Türkiye Kalkınma Bankası Yayını NİSAN – HAZİRAN 2012 Sayı : 64 TÜRKİYE KALKINMA BANKASI A.Ş. Adına Sahibi Metin PEHLİVAN Genel Müdür Vekili İÇİNDEKİLER BASINDA KALKINMA Yazı İşleri Sorumlusu TÜRKİYE KALKINMA BANKASI'NIN EV SAHİPLİĞİNİ ÜSTLENDİĞİ (ADFIAP) 35. YILLIK OLAĞAN TOPLANTISINDA MERKEZ BANKASI BAŞKANI ERDEM BAŞÇI’NIN KONUŞMASI; 2 TÜRKİYE KALKINMA BANKASI'NIN EV SAHİPLİĞİNİ ÜSTLENDİĞİ, SHERATON ATAKÖY OTELİ'NDE DÜZENLENEN (ADFIAP) 35.YILLIK OLAĞAN TOPLANTISINDA KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ’IN KONUŞMASI; 4 TKB'DEN İMALAT SANAYİİ'NİN BEŞ YILLIK RESMİ 7 BEŞ YILIN ŞAMPİYONU ELEKTRİKLİ MAKİNE OLDU 9 ANADOLU AJANSI’NIN TÜRKİYE KALKINMA BANKASI A.Ş. GENEL MÜDÜR VEKİLİ PEHLİVAN İLE YAPTIĞI SÖYLEŞİ; 12 TÜRKİYE KALKINMA BANKASI A.Ş. GENEL MÜDÜR VEKİLİ METİN PEHLİVAN’NIN HÜRRİYET COM’DAKİ HABERİ; 14 TÜRKİYE DÜNYAYA MODEL 16 KALKINMA BANKASI’NDAN HEDEF 1 MİLYARLIK KREDİ. 16 KALKINMA BANKASI,1 MİLYAR TL KREDİ VERECEK. 16 TÜRKİYE KALKINMA BANKASI GENEL MÜDÜR VEKİLİ METİN PEHLİVAN’IN BANKA OLAĞAN GENEL KURULUNDA YAPTIĞI KONUŞMA. 17 KALKINMA BANKASI MUSLUKLARI AÇTI 2012’DE 1MİLYARTL KULLANDIRACAK. 19 TÜRKİYE KALKINMA BANKASI 75 MİLYAR EURO KREDİ ALDI. 19 KALKINMA BANKASI, AYB'DEN 75 MİLYON AVRO KREDİ ALDI. 20 ENERJİ İHTİYACINA 723 MEGAVATLIK KATKI 21 KIRIKKALE KENT KONSEYİNİN DÜZENLEDİĞİ PANELDE KONUŞAN TÜRKİYE KALKINMA BANKASI GENEL MÜDÜR VEKİLİ METİN PEHLİVAN, KALKINMANIN TEMELİNDE İNSANIN OLDUĞUNU SÖYLEDİ. 23 ENERJİ İHTİYACINA 723 MEGAVATLIK KATKI KALKINMA BANKASI'NCA 25 HES VE YENİLENEBİLİR ENERJİ YATIRIMI FAALİYETE GEÇERKEN, 21'İNİN YATIRIMIN TAMAMLANMASI İÇİN ÇALIŞMALAR SÜRDÜRÜLÜYOR. 25 Necdet ŞAHİNKÜÇÜK Kurumsal İletişim ve Eğitim Daire Başkanı Yayına Hazırlık Mehmet Ali TOPRAKOĞLU Düzeltmen Özlem MUMCU Yazışma Adresi dergi@kalkinma.com.tr MAKALE • Dergide yayınlanan bütün yazılar kaynak gösterilerek iktibas edilebilir. • Bu dergi ücretsizdir. İLETİŞİM TRAFİĞİNDE ÖNEMLİ BİR KAVŞAK: GERİBİLDİRİM 26 KALKINMA ÇEVRE YÖNETİM SİSTEMİ 30 KALKINMA BANKASI HATIRA ORMANI 34 GİRİŞİM SERMAYESİ UYGULAMALARININ HUKUKİ ALTYAPISI VE TÜRKİYEDEKİ SEKTÖRE İLİŞKİN İNCELEME 35 • Dergimizde yayınlanan yazılardaki bilgi ve görüşlerin sorumluluğu yazarlara aittir. KURUMSAL İLETİŞİM VE EĞİTİM DAİRE BAŞKANLIĞI FAALİYETLERİ e-dergi OLARAK YAYINLANMAKTADIR. www.kalkinma.com.tr KURUM DIŞI EĞİTİMLER 48 YENİLENEBİLİR ENERJİ HUKUKU SEMİNERİ 49 MALİ ANALİZ TEKNİKLERİ VE KREDİLENDİRME SÜRECİ SEMİNERİ. 52 STRATEJİ GELİŞTİRME VE UYGULAMA YÖNTEMLERİ EĞİTİMİ. 53 SWIFT HAZİNE VE DIŞ İŞLEMLER SEMİNERİ. 54 KURUMSAL YÖNETİM SEMİNERİ 55 YANGIN VE ACİL DURUM SEMİNERİ 56 MALİ ANALİZ TEKNİKLERİ VE KREDİLENDİRME SÜRECİ SEMİNERİ. 57 YENİ TÜRK TİCARET KANUNU SEMİNERİ 58 KURUMSAL İLETİŞİM EĞİTİMİ 59 BORÇLAR HUKUKU SEMİNERİ 61 YENİLENEBİLİR ENERJİ HUKUKU SEMİNERİ 62 BANKAMIZ KREŞ VE ANAOKULU ÇOCUKLARI TEMA VAKFI TARAFINDAN EROZYON VE ÇEVRE BİLİNCİ KONULARINDA BİLGİLENDİRİLDİ 65 “CORPORATE GAMES”2012 KURUMSAL OYUNLARDA BAŞARI. 67 1 BASINDA Kalkınma ANADOLU AJANSI 25 NİSAN 2012 -Merkez Bankasi Başkani Erdem Başçi: ''Türkiye'de 35 yil boyunca yüksek ve dalgali bir enflasyon dönemi yaşadik. Bu dönemde ülke, gereğinden fazla bir enflasyon risk primi ödediği için, reel faizler haddinden fazla yüksek seviyelerde oluştu, reel ücretler üzerinde haddinden fazla bir aşaği yönlü baski oluştu'' ''Türkiye'nin potansiyel büyüme hizini en az 1 puan, bu yüksek enflasyon döneminin aşağiya çektiğini tahmin etmek ve söylemek mümkün görünüyor'' ''Yillik ortalama 1 puanlik bir potansiyel büyüme kaybi, orta ve uzun vadede 35 yillik dönemde çok büyük bir üretim kaybina ve kaynak kaybina denk geliyor'' Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, Türkiye'de 35 yıl boyunca yüksek ve dalgalı bir enflasyon dönemi yaşandığını hatırlatarak, ''Bu dönemde ülke, gereğinden fazla bir enflasyon risk primi ödediği için, reel faizler haddinden fazla yüksek seviyelerde oluştu, reel ücretler üzerinde haddinden fazla bir aşağı yönlü baskı oluştu. Türkiye'nin potansiyel büyüme hızını en az 1 puan, bu yüksek enflasyon döneminin aşağıya çektiğini tahmin etmek ve söylemek mümkün görünüyor. Yıllık ortalama 1 puanlık bir potansiyel büyüme kaybı, orta ve uzun vadede 35 yıllık dönemde çok büyük bir üretim kaybına ve kaynak kaybına denk geliyor'' dedi. Başçı, Türkiye Kalkınma Bankası'nın ev sahipliğini üstlendiği Asya ve Pasifik bölgesinde yer alan kalkınma ve yatırım bankalarının oluşturduğu Association of Development Financing Institutions in Asia and the Pacific'ın (ADFIAP) 35. yıllık olağan toplantısında konuştu. Fiyat istikrarı olan bir ekonomide, Merkez Bankası'nın bir nedenle karşılıksız para basarsa, son derece geçici, saman alevi gibi bir büyüme ve bununla birlikte geçici bir istihdam artışı gözlenebileceğine işaret eden Başçı, ''Ancak bunu sadece 1 veya iki sefer yapabilirsiniz. Bunu yapmaya devam ettiğiniz sürece enflasyon beklenmeye başlanır ve sürekli bir fiyat artışı zinciri bunu takip eder. Dolayısıyla kendi kendini besleyen enflasyonist bir sürece ekonomi girmiş olur'' dedi. Başçı, bunun büyüme, kalkınma ve milli gelir üzerindeki etkisine değinirken, şunları söyledi: ''Türkiye bunun çok güzel bir örneğidir. Türkiye'de 35 yıl boyunca yüksek ve dalgalı bir enflasyon dönemi yaşadık. Bu dönemde ülke, gereğinden fazla bir enflasyon risk primi ödediği için, reel faizler haddinden fazla yüksek seviyelerde oluştu, reel ücretler üzerinde 2 BASINDA Kalkınma haddinden fazla bir aşağı yönlü baskı oluştu. Dolayısıyla Türkiye'de kaynak dağılımı bozuldu. Bu konuda çeşitli tahminler yapılabilir ancak Türkiye'nin potansiyel büyüme hızını en az 1 puan, bu yüksek enflasyon döneminin aşağıya çektiğini tahmin etmek ve söylemek mümkün görünüyor. Yıllık ortalama 1 puanlık bir potansiyel büyüme kaybı, orta ve uzun vadede 35 yıllık dönemde çok büyük bir üretim kaybına ve kaynak kaybına denk geliyor. Buradaki maliyetler anlık ve yıkıcı bir şekilde ortaya çıkmıyor, zaman içerisinde yavaş yavaş kendisini gösteriyor. Dolayısıyla daha az hissedilir oluyor. O yüzden de fiyat istikrarının önemini merkez bankacılarının sık sık hatırlatması, kamuoyunu bu konuda aydınlatması ihtiyacı oluyor.'' Finansal istikrarda temel sürükleyicinin, kredi kalitesindeki bozulma olduğunu dile getiren Başçı, kredi verilmemesi gereken kişi ve kesimlere sistemin kredi vermeye başlaması, sürdürülebilir olmayan iş modellerini desteklemeye başlaması halinde, bu durumun ilk yıllarda sorun olarak görülmediğini, hatta iyi bir durum olarak düşünüldüğünü söyledi. Başçı, kredi kalitesindeki gizli bozulma ortaya çıktığı anda, ekonomilerin çok büyük ve çok derin resesyonla karşı karşıya kalabildiğine değinerek, mali resesyonların daha derin ve daha uzun süreli etkileri olduğunun tespit edilebildiğini vurgulayarak, 2008 yılındaki küresel ekonomik krizinde bunun örneğinin yaşandığını ve etkilerinin yaşanmaya devam ettiğini belirtti. Buradaki maliyetin aslında seyrek bir şekilde, zaman zaman ortaya çıktığını kaydeden Başçı, ''Burada farkındalık çok daha önemli ve bu farkındalığa yol açacak kurumsal düzenlemelerin mutlaka mevcut olması gerekiyor. Nasıl merkez bankaları enflasyonla mücadele açısından bağımsız bir kurum olarak kurulmuş teorisiyle pratiğiyle hayata geçmiş; buna benzer bir şekilde finansal istikrardan da sorumlu mutlaka kurumların olması gerekiyor. İyi zamanlarda, herkesin son derece iyimser olduğu zamanlarda risklerden bahsedecek ve gerekli kriz önleyici tedbirleri gereken zamanlarda devreye sokacak kurumlara ihtiyaç var'' diye konuştu. 3 BASINDA Kalkınma ANADOLU AJANSI 26 NİSAN 2012 Kalkinma Bakani Cevdet Yilmaz: ''2023 vizyonunu gerçekleştireceksek, kapsayici bir kalkinma kavramini harekete geçireceksek bütün bölgelerin potansiyelini değerlendirmek zorundayiz. Az gelişmiş bölgeler bir yük değil birer firsat'' ''Büyümenin ve ekonomik gelişmelerin nimetlerinin topluma yayilmasi kalkinmanin olmazsa olmaz unsurlarindandir'' ''Kalkinma dediğiniz süreç dar çevrelerin üzerinde yürüyebilecek bir süreç değil geniş kesimleri kapsamasi gereken bir süreç'' ''Artik biz dünyayi tartişirken, dünyadaki iyi uygulamalari tartişirken belirli coğrafyalara değil, bütün dünyaya bakmaliyiz ve perspektifimizi genişletmeliyiz'' İSTANBUL (AA) - 26.04.2012 - Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz bölgeler arası gelişmişlik farklılığının giderilmesinin önemine işaret ederek, ''Eğer 2023 vizyonunu gerçekleştireceksek, kapsayıcı bir kalkınma kavramını harekete geçireceksek bütün bölgelerin potansiyelini değerlendirmek zorundayız. Az gelişmiş bölgeler bir yük değil birer fırsat'' dedi. Sheraton Ataköy Oteli'nde düzenlenen Asya Pasifik Kalkınma Bankaları Birliği'nin (ADFIAP) 35. yıllık olağan toplantısında konuşan Yılmaz, toplantının İstanbul'da yapılmasının kendileri için ayrı bir önem taşıdığını belirterek, hükümet olarak İstanbul'u bir finans merkezi haline getirmeyi amaçladıklarını ve toplantının bu amaca katkı yapacağına inandığını kaydetti. Yılmaz, dünyanın içerisinden geçtiği küresel ekonomik kriz sürecinde sürdürülebilir kalkınmanın yeniden tartışılmasını ve bu anlamda tecrübelerin paylaşılmasının son derece anlamlı olduğunu belirtti. Kalkınma bankalarının önlerinde sıfat olduğunu ve bu sıfatın onları diğer bankalardan ayırt ettiğini anlatan Yılmaz, bu bankaların farklı ve ayrı olduğunu kaydetti. Bakan Yılmaz, kalkınma denildiğinde bir Kalkınma Bakanı olarak ''değişimin ve yapısal dönüşüm sürecinin yönetimini'' anladığını dile getirerek, kalkınmayı sadece ekonomik büyüme veya gelir artışını olarak görmediklerini ve kalkınmanın sadece ekonomik büyümeden ibaret bir kavram olmadığını ifade etti. ''Büyümenin, ekonomik gelişmelerin nimetlerinin topluma yayılması kalkınmanın olmazsa olmaz unsurlarındandır'' diyen Yılmaz, çevre ve nesiller arası denge konusunda olumlu bir çerçevenin şekillendirilmesinin kalkınmanın diğer bir boyutu olduğunu aktardı. 4 BASINDA Kalkınma Kalkınma konusunda işin özünün ''insan'' olduğunu vurgulayan Yılmaz, şöyle devam etti: ''Ekonomik gelişmenin, sosyal yatırımlarımızın, çevreye bakışımızın hepsinin odağında insan var. İnsan odaklı baktığınız zaman çok boyutlu bakmak zorundasınız. Hükümet olarak insan odaklı baktığımız için kalkınmaya çok boyutlu bir şekilde yaklaşıyoruz. Kapsayıcı kalkınma son derece önemli. Buradan iki şeyi anlıyorum. Birincisi kalkınma sürecine olabildiğince kesimleri, toplumun en geniş kitlelerini dahil etme süreci. Kalkınma dediğiniz süreç dar çevrelerin üzerinde yürüyebilecek bir süreç değil geniş kesimleri kapsaması gereken bir süreç. İkincisi de nimetlerinin dar çevrelere yönelik olmaması, toplumun en geniş kesimlerine yönelik olmalı. Kalkınmayı böyle tarif edince kalkınma finans kuruluşlarının da misyonu ortaya çıkıyor. Kalkınma bankacılığının temel misyonunu 'insanı merkez alan, sosyal ve çevresel boyutları ihmal etmeyen aksine önemseyen, sürdürülebilir ekonomik faaliyetleri desteklemek' şeklinde söyleyebiliriz. Kalkınma finans kuruluşları tek amacı kar etmek olan ticari ve konvansiyonel finans kuruluşlarından farklıdır. Kalkınma finans kurulumları önemli bir boşluğu dolduruyorlar. Ticari bankaların yapamadıklarını yapıyorlar. Tüm bu özellikleriyle kalkınma finans kuruluşlarının sadece gelişmekte olan ülkeler için değil gelişmekte olan ülkeler için değil gelişmiş ülkeler için de önemli bir role, ağırlığa sahip olması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle yaşadığımız finansal kriz kalkınma bankalarının önemini daha iyi göstermiş ve yeniden gündeme taşımış durumda. Kalkınma finans kuruluşları birçok önemli banka geri çekilirken ve yatırımcısına yeterli imkan sağlamazken kalkınma bankacılığının apayrı bir fonksiyon taşıdığını görüyoruz.'' -''Gelişmekte olan ülkeler daha fazla büyüyor''Küresel ekonomik kriz nedeniyle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin büyüme oranlarında farkın açıldığına da dikkati çeken Yılmaz, 2011'de gelişmekte olan ülkelerin yüzde 6,2 büyümesine karşın gelişmiş ülkelerin 1,6 oranında büyüme yaşadığını hatırlattı. Yılmaz, finansal olarak başlayan krizin devletlerin müdahalesiyle giderek bir kamu krizine dönüştüğünün görüldüğünü anlatarak, alınan tedbirlerin kamu açığını artırdığını, orta ve uzun vadede güveni sarstığını ve riskli bir ortamın doğduğunu dile getirdi. Bu sorunların yanı sıra siyasi lider eksikliği ve kararların alınıp uygulanmasındaki cesaretsizliklerin finansal krizin uzamasına neden olduğunu kaydeden Yılmaz, tüm bunların sonucunda işsizlik ve düşük büyüme oranlarının gelişmiş ülkelerin de bir sorunu haline geldiğinin altını çizdi. -''Artık iyi uygulamaları tartışırken dünyanın bütün ülkelerine bakmalıyız''Yılmaz, bu süreçte gelişmekte olan ülkelerin güç kazandığını belirterek, ''Medyada ve dünyada dikkat ederseniz artık G-7 kavramını değil G-20 kavramını duyuyoruz. G-20 kavramı, G-7'nin yerini almış durumda. Gelişmekte olan ülkeler dünya ekonomisinde daha fazla ağırlık kazanmalarının yanı sıra dünyadaki politikaların şekillenmesinde daha fazla ağırlık kazanacaklar. Artık biz dünyayı tartışırken, dünyadaki iyi uygulamaları tartışırken belirli coğrafyalara değil, bütün dünyaya bakmalıyız ve perspektifimizi genişletmeliyiz. Nerede bir iyi uygulama varsa oraya bakmalıyız. Biz maalesef şimdiye kadar başarıyı belirli ülkelerde aradık artık bunu aşmamız lazım. Bu başarılı uygulama en az gelişmiş ülkede de olabilir'' diye konuştu. 5 BASINDA Kalkınma -''Türkiye istikrarlı ve güven veren bir yönetimle bugüne geldi''Türkiye'nin küresel krizi ve fiili stres testini başarıyla atlattığını aktaran Yılmaz, büyüme rakamlarına işaret ederek bu rakamların Türkiye'nin bulunduğu bölgede kıskandıracak rakamlar olduğunu ifade etti. Yılmaz, kriz sürecinden ekonomik ve sosyal anlamda başarıyla çıkıldığına işaret ederek bu başarıların altında yatan temel hadisenin güven ve istikrarın bulunduğunu aktardı. -''Bölgeler arası gelişmişlik farkının üzerinde önemle duruyoruz''Türkiye'nin istikrarlı ve güven veren bir yönetimle bugünlere geldiğinin altını çizen Yılmaz, reformların başarıya ulaştığını ve doğru kararların doğru zamanda doğru şekilde uygulandığını dile getirdi. Bakan Yılmaz şu şekilde devam etti: ''Geçen yıl seçim yılı olmasına rağmen bütçe açıklarını düşürdük. Bunu yaptığınız zaman siyaseten de toplumdan karşılığını görüyorsunuz. Temel politikalarımızı uygularken esnekliğimizi de hiçbir zaman yitirmedik. Kalkınma planlarımız, orta vadeli ve yıllık planlarımızla temel politikalarımızı ortaya koyduk. Ancak yeri geldiğinde şartlar değiştiğinde hızlı karar alıp bunları uygulama yeteneğimiz de var. Bunları yapmadığınızda başarılı olmanız mümkün değil. Türkiye sağladığı bu başarılarla kendisine yeni bir vizyon çizmiş durumda. 2023 vizyonu. Hedeflerimiz geçmiş başarıların zemininde ortaya konulan hedefler ve toplumun genel kesiminin kabul ettiği hedefler. Ülkemizi büyütmeye çalışırken bölgesel boyuta da önem verdik. Türkiye gibi büyük ve coğrafyası geniş ülkelerde ister istemez bölgeler arasında ciddi farklılıklar olabiliyor. Bölgeler arası gelişmişlik farklılıkları bizim üzerinde önemle durduğumuz bir konu. Bu konuya da yeni kavram ve politikalarla yaklaştık. İki temel kavram burada öne çıkıyor. Birincisi rekabet edilebilirlik, ikincisi ise bölgeler arası gelişmişlik farklılıklarını giderme. Rekabet konusu tüm bölgeler için geçerli ancak bölgeler arası gelişmişlik farklılıklarını azaltmamız gerekiyor. Rekabetçilikle adalet kavramını eş zamanlı gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Ulusal ve bölgesel ölçeği birbirinin tamamlayıcısı olarak görüyoruz. Şunun altını çizmek istiyorum 2023 vizyonunu gerçekleştireceksek, kapsayıcı bir kalkınma kavramını harekete geçireceksek bütün bölgelerin potansiyelini değerlendirmek zorundayız. Az gelişmiş bölgeler bir yük değil birer fırsat.'' Bölgesel politikalar için kalkınma ajanslarını hayata geçirdiklerini dile getiren Yılmaz, Türkiye'nin 81 ilini kapsayacak şekilde 26 yerde kalkınma ajanslarını kurduklarını, buralarda yerel yönetimi, merkez, idareyi, iş dünyasını yönetişim anlayışı içerisinde bu ajanslarda görev almaya çağırdıklarını ve ajanslardan ilerleyen dönemlerde çok şeyler beklediklerini söyledi. Yılmaz, ajanslar kanalıyla bölgelerin potansiyellerin daha iyi belirleneceğini sözlerine ekledi. 6 BASINDA Kalkınma DÜNYA 02 MAYIS 2012 OSMAN AROLAT / AROLAT'TAN TKB'den İmalat Sanayii'nin beş yillik resmi Türkiye Kalkınma Bankası İmalat Sanaii alt kalemlerinde yer alan 22 sektörde 7 kritere dayalı olarak 2005-2010 dönemlerini kapsayan beş yıllık bir araştırma yaparak İmalat Sanayinin resmini ortaya koymuş. Bu yedi kritere göre hangi sektörlerin iyi ve ilk sıralarda, hangilerinin orta sıralarda, hangilerinin son sıralarda yer aldığını belirterek bir anlamda hem ekonomi yönetimi hem de sektörlerin yeni dönem çalışmalarına ışık tutmuş… Türkiye'nin her konuda bilançolu çalışma yapması gerektiğini bu sütunlarda sürekli olarak dile getiriyorum. Sektör temsilcilerinin ve Hükümet üyelerinin açıklamalarında bir muhasebenin yer alması gerektiğini bilançoya dayalı, sonuçların belirtilmesiyle doğru ve ölçülebilir değerlendirme yapılabileceğinin sık sık altını çiziyorum. O nedenle de belirlenmiş kriterlere dayalı ölçülebilir sonuçlar içeren çalışmaları ekonomimiz açısından çok önemsiyorum. Doğru ve yol gösterici buluyorum. Arkadaşımız İbrahim Ekinci'nin haberleştirdiği Türkiye Kalkınma Bankası'nın 5 yıllık sektör değerlendirmesini içeren çalışması benim bu talebime cevap veren çok önemli ve yol gösterici bir çalışma. Hem ekonomi yönetimine hem sektör temsilcilerine yapılanlarla ilgili somut verilere dayalı ayna tutuyor. TKB'nin 2005-2010 yıllarında imalat sektörünün 22 alanını inceleyen çalışması yedi kritere dayalı olarak belirlenmiş. Ve bu 22 imalat sanayi sektör dalı bu kriterlere göre değerlendirmeye alınmış. Aynı kriterlerle yapılan ayrı ayrı değerlendirmelere göre bu yedi kritere göre sektörler sıralamaya tabi tutulmuşlar. Önce bu yedi kriterin neler olduğunu sıralayalım: Üretim endeksi artışı, Kapasite kullanımı, İhracat artışı, Dış ticarette rekabet gücü, İstihdamdaki gelişme, verimlilik artışı ve yüksek fiyat uygulaması. Bu kriterlerin her birinde hangi sektörün ilk sırada hangi sektörün ortalarda, hangi sektörün son sıralarda yer aldığı ortaya konularak imalat sanayi sektörünün 22 alanının resmi ortaya konuluyor ve bu durağan olarak 5 yılın bütününü bir kalemde yansıtmıyor, dönem içersinde yıllara göre değişimi de ortaya koyuyor. Haberde de örnek olarak yer aldığı gibi gıda ve içecek sektörü kriz döneminde 2008-09 yıllarında hane halkı tüketim kalıplarında dayanıklı tüketim mallarından, temel tüketim mallarına kayış nedeniyle en iyi performans gösteren sektör olarak karşımıza çıkıyor. Ayrıca araştırmaya göre gıda sektörü kümelenme açısından da ileri noktada bulunuyor. Türkiye'nin 7 bölgesinde de bu sektör olgun küme özelliğine sahip olarak ilk sırada yer alıyor. 7 BASINDA Kalkınma Araştırmanın ortaya koyduğu bir başka sonuç ta ileri teknoloji içeren sektörlerin en düşük performans gösteren sektörler arasında yer almaları. Radyo ve Tv cihazları sektörü beş yıllık dönemin son sırasında yer alırken bir diğer ileri teknolojili sektör Bürobilgi işlem ve muhasebe makineleri sektörü de ondan bir üst sırada sondan ikinci sırada yer alıyor. Bu da Sanayi Stratejisinde Avrasya'nın orta ve ileri teknoloji üssü olma hedefi açısından önemli bir engel olarak bu resim içinde yer alıyor. TKB'nin araştırması sektörlerin bölgelere göre mekansal dağılımını, bölgeler içersindeki büyüklüklerini, girdi kullanımlarını, hangi sektörlerden diğer sektörlerde en fazla girdi kullanıldığının sonuçlarını içeriyor. Sektörde bir birim nihai talep artışının üretime etkisinin ne olduğunu, en çok hangi sektörde üretim artışına yol açtığının somut sonuçlarını ortaya koyuyor. Türkiye Kalkınma Bankasının imalat sanayi sektörünün 22 alanını 5 yıllık dönemde inceleyen ve sonuçlarını ortaya koyan araştırması bir yandan dönemin imalat sanayi resmini bize sunarken, bir yandan da hem ekonominin genelinde hem de tek tek imalat sanayi kalemlerinde atılacak adımlar için doğru yol haritasına imkan veriyor. 8 BASINDA Kalkınma DÜNYA 02 MAYIS 2012 Beş yilin şampiyonu elektrikli makine oldu TKB'nin analizlerine göre imalat sanayinin 2005-2010 yılları arasındaki şampiyonu elektrikli makine ve cihazlar sektörü oldu. En yüksek performansı gösteren sektörler arasına ağaç ve mantar ürünleri ile tütün de girdi. İbrahim EKİNCİ Türkiye Kalkınma Bankası (TKB) , imalat sanayinin performansını analiz etti. 2005-2010 döneminde 22 imalat sanayi sektörünü inceleyen "Türkiye İmalat Sanayiinin Analizi" çalışmasına göre bu dönemde en yüksek performans gösteren ilk üç sektör şöyle sıralandı: Elektrikli makine ve cihazlar, ağaç ve mantar ürünleri, tütün. Çalışmada ele alınan 22 temel sektör, üretim endeksi, kapasite kullanım oranı, ihracat, dış ticarette rekabet gücü (RCA skorları), istihdam, verimlilik ve ÜFE açısından değerlendirildi. Üretim endeksi artışında bir numara ağaç ve mantar ürünleri sektörü oldu. Kapasite kullanım oranında en yüksek performansı tütün sektörü gösterdi. En yüksek ihracat performansını kağıt ve kağıt ürünleri sektörü gösterdi, dış ticarette rekabet gücü açısından en iyi performansın konfeksiyon ve kürk işleme sektöründe olduğu saptandı. İstihdamda en iyi performansı elektrikli makine ve cihazlar gösterdi. Verimlilikte performansı en yüksek sektör olarak ağaç ve mantar ürünleri öne çıktı. Petrol ürünleri sektörü, en yüksek fiyat artırımı gerçekleştiren sektör olarak belirlendi. Aynı dönemde kriterler bazında; üretim endeksi artışında radyo, TV vb. cihazlar, kapasite kullanım oranı artışında mobilya vb. ürünler, ihracat artışında radyo, TV vb. cihazlar, dış ticarette rekabet gücünde büro, muhasebe ve bilgi eşlem makineleri, istihdam artışında konfeksiyon, verimlilik artışında radyo, TV vb. cihazlar, fiyat artışında diğer ulaşım araçları sektörü son sırayı aldı. Sektörlerin kriter bazındaki karakteristiklerinin çok farklılaşabildiği saptandı. Analizde, "Örneğin konfeksiyon sektörü dış ticaretteki rekabet gücünü gösteren RCA değeriyle ilk sırayı almışken, istihdam kriterinde son sırada yer almaktadır. Aynı sektör diğer kriterlerde de düşük bir performans gösterdiği için genel sıralamada 20'nci olabilmiştir. Benzer şekilde petrol ürünleri sektörü (bilhassa ilgili dönemdeki petrol fiyatlarının da artışı nedeniyle) en yüksek oranda fiyat artırımı gerçekleştiren sektör iken, rafine edilmiş petrol ihracatı nedeniyle de ihracatta üçüncü sırayı almasına karşın, bilhassa üretim performansı ve verimlilik kriterlerindeki düşük performansından dolayı, genel değerlendirmede 22 sektör arasında 18. sırada yer alabilmiştir" denildi. 9 BASINDA Kalkınma Yedi ayrı kriterde farklı sektörler öne çıksa da toplulaştırılmış performans kriterine göre ilk sırada elektrikli makine ve cihazlar birinci sıraya yerleşti. Dönemler ve dönem geneli için sektörlerin performans sırasını gösteren tabloya göre elektrikli makine ve cihazlar sektörü, küresel krizin en fazla yoğunlaştığı yıl olan 2009 ve kriz etkilerinin görülmeye başladığı 2008 yılı dışında, incelenen 5 yılın üçünde birinci sırada yer aldı. Üretim endeksi ve verimlilik kriterinde dönem genelinde ilk sırada yer alan ağaç ve mantar ürünleri sektörü, genel sıralamada ikinci sıraya yerleşti. Genel sıralamada tütün sektörü de üçüncü oldu. İleri teknoloji yerinde saydı. Analizde, "ileri teknoloji" içeren iki önemli sektörün en kötü performansı gösteren sektörler olarak son iki sırayı paylaşması dikkat çekti. 2005-2010 döneminde en düşük performansı gösteren sektörler radyo, TV vb. cihazlar sektörü ile sondan ikinci sırada yer alan büro, muhasebe ve bilgi işlem makineleri sektörleri oldu. Analizde bu konuda şu saptamalar yer aldı: "Büro, muhasebe ve bilgi işlem makineleri üreten sektörle, radyo TV ve haberleşme cihazları üreten iki sektör, hemen hemen her dönemde en alt sıralarda yer alarak, en düşük performans sergileyen sektörler oldu. Bu iki sektörün de ileri teknoloji yoğunluğu grubunda yer alan yegane sektörler olması, imalat sanayiinin gelecek döneminde teknoloji üreterek ve/veya teknolojik bağımlılığı azaltmayı hedefleyerek, dünya ekonomisinde sağlıklı ve sürdürülebilir bir rekabetçi yapıya kavuşabilmesi için desteklenmesinin, sektör darboğazlarının ve sektörler arası üretim ilişkilerinin irdelenmesinin gerektiğini gösteriyor." Kriz gıda sektörüne yaradı. Analizde dikkati çeken bir diğer konu global krizin Türkiye'de etkisinin görüldüğü 2008'in ikinci yarısı ve 2009 yıllarında gıda ve içecek sektörünün gösterdiği performans oldu. Analizde bu konuda şu ifadeler yer aldı: "Dönem genelinde orta sıralarda yer alan bu sektör, kriz esnasında bilhassa hane halkının tüketim kalıplarını dayanıklı tüketim mallarından temel tüketim mallarına kaydırması neticesinde, kriz yıllarında en iyi performans gösteren sektör oldu. Krizin etkileri izlendiğinde gıda ve içecek sektörü kriz öncesi yıllarda üretim endeksi olarak son sıralarda yer almakta iken, krizin başlaması ile orta sıralara tırmanmış ve 2010 yılı itibariyle de orta sıralarda yer almaya başlamıştır. Ayrıca, sektörün endeksi de kriz öncesi yıllarda orta sıralarda yer almakta iken, krizle birlikte yükselmeye başlamış ve 2009 yılında bu sektör düzey olarak imalat sanayi içinde birinciliğe ve değişim olarak da ikinciliğe yükselmiştir. Sektörün istihdam açısından ulaştığı düzeyi 2010 yılında da 2'nci sırada yer alarak koruduğu görülüyor." 10 BASINDA Kalkınma Dikkat çekenler Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova bölgesi, imalat sanayi alt sektörlerinin bölgeleri bazında mekansal dağılımına bakıldığında; en fazla sayıda "olgun küme"ye sahip olan bölge olarak saptandı. Bu bölgeyi İzmir izledi. Gelişmiş bölgeler, çok sayıda sektörde olgun kümeye sahip olmanın yanı sıra, önemli sayıda sektörde de Türkiye ortalamasının üzerinde bir uzmanlaşmaya ve sektörel ağırlığa sahip. Görece daha az gelişmiş bölgelerde ise hemen hiç bir sektörün Türkiye çapında önemli bir büyüklüğe ulaşamadığı, genellikle bölgesel düzeyde ön plana çıktığı belirlendi. Gıda ve içecek sektörünün, Türkiye'de en fazla olgun küme özelliği gösteren sektör olduğu saptandı. Analizdeki bulgulara göre bu sektör, 7 bölgede olgun küme özelliği gösterirken, onu, 5 bölgede olgun küme niteliği gösteren tekstil sektörü izliyor. Görece daha az gelişmiş yörelerde potansiyel küme olarak yoğunlaşma özelliği gösteren sektörler; gıda ve içecek, plastik ve kauçuk ürünler, mineral ürünler ve metal eşya sektörleri olarak sıralandı. Üretimi içinde diğer sektörlerden en yüksek oranda girdi kullanan sektör petrol ürünleri, üretimi diğer sektörler tarafından en fazla oranda girdi olarak kullanılan sektör kağıt ve kağıt ürünleri, sektör ürününe bir birim nihai talep artışı neticesinde toplam üretimi en fazla oranda artıran sektör radyo, TV vb. cihazlar ve tüm sektörlerin nihai ürününe talep bir birim arttığında üretimi en fazla artan sektör ise ana metal sanayi oldu. Üretimi içinde en fazla ithal girdi kullanan sektör petrol ürünleri iken, en düşük ithal girdi payına sahip olan sektör ise gıda ve içecek sanayidir. 11 BASINDA Kalkınma ANADOLU AJANSI 07 MAYIS 2012 Türkiye Kalkinma Bankasi A.Ş. Genel Müdür Vekili Pehlivan: ''2012 yilinda 1 milyar lira yeni kredi ve 3,5 milyar lira aktif büyüklüğü hedefliyoruz'' ''Türkiye'deki kurumlar dünya genelindeki eşdeğer kurumlarca da model alinmaya başlandi'' ANKARA (AA) - Türkiye Kalkınma Bankası A.Ş. Genel Müdür Vekili Metin Pehlivan, bu yıl 1 milyar lira yeni kredi ve 3,5 milyar lira aktif büyüklük hedeflediklerini bildirdi. Pehlivan yaptığı açıklamada, bankanın 2011 yılını olumlu kapattığını, bu yılın ilk çeyreğindeki mali performanslarının da memnuniyet verici olduğunu ifade etti. Kalkınma Bankası'nın geçen yılın birinci üç aylık dönemine göre aktif toplamını yüzde 57, kredilerini yüzde 53, net bankacılık faaliyet gelirlerini yüzde 56 artırdığını belirten Pehlivan, ''Bankamız özkaynak karlılığını yüzde 7,7 gibi kendi özel koşullarında önemli bir seviyeye taşımıştır. Yüzde 60 oranında yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği konulu yatırım kredilerinin ağırlığını oluşturduğu Bankanın aktifi 1,2 milyar avro seviyesine ulaşmıştır'' dedi. Pehlivan, 2012 yılında da 1 milyar lira yeni kredi ve 3,5 milyar lira aktif büyüklük hedeflediklerini bildirdi. Bankanın hali hazırda özkaynakları yanında Hazine Müsteşarlığı garantisiyle 1,5 milyar dolar düzeyine ulaşmış uluslararası fonlarla kredi faaliyetini sürdürdüğüne işaret eden Pehlivan, uzun vadeli tahvil yoluyla finansmana erişimde ülke kalkınma bankacılığı için henüz elverişli fiyat seviyelerine gelinmediğini, bu kaynakların fiyatlaması düştüğünde kalkınma bankacılığı için olumlu sonuçların olmasını beklediklerini kaydetti. Pehlivan, uzun vadeli kaynaklarla bugün altyapı grubundan sayılan enerji kredilerine finansman sağlamanın mümkün olması yanında katma değeri yüksek inovatif yatırımların da ancak bu tür kaynaklarla finanse edilebileceğini ifade etti. Gelişmekte olan ülkelerden Kalkınma Bankası'na yoğun ilgi Türk bankacılık sektörünün son yıllarda kaydettiği başarılar ve gelişmekte olan ülkelerin Türkiye'deki kalkınma bankacılığı uygulamalarına ilgisine işaret eden Pehlivan, 2009 yılında Suriye kamu otoritelerinin bir kamu sermayeli kalkınma bankasına olan ihtiyacı dile getirmeleri üzerine Türkiye Kalkınma Bankası tarafından çalışmalara başlandığını ve Suriye Devlet Planlama Komisyonu ile Suriye'de bir kalkınma bankası kurulması konusunda anlaşmaya varıldığını hatırlattı. 12 BASINDA Kalkınma Dışişleri Bakanlığı'nın himayesinde ve Kalkınma Bakanlığı'nın Suriye'de başladığı projenin bir alt projesi olarak 3 Ekim 2010 tarihinde mutabakat zaptı, 21 Aralık 2010 tarihinde ise bir yıllık çalışma planı imzalandığını ifade eden Pehlivan, ''Suriye'deki çalışmalar bugün kesintiye uğramış olmakla birlikte Bankamızın faaliyet performansı ve tecrübelerini esas almak isteyen yakın veya uzak ülkelerin kalkınma bankalarından talepler alınmaya başlanmıştır'' dedi. Bu çerçevede, yeni kurulan Moritanya Kalkınma Bankası'ndan teknik işbirliği ve yardım talebi aldıklarını belirten Pehlivan, yine Karayiplerden 13 ülkenin bölgesel kalkınma faaliyetlerinin finansmanı amacıyla kurdukları Caribbean Community-CDF üst yönetimi ile 27 Nisan'da Ankara'da kalkınma ve teknik işbirliği konularında işbirliği görüşmeleri yapıldığını bildirdi. Kurulan fonla Karayip Denizi ülkelerinin kalkınma bankalarına finansman sağlayacaklarını, ancak bu kurumların kapasitelerinin geliştirilmesine ihtiyaç olduğunu kaydeden Pehvilan şu bilgileri verdi: ''Bankamızdan, uluslararası kaynaklara erişim, bu kaynakların özel sektörün doğrudan yatırımlarına aktarılması, proje fizibilite etüdü ve proje süreç yönetimi konularında teknik destek almaları konusunda görüş birliğine varılmıştır. Benzer şekilde Etiyopya Kalkınma Bankası'nın, bir kamu kalkınma bankası olarak büyüme ve transformasyon politikalarının bir parçası olarak ulusal hedeflerin uygulayıcısı konumda olma, uluslararası network sağlama amacıyla kurumsal kapasitelerinin artırılması yönündeki talepleri Bankamıza ulaştı ve 3 Mayıs'ta Etiyopya Kalkınma Bankası ile bu amaçla Ankara'da bir görüşme yapıldı.'' Model alınmaya başladık Asya Pasifik Kalkınma Bankaları Birliği Yönetim Kurulu üyesi olan Kalkınma Bankası'nın ev sahipliğinde 25-27 Nisan 2012 tarihinde İstanbul'da düzenlenen toplantıya da değinen Pehlivan, toplantıya, Çin, Kanada, Rusya, Hindistan, Malezya, Umman, Pakistan, İran, Almanya, Japonya gibi ülkelerin yanı sıra Samoa, Fiji Adaları, Vanuatu, Bhutan, Sri Lanka gibi Türkiye'ye kültür ve coğrafya olarak çok uzak ülkelerin kalkınma bankalarının başkan veya başkan yardımcısı düzeyinde, 25 ülke ve 108 delegeyle yüksek seviyede katılım gerçekleştiğini bildirdi. Toplantının ana teması etrafında kalkınma bankalarının ülkelerin kendi özelliklerine göre önemi ve önceliğinin değiştiğini, örneğin bir ekvator ülkesinde yağmur ormanlarına hayati seviyede bağlı yerli nüfusun çevresel nedenlerden etkilenmesi kalkınma bankasının gündemi olurken, Türkiye'de de yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğinin ön plana çıktığı üzerinde durulduğunu kaydetti. Pehlivan, bu gelişmeleri, Türkiye'deki kurumların dünya genelindeki eşdeğer kurumlarca da model alınmaya başlandığının bir yansıması olarak değerlendirdiklerini ve memnuniyetle karşıladıklarını belirtti. 13 BASINDA Kalkınma HÜRRİYET COM 07 MAYIS 2012 'Bu yil 1 milyar lira yeni kredi vereceğiz' Türkiye Kalkinma Bankasi A.Ş. Genel Müdür Vekili Metin Pehlivan, bu yil 1 milyar lira yeni kredi ve 3,5 milyar lira aktif büyüklük hedeflediklerini bildirdi. Pehlivan yaptiği açiklamada, bankanin 2011 yilini olumlu kapattiğini, bu yilin ilk çeyreğindeki mali performanslarinin da memnuniyet verici olduğunu ifade etti. Kalkınma Bankası'nın geçen yılın birinci üç aylık dönemine göre aktif toplamını yüzde 57, kredilerini yüzde 53, net bankacılık faaliyet gelirlerini yüzde 56 artırdığını belirten Pehlivan, “Bankamız özkaynak karlılığını yüzde 7,7 gibi kendi özel koşullarında önemli bir seviyeye taşımıştır. Yüzde 60 oranında yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği konulu yatırım kredilerinin ağırlığını oluşturduğu Bankanın aktifi 1,2 milyar avro seviyesine ulaşmıştır” dedi. Pehlivan, 2012 yılında da 1 milyar lira yeni kredi ve 3,5 milyar lira aktif büyüklük hedeflediklerini bildirdi. Bankanın hali hazırda özkaynakları yanında Hazine Müsteşarlığı garantisiyle 1,5 milyar dolar düzeyine ulaşmış uluslararası fonlarla kredi faaliyetini sürdürdüğüne işaret eden Pehlivan, uzun vadeli tahvil yoluyla finansmana erişimde ülke kalkınma bankacılığı için henüz elverişli fiyat seviyelerine gelinmediğini, bu kaynakların fiyatlaması düştüğünde kalkınma bankacılığı için olumlu sonuçların olmasını beklediklerini kaydetti. Pehlivan, uzun vadeli kaynaklarla bugün altyapı grubundan sayılan enerji kredilerine finansman sağlamanın mümkün olması yanında katma değeri yüksek inovatif yatırımların da ancak bu tür kaynaklarla finanse edilebileceğini ifade etti. Gelişmekte olan ülkelerden Kalkınma Bankası'na yoğun ilgi Türk bankacılık sektörünün son yıllarda kaydettiği başarılar ve gelişmekte olan ülkelerin Türkiye'deki kalkınma bankacılığı uygulamalarına ilgisine işaret eden Pehlivan, 2009 yılında Suriye kamu otoritelerinin bir kamu sermayeli kalkınma bankasına olan ihtiyacı dile getirmeleri üzerine Türkiye Kalkınma Bankası tarafından çalışmalara başlandığını ve Suriye Devlet Planlama Komisyonu ile Suriye'de bir kalkınma bankası kurulması konusunda anlaşmaya varıldığını hatırlattı. Dışişleri Bakanlığı'nın himayesinde ve Kalkınma Bakanlığı'nın Suriye'de başladığı projenin bir alt projesi olarak 3 Ekim 2010 tarihinde mutabakat zaptı, 21 Aralık 2010 tarihinde ise 14 BASINDA Kalkınma bir yıllık çalışma planı imzalandığını ifade eden Pehlivan, “Suriye'deki çalışmalar bugün kesintiye uğramış olmakla birlikte Bankamızın faaliyet performansı ve tecrübelerini esas almak isteyen yakın veya uzak ülkelerin kalkınma bankalarından talepler alınmaya başlanmıştır” dedi. Bu çerçevede, yeni kurulan Moritanya Kalkınma Bankası'ndan teknik işbirliği ve yardım talebi aldıklarını belirten Pehlivan, yine Karayiplerden 13 ülkenin bölgesel kalkınma faaliyetlerinin finansmanı amacıyla kurdukları Caribbean Community-CDF üst yönetimi ile 27 Nisan'da Ankara'da kalkınma ve teknik işbirliği konularında işbirliği görüşmeleri yapıldığını bildirdi. Kurulan fonla Karayip Denizi ülkelerinin kalkınma bankalarına finansman sağlayacaklarını, ancak bu kurumların kapasitelerinin geliştirilmesine ihtiyaç olduğunu kaydeden Pehvilan şu bilgileri verdi: “Bankamızdan, uluslararası kaynaklara erişim, bu kaynakların özel sektörün doğrudan yatırımlarına aktarılması, proje fizibilite etüdü ve proje süreç yönetimi konularında teknik destek almaları konusunda görüş birliğine varılmıştır. Benzer şekilde Etiyopya Kalkınma Bankası'nın, bir kamu kalkınma bankası olarak büyüme ve transformasyon politikalarının bir parçası olarak ulusal hedeflerin uygulayıcısı konumda olma, uluslararası network sağlama amacıyla kurumsal kapasitelerinin artırılması yönündeki talepleri Bankamıza ulaştı ve 3 Mayıs'ta Etiyopya Kalkınma Bankası ile bu amaçla Ankara'da bir görüşme yapıldı.” “Model alınmaya başladık Asya Pasifik Kalkınma Bankaları Birliği Yönetim Kurulu üyesi olan Kalkınma Bankası'nın ev sahipliğinde 25-27 Nisan 2012 tarihinde İstanbul'da düzenlenen toplantıya da değinen Pehlivan, toplantıya, Çin, Kanada, Rusya, Hindistan, Malezya, Umman, Pakistan, İran, Almanya, Japonya gibi ülkelerin yanı sıra Samoa, Fiji Adaları, Vanuatu, Bhutan, Sri Lanka gibi Türkiye'ye kültür ve coğrafya olarak çok uzak ülkelerin kalkınma bankalarının başkan veya başkan yardımcısı düzeyinde, 25 ülke ve 108 delegeyle yüksek seviyede katılım gerçekleştiğini bildirdi. Toplantının ana teması etrafında kalkınma bankalarının ülkelerin kendi özelliklerine göre önemi ve önceliğinin değiştiğini, örneğin bir ekvator ülkesinde yağmur ormanlarına hayati seviyede bağlı yerli nüfusun çevresel nedenlerden etkilenmesi kalkınma bankasının gündemi olurken, Türkiye'de de yenilenebilir enerji ve enerji verimliliğinin ön plana çıktığı üzerinde durulduğunu kaydetti. Pehlivan, bu gelişmeleri, Türkiye'deki kurumların dünya genelindeki eşdeğer kurumlarca da model alınmaya başlandığının bir yansıması olarak değerlendirdiklerini ve memnuniyetle karşıladıklarını belirtti. 15 BASINDA Kalkınma BUGÜN 08 MAYIS 2012 YENİ ŞAFAK 08 MAYIS 2012 DÜNYA 08 MAYIS 2012 16 BASINDA Kalkınma ANADOLU AJANSI 9 MAYIS 2012 Türkiye Kalkinma Bankasi Genel Kurulu Türkiye Kalkinma Bankasi Genel Müdür Vekili Pehlivan: ''Kredi notumuzda beklenen olumlu gelişmelerle birlikte yatirim bankaciliği için daha uygun bir ortam olacaği düşünülmektedir'' ''Sendikasyon ve tahvil ihraçlari yoluyla kaynak elde etme 2012 yilinin gündem maddeleri arasinda yer almaktadir'' ''Turizm, imalat sanayi ve yenilenebilir enerji yatirimlarinin desteklenmesine devam edilecek, enerji verimliliği, çevre ve çevre teknoloji yatirimlarinin desteklenmesi de gündemde olacaktir'' ''2012 yilinda 1 milyar lira yeni kredi verilmesi ve aktif büyüklüğümüzün 3,5 milyar liraya ulaşmasi ANKARA (AA) - 09.05.2012 - Türkiye Kalkınma Bankası Genel Müdür Vekili Metin Pehlivan, 2012 yılında 1 milyar lira yeni kredi vermeyi planladıklarını belirterek, ''Aktif büyüklüğümüzün 3,5 milyar liraya ulaşması hedeflenmektedir'' dedi. Türkiye Kalkınma Bankası'nın 29. Olağan Genel Kurulu, banka toplantı salonunda yapıldı. Saygı duruşunda bulunulması ve divan üyelerinin seçilmesiyle başlayan Genel Kurulun açılış konuşmasını Genel Müdür Vekili Pehlivan yaptı. Türk ekonomisinin 2011 yılında yüzde 8.5 oranında büyüyerek, Çin'den sonra en fazla büyüyen ülke olduğunu anımsatan Pehlivan, bunun yurt içi talepte canlanma ve üretimdeki artışlara bağlandığını ifade etti. Türkiye'nin cari açığının negatif etkisine rağmen yüzde 8.5 büyümesini genç nüfus, geniş pazarlara ulaşma avantajı ve uzun süreli siyasi istikrara bağlı olduğunu bildiren Pehlivan, ''Ülkemizde uygulanan güçlü ekonomik politikalarla işsizlik oranı 2011 yıl sonu itibariyle yüzde 9,8 ile kapatıldı'' diye konuştu. 17 BASINDA Kalkınma Ekonominin önemli izleme unsurlarından olan sanayi kapasite kullanım oranının 2009 yılında yüzde 65 iken 2012 yılı Şubat ayı itibariyle yüzde 73 seviyelerine ulaştığını ifade eden Pehlivan, açıklanan orta vadeli programda cari açığa vurgu yapıldığını ve uygulanacak tedbirlerin güçlü bir şekilde uygulamaya sokulacağının ifade edildiğini anımsattı. Ülkenin üretim ve hizmet kapasitesini artırmaya yönelik sabit sermaye yatırımlarının uzun vadeli kaynaklarla desteklenmesi gerekliliğine dikkati çeken Pehlivan, Türkiye Kalkınma Bankası'nın hükümetin ekonomik politikalarına uyumlu bir şekilde faaliyetlerini sürdürdüğünü söyledi. Kalkınma Bankası'nın bugün itibariyle 1.2 milyar avro aktif büyüklüğe ulaştığını belirten Pehlivan, kalkınma bankalarının en önemli kaynağının uluslararası kuruluşlarından temin ettikleri uzun vadeli fonlar olduğunu kaydetti. 3 ayda 237 milyon lira kredi kullandırıldı Türkiye Kalkınma Bankası'nın faaliyetleriyle ilgili bilgi veren Pehlivan, kredi notunda beklenen olumlu gelişmelerle yatırım bankacılığı için daha uygun bir ortam oluşacağını belirterek, şöyle konuştu: ''Sendikasyon ve tahvil ihraçları yoluyla kaynak elde etme 2012 yılının gündem maddeleri arasında yer almaktadır. Yatırımlara finansman sağlamada bir diğer etkin araç olan sermayenin finansmanı amaçlı fonların kuruluşunda yer almak da diğer gündem maddeleri arasındadır. Turizm, imalat sanayi ve yenilenebilir enerji yatırımlarının desteklenmesine devam edilecek, enerji verimliliği, çevre ve çevre teknoloji yatırımlarının desteklenmesi gündemde olacak. 2012 yılında 1 milyar lira yeni kredi verilmesi ve aktif büyüklüğümüzün 3,5 milyar liraya ulaşması hedeflenmektedir. 1 milyar lira yeni krediyi biz, birinci çeyrek dönemde 237 milyon lira yeni kredi kullandırılarak, hedefimizi aşmış durumdayız. Umuyoruz yıl sonunda bu hedefe ulaşırız.'' Türkiye Kalkınma Bankası 2011 yılı faaliyet raporlarının ibra edildiği genel kurulda, görev süresi sona eren yönetim kurulu üyelerinin yerine Zeki Çiftçi, Ahmet Kesik ve Şerif Çelen seçildi. Yönetim kurulu başkanı ve uhdesinde kamu görevi bulunmayan üyeler için 7 bin lira, uhdesinde kamu görevi bulunan yönetim kurulu üyeleri için 3 bin 650 lira, Denetim kurulu üyeleri için ise 3 bin lira aylık net ücret ödenmesine karar verildi. 18 BASINDA Kalkınma ZAMAN 10 MAYIS 2012 ANKA 11 MAYIS 2012 19 BASINDA Kalkınma AKŞAM 11 MAYIS 2012 Kalkinma Bankasi, AYB'den 75 milyon avro kredi aldi Türkiye Kalkınma Bankası, Avrupa Yatırım Bankası'ndan (AYB) 75 milyon avro tutarında kredi aldı. Kalkınma Bankası'ndan yapılan açıklamada, banka ile AYB arasında dün 75 milyon avroluk ''KOBİ'ler ve Büyük İşletmeler için Geliştirme Kredisi/B (Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği için TKB Geliştirme Kredisi)'' adı altında yeni bir kredi anlaşması imzalandığı bildirildi. Yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği projelerinin finansmanında kullanılmak üzere Hazine Müsteşarlığı garantörlüğünde sağlanan kredi anlaşmasına ilişkin imza töreninin Hazine Müsteşarlığı'nda yapıldığı ifade edildi. Türkiye Kalkınma Bankası'nın 2002 yılından beri AYB ile sürdürdüğü başarılı işbirliği kapsamında yaptığı anlaşmalarla 462,5 milyon avro tutarında kaynak sağladığı belirtilerek, bu sürecin devamı niteliğinde olan yeni anlaşma ile AYB'nin belirlediği sektör kısıtlamaları dışında kalan ve çevresel avantaj sağlayacak, iklim değişikliğini önlemeye, sera gazı salınımlarının azaltılmasına yönelik yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, elektrik dağıtım kayıpları ve co-jenerasyon yatırımlarının destekleneceği kaydedildi. Söz konusu kaynak ile toplam yatırım tutarı 50 milyon avroyu geçmeyen projelerin, yatırım tutarının yüzde 50'si oranında kredilendirilebileceği bildirildi. Açıklamada, imza töreninde konuşan Kalkınma Bankası Genel Müdür Vekili Metin Pehlivan'ın, 2011 yılı sonu itibarıyla Bankaca yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği yatırımlarıyla ilgili 132 adet projenin değerlendirildiğini, kurulu kapasitesi 1.286 Mw olan 85 adet projeye 2 milyar 784 milyon lira (1,6 milyar dolar) kredi tahsisi yapıldığını söylediği kaydedildi. Pehlivan'ın, bugün itibarıyla 24 tesisin elektrik ürettiğini açıkladığı bildirildi. Açıklamada bugüne kadar destekleriyle KOBİ'lerin yanında olan Kalkınma Bankası'nın sağladığı yeni kredi kaynaklarıyla sanayi, turizm, sağlık, eğitim, bilgi teknolojileri, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği sektörlerindeki yatırımcıları desteklemeye devam edeceği vurgulandı. 20 BASINDA Kalkınma HÜRRİYET EKONOMİ 16 MAYIS 2012 Enerji ihtiyacina 723 megavatlik katki Türkiye'nin cari açiğina en fazla etki eden enerji sektöründe Nisan 2011 itibariyla Kalkinma Bankasi'nin finansman desteği sağladiği 25 tesis faaliyete geçti. Devam eden 21 yatirimin tamamlanmasi halinde Türkiye yaklaşik 723 megavat kurulu güce sahip 46 santrale kavuşacak. ANKARA-Türkiye'nin cari açığına en fazla etki eden enerji sektöründe Nisan 2011 itibarıyla Kalkınma Bankası'nın finansman desteği sağladığı 25 tesis faaliyete geçti. Devam eden 21 yatırımın tamamlanması halinde Türkiye yaklaşık 723 megavat kurulu güce sahip 46 santrale kavuşacak. Enerji de dahil olmak üzere birçok alanda firmalara kredi desteği sağlayan Kalkınma Bankası AŞ Genel Müdür Vekili Metin Pehlivan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, enerji yatırımları için firmaların kredi talebinin yoğun olduğunu belirterek, bu yılın Mart ayı itibarıyla enerji yatırımları için verilen kredilerin toplam kredi içindeki payının yüzde 39 olduğunu söyledi. ''Karadeniz'deki yatırımlarda hassas davranıyoruz'' Kış şartları nedeniyle yenilenebilir enerji inşaatlarının çok hızlı yürümediğini ifade eden Pehlivan, ''Hareketlilik yeni başladı. Yılın ikinci çeyreğinde daha hızlı olacağını öngörüyorum'' dedi. ''Çevresel ve sosyal etki analizi doğru yapıldığında yenilenebilir enerji yatırımlarının doğru bir yatırım olduğuna'' dikkati çeken Pehlivan, HES yatırımları dahil olmak üzere kredi talebi konusunda herhangi bir ilgi kaybı olmadığını dile getirdi. Sadece çok fazla ekolojik ortam ve biyosfer alanı olmasından Karadeniz Bölgesi'ndeki yatırımlar konusunda hassas davrandıklarını anlatan Pehlivan, ''Onun dışındaki diğer bölgelerde işlem alıyoruz, devam ediyoruz. Karadeniz'de daha dikkat ediyoruz. Karadeniz'de inşaat yapmak zor'' diye konuştu. ''HES yatırımları hatasız'' HES yatırımları konusunda Türk müteahhitlerinin iyi çalıştığını kaydeden Pehlivan, ''Bunlarda, onların bakışından söylüyorum, mühendislik ve süreç yönetim hatası yok. Burada yatırımcı var, taşeronları var ve kreditör olarak biz varız. Çoklu bir yapı var. Bir de bize kaynak sağlayan uluslararası kuruluş var. Orkestra gibi çok fazla kişi aynı anda birşeyler yaparken ahengin bozulmaması lazım. Bu santrallerde çok şükür 'sıfır' hata söz konusu'' değerlendirmesinde bulundu. 21 BASINDA Kalkınma Yapımı süren yatırımlar hakkında da bilgi veren Pehlivan, anılan 21 yatırımın arasında HES yatırımlarının yanı sıra jeotermal ve rüzgar enerjisi yatırımları olduğunu söyledi. Jeotermal ve rüzgar santrali yatırımlarını ilgi çekici bulduğunu ifade eden Pehlivan, bu alanların yatırımcılar açısından çok iyi alanlar olduğunu dile getirdi. Rüzgar santralleri ve HES'lerde yılın belli dönemlerinde yüksek verim alındığını anlatan Pehlivan, ''Ama jeotermalde 12 ay yüzde 100 kapasiteyle çalıştırabileceğiniz bir enerji kaynağına ulaşıyorsunuz. Başarılı bir yatırım sonrasındaki üretim ve karlılık çok yüksek oluyor'' dedi. Projeler Kalkınma Bankası'nca finansman desteği sağlanan projelerden Nisan 2011 itibarıyla faaliyete geçenlerin türlerine göre dağılımı şöyle: Yatırım türü Sayısı Kurulu güç (megavat) Hidroelektrik santralleri 20 281,61 Enerji verimliliği 1 25 Jeotermal enerji 1 8,5 Çöp gazı 3 33,8 Toplam 25 348,91 Devam eden yatırımların türlerine göre dağılımı şöyle: Yatırım türü Sayısı Kurulu güç (megavat) Hidroelektrik santralleri 18 255,15 Enerji verimliliği 1 50 Rüzgar santralleri 1 34,85 Jeotermal enerji 1 34 Toplam 21 374 22 BASINDA Kalkınma KIRIKKALE İL GAZETESİ 17 MAYIS 2012 Kirikkale Kent Konseyi ve Müstakil İş adamlari Derneği (MÜSİAD) işbirliği ile Kent Buluşmalari kapsaminda ‘Kredi ve Teşvikler’ bilgilendirme paneli düzenlendi. Kredinin kullaniminda teşviklerin ve hibelerin enstüruman olarak kullanildiğini söyleyen Türkiye Kalkinma Bankasi Genel Müdür yardimcisi Metin Pehlivan, kalkinmanin temelinde insanin olduğunu söyledi. TEŞVİK PAKETİ HAKKINDA BİLGİLER VERİLDİ ‘Kent Buluşmaları’ kapsamında Kırıkkale Kent Konseyi ve Müstakil İş adamları Derneği (MÜSİAD) işbirliği ile ‘Kredi ve Teşvikler’ bilgilendirme paneli düzenlendi. Kültür Park Nikâh Salonu’nda düzenlenen panelde Kredi Pazarlama Daire Başkanı Hasan Üsküplü, OSTİM şube Müdürü Ahmet Taner Çetiner ve Teşvik Uygulama Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Yurdal Şahin, programa katılanlara teşvik paketi hakkında çeşitli bilgi verdiler. KALİTEYİ YÜKSEKLERE ÇIKARMAYA PLANLIYORUZ Programın açılış konuşmasını yapan Belediye Başkanı Veli Korkmaz, Kırıkkale’nin alt yapı açısından avantajlı bir il olduğunu söyledi. Bütün birikimlerimizi şehrimize sunmaya çalışıyoruz diyen Başkan Korkmaz, ‘Belediye olarak yarınlarımızı daha iyi inşa edebilme çabası içerisindeyiz. İş adamlarımızla beraber çalışarak kentimizin kalitesini her geçen gün daha yükseklere çıkarmayı planlıyoruz. Bizler yerel idareciler olarak içerisinde bulunduğumuz avantajları en iyi noktaya çekmenin gayreti içerisindeyiz. Bizim için çok önemli olan özellikle yeni teşvik yasasıyla birlikte kentimize yapılacak yatırımlar öncesinde bir fotoğraf çekip öngörüde bulunmaktır” dedi. 23 BASINDA Kalkınma AVANTAJLARI ÖĞRENME FIRSATI BULACAĞIZ Gerçekleştirilen panelin önemli bir yere sahip olduğunu vurgulayan Başkan Korkmaz, Bir anlamda kentimizin bu etkinlikle avantajlarını biraz daha öğrenme fırsatı bulacağız. Bu bizim için çok önemli. Çünkü yeni dönemde değişen ve açılan bir Türkiye’de yerimizi nerde alacağımız konusunda kafa yormamız gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda kentimiz genel ve yerel idaresi, iş adamlarımız, STK’larımız olmak üzere her biriyle çok ciddi bir diyalog ve işbirliği içerisindeyiz. Kırıkkale yeni bir şehir olmasına rağmen avantajları çok fazla. Hem kesişme noktasından hem birikim açısından ve alt yapı açısından son derece iyi bir noktadayız” diye konuştu. KIRIKKALE MEVDUATIN İKİ KATI ÜZERİNDE KREDİ KULLANIYOR KOBİ’lerin hükümetin ekonomik programında önemli yer tuttuğunu söyleyen Kredi Garanti Fonu Genel Müdürü Hikmet Kurnaz, Kırıkkale’nin mevduatın iki katı üzerinde kredi kullandığını söyledi. Türkiye Kalkınma Bankası’nın 1975 yılından bugüne hizmet verdiğini söyleyen Türkiye Kalkınma Bankası Genel Müdür vekili Metin Pehlivan, kullandıkları kredinin kalkınmaya bağlı olduğunu söyledi. HAZİNE DESTEĞİ VE KAYNAK AKTARILIYOR Uluslar arası uzun vadeli cazip oranlı bankalar arasında ilk 3’te olduklarını dile getiren Pehlivan, “Kalkınmamın temeli insandır. Kredinin kullanımında teşvikler, hibeler enstüruman olarak kullanılmaktadır. Son yıllarda hazine desteği ve kaynak aktarılıyor. Bizler, klasik bankacılığın yanı sıra hizmetler veriyoruz. Avrupa yatırım fonuna kurucu ortak olarak katıldık. Şuanda bu fonu öğrenme aşamasındayız. Yaptığımız çalışmaların içerisinde 2007 yılında Konya Otomotiv Sanayi’nde danışmanlık hizmeti verdik. Türkiye geneli çalışmalarımız danışmanlık ve başka şekillerde devam ediyor” dedi. 24 BASINDA Kalkınma AKŞAM 17 MAYIS 2012 Enerji ihtiyacina 723 megavatlik katki Kalkinma Bankasi'nca 25 HES ve yenilenebilir enerji yatirimi faaliyete geçerken, 21'inin yatirimin tamamlanmasi için çalişmalar sürdürülüyor . Türkiye'nin cari açığına en fazla etki eden enerji sektöründe Nisan 2011 itibarıyla Kalkınma Bankası'nın finansman desteği sağladığı 25 tesis faaliyete geçti. Devam eden 21 yatırımın tamamlanması halinde Türkiye yaklaşık 723 megavat kurulu güce sahip 46 santrale kavuşacak. Enerji de dahil olmak üzere birçok alanda firmalara kredi desteği sağlayan Kalkınma Bankası AŞ Genel Müdür Vekili Metin Pehlivan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, enerji yatırımları için firmaların kredi talebinin yoğun olduğunu belirterek, bu yılın Mart ayı itibarıyla enerji yatırımları için verilen kredilerin toplam kredi içindeki payının yüzde 39 olduğunu söyledi. 25 MAKALE İLETİŞİM TRAFİĞİNDE ÖNEMLİ BİR KAVŞAK: GERİBİLDİRİM Özlem Yurdanur Özgenç İnsan Kaynakları Yönetimi ve Kurumsal İletişim Danışman ve Eğitmeni ozlemyurdanurozgenc@yahoo.com www.isguc.org “Yönetim, köpeğe sirke yalatmaktır" demişti bir yönetim bilimleri hocamız ders sırasında. İlk anda hepimizi biraz şaşkınlığa uğratan bu söz, üzerinde biraz düşününce yönetimin ne denli zor bir zanaat olduğunu anlatmaktan öte bir amaç taşımıyordu aslında. İster insan idaresi, ister tüm kaynakların en optimal kullanımı olarak adlandırılsın, yönetim tüm bu söylenilenlerden daha ince ayar işler gerektiriyor. Yönetici elindeki en önemli malzemesinin insan olduğunu düşünür ve buna bağlı en temel görevi tespit etmeye kalkışsak, ilk akla gelenlerden biri de önemli olduğu kadar hep güncel yaşama, pratiğe aktarılmakta biraz geri planda kalan zavallı "motivasyon" olur herhalde. Nedense motivasyon hep zordur, hep eksiktir; hatta bazen işyerlerindeki diğer her şey tam olmasına, tıkır tıkır işlemesine rağmen, motivasyon biraz öksüz, biraz yetimdir çalışma hayatında! İyi bir yöneticiyi, genellikle üstleriyle olduğu kadar astlarıyla da iyi geçinen, onları doğru yönlendiren, performanslarını sadece onların iş çıktılarını denetlemek için bir araç olarak görmeyen; aynı zamanda yaptığı işin çalışana kattıkları boyutunu da düşünen ve çalışanlarının kişisel gelişimleri için fırsatlar yaratan kişi olarak tanımlayabiliyoruz. Tabii bu sıfatlara binlercesini eklemek mümkün: çalışanıyla empati kurabilen, dinleyen, bilgisini ve sorumluluğunu paylaşan, delege eden, çalışma iklimini daha yaşanılır bir hale getirmek için uğraşan… 26 MAKALE Tüm bu olumlu özelliklerin hepsinin aslında aynı kapıya çıktığını görmek şaşırtıcı. Motivasyon denilen bilmecenin çözümü aslında bu yolların hepsinden geçiyor. Sözü edilen tüm bu konularda maharetle başarı gösteren yöneticilerin "Elemanlarımı motive edemiyorum" şeklinde yakınmalarını anlamak mümkün değil. Tıkır tıkır işleyen gül bahçesi organizasyonların motivasyon eksikliğinden bahsetmeleri imkansız olmalı; çünkü motivasyon tüm bunlardan ayrı bir kavram değil. Siz bir yönetici olarak hem çalışanınızı dinleyen yeri geldiğinde onun fikirlerini soran, değer verip uygulayan, yönlendiren kişi olacaksınız hem de herkesin gayet mutlu olması gereken bu ortamda motivasyon eksikliği üzerine "Ne yapsak!" diye kafa patlatacaksınız. Bu ikilem, bizi iş ortamını mercek altına almaya zorluyor. Ayrıntılar fark yaratır. Sadece fark yaratmakla da kalmaz; çok benzer olan durumlara "bir kendine özgülük" belki de bir "kimlik" kazandırır. İş ortamının biraz geri planda kalmış ayrıntıları bize bu yaşanan soru işaretleri hakkında bilgi verir, yaşanan sorunlar boyutunda onları diğerlerinden ayrıştırır. Yönetici ile çalışan arasındaki ilişkinin alt başlıklarına bakıldığında da sözü edilen sorunlara ilişkin çözümler görmek mümkündür. Tabii örgütsel iletişim anlamında çok yol kat etmiş, bunu bir sistematiğe oturtmuş yapılar da mevcut; fakat bir çok organizasyon içerisinde zihinlerdeki her şey (olumlu veya olumsuz) yeterince paylaşılamadığı için zamanla insanlar arası yabancılaşma gündeme gelir. Bu da motivasyonu yıpratan bir durum yaratır. Bu tarz olumsuzlukların kemikleşmesini önlemenin ve çalışanlar arası iletişimi dinamik tutmanın anahtarı ise geribildirimdir. Özellikle işyerlerinde bilgi paylaşımının eksikliği günümüzde iletişimi kesen, kıran hatta yok eden bir unsur olarak tamir edilmesi güç yanlışlara sebep olabiliyor. Neden bilgimizi paylaşmıyoruz? İşyerinde geribildirim mekanizması, hem asttan üste, hem de üstten asta veya yatay seviyelerde kısaca her yöne doğru anlamlı bir şekilde çalışmalıdır. Özellikle "en küçük takımlar" olarak tanımlanabilecek olan ast-üst arasında geribildirim eksikliği yaşanmasını, kocaman iletişim kazaları olarak değerlendirmek mümkün; çünkü bu eksiklik taraflara boşuna zaman harcama ve iş kaybı olarak geri döner. 27 MAKALE Geribildirim vermiş olmak veya olmamak da durumu kurtarmıyor; bunun nasıl yapıldığı da oldukça önemli. Zaten toplumca biraz çuvalladığımız bir konu olan iletişimin önemi de işte burada devreye giriyor. Belki kulağa fazla basit bir olasılık gibi geliyor ama işyerlerinde yolunda giden işler iletişim problemleri yüzünden bir anda yanlışlara dönüşebiliyor ve bu da çalışan motivasyonunu sıfırlayabiliyor. "Patron" tarafından gelen geribildirim, olan biteni paylaşmaktan öte, çalışanı adam yerine koymak anlamına geliyor. Çalışan açısından da sorumlu olduğu kişiye patronuna karşı çalışanın ödevini yerine getirmesi gibi bir durum doğuruyor. Bir zorunluluk, bir yükümlülük ve insanı zora koşma anlamında bir mecburiyet söz konusu olduğu için çalışan geribildirimi bir ödev olarak yerine getiriyor da patronlar, maalesef astlarına karşı böyle bir zorunluluğu yüreklerinde hissetmediklerinden olsa gerek bu konuda aynı özeni göstermiyorlar. Halbuki bu durum onlar için de bir zorunluluk yaratıyor. Elemanlarına teşekkür etmek için, "Senin sayende bu işleri yaptık, sağolasın" demek için geribildirim güzel bir araç. Bir teşekkürün insanları kazanmada, örgüt iklimini yumuşatmada bu kadar büyük etkileri olduğunu görmek oldukça şaşırtıcı ama böyle küçük bir şeyin bu kadar çok işe yaradığını görmek de bir o kadar sevindirici. Yapılan bir işe ilişkin geribildirim o işin tüm sahiplerine iletilmeli; tabii uygun bir üslup çerçevesinde. Olumlu geribildirim kapalı kapılar ardında gizli saklı, üstü kapalı bir şekilde geçiştirilmemeli. Yaptığı çalışmanın, emeğinin bir işe yaradığını görmek, hatta bu konuda en yetkili ağızdan (patrondan) "aferin" almak her çalışan için önemli bir tatmin unsuru. Bir de bu deklerasyon başkalarının önünde yapılırsa, bu hareket teşekkürden çok öte giderek o kişiyi diğerlerinin önünde açıkça onore etmek gibi bir ifade daha kazanıyor ki yönetim bilimleri açısından değerlendirildiğinde bu hareket çok başka anlamlar da içeriyor. Patron diğerlerinin önünde hakkında olumlu sözler sarf ettiği elemanını aslında diğerlerine örnek göstererek "Siz de böyle iyi çalışın, sizin için de aynı olumlu değerlendirmeleri yapayım" şeklinde bir mesajı da ileterek onlara yol gösteriyor. Performansın adilce değerlendirildiği bir çalışma ortamını paylaşmak hangimizin hoşuna gitmez ki? Bu bir motivasyon unsuru olduğu kadar işverene karşı duyulan güvenin güçlenmesine de sebep olur. Mark Twain, "İyi bir iltifat beni 2 ay idare eder" diyor. Bence, akıllıca planlanan bir iltifatın etkileri daha uzun süreli de olabilir. 28 MAKALE Gelelim olumsuz geribildirime… İş yaşamının tüm geribildirimleri tabii ki teşekkür ve iltifatlardan ibaret değil. İş çıktıları bazen hayal kırıklıkları ile de sonuçlanabiliyor. Olumsuz geribildirim, teşekkür etmek kadar kolay değil elbette; ama kesinlikle atlanılmaması gereken bu süreç, mümkün olduğunca yumuşak ve optimal fayda içerecek diplomatik bir ustalıkla gerçekleşmelidir. Yönetici bu süreçte öncelikle sinirlerine hakim olmayı bilmeli, ve aksi bir tutum sergilemekten kaçınmalıdır. Yaşanılan olumsuz sonucun nedenleri tartışılmalı; boşvermekten veya yeterince önemsememekten kaynaklanan bir problem varsa kişi bu konuda daha fazla özen göstermesi konusunda uyarılmalıdır. Bu uyarıların kişi için eksikliklerini görerek telafi etmesi için bir fırsat ve kendisini geliştirmesi yararlı bir boyut taşıdığı mutlaka kişiye iletilmelidir. Aslında günümüz çalışanı da bu konuda oldukça istekli ve olumsuz geribildirime de en az "aferinler" kadar açıktır. Kimse hatasını tekrarlamak istemez ve bu anlamda kendisini uyaran, yol gösteren yöneticiye de sempati ile yaklaşır. İster olumsuz ister olumlu olsun geribildirimin yorumlanmasında en önemli unsur aktarımdaki beceriklilik; yani ne söylediğinizden çok nasıl söylediğinizdir. Bu sebeple olumlu geribildirim bir motivasyon unsuru olarak, üzerine bastırılarak, herkese duyurularak, örnek gösterilerek hatta abartılarak yapılmalı. Eleştiriler ise zaten her iki taraf için de sevimsiz ve zor bir süreç olduğu için negatif bir yaklaşımdan çok yapıcı bir tavırla ve kişiyi utandırmamak için gizlice yapılmalı. Görülüyor ki akıllıca kullanıldığında geribildirim, motivasyon kapısını kolaylıkla açabilen bir anahtara dönüşebiliyor. Çalışanlar açısından "örgütsel solunum" tanınma ile başlayıp, takdir edilme ile devam eden ve gelişim odaklılıkla gelecek vaat eden bir süreç olarak tanımlanıyor. Tüm bunlar da anlamlı geribildirim kapsamında yer alıyor. Bırakalım insanlar zaferlerini özgürce, doyasıya paylaşsınlar, hatalarından da ders alsınlar, kendilerini geliştirsinler. Bu sebeple "Övgüler herkesin içinde, eleştiriler yalnızken” 29 MAKALE KALKINMA ÇEVRE YÖNETİM SİSTEMİ Zehra Birol Teknoloji İzleme Ve Araştırma Müdürlüğü Kıdemli Teknik Uzman Makine Mühendisi ÇEVRE YÖNETİM SİSTEMİNİN KISA GELİŞİMİ Çevre, sürdürülebilir kalkınma kavramının üç temel unsurundan biridir. Misyonu “kalkınma” olan ve kullandırdığı kredilerin içinde, yenilenebilir enerjiye verilen kredilerin oranı yılda %80 leri bulan bir kamu bankası olarak, çevreyi göz ardı etmek mümkün değildir. Bu bilinçle, Çevre Yönetim Sistemi’nin kurulması ve bu belgeye sahip bir kuruluş olmak, içinde bulunduğumuz çağın ve giderek artan çevre sorunlarının ülkeler ve kurumlar bazında getireceği yükümlülükleri, önceden görüp hazırlıklı olmanın ve aynı zamanda sosyal sorumluluğumuzun da bir gereğidir. Yukarıda sıralanan gerekler sonucu, 2008 yılının 3 Eylül tarihinde verilen makam oluru ile kurumumuzda TS EN ISO 14001 Çevre Yönetim Sistem sertifikasının alınması konusunda ilk adım atılmıştır. Aynı yılın Ekim ayında Türk Standardları Enstitüsü (TSE) ile sözleşme imzalanmış, sistem kurulum eğitimlerinin TSE’den alınmasına ve sertifikasyon sürecinin TSE ile yürütülmesine karar verilmiştir. Sözleşme kapsamında 16 Aralık 2008 tarihinde 612 personeli kapsayan birer günlük sistem bilgilendirme faaliyetleri 09 Ocak 2009 tarihine kadar devam etmiştir. Necatibey caddesi ve İzmir caddesindeki iki hizmet binası ve arşivi kapsayan sertifikalandırma işlemi için, sistem kurulumunda görev alacak toplam 52 personele, 12 Ocak-23 Ocak 2009 tarihleri arasında TS EN ISO 14001 ÇYS Temel, Dokümantasyon ve İç Tetkik eğitimleri verilmiştir. Eğitimlerin tamamlanmasından sonra, bir ay ara verilerek bu süreçte alınan eğitimler ışığında ilk sistem dokümanları hazırlanmış ve toplam 5 günlük çalıştay süreci 2-4 Mart arasında 47 kişi ile başlatılmış, 2930 Haziran tarihlerinde de 11 kişi ile tamamlanmıştır. Aynı süreçte sistemin kurulması, dokümantasyonu ve sertifikasyon sürecini yönetecek Çevre Yönetim Komitesi (ÇYS) oluşturulmuş ve 25 Mayıs 2009 tarihinde bu komitenin Görev Yetki Sorumluluk Çalışma Usul ve Esasları kabul edilmiştir. Çalışma Usul ve Esaslarının kabulünden sonra resmiyet kazanan çalışmaların yürütülmesi ve sistemin kurulması için Haziran 2009’da Çevre Yönetim Komitesi (ÇYK) ve Yönetim Temsilcisi (YT) atamaları yapılmıştır. 30 MAKALE Temmuz 2009 itibarıyle Kalkınma Çevre Yönetim Sisteminin dokümantasyon yazım çalışması çalıştay eğitimini tamamlayan 11 kişilik çalışma grubu ile başlatılmış ve devam eden yaklaşık üç aylık süreçte kırkın üzerinde toplantı ve atanan diğer eğitimli personel ile yaklaşık 150 sayfalık sistem dokümantasyon Ekim 2009 tarihinde tamamlanmıştır. Aynı süreçte sistemde aktif görev alacak birim çevre sorumluları, iç tetkikçilerin atamaları yapılmıştır. Doküman yazımı sürecinde sertifikasyonun gerektirdiği fiziki eksikliklerin tamamlanması için ÇYK, İdari ve Sosyal İşler Müdürlüğü, Eğitim ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü ve Bilgi İşlem Müdürlüğü ile sürekli iletişim içinde kurulum çalışmalarını yürütülmüştür. 18 Eylül 2009 tarihinde sertifikasyon sürecinin şartı olan yangın tatbikatlarının yapılabilmesi için gereken çalışma İdari İşler Müdürlüğünce başlatılmıştır. Ekim ayında tarihinde ilk yangın tatbikatları her iki hizmet binamızda İdari İşler Müdürlüğünce yaptırılmıştır. ÇYS çalışma grubu ile sistem dokümanlarının yazılması çalışmalarını 2009 yılı Ekim ayı içinde tamamlamış ve aynı süreçte sistem bilgilendirmesi, iletişimi ve tanıtımında kullanılacak kurum içi çevre web tasarımı hazırlanmıştır. Eylül ayında başlayan tasarım ve içeriğe ilişkin çalışmalar 2009 Kasım sonunda ÇYK tarafından tamamlanarak, BİM’ce hazırlanmış ve 08 Aralık 2009 tarihinde hizmete girmiştir. ÇYK tarafından, Çevre Yönetim Sistemine ilişkin her türlü yazışma, eğitim ve tatbikat faaliyetleri, dokümantasyon ve duyuru haberi artık bu sayfa aracılığı ile sürekli güncellenerek sürdürülmektedir. ÇYS, kurum içi web sayfamızda uygulamaya girdikten bir gün sonra, hazırlanan sistem dokümanlarına ve Kalkınma ÇYS’nin tanıtılmasına ilişkin eğitimler başlatılmıştır. 09 Aralık 2009 tarihinde başlatılan ve tüm birim çevre sorumluları, tüm yöneticileri ve yönetim kurulu üyelerini kapsayan bu eğitimler 07 Ocak 2010 tarihine kadar sürdürülmüştür. Yapılan eğitimler ile sistemin uygulanmasına olabildiğince eksiksiz geçilmesinin sağlanması, sistem dokümantasyonuna ilişkin birimlerden gelecek önerilerin oluşturulması ve ilk tetkik sürecine birimlerin hazırlanmasının sağlanması amaçlanmıştır. ÇYK tarafından, ilk eğitimlerin tamamlanmasından sonra, eğitimden geçen her birim yöneticisi ve Birim Çevre Sorumlusundan Aralık 2009-Ocak 2010 ayı içinde kendi birimindeki personele bu eğitimleri tekrarlaması, sürekli güncellenen ve çevre konusundaki temel iletişim aracımız olan çevre sayfasını personellerine tanıtmaları istenmiştir. 31 MAKALE Bu süreçte hedeflerimize uygun fiziki eksikliklerin giderilmesine ilişkin çalışmalar İSİ Müdürlüğü’nün koordinasyonunda sürdürülmüştür ve bu çalışmalar hâlen devam etmektedir. Ayrıştırma kovaları ve şikâyet kutularının temini, yerleştirilmesi, kaynağında ayrıştırılan atıkların yetkili firmalara aldırılması için gerekli bağlantıların kurulması, yapılan bakım onarım ve temizlik hizmet talimatlarının yazılması, hizmet binaları ve arşiv binasındaki yangın söndürme sistem ve malzemelerinin elden geçirilmesi, merdivenlerin bakımı, tamiri, idari personelin yangın ve söndürme eğitimi Ocak-Nisan 2010 sürecinde tamamlanmıştır 07 Ocak 2010 tarihli yönetim kurulu kararı ile Kalkınma ÇYS resmen uygulamaya başlamıştır. Bu dönemde uygulamada ortaya çıkan aksaklıkları gidermek için ÇYK tarafından, her birimin kendi personelini sistemle ilgili eğitmesine yardımcı olmak üzere, kurum içi web sayfamızdan eğitim notları, sorular düzenli aralıklarla yayınlanmıştır. Diğer birimlerimizden çok daha büyük bir kadroya ve oldukça fazla çeşitlilikte personele sahip olması nedeni ile ÇYS eğitimi, İSİ Müdürlüğünün toplam 150 personeline ÇYK tarafından Ocak 2010 tarihinde toplam 3 gün süreyle verilmiştir. Bu personel ile birlikte Aralık 2009-Nisan 2010 tarihleri arasında ÇYK tarafından kurum içinde eğitime tâbi tutulan çalışan sayısı 300 kişi civarındadır. Bu süreçte yapılan eğitimin kayıtları Eğitim Birimi tarafından tutulmaktadır. 15-19 Şubat 2010 tarihlerinde sistem uygulamasının ilk iç denetimi banka genelinde her iki hizmet binası ve arşiv binasında yapılmıştır. Bu denetimler neticesinde toplam 4 birimde 16 adet uygunsuzluk tespit edilmiş ve Uygunsuzluk Formu açılmıştır. Bu uygunsuzluklardan 10 tanesi Mart ve Nisan ayında yapılan takip tetkiklerinde kapatılmıştır. İç tetkikler sırasında ve sonrasında açılan uygunsuzluk ve DÖF’lere ilişkin bilgi 30 Nisan 2010 tarihinde yapılan ilk Yönetimin Gözden Geçirme toplantısının gündeminde değerlendirilen Performans Raporunda ve kurum içi web sayfasında ayrıntıları ile sunulmuştur. 32 MAKALE ÇYK tarafından dokümantasyon, iç tetkik ve eğitim faaliyetlerine ilâve olarak ÇYS’ni sembolize eden bir logo seçimi için Şubat 2010’da kurum içinde bir tasarım çağrısı yapılmıştır. Geliştirilen tasarımlar Nisan ayında elektronik ortamda personelin oylamasına sunulmuştur. Yapılan oylamaya 238 kişi katılmıştır. Oylanan logolar içinde nihai seçim Genel Müdürlük makamınca yapılarak Teknoloji İzleme ve Araştırma Müdürlüğü’nden Caner Emre AKÇAY’ın geliştirdiği logo Kalkınma Çevre Logosu olarak seçilmiştir. Bu tarihten sonra, çevre logomuz ÇYS ile ilgili her türlü elektronik ya da basılı yayında kullanılmaya başlanmıştır. Yukarıda özetlenen faaliyetlerin tamamlanmasından sonra dış tetkik sürecine hazırlıklı olmak için sürecin zorunlu bir adımı olmamasına rağmen, ÇYK TSE’den bir ön tetkik talep etmiştir. Çünkü sertifikasyon sürecinde Bankamız dışarıdan danışmanlık ve eğitim hizmeti almamıştır. Sadece TSE tarafından verilen eğitimler ve kendi personeli ile süreci bu noktaya kadar taşımıştır. TS EN ISO 14000 Çevre Yönetim Sistem belgesi alan ilk kamu bankası olmamız nedeni ile TSE’den kaynaklanan nedenlerle oluşan eksiklikleri gidermek amacı ile tarafımızdan talep edilen bu ön tetkik 03 Mart 2010 tarihinde yapılmıştır. Yapılan ön tetkik neticesinde tetkik ekibinin belirlediği dokümantasyona ilişkin tespit ve öneriler ışığında ÇYK gereken çalışmayı süratle tamamlayarak 23 Mart tarihinde düzeltilen ve revize edilen dokümanları 1 Nisan 2010 tarihinde de TSE’ye sunmuştur. Sistem dokümanlarında yapılan revizyonlar web sayfamızda 2 Nisan 2010 tarihinde güncellenmiş ve birimler 5-6 Nisan tarihinde gönderilmiştir. Bu dokümanlardaki revizyonlar elektronik ortamda düzenli olarak güncellenmektedir. Bu süreçte hem sistem dokümanlarında yapılan değişikliklerin sorumlu personele iletilmesi, hem de dış tetkiklerde birinci derecede tetkik ekibinin sorularına muhatap olacak birim müdür ve yöneticilerine konuyla ilgili hazırlıklı olmalarını teminen, 5 Nisan 2010 tarihinde toplam 69 Müdür, BÇS, iç tetkikçi ve yöneticiye ÇYK tarafından eğitim verilmiştir. 12 Nisan 2010 tarihinde TSE’ye yapılan başvuru ile ilk dış tetkik, diğer bir deyişle Sertifikasyon Tetkiki 11-14 Mayıs 2010 tarihinde TSE tarafından gerçekleştirilmiştir. Sertifikasyon sürecinden başarı ile geçen Bankamız Mayıs 2010 tarihinde Çevre Yönetim Sistem sertifikasına sahip ilk kamu bankası olma özelliğini kazanmıştır. Bu süreç başta ÇYK olmak üzere, istisnasız tüm çalışanların ilk kez tecrübe ettiği, danışmanlık, ekstra eğitim vb hizmetler alınmadan tamamen kurumun kendi personeli ve tüm çalışanlarının dayanışması ile gerçekleştirdiği bir süreçtir. Başarı tüm çalışanları ile birlikte Kalkınma Bankasının başarısıdır. 33 MAKALE KALKINMA BANKASI HATIRA ORMANI Özlem Mumcu - Kd. Amir Kurumsal İletişim ve Eğitim Daire Başkanlığı Sanayi ve turizm sektörlerine verdiği önemli desteğin yanı sıra, gelişmekte olan enerji sektörünü desteklemek amacıyla yurt genelinde yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve çevre yatırımlarına sağladığı krediler, desteklediği yatırımlarla çevre bilincini geliştirmeyi ve olumlu çevresel faaliyetlerini artırmayı ilke edinen Bankamız bu kapsamda, Nisan 2009 yılında TSE ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi Sertifikasını alan ilk Kamu Bankası olmuştur. Hizmet ve faaliyetlerimizden kaynaklanan olumsuz çevresel etkileri ve kaynak kullanımını azaltmayı, olumlu çevresel faaliyetlerimizi artırmak, çevre bilincini geliştirmek ve sürdürebilir iyileştirmeye katkıda bulunmak amacıyla T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı’nın desteği ile Etimesgut – Konya çevre yolunda bulunan alanda Kalkınma Bankası Hatıra Ormanı oluşturulmuştur. 11 Kasım 2010 günü düzenlenen bir tören ile Kalkınma Hatıra Ormanı’na fidan dikimi gerçekleştirilmiştir. Bankamız ve Ankara Çevre ve Orman Müdürlüğü arasında imzalanan Protokol gereği Hatıra Orman alanının ağaçlandırılması ve üç yıl süre ile bakımının yapılması İl Çevre ve Orman Müdürlüğünün uhdesinde bulunmaktadır. Sözkonusu protokol uyarınca; İl Çevre ve Orman Müdürlüğü 11 Kasım 2010 yılında dikilen fidanlara ilave olarak 2012 yılı mayıs ayı içeresinde fidan ekimi yapmış ve kuruyan fidanları temizlemiştir. 34 MAKALE GİRİŞİM SERMAYESİ UYGULAMALARININ HUKUKİ ALTYAPISI VE TÜRKİYEDEKİ SEKTÖRE İLİŞKİN İNCELEME Ümit Daloğlu, Uzman Yardımcısı, Kurumsal Bankacılık ve Yatırımlar Müdürlüğü ÖZET Ülkemiz sermaye piyasasının, girişim sermayesi uygulamaları ile tanışması henüz yeni sayılabilecek seviyede olmasına rağmen, ekonomik konjonktürün söz konusu uygulamalara elverişli olması, girişimcilerin finansal açıdan verimli, düşük maliyetli kaynak arayışı içerisinde olması ve aynı zamanda da yatırıma elverişli birçok sektörün bulunması sebebiyle dünyadaki gelişmelere paralel olarak ülkemizde de girişim sermayesi modeline olan ilgi giderek artmaktadır. Ülkemizde girişim sermayesi yatırımlarına yönelik ilk adımlar 80lerde atılmasına rağmen, uygulama açısından derinlik ancak 2000li yıllarda sağlanabilmiştir. Bu çalışmada, uygulamada karşılaşılan çeşitli sorunların altı çizilmeye çalışılmış olup, söz konusu sorunları ortadan kaldırmak amacıyla atılan adımlar vurgulanmıştır. Çalışmada, Türkiye’de girişim sermayesinin gelişimi, finansal ve hukuki altyapısı incelenmekte, yatırım yapan ve yapabilecek olan kuruluşlar ile ilgili bilgi verilmekte ve uluslararası alanda kabul gören kurumsal altyapı ile ülkemizde mevcut olan altyapı karşılaştırılmaktadır. 1.Genel Anlamda Girişim Sermayesi Şirketlere ve iyi bir iş kurma fikrine, gerekli girişimcilik yeteneğine sahip olan fakat yatırım yapmak için yeterli miktarda sermayesi olmayan girişimcilere öz sermaye yaklaşımı ile hisse ve/veya hisse senedine dönüştürülebilir borç verme şeklinde, uzun vadeli ancak belirli bir süre sonra yatırımdan çıkma beklentisiyle yatırım yapan, yatırım yaptıkları şirketlere finansman desteği dışında kurumsal yönetim ve iletişim becerisi de sağlayan ve farklı şirketlere yaptıkları yatırımlar sayesinde risklerini çeşitlendirerek yayan fonlara girişim sermayesi denilmektedir. Girişim sermayesi fonları, bankalardan sağlanabilecek uygun finansmanın olmadığı, halka arz, tahvil ve bono ihracı gibi sermaye piyasası araçlarından kaynak temini edilemediği durumlarda gelecek vaat eden şirketlere ve marjinal faydası yüksek projelere kaynak aktarılmasında önemli biçimde rol oynamaktadır. 35 MAKALE Literatürde özel sermaye fonları ve girişim sermayesi fonları birbirine çok benzemek ile birlikte aralarında bir takım farklılıklar bulunmaktadır. Bu farklılıkların arasında yatırım yapılacak olan şirketin bulunduğu gelişim aşaması, yatırımın büyüklüğü gibi kriterler yer almaktadır. Uluslar arası literatürde “Private Equity Funds” adıyla anılan, Türkçeye özel sermaye fonları olarak çevrilen fonlar, genellikle halka açık olmayan şirketlere öz sermaye yatırımı yapan fonlardır. Burada yatırım yapılacak şirketin hisse senetleri organize olmuş bir borsada işlem görmemektedir. Söz konusu hisse senetleri iktisabı doğrudan satış, birleşme veya ilk halka arz yoluyla gerçekleşmektedir. Özel sermaye fonlarını girişim sermayesi fonlarından ayıran en temel özellik, özel sermaye fonlarının halihazırda kurulmuş ve işletilmekte olan şirketlere yatırım yapmasıdır. Özel sermaye fonlarında kurucular (söz konusu yönetici ortaklar) nispeten daha az miktarda koydukları sermayeleri haricinde daha çok diğer yatırımcılardan temin ettikleri finansman ve bankalardan aldıkları krediler ile yatırım yapmaktadırlar. Özel sermaye fonlarının yatırımcıları genel olarak varlıklı kimseler, emeklilik fonları, fonlara yatırım yapmakta olan fonlar, bankalar, sigorta şirketleri, büyük vakıflardan oluşmaktadır. Girişim sermayesi fonları ise, fikir aşamasındaki girişimcilere finansman desteği sağlamakla birlikte riski daha yüksek fakat getirisinin de bir o kadar büyük olması muhtemel projelere ve kurulum aşamasındaki şirketlere yatırım yapmaktadır. Şekil :1 Özel Sermaye Yatırım Skalası. Kaynak: (Kıldokum,2012:4) Ayrıca, özel sermaye fonları temel olarak kredili finansman yoluyla şirket satın alma maksadıyla kurulan fonlar( Leveraged Buy-Outs), gayrimenkullere yatırım yapan fonlar, fonlara yatırım yapan fonlar ve hedge fonlar şeklinde oluşabilmektedir. Ülkemizde 2004 yılında Sermaye Piyasası Kurulu’nun yayımladığı tebliğ ile bir önceki adı “Risk Sermayesi Yatırım Ortaklığı” olan yapı revize edilerek “Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı” şeklinde dönüştürülmüştür. Bu tanımlama ile birlikte girişim sermayesi terimi private equity- özel sermaye fonunun yerine kullanılmaya başlanmıştır. Bu çalışmada da, özel sermaye fonları ve risk sermayesi yatırım ortaklıklarının faaliyetlerini kapsayacak genel bir terim olarak “girişim sermayesi” teriminin kullanılması benimsenecektir. 36 MAKALE Tarihsel bir perspektif ile bakıldığında, girişim sermayesinin gelişmesinin nedenleri arasında; sermaye piyasalarının derinliklerinin ve finansal ürün çeşitliliğinin artması ve söz konusu ürünlerin uluslararası finansal bütünleşme sayesinde hemen her ekonomik birim tarafından kullanılmaya müsait biçimde işlem yapabilmesine olanak sağlanmasını, ticari ve finansal açıdan marjinal verimliliği yüksek mal ve hizmetlerin varlığını, girişim sermayesi finansmanına tanınan yüksek vergi teşviklerini, teknolojik yeniliklerin artması ve bu artış sonucu oluşan yüksek kar ve verimlilik potansiyellerini sayabiliriz. 1.2.Girişim Sermayesinin Özellikleri - Teknolojik Yenilik Girişim sermayesi yatırımları, verimliliğin arttırılmasına, kaynak dağılımının iyileştirilmesinde ve teknolojik gelişmelerin desteklenmesinde önemli bir rol üstlenmektedir. Yeni yatırımların yüksek riskini düşürmek amacıyla genellikle her aşamada işletmelere yatırım yapılmaktadır.( Tuncel, 1996 : 5). “ İşletmelerde verimlilik artışına neden olan ve teknolojik yenilik olarak kabul edilen hususlar; üretim yöntemlerinde yenilik, üretilen ürünlerde yenilik, kaynaklarda yenilik, pazarlarda yenilik ve organizasyonda yeniliktir.” (Yalçıner, Tanrıöven, Bal, Aksoy, Kurt, 2008: 107) - Sermayeye Katılma Girişim sermayesi yatırımında yatırım yapılacak şirkete ortak sıfatıyla katılım söz konusudur. Bu nedenle yatırımın niteliğini öz sermaye teşkil etmektedir. Yatırımın bu niteliği itibariyle kaynağın temininde her hangi bir sorun olmamalıdır. Aksine güçlü bir fon altyapısının bulunması en temel şartlardandır. Uygulamada devletin rolünün de mümkün olduğu şekilde destekleyici ve teşvik edici biçimde olması gerekmektedir. - Yönetime Katılma Girişim sermayesi yatırımcısı, ortak olduğu şirketin yönetim riskini azaltmak ve en güncel anlamda söz konusu şirketin kurumsal yönetiminde etkinliği gerçekleştirmek amacıyla yönetime katılmaktadır. Yönetime katılan söz konusu girişim sermayedarları, alanında tecrübeli, takım çalışmasına uyum sağlamış, yatırım kararlarında etkin ve mümkünse daha önce yapmış olduğu yatırımlar sayesinde adını sektörde duyurmuş görece itibarlı kimseler olmalıdır. 37 MAKALE - Küçük İşletme Hızlı Büyüme Girişim sermayesi yatırımı şirketlerin aktif büyüklüğünden bağımsızdır. Fakat girişim sermayesinin yatırımının amacı yüksek risk alma yoluyla yatırım yapılan şirketin hisse senetlerinin devrinden ve/veya değer artışlarından normal üstü kar sağlamaktır. Bu durumu da çoğu zaman net aktif değeri nispeten küçük olan fakat çok hızlı bir biçimde büyüme sağlayan şirketler gerçekleştirebilmektedir. (Tuncel, 1996: 6) - Uzun Vadeli Yatırım Teknolojik buluş ile realize olmuş fikrin piyasaya sürülmesi aşamaları arasındaki süre ortalama olarak 7 ila 10 yıl arasında gerçekleşmektedir. Piyasada elde edilen getirinin temel sebebi gerçekleştirilmiş olan yeniliktir. Bu süreç arasında yatırımcı herhangi bir gelir elde edememekte fakat aynı zamanda çeşitli finansal bir takım maliyetleri yüklenmek durumunda kalmaktadır. Bu sebeple girişim sermayesi yatırımları etkin bir finansal yönetim, değerlendirme süreci ve etkin bir zaman-risk anlayışı uyumu gerektirmektedir. ( Bal, 2008: 107) 1.3. J Curve J eğrisi, zaman bağlı olarak, girişim sermayesi yatırımlarının marjinal verimliliklerini gösteren eğridir. Söz konusu eğrinin, “j” harfin benzetilmesinin sebebi; hemen her girişim sermayesi yatırımında, yatırımın iç verimliliği, fonun ilk zamanlarında yönetim giderleri, yatırım maliyetleri ve kuruluş giderleri vb. sebeplerden ötürü güçlü bir düşüş gösterir. Başlangıçta eğride görülen negatif eğim, yatırımlar finansal açıdan olgunlaşmaya başladıktan sonra yani nakit girişleri nakit çıkışlarına eşitleninceye kadar devam eder. Fon ömrü boyunca, yatırımın iç verimlilik oranını (IRR) temsil eden eğri, yatırımlar olgunlaştıkça ve beklenen getiriler arttıkça pozitif eğime sahip olmaktadır. Eğrinin oluşmasına kaynak teşkil eden girişim sermayesi yatırımı, “ piyasa ya da maliyet değerinden düşük olanı” ile değerlendiği için, edinilen varlığın değerinde bir azalma meydana geldiğinde, değer kaybının hesaplanmasından hemen sonra değer düşüklüğü kaydı yapılmaktadır. Bununla birlikte, varlığın değerinde bir artış meydana geldiğinde, ilgili varlık elden çıkarılıncaya kadar değer artış kaydı yapılamaz. Bu durumdan ötürü, ilgili yatırımın gerçek veriminin hesaplanması 3 – 7 yıl kadarlık bir sürenin geçmesini gerektirmektedir. 38 MAKALE Grafik 1: J Eğrisi Kaynak: (www.carriedinterest.com) 2.1.Ülkemiz Mevzuatında Yürürlükte olan Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı Modeli Ülkemiz hukukunda yer alan girişim sermayesi fonunun yasal çerçevesi Sermaye Piyasası Kurulu’nun Seri: VI No: 15 Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklıklarına İlişkin Esaslar Tebliği ile düzenlenmiştir. Söz konusu tebliğe göre girişim sermayesi şirketinin kuruluş şartları : “Kayıtlı sermayeli anonim şirket gibi kurulması, Başlangıç sermayesinin 5 trilyon Türk Lirasından az olmaması, Hisse senetlerinin nakit karşılığı çıkarılmış olması, Ticaret unvanında “Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı” ibaresinin bulunması, Esas sözleşmesinin TTK, Kanun ve bu tebliğ hükümlerine göre düzenlenmesi, Ortaklıkta % 10’ dan fazla paya sahip tüzel kişi ortakların yönetim kurulu üyelerinin 5 inci maddede sayılan şartları taşıması, Kanunun 30 uncu maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde belirtilen portföy işletmeciliği faaliyetinde bulunmak üzere Kurula başvurması, Kurucu ortaklardan en az birisinin lider sermayedar olması” 1 şeklinde düzenlenmiştir. 1 GSYO hisse senetlerinin halka arz edilmesi sonrasındaki pay edinimleri hariç olmak üzere, ortaklıkta tek başına veya bir araya gelmek suretiyle sermayenin asgari % 25'i oranında pay sahibi olan ve kurucularda bulunması gereken şartlara ek olarak aşağıdaki şartları da sağlayan ortak veya ortaklardır. 39 MAKALE Söz konusu mevzuatta kurucuların niteliklerine de önemli bir biçimde değinilmiştir. Kurucu ortakların niteliklerine ilişkin düzenleme aşağıda belirtilmiştir: “Gerçek ve tüzel kişi kurucuların vergi ve prim borcunun bulunmaması, Lider sermayedarların veya sermayede doğrudan %10 ve daha fazla paya sahip olacak gerçek ve tüzel kişi kurucuların, ortaklık kuruluşu için gerekli kaynağı kendi ticari, sınai ve sair yasal faaliyetleri sonucunda her türlü muvazaadan ari olarak sağlamaları ve taahhüt ettikleri sermaye miktarını karşılayabilecek mali güce sahip olmaları, Lider sermayedarların veya sermayede doğrudan % 10 ve daha fazla paya sahip olacak gerçek ve tüzel kişi kurucuların sermaye piyasası kurumu ortağı olmanın gerektirdiği itibara sahip olmaları” şeklinde düzenlenmiştir. Lider sermayedarlara ilişkin özel şartlar; Ortaklıkta lider sermayedar olacak gerçek ve tüzel kişilerin girişim sermayesi yatırım ortaklığı kurucusu ve ortağı olmanın gerektirdiği mali güç ve yeterli tecrübeye sahip olmaları zorunludur. Ortaklıkta lider sermayedarın asgari %25 sermaye payını temsil eden paylara sahip olması ve bu payların nama yazılı olması zorunludur. Kamu kurum ve tüzel kişileri ile kamu yararına faaliyet gösteren tüzel kişilerde kendi özel mevzuatlarında aranan şartlar dışında lider sermayedara ilişkin mali yeterlilik şartı aranmayabilir. 2.2.Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklıklarına Getirilen Faaliyet Sınırlamaları Seri No: IV No: 15 Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklıkları Tebliğinin 17. maddesinde, söz konusu ortaklıkların faaliyet sınırını belirleyen çeşitli hükümlere yer verilmiştir: Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklıkları; (Ek: Seri: VI, No: 23 sayılı Tebliğ ile) Yurtiçinde kurulan girişim sermayesi yatırım fonlarına yatırım yapabilir, (Ek: Seri: VI, No: 23 sayılı Tebliğ ile) Sadece bu Tebliğde tanımlanan girişim şirketlerine yatırım yapmak üzere yurtdışında kolektif yatırım amacıyla kurulan kuruluşlara doğrudan ve dolaylı olarak yapılan yatırımlardan kaynaklanan riskin yatırıma yönlendirilen anapara miktarı ile sınırlı olması kaydıyla yatırım yapabilir, (Ek: Seri: VI, No: 23 sayılı Tebliğ ile) Türkiye’deki girişim sermayesi faaliyetlerine yönelik olarak danışmanlık hizmeti vermek üzere yurtiçinde ve yurtdışında kurulu danışmanlık şirketlerine ortak olabilir, 40 MAKALE (Ek: Seri: VI, No: 23 sayılı Tebliğ ile) (Değişik: Seri: VI, No: 28 sayılı Tebliğ ile) Yurtiçinde kurulu portföy yönetim şirketleri ile yurtdışında kurulmakla birlikte faaliyet kapsamı sadece yurtiçinde kurulu girişim şirketleri olan portföy yönetim şirketlerine ortak olabilir 2.3. Nitelikli Yatırımcı Durumu Nitelikli yatırımcı, yatırım fonları, emeklilik fonları, menkul kıymetler yatırım ortaklıkları, girişim sermayesi yatırım ortaklıkları, gayrimenkul yatırım ortaklıkları, aracı kurumlar, bankalar, sigorta şirketleri, özel finans kurumları, portföy yönetim şirketleri, emekli ve yardım sandıkları, vakıflar, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20.nci maddesi uyarınca kurulmuş olan sandıklar, kamuya yararlı dernekler ile nitelikleri itibariyle bu kurumlara benzer olduğu Kurulca belirlenecek diğer yatırımcılar ve halka arz tarihi itibariyle en az 1 trilyon Türk Lirası tutarında Türk ve/veya yabancı para ve sermaye piyasası aracına sahip olan gerçek ve tüzel kişileri ifade etmektedir. İlgili Tebliğin 21. Maddesine göre, GSYO’ ların nitelikli yatırımcıya arz edilmeleri halinde; Ortaklıklar, satış yapılan yatırımcıların bu Tebliğde belirlenen nitelikli yatırımcı vasıflarını haiz olduklarına dair bilgi ve belgeleri temin etmek ve düzenli olarak tutmakla yükümlüdürler. Hisse senetlerinin nama yazılı olması şarttır. Kuruluş ve dönüşüm için asgari başlangıç sermayenin 1 milyon Türk Lirasından az olmaması şarttır. Lider sermayedar yükümlülüğü yoktur. Hisse senetlerinin nitelikli yatırımcıya arzında bu Tebliğde tanımlanan tahsisli satış 2 yöntemi uygulanır. Ara mali tabloların bağımsız denetimden geçirilmesi, Kurula gönderilmesi ve ilanı gerekmez. Ancak yıllık bilanço ve gelir tablosu ile ayrıntılı bağımsız denetim raporunun yıllık olağan genel kurul toplantı tarihini izleyen bir ay içinde Kurula gönderilmesi ve TTSG’de ilanı zorunludur. 2 Tahsisli Satış: Sermaye artırımlarında artırılan sermayeyi temsil eden hisse senetleri ile mevcut hisselerin hissedarlarınca, halka arz edilmeyerek, doğrudan dışarıda yerleşik kişilere ve/veya kayıt öncesi belirlenmiş yurt içinde yerleşik kişilere tahsisli olarak satışını ifade eder. 41 MAKALE İlgili mevzuat ile uluslararası alanda kabul gören standartlara yaklaşılmaya çalışılsa da Sermaye Piyasası Kurulunun 06.07.1993 tarih ve 21169 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Seri: VIII, No: 21 Risk Sermayesi Yatırım Ortaklıklarına İlişkin Esaslar Tebliği ile getirilmek istenen yapının uygulamasının gerçekleşmesi için uzun zaman gerekmiştir. 3.Girişim Sermayesi Yatırımlarına İlişkin Mevcut Sorunlar Ülkemizde girişim sermayesi uygulamalarının gelişmesinin önünde çeşitli engeller bulunmaktadır. Bunlar arasında, söz konusu yapının halka arzı ve anonim ortaklık türünü temel alan SPK kanunu çerçevesinde düzenlenmeye çalışılması bu durumun en temel sebeplerindendir. Bu duruma birkaç örnek vermek gerekirse; Ortaklıkların girişim sermayesi yatırımları dışında kalan yatırımlarının toplamı portföy değerinin toplam % 50’ sini aşamaz ibaresi ile girişim sermayesi portföyünün yarısının girişim şirketleri payları ile oluşturulması gereği ortaya konulmaktadır. Ülkemizde yürürlükteki mevzuata göre menkul kıymetler portföyü rayiç bedelle değerlenmektedir. Girişim sermayesi yatırımları ise yatırım miktarları ile portföyde gösterilmektedir. Bu durumda menkul kıymet portföyünde herhangi bir değer artışı söz konusu olsa bile, girişim sermayesi yatırımları başlangıçtaki değerleriyle portföyde gösterilmektedir. Menkul değerler portföyünün sürekli artmasına bağlı olarak, değerinin, fon portföyünün % 50’ yi aşması durumunda yasal sınırlara bir aykırılık oluşması söz konusu olasılığı bulunmaktadır. Girişim sermayesi yatırım ortaklıkları, ayrıca bir yıldan kısa vadeli olanlar için en son bağımsız denetimden geçmiş mali tablolarında yer alan öz sermayelerinin yarısını, bir yıl ve daha uzun vadeli olanlar için öz sermayelerinin iki katını aşmamak kaydıyla borçlanabilirler. Bu durum ilgili şirketlerin finansman yapısının gelişmesine engel olabilmektedir. Borçlanma imkânlarının yeniden gözden geçirilerek finansman yapısının desteklenmesi sağlanabilir. Girişim sermayesi yatırım ortaklıkları, kamunun bilgi edinmesi gereken nitelikteki bilgileri (temettü dağıtımı, girişim sermayesi yatırımı, genel kurul toplantıları vs. ile ilgili bilgiler) özel durum açıklamaları da Kamuyu Aydınlatma Platformu'nda yayımlanmak zorundadır. Bu zorunluluk söz konusu portföy hakkında üçüncü kişilerin rekabeti bozucu bir takım bilgiler edinmesine olanak sağlayabilmektedir. Ayrıca üçüncü kişilerle yapılan sözleşme gereği taraflar, yatırım yapılacak şirketlere ilişkin bilgilerin açıklanmasını engellemek isteyebilmektedirler. Dolayısıyla aksi bir durum gerçekleştiğinde anlaşmaya varılamadığından söz konusu yatırım gerçekleşmeyebilir. 42 MAKALE 4.Ülkemizde Girişim Sermayesinin Gelişimi Ülkemizde yer alan girişim sermayesi modelini tartışmadan önce söz konusu yapının uluslararası kabul görmüş model ile farkını ve ülkemizdeki girişim sermayesi uygulamalarının geçmişinden bahsetmekte fayda bulunmaktadır. Ülkemizde çeşitli yatırımların tasarlandığı planlı döneme geçişin 60’lı yıllarda gerçekleşmesine rağmen finansal açıdan ilk yapılan yatırımın tarihi 80’li yıllara dayanmaktadır. Bu konuda ölçek bakımından küçük girişimciye teknik ve yönetim açısından destek sağlanması amacıyla çeşitli vakıf, dernek ve Türkiye Kalkınma Bankası’nın ortaklığı ile 1988 yılında “Teşebbüs Destek Ajansı” kurulmuştur. 90’lı yıllara gelindiğinde Türkiye Cumhuriyeti ile Dünya Bankası arasında imzalanmış olan bir uluslararası borç anlaşması gereğince, çeşitli kamu kurumları, özel sektör teşebbüsleri, çeşitli şemsiye gruplar ve şahıslar tarafından “Türk Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV)” kurulmuştur. Kuruluşundan itibaren, çeşitli teknoloji geliştirme projeleri desteğinde TTGV, sağladığı yüksek miktarda fon ve sunduğu proje destekleriyle önemli bir biçimde yatırım hacmi oluşmasını sağlamıştır. TTGV, sektörün başarılı örneklerini teşkil eden İş Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı A.Ş. ve TURKVEN’ ın kurucuları arasında da yer almıştır. Söz konusu dönemde, girişim sermayesi yatırımlarının, yüksek faiz, enerji maliyetlerinin büyüklüğü ve yüksek seyreden enflasyon gibi yaşanan tüm ekonomik dalgalanmalar sebebiyle yeterli ölçüde rağbet görmeme olasılığına karşın Sermaye Piyasası Kurulu’ nun 06.07.1993 tarih ve 21169 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Seri: VIII, No:21, Risk Sermayesi Yatırım Ortaklıklarına ilişkin Esaslar Tebliğinin yayımlanmasıyla yeni bir sürece adım atılmıştır. Bu ölçüde sermaye piyasası mevzuatına uygun ilk model 1996 yılında gerçekleşmiş ve T.Vakıflar Bankası T.A.O. öncülüğünde Vakıf Risk Sermayesi Yatırım Ortaklığı A.Ş. kurulmuştur. Söz konusu ortaklık aynı yıl faaliyete geçmiş ve hisseleri Temmuz 2000 başında halka arz etmiş ve halihazırda hisselerin büyük bir kısmı İMKB’de işlem görmektedir. Şirketin amacı, yüksek teknolojiye dayalı bilginin ticari ürün haline dönüştürülmesi aşamalarında bir finansman modeli olarak hizmet vermek olup, sektör ayrımı yapılmadan girişim sermayesi yatırımlarına uygun özelliklere sahip her türlü proje değerlendirilmeye alınmak3 tadır. Dönemin ikinci uygulaması, İş Bankası grubu ve TTGV ortaklığı arasında Haziran 2000 tarihinde kurulmuş olan İş Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı A.Ş. ‘dır. Kurulum aşamasında Dünya Bankası desteğini alan İş Girişim Sermayesi, SPK’nın 5 Ekim 2000 tarihli kararıyla girişim sermayesi faaliyetlerine başlamıştır. Ekim 2004 tarihinde İş Girişim Sermayesinin % 37,69’ u İMKB’ de halka arz edilmiştir. 3 Söz konusu şirketin hisseleri 2009 yılında Rhea grubuna devredilmiş ve 2010 yılının ilk ayında unvanını “ Rhea Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı” olarak değiştirmiştir. 43 MAKALE Söz konusu dönemlerde uygulamada gerçekleştirilen bir diğer örnek ise 2004 yılında sermaye piyasası mevzuatına tabi bir şekilde faaliyete geçen KOBİ Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı A.Ş.’ dir. Söz konusu şirket, KOBİ’lerin finansman açığını karşılamak amacıyla TOBB, Halk Bankası, KOSGEB, TESK ve 16 Sanayi ve Ticaret Odası’ nın ortaklığında kurulmuş bir girişim sermayesi yatırım ortaklığıdır. Girişim sermayesi yatırımlarına ilişkin olarak 2000’li yıllarda, söz konusu sektörün öneminin ülkemizde artmasına paralel olarak uluslararası fonların yatırımlarında da artış gözlenmiştir. Global finans krizinin etkisinin görüldüğü 2009 ve 2010 yıllarına gelene kadar sektörde toplam yatırım tutarının 6,0 milyar ABD Doları civarında gerçekleştiği tahmin edilmektedir. (Private Equity in Turkey, Santa Consultants,29.11.2010) “Bu döneme ilişkin gerçekleşen önemli bir adım da, Avrupa Yatırım Fonu öncülüğünde ve yerel kamu kurumlarının önemli ölçüde katılım desteği sağladığı, uluslararası mevzuata dayalı bir özel sermaye ve risk sermayesi “üst fonu”u (fund of funds-FoF) olan İstanbul Risk Sermayesi Girişimi-İstanbul Venture Capital Inıtıatıve (iVCi) nin 160 milyon Euro sermaye ile sektöre girişidir. 2007 yılında oluşturulan girişimin kurucu ortakları, Avrupa Yatırım Fonu (EIF), KOSGEB, TTGV ve Türkiye Kalkınma Bankası A.Ş. (Kalkınma)’ dan oluşmuş, daha sonra T.Garanti Bankası (Garanti) ve National Bank of Greece (NBG) katılım sağlamıştır. iVCi bugüne kadar 6 adet fona toplam 95 milyon Euro yatırım taahhüdünde bulunmuştur.” (Kıldokum, 2012: 7) 5.1.Değerlendirme Girişim sermayesi fonlarının ülkemiz için önemi giderek artmaktadır. Yatırım yapılacak şirketlerin potansiyel yatırım hacimlerinin ve ortaya sunmuş oldukları ürünlerin yurt içi ve yurt dışı rekabet edebilirliğinin artması ve söz konusu şirketlerin büyümek için ihtiyaç duydukları sermayenin gereksinimi açısından, girişim sermayesi yatırımlarının gerçekleştirilmesi gerekmektedir. İmalat sanayinde istihdamın yaklaşık %80’inin 4 KOBİ’ler tarafından gerçekleştirilmesi ve yapılan yatırımların toplam bankacılık sektöründeki kredilerin görece fazla olmayan bir bölümü ile finanse edilmesi göz önüne alındığında, girişim sermayesi fonlarının banka kredilerinin alternatifi biçiminde olabileceği düşünülebilmektedir. Ülkemizdeki imalat sanayinin yapısı göz önüne alındığında özellikle aile şirketlerinde, kendilerine kalan işleri devam ettirmek istemeyen yeni kuşakların veya aile bireylerinin varlığı halinde girişim sermayesi fonları, söz konusu şirket hisselerini devralmak suretiyle hem faaliyetlerin devamına hem de iş hacminin büyümesine destek vermiş olmaktadırlar. Aynı zamanda söz konusu şirketlerde kurumsal yönetim bilincinin gelişmesine destek olarak, bu şirketlerin rekabet edebilir yapıya kavuşmasını sağlayarak ekonomik anlamda da bir fayda sağlamaktadırlar. 4 “Türkiye’ de KOBİ’lerin Mevcut Durumu-KOBİ’lerin Ekonomideki Paylarının Seçilmiş Ülkeler İle tırılması – KOBİ Stratejisi ve Eylem Planı 2011-2013” 44 Karşılaş- MAKALE Şekil: 2 - SPK Mevzuatında Girişim Sermayesi Fonlarının İşleyişi Kaynak: (IFSL, 2005: 8) Diğer taraftan, “farklı modellere sahip olsalar da girişim sermayesi adına başarılı uygulama örneklerinin ortak yönlerini aşağıdaki gibi özetlemek mümkündür”: Yatırım kararlarının alınmasında bağımsız ya da belirli derecede özerk yapı Alanında deneyim sahibi ve birlikte çalışma pratiği kazanmış bir yönetici takımı Girişimin yöneticilerini başarıya yönlendiren yeterli maddi teşvikin varlığı Güçlü fon sağlama olanaklarının varlığı Devletin doğrudan müdahale etmeksizin destekleyici ve yasal çerçeveyi belirleyen katkısı (Kıldokum, 2012: 8) 5.2.Uluslararası Nitelikte Girişim Sermayesi Fonlarının Özellikleri Uluslararası nitelikte girişim sermayesi fonları genel olarak sınırlı sorumluluk esasına dayanan şahıs ortaklığı (Limited Partnerships) şeklinde kurulmaktadırlar. Bu tip şahıs ortaklıklarında, sınırlı sorumlu ortaklar ( Limited Partners) ile sınırsız sorumlu ortaklar (General Partners) bulunmaktadırlar. Sınırlı sorumlu ortaklar nitelikli yatırımcılar olarak algılanmaktadır. Bunlara örnek olarak, bankalar, büyük emeklilik fonları, fonlar üstü fonlar (funds of funds), sigorta şirketleri, büyük vakıflar ve varlık kimseler verilebilir ve tüm bu adı geçen nitelikli yatırımcılar, girişim sermayesi fonunun portföy işlemlerine ilişkin karar alma süreçlerine katılmamaktadır. Fonun portföy işlemlerine ilişkin kararları verme yetkisi sınırsız sorumlu ortaklarda bulunmaktadır. Sınırlı sorumlu ortaklar, genel olarak karın %8 veya %9’ unu öncelikli olarak almaktadırlar. Sınırlı sorumlu ortakların aldığı bu paya “hurdle” denilmektedir. Söz konusu fonda, sınırsız sorumlu ortakla 45 MAKALE rın kendileri de aynı zamanda sınırlı sorumluluk esasına dayalı şahıs ortaklığı (Limited Partnership) biçiminde kurulmaktadırlar. Sınırsız sorumlu ortaklar, ortaklığa koydukları sermaye ile orantılı olmaksızın, genel olarak girişim sermayesi fonunun realize edilen karının yani sınırlı sorumlu ortaklara verilen “hurdle” düşüldükten sonra kalan kısmın % 20’ sini başarı primi olarak almaktadırlar. Söz konusu başarı priminin literatürdeki karşılığına “carried interest” denilmektedir. Buradaki interest terimi, faiz anlamına gelmemekte, şahıs ortaklığından elde edilen gelir olarak tanımlanmaktadır. Söz konusu terimdeki “carried” ifadesi ise, bu kazancın sınırlı sorumlu ortakların ortaklığa koydukları sermayenin üzerine yüklenmiş olmasından kaynaklanmaktadır. Finans sektöründe bu duruma, başka bir kimsenin koymuş olduğu sermayenin üzerinden elde edilmiş olan kazanç denilmektedir. Carried interest, yatırım yapılmış olan finansal varlığın elden çıkarılması sonucunda sınırsız sorumlu ortaklara ödenmektedir. Girişim sermayesi yatırımlarında, varlıkların elden çıkarılması sonucunda kar edilebildiği gibi zarar da edilebilmektedir. Varlığın elden çıkarılması sonucu herhangi bir zarar söz konusu olduğunda, ilk başta ödenen “carried interest” in fazla ödenmiş kısmı geri alınabilmektedir. Söz edilen bu geri alma işlemine literatürde “clawback” denilmektedir. Sınırsız sorumlu ortaklara ödenecek olan söz konusu başarı primi genellikle, toplam karın yaklaşık %20’ si ile sınırlandırılmaktadır. Girişim sermayesi fonlarının yönetimi, fon ile yönetim şirketi arasında yönetim sözleşmesi uyarınca fon portföy yönetim şirketi tarafından yürütülmektedir. Yönetim şirketi, fon portföyünün işletilmesi, yatırımların değerlendirilmesi ve sınırsız sorumlu ortaklara yatırım tavsiyelerinde bulunulması gibi çeşitli bir takım faaliyetleri yürütmektedir. Yönetim şirketleri, yıllık bazda %2 civarında yönetim ücreti almaktadır. Uygulamada nadir olarak karşılaşılsa da, yönetim ücreti kardan öncelikli biçimde pay almak şeklinde performansa dayalı ücret biçiminde olabilmektedir. Bütün bunlara ek olarak, girişim sermayesi fonlarında, sınırlı sorumlu ortakların, belirli bir süreyle paylarını itfa etmeleri mümkün olmamaktadır. Bu duruma “lock-up” süresi denilmektedir. Söz konusu süre, iki aydan iki yıla kadar değişebilmektedir. Şekil 3: Girişim Sermayesi Fonlarının İşleyişi Kaynak: (Söderblom, 2011: 29) 46 MAKALE 6.Sonuç Ülkemizde, uluslararası alanda genel olarak kabul edilen girişim sermayesi yatırım ortaklığı modeline adaptasyon sürecinin hâlihazırda devam ettiği gözlenmektedir. Bu çalışmada, ülkemizde yer alan girişim sermayesi yatırımlarının gelişim sürecine ve uluslararası alanda uygulanmakta olan modelin altyapısına değinilmiş, ülkemizdeki mevzuat yapısının kısmi analizi yapılmaya çalışılmıştır. Öncü örnekleri 1980 lerde görülen girişim sermayesi yatırımlarına ilişkin adımlar, 2000 li yıllara gelindiğinde hız kazanmıştır. Ülkemizdeki girişim sermayesi sektörünü, uluslararası alanda kabul edilebilecek konuma getirmek için çeşitli çalışmalar yürütülmekte ve bu konuda önemli adımların atıldığı gözlenmektedir. Ancak hâlihazırdaki durum göz önüne alındığında, girişim sermayesi sektörü kapsamında aşılması gereken, menkul kıymetler ve girişim sermayesi portföyüne, borçlanma sınırlarına ve kamunun bilgisine sunulacak bilgilere ilişkin, uygulamada çeşitli problemlerle karşılaşıldığı görülmektedir. KAYNAKÇA Scott W. Naidech, Chadbourne & Parke LLP. (2011). “Private equity Fund Formation” Practical Law Company. Söderblom A.(2011). “Private equity fund ınvesting – Investment Stratejime, Entry Order and Performance” Allen F. Wei-ling S. (2011). “ Venture Capital and Corporate Governance” Kıldokum H. (2012). “ Girişim Sermayesinin Türkiye Serüveni- Bir Modele Yönelik Fırsat Arayışı” Kaya. A. “ Genel olarak Risk Sermayesi Yatırım Ortaklıkları Mevzuatı ve Değişiklik Önerileri” Yalçıner K.,Tanrıöven C.,Bal H.,Aksoy E.,Kurt Ç. (2008) “Finansal Teknikler ve Türev Araçlar” Tuncel K. (1996). “Risk Sermayesi Finansman Modeli – Dünya Uygulamalarının Analizi ve Türkiye İçin Özgün Bir Model Önerisi” Deloitte (2007). “ Türkiye’ de Girişim Sermayesi –Private Equity Türk Şirketleri ve Yatırımcılar İçin Pratik Yaklaşımlar” Yararlanılan İnternet Siteleri http://www.carriedinterest.com/2006/02/weekly_private__2.html http://www.nkaramouzis.gr/files/8teac/Private_Equity.pdf http://www.isgirisim.com.tr/TR/tarihce.asp http://kobias.com.tr/kobiportal/tarihce.html http://www.ivci.com/about-ivci.html http://www.ttgv.org.tr/tr/kisaca-ttgv 47 KURUMSAL İLETİŞİM VE EĞİTİM DAİRE BAŞKANLIĞI FAALİYETLERİ KURUM DIŞI EĞİTİMLER (NİSAN-HAZİRAN 2012) 48 KURUMSAL İLETİŞİM VE EĞİTİM DAİRE BAŞKANLIĞI FAALİYETLERİ YENİLENEBİLİR ENERJİ HUKUKU SEMİNERİ 3-4-5 NİSAN 2012 “Lisans Çıkarma ve Lisans Tadili” başlıklı bölümü 03-04 Nisan 2012 tarihlerinde EPDK Enerji Uzmanı Deniz DAŞTAN tarafından, “ Kamulaştırma ”başlıklı bölümü ise 05 Nisan 2012 tarihinde EPDK Uzmanı Mehmet VURAL tarafından sunulan “Yenilenebilir Enerji Hukuku” konulu eğitim, 03-04-05 Nisan 2012 tarihlerinde,09:30-12:30/14:00-17:00 saatleri arasında, Bankamız Eğitim Salonunda gerçekleşmiş olup, söz konusu eğitime Bankamız personelinden 24 kişi katılmıştır. Eğitimci Deniz DAŞTAN; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu- Elektrik Piyasası Daire Başkanlığı’nda Enerji Uzmanı olarak çalışmaktadır. Eğitimci Mehmet VURAL; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu- Kamulaştırma Daire Başkanlığı’nda Enerji Uzmanı olarak çalışmaktadır. SEMİNERDE İŞLENEN KONULAR “Yenilenebilir Enerji Hukuku” konulu eğitim; 03-04 Nisan 2012 tarihlerinde, “Lisans Çıkarma ve Lisans Tadili” başlığı altında, EPDK Enerji Uzmanı Deniz DAŞTAN tarafından aşağıdaki alt başlıklardan oluşan plan çerçevesinde sunulmuştur. LİSANS ÇIKARMA VE LİSAN TADİLİDeniz DAŞTAN 1. Dünden bu güne Türk Elektrik piyasasının gelişimi (1901-2001) 2. 4628 Sayılı Kanun kapsamında (mevcut) Elektrik piyasasının yapısı ve işleyişi (2001-2012) 49 KURUMSAL İLETİŞİM VE EĞİTİM DAİRE BAŞKANLIĞI FAALİYETLERİ 3. “Yenilenebilir Enerji”, Kavram, Önemi, İlgili mevzuat 4. “Lisans” Kavram, Hukuki niteliği, Fonksiyonları, Yenilenebilir enerji kaynaklarına ilişkin genel olarak lisanslandırma süreci , Teminat mektubu, Lisans verme kriterleri, Lisans tadilleri 5. HES’ler 6. Rüzgâr 7. Güneş 8. Diğer yenilenebilirler 9. Banka ve yatırımcılar açısından Yenilenebilirlere ilişkin riskler, Lisans iptali, iptal sebepleri ve sonuçları, Teminat mektubunun irat kaydedilmesi, ÇED iptalleri ve yatırımın durması 10. Banka ve finans kurumları açısından önemli olan lisans işlemleri, Lisans devri, Proje devri, Hisse devri, Rehin işlemleri (alacağın temliki, menkul rehni vb) 11. Yenilenebilirlere ilişkin finansman ihtiyacı ve Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği’nde proje finansmanı sağlayan banka ve finans kurumlarına tanınan imkân. 12. Yeni kanun taslağı ve geleceğe yönelik beklentiler. 13. "5346 Sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun" çerçevesinde Yenilenebilir Enerji Kaynaklarına İlişkin Alım Garantileri. 50 KURUMSAL İLETİŞİM VE EĞİTİM DAİRE BAŞKANLIĞI FAALİYETLERİ YENİLENEBİLİR ENERJİ PROJELERİNDE TAŞINMAZ TEMİNİ İŞLEMLERİ -Mehmet VURAL “Yenilenebilir Enerji Hukuku” konulu eğitim; 05 Nisan 2012 tarihinde, “Yenilenebilir Enerji Projelerinde Taşınmaz Temini İşlemleri” başlığı altında, EPDK Enerji Uzmanı Mehmet VURAL tarafından aşağıdaki alt başlıklardan oluşan plan çerçevesinde sunulmuştur. 1. GENEL OLARAK KAMULAŞTIRMA Tanım, Yasal Dayanak, Temel İlke ve Kurallar, Hukuki Nitelik 2. KAMULAŞTIRMA KANUNU ESASLARI Kamulaştırma Şartları, İrtifak Hakkı Kurulması, Kamu Yararı Kararı Verecek Merciler, Onay Mercii, Kamulaştırmadan Önce Yapılacak İşlemler ve İdari Şerh, Satın Alma Usulü, Kamulaştırma Bedelinin Mahkemece Tespiti ve Taşınmazın İdare Adına Tescil, Kamulaştırma Bedelinin Tespiti Esasları, Dava Hakkı, Bilirkişiler, Taşınmazın Boşaltılması, İdarenin Tek Taraflı Vazgeçmesi, Tarafların Anlaşmasıyla Vazgeçme ve Devir, Mal Sahibinin Geri Alma Hakkı, Hakların Sınırlandırılması ve Mülkiyetin İdareye Geçmesi, Trampa Yolu ile Kamulaştırma, Acele Kamulaştırma, Bir İdareye Ait Taşınmaz Malın Diğer İdareye Devri,Yetkili ve Görevli Mahkeme ve Yargılama Usulü 3. YENİLENEBİLİR ENERJİ PROJELERİNDE TAŞINMAZ TEMİNİ İŞLEMLERİ Kamulaştırma, İrtifak Hakkı Tesisi ve Kiralama, Devir, Tahsis Amacı Değişikliği 51 KURUMSAL İLETİŞİM VE EĞİTİM DAİRE BAŞKANLIĞI FAALİYETLERİ Mali Analiz Teknikleri ve Kredilendirme Süreci Semineri 09 – 11 Nisan 2012 2012 Hizmetiçi Eğitim Programı kapsamında Mali Analiz Teknikleri Ve Kredilendirme Süreci konulu eğitim28 kişinin katılımıyla 09 – 11 Nisan 2012 tarihlerinde eğitim salonumuzda gerçekleştirilmiştir. Finansal tabloların analiz yöntemleri ve kredi paketi hazırlama süreci konularında bilgi verilmesi amaçlanan seminerde ilk iki gün Bilanço Gelir Tablosu Aktarma Arındırma İşlemleri, Krizin Mali Tablolara Etkisinin Yorumlanması, Konsolide Mali Tabloların Hazırlanma Özellikleri, İnşaat Firmaları Finansal Tablolarının Özellikleri ve İnceleme Farklılıkları ile Finansal Tablolar Analiz Yöntemleri konuları işlenmiş, üçüncü gün ise Kredi Paketi Hazırlama Süreci, Standart Kredi Paketi Hazırlanması konuları uygulamalı olarak grup çalışması ile işlenen konular Mali Analiz Uzmanı ve Danışman Nurten DÜZGÜN SÖNMEMİŞ tarafından aktarılmıştır. 52 KURUMSAL İLETİŞİM VE EĞİTİM DAİRE BAŞKANLIĞI FAALİYETLERİ “Strateji Geliştirme ve Uygulama Yöntemleri” EĞİTİMİ 2012 Yılı Eğitim Programı kapsamında 12 - 13 Nisan 2012 tarihlerinde, Hacettepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Nadi LEBLEBİCİ tarafından “Strateji Geliştirme ve Uygulama Yöntemleri” konulu eğitim, Bankamız Seminer Salonunda gerçekleştirilmiştir. 27 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen söz konusu seminerde; Stratejik Planlamanın Tanımı ve Önemi, Planlama Süreci, Durum Analizi, Tarihsel Gelişim, Mevzuat, Yasal Yükümlülükler, Ürün-Hizmet Analizi, Durum Analizi, Paydaş Analizi, GZFT (SWOT) Analizi, PEST Analizi, Misyon-Vizyon Oluşturma, Temel İlke ve Değerler, Stratejik Amaçlar, Stratejik Hedefler ve Stratejiler, Performans Göstergeleri, Maliyetlendirme, İzleme ve Değerlendirme, konuları örneklerle ele alınmıştır. 53 KURUMSAL İLETİŞİM VE EĞİTİM DAİRE BAŞKANLIĞI FAALİYETLERİ SWIFT Hazine ve Diş İşlemler Semineri 16 - 19 Nisan 2012 2012 Hizmetiçi Eğitim Programı kapsamında 12 kişinin katılımıyla SWIFT Hazine Ve Dış İşlemler konulu eğitim programı 16 – 19 Nisan 2012 tarihlerinde eğitim salonumuzda gerçekleştirilmiştir. SWIFT sistemi, Eurobond işlemleri, hazine ve dış işlemler bölümlerinin kullandığı mesajlar hakkında detaylı bilgi verilmesi amaçlanan seminer dört yarım gün uygulamalı olarak Dr. Ergün ÖZGÜR tarafından aktarılmıştır. 54 KURUMSAL İLETİŞİM VE EĞİTİM DAİRE BAŞKANLIĞI FAALİYETLERİ Kurumsal Yönetim Semineri 25 - 26 Nisan 2012 2012 Hizmetiçi Eğitim Programı kapsamında 13 kişinin katılımıyla 25 – 26 Nisan 2012 tarihlerinde eğitim salonumuzda gerçekleştirilmiştir. Kurumsal Yönetimin kurumsallaşma ve stratejik yönetimle ilişkisi, Kurumsal Yönetimde iç kontrol ve risk yönetiminin önemi ve uygulamaları, 6012 sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun kurumsal yönetim ilkeleri açısından sermaye şirketlerine getirdiği yenilikler hakkında detaylı bilgi verilmesi amaçlanan ve iki gün devam eden seminer Dr. Güler MANİSALI DARMAN tarafından aktarılmıştır. 55 KURUMSAL İLETİŞİM VE EĞİTİM DAİRE BAŞKANLIĞI FAALİYETLERİ “ Yangin ve Acil Durum “ SEMİNERİ 2-3-4 Mayis 2012 Çevre Yönetim Sistemi kapsamında oluşturulan İtfaiye, İlk yardım, Kurtarma, Koruma ve Teknik servislerden oluşan İlk Müdahale ekibinde görevli Bankamız personeline yönelik gerçekleştirilen “ Yangın ve Acil Durum “ Eğitimi 28-29 Aralık 2011 tarihlerinde yapılmış olup bu kapsamında İş Güvenliği temel konuları, müdahale çeşitleri, yangın çeşitleri acil eylem planları, söndürme , kurtarma, ilk yardım ekiplerinin görevleri teorik olarak işlenmiştir. Eğitim sonunda yapılması planlanan uygulama hava muhalefeti nedeniyle gecikmeli olarak 2-3-4 Mayıs 2012 tarihlerinde her iki hizmet binamız için Güvenlik Tahliye Planı senaryosu hazırlanarak tahliye tatbikatı yapılarak tüm katların alarm sonrası tahliyesi en kısa zamanda gerçekleştirilmiş ve (Necatibey Caddesi Hizmet Binamızın tahliye süresi 5 dk. İzmir Caddesi Hizmet Binamızın tahliye süresi 7 dk. olarak belirlenmiştir.) tahliye sonucunda kat görevlisi kurtarma ekiplerince sayımları yapılmıştır. Ayrıca yangın ekibinde yer alan personel için İş güvenliği Uzmanı gözetiminde Kılavuz Yangın Güvenlik tarafından yangın söndürme tatbikatı yapılmıştır. 56 KURUMSAL İLETİŞİM VE EĞİTİM DAİRE BAŞKANLIĞI FAALİYETLERİ Mali Analiz Teknikleri ve Kredilendirme Süreci Semineri 15 – 17 Mayis 2012 2012 Hizmetiçi Eğitim Programı kapsamında 22 kişinin katılımıyla 15 – 17 Mayıs 2012 tarihlerinde eğitim salonumuzda gerçekleştirilmiştir. Finansal tabloların analiz yöntemleri ve kredi paketi hazırlama süreci konularında bilgi verilmesi amaçlanan seminerde ilk iki gün Bilanço Gelir Tablosu Aktarma Arındırma İşlemleri, Krizin Mali Tablolara Etkisinin Yorumlanması, Konsolide Mali Tabloların Hazırlanma Özellikleri, İnşaat Firmaları Finansal Tablolarının Özellikleri ve İnceleme Farklılıkları ile Finansal Tablolar Analiz Yöntemleri konuları işlenmiş, üçüncü gün ise Kredi Paketi Hazırlama Süreci, Standart Kredi Paketi Hazırlanması konuları uygulamalı olarak grup çalışması ile işlenen konular Mali Analiz Uzmanı ve Danışman Nurten DÜZGÜN SÖNMEMİŞ tarafından aktarılmıştır. 57 KURUMSAL İLETİŞİM VE EĞİTİM DAİRE BAŞKANLIĞI FAALİYETLERİ “ Yeni Türk Ticaret Kanunu” Semineri 21 – 22 Mayis 2012 Başkanlığımız tarafından organize edilen, “ Yeni Türk Ticaret Kanunu” konusundaki eğitim; “Ticari İşletme ve Şirketler Hukuku” alt başlığında, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç.Dr. Mahmut YAVAŞİ tarafından 21 Mayıs 2012 tarihinde, “Türkiye Muhasebe Standartları ve Denetim” alt başlığında ise, Çankırı Karatekin Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç.Dr. İsmail CAN tarafından 22 Mayıs 2012 tarihinde sunulmuştur. Bankamız 7.Kat Eğitim Salonunda 21-22 Mayıs 2012 tarihleri arasında gerçekleşmiş olan eğitime Bankamız personelinden 23 Kişi katılmıştır. SEMİNERDE İŞLENEN KONULAR Yeni Türk Ticaret Kanununun Yürürlük Takvimi Türk Ticaret Kanunu ve Türkiye Muhasebe Standartları Türkiye Muhasebe Standartları – Türkiye Finansal Raporlama Standartları Yeni Türk Ticaret Kanununun Denetim Sistemine Getirdiği Yenilikler Yeni Türk Ticaret Kanununun Ticari Defterlerin Delil Gücü Olma Açısından Getirdiği Yenilikler Yeni Türk Ticaret Kanunu ve Değerleme Yeni Türk Ticaret Kanunu ve Kurumsal Yönetim Yeni Türk Ticaret Kanunu ve Teknoloji Ticaret Kanununun Değiştirilmesi Sebepleri Yen Ticaret Kanunun Kabulü ve Yürürlüğe Girmesi Yeni TTK’nın Başlangıç Hükümleri Yeni TTK’da Ticari İşletme Hukuku, Benzerlikler ve Farklılıklar Ticari İşletme - Ticari İşletmenin Devri - Tacir, Tacir Olmanın Sonuçları Ticaret Sicili - Ticaret Unvanı ve İşletme Adı Haksız Rekabet - Ticari Defterle Cari Hesap - Acente Şirketler Hukuku Yeni Gelişmeler - Şirketlerin Organları Tek Kişilik Anonim Şirket 58 KURUMSAL İLETİŞİM VE EĞİTİM DAİRE BAŞKANLIĞI FAALİYETLERİ “Kurumsal İletişim” EĞİTİMİ 23 – 24 Mayis 2012 2012 Yılı Eğitim Programı kapsamında 23 - 24 Mayıs 2012 tarihlerinde, İnsan Kaynakları Kurumsal İletişim Danışmanı, Eğitmen Özlem Yurdanur ÖZGENÇ tarafından “Kurumsal İletişim” konulu eğitim, Bankamız Seminer Salonunda gerçekleştirilmiştir. 15 kişinin katılımıyla gerçekleştirilen söz konusu seminerde; Kurumsal İletişim (Önemi, gerekliliği) Kurumsal kültür ve kültüre uygun standartlar geliştirmek Kültüre uygun hangi İletişim standartlarını personelimizden beklemeliyiz? Beden Dili konusunda kurumsal beklentilerimiz ne olmalı? Pozitif olma ve iyi ilişkiler geliştirme yönünde beklentiler Saygınlık yaratan kurumsal davranış göstergeleri Saygınlık temelli iş ilişkileri geliştirmede rol modeli olmak, yöneticilerle işbirliği Yazılı iletişim standartları Telefonla iletişim standartları Kurumsal giyim kültürü Kurumsal imaj 59 KURUMSAL İLETİŞİM VE EĞİTİM DAİRE BAŞKANLIĞI FAALİYETLERİ Çalışanları kurum markası ile bütünleştirmek Halkla ilişkiler uygulamaları, reklam, sponsorluk, sosyal sorumluluk kampanyaları Kurumsal web sayfasının yönetiminde dikkat edilmesi gerekenler, Sosyal medyada kurumsal iletişim Kurumsal Eğitim Programlarının tasarımı Uygulama Örnekleri konuları örneklerle ele alınmıştır. 60 KURUMSAL İLETİŞİM VE EĞİTİM DAİRE BAŞKANLIĞI FAALİYETLERİ BORÇLAR HUKUKU SEMİNERİ 28-29-30 MAYIS 2012 01 HAZİRAN 2012 Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof.Dr. Ahmet KILIÇOĞLU tarafından sunulan “Borçlar Hukuku” konulu eğitim, 28-29 Mayıs 2012 tarihlerinde saat 13:30-16:30, 30 Mayıs 201201 Haziran 2012 tarihlerinde ise 09:00-12:00 saatleri arasında, Bankamız Eğitim Salonunda gerçekleşmiş olup, söz konusu eğitime Bankamız personelinden 19 kişi katılmıştır. SEMİNERDE İŞLENEN KONULAR YENİ BORÇLAR KANUNU’NUN GETİRDİĞİ YENİLİKLER 1. Sözleşmeden Doğan Borçlarda 2. Haksız fiillerden doğan borçlarda 3. Sebepsiz zenginleşmeden doğan borçlarda 4. Borçların Hüküm ve Sonuçlarında – Faiz-Başkasının Fiilini Taahhüt 5. Borç İlişkisinin Taraflarının Değişimi 6. Borçlunun Temerrüdünde 7. Kira Hukukunda 8. Kefalet Hukukunda 61 KURUMSAL İLETİŞİM VE EĞİTİM DAİRE BAŞKANLIĞI FAALİYETLERİ YENİLENEBİLİR ENERJİ HUKUKU SEMİNERİ 04-05-06-07 HAZİRAN 2012 EPDK Enerji Uzmanı Deniz DAŞTAN ve EPDK Uzmanı Mehmet VURAL tarafından sunulan “Yenilenebilir Enerji Hukuku” konulu eğitim, 04-05-06-07 Haziran 2012 tarihlerinde,09:30-12:30/14:00-17:00 saatleri arasında, Bankamız Eğitim Salonunda gerçekleşmiş olup, söz konusu eğitime Bankamız personelinden oluşan 19 kişi katılmıştır. Eğitimci Deniz DAŞTAN; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu- Elektrik Piyasası Daire Başkanlığı’nda Enerji Uzmanı olarak çalışmaktadır. Eğitimci Mehmet VURAL; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu- Kamulaştırma Daire Başkanlığı’nda Enerji Uzmanı olarak çalışmaktadır. SEMİNERDE İŞLENEN KONULAR Dünden bu güne Türk Elektrik Piyasasının Gelişimi (1901-2001) 4628 Sayılı Kanun Kapsamında (mevcut) Elektrik Piyasasının Yapısı ve İşleyişi (2001-2012) “Lisans” Kavram, Hukuki Niteliği, Fonksiyonları Genel Olarak Lisanslandırma Süreci Lisans verme kriterleri Lisans Tadilleri Teminat Mektubu Alınması 62 KURUMSAL İLETİŞİM VE EĞİTİM DAİRE BAŞKANLIĞI FAALİYETLERİ “Yenilenebilir Enerji” Kavram, Önemi İlgili mevzuat HES’ler Rüzgâr Güneş Diğer Yenilenebilirler Banka ve yatırımcılar açısından Yenilenebilirlere ilişkin riskler Lisans iptali, iptal sebepleri ve sonuçları Teminat mektubunun irat kaydedilmesi ÇED iptalleri ve yatırımın durması Banka ve finans kurumları açısından önemli olan lisans işlemleri Lisans devri Proje devri Hisse devri Rehin işlemleri (alacağın temliki, menkul rehni vb.) Yenilenebilirlere ilişkin finansman ihtiyacı ve Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliği’nde proje finansmanı sağlayan banka ve finans kurumlarına tanınan imkân. Yeni kanun taslağı ve geleceğe yönelik beklentiler. Yenilenebilir Enerji Projelerinde Taşınmaz Temini İşlemleri 1. Genel Olarak Kamulaştırma Tanım Yasal Dayanak Temel İlke ve Kurallar Hukuki Nitelik 2. Kamulaştırma Kanunu Esasları Kamulaştırma Şartları İrtifak Hakkı Kurulması Kamu Yararı Kararı Verecek Merciler Onay Mercii 63 KURUMSAL İLETİŞİM VE EĞİTİM DAİRE BAŞKANLIĞI FAALİYETLERİ Kamulaştırmadan Önce Yapılacak İşlemler ve İdari Şerh Satın Alma Usulü Kamulaştırma Bedelinin Mahkemece Tespiti ve Taşınmazın İdare Adına Tescili Kamulaştırma Bedelinin Tespiti Esasları Dava Hakkı Bilirkişiler Taşınmazın Boşaltılması İdarenin Tek Taraflı Vazgeçmesi Tarafların Anlaşmasıyla Vazgeçme ve Devir Mal Sahibinin Geri Alma Hakkı Hakların Sınırlandırılması ve Mülkiyetin İdareye Geçmesi Trampa Yolu ile Kamulaştırma Acele Kamulaştırma Bir İdareye Ait Taşınmaz Malın Diğer İdareye Devri Yetkili ve Görevli Mahkeme ve Yargılama Usulü 3. Yenilenebilir Enerji Projelerinde Taşınmaz Temini İşlemleri Kamulaştırma İrtifak Hakkı Tesisi ve Kiralama Devir Tahsis Amacı Değişikliği Bedelsiz Kullanma İzni 4. Karşılaşılan Sorunlar Ve Çözüm Önerileri 64 KURUMSAL İLETİŞİM VE EĞİTİM DAİRE BAŞKANLIĞI FAALİYETLERİ BANKAMIZ KREŞ VE ANAOKULU ÇOCUKLARI TEMA VAKFI TARAFINDAN EROZYON VE ÇEVRE BİLİNCİ KONULARINDA BİLGİLENDİRİLDİ Bankamız 2012 Yılı Çevre Yönetim Sistemi, Yıllık Eğitim Programı kapsamında Bankamız Anaokulu Çocukları ( 5-6 yaş)’nı çevre ve erozyon konusunda bilinçlendirmek için 07 Haziran 2012 tarihinde Ayten Sokakta bulunan Kreş ve Gündüz Bakımevimizde bir eğitim düzenlenmiştir. Bankamız Kreşinde TEMA Vakfı gönüllü eğitmenlerinden Soner ORAY tarafından verilen bilinçlendirme eğitimine toplam 35 çocuğumuz, kreş öğretmenleri, Çevre Yönetim Komitesi Eğitim Sorumlusu Meral YILDIZ ve Eğitim Sorumlusu Özlem MUMCU katılmışlardır. 65 KURUMSAL İLETİŞİM VE EĞİTİM DAİRE BAŞKANLIĞI FAALİYETLERİ Sözkonu Eğitim öncesinde 5- 6 yaş grubu çocuklarımızın katılımı ile Bankamız kreş ve gündüz bakımevinin bahçesine bir adet Meşe Fidanı dikilmiştir. Fidan dikimi sırasında eğitmenimiz Soner ORAY çocuklarımıza fidan dikimi, bakımı hakkında bilgi vermiştir. Çocukların çok ilgisini çeken fidan dikiminden sonra erozyon konusunda çizgi filmlerden oluşan bir sunum izletilmiş, konu detaylı olarak anlatılan konuya doğrudan katılımlarını sağlamak için çocuklarımızın soru sormaları istendi. Sorulan soruların tamamlanmasından sonra gönüllü eğitmenimiz Soner ORAY’a Bankamız Kreş ve Anaokulu Müdür Yardımcısı Sema SEÇİLMİŞ ve 5-6 yaş grubu çocukları tarafından Teşekkür Belgesi verilmiştir. Daha sonra anaokulu eğitmenlerimiz 5-6 yaş grubu çocuklarına erozyon konusunda sorular sorarak öğrendiklerini dile getirmelerini istemişlerdir. Çocuklarımız; 6 yaş çocukları, toprağa zarar vermemeliyiz, çok ağaçlar ve çiçekler dikmeliyiz, toprağa iyi bakmalı ve yerlere çöp atmamalıyız, fidanlar dikmeliyiz, doğaya iyi bakmalıyız, ağaçları kesmemeliyiz. 5 yaş çocukları, ağaçlar yetiştirmeliyiz, ağaçların suya ihtiyaçları var, ağaç diktik, ağaçları sulamalıyız, ağaçları kesmemeliyiz, bütün çiçeklerle arkadaş olmalı ve dünyanın her yerini incelemeye gitmeliyiz, yağmur sularının birikmesini incelemeliyiz. 4-5 yaş çocukları, Ağaç dikmeliyiz, çünkü meyveleri yiyoruz o da bizi sağlıklı yapıyor, bolca ağaç dikmeliyiz, çünkü toprağın kaymasını engelliyor, yani erozyonu ve ağaçlar bize oksijen veriyor, ağaçlar olmazsa ormanlar olmaz, hayvanlar saklanamaz. Diyerek ve resimlediler. öğ- rendiklerini özetlediler 66 KURUMSAL İLETİŞİM VE EĞİTİM DAİRE BAŞKANLIĞI FAALİYETLERİ “CORPORATE GAMES”2012 KURUMSAL OYUNLARDA BAŞARI. 8-10 Haziran 2012 Tarihleri Arasında İstanbul’da Düzenlenen 10.İstanbul Kurumsal Oyunları “Corporate Games” 2012’da Bankamız Hazine Daire Başkanlığı Personelinden Aydın Çeken 5 Km Koşu Dalında 16.44 Dk. İle Birinci Oldu. Bankamız Hazine Daire Başkanlığı’nda görev yapmakta olan eski Milli Atletlerimizden Aydın ÇEKEN yirmi beş atletin katıldığı 810 Haziran 2012 tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenen 10. İstanbul Kurumsal Oyunları’nda Bankamıza 50+ yaş üstü 5 km koşu dalında birinciliği getirdi. Aydın ÇEKEN, bu yarışla birlikte 4 yıldır üst üste katıldığı koşu dalında 16.44 dk. ile büyük başarılar elde ederek 2012 yılında MOSKOVA’ da düzenlenecek olan yarışlara ücretsiz katılma hakkını kazanmıştır. Aynı organizasyonda yarışlara ilk kez katılan İnsan Kaynakları Daire Başkanlığı personelinden Mete TOPRAK 31 kişinin katıldığı 30-39 yaş gurubunda 22.50 dk. ile 9. sırayı almıştır. 67