyası,
El Çantaları
105
501%
525
R a d y o Aktif Maddeler,
Nadir toprak Metalleri
207
468%
781
İnsan Taşıyan Kara
Taşıtları (Otomobil vs.)
3,107
392%
792
H a v a ve Uzay Taşıtları
361
388%
Kaynak:
International
Trade Centre (ITC)
veritabanı.
Petrol ve doğalgaz ürünlerinden sonra en önemli ihracat artışı havacılık araçla­
rı, özel ulaşım araçları gibi imalat sanayi ürünlerinde gözlenmiştir. Havacılık
araçları ve ürünlerindeki artış çok çarpıcıdır: 1999'da yaklaşık 250 milyon do­
lar olan toplam ihracat 2 0 0 3 ' d e yaklaşık 3 milyar dolar seviyesine gelmiştir.
Tablo 4.7 9. Kafkas bölgesinde
ihracatı fazla artan mal
gruplan
(1999-2003)
S I T C Kodu
Mal grubu
2003 değeri
(milyoB dolar)
Fark
(1999-2003)
333
H a m Petrol
38,874
24,842
334
Akaryakıt
17,416
10,970
343
Doğal G a z
17,504
5,993
931
Özel İşlemler, B Y S
18,955
5,926
792
Hava Taşıtları, Uzay
Taşıtları
2,959
2,711
673
Demir, Çelik (Yassı)
4,056
1,460
321
Taşkömürü
1,820
1,315
672
Külçe, İll< Şekillerde
Demir, Çelik
4,009
1,181
041
Hayvansal Sıvı ve
Katı Yağlar
1,473
1,044
683
Nikel Alaşımları,
İlk Mamulleri
2,260
1,025
676
Demir, Çelik (Çubuk,
Filmaşin, Profil)
2,398
914
562
Kimyasal Gübreler
3,026
774
Kaynak: International
Trade Centre (ITC)
veritabanı.
Tablo 4.20.
Kafkas bölgesinde
ihracatı hızlı artan mal
gruplan
(1999-2003)
SITC Kodu
Mal grubu
2 0 0 3 değeri
(milyon dolar)
Artış
(1999-2003)
897
Mücevher
106
2,762%
792
Hava Taşıtları,
U z a y Taşıtları
2,959
1,092%
098
YenilebiUr, tarifede
yer almayan ürünler
143
516%
024
Peynir
139
297%
073
Çikolata, Kakao
îçeren Gıda
243
285%
321
Taşkömürü
1,820
261%
081
Hayvan Yemi
(hububat sapları)
142
253%
041
Buğday
1,473
243%
667
İnciler, Elmaslar ve
Kıymetli Taşlar
280
232%
749
Kalıplar, Contalar,
D ö k ü m Mamulleri
101
219%
421
Bitkisel Yağlar
403
209%
611
Hazır Deriler
261
194%
Kaynak: International
Trade Centre (ITC)
veritabam.
Bölge ithalatına bakıldığında, petrol fiyatlarındaki artışla birlikte alım gücünün
arttığı açıkça görülebilmektedir. îthaları en hızlı artan ürünler arasında ilk sırayı
değerli taşlar almaktadrr. Yolcu araçları; telekom ekipmanları; radyo ve T V alıcı­
ları; ve ev aletleri gibi mamul mal gruplarında da önemli ithalat artışı olduğu göz­
lenmektedir. Bu olgu, kısmen, nihai tüketim malları üretiminde bölge ülkelerinin
bilinen düşük verimliliklerinin iç talepteki artışla ve dış ticaretteki liberalizasyonla birlikte dış ticaret kompozisyonuna yansıması olarak değerlendirilebilir.
Doğu Avrupa ve Kafl<:asya bölgesinin dış ticaret partnerlerine bakıldığında en
önemli partnerin A B olduğu görülmektedir. Bölge ülkeleri dış ticaretlerinin ya­
rısını A B üyesi ülkelerle yapmaktadırlar. 2 0 0 3 ' d e toplam mal ithalatının yüzde
50'si, toplam mal ihracatının ise yüzde 51'i A B üyesi ülkelerle gerçekleştiril­
mişti!'. Burada dild<:ati çeken bir nokta bölgenin A B ile ticaretinde yaklaşık 20
milyar dolarlık fazla vermesidir. Bu durum bölgenin A B için en önemli enerji
ürünleri sağlayıcısı olduğunun bir göstergesi olarak yorumlanmaktadır.
Tablo 4.2 L Doğu Avrupa-Kafkasya,
ihracatın
ekonomilere
göre
dağılımı,
2003
Partner ülke/
ülke grubu
İhracat
İhracat (m)
İhracat payı
ihracat(ra)
payı
Balkanlar
1,755
5,125
1.8%
4.1%
Doğu Avrupa
ve Kafkasya
Orta Dogu
5,502
784
5.6%
0.6%
2,471
1,927
2.5%
1.6%
AB
49,780
60,537
51.0%
48.7%
ABD
3,273
9,389
3.4%
7.6%
Türkiye
llllllilll
4,096
3.4%,
3.3%
Diğer
26,958
26,648
27.6%
21.4%
Smıflanmamış
4,499
15,811
4.6%
12.7%
TOPLAM
97,582
124,319
100.0%
100.0%
Partner ülkelerin rapor etti/c
leri değerlerin
değerini
gösteriyor
toplamıyla
ıda^t
•lan dış ticaret
Tablo 4.22.
Doğu Avrupa-Kafkasya,
ithalatının
ekonomilere
göre
dağılımı,
2003
Partner ülke/
ülke grubu
İthalat
İthalat (m)
İthalat payı
ithalat (m)
payı
Balkaalar
136
185
0.2%
0.2%
Doğu Avrupa
ve Kafkasya
8,082
863
lilllliljı
1.2%
Orta D o ğ u
454
759
0.8%
1.0%
AB
30,312
43,733
50.3%
58.6%
ABD
3,404
26,44
5.6%
3.5%
Türkiye
1,290
1,845
2.1%
2.5%
Diğer
14,186
17,027
23.5%
22.8%
Sınıflanmamış
2,410
7574
4.0%
10.1%
TOPLAM
76,297
67,704
100.0%
100.0%
* Partner
ticaret
ülkelerin
değerini
Kaynak:
rapor
ettikleri
değerlerin
toplamıyla
ulaşılan
dış
gösteriyor
International
Trade Centre (ITC)
Veritabanı.
Bölgenin kendi içinde yaptığı ticaretin toplam ticaretine oranları tabloda çok
düşük düzeyde görülse de bu sayıyı doğrudan yorumlamak yanıltıcı olacaktır.
Rusya'nın ülke grubunda çok büyük bir ağırlık taşıması ve R u s y a ' n ı n yaptığı ti­
caretin tabloya belirgin olarak yansıması bu sonucu ortaya çıkarmıştır. Tabloda­
ki ihracatta yüzde 5.6'lık ve ithalatta yüzde 13.4'lük bölge içi değer daha çok
Rusya'nın dış ticaretinde diğer bölge ülkelerinin taşıdığı ağırlık olarak değer­
lendirilmelidir.
Türkiye, bölge ülkeleri ile gerçekleştirdiği dış ticaretinde geleneksel olarak açık
vermektedir. Bu durumun en önemli nedeni başta doğal gaz olmak üzere bölge­
den önemli miktarda enerji ithalatı yapılmasıdır. Türkiye'nin bölgeden ithal et­
tiği başlıca ürünler arasında doğalgaz, yassı ve uzun demir, çelik, gübreler yer
almaktayken bölgeye yönelik ihracatında ilk sıraları otomotiv ve yan sanayi,
plastikler, yenilen meyvalar gibi ürünler almaktadır.
Doğrudan Yabancı Sermaye Akınnlan
Sovyetler Birliği'nin 1991'de dağılmasının ertesinde bölge ekonomilerinin
önemli bir doğrudan yabancı yatırım merkezi olması beklentisi uluslararası ser­
maye çevrelerinde hâkimdi. Ne var ki, bölge ülkelerin 1990'lardaki yabancı
doğrudan sermaye performansına baktığımızda bu beklentilerin "aşırı iyimser"
olarak kaldığını söyleyebiliriz. Yine de, 2000'li yıllarla birlikte sermaye girişi
beklentisinin bütünüyle boş olmadığı ortaya çıkmaya başladı. Özellikle Azer­
baycan ve geçtiğimiz yıl siyasi istikrarı önemli ölçüde tesis eden Ulo-ayna doğ­
rudan yabancı sermaye akımlarından aldıkları payı önemli ölçüde artırmışlardır.
Bölgenin dev ekonomisi Rusya da h e m sermaye girişi h e m de çıkışı açısından
hareketli bir liman olma yolunda ilerlemektedir.
Toblo 4.23. Doğrudan
(Toplam
Sermaye
Sermaye
oluşumunun
Akımı
yüzdesi)
1985-1995
2000
2001
2002
2003
Giriş
0.3
4.5
3.4
7.7
5.9
Çıkış
-
-
İİİIİB
0.1
Giriş
1.6
6.2
4.3
5.6
1.5
îllliîl
0.5
7.3
4.4
İİİİilB
5.2
Giriş
8.6
25.5
19.8
29.6
62.2
Çıkış
-
IIIIIH^
0.7
0.7
Giriş
31
11
19
54
197
0
13
13
56
35.2
23.4
29.8
22.9
2.3
2.9
2.1
0.1
9.6
10.6
8.2
19 3
0.3
0.1
0.2
B, Rusya
Rusya
Yabana
Gürcistan
Azerbaycan
Çıkış
Giriş
3.2
Ermenistan
Çıkış
Giriş
2.1
Çıkış
0.1
Ukrayna
Kaynak:
UNCTAD
Ne var ki, toplam küresel doğrudan yabancı yatırım akımları gözönüne alındı­
ğında bölgenin aldığı payın hala çok az olduğu görülmektedir. 2003'te bütün
bölgeye giren 6.5 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırım Türkiye'nin aldığı
doğrudan yabancı yatırımın yaklaşık üçte biri kadardır. Bölgenin tüm dünyada­
ki doğrudan yabancı yatırım payı ise 2 0 0 3 ' d e onbinde 8 olarak gerçekleşmiştir.
Toblo 4,24. Doğrudan
B. R u s y a
Rusya
Gürcistan
Ermenistan
Ukrayna
Toplam
Sermaye Akımı (milyon ABD
doları)
1985-1995
2000
2001
2002
2003
Giriş
5
119
96
247
171
Çıkış
-
-
-
206
2
Net
5
119
96
41
169
Giriş
424
2,714
2,469
3,461
1,144
Çılaş
94
3,177
2,533
3,533
4,133
Net
330
-463
-64
-72
-2989
Giriş
1
131
110
165
338
Çıkış
-
1
IIIIIİIİII
4
4
Net
1
130
110
161
334
227
1,392
3,285
158
326
933
Giriş
Azerbaycan
Yabana
liılllll llllllll
Çılaş
1
Net
32
Giriş
6
llllllll IIIIIIHllllllll
llllll
124
88
8
IIIIIIİIIH
2352
150
155
Net
6
116
77
139
155
Giriş
¡¡1111111
595
792
693
1,424
Çıkış
2
1
23
5
13
Net
73
594
769
688
1411
Giriş
543
3,813
3,782
6,108
6,517
Çıkış
96
3,188
2,725
4,085
5,085
Net
447
625
1,057
2,023
1,432
Kaynak:
UNCTAD
Tablo 4.25.
Doğrudan
Yabancı Semıaye
dolan)
1995
2000
2002
2003
Giriş
50
1,306
1,646
1,897
Çıkış
IIIİIIIIilİIII^^^
6
4
6
Giriş
5,465
25,226
51,374
52,518
Çıkış
3,015
20,141
47,676
51,809
Giriş
32
423
698
1,036
-
-
3,735
5,354
8,639
474
957
1,260
513
684
840
33
55
54
Beyaz Rusya
Rusya
Gürcistan
Stoğu (milyon ABD
l ü ü i BIIIİIIIIIİIİİ illllllllllll
Giriş
330
Azerbaycan
Çıkış
Giriş
34
Ermenistan
Çıkış
Giriş
910
3,875
5,529
6,953
Çıkış
97
170
144
157
Ul<rayna
Kaynak:
UNCTAD
Bölge ülkelerinin h e m eğitimli ve nitelikli bir işgücüne sahip olmaları h e m de
yol, konut, kentleşme, telekomünikasyon vb. altyapılarının diğer az gelişmiş ül­
kelere kıyasla gelişmiş oluşu şimdiye dek gerçekleşen yabancı sermaye girişi­
nin potansiyelin çok altında olduğuna işaret etmektedir. Siyasi istilaarın tesis
edilmesi yolunda küçük bir ilerleme bile potansiyel ile gerçekleşen arasındaki
farkın hızla kapanmasına yol açacaktır.
4.1.3 Orta Doğu
Bu çalışma kapsamında incelenen üçüncü bölge olan Orta D o ğ u bölgesi çalış­
mada incelenen diğer iki bölgeye kıyasla siyasi ve askeri süreçlerin görece daha
belirleyici olduğu bir bölgedir. Orta D o ğ u ' d a ülkelerin güvenlik anlayışları eko­
nomik gelişme stratejilerini olduğu gibi dış ticaretlerinin seyrini de belirlemek­
tedir. B u nedenle, seçtiğimiz Orta Doğu ülkelerinin ve genelde bütün bölgenin
dış ticaret yapısının ekonomik rasyonellerden çok "güvenlik p o l i t i k a l a r ı n a da­
yalı olarak geliştiği gözden kaçırılmaması gereken bir olgudur.
Ne var ki, h e m küreselleşmenin ticari ve mali devreleri dünya çapında siyasi te­
mellerden çok ekonomik temeller üzerinde örgütlemeye başlaması h e m de böl­
ge ülkelerindeki ekonomik yapının mevcut dünya konjonktüründe sürdürüle­
mez oluşu Orta D o ğ u ülkeleri üzerinde ekonomik reformları hayata geçirmele­
ri yönünde büyük basınç yapmaktadır.
1990'ların başından bu yana bütün bölge ülkelerinde önemli sayılabilecek piya­
sa reformları ağır ağır yaşama geçmektedir. Reformların ağır işliyor oluşu bölge
üzerine çalışan birçok araştırmacıyı kuşkuya düşürmüş olsa da mevcut siyasi
konjonlctürü gözönüne alırsak geride bıraktığımız onyil Orta Doğu ülkelerinin ta­
mamının yavaş ama kararlı bir reform yoluna girdiğine işaret etmektedir. Orta
Doğu ülkeleri loiresel dünyaya uyum hedefiyle büyük bir dönüşüm aşamasından
geçmektedn. Başta Suriye Lübnan ve Mısır olmak üzere Orta Doğu ülkelerinde
gözle görülür bir uluslararası piyasalara eklemlenme çabası vardır. Suriye tarihi­
nin en önemli ekonomik reform ve liberalizasyon programını 2000'li yılllarm ba­
şından itibaren uygulamaya koymuştur. Geçtiğimiz yıllar içerisinde D T Ö ' y e
üyelik için başvurmasına ek olarak h e m dış ticaret hem de finansal alanlarda cid­
di bir liberalizasyon çabası gözlemlenmektedir. Suriye'nin yıllar som'a D T Ö ' y e
üyelik başvurusunda bulunarak başta devletçi ekonomiden dışa açık bir ekono­
miye yönelik olarak attığı adımlar, savaş yorgunu Lübnan'ın tüccar devlet kö­
kenlerine geri dönem çabaları, İran'ın uluslarası doğrudanyatırım çekmek yönün­
de gerçekleştirdiği açılımlar, Mısır'ın Nitelikli Sanayi Bölgeleri aracılığıyla tıka­
nan ihracatına açılım sağlama çabaları Türkiye'nin Orta D o ğ u ' d a yeralan kom­
şularında yaşanan değişim rüzgarlarının gücünü göstermektedir.
Benzer bir eğilim îran için de gözlemlenmektedir. İran özellikle dış yatırımlara
yönelik olarak geçtiğimiz bir kaç yıl içerisinde önemli adımlar atmıştır. Özellik­
le Suriye ile Türkiye arasındaki siyasi ilişkiler giderek yumuşamaktadır. C u m ­
huriyet tarihinin ilk devlet başkanı düzeyinde resmi ziyareti gerçekleşmiştir.
"Su sorunu" şimdilik rafa kaldırılmış görülmektedir. îran ile de benzer bir ya­
kınlaşma görülmektedir. Özellikle sınır ticaret merkezleri oluşturma çabasından
da anlaşılacağı üzere ticari ilişkilerde bir canlanma yaşanmaktadır, A B D ' n i n
bölgede siyasi bir aktör olarak yer almasından sonra adından sıkça söz edilen
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) de bölge ülkeleri için kapsamlı bir " d e m o l a a tikleşme"yi ve bununla yan yana giden "piyasa ekonomisinin tesis edilmesi"ni
içeren reformlar paketini öngörmektedir. Önümüzdeki yıllarda h e m doğrudan
siyasi h e m de küresel ekonomik basınçların etkisiyle reform karşısındaki di­
rençlerin aşınacağım ve reform sürecinin hızlanacağını öngörebiliriz.
Ortadoğu bölgesini değerlendirirken Türkiye'nin k o m ş u (îran, Suriye) ve çev­
re ülkeleri (îsrail, Lübnan, Mısır, Ürdün) olarak altı ülkenin veri setleri ince­
lenmiştir.
Dış Ticaret
Orta Doğu bölgesi bütün olarak değerlendirildiğinde ilk göze çarpan toplam
mal ihracatının toplam mal ithalatından daha hızlı arttığıdır. 1999-2003 arasın­
daki dört yıllık dönem dilckate alındığında bölgenin toplam mal ihracatının yıl­
lık ortalama yüzde 10.3, toplam ithalatının ithalat yüzde 5.3 oranında arttığı gö­
rülmektedir.
Tablo 4.26.
Orta Doğu ülkeleri,
(milyon ABD dolan,
2000
2001
toplam
mal
ithalatı
1999-2003)
2002
2003
İran
13,755
18%
16,224
20%
20,970
25%
26,392
29%
İsrail
35,742
45%
33,303
42%
33,106
39%
34,210
37%
Lübnan
6,227
8%
7,290
9%
6,444
8%
7,167
8%
Mı s n
14,010
18%
12,756
16%
12,552
15%
10,892
12%
Suriye
3,815
5%
4,046
5%
4,278
5%
5,109
6%
Ürdün
5,033
6%
6,356
8%
7,382
9%
8,408
9%
TOPLAM
78,581
Kaynak:
79,975
International
84,731
Trade Centre (ITC)
ss
92,181
Veritabanı
Tablo4.27.
Orta Doğu ülkeleri,
(milyon ABD dolan,
llljllllil
israil
32:719
39%
IIIIİIIIIIIIHl
mal
ihracatı
1999-2003)
2003
2002
2001
2000
toplam
29,017
37%
29,061
37%
40%
40,531
41%
lllllll 3 4 %
31,782
32%
34,660
Lübnan
714
1%
889
1%
1,045
1%
1,523
2%
Mısn-
4,713
6%
4,165
5%
4,691
5%
lllllll
6%
lllllllllll
4,851
6%
5,741
7%
6,631
8%
6.161
6%
Ürdün
8,800
11%
8,629
11%
10,788
12%
12,946
13%
83,204
0%
77,502
0%
87,326
0%
99,103
0%
Kaynak: International Trade Centre (ITC) Veritabanı
Toplam ihracattaki bu hızlı artışın en önemli nedeni petrol fiyatlarındaki hızlı
yükseliş olmuştur. Özellikle Çin gibi Güney Doğu Asya ülkelerinden gelen pet­
rol talebindeki artış da petrol ihracat hacmindeki toplam artışı desteklemiştir.
Petrol ve ürünlerini dışarıda bıraktığımızda aynı dönemdeki toplam ihracat artı­
şı yıllık ortalama yüzde 8.2, ithalat ise yüzde 5,1 olmaktadır. Yine petrolü dışa­
rıda bıraktığımızda oranlardaki ihracat lehine bu gelişme toplam hacimde tersi­
ne bir ifade bulmaktadır. Seçilmiş ülke verileri toplamına bakıldığında 19992003 yılları arasında Orta Doğu ihracatı 13.6 milyar dolar artarken toplam itha­
lat 15.5 milyar dolar artmıştır. Bu durum bölge ülkelerinin dış ticaret dengesi­
nin geçtiğimiz yıllarda negatif yönde geliştiğini göstermektedir.
Tablo 4.28.
Orta Doğu ülkeleri, net
(milyon ABD dolan,
ihracatı
1999-2003)
2000
2001
2002
2003
Iran
18,965
12,793
13,691
14,139
İsrail
-4,335
-4,242
-3,595
-2,428
Lübnan
-5,513
-6,402
-5,399
-5,644
Mısır
-9,297
-8,591
IIIIIİIİII
-4,734
Suriye
1,036
1,694
2,353
1,051
Ürdün
3,767
2,274
3,406
4,537
TOPLAM
4,623
-2,473
2,595
6,921
Kaynak:
International
Trade Centre (ITC)
Veritabam
İsrail dış ticaret h a c m i bakımından bölgenin en büyük ekonomisini oluşturmak­
tadır. Özellikle petrolü dışarıda bıraktığımızda İsrail'in göreli ağırlığı çarpıcı
olarak ortaya çıkmaktadır. Bu kategorideki hesaplamalarda 2003 yılı itibarı ile
İsrail ekonomisinin Orta Doğu toplam mal ithalatının yüzde 36'sını, toplam mal
ihracatının ise yüzde 6 3 ' ü n ü gerçekleştirdiği görülebilir.
N e var ki, geçtiğimiz dört yıl içinde oluşan trende baktığımızda İsrail'in dış ti­
caretteki ağırlığının, h e m petrolün dahil edildiği h e m de edilmediği kategoride,
diğer bölge ülkelerine kıyasla azalmakta olduğu gözükmektedir.
H e m ithalatta h e m de ihracatta ağırlıkları diğer bölge ülkelerine kıyasla dikka­
te değer biçimde artan yıldız ülkeler Iran ve Ürdün olmuştur. Bu olgu, h e m pet­
rol hariç h e m de dahil kategorilerden izlenebilmektedir.
Tablo 4.29.
Orta Doğu ülkeleri, ihracatı hızlı artan mal
gruplan
SITC Kodu
Mal grubu
2003 değeri
(milyon ABD
doları)
285
Alüminyum cevheri ve
alüminyum oksit
192
123612%
674
Demir, Alaşmısız Çelik
(Yassı - Kaplamalı)
366
20800%
351
Elektirik Enerjisi
39
3393%
210
2469%
590
1843%
781
431
İnsan Taşıyan Motorlu
Kara Taşıtları
(Otomobil vs.)
İşlenmiş Hayvani ve
Bitkisel Yağlar
Artış
(1999-2003)
001
Canlı Hayvanlar
245
1604%
675
Paslanmaz Alaşımlı Çelik
(Yassı)z
109
1281%
421
Bitkisel Yağlar
109
977%
283
Bakır Cevherleri ve
Matları
72
962%
343
Doğal Gaz
251
871%
782
Eşya Taşımaya Mahsus
Motorlu Taşıtlar
127
787%
342
Sıvılaştırılmış Propan ve
Bütan Gazları
550
689%
611
Hazır Deriler
184
603%
Tablo 4.30,
Orta Doğu ülkeleri, ithalatı fazla artan mal
gruplan
SITC Kodu
Mal grabu
2003 değeri
(milyon ABD
doları)
333
H a m Petrol
39,117
19,865
667
inciler ve Kıymetli
taşlar
11,542
3,760
334
Akaryakıt
9,851
2,884
776
Elektronik Lambalar,
Katod Valileri, Transistor,
Mikro Devre vb.
1,085
671
431
İşlenmiş Hayvani ve
Bitkisel Yağlar, Mumlar
590
560
542
Tedavi İlaçlan
931
527
342
Sıvılaştırılmış Propan ve
Bütan Gazı
550
480
057
Yaş ve laıru meyveler
778
971
Diğer Elektrikli Cihaz,
Alet, Makina
Altm, A l t m Kaplama,
G ü m ü ş ve Artıkları
IIIIIIS^
Fark
(2003-1999)
440
665
389
599
377
041
Buğday
640
372
674
Demir, Alaşımsız Çelik
(Yassı)
366
364
702
364
405
299
263
661
P a m u k (Ham, Döküntü,
Taranmış)
Çimento, Alçı ve inşaat
malzemeleri
Doğrudan Yabancı Yatınnnlar
Bölgenin doğrudan yabancı yatırımlardan aldığı pay y o k denecek kadar azdır.
İsrail'i dışarıda bıraktığımızda diğer beş ülkenin (Suriye, Ürdün, Lübnan, İran
ve Mısır) bir yılda aldığı toplam dış yatırım bir milyar doları ancak bulmakta­
dır. Bunun en başta gelen nedeni ülkelerin yabancı sermaye yatırımlarının öne­
mini henüz kavramış ve gerekli düzenlemeleri ancak son beş yıldan beri yap­
maya başlamış olmalarıdır. Bu olguyu doğrudan etkileyen bir diğer dezavantaj
da yukarıda bahsettiğimiz gibi bölgedeki siyasi istila'arsızlıkların geçmişte "ka­
otik" diye nitelenebilecek siyasi iklimlere yol açmış olmasıdır.
Tablo 4.3 L Doğrudan
Mısır
İsrail
Iran
Sermaye Alamı
(milyon
dolar)
1985-1995
2000
2001
2002
83
270
110
1İ5
Net
83
270
110
115
Giriş
924
1,235
510
647
Çıkış
24
51
12
28
lllliilll
900
lllllg^
498
619
Giriş
356
3,549
1,721
Çıkış
311
3,465
630
1,115
Net
45
1546
2919
606
Giriş
-47
39
55
276
Çıkış
-2
348
2,812
1,299
Net
-45
-309
-2757
-1023
Giriş
Suriye
Yabana
Çıkış
5,011
Ürdün
Lübnan
Giriş
14
787
100
56
379
Çılaş
-9
5
9
25
3
Net
23
782
91
31
376
İlİiilİil
10
298
249
257
358
Çıkış
6
125
92
74
97
157
183
261
ı s ı iİİİîîliİilİliiiiıı
Toplam
Giriş
1,340
7,640
4,573
3,072
4,989
Çıkış
330
3,994
3,555
2,541
3,381
Net
1,010
3,646
1,018
531
1,608
KaynatUNCTAD.
Doğrudan yabancı sermayenin önemini en çolc kavrayan ülkelerden birisi küçük
ekonomisiyle Ürdün olmuştur. Tablo 4.31'den de izlenebileceği gibi bu küçük
ülke hacmiyle kıyaslandığında diklcate alınması gereken bir hareketlilik yaşa­
maktadır. Ürdün, toplam sermaye oluşumunun yüzde 2 0 ' s i oranında yıllık ya­
bancı sermaye yatırımı almaktadır. Ü r d ü n ' ü n bu görece başarılı performansının
arkasında ekonomik ve kurumsal düzenlemeler kadar son onyildır yapılan bü­
yük eğitim yatırımları yatmaktadır. Dünya Bankası ve A B D ' d e n alman fonlar­
la yürütülen eğitim yatırımları Ü r d ü n ' d e önemli bir nitelikli işgücü havuzu ya­
ratmıştır. Nitelikli işgücündeki dramatik artış uzun yıllar boyunca Ürdün eko­
nomisinin karşılaştırmalı üstünlüğü olarak büyük avantajlar sağlayacaktır ve
önümüzdeki yıllarda bu ülkeye dışarıdan giren sermaye akımlarında önemli
yükselişler meydana gelecektir.
Mısır'ın da son yıllarda yaşadığı m a l a o e k o n o m i k istilaarsızlıklar ve dış ticaret
açığı sorunu yabancı sermaye akımlarında azalmaya yol açmaktadır. Lübnan da
geçtiğimiz yıllarda yaşadığı küçük siyasi dalgalanmaları aştığı ve uygulamaya
koyma niyetini belirttiği reformları gerçekleştirdiği ölçüde mütevazı bir dış ya­
tırım artışı yaşayacaktır. Son on yıldır Lübnan hükümetleri bu kararlılıklarını
ifade etseler de bölgedeki siyasi çalkantılar bu reformları uygulamalarını güç­
leştirmiştir.
Bölgenin en dinamik ekonomisi olan İsrail, istikrarsız bir bölgede ve elverişsiz si­
yasi koşullarda kayda değer bir yabancı yatırım çekebüen tek ülkedm Son yıllar­
da İran da yabancı yatırım çekmek amaçlı politikalar hayata geçirmeye başlamış­
tır. Bu amaçla İran, bazı bölgelerde yatuımlara bii' dizi avantaj sağlamaktadır.
Tablo 4.32. Doğrudan Yabana Sermaye Akımı
(toplam sermaye oluşumunun
yüzdesi)
IIIIİIIIII
2000
1.5
1.9
Giriş
llllllll llllllll
2.7
2.2
2003
1.9
Suriye
Net
1111111111
Mısır
israil
6.7
Çıkış
0.2
0.3
llillli
Giriş
3
22
IggggM
IIIllİH
0.1
0.2
17
2
0.2
9
20
15
6
10
MSIIIKİBSmi
0.1
0.8
0.4
-0.1
1.3
8.1
4
4.7
1.2
44.2
5.7
2.3
19.2
0.3
0.5
10
8.9
4.2
3.3
lİİİlll
Net
Iran
Çıkış
llîlİİB
Giriş
Ürdün
lİİİll
İiiiill
•
0.1
Net
llillİlİllİli
Lübnan
Çıkış
-0.1
••İM
Kaymak:
UNCTAD
12.1
2.4
3.3
4.2. Nitelikli Sanayi Bölgeleri (NSBIer)
Geçtiğimiz yıllarda Türkiye'nin de gündemine gelen Nitelikli Sanayi Bölgele­
ri ( N S B ' l e r ) Orta D o ğ u için giderek önemi artan bir yapısallık olarak dild<:ati
çekmektedir.^^ N S B ' l e r bu bölgelerde üretilen malların kota ve gümrük vergisi­
ne tabi olmaksızın A B D piyasasına girme avantajı sunmaktadır. İlk olarak
ABD-İsrail Serbest Ticaret Anlaşması kapsamında Ü r d ü n ' d e kurulmuştur.
N S B ' d e üretilen ve İsrail veya Ü r d ü n ' d e n A B D ' y e ihraç edilen -ve belirli oran­
da İsrail katkısına sahip- mallar gümrük vergisinden m u a f olarak A B D piyasa­
sına girebilmektedir.
Uzun süre boyunca tek örneği Ü r d ü n ' d e bulunan N S B ' l e r i Batı Şeria ve Gazze
Şeridi'nde kurulacak bölgeler de dahil edilmiştir. N S B ' l e r i n Orta D o ğ u coğraf­
yasının bütününe yayılması sürecinin bir adımı olarak 2002 başlarında Türkiye
ile A B D arasında yapılan toplantılarda bu bölgelerin T ü r k i y e ' d e de kurulması
gündeme gelmiştir. Bu konuda hazırlanan yasa taslağı A B D Kongresi'ne sunul­
muş ve 7 E k i m 2 0 0 2 ' d e Temsilciler Meclisi'nde kabul edilmiştir. Kabul edilen
tasarıda Türkiye'nin tekstil ve konfeksiyon ürünleri gibi önemli ihraç ürünleri
kapsam dışı bırakılmış, kurulacak bölgelerde yüksek teloıoloji ürünlerinin üre­
tilmesi önerilmiştir. N S B ' l e r i n kapsamı tartışmaları sürerken 2003 yılı Mart
ayında A B D Kongresi ilgili yasayı iptal etmiştir.
Geçtiğimiz yıllarda Nitelikli Sanayi Bölgesi uygulamasına Mısır'ın da dahil edil­
mesiyle sözkonusu tercihli ticaret yapısının bölge içerisindeki önemi artmıştır.
4.3.
Değerlendirme
Türkiye'nin komşu ve çevre ülkelerinin dış ticaret yapılarına kısaca bir göz atıl­
dığında her ne kadar benzerlikler bulunsa da ana hatlarıyla örtüşmediği görül­
mektedir. Bu durum Türkiye ile komşu coğrafya ülkeleri arasındaki dış ticare-
16
Nitelikli Sanayi Bölgeleri'nin tanıtımı ve özellikle Ürdün'deki nitelikli sanayi bölgeleri için bkz. Bilgili (2003).
tin arttnilmasına yönelik uygulanacak uluslararası ticaret politikalarının etkili
olabileceğine işaret etmektedir.
Bölge ekonomilerinin büyüklükleri Türkiye'nin yer aldığı coğrafyanın ekonomik
potansiyel taşıdığını açıkça ortaya koymaktadır. Bu özellik Türkiye'nin komşu ve
çevre ülkelerle dış ticaretinin geliştirilmesine yönelik atılacak adımların yapısal
nedenlerle sonuçsuz kalmayacağına duyulan inancı destekler niteliktedir.
Bölge ülkeleri arasındaki ticaret akımlarına bakıldığında varolan seviyenin çok
düşük olduğu görülmektedir. Başlangıç itibariyle düşük bir seviyeden yola çı­
kıldığı için özellikle kısa ve orta dönemde elde edilecek gelişmenin hızlı olabi­
leceği kabul edilebilir. Uygulamaya koyulacak politikaların karşılıklı ticaretin
önündeki engelleri kaldırmasıyla birlikte kullanılamayan potansiyelin değerlen­
dirilmesi kısa dönemde yüksek oranlı bir ticaret artışı doğuracaktır.
5. TÜRKİYE'NİN KOMŞU COĞRAFYASINDAKİ
GÜNCEL İKTİSADİ VE SİYASİ OLUŞUMLAR
Türkiye'nin komşu-çevre ülkelerinin ciddi toplumsal dönüşümler geçirdiğini,
bunlarm dış ticaret üzerinde önemli etkiye sahip olduğunu bir önceki bölümde
sunmaya çalıştık. Ancak, bu dönüşümlerin gelecek dönemdeki yönü ve tempo­
su haldanda fikir sahibi olabilmek için bu geniş bölgenin geleceğinde belirleyi­
ci olacak uluslararası oluşumları ve çabaları değerlendirmek gerekmektedir.
5.1. Büyük Orta Doğu Projesi ve Orta Doğumdaki Toplumsal
Dönüşüm
Büyük Orta D o ğ u Projesi (BOP -ya da sonradan aldığı isimle Geniş Orta Doğu
ve Kuzey Afrika Bölgesi ile Ortak bir Gelecek ve İlerleme için Ortaklık Proje­
si) büyük ölçüde bölgeye dışsal, uluslararası güçlerce ( A B D ) tasarlanan ve ge­
liştirilen bir projedir. Şimdiye dek "resmen" k a m u o y u n a açıklanmasa da Kuzey
Afrika, Orta D o ğ u ve Orta Asya ülkelerinin büyük bir kısmını içine alan bir böl­
gede köklü siyasi, ekonomik ve toplumsal dönüşümler gerçekleştirilmesini ön­
gören bil' küresel plân olarak tanımlanabilir. B O P ' u n kapsadığı alanın Orta D o ­
ğ u ' d a n başka nerelere uzanacağı her ne kadar resmen belirtilmemiş olsa da, he­
def coğrafyanın A k d e n i z ' d e n Afganistan'a (ve muhtemelen Pakistan'a) kadar
uzanan bir alanı içerdiği projeyi yakından tanıyan çoğu u z m a n tarafından dile
getirilmektedir.
Büyük ölçüde gayrı resmi kaynaklardan yapılan açıklamalara dayandırıldığı
için B O P ' u n içeriği konusunda tam bir görüş birliği olduğu söylenemez. N e var
ki, içeriğine ilişkin bütün spekülatif yorumlar bir kenara bırakıldığında, B O P ' u n
üç temel nihai hedefinin olduğu öne sürülebilir.
Bunlar;
•
Bölge ülkelerinde Batı demokrasisine dayanan rejimlerin oluşturulması;
•
Bölge ülkeleri arasındaki mevcut sıcak sorunların uzlaşma yoluyla halle­
dilmesi
ve
•
Bölge ekonomilerinin dünya ekonomisi ile tam entegrasyonunun sağlan­
ması olarak sıralanabilir.
Bölgede istikrara geçici siyasi dengelerle değil fakat ülkelerin kalıcı bir toplum­
sal dönüşüm sürecinden geçmeleri yolu ile ulaşılabileceği temelinden hareket
eden B O P bu amaçla siyasi, hukuki, bilgi, eğitim, ekonomi, ticaret, sosyal ve
güvenlik boyutlarını içeren geniş kapsamlı bir modernleşmeyi ya da başka bir
deyişle, bir "sivil d ö n ü ş ü m " ü öngörmektedir. Bu sivil d ö n ü ş ü m hedef ülkelerde
siyasi katılımın genişletilmesi, demokratik seçimlerin düzenlenmesi, eğitim sis­
teminde köklü reformların gerçekleştirilmesi, düşünce özgürlüğü ve demokra­
tik haklar konularında iyileşme sağlanması, sivil toplumun gücünün ve yöneti­
me katılımdaki payının artırılması, kadınların toplum hayatına katılımlarının
önünün açılması, dini kurumların siyasi hayattaki rollerinin azaltılması. Batılı
güçlerle ilişkilerin geliştirilmesi, güvenlik ve terörle mücadele konularında iş­
birliği sağlanması gibi konuları içermektedir.
BOP, yukarıda sıralanan toplumsal dönüşümlerin bazı özel ekonomik politika­
larla desteklenmek zorunda olduğunun farkındadır ve bu toplumsal dönüşümler
ile ekonomik politikaların başarılarının birbirine sıkı sıkıya bağlı olduğu önkabulünden yola çıkmaktadır.
•
Sözkonusu ülkelerin D T Ö ' y e üyeliklerinin desteklenmesini,
•
Bölge içerisinde serbest ticaret alanları yaratılmasını,
•
K ü ç ü k ve orta ölçekli işletmelerin desteklenmesini de içermektedir.
BOP, gelecekteki başarısı üzerindeki spekülasyonlar bir tarafa bırakılırsa, önü­
müzdeki dönem içerisinde, başta Orta Doğu olmak üzere, Türkiye'nin de için­
de bulunduğu coğrafyada önemli bir reformasyona gidileceğinin ilk işaretlerini
vermektedir. Proje, kendi tasarlayıcılarmm siyasi başarısmdan bağımsız olarak
bölgedeki reform hareketlerini güçlendirecek etkiler y a p m a y a başlamıştır.
Her şeyden önce, ülkelerin istikrarı -ve bu istilaarm en kalıcı biçimi olan demolcrasi- ile dış ticaret açıkları arasında uzun dönemde sıkı bir bağ olduğu bili­
nen bir gerçektir. B u ilişkinin yönü üzerinde farklı görüşler olsa da uzun dönem­
de değişkenler birbirlerini desteklemektedirler. Dolayısıyla, B O P ile doğrudan
ilişkisi olsun veya olmasın, bölgede dünya pazarlarına eklemlenmeye yönelik
bir dizi adımın şimdiden atılmaya başlandığı görülmektedir. Bu anlamda, özel­
likle bölge ülkelerinin D T Ö üyelikleri süreci dış ticaret açısından belirleyici
öneme sahiptir. Yukarıda da değinildiği gibi, örneğin, Rusya ve Ul<jayna'nın
D T Ö üyeliği çabaları her iki ülkenin de dünya ticaret sisteminin kalıcı birer par­
çası haline gelmeleriyle sonuçlanmıştır.
Benzer biçimde A B D ve İsrail başta olmak üzere dünya güçleriyle varolan so­
runlarını çözmek amacıyla Suriye de B O P kapsamında değerlendirilebilecek
adımlar atmaya başlamıştır. Geçtiğimiz yıl içerisinde Suriye D T Ö ' y e üyelik
için başvurarak küresel ticaret sistemi içerisinde yer alma iradesini göstermiş­
tir. U z u n yıllardır "ithal ikameci kalkınma stratejisi" çerçevesinde kapalı bir
ekonomi siyaseti izleyen Suriye 2 0 0 0 ' d e başlattığı yapısal d ö n ü ş ü m programıy­
la ülke ekonomisini dışa açma konusunda kararlı adımlar atmaktadır. Bu kap­
samda yabancı sermaye girişleri belirli ölçüde liberalleştirilmiştir. Benzer bi­
çimde başta dış ticaret ve yabancı yatırımların artırılması hedefine bağlı olarak
finansal sektörde ve özellikle de bankacılık alanında reformlar gerçekleştirilme­
ye başlanmıştır. Suriye'nin yakın geçmişte L ü b n a n ' d a k i askeri varlığını kade­
meli olarak azaltması ve içinde bulunduğumuz yıl içerisinde L ü b n a n ' d a n tama­
men çekilmeyi vaat etmesi de bölge barışma yönelik bir ilerleme olarak değer­
lendirilmelidir.
İsrail'in Gazze Şeridi'nden çekilmesi de bölge barışma ve bölgesel yakınlaşma
çabalarına hizmet eder nitelikte bir gelişme olarak algılanmaktadır. İsrail-Filistin Özerk Yönetimi ilişkilerinin eskiye oranla " n o r m a l l e ş m e " sinyalleri verme­
si ve barışa katkı sunacak girişimleri desteklemesinin özellikle Mısır üzerinde
büyük olumlu etkileri gözlemlenmektedir. Dolayısıyla, başta "nitelikli sanayi
bölgeleri" olmak üzere yeni ekonomik ve ticari işbirliği formlarmm başarı şan­
sı artmıştır.
Libya, uluslararası kamuoyu ile sorunlarını bütünüyle ortadan kaldıramamış ol­
sa da, özellikle 2000 Ti yıllarda uluslararası k a m u o y u ile u y u m çabalarına hız
vermiştir. U z u n yıllar sonra "Lockheed Davası"nın ç ö z ü m ü yolunda attığı
adımlar ve bölge ülkeleriyle yeni işbirliği oluşturma çabaları L i b y a ' n ı n bu ça­
balarına somut kanıtlar olmaktadır. Libya ile ilişkilerin canlandırılması konu­
sunda A B nezdinde yakın gelecekte aşama kaydetmesi beklenen çalışmalar sür­
dürülmektedir.
Onlarca yüzyıllık ticaret geleneğine ve kültürüne sahip Bahreyn, Katar ve U m ­
man gibi Körfez ülkeleri dünya ticareti içerisinde önemli oyunculardan olma
yolundaki politikaları kararlı bir biçimde izlemektedirler. "Serbest Bölgeler"in
en başarılı örneklerinin bu bölgede yıllardır faaliyet göstermesi de bu kararlılı­
ğın bir örneği olarak değerlendirilmelidir.
Suudi Arabistan da değişim rüzgarlarından payına düşeni almaktadn. Her ne ka­
dar kapsamı dar tutulsa ve yavaş ilerlese de h e m ekonomik h e m de siyasi alan­
da yürütülen reform çalışmaları geçtiğimiz bir kaç yıl içerisinde gözle görülür
bir ivme kazanmıştır. D T Ö üyeliğinin getirdiği basınç dolayısıyla ekonomik
alandaki reformlar toplumsal alandaki reformlardan daha hızlı ilerlemektedir.
2003 Ten bu yana eğitim alanında önemli değişiklikler olmuştur.
T ü m bu gelişmeler bir arada düşünüldüğünde, Türkiye'nin komşu ve çevre ül­
kelerle dış ticaretinin gelecekte bugünkünden daha sağlam temeller üzerinde
gerçekleşeceği açıktır. Bölge içerisinde ticaretin serbestleşmesine ve dünya ti­
caret sistemine uygun olarak gerçekleştirilmesine yönelik çabalar hızla artmak­
tadır. Bölge ülkeleri önümüzdeki dönemde giderek artan oranda işbirliği ve en­
tegrasyon arayışlarına girişeceklerdir.
5.2. AB ile ABD'nin Ortak Orta Doğu Politikası Arayışlan
A B D ' n i n Orta D o ğ u başta olmak üzere Kuzey Afrika ve Orta Asya gibi yakm
coğrafyalarm geleceğine yönelik bu projesi, doğal olarak, A B ' n i n de ilgisini
çekmektedir. Şubat 2004'te M ü n i h ' t e düzenlenen Güvenlik Konferansı'nda böl­
gede istilaarm sağlanmasma yönelik benzer hedefler içeren bir A B - A B D "ortak
inisiyatifi" projesi tartışılmıştır.
Öne sürülen inisiyatifte A B ' n i n , Fas'tan İsrail ve Filistin topraklarına dek uza­
nan bölgede bir "serbest ticaret alanı"nı 2 0 1 0 ' a dek oluşturması önerilmektedir.
Sözkonusu öneride demokrasi ve hukuk normlarının ihdas edilmesinin ve şid­
detin terk edilmesinin bölgede istilcrarın sağlanmasına yardımcı olacağı belirtil­
dikten sonra "serbest ticaret alanı"nın yaşama geçirilebilmesi için demoki'asi ve
hukuk ilkeleri temelinde sağlanmış bir istilcrarın altı çizilmekte. Daha da ötesi,
bu öneriler somut bir düzleme de düşürülmeye çalışılmakta ve çokuluslu bir ör­
güt olan N A T O ' y a aktif rol biçilmektedir.
Joschka Fisher (Almanya Dışişleri Bakanı) tarafından A B adına yapılan öneri­
nin ikinci aşaması Orta ve Yakın D o ğ u ' y a yönelik gelecek için bir deklarasyon
yapılmasını içermektedir. Kuzey Afrika'dan İran ve Afganistan'a dek uzanan
bir coğrafyada yer alan ülkeleri kapsayan deklarasyonda bölgede demolaasinin
derinleştirilmesi ve hukuk devleti- insan hakları konularında iyileştirme sağlan­
ması talep edilmektedir.
Sonuç olarak, A B D ' n i n tam siyasi destek verdiği daha demokratik, istikrarlı re­
jimler ve bu rejimlerin sürdürülebilir kılınması için gerekli ekonomik reformlar
açılımının arkasında A B ' n i n siyasi iradesinin de y a k m gelecekte daha fazla his­
sedileceği öngörülmektedir. Konjonktürel dalgalanmaları bir kenara bırakırsak,
Orta D o ğ u ' d a , reformcu siyasetlerin hızla ve kararlı bir biçimde güç kazanma­
maları için uluslararası nedenler bulunmamaktadır.
5.3. AB-Akdeniz Ortaklığı
Türkiye'nin k o m ş u ve çevre ülkelerle dış ticaretinin geliştirilmesine yönelik atı­
labilecek adımlar düşünülürken özellikle gözden kaçırılmaması gereken bir di­
namik de A B ' n i n içinde bulunduğu hızlı dönüşümdür. A B ' n i n orta ve uzun va­
dede şimdiki yapısından farklı olarak, daha esnek ancak coğrafi açıdan daha ge­
niş bir birliğe doğru evrilmesi beklenmektedir. A B ' n i n son dönemdeki genişle­
me politikası (ve diğer politikalar) birliğin "tam ekonomik ve siyasi entegras­
y o n " hedefinden uzaklaşacağına, bunun yerine daha esnek bir serbest ticaret ve
işbirliği alanı haline geleceğine işaret etmektedir. A B ' n i n dış çemberlerinde
şimdiki yapısından farklı olarak, serbest ticaret ve yoğun ekonomik ilişkileri
merkeze alan bir entegrasyon yapısı öngörülmektedir. Bir başka deyişle, siyasi
entegrasyon "çekirdek A B " y l e sınırlı kalırken birliğin ikincil çember bir tür
"genişletilmiş serbest ticaret alanı" görüntüsü verecektir. A B Akdeniz Ortaklı­
ğı A B ' n i n orta ve uzun vadeli dönüşüm politikaları arasında önemli bir yere sa­
hiptir. 2010 yılında Akdeniz havzası ile A B arasında bir serbest ticaret alanı
oluşturulmasını hedefleyen Avrupa Akdeniz Ortaklığı projesi A B ' n i n geleceği
açısından olduğu kadar Türkiye'nin komşuları ve çevre ülkeleriyle dış ticareti­
nin geleceği açısından da büyük önem taşımaktadır. ^"^
Akdeniz çevresindeki ülkelerle A B arasında bir serbest ticaret alanı oluşturul­
ması fikri aslında uzun süredir A B gündeminde yer almaktadır. Geçmişi 1972
yılında düzenlenen Paris Zirvesi'ne dek uzanan Akdeniz ülkeleriyle ekonomik
ve ticari işbirliğini artırma perspektifi 1995 yılında Barselona'da düzenlenen
Avrupa-Akdeniz Dışişleri Bakanları Konferansı'nda alınan kararlarla güncellik
kazanmıştır. Barcelona Konferansı'nda Akdeniz havzasında yer alan bütün ül­
keleri bir araya getirmeyi hedefleyen Avrupa-Akdeniz Ortaklığı'nın temelleri
atılmıştır. Sözkonusu konferansta "Avrupa-Akdeniz Ortaklığı'nm Anayasası"
niteliğindeki Barcelona Bildirgesi yayınlanmıştır. Bildirge'de AB-Akdeniz Or­
taklığı'nm 2010 yılı itibariyle Akdeniz'de bir serbest ticaret alanının yaratılma­
sı ana hedef olarak belirtilmektedir. Serbest ticaret alanı kurulmasına kurulma­
sına ek olarak Akdeniz havzasında barış ve istilaarın sağlanması ve ekonomik
17
AB'nin Akdeniz politikaları ile ilgili olarak bkz. Müller-Jentsch (2004).
işbirliğinin geliştirilmesi Avrupa Akdeniz Ortaklığı'nm amaçları arasında sayıl­
maktadır^ ^
A B Akdeniz Ortaklığı'na Türkiye de dahil olmak üzere 27 ülke katılmaktadır.
Ortaklık kapsamında 15 A B üyesi ülkeye ek olarak 12 Akdeniz ülkesi (Türkiye
İsrail, Ürdün, Suriye, Tunus, Fas, Filistin, Cezayir, Malta, Lübnan, Mısır, ve
Güney Kıbrıs) yer almaktadır.
Barselona K o n f e r a n s ı n d a alman kararlarla Avrupa Akdeniz Ortaklığı'nm üç te­
mel alanda,
•
Siyasi diyalog ve güvenlik,
•
E k o n o m i k ve mali ve
•
Sosyal, kültürel ve beşeri alanlarda ortaklık çalışmaları gerçekleştirmesi
öngörülmüştür.
Ekonomik ve mali ortaklık yukarıda sayılan politikalarla "Akdeniz Havzasf'nda
•
Sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması,
•
Bölgede yaşam şartlarının iyileştirilmesi,
•
İstihdamın artırılması ve kalkınma farklılıklarının azaltılması,
•
Bölgesel işbirliğinin güçlendirilmesi yoluyla bütünleşmenin teşvik edil­
mesi, hedeflerine ulaşmayı amaçlamaktadır.
Barselona Ç a l ı ş ı m Programı, yukarıda sıralanan hedeflere ulaşılması ama­
cıyla, A B - A k d e n i z Ortaklığı ülkelerinde
•
yatırım,
•
sanayi,
•
tarım,
•
ulaştırma,
•
enerji,
•
iletişim ve bilgi teloıolojileri,
•
turizm,
18
A B - A k d e n i z O r t a k l ı ğ ı n ı n t a r i h s e l g e l i ş i m i ve y a p ı s ı h a k k ı n d a k i t e m e l b i l g i l e r
http://vvww.deltur.cec.eii.int/avrakd_yayin.rtfden
aktarılmıştır.
•
bölgesel planlama,
•
çevre,
•
bilim ve teknoloji ve
•
balıkçılık konularındaki politikalarının A B politikaları ile uyumlulaştırılmasını öngörmektedir.
''Güney-Güney'' Ticareti
A B Akdeniz Ortaklığı kapsamında A B ' n i n ana hedeflerinden birisi "güney-güney" ticareti olarak isimlendirilen, A B ' y e üye olmayan Akdeniz ülkeleri arasın­
daki ticaretin artırılmasıdır. A B , Akdeniz havzasında yer alan ülkeler arasında­
ki dış ticaret akımlarının artırılması konusuna öncelik vermektedir. Güney-güney ticaret hacminin artırılmasıyla elde edilecek ekonomik ivmeden A B Akde­
niz havzası ticaretinin de olumlu yönde etkileceği düşüncesiyle A B bu yönde
atılacak adımları destekleme politikası izlemektedir.
Akdeniz havzasında bir serbest ticaret alanı oluşturulması nihai hedefine hızla
yaklaşılmaktadır. Geçtiğimiz dönem içerisinde bütün Akdeniz ülkeleri ile (Su­
riye hariç) A B arasında Ortaklık Anlaşmaları imzalamıştır. Akdeniz ülkelerinin
kendi aralarında ikili serbest ticaret anlaşmalarını t a m a m l a m a çabaları da hızla
sürdürülmektedir. Bu kapsamda Akdeniz ülkeleri arasında bir düzineden fazla
ikili Serbest Ticaret Anlaşması imzalanmıştır. Türkiye geçtiğimiz bir kaç yıl
içerisinde Fas, Tunus, Filistin ve Suriye ile STA'lar imzalamıştır. İsrail ile Tür­
kiye arasındaki Serbest Ticaret Anlaşması 1997 yılından itibaren yürürlüktedir.
Pan-Avrupa Akdeniz Menşe Kümülasyonu
İstanbul'da gerçekleştirilen A B Akdeniz Ortaklığı IV. Ticaret Bakanları Konfe­
ransı'nda Akdeniz ülkeleri arasındaki Güney Güney ticaretinin geliştirilmesine
yönelik olarak yeni adımlar atılması kararlaştırılmıştır. Bu adımlar arasında en
önemlileri Pan Avrupa Akdeniz Menşe Kümülasyonunun Agadir Serbest Tica­
ret Anlaşması'a eklemlenmesi ve merkezi K a h i r e ' d e bulunacak bir yatırım ban­
kasının temellerinin atılmasıdır.
istanbul'da gerçekleştirilen Bakanlar Konferansı'nda P a l e r m o ' d a kabul edilen
Pan-Avrupa Akdeniz Menşe Protokolü uyarmca Pan-Avrupa Akdeniz Menşe
Kümülasyonu sistemi oluşturulması üzerinde durulmuştur. Bilindiği üzere, PanAvrupa Akdeniz M e n ş e Kümülasyonu (PAAMK) Sistemi'nin oluşturulmasıyla
sisteme dahil olan ülkeler menşeli mallar A B başta olmak üzere daha geniş pa­
zarlara giriş olanağı bulabileceklerdir. P A A M K A B Akdeniz Ortaklığı ülkele­
rinde faaliyet gösteren firmalara h a m m a d d e ve ara mallar temininde büyük bir
esneklik imkanı sağlayacaktır. P A A M K sisteminin yakın gelecekte tamamlan­
masıyla birlikte bölge içi doğrudan yabancı yatırımın artması beklenmektedir.
Agadir Deklarasyonu
İstanbul'da gerçekleştirilen IV. Bakanlar Konferansı'nda yeni Pan-Avrupa Ak­
deniz Menşe Protokolü'nün Arap-Akdeniz Agadir Serbest Ticaret Anlaşması'na eklenmesi konusu karara bağlanmıştır. A B , A k d e n i z ' d e 2 0 1 0 ' d a bir ser­
best ticaret alanı oluşturulması kapsamında. Şubat 2 0 0 4 ' t e , Fas, Ürdün, Mısır
ve Tunus'la Agadir A n l a ş m a s ı ' m imzalamıştır. 2 0 0 1 ' d e yayınlanan Agadir
Deklarasyonu'yla Ürdün, Mısır, Fas ve Mısır arasında serbest ticaret bölgesi
oluşturulması kararlaştırılmıştır. Agadir Deklarasyonu'na taraf olan Arap ülke­
leri arasındaki müzakereler 2003 başlarında tamamlanmıştır.
Agadir Anlaşması sözkonusu ülkelerle A B arasındaki ticaretin geliştirilmesi he­
define ek olarak Güney Güney ticaretinin geliştirilmesi hedefini de taşımaktadır.
Avrupa Komisyonu, Agadir Anlaşmasını M E D A mali programı çerçevesinde
kullanılacak fonlar ve dış ticaretin geliştirilmesine yönelik konularda teknik yar­
dım sağlamak yoluyla desteklemektedir.
5.4. Daha Geniş Avrupa- Yeni Komşuluk Stratejisi
A B ' n i n önümüzdeki Türkiye'ye komşu coğrafyaya yönelik bir başka politikası
2003 yılı itibariyle başlatılan "Daha Geniş Avrupa-Yeni K o m ş u l u k " (Wider Eu­
rope-New Neighbourhood) stratejisidir. Birliğe tam üyelik perspektifi bulunma­
yan komşu ülkelerle ilişkilerini güçlendirmek amacıyla " D a h a Geniş Avrupa-
Yeni K o m ş u l u k " (Wider Europe-New Neighbourhood) isimli yeni bir strateji
geliştirmiştir. Daha geniş Avrupa- Yeni Komşuluk stratejisi hedef ülkeleri Rus­
ya, Uki'ayna, Moldavya, Beyaz Rusya, Cezayir, Mısır, İsrail, Ürdün, Lübnan,
Libya, Fas, Filistin Otoritesi, Suriye ve Tunus olarak belirlenmiştir. Sözkonusu
stratejinin ana hatları 11 Mart 2003 tarihinde yayınlanan " D a h a Geniş AvrupaKomşuluk: Doğu ve Güney Komşularımızla İlişkilerimiz İçin Yeni Bir Çerçe­
v e " adlı bildiriyle duyurulmuştur.
Daha Geniş Avrupa stratejisinin temel hedefinin olarak son genişleme dalgasın­
dan sonra A B ' n i n yeni komşularıyla ilişkilerini güçlendirmesi olduğu belirtil­
mektedir. Daha Geniş Avrupa stratejisi siyasal sosyal ve ekonomik alanlarda re­
formları ve sürdürülebilir kalkınmayı desteklemeyi amaçlamaktadır.
Daha Geniş Avrupa stratejisi hedef coğrafyada ortak değerler ve A B mevzuatı
ile u y u m sağlamayı amaçlamaktadır. Strateji hedefinde yer alan ülkeler A B pa­
zarına daha kolay girmesinin sağlanması amaçlanmaktadır. Strateji nihai hede­
finde A B ile komşuları arasında kişilerin, malların, hizmetlerin ve sermayenin
serbest dolaşımının sağlanması yer almaktadır. A B ' n i n komşuları A B mevzua­
tı ile U3mmu da içerecek şekilde siyasi, ekonomik ve kurumsal reformların et­
kin uygulanması ile ortak değerler konusunda kaydedecekleri somut ilerlemeler
karşılığında A B ile daha yakın ekonomik entegrasyon imlcanlarmdan faydala­
nacaktır. Spesifik olarak, bütün komşu ülkeler, A B iç pazarı ile kişilerin, malla­
rın, hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaşımına imlcan verecek şekilde daha
fazla entegrasyondan faydalanacaklardır. A B ' n i n yeni stratejisini ortaya koyan
belgede, bir ülkenin bu seviyeye gelmesi ile söz konusu ülkenin üye olmadan
Birlik ile sağlayacağı en ileri entegrasyona ulaşacağı vurgulanmaktadır.
5.5. Büyük Arap Serbest Ticaret Alanı Anlaşması (GAFTA)
Pan-Arap Ortak Pazarı veya daha çok bilinen adıyla GAFTA, Arap ülkeleri ara­
sında serbest ticaret alanı oluşturulmasını amaçlayan bir bölgesel işbirliği giri­
şimidir. GAFTA, Arap toplumlarındaki yaklaşık elli yıl geriye giden ekonomik
bütünleşme sürecinin bugün ulaştığı aşamadır.
Arap ülkeleri arasında ekonomik bütünleşme çabaları 1945'de Ai'ap Ligi'nin
kurulmasıyla başlamıştır. A r a p Ligi'ni takip eden süreçte bir dizi ek anlaşma
imzalanmıştır. Ortak Savunma ve Ekonomik İşbirliği Anlaşması (1950), Arap­
lar Arası Ticaretin Desteklenmesi ve Transit Ticaretin Düzenlenmesi Anlaşma­
sı (1950) ve A r a p E k o n o m i k Birliği Anlaşması (1957) bunlardan en önemlileri­
dir. Bölgede uzun yıllar d e v a m eden savaş ve sosyal çalkantılar bölgesel bütün­
leşme çabalarının çoğunlukla sonuçsuz kalmasına yol açmıştır. N e var ki, Arap
ülkeleri arasındaki entegrasyon çabaları 1980'lerde yeniden hız kazanmıştır.
1981'de imzalanan A r a p Ülkeleri Arasında Ticaretin Teşviki ve Kolaylaştırıl­
ması Anlaşması 1997'de gözden geçirilerek yeniden düzenlenmiştir. Sözkonu­
su anlaşma kapsamında onsekiz Arap ülkesinin oluşturduğu G A F T A (1 Ocak
1998) hayata geçirilmiştir.
G A F T A ' n m nihai amacı Arap ülkeleri arasında bir " g ü m r ü k birliği" oluşturmaktrr. G A F T A ilk etapta her yıl yüzde 10 oranında güınrük indirimi yapılma­
sını öngörmektedir. G A F T A dahilinde gümiiiklerin t a m a m e n sıfırlanması için
hedef yıl olarak 2008 saptanmıştır. GAFTA Arap ülkeleri arasında gümrük tari­
felerinin kaldırılmasına ek olarak eş etkili vergiler ve bütün tarife dışı engelle­
rin kaldırılmasını da hedeflemektedir. Hizmetler ticareti ve doğrudan yatırımlar
konuları G A F T A kapsamının dışında yer almaktadır.
5.6. Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü (KEİÖ)
Türkiye'nin geçtiğimiz dönem içerisinde bölgesel entegrasyon ve işbirliği ko­
nularında üzerinde önemle durduğu projelerden önemli bir tanesi Karadeniz
Ekonomik İşbirliği Örgütü (KEİÖ)dür. 1992'de kurulan örgüt, her ne kadar baş­
langıçtaki hedef ve beklentileri gerçekleştirmekten uzak da olsa bölgesel bir ti­
caret atılımı için çok önemli birikimleri barındırmaktadır. Daha da ötesi, son
bölgesel gelişmeler, yeni bir dış ticaret stratejisi anlayışıyla ele alınıp bu doğ­
rultuda revizyondan geçirildiği takdirde, KEIO'iiün önemli bir bölgesel işbirli­
ği yapısı olabileceğine işaret etmektedir.
K E Î Ö , Türkiye'nin öncülüğüyle İstanbul'da kurulmuştur (1992). İlk kurucu
üyeler Karadeniz'e kıyısı olan Türkiye, eski Sovyetler Birliği, R o m a n y a ve Bul­
garistan'dır. Sovyetler Birliği'nin dağılması üzerine. Bağımsız Devletler Toplu­
luğu olarak Rusya Federasyonu, Ulaayna, Azerbaycan, Moldova, Gürcistan ve
Ermenistan kurucu üye sıfatıyla katılmışlardır. Daha sonra K a r a d e n i z ' d e kıyısı
olmayan Yunanistan ve Arnavutluk da kurucu üye olarak örgüte dahil olmuştur.
Doğu B l o k u ' n u n dağılmasının h e m e n ardından bölgesel işbirliğini geliştirmek
amacıyla Türkiye'nin önderliğinde kurulan K E Î Ö en eski bölgesel işbirliği ha­
reketlerinden birisidir. Bölgede var olan ekonomik ve ticari işbirliği arzusunun
bir yansıması olmanın yanısıra K E İ Ö , on yıldan uzun bir süredir, yeni katılım­
larla genişleyerek faaliyetlerini sürdürmeyi başarmış bir yapı olarak da önem
taşımaktadır.
Türkiye'nin komşuları ve çevre ülkeleriyle dış ticaretinin geliştirilmesine yöne­
lik politikalar oluşturulması aşamasında K E İ Ö ısrarla diklcate alınması gereken
en önemli yapılardan birisidir. Her ne kadar başlangıçta varolan yüksek beklen­
tileri karşılayamamış olsa da K E İ Ö , geniş kapsamlı bir işbirhği örgütü olarak
potansiyelini korumaktadır -hattâ, son bölgesel gelişmelerle birlikte bu potansi­
yeli artırmıştır. K E İ Ö üyesi ülkelerde son dönemde yaşanan gelişmeler inisiya­
tifin msbeten başarısız kalmasına neden olan yapısal sorunların bir kısmını or­
tadan kaldırmıştır ve önümüzdeki yıllar içerisinde K E İ Ö ' n ü n küçük revizyon­
larla birlikte etkin biçimde çalışması sağlanabilir.
5.6.1 KEİÖ'nin Amaçlan
Kuruluş metninde Karadeniz'e komşu ülkeler arasında bir serbest ticaret alanı
oluşturulması hedefler arasında sayılmasına karşın zaman içerisinde bundan
vazgeçilmiş, "ekonomik ilişkilerin ve işbirliğinin geliştirilmesi" temel hedef
olarak saptanmıştır.
K E İ Ö geçtiğimiz dönemde s m n ve kıyı ticaretinin geliştirilmesi; ticaretin önün­
deki tarife dışı engellerin kaldırılması; bölge içi doğrudan yatırımın ve K O B İ
politikalarının teşvik edilmesi; ve işadamlarının smır ötesi hareketlerinin kolay­
laştırılması konularına yoğunlaşmıştır.
K E Î Ö üye ülkeler arasında doğrudan yatırım ve dış ticaretin geliştirilmesini de
temel hedefleri arasında değerlendirmektedir. Bu amaçla,
•
Bölge ülkelerindeki tarife dışı engellerin belirlenerek ortadan kaldırılması,
•
Bölge ülkeleri arasında ticaretin kolaylaştırılması açısından smır geçiş uy­
gulamalarına ilişkin çalışmaların yapılması.
•
G ü m r ü k ve vize uygulamalarına yönelik olarak iş dünyasının aktif katılı­
mıyla konferanslar düzenlenmesi,
•
İşadamlarının vize güçlüklerinin üstesinden gelebilmeleri için bir vize ko­
laylığı sözleşmesinin hazırlanması,
•
Sürdümlebilir büyüme ve kalkınma için bir "Yatırım Şartf'mn hazırlanması,
•
Ulaşımın kolaylaştırılması için üye ülkeler arasında hir "Mutabakat Muhtrrası" hazırlanması,
•
K E Î Ö bünyesinde bir "Ticaret Geliştirme Merkezi"nin kurulması,
•
Küçük ve orta ölçekli yatırımların desteklenmesi,
•
Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler arasında bilgi ve deneyim alış verişinin
sağlanması da hedefler arasında sayılmaktadır.
K E İ Ö ayrıca başta menşe uygulamaları ve Avrupa Patent Sistemi olmak üzere
Avrupa standartlarının üye ülkeler arasında yaygınlaştırılmasını hedeflemektedir.
5.6.2 KEİÖ^nin Bölgesel Bir İşbirliği Açısından Avantajları
K E İ ' n i n oluşturduğu bilgi birikimi, tesis ettiği kurumsal alt-yapı ve oluşturdu­
ğu esnek örgütlenme yapısı daha ileri düzeyde bölgesel işbirliği sağlanması açı­
sından önemli bir zemin sağlamaktadır. K E İ Ö ' n ü n değerlendirilebilecek biriki­
minin en önemli öğeleri şunlardır:
•
Tamamen bölge içi dinamiklerce oluşturulmuştur. K E İ Ö , bölgede yürütü­
len Güney D o ğ u Avrupa İşbirliği Girişimi (SECİ) ve Güney D o ğ u Avru­
pa İstilaar Paktı (İP) gibi benzer amaçlı diğer inisiyatiflerden farklı ola-
rak tamamıyla bölge içi dinamiklerce oluşturulmuştur. Bu özellik Türki­
y e ' n i n komşuları ve çevre ülkelerle dış ticaretinin geliştirilmesi stratejisi
açısından çok önemlidir.
•
Örgüt, çoğulcu bir yapıya sahiptir. KEİÖ, başlangıcından itibaren "çoğul­
cu" bir niteliğe sahiptir. Geniş katılımlı bir temelde örgütlenmiştir. K E İ Ö
hükümetler boyutuna ek olarak, parlamenterler, özel sektörler, belediyeler
ve sivil toplum örgütlerinin aktif katılımlarıyla faaliyet göstermektedir.
•
KEİÖ kurumsallaşmıştır. Çalışma organları, İstatistik Veri ve Ekonomik
Bilgi Değişimi Koordinasyon Merkezi ve Karadeniz Ticaret ve Kalkınma
Bankası somut projeleri sonuçlandırabilecek temel kurumlar olarak işlev
görebilmektedirler.
•
K E İ Ö bölgesel k a m u malları üretiminde kullanılabilecek kurumlara sa­
hiptir Bu kurumların başında büyük projelerin değerlendirmesinin yapıl­
ması ve finansmanın sağlanması için kullanılabilecek Karadeniz Ticaret
ve Kalkınma Bankası gelmektedir.
•
Üye olamayan diğer bölge ülkelerinin de ilgisini çekmektedir. K E İ Ö , Av­
rasya'da geleceği olan ve önemli görevler üstlenmiş bir bölgesel ekono­
mik işbirliği teşkilatıdır. Öte yandan K E İ Ö ' y e üye olmak veya gözlemci
statüsü kazanmak için birçok ülkenin başvurmuş olması da örgütün ulus­
lararası toplum nezdinde zemin kazanmaya başladığını göstermektedir.
Ayrıca, K E İ Ö ' n ü n Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası örgütlerle iliş­
ki kurması ve bu bağların güçlendirilmesi teşkilatın uluslararası toplumla
daha yakın ilişkiler tesis etmesine kuşkusuz katkıda bulunacaktır.
•
Dar bir birlik değildir, dış dünyaya da açıktır. İsrail, Mısır, Polonya, Slo­
vakya, Tunus, Avusturya, İtalya, Fransa ve Federal Almanya K E İ Ö toplan­
tılarına gözlemci olarak katılmaktadnlar. Ayrıca, A B D de K E İ Ö ' y e göz­
lemci üye olmak için başvuruda bulunmuştur. Bu ülkelere ek olarak Ulus­
lararası Karadeniz Kulübü de uluslararası loıruluş statüsünde K E İ Ö ' y e
gözlemci olarak katılmaktadır.
•
Örgütün düşük profil çizmesinin önemli nedenlerinden çoğu son dönemde
ortadan kallomştır. KEİÖ üyesi devletlerin bir kısmı ulusal politikaları ile
KEİÖ oluşumu arasında bü' uyumsuzluk olduğu kanaatiyle tedirginlik ya­
şamışlardır. Özellikle Bulgaristan ve Romanya K E İ Ö ' n ü n A B ' y e tam üye-
lik sürecini yavaşlatabileceği düşüncesiyle tutuk davranmışlarda Diğer
yandan, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki ikili sorunlar nedeniyle
K E İ Ö bağlayıcılığı bulunmayan bir organizasyon olarak ortaya çılanıştır.
Bugün bu sorunlar önemlerini yitirmektedir.
•
DinamJk bir yapıya sahiptir. K E İ Ö yalnızca üye ülke hükümetleri arasın­
daki ilişkilerle sınırlı kalmamıştır, sivil toplum ve iş dünyasının aktif ka­
tılımını sağlayarak dinamik bir yapı kazanmıştır. Ü y e devletler hükümet­
ler arası, parlamentolar arası, iş çevreleri arası ve finansal birimleri içine
alan etkileyici bir organizasyon yapısı ortaya koymuştur. Bu ilişkiler top­
lamı K E İ Ö ' n ü n en değerli yanlarından birisidir.
•
Dış ticaretin desteklenmesine yönelik birçok alanda u z m a n organlara sa­
hiptir. K E İ Ö bünyesinde bölgesel dış ticaretin geliştirilmesine yönelik
kullanılabilecek çeşitli oluşumlar bulundurmaktadır. Başlıcaları Karade­
niz istatistik ve İktisadi İşbirliği Koordinasyon Merkezi (merkezi Anka­
r a ' d a ) , Balkan K O B İ Merkezi (merkezi Bül<creş'te), Karadeniz Enerji
Merkezi (merkezi Sofya'da) ve Uluslararası Karadeniz Çalışmaları Mer­
kezi (merkezi Atina'da).
Yukarıda maddeler halinde kısaca özetlenen özellikleri K E İ Ö ' n ü n Türkiye'nin
komşu ve çevre ülkelerle dış ticaretinin geliştirilmesine yönelik olarak kullanı­
mı açısından önemli bir fırsat sunduğuna işaret etmektedir. Bölgesel gelişmele­
ri ve dinamikleri hesaba katan bütünlüklü bir dış ticaret stratejisi, tüm potansi­
yelleri ve birikimi ile birlikte K E İ Ö ' y ü yeniden düşünmek zorundadır.
5,6.3 KEİÖ^nün Geleceğine Yönelik Bir Değerlendirme
K E İ Ö bölgede yaşanan bütün sorunlara rağmen uzun soluklu bir bölgesel işbir­
liği girişimi olarak önemini koruiPıaktadır. K E İ Ö ' n ü n yaşanan bütün problemle­
re karşın on yılı aşkın bir süre ayakta kalabilmesi bölge ülkelerinin bölgesel iş­
birliği yönündeki iradelerinin gücünü göstermesi açısından önemlidir. Bölge ül­
kelerinin gösterdikleri bu irade Türkiye'nin çoğu K E İ Ö üyesi de olan komşu ve
çevre ülkeleriyle dış ticaretinin geliştirilmesi açısından önemli bir dayanak no­
ktası işlevi görmektedir.
Ne var ki, K E İ Ö ' n ü n başlangıçta saptanan hedeflere ulaşılması açısından ol­
dukça düşük bir profil çizdiği de bir gerçektir. K E İ Ö ' n ü n bu görece başarısız
performansının arkasında çok sayıda neden bulunmaktadn. Ancak, bölge ülke­
lerinin geçirdikleri yukarıda değinilen hızlı dönüşümler sonucunda bu nedenle­
rin bir bölümü ortadan kalkmıştır.
Son dönemde sağlanan makroekonomik istilcrar, yükselen petrol fiyatlarının da
yardımıyla doğal kaynak zengini üye ülkelerin alım güçlerinin artması ve doğ­
rudan yatırım trafiğinin hızlanması K E İ Ö ' n ü n daha etkin bir örgüte dönüşmesi
için çok önemli fırsatlar sunmaktadır.
K E İ Ö ' n ü n nihai hedefleri arasında yer alan "dış ticaretin geliştirilmesi" konu­
suna önümüzdeki dönemde daha fazla vurgu yapılması ve bugüne kadarki per­
formansının bu amaç doğrultusunda yeniden gözden geçirilmesi bölgesel dış ti­
caret hacminin artırılması açısından önemli faydalar sağlayacaktır.
6. YENİ BİR KOMŞU VE ÇEVRE ÜLKELER
STRATEJİSİNE DOĞRU
Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından yürütülmekte olan " K o m ş u ve Çevre Ülke­
lerle Ticaretimizi Geliştirme Stratejisi" başta Türkiye'nin k o m ş u coğrafyayla
dış ticaretinin yasal alt yapısının tamamlanması konusu olmak üzere bir çok açı­
dan gelişme kaydetmiştir. Ancak bugün ulaşılan noktada, Türkiye'nin komşula­
rı ve bölge ülkeleriyle ticaretini geliştirme hedefine ulaşılabilmesi için yeni bir
kısa ve orta vadeli plana ihtiyaç bulunmaktadır. Türkiye önümüzdeki on yıllık
dönem içerisinde k o m ş u ve çevre ülkelerle ticaretinin geliştirilmesine yönelik
olarak yeni bir strateji oluşturmak zorundadır. Bu açıdan halihazırda yürütül­
mekte olan " K o m ş u ve Çevre ÜlkelerleTicaretimizi Geliştirme Stratejisi"nin
küresel ve bölgesel gelişmeler ışığında belirli noktalarda reforme edilmesi kri­
tik önem taşımaktadır.
Türkiye'nin " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizi Geliştirme Stratejisi"'nin
geliştirilmeye açık bir dizi zayıf noktası bulunmaktadır. Herşeyden önce haliha­
zırda uygulanmakta olan K o m ş u ve Çevre Ülkeler Stratejisi global bir bakış açı­
sıyla hazırlanmış bir 'dış ticaret' stratejisinden ziyade bir 'ihracat stratejisi' ola­
rak düşünüldüğü izlenimini vermektedir. Her ne kadar hedef ülkelerle Türkiye
arasındaki dış ticaret hacminin arttırılması stratejinin amaçları arasında sayılsa
da bu hedef kapsamlı bir dış ticaret stratejisinin gerekthdiği ölçüde vurgulanmamaktadır. U y g u l a m a y a dönük adımlar incelendiğinde " K o m ş u ve Çevre Ül­
kelerle Ticaretimizi Geliştirme Stratejisi"'nin temelde bir ihracatı geliştirme
stratejisi niteliğinde olduğu açıkça görülebilmektedir.
Halihazırda yürütülmekte olan " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizi Geliş­
tirme Stratejisi"nin bir başka zayıf noktası kullanılan ekonomi politikası araçla­
rının çeşitlendirilmemiş olmasıdır. Strateji temelde çok az sayıda ve dar kap­
samlı politika aracının kullanılmasına dayanmaktadır. Strateji kapsamında yeni
ticaret politikası araçları olarak nitelenen uygulamalar esasta bir dizi pazara gi­
riş politikasından ibarettir.
Strateji kapsamında imllanılan politika araçlarının kısıtlı olması nedeniyle Türki­
y e ' y e komşu ve çevre ülkelerle dış ticaretini geliştirmesi açısından oldukça pa­
sif bir rol biçilmektedir. D T M tarafından 2000 yılından beri yürütülen K o m ş u ve
Çevre ülkeler stratejisi temelde, Türkiye'nin komşu coğrafyayla gerçekleştirece­
ği ticaretin hukuki alt yapısının tamamlanmasını hedeflemektedir. Bu amaçla
Serbest Ticaret, Yatırımların Korunması ve Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi
anlaşmalarının tamamlanması hedeflenmektedir. Strateji kapsamında yer alan
ülkelerin büyük çoğunluğuyla her üç alandaki anlaşmalar tamamlanmış, parafe
edilmiş veya görüşmeler başlatılmıştır. Uluslararası serbest ticaret alanları oluştLirulmasma yönelik olarak gerekli yasal alt yapının tamamlanmasını destekleyen
küresel ve bölgesel trendler göz önünde bulundurulduğunda Türkiye'nin
"Komşu ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizi Geliştirme Stratejisi"'nin hedeflerine
doğru kendiliğinden bir yönelim oluştuğu görülmektedir. B u açıdan bakıldığın­
da Türkiye'nin hukuki alt yapısının tamamlanmasına yönelik çabalarına ek ola­
rak daha aktif politika araçları geliştirmesinin taşıdığı stratejik önem açıktır.
Oysa halihazırda yürütülen " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizi Geliştirme
Stratejisi"'nde yalnızca bir dizi pazara giriş politikası öngörülmektedir. Strateji
kapsamında dördüncü politika aracı olarak komşu ülkelere gerçekleştirilecek
alım ve tanıtım heyetleri, fuarlar, sergiler ve benzeri faaliyetler yer almaktadır.
Bu açıdan bakıldığında " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizi Geliştirme
Stratejisi" yalnızca pazara giriş araçlarına dayanmaktadır. Bu politikalarla esas
olarak pazara giriş araçlarının hayata geçirilmesi yoluyla iş dünyası ve yatırım­
cıların karşılaştıkları tarife dışı engellerin aşılması ve hedef pazarlara yönelik
ihı^acatm arttırılması hedeflenmiştir.
Türkiye'nin halihazırda yürüttüğü "Komşu ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizi Ge­
liştirme Stratejisi" kapsam olarak fazlasıyla geniştir. Hazırlandığı günden bugü­
ne strateji kapsamı T ü r k i y e ' y e daha geniş bir ekonomik alan sağlamak amacıy­
la daha da genişletilmiştir. Strateji hedefinde yer alan ülke sayısı 4 7 ' y e ulaşmış,
hedef bölge Afrika'nın Atlantik kıyılarından Baltık Denizi ve Orta Asya içleri­
ne dek uzanan geniş bir coğrafya olarak tanımlanmıştır. Her ne kadar iki çem­
berden oluşan çift katmanlı bir yapı ile komşu ve önhat ülkeleri ayrı birer grup
olarak değerlendirilse de bugünkü haliyle Türkiye'nin " K o m ş u ve Çevre Ülke-
lerle Ticaretimizi Geliştirme Stratejisi" kavramsal güçlükler barmdıracak ölçü­
de geniş bir kapsama sahiptir. Bu durum Türkiye ile k o m ş u coğrafya arasmda
daha derin ekonomik ve ticari ilişkiler yaratılması için politika önerileri gelişti­
rilmesi aşamasında güçlük yaratmaktadır. Bu açıdan, yakın gelecekte Türki­
ye'nin komşu coğrafyayla dış ticaretinin gehştirilmesine yönelik yeni politika­
lar oluşturulması aşamasında komşu ve önhat ülkeleriyle sınırlı yeni bir strate­
jik hedef belirlenmesi faydalı olacaktır.
Yukarıda kısaca değinilen bir dizi zayıf noktanın güçlendirilmesi yönünde atı­
lacak adımlar Türkiye'nin komşu ve çevre ülkelerle ticaretinin geliştirilmesine
kısa ve orta vade içerisinde katkı sağlayacaktır.
6.1. Yeni Bir Komşu ve Çevre Ülkeler Stratejisi'nin Ana Hatlan
Türkiye'nin yeni k o m ş u ve çevre ülkeler stratejisinin, uygulamacı birimler ve
sivil toplum kuruluşlarının karşılıklı etkileşimi içerisinde, uzun soluklu bir ça­
lışmayla hazırlanması gerektiğinin bilinciyle; böylesi bir çalışmaya ön hazırlık
sağlamak amacıyla yaptığımız önerileri aşağıda sunuyoruz. Aşağıda ana hatları
verilmeye çalışılan yeni bir stratejinin uygulanması Türkiye'nin k o m ş u coğraf­
yayla karşılıklı ticaretinin geliştirilmesine katkıda bulunacaktır.
1. Türkiye k o m ş u ve çevre ülkelerle dış ticaretinin geliştirilmesi konu­
sunu Bölgesel K a m u Malları kavramsal çerçevesinde ele almalıdır,
Türkiye'nin yakın gelecekte komşu coğrafyayla dış ticaretinin geliştirilmesine
yönelik uygulamaya koyacağı politikaların h e m tutarlılık h e m de etkinlik sağ­
lanması açısından genel bir ekonomik anlayış uyarınca oluşturulması gerek­
mektedir. Uluslararası ticaret politikaları ve uluslararası ilişkiler literatüründe
giderek artan bir önem kazanan "Bölgesel K a m u Malları" yaklaşımı genel bir
kavramsal çerçeve çizilmesinde fayda sağlayabilir niteliktedir.
Özellikle bölgesel ticari ve ekonomik işbirhği konularının kavramsallaştırılmasında Bölgesel K a m u Malları yaklaşımı oldukça kullanışlı bir düzlem sunmak-
tadır. Bu yaklaşımda bölgesel işbirliğine yönelik politikalar ve nihai amaçlar
bölgesel kullanımda olan k a m u malları olarak kavramsallaştırılmaktadır.
Küreselleşmenin 20. yüzyılın son çeyreğinde giderek güçlenmesiyle birlikte ka­
mu malları tartışmaları ulus devlet sınırlarını aşarak daha geniş bir düzleme ta­
şınmaya başlanmıştır. Özellikle 1990Tı yıllardan itibaren k a m u malları artan
küresel ve bölgesel bütünleşme ve bağımlılıklar nedeniyle uluslararası temelde
ele alınır olmuştur. Bu dönemde uluslararası kullanıma açık "küresel k a m u mal­
ları" konusuna h e m uluslarası iktisat h e m de uluslararası ilişkiler ve siyaset bi­
limi disiplinleri tarafından artan bir ilgi gösterilmeye başlanmıştır.^^
Küresel kamu malları konusu dünya ticareti başta olmak üzere, küresel güven­
lik, barış ve sağlık gibi konularla ilişkili olarak ortaya çıkmıştır. Küresel kamu
malları sınır aşırı problemlerin çözümü veya varolan pozitif dışsallıklardan faydalanabilinmesi amacıyla bilgi toplama-paylaşma, standart oluşturma, kurallar
koyma, ve koyulan kuralların işlerliğini kontrol edecek kurumlar oluşturulması
gibi konularla doğrudan ilişkili olarak ortaya çılonıştır.
Bölgesel k a m u malları ulusal ve küresel kamu malları arasında bir kategoride
yer almaktadır. Bölgesel k a m u malları küresel kamu mallarından, elde edilecek
faydanın coğrafi olarak sınırlanmış olmasıyla ayırılmaktadır. Buna göre bölge­
sel k a m u malları, kullanımında rekabet unsurları içermeyen, sımrlama-tahdit
bulunmayan ve kullanımı bölgesel refahı arttıracak mal ve hizmetlerin tümü
olarak tanımlanabilir. Bölgesel k a m u malları bir kaç ülke ile sınırlı olarak düşü­
nülebileceği gibi tüm bir kıta veya yarı küre gibi daha geniş ölçekte de kavramsallaştırılabilir.
Bilindiği gibi k a m u mallarının temel özelliği tüketimde rekabetlilik ve ayrımcılık-dışlama bulunmamasıdır. Bu açıdan bakıldığında Bölgesel K a m u Malları
birbirine sınır komşusu ülkeler arası ticaretin ve ekonomik işbirliğinin geliştiril­
mesi konularında yüksek açıklayıcı-kavramsal güce sahip bir model olarak öne
çıkmaktadır. Küresel veya Bölgesel kamu malları önemli pozitif dışsallıklar ba19
Küresel Kamu Malları literatürü için bkz. Kanbur, Sandler ve MoiTİson (1999); Kanbur (2001)- ve Fen-oni
(2002).
rmdırmaktadır. Türkiye'nin icomşuları ve çevre ülkeleriyle dış ticaretini geliştir­
meye yönelik olarak atacağı ülkemiz açısından olduğu kadar bölgenin diğer ül­
keleri açısından da dışsal faydaları bulunacaktır.
2. Oluşturulacak yeni bir dış ticaret stratejisi, k o m ş u ve çevre ülkelerle
dış ticaretin geliştirilmesi bağlamında üretilecek "bölgesel k a m u mal»
larf' k o n u s u n d a Türkiye'ye aktif rol biçmelidir.
Bölgesel k a m u malları üretimi yoluyla dış ticaretin geliştirilmesi politikaları ak­
tif olarak desteklenmelidir. Türkiye yakm geçmişte K E İ Ö başta olmak üzere
bölgesinde işbirliği ve yakınlaşma sağlanması konularında aktif rol almış ve
bölge ülkelerine önderlik etmiştir.
Türkiye'nin komşu ve çevre ülkelerle dış ticaretinin geliştirilmesine yönelik ola­
rak atılacak yeni adımlarda aktif olarak hareket etmesi gerekmektedir. Küresel ve
bölgesel gelişmelere uygun olarak atılacak adımlar komşu ve çevre ülkelerle dış
ticaretin geliştirilmesine katkıda bulunduğu kadar Türkiye'nin bölgesel siyaset
içerisindeki yerine de katkıda bulunacaktır. Bu açıdan Türkiye'nin bölgesel dış
ticaret ve ekonomik işbirliğinin geliştirilmesine yönelik olarak sağlanacak bölge­
sel kamu mallarının arzına da aktif olarak katkıda bulunması gerelmıektedir.
Bölgesel k a m u mallarının arzı, kullanımını paylaşan bölge ülkelerinin tamamı
veya bir kısmının ortak çabaları ve katkılarıyla gerçekleştirilebileceği gibi bir
veya bir kaç lider ülke tarafından da gerçekleştirilebilir (Ferroni, 2002).
Bölgesel kamu mallarının finansmanı hem ulusal düzeyde h e m de uluslararası
düzeyde katılım gerektirmektedir. Bu yönde ulus-aşırı politikalardan elde edile­
cek faydanın maksimize edilmesine yönelik izlenecek politikalar ulusal fonlarla
finanse edilirken uluslararası politikaların ulslararası düzeyde finansmanı ge­
rekmektedir.
H e m ulusal h e m de uluslararası politikaların finansmanı konusunda kamu fi­
nansmanının yanısıra özel sektör fonlarından da yararlanılabilir. Bu kapsamda
kâr amacı gütmeyen sivil toplum kuruluşlarının da bölgesel k a m u mallarının
üretiminin finansmanı konusunda etkin katılımı sağlanabilir.
Küresel- Bölgesel Kamu Malîannın Finansman Kaynaklan
•
K a m u Kaynakları
Uluslararası
•
Uluslararası Finansal K u m m l a r
•
Uluslararası Kuruluşlar
•
Ö z e l Sektör K a y n a k l a r ı
Çok Uluslu v e y a Ulusal Şirketler
Kâr A m a c ı G ü t m e y e n KuruluşlarUlusal îş Çevreleri- Sivil Toplum Örgütleri
Uluslararası îş Çevreleri- Sivil Toplum Örgütleri
Kaynak:
Kanbur
(2001).
3. Bölgesel K a m u M a l l a n ü r e t i m i n d e b a ş t a A B ve D ü n y a B a n k a s ı o l m a k
ü z e r e bölgesel-küresel o l u ş u m l a r d a n m a l i ve t e k n i k d e s t e k s a ğ l a n m a ­
s m m yolları araştırılmalıdır.
Türkiye'nin bölgesel ticareti geliştirme amacı A B başta olmak üzere bölgesel
güçlerin kısa ve orta vadeli amaçlarıyla örtüşmektedir.
Türkiye komşuları ve çevre ülkeleriyle dış ticaretinin geliştirilmesi konusunda
bölgesel trendlerden m a k s i m u m oranda faydalanabilmenin yollarını aramalıdır.
A B Akdeniz Ortaklığı kapsamında atılan yeni adımlar bu bölgede ticaretin ge­
liştirilmesine yönelik Bölgesel K a m u Malları üretiminin finansmanı konusunda
önemli mali fırsatlar yaratmaktadır.
M E D A k a p s a m m d a Bölgesel K a m u Malları üretiminin finansmanının sağlan­
ması m ü m k ü n görünmektedir. Geçtiğimiz günlerde A B Akdeniz Ortaklığı kap­
samında projelerin desteklenmesi için Avrupa Kalkınma B a n k a s ı ' n a ek olarak,
A B Akdeniz Ortaklığı'na yönelik yeni bir kalkınma bankası oluşumuna yönelik
adımlar atılmasıyla bu konu daha da uygulanabilir hale gelmiştir.
4. K a r a d e n i z E k o n o m i k İşbirliği Ö r g ü t ü Bölgesel K a m u M a î l a r m m
O î n ş t u r u l m a s î , Y ö n e t i m i ve F i n a n s m a n ı ' n d a k u l l a n ı l a b i l e c e k b i r ya­
pıya d ö n ü ş t ü r ü l e b i l i r ,
Karadeniz E k o n o m i k İşbirliği Örgütü (KEİÖ) yaklaşık on beş yıldır faaliyet
gösteren kapsamlı bir bölgesel işbirliği girişimidir. Geçtiğimiz yıllarda yaşanan
gelişmeler K E İ Ö ' n ü n göreli olarak başarısız performansının ardında yatan ne­
denlerin bir kısmını ortadan kaldırmıştır. Bu gelişmeler sonucunda K E İ Ö ' n ü n
yarattığı çoğulukçu, geniş katılımlı ve kurumsallaşmış yapının Türkiye'nin yer
aldığı coğrafyayla dış ticaretinin geliştirilmesi açısından aktif kullanımı m ü m ­
kün olabilir.
Özellikle dış ticaretin geliştirilmesine yönelik Bölgesel K a m u Malı niteliğinde­
ki projelerin finansmanında başta Yatırım Bankası olmak üzere K E İ Ö bünye­
sinde faaliyet gösteren kurumsal yapıların kullanılması düşünülmelidir.
5. Yeni b i r s t r a t e j i t i c a r e t politikası a r a ç l a r ı n a ek o l a r a k s a n a y i politi­
k a s ı ve d i ğ e r e k o n o m i politikası a r a ç l a r ı n ı n d a k u l l a n ı l m a s ı n ı ö n g ö r melidir.
Yeni bir strateji, bölge içi (Greenfield) doğrudan yatırım akımlarını destekle­
mek için politikalar geliştirmelidir.
Doğrudan yabancı yatırımların özellikle gelişmekte olan ülke ekonomileri açı­
sından önemi giderek artmaktadır. Dünya genelinde sermaye hareketlerinin ser­
best bırakılması ve üretimin küreselleşmesi sonucunda Türkiye'nin içinde bu­
lunduğu coğrafya giderek artan oranda doğrudan yabancı yatırım çekmektedir.
Bölge içerisinde bölge-içi doğrudan yatırımların önemi de artış göstermektedir.
iktisat teorisi doğrudan yabancı yatırımların dış ticaret akımlarının önemli bir be­
lirleyeni olduğunu giderek artan bir uzlaşmayla kabul etmektedir. Doğrudan ya­
bancı yatırımların dış ticaret hacmi üzerindeki belirleyici etkisi nedeniyle Türki­
ye için komşu ve çevre ülkelerle dış ticaretin geliştirilmesine yönelik politikala­
rın geliştirilmesinde yatırımlar konusunun da ayrıca ele alınması gerekmektedir.
Özellikle doğrudan yabancı yatırımlar ve üretimin sınır aşırı örgütlenmesi so­
nucunda dış ticaret hedefleriyle sanayi politikaları arasında yakın bir bağ orta­
ya çıkmıştır.
Türkiye ile komşu ve çevre ülkeler arasında karşılıklı doğrudan yabancı yatı­
rımların desteklenmesi dış ticaret hacmini arttıracaktır. Bu nedenle karşılıklı ya­
tırımların korunması anlaşmalarının tamamlanmasına ek olarak yeni politikalar
oluşturulmalıdır.
Geçtiğimiz yıllar içerisinde Ortak Sanayi Bölgeleri ve Ortak Inovasyon (Tekno­
lojik Yenilik) Politikaları, başta A B olmak üzere dünyada sıkça gündeme gel­
meye başlamıştır. Bu kapsamda, geçtiğimiz yıllarda Türkiye ile Bulgaristan ara­
sında benzer bir oluşum oluşturulmasının ön görüşmeleri yapılmış, ancak iler­
leme sağlanamamıştır. Türkiye'nin özellikle tümü A B üyesi olacak Batı komş­
ularıyla Ortak Sınır Aşırı Sanayi Alanları oluşturması orta vadede değerlendiri­
lebilir fırsatlar sunacaktır^^
Özellikle K O B İ ' l e r i içerecek biçimde yapılanmalar konusunda A B ' n i n ilgili
fonlarından yararlanılması olanaklı görülmektedir.
6. Yeni bir strateji üretimin smır a ş ı n örgütlenmesi gerçeğini göz ardı
etmemelidir.
Üretimin smır aşan biçimde örgütlenmesi, çok uluslu şirketler ve bölge içi ser­
maye hareketlilikleri geçtiğimiz yıllar içerisinde giderek artan bir önem kazan­
maktadır.
20
Bu kapsamda HoHanda ile Almanya ve Avusturya ile Çek Cumhuriyeti arasmdaki b ö k e l e r birer model olarak
incelenebilir.
Başta üretim maliyetlerinin azaltılması olmak üzere önemli pazarlara giriş ko­
laylığı ve bu yolla uluslararası rekabetlilik sağlanması amacıyla yakın coğrafya
firmaları üretimlerini smır aşan biçimde yeniden örgütlemektedirler.
7, Yeni b i r s t r a t e j i ü r e t i m i n s m ı r a ş a n b i ç i m d e ö r g ü t l e n m e s i n d e n elde
edilecek dışsal f a y d a l a r d a n y a r a r l a n m a k a m a c ı y l a sınır-aşırı ş i r k e t
b i r l e ş m e l e r i n i d e s t e k l e y e c e k p o l i t i k a l a r içermelidir.
Bu yöndeki çabalarda smır aşırı şirket birleşmeleri geleneksel doğrudan yaban­
cı yatırımlara ek yeni bir olgu olarak ortaya çıkmıştır. Smır aşırı şirket birleş­
meleri konusunda firmalara danışmanlık sağlayacak bir yapının oluşturulması
h e m komşu ülkeler arası doğrudan yatırım akımlarını h e m de karşılıklı dış tica­
ret hacmini arttıracaktır.
8. Yeni b i r s t r a t e j i v a r olan bölgesel işbirliği ve e n t e g r a s y o n ç a b a l a r ı n a
uygun o l a r a k biçimlendirilmelidir.
Türkiye'nin önümüzdeki kısa dönem içerisinde komşu coğrafyayla dış ticareti­
nin geliştirilmesi, büyük ölçüde, uygulanacak politikaların küresel ve bölgesel
trendlere aykırı olmamasına bağlıdır.
Türkiye'nin k o m ş u ve çevre ülkelerle dış ticaretinin geliştirilmesine yönelik ata­
cağı yeni stratejik adımlar bölgesel ve küresel yönelimlere u y g u n olarak kurgulanmalıdır.
Türkiye'nin yer aldığı coğrafyada hızla serbest ticaret alanları oluşturulmakta,
bölgesel entegrasyonun çeşitli formları denenmektedir. Türkiye yakın gelecek­
te bölge ticareti üzerinde belirleyici etkisi olacak bu gelişmeleri doğru okumak
ve stratejisini bu gelişmelere uygun olarak geliştirmek zorundadır.
9.. Yeni b i r K o m ş u ve Ç e v r e Ü l k e l e r Stratejisi " g e r ç e k a n l a m d a ' ^ b i r Dış
Ticaret Stratejisi olarak biçimlendirilmelidir.
Yeni bir strateji yalnızca bir ihracat stratejisi olarak değerlendirilmemelidir.
Bir başka deyişle, kısa dönemli ve dönemsel dalgalanmalara açık ihracat artış­
ları yerine Türkiye ile k o m ş u coğrafya arasındaki dış ticaret hacminin arttırıl­
ması amaçlanmalıdır.
Bölge içi ticaret akımlarının artmasının çarpan etkisiyle Türkiye'nin bölgeye
yönelik ihracatının da artması anlamına geleceği gözden kaçırılmamalıdır. Bu
açıdan, bölge ülkeleri Türkiye'nin yalnızca h a m madde ve yarı m a m u l mal te­
darikçisi olarak düşünülmemelidir.
10. Yeni bir strateji, "ticaretin kolaylaştırılması" konusuna daha fazla
önem vermelidir.
Doha sonrasında dünya ticaret sisteminin önemli konuları arasında yer alan ti­
caretin geliştirilmesi ve taşımacılık konuları Türkiye'nin yer aldığı coğrafya
açısından büyük önem arz etmektedir.
Türkiye'nin bir geçiş ülkesi olduğu gerçeğinden hareketle ticaretin kolaylaştırıl­
ması konusunda atılacak adımlar komşu coğrafyayla gerçekleştirilen ticaretin
geliştirilmesi açısından önem arz etmektedir. Bu konuda tercihli yapılar düşünü­
lebileceği gibi atılabilecek adımlarda zaman kaybedilmemesi için Türkiye'nin
tek taraflı olarak kısa dönemli kayıpları finanse etmesi yoluna da gidilebilir.
Bu kapsamda komşu ülkeler nezdinde başta vize olmak üzere kişilerin seyahat
serbestisi konusundaki sorunların çözümü için alternatif politikalar uygulama­
ya sokulmalıdır.
11. Yeni bir strateji, konuyla ilgili iş çevreleri ve sivil toplum kuruluşla­
rının en üst düzeyde "katılımlını içermelidir.
Türkiye'nin k o m ş u ve çevre ülkeleriyle dış ticaretinin geliştirilmesine yönelik
olarak oluşturulacak yeni bir strateji iş dünyasının bölge ülkelerinde y a k m dö­
nemde elde ettiği tecrübelerden m a k s i m u m oranda faydalanmalıdır.
Bu açıdan, başta sözkonusu ülkelerde yatırımları bulunan iş çevreleri ve ihra­
catçı birlikleri olmak üzere, konuyla ilgili tüm sivil inisiyatiflerin değerlendiril-
mesi gerekmektedir. Sözkomısu sivil toplum girişimlerinin politika yapıcılarla
işbirliği içinde stratejinin temel hedeflerine ulaşılması için aktif rol almaları ge­
rekmektedir. B u rolün geleneksel olarak iş çevrelerine biçilen rolden farklı ola­
rak daha doğrudan katılım olarak belirlenmesi stratejinin nihai amaçlarına ula­
şılması açısından önem taşımaktadır.
Bu kapsamda, Türkiye İhracatçılar Meclisi ile Türkiye Odalar ve Borsalar Bir­
liği tarafından M o s k o v a ' d a kurulan Türk Ticaret Merkezi benzeri yapılar teşvik
edilmelidir.
Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından geçtiğimiz dönemde başlatıkm Ticaret Ta­
kımları (Tic-Tak) çahşmaları bu yönde atılan önemli bir adımdır. Ancak Tic-Tak
uygulamasının daha fazla sivil toplum- iş çevresi katılımıyla genişletilmesi ge­
reklidir. Bu konuda bir ön adıiTı olarak Tic-Tak uygulamasının komşu ülkeler
için tercihli olarak daha kapsamlı hale getirilmesi düşünülebilir. K o m ş u ve çev­
re pazarlara yönelik olarak tercihli hale getirilecek bir uygulama strateji hede­
finde yer alan ülkelerde Tic-Tak uygulamasına daha fazla k a m u ve özel sektör
kaynağı aktarılmasıyla etkinliğin arttırılması mümlcün olacaktır.
K o m ş u ve çevre ülkelerde kurulacak daimi iletişim noktalarıyla bu ülkelerde sı­
nırlı sayıda personelle faaliyet gösteren ticaret müşavirliklerinin çalışmaları
desteklenebilir.
Başta K E İ Ö olmak üzere bölgesel işbirliği örgütlerinin yapısı içerisinde Ortak
Ticaret Destekleme Geliştirme Merkezleri'nin kurulması da bu kapsamda de­
ğerlendirilebilir. Tam anlamıyla işler bir yapıya sahip olmamasına rağmen Bal­
kan Ticareti Geliştirme Merkezi'nin, bu tür girişimlere örnek teşkil ettiği belir­
tilebilir. Benzer yapıların Türkiye'nin öncülüğünde diğer komşu coğrafyalar
için de oluşturulması yoluna gidilmelidir.
12. Yeni bir strateji, k o m ş u ve çevre üilielerle dış ticaretimize yönelik
"tercihli yapılar" oluşturulmasını ön plana almalıdır.
Türkiye'de halihazırda bir dizi ihracat teşvik politikası yürürlüktedir. Genelde
pazara girişi desteklemeyi amaçlayan teşvik sisteminin k o m ş u ve çevre ülkele-
re yönelik olarak tercihli hale getirilmesi oluşturulacak yeni bir stratejnin başa­
rı şansını arttıracaktır.
Bu nedenle, Türkiye'nin dış ticaretin geliştirilmesi yönünden desteklediği paza­
ra giriş politikalarının komşu ve çevre ülkelere yönelik olarak tercihli kılınma­
sı gerekmektedir. Türkiye'nin komşuları ve çevre ülkeleriyle dış ticaretinin ge­
liştirilmesine öncelik verme kararma uygun olarak bu pazarlara giriş destekle­
rinde pozitif ayırımcılık uygulamasına gidilebilir.
13. Yeni bir strateji birbiriyle çelişen unsurlardan a r m d m l m a l ı d ı r .
Başta smır ticaret merkezleri olmak üzere, dar kapsamlı bölgesel kalkınma poli­
tikaları ile dış ticaretin geliştirilmesi hedefinin birbiriyle çeliştiği görülmektedir.
Türkiye k o m ş u ülkelerle dış ticaretinin geliştirilmesi konusunda dış ticarete y ö ­
nelik hedefleriyle yurt içi bölgesel kalkmmıa hedefleri arasında denge oluştur­
mak zorundadır. Türkiye geçtiğimiz dönem içerisinde yurt içi gelir ve kalkın­
mışlık farklılıklarını gidermek ve bölgesel sosyo-ekonomik sorunlara çözüm
bulmak amacıyla, kayıtlı (organize) veya kayıtlı olmayan smır ticaretine önem
vermiştir. Başta D o ğ u ' d a ve Güney Doğu Anadolu'da, yıllardır bir şekilde var­
lığını sürdüren smır ticaretinin kurumsallaştırılmasına yönelik olarak adımlar
atılmaktadır. Smır ticareti ile smrr-aşırı dış ticaret hedefleri arasında bir çelişki
ortaya çıkmaktadır.
Bu bakımdan, h e m sektör h e m de ülkeler açısından belirli sınırlandırmalar y o ­
luna gidilmesi her iki politikanın da etkinliğini arttıracaktır. Her iki politikanın
daha fazla eşgüdüm içerisinde yürütülmesi birbiriyle çelişen hedeflerin ortadan
kaldırılmasına katkıda bulunacaktır.
14e Türkiye ticaret akımlarını destekleyecek hizmetlerin sağlanmasına
yönelik "alt yapı y a t m m l a r ı " n a öncelik vermelidir.
Uluslararası m a m u l mal ticaretinin geliştirilebilmesi ve imalat sanayinin ente­
grasyonu açısından ticaretle bağlantılı bir dizi hizmetin sağlanması büyük önem
arz etmektedir. Başta telekomünikasyon, taşımacılık, finansal hizmetler, muha-
sebe, hukuk, işletme, bilişim, danışmanlık gibi hizmetlerin sağlanmasının ülke­
ler arası ticaret akımlarını pozitif yönde etkilediği bilinmektedir (MüllerJentsch, 2004). Taşımacılık, telekomünikasyon ve fmansal hizmetler alanların­
daki yatırımlara verilecek desteklerle iki komşu ülke arasındaki ticaret hacmi
arttırılabilmektedir. ( H o e k m a n and Konan, 1999). Bölgesel entegrasyonun de­
rinleştirilmesi açısından yukarıda belirtilen temel hizmetlerin öncelikle sağlan­
ması önem taşımaktadır. Arz zinciri yönetimi, sımr-aşırı kaynak sağlama (sourcing) ve t a m - z a m a m n d a üretim (just-in-time) gibi üretimin sımr-aşırı örgütlen­
mesinden kaynaklanan olgular nedeniyle ticaretle doğrudan ilintili hizmetlerin
desteklenmesi konusu giderek önem kazanmaktadır.
Bu bağlamda gerek doğrudan veya dolaylı teşvikler gerekse sözkonusu hizmet­
lerin sınır ötesi organizasyonu konusunda uygulamacı birimlere önemli bir rol
düşmektedir.
Son Söz
Türkiye'nin önümüzdeki yıllar içerisinde komşu ülkeler ve çevre coğrafyayla
karşılıklı ticaretinin geliştirilmesine yönelik olarak atacağı adımlar ülkemiz dış
ticareti ve ekonomik kalkınması için laîtik önem taşımaktadır. Geçtiğimiz yıllar
içerisinde bölgede yaşanan gelişmeler Türkiye'nin bu yönde oluşturacağı poli­
tikaların başarı şansını arttırmıştır.
Başta A B olmak üzere küresel ve bölgesel güçlerin malo^o politikaları Türki­
y e ' n i n yer aldığı coğrafyada ticari ve ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi açısın­
dan yeni olanaklar sunmaktadır. Türkiye'nin geçtiğimiz yıllarda başarıyla yü­
rüttüğü " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticaretimizi Geliştirme Stratejisi"nin böl­
gesel ve küresel gelişmeler ışığında geliştirilerek bir sonraki aşamaya taşınma­
sı bu olanakların kullanılmasına fayda sağlayacaktır. Bu konuda yukarıda kısa­
ca özetlenmeye çalışılan noktalarda yapılacak düzenlemelerle halihazırda Dış
Ticaret Müsteşarlığı tarafından sürdürülen " K o m ş u ve Çevre Ülkelerle Ticare­
timizin Geliştirilmesi Stratejisi"nden elde edilecek kazanımlarm arttırılması
m ü m k ü n olacaktır.
Türkiye'nin k o m ş u coğrafyayla karşılıklı ticaretinin geliştirilmesine yönelik ye­
ni politikalar hazırlanmasında daha aktif bir rol oynaması oluşturulacak yeni biı^
stratejiden elde edilecek kazanımları arttıracaktır. Bu kapsamda Türkiye ticare­
tin artırılması konusunda atılacak adımları Bölgesel K a m u Malı kapsamında
değerlendirmeli, bu malların temini konusunda üzerine düşeni yapmalıdır. Ge­
rek doğrudan Türkiye Cumhuriyeti kamu kaynakları, gerekse ülkemizin iş çev­
relerinin fonlarıyla desteklenecek politikalardan kısa ve orta vadede elde edile­
cek kazanımlar harcanan kaynakları fazlasıyla karşılayacaktır. Türkiye karşılık­
lı ticaretin geliştirilmesine yönelik ortak k a m u malı niteliği taşıyan hizmetlerin
finansmanının sağlanmasına yönelik bölge ülkeleri nezdinde politikalar sürdür­
melidir. Başta A B ' n i n bölgeye yönelik mal<jo politikaları olmak üzere küresel
gelişmeler bu yönde atılacak adımların uluslararası kaynaklarla finanse edilme­
sinin de olası olduğunu düşündürmektedir.
Türkiye geçtiğimiz dönem içerisinde gösterilen çabalarla komşu ve çevre ülke­
lerle ticari ve ekonomik alanlarda işbirliğinin geliştirilmesi yönünde açık bir
irade ortaya koymuştur. Bu aşamada önemli olan var olan iradenin yeni politi­
kalar oluşturulmasına yönelik olarak kullanılmasıdır. Bu yönde h e m iş çevrele­
rine ve sivil toplum kuruluşlarına, hem de uygulamacı birimlere ilk itkiyi sağla­
ma aşamasında önemli görevler düşmektedir.
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Anderson, J. E. ve E. van Wincoop, 2 0 0 1 , "Gravity with Gravitas: A Solution
to the Border Puzzle", NBER Working Paper, No. 8079, N B E R .
Anderson, J., 1979, " A Theoretical Foundation for the Gravity Equation,"
American Economic Review, N o . 69, 106-116.
Balassa, B., 1986, " T h e Determinants of Intra-Industry Trade Specialization in
United States Trade". Oxford Economic Papers, N o . 38: s. 220-233.
Bilgili, E., 2003, "Nitelikli Sanayi Bölgeleri ve Türkiye", DTM Dergisi,
29, T e m m u z 2003.
Sayı:
Bergstrand, J., 1985, "The Gravity Equation in International Trade: Some Microeconomic Foundations and Empirical Evidence," Review of Economics
and Statistics, 69, 4 7 4 - 4 8 1 .
Boisso, D. ve F. Michael. 1997, "Economic Distance, Cultural Distance, and
Openness in International Trade: Empirical Puzzles." Journal of Economic
Integration, December, Vol. 12, N o . 4, s. 456-84.
Brun, J.F. v.d., 2002, "Has Distance Died? Evidence from a Panel Gravity M o ­
del", CEPR Discussion Paper, No. 3500, Centre for Economic Policy Re­
search, Londra.
Deardorff, A. V , 1998, "Determinants of Bilateral Trade: Does Gravity Work
in a Neoclassical World?", Frankel, Jeffrey A. (der.) The
Regionalization
of the World Economy, University of Chicago Press and N B E R içinde.
DEÎK, Ülke Bültenleri,
www.deik.org.tr.
Djankov, Simeon & Freund, Caroline, 2002. "Trade Flows in the Former So­
viet Union, 1987 to 1996," Journal of Comparative Economics, vol. 30,
No. 1, s. 76-90.
D T M , 2002, Türkiye Dış Ticaret Stratejisi
ret Müsteşarlığı Yayını, Ankara.
(2005-2010-2015-2023),
Economist Intelligence Unit, Ülke Raporları,
2004-2005, Londra.
Dış Tica­
Ferroni, Marco, 2002, "Regional Public Goods: The Comparative Edge of Re­
gional Development Banks," unpublished manuscript.
Finkelstein, S., 2 0 0 1 , "Cross-Border Mergers and Acquisitions",
Institute Discussion Paper, TI-056/2.
Frankel, J.A., 1997, Regional Trading Blocs in the World Economic
Institute for International Economics, Washington D.C.
Tinbergen
System,
Freund, C.L. ve D. Weinhold, 2000, "On the effect of the Internet on interna­
tional trade". International Finance Discussion Papers, No. 693, Board of
Governors of the Federal Reserve System (U.S.).
Gasiorek, M. v.d., 2000, "Regional Public Goods and the Future of Internati­
onal Development Co-operation", mimeo.
Gert-Jan M. Linders ve diğerleri, 2005, "Cultural and Institutional Determi­
nants of Bilateral Trade Flows", Tinbergen Institute Discussion Paper, TI
-074/3.
Gugler, K., D.C. Mueller, B.B. Yurtoglu and C. Zulehner, 2003, "The effects
of mergers: An international comparison," International Journal of Indust­
rial Organization, N o . 2 1 , 625-653.
Hoekman, B. and D. Konan, 1999. "Deep Integration, Nondiscrimination, and
Euro-Mediterranean Free Trade," Policy Research Working Paper
Series,
2130, World Bank.
H ü m m e l s , D. and J.Levinsohn, 1995, "Monopolistic Competition and Interna­
tional Trade: Reconsidering the Evidence" Quarterly Journal of Econo­
mics, vol. 110, pp. 799-836.
IMF/World Bank, 2 0 0 1 , "Market Access for Developing Countries Exports",
No. 27, Nisan, mimeo.
International Trade Centre, Ülke Ticaret Veritabanı,
İ G E M E , Ülke Raporları,
www.igeme.org.tr.
http://www.intracen.org.
Kanbur R., 2 0 0 1 , "Crossborder Externalities, International Public Goods and
their Implications for Aid Agencies", Cornell University, http://www.people .Cornell. edu/page s/sk 145/
Kanbur, R., T. Sandler ve K. Morrison, 1999, The Future of Development
As­
sistance: Common Pools and International Public Goods, Policy Essay 25,
Overseas Development Council, Washington D C .
Krueger, A. and O. H. Aktan, 1992, Swimming
de Reforms
Against
the Tide: Turkish
Tra­
in the 1980s, International Center for Economic Growth, ICS
Press, San Fransisco.
K r u g m a n P. ,1991, Geography
and Trade, Cambridge, M A : M I T Press.
Müller-Jentsch, D., 2004, "Deeper Integration and Trade in Services in the Eu­
r o - M e d i t e r r a n e a n R e g i o n : Southern D i m e n s i o n s of T h e E u r o p e a n
Neighbourhood Policy", Working Paper, www.ppmi.org/documents/ Publications-Papers/PPMI-TinS-ExecutiveSummary-June04.pdf
Neary J. P., 2004, "Cross-Border Mergers As Instruments of Comparative Ad­
vantage",
CEPR,
http://www,ucd.ie/
economic/staff/pneary/pdf/crossbor.pdf.
Orhon O. Z., 2000, Sınır Ticaretinin
Türkiye Ekonomisine
Etkileri'',
İTO yayı­
nı. N o . 2000-27.
Öniş, Z., 1998, State and Market The Political Economy of Turkey in
rative Perspective, Boğaziçi University Press, İstanbul.
Compa­
Patricia, R., M. Stewart, and A. J. Venables, 2002, " T h e Geography of IntraIndustry Trade: Empirics". CEPR Discussion Paper, N o . 3368.
Stalgren, P. " A Review of the Literature on Regional Public G o o d s "
Tinbergen, J., 1962, Shaping
tional Economic
the World Economy:
Suggestions
for an
Interna­
Policy, N e w York: The Twentieth Century Fund.
Turkishtime, 2 0 0 3 , " D T M Müsteşarı Say m Tuncer Kayalar ile Söyleşi", Tur­
kishtime, 15 E Y L Ü L , Sayı 20, http://www.turkishtime.org/20/26_l_tr.
U N C T A D , Doğrudan
Yabancı Yatırım
istatistikleri.
İTO YAYINLARI (2005)
2005-1
D o ğ u Anadolu Turizm Odaklı Bölgesel Kalkınma Projesi ve
Kış Olimpiyatları Araştırması
2005-2
Fiyat İndeksleri
2005-3
B ü y ü k Mağazalar İle Üretici ve Toptancı İlişkileri (2.Baskı)
2005-4
Yurtdışı Fuarlar Rehberi' 2005
2005-5
K O B İ ' lerin Rekabet Gücünün Geliştirilmesinde E-Tedarik Sistemleri
2005-6
Avrupa Birliği Yatırım Teşvikleri Sistemi ve Türkiye'deki D u r u m
2005-7
D ü n y a Ticaret Örgütü Kararları ve 2005' te İşletmelere Yansımaları
2005-8
İşyerleri İçin M ü z i k Eserlerinde Telif Halda Uygulamaları
2005-9
Türkiye'nin Dahil Olduğu A B Programları ve Fonları
2005-10 Dünyada ve Türkiye'de Özel Dershaneler
2005-11 E k o n o m i k Göstergeler
2005-12 Süt Sanayi Gıda Güvenliği ve Mevzuat Hald<:ında Bilgilendirme
Semineri
2005-13 Bir Finanslama Yöntemi Olarak Menkul Kıymetleştirme: İpoteğe
Dayalı Menkul Kıymetleştirme ve Türkiye Uygulaması
2005-14 A B ile Müzakere Sürecine Doğru
2005-15 Avrupa Birliği Eğitim Programları'na Katılım
2005-16 Akdeniz Ülkelerinde Zeytin Üretimindeki Gelişmeler Ve Türkiye'nin
İzlemesi Gereken Stratejiler
2005-17 Avrupa Birliği ve Türkiye'de Vergi Yapısı, Denetimi ve İdari
İşlemlerde Mükellef Hakları
2005-18 Sicil Uygulamaları Rehberi
2005-19 Rakamlarla Türkiye Ekonomisi' 2005
2005-20 Turkey in Figures' 2005
2005-21 Sektörler İtibariyle Ekonomik Durum Analizi Anket Sonuçları'2005
2005-22 Limited Şirketler Rehberi
2005-23 KOBİ'lerde Rekabet ve Verimlilik
2005-24 KOBİ'lere Yönelik Destekler
2005-25 A B ile Müzakere Sürecinde Türk Tarım ve Gıda Sanayinin
Rekabetliliği
2005-26 Food Exporters of İstanbul
2005-27 Hidrojen Enerji Sistemleri ve Türkiye Açısından Önemi
2005-28 İstanbul'un Ekonomik ve Sosyal Göstergeleri
2005-29 Social and Economic Indicators of İstanbul
2005-30 2004 Yılı İstanbul Küçük Sanayi Kapasite Kullanım Araştırması
2005-31 Tekstilde Yeni Ufuklar-Teloıik Tekstil Semineri
2005-32 Başarılı İhracatçılar' 2004
2005-33 İnşaat Sektörünün Sorunları ve Yeni Bir Açılım: Mortgage Sistemi
2005-34 Türkiye'nin K o m ş u ve Çevre Ülkeleriyle Sınır Aşan Ticaretinin
Geliştirilmesine Yönelik Bir Strateji Denemesi
2005-35 Balcılık Sektörü Sorunları ve Ç ö z ü m Önerileri
Download