TEK-PARTİ DÖNEMİNDE KAMU BÜROKRASİSİNİN GELİşİMİ

advertisement
TEK-PARTİ DÖNEMİNDE TÜRK
KAMU BÜROKRASİSİNİN
GELİşİMİ
Mehmet GÖKÜŞ *
Özet: Cumhuriyet 'in ilk yıllarmda askeri ve sivil bürokrasi bir takım görevler üstlen­
miştir. Bu görevlerin en önemlileri ise, reformlarl geliştirerek devam ettirmek ve Ata­
türk devrimlerini halka benimsetmektir. Üstlendiği bu görevler nedeniyle hürokrasinin
hukuki rasyonel bir yapılanmadan ziyade belirli hir s~vasi misyonun koruyucusu olma
işlevi ön plana çıkmıştır. Burokrasiye yüklenen hu görevleri, ~vi bir şekilde yerine ge­
tirmesi için hukuki, sosyal ve mali hir takım düzenlemeler yapılmıştır. Yapılan hu dü­
zenlemeler sonucu hürokrasi tek-parti döneminde altm çağın! yaşamıştır. Bu dönemde
toplumsal grup olarak bürokratlarm statü ve prestfii oldukça yüksek olmuştur. Bunun
yanmda bu dönemde modern bir personel reiimi oluşturmak için bir takım çaltşmalar
da yapılmıştır. Bu çerçevede yabancı uzmanlara çeşitli raporlar hazır/atarılmıştw. ikin­
ci Dünya Savaşı 'nda ortaya çıkan bir takım olumsuzluklardan hürokratlarl korumak a­
macıyla bir takım ayrlcalıklar tamnmıştır. Bu durum bürokrasinin biraz da olsun ra­
hatlamasım sağlarken halkm tepkisine yol açnuşltr.
Anahtar kelimıder: Bürokrasi, hukuki, mali,
GİRİş
Bürokrasinin, halk dilindeki anlamı konusunda belirgin olarak görüş birli­
söz edilebilir. Fakat bilim adamları arasında bürokrasinin Ümımı konu;
sunda görüş birliği bulunmamaktadır. Bürokrasİ konusunda yapı lan tanımlar bir
hayli fazladır. Biz burada bürokrasi terimini~ memurlarııı görev yaptığı ve et.kİn
olduğu idare cihazı ile kamu yönetimi sistemi biçiminde değerlendireceğiz.
Cumhuriyetin kuruluşu, köklü bir değişimi ifade eder. Bu değişim siyasi re­
jim ve medeniyet anlayışında kendini gösterir. Tanzimarın ilaıııile başlayan
Batılılaşma programı ve uygulamaları, Cumhuriyetin lider kadrnsu tarafından
yetersiz görülmüştür. Bu kadronun tercihi köklü bir Batılılaşma programını uy­
gulamak olmuştur. Bu programın uygulamasıııda ise bürokrasi yoğun bir şekil­
de kullanılmıştır.
Cumhuriyetin ilk yıllarında yeni siyasal kadro Atatürk ve arkadaşlarının teş­
kil ettiği küçük bir grubun büyüyerek gelişmesiyle oıiaya çıkmıştır. Askeri. ö­
zellikle de sivil ve dini bürokrasİni1J--büyük bir bölümü Cumhurjyet ilkelerine
ğinden
• Dr. Selçuk Üniversitesi iiBF Öğretim lJycsi.
Amme İdare.'i; Dergi.'ii Ci/ı 33 Sayı 2 Haziran 2000. s. 23-33.
t
24
Amme İdaresi Dergisi
yabancı
karşı olmuştur. Bu nedenle yeni siyasal ve kültürel amaçları ger­
için, cumhuriyetin temel ilkelerini benimsemiş yeni bir bürokratik
yapıya ihtiyaç duyulmuştur. Cumhuriyetin ilk yıllarında böyle bir bürokratik
yapı oluşturulmak için yoğun bir çalışma sergilenmiştir. Çünkü cumhuriyet dev­
rimlerinin ancak cumhuriyet ilkelerine bağlı bürokratik kadrolarla gerçekleşti­
hatta
çekleştirmek
rilebileceğine inanılmıştır.
Bu dönemde cumhuriyet bürokrasisi iki temel misyon üstlenmiştir. Birincisi;
reformları geliştirerek devam ettirmek ve yerleştirmek; ikincisi ise, ekonomik
kalkınmada devletin öncülüğünü sağlamaktır. Bunun yanında devrimleri halka
kabullendirme misyonu da kamu bürokrasisine verilmiştir (Eryılmaz,1997:
ı 358). Bürokrasiye, yüklenen bu önemli görevler nedeniyle, devlet tarafından
geniş imkanlar sağlanmıştır. Bazı hukuksal güvencelere kavuşturulmuştur. Bu
imkanlar sonucu bürokrasi, cumhuriyetin ilk yıllarında toplumda gıpta edilen
üstün bir sosyal statüye sahip olmuştur.
Bu dönemde askeri bürokrasİden sadece cephede değil sivil yönetim kade­
mesinde de faydalanılmıştır. Ülkede en iyi örgütlenmiş bir kurum olmasının
sağladığı avantajlar nedeniyle askeri bürokrasi devrim için gerekli olan idari
mekanİzmanın oluşturulmasında büyük katkı sağlamıştır (Özdağ, 1991: 89).
Askeri bürokrasi bu konuda Kurtuluş Savaşı döneminde de deneyim kazanmış­
tır. Sınırlara yakın bölgelerde tUmen ve kolordu komutarılan aynı zamanda va­
lilik görevini de üstlenmiştir. Bunun yanında İstanbul hükümetine sempati ile
bakan vali ve kaymakamların işine son verilmesi nedeniyle ortaya çıkan açığı
kapatmak için askeri bürokrasiden faydalanılmıştır (Heper, 1974: 102). Bununla
beraber Cumhuriyet döneminde eleman yokluğu nedeniyle Osmanlı'dan devir
alınan ve aralarında yetişmiş idarecilerin de bulunduğu geniş bir memur kadro­
sundan istifade edilmiştir. Rustow, Osmanlı İmparatorluğu'nun Harbiye mezu­
nu kurmay subaylarının yüzde 93 'ü ve Mülkiye mezunu devlet memurlarının da
yüzde 85'inin imparatorluğun dağılmasından sonra Türkiye Cumh~riyeti'nde
hizmete devam ettiklerini saptamıştır (KazancigiL ... : 196). Osmanlıdan devir
alınan bürukratik kadroların genelolarak Batılılaşma programını uygulayacak
durumda olmamaları nedeniyle yeni bir bürokratik kadro yetiştirilmesine de ka­
rar verilroiştir. Bu yeni bürokratik kadroIlun, Cumhuriyet ilkelerine bağlı olması
temel ilke olarak kabul edilmiştir.
Atatürk temelde biçimsel ussalIığa sahip araç niteliğinde bir sivil bürokratik
kadro yetiştİrmeye çalışmış ancak bu kadronun "Cumhuriyet mefkuresine"
bağ1ı olmasını da istemiştir. Böylece sivil bürokrasi gidereközsel ussallığa sa­
hip olmasının yanında bİr siyasal misyonun koruyucusu olma işlevlerini üst­
lenmesinin de k~pısını aralamıştır. 1930' ların sonuna doğru devlet-parti birleş­
mesinin sonucu sivil bürokrasi, Atatürk ilkelerinin bekçiliğini üstlenmiş verimli
ve etkin olma ikincİ planda kalmıştır (Heper, 1984: 298).
Tek-Parli Döneminde Türk Kamu Bürokrasisinin Gelişimi
25
Bürokrasiye verilen bu önemli görevler sonucu, tek-partinin hüküm sürdüğü
dönemlerde Meclis kamu görevlilerinin (bürokrat ve subayların) hakimiyetinde
olmuştur. Frey 1920'den 1946'ya kadar tüm tek partili meclislerde resmi gö­
revlilerin toplam üye sayısının yaklaşık yansını oluşturduğunu belirtmiştir. Bu
oranlar; 1920'de yüzde 43, 1923'de yüzde 54, 1927'de yüzde 54, 193] 'de yüz­
de 45, 1935'de yüzde 48, 1939'da yüzde 47, 1943'de yüzde 47, i 946'da yüzde
36 olmuştur (Frey, 1975: 1ŞI -190).
'
Bu dönemde Cumhuriyet devrimlerine bağlı yeni bir bürokratik kadro oluş­
için eğitime de ağırlık verilmi,ştir. Eğitimin önemi konusunda zamanın
önde gelen siyasileri tarafından demeçler verilmiştir. 1939 yılında üniversite­
lerle ilgili bir kanun çıkarılarak, genç bir eğitim kadrosu oluşturulmaya çalışıl­
mıştır Harbiye ve Mülkiye mektepleri Ankara'ya nakledilmiştir. Mülkiye mek­
tebi ile yeni kurulan hukuk mektebinde Cumhuriyetin ihtiyacı olan bürokratlar
yetiştirilmek istenmiştir. Yeni yüksek eğitim kurumları, Atatürk'e göre yalnızca
yüksek kademe bürokrat ve hukukçular için eğitim vermekle yetinmeyecek, ay­
nı zamanda yeni devrimci ilkelerin temelini teşkil edecek ve Türkiye'nin top­
lumsal ihtiyaçlarını karşılayacak hukuki çerçevenin geliştirilmesine yardımcı
olacaktır. Tonybee ve Kirkwood, bu konuda; '~Mustafa Kemal eğitim yoluyla
yeni kurumlar ve fikirler kabul ettirilmedikçe devrimci reformların hiç birinin
uzun ömürlü olmayacağını anlamıştır" (Heper, 1974: 106-107) demişlerdir.
tu~ak
paralelolarak büyük görevler üstlenen Cumhuriyet bürokratı,
gibi kenqHerinin varlık nedenini devlete bağlamıştır. Devlet
onların nihai sadakatierini ve hizmetlerini suııdukları bir kurum olmuştur. Bu
nedenle devletin yaşatılması ve güçlendirilmesi, Cumhuriyet bürokratının en ö­
nemli amacı olmuştur. Devlet konusunda Osmanlıdan kalan bu mirasın önemli
bir sonucu ise reform girişimlerinin elitist ve merkez eksenli olmasıdır
(Sarıbay, 1985: 60-61).
Bu
gelişmelere
Osmanlı bürokratı
Bu dönemde Cumhuriyet Türkiye'sinin mgdern kurumlarını yaratacak ve
olan ve önemli görevler üstlenen bürokrasinin hukuki, mali ve sosyal
durumlarını düzenleyen kanunlar çrkartılarak güvenli bir çalışma ortamı oluştu­
rulmak istenmiştir. 1926 yılından başlayarak devlet memurları ile ilgili olarak
çeşitli kanunlar çıkartılmıştır. Bu kanunlar kurumsal bir yapı oluştururken, dü­
zenli hizmet şartlarını ve maaş durumunu düzenlemeye yönel ik olmuştur. Cum­
huriyetin ilk yılları, toplumsal statü açısmdan bürokrasinin "altın dönem"i ola­
rak nitelendirilebilir. Bu dönemde toplumsal grup olarak bürokratların statü ve
prestiji oldukça yüksek olmuştur. Cumhuriyetin ilanından, çok partili hayata ge­
çişe" kadar olan dönemde siyasi elitle bürokratik elit kaynaşmıştır. CHP yöneti­
mi altında ülkenin siyasal seçkinleri ile özdeşleşm1ş olan bürokrasi Atatürk
Devrimleri'nin topluma aşılanmasında da en etkin rolü oynamıştır.
yaşatacak
26
.-Imme idaresi lJergisi
Bürokratlaı-ın
Sosyal Statüsü
Tek-paıti döneminin ilk yıllarında bürokrasinin toplumdaki konumu açısın­
dan prestij i bir hayli artmıştır. Kuıtuluş Sava~I'11I11 öncülüğünü yapması. kuru­
lan Cumhuriyeete iktidara sahip olması ve Atatürk ilkelerinin savuııuculuğum:
üstlenmesi bürokrasiye güç ve prestij kazandırmıştır. Diğer taraftan toplumda
yüksek statüye sahip. laik ve batılı eğitim görmliş kişilerin başka iş alanı olma­
ması nedeniyle bürokrat olması bürokrasinin prestijini daha da artırmıştır. Mül­
kiyet sahibi sınıflar da (bu~juvazisi, eşraf vb.) bürokrasinin üst kademeleri için
eğilim gösterir hale gelmişlerdir (Şaylan. 1986: 75). Toplumsal statiisü ve pres­
tiji yükselen bürokrasi milli gelirden daha Üızla payalmaya başlamış. Fakat tek­
parti döneminin son yıllarında biirokrasinin toplumsal konumunda ve statiisiin­
de bir gerileme ortaya çıkmıştır.
Bu döne:nde memurluk itibarlı bir meslek ve çekici bir uğraşı alanı olmuş­
tur. Gerçektende devlet memurluğu, ekonümik yöndl.:n az gelişmiş o günkü
toplumsalortamda eıı sağlam ve güvenilir bir geçiın kaynağı olmuştur. Fakat bu
gelişmeler İkinci Dünya SavaŞ'ından itibaren hızını kaybetmiştir. Savaşın sı­
kıntılı yıllarında hükümetin bürokrasiye ayrıcalık tanıyan bir dağıtım ve fıyat
politikası uygulaması bürokrasi ile halk zıtlaşmasını daha da aı1ırmıştır. Fakat
hükümetin bu desteğine rağmen Savaşın ekonomik baskısından bürokrasi de et­
kilenmiş ve memurların ekonomik durumları hızla bozulmuştur. Bl1na karşılık
orta ve alt sın ıflarda ve özel! ikle kırsal bölgelerde bürokrasinin yüksek prestij i
devam etmiştir. Günümüzde de devam etmektedir.
Bürokratların
Hukuki Durumu
1924 Anayasası ~nın 93. maddesi, bütün memurların nitelikleri. hakları, gö­
revleri, maaş, ödenek, atama ve işten çıkartılınaları. görevde yükselmelerinin ö­
zel bir yasayla düzenlenmesi ilkesini getirmiştir (Öktem. 1992: 86). Bu ilkenin
ışığında, ı 926 tarih ve 788 sayılı Menuırin Kanuıııı'nu. 1927 tarihli Maaş Ka­
nunu izlemiş ve daha sonra Türkiye'de ilk defa "barem" sistemini getiren 1929
tarih ve 1452 sayılı Teadül Kanunu çıkarılmıştır Ardından çıkan 1939 tarih ve
3656 sayılı Memur Aylıklarının Tevhit ve Teadtilii Kanunu, memur aylıklarınııı
esaslarını tespit etin iştir. i ı 08 sayılı Maaş KanLıillI. 6245 sayılı Harcırah Kanu­
nu, DDY memurları ile ilgi i i 2827 sayılı kanun. subay ve askeri memurlarla i l­
gili 1453 sayılı kanun ve iktisadi devlet teşekkülleri personeli ile ilgili 3659 sa­
yılı kanunlar memur rejiminin çeşitli yönlerini düzenleyen yasalar olarak ortaya
çıkmıştır (Tutum, ı 968: 32). Bütün bu çabalar kamu personelini huku~,; ve mal i
statüsUnü belli esaslara bağlamak, uygulanan yöntemlerde. haklarda ve sonllıl­
luluklarda biri ik sağlamak açısından öneml i gel işmeler olarak görü lebi lir.
Cumhuriyet döneminde memurlar hukukuna ilişkin ilk düzenleme olan Me­
murin Kanunu, personel rejiminin genel bir statü içinde düzenlenmesi, gerek
Tek-Parti Döneminde 7i'irk Kamu Bürokrasisinin Gelişimi
27
personel idaresi prensiplerine ve gerek o zamanki şartlara uygunluğu bakımın~
dan yeterli bir kanun olmuştur. Çıkarılan kaıııııılar, Cumhuriyet personel idare­
sinde bir kariyer sisteminin oluşturulması, devletin yüklendiği kamlı hizmetleri­
ni karşılayacak bir memur rejiminin oluşturulmasını amaçlamıştır.
Memurin .Kanunu, kariyer sistemini kabul etmiştir. Memuriyete girmek için
belli biröğrenim koşulu, sınavdan geçme ilkesi ve meslekte yükselme esasını
getirmiştir. Kanun sınıflandırma sistemini ise kabul etmemiştir. Bueksiklik per- '
sonel rejiminin asli karakterindeil uzaklaşmasımi neden olmuştur. Memurların
aylıkları bakımından asli maaş (gösterge) ve emsal (katsayı) dikkate ~lınmıştır.
788 sayılı kanun sosyal yardımlara da yer vermiştir. Bir dereceye kadar liyakat
sistemini kabul ettiği de söylenebilir. Çünkü yeterlilik smavı getirilmiş, bu ko­
nuda belli bir eğitim koşulu aranmıştır. Sicil sistemi benimsenerek açık bir di­
siplin rejimi öngörülmüştür. Memurların siyasetle ve ticaretle uğraşmaları ya­
saklanmıştır (Adal, 1968: 43-45). Ancak getirilen nispi düzenlemeler ve ayar­
lamalar ülkenin hızla değişenkoşullarına ayak uyduramamış ve zamanla perso­
nel sistemin bünyesinde önemli aksaklıklar ortaya çıkmıştır. Özellikre ikinci
Dünya Savaşı ve sonrası dönemlerde memuriyet rejimi tam anlamıyla bozul­
muştur. Her yönden içinden çıkılmaz bir karmaşıklığa sürüklenmiştir.
Personel sistemi sorunlarına çözüm getirebilmek amacıyla, yedi ve yabancı
uzmanlara çeşitli raporlar hazırlattırılmıştır. "Türkiye'nin İktisadi Bakımmdan
Umumi Tetkiki" adı ile bir rapor hazırlanmış, Atatürk'e sunulmuştur. Bu rapor­
da. kamu personelinin genel durumuna yer veriiniiş, mevcut aksaklıklar ve çö­
züm yolları ortaya konulmuştur. Bu çalışmaların devamı. olarak i 949'da "Dev­
let Daire ve Müesseselerinde Rasyonel Çalışma Esasları Hakkında: Rapor"
(Neumark Raporu) "az memur yeterli maaş" ilkesini. önermiş, memur sayısı ile
nitelikleri arasında denge kurulması gerektiğini belirtmiştir. M. W. Thornburg
Raporu'nda ise yetenekli uzman ve danışman ihtiyacı belirtilmiş. Bozuk yöne­
timin verimsiz sonuçlara neden olduğunu vurgulamıştır (Öktem, ı 992: 87-88).
1943 yılında idarenin ve personel rejiminin islahı için parlamentoda bir komis­
yon kurulmuştur. Akademik kariyerden ve idareden gelen mi lIetvekillerinden
oluşan bi'r komisyon memur rejimi ile ilgili bir çalışma yapmıştır. Fakat bürok­
rasinin üst kademeleri ve meclisteki tutucu grupların engellemeleri nedeni ile bu
çalışmadan olumlu sonuç alınamamıştır (Ada!' ı 968: 51). Yapı lan bu çalışmalar
iyi bir personel rejimi oluşturmak ve mevcut sorunlara çözüm getirmek ama­
cıyla yapılmıştır. Fakat bu çalışmalar uygulamaya konmamış raflarda kalmıştır.
Bürokratların
Mali Durumu
1927 tarihli Maaş Kanunu ile memurlara maaş ödenmesi bir düzene bağlan­
Ancak 1929 yılına kadar memur maaşları bir sisteme bağlanamamıştır.
Bunlar 4 liradan başlayarak 155 lirada biten 53 derecelik bir sistemden oluş­
muştur. 1929 yılmda ilk barem kanunu kabul edilerek memur maaşlarına önemli
mıştır.
28
Amme idaresi Dergisi
miktarda zam yapılmıştır. Maaşları kırk ile altıyüz lira arasında değişen 20 de­
rece tespit edilmiştir (Sencer, 1989: 52). Barem Kanunu, memurları kıdeme gö­
re belli gnıplara ayırmış ve aym barem sınıfında olanlar 'aym maaşı almıştır. Bu
kanuna göre tespit edilen memur maaşları zamanın istikrarlı fıyatlarına göre a­
yarlanmıştır. fakat savaş yıllarında fıyatlardaki hızlı artış sabit gelirli memurla­
rın durumunu zorlaştırmıştır.
8.7.1939 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan 3656 sayılı "Devlet Memurları
Tevhit ve Teadülüne Dair Kanun" o tarihe kadar yürürlükte olan
2.9.1929 tarih ve ı 45 ı sayılı kanunu yürürlü~ten kaldırarak devlet memurları­
nın aylıklarını yeniden düzenlemiştir. 1.9.1939 tarihinden itibaren uygulamaya
konulan barem cetvelinde memurların derecelerine göre maaşları aşağıda belir­
tildiği şekilde düzenlenmiştir (Tozan ve Cevan, 1977: 8).
Aylıklarının
Tablo
ı:
3656 Sayıı. Kanunla Tespit Edilen Memur Maaşları
Brüt
Derece
Maaş
Tutarı
(TL)
Derece "
9.
10.
2.
3.
600
500
400
4.
300
5.
6.
7.
8.
260
13.
210
14.
170
140
15.
ı.
ii.
12.
Brüt Maaş
Tut'lrt (TL)
120
100
85
75
ôO
50
40
KaynakTQzan, Saim' Cevan Feriha (ı (77), Kamıı Personeline Sağ/anan Mali ve
Haklar (lO~()-I976), Başbakanlık Devlet Personel Dairesi, Ankara. s. 9.
So.\~va/
3656 sayılı kanunla getirilen bir diğer hüküm de, sürekli olarak Ankara'da
bulunan memurlara her ay "Muvakkat Tazminat" adı altında ödenek verilmesi­
dir. Kazanç ve iktisadi buhran vergilerine tabi olmadığı gibi borç için de haciz
edilemeyen bu tazminatın dereceler itibariyle aylık tutarları; 1., 2., 3., dereceler
için 60 TL, 4. ve 5. dereceler için 30 TL, 6., 7., 8. dereceler için 22 TL., 9., ı O.,
1 ı., 12., ] 3., dereceler için 15 TL ve ı 4., ı 5., dereceler için ise ı O TL. olarak
tespit edilmiştir (Tozan ve Cevan, 1977: 10).
Cumhuriyet'in ilk yıllarında pul vergisi ile damga resmi dışında aylıklardan
kesilen vergiler kaldırılarak memurların ekonomik olarak rahatlaması sağlan­
mıştır. fakat ] 931 yılını takip eden yıllarda, dünya ekonomik buhranının etki­
siyle, bütçede kısıntıya gidilmeye başIamImıştır. Bu durum, memurların ücret
rejimi üzerinde de olumsuz etki yapmıştır. Çıkartılan vergi kanunları ile memur
maaşları da vergi kapsamına alınmıştır. Maaşlar zamanla ekonomik gelişmeleri
takip edemez duruma gelmiştir (Boratav, ı 982: 45-46). J 935 yıl ından ,itibaren
bürokrasinin mali kayıplarını düzeltmek için siyasi iktidar, bazı yasal ve idari
girişimlerde bulunmuşsa da pek faydalı olmamıştır. Örneğin en yüksek dereceli
Tek-Parti Döneminde Türk Kamu Bürokrasisinin Gelişimi
29
bürokratın aylık geliri ı 939 yılında ortalama 433 lira iken bu rakam ı 95 ı yılın­
da 779 liraya yükselmiş yüzde 80'lik bir artış söz konusu olmuştur. Fakat aynı
dönemde altın fiyatları yüzde ı 90'lık bir artış göstermiştir. Bu dönemde bürok­
ratların sayısı hızla artarken toplumsal statünün en önde gelen göstergesi olan
gelir düzeyi açısından hi'zla gerilerneye başlamıştır (Şaylan, i 984: 300) 3656
. sayılı kanunun ,yürürlüğe girmesinden iki buçuk yıl sonra, 30. ı. ı 942 tarihl~
Resmi Gazete'de, Memur ve Müstahdemlere Verilecek Fevkalade Zam Hak­
kında Kanun" yayınlanmıştır. Bu kanun İkinci Dünya Savaşı'nın memurlar üze­
rinde yarattığı sıkıntıları gidermek amacıyla çıkarılmıştır. Kanunun ı. maddesi­
ne göre; aylık tutarı ı 00 liraya .kadar olan memurların maaşına, vergi ve emek­
lilik kesintisi çıktıktan sonra ödenecek miktarın yüzde 2S'i, 101 liradan 170 li­
raya kadar olan maaşlara yüzde 20'si ve 170 liradan yukarı olan maaşlarada
yüzde 1S'i oranında zam yapılmıştır. Bu zam kanununa göre I. derecedeki bir
memurun maaşı yaklaşık 65 lira, LS. derecedeki memurun maaşı da yaklaşık 7
lira artırılmıştır. Yine İkinci Dünya Savaşı ytllarında 17.9.1943 tarihinde kabul
edilen 4500 sayılı kanunla devlet memurlarına bir aylık maaşları ve olağanüstü
zamlarının tutarı kadar ek ödernede bulunulması kabilI edilmiştir (Tozan ve
Cevan, ı 977: 11-12).
İkinci Dünya Savaşı yıllarında uygulanan politikalar sonucu halk sosyo eko­
nomik yönden çok zor durumda kalmış ve bürokratların durumu da halktan
farklı olmamıştır. Siyasi iktidar, bürokrasiyi mevcut fıyat artışlarından korumak
için maaşlarını artırmış. Bunun yanında piyasada sıkıntısı çekilen un, şeker,
ekmek, yağ, kumaş gibi maddeleri maliyetine memurlara vermiştir. Bu maddi
ve ayni yardımlar İkinci Dünya Savaşı boyunca sürmüştür. Fakat aynı zorluklar
içinde olan halkın durumuna çözüm getirilememiştir. Bu nedenle siyasi iktida­
rın bürokratlara tanıdığı imkan ve ayrıcalıklara halkın tepkisi büyük olmuş ve
bürokratlara cephe almaya başlamışlardır (Us, 1973: 53).
Siyasi iktidarın bürokrasinin mali durumu ile ilgili çalışmaları aşırı fıyat ar­
tışları karşısında yetersiz kalmıştır. Barem kanunlarında ücretlerin fıyat değiş­
melerini takip etmesine imkan sağlayacak hükümlere yer verilmemiş olması bu
durumu daha da zorlaştırmıştır. Zaman zaman memur maaşlarına zam yapılma­
sı, sürekli bir şekilde artan fıyatları yakından takip etmemesi sonucu her kurum
kendi mensuplarının durumlarını düzeltmek için imkanlarının elverdiği ölçüde
ilave menfaat temini, kadro derecelerİnİn yükseltilmesi, yeni yeni barem dışı
kadroların oluşturulması gibi yollara baş vurmuştur. Bu durum ise memur ma­
aşlarında tam bir kargaşanın ortayaçıkmasına neden olmuştur (Ersan, 1974:
99).
ikinci Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle ekonomik ve sosyal sorunlar bir öl­
çüde ağırhğll11 kaybetmiştir. Bunun sonucu olarak savaş ekonomisine uygun o­
larak çıkartılan ve memurları korumak amacını güden ayni ve ek yardım niteli­
ğİndeki bir takım kanunlar bu dönemde yürürlükten kaldırılmıştır.
30
Amme İdaresi Vergisi
Sa'vaştan
sonra ilk o'larak memur maaşları 25.12.1945 tarihli Resmi Gaze­
te'de yayınianan ancak yürürlük tarihi] .1.1946 olarak saptanan 4805 sayılı ka­
nun, devlet memurlarana ait barem cetvelini değiştirmiş ve memur maaşları bir
miktar yükseltilmiştir. Böylece maaşlarda yüzde 16 ile yüzde 50 arasında bir
artış sağlanmıştır. Ayııı kanunla maaşlardan her ay yüzde 5 oranında emekli ke­
seneği kesilmesi de hükme bağlanmıştır. 4805 sayılı kanun bir yıl yürürlükte
kalmıştır. 3 ı .12.1946. tarihinde yayııılanan 4988 sayılı kanunla memur aylıkları
tekrar düzenlenmiştir. Bu kanun ek olarak iki önemli hüküm de getirmiştir.
Memurtara verilmekte olan olağanüstü zam ve ayni yardımların kaldırılmasıdır.
Daha önce de belirttiğimiz gibi savaş yıllarının yol açtığı ekonomik sıkıııtıları
gidermek amacıyla 4178 sayılı kanunla memur maaşlarıııın net tutarının yüzde
15 ile yüzde 25 oranında olağanüstü zam yapılmıştır (Tozan ve Cevan. ı 977:
47-49).
Tpk parti döneminin son yıllarında bürokrasinin mali ve ekonomik duru­
munda her hangi bir düzelme olmamış hatta daha da kötüye gitmiştir. Bunun
sonucu olarak bürokrasi de yavaş yavaş iktidara karşı cephe almaya başlamış­
tır.
Tablo 2: 4988
Sayıh
Brüt
Derece
i.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
Kanunla Tespit Edilen Memur
Maaş
Tutarı
(TL)
1000
H75
750
625
550
475
400
Kaynak: Tozan, Saim - Cevan Fcriha,
Maaşlan
Brüt
Maaş
Tutarı
(TL)
350
Derece
H.
13.
300
250
225
200
175
14.
ı50
9.
lO.
ii.
12.
Kamıı Personeliııe
SalHanan Mali ve
!';o.~ya/
Ha/dar
(1939-/976), Başbakanlık Devlet Personel Dairesi. Ankara. s. 4X.
Bürokratların Sa)ıısal
Boyutu
Cumhuriyet'in başlangıç yıllarında bürokrasinin sayısal büyüklüğü küçük bir
düzeyde kalmıştır. Bunun nedeni ise, devletin ancak klasik görevleri yerine ge­
tirmesinden kaynaklanmıştır. Bu yıllarda kapsamlı bir toplumsal ya da ekono­
mik devlet işlevi göze çarpmamaktadır ve bir çok bakanlık küçük bir örgüt ko­
numundadır. Fakat ülke,nin geri kalmışlığı, birçok temel hizmet ve işlevlerin
devlet eliyle yerine getirilmesi zorunluluğu, bürokrasinin hızla büyümesine ne­
den olmuştur. Devletin orta tabaka için tek işveren konumunda olması, bürok­
ratların sayısının hızla artmasına neden olmuştur. Devletçilik politikasının uy­
gulanması ve KİT' lerin kurulması bu artışı daha da hızlandırmıştır (Şaylan,
1984: 299-300).
Tek-Parti Döneminde Türk Kamu Bürokrasisinin Gelişim~ 31
Osmanlı İmparatorluğu, Türkiye Cumhuriyeti'ne devredilen memur miktarı
tam olarak tespit edilememiştir. Ancak İmparatorluğun son zam-anlarında taşra
ve merkezde bulunan toplam memur sayısı bilinmektedir. 1910 yılında, 9.l85'i
merkezde, 128.353'ü taşrada olmak üzere toplam olarak 137.538 memur tespit
edilmiştir. 1911 yılında bu rakam 97.225'e düşmüştür. Bunun nedeni ise jan­
darma sayısındaki azalmadır (Gülmez, 1973: 31).
1931 yılına kadar eldeki veriler tam sağlıklı bir rakama ulaşılmasını zorlaş­
tırmıştır. Ancak 1931 yılında sağlıklı bir istatistik yapılabilmiştir. Bu istatistik­
lere göre kamu görevlilerinin dağılımı şöyledir:
Tablo 3: 1931 Yılı itibarı ile Kamu Görevlilerinin Dağılımı
Genel Bütçeye dahilolanlar
58.1 J8
Katma Bütçeye dahilolanlar
16.818
memurları
5.180
Belediye
iı Özel İdareleri
23.999
Yevmiye ile İstihdam edilenler
ı
1.218
115.333
Genel Toplam
Kaynak: Ada!, Hasan Sükrü ()963), Kamlı Personel idaresi, Ahmet
Sait Matbaası, İstanbuL, s. 39.
Bu rakamlar da gösteriyor ki Cumhuriyet'in 8.
kadro durumu, Osmanlı memur kadrosunu aşmıştır.
yılıııda
devlet personelinin
1931-1946 yılları arasında kan1u görevlilerinin sayısal evrimi ve dağı­
lımını aşağıdaki
Yıllar
tablodan
İzlemek
mümkündür;
Tablo 4: Kamu Görevlilerinin 1931-1946 Yılan
Sayısal Evrimi ve Dağıhmı
1931
1938
Yüzde
Yüzde
Genel Bütçe
Katma Bütçe
İk.Oev.Teşek.
İl Özel İdareleri
Belediyeler
Genel Toplam
J 6,1
23.999
5.180
23
4,3
32.827
7.331
28AO)
ı 0.589
104.115
100,0
134.779
Arasında
1946
41.2
24,3
5A
21
7.7
66.201
18.538
29.261
22.703
10t),O
222.166
Yüzde
38,4
29,8
8,3
13,2
10,2
100,0
Kaynak: GÜlmez. Mesut (1973). "Türk Kamu Görevlilerinin Sayısal Evrimi Üzerine Notlar".
Amme idaresi Dergisi. Cilt 6, Sayı 3. s..B.
Tablodan da anlaşılacağı gibi tek-paı1i döneminde memur sayısı iki katına
çıkmıştır. 1931 'de] 04.115 olan memur sayısı 1946'da 222. ı 66'ya yükselmiştir.
Katına bütçel i dairelerde 193] -1938 yılları arasındaki yüzde yüzlük artışın ne­
deni, 1931 istatistiğinde genel bütçeye dahilolan PTT Genel Müdürlüğü'nün bu
32
Amme İdaresi Dergisi
dönemde katma bütçeli daireler arasına alınmasıdır. 1938-1946 yılları arasında,
kamu çalışanlarının sayısının en yoğun olarak arttığı dönem olmuştur. Sekiz
yıllık dönemde kamu personeli sayısı yüzde 64,83 oranında artmıştır. Ortalama
yıllık artış yüzde 8'e ulaşmış. Personel sayısı iki katından fazla artan katma büt­
çeli ve iktisadi devlet teşekkülleri, bu artışın başta gelen nedeni olmuştur. Özel­
likle Devlet Demir Yolları, PTT ve Orman Genel Müdürlüğü maaşlı ve ücretli
personelin bu dönemde iki kat arttığı görülmektedir (Gi.'ilmez, 1973: 33-34).
Devletin yeni yeni alanlarda faaliyete geçmesinin ve toplum yapısına yeni
kurulan kamu örgütleriyle daha fazla nüfuz etmesinin doğal bir uzantısı olarak,
memur sayısında hızlı bir artış meydana gelmiştir. Zaman ilerledikçe Türk ka­
'mu yönetiminin daha ayrıntılı bir yapı oluşturduğu, birçok örgüt ve örgüt bi­
rimleriyle donattidığı görülmüştür.
Türkiye' de kamu kuruluşlarının sayısal evrimi incelendiğinde~ şu durum or­
taya çıkmaktadır: 1920 yılında toplam kuruluş sayısı 7 iken 1920-1946 yılları a­
rası 47 yeni kuruluş kurulmuş olup önce toplam 54, 1946 -1960 yı ii arı arasında
39 ve sonra da 93 kuruluşa ulaşılmıştır (TODAİE, 1977).
Türkiye'de memur sayısının genel nüfusa oranı zaman içerisindeki gelişmesi
incelendiğinde, bu oranın giderek artmakta olduğu görülmektedir. Devletin yeni
işlevlerini yerine getirmek için çağdaş kamu kurumları kurması sonucu me­
murların sayıları hızla artmış. Cumhuriyet döneminde devletin her yeni yü­
kümlülüğü, her yeni işlevi, yeni yasal düzenlemeleri, yeni örgütleri ve dolayı­
sıyla yeni memur alımlarını gerekli kılmıştır.
Tablo 4: 1931-1963
Yı11ar
1931
1938
1946
1963
Genel Nüfus
14.756.000
16.916.000
19.076.000
29.655.000
Yıllan Arasında
Memur Başına Düşen Nüfus Sayısı
Yönetsel Nüfus Yüzde Memur Başına Düşen Nüfus
104. 115
7
141,7
134.779
8
125,5
12
85,8
222.166
15
65,9
449.869
Kaynak: TÜSİAD, Kamu Bürokrasisi, TÜSiAD Yayınları. istanbul- ı 983
SONUÇ
Cumhuriyet' in ilk yıllarından 1950'ye kadar olan dönemde yukarıda da be­
gibi devletin üstlendiği görevlerdeki aıiışa paralelolarak bürokratik
kadrolarda sayısalolarak hızlı bir artış olmuştur. Bürokrasi üstlendiği görevler
nedeniyle Cumhuriyet'in ilk yıllarında sosyal statüsü yüksek bir meslek olmuş­
tur. Ayrıca ülkenin siyasal seçkinleri ile özdeşleşmiş olan bürokrasinin Atatürk
Devrimleri'nin topluma kabullendirilmesinde de etkili rol oynaması bürokratla­
ra ek bir itibar kazandırmıştır. Bu dönemde çeşiti i hukuki düzen lemelerle mo­
dern anlamda bir personel rejimi oluşturulmaya çalışılmıştİr. Bunun yanında bü­
rokrasinin ekonomik olarak ralıata kavuşmasına yönelik çalışmalar da yapıl­
lirtildiği
Tek-Parti Döneminde Türk Kamu Bürokrasisinin Gelişimi
33
mıştır. Fakat bu çalışmalar ekonomik gelişmeleri takip etmediği için büyük öl­
çüde yetersiz kalmıştır. Özellikle İkinci Dünya Savaşı ve sonrasında bürokrasi
ekonomik olarak bir hayli sıkıntılı günler yaşamıştır.
KAYNAKÇA
Adal, HasanŞükrü (1968), Kamu Personel idaresi, Ahmet Sait Matbaası, İstanbuL.
Boratav, Korkut (1982), Türkiye'de Devletçilik,
Savaş Yayınevi,
Ankara-1982
Özbudun, Ergun (1995), "Türkiye'de Devlet Seçkinleri ve Demokratik Siyasi Kültür",
Türkiyede Demokratik Siyasi Kültür, Türk Demokrasi Vakfı Yayınları, Ankara.
Ers.an, Aysel (1974), "Personel Yönetimi ve Devlet Personel Uzmanlığı", Amme idaresi
Dergisi, Cilt 7, Sayı 4, Aralık.
Eryılmaz, Bilal (1997), "Bürokrasi ve İktidar", Yeni Türkiye Dergisi, Yı13, Sayı 13.
Gülmez, Mesut (1973), "Türk Kamu Görevlilerinin Sayısal Evrimi", Amme idaresi
Dergisi, Cilt 6, Sayı 3, EylüL.
Heper, Metin (1974), Bürokratik Yönetim Geleneği, ODTÜ Idari Bilimler Fakültesi Ya­
yını, Ongun Kardeşler Matbaası, Ankara.
Heper, Metin
(ı 984) "Bürokrasİ",
Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi, Cilt 2,
İletişim Yayınları, İstanbuL.
Kazancigil, Ali ( ... ), "Türkiye'de Modern Devletin Oluşumu ve Kemalizm", Türkiye'de
Siyaset: Süreklilik ve Değişim, Der Yayınları, İstanbul
Öktem, M. Kemal (1992), "Türk Kamu Personel Yönetiminin Gelişimi", Amme idaresi
Dergisi, Cilt 25, Sayı 2, Haziran.
Özdağ; Ümit (199 ı), Ordu Siyaset ilişkisi (Atatürk ve ınönü Döneminde), Gündoğan
Yayınları,
Ankara.
Sarıbay Ali Yaşar (1985), Postmodernite Sivil Toplum ve islam, İ letişim Yayınları, İs­
tanbuL.
Sencer, Muzaffer (I 989), Türkiye'de Siyasal Partiler ve Sosyal Temelleri,
Geçiş
Ya­
yınları, İstanbuL.
ŞayIan,
Gencay (1984), "Cumhuriyet Bürokrasİsİ", Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansik­
lopedisi, Cİlt 2, iletişim Yayınları, istanbul- J 984
Şayfan,
Gencay (ı 986), Türkiye 'de Kapitalizm Bürokrasi ve Siyasi
Ankara.
ide()il~ii,
Verso Ya­
yınları,
Tutum, Cahit (i 968),"Türkiye'de Personel Reform Üzerine Düşünceler, Amme Idaresi
Dergisi, Cilt ı, Sayı ı, Mart.
Tozan, Saim ve Cevan, Feriha (ı 977), Kamu Personeline Sa,?!;lanan Mali ve Sosyal
Haklar (1936-1977), Başbakanlık Devlet Personel Dairesi Yayın No 35, Ankara.
Öznur Us (1973), "Memurluk Prestiji", Amme idaresi Dergisi, Cilt 6, Sayı 3, EylüL.
TüSİAD (1983), Kamu Bürokrasisi, TüSİAD Yayınları, İstanbuL.
TODAİE (1977),
T.c.
Devlet Teşkilatı Rehberi 1976, TODAİE Yayınları, Ankara.
Download