simge ve kısaltmalar - Açık Erişim Sistemi

advertisement
SİMGE VE KISALTMALAR
AP
: Aile planlaması
CYBH
: Cinsel yolla bulaşan hastalıklar
EA
: Eşit ağırlık
FSH
: Folekül situmulan hormon
GnRH
: Gonadotropin releasing hormon
LH
: Luteinize hormon
MSG
: Meslek giriş puanı
TNSA
: Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması
GİRİŞ VE AMAÇ
Cinsellik, gelecekteki yaşamı da etkileyebilen, ergenlik çağının önemli sağlık
konularındandır. Cinsel yolla bulaşan hastalıkların (CYBH) ve istenmeyen gebeliklerin
artması Batılı Ülkeleri bu konuda ciddi tedbirler almaya yöneltmiştir. Bunun sonucunda cinsel
sağlık konusundaki göstergeler olumlu bir trend izleme yoluna girmiştir. Bununla birlikte,
Batılı Ülkelerdeki ergenlerin ortalama ilk cinsel deneyim yaşları halen 17 civarındadır ve
yaklaşık %50’si son 3 ay içerisinde bir cinsel ilişki deneyimi yaşamıştır (1).
Türkiye’de cinsellik, başka birçok ülkede olduğu gibi, üstü kapalı bir konu olarak
kalmış ve bu konudaki eğitim, hizmet ve araştırma yetersizdir. Türkiye’de ergenlere yönelik
yapılandırılmış bir cinsel eğitim programı bulunmamaktadır. Aile içerisinde başlaması
beklenen cinsel eğitimi verecek olan ebeveynlerin de bu konuda yeterli bilgi birikimine sahip
olduklarını söyleyemeyiz. Kaldı ki, sosyal ve kültürel faktörler nedeniyle cinsel konuların
çoğu ailede halen tabu konumunda olduğu bilinmektedir (2).
Ergenlerin psikolojik yapılarını dikkate alan birey merkezli ve günlük yaşama yönelik
bir eğitimin olmayışı, eğitim algılarının yetersiz olmasına neden olmaktadır. Cinsellikle ilgili
en üst düzeyde eğitim almış olmaları beklenen tıp fakültesi öğrencilerinde de durum pek iç
açıcı değildir. Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yapılan bir araştırmada öğrencilerin
%10,1’inin cinsel yolla bulaşan hastalıklar hakkında hiç bilgi almadıkları ve cinsel deneyimi
olanların %44,5’inin son cinsel ilişkisinde cinsel yolla bulaşan hastalıklardan koruyucu önlem
almadığı saptanmıştır (3).
Türkiye’de cinsellikle ilgili birçok araştırma yapılmış olmakla birlikte bunların
tamamına yakını küçük örneklemlerde yapılmış, kesitsel çalışmalardır (3-18). Şimdiye kadar
1
yapılan araştırmaların başka bir özelliği de daha çok AIDS ve diğer cinsel yolla bulaşan
hastalıklar konusunda yapılmış olmasıdır. Ülke genelinde ergenlerin cinsel sağlık profillerini
ortaya koyan kapsamlı bir çalışma yoktur. Oysa araştırma temelinin olması hem eğitimin hem
de sağlık hizmeti sunumunun planlanmasında ön koşuldur.
Ülkemizde geniş ölçekli prospektif çalışmalar olmamakla birlikte, ergenler arasındaki
cinsel deneyim oranlarının artmakta olduğu bildirilmektedir. Daha da önemlisi, sağlıklı cinsel
yaşam
hakkındaki
bilgiler
cinsellikle
ilgili
uygulamalardaki
serbestlikle
paralel
seyretmemektedir. Üniversite çağındaki gençlerin yarıya yakını cinsel yolla bulaşan
hastalıklardan nasıl korunacaklarını bilmemektedirler (3).
Etkili sağlık politikaları belirleyebilmek için iyi bir durum tespitinin gerektiği açıktır.
Diğer taraftan, gerek koruyucu sağlık hizmetlerini uygulayabilmek, gerekse sağlığı
iyileştirmede bireysel girişimlerde bulunabilmek için toplumun profilini iyi bilmek gerekir.
Her yıl yaklaşık 10 bin öğrenci alan Trakya Üniversitesi’ne ülkemizin her ilinden, çeşitli
sosyoekonomik ve etnik sınıflardan öğrenci başvurmaktadır. Bu sayı Öğrenci Seçme Sınavına
başvuran öğrencilerin yaklaşık %1’ini, ÖSS’yi kazanan öğrencilerin ise yaklaşık %3’ünü
oluşturmaktadır. Dolayısıyla her yıl Trakya Üniversitesi’ne kayıt yaptıran öğrencilerin
profillerinin araştırılması ülke geneli hakkında da önemli ölçüde fikir verebilecektir.
Her ne kadar kesitsel çalışmalar yapıldıkları toplumun o andaki sağlık durumunu ve
hastalıkların yaygınlıklarını gösteren önemli çalışmalar olsa da ülke genelinde bakıldığında
sağlık politikası belirlemede esas kaynaklar, toplumu ileriye yönelik izleyen sağlık trendleri
hakkında fikir veren prospektif çalışmalardır. Bu araştırmanın dört yıllık bir dönemi
kapsaması, ergenlerin zaman içerisindeki cinsel sağlık eğilimlerini göstermesi açısından
önemlidir.
Bu araştırmada öncelikle üniversite çağındaki ergenlerin cinsel profillerinin ortaya
konması hedeflenmektedir. Cinsellikle ilgili bilgi, tutum ve davranışların ortaya konmasından
sonra ergenlerin sosyal, kültürel, ekonomik yapılarının yanında cinselliğe bakış tarzları ve
yaşam alanları gibi diğer faktörler de incelenecek ve ergenlere yönelik bireysel ve toplumsal
cinsel sağlık hizmeti sunmak ve cinsel tutum ve davranışlarında iyileştirmeler yapabilmek için
önerilerde bulunmamızı sağlayacak analizler yapılacaktır. Bu araştırmanın sonucunda,
ülkemizdeki ergenlere verilecek cinsel eğitimin içeriği, ergenlerin bu konudaki beklentileri ve
sağlık hizmeti sunumunda öncelik verilmesi gereken noktalar ortaya konmuş olacaktır.
2
GENEL BİLGİLER
Ergenlere yönelik cinsellik ve üreme sağlığı çalışmaları, üzerinde önemle durulması
gereken ve özel bakış açısı gerektiren bir konudur. Dünyada ergen nüfusun hızla artmasıyla
birlikte ergenlerin cinsel ve üreme sağlığı gereksinimleri de artmıştır.
Cinsel etkinlik dönemi daha erken yaşta başlarken ergenler, cinsellik, kontraseptif
yöntemler ve cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlarla ilgili yeterli bilgiye sahip olamadıkları için,
yüksek oranda istenmeyen gebelik ve cinsel yolla bulaşan enfeksiyon riskine maruz
kalmaktadır. Günümüz şartlarında ergenler, istenmeyen gebelik ve cinsel yolla bulaşan
enfeksiyonlar nedeniyle çok ciddi fiziksel, ekonomik ve psikososyal sorunlarla karşı karşıya
kalmaktadır (19).
Ergenlerin cinsel ve üreme sağlığı ile ilgili çalışmalar, 1994 yılında Kahire’de
gerçekleştirilen Dünya Nüfus ve Kalkınma Konferansı’ndan beri uluslararası gündemde
önemli bir yere sahiptir. Konferansın eylem programında; ‘üreme sağlığı programlarının
ergenlerin ihtiyaçlarını da kapsayacak biçimde yeniden düzenlenerek, üreme sağlığı bilgisi,
danışmanlık ve üreme sağlığı hizmetlerini ergenler için de ulaşılabilir kılacak yenilikçi
programlara ihtiyaç olduğu’ belirtilmiş ve ergenlerin üreme sağlığı konusundaki çalışmaların
önemi vurgulanmıştır (20).
Ergenlere yönelik cinsel ve üreme sağlığı konuları ile ilgili toplumsal hassasiyet ve
gizlilik nedeniyle bu alandaki çalışmalar uzun bir süre üreme sağlığı ve nüfus çalışmalarının
bir parçası olamamıştır. Bu anlamda, 1994 Dünya Nüfus ve Kalkınma Konferansı ile 1995
Pekin Dördüncü Dünya Kadın Konferansı önemli dönüm noktaları olmuştur. Bu
konferanslarda temel insan haklarının bir parçası olarak cinsellik, cinsel sağlık ve üreme
3
sağlığıyla ilgili kapsamlı ve bütüncül bir yaklaşım geliştirilmiştir. Bu çerçevede, bu iki
konferansın eylem planları, sağlığın iyileştirilebilmesi için tasarlanan programlara ergenlerin
cinsel ve üreme sağlığı özelliklerinin ve gereksinimlerinin dahil edilmesi gerektiğini
vurgulayarak bu grubu ayrı başlık halinde ele almıştır (21).
Araştırmalar, ergenlerde cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara gittikçe artan bir sıklıkta
rastlandığını göstermektedir. Günümüzde, her 20 ergenden birinde HIV/AIDS dışında bir
cinsel yolla bulaşan enfeksiyon görülmektedir. Yeni HIV vakalarının yarısı 10-24 yaş
grubundadır. Ergenlerin cinsel yolla bulaşan enfeksiyon riski, bilgi eksikliği, sık eş değiştirme
ve birden fazla eş gibi faktörler nedeniyle daha yüksektir. Ayrıca, ergenlerin büyük bir kısmı
kontraseptiflerle ilgili yeterli bilgiye ve gebelikten ve cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardan
nasıl korunacağı bilgisine sahip değildir (22).
Cinsellik, fiziksel, ruhsal ve toplumsal iyilik halinin önemli bir elemanıdır ve cinsel
dürtüler açlık, susuzluk, korunma gibi doğal ve evrensel dürtülerdir (23). Cinsel davranış
çeşitlilik gösterir ve birçok etkenin karmaşık ilişkisiyle belirlenir. Kişinin başkalarıyla olan
ilişkilerinden, yaşam koşullarından ve içinde yaşadığı kültürden etkilenir. Bireyin cinselliği
ile tüm kişiliği bir biri içine girmiştir ve cinselliği tek başına ele almak mümkün değildir. Bu
nedenle “psikoseksüel” terimi, bireyin kişilik gelişimi ve işlevi üzerine cinselliğin etkisini
belirtmek için kullanılmıştır (24). O halde öncelikle ergenin fiziksel gelişimi, psikolojik
özellikleri, psikoseksüel ve psikososyal gelişiminden bahsetmek doğru olacaktır.
ERGENLERDE BÜYÜME VE VÜCUT DEĞİŞİKLİKLERİ
Fiziksel büyüme ve seksüel olgunlaşma ergenlerin majör fizyolojik değişiklikleridir.
Ergenliğin gelişiminin değerlendirilmesi aile hekimleri için önemli bir beceridir. Tanner’in
fiziksel gelişimi klasik evrelemesi Tablo 1 ve 2’de görülmektedir. Erkeklerde ve kızlarda
ergenliğin tamamlanması yaklaşık aynı yaşlarda olmasına rağmen kızlar, preadolesan Tanner
evre 1’den evre 2’ye erkeklerden yaklaşık bir yıl erken girerler. Kızların ergenlikteki fiziksel
değişiklikleri ortalama 10,8 yaşında başlar ve yaklaşık 4 yıl sürer. Erkekler de ise ortalama
11,8 yaşında başlar ve yaklaşık 3 yıl sürer. Kızlarda büyüme atakları genellikle gelişmenin
erken evresinde olur. Erken ergenlik dönemi, kızlar ve erkekler arasında farklılığın en fazla
olduğu zamandır (25).
Ergenliğin başlangıcında gonadotropin releasing hormon (GnRH), folekül situmulan
hormon (FSH), luteinize hormon (LH) ve seks hormonlarında bir artış olur. Gonadotropinler
4
kızlarda overlerin gelişmesi ve östrojen üretimi sonucu, sekonder seks karakterlerinin
gelişmesine yol açar. Kızlarda en önemli büyüme 11-13 yaşlar arasında olur. Artmış östrojen
seviyeleri geç ergenlik döneminde epifizyal kapanmaya ve büyümenin durmasına yol açar.
Kızlarda kilo artışı çoğunlukla artan yağ dokusu nedeniyle olur. Ergenliğin başlamasından
sonra yaklaşık 2 yıl androjene bağlı, aksiller kıllanma ve ter bezlerinde büyüme olur. Menarj
başlangıcı ise genellikle pubik kıllanma ve göğüs gelişimi tamamlandıktan sonradır (25).
Erkeklerde, LH testislerin hacminde artışa ve sekonder seks karakterlerinin oluşmasını
sağlayan testesteronu üreten testiküler leydig hücrelerinin gelişimine yol açar. FSH, testislerin
seminifer kanalların gelişimini stimüle ederek orta ve geç ergenlik döneminde spermatogenez
ve fertiliteye yol açar. Erkeklerde testislerin büyümesi seksüel olgunlaşmanın ilk bulgusudur.
Penis hacmi de artmaya başlar ve 2 ile 4 yıllık bir dönemde testisler ve penis erişkindeki
hacmine ulaşır. Erkeklerde büyüme atağı Tanner evre 3 ve 4 arasında olur. Spermarj (ilk
ejekülasyon) ortalama 13 yaşında olur. Aksiller kıllanma ve ter bezlerinin büyümesi
genellikle ergenliğin başlamasından sonraki 2 yılda olur (25).
Tablo 1. Kızlarda Gelişmenin Tanner Evreleri (25).
Evre/Ortalama
yaş
1
2/10,8
Meme
Pubik kıllanma
Düz, ergenlik öncesi
Gerçek pubik kıl yok
Hafif kabarık meme
tomurcuklanması
Labiyum yanlarında,
alt kısımlarda seyrek
büyüme
Diğer fiziksel
değişiklikler
Ergenlik öncesi
Büyümenin
hızlanması
Büyümede
3/11,8
Meme ve areola ile
Pigmentasyon,
azalma, kızların
birlikte genel büyüme
kıllanmada artış
%25’i menarja
girer
Areola ve papilla
4/13,2
oluşması, konturlarının
memeden ayrılması
Sınırlı alanda erişkin
pubik kıllanma
Erişkin meme, areola;
5/14,6
meme dokusu olarak aynı
Kızların yaklaşık
%65’i menarja
girer
Kızların kalan
Erişkin pubik kıllanma
konturların oluşması
%10’u da menarja
girer
5
Tablo 2. Erkeklerde Gelişmenin Tanner Evreleri (25).
Evre/Ortalama
yaş
Genitaller
Pubik kıllanma
Diğer fiziksel
değişiklikler
Testisler: volüm 1,5
1
cc. Penis: çocuktaki
Yok
Ergenlik öncesi
gibi
Testisler: 1,6-6 cc.
2/11,8
Skrotum: kızarık ve
ince. Penis: değişiklik
yok
Penis tabanında, alt
kısımlarda seyrek
kıllanma
Vücut yağ yüzdesi %4,3
ile %11,2 oranında artar
Testisler: 6-12 cc.
3/12,8
Skrotum: önemli
Pigmentasyon,
ölçüde büyür. Penis:
kıllanmada artış
%25’inde büyüme hızlanır
uzunluk artmış
Testisler: 15-20 cc.
Skrotum: daha fazla
4/13,9
büyüme ve koyulaşma.
Penis: uzunluğu ve
çapı artmış
Testisler: 20cc.
5/14,8
Skrotum ve penis:
erişkindeki gibi
Uyluk yönünde
laterale doğru
yayılan erişkin
Çoğunda büyüme hızlanır
pubik kıllanma
Erişkin pubik
Büyümede doruk noktaya
kıllanma
ulaşılır
ERGENDE PSİKOLOJİK ÖZELLİKLER VE PSİKOSOSYAL GELİŞME
Ergenlik çağı cinsel kimliği kabullenme, ana babaya bağımlılıktan kurtulma,
toplumsal yerini araştırma ve bir mesleğe yönelme çabalarının gösterildiği 8-10 yıllık bir
dönemdir (26).
Ergenlik toplumlara, dönemlere ve kişiye göre farklı özellikler göstermektedir. Bunun
için tüm yönlerini kapsayan ve herkes tarafından yeterli görülen bir tanım yapmak zordur.
Örneğin, sanayi toplumu ile kırsal kesim gençliğinin özellikleri ve sorunları farklıdır (27).
Hacettepe Üniversitesi ve Dicle Üniversitesi’nin, toplam 3666 üniversite birinci sınıf
6
öğrencisi üzerinde yaptığı bir araştırmada, iki üniversitenin örgencileri arasında
sosyoekonomik ve psikososyal özellikler açısından bölgesel özelliklere paralel, o özellikleri
yansıtan farklılıklar olduğu gösterilmiştir (2).
Ergenlik için bir yaş sınırı getirmek zordur. Bedensel, ruhsal ve toplumsal gelişim her
insanda aynı yaşlarda tanımlanmaz. Farklı özellikleri ve inceleme kolaylıkları nedeniyle, bazı
yazarlar ergenlik dönemini erken, orta ve geç ergenlik şeklinde sınıflandırmışlardır (28,29).
Erken Ergenlik
Bu dönem 11-15 yaşlar arasını kapsar. Hızlı büyüme ve cinsel gelişmeye aynı hızla
psikososyal gelişim ayak uyduramaz.
Egoları artar, gerçekçi olmayan istemlerde bulunurlar. Kendilerini aileden mümkün
olduğu kadar soyutlamaya çalışırlar. Somut düşünce dönemini aşabilmiş, geleceği soyut
olarak kavramış değillerdir. Cinsellik konusunda ilgileri artmış olmakla beraber, aynı cinsleri
ile arkadaşlık ederler.
Orta Ergenlik
Bu dönem 14-15 yaşlarından başlayıp, 16-17 yaşlara kadar sürer. Hızlı pubertal
gelişmenin yavaşlaması, gencin bedenine alışması dönemidir. Gençlerin %30-50’si soyut
düşünce yeteneği kazanırlar. Arkadaş grubu ile daha fazla bütünleşme ve karşı cinse ilgi artar.
Geç Ergenlik
Geç ergenlik dönemi 16-17 yaşlarından başlayıp 20’li yaşlarda sona erer. Büyüme ve
cinsel gelişmenin tamamlanması ile bu konudaki endişeler sona erer. Sosyal ilişkiler arkadaş
grubundan kişisel ilişkilere yönelmiştir .
Ergenlik döneminin sonlarına doğru kişi bireyselleşmesini tamamlamış, kendi
ebeveynlerinden ve diğer yetişkinlerden duygusal anlamda bağımsızlaşmıştır. Her iki cinsten
yaşıtlarıyla yeni ve daha olgun ilişkiler kurmaya hazırdır. Cinselliğe daha ciddiyetle yaklaşır
ve gizlilik arar (30).
Erikson’a göre (26) ergenlik dönemi kimlik (identity) dönemidir. Ergenlik ve
delikanlılık yaşlarında bedenin ve eşeysel organların hızlı bir gelişimi olur. İçsel coşkular ve
önemli gelişimsel sorunlarla karşılaşan delikanlı erkek yada kız, kendisine eskiden aşılanmış
roller ve hünerlerle, bundan böyle yükleneceği roller ve sorumlulukları karşılaştırır. Bu
7
dönemde benlik kimliği ve kimlik duygusu gelişir. Kimlik duygusunun cinsel, toplumsal ve
mesleksel öğeleri vardır. Delikanlılık, belli bir eşeylik yapısına bağlı tamlık, yeterlilik ve
güçlülük duygusunun yerleştiği dönemdir. Ergenin, cinsel yapısı ve yeterliliği konusunda
önce birtakım soruları, kuşkuları olabilir. Kendi cinsel yapısını, yeterlilik ve gücünü,
düşüncede yada eylemde, başkaları ile karşılaştırır. Bu konuda başkalarınca da nasıl
görüldüğünü merak eder. Kendini sınar, yarışmaya kalkar. Zamanla, sağlıklı ergenin bu tür
sınamaları, yarışmaları, kuşkuları yatışır. Kendi cinsel yapısının ve yeterliğinin gerçekçi
kabullenişi ile “cinsel kimlik duygusu” olgunlaşır (26).
Ergenin bu dönemde, ‘uygun kaynaklardan, doğru bilgiler elde etmek’ en belirgin
gereksinimlerinden biridir. Bazen yalan yanlış elde edinilmiş bir bilgi, bireyi etkisini kısa
yada uzun zaman sürdürebilecek olumsuzluklara yöneltebilir. Yapılan araştırmalar erkeklerin,
bu konuda kızlara göre daha bilgisiz olduklarını, hele karşı cins hakkında daha da az şey
bildiklerini göstermektedir (30).
PSİKOSEKSÜEL GELİŞME KURAMININ TEMEL KAVRAMLARI
Freud (26) cinsel terimini, haz veren herhangi bir nesne yada uyarana organizmanın
yönelişi anlamında kullanmıştır. Freud çağına dek, çocuğun haz veren nesnelere yönelişi,
bağlanışı cinsel bir olgu olarak görülmez ve cinsel davranışların ancak ergenlik çağında
başladığı sanılırdı. Freud, cinsel sapmaların incelenmesine, cinsel organların dışında birçok
beden parçasının haz kaynağı olabilmesine ve çocukluk çağında da cinsel uyarılışların
olabilmesine dayanarak cinsel yaşamın çocukluğun ilk dönemlerinden başladığı görüşünü
savunmuştur (26).
Freud’un libido kuramına göre her dürtünün bir amacı, bir nesnesi, bir de kaynağı
vardır. Dürtünün amacı boşalma ve doyumdur. Nesnesi, boşalma ve doyum sağlayacak
herhangi bir şeydir. Kaynağı ise cinsel haz bölgeleri diye bilinen bölgelerdir. Freud
psikoseksüel gelişme dönemlerine ilişkin görüşlerini oluştururken, dürtülerin kaynaklandıkları
ve en belirgin doyum noktaları oldukları beden bölgelerine öncelik vermiştir. Örneğin,
çocukluğun ilk yılında dürtüsel doyumun yoğunlaştığı en önemli bölge ağız çevresidir. Bu
nedenle bu çağa oral dönem adını vermiştir (26).
8
PSİKOSOSYAL GELİŞME KURAMININ TEMEL KAVRAMLARI
Erikson’un görüşleri bireyin psikoseksüel gelişimi ile psikososyal gelişim arasında
köprü kurmuştur. Erikson’un kullandığı önemli kavram ve terimlerden bazıları şunlardır:
Aşamalı oluşum ilkesi (epigenetic principle): Gelişen organizmanın bir taban planı
vardır. Organizmanın parçaları bu taban plana göre belli bir zaman ve sıraya göre gelişir.
Önceki dönem sonraki dönemlerde gelişecek çekirdek özellikleri içinde taşır.
Organ işlev-biçimi (organ mode): Belli bir dönemin ağırlık noktası olan bölgeye
ilişkin temel işlevler bütün organizmaya yayılarak organizmada egemen bir işlev-biçim
oluşturur.
Toplumsal işlev-örüntü (social modality): Her dönemin kendine özgü organ işlev
biçimi ile toplumsal çevre sürekli etkileşim içindedir.
Ruhsal-toplumsal dönemler (psycho-social stages): Erikson, organ işlev biçimlerinin
ve toplumsal etkileşimlerle oluşan işlev örüntülerinin gelişmeleri ile her dönemde benliğin
özel bir dönemeçten geçerek, o döneme özgü bir benlik sorununu çözdüğünü, bir gelişmeyi
tamamladığını ve özel benlik öğesinin temel taşını kazandığını tanımlar (26).
NORMAL CİNSELLİK
Cinsellik, cinsel doyumu ve iki insanın bir armoni içerisinde beraberliklerini içeren;
sosyal kurallar, değer yargıları ve tabularla belirlenmiş, biyolojik, psikolojik ve sosyal yönleri
olan özel bir yaşantı olarak tanımlanabilir. Bir diğer yanıyla cinsellik, yoğun psikosomatik bir
etkileşim içinde yaşanan ve paylaşılan, iki insanı bir araya gelmeye motive eden bir alan
olarak dikkati çekmektedir. Bireyde cinsellik, kişiliğin her yönüyle yakından ilişkilidir (31).
Cinsel ifade ve davranış, insan yaşamının ayrılmaz bir parçasıdır. Cinselliğin
çağrıştırdıkları ise; haz, arzu, üreme, aşk, ilişki veya yakınlıktır. Aşk ve cinsel yakınlık,
düşünsel, duygusal ve davranışsal boyutlarıyla iki insan arasında bir etkileşimdir. Düşünsel
boyut, kendini bir başkasına açma kararını vermektir. Bunlar; geçmiş, bugün, ve gelecekle
ilgili duygular, ümitler, değerler, korkular ve savunmalar olabilir. Duygusal boyutta, bir
başkasına sevgi duyma, onu koruma, ona güvenme, onu çok düşünme ve merak etme,
benzerlik ve farklılıklarını keşfetme arzusu vardır. Davranışsal boyutunda da, fiziksel
yakınlaşma, dokunma, bakma, gülümseme gibi yüz iletişimi, sarılma, öpme ve sevişme isteği
ön plana çıkar. Görüldüğü gibi, yakınlık kurmak, insanın kendisini, duygu, düşünce ve hatta
9
bedenini, iç dünyasını bir başkasına açmasıdır. İlişkiler ve cinsellik, insana sevilmeye değer
olduğu duygusunu yaşatır. Bu, bir açıdan kadınlığın ve erkekliğin onaylanmasıdır. Kernberg,
cinsellikle aşkın sıkı ilişkisinin tartışılmaz olduğuna işaret etmiş, cinsel heyecanın duygular
arasında çok özel bir yeri olduğu, fakat öfke, sevinç, üzüntü, nefret duygularında olduğu kadar
erken gelişmediğini ve dışa vurulmalarının onlara benzemediğini belirtmiştir (32). Bilişsel ve
öznel yapılanması içinde gurur, utanç, suçluluk ve rezil olma gibi karmaşık duygulara
benzetmiştir (32).
Doğumdan ölüme kadar bir yaşam dürtüsü olarak süren insan cinsel davranışı tek bir
biçime uymaz. İnsanlar cinsel dürtü, güç, tercih ettikleri cinsel anlatım ve doyum açısından
farklıdır. Bireyin toplum içindeki ilişkileri, yaşam koşulları, içinde bulunduğu kültür ortamı,
kadın ve erkek oluşu, yaşı, yaşamı boyunca cinsel deneyimlerini, ne kadar geliştirdiği gibi
çeşitli etkenler bu farkları belirler (32).
Cinsel uyarılma ve onun son noktası olan cinsel davranış, fizyolojik, psikolojik ve
kültürel etkenlerin bir ağıdır. Cinselliğimizi üreme ile biyolojik yönümüz tayin eder, fakat
nasıl cinsel olduğumuz ‘nerede, ne zaman, ne sıklıkta, kiminle ve neden’, kültürel çevre
içinde anlamların aktarılması ile oluşur (32).
Cinsellik kültürden kültüre değiştiği gibi, zaman içinde aynı kültürde ve her birimizin
yaşam dönemi içinde de değişir. Cinsellik de kültür içinde diğer her şey nasıl öğreniliyorsa
öyle öğrenilir. Çocukluk, ergenlik ve yetişkinlik süresince, bireyde ne olduğunu ve ne olması
gerektiğine dair bir düşünce gelişir (32).
Bir kişinin cinselliği birbiri ile ilişkili dört etkene bağlıdır; biyolojik seksüel kimlik,
cinsel kimlik, cinsel yönelim ve cinsel davranış. Bu etkenler, kişiliğin gelişmesini etkiler ve
bunların tümü psikoseksüel etkenler olarak adlandırılır (24).
Biyolojik Seksüel Kimlik
Seksüel kimlik, kişinin biyolojik seksüel özellikleridir. Bunlar kromozomlar, iç ve dış
genital organlar, hormonal durum, gonadlar ve ikincil seks karakterleridir. Normal bir
gelişmede bunlar birleşik bir patern sergilerler (24).
Cinsel Kimlik
Bireyin kendi bedenini ve benliğini belli bir eşeylik içinde algılayışı, kabullenişidir
(26). Cinsel kimlik, erkeklik veya dişilikle ilişkili davranışların psikolojik yönlerine işaret
10
eder ve aile bireyleri, öğretmenler ve arkadaşlar gibi kültürel fenomenlerden gelen
deneyimlerin verdiği sayısız ipuçlarının sonucu gelişir.
Cinsel rol: Cinsel kimlik ile ilişkili ve kısmen ondan türemiş olan davranıştır. Toplum
içinde dışa vuran davranışların görünümüdür (26). John Money, cinsel rol davranışını, kişinin
kendini erkek çocuk veya adam, kız veya kadın statüsünde açığa vurmak için söylediği veya
yaptığı her şey olarak tanımlamaktadır. Standart ve sağlıklı sonuç, cinsel kimlik ile cinsel
rolün birbirine uygun olmasıdır. Biyolojik özellikler önemli olmasına rağmen, kişinin kendi
cinsiyetine uygun rolü elde etmesinde en önemli etken öğrenmedir.
Toplumsal cinsiyet: Kadın ve erkeğin sağlığa ilişkin deneyimleri farklıdır. Bu
farklılıklar, kadın ve erkek arasındaki biyolojik, sosyokültürel ve ekonomik farklılıklara
bağlanabilir. Cinsiyet, biyolojinin belirlediği özellikler olarak tanımlanırken; toplumsal
cinsiyet, kadın ve erkekliği sosyal olarak yapılandıran özellikler olarak tanımlanır. İnsanlar
dişi yada erkek olarak doğarlar ama daha sonra kadın veya erkek olma ile sonuçlanacak, kız
yada oğlan çocuk olmayı yetişirken öğrenirler. Bu yüzden toplumsal cinsiyet zaman içinde
gelişen ve değişen bir kavramdır. Kültürden kültüre ve zaman içinde farklılık gösterir, kadın
ve erkeğin, rol ve sorumluluklarını ve aralarındaki güç ilişkilerini bu farklılıklara göre
tanımlar (33).
Cinsel Yönelim
Cinsel yönelim, kişinin cinsel dürtülerinin nesnelerini tanımlar. Bireyde duygu, istek
ve davranışların belli bir eşeye çekimidir (26). Bunlar heteroseksüel (karşı cins), homoseksüel
(aynı cins) veya biseksüel (her iki cins) gibi yönelimlerdir.
Cinsel Davranış
Cinsel davranışlar, fizyolojik cinsel yanıtları, farklı erotik uyaranları ve özdoyurumu
içerir (23,24). Bu davranışlar ailevi özellikler, sosyokültürel etkenler (ulusal medya,
toplumsal kurallar ve kuruluşlar gibi), kişisel deneyimler ve bu etkenlerin isteyerek
geliştirilmesinden etkilenen öğrenilmiş davranışlardır (23).
11
CİNSEL MİTLER VE CİNSEL EĞİTİM
Cinsel mitler, kişilerin cinsel konularda doğru olduğunu düşündükleri, çoğu zaman
abartılı, yanlış, bilimsel değeri bulunmayan inanışlardır. Toplumda yerleşik mitler, cinsel
rollerimizin ortaya çıkışını etkilerler. Kız ve erkek çocukların, doğduğu günden itibaren ayrı
şemalar içinde cinsel rollerine göre yetişmeleri kadın ve erkeklerin yaşayış, kavrayış
biçimlerini, yönelimlerini, beklentilerini ve yaşantılarının her boyutunda ayrılıkları artırıcı
olmaktadır (32).
Bireyin eğilimlerinin, inanışlarının, düşüncesinde yanlış oluşmuş kavramların cinsel
işlev bozukluğunun oluşumunda ve devamında yeri olduğu araştırmacıların dikkatini
çekmiştir. Zilbergeld (32), çağdaş batı toplumunda yaygın görülen cinsellikle ilgili bazı yanlış
inanışları vurgulamıştır. Bu inanışların en belirgin örnekleri, özellikle cinsellikle ilgili
esprilerde, fıkralarda, günlük basında ve pornografik yayınlarda sergilenir. Birçok insanın
cinsel eğitimi yetersizdir veya hiç yoktur. Cinsellikle ilgili bilgi eksikliği ve cinsel olan
herhangi bir şeye olan duyarlılık kişileri değişik kaynaklardan, özellikle basın-yayın
organlarından veya aynı derecede bilgisiz yaşıtlarından gelen mesajlara duyarlı kılar (32).
Ergenlerin cinsel mitlerden kurtulmasının yolu iyi bir cinsel eğitim almalarından geçer.
Cinsel eğitim yaşam boyu devam eden bir öğrenme sürecidir. Öğrenme aile içinde
başlar. Öğretmen, danışmanlar, hekimler ve bu alanda çalışan sağlık profesyonelleri ve medya
aracılığı ile devam eder. Cinsel eğitim, özellikle çocuklar için erişkin yaşama sağlıklı bir geçiş
yapabilmelerini kolaylaştırmak yönünden önemli bir konudur. Okul eğitiminin en temel
amaçlarından biri çocukları ve gençleri, erişkin yaşama ve bu yaşam içindeki rollerine
hazırlamaktır. Cinsellik, evlilik ve aile yaşamı erişkin insan yaşamının önemli bileşenleri
olduğuna göre okulların, öğrencilerini cinsel alanda da eğitmesi gerekir (34).
Cinsel eğitimin önemli bir kısmı yapılandırılmamış bir biçimde bir başka deyişle
sokakta, gerçekleşmektedir (35). İlk cinsel birleşmede hamile kalınmayacağına inanan genç
kızın, göbek bağının kendi göbeği ile bebeğinin göbeğini birleştirdiğine inanan öğretmenin ve
damardan madde enjekte etmesine karşın eşcinsel olmadığı için asla AIDS olmayacağını
düşünen genç erkeğin bu tür bilgileri yanlış kaynaklardan aldığı açıktır (34).
Cinsel eğitim yalnızca bilgi vermek değildir. Ancak yalnızca bilgi eksikliği veya
yanlış bilgilerin oluşturduğu olumsuz sonuçlar da düşündürücüdür. Çünkü erkek ve
kadınlardaki abartılı veya yanlış cinsel inanışların, cinsel işlev bozukluklarının oluşumunda
ve devamındaki yeri ve önemi günümüzde kesin olarak bilinmektedir (34).
12
Yanlış bilgi ve inanışlar, beklentilerin abartılı olmasına, abartılı beklentiler ise
performansla ilişkili kaygıların oluşmasına neden olarak çeşitli cinsel işlev bozukluklarına
zemin hazırlayabilir. Cinsel mitler, cinselliğin özgürce yaşanmasını sınırlar. Cinsel eğitim,
yalnızca danışan bireylerdeki mitleri ve ön yargıları ortaya çıkarmakla kalmaz ayrıca,
eğitici/tedavi edici konumunda olan profesyonellerin de kendi düşünce ve inanışlarını gözden
geçirmelerini sağlayabilir. Böyle bir eğitim, cinsel konuların daha rahat konuşulmasını
sağlayarak onu bir tabu olmaktan da çıkarabilir. Bütün bu nedenlerle cinsel alanda uygun bir
bilgilendirme ülkemizde ele alınması gereken önemli bir sorun alanıdır. Uygunsuz magazin
bilgileri ve standart/paket tedavi programları öneren 900’lü telefon tuzakları yapılandırılmış
bir cinsel eğitimin eksikliğinden kaynaklanmaktadır (34).
Cinsellikle ilgili bilgi eksikliğini yalnızca halk düzeyinde görmek yanlış olur. Yapılan
çalışmalar hizmet sunucuların kendi bilgilerini ‘yeterli bulmadıklarını’ göstermektedir.
Örneğin, hekimlerin ergen sağlığıyla ilgili tutum ve davranışlarını inceleyen bir araştırmaya
göre, hekimlerin bu alanda sınırlı deneyimi vardır ve kendilerini ergen sağlığına yönelik
hizmet sunmak için yeterli beceriye sahip görmemektedirler (36). Çeşitli tıp disiplinlerinde
çalışan hekimler ve özellikle tıp öğrencilerinin de cinsel eğitim programları içine alınmaları
gerekmektedir.
İyi bir cinsel eğitimin bileşenleri şunlardır:
A. Bilgi
B. Beceri
C. Uygun tutum ve davranışların kazandırılması
Cinsel eğitim, ‘cinsiyet körü’ konumundan çıkartılmalıdır. Yapılan çalışmaların çoğu,
cinsel eğitimin daha çok kadınlara yönelik yapıldığını ve yine kadınlar tarafından
yürütüldüğünü ortaya koymuştur. Eğitim cinsiyet ayırımı yapmadan verilmelidir.
Cinsel eğitim bireyin yaşına ve gelişim dönemlerine uygun olarak yapılmalıdır.
İngiltere’de cinsel, eğitim Sağlık Eğitimi Programı’nın bir parçası olarak ele alınmakta ve yaş
gruplarına göre dört aşamada verilmektedir:
1. Aşama: 4-7 yaşlar arasında.
2. Aşama: 7-11 yaşlar arasında.
3. Aşama: 11-14 yaşlar arasında.
4. Aşama: 14-16 yaşlar arasında
Ergen ve çocukların cinsel alanda kendi kendilerini eğitmelerini beklemek yanlıştır.
Belirsiz kaynaklardan elde edilen eksik ve yanlış bilgiler yerine, kaynağı belirli, yaş
13
gruplarına göre uyarlanmış, basit ve anlaşılır eğitim programlarına gereksinim vardır.
Ergenlerde, yapılandırılmış bir cinsel eğitim oldukça önemlidir (37). Eğitimde anahtar rol
oynayacak kişiler ebeveynler, öğretmenler, aile üyeleri, sağlık profesyonelleri ve din
görevlileri olabilir. Bu anahtar kişiler ve kurumların öncelikle cinsel eğitim konusundaki
sorumluluklarını görmeleri ve birbirlerine seçenek oluşturmak yerine, birbirlerinin
bütünleyicisi rolünü benimsemelidirler. Eğitim verecek kişi ve kurumların daha iyi bir iletişim
ve işbirliği içinde olmaları ve öncelikle kendilerinin standart bir eğitimden geçmeleri
gerekmektedir (34).
TÜRKİYE’DE ERGENLER VE CİNSELLİK
Gelişmekte olan ülkelerde ergen cinsel ve üreme sağlığı, erken yaşta evlilik ve
doğurganlık açısından dikkat çeken bir çalışma alanı olmakla birlikte kapsamlı ve eğitime
yönelik çalışmalar ancak son yıllarda ivme kazanmıştır (38). Türkiye’de de ergenlere yönelik
cinsel ve üreme sağlığı çalışmaları sayı ve nitelik olarak sınırlı kalmakla birlikte benzer bir
eğilim vardır.
Türkiye’de ergenlerin cinsel ve üreme sağlığı ile ilgili daha önce yapılan sınırlı
sayıdaki çalışmada, ergenlerin cinselliği ve üremeyi algılama biçimlerinin, tutum ve
davranışlarının araştırılmasından çok, üreme sağlığına yönelik bilgilerinin ölçülmesi
hedeflenmiştir. Bu araştırmaların bulguları şu şekilde özetlenebilir: Türkiye’de yapılan
araştırmalar, ergenlerin cinsel sağlıkla ilgili bilgisinin yetersiz olduğunu; bu konularda bilgi
ve eğitim almaya istekli olduklarını; temel bilgi kaynaklarının ise arkadaşlar, aile ve medya
olduğunu göstermektedir (2,39).
Ergenlikteki gebeliklerin oranı ve sıklığı ülkeden ülkeye fark göstermekle birlikte bu
durumun, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde karşılaşılan bir sorun olduğu
bilinmektedir (40). Ergenlikteki gebeliklerin ergenlerin hayatında çok önemli sorunlara yol
açtığı bir gerçektir. Öncelikle ergen gebelikler, anne ve bebek morbidite ve mortalitelerini
artırmaktadır (41). Buna ek olarak ergen yaşta anne olmak ergen annenin eğitimine ve sosyal
gelişimine engel olmaktadır. Ancak, dünyada 1 yılda doğan yaklaşık 14 milyon çocuğun
annesi (bütün doğanların %10’u) ergen yaştadır (2).
Ergenlikteki gebeliklerin önemli sonuçlarından biri, genellikle istemsiz ortaya çıkması
nedeniyle sağlıksız koşullarda isteyerek düşükle sonlandırılmasıdır. Her yıl meydana gelen
düşüklerin dörtte biri ergen yaş grubuna ait sağlıksız düşüklerdir (41). Türkiye’de gebeliklerin
14
tamamına yakını evlilik içerisinde gerçekleşmekle birlikte, toplumun ahlaki yapısının evlilik
dışı gebeliklere izin vermemesi nedeniyle gerçekleşen gebeliklerin uygunsuz koşullarda
isteyerek düşükle sonlandığı varsayılabilir (42).
Cinsel aktivite ve çocuk sahibi olma yaşı toplumdan topluma değişmektedir. 20 yaşın
altındaki kadınlarda evlilik öncesi cinsel ilişkide bulunma yaygınlığı Sahra Altı Afrika’da
%38, Latin Amerika ve Karayipler’de %28, Fransa, Almanya, İngiltere, Polonya ve Amerika
Birleşik Devletleri (ABD) gibi ülkelerde ise %67 civarındadır. Diğer taraftan, aynı ülkelerde
kadınlarda 20 yaş öncesinde ilk cinsel ilişkiyi yaşama yaygınlığı (evlilik içi yada evlilik dışı)
sırasıyla %83, %56 ve %77 civarındadır (43).
2003 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması’na (TNSA) göre, Türkiye’de yaşayan
nüfusun %19,7’sini 10-19 yaşlar arasındaki ergenler oluşturmaktadır. Diğer taraftan,
Türkiye’de 15-19 yaş arası kadınların %11.9’u evlidir. Her ne kadar ilk doğumda anne yaşı
ülkemizde giderek artma meylinde olsa da 35-39 yaş grubu kadınlara sorulduğunda ilk
doğumlarını ortanca 22 yaşında yaptıkları görülmektedir. 45-49 yaş arası kadınların %38’i,
25-29 yaş grubundaki kadınların ise %28’i yirmi yaşından önce anne olmuştur (42).
Ergenler arasında cinsellikle ilgili bilgi yetersizliği söz konusudur. Ergenlerdeki cinsel
ve üreme sağlığı, cinsellik gibi konulardaki bilgi yetersizliğinin temel nedeni; Türkiye’de
cinselliğin, özellikle aileler ve gençler açısından düşünüldüğünde tabu olmayı sürdürmesi
olabilir (2,44). Aileler, cinselliğin ‘yasak ve ayıp olduğu’ konusundaki tutumlarını
sürdürmekte ve çocuklarıyla bu konuda konuşmamayı tercih etmektedir. Yapılan bir
araştırmaya göre, Hacettepe Üniversitesi’ndeki öğrencilerin %56’sı, Dicle Üniversitesi’ndeki
öğrencilerin %81’i ‘annesi ile’ ve her iki üniversitede büyük çoğunluğunun (sırasıyla %82,
%93) ‘babası ile’ cinsel ve üreme sağlığı konularında hiç konuşmadıkları saptanmıştır (2).
Ergenlerin ve ailelerin, cinsel ve üreme sağlığıyla ilgili tutum ve davranışlarını en başta
toplumsal cinsiyet ayrımcılığı, toplumsal değerler ve kültürel yapı etkilemektedir. Bu konuyla
ilgili tutum ve davranışların toplumun farklı sosyoekonomik grupları arasında farklılık
olmaksızın, benzer bir şekilde devam ettirildiği görülmektedir.
Üniversite öncesi eğitim programlarında seçmeli ders olarak yer alan ‘Sağlık Bilgisi’
dersinin üremeyle ilgili bölümleri biyolojik üreme süreciyle sınırlıdır. Dolayısıyla, ergenler
cinsel ve üreme sağlığıyla ilgili bilgi gereksinimlerini karşılayabilmek için okul dışındaki
kaynaklara yönelmekte ve çoğu zaman yanlış bilgi almaktadır (2).
Üniversitedeki ergenlerin cinsellik ve üreme sağlığı konusundaki tutum ve davranışları
daha esnek olmaktadır. Türkiye’de toplam kadın nüfusunun %2.8’i, toplam erkek nüfusunun
15
%5.5’i üniversite ve yüksekokullara devam etmektedir (45). Üniversiteye devam eden
nüfusun oranı düşük olmakla birlikte, üniversite öğrencileri arasında cinsellik, üreme sağlığı,
riskli davranışlar gibi konularda diğer gruplarla karşılaştırıldığında farklı tutum ve davranış
örüntüleri gözlenmektedir. Bu farklılığı, üniversite ortamının daha rahat oluşuyla, aileden ayrı
bir yaşam sürdürülmesiyle yada yaş ve eğitim düzeyinin ilerlemesiyle değişen değer ve
yargılarla açıklamak mümkün olabilir. Üniversite ortamının farklı geçmiş yaşantıları ve
deneyimleri olan pek çok ergeni bir araya getirdiği düşünüldüğünde, aralarında oluşan
etkileşimin de ergenlerin tutum ve davranışları üzerinde belirleyici olduğunu söylemek
mümkündür. Bu doğrultuda, üniversite ortamında öğrenciler arasında evlilik öncesi cinsel
ilişki oranının daha yüksek olması beklenmektedir (2). Üniversite öğrencilerinde yapılan bir
araştırmada öğrencilerin %24,1’inin (erkelerin %44,5’i, kızların %3,9’u) en az bir kez cinsel
ilişkide bulunduğu ve bunların %40, 7’sinin son altı ay içinde birden fazla kişiyle cinsel
ilişkide bulunduğu tespit edilmiştir (39). Yine, Tıp Fakültesi öğrencilerinde yapılan bir
araştırmada, katılımcıların %34,3’ünün cinsel deneyimi olduğu saptanmıştır (3). Diğer
taraftan, sistem içerisinde kendilerine cinsel ve üreme sağlığı konularında bilgilendirme,
danışmanlık ve gerekli durumlarda klinik hizmet verilmemesi halinde bu grubun daha fazla
risk altında olabileceği düşünülebilir (2).
ERGENLİKTE BİRİNCİ BASAMAK SAĞLIK BAKIMI
Ergenlere verilen sağlık hizmeti bazı açılardan özellik arz eder. Ergenlik döneminde
ortaya çıkan büyüme-gelişme ve bunu izleyen bedensel değişiklikler, bu değişikliklerle ilgili
ergenin psikolojik kaygıları, bedenin değişen ihtiyacına paralel olarak beslenme ihtiyacının da
değişmesi, depresyon, intihara meyil, tütün kullanımı ve risk almaya yatkınlığı ergenlere özgü
sağlık sorunlarıdır. Çoğu zaman bu dönemdeki sağlık sorunlarını aile bireyleri ile bile
paylaşmayan ergenin alacağı sağlık hizmetinin de özel olması gerekmektedir.
Ergenlik döneminde biyolojik ve psikolojik değişimlere paralel olarak sağlık
ihtiyaçları da değişmektedir. Ergenlik öncesine kadar öncelikli sağlık sorunları enfeksiyon
hastalıkları, alerjik hastalıklar ve ev kazaları gibi nedenlerden oluşurken ergenlikte kazalar,
cinsel yolla bulaşan hastalıklar, akne, spesifik ortopedik problemler (skolyoz gibi), madde
kötüye kullanma ve psikiyatrik hastalıklar (depresyon, intihar ve yeme bozuklukları gibi) ön
plana çıkmaktadır (28). Diğer yaş gruplarındakilerle karşılaştırıldığında, ergenlerin morbidite
ve mortalite nedenlerinin çoğu önlenebilir nedenlerdir (46).
16
Çoğu ergenin bu dönemdeki risk almaya yatkın davranış özelliği ile ilişkili olan bu
sağlık sorunları ergenlere özel bir sağlık yaklaşımı sunmayı gerekli kılmaktadır.
Ergenlerde cinsel aktivite erken yaşlarda başlar ve yaygındır. Yaklaşık olarak kızların
%60’ının, erkeklerin %70’inin 18 yaşına gelinceye kadar cinsel ilişki ile tanıştığı rapor
edilmiştir (47). Batılı ülkelerde 15 yaş üzerindekilerin %20 ile %30’u cinsel olarak aktiftir.
Yine ABD’de 13 yaş altındakilerin %7,4’ü cinsel aktiftir (48). Tüm cinsel aktif kızların
yaklaşık beşte biri her yıl hamile kalır ve bunların yarısının hamilelikleri cinsel aktivitenin ilk
6 ayı içinde olur. Ergenlerin çok azı kontraseptif kullanır. Yanlış bilgi, geleceği
planlayamama, bir partnerle iletişim kurmada yetersizlik ve riskli davranışlar gibi faktörler,
etkili kontraseptif kullanımını olumsuz etkiler (28).
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar ergenler arasında yaygın bir problemdir. Amerika’da
rapor edilen tüm gonore vakalarının yaklaşık beşte biri ergenlik döneminde olur (28).
Türkiye’de 1986 verilerine göre Zührevi hastalıklar hastanelerine yatan 3257 hastanın
%24,8’i 15-24 yaş grubundadır (49). Tanı konulan toplam AIDS vakalarının yaklaşık %1’i
ergenlerdedir (28).
Cinsellik, bireyin kişiliğinden, başkalarıyla olan ilişkilerinden, yaşam koşullarından ve
içinde yaşadığı kültürden etkilenmektedir. Bunun için cinsellik konusunda hizmet sunumu tek
yönlü olamaz ve bütüncül bir yaklaşım gerektirir (24). Cinsel kimlik gelişimi, cinsel
organların fizyolojik ve fonksiyonel değişimi, cinsel tutum ve davranışların kazanılması
özellikle ergenlik döneminde ön plana çıkar. Ergenlerin bu dönemde kolay ulaşabileceği,
sorunlarını aktarabileceği ve gerekli hizmeti alabileceği sağlık noktalarının olması, cinsel
sağlıkları açısından oldukça önemlidir. Bu bağlamda birinci basamak hekimi, çocukluk
çağından ergenlik çağına geçiş sürecinde ergenlere sağlık bakımı sunmak için en önemli
sağlık noktasıdır (28).
Birinci basamak hekimi, kişisel, bütüncül ve kesintisiz olarak birinci basamak sağlık
hizmeti sunan, bu konuda uzmanlık eğitimi görmüş tıp doktorudur. Yaş, cinsiyet, yada kişinin
herhangi bir özelliğine bakmaksızın kişinin tüm sağlık sorunlarıyla ilgilenir ve sağlıklı
dönemlerde de gereken hizmetleri kişinin tüm hayatını kapsayacak şekilde verir. Aynı
zamanda bireylerin, sağlık sistemiyle ilk tıbbi temas noktasını oluşturur. Bireyin sağlıkla ilgili
tüm sorunlarını ele alırken fiziksel, psikolojik ve sosyal özellikleri ile bir bütün olarak
değerlendirir. Sunduğu hizmeti bireyin gereksinimlerine göre şekillendirir ve sorunları sadece
bireysel değil, aile ve toplumsal örüntüleri bağlamında da ele alır. Birinci basamak hekimi ve
sorumluluğunu aldığı kişiler arasında yaşama yayılan, sürekli ve yakın bir ilişki vardır (50).
17
Aile hekiminin verdiği sağlık hizmetindeki önemli noktalardan birisi hizmet verdiği bireylerle
olan iletişimidir. Bu iletişim zaman içerisinde test edilmiş ve güvene dayalı bir ilişkidir. Aile
hekimi, bebeklikten beri takip ettiği ve duygusal yönlerine de önem veren profesyonel bir
iletişim kurduğu ergenle, ergenlik dönemine özel sağlık sorunlarını en etkin olarak
konuşabilecek ve bu sorunlara uygun yaklaşımda bulunabilecek hekimdir. Bu nitelikler göz
önüne alındığında, özel bir perspektif gerektiren ‘ergenlerde cinsel ve üreme sağlığı
konusunda’ bilgilendirme, danışmanlık, doğru cinsel tutum ve davranışların kazanılmasında,
birinci basamak hekimi başarılı bir hizmet sunabilir (50).
Türkiye’de sağlık sisteminin dağınık yapısı çoğu bireyin kişisel hekiminin olmasına
izin vermemektedir. Bireyin sağlık sorunlarının sorumluluğunu üstlenen bir doktorun
olmaması, ergenlerin başka konularda olduğu gibi cinsellikle ilgili sağlık ihtiyaçlarını da
sürekliliği olmayan ve çoğunlukla ergen cinselliği konusunda özel bir eğitim geçmişi olmayan
sağlık profesyonellerinden almalarına yol açmaktadır. Son derece güvene dayalı bir iletişim
ortamı gerektiren ve ancak uzun süreli sınanmış ilişkilere dayalı bir hasta-hekim
görüşmesinde gündeme gelebilecek cinsel konular, böyle bir atmosferde çoğu kez gözden
kaçmakta, ya ergenin hiç dile getirememesine veya sağlık sistemi tarafından yeterince
karşılanamamasına neden olmaktadır. Bu nedenle, birinci basamak sağlık hizmetleri
güçlendirilerek, üreme sağlığının geliştirilmesi ile yaşama sağlıklı bir başlangıç oluşturulabilir
(50).
18
GEREÇ VE YÖNTEMLER
Bu araştırma, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı’nda
yapıldı. Araştırmanın evrenini Trakya Üniversitesi’ne 2001, 2002, 2003 ve 2004 yıllarında
kayıt yaptıran öğrenciler oluşturmaktadır. Evrenin tamamının bu çalışmaya alınması
hedeflenmiştir. Trakya Üniversitesi’ne 2001, 2002, 2003 ve 2004 yıllarında, sırasıyla 7099,
8906, 8596 ve 8946 olmak üzere toplam 33547 öğrenci kayıt yaptırmıştır. Araştırmaya toplam
17634 öğrenci katılmıştır. Böylece araştırma evreninin %52,5’i örneklenmiştir.
Araştırmanın Gücü
Ülkemizde ergenlerin çeşitli yaş gruplarına göre cinsel aktivite yaygınlıklarını
gösteren kapsamlı çalışma bulunamamıştır. Dağdeviren ve ark. (8) üniversiteye yeni kayıt
yaptırmış, ortalama yaşı 19 olan ergenlerde cinsel ilişki yaygınlığını %27, Öner ve ark. (3) ise
ortalama yaşı 21 olan tıp fakültesi öğrencilerinde cinsel ilişki yaygınlığını %34,3 olarak
bildirmişlerdir. Daha eski tarihli bir araştırmada ise 20 yaşındaki gençlerin %24’ünün karşı
cinsle ilişkisinin olduğu bildirilmiştir (44). Akın ve Özvarış’ın (2) araştırmasında ise
Hacettepe ve Dicle Üniversitesi öğrencilerinde cinsel ilişki deneyimi yaygınlığı, sırasıyla %7
ve %9 bildirilmiş olmakla birlikte, diğer araştırmalarla uyumlu olmaması nedeniyle bu oranlar
örneklem hesabında dikkate alınmamıştır. Araştırmanın gücü hesaplanırken hipotez p değeri
%24, tolerans oranı %10 alınarak hesaplanan alternatif p değeri ise %26,4 olarak alınmıştır.
Dört yıllık süreçte elde edilen en düşük katılımcı sayısı (yıl 2001; n=3710) dikkate alınarak
güç analizi yapıldığında, bu araştırmanın gücü %92,18 olarak hesaplanmıştır.
19
Çalışmaya Alınma Kriterleri
Toplam 17634 katılımcı aşağıdaki çalışmaya alınma koşullarını karşılamıştır.
1. Trakya Üniversitesi’nde herhangi bir bölüme kayıt yaptırma hakkı kazanmış
olmak
2. Araştırmaya katılmayı kabul etmiş olmak
3. 25 yaş ve altında olmak
Çalışmadan Çıkarılma Kriterleri
Toplam 397 kişi aşağıdaki maddelerden herhangi birisi nedeniyle çalışmadan çıkarıldı.
1.
Anket bilgilerinde çelişki bulunması. Doldurulan anketler araştırmacılar
tarafından incelendi ve ‘Hiç cinsel ilişki deneyiminiz oldu mu?’ sorusuna
‘Hayır’ cevabı verdiği halde ‘İlk cinsel ilişkinizi kiminle yaşadınız?’
sorusuna cevap vermek gibi çelişkili ifade içeren anketler çalışmadan
çıkarıldı.
2.
Anket sorularının %50’sinden azına cevap vermiş olmak.
3.
Demografik verilerle ilgili soruların tamamını boş bırakmış olmak.
Veri Toplama Aracı
Veri toplamak amacıyla araştırmacılar tarafından bir anket geliştirilmiştir. Ankette
üniversiteye kayıt yaptıracak öğrencilerde; demografik özellikler, cinsellik ve aile planlaması
(AP) ile ilgili bilgi düzeyleri, cinsel tutum ve davranışları sorgulanmıştır.
Geliştirilen ön anket, 10 kişilik bir öğrenci grubuna uygulanarak anket hakkında nitel
açıdan görüşleri alınmıştır. Bu çalışma sonrasında, ankette gerekli görülen bazı değişiklikler
yapılmıştır. Anketin toplam doldurulma süresi ortalama 8 ± 2 dakika olarak bulunmuştur.
Araştırmada uygulanan anket Ek-1’de görülmektedir.
Etik Kurul Onayı
Bu araştırmada uluslararası etik kurallara uyulmuştur ve Trakya Üniversitesi Tıp
Fakültesi Etik Kurulu’ndan onay alınmıştır (Ek-2). Araştırmaya katılacak olan bireyler sözlü
olarak bilgilendirilmiş ve onayları alınmıştır. Bireylere çalışmanın başında aşağıdaki şu ifade
okunmuştur: Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Aile Hekimliği Anabilim Dalı olarak,
üniversite çağındaki ergenlerin cinsel davranışlarını saptamak amacıyla bir araştırma
20
yapmaktayız. Hazırlamış olduğumuz bu anketi doldurmanız çalışmamıza katkı sağlayacaktır.
Bu anketi doldurmak zorunda değilsiniz. Anketi doldurmanız halinde size herhangi bir ücret
ödenmeyecektir. Sizden elde etmiş olduğumuz bu bilgiler; hiçbir şekilde şahsınızla
ilişkilendirilmeyecek, yalnızca bilimsel istatistiklerde kullanılacak ve tamamen gizli
tutulacaktır.
Uygulama
Uygulamada standart sağlamak için anketörlerle, çalışma öncesinde bir toplantı yapıldı
ve anketin uygulanması hakkında ortak bir yöntem belirlendi. Araştırmanın yapıldığı
dönemde Trakya Üniversitesi’nde öğrenci kayıtları tek merkezden yapılmaktaydı.
Araştırmacılar, kayıt merkezinin girişinde katılımcıların anketleri rahat bir ortamda
doldurabilecekleri, masa ve sandalyelerin bulunduğu bir alan hazırladılar. Kayıt için gelen
öğrencilere araştırmaya katılmaları teklif edildi ve kabul edenlere başkalarının göremeyeceği
bir ortamda kendi kendilerine doldurmak üzere birer araştırma anketi verildi. Anket, dört yıl
boyunca (2001, 2002, 2003 ve 2004 yıllarında) her eğitim yılı başında aynı yöntemle
uygulandı.
Kayıt için gelen öğrencilerden yaklaşık 30000 kişiye ulaşıldı. Katılmayı kabul eden
17634 kişi çalışmaya kabul edildi. Çeşitli nedenlerle 397 anket iptal edildi. Toplam 17237
anketin verileri istatistik hesaplamalar için bilgisayara girildi.
İstatistik
Elde edilen verilerin istatistik analizleri, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı
Bilgi İşlem Merkezi’ndeki S0064 Minitab Release 13 paket programı (Lisans No: WCP
1331.00197) kullanılarak yapıldı.
İstatistik yöntem olarak tablolarla gösterme, frekans dağılımı, tanımlayıcı istatistikler,
Spearman korelasyon analizi, varyans analizi, Ki kare testi, Fischer exact testi, Kruskal-Wallis
varyans analizi, Mann-Whitney U testi ve lojistik regresyon testi kullanıldı. Veriler ortanca
değer (ve en az-en çok değerler) olarak ifade edildi. İstatistiksel anlamlılık düzeyi ‘p’ ilgili
testlerle birlikte gösterildi. H1 hipotezleri iki yönlü olarak oluşturuldu ve analizlerde iki yönlü
‘p’ değerleri verildi (p<0,05 olduğunda anlamlı, p>0,05 olduğunda anlamsız kabul edildi).
21
Bağımlı Değişkenler
Bu çalışmada bağımlı değişken olarak aşağıdaki parametreler kullanılmıştır:
1. Cinsel ilişki deneyimi
2. İlk cinsel ilişki yaşı
3. İlk cinsel partner
4. Halen cinsel partnerin olması
5. Cinsel ilişkide bulunduğu kişiyle evlenmeyi düşünme
6. Cinsel ilişki sayısı
7. Cinsel partner sayısı
8. Son cinsel ilişkide koruyucu yöntem kullanma
9. Cinsel yolla bulaşan hastalık geçirmiş olma
10. Cinsel bilginin kaynağı
11. Cinsel bilgi alınmak istenen yer
12. Aile planlaması yöntemi bilme
13. Kondomu bilme
14. Oral kontraseptifi bilme
15. Rahim içi aracı bilme
16. Diyaframı bilme
17. Coitus interraptusu bilme
18. Takvim yöntemini bilme
19. Tüp ligasyonu yada vazektomi yöntemi bilme
20. En güvenilir aile planlaması yöntemi bilgisi
21. En güvenilir CYBH’dan korunma yöntemi bilgisi
22. Kürtaj hakkındaki düşünce
23. Aile planlaması hakkındaki düşünce
24. Erkekler için evlilik öncesi cinsel ilişkiye taraftar olma
25. Kadınlar için evlilik öncesi cinsel ilişkiye taraftar olma
26. İstenen çocuk sayısı
27. Eşin evlilik öncesi cinsel deneyime sahip olması
22
Bağımsız Değişkenler
Bu çalışmada bağımsız değişken olarak aşağıdaki parametreler kullanılmıştır:
1. Yaş
2. Cinsiyet
3. Medeni durum
4. Memleket
5. Mezun olduğu lise
6. Kayıt yaptırdığı bölüm
7. Araştırmanın yapıldığı yıl
Araştırmadaki sürekli verilerden yaş, ilk cinsel ilişki yaşı, cinsel ilişki sayısı, cinsel
partner sayısı ve istenen çocuk sayısı verilerinin normal dağılıma uygunluğu Kolmogorov
Smirnov testi ile yapıldı. Her üç değişkenin de normal dağılmadığı saptandı (Kolmogorov
Smirnov Z ve p sırasıyla 28,165;<0.001, 9,206;<0.001, 12,882;<0,001, 12,022; <0,001,
40,262; <0,001). Bu değişkenlerin histogram Grafikleri sırasıyla Grafik 1, Grafik 2, Grafik 3,
Grafik 4 ve Grafik 5‘de görülmektedir.
10000
8000
6000
4000
2000
Std. Dev = 1,34
Mean = 18,5
N = 15954,00
0
16,0
18,0
20,0
22,0
24,0
26,0
Yaş
Grafik 1. Yaş değişkeninin histogram grafiği.
23
7000
6000
5000
4000
3000
2000
Std. Dev = 1,34
1000
Mean = 18
N = 15954,00
0
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
Yaş
Grafik 2. ‘İlk cinsel ilişki yaşı’ değişkeninin histogram grafiği.
1600
1400
1200
1000
800
600
400
Std. Dev = 7,23
200
Mean = 5
N = 2130,00
0
68
63
58
53
48
43
38
33
28
23
18
13
8
3
Cinsel ilişki sayısı
Grafik 3. ‘Cinsel ilişki sayısı’ değişkeninin histogram grafiği.
24
1400
1200
1000
800
600
400
Std. Dev = 3,17
200
Mean = 3
N = 2165,00
0
32
30
28
26
24
22
20
18
16
14
12
10
6
8
4
2
-0
Cinsel partner sayısı
Grafik 4. ‘Cinsel partner sayısı’ değişkeninin histogram grafiği.
12000
10000
8000
6000
4000
2000
Std. Dev = ,81
Mean = 2
N = 15186,00
0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
İstenen çocuk sayısı
Grafik 5. ‘İstenen çocuk sayısı’ değişkeninin histogram grafiği.
25
BULGULAR
Araştırma sonunda 17237 kişiye ait verilerin analizi yapıldı.
Tanımlayıcı İstatistikler
Yaşla ilgili soruya 16051 kişi cevap verdi. Katılımcıların ortanca yaşı 18 olarak
bulundu (en düşük 16, en yüksek 25).
Cinsiyet sorusuna 16758 kişi cevap verdi. Bunların 7899’u (%47,1) kız, 8859’u
(%52,9) erkekti. Erkek katılımcı sayısı 2001 yılından 2002 yılına geçişte artma gösterirken,
daha sonraki yıllarda giderek düşmüştür. Katılımcıların cinsiyetlerinde yıllar arasında görülen
bu farklılık istatistiksel olarak anlamlı bulundu (Ki kare: 27,543; p<0,001). Katılımcı
cinsiyetlerinin yıllara göre dağılımı Tablo 3’da görülmektedir.
Tablo 3. Katılımcı cinsiyetlerinin yıllara göre dağılımı.
Anketin uygulandığı yıl
Cinsiyet
2001
2002
2003
Toplam
2004
Erkek
1838(%49,7)
2206(%55,3)
2859(%53,8)
1956(%52)
8859(%52,9)
Kız
1859(%50,3)
1782(%44,7)
2451(%46,2)
1807(%48)
7899(%47,1)
Toplam
3697(%100)
3988(%100)
5310(%100)
3763(%100)
16758(%100)
Ki kare: 27,543, p<0,001
26
Medeni durum sorusuna 15788 kişi cevap verdi. Bunların 120’si (%0,8) evli, 15668’i
(%99,2) bekardı. Yıllar içerisinde evlilerin oranı artmaktaydı. Yapılan Ki kare analizinde
evlilik oranları açısından yıllar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farkın olduğu saptandı
(Ki kare: 73,12; p<0,001). Evlilik durumunun yıllara göre dağılımı Tablo 4’de görülmektedir.
Tablo 4. Katılımcıların evlilik durumlarının yıllara göre dağılımı.
Yıl
Medeni
Durum
Toplam
2001
2002
2003
2004
Evli
13 (%0,4)
8 (%0,2)
40 (%0,8)
59 (%1,8)
120 (%0,8)
Bekar
3684 (%99,6)
3993 (%99,8)
4801 (%99,2)
3190 (%98,2)
15668 (%99,2)
Toplam
4001 (%100)
4841 (%100)
3249 (%100)
15788 (%100)
15788 (%100)
Ki kare: 73,12, p<0,001
Bireyin nereli olduğu ile ilgili soruya 14948 kişi cevap verdi. Katılımcıların geldikleri
şehirler, coğrafi bölgelere göre gruplandırılarak incelendi. Gruplandırmada T.C. Başbakanlık
Devlet Planlama Teşkilatı’nın ‘Coğrafi Bölgeler İtibarıyla İllerin Dağılımı’ haritası kullanıldı
(51). Katılımcıların büyük çoğunluğunun (9155 kişi, %61,2) Marmara Bölgesinden geldikleri
görüldü. Katılımcılardan yıllar içerisinde yabancıların sayısının giderek azaldığı, Marmara
Bölgesinden gelenlerin sayısının ilk yıl %47,3 iken, sonraki yıllarda %65 civarında olduğu
saptandı. Katılımcıların geldikleri bölgelerin yıllara göre dağılımı Tablo 5’te görülmektedir.
Tablo 5. Katılımcıların geldikleri bölgelerin yıllara göre dağılımı.
Anketin uygulandığı yıl
Coğrafi bölge
2001
2002
2003
Toplam
2004
Yabancı
129(%3,7)
112(%2,9)
52(%1,2)
32(%1)
325(%2,2)
Karadeniz
651(%18,6)
526(%13,7)
575(%13,2)
429(%13,2)
2181(%14,6)
Doğu Anadolu
290(%8,3)
245(%6,4)
277(%6,4)
194(%6)
1006(%6,7)
Güneydoğu A.
62(%1,8)
60(%1,6)
44(%1)
42(%1,3)
208(%1,4)
İç Anadolu
330(%9,5)
248(%6,4)
218(%5)
217(%6,7)
1013(%6,8)
Akdeniz
136(%3,9)
96(%2,5)
100(%2,3)
73(%2,2)
405(%2,7)
Ege
243(%7)
131(%3,4)
140(%3,2)
141(%4,3)
655(%4,4)
Marmara
1650(%47,3)
2434(%63,2)
2942(%67,7)
2129(%65,4)
9155(%61,5)
Toplam
3491(%100)
3852(%100)
4348(%100)
3257(%100)
14948(%100)
Güneydoğu A.=Güneydoğu Anadolu
27
Katılımcıların geldikleri bölgelere göre cinsiyet dağılımına bakıldığında, Güneydoğu
Anadolu Bölgesinden gelenlerin %58,9’u erkek, 41,1’i kız, Akdeniz Bölgesinden gelenlerin
%56,1’i erkek, %43,9’u kız, Karadeniz Bölgesinden gelenlerin %53’ü erkek, %47’si kız,
Marmara Bölgesinden gelenlerin %52,2’si erkek, %48,2’si kız, Doğu Anadolu Bölgesinden
gelenlerin %50,9’u erkek, %49,1’i kız iken, yabancıların %53,6’sı kız, %46,4’ü erkek, Ege
Bölgesinden gelenlerin %52,2’si kız, %47,8’i erkek ve İç Anadolu Bölgesinden gelenlerin
%50,1’i kız, %49,9’u erkek olarak saptandı. Katılımcıların geldikleri coğrafi bölgelere göre
cinsiyetlerinin dağılımı Tablo 6’da görülmektedir.
Tablo 6. Katılımcıların geldikleri bölgelere göre cinsiyetlerinin dağılımı.
Cinsiyet
Coğrafi bölge
Toplam
Erkek
Kız
Yabancı
149(%46,4)
172(%53,6)
321(%100)
Karadeniz
1135(%53)
1006(%47)
2141(%100)
Doğu Anadolu
497(%50,9)
480(%49,1)
977(%100)
Güneydoğu Anadolu
122(%58,9)
85(%41,1)
207(%100)
İç Anadolu
498(%49,9)
500(%50,1)
998(%100)
Akdeniz
224(%56,1)
175(%43,9)
399(%100)
Ege
309(%47,8)
338(%52,2)
647(%100)
Marmara
4673(%52,2)
4281(%47,8)
8954(%100)
Toplam
7607(%51,9)
7037(%48,1)
14644(%100)
Katılımcılardan mezun oldukları lise ile ilgili soruya 16935’i cevap verdi. Bunların
%51’inin Meslek Lisesi, %21,2’sinin Devlet Lisesi, %10,1’inin Süper Lise, %7,3’ünün
Anadolu Lisesi, %6,2’sinin Anadolu Meslek Lisesi, kalan %3,7’lik kısmının ise diğer
liselerden (Kolej/Özel Lise, İmam Hatip Lisesi, Açık Lise ve Fen Lisesi) mezun olduğu
saptandı. Katılımcıların bitirdikleri liselere göre dağılımı Tablo 7’de görülmektedir.
28
Tablo 7. Katılımcıların yıllara göre mezun oldukları lise açısından dağılımı.
Anketin uygulandığı yıl
Lise
Toplam
2001
2002
2003
2004
Devlet
Fen
İmam H.
1385(%34,8)
13(%0,4)
139(%3,8)
565(%14,3)
16(%0,4)
57(%1,4)
804(%14,7)
20(%0,4)
13(%0,2)
841(%21,6)
10(%0,3)
33(%0,8)
3595(%21,2)
59(%0,3)
242(%1,4)
Anadolu
168(%4,7)
190(%4,8)
514(%9,4)
368(%9,5)
1240(%7,3)
Açık
40(%1,1)
14(%0,4)
18(%0,3)
19(%0,5)
91(%0,5)
Süper
Kolej/Özel
484(%13,4)
70(%1,9)
322(%8,1)
87(%2,2)
482(%8,8)
69(%1,3)
415(%10,7)
35(%0,9)
1703(%10,1)
261(%1,5)
1941(%49,9)
225(%5,8)
3887(%100)
8698(%51,4)
1046(%6,2)
16935(%100)
1179(%32,7) 2364(%59,6) 3214(%58,7)
Meslek
133(%3,7)
349(%8,8)
339(%6,2)
Anad. M.
3611(%100)
3964(%100)
5473(%100)
Toplam
İmam H.=İmam Hatip, Anad. M.=Anadolu Meslek
Katılımcıların mezun oldukları liselere göre cinsiyetlerinin dağılımına bakıldığında
Devlet Lisesi, Fen Lisesi, İmam Hatip Lisesi, Anadolu Lisesi, Süper Lise ve Anadolu Meslek
Lisesinde kızlar fazla iken (sırasıyla %52, %59,3, %63, %53,4, %70,1 ve %55,3), Meslek
Lisesi, Kolej/Özel Lise ve Açık Lise mezunlarında erkeklerin fazla olduğu (sırasıyla %61,7,
%51,2 ve %61,5) saptandı ve anlamlı bir fark olduğu görüldü (Tablo 8, Grafik 6).
Tablo 8. Katılımcıların mezun oldukları liselere göre cinsiyetlerinin dağılımı.
Lise
Erkek
1690(%48,0)
Devlet
24(%40,7)
Fen
88(%37,0)
İmam Hatip
571(%46,6)
Anadolu
56(%61,5)
Açık
503(%29,9)
Süper
131(%51,2)
Kolej/Özel
5186(%61,7)
Meslek
Anadolu Meslek 457(%44,7)
8706(%52,8)
Toplam
Ki kare: 733,356, p<0,001
Cinsiyet
Kız
1828(%52,0)
35(%59,3)
150(%63,0)
654(%53,4)
35(%38,5)
1181(%70,1)
125(%48,8)
3213(%38,3)
566(%55,3)
7787(%47,2)
29
Toplam
3518(%100)
59(%100)
238(%100)
1225(%100)
91(%100)
1684(%100)
256(%100)
8399(%100)
1023(%100)
16493(%100)
100
90
52
59
63
53
38
70
49
38
55
80
70
60
62
62
50
40
48
41
45
Cinsiyet
37
30
Yü z d e
51
47
30
20
Kız
10
0
Erkek
ad
M
l
ti p
ze
olu
j/Ö
r
olu
Ha
t
lek
le
pe
ık
es
An
M
Ko
Sü
Aç
ad
n
vl e
am
An
İm
Fe
De
es
lek
Grafik 6. Katılımcıların mezun oldukları liselere göre cinsiyetleri
açısından dağılımı.
Kayıt yaptırılan bölüm sorusunu 16107 kişi cevapladı. En fazla katılımın elektrik ve
muhasebe bölümlerine kayıt yaptıran öğrencilerden olduğu saptandı (sırasıyla 1046 ve 1476
kişi). Katılımcıların kayıt yaptırdıkları bölümler ‘önlisans, lisans ve tıp’ şeklinde
gruplandırıldı. Buna göre katılımcıların %66’sının önlisans, %31,9’unun lisans ve %2,1’inin
tıp fakültesi programlarına kayıt yaptırdığı saptandı. Önlisans programlarına kayıt
yaptıranların 2001 yılında %%72,6 iken, yıllar içerisinde azalarak 2004 yılında %61,9’a
düştüğü, lisans programlarına kayıt yaptıranların ise 2001 yılında %24,9 iken, yıllar içerisinde
artarak 2004 yılında %36,2’ye yükseldiği tespit edildi. Katılımcıların kayıt yaptırdıkları lisans
programına göre yıllar içerisindeki dağılımı Tablo 9’da görülmektedir.
30
Tablo 9. Katılımcıların kayıt yaptırdıkları lisans programına göre yıllar içerisindeki
dağılımı.
Lisans
programı
Anketin uygulandığı yıl
Toplam
2001
2002
2003
2004
Önlisans
2551(%72,6)
2647(%68,5)
3160(%62,5)
2272(%61,9)
10630(%66,0)
Lisans
875(%24,9)
1144(%29,6)
1797(%35,5)
1327(%36,2)
5143(%31,9)
Tıp
88(%2,5)
74(%1,9)
103(%2,0)
69(%1,9)
334(%2,1)
Toplam
3514(%100)
3865(%100)
5060(%100)
3668(%100)
16107(%100)
Katılımcıların kayıt yaptırdıkları lisans programlarına göre cinsiyetlerinin dağılımına
bakıldığında, önlisans programına kayıt yatıranların %57,1’i erkeklerden oluşurken, lisans ve
tıp fakültesi programlarına kayıt yaptıranların sırasıyla %56,5 ve %57,5’i kızlardan
oluşuyordu. Katılımcıların kayıt yaptırdığı lisans programına göre cinsiyetlerinin dağılımı
Tablo 10’da görülmektedir.
Tablo 10. Katılımcıların kayıt yaptırdığı lisans programına göre cinsiyetlerinin
dağılımı.
Cinsiyet
Lisans programı
Önlisans
Lisans
Tıp
Toplam
Erkek
5886(%57,1)
2202(%43,5)
142(%42,5)
8230(%52,4)
Kız
4428(%42,9)
2860(%56,5)
192(%57,5)
7480(%47,6)
Toplam
10314(%100)
5062(%100)
334(%100)
15710(%100)
Puan türü sorusuna 15751 kişi (%91,4) cevap verdi. Puan türleri sözel, sayısal, eşit
ağırlık (EA), yabancı dil ve meslek giriş puanı (MSG) şeklindeydi. En fazla katılımcıyı
sayısal bölüme kayıt yaptıran öğrencilerin oluşturduğu saptandı (8571 kişi, %54,4). Yıllara
göre katılımcıların üniversiteye giriş puan türlerinin dağılımı Tablo 11’de görülmektedir.
31
Tablo 11. Katılımcıların üniversiteye girdikleri puan türlerinin yıllara göre dağılımı.
Anketin uygulandığı yıl
Puan
türü
Toplam
2001
2002
2003
2004
Sözel
460(%13,8)
563(%14,8)
363(%7,3)
418(%11,5)
1804(%11,5)
Sayısal
1613(%48,5)
2076(%54,5)
2913(%58,4)
1969(%54,3)
8571(%54,4)
EA
1186(%35,7)
897(%23,5)
1536(%30,8)
1039(%28,7)
4658(%29,6)
Dil
14(%0,4)
42(%1,1)
61(%1,2)
48(%1,3)
165(%1,0)
MSG
51(%1,5)
233(%6,1)
119(%2,4)
150(%4,1)
553(%3,5)
Toplam
3324(%100)
3811(%100)
4992(%100)
3624(%100)
15751(%100)
EA: eşit ağırlık, MSG: meslek giriş puanı
Katılımcılardan dil, sözel ve eşit ağırlık puanıyla gelenlerin yarıdan fazlasını kızlar
oluştururken (sırasıyla %75, %65,8 ve %58,5), sayısal ve MSG puanlarıyla gelenlerin yarıdan
fazlasını erkekler oluşturuyordu (sırasıyla %63 ve %52,3). Katılımcıların cinsiyete göre
üniversiteye giriş puanlarının dağılımı Tablo 12’de görülmektedir.
Tablo 12. Katılımcıların cinsiyete göre üniversiteye giriş puan türlerinin dağılımı.
Cinsiyet
Puan türü
Toplam
Erkek
Kız
Sözel
606(%34,2)
1164(%65,8)
1770(%100)
Sayısal
5255(%63,0)
3089(%37,0)
8344(%100)
EA
1889(%41,5)
2662(%58,5)
4551(%100)
Dil
41(%25,0)
123(%75,0)
164(%100)
MSG
278(%52,3)
254(%47,7)
532(%100)
Toplam
8069(%52,5)
7292(%47,5)
15361(%100)
EA: eşit ağırlık, MSG: meslek giriş puanı
32
Katılımcılardan, aile planlaması ve cinsellik hakkında bilgi alıp almadıkları ile ilgili
soruya 16213 kişi cevap verdi. Bunların %65,5’i herhangi bir kaynaktan bilgi aldığını,
%34,5’i hiçbir kaynaktan bilgi almadığını belirtti. Olumlu yönde cevap verenlerin oranının
her yıl arttığı saptandı (2001, 2002, 2003 ve 2004 yıllarında sırasıyla % 33,7, %45, %85,8 ve
%86,1). Katılımcıların verdiği cevapların yıllara göre dağılımı Tablo 13’de görülmektedir.
Tablo 13. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında bilgi alıp almadıklarının
yıllara göre dağılımı.
Anketin uygulandığı yıl
Eğitim
Toplam
2001
2002
2003
2004
Hayır
2390(%66,3)
1925(%55,0)
746(%14,2)
533(%13,9)
5594(%34,5)
Evet
1214(%33,7)
1578(%45,0)
4519(%85,8)
3308(%86,1)
10619(%65,5)
Toplam
3604(%100)
3503(%100)
5265(%100)
3841(%100)
16213(%100)
Katılımcılardan aile planlaması ve cinsellik hakkında daha önce bilgi alıp almama
durumları her iki cinste benzerdi. Erkeklerin ve kızların sırasıyla %65,6’sı ve %64,6’sı daha
önce herhangi bir kaynaktan aile planlaması ve cinsellik hakkında bilgi aldığını, %34,4’ü ve
%35,4’ü hiç bir kaynaktan bilgi almadığını belirtti. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik
hakkında bilgi alıp almadıklarının cinsiyete göre dağılımı Tablo 14’de görülmektedir.
Tablo
14.
Katılımcıların
aile
planlaması
ve
cinsellik
almadıklarının cinsiyete göre dağılımı.
Cinsiyet
Eğitim
Toplam
Erkek
Kız
Hayır
2870(%34,4)
2632(%35,4)
5502(%34,9)
Evet
5476(%65,6)
4797(%64,6)
10273(%65,1)
Toplam
8346(%100)
7429(%100)
15775(%100)
33
eğitimi
alıp
Katılımcıların cinsellik ve aile planlaması hakkında bilgi aldıkları kaynaklara
bakıldığında %42’sinin okuldan, %29,6’sının ailesinden, %28,6’sının TV/gazete/dergi’den,
%19’unun arkadaştan, %11,3’ünün sağlık personelinden ve %5,9’unun erotik/pornografik
yayınlardan bilgi aldığı görülmektedir (Tablo 15).
Tablo 15. Katılımcıların cinsellik ve aile planlaması hakkında, bilgi kaynaklarına göre
bilgi alıp almama durumlarının dağılımı.
Bilgi alma durumu
Bilgi alınan kaynak
Toplam
Evet
Hayır
Okul
4853 (%42)
6700 (%58)
11553 (%100)
Aile
3421 (%29,6)
8117 (%70,4)
11538 (%100)
Sağlık personeli
1299 (%11,3)
10230 (%88,7)
11529 (%100)
TV/Gazete/Dergi
3304 (%28,6)
8237 (%71,4)
11541 (%100)
Arkadaş
2196 (%19)
9349 (%81)
11545 (%100)
Erotik/Pornografik yayın
678 (%5,9)
10860 (%94,1)
11538 (%100)
Aile planlaması ve cinsellik hakkında okuldan bilgi alıp almadıklarını 11553 kişi
cevapladı. Bunlardan %58’i olumsuz yönde, %42’si olumlu yönde cevap verdi. Katılımcıların
2001 ve 2002 yıllarında okuldan bilgi aldıklarını belirtenlerin oranı yarıdan fazla iken
(sırasıyla %65,7 ve %69,6), 2003 ve 2004 yıllarında tam tersi bir durum olduğu (sırasıyla
%29,8 ve %39,2) saptandı. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında, okuldan bilgi
alıp almadıklarının yıllara göre dağılımı Tablo 16’da görülmektedir.
Tablo 16. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında, okuldan bilgi alıp
almadıklarının yıllara göre dağılımı.
Anketin uygulandığı yıl
Okul
Toplam
2001
2002
2003
2004
Hayır
423(%34,3)
491(%30,4)
3693(%70,2)
2093(%60,8)
6700(%58,0)
Evet
811(%65,7)
1122(%69,6)
1569(%29,8)
1351(%39,2)
4853(%42,0)
Toplam
1234(%100)
1613(%100)
5262(%100)
3444(%100)
11553(%100)
34
Katılımcılardan erkeklerin %63,3’ü, kızların %51,2’si aile planlaması ve cinsellik
hakkında daha önce okuldan bilgi almadığını belirtti (Tablo 17).
Tablo 17. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında, okuldan bilgi
alıp almadıklarının cinsiyete göre dağılımı.
Cinsiyet
Okul
Hayır
Evet
Toplam
Erkek
3764(%63,3)
2186(%36,7)
5950(%100)
Toplam
Kız
2665(%51,2)
2545(%48,8)
5210(%100)
6429(%57,6)
4731(%42,4)
11160(%100)
Aile planlaması ve cinsellik hakkında aileden bilgi alıp almadıklarını 11538 kişi
cevapladı. Bunlardan %70,4’ü ailesinden bilgi almadığını, %29,6’sı ailesinden bilgi aldığını
belirtti. Katılımcılardan ailesinden bilgi aldığını belirtenlerin 2001, 2002, 2003 yıllarında
giderek azaldığı ve 2004 yılında tekrar artmaya başladığı (sırasıyla %43,9, %40,1, %23,2 ve
%29,4) tespit edildi. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında, aileden bilgi alıp
almadığının yıllara göre dağılımı Tablo 18’de gösterilmiştir.
Tablo 18. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında, aileden bilgi alıp
almadığının yıllara göre dağılımı.
Aileden
bilgi
Anketin uygulandığı yıl
Toplam
2001
2002
2003
2004
Hayır
691(%56,1)
965(%59,9)
4038(%76,8)
2423(%70,6)
8117(%70,4)
Evet
541(%43,9)
647(%40,1)
1222(%23,2)
1011(%29,4)
3421(%29,6)
Toplam
1232(%100)
1612(%100)
5260(%100)
3434(%100)
11538(%100)
Katılımcılardan erkeklerin %74,6’sı, kızların %64,9’u aile planlaması ve cinsellik
hakkında daha önce ailesinden bilgi almadığı ve sırasıyla %25,4 ve %35,1 inin ailesinden
bilgi aldığı saptandı. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında, aileden bilgi alıp
almadığının cinsiyete göre dağılımı Tablo 19’da görülmektedir.
35
Tablo 19. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında, aileden bilgi alıp
almadığının cinsiyete göre dağılımı.
Cinsiyet
Aileden bilgi
Toplam
Erkek
Kız
Hayır
4430(%74,6)
3378(%64,9)
7808(%70,1)
Evet
1508(%25,4)
1828(%35,1)
3336(%29,9)
Toplam
5938(%100)
5206(%100)
11144(%100)
Aile planlaması ve cinsellik hakkında sağlık personelinden bilgi alıp almadıklarını
11529 kişi cevapladı. Bunların %87,3’ü bilgi almadığını, sadece %11,3’ü sağlık
personelinden bilgi aldığını belirtti. Katılımcıların 2001, 2002, 2003 ve 2004 yıllarında
sırasıyla %68,3, %90,9, %91 ve %91,5’i sağlık personelinden bilgi almadığını belirtti.
Katılımcılardan sağlık personelinden bilgi almadığını belirtenlerin her yıl giderek arttığı
saptandı. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında, sağlık personelinden bilgi alıp
almadıklarının yıllara göre dağılımı Tablo 20’de görülmektedir.
Tablo 20. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında, sağlık personelinden bilgi
alıp almadıklarının yıllara göre dağılımı.
Sağlık
personeli
Hayır
Evet
Toplam
Anketin uygulandığı yıl
2001
840(%68,3)
389(%31,7)
1229(%100)
2002
1466(%90,9)
146(%9,1)
1612(%100)
2003
4788(%91)
473(%9,0)
5261(%100)
Toplam
2004
3136(%91,5)
291(%8,5)
3427(%100)
10230(%88,7)
1299(%11,3)
11529(%100)
Katılımcılardan erkeklerin %89,5’i, kızların %87,7’si aile planlaması ve cinsellik
hakkında sağlık personelinden bilgi almadığını, sırasıyla %10,5’i ve %12,3’ü bilgi aldığını
belirtti. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında, sağlık personelinden bilgi alıp
almadıklarının cinsiyete göre dağılımı Tablo 21’de görülmektedir.
36
Tablo 21. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında, sağlık
personelinden bilgi alıp almadıklarının cinsiyete göre dağılımı.
Cinsiyet
Sağlık personeli
Toplam
Erkek
Kız
Hayır
5315(%89,5)
4560(%87,7)
9875(%88,7)
Evet
623(%10,5)
637(%12,3)
1260(%11,3)
Toplam
5938(%100)
5197(%100)
11135(%100)
Aile planlaması ve cinsellik hakkında TV/gazete/dergi’den bilgi alıp almadıklarını
8237 kişi cevapladı. Bunların %71,4’ünün bilgi almadığı, %28,6’sının bilgi aldığı görüldü.
Katılımcıların 2001, 2002, 2003 ve 2004 yıllarında sırasıyla %21,2’si, %24,1’i, %30,2’si ve
%31’i olumlu yönde cevap verdi. Katılımcılardan TV/gazete/dergi’den bilgi aldığını
belirtenlerin her yıl giderek arttığı saptandı. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik
hakkında, TV/gazete/dergi’den bilgi alıp almadıklarının yıllara göre dağılımı Tablo 22’de
görülmektedir.
Tablo 22. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında, TV/gazete/dergi’den
bilgi alıp almadıklarının cinsiyete göre dağılımı.
TV/gazete/
Dergi
Anketin uygulandığı yıl
Toplam
2001
2002
2003
2004
Hayır
970(%78,8)
1223(%75,9)
3672(%69,8)
2372(%69,0)
8237(%71,4)
Evet
261(%21,2)
389(%24,1)
1590(%30,2)
1064(%31,0)
3304(%28,6)
Toplam
1231(%100)
1612(%100)
5262(%100)
3436(%100)
11541(%100)
TV: televizyon
Katılımcılardan erkeklerin %68,9’u, kızların %73,9’u aile planlaması ve cinsellik
hakkında, TV/gazete/dergi’den bilgi almadığını, sırasıyla %31,1’i ve %26,1’i bilgi aldığını
belirtti. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında, TV/gazete/dergi’den bilgi alıp
almadıklarının cinsiyete göre dağılımı Tablo 23’de görülmektedir.
37
Tablo 23. Aile planlaması ve cinsellik hakkında, TV/gazete/dergi’den bilgi alıp
almadıklarının cinsiyete göre dağılımı.
Cinsiyet
TV/gazete/dergi
Toplam
Erkek
Kız
Hayır
4098(%68,9)
3846(%73,9)
7944(%71,3)
Evet
1848(%31,1)
1355(%26,1)
3203(%28,7)
Toplam
5946(%100)
5201(%100)
11147(%100)
TV: televizyon
Aile planlaması ve cinsellik hakkında arkadaştan bilgi alıp almadıklarını 9349 kişi
cevapladı. Bunların %81’inin bilgi almadığı, %19’unun bilgi aldığı tespit edildi.
Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında, arkadaştan bilgi alıp almadıklarının
yıllara göre dağılımı Tablo 24’de görülmektedir.
Tablo 24. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında, arkadaştan bilgi alıp
almadıklarının yıllara göre dağılımı.
Anketin uygulandığı yıl
Arkadaş
Toplam
2001
2002
2003
2004
Hayır
1012(%82,3)
1431(%88,8)
4242(%80,6)
2664(%77,4)
9349(%81,0)
Evet
218(%17,7)
181(%11,2)
1018(%19,4)
779(%22,6)
2196(%19,0)
Toplam
1230(%100)
1612(%100)
5260(%100)
3443(%100)
11545(%100)
Katılımcılardan erkeklerin %79,3’ü, kızların %82,5’i aile planlaması ve cinsellik
hakkında, arkadaştan bilgi almadığını, sırasıyla %20,7 ve %17,5’i bilgi aldığını belirtti.
Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında, arkadaştan bilgi alıp almadıklarının
cinsiyete göre dağılımı Tablo 25’de görülmektedir.
38
Tablo 25. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında, arkadaştan
bilgi alıp almadıklarının cinsiyete göre dağılımı.
Cinsiyet
Arkadaş
Toplam
Erkek
Kız
Hayır
4717(%79,3)
4293(%82,5)
9010(%80,8)
Evet
1228(%20,7)
913(%17,5)
2141(%19,2)
Toplam
5945(%100)
5206(%100)
11151(%100)
Aile planlaması ve cinsellik hakkında erotik/pornografik yayınlardan bilgi alıp
almadıklarını 10860 kişi cevapladı. Bunların %94,1’inin bilgi almadığı, %5,9’unun bilgi
aldığı tespit edildi. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında, erotik/pornografik
yayınlardan bilgi alıp almadıklarının yıllara göre dağılımı Tablo 26’da görülmektedir.
Tablo 26. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında, erotik/pornografik
yayınlardan bilgi alıp almadıklarının yıllara göre dağılımı.
Anketin uygulandığı yıl
Erotik
Toplam
2001
2002
2003
2004
Hayır
1139(%92,5)
1564(%97,0)
4942(%94,0)
3215(%93,6)
10860(%94,1)
Evet
92(%7,5)
48(%3,0)
318(%6,0)
220(%6,4)
678(%5,9)
Toplam
1231(%100)
1612(%100)
5260(%100)
3435(%100)
11538(%100)
Katılımcılardan erkeklerin %90,3’ü, kızların %97,8’i aile planlaması ve cinsellik
hakkında, erotik/pornografik yayınlardan bilgi almadığını, sırasıyla %9,7 ve %1,3’ü bilgi
aldığını belirtti. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında, erotik/pornografik
yayınlardan bilgi alıp almadıklarının cinsiyete göre dağılımı Tablo 27’de görülmektedir.
39
Tablo 27. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında, erotik/pornografik
yayınlardan bilgi alıp almadıklarının cinsiyete göre dağılımı.
Cinsiyet
Erotik
Toplam
Erkek
Kız
Hayır
5369(%90,3)
5134(%98,7)
10503(%94,2)
Evet
5749(%9,7)
67(%1,3)
641(%5,8)
Toplam
5943(%100)
5201(%100)
11144(%100)
Katılımcılardan, aile planlaması ve cinsellik hakkında bilgi almak isteyip istememe
durumuna 12949 kişi cevap verdi. Bunların %97,9’u okul, aile, sağlık personeli,
TV/gazete/dergi, arkadaş yada erotik/pornografik yayınlardan en az birinden bilgi almak
istediğini, %2,1’i ise bilgi almak istemediğini belirtti (Grafik 7).
Hayır
2,1%
Evet
97,9%
Grafik 7. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında, bilgi almak isteyip
istememe durumlarının dağılımı.
40
Katılımcıların cinsellik ve aile planlaması hakkında, hangi kaynaktan bilgi almak
isteyip istememe durumuna bakıldığında, sağlık personelinden bilgi almak isteyenlerin en
fazla oranda olduğu görüldü (%51,1). Katılımcıların cinsellik ve aile planlaması hakkında
bilgi kaynaklarına göre, bilgi almak isteyip istememe durumlarının dağılımı Tablo 28 ve
Grafik 8’de görülmektedir.
Tablo 28. Katılımcıların cinsellik ve aile planlaması hakkında bilgi kaynaklarına göre,
bilgi almak isteyip istememe durumlarının dağılımı.
Bilgi isteme durumu
Bilgi istenen kaynak
Toplam
Evet
Hayır
Okul
3042(%23,8)
9760(%76,2)
12802(%100)
Aile
2006(%15,7)
10795(%84,3)
12801(%100)
Sağlık personeli
6542(%51,1)
6259(%48,9)
12801(%100)
TV/Gazete/Dergi
1311(%10,2)
11591(%89,8)
12902(%100)
Arkadaş
682(%5,3)
12118(%94,7)
12800(%100)
Erotik pornografik yayın
387(%3)
12455(%97)
12842(%100)
14000
12000
10795
9760
10000
Sayı
12455
12118
11591
8000
Evet
65426259
Hayır
6000
4000
3042
2006
1311
2000
682
387
ya
yı
n
Er
ot
ik
Ar
k
ad
aş
er
gi
az
et
e/
D
TV
/G
Pe
rs
on
el
i
Sa
ğl
ık
Ai
le
O
ku
l
0
Bilgi istenen kaynak
Grafik 8. Katılımcıların cinsellik ve aile planlaması hakkında, bilgi kaynaklarına
göre bilgi almak isteyip istememe durumlarının dağılımı.
41
Aile planlaması ve cinsellik hakkında, okuldan bilgi almak isteyip istemedikleri ile
ilgili soruya 12802 kişi cevap verdi. Bunların %76,2’si olumsuz yönde, %23,8’olumlu yönde
cevap verdi. Katılımcıların 2001, 2002, 2003 ve 2004 yıllarında, sırasıyla %18,2, %23,3,
%25,1 ve %24,1’i aile planlaması ve cinsellik hakkında okuldan bilgi almak istediğini belirtti.
Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında, okuldan bilgi almak isteyip
istemediklerinin yıllara göre dağılımı Tablo 29’de görülmektedir.
Tablo 29. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında, okuldan bilgi almak
isteyip istemediklerinin yıllara göre dağılımı.
Anketin uygulandığı yıl
Okul
Toplam
2001
2002
2003
2004
Hayır
1106(%81,8)
1858(%76,7)
3852(%74,9)
2944(%75,9)
9760(%76,2)
Evet
246(%18,2)
565(%23,3)
1294(%25,1)
937(%24,1)
3042(%23,8)
Toplam
1352(%100)
2423(%100)
5146(%100)
3881(%100)
12802(%100)
Katılımcılardan erkeklerin %73,5’i, kızların %79,2’si aile planlaması ve cinsellik
hakkında okuldan bilgi almak için istekli olmadığını, sırasıyla %26,5’i ve %20,8’i istekli
olduğunu belirtti. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında okuldan bilgi almak
isteyip istemediklerinin cinsiyete göre dağılımı Tablo 30’da görülmektedir.
Tablo 30. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında okuldan bilgi almak
isteyip istemediklerinin cinsiyete göre dağılımı.
Cinsiyet
Okul
Toplam
Erkek
Kız
Hayır
4815(%73,5)
4608(%79,2)
9423(%76,2)
Evet
1733(%26,5)
1213(%20,8)
2946(%23,8)
Toplam
6548(%100)
5821(%100)
12369(%100)
42
Aile planlaması ve cinsellik hakkında aileden bilgi almak isteyip istemedikleri ile ilgili
soruya 12801 kişi cevap verdi. Bunların %15,7’si olumlu yönde, %84,3’ü olumsuz yönde
cevap verdi. Aileden bilgi almak isteyenlerin sayısının giderek arttığı saptandı (2001, 2002,
2003 ve 2004 yıllarında sırasıyla %2,9, %6,2, %19,8 ve %20,6). Katılımcıların aile
planlaması ve cinsellik hakkında aileden bilgi almak isteyip istemediklerinin yıllara göre
dağılımı Tablo 31’de görülmektedir.
Tablo 31. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında, aileden bilgi almak
isteyip istemediklerinin yıllara göre dağılımı.
Anketin uygulandığı yıl
Aile
Toplam
2001
2002
2003
2004
Hayır
1313(%97,1)
2273(%93,8)
4126(%80,2)
3083(%79,4)
10795(%84,3)
Evet
39(%2,9)
150(%6,2)
1019(%19,8)
798(%20,6)
2006(%15,7)
Toplam
1352(%100)
2423(%100)
5145(%100)
3881(%100)
12801(%100)
Katılımcılardan erkeklerin %13,5’i, kızların %18,1’i aile planlaması ve cinsellik
hakkında aileden bilgi almak istediğini, yine sırasıyla %86,5 ve %81,9’u aileden bilgi almak
istemediğini belirtti. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında, aileden bilgi almak
isteyip istemediklerinin cinsiyete göre dağılım Tablo 32’de görülmektedir.
Tablo 32. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında, aileden bilgi almak
isteyip istemediklerinin cinsiyete göre dağılımı.
Cinsiyet
Aile
Toplam
Erkek
Kız
Hayır
5662(%86,5)
4767(%81,9)
10429(%84,3)
Evet
884(%13,5)
1055(%18,1)
1939(%15,7)
Toplam
6546(%100)
5822(%100)
12368(%100)
43
Aile planlaması ve cinsellik hakkında, sağlık personelinden bilgi almak isteyip
istemedikleri ile ilgili soruya 12801 kişi cevap verdi. Bunların %51,1’i olumlu yönde,
%48,9’u olumsuz yönde cevap verdi. 2001 yılında bilgi almak isteyenler %78,6 iken, her yıl
azalarak 2004 yılında %41’e düştüğü saptandı. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik
hakkında, sağlık personelinden bilgi almak isteyip istemediklerinin yıllara göre dağılımı
Tablo 33’de görülmektedir.
Tablo 33. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında, sağlık personelinden bilgi
almak isteyip istemediklerinin yıllara göre dağılımı.
Sağlık
personeli
Anketin uygulandığı yıl
Toplam
2001
2002
2003
2004
Hayır
289(%21,4)
823(%34,0)
2859(%55,6)
2288(%59,0)
6259(%48,9)
Evet
1063(%78,6)
1600(%66,0)
2286(%44,4)
1593(%41,0)
6542(%51,1)
Toplam
1352(%100)
2423(%100)
5145(%100)
3881(%100)
12801(%100)
Katılımcılardan aile planlaması ve cinsellik hakkında, sağlık personelinden bilgi
isteme durumuna, erkeklerin %44,6’sı, kızların %59,1’i olumlu yönde ve sırasıyla %55,4’ü ile
%40,9’u olumsuz yönde cevap verdi. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında
sağlık personelinden bilgi almak isteyip istemediklerinin cinsiyete göre dağılımı Tablo 34’de
görülmektedir.
Tablo 34. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında, sağlık personelinden
bilgi almak isteyip istemediklerinin cinsiyete göre dağılımı.
Sağlık personeli
Cinsiyet
Toplam
Erkek
Kız
Hayır
3626(%55,4)
2383(%40,9)
6009(%48,6)
Evet
2917(%44,6)
3442(%59,1)
6359(%51,4)
Toplam
6543(%100)
5825(%100)
12368(%100)
44
Aile planlaması ve cinsellik hakkında, TV/gazete/dergi’den bilgi almak isteyip
istemedikleri ile ilgili soruya 12902 kişi cevap verdi. Bunların %10,2’si olumlu yönde,
%89,8’i olumsuz yönde cevap verdi. TV/gazete/dergi’den bilgi almak isteyenlerin sayısının
son iki yılda arttığı tespit edildi (2001, 2002, 2003 ve 2004 yıllarında sırasıyla %6,9, %2,4,
%13,3 ve %12,1). Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında TV/gazete/dergi’den
bilgi almak isteyip istemediklerinin yıllara göre dağılımı Tablo 35’de görülmektedir.
Tablo 35. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında, TV/gazete/dergi’den bilgi
almak isteyip istemediklerinin yıllara göre dağılımı.
TV/gazete/
dergi
Anketin uygulandığı yıl
Toplam
2001
2002
2003
2004
Hayır
1352(%93,1)
2366(%97,6)
4460(%86,7)
3413(%87,9)
11591(%89,8)
Evet
100(%6,9)
57(%2,4)
685(%13,3)
469(%12,1)
1311(%10,2)
Toplam
1452(%100)
2423(%100)
5145(%100)
3882(%100)
12902(%100)
Katılımcılardan aile planlaması ve cinsellik hakkında, TV/gazete/dergi’den bilgi
almak isteyip isteme durumuna erkeklerin %12,7’si, kızların %7,1’i olumlu yönde ve sırasıyla
%87,3’ü, %92,9’u olumsuz yönde cevap verdi. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik
hakkında TV/gazete/dergi’den bilgi almak isteyip istememe durumunun cinsiyete göre
dağılımı Tablo 36’da görülmektedir.
Tablo 36. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında TV/gazete/dergi’den
bilgi almak isteyip istemediklerinin cinsiyete göre dağılımı.
Cinsiyet
TV/gazete/dergi
Toplam
Erkek
Kız
Hayır
5761(%87,3)
5454(%92,9)
11215(%89,9)
Evet
839(%12,7)
415(%7,1)
1254(%10,1)
Toplam
6600(%100)
5869(%100)
12469(%100)
45
Aile planlaması ve cinsellik hakkında, arkadaştan bilgi almak isteyip istemedikleri ile
ilgili soruya 12800 kişi cevap verdi. Bunların %5,3’ü olumlu yönde, %94,7’si olumsuz yönde
cevap verdi. Arkadaştan bilgi almak isteyenlerin sayısının son iki yılda arttığı tespit edildi
(2001 ve 2002 yıllarında %0,3 civarında iken, 2003 ve 2004 yıllarında yaklaşık %7,5).
Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında, arkadaştan bilgi almak isteyip
istemediklerinin yıllara göre dağılımı Tablo 37’de görülmektedir.
Tablo 37. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında arkadaştan bilgi almak
isteyip istemediklerinin yıllara göre dağılımı.
Anketin uygulandığı yıl
Arkadaş
Toplam
2001
2002
2003
2004
Hayır
1348(%99,7)
2419(%99,8)
4765(%92,6)
3586(%92,4)
12118(%94,7)
Evet
4(%0,3)
4(%0,2)
379(%7,4)
295(%7,6)
682(%5,3)
Toplam
1352(%100)
2423(%100)
5144(%100)
3881(%100)
12800(%100)
Katılımcılardan erkeklerin %92,4’ü, kızların %97,2’si aile planlaması ve cinsellik
hakkında arkadaştan bilgi almak istemediğini, sırasıyla %7,6’sı %2,8’i bilgi almak istediğini
belirtti. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında, arkadaştan bilgi almak isteyip
istemediklerinin cinsiyete göre dağılımı Tablo 38’de görülmektedir.
Tablo 38. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında arkadaştan bilgi
almak isteyip istemediklerinin cinsiyete göre dağılımı.
Cinsiyet
Arkadaş
Toplam
Erkek
Kız
Hayır
6051(%92,4)
5657(%97,2)
11708(%94,7)
Evet
496(%7,6)
163(%2,8)
659(%5,3)
Toplam
6547(%100)
5820(%100)
12367(%100)
46
Aile planlaması ve cinsellik hakkında, erotik/pornografik yayınlardan bilgi almak
isteyip istemedikleri ile ilgili soruya 12842 kişi cevap verdi.. Bunlardan %97’si olumsuz
yönde, %3’ü olumlu yönde verdi. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında, erotik
pornografik yayınlardan bilgi almak isteyip istemediklerinin yıllara göre dağılımı Tablo 39’da
görülmektedir.
Tablo 39. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında, erotik/pornografik
yayınlardan bilgi almak isteyip istemediklerinin yıllara göre dağılımı.
Anketin uygulandığı yıl
Erotik
Toplam
2001
2002
2003
2004
Hayır
1352(%97,1)
2389(%98,6)
4972(%96,7)
3742(%96,4)
12455(%97,0)
Evet
41(%2,9)
34(%1,4)
172(%3,3)
140(%3,6)
387(%3,0)
Toplam
1393(%100)
2423(%100)
5144(%100)
3882(%100)
12842(%100)
Katılımcılardan erkeklerin %94,9’u ve kızların %99,4’ü aile planlaması ve cinsellik
hakkında, erotik pornografik yayınlardan bilgi almak istemediğini belirtti. Katılımcıların aile
planlaması ve cinsellik hakkında, erotik pornografik yayınlardan bilgi almak isteyip
istemediklerinin cinsiyete göre dağılımı Tablo 40’da görülmektedir.
Tablo 40. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında, erotik pornografik
yayınlardan bilgi almak isteyip istemediklerinin cinsiyete göre dağılımı.
Cinsiyet
Erotik
Toplam
Erkek
Kız
Hayır
6236(%94,9)
5803(%99,4)
12039(%97,0)
Evet
335(%5,1)
35(%0,6)
370(%3,0)
Toplam
6571(%100)
5838(%100)
12409(%100)
47
Aile planlaması yöntemi bilip bilmedikleri ile ilgili soruya 15424 kişi cevap verdi.
Bunlardan %82,9’unun hiçbir aile planlaması yöntemi bilmediği, %17,1’inin en az bir aile
planlaması yöntemi bildiği saptandı. Herhangi bir aile planlaması yöntemi bildiğini belirten
katılımcıların yıllar içinde azalıp arttığı görüldü (2001, 2002, 2003 ve 2004 yıllarında sırasıyla
%23,7, %13,5, %19,1 ve %12,4). Katılımcıların aile planlaması bilip bilmediklerinin yıllara
göre dağılımı Tablo 41 ve Grafik 9’da görülmektedir.
Tablo 41. Aile planlaması yöntemi bilip bilmediklerinin yıllara göre dağılımı.
Toplam
Anketin uygulandığı yıl
AP yöntemi
2001
2002
2003
2004
Bilmiyor
2658(%76,3)
3450(%86,5)
3396(%80,9)
3287(%87,6)
12791(%82,9)
Biliyor
826(%23,7)
538(%13,5)
804(%19,1)
465(%12,4)
2633(%17,1)
Toplam
3484(%100)
3988(%100)
4200(%100)
3752(%100)
15424(%100)
100
24
13
19
12
90
70
88
87
80
81
76
60
50
40
30
Yöntem
Yüzde
20
Biliyor
10
0
Bilmiyor
2001
2002
2003
2004
Anketin uygulandığı yıl
Grafik 9. Aile planlaması yöntemi bilip bilmediklerinin yıllara göre
dağılımı.
48
Katılımcılardan erkeklerin %83,6’sı, kızların %81,7’si hiçbir aile planlaması yöntemi
bilmediğini belirtti. Katılımcıların, aile planlaması yöntemi bilip bilmediklerinin cinsiyete
göre dağılımı Tablo 42’de görülmektedir.
Tablo 42. Katılımcıların aile planlaması yöntemi bilip bilmediklerinin cinsiyete
göre dağılımı.
Cinsiyet
AP yöntemi
Bilmiyor
Biliyor
Toplam
Erkek
6781(%83,6)
1328(%16,4)
8109(%100)
Toplam
Kız
5657(%81,7)
1264(%18,3)
6921(%100)
12438(%82,8)
2592(%17,2)
15030(%100)
Düşündükleri en güvenilir aile planlaması yönteminin ne olduğu sorusuna 14350 kişi
cevap verdi. Bunlardan %86,4’ünün güvenilir aile planlaması yöntemi bilmediği, %13,6’sının
bildiği tespit edildi. Katılımcılardan güvenilir aile planlaması yöntemi bilmediğini
belirtenlerin yıllar içinde arttığı saptandı (2001, 2002, 2003 ve 2004 yıllarında, sırasıyla
%83,8, %84,8, %86 ve %90,9). Katılımcıların en güvenilir olarak düşündükleri aile
planlaması yönteminin yıllara göre dağılımı Tablo 43’de görülmektedir.
Tablo 43. Katılımcıların, en güvenilir olarak düşündükleri aile planlaması yönteminin
yıllara göre dağılımı.
Anketin uygulandığı yıl
Güvenilir
AP yöntemi
Toplam
2001
2002
2003
2004
Bilmiyorum
2835(%83,8)
2724(%84,8)
3650(%86,0)
3193(%90,9)
12402(%86,4)
Prezervatif
209(%6,2)
233(%7,3)
294(%6,9)
149(%4,2)
885(%6,2)
İğne
13(%0,4)
2(%0,1)
24(%0,6)
3(%0,1)
42(%0,3)
OKS
157(%4,6)
155(%4,8)
137(%3,2)
92(%2,6)
541(%3,8)
Korunma
72(%2,1)
62(%1,9)
67(%1,6)
53(%1,5)
254(%1,8)
Spiral
98(%2,9)
32(%1,0)
50(%1,2)
21(%0,6)
201(%1,4)
3(%0,1)
20(%0,5)
2(%0,1)
25(%0,2)
3211(%100)
4242(%100)
3513(%100)
14350(%100)
Operasyon
Toplam
3384(%100)
OKS= Oral kontraseptif.
49
Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan koruyucu en güvenilir yöntemin ne olduğu
sorusuna 15007 kişi cevap verdi. Bunların %69,2’si cinsel yolla bulaşan hastalıklardan
koruyucu güvenilir bir yöntem bilmediğini, %30,8’i bildiğini belirtti (Tablo 44). Bildiğini
düşünen katılımcıların, cinsel yolla bulaşan hastalıklardan güvenilir bir koruyucu yöntem
olarak %73,2’si prezervatif, %11,2’si korunma, %10,1’i ilişkiye girmemek ve %5,5’i tek
eşlilik şeklinde cevap verdi (Grafik 10).
Tablo 44. Katılımcıların, cinsel yolla bulaşan hastalıklardan en güvenilir yöntem olarak
ne düşündüklerinin yıllar içerisindeki dağılımı.
CYBH’dan
koruyucu
yöntem
2001
2002
2003
2004
Bilmiyorum
Korunma
2492(%68,6)
163(%4,5)
2715(%72,5)
103(%2,8)
2925(%66,9)
142(%3,2)
2254(%69,2)
109(%3,3)
10386(%69,2)
517(%3,4)
Prezervatif
712(%19,6)
781(%20,9)
1139(%26,1)
750(%23,0)
3382(%22,5)
Tek eşlilik
İliş. gir.
Toplam
133(%3,7)
135(%3,7)
3635(%100)
48(%1,3)
96(%2,6)
3743(%100)
44(%1,0)
121(%2,8)
4371(%100)
31(%1,0)
114(%3,5)
3258(%100)
256(%1,7)
466(%3,1)
15007(%100)
Anketin uygulandığı yıl
Toplam
CYBH: Cinsel yolla bulaşan hastalık, İliş. gir= İlişkiye girmemek.
Prezervatif
73,2%
Tek eşlilik
5,5%
Korunma
İlişkiye girmemek
11,2%
10,1%
Grafik 10. Katılımcıların, cinsel yolla bulaşan hastalıklardan koruyucu en
güvenilir yöntem olarak ne düşündüklerinin dağılımı.
50
Kürtaj hakkında ne düşündükleri ile ilgili soruya 15989 kişi cevap verdi. Bunlardan
%11,7’si aile planlaması yöntemi olarak, %41,4’ü tıbbi gereklilik olduğunda uygulanması
gerektiğini, %17,8’i kesinlikle uygulanmaması gerektiğini ve %29,1’i fikirsiz olduğunu
belirtti. Katılımcıların kürtaj hakkındaki düşünceleri Tablo 45’de görülmektedir.
Tablo 45. Katılımcıların kürtaj hakkındaki düşüncelerinin yıllara göre dağılımı.
Kürtaj
hakkındaki
düşünce
2001
2002
2003
2004
AP yön. olarak
477(%14,2)
455(%12,9)
589(%11,1)
348(%9,2)
1869(%11,7)
Tıbbi gerekl.
1669(%49,6)
1377(%39,0)
2057(%38,8)
1518(%40,0)
6621(%41,4)
Uygulanmamalı
577(%17,1)
648(%18,4)
889(%16,8)
730(%19,3)
2844(%17,8)
Fikirsiz
645(%19,2)
1047(%29,7)
1768(%33,3)
1195(%31,5)
4655(%29,1)
Toplam
3368(%100)
3527(%100)
5303(%100)
3791(%100)
15989(%100)
Anketin uygulandığı yıl
Toplam
AP yön olarak= aile planlaması yöntemi olarak uygulanmalı, Tıbbi gerekl.= tıbbi gereklilikte uygulanmalı
Katılımcılardan erkeklerin %34,7’sine karşın, kızların %49,5’i kürtajın tıbbi gereklilik
durumunda uygulanmasını düşündüğünü belirtti. Kürtaj hakkındaki düşünceleri açısından
cinsiyetler arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar vardı (Ki kare: 474,939, p<0,001).
Katılımcıların, kürtaj hakkındaki düşüncelerinin cinsiyete göre dağılımı Tablo 46 ve Grafik
11’de görülmektedir.
Tablo 46. Katılımcıların kürtaj hakkındaki düşüncelerinin cinsiyete göre dağılımı.
Kürtaj hakkındaki
düşünce
Cinsiyet
Toplam
Erkek
Kız
AP yöntemi olarak uyg.
869(%10,7)
968(%13,1)
1837(%11,8)
Tıbbi gereklilikte
2823(%34,7)
3664(%49,5)
6487(%41,7)
Uygulanmamalı
1654(%20,3)
1114(%15)
2768(%17,8)
Fikirsiz
2797(%34,3)
1662(%22,4)
4459(%28,7)
Toplam
8143(%100)
7408(%100)
15551(%100)
Ki kare: 474,939, p<0,001. AP yöntemi olarak uyg.= aile planlaması yöntemi olarak uygulanmalı.
51
2,3
Kürtaja karşı olma durumu
2,2
2,1
2,0
Cinsiyet
Kız
1,9
Erkek
2001
2002
2003
2004
Araştırma yılı
Grafik 11. Erkekler ve kızların yıllar içerisinde kürtaja karşı olma durumları.
[Y ekseni kürtaja karşı olma durumu sorusunun (1-aile planlaması yöntemi
olarak kullanılmalıdır, 2-tıbbi gereklilik halinde uygulanmalıdır, 3-kesinlikle
uygulanmamalıdır) ortalama değerini göstermektedir.]
Aile planlaması hakkında ne düşündükleri ile ilgili soruya 16139 kişi cevap verdi.
Bunlardan %84,4’ününün aile planlamasının gerekli olduğunu, %2,9’unun aile planlamasının
gereksiz olduğunu düşündüğü ve %12,3’ünün kararsız olduğu saptandı. Yıllar içerisinde
önemli bir değişiklik olmadığı görüldü. Katılımcıların aile planlaması hakkındaki
düşüncelerinin yıllara göre dağılımı Tablo 47’de görülmektedir.
Tablo 47. Katılımcıların aile planlaması hakkındaki düşüncelerinin yıllara göre
dağılımı.
AP
yöntemleri
hakkındaki
düşünce
Gereksiz
2001
2002
2003
2004
64(%1,8)
66(%2,0)
195(%3,6)
150(%3,9)
475(%2,9)
Kararsız
361(%10,4)
603(%17,8)
582(%10,8)
434(%11,2)
1980(%12,3)
Gerekli
3050(%87,8)
2715(%80,2)
4622(%85,6)
3297(%85,0)
13684(%84,8)
Toplam
3475(%100)
3384(%100)
5399(%100)
3881(%100)
16139(%100)
Anketin uygulandığı yıl
AP: Aile planlaması
52
Toplam
Katılımcılardan erkeklerin %81’i ve kızların %89,4’ü aile planlaması yöntemlerinin
gerekli olduğunu düşündüklerini belirtti. Aile planlaması yöntemleri hakkındaki düşünceleri
açısından her iki cinsiyet arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğu görüldü.
Katılımcıların, aile planlaması hakkındaki düşüncelerinin cinsiyete göre dağılımı Tablo 48’de
görülmektedir.
Tablo 48. Aile planlaması hakkındaki düşüncelerinin cinsiyete göre dağılımı.
AP yöntemleri hakkındaki düşünce
Cinsiyet
Toplam
Gereksiz
Kararsız
Gerekli
Erkek
330(%4,0)
1235(%15,0)
6679(%81,0)
8244(%100)
Kız
120(%1,6)
672(%9,0)
6651(%89,4)
7443(%100)
Toplam
450(%2,9)
1907(%12,2)
13330(%85,0)
15687(%100)
Ki kare: 223,956, p<0,001
‘Erkekler evlilik öncesi cinsel aktivitede bulunmalıdır’ sorusuna 12698 kişi cevap
verdi. Bunlardan %39,6’sının olumlu yönde, %60,4’ünün olumsuz yönde cevap verdiği ve
olumlu yönde cevap verenlerin 2003 ve 2004 yıllarında, 2001 ve 2002 yıllarına göre yaklaşık
iki kat arttığı saptandı (olumlu yönde cevap verenler 2001 yılında %20,4 iken, 2004 yılında
%52,2’dir). Yıllar içerisindeki bu değişim istatistiksel olarak anlamlı bulundu (Ki kare:
1429,397, p<0,001). Katılımcıların, erkeklerin evlilik öncesi cinsel aktivitede bulunmasına
bakışlarının yıllar içerisindeki dağılımı Tablo 49’da görülmektedir.
Tablo 49. Katılımcıların ‘erkeklerin evlilik öncesi cinsel aktivitede bulunmasına
bakışlarının’ yıllar içerisindeki dağılımı.
2001
2002
Erkekler evlilik öncesi cinsel aktivitede
bulunmalıdır
Hayır
Evet
2608(%79,6)
667(%20,4)
2237(%73,3)
816(%26,7)
3275(%100)
3053(%100)
2003
1530(%41,8)
2134(%58,2)
3664(%100)
1294(%47,8)
2004
7669(%60,4)
Toplam
Ki kare: 1429,397, p<0,001
1412(%52,2)
5029(%39,6)
2706(%100)
12698(%100)
Yıl
53
Toplam
‘Erkekler evlilik öncesi cinsel aktivitede bulunmalıdır’ sorusunu cevaplayan
katılımcılardan erkeklerin %54,3’ünün, kızların%22’sinin olumlu yönde ve erkeklerin
%45,7’sinin, kızların %78’inin olumsuz yönde cevap verdiği saptandı. Katılımcıların,
erkeklerin evlilik öncesi cinsel aktivitede bulunmasını değerlendirmesinin cinsiyete göre
dağılımı Tablo 50’de görülmektedir.
Tablo 50. Katılımcıların, ‘erkeklerin evlilik öncesi cinsel aktivitede bulunmasına
bakışlarının’ cinsiyete göre dağılımı.
Erkekler evlilik öncesi cinsel
aktivitede bulunmalıdır
Hayır
Evet
Toplam
Cinsiyet
Erkek
3001(%45,7)
3564(%54,3)
6565(%100)
Kız
4530(%78,0)
1281(%22,0)
5811(%100)
Toplam
7531(%60,9)
4845(%39,1)
12376(%100)
Kadınlar evlilik öncesi cinsel aktivitede bulunmalıdır sorusuna 13332 kişi cevap verdi.
Bunlardan %91,5’inin olumsuz yönde cevap verdiği ve olumsuz yönde cevap verenlerin 2003
ve 2004 yıllarında (sırasıyla %99,5 ve %98,8), 2001 ve 2002 yıllarına (sırasıyla %83,8 ve
%85,4) göre azaldığı saptandı. Kadınların evlilik öncesi cinsel deneyime sahip olmasını
olumlu yönde karşılayanların sayısının yıllar içerisindeki artışı istatistiksel olarak anlamlı
bulundu (Ki kare:927,154, p<0,005). Katılımcıların, kadınların evlilik öncesi cinsel aktivitede
bulunmasını değerlendirmesinin yıllara göre dağılımı Tablo 51’de görülmektedir.
Tablo 51. Katılımcıların, ‘kadınların evlilik öncesi cinsel aktivitede bulunmasına
bakışlarının’ yıllara göre dağılımı.
Yıl
2001
2002
2003
2004
Kadınlar evlilik öncesi cinsel aktivitede
bulunmalıdır
Toplam
Hayır
Evet
3259(%99,5)
3017(%98,8)
3363(%83,8)
2544(%85,4)
16(%0,5)
36(%1,2)
651(%16,2)
436(%14,6)
3275(%100)
3053(%100)
4014(%100)
2980(%100)
1139(%8,5)
13322(%100)
12183(%91,5)
Toplam
Ki kare:927,154, p<0,005
54
‘Kadınlar evlilik öncesi cinsel aktivitede bulunmalıdır’ sorusunu cevaplayan
katılımcılardan erkeklerin %11,4’ünün, kızların%5’inin olumlu yönde ve sırasıyla
%88,6’sının ile %95’inin olumsuz yönde cevap verdiği saptandı. Katılımcıların, kadınların
evlilik öncesi cinsel aktivitede bulunmasını değerlendirmesinin cinsiyete göre dağılımı Tablo
52’de görülmektedir.
Tablo 52. Katılımcıların, ‘kadınların evlilik öncesi cinsel aktivitede bulunmasına
bakışlarının’ cinsiyete göre dağılımı.
Kadınlar evlilik öncesi cinsel
aktivitede bulunmalıdır
Cinsiyet
Toplam
Erkek
Kız
Hayır
5847(%88,6)
6058(%95,0)
11905(%91,8)
Evet
Toplam
752(%11,4)
6599(%100)
318(%5,0)
6376(%100)
1070(%8,2)
12975(%100)
Kaç çocuk sahibi olmayı düşündükleri ile ilgili soruya 14787 kişi cevap verdi.
Bunlardan %3,5’inin hiç çocuk istemediği, %24,8’inin 1 çocuk, %63,8’inin 2 çocuk,
%5,5’inin 2 çocuk ve %1,6’sının 4 çocuk sahibi olmak istediği saptandı. Sahip olmak
istedikleri çocuk sayısı açısından her iki cins arasında fark yoktu (Tablo 53, Grafik 12).
Tablo 53. Katılımcıların sahip olmayı düşündükleri çocuk sayısı.
Çocuk sayısı
0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
Toplam
Cinsiyet
Erkek
Kız
250(%3,2)
271(%3,9)
1673(%21,3)
1998(%28,8)
5138(%65,4)
4299(%62,1)
543(%6,9)
277(%4,0)
162(%2,1)
70(%1,0)
43(%0,5)
5(%0,1)
14(%0,2)
3(%0,0)
4(%0,1)
0(%0,0)
9(%0,1)
2(%0,0)
6(%0,1)
0(%0,0)
18(%0,2)
1(%0,0)
0(%0,0)
1(%0,0)
7860(%100)
6927(%100)
55
Toplam
521(%3,5)
3671(%24,8)
9437(%63,8)
820(%5,5)
232(%1,6)
48(%0,3)
17(%0,1)
4(%0,0)
11(%0,1)
6(%0,0)
19(%0,1)
1(%0,0)
14787(%100)
6000
5000
4000
3000
2000
Cins
1000
Sayı
Erkek
0
Kız
0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10 11
Çocuk sayısı
Grafik 12. Sahip olmayı düşündükleri çocuk sayısının cinsiyete göre dağılımı.
‘Eşinizin evlilik öncesi cinsel deneyime sahip olmasını nasıl karşılarsınız?’ sorusuna
16169 kişi cevap verdi. Bunlardan %42,9’unun taraftar olduğu, %57,1’nin karşı olduğu ve
katılımcılardan eşinin evlilik öncesi cinsel deneyime karşı olanların oranının her yıl giderek
arttığı tespit edildi. Karşı olanlar 2001 yılında %46 iken, 2004 yılında %65,9 bulundu. Yıllar
içerisindeki fark istatistiksel olarak anlamlıydı (Ki kare: 619,050, p<0,001). Katılımcıların
evlilik öncesinde eşlerinin cinsel deneyime sahip olmasını nasıl karşıladıklarının yıllara göre
dağılımı Tablo 54’de görülmektedir.
Tablo 54. Katılımcıların, ‘eşlerinin evlilik öncesi cinsel deneyime sahip olmasını nasıl
değerlendirdiklerinin’ yıllara göre dağılımı.
Yıl
Eşin evlilik öncesi cinsel deneyime sahip olması
Karşıyım
1584(%46,0)
2001
1659(%46,2)
2002
3479(%65,4)
2003
2514(%65,9)
2004
9236(%57,1)
Toplam
Ki kare: 619,050, p<0,001
Taraftarım
1861(%54,0)
1932(%53,8)
1841(%34,6)
1299(%34,1)
6933(%42,9)
56
Toplam
3445(%100)
3591(%100)
5320(%100)
3813(%100)
16169(%100)
Katılımcılardan cevap veren erkeklerin %69,2’sinin, kızların %42,8’inin eşinin evlilik
öncesi cinsel deneyime sahip olmasına karşı olduğu saptandı. Evlilik öncesine eşlerinin cinsel
deneyime sahip olmasını nasıl karşıladıklarının cinsiyete göre dağılımı Tablo 55’de
görülmektedir.
Tablo 55. Katılımcıların, ‘eşlerinin evlilik öncesi cinsel deneyime sahip olmalarını
nasıl karşıladıklarının’ cinsiyete göre dağılımı.
Cinsiyet
Cinsel deneyim
Karşıyım
Taraftarım
Toplam
Toplam
Erkek
Kız
5762(%69,2)
2562(%30,8)
8324(%100)
3166(%42,8)
4231(%57,2)
7397(%100)
8928(%56,8)
6793(%43,2)
15721(%100)
Daha önce cinsel ilişkide bulunup bulunmadıkları ile ilgili soruya 16203 kişi cevap
verdi. Bunlardan %27,8’i daha önce cinsel ilişkide bulunduğunu belirtti. Katılımcılardan
cevap veren erkeklerin %49,2’sinin, kızların %3,2’sinin cinsel ilişki deneyiminin olduğu
saptandı. 2001, 2002, 2003 ve 2004 yıllarında cinsel ilişkide bulunmuş olma oranları, sırasıyla
%26,3, %27,9, %29,7 ve %26,2 olarak saptandı. Cinsel ilişkide bulunmuş olma durumunda
yıllar arasında anlamlı bir fark olduğu görüldü (Ki kare: 17,653, p<0,01). Katılımcıların, daha
önce cinsel ilişkide bulunup bulunmadıklarının yıllara göre dağılımı Tablo 56 ve Grafik 13’de
görülmektedir.
Tablo 56. Katılımcıların daha önce cinsel aktivitede bulunup bulunmadıklarının yıllara
göre dağılımı.
Cinsel
ilişki
Anketin uygulandığı yıl
Toplam
2001
2002
2003
2004
Evet
907(%26,3)
992(%27,9)
1602(%29,7)
996(%26,2)
4497(%27,8)
Hayır
2538(%73,7)
2567(%72,1)
3800(%70,3)
2801(%73,8)
11706(%72,2)
Toplam
3445(%100)
3559(%100)
5402(%100)
3797(%100)
16203(%100)
Ki kare: 17,653, p<0,01
57
100
74
72
70
26
28
30
74
90
80
70
60
50
40
30
Yüz de
20
Cinsel ilişki
26
Hayır
10
0
Evet
2001
2002
2003
2004
Anketin uygulandığı yıl
Grafik
13.
Katılımcıların
daha
önce
cinsel
aktivitede
bulunup
bulunmadıklarının yıllara göre dağılımı.
Katılımcılardan erkeklerin %49,2’si ve kızların %3,2’si daha önce cinsel ilişkide
bulunduğunu belirtti. Buna göre erkeklerin kızlara göre 15,3 kat daha fazla cinsel ilişki
deneyimine sahip olduğu görülmektedir. Katılımcıların, daha önce cinsel aktivitede bulunup
bulunmadıklarının cinsiyete göre dağılımı Tablo 57’de görülmektedir.
Tablo 57. Katılımcıların daha önce cinsel aktivitede bulunup bulunmadıklarının
cinsiyete göre dağılımı.
Cinsiyet
Cinsel ilişki
Toplam
Erkek
Kız
Evet
4074(%49,2)
236(%3,2)
4310(%27,4)
Hayır
4211(%50,8)
7233(%96,8)
11444(%72,6)
Toplam
8285(%100)
7469(%100)
15754(%100)
58
‘İlk cinsel ilişkinizi kaç yaşında yaşadınız?’ sorusuna 2803 kişi cevap verdi. Bunlardan
%79,1’i ilk cinsel deneyimini 17 yaşında yada daha önce, %15,7’si 18 yaşında, %3,5’i 19
yaşında, %1,2’si 20 yaşında ve %0,5’i 21 yaşında yada daha sonra yaşadığını belirtti. İlk
cinsel ilişki yaş gruplarına göre histogram grafiği Grafik 14’de görülmektedir.
3000
2000
1000
Std. Dev = ,64
Mean = 1,3
N = 2803,00
0
1,0
2,0
3,0
4,0
5,0
İlk cinsel ilişki yaşı
Grafik
14.
‘İlk
cinsel
ilişki
yaş
grupları’
histogram
grafiği.
(1-ilk cinsel deneyimi 17 yada daha küçük yaşta olanlar, 2-ilk cinsel
deneyimi 18 yaşında olanlar, 3-ilk cinsel deneyimi 19 yaşında olanlar,
4-ilk cinsel deneyimi 20 yaşında olanlar, 5-ilk cinsel deneyimi 21
yada daha ileri yaşında olanlar).
‘İlk cinsel ilişkinizi kiminle yaşadınız?’ sorusuna 4229 kişi cevap verdi. Bunlardan ilk
cinsel ilişkisini %45,3’ü sevgili, %26’sı kısa süreli ilişki, %23,8’i para karşılığı yaşadığını
belirtti. İlk cinsel ilişkisini sevgilisi ile yaşayanların oranının yıllar içerisinde değişmediği,
kısa süreli ilişki ile yaşayanların azaldığı ve para karşılığı yaşayanların arttığı saptandı. İlk
cinsel deneyimini para karşılığı yaşayanların 2001 yılında %21,5 iken 2004 yılında %25,7’ye
yükseldiği görüldü. Katılımcıların ilk cinsel ilişki partnerinin yıllara göre dağılımı Tablo
58’de görülmektedir.
59
Tablo 58. Katılımcıların ilk cinsel ilişkilerini kiminle yaşadıklarının yıllara göre
dağılımı.
Anketin uygulandığı yıl
İlk cinsel ilişki
Toplam
2001
2002
2003
2004
Eş
8(%0,9)
5(%0,5)
14(%0,9)
8(%0,9)
35(%0,8)
Sevgili
398(%45,4)
413(%45,3)
676(%44,6)
429(%46,3)
1916(%45,3)
Kısa süreli ilişki
266(%30,4)
268(%29,4)
371(%24,5)
195(%21,0)
1100(%26,0)
Para karşılığı
188(%21,5)
214(%23,5)
365(%24,1)
238(%25,7)
1005(%23,8)
Diğer
16(%1,8)
11(%1,2)
89(%5,9)
57(%6,1)
173(%4,1)
Toplam
876(%100)
911(%100)
1515(%100)
927(%100)
4229(%100)
Cinsel deneyime sahip olan katılımcılardan, ilk cinsel ilişkiyi erkeklerin %43,6’sı
sevgili, %27,5’i kısa süreli ilişki, %24,6’sı para karşılığı ve %0,3’ü eş ile yaşadığını, kızların
ise %74’ü sevgili, %8,1’i para karşılığı, %8,1’i eş ve %5,8’i kısa süreli ilişki ile yaşadığını
belirtti. Cinsiyetlerine göre ilk cinsel partner durumuna bakıldığında anlamlı bir fark olduğu
görüldü. Katılımcıların ilk cinsel deneyimlerini kiminle yaşadıklarının cinsiyete göre dağılımı
Tablo 59’da görülmektedir.
Tablo 59. Katılımcıların ilk cinsel ilişkilerini kiminle yaşadıklarının cinsiyete göre
dağılımı.
Cinsiyet
İlk cinsel ilişki
Eş
Sevgili
Kısa süreli ilişki
Para
Diğer
Toplam
Ki kare: 269,541, p<0,001
Erkek
13(%0,3)
1670(%43,6)
1053(%27,5)
942(%24,6)
151(%3,9)
3829(%100)
Kız
18(%8,1)
165(%74,0)
13(%5,8)
18(%8,1)
9(%4,0)
223(%100)
60
Toplam
31(%0,8)
1835(%45,3)
1066(%26,3)
960(%23,7)
160(%3,9)
4052(%100)
Halen bir cinsel eşleri olup olmadığı ile ilgili soruya 3980 kişi cevap verdi. Bunlardan
2001 yılına göre son üç yılda halen cinsel eşi olanlarının sayısının arttığı saptandı.
Katılımcıların %29’u halen bir cinsel eşi olduğunu, %71’i ise olmadığını belirtti. Halen cinsel
eşleri olup olmama durumlarının yıllara göre dağılımı Tablo 60’da görülmektedir.
Tablo 60. Katılımcıların halen bir cinsel eşleri olup olmadığının yıllara göre dağılımı.
Anketin uygulandığı yıl
Halen cinsel eş
Toplam
2001
2002
2003
2004
Evet
196(%23,2)
229(%30,2)
471(%32,0)
260(%28,8)
1156(%29,0)
Hayır
649(%76,8)
529(%69,8)
1003(%68,0)
643(%71,2)
2824(%71,0)
Toplam
845(%100)
758(%100)
1474(%100)
903(%100)
3980(%100)
Erkeklerin %27,8’i, kızların %54’ü halen bir cinsel eşleri olduğunu belirtti. Cinsel
deneyime sahip katılımcıların, halen bir cinsel eşlerinin olup olmadığının cinsiyete göre
dağılımı Tablo 61’de görülmektedir.
Tablo 61. Katılımcıların halen bir cinsel eşlerinin olup olmadığının yıllara göre
dağılımı.
Cinsiyet
Halen cinsel eş
Toplam
Erkek
Kız
Evet
979(%27,2)
114(%54,0)
1093(%28,7)
Hayır
2623(%72,8)
97(%46,0)
2720(%71,3)
Toplam
3602(%100)
211(%100)
3813(%100)
‘Şimdiye kadar kaç kez cinsel ilişkide bulundunuz?’ sorusuna 2130 kişi cevap verdi.
Ortanca cinsel ilişki sayısının 3 olduğu saptandı. 2002 yılında diğer yıllara göre cinsel ilişki
sayısı daha azdı (Tablo 62). Yıllar arasında cinsel ilişki sayısı açısından istatistiksel olarak
anlamlı bir fark vardı (Kruskal Wallis Ki Kare=16,49, p<0,01).
61
Tablo 62. Yıllara göre cinsel ilişki sayısı
Yıl
Mean
2001
5,99
2002
N
Std. Deviation
Median
472
8,471
3,00
4,48
466
6,184
2,00
2003
5,43
767
7,588
3,00
2004
4,85
425
5,947
3,00
7,231
3,00
5,23
2130
Toplam
Kruskal Wallis Ki Kare=16,49, p<0,01
‘Şimdiye kadar kaç farklı kişi ile cinsel ilişkide bulundunuz?’ sorusuna 2165 kişi
cevap verdi. Bunlardan %75’nin dörtten az, %25’inin dört yada daha fazla farklı partner ile
cinsel ilişkide bulunduğu saptandı. Cevap veren katılımcıların, yıllar içerisinde cinsel partner
sayısının arttığı ve erkeklerin kızlara göre daha fazla farklı cinsel partneri olduğu tespit edildi.
Hem yıllar içerisinde cinsel partner sayısındaki değişim hem de cinsiyetlere göre partner
sayısının dağılımındaki farklılık istatistiksel olarak anlamlıydı. Katılımcıların cinsel partner
sayılarının yıllara göre dağılımı Tablo 63’de görülmektedir.
Tablo 63. Katılımcıların cinsel partner sayılarının yıllara göre dağılımı.
Cinsel partner sayısı
Yıl
Toplam
<=3
>=4
2001
409(%85,4)
70(%14,6)
479(%100)
2002
362(%81,7)
81(%18,3)
443(%100)
2003
548(%68,3)
254(%31,7)
802(%100)
2004
305(%69,2)
136(%30,8)
441(%100)
Toplam
1624(%75)
541(%25)
2165(%100)
Ki kare: 65,286, p<0,001
Katılımcılardan erkeklerin %25,4’üne karşılık, kızların %7,5’inin dört yada daha fazla
farklı cinsel partnere sahip olduğu saptandı. Cinsel partner sayılarının cinsiyete göre dağılımı
Tablo 64’de görülmektedir.
62
Tablo 64. Katılımcıların cinsel partner sayılarının cinsiyete göre dağılımı.
Cinsel partner sayısı
Cinsiyet
Toplam
<=3
>=4
Erkek
1455(%74,6)
496(%25,4)
1951(%100)
Kız
123(%92,5)
10(%7,5)
133(%100)
Toplam
1578(%75,7)
506(%24,3)
2084(%100)
Ki kare: 21,710, p<0,001
‘Son cinsel ilişkinizde siz yada partneriniz gebelikten koruyucu bir yöntem kullandınız
mı?’ sorusuna 3407 kişi cevap verdi. Bunlardan %53,4’ü korucuyu yöntem kullandığını,
%46,6’sı kullanmadığını belirtti. Katılımcılardan cinsel ilişkide bulunmuş olanların,
araştırmanın yapıldığı yıla göre son cinsel ilişkide koruyucu yöntem kullanma durumunun
dağılımına bakıldığında anlamlı bir fark olduğu görüldü (Ki kare: 15,932, p<0,01, Tablo 65).
Farkı oluşturan yılın 2001 olduğu saptandı. 2001 yılı çıkarıldığında yıllar arasında istatistiksel
olarak anlamlı .bir fark olmadığı görüldü (Ki kare: 0,532, p>0,05).
Tablo 65. Cinsel ilişkide bulunan katılımcıların son cinsel ilişkide gebelikten
koruyucu yöntem kullanma durumlarının yıllara göre dağılımı.
Yıl
Gebelikten koruyucu yöntem
kullanma
Evet
483(%59,4)
2001
395(%52,2)
2002
600(%50,8)
2003
342(%52,1)
2004
1820(%53,4)
Toplam
Ki kare: 15,932, p<0,01
Toplam
Hayır
330(%40,6)
361(%47,8)
582(%49,2)
314(%47,9)
1587(%46,6)
813(%100)
756(%100)
1182(%100)
656(%100)
3407(%100)
Katılımcılardan cinsel ilişkide bulunmuş olanların, cinsiyete göre son cinsel ilişkide
koruyucu yöntem kullanma durumuna bakıldığında anlamlı bir fark olduğu görüldü.
Erkeklerin %52,6’sına karşılık, kızların %68,4’ü son cinsel ilişkisinde kendilerinin yada
cinsel partnerlerinin gebelikten koruyucu yöntem kullandığını belirtti. Katılımcıların son
63
cinsel ilişkilerinde kendileri yada eşlerinin gebelikten koruyucu yöntem kullanma durumunun
cinsiyete göre dağılımı Tablo 66’da görülmektedir.
Tablo 66. Katılımcıların son cinsel ilişkide gebelikten koruyucu yöntem kullanma
durumlarının cinsiyete göre dağılımı.
Cinsiyet
Gebelikten korunma
Toplam
Erkek
Kız
Evet
1615(%52,6)
132(%68,4)
1747(%53,5)
Hayır
1458(%47,4)
61(%31,6)
1519(%46,5)
Toplam
3073(%100)
193(%100)
3266(%100)
Ki kare: 18,313, p<0,001
‘Son cinsel ilişkinizde eşiniz yada siz hangi yöntemi kullandınız?’ sorusuna 1502 kişi
cevap verdi. Bunlardan son cinsel ilişkilerinde gebelikten koruyucu yöntem olarak %81,6’sı
prezervatif ve %12,8’i hap kullandığını belirtti. Katılımcıların, son cinsel ilişkilerinde
gebelikten korunmak için kullandıkları yöntemlerin yıllara göre göre dağılımı Tablo 67’de
görülmektedir.
Tablo 67. Katılımcıların
son cinsel ilişkilerinde kullandıkları gebelikten korunma
yöntemlerinin yıllara göre dağılımı.
Anketin uygulandığı yıl
Yöntem
Prezervatif
Toplam
2001
2002
2003
2004
378(%74,7)
281(%87,0)
342(%81,8)
225(%88,2)
4(%1,0)
İğne
Hap
61(%12,1)
40(%12,3)
Korunma
67(%13,2)
2(%0,6)
64(%15,3)
1226(%81,6)
4(%0,3)
26(%10,2)
191(%12,8)
2(%0,8)
71(%4,7)
2(%0,8)
8(%0,5)
Spiral
6(%1,4)
Geri çekme
1(%0,2)
1(%0,1)
Diger
1(%0,2)
1(%0,1)
Toplam
506(%100)
323(%100)
418(%100)
64
255(%100)
1502(%100)
Son cinsel ilişkide kendileri yada partnerlerinin gebelikten koruyucu yöntem
kullandığını belirten katılımcılardan; erkeklerin %82,5’i prezervatif, %12,2’si hap
kullandıklarını ve kızların %72,5’i prezervatif, %15,7’si hap kullandıklarını belirtti. Son
cinsel ilişkide kullanılan gebelikten korunma yönteminin cinsiyete göre dağılımı Tablo 68’de
görülmektedir.
Tablo 68. Katılımcıların son cinsel ilişkilerinde kullandıkları gebelikten koruyucu
yöntemlerin cinsiyete göre dağılımı.
Cinsiyet
Yöntem
Prezervatif
Aşı
Hap
Korunma
Spiral
Geri çekme
Toplam
Erkek
1115(%82,5)
3(%0,2)
165(%12,2)
63(%4,7)
6(%0,4)
1352(%100)
Kız
74(%72,5)
1(%1,0)
16(%15,7)
8(%7,8)
2(%2,0)
1(%1,0)
102(%100)
Toplam
1189(%81,7)
4(%0,3)
181(%12,4)
71(%4,9)
8(%0,6)
1(%0,1)
1454(%100)
Cinsel yolla bulaşan hastalık geçirip geçirmedikleri ile ilgili soruya 3508 kişi cevap
verdi. Bunların %2,5’i cinsel yolla bulaşan hastalık geçirdiğini, %94,4’ü
hastalık
geçirmediğini ve %3,1’i bilmediğini belirtti (Grafik 15). Katılımcılar arasında, cinsel yolla
bulaşan hastalık geçirme oranının yıllar içinde azaldığı saptandı (Ki kare: 20,872, p<0,05). Bu
azalma istatistiksel olarak anlamlı bulundu. Cinsel yolla bulaşan hastalık geçirme durumunun
yıllar içerisindeki dağılımı Tablo 69’da görülmektedir.
Tablo 69. Katılımcıların cinsel yolla bulaşan hastalık geçirme durumunun yıllara göre
dağılımı.
CYBH
geçirme
2001
26(%3,5)
Evet
719(%95,6)
Hayır
Bilmiyorum 7(%0,9)
752(%100)
Toplam
Ki kare: 20,872, p<0,05
Anketin uygulandığı yıl
2002
20(%2,5)
746(%93,4)
33(%4,1)
799(%100)
2003
27(%2,2)
1182(%94,7)
39(%3,1)
1248(%100)
65
Toplam
2004
14(%2,0)
666(%93,9)
29(%4,1)
709(%100)
87(%2,5)
3313(%94,4)
108(%3,1)
3508(%100)
Bilmiyorum
3%
Evet
2%
Hayır
94%
Grafik 15. Katılımcıların cinsel yolla bulaşan hastalık geçirme durumları.
Katılımcılardan erkeklerin %2,4’ü ve kızların %1,5’i cinsel yolla bulaşan hastalık
geçirdiğini belirtti. Cinsiyete göre cinsel yolla bulaşan hastalık geçirme durumu
karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı bir fark yoktu (Tablo 70).
Tablo 70. Katılımcıların cinsel yolla bulaşan hastalık geçirme durumunun cinsiyete
göre dağılımı.
Cinsel yolla bulaşan
hastalık geçirme
Cinsiyet
Toplam
Erkek
Kız
Evet
76(%2,4)
3(%1,5)
79(%2,3)
Hayır
2984(%94,4)
196(%96,6)
3180(%94,6)
Bilmiyorum
100(%3,2)
4(%2,0)
104(%3,1)
Toplam
3160(%100)
203(%100)
3363(%100)
Ki kare: 1,668, p>0,05
66
Çoklu Karşılaştırmalar
Katılımcılar yaşlarına göre; <=17, 18, 19, 20 ve >=21 yaşındakiler olarak
gruplandırıldı. Buna göre katılımcıların, sırasıyla %20,6, %24,5, %28,7, %36,5 ve
%40,9’unun daha önce cinsel ilişki yaşamış olduğu saptandı. Yaş arttıkça cinsel ilişkide
bulunma oranının arttığı ve bu açıdan anlamlı bir fark olduğu görüldü (Tablo 71, Grafik 16).
Cinsel ilişkide bulunmuş olma oranının 19 yaşından 20 yaşına geçiş döneminde diğer yaşlara
göre daha fazla olduğu tespit edildi.
Tablo 71. Yaş gruplarına göre cinsel ilişkide bulunma durumu.
Cinsel ilişki
Yaş grupları
Evet
682(%20,6)
<=17
1368(%24,5)
18
1021(%28,7)
19
540(%36,5)
20
465(%40,9)
>=21
4076(%27,1)
Toplam
Ki kare: 270,431, p<0,001
100
79
75
Toplam
Hayır
2633(%79,4)
4205(%75,5)
2537(%71,3)
941(%63,5)
671(%59,1)
10987(%72,9)
71
64
3315(%100)
5573(%100)
3558(%100)
1481(%100)
1136(%100)
15063(%100)
59
90
80
70
60
50
40
36
30
Yüzde
20
21
25
41
Cinsel ilişki
29
Hayır
10
0
Evet
<=17
18
19
20
>=21
Yaş grupları
Grafik 16. Yaş gruplarına göre cinsel ilişkide bulunma durumu.
67
Akdeniz ve Marmara bölgeleri dışındaki bölgelerde cinsel aktivitede bulunma
durumunun %23 civarında olduğu görüldü. Akdeniz ve Marmara Bölgesinde ise sırasıyla
%32,4 ve %29,3 idi. Bölgeler arasında cinsel ilişkide bulunma açısından anlamlı bir fark
olduğu görüldü (Ki kare: 72,317, p<0,001, Tablo 72 ve Grafik 17). Farkı oluşturan bölgelerin
Marmara ve Akdeniz Bölgesi olduğu saptandı. Bu bölgeler çıkarıldığında bölgeler arasında
cinsel ilişkide bulunmuş olma durumu açısından istatistiksel olarak anlamlı bir farkın
olmadığı görüldü (Ki kare:1,133, p>0,05).
Tablo 72. Coğrafi bölgelere göre cinsel ilişkide bulunma durumu.
Cinsel ilişki
Coğrafi bölge
Evet
71(%23,7)
467(%23,0)
212(%22,5)
48(%23,9)
221(%23,5)
121(%32,4)
135(%21,5)
2521(%29,3)
3796(%27,1)
Yabancı
Karadeniz
Doğu Anadolu
Güneydoğu Anadolu
İç Anadolu
Akdeniz
Ege
Marmara
Toplam
Ki kare: 72,317, p<0,001
100
90
76
77
77
76
Hayır
229(%76,3)
1565(%77,0)
729(%77,5)
153(%76,1)
718(%76,5)
253(%67,6)
494(%78,5)
6090(%70,7)
10231(%72,9)
76
68
79
Toplam
300(%100)
2032(%100)
941(%100)
201(%100)
939(%100)
374(%100)
629(%100)
8611(%100)
14027(%100)
71
80
70
60
50
40
Cinsel ilişki
Yüzde
30
20
32
24
23
23
24
24
29
Hayır
21
10
0
Evet
a
ar
m
ar
M
e
Eg
z
ni
de
Ak
u
u
ol
ol
ad
ad
An
An
İç
ğu
do
ey
ün
lu
G
do
na
A
u
oğ
D
z
ni
de
ra
Ka
ı
nc
ba
Ya
Grafik 17. Coğrafi bölgelere göre cinsel ilişkide bulunma durumu.
68
Katılımcılardan Fen Lisesi, İmam Hatip Lisesi, Süper Lise, Anadolu Lisesi, Devlet
Lisesi, Anadolu Meslek Lisesi, Meslek Lisesi, Kolej/Özel Lise ve Açık Lise mezunlarının
sırasıyla %11,1, %12,9, %13,5, %21,1, %24,4, %31,3, %32,8, %33,5 ve %37,3’ünün daha
önce cinsel ilişkide bulunduğu saptandı. Katılımcıların mezun oldukları liselere göre cinsel
ilişkide bulunma durumları arasında anlamlı bir fark olduğu görüldü (Tablo 73, Grafik 18).
Tablo 73. Mezun oldukları liselere göre cinsel ilişkide bulunma durumu.
Devlet
Cinsel ilişki
Evet
Hayır
818(%24,4)
2538(%75,6)
3356(%100)
Fen
6(%11,1)
48(%88,9)
54(%100)
İmam Hatip
29(%12,9)
195(%87,1)
224(%100)
Anadolu
252(%21,1)
943(%78,9)
1195(%100)
Açık
31(%37,3)
52(%62,7)
83(%100)
Süper
221(%13,5)
1411(%86,5)
1632(%100)
Kolej/Özel
79(%33,5)
157(%66,5)
236(%100)
Meslek
2671(%32,8)
5477(%67,2)
8148(%100)
Anadolu Meslek
312(%31,3)
686(%68,7)
998(%100)
11507(%72,3)
15926(%100)
Lise
4419(%27,7)
Toplam
Ki kare: 358,497, p<0,001
100
90
76
89
87
79
63
86
67
67
69
33
33
31
Toplam
80
70
60
50
40
37
Yüzde
30
20
10
0
24
Cinsel ilişki
Hayır
21
11
14
13
Evet
es
M
u
ol
ad
An
k
le
es
M
l
ze
j/Ö
le
Ko
r
pe
Sü
ık
Aç
u
ol
ad
An
ip
at
H
am
İm
n
Fe
t
le
ev
D
k
le
Grafik 18. Mezun oldukları liselere göre cinsel ilişkide bulunma durumu.
69
Katılımcıların kayıt yaptırdıkları lisans programına (önlisans, lisans ve tıp fakültesi)
göre cinsel ilişkide bulunmuş olma durumu, sırasıyla %31,7, %19,6 ve %11,9 olarak saptandı.
Kayıt yaptırılan lisans programına göre cinsel ilişkide bulunmuş olma durumu arasında
anlamlı bir fark olduğu görüldü (Ki kare: 279,220, p<0,001, Tablo 74).
Tablo 74. Kayıt yaptırdıkları lisans programına göre cinsel ilişki durumu.
Cinsel ilişki
Lisans programı
Evet
3158(%31,7)
Önlisans
955(%19,6)
Lisans
38(%11,9)
Tıp
4151(%27,4)
Toplam
Ki kare: 279,220, p<0,001
Hayır
6819(%68,3)
3920(%80,4)
282(%88,1)
11021(%72,6)
Toplam
9977(%100)
4875(%100)
320(%100)
15172(%100)
Katılımcılar ilk cinsel ilişki yaşlarına göre; <=17, 18, 19, 20 ve >=21 yaşındakiler
şeklinde gruplandırıldı. Cinsel deneyime sahip olanların %78,9’u ilk ilk cinsel deneyimini 17
yaşında yada daha önce ve %21’i 17 yaşından sonra gerçekleştirdiğini belirtti. Cinsel ilişkide
bulunmuş olan erkeklerin %80’ine karşılık, kızların %55,3’ünün ilk cinsel deneyimini 17
yaşında yada daha önce gerçekleştirdiği saptandı. Cinsiyete göre ilk cinsel ilişkide bulunma
yaşı arasında anlamlı bir fark olduğu görüldü. Katılımcıların cinsiyete göre ilk cinsel ilişkide
bulunma yaşlarının dağılımı Tablo 75’de görülmektedir.
Tablo 75. Cinsiyete göre ilk cinsel ilişkide bulunma yaşlarının dağılımı.
Cinsiyet
İlk cinsel ilişki yaşı
Toplam
Erkek
Kız
<=17
2049(%80)
68(%55,3)
2117(%78,9)
18
405(%15,8)
20(%16,3)
425(%15,8)
19
74(%2,9)
20(%16,3)
94(%3,5)
20
28(%1,1)
5(%4,1)
33(%1,2)
4(%0,2)
10(%8,1)
14(%0,5)
123(%100)
2683(%100)
>=21
2560(%100)
Toplam
Ki kare: 220,433, p<0,001
70
Katılımcıların, geldikleri coğrafi bölge açısından ilk cinsel ilişki yaşları arasında
anlamlı bir fark olmadığı görüldü. İlk cinsel deneyim yaşının %70-80’i 17 yaş ve altında,
%15-20’sinin de 18 yaşında olduğu görülmektedir (Tablo 76). İlk cinsel deneyimini 17 yaş
ve altında yaşayanlar, Yabancı Ülke, Doğu Anadolu ve Marmara Bölgesinden gelenlerde en
fazlaydı (sırasıyla %83,9, %80,8 ve %80).
Tablo 76. Geldikleri coğrafi bölgelere göre ilk cinsel ilişki yaşlarının dağılımı.
Coğrafi
bölge
İlk cinsel ilişki yaşı
<=17
18
19
Yabancı
26(%83,9)
4(%12,9)
1(%3,2)
Karadeniz
193(%75,4)
48(%18,8)
11(%4,3)
4(%1,6)
256(%100)
101(%80,8)
16(%12,8)
6(%4,8)
2(%1,6)
125(%100)
13(%68,4)
4(%21,1)
2(%10,5)
İç Anadolu
100(%77,5)
20(%15,5)
5(%3,9)
3(%2,3)
1(%0,8)
129(%100)
Akdeniz
33(%58,9)
16(%28,6)
4(%7,1)
2(%3,6)
1(%1,8)
56(%100)
Ege
42(%68,9)
13(%21,3)
5(%8,2)
1(%1,6)
Marmara
1344(%80)
262(%15,6)
50(%3)
14(%0,8)
9(%0,5)
1679(%100)
Toplam
1852(%78,6)
383(%16,3)
84(%3,6)
26(%1,1)
11(%0,5)
2356(%100)
Doğu
Anadolu
Güneydoğu
Anadolu
20
Toplam
>=21
31(%100)
19(%100)
61 (%100)
Ki kare: 36,871, p>0.05
Katılımcıların mezun oldukları liseler açısından ilk cinsel ilişki yaşlarının dağılımına
bakıldığında anlamlı bir fark olduğu görüldü. Fen Lisesi ve Açık Lise mezunlarında, ilk cinsel
ilişki yaşı 17 yada daha düşük olanlar, sırasıyla %100 ve %54,5 iken, diğer liselerde %70-80
arasında bulundu. Yine Açık Lise mezunlarında ilk cinsel ilişki yaşı 19 olanların (%18,2),
diğer liselere göre (en fazla %10,2) daha yüksek olduğu saptandı. Katılımcıların mezun
oldukları liselere göre ilk cinsel ilişki yaşlarının dağılımı Tablo 77’de görülmektedir.
71
Tablo 77. Mezun oldukları liseler açısından ilk cinsel ilişki yaşlarının dağılımı.
İlk cinsel ilişki yaşı
Lise
Toplam
<=17
18
19
20
>=21
Devlet
260(%70,1)
75(%20,2)
21(%5,7)
11(%3)
4(%1,1)
Fen
4(%100)
İmam
Hatip
9(%75)
2(%16,7)
Anadolu
122(%73,9)
35(%21,2)
6(%3,6)
Açık
6(%54,5)
3(%27,3)
2(%18,2)
11(%100)
Süper
78(%63,4)
32(%26,0)
13(%10,6)
123(%100)
Kolej/Özel
38(%84,4)
2(%4,4)
4(%8,9)
Meslek
1495(%82,5)
242(%13,3)
49(%2,7)
20(%1,1)
172(%78,2)
44(%20)
3(%1,4)
1(%0,5)
2184(%79)
435(%15,7)
98(%3,5)
33(%1,2)
Anadolu
Meslek
Toplam
371(%100)
4(%100)
1(%0,6)
1(%8,3)
12(%100)
1(%0,6)
165(%100)
1(%2,2)
45(%100)
7(%0,4)
1813(%100)
220(%100)
14(%0,5)
2764(%100)
Ki kare: 117,314, p<0,001
Katılımcıların kayıt yaptırdıkları lisans programı açısından ilk cinsel ilişki yaşlarının
dağılımına bakıldığında anlamlı bir fark olduğu görüldü. Tıp fakültesi, lisans ve önlisans
programlarına kayıt yaptıran öğrenciler arasında, ilk cinsel ilişkisini 17 yaşında yada daha
erken yaşayanlar sırasıyla %59,1, %69,8 ve %81,9 olarak saptandı. Kayıt yaptırılan lisans
programına göre ilk cinsel ilişki yaşlarının dağılımı Tablo 78’de görülmektedir.
Tablo 78. Kayıt yaptırdıkları lisans programına göre ilk cinsel ilişki yaşları.
Lisans
programı
İlk cinsel ilişki yaşı
Toplam
<=17
18
19
20
>=21
Önlisans
1605(%81,9)
289(%14,7)
42(%2,1)
17(%0,9)
7(%0,4)
1960(%100)
Lisans
451(%69,8)
125(%19,3)
49(%52,1)
14(%2,2)
7(%1,1)
646(%100)
Tıp
13(%59,1)
6(%27,3)
3(%13,6)
Toplam
2069(%78,7)
420(%16)
94(%3,6)
Ki kare: 76,960, p<0,001
72
22(%100)
31(%1,2)
14(%0,5)
2628(%100)
Cinsel ilişkide bulunmuş olan katılımcıların, geldikleri coğrafi bölgelere göre ilk
cinsel ilişki partnerinin dağılımına bakıldığında anlamlı bir fark olmadığı görüldü. İlk cinsel
ilişkisini sevgilisi ile yaşayanların Akdeniz ve Doğu Anadolu bölgelerinden gelenlerde en
fazla (sırasıyla %50,5 ve %49,2), eşleri ile yaşayanların ise Güneydoğu Anadolu ve Karadeniz
bölgelerinden gelenlerde en fazla (sırasıyla %4,3 ve %1,2) olduğu saptandı. Coğrafi bölgelere
göre ilk cinsel ilişki partner dağılımı Tablo 79’da görülmektedir.
Tablo 79. Geldikleri coğrafi bölgelere göre ilk cinsel ilişki partnerinin dağılımı.
Ilk cinsel ilişki partneri
Coğrafi
Toplam
bölge
Sevgili
Kısa süreli
ilişki
Para
karşılığı
Diğer
24(%36,4)
24(%36,4)
12(%18,2)
6(%9,1)
66(%100)
5(%1,2)
201(%46,3)
123(%28,3)
90(%20,7)
15(%3,5)
434(%100)
1(%0,5)
97(%49,2)
57(%28,9)
34(%17,3)
8(%4,1)
197(%100)
2(%4,3)
15(%32,6)
17(%37,0)
10(%21,7)
2(%4,3)
46(%100)
2(%1,0)
94(%45,6)
61(%29,6)
43(%20,9)
6(%2,9)
206(%100)
55(%50,5)
22(%20,2)
28(%25,7)
4(%3,7)
109(%100)
Eş
Yabancı
Karadeniz
Doğu
Anadolu
Güneydoğu
Anadolu
İç Anadolu
Akdeniz
Ege
1(%0,8)
57(%44,9)
38(%29,9)
24(%18,9)
7(%5,5)
127(%100)
Marmara
18(%0,8)
1082(%45,2)
608(%25,4)
591(%24,7)
94(%3,9)
2393(%100)
Toplam
29(%0,8)
1625(%45,4)
950(%26,6)
832(%23,3)
142(%4,0)
3578(%100)
Ki kare: 38,075, p>0,05
Cinsel ilişkide bulunmuş olan katılımcıların mezun oldukları liselere göre ilk cinsel
partner durumlarına bakıldığında anlamlı bir fark olduğu görüldü. İmam Hatip Lisesi
mezunlarının, diğer lise mezunlarına göre ilk cinsel ilişkisini eşi ile yaşayanların en fazla
(%4,2) ve para karşılığı yaşayanların en az (12,5) olduğu saptandı. Katılımcıların, mezun
oldukları liselere göre ilk cinsel ilişki partnerinin dağılımı Tablo 80’de görülmektedir.
73
Tablo 80. Mezun oldukları liselere göre ilk cinsel ilişki partner dağılımı.
İlk cinsel ilişki partneri
Lise
Devlet
Toplam
Eş
Sevgili
Kısa süreli
ilişki
Para
karşılığı
Diğer
11(%1,4)
369(%47,4)
210(%27,0)
164(%21,1)
25(%3,2)
3(%60,0)
1(%20,0)
1(%20,0)
Fen
779(%100)
5(%100)
İmam
Hatip
1(%4,2)
11(%45,8)
8(%33,3)
3(%12,5)
1(%4,2)
24(%100)
Anadolu
1(%0,4)
114(%47,1)
67(%27,7)
52(%21,5)
8(%3,3)
242(%100)
Açık
1(%3,3)
16(%53,3)
6(%20,0)
7(%23,3)
Süper
3(%1,4)
103(%48,1)
53(%24,8)
49(%22,9)
6(%2,8)
214(%100)
41(%51,9)
22(%27,8)
14(%17,7)
2(%2,5)
79(%100)
Kolej/
Özel
30(%100)
Meslek
13(%0,5)
1079(%43,4)
632(%25,4)
644(%25,9)
117(%4,7)
2485(%100)
Anadolu
Meslek
3(%1,0)
149(%49,7)
88(%29,3)
51(%17,0)
9(%3,0)
300(%100)
Toplam
33(%0,8)
1885(%45,3)
1087(%26,1)
985(%23,7)
168(%4,0)
4158(%100)
Ki kare: 47,451, p<0,05
Cinsel ilişkide bulunmuş olan katılımcıların, kayıt yaptırdıkları lisans programına göre
ilk cinsel partner durumlarına bakıldığında anlamlı bir fark olduğu görüldü. İlk cinsel
ilişkisini sevgilisiyle yaşadığını belirtenler tıp fakültesi, lisans ve önlisans programlarına kayıt
yaptıranlarda, sırasıyla %62,9, %47,4 ve %44,7 idi (Tablo 81).
Tablo 81. Kayıt yaptırdıkları lisans programına göre ilk cinsel partner durumu.
Lisans programı
İlk cinsel ilişki
partneri
Önlisans
Lisans
Eş
16(%0,5)
14(%1,5)
Sevgili
1325(%44,7)
431(%47,4)
22(%62,9)
1778(%45,5)
Kısa süreli ilişki
785(%26,5)
240(%26,4)
6(%17,1)
1031(%26,4)
Para
710(%23,9)
200(%22)
6(%17,1)
916(%23,4)
Diğer
129(%4,4)
25(%2,7)
1(%2,9)
155(%4,0)
910(%100)
35(%100)
3910(%100)
2965(%100)
Toplam
Ki kare: 20,282, p<0,01
Tıp
74
Toplam
30(%0,8)
Cinsel ilişkide bulunmuş olan katılımcıların, yaş gruplarına göre halen bir cinsel
partnerleri olma durumlarına bakıldığında anlamlı bir fark olduğu görüldü. Yaşla birlikte
halen bir cinsel partnerin olmasının da arttığı saptandı. 17 yaş yada altında, 18 yaşında, 19
yaşında, 20 yaşında ve 21 yaş yada üzerinde, halen bir cinsel eşi olanlar sırasıyla %20,2,
%26,7, %28,9, %32,7, ve %39,1 olarak bulundu (Tablo 82).
Tablo 82. Yaş gruplarına göre halen bir cinsel partneri olma durumları.
Halen cinsel eş
Evet
Hayır
123(%20,2)
485(%79,8)
<=17
320(%26,7)
877(%73,3)
18
261(%28,9)
643(%71,1)
19
159(%32,7)
327(%67,3)
20
163(%39,1)
254(%60,9)
>=21
1026(%28,4)
2586(%71,6)
Toplam
Ki kare: 49,566, p<0,001
Yaş grupları
Toplam
608(%100)
1197(%100)
904(%100)
486(%100)
417(%100)
3612(%100)
Cinsel ilişkide bulunmuş olan katılımcıların, geldikleri coğrafi bölgelere göre halen bir
cinsel partnerleri olma durumlarına bakıldığında anlamlı bir fark olduğu görüldü. Güneydoğu
Anadolu Bölgesinden gelenlerin %18,6’sına karşın, Akdeniz Bölgesinden gelenlerin %30,3’ü
halen bir cinsel partneri olduğunu belirtti. Katılımcıların geldikleri coğrafi bölgelere göre
halen bir cinsel partneri olma durumları Tablo 83’de görülmektedir.
Tablo 83. Coğrafi bölgelere göre halen bir cinsel partnerleri olma durumları.
Coğrafi bölge
Yabancı
Karadeniz
Doğu Anadolu
Güneydoğu Anadolu
İç Anadolu
Akdeniz
Ege
Marmara
Toplam
Ki kare: 16,632, p<0,05
Halen cinsel eş
Evet
Hayır
15(%25,9)
43(%74,1)
58(%100)
96(%23,3)
52(%27,5)
8(%18,6)
43(%22,3)
33(%30,3)
28(%23)
676(%30,2)
951(%28,3)
412(%100)
189(%100)
43(%100)
193(%100)
109(%100)
122(%100)
2239(%100)
3365(%100)
316(%76,7)
137(%72,5)
35(%81,4)
150(%77,7)
76(%69,7)
94(%77)
1563(%69,8)
2414(%71,7)
75
Toplam
Cinsel ilişkide bulunmuş olan katılımcıların, mezun oldukları liselere göre halen bir
cinsel partnerleri olma durumlarına bakıldığında anlamlı bir fark olduğu görüldü. Anadolu
Meslek Lisesi ve Kolej/Özel Lise mezunlarının, sırasıyla %43,8 ve %40’ına karşın, Meslek
Lisesi ve İmam Hatip Lisesi mezunlarının sırasıyla %27,4 ve %13,6’sı halen bir cinsel eşi
olduğunu belirtti. Katılımcıların mezun oldukları liselere göre halen bir cinsel partnerleri olma
durumları Tablo 84’de görülmektedir.
Tablo 84. Cinsel ilişkide bulunmuş olan katılımcıların mezun oldukları liselere göre
halen bir cinsel partnerleri olma durumları.
Halen cinsel eş
Lise
Toplam
Evet
Hayır
Devlet
213(%29,0)
521(%71)
734(%100)
Fen
1(%33,3)
2(%66,7)
3(%100)
İmam Hatip
3(%13,6)
19(%86,4)
22(%100)
Anadolu
68(%29,2)
165(%70,8)
233(%100)
Açık
7(%26,9)
19(%73,1)
26(%100)
Süper
60(%29,4)
144(%70,6)
204(%100)
Kolej/Özel
28(%40)
42(%60)
70(%100)
Meslek
645(%27,4)
1709(%72,6)
2354(%100)
Anadolu Meslek
117(%43,8)
150(%56,2)
267(%100)
Toplam
1142(%29,2)
2771(%70,8)
3913(%100)
Ki kare: 37,939, p<0,001
Cinsel ilişkide bulunmuş olan katılımcıların, kayıt yaptırdıkları lisans programlarına
göre, halen bir cinsel partnerleri olma durumlarına bakıldığında anlamlı bir fark olmadığı
görüldü. Önlisans, lisans ve tıp fakültesi programlarına kayıt yaptıran, daha önce cinsel
ilişkide bulunmuş olan öğrencilerin, sırasıyla %28,8, %28,1 ve %34,3’ü halen bir cinsel eşi
olduğunu belirtti. Katılımcıların kayıt yaptırdıkları lisans programlarına göre halen bir cinsel
eşleri olma durumu Tablo 85’de görülmektedir.
76
Tablo 85. Daha önce cinsel ilişkide bulunmuş olan katılımcıların kayıt yaptırdığı lisans
programına göre halen bir cinsel eşe sahip olma durumu.
Lisans programı
Önlisans
Lisans
Tıp
Toplam
Ki kare: 0,698, p>0,05
Halen cinsel eş
Evet
806(%28,8)
237(%28,1)
12(%34,3)
1055(%28,7)
Hayır
1995(%71,2)
607(%71,9)
23(%65,7)
2625(%71,3)
Toplam
2801(%100)
844(%100)
35(%100)
3680(%100)
Cinsel ilişkide bulunmuş olan katılımcıların, yaş gruplarına göre cinsel ilişkide
bulundukları kişi ile evlenmeyi düşünme durumlarına bakıldığında anlamlı bir fark olduğu
görüldü. Yaş ilerledikçe cinsel ilişki partneri ile evlilik düşüncesinin daha fazla olduğu
saptandı. Cinsel deneyime sahip olan katılımcılardan 17 yaş yada altındakilerin %8,7’sine
karşın, 21 yaş ve üzerindekilerin %76,9’u cinsel ilişki partneri ile evlenmeyi düşündüğünü
belirtti. Katılımcıların yaşlarına göre cinsel ilişki partneri ile evlenmeyi düşünme durumu
Tablo 86’da görülmektedir.
Tablo 86. Cinsel ilişkide bulunmuş olan katılımcıların yaş gruplarına göre cinsel ilişkide
bulundukları kişi ile evlenmeyi düşünme durumları.
İlk cinsel
ilişki yaşı
Cinsel ilişki partneri ile evlilik düşünme
Evet
188(%8,7)
<=17
47(%11,0)
18
20(%21,3)
19
10(%34,5)
20
10(%76,9)
>=21
275(%10,1)
Toplam
Ki kare: 105,508, p<0,001
Hayır
1489(%69,2)
271(%63,6)
51(%54,3)
14(%48,3)
1(%7,7)
1826(%67,3)
Emin değilim
476(%22,1)
108(%25,4)
23(%24,5)
5(%17,2)
2(%15,4)
614(%22,6)
Toplam
2153(%100)
426(%100)
94(%100)
29(%100)
13(%100)
2715(%100)
Cinsel ilişkide bulunmuş olan katılımcıların, cinsiyetlerine göre cinsel ilişkide
bulundukları kişi ile evlenmeyi düşünme durumlarına bakıldığında anlamlı bir fark olduğu
görüldü. Kızların %41,7’sine karşılık, erkeklerin %10’u cinsel ilişkide bulunduğu kişi ile
77
evlenmeyi düşündüğünü belirtti. Katılımcıların cinsiyetlerine göre cinsel ilişki partneri ile
evlenmeyi düşünme durumu Tablo 87’de görülmektedir.
Tablo 87. Cinsel ilişkide bulunmuş olan katılımcıların cinsiyetlerine göre cinsel
ilişkide bulundukları kişi ile evlenmeyi düşünme durumları.
Cinsiyet
Cinsel ilişki partneri ile evlenmeyi düşünme
Evet
340(%10)
Erkek
75(%41,7)
Kız
415(%11,5)
Toplam
Ki kare: 171,985, p<0,001
Hayır
2375(%69,5)
71(%39,4)
2446(%68)
Emin değilim
701(%20,5)
34(%18,9)
735(%20,4)
Toplam
3416(%100)
180(%100)
3596(%100)
Cinsel ilişkide bulunmuş olan katılımcıların, geldikleri coğrafi bölgelere göre cinsel
ilişkide bulundukları kişi ile evlenmeyi düşünme durumlarına bakıldığında anlamlı bir fark
olmadığı görüldü. Ege ve Akdeniz Bölgesinden gelenlerin sırasıyla %22’si ve %18,1’ine
karşın, Yabancı Ülkelerden gelenlerin yalnızca %6,4’ü cinsel ilişki partneri ile evlenmeyi
düşündüğünü belirtti. Katılımcıların geldikleri coğrafi bölgelere göre cinsel partnerleri ile
evlenmeyi düşünme durumu Tablo 88’de görülmektedir.
Tablo 88. Cinsel ilişkide bulunmuş olan katılımcıların, geldikleri coğrafi bölgelere göre
cinsel ilişkide bulundukları kişi ile evlenmeyi düşünme durumları.
Coğrafi bölge
Yabancı
Karadeniz
Doğu Anadolu
Güneydoğu Anadolu
İç Anadolu
Akdeniz
Ege
Marmara
Toplam
Ki kare: 23,160, p>0,05
Cinsel ilişki partneri ile evlenmeyi düşünme
Evet
3(%6,4)
43(%11,3)
21(%12,7)
3(%8,6)
15(%8,5)
17(%18,1)
22(%22)
247(%11,5)
371(%11,8)
Hayır
36(%76,6)
260(%68,2)
110(%66,7)
27(%77,1)
131(%74,4)
62(%66)
63(%63)
1447(%67,2)
2136(%67,8)
78
Emin değilim
8(%17)
78(%20,5)
34(%20,6)
5(%14,3)
30(%17)
15(%16)
15(%15)
458(%21,3)
643(%20,4)
Toplam
47(%100)
381(%100)
165(%100)
35(%100)
176(%100)
94(%100)
100(%100)
2152(%100)
3150(%100)
Cinsel ilişkide bulunmuş olan katılımcıların, mezun oldukları liselere göre cinsel
ilişkide bulundukları kişi ile evlenmeyi düşünme durumlarına bakıldığında anlamlı bir fark
olduğu görüldü. Katılımcılardan Fen Lisesi ve Süper Lise mezunlarının, sırasıyla %33,3 ve
%31’ine karşın, Meslek Lisesi ve Anadolu Meslek Lisesi mezunlarının sırasıyla %10,6 ve
%10,3’ünün cinsel ilişki partneri ile evlenmeyi düşündüğü saptandı (Tablo 89).
Tablo 89. Mezun oldukları liselere göre cinsel partner ile evlenmeyi düşünme.
Cinsel partner ile evlenmeyi düşünme
Evet
Hayır
Emin değilim
79(%13,1)
421(%70)
101(%16,8)
Devlet
1(%33,3)
1(%33,3)
1(%33,3)
Fen
5(%22,7)
15(%68,2)
2(%9,1)
İmam Hatip
23(%10,6)
140(%64,8)
53(%24,5)
Anadolu
5(%26,3)
12(%63,2)
2(%10,5)
Açık
31(%31)
128(%70,3)
23(%12,6)
Süper
9(%13,6)
47(%71,2)
10(%15,2)
Kolej/Özel
246(%10,6)
1572(%67,8)
501(%21,6)
Meslek
181(%64,2)
72(%25,5)
Anadolu Meslek 29(%10,3)
428(%11,5)
2517(%67,8)
765(%20,6)
Toplam
Ki kare: 37,408, p<0,01
Lise
Toplam
601(%100)
3(%100)
22(%100)
216(%100)
19(%100)
182(%100)
66(%100)
2319(100%)
282(%100)
3710(100%)
Cinsel ilişkide bulunmuş olan katılımcıların, kayıt yaptırdıkları lisans programına göre
cinsel ilişkide bulundukları kişi ile evlenmeyi düşünme durumlarına bakıldığında anlamlı bir
fark olmadığı görüldü. Tıp fakültesi, lisans ve önlisans programlarına kayıt yaptıranlardan,
sırasıyla %15,6, %12,5 ve %11,4’ünün cinsel ilişki partneri ile evlenmeyi düşündüğü saptandı
(Tablo 90).
Tablo 90. Lisans programlarına göre cinsel partner ile evlenmeyi düşünme durumları.
Lisans programı
Önlisans
Lisans
Tıp
Toplam
Ki kare: 1,721, p>0,05
Cinsel partner ile evlenmeyi düşünme
Evet
Hayır
Emin değilim
301(%11,4)
1806(%68,5)
528(%20)
100(%12,5)
537(%66,6)
169(%21)
5(%15,6)
20(%62,5)
7(%21,9)
406(%11,7)
2363(%68)
704(%20,3)
79
Toplam
2635(100%)
806(%100)
32(%100)
3473(100%)
Cinsel ilişkide bulunmuş olan katılımcıların, araştırmanın yapıldığı yıla göre cinsel
ilişkide bulundukları kişi ile evlenmeyi düşünme durumlarına bakıldığında anlamlı bir fark
olduğu görüldü. Yıllar içerisinde azda olsa evlenmeyi düşünenlerin oranının azaldığı saptandı.
Bu oranlar 2001, 2002, 2003 ve 2004 yıllarında sırasıyla %18,7, %12,4, %10,1 ve %9,5
olarak bulundu. Katılımcıların, araştırma yılına göre cinsel ilişki partneri ile evlenmeyi
düşünme durumu Tablo 91’de görülmektedir.
Tablo 91. Yıllara göre cinsel partner ile evlenmeyi düşünme durumları.
Toplam
Cinsel partner ile evlenmeyi düşünme
Yıl
Evet
89(%18,7)
2001
109(%12,4)
2002
151(%10,1)
2003
87(%9,5)
2004
436(%11,6)
Toplam
Ki kare: 159,367, p<0,001
Hayır
388(%81,3)
590(%67,1)
976(%65,2)
605(%66,2)
2559(%67,9)
Emin değilim
180(%20,5)
370(%24,7)
222(%24,3)
772(%20,5)
477(%100)
879(%100)
1497(%100)
914(%100)
3767(%100)
Cinsel ilişkide bulunma sayısı; <=5, 6-10, 11-15, 16-20, >=21 şeklinde gruplandırıldı.
Cinsel ilişkide bulunmuş olan katılımcıların, yaş gruplarına göre cinsel ilişki sayılarına
bakıldığında anlamlı bir fark olduğu görüldü. Yaş ile birlikte cinsel ilişki sayısında artış
olduğu saptandı. 20 yaş üzerindekilerde, yirmiden fazla cinsel ilişkide bulunanlar %8,9 iken,
daha küçük yaştakilerde bu oranın %3 yada altında olduğu ve 18 yaşından küçüklerin
%87,5’inin en fazla beş kez cinsel deneyime sahip olduğu saptandı. Katılımcıların yaşlarına
göre cinsel ilişki sayıları Tablo 92’de görülmektedir.
Tablo 92. Katılımcıların yaşlarına göre cinsel ilişki sayısı.
Yaş
Cinsel ilişki sayısı
11-15
16-20
6-10
<=17
322(%87,5)
30(%8,2)
7(%1,9)
5(%1,4)
4(%1,1)
368(%100)
18
521(%76,4)
101(%14,8)
24(%3,5)
16(%2,3)
20(%2,9)
682(%100)
19
362(%74,8)
64(%13,2)
21(%4,3)
23(%4,8)
14(%2,9)
484(%100)
20
192(%72,5)
39(%14,7)
18(%6,8)
8(%3)
8(%3)
265(%100)
>=21
108(%64,3)
29(%17,3)
10(%6)
6(%3,6)
15(%8,9)
168(%100)
Toplam
1505(%76,5)
263(%13,4)
80(%4,1)
58(%2,9)
61(%3,1)
1967(%100)
Ki kare: 64,714, p<0,001
80
>=21
Toplam
<=5
Yapılan Kruskal-Wallis varyans analizinde, yaş grupları ile cinsel ilişki sayısı arasında
anlamlı bir fark olduğu saptandı. 17 yaş ve altındaki bireylerde, ortanca cinsel ilişkide
bulunma sayısı 2 iken, diğer gruplarda 3 idi (Ki kare: 52,645, p<0,001, Tablo 93).
Tablo 93. Yaş gruplarına göre cinsel ilişki sayısının dağılımı.
Yaş grupları
Cinsel ilişki
sayısı
<=17
18
19
20
>=21
Toplam
N
Ortanca
En az-en çok
368
682
484
265
168
1967
2
3
3
3
3
3
1-45
1-60
1-50
1-60
1-100
1-100
Yapılan korelasyon analizinde, yaş ile cinsle ilişki sayısı arasında istatistiksel olarak
anlamlı ama zayıf bir korelasyonun olduğu saptandı (Spearman r=0,151; p<0,001, Grafik 19).
120
İlişki sayısı
100
80
60
40
20
0
0
10
20
30
Yaş
Grafik 19. Yaş ile cinsel ilişki sayısının korelasyonu.
81
40
50
Cinsel ilişkide bulunmuş olan katılımcıların, cinsiyetlerine göre cinsel ilişki sayısı
durumlarına bakıldığında anlamlı bir fark olmadığı görüldü (Ki kare:88,316, p>0,05).
Erkeklerin %75,9’unun ve kızların %74,4’ünün en fazla beş kez cinsel ilişkide bulunduğu
saptandı. Katılımcıların cinsiyetlerine göre cinsel ilişki sayılarının dağılımı Tablo 94’de
görülmektedir.
Tablo 94. Katılımcıların cinsiyetlerine göre cinsel ilişki sayılarının dağılımı.
Cinsel ilişki sayısı
Cinsiyet
Erkek
Kız
Toplam
<=5
1490(%75,9)
64(%74,4)
1554(%75,8)
6-10
270(%13,7)
11(%12,8)
281(%13,7)
11-15
81(%4,1)
4(%4,7)
85(%4,1)
16-20
59(%3)
3(%3,5)
62(%3)
>=21
64(%3,3)
4(%4,7)
68(%3,3)
Toplam
1964(%100)
86(%100)
2050(%100)
Ki kare: 0,678, p>0,05
Katılımcılardan cinsel ilişkide bulunmuş olanların, geldikleri coğrafi bölgelere göre
cinsel ilişki sayısının dağılımına bakıldığında anlamlı bir fark olduğu görüldü. Akdeniz, Doğu
Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinden gelenlerin, sırasıyla %10, %6,9 ve %4’ünün
cinsel ilişki sayısı yirmiden fazla iken, Ege Bölgesi, Yabancı Ülke ve Karadeniz Bölgesinden
gelenlerin sırasıyla %86,6, %85,7 ve %83,1’inin en fazla beş kez cinsel ilişkide bulunduğu
saptandı. Coğrafi bölgelere göre cinsel ilişki sayısının dağılımı Tablo 95’de görülmektedir.
Tablo 95. Coğrafi bölgelere göre cinsel ilişki sayısının dağılımı.
Coğrafi
bölge
Cinsel ilişki sayısı
Toplam
<=5
6-10
11-15
Yabancı
30(%85,7)
4(%11,4)
1(%2,9)
Karadeniz
196(%83,1)
20(%8,5)
11(%4,7)
7(%3)
2(%0,8)
236(%100)
Doğu An.
75(%73,5)
12(%11,8)
5(%4,9)
3(%2,9)
7(%6,9)
102(%100)
Güneyd. A.
18(%72)
1(%4)
2(%8)
3(%12)
1(%4)
25(%100)
İç Anadolu
77(%80,2)
10(%10,4)
4(%4,2)
2(%2,1)
3(%3,1)
96(%100)
Akdeniz
44(%73,3)
8(%13,3)
2(%3,3)
6(%10)
60(%100)
Ege
58(%86,6)
6(%9)
2(%3)
1(%1,5)
67(%100)
Marmara
905(%73,3)
185(%15)
55(%4,5)
47(%3,8)
43(%3,5)
1235(%100)
Toplam
1403(%75,6)
246(%13,3)
82(%4,4)
62(%3,3)
63(%3,4)
1856(%100)
Ki kare: 46,531, p<0,05.
16-20
>=21
35(%100)
Doğu An.= Doğu Anadolu, Güneyd. A.= Güneydoğu Anadolu
82
Katılımcılardan cinsel ilişkide bulunmuş olanların, mezun oldukları liselere göre cinsel
ilişki sayısının dağılımına bakıldığında anlamlı bir fark olmadığı görüldü. Kolej/Özel Lise,
Açık Lise ve Anadolu Meslek Lisesi mezunlarında yirmiden fazla cinsel ilişkide bulunanlar,
sırasıyla %8,6, %8,3 ve %4,4 iken, İmam Hatip Lisesi, Anadolu Lisesi ve Meslek Lisesi
mezunlarının sırasıyla %80, %77,5 ve %76,9’unun en fazla beş kez cinsel ilişkide bulunduğu
saptandı. Liselere göre cinsel ilişki sayısının dağılımı Tablo 96’da görülmektedir.
Tablo 96. Katılımcıların mezun oldukları liselere göre cinsel ilişki sayısının dağılımı
Cinsel ilişki sayısı
Lise
Toplam
<=5
6-10
11-15
16-20
>=21
Devlet
303(%74,1)
52(%12,7)
25(%6,1)
17(%4,2)
12(%2,9)
Fen
2(%66,7)
1(%33,3)
3(%100)
İmam
Hatip
8(%80)
2(%20)
10(%100)
Anadolu
86(%77,5)
14(%12,6)
Açık
9(%75)
1(%8,3)
Süper
71(%74)
14(%14,6)
Kolej/Özel
26(%74,3)
4(%11,4)
Meslek
984(%76,9)
173(%13,5)
Anadolu
Meslek
89(%65,9)
Toplam
1578(%75,5)
4(%3,6)
409(%100)
5(%4,5)
2(%1,8)
111(%100)
1(%8,3)
1(%8,3)
12(%100)
3(%3,1)
4(%4,2)
96(%100)
2(%5,7)
3(%8,6)
35(%100)
48(%3,8)
32(%2,5)
42(%3,3)
1279(%100)
27(%20)
8(%5,9)
5(%3,7)
6(%4,4)
135(%100)
288(%13,8)
89(%4,3)
65(%3,1)
70(%3,3)
2090(%100)
4(%4,2)
Ki kare: 27,621, p>0,05
Katılımcılardan cinsel ilişkide bulunmuş olanların, kayıt yaptırdıkları lisans
programına göre cinsel ilişki sayısının dağılımına bakıldığında anlamlı bir fark olmadığı
görüldü. Tıp fakültesi, lisans ve önlisans programlarına kayıt yaptıranlarda, yirmiden fazla
cinsel deneyim yaşayanlar, sırasıyla %6,7, %3,4 ve%3,5 iken, en fazla beş cinsel deneyime
sahip olanlar sırasıyla %73,3, %73,4 ve %76,3 olarak saptandı. Lisans programlarına göre
cinsel ilişki sayısının dağılımı Tablo 97’de görülmektedir.
83
Tablo 97. Katılımcıların kayıt yaptırdıkları lisans programına göre cinsel ilişki sayısının
dağılımı.
Lisans
programı
Cinsel ilişki sayısı
Toplam
<=5
6-10
11-15
16-20
>=21
Önlisans
1177(%76,3)
208(%13,5)
62(%4)
41(%2,7)
54(%3,5)
1542(%100)
Lisans
328(%73,4)
64(%14,3)
20(%4,5)
20(%4,5)
15(%3,4)
447(%100)
Tıp
11(%73,3)
2(%13,3)
1(%6,7)
1(%6,7)
15(%100)
Toplam
1516(%75,6)
274(%13,7)
83(%4,1)
70(%3,5)
2004(%100)
61(%3)
Ki kare: 5,659, p>0,05
Katılımcılardan cinsel ilişkide bulunmuş olanların, araştırmanın yapıldığı yıla göre
cinsel ilişki sayısının dağılımına bakıldığında anlamlı bir fark olduğu görüldü. 2001 yılından
2004 yılına kadar, en fazla beş kez cinsel ilişkide bulunanlar sırasıyla %72,7, %78,3, %75,9
ve %75,3 iken, yirmi defadan fazla cinsel ilişkide bulunanlar, sırasıyla %4,9, %2,6, %3,9 ve
%2,1 olarak saptandı. Cinsel ilişki deneyimine sahip katılımcıların, %75,6’sı en fazla 5 kez,
%3,5’i en az 21 kez cinsel ilişkide bulunduğunu belirtti. Yıllar içerisindeki cinsel ilişki
sayısının dağılımı Tablo 98’de görülmektedir.
Tablo 98. Katılımcıların araştırmanın yapıldığı yıla göre cinsel ilişki sayısının dağılımı.
Cinsel ilişki sayısı
Yıl
Toplam
<=5
6-10
11-15
16-20
>=21
2001
343(%72,7)
58(%12,3)
30(%6,4)
18(%3,8)
23(%4,9)
472(%100)
2002
365(%78,3)
59(%12,7)
19(%4,1)
11(%2,4)
12(%2,6)
466(%100)
2003
582(%75,9)
105(%13,7)
30(%3,9)
20(%2,6)
30(%3,9)
767(%100)
2004
320(%75,3)
69(%16,2)
11(%2,6)
16(%3,8)
9(%2,1)
425(%100)
Toplam
1610(%75,6)
291(%13,7)
90(%4,2)
65(%3,1)
74(%3,5)
2130(%100)
Ki kare: 21,278, p<0,05
84
Cinsel partner sayısı; dörtten az ve dört yada üzerinde kişi ile cinsel ilişkide bulunanlar
olarak iki gruba ayrıldı. Katılımcılardan cinsel ilişkide bulunmuş olanların, yaş gruplarına
göre cinsel partner sayısının dağılımına bakıldığında anlamlı bir fark olduğu görüldü. 17 yaş
yada altında, 18, 19, 20 ve 21 yaş yada üzerinde olanlarda, dört yada daha fazla farklı cinsel
partneri olanlar, sırasıyla %16,5, %25,6, %23,1, %24,4 ve %28,8 olarak saptandı. Çoklu
cinsel partner açısından 18 yaşındakilerde ve 20 yaş üzerindekilerde, diğer yaş gruplarına göre
daha belirgin bir artış olduğu dikkat çekti. Yaş gruplarına göre cinsel partner sayısının
dağılımı Tablo 99’da görülmektedir.
Tablo 99. Cinsel deneyime sahip olan katılımcıların yaş gruplarına göre cinsel partner
sayısının dağılımı.
Cinsel partner sayısı
Yaş grupları
Toplam
<=3
>=4
<=17
283(%83,5)
56(%16,5)
339(%100)
18
494(%74,4)
170(%25,6)
664(%100)
19
383(%76,9)
115(%23,1)
498(%100)
20
211(%75,6)
68(%24,4)
279(%100)
>=21
146(%71,2)
59(%28,8)
205(%100)
Toplam
1517(%76,4)
468(%23,6)
1985(%100)
Ki kare: 14,127, p<0,01
Katılımcılardan cinsel ilişkide bulunmuş olanların, geldikleri coğrafi bölgelere göre
cinsel partner sayısının dağılımına bakıldığında anlamlı bir fark olmadığı görüldü. Doğu
Anadolu ve Marmara Bölgesinden gelenlerde, dört yada üzerinde farklı cinsel partneri
olanların (sırasıyla %25,5 ve %25,4), diğer bölgelerden gelenlere göre daha fazla olduğu
saptandı. Yine, dört yada üzerinde farklı cinsel partneri olanların, Karadeniz ve Ege
Bölgesinden gelenlerde (sırasıyla %16,2 ve %16,9), diğer bölgelerden gelenlere göre daha az
olduğu tespit edildi. Katılımcıların, geldikleri coğrafi bölgelere göre cinsel partner sayısının
dağılımı Tablo 100’de görülmektedir.
85
Tablo 100. Geldikleri coğrafi bölgelere göre cinsel partner sayısının dağılımı.
Cinsel partner sayısı
Coğrafi bölge
Yabancı
Karadeniz
Doğu Anadolu
Güneydoğu Anadolu
İç Anadolu
Akdeniz
Ege
Marmara
Toplam
Ki kare: 12,628, p>0,05
<=3
27(%81,8)
196(%83,8)
73(%74,5)
20(%76,9)
75(%77,3)
54(%80,6)
59(%83,1)
941(%74,6)
1445(%76,5)
>=4
6(%18,2)
38(%16,2)
25(%25,5)
6(%23,1)
22(%22,7)
13(%19,4)
12(%16,9)
321(%25,4)
443(%23,5)
Toplam
33(%100)
234(%100)
98(%100)
26(%100)
97(%100)
67(%100)
71(%100)
1262(%100)
1888(%100)
Katılımcılardan cinsel ilişkide bulunmuş olanların, mezun oldukları liselere göre cinsel
partner sayısının dağılımına bakıldığında anlamlı bir fark olmadığı görüldü. Anadolu Meslek
Lisesi, Meslek Lisesi, Süper Lise ve Anadolu Lisesi mezunlarında, dört yada daha fazla farklı
cinsel partneri olanların (sırasıyla %31,5, %26,1, %25,4 ve %24,1), diğer lise mezunlarına
göre daha fazla olduğu saptandı. Mezun olunan liseye göre cinsel partner sayısının dağılımı
Tablo 101’de görülmektedir.
Tablo 101. Mezun oldukları liselere göre cinsel partner sayısının dağılımı.
Lise
Devlet
Fen
İmam Hatip
Anadolu
Açık
Süper
Kolej/Özel
Meslek
Anadolu Meslek
Toplam
Ki kare: 10,724, p>0,05
Cinsel partner sayısı
<=3
336(%78,3)
3(%100)
8(%88,9)
101(%75,9)
11(%91,7)
88(%74,6)
34(%79,1)
912(%73,9)
100(%68,5)
1593(%74,9)
>=4
93(%21,7)
1(%11,1)
32(%24,1)
1(%8,3)
30(%25,4)
9(%20,9)
322(%26,1)
46(%31,5)
534(%25,1)
86
Toplam
429(%100)
3(%100)
9(%100)
133(%100)
12(%100)
118(%100)
43(%100)
1234(%100)
146(%100)
2127(%100)
Katılımcılardan cinsel ilişkide bulunmuş olanların, kayıt yaptırdıkları lisans
programına göre cinsel partner sayısının dağılımına bakıldığında anlamlı bir fark olmadığı
görüldü. Tıp fakültesi, lisans ve önlisans programlarına kayıt yaptıranların sırasıyla %14,3,
%25,2 ve %24,4’ünün
dört yada daha fazla farklı cinsel partneri olduğu saptandı.
Katılımcıların kayıt yaptırdıkları lisans programına göre cinsel partner sayısının dağılımı
Tablo 102’de görülmektedir.
Tablo 102. Kayıt yaptırdıkları lisans programına göre cinsel partner sayısı.
Cinsel partner
Lisans programı
Önlisans
Lisans
Tıp
Toplam
Ki kare: 1,331, p>0,05
<=3
1142(%75,6)
374(%74,8)
18(%85,7)
1534(%75,5)
>=4
368(%24,4)
126(%25,2)
3(%14,3)
497(%24,5)
Toplam
1510(%100)
500(%100)
21(%100)
2031(%100)
Katılımcılardan cinsel ilişkide bulunmuş olanların, yaş gruplarına göre son cinsel
ilişkide gebelikten koruyucu yöntem kullanma durumuna bakıldığında anlamlı bir fark olduğu
görüldü. Yaş arttıkça koruyucu yöntem kullananların arttığı saptandı. 17 yaş yada altında, 18,
19, 20 ve 21 yaş yada üzerinde olanlarda, son cinsel ilişkisinde gebelikten koruyucu yöntem
kullananların, sırasıyla %43,3, %50,4, %57,2, %57,9 ve %65,8 olduğu görüldü (Tablo 103).
Tablo 103. Yaş gruplarına göre son cinsel ilişkide koruyucu yöntem kullanma.
Yaş grupları
<=17
18
19
20
>=21
Toplam
Ki kare: 54,255, p<0,001
Son cinsel ilişkide gebelikten koruyucu
yöntem kullanma
Evet
209(%43,3)
520(%50,4)
446(%57,2)
249(%57,9)
241(%65,8)
1665(%53,9)
Hayır
274(%56,7)
512(%49,6)
334(%42,8)
181(%42,1)
125(%34,2)
1426(%46,1)
87
Toplam
483(%100)
1032(%100)
780(%100)
430(%100)
366(%100)
3091(%100)
Katılımcılardan cinsel ilişkide bulunmuş olanların, geldikleri coğrafi bölgelere göre
son cinsel ilişkide gebelikten koruyucu yöntem kullanma durumunun dağılımına bakıldığında
anlamlı bir fark olmadığı görüldü. Son cinsel ilişkide korunma yöntemi kullananların en fazla
Yabancı Ülkeden gelenlerde (%67,3), en az Güneydoğu Anadolu Bölgesinden gelenlerde
(%47,4) olduğu saptandı. Karadeniz, Doğu Anadolu, İç Anadolu, Akdeniz, Ege ve Marmara
bölgelerinden gelenlerin, sırasıyla %51,1, %58,1, %57,1, %54,1, 60,7 ve %53,6’sı son cinsel
ilişkilerinde gebelikten koruyucu yöntem kullandıklarını belirtti. Katılımcıların, geldikleri
coğrafi bölgelere göre son cinsel ilişkide gebelikten koruyucu yöntem kullanma durumunun
dağılımı Tablo 104’de görülmektedir.
Tablo 104. Katılımcıların geldikleri coğrafi bölgelere göre son cinsel ilişkide koruyucu
yöntem kullanma durumunun dağılımı.
Coğrafi bölge
Yabancı
Karadeniz
Doğu Anadolu
Güneydoğu Anadolu
İç Anadolu
Akdeniz
Ege
Marmara
Toplam
Ki kare: 9,794, p>0,05
Son cinsel ilişkide gebelikten
koruyucu yöntem kullanma
Evet
37(%67,3)
189(%51,1)
97(%58,1)
18(%47,4)
101(%57,1)
53(%54,1)
71(%60,7)
1030(%53,6)
1596(%54,2)
Hayır
18(%32,7)
181(%48,9)
70(%41,9)
20(%52,6)
76(%42,9)
45(%45,9)
46(%39,3)
891(%46,4)
1347(%45,8)
Toplam
55(%100)
370(%100)
167(%100)
38(%100)
177(%100)
98(%100)
117(%100)
1921(%100)
2943(%100)
Katılımcılardan cinsel ilişkide bulunmuş olanların, mezun oldukları liselere göre son
cinsel ilişkide gebelikten koruyucu yöntem kullanma durumunun dağılımına bakıldığında
anlamlı bir fark olduğu görüldü (Ki kare: 56,991, p<0,001, Tablo 105). Son cinsel ilişkide
koruyucu yöntem kullananların, Fen Lisesi, Açık Lise ve Anadolu Lisesi mezunlarında en
fazla (sırasıyla %100, %79,2 ve %61,2), İmam Hatip Lisesi mezunlarında ise en az (%22,7)
olduğu saptandı.
88
Tablo 105. Katılımcıların, mezun oldukları liselere göre son cinsel ilişkide koruyucu
yöntem kullanma durumunun dağılımı.
Son cinsel ilişkide gebelikten koruyucu
yöntem kullanma
Lise
Evet
406(%60,8)
Devlet
3(%100)
Fen
5(%22,7)
İmam Hatip
131(%61,2)
Anadolu
19(%79,2)
Açık
112(%60,5)
Süper
34(%54,8)
Kolej/Özel
945(%48,9)
Meslek
129(%53,8)
Anadolu Meslek
1784(%53,2)
Toplam
Ki kare: 56,991, p<0,001
Hayır
262(%39,2)
17(%77,3)
83(%38,8)
5(%20,8)
73(%39,5)
28(%45,2)
989(%51,1)
111(%46,3)
1568(%46,8)
Toplam
668(%100)
3(%100)
22(%100)
214(%100)
24(%100)
185(%100)
62(%100)
1934(%100)
240(%100)
3352(%100)
Katılımcılardan cinsel ilişkide bulunmuş olanların, kayıt yaptırdıkları lisans
programına göre son cinsel ilişkide koruyucu yöntem kullanma durumunun dağılımına
bakıldığında anlamlı bir fark olduğu görüldü. Tıp fakültesi, lisans ve önlisans programlarına
kayıt yaptıranlarda sırasıyla %62,1, %60,7 ve %51,1’inin son cinsel ilişkide gebelikten
koruyucu yöntem kullandığı saptandı (Tablo 106).
Tablo 106. Katılımcıların kayıt yaptırdıkları lisans programına göre son cinsel ilişkide
koruyucu yöntem kullanma durumunun dağılımı.
Lisans programı
Önlisans
Lisans
Tıp
Toplam
Ki kare: 21,805, p<0,001
Son cinsel ilişkide gebelikten koruyucu
yöntem kullanma
Evet
1183(%51,1)
444(%60,7)
18(%62,1)
1645(%53,5)
Hayır
1134(%48,9)
287(%39,3)
11(%37,9)
1432(%46,5)
89
Toplam
2317(%100)
731(%100)
29(%100)
3077(%100)
Katılımcılardan cinsel ilişkide bulunmuş olanların, yaş gruplarına göre daha önce
cinsel yolla bulaşan hastalık geçirme durumuna bakıldığında, anlamlı bir fark olduğu görüldü.
17 yaş yada altında, 18, 19, 20 ve 21 yaş yada üzerinde olanların, sırasıyla %1,6, %1,9, %2,
%3,9 ve %3,2’sinin daha önce cinsel yolla bulaşan hastalık geçirdiği saptandı. Özellikle 20
yaşında daha belirgin olmak üzere, 21 yaşına kadar lineer olarak artan bu oranın, 21 yaşından
itibaren tekrar düştüğü tespit edildi. Yaş küçüldükçe cinsel yolla bulaşan hastalık geçirip
geçirmediğini bilmediğini belirtenlerin arttığı görüldü. Yaş gruplarına göre cinsel yolla
bulaşan hastalık geçirme durumu Tablo 107’de görülmektedir.
Tablo 107. Katılımcıların yaş gruplarına göre daha önce cinsel yolla bulaşan hastalık
geçirme durumu.
Cinsel yolla bulaşan hastalık geçirme
Yaş grupları
Toplam
Evet
Hayır
Bilmiyorum
8(%1,6)
473(%93,1)
27(%5,3)
508(%100)
18
20(%1,9)
1012(%95,3)
30(%2,8)
1062(%100)
19
16(%2)
756(%95,1)
23(%2,9)
795(%100)
20
17(%3,9)
411(%93,6)
11(%2,5)
439(%100)
>=21
12(%3,2)
355(%95,7)
4(%1,1)
371(%100)
Toplam
73(%2,3)
3007(%94,7)
95(%3)
3175(%100)
<=17
Ki kare: 22,835 , p<0,05
Katılımcılardan cinsel ilişkide bulunmuş olanların, geldikleri coğrafi bölgelere göre
daha önce cinsel yolla bulaşan hastalık geçirme durumuna bakıldığında anlamlı bir fark
olmadığı görüldü. Yabancı Ülkelerden gelenlerde diğer bölgelerden gelenlere göre, cinsel
yolla bulaşan hastalık geçirenlerin 2,5 kat daha fazla olduğu saptandı. Bu oranın, Yabancı
Ülkeden gelenlerde %7,4 iken, diğer bölgelerden gelenlerde %3 yada altında olduğu görüldü.
Katılımcıların, geldikleri coğrafi bölgelere göre cinsel yolla bulaşan hastalık geçirme durumu
Tablo 108’de görülmektedir.
90
Tablo 108. Geldikleri coğrafi bölgelere göre daha önce cinsel yolla bulaşan hastalık
geçirme durumu.
Cinsel yolla bulaşan hastalık geçirme
Coğrafi bölge
Toplam
Evet
Hayır
Bilmiyorum
Yabancı
4(%7,4)
48(%88,9)
2(%3,7)
54(%100)
Karadeniz
11(%3)
352(%94,9)
8(%2,2)
371(%100)
Doğu Anadolu
5(%3)
158(%96,3)
1(%0,6)
164(%100)
Güneydoğu
Anadolu
1(%2,5)
36(%90)
3(%7,5)
40(%100)
İç Anadolu
1(%0,6)
165(%95,4)
7(%4)
173(%100)
Akdeniz
1(%1)
93(%96,9)
2(%2,1)
96(%100)
Ege
2(%1,7)
109(%94,8)
4(%3,5)
115(%100)
Marmara
45(%2,3)
1888(%94,8)
59(%3)
1992(%100)
Toplam
70(%2,3)
2849(%94,8)
86(%2,9)
3005(%100)
Ki kare:18,519, p>0,05
Katılımcılardan cinsel ilişkide bulunmuş olanların, mezun oldukları liselere göre daha
önce cinsel yolla bulaşan hastalık geçirme durumuna bakıldığında anlamlı bir fark olduğu
görüldü. Fen Lisesi ve İmam Hatip Lisesi dışındaki lise mezunlarında, cinsel yolla bulaşan
hastalık geçirme oranlarının %2,1 ile %4,5 arasında değiştiği saptandı. Bu oranlar, diğer
liselere göre katılımcı sayısının çok daha az olduğu, İmam Hatip ve Fen liselerinde, sırasıyla
%0 ve %33,3 olarak bulundu. Daha önce cinsel deneyime sahip olan katılımcıların, mezun
oldukları liselere göre cinsel yolla bulaşan hastalık geçirip geçirmediklerinin dağılımı Tablo
109’da görülmektedir.
91
Tablo 109. Katılımcıların mezun oldukları liselere göre daha önce cinsel yolla bulaşan
hastalık geçirme durumu.
Cinsel yolla bulaşan hastalık geçirme
Lise
Evet
14(%2,1)
1(%33,3)
Devlet
Fen
İmam Hatip
Toplam
Hayır
644(%95,5)
2(%66,7)
20(%90,9)
Bilmiyorum
16(%2,4)
2(%9,1)
674(%100)
3(%100)
22(%100)
1(%0,5)
211(%100)
Anadolu
5(%2,4)
205(%97,2)
Açık
Süper
Kolej/Özel
1(%4,2)
6(%3,2)
3(%4,5)
23(%95,8)
177(%95,7)
62(%92,5)
2(%1,1)
2(%3)
24(%100)
185(%100)
67(%100)
Meslek
Anadolu Meslek
46(%2,3)
9(%3,5)
1887(%94)
238(%93,7)
75(%3,7)
7(%2,8)
2008(%100)
254(%100)
3258(%94,5)
105(%3)
3448(%100)
85(%2,5)
Toplam
Ki kare: 31,080, p<0,05
Katılımcılardan cinsel ilişkide bulunmuş olanların, kayıt yaptırdıkları lisans
programına göre daha önce cinsel yolla bulaşan hastalık geçirme durumuna bakıldığında
anlamlı bir fark olmadığı görüldü. Tıp fakültesi, lisans ve önlisans programlarına kayıt
yaptıranlarda, cinsel yolla bulaşan hastalık geçirme oranları, sırasıyla %3, %2,2 ve %2,2
olarak bulundu. Katılımcıların kayıt yaptırdıkları lisans programlarına göre, cinsel yolla
bulaşan hastalık geçirme durumları Tablo 110’da görülmektedir.
Tablo 110. Katılımcıların kayıt yaptırdıkları lisans programına göre daha önce cinsel
yolla bulaşan hastalık geçirme durumu.
Lisans
programı
Cinsel yolla bulaşan hastalık geçirme
Evet
53(%2,2)
Önlisans
17(%2,2)
Lisans
1(%3)
Tıp
71(%2,2)
Toplam
Ki kare: 0,638, p>0,05
Hayır
2310(%94,7)
741(%95,2)
31(%93,9)
3082(%94,9)
92
Bilmiyorum
75(%3,1)
20(%2,6)
1(%3)
96(%3)
Toplam
2438(%100)
778(%100)
33(%100)
3249(%100)
Katılımcıların, yaş gruplarına göre aile planlaması ve cinsellik hakkında daha önce
eğitim alma durumlarına bakıldığında anlamlı bir fark olduğu görüldü. 17 yaş yada altında,
18, 19, 20 ve 21 yaş yada üzerinde olanların, sırasıyla %30,2, %37, %37,2, %38,5 ve
%37,3’ünün daha önce cinsellik ve aile planlaması hakkında eğitim aldığı saptandı. Yaşlar
arasındaki bu farkı 17 yaş ve altındakilerin oluşturduğu tespit edildi. Bu yaş grubu
çıkarıldığında, diğer yaşlar arasında eğitim almış olma durumunda istatistiksel olarak anlamlı
bir fark olmadığı görüldü (Ki kare: 1,152, p>0,05). 17 yaş ve altındakilere göre daha ileri
yaştakilerde cinsel eğitim alanların daha fazla olduğu saptandı (Tablo 111).
Tablo 111. Katılımcıların yaş gruplarına göre aile planlaması ve cinsellik hakkında
daha önce eğitim alma durumlarının dağılımı.
Aile planlaması eğitimi
Yaş grupları
Toplam
Hayır
Evet
<=17
987(%30,2)
2282(%69,8)
3269(%100)
18
2049(%37)
3484(%63)
5533(%100)
19
1342(%37,2)
2266(%62,8)
3608(%100)
20
587(%38,5)
937(%61,5)
1524(%100)
>=21
434(%37,3)
730(%62,7)
1164(%100)
Toplam
5399(%35,8)
9699(%64,2)
15098(%100)
Ki kare: 57,462, p<0,001
Katılımcıların geldikleri coğrafi bölgelere göre aile planlaması ve cinsellik hakkında
daha önce eğitim alma durumlarının dağılımına bakıldığında anlamlı bir fark olduğu görüldü.
Marmara, Karadeniz ve Ege Bölgesinde gelenlerde daha önce eğitim aldığını belirtenlerin en
fazla (sırasıyla %67,3, %59,9 ve %59,5), Yabancı Ülke, Güneydoğu Anadolu ve Doğu
Anadolu Bölgesinden gelenlerde en az (sırasıyla %49, %55,1 ve %57,2) olduğu saptandı.
Katılımcıların geldikleri coğrafi bölgelere göre aile planlaması ve cinsellik hakkında, daha
önce eğitim alıp almadıklarının dağılımı Tablo 112’de görülmektedir.
93
Tablo 112. Katılımcıların geldikleri coğrafi bölgelere göre aile planlaması ve cinsellik
hakkında, daha önce eğitim alma durumlarının dağılımı.
Coğrafi bölge
Yabancı
Karadeniz
Doğu Anadolu
Güneydoğu Anadolu
İç Anadolu
Akdeniz
Ege
Marmara
Toplam
Ki kare: 131,108, p<0,001
Aile planlaması eğitimi
Hayır
158(%51)
823(%40,1)
405(%42,8)
89(%44,9)
393(%41,2)
155(%40,6)
257(%40,5)
2808(%32,7)
5088(%36,2)
Evet
152(%49)
1230(%59,9)
541(%57,2)
109(%55,1)
560(%58,8)
227(%59,4)
377(%59,5)
5775(%67,3)
8971(%63,8)
Toplam
310(%100)
2053(%100)
946(%100)
198(%100)
953(%100)
382(%100)
634(%100)
8583(%100)
14059(%100)
Katılımcıların mezun oldukları liselere göre aile planlaması ve cinsellik hakkında daha
önce eğitim alma durumlarının dağılımına bakıldığında anlamlı bir fark olduğu görüldü.
İmam Hatip Lisesi ve Açık Lise mezunlarında, daha önce cinsellik ve aile planlaması
hakkında hiçbir kaynaktan eğitim almadığını belirtenlerin en fazla (sırasıyla %60,3 ve
%52,4), Anadolu Lisesi mezunlarında ise en az (%22,3) olduğu saptandı (Tablo 113).
Tablo 113. Katılımcıların mezun oldukları liselere göre aile planlaması ve cinsellik
hakkında daha önce eğitim alma durumlarının dağılımı.
Lise
Aile planlaması eğitimi
Hayır
1415(%41,1)
Devlet
23(%40,4)
Fen
135(%60,3)
İmam Hatip
267(%22,3)
Anadolu
44(%52,4)
Açık
568(%34,7)
Süper
103(%40,9)
Kolej/Özel
2630(%32,6)
Meslek
308(%31,1)
Anadolu Meslek
5493(%34,5)
Toplam
Ki kare: 247,471, p<0,001
Evet
2025(%58,9)
34(%59,6)
89(%39,7)
933(%77,8)
40(%47,6)
1067(%65,3)
149(%59,1)
5432(%67,4)
681(%68,9)
10450(%65,5)
94
Toplam
3440(%100)
57(%100)
224(%100)
1200(%100)
84(%100)
1635(%100)
252(%100)
8062(%100)
989(%100)
15943(%100)
Katılımcıların kayıt yatırdıkları lisans programına göre aile planlaması ve cinsellik
hakkında daha önce eğitim alma durumlarının dağılımına bakıldığında anlamlı bir fark olduğu
görüldü. Tıp fakültesi, lisans ve önlisans programlarına kayıt yaptıranlarda, cinsellik ve aile
planlaması hakkında hiçbir kaynaktan bilgi almadığını belirtenlerin, sırasıyla %31,5, %31,7
ve %36,9 olduğu saptandı (Tablo 114).
Tablo 114. Katılımcıların kayıt yatırdıkları lisans programına göre aile planlaması ve
cinsellik hakkında daha önce eğitim alma durumları.
Lisans programı
Önlisans
Lisans
Tıp
Toplam
Aile planlaması eğitimi
Hayır
Evet
3673(%36,9)
6289(%63,1)
1554(%31,7)
3341(%68,3)
102(%31,5)
222(%68,5)
5329(%35,1)
9852(%64,9)
Toplam
9962(%100)
4895(%100)
324(%100)
15181(%100)
Ki kare: 39,726, p<0,001
Katılımcıların geldikleri coğrafi bölgelere göre aile planlaması ve cinsellik hakkında,
okuldan bilgi almış olma durumunun dağılımına bakıldığında anlamlı bir fark olduğu görüldü.
Marmara, Akdeniz ve Karadeniz Bölgesinden gelenlerin, sırasıyla %59,1, %57,2 ve
%52,1’ine karşın, Yabancı Ülke ve Ege Bölgesinden gelenlerin sırasıyla %45,1 ve %47,2’si
aile planlaması ve cinsellik hakkında hiçbir kaynaktan bilgi almadığını belirtti (Tablo 115).
Tablo 115. Katılımcıların geldikleri coğrafi bölgelere göre aile planlaması ve cinsellik
hakkında okuldan bilgi almış olma durumunun dağılımı.
Coğrafi bölge
Yabancı
Karadeniz
Doğu Anadolu
Güneydoğu Anadolu
İç Anadolu
Akdeniz
Ege
Marmara
Toplam
Ki kare: 67,090, p<0,001
Okuldan bilgi alma
Hayır
Evet
79(%45,1)
96(%54,9)
679(%52,1)
625(%47,9)
317(%51,4)
300(%48,6)
61(%49,6)
62(%50,4)
312(%50,9)
301(%49,1)
143(%57,2)
107(%42,8)
186(%47,2)
208(%52,8)
3682(%59,1)
2548(%40,9)
5459(%56,2)
4247(%43,8)
95
Toplam
175(%100)
1304(%100)
617(%100)
123(%100)
613(%100)
250(%100)
394(%100)
6230(%100)
9706(%100)
Katılımcıların mezun oldukları liselere göre aile planlaması ve cinsellik hakkında,
okuldan bilgi almış olma durumunun dağılımına bakıldığında anlamlı bir fark olduğu görüldü.
Meslek Lisesi, Açık Lise ve Anadolu Meslek Lisesi mezunlarının, sırasıyla %61,6, %60,9 ve
%59,3’üne karşın, Kolej/Özel Lise ve Devlet Lisesi mezunlarının, sırasıyla %44,2 ve %51,1’i
aile planlaması ve cinsellik hakkında hiçbir kaynaktan bilgi almadığını belirtti. Katılımcıların
mezun oldukları liselere göre, aile planlaması ve cinsellik hakkında okuldan bilgi alıp
almadıklarının dağılımı Tablo 116’da görülmektedir.
Tablo 116. Katılımcıların mezun oldukları liselere göre aile planlaması ve cinsellik
hakkında okuldan bilgi almış olma durumunun dağılımı.
Okuldan bilgi alma
Lise
Toplam
Hayır
Evet
Devlet
1120(%51,1)
1072(%48,9)
2192(%100)
Fen
23(%59)
16(%41)
39(%100)
İmam Hatip
47(%51,1)
45(%48,9)
92(%100)
Anadolu
562(%58,1)
405(%41,9)
967(%100)
Açık
28(%60,9)
18(%39,1)
46(%100)
Süper
618(%53,5)
538(%46,5)
1156(%100)
Kolej/Özel
72(%44,2)
91(%55,8)
163(%100)
Meslek
3704(%61,6)
2308(%38,4)
6012(%100)
Anadolu Meslek
418(%59,3)
287(%40,7)
705(%100)
Toplam
6592(%58)
4780(%42)
11372(%100)
Ki kare: 100,082, p<0,001
Katılımcıların kayıt yaptırdıkları lisans programına göre aile planlaması ve cinsellik
hakkında, okuldan bilgi almış olma durumunun dağılımına bakıldığında anlamlı bir fark
olduğu görüldü. Tıp fakültesi, lisans ve önlisans programlarına kayıt yaptıranların, sırasıyla
%52,4, %55,4 ve %58,9’u aile planlaması ve cinsellik hakkında daha önce hiçbir kaynaktan
bilgi almadığını belirtti. Katılımcıların
kayıt yaptırdıkları lisans programına göre, aile
planlaması ve cinsellik hakkında okuldan bilgi alıp almadıklarının dağılımı Tablo 117’de
görülmektedir.
96
Tablo 117. Katılımcıların kayıt yaptırdıkları lisans programına göre aile planlaması ve
cinsellik hakkında okuldan bilgi almış olma durumunun dağılımı.
Okuldan bilgi alma
Lisans programı
Önlisans
Lisans
Tıp
Toplam
Ki kare: 14,564, p<0,01
Hayır
4037(%58,9)
2027(%55,4)
120(%52,4)
6184(%57,6)
Evet
2815(%41,1)
1631(%44,6)
109(%47,6)
4555(%42,4)
Toplam
6852(%100)
3658(%100)
229(%100)
10739(%100)
Katılımcıların, yaş gruplarına göre aile planlaması ve cinsellik hakkında aileden bilgi
almış olma durumunun dağılımına bakıldığında anlamlı bir fark olduğu görüldü. 20 yaşına
kadar ailesinden eğitim almadığını belirtenlerin azaldığı, 20 yaşından itibaren tekrar artmaya
başladığı saptandı. 17 yaş ve altındakilerin %73,5’ine karşın, 21 yaş ve üzerindekilerin
%68,9’u aile planlaması ve cinsellik hakkında ailesinden bilgi almadığını belirtti (Tablo 118).
Tablo 118. Katılımcıların yaş gruplarına göre aile planlaması ve cinsellik hakkında
aileden bilgi almış olma durumunun dağılımı.
Yaş grupları
Hayır
1865(%73,5)
<=17
2668(%70,6)
18
1631(%66,1)
19
659(%67,5)
20
524(%68,9)
>=21
7347(%69,8)
Toplam
Ki kare: 35,941, p<0,001
Aileden bilgi alma
Evet
673(%26,5)
1113(%29,4)
835(%33,9)
318(%32,5)
237(%31,1)
3176(%30,2)
Toplam
2538(%100)
3781(%100)
2466(%100)
977(%100)
761(%100)
10523(%100)
Katılımcıların, geldikleri coğrafi bölgelere göre aile planlaması ve cinsellik hakkında,
aileden bilgi almış olma durumunun dağılımına bakıldığında anlamlı bir fark olduğu görüldü.
Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Marmara Bölgesinden gelenlerin sırasıyla %72,4,
%70,7 ve %69,6’sına karşın, Ege ve Akdeniz Bölgesinden gelenlerin sırasıyla %65,1 ve
%65,2’si aile planlaması ve cinsellik hakkında, daha önce ailesinden bilgi almadığını belirtti
(Tablo 119).
97
Tablo 119. Katılımcıların geldikleri coğrafi bölgelere göre aile planlaması ve cinsellik
hakkında aileden bilgi almış olma durumunun dağılımı.
Coğrafi bölge
Yabancı
Karadeniz
Doğu Anadolu
Güneydoğu Anadolu
İç Anadolu
Akdeniz
Ege
Marmara
Toplam
Ki kare: 14,430, p<0,05
Aileden bilgi alma
Hayır
Evet
116(%65,9)
60(%34,1)
891(%68,5)
410(%31,5)
445(%72,4)
170(%27,6)
87(%70,7)
36(%29,3)
401(%65,5)
211(%34,5)
163(%65,2)
87(%34,8)
257(%65,1)
138(%34,9)
4349(%69,6)
1876(%30,1)
6709(%69,2)
2988(%30,8)
Toplam
176(%100)
1301(%100)
615(%100)
123(%100)
612(%100)
250(%100)
395(%100)
6225(%100)
9697(%100)
Katılımcıların, mezun oldukları liselere göre aile planlaması ve cinsellik hakkında,
aileden bilgi almış olma durumunun dağılımına bakıldığında anlamlı bir fark olduğu görüldü.
Meslek, Fen ve Anadolu Meslek Lisesi mezunlarının, sırasıyla %75,3, %69,2 ve %66,3’üne
karşın, Süper ve Anadolu Lisesi mezunlarının, sırasıyla %63,1 ve %61,3’ü aile planlaması ve
cinsellik hakkında, daha önce ailesinden bilgi almadığını belirtti (Tablo 120).
Tablo 120. Katılımcıların mezun oldukları liselere göre aile planlaması ve cinsellik
hakkında aileden bilgi almış olma durumunun dağılımı.
Lise
Hayır
1462(%66,8)
Devlet
27(%69,2)
Fen
64(%68,8)
İmam Hatip
593(%61,3)
Anadolu
30(%63,8)
Açık
729(%63,1)
Süper
103(%63,2)
Kolej/Özel
4516(%75,3)
Meslek
467(%66,3)
Anadolu Meslek
7991(%70,4)
Toplam
Ki kare: 159,580, p<0,001
Aileden bilgi alma
Evet
726(%33,2)
12(%30,8)
29(%31,2)
374(%38,7)
17(%36,2)
426(%36,9)
60(%36,8)
1485(%24,7)
237(%33,7)
3366(%29,6)
98
Toplam
2188(%100)
39(%100)
93(%100)
967(%100)
47(%100)
1155(%100)
163(%100)
6001(%100)
704(%100)
11357(%100)
Katılımcıların kayıt yaptırdıkları lisans programına göre aile planlaması ve cinsellik
hakkında, aileden bilgi almış olma durumunun dağılımına bakıldığında anlamlı bir fark
olduğu görüldü. Tıp fakültesi, lisans ve önlisans programlarına kayıt yaptıranların sırasıyla
%53,7, %66,1 ve %72,7’si daha önce ailesinden bilgi almadığını belirtti (Tablo 121).
Tablo 121. Katılımcıların kayıt yaptırdıkları lisans programına göre aile planlaması ve
cinsellik hakkında aileden bilgi almış olma durumunun dağılımı.
Aileden bilgi alma
Hayır
Evet
4972(%72,7)
1869(%27,3)
Önlisans
2419(%66,1)
1238(%33,9)
Lisans
123(%53,7)
106(%46,3)
Tıp
7514(%70)
3213(%30)
Toplam
Ki kare: 78,229, p<0,001
Lisans programı
Toplam
6841(%100)
3657(%100)
229(%100)
10727(%100)
Katılımcıların, geldikleri coğrafi bölgelere göre aile planlaması ve cinsellik hakkında,
sağlık personelinden bilgi almış olma durumuna bakıldığında anlamlı bir fark olduğu görüldü.
Marmara, Doğu Anadolu ve Karadeniz Bölgesinden gelenlerin, sırasıyla %89,3, %89,1 ve
%88,4’üne karşın, Yabancı Ülkelerden ve Akdeniz Bölgesinden gelenlerin, sırasıyla %83,4 ve
%82,8’i daha önce sağlık personelinden bilgi almadığını belirtti (Tablo 122).
Tablo 122. Katılımcıların geldikleri coğrafi bölgelere göre aile planlaması ve cinsellik
hakkında sağlık personelinden bilgi almış olma durumunun dağılımı.
Coğrafi bölge
Yabancı
Karadeniz
Doğu Anadolu
Güneydoğu Anadolu
İç Anadolu
Akdeniz
Ege
Marmara
Toplam
Ki kare:32,484, p<0,001
Sağlık personelinden bilgi alma
Hayır
Evet
146(%83,4)
29(%16,6)
1151(%88,4)
151(%11,6)
547(%89,1)
67(%10,9)
106(%86,2)
17(%13,8)
519(%84,9)
92(%15,1)
207(%82,8)
43(%17,2)
329(%83,7)
64(%16,3)
5550(%89,3)
668(%10,7)
8555(%88,3)
1131(%11,7)
99
Toplam
175(%100)
1302(%100)
614(%100)
123(%100)
611(%100)
250(%100)
393(%100)
6218(%100)
9686(%100)
Katılımcıların, mezun oldukları liselere göre aile planlaması ve cinsellik hakkında,
sağlık personelinden bilgi almış olma durumunun dağılımına bakıldığında anlamlı bir fark
olduğu görüldü. Açık Lise, Meslek Lisesi ve Kolej/Özel Lise mezunlarının, sırasıyla %91,5,
%90,2 ve %89,6’sına karşın, Devlet ve Fen Lisesi mezunlarının, sırasıyla %86,3 ve %84,2’si
daha önce sağlık personelinden bilgi almadığını belirtti (Tablo 123).
Tablo 123. Katılımcıların mezun oldukları liselere göre aile planlaması ve cinsellik
hakkında sağlık personelinden bilgi almış olma durumunun dağılımı.
Sağlık personelinden bilgi alma
Hayır
Evet
1887(%86,3)
300(%13,7)
Devlet
32(%84,2)
6(%15,8)
Fen
80(%87)
12(%13)
İmam Hatip
857(%88,6)
110(%11,4)
Anadolu
43(%91,5)
4(%8,5)
Açık
998(%86,6)
155(%13,4)
Süper
146(%89,6)
17(%10,4)
Kolej/Özel
5413(%90,2)
587(%9,8)
Meslek
622(%88,7)
79(%11,3)
Anadolu Meslek
10078(%88,8)
1270(%11,2)
Toplam
Ki kare: 33,490, p<0,001
Lise
Toplam
2187(%100)
38(%100)
92(%100)
967(%100)
47(%100)
1153(%100)
163(%100)
6000(%100)
701(%100)
11348(%100)
Katılımcıların, kayıt yaptırdıkları lisans programına göre aile planlaması ve cinsellik
hakkında, sağlık personelinden bilgi almış olma durumunun dağılımına bakıldığında anlamlı
bir fark olduğu görüldü. Tıp fakültesi, lisans ve önlisans mezunlarının, sırasıyla %83,3, %89,8
ve %88,2’si daha önce sağlık personelinden bilgi almadığını belirtti (Tablo 124).
Tablo 124. Katılımcıların kayıt yaptırdıkları lisans programına göre aile planlaması ve
cinsellik hakkında sağlık personelinden bilgi almış olma durumu.
Lisans programı
Önlisans
Lisans
Tıp
Toplam
Ki kare: 12,029, p<0,01
Sağlık personelinden bilgi alma
Hayır
Evet
6034(%88,2)
804(%11,8)
3279(%89,8)
374(%10,2)
190(%83,3)
38(%16,7)
9503(%88,7)
1216(%11,3)
100
Toplam
6838(%100)
3653(%100)
228(%100)
10719(%100)
Katılımcıların, geldikleri coğrafi bölgelere göre aile planlaması ve cinsellik hakkında,
TV/gazete/dergi’den bilgi almış olma durumunun dağılımına bakıldığında anlamlı bir fark
olduğu görüldü. Yabancı Ülke, İç Anadolu ve Ege Bölgesinden gelenlerin, sırasıyla %78,3,
%75 ve %73,3’üne karşın, Güneydoğu Anadolu ve Akdeniz Bölgesinden gelenlerin, sırasıyla
%69,9 ve %69,6’sı aile planlaması ve cinsellik hakkında, daha önce TV/gazete/dergi’den bilgi
almadığını belirtti. Katılımcıların
geldikleri coğrafi bölgelere göre, aile planlaması ve
cinsellik hakkında TV/gazete/dergiden bilgi alıp almadıklarının dağılımı Tablo 125’de
görülmektedir.
Tablo 125. Katılımcıların geldikleri coğrafi bölgelere göre aile planlaması ve cinsellik
hakkında TV/gazete/dergi’den bilgi almış olma durumunun dağılımı.
TV/Gazete/Dergi
Coğrafi bölge
Toplam
Hayır
Evet
Yabancı
137(%78,3)
38(%21,7)
175(%100)
Karadeniz
957(%73,3)
349(%26,7)
1306(%100)
Doğu Anadolu
441(%71,7)
174(%28,3)
615(%100)
Güneydoğu Anadolu
86(%69,9)
37(%30,1)
123(%100)
İç Anadolu
459(%75)
153(%25)
612(%100)
Akdeniz
174(%69,6)
76(%30,4)
250(%100)
Ege
288(%73,3)
105(%26,7)
393(%100)
Marmara
4368(%70,2)
1855(%29,8)
6223(%100)
Toplam
6910(%71,3)
2787(%28,7)
9697(%100)
Ki kare: 15,752, p<0,05
Katılımcıların mezun oldukları liselere göre aile planlaması ve cinsellik hakkında,
TV/gazete/dergi’den bilgi almış olma durumunun dağılımına bakıldığında anlamlı bir fark
olduğu görüldü. Meslek ve Açık Lise mezunlarının, sırasıyla %75,2 ve %70,2’sine karşın,
Süper ve Anadolu Lisesi mezunlarının, sırasıyla %66,3 ve %60,4’ü aile planlaması ve
cinsellik hakkında, daha önce TV/gazete/dergi’den bilgi almadığını belirtti (Tablo 126).
101
Tablo 126. Katılımcıların mezun oldukları liselere göre aile planlaması ve cinsellik
hakkında TV/gazete/dergi’den bilgi almış olma durumunun dağılımı.
TV/Gazete/Dergi
Lise
Hayır
1523(%69,5)
Devlet
26(%66,7)
Fen
64(%69,6)
İmam Hatip
585(%60,4)
Anadolu
33(%70,2)
Açık
765(%66,3)
Süper
114(%69,9)
Kolej/Özel
4514(%75,2)
Meslek
482(%68,5)
Anadolu Meslek
8106(%71,3)
Toplam
Ki kare: 122,123, p<0,001
Evet
667(%30,5)
13(%33,3)
28(%30,4)
384(%39,6)
14(%29,8)
389(%33,7)
49(%30,1)
1489(%24,8)
222(%31,5)
3255(%28,7)
Toplam
2190(%100)
39(%100)
92(%100)
969(%100)
47(%100)
1154(%100)
163(%100)
6003(%100)
704(%100)
11361(%100)
Katılımcıların kayıt yaptırdıkları lisans programına göre aile planlaması ve cinsellik
hakkında, TV/gazete/dergi’den bilgi almış olma durumunun dağılımına bakıldığında anlamlı
bir fark olduğu görüldü. Tıp fakültesi, lisans ve önlisans programlarına kayıt yaptıranların,
sırasıyla %61,6, %67,4 ve %73,8’i aile planlaması ve cinsellik hakkında, daha önce
TV/gazete/dergi’den bilgi almadığını belirtti. Katılımcıların kayıt oldukları lisans programına
göre aile planlaması ve cinsellik hakkında, TV/gazete/dergi’den bilgi alıp almadıklarının
dağılımı Tablo 127’de görülmektedir.
Tablo 127. Kayıt yaptırılan lisans programına göre aile planlaması ve cinsellik hakkında
TV/gazete/dergi’den bilgi almış olma durumunun dağılımı.
TV/Gazete/Dergi
Lisans programı
Toplam
Hayır
Evet
Önlisans
5051(%73,8)
1795(%26,2)
6846(%100)
Lisans
2463(%67,4)
1189(%32,6)
3652(%100)
Tıp
141(%61,6)
88(%38,4)
229(%100)
3072(%28,6)
10727(%100)
7655(%71,4)
Toplam
Ki kare: 57,783, p<0,001
102
Katılımcıların, geldikleri coğrafi bölgelere göre aile planlaması ve cinsellik hakkında,
arkadaştan bilgi almış olma durumunun dağılımına bakıldığında anlamlı bir fark olduğu
görüldü. Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu ve İç Anadolu Bölgesinden gelenlerin, sırasıyla
%85,4, %84,1 ve %84’üne karşın, Ege Bölgesi ve Yabancı Ülkelerden gelenlerin, sırasıyla
%78,9 ve %77,1’i aile planlaması ve cinsellik hakkında, daha önce arkadaştan bilgi
almadığını belirtti. Katılımcıların geldikleri coğrafi bölgelere göre aile planlaması ve cinsellik
hakkında, arkadaştan bilgi alıp almadıklarının dağılımı Tablo 128’de görülmektedir.
Tablo 128. Katılımcıların geldikleri coğrafi bölgelere göre aile planlaması ve cinsellik
hakkında arkadaştan bilgi almış olma durumunun dağılımı.
Coğrafi bölge
Arkadaş
Toplam
Hayır
Evet
Yabancı
135(%77,1)
40(%22,9)
175(%100)
Karadeniz
1073(%82,3)
230(%17,7)
1303(%100)
Doğu Anadolu
517(%84,1)
98(%15,9)
615(%100)
Güneydoğu Anadolu
105(%85,4)
18(%14,6)
123(%100)
İç Anadolu
514(%84)
98(%16)
612(%100)
Akdeniz
205(%82)
45(%18)
250(%100)
Ege
311(%78,9)
83(%21,1)
394(%100)
Marmara
5012(%80,5)
1215(%19,5)
6227(%100)
Toplam
7872(%81,2)
1827(%18,8)
9699(%100)
Ki kare: 14,298, p<0,05
Katılımcıların, mezun oldukları liselere göre aile planlaması ve cinsellik hakkında,
arkadaştan bilgi alıp almadıklarının dağılımına bakıldığında anlamlı bir fark olduğu görüldü.
İmam Hatip Lisesi, Açık Lise ve Meslek Lisesi mezunlarının sırasıyla %87,9, %85,1 ve
%82,2’sine karşın, Anadolu ve Fen Lisesi mezunlarının sırasıyla %74,6 ve %71,8’i aile
planlaması ve cinsellik hakkında, daha önce arkadaştan bilgi almadığını belirtti. Katılımcıların
mezun oldukları liselere göre aile planlaması ve cinsellik hakkında, arkadaştan bilgi alıp
almadıklarının dağılımı Tablo 129’da görülmektedir.
103
Tablo 129. Katılımcıların mezun oldukları liselere göre aile planlaması ve cinsellik
hakkında arkadaştan bilgi almış olma durumunun dağılımı.
Lise
Devlet
Fen
İmam Hatip
Anadolu
Açık
Süper
Kolej/Özel
Meslek
Anadolu Meslek
Toplam
Ki kare: 37,635, p<0,001
Hayır
1766(%80,6)
28(%71,8)
80(%87,9)
724(%74,6)
40(%85,1)
929(%80,4)
128(%78,5)
4934(%82,2)
567(%80,4)
9196(%80,9)
Arkadaş
Evet
425(%19,4)
11(%28,2)
11(%12,1)
246(%25,4)
7(%14,9)
226(%19,6)
35(%21,5)
1069(%17,8)
138(%19,6)
2168(%19,1)
Toplam
2191(%100)
39(%100)
91(%100)
970(%100)
47(%100)
1155(%100)
163(%100)
6003(%100)
705(%100)
11364(%100)
Katılımcıların kayıt yaptırdıkları lisans programına göre aile planlaması ve cinsellik
hakkında, arkadaştan bilgi almış olma durumunun dağılımına bakıldığında anlamlı bir fark
olduğu görüldü. Tıp fakültesi, lisans ve önlisans programlarına kayıt yaptıranların, sırasıyla
%76, %79,9 ve %81,7’si aile planlaması ve cinsellik hakkında, daha önce arkadaştan bilgi
almadığını belirtti. Katılımcıların kayıt yaptırdıkları lisans programına göre aile planlaması
ve cinsellik hakkında, arkadaştan bilgi alıp almadıklarının dağılımı Tablo 130’da
görülmektedir.
Tablo 130. Katılımcıların kayıt yaptırdıkları lisans programına göre aile planlaması ve
cinsellik hakkında arkadaştan bilgi almış olma durumunun dağılımı.
Arkadaş
Lisans programı
Önlisans
Lisans
Tıp
Toplam
Ki kare: 8,506, p<0,05
Hayır
5591(%81,7)
2921(%79,9)
174(%76)
8686(%80,9)
Evet
1256(%18,3)
735(%20,1)
55(%24)
2046(%19,1)
104
Toplam
6847(%100)
3656(%100)
229(%100)
10732(%100)
Katılımcıların geldikleri coğrafi bölgelere göre aile planlaması ve cinsellik hakkında,
erotik pornografik yayınlardan bilgi almış olma durumunun dağılımına bakıldığında anlamlı
bir fark olduğu görüldü. Güneydoğu Anadolu ve Akdeniz Bölgesinden gelenlerin, sırasıyla
%99,2 ve %96,8’ine karşın, Ege ve Marmara Bölgesinden gelenlerin, sırasıyla %94,7 ve
%94,2’si aile planlaması ve cinsellik hakkında, daha önce erotik pornografik yayınlardan bilgi
almadığını belirtti. Katılımcıların geldikleri coğrafi bölgelere göre aile planlaması ve cinsellik
hakkında, erotik pornografik yayınlardan bilgi alıp almadıklarının dağılımı Tablo 131’de
görülmektedir.
Tablo 131. Coğrafi bölgelere göre aile planlaması ve cinsellik hakkında erotik
pornografik yayınlardan bilgi almış olma durumunun dağılımı.
Coğrafi bölge
Erotik pornografik yayın
Toplam
Hayır
Evet
Yabancı
169(%96,6)
6(%3,4)
175(%100)
Karadeniz
1229(%94,2)
76(%5,8)
1305(%100)
Doğu Anadolu
592(%96,4)
22(%3,6)
614(%100)
Güneydoğu Anadolu
122(%99,2)
1(%0,8)
123(%100)
İç Anadolu
582(%95,6)
27(%4,4)
609(%100)
Akdeniz
240(%96,8)
8(%3,2)
248(%100)
Ege
373(%94,7)
21(%5,3)
394(%100)
Marmara
5863(%94,2)
362(%5,8)
6225(%100)
Toplam
9170(%94,6)
523(%5,4)
9693(%100)
Ki kare: 16,350, p<0,05
Katılımcıların mezun oldukları liselere göre aile planlaması ve cinsellik hakkında,
erotik pornografik yayınlardan bilgi almış olma durumunun dağılımına bakıldığında anlamlı
bir fark olduğu görüldü. Fen, Süper ve Devlet Lisesi mezunlarının, sırasıyla %97,4, %96,2 ve
%95,7’sine karşın, Anadolu ve Meslek Lisesi mezunlarının sırasıyla %93,4 ve %93,3’ü aile
planlaması ve cinsellik hakkında, daha önce erotik pornografik yayınlardan bilgi almadığını
belirtti. Katılımcıların mezun oldukları liselere göre aile planlaması ve cinsellik hakkında,
erotik pornografik yayınlardan bilgi alıp almadıklarının dağılımı Tablo 132’de görülmektedir.
105
Tablo 132. Mezun oldukları liselere göre aile planlaması ve cinsellik hakkında erotik
pornografik yayınlardan bilgi almış olma durumunun dağılımı.
Erotik pornografik yayın
Lise
Devlet
Fen
İmam Hatip
Anadolu
Açık
Süper
Kolej/Özel
Meslek
Anadolu Meslek
Toplam
Ki kare: 28,606, p<0,001
Hayır
2093(%95,7)
38(%97,4)
86(%93,5)
903(%93,4)
44(%93,6)
1108(%96,2)
153(%93,9)
5604(%93,3)
660(%93,6)
10689(%94,1)
Evet
93(%4,3)
1(%2,6)
6(%6,5)
64(%6,6)
3(%6,4)
44(%3,8)
10(%6,1)
402(%6,7)
45(%6,4)
668(%5,9)
Toplam
2186(%100)
39(%100)
92(%100)
967(%100)
47(%100)
1152(%100)
163(%100)
6006(%100)
705(%100)
11357(%100)
Katılımcıların kayıt yaptırdıkları lisans programına göre aile planlaması ve cinsellik
hakkında, erotik pornografik yayınlardan bilgi almış olma durumunun dağılımına
bakıldığında anlamlı bir fark olduğu görüldü. Tıp fakültesi, lisans ve önlisans programlarına
kayıt yaptıranların, sırasıyla %96,9, %95,2 ve %93,7’si aile planlaması ve cinsellik hakkında,
daha önce erotik pornografik yayınlardan bilgi almadığını belirtti. Katılımcıların kayıt
oldukları lisans programına göre aile planlaması ve cinsellik hakkında, erotik pornografik
yayınlardan bilgi alıp almadıklarının dağılımı Tablo 133’de görülmektedir.
Tablo 133.
Kayıt yaptırdıkları lisans programına göre aile planlaması ve cinsellik
hakkında erotik/pornografik yayınlardan bilgi almış olma durumu.
Erotik pornografik yayın
Lisans programı
Toplam
Hayır
Evet
Önlisans
6416(%93,7)
434(%6,3)
6850(%100)
Lisans
3476(%95,2)
174(%4,8)
3650(%100)
Tıp
221(%96,9)
7(%3,1)
228(%100)
Toplam
10113(%94,3)
615(%5,7)
10728(%100)
Ki kare: 13,898, p<0,01
106
Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında bilgi almak istedikleri kaynaklar,
sırasıyla %47,3 sağlık personeli, %22 okul, %14,5 aile, %8,8 TV/gazete/dergi, %4,9 arkadaş
ve %2,5 erotik pornografik yayınlar olarak saptandı. Katılımcıların bilgi almak istedikleri
kaynakların dağılımı Grafik 20’de görülmektedir.
Erotik
2,5%
Arkadaş
4,9%
Okul
TV/Gazete
22,0%
8,8%
Aile
14,5%
Sağlık pers onel
47,3%
Grafik 20. Katılımcıların aile planlaması ve cinsellik hakkında, bilgi almak
istedikleri kaynakların dağılımı.
Katılımcıların, geldikleri coğrafi bölgelere göre aile planlaması yöntemi bilip
bilmediklerinin dağılımına bakıldığında anlamlı bir fark olduğu görüldü. Doğu Anadolu
Bölgesi, Yabancı Ülke ve Karadeniz Bölgesinden gelenlerin, sırasıyla %86,4, %85,7 ve
%84,8’ine karşın, Akdeniz ve Ege Bölgesinden gelenlerin, sırasıyla %79,5 ve %72,4’ü hiçbir
aile planlaması yöntemi bilmediğini belirtti. Katılımcıların geldikleri coğrafi bölgelere göre
aile planlaması yöntemi bilip bilmediklerinin dağılımı Tablo 134’de görülmektedir.
107
Tablo 134. Katılımcıların geldikleri coğrafi bölgelere göre aile planlaması yöntemi bilip
bilmediklerinin dağılımı.
Coğrafi bölge
Yabancı
Karadeniz
Doğu Anadolu
Güneydoğu Anadolu
İç Anadolu
Akdeniz
Ege
Marmara
Toplam
Ki kare: 67,063, p<0,001
Aile planlaması yöntemi
Bilmiyor
252(%85,7)
1685(%84,8)
791(%86,4)
159(%83,7)
742(%81)
290(%79,5)
445(%72,4)
6784(%82,4)
11148(%82,5)
Biliyor
42(%14,3)
302(%15,2)
124(%13,6)
31(%16,3)
174(%19)
75(%20,5)
170(%27,6)
1448(%17,6)
2366(%17,5)
Toplam
294(%100)
1987(%100)
915(%100)
190(%100)
916(%100)
365(%100)
615(%100)
8232(%100)
13514(%100)
Katılımcıların, mezun oldukları liselere göre aile planlaması yöntemi bilip
bilmediklerinin dağılımına bakıldığında anlamlı bir fark olduğu görüldü. Meslek, İmam Hatip
ve Devlet Lisesi mezunlarının, sırasıyla %87,9, %87,9 ve %80,7’sine karşın, Fen ve Anadolu
Lisesi mezunlarının sırasıyla, %70,6 ve %69,3’ü hiçbir aile planlaması yöntemi bilmediğini
belirtti (Tablo 135).
Tablo 135. Katılımcıların mezun oldukları liselere göre aile planlaması yöntemi bilip
bilmediklerinin dağılımı.
Lise
Aile planlaması yöntemi
Bilmiyor
2646(%80,7)
Devlet
36(%70,6)
Fen
196(%87,9)
İmam Hatip
765(%69,3)
Anadolu
63(%75,9)
Açık
1132(%74,6)
Süper
186(%74,4)
Kolej/Özel
6783(%87,9)
Meslek
744(%80,3)
Anadolu Meslek
12551(%82,8)
Toplam
Ki kare: 390,755, p<0,001
Biliyor
632(%19,3)
15(%29,4)
27(%12,1)
339(%30,7)
20(%24,1)
386(%25,4)
64(%25,6)
938(%12,1)
182(%19,7)
2603(%17,2)
108
Toplam
3278(%100)
51(%100)
223(%100)
1104(%100)
83(%100)
1518(%100)
250(%100)
7721(%100)
926(%100)
15154(%100)
Katılımcıların kayıt yaptırdıkları lisans programına göre aile planlaması yöntemi bilip
bilmediklerinin dağılımına bakıldığında anlamlı bir fark olduğu görüldü. Tıp fakültesi, lisans
ve önlisans programlarına kayıt yaptıranların, sırasıyla %63,1, %78,6 ve %85,1’i hiçbir aile
planlaması yöntemi bilmediğini belirtti (Tablo 136).
Tablo 136. Kayıt olunan lisans programına göre aile planlaması yöntemi bilgi durumu.
Lisans programı
Önlisans
Lisans
Tıp
Toplam
Ki kare: 172,643, p<0,001
Aile planlaması yöntemi
Bilmiyor
Biliyor
8132(%85,1)
1428(%14,9)
3619(%78,6)
985(%21,4)
195(%63,1)
114(%36,9)
11946(%82,5)
2527(%17,5)
Toplam
9560(%100)
4604(%100)
309(%100)
14473(%100)
Katılımcıların bildikleri aile planlaması yöntemlerine bakıldığında en fazla bilinenlerin
%39,9 oral kontraseptif, %37 prezervatif ve %14 spiral olduğu saptandı. Daha az bilinen
yöntemler arasında ise iğne (%3,3), operasyon (%2,3), coitus interraptus (%1,4), takvim
(%1,2) ve diyafram (%0,8) vardı (Grafik 21).
Oral kontraseptif
39,9%
Prezervatif
37,0%
İğne
3,3%
Operasyon
Diyafram
2,3%
,8%
Takvim
Spiral
1,2%
14,0%
Coitus interraptus
1,4%
Grafik 21. Katılımcıların bildikleri aile planlaması yöntemlerinin dağılımı.
109
Katılımcıların, düşündükleri en güvenilir aile planlaması yönteminin dağılımına
bakıldığında; %45,4 prezervatif, %27,8 oral kontraseptif, %13 korunma, %10,3 spiral, %2,2
iğne ve %1,3 operasyon olduğu saptandı (Grafik 22).
Oral kontraseptif
27,8%
İğne
2,2%
Korunma
13,0%
Spiral
Prezervatif
10,3%
45,4%
Operasyon
1,3%
Grafik 22. Katılımcıların düşündükleri en güvenilir aile planlaması yönteminin
dağılımı.
Katılımcıların, geldikleri coğrafi bölgelere göre kürtaj hakkındaki düşüncelerine
bakıldığında anlamlı bir fark olduğu görüldü. Ege, Akdeniz ve İç Anadolu Bölgesinden
gelenlerin, sırasıyla %52,8, %47,9 ve %47,6’sının kürtajın tıbbi gereklilikte kullanılmasını
düşündüğünü belirtmesine karşın, Akdeniz Bölgesi, Yabancı Ülke ve Doğu Anadolu
Bölgesinden gelenlerin, sırasıyla %17,6, %15,1 ve %14,8’i aile planlaması yöntemi olarak
kullanılmasını düşündüğünü belirtti. Yine Güneydoğu Anadolu, Karadeniz, Marmara, Doğu
Anadolu ve Akdeniz bölgelerinden gelenlerin, sırasıyla %21, %19,5, %17,6, %17,1 ve
%16,1’i kürtajın kesinlikle uygulanmaması gerektiğini düşündüğünü belirtti. Katılımcıların
geldikleri coğrafi bölgelere göre kürtaj hakkındaki düşüncelerinin dağılımı Tablo 137’de
görülmektedir.
110
Tablo 137. Katılımcıların geldikleri coğrafi bölgelere göre kürtaj hakkındaki
düşünceleri.
Kürtaj hakkındaki düşünce
Coğrafi
Toplam
bölge
AP
yöntemi
olarak
Tıbbi
gereklilikte
Kesinlikle
uygulanmamalı
Fikirsiz
Yabancı
46(%15,1)
139(%45,7)
47(%15,5)
72(%23,7)
304(%100)
Karadeniz
212(%10,6)
860(%42,9)
391(%19,5)
543(%27,1)
2006(%100)
Doğu
Anadolu
138(%14,8)
366(%39,2)
160(%17,1)
269(%28,8)
933(%100)
Güneydoğu
Anadolu
25(%12,5)
89(%44,5)
42(%21)
44(%22)
200(%100)
İç Anadolu
109(%11,7)
443(%47,6)
145(%15,6)
234(%25,1)
931(%100)
Akdeniz
67(%17,6)
182(%47,9)
61(%16,1)
70(%18,4)
380(%100)
Ege
89(%14,4)
326(%52,8)
88(%14,3)
114(%18,5)
617(%100)
Marmara
976(%11,5)
3456(%40,8)
1495(%17,6)
2552(%30,1)
8479(%100)
Toplam
1662(%12)
5861(%42,3)
2429(%17,5)
3898(%28,1)
13850(%100)
Ki kare: 126,494, p<0,001. AP: Aile planlaması
Katılımcıların, mezun oldukları liselere göre kürtaj hakkındaki düşüncelerine
bakıldığında anlamlı bir fark olduğu görüldü. Anadolu, Fen, Süper ve Açık Lise mezunlarının,
sırasıyla %57,5, %56,9, %54,5 ve %51,3’ünün kürtajın tıbbi gereklilikte kullanılmasını
düşündüğünü belirtmesine karşın, Kolej/Özel Lise, Fen Lisesi ve Süper Lise mezunlarının,
sırasıyla %19,3, %19 ve %16,7’si aile planlaması yöntemi olarak kullanılmasını düşündüğünü
belirtti. Yine İmam Hatip Lisesi, Meslek Lisesi ve Anadolu Meslek Lisesi mezunlarının,
sırasıyla %22,4, %21,1 ve %16,3’ü kürtajın kesinlikle uygulanmaması gerektiğini
düşündüğünü belirtti. Katılımcıların mezun oldukları liselere göre kürtaj hakkındaki
düşüncelerinin dağılımı Tablo 138’de görülmektedir.
111
Tablo 138. Katılımcıların mezun oldukları liselere göre kürtaj hakkındaki düşünceleri.
Kürtaj hakkındaki düşünce
Lise
Toplam
AP yöntemi
olarak
Tıbbi
gereklilik
Kesinlikle
uygulanmamalı
Fikirsiz
Devlet
532(%15,8)
1540(%45,8)
531(%15,8)
762(%22,6)
3365(%100)
Fen
11(%19)
33(%56,9)
7(%12,1)
7(%12,1)
58(%100)
İmam
Hatip
22(%9,9)
111(%49,8)
50(%22,4)
40(%17,9)
223(%100)
Anadolu
197(%16,5)
687(%57,5)
118(%9,9)
193(%16,2)
1195(%100)
Açık
11(%13,8)
41(%51,3)
12(%15)
16(%20)
80(%100)
Süper
272(%16,7)
887(%54,5)
202(%12,4)
268(%16,5)
1629(%100)
Kolej/Özel
47(%19,3)
123(%50,6)
30(%12,3)
43(%17,7)
243(%100)
Meslek
634(%8)
2650(%33,3)
1684(%21,1)
2999(%37,6)
7967(%100)
Anadolu
Meslek
117(%12)
462(%47,4)
159(%16,3)
237(%24,3)
975(%100)
Toplam
1843(%11,7)
6534(%41,5)
2793(%17,8)
4565(%29)
15735(%100)
Ki kare: 1103,746, p<0,001. AP: Aile planlaması
Katılımcıların, kayıt yaptırdıkları lisans programına göre kürtaj hakkındaki
düşüncelerinin dağılımına bakıldığında anlamlı bir fark olduğu görüldü. Tıp fakültesi, lisans
ve önlisans programlarına kayıt yaptıranların, sırasıyla %62,5, %48,9 ve %37,6’sı kürtajın
tıbbi gereklilik halinde uygulanmasını düşündüğünü belirtmesine karşın, sırasıyla %19,8,
%15,6 ve %9,5’i aile planlaması yöntemi olarak kullanılmasını ve yine sırasıyla %10,7,
%14,9 ve %19,5’i kesinlikle kullanılmaması gerektiğini belirtti. Katılımcıların kayıt
yaptırdıkları lisans programına göre kürtaj hakkındaki düşüncelerinin dağılımı Tablo 139’da
görülmektedir.
112
Tablo 139. Katılımcıların kayıt yaptırdıkları lisans programına göre kürtaj hakkındaki
düşüncelerinin dağılımı.
Lisans
programı
Kürtaj hakkındaki düşünce
Toplam
AP yöntemi
olarak
Tıbbi
gereklilik
Kesinlikle
uygulanmamalı
Fikirsiz
Önlisans
932(%9,5)
3677(%37,6)
1903(%19,5)
3267(%33,4)
9779(%100)
Lisans
763(%15,6)
2389(%48,9)
728(%14,9)
1008(%20,6)
4888(%100)
Tıp
65(%19,8)
205(%62,5)
35(%10,7)
23(%7)
328(%100)
Toplam
1760(%11,7)
6271(%41,8)
2666(%17,8)
4298(%28,7)
14995(%100)
Ki kare: 543,083, p<0,001
Katılımcıların, geldikleri coğrafi bölgelere göre aile planlaması hakkındaki
düşüncelerinin dağılımına bakıldığında anlamlı bir fark olduğu görüldü. Ege, Akdeniz, Doğu
Anadolu ve Marmara Bölgesinden gelenlerin, sırasıyla %90,9, %89, %87,4 ve %85,4’ünün
aile planlamasının gerekli olduğunu belirtmesine karşın, Güneydoğu Anadolu ve Karadeniz
Bölgesinden gelenlerin, sırasıyla %5,1 ve %3’ü gereksiz olduğunu belirtti. Katılımcıların
geldikleri coğrafi bölgelere kürtaj hakkındaki düşüncelerinin dağılımı Tablo 140’da
görülmektedir.
Tablo 140. Katılımcıların geldikleri coğrafi bölgelere göre aile planlaması hakkındaki
düşüncelerinin dağılımı.
Aile planlaması
Coğrafi bölge
Yabancı
Karadeniz
Doğu Anadolu
Güneydoğu Anadolu
İç Anadolu
Akdeniz
Ege
Marmara
Toplam
Ki kare: 42,259, p<0,001
Gereksiz
6(%2)
61(%3)
25(%2,6)
10(%5,1)
25(%2,6)
9(%2,3)
11(%1,8)
227(%2,7)
374(%2,7)
Kararsız
42(%14)
276(%13,6)
94(%10)
30(%15,4)
134(%14,1)
33(%8,6)
46(%7,4)
1022(%12)
1677(%12)
113
Toplam
Gerekli
251(%83,9)
1691(%83,4)
825(%87,4)
155(%79,5)
793(%83,3)
341(%89)
568(%90,9)
7296(%85,4)
11920(%85,3)
299(%100)
2028(%100)
944(%100)
195(%100)
952(%100)
383(%100)
625(%100)
8545(%100)
13971(%100)
Katılımcıların, mezun oldukları liselere göre aile planlaması hakkındaki düşüncelerine
bakıldığında anlamlı bir fark olduğu görüldü. Açık Lise, Anadolu Lisesi ve Süper Lise
mezunlarının, sırasıyla %95,2, %94,6 ve %91,4’ünün aile planlamasının gerekli olduğunu
belirtmesine karşın, İmam Hatip, Fen ve Meslek Lisesi mezunlarının, sırasıyla %5,4, %5,3 ve
%3,4’ü gereksiz olduğunu belirtti (Tablo 141).
Tablo 141. Mezun oldukları liselere göre aile planlaması hakkındaki düşünceleri.
Aile planlaması
Kararsız
Gerekli
280(%8,2)
3051(%89,2)
7(%12,3)
47(%82,5)
33(%14,8)
178(%79,8)
46(%3,8)
1146(%94,6)
3(%3,6)
80(%95,2)
109(%6,6)
1510(%91,4)
36(%15,1)
194(%81,5)
1323(%16,5) 6420(%80,1)
103(%10,6)
850(%87,3)
1940(%12,2) 13476(%84,9)
Lise
Gereksiz
88(%2,6)
Devlet
3(%5,3)
Fen
12(%5,4)
İmam Hatip
19(%1,6)
Anadolu
1(%1,2)
Açık
33(%2)
Süper
8(%3,4)
Kolej/Özel
275(%3,4)
Meslek
Anadolu Meslek 21(%2,2)
460(%2,9)
Toplam
Ki kare: 372,730, p<0,001
Toplam
3419(%100)
57(%100)
223(%100)
1211(%100)
84(%100)
1652(%100)
238(%100)
8018(%100)
974(%100)
15876(%100)
Katılımcıların, kayıt yaptırdıkları lisans programına göre aile planlaması hakkındaki
düşüncelerine bakıldığında anlamlı bir fark olduğu görüldü. Tıp fakültesi, lisans ve önlisans
programlarına kayıt yaptıranların, sırasıyla %93,3, %89,3 ve %82,6’sının aile planlamasının
gerekli olduğunu belirtmesine karşın, sırasıyla %1,8, %2,5 ve %3’ü gereksiz olduğunu belirtti
(Tablo 142).
Tablo 142. Katılımcıların kayıt yaptırdıkları lisans programına göre aile planlaması
hakkındaki düşünceleri.
Lisans
programı
Gereksiz
299(%3)
Önlisans
121(%2,5)
Lisans
6(%1,8)
Tıp
426(%2,8)
Toplam
Ki kare: 138,490, p<0,001
Aile planlaması
Kararsız
1410(%14,3)
409(%8,3)
16(%4,9)
1835(%12,2)
114
Gerekli
8128(%82,6)
4405(%89,3)
307(%93,3)
12840(%85)
Toplam
9837(%100)
4935(%100)
329(%100)
15101(%100)
Katılımcıların, geldikleri coğrafi bölgelere göre ‘erkeklerin evlilik öncesi cinsel
aktivitede bulunmasına’ bakışı değerlendirildiğinde anlamlı bir fark olduğu görüldü.
Marmara, Karadeniz ve Doğu Anadolu Bölgesinden gelenlerin, sırasıyla %42,4, %33,1 ve
%31,9’u erkeklerin evlilik öncesi cinsel aktivitede bulunmasını olumlu karşılarken,
Güneydoğu Anadolu Bölgesi, Yabancı Ülke ve Ege Bölgesinden gelenlerin, sırasıyla %77,4,
%75,3 ve %70,1’i bulunmaması gerektiğini belirtti. Katılımcıların geldikleri coğrafi bölgelere
göre
‘erkeklerin evlilik öncesi cinsel aktivitede bulunmasına’ bakışları Tablo 143’de
görülmektedir.
Tablo 143. Katılımcıların geldikleri coğrafi bölgelere göre ‘erkeklerin evlilik öncesi
cinsel aktivitede bulunmasına’ bakışı.
Coğrafi bölge
Yabancı
Karadeniz
Doğu Anadolu
Güneydoğu Anadolu
İç Anadolu
Akdeniz
Ege
Marmara
Toplam
Ki kare: 166,790, p<0,001
Erkekler evlilik öncesi cinsel
aktivitede bulunmalıdır
Hayır
189(%75,3)
1116(%66,9)
510(%68,1)
123(%77,4)
539(%71,1)
213(%68,9)
359(%70,1)
3897(%57,6)
6946(%62,2)
Evet
62(%24,7)
551(%33,1)
239(%31,9)
36(%22,6)
219(%28,9)
96(%31,1)
153(%29,9)
2868(%42,4)
4224(%37,8)
Toplam
251(%100)
1667(%100)
749(%100)
159(%100)
758(%100)
309(%100)
512(%100)
6765(%100)
11170(%100)
Katılımcıların, mezun oldukları liselere göre ‘erkeklerin evlilik öncesi cinsel aktivitede
bulunmasına’ bakışı değerlendirildiğinde anlamlı bir fark olduğu görüldü. Meslek, Anadolu
Meslek ve Anadolu Lisesi mezunlarının, sırasıyla %46,1, %42,5 ve %38,9’u erkeklerin evlilik
öncesi cinsel aktivitede bulunmasını olumlu karşılarken, İmam Hatip, Süper ve Devlet Lisesi
mezunlarının, sırasıyla %87,5, %72,2 ve %67,2’si bulunmaması gerektiğini belirtti.
Katılımcıların mezun oldukları liselere göre ‘erkeklerin evlilik öncesi cinsel deneyime sahip
olmasını’ nasıl karşıladıkları Tablo 144’de görülmektedir.
115
Tablo 144. Katılımcıların mezun oldukları liselere göre ‘erkeklerin evlilik öncesi cinsel
aktivitede bulunmasına’ bakışı.
Erkekler evlilik öncesi cinsel
aktivitede bulunmalıdır
Lise
Devlet
Fen
İmam Hatip
Anadolu
Açık
Süper
Kolej/Özel
Meslek
Anadolu Meslek
Toplam
Ki kare: 308,347, p<0,001
Hayır
1864(%67,2)
30(%62,5)
182(%87,5)
544(%61,1)
45(%65,2)
945(%72,2)
127(%63,5)
3338(%53,9)
462(%57,5)
7537(%60,3)
Evet
909(%32,8)
18(%37,5)
26(%12,5)
347(%38,9)
24(%34,8)
363(%27,8)
73(%36,5)
2855(%46,1)
342(%42,5)
4957(%39,7)
Toplam
2773(%100)
48(%100)
208(%100)
891(%100)
69(%100)
1308(%100)
200(%100)
6193(%100)
804(%100)
12494(%100)
Katılımcıların, kayıt yaptırdıkları lisans programına göre erkeklerin evlilik öncesi
cinsel aktivitede bulunmasına bakışı değerlendirildiğinde anlamlı bir fark olduğu görüldü. Tıp
fakültesi, lisans ve önlisans programlarına kayıt yaptıranların, sırasıyla %27,9, %34,3 ve
%41,6’sı erkeklerin evlilik öncesi cinsel aktivitede bulunmasını olumlu karşılarken, sırasıyla
%72,1, %65,7 ve %58,4’ü bulunmaması gerektiğini belirtti (Tablo 145).
Tablo 145. Katılımcıların kayıt yaptırdıkları lisans programına göre ‘erkeklerin evlilik
öncesi cinsel aktivitede bulunmasına’ bakışı.
Lisans programı
Önlisans
Lisans
Tıp
Toplam
Ki kare: 70,257, p<0,001
Erkekler evlilik öncesi cinsel aktivitede
bulunmalıdır
Hayır
4628(%58,4)
2483(%65,7)
189(%72,1)
7300(%61)
Evet
3294(%41,6)
1299(%34,3)
73(%27,9)
4666(%39)
116
Toplam
7922(%100)
3782(%100)
262(%100)
11966(%100)
Katılımcıların, geldikleri coğrafi bölgelere göre ‘kadınların evlilik öncesi cinsel
aktivitede bulunmasına’ bakışı değerlendirildiğinde anlamlı bir fark olduğu görüldü.
Marmara, Akdeniz ve İç Anadolu Bölgesinden gelenlerin, sırasıyla %9,4, %8,1 ve %7’si
kadınların evlilik öncesi cinsel aktivitede bulunmasını olumlu karşılarken, Güneydoğu
Anadolu Bölgesi, Yabancı Ülke, Karadeniz ve Ege Bölgesinden gelenlerin, sırasıyla %97,6,
%96,1, %95,2 ve %94,2’si bulunmaması gerektiğini belirtti. Katılımcıların geldikleri coğrafi
bölgelere göre ‘kadınların evlilik öncesi cinsel deneyime sahip olmasını’ nasıl karşıladıkları
Tablo 146’da görülmektedir.
Tablo 146. Katılımcıların geldikleri coğrafi bölgelere göre ‘kadınların evlilik öncesi
cinsel aktivitede bulunmasına’ bakışı.
Coğrafi bölge
Yabancı
Karadeniz
Doğu Anadolu
Güneydoğu Anadolu
İç Anadolu
Akdeniz
Ege
Marmara
Toplam
Ki kare: 63,421, p<0,001
Kadınlar evlilik öncesi cinsel
aktivitede bulunmalıdır
Hayır
245(%96,1)
1648(%95,2)
738(%93,5)
165(%97,6)
730(%93)
307(%91,9)
504(%94,2)
6415(%90,6)
10752(%92,1)
Evet
10(%3,9)
83(%4,8)
51(%6,5)
4(%2,4)
55(%7)
27(%8,1)
31(%5,8)
665(%9,4)
926(%7,9)
Toplam
255(%100)
1731(%100)
789(%100)
169(%100)
785(%100)
334(%100)
535(%100)
7080(%100)
11678(%100)
Katılımcıların, mezun oldukları liselere göre ‘kadınların evlilik öncesi cinsel aktivitede
bulunmasına’ bakışı değerlendirildiğinde anlamlı bir fark olduğu görüldü. Anadolu Lisesi,
Kolej/Özel Lise, Açık Lise ve Meslek Lisesi mezunlarının, sırasıyla %13,4, %12,1, %11,6 ve
%9,4’ü kadınların evlilik öncesi cinsel aktivitede bulunmasını olumlu karşılarken, İmam
Hatip, Fen, Süper ve Devlet Lisesi mezunlarının, sırasıyla %99,5, %95,5, %93,7 ve %93,2’si
bulunmaması gerektiğini belirtti. Katılımcıların mezun oldukları liselere göre ‘kadınların
evlilik öncesi cinsel deneyime sahip olmasını’ nasıl karşıladıkları Tablo 147’de
görülmektedir.
117
Tablo 147. Katılımcıların mezun oldukları liselere göre ‘kadınların evlilik öncesi
cinsel aktivitede bulunmasına’ bakışı.
Kadınlar evlilik öncesi cinsel aktivitede
bulunmalıdır
Lise
Hayır
2714(%93,2)
Devlet
42(%95,5)
Fen
208(%99,5)
İmam Hatip
798(%86,6)
Anadolu
61(%88,4)
Açık
1313(%93,7)
Süper
175(%87,9)
Kolej/Özel
5923(%90,6)
Meslek
762(%92,6)
Anadolu Meslek
11996(%91,5)
Toplam
Ki kare: 77,147, p<0,001
Toplam
Evet
197(%6,8)
2(%4,5)
1(%0,5)
123(%13,4)
8(%11,6)
89(%6,3)
24(%12,1)
612(%9,4)
61(%7,4)
1117(%8,5)
2911(%100)
44(%100)
209(%100)
921(%100)
69(%100)
1402(%100)
199(%100)
6535(%100)
823(%100)
13113(%100)
Katılımcıların, kayıt yaptırdıkları lisans programına göre ‘kadınların evlilik öncesi
cinsel aktivitede bulunmasına’ bakışı değerlendirildiğinde anlamlı bir fark olmadığı görüldü.
Tıp fakültesi, lisans ve önlisans programlarına kayıt yaptıranların, sırasıyla %9,9, %8,7 ve
%8’i kadınların evlilik öncesi cinsel aktivitede bulunmasını olumlu karşılarken, sırasıyla
%90,1, %91,3 ve %92’si bulunmaması gerektiğini belirtti (Tablo 148).
Tablo 148. Katılımcıların kayıt yaptırdıkları lisans programına göre ‘kadınların
evlilik öncesi cinsel aktivitede bulunmasına’ bakışı.
Lisans programı
Önlisans
Lisans
Tıp
Toplam
Ki kare: 2,625, p>0,05
Kadınlar evlilik öncesi cinsel
aktivitede bulunmalıdır
Hayır
7604(%92)
3649(%91,3)
247(%90,1)
11500(%91,7)
Evet
664(%8)
349(%8,7)
27(%9,9)
1040(%8,3)
118
Toplam
8268(%100)
3998(%100)
274(%100)
12540(%100)
Katılımcıların, geldikleri coğrafi bölgelere göre ‘eşlerinin evlilik öncesi cinsel
deneyime sahip olmasına’ bakışı değerlendirildiğinde anlamlı bir fark olduğu görüldü.
Yabancı Ülke, Ege Bölgesi, İç Anadolu Bölgesi ve Akdeniz Bölgesinden gelenlerin sırasıyla,
%56,1, %48,1, %46,3 ve %45,4’ü eşlerinin evlilik öncesi cinsel deneyime sahip olmasını
olumlu karşılarken, Karadeniz, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Marmara Bölgesinden
gelenlerin, sırasıyla %60,4, %58,3, %56,9 ve %55,6’sının olumsuz karşıladığı saptandı.
Katılımcıların geldikleri coğrafi bölgelere göre ‘eşlerinin evlilik öncesi cinsel deneyime sahip
olmasını’ nasıl karşıladıkları Tablo 149’da görülmektedir.
Tablo 149. Katılımcıların geldikleri coğrafi bölgelere göre ‘eşlerinin evlilik öncesi cinsel
deneyime sahip olmasına’ bakışı.
Coğrafi bölge
Yabancı
Karadeniz
Doğu Anadolu
Güneydoğu Anadolu
İç Anadolu
Akdeniz
Ege
Marmara
Toplam
Ki kare: 43,471, p<0,001
Eşinizin evlilik öncesi cinsel deneyime
sahip olması
Karşıyım
134(%43,9)
1230(%60,4)
546(%58,3)
112(%56,9)
507(%53,7)
209(%54,6)
327(%51,9)
4774(%55,6)
7839(%55,9)
Taraftarım
171(%56,1)
806(%39,6)
390(%41,7)
85(%43,1)
438(%46,3)
174(%45,4)
303(%48,1)
3813(%44,4)
6180(%44,1)
Toplam
305(%100)
2036(%100)
936(%100)
197(%100)
945(%100)
383(%100)
630(%100)
8587(%100)
14019(%100)
Katılımcıların, mezun oldukları liselere göre ‘eşlerinin evlilik öncesi cinsel deneyime
sahip olmasına’ bakışı değerlendirildiğinde anlamlı bir fark olduğu görüldü. Anadolu Meslek
Lisesi, Kolej/Özel Lise ve Açık Lise mezunlarının, sırasıyla %51,8, %51,2 ve %50,6’sı
eşlerinin evlilik öncesi cinsel deneyime sahip olmasını olumlu karşılarken, İmam Hatip,
Meslek, Anadolu ve Devlet Lisesi mezunlarının, sırasıyla %63,5, %60,8, %58,5 ve
%54,4’ünün olumsuz karşıladığı saptandı. Katılımcıların, mezun oldukları liselere göre
‘eşlerinin evlilik öncesi cinsel deneyime sahip olmasını’ nasıl karşıladıkları Tablo 150’de
görülmektedir.
119
Tablo 150. Katılımcıların mezun oldukları liselere göre ‘eşlerinin evlilik öncesi cinsel
deneyime sahip olmasına’ bakışı.
Eşinizin evlilik öncesi cinsel deneyime
sahip olması
Lise
Karşıyım
1838(%54,4)
Devlet
29(%51,8)
Fen
141(%63,5)
İmam Hatip
699(%58,5)
Anadolu
42(%49,4)
Açık
809(%49,5)
Süper
118(%48,8)
Kolej/Özel
4924(%60,8)
Meslek
476(%48,2)
Anadolu Meslek
9076(%57,1)
Toplam
Ki kare: 140,154, p<0,001
Taraftarım
1540(%45,6)
27(%48,2)
81(%36,5)
496(%41,5)
43(%50,6)
824(%50,5)
124(%51,2)
3172(%39,2)
512(%51,8)
6819(%42,9)
Toplam
3378(%100)
56(%100)
222(%100)
1195(%100)
85(%100)
1633(%100)
242(%100)
8096(%100)
988(%100)
15895(%100)
Katılımcıların, kayıt yaptırdıkları lisans programına göre ‘eşlerinin evlilik öncesi
cinsel deneyime sahip olmasına’ bakışı değerlendirildiğinde anlamlı bir fark olmadığı
görüldü. Tıp fakültesi, lisans ve önlisans programlarına kayıt yaptıranların, sırasıyla %44,1,
%43,4 ve %43’ü eşlerinin evlilik öncesi cinsel deneyime sahip olmasını olumlu karşılarken,
sırasıyla %55,9, %56,6 ve %57’sinin olumsuz karşıladığı saptandı (Tablo 151).
Tablo 151. Katılımcıların kayıt yaptırdıkları lisans programına göre ‘eşlerinin evlilik
öncesi cinsel deneyime sahip olmasına’ bakışı.
Lisans programı
Önlisans
Lisans
Tıp
Toplam
Ki kare: 0,313, p>0,05
Eşinizin evlilik öncesi cinsel deneyime
sahip olması
Toplam
Karşıyım
5660(%57,0)
2776(%56,6)
180(%55,9)
8616(%56,8)
9932(%100)
4904(%100)
322(%100)
15158(%100)
Taraftarım
4272(%43)
2128(%43,4)
142(%44,1)
6542(%43,2)
120
Lojistik Regresyon Analizi
Değişkenlerin kendi içinde de etkileşimlerinin olabileceği dikkate alınarak bir lojistik
regresyon modeli oluşturulup ileri inceleme yapıldı. Lojistik regresyon modeline
araştırmadaki bütün değişkenler kondu. Bağımlı değişken olarak cinsel ilişkide bulunmuş
olma durumu alındı. Yaş, cinsel ilişki sayısı, istenen çocuk sayısı, cinsel partner sayısı dışında
bütün değişkenler kategorik olarak alındı. Analizde, Enter yöntemi kullanıldı. Bu modelin,
cinsel ilişkide bulunma durumunu tahmin etmede %74,8 duyarlılığa ve %84,4 özgüllüğe
sahip olduğu gözlendi (Tablo 152).
Tablo 152. Lojistik regresyon analizinin duyarlılık ve özgüllük tablosu.
Tahmin Edilen
Gözlenen
Evet
Hayır
Doğruluk
yüzdesi
Evet
788
265
%74,83
Hayır
371
2015
%84,45
Genel
%81,51
Lojistik regresyon analizi sonunda yaş, cinsiyet, kayıt yaptırılan lisans programı,
sağlık personeli ve erotik yayınlardan eğitim almayı isteme durumu, prezervatifi ve cerrahi
sterilizasyonu bilme durumu, cinsel yolla bulaşan infeksiyonlardan korunma yollarını bilme
durumu, kürtaj hakkındaki tutum, erkeklerin evlilik öncesi cinsel ilişkide bulunmasına ilişkin
tutum ve eşin evlilik öncesi cinsel ilişkide bulunmasına ilişkin tutum anlamlı olarak bulundu
(sırasıyla p<0,001, p<0,001, p<0,001, p<0,01, p<0,001, p<0,001, p<0,05, p<0,01, p<0,01,
p<0,001 ve p<0,01, Tablo 153). Bu değişkenler içerisinde, cinsel ilişkide bulunma riskini en
fazla artıran faktörün cinsiyet olduğu saptandı. Cinsiyeti sırasıyla kayıt yaptırılan lisans
programı ve cerrahi sterilizasyonu bilme durumu izlemekteydi. Cinsiyetin erkek olmasının
cinsel ilişkide bulunma riskini yaklaşık 27 kat artırdığı görüldü. Bir önlisans programına kayıt
yaptırmış olmanın tıp fakültesine kayıt yaptırmış olanlara göre cinsel ilişkide bulunma riskini
3,5 kat artırdığı, cerrahi sterilizasyonu bilme durumunun ise bilmeyenlere göre cinsel ilişkide
bulunma riskini 2,7 kat artırdığı saptandı (Tablo 153).
121
Tablo 153. Lojistik regresyon analiz sonucu.
Değişken
B
S.E.
Wald
P
R
Exp(B)
Yaş
-0,2574
0,0339
57,7314
0,0000
-0,1147
0,7730
Cinsiyet (1)
3,2888
0,1643
400,6757 0,0000
0,3067
26,8118
46,9090
0,0000
0,1006
Okul tipi
Okul tipi (1)
0,7063
0,1143
38,2101
0,0000
0,0924
2,0265
Okul tipi (2)
1,2528
0,3403
13,5536
0,0002
0,0522
3,5002
Eğitim SP (1)
-0,5204
0,1688
9,5046
0,0020
-0,0421
0,5943
Eğitim erotik (1)
-0,6594
0,1668
15,6294
0,0001
-0,0567
0,5172
AP Prez (1)
-0,6110
0,1526
16,0257
0,0001
-0,0575
0,5428
AP Cerr (1)
1,0247
0,4602
4,9579
0,0260
0,0264
2,7862
21,2483
0,0034
0,0414
CYBİ Koruma
CYBİ Koruma (1)
-0,4130
0,2524
2,6769
0,1018
-0,0126
0,6617
CYBİ Koruma (2)
-0,4889
0,1189
16,9069
0,0000
-0,0593
0,6133
CYBİ Koruma (3)
-0,0668
0,4389
0,0231
0,8791
0,0000
0,9354
CYBİ Koruma (4)
0,0295
0,3757
0,0062
0,9375
0,0000
1,0299
CYBİ Koruma (5)
-0,1805
0,2289
0,6218
0,4304
0,0000
0,8349
CYBİ Koruma (6)
0,2457
0,3076
0,6383
0,4243
0,0000
1,2785
CYBİ Koruma (7)
-0,6918
0,6648
1,0828
0,2981
0,0000
0,5007
15,7276
0,0013
0,0479
Kürtaj tutum
Kürtaj tutum (1)
0,5112
0,1633
9,8019
0,0017
0,0429
1,6673
Kürtaj tutum (2)
0,4742
0,1833
6,6948
0,0097
0,0333
1,6068
Kürtaj tutum (3)
0,6877
0,1752
15,4137
0,0001
0,0563
1,9891
Erkek EÖC (1)
-1,4106
0,1057
178,0710 0,0000
-0,2039
0,2440
Eş EÖC (1)
-0,3358
0,1104
9,2482
0,0024
-0,0414
0,7147
Sabit
6,5277
0,7212
81,9215
0,0000
Okul tipi = Kayıt yaptırılan lisans programı, Eğitim SP = Sağlık personelinden cinsel eğitim almayı isteme,
Eğitim erotik = Erotik yayınlardan cinsel eğitim almayı isteme, AP Prez = Aile planlaması yöntemi olarak
prezervatifi bilme, AP Cerr = Aile planlaması yöntemi olarak cerrahi sterilizasyonu bilme, CYBİ
Koruma=Cinsel yolla bulaşan infeksiyonlardan korunma yöntemi, Kürtaj tutum = Kürtaj hakkındaki tutumu,
Erkek EÖC = Erkeklerin evlilik öncesi cinsel ilişkide bulunmasıyla ilgili tutum, Eş EÖC = Eşin evlilik öncesi
cinsel ilişkide bulunmasıyla ilgili tutum.
122
TARTIŞMA
Cinsellik, yaşamın üç önemli uyum alanından birisi olup üzerinde önemle durulması
gereken bir konudur (26). Ergenlik dönemi, psikososyal ve psikoseksüel gelişimle birlikte,
biyolojik seksüel kimlik ve cinsel kimlik gelişiminin en belirgin göze çarptığı dönemdir.
Ergenlik, aynı zamanda erişkinlik dönemine de geçiş yapması nedeniyle sağlıklı bir cinsel
yaşam sürdürülebilmesi açısından bu dönemde cinsellik ve aile planlaması konularına gereken
önem verilmelidir. Bunun için öncelikle mevcut durum tespiti yapılmalı, sonrasında
eksikliklere yönelik tedbirler alınmalıdır. Bu süreçte sağlık bakımının süreklilik gerektirdiği
ve özellikle ergenlerde yaşanan dinamik değişimler nedeniyle bu grubun sürekli takip ve
monitorizasyonunun önemli olduğu unutulmamalıdır (52,53).
Üniversite çağındaki ergenlerin, cinsellik ve aile planlamasına ilişkin bilgi, tutum ve
davranışlarını ortaya koymak için yaptığımız bu araştırmada, katılımcıların tamamı
üniversiteye yeni kayıt yaptıran öğrencilerden oluşturuldu. Yaşları 16 ile 25 arasında olan
öğrenciler araştırmaya alındı ve katılımcıların ortanca yaşı 18 olarak bulundu. Bu yaş grubu
orta ve geç ergenlik ile erişkinliğe geçiş dönemidir. Hacettepe ve Dicle Üniversitesi
öğrencilerinde yapılan bir araştırmada ise aynı demografik özellikler Hacettepe Üniversitesi
öğrencilerinde 16 ile 34 yaş, ortanca yaş 19 ve Dicle Üniversitesi öğrencilerinde 15 ile 38 yaş
ve ortanca yaş 20’dir (2). Her ne kadar geç ergenlik 20’li yaşlar olarak tanımlanmış olsa da
ergenler üzerinde yapılan araştırmaların birçoğunda 20’li yaşların sonu da dahil edilmektedir
(28,29,54-56). Bu yaş grubuyla araştırmamızın örneklemi ergenler olarak tanımlanabilir.
Araştırmamızda katılımcıların yarıdan fazlası erkekti (%52,9’u erkek, %47,1’i kız).
Akın ve Özvarış (2) tarafından Hacettepe ve Dicle Üniversitesi’nde yapılan çalışmada ise
123
erkek ve kızların oranı, sırasıyla %40,1’e %59,9 ve %63,1’e %36,9’dur. Türkiye Nüfus ve
Sağlık Araştırması 2003’e göre ise hem genel nüfusta hem de 15-24 yaş arasındaki nüfusta
kadınların oranı biraz daha yüksektir (genel nüfusun %51’i kadın, %49’u erkek ve 15-24 yaş
nüfusunun %47,4’ü erkek, %52,6’sı kız) (57). Ülkemizde erkek ve kızlar arasında cinsel
aktivite oranlarında önemli farklılıklar olduğundan, cinsiyet dağılımının bir tarafın lehine
olması topluma ait sonuçları önemli ölçüde etkileyebilir. Bizim araştırmamızda katılımcıların
cinsiyet dağılımı, ülkemizdeki 15-24 yaş nüfusunun tam tersi bir şekilde olmasına rağmen,
erkeklerle kızların sayıları arasındaki farkın çok fazla olmamasının karşılaştırmalar açısından
daha doğru bilgiler verebileceğini söyleyebiliriz.
Katılımcıların evlilik oranları her yıl artış göstermekle birlikte ortalama %0,8 olarak
saptandı. Akın ve Özvarış (2) tarafından yapılan çalışmada ise Hacettepe ve Dicle
Üniversitesi’ndeki öğrencilerde, sırasıyla %0,3 ve %1,9’dur.
Katılımcıların yarıdan fazlasını Marmara Bölgesinden gelenler oluşturuyordu. Bu,
Trakya Üniversitesi’nin aynı bölgede olmasının yanı sıra, Türkiye’nin kuzeybatı sınırında
olması ve diğer bölgelere daha uzak olmasına bağlandı.
Trakya Üniversitesi’nde meslek okullarının ağırlıklı olması nedeniyle araştırmamızda
katılımcıların yaklaşık yarısı, Meslek Lisesi mezunu olduğunu ve üçte ikisi ise önlisans
programlarına kayıt yaptırdığını belirtti.
Araştırmamızda, katılımcıların yaklaşık üçte biri aile planlaması ve cinsellik hakkında
herhangi bir kaynaktan bilgi almadığını belirtti. Bilgi aldığını belirtenlerin oranının her yıl
arttığı görüldü ve bilgi alma durumu açısından kızlarla erkekler arasında fark yoktu. Arkadaş,
televizyon, aile ve gazete gibi kolay ulaşılabilecek kaynakların da dahil edilmesine rağmen,
üniversiteyi kazanmış ergenlerin %30’unun cinsellik hakkında herhangi bir eğitim almamış
olması önemsenmesi gereken bir bulgudur. Ülkemizde yapılan araştırmalarda, tıp fakültesi
öğrencilerinin dahi %10’unun cinsellik hakkında bilgisinin olmadığını ifade ettikleri
düşünüldüğünde, üniversite öncesi eğitimde cinsellik eğitiminin yetersiz olduğu çok açık bir
şekilde ortaya çıkmaktadır (3). Halbuki, ergenler üniversite çağına geldiklerinde, özellikle
erkeklerin büyük bir kısmı cinsel aktiviteye başlamaktadır. Bu durumda sadece örgün eğitim
müfredatına cinsel eğitim konularını koymanın yeterli olmayacağı, özellikle anne babalara
yönelik toplum eğitimleri ve basın yayın organlarına profesyonel danışmanlık verilerek
yönlendirilmelerinin de gerekli olduğu anlaşılmaktadır. Kenya’da yapılan bir araştırmada 1219 yaş arasındaki ergenlerin %50’sinin cinsel ilişki deneyimlerinin olduğu, buna rağmen
kadın menstruasyon düzeninde fertil günleri belirleyebilenlerin oranının sadece %8 olduğu,
124
cinsel aktif olanların ise %89’unun hiçbir zaman kontraseptif kullanmamış olduğu
saptanmıştır (58). Romanya’daki bir çalışmada, cinsel aktivitesi olan ergenlerle olmayanlar
arasında cinsellikle ilgili bilgi düzeyi açısından fark olmadığı saptanmıştır (59). Diğer taraftan
ergenlerin cinsel eğitim aldıklarını ifade etmeleri de bilgili oldukları anlamına gelmez.
Ergenlerin tıbbi kaynaklardan edinilen bilgiyi anlamakta zorlandıkları, bilgilerinin daha çok
kulaktan dolma ve argo ifadelerden oluştuğu bilinmektedir (60). Ergenlerin cinsel eğitiminde
davranışsal hipotezi dikkate almak gerekir (61). Bu hipoteze göre bireyler erken ergenlikten
geç ergenliğe doğru ilerledikçe, bireyin kişisel olarak okudukları cinsel eğitiminde daha fazla
yer tutmaktadır.
Birinci basamak sağlık çalışanları da ergenlere yönelik cinsel eğitimin önemi
konusunda bilgilendirilmeleri halinde, bunu rutin görüşmelerine ve periyodik sağlık
uygulamalarına entegre ederek ergenlerin cinsel eğitimlerine önemli katkılar sağlayabilirler
(62). Kalifornia’da birinci basamak hekimlerinin erken ergenleri %67, geç ergenleri ise %83
oranında cinsel aktivite açısından taradıkları ve birinci basamak hekimlerinin bu
uygulamalarının diğer branşlara göre anlamlı oranda fazla olduğu belirlenmiştir (63). Diğer
taraftan, araştırmamızda yıllar içerisinde cinsel eğitim aldığını ifade edenlerin giderek artması
ümit vericidir. Her geçen gün artan teknolojinin bilgi ve iletişim üzerinde olumlu etkilerinin
yanı sıra, toplumun değer yargılarında zamanla ortaya çıkan farklılaşmaların da bu değişimde
önemli katkısının olduğu söylenebilir.
Katılımcılardan okuldan bilgi aldığını belirtenlerin son iki yılda önemli derecede
azaldığı görüldü. Bu bulgu, aile planlaması ve cinsellik hakkında, okullarda yeterli bilgi
verilmediğini ve giderek daha da kötüye gittiğini düşündürmektedir. Aynı zamanda, örgün
eğitim müfredatında yeterli şekilde yer alması cinsel eğitimin önemli bir basamağını
oluşturabilir. Okullarda kondom kullanımına yönelik eğitim verilmesinin bir yıl sonrasında
bile kondom kullanımına yönelik olumlu bir etki oluşturduğu gösterilmiştir (64).
Katılımcıların sadece üçte birinin ve erkeklerin kızlara göre daha az bir kısmının cinsel
konularda ailesinden bilgi aldığı görüldü. Bu bulgular ataerkil aile yapısı, geleneklerimiz ve
cinselliğin ayıp yada günah olarak görülmesine bağlı olarak aile içerisinde cinsel konuların
fazla konuşulmadığını düşündürmektedir. Diğer yandan, kızların anneleri ile cinsel konuları
daha rahat konuştuğu, bu nedenle erkeklere göre ailesinden daha fazla bilgi aldığı
söylenebilir. Türk ve Amerikan gençlerinin ihtiyaç karşılama yollarını inceleyen bir
araştırmada, Türk ergenlerin Amerikalı akranlarına göre ihtiyaçlarını karşılamada annelerini
daha fazla kullandıkları bulunmuştur (65). Görülen o ki, ergenlerin aile planlaması ve
125
cinsellik hakkında eğitimlerinin sağlanmasının önemli bir ayağını da aile oluşturmaktadır.
Bunun için öncelikle annelere olmak üzere ebeveynlere yönelik eğitimlerin de verilmesi hem
kendileri hem de çocukları için oldukça önemlidir.
Araştırmamızda, katılımcıların cinsellik ve aile planlaması hakkında, sağlık
personelinden bilgi edinenlerin sayısının çok düşük olduğu (yaklaşık 1/10) görüldü. Gizlilik
esasına dayanan ve çok özel bir alan olan cinsellik hakkında en iyi bilgiyi sağlık
profesyonellerinin verebileceği göz önüne alınırsa; bireyin sürekli takip edildiği,
ulaşabileceği, güvenilir bir ilişki kurabileceği ve her konuda danışmanlık alabileceği bir
hekiminin olmaması en önemli sebep olarak söylenebilir. Gerekli bilgi ve beceriyle
donatıldıklarında ve gerekli tıbbi ortamın sağlanması halinde, birinci basamak hekimlerinin
ergenlere cinsel danışmanlık vermenin yanında özellikle cinsel yolla bulaşan infeksiyonların
erken tanısı ve tedavisinde önemli roller üstlenebilecekleri gösterilmiştir (62,63,66-70).
Ülkemizde de kişi merkezli, aile ve toplum yönelimli, danışmanlık ve koruyucu sağlık
hizmetleri ile sürekliliği olan ve bireyi biyopsikososyal olarak bir bütün olarak değerlendiren
yeterli bilgi ve becerilere sahip uzman hekimlerle birinci basamak sağlık hizmetlerinin
güçlendirilmesi ile cinsellik ve aile planlamasının yanı sıra birçok sağlık hizmeti kaliteli bir
şekilde sunulabilir.
Katılımcıların, cinsellik ve aile planlaması hakkında, yaklaşık üçte birinin
TV/gazete/dergi’den bilgi edindikleri ve azda olsa yıllar içerisinde bu sayının arttığı görüldü.
Kitle iletişim araçlarının Türkiye’de cinsellikle ilgili fikir oluşturmada önemli bir yeri olduğu
bilinmektedir (71). Diğer taraftan toplumumuzun okuma ve araştırma alışkanlığının düşük
olması nedeniyle, cinsellikle ilgili haber ve yazıların magazin içerikli oldukları dikkati
çekmektedir. Basın yayın kuruluşlarının cinsel içerikli yayınlarında profesyonel danışmanlığa
başvurmaları, hatta yayın politikalarında ergenlerin cinsel eğitim düzeyini artırıcı objektif
hedefler koymaları ve yayınlarını bir amaç doğrultusunda, yapılandırılmış ve sistematik
olarak yapmaları yararlı olacaktır.
Araştırmamızda cinsellik ve aile planlaması konularının, arkadaşlar arasında da az
konuşulduğu görüldü. Katılımcıların yalnızca beşte biri arkadaşlarından bilgi edindiğini
belirtti. Bunun da toplumun değer yargıları ile ilişkili olabileceği ve cinselliğin hala bir tabu
olarak görüldüğünden kaynaklanabileceği düşünüldü. Batılı toplumlarda ise akran
gruplarından bilgi alma ve etkilenmenin çok önemli olduğu bildirilmektedir (72-74).
Ergenlerin cinsel bilgi eksikliğinden kaynaklanan, akran grupları arasında yetersiz etkileşimle
sonuçlanan kısır bir döngünün sonucu olarak da değerlendirilebilir. Akran gruplarında
126
cinsellikle ilgili yanlış inanışların da hızla yayılma ihtimali olduğundan, cinsel eğitimde
profesyonel destek olmadan akran gruplarının kullanılması zaten önerilmemektedir (34).
Katılımcılardan erotik/pornografik yayınlardan bilgi aldığını belirtenlerin sayısı
oldukça azdı ve bu kanalla bilgi edinen erkeklerin oranı kızlara göre daha fazlaydı.
Türkiye’de erotik pornografik yayınların 18 yaş altı gençlere satışı ve izlettirilmesi
yasaklanmıştır (75). Diğer taraftan Türk toplumunun inançları ve değer yargıları da bu tür
yayınların izlenmesine izin vermemektedir (76). Oysa pornografik yayınların bireylerin
cinsellikle ilgili bilgilerini artırmamakla birlikte cinsel davranışlarını önemli ölçüde etkilediği,
pornografik yayınlardan ilham alındığı bilinmektedir (77-81). İsveç’te yapılan bir araştırmada
aile planlaması kliniğine başvuran kadınların %80’inin pornografik yayın izlediği ve bu
yayınların cinsel yaşantılarına etki ettiğini belirtmiştir (77). Bu kadınların %47’sinin anal
ilişkide bulunduğu ve %40’ının ilişkisinde kondom kullanmadıkları bildirilmiştir.
Katılımcıların tamamına yakını cinsellik ve aile planlaması hakkında bilgi almak için
istekli olduğunu belirtti. Bu talep, ergenlerin kendilerinin bu konuda yetersiz bilgiye sahip
olduklarını
kabul
ettiklerini
ve
eğitim
gereksinimleri
olduğunu
göstermektedir.
Araştırmamızda ergenlerin bilgi almak istedikleri kaynakların başında sırasıyla sağlık
personeli, okul, aile ve TV/gazete/dergi gelmekteydi. Yapılan araştırmalarda sağlık hizmeti
sunanların da cinsellik ve aile planlaması konularında kendilerini yetersiz gördükleri
saptanmış olup, öncelikle bu konuda yeterli donanıma sahip sağlık profesyonellerinin
yetiştirilmesi gerekmektedir (2). Sağlık hizmeti sunanların yanı sıra okullarda yapılandırılmış
bir cinsel eğitim verilmesi, aile içerisinde konuşulabilmesi ve basın yayın organları ile
desteklenmesi sureti ile oluşturulan bir entegrasyon, ergenlerin cinsel eğitimle ilgili
gereksinimlerini karşılamakla birlikte doğru cinsel tutum ve davranışlar kazanmasını
sağlayabilir. Bu bilgiler ışığında bölgenin sağlık hizmeti sunucuları ile orta öğretim kurumları
arasında işbirliğine gidilmesi ve profesyonel sağlık elemanları aracılığıyla okullarda cinsellik
eğitim verilmesi ihtiyacının olduğu anlaşılmaktadır. Gerekli formasyonu almaları halinde
birinci basamak sağlık çalışanları bu alanda önemli bir boşluğu doldurabilirler.
Araştırmamızda ergenlerin büyük çoğunluğunun hiç bir aile planlaması yöntemi
bilmediği görüldü. Bu bulgular cinsellik ve aile planlaması konusunda ergenlerin çok bilgisiz
olduğunu göstermekle birlikte, yanlış cinsel tutum ve davranışlar sonucu istenmeyen
gebelikler ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar gibi olumsuzluklarla sık karşılaşacağımızın
habercisi olabilir. Tıp fakültesi öğrencilerinde yapılan bir araştırmada, öğrencilerin 1/3’ünün
cinsel aktif olduğu ve bunların hemen hemen yarısının, son cinsel ilişkisinde, cinsel yolla
127
bulaşan hastalıklardan koruyucu yöntem kullanmadığını belirtmesi durumun pek iç açıcı
olmadığını göstermektedir (3). İzmir’de yapılan bir araştırmada ise üniversite 1. ve 4. sınıf
öğrencileri cinsellikle ilgili bir testten 30 puan üzerinden 16,2 puan almışlardır (82).
Liselilerde yapılan başka bir araştırmada da ergenler 100 üzerinden 59 puan almışlardır (83).
Türkiye’de evli kadınların ise %99,8’i en az bir aile planlaması yöntemi bilmektedir (83,84).
Bu durum Türkiye’de aile planlaması yöntemlerinin evlilik sonrasında öğrenildiğini
düşündürmektedir. Yöntem ihtiyacının evlilik sonrasında başlamasının bunda katkısı
olabileceği gibi, evli olmayan bireylerin kültürel açıdan aile planlaması yöntemleriyle
ilgilenmesinin hoş karşılanmaması da bir engel oluşturuyor olabilir.
Katılımcıların en fazla bildikleri aile planlaması yöntemlerinin sırasıyla oral
kontraseptifler, prezervatif ve spiral olduğu görüldü. Bu bulgular daha önce yapılan
çalışmalarla uyumluydu (2). Halbuki erişkinlerde en fazla bilinen yöntem geri çekme (%63)
olup bunu rahim içi araç (%42,9) takip etmektedir (84,85). Ergenler arasında kontraseptif
bilgisinde erişkinlerden farklılık olduğu dikkati çekmektedir. Ergenler arasında hap ve
prezervatifin daha popüler olmasının nedeni rahim içi aracın evli olmayanlar arasında
kullanım şansının düşük olması, geri çekmenin riskinin ergenler tarafından kabul edilemez
oluşu ve prezervatifin ucuz ve kolay ulaşılabilir olması olabilir. Kontraseptif bilgisinin dışında
kontraseptif kullanımında da benzer bir tablo dikkati çekmektedir. Araştırmamızda cinsel
aktif olan katılımcıların, son cinsel ilişkilerinde gebelikten korunanların büyük çoğunluğunun
prezervatif kullandığı görüldü. Ülkemizde erişkin nüfusuna bakıldığında ise korunma yöntemi
olarak en fazla kullanılan yöntemler sırasıyla geri çekme (%26,4), rahim içi araç (%20,2),
kondom (%10,8) ve oral kontraseptiflerdir (%4,7) (84). Türkiye’de evli kadınlarda gebeliği
önleyici yöntem kullanımının kadının yaşına göre değiştiği bilinmektedir. Örneğin, geri
çekme yöntemini kullananların yüzdesi 40-44 yaş grubunda en yüksek düzeye ulaşırken
(%50) rahim içi araç kullananların yüzdesinin en yüksek olduğu yaş grubu 30-34’tür (%26)
(84). Bu bulgular ışığında ergenler ve erişkinler arasında, kullanılan korunma yöntemleri
açısından önemli farklılıklar olduğu dikkati çekmektedir. Erişkinlikte de güvenli bir cinsel
yaşam ortamı sağlanabilmesi için cinsel eğitimin ergenlik döneminde başlaması
gerekmektedir.
Araştırmamızda katılımcıların yaklaşık 2/3’ü cinsel yolla bulaşan hastalıklardan
koruyucu, güvenilir herhangi bir yöntem bilmediğini belirtti. Yöntem bildiğini belirtenlerin
3/4’ünün düşündükleri en güvenilir yöntemin prezervatif olduğu görüldü. Üniversiteyi
kazanan öğrenciler arasında aile planlaması ve cinsel yolla bulaşan hastalıklardan koruyucu
128
yöntemlerin çok az düzeyde bilinmesi düşündürücü bir sonuçtur ve kırsal yada eğitim düzeyi
düşük olan kesimlerde daha da kötü bir tablo ile karşılaşılacağı göz önüne alınırsa, cinsel
eğitimin önemi ve gerekliliği tekrar ortaya çıkmaktadır. Gökengin ve ark. (82) da üniversite
öğrencilerinde cinsel yolla bulaşan infeksiyonların bulaşma yollarını, bulgu ve belirtilerini ve
risk gruplarını bilme durumunun yetersiz olduğunu bulmuşlardır.
Kürtajı bir aile planlaması yöntemi olarak görenlerin oranı yıllar boyunca giderek
azalmaktadır. Bununla birlikte, erkek ve kızlar arasında, erkeklerin kürtaj karşıtı olan oranları
korunmaktadır. Cinsiyetler arasında kürtaj hakkındaki düşünce farklılığının olması kızların
doğum kontrol yöntemlerini daha fazla desteklemeleriyle paralellik göstermektedir.
Türkiye’de istenmeyen gebeliklerin %12,7’si kürtajla sonuçlanmaktadır (86). Bizim
araştırmamızda da kızların %13,1’inin kürtajın bir aile planlaması yöntemi olarak
kullanılabileceğini düşünmesi toplumda kürtajın kullanımıyla ilgili tutumun yakın zamanda
değişmeyeceğini göstermektedir. Diğer taraftan, katılımcıların %90’a yakınının aile
planlaması yöntemlerinin gerekliliğine inandığı görülmektedir. Bu bulgu, aile planlama
yöntemlerini destekleyici ve antinatalist devlet politikalarının eğitimle desteklenmemesi
halinde, ergenlerin zihninde aile planlaması adı geçen her durumun iyi olacağı şeklinde bir
imaj oluşturduğunu düşündürmektedir.
Erkeklerin evlilik öncesi cinsel ilişkide bulunmasını, erkeklerin yarıdan fazlası ve
kızların 1/5’i olumlu karşıladığını belirtti ve genel olarak yıllar içerisinde olumlu
karşılayanların sayısının arttığı görüldü. Kadınların evlilik öncesi cinsel ilişkide bulunmasını
katılımcıların tamamına yakınının olumsuz karşıladığı, ancak yıllar içerisinde olumlu
karşılayanların sayısının arttığı görüldü. Anlaşıldığı gibi erkek ve kadınların evlilik öncesi
cinsel deneyime sahip olmasını her iki cins aynı doğrultuda karşılamaktadır. Her ne kadar
Doğu ve Batı Bölgeleri arasında faklılık olsa da Türkiye’de aile büyüklüğü ve cinsellikle ilgili
kararları erkek vermektedir (87). Bu bulguların toplumda kadın üzerinde oluşturulan baskıya,
toplumun değer yargılarına ve sosyokültürel yapısına bağlı olabileceği düşünülebilir.
Katılımcıların yarıdan fazlası, eşinin evlilik öncesi cinsel deneyime sahip olmasına
karşı olduğunu belirtti. Erkeklerin 2/3’üne karşın, kızların 1/3’ünün ‘eşinin evlilik öncesi
cinsel deneyime sahip olmasına’ olumsuz baktığı görüldü. Bu bulgular her iki cinsiyetin aynı
şekilde düşündüğünü, kadınların evlilik öncesi cinsel deneyime sahip olmasına daha fazla
karşı çıkıldığını göstermekte ve kadınların bekaretine hassasiyetin fazla olduğunu
düşündürmektedir. Bu araştırma, Türk toplumunda erkeklerin evlilik öncesi cinsel ilişkisine
bir tolerans varken, kadınlar için aynı toleransın olmadığını göstermektedir. Kadınlara yönelik
129
bu yönde ayırımcı bir yaklaşımın olduğu zaten bilinmektedir. Bekaret ve evlilik dışı cinsel
ilişkilerle ilgili namus cinayetleri, azalmış olmakla birlikte halen devam etmektedir
(33,88,89). Bu davranışın açıklaması Türk toplumunun erkek egemen bir toplum olmasında
aranabileceği gibi, kanunlar nezrinde ve resmi uygulamalarda da ayrımcılık devam etmektedir
(33,90,91). Ülkemizde, evlilik dışı cinsel ilişkide bulunan kadınlar fişlenip devlet eliyle özel
muamelelere tabi tutulurken, aynı davranışta bulunan erkekler için resmi koruma sağlanan
genelevler vardır.
Cinsel ilişkide bulunma durumu erkeklerde kızlara göre 15 kat fazlaydı. Ülkemizde
Batılı ülkelere göre cinsel deneyim oranı daha düşük olmakla birlikte, kızlarda karşılaştırma
yapıldığında yaklaşık 20 kat daha düşük olduğu görülmektedir (28). Yapılan lojistik
regresyon analizi de cinsiyetin, cinsel ilişkide bulunmaya etki eden en önemli faktör olduğunu
göstermiştir. Batılı ülkelerde ergenlik dönemindeki kızlarda %41-60 arası, erkeklerde ise
%45-70 arası cinsel ilişkide bulunma durumu olduğu bildirilmiştir (28,92,93). Türk
toplumunda evlilikte özellikle kızlardan bekaret beklentisi vardır (33,88). Kültürler arasında
cinsiyet ve cinsel rol algısı açısından önemli farklılıklar vardır (65). Ataerkil bir toplum olan
Türk Halkında da erkek ve kadın rolleri birçok alanda erkeğin lehine olacak şekildedir. Diğer
taraftan Batılı Ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de erkeklerin kavgaya karışma, silah taşıma,
emniyet kemeri takmama, sigara veya alkol kullanma ve korunmasız cinsel ilişkide bulunma
gibi riskli davranışlara kızlardan daha fazla girdikleri bulunmuştur (94). Araştırmamızın en
belirgin bulgularından biri olan cinsellik açısından cinsiyet farklılığını da ülkemizdeki cinsel
rol
farklılıkları
çerçevesinde
değerlendirmek
gerektiğini
düşünüyoruz.
Toplumun
sosyokültürel yapısı, değer yargıları, inançları ve anne babaların özellikle kızlara yönelik
koruyucu tutumu gibi faktörlerin kızlarla erkekler arasındaki cinsel ilişki deneyimi farklılığını
açıklamada yardımcı olabilir. Bireylerin sosyal çevrelerini, aile yapılarını ve inanışlarını daha
ayrıntılı inceleyen ve bu anlamda çeşitli kültürleri karşılaştıran benzer araştırmaların
yapılması bu konuyu aydınlatmada yararlı olacaktır.
Özellikle AIDS olmak üzere cinsel yolla bulaşan hastalıklarla mücadele politikalarının
bir yansıması olarak, birçok gelişmiş ülkede ergenler, erken ve korunmasız cinsel aktivitenin
riskleri konusunda bilgilendirilmektedir. Bu politikaların sonucu olarak bazı ülkelerde cinsel
ilişkiye başlama yaşı artmış ve ergenlerde cinsel ilişkide bulunma oranları düşmüştür.
ABD’de 1988 yılında, ergen kızlarla erkekler arasında cinsel ilişkide bulunmuş olma oranı
%53 / %60 iken bu oran 1998’de %50’ye %55 olmuştur (93). Başka bir araştırmada 19901997 arasında ergenlerde cinsel ilişkide bulunma oranının %54,2’den %48,4’e düştüğü
130
bildirilmiştir (95). Bu araştırmanın yapıldığı 4 yıllık süre içerisinde ergenlerde cinsel ilişkide
bulunma oranları önce artmış, sonra sabit seyretmiştir. Gelişmiş ülkelerde, ergenlerde cinsel
ilişki sırasında koruyucu yöntem kullananlar artmaktadır (48). Araştırmamızda ise tam tersine
bir durum olup korunanların ilk yıl azaldığı ve sonraki üç yılda sabit seyrettiği görüldü. Yine
de Türkiye’deki ergenlerin cinsel aktivite trendleri hakkında konuşmak için daha uzun zaman
serilerine ihtiyaç vardır.
Araştırmamızda her ne kadar cinsel ilişki deneyimi olan katılımcıların %80’i ilk cinsel
deneyimlerini 17 yaş ve altında yaşamış olsalar da, çeşitli yaşlar karşılaştırıldığında en fazla
cinsel ilişkiye başlama 19 yaşından 20 yaşına geçiş döneminde olmaktadır. ABD’de
azımsanamayacak sayıda ergen ilk cinsel deneyimini 13 yaş altında yaşamaktadır. Bu sayı
1991 yılında cinsel aktif ergenlerin %10,2’sini oluştururken 2003 yılında %7,4’e gerilemiştir
(48). Yine ABD’de ilk cinsel deneyimini 13 yaş altında yaşayan ergen kızların oranı (%4,2),
araştırmamızdaki ergen kızlar arasında cinsel aktif olanların tamamından (%3,2) fazladır (48).
Buna göre, sonuçlarımız pek iç açıcı olmamakla birlikte, gelişmiş ülkelerle karşılaştırdığımız
zaman, gerekli önlemlerin alınması halinde geç kalınmış sayılmayacağını söyleyebiliriz.
Araştırmamıza göre üniversiteye başlama yaşı yaklaşık 18’dir. Üniversiteye başlayan ergen
her ne kadar aileden kopmakta olsa ve daha bağımsız yaşamaya başlasa da ergenin bulunduğu
yeni çevresini tanıması ve ailesinin denetiminden tam anlamıyla uzaklaşması biraz daha
zaman alacaktır. Araştırmamız esas kritik yaşın 19’dan 20’ye geçiş olduğunu göstermektedir.
Bu açıdan üniversite birinci sınıftaki öğrencilere, Türkçe ve Tarih gibi sosyal derslere entegre
edilmiş bir şekilde cinsel sağlık dersleri verilmesi yararlı olabilir. Bununla birlikte, orta
okuldan liseye geçiş yaşı olan 15 yaşın da risk almada diğer yaşlardan daha öne çıktığı
bilindiğinden daha erken yaştaki ergenlere yönelik de ileri araştırmalar yapılmalıdır (96).
Türkiye geniş bir coğrafi alana sahip, kültürleri, sosyoekonomik sınıfları, farklı ırk ve
dinleri bir arada barındıran bir ülkedir. Doğu ile Batı arasında köprü oluşturan ülkemizde, Batı
Kültürüne ve yaşam tarzına yakın bireyler bulunduğu gibi, Doğu kültürlerine daha yakın olan
bölgeler de vardır. Bu nedenle coğrafi bölgeler arasında cinsel deneyim açısından farklılık
olması, beklenen bir bulguydu. Bu bulgu, ülkemizin bölgeleri arasındaki farklı sosyokültürel
yapısının ve sosyoekonomik düzeyinin bir yansıması olarak değerlendirildi. Özellikle
Akdeniz ve Marmara Bölgesinde bu fark daha belirgindi. Bu bölgelerin turizm açısından
zengin olmasının ve Marmara Bölgesinin aynı zamanda çok farklı kültürel etkileşimleri
barındırmasının da bu bölgelerdeki ergenlerde cinsel ilişki düzeyinin daha yüksek olmasında
rol oynayabilecek faktörler olarak değerlendirildi. Son yıllarda, Doğu Blok’u ülkelerden
131
ülkemize akın eden turistler nedeniyle ergenlerde cinsel yolla bulaşan hastalıkların hızlarının
arttığı tahmin edilmektedir (49).
Mezun olunan lise açısından incelendiğinde, özellikle yoğun müfredatlı liselerde ve
dini konuların yoğun okutulduğu liselerde cinsel ilişkide bulunma oranının diğer liselerden
düşük olduğu dikkati çekmektedir. Açık Lise mezunları ise diğer lise mezunlarına göre daha
ileri yaşta olduklarından bu grupta da cinsel ilişki düzeyi yüksek bulunmuştur. Bu bulgular
çerçevesinde daha yoğun bir müfredat uygulamanın ve din derslerinin ergenler arasında cinsel
ilişki oranlarını azaltacağını söyleyebiliriz. Okulun ve uygulanan müfredatın ergenlerin
cinselliğinde önemli etkilerinin olduğu birçok araştırma tarafından gösterilmiştir (97-105).
Ancak, bu koruyuculuğun ancak daha önce cinsel deneyimi olmayan ergenlerde yararlı
olduğu gösterilmiştir (98). Dolayısıyla okulun cinselliği geciktirici etkisinden yararlanmak
için
cinselliğin
henüz
başlamadığı
daha
erken
yaşlardan
yararlanmak
gerektiği
anlaşılmaktadır.
Kayıt yaptırılan lisans programı açısından incelendiğinde, sırasıyla tıp fakültesi, lisans
ve önlisans programlarına kayıt yaptıranlarda cinsel ilişkide bulunma oranında lineer bir artış,
ilk cinsel ilişki yaşlarında ise azalma görülmektedir. Buna göre, ergenlerin çalışma
yoğunluğunun fazla olması, ilgilerini belli bir alana yoğunlaştırmaları cinsel ilişki oranlarını
azaltan ve ilk cinsel ilişki yaşlarını artıran faktörler arasında sayılabilir. Araştırmamızda
yoğun müfredatlı liselerde cinsel ilişki oranının daha düşük olması da bu görüşü
desteklemektedir. Diğer taraftan yoğun müfredatlı liseler ve İmam Hatip liselerinden mezun
ergenler arasında, cinsel ilişkide bulunduğu kişi ile evlenmeyi düşünme oranları da daha
yüksektir.
Ergenlerde çoklu cinsel partner olma durumuna bakıldığında dört yada daha fazla
farklı cinsel partneri olanların 17 yaşından 18 yaşına geçişte pik yaptığı, daha sonra sabit
seyrettiği ve 21 yaşında tekrar pik yaptığı görüldü. ABD’de cinsel aktif ergenler arasında, dört
yada daha fazla cinsel partneri olanlar 1991 yılında %18,7 iken, yıllar içerisinde azalarak
2003 yılında %14,4’e düşmüştür (48). Buna karşın araştırmamızda, dört yada daha fazla farklı
cinsel partneri olanlar 2001 yılında %14,6 iken, 2003 yılında %32’ye yükselerek
sabitlenmiştir. Özellikle cinsel yolla bulaşan hastalıklar açısından riski önemli derecede
artıran çoklu partneri olanların hızla artması, bu olumsuz trendin önüne geçmek için batılı
ülkelerde alınan önlemlere benzer şekilde ülkemizde de acil önlemler alınması gerektiğinin
önemli bir göstergesi olduğunu söyleyebiliriz.
132
Yine ABD’de çoklu partner açısından kız/erkek oranı yaklaşık 1/2 iken,
araştırmamızda bu oran yaklaşık 1/4’tür (48). Araştırmamızda, kızların cinsel deneyime sahip
olma oranındaki gibi, çoklu cinsel partnere sahip olma oranlarının da düşük olmasını
toplumun sosyokültürel yapısı, değer yargıları ve anne babanın kızları daha fazla koruyucu
olması gibi faktörlere bağlayabiliriz.
Kızların büyük çoğunluğu ilk cinsel deneyimlerini sevgilileri ile yaşadığını belirtirken,
erkeklerde sevgili, kısa süreli ilişki ve para karşılığı olduğu görülmektedir. Bu bulgu da
toplumun erkeklere sağladığı imtiyazın bir yansımasıdır. Evlilik öncesi cinsel ilişkide bulunan
kızların seks işçiliğini bir meslek olarak uygulamadıkları müddetçe para karşılığında seks
yapma veya geneleve gitme olanakları yoktur. Para alarak seks yapan erkek sayısı ise
Türkiye’de çok düşüktür. Diğer taraftan bu bulgudan, erkeklerin kızlar kadar sadık
olmadıkları ve ilişkilerini kısa süreli ve geçici olarak gördükleri çıkarımı da yapılabilir ki, bu
düşüncenin doğrulanması için erkeklere daha ayrıntılı sorular sormak gerekir.
İlk cinsel deneyimini eşleriyle yaşayanların İmam Hatip ve Açık Lise mezunlarında,
diğer lise mezunlarına göre daha fazla olduğu görüldü. Yoğun bir din eğitimi alan ergenler
arasında, evlilik dışı cinsel ilişkinin daha az olmasının nedeni, İslam dininin evlilik dışı cinsel
ilişkiye izin vermemesi olabilir (106). Açık Lise mezunlarında ise kız ve erkeklerin
etkileşimde bulunabilecekleri ortamların sınırlı olmasının bu sonuca yol açtığını
söyleyebiliriz. ABD’de yapılan bir araştırmada, ilk cinsel ilişkide bulunma açısından teşvik
edici nedenler arasında aktif istek ve kontrolü kaybetmek, engelleyici nedenler arasında ise
gebelik ve cinsel yolla bulaşan infeksiyon korkusu, fiziksel gelişim açısından hazır olmama,
fırsat bulamama ve sosyal baskılar olarak bildirilmiştir. Moral (dini) nedenler cinsel ilişkiye
başlama açısından önemli bir engelleyici neden olarak bulunmamıştır (72). Toplumumuzun
Batı toplumlarına göre kültürel ve inanış açısından önemli farklılıklar göstermesi nedeniyle
cinsel ilişkiye başlama veya başlamama nedenlerinin ülkemizde daha farklı çıkmasını
bekleyebiliriz. Bu konuyu araştıracak başka çalışmalara ihtiyaç vardır.
İlk cinsel deneyimini daha ileri yaşlarda yaşayanların, cinsel partneri ile evlilik
düşüncesinin daha fazla olduğu görüldü. Yine kızların yarıya yakınının cinsel ilişkide
bulunduğu kişi ile evlenmeyi düşünürken, erkeklerin sadece 1/10’u cinsel partneri ile
evlenmeyi düşünmektedir. Bu bulgulara göre ergenlerde yaş ilerledikçe daha ciddi ilişkiler
kurulduğunu, sosyokültürel yapı ve toplumun değer yargılarının özellikle kızlarda evlilik dışı
cinsel deneyimlere müsaade etmemesi nedeniyle, kızların çoğunluğunun yalnızca evlilik
düşündüğü kişi ile cinsel deneyime açık olduğunu söyleyebiliriz. Erkeklerde cinsel partneri ile
133
evlenmeyi düşünenlerin çok daha az olmasını toplumsal kısıtlamaların kızlara göre daha az
olması, para karşılığı cinsel ilişkinin fazla olması ve cinsel deneyimini saklayabilme gibi
faktörlere bağlayabiliriz.
Türkiye’de zührevi hastalıklar hastanelerinde yatan hastaların %25’i 15-24 yaş
grubundadır (49). Araştırmamızda cinsel deneyime sahip katılımcıların önemli bir kısmının,
çoklu cinsel partnerinin olması ve yaklaşık yarısının son cinsel ilişkide gebelikten koruyucu
yöntem kullanmaması, cinsel yolla bulaşan hastalıklar ve istenmeyen gebelikler açısından
önemli sonuçlar olarak değerlendirildi. Her iki durumda da etkilenen ergenlerde morbidite ve
mortalitede artış, infertilite, cinsel yolla bulaşan hastalıklar gibi bir çok biyomedikal
olumsuzlukların yanı sıra, intihara kadar gidebilen psikolojik problemler de ortaya çıkabilir
(107-110).
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar ergenlik döneminin önemli sağlık sorunlarındandır.
Araştırmamıza göre cinsel aktif katılımcılar arasında, çok az bir kısmı cinsel yolla bulaşan
hastalık geçirdiğini belirtti. Farklı çalışmalar, cinsel aktif gruplar arasında en fazla cinsel yolla
bulaşan hastalık görülme oranının ergenler arasında olduğunu göstermektedir (111-113).
Araştırmalar, ergenler arasında %40’a varan cinsel yolla bulaşan hastalık öyküsü yaygınlığı
bildirmiştir (114). Türkiye için bu konuyla ilgili yeterli veri bulunamamıştır ancak, artma
meylinde olduğu bilinmektedir (49).
Bu araştırma, üniversite çağındaki ergenlerin cinsel profillerini ortaya koymuştur.
Özellikle erkek ergenler çoklu cinsel eş ve korunmasız cinsel ilişki açısından oldukça büyük
bir risk altındadır. Yaş, mezun olunan lise ve coğrafi kökene göre bu risk değişmektedir. Bu
bilgiler ışığında ergenlerin cinsellik ve cinsel riskler konusunda bilgilendirilmeleri için acil bir
eylem planının gerektiği anlaşılmaktadır. Bu planın oluşturulması ve uygulanmasında birinci
basamak hekimleriyle birlikte politikacılar, okul yöneticileri ve öğretmenler, öğrenci aileleri
ve öğrenciler görev almalıdır.
Bu araştırmanın birikimleri de kullanılarak bütün ülkeyi temsil gücünde olan çok
merkezli ve periyodik olarak yenilenen araştırmalar başlatılmalıdır. Ancak bu şekilde
ergenlerin sağlık riskleri ortaya konabilir ve gerektiğinde zaman kaybetmeden aksiyona
geçilebilir. Unutulmamalıdır ki, sağlıklı toplum ancak sağlıklı gençlerle sağlanabilir.
134
SONUÇLAR
Üniversite çağındaki ergenlerin cinsel bilgi, tutum ve davranışlarını saptamak
amacıyla yaptığımız ve ülkemizin geneli hakkında da bir fikir edinebileceğimizi, ergenlere
yönelik bireysel ve toplumsal cinsel sağlık hizmeti sunmak ve cinsel tutum ve davranışlarında
iyileştirmeler yapabilmek için önerilerde bulunmamızı sağlayacak analizler yapabileceğimizi
düşündüğümüz araştırmamızda, çalışmacılar tarafından geliştirilen bir anket formunun 2001,
2002, 2003 ve 2004 yıllarında Trakya Üniversite’ne kayıt yaptıran öğrencilere uygulanarak
sağlanan verilerin değerlendirilmesi ile elde edilen sonuçlar, şu şekilde özetlenebilir:
1. Üniversite çağındaki ergenlerin 1/3’ü arkadaş, televizyon, aile ve gazete gibi kolay
ulaşılabilecek kaynakların da dahil edilmesine rağmen, aile planlaması ve cinsellik hakkında
hiç bir kaynaktan bilgi almamıştır. Bu açıdan kızlarla erkekler arasında fark yoktur. Bilgi
edinenlerin sayısı her yıl artmakla birlikte, bu sonuçların üniversiteyi kazanmış olan ergenler
arasında elde edilmiş olması, ergenlere yönelik yapılandırılmış bir cinsel eğitimin ne kadar
gerekli olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
2. Ergenler arasında cinsellik ve aile planlaması hakkında okuldan bilgi edinenler her
geçen yıl önemli derecede azalmaktadır. Okulların, bireyin psikoseksüel ve psikososyal
gelişim sürecinin en yoğun olduğu ergenlik döneminin hemen hemen tamamında yer alması
ve eğitimin en temel taşlarını oluşturması nedeniyle, bu kurumların eğitim müfredatına
cinsellikle ilgili konular dahil edilerek, ergenler için gerekli eğitim verilmelidir.
3. Cinsellikle ilgili konular aile içerisinde çok az konuşulmaktadır. Bunun, toplumun
değer yargıları ve sosyokültürel yapısı nedeniyle cinselliğin halen bir tabu olarak
135
görülmesinin yanında bilgi eksikliğinden de kaynaklandığı söyleyebiliriz. Bu nedenle
cinsellik ve aile planlaması konularında ebeveynlere yönelik eğitimler de verilmelidir.
4. Ergenler arasında, cinsellik ve aile planlaması konularında sağlık personelinden
bilgi edinenlerin oranı çok düşüktür. Bu, kişilerin sadece hastalık durumunda herhangi bir
sağlık birimine başvurması, sağlık personeli ile yeterli iletişimin kurulamaması ve kişi için
özellik ve gizliliği olan cinsellik konusunda güven duyacağı bir ortam sağlanmadığı takdirde
yardım isteyememesinin sonuçlarının yansımasıdır. Sağlık personelinden gerektiği şekilde
yararlanılabilmesi için, kişinin her konuda danışmanlık alabileceği ve sürekliliği olan bir
hekiminin olması gerekmektedir. Gerekli formasyonu almaları halinde, birinci basamak sağlık
çalışanları bu alanda önemli bir boşluğu doldurabilirler.
5. Ergenlerin büyük çoğunluğu, hiçbir aile planlaması yöntemi bilmemektedir. Diğer
yandan tamamına yakını cinsellik ve aile planlamasının gerekli olduğunu düşünmektedir ve
bilgi almak için isteklidir. Ergenlerin bilgi almak istedikleri kaynakların başında, sırasıyla
sağlık personeli, okul, aile ve TV/gazete/dergi gelmektedir. Bu nedenle, sağlık hizmeti
sunanların yanı sıra, okullarda yapılandırılmış bir cinsel eğitim verilmesi, aile içerisinde
konuşulabilmesi ve basın yayın organları ile desteklenmesi sureti ile oluşturulan entegre bir
eğitimle, ergenlerin cinsel eğitim gereksinimleri karşılanmalıdır.
6. Daha önce yapılan çalışmalarla uyumlu olarak, ergenlerin en fazla bildikleri aile
planlaması yöntemleri, sırasıyla oral kontraseptifler, prezervatif ve spiraldir. Cinsel aktif olup
cinsel ilişkilerinde gebelikten korunanların büyük çoğunluğunun prezervatif kullandığı
görüldü. Diğer taraftan ergenlerle erişkinler arasında, bilinen ve kullanılan kontraseptifler
arasında farklılıklar vardır. Erişkinler arasında, en fazla bilinen ve kullanılan yöntemler,
sırasıyla geri çekme ve spiraldir. Bilgi açısından ergenlerle erişkinler arasında çok fark
olması, bu konuda eğitim gereksinimi olduğunu düşündürmektedir.
7. Ergenlerin çoğunluğu, cinsel yolla bulaşan hastalıklardan koruyucu güvenilir bir
yöntem bilmemektedir. En güvenilir olarak düşündükleri yöntem ise prezervatiftir. Bu
sonucun, üniversiteye gelen öğrenciler arasında olması, riskli davranışlar açısından
düşündürücüdür.
8. Kürtajı aile planlaması yöntemi olarak görenlerin oranı, yıllar içerisinde
azalmaktadır ve kürtaj hakkında, erkeklerle kızlar arasında düşünce farklılığı vardır.
9. Ergenler arasında, evlilik öncesi cinsel deneyime sahip olmayı, kızlar ve erkekler
aynı doğrultuda değerlendirmektedir. Her iki cinsiyet de, erkeklerin evlilik öncesi cinsel
deneyime sahip olmasına daha toleranslı iken, kızların evlilik öncesi cinsel deneyime sahip
136
olmasına çok daha az tolerans göstermektedir. Bu sonucun, toplumun değer yargılarına
paralel olarak değişebileceğini söyleyebiliriz.
10. Araştırmamıza göre, üniversite çağındaki ergenlerde cinsel ilişkide bulunmuş
olanlar %27,8’dir. Cinsel deneyime sahip olan erkekler, kızlara göre 15,3 kat daha fazladır
(erkeklerin %49,2’si, kızların %3,2’si cinsel deneyime sahip). Cinsel deneyime sahip olanlar
ilk yıllarda artmış, daha sonra sabit seyretmiştir. Gelişmiş ülkelerde, bu oranlar daha
yüksektir, fakat alınan önlemler neticesinde son yıllarda düşüş göstermiştir. Ülkemizde de
gerekli önlemler alınmalıdır.
11. Ergenlerin %80’i ilk cinsel deneyimini 17 yaş ve altında yaşamakla birlikte, çeşitli
yaşlar karşılaştırıldığında cinsel ilişkiye başlayanların en fazla 19 yaşından 20 yaşına geçişte
olduğu görülmektedir. Batılı ülkelerde ise ilk cinsel deneyim yaşı 13’ün altına kadar
düşmüştür. Bu bulgular ışığında, üniversite birinci sınıfta cinsel sağlık dersleri verilmesi
yararlı olacaktır ve daha erken yaştaki ergenlere yönelik de ileri araştırmalar yapılması
gerekmektedir.
12. Özellikle Akdeniz ve Marmara Bölgesinde daha belirgin olmak üzere, Türkiye’de
cinsel deneyim açısından coğrafi farklılıklar vardır. Bu sonuç, bölgeler arasındaki
sosyokültürel yapı ve sosyoekonomik düzeyin bir yansımasıdır. Bunun için cinsel eğitim
planlanırken ülkemizdeki bölgesel farklılıklar da dikkate alınmalıdır.
13. Ergenlerin mezun oldukları liselere göre cinselliğe bakışı farklıdır. Yoğun
müfredatlı liselerde ve dini konuların daha fazla okutulduğu liselerde, diğer liselere göre
cinsel ilişkide bulunma oranları daha düşük ve cinsel ilişkide bulunduğu kişi ile evlenmeyi
düşünenlerin oranı daha yüksektir. Buna göre, liselerde daha yoğun müfredatlı bir eğitim
uygulamanın ve din derslerinin, ergenler arasında cinsel ilişki oranlarını azaltacağını
söyleyebiliriz.
14. Ergenler arasında, dört yada daha fazla sayıda farklı cinsel partneri olanlar, 18 ve
21 yaşında daha belirgin olmak üzere, yıllar içerisinde hızla artmaktadır. ABD’de bu oran
1991’de %18,7 iken, 2003’de 14,4’e düşmesine karşın, araştırmamızda 2001 yılında %14,2
iken, 2003 yılında %32’ye yükselmiştir. Bu sonuç, acil önlemler alınması gerektiğinin çok
önemli bir uyarıcısıdır.
15. Kızların çoğunluğu ilk cinsel deneyimlerini sevgilileri ile, erkekler ise sevgili, kısa
süreli ilişki ve para karşılığı yaşamaktadır. Bu bulgu, toplumun erkeklere sağladığı imtiyazın
yanı sıra, kızların sevgili olarak düşündükleri ilişkilere, erkeklerin kısa süreli ve geçici ilişki
gözüyle baktığını düşündürmektedir.
137
16. Araştırmamıza göre, cinsel aktif olanların yaklaşık yarısı son cinsel ilişkisinde
gebelikten koruyucu yöntem kullanmamıştır. İstenmeyen gebelikler ve cinsel yolla bulaşan
hastalıklar açısından oldukça önemli olan bu sonuç, ergenlerin cinsellik konusundaki bilgi
eksikliğinin bir yansıması olup, ergenliğin her döneminde aile planlaması ve cinsellik
hakkında yeterli eğitim verilerek, bilgi, tutum ve davranış değişikliklerinin kazandırılması
gerektiğini göstermektedir.
138
ÖZET
Cinsellik, gelecekteki yaşamı da etkileyebilen, ergenlik çağının önemli sağlık
konularındandır. Türkiye’de cinsellik, başka birçok ülkede olduğu gibi üstü kapalı bir konu
olarak kalmıştır ve bu konuda yeterli eğitim, hizmet ve araştırma yoktur.
Bu araştırmada, üniversite çağındaki ergenlerin cinsel bilgi, tutum ve davranışlarının
belirlenerek, ergen sağlığıyla ilgili önerilerde bulunmamızı sağlayacak analizlerin yapılması
amaçlanmıştır.
Trakya Üniversitesi’ne 2001-2004 yılları arasında kayıt yaptıran öğrencilerden, 17237
kişiye, demografik özellikler, cinsellik ve aile planlaması ile ilgili bilgi düzeylerini ve cinsel
tutum ve davranışlarını sorgulayan bir anket formu uygulanmıştır.
Araştırma sonucunda, ergenlerin %27,8’inin cinsel deneyime sahip olduğu (erkeklerin
%49,2’si, kızların %3,2’si), cinsel deneyim oranlarının ilk yıllarda arttığı ve daha sonra sabit
seyrettiği görülmüştür. Ergenlerin çoğunluğunun, ilk cinsel deneyimlerini 17 yaş ve altında
yaşadıkları görülmüştür ve çoklu cinsel partneri olanların yıllar içerisinde arttığı saptanmıştır.
Üniversite çağındaki ergenlerin, çoğunluğunun hiçbir aile planlaması yöntemi
bilmediği, diğer yandan tamamına yakınının bilgi almak için istekli olduğu görülmüştür.
Bu araştırma, üniversite çağındaki ergenlerin cinsel profillerini ortaya koymuştur.
Özellikle erkekler, çoklu cinsel partner ve korunmasız cinsel ilişki açısından oldukça büyük
bir risk altındadır. Yaş, mezun olunan lise ve coğrafi kökene göre bu risk değişmektedir. Bu
bilgiler ışığında, ergenlerin cinsellik ve cinsel riskler konusunda bilgilendirilmeleri için acil
bir eylem planının gerektiği anlaşılmaktadır. Bu planın oluşturulması ve uygulanmasında,
139
birinci basamak çalışanlarıyla birlikte politikacılar, okul yöneticileri ve öğretmenler, öğrenci
aileleri ve öğrenciler görev almalıdır.
Bu araştırmanın birikimleri de kullanılarak, bütün ülkeyi temsil gücünde olan çok
merkezli ve periyodik olarak yenilenen araştırmalar başlatılmalıdır. Ancak bu şekilde
ergenlerin sağlık riskleri ortaya konabilir ve gerektiğinde zaman kaybetmeden aksiyona
geçilebilir. Unutulmamalıdır ki, sağlıklı toplum ancak sağlıklı gençlerle sağlanabilir.
Anahtar kelimeler: Ergen, Cinsel davranış, Cinsel partner, Cinsel ilişki, Aile
planlaması
140
KNOWLEDGE, BEHAVIOR, AND ATTITUDES OF
ADOLESCENTS AT THE AGE OF LISENCE EDUCATION ON
SEXUALITY
SUMMARY
Sexuality is one of the most important health issues of adolescents with possible
impact on future life. Like in many other countries sexuality has remained a hidden area in
Turkey; education, health services, and research in this area is limited.
This study aimed to investigate the sexuality-related knowledge, behavior, and
attitudes of adolescents at the age of university education.
A questionnaire was applied to 17237 students applying to Trakya University between
2001 and 2004. Questions were asked on demographic features, knowledge on sexuality and
family planning, and attitudes and behaviors related with sexuality.
The study revealed a 27.8% sexual intercourse experience among the participants
(males 49.2%, females 27.8%) which increased during the first years and reached a plateau
thereafter. Majority of the adolescents had their sexual experience at the age of 17 or below
and the percentage of adolescents with multiple sexual partners increased with time.
Almost all participants were willing to learn, though most of them did not know any
family planning methods.
This study demonstrates the current sexual profiles of adolescents at the age of license
education. Especially boys are prone to significant risk due to multiple sexual partners and
unprotected intercourse. This risk changes with age, type of high school graduated, and
geographical origin. At the light of this knowledge, it is clear that there is an urgent need to
141
make an action plan to educate adolescents in sexuality and sexual risks. Together with
primary health care providers, politicians, school managers, teachers, families, and students
should participate in the development of this plan.
Using the experiences of this study, further multicentric studies should be conducted
with a broader sample representative for the whole country. Only in this way, the health risks
of adolescents can be monitored with high precision and action can be taken at the right
moment. It should be kept in mind that a health population can only be achieved with healthy
adolescents.
Key Words: Adolescent, Sexual behavior, Sexual partners, Sexual intercourse,
Family planning
142
KAYNAKLAR
1. Michaud PA, Narring F, Ferron C. Alternative methods in the investigation of
adolescents' sexual life. J Adolesc Health 1999; 25(1):84-90.
2. Akın A, Özvarış ŞB. 'Adolesanların/gençlerin cinsel ve üreme sağlığını etkileyen
faktörler' projesi (özet rapor). HÜTF Halk Sağlığı Anabilim Dalı; 2004 Nisan. Rapor
No:1-22-4.
3. Öner L, Dağdeviren N, Aktürk Z, Şahin EM, Özer C. Tıp Fakültesi öğrencilerinin
cinsellikle ilgili bilgi, tutum ve davranışları. I.Uluslararası ve II.Ulusal Üreme
Sağlığı ve Aile Planlaması Kongresi'nde: 2001 Nisan 20-23; Antalya. 2001, s.150.
4. Bostancı M, Alkış E, Bozkurt Aİ, Ergin A. AIDS konusunda bilgilendirme yapılan
ve yapılmayan üniversite öğrencileri arasında bilgi, tutum, davranış puanlarının
karşılaştırılması. IX.Ulusal Halk Sağlığı Kongresi'nde: 2004 Kasım 3-6; Ankara.
2004, s.316.
5. Ceylan S, Açıkel CH, Kılıç S, Kır T, Hasde M. Genç erişkin erkeklerin AIDS
konusunda eğitimleri. Sağlık ve Toplum 2002; 12(2):36-42.
6. Çetintürk A, Terzioğlu F. Genç erişkin erkeklerin cinsel yolla bulaşan hastalıklara
(Hepatit-B, HIV-AIDS, sifiliz, gonore) ilişkin bilgileri. Klinik Bilimler ve Doktor
2002; 8(2):239-47.
7. Dağdeviren N, Öner L, Aktürk Z, Şahin EM, Özer C. Tıp eğitimi cinsellik ve aile
planlaması davranışını değiştiriyor mu?. I.Uluslararası ve II.Ulusal Üreme Sağlığı ve
Aile Planlaması Kongresi'nde: 2001 Nisan 20-23; Antalya. 2001, s.119.
143
8. Dağdeviren N, Eker E, Aktürk Z, Öner L, Şahin EM, Özer C ve ark. Üniversite
yaşamının başındaki gençlerde cinsellik -ön sonuçlar-. V.Ulusal Aile Hekimliği
Kongresi'nde: 2002 Mart 27-30; Adana. 2002, s.437.
9. Demirel R, Ellidokuz H, Cengiz N, Cenik K, Kuru B, Bayram H ve ark. Afyon
Sağlık Yüksek Okulu öğrencilerinin AIDS konusunda bilgi ve tutumları. IX.Ulusal
Halk Sağlığı Kongresi'nde: 2004 Kasım 3-6; Ankara. 2004, s.315.
10. Dilbaz N, Erkmen H, Seber G, Kaptanoğlu C, Baysal B, Tekin D. Üniversite
öğrencilerinde cinsel tutum araştırması. Anadolu Tıp Derg 1992; 14(1):17-24.
11. Eksen M, Tümer A, Uyar H, Bozyer İ, Gezer N, Birgili F. Üniversite öğrencilerinin
AIDS'e ilişkin bilgi düzeylerinin belirlenmesi. IX.Ulusal Halk Sağlığı Kongresi'nde:
2004 Kasım 3-6; Ankara. 2004, s.344.
12. Gül H, Deveci S, Karakaya M, Yorulmaz F. Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi
Hastanesi Başhekimliğinde görevli hekim dışı erkek personelin aile planlamasına
ilişkin görüşleri ve davranışları. IX.Ulusal Halk Sağlığı Kongresi'nde: 2004 Kasım
3-6; Ankara. 2004, s.341.
13. Karababa AO, Arı G, Berktaş S, Çolakoğlu SM, Deveci Ö, Özbay E ve ark. Lise
öğrencilerinin ergenlik konusundaki bilgi düzeyleri. Öztürk Y(Ed). III. Halk Sağlığı
Günleri'nde: 1993 Mayıs 5-7; Kayseri. TC Erciyes Üniversitesi Yayınları No:46;
1993, s.167-71.
14. Kavak A, Parlak AH, Akman RY, Yeşilsaç N, Anul H, Aydoğan İ ve ark. Cinsel
yolla bulaşan hastalıklarda Hepatit B,C ve HIV enfeksiyonları açısından bir
değerlendirme . Türkderm 2002; 36(4):272-75.
15. Oğur R, Tekbaş ÖF, Uçar M, Hasde M. Genç erişkin erkeklerde aile planlaması
eğitim tekniklerinin bilgi ve tutuma etkisi. IX.Ulusal Halk Sağlığı Kongresi'nde:
2004 Kasım 3-6; Ankara. 2004, s.324.
16. Oğuzöncül AF, Deveci SE, Açık Y. Bir Jandarma Komutanlığı'nda görevli
askerlerin aile planlaması ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar konusunda bilgi, tutum
ve uygulamaları. IX.Ulusal Halk Sağlığı Kongresi'nde: 2004 Kasım 3-6; Ankara.
2004, s.320.
17. Ok Ş, Zincir H, Ege E. İnönü Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu
Hemşirelik ve Ebelik programı öğrencilerinin cinsel yolla bulaşan hastalıklar
hakkındaki bazı bilgilerinin ve bunu etkileyen faktörlerin değerlendirilmesi. İnönü
Üniv Tıp Fak Derg 2002; 9(1):59-63.
144
18. Tüzün H, İlhan F, Ceyhan MN, Maral I. Bir Tıp Fakültesi 1. sınıf öğrencilerinin aile
planlaması ve cinsel yolla bulaşan hastalıklar konusundaki bilgi ve tutumları.
IX.Ulusal Halk Sağlığı Kongresi'nde: 2004 Kasım 3-6; Ankara. 2004, s.321.
19. World Health Organization/Family and Reproductive Health/Family Planning and
Population. Communicating family planning in reproductive health, key messages
for communicators. WHO/FRH/FPP; 1997. Report No:97.33.
20. United Nations Population Fund (USA). Programme of action adopted at the
international conference on population and development. New York: The Institute;
1996.
21. Adolescents and Reproductive Health. MSI (Medical Student International); 1998
February. Report No:3.6.
22. Serbanescu F, Morris L. Young Adult Reproductive Health Survey, Preliminary
Report, Romania. 1996.
23. Gendel ES, Bonner EJ. Sexual disfunction, gender identity disorders and parafilias.
In: Goldman H.H.(Ed) Review of General Psychiatry, Appleton and lange.
Connecticut 1992, p.306-26.
24. Kaplan HI, Sadock BJ (Çeviri: E. Abay). Kaplan & Sadock klinik psikiyatri.
İstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri; 2004:243-4.
25. Solorio MR, Stevens NG. Health care of the adolescent. In: Taylor RB (Ed). Family
medicine principles & practice. 5th ed. New York: Springer; 1997. p.207-18.
26. Öztürk OM. Ruh sağlığı ve bozuklukları. Ankara: Nobel Tıp Kitapevleri, 2004:75106.
27. Ekşi A. Gençlerimiz ve sorunları. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Yayınları, 1982:535.
28. Chambers CV. Childhood and adolescence. In: Rakel RE (Ed). Textbook of family
practice. 5th ed. Philadelphia: W.B. Saunders Company; 1995. p.634-59.
29. Çifter İ. Psikiyatri açıklamalı ve çoktan seçmeli soru ve cevaplar. Ankara: Hekimler
Yayın Birliği, 1991:11.
145
30. Akalın A. Cinsel kimlik gelişimi. Fincancıoğlu N, Bulut A (Editörler). Cinsel sağlık
bilgileri eğitimi öğretmen el kitabı'nda. İstanbul: İnsan Kaynağını Geliştirme Vakfı;
2000. s.27-35.
31. Aydın H. Cinsellik ve cinsel işlev. Güleç C, Köroğlu E (Editörler). Psikiyatri temel
kitabı'nda. Ankara: Hekimler Yayın Birliği; 1998. s.605-15.
32. Kayır A. Cinsellik kavramı ve cinsel mitler. Yetkin N, İncesu C (Editörler). Cinsel
işlev bozuklukları'nda. İstanbul: Roche Müstahzarları Sanayi A.Ş; 2001. s.34-9.
33. Türmen T. Toplumsal cinsiyet ve kadın sağlığı. Akın A (Editör). Toplumsal cinsiyet,
sağlık ve kadın. Hacettepe Üniversitesi Yayınları; 2003. s.3-16.
34. Sungur MZ. Cinsel eğitim. Yetkin N, İncesu C (Editörler). Cinsel işlev
bozuklukları'nda. İstanbul: Roche Müstahzarları Sanayi A.Ş; 2001. s.45-51.
35. Lenderyou G. Sex education: a school based perspective. Sexual and Marital
Therapy 1994; 9(2):127-44.
36. Hardoff D, Tamir A, Paltı H. Attitudes and practices of the Israeli physicians toward
adolescent health care, a national survey. J of Adolesc Health 1999; 25:35-9.
37. Dağdeviren N, Öner L, Aktürk Z, Şahin EM, Özer C. Does medical education
chance sexual health behaviors. In: Promoting excellence in family medicine
WONCA EUROPA 2002 ESGP/FM Conference: 2002 June 9-13; London, United
Kingdom. Elsevier; 2002, p.38.
38. Koç I, Ünalan T. Adolescent reproductive behavior in Turkey. The Turkish J of
Population Studies 2000; 22:37-56.
39. Dağdeviren N, Özer C, Aktürk Z, Şahin EM, Şahin Ö, Öner L. The sources of
knowledge of the Turkish teenages about sexual issues: how reliable are they?. In:
The 2001 Conference of the European Society of General Practice/Family Medicine:
2001 June 3-7; Tampere, Finland. Elsevier; 2001, p.47.
40. Çanga A. Adolesanlarda kontrasepsiyon. Cengiz SD (Ed). 2.Uluslararası Adolesan
ve Sorunları Kongresi'nde: 2001 Eylül 27-30; Kapadokya. 2001, s.50-4.
41. World Health Organization. World Health Report, a vision for all in the 21th
century, Geneva. 1998.
146
42. Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması 2003. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri
Enstitüsü, Ankara. 2004.
43. UNFPA (United Nations Population Fund). State of the world population 1998, New
York. 1998.
44. Ekşi A. Üniversiteli gençler. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Yayınları, 1986:128435.
45. TC Yüksek Öğrenim Kurumu. 2005. http://www.yok.gov.tr.
46. Alexander B. Sexual concerns of adolescents. In: Taylor RB (Ed.). Family medicine
principels & practice. 5th ed. New York: Springer; 1997. p.219-26.
47. O'Reilly KR, Aral SO. Adolescence and sexual behavior. Adolesc Health Care
1985;6:262.
48. Trends in the prevalence of sexual behaviors, youth risk behavior survey. 2005.
http://www.cdc.gov/yrbss.
49. Bumin MA. Gençlik döneminin morbidite ve mortalite sorunları. Öztürk Y (Ed).
III. Halk Sağlığı Günleri'nde: 1993 Mayıs 5-7; Kayseri. TC Erciyes Üniversitesi
Yayınları No:46; 1993, s.1-6.
50. Ünalan P. Aile hekimliğinin tanımı ve temel ilkeleri. Aile doktorları için kurs notları
-1. aşama'da. Ankara: TC Sağlık Bakanlığı; 2004. s.9-16.
51. Coğrafi bölgeler itibarıyla illerin dağılımı. TC Başbakanlık Devlet Planlama
Teşkilatı. 2005. http://www.dpt.gov.tr.
52. Chess S, Thomas A, Cameron M. Sexual attitudes and behavior patterns in a middleclass adolescent population. Am J Orthopsychiatry 1976; 46(4):689-701.
53. Sheu M, Hogan J, Allsworth J, Stein M, Vlahov D, Schoenbaum EE et al.
Continuity of medical care and risk of incarceration in HIV-positive and high-risk
HIV-negative women. J Womens Health (Larchmt ) 2002; 11(8):743-50.
54. Editorial: [Health, social life and sexuality]. Can Nurse 1995; 91(10):17.
55. Graugaard CL, Rasmussen B, Boisen KA. [Sexual knowledge, attitudes and
behavior among young Danes. A questionnaire study]. Ugeskr Laeger 2002;
164(41):4810-4.
147
56. Stern C, Fuentes-Zurita C, Lozano-Trevino LR, Reysoo F. [Masculinity and sexual
and reproductive health: a case study among adolescents of Mexico City]. Salud
Publica Mex 2003; 45(1):34-43.
57. Koç İ, Hancıoğlu A. Hane halkı nüfusu ve konut özellikleri. Türkiye Nüfus ve
Sağlık Araştırması 2003'de. Ankara: Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri
Enstitüsü; 2004. s.17-32.
58. Ajayi AA, Marangu LT, Miller J, Paxman JM. Adolescent sexuality and fertility in
Kenya: a survey of knowledge, perceptions, and practices. Stud Fam Plann 1991;
22(4):205-16.
59. Alexandrescu R, Tuchendria E. Teenagers, young people and family planning: a
survey in five Romanian high schools. Public Health 1999; 113(5):219-26.
60. Ammerman SD, Perelli E, Adler N, Irwin CE, Jr. Do adolescents understand what
physicians say about sexuality and health? Clin Pediatr (Phila) 1992; 31(10):590-5.
61. Andre T, Dietsch C, Cheng Y. Sources of sex education as a function of sex, coital
activity, and type of information. Contemp Educ Psychol 1991; 16(3):215-40.
62. Ellen JM, Irwin CE, Jr. Primary care management of adolescent sexual behavior.
Curr Opin Pediatr 1996; 8(5):442-8.
63. Ellen JM, Franzgrote M, Irwin CE, Jr., Millstein SG. Primary care physicians'
screening of adolescent patients: a survey of California physicians. J Adolesc Health
1998; 22(6):433-8.
64. Basen-Engquist K, Coyle KK, Parcel GS, Kirby D, Banspach SW, Carvajal SC et al.
Schoolwide effects of a multicomponent HIV, STD, and pregnancy prevention
program for high school students. Health Educ Behav 2001; 28(2):166-85.
65. Hortacsu N. Cross-cultural comparison of need importance and need satisfaction
during adolescence: Turkey and the United States. J Genet Psychol 1997;
158(3):287-96.
66. Boekeloo BO, Snyder MH, Bobbin M, Burstein GR, Conley D, Quinn TC et al.
Provider willingness to screen all sexually active adolescents for clamydia. Sex
Transm Infect 2002; 78(5):369-73.
67. Fonck K, Mwai C, Ndinya-Achola J, Bwayo J, Temmerman M. Health-seeking and
sexual behaviors among primary healthcare patients in Nairobi, Kenya. Sex Transm
Dis 2002; 29(2):106-11.
68. Hine A, Oakeshott P. Health services can be cool: partnership with adolescents in
primary care. Fam Pract 2001; 18(4):462.
69. Kaplan MJ. Approaching sexual issues in primary care. Prim Care 2002; 29(1):11324.
148
70. Lindberg CE. Primary care management of sexually transmitted urethritis in
adolescent males. J Am Acad Nurse Pract 2003; 15(4):156-64.
71. Aral SO, Fransen L. STD/HIV prevention in Turkey: planning a sequence of
interventions. AIDS Educ Prev 1995; 7(6):544-53.
72. Alexander E, Hickner J. First coitus for adolescents: understanding why and when. J
Am Board Fam Pract 1997; 10(2):96-103.
73. Ary DV, Duncan TE, Duncan SC, Hops H. Adolescent problem behavior: the
influence of parents and peers. Behav Res Ther 1999; 37(3):217-30.
74. Ferguson SL. Peer counseling in a culturally specific adolescent pregnancy
prevention program. J Health Care Poor Underserved 1998; 9(3):322-40.
75. Türk Ceza Kanunu (5237 sayılı kanun) Madde 226. 2004.
76. Özdemir U. Türkiye'de Kadın Kıyafetinde Modernleşme Süreci ve Medyanın Etkisi.
Kopru 2003; 84:3-17.
77. Rogala C, Tyden T. Does pornography influence young women's sexual behavior?
Womens Health Issues 2003; 13(1):39-43.
78. Strasburger VC. Adolescent sexuality and the media. Pediatr Clin North Am 1989;
36(3):747-73.
79. Traeen B, Spitznogle K, Beverfjord A. Attitudes and use of pornography in the
Norwegian population 2002. J Sex Res 2004; 41(2):193-200.
80. Trostle LC. Overrating pornography as a source of sex information for university
students: additional consistent findings. Psychol Rep 2003; 92(1):143-50.
81. Tyden T, Rogala C. Sexual behaviour among young men in Sweden and the impact
of pornography. Int J STD AIDS 2004; 15(9):590-3.
82. Gokengin D, Yamazhan T, Ozkaya D, Aytug S, Ertem E, Arda B et al. Sexual
knowledge, attitudes, and risk behaviors of students in Turkey. J Sch Health 2003;
73(7):258-63.
83. Savaser S. Knowledge and attitudes of high school students about AIDS: a Turkish
perspective. Public Health Nurs 2003; 20(1):71-9.
84. Ünalan T, Koç İ, Tezcan S. Aile Planlaması. Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması
2003'de. Ankara: Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü; 2004. s.61-80.
85. Ergocmen BA, Koc I, Senlet P, Yigit EK, Roman E. A closer look at traditional
contraceptive use in Turkey. Eur J Contracept Reprod Health Care 2004; 9(4):22144.
86. Saydam BK, Sogukpinar N, Turkistanli EC. Postcoital contraception in Turkey. Int J
Gynaecol Obstet 2003; 80(2):159-64.
149
87. Kulu I. Husbands as decision-makers in relation to family size: East-West regional
differentials in Turkey. Nufusbil Derg 1990; 12:41-64.
88. Gursoy E, Vural G. Nurses' and midwives' views on approaches to hymen
examination. Nurs Ethics 2003; 10(5):485-96.
89. Koc I, Albayrak F. [Suicide in Turkey]. Nufusbil Derg 1993; 15:55-68.
90. Güvenç BG. Kız ve erkek üniversite öğrencilerinin aile içi etkileşime ilişkin algıları
ile toplumsal cinsiyet rolüne ilişkin tutumları arasındaki ilişki. Psikiyatri Psikoloji
Psikofarmakoloji Derg 1996; 4(1):34-40.
91. Güvenç BG. Kız ve erkek üniversite öğrencilerinin ailede toplumsal cinsiyet rolüne
ilişkin tutumları ve benlik algısı. Psikiyatri Psikoloji Psikofarmakoloji Derg 1996;
4(4):260-7.
92. Santelli JS, Lowry R, Brener ND, Robin L. The association of sexual behaviors with
socioeconomic status, family structure, and race/ethnicity among US adolescents.
Am J Public Health 2000; 90(10):1582-8.
93. Sieving RE, Oliphant JA, Blum RW. Adolescent sexual behavior and sexual health.
Pediatr Rev 2002; 23(12):407-16.
94. Oksuz E, Malhan S. Socioeconomic factors and health risk behaviors among
university students in Turkey: questionnaire study. Croat Med J 2005; 46(1):66-73.
95. Feldmann J, Middleman AB. Adolescent sexuality and sexual behavior. Curr Opin
Obstet Gynecol 2002; 14(5):489-93.
96. Yorulmaz F, Akturk Z, Dagdeviren N, Dalkilic A. Smoking among adolescents:
relation to school success, socioeconomic status nutrition and self-esteem
101. Swiss Med Wkly 2002; 132(31-32):449-54.
97. Arnold EM, Smith TE, Harrison DF, Springer DW. Adolescents' knowledge and
beliefs about pregnancy: the impact of "ENABL". Adolescence 2000; 35(139):48598.
98. Aten MJ, Siegel DM, Enaharo M, Auinger P. Keeping middle school students
abstinent: outcomes of a primary prevention intervention. J Adolesc Health 2002;
31(1):70-8.
99. Brown D. We can teach them how to say "No". AARN News Lett 1991; 47(6):32.
100. Cagampang HH, Barth RP, Korpi M, Kirby D. Education Now and Babies Later
(ENABL): life history of a campaign to Postpone Sexual Involvement. Fam Plann
Perspect 1997; 29(3):109-14.
101. Conroy SF. The reality impact of sex education programs. Fla Nurse 1989; 37(9):167.
150
102. Dailard C. Sex education: politicians, parents, teachers and teens. Issues Brief (Alan
Guttmacher Inst ) 2001;(2):1-4.
103. Denny G, Young M, Rausch S, Spear C. An evaluation of an abstinence education
curriculum series: sex can wait. Am J Health Behav 2002; 26(5):366-77.
104. Kirby D. School-based programs to reduce sexual risk-taking behaviors. J Sch
Health 1992; 62(7):280-7.
105. Kirby D, Korpi M, Barth RP, Cagampang HH. The impact of the Postponing Sexual
Involvement curriculum among youths in California. Fam Plann Perspect 1997;
29(3):100-8.
106. Bilmen ÖN. Büyük islam ilmihali. İstanbul: Semerkant Yayınları, 2003:550-8.
107. Health consequences of unsafe abortions. Prog Hum Reprod Res 1992;(23):7.
108. Cromer BA, Brown RT. Update on pregnancy, condom use, and prevalence of
selected sexually transmitted diseases in adolescents. Curr Opin Obstet Gynecol
1992; 4(6):855-9.
109. Erickson PI, Rapkin AJ. Unwanted sexual experiences among middle and high
school youth. J Adolesc Health 1991; 12(4):319-25.
110. Konje JC, Obisesan KA, Ladipo OA. Health and economic consequences of septic
induced abortion. Int J Gynaecol Obstet 1992; 37(3):193-7.
111. Braverman PK, Strasburger VC. Sexually transmitted diseases. Clin Pediatr (Phila)
1994; 33(1):26-37.
112. Braverman PK. Sexually transmitted diseases in adolescents. Med Clin North Am
2000; 84(4):869.
113. Shrier LA. Sexually transmitted diseases in adolescents: biologic, cognitive,
psychologic, behavioral, and social issues. Adolesc Med Clin 2004; 15(2):215-34.
114. Tsurugi Y, Yamamoto M, Matsuda S. [A sexual health study of high school students
at the 3 high schools in Kitakyushu City]. Nippon Eiseigaku Zasshi 2002; 56(4):66472.
151
Download