TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 10.10.11 1 HÜRRİYET GAZETESİ…………….......1 Fransa, Belçika ve Lüksemburg Dexia için uzlaştı Denizbank’ın satışına onay çıktı ABD’de sendika bastırdı Gölcüklü Transit üretiminin bir bölümü Kansas’a kaydı Mall of İstanbul ve Ali Sami Yen’i Moskova ve Londra’da da pazarlayacak Akbank, Doha Bank’la anlaştı Katar’la havale köprüsü kurdu Türk Telekom, Avrupa’da standart koyucu şirket oldu Merkel ve Sarkozy, bankalara destek için anlaştı, G-20’ye paket sunacak TOBB, ‘TTKMetre’yle ölçüm yaptı, şirketlerin yüzde 88’i risklere hazırlıksız çıktı Sanayi üretimi Ağustos'ta yükseldi Dünya, Türk altınını seviyor Atlasjet 30 milyon dolara 'ekonomiplus'a geçti MİLLİYET GAZETESİ……………........12 Büyük adliyeler bölgeleri dönüştürdü, fiyatlar katlandı Türkiye'nin dövizi 5 ülkeye aktı İlk Fotograflar... Deixa için uzlaşıya varıldı 2.5 milyon memuru yakından ilgilendiren çalışma En pahalı doğalgaz İstanbul'da, en ucuzu Edirne'de 10.6 milyar doların kaynağı bulundu Merkel güvence sözü verdi Emeklinin maaş kaybı yüzde 43 KUCAKTA 350 MİLYAR DOLARLIK BEBEK VAR! Lazaridis askerliğe takıldı Blackberry’nin ‘Türkiye’ çıkarması 2 numaraya kaldı Yüzbinlerce kredi kartına yasak! Yaman Törüner...Dünya krizi gölgesinde merkez bankaları politikası Güngör Uras...Rezerv nedir? Ne işe yarar? SABAH GAZETESİ..................................27 Dexia'nın bölünme planı onaylandı Sanayi rakamları açıklandı İtalya ve İspanya IMF'lik oldu Kaynağı belirsiz döviz Türkler'in Net Holding, Duty Free şirketlerini sattı RADİKAL GAZETESİ.............................30 Doğuş 'Türk malı otomobil' için hazır DÜNYA GAZETESİ..................................31 KOBİ'nin kredisi arttı, batığı azaldı Potansiyel Türkiye'de yatırımlar Brezilya'da Yıldız Holding şirketleri Ülker Bisküvi çatısında birleşiyor GAP kendini amorti ediyor TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 10.10.11 2 HÜRRİYET GAZETESİ Fransa, Belçika ve Lüksemburg Dexia için uzlaştı Denizbank’ın satışına onay çıktı Fransa, Belçika ve Lüksemburg Başbakanlarının Brüksel’de gerçekleştirdiği toplantıda Yunanistan’daki büyük zararı nedeniyle krizin ilk mağduru olan ve zora giren Dexia’yı kurtarmak için uzlaşmaya vardı. Belçika Başbakanı Yves Leterme’in ofisinden yapılan açıklamada, Fransa, Belçika ve Lüksemburg hükümetlerinin Dexia bankası için kurtarma paketi konusunda anlaşma sağladıkları bildirilirken, anlaşmayla ilgili detay verildi. 4.8 milyar Euro alacağı var Yapılan açıklamayla hükümetlerin Dexia’nın geleceğini güvence altına almak için bir çözüm bulmak konusunda dayanışma içinde olduklarına dikkat çekilirken görüşmeler sonucu oluşturulan önlem ve önerilerin, onaylanmak üzere Brüksel’de toplanması beklenen Dexia Yönetim Kuruluna sunulacağı ifade edildi. Yunanistan’dan kaynaklı risklerinin büyük olması sebebiyle geçtiğimiz hafta borsadaki hisseleri büyük ölçüde değer kaybeden Dexia’nın elinde 3.4 milyar Euro tutarında Yunan tahvili bulunuyor. Yunan özel sektörünün Deixa’ya borçlarıyla birlikte bankanın Yunanistan’dan 4.8 milyar Euro’yu bulan alacağı bulunuyor. Sberbank’ın Denizbank ilgisi Dexia’nın Belçika ayağını kamulaştırmak isteyen Brüksel hükumeti için de bir fiyat belirlemek üzere yapılan müzakerelerde sona yaklaşıldığı belirtilirken, 2008 yılında Fransız ve Belçika hükumetlerinden 6 milyar Euro’luk yardım alan bankanın piyasa değerinin 3-7 milyar Euro aralığında hesaplanması bekleniyor. Dün Brüksel’deki toplantıda Dexia’nın Türkiye’de büyük ortağı olduğu Denizbank’ın satışı da kesinlik kazandı. Denizbank’a geçtiğimiz hafta da Rusyanın en büyük bankası Sberbank’ın talip olduğuna ilişkin haberler yer almıştı. Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı ve Merkez Bankası eski Başkanı Durmuş Yılmaz, dolarda yaşanan yükselişin piyasalarda yaşanan krizin bir yansıması olduğunu belirterek “İçeride sorun yok, dışarıdaki yangının alevi bizi de sardı” değerlendirmesinde bulundu. ABD’de sendika bastırdı Gölcüklü Transit üretiminin bir bölümü Kansas’a kaydı Ford, 630 milyon dolarlık yatırımla devreye girecek ve ‘Tek üretim üssü Türkiye olacak’ dediği yeni Transit’i, Amerikan Otomobil Sendikası’yla (UAW) yaptığı anlaşma uyarınca Gölcük’le birlikte Kansas’ta da üretme kararı aldı. Amerika’da ‘T Serisi’ ismiyle satılacak Transit’in Kansas’ta üretilmesiyle Ford Otosan’ın ABD ihracat planı da iptal oldu. AMERİKAN Ford, 630 milyon dolarlık yatırımla 2012 sonundan itibaren ‘Tek üretim üssü Türkiye olacak’ dediği 7’nci nesil Transit’in Gölcük’le birlikte aynı zamanda Kansas’ta da üretilmesine karar verdi. Transit Connet’in ardından Amerika’ya 2013’te yeni Transit ihraç etmeye hazırlanan Ford Otosan’ın bu planı alınan kararla birlikte ortadan kalkmış oldu. 2013’ten itibaren Gölcük’teki üretimi sona erecek Transit Connect’le birlikte Ford Otosan’ın Amerika ihracatı tamamen sona ermiş olacak. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 10.10.11 3 Diğer taraftan Ford’un, Amerikan Otomobil Sendikası (UAW) ile yaptığı anlaşma sonrası aldığı Transit kararının, Ford Avrupa Başkanı Stephen Odell’in, “Mevcut pazar büyümezse yerli otomobil Türkiye’de yatırımı olan uluslararası markaların canını yakabilir. Bu konuda dikkatli olunmazsa Türkiye’ye yönelik yeni senaryolar gündeme gelebilir” açıklamasının hemen ardından gelmesi de ilginç bir tesadüf oldu. En büyük üretim üssü biziz Ford Otosan Genel Müdürü Nuri Otay, sendikayla birlikte alınan bu karar hakkında yorum yapmak istemediğini belirterek, “Ama yeni Transit’in en önemli ve en büyük üretim üssü biz olacağız. Bunda değişen bir şey yok. Yılda 300 bin adet yeni Transit, Gölcük’te üretilecek” dedi. Yeni Transit’in iki farklı versiyonu olacağını dolayısıyla iki farklı model gibi görülmesi gerektiğini belirten Otay, Türkiye’de bir model için yapılan en büyük yatırıma sahip yeni Transit’in Amerika’ya ihracat planının ise zaten yapılmadığını sözlerine ekledi. Ford ve Amerikan Otomobil Sendikası (UAW) arasında geçen hafta varılan 4 yıllık anlaşma kapsamına yeni Transit de girerken başka önemli kararlar da alındı. Anlaşmaya göre, Ford 2012 yılı sonuna kadar UAW’e bağlı 5 bin 750 yeni işçi alacak. Bu rakamla birlikte Ford’un 2012 sonuna kadar alacağı toplam yeni işçi sayısı 12 bini bulacak. Anlaşma dahilinde Ford 2015 yılına kadar yeni model ve parçaları için 16 milyar dolarlık yatırım yapacak. Bunun 6.3 milyar doları Amerika’daki fabrikaları yenileme ve yapılandırma için kullanılacak. Hangi model hangi fabrikada UAW’yle yaptığı anlaşma gereğince Ford, yeni nesil Fusion ve Mustang’i Michingan’daki fabrikasında, Gölcük’te üretilecek yeni Transit’i Kansas City fabrikasında, tamamen yenilenecek Espace’yi Louisville’de, Avrupa’da üretilen C-Max ve hibrid modelleri ise Michigan Wayne fabrikasında üretecek. Ayrıca pick-up üretimi de Meksika’dan Ohio fabirkasına kaydırılacak. Türkiye, Ford’un 3 yeni ticari modelini üretecek AMERİKAN otomotiv devi Ford Motor Company’nin Türkiye’de Koç Holding’le ortak olduğu Ford Otosan, geçen yıl kriz sonrasında 630 milyon dolar yatırımla yeni Transit üretimi için düğmeye basmıştı. Ford Otosan Genel Müdürü Nuri Otay, 3 yıla yayılacak 630 milyon dolarlık yeni Transit yatırımının Türkiye’de kriz sonrası gerçekleşecek en büyük yatırım olduğunu belirterek, “Yeni Transit üretimiyle 400 bin adetlik kapasiteye ulaşacağız” demişti. Ford Avrupa Başkanı Stephen Odell de, Türkiye’de otomobil üretmediklerini ama önümüzdeki 3 yılda Gölcük’te 3 yeni ticari araç üretimini devreye sokacaklarını belirterek, “Türkiye’ye 1 milyar doların üzerinde yatırım yapacağız. Bu modellerden ikisi tamemen yenilenen ve tek üretim üssü Türkiye olacak yeni Transit’in iki farklı versiyonu olacak. Üretimde iki farklı Transit olacak. Platformu, şasisi tamamen ayrı. 3’üncü model ise küçük hafif ticari araç olacak” açıklamasını yaptı. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 10.10.11 4 Yeni Transit’in ismi ABD’de ‘T Serisi’ olacak FORD’un Amerikan Otomotiv Sendikasıyla (UAW) yaptığı anlaşma uyarınca, yeni Transit’in Gölcük’te üretimi devam ederken bir bölümü Amerika’ya kaydırılacak. Yeni Transit, F-150 ve üretimi Louisville’ye kaydırılacak Escape’nin üretildiği Kansas City fabrikasında üretilecek. Amerika’daki üretimi 2013 yılında başlayacak yeni Transit’in bu pazardaki ismi de değişecek. Yetkililer, Ford’un bu konuda geçtiğimiz hafta harekete geçtiği, T-250, T-450 ve T-550 isimlerinin haklarını aldığını belirtiyor. Transit’in büyük olasılıkla Amerika’da T-Serisi adıyla satılacağı belirtilirken, bunun Transit Connect ile benzer isimlerin yarattığı kafa karışıklığını önlemesi hedefleniyor. ABD’de ‘it dalaşı’ başladı SON dönemde uluslararası basında Ford’un Amerika’da ticari araç bombardımanına başlayacağı haberlerine sıkça yer verilirken, Nissan’ın yılın başında piyasaya sunduğu yeni ticari modeli NV modeline karşı Ford’un yeni Transit silahını çekeceği belirtiliyordu. ‘Amerika’da it dalaşı bu kez büyük ticari araçlarda yaşanacak’ başlıklarıyla verilen yazılarda, Ford’un Transit Connect’ten sonra Avrupa’dan yeni Transit’i de ithal edeceği yorumları yapılıyordu. Nissan, NV modelini Amerika’da satışa sunmasının ardından pazarın lideri Ford’un en büyük rakibi oldu. İlk dizel hibriti satışa sundu yılda 35 bin adetlik satış hedefledi PEUGEOT, dünyanın ilk dizel hibrit aracı olan 3008 HYbrid4’ü Avrupa’da satışa sunarken Türkiye’ye ise 2012 yılının ilk yarısında getirecek. 163 beygir gücündeki 2 litre HDi motorun maksimum 37 beygir güce denk gelen 27 kW kapasiteli elektrikli bir motorla eşleştirilmesini ifade eden HYbrid4 sayesinde, 3008 modeli 4 tekerlekten çekiş, 200 beygirlik güç, sıfır salınımlı araç (ZEV) modu ve 100 kilometrede 3.8 litre yakıt tüketimi ile 99 g/km’den başlayan CO2 salınımı elde ediyor. Peugeot’nun hibrit dizel seçimi, hem tüketimin yüzde 35 oranında azaltılmasını sağlıyor, hem de çevreye saygı konusunda güçlü beklentiler ile yepyeni sürüş heyecanlarının bir araya gelmesinin mümkün olduğunu kanıtlıyor. 3008 Hybrid4’den sonra bu motor teknolojisini 2012 yılı itibariyle 508 RXH ve 508 sedan modellerinde kullanmaya başlayacak Peugeot, bu 3 modelde Hybrid4 motorun lanse edilmesiyle, 2013 yılında, tam 1 yılda 35 bin adet Hybrid4 motorlu araç satışı yapmayı hedefliyor. Mall of İstanbul ve Ali Sami Yen’i Moskova ve Londra’da da pazarlayacak Torunlar GYO Pazarlama ve Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Emre Torun, perakende odaklı tanınmalarına karşın konutta da önemli yol kat ettiklerini belirterek, cirosal anlamda sektörün 3 büyük firmasından biri olmayı hedeflediklerini söyledi. Torun, Mall of İstanbul ve yıl sonuna kadar satışa çıkacak olan Ali Sami Yen projelerini başta Londra ve Rusya olmak üzere yurtdışında da satışa çıkaracaklarını açıkladı. TÜRKİYE’nin bir çok ilinde inşa ettiği alışveriş merkezi projeleriyle bilinen ve konut geliştiriciliğinde hızla yol alıp geniş portföye sahip olan Torunlar GYO, sektörde ilk 3’e yerleşmeyi hedefliyor. Torunlar GYO Pazarlama ve Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Emre Torun, uzun zamandır gayrimenkul işinde olmalarına karşın perakende sektöründeki faaliyetleriyle daha çok anıldıklarını belirterek, “Torunlar GYO’yu daha çok alışveriş merkezi odaklı tanıyorlar ancak biz konutta da önemli yol aldık konut adedi olarak değil ama cirosal anlamda sektörün 3 büyük firmasından biri olmayı hedefe koyduk” dedi. Torun, Mall of İstanbul ve yıl sonuna kadar satışa çıkacak olan Ali Sami Yen projesini uluslararası şirketler aracılığıyla başta Londra ve Rusya olmak üzere yurtdışında da pazarlayacaklarını açıkladı. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 10.10.11 5 GYO’da hedef birincilik 2006 yılından itibaren Bursa Korupark ile başlayan konut geliştiriciliği konusunda ciddi yol aldıklarını vurgulayan Emre Torun, şunları söyledi: “Alışveriş merkezi, ofis, konutu birleştirdiğinizde farklı karma kullanımlı projeler gerçekleştirebiliyoruz. Korupark’ta, Nish İstanbul’da ve son olarak Mall of İstanbul’da bunun örneğini çok iyi gördük. Maliyetleri yüksek olan ama katmadeğeri yüksek projeler yapıyoruz. Ali Sami Yen projesi adet olarak az olsa da, başka bir tane toplu konut projesinin 10 bin dairesine eşdeğer olacak. Biz de bu nedenle cirosal ya da yatırım bazında ilk 3’te yer almayı hedefliyoruz. GYO tarafında ise şu anda Emlak Konut GYO’nun ardından ikinci büyük gayrimenkul yatırım ortaklığı konumundayız. Uzun vadede birinci sıraya yerleşmek istiyoruz.” Ali Sami Yen yıl sonunda İstanbul İkitelli’de hayata geçirdikleri Mall of İstanbul projesinde satışların devam ettiğini, yıl sonuna kadar Ali Sami Yen ve Esentepe’deki Torun Tower projelerini aynı anda satışa çıkaracaklarını söyledi. Torun, şöyle konuştu: “TOKİ’ye olan gelir taahhüdümüzü karşılayacak ve ilk alanları da kazandıracak şekilde fiyat politikası uygulayacağız. Burada metrekare fiyatını dolarla çıkmamak gibi bir stratejimiz olacak. Fiyatları Türk Lirası cinsinden belirleyeceğiz. Çünkü Türkiye’de Levent-Zincirlikuyu bölgesinin dışında konutun dolarla satılmasının manası yok. TOKİ’nin şartnamesinde de TL fiyatlarıyla çıkmamız gerektiği yazıyor. Fiyatlar dolar bazında olduğunda o evin fiyatının doğruluğunu anlayamazsınız. Ancak dolar üzerinden kiralamalar farklı. 10-15 yıllık kontrat yapıp, bankalardan uzun vadeli borçlanıyorsunuz.” Başta Mall of İstanbul ve Ali Sami Yen projeleri için dünyanın belli başlı şehirlerinde satışa çıkmak gibi planlarının olduğunu da anlatan Torun, “İstanbul’a gelmeden de İstanbul çok rahat satılabilir. Şu anda Londra ve Rusya için çalışmalarımız var. Kendimiz gidip ofis açmayacağız. Uluslararası firmalarla görüşme halindeyiz” dedi. Elin taşıyla elin kuşunu vuruyorlar ALİ Sami Yen arazisi için alınan yürütmeyi durdurma kararı nedeniyle nisan-mayıs ayında planlanan satışa çıkma tarihinin yıl sonuna ertelenmesinin, finansal açıdan herhangi bir sorun oluşturmadığını dile getiren Emre Torun, sektör hakkında şunları söyledi: “Biz planlarımızı yıllık hazırlıyoruz. Bir projeden gelecek finansmanı düşünüp hareket etmiyoruz. Lehman Brothers krizi çıktığında Nish İstanbul projemize başlamıştık, satışa dahi çıkmadan inşaata devam ettik. Ancak herkesin böyle bir strateji yapma imkanı olmayabilir. Çünkü piyasada elin taşıyla elin kuşunu vurmak isteyen çok firma var. 300 milyon liralık projeye başlıyor, hesabında 50 milyon lirası var. Bizim sektörümüzün en büyük problemi bu. Konut sektörünün terse dönmesi gibi bir durum görmüyoruz ama bu şu demek değil ki her konut projesi başarılı olacak. ” TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 10.10.11 6 Mall of İstanbul’da metrekare fiyatı 6 bin lirayı görür TORUNLAR GYO’nun, rezidans, alışveriş merkezi, ofis ve otelden oluşan konsepti ile Türkiye’nin en büyük karma projesi olmaya hazırlanan ve Uluslararası Gayrimenkul Ödülleri’nde Türkiye’yi dünya finalinde temsil edecek olan Mall of İstanbul projesinde ofis ve rezidanslarda satışların devam ettiğini belirten Emre Torun, şu bilgileri verdi: “Nisan ayında rezidansların metrekare birim fiyatı 2 bin 700 liradan başladık. Şu anda metrekare fiyatımız ortalama 3 bin 600 lirayı gördü. Proje tamamlandığında 6 bin lirayı göreceğine inanıyoruz. Toplam alanı 680 bin metrekare olan proje için tek parça ruhsat aldık. Bildiğimiz kadarıyla bir konut projesi için tek parçada alınan en büyük ruhsatı almış olduk. 10 bin konutluk projeler için bu ölçekte ruhsatlar alınıyor ancak tek parçada değil safha safha alınıyor.” Torun, alışveriş merkezinde kiralama çalışmalarının yıl sonuna kadar başlayacağını da sözlerine ekledi. Çok katlı çelik projesi Ankara’da yükseliyor HAFİF çelik yapı sistemleriyle konutlar inşa eden Akşan Grup’un şirketklerinden Akşan Prokar Gayrimekul Yatırım A.Ş. ilk çok katlı çelik projesini Ankara’da inşa ediyor. AnkaNatura ismiyle Beysukent’te 69 bin metrekarelik alanda Hacettepe Ormanı’nın eteklerine serilen projede 208 konut yer alıyor. İzmir’deki hafif çelik konut projesi 35. Sokak’ın ardından çok katlı çelik konut projesini hayata geçirecek olan Akşan Grup’un Yönetim Başkanı Melih Şimşek, “Çelik yapı sistemiyle inşa ettiğimiz ilk çok katlı konut projesi olan AnkaNatura özellikle depreme karşı dayanıklılığı ile öne çıkıyor. Bugün bina yapımında çelik kullanım oranı gelişmiş ülkelerin çok altında bir seviye olan yüzde 5 oranında. Bunun yüzde 4’ü de endüstriyel binalar” diye konuştu. Akbank, Doha Bank’la anlaştı Katar’la havale köprüsü kurdu Akbank, Katar’ın en büyük bankalarından Doha Bank ile işbirliği anlaşması imzalayarak burada yaşayan Türklere havale imkanı sağladı. Anlaşma çerçevesinde iki ülke arasında yeni bir havale sistemi hizmete girdi. Akbank Genel Müdürü Ziya Akkurt, Akbank Dubai Limited aracılığıyla Körfez Bölgesi’nde altyapı yatırım faaliyetlerinin ve ticaretin finansmanında etkin bir rol oynadıklarını söyledi. Akkurt, “Yurtdışı deneyimi yüksek ve her türlü konjonktüre hızla adapte olan firmalarımız farklı ülkelerde gerçekleştirdikleri projelerle ülkemizin imajını güçlendiriyor. Akbank olarak Türkiye’nin bölgesindeki saygınlığını artıran şirketlerimizin olduğu her yerde bankacılık hizmetlerimizle onlara destek sağlıyoruz” dedi. Doha Bank Genel Müdürü Raghavan Seetharaman ise “Akbank’la gerçekleştirdiğimiz bu proje, bankacılık hizmetlerini Katar’da bulunan Türk vatandaşlarının havale ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde genişletme fırsatı sağlıyor. Müşterilerimize kesintisiz bankacılık deneyimi yaşatmaya devam ediyoruz” diye konuştu. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 10.10.11 7 Türk Telekom, Avrupa’da standart koyucu şirket oldu Türk Telekom Grubu CEO’su Hakam Kanafani, grubun Avrupa’da standart koyucu ve referans bir şirket haline geldiğini söyledi. Yıllık cirosu 600 milyar doları geçen ve 1.6 milyon kişiyi istihdam eden Avrupa’nın önde gelen 40 telekom operatörünü çatısı altında toplayan ETNO’nun Brüksel’deki toplantısında konuşan Kanafani, “Birçok düzeyde standart belirliyoruz. Birincisi yakınsama olarak nitelediğimiz gittiğimiz yolun doğruluğu konusunda, ikincisi de yeni ürünler ve hizmetlerle ilgili sektör için standartlar oluşturuyoruz. Üçüncüsü de mali disiplin konusu” dedi. Türk Telekom Grup vizyonunun satın almalarla büyümeye de uygun olduğunu vurgulayan Hakam Kanafani, “İnorganik büyümeye her daim hazırız. Aynı zamanda fırsatları da sürekli değerlendiriyoruz. Akıllı genişleme stratejimiz var. Şirketleri doğru değerle almak durumundayız. Sadece paramız olduğu için şirket almıyoruz” diye konuştu. Esnek ve çevik kazanır Telekom şirketlerinin gelecek perspektiflerini belirlemede bazı zorluklar yaşadıklarını hatırlatan Hakam Kanafani, şu değerlendirmeyi yaptı: “Kimse geleceği tam olarak bilemez. Belli olan tek şey her şeyin hızlı değişeceğidir. Değişim zaten bizim sektörde her zaman olan ve olacak şeydir. Bize düşen gideceğimiz yönü çok iyi görmek ve ona göre hazırlanmaktır. Bana göre bu sürecin kazananı sadece geleceği bilenler ve öngörenler değil, aynı zamanda değişim karşısında esnek ve çevik davrananlar olacaktır.” Merkel ve Sarkozy, bankalara destek için anlaştı, G-20’ye paket sunacak Euro Bölgesi’nde yaşanan mali krizin aşılması için Almanya ile Fransa’nın ortak hareket etmesi kararlaştırıldı. Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, dün Berlin’de yaptıkları görüşmede, Euro krizinin yanı sıra bankalara güvenin sağlanması için ekim ayı sonuna kadar bir paket hazarlanması kararı aldı. Sürekli bir çözüm içerecek ortak önerilerden oluşacak paketin kasım ayı başlarında Fransa’nın Cannes kentinde düzenlenecek G-20 zirvesine sunulması da öngörüldü. Angela Merkel, “İki ülke de hem Euro krizinin aşılması hem de bankaların destek yoluyla güvence alınması konusunda tam bir görüşbirliği içindedir. Bu konuda sorumluluğumuzun bilincindeyiz” dedi. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 10.10.11 8 Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy de bankalara mali yardım yapılmasında hiçbir görüş ayrılığı bulunmadığının altını çizerek, “Avrupa, problemleri Kasım ayı başında Cannes’de gerçekleşecek G-20 zirvesi öncesinde mutlaka çözecektir” dedi. Sarkozy ile Merkel Yunanistan’ın Euro Bölgesi’nde kalması için gereken hertürlü desteğin verilmesinde kararlı olduklarının da belirterek, Slovak Cumhuriyeti’nin Avrupa Finansal İstikrar Fonu’nu (EFSF) onaylayacağına ve en kısa zamanda devreye girmesi yolunu açacağına inandıklarını da dile getirdiler. TOBB, ‘TTKMetre’yle ölçüm yaptı, şirketlerin yüzde 88’i risklere hazırlıksız çıktı TOBB, Deolitte ile birlikte şirketlerin Türk Ticaret Kanunu’yla devreye girecek yeni kurallara ne kadar uyumlu olduğunu ‘TTKMetre’yle ölçtü. Anket, Türkiye’deki şirketlerin yüzde 88’inin risklere karşı hazırlıksız olduğu ortaya çıktı. TÜRKİYE Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) uluslararası danışmanlık şirketi Deloitte ile birlikte şirketlerin Türk Ticaret Kanunu’na ne kadar hazır olduklarını görebilmek için yaptığı ankete göre, küresel risklerin arttığı, döviz ve emtia fiyatlarında hızlı ve öngörülemeyen dalgalanmaların yaşandığı dönemde Türk şirketlerinin yüzde 88’i olası risklere karşı hazırlıksız çıktı. Şirketlerin yüzde 12’si şirketin gelişmesini ve devamını tehlikeye düşüren sebeplerin erken teşhisi, bunun için gerekli önlemler ile çarelerin uygulanması ve riskin yönetilmesi amacıyla bir ekip kurduğunu ifade ediyor. TOBB’un internet sitesinden firmalarla yaptığı ‘TTKMetre’ isimli ankete 51 ilden bine yakın firma katıldı. Katılan firmaların yüzde 80’i anket sorularının tamamını cevaplandırdı. Sadece yüzde 15’e geçer not TOBB’un “TTKMetre” anketinden çıkan bazı sonuçlar şöyle: Şirketlerin kurumsal yönetişim, şeffaflık ve uluslararası standartlar getiren yeni Türk Ticaret Kanunu’na uyum sürecinin başında olduğu görülüyor. Şirketlerin yüzde 14.8’i geçer not alırken, yüzde 85.2’sinin yeni kanuna hazır olmadığı ortaya çıktı. 10 üzerinden 7 geçer not olarak baz alındığında mevcut şirketlerin değerlendirme ortalaması 4.38’de kalıyor. Yeni Türk Ticaret Kanunu’na hazırlık sürecine anonim şirketler limitedlere oranla daha aktif görülürken, 250 ve daha üstü çalışan sayısı olan şirketlerdeki hazırlığın genel ortalamanın çok üstünde olduğu dikkat çekiyor. 10’dan az çalışanı olan KOBİ’lerde genel ortalama 3 bandında olurken, çalışan sayısı ve ciro açısından büyük şirketlerde bu oranın ortalama 6 baz puanda olduğu görülüyor. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 10.10.11 9 Risklere karşı duyarsız Yeni Türk Ticaret Kanunu her sermaye şirketinin bir internet sitesi açmak, şirketin internet sitesi mevcutsa bu sitenin belli bir bölümünü kanunda belirtilen asgari konuların yayımlanmasına ayırmak ve elektronik dosyaları yedeklemeyi zorunlu kılıyor. Anket sonuçları da şirketlerin teknolojik altyapı açısından diğer tüm kriterlere göre daha hazırlıklı olduğunu gösteriyor. Ankete katılan şirketlerin yüzde 70’nin web sitesi bulunurken yine yüzde 70 gibi yüksek bir oranı gerekli bilişim güvenlik alt yapısının mevcut olduğunu ifade ediyor. Teknolojiyi yakından izleyen şirketlerin, olası ekonomik ve diğer risklerin takibinde ve önlem alınmasında ise daha hantal davrandıkları göze çarpıyor. Şirketlerin yüzde 88’i olası ekonomik risklere karşı herhangi bir hazırlık yapmıyor. Şirketlerin yüzde 25’inde iç denetim birimi mevcut. Patronlar şirketlerinde borçlanmayı sürdürüyor Yeni Türk Ticaret Kanunu şirketlerde yaygın olan ‘Ortaklar cari hesabı’ uygulamasını kaldırarak, anonim ve limited ortaklıklarda pay sahibine ve ortağa şirkete borçlanma yasağını getiririyor. Anketi cevaplandıran şirket yetkililerinin yüzde 50’si şirket ana sözleşmelerini yeni kanun ile uyumlu hale getirmeleri gerektiğini bildiklerini vurgularken, yüzde 40 gibi bir oran yönetici, ortak ve yakınlarının şirkete borçlanmaya devam ettiğini ifade ediyor. Şirketlerin yüzde 20’si yöneticilerine ücret/huzur hakkı/ikramiye/kâr payı şeklinde yapılan ödemelere ana sözleşmede veya genel kurul bilgilendirmelerinde yer verirken, şirketlerin yüzde 15’inin genel kurul yönergesi, yüzde 35’inin teşkilat yönetmeliği bulunuyor. Şirketlerin yüzde 55’i yıllık faaliyet raporu hazırlarken, yüzde 35’i 1 Mart 2013’e kadar bağımsız denetçi seçimi için hazırlıklara başlamış durumda. En hazırlıklı iller Kocaeli ve İzmir ‘TTKMetre’ sonuçları sektörel olarak kimya/plastik/kağıt ve gıda sanayilerinin, il bazında ise İzmir ve Kocaeli’ndeki şirketlerin yeni Türk Ticaret Kanunu’a daha hazırlıklı olduğunu gösteriyor. Yeni Türk Ticaret kanunu 1/1/2013 tarihinden itibaren gerek ticari defterlerin tutulmasında, gerek münferit ve konsolide finansal tablolarının düzenlenmesinde Türkiye Muhasebe Standartlarının uygulanmasını zorunlu kılıyor. Ankete katılan firmaların yüzde 64 gibi yüksek bir oranı bu konuda yükümlülükleri bildiklerini belirtirken, yüzde 29’u Uluslararası Finansal Raporlama Standartları’na (UFRS) aşina olduğunu bildiriyor. Şirketlerin yalnızca yüzde 15’i yeni muhasebe sistemine uyum için kaynak ayırıyor veya ayırmayı planlıyor. Orta ve küçük boy işletmeler TTK’da erteleme bekliyor TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Deloitte ile Türkiye genelinde 4 bini aşkın firmaya eğitim ve ücretsiz seminerler verdiklerini belirterek, “Anket sonuçları şirketlerin yeni kanuna uyum sürecinin henüz çok başında olduğunu gösteriyor. TOBB olarak yeni Türk Ticaret Kanunu’nun bazı maddelerine itirazımız olsa da şirketlerimizin geleceği için bu kanunun çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Yeni döneme uyum konusunda kamu dahil bütün kesimler çalışmalarını hızlandırmalı” dedi. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 10.10.11 10 Sanayi üretimi Ağustos'ta yükseldi Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Ağustos ayı sanayi üretim endeksi sonuçlarını açıkladı. Sanayi üretim endeksi, 2011 yılı Ağustos ayında, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3,8 arttı. Buna göre, geçen yılın Ağustos ayına göre, madencilik ve taşocakçılığı sektörü endeksi yüzde 4 azalırken, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 4,9 arttı. Elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksinde de yüzde 0,4 azalış kaydedildi. Takvim etkisinden arındırılmış endeks 2011 yılı Ağustos ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 3,8 artarken, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sanayi üretim endeksi ise bir önceki aya göre yüzde 2,6 azaldı. Dünya, Türk altınını seviyor Türk kuyumculuk sektörü Hindistan'dan sonra dünyada ikinci sırada yer alıyor. Türkiye, 70 ülkeye, yılda yaklaşık 1,5 milyar dolar tutarında, katma değeri yüksek işlenmiş altın takı ve mücevherat ihracatı gerçekleştiriyor. IMF, değerli metaller alanında danışmanlık hizmeti veren uluslararası GFMS şirketi, İstanbul Kuyumcular Odası, Altın Madencileri Derneği'nden alınan verilere göre, 2000 yılında 384 milyon dolarlık altın ihraç eden Türkiye, 2010 yılında 3 kat artışla 1 milyar 250 milyon dolarlık altın ihraç etti. Altın ithalatına bakıldığında ise yıllık yaklaşık 7 milyar dolarlık altın ithalatı gerçekleştiren Türkiye, son 16 yılda toplam 120 milyar dolarlık altın ithal etti. GELENEKLER ALTIN TÜKETİMİNİ ARTIRIYOR Türkiye, dünyada kişi başına altın satın almada da Suudi Arabistan ve Hong Kong'un ardından üçüncü sırada bulunuyor. Suudi Arabistan'da kişi başına düşen altın tüketimi 3 gramın, Hong Kong'da 2 gramın, Türkiye'de ise 1 gramın üzerinde gerçekleşiyor. Türkiye'nin altın talebi geçen yıl 114,6 ton olurken, Türkiye'de altına yatırım da yüzde 27 arttı. Türklerin altına talep nedenlerine bakıldığında, Türkiye'de yılda yaklaşık 700 bin düğün, 300 bin sünnet düğünü ve 500 bin nişan yapıldığı görülüyor. Ayrıca, Türkiye'de kadınların altın günlerinin sosyal ve kültürel yapısının bir parçası olması ve vatandaşların birikimini altın alarak değerlendirme geleneği de altına talebin diğer nedenlerini oluşturuyor. Kuyumculuk ve mücevherat sektörü Türkiye'de önemli sektörlerin başında gelirken, sektörde yaklaşık 250 bin kişi istihdam ediliyor. Sektörün yıllık cirosu ise 10 milyar dolar seviyesinde bulunuyor. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 10.10.11 11 Atlasjet 30 milyon dolara 'ekonomiplus'a geçti Atlasjet, uçuşlarındaki ekonomi sınıfını çeşitli yeniliklerle ve 30 milyon dolar yatırımla 'ekonomiplus'a çevirdi. Atlasjet Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ersoy, Bodrum'da düzenlenen basınla sohbet toplantısında yaptığı konuşmada, kamuoyunda özel sektör havayolları ile ilgili algı karmaşasına son vermek ve ayrışmak amacıyla yeni bir hizmet paketi ve 'ekonomiplus' konseptini ortaya çıkardıklarını söyledi. EKONOMİ SINIFI KALKTI Uçaklarındaki 'ekonomi class'ı kaldırdıklarını anlatan Ersoy, yaptıkları yeniliklerini tek bir paket halinde toplayıp bunu ekonomiplus olarak lanse ettiklerini belirtti. Ersoy, şunları söyledi: "Uçaklarda minimum koltuk aralığı 28 inçe denk gelen 71.5-72 cm'dir. Biz bunu 77 santime çıkardık. Hatta İtalya'da yaptırdığımız tasarımla koltuklardaki gazetelik bölümünü yukarıya taşıdık. Böyle yolculara 79 santimlik bir hissiyat sağlıyoruz. Uçaklarda sıcak sandviç verme uygulamasına başladık. Uçak otobüs entegrasyonu ile de havaalanlarından kendi otobüslerimizle çevre il ve ilçelere servisler koyduk. Biz sağladığımız hizmetler için ücret talep etmiyoruz. Ancak Türkiye'de özel havayolları deyince akla genelde low cost (düşük maliyetli) konsepti geliyor. Biz de bu algı karmaşasının dışına çıkmak istiyoruz. Bunun için de ciddi bir yatırım yaptık." UÇAKTA İKRAMIN MALİYETİ 10 MİLYON DOLAR Uçaklarda sandviç ve içecekleri ücretsiz vermelerinin kendilerine yıllık 10 milyon dolarlık bir maliyeti olduğunu belirten Ersoy, "MAN firmasına tanesi 250 bin eurodan dokuz tane otobüs yaptırdık. Koltuk aralıklarına genişletmek için de bir uçaktan toplam 18 koltuk sökmeniz gerekiyor. Bunun uçak başına yıllık 1.5 milyıon dolar maliyeti var. Diğerlerine eklerseniz 'ekonomiplus' konseptine geçişin bize 30 milyon dolarlık maliyeti oldu" diye konuştu. UÇAK TİPLERİ DEĞİŞTİ Ersoy, maliyet artışlarına rağmen uçak bileti fiyatlarını artırmayacaklarını söyledi. Ersoy, maliyetlerdeki yükselişe karşın karlılığı nasıl koruyacaklarını da şöyle anlattı: "Biz filomuzdaki A319'ları daha geniş gövdeli ve daha fazla koltuk sayısına sahip A321'lerle değiştiriyoruz. Bu uçaklar eğer doldurabilirseniz size önemli bir avantaj sağlar. Bizim de hedefimiz yeni hizmet standartları ile yüksek doluluk oranına ulaşıp maliyet artışını karşılamak. Doluluk oranlarında 8-9 puanlık bir artış olacağını tahmin ediyoruz." Atlasjet olarak kendilerini THY'yi hedef seçmediklerini vurgulayan Ersoy, "Onlar artık pazarda global bir oyuncu oldu. Dünyanın birçok farklı ülkesine uçuyorlar. Biz uluslararası alanda bazı yeni noktalar açmakla birlikte var olan noktalara sefer sayılarımızı artıracağız" dedi. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 10.10.11 12 MİLLİYET GAZETESİ Büyük adliyeler bölgeleri dönüştürdü, fiyatlar katlandı Dev adliye binaları Çağlayan ve Kartal bölgesinde gayrimenkul piyasasını hareketlendirdi. Çağlayan'da bazı projelerde fiyatlar yüzde 100'e varan oranda artarken, Kartal'da ise metrekare fiyatları 10 bin dolara kadar çıktı. İstanbul'un her iki yakasına yapılan devasa adliye binaları sadece büyüklükleri ile değil bulundukları bölgeleri değiştirme gücüyle de dikkat çekiyor. Avukatların, savcıların ve adliye çalışanlarının yaşadığı yeni hukuk bölgelerinin oluşmasını sağlayan adliyeler Çağlayan ve Kartal'da gayrimenkullerin fiyatlarını yükseltti. Çağlayan'da bazı projelerde fiyatları yüzde 100'e varan oranda arttıran adliye, Kartal'da ise metrekare fiyatlarının 10 bin dolar görmesine neden oldu. Adliyeler aynı zamanda hem yeni ofis hem de yeni konut projelerinin yapımını hızlandırdı. Kartal'da fiyatlar "Cadde"yi geçti. Anadolu yakasındaki tüm adliyeleri tek çatı altında toplayan Kartal Adliye Sarayı'nın yapımının başlamasıyla adliyeye yakın bölgelerde değişimin yaşanmaya başladığını dile getiren Kartal Turyap Çavuşoğlu Temsilcisi Kadir Tike, "Adliye'den sonra inanılmaz projeler başladı. Hala devam ediyor. Başlayacak 11 yeni projedaha var" dedi. Özellikle avukatların projeye çok fazla ilgi gösterdiğini kaydeden Tike, Teknik Yapı ve Dumankaya'nın projelerinde bunu gördüklerini belirtti. Talebin devam ettiğini anlatan Tike, "Kartal'da metrekaresine 10 bin dolar isteyen müteahhitler bile var. Bu Bağdat Caddesi'nden bile yüksek. Orada 4 bin dolar seviyesinde" diye konuştu. Arsa sahiplerinin neredeyse her ay yüzde 2-3 oranında zam yaptığını söyleyen Tike, metronun da fiyatların yükselmesinde etkili olduğunu aktardı. Tike, "Arsalar önceden metrekaresi 500 lira ile 1000 lira arasında satılıyordu. Konutlar ise 1500-2000 bin TL idi. Şimdi öyle bir rakam yok. E-5 üzerinde 5-6 bin TL arasında çok rahat gidiyor" dedi. Adliyeyi duyan Kartal'dan daire alıyor Kartal'ın neresi olduğunu bilmeden metroyu ya da adliyeyi duyanların Anadolu'dan gelip Kartal'dan 45 daire aldığını anlatan Tike, "Yatırım olsun diye alıyorlar. Kıbrıs'tan, Almanya'dan daire alıyorlar. Kartal'da daha önce böyle bir şey olmuyordu, nedeni tamamen adliye" bilgisini verdi. Özellikle avukatların bölgede ofis ve konut bakmasıyla birlikte projelerin büyük bölümünün avukatlara yönelik yapılmaya başladığını aktaran Tike, ayrıca Kartal'da kentsel dönüşümün de sürdüğünü dile getirdi. Dönüşümle birlikte fabrikaların taşındığını kaydeden Tike, "Bunların gidişiyle E-5'in altında 550 bin dönüm arsa oluştu. Bunun başlaması ile birlikte Kartal'ın çevresi tümüyle değişecek" dedi. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 10.10.11 13 Çağlayan'da satışların yarısı hukukçulara Remax Mecidiyeköy Broker'ı Nurtaç Muştu ise Avrupa'nın en büyüğü olan Çağlayan Adliyesi'nin açılmadan iki yıl önce bölgeyi değiştirmeye başladığını anlattı. Muştu, "Yeni binalara talep yarattı. Hem kiralamada hem de satışta bölgenin metrekare fiyatları yükseldi. Kiralama fiyatları yüzde 40'lara kadar çıkarken, yeni binalarda satış fiyatları yüzde 100 arttı" diye konuştu. Son iki yıldır özellikle hukukçuların sayısında artış olduğunu aktaran Muştu şunları söyledi: "Zaten bu yükselişi tahmin eden bir kitle gayrimenkul almaya başladı. Çok sayıda hukuk ofisi kiraladık. Adliyenin yapımından sonra satışlarımızın yarısı hukukçulara yönelik olmaya başladı. Ticari alanlarda restoranların, kafelerin sayısında ve bunların fiyatlarında artışlar oldu. Bina kalitesi de yükseldi." Yeni binaların da avukatların kullanabileceği şekilde inşa edildiğini kaydeden Muştu, özellikle A sınıfı ofis talebini karşılayamadıklarını ifade etti. Muştu şöyle konuştu: "Bölgede yapılanların büyüklükleri genellikle 2 bin metrekare civarında. Adliyenin büyüklüğü düşünüldüğünde çok daha büyük metrekarelere ihtiyaç var. Bu nedenle biz bunları metro hattı üzerindeki Levent-villalar gibi bölgelere yönlendiriyoruz." Müteahhitler arsa için yalvarıyor Kartal'da Cevizli bölgesinde yapılan adliyenin en çok Esentepe mahallesini etkilediğini aktaran Kadir Tike, adliyeden önce mal sahiplerinin müteahhitlere yalvararak evlerini yaptırdığını ifade ederek, "Bazen bir daire karşılığında bile kabul ediyorlardı. Şu anda ise yüzde 50'sini müteahhit, yüzde 50'sini mal sahibi alıyor. Esentepe adliyeye en yakın semt. Eskiden 3 katlı bina bile görmek zor iken şu anda plazalar bölgesine dönüştü. Şimdi müteahhitler arsa sahiplerine yalvarır hale geldi" diye konuştu. Çağlayan'da imar değişikliğine gidiliyor Yeni adliye birlikte Çağlayan'dan Kağıthane'ye inen arter üzerinde yeni bir imar planlamasının düşünüldüğünü aktaran Nurtaç Muştu, "Bölgede çok fazla çarpık yapılaşama var. Bizim duyumlarımız burada bir imar değişikliği olacağı yönünde. Mevcutların yenilenmesi, parsellerin birleştirilmesi ve yüksekliklerin artırılması ile şu anda çok fazla olmayan yenilenme hızlanacaktır" açıklamasını yaptı. Adliye geldi, Hukukçular Towers yapıldı Kartal Adalet Sarayı'nın yanıbaşında yapılan yeni projelerden biri Hukukçular Towers. Coldwell Banker Adım Gayrimenkul tarafından kiralaması yapılan proje 18 katlı iki kule ve 30 adet mağazadan oluşuyor. Hukukçular Towers, 75-80-145-290 metrekarelik home ofis ve 58-200 metrekare arası dükkan seçenekleri bulunuyor. Proje kapsamında toplam 208 ofis yer alıyor. Aura'nın yüzde 40'ını hukukçular aldı Propa İnşaat tarafından Kartal'da Adliye Sarayı'na 600 metre uzaklıkta inşa edilen Aura'da daire alanların yüzde 40'ını hukukçular ve yöneticiler oluşturuyor. Aura'nın arsası ticaret ve rezidans imarlı olduğu için hem rezidans hem de işyeri, büro, ofis işlevinde kullanılabiliyor. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 10.10.11 14 Türkiye'nin dövizi 5 ülkeye aktı 2011 yılının 8 ayında Türkiye’nin 71 milyar 384 milyon dolarlık dış ticaret açığının yüzde 62’sini 5 ülkeye verilen açık oluşturdu. Yılın 8 ayında Çin, Rusya, ABD, Almanya ve İran’a verilen dış ticaret açığı 44 milyar doları aştı. Bu dönemde Türkiye’nin Çin’e verdiği dış ticaret açığı yüzde 42 artışla 13 milyar doları aşarak, toplam dış ticaret açığının yüzde 18.3’ünü oluşturdu. Türkiye’nin 2011 yılı Ocak-Ağustos döneminde 71 milyar 384 milyon doları aşan dış ticaret açığının yüzde 62’sini 5 ülkeye verilen dış ticaret açığı oluşturdu. Yılın 8 ayında Çin, Rusya, ABD, Almanya ve İran’a verilen dış ticaret açığı 44 milyar doları aştı. Bu dönemde Türkiye’nin Çin’e verdiği dış ticaret açığı yüzde 42 artışla 13 milyar doları aşarak, toplam dış ticaret açığının yüzde 18.3’ünü oluşturdu. ANKA’nın Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerinden yaptığı belirlemeye göre, Türkiye 2011 yılı Ocak-Ağustos döneminde toplam 88 milyar 730 milyon dolarlık ihracata karşılık, 160 milyar 114 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirerek 71 milyar 384 milyon dolarlık dış ticaret açığı verdi. Bu açığın 31 milyar 944 milyon dolarlık bölümünü Çin, Rusya ve ABD’ye verilen dış ticaret oluşturdu. Buna Almanya ve İran’ın eklenmesiyle dış ticaret açığı 44 milyar dolara, 5 ülkenin toplam dış ticaret açığı içindeki payı ise yüzde 61.7’ye ulaştı. ÇİN’E YAPILAN İTHALAT 14.7 MİLYAR DOLARA ULAŞTI 2011 yılının ilk 8 ayında Türkiye’nin 71 milyar 384 milyon dolarlık dış ticaret açığının yüzde 18.3’ünü Çin’e verilen açık oluşturdu. Ocak-Ağustos döneminde Türkiye’nin Çin’den yaptığı ithalat, geçen yıla oranla yüzde 37.3 artarak 10 milyar 675 milyon dolardan 14 milyar 651 milyon dolara yükseldi. Çin’e yapılan ihracat ise bu dönemde yüzde 7.3 artışla 1 milyar 567 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti. Fiyatta anlaşamadığı için Türkiye’nin 31 Aralık 2011 itibariyle Batı Hattı’ndan doğalgaz alımını sonlandırdığı Rusya’ya verilen dış ticaret açığı ise, yılın 8 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 1.3 oranında azaldı. Buna karşın Rusya, 10 milyar 757 milyon dolar dış ticaret açığı ve yüzde 15.1 payla Çin’den sonra Türkiye’nin en çok dış ticaret açığı verdiği ikinci ülke oldu. Türkiye’nin Rusya’ya ihracatı 2011 yılı Ocak-Ağustos döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 39.5 artarak 3 milyar 871.4 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti. Söz konusu dönemde Rusya’ya yapılan ithalat yüzde 7 artışla 14 milyar 628 milyon dolara yükseldi. ABD’YE 8.1 MİLYAR DOLAR DIŞ TİCARET AÇIĞI VERİLDİ ABD, dış ticaret açığı verilen ülkeler arasında Rusya ve Çin’den sonra üçüncü sırada yer aldı. OcakAğustos döneminde ABD’ye yapılan ihracat yüzde 23.3 artışla 2 milyar 956 milyon dolar iken, ithalat yüzde 50.7 artışla 11 milyar 59 milyon dolar oldu. Türkiye’nin ABD’ye verdiği dış ticaret açığı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 64 artarak 8 milyar 103 milyon dolara ulaştı. Türkiye’nin en çok dış ticaret açığı verdiği ülkeler sıralamasında Almanya 4’üncü oldu. Türkiye’nin Almanya’ya yaptığı ihracat bu yılın 8 ayında yüzde 31.5 artışla 9 milyar 379 milyon dolar iken, ithalat yüzde 46.7 artışla 15 milyar 620 milyon dolara ulaştı. Türkiye’nin Almanya’ya verdiği dış ticaret açığı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 77.6 artarak 6 milyar 241 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti. İran’a yapılan ihracat geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 33.6 artışla 2 milyar 340 milyon dolara ulaştığı 8 aylık dönemde, ithalat yüzde 79.1 artışla 8 milyar 221 milyon dolara, dış ticaret açığı yüzde 107.1 artışla 5 milyar 881 milyon dolar oldu. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 10.10.11 15 TÜRKİYE’NİN IRAK’A DIŞ TİCARETİ 3.3 MİLYAR DOLAR FAZLA VERDİ Eylül ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 60 ihracat artışının yaşandığı Irak, Türkiye’nin en çok dış ticaret fazlası verdiği ülke unvanını korudu. 2011 yılının Ocak-Ağustos döneminde geçen yılın aynı dönemine göre Türkiye’nin Irak’a verdiği dış ticaret fazlası yüzde 11.7 artışla Irak’a 3 milyar 250.6 milyon dolara ulaştı. Dış ticaret fazlası verilen ülkeler arasında 1 milyar 555.7 milyon dolarla Birleşik Arap Emirlikleri ikinci, 1 milyar 461.4 milyon dolarla İngiltere üçüncü sırada yer aldı. DIŞ TİCARET FAZLASI VERDİĞİ DİĞER ÜLKELER Türkiye’nin dış ticaret dengesinin fazla verdiği diğer ülkeler şöyle oldu: "Azerbaycan, Danimarka, Fas, Gürcistan, İsrail, KKTC, Liberya, Libya, Lübnan, Marshall Adaları, Mısır, Sırbistan, Slovenya, Suriye, Tunus ve Türkmenistan." İlk Fotograflar... Türkiye yerli otomobili tartışırken, Karsan ve Hexagon Studio’nin ortaklaşa geliştirdiği Türk malı taksi V1 yollar için hazır. İşte, yol testleri büyük ölçüde tamamlanan V1’in merak edilen ilk fotoğrafları Karsan ve Hexagon Studio tarafından New York taksi ihalesi için geliştirilen “V1”, ihalede kaybetmesine rağmen yoluna devam ediyor. Üretime yakın ilk prototipi gerekli testler için gözlerden uzak bir şekilde yollara çıkarken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yapacağı deneme sürüşü için de hazır hale getirildi. Aracın, 2012 yılının mart ayındaki Cenevre Otomobil Fuarı’nda sergilenerek, tüm dünyaya tanıtılması bekleniyor. New York Belediyesi ile TLC (Taksi ve Limuzin Komisyonu) tarafından açılan “Geleceğin Taksisi” ihalesi için geliştirilen, finale kadar gelmesine rağmen son anda elenen Karsan’ın Türk malı taksisi, gerçeğe dönüştürüldü. İhaledeki sonuca rağmen “yola devam” kararı alan Karsan, V1’in ilk yürüyen prototipini üreterek yol testlerine başladı. V1’in testleri gözlerden uzak bir şekilde yürütülürken, aracın kamuflajlı olarak çekilmiş fotoğrafı da, Kanada’da düzenlenen bir kongrenin broşüründe yer aldı. Üretime yakın şekilde tamamlandığı görülen V1’in testleri Hexagon mühendisleri tarafından yürütülürken, çarpışma ve diğer testler için de birden fazla prototipin üretileceği bildiriliyor. Başbakan’ı bekliyor İhale sonrası geliştirme sürecine ara vermeyen ve yol testleri için üretime yakın bir prototipi ortaya çıkaran Hexagon Studio, aynı zamanda aracı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yapması beklenen test sürüşüne de hazır hale getirmiş. Randevu konusunda gerekli başvurunun haftalar öncesinden yapıldığı ve yanıtın beklendiği belirtilirken, Başbakan Erdoğan, Hexagon mühendisleri dışında bu aracı kullanan ilk kişi olacak. Karsan Murahhas Azası Jan Nahum, tamamen Türkiye’de geliştirilen V1’in Türkiye’nin yerli otomotiv markasını yaratma projesinin önemli bir unsuru olduğunu söylerken, aracı ilk olarak, bu yılın başlarında TÜSİAD Genel Kurulu’nda sanayicilere “yüzde 100 Türk markası” çağrısı yapan Başbakan Erdoğan’a test ettirmek istediklerini belirtmişti. Nahum, “Sayın Erdoğan ‘Nihai ürünü ortaya çıkarın, istediğiniz desteği vereceğiz’ sözleriyle bizim daha fazla motive olmamızı sağlamıştı. O yüzden prototipin yollara çıkış tarihini öne çektik” demişti. Türk otomotiv sanayiinin 2023 yılı vizyonunu yerine getirebilmesi için markalaşmanın önemli olduğuna dikkat çeken Nahum, “Türkiye bu konuda iddialı, niyetli. Biz bu konuda iddialı ve niyetliyiz. Markalaşma yolculuğumuzda hiçbir sekteye uğramadık ve devam ediyoruz” ifadesini kullanmıştı. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 10.10.11 16 Kazanan araçla aynı tarİhte üretİlecek! New York taksi ihalesini kaybetmesine rağmen geliştirilmeye devam edilen yüzde 100 yerli Karsan V1, kazanan Nissan NV 200 ile aynı tarihlerde yani 2013 yılının üçüncü çeyreğinde üretilmeye başlanacak. Geliştirme çalışmaları çerçevesinde bir başka prototip 2012 yılı başlarında çarpma testlerine sokulacak, mühendislik çalışmaları tamamlanmış nihai prototiplerse 2012 ortalarında hazır olacak. Karsan, V1’i gelecek yıl mart ayında Cenevre Otomobil Fuarı’nda sergilemeyi ve dünyaya tanıtmayı da planlarken, aracın Amerikan piyasasına başta engelli aracı olmak üzere farklı versiyonlarla sokulabileceği de ifade ediliyor. Karsan Murahhas Azası Jan Nahum, aracın engellilere yönelik derneklerce desteklendiğini ve beğenildiğini açıklamıştı. Karsan Yönetim Kurulu Başkanı İnan Kıraç ise, “Başbakan Erdoğan’ın istediği yerli aracı biz geliştirdik. New York taksi projesini kazanamazsak bile dünyanın büyük metropollerine bu projeyi taşıyacağız” demişti. Deixa için uzlaşıya varıldı Fransa, Belçika ve Lüksemburg hükümetleri, Dexia için kurtarma paketi üzerinde uzlaşmaya vardı. Fransa, Belçika ve Lüksemburg, Yunanistan’daki devasa zararı nedeniyle zora giren Fransa-Belçika ortaklığı Dexia bankası için kurtarma paketi konusunda uzlaşmaya vardı. Belçika Başbakanı Yves Leterme’in ofisinden yapılan yazılı açıklamada, Fransa, Belçika ve Lüksemburg hükümetlerinin Dexia bankası için kurtarma paketi konusunda anlaşma sağladıkları bildirildi. Açıklamada, hükümetlerin, Dexia’nın geleceğini güvence altına almak için bir çözüm bulmak konusunda dayanışma içinde olduklarını teyit ettiklerine dikkat çekilerek, tüm tarafların yoğun istişareleri sonucu oluşturulan önerinin, onaylanmak üzere bugün Brüksel’de toplanması beklenen Dexia Yönetim Kuruluna sunulacağı ifade edildi. Öte yandan Belçika Başbakanı Leterme erken saatlerde yaptığı açıklamada, Dexia Banque Belgique’in (DBB) varlıklarının tümünü almayı dışlamadıklarını belirtmişti. Dexia bankasıyla ilgili kaygılara bankanın elinde büyük miktarda Yunan tahvili bulunmasının yol açtığı sanılıyor. Dexia’nın bilançosunda 3,4 milyar avro tutarında Yunan tahvili bulunuyor. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 10.10.11 17 2.5 milyon memuru yakından ilgilendiren çalışma Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, hükümetin 2.5 milyon memuru yakından ilgilendiren bir çalışma yürüttüğünü açıkladı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, memur maaşları ile ilgili geniş bir çalışma başlattıklarını söyledi. Çelik, daire başkanı ve üstü makamlar, uzmanlar ve memurların durumlarının masaya yatırıldığını, kamu kurumları arasındaki maaş farklılıklarının ortadan kaldırılmasının hedeflendiğini belirtti. Çelik, Sabah'ın, eşit işe eşit ücret çalışmasına ilişkin sorularını yanıtlarken, kamuda iki grubun ücret dengesizliği nedeniyle sıkıntı yaşadığını hatırlattı. Birinci grupta müsteşarlar, müsteşar yardımcıları, genel müdürler, genel müdür yardımcıları, daire başkanları, il müdürleri ve uzmanlar olduğunu ifade eden Çelik, "Bu gruptakilerin maaş dengesizliği ek ödemelerden kaynaklanıyor" dedi. KAZANILMIŞ HAKLAR VAR Çelik, ikinci grubun ise kamu kurumlarında çalışan diğer memurlar olduğunu, bunların da aynı işi yapmalarına karşın çalıştıkları kurumlara bağlı olarak farklı maaşlar aldıklarını kaydetti. Yapılan çalışmanın bu gruplarının mağduriyetlerini gidermeye yönelik olduğunu kaydeden Çelik sözlerini şöyle sürdürdü: "Eşit işe eşit ücret uygulaması hemen mi uygulamaya konulacak, yoksa yeni çalışmaya başlayanlar için mi geçerli olacağı konusunda çalışmalar devam ediyor. Mevcut çalışanların kazanılmış haklar var." HEMEN BAŞLAYACAK Bakan Çelik, kamuda yaşanan ücret adaletsizliğini bir örnekle anlattı. Çalışma Bakanlığı'ndaki bir uzman bin 900 bin lira alırken, hemen yanındaki bakanlıkta çalışanların farklı maaşlar aldıklarını söyleyen Çelik, "Başka kurumlarda 3 bin - 4 bin lira gibi maaşlar alıyorlar. Benim kurumumda ücret düşük, uzman tutamıyorum" diye konuştu. "657 sayılı yasada köklü bir değişiklik mi yapılacak?" sorusunu ise şu sözlerle yanıtladı: "657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun ihtiyarladı, emeklilik süresi çoktan doldu. Ancak bu konuda diğer bakanlıkların da oturup yeni düzenlemeyi çalışması gerekiyor." En pahalı doğalgaz İstanbul'da, en ucuzu Edirne'de BOTAŞ'ın doğalgaza yaptığı zammı, dağıtım şirketleri farklı oranlarda abonelere yansıtıyor. Yeni ayarlamanın ardından 1 metreküp doğalgaz 85 kuruş ile en pahalı İstanbul Bahçeşehir'de satılırken, en düşük fiyat 71 kuruş ile Edirne, Tekirdağ ve Kırklareli'nde. Fiyat farkının sebebi ise dağıtım şirketlerinin belirlediği birim hizmet amortisman bedelleri. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 10.10.11 18 Boru Hatları ile Petrol Taşıma AŞ'nin (BOTAŞ), yaklaşık 3 yıl aradan sonra doğalgaz fiyatlarına yaptığı yüzde 12-15 oranındaki zam, abonelerin faturalarına farklı oranlarda yansıdı. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) verilerine göre zam sonrası 1 metreküp doğalgaz 85 kuruş ile en pahalı İstanbul-Bahçeşehir'de satılmaya başlandı. Bu bölgeyi 83,8 kuruş ile İstanbul İGDAŞ Bölgesi izliyor. En ucuz ise 71 kuruş ile Edirne, Tekirdağ ve Kırklareli'nde satılıyor. Doğalgaz dağıtım şirketleri, EPDK'nın yaptığı şehir için gaz dağıtım ihalelerini rekabetçi bir ortamda kazandı. Bazı illerde çok düşük verilen birim hizmet amortisman bedeli, bazı illerde sıfır bedel oldu. Özel şirketlerin sert rekabetle kazandığı ihaleler, faturalara birim hizmet amortisman bedelinin de farklı yansımasına sebep oldu. Bu durum, doğalgaz zamlarının da faturalara ayrı yansımasına yol açıyor. Son zammı şirketler abonelerine farklı oranlarda yansıttı. Resmi verilere göre Türkiye'de en pahalı doğalgazı yaklaşık 16 milyon nüfusa sahip İstanbul tüketiyor. İstanbullu 1 metreküp gaz için 83 kuruş ödüyor. İstanbul içinde ayrı bir dağıtım ağına sahip olan Bahçeşehir'de fiyatlar daha da yükseliyor. Bu semtte 1 metreküpün fiyatı 85 kuruş. Pahalı fiyatta ikinci sırayı Ankara alıyor. Ankaralılar Başkent Doğalgaz'dan aldıkları gaza 82 kuruş öderken, bu rakam Sakarya'da 79 kuruş. En ucuz gaz ise Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ bölgesinde. Bu bölgede Trakya Gaz, 1 metreküpü 71 kuruşa satıyor. Öte yandan, şehir içi doğalgaz dağıtım şirketlerinin abonelerden aldığı birim hizmet amortisman bedellerinde (BHAB) 8 yıllık süreler dolmaya başladı. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), süresi dolan bölge ve şirketler için yeni birim hizmet amortisman bedellerini açıklayacak. Sekiz yıllık süreyi ilk dolduran şirket Kayseri oldu. Konya'nın da süresi 5 Aralık'ta sona eriyor. Enerji Üst Kurulu, yatırım planlamalarını da dikkate alarak iki şehir için 1 Ocak 2012 tarihine kadar birim hizmet amortisman bedellerinin aynen devam etmesine karar verdi. Kurul, ocak ayından itibaren bu şirketlerin abonelerden alacağı yeni birim hizmet amortisman tutarını belirleyecek. Dağıtım şirketleri için yeni belirlenecek birim hizmet amortisman bedelleri doğalgaz fiyatlarını artıracak. Sektör kaynaklarına göre yeni tarifeler yüzde 2-10 civarı bir fiyat artışına sebep olacak. EPDK'nın üzerinde çalıştığı konu, tüketicilerin mağduriyetine veya zora girmesine sebep olan şirketlerin yatırım bedellerinin, 10-15 yıllık bir dönemde geri alınmasını sağlayacak bir tarife oluşturmak. Üst kurulun, çalışmasını kısa sürede tamamlaması tahmin ediliyor. 10.6 milyar doların kaynağı bulundu Merkez Bankası kaynağı belirsiz döviz girişinin kaynağını açıkladı. Merkez Bankası ilk yedi ayda 10.6 milyar dolara ulaşan kaynağı belirsiz döviz girişinin Türk vatandaşların yabancılarla yaptığı doğrudan ticaretten geldiğini açıkladı. Merkez Bankası'na göre bunun dışında yastıkaltındaki dövizin mali af ve kurlardaki dalgalanma gibi etkenlerle bankacılık sektörüne girmesi ve yurtdışında yaşayan Türkler'in Türkiye'yi ziyaretlerinde açtırdıkları döviz mevduat hesapları diğer nedenler. Bu durumda kaynağa belirsiz para girişinin tamamının Türk vatandaşlarından kaynaklandığı ortaya çıktı. Merkez Bankası'ndan yapılan açıklamada kaynağı belirsiz döviz girişi ile yurtiçinde bankaya döviz getirerek açılan mevduat hesaplarının artışı paralellik taşıyor. Bankada açılan döviz girişleri ise ağırlıklı olarak turistlerin yoğun geldiği dönemde artıyor. Banka, bu durumu şu cümlelerle açıklıyor: "Örnek olarak yabancı ziyaretçinin yabancı para kullanarak yaptığı alışverişten elde edilen gelirin bankacılık sistemine girişinin yurtiçi yerleşik tarafından döviz mevduatı olarak yapılmaktadır." TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 10.10.11 19 MALİ AF ETKİLİ OLDU Mali af gibi uygulamalarla bankacılık sisteminde kayıt altına alınması gibi nedenlerin önemli olduğunun düşünüldüğüne işaret edilirken diğer ülkelerle karşılaştırıldığında, gerek toplam döviz gelirlerine, gerekse Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'ya (GSYİH) göre oran olarak yüksek olmadığının altı çizildi. 2011'DE EN YÜKSEK SEVİYEDE Diğer ülke örnekleri incelendiğinde, Türkiye'de ödemeler dengesi istatistikleri kapsamında oluşan net hata noksan düzeyinin, gerek toplam döviz gelirlerine, gerekse GSYİH'ye oran olarak yüksek olmadığının görüldüğünü ifade eden Merkez Bankası, ancak, son yıllarda net hata noksanın sürekli pozitif yönde oluşmasının Türkiye'yi diğer ülkelerden ayırdığına dikkat çekti. Merkel güvence sözü verdi Merkel; Fransa ve Almanya'nın sorumluluğunun bilince olduğunu belirterek "Banka sermeyeleri güvence altına almak için gerekeni yapacaklarını vurguladı. Almanya Başbakanı Angela Merkel, başkent Berlin'de Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ile biraraya geldi.Merkel, görüşmeden sonra Sarkozy ile birlikte başbakanlıkta düzenlenlediği ortak basın toplantısında, ''İki ülke de sorumluluğun bilincinde ve bankaların sermayelerinin güvence altına alınması için gerekeni yapacaklar'' dedi. Almanya ve Fransa'nın avro bölgesindeki borç sorunu ile mücadele etmek ve bankaları desteklemek için Ekim ayı sonuna kadar kapsamlı bir paket hazırlayacağını ifade eden Merkel, Cannes'da 3 ve 4 Kasım'da düzenlenecek G20 zirvesinin başarılı olması gerektiğini, AB'nin de buna katkı sağlayacağını kaydetti. Bankalara yapılacak olan sermaye yardımı için Avrupa genelinde standart kriterler oluşturulması gerektiğini ifade eden Merkel, zamana uymayan koşulların kalmasının yararlı olmayacağını kaydetti. Yunanistan'a yardım edilmesi konusunda Avrupa Merkez Bankası, Uluslararası Para Fonu ve AB Komisyonundan oluşan troyka ile birlikte çalıştıklarını ve bu troykanın, avro bölgesinin bir parçası olan Yunanistan'ın sorunlarının nihai bir şekilde çözülmesi yönünde kararlar almasını beklediklerini kaydeden Merkel, böylelikle mali istikrarın korunacağını söyledi. Sarkozy de, bankalara yapılacak mali destek konusunda Merkel ile görüş birliği içinde olduğunu, Avrupa Finansal İstikrar Fonu (ESFS) konusunda da görüş ayrılıklarının bulunmadığını ifade etti. Sarkozy, borç krizi ile ilgili olarak hazırlamak istedikleri yardım paketini, G20 zirvesinde yeni bir Avrupa vizyonu ile birlikte ortaya koyacaklarını kaydetti. İki lider Yunanistan'ın avro bölgesinde kalması gerektiğini de belirterek, Slovakya'nın da Avrupa Finans İstikrar Fonu'nun (ESFS) genişletilmesini kabul edeceğine inandıklarını, bundan sonra da fonun kullanılmaya hazır olmasını beklediklerini ifade etti.. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 10.10.11 20 Emeklinin maaş kaybı yüzde 43 Emekliliği gelen memurların neden emekli olmak istemedikleri yapılan bir araştırma ile ortaya çıktı. Emekliliği gelen memurların neden emekli olmak istemedikleri yapılan bir araştırma ile ortaya çıktı. Memurlara emekli olmadan önce ödenen ücret ile emekli olduklarında alacakları aylıklar baz alınarak yapılan araştırmaya göre, emekli memurların maaşlarında ortalama kaybın yüzde 43 olduğu belirlendi. Buna göre, emekli olmadan önce 2 bin 561 TL maaş alan bir öğretmen emekli olduğu takdirde bin 392 TL, 2 bin 582 TL maaş alan polis memuru ise bin 16 TL emekli aylığı alıyor. ANKA’nın edindiği bilgiye göre, Kamu Çalışanları Hak Sendikaları Konfederasyonu (HAKSEN) tarafından yapılan araştırma ile memurlar için emekliliğin hayal olduğu ortaya çıktı. HAKSEN Ekonomi Servisi tarafından, memurlara halen ödenen ücretleri ile emekli aylıkları baz alınarak yapılan araştırmaya göre, emekli memurların ortalama ücret kaybı yüzde 43 olarak hesaplandı. Çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan emekliliğine hak kazanmış çeşitli unvandaki memurların Eylül ayı ücretleri ile emekli olmaları halinde bağlanacak emekli aylıkları dikkate alınarak yapılan hesaplama sonucunda memurların zorunlu olarak çalışmayı tercih ettikleri belirlendi. Memurların emekli aylığındaki düşüşe neden olarak fiilen çalışırken yapılan ek ödeme ve tazminatların emekli aylığı hesaplanırken dikkate alınmamasının neden olduğu tespit edilirken, özellikle Emniyet, Maliye ve Sağlık çalışanlarındaki kaybın ortalamanın da üstünde olduğu belirlendi. Kayıplar emniyet çalışanlarında yüzde 59, maliye çalışanlarında yüzde 53, sağlık çalışanlarında yüzde 45 ve genel idari hizmetlerde çalışanlarda ise yüzde 32 olarak hesaplandı. MEMURLARIN YAŞ ORTALAMASI ARTIYOR Gelir İdaresi Başkanlığınca yayımlanan resmi istatistiklere göre vergi dairelerinde çalışan personelin yüzde 57’sinin 20 yıldan daha fazla hizmeti var. Gelir İdaresinin merkez ve taşra teşkilatında fiilen görev yapan personelin yüzde 21’nin hizmeti 25 yıldan fazla. 5 yıl sonra bu oran yüzde 57’ye ulaşacak. ÇALIŞAN SAYISI ARTARKEN EMEKLİ SAYISI AZALIYOR Emekli Sandığına tabi olan aktif sigortalıların sayısı artarken, emekli olan sigortalıların sayısının azaldığı belirtilerek, Sosyal Güvenlik Kurumunca bu yıl Temmuz ayında yayımlanan resmi verilere göre 2010 yılında bir önceki yıla göre yüzde 1.83 artışla 2 milyon 282bin 511 olan aktif sigortalı sayısı, 2011 yılının ilk altı ayında yüzde 4.12 artışla 2 milyon 376 bin 533 olduğu belirlendi. 2010 yılında bir önceki yıla göre yüzde 1.53 artışla 1 milyon 822 bin 730 olan emekli aylığı bağlanan sigortalı sayısı ise 2011 yılının ilk altı ayında yüzde 0.08 azalışla 1 milyon 821 bin 357 sayısına düştü. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 10.10.11 21 KUCAKTA 350 MİLYAR DOLARLIK BEBEK VAR! Amerikan borsasında 350 milyar dolarlık piyasa değerine ulaştığında aynı zamanda teknoloji endüstrisinin 1 numarası olmayı başaran Apple şirketinin kurucularından Steve Jobs’un biyografisi tüm dünyada merakla bekleniyor. Başta Amazon.com olmak üzere online mağazalarda ön siparişte zirve yapan kitap 24 Ekim tarihinde ABD’de tanıtılacak ardından aynı gün piyasaya çıkacak. Türkiye’de Domingo yayınları tarafından aynı hafta biyografinin Türkçesi yayımlanacak. Kitapta kişisel hayatından Apple’ın başarısına, inişlerden çıkışa, özel hayatı ve iş yaşamıyla ilgili bilinmeyenleri ünlü biyografi yazarı Walter Isaacson’la paylaşan Steve Jobs, kendi arşivinde yer alan onlarca fotoğrafı da kitapta yayımlanmak üzere yazara teslim etti. İşte bu kareler içinde, biyografinin ilk bölümünde yayımlanacak olan bir kare... Steve Jobs’un bebeklik yılları... Kendisini büyüten babası Paul Jobs’un kucağında. San Francisco’da... Bilindiği gibi Steve Jobs, doğar doğmaz gerçek ailesi tarafından evlatlık verilmiş, Jobs’u evlat edinen ailesi (Paul-Clara Jobs çifti) büyütmüştü. Jobs’un siyah kazağı yok satıyor Başta iPod, iPhone, iPad olmak üzere etkili sunumlarının tümünde kot pantolonu ve siyah kazağıyla birlikte sahne alan Steve Jobs’un hayatını kaybetmesinin ardından siyah kazaklara’ olan ilgi Amerika’da zirve yaptı. Minnesota merkezli St. Croix mağazası adeta gelen talebe yetişemiyor. Şirket erkek giyim ürünleri alanında iş yapıyor, Jobs’un giydiği kazak ise 1990 serisinden bir ürün. Satışların bir anda hızla arttığı belirtilirken, şirket bu kazakların adetini 175 dolardan satıyor. Bu paranın 20 doları firma tarafından Amerikan Kanser Derneği’ne bağış olarak aktarılıyor. Lazaridis askerliğe takıldı Blackberry’nin ‘Türkiye’ çıkarması 2 numaraya kaldı Önce Yatırım Ajansı ardından Başbakan Erdoğan’ın ‘Blackberry’nin mucidi İstanbul göçmeni Lazaridis’in zorunlu askerlik sorununa çözüm’ istediği bir ortamda Türkiye’ye şirketin 2 numaralı ismi geliyor. RIM, ‘yerli tablet’ işi için Ankara’da yoğun mesai harcıyor. Dev tablet yatırımı gündemde. Teknoloji endüstrisinin iddialı oyuncularından Kanadalı RIM (Research in Motion)... Blackberry telefonların yaratıcısı. Bu telefonlar e-posta’ları küçük paketlere dönüştürerek, hızla karşı tarafa gönderen, patenti kendisine ait özel bir teknolojiyi kullanıyor. Bu sayede akıllı cep telefonu kategorisinde yoğun ilgi görüyor. Pazardaki iddiası bu. Blackberry cihazlarda kullanılan teknolojinin arkasındaki isim ise Mike Lazaridis. Şirketin kurucusu olan Lazaridis, CEO’luk ve Başkanlık görevlerini üstleniyor. 1.3 milyar dolarlık servetiyle Kanada’nın en zengin 51’inci işadamı. Mike Lazaridis’in bir diğer yönü ise İstanbul, Pangaltı’dan Kanada’ya göçen Rum bir ailenin çocuğu olması. Lazaridis’in Türkiye ile ilgili bir diğer bağlantısı da “zorunlu askerlik” yüzünden Türkiye’ye gelemiyor olması. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 10.10.11 22 Başbakan olayın takipçisi RIM’in Türkiye’de Ar-Ge konusunda çalışma-yatırım yapması adına “Yatırım Ajansı” çalışma yürütüyor, hatta yetkililer Başbakan Tayyip Erdoğan’a konuyu aktardı ve 2009 yılının sonunda “sorun çözülsün” talimatı geldi. O dönemde Lazaridis’e Türk vatandaşlığı teklifi götürülmüş, yatırıma davet edilmişti. Buna karşılık askeriyenin açık hükümleri gereği bu konuya çözüm konusunda ciddi sıkıntı yaşandığı biliniyor. Aradan 2 yıl geçti. Türkiye ve Blackberry (RIM) için bu hafta önemli bir döneme işaret ediyor. Türkiye Ar-Ge ve yerli üretim konusunda teknoloji dünyasında etkili olma adına iddialı planlar yapıyor, 16 milyon adetlik ‘yerli tablet PC’ ihalesine hazırlanıyor. Bu iş Fatih projesinin temel taşlarından biri konumunda yer alıyor. Kanadalı RIM, önce iPhone’un ardından iPad’in çıkışının ardından ağır yara almış durumda, şirketin hisseleri 70 milyar dolarlardan 10 milyar dolar seviyesine kadar indi. Bu noktadan yukarı doğru çıkış arıyor, bunun için dünyanın dört bir yanında proje peşinde koşuyor. Türkiye tam da buraya oturuyor. Türkiye’ye ‘Balsillie’ geliyor Türkiye ve Kanadalı RIM tarafları bu hafta bir araya geliyor. Ancak RIM’in Türkiye buluşmasına İstanbul göçmeni Mike Lazaridis değil şirketin diğer CEO’su Jim Balsillie katılıyor. Ankara cephesinde tablet PC ihalesinde etkili olma adına yoğun görüşmeler yürüten RIM Türkiye yöneticilerine destek amacıyla geldiği ifade edilen Jim Balsillie’nin ziyareti, “Türkiye’ye neden Laziridis gelmedi?” sorularını da beraberinde getiriyor. RIM Türkiye ofisinden edinilen bilgilere göre bunun cevabı “Lazaridis’in askerlik sorununa halen bir çözüm bulunmamış olması”... ‘Yerli tablet’ isteniyor Bilindiği gibi Türkiye, yerli-yabancı ortaklarla tablet PC projesinin Türkiye’de üretimini ve aynen yerli otomobil projesinde olduğu gibi Türk markası ile pazarda yer almasını istiyor. Pazarın yerliyabancı dev oyuncuları da bu işin içinde olmak adına şu sıralar Türkiye’de yoğun mesai harcıyor. Blackberry’nin Türkiye’de piyasaya çıkarmaya hazırlandığı PlayBook serisi ürün de bu proje için onlarca adaydan biri konumunda bulunuyor. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 10.10.11 23 Ailesiyle birlikte altı yaşında Pangaltı’dan Kanada’ya göçtü Mike Lazaridis Mart 1961’de İstanbullu bir Rum ailenin çocuğu olarak Pangaltı’da doğdu. Altı yaşına kadar İstanbul’da yaşadı, sonrasında 1967’de ailesiyle birlikte Kanada’ya yerleşti. Waterloo Üniversitesi’nde elektrik mühendisliği öğrenimi gördü, teknoloji dünyasındaki pek çok ünlü örnekte olduğu gibi son sınıfta üniversiteyi terk etti. 1984 yılında RIM adlı şirketi kurdu. iPhone piyasa çıkana kadar endüstrinin en hızlı büyüyen oyuncusu olan firma 2008 yılında 70 milyar doların üzerinde piyasa değerine ulaştı. Ardından düşüşe geçen RIM’in piyasa değeri 12 milyar dolara kadar indi. Önceki gün yayımlanan verilere göre RIM’in Başkanı ve CEO’su Laziridis’in serveti 1.3 milyar dolara işaret ediyor. Mike Lazaridis ulaştığı bu rakamla Kanada’nın en zengin işadamları liginde 51’inci sırada yer alıyor. Darbeyi ‘iPhone’ vurdu ‘Blackberry’ zorda Apple, iPhone’u 2007 ortasında tanıttı. O dönemde başta Amerika bölgesi olmak üzere iş dünyasında Blackberry modelleri adeta yok satıyordu. iPhone’un piyasaya çıkışının ilk dönemlerinde yatırımcı ilgisiyle Blackberry’nin üreticisi RIM piyasa değerine bakıldığında 70 milyar dolarlara kadar tırmandı. Ancak iPhone’un hızla trend olması RIM’in kısa sürede ciddi düşüşe geçmesine yol açtı. Hisseler şimdilerde dip seviyelerinde dolaşıyor. Şirketin piyasa değeri de 12.2 milyar dolara işaret ediyor. İlgili dönemde Apple’ın hisseleri 3.5 katın üzerinde artışa imza attı. Apple piyasa değerinde 350 milyar dolar seviyelerini aşarak, global arenada teknoloji dünyasının bir numarası olmayı başardı. RIM’İ İngiliz Vodafone mu satın alıyor İngiliz Indipendent gazetesi, cep pazarının lideri İngiliz telekom operatörü Vodafone’un RIM ’i alacağını yazdı. Zor günler geçiren RIM’in talipleri listesinde Microsoft, Oracle ve Google’ın da isimleri geçiyor. Yüzbinlerce kredi kartına yasak! BDDK'nın uygulamaya koyduğu yeni düzenlemenin ilk sonuçları ortaya çıktı Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun (BDDK), kredi kartındaki borç sarmalını engellemek için uygulamaya koyduğu asgari ödeme sınırlarını yükselten düzenleme, yüzbinlerce tüketiciye ‘nakit çekim yasağı' getirilmesine neden oldu. BDDK'nın, kredi kartlarına disiplin getirmeye yönelik çıkardığı, üç ay üst üste borcunu yüzde 50'nin altında ödeyenlere ‘nakit çekimi yasağı' getirilmesine ilişkin düzenlemenin ilk sonuçları geldi. Bankalar, 17 Eylül tarihinden itibaren, Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında borcunun sadece asgari kısmını ödeyen yüz binlerce müşterisine nakit çekim yasağı getirdi. Nakit çekim yasakları, tüketicilere e-posta ve cep telefonu mesajları ile bildirildi. Bankaların, nakit çekim yasağı getirdiği müşteri sayısı tam olarak netleşmedi. Ancak BDDK'ya ilk gelen bilgiler doğrultusunda, nakit çekimi getirilen tüketici sayısının yüzbinlerce kişiyi kapsadığı belirlendi. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 10.10.11 24 Borç ödenince kalkıyor Yetkililer, kredi kartı borcunun sadece asgarisini ödeyenlerin sayısının 2.5 milyon, borcunu yüzde 50'sinin altında ödeyenlerin sayısının ise 4 milyon civarında olduğunu tahmin ediyor. Nakit çekim yasağının borcunun asgari tutarını ödeyen 2.5 milyon kişinin tamamına uygulanmadığı kaydedildi. Nakit çekim yasağı, kredi kartı borcunun ödenmesinin ardından ise kaldırılıyor. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 10.10.11 25 Yaman Törüner...Dünya krizi gölgesinde merkez bankaları politikası Para, ekonomilerden hızlı globalleşti. Ülkeler ve piyasalar arasında çok süratle yer değiştirebilen para, farklı ekonomik tedbirler, kıyas kabul etmeyen faiz oranı farklılıkları ve üretimlerdeki henüz giderilemeyen farklı maliyetler nedeniyle kolayca en çok kazandıran ekonomiye veya piyasaya kayabiliyor. Tüm dünyada çok süratle hareket edebilen para, kaldıraçlı yatırım enstrümanları ve riski en aza indirebilme mekanizmaları(hedging) sayesinde gerçek miktarının çok daha üstünde tutarlarla piyasalara girmeye ve borsaları etkisi altına almaya başladı. Böylece, normal getirilerin 20-40 kat üzerinde getiriler elde edebildi. Örneğin, bir ülkedeki mevduat faiz oranı % 2 iken, bu manivelalar kullanılarak % 110’a varan getiriler elde edilebiliyordu. Paradan para kazanma güdüsü geçtiğimiz 10 yılda o denli arttı ki, üretim yapmanın ve üretilen malı pazarlamanın artı değeri gittikçe azaldı. Ülkemizde de aynı sıkıntı ile karşılaştık. Merkez bankaları kontrolü kaybetti Merkez bankalarının yarattığı para miktarı normal olarak çarpan etkisi bile düşünülse, basılan paranın 3-7 misline ancak yükselebilirken; yeni küresel iklimin getirdiği şartlar altında, kaldıraçlı enstrümanlar da kullanılarak merkez bankalarının yarattığı paranın 20-40 misline varan para hareketi yaratabildi. Sonuçta, neredeyse tüm merkez bankaları para üzerindeki kontrollerini önemli ölçüde kaybettiler. Merkez Bankalarının para politikaları araçlarının gittikçe zayıfladığı bir ortamda, bu olguya ek olarak “merkez bankalarının bağımsızlığı” söyleminin gündeme getirilmesiyle, çoğu ülkede para politikaları, maliye politikaları ile paralelliğini kaybetti. Artık, devletlerin gelir ve harcama politikaları göz ardı edilip, para politikalarına daha fazla bel bağlama eğilimi başlamıştı. Bu eğilimin bir sonucu olarak, Avrupa Birliği’nde bile ortak Merkez Bankası(ECB) kurulmuş olmasına rağmen, “ortak maliye politikası yürütülmesi” akıl edilemedi. Kaldıraçlı araçlar kontrol altında Kaldıraçlı araçların ve risk azaltma mekanizmalarının ABD’den başlayarak kontrol altına alınma eğilimi, küresel ölçüde yaratılmış olan büyük kaydi paranın giderek ve süratle azalması sonucunu doğurdu. Bu ortam, ABD odaklı olarak başlayan küresel krizin ABD Merkez Bankası(FED) politikaları ile çözülebilmesini olanaksız hale getirdi. Kısacası, FED ne kadar para basarsa bassın, bastığı paranın üretim faaliyetlerini geliştirme etkisi sınırlı kalıyordu. Önceki ekonomik ortamlarda olsa, FED’in piyasaya sürdüğü bu derece yüksek para miktarı, rahatlıkla ABD ekonomisinin canlanmasını sağlayabilirdi. Anlaşılan o ki, iktisat ilminin bilinen bütün klasik kuralları değişecek. Sorunu ancak Avrupa çözebilir Bu aşamada, artık ABD ekonomi yönetimi ve FED ne yaparsa yapsın Avrupa Birliği’ndeki sorunlar çözülmedikçe global kriz sona ermeyecek. İpler de, bir süreliğine Almanya’nın elinde. Geçtiğimiz 20 yılda Avrupa Birliği’nde iki çeşit devletler topluluğu oluştu. Birinci grupta Almanya, Fransa, İngiltere gibi ürettiğinden daha az veya ürettiği kadar tüketen ülkeler var. İkinci grup ise, Yunanistan, Portekiz, İrlanda gibi ürettiğinden çok daha fazlasını tüketen ülkelerden oluşuyor. Ortak Merkez Bankası ve ortak para politikası bu ülkeler arasındaki farklılığı gideremezdi. Hak ettiğinden çok daha düşük faiz oranlarıyla borç alabilen, üretmeden tüketen ülkeler kontrolsüz biçimde borçlandılar. Ne ECB ne de Avrupa Birliği’nin Brüksel’de rahatlarına bakan bürokratları durumun farkında olabildi. Şimdi, üretmeden tüketen ülkeler düzenin değişmemesini, yani başkalarının haklarını yemeyi sürdürmeyi istiyorlar; bunun için sokaklardalar. Hatta, bu düzenin sürdürülmesi için Türkiye ile savaşı bile göze alabilirler. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 10.10.11 26 Güngör Uras...Rezerv nedir? Ne işe yarar? Merkez Bankası döviz fiyatındaki tırmanışı engellemek için “Bankanın döviz rezervinden döviz tanzim satışı yapmaya başladı”. Merkez Bankası’nın döviz rezervi nedir? Ne büyüklüktedir? Merkez Bankası neden döviz rezervi tutar? Ayşe Hanım Teyzem bunları merak ediyor. T.C. Merkez Bankası Bankası’nın Döviz Rezervi Yönetimi (Ağustos 2005) isimli açıklama notundan aktarmalar yaparak, Ayşe Hanım Teyzem’e “Neyin ne olduğunu” anlatacağım. Merkez Bankası; para ve kur politikalarını desteklemek, piyasalara güven vermek, T.C. Hükümeti’nin döviz cinsi üzerinden iç ve dıs borç servisini gerçekleştirmek, dışsal şoklara karsı gerekli döviz likiditesini bulundurmak için döviz biriktirir. Bu birikime döviz rezervi denilir. Merkez Bankası’nın döviz birikiminin bir bölümü TL ödeyerek satın aldığı (kendine ait) dövizlerdir. Bir bölümü başkalarına ait (kredi olarak, emanet olarak bankaya verilen) fakat Merkez Bankası’nın serbestçe kullanabileceği dövizlerdir. Bankanın toplam döviz varlıklarından döviz yükümlülükleri çıkınca kalan döviz Merkez Bankası’nın Net Döviz Pozisyonu’dur. 30.9.2011 itibariyle Merkez Bankası’nın brüt rezervi 87.3 milyar dolar, net döviz pozisyonu 52.9 milyar dolardır. Merkez Bankalarının tutması gereken rezerv miktarına büyüklüğü konusunda çeşitli çalışmalar vardır. IMF tarafından ülke rezervinin yeterliliği için kullanılan yaklaşımda, döviz rezervlerinin asgari üç aylık ithalat tutarını karşılaması gerekliliği kabul görmektedir. İthalat üzerine yapılmış çalışmalarda, rezervlerin dört ila altı aylık ithalat tutarını karşılaması gerektiği ileri sürülmektedir. Sınırda ama şimdilik yeterli... Bizim brüt rezervimiz 4 aylık ithalatı net döviz pozisyonunuz 2.5 aylık ithalatı karşılayacak büyüklüktedir. Kısa vadeli borçlara oranla rezerv yeterliliğini değerlendiren yaklaşımda ise, döviz rezervlerinin kısa vadeli dış borçlara oranının en az 1 olması arzu edilmektedir. Bizim brüt rezervimizin kısa vadeli dış borca oranı 1.1’dir. Net döviz pozisyonunun kısa vadeli dış borca oranı ise 0.67’dir. Bu oranın yüksekliği, ülkelerin dış soklar karşısındaki dayanıklılığını da gösterdiğinden ülke risk primini etkilemektedir. Kısa vadeli dış borç stoğuna girmeyen, bir de sıcak para stoğumuz var. Yabancıların Türkiye’ye getirerek borsada, devlet bono ve tahvillerinde ve mevduat hesaplarında değerlendirmek için TL’ye çevirdikleri dövizlere sıcak para diyoruz. Çünkü yabancıların bu yatırımlarını TL’den dövize çevirerek yurtdışına çıkarma imkanları var. Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin sıcak para stoğuna oranını da dikkate almak zorundayız. Son verilere göre sıcak para stoğu 106.5 milyar dolardır. Brüt rezervlerin sıcak para stoğuna oranı 0.82, net döviz pozisyonunun oranı 0.49’dur. Bunlar gösteriyor ki, Merkez Bankası’nın döviz rezervleri uluslararası kabul görmüş ölçütlere göre “sınırda sayılacak/fakat şimdilik yeterli” büyüklüktedir. Açık anlatımla “Evet... Bu rezerv krizde kullanılmayacak da ne zaman kullanılacak” ama, “İşe yaramayacak müdahaleler için kullanılır ve hızla erirse, Türkiye rezevlerini yemiş ülke durumuna düşer. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 10.10.11 27 SABAH GAZETESİ Dexia'nın bölünme planı onaylandı Dexia yönetimi Belçika, Fransa ve Lüksemburg hükümetlerinin kurtarma planını onayladı. Dexia yönetim kurulu, Belçika, Fransa ve Lüksemburg hükümetlerinin dün şekillenen kurtarma planını onayladı. Dexia'dan yapılan açıklamada, aktif yönetimi birimi hariç Belçika'daki bankacılık faaliyetlerinin 4 milyar avroya kamulaştırılacağı ve bu işlem nedeniyle 3,8 milyar avro zarar yazılacağı belirtildi. Dexia'nın karlı Belçika biriminin yakın gelecekte elden çıkarılması nedeniyle bankanın kısa vadeli sermaye ihtiyacının en az 14 milyar avro azalacağı kaydedildi. Riskli aktifleri kapsamında Belçika, Fransa ve Lüksemburg hükümetlerinin 10 yıl vadeye kadar 90 milyar avroluk devlet garantisini kabul eden Dexia'ya Belçika'nın yüzde 60,5, Fransa'nın yüzde 37,5 ve Lüksemburg'un yüzde 3 oranında kefil olacağı bildirildi. Fransız belediyelerin finansmanında bu ülkenin kamu bankaları Caisse des Depots ve La Banque Postale tarafından desteklenecek Dexia'nın bu sayede yaklaşık 10 milyar avroluk kısa vadeli finansman ihtiyacını karşılayacağı belirtildi. Öte yandan, Lüksemburg merkezli iştiraki Dexia Banque Internationale'ın satışı için bir grup yatırımcıyla görüşmelerini sürdüren bankanın 25 Ekim'de resmi teklif beklediği dile getirildi. Bu arada Belçika'nın ekonomi gazetesi L'echo, Katarlı bir fonun Dexia'nın Lüksemburg birimini 900 milyon avroya satın almak için harekete geçtiğini duyurdu. Dexia yönetim kurulunun açıklamasında bankanın Türkiye'deki iştiraki Denizbank'ın geleceğiyle ilgili bilgi verilmezken Belçika basını, Dexia'nın aktif yönetimi birimi ve Denizbank'ın da satışa çıkarılacağı üzerinde duruyor. Sanayi rakamları açıklandı Sanayi üretim endeksi, 2011 yılı Ağustos ayında, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3,8 arttı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Ağustos ayı sanayi üretim endeksi sonuçlarını açıkladı. Buna göre, geçen yılın Ağustos ayına göre, madencilik ve taşocakçılığı sektörü endeksi yüzde 4 azalırken, imalat sanayi sektörü endeksi yüzde 4,9 arttı. Elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksinde de yüzde 0,4 azalış kaydedildi. Takvim etkisinden arındırılmış endeks 2011 yılı Ağustos ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 3,8 artarken, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış sanayi üretim endeksi ise bir önceki aya göre yüzde 2,6 azaldı. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 10.10.11 28 İtalya ve İspanya IMF'lik oldu IMF, krizdeki ülkelere kısa vadeli kredi verilmesini gündeme aldı. İtalya ve İspanya'ya ilk aşamada 50 milyar euroluk kredi dilimi kullandırılacak. Uluslarası Para Fonu (IMF), ekonomik krizin yeni ülkelere sıçramasını engellemek için hükümetlere kısa vadeli kredi vermeye hazırlanıyor. Programın ilk uygulanacağı ülkeler ise kredi notu cuma günüdüşürülen İtalya ve İspanya olacak. IMF'nin İtalya ve İspanya'ya 50 milyar euroyu bulan ortak bir kredi sağlayacağı bildirildi. Ülkelerin ekonomik koşullarına göre bu kredinin önümüzdeki yıl içinde ortalama olarak 100 milyar euro seviyesine çıkarılabileceğine de değinildi. Ekonomistler İtalya ve İspanya'ya sağlanması planlanan bu rakamın Avrupa'nın 440 milyar euroluk kredi yardımı dikkate alındığında düşük kaldığına dikkat çekti. Ancak bu rakamın krizin henüz Yunanistan kadar derinleşmediği İspanya ve İtalya gibi ülkeleri kurtarmak için yeterli olabileceği düşünülüyor. Bu arada IMF'nin gündeminde Avrupa ülkelerinin yanı sıra Güney Kore gibi küresel piyasalardaki dalgalanmadan etkilenen ülkeler de bulunuyor. Kısa vadeli kredilerin ise birkaç ay içerisinde bu ülkelere sağlanabileceği konuşuluyor. 'BİR GRUP ÜLKE' MODELİ Bu arada IMF yetkililerinin gündeminde kredi limitlerini 'bir grup ülke'ye verme planı da bulunuyor. Bu şekilde finansal sistemde, beklenmedik öldürücü şoklara karşılık bir güvenlik duvarının oluşturulması hedefleniyor. IMF Başkanı Christine Lagarde, geçtiğimiz ay yaptığı bir açıklama "bir grup ülke" modelinin Avrupa'daki krizi kontrol altına almakta alternatif bir model olabileceğini açıkladı. Lagarde, "Özellikle de krizin sıçrayabileceği olası ülkelerde uygulayabileceğimiz yeni modeller konusunda tüm yaratıcılığımızı kullanmaya çalıştık" diye konuştu. ÖĞRENCİLER SOKAKLARA DÖKÜLDÜ Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch'in İspanya'nın uzun vadedeki kredi notunu AA'dan AA-'ye, İtalyanın kredi notunu ise AA-'den A'ya düşürmesinin ardından haftasonu iki ülkede de halk sokaklara döküldü. İtalya'da hükümetin kemer sıkma politikalarını eleştiren öğrenciler haftasonunu protestoyla geçirdi. Bu arada Fitch'in Bekçika'nın kredi notunu hükümetin yüksek borçları nedeniyle düşürebileceğinin sinyallerini vermesi bu ülkede de endişelere neden oldu. Bir başka kredi derecelendirme kuruluşu Moody's ise dokuz Portekizli bankanın kredi notunu düşürmüştü. Bu gelişmeler üzerine Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy dün Berlin'de biraraya geldi. Moody's ayrıca bankalara ek destek vermesi gerekeceğinden Belçika'nın notunu indirim için izlemeye aldığını açıkladı. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 10.10.11 29 Kaynağı belirsiz döviz Türkler'in Merkez Bankası kaynağı belirsiz döviz girişinin Türk vatandaşlarından kaynaklandığını açıkladı. Bankaya göre yastıkaltından gelen dövizin sisteme girmesi belirsiz parayı tetikliyor. Merkez Bankası ilk yedi ayda 10.6 milyar dolara ulaşan kaynağı belirsiz döviz girişinin Türk vatandaşların yabancılarla yaptığı doğrudan ticaretten geldiğini açıkladı. Merkez Bankası'na göre bunun dışında yastıkaltındaki dövizin mali af ve kurlardaki dalgalanma gibi etkenlerle bankacılık sektörüne girmesi ve yurtdışında yaşayan Türkler'in Türkiye'yi ziyaretlerinde açtırdıkları döviz mevduat hesapları diğer nedenler. Bu durumda kaynağa belirsiz para girişinin tamamının Türk vatandaşlarından kaynaklandığı ortaya çıktı. Merkez Bankası'ndan yapılan açıklamada kaynağı belirsiz döviz girişi ile yurtiçinde bankaya döviz getirerek açılan mevduat hesaplarının artışı paralellik taşıyor. Bankada açılan döviz girişleri ise ağırlıklı olarak turistlerin yoğun geldiği dönemde artıyor. Banka, bu durumu şu cümlelerle açıklıyor: "Örnek olarak yabancı ziyaretçinin yabancı para kullanarak yaptığı alışverişten elde edilen gelirin bankacılık sistemine girişinin yurtiçi yerleşik tarafından döviz mevduatı olarak yapılmaktadır." MALİ AF ETKİLİ OLDU Mali af gibi uygulamalarla bankacılık sisteminde kayıt altına alınması gibi nedenlerin önemli olduğunun düşünüldüğüne işaret edilirken diğer ülkelerle karşılaştırıldığında, gerek toplam döviz gelirlerine, gerekse Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'ya (GSYİH) göre oran olarak yüksek olmadığının altı çizildi. 2011'DE EN YÜKSEK SEVİYEDE Diğer ülke örnekleri incelendiğinde, Türkiye'de ödemeler dengesi istatistikleri kapsamında oluşan net hata noksan düzeyinin, gerek toplam döviz gelirlerine, gerekse GSYİH'ye oran olarak yüksek olmadığının görüldüğünü ifade eden Merkez Bankası, ancak, son yıllarda net hata noksanın sürekli pozitif yönde oluşmasının Türkiye'yi diğer ülkelerden ayırdığına dikkat çekti. Net Holding, Duty Free şirketlerini sattı Net Holding, gümrüksüz mağaza işletmeciliği (Duty Free) alanında faaliyet gösteren üç şirketini sattı. Net Holding, gümrüksüz mağaza işletmeciliği (Duty Free) alanında faaliyet gösteren Urart Gümrüksüz Mağaza İşletmeciliği A.Ş, Net Mağaza İşletmeciliği ve Ticaret A.Ş ile Opus Dış Ticaret A.Ş'deki paylarını 101,5 milyon avro bedelle, Stampos B.V'ye sattı. Net Holding, Kamuyu Aydınlatma Platformu'ndaki (KAP) açıklamasında, söz konusu şirketlerde yüzde 55 çoğunluk hissesine sahip Stampos B.V'ye yapılan satışın ardından hisse satış sözleşmesinin de imzalandığını duyurdu. Açıklamada alıcı şirketin Rekabet Kurulu'na başvuruda bulunması sebebiyle Rekabet Kurulu kararını takiben hisse devri ve tahsilatının yapılacağı belirtildi. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 10.10.11 30 RADİKAL GAZETESİ Doğuş 'Türk malı otomobil' için hazır 'Yerli otomobil projesi' için konuşulan konsorsiyum önerisine destek verecek olan Doğuş Otomotiv, projede yer almak istiyor Doğuş Otomotiv CEO’su Ali Bilaloğlu, ‘yerli otomobil projesi’ için Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün ve son olarak Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç’un ortaya attığı konsorsiyum önerisine destek verdi. ‘Türk malı otomobili’ oluşturulacak bir konsorsiyumun üretmesinin mantıklı olacağını belirterek, “Dünyada bunun başarılı, işleyen örnekleri var. Örneğin Volkswagen Grubu VW AG’ye Porsche, Piech Ailesi, Katar Holding, devlet (Aşağı Saksonya Eyaleti) ortak. VW 2018’e kadar dünyanın en büyük otomotiv üreticisi olmayı hedefliyor” dedi. Bilaloğlu, yerli otomobil konsorsiyumunda doğru kişiler ve doğru hedeflerin olması durumunda projenin başarıya ulaşacağını söylerken Almanya merkezin Türkiye’yle çok yakından ilgilendiğini, yerli otomobil projesini de yakından takip ettiğini belirtti. Bilaloğlu, oluşturulacak konsorsiyumda Doğuş Grubu olarak yer alabileceklerini vurguladı. İhracatsız olmaz Yerli otomobil projesi konusunda açıklamalar yapan Bilaloğlu projenin mutlaka ihracat odaklı olması gerektiğini de belirterek iç pazarın ikincil planda olması gerektiğine işaret etti. Örnek olarak Almanya’yı gösteren Bilaloğlu şunları söyledi: “Almanya, dünyanın en fazla otomotiv ihracatı gerçekleştiren ülkesi. İç pazarda ithalatın oranı yüzde 55. Alman markaları ürünlerini geliştirirken, ilk etapta ihracatı düşünür. Türkiye’nin gelişen çevre ülkelerinde büyük potansiyel bulunuyor. Arap Baharı’yla birlikte daha fazla dışarıya açılacak Kuzey Afrika, Ortadoğu, Türki Cumhuriyetler gibi. Özetle yerli otomobilin satışı, içeri ve dışarı eşit ağırlıklı olmalı.” Ekonomik araçta boşluk var Otomotiv sanayiinin 125 yıllık geçmişi olduğunu, sektörde artık iPhone gibi bir buluş yapmaya imkân olmadığını kaydeden Bilaloğlu, “Türkiye’nin üreteceği aracın mutlaka ekonomik olması gerekiyor. Ucuz, servis ve parça maliyetleri düşük yani kolay ulaşılabilir. Bu segmentte bir boşluk var. Çünkü devler, ucuz otomobile girmiyor, bu modelleri fazla üretmiyorlar” dedi. 100 bin araç satacak Bilaloğlu, Doğuş Otomotiv markalarının bu yıl satışlarını yüzde 20-25 artışla 100 bin adedin üzerine yükselteceğini söyleyerek, “Yılbaşında 80 bin adetlik satış hedefini aştık. VW Grubu’nun üretim programları belli ve kapandı. Daha çok araç isterdik ama alamıyoruz” dedi. Kurdaki artışı birebir müşteriye yansıtmanın imkânsız olduğunu belirten Bilaloğlu şunları aktardı: “Bu dalgalanmayı Almanya merkezin desteği ve özverimizle aştık. VW Grubu, euronun aşırı fırladığı dönemde stoktaki ürünlerin fiyatını arttırmadı. Kârımızdan feragat ettik.” 1 milyon adetlik pazar hedefinin önemli olmadığını söyleyen Bilaloğlu, “Önemli olan istikrar. 1 milyon adedi bir kere yakalamak yerine 10 kere üst üste 700 bin adetlik satışa ulaşmayı isterim. Bu, ekonomi için daha sağlıklı” dedi. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 10.10.11 31 DÜNYA GAZETESİ KOBİ'nin kredisi arttı, batığı azaldı Kriz sonrasında hızlı artış gösteren KOBİ kredileri Ağustos'ta 150 milyar TL sınırını geride bıraktı. Yıl başına göre krediler yüzde 21 artarken, takipteki krediler yüzde 14.4 azaldı. Bankaların KOBİ'lere kullandırdığı kredilerin hacmi, ağustos sonu itibariyle ilk kez 150 milyar lirayı aştı. KOBİ'lerin "batık” kredilerinin krizin etkisiyle 2009 yılında 7 milyar liraya yaklaşan, 2010'da is 6 milyar liranın altına inen hacmi, bu yıl da küçülmeye devam ederek 5 milyar lira dolayına geriledi. Kredi müşterisi niteliğindeki KOBİ sayısı 74 bin dolayındaki artışla 1.5 milyona yaklaşırken, takipte kredi borcu bulunan KOBİ sayısı ise 33 bine yakın azaldı. DÜNYA'nın Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerinden yaptığı hesaplamaya göre, bankacılık sektörünün KOBİ'lere kullandırdığı nakdi kredilerin 2010 sonunda 125 milyar 467,8 milyon lira olan hacmi bu yılın ilk sekiz ayında yüzde 20.5 oranında 25 milyar 678,9 milyon liralık artışla ağustos sonu itibariyle 151 milyar 146,7 milyon liraya yükseldi. Ocak-ağustos döneminde, KOBİ tanımı içinde yer alan mikro işletmelerin kredi hacmi yüzde 19.6 artarak 50 milyar 945,3 milyon, küçük işletmelerin kredi hacmi yüzde 25.6 artışla 40 milyar 448.3 milyon, orta büyüklükteki işletmelerin kullandığı krediler de yüzde 17.9 artışla 59 milyar 753,1 milyon liraya ulaştı. Sekiz ayda "net” olarak mikro işletmelere 8 milyar 365.7 milyon, küçük işletmelere 8 milyar 241.9 milyon, orta büyüklükteki işletmelere de 9 milyar 71.3 milyon lira kredi kullandırıldı. Banka müşterisi KOBİ sayısında artış Bankalardan nakdi kredi kullanan KOBİ niteliğindeki müşteri sayısı ocak-ağustos döneminde yüzde 5.4 oranında net 74 bin 293'lük artışla 1 milyon 449 bin 628'e yükseldi. Bu kapsamdaki mikro işletme sayısı 33 bin 835 artarak 1 milyon 124 bin 187'ye, küçük işletme sayısı 25 bin 559 artışla 223 bin 208'e, orta ölçekli işletme sayısı da 14 bin 899 artışla 102 bin 233'e ulaştı. Gayri nakdi kredilerle birlikte bankaların toplam KOBİ niteliğindeki müşteri sayısının ise ağustos sonu itibariyle 1 milyon 910 bin 719 olduğu belirlendi. Batık kredi hacmi 5 milyar liraya geriledi Bankaların takibe düşen KOBİ kredilerinin hacmi ise sekiz aylık dönemde yüzde 14.4 oranında 849.6 milyon lira azalarak 5 milyar 42.6 milyon liraya geriledi. Bu azalışın 504.7 milyon lirası mikro, 212.2 milyon lirası küçük, 132.7 milyon lirası da orta ölçekli işletmelere ait batık kredilerden kaynaklandı. Mikro işletmelerin takipteki borçları yüzde 16.5 küçülerek 2 milyar 549.6 milyon liraya, küçük işletmelerin batık kredileri yüzde 15.3 azalışla 1 milyar 171 milyon, orta büyüklükteki işletmelere ait batık kredi hacmi de yüzde 9.1 azalışla 1 milyar 322 milyon liraya geriledi. Kredi borcu takibe düşen toplam KOBİ sayısı sekiz ayda yüzde 16.3 oranında 32 bin 597 adetlik azalışla 167 bin 616'ya geriledi. Bunun da 140 bin 375'ini mikro işletmeler oluşturuyor. Söz konusu işletmelerin sayısı 30 bin 160 azaldı. Takipte kredi borcu bulunan küçük işletmelerin sayısı bin 980 azalarak 21 bin 906'ya, aynı durumdaki orta ölçekli işletme sayısı da 457'lik azalışla 5 bin 335'e kadar geriledi. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 10.10.11 32 Son beş yılda hızlı büyüme Üretim ve istihdamın büyük bölümünü gerçekleştirerek Türkiye ekonomisinin adeta belkemiğini oluşturan KOBİ'lerin finansman kanallarına yönelişi son yıllarda belirgin biçimde arttı. Bankaların 2006 sonundaki 59 milyar 614 milyon liralık düzeyinden bu yılın Ağustos sonu itibariyle 151 milyar 147 milyon liraya ulaşan KOBİ kredileri, bu dönemde yüzde 153.5 oranında net 91.5 milyar lira büyüme kaydetti. Aynı dönemde KOBİ'lerin takipteki kredi borcu da yüzde 133.5 büyüdü. Potansiyel Türkiye'de yatırımlar Brezilya'da Türkiye'de gündem yerli otomobil üretimine kilitlenmişken, Latin Amerika'nın yıldızı Brezilya bir hafta içinde üç yeni yatırımı ülkesine çekmeyi başardı. Türkiye'de potansiyel gören RenaultNissan Başkanı Carlos Ghosn ve BMW Başkanı Reithofer, ilk tercihlerini sambacılardan yana kullandı. Nissan, Renault ve BMW'nin toplam yatırım tutarı 2 milyar euroyu bulacak. Türkiye yaklaşık 18 aydır otomotiv strateji belgesi ve 6 aydır da yerli otomobil üzerine tartışırken, otomotiv firmaları yatırımlarına Türkiye dışındaki ülkelerde ara vermeden devam ediyor. Son olarak, geçtiğimiz hafta yapılan açıklamalar doğrultusunda üç büyük üretici yeni yatırımları için sambacıların diyarını seçti. Renault-Nissan Başkanı Carlos Ghosn, Nissan'ın 1.42 milyar, Renault'nun ise mevcut fabrikasına 280 milyon euroluk yatırım yapacağını açıkladı. Premium segmentte dünyanın en önemli üç markasından bir tanesi olan BMW'nin de Latin Amerika kıtasındaki ilk fabrikasını Brezilya'nın Sao Paolo kentinde kurmaya hazırlandığı belirtildi. Halen Curitiba fabrikasında üretim yapan Renault'nun bu kararının ardından 2013 yılından itibaren yaklaşık 100 bin adet daha fazla araç satmak hedefinin yattığını belirten Ghosn, "Söz konusu yatırımla birlikte bin kişilik istihdam yaratacağız" dedi. Brezilya'nın yakın gelecekte kendileri açısından ikinci önemli pazar olacağını söyleyen Carlos Ghosn, önümüzdeki yıllarda Renault'nun satışlarının yaklaşık dörtte birinin Brezilya'da gerçekleştirileceğini ifade etti. OYAK çağırdı Sambacılar kaptı Carlos Ghosn'un açıkladığı bir diğer yatırım ise Nissan adına oldu. Franko-Japon üretici, 1.42 milyar euroluk yatırım yaparak Brezilya'da sıfırdan yeni bir üretim tesisi kurmaya hazırlanıyor. 2014 yılında üretime başlaması hedeflenen söz konusu fabrikanın 2 bin kişiye istihdam sağlayacağını ifade eden Carlo Ghosn, Nissan olarak hedeflerinin 2016'ya kadar olan süreçte mevcut Pazar paylarını üçe katlamak olduğunu açıkladı. Ghosn'un bu açıklamaları akıllara Oyak'ın çağrısını getirdi. Carlos Ghosn'un "Türkiye'de büyümek için fabrika kurmalıyız" açıklamasının ardından Oyak Grubu, Renault'daki ortaklarına "Gelin birlikte üretelim" çağrısı yapmıştı. Hatta Carlos Ghosn'un yatırımı konuşmak için ülkemize geleceği ifade edilmiş fakat Ghosn Türkiye'ye geldiğinde Oyak yetkilileri ile görüşmemişti. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 10.10.11 33 BMW de gidiyor Premium otomobil denince akla ilk gelen markalardan olan BMW'nin Sao Paolo kentine yapacağı ifade edilen yatırım Alman üretici tarafından henüz doğrulanmadı. Fakat, BMV'nin büyüme konusunda çok ısrarlı olduğunu ifade eden BMW Grubu Başkanı Norbert Reithofer, yaptığı değerlendirme toplantısında Brezilya, Hindistan, Rusya, Çin ve Türkiye'de büyümek istediklerini vurgulamış, hatta geleceğin gözde pazarları olarak gösterilen BRIC ülkelerine Türkiye'yi de ekleyerek BRICT benzetmesini yapmıştı. Bu benzetmenin ardından Borusan Holding aracılığıyla BMW Grubu'nun kapısını çalan Yatırım Ajansı yetkilileri, Bavyeralı üreticiden olumlu bir yanıt alamamıştı. MERCOSUR, koruma ve teşvik Geçtiğimiz yüzyılın son günlerinde tarihinin en büyük krizlerinden bir tanesini yaşayan ve IMF kaynakları sayesinde ayakta kalabilen Brezilya, bugün borç veren bir ülke konumunda. 190 milyon kişilik nüfusu ve başta petrol olmak üzere zengin doğal kaynaklarıyla Latin Amerika'nın en büyük ülkesi olan Brezilya, tüm otomotivcilerin ağızını sulandırıyor. Latin Amerika, gümrük birliği olarak tanımlanabilen MERCOSUR'un sunduğu ortak Pazar avantajını iyi kullanan Brezilya, ülkeye yapılan ithalat konusunda da bazı kısıtlamalar getiriyor. İthalata yüzde 20'ye varan vergiler koyan Brezilya'da, en büyük sanayi kollarını oluşturan ayakkabı, otomobil ve tüketici elektroniğinde bu oran daha da yukarı çıkabiliyor. Buna paralel, sambacıların bu alanlarda gerçekleştirilen yerli üretimlere verdikleri destekler de her geçen gün yeni yatırımcıların gelmesine kapı açıyor. En büyük Volkswagen Geçtiğimiz yıl 2.8 milyonu binek, 800 bini de ticari olmak üzere yaklaşık 3.6 milyon taşıt aracı üretilen Brezilya'daki en büyük otomotiv imalatçısı Alman Volkswagen. VW'nin Brezilya'daki üretimi yaklaşık 800 bin adet. VW'yi 765 bin ile Fiat izlerken, bu iki Avrupalı markanın ardından GM ve Ford geliyor. 190 milyon kişinin yaşadığı ülkede bin kişiye düşen motorlu araç sayısı 198 düzeyinde. Türkiye'de bu rakam 138. Yıldız Holding şirketleri Ülker Bisküvi çatısında birleşiyor Atlas Gıda'nın Ülker Bisküvi çatısı altında birleşmesi işlemleri, tespit edilecek defter değerleri üzerinden yapılmak üzere ertelendi. Yıldız Holding şirketlerinden Ülker Bisküvi'nin finansal yapısını sadeleştirme çalışmaları kapsamında, Atlas Gıda'nın Ülker Bisküvi çatısı altında birleşme işlemleri, tespit edilecek defter değerleri üzerinden yapılmak üzere ertelendi. Ülker Bisküvi Sanayi A.Ş'nin Kamuyu Aydınlatma Platformu'nda (KAP) yayımlanan özel durum açıklamasında, şunlar kaydedildi: "26 Ağustos 2011 tarihli özel durum açıklamamızda öngörülen devir alma sureti ile birleşme işlemlerine konu şirketlerin 31 Ağustos 2011 tarihli bilanço ve mizanları esas alınarak tespit edilecek defter değerleri üzerinden yapılması yerine İdeal Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş, Birlik Pazarlama Sanayi ve Ticaret A.Ş ve Fresh Cake Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş'nin Ülker Bisküvi Sanayi A.Ş çatısı altında TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 10.10.11 34 birleşmesi işlemlerinin, bu şirketlerin 30 Eylül 2011 tarihli bilanço ve mizanları esas alınarak tespit edilecek defter değerleri üzerinden yapılmasına, Atlas Gıda Pazarlama Sanayi ve Ticaret A.Ş'nin dağıtım ve pazarlama fonksiyonlarının ve müşterilerle ilişkilerinin aksatılmadan Ülker Bisküvi Sanayi A.Ş'ye aktarılması amacı ile Atlas Gıda Pazarlama Sanayi ve Ticaret A.Ş'nin Ülker Bisküvi Sanayi A.Ş çatısı altında birleşmesi işlemlerinin daha ileriki tarihlerde Yönetim Kurulumuz tarafından belirlenecek dönem bilanço ve mizanları esas alınarak tespit edilecek defter değerleri üzerinden yapılmak üzere ertelenmesine karar verilmiştir. Açıklamada, birleşme süreciyle ilgili gerekli mercilere yasal başvuruların yapılarak, bilanço tarihi itibariyle çıkarılmış sermayenin, birleşme oranının ve bilançoda belirlenen özvarlığın mahkeme yoluyla tespit ettirilmesine karar verildiği de kaydedildi. 26 Ağustos'ta Yıldız Holding Mali İşler Başkanı (CFO) Cem Karakaş, Yıldız Holding şirketlerinden Ülker Bisküvi'nin finansal yapısını sadeleştirme çalışmaları kapsamında Ülker Bisküvi'nin, iştirakleri arasında yer alan İdeal Gıda, Fresh Cake, Birlik, AGS üretim şirketleri ve Atlas satış şirketi ile; Atlantik satış şirketinin ise Ülker Çikolata ile birleşeceğini ve Ülker Çikolata hisselerinin yüzde 92'sinin Ülker Bisküvi tarafından satın alınacağını kaydetmişti. Karakaş, 2012 başında atılacak son adımla 22 şirketten 3 şirkete inmiş tek bir konsolide bilanço oluşturulacağını ve satış ve üretim şirketlerinin birleştirileceğini açıklamıştı.. GAP kendini amorti ediyor GAP BKİ Başkanı Karahocagil, GAP'a yaklaşık 22 milyar dolar para harcandığını ancak sadece enerji üretiminden bugüne kadar 18 milyar doların üzerinde bir gelir elde edildiğini söyledi. GAP Bölge Kalkınma İdaresi (BKİ) Başkanı Sadrettin Karahocagil, Güneydoğu Anadolu Projesine (GAP) şimdiye kadar 22 milyar dolar civarında para harcandığını, ancak projede sadece enerji üretiminden 18 milyar doların üzerinde bir gelirin elde edildiğini bildirdi. Karahocagil, Türkiye'de Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal kalkınma projelerinden biri olan GAP'ın hayata geçirildiği tarihlerden itibaren potansiyelini fark eden hükümetler tarafından desteklenmeye çalışıldığını söyledi. GAP'ta başta enerji ve sulama olmak üzere çok sayıda farklı alt birleşenlerinin bulunduğuna değinen Karahocagil, bölgede ciddi bir potansiyelin bulunduğunu ve bunun değerlendirilmeye çalışıldığını belirtti. GAP'a şimdiye kadar yaklaşık 22 milyar dolar para harcandığını ancak sadece enerji üretiminden 18 milyar doların üzerinde bir gelirin elde edildiğine dikkati çeken Karahocagil, şunları kaydetti: "Bugün baktığımızda GAP'a, başta enerji ve sulama olmak üzere diğer altyapı bileşenleriyle birlikte yaklaşık 22 milyar dolar civarında para harcanmış bulunuyor. Ama sadece enerji üretiminden 18 milyar doların üzerinde bir gelir elde edilmiş durumda. Bunun sulama sonucunda tarımda yarattığı artı katma değerle düşünülürse ki bu rakamın da 3 milyar dolar civarında olduğunu düşünüyorum. 20 milyar doları aşan bir geliri var. Yani GAP zannedildiği gibi çok pahalı, ülke kaynaklarını tüketen bir proje değil aksine kendini finanse eden bir projedir. Onun için de heyecan veriyor." "Harcanan her kuruş geri dönüyor" TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61 TURKISH YATIRIM GÜNLÜK HABER BÜLTENİ 10.10.11 35 GAP'a çok ciddi miktarda paraların harcandığını ifade eden Karahocagil, belki başka yerlere bu kadar para harcansa aynı geliri elde etmenin mümkün olamayacağını dile getirerek, "GAP'ı, kendini finanse eden bir proje olarak görmek lazım. GAP'a harcanan her kuruşun, mutlaka gelir olarak bölge ve ülke insanına geri döndüğünü, bütçeye girdiğini bilmemiz lazım. GAP tamamıyla para harcanan bir proje değil, çeşitli alanlarda gelir getiren de bir projedir" diye konuştu. GAP Eylem Planı Temel hedefi, Güneydoğu Anadolu Bölgesi halkının gelir düzeyi ve hayat standardını yükselterek, bu bölge ile diğer bölgeler arasındaki gelişmişlik farkını ortadan kaldırmak, kırsal alandaki verimliliği ve istihdam imkanlarını artırarak, sosyal istikrar, ekonomik büyüme gibi milli kalkınma hedeflerine katkıda bulunmak olan GAP, çok sektörlü, entegre ve sürdürülebilir bir kalkınma anlayışıyla ele alınan bir bölgesel kalkınma projesidir. Proje alanı Fırat ve Dicle havzaları ile yukarı Mezopotamya ovalarında yer alan Adıyaman, Batman, Diyarbakır, Gaziantep, Kilis, Mardin, Siirt, Şanlıurfa ve Şırnak'ı kapsamaktadır. Önceleri Fırat ve Dicle nehirleri üzerindeki sulama ve hidroelektrik amaçlı projeler olarak planlanan GAP, daha sonra çok sektörlü, sosyo-ekonomik bir bölgesel kalkınma programına dönüştürülmüştür. Kalkınma programı, sulama, hidroelektrik, enerji, tarım, kırsal ve kentsel altyapı, ormancılık, eğitim ve sağlık gibi sektörleri kapsamaktadır. Proje Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 2008 yılında ilan ettiği "GAP Eylem Planı"yla birlikte önemli bir ivme kazandı. Toplam maliyeti 32 milyar dolar olan projede, su kaynakları programı 22 baraj, 19 hidroelektrik santrali ve 1.82 milyon hektar alanda sulama sistemleri yapımı ile yılda 27 milyar kilovatsaat enerji üretimi öngörülmektedir. TURKISH YATIRIM ARAŞTIRMA BÖLÜMÜ TARAFINDAN HAZIRLANMIŞTIR +90 212 315 10 71 +90 212 315 10 61