30/12/2013 Pazartesi: Tam Sene Sonunda Piyasalardan sonra İş Dünyasının da Kimyası Bozuldu! Özet: Noel tatili haftasında global piyasalardaki pozitif eğilimli seyri devam etti. ABD tarafında açıklanan veriler beklentileri tatmin etti. Türkiye piyasaları 17 Aralık’ta başlayan yolsuzluk ve rüşvet soruşturması sonrasında artan politik belirsizliklerle negatif ayrıştı. TCMB Başkanı Erdem Başçı 2014 Para ve Kur Politikaları dokümanını açıkladı. Döviz Piyasalarında Geçtiğimiz Hafta (USD’ye karşı) Farklı sektörlerden çok önemli isimlerin 2014 yılının son 10 yılın, özellikle karlılık açısından en zor senesi olmasını beklediklerini dinledik. Aslında makro ekonomik beklentiler açısından bakarsak 2014 yılının zorlu geçeceğini beklemek çok da şaşırtıcı olmamakla birlikte 2008 yılındaki global krizin etkisinde 4Ç 2008 - 1 Ç 2009 arasında Türkiye ekonomisi ortalama %10 daralmıştı. Şu anda yapılan 2014 bütçelerinin bu tip öngörülerle hazırlandığını çok tahmin etmiyoruz, dolayısıyla açıklamaların temel nedeni iş dünyasının algısının bozulması gibi görünüyor. İç siyasi riskin artıyor olması da bozulan algıyı daha da kötüleştiriyor gibi görünüyor. Yılbaşı sonrası takvim önemini korumaya devam ediyor. Geçen hafta da belirttiğimiz gibi yabancı fonların geri döneceği 6-10 Ocak haftası öncesi yani 5 Ocak akşamına kadar siyasi kriz konusunda olumlu algılanabilecek gelişmeler olmadığı taktirde önemli likidasyon yani çıkış beklemek çok mümkün. Buna paralel TL’nin daha da fazla değer yitirmesi, enflasyon artışı problemi, kredi faizi artışları vs gibi pek çok ekonomik kötüleşme olabileceğini düşünmemiz gerekiyor. Gerçekten işe yarayabilecek çözümlerin masada olmadığı ya da konuşulmadığı mevcut durumda, finansal dinamiklerden ziyade haber akışının etkili olduğu piyasa koşulları yaşamaya bir süre daha devam edeceğimizi düşünüyoruz. USD/TL’de volatilite son derece yüksek. Siyasi risk algısı yatışana kadar bir miktar USD taşınabilir gibi görünüyor ancak TCMB’nin TL’ye desteği süreceğini de belirtmek lazım. TCMB, bu hafta en az 1.3 milyar USD satacak. İyi haftalar.... 27/12/2013 Cuma: Yabancı yatırımcı halen tribünde iken yüksek tansiyon devam ediyor... Yurtiçinde devam eden yüksek tansiyon TL varlıklara, özellikle de hisse senetlerine tarihinin en kötü Aralık aylarından birini yaşatıyorken, BİST 100 ENDEKSİ Temmuz 2012’den bu yana en düşük seviyelere gerilemiş durumda. Yurtdışında ne oluyor diye bakarsak, çok özetle, gelişmiş ülkeler moralli, gelişmekte olan ülkeler Fed etkisiyle genel olarak dengeli bir seyir izliyor, diyebiliriz, yani biz 11 yıldır unuttuğumuz siyasi belirsizlik riskinin fiyatlamasını yaşıyoruz. Artan siyasi risk primi etkisi ile USD/TRL aldı başını gidiyor, opsiyon vol’ları sıçradı, tahvil faizleri yükselmeye devam ediyor, Türkiye CDS’leri 245’lere geldi, geçen hafta başından bu yana BİST % 17.5 civarı geriledi. Eh sadece bu verilere bakınca dahi finansal analiz yapmanın şu ortamda çok da olasılık dahilinde görünmediğini söylemek çok da yanlış olmayacaktır diye düşünüyoruz. Dün de belirttiğimiz gibi, şu andaki piyasa seyri haber odaklı gitmeye devam ediyor. TCMB’nin Ocak sonuna kadar planladığı 6 milyar dolara yakın döviz satışı TL’yi toparlamakta yetersiz kaldığını gözlemliyoruz, günlük taze döviz ihtiyacının ortalama 850-900 milyon USD’lere ulaştığı bir ortamda, TCMB’nin döviz satışları, politik risk ortadan kalkmazsa, bir süre sonra rezervlerdeki erimeyi gündeme getirebilir ve kur ve enflasyon beklentilerini de iyice bozabilir. Bu ortamda resmi ne değiştirebilir diye baktığımız zaman; yanıt vermek çok kolay değil, yabancı yatırımcı henüz tribünde ve aslında bu bir avantaj diye de düşünebiliriz. Yabancı fonların tatilden döneceği 6-10 Ocak haftasına kadar ortalık yatışma eğilimi göstermeye başlarsa derin darbe alan BİST toparlayabilir, stresin devam etmesi ve gerilim artması durumunda ise köşede gardını almış bekleyen yabancılar da yeni yıl hesaplarının açılmasıyla sahayı terk etme teşebbüsünde bulunabilir ve BİST’de kanama devam edebilir. Kesin olan tek konu, BİST’in kendi iç dinamikleri ritm kazanması mümkün değil, mutlaka politik ortamın yatışması gerekiyor. Ayrıca Danıştay’daki “adli kolluk yönetmeliği” davasının da çok önemli olduğunu ve mutlaka takip edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Biz yine dünkü uyarımızı tekrarlamak istiyoruz, haber akışını çok yakından takip edip gerektiğinde dinamik/major işlem yapamayacak yatırımcıların kısa vadeli risklerini minimumda tutmalarının ve temkinli olmalarının yararlı olacağını düşünüyoruz. İyi hafta sonları.... 26/12/2013 Perşembe: Siyasi gelişmelerin etkisinde seyir... Bugün, Avrupa’da Almanya ve İngiltere’nin kapalı olduğunu ABD borsalarının ise Noel havasında işlem gördüğünü belirtelim. Yurtdışı ajandada sadece ABD’den TSİ 15:30’da gelecek haftalık işsizlik sigortası başvuruları var. Geçen haftaki 379,000 artış rakamının bu hafta bir miktar gerilemesi beklenmekle birlikte piyasalar için çok da anlamlı değil, çünkü FED Tahvil Alımlarını yavaşlatma kararını geçen hafta almıştı. TCMB’nin, faiz artışı konusuna değinmeden, döviz satışlarıyla ilgili yaptığı açıklamalar ve piyasaları “acele etmeyin, döviz satacağız” ana fikirli mesajları, iç siyaset, 3 bakanın istifası ve emniyet-yargı açmazları arasında piyasayı çok rahatlatabilecek gibi görünmüyor. Hâlihazırda konuşulmaya başlanmış olan politik risklerin de (erken seçim vs.) fiyatların içerisinde olduğunu düşünmüyoruz. Geçen hafta başından bu yana %10.5’e ulaşan sert düşüş sonrasında BİST’in iç dinamiklerle ritmini bulması çok zor gibi görünüyor, mutlaka politik ortamın yatışması gerekiyor. Bakanlar Kurulunda 10 isim değişti, 11 yıllık tek parti iktidarının istikrarının sorgulandığı bir ortamda, kabine revizyonunun yaratacağı taze başlangıç olasılığı da piyasaları yatıştırma açısından yetersiz kalacak gibi görünüyor. Bu tip dönemlerde finansal analiz ve değerlemelerden çok daha fazla haber akışı piyasalara yön verdiği için öngörüde bulunmak da güçleşiyor. Açılışta gördüğümüz düne göre sakin hava çok da kalıcı olmayabilir diye düşünüyoruz. Bu sebeplerle haber akışını çok yakından takip edip gerektiğinde dinamik/majör işlem yapamayacak yatırımcıların kısa vadeli risklerini minimumda tutmalarının ve temkinli olmalarının yararlı olacağını düşünüyoruz. Yani dolayısıyla bugün haber akışını yakından takip etmeye devam ediyor olacağız. İyi Çalışmalar.... 24/12/2013 Salı: Yurtdışında Noel, bizde Sn BAŞÇI.... Geleneksel yılsonu rehavetinin etkili olduğu yurtdışı piyasalarda, ABD’den dün Noel satışlarına dair olumlu veriler gelmesi ve IMF’nin büyüme beklentilerini yukarı çekebileceği haberleri etkili oldu diyebiliriz. Avrupa’da ise Almanya başta olmak üzere birçok piyasa kapalı olacak. Yani yurtdışı piyasalarla ilgili enteresan bir görüşümüz yok. Yurtiçinde ise, likiditenin pahalanmasının beklendiği süreçte yüksek cari açığı olan bir ülke olarak baskıların artması ve bunların üzerine eklenen siyasi riskler, özellikle de bu risklerin Türkiye’nin son zamanlarda en çok tartışılan ve belki de en kırılgan sektörlerinden birini, inşaatı ilgilendirmesi dolayısıyla makro ölçekte zincirleme olumsuz etkiler yaratma potansiyeli içeren bir süreç yaşıyoruz. Bu süreç içerisinde doğal olarak bugün gözler TCMB başkanı Başçı’nın açıklamalarına çevrilmiş durumda idi. TSİ 10:00 ’da Başçı 2014 yılı için para ve kur politikasını açıkladı. Önemli başlıklar şöyle: Başçı, Türk Lirası likidite politikasında öngörülebilirliği kademeli olarak artıracaklarını kaydederek, 2014'te faizlerdeki oynaklığın azaltılmasını hedeflediklerini belirtti. Döviz likidite politikası ile ilgili öngörülebilirliği artıracaklarını belirten Başçı, "BDDK'nın kredi düzenlemesini yıl sonuna kadar tamamlamasını bekliyoruz. Uygulanacak likidite programı hızlı kredi büyümesinin önüne gececek. Kredi hacmi artış hızında beklentimiz %15 düzeyinde. Kredi hacmini azaltıcı yönde önlemler sonuç veriyor ve artış hızı yüzde 15'e inecek" dedi. Zorunlu karşılık düzenlemesinde sadeleştirme yapılacağını belirten Başçı, "Bundan sonra referans faiz oranı, marjinal faiz oranı olan %7.75 olacak. Rezerv opsiyon katsayıları kademeli olarak artırılacak. Rezerv opsiyon mekanizmasında yüzde 40-60 dilimler için katsayılar 0.4 puan artırıldı. Likidite politikası ile faizlerdeki oynaklığı azaltmış durumdayız" şeklinde konuştu. Ayrıca zorunlu karşılık sadeleştirmesinin piyasaya 1 mia USD likidite sağlaması beklenebilir. Merkez Bankası'nın fonlama gereğinin olmadığı günlerde ihale açmayabileceğine dikkat çeken Başçı, ağırlıklı ortalama faiz oranı oynaklığını kademeli olarak azalttıklarını ve Şubat ayından itibaren ek parasal sıkılaştırmaya gerek kalmayabileceğini belirtti. Başçı, "Ocak ayında likidite ihtiyacı 42 milyar USD’a çıkacak. Şubat ayında daha da artabilir. Amacımız piyasada oynaklığı daha da azaltmak. 2014'te daha az oynak kur öngörüyoruz" dedi. Başkan Başçı, Dolar-TL'ye ilişkin daha önce yaptığı açıklamalara ilişkin soru üzerine, "Ocak sonunda USD/TRL sorusunu yeniden sorun, yeniden değerlendirelim. Orta ve uzun vadede reel efektif kur tahminimiz 117-122 aralığını koruyor. Reel efektif kur 107'de seyrediyor ve Türk Lirası'nda değerlenme için alan var" değerlendirmesinde bulundu. Başçı’nın açıklamaları sonrasında, özellikle Ocak ayında en az 3 mia USD satacaklarını, Aralık’ta da günlük min 450 M USD’lik döviz ihalesi yapacaklarını belirtmesi neticesinde USD/TRL kuru düştü. İyi Çalışmalar.... 16/12/2013 Pazartesi: YES tapering / NO tapering??? FED FOMC yarın başlayacak ve Çarşamba günü sonra erecek. ABD’de geçen hafta Temsilciler Meclisi bütçe üzerinde iki yıllık uzlaşmaya varınca (final oylama bu hafta Senato’da yapılacak) global piyasalarda gözler tamamen FOMC toplantısına çevrildi diyebiliriz, sonuçlar Çarşamba akşamı TSİ 21:00’de açıklanacak. İstihdam, konut satışları, tüketici harcamaları, ISM, hane halkı serveti gibi son makro veriler “erken QE tapering” senaryosuna destek veriyor olmakla birlikte, Fed’in büyüme ve istihdamda ikna edici ve kalıcı bir iyileşme aradığını ve ayrıca enflasyonun %2 hedefine yakınsamasını şart koştuğunu da unutmamak gerekiyor. Büyüme, enflasyon ve istihdam üçlüsünde ABD ekonomisi önemli iyileşmeler göstermekle birlikte QE Tapering düğmesine Çarşamba günü basmayı gerektirecek makro ölçeğe ulaşmadığını düşünüyoruz ve Mart beklentimizi koruyoruz. Arada görece sembolik yavaşlatmalar yapılabilir. Bu arada yapılan anketlerde, bu ayki toplantıda 85 milyarlık tahvil alım programının azaltılmaya başlanması ihtimalinin son iki haftada %25-30’lardan %50-60’a çıktığını da hatırlatmak isteriz. VE TCMB... Yarın yılın son TCMB PPK toplantısı yapılacak, önemli gelişme ya da açıklama beklemiyoruz diyebiliriz çünkü zira Başkan Başçı geçen hafta Çarşamba geleneksel olmayan politikalara ve mevcut faiz koridoruna olan bağlılığına ek olarak birkaç yenilikten daha bahsetmişti. Politika faizi. Kuvvetle muhtemel yarınki PPK metninde de politika faizine yönelik yeni bir referans bulamayacağız, çünkü TCMB piyasanın takip ettiği üç faiz oranını da (1 hafta vadeli repo faizi (4.50%), piyasa yapıcılarına tanınan O/N repo oranı (%6.75) ve piyasa yapıcısı olmayanlar için O/N borç verme oranı (%7.75)) neredeyse politika faizi olarak tanımladı. %4.50’ten sağlanan 1 hafta vadeli likiditenin zorunlu karşılıklarla ilişkilendirilerek bir anlamda aracılık maliyetlerinin düşürülmeye çalışılması “parasal sıkılaşmayla” pek de uyumlu değil. Yılsonuna doğru likidite açığının 8 mia TL düşürülecek olması para politikasını güvercin kanada yaklaştırmakta. Fed QE Tapering sürecinden GOP’lara ciddi bir risk beklemeyen TCMB’nin efektif fonlama faizini geçen hafta sonu itibarıyla %6.50’lere kadar indirdiğini de hatırlatmakta yarar var. Japonya’da Tankan Görünüm Endeksi (4Ç) bir miktar moral bozdu. Aslında 4Ç Tankan Mevcut Durum Endeksi tahminlerin üzerinde geldi ancak beklentileri karşılamayan Tankan “Görünüm Endeksi” hayal kırıklığı yarattı. Nedeni büyük şirketlerin 2014 yatırım planlarını daraltmaları. Ancak, Cuma günkü Para Politikası toplantısında Japonya Merkez Bankası’nın (BoJ) varlık alım programını değiştirmesini beklemiyoruz. Gelecek yıl ise BoJ’un ek gevşeme politikalarını değerlendirmeye alması ihtimal dahilinde, çünkü gerek BoJ ve gerekse Abe hükümetinden gelen açıklamalar ekonomiyi canlandırmak için gerektiğinde ek tedbirlerin alınabileceği yönünde. Bunları değerlendirince 2014’te Nikkei önemli bir endeks olabilir, çünkü mevcut politikalar yüksek nominal getiri bahşederken JPY’deki zayıflama ihracat kanalından katkı sağlıyor. 11/12/2013 Çarşamba: TR Büyüme & Başçı ... 3. Çeyrek büyüme rakamları dün açıklandı, piyasa beklenti ortalamasının (%4.1-%4.2) bir miktar üzerinde gerçekleşti (%4.4) Rakam iyi görünmekle birlikte, alt faktörleri de incelediğimiz zaman ortaya çıkan tablo şu şekilde: Stokların katkısını çıkardığımızda büyüme hızının aslında %2.5 seviyesinde kaldığı görülüyor %4.7 artan iç talebin 2Ç’deki %5.5’lik artışla karşılaştırıldığında momentum kaybı yaşandığı gözlemleniyor İç talep artışının %70’inin özel tüketimden geldiği görülüyor Dış ticaret kanalından yurtdışına 2.2 puanlık sızıntı olduğu da dikkat çekiyor Bu faktörleri değerlendirdiğimiz zaman büyümede katma değer sıkıntısı yaşandığı görülüyor diyebiliriz. TCMB Başkanı Erdem Başçı, bugün, Gaziantep Sanayi Odası (GSO) ve Dünya Gazetesi işbirliğinde Şehitkamil Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Para Politikaları" konulu konferansta yaptığı konuşmada "Yurt içi nihai talep ve ihracat ılımlı büyüme eğilimlerini korumaktadır. Altın ticareti hariç tutulduğunda cari işlemler açığındaki kademeli iyileşme eğiliminin 2014'de süreceği tahmin edilmektedir. Hane halkının aşırı borçlanmasıyla ilgili tedbirler cari işlemler açığındaki iyileşmeyi destekleyecektir. Merkez Bankası enflasyon görünümü orta vadeli hedeflerle uyumlu olana kadar para politikasındaki temkinli duruşunu koruyacaktır. Büyüme açısından baktığınızda ılımlı bir büyüme, dış denge açısından baktığınızda kademeli bir iyileşmenin devam etmesi, enflasyon açısından baktığınızda da yine enflasyonda kademeli bir düşüş öngörüyoruz. Üç boyutta resim bu şekilde." açıklamalarını yaptı. Başçı ayrıca, çok merak edilen yılsonu kur tahminiyle ilgili olarak, gerekli açıklamaları Ocak ayında yapacağını belirtti. Faizlerle ilgili olarak da PPK’da değerlendirmelere devam ettiklerini, faiz koridorunu artık kullanmadıklarını, oranlarda şu an için herhangi bir değişiklik planlamadıklarını ve temkinli, duruşlarına devam edeceklerini belirtti. 10/12/2013 Salı: Piyasalarda “Risk On”? Geçtiğimiz Cuma günü açıklanan, tahminlerin çok üzerinde 203,000 artan tarım dışı istihdam ve %7 ile son 5 yılın dibine inen işsizlik oranı, “meşhur” FED’in tahvil alımlarını yavaşlatma yani QE Tapering planını tekrar ön plana çıkaran bir gelişme olmuştu ve dolayısıyla “Fed, 17-18 Aralık FOMC toplantısında QE Tapering’e start verir mi?” tartışmalarını hızlandırmıştı. Dün de ABD’de iki Fed guvernörü, Bullard ve Plosser Aralık FOMC toplantısında QE’den çıkışın masada olduğunu ifade ettiler. Kendi görüşlerini dillendiriyor olabilirler, ama bizce de 18 Aralık Bernanke basın toplantısı çok çok önemli. Biz yine de tapering başlama zamanlaması hakkında görüşümüzü koruyoruz ve 2014 ilk çeyrekte başlamasını bekliyoruz. Bugün Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), bu yılın 3. çeyreğinde Türkiye'nin % 4.4 büyüdüğünü açıkladı. Piyasadaki Büyüme beklentisi ise % 4.2 iken, geçen yılın aynı döneminde Türkiye %1.5 büyümüştü. 2013 yılının ilk 9 aylık döneminde ise büyüme hızı %4 olmuştu. 2013 yılı 3. çeyrek büyüme verilerini değerlendiren Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, "2008’de başlayan küresel krizden en hızlı çıkan ülkelerden biri olduk ve 2009’un son çeyreğinden itibaren 16 çeyrektir kesintisiz büyüyoruz" dedi. Dün açıklanan Takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretim endeksi verisine göre de 2013 yılı Ekim ayında, geçen yılın aynı ayına göre %0.7 artış olmuştu. Morgan Stanley’in tanımladığı “Kırılgan 5’li” (Hindistan, Brezilya, Endonezya, G.Afrika ve Türkiye) içinde zirveden inmeyen Türkiye’nin, kronik cari açıkla gelecek yıla biriken 220 milyar USD’lık dış finansman ihtiyacı, yurtdışında düşük faiz ortamının sona ermek üzere olduğu bir dönemde “büyüme-enflasyon” paradigmasında yaşanan sıkıntılı görünümden de dolayı ciddi riskler içermekte diyebiliriz. Dün TCMB günlük döviz satış miktarını 20 milyondan 50 milyon USD’a çıkardı, Döviz Sepeti yine 2.40’ın üstünde kapattı. Risk iştahının çok yüksek olduğu 2 günde dahi TL prim yapmadı. İyi Çalışmalar.... 03/12/2013 Salı: Kasım enflasyon... TÜİK'in 2003 baz yılı verilerine göre, kasım ayı itibarıyla yıllık enflasyon ise TÜFE'de %7.32, ÜFE'de %5.67 oldu. Enflasyon Beklenti Anketi'ne katılan ekonomistler, Kasım’da TÜFE'de %0.48 artış öngörmüşlerdi. Ankete katılan 22 ekonomistin Kasım ayı için enflasyon beklentileri, en yüksek %0.90, en düşük ise %0.05 aralığında yer almıştı. Öte yandan ankete katılan ekonomistlerin yılsonu enflasyon beklentilerinin ortalaması da %7.61 olarak belirlenmişti. Ekonomistlerin, yılsonu enflasyon beklentisi ise en yüksek %8.20 ve en düşük %7 olmuştu. Bu arada, ekim ayında TÜFE %1.80, ÜFE %0.69 oranında artmış, yıllık enflasyon ise söz konusu ayda TÜFE'de % 7.71, ÜFE'de %6.77 olarak gerçekleşmişti. Dolayısıyla enflasyon yerinde saydı diyebiliriz, yani TCMB’nin öngörülerine paralel bir düşüş gerçekleşmedi. Piyasa beklentilerinin de enflasyon konusunda çok pozitif olmadığını daha önce de paylaşmıştık. Eğer 2013’ü TCMB’nin tahmin aralığının üst sınırı olan %7.3’ün altında tamamlayamazsak enflasyondaki bazı kazanımların kaybedilme olasılığı ortaya çıkar gibi görünüyor. Bugün, Moody's'in "7. Yıllık Türkiye Kredi Riski Konferansı"nda konuşan Moody's'in Kıdemli Türkiye Analisti Sarah Carlson, Türkiye'nin şu anda dünyanın en büyük 17. büyük ekonomisi olduğunu ifade ederek, önceden büyümenin dış talepten ortaya çıktığını ancak artık iç talebin ekonomiyi çok daha fazla etkilediğini dile getirdi. Türkiye'nin rekabet gücü açısından hala zorlukları olduğunu belirten Carlson, "Bu yıl %3.5'lik büyüme olacağını öngörüyoruz. Gelecek yıl %3.7'lik bir büyüme olacağına inanıyoruz" dedi. Carlson ayrıca, "Yatırımcılar bana genellikle 'Türk devleti için en büyük risk nedir?' diye soruyorlar. Bu konuda dış risklerin çok önemli olduğuna inanıyorum. Türkiye'nin hala cari açığı çok yüksek ama 2011'deki kadar yüksek değil. 2011'de bu oran neredeyse %10'du. Biz bu yıl bu oranın %7.5 olacağını gelecek yıl da %7 olacağını düşünüyoruz" ifadelerini kullandı. Açıklamaların lokal piyasalarda bir harekete sebebiyet vermediğini gözlemledik. Dün Japonya MB Başkanı Kuroda’nın “ekonomide aşağı yönlü risklerin oluşması halinde hiç tereddüt etmeden ek gevşeme adımları atabileceklerini” söylemesi üzerine JPY, USD karşısında hızla düşmüştü, ayrıca dün ABD’de kuvvetli gelen ve 2011 başından bu yana en yüksek seviyeye tırmanan Kasım ISM İmalat Endeksi sonrasında dolar endeksinin yeniden 81 sınırına dayanmış, EUR/USD paritesinin 1.36’lardan 1.3530’lara geri çekilmiş, ABD 10 yıllık tahvil faizinin yeniden %2.80’e dayanmıştı. Haftanın kalanında AMB’nın faiz toplantısı (Perşembe) ve ABD Kasım Tarım Dışı İstihdam (TDI, Cuma) rakamları bekleniyor diyebiliriz. 02/12/2013 Pazartesi: Yılın son ayına girerken... Aralık ayının ilk iki haftasında yoğun gündem bizi bekliyor. İlk sırada Avrupa Merkez Bankası’nın Perşembe günü yapacağı faiz toplantısı var. EUR bölgesinde az da olsa artan enflasyon oranının AMB üzerindeki faiz indirim baskısını bir parça hafiflettiğini belirtmekte yarar var. Ancak, halen ek parasal gevşemeye ihtiyaç duyulduğu gözlenmekte, çünkü hem manşet hem de çekirdek enflasyonda devam eden bir düşüş trendi mevcut ve böyle bir ortamda AMB’nın %2’lik orta vadeli enflasyon hedefine (genişletici) aksiyon almadan ulaşması pek mümkün görünmüyor diyebiliriz. Bu hafta ABD’den de yoğun data trafiği gelecek, bugün ISM İmalat Aktivite Endeksi (Kasım), Çarşamba ISM Hizmetler (Kasım), Perşembe 3Ç Büyüme Hızı (II. Revizyon) ve Cuma Tarım-dışı İstihdam (TDI, Kasım) market-mover niteliğindeler. Verilerle ilgili piyasa beklentilerinin oluşması durumunda, QE Tapering için ekonomide güçlü ve kalıcı iyileşmeyi şart koşan Bernanke-Yellen-Dudley üçlüsünü tatmin etmez, ve dolayısıyla erken QE Tapering gerektirmez diye düşünüyoruz. TİM verilerine göre, Kasım'da ihracat geçen yılın aynı ayına göre %8.8 artışla 13 milyar 797 milyon USD oldu. Son 12 ay açısından değerlendirildiğinde ihracat bir önceki döneme göre %0.2 azalarak 150 milyar 942 milyon USD olarak gerçekleşti. İhracat ise, 2013 Ocak-Kasım dönemini kapsayan 11 aylık dilimde, geçen yılın aynı dönemine göre %0.3 düşüşle 138 milyar 337 milyon USD olarak gerçekleşti. Mevsimlik etkilerden arındırılmış HSBC Türkiye İmalat Satın Alma Yöneticileri Endeksi (Namı_ı diğer PMI: imalat sanayisinin kaydettiği performansı sergilemek amacıyla tasarlanmış tek rakamlı, bileşik performans göstergesi ) Ekim ayında ölçülen 53.3 seviyesinin ardından Kasım ayında 55’e yükselerek, faaliyet koşullarının Mart 2011’den bu yana en güçlü seviyelerde iyileştiğine işaret etti. Piyasalardaki oynaklık ve para politikasındaki sınırlı sıkılaşmaya rağmen, imalat sanayinde büyüme dördüncü çeyrekte ivme kazanmış gibi görünüyor. Ancak yine de hedefin üzerinde seyreden enflasyon ve Türkiye’nin büyük cari açığı, önümüzdeki yılın ilk çeyreğinde para politikasının daha da sıkılaştırılmasını gerektirebilir. Böyle bir durumda ise, yılın ilk yarısında büyümede bir miktar yavaşlama olması muhtemel gibi görünüyor. İyi Haftalar... 27/11/2013 Çarşamba: BDDK etkisi... Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın Orta Vadeli Program'ı (OVP) açıklarken sinyalini verdiği taksit sınırlaması hayata geçiyor. Babacan'ın "Bir ayakkabı 24 ay taksitle satılıyorsa orada sorun var" diyerek eleştirdiği bol taksitli hayata neşter vurulacak gibi görünüyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), milyonlarca tüketiciyi yakından ilgilendiren kredi kartlarına taksit sınırlaması getiriyor. Kredi kartıyla gıda ve akaryakıt alımında ise taksite son veriliyor. Taslakla Babacan'ın "Yurtiçi tasarrufumuz tarihinin en düşük seviyesi olan %12.6'da, kredi hacmimiz ise yeni bir rekorla 1 trilyon TL’yi açtı" diye eleştirdiği harcama eğilimine de fren konulmaya çalışılacak. BDDK'nın hazırladığı ve üç yönetmelikte değişiklik öngören taslak kredi kartı ile taksitli alışverişlerde önemli düzenlemeler içeriyor. Yönetmeliklere göre kredi kartlarıyla gerçekleştirilecek mal ve hizmet alımlarıyla nakit çekimlerinde taksitlendirme süresi 9 ayı geçemeyecek. Düzenleme, ayrıca taşıt kredilerine de yeni sınırlamalar getiriyor. Burada da konutta olduğu gibi, kredi kullananların tutara bağlı olarak teminat oranı uygulamasına gidilecek. Hazırlanan taslakta araç alımlarında 50 bin liranın altındakilerde %70, bu rakamın üstündekilere ise %50 kredi sınırlandırılması getiriliyor. Konut alımında tüketicilere kullandırılacak kredilerle, konut teminatı altında kullandırılacak tüketici kredilerinde, tutarın teminat olarak alınan konutun değerine oranı %75'i aşamayacak. Özetlemek gerekir ise: **KONUT: Konut teminatı altında kullandırılacak tüketici kredilerinde, kredi tutarının teminat olarak alınan konutun değerine oranı %75'i aşamayacak. **BİNEK ARAÇ: Kredilendirme oranı taşıt değerinin 50 bin lira ve altı olması halinde %70, 50 bin lirayı aşan tutar için ise %50 olarak sınırlandırılacak. **TÜKETİCİ KREDİLERİ: Konut kredileri hariç olmak üzere, tüketici kredilerinin vadesi 36 ayı, taşıt kredilerinin vadesi 48 ayı aşamayacak. **TÜREV İŞLEMLER: BDDK türev işlemleri de yakından izlediğini açıkladı. Gerekli görüldüğü takdirde bu işlemlere yönelik yeni düzenlemeler uygulamaya geçirilecek. Ayrıca BDDK Başkanı Öztekin, yatırımcılar içeriklerini bilmedikleri türev ürünlerini almamaları konusunda uyardı. BDDK açıklamalarını ve aksiyonlarını genel olarak değerlendirdiğimiz zaman, bu tip Makro ihtiyati tedbirlerin, mevcut piyasadaki rekabet koşullarını bozmaları (bankaların bu kredilerin finansmanındaki payları ve strateji olarak odaklandığı konular birbirlerinden farklı olduğu için) ve paralel finansal piyasalar oluşturmaları sebepleri ile istenen kalıcı sonuçlar ve iyileştirme yaratmalarının şüpheli olduğunu düşünüyoruz. Yarın başlayacak Şükran günü tatili nedeniyle bugün ABD’de yoğun data akımı var. Haftalık İşsizlik, Dayanıklı Mal Siparişleri, Chicago PMI ve Michigan Tüketici Güven endeksleri açıklanacak. Haftalık işsizliğin 323,000’den 330,000’e yükselmesi beklenirken, Dayanıklı Mal Siparişlerinin Ekim’de bir önceki aya göre %2.0 düşmesi olası gibi görünüyor Ulaştırma hariç dayanıklı mal siparişlerinde ise %0.5’lik artış olası görünmekte. Kasım Chicago PMI datasının ise Ekim’deki sürpriz 65.9 düzeyinden 60-61 bandına kadar inebileceği konuşulmakta, buna karşın Michigan Tüketici Güveninde hafif artış olasılığı mevcut. Bu dataların hiçbiri QE Tapering’de 17-18 Aralık senaryosunda destek vermeyeceğini düşünüyoruz. İyi Çalışmalar..... 25/11/2013 Pazartesi: İRAN... Bugün her raporda, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyini temsil eden 5+1 ülkeleri (Daimi üyeler olan Rusya, Fransa, ABD, Çin, İngiltere ve ek olarak Almanya) ile İran’ın nükleer programı konusundaki müzakerelerde anlaşmasının pozitif yankılarını gördük/okuduk. 10 yıldır devam eden ve çok sayıda başarısız girişimle zaman zaman durma noktasına gelen müzakerelerde ilerleme kaydedilmesi küresel piyasalar için elbette pozitif. Anlaşma, tüm ambargo ve yaptırımların kaldırılmasını içermiyor, ancak İran’ın zenginleştirilmiş uranyum üretimini kısıtlaması karşılığında, İran’a yönelik yaptırımlarda 7 milyar USD civarında bir ticaret hacminin serbest bırakılması bekleniyor. İsrail’in ve Suudi Arabistan’ınbu anlaşmaya tepki verdiğini de hatırlatalım. İsrail, İran’ın hala nükleer silah yapabilecek durumda olduğunu savunarak, gerekirse tek taraflı askeri müdahale yapabileceğini söylüyor. Suudiler ise siyasi sebepler ile anlaşmaya karşılar. Bu iki açıklama da orta vadede İran konusunun çözülmesinin çok da kolay olmayacağını işaret ediyor diyebiliriz. Konunun masada görüşülüyor ve mesafe kaydediliyor olması, jeopolitik risk algısının hafiflemesi ile petrol ve altın fiyatlarını bir süre zayıflatabilmekle birlikte özellikle petrol fiyatlarındaki düşüşün kalıcı olmayacağı düşünülüyor. Türkiye özelinde baktığımızda da, İran’ın komşu ülke olması, enerji ticaretimiz ve diğer ticari ilişkilere ek olarak yakın coğrafyamıza ilişkin jeopolitik risk algısında hafiflemenin TL varlıkları da olumlu etkileyeceğini söyleyebiliriz. İran gibi diğer etken konulara rağmen, piyasalarda eninde sonunda fiyatları etkileyen konu FED politikalarına gelip düğümleniyor. İran’ı birkaç gün daha konuşup fiyatlayacağız ama haftaya Cuma günü açıklanacak olan ABD istihdam verisi piyasalar açısından çok daha kritik. Yine de bu tarihe kadar iyimser olmamak için bir sebep yok gibi görünüyor. Bu arada ABD Senatosunda karar alma mekanizması değişti, önceden onay mekanizması 60/100 yani nitelikli çoğunluk üzerine kuruluydu. Geçen Perşembe 51/100 yani salt çoğunluk sistemine geçildi. Bu, Obama’nın Yüksek Mahkeme hariç tüm kamu kurumlarına salt çoğunlukla liberal görüşe sahip başkan atamalarının önünü açmış bulunuyor. Cumhuriyetçiler Obama’nın “kazanan hepsini alır yaklaşımına” önemli tepki gösterirlerken, çoğunlukta oldukları Temsilciler Meclisinde yakında başlayacak “bütçe görüşmelerinde kozları paylaşırız” mesajını gönderiyorlar. Geçici bütçenin son ereceği 15 Ocak’a kadar siyasi tansiyon artabilir ancak şu noktada federal hükümetin kapanma olasılığı henüz masada değil. İyi haftalar... 20/11/2013 Çarşamba: Bugünün ajandasında ABD’den gelecek makro veriler ve Ekim Fed FOMC tutanakları önemli... FED “bilanço politikalarından” “sözle-yönlendirme / forward guidance stratejisine” geçiyor olabilir mi? Henüz net bir takvim olmasa da QE’lerden çıkışa doğru yol alındığını artık herhalde bilmeyen kalmadı. Yellen-Bernanke- Dudley ittifakı ABD ekonomisi güçlü toparlanma gösterip istihdamda da kalıcı ve ikna edici düzelme sağlandığı takdirde QE’lerin yavaşlatılarak sonlandırılacağını çeşitli platformlarda defalarca dile getirdiler. Bernanke dün gece TSİ 2:00’da başlayan konuşmasında, “QE’ler bittikten sonra da gevşek politikaların bir süre daha uygulanabileceğini, işsizliğin %6.5’in altına gelse de sıfır faiz politikasının bir süre daha korunabileceğini” belirtti. Konuşmanın sonrasında EUR/USD paritesi 1.3550’lere yükselirken, USD endeksi 50 günlük ortalamalarına yakınlaştı, parite TSİ 11:15 1.,3540’larda işlem görüyor. Dünkü TCMB PPK sonrası açıklanan faiz kararları yorumlara yol açtı diyebiliriz. Bir haftalık repo ihalesi faizini (Politika faizi) bakarsanız değişmedi ve hala %4.5! TCMB kendi ortalama fonlama faizini nerede ve nasıl tutacağını da söylemedi ama piyasadaki gecelik faizi %7.75’e getirecek adımları attığını söyledi. Banka ayrıca , piyasaya verdiği likiditenin üçte birini sağladığı kanal olan 1 ay vadeli repo ihalelerine de son verme kararı aldı. Bir hafta öncesine kadar ortalama fonlama faizi %6.25’lerde idi, TCMB ek sıkılaştırma yapılan gün sayılarını ikiye çıkarınca bu ortalama %6.50’ye çıkmıştı. (Ek sıkılaştırma yapılan günlerde Gecelik Fonlama %7.75 ile yapılıyor) Bu gelişmeler TCMB’nin örtülü faiz artışı yapmış olduğunun konuşulmasına sebep oldu diyebiliriz. Bu arada OECD, global ekonomik aktiviteye ilişkin tahminlerini aşağı yönlü güncelledi. Kurum, global ekonominin 2013 yılında %2.7 büyüyeceğini tahmin ederken, 2014 için büyüme tahminini %3.6 olarak değiştirdi. Hatırlatmak gerekirse OECD, Mayıs ayında yayımlanan Ekonomik Görünüm raporunda global ekonomik aktivitenin 2013'te %3.1, 2014'te de %4.0 seviyelerinde büyüyeceğini öngörmüştü. Raporda, Türkiye'ye mali politikalarda daha şeffaf politikalar önerisinde bulunulurken, yükselen piyasa ekonomilerindeki yavaşlamanın Avrupa'yı etkilediği kaydedildi. Türkiye'de Merkez Bankası'nın sermaye piyasalarına yönelik tavrı nedeniyle finansal şartların giderek sıkılaştığına vurgu yapılan raporda, verimliliği ve rekabet gücünü artırmak için, birtakım yapısal reformların gerekliliğine işaret edildi. Ayrıca Türkiye için 2014-2015'de %4 ekonomik büyüme öngörüldü. İyi Çalışmalar... 13/11/2013 Çarşamba: Global Ajanda’da Yellen var... Yurt dışı Veri takviminde, sadece EUR bölgesinden gelecek Eylül Sanayi üretim verileri var. %0.3’lük daralma beklentisi varken, bir de daralmanın %0.5’i bulabileceği de konuşuluyor. Yarın açıklanacak EUR bölgesi 3Ç GSYİH rakamlarında ise büyüme hızının 2Ç’deki %0.3’den %0.1-0.2’ye gerilemesi bekleniyor. Bu rakamlar, piyasa ve EUR için çok pozitif değil. Avrupa’daki makro duruma bakınca AMB’nin geçen hafta yaptığı faiz indiriminin yanısıra piyasayı başka şekilde de fonlamanın bir yöntemini bulması gerekiyor diye düşünüyoruz. Trend USD pozitif görünmeye devam ediyor. Bu hafta gözler, müstakbel FED Başkanı Yellen’ın Perşembe ve Cuma günü senato’da yapacağı sunumlarda olacak. Bizim beklentimiz, güvercin açıklamalar geleceği yönünde. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından bugün açıklanan 2013 yılı Ocak-Eylül dönemi cari işlemler açığı, bir önceki yılın aynı dönemine göre 10 milyar 630 milyon USD artarak 49 milyar USD’a yükseldi. Aynı dönemde, cari işlemler açığında etkili olan dış ticaret açığı 9 milyar 757 milyon USD artarak 60 milyar 600 milyon dolara çıktı. Türkiye'nin eylül ayında cari işlemler açığı 3 milyar 281 milyon USD olurken, yıllıklandırılmış bazda cari işlemler açığı 59 milyar 135 milyon USD oldu. Parasal olmayan altın kalemi altında izlenen altın ithalatı, bir önceki yılın dokuz ayına göre 5 milyar 400 milyon USD artarak 12 milyar 83 milyon USD tutarında gerçekleşmişken, altın ihracatı 7 milyar 609 milyon USD azalarak 3 milyar 87 milyon USD oldu. Datalarla ilgili komik bir durum var. İlk bakışta Eylül ayı cari açığı beklenenden 600 M USD daha kötü gelmiş gibi görünmekle birlikte, aslında rakamda bir düzeltme söz konusu. TCMB ve TÜİK, Daha önce Turizm verilerine dahil edilen Suriyeli mültecilerin, haklı olarak ve geriye dönük de hesaplanacak şekilde, buradan çıkarılmasına karar vermişler. Dolayısıyla Cari açık bu yıl geçen yıla göre 3 milyar USD daha büyük görünecek. İyi Çalışmalar.... 08/11/2013 Cuma: Draghi’nin ve ABD büyümesinin ardından Piyasalar Tarım dışı İstihdam verisine odaklandı... Çekirdek enflasyonun %0.8 ile AMB’nın %1.0’deki kırmızı çizgisinin altına gerilediğini ve buna para politikası çerçevesinde bir tepki gelmesini beklediğimizi daha önce de paylaşmıştık ama bu tepkiyi doğrusu bu kadar hızlı beklemiyorduk. Mario Draghi yönetimindeki AMB politika faizi dün %0.50’den %0.25’e çekti, faiz indirimi değil ama zamanlaması şaşırtıcı oldu. Büyüme-enflasyon ekseninde ilerleyen AMB, aslında iki taraftan da baskı altında. Son haftalarda PMI’lardaki yavaşlamaya kırmızı çizginin de altına inen enflasyon rakamları eşlik edince AMB alarma geçti. Dün Draghi’yi dinleyenler AMB’nın bu durumdan ne kadar sıkıntı duyduğunu hissettiler diye düşünüyoruz. Dolayısıyla yeni soru: AMB tekrar faiz indirir mi, indirir ise ne zaman olur? Negatif mevduat faizi ve LTRO (uzun vadeli finansman kolaylığı) da seçenek olmakla birlikte, 2014’ün ilk çeyreğinde gelecek 10-15 baz puanlık politika faizi düşüşü çok sürpriz olmayacaktır diye düşünüyoruz. Dün faiz haberi sonrası EUR serbest düşüşe geçerek 1.3295’lere kadar geldi. TSİ 13:40 1.3420’lerde işlem görüyor Piyasalar tam QE Teparing beklentilerini en erken Mart’a ötelemişken, zayıflayacağı tahmin edilen ABD 3. Çeyrek büyüme hızı %2.8 geldi! Hatta Wall Street’in bahar rallisine kalktığı 2Ç’deki %2.5’lik büyüme hızının dahi üzerine çıktı Piyasalar %2.0’ye gevşeme beklerken, baktık ki büyüme hızlanmış. Bu durumda, PMI ve ISM’lerin sıçradığı Ekim’deki büyüme görünümünü heyecanla bekliyor olacağız ama tabi, o dönemde, bir de federal hükümet kapanmıştı. Büyümenin beklentilerin oldukça üzerinde gerçekleşmesi sonrasında hemen “Fed 17-18 Aralık toplantısında QE Tapering’de düğmeye basar mı?” sorusu gündeme geldi tabii. Ve bugün TSİ 15:30’da Tarım Dışı İstihdam Ekim verilerini alıyor olacağız. Beklenti Tarım Dışı İstihdamın (TDI) 148,000’ den 120,000’e gerilediği yönünde. FED’in karar mekanizmalarında TDİ daha büyük yer tutuyor diyebiliriz. Bizim beklentimiz halen 2014 Mart. Ayrıca Wall Street Journal gazetesinin, 1-5 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirdiği anketine katılan 43 ekonomistin sadece 4'ü Fed'in bu yıl tahvil alımını azaltacağını öngördü. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor's (S&P), Fransa'nın kredi notunu "AA+"dan "AA"ya düşürdü ve not görünümünü "negatif"ten "durağan"a çevirdi. S&P açıklamasında, Fransa hükümetinin vergi reformları, ürün, hizmet ve istihdam piyasalarıyla birlikte, ülkenin orta vadeli büyüme hedeflerini önemli derecede yükseltmeyeceği belirtilirken, devam eden yüksek işsizliğin, daha da önemli mali ve yapısal politika önlemleri desteklemede zayıf kaldığı ifade edildi. İyi haftasonları… 05/11/2013 Salı: TCMB/Enflasyon Geçen hafta enflasyon raporu açıklamasında TCMB Başkanı Başçı’nın söylediği “Kimse enflasyon hedefine ulaşana kadar gevşeme beklemesin hatta para politikası bir miktar sıkılaştırılabilir de” cümlesi dün Ekim enflasyonunun da beklentilerin oldukça üzerinde gelmesine paralel uygulanmaya mı başladı? Çünkü bugün: Merkez Bankası (TCMB) 11-12 Kasım'da iki günlük ek parasal sıkılaştırma (EPS) uygulayacağını ve en az 100 milyon dolar tutarında döviz satım ihalesi açacağını açıkladı. TCMB dün uyguladığı bir günlük ek sıkılaştırma ardından bugün normal gün uygulamasına geçti. TCMB ayrıca dün akşam da ilan ettiği üzere bugünkü döviz satım ihalesinde minimum satış tutarını 120 milyon dolar olarak belirledi. Enflasyonda gerçekleşme %1.8 olurken, çekirdek enflasyonda durum iç açıcı değil. TCMB’nin yakından takip ettiği en dar kapsamlı çekirdek TÜFE (I endeksi) dahi %7.49 ile son 15 ayın zirvesine tırmandı. Kapsam genişledikçe çekirdek enflasyondaki artış da büyüyor. Oysa ki piyasalar Ekim datalarında %7.0’ye doğru yakınsama ümit ediyordu ama artış devam etti. TCMB’nin enflasyon merkezli politikalar izlemesi memnuniyet verici olmakla birlikte enflasyondaki gidişat çok iyi gözükmüyor. TCMB’nin son altı ayda 2013 enflasyon tahminini iki kez revize ederek %6.8’e yükselttiğini hatırlatalım. Son verilerin ardından 2013 enflasyonunun TCMB’nin II. revize hedefi olan %6.8’e inmesi kolay görünmüyor, dolayısıyla enflasyonda riskler yukarı yönde. Ayrıca Reel efektif döviz kuru endeksi 2013 yılı ekim ayında bir önceki aya göre TÜFE bazında değer kazanarak 108.61'den 109.99'a yükseldi. ÜFE bazında ise reel efektif döviz kuru endeksi ekim ayında bir önceki aya göre 0.29 puan artarak 105.60'dan 105.89'a yükseldi. Türk Lirası'nın değeri bir yıllık sürede ise TÜFE bazında 119.40'dan 109.99'a, ÜFE bazında 116.06'dan 105.89'a geriledi. Reel efektif kurun artışı Türk Lirası'nın değer kazandığını gösteriyor Türkiye’nin bugün AB ile “Bölgesel Politikalar ve Yapısal Araçların Koordinasyonu” başlığını müzakerelere açtı. 40 aylık sessizliğin ardından olumlu bir gelişme, ancak bunun piyasalar açısından pozitif algılanabilmesi için, daha önce açılan 12 başlığın kapatılmasına yönelik somut gelişmelerin olması gerekir diye düşünüyoruz. Piyasada USD long pozisyonlar kuvvetlenirken, ABD’de Perşembe açıklanacak 3Ç Büyüme hızının ön raporda %2.5’den %2.0’nin altına (muhtemelen %1.5-1.9 bandına) yavaşlaması mümkün görünüyor.. Cuma açıklanacak Ekim Tarım Dışı İstihdam artışının ise 100,000 kişiye inmesi de (konsensüs: 125bin) olasılıklar dahilinde. Bugün ise TSİ 17:00’de açıklanacak ISM Hizmetlerde çok sınırlı da olsa düşüş beklentisi bulunuyor. İyi Çalışmalar... 04/11/2013 Pazartesi: Yani haftaya başlarken... Geçen haftaki FED FOMC toplantısı arkasından çok netleştiği düşünülen konu: Fed’in 2014’de QE Tapering’e geçerek, parasal genişleme sürecini kademeli sonlandıracağı. Faiz artışının ise 2015 sonundan önce gelmeyeceği. Bu hafta ise AMB toplanıyor. AMB toplantısından, uzun zamandır konuşulan, LTRO (Uzun vadeli finansman kolaylığı) konusunda bir aksiyon çıkmasını beklemiyoruz. Hatta faizler konusunda da bir değişikliğe gitmelerini beklemiyoruz. Aslında gerek %0.7’ye inen manşet TÜFE ve gerekse %0.8’e düşen çekirdek enflasyon AMB’nın kırmızı çizgisi olan %1.0 (yıllık) sınırının altına indi. Dolayısı ile AMB’nin deflasyon kokan Ekim enflasyon verilerine tepki vermesi gerekir gibi görünüyor. Ya BOJ. Japonya Merkez Bankası 2014’te ek gevşeme yapar mı? Geçen haftaki toplantıda varlık alım programını değiştirmeyen BoJ %2 enflasyon hedefinin 2015 sonunda yakalanacağına yönelik görüşünü koruyor. Enflasyonda hafif kıpırdanma var ancak 2014’de hedeflerin altında seyretmeye devam edecek gibi görünüyor. Mali teşvik programıyla beslenen büyüme ise gelecek yıl BoJ’un ek gevşemeye gitmesine engel olacak gibi bir görüntü var. ÇİN ne yapar? Çin yeni reform paketi için harekete geçmiş gibi görünüyor. Beklenen açıklamalar 9-12 Kasım tarihlerinde olacak Komünist Parti Genel Kurul Toplantısında gelebilir. Pakette siyasetten iş dünyasına kadar gelir ve servetin yeniden dağılımı planlanıyor. Çin’in böylesine kapsamlı bir reform paketine ihtiyacı var diye düşünülüyor çünkü zaman içinde oluşan bozuk gelir dağılımı, çarpık düzenleyici/denetleyici yönetimler, rüşvet, aşırı kapasite ve tekelleşme artık üretim kapasitesini sınırına dayandırdı. EKİM Enflasyon: İstatistik Kurumu aylık enflasyon verilerini açıkladı. Buna göre TÜFE'de (2003=100) 2013 yılı Ekim ayında bir önceki aya göre %1.80, bir önceki yılın Aralık ayına göre %6.90, bir önceki yılın aynı ayına göre %7.71 ve on iki aylık ortalamalara göre %7.32 artış gerçekleşti. Ana harcama grupları itibariyle 2013 yılı Ekim ayında endekste yer alan gruplardan gıda ve alkolsüz içeceklerde %3.91, ev eşyasında %1.58, lokanta ve otellerde %0.94, eğlence ve kültürde %0.62 artış gerçekleşti. Ayrıca, aylık en yüksek artış yüzde 9,56 ile giyim ve ayakkabı grubunda gerçekleşti. Enflasyon verisi, beklentilerin üzerinde gelmesine rağmen, piyasada major bir hareket oluşturmadı. İyi Haftalar.... 31/10/2013 Perşembe: FED FOMC-şu meşhur tapering... FED dün, Eylül FOMC’deki duruşunu koruyarak, beklendiği gibi faiz oranlarında ve tahvil alım programında bir değişikliğe gitmedi. Yapılan açıklamada da ABD ekonomisinde “güçlenme sinyalleri” görüldüğünü belirtildi. Eylül metninde yer alan Finansal piyasalardaki daralma vurgusunu Ekim tutanaklarından çıkaran (çünkü 10 yıllık faizler %2.50’lere geriledi) ve konut piyasasının son zamanlarda yavaşladığı tespitinin dışında politika metninde hiç değişiklik yapmayan FED, aylık 85 milyar dolarlık tahvil alım programına sadık kaldı. Tahvil alımlarını yavaşlatmadan (QE Tapering) önce enflasyonda %2 seviyesinin, büyüme ve istihdamda ise kalıcı ve ikna edici iyileşmenin yakalanması gerektiğini birkez daha belirten FED, Eylül toplantısına göre ne “güvercin” ne de “şahin” olarak yorumlanabilecek duruş değişikliğine gitmedi. Açıklamalar sonrası USD ve faiz yükselirken ve NY borsaları düştü. FED tapering ertelenmiş olsa da, genel beklenti Mart 2014’te start alacağı yönünde, bunun da fiyatlarda olduğunu söyleyebiliriz. Yalnız dün Wall Street Journal’ın meşhur köşe yazarı Jon Hilsenrath ki kendisi Başkan Bernanke ile yaptığı çarpıcı mülakatlardan ve kritik Fed kararlarını önceden köşesine taşımasından dolayı piyasalarda oldukça meşhurdur, Fed’in 17-18 Aralık FOMC toplantısında ayağını gazdan çekebileceğini. yani tahvil alımlarında azaltıma gidebileceğini, manşetlere çıkarması kafaları karıştırdı. TCMB, YILIN DÖRDÜNCÜ VE SON ENFLASYON TANITIM TOPLANTISINI BUGÜN YAPTI... Raporda 2013 ve 2014 yılı enflasyon tahminleri 0.6 ve 0.3 puan yukarı revize edildi. Böylece TCMB’nin 2013 yılsonu için enflasyon tahmini orta noktası %6.8 olmak üzere %6.3-%7.3 aralığında, 2014 yılsonu içinse orta noktası %5.3 olmak üzere %3.8-%6.8 aralığında yer alıyor. Başkan Başçı yaptığı açıklamalarda revizyon ile ilgili olarak 2013 yılındaki güncellemenin 0.4 puanı döviz kuru gelişmelerinden kaynaklanırken 0.1 puanı ortalama petrol fiyatlarındaki artıştan ileri geldiğini belirtti. Başçı ayrıca 2013 yılının ilk yarısında aşağı yönlü hareket eden kredi faiz oranlarının, yılın üçüncü çeyreğinin başından itibaren yukarı yönlü bir eğilim gösterdiğini dile getirirken, dönem boyunca devam eden bu seyrin, küresel finansal gelişmelerle TCMB'nin temmuz ve ağustos ayındaki faiz koridoru aracılığıyla gecelik borç verme faiz oranlarında gerçekleştirdiği sıkılaştırmayı yansıttığını söyledi. İyi Çalışmalar... 28/10/2013 Pazartesi: Sene sonu rally olur mu? Global piyasalarda pozitif bir hafta geride kalırken, bunda beklentilerin altında gelen ABD tarım dışı istihdam verisi sonrasında FED’in varlık alımlarındaki azaltım sürecini öteleyeceği beklentileri etkili oldu. Türkiye piyasalarında da global piyasalara paralel olumlu bir seyir yaşanırken, Merkez Bankası para politikası duruşunda değişikliğe gitmedi. Global piyasalarda veri açıklamaları yeni haftanın da gündemini oluştururken, piyasa oyuncuları aynı zamanda Fed’in FOMC (30 Ekim-Çarşamba toplantı, açıklama Perşembe gelecek) toplantısına odaklanacak. Japonya Merkez Bankası (BoJ) Perşembe toplanıyor Türkiye tarafında ise Merkez Bankasi’nin Enflasyon Raporu ile Tuik’in açıklayacağı Eylül ayı dış ticaret açığı rakamlari takip edilecek. Gelişmekte olan Piyasalar “risk-on’mu?” yoksa “Risk- off’mu?” gideceğine karar veremiyor gibi görünüyor. Geçen hafta da yazdığımız gibi GOP’larda sene sonu rally’si görmemiz çok olası. Bizce bu rally olur mu olmaz mı takibinde en öncü gösterge USD/ JPY paritesi. Burada yükseliş görürsek”rally olacak” demek mümkün görünüyor. EUR/USD ABD’deki gelişmeler sonrası, QE Tapering’in ertelenmesine paralel EUR/USD paritesinin iyice değerlendiğini gözlemliyoruz. Bu durum da EUR-bölgesi enflasyon rakamları da düşüş trendini kuvvetlendiriyor. Enflasyon düşüşü ilk bakışta pozitif gibi görünse de, aslında AMB bu durumun deflasyona dönüşme ihtimalinden son derece rahatsız. Komite üyeleri de bu durumdan hoşnut değiller, çünkü fiyatların düştüğü bir ortamda yatırımın da istihdamın da olması beklenemez, kredi yönetiminde geçmiş performansı pek de iyi olmayan EUR bölgesi bankalarının prolifinin daha da bozulması şaşırtıcı olmayacaktır. Yani, finansal tablo olarak beş yıl öncesine bile dönülebilir, dolayısıyla AMB EUR’daki aşırı değerlenmeden rahatsız. Perşembe açıklanacak EUR bölgesi çekirdek enflasyonun yıllık bazda %1.0’in altını zorlaması durumda, AMB’nın aksiyon alması beklenebilir. Dolayısıyla MB’nin faiz indirimini ajandasına alması çok şaşırtıcı olmayacaktır. Ayrıca EUR’da taşınan büyük long pozisyonlardan dolayı EUR/USD paritesi EUR pozitif datalara daha az, USD pozitif datalara ise daha fazla duyarlılık gösterecek seviyelere geldi, diyebiliriz. Cumhuriyet bayramımız kutlu olsun. 24/10/2013 Perşembe: ÇİN ÇİN ÇİN ..... Dün Çin’den gelen batık kredilerdeki artış haberi piyasaları tedirgin etti ve hatta dün ABD tahvil faizlerindeki düşüşün ve hisse senedi piyasalarındaki kan kaybının perde arkasında Çin’deki faiz yükselişinin rol oynadığına da dikkat çekiliyor. Çin’deki faiz yükselişi global piyasalar için gerçekten çok çok önemli, çünkü daha önce de pek çok defa değindiğimiz gibi Çin’de kredi balonu olduğu, özellikle inşaat sektörüne verilen kredilerde önemli problemlerin varlığı çok net biliniyor. Dolayısıyla kredi piyasasındaki bozulmadan kaynaklanan faiz artışları yatırımcıları endişelendirebiliyor. Dün haber sonrası, Çin Merkez Bankası piyasalara ek likidite vermeyince faizler yükseldi. Hatta sıkılaşma kaygıları da gündemde. Bu sabah HSBC İmalat PMI Endeksi (Ekim) tahminlerin üzerinde gelince gerilim bir miktar hafiflese de Asya piyasalarının karmaşık görünüm ortaya koyduğunu gözlemliyoruz. Gelişmelere paralel Çin Merkez Bankasının (POBC) önemli politika değişikliğine gitmesi ve gideceği bekleniyor. Hatta bir sonraki “emlak balonunu önleme” hamlesinin de PBOC’den değil direk hükümetten bankalara kredi tavanı uygulamasıyla geleceği bekleniyor. AMB Euro-bölgesi bankacılık sisteminin yeniden yapılandırılmasına ilişkin ilk değerlendirme raporunu açıkladı. AMB tarafından ortaya konan yol planı memnuniyet verici. Buna göre üç aşamalı bir plan düşünülüyor: İlk aşamada, bankaların taşıdığı likidite, kaldıraç ve fonlama risklerine ilişkin analiz raporu tamamlanacak. İkinci aşamada bankalarının “Varlık Kalitesi Görünüm Raporu” 31 Aralık 2013 bilançoları üzerinden hazırlanıp kamuoyuna duyurulacak. Bu rapor önemli, çünkü stres testi öncesinde bankaları varlık kaliteleri belirlenmiş olacak. Üçüncü ve son aşamada ise Bankalar Stres Testine tabi tutulacak. Açıklamalara bakılırsa, görünümü şu şekilde yorumlayabiliriz: EUR bölgesindeki bazı bankaların kredi kalitesi düşük ve görünümler çok iyi değil, ek sermaye ihtiyacı var ve zayıf sermayeli küçük bankaları kurtarmak çok da ekonomik görünmüyor, dolayısı ile yeni birleşmeler kaçınılmaz ancak AMB bu durumu önceden tespit ederek bir adım önden gitmekte. İyi Çalışmalar... 23/10/2013 Çarşamba: ABD’den datalar gelmeye başladı.... Federal hükümetin kapalı kaldığı 16 gün boyunca kamunun açıkladığı finansal verilerin gelmediği bir ortamdan sonra, dün ABD’de tahminlerin çok altında kalan Eylül Tarım dışı İstihdam (TDM) rakamları Fed’in tahvil alımlarında (QE) bu yıl ayağını gazdan çekmeyeceğini teyit etti diyebiliriz. Piyasa beklentisi 180,000 iken Eylül ayı tarım dışı istihdamı 148,000 olarak gerçekleşti. İşsizlik oranı %7.2 olurken (beklenti %7.3) iş gücüne katılım %63.20 ile değişim göstermedi. Data sonrasında global anlamda borsalar yükselirken, USD diğer ülke para birimlerine karşı değer kaybetti. QE tapering’in Mart 2014’e kayacağı beklentisinin iyice kuvvetlenmesine paralel Gelişmekte Olan Piyasalar için yılın kalan haftalarında iyi bir finish yapma fırsatı kuvvetlendi diyebiliriz. Bu konuyu, AMB’ından LTRO3 ihtimalinin kuvvetlenmesi de, destekliyor. Tarihi zirvelerinde dolaşan ve dahası kritik orta vadeli dirençleri de aşarak, yatırımcıları heyecanlandıran NY HS endekslerinde ise performansın aynı ivme ile devam etmesini pek beklemiyoruz diyebiliriz. BİST’te ise yukarı hareket potansiyelini gözlemlemeye devam ederken, yolda portföyleri sigortalamayı da unutmamak gerekir diye düşünüyoruz. Lokal piyasalar için bu haftanın en önemli beklentisi TCMB PPK toplantısından çıkacak kararlardı. Bizim beklentilerimize paralel, TSİ 14:00’te yapılan açıklamalarda: Politika faizini değiştirmeyen Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, faiz koridorunu da %3.5 ve %7.75'te bıraktı. Merkez Bankası, fiyat istikrarını ve finansal istikrarı etkileyen gelişmeleri yakından izlediklerini belirterek, açıklanan verilerin yurtiçi talep ve ihracatta büyümeye işaret ettiğini söyledi. TCMB'nin açıklamasında, enflasyon göstergelerinin bir süre daha hedefin üzerinde seyredeceği belirtildi. Merkez Bankası ayrıca açıklamasında enflasyonun önümüzdeki dönemde düşmeye devam etmesinin beklendiğini belirterek, "Mevcut politika çerçevesi cari işlemler açığında iyileşmeyi olumlu yönde etkiliyor" ifadelerini kullandı. Çekirdek enflasyon göstergelerinin bir süre daha hedefin üzerinde seyredeceğinin belirtildiği açıklamada "Kredi hacmi genişlemesi giderek daha makul düzeye gerileyecek" denildi. İyi Çalışmalar….. 21/10/2013 Pazartesi: Bayram sonrası durum: Yine ABD ABD ABD ABD ABD ABD.... Uzun bayram tatili öncesinde, dünyada tüm piyasalarda “ABD‟nin temerrüt” olasılığı sürekli konuşuldu, ancak kurumsal yatırımcıların bu riski fiyatlamadıklarını, hatta uzlaşmayı satın aldıklarını düşünüyoruz. 17 Ekim’e saatler kala ABD’de “uzlaşma” geçici de olsa sağlandı ve piyasalar “uçurumun kıyısından” döndü diyebiliriz. 16.7 tri USD’lık borç tavanının ABD kongresi tarafından yükseltilmesi önerisinin kabulü sonrasında global piyasalarda pozitif bir hava oluşmuş oldu. Ayrıca kalıcı çözümün henüz netleşmediği mevcut senaryoda Janet Yellen idaresindeki Fed’in “Tahvil alımlarını yavaşlataması “ (QE Tapering) kısa vadede mümkün olamayacak elbette. QE Tapering “başka bahara” kaldı gibi görünüyor. Bu sabah açıklanan Bloomberg anketine göre, sorunun yöneltildiği ABD’deki 40 ekonomistin FED’in tahvil alımlarını azaltma kararı alacağı toplantı tarihini 18/19 Mart 2014 olarak gördüklerini belirttiler. Hatırlatmak gerekirse, yaz boyunca, bu anketlerde FED’in Eylül 2013’te tahvil alım programını azaltmaya başlayacağı beklentisi dile getiriliyordu. Avrupa’ya bakarsak ise, aslında iyi haberler var diyebiliriz, özetlemek gerekirse: *. Büyüme görünümü iyileşti diyebiliriz. Bu hafta yayınlanacak Almanya Ifo ve Euro-bölgesi PMI endeksleri kuvvetlenecek gibi görünüyor. *. Mevcut Siyasi iklim ABD‟ye göre daha iyi. İtalya’da olası hükümet krizi geçiştirildi, Portekiz’de muhalefetin yerel seçimlerdeki başarısı koalisyon hükümeti üzerinde baskı kurmadı, henüz hükümetin kurulamadığı Almanya’dan gelen haberler Merkel idaresindeki CDU/CSU ittifakıyla sosyal demokrat SDP’nin %70’e ulaşan halk desteğiyle büyük bir koalisyona doğru gidildiği yönünde ve Yunanistan’da mali açığının yaratacağı sorun ertelenecek gibi duruyor. *. Mevcut toparlanmaya şüpheyle yaklaşan ve Eur’da devam eden değerlenmeden rahatsızlık duyan AMB, faizleri daha da düşürme ve daha fazla likidite verme eğiliminde gibi görünüyor. 23 Ekim Çarşamba günü açıklanması beklenen EUR Bölgesi Bankalarının “Varlık Kalitesi Görünüm Raporu” önemli ve takip edilmeli. Lokal gündemde bu hafta en önemli başlık Çarşamba günkü TCMB PPK toplantısı. Biz TCMB faiz ve faiz dışı enstrümanlarda bir değişikliğe gitmeyeceğini düşünüyoruz. İyi Haftalar... 10/10/2013 Perşembe: Gündem halen Sam Amca... Obama, Janet Yellen’ı Fed başkanlığına aday gösterdi. Yellen’ın adaylığı başka bir zamanda açıklansa daha fazla ses getirirdi, ancak ABD’deki mali kriz piyasaların öncelikli gündemini oluşturmaya devam ediyor. İlk etapta Yellen’ın atamasını ABD hükümet krizinin piyasalar üzerindeki etkisini hafifletmek amacıyla alınmış politik bir karar olarak yorumlayanlar da var ancak Yellen’ın adaylık süreci Lawrence Summers’ın çekilmesiyle başladı diyebiliriz. Zaten Eylül FOMC’deki güvercin ifadeler de büyük ölçüde Yellen’ı işaret ediyordu. Dün TSİ 21:00’de açıklanan Eylül ayı ABD FOMC tutanaklarına kısaca bakarsak, tahvil alımlarının yavaşlatılması (QE Tapering) durumunda ortaya çıkabilecek olumlu ve olumsuz koşullar masaya yatırılmış ve bir üye hariç diğer tüm Fed üyeleri QE Tapering başlamadan önce ekonominin kalıcı ve ikna edici bir iyileşme sürecine girdiğinden emin olmak için daha fazla kanıta ihtiyaç duyulduğunu dile getirmiş. Özetle: ABD’de federal hükümet ne kadar uzun kapalı kalırsa QE Tapering de o kadar gecikecek zira ekonominin kalıcı ve ikna edici bir iyileşme sürecine girdiğinden emin olmak için daha fazla kanıt arayan Fed harekete geçmez diyebiliriz. FOMC tutanakları sonrası piyasaların 18 Aralık toplantısına sarkan QE Tapering beklentilerini 2014’ün ilk çeyreğine ötelemeleri de şaşırtıcı olmayacaktır. ABD’de kepenkler 9 gündür kapalı. Washington’dan gelen son haberlere bakılırsa Obama Cumhuriyetçi liderlerle bugün bir görüşme yapacak. Asıl önemlisi, borç tavanını geçici artıracak bir ara formül üzerinde çalışıldığı bildiriliyor. Evet 17 Ekim itibarıyla ABD Hazine’nin borçlanma yetkisi ortadan kalkıyor ancak elindeki nakit ve acil ödenek aktarmalarıyla Kasım başına kadar temerrüt riskinden kaçabilir. ABD’de sadece Haftalık İşsizlik Sigortası verileri açıklanacak.Dolayısı ile datalar takip edilemediği için yetkililerin konuşmaları daha da yakından takip ediliyor diyebiliriz. Fed’den Williams ve Bullard, AMB’ından ise üç kez Draghi konuşacak. Hatta birini günün erken saatlerinde yaptı bile. Draghi ilk konuşmasında “piyasalar EUR’ya ilişkin görüşümüzü hafife aldı” dedi. Ardından EUR düştü, çünkü Draghi aşırı değerlenmeden hoşnut olmadığını ve bu yönde adımlar (gevşek politikalar) atabileceğini ima etti. Yalnız ABD’de mali kriz devam ettikçe Euro’da belirgin bir düşüş beklemek çok da mümkün değil, ancak öte taraftan ek gevşeme sinyali (muhtemelen uzun vadeli fonlama - LTRO - kanalından) GOP’lar için pozitif diyebiliriz. 04/10/2013 Cuma: ABD ABD ABD ABD ABD ABD ABD ABD ABD................................. Dünyadaki hemen hemen tüm ekonomistlerin ve piyasa oyuncularının olduğu gibi Türkiye’de de herkes işi gücü bırakıp Washington’u yakın takibe aldı diyebiliriz. Gelinen nokta şöyle özetlenebilir: Federal bütçe ve borç tavan meseleleri artık aynı masada çözüm bekliyorlar, dolayısıyla Borç Tavanı üzerinde anlaşma sağlanana kadar federal hükümet de kapalı kalacak. Son tarih 17 Ekim. O tarihe kadar anlaşma olmazsa ABD ilginç bir ülke olacak, çünkü ABD Hazine’si zorunlu harcama ödeneklerinden kaynak gelene kadar birkaç tahvil itfasında temerrüde düşebilecek. Sonrası? Şöyle olabilir: Derecelendirme kurumları seçici temerrüt hali ilan edip ABD’nin notunu kıracak, piyasalarda USD AAA notunu kaybetmiş bir para birimi olarak yeniden fiyatlanacağından ortalık ciddi şekilde karışacak. Biz bu senaryoyu çok olası görmemekle birlikte, gerçekleşmesi durumunda, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan piyasalarda ciddi kayıpların oluşması kaçınılmaz olacaktır; ama önce GOP’lar toparlar, bunun sebebi de meşhur “tapering” konusunun erteleneceğinin kesinleşmesi olacaktır. Dün açıklanan Eylül ayı enflasyon verileri beklentilerin üzerinde gerçekleşti. Hatırlamak gerekirse: Eylül ayında Tüketici Fiyatları Endeksinin (TÜFE) aylık %0.77, Üretici Fiyatları Endeksinin (ÜFE) %0.88 oranında arttığı açıklandı. Enflasyon datasının, TL’de son birkaç gündür gözlenen iştahı bir miktar kezse ve faizde de aynı şekilde bir eğilim gözlense de, piyasada çok major bir etkisi olmadığını söyleyebiliriz. Bizim beklentimiz gelecek ayda enflasyonun artacağı yönünde, nedeni de basit devalüasyonun yani TL’nin değer kaybının etkilerini şu anda tam olarak enflasyon verisi içerisinde göremiyoruz. Mevcut konjonktürden bakınca TL cinsi bono/tahvillerin iyi bir yatırım aracı olarak görünmediğini ve TRL dahil tüm GOP’ta FX baskısının devam edeceğini söyleyebiliriz. AMB’ye bakarsak, ses var görüntü pek yok. Çarşamba günkü açıklamalar Eylül toplantısının bir kopyasıydı. Faizler mevcut seviyede veya daha düşük bir oranda kalmaya devam edecek, para politikasını destekleyici tutacak tüm enstrümanlar (uzun vadeli finansman kolaylığı sağlayan LTRO gibi) gerektiğinde devreye sokulacak. AMB’de LTRO’nun şu anda zaten düşük seyreden, bu faiz seviyelerinden nasıl devreye alınabileceği ile ilgili bir çalışma grubu kuruldu. Önümüzdeki günlerde yaratıcı fikirlerini duyabiliriz. 03/10/2013 Perşembe: ABD’de hükümet krizi uzayacak gibi görünüyor... Obama’nın dün ABD kongre liderleriyle yaptığı zirveden sonuç çıkmadı, acil çözüme yönelik sinyal alamıyoruz henüz. Kepenklerin kapandığı ilk gün, “tapering” gecikecek beklentisi ile pozitif reaksiyon veren piyasalar, dün S&P’nin %1.13 lük düşüşü ile tepki verirken, ABD 10 yıllık tahvilleri %2.64’lerde işlem görüyor. Burada asıl önemli konu federal hükümet faaliyetlerinin askıya alınmasından ziyade, ABD Hazinesi’nin temerrüde düşme ihtimali. Bakan Jack Lew her defasında 17 Ekim’in hayati önemine dikkat çekiyor zira sonrasında kasada para kalmayacak. Federal Hükümetin Kapanması uzar ve 17 Ekim’de borç tavanına çarpılırsa, borç yükümlülükleri anayasal güvence altına alınmış olan ABD Hazinesi’nin kaynak gelene kadar birkaç tahvil itfasında temerrüde düşme ihtimali olasılıklar arasında. Zorunlu faaliyetler için ayrılan ödeneklerden yapılacak aktarımla ABD Hazinesi yükümlülüklerini bir süre sonra gerçekleştirmeye devam edebilir, ancak öncesinde teknik temerrüt hali kaçınılmaz olarak not indirimi getirir ve bu global piyasaların AAA notunu kaybetmiş bir dolar fiyatı üzerinden yeniden fiyatlanmasını gerektirir. Yani ciddi sonuçlar, hareketlenme yaşanabilir. Ya Tapering? İyi haber Fed tahvil alımlarını yavaşlatma (QE Tapering) planını öteler... Böyle bir ortamda Fed’in de tahvil alımlarını bırakın 18 Aralık’taki FOMC toplantısında gerçekleştirmesini Ocak’a mı yoksa Mart’a mı öteleyeceği tartışılmaya başlandı. Biber fiyatları TÜİK, eylül ayında Tüketici Fiyatları Endeksinin (TÜFE) aylık %0.77, Üretici Fiyatları Endeksinin (ÜFE) %0.88 oranında arttığını açıkladı. Eylül ayı itibarıyla yıllık enflasyon ise TÜFE'de %7.88, ÜFE'de %623 oldu. Tüketici fiyatları bazında, eylül ayında fiyatı en fazla artan ürün %32.91 ile çarliston biber oldu. EUR/USD Olası faiz indirimini Fed QE Tapering planına bağlayan ve ABD’deki mali kriz ortamında QE Tapering geciktikçe faiz indirimine isteksiz bir tavır sergileyen AMB’nın muhtemel LTRO3’ün zamanlamasına ilişkin henüz bir sinyal vermemesi USD’nin EUR karşısında son sekiz ayın dibine gerilemesinde etkili oldu. Paritenin daha da yukarı gidebileceğini düşünüyoruz. İyi Çalışmalar... 01/10/2013 Salı: ABD kepenk indirdi... Dün Temsilciler Meclisinin “Obama’nın sağlık reformunu (Obamacare) 1 yıl erteleyen maddeyi” de ekleyerek Senatoya bir kez daha gönderdiği “hükümete kısa vadeli (Kasım ortasına kadar) fonlama/harcama yetkisi sağlayan kanun tasarısı” 54’e karşı 46 oyla reddedildi. Dolayısıyla 1 Ekim 2013 itibarıyla başlayan 2014 mali yıla bütçesiz girilmiş oldu. Bu durumun etkileri ne olacak ve ne kadar sürecek şu anda kestirmek çok da kolay değil. İlk etapta 800,000 kamu çalışanı ücretsiz izne gönderilecek. Kişi başı ortalama 200 dolar günlük ücret alındığı dikkate alınırsa federal hükümette kepenk indirmenin çalışanlara günlük maliyeti 160 milyon dolarlık gelir kaybı olarak kayıtlara geçecek. Bunun diğer iş kollarına olan yan etkisiyle birlikte, toplam günlük gelir kaybı 300 milyon doları bulacak. Büyümeye etkisi ise federal hükümetin ne kadar süreyle kapalı kalacağına bağlı. ABD'de en son 'hükümet krizi' 1995 ve 1996'da Demokrat Partili Başkan Bill Clinton'ın döneminde yaşanmıştı. O zaman da Cumhuriyetçiler, Clinton'dan denk bütçe tekliflerini kabul etmesini talep etmişti, Demokratlar direnince bütçe yasalaşamamıştı. 1995’de yaşanan krizde federal hükümet 5 gün faaliyetlerini askıya alırken, 1996’daki krizde 21 gün süreyle kepenkler kapalı kalmıştı ve çalışanlara maliyeti 1.9 milyar dolar olmuştu. Eğer kriz 1 haftayı aşmazsa (3-5 gün) ABD ekonomisine etkisi minimal düzeyde kalabilir, federal hükümet 1 ila 2 hafta arasında kapalı kalırsa ABD ekonomisinin büyüme hızı 4Ç’de %0.2 ila %0.5 arasında törpülenir, süre 1996’daki gibi 3 haftaya çıkarsa ABD ekonomisinin büyüme hızından 1 puan gider. Bloomberg’de yer alan bir araştırmaya göre 1976 yılından bu yana ABD hükümeti 12 defa kapanmış, kapanmalar sonrasındaki 12 aylık dönemde S&P 500 ortalama %11 yükselmiş. Haberde “tarihsel perspektifle bakılırsa federal hükümetin kapanması bir alım fırsatı olarak görülebilir” yorumuna da yer verilmiş. Şu saatlerde lokal piyasalarda panik havası yok diyebiliriz, gelişmeler izleniyor. Ayrıca ABD’deki hükümet krizi EUR/USD’deki değerli halin korunmasını sağlıyor. Çok özetle piyasaların, ABD’de bütçe ve borç tavan meselelerine birkaç gün içinde çare bulunacağı umudunu taşıdığını görüyoruz. BİST, bu koşullarda Wall Street’i takip edecek. Dün Başbakan Erdoğan’ın Demokratikleşme Paketinden piyasalar için yeni bir hikaye çıkmadı diyebiliriz, 7 milyar USD ile tahminlerin (8.3 milyar dolar) altında kalan Ağustos dış ticaret verileri ise TL üzerindeki baskıyı hafifletti. Yani ABD’yi izlemeye devam...... 30/09/2013 Pazartesi: ABD’de aşılamayan bütçe çıkmazı & İtalya’da hükümet krizi... Haftaya gergin bir gündemle başlıyoruz: İtalya’da neler oluyor: Berlusconi, KDV oranlarının artırılmasını bahane göstererek Letta hükümetinde bakanlık yapan 5 milletvekilini görevden çekti. Asıl sebep Berlusconi‟nin senatörlükten azli konusunda 4 Ekim’de yapılacak oylama öncesinde başbakan Letta’yı köşeye sıkıştırmak. Parlamento’nun üst kanadında Berlusconi’nin desteğine ihtiyaç duyan Letta hükümeti düşme noktasına geldi. Yarın güven oylamasının yapılması bekleniyor; yeterli çoğunluk sağlanamazsa merkez sol lideri Letta‟nın erken seçime gitmesi kaçınılmaz olur. Bu durum, tek başına, elbette ki EUR negatif görünüyor. Ya Amerika? ABD hükümetinin harcama yetkisi yarın TSİ 07:00’de doluyor. Borç Tavanına 17 Ekim’de çarpılacak. Cumhuriyetçilerin hâkimiyetindeki Temsilciler Meclisi Senato’nun geçen Cuma onayladığı “Kasım ortasına kadar hükümete fonlama yetkisi veren kanun tasarısını‟ dün kabul etti ancak Obama’nın sağlık reformunu (Obamacare) 1 yıl erteleyen maddeyi de tasarıya ekledi. Bugün toplanacak Senato, böyle bir hamleyi reddedeceğini önceden ilan etti, Obamacare’i onaylayıp yeniden Temsilciler Meclisine gönderecek. Meclis onaylarsa kriz aşılır, aksi durumda kamu kurumları bir-iki hafta kepenk indirebilir ve sonrasında otomatik kesintilerle hayat devam edecektir. Kriz son dakikaya kadar sürecek pazarlıkların ardından geçiştirilemez ise Cumhuriyetçiler de ağır yara alır. Kriz aşılırsa EUR/USD düşer. Bugün lokal politika ve piyasayı ilgilendiren demokrasi paketi açıklandı, paket seçim sisteminden, siyasi partilerin devlet yardımı almalarına, partilerde eş başkanlık sisteminden partilere üye olma süreçlerine, farklı dil ve lehçelerde propaganda yapılabilmesinden nefret suçlarına, ayrımcılıkla mücadeleden yaşam tarzlarına saygıya, klavyelere tanınan özgürlüklerden gösteri yürüyüşleri kanununa, özel okullarda farklı dil ve lehçelerin öğretilmesinden köy isimlerindeki yasaklara, kişilerin özel bilgilerinin güvence altına alınmasından yardım toplama kısıtlarına kadar geniş bir yelpazede maddeler içeriyor. Ayrıca: **Kamuda başörtüsü serbest bırakılıyor. **İlkokullardaki and kalkıyor. **Mor Gabriel Manastırı’nın arazisi iade ediliyor. **Roman dil ve kültür enstitüsü kuruluyor. Paket açıklandıktan sonra sınırlı satışların ötesinde piyasalarda major bir hareket gözlemlemedik. İyi haftalar..... 26/09/2013 Perşembeı: “Sürdürülebilir büyümeciler” mi, yoksa “momentumcular” mı? Dudley, Yellen ve Bernanke’nin başını çektiği “momentum kampı” tahvil alımlarını yavaşlatmadan (QE Tapering) önce ekonominin momentum kazandığından emin olmak istiyorlar, “sürdürülebilir büyüme” kampının müdavimleri ise kalıcı ve ikna edici rakamlar geldikçe bu yıl içinde QE Tapering’e start verme arzusundalar. ABD’de gelen her data Fed FOMC’de ortaya çıkan bu iki kampı karşı karşıya getiriyor gibi görünüyor. Salı açıklanan konut fiyat endeksi, ön imalat aktivite endeksi ve Tüketici Güveni “momentumcuları” desteklerken, dün gelen dayanıklı mal siparişleri ve yeni konut satışları “sürdürülebilir büyüme” kampını memnun etmiş gibi görünüyor. Dün ABD Hazine Bakanı Jack Lew Borç Tavanına en geç 17 Ekim’de çarpılacağını, o tarihte kasada 30 milyar USD kalacağını ve bu paranın da takip eden bir hafta içinde tükeneceğini ilan etti diyebiliriz. Obama borç tavanı meselesini pazarlık konusu yapma niyetinde değilmiş gibi görünüyor, ayrıca 30 Eylül’de ABD’de hükümetin harcama yapma yetkisi sona eriyor. Bu gelişmelerin Wall Street’te ve kısa vadeli faizlerde tansiyonu yükselttiklerini gözlemliyoruz. Önceki gün USD kurundan enflasyona, büyümenin kalitesinden cari açık finansmanına, faiz seviyesinden döviz rezerv yönetimine ve müdahale araçlarına, Türkiye’nin kamu dengesinden FED politikalarına ve Avrupa’nın büyüme performansına kadar çok geniş bir yelpazede konuşan TCMB Başkanı Başçı’nın USD/TRL’de yıl sonu için öngördüğü 1.92 seviyesine, gelecek yıl için de 1.80’yi de eklemesi şaşkınlık yarattı diye düşünüyoruz. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, bugün İstanbul'da "Türkiye Kredi Görünümü 2013" adıyla bir konferans düzenledi. Fitch tarafından yapılan açıklamada, sermaye girişlerine olan bağımlılığın Türkiye ekonomisi üzerindeki önemli risklerden biri olduğu belirtilerek, uzun sürebilecek bir fonlama sıkıntısının ekonomide sert iniş riski yaratabileceği uyarısında bulunuldu. Kısa vadede yüksek cari açık, yüksek enflasyon ve zayıf global likidite kombinasyonunun Türkiye’nin manevra alanını sınırladığına dikkat çeken Fitch, Türkiye’nin büyüme beklentilerini daha düşük ve kolay fonlanabilir cari işlemler açığı paralelinde revize etmek zorunda kalabileceğini belirtti! 24/09/2013 Salı: Almanya-Avrupa... Merkel’in Almanya seçimlerinden galibiyetle çıkması beklenmekle birlikte, CDU (Hristiyan Demokrat Birliği) ve CSU (Hristiyan Sosyalist Birliği) ittifakının oy oranını %7.7’lik artışla %41.5’e çıkarmasının şaşırtıcı bulunduğunu belirtmek isteriz. İlk bakışta seçim sonuçlarının Merkel’i SDP (Sosyal Demokrat Parti) ile koalisyona zorladığını söylemek çok yanlış olmayacaktır. SDP’de koalisyona açık görünüyor. SDP’nin de %25.6 oranında oy aldığını düşünürsek bu durum geniş tabanlı bir koalisyon yaratacaktır ve Büyük Almanya koalisyonu merkez Avrupa’da kulağa hoş geliyor. Çünkü Almanya gibi EUR’un arkasında duran en büyük gücün büyük koalisyonla sahne alması elbette istikrar adına AB için tercih edilen bir durum olacaktır. Ancak koalisyon müzakere süreci de belirleyici diye düşünüyoruz. AMB’nin ek parasal genişleme açısından atacağı adımlar için tetikte beklediğini söylemek mümkün. Dün Euro-bölgesinde hizmetler PMI verilerinin güçlü gelmesine rağmen imalat PMI rakamlarındaki düşüş iyi görünmedi. Ekonomilerin üçte ikisinden fazlası hizmetlerden oluşuyor ancak konjonktürü asıl belirleyen imalat sanayi. Bugün TSİ 11:00’de, Almanya Münih merkezli ekonomi araştırma enstitüsü IFO, yaptığı anketlerde iş ortamı güven endeksi beklentisi olan 108.2 seviyesini karşılamayarak 107.7 seviyesinden gerçekleşti. IFO Almanya ekonomisindeki güncel değerlendirme ise Eylül ayında 112.5 seviyesindeki beklentisini 111.4 olarak açıkladı. Bu iki duruma karşılık ticari beklentiler ise 104.2 ile iyi durumdan gerçekleşti. Dolayısı ile veri beklentiyi karşılamasa da görünüm iyi diyebiliriz. Dün bahsettiğimiz AMB Başkanı Draghi’nin açıklamalarında da dikkat çeken konu, Avrupa Bankacılık sistemine, ihtiyaç duyulması halinde, trilyon EUR mertebesinde, diğer bir uzun vadeli refinansman operasyonu (LTRO) imkanı sağlamaya hazır olduklarını belirtmesi oldu. Denizli Ticaret Odası ve Denizli Sanayi Odası koordinatörlüğünde Dünya Gazetesi işbirliğiyle düzenlenen Para Politikaları Konferansı, Pamukkale Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi'nde başladı. Para Piyasası Kurulu üyelerinin de katıldığı toplantıda konuşan TCMB Başkanı Erdem Başçı, enflasyonun önümüzdeki dönemde düşmeye devam etmesi yönünde olduğunu, bunu en son kur toplantısında da kayda geçirdiklerini, ekim ayı sonunda yayınlanacak enflasyon raporunda da bunu sayısal olarak belirteceklerini ifade etti. Sunumunda küresel ekonomik gelişmeleri de değerlendiren Başçı, hem gelişmiş hem gelişmekte olan ülkelerde büyüme hızlarının yavaşladığını, Lehman Krizi öncesi gelişmiş ülkelerde ortalama %2.5 olan büyüme oranlarının %1'ler seviyesine kadar düştüğünü, gelişmekte olan ülkelerde de ortalama 8'lerden 4'lere indiğine değindi. İş adamlarının bunu bilerek politika yürütmesi gerektiğine dikkati çeken Erdem Başçı, bu sürecin hemen geçecek bir hadise gibi görünmediğini, dünyada önümüzdeki yıllarda düşük büyüme dönemine girilmiş gözüktüğünü dile getirdi. Başçı ayrıca, USD’nin önümüzdeki sene 1.80 TL seviyesine gerileyebileceğini belirtti.. Başçı, "Seneye sermaye akımları güçlenirse dolar 1.80 lira seviyesine gidebilir, bu olmazsa orta noktalara gelir ki o da 1.92 lira seviyesidir." dedi. Sunumun tamamına bakınca Başçı’nın daha önce paylaştığımız öngörülerine devam ettiğini gözlemledik, açıklamalar sonrası spot piyasalarda USD/TRL kurunun bir miktar arttığını gözlemledik. 23/09/2013 Pazartesi: Hem FED FOMC, hem de AMB yetkililerini dinleyeceğimiz haftaya başlarken.... Yeni haftaya başlarken, geçen haftaki FED ve ABD gelişmelerini özetlememiz gerekirse; 22 Mayıs’taki meşhur senato sunumunda “Tahvil Alımlarının Yavaşlatılması (QE Tapering)” senaryosunu ortaya atan Bernanke, piyasaların beklediği 10 milyar dolarlık indirim yerine “QE Tapering için daha fazla kanıta ihtiyaç olduğunu” söyleyince piyasalar hareketlendi. Bunun temelinde, FED Temmuz toplantısında mortgage faizlerinin artmasından endişe duymadığını belirtmiş olmasına rağmen, geçen haftaki açıklamalarından, hem mortgage hem de ABD 10 yıllık tahvil faizlerinin geldiği noktaların FED’i ürküttüğünü gözlemledik, yani FED yaz boyunca piyasalarda olası çıkış stratejisinin provasını yapıp, %3.0’lere yaklaşan ABD faizinin ekonominin hiçbir katmanında taşınamadığı görünce de geri adım attı gibi görünüyor. 22 Mayıs'tan bu yana Döviz sepet, borsa ve faiz nasıl değişti? 22.May En yüksek değişim verisi USD+EUR sepet 2.1139 2.3921 Bugün (23/09/2013) 2.3340 IMKB 30 endeksi 115,341 80,310 94,715 TRL 10Y faiz 6.11% 10.08% 8.84% Bu hafta ise 8 FED yetkilisinin 11 farklı organizasyonda yapacağı konuşmaları izleyeceğiz. Listede Bernanke ve Yellen yok. AMB’ndan da 5 Kurul üyesi 8 konuşma yapacak. Başkan Draghi iki kez konuşacak. FED yetkililerinin özellikle Eylül FOMC kararlarına görüş bildirmeleri beklenirken AMB yetkililerinin konuşmaları EUR/USD’da etkili olabilir. Ayrıca, özellikle FED sonrası Draghi’nin ek parasal genişleme ekseninde durup durmayacağı önemli olacaktır. Uzun zamandır beklenen, Almanya'da Pazar günü yapılan genel seçimlerde, Başbakan Angela Merkel partisini üçüncü kez iktidara taşımış oldu. CDU %41.7 oranında oy aldı. Yatırımcılar Merkel’in güçlü ve geniş tabanlı koalisyon kurma eğilimini pozitif yorumlamakla birlikte Koalisyon müzakerelerinin ne kadar süreceği de önemli olacaktır. Bu sabah açıklanan ÇİN HSBC/Markit PMI verileri büyüme ivmesinin hızlanmakta olduğuna işaret etti. Son 6 ayın en yüksek oluşan gerçekleşmesi sonrası Asya endekslerinin pozitif ayrıştıklarını gözlemledik. Lokal piyasalara, kur ve faiz konularında güvenceler veren TCMB Başkanı Erdem Başçı’nın, yarın Denizli’de yapılacak olan “Para Politikaları” konferansında yeni açıklamalarda bulunup bulunmayacağı da beklenen konular arasında yerini alıyor. İyi haftalar..... 19/09/2013 Perşembe: Likidite bağımlılarına müjde.... FED Başkanı Bernanke’nin 22 Mayıs’ta Senato’da o meşhur sunumu yaptığından bu yana hemen her gün piyasalarda “tahvil alımlarını yavaşlatma” (QE Tapering) senaryosu, olası etkileri ve zamanlaması tartışıldı. Düğmeye basma zamanlaması olarak Eylül FOMC toplantısını bekleyenler de hiç de azınlıkta değildi. Tüm piyasaların nefesini tutarak beklediği dünkü açıklamalarda ise FED “QE Tapering için daha fazla kanıta ihtiyaç duyduğunu” söyleyerek ne “85 milyar dolarlık aylık varlık alım programında” ne de “yönlendirici mesajlarda” hiçbir değişiklik yapmadı. 10 yıllık tahvil faizi %2.67’ye kadar inip, USD endeksi de 80 sınırına doğru gelince yani USD diğer ülke para birimleri karşısında belirgin değer kaybedince, Wall Street bayram yaptı. NY Endeksleri ortalamada %1.2 yükselerek yeni rekorlara koştu. Bernanke dün bir kez daha, net bir şekilde varlık alımlarının hızını düşürmeden önce “istihdam koşullarındaki iyileşmenin sürdürülebilir olduğundan” ve “enflasyonun orta vadeli hedeflere yakınsıyacağından” emin olunması gerektiğini hatırlattı. Ancak bizim en çok dikkatimizi çeken noktalardan biri de, FED Temmuz toplantısında mortgage faizlerinin artmasından endişe duymadığını belirtmiş olmasına rağmen, dünkü açıklamalarından, hem mortgage hem de ABD 10 yıllık tahvil faizlerinin geldiği noktaların FED’i ürküttüğünü gözlemledik. Dolayısıyla FED politikasının devamının öngörülebilmesi için, makro verilerin yanı sıra, bu 2 faizin çok yakından takip edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ayrıca son gelişmelerin orta dönemde FED için kredibilite problemi yaratması olasılığı da doğmuş gibi görünüyor. Biz, daha önce de paylaştığımız gibi, tapering sürecine 17-18 Aralık itibarı ile start verileceğini ve 2014 sonbahar hatta 2014 sonuna doğru sonuçlandırılacağını düşünüyoruz. FED açıklamaları sonrasında global risk algısının belirgin şekilde toparlanmasına paralel, lokal piyasada da pozitif rüzgarlar esiyor. TL değerlenmeye devam ederken, BİST’te de özellikle bankacılık hisseleri ağırlıklı alımlara devam edildiğini gözlemliyoruz. FED’in hareketi sonrası kısa vadede hem Gelişmiş hem de Gelişmekte Olan Piyasalarda pozitif rüzgarların esmeye devam edeceğini düşünmekle birlikte, Türkiye özelinde “yüksek cari açık + yavaş büyüme + yüksek enflasyon + düşük faiz” kare asının hala masada olduğunu unutmamak gerekir diye düşünüyoruz. İyi Çalışmalar.... 11/09/2013 Çarşamba: Büyümeye İlişkin Beklentiler fena olmasa da Global Piyasalar Karışık ve Dalgalı.... Son anketlerde Çin önde görünüyor, ABD karmaşık fakat temelde orta hızda gidiyor, uzun zamandır üzerinde ölü toprağı serili gibi görünen Euro-bölgesi ve İngiltere birkaç ay öncesine göre kıpırdanma gösteriyor, gelecek birkaç ayda da bu durumun devam etmesi bekleniyor. İyileşme trendinin yıl boyunca devam etmesi hatta 2014’e de bu havada girilmesi olası. Ancak tüm bunlara rağmen, finansal ortam oldukça riskli. Suriye krizinde diplomatik çözüm umudu korunuyor, Suriye yönetiminin John Kerry’nin çağrısına olumlu cevap vermesinin ardından diplomatik çözüm arayışları takip ediliyor. Kerry’den gelen diplomatik önerinin ABD ile müttefik ülkelerde destek bulması umutları artırıyor. Dün Obama da ulusa sesleniş konuşmasında “Esad kimyasal silah envanterini teslim ederse askeri müdahaleye gerek kalmayabilir” dedi ve Kongre’den Suriye oylamasını ertelemesini istedi. Bu gelişmeler piyasaları epeyce rahatlattı. GOP FX piyasalarında genel eğilim “risk on”. Dış politika uzmanlarının aktardığına göre Kerry’nin diplomatik girişimlerinin sonuç verebilmesi için konunun BM Güvenlik Konseyine taşınması ve de yaptırım kararının çıkması gerekmekte. BİST Mayıs sonrası ilk kez makro datalardan destek aldı. Önce %5.8 artan Temmuz üretim rakamlarıyla sevinen BİST dün de %4.4 ile beklentileri (%3.5) aşan 2Ç büyüme rakamlarını memnuniyetle izledi. Büyümede yine kamu ön planda, 2.2 puan kamu tüketim ve yatırım harcamalarından gelirken, özel sektör tüketim harcamaları %5.3‟lük artışla büyümeye 3.4 puan stoklardaki artış da 2.3 puan katkı sağladı. Yine de gelişmeler ciddi bir potansiyel içermeyebilir gibi görünüyor. Lokal ekonomideki ana fotoğrafa baktığımız zaman, “Yüksek enflasyon + yavaş büyüme + USD faizinin yükselmesi + hammadde ve enerji fiyatlarının artması ve tabi ki jeopolitik risk primi” var. Dün TCMB Başkanı Başçı, tekrar, USD’ın yılsonunda 1.92 olacağını ve 10 yıllık tahvil faizlerinin çift hanelerin altında olacağını belirtti, yani özetle vermek istediği mesaj, “USD’ı sat, TL yatırım yap ve taşı” olarak okunabilir. Biz USD faizlerinin durumu, Suriye konusu, barış süreci ve yurtiçine gelmesi beklenen yüklü yatırımlar konularını düşünerek, bunlarda tersi yönde etkilerin oluşabileceği düşüncesi ile yılsonunda tek haneli 10 yıllık faiz göreceğimizi çok inandırıcı bulamıyoruz. Bugüne bakacak olursak, USD/TRL, paritenin de yardımıyla 2.01/02 bandında hareket ediyor ve şu saatler itibarıyla USD’ı tedirgin edecek bir gelişme yok gibi görünüyor. Data tarafında yarın NewYork FED başkanı Dudley’in açıklamaları takip edilecek. 17-18 Eylül’deki Fed FOMC öncesinde piyasalar Dudley’den ipucu almayı bekliyor. Piyasalardaki son beklenti Fed FOMC’den gelecek hafta güvercin mesajlar geleceği ve tahvil alımlarının Eylül’de 5-10 milyar dolar gibi oldukça küçük adımlarda yavaşlatılmaya başlayacağı yönünde. Bizim beklentimiz, kapsamlı bir tapering hareketinin bir sonraki FED toplantısına bırakılabileceği yönünde... İyi Çalışmalar...... 03/09/2013 Salı: SURİYE, SURİYE, SURİYE… Suriye meselesinde 5-6 Eylül G20 toplantıları ve 9 Eylül ABD Kongre oturumu kilometre taşı olacak diye düşünürken Rusya’nın açıklamaları ile heyecanlı bir gün geçiriyoruz. Rusya, önce Doğu Akdeniz'e doğru ateşlenen iki balistik "nesne" tespit edildiğini açıkladı, sonrasında ise Füze olduğu öne sürülen "nesne"lerin denize düştüğü bildirildi. Bu haberlerle “Suriye’ye operasyon başladı mı?“ endişeleri ateşlenirken, lokal piyasalarda sepet yukarı gitmekle birlikte, çok da major etkilenme olmadığını gözlemledik. Olası Suriye operasyonunun, Türkiye’ye etkisi petrol fiyatları ve jeopolitik risk üzerinden elbette ki oldukça negatif. Boyutu ise ABD operasyonunun kapsamına, süresine ve bölgeye yayılma etkisine bağlı. Derecelendirme kurumlarının büyük önem atfettiği barış süreci de bölgeye yayılan bir operasyondan yara alabilir. 17-18 Eylül’deki Fed FOMC toplantısı öncesinde ABD veri akımı önemini korumakta. İlk etapta bugün TSİ 17:00’de gelecek ISM imalat (Agustos ayı) endeksinde bir miktar yumuşama olası görünüyor. Yükseliş USD-pozitif olacaktır. Piyasaların asıl beklediği veri ise Cuma açıklanacak Ağustos tarım dışı istihdam verisi.. 162,000’den 170.000 e hafif artış tahmin edilmekte. Bu datalar Fed kanadında hızlanmaya dair bir hava yaratmayacak gibi görünüyor, daha çok büyüme hızının orta seviyede seyrettiğini düşündürebilir, bu durumda Eylül toplantısında QE Tapering için henüz bir gerekçe oluşmaması da beklentiler arasında. Eylül ajandası, fiyatlanması zor bir ajanda, gelen veriler yakından takip edilmekle birlikte diğer faktörler de çok çok önemli. Bugün TSİ 10:00’da Agustos ayı enflasyon verileri açıklandı. TÜİK, ağustos ayında Tüketici Fiyatları Endeksinin aylık %0.10 düştüğünü, Üretici Fiyatları Endeksinin %0.04 oranında arttığını açıkladı. Yılbaşından bu yana aylık enflasyon verilerini aşağıdaki tabloda görebilirsiniz. İyi Çalışmalar..... 02/09/2013 Pazartesi: Suriye, ABD dataları, Avrupa siyaseti..... Herşey karmaşık... Geçen hafta da bahsettiğimiz gibi, bu dönemde piyasaların gündemini meşgul eden konulardan 4 tanesi öne çıkıyor: 1. Suriye operasyonu nasıl şekillenecek ve etkileri neler olacak? 2. FED tapering süreci hangi zamanlama ile ve ne şekilde ilerleyecek? 3. Almanya seçimlerinden sonra Avrupa siyaseti politik ve ekonomik olarak nasıl şekillenecek? 4. Yeni FED başkanı kim olacak? Farklı önem düzeylerinde belirsizlik yaratan bu konuların bileşiminden ortaya global ekonomiyi okumayı zorlaştıran bir tablo çıktığını düşünüyoruz. Geçen hafta açıklanan ABD dataları karışık mesajlar verdiler, Tüketici güveni düşüş beklenirken yükseldi, dayanıklı mal siparişleri ve bekleyen konut satışları hayal kırıklığı yarattı. 2Ç resmi büyüme tahminleri öngörülenin üzerine %2.5’e revize edildi. Chicago PMI ve Michigan Tüketici güveni de yükseldi. Karmaşık data ve artan faiz arasında sıkışan FED, beklentilerden farklı olarak, 17-18 Eylül FOMC toplantısını pas geçip tahvil alımlarını azaltma (QE Tapering) yönündeki ilk adımını Aralık toplantısında da gerçekleştirebilir. AMB ise 5 Eylül Perşembe günü toplanacak. Önünde iki yol var gibi görünüyor. Birincisi ve daha olası olanı, AMB son gelen kuvvetli data akımına ihtiyatla yaklaşacak. Büyüme ve enflasyona yönelik aşağı yönlü risklere karşı mevcut tavrını devam ettirecek. Bunun anlamı, AMB gevşek duruşunu sürdürecek (USD-pozitif). İkincisi ve problemli olanı AMB’nın büyüme ve enflasyona yönelik aşağı yönlü risk algısını yumuşatması ve hatta büyüme tahminlerinde yukarı yönlü revizyon sinyali vermesi (USD-negatif). Bizce birinci senaryo daha olası görünüyor. Bu Haftanın ajandasında G-20 toplantısı, tarım dışı istihdam ve ISM verileri ön plana çıkıyor. Perşembe başlayacak G-20’de ana gündem Suriye. ABD başta Rusya ve Çin olmak üzere Suriye konusunda G-20’leri iknaya çalışacak gibi görünüyor. Data tarafında ISM imalat ve hizmet verilerinde gerileme, tarım dışı istihdam da ise 162binden 170bine hafif artış tahmin edilmekte. Bu datalar Fed kanadında hızlanmaya dair bir hava yaratmayacak, daha çok büyüme hızının orta seviyede seyrettiğini düşündürecek ve Eylül toplantısında QE Tapering için henüz bir gerekçe oluşturmayacak gibi görünüyor. Tüm değişkenlerin bileşkesi olarak lokal piyasaların daha da karışması noktasında TCMB ve ekonomi yönetiminin muhtemelen çok daha etkin aksiyon alabileceklerini düşünüyoruz, böyle bir hareket piyasalarda etkili olacaktır. İyi haftalar..... 29/08/2013 Perşembe: Suriye gündemin zirvesine yerleşti... Piyasalar şu sıralar Suriye gelişmelerini nefesini tutarak izliyor. Son haberlere bakılırsa, ABD-İngiltere ittifakı BM Güvenlik Konseyi’nin son kararını beklemeden Suriye’yi vuracak. Gelinen noktada, askeri operasyon en olası senaryo, ancak tartışılan ne kadar süreceği. Suriye’nin karmaşık hava savunma sistemi dikkate alındığında durumun Irak’taki kadar kolay olmayabileceğini söylemek de mümkün. Bunun yanısıra ve üzerine FED’in Eylül’de olası QE’den çıkış kararı dünya piyasalarını tir tir titretiyor diyebiliriz. Operasyonun kısa sürmesi beklenmekle birlikte, Suriye ile 877 km sınırı olan Türkiye için konu bu şekilde olmayabilir ve Türkiye riski kısa operasyon sonrasında düşmeyebilir. O noktada TCMB ve ekonomi yönetiminin muhtemelen aksiyon alabileceklerini düşünüyoruz, böyle bir hareket piyasalarda etkili olacaktır. Suriye’yi atlattıktan sonra yeniden FED’e konsantre olacağız. ABD’den gelen konut ve dayanıklı mal siparişleri rakamları uzmanların tahmin ettiği ekonomik ivmelenmeyi doğrulamıyor. Yine de, piyasalardaki, FED’in Eylül’de QE’de en az 10 milyar USD’lik kesinti yapacağına dair beklenti çok değişmemiş gibi görünüyor. Data akışında bugün ABD’de 2Ç büyüme hızının ikinci revizyonu izlenecek (TSİ 15:30). Beklenti, 2Ç Büyüme hızının resmi tahminlerde %1.7’den %2.3’e revize edileceği şeklinde. Bu da USD’ı destekleyecektir. Haftalık işsizlik başvuruları ise 330bin ile 4 haftalık ortalamalarda iyileşme göstermeye devam edebilir. Bu durum EUR’nun usd karısındaki ivmesi yavaşlatabilir. Türkiye’de ise dün açıklanan, Tüketici güven endeksi 2013 yılı Ağustos ayında bir önceki aya göre %1.6 oranında azaldı. Temmuz ayında 78.5 olan endeks Ağustos ayında 77.2 oldu. Anket sonuçlarından hesaplanan tüketici güven endeksi 0-200 aralığında değer alabiliyor. Endeksinin 100'den büyük olması tüketici güveninde iyimser durumu, 100'den küçük olması tüketici güveninde kötümser durumu gösteriyor. Avrupa’da ise gözler Almanya seçimlerinde, 22 Eylül’de yapılacak seçimlerde Merkel iktidarını korumak için ter dökecek. Sonrasında ise gözler III. Yunanistan kurtarma paketine, İspanya Banka reformuna, Portekiz’in mali sorunlarına ve İtalya’da Berlusconi’nin koalisyonu çökertme tehditlerine çevrilecek. Bir başka önemli konu da: Yeni Fed başkanı kim olacak? Piyasaların FED başkan adayı Janet Yellen. Yellen piyasaları memnun edecek bir isim, çünkü mevcudun devamı demek, sürpiz yok demek. Fed başkan adayları arasında Lawrence Summers isminin son zamanlarda çokça konuşuluyor olması ise piyasaların içinin rahat etmesine engel oluyor diyebiliriz. 30 Agustos Zafer Bayramınızı kutlarız... 21/08/2013 Çarşamba: PPK’da ne oldu? Dünkü PPK toplantısında, TCMB politika seti içinde sadece O/N Borç Verme faizini 50 baz puan artırarak faiz koridor genişliğini 425 baz puana çıkardı. Koridorun tavan sınırı %7.75‟e yükselirken, taban sınır (O/N Borç Alma) %3.50‟de, 1 Haftalık referans repo (politika) faizi ise %4.50’de sabit kaldı. Lokal piyasada, genişleyen cari açık + yavaşlayan büyüme + artan enflasyon riski altında bir de dış sermaye akımlarında belirsizlik yaşayan Türkiye ekonomisinde “kur-faiz” dengeleri tartışılırken, USD faizindeki sıçrama ve yükselen hammadde maliyeti “risk primi’ hesaplarını da değiştirmiş gibi görünüyor. Üstelik jeopolitikadaki son gelişmeler henüz bu hesaplara ve fiyatlara tam olarak dahil olmadı. Bu ortamda bu boyuttaki bir faiz artışının yeterli göründüğünü söyleyebilir miyiz diye düşünürsek, pek öyle görünmüyor, çünkü TCMB O/N Borç Verme Oranı %7.25’den %7.75‟e yükselirken, piyasa yapıcısı bankalara O/N repoda sağlanan borçlanmanın faizi %6.75’de sabit kaldı. Bu konu önemli; çünkü 50 baz puanlık faiz artırımı sadece kötü (istisnai) günlerde devreye girecek, dolayısıyla iyi (normal) günlerde bankaların fonlama faizinde bir değişiklik olmayacak. Dolayısıyla ortaya çıkan tablo şöyle, piyasalarda TL’yi sarsacak ciddi bir satış dalgası yaşanmadıkça TCMB mevcut makro dinamikler altında piyasaya sağladığı likiditenin efektif maliyetini ( son %6.5) artırmaya pek niyetli değil. Hatta, TCMB’nin TL’nin güçlendiği günlerde mümkün olduğunca hızlı ve ucuza (örn: %4.50) para verme niyetinde olduğunu da söyleyebiliriz. TCMB‟ye göre mevcut makro görünüm buna elverişli. Biz sene başından bu yana USD pozitif bir seyir beklediğimizi paylaşıyoruz, buradaki temel noktamız da orta vadeli iktisadi performansın USD-pozitif seyir göstermesi. Yalnız son dönemdeki kısa vadeli gelişmeler ve Hisse ve Tahvil kanalından USD’a talep doğmamasının da etkisi ile piyasalar önceki gün Almanya MB Bundesbank‟dan gelen raporu fazlaca önemsediğini gördük. Raporda Bundesbank‟ın ECB politika faizinde artırım senaryosunu dışlamadığı belirtilmiş ve ardından EUR’daki yükseliş momentum kazanmıştı. Bu gün 1.3400’ lerdeyiz. Bizce bu olasılık çok da mümkün değil çünkü büyüme kırılgan ve kredi piyasaları/bankacılık sistemi çok sorunlu. Dolayısıyla biz ana tema’da USD pozitif görüşümüzü sürdürüyoruz. Bugün TSİ 21:00’de FED FOMC tutanakları açıklanacak. Piyasalar Fed tutanaklarında QE Tapering‟e ilişkin görüşlerin yer alıp almayacağına bakacak. QE tapering’in teyid edilirse USD destek alır diye düşünüyoruz. Böyle bir durumun Gelişmekte Olan Piyasaları çok da pozitif etkilemeyeceği de bir başka gerçek. Takip ediyor olacağız. İyi Çalışmalar.... 19/08/2013 Pazartesi: FED & TCMB... Yeni bir haftaya başlarken Global ölçekte toparlanmanın biraz daha net hissedildiğini ve kısa vadede öncü göstergelerin yukarı yönlü ivmelenmeyi işaret ettiklerini söyleyebiliriz ancak orta vadeli görünüm halen çok kırılgan. Piyasaların cevap aradığı temel soru, “Fed’in Eylül’de mi yoksa Aralık’ta mı tahvil alımlarını (QE) yavaşlatmaya (Tapering) başlayacağı ve bu sürecin hangi adımda devam edeceği” olmaya devam ederken, Fed bölge başkanlarından zaman zaman lehte ve aleyhte açıklamalar gelse de, son gelen ABD verilerinin de etkisi ile, Fed politika duruşunda şu sıralar sessiz kalmayı tercih ediyor, gibi görünüyor. Daha öncesinde Fed bölge başkanlarından iki şey duyduk. Birincisi ‘datalara bağımlılık’ ikincisi ise ‘Fed’in Eylül-Ekim-Aralık FOMC toplantılarının birinde QE Tapering’e start verebileceği’ açıklamaları. Son gelen ABD datalarından zamanlama konusunda net bir sinyal çıkmadığı için, piyasalar ilk etapta Çarşamba açıklanacak Temmuz FOMC tutanaklarının satır aralarına, ardından da Bernanke’nin katılmayacağı Jackson Hole Sepmpozyumundaki (Perşembe-Cumartesi) Fed bölge başkanlarının konuşmalarına ve de ayrıca 6 Eylül’de açıklanacak Ağustos İstihdam raporuna odaklanacak. Biz sene başından bu yana dile getirdiğimiz USD pozitif sürecin, olası kısa vadedeki volatilitelerle birlikte, ana trend olarak devam edeceğini düşünüyoruz. Yarınki TCMB PPK toplantısı sonuçları, piyasalarda merakla bekleniyor. Son gelen TCMB anketlerinde %4’lük yılsonu büyüme hedefimize veda etmiş ve yılsonu enflasyon tahminleri %7.33’e yükselmişken, ayrıca FED’in yavaşlamaya hazırlandığı bir ortamda Türkiye’nin 200 milyar USD’ı aşan finansman sağlama gerekliliği bulunması, 10 yıllık ABD tahvillerinin %2.85’lerde dolaşması, iyice ısınan jeopolitik riskler gibi pekçok değişkenin etkileyeceği bir toplantı yaşanacak. Biz yine de bu ortamada ya faizde değişiklik yapılmayacağını ya da max 25 bpts artış olabileceğini düşünüyoruz. İyi haftalar.... 15/08/2013 Perşembe: Lokal Market... Mısır’daki üzücü gelişmeler, ne kadar zor bir Coğrafyada bulunduğumuzu tekrar teyit eder nitelikte, Jeopolitik riskler ve ham petroldeki artış Türkiye’nin negatifleri olarak öne çıkarken, ana yatırım temalarında büyük değişiklikler olduğunu düşünmüyoruz. Faiz ve kur seviyelerinin halen zorlayıcı olduğu lokal piyasalarda, etkileyici olacak önemli faktörler: ABD tahvil faizleri Ham petrol fiyatları Yurtiçi makro veri akımı Gibi görünüyor. Önceki gün %2.70’i aşan ABD 10 yıllık tahvil faizi halen bu seviyelerde işlem görmeye devam ediyor. ABD’li yatırımcıların %2.75 ve üzerlerinde oluşacak faiz seviyesine karşı alerjisi var. Bu durum TRL yatırımcılarını da eş zamanlı etkiliyor. ABD faizlerinin tehlikeli sularda dolaşması “durgun üretim - büyüyen cari açık - yüksek enflasyon” gibi arzu edilmeyen bir makro kombinasyona sahip olan Türkiye’de yatırımcıların aklını kurcalamakta ve TL faizleri de hızla yukarıya itme potansiyeli göstermekte diye düşünüyoruz. 110 USD’ye dayanan Brent petrol de tabloyu ağırlaştırıyor. Bugün TSİ 10:00’da Merkez Bankası, Haziran ayı cari işlemler dengesini açıkladı. Açıklanan verilere göre Haziran ayında cari açık 4.45 milyar USD oldu. CNBC-e anketinde açığın 5.14 milyar USD olarak gerçekleşmesi bekleniyordu. 12 aylık cari açık Haziran’da 53.64 milyar USD olurken, Mayıs ayında bu miktar 53,15 milyar USD seviyesindeydi. Ocak-Haziran dönemini kapsayan altı aylık süreçte ise cari açık bir önceki yıla göre %19.6 artışla 35.92 milyar USD oldu. Haziran’da net hata noksan kalemi ise 2.33 milyar USD açık verdi. Neticede, 160 mia USD’ı aşan dış borç servis yüküyle Türkiye’nin gelecek 12 ayda bulması gereken dış finansman tutarı 210 mia USD’nin de üzerine çıkmış oluyor. FED’in ayağını gazdan çekmeye hazırlandığı bir ortamda böyle bir rakamın endişe yarattığını düşünüyoruz. Gelecek Salı PPK toplantısı var, toplantı sonrası faiz koridorunda değişiklik olup olmayacağını şu noktada kestirmek çok kolay gözükmüyor. Bu noktada FED tapering süreci gidişatı, bugün açıklanacak Empire İmalat (TSİ 15:30) ve Philadelphia Fed (TSİ 17:00) Aktivite Endeksleri ve özellikle TSİ 15:30 CPI verileri ile TSİ 14:30’da açıklanacak TCMB Beklenti Anketinde yıl sonu ve orta vadeli TÜFE tahminleri ne oranda değiştireceği belirleyici olabilir. Temmuz anketinde 2013 yılsonu TÜFE beklentisi %6.5’te %7.2’ye, 12 ay sonrasının enflasyon beklentisi ise %6.2’den %6.45’e yükseliş göstermişti. Beklentilerdeki bozulmanın devam etmesi gelecek haftaki toplantıda koridorun genişletilmesi yönündeki baskıları artıracaktır diye düşünüyoruz. 02/08/2013 Cuma: Bernanke, Draghi ve sonrası... Yılbaşından bu yana, yeni finansal iklim olarak tanımladığımız ve özetle “yatırımlar düşük kaliteli ve likiditesi göreceli az olan varlık sınıflarından daha kaliteli varlık sınıflarına yani Gelişmekte Olan Piyasalardan Gelişmiş Piyasalara kayacak” temasının dün akşam itibarı ile verisel karşılığı %23.50 ile zirveye çıkmış durumda. MXWO yani MSCI Dünya endeksi ile MXEF yani MSCI Gelişmekte olan Piyasalar endeksi arasındaki fark bu orana geldi. Biz bu hareketin önümüzdeki dönemde de devam edeceğini düşünüyoruz. Bu haftaki FED FOMC toplantısı sonrası gelen açıklamalarda, tahvil alımlarını yavaşlatma sürecine (QE Tapering) dair herhangi bir takvim veya ip ucu vermeyen ve de dataya bağımlı görüntüsünü sürdüren Fed, beklentilerin ötesinde güvercin ifadeler kullanırken AMB de tahmin edildiği gibi “gevşeme eğiliminde bekle-gör politikasını” benimsedi. Dün gerek AMB’ından gelen politika metni ve gerekse Başkan Draghi’nin basın toplantısı aslında Haziran’daki güvercin ve parasal gevşeme yanlısı söylemlerden çok farklı değildi. Tek fark, ekonomik görünüme ilişkindi. Özetle, Euro-bölgesinde son aylarda gözlenen toparlanmayı ihtiyatla izleyen AMB gevşeme yönündeki eğilimini korudu. Bizce AMB’ından yeni faiz indirimi beklentisi halen masada ancak olası 25 baz puanlık indirim 3Ç’den çok 4Ç’de gerçekleşecek gibi görünüyor. Dün, İngiltere Merkez Bankası da %0.50 seviyesinde olan politika faizinde değişikliğe gitmezken, 375 BN GBP düzeyinde olan varlık alım programı büyüklüğünü de korudu. Tüm açıklamalar sonrası dün piyasalarda 2013’ün en hareketli günlerinden biri yaşandı, ABD’de beklentilerin üzerinde gelen ISM İmalat verilerinin de etkisi ile S&P500’de %1.30 artışla 1,707 seviyesinde yeni bir tarihi zirve gördük. Emtia’larda da Altın ve Petrol’de major hareketler gördük, özelikle brant petrol’deki yukarı yönlü hareketlilik Türk piyasaları için oldukça önemli. Altında ise aşağı yönlü trend gözlemleniyor. Piyasaların merakla beklediği ABD tarım dışı istihdam verisi TSİ 15:30’da açıklandı. ABD'de işverenler Temmuz ayında istihdamda beklenenden daha az bir artışa giderken, işsizlik oranı yüzde 7.4'e düştü. Bu veri, istihdam piyasasındaki düzensiz iyileşmeyi işaret ediyor. Tarım dışı istihdam geçen ay 162,000 arttı ve son dört ayın en düşük artışını gösterdi. Tarım dışı istihdam artışı, Haziran ayında, 195,000'den 188,000'e revize edilmişti. Bloomberg'in anketine katılan 93 ekonomistin tahminlerinin medyanına göre, bu verinin 185,000 artması bekleniyordu. İyi hafta sonları... 30/07/2013 Salı: Önemli Başlıklar.... İki günlük FED FOMC bugün başladı... TCMB Bugün 10:00’da Temmuz ayı enflasyon raporunu açıkladı, yılsonu enflasyon tahmini yukarı çekildi. Çin Merkez Bankası (PBOC) kısa vadeli likidite operasyonu ie piyasaya Şubat’tan bu yana ilk kez fon sağladı FOMC toplatısından temel beklenti: ‘Tahvil alımlarını (QE) Yavaşlatacak (Tapering) süreci formülize edecek yeni bir yol planı’ görebilmek. Yani “para politikası metni bir hayli değişecek ve artık QE tapering ve sonrasında belki de faiz artırımına giden yolun planı ortaya çıkacak mı?” Tabii ki Bernanke, bu sene sonunda dolacak olan, görev süresinin sonuna yaklaşırken piyasalarda bozulma yaratmamak adına para politikası metninde bazı güvercin modifikasyonlara yer verebilir diye de düşünüyoruz. Bunun da işsizlik üzerinden yapılması bekleniyor. QE Tapering’e işsizlik oranı %7’ye düşünce start vermeye hazırlanan Fed (muhtemelen Aralık’ta), ‘sıfırfaizi sonlandıracak kritik işsizlik eşiğinin %6.5’den %6.0 ve hatta %5.5’ e çekilebileceğine işaret ederek piyasaları yumuşak inişe’ hazırlayacaktır. Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, 2013 yılı yılsonu enflasyon tahminlerini, döviz kuru ve petrol fiyatlarında yaşanan gelişmeleri göz önünde bulundurarak, 0.9 puan yukarı yönlü güncellediklerini bildirdi. Enflasyonun 2013 yılı sonunda orta noktasının yüzde 6.2 olmak üzere yüzde 5.2 ile yüzde 7.2 aralığında gerçekleşeceğini tahmin ettiklerini belirten Başçı, 2014 yıl sonu tahmininin ise orta noktasının yüzde 5 olmak üzere yüzde 3.3 ile 6.7 aralığında tahmin edildiğini vurguladı. Açıklamalar sonrası piyasada majör bir hareket gözlemlenmedi. Çin Merkez Bankası (PBOC) kısa vadeli likidite operasyonu ie piyasaya Şubat’tan bu yana ilk kez fon sağladı, 7 günlük repo ile %4.40 ile piyasaya 2.8 mia USD enjekte eden PBOC’nin bu hareketi piyasalarda pozitif yankı bulurken, Asya endeksleri günü pozitif kapadılar, Nikkei %1.53, Güney Kore Kospi %0.90, Çin Şangay endeksi ise % 0.70 artış gösterdiler. 26/07/2013 Cuma: Yine FED FOMC Yolda.... Piyasalar 31 Temmuz Çarşamba FED FOMC toplantısı olası sonuçlarını tartışmaya başlamışken, Wall Street Journal’da Jon Hilsenrath imzalı yayınlanan köşe yazısı özellikle pariteyi ve piyasaları etkiledi. Hilsenrath köşesinde özetle şu konuya vurgu yaptı: Fed gelecek haftaki toplantısında tahvil alımlarını (QE-niceliksel gevşeme) yavaşlatma (Tapering) sürecini formülüze edecek yeni bir yol planıyla yatırımcıların karşısına çıkacak. Burası çok önemli, Fed faizini artıracak kritik işsizlik oranı eşiği %6.5’den aşağıya çekilecek. Çıkarılan sonuç ise: Fed artık tartışmasız biçimde QE Tapering sürecine girecek, ancak bunu yaparken varlık fiyatlarının hasar görmemesine da azami önem gösterecek ve süreci yavaşça ve gerektiğinde güvercin yaklaşımlarla yönetecek. Biz 3. Ve 4. Çeyrek için de “güçlü USD” öngörümüzü sürdürüyoruz. Lokal piyasada Dünü istisnai gün rejiminde geçirdik. Piyasa yapıcısı bankalar da repo çerçevesinde yapılan son değişiklikle artık diğer bankalar gibi O/N Borç Verme Oranı olan %7.25’den borçlanmaya başladı, bu geçen aya göre 125 baz puanlık ekstra maliyet demek, USD satışları yapılmadı. Son PPK açıklamaları piyasaları tam anlamıyla rahatlatmadı, yapılan tüm değişiklikleri gözönüne alırsak, bunlar para ve kur piyasalarında belirsizliğin/volatilitenin artacağına işaret ediyor diyebiliriz. BİST’in performansını yabancı kurumlardan gelen değerlendirmeler epeyce etkiliyor. Ve görüşler maafesef çok da olumlu değil. Bu hafta Credit Suisse de BİST için ağırlığını artır önerisini NÖTR olarak güncelledi. Yeni haftaya girerken, yurtdışında Wall Street’in zirvelerde kalma gayreti ve GOP’lara fundamentallerden gelen “alım sinyali” olumlu fakat Çin’in durumu halen potansiyel riskler içeriyor. İçerde kur ve faiz belirleyici. Mevcut TL ve faiz seviyelerinde BİST son haftalardaki bandını volatil de olsa koruyabilir, fakat yukarı trend beklemek için gereken koşullardan çok uzak olduğumuzu düşünüyoruz. İyi haftasonları..... 25/07/2013 Perşembe: Büyüme... Dün CNBC-e’de yayına katılan Mehmet Şimşek Türkiye’nin yılsonu %4 büyüme hedefini de değerlendirdi. Büyümede risklerin aşağı yönlü olduğunu ve para politikasındaki sıkılaştırmanın iç talebi etkileyeceğini belirterek hedefte revizyone gerek olup olmayacağını değerlendireceklerini belirtti.Ayrıca, asıl belirleyici olanın EURO bölgesi gelişmeleri olduğunu vurguladı. Hedefin revizyon ihtiyacıyla ilgili olarak da, değerlendirmenin önümüzdeki birkaç hafta içerisinde yapılacağını, ancak aşağı yönlü risklerin artması durumunda revizyonun gündeme geleceğini, fakat şu noktada böyle bir hareket için erken olduğunu belirtti. Biz yıl sonunda büyümenin %3’ün bir miktar üzerinde olmasını bekliyoruz. Gayri Safi Yurtiçi Hasıla: TSİ 15:30’da, ABD’de Dayanıklı Mal siparişleri Haziran ayında beklentilerin çok üzerine çıkarak %4.2 artış olarak açıklandı, beklenti %1.3 iken, bir öneceki ayın verisi %3.7 idi. Savunma Sanayi hariç siparişlerde %3 artış gösterdi, bu kalem de de beklenti %1.5 artış iken bir önceki ayın artışı %3.5 idi. Nakliye sektörü hariç siparişlerde ise artış oluşmadı. Gün içerisinde de çok hareketli olan ABD 10 yıllık faiz tahvili açıklamalar sonrasında %2.61’lerde işlem görüyor. 2013 yılı Temmuz ayında Reel Kesim Güven Endeksi, bir önceki aya göre 3.1 puan azalarak 108.7 seviyesinde gerçekleşti. Mevsimsellikten arındırılmış reel kesim güven endeksi ise bir önceki aya göre 1.7 puan azalarak 105.6 puan oldu. TCMB’den yapılan açıklamada şu ayrıntılara yer verildi: "Son üç aya yönelik değerlendirmelerde, üretim hacminde artış bildirenler lehine olan seyrin bir önceki ay seviyelerinde sürdüğü, iç piyasa sipariş miktarı ve ihracat sipariş miktarında artış bildirenler lehine olan seyrin ise zayıflayarak devam ettiği görülmektedir.” 23/07/2013 Salı: Saat 14:00 ve +75 BAZ PUAN.... TCMB beklendiği gibi, fiyat istikrarını sağlamak ve finansal istikrarı desteklemek için, faiz koridorunun üst sınırını %6.5’tan %7.25’e yükseltti, alt bandı ise %3.5’ta sabit tuttu. Politika faizi ise %4.5’ta sabit tutuldu. Yapılan açıklamada “Sermaye akımlarındaki oynaklık nedeni ile Türk Lirası likidite politikasının esnekliğinin artırılmasına karar verilmişken, Her türlü yeni veri ve haber geleceğe yönelik politika duruşunun değiştirilmesine neden olabilir, gerektiğinde parasal sıkılaşmaya gidilebilecektir” denildi. PPK’dan ayrıca “24 Temmuz’dan itibaren geçerli olmak üzere, bir hafta vadeli repo miktar ihalesi ve 1 ay vadeli repo ihale miktarlarına dair üst sınır kaldırılmıştır. Miktar ihalesi açılacak günlerde, “bir hafta vadeli fonlama tutarına ilişkin alt sınır ise 0.2 mia TRL düzeyinde devam edilecektir” açıklaması geldi. TCMB bunlara ek olarak “ek parasal sıkılaştırma yapılan günlerde “döviz satım ihalesi” ve “bankalara piyasa yapıcısı repo imkanı üzerinden fonlama” yapılmayacağını” belirtti. Bu açıklama bankalar için çok da pozitif görünmüyor. Açıklamaların ardından piyasalarda ilk tepkiyi kurda gördük USD/TRL’de satışlar oluşurken, ilk 15 dk’da 60 bpts düşüşü gözlemledik. 2 yıl vadeli tahviller 25 bpts aşağı gelirken, BİST’te ufak bir yükseliş izlendi ve trend pozitif gibi görünüyor. Bugün ilk seansta da %1 gibi bir prim vardı. BİST tarafında, Wall Street’in rekorları sürdürme gayreti ve Asya borsalarının son iki ayın zirvesine tırmanması olumlu görünüyorken, ham petrol fiyatlarının 108 doları aşması bir miktar negatif ancak bu durum şu anda Gelişmekte Olan Piyasa’lardan esen ılık rüzgarla hissedilmiyor, global tahvil piyasalarının sakin seyri de BİST’in lehine. Ancak BİST için kur ve faiz belirleyici olmaya devam edecektir diye düşünüyoruz. Tabi dün bahsettiğimiz jeo-politik riskleri, özellikle Suriye sınırının ısınması konusunu da yakından takip etmek gerekecektir. İyi Çalışmalar...... 22/07/2013 Pazartesi: Yurtiçinde tüm gözler yarınki PPK toplantısında... Özet: Global piyasalarda pozitif eğilimli bir seyir yaşanırken, bunda Fed Başkanı Bernanke’nin varlık alımlarında azaltıma gidilse dahi yapıcı para politikalarının uzunca bir süre devam edeceğine ilişkin açıklamaları etkili oldu. ABD tahvil faizlerinin de gerilediğini gördük. Öyle ki ABD 10 yıl vadeli tahvilin getirisi beklentilerin altında kalan ekonomik verilerin de etkisiyle, geçtiğimiz hafta 10 baz puan gerileyerek haftayı %2.48 seviyelerinden tamamladı. Açıklamalar sonrası gerek bono gerekse HS piyasalarında olumlu seyir gözlendi. Veri açıklamalarının global piyasaların yönü konusunda belirleyici olacağı haftada, ABD’de açıklanacak olan konut verileri (ABD’de konut piyasasının %90’ından fazlasını oluşturan mevcut konut satışlarının Haziran’da %1.4 artışla 5.25mn’a ulaşması beklenirken, beklentiler dahilindeki gerçekleşmeler konut piyasasındaki toparlanmanın devam ettiğine işaret edecek) ve Avrupa Bölgesi üretim endeksleri takip edilecek Geçen hafta, Merkez Bankası’nın bu hafta yapılacak olan Para Politikası Kurulu toplantısında politika faiz koridorunda ölçülü bir artırım yapılabileceğine ilişkin açıklamaları Türkiye piyasalarını olumlu etkiledi Türkiye tarafında Merkez Bankası’nın faiz kararı haftanın en önemli gelişmesi konumunda. PPK açıklamaları yarın TSİ 14:00’TE. İç piyasada özellikle USD/TRL kuru ve faiz belirleyici olmaya devam ediyor, bu noktada 2 aktör öne çıkıyor, ilki TCMB, ikincisi ise jeo-politika. Suriye sınırının ısınması rahatsızlık yaratıyor. TCMB’nin piyasa gerçeklerine yaklaşmasını bekliyoruz. BİST’in performansında ise yabancı kurumlardan gelen değerlendirmeler de etkili oluyor. Cuma günü de yabancı bir kurumun (JP Morgan) “ağırlığı artır” önerisini “nötr’e” çevirmesi satışlarda etkili oldu. Bunların dışında global piyasalar tarafında Çin verileri de takip edilirken, Çin’de açıklanan 2. çeyreğe ilişkin büyüme verisi, piyasa beklentilerine paralel, geçtiğimiz senenin aynı dönemine göre %7.5 arttı ancak ivme %7’nin altını gösteriyor, Haziran ayına ilişkin sanayi üretimi, PMI imalat verilerindeki yavaşlamaya paralel yıllık %8.9 artarken, Mayıs ayındaki %9.2’lik artışın altında kaldı. Paritenin seviyesi ve Bernanke’nin açıklamaları genel olarak gelişmekte olan ülke piyasalarını (GOP) destekler nitelikte görünse dahi Çin endişelerinin bu noktada öne çıktığını görüyoruz, çünkü%7’in altı Çin için “potansiyelin altı büyüme” demek ve böyle bir durumda bankaların batık kredi sorunları ve dolayısıyla likidite sıkışıklığı yeniden karşımıza çıkabilir. Bu arada Çin hafta sonu kredi faizlerinde alt limiti serbest bıraktı, Shanghai piyasası bu durumu pozitif karşılamış gibi görünmüyor. Çarşamba açıklanacak HSBC İmalat PMI’dan iyi haber gelmeyebilir diye düşünüyoruz. 19/07/2013 Cuma: Hep Bernanke konuştuk bu hafta, peki ya Türkiye? TCMB Başkanı Başçı’nın, Pazartesi günkü faiz koridorunda genişleme işareti veren basın açıklaması ve Bernanke’nin önceki açıklamalarından aslında çok da farklı olamayan güvercin tespitleri ile, lokal piyasalarda, faiz ve kurda tansiyon bir miktar düştü ve belli bir düzlük oluştu gibi görünmekle birlikte, bundan sonrası TCMB’nin Salı günkü PPK toplantısında alacağı kararlara bağlı olacak. Bernanke TCMB’nin yükünü bir miktar hafifletti gibi görünüyor ancak yine de faiz koridorunun sabit kalmasını sağlayacak bir gerekçe de sunmadı, çünkü ana temada bir değişiklik yok, dünya Fed kanalından (QE tapering) likidite/risk detoksuna girecek. Tüm gelişmelerden sonra TCMB’nin 23 Temmuz PPK’sını pas geçmeyeceği kesin diye düşünüyoruz. Toplantıdan bir aksiyon çıkmaz ise piyasalarda hayal kırıklığı yaratacağı çok net görünüyor. Piyasa konsensusu, TCMB, Bernanke öncesi 50-100 baz puan olarak konuşulan koridor genişlemesinde ilk adımı, Bernanke etkisi ile, O/N Borç Verme Oranını 50 baz puan artırarak atabilir. Böyle bir adım, eğer uluslararası piyasalarda bir ralli havası yoksa, yurtiçine pek bir fayda sağlamaz. Bu noktada, sonraki dönemlere ilişkin yeni faiz artırımı anlamında verilecek mesajlar önemli olacaktır. Dün S&P 500’de %0.5’lik artış ile yeni bir tarihi zirve gördük. Moody’s’in ABD’nin AAA olan kredi notunun görünümünü Negatif’ten Durağan’a çekmesi ve beklentilerden daha iyi gelen Temmuz ayı Philadelphia FED endeksi, HS’lerde yeni alımları destekledi. ABD kredi notu 2011 Agustos’unda Standarts and Poors tarafından AAA’dan AA’ya düşürülmüştü. S&P haberinin ertesi günü S&P 500 endeksine yatırım yapanlar dün itibarıyla USD bazında %51 getiri elde etmiş oldular. Aynı dönemde farklı HS endekslerinin USD bazında getirilerine bakarsak: MSCI Gelişmekte olan ülkeler endeksi -%3 MSCI Dünya Endeksi +%33 BİST100 +%35 DAX (Almanya) +%30 SHCOMP (Çin Şangay endeksi) -%17 S&P 500 İyi Haftasonları...... 17/07/2013 Çarşambai: Bernanke’yi beklerken (yine)... Fed Başkanı Bernanke bugün TSİ 17:00’de ABD Kongresi’nde yarı yıllık ekonomi sunumunu yapacak ve Bernanke’nin yapacağı konuşmanın metni TSİ 15:30’da basına dağıtılacak, dolayısıyla piyasalar Bernanke konuşmaya başlamadan önce fiyatlamaya başlayabilirler. Ana tema yine, Fed’in “tahvil alımlarını (QE) yavaşlatmaya (tapering) ne zaman başlayacağı” olacaktır. Bu bağlamda, dün Wall Street Journal’da Jon Hilsenrath imzası ile yayımlanan makalede Fed’in QE Tapering sürecinde ilerleyebilmesi için öncelikle “ABD makro veri setinin belirlenen kritik eşiklere ulaşması” gerektiğini vurgulandı. Söz konusu eşik seviyeler piyasaların ezberinde, işsizlikte %6.5 ve enflasyonda ise %2.0 seviyeleri. Son rakamlar bu seviyelerin hayli gerisinde. Bernanke bugün yapacağı sunumda, 19 Haziran’daki FOMC sonrası yaptığı konuşmada olduğu gibi QE tapering süreci için aynı takvimi verirse (datalara bağlı olarak tahvil alımlarının 2013’ün sonraki aylarında yavaşlatılmaya başlayıp yine makro verilerin hedef performansına bağlı olarak 2014 ortasında sonlandırılması) USD pozitif hareketlerin önünün açılması beklenebilir ve özellikle dünkü EUR/USD rallisi sonrasında 1.3100/50 bandında “USD yeni long pozisyon” açmak için fırsat yaratabilir. Peki, TCMB PPK’da ne yapar? Bu sorunun cevabında Bernanke sunumu da etkili olacaktır. Pazartesi günü TCMB Başkanı Başçı’nın açıklamaları sonrasında TCMB’nin gelecek Salı halihazırda %6.5 olan O/N borç verme faizini yükseltmesi kesin diye düşünüyoruz, önemli soru ne kadar olacağı. Piyasadaki konsensüs beklenti 50-100 baz puanlık faiz artırımı. 50 mi 100 baz puan mı olacağına ise piyasa koşullarına bakılarak karar verilecek. Bu noktada Bernanke’nin konuşması da etkili olacaktır diye düşünüyoruz. Bu arada piyasada 250-300 baz puan artış bekleyip bu paralelde pozisyon alan yatırımcılar da var. Bu nedenle, 23 Temmuz’daki PPK toplantısında TCMB’nin faiz koridorundaki genişlemeyi en fazla 100 baz puanda bırakıp başka herhangi bir artış sinyali vermemesi piyasalarda hayal kırıklığı yaratabilir. Bizim beklentimiz artışın 100 ila 150 baz puan olacağı yönünde. 2 Yıllık tahvillerde %9.60 faiz oranları gördük, şu anda %8.98’lerde işlem görmelerine rağmen, bu faizin %10’lara oturması da çok şaşırtıcı olmayacaktır diye düşünüyoruz. 15/07/2013 Pazartesi: S&P tarihi zirvelerinde... Bu hafta S&P 500 endeksinin piyasa değerinin neredeyse %30’unu oluşturan 76 şirket bilançolarını açıklayacaklar. Pazartesi: CITI GROUP Salı: Goldman Sachs & Coca Cola Çarşamba: Bank of America Merrill Lynch Perşembe: Google& Microsoft & Morgan Stanley Cuma: General Electrics S&P 500 Cuma 0.3 yükselerek tarihi bir kapanış yapmıştı, yukarı hareketin devamı için gelecek bilançolar önemli olacaktır. Yine de, daha önce “likiditesi düşük ve düşük kaliteli ancak yüksek getiri imkanı” sağlayan varlık sınıflarından “likit ve yüksek kaliteli” varlık sınıflarına göç yaşanmasını beklediğimiz paylaşmıştık, bu paralelde portföylerin vadelerinin de kısalması şaşırtıcı olmayacaktır. Bu tip bir değişim elbette çok sakin olmayacaktır, dolayısıyla volatilete beklentimizi tekrarlamakta yarar görüyoruz. Bu ortamda, likidite ve kalitesi yüksek, ABD HS piyasalarının kazançlı çıkması çok olası görünüyor, Gelişmekte Olan Piyasaların da Wall Street karşısındaki kan kaybı ve rölatif performanslarındaki zayıflamanın devam etmesi beklenebilir. Para birimleri açısından bakarsak da, biz ibrenin USD tarafında olduğu yönündeki görüşümüzü koruyoruz. Türkiye’de ise kur ve faiz kıskacı.... Tahvil Piyasası, varlık sınıflarındaki göç faktörünün yanısıra, kısa vadede yüksek enflasyon riskini, orta vadede ise düşük büyüme riskini fiyatlıyor gibi görünüyor. Döviz kurunda devam eden yukarı yönlü baskıya rağmen TCMB, geçtiğimiz haftanın ikinci yarısını biraz da Bernanke’nin etkisi ile normal gün ilan ederek (%4.5’den 1 hafta vadeli repo fonlaması yaparak) geçirmişti. Döviz kuru yüksek seviyelerde kalmaya devam ederken, TCMB’nin normal gün rejimine geçmesinin temel nedeni Bugün ve yarın yapılacak Hazine ihaleleri gibi görünüyor. Hazine Pazartesi yani bugün 2023 vadeli TÜFE endeksli ve 2018 vadeli Sabit Kupon ödemeli tahvillerin yeniden ihracıyla, Salı 2015 ve 2023 vadeli sabit kuponlu tahvillerin yeniden ihraçlarını gerçekleştirecek. Bu şekilde Çarşamba yapılacak 9.6 milyar TL’lik iç borç itfasının en az %90’nın finanse edilmesine çalışılacak. Faiz eğrisinin mevcut görünümü, uzun uçta hafif aşağı eğimli. TCMB Başkanı Başçı’nın bugün yaptığı yazılı açıklama piyasaları bir miktar rahatlattı ve USD/TRL 1.95’lerden 1.93’lere geriledi (TSİ 13:45 1.9425) Başçı özetle şunları belirtti: 23 Temmuz'da PPK toplantısında, faiz koridorunu ölçülü bir şekilde genişletme adımı atılabilir Küresel düzeyde para ve maliye politikalarına ilişkin belirsizlikler ve bunların yol açtığı oynaklık yakın dönemde artış göstermiştir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası bu gelişmenin ülkemizde fiyat istikrarını ve finansal istikrarı bozmasına izin vermeyecektir Merkez Bankasınca ihracatçılarımıza Türk Eximbank aracılığıyla sağlanmakta olan reeskont kredilerinin limiti iki katına çıkarılacaktır. Bu yolla ihracatımıza daha fazla destek sağlanırken aynı zamanda net rezerv biriktirme hızımız artırılmış olacaktır. Faiz koridorunun genişletilme kararı gerçekleşir ise TR piyasalarda rahatlama artacaktır, döviz kurunu daha aşağıda görürken, tahvil faizlerinin de aşağı yönlü seyrini gözlemlememiz mümkün olabilir. 11/07/2013 Perşembe: Thanks BEN.... Dün Fed FOMC tutanakları ve Bernanke’nin National Bureau of Economic Research’de yaptığı konuşma döviz piyasaları başta olmak üzere finansal piyasaların tamamını önemli ölçüde etkiledi. Aslında ne tutanaklarda ne de konuşmada “QE tapering yolundan geri dönüş” sinyali yoktu, ancak, 18-19 Haziran FOMC toplantısında piyasalara yansıtılan “kuvvetli QE tapering” algısı yumuşatıldı. Özellikle Bernanke konuşmasında “QE tapering sürecinin dataya bağlı olacağının, enflasyon ve finansal piyasa koşullarının gözetileceğinin” altını tekrar çizdi. FOMC’nin hem enflasyon hem de istihdam hedeflerinin gerisinde kaldığını vurgulayan Bernanke “destekleyici politikalara halen ihtiyaç duyulduğunu, bu aşamada işsizlik oranı %6.5 hedefine düşse dahi faiz artışına hemen gidilmeyebileceğini ve faiz artışının ancak enflasyonda %2 hedefine ulaşıldıktan sonra değerlendirileceğini ve henüz o noktanın uzağında olunduğunu” dile getirdi. Bu arada, QE tapering’in zamanlaması konusunda bölünen Fed FOMC üyelerinden bazılarının “varlık alımları yavaşlatılmadan” önce istihdamdaki kalıcı iyileşmeye ek olarak büyümede de hızlanmanın kaydedilmesi gerektiğine vurgu yaptı. Bu ifade, FOMC tutanaklarını yumuşatırken, biz de en önemli ve piyasaları etkilemiş olan konunun bu olduğunu düşünüyoruz. BOJ ise beklendiği gibi para politikasında değişikliğe gitmez iken, önümüzdeki 2 sene içerisinde para tabanını, JPY 120 trn-JPY 140 trn (USD 1.2 trn-USD 1.4 trn) büyüteceğine dair taahhüdünü korudu. Dün BDDK’nın 8-9 Temmuz tarihlerinde bankaların gerçekleştiği döviz işlemleri hakkında inceleme başlatması ve Fitch’in “Gezi Parkı Gösterilerinin uzaması halinde bu durumun ekonomiyi olumsuz etkileyebileceğini ve de kredi notu üzerinde potansiyel risk yaratabileceğini” söylemesi TR piyasaları önemli ölçüde bozdu. USD talebi daha da arttı. TCMB’nin gün boyunca yaptığı döviz satışı 1.3 milyar USD’ye ulaştı Tahvillere ciddi satışlar geldi, ve 2 yıllık faiz max %9.42 gördü BİST, özellikle banka hisselerinin etkisi ile, 71,000’lere kadar geri çekildi Tüm gelişmelere paralel, biz, piyasa yönünün belirlenmesinde en önemli konuların volatilite takibi, ve TRL değerindeki gelişmeler olacağı yönündeki görüşümüzü koruyoruz. 05/07/2013 Cuma: TSİ 15:30’u bekliyoruz.... Bugün gözler ABD’de TSİ 15:30’da açıklanacak Haziran Tarım Dışı İstihdam (TDİ) verilerinde. Hatırlanacağı üzere, Çarşamba günü açıklanan Haziran “ADP Özel İstihdam” verisi 188,000 artış göstererek TDİ verisine dair olumlu sinyaller göndermişti. Beklenti 165,000 artış yönünde ancak 175,000’lik artış da şaşırtıcı olmayacaktır. 180,000 ve üzeri açıklanacak bir data 10 yıllık ABD tahvil faizlerini yukarı götürebilir diye düşünüyoruz. 200,000 ve üzerindeki gelecek veride ise daha ciddi hareketler görebilir, QE çıkış süreçlerinin beklenen zamanlamasını tekrar konuşmaya başlayabiliriz. Avrupa Merkez Bankası ve Draghi açıklamaları piyasalardaki “gevşeme” beklentilerini karşılamış gibi görünüyor. Mesajları özetlemek gerekirse: 1. Politika faizlerinin bir süre daha “mevcut veya daha düşük seviyelerde kalacağına” dair yön çizildi. 2. “Faizlerde aşağı yönlü trendin” korunacağına dair kuvvetli mesajlar verilirken ve şu anki %0.5’in alt taban olmadığı da dile getirildi. 3. Bankanın “yeni faiz indirimi” için geniş çaplı bir görüşme yaptığı belirtilirken, negatif mevduat faizine karşı açık fikirli olduğu söylemi yinelendi. 4. Genişlemeci para politikalarından “erken çıkışın” tüm EURO bölgesi ekonomileri üzerinde negatif etkiler doğurabileceği belirtilerek “büyüme üzerindeki aşağı yönlü riskler” yeniden vurgulandı. Açıklamalar sonrası EUR/USD hızla 1.2980’lerden 1.28080’lere gelirken, hisse senedi piyasalarında da ralli yaşandı. 22 Mayıs’ta Bernanke’nin Kongre açıklaması sonrası global anlamda Hisse Senetleri 4 Tri USD değer kaybetmişlerdi (kaynak: Bloomberg). Dün, Draghi sonrası, EURO STOXX BANKA (Avrupa Bankacılık Endeksi) %3.6 yükseldi. Draghi Asya Piyasalarında da pozitif etkili oldu, Nikkei %2.08, Hang Seng %1.89 yukarıda kapanırken, MSCI Asya endeksi %0.7 arttı. Türkiye’de ise, dün reel efektif kur endeksi açıklandı, Mayıs ayındaki 119.9 seviyesinden 115.7’ye geriledi. Türkiye tarafında gündem daha hafif görünürken, TRL’nin seyri piyasa yönü anlamakta en önemli indikatör gibi görünüyor. İyi Haftasonları..... 03/07/2013 Çarşamba: Dün neler oldu, ortalık karıştı? 1. Portekiz Maliye Bakanı Vitor Gaspar istifa etti. Sonrasında Dışişleri Bakanı Potas da istifasını sundu ama onun istifası henüz kabul edilmedi. Gelişmeler sonrası, Başbakan Coelho mevcut durumda istifa etmeyi düşünmediğini ama koalisyon üyesi parti yetkilileriyle acil toplanmaları gerektiğini belirtti. 2. Mısır’daki olaylar ve direnişe paralel petrol fiyatlarında sert artışlar gördük. (hem de crude) Nymex 98’den 101’e gelirken, Brent 103’ten 104.82’ye ulaştı. (Mısır olaylarını hatırlatmak gerekirse, halk Cumhurbaşkanı Mursi’nin istifasını istiyor ancak Mursi görevinden ayrılmayacağını ifade etti, Mısır ordusu ise ülkede devam eden karışıklığın durdurulamaması durumunda müdahale etmek zorunda kalacağını açıkladı, dünkü olaylarda maalesef 16 gösterici hayatını kaybetti) 3. Asya Piyasaları da, artan petrol fiyatlarına paralel ve Çin’de açıklanan PMI hizmetler endeksinin 53.9 ile beklentilerin oldukça altında gelmesi sebepleri ile genel olarak negatif kapandılar. Bu gelişmelerin etkilerini pariteler üzerinde de gördük, EUR/USD 1.2980’lerden 1.2920’lere çekildi (TSİ 13:45 1.2960) USD/JPY 100.70’lere kadar yükseldi (TSİ 13:45 99.80) ve ENflasyONNNNN... Tüik tarafından bugün açıklanan verilere göre aylık enflasyon %0.76 arttı. Beklenti %0.1 artış idi. Böylece yıllık enflasyon %6.5’ten %8.3’e sıçramış oldu. Yıllık ÜFE ise geçen ayki %2.2 seviyesinden %5.2’ye çıkmış oldu. TÜFE artışındaki en önemli katkılar gıda (0.43 puan) ve ulaşım fiyatlarından kaynaklanmış oldu. Mevsimsel etkiden dolayı giyim fiyatları ise enflasyona negatif katkı sağladı. Para politikası kararları açısından TCMB’nin yakından takip ettiği I-endeksinde 12 aylık enflasyon ise Haziran ayında %5.6 seviyesinde yatay hareket etmiş oldu. Diğer özetlediğimiz gelişmelerin üzerine gelen ve beklentilerin oldukça üzerinde çıkan TÜFE verisi de TR piyasaları da etkiledi. USD/TRL’de yukarı hareket gördük, zaten değer kaybetme eğilimindeki TRL’de satışlar hızlandı. Keza BİST endeksinde de satışların hızlandığını gözlemledik. TSİ 15:15’te açıklanacak ve Cuma açıklanacak olan ABD tarım dışı istihdam verisine ışık tutacak olan “ADP özel istihdam verileri” BİST 2. Seansta “market mover “ olabilir. Konsensüsün (160,000) üzerinde 185,000 kadar artış olabilir. Böyle bir rakam Haziran Tarım dışı İstihdam’da 175.000 kişilik artışı müjdeleyebilecek ancak buna rağmen ABD ekonomisinin ılımlı büyüme ve istihdam patikasında ilerlemekte olduğu sinyalinin ötesinde bir bilgi sunmuyor olacak. Bu da yıl sonunda start alacak QE (Fed’in tahvil alımları) yavaşlama senaryosuyla da uyum gösterir ve USD long pozisyonları besler diye düşünüyoruz. TÜFE ve ÜFE enflasyonu (12-aylık, %) Ana Kategorilerin aylık enflasyona etkisi: 02/07/2013 Salı: Gelişmiş Piyasalarla, Gelişmekte Olan Piyasalar arasındaki makas açılmaya devam edecek mi? Global piyasalara, geçen hafta öngördüğümüz şekilde, bir miktar likidite gelmekle ve dataların da sağladığı pozitif eğilimli seyirle, biraz rahatlama olmakla birlikte biz USD’ın tüm para birimlerine karşı değer kazanmaya devam edeceğine ve şu anda bir miktar “taktiksel olarak” geri çekilmiş olan volatilitelerin tekrar artacağına inanıyoruz. Dolayısıyla gelişmiş piyasalarla (özellikle ABD) gelişmekte olan piyasalar (GOP) arasındaki makasın, GOP’ların aleyhine, giderek açıldığını tekrar hatırlatalım. Özelikle Fed’in “stok” yaklaşımına geçmesiyle “likiditesi ve kalitesi nispeten düşük ancak yüksek getiri imkanı” sağlayan varlık sınıflarından “likit ve yüksek kaliteli” varlık sınıflarına geçiş yaşanacağını beklediğimizi tekrar hatırlatmak isteriz. Bu beklenti de, volatilite artış beklentimizi destekleyen en önemli unsur diyebiliriz. BOJ’un parasal genişleme politikasının Nisan ayında anons etmesinden sonra hareketlenen USD/JPY paritesi 100’e yaklaşmışken,103-105 bandına ve hatta üzerine gideceğini düşünüyoruz. Bu hafta Cuma günü açıklanacak olan ABD tarım dışı istihdam verileri piyasalar için önemli olacak. Bugün de Mayıs ayı Fabrika siparişleri verileri takip edilecek, Nisan ayında %1 artan fabrika siparişlerinin Mayıs ayında %2 artması bekleniyor. ABD’den gelen verilerin her zamankinden daha yakından takip edildiği piyasalarda, normal koşullarda çok etki yaratmayan bu verinin bile beklentilerden farklı açıklanması durumunda etkili olabileceğini düşünüyoruz. Lokal piyasalarda ise hala likidite olmadığını belirtelim, ayrıca ülkemizdeki gezi süreci, barış süreci vs politik gelişme risklerinin de devam ettiği bir dönemde. TL’deki değer kayıplarının “USD’a ve bazı gelişmekte olan para birimlerine karşı” devam etmesi şaşırtıcı olmayacaktır diye düşünüyoruz. Son 1 haftalık süreçte TRL, Meksika Pezosu, Güney Afrika Randı ve Güney Kore Won’u hariç hemen hemen tüm dünya para birimlerine karşı değer kaybetti. TRL faizlerin arttığı mevcut ortamda %9 üzerindeki faizlerden taktiksel pozisyon açılabilir diye düşünüyoruz. Bu pozisyonlarda da capital gain’den (sermaye kazancı) ziyade iyi faizle getiri mümkün olacaktır diye düşünüyoruz. Yarın Haziran ayı enflasyon verileri açıklanacak, Yıllık enflasyonun %6.5’den %7.5 düzeyine yükselmesini bekleniyor. Gerçi TCMB bir süredir piyasaları Haziran’da önemli enflasyon artışına hazırlıyordu ancak yine de %7.5’e sıçrama piyasalarda çok etkili olmayacaktır diye düşünmekle birlikte hedeflerden uzaklaşma anlamında şık olmayacaktır. Perşembe açıklanacak Reel Efektif Döviz Kurunun ise muhtemelen müdahale sınırı olan 116 endeks seviyesinin altına gerilediğini göreceğiz. 28/06/2013 Cuma: Dudley, Powell, Lockhart triosu.... Dün konuşan, FED’in ağır toplarından, New York FED Başkanı Dudley, FED Başkan Yrd. Powell ve Atlanta FED Başkanı Lockhart anlaşılır ve yatırımcıları rahatlatan açıklamalarda bulundular. Verilen mesajların tamamını özetlemek gerekirse: 1) Fed’in hâlihazırda %0.25 olan politika faizine ilişkin duruşunda herhangi bir değişiklik yok, faiz 2015 ortasına kadar düşük kalmaya devam edecek gibi görünüyor, 2) Bernanke’nin tahvil alımlarını (QE) yavaşlatma (tapering) ile ilgili bahsettiği takvim FOMC’de önceden belirlenmedi, Bernanke basın toplantısında kendi görüşlerini paylaştı ve Bernanke’nin bahsettiği Tapering politikası FED içinde konuşulan pek çok senaryodan biri (Piyasaları asıl rahatlatan madde buydu), 3) Fed politikasında her şey makro verilere bağlı, 4) QE’leri yavaşlatma bir parasal daralma olarak algılanmamalı, sadece parasal gevşeme hızının ayarlı düşürülmesidir, 5) FED büyümeyi destekleyen politikalara devam edecek, Açıklamalara paralel dün ABD 10 yıllık tahvillerinin %2.45’lere kadar gevşediğini gözlemledik, bu gevşeme piyasalara belli ölçüde risk iştahı da getirince Wall Street yükseldi ve 1.30 sınırına kadar çekiler EUR değer kazandı. Lokal piyasalar da Haziran’daki sert kayıpları bir nebze telafi ediyor gibi görünüyor. %8.15’lere yükselmiş 2 yıllık gösterge tahvil %7.60’lara gerilerken, BİST’in son 2 gündeki artışları %6.3’leri buldu. Elbette değiştiğini düşündüğümüz “global likidite akımları (GOP’lardan gelişmiş piyasalara) ve yeni yatırım ikliminde” çok pozitif bir tablo görünmüyor, ancak yine de Temmuz ayına daha dengelenmiş piyasa koşulları ile gireceğimizi düşünüyoruz. 25/06/2013 Salı: Neler oluyor? Global Makro ve Mikro Özet ABD: Büyüme yolunda, dolayısıyla, daha önce belirttiğimiz QE’lerden çıkış stratejileri için düğmeye bastılar, piyasalarda ciddi satış baskısı oluştu. Avrupa: Almanya ve biraz da Fransa hariç büyüme yok, hatta ECB’nin (Avrupa Merkez Bankası) bilançosu sene başına göre küçüldü. 2 sene daha büyüme sağlanacak gibi görünmüyor. Ne beklenebilir? Eylül’deki Almanya seçimlerinden Merkel çıkar ise ECB QE (genişleme) politikalarına başlayacaktır diye düşünüyoruz. Japonya: QE devam, JPY’nin değerini düşürerek yola devam etmeye çalışıyorlar. Çin: Ülkenin son yıllardaki büyümesi ağırlıklı olarak altyapı ve inşaat sektörü yatırımlarında kaynaklandı, bunları yoğun finanse eden banka bilançolarında ciddi yükler oluştu. Yönetimdeki Komünist Parti’nin önceliğini büyümeden ziyade, bankacılık sistemi bilançolarının toparlanması olduğunu düşünüyoruz. Çin, dünyanın en büyük 2. Ekonomisi, büyüme tahminler zaten sene başında %8’den %7’ye çekilmişti, ülkeye FDI girişinin de azaldığı mevcut ortamda global büyümeye katkısı azalarak devam edecek gibi görünüyor. Tüm gelişmelerin yarattığı belirsizlikler ve huzursuzluklar ve değişen yatırım iklimi (son 4 seneki Gelişmiş Piyasalar, Gelişmekte Olan Piyasalar dengesi değişti) sebepleriyle şu anda ciddi pozisyon taşıyan yatırımcılar eş zamanlı kapıdan çıkıp, güvenli limanlara kaymak arzusundalar. Dolayısıyla piyasalardaki düzeltmeler vahşi boyutlarda devam ediyor. Piyasalara likidite gelmediği sürece durumun iyileşmesi beklenemez. ETF’lerin trigger olduğunu (tetiklendiklerini) görüyoruz. Fonlar henüz trigger olmadı, fonların tetiklenmediği durumda bu hafta piyasaya likidite girişi olacaktır ve nefes alınacaktır diye düşünüyoruz. Fonlar tetiklenir ise sonrasında likidite yine gelecektir ama denge daha farklı düzeyde oluşacaktır. 21/06/2013 Cuma: Yeni Dünya düzenine hoş geldik! Sene başından bu yana esen global yatırım ikliminin değişeceğine işaret eden rüzgarlar Bernanke’nin oyunun kurallarını değiştirmesine paralel fiyatlara iyice yansımış gibi görünüyor. Kısaca hatırlamak için, “İstihdamdaki iyileşmenin devam etmesi ve büyüme tarafından da kuvvetli dataların gelmesi halinde, varlık alımlarının (QE) yılsonuna doğru ılımlı hıza yavaşlatılabileceğini ve 2014’ün ilk yarısında ölçülü adımlarla yavaşlamanın (Fed tapering) sürdürülerek QE’lerin 2014 ortasında sonlandırılabileceğini” söyleyen Bernanke’nin “şahin kanada” doğru kaymaya başladığından endişe edildi. Aslında Bernanke “Fed tapering” sürecini tamamen makro verilere bağlarken, parasal daralma ve faiz artışıyla olan bağı koparan önemli açıklamalarda da bulunmuştu. Bernanke’nin belirlediği çerçeve aslında çok makul görünmekle birlikte piyasa tepkisi pek de makul düzeylerde olmadı. Sert satışlar yaşandı ve devam ediyor. Avrupa ülke tahvillerinde sert yükselişler yaşanırken, 10 yıllık ABD tahvilleri %2.40’larda işlem görüyor. Global risk göstergesi olarak takip edilen VIX (volatilite endeksi) 2007 ABD emlak krizinin başlangıcından bu yana en büyük 3 günlük hareketini yaptı ve %23.1 değer kazandı. Gelişmekte Olan Piyasaların tahvillerinde de satışlar devam ediyor. TRL, TRY, TL TL TL.... Fed sonrası satış baskısı altında kalan GOP arasında en çok hasarı TL piyasalar aldı. Son lokal politik gelişmelerde yurtiçi piyasalarda negatif bir alfa görmüştük, ancak yine de TR’deki gelişmeleri sadece iç politika ve Fed’e bağlamak yeterli gözükmüyor. Cari açık, enflasyon ve dış borç rakamları dikkate alındığında TCMB politika faizinin diğer BBB reytingli Gelişmekte Olan Piyasalar politika faizleri ortalamalarının altına inmesi TL’nin sigortasız kalmasına yol açtı gibi görünüyor. İstisnai gün uygulamalarıyla TCMB referans faizi O/N koridorun üst limiti olan %6.00-6.50 bandına taşısa da Rusya (%8.25), Brezilya (%8.00), Hindistan (%7.25), Hırvatistan (%7.00), gibi pazarların oldukça gerisindeyiz. Bu ortamda, TCMB’nin Ağustos’a kadar enflasyonda artış öngörmesi de tahvil yatırımlarında çekici bir taraf bırakmadı. Üstelik kredilerde %35’e ulaşan artış temposu da cari açık riskini yeniden beslemeye başladı. Buna ilaveten global yatırım iklimindeki değişim ve üç seçimin (yerel-genel ve Cumhurbaşkanlığı) sığdırılacağı 2014-2015 döneminde iç politika riskinin yeniden fiyatlanması TL’yi zorlamaya devam edecektir diye düşünüyoruz. 20/06/2013 Perşembe: Bernanke’den sonra... “FED tapering” cini şişeden çıktı, USD rallisi başladı, TR’de istisnai günlere devam. Haftalardır piyasalarda konuşulan en önemli başlık FED’in QE’den ne zaman ve hangi hızla çıkmaya başlayacağıydı. Bizim baz senaryomuz, zaten bu sürece girildiği ve kademeli devam edileceği yönünde idi. Fed FOMC’nin dünkü toplantısı ve Başkan Bernanke’nin konuşmasının ardından “QE’leri yavaşlatma adımı “Fed tapering” ile ilgili açık mesajlar aldık. Aslında Fed’in kısa vadede acil bir adım atmak gibi bir niyeti yok. ABD ekonomisinde iyileşmenin devam etmesi halinde varlık alımları yılsonuna doğru ılımlı hıza yavaşlatılabilecek ve 2014 ortasında sonlandırılabilecek. Ana mesaj, “ekonomide aşağı yönlü risklerdeki düşüşün trend halini alması” ve mevcut koşulların devam etmesi halinde “Fed tapering sürecinin yıl sonuna doğru devreye girecek olması” Bernanke’nin açıklaması “Fed tapering sürecinin Aralık’ta başlayacağı, QE’lerin 2014 2Ç sonunda sonlandırılacağı ve kısa vadeli Fed fonlama faizinin 2015 ortasından önce artmayacaği” yönündeki senaryomuzla örtüşüyor. Ancak yine de piyasaların, FED’in söylemek zorunda olduğu açıklamalara, tepkilerinin oldukça sert olduğunu gözlemledik ve bugün de gözlemlemeye devam ediyoruz. 10 yıllık ABD tahvilleri %2.42’lerden işlem görürken, USD’da ralli başladı, Wall Street genel anlamda değerli USD sevmemekle birlikte biz belli süreçte stabilizasyon göreceğimizi düşünüyoruz. Bundan sonraki süreçte, yakında takip edilen ABD büyüme ve işsizlik verilerinin yanısıra enflasyon verisinin de çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Kredi piyasalarında satışların devam edeceğini dolayısıyla dünya faizlerindeki yukarı trendin süreceğine inanıyoruz. BİST için bu senenin maximumunun görüldüğüne inanıyoruz. TCMB’nin faizi çok sıkmayı ve dövizin de çok yükselmesini istememesine rağmen günlük “istisnai gün” uygulamalarıyla süreçte olacağını, şimdilik daha sert önlemlere başvurmayacağını düşünüyoruz. Özetle politik risklerde beklenmedik gelişmeler, Avrupa’da önemli kötüleşme ve ABD makro verilerinde beklenti dışı gelişmeler olmadığı sürece QE bitmiştir diyebiliriz. 2015’te de ABD’de faiz artışları başlayabilir, takip edilmeli diye düşünüyoruz. 18/06/2013 Salı: Haziran FOMC (Federal Open Market Committee) Global piyasaların en önemli gündem maddesinin FED’in QE’leri yani parasal genişlemeyi ne zaman yavaşlatmaya başlayacağı iken, yarın FOMC toplantıları ardından, TSİ 21:30’da konuşması beklenen Bernanke’nin vereceği mesajlar son derece önemli. Bizim beklentimiz Bernanke’nin piyasa dostu, yatıştırıcı ve güvercin konuşacağı yönünde, dolayısıyla Fed’in QE’leri en erken Aralık’ta kademeli yavaşlatmaya başlayacağı yönündeki görüşümüzü koruyoruz. Eğer Bernanke’den “karmaşık mesajlar” gelirse piyasa hayal kırıklığına uğrayabilir. Tüm bu beklentiler ve endişe, tüm piyasalarda volatilite yaratırken, GOP’lardan çıkışların devam ettiğini gözlemliyoruz. Lokal piyasada özellikle sabit getirili tarafta tamamen beklemede kalındığını hatta bugün 10:55 itibarı ile TL benchmark’ta hiç işlem geçmediğini belirtmek isteriz. Bu hafta Euro-bölgesinde açıklanacak PMI ve ZEW Beklenti anketleri parite üzerinde etkili olacaktır. Bu endekslerin Mayıs’takine benzer bir performans ile artması çok olası gözükmüyor, hatta hafif de olsa düşüş olabilir. AB Maliye bakanları Perşembe günü toplanacaklar, ana konu bütçe politikalarının gevşetilmesi. AB komisyonunun resesyondan kurtulmak için bütçe politikalarını gevşetme kararı sonrası gözler Maliye bakanları toplantısına çevrildi, ancak elbette bu yönde alınacak bir kararın maliyeti olacaktır. G-8 zirvesi ve Obama’nın Berlin ziyareti Türkiye açısından kritik önemde. G-8’de Suriye’deki iç savaş kadar AB ile ABD’de arasında yapılması planlanan TransAtlantik serbest ticaret anlaşması da gündem maddesi. Özellikle, Obama’nın Berlin ziyaretinde trans-Atlantik serbest ticaret anlaşmasına dair görüşme turları hızlanacak. Türkiye ABD ile paralel bir serbest ticaret anlaşması yapmakta başarılı olmazsa bu durumun dış ticaret üzerinde (özellikle ithalat kanalından) çok ciddi etkileri olabilir. Lokal piyasada, Gezi parkı sürecindeki gelişmelerin yanısıra, bugün PPK toplantı sonuçları takip edilecek, genel teamül faizlerde değişiklik kararı çıkmayacağı yönünde iken, faiz koridorunun üst bantının max 50 bps yukarı alınması da çok şaşırtıcı olmayacaktır diye düşünüyoruz. 14/06/2013 Cuma: Bernanke’yi beklerken... Dün ABD 10 yıllık tahvil faizleri %2.20’lerden %2.15 ve hatta altına gevşeyince Wall Street’te %1’lerin üzerinde artış gördük. Wall Street Journal’da dün geç saatlerde yayınlanan bir makalede çok da yeni bir bilgi verilmese de “Fed FOMC’de halen güvercin (genişlemeci) görüşlerin ağırlıkta olduğu” konusu işlendi. “Fed QE’leri azaltsa da bu parasal daralma (yani kısa vadeli faizlerin yükseltileceği) anlamına gelmiyor” mesajı verildi, bu gelişmeye de paralel ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Bernanke’nin gelecek hafta Salı-Çarşamba yapılacak Fed FOMC toplantısında tahvil alımlarının (QE) yavaşlatılacağı korkusunu yatıştıracağı beklentisi oluştu ve piyasaları umutlandırdı. Biz gelecek hafta Bernanke’den QE’leri yavaşlatacağına dair çok kuvvetli bir mesaj beklemiyoruz. Dün gece Başbakan Erdoğan Gezi Parkı heyetiyle görüştükten sonra hükümet sözcüsü Hüseyin Çelik, “halihazırda mahkeme kararıyla durdurulan Gezi Parkı inşaatının (topçu kışlası) mahkemeden nihai karar gelene kadar başlatılmayacağı ve mahkeme süreci tamamlandıktan sonra karar ne olursa olsun Gezi Parkı inşaatının mutlaka İstanbul halkına sorulacağını ve bu amaçla plebisit (halk oylaması) yapılacağını” söyledi. Piyasalar bu adımı olumlu karşılamış gibi görünüyor, BİST’te artış performansı gözlenirken sepet kur 2.17 ile müdahale sınırının çok altında. Yine de piyasaların Gezi Parkı öncesi fiyatlamalarına dönmesinin zor olduğunu düşünüyoruz, çünkü Gezi süreci fiyatları etkileme potansiyelini korumaya devam ediyor, global yatırım iklimindeki değişimler ve tekrar ısınmaya başlayan Suriye süreci de fiyatlara yansımaya devam ediyor olacak. Önümüzdeki yılın politik risklerinin konuşulması da Gezi olayları sebebi ile öne alındı diye düşünüyoruz. 13/06/2013 Perşembe: Nikkei & ABD! JPY’deki değer artışına da paralel Nikkei %6.35, Çin’in en büyük HS piyasası olan Shanghai %2.74 düştü. Ayrıca USD’da da sert satışlar olduğunu görüyoruz ve Gelişmelerde olan ülke piyasalarından para çıkışı yaşandığını gözlemliyoruz, TCMB Başkanı Başçı da dün yaptığı konuşmada son 2 hafta da Türkiye piyasasında 7 mia USD çıkış olduğunu belirtmişti. Global anlamda tüm yatırımcıların odaklandığı konu ise FED’in QE’leri ne zaman yavaşlatmaya başlayacağı. Gelecek hafta Salı-Çarşamba yapılacak Haziran FOMC toplantısından bu konuda daha net sinyallerin gelmesi bekleniyor. Çin ekonomisinin yavaşlama sinyalleri verdiği bu ekonomik ortamda QE’lerden çıkış stratejilerinin de gündeme gelmesi piyasaları ciddi şekilde rahatsız ediyor. Bunun ilk yansımalarını Brezilya’da gördük. Büyüme ve enflasyon sorunlarını bir arada yaşayan Brezilya geçen hafta sermaye kontrollerini kaldırmışken, Endonezya Merkez Bankası da faiz artırımına gitmek durumunda kalmıştı. ABD 10 yıllık tahvil faizindeki artış, global ölçekte tahvil piyasalarına da satış getiriyor. Bu ortam da doğal olarak Wall Street’in de hiç hoşuna gitmiyor. New York borsaları gelecek hafta yapılacak Fed FOMC toplantıları öncesinde düşmeye devam ediyor. Gözler ABD’den gelecek makro verilerde… İlk etapta bugün TSİ 15:30’da açıklanacak Mayıs ayı Perakende Satış ve yarın açıklanacak Sanayi Üretim, KKO ve Michigan Tüketici Güven rakamlarına bakılacak. Söz konusu veriler QE’lerin yavaşlatılması noktasında dikkatle takip edilecek. Veriler beklentilerin altında kalır ise, QE’leri erken yavaşlatma senaryosu zayıflayacağı için USD satışlarının sürmesine yol açabilir ve özellikle son haftalarda S&P karşısında ağır yara alan Gelişmekte Olan Piyasa’ları toparlayabilir. Kuvvetli datalar ise USD’a destek verip GOP’lardaki değer kayıplarını hızlandırabilir diye düşünüyoruz. 12/06/2013 Çarşamba: 18 ay sonra istisnai günler geri döndü.... Piyasalardaki son gelişmelere paralel TCMB istisnai gün/ek parasal sıkılaştırma uygulamasına geri döndü. Bildiğiniz gibi TCMB uzun zamandır, Rezerv Opsiyon Mekanizması ve diğer Makro İhtiyati tedbirlerin para politikası üzerinde daha etkin rol oynadığını belirterek, geniş koridor, yüksek politika faizi ve döviz müdahaleleri gibi görece sert politika tedbirlerine artık daha az ihtiyaç duyulduğunu savunuyordu. ABD’deki faiz yükselişi ve iç siyasi riskin etkin olduğu gelişmeler TCMB’yi geleneksel sıkılaştırma yöntemlerine geri dönmek zorunda bırakmış gibi görünüyor. Dün faiz bandının üst bandından piyasayı fonlayan TCMB (piyasa yapıcı bankalar %6 faiz seviyesinden 9.7 bn kaynak sağladı) bugün ise %4.5 faizden 1 hafta vadeli 4 mia TL repo açtı, ancak bu tutar yeterli olacak gibi görünmüyor, piyasa yapıcı bankaların yine üst bantta likidite alacaklarını düşünüyoruz. TCMB dün ayrıca 5 defa 50’şer mio USD satım ihaleleri ile piyasaya 250 M USD sattı. Dün açıklanan Nisan ayı verilere göre cari açık 8.2 Mia USD ile aylık bazda son 25 ayın zirvesine yükseldi. İlk çeyrek büyüme verileri ise tahminlerin üzerine çıkarak geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre % 3 arttı (beklenti %2.3 idi) Büyümenin ağırlıklı kamu yatırım harcamalarından geldiği gözlenirken, bu durumun önümüzdeki dönem için belirsizlikleri artıran bir faktör olduğunu düşünüyoruz. Cari açık ve büyüme Türkiye’nin makroekonomik verileri arasında en zayıf halkalar olmaz özelliklerini sürdürüyorlar diye düşünüyoruz. 10/06/2013 Pazartesi: Sanayi Üretimi arttı.... Bugün açıklanan, mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi, 2013 yılı Nisan ayında bir önceki aya göre %1.3, takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretimi ise geçen yılın aynı ayına göre % 3.4 arttı (beklenti %3.8 artış idi). Takvim etkisinden arındırılmış hesaplamada sanayinin alt sektörleri incelendiğinde, nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi % 3.1, imalat sanayi sektörü endeksi %3.6, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi ise %2.3 arttı. Artış rakamlarına rağmen, özellikle ihracata yönelik dayanıklı tüketim malları imalatındaki momentum kaybı sebepleriyle de, bu sene en önemli makro ekonomik problemin büyüme olduğu görüşümüzü koruyoruz. Hafta sonundaki gelişmelerden sonra yurtdışı Wall Street’i, yurtiçi ise siyasi gelişmeleri izliyor ve fiyatlandırıyor görüşümüzü koruyoruz. “QE‟leri koşullu yavaşlatma işaretleri” ve yatırımcıların “yüksek getirili ve aynı zamanda yüksek kaliteli” varlık sınıfı arayışlarına paralel ABD borsalarının “rölatif” performansı iyice ortaya çıktı. Ayrıca 10 yıllık tahvil faizleri de %2.20’lerde seyrederek önemini koruyor. Taksim Gezi Parkında başlayan ve Türkiye geneline yayılan protestoların ardından geçen haftanın büyük kısmında sert düşen BIST geçtiğimiz Ocak-Mayıs döneminde sağladığı tüm getiriyi neredeyse tamamen geri verdi. Sepet kur son 18 ayın zirvesine yerleşti. 2 yıllık tahvil faizi de %6.55 ile TCMB faiz koridorunun üzerine çıktı. Alkolü İçecekler Kanununu hukukçulara inceleten Cumhurbaşkanı Gül’ün hafta içinde vereceği karar da piyasalarda dikkatle takip edilecek. Kanunun kısmen veto edilmesi dahi piyasalardaki tansiyonu bir miktar düşürebilir gibi görünüyor. Özetle, Erdoğan-Gül ikilisinden gelecek açıklamalar “market-mover” olacaktır. Yurt içi piyasalarda gerilim devam ederken, piyasa yönünü anlamakta, takip edilmesi gereken en önemli gösterge volatilite olacak görüşümüzü koruyoruz. 06/06/2013 Perşembe: BİST 2013 Ocak-Mayıs getirisini verdi... Gezi parkı olayları ve global konjonktürdeki değişimlere paralel BİST endeksi, neredeyse Ocak-Mayıs dönemindeki sağladığı tüm getiriyi geri vermiş görünüyor. Bankacılık endeksi ise %1.3 eksiye geçmiş durumda. Sepet ise 2.1780’ler ile son 15 ayın zirvesinde. Kurda kritik eşik 2.20’nin geçilmesi olacaktır diye düşünüyoruz. Bugün Afrika’dan dönecek olan Başbakan Erdoğan’ın yapacağı açıklamalar da BİST’in yönü hakkında belirleyici olacaktır. Avrupa Merkez Bankası bugün faiz kararı için toplanacak, karar TSİ 14:45’te gelecek, ayrıca TSİ 15:30’da Draghi’nin yapacağı basın toplantısında vereceği mesajlar önemli ve takip ediliyor olacak. Biz bu toplantıdan faiz indirimi beklemiyoruz, Temmuz toplantısında ise 25 bpts’lik düşüş senaryosu olasılık dahilinde. Brezilya sıcak paraya vergi uygulamasını kaldırdı, bu değişikliğin temel sebebinin, Real’in son dönemde USD karşısındaki değer kaybından Brezilya MB’nın rahatsızlığı gibi görünüyor, çünkü Real’deki değer kaybı politika faizinin %8’e yükseltildiği bir ortamda gerçekleşti. 05/06/2013 Çarşambaı: 9. Gün... Gezi parkı gelişmelerinin 9. Gününde, ptesi ağır darbe alan BİST100 Endeksinin, dünkü düzeltme hareketinden sonra fiyatlanmış gibi göründüğünü düşünüyoruz. Yeni bir hikaye/gelişme olmaması durumunda piyasanın olağan seyrine döndüğünü, dış gelişmelere göre hareketine, iskontolu şekilde devam edeceğini düşünüyoruz. Japonya Başbakanı Abe yeni yatırım ve teknolojileri çekebilmek için özel ekonomik bölgelerin kurulması ve perakende elektrik piyasasının liberalleştirilmesini de içeren kanuni bazlı yumuşama açıklamalarıyla, Japon ekonomisini canlandırmayı amaçlıyor. Bu uzun vadeli plana rağmen USD/JPY paritesi tsi m15:00 itibarıyla % 0.70’lik düşüşle 99,30’larda işlem görüyor. Nikkei ise % 3.83’lük düşüşle 13,014.87 uzlaşmasından dünü kapattı. Yakından takip edilmesi gereken, önemli piyasa yönü belirleyicilerinden USD 10 yıllık faizler ise düne göre 5 bpts düşüşle 2.11 seviyelerinden işlem görüyor. Euro Bölgesi 1. Çeyrek GSYİH verisi TSİ 12:00’de açıklandı, Beklenti %0.2 düşüş olacağı yönünde iken gerçekleşme de aynı şekilde oldu. Ayrıca ABD ADP tarım dışı verimlik verileri tsi 15:15’de açıklandı. Gerçekleşen +%0.5 olurken beklenti +%0.4 idi. Bugün TSİ 17:00’de açıklanacak fabrika siparişleri verisi önemli. 04/06/2013 Salı: Reel efektif döviz kurunda rahatlama... TCMB’nin bugün açıkladığı Mayıs ayı fiyat gelişmeleri raporuna göre Mayıs ayında tüketici fiyatları %0.15 oranında artmış ve yıllık enflasyon %6.51’e yükselmiştir. Bu yükselişte enerji fiyatlarında kaynaklanan baz etkisi belirleyici olmuştur. Üretici fiyatları ise %1 oranında artmış ve yıllık enflasyon %2.17 olmuştur. Yakından takip ettiğimiz Tüfe bazlı reel efektif döviz kuru (enflasyon oranları ile düzeltilmiş kur) ise Mayıs’ta 119.96 olarak gerçekleşmiştir, Nisan ayında bu kur 121.41 olarak gerçekleşmişti. Daha önce de paylaştığımız gibi, bu kur için 120 ve 130 seviyeleri kritik seviyeler. Gezi parkı gelişmelerine paralel piyasa volatilitesi devam ediyor ve edecek gibi de görünüyor. Dün Bist’e 1.14 milyar USD’lık satış emri gelmişken, endeks TL bazında %10.5 (USD Bazında -%7) gerilemişti, bugün açılıştan bu yana sürekli alıcılı bir seyir olduğunu görüyoruz. BIST, TL faiz ve kurdaki volatilitenin devam edeceğini ve piyasa yönünü kestirebilmek için en yakından takip edilmesi gereken başlığın da bu volatilite olduğunu düşünüyoruz. 03/06/2013 Pazartesi: Tüm TL varlıklarda volatilite günü… Taksim Gezi Parkı ile başlayan protestoların tüm yurda yayılması ve yabancı basında önemli gündem maddelerinden biri olmasına paralel USD/TRL kurunda ciddi yükselişler gördük, en yüksek 1.9010’u gören kur 1.8890’larda işlem görüyor, Cuma kapanışı 1.8750 seviyelerinde idi. FED QE stratejilerinin sorgulandığı ve 2009’dan bu yana ilk kez nakit akışlarının Gelişmekte olan Piyasalardan, Gelişmiş Piyasalara kayabileceğinin sorgulandığı mevcut ortamda, Türkiye’de yaşanmaya devam eden gerginliklerin de etkisi ile BİST’te ve tahvillerde kuvvetli satışlar yaşanıyor, bugün tüm TL varlıklarda volatilite ve negatif ayrışma bekliyoruz. Bundan sonraki süreçte de piyasa yönünü algılayabilmek için en önemli konunun volatilite takibi olacağını düşünüyoruz. 30/05/2013 Perşembe: Yarım asırlık vergi kanunu değişiyor mu? Dünkü bakanlar kurulunda imzaya açılan, yeni gelir vergisi kanun tasarısına göre, vergi oranlarında ve gelir dilimlerinde herhangi bir değişiklik olmazken, yeni kanunla yıllık geliri 160 bin TL’lik eşik değerin üzerinde olanlara beyanname verme yükümlülüğü getirilecek olması piyasadaki tansiyonu yükseltti. Bu değişim şu şekilde yorumlanabilir: Kira geliri dahil olmak üzere yıllık 160 bin TL’nin üzerinde kazancı olanların mevduat, tahvil, hisse senedi gibi finansal yatırımlardan elde ettiği gelirin vergisi %35'e kadar yükselebilecek. Yani şu anda finansal varlık gelirlerinde %10 stopaja tabi olanların vergi yükü artabilecek. Bu durum, epeydir zirvelerde dolaşan ve Moody’s sonrası henüz yeni ve etkileyici bir hikayesi olmayan ve ABD borsalarının rölatif gücüne karşı koymaya çalışan BİST’de sıkıntı yarattı. Halen kar satışı kimliğinde düşüşler gözlemlenen BİST’de trend değişikliğine yol açacak bir düzeltme beklentisi oluşmuyor. Ancak, kredili mevduat faizine getirilen düzenlemenin ardından yeni vergi kanun tasarısı, ABD borsalarının GOP’lara üstünlük kurduğu bir ortamda, endeks performans anlamında moral bozucu görünüyor. Bu noktada, BİST’de yatırımcının global gelişmelere ve Gelişmekte olan Piyasaların rölatif (ABD ile karşılaştırmalı) performansına daha duyarlı olabileceğini hatırlatmak isteriz. OECD tarafından yılda 2 defa hazırlanan Ekonomik Görünüm Raporu yayınlandı, rapora göre global ekonomi bu yıl %3.1, 2014’te ise % 4 büyüyecek. Rapordaki tahminler, bir önceki Kasım 2012 raporuna göre daha kötümser (2013 büyüme tahmini %3.4, 2014 büyüme tahmini %4.2 idi) Raporda ABD büyümesi için bu yıl %1.9, 2014’te %2.8 tahminleri bulunurken AB için bu yıl %0.6 daralma, 2014’te ise %1.1 büyüme beklentisi bulunuyor. 2013 yılında Japonya ve Çin için büyüme beklentisi sırasıyla %1.6 ve % 8.5. Türkiye için ise bu yıl %3, 2014’te %4.5’luk büyüme beklenirken, bu dönemde enflasyon ve cari açık/GSYİH oranının rahatsız edici seviyelere yükselebileceği belirtiliyor. 29/05/2013 Çarşamba: ABD’de güven endeksi son 5 yılın zirvesinde, NY borsalarında alış-ABD tahvillerine satış… Dün açıklanan Conference Board tüketici güven endeksi tahminlerin oldukça üzerinde artarak (beklenti 71.2, gerçekleşen 76.2) 2008 Şubat’tan bu yana en yüksek seviyesine ulaştı. Datanın piyasa üzerindeki etkisi NY borsalarında alış ( S&P %0.63 arttı) , ABD tahvillerinde ise satış olarak (10 yıllık tahvil % 2.20’lere geldi) izlendi. USD ise hemen hemen tüm para birimlerine karşı değer kazandı. Bu gelişmeler, 2013 için daha önce de ifade ettiğimiz: güçlü USD, güçlü ama dalgalı ABD borsaları ve göreceli zayıf “gelişmekte olan piyasalar”, beklentilerimizi destekler nitelikte görünüyor. BİST’te de benzer etkileri gözlemliyoruz, KMH’lara üst faiz sınırı getirilmesinin de etkisi ile banka hisselerinde yoğun satışları görmeye devam ediyoruz ve destek seviyelerine dikkat etmek gerektiğini düşünüyoruz. KMH’lara getirilen üst sınırın, banka karlarını %5-7 civarında azaltacağı konuşuluyor. Döviz sepeti Ocak 2012’den bu yana, son 16 ayın en yüksek düzeylerinde (TSİ 12:00 itibarıyla 2.1350) TL değeri ile ilgili gelişmeler BİST performansında da etkili olacaktır diye düşünüyoruz. Bugün global veriler takip edilecek, özellikle TSİ 15:30’da açıklanacak ABD 1. Çeyrek revize büyüme rakamları ve Nisan ayı bekleyen konut satışı verileri öne çıkıyor. 28/05/2013 Salı: Japonya Japonya… Japonya son 20 yıla damgasını vuran deflasyonla mücadele etmek için çok ciddi parasal genişleme yapacağını açıklamış ve gereken aksiyonları almaya başlamıştı, hatta bu politikayı uygulayabilmek için , BOJ başkanının değişmesi gündeme gelmiş, bu sebeple ülkede genel seçim yapılmıştı. Japonya’nın enflasyon hedefi %2, bu paralelde planlananlar tam olarak fiiliyata geçmemişken Japon tahvil piyasası ilginç hareket ediyor. Geçen hafta ortasında %1’e kadar tırmanarak dikkat çeken 10 yıllık tahvil faizi, son işlemlerde % 0.90’larda hareket ediyor. Faizin, gevşeme politikalarının uygulanmaya başlamasına hemen paralel bu kadar yükselmesi Japon yatırımcısı için endişe verici olabilir. Mevcut koşullarda BOJ dışında güçlü başka bir alıcı olduğunu düşünmüyoruz. BOJ’un JPY’nin değerini kontrollü olarak düşürme politikasına sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi için bu konunun fazla rahatsızlık yaratmamasını sağlaması gerekebilir. S&P Türkiye’nin kredi notuna dair dün bazı açıklamalar yaptı, şu anda Türkiye’ye henüz “yatırım yapılabilir” notunu henüz vermemiş tek büyük derecelendirme kuruluşu olan şirket özetle şu noktaların altını çizdi: "Bizim kriterlerimize göre, bir investment grade’e (yatırım yapılabilir) notun gitmek için şu anda kriterlere uygun olmayan noktalar var. Cari açığın problemi sadece kendisi değil, aynı zamanda finansmanı da. Cari açığın finansmanı nispeten kısa vadeli fonlandığı için dışardan alacaklar ne kadar, yabancı para birimi üzerinden alacaklar ne kadar çoksa o kadar iyi oluyor. Dış duyarlılığın biraz düşmesini bekliyoruz. 27/05/2013 Pazartesi: 2013 USD’nin senesi … Çarşamba Bernanke’nin “QE’lerde koşullu yavaşlama” mesajı vermesi yatırımcıları endişelendirmiş ve ardından NY borsaları %1’e yakın düşerken, Nikkei açılır açılmaz 2008 krizinden bu yana görmediği satışlarla %7 düşmüştü. Bunda ayrıca Çin’de zayıflayan büyüme görünümü ve 10 yıllık Japon tahvillerindeki yukarı hareket de etkili olmuştu. Avrupa piyasalarında da ortalama %2’yi bulan kayıplar gerçekleşmişti. Şu an için ortam genel olarak kar satışı kapsamında değerlendirilmektedir. Bugün NY ve Londra tatil, yarın piyasalarda denge arayışları göreceğiz. Ciddi anlamda negatif getirilerin oluştuğu tahvil piyasaları G-4 merkez bankalarından tsunami ölçüsüne varan parasal genişleme akımı karşısında artık park edilecek liman değil gibi görünüyorlar, fiyat performansı, temettü imkanları ve kredi riski açılarından bu tanıma uyan en yakın varlık sınıfı, gelişmiş ülkeler özelikle ABD hisse senedi piyasaları olabilir gibi görünüyor. Bunlara da paralel, daha önce de belirttiğimiz gibi bu sene USD’ın senesi olacak gibi görünmeye devam ediyor. TCMB’nin mevcut para ve faiz politikasının TL’yi korumakta zorlanmaya devam ettiğini gözlemliyoruz. Haziran’da yapılacak Cenevre 2 konferansında çıkacak Suriye kararı ile birlikte, trans Atlantik serbest ticaret anlaşmasındaki yaşanacak gelişmeler Türkiye’nin iktisadi görünümü için önemli olmaya devam ediyorlar. 24/05/2013 Cuma: Bernanke sonrası ABD tarım dışı istihdam verileri volatilite yaratır mı? Bernanke’nin dünkü açıklamalarında verdiği “Fed’in tahvil alımlarıyla (QE) yürüttüğü parasal gevşeme politikalarını geri çekmeye başlama gibi bir planı yok ancak istihdam piyasalarında güçlü, kalıcı ve ikna edici bir iyileşmenin yaşandığına ikna olunması durumunda yavaşlatılması mümkün” şeklindeki güvercin tonlu mesajından sonra özellikle ABD tarım dışı istihdam verilerinin daha da yakından takip edileceğine ve beklenti dışı veri açıklamalarında piyasada volatilite yaratacağını düşünüyoruz. TSİ 11:00’de Almanya Mayıs ayı IFO endeks verileri açıklandı, iş dünyası güven endeksi tahminlerden yukarı (105.70 açıklandı, beklenti 104.50 idi, bir önceki endeks 104.40 idi) açıklandı ve 3 aydır ilk kez yukarı hareket etmiş oldu. Ayrıca ABD'de bugün TSİ 15:30'da açıklanacak olan Nisan ayı dayanıklı tüketim malları siparişlerinin artış göstermesi bekleniyor. Japonya Merkez Bankası Başkanı Haruhiko Kuroda, bugün yaptığı açıklamada, ekonomiyi desteklemeye yönelik teşviklerin yeterli olduğunu ve hisse senetleri ve kur için hedefinin olmadığını söyledi. İyi hafta sonları... 23/05/2013 Perşembe: Bernanke sonrası “Piyasalar” karıştı..... Piyasaların nefesini tutarak beklediği, Bernanke’nin dün Kongre’de gerçekleştirdiği sunumdan ve FOMC toplantı tutanaklarından çıkan ana mesaj şu: “Fed’in tahvil alımlarıyla (QE) yürüttüğü parasal gevşeme politikalarını geri çekmeye başlama gibi bir planı yok ancak istihdam piyasalarında güçlü, kalıcı ve ikna edici bir iyileşmenin yaşandığına ikna olunması durumunda yavaşlatılması mümkün”. Ancak, Kongre sunumunun soru-cevap bölümünde, “Fed’in ne zaman QE’leri yavaşlatma sürecine geçeceğine” dair sorulan soruya Bernanke’nin “ekonomide ve özellikle istihdamda güçlü, kalıcı ve ikna edici iyileşmenin başlaması halinde varlık alımlarını takip eden birkaç ayda yavaşlatmak mümkün” şeklinde cevap vermesi önemli etki yarattı. Bir başka Kongre üyesinden gelen “Fed Eylül’den önce QE’leri yavaşlatmaya başlayabilir mi?” sorusuna Bernanke’nin “dataya bağlı” diye cevap vermesi yatırımcı tansiyonunu iyice yükseltti. Tarihi zirvelerden ABD borsalarına satış gelirken Bernanke’nin konuşma metnini okuduğu sırada 1.30’a dayanan EUR/USD paritesi hızla 1.28’lere geriledi (TSİ 12:30 itibarı ile 1.2890’larda), 10 yıllık tahvil faizi %2’yi aştı,USD endeksi ise 84 sınırını geçerek Haziran 2010’dan bu yana en yüksek seviyeye ulaştı. Global piyasalarda yeni güne Çin’de açıklanan HSBC PMI imalat endeksi verisi ile başladık, verinin beklentilerin altında geldi. (beklenti 50.4 gerçekleşen 49.6) Ayrıca verinin, “ekonominin genişlediğine referans veren 50 eşik değerinin altında gelmesi, ekonomik aktivitenin hız kaybettiğine işaret ediyor. Bu konuların da etkisi ile “gelişen piyasalar endeksinin” de son 10 ayın en sert düşüşünü yaptığını gözlemledik. Bizde de dün BİST % 2.18 yukarıda kapanmışken, bugün bu kazançları vermekte olduğunu görüyoruz. USD hemen hemen tüm para birimlerine karşı olduğu gibi TL’ye karşı da değer kazandı. Bu arada Japon derecelendirme kuruluşu JCR Türkiye’nin kredi notunu BB’den BBB-‘ye yükseltti. Görünümü ise “durağan” olarak belirledi. 22/05/2013 Çarşamba: TSİ 17:00 BERNANKE’nin sahne almasını bekliyoruz... Bernanke’nin bugün kongre sunumunda vereceği mesajlar önemli. Bir önceki konuşmasında Bernanke her iki yöne de simetrik bir duruş sergilemişti. 21-22 Mayıs’ta FED’in önemli isimlerinin yaptıkları konuşmalarda Chicago FED başkanı Evans ve St Louis FED başkanı Bullard parasal genişlemenin devam ettiğini savunurlarken, NY FED Başkanı Dudley ise daha kararsız bir görünüm sergilemişlerdi. Piyasaların Bernanke’nin vermesini umut ettiği mesaj: “Fed’in çıkış stratejisine yakın durmadığı, bir noktada çıkış stratejisi başlasa dahi bunun parasal daralmaya yol açmayacağı, daha ziyade tahvil alım hızının kademeli yavaşlatılmasından ibaret olacağı” şeklinde özetlenebilir. Eğer Bernanke umut edildiği gibi konuşursa piyasalar rahatlar ve tahvil faizlerinde %2’ye dayanan yükseliş hareketi de kesilebilir diye düşünüyoruz. BOJ PARASAL GEVŞEME POLİTİKASINA DEVAM... BOJ’un bugün yaptığı açıklamalarda para politikasında pozisyonunu değiştirmediği izlendi. Açıklama sonrası 10 yıllık tahvil faizinin 1 yıllık zirvesine çıktığını gözlemledik. (şu anda %0.8910). Ayrıca Japon Merkez Bankasının para tabanını genişletme planını aynı şekilde koruması sonrası Asya Borsalarının son 5 yılın zirvesine çıktıklarını gözlemledik. 20/05/2013 Pazartesi: Yeni haftada Çarşamba Bernanke konuşması önemli..... Geçen hafta altını çizdiğimiz gibi Fannie Mae borçlarının geri ödenme konusundan hissedilen ve ayrıca WS Journal yazarı Jon Hilsenrath’ın önceki hafta sonu kaleme aldığı makalede “Fed’in QE’lerden çıkış stratejisini hazırladığı” ve “sadece zamanlamanın netleşmediği” iddiasında bulunması, piyasaları etkiliyor, özellikle 10 yıllık ABD tahvil faizler %2’lere dayandı. Bu ortamda, Bernanke’nin Çarşamba yapacağı senato sunumunda piyasalara göndereceği mesajlar çok önemli. Öncesinde New York FED Başkanı Dudley’nin konuşması izlenecek. Bizce Bernanke, Çarşamba günkü konuşmasında, çıkış stratejisine dair net yön göstermeyecek. Geçen hafta beklentilerin üzerinde daralan Euro bölgesi GSYİH rakamlarının ardından bu hafta Mayıs PMI (Perşembe) ve IFO (Cuma) verilerine bakılacak ancak her iki verinin de resesyon görünümünü değiştirecek etkide gelmeyeceğini tahmin ediyoruz. Bu durumda gözlerin AMB’ına çevrilmesi beklenecektir. Önceki hafta sonu 4 Temmuz’daki toplantıda bir kez daha faiz indirimi sinyalleri veren ve KOBİ’leri destekleme adına AMB’nın Varlığa Dayalı Menkul Kıyma alımlarına gidebileceğini açıklayan Draghi’nin Perşembe yapacağı basın toplantısı dikkatle takip edilecek. Toplantıda politika faiz indirimin yanı sıra “mevduat faizinin negatife” çekilip çekilmeyeceğine dair ipuçları da aranacak. 17/05/2013 Cuma: Beklenen “Investment Grade”… Son 1 aydır başbakanın ABD ziyareti sırasında, Moody’s’in not artırımına gideceği piyasa dedikodusu dün gerçekleşti. Moody’s Türkiye’nin uzun vadeli yabancı para cinsinden kredi notunu bir kademe artırarak Baa3’e yükseltti. Böylelikle 5 Kasım’daki Fitch’den sonra Moody’s de Türkiye’yi “yatırım yapılabilir” nota yükseltmiş oldu. Bu gelişme, önemli şekilde fiyatların içinde olmasından dolayı, ilk etapta piyasalarda kar realizasyonlarına sebep olabilir diye düşünüyoruz. Uzun vadeli özellikle kurumsal yatırımcılar kar realizasyon satışlarını alım fırsatı olarak değerlendirebilirler. Bu konunun yanı sıra piyasalarda konuşulan, Türkiye için başka bir pozitif gelişme de, ABD’de görüşmelerini sürdüren Türk heyeti için verilen yemekte, ABD’nin AB ile planladığı “trans-Atlantik ticari blok” görüşmelerine Türkiye’nin dahil edilebilmesine sıcak bakıldığının konuşulması ve bu konudaki görüşmelerin devam ediyor olması. Ayrıca Erdoğan-Obama görüşmelerinde Suriye ön plana çıktı. Suriye yönetiminin bir an önce değişmesi konusunda ortak görüşe sahip olduklarını söyleyen Obama bu konuda “sihirli bir formülün” bulunmadığını ve tek başına acil bir askeri müdahaleyi düşünmediğini söyleyerek sorununun kısa sürede çözüme kavuşmayabileceğine işaret etti. Dün PPK’dan çıkan her 3 politika faizindeki 50 baz puanlık düşüşün TL üzerinde baskı yarattığını gözlemliyoruz. TCMB finansal istikararı (dolaylı olarak büyümeyi) gözeten “dinamik” para politikasına devam ediyor. Dünkü Galataport ihalesinde Salı Pazarı Liman Sahasının 30 yıllık işletme hakkını 702 mio USD’lik teklif veren Doğuş grubu kazandı. Galataport 2005 yılında 3.5 mia EUR’a özelleştirilmiş, fakat sonradan Danıştay tarafından ihale iptal edilmişti. 16/05/2013 Perşembe: Faiz indirimlerinde durmak yok, yola devam.... Bugün, 2 günlük PPK toplantısının ardından TCMB yani faiz oranlarını açıkladı. TCMB politika faizinde 50 baz puanlık indirime giderek %4.50’a çekti. TCMB ayrıca borçlanma ve borç verme faiz oranında da 50 baz puanlık indirim yaparak faiz koridorunu aşağıya çekti. Yeni koridor %3.50-%6.50 olarak belirlendi. Bunların yanı sıra, TCMB yabancı para zorunlu karşılık oranlarında 50 puan artışa giderken TL karşılık oranlarında herhangi bir değişikliğe gitmedi. Yabancı para karşılık oranı artışına paralel TCMB piyasadan yaklaşık 1 mia USD para çekmeyi planlıyor. Nisan ayında belirttiğimiz gibi reel efektif kur endeksi, ilgili ayda, 121.10’a yükselmişti. Reel efektif kur için 120 seviyesinin müdahale sınırı olduğunu belirten TCMB’nin, bugünkü hamlesi ile, TRL’nin diğer para birimleri karşısında değerlenmesinin önüne geçmeye çalıştığı düşünülüyor. TCMB’nin bu kararında, büyük ekonomilerin arka arkaya faiz indirimine gitmelerinin yanı sıra, daha önce de belirttiğimiz gibi hedeflenen büyüme oranlarının yakalanamamış olmasının da etkili olduğunu düşünüyoruz. Piyasada faiz indiriminin 25 baz puan olacağı bekleniyordu, 50 baz puanlık düşüşe paralel gösterge faizde 20 bpts aşağı hareket gözlemlendi. 15/05/2013 Çarşamba: FED’in QE’lerden muhtemel çıkış stratejileri konuşuluyor ve ABD faizleri yükseliyor.... Daha önce de paylaştığımız gibi FED’in genişleme politikalarından yavaş yavaş çıkacağını ama faizlerdeki stabiliteyi bozmamak amacı ile yakın vadede çok major aksiyonlar almayacağını düşünüyoruz. Yine de bu beklentilerin piyasalarda rahatsızlık yarattığını belirtmek isteriz, bu etkiyi de en belirgin şekilde ABD 10 yıllık tahvil faizlerinde görüyoruz, faizler %2’lere yaklaşıyor, bu konunun yakından takip edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Erdoğan’ın ABD ziyareti bugün başlıyor, gözler Washington’da... Yarın Obama ile zirve var. Zirvedeki önemli başlıklar, Suriye/Ortadoğu meselesi, ABD ile serbest ticaret olanakları ve Irak petrolünün dış pazarlama açılma stratejileri olacak gibi görünüyor. Özellikle serbest ticaret anlaşması önemli bir başlık, çünkü gelecek ay itibarı ile AB-ABD arasında başlayacak “transAtlantik ticari blok” görüşmelerine Türkiye’nin dahil edilmemesi noktasında yılda 20 milyar USD yani GSYİH’nın %2.5’u gibi bir kayıp yaşanacağı hesaplanıyor. Mevcut atmosferde AB, EURO bölgesi dışında kalan ülkelerin “trans-Atlantik ticari bloğa” üye olmasına sıcak bakmıyor. Bu sebeplerle Erdoğan’ın, görüşmelere Türkiye’nin de dahil edilmesi ya da doğacak zararı kompanze edecek yeni bir serbest ticaret anlaşması önermesi, olasılıklar dahilinde. Görüşmelerden bu paralelde sinyallerin alınmaması negatif yorumlanabilir, çünkü 20 mia USD’lik maliyet, cari açık problemini artıracağı gibi, derecelendirme kuruluşlarının bakış açısını da etkileyebilir. 14/05/2013 salı: FED, genişleme politikasından yavaş yavaş çıkacağının sinyallerini mi veriyor? FED’in 2008’de çok düşük faizle borç vererek ayakta kalmasına yardımcı olduğu Fannie Mae (ABD ikincil mortgage kredi piyasasının önemli oyuncularından biri) hafta sonu FED’e 59.4 milyar USD geri ödeme yapacağını açıkladı. FED’in genişleme politikasından çıkışının ilk etapta borç verdiği şirketlerdeki borç veren pozisyonundan çıkışı ile başlayacağını düşünüyoruz. Bu süreçte, kısa vadede bono alımına devam edeceğini, böylece faizlerde ciddi bir oynama yaratmadan yumuşak bir çıkış yapabileceğine inanıyoruz. Bu konuyla ilgili WS Journal’da yer alan makalede de “FED’in QE’lerden çıkışı başlatma kararı alıdığı ancak zamanlamasına karar veremediği” iddia edilmişti. 10 yıllık Amerika Tahvilleri bu hafta 1.90’lı seviyelerin üzerine çıkmış bulunuyor. Son 3-4 haftalık süreçte yaşanan 30 baz puanlık bu yükselişe paralel olarak JPY 10 yıllık faizlerinin de benzer bir yükseliş gösterdiğinin altını çizmek isteriz. Ayrıca dün ABD’den gelen ve tahminlerin aksine az da olsa yükseliş gösteren perakende satış verilerinin ardından USD bir miktar daha değer kazandı ancak piyasalar EUR/USD paritesini 1.30’un altında tutmaya pek de gönüllü değilmiş gibi görünüyor. 13/05/2013 Pazartesi: Hatay’daki saldırıların sonrasında başbakanın ABD ziyareti daha da önemli..... Öncelikle başımız sağ olsun. Çocukluğumuzdan bu yana hep duyduğumuz Türkiye’nin jeopolitik riski önem kazanmaya devam ediyor gibi görünüyor ve izlemeye alınabilir, ancak not artışı beklentilerinde şu aşamada bir değişiklik hissedilmiyor. Aslında Moody’s’den gelen açıklamalar “not artırım ihtimalini etkileyecek kalibrede” değildi. Ancak, yine de birkaç gün içinde Moody’s’den not artırımı bekleyen piyasaların böyle bir mesaj alması iyi tat bırakmadı. S&P’nin ise Türkiye’yi en erken 2013’ün son çeyreğinde değerlendirmeye alabileceği netleşti. Yani 4 Haziran’daki konferans öncesi S&P’den bir aksiyon gelmeyecek. Perşembe günü kritik öneme sahip, Erdoğan’ın ABD ziyaretinden ve Obama zirvesinden çıkacak notlar çok yakın takip edilecek. Zira Türkiye’nin Ortadoğu-Suriye politikası bu zirve sonrasında şekillenebilir beklentileri bulunmakta. Aynı gün TCMB PPK toplantısından 25 baz puanlık faiz indirimi de masada, çünkü üretim/büyüme verileri zayıf ve TL enflasyon farkı ile değerlenmeye devam ediyor. Ayrıca ekonomik aktivitenin beklentileri karşılamaması nedeniyle TCMB’nin faiz koridorunun üst sınırından 50 baz puanlık indirim yaparak O/N Borç Verme oranını ticari kredileri teşvik etme adına %6.50’e çekmesi de ihtimal dahilinde görünüyor. 10/05/2013 Cuma: JPY tam gaz... BOJ’un uyguladığı gevşek ve parasal genişleme politikaları meyvelerini vermeye devam ediyor, USD/JPY paritesi 101 seviyesinin üzerine çıktı ve 2013’deki yükselişi % 25’leri bulmuş oldu. Yen’deki bu değer kaybının, ihracatçı Japon firmalarına olumlu yansıyacağı beklentileri Nikkei’ye %3’lük yükseliş olarak yansıdı. Endeks 14.607 seviyesinde kapandı. İhracatçı Japon firmalarıyla ilgili bu olumlu beklentiler ise rekabet halinde olduğu Güney Kore’ye olumsuz yansıdı ve Kospi % 1.75 değer kaybetti ve 1,945 seviyasinde kapattı. JPY’deki düşüşün devam edeceğini düşünüyoruz. Moody’s’in Türkiye’nin kredi notu hakkındaki değerlendirmesinin şimdilik değişmediği ve yeniden değerlendirme için bir tarih tespit etmedikleri açıklamalarıyla beraber borsadaki yükseliş sekteye uğradı. Ancak ayyuka çıkan not artırımı beklentileriyle beraber Moody’s’in, bağımsızlık imajına gelebilecek zararları bertaraf etmek adına böyle bir açıklama yaptığını düşünüyoruz. Bugün için global piyasalar tarafında takip edilecek önemli bir veri bulunmazken, İtalya hazinesinin borçlanma ihaleleri ve TSİ 16:30’daki FED başkanı Bernanake’nin yapacağı konuşmaya odaklanılacak. 09/05/2013 Perşembe: Aynı tema ile yeni rekorlar: Moody’s, TCMB, likidite... Dün açıklanan Mart ayı sanayi üretim verilerinin beklentilerin altında kalmasına (Ham endekste geçen yıla göre sadece %0.2 oranında artan Mart sanayi üretim rakamları, %1.3 olan piyasa tahminlerinin çok altında kaldı. Son verilerin ardından 1Ç’de ortalama %1.3’lük bir büyüme üretebilen sanayi sektörü GSYİH büyüme hızı açısından oldukça negatif) ve bu durumun endeks sanayi şirketleri için negatif olmasına rağmen, bankaların başı çektiği artışlar ile BİST’te yeni rekorlar ve 16 Mayıs PPK toplantısından faiz düşürümünün geleceği beklentileri ile gösterge faizin %5’in altında seyrediyor olduğunu görüyoruz. Biz her ikisinde de beklentilerin büyük ölçüde fiyatların içerisinde olduğunu ve Mayıs ayında bir düzeltme görmemizin çok şaşırtıcı olmayacağını düşünüyoruz. Nisan başında Kuroda’nın deflasyondan kurtulmak ve ekonomiyi canlandırmak amaçlı, BOJ’un uygulamayı planladığı gevşek para politikası adımlarını açıklamasının hemen akabinde, Güney Kore Cumhurbaşkanı, başbakanı ve Merkez Bankası Başkanı ayrı ayrı bu politikayı eleştiren demeçler vermişlerdi. Zayıflayan JPY haliyle Güney Kore’nin ihracatını negatif etkileyecektir, bu sabah, aynen bu gerekçe ile, MB politika faizini % 2.75’ten %2.50’ye indirdi. Bu sabah Güney Kore hariç uzak doğu endekslerinde satıcılı bir seyir gördük. Kospi endeksi ise % 1.18 yukarıda kapattı. JPY son altı ay içerisinde %20 değer kaybetti ve biz bu sürecin devam edeceğini düşünüyoruz. 08/05/2013 Çarşamba: Büyüme için tüm dinamikler var gibi görünse de “Büyüme” nerede? Bize göre şu anda Türkiye’deki en major macro problem büyüme: Moody’s not artırımı beklentileri tavan yapmış, barış süreci dikkat çekici ve eşiğe gelinmiş, BİST tarihi zirvelerinde rekorlar kırıyor, 16 Mayıs PPK toplantısından yine TCMB’nin faiz düşüşüne gideceği beklentisi var, ABD & Avrupa ve Japonya parasal genişleme politikalarına devam ediyor, AMB yeni faiz indirimlerine göz kırparken ABD’de “goldilocks” havası (büyüme ve parasal genişlemenin bir arada gerçekleştiği durum) devam ediyor, ama tüm bunlara rağmen Türkiye beklendiği ve hedeflendiği kadar büyüme performansı gösteremiyor. Bugün TSİ 10:00’da açıklanan Mart Sanayi Üretim rakamları da beklentilerin altında kaldı, beklentiler yıllık bazda %3.3 artış iken, veri %1.4 artış olarak oluştu, (Mart ayında %0.9 düşüş) bu da büyüme rakamları açısından negatif başka bir gelişme. Önceki gün açıklanan ve 121.1’le son 27 ayın zirvesine tırmanan Reel Efektif Kura zayıf üretim rakamlarının eşlik etmesi, 16 Mayıs’taki PPK’da tüm ölçülerde 25 baz puanlık simetrik faiz indirimi beklentisini güçlendirir nitelikte. 06/05/2013 Pazartesi: Parite için Draghi... İstanbul’da yapılacak olan 3. Havalimanı ihalesini 22,152 milyar EURO bedelle LİMAK-KOLİN-CENGİZMAPA-KALYON konsorsiyumu kazandı. İhaleyi kaybeden TAV Havalimanları hisseleri Cuma gününü % 7.8’lik değer kaybıyla tamamladı. Bugün ise % 7.2’lik değer kaybıyla düşüş devam ediyor. Yurtdışında bugün Almanya, İtalya, İspanya ve Fransa satın alma endeksi verileri takip edilecek. TSİ 16.00’daki Draghi konuşması özellikle EURO/USD paritesi için belirleyici olacaktır. Parite şu an % 0.06’lık hafif değer kaybıyla 1.31 seviyelerinde işlem görüyor. Ernst & Young Türkiye’deki ilk çeyrek şirket satın alma ve birleşmelerinin 73 işlem sayısıyla, 8 milyar USD seviyelerine ulaştığını bildirdi. Artış 2012 ilk çeyreğine göre % 40 seviyelerinde oldu. Kredi notundaki artışların da etkisiyle şirketin 2013 için toplam hacim beklentisi 25 milyar USD’ı buluyor. Moody’s ve S&P temsilcileri geçen hafta Türkiye’ye geldi. Moody’s, barış görüşmeleriyle beraber PKK’nın geri çekilişinin ve Recep Tayyip Erdoğan’ın 16 Mayıs’da Obama ile görüşmesinin önemini vurgularken, S&P ise Türkiye’nin yüksek borçluluğa rağmen dünyadaki sıcak paranın adreslerinden biri olacağına dikkat çekti. Çin’de imalat verilerinin ardından resmi hizmet satın alma endeksindeki büyüme de beklentilerin altında kaldı. İmalat dışı PMI verisi Mart’ta 55.6 puandan Nisan’da 54.5 puana geriledi. Aşırı kapasite kullanımı ve artan krediler Çin’de büyümenin önündeki en büyük engeller olarak görünüyor. Çin’de bu hafta ticaret dengesi, ithalat ve ihracat verileri açıklanacak. Altın % 0.22 artışla 1,474 USD, Brent petrol ise % 0.34’lük artışla 104.4 USD seviyelerinden işlem görüyor. 03/05/2013 Cuma: ECB, FED ve Piyasalardaki gelişmeler … Avrupa Merkez Bankası beklenildiği gibi politika faizini 25 baz puan indirdi ve faiz % 0,50 olarak tarihindeki en düşük seviyeye inmiş oldu. Draghi konuşmasında Euro Bölgesi’nde istihdamın zayıfladığını, GDP’nin azalmaya devam ettiğini ve zayıf ekonomik görünüşün 2013 yılının ilkbaharında da görüleceğini belirti. Açıklamalardan sonra Avrupa endekslerinde düşüşler gözlendi. 1,3040 seviyesine kadar düşen EUR/USD paritesi, ise bugün % 0,30’luk yükselişle 1,31 seviyelerinde. Altın % 0,63’lük yükselişle 1476 dolar seviyelerinde işlem görüyor. FED çarşamba günü, ekonomik toparlanmaya destek olmak için, aylık 85 milyar USD’lik bono alımına devam edeceğini açıkladı. Gelişmekte olan ülkelerin merkez bankalarının parasal gelişmeye yönelik politikaları etkisiyle, gelişmekte olan ülke piyasalarına girişlerin devam ettiğini görmekteyiz. Dün bonoda faizler % 5’in altına kadar geriledi ve gelen not artışı dedikodularıyla birlikte BIST 100 endeksi dünü % 3,05’lık yükselişle 88.669 puandan kapattı. Gün içinde tarihinin en yüksek seviyesi olan 88.804 puan test edildi. BİST 10 BANKA endeksi % 4,56’lık yükselişle en çok yükselen endeks oldu. Yurtiçinde bugün enflasyon verileri geldi. Nisan’da ÜFE aylık % 0,51 azaldı, TÜFE ise aylık % 0,42 arttı. Yıllık artış ÜFE’de % 1,70’e gerilerken, TÜFE de % 6,13 oldu. Ayrıca bugün gerçekleşmekte olan 3. Havalimanı İhalesi günün önemli haberleri arasındadır. Yurtdışında ise bugün saat 15:30 da % 7,6 beklenen ABD işsizlik oranı verileri açıklanacaktır. Yine aynı saatte 145.000 beklenen ABD tarım dışı istihdam verileri takip edilecektir. 26/04/2013 Cuma: Altın, İngiltere ve Japonya… Altındaki büyük düşüşten sonra gelişmekte olan ülkelerin ve Merkez Bankaları’nın altına olan fiziksel talepleri artış gösterdi. Altın şu an 1,466 seviyelerinden işlem görüyor. Brent petrol 102.75, EURO/USD paritesi ise % 0.20’lik yükselişle 1,3035 seviyelerinden işlem görüyor. İngiltere ekonomisi 2013 yılının ilk çeyreğinde % 0.1’lik beklentinin üzerinde olarak % 0.3’lük bir büyüme gösterdi ve resesyona girmeyeceği sinyalini verdi. Bu gelişmeler ışığında İngiliz Sterlini diğer para birimlerinden ayrışarak dünü % 1’e yaklaşan yükselişlerle kapattı. 2015 yılının sonuna kadar % 2 enflasyon hedefi olan Japonya Merkez Bankası, parasal genişleme politikasına devam edeceklerini yineledi. Uygulanan politikanın etkileri görülemeyecek olursa gerekenin yapılacağı ifade edildi. 2 Mayıs’ta Avrupa Merkez Bankası’ndan beklenen 25 baz puanlık faiz indirimi piyasalara yön verecek. Eğer indirim gelmezse piyasaların sert tepki vereceğini düşünüyoruz. Yurtiçinde ise Pegasus Havayolları bugün 18.40 TL baz fiyattan işlem görmeye başladı. Su an %2.5 ’un üstünde primle işlemler geçiyor. % 3 yükseliş beklenen ABD gayrisafi milli hasıla verileri bugün açıklanacak. Bu verileri, kötü gelmekte olan ekonomik datalara, rehber olması açısından önemli buluyoruz. Yurtdışında bugün Euro Bölgesi M3 para arzı ve ABD’de Michigan Güven Endeksi dataları açıklanacak. ABD’de açıklanacak bilançolar arasında Chevron ve Goodyear’ı önemli buluyoruz. 22/04/2013 Pazartesi: İtalya, İngiltere ve Japonya... Hükümet kurma konusunda uzun bir süredir belirsizlik yaşayan İtalya’da süreç 6. turda Napolitano’nun 1007 oyun 738’ini alarak tekrar cumhurbaşkanı seçilmesiyle sonuçlandı. Şimdi ise hükümet kurulması adına ciddi adımların atılması bekleniyor İstikrar adına ilk adımı atan İtalya’da 2 yıllık faiz % 1.2325 seviyelerine indi. G-20 görüşmelerinde Japonya uyguladığı aşırı gevşek para politikasının para biriminin değerini düşürmeyi değil, ekonomik büyümeyi canlandırmayı hedeflediği konusunda G-20'deki meslektaşlarını ikna etmişlerdi. Bugün ise USD/JPY paritesi 99.80 seviyelerinde % 0.60 aşağıda işlem görüyor. Nikkei ise 13.568 seviyelerinde % 1.90 yukarıda işlem görüyor. Fitch, İngiltere’nin ekonomik ve mali görünümünün zayıf olması nedeniyle, ülkenin kredi notunu AAA’dan AA’ya indirdi. Moody’s’in de geçen ay İngiltere’nin kredi notunu bir basamak düşürdüğünü hatırlıyoruz. GBP/USD paritesi 1.5223 seviyesinden % 0.08 aşağıda işlem görüyor. Altın 1420 dolar seviyelerinde, % 1.35 yukarıda, brent petrol ise 99.50 dolarla 100 dolar direncinin hemen altında işlem görüyor. Döviz sepeti ise 2.077 seviyelerinde hafif alıcılı bir seyir izliyor. Yurtdışında bugün saat 17.00 de aylık ikinci el konut satışları verisi açıklanacak (beklenti 5 M). Yine aynı saatte Euro Bölgesi tüketici güven endeksi rakamları takip edilecek. 19/04/2013 Cuma: CNY değerlendi... Emtiaların agresif bir düşüş gösterdiği şu günlerde paranın bono ve tahvillere kaydığını gözlemliyoruz. Asya’da görülen fiziksel altın talebinin etkisiyle altın fiyatlarında %2’ ye varan bır yükseliş gözlemleniyor. Brent petrol ise % 0.4’lük yükselişle 99.70 USD’den işlem görüyor. Yurtdışında bugün Almanya’da ÜFE, Euro Bölgesi’nde ise cari işlemler dengesi verileri takip edilecek. Dün piyasalarda çıkan Moody’s’in Almanya’nın kredi notunu düşürebileceği yönündeki dedikodulara rağmen Almanya’nın bir önceki notu teyit edildi. Çin ise Yuan referans kurunu % 0.03 aşağı, 6,2395 seviyesine cekti. Yuan’ın değerlenmesinin Çin endekslerine yansıması pozitif oldu. Japonya Merkez Bankası Başkanı, G-20 toplantılarında amaçlarının Yen’in değerini düşürmek değil, % 2’lik enflasyon hedefini gerçekleştirmek olduğunu belirtti ve görüşmelerde Japonya’nın cesur parasal genişleme politikasına itiraz gelmedi ve Yen % 0.4 değer kaybetti. Dün ABD’de % 0.67’lik düşüşün yaşandığı S&P 500’de Morgan Stanley ve eBay’in bilançoları beklentilerin altında geldi. Bugün ise GE ve McDonald’s bilançoları açıklanacak. 18/04/2013 Perşembe: Merkez Bankası ekonomistlerle yaptığı toplantıda kredi büyümesinin referans düzeyin üstünde seyrettiğini, fon akımlarının son dönemde yüksek olduğunu ama dalgalanma gösterdiğini açıkladı. Düşen emtia fiyatlarının cari açıktaki artışı sınırlandırdığı belirtildi. Düşük faiz oranlarının yanı sıra döviz rezervlerini arttırıcı ve esnek likidite sağlayıcı politikanın devam edeceği paylaşıldı. Kısacası, PPK kararlarında aktarılanlardan daha farklı bir söylev bulunmamaktadır. Piyasalar, gelişmiş ülkelerdeki parasal genişleme politikaları ve emtialardaki düşük fiyatlar devam ettikçe düşük faiz politikasının değişeceğini düşünmüyor. Brezilya’nın 25 bps’lik bir artışla Selic hedef faizini %7.50’ çektiğini belirtelim. Günün önemli datası olarak, Amerika’daki haftalık istihdam taleplerini görüyoruz. Beklenti 350K. 17/04/2013 Çarşamba: XAU & QE4 VE PPK sonrası... Geçen Perşembe (11 Nisan) başlayıp, Pazartesi (15 Nisan) derinleşen altın satışlarının ardından denge bulmaya çalışan uluslararası piyasalar, yarın başlayacak olan G-20 toplantısından çıkacak mesajlarla para akışındaki adresini netleştirmeye çalışacak. ABD’deki parasal genişlemenin devamıyla ilgili endişeler son gelen makro ekonomik datalarla kısmen ortadan kalktı. Japonya’nın da bu arada devreye soktuğu parasal genişleme politikasıyla birlikte, gelişmekte olan piyasaların para akışından iyi bir pay alması olası görünüyor. Çin’in önceki gün gelen beklentilerin altındaki büyüme rakamları, IMF’nin 2013’deki küresel büyüme tahminini %3.5’ten %3.3’e çekmesi ve bunlarla beraber son günlerde altınla birlikte düşüşe geçen emtia fiyatlarının da etkisiyle gelişmekte olan piyasalara olacak para akışında piyasaların seçici olacağını düşünebiliriz. Burada da emtialardaki net ithalatçı durumundaki Türkiye’nin; bütçe disiplini, düşük borç oranları ve finansal kesimin sıhhatiyle daha da ön plana çıktığını düşünmekteyiz. Merkez Bankası dün 1 haftalık repo faizini beklentilerin üzerinde 50 baz puan indirdi. Bunun sonucunda ise gösterge faizi 15 baz puanlık düşüş gösterdi. PPK açıklamalarından sonra USD/TL paritesinde artış olmamasını yabancı yatırımcıların özellikle uzun vadeli kağıtlara girişinin etkisi olduğunu düşünüyoruz. Yurtdışında bugün İngiltere işsizlik verileri ve ABD haftalık mortgage başvuruları takip edilecek. 16/04/2013 Salı: PPK kararları-beklentilerden farklı Merkez bankası politika faizini 50 bps düşürerek %5.0’a çekti. Beklentiler 25 bps’lik bir azalmaydı. Borç verme ve borçlanma faizlerini de 50 bps düşürerek koridoru da aşağı çekti. İhracattaki zayıflama ve yurt içi talebin canlanmasına bağlı olarak cari işlemler açığında görülen yükselişin emtia fiyatlarındaki düşüş sayesinde sınırlı olacağı beklenmektedir. Mevcut durumda döviz rezervlerini artırıcı yönde ROK’da (rezerv opsiyon katsayıları) artışa devam edilmektedir. Yapılan değişiklik ile döviz rezervlerinin 1.4 milyar USD artması beklenmektedir. Küresel talebin yavaşlaması ve düşen emtia fiyatları enflasyondaki yukarı yönlü riskleri azaltmaktadır. Krediler ve iç talepteki artış TCMB tarafından yakından izlenmektedir. Piyasalarda karar sonrası gösterge faiz 5.50’nin (basit) altına inmiştir. Döviz ve sepette ise tahmin edilenin aksine artış olmamakla birlikte girişlerin olduğu görülmektedir. 15/04/2013 Pazartesi: ÇİN & XAU & TR Çin ekonomisinde %8 öngörülen büyüme rakamı % 7.7’de kaldı. Mart ayı sanayi üretimi ise %8.9 oranında arttı ve tahmin edilen %10 artışın gerisinde kaldı. Endüstriyel üretimin güç kaybedeceği endişesi, Çin’de hisse senetlerine %1 satış getirdi. Çin ekonomisindeki zayıflık algısı ise global büyüme beklentilerini etkiledi ve Brent petrol % 1.2 düştü ve 101.60 seviyesinde işlem görüyor. Altında ise Goldman Sachs’ın 10 Nisan’daki SAT tavsiyesinden sonra düşüş daha da hızlandı. Şu an 12 Nisan 2013, Cuma gününe göre %2.5 ekside işlem görüyor ve bu düşüşler kaldıraçlı pozisyon taşıyan finansal oyuncularda ciddi hasarlar yaratabileceğinden dikkatle izlenmesi gereken bir konu olduğunu düşünüyoruz. BIST 100 endeksi Cuma gününü 84.581 puandan ve bir önceki güne göre %0.57 yükselişle kapattı. Geçtiğimiz hafta Moody's'in açıklamaları sonrasında tekrar gündeme gelen not artırımı ve Salı günü gerçekleşecek Para Politikası Kurulu toplantısına yönelik faiz indirim beklentileri Türk hisse senedi piyasasında olumlu ayrışmayı destekledi. BIST’in kapanış saatinden sonra S&P 500 -%0,28 ile günü tamamladı. Bugün de S&P vadeliler 8 puan ekside ve % 0.50 aşağıda işlem görüyor. Avrupa borsaları için gösterge olarak düşünebileceğimiz Euro Stoxx endeksi ise %0.9 aşağıda. Asya borsaları ise Çin’den gelen olumsuz veriler sonucunda negatif bir seyir izliyor. Nikkei % 1.55’lik düşüşle günü kapadı. Bu hafta 18-19 Nisan Perşembe ve Cuma günleri yapılacak olan G-20 toplantısı, Japonya’nın başlattığı radikal parasal genişleme politikasının gündeme geleceği ve FX’lerde dalgalanma yaratabilecek haberler çıkabileceği sebepleri ile dikkatle izlenmeli. Yılın ilk çeyreğine ilişkin bilanço açıklamalarının Türk Telekom ve Turkcell'le birlikte bu hafta başlayacağını hatırlatalım. 12/04/2013 Cuma: John Kerry yine geliyor! BIST’in dünkü %2.06 artışla kapanışından sonra günü primli kapatan ABD HS endekslerinde “S&P500” 1583 düzeyine çıkarak tarihindeki en yüksek seviyesinden kapandı. Ancak bu sabah S&P vadeliler düne göre aşağıda işlem görüyor. Asya borsalarında ise Çin, Güney Kore ve Japonya’da kar satışları hakimken Jakarta pozitif bir seyir izliyor. Avrupa HS endeks vadelilerinde ise negatif bir hava hakim. BIST 100’de 85.000 seviyesinin izlenmesi gereken bir direnç olduğunu düşünüyoruz. Yurtdışında bugün Euro Bölgesi’nde sanayi üretimi, ABD’de ise perakende satışlar ve üretici fiyat endeksi verileri açıklanacak. AB maliye bakanlarının katıldığı Eurogroup toplantısında İrlanda ve Portekiz kurtarma paketleri, Avusturya’da müşteri hesaplarının gizlilik politikası ve Güney Kıbrıs meseleleri görüşülecek. Yurtiçinde ise Merkez Bankası aylık beklenti anketi bugün saat 14:30’da açıklanacak. Ayrıca Pegasus Havayolları’nın halka arzı SPK tarafından kayda alındı. Halka arzın boyutunun 400 milyon dolar civarında olacağını ve talep toplamanın önümüzdeki günlerde yapılacağını düşünüyoruz. Ayrıca özel sektör bonotahvil ihaçlarının artmasının dikkat çekici olduğunu düşünüyoruz. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, 1.5 ay içinde üçüncü kez Türkiye'ye gelecek. Kerry'nin bu kez gelişi Suriye ile ilgili olacak. 11/04/2013 Perşembe: FOMC: QE3 yıl sonunda durdurulabilir.... FOMC (Federal Açık Piyasa Komite’sinin) 19-20 Mart para politikası toplantısının tutanakları yayınlandı, FOMC üyeleri “istihdam piyasası koşulları, algılandığı gibi iyileşmekte ise, tahvil alımlarının yılın ilerleyen dönemlerinde yavaşlatılması ve yılsonunda durdurulmasının uygun olacağı” görüşündeler. FOMC son toplantısında enflasyon %2.5 geçmediği ve işsizlik oranı %6.5’un altına inmediği sürece, parasal genişleme sürecine devam edeceğini yinelemişti. Yine de FED üyeleri arasında tahvil alım programının azaltılması yönündeki görüşün güçlendiğinin görülmesi dahi piyasalar üzerinde önemli denebilecek bir etki yaratmadı. Beklenenden düşük gelen Mart ayı tarım dışı istihdam verileri (beklenti 190k artış, gerçekleşen 88k artış) nedeniyle FED tutanaklarının geriden geldiğini söyleyebiliriz. Ayrıca ABD'de açıklanmaya başlanan 1Ç şirket bilançolarına dair iyimser beklentiler de borsaları desteklemeye devam edecek gibi görünüyor.(yarın Wells Fargo ve JP Morgan bilançoları açıklanacak) Moody’s: Barış süreci not artışı için pozitif..... Moody’s, barış sürecine paralel, güneydoğunun yatırım çekebilecek bir coğrafya olabileceği beklentisinin ve barış komisyonunun etkisinin not artışı süreçleri için pozitif olduğunu açıkladı. Türkiye’nin Moody’s mevcut kredi notu yatırım yapılabilir düzeyin hemen altında ve görünüm pozitif. Moody's in 6 ay içerisinde not artırımı yapmasını bekliyoruz. Cari açık: TCMB verilerine göre Şubat ayında cari açık 5.13 milyar USD (beklenti 5.05 mia USD idi) yılın ilk 2 ayında ise 10.9 mia USD oldu. 09/04/2013 Salı: Bernanke: Lehman öncesine göre ABD bankaları “çok iyi” durumda… FED başkanı Bernanke dün yaptığı açıklamalarda, FED’in stress testlerinin öneminin altını çizerek, bu testlerin ABD bankacılık sistemini güçlü hale getirdiğini ve son sermaye yeterlilik rasyolarının memnuniyet verici olduğunu belirtti. Bu açıklamaların ABD bankacılık sektörü açısından önemli olduğunu düşünüyoruz. Buna paralel dün S&P 500, bankacılık sektörüne gelen alımlarla %0.6 yükseldi. Ayrıca dün Alcoa’nın (ABD’nin en büyük alüminyum şirketi) 2013 1. Çeyrek için beklentilerin üzerinde kar açıklamasına karşın, satışlar beklentilerin altında kaldı. Şirket hisseleri kapanış sonrası işlemlerde değer kaybetti. Alcoa yönetimi, alüminyum talebinin bu sene %7 artmasını beklediklerini belirtirken, özellikle uçak üreticilerinin taleplerindeki artışın önemli olduğunun altını çizdiler, ayrıca otomotiv endüstrisinin de bu sene %4 fazla alüminyum kullanacağını öngördüklerini belirtirlerken, otomotiv endüstrisinin ABD’de 2007’den bu yana en yüksek satışına 2013 Mart ayında ulaştığını da vurguladılar. TL Faiz-Döviz-TR Büyüme-BIST: Gösterge tahvilin bileşik faizi dün gün içinde %5.81’e kadar gerileyerek son 3 haftanın en düşük seviyesini gördü. Zayıf gelen ABD işgücü verileri, Japonya Merkez Bankası’nın geçen hafta aldığı parasal genişleme kararı ve TCMB’den faiz indirim beklentisi bu harekette etkili oldu. Gösterge tahvil faizinde, mevduat faizlerinde bankalar arası rekabet ve enflasyon beklentilerinden dolayı düşüşün sınırlı kalacağını düşündüğümüz için, diplere yaklaştığımızı düşünüyoruz. Ancak 5 ve 10 yıllık hazine tahvillerinde düşüş devam edebilir. Sabit getirili enstrümanlar için TL’ye olan girişler devam ederken, döviz sepeti 2.0540 seviyelerini gördü, bu seviyelerin TCMB’nin önceden altını çizdiği 120 ve 130 reel efektif döviz kuru endeksi bandında, alt limite yakın oluştuğunu belirtmeliyiz. (TÜFE bazlı Reel Efektif Döviz Kuru: Enflasyon oranlarıyla düzeltilmiş kur) Dün açıklanan sanayi üretim endeksi ise Şubat 2013’de, takvim etkisinden arındırılmış olarak Ocak 2013’e göre, %4.4 artış gösterdi. Geçen hafta hayal kırıklığı yaratan 2012 4. Çeyrek GSMH büyümesinden sonra, açıklanan sanayi üretim endeksi büyümeyle ilgili umutları yeniden artırdı. Hem düşen faizler hem de iyi gelen sanayi üretim endeksi BIST’te de alımları getirdi. Bu sabah 83,00083,500 aralığında olan BIST 100 Endeksi’ni kısa vadede 85,000’lerin üzerine çıkaracak bir katalizör göremiyoruz. 08/04/2013 Pazartesi: ABD-Tarım dışı istihdam, Çin-kuş gribi ve tabi JPY ABD Mart tarım dışı istihdam verisi beklentilerin oldukça altında (+88K, beklenti Bloomberg +190K) gerçekleşince büyümeye dair kaygılar yarattı, buna paralel EUR/USD 1.3040 seviyelerine yükselirken (11:45 itibarıyla 1.3009’larda) S&P endeksinin de %0.4 aşağıda kapandığını gördük. Çin’de tekrar görülen kuş gribi vakaları endişe yaratırken, havayolu sektör hisse senetlerinde satışlar gördük. Cuma XETRA DAX’ta işlem gören havayolları HS’leri %4-6 değer kaybederken, THYAO’da %3.4 değer kaybetti. BOJ’un 4 Nisan’da tahvil alım programını 2 katına çıkarmasıyla hızlanan JPY satışları devam ediyor. 98.60’larda işlem gören parite 5 Haziran 2009’dan beri USD/JPY için en düşük seviye. Biz bu hareketin başında olduğumuza inanıyoruz ve devam edeceğini düşünüyoruz. 05/04/2013 Cuma: Piyasalardan kısa kısa.... Enflasyon, Cari Açık, Kredi Büyümesi, Reel Döviz Kuru ve GSMH Büyümesi çoklu hedefleri olan TCMB, enflasyon konusunda rahat bir görünüm sergiliyor. Geçen hafta başlayan ve bu haftada daha da hızlanan gösterge hazine borçlanma faizleri, TCMB Başkanı’nın TL’nin değer kazanmasına gerekirse faiz indirerek müdahale edilebileceğini açıklaması üzerine %6,6’lara kadar yükseldikten sonra düşüşe geçti. Şu anda %6-6,1 arasında işlem görüyor. Döviz sepeti ise 2,05’lere düştükten sonra 2,06-2,07 aralığına geri döndü. Katalizör etkisi yaratacak haberlerden yoksun Borsa İstanbul ise 82,500 desteğinde tutunmaya çalışıyor. Borsa İstanbul’dan aylık olarak düzenli yapılan açıklamaya göre Mart 2013’te yabancı yatırımcıların 440 milyon USD alım yapmış olmaları, hisse senetlerindeki son 1-2 haftalık hareketi açıklıyor. Dün açıklanan TCMB Reel Döviz Endeksi ise, Şubat 2013’deki 119,75 değerinden Mart 2013’de 119,95 değerine çıktı. 120 seviyesinin TCMB’nin rahatsız olacağı, 130 seviyesinin ise alarma geçeceği seviye olarak önceden açıkladığını belirtelim. 04/04/2013 Perşembe: Piyasalardan kısa kısa.... BOJ-Kuroda… Yeni başkan, deflasyondan kurtulmak ve ekonomiyi canlandırmak amaçlı gevşek politika adımlarını açıkladı. Japon Merkez Bankası’nın aylık olarak 7 tri. JPY değerinde bono alacağını açıklamasından sonra Japonya’nın 10 yıllık tahvil faizi % 0.51 ve 30 yıllık tahvil faizi ise %1.42 ile 2003’ten bu yana en düşük seviyeye gerilediği gözlendi. Japon Merkez Bankası’nın sunduğu teşvik paketinin etkisiyle Nikkei Tokyo Endeksi de %2.2 oranında değer kazandı. USD/JPY paritesi de ise 92.75 seviyesinden 95.40’lara geldi. ECB-Draghi… Bugün Avrupa Merkez Bankası faiz kararı sonrası Başkan Draghi’nin TSİ ile 15:30’da yapacağı basın toplantısı önemli olacaktır. Son açıklanan PMI verileri sonrasında faiz indirimi olasılığı hala gündemde olsa da, bu haftaki toplantıda politika değişikliğine gidileceğini beklemiyoruz. Draghi’nin Güney Kıbrıs konusunda alınan kararlar ve bankalara sunacağı uzun vadeli kredi programları hakkında konuşması beklenti dâhilindedir. 03/04/2013 Çarşamba: Piyasalardan kısa kısa....TÜİK MART AYI ENFLASYON VERİLERİNİ AÇIKLADI... Mart ayında tüketici fiyatları endeksindeki (TÜFE) aylık değişim %0.66, bir önceki yılın aynı ayına göre değişim %7.29 olarak açıklandı. Reuters tahmini %0.40 idi. Açıklamayı takiben 2Y gösterge tahvilin faizi %6.47'e kadar yükseldi. Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın Mardin'de yaptığı konuşmasında ''Türkiye için doğru politika bileşiminin düşük faiz ve dengeli büyüme'' olduğunu açıkladı. Orta ve uzun vadede enflasyon beklentisinin %5 olduğunu, TÜFE bazlı reel efektif döviz kuru endeksinin (REK) 120'nin üzerine çıkması halinde ölçülü bir faiz indiriminin araç olarak kullanılabileceğini söyledi. Açıklamalar sonrası faiz çıktığı yüksek seviyelerden %6.35 seviyesine geriledi. 01/04/2013 Pazartesi: Piyasalardan kısa kısa....TR BÜYÜME.. TUIK 2012 YILININ 4. ÜÇ AYLIK DÖNEMIİ GAYRİ SAFİ YURTİÇİ HASILA SONUÇLARINI AÇIKLADI… Türkiye ekonomisi 4. Çeyrekte %1.4 büyüdü. Yıl toplamında da büyüme %2.2 olarak gerçekleşti, ayrıca kişi başına düşen GSYIH 10 504 USD olarak hesaplandı. Reuters tahmini 4. Çeyrek büyüme için %2.3 idi, 3. Çeyrekte de %1.6 ile büyüme rakamının beklentilerin altında gerçekleştiğini görmüştük, ancak bunlara rağmen, geriye dönük bir veri olduğu için piyasanın çok etkilenmeyeceğini düşünüyoruz. 2013 1. Çeyrek büyüme rakamlarının ne olacağı önemli görünüyor, TCMB beklentileri doğrultusunda ve özellikle kredi büyümesindeki ivmelenmeye paralel bu yılın büyümesinin geçen senenin üzerinde olacağını tahmin ediyoruz. 26/03/2013 Perşembe: Piyasalardan kısa kısa.... AVRUPA AVRUPA.... ve PPK… Güney Kıbrıs'a yönelik sağlanan mali yardım sonrasında Eurogroup Başkanı Dijsselbloem'un sürecin diğer Euro bölgesi ülkeleri için örnek oluşturabileceği yönündeki açıklamaları iyimserliğin sınırlı kalmasına neden oldu. Bu açıklamanın çok önemli olduğunu düşünüyoruz, bu konu ileride oluşabilecek krizlerde volatiliteyi artıracaktır. Troyka ve Güney Kıbrıs hükümetlerinin ‘’iyi banka/kötü banka’’ oluşturularak, ECB’den kredi line’ı açık tutulacak bir model geliştirmeleriyle 1.3040 seviyesi üzerine satın alınan EUR/USD 1.2865 desteği altına satıldı. Bu sabah işlemler 1.2875’lerde... G. Kıbrıs kaynaklı haber akışıyla birlikte İtalya'da devam eden siyasi belirsizlik piyasalar açısından volatiliteye neden oluyor. Avrupa'ya yönelik endişeler Asya piyasalarında zayıf bir görüntü oluşurken, Avrupa hisse piyasalarında dün yaşanan düşüşlerin ardından sınırlı tepki alımları etkili olabilir. Haftanın ilk işlem gününde olumlu ayrışan Türk hisse piyasası açısından yeni günde Para Politikası Kurulu toplantısı öne çıkıyor. Toplantı öncesinde Türk Lirası güne yatay eğilimle başlamış bulunuyor, Mart ayı Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı sonuçları TSİ14:00’de açıklanacak. Biz bugünkü toplantıdan değişiklik kararı çıkmasını beklemiyoruz. 22/03/2013 Cuma: Piyasalardan kısa kısa.... Güney Kıbrıs-Risk iştahı-EUR/USD… Güney Kıbrıs Parlamentosu’nun banka tasarruflarına vergi uygulanmasına ilişkin kurtarma yasasını reddetmesinin ardından başlayan sıkıntılı süreçte, Güney Kıbrıs hükümetinin Yunanistan ile iki ülkenin bankacılık birimlerini ayıracak anlaşmaya varması ve Troyka (Avrupa Birliği – Uluslararası Para Fonu (IMF) – Avrupa Merkez Bankası’ndan oluşan grup) ile finansman görüşmelerinde son aşamaya gelindiğini kaydetmesi risk iştahında iyileşmeye yol açtığı gözleniyor. ABD 10 yıllık tahvil faizi de gün içerisinde 1.8950’ye değdikten sonra 1.92’lere çıktı, bu gelişme de risk iştahının açılmakta olduğunu destekler nitelikte. EUR/USD açıklamalar sonrası 1.2890’lardan 1.2950’lere geldi. 11/03/2013 Salı: Piyasalardan kısa kısa.... ABD istihdam & TR Rekabet Kurulu kararları & IMKB endeks Cuma günü ABD'de istihdam verileri beklentilerden çok daha iyi açıklandı. İstihdam şartlarındaki iyileşme, borsalar tarafından iyi haber olarak görülürken, FED'in tahvil alım rakamını 2013 içinde azaltmak zorunda kalacağı beklentisi ise ABD tahvil faizlerini yukarı itmeye devam etti. ABD ekonomisindeki toparlanma global piyasalar açısında iyi haber, ancak bu hafta sonu açıklanan Çin verileri, yakın n iyi haber, ancak bu hafta sonu açıklanan Çin verileri, yakın zamanda yetkililerin enflasyon ile büyüme arasında bir tercih yapmak zorunda kalabileceğini gösteriyor. Bu tercih özellikle emtia fiyatlarının yönünü belirleyecek. Takip ediyoruz. Cuma akşamı, 12 bankaya, mevduat, kredi ve kredi kartı faizlerini aralarında anlaşarak belirledikleri gerekçesiyle, 4054 sayılı kanunun Rekabetin Korunması ile ilgili 4. Maddesinin ihlali nedeniyle 1.1 milyar TL ceza verildi. Medyada yayımlanan haberlerde bazı banka yöneticileri, gelirlerin %1.5’undan %0.3’üne kadar uygulanan bu cezayı yüksek bulduklarından mahkemeye gideceklerini belirttiler. Soruşturma kapsamında daha önceleri teleffuz edilen bazı rakamların (3 milyar TL’ye kadar çıkan rakamlar konuşulmuştu) aşağısında oluşan 1.1 milyar TL cezanın önemli bir piyasa etkisi olması beklenmiyor ancak 9 işlem günü içinde TL bazında %11.6 değer kazanan XBANK’da (IMKB Bankacılık Endeksi) bugün bir kar realizasyonu görebiliriz. Kısa vadeli yükselen trend üzerinde hareket eden endekste görünüm güçlü. Ancak 84,000 direncine yaklaşması sebebiyle kar satışları görülebilir. Bu aşamada endekste 82,700-82,500 destek düzeyleri iken 82,500 kısa vadeli pozisyonlar için stop-loss seviyesi olarak düşünülebilir. 04/03/2013 Pazartesi: Piyasalardan kısa kısa.... ÇİN... 2013 Outlook’umuzda Çin’de büyümenin devam edeceğini ama Çin’in büyümesindeki özellikle inşaat sektöründen kaynaklı sağlıksız yapının sürmekle olduğunu belirtmiştik. Çin GSYH’na, net dış ticaretin katkısı, yaşanan ihracat patlamasıyla 2007 yılına kadar artış göstermiş ve daha sonra azalmaya başlamıştı. İnşaat sektörünün payı ise 2008’de net dış ticareti geçip 2011’de %23.5 gibi yüksek bir seviyeye ulaşmıştı. Netice olarak satılmayı bekleyen ciddi bir yapı stoğu ve bunlarla ilişkili banka bilançolarında kredi büyümesi oluşmuştu. Çin hükümetinden bu sabah piyasalarda henüz çok konuşulmayan ve emlak piyasasına ve inşaat şirketlerine çok beklemedik kararlar geldi. Çin’de GYO’lar Haziran 2008’den beri en büyük düşüşlerini yaşıyorlar. Çin Komünist Parti hükümeti emlak alımlarında daha yüksek ilk ödemeler ve ikinci ev alımlarında bazı şehirlerde daha yüksek faiz oranları içeren yasayı yürürlüğe koydu. Yasada emlak alımlarında vergi kaçakçılığını önleyecek yeni düzenlemeler de var. Özellikle emlak fiyatlarının hızlı yükseldiği şehirlerde ev satın alımını daha zorlaştıracak ve pahalı kılacak uygulamalara başvurulacağı anlaşılıyor. Bu haberlerle Çin’in en büyük hisse senedi endeksi SHCOMP %3.7 değer kaybediyor; Shanghai GYO endeksi %9.1 aşağıda. MSCI gelişmekte olan ülkeler endeksi (‘’MSCI EM’’)de en büyük orana sahip Shanghai’ın 2013 senesi getirisi bu sabah bir ara negatife döndü, son işlemler bazında ise pozitif. IMKB 100 ise Cuma günkü pozitif ayrışmasından sonra USD bazında 2013 senesi için +%1.4 getiriye sahip. MSCI EM bu sabah SHCOMP’un da etkisiyle %0.10 negatif işlem görüyor. 27/02/2013 Çarşamba: Piyasalardan kısa kısa.... İTALYA/AVRUPA, APPLE, İMKB... Hafta başında İtalya'da siyasi belirsizlik yaratan seçim sonuçlarıyla dalgalanan piyasalarda, Berlusconi şoku EUR/USD’yi 1.33’lerden 1.3040 desteğine geri çekti (Spot: 1.3090). Politik belirsizliklerin artması hisse senedi endekslerine de satışlar getirdi. XETRA DAX %2.2 değer kaybederken Paris CAC %2.7 geriledi. Buna rağmen Avrupa’daki satışların ABD’den gelen ve beklentilerin çok üzerinde gerçekleşen tüketici güven endeksi ve konut satışı verileri-Case Shiller ile değişmeye başladığını gördük. Güçlü ABD makro verileri FED Başkanı Bernanke’nin Senato konuşmasını bile gölgeledi diyebiliriz. Yeni günde İtalya'da gerçekleşecek 5 ve 10 yıllık tahvil ihaleleri ile birlikte tahvil faizleri izlenecekler arasında yer alıyor. Dünkü enteresan ve etkili bir gelişme de ABD CNBC-E televizyonuna demeç veren önemli hedge fon yöneticilerinden birinin Apple hissesi bölünecek yorumunu yapmasıydı. İMKB’deki bedelsiz hisse dağıtımında olduğu gibi, ABD’de hisse bölünmeleri de şirket için bir ekonomik kazanç yaratmıyor, ama piyasa algısı olarak pozitif sonuçlara yol açabiliyor. Nedeni ise, bölünmeye giden şirketlerin her bir hisse senedinin fiyatı ‘’düştüğünden’’ bireysel yatırımcının daha rahat portföyüne katabileceği hisseler arasına giriyor. Örneğin Apple HS dün 449USD ile kapandı, ½ bölünmede 224.50 USD değeri ile işlem görecek ve her 1 Apple hissesine karşılık 2 hisse dağıtılacak. Bu da 449USD seviyesinde Apple’ı, pahalı bulan bireysel yatırımcının 224.50USD seviyesinden psikolojik olarak daha rahat almasına yol açabilir. 25/02/2013 Pazartesi: Piyasalardan kısa kısa.... Moody's İngiltere'nin kredi notunu bir kademe indirerek Aa1'e çekti. Not düşürümünün piyasalarda etkileri sınırlı kaldı. İtalya'da bugün sonuçlanacak olan seçim sonuçları Avrupa kaynaklı riskler açısından takip edilirken, bölge borsalarında haftaya olumlu açılış bekliyoruz. FED ve ECB başkanlarının yapacağı açıklamalar bu hafta önemli ve takip edilecek. Ayrıca, yeni haftaya başlarken bankalara ilişkin rekabet soruşturması ile köprü ve otoyol özelleştirmesine ilişkin haber akışı gündemde öne çıkıyor. Özellikle bankacılık sektörünü ilgilendiren rekabet soruşturmasında bugün sözlü savunmalar alınacak. Sözlü savunmalar öncesinde sektör hisselerinde Cuma günü hızlı değer kayıpları görüldü. 18/02/2013 Pazartesi: Piyasalardan kısa kısa.... • • • • • Wal-Mart, satışlarının, 2013 senesinde son 7 senenin en düşük seviyesinde seyrediyor olduğunu açıkladı. Açıklama sonrası S&P500 endeksi %0.1 değer kaybetti. Bu habere tepkinin sınırlı olması S&P500’deki yukarı trendin gücünü gösteriyor. G-20 sonrası “JPY sat Nikkei al” trendinin devam etmekte olduğunu görüyoruz. Toplantıda Japonya Merkez Bankası ya da Japon hükümetine bir yaptırım getirilmemişti. Ayrıca, Moskova'da toplanan G20 yetkilileri, üye ülkelere rekabetçi devalüasyonlardan kaçınılması çağrısı yaparak, para politikasının sadece fiyat istikrarı ve büyümeyi hedefleyebileceğini belirttiler. Yarın PPK toplantısı var. Politika faizinde değişiklik beklemiyoruz. Zorunlu karşılıklara sıkılaştırma gelecek mi? Takip ediyor olacağız. ABD piyasaları bugün kapalı olacağından global piyasalarda işlem hacmi düşük seyredebilir. 15/02/2013 Cuma: Piyasalardan kısa kısa.... • • • Dün Avrupa'da açıklanan 4Ç12 büyüme rakamlarının beklentilerden yüksek bir daralma gösterdi. Verilerin açıklanmasının ardından, Avrupa ekonomisinin 2009 krizinin ardından bir kez daha resesyona girdiği konuşulmaya başlandı. Bu konu dün, Global piyasalarda satış baskısını artıran unsurlardan biri olurken, önümüzdeki dönemde ECB'nin en önemli gündem maddesi olmaya da aday gibi görünüyor. Haziran ayından bu yana devam eden yükselen trendini test eden İMKB-100 endeksinde 77,00076,500 ve 75,000 destek seviyeleri iken 78,000-79,000 direnç seviyeleri gibi görünüyor. Endekste kısa vadede yeniden yükselişten bahsedebilmek için ise 80,000 direnci aşılmasının önemli olduğunu daha önce de vurgulamıştık. Bu aşamada yatırımcılar, endeksin seans içi grafiklerde aşırı satımda bulunması sebebiyle trade amaçlı pozisyon deneyebilirler, ancak 77,000 altında kaldıkça pozisyon taşımamaları daha doğru bir karar olacakmış gibi görünüyor. Bugün başlayacak ve gelişmiş ülkelerin maliye bakanları ile merkez bankaları yetkililerini bir araya getirecek olan G20 zirvesinde, para birimlerinin değerinin serbestçe belirlenmesi çağrısı dışında önemli bir karar açıklanması beklenmiyor. 13/02/2013 Çarşamba: Piyasalardan kısa kısa.... Fitch, petrol, kurlar, cari açık, borsa, altın vs... • • • • İMKB’de 77.000-79.000 aralığındaki yatay seyrin geçilmesi için 80.000 seviyesinin aşılması gerektiğini düşünüyoruz. 80,000 direncinin aşılamadığı takdirde dalgalı seyir devam edecek gibi görünüyor. Destek olarak ise 77,000 seviyeleri takip edilmeli. Brent petrol varil fiyatı ise $118.7 seviyesinden işlem görürken, ABD 10 yıllık tahvil faizi %1.97’den işlem görüyor. Avrupa borsalarında hafif artılar gözlenirken, S&P 500 vadelileri %0.15 artıda. Fitch, Türkiye'nin terörün finansmanına karşı çıkardığı yasanın, Hazine de dâhil olmak üzere Türk Şirketlerinin finansal piyasalara olan erişimlerinin FATF tarafından askıya alınma riskini azaltacağını açıkladı. FATF geçen yil ekim ayında Türkiye'nin terörizm finansmanıyla mücadele yükümlülüklerini • • uzun süredir yerine getirmediğine dikkat çekerek, gerekli düzenlemeleri 22 Şubat’a kadar yapılmaması halinde Türkiye'nin FATF üyeliğinin askıya alınacağını açıklamıştı. Merkez Bankasından yapılan açıklamaya göre 2012 yılı cari işlemler açığı, bir önceki yıla göre 28 milyar 352 milyon ABD doları azalarak 48 milyar 867 milyon ABD dolarına gerilerken, piyasalar tarafından 5.6 milyar dolar beklenen Aralık 2012 cari açığı ise 4.66 milyar dolar oldu. Altında $1.660 direnç haline gelirken $1.630-1.600 destek düzeyleri olarak görünüyor. €/$ paritesi 1.3491, $/Yen paritesi 93.6 seviyesinde bulunuyor. $/TL kuru 1.7654 seviyesinden işlem görürken 1.77 ve 1.7650 destek, 1.7800 ve 1.7850 ise direnç seviyeleri olarak öne çıkıyor. 11/02/2013 Salı: Piyasalardan kısa kısa.... • Brent Petrol, Çin’den gelen kuvvetli ticaret verilerinin de etkisi ile, yükselmeye devam ederek 9 ayın zirvesinde işlem görüyor. Mart Vadeli Brent petrol’ün varil fiyatı 118.75 USD civarında iken, WTI Petrolü ise 95.60 USD civarında işlem görüyor. • Hollande ve Merkel EUR konusunda fikir ayrılığı içerisindeler gibi görünüyor. Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, EU hükümetlerinin EUR’a müdahale etmesi gerektiğini belirtirken, Merkel ise piyasalara müdahale etmenin gerekmediğini ve piyasaların hareketine saygı duyulmasının önemli olacağını dile getirdi. Kur savaşı endişeleri ve ECB’nin güçlü EUR’un bölgedeki ekonomik toparlanmayı yavaşlatabileceği uyarısında bulunması, piyasaları tedirgin ediyor. • Geçen haftanın önemli gündem maddesi ECB’nin para politikası toplantısı ve Başkan Draghi’nin yaptığı açıklamalar idi. ECB, beklentilere paralel faizlerde değişikliğe gitmedi. EUR/USD’de 1.3257’de destek, 1.3429’da direnç bulunmakta. • Almanya’nın 6 ay vadeli borçlanma ihalesinde arzın 1.9 katı talep gelirken, Ortalama Faiz %0.02 oldu. (önceki: %-0.009 ) İhalede 3.39 Mia EUR satış yapılırken faizin artı çıkması dikkat çekti. 08/02/2013 Cuma: Piyasalardan kısa kısa.... • • • • • • • Döviz sepeti 2.07 civarında yataya yakın, Gösterge niteliğindeki hazine bonosu faizleri %5.68 ile tarihi en düşük seviyelerine çok yakın seyrediyor, Çin’de, Ocak ayı ihracatı geçen seneye göre %25 artarken ( Beklentiler: Reuters: %15.8 , Bloomberg: %17.5) , ithalat %28.8 (Beklentiler: Bloomberg: %23.5, Reuters: %23.3 beklenti) artış gösterdi, GGlobal ekonomi açısından çok önemli olan Çin’in ithalat ve ihracat verilerinin beklentilerin üzerinde gelmesi dünyanın 2. Büyük ekonomisinde ivmelenmeye işaret ediyor, ECB Başkanı Draghi, dün piyasalara “sözlü müdahale” yaptı. Draghi, “Avrupa ekonomisinde beklenen güçlenmeyi görmediklerini ve parasal genişlemenin devam edeceğini” belirtti, EUR/USD 1.3550 seviyesinden Draghi sonrası 1.3370 seviyelerine kadar satıldı. 8/2/2013 saat 12:15 itibarıyla spot 1.3410, Borsada ise 80,000 desteğinde tutunamayan İMKB 100 Endeksi, şimdi 78,000’lerde tutunmaya çalışıyor. 77,000’ler aşağıya doğru kırılrsa %4-5 civarında bir düzeltme beklenebilir. • Hali hazırdaki pozisyonlar için hedge öneriyoruz. Yeni açılacak pozisyonlar için kademeli alım yapılabilir ancak 80,000’ler yukarı yönlü kırılana kadar onlar için de hedge faydalı olacaktır diye düşünüyoruz. 06/02/2013 Çarşamba: Piyasalardan kısa kısa... • • • • • Brent petrol’de 115 USD’den 117 USD’ye doğru oluşan yukarı hareket bizde rahatsızlık yaratabilir, JPY’de değer kaybı devam ediyor, 95 direncine yaklaşıyoruz. 2013’ün trendi "JPY sat" olacak gibi görünüyor, Beklentiler üzeri gerçekleşen Ocak TÜFE rakamından sonra (1.65 gerçekleşen, 1.14 beklenti), TCMB’nin enflasyon hedefleri doğrultusunda Brent petrol ve tüm emtialardaki yukarı hareketlilik henüz fiyatlara yansımamış olabilir mi? İMKB 100 Endeksi 80,000 seviyelerini destek yapmaya çalışmakla birlikte yukarı gitmekte de zorlanıyor. Yurtdışı piyasalarda hava bozulmazsa sıkışık ve hisse bazında haraketlerin olduğu bir piyasa görebiliriz diye düşünüyoruz, Dün açıklanan TCMB Reel Efektif Döviz Kuru* Endeksi 120.2 açıklandı. 120 seviyesinin daha önce açıklanan merkez bankasının rahatsız olacağı seviye olduğu belirtmekte fayda var. 04/02/2013 Çarşamba: Piyasalardan kısa kısa... • S&P 500 tüm zamanların en yüksek kapanışı olan 1565’e doğru yükseliş trendine devam ediyor, • Dow Jones Ekim 2007’den bu yana ilk kez 14.000'in üzerinde kapandı, • Çin’de hizmet sektörü endeksi Ocak’ta, arka arkaya dördüncü defa genişleme kaydetti dolayısıyla Asya borsalarında yükşeliş eğilimi var, • USD/JPY Nisan 2012’den bu yana en yüksek seviye olan 93 bölgesinde işlem görüyor, • İMKB 100, 80.000’in üzerinde tutunabilecek mi?? Takip edeceğiz.. 28/01/2013 Perşembe: Finansal Piyasalardan kısa kısa..... • 10 günlük soluksuz yükselişin ardından (%2.19) geçtiğimiz Pazartesi (28 Ocak) günü yavaşlayan S&P 500 Endeksi (New York Borsası Gösterge Endeksi) dün yükselişini devam ettirip 12 günlük getirisini % 2.52’ye taşıdı, • 10 Yıllık Amerikan Hazine Tahvil faizleri Nisan 2012’den bu yana ilk defa %2’nin üzerine çıkarak 2.03 seviyesine ulaştı, • 21:15’te Fed toplantısından sonra yapılacak açıklamada politikalarda herhangi bir değişiklik, beklenmese de satır aralarında önümüzdeki dönemlere ait göndermeler olup olmadığına bakılacak. • 28 Ocak Pazartesi günü yaşadığı ciddi düşüşten (%4.2) sonra Salı günü %1.24 yükselen İMKB 100 endeksinde Finansal sektörden, Sanayi sektörüne geçişlerin devam edeceğini, bunun ise endekste düşüş/dinlenme sürecinin devamını getireceğini öngörüyoruz.