türkiye-iran ekonomik

advertisement
EKONOMİ
NÜKLEER ANLAŞMANIN
TÜRKİYE-İRAN
80
Eylül-Ekim 2015 Cilt: 7 Sayı: 70
EKONOMİK İLİŞKİLERİNE
POTANSİYEL YANSIMALARI
Türkiye, İran ile olan ticaret hacmini 50 milyar dolara yükseltmeyi hedeflemektedir. Bu düzeyde
bir hedef, iki ülke ekonomisinin
tamamlayıcılık özellikleri dikkate alındığında gerçekleşebilir
gözükmektedir.
Harun ÖZTÜRKLER
Eylül-Ekim 2015 Cilt: 7 Sayı: 70
İ
ran ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD),
İngiltere, Fransa, Rusya, Çin ve Almanya
(P5+1) arasında imzalanan anlaşmanın en
önemli ekonomik yansıması, uzun süren yaptırımlar sonucunda büyük ölçüde tahrip olmuş İran
ekonomisinin rehabilitasyon sürecinin başlaması
ve İran’ın yeniden küresel ekonomi ile entegrasyonun önünün açılmasıdır. Ancak anlaşmanın
Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun (UAEK)
İran’ın anlaşma hükümlerinin gerektirdiği adımları attığını onaylamasından sonra başlayacağını
81
EKONOMİ
ve bunun bir yıla yakın bir zaman
alabileceğini belirtmeliyiz. Bunun
yanında, çelişkili bir biçimde anlaşmanın başarısının İran halkının
yaptırımların kalkmasının yaratacağı ekonomik yararları, hızlı bir
biçimde elde etmesine bağlı olduğu da vurgulanmalıdır. Enerji
kaynakları ihracatı üzerindeki kısıtlamaların kalkması, uluslararası
finansal sisteme erişim ve özellikle
yabancı yatırımlardaki beklenen
büyük oranlı artışın bir sonucu
olarak 2016 ile birlikte ekonomik
büyüme hızındaki artış ve böylece
istihdamdaki ve gelir düzeyindeki
yükseliş, anlaşmanın kısa dönemli
en önemli yararlarını oluşturacaktır. Yaptırımların en önemli negatif etkilerinden birisi, İran’ın enerji
sektörünün ihtiyaç duyduğu fiziksel ve teknolojik yatırımları engellemesi ve böylece üretim ve ihracat
potansiyelini azaltmasıdır. Ancak
İran’ın dünyanın ispatlanmış en
yüksek üçüncü petrol rezervlerine
ve birinci doğal gaz rezervlerine sahip olduğu dikkate alındığında, yabancı yatırımların önünün açılması
ve özellikle uluslararası enerji şirketleri ile üretim ve ihracatı teşvik
edecek yeni anlaşma türlerinin geliştirilmesi ile İran’ın orta ve uzun
dönemde sahip olacağı ekonomik
potansiyel daha iyi görülebilir. İran
ekonomisinin bu potansiyele katkı verecek diğer önemli özellikleri,
diğer enerji kaynakları ihracatçısı
ülkeler ile kıyaslandığında çok daha çeşitlenmiş bir ekonomiye sahip
olması, özellikle belirli ölçülerde
gelişmiş bir imalat sanayine sahip
olması ve göreli olarak iyi eğitilmiş
bir işgücünün varlığıdır. İran, 2014
yılı itibarıyla 400 milyar dolarlık
gayrisafi yurtiçi hasılası (GSYH)
ile Suudi Arabistan’dan sonra Ortadoğu ve Kuzey Afrika (ODKA)
82
bölgesinde ikinci en büyük ekonomi ve 80 milyonluk nüfusu ile
Mısır’dan sonra en yüksek ikinci
nüfusa sahip ülkedir.
Yaptırımların en önemli sonuçlarından birisi, İran’da var
olan iş ve yatırım ortamına vermiş
olduğu zarardır. İran 2015 yılında iş yapılabilir 189 ülke arasında
130. sırada bulunaktadır. İran’ın
döviz gelirlilerinin beşte dördü ve
bütçe gelirlerinin yaklaşık olarak
yarısı petrolden elde edilmektedir.
Buradan yola çıkarak yaptırımların parasal maliyeti, yaptırımların
uygulanmasıyla birlikte 2012’de
101.4 milyar dolar olan petrol ihracatının 2013’te 61.9 milyar dolara gerilemesinden görülebilmektedir. İran kalkınma programları ve
ithal ikameci sanayileşme stratejisi
ile ekonomide kamunun payının
ve yönlendirmesinin ağırlıklı olduğu bir ülkedir. İran’da uygulanan
mevcut kalkınma planının öncelikli hedefleri arasında ekonominin
petrole bağlılığını azaltmak, yüksek
petrol gelirlerini değerlendirmek ve
ihracatı geliştirmek yer almaktadır.
Bu çerçevede petrokimya sanayi
ekonominin ağırlık merkezi ve kalkınmanın ekseni olarak görülmektedir. Bu hedeflerin gerçekleştirilmesi, İran ekonomisinin bölgesel
ve küresel ekonomi ile hangi hızda
ve derinlikte entegre olacağına ve
böylece ne büyüklükte ve nitelikte
yabancı sermaye ve teknoloji çekebileceğine bağlıdır. Petrokimyadan
sonra en önemli sektörlerden birisini oluşturan otomotiv sektörü,
üretim hacmi açısından dünyada
14. sırada yer almakta ve yıllık
ortalama 1.5 milyon adet üretim
gerçekleştirmektedir. Bu yönüyle
sektör, İran sanayisinin lokomotiflerinden birisini oluşturmaktadır. Ancak İran sanayisinin birçok
dalında olduğu gibi otomotiv sektörü dış rekabet karşısında yüksek
vergi oranları ve kotalar ile korunmaktadır.İran ekonomisinin bir diğer önemli sektörü gıda sanayidir.
Buna karşın, sektörde önemli bir
üretim ve ürün geliştirme sorunu
yaşanmaktadır; sektör iç talebi karşılayacak seviyeye ulaşmış olmasına karşın, ihracata yönelik üretim
sınırlıdır. İran dünyanın en büyük
çinko, ikinci en büyük bakır ve dokuzuncu büyük demir rezervlerine
sahiptir. İran ayrıca sahip olduğu
uranyum, kurşun, kromit, manganez, kömür ve altın rezervleri ile
maden bakımından zengin bir ülkedir. Öte yandan, İran’ın dünya
maden üretimindeki yeri %1.5’ın
altındadır. Bu zengin madeni kaynakların ekonomiye katkı sağlayabilmesi de yabancı sermayeye ve
teknoloji çekilebilmesine bağlıdır.
İran ekonomisi ile ilgili bu tespitler çerçevesinde nükleer anlaşmanın Türkiye ile İran arasındaki
ekonomik ilişkilere yansımalarını
değerlendirebiliriz. Öncelikle, bu
yılın Ocak ayında yürürlüğe giren
tercihli ticaret anlaşmasının Türkiye-İran ekonomik ilişkileri için
nükleer anlaşma ve yaptırımların
kaldırılması kadar önemli olduğunu ve bu sürecin ekonomik ilişkilere olumlu katkısını büyük ölçüde
artıracağını vurgulamak gerekmektedir. Bu çerçevede Türkiye, İran
ile olan ticaret hacmini 50 milyar
dolara yükseltmeyi hedeflemektedir. Bu düzeyde bir hedef, iki
ülke ekonomisinin tamamlayıcılık özellikleri dikkate alındığında
gerçekleşebilir gözükmektedir. Bu
hedefin gerçekleştirilmesinin birinci ayağında Türkiye’nin İran’dan
yaptığı petrol ve doğalgaz ithalatını artırması yer almaktadır. Enerji bağlamlı ilişkililerin en önemi
Eylül-Ekim 2015 Cilt: 7 Sayı: 70
boyutlarından birini ise İran’ın
Trans Anadolu Doğal Gaz Boru
Hattına eklenmesi oluşturmaktadır. Enerji ilişkileri bağlamında,
anlaşmanın dolaylı olumlu bir etkisi de enerji fiyatları yolu ile ortaya
çıkabilir: İran’ın uluslararası petrol
piyasasına dönüşü ve Petrol İhraç
Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) içerisinde üretim kotaları konusunda
anlaşma olanağının zorluğu, petrol
fiyatlarının daha uzun süre düşük
kalmasına ve böylece Türkiye’nin
cari işlemler açığının önemli bir
kaynağını oluşturan enerji faturasının düşük düzeyde seyretmesine
katkı sağlayabilir.
Yaptırımların Türk özel sermayesi için İran’da doğrudan yatırımlar için sağladığı pazar payları ve
özellikle bankacılık, sigortacılık ve
mali hizmetler başta olmak üzere
finansal hizmetler bağlamındaki
ilişkilerin gelişmişliği, yeni dönemde ekonomik ilişiklerin geliştirilmesine ve diğer ülke yatırımcılarından gelecek rekabete karşı
önemli bir destek sağlayacaktır.
Özellikle, Türkiye ile İran arasındaki finansal hizmet ilişkileri,
uluslararası bankacılık sistemlerine aracılık eden Belçika merkezli
Küresel Bankalar Arası Finansal
Telekomünikasyon Kuruluşunun
(SWIFT) Mart 2012’den itibaren
İran bankalarına hizmet vermeyi
durdurmuş olması ile önemli bir
gelişme göstermiştir. Ancak yabancı yatırımlar bağlamında olumsuz
bir yansıma da söz konusu olabilir:
İran, Türkiye’ye gelecek yabancı
yatırımların bir kısmını çekebilir.
Bu olumsuz yansımanın Avrupa Birliği (AB)’ne mal ve hizmet
satmak amacıyla İranlı firmaların
Türkiye’de yapacağı doğrudan yatırımlar ile belli ölçülerde azalacağı
ileri sürülebilir.
Eylül-Ekim 2015 Cilt: 7 Sayı: 70
Sanayi sektörü tüm alt sektörleri çerçevesinde iki ülke arasında
hem ticaret hem de yatırım anlamında önemli olanaklar sunmaktadır. Turizm hem turizm geliri
hem de Türkiye’den İran’a yönelik
turizm yatırımları anlamında ikili
ekonomik ilişkilere katkı sağlayacak önemli bir sektördür. Yaptırımların kaldırılması ve İran’da iş
ve yatırım ortamının geliştirilmesi,
özellikle uluslararası yatırımların
teşvikine ilişkin düzenlemelerin
hayata geçirilmesi hem sanayi
hem de turizm sektörlerinde iki
ülke ilişkilerinin gelişmesine katkı sağlayacaktır. Bu bağlamda tarım sektörü için ayrı bir parantez
açılması yararlı olacaktır. Bilindiği
gibi, İran tarım üretimi çeşitliliği
açısından 24 milyon hektara yakın ekilebilir alanları ile dünyada
dördüncü sırada yer almaktadır.
Öte yandan, sulama olanakları, üretim teknolojisi, makine ve
teçhizatın yetersizliği ve devletin
yoğun müdahalesinin rekabet koşullarını olumsuz etkilemesi nedeniyle üretim miktar ve kalitesi
potansiyelin önemli ölçüde gerisindedir. Bu çerçevede, özellikle
tarım teknolojisinin yenilenmesi
ve tarımsal makine ve teçhizatın
sağlanması alanlarında Türk girişimciler için önemi olanaklar söz
konusudur. Ayrıca, sulama ve baraj
altyapıları yatırımları konularında
Türkiye’nin sahip olduğu tecrübe
de önemli bir avantaj sağlamaktadır. Tarımsal ürünlerin uluslararası
piyasalarda pazarlanması da Türk
yatırımcılar için bu alandaki bir
başka olanağı teşkil etmektedir.
Türkiye ile İran arasındaki
ekonomik ilişkilerin gelişmesinde önemli bir rolü, karşılıklı olarak serbest ticaret merkezlerinden yapılacak ithalat ve ihracatın
Türkiye ile İran
arasındaki finansal
hizmet ilişkileri,
uluslararası bankacılık
sistemlerine aracılık
eden Belçika merkezli
Küresel Bankalar
Arası Finansal
Telekomünikasyon
Kuruluşunun (SWIFT)
Mart 2012’den
itibaren İran
bankalarına hizmet
vermeyi durdurmuş
olması ile önemli bir
gelişme göstermiştir.
oynaması beklenmektedir. Serbest
ticaret merkezleri yolu ile ticaretin
gelişmesinde sınır ticareti önemli bir rol oynamaktadır: Artvin,
Ardahan, Ağrı, Kars, Iğdır, Van,
Hakkari, Şırnak, Mardin, Şanlıurfa, Gaziantep, Kilis ve Hatay
illerindeki ve gümrük hatlarında
oluşturulan sınır ticaret merkezleri ve bu illere komşu Erzurum,
Muş, Bitlis, Siirt, Diyarbakır, Batman ve Adıyaman’da oluşturulan
serbest ticaret merkezleri, iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari
ilişkilerin geliştirilmesine önemli
katkı sağlayacaktır. Yaptırımların
kalması, hem finansal hizmetlere
hem de taşımacılık ve ilgili sigorta
işlemelerine ilişkin sorunları ortadan kaldıracak ve bu yolla ticaretin
gelişmesine katkı sağlayacaktır.
Prof. Dr., Kırıkkale Üniversitesi,
ORSAM Ortadoğu Ekonomileri
Danışmanı
83
Download