minimal girişimsel yaklaşımlar Minimal Girişimsel Yaklaşımlarda Kullanılan Estetik Restoratif Materyaller Prof. Dr. Filiz Yalçın Çakır* Şebnem Türkün** Prof. Dr. Sevil Gürgan* Prof. Dr. L. *Hacettepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Restoratif Diş Tedavisi Anabilim Dalı ** Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Restoratif Diş Tedavisi Anabilim Dalı D iş hekimliğinin temel amacı; sağlıklı diş dokularının korunması ve Restoratif materyallerin, fiziksel ve kayıp dokuların tekrar kazandırılmasıdır. kimyasal yapı bakımından diş dokusu Sağlam diş dokularını koruma yönün- ile benzerlik göstermesi, diş dokusuna deki konservatif yaklaşımlar, gelenek- yüksek uyum sağlaması ve uzun süre sel kavite preparasyonu ile karşılaşılan ağızda kalarak dişin fonksiyonda kalma- problemleri ortadan kaldıracak daha sı istenilen özelliklerin önemli kısmını konservatif yöntem arayışını da bera- oluşturmaktadır. Ancak bahsedilen bu Günümüzde ileri özelliklerin yanı sıra, restoratif mater- operatif teknikler ve gelişmiş adeziv ve yallerin estetik ve mekanik özellikleri de restoratif materyaller, dişlerin resto- büyük önem taşımaktadır. berinde getirmiştir. 1 rasyonunda çok daha az madde kaybı Geniş diş preparasyonlarına olan ge- sağlanarak konservatif yaklaşımların reksinimi azaltmak, kalan diş dokusunu Dişlerin güçlendirmek, mikrosızıntı ve rekürrent uzun süre ağızda kalması ve fonksiyon çürük oluşumunu önlemek ve materyal- gösterebilmesi için, diş dokusunun ko- lerin diş dokusuna daha iyi bağlanmasını runması son derece önemlidir. Hasarlı sağlamak gibi amaçlar doğrultusunda diş dokularının uzaklaştırılması sıra- yapılan çalışmalar sonucunda, gelenek- sında, daha büyük miktarda sağlam diş sel amalgama alternatif olarak kompo- dokusunun kalmasını ve pulpa dokusu- zit rezinler piyasaya sürülmüştür.5-7 uygulanmasını 26 Dental Klinik Dergisi ğe neden olur.3,4 sağlamıştır. 2 nun ve çevre yumuşak dokuların daha Rezin materyalin asit ile pürüzlendi- az travmatize olmasını sağlar. Böylece rilmiş diş minesine bağlanması fikri ilk sadece mevcut diş dokusu daha sağlam olarak Buonocore M. tarafından 1955 olmakla kalmaz, aynı zamanda resto- yılında ortaya atılmıştır. Bowen R. 1962 rasyon daha kolay bağlanır, daha estetik yılında mine ve dentin dokusuna mik- uygulamalar yapmaya olanak sağlar ve romekanik olarak bağlanan kompozit arklar arası ilişkilerde daha az değişikli- rezinleri tanıtmış ve kompozit rezinler 03/2013 minimal girişimsel yaklaşımlar Önce Hemen Sonra 6 ay sonra 1 yıl sonra günümüze kadar önemli gelişmeler ve sentrik stop noktaları kavite sınırları göstermiştir.8-10 Kompozit, değişik ya- içinde kalan Sınıf I ve II kavitelerde uygu- pıda ve özellikte en az iki farklı mater- lamaları sınırlıdır. 11,12 la büzülmektedirler.13 Kompozit rezinler tekniğe çok hassas materyaller olup yanlış uygulama- yalin belirgin fazlar oluşturacak şekilde Kompozit rezinlerin temel kimyası lara karşı toleransları yoktur. Başarılı birleştirilmesi ile meydana gelen ürün son yıllarda pek fazla değişikliğe uğra- kompozit rezin restorasyonlar uygula- anlamına gelmektedir. Herhangi bir mamış olmakla beraber, genel olarak mak için yapılması gerekenler şu şekilde materyalin tek başına sahip olamaya- bir rezin matrise yerleştirilmiş olan cam özetlenebilir:14 cağı özellikte bir materyal oluşturmak doldurucu partiküllerden oluşmaktadır. için diş hekimliğinde kompozit rezinler Yüksek doldurucu/rezin oranına sa- 1. Diş dokusuna bağlantıyı güçlü bir piyasaya sürülmüştür. Kompozit rezin- hip materyaller arka bölge dişleri için şekilde sağlamak için, kavite prepa- ler, civa içermemeleri, diş dokularının uygun materyaller olurken, daha fazla rasyonunda mümkün olduğu kadar maksimum düzeyde korunmasına ola- oranda matris/rezin içeren materyaller mine dokusu korunmalıdır. Böylece nak sağlamaları, adeziv sistemlerle diş de ön bölge restorasyonları için tercih uzun dönemli sıvı akışına bağlı den- dokularına bağlanabilmeleri, seramik- edilir hale gelmişlerdir. Yüksek doldu- tin bağlantısının bozulması önlen- lere göre daha ucuz maliyetleri, düşük rucu oranına sahip materyaller daha miş olacaktır. termal iletkenlik özellikleri, geniş renk güçlü, aşınmaya dirençli ve daha az 2. Kompozitler beyaz amalgam olma- seçeneklerine sahip estetik görünüm- büzülmeye uğramaktadır. Ancak bu ma- dığından, materyal kaviteye kon- leri ve geliştirilmiş mekanik özellikleri teryaller aynı zamanda daha opak, daha danse edilecek şekilde yerleştiril- sayesinde konservatif diş tedavilerinde cansız ve zor parlatılır durumdadır. Tam memelidir. Kompozitler çok küçük yaygın olarak kullanılmaktadır. Ancak tersi olarak daha fazla rezin matris içe- parçalar halinde kaviteye adapte dişeti altına kadar ilerlemiş çürüklerin ren kompozitler daha kolay bitirilebilir, edilip konturlanmalıdır. İyi adapte restorasyonlarında, izolasyonun sağ- cilalanabilir ve translüsentlikleri sebe- edilmemiş bir matris bandı varsa, lanamadığı olgularda, okluzal stresin biyle ön bölgelerde daha estetik resto- rezin esaslı materyallerin kaviteye aşırı olduğu durumlarda (bruksizm, vs) rasyonlar sunabilmekte ancak daha faz- sıkıştırılması, sonradan temizlen- 03/2013 Dental Klinik Dergisi 27 minimal girişimsel yaklaşımlar mesi çok zor olan marjinal taşkınlık- malıdır. Böyle yapıldığında diş peri- ısısal genleşme katsayıları da diş do- lara neden olacaktır. odontal ligamentte yükselecek ve kusuna yakındır. Bu özellikler sayesinde 3. Ara yüzü de içeren preparasyonlar kontak noktaları istenilen seviyeden özellikle kole bölgesinde hem estetik varlığında, restorasyonun öncelikle çok daha aşağıda oluşturulmuş ola- hem de güvenle kullanılabilirler.17,18 marjinal sırtı oluşturulmalı sonra- caktır. Öncelikle bir ara yüz kamala- Çürüksüz servikal lezyonların resto- dan oklüzal kısmı tamamlanmalıdır. nıp restore edilmeli daha sonra diğer rasyonunda, dentin duyarlılığının gide- ara yüze geçilmelidir. rilmesinde, kenar kırıklarının onarımın- 4. Aynı kompozit tabakası ile karşılıklı gelen tüberküller birleştirilmemeli- da, servikal abfraksiyon lezyonlarında, dir. Böyle yapıldığında, polimerizas- Günümüzde kompozit restorasyon- mine defektlerinde, ayrıca restorasyon yon sırasında karşılıklı gelen duvar- lar; inorganik doldurucu partikül büyük- (amalgam, kompozit veya kuron) tamiri, lar stres altında kalarak ağrıya hatta lüğü ve ağırlık yüzdelerine, polimerizas- aproksimal kavitelerde kondanse olabi- tüberkül çatlaklarına neden olabile- yon yöntemlerine ve vizkozitelerine göre len kompozit restorasyonların altında cektir. sınıflandırılabilirler. Viskozitelerine göre liner veya kuvvet kırıcı olarak yerleşti- kondanse edilebilen ve akışkan kompo- rilmeleri gibi pek çok kullanım alanları zitler olarak sınıflandırılırlar. bulunmaktadır. Bunlardan biri de mini- 5. Şeffaf matris bantları metal bantlara göre bir üstünlük göstermedikleri gibi, kalın olduklarından açık kontak 8,10 1996 yılında geleneksel hibrit kom- noktalarına sebep olabilirler. Ara yüz pozitlerin değiştirilmesi Akışkan kompozitler, minimal invaziv kavitelerinin restorasyonlarında bö- yöntemi ile elde edilen “Akışkan (Flo- olarak açılan küçük kavitelere kolayca lümlü matris sistemleri en iyi kontak wable) kompozitler” diş hekimlerinin yerleştirilebilmekte ve daha visköz olan noktasını oluştururlar. Metal matris hizmetine sunulmuş ve kısa sürede po- geleneksel restoratif kompozitlerle kar- bantları çıkarıldıktan sonra her bir püler hale gelmiştir. 15,16 şılaştırıldığında kavite iç duvarına daha Akışkan kompozitler, düşük visko- iyi uyum göstermektedirler.19,23 Mikro embrazürden restorasyonlar tekrar 20 sn ışıklanmalıdır. içeriklerinin ziteli hibrit rezinlerdir. Diğer kompozit kavitelerde, mine defektlerinde, girişin 6. Kompozit materyaller için kullanılan rezinlere oranla daha az doldurucu par- zor olduğu kavitelerde, özellikle tünel el aletleri ayrılmalıdır. Birçok firma tikül içerirler dolayısıyla rezin matris preparasyonlarının restorasyonlarında kompozitin yapışmadığı farklı ma- miktarları fazla olduğundan kavite du- rahatlıkla kullanılabilirler.24,25 teryallerden el aletleri üretmektedir. varlarına adaptasyonları daha iyidir. Ya- 7. Polimerizasyon sonrasında kompo- pılan çalışmalarda akışkan kompozit re- malzemesini zitlerin yüzeylerinde oksijen inhibis- zinlerin polimerizasyon büzülmesi hibrit fazladan diş yapısının kaybedilmesi- yon tabakası sebebiyle monomerden kompozitlere göre daha fazla bulunsa ni önleyerek dişlerin çukurcuklarına zengin bir yüzey tabakası kalmakta- da, aşınma direnci ve kırılma dayanımı yivlerine kolayca yayılarak kullanım dır. Bu durum yeni tabakaların ilave posterior kompozitlerle karşılaştırılabilir kolaylığı sağlar. Aynı zamanda florür edilmesini kolaylaştırsa da, en üst düzeydedir.15,16 Akışkan kompozitlerin en de içeren bu materyaller, özellikle ço- tabakada bulunduğu takdirde isten- büyük avantajı, Sınıf II posterior resto- cuklarda çürüğün önlenmesi açısından meyen bir yüzey oluşturmaktadır. Bu rasyonlarda başarısızlıklarının en büyük çok uygundur. Ancak yüksek stres ya durumu önlemek için restorasyonlar nedeni olan mikrosızıntının engellen- da aşınma alanlarında kullanımları sı- hafifçe fazla konturlanmalı ve bitir- mesinde etkin olarak rol oynamalarıdır. nırlıdır.26,28 Sonuç olarak günümüzde me / cila işlemleri ile adapte edile- Restorasyon yüzeyinde ve kenarlarında restoratif diş hekimliği alanında varı- rek bu tabaka kaldırılmalıdır. Diğer kalan mikroçatlakların ve aralıkların ka- lan son gelişmelerden biri sayılabilen alternatif ise son tabakayı anatomik patılmasında kullanıldıkları gibi kondan- akışkan kompozitlerin kullanım alanları olarak konturlamak ve gliserin gibi se olabilen kompozitlerin altında da kul- oldukça artmış, fiziksel özellikleri ge- bir ‘air blocker’ ile yüzeyi örttükten lanılmaktadırlar. Akıcılıkları sayesinde: liştirilmiş ve kullanıma sunulmuştur. sonra son polimerizasyonu yapmaktır. 8.Ara yüz preparasyonları restore Akışkan kompozitler, diğer dolgu yerleştirmek amacıyla Günümüzde kullanılan çeşitli akışkan Pits ve fissürlerin örtülmesinde, kompozit rezinler: GC Gradia Direct Koruyucu rezin restorasyonlarda, LoFlo, GC G-aenial Flow, Dyract Flow, edilirken, kamaların kullanımı çok Air abrazyon kavitelerinde, Tetric Evoflo, Aelite Flo, Venus flow önemlidir. Kamalar interdental papi- Sınıf V restorasyonlarda, Admira Flow, Filtek Flow, Flow Line, le yer açar ve sıkı kontak oluşturul- Kesici kenar tamirlerinde Revoluation Formula 2, Filtek Supreme masını sağlar. MOD kaviteler restore kullanılabilirler. edilirken hem meziyal hem de distal embrazürler aynı anda kamalanma- 28 mal invaziv kavitelerin restorasyonudur. Dental Klinik Dergisi XT Flow. Geleneksel akışkan kompozitlerden Elastiklik modülleri düşüktür ve başka son zamanlarda ‘bulk’ tekniği ile 03/2013 minimal girişimsel yaklaşımlar uygulanan self-adhering akışkan kom- daha çok kompozit endikasyonlarında modifiye moleküllerin ilavesi materyali pozitler kullanıma sunulmuştur. Hazır- kullanılırken; tamamen önceden reak- daha hidrofilik yapmaktadır ve mater- lanmış kavite içerisine kompozit rezinin siyona girmiş cam iyonomer giomerler yal daha rahat kaviteye adapte olmakta tek bir kütle olarak konularak restoras- (F-PRG) ise daha çok dentin bağlayıcı ve kullanılmaktadır. İçinde fazlaca rezin yonun bitirilmesidir. Ancak bu mater- sistem olarak, fissür örtücü ve fazla esaslı materyal olduğundan, mutlaka yallerle yapılmış olan klinik çalışmalar kuvvet gelmeyen bölgelerdeki restora- dentin bağlayıcı ajanlarla kullanılmalı- sınırlı sayıda olduğundan, yapılacak yeni tif materyal olarak kullanılırlar. F-PRG dırlar.30 çalışmalara ihtiyaç vardır.25 Günümüz- grubu materyal sertleşme sonrasında de ‘bulk’ tekniği kullanılarak uygulanan fazlaca su emmektedir. Bu durum klinik- re benzerdir ancak aşınmaları daha kompozit rezinlere örnek Venus® Bulk te olumsuz sorunlara neden olabilmek- çok ve kırılmaya dirençleri daha azdır. Fill, SureFil SDR, Filtek Bulk Fill, Vertise tedir ve bu sebeple daha çok bağlayıcı Elastiklik modülleri kompozit rezinlere Flow, Sonic Fill verilebilir. sistem olarak kullanılmalarına neden göre daha düşük olduğundan, özellikle olmaktadır.2 çürüksüz servikal lezyonların restoras- Giomerler Bu grup materyaller aktif doldurucu Kompomerler partikül içeren kompozitlerdir. Bu ma- Genellikle %90 kompozit rezin ve teryalde kompozitlerin ve cam iyono- geleneksel cam iyonomer simalarda da merlerin kimyası birleştirilmekte ve her bulunan az miktarda poliasit modifiye iki materyalin olumlu yönleri kombine moleküllerden oluşmaktadırlar. Işıkla edilmeye çalışılmaktadır. Materyal ön- polimerize olurlar ancak sonrasında ceden reaksiyona girmiş cam iyonomer su emerek bir asit-baz reaksiyonu da partiküllerin bir rezin matrise yerleşti- oluşturarak ilave bir sertleşmeye daha rilmesini içermektedir. Materyalin florür uğrarlar. Bu sebeple materyal önce salma ve tekrar şarj olma özelliği mev- büzülür sonrasında ise su emdikçe cuttur.29 ekspansiyona uğrar. Ancak yine de net Sadece yüzeyi önceden reaksiyona ekspansiyon asla ilk büzülmeyi karşıla- girmiş cam iyonomer giomerler (S-PRG) yacak düzeyde olmamaktadır. Poliasit Fiziksel özellikleri kompozitle- yonlarında tercih edilen materyal olmaktadırlar.30 Rezin Modifiye Cam İyonomer Simanlar Rezin modifiye cam iyonomer simanlar, rezin esaslı materyal olmaktan çok su esaslı materyallerdir. İçeriklerinde %20 rezin vardır ve dişe bağlanmak Prof. Dr. Filiz Yalçın Çakır Prof. Dr. Sevil Gürgan Prof. Dr. L. Şebnem Türkün 1980 yılında Hacettepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nden mezun oldu. Aynı yıl aynı fakültenin tedavi bölümünde araştırma görevlisi kadrosuna atandı. 1981 yılında H.Ü. Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nde Tedavi Dalı’nda doktora öğrenimine başladı. 1985 yılında doktora derecesi, 1988 yılında doçent, 1995 yılında profesör unvanını aldı. Uluslararası ve ulusal dergilerde, yayınlanmış çok sayıda çalışmaları olup, birçok ulusal ve uluslararası dergide hakemlik yapmaktadır. Halen Hacettepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Diş Hastalıkları ve Tedavisi Ana Bilim Dalı’nda çalışmalarını sürdürmektedir. 1991 yılında Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nden mezun oldu ve aynı yıl Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Diş Hastalıkları ve Tedavisi Bölümü’nde doktora eğitimine başladı. 1998 yılında “Değişik Posterior Rezin Materyallerin Uzun Dönemli Klinik İncelenmesi” isimli tezini vererek doktor oldu. 2004 yılında doçent, 2009 yılında profesör oldu. Halen Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde Restoratif Diş Tedavisi Bölümü’nde Öğretim Üyesi olarak çalışmaktadır. Akademik ilgi alanları direkt estetik restorasyonlar, uzun dönemli klinik çalışmalar, adeziv sistemler, antibakteriyal dental materyaller, cila sistemleri ve minimal girişimsel yaklaşımlardır. 03/2013 1994 yılında Hacettepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nden mezun oldu. “Menopoz ve HRT’nin tükürük üzerine etkisi” konulu tez çalışmasını tamamlayarak doktora derecesini aldı (2000). 2004 yılında Öğretim Görevlisi kadrosuna atandı. TÜBİTAK bursu alarak Hamburg Üniversitesi’nde “Bond Strengths of FRC Posts Inserted with Different Composite Materials” projesini tamamladı (2005). 2007 yılında Doçent ünvanı aldı. Londra Quenn Mary Üniversitesi Barts and The London Dişhekimliği Fakültesi’nde “Assessment of an antimicrobial bonding agent onocclusal caries” projesini tamamladı (2008). Trends in Applied Sciences Research Bilimsel Dergisi, Türkiye Klinikleri ve Atatürk Diş Hekimliği Fakültesi Dergileri’nde yayın kurulu, Türk Dişhekimliğinde Lazer Derneği, International Association for Dental Research üyesidir. European Journal of Dentistry and Medicine ve Journal of Medical Sciences dergilerinde editör yardımcılığı yapmıştır. 2010 yılında Başhekim Yardımcılığı, 2011-2012 yıllarında Dekan Yardımcılığı yapmıştır. Dental Klinik Dergisi 29 minimal girişimsel yaklaşımlar için dentin bağlayıcı ajanlara gerek duy- miş, toz/likit oranları da değiştirilerek estetik materyaller haline gelip amal- mazlar. Ancak uygulanmaları öncesinde mevcut özellikleri iyileştirilmeye çalışıl- gam gibi sıklıkla kullanılan materyalle- kaviteye bir zayıf organik asitten oluşan mıştır. rin yerlerine göz dikmeye başlamışlardır. bir conditioner sürüldüğünde dişe bağlanmaları 4 kat artmaktadır. 31 Cam iyonomer simanların kimyasal Özellikle de rezin esaslı nano-dolduru- yolla diş dokularına bağlanabilmeleri, culu yüzey örtücülerin geliştirilmesi ile İçeriklerinde %80 cam iyonomer ol- florür salınımı yapabilmeleri ve florür daha iyi maturasyona uğrayabilen ve duğundan, asit-baz reaksiyonu ile sert- rezervuarı olabilmeleri önemli özellikle- yüzeyi daha sert olan cam iyonomer si- leşmektedirler. Bu reaksiyon su emili- ridir. Fakat geleneksel cam iyonomer si- manlar yapılabildi ve posterior restoras- mine bağlı olarak tamamlanana kadar manların estetik özelliklerinin yetersizli- yonlar için güvenilir bir kullanım alanı günlerce sürmektedir. ği, erken dönemde neme hassasiyetleri, bulabildiler. Her ne kadar günümüzde çalışma zamanlarının kısa, sertleşme kompozit rezin materyaller restoratif iş- zamanlarının uzun olması ve çiğneme lemlerde tercih edilen materyaller ola- kuvvetleri karşısında aşınmalarının fazla rak bulunsalar da; nano teknolojiye da- olması ise olumsuz özellikleridir. yalı cam iyonomer sistemler, kimyasal 30 Cam İyonomer Simanlar Cam iyonomer simanlar ilk olarak 1972 yılında Wilson AD ve Kent BE ta- 32 rafından çinko polikarboksilat ve silikat Cam iyonomer simanlar son yıllarda yapıları, florür salınımları, diş dokularını simanların avantajları bir araya getirile- çok büyük değişimlere uğramıştır. Farklı korumaları göz önüne alındığında iyi, rek üretilmiştir. Cam iyonomer simanla- kimyasal karışımların geliştirilmesi ve hatta belli olgularda daha da iyi bir al- ra daha sonra tartarik asit, lantanyum, nano teknolojinin ilerlemesi sayesinde ternatif restoratif materyal olarak karşı- stronsiyum gibi elementler ilave edil- daha kolay uygulanabilen, daha güçlü ve mıza çıkmaktadır.33 KAYNAKLAR 1. Craig, Robert G. Direct esthetic Restorative Materials. St. Louis; Mosby Company; 2000; 244–267. 2. Hickel R, Dasch W, Janda R ve ark.: New Direct Restorative Materials. Int Dent 1998; 48: 3-16. 3. Leinfeder KF: Composite Resins. Dent Clin North Am 1985; 29: 359371. 4. Willems G, Lambrechts P, Braem M, Vanherle G: Composite resins in the 21st century. Quintessence Int 1993; 24: 641-657. 5. Swartz ML, Philips RW, Moore BK, Roberts TA: Effect of filler content and size on properties of composites. J Dent Res 1985; 64: 1396-1404. 6. Dayangaç B. Kompozit Resin Restorasyonlar. Güneş Kitabevi Ltd. Şti., Ankara, 2000. 7. Roberson TM, Heymann OH, Swift EJ. Sturdevant’s Art and Science of Operative Dentistry, 5. Baskı, Güneş Tıp Kitabevleri, Ankara, 2010. 8. Asmussen, E. Clinical relevance of physical, chemical and bonding properties of composite resins. Oper Dent 1985; 10: 61-73. 9. Buonocore, M.G. A simple method of increasing the adhesion of acrylic filling materials to enamel surfaces. J Dent Res 1955; Dec: 849-853 10.Wakefield, C.W., Kofford, K.R. Ad- 30 Dental Klinik Dergisi vances in restorative materials. Dent Clin North Amer 2001; 45 (1): 7-27. 19. Kiremitçi A. Akışkan kompozitler. H.Ü. Dişhek. Fak. Derg. 2000; 24(1):10-12. 11. Craig RG. Restorative Dental Materials. 9th ed. St. Louis; Mosby; 1993: 251. 20. Çelik Ç, Özgünaltay G, Attar N. Çürüksüz Servikal Lezyonlara Uygulanan Akışkan Restoratif Materyallerin Kenar Uyumu ve Yüzey Özelliklerinin SEM ile Değerlendirilmesi. Hacettepe Dişhekimliği Fakültesi Dergisi 2007;31(1): 79-88. 12. Attar N, Cakir FY, Gurgan S. Kompozit Rezinler. Dişhekimliği Dergisi 2010; 2: 48-58. 13. Cakir FY. Kompozit Restorasyonlarda güncel yaklaşımlar. Türk Dişhekimleri Birliği Dergisi 2012: 131; 62-73. 14. Nairn HF Wilson. Minimally invasive dentistry: the management of caries. Quintessence Publishing UK, 2007; Chapter 9: p.131. 15. Bayne SC, Thompson JY, Swift EJ Jr, Stamatiades P, Wilkerson M. A characterization of first-generation flowable composites. J Am Dent Assoc 1998; 129: 567-577. 16. Labella R, Lambrechts P, Van Meerbeek B, Vanherle G. Polymerization shrinkage and elasticity of flowable composites and filled adhesives. Dent Mater 1999; 15: 128¬-137. 26. Bayne SC, Thompson YJ, Swift EJ: A characterization of first generation flowable composites. J Am Dent Assoc 1998; 129: 567-577. 27.Kubo S, Yokota H, Yokota H ve ark.: Three-year clinical evaluation of a flowable and a hybrid resin composite in non-carious cervical lesions. J Dent 2010; 38: 191-200. 21. Migues PA, Pereira P, Foxton RM, Walter R, Nunes MF, Swift EJ. Effects of flowable resin on bond strength and gap formation in Class I restorations. Dent Mater 2004; 20: 839-845. 28. Yap AUJ: Effectiveness of polimerization in composite restoratives claiming bulk placement,impact of cavity dept and exposure time. Oper Dent 2000; 25: 113-120. 22. Ferracane JL. Developing a more complete understanding of stresses produced in dental composites during polimerization. Dent Mater 2005; 21:36-42. 29. Nairn HF Wilson. Minimally invasive dentistry: the management of caries. Quintessence Publishing UK, 2007; Chapter 9: p.125-136 23. Tantbirojn D, Versluis A, Pintado MR, DeLong R, Douglas WH. Tooth deformation patterns in molars after composite restoration. Dent Mater 2004; 20:535-42. 17.Baroudi K, Silikas N, Watts DC. Edge-strength of flowable resin-composites. J Dent 2008; 36: 63-68. 24. Van Meerbeek B, De Munck J, Yoshida Y, Inoue S, Vargas M, Vijay P, Van Landuyt K, Lambrechts P, Vanherle G. Buonocore memorial lecture. Adhesion to enamel and dentin: current status and future challenges. Oper Dent 2003; May-Jun 28(3):215-35. 18. Braem M, Finger W, Van Doren VE, Lambrechts P, Vanherle G. Mechanical properties and filler fraction of dental composites. Dent Mater 1989; 5: 346348. 25. Unterbrink GL, Liebenbberg WH: Flowable resin composites as filled adhesives literature review and clinical recommendations. Quintessence Int 1999; 30: 249-257. 30. Tyas MJ, Burrow MF. Adhesive restorative materials: a review. Australian Dent J 2004; 49:112-121. 31. Tyas MJ, Annusavice KJ, Frencken JE, Mount GJ. Minimal intervention dentistry- a review. Int Dent J 2000; 50:1-12. 32. Mount GJ, Ngo H. Minimal intervention: a new concept fpr operative dentistry. Quintessence Int 2000; 31:527-533. 33. Smales RJ, Yip HK. The atraumatic restorative restorative treatment (ART) approach for the management of dental caries. Quintessence Int 2002; 33: 427-432. 03/2013