T.C. Ege Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Pedodonti Anabilim Dalı NANOFİL İÇERİKLİ REZİN MODİFİYE CAM İYONOMER SİMANIN MİKROSIZINTISININ KARŞILAŞTIRMALI OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ BİTİRME TEZİ Stj. Dişhekimi Emir Faruk YILMAZ Danışman Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nesrin ERONAT İZMİR-2011 ÖNSÖZ Bu tez çalışmasında restoratif ve çocuk diş hekimliğinde kullanılmak üzere üretilen rezin modifiye cam iyonomer esaslı yeni bir materyalin (Ketac N100) mikrosızıntısının konvansiyonel cam iyonomer (Ketac Molar) ile karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi amaçlandı. Tez çalışmamda benden yardımlarını esirgemeyen ve yol gösteren Sayın Prof. Dr. Nesrin ERONAT’a sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Tezimin yazım aşamasında ve laboratuvar çalışmalarında bana yardımcı olan Sayın Dr. Aslı TOPALOĞLU AK’a ve Dt. Nazan KARA’ya, Diş Hastalıkları ve Tedavisi Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Tijen Pamir’e teşekkürlerimi sunarım. Ayrıca maddi manevi her türlü desteğiyle bugüne dek yanımda olan sevgili aileme çok teşekkür ederim. İZMİR-2011 Stj. Dişhekimi Emir Faruk YILMAZ İÇİNDEKİLER Sayfa No I. GİRİŞ……………………………………………………………….1 1. GENEL BİLGİLER……………………………………………......2 2. GEREÇ VE YÖNTEM…………………………………………….8 3. BULGULAR……………………………………………………....11 4. TARTIŞMA……………….……………………………………….15 5. SONUÇ……………………………………………………………17 6. ÖZET……………………………………………………………....18 7. KAYNAKLAR……………………………………………………19 8. ÖZGEÇMİŞ………………………………………………….........22 I.GİRİŞ Dişhekimliği tarihi boyunca çok çeşitli dental restoratif materyaller kullanılmıştır. Kullanılan bu materyaller gerek dişteki doku kaybını gidermeye yönelik gerekse estetik gereksinimleri karşılamak adına üretilmişlerdir. Restoratif diş hekimliğinde yıllardır varolan ve cam iyonomer simanların mekanik ve estetik özelliklerini geliştirmek için üretilen rezin modifiye cam iyonomer simanlara son zamanlarda nano teknoloji ile üretilen nanofil doldurucular ilave edilmiştir. Nanoiyonomer olarak adlandırılan bu yeni cam iyonomerle ilgili klinik ve laboratuvar çalışmaları çok azdır. Polimerizasyon büzülmesiyle ortaya çıkan kenar sızıntısı özellikle kompozit rezin dolguların başarısızlığındaki önemli faktörlerden biridir. Yiyecekler arasındaki sıcaklık farklılıkları, değişiklikler, okluzal polimerizasyon stres, sırasında materyalde oluşan boyutsal rezinin su emilimi, diş sert dokuları ve restorasyon materyali arasındaki ısıl genleşme katsayısının farklı olması kenar sızıntısının miktarında rol oynayan başlıca faktörlerdir. İyi bir marjinal uyum, fiziksel ve mekanik özellikleri geliştirilmiş materyal kullanılması ve dikkatli bir manipülasyon ile materyalin uygulanmasının kenar sızıntısını azaltan faktörler olduğu bildirilmiştir. Cam iyonomer esaslı dolgu materyallerinde kompozit restoratif materyallere kıyasla daha az mikrosızıntı olduğu çeşitli kaynaklarda bildirilmiştir. Bunun nedeni mine ve dentine kimyasal bağlanma yapabilmesidir. Ancak CİS esaslı materyallerin de bazı dezavantajları olduğu bildirilmiştir. Bunlar; sertleşme sürecinin yavaş olması, neme olan hassasiyet, dehidratasyon, kırılmaya dayanımının yetersiz olması ve aşınma direncinin zayıflığı olarak sıralanabilir. Bu olumsuzlukların da mikrosızıntıya yol açabileceği düşünülmektedir. Bu çalışmadaki amacımız son yıllarda piyasaya sunulan nanofil içerikli rezin modifiye cam iyonomer siman ile konvansiyonel cam iyonomer simanın daimi 3. molar dişlerin sınıf V kavitelerindeki mikrosızıntılarının in-vitro koşullar altında karşılaştırmalı olarak değerlendirmektir. 1.GENEL BİLGİLER Restoratif diş hekimliğinde fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri gözönüne alındığında diş sert dokularına en uygun dental materyal için çalışmalar hala devam etmektedir. Bugüne dek restortif materyallerin kavite duvarlarına adaptasyonu ve bu materyallerin, oral sıvılar ile mikroorganizmaların girişlerini engelleme kabiliyetleri her zaman merak konusu olmuştur. Dolayısıyla klinik diş hekimliğinde restoratif materyallerin mikrosızıntısı büyük bir sorun olmuştur. Oluşan bu sızıntı restore edilen dişte hassasiyete, renklenmeye, rekürrent karieslere, pulpal yaralanmalara ve yapılan restorasyonda bozulmalara yol açabilir (1,2,3). Cam iyonomer simanlar ilk olarak McLean yılında ortaya çıkarılmış ve polialkenoik reaksiyonu ve Wilson asit ve cam tozu arasındaki asit-baz sonucu oluşan bir materyal olarak tanımlanmıştır . simanlar diş hekimliğinde pits-fissur örtücü, kor tarafından 1974 materyali, Cam iyonomer kök kanal patı, simantasyon ajanı ve kaide materyali olarak kullanılmaktadır. Ayrıca diğer restoratif materyallere göre çocuk hastalarda manüplasyonu daha kolaydır. Konvansiyonel cam iyonomer simanlar kullanım alanlarına göre sınıflandırılmışlardır; a) Direk restorasyon için, b) Metalle güçlendirilmiş, c) Yüksek viskoziteli, d) Düşük viskoziteli olmak üzere dört çeşittir (4). Çağdaş cam iyonomerlerin temel komponenti flor içeren, kalsiyum veya stronsiyum bazlı alumina-silikat (floroaluminasilikat) cam tozudur. Cam tozu, 1100 °C – 2 1500 °C arasındaki sıcaklıkta erimiş alumina, metal oksit, metal florür ve metal fosfatın hazırlanmasıyla oluşur. Ayrıca Al+3, Ca+2, Sr+2, Zn+2, Na+, K+ ve La+3 metal iyonları da bulunmaktadır. Bu metal iyonlarından flor, kalsiyum ve metal fosfat remineralizasyonda gerekli olan temel bileşenlerdir. Simanın formasyonu için gerekli uygun cam tozu, alumina (Al2O3) ve yapıdaki iskeleti oluşturulmuştur. silika (SiO2) birleştirilerek camın tetrahedron Cam iyonomer sisteminde floroalumino silikat ile reaksiyona giren poliasit genellikle bir polikarboksilik asittir. Cam iyonomer simana katılan asitler poliakrilik asit, akrilik asit-itakonik asit kopolimeri, akrilik asit-maleik asit kopolimeri, akrilik asit-2 büten dikarboksilik asit kopolimeri ve polivinil fosforik asittir. Sertleşme reaksiyonu, diş yüzeyinde asit-baz reaksiyonuyla gerçekleşir, reaksiyonun başlamasıyla birlikte silika hidrojel tuzu bağlanma matriksi gibi davranır. Poliakrilik asitte bulunan hidroksil grubundaki H iyonları ayrılarak yerlerine silika hidrojel grubunda bulunan metal iyonları bağlanır (5,6). Flor salma özelliği nedeniyle günümüzde cam iyonomer simanların kullanımı oldukça yaygındır. Flor salan amalgam restorasyonlar, florlu kompozitler de bu özelliklerinden dolayı kullanılmaktadırlar. Cam iyonomer simanın yapısındaki floroaluminasilikat flor salınımında önemli role sahip olsa da asıl salınımın simanın matrisinden olduğu düşünülmektedir. Flor salınım miktarının ise sadece içindeki flor konsantrasyonu ile ilgili olmadığı, siman içindeki sodyum konsantrasyonunun da önemli olduğu rapor edilmiştir. Çünkü bu iyonun simandaki elektron nötralitesinin yeniden sağlanmasında önemli rol oynadığı bilinmektedir (5,6). Cam servikal iyonomer kavitelerdeki simanların kullanım flor salma özelliği dışında kolaylığı, diş yüzeyine kimyasal ve asitleme 3 retantif olmayan yapılmadan bağlanabilmesi, biyouyumlu olması ve sertleşme mekanizmasının kimyasal olması da sağladığı avantajlar arasında yer almaktadır. Cam iyonomer simanın sertleşme mekanizması 4 ayrı fazda gerçekleşmektedir. Başlangıç fazında cam partikülleri poliakrilik asit içerisinde dağılırlar. Asit atak fazı; yüzeydekicam tozlarının yıkımı ile başlar ve simanı oluşturan metal iyonlarının (Al+3, Ca+2, Sr+2 , F¯ ) salınımı ile devam eder. Bu metal iyonları simanın sulu fazına doğru hareket eder. İyonlar cam yüzeyinden ayrıldıktan sonra cam yüzeyinde silikadan zengin bir tabaka oluşur. Daha sonra simanın matrisi ile cam partikülleri arasındaki yüzeyde bir silika jel tabakası oluşur. Reaksiyon devam ederken matris içindeki iyon konsantrasyonu artar ve poliakrilikasit poliakrilatlara dönüşerek pH ve viskozite artar (5,6,7). Adezyon, farklı moleküllerin arayüzlerinde oluşan çekim kuvveti olarak tanımlanabilir. Cam iyonomer simanların diş sert dokularının hidrofilik yüzeylerine adezyonu kimyasal yolla gerçekleşir. Siman içerisindeki serbest karboksil gruplarından (COOH) hidrojen iyonunun ayrılmasıyla oluşan iyonik bağ ile diş sert dokularına bağlanır. Adezyonun gerçekleşmesi için bazı kriterlerin sağlanması gerekmektedir. Bunlar: a) Adezivin substrat yüzeyine yakın teması, b) Substrat yüzeyinin ıslanabilirliği, c) Adeziv ajanda meydana gelen sıvı-katı dönüşümüdür. Substratın kimyasal farklılığı, ısıl genleşme katsayılarındaki farklılık ve sertleşme sırasındaki hacimsel etkileyen faktörlerdir. ve ıslanabilirlikteki değişiklikler adezyonun performansını Adeziv ajanın diş sert dokularını ıslatma miktarı ne kadar fazlaysa ve ıslanma açısı ne kadar az ise adezyon o ölçüde fazla olmaktadır (8). Cam iyonomer simanların sertleşme süresinin uzun sürmesi, polishing işleminin yaklaşık 24 saat sonra yapılabilmesi, sertleşene kadar neme hassas olması, 4 dehidratasyona uğraması ve pürüzlü yüzeye sahip olması gibi dezavantajlara da sahiptir. Bu tip dezavantajlar konvansiyonel cam iyonomer simanların özelliklerinin geliştirilme ihtiyacını doğurmuş ve rezin modifiye cam mekanik iyonomer simanların üretimine sebep olmuştur. Rezin modifiye cam iyonomer simanların kırılma ve aşınma dayanımı arttırılmış, nem hassasiyeti azaltılmıştır, estetik özellikleri geliştirilmiştir. Rezin modifiye cam sahip olup konvansiyonel cam iyonomer simanlar da flor salma özelliğine iyonomer simanlar gibi karyostatik etki göstermektedirler (3,4, 8). Son yıllarda cam iyonomer simanların mekanik ve estetik özellliklerinin geliştirilmesi amacıyla üretilen rezin modifiye cam iyonomer simanlara nanofil doldurucular ilave edilmeye başlanmıştır. Nanofil içerikli rezin modifiye cam iyonomer simanlarda karıştırma esnasında ilk olarak asit-baz reaksiyonu görülür ancak reaksiyonun hızı düşüktür. Asit-baz reaksiyonuna ilaveten fotopolimerizasyon ile sertleşme tamamlanır (9). Diğer cam iyonomer simanların aksine nanofil içerikli rezin modifiye cam iyonomer simanlar daha hızlı, kolay karıştırılabilen ve uygulanabilen pasta - pasta sisteminden oluşmaktadır. Nanofil rezin modifiye cam iyonomer simanlar 3 µmden daha küçük floroalüminosilikat tozları, nanofiler (5-25 nm) ve silika ile zirkonyumdan elde edilen nanocluster filler (1.0-1.6 nm), polialkenoikasit ve su içerirler. Asit-baz reaksiyonu ile kimyasal polimerizasyon , görülebilir mavi ışıkla ile fotopolimerizasyon sağlanır (3). Son yıllarda kompozit rezinlerin de özelliklerini iyileştirmek için performanslarını arttırmak ve fiziksel nano partiküller içeren kompozitler piyasaya sürülmüştür. Nano partiküller, mikrofil doldurucu içeren kompozitlerde olduğu gibi 5 polisaj işleminden sonra düzgün bir yüzey elde edilmesini sağlar, materyale üstün bir estetik özellik kazandırır, dayanımları ve aşınmaya dirençlerini arttırırlar. Bu nedenle nanofil içeren kompozitlerin mikrofil içerenlere göre kullanım alanları daha fazladır. Ancak estetik özelliklerinin artmış olmasına ragmen rezin esaslı kompozit materyallerde polimerizasyon büzülmesine bağlı olarak diş ile restorasyon arasında tam bir kenar uyumunun sağlanamaması hala önemli bir sorundur. Servikal bölgeler gibi nem kontrolünün zor olduğu alanlarda olası kontaminasyon da ayrıca kompozitlerin polimerizasyonunu olumsuz etkiler (11). Nanofil rezin modifiye cam iyonomer siman ile kompomer ve konvansiyonel cam iyonomer simanların mikrosızıntısının karşılaştırmalı olarak değerlendirildiği az sayıda çalışma mevcuttur; Deepali ve Hegde (12) çekilmiş 65 adet üst premolar dişte kanal tedavisi sonrası nanofil dolduruculu cam iyonomer siman, konvansiyonel cam iyonomer siman ve kompoziti intrakoroner bariyer olarak kullanmışlar ve koroner mikrosızıntılarını karşılaştırmalı olarak değerlendirmişlerdir. Sonuçta çok ciddi fark olmasa da kompozit ve nanofil dolduruculu cam iyonomer simanın mikrosızıntıyı daha iyi önlediği sonucuna varmışlardır. Upadhyay ve Rao (3), nanofil rezin modifiye cam iyonomer siman ile konvansiyonel ve rezin modifiye cam iyonomer simanların mikrosızıntılarını 30 adet sağlam premolar dişlerde açılan sınıf V kavitelerde in vitro koşullar altında değerlendirmişlerdir. Çalışma sonunda nanoiyonomer ile yapılan dolgularda diğer iki materyale göre minimum düzeyde mikrosızıntı gözlenmiştir . 6 Behjatolmoluk Ajami, Abbas Makarem ve Elham Niknejad (13) kompomer ve nanofil içerikli rezin modifiye cam iyonomer simanın mikrosızıntısını 30 adet sağlam dana dişinde açılan sınıf V kavitelerde değerlendirmişlerdir. Sonuçta okluzal ve aksiyal duvarlarda rezin modifiye cam iyonomer siman, kompomerden daha fazla sızıntı göstermiş, ancak gingival-aksiyal duvarlarda kompomer ile restore edilen yerlerde daha fazla sızıntı tespit edilmiştir. Abd El Halim ve Zaki (14) 144 adet yeni çekilmiş premolar dişte nanofil rezin modifiye cam iyonomer siman ile iki farklı konvansiyonel cam iyonomer simanın mikrosızıntısını bukkal yüzeylere açılan sınıf V kavitelerde değerlendirmişlerdir. Sonuç olarak nanofil içeren rezin modifiye cam iyonomer simanda (Ketac N100) diğer cam iyonomer simanlara göre daha az mıkrosızıntı gözlendiği bildirilmiştir. Nanofil içerikli rezin modifiye cam iyonomer siman ile ilgili az sayıda çalışma bulunmaktadır. Materyalin klinik ve laboratuvar incelemelerine devam edilmektedir. Bu tez çalışmasında piyasaya yeni sürülen nanofil dolduruculu bir cam iyonomer siman (Ketac N100) ile konvansiyonel cam iyonomer simanın (Ketac Molar-KM) mikrosızıntısını laboratuvar koşullarında karşılaştırmalı değerlendirilmesi ve yapılan diğer çalışmalara katkıda bulunulması amaçlandı. 7 olarak 2. GEREÇ ve YÖNTEM Bu çalışmada, ağız ortamına sürememiş 12 adet sağlam yeni çekilmiş gömük 3. azı dişleri kullanıldı. Dişlerden, doku kalıntıları akan su altında diş fırçası ile uzaklaştırıldı. Dişler kapalı ortamda ve +4 °C’de distile suda 7 gün boyunca bekletildi. Her dişin (N=12) vestibül ve palatinal/lingual yüzeylerinde önce rond frez ardından fissür frez kullanılarak 4 mm boyunda, 3 mm yüksekliğinde ve 2 mm derinliğinde tabanı minesement sınırında olacak şekilde toplam 24 adet standart Sınıf V kaviteler açıldı. Kavitelerin standardizasyonunda önceden yukarıda belirtilen boyutlarda pencere oluşturulmuş matris bandı kullanıldı. Açılan kaviteler su spreyi ile yıkandıktan sonra hava spreyi ie hafifçe kurutuldu. Kaviteler Ketac N100 Nano-Ionomer Primer (3M ESPE) bağlayıcı ajan, Ketac N100-3M ESPE (KN) nanofil içerikli rezin modifiye cam iyonomer siman ve Ketac Molar Easymix-3M ESPE (KM) konvansiyonel cam iyonomer siman ile dolduruldu. Konvansiyonel cam iyonomer siman (KM) uygulanacak kavitelere 10 s boyunca KM kavite likiti uygulanıp, kaviteler distile su ile yıkanıp kurutuldu. 1 ölçü toz için 1 damla likit kullanılarak hazırlanan pat homojenize edildi ve kaviteler dolduruldu. KM cam iyonomer siman ile doldurulan kavitelerin üzerine Heliobond (Ivaclar Vivadent 3M ESPE) uygulandı. 8 Nanofil içerikli rezin modifiye cam iyonomer simanın (KN) uygulanacağı kaviteler kurutulduktan sonra mine ve dentin üzerine 15 s boyunca kavite hazırlayıcı uygulandı. Kavite hazırlayıcı 10 s boyunca hafifçe kurutuldu ve 10 s görülebilir halojen mavi ışıkla polimerize edildi. Homojen bir pat elde edilene kadar karıştırılan toz ve likit kaviteye yerleştirildikten sonra 20 s boyunca polimerize edildi. Restorasyon işleminden sonra dişler 5-55 °C ‘de 1000 defa termosiklus işlemine tabi tutuldu. Daha sonra dişlerin apikal foramenleri cam iyonomer siman (Ketac Molar) ile kapatıldı. Dişlerin tüm yüzeyleri dolgu kenarlarında 1 mm.lik boş alan bırakılacak şekilde 3 kat tırnak cilası ile kaplandı. Dişler 48 saat boyunca çini mürekkebi içinde sulandırılmadan bekletildi. Daha sonra dişler akan suyun altında yıkandı. Silikon buz kalıpları kullanılarak polyester içine gömüldü. Su altında isomet cihazı (Buehler Isomet 1000 precision saw) kullanılarak dişler bukko-lingual yönde ikiye ayrıldı. Kesitlerin mikroskopta incelenecek yüzeyleri su zımparası ile zımparalanarak pomza-fırça ile parlatıldı. Her örneğin gingival ve okluzal kavite marjinlerindeki boya sızıntısı stereomikroskopta X25 büyütme altında değerlendirildi. Boya penetrasyon skorlarının değerlendirilmesinde Brackett ve arkadaşları (15) tarafından kullanılan skorlama yöntemi tercih edildi. Tablo 1 ve Şekil 1’de Boya penetrasyon skorlarının değerlendirilmesinde uygulanan yöntem ve derecelendirme gösterilmiştir. Mikrosızıntı skorlarının istatistiksel olarak değerlendirilmesinde Friedman testi, ikili karşılaştırmalarda ise Wilcoxon Signed Ranks Testi kullanıldı. 9 Mikrosızıntı skor değerleri: 0: hiç sızıntı yok 1: kavite duvarının 1/3üne kadar sızıntı var 2: kavite duvarının 2/3üne kadar sızıntı var 3: sızıntı aksiyel duvara ulaşmış TABLO ‐ 1 ŞEKİL -1 Mikrosızıntı skor değerleri 10 3. BULGULAR Yapılan bu araştırmada konvansiyonel cam iyonomer olan Ketac Molar ve nanoiyonomer içerikli Ketac N100 restoratif materyallerinin sınıf V kavitelerde okluzal ve gingival duvarlarındaki mikrosızıntı miktarları daha önce Tablo 1’de verilmiş olan skor değerlerine göre derecelendirmeleri Tablo 2’de topluca gösterilmiştir. Ketac N100 ÖRNEK NO OKLUZAL Ketac Molar GİNGİVAL OKLUZAL GİNGİVAL 1 2 1 1 2 2 1 2 2 2 3 3 1 2 0 4 1 1 0 2 5 3 1 1 2 6 2 1 1 2 7 3 3 0 2 8 2 1 0 1 9 3 2 0 2 10 2 1 1 0 11 1 3 0 2 12 3 1 1 2 TABLO - 2 **Tabloda, her bir dişten alınan iki kesitteki skor değerlerinden yüksek olanı yazılmıştır. 11 Mikroskopta yapılan gözlemler sonucunda skor 0 ve skor 1’e dahil edilen sızıntı miktarları kabul edilebilir sınırlarda, skor 2 ve skor 3’e dahil edilen sızıntı miktarları kabul gören sınırların dışında şeklinde değerlendirildi. KM gözlenen ve KN ile yapılan dolgularda gingival ve okluzal kavite sınırlarında mikrosızıntı miktarlarına ait belirlenen skorlar Tablo 3’ te değerlendirilmiştir. Bulunan değerler istatistiksel olarak karşılaştırıldı; Ketac Molar ve Ketac N100 dolgu materyallerinin okluzal ve gingival mikrosızıntı medyan değerleri arasında yapılan Friedman Testine göre istatistiksel olarak anlamlı fark bulundu (p =0.006). İkili analiz Wilcoxon Signed Ranks Testine göre Ketac Molar’ da, Ketac N100’e göre okluzal duvarda istatistiksel olarak daha az mikrosızıntı belirlendi. Ketac Molar ve Ketac N100 arasında gingival duvarda mikrosızıntı açısından anlamlı fark bulunmadı (p>0.05). Her iki materyalin (Ketac Molar, Ketac N100) kendi içinde okluzal ve gingival duvarlardaki mikrosızıntı değerleri arasında anlamlı bir farklılık belirlenmedi (P>0.05). 12 SKOR 0 1 okluzal gingival okluzal Ketac 2 gingival 3 okluzal gingival okluzal gingival 5 2 5 1 2 9 _ _ _ _ 3 8 4 2 5 2 Molar (KM) N=12 Ketac N100 (KN) N= 12 TABLO - 3 13 Resim 1 . 8 numaralı örnekte KN uygulanan kavitede (sağda) okluzalde 2, gingivalde 1 değerinde sızıntı. KM uygulanan kavitede (solda) gerek okluzal gerekse gingivalde sızıntı 0 şeklinde değerlendirildi (X25). Resim 2. 3 numaralı örnekte KM uygulanan kavitede (solda) okluzal ve gingivalde 0 değerinde, KN uygulanan kavitede okluzalde 2, gingivalde 1 değerinde mikrosızıntı (X25). 14 Resim 3. 10 numaralı örnekte KN uygulanan kavitede okluzalde 2, gingivalde 1 değerinde mikrosızıntı (X25) Resim 4. 10 numaralı örnekte KN uygulanan kavitede (sağda) okluzalde 2, gingivalde 0 değerinde mikrosızıntı, KM uygulanan kavitede okluzalde ve gingivalde 0 değerinde mikrosızıntı (X25). 15 4. TARTIŞMA Yapılan bu laboratuvar çalışmasının istatistiksel analizi sonucunda sınıf V kavitelerde okluzal kavite duvarında konvansiyonel cam iyonomer simanın yeni üretilen nanofil içerikli rezin modifiye cam iyonomer Ketac N100’ e göre daha az mikrosızıntı gösterdiği gözlenmiştir. Nanoiyonomer cam iyonomer siman ile daha önce yapılan mikrosızıntı çalışmaları ile karşılaştırıldığında sonuçların farklı olduğu gözlenmişir. Upadhyay ve Rao’nun (3) premolar dişlerde yaptıkları çalışma sonucunda nanofil dolduruculu cam iyonomer siman, rezin modifiye cam iyonomer siman ve konvansiyonel cam iyonomer simana göre çok daha az sızıntı göstermiştir. Ayrıca okluzal ve gingival duvarlar mikroskop altında incelendiğinde mikrosızıntı açısından ciddi bir fark olmadığı tespit edilmiştir. Bizim yaptığımız çalışmadan farklı olarak bu çalışmada termosiklus süresi daha kısa tutulmuş, dişler metilen boyasında ve 24 saat boyunca bekletilmiştir. Elde edilen sonuçlardaki farklılıkların bu nedenlere bağlı olabileceği düşünülmektedir . Abd El Halim ve Zaki ’nin (13) yaptığı çalışmada nanofil dolduruculu cam iyonomer siman ile iki ayrı konvansiyonel cam iyonomer siman karşılaştırılmıştır. Araştırmacılar bizim bulduğumuz sonuçlardan farklı olarak nanofiler cam iyonomer simanın konvansiyonel cam iyonomer simanlara kıyasla en az mikrosızıntı gösterdiğini tespit etmişlerdir. Ancak çalışma protokolünde bir takım farklılıklar vardır; dişler yapay tükürük içinde bekletilmiş, kaviteler daha küçük ebatlarda hazırlanmış, termosiklus 16 işlemi 100 defa yapılmış ve % 1’lik metilen boyası kullanılmıştır. Araştırma sonuçlarındaki farklılıkların izlenen farklı protokollerden kaynaklı olabileceği düşünülmektedir. Deepali araştırmada cam ve Hedge’nin (11) 65 adet çekilmiş premolar dişte yaptığı intrakoroner dolgu materyali olarak kullanılan nanofil dolduruculu iyonomer siman, kompozit ve konvansiyonel cam iyonomer siman mikrosızıntı açısından değerlendirilmiştir. Sonuçta gruplar arasında mikrosızıntı bakımından ciddi iyonomer simanın fark gözlenmese de kompozit ve nanofil dolduruculu cam kullanıldığı örneklerde daha az mikrosızıntıya rastlandığı tespit edilmiştir. Yaptığımız çalışmadan farklı sonuçlar elde edilmesinin nedenleri arasında dolgu materyalinin intrakoroner kaide materyali olarak kullanılması, termosiklus işleminin bu çalışmadan farklı olarak 500 defa yapılmış olması, dişlerin 20 gün boyunca yapay tükrükte bekletilmiş olması gösterilebilir . Genel olarak mikrosızıntı ile ilgili yapılan çalışmalar incelendiğinde farklı restorasyon materyallerinin kullanıldığı, kavite ebatlarının farklı olduğu ve kullanılan yöntemlerin farklı olduğu göze çarpmaktadır. Bulunan sonuçların da bu nedenlerden dolayı farklılık gösterdiği düşünülebilir. 17 5. SONUÇ Bir nanoiyonomer olan konvansiyonel bir cam rezin modifiye iyonomer olan yapıdaki Ketac Moların Ketac N100 ile mikrosızıntısının karşılaştırıldığı bu in vitro çalışmada elde edilen sonuçlar değerlendirildiğinde, dişlerin bukkal ve lingual yüzeylerine açılan standart sınıf V kavitelerin okluzal duvarlarındaki sızıntı değerlerinin KM’de KN’ye göre daha düşük , gingival duvarda ise KN ile KM’de ise benzer olduğu sonucuna varılmıştır. Bu çalışmada elde edilen veriler ışığında nanofil içerikli rezin modifiye cam iyonomer simanın mikrosızıntı açısından değerlendirildiğinde konvansiyonel cam iyonomer simandan ciddi bir üstünlüğü olmadığı, ancak klinikte başarı ile kullanılabileceği kanısına varıldı. Nanofil içerikli rezin modifiye cam iyonomer simanların değişik özelliklerinin incelendiği ve daha fazla sayıda diş ile yapılacak yeni çalışmalara gerek olduğu sonucuna varıldı. 18 6. ÖZET Nanofil içerikli rezin modifiye cam iyonomer siman ile konvansiyonel cam iyonomer simanın mikrosızıntılarının karşılaştırmalı olarak değerlendirildiği bu çalışmada, 12 adet sağlam ağız içine açılmamış, gömük yeni çekilmiş 3. azı dişler kullanıldı. Dişlerin bukkal ve lingual yüzeylerine standart sınıf V kaviteler açıldı. Kaviteler konvansiyonel cam iyonomer siman ve nanofil içerikli cam iyonomer siman ile dolduruldu. Dişler mürekkebinde bekletildikten sonra termosiklus işlemini bukko-lingual takiben 48 yönde ortadan saat çini ikiye kesildi. Stereomikroskop altında yapılan incelemelerde mikrosızıntı açısından konvansiyonel cam iyonomer simanın okluzal kavite duvarında, nanofil içerikli cam iyonomer simandan daha başarılı olduğu, gingival duvarda ise iki material arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olmadığı belirlendi. Bu konuda daha fazla örnek kullanılarak yeni klinik ve laboratuvar çalışmalarına gerek olduğu sonucuna varıldı. 19 KAYNAKLAR 1. Lado D., Slavoljub T., Mihael S., Slavoljub Ž. Microleakage of Glass Ionomer Cement Restorations. Stomatološki glasnik Srbije 2009, 56, 2. 2. Oztas D., Kucukesmen C. H., Kucukesmen C., Kaplan R., Farklı tiplerdeki geleneksel ve rezin modifiye cam iyonomer simanların su emilimi ve suda çözünürlüğü. A.Ü. Diş Hek. Fak. Derg. 2005, 32(1), 25-34. 3. Upadhyay S., Rao A. Nanoionomer: Evaluation of microleakage.J Indıan Soc pedod Prev Dent 2011 Jan-Mar, 29 (1), 20-4. 4. Ashwin R., Arathi R. Comparative evaluation for microleakage between Fuji-VΠ glass ionomer cement and light-cured unfilled resin: A combined in vivo in vitro study. J Indian Soc Pedod Prev Dent 2007 Apr-Jun, 25-2 , 86. 5. Crisp S., Kent B. E., Lewis B.G, Ferner A. J., Wilson A. D. Glass ionomer cement formulations II. The synthesis of novel Polycarboxylic acids. J Dent Res. 1980, 59, 1055-1063. 6. Davidson C.L., Hoekstra J.S., Arends J. Microhardness of sound, decalcified and etched tooth enamel related to the calcium content. Dental Materials June 1998, 14,179-185. 7. Qvist V., Mainscher E., Teglers P.T. Resin modified and conventional glass ionomer restorations in primery teeth: 8–year results. Journal of Dentistry 2004, 32, 285-294. 20 8. Lin A., Mc Intrye N. S., and Davidson R. D., Studies on the Adhesion of GlassIonomer Cements to Dentin. J Dent Res 1992, 71(11), 1836-1841. 9. Mali P.,Deshpande Shobha , A Singh. Microleakage of restoratif materials:An in vitro study. J Indian Soc Pedod Prev Dent 2006, 24, 15-8. 10. CENCI M. S., PEREIRA-CENCI T., DONASSOLLO T., SOMMER L. , STRAPASSON A., DEMARCO F. F. Influence of thermal stress on marginal integrity of restorative materials. J Appl Oral Sci. 2008, 16(2), 106-10. 11. Türkün Şebnem L., Uzer E. Poliasit modifiye kompozit rezin ile nanofil dolduruculu bir kompozit rezininkenar sızıntılarının karşılaştırılması, A.Ü. Diş Hek. Fak. Derg. 2005, 32(3), 181-190. 12. Deepali S., Hedge Mithra N.. Coronal Microleakage of Four Restorative Materials Used in Endodontically Treated Teeth as A Coronal Barrier - An In Vitro Study. Endodontology 2008, 20 (2), 27-35. 13. Behjatolmoluk A., Abbas M., Elham N. Microleakage of Class V Compomer and Light-Cured Glass Ionomer Restorationsin Young Premolar Teeth. Journal of Mashhad Dental School, Mashhad University of Medical Sciences 2007, 31, 25-28. 14. Abd El Halim S, Zaki D. Comparative evaluation of microleakage among three different glass ionomer types. Oper Dent. 2011 Jan-Feb, 36(1), 36-42. 21 15. Brackett Wi. W., DDS, MSD, Gunnin D.Timothy, Gilpatrick R. O. and Browning William D. Microleakage of Class V compomer and light-cured glass ionomer restorations. J Prosthet Dent 1998, 79, 261-3. 16. Gupta S., Khinda V., Grewal N. A Comparative study of Microleakage below Cementojunction using Light Cure and Chemically Cured glass lonomer cement liners. J Indian Sot Pedo Prev Dent December 2002, 20 (4), 158-184 . 17. Medić V., Obradović-Djuričić K., Dodić S., Petrović R., In Vitro Evaluation of Microleakage of Various Types of Dental Cements, Srp Arh Celok Lek. 2010 MarApr, 138, 143-149. 18. Mitra B. Sumita, Lee Chi Y., Bui T. Hoa, Tant B. D., Rusin P. Richard, Long term adhesion and mechanism of bonding of a paste-liquid resin-modified glass ionomer cement, Dental Materials 2009, 25, 459-466. 19. Okte Z., Ozalp N., Bayrak S. Süt Dişlerinde Kompomer Dolgu Üzerine Uygulanan Bağlayıcı Ajanın Mikrosızıntı Üzerine Etkisinin Değerlendirilmesi. A.Ü. Diş Hek. Fak. Derg. 2004. 31, 123-129. 22 7. ÖZGEÇMİŞ 31 Aralık 1985’te Kırıkkale’de dünyaya geldim, Mustafa Necati İlköğretim Okulu’ndan mezun oldum. 2003 yılında Kırıkkale Anadolu Lisesi’ninden mezun oldum. 2006 yılında Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’ni kazandım. 23