TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 05.03.12 1 HÜRRİYET GAZETESİ…………….........2 Şubat ayı enflasyon rakamı açıklandı Arka arkaya geliyorlar... Kimi icradan fabrika aldı, kimi sıfırdan başladı Türk Telekom, dünya futbol devi Manchester United ile işbirliğine gidiyor TBB: Yargıtay’ın kararını yanlış yorumlamayın banka kart ücreti alır MİLLİYET GAZETESİ……………........6 ‘Yerli oto için çalışıyoruz ama kesin tarih veremem’ Pamuk devi ihracatı durdurdu Elektrik faturası vatandaşı çarptı Erken ödemeye ceza kalktı Güngör Uras... Cari açık 77 milyar dolar değil... 64.4 milyar dolar SABAH GAZETESİ..................................9 İşte yeni TL'nin cebimize faturası Müjdeli haber Carlyle: 6 şirketle masadayız Komşu'nun 50 milyar euroya daha ihtiyacı var RADİKAL GAZETESİ.............................12 'İtalya'daki krizi fırsata çeviririz' Etiler Marmaris borsaya büfe açıyor Uğur Gürses...1 trilyon euroluk bot HABERTÜRK GAZETESİ......................14 Çin'den aşağı yönlü tahmin Komşuya para yetmedi! DÜNYA GAZETESİ.................................16 Küresel piyasada hafta Çin'le satıcılı başladı Firmalar tahvil ihracında kuyruğa girdi İntibak Yasası tamam Osman AROLAT... İstekler ve gerçekler Tevfik GÜNGÖR... İthalat-ihracatta Türk Lirası TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 05.03.12 2 HÜRRİYET GAZETESİ Şubat ayı enflasyon rakamı açıklandı Türkiye İstatistik Kurumu Şubat ayı enflasyon rakamlarını açıkladı. Buna göre tüketici enflasyonu (TÜFE) yüzde 0.56 artarken, üretici enflasyonu (ÜFE) yüzde 0.09 geriledi. Piyasa beklentileri şubat enflasyonunun TÜFE'de yüzde 0.56 artacağı yönündeydi. Yıllık TÜFE yüzde 10.43 olurken, yıllık ÜFE yüzde 9.15 olarak kaydedildi. EN YÜKSEK ARTIŞ GIDA VE ALKOLSÜZ İÇECEKLERDE Ana harcama grupları itibariyle bir ay önceye göre en yüksek artış yüzde 2,08 ile gıda ve alkolsüz içecekler grubunda gerçekleşti. Şubat ayında endekste yer alan gruplardan ev eşyasında yüzde 1,04, sağlıkta yüzde 0,66, konutta yüzde 0,60, lokanta ve otellerde yüzde 0,46, çeşitli mal ve hizmetlerde yüzde 0,37, ulaştırmada yüzde 0,33, eğitimde yüzde 0,11 artış yaşandı. Haberleşmede fiyatlar yüzde 0,19, eğlence ve kültürde yüzde 0,34, giyim ve ayakkabıda yüzde 4,07 düşüş kaydedildi. Geçtiğimiz ay fiyatı en çok yükselen ürün yüzde 41.42 ile dolmalık biber oldu. Onu yüzde 35.64 ile havuç, yüzde 34.93 ile sivri biber, yüzde 12.12 ile ıspanak ve yüzde 10.85 ile tavuk izledi. Arka arkaya geliyorlar... Kimi icradan fabrika aldı, kimi sıfırdan başladı Borsada işlem görmek isteyen şirketler kuyruğa girdi, arka arkaya yeni halka arz haberleri geliyor. İMKB tarihinin en yoğun halka arz süreçlerinden birisi yaşanıyor. Geçen hafta halk arz için Sermaye Piyasası Kurulu’na (SPK) başvuruda bulunan 3 firmaya Kurul’dan olumlu yanıt geldi, 4 firma ise halka arz için SPK’ya başvuruda bulundu. Ayrıca yine geçen hafta bir şirketin hisseleri İMKB'de işlem görmeye başlarken, iki tanesi de bu hafta başlıyor. Halka arz sürecinin hız kazanmasında SPK, İMKB gibi kurumların teşvik edici çalışmaları etkili oluyor. İMKB'nin hedefinde 2023'e gelindiğinde bin şirketin borsada işlem görmesi bulunuyor. İçerisinde tekstilci Hikmet Tanrıverdi, işadamı Necati Kurmel, denizcilik ürünleri sektöründe büyüyen Orhan Kılıç gibi isimlerin başında bulundukları şirketler halka arz için gün sayan şirketler arasında yer alıyor. En son geçen hafta Taraf Gazetesi İMKB'de işlem görmeye başlarken, Niğbaş Niğde Beton Sanayi ve Hitit Holding hisseleri bu hafta başlayacak. YENİ ŞİRKETLER GELİYOR SPK'nın haftalık bültenine göre, Golden Meyve Suyu, Baysan Trafo ve TGS Dış Ticaret'in borsaya gelmesi için izin çıktı. Bunun yanında Teknosa, Kılıç Deniz, Saray Tarım ve Hayvancılık, Türk Havacılık ve Uzay Sanayi (TUSAŞ) ile Etiler Marmaris olarak bilinen Etiler İnci Büfe de İMKB için sıraya girdi. Ayrıca Hitit Şirketler Grubu ve Niğbaş Beton hisseleri de bu hafta işlem görmeye başlayacak. Halka arz için geri sayım başlatan şirketlerin birbirinden ilginç hikayeleri bulunuyor. Bu şirketlerin kimi icradan fabrika alıp üretime geçti, kimi bir kaç metrekarelik küçük işletmelerde üretime başladı. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 05.03.12 3 İŞTE BORSANIN YENİ ŞİRKETLERİ *Golden Meyve Suyu ve Gıda Sanayi AŞ: Şirketin temelleri yarım asır öncesine 1969 yılına dayanıyor. Akman Holding bünyesinde bulunan Golden’in kardeş şirketi Ersu Meyve ve Gıda, 1999’da halka açıldı. Akman Holding’in Konya Ereğli ve Niğde’de tesisleri bulunuyor.Akman Holding bünyesine katılan Ersu’nun fabrikası icradan satın alınmıştı. *Baysan Trafo Radyatörleri Sanayi ve Ticaret AŞ: Baysan’ın temeli 1976’da İzmit’te küçük bir merkezde atıldı. Baysan ilk kuruluşunda mekanik komponent üretiyordu. 1990’a gelindiğinde ise şirketi Tuncer Baydar satın alarak Trafo Radyatör üretimine başladı. Şirket 1996’da ilk defa dalga duvar makinesini kurarak üretime başladı. 2004 yılında ise firma hedeflerini büyüterek dalga duvar, dalga duvarlı kazan ve radyatör üretimine ilave olarak güç trafosu kazanı ve de komponentleri üretimine başladı. Baysan 2008’e gelindiğinde ise 20 bin metrekare alan üzerinde kazan fabrikası yatırımına başladı. Üretilen ürünler Batı Avrupa ve Ortadoğü ülkelerine ihraç ediliyor. *TGS Dış Ticaret AŞ: Kısa adı TGS Dış Ticaret olan Trakya Tekstil ve Giyim Sanayicileri ve Dış. Tic. A.Ş de halka arz için gün sayan firmalar arasında. Ali Tanrıverdi’nin başında olduğu TGS, sektörel dış ticaret şirketi kapsamında. 1999’da kurulan şirket 2004 yılında "Dış Ticaret Sermaye Şirketi" unvanı kazandı. TGS, ihracatçı ortakları ve müşterileri ile yurtdışındaki ithalatçı şirketler için aracılık görevi yapıyor. Şirket verilerine göre 2009’da TGS üzerinden yapılan ihracatın miktarı 469 milyon dolar seviyesinde. * Hitit Şirketler Grubu: Hitit Şirketler Grubu, 1970'li yıllarda Çorum'da perakende mağazacılık ile ticari faaliyetlerine başladı. Şirket daha sonra tuğla fabrikası ile büyüyüp, kuyumculuk ve inşaat sektöründe konut üretimi ile büyümesine devam etti. Grubun Çorum, Antalya, İstanbul, Kırıkkale ve Zonguldak illerinde ticari faaliyetlerine perakende ve inşaat sektöründe devam ediyor. Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Sait Börekçi aynı zamanda Kapalıçarşı'nın da eski kuyumcu esnafı arasında yer alıyor. Hisseler bu hafta İMKB'de işlem görmeye başlayacak. * Niğbaş Niğde Beton Sanayi: Kamu iktisadi teşekkülü olarak 1969’da kurulan ve 1993’ten bu yana Işıklar Grubu bünyesinde yer alan Niğbaş'ın halka arzı 27 Şubat'ta gerçekleştirildi. Hisseler bugün itibariyle borsada işlem görmeye başlayacak. Hazır beton, betonarme prefabrik yapılar, santrifüjlü beton elektrik direkleri, beton parke, beton şehir mobilyaları ve yapı kimyasalları üreten Niğbaş'ın yüzde 95.3'lük hissesi yine Işıklar Holding girişimi olan ve hisseleri İMKB’de işlem gören Çemaş Döküm’ün elinde bulunuyor. Niğbaş, halka arz sonrası Niğde ve Kırşehir'de boşluklu döşeme panelleri ve beton kiremit üzerine iki yeni fabrika kurmayı planlıyor. İMKB'YE GELMEK İÇİN BAŞVURAN ŞİRKETLER *Etiler İnci Büfe Gıda Sanayi ve Dış Ticaret AŞ: Halka arz için SPK’ya başvuran Etiler İnci’nin patronu ise tekstil sektöründen Hikmet Tanrıverdi. Aynı zamanda İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Hikmet Tanrıverdi, tostu ve ıslak hamburgeriyle meşhur ‘Etiler Marmaris’ büfeyi 2 yıl kadar önce satın almıştı. Temeli 1960’lara dayanan Etiler Marmaris’in Türkiye genelinde 70 kadar şubesi bulunuyor. Hikmet Tanrıverdi, Etiler Marmaris’i satın alması sonrası yaptığı açıklamada “Etiler Marmaris büfeyi önce tüm Türkiye’ye daha sonra da dünyaya yayacağız” demişti *Teknosa İç ve Dış Ticaret AŞ: Teknoloji market konseptinin önde gelen firmalarından Teknosa, halka açılmak amacıyla kayıtlı sermaye sistemine geçmek ve tavan yükseltmek amacıyla SPK'ya başvurdu. Sabancı Holding bünyesindeki Teknosa’nın 70 kadar ilde 260’a yakın mağazası bulunuyor. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 05.03.12 4 *Kılıç Deniz Ürünleri Üretimi İhracat İthalat ve Ticaret AŞ: Kılıç Holding bünyesindeki Kılıç Deniz, kültür balıkçılığı alanında faaliyet gösteriyor. 20 yılı geride bırakan Kılıç Deniz'in kurucusu Orhan Kılıç küçük ölçekle sektöre adım attıklarını açıklamıştı. Yılda 30 bin ton balık yetiştiren şirketin alabalık dahil 320 milyon ton yavru balık kapasitesi bulunuyor. İstanbul Sanayi Odası’nın en büyük sanayi kuruluşları listendeki Kılıç Deniz’in yüzde 20 hissesi National Bank of Kuwait’in bir iştiraki olan NBK Capital’e satılmıştı. *Saray Tarım ve Hayvancılık A.Ş: Aynı zamanda Saray Halı’nın da sahibi olan Necati Kurmel’in başında bulunduğu Saray Tarım’ın Adana ve Kayseri’de besi çiftlikleri bulunuyor. Son dönemlerde televizyon reklamlarında adından söz ettiren Saray Tarım’ın elde edilen et ve süt ürünleri çeşitli mağazalarda satılıyor. Türk Telekom, dünya futbol devi Manchester United ile işbirliğine gidiyor Türk Telekom ile Manchester United Futbol Kulübü arasındaki işbirliği kapsamında kulübün mobil hakları, online oyun hakları, sosyal medya projeleri, spor okullarına yönelik hakları ile çeşitli pazarlama ve ağırlama haklarının kullanımı üç yıllığına Türk Telekom’a verildi. Türkiye’nin öncü iletişim ve yakınsama teknolojileri şirketi Türk Telekom, çeşitli alanlarda işbirliği yaptığı stratejik iş ortaklarına bir dünya devini daha ekledi. Son üç yıldır arka arkaya “Türkiye’nin En Değerli Markası” olan Türk Telekom, 2011’de “Avrupa’nın En Değerli Futbol Markası” Manchester United ile sponsorluk işbirliği kurdu. Türk Telekom Grubu şirketlerinden Avea ve Sobee’nin de dahil olduğu sponsorluk işbirliği uyarınca Manchester United’ın mobil hakları, online oyun hakları, sosyal medya projeleri, spor okullarına yönelik hakları, çeşitli pazarlama ve ağırlama haklarının Türkiye’deki kullanımı üç futbol sezonu boyunca Türk Telekom’a verildi. Türk Telekom Grubu şirketlerinden Sobee’nin geliştirdiği ve dünyanın ilk on bire on bir oynanan online futbol oyunu olan I Can Football’un Manchester United Futbol Kulübü ile yapılan işbirliği kapsamında önemli bir yeri olacak. Yakın bir zamanda ikincisi çıkacak olan oyunda, Manchester United Futbol Kulübü’nün lisanslı içerikleri yer alacak. Manchester United’ın dünyaca ünlü futbolcularının Türk Telekom reklamlarında oynamasını da içeren işbirliği kapsamında kulübün son kazandığı Premier Lig Şampiyonluk Kupası’nın İstanbul’da sergilenmesi gibi etkinlikler de bulunuyor. Türk Telekom Sadakat Programı 'kazanmak', neden Manchester’a gitmek istediklerini en iyi açıklayan 3 çifti Manchester United’ın maçını izleme fırsatı da yakalayacakları İngiltere turuna götürüyor. Genç yetenekler için düzenlenecek olan Manchester United futbol okulu da işbirliği kapsamında yer alıyor. İşbirliği ile ilgili açıklama yapan Türk Telekom Pazarlama ve İletişim Başkanı Erem Demircan, “Türk sporunun en büyük taraftarı Türk Telekom olarak yenilikçi bir bakış açısıyla gerçekleştirdiğimiz sponsorluklar ve kulüplerle yürüttüğümüz işbirlikleriyle spora önemli destek sağlıyoruz. Spor alanında üstlendiğimiz bu misyonla; sporun pek çok alanında değer katmak için çalışıyoruz. “Türkiye’nin En Değerli Markası” Türk Telekom olarak “Avrupa’nın En Değerli Futbol Markası olan Manchester United Futbol Kulübü” ile gerçekleştirdiğimiz işbirliği de bu yaklaşımımızın bir sonucu. Bu işbirliğinden futbolun coşku ve heyecanına yakışır projeler çıkacağından eminiz” dedi. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 05.03.12 5 Manchester United Ticari Direktörü Richard Arnold konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Dünyanın en sevilen sporunda en çok desteklenen kulüp olmak bizim için büyük bir şans ve bunun gibi anlaşmalar, taraftarlarımızla aramızda başka hiçbir kulübün sahip olamadığı bir bağ kurmamıza da imkan veriyor. Türkiye’deki futbolseverlerin bu spora olan tutkusu gayet iyi biliniyor ve Türk Telekom’un Manchester United taraftarlarını kulüp ile daha da yakınlaştıracak yenilikçi planları bizleri de heyecanlandırıyor. Futbolun popülerliği ve küresel çaptaki takipçilerimizin sayısındaki artışa paralel olarak, bu gibi ortaklıklar, destekçilerimiz ile irtibata geçmemiz ve onları takım ile ilgili öğrenmek istedikleri her şey hakkında bilgilendirmemizde hayati bir rol oynuyor.” TBB: Yargıtay’ın kararını yanlış yorumlamayın banka kart ücreti alır Türkiye Bankalar Birliği (TBB), kredi kartı aidatlarıyla ilgili olarak tüketicilerin yanlış bilgilendirildiğini savunarak, “Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin kararının, kredi kartı ücretlerinin yasal dayanağının bulunmadığı ve kart hamillerinin son 10 yılda ödedikleri kart ücretlerini bankalardan geri talep edebileceklerine imkan verildiği şeklinde yorumlanması söz konusu değildir. Kredi kartı hizmeti bankalar için riskin yanı sıra bir maliyet de gerektiriyor” dedi. Bu çerçevede, bazı müşterilerin ödedikleri kredi kartı ücretlerinin kendilerine iadesi için bankalara başvurduklarının gözlemlendiği belirtilen açıklamada, şunlara yer verildi: “Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin kredi kartı ücretlerine ilişkin yerleşik kararlarında, bankalar gördükleri hizmetin uygun bir karşılığını isteme hakkına sahip. Bankaların bu maliyeti kredi kartı kullanıcılarına yansıtması doğal. Bankaların 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu hükümleri gereğince belirledikleri bir ücreti kart kullanıcılarından talep edebilecekleri öngörülmektedir.” Sonuç farklı yorumlandı Açıklamada, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin bozma kararında da esasa girilmediği için kart üyelik ücretinin alınıp alınmaması hususunun tartışılmadığı belirtilerek, şöyle denildi: “Kredi kartı sözleşmesi imzalanmış olması nedeniyle Borçlar Kanunu’nun 125. maddesindeki 10 yıllık zaman aşımı süresinin uygulanması, müşterilerin bankalara karşı olan kredi kartı borçlarını hiçbir şekilde etkilemiyor. Sonuç olarak; Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin kararının, kart ücretlerinin yasal dayanağının bulunmadığı ve kart hamillerinin son 10 yılda ödedikleri kart ücretlerini geri talep edebileceklerine imkan verildiği şeklinde yorumlanması söz konusu değildir.” TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 05.03.12 6 MİLLİYET GAZETESİ ‘Yerli oto için çalışıyoruz ama kesin tarih veremem’ Görevinde ilk ayını dolduran Tofaş CEO’su Kamil Başaran, yerli oto için etütlerin sürdüğünü, bunun uzun bir süreç olduğunu kaydederken, “Başka projeler gelirse teknolojimiz, kapasitemiz, birikimimiz ve paramız var” dedi Tofaş CEO’su Kamil Başaran, Fiat Başkanı Sergio Marchionne’nin “Koç Grubu’yla görüşüyoruz. Bu konuda destek de veririz” dediği yerli marka otomobil projesi üzerinde etüdlerin sürdüğünü, ancak bunun ne zaman sonuçlanacağına ilişkin kesin bir süreden bahsedemeyeceğini söyledi. Kısa süre önce Tofaş’ta CEO’luk koltuğuna oturan Kamil Başaran, yerli marka otomobil konusunda hükümetin verdiği mesajı aldıklarını, etüdlerin başlatıldığını ifade etti. Başaran, “Ancak bu, pazar ve müşteriler nezdinde araştırılması, rakamlara dökülmesi gereken uzun bir süreç. Bitmemiş bir çalışmayla ilgili tarih vermek, beklenti yaratmak istemem” diye konuştu. Etüdlerin olumlu çıkması halinde yepyeni ve pazarın gereksinimlerine uygun bir oluşum ortaya çıkacağını vurgulayan Başaran “Tofaş, bu konuda tüm yetkinliklere sahip” dedi. “Teşvik sadece hızlandırır” Hesaplarını sadece sağlanacak teşvikler üzerine inşa etmediklerini belirten Kamil Başaran, “Teşvik, bu yolda atılacak adımları hızlandırır, cesaretlendirici rol oynar. Ama bizim, hesaplarımızı sadece teşvik üzerinden yapmamız doğru değil. Parasal konuların dışında üzerinde durulması gereken başka önemli detaylar da var” dedi. Başaran, hükümetin yerlilik tanımına ilişkin olarak da “Aldığımız mesaj, ekonomiye maksimum katma değer sağlayacak bir ürün tanımlanması yönünde” diye konuştu. Tofaş’ın, Fiat’ın en yüksek verimlilik ve kaliteye ulaşan fabrikası olduğunu hatırlatan Başaran, şöyle devam etti: “Şu an Fiat dünyasında oluşturduğumuz pozitif etkiyle bize daha farklı misyonlar yüklenirse, üstlenebilecek durumdayız. Başka fırsatlar çıkarsa finansman, teknoloji ve kapasite anlamında doğru yerdeyiz.” “Görev verilirse Jeep bile üretebiliriz” diyen Başaran, Tofaş’ta yeni projelere istekli bir ekip bulunduğunu kaydetti. Başaran, Fiat ve PSA Grubu için üretilen Minicargo’yu da Fiat koridorlarında gezinirken yakalayıp ve yoktan var ettiklerini anlatırken, “Projeyi aslanın midesinden çekip aldık. Ekibimiz bu tip yatırımları hayata geçirmekte ustalaştı” dedi. Başaran, 2012’de 220 milyon dolar yatırım öngördüklerini, yarıya yakınını ABD odaklı Ram Doblo projesine harcayacaklarını söyledi. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 05.03.12 7 ‘Çok çalışıyorsun, müdür bİle olursun!’ Kendisinin 27 yıllık bir Tofaş çalışanı olduğunu, bir dönem Fiat’ın İtalya’daki tesislerinde çalıştığını, yan sanayi konusunda da tecrübesinin bulunduğunu anlatan CEO Kamil Başaran, kendisinin bu göreve gelişi ve Tofaş’taki ilk yıllarıyla ilgili olarak da şunları anlattı: “Gerçekten çok çalışıyordum. Bana verilen bir projeyi bitirmek için yine bir gece yarısı çalışırken biri cama vurdu ve ‘Ne yapıyorsun bu saatte?’ diye sordu. Ben ‘Çalışıyorum’ deyince de ‘Böyle çalışırsan, sen ileride müdür bile olursun!’ dedi. Tofaş’ta ilk 15 yılım, kapasite artışı çalışmalarıyla geçti. 150 bin adetlik kapasiteyi hedeflemiştik. Yetmedi, bugün 400 bine ulaştık. 150 binlik kapasite olunca işimiz bitmedi, bu kez de amacımız yeni model yatırımıydı. Onu da gerçekleştirdik ve Doblo yani Scudino projesi geldi. O gün için bir rüyaydı. Bu rüyayı gerçek yaptık, şimdi tüm dünyayı dolaşıyor.” Ford’un kurtulma mucizesi kitap oldu Küresel kriz öncesinde büyük çalkantı yaşayan, ancak kriz döneminde sürpriz bir kararla ABD yönetiminden yardım talep etmeden mucize yaratan Ford Motor Company’nin, iflastan son anda döndüğü ve şirketi kurtarma uğruna çalışanların pek çok fedakarlık yapmak zorunda kaldıkları ortaya çıktı. ABD’de piyasaya çıkacak, Detroit News Otomotiv Editörü Bryce G. Hoffman’ın kaleme aldığı “Amerikan İkonu: Alan Mulally ve Ford Motor Company’yi Kurtarma Savaşı” adlı kitapta, şirketin iflasın eşiğinden dönüşünün ve bugünkü mucizeyi yaratmasının perde arkası anlatıldı. Kitaba göre sıkı tasarruf önlemleri uygulandığı dönemde bir kutu zımba için üst yönetim onayı istenirken, merkezin camları uzun süre temizlenmemiş. 2006 ortalarında pickup ve SUV satışlarının kar getirmemesi sonucu zor günler yaşamaya başlayan, zararı 12.6 milyar dolara ulaşan Ford’ta, kapalı kapılar ardında büyük tartışmalar yaşanmış. Yönetim Kurulu üyelerinin Bill Ford’a CEO’luktan inmesi yönünde baskı yaptığı, bir bölümünün ise “Ya şirketin iflasını isteyelim ya da yarısını yatırım fonlarına satalım” önerisi getirdiği yazılıyor. Ford, bu baskılardan iki ay sonra koltuğunu Boeing’den Alan Mulally’ye devretmiş. 2008 yılı üçüncü çeyrekte günde 83 milyon dolar kaybeden Ford, Mulally’nin kararları sonrası 2011’in tamamında 8.8 milyar dolar vergi öncesi kar elde etti. Türkiye’de de etkisi oldu Üretimden, enerjiye, internet kullanımından kırtasiye mazemelerine kadar her alanda tedbirler uygulayan Ford Otosan, 2006 sonunda 5-6 milyon euro tasarruf elde etmişti. Önlemler arasında yazın klimaların sadece üç saat çalıştırılması, akşamları gereksiz aydınlatmaların kapatılması da bulunuyordu. ‘Marka için yoğun yatırım yaptık Skoda’nın Türkiye’ye ilgisi arttı’ Yeni modellerle birlikte özellikle son iki yıldır Türkiye’deki Skoda satışlarını ve pazar payını yükseltmeye başlayan Yüce Auto, Çek markanın yönetimi tarafından yakın markaja alındı. Skoda’nın büyümeyi hedeflediği pazarlar arasına girmeyi başaran Türkiye, bu nedenle Skoda Auto’nun üst yönetimini daha sık ağırlar duruma geldi. Yüce Auto A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Yüce, marka için özellikle son iki yılda büyük yatırım yaptıklarını, Skoda’nın imajını yükseltme konusuna önem verdiklerini belirtirken, bunun meyvelerini almaya başladıklarını söyledi. Skoda Auto yöneticilerinin, Türkiye’yi daha sık ziyaret etmeye başladıklarını, bayi toplantılarına bile üst düzey yöneticilerini gönderdiklerini vurgulayan Yüce, “Gösterdiğimiz çaba, Skoda Auto tarafından da izleniyor. Türkiye’yi, BRIC ülkeleriyle birlikte markanın büyümeyi hedeflediği ülkeler arasına sokmayı başardık” dedi. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 05.03.12 8 “Kadınları da kazanacağız” Yeti Greenline’ın ardından 1.6 lt dizel motorlu Fabia ve Roomster’ı getireceklerini anlatan Yüce Auto Genel Müdürü Mahmut Kadirbeyoğlu, asıl atılımı B sınıfı sedanla yapacaklarını dile getirdi. Kadirbeyoğlu, “Bu modeli kasım ayındaki Autoshow Fuarı’na getirmek ve fuarda satışa sunmak istiyoruz. Fiyat pazarlıklarımız devam ediyor. Amacımız, fuar zamanı 1000 adet getirmek” dedi. Araç alımında kadınların daha fazla söz sahibi olduğunu, ancak Skoda’ya fazla sıcak bakmadıklarını hatırlatan Kadirbeyoğlu, “B sınıfı otomatik aracımız olmaması, bunun en büyük nedeni. Minik Citigo ve 2013’te gelecek otomatik Fabia ile kadınların gönlünü kazanacağımızı umuyoruz” diye konuştu. Pamuk devi ihracatı durdurdu Dünyanın ikinci büyük pamuk üreticisi Hindistan, pamuk ihracatını durdurdu. Kararla birlikte yükselen pamuk fiyatları piyasada tedirginlik yaratıyor. Hindistan yurtdışına pamuk satışını yasakladı. Hindistan Dış Ticaret Direktörü bu kararın Hintli tekstil üreticisini korumak için alındığını söyledi. Bu kararın ardından yakın vade pamuk kontratı 92,23 dolara kadar yükseldi. Yüzde 4.5 değer kazanan pamuk kontratı, günlük yüksek sınır değerine erişti ve işlemler otomatik olarak durduruldu. Hindistan'ın bu kararı piyasada tepki ile karşılandı. Hindistan Pamuk Birliği Başkanı Dhiren Sheth, kararın ülkenin uluslararası areneda saygınlığının düzeltilemez şekilde zedeleneceğini söyledi. Dünya üretiminin yüzde 25'ini ve toplam küresel ihracatın yüzde 18'ini yapan Hindistan, Çin'in ardından dünyanın ikinci büyük pamuk üreticisi konumda. Hindistan ihracatının yüzde 80'nini de dünyanın en çok pamuk ithal eden ülkesi Çin'e yapıyor. Ucuz tekstil ürünleri ihracatında lider olan Çin, yükselen pamuk fiyatlarından olumsuz etkilenebilir. Benzer şekilde yüksek pamuk fiyatlarının Türk tekstil sektörüne etkisi de yakından takip edilecek. Elektrik faturası vatandaşı çarptı Enerji Bakanı Taner Yıldız, 2011’de abonelerden ‘kayıp-kaçak’ bedeli altında 2.7 milyar lira tahsil edildiğini açıkladı. CHP milletvekili Alaattin Yüksel’in soru önergesini cevaplayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, 2011’de abonelerden ‘kayıp-kaçak’ bedeli altında 2.7 milyar lira, sayaç bedeli olarak 129.4 milyon lira, 551 milyon liralık da TRT payının tahsil edildiğini açıkladı. Elektrik faturalarındaki elektrik ücretinin dışında tüketiciden ‘sayaç okuma bedeli’, ‘Kayıp kaçak bedeli’ ve ‘TRT payı’ adı altına alınan ücretlerin yılda 3 milyar 380 milyon TL’yi aştığı ortaya çıktı. CHP İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel’in soru önergesini yanıtlayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Türkiye’de yaklaşık 33 milyon sayaç kullanıcısı olduğu bilgisini verdi. ‘Sayaç okuma bedeli’ adı altında 2011’de 129.4 milyon TL tahsil edildiğini ifade eden Yıldız, ‘TRT payı’ olarak da 551 milyon TL’lik meblağ toplandığını bildirdi. Elektrik abonelerinden ‘kayıp-kaçak bedeli’ adı altında geçen yıl 2.7 milyar TL toplandığını açıklayan Bakan Yıldız, “Dağıtım şirketlerinin kendileri içine belirlenmiş olan hedef kayıp-kaçak oranına ulaşamamaları halinde ortaya çıkabilecek zarar ilgili şirkete bırakılmıştır” dedi. Vatan gazetesinin haberine göre, hedefe ulaşan şirketlerin geriye kalan kayıp bedelinin vatandaştan alındığını belirten Yıldız, “Uygulama döneminin her bir tarife yılı için hedef kayıp kaçak oranlarının belirlenmesiyle tüketicilerin daha düşük kayıp kaçak bedelinden fiyatlandırılması sağlanırken, dağıtım şirketlerinin daha düşük kayıp oranlarını gerçekleştirecek şekilde faaliyet göstermeleri teşvik edilmektedir” diye konuştu. Mevcut uygulamada bölgedeki kayıp kaçak bedeline göre o bölgede oturan vatandaşların faturalarına yansıması da farklı oranlarda oluyor. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 05.03.12 9 Bakan Taner Yıldız, soru önergesinde şu bilgiyi verdi: “Kayıp enerji maliyetleri hesaplanırken ve tarifelere yansıtılırken 2011-2015 dönemi için onaylanan hedef kayıp kaçak oranları esas alınmıştır. Söz konusu oran geçen yıl onaylı rakamlar üzerinden yüzde 15.14 iken bu yıl yüzde 13.55 seviyelerine çekilmiştir. Dağıtım şirketleri önceki yıl muhatap oldukları kayıp kaçak enerji risklerine ilaveten iki rakam arasındaki farktan kaynaklanan riskleri de yönetmek durumunda bırakılmıştır.” Erken ödemeye ceza kalktı Konut kredisini erken kapatmak isteyenler dikkat! Mahkeme, bankaların talep ettiği erken ödeme cezasını haksız buldu... Konut kredisini erken kapatan bir tüketici, bankanın, 'ödeme planı değişiklik ücreti' ve 'erken ödeme ücreti' adı altında aldığı paranın iadesi için açtığı davayı kazandı. Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, Ereğli Tüketici Sorunları Hakem Heyeti'nin 'konut kredisini erken ödediği için tahsil edilen 871 lira tutarındaki erken kapama ücretinin müşteriye iadesi' yönündeki kararını haklı buldu. HAKSIZ ŞARTLAR... Kararda, "Tek taraflı olarak sözleşmeye konulan, tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme koşulları haksız şarttır. Haksız şartlar tüketici için bağlayıcı değildir" denildi. Ankara Tüketici Mahkemesi de, benzeri bir davada vatandaşın yapılandırmada ödediği bin 930 liranın iade edilmesine karar verdi. AYDA 43 BİN KİŞİ Türkiye Bankalar Birliği verilerine göre; ayda 43 bin kişi konut kredisi kullanırken, 30 bini ise borcunu kapatıyor. Aylık kullandırılan kredi tutarı 3 milyar liraya ulaşırken, kapanan ve ödenen konut kredisi taksitleri tutarı da 1.5 milyar lirayı buluyor. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 05.03.12 10 Güngör Uras... Cari açık 77 milyar dolar değil... 64.4 milyar dolar Ben diyorum ki, Cari Açık (Döviz Açığı) hesabında hata var... 2011 yılı açığı 77.0 milyar dolar değil... “Net Hata Noksan / Nereden Geldiği Belli Olmayan Döviz” kalemi olan 12.4 milyar doları açıklanan bu rakamdan düşürmek zorundayız. Açığımız net olarak 64.6 milyar dolardır. Açığımızın GSYH’ya (Milli Gelire) oranı da yüzde 10.0 değil, yüzde 8.4... El insaf: Ülkeye 2011’de 78.0 milyar dolar döviz girmiş... 66.6 milyar doların nereden geldiği belli. Yüzde 16’sı büyüklüğündeki dövizin 12.4 milyar doların nereden geldiği bilinmiyor. Olur mu böyle şey? El insaf: Nereden geldiği belli olmadığına göre bu dövizler nakit olarak ülkeye giriyor. 12.4 milyar dolar döviz (kağıt para olarak) bavula sığmaz, kamyon ile getirilemez. Hadi diyelim ki çuval çuval katır sırtında hudutdan içeri sokuldu. Bu dövizler yastık altında mı saklanıyor? Piyasaya çıkmıyor mu? Piyasaya çıktığı an banka sistemine girecek. Nereden geldiği belli olacak... Görülüyor ki ‘Nereden geldiği belli olmayan döviz’ bir sokak efsanesi. Ardında hesap hatası var. Cari açık, temelde dış ticaret açığına dayanıyor. Dış ticaret açığı ihracat geliri ile ithalat gideri arasındaki farktan oluşuyor. Eğer ihracat ve ithalat hesabı yanlış ise dış ticaret açığı rakamı da yanlış. Cari açık rakamı da... Dış ticaret açığının yanlışlığını izlemek zor. Ama cari açık hesabı yanlış ise aradaki fark “Net Hata Noksan” veya “Nereden Geldiği Belli Olmayan Döviz” rakamına yansıyor. Cari açığı büyütüyor. Hata bunun neresinde? Okuyucularımızdan Gümrük Müşaviri Sayın Akif Parlatan yanlış hesaplamayı sergileyen geniş bir çalışma yapmış. Akif Parlatan’ın çalışması, “Net Hata ve Noksan / Nereden Geldiği Belli Olmayan Döviz” farkının ithalat ve ihracat rakamlarındaki hesap hatasından kaynaklandığını ortaya koyuyor. Akif Parlatan diyor ki; * Dış ticaret gelir ve gideri hesaplanırken ihracatta FOB kıymet, ithalatta ise CIF kıymet baz alınmaktadır. İhracat gelirlerinin hesaplanmasında FOB kıymetin baz alınması ihracatımızın olduğundan daha düşük değerde açıklanmasına neden olurken (Yurtdışına yapılan satışların bedelleri FOB kıymet üzerinden değil, teslim bedeli üzerinden gelmekte) ithalatta da CIF kıymetin baz alınması, ithalatı olduğundan büyük göstermekte. * İthalatta, vergi kaybını önlemek ve yerli sanayimizi korumak amacıyla, referans fiyat, gözetim, kayıt formu gibi tarife dışı engeller uygulanmaktadır. Bu uygulamalar nedeniyle gümrük beyannamesinde verginin hesaplanmasında baz alınan CIF kıymet birçok defa gerçek değerin üzerine çıkmakta. Vergi kaybını önlemek, ithalatı zorlaştırıp yerli sanayi korumak açısından bu uygulama doğrudur. Yanlışlık, TÜİK’in gerçek mal bedeli yerine ithalat değerinin çok üstünde olan CIF kıymeti cari açık hesaplamasında baz almasından kaynaklanmaktadır. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 05.03.12 11 Artış kâğıt üzerinde 1- Gözetime tabi bazı mallarda da referans fiyat uygulaması olduğundan ithalatçılar gözetim belgesi alabilmek için gerçek değerden değil referans fiyattan fatura kestirmektedirler. (İthalatçıların fazla vergi ödeyeceklerini bile bile mal değerinden yüksek fatura kestirmelerinin nedeni gözetim belgesi alamama riskinin yanında gözetim belgesi alabilmek için, noter, yeminli mali müşavir, gümrükçü masrafı ve zaman kaybının önüne geçmek istemelerinden kaynaklanmaktadır.) 2- İthalat rakamını şişiren bir diğer neden de FOB gelen mallarla, CIF, CIP vb. gelip de sigorta poliçesi veya navlun faturası ibraz edilmemesi durumunda sigorta için mal kıymetinin %3’ü navlun içinde %10’u kadar bedel eklenmesidir. (Yani navlun ve sigorta için toplamda mal bedelinin %13’ü ithalat bedeline ekleniyor. Kısaca bu tür işlem uygulanan mallarda ithalat değeri gerçekte yurtdışına ödenen ithalat dövizinden %13 daha yüksek çıkmaktadır.) 3- Serbest bölgelerde de FOB giren mallar CIF/CIP vb. teslim şekliyle satılacaksa navlun için mal bedelinin % 10’u, sigorta içinde % 3’ü kadar bedel ekleniyor. (Serbest bölgelere FOB girip CIF/CIP vb. teslim şekilleri ile Türkiye’ye satılan mallardaki ithalat rakamı gerçek değerden %13 daha yüksek olmaktadır.) 4- İhracat geliri de hesaba eksik giriyor. İhracat gelirlerinde sadece mal bedeli (FOB) kıymet esas alınmakta, oysa CIF, CIP, CPT vb. teslim şekilleri ile yapılan satışlarda navlun ve sigorta bedeli de yurt dışından döviz olarak gelmekte ve ülkemizde kalmakta. (Satış bedelinin değil de sadece FOB kıymetin esas alınması da ihracat gelirlerinin düşük gözükmesine neden olmaktadır.) Abartmaya gerek yok 5- Serbest dolaşıma giriş rejimine tabi tutulacak tekstil ürünlerinde “kayıt belgesi” alınmakta ve bu belge alınırken kumaş elyaf detay formuna göre fiyatlandırma yapılmakta bazen malın kıymeti %100 artmaktadır. (Serbest Dolaşıma Giriş Rejimi’ne tabi tutulan tekstil ürünlerinde kayıt formu alırken kumaş elyaf detay formuna göre yapılan fiyatlandırma da ithalat giderlerinin yüksek çıkmasının nedenleri arasındadır.) 6- Hava yolu ile gelen mallarda kitap fiyatı uygulanmakta ve navlunu ödenmiş bedel üzerine navlun farkı adı altında tekrar bir bedel eklenmektedir. (Hava yoluyla bir yıl içinde 300 binin üzerinde mal geldiği düşünülürse ciddi rakam farklılıkları ortaya çıkacaktır.) Ben iktisatçı olarak tartışmayı açıyorum. Önemli olan hatanın düzeltilmesi. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 05.03.12 12 SABAH GAZETESİ İşte yeni TL'nin cebimize faturası İşte yeni TL'nin cebimize faturasıYeni simgeyle birlikte yeni banknotların da tedavüle çıkacak olması vatandaşın cebini yakacak.. 6 sıfır atma ve simgeden oluşan TL'ye itibar kazandırma operasyonu ise 167 milyonla tamamlanacak.. Merkez Bankası'nın kamuoyuna tanıttığı yeni TL simgesinin yeni paralarla sisteme dahil olması Türkiye'ye yaklaşık 100 milyon liraya mal olacak. Yeni simgeyi tedavüle süreceği yeni banknotlara yerleştirerek tanıtım ve kabullenme sürecini kısa sürede çözmeyi hedefleyen Merkez Bankası, bunun için yeni banknot basma operasyonu başlatacak. 1,3 milyar banknot yakılacak Bu da yaklaşık 1,3 milyar adet civarındaki banknotun yakılması ve yerine yaklaşık aynı miktarda yeni banknotun basılması anlamına geliyor. Merkez Bankası'ndan edinilen bilgilere göre, her bir banknotun basımı; ithal kağıt, mürekkep, tasarım gibi temel unsurlarla birlikte toplam 16 kuruşa mal oluyor. Merkez Bankası'nın normal banknot basımı dışında simge nedeniyle yaklaşık 500 ila 600 milyon adet yeni banknot basması gerekecek. Bu da normal para basımına ilave olarak yaklaşık 80 ila 96 milyon TL ek bir maliyet anlamına geliyor. Yeni TL simgesinin para sistemine monte edilmesi yeni para basma dışında diğer tanıtım ve teknik çalışmaların da birlikte yürütülmesini gerektirecek. YTL ve TL banknotlarının tanıtımı için Merkez Bankasımilyonlarca liralık bütçe ayırmıştı. Benzer tanıtım faaliyetleriyle simgenin sisteme dahil edilmesi için yaklaşık 3-4 milyon liralık yeni bir tanıtımın daha yapılması gerektiği ifade ediliyor. Dolayısıyla para basım ve tanıtım nedeniyle oluşacak toplam maliyetin 100 milyon lirayı geçebileceği hesaplanıyor. 95 milyon dolarla gelen itibar Merkez Bankası daha önce TL'den YTL'ye geçiş için 20 milyon dolar, daha sonra da TL'den YTL'ye geçiş için 20 milyon dolar olmak üzere toplam 40 milyon dolar tutarında para basım maliyetini üstlenmişti. Simgenin E10 emisyon grubuna, yani yeni tasarlanacak paraya basılması halinde yaklaşık 55 milyon dolarlık basım maliyeti oluşacak. Böylece Türkiye'nin TL'ye itibar kazandırmak için yaptığı 6 sıfır silme ve yeni simge kazandırma operasyonlarının maliyeti toplamda 95 milyon dolara (yaklaşık 167 milyon TL) ulaşmış olacak. TL' ye itibar kazandıran 3 adım Türkiye ilk kez 2004 yılında TL'den 6 sıfır atma kararı aldı. Bu karar Meclis'ten geçirilen düzenlemeyle yasal hükme bağlandı. Uygulaması ise 1 Ocak 2005'te başladı. Bu tarihte paradan 6 sıfır silinirken geçiş, yeni basılan YTL ile sağlandı. İkinci adım ise 1 Ocak 2009'da YTL'den TL'- ye yeniden dönüşle atıldı. Bu iki operasyonda da Merkez Bankası banknot matbaası yoğun mesai ile paramızı iki kez yeniledi. Üçüncü adım ise simgeyle gerçekleşti. Simgeyle TL'nin uluslararası düzeyde tanınan paralar ligine yükselmesinin önü açıldı. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 05.03.12 13 Müjdeli haber 4.3 milyon memur ve emeklinin beklediği zamlı maaşlar 15 Mayıs 2012'de yatacak. Geriye dönük 5.5 aylık zam farkı da hesaplara toplu olarak yansıtılacak 2.5 milyon memur ile 1.8 milyon memur Toplu Sözleşme Yasası'nı bekliyor. Normalde 15 Ocak'ta ödenecek zamlı maaşlar toplu sözleşmeye ilişkin yasa çıkmadığı için gecikti. Geçen hafta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşen memur sendikaları sıkıntılarını dile getirdi. Başbakan Erdoğan, toplu sözleşme yasanının bir an önce çıkması gerektiğini ifade ederek Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'e 'İşleri hızlandırın' talimatı verdi. Bunun üzerine Bakan Çelik, Meclis sürecinin hızlandırılması için devreye girdi. Memurun zamlı maaşının 15 Mayıs'ta ödenmesi bekleniyor. Geriye dönük 5.5 aylık zam farkı da hesaplara toplu olarak yansıtılacak. Çelik, gecikmeye ilişkin olarak, "Memurlarla ilgili toplu sözleşme düzenlemesi, önümüzdeki hafta alt komisyonda, büyük ihtimalle de ana komisyonda görüşülüp hızlı şekilde Genel Kurul'a gelecek" dedi. TOPLU SÖZLEŞME NİSANDA Tasarının bu ay Meclis'ten çıkması bekleniyor. Yasanın çıkmasını takip eden ay, toplu sözleşme masası kurulacak. Yasa mart ayında çıkarsa nisan ayı pazarlıkla geçecek. Toplu sözleşme görüşmeleri bir ay içinde tamamlanacak. NEDEN GECİKTİ? Toplu sözleşmeye imkân veren yasal düzenleme yapılmadığı için zam miktarı aylardır belirlenemiyor. Yasanın hızla Meclis'ten geçirilerek zamlı maaşların şubata yetiştirilmesi bekleniyordu. Ancak şike yasası, milletvekillerinin emekli maaşına zam ve MİT yasası gibi düzenlemeler nedeniyle memurun yasası gecikti. Carlyle: 6 şirketle masadayız ABD'li yatırım fonu Carlyle'ın 30 ülkeyi emanet ettiği Can Deldağ, 6 şirketle görüşme yaptıklarını açıkladı. Deldağ, "Türkiye'deki potansiyel Carlyle'ı heyecanlandırıyor, yatırım yapmadan duramıyor" dedi Dünya genelinde 250 milyar dolara yakın yatırımı bulunan "Fonların Efendisi" Carlyle 30 ülkeyi bir Türk'e emanet etti. Pakistan'dan Fas'a 500 milyon nüfuslu 30'a yakın ülkeyi barındıran coğrafyanın başına geçen Can Deldağ, Türkiye'nin ABD'li fonun en fazla önem verdiği ülkeler arasında yer aldığını söyledi. Şu ana kadar küresel bir fon yönetiminde en fazla yükselen isim olan Deldağ ile Carlyle'ın Türkiye ile ilgili planlarını konuştuk. Carlyle'ın bölgedeki 5 yatırımından 3'ünün Türkiye'de olduğunu söyleyen Deldağ, "Kişisel bilgi birikimimin bu göreve getirilmemde tabii ki etkisi var ancak, asıl koltuğa oturan Türkiye. Buradaki potansiyel Carlyle'ı heyecanlandırıyor. Yatırım yapmadan duramıyor" dedi. Deldağ, Carlyle'ın Türkiye'ye bakışını ise "Şu anda hemen hemen her ana sektörden firmalarla temas halindeyiz. 6 firmayla masadayız" sözleriyle anlattı. HAFTADA 1 OKUL AÇIYOR 2008'de TVK Gemicilik'e ortak olan Carlyle, 2010'da da sağlık zinciri Medical Park'ın yüzde 40'ını aldı. Deldağ'ın verdiği bilgilere göre Medical Park'a ortak olduklarında 13 olan hastane sayısı 2 yılda 19'a çıktı. Geçen yılın sonlarına doğru ilk kez SABAH'ın duyurduğu Bahçeşehir Kolejleri'ne yüzde 48 ortak olarak 3'üncü yatırıma imza attıklarını söyleyen Deldağ, "Bahçeşehir'i aldığımızda 20 ilköğretim ve 11 lisesinde toplam 12 bin öğrenci eğitim görüyordu. Aradan 2 ay gibi kısa bir süre geçti. 8 yeni okul için anlaşmamızı sağladık ve hizmete açtık. Ortaklığımızla olmadığımız kentlere gitmek için kolları sıvadık. Kayseri, Ankara, Bursa'da ilk kez okullarımızı açtık" dedi. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 05.03.12 14 Bahçeşehir Kolejleri'ni yurtdışına açmak için bir plan hazırladıklarını dile getiren Deldağ, "Dışarıya çıkmak aslında çok kolay. Türkiye'deki potansiyeli değerlendirmekten buna fırsat bulmamız çok zor" diye konuştu. Komşu'nun 50 milyar euroya daha ihtiyacı var Alman Der Spiegel dergisi Yunanistan'ın 2015 ile 2020 arasında 50 milyar euro yardıma daha ihtiyacı olabileceğini yazdı. Avrupa Birliği, Avrupa Merkez Bankası ve Uluslararası Para Fonu'nun taslak raporuna ulaşan Der Spiegel, Atina'nın düşünüldüğü gibi 2015'te borç için uluslararası piyasalara geri dönme ihtimalinin düşük olduğunu belirtti. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 05.03.12 15 RADİKAL GAZETESİ 'İtalya'daki krizi fırsata çeviririz' Ekonomik krizin eşiğindeki İtalya'da, Fiat'ın bazı fabrikalarını kapatarak, rotasını düşük üretim maliyetli ülkelere çevirme ihtimali Türkiye'nin şansını arttırdı Tofaş’ın yeni CEO’su Kamil Başaran, İtalya’da sanayinin mercek altına alındığını belirterek, “10 yıl sonrasını planlıyoruz. Fiat, Tofaş’a farklı misyon, görev verirse biz buna hazırız. Pozitif virüsleri çok seviyoruz” dedi. Fiorino modelinin üretimini ‘Fiat koridorlarında bir eskiz halindeyken’ yakaladıklarını ve bir proje olarak Tofaş’a kazandırdıklarını hatırlatan Başaran, “Aslanın midesinden lokmayı çıkardık. Yenilerini de yapabilecek güçteyiz. 400 bin adet kapasiteli fabrikamız var. Sadece Fiat markalı değil, markaya ait farklı bir ürünü de üretebiliriz” dedi. Yerli otomobil için çalışmalarının sürdüğünü kaydeden Başaran şöyle devam etti: “Bu süreci sadece teşviğe bağlamayı çok doğru bulmuyorum. Teşviklerin çıkması bize sadece cesaret verir. Fakat daha önemli konular var. Yerli otomobilin öncelikle tanımının iyi yapılması gerekiyor. Bu noktada hangi ülkeden hangi sermaye grubuyla hangi parça üzerinde işbirliği yapıldığı çok önemli değil.” Başaran, yerli otomobil konusunda hükümetin şirketleri yönlendirdiğini, mesajlar verdiğini belirterek, “Fiat CEO’su Marchionne, Detroit Fuarı’nda Tofaş’a olan güvenini gösterdi. Ancak yerli otomoil projesi uzun soluklu bir süreç, henüz sonuçlanmadı” dedi. Etiler Marmaris borsaya büfe açıyor Hikmet Tanrıverdi'nin satın aldığı Etiler Marmaris Büfe, halka arzdan elde edeceği 7 milyon liralık geliri büyümede kullanacak. Türkiye’nin 6 ilinde 70’e yakın şube ve bin personelle hizmet veren Etiler Marmaris Büfe, halka açılmak için düğmeye bastı. Etiler Marmaris Büfe’nin sahibi olan Etiler İnci Büfe 7.5 milyon liraya çıkarılacak sermayesinin 2.5 milyon liralık kısmını temsil eden hisse senetlerini Gelişen İşletmeler Piyasası’nda işlem görmek üzere halka arz edecek. İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi, Etiler Marmaris Büfe‘nin isim hakkını 2010’da, Ramazan ve Burhan Morgül’den satın aldı. Tanrıverdi, bu satın alınmanın ardından ‘Etiler İnci Büfe Gıda Sanayi ve Dış Ticaret AŞ’ unvanlı şirketi kurdu. 2 yılda 200 şube hedefi Büyümek için halka açıldıklarını belirten Etiler İnci Büfe Gıda Sanayi ve Dış Ticaret Yönetim Kurulu Başkanı Tanrıverdi, şube sayısını 2013 sonuna kadar 200’ün üzerine çıkarmak istediklerini söyledi. Kurumsal yapıyı oluşturup altyapı eksikliklerini tamamladıklarını ifade eden Tanrıverdi, “Bu yıl içerisinde yurtdışında da şubeleşmeye başlayacağız. Halka arzdan gelecek para ile kendi şube sayımızı daha da arttıracağız. Özellikle Anadolu’ya açılmaya başlayacağız” dedi. 2011 cirosu 10 milyon TL KOBİ Borsası’nın gelişimi için bu tür şirketlerin halka açılması gerektiğinin altını çizen Tanrıverdi, “Bir yerde bu görevi de yapacağız. Bu şirketler aslında bireysel yatırımcılar için de uygun. Şu anki maliyet yapısı itibariyle işin başında olduğu için ucuz şirketler. Bu şirketler büyüdüğü zaman daha büyük değerlere ulaşacak” dedi. Tanrıverdi, sermaye arttırımı yoluyla yapılacak halka arzdan 7 milyon lira civarında gelir elde edeceklerini söyledi. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 05.03.12 16 2011 cirosunun 10 milyon lira civarında olduğunu kaydeden Tanrıverdi, “Gıda perakendesinde halka açılan ilk şirket olacağız. Şirketlerin büyümesi için borsa çok önemli. Bir diğer grup şirketi TGS Dış Ticaret’i de bu yıl halka açacağız. Nisan ayı içerisinde iki şirketin halka arzı tamamlanacak” dedi. Beyaz Filo da geliyor Öte yandan Beyaz Filo Oto Kiralama da halka açılma çalışmalarını hızlandırdı. Şirket 32 milyon 722 bin lira olan sermayesini 36 milyon 250 bin liraya çıkaracak. Sermaye arttırımını temsil eden 3 milyon 528 bin lira nominal değerli hisseler 4.5 lira fiyatla halka arz edilecek. Halka arzdan 15.8 milyon TL gelir elde edilecek. Şirketin piyasa değeri ise 163.1 milyon TL olacak. TGS Dış Ticaret ise sermayesinin yüzde 33,3’ünü halka arz edecek. Niğbaş bugün borsada Işıklar Holding bünyesinde faaliyet gösteren ve halka arzını tamamlayan Niğbaş Beton bugün borsada işlem görmeye başlayacak. Niğbaş’ın ilk işlem günü olması nedeniyle düzenlenecek törene İMKB Başkanı İbrahim Turhan, Niğbaş Beton Yönetim Kurulu Başkanı Rıza Kutlu Işık ve Yönetim Kurulu Başkanvekili Uğur Işık katılacak. Niğbaş, İMKB ikinci Ulasal Pazar’da 2,04 TL’den işlem görmeye başlayacak. Hedef 400 şube Bu yıl Avrupa Birliği ve Ortadoğu ülkelerinde yurtdışı yapılanmasına başlayacak olan Etiler Marmaris Büfe şube sayısını 2013 sonuna kadar 200, 2015 sonuna kadar da 400’ün üstüne çıkarmayı hedefliyor. Türkiye’nin ilk global fast-food markası olmayı hedefleyen Etiler Marmaris, 85 ülkenin imza attığı Madrid Protokolü’ne dahil tüm ülkelerde Etiler Marmaris Büfe’nin marka tescillerini yaptırdı. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 05.03.12 17 Uğur Gürses...1 trilyon euroluk bot Sorunlar çözüldü mü? Bana kalırsa Avrupa sorunları çözmek yerine 'uyuşturucunun' dozunu arttırıyor. Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) ikinci büyük parasal operasyonu geçen hafta yapıldı. Yüzde 1 faizle 3 yıl vadeli olarak yapılan repo ihalesine katılan 800 banka, tam olarak 529.5 milyar euro aldı. Aralık ayında yapılan ilk ihalede 523 banka 489 milyar euro almıştı. Böylece iki ay içinde, ECB tarafından üç yıl vade ile verilen likidite 1 trilyon euroyu geçti. Sorunlar çözüldü mü? Bana kalırsa Avrupa, sorunları çözmek yerine ‘uyuşturucunun’ dozunu arttırıyor. Aralık-şubat aylarındaki 3 yıllık repo operasyonlarıyla ECB’nin bilanço büyüklüğü 3 trilyon euroyu geçti. 2007 sonunda kabaca 1.5 trilyon euro olan parasal bilançosu ikiye katlanmış oldu. Bu operasyonların birkaç amacı vardı: Birincisi, likidite krizini ortadan kaldırmak. İkincisi, likidite kaygılarını ortadan kaldırırken bu fonların kredi kanalına akmasını sağlamak. Üçüncüsü ise artık çevre ülkelerin iri olanlarını dahi tehdit eden bu krizin, kamu finansmanında ortaya çıkardığı sıkışmayı da ortadan kaldırmak. Likidite korkusu devam Peki, ne oldu? Birincisi, likidite krizinde çok fazla mesafe alındığı söylenemez. Bankalar, ECB’den aldıkları fonları yine götürüp ECB’de mevduat olarak tutmaya hâlâ devam ediyorlar. Peki neden? Çok belirgin bir neden var: Yunanistan’ın nasıl kurtarılacağının belli olmasını beklediler, borç yapılandırmasının da sonuçlanmasını bekliyorlar. İşte bu noktada Yunanistan’ın hâlâ Avrupa için risk oluşturduğunu, ilan ettiği borç yeniden yapılandırmasının sonuçlarının diğer ülkeleri de çok yakından ilgilendirdiğini anımsatmak gerekiyor. Çünkü eğer Yunanistan’ın ilan ettiği yapılandırma basamaklarında istenen katılım sağlanamazsa ellerinde temerrüt sigortası olan (CDS) alacaklılar borç temerrüdü ilanı isteyerek, sigortanın tazminini talep edebilirler. Yeterli katılımın olmaması, bu sürecin başlamasına neden olabilir. Bu da finansal piyasalarda yeni bir kaotik süreci başlatabilir. Bu durum sadece Yunanistan için değil, ‘topun ağzındaki’ diğer çevre ülkeleri de bu kaosun içine sokabilecek. Bu durum, Avrupa’daki bankalara; ECB’den alınan fonların yeniden ECB’de tutulması tercihini yaptırıyor. 29 Şubat’ta yapılan 529.5 milyar euroluk repodan alınan paraların yeniden ECB’ye mevduat olarak döndüğü görülüyor. ECB’deki mevduat seviyesi 1 Mart günü 301 milyar euro artışla 777 milyar euroya çıkmış. Son iki ayda ECB tarafından piyasaya boca edilen 1 trilyon euroluk paranın krediye dönüşmesi olasılığı çok düşük. Çünkü ‘Avrupa’nın EFT sistemi’ sayılan TARGET2 sisteminde (Euro Bölgesi’ndeki merkez bankalarının euro ödemelerinin yapılamasını sağlıyor) şu dikkat çekiyor: Euro likiditesi çevre ülkelerden merkez ülkelere, büyük bir bölümü de Almanya’ya kaymış durumda. Örtülü yüzdürme Üçüncüsü, 3 yıllık repo ihaleleri ile verilen paraları yüklü biçimde alanların başında, Sarkozy’nin işaret ettiği gibi İtalyan bankalarının olması sürpriz olmadı. Aralık ayında 489 milyar euronun 116 milyarını İtalyan bankalarının aldığı ortaya çıktı. Hem de ağırlıkla devlet garantili banka bonoları kullanılarak. Geçen hafta yapılan ihalede de yine İtalyan bankaları önde. İtalyan bankalarının da bu parayla yine kendi ülke hazinelerinin borçlanma senetlerine yatırım yaptıkları anlaşıldı. Ocak ayında İtalyan bankaları net 21 milyar euro, İspanyol bankaları da net 23 milyar euroluk tahvil satın alırlarken, bunun son 3 yılın rekoru olduğunu da not düşelim. Yılın ilk çeyreğinde İtalya’nın 50 milyar euro, İspanya’nın ise 21 milyar euro taze borçlanma yapma gereği vardı. Hem çevre ülkelere kemer sıkma baskısı var hem de borçlanmaları için daha gevşek teminatlarla para veriliyor. İşte İspanya’nın durumu; bütçe açığının 2011 sonunda yüzde 6 değil, yüzde 8.5 olarak gerçekleştiği, 2012’de yüzde 4.4’lük hedefe ulaşılmasının da zor olduğu açıklandı. 3 yıllık repo yoluyla bolca para boca edilmesi, ülkeleri kurtarmanın örtülü bir ‘yüzdürmeye’ dönüştüğünü gösteriyor; Avrupa’nın bu girdaptan çıkması çok zor. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 05.03.12 18 HABERTÜRK GAZETESİ Çin'den aşağı yönlü tahmin Çin hükümeti, bu yıla ilişkin büyüme tahminini yüzde 7,5'e düşürdü Çin Başbakanı Wen Jiabao Ulusal Halk Kongresi'nin yıllık toplantısında yaptığı açıklamada, geçen yıl yüzde 9,2 büyüyen ülke ekonomisinin bu yıl yalnızca 7,5 büyümesinin beklendiğini bildirerek, ülkenin geleceği için iç tüketimdeki artışın önemine dikkati çekti. Hükümet geçen yıl açıkladığı tahminlerinde, ekonominin bu yıl yüzde 8 büyüyeceğini öngörmüştü. Dünyanın ikinci büyük ekonomisi Çin'in gayrisafi yurtiçi hasılası (GSYH) geçen yılın ilk çeyreğinde yıllık bazda yüzde 9,7, ikinci çeyrekte yüzde 9,5, üçüncü çeyrekte yüzde 9,1 ve dördüncü çeyrekte ise yüzde 8,9 artış göstermişti. Çin ekonomi, en büyük ihracat pazarı olan Avro Bölgesi'ndeki borç krizinden ciddi bir biçimde etkilenmeye başladı. Başbakan Jiabao, dış ticarette büyüme hedeflerinin bu yıl yüzde 10 olduğunu belirtti. Çin'in ihracatı geçen yıl yüzde 20,3, ithalatı ise yüzde 24,9 artış kaydetmişti. Hükümetin bu yıl için enflasyon hedefi ise yüzde 4 oldu. Komşuya para yetmedi! Yunanistan’ın borç dramı Euro Bölgesi’nin kâbusu haline dönüştü Yunanistan’ın borç dramı Euro Bölgesi’nin kâbusu haline dönüştü. İki yıl önce 110 milyar Euro’luk ilk destek paketiyle başlayan ve halen 130 milyar Euro’luk ikinci destek paketiyle devam etmeyi planlayan Atina’yı kurtarma operasyonunun maliyeti şimdiden 240 milyar Euro’ya ulaştı. Ancak gelen bilgilere göre bu miktar Yunanistan’ı kurtarmaya yetmeyecek. AB Komisyonu, AB Merkez Bankası (ECB) ve Uluslararası Para Fonu’nun (troyka) hazırladığı son rapora göre Atina 130 milyar Euro’luk ikinci yardım paketinin tüm maddelerini yerine getirse bile 2015’te planlandığı gibi kendi gücüyle piyasalardan borçlanmayı başaramayacak. Troykanın hesabına göre Yunanistan 2015-2020 döneminde mevcut 240 milyar Euro’luk finansal desteğin haricinde 50 milyar Euro’luk bir ek desteğe daha ihtiyaç duyacak. Troyka bu hesabı yapmış olmasına rağmen raporun bu haliyle son AB Liderler Zirvesi’nde yer almaması akılları karıştırdı. Alman basını, raporun bu bölümlerinin Alman tarafından gelen baskılar sonucu, karar metninden çıkarıldığını yazdı. Diğer yandan perşembe günü özel yatırımcılar ve Yunanistan arasında devam eden tahvil takası konusu için karar günü olacak. Son troyka toplantısında özel yatırımcılardan alacaklarının yüzde 53.5’lik bölümünden vazgeçmeleri istendi. Yatırımcılar bu kararı kabul edip etmeme konusunda perşembe günü karar verecek. Kesinti beklentilerin altında kalırsa 130 milyar Euro’luk ikinci destek paketi zora girecek. ECB ENDİŞELİ Avrupa Merkez Bankası (ECB): “Borç silme operasyonunda özel yatırımcılardan olumsuz yanıt gelebilir” YASAYLA ZORLAYACAK Özel yatırımcılar borç silme konusunda Atina’nın taleplerine olumsuz yanıt verirse Yunan hükümeti yatırımcıları yürürlüğe koyduğu yasayla borç affına zorlayacak. Derecelendirme şirketleri ise böyle bir karar halinde Yunanistan’ın iflasını açıklayacaklarını duyurdu. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 05.03.12 19 DÜNYA GAZETESİ Küresel piyasada hafta Çin'le satıcılı başladı Büyüme hedefini yüzde 8'den yüzde 7.5'e indiren Çin, başta Asya olmak üzere piyasaların haftaya satışlarla başlamasına neden oldu. İMKB hisse senetleri piyasasında dış piyasalara bağlı seyir devam ediyor. Küresel piyasada, Asya borsaları ile başlayan satış baskısı hakim. Çin'in büyüme beklentisini düşürmesi satışlarda önemli rol oynuyor. Çin, 2012 yılına ait büyüme hedefini yüzde 8'den yüzde 7.5'e düşürdü. Açılışını 293 puan düşüşle 60.608 puan seviyesinden yapan Bileşik Endeks, yüzde 1 kayıpla 60.200 seviyelerine doğru gevşemiş durumda. Bu hafta piyasalardaki en önemli veri Cuma günkü Amerikan tarım dışı istihdam verisi olacak. Bu arada Rusya ve İran'daki seçim sonuçlarıyla birlikte Ortadoğu gündemde önümüzdeki dönemde daha çok öne çıkabilir. Yurtiçinde ise bugün enflasyon verileri ve Hazine ihalesi takip ediliyor. Şubat enflasyonu piyasa beklentileri çerçevesinde geldi. TÜİK verilerine göre 2012 yılı Şubat ayında TÜFE yüzde 0.56 arttı. ÜFE ise 0.09 oranında düştü. Yıllık TÜFE yüzde 10.43'e gerilerken, yıllık ÜFE yüzde 9.15 oldu. Döviz piyasasında petrol fiyatlarına bağlı cari açık endişeleriyle Dolar/TL'de yabancı çıkışı, kurumsal alımlar ve euro/dolar paritesindeki gerilemeye paralel Cuma günü görülen yükseliş haftanın ilk gününde de devam ediyor. Bankalararası piyasada en iyi alış/satış 1.7730/1.7745 TL düzeyinde. Euro ise 2.34 liradan işlem görüyor. Tahvil-bono piyasasında ise gösterge faiz yüzde 9.27 bileşikten işlem görüyor. 10 milyar 642 milyon TL tutar ile bu ayın en yüklü iç borç ödemesini 7 Mart Çarşamba günü gerçekleştirecek olan Hazine, bu hafta 3 ihale düzenleyecek. Bunlardan ilki bugün düzenlenecek 10 yıl vadeli, 6 ayda bir yüzde 4.75 kupon ödemeli TL cinsi, Sabit Kuponlu Devlet Tahvili'nin yeniden ihracı olacak. Firmalar tahvil ihracında kuyruğa girdi Yılın ilk iki ayında özel sektörün ihraçları 7 milyar lirayı aştı. İlgi yüksek, bu yıl da 25 milyar liralık gerçekleşme bekleniyor. 2012 yılında özel sektörün kaynak temin etmek amacıyla tahvil ve bono gibi borçlanma aracı ihraçlarının 25 – 30 milyar TL'yi bulması bekleniyor. Yılın ilk iki ayında özel sektörün ihraçları 7 milyar lirayı aştı. En son Fenerbahçe'nin arzının yapıldığı piyasalarda yakın zamanda Akfen Holding'inde arzı bekleniyor. 2011 yılında, çoğunluğu bankacılık ve finans sektöründen olmak üzere anonim şirketler, tahvil, banka bonosu, finansman bonosu, varlığa dayalı menkul kıymet, kira sertifikası gibi borçlanma araçlarının ihracı yoluyla sermaye piyasasından yüklü miktarda kaynak sağladı. Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) verilerine göre, geçen yıl 50 kuruluş, sermaye piyasasından kaynak temini amacıyla toplam nominal tutarı 49 milyar 642.8 milyon lira (30 milyar 254.6 milyon dolar) olan borçlanma araçlarının ihracını SPK kaydına aldırdı. Aynı dönemde İMKB'ye kote edilen, özel sektör borçlanma ihraçlarının tutarı ise 18.6 milyar liraya ulaştı. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 05.03.12 20 Yılın ilk iki ayında da 16 şirket, yılın tamamına yayılmış ihraç tarihi aralığında toplam tavanı 37 milyar 440 milyon TL olan değişik nitelikteki borçlanma araçlarının, farklı yöntemlerle ihracını kayda aldırdı. 1 Ocak-28 Şubat arasında bu kapsamda toplam 7 milyar 137.8 milyon TL (3 milyar 925 milyon dolar) tutarında ihraç gerçekleştirildi. SPK verilerine göre halka arz ve yurt dışında, tahsisli, nitelikli yatırımcıya satış gibi yöntemlerle gerçekleştirilmek üzere kayda alınan ihraç tutarı, önceki yıla göre dört kattan fazla artış gösterdi. 2010'da söz konusu tutar 8 milyar 756 milyon TL (5 milyar 833.7 milyon dolar) olmuştu. Geçen kayda alınan tutarın 17 milyar 835.4 milyon lirasını (10 milyar 750.7 milyon dolar) yurt dışı, 31 milyar 807.3 milyon liralık bölümünü ise yurt içinde gerçekleştirilen ihraçlar oluşturdu. Geçen yıl ihraçlarda bankaların ağırlığı hissedilirken bu yıl da aynı eğilimin sürmesi bekleniyor. Ama reel kesiminden de her geçen gün bu aracı kullanan şirket sayısında artış var. Bankalar açısından mevduata, şirketler açısından ise baka kredilerine alternatif bu enstrümanlar yatırımcı açısından bakıldığında ise, Hazine bonosundan daha yüksek getiriye mevduattan daha düşük stopaj oranına sahip. Bu ihraçlarda getiri ağırlıklı olarak Hazine'nin benchmark tahvilinin üzerine şirketin verdiği ek primden oluşuyor. Artık ihraçlarda vadenin uzaması bekleniyor Finansal kesim ağırlıklı bir büyüme beklentisi içinde olan uzmanlar, özellikle mevduat bankalarının başı çektiği bir piyasa oluşmasını öngörüyor. Uzmanlar, "Piyasada vadelerin uzamasına yönelik ihraçlar var. Şuanda 1 yıl olan ihraç vadesinin önümüzdeki dönemde 3 yıla çıkması bekleniyor" yorumunda bulundu. Farklı sektörlerden talepler geldiğine değinen uzmanlar, "Özellikle gayrimenkul sektörü arafında bir hareketlilik söz konusu. Ayrıca İslami finansman ürünleri de bu yıl gelişecek. Özellikle sukuk, varlık teminatları gibi yapılandırılmış finansman ürünlerine karşı ilgi de artacak. Hazine'nin de ürün ihraçlı çalışmaları olduğunu biliyoruz. Bu yıl olumlu gelişmeler olacaktır" dediler. İhraçtan gelen kaynak KOBİ'ye gidecek Bankalar için tahvil ihraçları vade ve maliyet açısından özel sektör tahvil ihraçları önemli bir borçlanma aracı olarak gösteriliyor. Özellikle fonlama yapısı ve maliyetler açısından pozitif etkide bulunuyor. Uzmanlar, "Mevduat vade ortalamalarının yaklaşık 2 ay olduğu düşünülürse en az 6 ay vade ile ihraç edilen bonolar bankalara bilanço ve vade, likidite riski yönetimi açısından avantajlar sunmakta. Son dönemde 1-2 yıllık vadelerde de başarılı ihraçlar gerçekleştirildiğini görmekteyiz. Şirketler için ise doğrudan kurumsal ya da bireysel yatırımcılardan alternatif bir kaynak yaratma imkanı söz konusu. Üstelik piyasa koşullarına bağlı olarak yaratılan bu kaynağın daha düşük maliyette olması da mümkün" dediler. Öte yandan, DÜNYA'nın görüşlerine başvurduğu bankacılar, yapacakları tahvil ihraçları ile özellikle KOBİ müşterilerini desteklemeyi hedefliyorlar. Özellikle kredi imkanlarını iyileştirmeyi ve müşteri sayısını artırmayı öngörüyorlar. Tasarruf vadelerinin uzamasını da sağlayacak Uzmanlara göre, özel sektör tahvil ihraçlarının vade ve maliyete olumlu etkisi nedeniyle ülkemiz için önemli bir konu olan tasarrufta vadenin uzamasına katkı sağlayacağı ifade ediliyor. Uzmanlar, "Türkiye gibi kalkınan, içinde bulunduğumuz küresel ekonomik ortamda yüksek büyüme hızına sahip ve dolayısıyla reel sektörün, iş dünyasının, KOBİ'lerin uzun vadeli kaynağa ihtiyaç duydukları bir ülkede, bu tür yatırım araçları ile uzun vadeli kaynak yapısı oluşturmak ve halkımızı uzun vadeli tasarrufa özendirmek büyük önem taşıyor. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 05.03.12 21 Öte yandan, bireysel müşteri açısından alternatif bir ürün olarak bu güçlü finansal yapıya yapılacak yatırım, uzun vadede daha yüksek getiri anlamına gelmektedir. Türkiye'de, 2011 yılında ihraç edilen şirket ve banka bono/tahvilleri üzerinden yapılan değerlendirmede, yatırımcıların gerek Hazine kağıtlarına gerekse mevduata göre getirilerini bir miktar artırdıkları görülmektedir. Özellikle piyasa koşullarından etkilenmek istemeyen ve uzun vadeli yatırım yapan yatırımcılar, banka bono ve tahvillerini diğer yatırım araçlarına tercih ediyorlar" dediler. Hazine kağıdına göre getirisi yüksek, mevduata göre stopajı düşük Akbank Hazineden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Kerim Rota, bu yıl banka ve şirketlerin özel sektör tahvil ve bono ihraçları toplamının 20 milyar TL‘yi aşacağı tahmin etti. 2011 yılı içinde artan ve toplam olarak 14.2 milyar TL'ye ulaşan ‘banka' ihraç tutarının 2012 yılı içerisinde de büyümeye devam edeceğini ve 2011 sonunda 16-17 milyar TL seviyesine ulaşacağını öngören Rota, banka olarak 2.140 milyar TL ihraç stoklarının olduğunu ve sektör büyümesine paralel bir büyüme öngördüklerini kaydetti. Rota, bu kaynağı yeni kredi kullandırımlarını fonlamakta kullanacaklarını belirterek, 2011 başından itibaren banka tahvilleri dışında 250 milyon TL özel sektör tahviline aracılık eden Akyatırım'ın da bu alandaki lider konumunu pekiştireceğini dile getirdi. Rota, özel sektör tahvil ihracının yararlarına ilişkin olarak şunları söyledi: "Özel sektör tahvil ihracı; bankaların pasif yaratma sürecinde farklılaşma ve vade uzatmayı sağlaması nedeniyle tercih ediliyor. Tahvil ihracı ayrıca şirketlerin sermaye piyasası yatırımcısına ulaşmasını da sağlıyor. Banka ve özel sektör tahvil ihraçları Türkiye'de uzun vadeli tasarruflara öncülük eden yatırım araçları. TCMB'nin bu konuda bankalara sağladığı zorunlu karşılık avantajı, bankaların bu konuda daha aktif olmasını teşvik ediyor. Yatırımcılar için şüphesiz devlet borçlanma senetlerine göre ilave bir getiri içermesi iyi bir avantaj. Ayrıca mevduata göre %5 stopaj avantajı içerdiği için de yatırımcılara değişken faizli 2-3 yıl vadeli Banka ve özel sektör tahvillerini iyi bir yatırım seçeneği olarak öneriyoruz." Son iki ayda bankalar 6.4 milyar liralık ihraç yaptı İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Erdal Aral, 2010 yılında başlayan banka bono ve tahvil ihraçlarının 2011 yılında da artarak devam ettiğini ve bankalar tarafından tercih edilen bir fon kaynağı haline geldiğini kaydetti. Bankacılık sektörü dâhilinde 2012 yılı başından itibaren toplam 6,4 milyar TL tutarında ihraç gerçekleştirildiğini ifade eden Aral, 2012 yılında da banka bono ve tahvil halka arzlarının devam etmesini ve hâlihazırdaki itfaların karşılanmasının yanı sıra yapılacak ekstra ihraçlarla pazarın daha da büyümesi bekliyor. Aral, "Bankalar açısından bakıldığında, banka bonosu ve tahvil ihraçlarının öncelikli hedefi faize hassas pasiflerin ortalama vadesini artırarak pasif yapısını çeşitlendirmektedir. Pasifin ortalama vadesinin uzatılması suretiyle bilançodaki aktif-pasif kalemlerin ortalama net vade açığının daraltılması sağlanmaktadır. Ayrıca ihraçlar sayesinde mevduata kıyasla daha uzun vadeli kaynak temin edilmekte ve bu kaynak benzer vadeli kredilerin fonlanması için kullanılmaktadır. Bu şekilde banka bilançolarında pasifteki faize olan duyarlılık azaltılmakta, kredi müşterilerine daha uygun maliyetle fon sağlama imkânı oluşmaktadır. Banka bonosu ve tahvilleri, yatırımcılara devlet iç borçlanma senetlerine kıyasla daha yüksek getirili yatırım yapma imkânı sağlamaktadır. Öte yandan, yatırımcılar için vergi avantajı bulunmaktadır. Mevduatta faiz geliri üstünden %15 oranında stopaj kesintisi uygulaması varken, banka bonoları ve tahvillerinde gerçek kişiler için bu oran %10, sermaye şirketleri için %0 olarak uygulanmaktadır. Yatırımcıya sağlanan bu getiri ve vergi avantajından dolayı, ihraçlara gelen talep sektör genelinde yüksek seviyelerde gerçekleşmektedir." TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 05.03.12 22 Şirketler açısından avantajlı hale geldi Yapı Kredi Hazine Yönetiminden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Mert Öncü, toplam yaşayan banka tahvili ve bonosu tutarının 15.5 milyar TL nominal hacme yaklaşmasını bekliyor. Bankaların pasiflerinin ağırlıklı olarak mevduattan oluştuğu ve ülkemizdeki eğilimin bir -üç ay arasında mevduat yapmak yönünde olduğu düşünüldüğünde, bankaların tahvil ve bono ihraçlarının pasiflerin ortalama vadesini uzattığını ifade eden Öncü, "Aynı zamanda vadenin uzamasıyla birlikte piyasa faizlerine karşı olan duyarlılık azalıyor. Türkiye Hazinesi'nin borç çevirme oranlarının yüzde 90'ın altında kaldığı göz önünde bulundurulduğunda, devlet tahvili itfalarından piyasada kalan ekstra likiditeyi çekmek ve tahvil yatırımı yapmayı tercih eden bireysel - kurumsal müşterileri kazanmak için bankaların tahvil ve bono ihraç ettiğini görüyoruz. Tahvil ihraççısı şirketler için ise, tahvil ihraçları yatırımcılara doğrudan ulaşım sağlıyor ve bu sayede borçlanma maliyetlerini düşürüyor. İhraçlar, banka kredilerine alternatif bir finansman kaynağı sağlıyor ve şirketleri bu anlamda daha küçük yatırımcılarla buluşturuyor" dedi. Devlet tahvilinin, getirileri ve şirketin kredibilitesine göre yüksek farklılıklar gösterdiğini ifade eden Öncü, tahvil ihraçlarının, devlet tahvilleri üzerine belli bir ek getiri ile ihraç edildiğini ve piyasada oluşan devlet tahvili faizlerine direkt olarak duyarlı olduğunu vurgulayarak tahvil faizlerinin düştüğü şu anki likidite ortamında, kredi faizlerinin aynı ölçüde hızlı düşmediği dikkate alındığında avantajlı hale geldiğini belirtti. KOBİ kredilerini teminat gösterdi, gelen kaynağı yine KOBİ'ye verdi Şekerbank Kurumsal Bankacılık ve Proje Finansmanı Genel Müdürü Yardımcısı Cem Muratoğlu, BDDK verilerine göre mevduat kaynağı ile kıyaslandığında, şirket ve banka bono/tahvil piyasasının henüz emekleme döneminde olduğunu belirtti. Muratoğlu, "Bankalar mevduat toplamanın yanı sıra yurt dışından sendikasyon yoluyla fon toplamaktadır ve bankaların bono tahvil ile fon yaratma alternatifleri artmıştır. Bankacılık sektörünün önümüzdeki dönemde bono, tahvil ihraçlarını artıracaklarını öngörüyoruz. Finansal sektörün derinleşmesi ve büyümesine, kaynak yapısının çeşitlenmesine önemli katkı sağlayan bir araç olan tahvil bono piyasasının bu doğrultuda önümüzdeki dönemde de çıkışını sürdürmesi beklenmektedir" dedi. Tahvil ihracının, fonlama portföyünde sağlayacağı çeşitlilik, pasif kompozisyonunun daha uzun vadeli ve çeşitli hale gelmesi, bilançoların derinlik kazanması açısından önemli bir araç olduğunu kaydeden Muratoğlu, bu kapsamda sektör tarafından gerçekleştirilen arzlar, finansal istikrarın derinleşmesi sürecinde, ülkemizin üretim gücünün uzun vadeli ve sürdürülebilir finansmanı açısından önemli bir kaynak özelliği taşıdığını dile getirdi. Muratoğlu, 2011 yılında iki aşamalı olarak yaptıkları 500 milyon TL'lik ihraca tutarın 2 katı talep geldiğini 2012 yılında da 330 milyon TL tahvil veya bono ihraç etmek için genel müdürlüğün yetkili kılındığını anlattı. Muratoğlu, bankanın azami 24 ay vadeli bono ve/veya tahvil ihraç edilmesi için geçtiğimiz günlerde SPK ve İMKB'ye de başvuruda bulunduğu bilgisini paylaştı. Muratoğlu ayrıca 2011'de Türkiye'nin ilk VTMK(Varlık Teminatlı Menkul Kıymet) ihracını, Şekerbank aktifleri içerisinde yer alan KOBİ kredilerinin teminatı ile gerçekleştirdiklerine de dikkat çekti. Muratoğlu, "Bu işlem aynı zamanda dünyada, KOBİ kredileri teminatlı gerçekleştirilen ilk Varlık Teminatlı Menkul Kıymet ihracı olma özelliği taşıyor. VTMK programı ile uluslararası finans kuruluşları ile Anadolu'nun KOBİ'leri arasında toplam 800 milyon TL'lik bir finansman köprüsü kurmuş olduk. Sağlanan kaynağı, uzun vadeli ve sürdürülebilir finansman desteği olarak yine esnaf, KOBİ ve küçük işletmelerimize yönlendiriyoruz. Bu kapsamda, 2014'e kadar en az 15.000 yeni KOBİ'ye ulaşmayı hedefliyoruz" dedi. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 05.03.12 23 Çok farklı sektörlerden talepler var Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Erün, şu ana kadar SPK tarafından bankaların yaklaşık 50 milyar TL'lik tahvil ihracının kurul kaydına alındığını bunun yaklaşık 25 milyar TL'sinin de ihraç edildiğini belirtti. Erün, "Yaklaşık 25 milyar TL'lik bir kısım kalmış durumda. Bu tutarın 2012 senesi içinde kullanılmasını bekliyoruz. Banka bonosu ve tahvilleri piyasalarda bir ürün olarak yerleşmekte olduğunu düşünüyoruz. Buradaki vade çeşitliliğinin ve rakamların daha da artabileceği görüşündeyiz" dedi. Erün, nitekim çok farklı sektörlerden ihraçlar için talep geldiğini de anlatarak "Görüşmelerimiz devam ediyor. 2012 senesinde farklı vade ve tutarlarda ihraçlara aracılık etmeye devam edeceğiz" dedi. Erün, maliyetlerile ilgili şu bilgileri verdi: "Şirketlerin kredi maliyetleri hem şirketin yapısı hem de çalıştığı bankalara bağlı olarak değişkenlik gösterebiliyor. Fakat bono ihraçlarında faiz devlet tahvillerinin üzerine ek bir spreadle belirlendiği için daha çok bankaların belirleyebildiği değil de piyasa tarafından belirlenen bir faizi yansıtıyor. O nedenle maliyetler piyasa faizleri paralelinde oluşuyor. Yatırımcılar açısından, özel sektör tahvillerinin, düşük faiz ortamında belli bir risk karşılığında mevduat, hazine bonoları ve devlet tahvillerine alternatif daha cazip bir getiri fırsatı sunması bu ürünlere ciddi talep yaratmaktadır. Bunun yanı sıra yatırım portföylerinin çeşitlendirilmesini sağlaması açısından da bu ürünlerin son derece önemli olduğunu düşünüyoruz. Son dönemde yaptığımız ihraçlarda hem bireysel hem de kurumsal yatırımcıların ilgisi oldukça yüksek seviyede. Kurumsal talebin önemli bir kısmını oluşturan portföy yönetim şirketleri ile özellikle de B Tipi sabit getirili fonlarda ve emeklilik fonlarında kısıtlı olan yatırım araçları için özel sektör tahvilleri önemli bir alternatif olmaya devam etmekte. SPK ve İMKB'nin son dönemde yaptıkları düzenlemelerle yatırım fonları ve emeklilik fonlarının özel sektör tahvil ihraçlarına olan ilgisinin arttığını görüyoruz. İlginin daha da artmasını ve buna katkı sağlayacak yönde yeni düzenlemelerin de gerçekleşmesini bekliyoruz. Vakıf, dernek ve sigorta şirketleri gibi fonları fazla olan ve uzun vadeli yatırım yapan kurumların ihraçlara olan ilgisinin artması sektörün önemli bir platforma oturmasını sağlayacaktır." Erün, Garanti Bankası olarak da 2012 yılı içerisinde 5 milyar TL'lik tutara kadar ihraç yapmak üzere ilgili kurumlara başvurularını yaptıklarını da ifade etti. 2011 yılında ivme kazandı ING Bank yetkilileri, toplam ihraç tutarlarının ilk kez 2010 yılında milyar TL sınırını aşsa da esas ivmenin kurumsal yatırımcıların ve özellikle portföy şirketlerinin artan talebi ile 2011 yılında yakalandığını belirterek, "Bireysel yatırımcıdan gelen talep de özellikle 2011 yılın sonlarında ve 2012 yılında artış göstermeye başladı ki bu da bono sermaye piyasaları gelişimi için son derece önemli. Önderliğini bankaların yaptığı ihraçları, reel sektör firmalarından gelen ihraçlar destekledi ve 2011 sonu itibariyle toplam stok yaklaşık 14 milyar TL seviyelerine ulaştı. Bunların önemli bir kısmının 2012 içerisinde yenileneceği öngörüsüyle ve ilk iki ayda hızlı başlayan ihraçlar göz önüne alındığında 2012 yılında 2011 seviyelerinin aşılması beklenebilir" dedi. ING Bank olarak 2011 Şubat ayında 150 milyon TL ile ilk bono ihracı gerçekleştirdiklerini ifade eden banka yetkilileri, "SPK kurul kaydına aldırdığımız toplam ihraç tutarı 1 milyar TL. Bu kurul kaydı altında Bankamız ihtiyaçlarını ve piyasa koşullarını dikkate alarak 2012 yılı içerisinde farklı tutar ve vadelerde ihraçlar yapmayı planlıyoruz. Bono ihracından elde edilen fonlar kaynak çeşitliliğini arttırırken vade açısından bilanço yönetimine de katkı sağlamaktadır. ING'nin Türkiye'nin önde gelen tasarruf bankalarından biri olmayı ve Türkiye ekonomisi için çok önemli olan ticari ve KOBI müşterileri desteklemeyi hedefliyor. Bono ihraçları ile bir yandan müşterilerimize alternatif bir yatırım aracı sunarken diğer taraftan elde edilen kaynakla müşterilerimize sunduğumuz kredi imkanlarını iyileştirmeyi hedefliyoruz" dedi. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 05.03.12 24 İntibak Yasası tamam 2000 yılından önce emekli olanların maaşlarında adaletsizliği sona erdirmeyi amaçlayan yasa ile emeklilere yılda ek 2.7 milyar lira verilecek. Yıllardır beklenen intibak düzenlemesi geçen cuma Meclis'ten geçerek yasalaştı. 2000 yılından önce emekli olanların maaşlarında adaletsizliği sona erdirmeyi amaçlayan yasa ile yasa kapsamına giren 2.7 milyon emeklinin, 1.9 milyonunun maaşları 10 ila 339 lira yükselecek. Bu sayı refah payının yüzde 75 olarak belirlenmesiyle ortaya çıktı. Ek ücretlerin belirlenmesinde ise yatırılan prim gün sayısı ve yatırılan primin düzeyi baz alındı. Yüksek düzeyden ve uzun süre prim ödeyenler daha fazla fark alacak. Maaş farkları 1 Ocak 2013'ten itibaren geçerli olacak ve geriye dönük bir ödeme yapılmayacak. 2012 zamları da dikkate hesaba katıldığında düzenlemenin bütçeye toplam maliyetinin yıllık 2.7 milyar lira olması bekleniyor. Yasanın en çok tartışılan kısımları ise 700 binden fazla kişiyi kapsam dışı bırakması, geriye dönük kayıplarla ilgili ödeme öngörülmemesi ve yürürlük tarihinin neredeyse 1 yıl öteye atılması olarak sıralanıyor. Az günle düşük prim ödeyenler fark alamayacak İntibak Yasası ile birlikte 2000 öncesi emekli olan 2.7 milyon kişinin emekli maaşı teker teker incelenecek ve zamlar belirlenecek. Hesaplama yapılırken prim gün sayısı ve prim düzeyi dikkate alınacak. Fazla gün ve yüksek prim ödeyenlerin farkı daha yüksek olacak. En üst gelir grubunda 9 binden fazla prim yatıran emeklilerin aylıklarında artış 339 lirayı bulacak. Yasaya göre 3600 gün prim ödeyenlerin sadece en üst 2 gelir grubundakiler fark alacak. Hesaplamaya göre diğer gruplardan prim yatıranların maaşının düşürülmesi gerekiyor. Ancak alınan kararla bu emeklilerin maaşlarında bir değişim olmayacak. Farkların bu şekilde hesaplanması yüksek düzeyde ve daha fazla gün prim ödeyenlere daha fazla maaşı öngörüyor ve daha önce yaşanan çarpıklığa son veriyor. Fark, maaş bağlama sisteminin değişikliğinden kaynaklandı Emekli maaşlarında ortaya çıkan adaletsizlik temel olarak, SSK'da maaş bağlama sisteminde yıllar içinde yapılan değişiklik nedeniyle gerçekleşti. Son olarak 1999 yılında kabul edilen bir yasa ile 1 Ocak 2000'den itibaren aylık hesaplama yöntemi değiştirildi. 2000 öncesi emekli aylıklarının aylık TÜFE artışına endekslenmesi sonucu büyük bir eşitsizlik oluştu. Bunun yanındaki başka müdahaleler eski ve yeni emekliler arasındaki makasın iyice açılmasına yol açtı. Yeni İntibak Yasası da bu makası kısmayı amaçlıyor. Yasa kapsamına emeklilerin dışında vefat eden emeklilerin eş ve çocuklarının yanı sıra malullük maaşı alanların da aylığı artırıldı. 1 milyon emekliye 100 liradan fazla artış Yasaya göre fark alacak 1.9 milyon emekli için artış kırılımları: 207 bin emekli için 20 liranın altında, 293 bin emekli için 20-50 arası, 340 bin emekli için 50-100 arası, 471 bin emekli için 100-150 arası, 291 bin emekli için 150-200 arası, 258 bin emekli için 200-250 arası, 45 bin emekli için ise 250 lira ve üstü. Bu durumda 1 milyon 65 bin emeklinin maaşına 100 lira ve üzerinde zam yapılmış olacak. Yasa kapsamına 12 bin 186 Bağ-Kur emeklisi de giriyor. Onların maaşları da 6. basamaktan emekli olanlar için 27, 12. basamaktan emekli olanlar için 37, 18. basamaktan emekli olanlar için 75 ve 24.'den emekli olanlar için ise 118 lira. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 05.03.12 25 2000 sonrası emekli olanlar için de düzenleme gerekiyor İntibak Yasası'nı değerlendiren Gazi Üniversitesi İİBF Öğretim Üyesi ve DÜNYA Gazetesi Yazarı Prof Dr. Cem Kılıç, yasanın çıkmasının olumlu bir gelişme olduğunu, ayrıca refah payının dikkate alınmasıyla emekli maaşlarındaki adaletsizliklerin bir ölçüde ortadan kaldırıldığını söyledi. Bununla birlikte emekli aylıklarında yıllara göre de farklılık ortaya çıktığı için 2000 sonrası emekli olanlara yönelik de bir düzenlemenin yapılması gerektiğini savunan Kılıç, Bağ-Kurlular için ise 2000 öncesi emekli olanların da kapsama alınması gerektiğini belirtti. Yasanın hemen yürürlüğe girmesi için teknik altyapının hazır olduğunu kaydeden Kılıç, farkın ödenmesinin 2013'e bırakılmasını bu yılki bu yılki bütçeyi bozmama isteğinden kaynaklandığını, bununla birlikte farkın hemen ödenmeye başlanmasının daha doğru olacağını dile getirdi. AYLIK ARALIKLARINA GÖRE SİGORTA KOLLU BAZINDA FAYDALANAN KİŞİ SAYILARI VE FAYDALANMA ORANLARI (2012 Ocak) İntibak Artış Yaşlılık Aralıkları Kişi Sayısı Oran(%) Malullük Ölüm Toplam Kişi Sayısı Oran(%) Kişi Sayısı Oran(%) Kişi Sayısı Oran(%) <=10 53.900 3,77 2418 24,36 61.185 13,16 117.503 6,2 10‐20 46.489 3,25 873 2,82 42.037 9,04 89.399 4,7 20‐30 41.785 2,92 649 7 57.445 12,35 99.879 5,2 30‐40 42.020 2,94 2.083 7 52.718 11,33 96.821 5,1 40‐50 31.713 2,22 949 10 63.390 13,63 96,052 5 50‐100 194.336 13,59 1.414 14 144.217 31,01 339.967 17,8 100‐150 429.833 30,06 1.540 15,51 39.488 8,49 470.861 24,7 150‐200 286.899 20,06 ‐ ‐ 4.136 0,89 291.035,30 200‐250 257.379 18 ‐ ‐ 480 0,1 257.859 13,5 250‐290 43.876 3,07 ‐ ‐ ‐ ‐ 43.876 2,3 290‐322 1.811 ‐ ‐ ‐ ‐ ‐ 1.811 0,1 FAYDALANAN 1.430.041 87,98 9.926 32,09 465.096 42,91 1.905.063 MEVCUT 30.929 ‐ 1.083.940 ‐ 2.740.237 70 1.625.041 ‐ TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 05.03.12 26 Osman AROLAT... İstekler ve gerçekler Birçok alanda olduğu gibi, vatandaşın bankacılık sektöründen bekledikleriyle, gerçekler arasında farklılıklar söz konusudur. Türkiye’de tasarruf sahibi kendi parasını bankada 1-3 ay ortalama vadeli tutmasına karşılık, kendi tasarrufuna yüksek ve uygun faiz bekler. İşletmesi için ya da yatırım kredisi için bankanın kapısını çaldığında kredinin faizinin düşük, vadesinin en az bir yıl olmasını, yatırım kredilerinin 5-10 yıla uzamasını ister. Bankalardan en önemli şikayet ise son yıllarda sık sık yaşanan krizlerde bankaların güneşli havalarda verdikleri şemsiyeyi, yağmurlu havalarda hemen geri istemeleridir. Ya faizleri hemen artırmak isterler, ya da krediyi geri çağırırlar. Bütün bu isteklerin gerçeklerle uyumlu olmamasının ana nedeni tasarruf yetersizliği ve finans yelpazesinin enstrüman açısından yeterince çeşitlilik taşımamasıdır. O nedenle bankalar bir yandan yurtdışı tasarrufları sendikasyonlarla yurtiçi kullanımlara sunuyorlar bir yandan da yeni ve farklı enstürümanlarla, yurtiçi tasarrufları artırmaya vadeleri uzatmaya çalışıyorlar. İşte, 2006 yılından bu yana bankaların ve özel sektör kuruluşlarının çıkarmaya başladıkları bono ve tahviller esas itibariyle tasarruflarda artışı ve vade uzamasını amaçlamaktadır. Ama varılan büyüklüğe baktığımızda henüz bu pazarın ülkemiz finansı içersinde büyüklüğünün çok önemli olmadığını söyleyebiliriz. Ancak, hızla gelişmekte olmasını da sevindirici bir unsur olarak altını çizmemiz gerekir. Bankalar bono tahvil ihraçlarında ağırlık taşıyorlar. Mevduattan daha uzun vadeli kaynak elde ediyorlar. Kredi fonlarını daha uygun ve daha uzun vadeli bir kaynakla geliştiriyorlar. Bono ve tahvil ihraç eden şirketler ise kendileri için banka kredilerine alternatif bir enstrüman aracını kullanma imkanını sağlıyorlar. Bono tahvil alan sermaye şirketleri tasarruf mevduatındaki yüzde 15’lik stopaj oranının sıfıra inmesi ile daha yüksek getiri sağlıyorlar.Bono tahvil alan bireyler de banka stopajlarını yüzde 5 aşağı çekebiliyorlar. Ayrıca, hem şirketler hem bireyler en önemli tasarruf yatırımı olan Hazine bonolarından daha yüksek bir getiri elde edebiliyorlar. Böylece finansal enstrüman yelpazesi içersinde son 6 yılda yer alan banka ve özel sektör bono tahvil ihracı “Kazan kazan ilkesine uygun” bir sonucun yaratılmasını sağlıyor. Bankalar tasarruflardan yararlanmada çeşitlenme ve vade uzatma imkanı elde ediyorlar. Şirketler banka kredisine alternatif kendileri için daha belli kurallı bir imkana sahip oluyorlar. Satın almalarda daha yüksek getiri elde ediyorlar. Bireyler de farklı ve getirisi devlet tahvili üstünde bir yeni enstürmanla tanışıyorlar. Ama tahvil ve bono ihracı rakamlarına baktığımızda hem bankalar ağırlıklı olduğuna, hem de bugün için finans yelpazesindeki payının düşük olduğunu görüyoruz. 2012 yılı beklentileriyle ilgili bankacıların açıklamalarında ise bu alanda hızlı bir ivmelenme olacağına inandıklarını öğreniyoruz. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 05.03.12 27 Tevfik GÜNGÖR... İthalat-ihracatta Türk Lirası Türk Lirası’nın ithalatta ve ihracatta ve başka ülkelerle olan finansal ilişkilerde daha fazla kullanılması hepimizin hayali. Bu yolda ilk aşama konvertibilite. 1980’lerin ortasından bu yana isteyen Türk Lirasını istediği yabancı paraya çevirebiliyor. Her yabancı para Türk Lirası’na çevrilebiliyor. İkinci aşama Türk Lirası’nın başka yabancı paralar yerine kullanılması. Başka yabancı paralar denince akla dolar ve euro geliyor. Daha sonra sterlin, yen hatırlanıyor. Avrupa’nın dev ülkeleri, Alman Markı ve Fransız Frangı’nı gözden çıkardı. Bu efsane paralar Yunan Drahmisi ile aynı kapta eridi. İşte bu tabloda biz ne yapabiliriz ? Örneğin Rusya ile, Irak ile, Suriye ile ticaret anlaşmalarına Türk Lirası ve o ülkelerin paralarıyla ticarete imkan veren maddeler eklendi. Son durum nedir? Ekonomi Bakanı Çağlayan, TL’nin yeni simgesi ile dünyada tanınmasında en büyük desteği dış ticaretin sağlayacağını belirterek, “2002 yılında dış ticaret işlemlerinde TL’nin kullanımı sadece 516.6 milyon dolar iken, 2011’de 21.3 kat artışla 11 milyar 16 milyon dolar oldu. 2002’de dış ticarette TL’nin kullanımı yüzde 0.6 iken, 2011 yılında bu oran yüzde 3 seviyesine yükseldi. 2011 yılında 186 ülke ve gümrük bölgesine TL ile ihracat gerçekleştirildi. 2011’de ihracatın yüzde 2.5’i TL cinsinden yapıldı. Ancak bazı ülkelere yapılan ihracatta TL ile işlemleri daha yüksek oranlarda kullanıldı. Geçen yıl ihracatta TL kullanımının en fazla olduğu ülke Irak oldu. TL’nin 2011’de ithalatımızda kullanım oranı yüzde 3.1” dedi. Özetle, 186 ülkeye ihracat yapıyoruz ama TL kullanımı ihracatta yüzde 2.5, ithalatta yüzde 3.1 oranında. Merkez Bankası Başkanı Başçı, yeni simgeyi tanıtırken TL’nin son yıllarda uluslararası piyasalarda kullanımının arttığını belirterek, “Uluslararası Ödemeler Bankası’nın yaptığı ankete göre, 2010’da TL’nin kullanımı 2007’ye göre 3 kattan fazla arttı. TL, dünyada 24 saat işlem görüyor. Biz de TL’yi güven ve istikrar içinde yükselen değer olarak simgeledik” dedi. TL’nin sadece Türkiye’de değil, Avrupa’dan Amerika’ya, Amerika’dan Asya’ya uzanan geniş bir coğrafyada 24 saat boyunca işlem gördüğünü söyleyen Başçı, “1 Kasım 2011’de Pakistan’la para takas anlaşması imzaladık. 21 Şubat 2012’de Çin Halk Cumhuriyeti ile aynı nitelikte bir anlaşma imzalamış bulunmaktayız. Bu anlaşmalar neticesinde Türkiye ile söz konusu ülkeler arasındaki ikili ticaretin geliştirilmesinin yanı sıra Türk Lirası’nın uluslararası düzeyde kullanımının da artması beklenmektedir” dedi. Simge tek başına TL’nin dünyada tanınmasını ve kullanımının yaygınlaşmasını sağlayamaz. Bu nedenle simge konusundaki tartışmaları, TL’nin tanınması ve kullanımının yaygınlaştırılması konusu ile karıştırılmaması gerekir. Hedefimiz TL’nin kullanımının yaygınlaştırılmasıdır. Uluslararası ticaret ve finans ilişkilerinde TL. kullanımının artması ile Türk ekonomisinin gücünün artmasına bağlıdır. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61