çocukluk çağı tüberkülozu tedavisi

advertisement
ÇOCUKLUK ÇAĞI TÜBERKÜLOZU
TEDAVİSİ
Erkan ÇAKIR, Fazilet KARAKOÇ
Giriş
Tüberküloz (TB), tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli bir halk sağlığı
problemidir. TB’un tedavi ve kontrolü için Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tüm dünyada acil durum ilan etmiştir ve çeşitli stratejiler ile hastalığın önüne geçilmeye
çalışılmaktadır (1).
TB tedavisinde temel nokta, incelenen kişinin TB enfeksiyonu ya da TB hastalığı olup olmadığının tespit edilmesidir. TB enfeksiyonunda (Latent TB) sadece
profilaksi yeterliyken, hastalık durumunda tam tedavi uygulanması gerekmektedir (2-6).
Çocukluk çağı TB tedavisi son 20 yılda önemli değişikliklere uğramıştır. 1980’li
yılların başında önerilen tedavi süresi 12 ay ile 18 ay arasında değişmekteydi.
Uzun tedavi rejimleri etkin olmasına rağmen, tedaviye uyumun yetersiz olmasından dolayı tedavi başarısızlıkları söz konusu olmaktaydı. Günümüzde yapılan
çalışmalar, 6 aylık kısa süreli tedavi rejimlerinin TB’nin birçok formunda etkili olduğunu göstermiştir (7-10). Kısa süreli kemoterapi olarak adlandırılan bu
rejimlerde esas, bakterisidal birkaç ilaçla yoğun tedavi programları uygulamak
şeklinde olmaktadır (5,11,12).
Çocukluk çağı TB’unda tedavinin mikrobiyolojik özellikleri
Mikobakteriler yavaş üreyen ve uzun süreler vücutta dormant basil olarak kalabilen bakterilerdir. TB basili, metabolik olarak aktif bir basil olup, sadece üreme
esnasında öldürülebilmektedir. Yetişkin akciğer TB’unda, metabolik olarak aktif
ve hızlı üreme evresinde çok sayıda basil (Yaklaşık 109) içeren açık kaviteler
bulunmaktadır. Basiller ayrıca kazeöz lezyonlar ve makrofajlar içinde de yer almaktadır. Çocuklarda ise, akciğer TB başlangıç (Primer) enfeksiyonundan sonra
gelişir ve yetişkinlerdeki gibi kaviteli lezyonlar içermediğinden, çok az sayıda
basil ile hastalık oluşmaktadır (13).
496
ÇOCUKLUK ÇAĞI TÜBERKÜLOZU TEDAVİSİ
497
Mikobakterilerin, tedavi için önemli olan bir diğer biyolojik özellikleri de ilaçlara
karşı direnç geliştirebilmeleridir. Mycobacterium tuberculosis’in (M.tb) ilaçlara
karşı direnç gelişiminden, tek bir kromozom üzerinde toplanmış farklı ve çok
sayıda genetik bölge sorumludur. Bu bölgeler birbiriyle ilişkili olmadığından, bir
ilaca karşı direnç gelişimi diğerlerini etkilemez ve birbirinden bağımsız olarak
birden çok ilaca direnç geliştirebilirler. Basiller arasında plasmide bağımlı direnç
oluşumu söz konusu değildir. Büyük sayılarda TB basili olan bir popülasyonda,
dirençli basiller bulunabilir ve rutin laboratuvar yöntemleri ile bu mutantlar tespit
edilemediğinden, genel olarak basiller ilaca duyarlı gibi görünebilirler. Kaviteli akciğer TB olan yetişkinlerde, yüzlerce-binlerce, ilaç direnci olan mutant organizma bulunabilir. Kapalı kazeöz lezyonlarda ise, basil sayısı az olduğundan, mutant
basil sayısı çok azdır veya hiç bulunmayabilir. Vücuttaki basil sayısı arttıkça, mutant basil sayısı da buna paralel olarak artmaktadır. TB, tek ilaçla tedavi edilmeye
çalışıldığında, ilaca dirençli basiller üremeye devam edeceğinden hastalık tekrarlayacaktır. Birden çok ilaçla tedavide ise aynı anda tüm basillerin öldürülmesi ile
hem hastalığın tekrarlaması önlenebilir, hem de ilaç direnci gelişiminin önüne
geçilebilir. Basil yükü fazla olan TB hastalığında birden çok ilaç kullanımı zorunlu
iken, basil sayısının az ve mutantların da yok veya çok az olduğu TB enfeksiyonu
durumunda tekli koruyucu ilaç tedavisi başarıyla uygulanabilir (13-15).
Çocuklarda birinci seçenek anti TB ilaçlar ve yan etkileri:
Anti TB ilaçlar birbirlerinden farklı aktivite ve etki bölgelerine sahiptirler. Bakterisidal etki, ilacın M. tb basilini invitro olarak öldürmesidir. İzoniazid (H), rifampisin (RİF) ve etambutol (EMB) en fazla bakterisidal etkiye sahip ilaçlardır. Sterilize
edici etki ise, ilacın basili insan vücudunda ve TB lezyonu içinde öldürmesi, aynı
zamanda çok yavaş üreyen ve metabolizmasını yavaşlatmış basilleri de etkileyebilmesidir. RİF, H ve pirazinamid (Z) en güçlü sterilize edici etkiye sahip ilaçlardır.
İlaçların 3. etkisi ise, diğer ilaçlara karşı direnç gelişiminin önlenmesi etkisi olup,
H ve RİF diğer ilaçlara direnç gelişimini en iyi engelleyen ajanlardır. Z’nin ise
böyle bir etkisi bulunmamaktadır. TB tedavisinin ilk yıllarında, H, streptomisin
veya paraaminosalisilik asit ile kombine edilerek kullanılmıştır. Z, 1986 yılından
sonra standart tedavilerde yer almıştır. Z’in özellikle tedavinin ilk 2 ayında, basillerin sterilizasyonunda önemli etkisi olduğu bilinmektedir RİF en son bulunan TB
ilacıdır. RİF, çocuklarda, kapalı kazeöz lezyonlarda bulunan ve metabolik olarak
aktif olan basiller üzerine önemli derecede etkili olduğundan anti TB tedavinin
ana ilaçları arasında yerini almıştır (11,14).
H, RİF ve Z çocuklarda anti TB tedavinin yapıtaşlarını oluşturmakta olup, bilinen
bir ilaç direnci olmadığında her olguda kullanılmaktadırlar. H, oral alınabilen,
beyin-omurulik sıvısı (BOS) dahil vücut sıvılarına iyi dağılan, karaciğerde (KC)
metabolize edilip böbrekle atılan ve bakterisid etkisi olan bir ilaçtır. Çocuklarda
hepatotoksik etkisi nadirdir (16). Besinlerle emilimi azaldığından yemekten yarım
saat önce verilmelidir. RİF, vücut sıvılarına ve BOS’a iyi dağılan ve KC’de metabolize edilen, bakterisid etkili bir ilaçtır. Besinlerle emilimi azaldığından yemekten
498
ÇOCUKLUK ÇAĞI TÜBERKÜLOZU TEDAVİSİ
yarım saat önce verilmelidir. Z, KC’de metabolize edilen, BOS’a iyi geçebilen,
bakterisid bir ilaçtır. Z’in de besinlerle emilimi azaldığından yemekten yarım saat
önce verilmelidir. Streptomisin böbrekle atılan, bakterisid etkili bir ilaçtır. Streptomisin, eskiden çok kullanılmakla birlikte, intramuskuler kullanım zorunluluğu
olması, ototoksisite ve nefrotoksisite yapabilmesi nedeni ile günümüzde daha az
kullanılmaktadır. EMB, bakterisidal olup, en önemli rolü ilaca dirençli mikroorganizmaların ortaya çıkışını engellemekdir. Yemeklerle emilimi değişmediğinden aç
veya tok verilebilir. EMB, optik nörit ve renkli görmede bozukluk yapmasından
dolayı uzun yıllar kullanımı sınırlı kalmış bir ilaçtır. TB tedavisinde muhtemel ilaç
direnci şüphesi olduğunda, yetişkinlerde EMB’ün 4. ilaç olarak tedaviye eklenmesi neredeyse standart hale gelmiştir. Çocuklarda ise, EMB’ün göz toksisitesininin iyi izlenemeyeceği probleminden dolayı, kullanımdan kaçınılmaktadır. Yetişkinlerde, 30mg/kg üzeri dozlarda kullanıldığında %18 civarında optik toksisiteye
neden olacağı belirtilmektedir. Toksisitenin dikkatlice izlenemediği durumlarda
ise, EMB’ün 15mg/kg dozunda kullanılması önerilmektedir. EMB’ün çocuklarda
kullanımının araştırıldığı bir metaanalizde, 16 çalışma incelenmiş ve bu çalışmaların hiçbirinde optik toksisiteye rastlanmadığı, 15-25mg/kg/gün dozunda
EMB’ün güvenle kullanılabileceği belirtilmiştir (17,18). Sonuç olarak, EMB’ün
çocuklarda da özellikle H direncinin yüksek olduğu ya da 4. ilaç kullanımının
gerektiği durumlarda, göz toksisitesi izlenerek güvenle kullanılabilecek bir ilaç
olduğu düşünülmektedir (2,5,12,19).
İkinci seçenek anti TB ilaçlar
Etiyonamid, kan-beyin bariyerini çok iyi geçebildiğinden, özellikle ilaç direnci
olan TB menenjit vakalarında tercih edilebilir. Etiyonamid hepatotoksik bir ilaç
olup, aynı zamanda H ile yapısal olarak benzerlik göstermektedir. H direnci olan
vakalarda etiyonamid direnci de olabileceğinden kullanımı sınırlı tutulmalıdır. Florokinolonlar, yetişkinlerde, ilaç direnci söz konusu olduğunda tercih edilen en
önemli 2. sıra anti TB ilaçlardan biridir. Çocuklarda ise, kıkırdak doku üzerindeki
muhtemel büyümeyi baskılayıcı etkileri nedeni ile yaygın olarak kullanılmamaktadırlar. Dört hafta ve daha az kullanımlarda bu etkisinin olmadığını gösteren
çalışmalar bulunmakla birlikte ilaç direnci olan tüberkülozlu çocuklarda florokinolonların uzun süreli kullanımının güvenirliği tartışmalıdır. Birden çok ilaca
dirençli olup, ikinci sıradaki diğer ilaçların elde edilemediği olgularda kullanımı
önerilmektedir (2,5,12,14,20). Bir kinolon, bir parenterol ilaç (amikasin, kanamisin, kapreomisir), etyonamid, sikloserin, PAS ve diğer ilaçlarla dirençli TB
tedavisi için kür sağlayıcı bir rejim oluşturulur. Dirençli TB tedavisi yapan bir
merkeze danışılır.
Anti TB ilaçların yan etkileri:
H, R ve Z’in en sık ve en önemli yan etkileri hepatotoksisitedir. KC fonksiyon
testlerinde normalin 3 katı veya başlangıç değerinin 5 katından fazla yükselme,
ya da biluribinde yükselme olması hepatotoksisite olarak kabul edilir. Böyle bir
durumda ilaçların tamamının hemen kesilmesi ve viral hepatitlerin araştırılması
ÇOCUKLUK ÇAĞI TÜBERKÜLOZU TEDAVİSİ
499
uygun olacaktır. KC fonksiyon testleri normale döndükten sonra, ilaçların tümüne birden tam doz olarak başlanır. RİF’e bağlı olarak, hemolitik anemi, akut
böbrek yetmezliği, trombositopenik purpura ve şok durumları gelişebilir ve bu
durumlarda RİF kesilmeli ve bir daha verilmemelidir. Anti TB tedavi sırasında
ilaçlara karşı gelişen hafif aşırı duyarlılık reaksiyonları cilt döküntüsü şeklinde görülür ve antihistaminiklerle tedavi edilmelidir. Stevens-Johnson sendromu şeklinde hipersensitivite reaksiyonu görüldüğünde, ilaçlar hemen kesilmeli ve steroidle
tedavi yapılmalıdır. Z’e bağlı olarak gelişen artralji, ilacın kesilmesini gerektirmez
ve asetil salisilik asit tedavisine iyi cevap verir (16,21,22).
TB tedavisinde çocuklar için özel olan durumlar
Çocukluk çağı TB’u çeşitli yönleri ile erişkin tipi TB’dan farklılıklar göstermektedir. Çocukluk çağı TB’u, primer enfeksiyonun bir komplikasyonu olarak gelişir
ve tipik olarak daha az sayıda basil içeren kapalı kazeöz lezyonlardan oluşmaktadır. Genellikle yetişkin çağı TB’undaki gibi, çok sayıda basil içeren büyük kaviteli lezyonlar bulunmamaktadır. Tedavi sırasında sekonder direnç gelişimi, basil
yükünün fazlalığı ile direkt ilgili olduğundan, çocukluk çağı TB’unda sekonder
ilaç direnci gelişimi yetişkinlere göre daha azdır ve bu yüzden tedavi başarısızlığı
daha nadir görülmektedir. Bununla birlikte, yaygın lezyonu olan çocuklarda ilaç
direnci gelişebilmektedir.
Çocukluk çağı TB’unda yaygın hastalık veya TB menenjit gibi, TB’un akciğer
dışı tutulumları yetişkinlerden daha fazla görülmektedir. Bu durum, kullanılan
anti TB ilaçların özellikle meninksler gibi vücut doku ve sıvılarına daha iyi geçebilme gerekliliğini zorunlu kılmaktadır. H, R, Z ve etiyonamid inflamasyon olan
ya da olmayan meninkslere kolaylıkla geçebilirken, streptomisin ve EMB sadece
inflamasyon varlığında meninkslerden geçebilmektedir.
Yetişkin ve çocuklarda anti TB ilaçların farmakokinetiği de farklıdır. Çocuklar
kilogram başına daha yüksek doz ilacı daha iyi tolere ederler ve daha az ilaç
reaksiyonu geliştirirler, bu neden ile daha az sıklıkla tedavinin yarıda kesilmesi
ya da tedaviye ara vermek gerekir. Bununla birlikte, yaygın enfeksiyonu ya da
menenjiti olanlarda ilaç yan etkileri daha fazla ortaya çıkmakta, malnütrisyonlu
çocuklarda da hepatotoksisite daha sık görülmektedir. Hepatitin klinik ve laboratuvar bulgularının görüldüğü hastalarda, başta viral ajanlar olmak üzere hepatite
neden olabilecek diğer ajanların da araştırılması önerilmektedir (23,24).
Çocuklarda TB tedavisinde karşılaşılan zorluklar
TB tedavisinde kullanılan ilaçların, çocuklara uygun formülasyonlarının olmaması, fazla miktarda ilaç alımı gerekliliği, ilaçların tatlarının kötü olması ve gastrointestinal sistem (GİS) yan etkilerinin çok olmasından dolayı, tedavide zorluklarla
karşılaşılmaktadır. H’in sıvı formları olmasına rağmen, ishal ve karın ağrısı gibi
yoğun GİS şikayetlerine yol açtığından yaygın olarak kullanılmamaktadır. H’in
şekerli maddeler içinde ezilerek verilmesi ilacın stabilitesini bozabilir. Bu konularda ailelere gerekli uyarı yapılmalıdır. RİF’in ise süspansiyon formları olmakla bir-
500
ÇOCUKLUK ÇAĞI TÜBERKÜLOZU TEDAVİSİ
likte, ilacın homojen dağılımı ve stabilitesi hakkında kesin bilgi bulunmamaktadır.
RİF’in ezilerek yoğurt, puding, bebek maması gibi yumuşak gıdalarla verilmesi
sağlanabilir. TB tedavisinin önemi ve kesintiye uğratılmaması konusunda aileye
yeterince bilgi verilmez ise, sadece ilaç kullanımının zorlukları nedeni ile tedavi
bırakılmakta, geciktirilmekte ya da ara verilmektedir. Tedavideki ikinci zorluk
tedaviye uyum olup, tedavi sürelerinin uzaması uyumu daha da kötüleştirmekte,
tedavi süreleri kısaldığında ise uyum artmaktadır. Tedaviye uyumun gerekliliği ve
hastalığın seyri başlangıçta aileye ayrıntılı olarak anlatılmalı, ortaya çıkabilecek
yan etkiler belirtilmeli ve tedaviye ara verme ya da bırakma durumunda takip
eden hekimin bilgilendirilmesi gerektiği vurgulanmalıdır. Son 20 yılda dünyada
birçok ülke direk gözlem altında tedavi (DGT) uygulamasına geçmiştir. Tedaviye uyumsuzluk, sadece DGT tedavisi uygulanması ile aşılabilir ve tüm hastalara
DGT uygulanmalıdır. Amerikan Toraks Derneği (ATD) TB kontrol ve tedavi rehberinde, çocuk ve adolesanların hiçbir şarta bağlı olmaksızın DGT altında tedavi
edilmelerini önermektedir (25). DGT uygulanmasının TB tedavi başarısızlığını
önlediği, nüks oranlarını ve ilaç direncini belirgin olarak azalttığı gösterilmiştir
(7,26,27). DGT, halk sağlığı çalışanları, öğretmen, okul hemşiresi ya da görevlendirilmiş bir başka kişi tarafından hastanın ilaçlarını içtiğinin bizzat görülmesi
ve ilaç içimi esnasında hastanın yanında bulunulması şeklinde uygulanmaktadır.
Ayrıca DGT’de hastaya sosyal destek verilmekte, tedavi konusundaki eğitimler
ve motivasyon, hastaların ilaçları daha düzenli almasını sağlamaktadır. DGT uygulanması, sağlık ekibi, hasta ve ailenin karşılıklı sorumluluğu paylaşımı ile daha
başarılı olmaktadır (7,27).
Tedaviye uyumu artırmak için, ilaçların uygun halde hazırlanması, ailenin ayda
bir görülüp tedavinin sorgulanması, TB hastalığı ve ilaç toksisite bulgularının
yazılı metinlerle aileye verilip uyarılarda bulunulması, aile veya çocuğa ilacını
aldıktan sonra işaret koyup kontrol edebileceği tablolar hazırlanması, aile ve çocuğun uyum konusunda cesaretlendirilip ödüllendirilmesi gibi yardımcı olabilecek
metodlar da kullanılmalıdır (7,24,26,27).
Çocukluk çağında TB tedavisi
Bu başlık altında çocuklarda, TB hastalığı tedavisi, latent TB tedavisi, konjenital
TB tedavisi, aktif TB’lu anneden doğan bebeğe yaklaşım ve aktif TB’lu yetişkin
ile temaslı çocuğa yaklaşım konuları ele alınacaktır.
Ülkemizde TB hastalığı yaygın olarak görüldüğünden buna paralel olarak fazla
sayıda çocuk TB hastası bulunmaktadır. Çocukluk çağı TB hastalığının tanısında
basilin gösterilmesindeki yetersizlikten dolayı zorluklar yaşanabilmektedir. Klinik,
radyolojik ve mikrobiyolojik olarak tanıda zorlanılan durumlarda ayırıcı tanı için
ileri merkezlere sevk gerekebilmektedir. Komplike olmayan, çocukluk çağı TB
hastalığının tedavisi bağlı bulunulan Verem Savaşı Dispanserlerinde devam edilebilir. Eğitim ve araştırma hastaneleri ile Üniversitelerde tanı alan TB hastaları
mutlaka ilgili VSD’e gönderilmeli, hastaların takip ve tedavileri yine ilgili VSD ile
birlikte yapılmalıdır. Tanının kesin koyulamadığı, ayırıcı tanının gerektiği durumlarda ise hastalar TB hastalığı ile ilgili uzmanlaşmış merkezlere gönderilmeli ve
ÇOCUKLUK ÇAĞI TÜBERKÜLOZU TEDAVİSİ
501
sonrasında hastaların takibi yine ilgili VSD ile birlikte sürdürülmelidir. Çocukluk
çağındaki çok ilaca dirençli TB hastalarının tedavisi ve takibi çok ilaca dirençli TB
hastalığı konusunda deneyimli merkezlerle birlikte yapılmalıdır.
Çocukluk çağında TB hastalığı tedavisi
Çocuklarda son 20 yılda, tedavi süreleri, günlük ya da aralıklı tedavilerin karşılaştırması ve 3 ya da 4’lü tedavilerin etkinliği üzerine çalışmalar yapılmıştır.
Çocuklarda hem kısa süreli ve günlük, hem de kısa süreli ve aralıklı tedavi
rejimlerinin etkin olduğuna dair çalışmalar bulunmaktadır (7-10,28). 2 aylık
H, R, Z ve devamında 4 aylık H ve R tedavisinin günlük uygulandığı bir hasta
grubu ile, 2. ayın sonunda tedavinin haftada iki defa verildiği grubun karşılaştırıldığı bir çalışmada tedavi başarısı eşit bulunmuş, nüks ve tedavi başarısızlığı
tespit edilmemiştir (8). Diğer bir çalışmada ise 2 aylık günlük tedaviyi takiben
4 aylık haftada iki doz uygulanan tedavi, 6 ay boyunca haftada 2 doz olarak
uygulanan tedavi ile karşılaştırılmış, her iki tedavide de nüks gözlenmemiş ve
tedavi etkinliği arasında fark bulunamamıştır (28). Ülkemizde Göçmen ve arkadaşlarının yaptığı, 2205 vakanın sunulduğu bir seride, hastaların %59’una
günlük, %41’ine aralıklı tedavi uygulanmış, tedavi sonuçları iki grupta da olumlu bulunmuş, 5 vakada nüks tespit edilmiştir (9). Komplike olmayan akciğer
ve akciğer dışı TB’da DSÖ, Amerikan Pediatri Akademisi (APA) ve ATD de 6
aylık kısa süreli tedaviyi önermektedir (2,25,29). Benzer şekilde ülkemizde de
6 aylık kısa süreli tedavi rejimi uygulanmaktadır (30). Yetişkinlerde, akciğer TB
tedavisinde EMB 4. ilaç olarak çok sık kullanılmaktadır. Çocuklarda ise, göze
toksik etkisi nedeni ile EMB kullanımı sınırlı kalmıştır. Fakat son yıllarda yapılan çalışmalarda, belirgin toksik etkinin gözlenmediği ve EMB’ün çocuklarda
da güvenilir bir şekilde kullanılabileceği ileri sürülmüştür (17,18). APA H direncinin %4’ün üzerinde olduğu bölgelerde ya da temaslı yetişkin TB’lu hastanın
H direncinin %4’ün üzerinde olduğu bölgeden gelmesi durumunda, çocuklara
4’lü ampirik TB tedavisi uygulanmasını önermektedir (29). ATD üst loblarda
infiltrasyonlu, kaviteli, balgam çıkaran erişkin tipi TB olan ve klinik ve epidemiyolojik bulguları ile H direnci yüksek olduğu düşünülen hastalara 4 ilaçla tedavi
önermektedir (25). DSÖ de yayma pozitif TB, yaygın parankim infiltrasyonu
olan yayma negatif TB ve ciddi akciğer dışı TB olan hastalarda 4 ilaçla tedaviyi
önermektedir (2,5,12). Ülkemizde yapılan ilaç direncine yönelik çalışmaların
derlendiği bir metaanalizde, laboratuvar ve veri toplama özellikleri homojen
olmasa da, genel olarak primer H direnci 1984-1989 yılları arasında %14,4,
1990-1995 yılları arasında ise %8,8 olarak bulunmuştur (31). Çocuklarda ilaç
direncinin araştırıldığı bir diğer çalışmada ise, 60 çocuk hastada H direnci
%6,7 olarak tespit edilmiştir (32). Ülkemizde de H direnci yüksek olduğundan
çocukluk çağı TB hastalığı tedavisinde 4’lü ampirik ilaç kullanımı uygundur.
Komplike olmayan, basit akciğer ve akciğer dışı TB hastalığında 6 aylık tedavi
rejimleri yeterli olmakla birlikte, hastalığın ağır formlarında, altta yatan başka
bir hastalık varlığında ya da ilaç direncinin olması durumunda tedavi 9-12 ay
arasında klinik cevaba göre düzenlenmelidir (2,3,5,12,25,29,33,34). TB te-
502
ÇOCUKLUK ÇAĞI TÜBERKÜLOZU TEDAVİSİ
Tablo 1. TB’da hastaneye yatırılarak tedaviyi gerektiren durumlar
Ağır, ilerlemiş hastalık olması (Solunum sıkıntısı, miliyer ve yaygın TB, erişkin tipi kaviteli TB, pnömotoraks, plevral efüzyon, perikardit, masif hemoptizi, TB menenjit)
-
Altta yatan hastalığı olanlar (Diyabet, kronik böbrek yetmezliği, immün yetmezlik)
-
Tedaviye uyumsuz, kronik ve ilaç direnci olan olgular
-
Hepatotoksisite ve ciddi ilaç yan etkisi olanlar
davisi, tedavi uyumu iyi olduğu ya da DGT ile ilaçlar verildiği sürece evde yapılabilir. Bazı klinik durumlarda ise yatarak tedavi etmek gerekli olabilmektedir
(12,29) (Tablo 1).
Akciğer dışı TB tedavisi ile ilgili çocukluk çağında yapılmış çok az çalışma bulunmaktadır. Elimizdeki bilgiler, genelde yetişkinler için yapılan çalışmalara göre
verilmektedir. Bazı araştırmalarda, akciğer TB ile akciğer dışı TB beraber ele
alınmış fakat ayrı ayrı çalışılmamıştır. Akciğer dışı TB’un birçok çeşidi akciğer
TB gibi tedavi edilmekte ve genellikle 6 aylık tedavi rejimlerine iyi cevap vermektedir. Komplike olmayan akciğer dışı TB ve TB lenfadenit olgularında standart 6 aylık tedavilerin yeterli olacağı, miliyer TB, TB menenjit, konjenital TB
ve kemik-eklem TB’unda ise 9-12 aylık tedavilerin gerektiği görüşü ağırlıktadır
(2,3,5,12,25,29,35-41). Tablo 2’de DSÖ, APA ve ATD önerileri eşliğinde tedavi düzenlemesi sunulmuştur.
İlaca dirençli TB hastalığı
H direnci dünyanın değişik bölgelerinde %10-20 arasındadır ve giderek artış
göstermektedir (42,43). Primer direnç, kişinin ilaç direnci olan mikroorganizma
ile enfekte olması olarak tanımlanmakta olup çocuklarda görülen ilaç direnci çoğunlukla bu şekilde karşımıza çıkmaktadır. Sekonder direnç ise, ilaca direnci olan
mutant basillerin tedavi sırasında dominant popülasyon haline gelmesi olarak
tanımlanmaktadır. Sekonder ilaç direncinin ana sebepleri, hastanın tedavi uyumsuzluğu ve doktor tarafından yetersiz tedavi uygulanmasıdır. Tedavi rejimi içindeki bir ilacın eksik ya da düzensiz alınması, tümünün birden alınmamasından
daha fazla ilaç direncine yol açmaktadır. Genel olarak çocuklardaki ilaç direnci,
aynı toplumdaki yetişkinlerin ilaç direncini yansıtmaktadır. Eğer bir çocuğun,
ilaç direnci olan vaka ile teması söz konusu ise, basilin üretilmesi ve ilaç direnci
çalışılması büyük önem kazanmaktadır. Temaslı vakada ilaç direnci olduğu halde,
çocukta tüm ilaçlara duyarlı basil ürediği görülebilmektedir. Bu durum, kısmi ilaç
direnci olan yetişkinin, çocuğu, ilaçlara tam duyarlı basillerle enfekte etmesi ile
açıklanabilmektedir. Bunu kesinleştirmenin tek yolu çocuktan yeterli kültürlerin
elde edilebilmesidir.
Çocuklarda ilaca dirençli TB hastalığı şüphesi olduğunda tedaviye en az 4 ilaç
ile başlanmalı, kültürde üreme olur ise tedavi rejimi, duyarlı ilaçlara göre yeniden düzenlenmelidir. İlaç direnci olan vakalarda kesin tedavi rejimleri olmamakla
birlikte, kişideki ilaç direnci durumuna göre kişisel ayarlamalara gidilmektedir.
H direnci çoğunlukla düşük ya da orta düzeyde direnç olarak gözüktüğünden
ÇOCUKLUK ÇAĞI TÜBERKÜLOZU TEDAVİSİ
503
(44), H direncinin bilindiği ya da şüphelenildiği durumlarda yüksek doz H (1520mg/kg) kullanımı düşünülmelidir (5,45). Tedavi başlangıcında H direncinin
olduğu tahmin ediliyorsa yüksek doz H ile birlikte EMB’ü içeren 4’lü tedavi başlanmalıdır. Tedavi başlangıcından sonra H direnci tespit edilirse en az 2 yeni
ilacın tedaviye eklenmesi gereklidir (5). Tekli R direncinde hasta H, Z, E ve florokinolon ile en az 12-18 ay tedavi edilmelidir (12). Z direnci tespit edildiğinde
ise, 2 ay H, R ve E tedavisi ardından H ve R 9 aya tamamlanmalıdır. Çok ilaca
dirençli TB hastalığında hasta, ilaç duyarlılık testi sonucuna göre en az 3-4 ve
daha fazla sayıda duyarlı olduğu ilaçla tedavi edilmelidir. İlaç ilavelerinde kesinlikle tedaviye ilaç eklenmemeli, kür sağlayıcı rejim oluşturulmalıdır. Tedavi direkt
gözetim altında sürdürülmeli ve düzenli kontroller yapılmalıdır. Tedavi kültürde
negatifleşme olduktan sonra en az 18 ay daha devam ettirilmelidir (5,12,46,47).
Steroidler
Steroidler, TB’un çeşitli formlarında kullanılmaktadırlar. Konağın inflamatuar
cevabının, iyileşmeyi baskıladığı ya da doku hasarına belirgin katkıda bulunduğu durumlarda, kortikosteroidlerin inflamatuar cevabı azaltarak fayda sağladığı
düşünülmektedir. Kortikosteroidler, TB menenjitinde, vasküliti, inflamasyonu ve
intrakranial basıncı azaltarak doku hasarını önler, serebral kan akımını artırır ve
ilaçların beyin ve meninks dokusuna daha fazla geçmesine katkıda bulunur. Kortikosteroid kullanımının TB menenjitli hastalarda mortaliteyi ve uzun dönem sekelleri azalttığını gösteren çalışmalar mevcuttur (48-51). Hiler lenfadenopatilerin
(LAP) bronşlara bası yaparak solunum sıkıntısı, lokalize amfizem, kollaps ya da
atelektaziye neden olduğu durumlarda steroid tedavisi önerilir. Alveole-kapiller
bloğun eşlik ettiği miliyer TB ve perikardiyal efüzyon gibi diğer akciğer dışı TB
tutulumlarında da steroidlerin faydalı olduğu düşünülmektedir. Steroidlerin hangisinin daha etkin olduğuna dair kanıtlanmış bulgu bulunmamakla beraber, en
çok kullanılan steroid prednizondur. Prednizon 1-2mg/kg dozunda, 6-8 hafta
süre ile kullanılmalı ve 1-2 hafta içinde azaltılarak kesilmelidir (52-54) (Tablo 3).
Tablo 2. Çocukluk çağında TB hastalığı tedavisi
Hastalık grubu
Başlangıç tedavisi
Devam tedavisi
- Komplike olmayan yayma negatif
akciğer ve intratorasik TB, komplike
olmayan akciğer dışı TB
2 ay HRZE* / günlük
4 ay HR/ günlük
ya da haftada 2- 3 doz
- Akciğerde yaygın infiltrasyonlar,
yayma pozitif kaviteli akciğer TB
2 ay HRZE / günlük
4 ay HR/günlük
ya da haftada 2- 3 doz
- Tb menenjit, miliyer TB,
kemik- eklem TB, konjenital TB
- Çok ilaca dirençli TB
2 ay HRZE- S
7- 10 ay HR
Kültür antibiyogram sonuçlarına
göre en az 4-5 ilaçlı 12- 18 ay
süreli tedavi
H: İzoniazid, R: Rifampisin, Z: Pirazinamid, E:Etambutol, S:Streptomisin
*Ülkemizde H direnci %4’ün üzerinde olduğundan 4’lü tedavi kullanımı gereklidir
504
ÇOCUKLUK ÇAĞI TÜBERKÜLOZU TEDAVİSİ
Tablo 3. TB’da kortikosteroid kullanım endikasyonları
Tüberkülozlu çocuğun takibi
Tüberkülozlu çocuğun takibinde en önemli faktörler; tedaviye uyumun kontrolü, ilaç
- Ağır miliyer TB
kullanımına bağlı yan etkilerin izlenmesi ve
- Endobronşial TB- Bronşa ileri derecede
bası yapan LAP varlığı
hastalığın kontrol altında olup olmadığının
- TB menenjit
takip edilmesidir. Hasta, tedaviye uyumun
kontrolü için aylık olarak görülmeli ve tedavi
aynı doktor tarafından düzenlenmelidir. Her vizitte ilaçlar kullanım şekli ve dozajları ile birlikte sorgulanmalıdır.
- Perikard TB
Çocuklarda ilaca bağlı toksik etki az olduğundan, altta yatan KC hastalığı olmayan, hepatotoksik başka ilaç kullanmayan hastalarda KC fonksiyon testlerinin
rutin takibi gerekli değildir. Karın ağrısı, kusma, sarılık, döküntü gibi şikayetlerin varlığında gerekli incelemeler yapılmalıdır. Anti TB tedavi sonrasında KC
fonksiyon testleri üst sınırın 2-3 katı veya başlangıç değerlerin 5 katına kadar
yükselebilir ve diğer klinik bulgular eşlik etmediği sürece tedavinin kesilmesi gerekli değildir. KC enzimlerinde bu değerlerden daha fazla yükselme olması veya
klinik şikayet olması durumunda ilaçlar kesilmeli, viral hepatit araştırılmalı, KC
fonksiyon testleri normale döndükten sonra tüm ilaçlara yeniden başlanmalıdır.
H antiepileptik ilaçların düzeyini değiştirebildiğinden, epilepsi hastaları ilaç düzeyleri açısından yakın takip edilmelidirler. Z kullanımına bağlı olarak orta derecede artralji ve miyalji ortaya çıkabilir ancak ilacın kullanımına devam edildiğinde
genellikle bu etkiler ortadan kalkar. Tartı takibi TB tedavisi sırasında önemlidir.
Kilo kaybı ya da büyüme persantillerinde azalma, tedavi uyumsuzluğunu ya da
başarısızlığını gösterebilir (3,5,12,14,33).
İntratorasik TB’da özellikle ilk aylarda, klinik iyileşme, radyolojik iyileşmeden
önce olur, radyolojik düzelme aylar sonra ortaya çıkabilir. Çocuklarda, yeterli ve
uygun tedaviye rağmen tedavinin ilk zamanlarında akciğer filminde kötüleşme
görülebilir. Bu durumun çoğunlukla, ölen mikobakterilerden salınan ürünlerin
intratorasik lenf nodlarındaki inflamatuar cevabı artırması ile oluştuğu düşünülmektedir. Bu yüzden, çocuklarda, tedavinin ilk dönemlerindeki akciğer filmindeki
kötüleşmeler tedavi başarısızlığı olarak kabul edilmemelidir. Radyolojik iyileşme
çok yavaş olduğundan, sık akciğer filmi takibine gerek yoktur. Tedavinin 1-2.
ayında, anormal bir gelişim olup olmadığının kontrolü için akciğer filmi çekilebilir. Tedaviye uyumun iyi olduğu, klinikte kötüleşme olmayan hastalarda 6. aya
kadar tekrar akciğer filmi çekmeye gerek yoktur. TB’da uygun tedaviye rağmen
tedavi bitiminde akciğer filmlerinde tam düzelme görülmeyebilir ve tedavi bitiminden sonra da radyolojik düzelme devam edebilir. Bu yüzden tedavinin kesilmesi için tam olarak düzelmiş akciğer filmi şart değildir. Hastada klinik iyileşme
olması durumunda, tedavi kesilmeli, 3-6 ay aralıklarla akciğer filmi normal ya da
stabil olana kadar takibe devam edilmelidir (3,5,12,14,25,55).
ÇOCUKLUK ÇAĞI TÜBERKÜLOZU TEDAVİSİ
505
Steroid tedavisi kullanmayan, klinik olarak ağır TB hastalığı olmayan ve aşılamaya karşı başka kontrendikasyonları olmayan TB’lu çocuklarda kızamık dahil tüm
canlı aşılar yapılabilir (29).
TCT pozitifliği olan çocuğa yaklaşım ve latent TB tedavisi
TB basili ile karşılaşan çocuklarda oluşan enfeksiyon, latent olarak kalabileceği
gibi, yaşa bağlı olarak, çeşitli oranlarda aktif TB hastalığa ilerleyebilmektedir. İlk
1 yaşta aktif hastalığa ilerleme riski yaklaşık %40 iken, 1-2 yaş arası %10-20,
2-5 yaş arası %5-10 oranında görülmekte, 5-10 yaş arası riskte azalma sözkonusu iken, adolesan çağda risk tekrar %10 düzeylerine yükselmektedir (56).
Basilin vücuda girmesinden 6-8 hafta sonra, hastada TCT’de pozitif değer oluşmakta ve basil ile karşılaşıldığını göstermektedir. TCT pozitifliği, hastanın aşılı olup
olmaması, altta yatan immünsüpresif hastalık varlığı veya ilaç tedavisi alıp almamasına göre değişiklikler gösterir. Aynı zamanda, TCT’de yanlış negatifliğe yol
açacak durumların varlığı da gözden geçirilmelidir. BCG aşılaması TCT sonucunda
artış yapmakla birlikte, test sonucundaki bu artışın aşıdan mı yoksa TB enfeksiyonundan mı kaynaklandığını tespit etmek güçtür. Hastada TB’lu erişkinle temas öyküsü, ailede TB varlığı, TB prevelansının yüksek olduğu ülkeden göç etmiş olma,
yapılan BCG aşısının üzerinden uzun süre geçmiş olması gibi faktörler, test pozitifliğinin TB enfeksiyonundan kaynaklanmış olabileceği ihtimalini güçlendirmektedir
(57,58). Herhangi bir nedenle yapılan TCT sonucu pozitif çıkan bir çocukta, TB
hastalığı olup olmadığı araştırılmalı, aile taraması ile temas belirlenmeye çalışılmalıdır. Akciğer ve akciğer dışı TB bulguları açısından hikaye ve fizik muayene genişletilmelidir. Cilt, batın, kalp, akciğer, spinal kanal ve LAP muayenesi dikkatlice
yapılmalıdır (11,14,24,29). Kilo kaybı tek başına TB hastalığının bulgusu olabilir.
Hastada hikaye ve fizik muayene normal olsa da radyolojik olarak ön-arka ve yan
akciğer filmleri değerlendirilmelidir. Bazı lenf nodları sadece yan filmde görülebileceği gibi, paratrakeal lenf nodları da sadece ön-arka akciğer filminde farkedilebilir.
Akciğer filminde şüpheli bulgular varlığında ve diğer hastalıkların ayırıcı tanısının
gerekli görüldüğü durumlarda, özellikte LAP’leri iyi gösterdiğinden bilgisayarlı tomografi çekilmesi yardımcı olabilmektedir (55,59). Hastada klinik ve radyolojik
olarak TB hastalığı tespit edilmediğinde, latent TB enfeksiyonundan söz edilebilir ve hasta bu durumda profilaktik tedaviye alınmalıdır. Latent TB enfeksiyonu
profilaksisi 35 yaşın altındaki tüm bireylere verilmelidir. Latent TB enfeksiyonu
profilaksisinde esas olarak kullanılan ilaç H’tir. H profilaksisi, hastalık gelişimine
karşı koruyuculuk sağlamaktadır. Bu koruyuculuğu artıran en önemli faktör ise, 6
aylık profilaksinin tamamlanmasıdır. H tedavisinin kısa süreli kesintiye uğraması
durumunda tedaviye kaldığı yerden devam etmek yeterli olmaktadır. Tedavinin
uzun süreli kesintiye uğraması durumunda ise, tedaviyi yeniden toplam 6 ay olacak şekilde tamamlamak gereklidir. Uygun yapılan bir profilakside koruyuculuk
%90’lara kadar çıkmakta olup, bu da özellikle riskli gruplarda profilaksinin de DGT
ile verilmesinin önemini artırmaktadır (3,29,60-62).
506
ÇOCUKLUK ÇAĞI TÜBERKÜLOZU TEDAVİSİ
Latent TB enfeksiyonunda 6-9 aylık profilaksi süresinin etkili olduğu, HIV pozitiflerde ise sürenin 9 ay olması gerektiği vurgulanmaktadır. H profilaksisi günlük
verilebileceği gibi, tedavide uyumsuzluk varsa DGT altında haftada 2 defa olacak
şekilde de verilebilir (2,5,12,63-66). Ülkemizde latent TB enfeksiyonu tedavi
süresi 6 ay olarak uygulanmaktadır (30).
H direnci olduğunda veya yan etkilerinin tolere edilemediği durumlarda ise profilakside R kullanılabilir (5,12,67). Altı aylık profilaksinin, uzunluğundan dolayı
uygulanamayacağı hastalarda, 3 aylık H ve R tedavisinin de etkin olduğu geniş
katılımlı bir çalışma ile gösterilmiştir. H ve R beraber kullanıldığı bu çalışmada, 9
ay, 6 ay, 4 ay ve 3 aylık tedavi sürelerinin, TB hastalığını önlemede etkin olduğu, tedavinin iyi tolere edildiği ve semptom olmadıkça KC fonksiyonlarının takip
edilmesine gerek olmadığı bildirilmiştir (68).
Gebelerde latent TB enfeksiyonu tedavisi tartışmalıdır. H’in fetüse toksik etkisi
tespit edilmemiş olmasına rağmen, tedaviye gebeliğin 3. ayından sonra başlanıp, 9 ay ilaç kullanılabileceği ya da annede HIV, bağışıklığı baskılayıcı durum,
diabetes mellitus gibi hastalık yoksa profilaksinin doğum sonrasına ertelenmesi
gerektiğini vurgulamaktadır. Emziren annelerde ise sütle geçen ilaç miktarı çok
az olduğundan, profilaksi devam edilmeli fakat anne ve bebeğe pridoksin takviyesi yapılmalıdır (25).
Çocuklarda H tedavisi sırasında hepatotoksisite gelişimi yaklaşık %1 oranında
bildirilmektedir. Fatal hepatotoksisite ise çok nadirdir. Ailelere bulantı, kusma, karın ağrısı, halsizlik gibi durumların varlığında kliniğe müracaat etmeleri
hatırlatılmalıdır. Hastada hepatotoksisite bulguları geliştiğinde, olaya neden
olabilecek başka viral sebepler de gözden geçirilmeli, ilaç tedavisi kesilerek
semptomların gerilemesi açısından hasta izlenmelidir (3) (Bkz. Tüberkülozlu
çocuğun takibi).
TB’lu anne bebeğine yaklaşım
Annesinde aktif TB hastalığı bulunan bebek konjenital TB hastalığı açısından
araştırılmalıdır. Bebeğe akciğer filmi, lomber ponksiyon yapılmalı, diğer vücut
sıvılarından örnekler alınmalı ve TB hastalığı tespit edilirse 4’lü ilaç tedavisi başlanmalıdır. Tedavide H, R, Z ve streptomisin tercih edilmelidir, menenjit tespit
edilirse ilave olarak steroid verilmelidir. Plasenta histolojik olarak incelenmeli
ve kültüre gönderilmelidir. Bebekte konjenital TB hastalığı tespit edilmeyen durumlarda, anne bulaştırıcı TB olup yeterli tedavi almamışsa, bulaştırıcılık geçinceye kadar ayrı odalarda uyumaları önerilir ve bebeğe H profilaksisi başlanır ve
6. ayın sonunda BCG aşısı yapılır. Anne doğumdan önce 3-4 hafta süreli ilaç
kullanmış, basil negatif ve semptomatik değilse bebeği ayırmaya gerek yoktur,
koruyucu olarak emzirme sırasında annenin maske takması önerilebilir, 6 ay
H profilaksisi uygulanır ve sonrasında BCG yapılır. Anne ve çocuğa pridoksin
verilmelidir (69-73).
ÇOCUKLUK ÇAĞI TÜBERKÜLOZU TEDAVİSİ
507
Aktif TB’lu yetişkin ile temaslı çocuğa yaklaşım
Aktif TB’lu yetişkin ile teması olan her çocuğa TCT, fizik muayene ve iki yönlü
akciğer filmi ile değerlendirme yapılmalı, çocuğun o anda TB hastalığı bulunup
bulunmadığı tespit edilmelidir. Hastalık tespit edilmeyen tüm çocuklara profilaksi
başlanmalı, profilaksi 6 aya tamamlanmalıdır (5,12,15,60,63). Ülkemizde yapılan bir çalışmada 15 yaş üzerine, aktif TB hastalığı ile temas sonrası profilaksi
verilmediğinde %4,9 oranında hastalık oluştuğu, %13 oranında ise TCT testinde
konversiyon oluştuğu tespit edilmiş, profilaksi alanlarda ise hastalık oluşmadığı
görülmüştür (74). Sağlık Bakanlığı Verem Savaşı Daire Başkanlığı 35 yaş altındaki temaslı kişilere profilaksi verilmesini önermektedir (30).
Koruyucu tedavilerin doğru bir şekilde verilmesi ve aşılama TB kontrolünde
önemlidir. Çocuklara TB yetişkinlerden bulaştığından, çocukluk çağı enfeksiyon ve hastalıklarının tanınması ve tedavi edilmesi TB tedavi ve kontrolünün
en önemli ayaklarından biridir. Aktif TB’lu bir yetişkinin tedavi edilmesi kadar,
sıkı temas halinde olduğu çocuklarının enfeksiyon ve hastalık açılarından değerlendirilmesi, uygun tedavi ve koruyucu ilaçlarının doğru bir şekilde verilmesi de
önem taşımaktadır. Benzer şekilde TCT pozitif olup TB enfeksiyon veya hastalığı geçirmekte olan çocuğun da, basil kaynağı olabilecek annesinin, babasının ve
çevresindekilerin değerlendirilmesi gereklidir.
Etkili anti TB tedavi alan bir erişkinin genelde 2-3 hafta içerisinde bulaştırıcılığı
sona ermektedir. Öksürüğü kesilen ve 3 balgam yaymasında basil görülmeyen
erişkinin bulaştırıcı olmadığı kabul edilir. Erişkin hasta tedaviye uyumsuz ise ve
ilaç direnci olan suşlarla enfekte ise bulaştırıcılık çok daha uzun sürebilir. Normalde 12 yaşa kadar çocukluk çağı TB’unun bulaştırıcı olmadığı kabul edilmekle
birlikte, yetişkin tip kaviteli akciğer TB olan, balgamda aside dirençli basil (ARB)
pozitif olan, larenks tutulumu olup öksürüğü olan ve yaygın akciğer tutulumu olan
çocuklarda etkin tedavi verilinceye kadar izolasyon gereklidir. Öksürüğü olmayan
ve balgamda basil bulunmayan çocuklar normal odaya alınabilir (5,12,29,75).
TB tedavisinde yeni yaklaşımlar
Yetişkinlerde TB tedavisinde yeni kullanım alanına giren etkinliği gösterilmiş bazı
ilaçlar olmasına rağmen çocuklarda bu konuda yeterli bilgi yoktur. Yeni kullanım
alanına giren ilaçlardan biri olan rifabutinin, yarılanma ömrü uzundur ve haftada
tek doz verilebilir (76,77).
Yetişkinlerde yapılan çalışmalarda levofloksasin ve moksifloksasin gibi yeni kuşak
kinolonların, TB’a karşı artmış etkinliği gösterilmiştir. Mevcut tedavi rejimleri
çocuklar tarafından iyi tolere edilebildiğinden, bu ilaçların rutin kullanıma girmesi
beklenmemekle birlikte, ilaç direnci artışı devam etmesi durumunda bu ilaçların
önemi artacak görünmektedir (20,78,79).
Çocuk ve yetişkin TB’u tedavisinde yeni atılım ve araştırmalar, ilaçların basili
öldürmesinin yanında, vücudun basile karşı immün cevabını artırmaya yönelik
508
ÇOCUKLUK ÇAĞI TÜBERKÜLOZU TEDAVİSİ
ilaçların da bulunması şeklinde olmaktadır. Son 10 yıl içerisinde M. tb’e karşı
gelişen immün cevap hakkındaki bilgiler giderek artmıştır. M. tb’e karşı vücutta hücresel cevap ve sitokin düzeyleri artmaktadır. İlerde bulunacak bazı ilaçlar
vücudun immün cevabını artırıcı özellikte olacaktır. Örneğin, talidomid ve pentoksifilin, mikobakteriyel ajanlarca yükseltilen tümör nekrotize edici faktörü düşürmektedirler. Bu ilaçların klinik çalışmaları devam etmektedir. İnterferon gama
gibi bazı sitokin ve mediatörlerin doğrudan verilmesi konak cevabına katkıda
bulunabilmektedir (80).
BCG aşılaması
BCG, TB enfeksiyonundan koruyucu etki göstermemekte, basilin yayılımını önleyerek, miliyer TB, TB menenjit gibi hayatı tehdit edici ağır formların ortaya
çıkışını önlemektedir. TB’a karşı BCG aşısının, hastalık gelişimini önlemede etkin olmaması nedeniyle, başka aşı geliştirme çalışmaları da devam etmektedir.
Protein-peptit aşıları, DNA aşıları, rekombinant ve immünodominant mikobakteri
antijenlerine karşı aşılar halen faz 1 çalışmaları devam eden aşılar olup, klinik çalışmaları ve etkinlikleri üzerinde çalışılmaktadır. Yakın bir gelecekte TB’a karşı daha
etkin ve koruyucu aşıların çıkması tüm dünyanın beklediği bir durumdur (81-83).
Sonuç
TB, halk sağlığını ilgilendiren en önemli sorunlardan biri olma özelliğini devam
ettirmekte, sosyal kültürel ve ekonomik kötüleşme, göçler ve HIV enfeksiyonu
nedeni ile insidansı ve ilaç direnci önümüzdeki yıllarda daha da artacak gözükmektedir. Çocuklarda, enfeksiyonun erken tanınması ve hastalıkların önlenmesi, ileride
hastalık kaynağı olacak grubun da azalması anlamına gelecektir. Çocuklarda DGT
hiçbir koşula bağlanmadan uygulanmalı, hasta kayıt ve izlemi büyük bir özenle
yürütülmelidir. Ülkemizde hastalık insidansı yüksek olduğundan, koruyucu BCG
aşılamasına devam edilmelidir. Aktif hastalıklı erişkinle temas halinde ise, hastalık
araştırılmalı ve uygun tedavi ile koruyucu hekimlik çalışmaları yapılmalıdır.
KAYNAKLAR
1.
World Health Organization. WHO Tuberculosis Programme: framework for effective tuberculosis control 1994. WHO/TB/94.179.
2.
Treatment of Tuberculosis: Guidelines for National Programmes, Third Edition. World
Health Organization-Geneva, 2003. WHO/CDS/TB/2003.313.
3.
Smith KC. Tuberculosis in children. Current Problems in Pediatrics 2001; 31: 5-30.
4.
WHO. Global Tuberculosis Control. Communicable Diseases, World Health Organization, Geneva. 2000. WHO/CDS/TB/2000.275.
5.
Marais BJ, Gie RP, Simon Schaaf H, et al Childhood Pulmonary Tuberculosis: Old Wisdom and New Challenges. Am J Respir Crit Care 2006;173:1078-90.
6.
Marais BJ. Tuberculosis in children. Pediatr Pulmonol 2008;43:322-9.
7.
Al-Dossary FS, Ong LT, Correa AG, Starke JR.: Treatment of childhood tuberculosis with
a six month directly observed regimen of only two weeks of daily therapy. Pediatr Infect
Dis J 2002; 21: 9-97.
ÇOCUKLUK ÇAĞI TÜBERKÜLOZU TEDAVİSİ
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
15.
16.
17.
18.
19.
20.
21.
22.
23.
24.
25.
26.
27.
28.
509
Starke JR, Correa AG: Manegement of mycobacterial infection and disease in children.
Pediatr Infect Dis J 1995; 14: 455-69.
Göçmen A, Cengizlier R, Özçelik U, et al. Childhood tuberculosis: A report of 2205 cases
Türk J Pediatr 1997; 39: 149-58.
Varudkar BL. Short course chemotherapy for tuberculosis in children. Indian J Pediatr
1985, 52: 593-7.
Mandalakas AM, Starke JR. Current Concepts of childhood tuberculosis. Semin Pediatr
Infect Dis 2005; 16: 93-104.
Stop TB Partnership Childhood TB Subgroup. Guidance for National Tuberculosis Programmes on the management of tuberculosis in children. Chapter 2: Anti-tuberculosis
treatment in children.World Health Organization, Geneva, Switzerland. Int J Tuberc Lung
Dis 2006;108:1205- 11.
Lewinsohn DA, Gennaro ML, Scholvinck L, Lewinsohn DM. Tuberculosis immünology
in children: diagnostic and therapeutic challenges and opportunuties. Int J Tuberc Lung
Dis 2004; 8: 658-74.
Starke JR. Childhood tuberculosis: treatment strategies and recent advances. Pediatr Respir Rev 2001; 2: 103-12.
Inselman LS, Kendig EL. Other diseases with a prominent respiratory compenent: Tuberculosis. İn Chernick V, Boat FT, Kendig EL. Kendig’s disorders of the respiratory tract in
children, Philedelphia, W .B. Saunders Company,1998: 883-919.
Kopanoff DE, Snider DE, caras GJ. Isoniasid related hepatitis: a United States Public Health Service Cooperative Surveillance Study. Am Rev Respir Dis 1978; 117: 991-1001.
Graham SM, Daley HM, Banerjee A, et al. Ethambutol in tuberculosis: time to reconsider.
Arch Dis Child 1998; 79: 274-8.
Trebucq A. Should ethambutol be recommended for routine treatment of tuberculosis in
children? A review of the literature. Int J Tuberc Lung Dis 1997; 1: 12-5.
World Health Organization. Ethambutol efficacy and toxicity. Literature review and recommendations for daily and intermittent dosage in children. WHO/HTM/TB/2006.365.
Geneva, Switzerland: WHO, 2006.
Gillespie SH, Kennedy N. Fluoroquinolones: a new treatment for tuberculosis. Int J Tuberc Lung Dis 1998; 2: 265-71.
Ormerod LP, Horsfield N. Frequency and type of reactions to antituberculosis drugs:
observations in routine treatment. Tuberc Lung Dis 1996; 77: 37-42.
Yurdakul AS, Çalışır HC, Taci N, et al. Tüberküloz tedavisi sırasında gelişen hepatotoksisite. Toraks Dergisi 2003; 4: 16-20.
Feja K, Saiman L. Tuberculosis in children. Clin Chest Med 2005; 26: 295-312.
Loeffler AM. Pediatric tuberculosis. Semin Respir Infect Dis 2003; 18: 272-91.
American Thoracic Society/ Centers for Disease Control and Prevention/ Infectious Diseases Society of America: Treatment of Tuberculosis. Am J Respir Crit. Care Med 2003;
167: 603-62.
Sass P, Cooper K, Robertson V. School based tuberculosis testing and treatment program: Comparing directly observed preventive theraphy with traditional preventive therapy. J. Public Health Manag Pract 1996; 2: 32-40.
Weis SE, Slocum PC, Blais FX, et al. The effect of diterctly observed therapy on the rates
of drug resistance and relapse in tuberculosis. N Engl J Med 1994; 330: 1179-84.
Kumar L, Dhand R, Singh PD, et al. A randomised trial of fully intermittent vs: daily followed by intermittent short course chemotherapy for childhood tuberculosis. Pediatr Infect
Dis J 1990; 9: 802-6.
510
ÇOCUKLUK ÇAĞI TÜBERKÜLOZU TEDAVİSİ
29. American Academy of Pediatrics: Tuberculosis, in Pickering LK (ed): 2000 Red Book:
report of the Commitee on Infectious Diseases. Elk Grove Village, IL, American Academy
of Pediatrics, 2000, pp 593-613.
30. Özkara Ş, Aktaş Z, Özkan S, Ecevit H. Türkiye’de Tüberkülozun kontrolü için Başvuru
Kitabı, Verem Savaşı Daire Başkanlığı, Ankara, 2003.
31. Yolsal N, Malat G, Dişçi R, et al. Türkiye’de tüberküloz ilaçlarına direnç sorunun 19841989 ve 1990-1995 yılları için karşılaştırılması: Meta-analiz. Klimik Dergisi 1998; 11: 6-9.
32. Dilber E, Göçmen A, Kiper N, et al. Drug resistant tuberculosis in Turkish children. The
Turk J Pediatr 2000; 42: 145-7.
33. Shingadia D, Novelli V. Diagnosis and treatment of tuberculosis in children. Lancet Infect
Dis 2003; 3: 624-32.
34. Kabra SK, Rakesh Lodha, Seth V. Category based treatment of tuberculosis in children.
Indian Pediatr 2004; 41: 927-37.
35. Jawahar MS, Sivasubramanian S, Vijayan VK, et al. Short course Chemotherapy for
tuberculosis lymphadenitis in children. BMJ 1990; 301: 359-62.
36. Dutt KA. Short - course chemoyherapy for extrapulmonary tuberculosis: Nine years experience. Ann Intern Med 1986; 401: 7-12.
37. Maltezou HC, Spyridis P, Kafetzis DA. Extra-pulmonary tuberculosis in children. Arch Dis
Child 2000; 83: 342-6.
38. Farinha NJ, Razali KA, Holzel H, et al. Tuberculosis of the central nervous system in
children: a 20 year survey. J Infect 2000; 41: 61-8.
39. Carrol ED, Clark JE, Cant AJ. Non-pulmonary tuberculosis. Paediatr Respir Rev 2001;
2: 113-9.
40. Yaramis A, Gurkan F, Elevli M, et al. Central nervous system tuberculosis in children: a
review of 214 cases. Pediatrics 998;102:E49.
41. Doganay M, Calangu S, Turgut H, et al. Treatment of tuberculous meningitis in Turkey.
Scand J Infect Dis 1995;27:135-8.
42. WHO/IUATLD. Anti-tuberculosis drug resistance in the world. The WHO/IUATLD Global Project on Anti-Tuberculosis Drug Resistance Surveillance. Geneva: World heath Organization, 2000. WHO/CDS/TB/2000/278.
43. WHO/IUATLD. Global Project on Anti-Tuberculosis Drug Resistance Surveillance. Antituberculosis drug resistance in the world: third global report/ the WHO/IUATLD Global
Project on Anti-Tuberculosis Drug Resistance Surveillance, 1999-2002. WHO/HTM/
TB/2004.343.
44. Schaaf HS, Shean K, Donald PR. Culture confirmed multidrug resistant tuberculosis:
diagnostic delay, clinical features and outcome. Arch Dis Child 2003;88:1106-11.
45. Moulding TS. Should Isoniazid be used in retreatment of tuberculosis despite acquired
isoniazid resistance? Am Rev Respir Dis 1981;123: 262-4.
46. Swanson DS, Jeffrey R, Starke JR. Drug-resistant tuberculosis in pediatrics. Pediatr Clin
North Am 1995; 42: 553-77.
47. Iseman MD. Treatment of multidrug-resistant tuberculosis. N Engl J Med 1993; 329:
784-91.
48. Girgis NI, Farid Z, Kilpatrick ME, et al. Dexamethasone adjunctive treatment for tuberculosis meningitis. Pediatr Infect Dis J 1991; 10: 179-83.
49. Kumarvelu S, Prasad K, Khosla A, et al. Randomized controlled trial of dexamethasone
in tuberculosis meningitis. Tuberc Lung Dis 1994; 75: 203-7.
ÇOCUKLUK ÇAĞI TÜBERKÜLOZU TEDAVİSİ
511
50. Schoeman J, Van Zyl LE, Laubscher J, et al. Effect of corticosteroids on intracranial pressure, computed tomographic findings, and clinical outcome with tuberculosis meningitis.
Paediatrics 1997; 99: 226-31.
51. Prasad K, Singh MB. Corticosteroids for managing tuberculosis meningitis. Cochrane
Database Syst Rev 2006; (1):CD002224.
52. Nemir R, Cordova J, Vaziri F. Prednisone as an adjunt in the chemotherapy of lymph
node-bronchial tuberculosis in childhood: a double-blinded study. Am Rev Respir Dis
1967; 95: 402.
53. Lee CH, Wang WJ, Lan RS, et al. Corticosteroids in the treatment of tuberculosis pleurisy: a double-blind, placebo controlled, randomized study. Chest 1988; 94: 1256-9.
54. Dooley DP, Carpenter JL, Rademacher S. Adjunctive corticosteroids theraphy for tuberculosis: a critical reappraisal of the literature. Clin Infect Dis 1997; 25: 872-87
55. Leung AN, Müller NL, Pineda PR, et al. Primary tuberculosis in childhood: Radiographic
manifestations. Radiology. 1992; 182: 87-91.
56. Marais BJ, Gie RP, Schaaf HS, et al. The natural history of childhood intra-thoracic tuberculosis: a critical review of literature from the pre-chemotherapy era. Int J Tuberc lung
Dis 2004; 8: 392-402.
57. Enarson DA. Use of tuberculin skin test in children. Pediatr Respir Rev 2004: 5SA:
S135-S137.
58. Charnace G, Delacourt C. Diagnostic techniques in paediatric tuberculosis. Paediatr Respir Rev 2001; 2: 120-5.
59. Uzum K, Karahan OI, Doğan S, et al. Chest radiography and thoracic computed tomography findings in children who have family members with active pulmonary tuberculosis.
Eur J Radiol 2003; 48: 258-62.
60. Bock NN, Metzger BS, Tapia JR, et al. A tuberculin screening and isoniazid preventive
therapy program in an innercity population. Am J Respir Crit Care Med 1999; 159:
295-300.
61. Iseman MD. Klinisyenler için Tüberküloz Kılavuzu. Çeviren: Ş. Özkara. Nobel Tıp Kitabevleri, 2002; 390.
62. Hsu KHK. Thirty years after isoniazid: its impact on tuberculosis in children and adolescents. JAMA 1984; 251: 1283-5.
63. American Thoracic Society: Targeted tuberculin testing and treatment of latent tuberculosis infection. Am J Respir Crit Care Med 2000; 161: S221-47.
64. Comstock GW. How much isoniazid is needed for prevention of tuberculosis among immünocompetent adults ? Int J Tuberc Lung Dis 1999; 3: 847-50.
65. Smieja MJ, Marchettie CA, Cook DJ, et al. Isoniazid for preventing tuberculosis in nonHIV infected persons. Cochrane Database Syst Rev 2000; 2: CD001363.
66. International Union against Tuberculosis Committee on Prophylaxis. Efficacy of various
durations of isoniazid preventive therapy for tuberculosis: five years of follow-up in the
IUAT trial. Bull World Health Organ 1982;60:555-64.
67. Villarino ME, Ridzon R, Weismuller PC, et al. Rifampin preventive therapy for tuberculosis infection: Experience with 157 adolescents. Am J Crit Care Med 1997; 155: 1735-8.
68. Ormerod LP. Rifampicin and isoniazid prophylactic chemotherapy for tuberculosis. Arch
Dis Child 1998; 53: 536-548.
69. Cantwell MF, Shehab ZM, Costello AM, Sands L et al. Brief report: Congenital tuberculosis. New Engl J Med 1994; 330: 1051-4.
512
ÇOCUKLUK ÇAĞI TÜBERKÜLOZU TEDAVİSİ
70. Vallejo JG, Starke JR. Tuberculosis and pregnancy. Clin Chest Med. 1992; 13: 693-707.
71. Foo AL, tan KK, Chay OM. Congenital tuberculosis. Tuberc Lung Dis 1993; 74: 59-61.
72. Denby M, Banks J, Coody D, et al. Infant born to a mother with a positive tuberculin skin
test-practise guiedlines. J Pediatr Health Care 1996; 10: 31-4.
73. Snider DE, Powel KE. Shold women taking antituberculosis dugs breastfeed? Arch Int
Med. 1984; 144: 589-90.
74. Kolsuz M, Küçükkebapçı C, Demircan N. ve ark. Akciğer tüberkülozu olgularının yakın
temaslılarının 6 aylık izlem sonuçları. Toraks Dergisi 2003; 4: 127-32.
75. Özkara Ş. Sağlık kurumlarında tüberküloz bulaşması ve alınması gereken önlemler. Toraks
Dergisi. 2002; 38: 89-97.
76. Grassi C, Peona V. Use of rifabutin in the treatment of pulmonary tuberculosis. Clin Infect
Dis 1996; 22: S50-S54.
77. Blaschke TF, Skinner MH. The clinical pharmacokinetics of rifabutin. Clin Infect Dis
1996; 22: S15-S22.
78. Sander CC. Review of preclinical studies with ofloxacin. Clin Infect Dis 1991; 14: 526-38.
79. Fish DN, Chow AT. The clinical pharmacokinetics of levofloxacin. Clin Pharmacokinet
1997; 32: 101-19.
80. Schluger NW, Rom WN. The host immüne response to tuberculosis. Am J Respir Crit
Care Med 1998; 157: 679-91.
81. Colditz GA, Brewer TF, Berkey CS, et al. Efficacy of BCG vaccine in the prevention of
tuberculosis: a metaanalysis of the puplished literatıre. JAMA 1994; 271: 698-702.
82. Rodriques LC, Diwan VK, Wheeler JG. Protective effect of BCG againts tuberculosis
meningitis and miliary tuberculosis: a metaanalysis. Int J Epidemiol 1993; 22: 1154-8.
83. McMurray DN. Recent progress in the development and testing of vaccines againts human tuberculosis. Int J Parasitol 2003; 33: 547-54.
Download