turkısh yatırım günlük haber bülteni hürriyet gazetesi

advertisement
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.03.12
1
HÜRRİYET GAZETESİ…………….........2
Şubat ayı enflasyon rakamı açıklandı
Arka arkaya geliyorlar... Kimi icradan fabrika aldı, kimi sıfırdan başladı
Türk Telekom, dünya futbol devi Manchester United ile işbirliğine gidiyor
TBB: Yargıtay’ın kararını yanlış yorumlamayın banka kart ücreti alır
MİLLİYET GAZETESİ……………........6
‘Yerli oto için çalışıyoruz ama kesin tarih veremem’
Pamuk devi ihracatı durdurdu
Elektrik faturası vatandaşı çarptı
Erken ödemeye ceza kalktı
Güngör Uras... Cari açık 77 milyar dolar değil... 64.4 milyar dolar
SABAH GAZETESİ..................................9
İşte yeni TL'nin cebimize faturası
Müjdeli haber
Carlyle: 6 şirketle masadayız
Komşu'nun 50 milyar euroya daha ihtiyacı var
RADİKAL GAZETESİ.............................12
'İtalya'daki krizi fırsata çeviririz'
Etiler Marmaris borsaya büfe açıyor
Uğur Gürses...1 trilyon euroluk bot
HABERTÜRK GAZETESİ......................14
Çin'den aşağı yönlü tahmin
Komşuya para yetmedi!
DÜNYA GAZETESİ.................................16
Küresel piyasada hafta Çin'le satıcılı başladı
Firmalar tahvil ihracında kuyruğa girdi
İntibak Yasası tamam
Osman AROLAT... İstekler ve gerçekler
Tevfik GÜNGÖR... İthalat-ihracatta Türk Lirası
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.03.12
2
HÜRRİYET GAZETESİ
Şubat ayı enflasyon rakamı açıklandı
Türkiye İstatistik Kurumu Şubat ayı enflasyon rakamlarını açıkladı. Buna göre tüketici
enflasyonu (TÜFE) yüzde 0.56 artarken, üretici enflasyonu (ÜFE) yüzde 0.09 geriledi.
Piyasa beklentileri şubat enflasyonunun TÜFE'de yüzde 0.56 artacağı yönündeydi.
Yıllık TÜFE yüzde 10.43 olurken, yıllık ÜFE yüzde 9.15 olarak kaydedildi.
EN YÜKSEK ARTIŞ GIDA VE ALKOLSÜZ İÇECEKLERDE
Ana harcama grupları itibariyle bir ay önceye göre en yüksek artış yüzde 2,08 ile gıda ve alkolsüz
içecekler grubunda gerçekleşti.
Şubat ayında endekste yer alan gruplardan ev eşyasında yüzde 1,04, sağlıkta yüzde 0,66, konutta
yüzde 0,60, lokanta ve otellerde yüzde 0,46, çeşitli mal ve hizmetlerde yüzde 0,37, ulaştırmada yüzde
0,33, eğitimde yüzde 0,11 artış yaşandı. Haberleşmede fiyatlar yüzde 0,19, eğlence ve kültürde yüzde
0,34, giyim ve ayakkabıda yüzde 4,07 düşüş kaydedildi.
Geçtiğimiz ay fiyatı en çok yükselen ürün yüzde 41.42 ile dolmalık biber oldu. Onu yüzde 35.64 ile
havuç, yüzde 34.93 ile sivri biber, yüzde 12.12 ile ıspanak ve yüzde 10.85 ile tavuk izledi.
Arka arkaya geliyorlar... Kimi icradan fabrika aldı, kimi sıfırdan
başladı
Borsada işlem görmek isteyen şirketler kuyruğa girdi, arka arkaya yeni halka arz haberleri
geliyor. İMKB tarihinin en yoğun halka arz süreçlerinden birisi yaşanıyor.
Geçen hafta halk arz için Sermaye Piyasası Kurulu’na (SPK) başvuruda bulunan 3 firmaya Kurul’dan
olumlu yanıt geldi, 4 firma ise halka arz için SPK’ya başvuruda bulundu. Ayrıca yine geçen hafta bir
şirketin hisseleri İMKB'de işlem görmeye başlarken, iki tanesi de bu hafta başlıyor.
Halka arz sürecinin hız kazanmasında SPK, İMKB gibi kurumların teşvik edici çalışmaları etkili
oluyor. İMKB'nin hedefinde 2023'e gelindiğinde bin şirketin borsada işlem görmesi bulunuyor.
İçerisinde tekstilci Hikmet Tanrıverdi, işadamı Necati Kurmel, denizcilik ürünleri sektöründe büyüyen
Orhan Kılıç gibi isimlerin başında bulundukları şirketler halka arz için gün sayan şirketler arasında yer
alıyor.
En son geçen hafta Taraf Gazetesi İMKB'de işlem görmeye başlarken, Niğbaş Niğde Beton Sanayi ve
Hitit Holding hisseleri bu hafta başlayacak.
YENİ ŞİRKETLER GELİYOR
SPK'nın haftalık bültenine göre, Golden Meyve Suyu, Baysan Trafo ve TGS Dış Ticaret'in borsaya
gelmesi için izin çıktı. Bunun yanında Teknosa, Kılıç Deniz, Saray Tarım ve Hayvancılık, Türk
Havacılık ve Uzay Sanayi (TUSAŞ) ile Etiler Marmaris olarak bilinen Etiler İnci Büfe de İMKB için
sıraya girdi.
Ayrıca Hitit Şirketler Grubu ve Niğbaş Beton hisseleri de bu hafta işlem görmeye başlayacak.
Halka arz için geri sayım başlatan şirketlerin birbirinden ilginç hikayeleri bulunuyor. Bu
şirketlerin kimi icradan fabrika alıp üretime geçti, kimi bir kaç metrekarelik küçük işletmelerde
üretime başladı.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.03.12
3
İŞTE BORSANIN YENİ ŞİRKETLERİ
*Golden Meyve Suyu ve Gıda Sanayi AŞ: Şirketin temelleri yarım asır öncesine 1969
yılına dayanıyor. Akman Holding bünyesinde bulunan Golden’in kardeş şirketi Ersu Meyve ve Gıda,
1999’da halka açıldı. Akman Holding’in Konya Ereğli ve Niğde’de tesisleri bulunuyor.Akman
Holding bünyesine katılan Ersu’nun fabrikası icradan satın alınmıştı.
*Baysan Trafo Radyatörleri Sanayi ve Ticaret AŞ: Baysan’ın temeli 1976’da İzmit’te küçük bir
merkezde atıldı. Baysan ilk kuruluşunda mekanik komponent üretiyordu. 1990’a gelindiğinde ise
şirketi Tuncer Baydar satın alarak Trafo Radyatör üretimine başladı. Şirket 1996’da ilk defa dalga
duvar makinesini kurarak üretime başladı.
2004 yılında ise firma hedeflerini büyüterek dalga duvar, dalga duvarlı kazan ve radyatör üretimine
ilave olarak güç trafosu kazanı ve de komponentleri üretimine başladı. Baysan 2008’e gelindiğinde ise
20 bin metrekare alan üzerinde kazan fabrikası yatırımına başladı. Üretilen ürünler Batı Avrupa ve
Ortadoğü ülkelerine ihraç ediliyor.
*TGS Dış Ticaret AŞ: Kısa adı TGS Dış Ticaret olan Trakya Tekstil ve Giyim Sanayicileri ve Dış.
Tic. A.Ş de halka arz için gün sayan firmalar arasında. Ali Tanrıverdi’nin başında olduğu TGS,
sektörel dış ticaret şirketi kapsamında.
1999’da kurulan şirket 2004 yılında "Dış Ticaret Sermaye Şirketi" unvanı kazandı. TGS, ihracatçı
ortakları ve müşterileri ile yurtdışındaki ithalatçı şirketler için aracılık görevi yapıyor. Şirket verilerine
göre 2009’da TGS üzerinden yapılan ihracatın miktarı 469 milyon dolar seviyesinde.
* Hitit Şirketler Grubu: Hitit Şirketler Grubu, 1970'li yıllarda Çorum'da perakende mağazacılık ile
ticari faaliyetlerine başladı. Şirket daha sonra tuğla fabrikası ile büyüyüp, kuyumculuk ve inşaat
sektöründe konut üretimi ile büyümesine devam etti. Grubun Çorum, Antalya, İstanbul, Kırıkkale ve
Zonguldak illerinde ticari faaliyetlerine perakende ve inşaat sektöründe devam ediyor.
Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Sait Börekçi aynı zamanda Kapalıçarşı'nın da eski kuyumcu esnafı
arasında yer alıyor. Hisseler bu hafta İMKB'de işlem görmeye başlayacak.
* Niğbaş Niğde Beton Sanayi: Kamu iktisadi teşekkülü olarak 1969’da kurulan ve 1993’ten bu yana
Işıklar Grubu bünyesinde yer alan Niğbaş'ın halka arzı 27 Şubat'ta gerçekleştirildi. Hisseler bugün
itibariyle borsada işlem görmeye başlayacak.
Hazır beton, betonarme prefabrik yapılar, santrifüjlü beton elektrik direkleri, beton parke, beton şehir
mobilyaları ve yapı kimyasalları üreten Niğbaş'ın yüzde 95.3'lük hissesi yine Işıklar Holding girişimi
olan ve hisseleri İMKB’de işlem gören Çemaş Döküm’ün elinde bulunuyor. Niğbaş, halka arz sonrası
Niğde ve Kırşehir'de boşluklu döşeme panelleri ve beton kiremit üzerine iki yeni fabrika kurmayı
planlıyor.
İMKB'YE GELMEK İÇİN BAŞVURAN ŞİRKETLER
*Etiler İnci Büfe Gıda Sanayi ve Dış Ticaret AŞ: Halka arz için SPK’ya başvuran Etiler İnci’nin
patronu ise tekstil sektöründen Hikmet Tanrıverdi. Aynı zamanda İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon
İhracatçıları Birliği Başkanı Hikmet Tanrıverdi, tostu ve ıslak hamburgeriyle meşhur ‘Etiler Marmaris’
büfeyi 2 yıl kadar önce satın almıştı.
Temeli 1960’lara dayanan Etiler Marmaris’in Türkiye genelinde 70 kadar şubesi bulunuyor. Hikmet
Tanrıverdi, Etiler Marmaris’i satın alması sonrası yaptığı açıklamada “Etiler Marmaris büfeyi önce
tüm Türkiye’ye daha sonra da dünyaya yayacağız” demişti
*Teknosa İç ve Dış Ticaret AŞ: Teknoloji market konseptinin önde gelen firmalarından Teknosa,
halka açılmak amacıyla kayıtlı sermaye sistemine geçmek ve tavan yükseltmek amacıyla SPK'ya
başvurdu. Sabancı Holding bünyesindeki Teknosa’nın 70 kadar ilde 260’a yakın mağazası bulunuyor.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.03.12
4
*Kılıç Deniz Ürünleri Üretimi İhracat İthalat ve Ticaret AŞ: Kılıç Holding bünyesindeki Kılıç Deniz,
kültür balıkçılığı alanında faaliyet gösteriyor. 20 yılı geride bırakan Kılıç Deniz'in kurucusu Orhan
Kılıç küçük ölçekle sektöre adım attıklarını açıklamıştı.
Yılda 30 bin ton balık yetiştiren şirketin alabalık dahil 320 milyon ton yavru balık kapasitesi
bulunuyor. İstanbul Sanayi Odası’nın en büyük sanayi kuruluşları listendeki Kılıç Deniz’in yüzde 20
hissesi National Bank of Kuwait’in bir iştiraki olan NBK Capital’e satılmıştı.
*Saray Tarım ve Hayvancılık A.Ş: Aynı zamanda Saray Halı’nın da sahibi olan Necati Kurmel’in
başında bulunduğu Saray Tarım’ın Adana ve Kayseri’de besi çiftlikleri bulunuyor.
Son dönemlerde televizyon reklamlarında adından söz ettiren Saray Tarım’ın elde edilen et ve süt
ürünleri çeşitli mağazalarda satılıyor.
Türk Telekom, dünya futbol devi Manchester United ile
işbirliğine gidiyor
Türk Telekom ile Manchester United Futbol Kulübü arasındaki işbirliği kapsamında kulübün
mobil hakları, online oyun hakları, sosyal medya projeleri, spor okullarına yönelik hakları ile
çeşitli pazarlama ve ağırlama haklarının kullanımı üç yıllığına Türk Telekom’a verildi.
Türkiye’nin öncü iletişim ve yakınsama teknolojileri şirketi Türk Telekom, çeşitli alanlarda işbirliği
yaptığı stratejik iş ortaklarına bir dünya devini daha ekledi. Son üç yıldır arka arkaya “Türkiye’nin En
Değerli Markası” olan Türk Telekom, 2011’de “Avrupa’nın En Değerli Futbol Markası” Manchester
United ile sponsorluk işbirliği kurdu.
Türk Telekom Grubu şirketlerinden Avea ve Sobee’nin de dahil olduğu sponsorluk işbirliği uyarınca
Manchester United’ın mobil hakları, online oyun hakları, sosyal medya projeleri, spor okullarına
yönelik hakları, çeşitli pazarlama ve ağırlama haklarının Türkiye’deki kullanımı üç futbol sezonu
boyunca Türk Telekom’a verildi.
Türk Telekom Grubu şirketlerinden Sobee’nin geliştirdiği ve dünyanın ilk on bire on bir oynanan
online futbol oyunu olan I Can Football’un Manchester United Futbol Kulübü ile yapılan işbirliği
kapsamında önemli bir yeri olacak. Yakın bir zamanda ikincisi çıkacak olan oyunda, Manchester
United Futbol Kulübü’nün lisanslı içerikleri yer alacak.
Manchester United’ın dünyaca ünlü futbolcularının Türk Telekom reklamlarında oynamasını da içeren
işbirliği kapsamında kulübün son kazandığı Premier Lig Şampiyonluk Kupası’nın İstanbul’da
sergilenmesi gibi etkinlikler de bulunuyor.
Türk Telekom Sadakat Programı 'kazanmak', neden Manchester’a gitmek istediklerini en iyi açıklayan
3 çifti Manchester United’ın maçını izleme fırsatı da yakalayacakları İngiltere turuna götürüyor. Genç
yetenekler için düzenlenecek olan Manchester United futbol okulu da işbirliği kapsamında yer alıyor.
İşbirliği ile ilgili açıklama yapan Türk Telekom Pazarlama ve İletişim Başkanı Erem Demircan, “Türk
sporunun en büyük taraftarı Türk Telekom olarak yenilikçi bir bakış açısıyla gerçekleştirdiğimiz
sponsorluklar ve kulüplerle yürüttüğümüz işbirlikleriyle spora önemli destek sağlıyoruz.
Spor alanında üstlendiğimiz bu misyonla; sporun pek çok alanında değer katmak için çalışıyoruz.
“Türkiye’nin En Değerli Markası” Türk Telekom olarak “Avrupa’nın En Değerli Futbol Markası olan
Manchester United Futbol Kulübü” ile gerçekleştirdiğimiz işbirliği de bu yaklaşımımızın bir sonucu.
Bu işbirliğinden futbolun coşku ve heyecanına yakışır projeler çıkacağından eminiz” dedi.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.03.12
5
Manchester United Ticari Direktörü Richard Arnold konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Dünyanın
en sevilen sporunda en çok desteklenen kulüp olmak bizim için büyük bir şans ve bunun gibi
anlaşmalar, taraftarlarımızla aramızda başka hiçbir kulübün sahip olamadığı bir bağ kurmamıza da
imkan veriyor.
Türkiye’deki futbolseverlerin bu spora olan tutkusu gayet iyi biliniyor ve Türk Telekom’un
Manchester United taraftarlarını kulüp ile daha da yakınlaştıracak yenilikçi planları bizleri de
heyecanlandırıyor. Futbolun popülerliği ve küresel çaptaki takipçilerimizin sayısındaki artışa paralel
olarak, bu gibi ortaklıklar, destekçilerimiz ile irtibata geçmemiz ve onları takım ile ilgili öğrenmek
istedikleri her şey hakkında bilgilendirmemizde hayati bir rol oynuyor.”
TBB: Yargıtay’ın kararını yanlış yorumlamayın banka kart
ücreti alır
Türkiye Bankalar Birliği (TBB), kredi kartı aidatlarıyla ilgili olarak tüketicilerin yanlış
bilgilendirildiğini savunarak, “Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin kararının, kredi kartı
ücretlerinin yasal dayanağının bulunmadığı ve kart hamillerinin son 10 yılda ödedikleri kart
ücretlerini bankalardan geri talep edebileceklerine imkan verildiği şeklinde yorumlanması söz
konusu değildir. Kredi kartı hizmeti bankalar için riskin yanı sıra bir maliyet de gerektiriyor”
dedi.
Bu çerçevede, bazı müşterilerin ödedikleri kredi kartı ücretlerinin kendilerine iadesi için bankalara
başvurduklarının gözlemlendiği belirtilen açıklamada, şunlara yer verildi: “Yargıtay 13. Hukuk
Dairesi’nin kredi kartı ücretlerine ilişkin yerleşik kararlarında, bankalar gördükleri hizmetin uygun bir
karşılığını isteme hakkına sahip. Bankaların bu maliyeti kredi kartı kullanıcılarına yansıtması doğal.
Bankaların 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu hükümleri gereğince belirledikleri bir
ücreti kart kullanıcılarından talep edebilecekleri öngörülmektedir.”
Sonuç farklı yorumlandı
Açıklamada, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin bozma kararında da esasa girilmediği için kart üyelik
ücretinin alınıp alınmaması hususunun tartışılmadığı belirtilerek, şöyle denildi: “Kredi kartı
sözleşmesi imzalanmış olması nedeniyle Borçlar Kanunu’nun 125. maddesindeki 10 yıllık zaman
aşımı süresinin uygulanması, müşterilerin bankalara karşı olan kredi kartı borçlarını hiçbir şekilde
etkilemiyor. Sonuç olarak; Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin kararının, kart ücretlerinin yasal
dayanağının bulunmadığı ve kart hamillerinin son 10 yılda ödedikleri kart ücretlerini geri talep
edebileceklerine imkan verildiği şeklinde yorumlanması söz konusu değildir.”
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.03.12
6
MİLLİYET GAZETESİ
‘Yerli oto için çalışıyoruz ama kesin tarih veremem’
Görevinde ilk ayını dolduran Tofaş CEO’su Kamil Başaran, yerli oto için etütlerin sürdüğünü,
bunun uzun bir süreç olduğunu kaydederken, “Başka projeler gelirse teknolojimiz, kapasitemiz,
birikimimiz ve paramız var” dedi
Tofaş CEO’su Kamil Başaran, Fiat Başkanı Sergio Marchionne’nin “Koç Grubu’yla görüşüyoruz. Bu
konuda destek de veririz” dediği yerli marka otomobil projesi üzerinde etüdlerin sürdüğünü, ancak
bunun ne zaman sonuçlanacağına ilişkin kesin bir süreden bahsedemeyeceğini söyledi.
Kısa süre önce Tofaş’ta CEO’luk koltuğuna oturan Kamil Başaran, yerli marka otomobil konusunda
hükümetin verdiği mesajı aldıklarını, etüdlerin başlatıldığını ifade etti. Başaran, “Ancak bu, pazar ve
müşteriler nezdinde araştırılması, rakamlara dökülmesi gereken uzun bir süreç. Bitmemiş bir
çalışmayla
ilgili
tarih
vermek,
beklenti
yaratmak
istemem”
diye
konuştu.
Etüdlerin olumlu çıkması halinde yepyeni ve pazarın gereksinimlerine uygun bir oluşum ortaya
çıkacağını vurgulayan Başaran “Tofaş, bu konuda tüm yetkinliklere sahip” dedi.
“Teşvik sadece hızlandırır”
Hesaplarını sadece sağlanacak teşvikler üzerine inşa etmediklerini belirten Kamil Başaran, “Teşvik, bu
yolda atılacak adımları hızlandırır, cesaretlendirici rol oynar. Ama bizim, hesaplarımızı sadece teşvik
üzerinden yapmamız doğru değil. Parasal konuların dışında üzerinde durulması gereken başka önemli
detaylar da var” dedi.
Başaran, hükümetin yerlilik tanımına ilişkin olarak da “Aldığımız mesaj, ekonomiye maksimum
katma değer sağlayacak bir ürün tanımlanması yönünde” diye konuştu. Tofaş’ın, Fiat’ın en yüksek
verimlilik ve kaliteye ulaşan fabrikası olduğunu hatırlatan Başaran, şöyle devam etti:
“Şu an Fiat dünyasında oluşturduğumuz pozitif etkiyle bize daha farklı misyonlar yüklenirse,
üstlenebilecek durumdayız. Başka fırsatlar çıkarsa finansman, teknoloji ve kapasite anlamında doğru
yerdeyiz.”
“Görev verilirse Jeep bile üretebiliriz” diyen Başaran, Tofaş’ta yeni projelere istekli bir ekip
bulunduğunu kaydetti. Başaran, Fiat ve PSA Grubu için üretilen Minicargo’yu da Fiat koridorlarında
gezinirken yakalayıp ve yoktan var ettiklerini anlatırken, “Projeyi aslanın midesinden çekip aldık.
Ekibimiz bu tip yatırımları hayata geçirmekte ustalaştı” dedi.
Başaran, 2012’de 220 milyon dolar yatırım öngördüklerini, yarıya yakınını ABD odaklı Ram Doblo
projesine harcayacaklarını söyledi.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.03.12
7
‘Çok çalışıyorsun, müdür bİle olursun!’
Kendisinin 27 yıllık bir Tofaş çalışanı olduğunu, bir dönem Fiat’ın İtalya’daki tesislerinde çalıştığını,
yan sanayi konusunda da tecrübesinin bulunduğunu anlatan CEO Kamil Başaran, kendisinin bu göreve
gelişi
ve
Tofaş’taki
ilk
yıllarıyla
ilgili
olarak
da
şunları
anlattı:
“Gerçekten çok çalışıyordum. Bana verilen bir projeyi bitirmek için yine bir gece yarısı çalışırken biri
cama vurdu ve ‘Ne yapıyorsun bu saatte?’ diye sordu. Ben ‘Çalışıyorum’ deyince de ‘Böyle
çalışırsan, sen ileride müdür bile olursun!’ dedi. Tofaş’ta ilk 15 yılım, kapasite artışı çalışmalarıyla
geçti. 150 bin adetlik kapasiteyi hedeflemiştik. Yetmedi, bugün 400 bine ulaştık. 150 binlik kapasite
olunca işimiz bitmedi, bu kez de amacımız yeni model yatırımıydı. Onu da gerçekleştirdik ve Doblo
yani Scudino projesi geldi. O gün için bir rüyaydı. Bu rüyayı gerçek yaptık, şimdi tüm dünyayı
dolaşıyor.”
Ford’un kurtulma mucizesi kitap oldu
Küresel kriz öncesinde büyük çalkantı yaşayan, ancak kriz döneminde sürpriz bir kararla ABD
yönetiminden yardım talep etmeden mucize yaratan Ford Motor Company’nin, iflastan son anda
döndüğü ve şirketi kurtarma uğruna çalışanların pek çok fedakarlık yapmak zorunda kaldıkları ortaya
çıktı.
ABD’de piyasaya çıkacak, Detroit News Otomotiv Editörü Bryce G. Hoffman’ın kaleme aldığı
“Amerikan İkonu: Alan Mulally ve Ford Motor Company’yi Kurtarma Savaşı” adlı kitapta, şirketin
iflasın eşiğinden dönüşünün ve bugünkü mucizeyi yaratmasının perde arkası anlatıldı. Kitaba göre sıkı
tasarruf önlemleri uygulandığı dönemde bir kutu zımba için üst yönetim onayı istenirken, merkezin
camları uzun süre temizlenmemiş.
2006 ortalarında pickup ve SUV satışlarının kar getirmemesi sonucu zor günler yaşamaya başlayan,
zararı 12.6 milyar dolara ulaşan Ford’ta, kapalı kapılar ardında büyük tartışmalar yaşanmış. Yönetim
Kurulu üyelerinin Bill Ford’a CEO’luktan inmesi yönünde baskı yaptığı, bir bölümünün ise “Ya
şirketin iflasını isteyelim ya da yarısını yatırım fonlarına satalım” önerisi getirdiği yazılıyor. Ford, bu
baskılardan iki ay sonra koltuğunu Boeing’den Alan Mulally’ye devretmiş. 2008 yılı üçüncü çeyrekte
günde 83 milyon dolar kaybeden Ford, Mulally’nin kararları sonrası 2011’in tamamında 8.8 milyar
dolar vergi öncesi kar elde etti.
Türkiye’de de etkisi oldu
Üretimden, enerjiye, internet kullanımından kırtasiye mazemelerine kadar her alanda tedbirler
uygulayan Ford Otosan, 2006 sonunda 5-6 milyon euro tasarruf elde etmişti. Önlemler arasında yazın
klimaların sadece üç saat çalıştırılması, akşamları gereksiz aydınlatmaların kapatılması da
bulunuyordu.
‘Marka için yoğun yatırım yaptık Skoda’nın Türkiye’ye ilgisi arttı’
Yeni modellerle birlikte özellikle son iki yıldır Türkiye’deki Skoda satışlarını ve pazar payını
yükseltmeye başlayan Yüce Auto, Çek markanın yönetimi tarafından yakın markaja alındı. Skoda’nın
büyümeyi hedeflediği pazarlar arasına girmeyi başaran Türkiye, bu nedenle Skoda Auto’nun üst
yönetimini daha sık ağırlar duruma geldi.
Yüce Auto A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Yüce, marka için özellikle son iki yılda büyük
yatırım yaptıklarını, Skoda’nın imajını yükseltme konusuna önem verdiklerini belirtirken, bunun
meyvelerini almaya başladıklarını söyledi. Skoda Auto yöneticilerinin, Türkiye’yi daha sık ziyaret
etmeye başladıklarını, bayi toplantılarına bile üst düzey yöneticilerini gönderdiklerini vurgulayan
Yüce, “Gösterdiğimiz çaba, Skoda Auto tarafından da izleniyor. Türkiye’yi, BRIC ülkeleriyle birlikte
markanın büyümeyi hedeflediği ülkeler arasına sokmayı başardık” dedi.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.03.12
8
“Kadınları da kazanacağız”
Yeti Greenline’ın ardından 1.6 lt dizel motorlu Fabia ve Roomster’ı getireceklerini anlatan Yüce Auto
Genel Müdürü Mahmut Kadirbeyoğlu, asıl atılımı B sınıfı sedanla yapacaklarını dile getirdi.
Kadirbeyoğlu, “Bu modeli kasım ayındaki Autoshow Fuarı’na getirmek ve fuarda satışa sunmak
istiyoruz. Fiyat pazarlıklarımız devam ediyor. Amacımız, fuar zamanı 1000 adet getirmek” dedi.
Araç alımında kadınların daha fazla söz sahibi olduğunu, ancak Skoda’ya fazla sıcak bakmadıklarını
hatırlatan Kadirbeyoğlu, “B sınıfı otomatik aracımız olmaması, bunun en büyük nedeni. Minik Citigo
ve 2013’te gelecek otomatik Fabia ile kadınların gönlünü kazanacağımızı umuyoruz” diye konuştu.
Pamuk devi ihracatı durdurdu
Dünyanın ikinci büyük pamuk üreticisi Hindistan, pamuk ihracatını durdurdu. Kararla birlikte
yükselen pamuk fiyatları piyasada tedirginlik yaratıyor.
Hindistan yurtdışına pamuk satışını yasakladı. Hindistan Dış Ticaret Direktörü bu kararın Hintli tekstil
üreticisini korumak için alındığını söyledi. Bu kararın ardından yakın vade pamuk kontratı 92,23
dolara kadar yükseldi. Yüzde 4.5 değer kazanan pamuk kontratı, günlük yüksek sınır değerine erişti ve
işlemler otomatik olarak durduruldu. Hindistan'ın bu kararı piyasada tepki ile karşılandı. Hindistan
Pamuk Birliği Başkanı Dhiren Sheth, kararın ülkenin uluslararası areneda saygınlığının düzeltilemez
şekilde zedeleneceğini söyledi.
Dünya üretiminin yüzde 25'ini ve toplam küresel ihracatın yüzde 18'ini yapan Hindistan, Çin'in
ardından dünyanın ikinci büyük pamuk üreticisi konumda. Hindistan ihracatının yüzde 80'nini de
dünyanın en çok pamuk ithal eden ülkesi Çin'e yapıyor. Ucuz tekstil ürünleri ihracatında lider olan
Çin, yükselen pamuk fiyatlarından olumsuz etkilenebilir. Benzer şekilde yüksek pamuk fiyatlarının
Türk tekstil sektörüne etkisi de yakından takip edilecek.
Elektrik faturası vatandaşı çarptı
Enerji Bakanı Taner Yıldız, 2011’de abonelerden ‘kayıp-kaçak’ bedeli altında 2.7 milyar lira
tahsil edildiğini açıkladı.
CHP milletvekili Alaattin Yüksel’in soru önergesini cevaplayan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı
Taner Yıldız, 2011’de abonelerden ‘kayıp-kaçak’ bedeli altında 2.7 milyar lira, sayaç bedeli olarak
129.4 milyon lira, 551 milyon liralık da TRT payının tahsil edildiğini açıkladı.
Elektrik faturalarındaki elektrik ücretinin dışında tüketiciden ‘sayaç okuma bedeli’, ‘Kayıp kaçak
bedeli’ ve ‘TRT payı’ adı altına alınan ücretlerin yılda 3 milyar 380 milyon TL’yi aştığı ortaya çıktı.
CHP İzmir Milletvekili Alaattin Yüksel’in soru önergesini yanıtlayan Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Taner Yıldız, Türkiye’de yaklaşık 33 milyon sayaç kullanıcısı olduğu bilgisini verdi. ‘Sayaç
okuma bedeli’ adı altında 2011’de 129.4 milyon TL tahsil edildiğini ifade eden Yıldız, ‘TRT payı’
olarak da 551 milyon TL’lik meblağ toplandığını bildirdi.
Elektrik abonelerinden ‘kayıp-kaçak bedeli’ adı altında geçen yıl 2.7 milyar TL toplandığını açıklayan
Bakan Yıldız, “Dağıtım şirketlerinin kendileri içine belirlenmiş olan hedef kayıp-kaçak oranına
ulaşamamaları halinde ortaya çıkabilecek zarar ilgili şirkete bırakılmıştır” dedi. Vatan gazetesinin
haberine göre, hedefe ulaşan şirketlerin geriye kalan kayıp bedelinin vatandaştan alındığını belirten
Yıldız, “Uygulama döneminin her bir tarife yılı için hedef kayıp kaçak oranlarının belirlenmesiyle
tüketicilerin daha düşük kayıp kaçak bedelinden fiyatlandırılması sağlanırken, dağıtım şirketlerinin
daha düşük kayıp oranlarını gerçekleştirecek şekilde faaliyet göstermeleri teşvik edilmektedir” diye
konuştu. Mevcut uygulamada bölgedeki kayıp kaçak bedeline göre o bölgede oturan vatandaşların
faturalarına yansıması da farklı oranlarda oluyor.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.03.12
9
Bakan Taner Yıldız, soru önergesinde şu bilgiyi verdi:
“Kayıp enerji maliyetleri hesaplanırken ve tarifelere yansıtılırken 2011-2015 dönemi için onaylanan
hedef kayıp kaçak oranları esas alınmıştır. Söz konusu oran geçen yıl onaylı rakamlar üzerinden yüzde
15.14 iken bu yıl yüzde 13.55 seviyelerine çekilmiştir. Dağıtım şirketleri önceki yıl muhatap oldukları
kayıp kaçak enerji risklerine ilaveten iki rakam arasındaki farktan kaynaklanan riskleri de yönetmek
durumunda bırakılmıştır.”
Erken ödemeye ceza kalktı
Konut kredisini erken kapatmak isteyenler dikkat! Mahkeme, bankaların talep ettiği erken
ödeme cezasını haksız buldu...
Konut kredisini erken kapatan bir tüketici, bankanın, 'ödeme planı değişiklik ücreti' ve 'erken ödeme
ücreti' adı altında aldığı paranın iadesi için açtığı davayı kazandı.
Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, Ereğli Tüketici Sorunları Hakem Heyeti'nin 'konut kredisini
erken ödediği için tahsil edilen 871 lira tutarındaki erken kapama ücretinin müşteriye iadesi'
yönündeki kararını haklı buldu.
HAKSIZ ŞARTLAR...
Kararda, "Tek taraflı olarak sözleşmeye konulan, tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme
koşulları haksız şarttır. Haksız şartlar tüketici için bağlayıcı değildir" denildi. Ankara Tüketici
Mahkemesi de, benzeri bir davada vatandaşın yapılandırmada ödediği bin 930 liranın iade edilmesine
karar verdi.
AYDA 43 BİN KİŞİ
Türkiye Bankalar Birliği verilerine göre; ayda 43 bin kişi konut kredisi kullanırken, 30 bini ise
borcunu kapatıyor. Aylık kullandırılan kredi tutarı 3 milyar liraya ulaşırken, kapanan ve ödenen konut
kredisi taksitleri tutarı da 1.5 milyar lirayı buluyor.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.03.12
10
Güngör Uras... Cari açık 77 milyar dolar değil... 64.4 milyar dolar
Ben diyorum ki, Cari Açık (Döviz Açığı) hesabında hata var... 2011 yılı açığı 77.0 milyar dolar değil...
“Net Hata Noksan / Nereden Geldiği Belli Olmayan Döviz” kalemi olan 12.4 milyar doları açıklanan
bu rakamdan düşürmek zorundayız. Açığımız net olarak 64.6 milyar dolardır. Açığımızın GSYH’ya
(Milli Gelire) oranı da yüzde 10.0 değil, yüzde 8.4...
El insaf: Ülkeye 2011’de 78.0 milyar dolar döviz girmiş... 66.6 milyar doların nereden geldiği belli.
Yüzde 16’sı büyüklüğündeki dövizin 12.4 milyar doların nereden geldiği bilinmiyor. Olur mu böyle
şey?
El insaf: Nereden geldiği belli olmadığına göre bu dövizler nakit olarak ülkeye giriyor. 12.4 milyar
dolar döviz (kağıt para olarak) bavula sığmaz, kamyon ile getirilemez. Hadi diyelim ki çuval çuval
katır sırtında hudutdan içeri sokuldu. Bu dövizler yastık altında mı saklanıyor? Piyasaya çıkmıyor
mu? Piyasaya çıktığı an banka sistemine girecek. Nereden geldiği belli olacak...
Görülüyor ki ‘Nereden geldiği belli olmayan döviz’ bir sokak efsanesi. Ardında hesap hatası var. Cari
açık, temelde dış ticaret açığına dayanıyor. Dış ticaret açığı ihracat geliri ile ithalat gideri arasındaki
farktan oluşuyor.
Eğer ihracat ve ithalat hesabı yanlış ise dış ticaret açığı rakamı da yanlış. Cari açık rakamı da...
Dış ticaret açığının yanlışlığını izlemek zor. Ama cari açık hesabı yanlış ise aradaki fark “Net Hata
Noksan” veya “Nereden Geldiği Belli Olmayan Döviz” rakamına yansıyor. Cari açığı büyütüyor.
Hata bunun neresinde?
Okuyucularımızdan Gümrük Müşaviri Sayın Akif Parlatan yanlış hesaplamayı sergileyen geniş bir
çalışma yapmış.
Akif Parlatan’ın çalışması, “Net Hata ve Noksan / Nereden Geldiği Belli Olmayan Döviz” farkının
ithalat ve ihracat rakamlarındaki hesap hatasından kaynaklandığını ortaya koyuyor. Akif Parlatan
diyor ki;
* Dış ticaret gelir ve gideri hesaplanırken ihracatta FOB kıymet, ithalatta ise CIF kıymet baz
alınmaktadır. İhracat gelirlerinin hesaplanmasında FOB kıymetin baz alınması ihracatımızın
olduğundan daha düşük değerde açıklanmasına neden olurken (Yurtdışına yapılan satışların bedelleri
FOB kıymet üzerinden değil, teslim bedeli üzerinden gelmekte) ithalatta da CIF kıymetin baz
alınması, ithalatı olduğundan büyük göstermekte.
* İthalatta, vergi kaybını önlemek ve yerli sanayimizi korumak amacıyla, referans fiyat, gözetim, kayıt
formu gibi tarife dışı engeller uygulanmaktadır.
Bu uygulamalar nedeniyle gümrük beyannamesinde verginin hesaplanmasında baz alınan CIF kıymet
birçok defa gerçek değerin üzerine çıkmakta.
Vergi kaybını önlemek, ithalatı zorlaştırıp yerli sanayi korumak açısından bu uygulama doğrudur.
Yanlışlık, TÜİK’in gerçek mal bedeli yerine ithalat değerinin çok üstünde olan CIF kıymeti cari açık
hesaplamasında baz almasından kaynaklanmaktadır.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.03.12
11
Artış kâğıt üzerinde
1- Gözetime tabi bazı mallarda da referans fiyat uygulaması olduğundan ithalatçılar gözetim belgesi
alabilmek için gerçek değerden değil referans fiyattan fatura kestirmektedirler.
(İthalatçıların fazla vergi ödeyeceklerini bile bile mal değerinden yüksek fatura kestirmelerinin nedeni
gözetim belgesi alamama riskinin yanında gözetim belgesi alabilmek için, noter, yeminli mali
müşavir, gümrükçü masrafı ve zaman kaybının önüne geçmek istemelerinden kaynaklanmaktadır.)
2- İthalat rakamını şişiren bir diğer neden de FOB gelen mallarla, CIF, CIP vb. gelip de sigorta
poliçesi veya navlun faturası ibraz edilmemesi durumunda sigorta için mal kıymetinin %3’ü navlun
içinde %10’u kadar bedel eklenmesidir.
(Yani navlun ve sigorta için toplamda mal bedelinin %13’ü ithalat bedeline ekleniyor. Kısaca bu tür
işlem uygulanan mallarda ithalat değeri gerçekte yurtdışına ödenen ithalat dövizinden %13 daha
yüksek çıkmaktadır.)
3- Serbest bölgelerde de FOB giren mallar CIF/CIP vb. teslim şekliyle satılacaksa navlun için mal
bedelinin % 10’u, sigorta içinde % 3’ü kadar bedel ekleniyor.
(Serbest bölgelere FOB girip CIF/CIP vb. teslim şekilleri ile Türkiye’ye satılan mallardaki ithalat
rakamı gerçek değerden %13 daha yüksek olmaktadır.)
4- İhracat geliri de hesaba eksik giriyor. İhracat gelirlerinde sadece mal bedeli (FOB) kıymet esas
alınmakta, oysa CIF, CIP, CPT vb. teslim şekilleri ile yapılan satışlarda navlun ve sigorta bedeli de
yurt dışından döviz olarak gelmekte ve ülkemizde kalmakta.
(Satış bedelinin değil de sadece FOB kıymetin esas alınması da ihracat gelirlerinin düşük gözükmesine
neden olmaktadır.)
Abartmaya gerek yok
5- Serbest dolaşıma giriş rejimine tabi tutulacak tekstil ürünlerinde “kayıt belgesi” alınmakta ve bu
belge alınırken kumaş elyaf detay formuna göre fiyatlandırma yapılmakta bazen malın kıymeti %100
artmaktadır.
(Serbest Dolaşıma Giriş Rejimi’ne tabi tutulan tekstil ürünlerinde kayıt formu alırken kumaş elyaf
detay formuna göre yapılan fiyatlandırma da ithalat giderlerinin yüksek çıkmasının nedenleri
arasındadır.)
6- Hava yolu ile gelen mallarda kitap fiyatı uygulanmakta ve navlunu ödenmiş bedel üzerine navlun
farkı adı altında tekrar bir bedel eklenmektedir. (Hava yoluyla bir yıl içinde 300 binin üzerinde mal
geldiği düşünülürse ciddi rakam farklılıkları ortaya çıkacaktır.)
Ben iktisatçı olarak tartışmayı açıyorum. Önemli olan hatanın düzeltilmesi.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.03.12
12
SABAH GAZETESİ
İşte yeni TL'nin cebimize faturası
İşte yeni TL'nin cebimize faturasıYeni simgeyle birlikte yeni banknotların da tedavüle çıkacak
olması vatandaşın cebini yakacak..
6 sıfır atma ve simgeden oluşan TL'ye itibar kazandırma operasyonu ise 167 milyonla tamamlanacak..
Merkez Bankası'nın kamuoyuna tanıttığı yeni TL simgesinin yeni paralarla sisteme dahil olması
Türkiye'ye yaklaşık 100 milyon liraya mal olacak. Yeni simgeyi tedavüle süreceği yeni banknotlara
yerleştirerek tanıtım ve kabullenme sürecini kısa sürede çözmeyi hedefleyen Merkez Bankası, bunun
için yeni banknot basma operasyonu başlatacak.
1,3 milyar banknot yakılacak
Bu da yaklaşık 1,3 milyar adet civarındaki banknotun yakılması ve yerine yaklaşık aynı miktarda yeni
banknotun basılması anlamına geliyor. Merkez Bankası'ndan edinilen bilgilere göre, her bir banknotun
basımı; ithal kağıt, mürekkep, tasarım gibi temel unsurlarla birlikte toplam 16 kuruşa mal oluyor.
Merkez Bankası'nın normal banknot basımı dışında simge nedeniyle yaklaşık 500 ila 600 milyon adet
yeni banknot basması gerekecek. Bu da normal para basımına ilave olarak yaklaşık 80 ila 96 milyon
TL ek bir maliyet anlamına geliyor. Yeni TL simgesinin para sistemine monte edilmesi yeni para
basma dışında diğer tanıtım ve teknik çalışmaların da birlikte yürütülmesini gerektirecek. YTL ve TL
banknotlarının tanıtımı için Merkez Bankasımilyonlarca liralık bütçe ayırmıştı. Benzer tanıtım
faaliyetleriyle simgenin sisteme dahil edilmesi için yaklaşık 3-4 milyon liralık yeni bir tanıtımın daha
yapılması gerektiği ifade ediliyor. Dolayısıyla para basım ve tanıtım nedeniyle oluşacak toplam
maliyetin 100 milyon lirayı geçebileceği hesaplanıyor.
95 milyon dolarla gelen itibar
Merkez Bankası daha önce TL'den YTL'ye geçiş için 20 milyon dolar, daha sonra da TL'den YTL'ye
geçiş için 20 milyon dolar olmak üzere toplam 40 milyon dolar tutarında para basım maliyetini
üstlenmişti. Simgenin E10 emisyon grubuna, yani yeni tasarlanacak paraya basılması halinde yaklaşık
55 milyon dolarlık basım maliyeti oluşacak. Böylece Türkiye'nin TL'ye itibar kazandırmak için yaptığı
6 sıfır silme ve yeni simge kazandırma operasyonlarının maliyeti toplamda 95 milyon dolara (yaklaşık
167 milyon TL) ulaşmış olacak.
TL' ye itibar kazandıran 3 adım
Türkiye ilk kez 2004 yılında TL'den 6 sıfır atma kararı aldı. Bu karar Meclis'ten geçirilen
düzenlemeyle yasal hükme bağlandı. Uygulaması ise 1 Ocak 2005'te başladı. Bu tarihte paradan 6 sıfır
silinirken geçiş, yeni basılan YTL ile sağlandı. İkinci adım ise 1 Ocak 2009'da YTL'den TL'- ye
yeniden dönüşle atıldı. Bu iki operasyonda da Merkez Bankası banknot matbaası yoğun mesai ile
paramızı iki kez yeniledi. Üçüncü adım ise simgeyle gerçekleşti. Simgeyle TL'nin uluslararası düzeyde
tanınan paralar ligine yükselmesinin önü açıldı.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.03.12
13
Müjdeli haber
4.3 milyon memur ve emeklinin beklediği zamlı maaşlar 15 Mayıs 2012'de yatacak. Geriye
dönük 5.5 aylık zam farkı da hesaplara toplu olarak yansıtılacak
2.5 milyon memur ile 1.8 milyon memur Toplu Sözleşme Yasası'nı bekliyor. Normalde 15 Ocak'ta
ödenecek zamlı maaşlar toplu sözleşmeye ilişkin yasa çıkmadığı için gecikti. Geçen hafta Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan ile görüşen memur sendikaları sıkıntılarını dile getirdi. Başbakan Erdoğan,
toplu sözleşme yasanının bir an önce çıkması gerektiğini ifade ederek Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Faruk Çelik'e 'İşleri hızlandırın' talimatı verdi. Bunun üzerine Bakan Çelik, Meclis sürecinin
hızlandırılması için devreye girdi. Memurun zamlı maaşının 15 Mayıs'ta ödenmesi bekleniyor. Geriye
dönük 5.5 aylık zam farkı da hesaplara toplu olarak yansıtılacak. Çelik, gecikmeye ilişkin olarak,
"Memurlarla ilgili toplu sözleşme düzenlemesi, önümüzdeki hafta alt komisyonda, büyük ihtimalle de
ana komisyonda görüşülüp hızlı şekilde Genel Kurul'a gelecek" dedi.
TOPLU SÖZLEŞME NİSANDA
Tasarının bu ay Meclis'ten çıkması bekleniyor. Yasanın çıkmasını takip eden ay, toplu sözleşme
masası kurulacak. Yasa mart ayında çıkarsa nisan ayı pazarlıkla geçecek. Toplu sözleşme görüşmeleri
bir ay içinde tamamlanacak.
NEDEN GECİKTİ?
Toplu sözleşmeye imkân veren yasal düzenleme yapılmadığı için zam miktarı aylardır belirlenemiyor.
Yasanın hızla Meclis'ten geçirilerek zamlı maaşların şubata yetiştirilmesi bekleniyordu. Ancak şike
yasası, milletvekillerinin emekli maaşına zam ve MİT yasası gibi düzenlemeler nedeniyle memurun
yasası gecikti.
Carlyle: 6 şirketle masadayız
ABD'li yatırım fonu Carlyle'ın 30 ülkeyi emanet ettiği Can Deldağ, 6 şirketle görüşme
yaptıklarını açıkladı. Deldağ, "Türkiye'deki potansiyel Carlyle'ı heyecanlandırıyor, yatırım
yapmadan duramıyor" dedi
Dünya genelinde 250 milyar dolara yakın yatırımı bulunan "Fonların Efendisi" Carlyle 30 ülkeyi bir
Türk'e emanet etti. Pakistan'dan Fas'a 500 milyon nüfuslu 30'a yakın ülkeyi barındıran coğrafyanın
başına geçen Can Deldağ, Türkiye'nin ABD'li fonun en fazla önem verdiği ülkeler arasında yer
aldığını söyledi. Şu ana kadar küresel bir fon yönetiminde en fazla yükselen isim olan Deldağ ile
Carlyle'ın Türkiye ile ilgili planlarını konuştuk. Carlyle'ın bölgedeki 5 yatırımından 3'ünün Türkiye'de
olduğunu söyleyen Deldağ, "Kişisel bilgi birikimimin bu göreve getirilmemde tabii ki etkisi var ancak,
asıl koltuğa oturan Türkiye. Buradaki potansiyel Carlyle'ı heyecanlandırıyor. Yatırım yapmadan
duramıyor" dedi. Deldağ, Carlyle'ın Türkiye'ye bakışını ise "Şu anda hemen hemen her ana sektörden
firmalarla temas halindeyiz. 6 firmayla masadayız" sözleriyle anlattı.
HAFTADA 1 OKUL AÇIYOR
2008'de TVK Gemicilik'e ortak olan Carlyle, 2010'da da sağlık zinciri Medical Park'ın yüzde 40'ını
aldı. Deldağ'ın verdiği bilgilere göre Medical Park'a ortak olduklarında 13 olan hastane sayısı 2 yılda
19'a çıktı. Geçen yılın sonlarına doğru ilk kez SABAH'ın duyurduğu Bahçeşehir Kolejleri'ne yüzde 48
ortak olarak 3'üncü yatırıma imza attıklarını söyleyen Deldağ, "Bahçeşehir'i aldığımızda 20 ilköğretim
ve 11 lisesinde toplam 12 bin öğrenci eğitim görüyordu. Aradan 2 ay gibi kısa bir süre geçti. 8 yeni
okul için anlaşmamızı sağladık ve hizmete açtık. Ortaklığımızla olmadığımız kentlere gitmek için
kolları sıvadık. Kayseri, Ankara, Bursa'da ilk kez okullarımızı açtık" dedi.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.03.12
14
Bahçeşehir Kolejleri'ni yurtdışına açmak için bir plan hazırladıklarını dile getiren Deldağ, "Dışarıya
çıkmak aslında çok kolay. Türkiye'deki potansiyeli değerlendirmekten buna fırsat bulmamız çok zor"
diye konuştu.
Komşu'nun 50 milyar euroya daha ihtiyacı var
Alman Der Spiegel dergisi Yunanistan'ın 2015 ile 2020 arasında 50 milyar euro yardıma daha ihtiyacı
olabileceğini yazdı. Avrupa Birliği, Avrupa Merkez Bankası ve Uluslararası Para Fonu'nun taslak
raporuna ulaşan Der Spiegel, Atina'nın düşünüldüğü gibi 2015'te borç için uluslararası piyasalara geri
dönme ihtimalinin düşük olduğunu belirtti.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.03.12
15
RADİKAL GAZETESİ
'İtalya'daki krizi fırsata çeviririz'
Ekonomik krizin eşiğindeki İtalya'da, Fiat'ın bazı fabrikalarını kapatarak, rotasını düşük
üretim maliyetli ülkelere çevirme ihtimali Türkiye'nin şansını arttırdı
Tofaş’ın yeni CEO’su Kamil Başaran, İtalya’da sanayinin mercek altına alındığını belirterek, “10 yıl
sonrasını planlıyoruz. Fiat, Tofaş’a farklı misyon, görev verirse biz buna hazırız. Pozitif virüsleri çok
seviyoruz” dedi. Fiorino modelinin üretimini ‘Fiat koridorlarında bir eskiz halindeyken’
yakaladıklarını ve bir proje olarak Tofaş’a kazandırdıklarını hatırlatan Başaran, “Aslanın midesinden
lokmayı çıkardık. Yenilerini de yapabilecek güçteyiz. 400 bin adet kapasiteli fabrikamız var. Sadece
Fiat markalı değil, markaya ait farklı bir ürünü de üretebiliriz” dedi. Yerli otomobil için çalışmalarının
sürdüğünü kaydeden Başaran şöyle devam etti: “Bu süreci sadece teşviğe bağlamayı çok doğru
bulmuyorum. Teşviklerin çıkması bize sadece cesaret verir. Fakat daha önemli konular var. Yerli
otomobilin öncelikle tanımının iyi yapılması gerekiyor. Bu noktada hangi ülkeden hangi sermaye
grubuyla hangi parça üzerinde işbirliği yapıldığı çok önemli değil.” Başaran, yerli otomobil konusunda
hükümetin şirketleri yönlendirdiğini, mesajlar verdiğini belirterek, “Fiat CEO’su Marchionne, Detroit
Fuarı’nda Tofaş’a olan güvenini gösterdi. Ancak yerli otomoil projesi uzun soluklu bir süreç, henüz
sonuçlanmadı” dedi.
Etiler Marmaris borsaya büfe açıyor
Hikmet Tanrıverdi'nin satın aldığı Etiler Marmaris Büfe, halka arzdan elde edeceği 7 milyon
liralık geliri büyümede kullanacak.
Türkiye’nin 6 ilinde 70’e yakın şube ve bin personelle hizmet veren Etiler Marmaris Büfe, halka
açılmak için düğmeye bastı. Etiler Marmaris Büfe’nin sahibi olan Etiler İnci Büfe 7.5 milyon liraya
çıkarılacak sermayesinin 2.5 milyon liralık kısmını temsil eden hisse senetlerini Gelişen İşletmeler
Piyasası’nda işlem görmek üzere halka arz edecek. İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları
Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi, Etiler Marmaris Büfe‘nin isim hakkını 2010’da, Ramazan
ve Burhan Morgül’den satın aldı. Tanrıverdi, bu satın alınmanın ardından ‘Etiler İnci Büfe Gıda
Sanayi ve Dış Ticaret AŞ’ unvanlı şirketi kurdu.
2 yılda 200 şube hedefi
Büyümek için halka açıldıklarını belirten Etiler İnci Büfe Gıda Sanayi ve Dış Ticaret Yönetim Kurulu
Başkanı Tanrıverdi, şube sayısını 2013 sonuna kadar 200’ün üzerine çıkarmak istediklerini söyledi.
Kurumsal yapıyı oluşturup altyapı eksikliklerini tamamladıklarını ifade eden Tanrıverdi, “Bu yıl
içerisinde yurtdışında da şubeleşmeye başlayacağız. Halka arzdan gelecek para ile kendi şube sayımızı
daha da arttıracağız. Özellikle Anadolu’ya açılmaya başlayacağız” dedi.
2011 cirosu 10 milyon TL
KOBİ Borsası’nın gelişimi için bu tür şirketlerin halka açılması gerektiğinin altını çizen Tanrıverdi,
“Bir yerde bu görevi de yapacağız. Bu şirketler aslında bireysel yatırımcılar için de uygun. Şu anki
maliyet yapısı itibariyle işin başında olduğu için ucuz şirketler. Bu şirketler büyüdüğü zaman daha
büyük değerlere ulaşacak” dedi. Tanrıverdi, sermaye arttırımı yoluyla yapılacak halka arzdan 7 milyon
lira civarında gelir elde edeceklerini söyledi.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.03.12
16
2011 cirosunun 10 milyon lira civarında olduğunu kaydeden Tanrıverdi, “Gıda perakendesinde halka
açılan ilk şirket olacağız. Şirketlerin büyümesi için borsa çok önemli. Bir diğer grup şirketi TGS Dış
Ticaret’i de bu yıl halka açacağız. Nisan ayı içerisinde iki şirketin halka arzı tamamlanacak” dedi.
Beyaz Filo da geliyor
Öte yandan Beyaz Filo Oto Kiralama da halka açılma çalışmalarını hızlandırdı. Şirket 32 milyon 722
bin lira olan sermayesini 36 milyon 250 bin liraya çıkaracak. Sermaye arttırımını temsil eden 3 milyon
528 bin lira nominal değerli hisseler 4.5 lira fiyatla halka arz edilecek. Halka arzdan 15.8 milyon TL
gelir elde edilecek. Şirketin piyasa değeri ise 163.1 milyon TL olacak. TGS Dış Ticaret ise
sermayesinin yüzde 33,3’ünü halka arz edecek.
Niğbaş bugün borsada
Işıklar Holding bünyesinde faaliyet gösteren ve halka arzını tamamlayan Niğbaş Beton bugün borsada
işlem görmeye başlayacak. Niğbaş’ın ilk işlem günü olması nedeniyle düzenlenecek törene İMKB
Başkanı İbrahim Turhan, Niğbaş Beton Yönetim Kurulu Başkanı Rıza Kutlu Işık ve Yönetim Kurulu
Başkanvekili Uğur Işık katılacak. Niğbaş, İMKB ikinci Ulasal Pazar’da 2,04 TL’den işlem görmeye
başlayacak.
Hedef 400 şube
Bu yıl Avrupa Birliği ve Ortadoğu ülkelerinde yurtdışı yapılanmasına başlayacak olan Etiler Marmaris
Büfe şube sayısını 2013 sonuna kadar 200, 2015 sonuna kadar da 400’ün üstüne çıkarmayı hedefliyor.
Türkiye’nin ilk global fast-food markası olmayı hedefleyen Etiler Marmaris, 85 ülkenin imza attığı
Madrid Protokolü’ne dahil tüm ülkelerde Etiler Marmaris Büfe’nin marka tescillerini yaptırdı.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.03.12
17
Uğur Gürses...1 trilyon euroluk bot
Sorunlar çözüldü mü? Bana kalırsa Avrupa sorunları çözmek yerine 'uyuşturucunun' dozunu arttırıyor.
Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) ikinci büyük parasal operasyonu geçen hafta yapıldı. Yüzde 1
faizle 3 yıl vadeli olarak yapılan repo ihalesine katılan 800 banka, tam olarak 529.5 milyar euro aldı.
Aralık ayında yapılan ilk ihalede 523 banka 489 milyar euro almıştı. Böylece iki ay içinde, ECB
tarafından üç yıl vade ile verilen likidite 1 trilyon euroyu geçti.
Sorunlar çözüldü mü? Bana kalırsa Avrupa, sorunları çözmek yerine ‘uyuşturucunun’ dozunu
arttırıyor. Aralık-şubat aylarındaki 3 yıllık repo operasyonlarıyla ECB’nin bilanço büyüklüğü 3 trilyon
euroyu geçti. 2007 sonunda kabaca 1.5 trilyon euro olan parasal bilançosu ikiye katlanmış oldu. Bu
operasyonların birkaç amacı vardı: Birincisi, likidite krizini ortadan kaldırmak. İkincisi, likidite
kaygılarını ortadan kaldırırken bu fonların kredi kanalına akmasını sağlamak. Üçüncüsü ise artık çevre
ülkelerin iri olanlarını dahi tehdit eden bu krizin, kamu finansmanında ortaya çıkardığı sıkışmayı da
ortadan kaldırmak.
Likidite korkusu devam
Peki, ne oldu? Birincisi, likidite krizinde çok fazla mesafe alındığı söylenemez. Bankalar, ECB’den
aldıkları fonları yine götürüp ECB’de mevduat olarak tutmaya hâlâ devam ediyorlar. Peki neden? Çok
belirgin bir neden var: Yunanistan’ın nasıl kurtarılacağının belli olmasını beklediler, borç
yapılandırmasının da sonuçlanmasını bekliyorlar. İşte bu noktada Yunanistan’ın hâlâ Avrupa için risk
oluşturduğunu, ilan ettiği borç yeniden yapılandırmasının sonuçlarının diğer ülkeleri de çok yakından
ilgilendirdiğini anımsatmak gerekiyor. Çünkü eğer Yunanistan’ın ilan ettiği yapılandırma
basamaklarında istenen katılım sağlanamazsa ellerinde temerrüt sigortası olan (CDS) alacaklılar borç
temerrüdü ilanı isteyerek, sigortanın tazminini talep edebilirler. Yeterli katılımın olmaması, bu sürecin
başlamasına neden olabilir. Bu da finansal piyasalarda yeni bir kaotik süreci başlatabilir. Bu durum
sadece Yunanistan için değil, ‘topun ağzındaki’ diğer çevre ülkeleri de bu kaosun içine sokabilecek.
Bu durum, Avrupa’daki bankalara; ECB’den alınan fonların yeniden ECB’de tutulması tercihini
yaptırıyor. 29 Şubat’ta yapılan 529.5 milyar euroluk repodan alınan paraların yeniden ECB’ye
mevduat olarak döndüğü görülüyor. ECB’deki mevduat seviyesi 1 Mart günü 301 milyar euro artışla
777 milyar euroya çıkmış. Son iki ayda ECB tarafından piyasaya boca edilen 1 trilyon euroluk paranın
krediye dönüşmesi olasılığı çok düşük. Çünkü ‘Avrupa’nın EFT sistemi’ sayılan TARGET2
sisteminde (Euro Bölgesi’ndeki merkez bankalarının euro ödemelerinin yapılamasını sağlıyor) şu
dikkat çekiyor: Euro likiditesi çevre ülkelerden merkez ülkelere, büyük bir bölümü de Almanya’ya
kaymış durumda.
Örtülü yüzdürme
Üçüncüsü, 3 yıllık repo ihaleleri ile verilen paraları yüklü biçimde alanların başında, Sarkozy’nin
işaret ettiği gibi İtalyan bankalarının olması sürpriz olmadı. Aralık ayında 489 milyar euronun 116
milyarını İtalyan bankalarının aldığı ortaya çıktı. Hem de ağırlıkla devlet garantili banka bonoları
kullanılarak. Geçen hafta yapılan ihalede de yine İtalyan bankaları önde. İtalyan bankalarının da bu
parayla yine kendi ülke hazinelerinin borçlanma senetlerine yatırım yaptıkları anlaşıldı. Ocak ayında
İtalyan bankaları net 21 milyar euro, İspanyol bankaları da net 23 milyar euroluk tahvil satın
alırlarken, bunun son 3 yılın rekoru olduğunu da not düşelim. Yılın ilk çeyreğinde İtalya’nın 50 milyar
euro, İspanya’nın ise 21 milyar euro taze borçlanma yapma gereği vardı. Hem çevre ülkelere kemer
sıkma baskısı var hem de borçlanmaları için daha gevşek teminatlarla para veriliyor. İşte İspanya’nın
durumu; bütçe açığının 2011 sonunda yüzde 6 değil, yüzde 8.5 olarak gerçekleştiği, 2012’de yüzde
4.4’lük hedefe ulaşılmasının da zor olduğu açıklandı. 3 yıllık repo yoluyla bolca para boca edilmesi,
ülkeleri kurtarmanın örtülü bir ‘yüzdürmeye’ dönüştüğünü gösteriyor; Avrupa’nın bu girdaptan
çıkması çok zor.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.03.12
18
HABERTÜRK GAZETESİ
Çin'den aşağı yönlü tahmin
Çin hükümeti, bu yıla ilişkin büyüme tahminini yüzde 7,5'e düşürdü
Çin Başbakanı Wen Jiabao Ulusal Halk Kongresi'nin yıllık toplantısında yaptığı açıklamada, geçen yıl
yüzde 9,2 büyüyen ülke ekonomisinin bu yıl yalnızca 7,5 büyümesinin beklendiğini bildirerek, ülkenin
geleceği için iç tüketimdeki artışın önemine dikkati çekti.
Hükümet geçen yıl açıkladığı tahminlerinde, ekonominin bu yıl yüzde 8 büyüyeceğini öngörmüştü.
Dünyanın ikinci büyük ekonomisi Çin'in gayrisafi yurtiçi hasılası (GSYH) geçen yılın ilk çeyreğinde
yıllık bazda yüzde 9,7, ikinci çeyrekte yüzde 9,5, üçüncü çeyrekte yüzde 9,1 ve dördüncü çeyrekte ise
yüzde 8,9 artış göstermişti.
Çin ekonomi, en büyük ihracat pazarı olan Avro Bölgesi'ndeki borç krizinden ciddi bir biçimde
etkilenmeye başladı. Başbakan Jiabao, dış ticarette büyüme hedeflerinin bu yıl yüzde 10 olduğunu
belirtti.
Çin'in ihracatı geçen yıl yüzde 20,3, ithalatı ise yüzde 24,9 artış kaydetmişti.
Hükümetin bu yıl için enflasyon hedefi ise yüzde 4 oldu.
Komşuya para yetmedi!
Yunanistan’ın borç dramı Euro Bölgesi’nin kâbusu haline dönüştü
Yunanistan’ın borç dramı Euro Bölgesi’nin kâbusu haline dönüştü. İki yıl önce 110 milyar Euro’luk
ilk destek paketiyle başlayan ve halen 130 milyar Euro’luk ikinci destek paketiyle devam etmeyi
planlayan Atina’yı kurtarma operasyonunun maliyeti şimdiden 240 milyar Euro’ya ulaştı. Ancak gelen
bilgilere göre bu miktar Yunanistan’ı kurtarmaya yetmeyecek. AB Komisyonu, AB Merkez Bankası
(ECB) ve Uluslararası Para Fonu’nun (troyka) hazırladığı son rapora göre Atina 130 milyar Euro’luk
ikinci yardım paketinin tüm maddelerini yerine getirse bile 2015’te planlandığı gibi kendi gücüyle
piyasalardan borçlanmayı başaramayacak. Troykanın hesabına göre Yunanistan 2015-2020 döneminde
mevcut 240 milyar Euro’luk finansal desteğin haricinde 50 milyar Euro’luk bir ek desteğe daha ihtiyaç
duyacak.
Troyka bu hesabı yapmış olmasına rağmen raporun bu haliyle son AB Liderler Zirvesi’nde yer
almaması akılları karıştırdı. Alman basını, raporun bu bölümlerinin Alman tarafından gelen baskılar
sonucu, karar metninden çıkarıldığını yazdı. Diğer yandan perşembe günü özel yatırımcılar ve
Yunanistan arasında devam eden tahvil takası konusu için karar günü olacak. Son troyka toplantısında
özel yatırımcılardan alacaklarının yüzde 53.5’lik bölümünden vazgeçmeleri istendi. Yatırımcılar bu
kararı kabul edip etmeme konusunda perşembe günü karar verecek. Kesinti beklentilerin altında
kalırsa 130 milyar Euro’luk ikinci destek paketi zora girecek.
ECB ENDİŞELİ
Avrupa Merkez Bankası (ECB): “Borç silme operasyonunda özel yatırımcılardan olumsuz yanıt
gelebilir”
YASAYLA ZORLAYACAK
Özel yatırımcılar borç silme konusunda Atina’nın taleplerine olumsuz yanıt verirse Yunan hükümeti
yatırımcıları yürürlüğe koyduğu yasayla borç affına zorlayacak. Derecelendirme şirketleri ise böyle bir
karar halinde Yunanistan’ın iflasını açıklayacaklarını duyurdu.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.03.12
19
DÜNYA GAZETESİ
Küresel piyasada hafta Çin'le satıcılı başladı
Büyüme hedefini yüzde 8'den yüzde 7.5'e indiren Çin, başta Asya olmak üzere piyasaların
haftaya satışlarla başlamasına neden oldu.
İMKB hisse senetleri piyasasında dış piyasalara bağlı seyir devam ediyor. Küresel piyasada, Asya
borsaları ile başlayan satış baskısı hakim. Çin'in büyüme beklentisini düşürmesi satışlarda önemli rol
oynuyor. Çin, 2012 yılına ait büyüme hedefini yüzde 8'den yüzde 7.5'e düşürdü.
Açılışını 293 puan düşüşle 60.608 puan seviyesinden yapan Bileşik Endeks, yüzde 1 kayıpla 60.200
seviyelerine doğru gevşemiş durumda.
Bu hafta piyasalardaki en önemli veri Cuma günkü Amerikan tarım dışı istihdam verisi olacak.
Bu arada Rusya ve İran'daki seçim sonuçlarıyla birlikte Ortadoğu gündemde önümüzdeki dönemde
daha çok öne çıkabilir.
Yurtiçinde ise bugün enflasyon verileri ve Hazine ihalesi takip ediliyor. Şubat enflasyonu piyasa
beklentileri çerçevesinde geldi. TÜİK verilerine göre 2012 yılı Şubat ayında TÜFE yüzde 0.56 arttı.
ÜFE ise 0.09 oranında düştü. Yıllık TÜFE yüzde 10.43'e gerilerken, yıllık ÜFE yüzde 9.15 oldu.
Döviz piyasasında petrol fiyatlarına bağlı cari açık endişeleriyle Dolar/TL'de yabancı çıkışı, kurumsal
alımlar ve euro/dolar paritesindeki gerilemeye paralel Cuma günü görülen yükseliş haftanın ilk
gününde de devam ediyor. Bankalararası piyasada en iyi alış/satış 1.7730/1.7745 TL düzeyinde. Euro
ise 2.34 liradan işlem görüyor.
Tahvil-bono piyasasında ise gösterge faiz yüzde 9.27 bileşikten işlem görüyor. 10 milyar 642 milyon
TL tutar ile bu ayın en yüklü iç borç ödemesini 7 Mart Çarşamba günü gerçekleştirecek olan Hazine,
bu hafta 3 ihale düzenleyecek. Bunlardan ilki bugün düzenlenecek 10 yıl vadeli, 6 ayda bir yüzde 4.75
kupon ödemeli TL cinsi, Sabit Kuponlu Devlet Tahvili'nin yeniden ihracı olacak.
Firmalar tahvil ihracında kuyruğa girdi
Yılın ilk iki ayında özel sektörün ihraçları 7 milyar lirayı aştı. İlgi yüksek, bu yıl da 25 milyar
liralık gerçekleşme bekleniyor.
2012 yılında özel sektörün kaynak temin etmek amacıyla tahvil ve bono gibi borçlanma aracı
ihraçlarının 25 – 30 milyar TL'yi bulması bekleniyor. Yılın ilk iki ayında özel sektörün ihraçları 7
milyar lirayı aştı. En son Fenerbahçe'nin arzının yapıldığı piyasalarda yakın zamanda Akfen
Holding'inde arzı bekleniyor.
2011 yılında, çoğunluğu bankacılık ve finans sektöründen olmak üzere anonim şirketler, tahvil, banka
bonosu, finansman bonosu, varlığa dayalı menkul kıymet, kira sertifikası gibi borçlanma araçlarının
ihracı yoluyla sermaye piyasasından yüklü miktarda kaynak sağladı.
Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) verilerine göre, geçen yıl 50 kuruluş, sermaye piyasasından kaynak
temini amacıyla toplam nominal tutarı 49 milyar 642.8 milyon lira (30 milyar 254.6 milyon dolar)
olan borçlanma araçlarının ihracını SPK kaydına aldırdı. Aynı dönemde İMKB'ye kote edilen, özel
sektör borçlanma ihraçlarının tutarı ise 18.6 milyar liraya ulaştı.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.03.12
20
Yılın ilk iki ayında da 16 şirket, yılın tamamına yayılmış ihraç tarihi aralığında toplam tavanı 37
milyar 440 milyon TL olan değişik nitelikteki borçlanma araçlarının, farklı yöntemlerle ihracını kayda
aldırdı. 1 Ocak-28 Şubat arasında bu kapsamda toplam 7 milyar 137.8 milyon TL (3 milyar 925
milyon dolar) tutarında ihraç gerçekleştirildi.
SPK verilerine göre halka arz ve yurt dışında, tahsisli, nitelikli yatırımcıya satış gibi yöntemlerle
gerçekleştirilmek üzere kayda alınan ihraç tutarı, önceki yıla göre dört kattan fazla artış gösterdi.
2010'da söz konusu tutar 8 milyar 756 milyon TL (5 milyar 833.7 milyon dolar) olmuştu. Geçen kayda
alınan tutarın 17 milyar 835.4 milyon lirasını (10 milyar 750.7 milyon dolar) yurt dışı, 31 milyar 807.3
milyon liralık bölümünü ise yurt içinde gerçekleştirilen ihraçlar oluşturdu.
Geçen yıl ihraçlarda bankaların ağırlığı hissedilirken bu yıl da aynı eğilimin sürmesi bekleniyor. Ama
reel kesiminden de her geçen gün bu aracı kullanan şirket sayısında artış var. Bankalar açısından
mevduata, şirketler açısından ise baka kredilerine alternatif bu enstrümanlar yatırımcı açısından
bakıldığında ise, Hazine bonosundan daha yüksek getiriye mevduattan daha düşük stopaj oranına
sahip. Bu ihraçlarda getiri ağırlıklı olarak Hazine'nin benchmark tahvilinin üzerine şirketin verdiği ek
primden oluşuyor.
Artık ihraçlarda vadenin uzaması bekleniyor
Finansal kesim ağırlıklı bir büyüme beklentisi içinde olan uzmanlar, özellikle mevduat bankalarının
başı çektiği bir piyasa oluşmasını öngörüyor. Uzmanlar, "Piyasada vadelerin uzamasına yönelik
ihraçlar var. Şuanda 1 yıl olan ihraç vadesinin önümüzdeki dönemde 3 yıla çıkması bekleniyor"
yorumunda bulundu.
Farklı sektörlerden talepler geldiğine değinen uzmanlar, "Özellikle gayrimenkul sektörü arafında bir
hareketlilik söz konusu. Ayrıca İslami finansman ürünleri de bu yıl gelişecek. Özellikle sukuk, varlık
teminatları gibi yapılandırılmış finansman ürünlerine karşı ilgi de artacak. Hazine'nin de ürün ihraçlı
çalışmaları olduğunu biliyoruz. Bu yıl olumlu gelişmeler olacaktır" dediler.
İhraçtan gelen kaynak KOBİ'ye gidecek
Bankalar için tahvil ihraçları vade ve maliyet açısından özel sektör tahvil ihraçları önemli bir
borçlanma aracı olarak gösteriliyor. Özellikle fonlama yapısı ve maliyetler açısından pozitif etkide
bulunuyor.
Uzmanlar, "Mevduat vade ortalamalarının yaklaşık 2 ay olduğu düşünülürse en az 6 ay vade ile ihraç
edilen bonolar bankalara bilanço ve vade, likidite riski yönetimi açısından avantajlar sunmakta. Son
dönemde 1-2 yıllık vadelerde de başarılı ihraçlar gerçekleştirildiğini görmekteyiz. Şirketler için ise
doğrudan kurumsal ya da bireysel yatırımcılardan alternatif bir kaynak yaratma imkanı söz konusu.
Üstelik piyasa koşullarına bağlı olarak yaratılan bu kaynağın daha düşük maliyette olması da
mümkün" dediler.
Öte yandan, DÜNYA'nın görüşlerine başvurduğu bankacılar, yapacakları tahvil ihraçları ile özellikle
KOBİ müşterilerini desteklemeyi hedefliyorlar. Özellikle kredi imkanlarını iyileştirmeyi ve müşteri
sayısını artırmayı öngörüyorlar.
Tasarruf vadelerinin uzamasını da sağlayacak
Uzmanlara göre, özel sektör tahvil ihraçlarının vade ve maliyete olumlu etkisi nedeniyle ülkemiz için
önemli bir konu olan tasarrufta vadenin uzamasına katkı sağlayacağı ifade ediliyor. Uzmanlar,
"Türkiye gibi kalkınan, içinde bulunduğumuz küresel ekonomik ortamda yüksek büyüme hızına sahip
ve dolayısıyla reel sektörün, iş dünyasının, KOBİ'lerin uzun vadeli kaynağa ihtiyaç duydukları bir
ülkede, bu tür yatırım araçları ile uzun vadeli kaynak yapısı oluşturmak ve halkımızı uzun vadeli
tasarrufa özendirmek büyük önem taşıyor.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.03.12
21
Öte yandan, bireysel müşteri açısından alternatif bir ürün olarak bu güçlü finansal yapıya yapılacak
yatırım, uzun vadede daha yüksek getiri anlamına gelmektedir. Türkiye'de, 2011 yılında ihraç edilen
şirket ve banka bono/tahvilleri üzerinden yapılan değerlendirmede, yatırımcıların gerek Hazine
kağıtlarına gerekse mevduata göre getirilerini bir miktar artırdıkları görülmektedir. Özellikle piyasa
koşullarından etkilenmek istemeyen ve uzun vadeli yatırım yapan yatırımcılar, banka bono ve
tahvillerini diğer yatırım araçlarına tercih ediyorlar" dediler.
Hazine kağıdına göre getirisi yüksek, mevduata göre stopajı düşük
Akbank Hazineden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Kerim Rota, bu yıl banka ve şirketlerin özel
sektör tahvil ve bono ihraçları toplamının 20 milyar TL‘yi aşacağı tahmin etti. 2011 yılı içinde artan
ve toplam olarak 14.2 milyar TL'ye ulaşan ‘banka' ihraç tutarının 2012 yılı içerisinde de büyümeye
devam edeceğini ve 2011 sonunda 16-17 milyar TL seviyesine ulaşacağını öngören Rota, banka
olarak 2.140 milyar TL ihraç stoklarının olduğunu ve sektör büyümesine paralel bir büyüme
öngördüklerini kaydetti. Rota, bu kaynağı yeni kredi kullandırımlarını fonlamakta kullanacaklarını
belirterek, 2011 başından itibaren banka tahvilleri dışında 250 milyon TL özel sektör tahviline
aracılık eden Akyatırım'ın da bu alandaki lider konumunu pekiştireceğini dile getirdi.
Rota, özel sektör tahvil ihracının yararlarına ilişkin olarak şunları söyledi: "Özel sektör tahvil ihracı;
bankaların pasif yaratma sürecinde farklılaşma ve vade uzatmayı sağlaması nedeniyle tercih ediliyor.
Tahvil ihracı ayrıca şirketlerin sermaye piyasası yatırımcısına ulaşmasını da sağlıyor. Banka ve özel
sektör tahvil ihraçları Türkiye'de uzun vadeli tasarruflara öncülük eden yatırım araçları. TCMB'nin bu
konuda bankalara sağladığı zorunlu karşılık avantajı, bankaların bu konuda daha aktif olmasını teşvik
ediyor. Yatırımcılar için şüphesiz devlet borçlanma senetlerine göre ilave bir getiri içermesi iyi bir
avantaj. Ayrıca mevduata göre %5 stopaj avantajı içerdiği için de yatırımcılara değişken faizli 2-3 yıl
vadeli Banka ve özel sektör tahvillerini iyi bir yatırım seçeneği olarak öneriyoruz."
Son iki ayda bankalar 6.4 milyar liralık ihraç yaptı
İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Erdal Aral, 2010 yılında başlayan banka bono ve tahvil
ihraçlarının 2011 yılında da artarak devam ettiğini ve bankalar tarafından tercih edilen bir fon kaynağı
haline geldiğini kaydetti. Bankacılık sektörü dâhilinde 2012 yılı başından itibaren toplam 6,4 milyar
TL tutarında ihraç gerçekleştirildiğini ifade eden Aral, 2012 yılında da banka bono ve tahvil halka
arzlarının devam etmesini ve hâlihazırdaki itfaların karşılanmasının yanı sıra yapılacak ekstra
ihraçlarla pazarın daha da büyümesi bekliyor.
Aral, "Bankalar açısından bakıldığında, banka bonosu ve tahvil ihraçlarının öncelikli hedefi faize
hassas pasiflerin ortalama vadesini artırarak pasif yapısını çeşitlendirmektedir. Pasifin ortalama
vadesinin uzatılması suretiyle bilançodaki aktif-pasif kalemlerin ortalama net vade açığının
daraltılması sağlanmaktadır.
Ayrıca ihraçlar sayesinde mevduata kıyasla daha uzun vadeli kaynak temin edilmekte ve bu kaynak
benzer vadeli kredilerin fonlanması için kullanılmaktadır. Bu şekilde banka bilançolarında pasifteki
faize olan duyarlılık azaltılmakta, kredi müşterilerine daha uygun maliyetle fon sağlama imkânı
oluşmaktadır. Banka bonosu ve tahvilleri, yatırımcılara devlet iç borçlanma senetlerine kıyasla daha
yüksek getirili yatırım yapma imkânı sağlamaktadır.
Öte yandan, yatırımcılar için vergi avantajı bulunmaktadır. Mevduatta faiz geliri üstünden %15
oranında stopaj kesintisi uygulaması varken, banka bonoları ve tahvillerinde gerçek kişiler için bu oran
%10, sermaye şirketleri için %0 olarak uygulanmaktadır. Yatırımcıya sağlanan bu getiri ve vergi
avantajından dolayı, ihraçlara gelen talep sektör genelinde yüksek seviyelerde gerçekleşmektedir."
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.03.12
22
Şirketler açısından avantajlı hale geldi
Yapı Kredi Hazine Yönetiminden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Mert Öncü, toplam yaşayan
banka tahvili ve bonosu tutarının 15.5 milyar TL nominal hacme yaklaşmasını bekliyor. Bankaların
pasiflerinin ağırlıklı olarak mevduattan oluştuğu ve ülkemizdeki eğilimin bir -üç ay arasında mevduat
yapmak yönünde olduğu düşünüldüğünde, bankaların tahvil ve bono ihraçlarının pasiflerin ortalama
vadesini uzattığını ifade eden Öncü, "Aynı zamanda vadenin uzamasıyla birlikte piyasa faizlerine karşı
olan duyarlılık azalıyor.
Türkiye Hazinesi'nin borç çevirme oranlarının yüzde 90'ın altında kaldığı göz önünde
bulundurulduğunda, devlet tahvili itfalarından piyasada kalan ekstra likiditeyi çekmek ve tahvil
yatırımı yapmayı tercih eden bireysel - kurumsal müşterileri kazanmak için bankaların tahvil ve bono
ihraç ettiğini görüyoruz. Tahvil ihraççısı şirketler için ise, tahvil ihraçları yatırımcılara doğrudan
ulaşım sağlıyor ve bu sayede borçlanma maliyetlerini düşürüyor. İhraçlar, banka kredilerine alternatif
bir finansman kaynağı sağlıyor ve şirketleri bu anlamda daha küçük yatırımcılarla buluşturuyor" dedi.
Devlet tahvilinin, getirileri ve şirketin kredibilitesine göre yüksek farklılıklar gösterdiğini ifade eden
Öncü, tahvil ihraçlarının, devlet tahvilleri üzerine belli bir ek getiri ile ihraç edildiğini ve piyasada
oluşan devlet tahvili faizlerine direkt olarak duyarlı olduğunu vurgulayarak tahvil faizlerinin düştüğü
şu anki likidite ortamında, kredi faizlerinin aynı ölçüde hızlı düşmediği dikkate alındığında avantajlı
hale geldiğini belirtti.
KOBİ kredilerini teminat gösterdi, gelen kaynağı yine KOBİ'ye verdi
Şekerbank Kurumsal Bankacılık ve Proje Finansmanı Genel Müdürü Yardımcısı Cem Muratoğlu,
BDDK verilerine göre mevduat kaynağı ile kıyaslandığında, şirket ve banka bono/tahvil piyasasının
henüz emekleme döneminde olduğunu belirtti.
Muratoğlu, "Bankalar mevduat toplamanın yanı sıra yurt dışından sendikasyon yoluyla fon
toplamaktadır ve bankaların bono tahvil ile fon yaratma alternatifleri artmıştır. Bankacılık sektörünün
önümüzdeki dönemde bono, tahvil ihraçlarını artıracaklarını öngörüyoruz. Finansal sektörün
derinleşmesi ve büyümesine, kaynak yapısının çeşitlenmesine önemli katkı sağlayan bir araç olan
tahvil bono piyasasının bu doğrultuda önümüzdeki dönemde de çıkışını sürdürmesi beklenmektedir"
dedi.
Tahvil ihracının, fonlama portföyünde sağlayacağı çeşitlilik, pasif kompozisyonunun daha uzun vadeli
ve çeşitli hale gelmesi, bilançoların derinlik kazanması açısından önemli bir araç olduğunu kaydeden
Muratoğlu, bu kapsamda sektör tarafından gerçekleştirilen arzlar, finansal istikrarın derinleşmesi
sürecinde, ülkemizin üretim gücünün uzun vadeli ve sürdürülebilir finansmanı açısından önemli bir
kaynak özelliği taşıdığını dile getirdi. Muratoğlu, 2011 yılında iki aşamalı olarak yaptıkları 500
milyon TL'lik ihraca tutarın 2 katı talep geldiğini 2012 yılında da 330 milyon TL tahvil veya bono
ihraç etmek için genel müdürlüğün yetkili kılındığını anlattı.
Muratoğlu, bankanın azami 24 ay vadeli bono ve/veya tahvil ihraç edilmesi için geçtiğimiz günlerde
SPK ve İMKB'ye de başvuruda bulunduğu bilgisini paylaştı. Muratoğlu ayrıca 2011'de Türkiye'nin ilk
VTMK(Varlık Teminatlı Menkul Kıymet) ihracını, Şekerbank aktifleri içerisinde yer alan KOBİ
kredilerinin teminatı ile gerçekleştirdiklerine de dikkat çekti. Muratoğlu, "Bu işlem aynı zamanda
dünyada, KOBİ kredileri teminatlı gerçekleştirilen ilk Varlık Teminatlı Menkul Kıymet ihracı olma
özelliği taşıyor. VTMK programı ile uluslararası finans kuruluşları ile Anadolu'nun KOBİ'leri arasında
toplam 800 milyon TL'lik bir finansman köprüsü kurmuş olduk. Sağlanan kaynağı, uzun vadeli ve
sürdürülebilir finansman desteği olarak yine esnaf, KOBİ ve küçük işletmelerimize yönlendiriyoruz.
Bu kapsamda, 2014'e kadar en az 15.000 yeni KOBİ'ye ulaşmayı hedefliyoruz" dedi.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.03.12
23
Çok farklı sektörlerden talepler var
Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Erün, şu ana kadar SPK tarafından bankaların
yaklaşık 50 milyar TL'lik tahvil ihracının kurul kaydına alındığını bunun yaklaşık 25 milyar TL'sinin
de ihraç edildiğini belirtti. Erün, "Yaklaşık 25 milyar TL'lik bir kısım kalmış durumda. Bu tutarın
2012 senesi içinde kullanılmasını bekliyoruz. Banka bonosu ve tahvilleri piyasalarda bir ürün olarak
yerleşmekte olduğunu düşünüyoruz. Buradaki vade çeşitliliğinin ve rakamların daha da artabileceği
görüşündeyiz" dedi. Erün, nitekim çok farklı sektörlerden ihraçlar için talep geldiğini de anlatarak
"Görüşmelerimiz devam ediyor. 2012 senesinde farklı vade ve tutarlarda ihraçlara aracılık etmeye
devam edeceğiz" dedi.
Erün, maliyetlerile ilgili şu bilgileri verdi: "Şirketlerin kredi maliyetleri hem şirketin yapısı hem de
çalıştığı bankalara bağlı olarak değişkenlik gösterebiliyor. Fakat bono ihraçlarında faiz devlet
tahvillerinin üzerine ek bir spreadle belirlendiği için daha çok bankaların belirleyebildiği değil de
piyasa tarafından belirlenen bir faizi yansıtıyor. O nedenle maliyetler piyasa faizleri paralelinde
oluşuyor. Yatırımcılar açısından, özel sektör tahvillerinin, düşük faiz ortamında belli bir risk
karşılığında mevduat, hazine bonoları ve devlet tahvillerine alternatif daha cazip bir getiri fırsatı
sunması bu ürünlere ciddi talep yaratmaktadır. Bunun yanı sıra yatırım portföylerinin
çeşitlendirilmesini sağlaması açısından da bu ürünlerin son derece önemli olduğunu düşünüyoruz. Son
dönemde yaptığımız ihraçlarda hem bireysel hem de kurumsal yatırımcıların ilgisi oldukça yüksek
seviyede.
Kurumsal talebin önemli bir kısmını oluşturan portföy yönetim şirketleri ile özellikle de B Tipi sabit
getirili fonlarda ve emeklilik fonlarında kısıtlı olan yatırım araçları için özel sektör tahvilleri önemli
bir alternatif olmaya devam etmekte. SPK ve İMKB'nin son dönemde yaptıkları düzenlemelerle
yatırım fonları ve emeklilik fonlarının özel sektör tahvil ihraçlarına olan ilgisinin arttığını görüyoruz.
İlginin daha da artmasını ve buna katkı sağlayacak yönde yeni düzenlemelerin de gerçekleşmesini
bekliyoruz. Vakıf, dernek ve sigorta şirketleri gibi fonları fazla olan ve uzun vadeli yatırım yapan
kurumların ihraçlara olan ilgisinin artması sektörün önemli bir platforma oturmasını sağlayacaktır."
Erün, Garanti Bankası olarak da 2012 yılı içerisinde 5 milyar TL'lik tutara kadar ihraç yapmak üzere
ilgili kurumlara başvurularını yaptıklarını da ifade etti.
2011 yılında ivme kazandı
ING Bank yetkilileri, toplam ihraç tutarlarının ilk kez 2010 yılında milyar TL sınırını aşsa da esas
ivmenin kurumsal yatırımcıların ve özellikle portföy şirketlerinin artan talebi ile 2011 yılında
yakalandığını belirterek, "Bireysel yatırımcıdan gelen talep de özellikle 2011 yılın sonlarında ve 2012
yılında artış göstermeye başladı ki bu da bono sermaye piyasaları gelişimi için son derece önemli.
Önderliğini bankaların yaptığı ihraçları, reel sektör firmalarından gelen ihraçlar destekledi ve 2011
sonu itibariyle toplam stok yaklaşık 14 milyar TL seviyelerine ulaştı. Bunların önemli bir kısmının
2012 içerisinde yenileneceği öngörüsüyle ve ilk iki ayda hızlı başlayan ihraçlar göz önüne alındığında
2012 yılında 2011 seviyelerinin aşılması beklenebilir" dedi.
ING Bank olarak 2011 Şubat ayında 150 milyon TL ile ilk bono ihracı gerçekleştirdiklerini ifade eden
banka yetkilileri, "SPK kurul kaydına aldırdığımız toplam ihraç tutarı 1 milyar TL. Bu kurul kaydı
altında Bankamız ihtiyaçlarını ve piyasa koşullarını dikkate alarak 2012 yılı içerisinde farklı tutar ve
vadelerde ihraçlar yapmayı planlıyoruz. Bono ihracından elde edilen fonlar kaynak çeşitliliğini
arttırırken vade açısından bilanço yönetimine de katkı sağlamaktadır. ING'nin Türkiye'nin önde gelen
tasarruf bankalarından biri olmayı ve Türkiye ekonomisi için çok önemli olan ticari ve KOBI
müşterileri desteklemeyi hedefliyor. Bono ihraçları ile bir yandan müşterilerimize alternatif bir yatırım
aracı sunarken diğer taraftan elde edilen kaynakla müşterilerimize sunduğumuz kredi imkanlarını
iyileştirmeyi hedefliyoruz" dedi.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.03.12
24
İntibak Yasası tamam
2000 yılından önce emekli olanların maaşlarında adaletsizliği sona erdirmeyi amaçlayan yasa ile
emeklilere yılda ek 2.7 milyar lira verilecek.
Yıllardır beklenen intibak düzenlemesi geçen cuma Meclis'ten geçerek yasalaştı. 2000 yılından önce
emekli olanların maaşlarında adaletsizliği sona erdirmeyi amaçlayan yasa ile yasa kapsamına giren 2.7
milyon emeklinin, 1.9 milyonunun maaşları 10 ila 339 lira yükselecek. Bu sayı refah payının yüzde 75
olarak belirlenmesiyle ortaya çıktı. Ek ücretlerin belirlenmesinde ise yatırılan prim gün sayısı ve
yatırılan primin düzeyi baz alındı. Yüksek düzeyden ve uzun süre prim ödeyenler daha fazla fark
alacak.
Maaş farkları 1 Ocak 2013'ten itibaren geçerli olacak ve geriye dönük bir ödeme yapılmayacak. 2012
zamları da dikkate hesaba katıldığında düzenlemenin bütçeye toplam maliyetinin yıllık 2.7 milyar lira
olması bekleniyor. Yasanın en çok tartışılan kısımları ise 700 binden fazla kişiyi kapsam dışı
bırakması, geriye dönük kayıplarla ilgili ödeme öngörülmemesi ve yürürlük tarihinin neredeyse 1 yıl
öteye atılması olarak sıralanıyor.
Az günle düşük prim ödeyenler fark alamayacak
İntibak Yasası ile birlikte 2000 öncesi emekli olan 2.7 milyon kişinin emekli maaşı teker teker
incelenecek ve zamlar belirlenecek. Hesaplama yapılırken prim gün sayısı ve prim düzeyi dikkate
alınacak. Fazla gün ve yüksek prim ödeyenlerin farkı daha yüksek olacak. En üst gelir grubunda 9
binden fazla prim yatıran emeklilerin aylıklarında artış 339 lirayı bulacak. Yasaya göre 3600 gün prim
ödeyenlerin sadece en üst 2 gelir grubundakiler fark alacak. Hesaplamaya göre diğer gruplardan prim
yatıranların maaşının düşürülmesi gerekiyor. Ancak alınan kararla bu emeklilerin maaşlarında bir
değişim olmayacak. Farkların bu şekilde hesaplanması yüksek düzeyde ve daha fazla gün prim
ödeyenlere daha fazla maaşı öngörüyor ve daha önce yaşanan çarpıklığa son veriyor.
Fark, maaş bağlama sisteminin değişikliğinden kaynaklandı
Emekli maaşlarında ortaya çıkan adaletsizlik temel olarak, SSK'da maaş bağlama sisteminde yıllar
içinde yapılan değişiklik nedeniyle gerçekleşti. Son olarak 1999 yılında kabul edilen bir yasa ile 1
Ocak 2000'den itibaren aylık hesaplama yöntemi değiştirildi. 2000 öncesi emekli aylıklarının aylık
TÜFE artışına endekslenmesi sonucu büyük bir eşitsizlik oluştu. Bunun yanındaki başka müdahaleler
eski ve yeni emekliler arasındaki makasın iyice açılmasına yol açtı. Yeni İntibak Yasası da bu makası
kısmayı amaçlıyor. Yasa kapsamına emeklilerin dışında vefat eden emeklilerin eş ve çocuklarının yanı
sıra malullük maaşı alanların da aylığı artırıldı.
1 milyon emekliye 100 liradan fazla artış
Yasaya göre fark alacak 1.9 milyon emekli için artış kırılımları: 207 bin emekli için 20 liranın altında,
293 bin emekli için 20-50 arası, 340 bin emekli için 50-100 arası, 471 bin emekli için 100-150 arası,
291 bin emekli için 150-200 arası, 258 bin emekli için 200-250 arası, 45 bin emekli için ise 250 lira ve
üstü. Bu durumda 1 milyon 65 bin emeklinin maaşına 100 lira ve üzerinde zam yapılmış olacak. Yasa
kapsamına 12 bin 186 Bağ-Kur emeklisi de giriyor. Onların maaşları da 6. basamaktan emekli olanlar
için 27, 12. basamaktan emekli olanlar için 37, 18. basamaktan emekli olanlar için 75 ve 24.'den
emekli olanlar için ise 118 lira.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.03.12
25
2000 sonrası emekli olanlar için de düzenleme gerekiyor
İntibak Yasası'nı değerlendiren Gazi Üniversitesi İİBF Öğretim Üyesi ve DÜNYA Gazetesi Yazarı
Prof Dr. Cem Kılıç, yasanın çıkmasının olumlu bir gelişme olduğunu, ayrıca refah payının dikkate
alınmasıyla emekli maaşlarındaki adaletsizliklerin bir ölçüde ortadan kaldırıldığını söyledi. Bununla
birlikte emekli aylıklarında yıllara göre de farklılık ortaya çıktığı için 2000 sonrası emekli olanlara
yönelik de bir düzenlemenin yapılması gerektiğini savunan Kılıç, Bağ-Kurlular için ise 2000 öncesi
emekli olanların da kapsama alınması gerektiğini belirtti. Yasanın hemen yürürlüğe girmesi için teknik
altyapının hazır olduğunu kaydeden Kılıç, farkın ödenmesinin 2013'e bırakılmasını bu yılki bu yılki
bütçeyi bozmama isteğinden kaynaklandığını, bununla birlikte farkın hemen ödenmeye başlanmasının
daha doğru olacağını dile getirdi.
AYLIK ARALIKLARINA GÖRE SİGORTA KOLLU BAZINDA FAYDALANAN KİŞİ
SAYILARI VE FAYDALANMA ORANLARI (2012 Ocak)
İntibak Artış Yaşlılık
Aralıkları
Kişi Sayısı Oran(%)
Malullük Ölüm
Toplam
Kişi Sayısı Oran(%) Kişi Sayısı Oran(%) Kişi Sayısı
Oran(%)
<=10
53.900
3,77
2418
24,36
61.185
13,16
117.503
6,2
10‐20
46.489
3,25
873
2,82
42.037
9,04
89.399
4,7
20‐30
41.785
2,92
649
7
57.445
12,35
99.879
5,2
30‐40
42.020
2,94
2.083
7
52.718
11,33
96.821
5,1
40‐50
31.713
2,22
949
10
63.390
13,63
96,052
5
50‐100
194.336
13,59
1.414
14
144.217
31,01
339.967
17,8
100‐150
429.833
30,06
1.540
15,51
39.488
8,49
470.861
24,7
150‐200
286.899
20,06
‐
‐
4.136
0,89
291.035,30 200‐250
257.379
18
‐
‐
480
0,1
257.859
13,5
250‐290
43.876
3,07
‐
‐
‐
‐
43.876
2,3
290‐322
1.811
‐
‐
‐
‐
‐
1.811
0,1
FAYDALANAN 1.430.041 87,98
9.926
32,09
465.096
42,91
1.905.063
MEVCUT
30.929
‐
1.083.940 ‐
2.740.237
70
1.625.041 ‐
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.03.12
26
Osman AROLAT... İstekler ve gerçekler
Birçok alanda olduğu gibi, vatandaşın bankacılık sektöründen bekledikleriyle, gerçekler arasında
farklılıklar söz konusudur.
Türkiye’de tasarruf sahibi kendi parasını bankada 1-3 ay ortalama vadeli tutmasına karşılık, kendi
tasarrufuna yüksek ve uygun faiz bekler. İşletmesi için ya da yatırım kredisi için bankanın kapısını
çaldığında kredinin faizinin düşük, vadesinin en az bir yıl olmasını, yatırım kredilerinin 5-10 yıla
uzamasını ister.
Bankalardan en önemli şikayet ise son yıllarda sık sık yaşanan krizlerde bankaların güneşli havalarda
verdikleri şemsiyeyi, yağmurlu havalarda hemen geri istemeleridir. Ya faizleri hemen artırmak isterler,
ya da krediyi geri çağırırlar.
Bütün bu isteklerin gerçeklerle uyumlu olmamasının ana nedeni tasarruf yetersizliği ve finans
yelpazesinin enstrüman açısından yeterince çeşitlilik taşımamasıdır. O nedenle bankalar bir yandan
yurtdışı tasarrufları sendikasyonlarla yurtiçi kullanımlara sunuyorlar bir yandan da yeni ve farklı
enstürümanlarla, yurtiçi tasarrufları artırmaya vadeleri uzatmaya çalışıyorlar.
İşte, 2006 yılından bu yana bankaların ve özel sektör kuruluşlarının çıkarmaya başladıkları bono ve
tahviller esas itibariyle tasarruflarda artışı ve vade uzamasını amaçlamaktadır. Ama varılan büyüklüğe
baktığımızda henüz bu pazarın ülkemiz finansı içersinde büyüklüğünün çok önemli olmadığını
söyleyebiliriz. Ancak, hızla gelişmekte olmasını da sevindirici bir unsur olarak altını çizmemiz
gerekir.
Bankalar bono tahvil ihraçlarında ağırlık taşıyorlar. Mevduattan daha uzun vadeli kaynak elde
ediyorlar. Kredi fonlarını daha uygun ve daha uzun vadeli bir kaynakla geliştiriyorlar. Bono ve tahvil
ihraç eden şirketler ise kendileri için banka kredilerine alternatif bir enstrüman aracını kullanma
imkanını sağlıyorlar. Bono tahvil alan sermaye şirketleri tasarruf mevduatındaki yüzde 15’lik stopaj
oranının sıfıra inmesi ile daha yüksek getiri sağlıyorlar.Bono tahvil alan bireyler de banka stopajlarını
yüzde 5 aşağı çekebiliyorlar. Ayrıca, hem şirketler hem bireyler en önemli tasarruf yatırımı olan
Hazine bonolarından daha yüksek bir getiri elde edebiliyorlar.
Böylece finansal enstrüman yelpazesi içersinde son 6 yılda yer alan banka ve özel sektör bono tahvil
ihracı “Kazan kazan ilkesine uygun” bir sonucun yaratılmasını sağlıyor. Bankalar tasarruflardan
yararlanmada çeşitlenme ve vade uzatma imkanı elde ediyorlar. Şirketler banka kredisine alternatif
kendileri için daha belli kurallı bir imkana sahip oluyorlar. Satın almalarda daha yüksek getiri elde
ediyorlar. Bireyler de farklı ve getirisi devlet tahvili üstünde bir yeni enstürmanla tanışıyorlar.
Ama tahvil ve bono ihracı rakamlarına baktığımızda hem bankalar ağırlıklı olduğuna, hem de bugün
için finans yelpazesindeki payının düşük olduğunu görüyoruz. 2012 yılı beklentileriyle ilgili
bankacıların açıklamalarında ise bu alanda hızlı bir ivmelenme olacağına inandıklarını öğreniyoruz.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ
05.03.12
27
Tevfik GÜNGÖR... İthalat-ihracatta Türk Lirası
Türk Lirası’nın ithalatta ve ihracatta ve başka ülkelerle olan finansal ilişkilerde daha fazla kullanılması
hepimizin hayali.
Bu yolda ilk aşama konvertibilite. 1980’lerin ortasından bu yana isteyen Türk Lirasını istediği yabancı
paraya çevirebiliyor. Her yabancı para Türk Lirası’na çevrilebiliyor.
İkinci aşama Türk Lirası’nın başka yabancı paralar yerine kullanılması.
Başka yabancı paralar denince akla dolar ve euro geliyor. Daha sonra sterlin, yen hatırlanıyor.
Avrupa’nın dev ülkeleri, Alman Markı ve Fransız Frangı’nı gözden çıkardı. Bu efsane paralar Yunan
Drahmisi ile aynı kapta eridi.
İşte bu tabloda biz ne yapabiliriz ? Örneğin Rusya ile, Irak ile, Suriye ile ticaret anlaşmalarına Türk
Lirası ve o ülkelerin paralarıyla ticarete imkan veren maddeler eklendi. Son durum nedir?
Ekonomi Bakanı Çağlayan, TL’nin yeni simgesi ile dünyada tanınmasında en büyük desteği dış
ticaretin sağlayacağını belirterek, “2002 yılında dış ticaret işlemlerinde TL’nin kullanımı sadece 516.6
milyon dolar iken, 2011’de 21.3 kat artışla 11 milyar 16 milyon dolar oldu. 2002’de dış ticarette
TL’nin kullanımı yüzde 0.6 iken, 2011 yılında bu oran yüzde 3 seviyesine yükseldi. 2011 yılında 186
ülke ve gümrük bölgesine TL ile ihracat gerçekleştirildi. 2011’de ihracatın yüzde 2.5’i TL cinsinden
yapıldı. Ancak bazı ülkelere yapılan ihracatta TL ile işlemleri daha yüksek oranlarda kullanıldı. Geçen
yıl ihracatta TL kullanımının en fazla olduğu ülke Irak oldu. TL’nin 2011’de ithalatımızda kullanım
oranı yüzde 3.1” dedi. Özetle, 186 ülkeye ihracat yapıyoruz ama TL kullanımı ihracatta yüzde 2.5,
ithalatta yüzde 3.1 oranında.
Merkez Bankası Başkanı Başçı, yeni simgeyi tanıtırken TL’nin son yıllarda uluslararası piyasalarda
kullanımının arttığını belirterek, “Uluslararası Ödemeler Bankası’nın yaptığı ankete göre, 2010’da
TL’nin kullanımı 2007’ye göre 3 kattan fazla arttı. TL, dünyada 24 saat işlem görüyor. Biz de TL’yi
güven ve istikrar içinde yükselen değer olarak simgeledik” dedi. TL’nin sadece Türkiye’de değil,
Avrupa’dan Amerika’ya, Amerika’dan Asya’ya uzanan geniş bir coğrafyada 24 saat boyunca işlem
gördüğünü söyleyen Başçı, “1 Kasım 2011’de Pakistan’la para takas anlaşması imzaladık. 21 Şubat
2012’de Çin Halk Cumhuriyeti ile aynı nitelikte bir anlaşma imzalamış bulunmaktayız. Bu anlaşmalar
neticesinde Türkiye ile söz konusu ülkeler arasındaki ikili ticaretin geliştirilmesinin yanı sıra Türk
Lirası’nın uluslararası düzeyde kullanımının da artması beklenmektedir” dedi.
Simge tek başına TL’nin dünyada tanınmasını ve kullanımının yaygınlaşmasını sağlayamaz. Bu
nedenle simge konusundaki tartışmaları, TL’nin tanınması ve kullanımının yaygınlaştırılması konusu
ile karıştırılmaması gerekir.
Hedefimiz TL’nin kullanımının yaygınlaştırılmasıdır. Uluslararası ticaret ve finans ilişkilerinde TL.
kullanımının artması ile Türk ekonomisinin gücünün artmasına bağlıdır.
TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR
+90 212 315 10 71
+90 212 315 10 61
Download