KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU 3rd International Symposium on Ombudsman Institutions 3. Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumu 16 - 17 September 2015, Ankara 16 - 17 Eylül 2015, Ankara KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU İÇİNDEKİLER • 1. GÜN (16 Eylül 2015) AÇILIŞ KONUŞMALARI....................................................... 7 I. OTURUM OMBUDSMAN VE HASSAS GRUPLARIN HAKLARI......... 31 I. OTURUM SORU CEVAP..................................................... 46 II. OTURUM ULUSAL İNSAN HAKLARI SİSTEMLERİNİN YAPISI VE OMBUDSMANLARININ ROLÜ: FARKLI ÜLKE DENEYİMLERİ ............................................. 57 77 II. OTURUM SORU VE CEVAP............................................... • 2. GÜN (17 Eylül 2015) III. OTURUM OMBUDSMANIN YETKİ ALANI VE TAVSİYE KARARLARININ TAKİBİ ..................................................... 87 III. OTURUM SORU VE CEVAP.............................................. 107 KAPANIŞ KONUŞMASI........................................................ 126 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 3 16 Eylül 2015 1. Gün AÇILIŞ KONUŞMALARI SUNUCU- Cumhurbaşkanımız az sonra teşrif edecekler, lütfen konuklarımızın yerlerini almalarını istiyoruz. Bir de salonumuz ufak takdir edersiniz, telefonlarınızın kapalı konumda olduğunu tekrar kontrol ediniz. Teşekkür ediyorum. Değerli konuklar, Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan katılımlarıyla törenimizi onurlandırmışlardır; hoş geldiniz, şeref verdiniz Sayın Cumhurbaşkanım. Basın mensubu arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanım, değerli konuklar; Türkiye Kamu Denetçiliği Kurumu’nun ev sahipliğinde düzenlenen 3’ncü Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumuna öncelikle hepiniz hoş geldiniz. Sayın Cumhurbaşkanım, değerli konuklar; sizleri önce programımızın başında Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve aziz şehitlerimizin manevi huzurunda saygı duruşunda bulunmaya ve İstiklal Marşımızı okumaya davet ediyorum. SUNUCU- Teşekkür ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanım, değerli konuklar; (önceki cümlede de bu ifade olduğundan tekrar edilmiş..) şimdi Türkiye Kamu Denetçiliği Kurumu’nun tanıtım filmini izliyoruz. SUNUCU- Sayın Cumhurbaşkanım, değerli konuklar; sempozyumun açılış konuşmalarını yapmak üzere Kamu Başdenetçisi Sayın Nihat Ömeroğlu’nu kürsüye davet ediyoruz. Sayın Ömeroğlu; buyurun efendim. 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 7 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU 1. Gün AÇILIŞ KONUŞMALARI M. NİHAT ÖMEROĞLU (Kamu Başdenetçisi) Sayın Cumhurbaşkanım, değerli misafirler; konuşmama başlamadan önce insanlık suçu olan ve vatandaşlarımızın yaşam hakkına, toplumsal barışa ve kardeşliğimize planlı bir şekilde saldıran terör belasını lanetliyor, şehitlerimize rahmet, kahraman gazilerimize acil şifalar ve yakınlarına da sabırlar diliyorum. Ayrıca, dört yılı aşkın süredir devam eden, milyonlarca insanın yurtlarını terk etmelerine neden olan, ancak son zamanlarda Avrupa’ya yönelmesiyle dünyanın gündeminde yer bulmaya başlayan Suriyeli mültecilerin trajedisinin çözümü noktasında ülkemizin olağanüstü gayretlerine bu vesileyle bir kez daha dikkat çekiyor ve uluslararası camiayı bu konuda inisiyatif almaya davet ediyorum. Ülkemizin son yıllarda gerçekleştirmekte olduğu demokratik reform sürecinin en önemli adımlarından biri olan 2010 yılı Anayasa Referandumu kapsamında Kamu Denetçiliği Kurumu’nun Anayasal bir kurum olarak kurulmasını sağlayan, Kurumumuzun kurulmasından bu yana desteklerini esirgemeyen ve Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumumuza bu yılda teşrif ederek bizleri onurlandıran Sayın Cumhurbaşkanımıza saygı ve şükranlarımı arz ediyorum. Ayrıca, davetimize icabet eden, bizleri bu özel günümüzde yalnız bırakmayan Sayın Meclis Başkanımızı, Bakanımızı, yüksek yargının başkan ve üyelerini, sayın milletvekillerimizi, 26 farklı ülkeden gelerek aramızda bulunan meslektaşlarımızı, büyükelçilerimizi, basın mensuplarımızı ve tüm değerli misafirlerimizi şahsım ve Kurumum adına saygıyla selamlıyorum. Kurumumuzun uluslararası işbirliğine atfettiği önem çerçevesinde kurulduğumuz yıldan bu yana gerçekleştirdiğimiz ve bu sene üçüncüsünü düzenlemekte olduğumuz sempozyumumuzda, geçtiğimiz yıllardan farklı olarak bu yıl dünyanın çeşitli kıtalarından gelen misafirlerimizle bir arada olmanın mutluluğunu yaşıyorum. Tarih boyunca çok sayıda medeniyetlere ev sahipliği yapan Anadolu topraklarında Avrupa, Asya ve Afrika’dan gelen meslektaşlarımı ağırlamaktan duyduğum memnuniyeti bu vesileyle bir kez daha dile getirmek istiyorum. 8 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU 29 Mart 2013 tarihinden bu yana alınmakta olan şikâyetler, insan haklarına dayalı adalet anlayışı içerisinde titizlikle incelenmekte, birey ve idare arasındaki uyuşmazlıklar öncelikle arabuluculuk ve uzlaşı yoluyla çözüme kavuşturulmaya çalışılmaktadır. Bu yönüyle ; Kurumumuz, ülkemizde temel hak ve özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesi sürecinde önemli bir işlev görmektedir. Sayın Cumhurbaşkanım, Kurumumuzun faaliyetleri yargı veya idare denetim araçları gibi mevcut yapılara bir alternatif değildir. Kurumumuza ulaşan şikâyetler yalnız hukuka uygunluk değil, ayrıca hakkaniyete uygunluk yönünden de incelemeye tabi tutulmakta ve bu açıdan bakıldığından Kurumumuz Türkiye’de hakkaniyet denetimi yapan tek kurum olma özelliğini taşımaktadır. Bu doğrultuda hakkaniyete aykırı olduğu değerlendirilen mevzuat hükümlerinin yeniden düzenlenmesi yönünde verilmiş birçok tavsiye kararımız bulunmaktadır. Kurumumuzun şikâyet başvurularını kabul etmeye başladığı tarihten itibaren 31 Ağustos 2015 tarihine kadar 17 bin 655 adet şikâyet başvurusunda bulunulmuş ve bu şikâyetlere ilişkin 249 tavsiye veya kısmen tavsiye kararı verilmiş olup, tavsiye kararlarımıza idarenin uyum oranı her geçen yıl artmaktadır. Kurumumuz son derece seri çalışmaktadır, en geç 6 ay içerisinde yapılan şikâyetleri sonuçlandırmaktadır. Bu vesileyle şu an 17 bin 655 karardan, 16 bin 951 karar ve 704 dosya üzerinde çalışmalarımız devam etmektedir. Bu anlamda oldukça seri çalışıyoruz. Tavsiye kararlarımıza uyum oranını çok daha yüksek seviyelere taşımak öncelikli hedeflerimiz arasındadır. Diğer yandan, 2015 yılı içerisinde Kurumumuzun çalışmalarının ve vermiş olduğu tavsiye kararlarının parlamento tarafından takip edilmesi noktasında önemli adımlar atılmıştır. 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 9 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Bilindiği üzere; Kurumumuza (kendisine) tanınan yetki çerçevesinde idarenin her türlü eylem ve işlemleri, tutum ve davranışlarına ilişkin şikâyetleri, diğer anlatımla idarenin işleyişiyle ilgili her türlü işlemi incelemek, araştırmak ve sonucunda da idarelere tavsiyelerde bulunmakla yetkilidir. 2014 yılı yıllık raporumuzun Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları Komisyonu ve Dilekçe Komisyonu üyelerinden oluşan karma komisyonda görüşülmesi sırasında tavsiye kararlarına uymayan kamu idarelerinin üst düzey yöneticileri Komisyona davet edilerek bu tutumlarının gerekçeleri sorulmuştur. Kurumumuzun kurulmasından ve faaliyete geçmesinden bu yana bize desteklerini esirgemeyen bundan önceki Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız Sayın Cemil Çiçek’e huzurlarınızda bu anlamda teşekkürlerimi sunuyorum. Şüphesiz ki bu durum kamu idarelerinin Kurumumuza karşı yaklaşımlarında farklılık oluşturmuştur. İlerleyen dönemlerde verilecek tavsiye kararlarının uygulanması noktası da tarafımızca önemli bir gelişme olarak değerlendirilmektedir. Bu uygulamanın devam edeceği inancıyla Sayın Meclis Başkanımıza şükranlarımı arz ediyorum. Sayın Cumhurbaşkanım, Kurumumuzun temel çalışma prensibi; haklar kültürünün oluşturulması ve adalete hızlı erişimin sağlanmasıdır. Bu çerçevede çalışmalarımızın ve verdiğimiz tavsiye kararlarında katılımcılık, şeffaflık, hesap verilebilirlik gibi yöneten ve yönetilen ayrımına dayalı idare anlayışı yerine, eşit vatandaşlık kavramı çerçevesinde bireyi ön plana çıkaran ve kendisini kamu idaresinin bir paydaşı haline getiren iyi yönetişim ilkelerini öncelikli olarak göz önünde bulundurmaktayız. Bu çerçevede Kurumumuzun çalışmalarının tüm paydaşları kapsayan katılımcı bir anlayışla gerçekleştirilmesinin önemini vurgulamak yerinde olacaktır. Bu vesileyle vatandaşlarımızın sorunlarına daha etkin bir biçimde ulaşabilmek adına, sivil toplum kuruluşlarıyla olan işbirliğimizi daha ileri düzeye taşımaya yönelik isteğimizi bir kez daha dile getirmek istiyorum. Dünyanın birçok ülkesinde olduğu üzere ombudsman ve sivil toplum kuruluşları arasındaki bilgi akışının ve sürekli işbirliğinin ülkemizde kurulması gerektiği inancındayım. Kurumumuz çalışmaları başta Avrupa Birliği olmak üzere, uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından yakından takip edilmekte ve belirli dönemlerde yayınlanan raporlarla değerlendirilmektedir. 10 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan 2014 yılı İlerleme Raporunda tavsiye kararlarımızdan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’yle uyumlu kararların verildiği kayıt altına alınmış ve demokratik ilkeleri koruduğunun altı çizilmiştir. Çalışmalarımızı daha ileri seviyeye götürerek ülkemizi Avrupa Birliği’ne katılım müzakerelerinin 23’ncü faslı olan yargı ve temel haklar faslı kapsamındaki çalışmalarına etkin bir şekilde katkı sağlamayı hedeflemektedir. Çalışmalarımızın verimliliğini artırmak ve yurtdışı iyi uygulama örneklerini ülkemize kazandırmak amacıyla çeşitli uluslararası projelerin uygulanmasına devam edilmektedir. Sayın Cumhurbaşkanım, 3’ncü Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumu bu yıl İsveç Uluslararası Kalkınma ve İşbirliği Ajansı tarafından finanse edilen ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye Temsilciliği’yle işbirliği halinde yürüttüğümüz Kamu Denetçiliği Kurumu’nun kurumsal kapasitesinin arttırılması, güçlendirilmesi projesi çerçevesinde gerçekleştirilmektedir. Bu kapsamda Kurumumuzun mevcut kapasitesini güçlendirmek amacıyla Mayıs ayında başlatmış olduğumuz projenin uygulanmasında göstermiş olduğu yakın işbirliği ve destekleri için Birleşmiş Milletler Türkiye Mukim Temsilcisi Sayın Malhotra’ya ve İsveç Büyükelçisi Sayın Lars Wahlund’a teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Yürütmekte olduğumuz uluslararası projeler vasıtasıyla kamuoyu nezdinde bilinirliğimizi artıracağımıza ve daha fazla sorunun çözüme kavuşmasına yardımcı olacağına inanıyorum. Sözlerime son verirken, kuruluşumuzdan bugüne geride bıraktığımız üç yıllık süre zarfında vermiş oldukları destekleri için Sayın Cumhurbaşkanımıza şahsım ve Kurumumuz adına bir kez daha şükranlarımı arz ediyor, değerli konuşmacı ve katılımcılara da sempozyumumuza sunacakları katkılar için şimdiden teşekkürlerimi takdim ediyorum. 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 11 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Bu teşvikler, Kurumumuzun gerek teşkilatlanması aşamasında, gerekse sonraki dönemde sarf edilen gayretin uluslararası kurum ve kuruluşlar tarafından da yakından ilgilenildiğini göstermektedir. 26 farklı ülkeden gelen meslektaşlarımızı ülkemizde ağırlamaktan duyduğum memnuniyeti bir kez daha ifade etmek istiyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. SUNUCU- Sayın Ömeroğlu’na konuşmalarından dolayı teşekkür ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanım, değerli konuklar; şimdi konuşmalarını yapmak üzere Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye Mukim Temsilcisi Sayın Kamal Malhotra’yı kürsüye davet ediyoruz. KAMAL MALHOTRA (UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi) Sayın Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Sayın TBMM Başkanı, değerli konuklar, Günaydın. Merhaba. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı UNDP adına bu 3. Uluslararası Ombudsman Kurumları Sempozyumu’nda size hitap etmenin, benim için bir ayrıcalık olduğunu ifade etmek isterim. Ulusal ve uluslararası düzeylerde giderek artan bir şekilde tanınan ombudsman kurumları, sivil hizmetlerde iyi yönetişimin desteklenmesi ve Birleşmiş Milletlerin temelini oluşturan insan haklarının desteklenmesi ve korunmasında temel bir mekanizmadır. Dünya çapında insan hakları konusunda, kilit ulusal kurumlardan birisi olarak hareket eden ombudsman kurumları, genelde insan haklarını desteklemek ve korumak için yapılandırılmıştır ve öncelikli olarak sadece kamu idaresinde iyi yönetişimin desteklenmesine odaklanmamaktadır. Sistem içerisinde teşkil ettikleri önem, üye devletlerin bağımsız ve özerk ombudsmanlığın ve diğer ulusal insan hakları kurumlarının oluşturulması ya da güçlendirilmesini ve eylemlerini koordine etmek, başarılarını güçlendirmek ve alınan dersleri paylaşmak için bu kurumlar arasında uygun işbirliği mekanizmalarını geliştirmeyi dikkate alma konusunda teşvik edilmesini sağlayan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 63/169 Sayılı Kararı tarafından da vurgulanmıştır. Her ne kadar insan hakları üzerine çalışan ulusal kurumlar için, standart bir model bulunmasa da başta kadınların, dezavantajlı grupların, çocukların, engellilerin ve mültecilerin ihtiyaçlarına ombudsmanlar tarafından yanıt verilmesi dahil olmak üzere bu kurumların etkinliğini sağlamak için, belirli ortak unsurlar bulunmaktadır. Bu unsurların birçoğu, Paris İlkeleri’nde yer almaktadır ve temel 12 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Sayın konuklar, Türkiye söz konusu olduğunda, ülkenin ayrı bir ulusal İnsan Hakları Kurumu bulunsa da, Ombudsmanlık Kurumu da insan hakları ile alakalı hususları ve uygulamaları üstlenebilecekleri bir pozisyonda bulunmaktadır. Bu noktada, Türkiye’nin kısa bir süre içerisinde birçok yeni kurum oluşturduğu göz önünde bulundurulursa, yetkilerin gereksiz yere kopyalanmasından kaçınarak bu yeni sistemin daha etkin bir şekilde nasıl çalıştırılabileceği konusuna dikkat gösterilmelidir. Bir değişim unsuru olarak Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, insanları ve insan haklarını, insan gelişimi yaklaşımı ve paradigmasının bir parçası olarak çalışmalarının merkezine koymaktadır. Bu bağlamda ve uluslararası araçlarda sayılan standartların ve Paris İlkeleri’nin ışığında, ulusal kurumların bağımsızlığını güçlendirmeyi ve ulusal insan hakları koruma mekanizmaları olarak hareket etme kapasitelerini artırmayı istiyoruz. Bu nedenle, UNDP’nin bu kritik alanda reform sürecine kesin bir şekilde sadık olması şaşırtıcı bir durum değildir. Burada yer alan herkese ve bu konuya bağlı olanlara ancak Türkiye’nin insan hakları alanındaki zorluklarını ele alma hususunda ortak çabalarınıza katılamayan herkese teşekkürlerimi sunarak konuşmamı sonlandırıyorum. Ayrıca Türkiye’deki insan hakları konusuna bağlılığından ve kurulduktan sonra çok kısa bir süre içerisinde elde ettiği başarısından dolayı Türkiye Baş Ombudsman’ına tebriklerimi sunuyorum. Teşekkür ederim. SUNUCU- Sayın Malhotra katkılarınız için teşekkür ediyoruz. Değerli konuklar, şimdi de konuşmalarını yapmak üzere İsveç Büyükelçisi Sayın Lars Wahlund’u kürsüye davet ediyoruz; buyurun. 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 13 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU olarak kurumunu oluşturan yasal çerçeve ile alakalıdır. Bu ilkeler, tek veya birden fazla insan hakları kurumunun bulunup bulunmamasına bağlı değildir. Türkiye’de birden fazla kurumun olması söz konusudur. Bununla birlikte, bazı ilkeler ya da davranışlar kurumsal model seçimi ile yakından alakalıdır. Bunlar; kamusal meşruluk, erişilebilirlik, açıklık, çeşitlilik ve sivil toplum ile ilişkilerin önemi, güven, kredibilite, liderlik, uygunluk, takip ve insan hakları ihlalleri üzerinde sistematik bir şekilde çalışmaktır. LARS WAHLUND (İsveç Büyükelçisi) Teşekkür ederim. Sayın Başkan, Meclis Başkanı, saygıdeğer konuklar, hanımefendiler ve beyfendiler; burada olmak benim için büyük bir onur. Bildiğiniz üzere İsveç, Ombudsmanlık Kurumundan oldukça onur duymaktadır. “Ombudsman” kelimesi, diğer dillere girmiş yeni birkaç İsveççe sözcükten bir tanesidir. Ve ombudsmanlığın İsveç’te geçtiği ilk ferman, 26 Ekim 1713 tarihinde Kralımız 12’nci Charles tarafından, Ruslarla bir takım sorunlar yaşadığında ilan edilmiştir ve sonrasında Osmanlı İmparatorluğuna kaçmak zorunda kalmıştır. Orada, Kralımız Edirne Sultanının konuğu olmuş ve fermanını atla İsveç’e göndermiştir. Ve o tarihten bu yana ombudsmanlık kurumuna sahibiz ve yıllar içerisinde oldukça gelişim gösterdik ve benim burada olma amacım, Türk Ombudsmanlık Kurumu’na olan desteğimizin devam edeceğini belirmektir ve sahip olduğumuz çok iyi düzeydeki işbirliği sürecektir ve bu konferans, Ombudsmanlık Kurumunun, Türk halkında farkındalığını artıracak bir ürünün bir parçası olarak, bunun uzun bir serüven olacağını göstermektedir. Roma bir günde kurulmadı, İstanbul bir günde kurulmadı, bu yüzden bu uzun vadeli bir projedir ancak biz elimizden gelen her türlü yardımı sunacağız. Ayrıca, ombudsmanlık fikri bürokrasi ile ilgilidir, vatandaşlar tarafında idarenin hesap vermesini ve bürokrasinin kanunlara uygun olmasını sağlar. Sizlere iyi şanslar diliyorum ve İsveç’in size elinden gelen her türlü yardımı sunacağını belirtmek istiyorum. Dinlediğiniz için teşekkür ederim. SUNUCU- Sayın Wahlund’a teşekkür ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanım, değerli konuklar; şimdi konuşmalarını yapmak üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız Sayın İsmet Yılmaz’ı kürsüye davet ediyoruz. Buyurunuz Sayın Yılmaz. İSMET YILMAZ (TBMM Başkanı) Sayın Cumhurbaşkanım, değerli konuklar; sizleri saygıyla selamlıyorum. 3’ncü Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumunun hayırlı olmasını, bu etkinlikten beklenen amaçlara ulaşılmasını dilerim. Bu etkinliğin 14 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Yıkmak, eleştirmek, karalamak kolay, iyi bir şey yapmak zor; emek ister, zaman ister, gayret ister, gayret ister, özen ister; uluslararası böyle bir etkinliği düzenlemekte kolay değildir. Marifet iltifata tabidir, yapan, üreten, çalışan ve halka hizmet edene iltifat yakışır. Bu etkinliği düzenleyenlere, bir kez daha katkı sunanlara teşekkür ediyorum. Sayın Cumhurbaşkanım, değerli konuklar; Ombudsman kelimesi Sayın Büyükelçinin de ifade ettiği gibi dilimize İsveç dilinden girmiştir. Bu kelime İsveç dilinde “arabulucu” anlamına gelmektedir. Bir başka anlamı da “halka kulak veren kişi” demektir. Terimin kurumsal karşılığı ise, parlamento tarafından seçilen, vatandaşları, resmi makamların keyfi ve yasadışı davranışlarına karşı korumakla görevlendirilen kişi veya kurum demektir. Ombudsman kelimesinin Anayasa ve yasalarımızda karşılığı ise, kamu denetçisi kavramıdır. Yine Sayın Büyükelçinin ifade ettiği gibi devletten yana değil, vatandaştan yana taraf olan kişidir. Mevzuatımıza yeni girmiş olmasına rağmen, kültürümüze yabancı değildir. Halka kulak vermek, yöneticinin de, siyasetçinin de asli vazifesidir. İlk kez 1809 yılında İsveç Anayasasında yer alarak anayasal bir kurum haline gelen Ombudsmanlık sistemi günümüzde 140’ın üzerinde ki ülkede mevcuttur. Ülkemizde hayata geçirilmesi de uzun bir süreç almıştır. Kamu Denetçiliği Kanunu 2006’da Mecliste kabul edildikten sonra iptali için Anayasa Mahkemesi’ne taşınmış, Mahkemede 2009 yılında Anayasaya aykırı bularak bu Kanunu iptal etmiştir. Kamu Denetçiliği Kurumu’nun kurulması 12 Eylül 2010 tarihinde halkoylamasıyla kabul edilen Anayasa değişikliğiyle mümkün olabilmiştir. Bu tarihten sonra 2002’de kabul edilen 6328 Sayılı Kanunla Kamu Denetçiliği Kurumu kurulmuştur. Kamu Denetçiliği Kurumu Türkiye Büyük Millet Meclisine bağlı, kamu tüzel kişiliğini haiz, özel bütçeli bir kurumdur. Kamu Denetçiliği Kurumu’nun kuruluş amacı, kamu hizmetlerinin işleyişinde bağımsız ve 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 15 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU düzenlenmesinde emeği geçenlere, başta Kamu Başdenetçimiz Nihat Ömeroğlu olmak üzere teşekkür ediyorum. etkin bir şikâyet mekanizması oluşturmak suretiyle idarenin her türlü eylem ve işlemleriyle, tutum ve davranışlarını insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve önerilerde bulunmaktır. Buradan da anlaşılacağı üzere kamu denetçisi bir hakim değildir, yargı ile vatandaş arasında yer alan Devlete karşı vatandaşın hak ve özgürlüklerini koruyan, kötü yönetimden doğan haksızlıkları önlemeye çalışan kişi ya da kurumdur. Kanun yayınlandıktan kısa bir süre sonra Kurum teşkilatlanmasını tamamlamış ve 2013 yılı Mart ayından itibaren de şikâyet başvurularını almaya başlamıştır. Sayın Cumhurbaşkanım, değerli konuklar; Türkiye’de Kamu Denetçiliği Kurumu’nun kurulması Türk kamu yönetiminde bir reformdur. Kamu Denetçiliği Kurumu ile halka daha iyi hizmet vermek, halkın kamu hizmetlerinden olan şikâyetlerini azaltmak, kamu hizmetlerinde açıklık, şeffaflık, hesap verilebilirlik çerçevesinde halka hizmete adanmış bir kamu görevlisiyle bir kamu hizmeti kültürünün geliştirilmesi amaçlanmıştır. Bildiğiniz gibi son 10 yılda Türk kamu yönetiminde önemli reformlar hayata geçirilmiştir. Devlet ile vatandaş ilişkilerini adalet temelinde yürümesi, vatandaşlarımızın temel hak ve özgürlüklerin garanti altına alınması için pek çok yasal düzenleme yapılmıştır. Kamu Denetçiliği Kurumu’nun kurulması, Devlet denetçiliğinde emreden yaklaşımdan, hizmet eden bir yaklaşıma geçildiğinin önemli bir göstergesidir. Türk kamu yönetiminde bağımsız ve etkin bir şikâyet mekanizmasını oluşturmak amacıyla böyle bir Kurumun kurulmuş olması genelde Devletin, özelde de hükümetin kendine olan güveninin bir göstergesidir. “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın, insanı mutlu olsun ki devletin ebedi olsun” anlayışının bir uygulamasıdır. Kamu Denetçiliği Kurumu’nun kurulmasında, Avrupa Birliği müktesebatı ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından kabul edilen uluslararası sözleşmeler, Kurumun kuruluş aşamasına temel referans olarak alınmıştır. Kurumun şikâyet başvurularını almaya başladığı 2013 Mart ayından bu yana kadar yaklaşık 17 bin 655 başvuru yapılmış, şurası şüphesiz 16 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Sayın Cumhurbaşkanım, değerli konuklar; doğu ve batı kültürünün ortak bir ürünü olan Kamu Denetçiliği Kurumu, ülkemizde insana hizmet esaslı yönetim anlayışının tesis edilmesi ve Avrupa Birliği müktesebatıyla uyum yolunda atılmış önemli bir adımdır. Demokrasimizi geliştirmek, milletimizin yaşam kalitesini yükseltmek, yanlış idari uygulamalara son vermek, ülkemizde barış ve huzur içerisinde kardeşçe yaşamak için şüphesiz yapılacak daha pek çok yasal düzenleme vardır. Bunlarda önümüzdeki yasama döneminde gerekli iklim altında birer birer gerçekleştirilecektir. Bunların başında da halkımızın da beklentisi olan kazanılan demokratik seviyeyle temel hak ve özgürlükleri güvence altına alacak yeni bir anayasa gelmektedir. Sözlerime son verirken bu vesileyle 3’ncü Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumunu düzenleyen Kamu Başdenetçimiz Sayın Nihat Ömeroğlu başta olmak üzere, Kamu Denetçiliği Kurumunun görevlilerine, bu etkinliğe katkıda bulunan ve katılan herkese huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ediyorum. Etkinliğin başarılı geçmesini, ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diler, sizlere ve tüm katılımcıları saygıyla selamlarım. SUNUCU- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımıza konuşmalarından dolayı teşekkür ediyoruz. Değerli konuklar, sempozyumumuza katılımlarıyla bizleri onurlandıran Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın hitaplarını yapmak üzere kürsüye teşriflerini arz ederim; buyurun Sayın Cumhurbaşkanım. 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 17 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU ki bu başvuruların yargı üzerindeki yükü azalttığı da bir gerçektir. İnanıyorum ki, Kamu Denetçiliği Kurumu bundan sonra da karşılaşılacak problemlerde izlenmesi gereken yol ve yöntemler önenerek kamu yönetiminde kamu hizmeti kültürünün gelişmesine katkıda bulunmaya devam edecektir. Kültürün oluşması da bir süreci gerektirir. RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı) Yurtiçinden ve yurtdışından sempozyumumuza katılan değerli misafirler, hanımefendiler, beyefendiler; sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyor, 3’ncü Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumunun başarılı geçmesini diliyorum. Her yıl düzenli olarak yapılmaya başlanan bu önemli sempozyum için Türkiye Kamu Denetçiliği Kurumu’na, Kamu Başdenetçimize ve çalışma arkadaşlarına huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Sempozyuma katkı verecek olan yurtiçinden ve yurtdışından gelen tüm değerli katılımcılara şimdiden şükranlarımı sunuyorum. Bilindiği gibi kamu denetçiliği uygulaması ülkemizde üç yılı bulan bir geçmişe ulaştı. İdare ile vatandaş arasında yeni ve önemli bir köprü mahiyetindeki bu Kurumu ve bütün bu çalışmaların değerlendirilmesi, geliştirilmesi, güçlendirilmesi konusunda atılan her adımı doğrusu çok çok önemli görüyorum. 2013 yılı başından bu yılın Temmuz ayı sonuna kadar az öncede ifade edildiği gibi kuruma gelen başvuru sayısı gerçekten bir ciddiyet ifade ediyor; 17 bin 321. İdarenin Kurumun tavsiye kararlarına uyma düzeyi de geçtiğimiz yıl yüzde 38 gibi dikkate değer bir oranı buldu. Gerek başvuru sayısı, gerekse idarenin bunlara uyma oranları konusunda katedilecek çok mesafe olduğu açıktır. Türkiye Kamu Denetçiliği Kurumu’ndan beklentimiz, vatandaşlarımız için adeta bir çeşit hacet kapısı işlevi görmesidir. Vatandaşımızın idare ile olan derdini, sıkıntısını, bunları anlatabilmek için maruz kaldığına inandığı haksızlığa çare bulmak için aklına ilk gelen yer bu Kurum olmalıdır. İlgili kamu kuruluşları da buradan gelen tavsiye kararlarını, yine ifade edildiği gibi hakkaniyete ve hukuka uygunluğuna olan itimatlarından dolayı mümkün olan en yüksek oranda uygular hale gelmelidir. İşte o zaman bu Kurum misyonunu tam anlamıyla yerine getirmeye başlamış olacaktır. Bizim devlet geleneğimiz, özellikle de Şeyh Edebali’den bu yana “insanı yaşat ki devlet yaşasın” gibi tüm dünyaya örnek olacak bir ilkenin üzerine bina edilmiştir. 18 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Biz uzun bir aradan sonra bu anlayışı yeniden kurumsal bir kimlikle ihdas etmiş olduk. Bu süreçte emeği olan, katkısı olan herkese ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Değerli misafirler, Türkiye 2003 yılı başından bu yana her alanda olduğu gibi demokrasi, temel hak ve özgürlükler alanında da tarihi önemde ilerlemeler kaydetti. Bu çerçevede pek çok Anayasa değişikliği yapıldı. Temel yasalar baştan sona yenilendi. Bize göre devlet ile vatandaş arasındaki ilişki kanallarının çokluğu, çeşitliliği, etkinliği ve yaygınlığı sağlıklı bir işleyişin işaretidir. Bugün Cumhurbaşkanlığı, Meclis, Başbakanlık, Bakanlıklar ve belediyeler başta olmak üzere tüm kurumlarda vatandaşımızın taleplerini doğrudan iletebildiği ve çözüm yolları arayabildiği uygulamalar vardır. Bilgi Edinme Kanunu ile bu çalışmalar yasal bir zemine de kavuşmuş bulunuyor. Bilhassa Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlıktaki iletişim merkezleriyle Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, diğer kurumlarla vatandaşlarımız arasında aracılık yapan, onlar adına talepleri takip eden bir işleve de sahiptir. Aynı zamanda bu süreç içerisinde şimdi her köy, mahalledeki muhtarlarımızda “ta” Cumhurbaşkanlığı makamına kadar yine iletişimi, halkın taleplerini takip eden artık kurumlarda oluşturulmuş bulunuyor. 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 19 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Kamu denetçiliği uygulaması işte bu geleneğin ete kemiğe bürünmesinin yeni bir anlayışla hayata geçirilmesinin adıdır. Bugüne kadar çeşitli defalar ifade ettim, burada bir kez daha tekrarlamak istiyorum; Türkiye Kamu Denetçiliği Kurumu, diğer adıyla Ombudsmanlık uygulaması bizim yeni keşfettiğimiz veya dışarıdan uyarlama yoluyla ihdas ettiğimiz bir yapı değildir. Bu gerçeği de tespit etmemiz lâzım. Bu uygulamanın özü, esası, temeli, bizim tarihimizde zaten vardır. Osmanlı da ve Selçuklu da devletin vatandaşının şikâyetlerine, taleplerine kulak vermesi için çeşitli isimler altında pek çok mekanizma oluşturulmuş ve çalıştırılmıştır. Çok büyük bir coğrafyada hüküm süren bu devletlerin asırlar boyunca ayakta kalması, vatandaşlarıyla kurdukları bu sağlıklı ve güçlü ilişki sayesindedir. Aynı şekilde, bizim inancımızda da kul hakkına, adalete, merhamete olan güçlü vurgu devlet ile birey arasındaki ilişkinin özünü oluşturmaktadır. Tıpkı vakıf müessesesi gibi Ombudsmanlık da diğer ülkelerin bizim tarihimizdeki uygulamalardan örnek alarak oluşturup geliştirdikleri bir kurumdur. Türkiye Kamu Denetçiliği Kurumu bağımsız bir yapı ve uzmanlık kuruluşu olarak daha ileriye bir adım mahiyetinde hayata geçirildi. Aynı şekilde Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı da bir başka alanda yargı sürecindeki hak arama çabaları için yeni bir imkân olarak sistemdeki yerini aldı. Temel kanunlarda yapılan değişiklikler de hep bu amaca yöneliktir. Türkiye bu şekilde demokrasi ve kalkınma alanında tarihi bir dönüşümü gerçekleştirirken, aynı zamanda bölgesel ve küresel sorunlar konusunda da insani, ilkeli ve kararlı bir duruş sergiledi. Daha ileri bir demokrasinin gerçekleştirilebilmesi için bizim bunlara ihtiyacımız vardı ve onun içinde bu adımları attık, atıyoruz. Mülteci sorunu karşısındaki tavrımız bunun son örneğidir. Bakınız, bugün Avrupa Birliği 28 ülkesiyle sadece 400 bin civarında bir mülteci müracaatını kabul ederken veya onların kapılarına geldiğinde kapılarını açmak suretiyle onlara “evet” derken, paniğe kapılmış bir durumdayken biz Türkiye olarak 2011 yılından bu yana Irak ve Suriye’den gelen 2 milyonu aşkın kişiyi şu anda misafir etmiş bulunuyoruz. Üstelik Türkiye mülteci sorununa ilave olarak bir de terörle mücadele ediyor. Biz, bir “açık kapı” politikası uyguluyoruz. Sınırlarımızı kapamak suretiyle veya onların Akdeniz’de, Ege’de boğulmasını seyrederek değil. Sınırlarımıza dayanan insanların buraya keyfi şekilde veya bize tehdit olarak değil, canlarını ve geleceklerini kurtarmak için geldiklerini biliyoruz. Ama şu anda Batı’ya bakıyoruz ki, bir kısmı “Hıristiyan köklerini zedeleyecek bu akıma müsaade etmeyin, etmeyelim, ancak Hıristiyanları alın, bunun dışındakileri almayın” yaklaşımıyla inançların dünyada küresel bir yapıyı ifade ettiği böyle bir dönemde yapılması, bunları görmemiz gerçekten kabul edilebilir bir şey değildir. Biz, insana insan olarak bakıyoruz, inancıyla bakmıyoruz ve bakmayacağız. Mağdur mudur, mazlum mudur; biz kapımızı açarız. İşte şu anda Kudüs’te Mescid-i Aksa’da yapılanları görüyorsunuz. Burada maalesef İsrail’in askerleri, polisi, 3 Semavi dinin; Müslümanlık, Hıristiyanlık ve Museviliğin kutsal kabul ettiği Mescid-i Aksa’daki uygulaması asla kabul edilebilir bir şey değildir. Kapıları kırmak suretiyle, içeride Mukaddes Kitabımızı yerlere atmak suretiyle, onları yakmak suretiyle, bütün camları kırmak suretiyle, bu yaptıkları kabul edilebilir bir şey değildir. Türkiye, burada tam aksine farklı inançların 20 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Bir defa burada bir mülteci sorunu noktasını ifade etmem lâzım, Avrupa’daki dostlarımızın bir defa şundan emin olması lâzım: Sınırlarına gelen insanların nihai hedefi onların ülkeleri değildir. Bu insanlar aslında kendi vatanlarına, kendi ülkelerine kavuşmak istiyorlar. Ama kendi ülkeleri onlar için yaşanması mümkün olmayan bir hale gelmiş durumda. Mülteci sorunun çözümü, kapılarını bu insanlara kapatmaktan, sınırlara tel örgüler, duvarlar çekmekten geçmiyor. Asıl çözüm; bu insanların geldikleri yerdeki, kendi ülkelerindeki çatışmaların bir an önce durmasını, halkın sesine ve taleplerine kulak verecek yönetimlerin işbaşına gelmesini sağlamaktır. İşte o zaman bu insanların ne bizim sınırlarımıza, ne de Avrupa ülkelerinin kapılarına dayanması için bir sebep kalmayacaktır. Mülteci sorununun gerisindeki asıl sebebi görmeden ve buna uygun çözümler üretmeden atılacak her adım insanlığın vicdanını yaralayan yeni görüntüler ortaya çıkarmanın ötesine geçemez. Az önce ifade ettim, Akdeniz’de, Ege’de çaresizliğin zorlamasıyla yapılan yolculuklarda hayatlarını kaybeden çocukların, kadınların, erkeklerin cesetlerinin kıyılara vurmasını seyretmeye daha fazla devam edemeyiz. Suriye’deki sorunun rejim sorunu, rejimin halkına zulmü sorunu açıkça ortadayken, meseleye hâlâ uluslararası güç dengeleri ve siyasi hesaplar zaviyesinden bakmak vicdanları kurutur. Bakın hâlâ bazı ülkeler Suriye’ye uçaklar gönderiyor, yardımlar devam ediyor. Ama Tayyip Erdoğan bunu dillendirdiği zaman bu defa Türkiye’nin büyükelçisini çağırmak suretiyle “Niçin bunlar söyleniyor” deniliyor. Bunu sizin yetkilileriniz söylüyor, ben söylemiyorum. Yetkilileriniz diyor ki, “biz Eset’in arkasındayız” ve uçaklar gönderiliyor, silahlar gönderiliyor, parasal destekler veriliyor, bunların hepsi bizim tespitimizdir. Açıkça kendileri de bunları zaten ifade ediyor, hatta ve hatta uluslararası toplantılarda da bunları ifade ediyorlar. Aslında buna da bir Ombudsmanlık gerekiyor, ama nasıl olacak bu iş, sıkıntı burada. Türkiye’nin Suriye ile ilgili söylediği her şey en başından 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 21 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU buradaki mabetlerini ihya ederken, hatta hatta inşa ederken bu tür şeylerle karşılaşmak bizleri ciddi manada rahatsız etmektedir ve bu küresel bazı olumsuz gelişmeleri de tetikleyeceğinden endişe ediyorum. beri doğru çıkmasına rağmen sorunun çözümüne yönelik ciddi adımlar maalesef hâlâ atılamadı. Çünkü; buradaki 2 milyon insan İran’a gitmiyor, 2 milyon insan Rusya’ya gitmiyor, 2 milyon insan benim ülkeme geliyor ve bunun bedelini biz ödüyoruz. Şu ana kadar 6,5 milyar dolar biz burada bu çalışmalar için destek verdik. Biz, insani desteği verirken birileri de oraya uçaklar gönderiyor, silahlar gönderiyor, bu şekilde Suriye, Irak buradaki bu karışıklıkların yüzbinlerce insanın ölümünün seyrini yapıyorlar, insani olan bu mu? Peki, buna karşı bir ses var mı? Maalesef! Ben buradan bir kez daha uluslararası topluma sesleniyorum; Suriye’deki sorunun çözümü, ülkedeki zalim rejimin bir an önce alaşağı edilip yerine halkın idarene ve bölgenin gerçeklerine dayalı bir yönetimin işbaşına gelmesinin sağlanmasından geçiyor. Bu süreçte öncelikle ülkemiz sınırları boyunca terör örgütlerinden arındırılmış güvenli bir bölge oluşturulmasına ihtiyaç var. Bu uygulama hem yeni mülteci akımlarının önüne geçilecek, hem de Avrupa kapılarına dayanan insanlara kendi ülkelerinde yardım eli uzatılabilmesine imkân verecektir. Aksi takdirde, ülkedeki ateşin büyümesi, çatışmaların yayılması ve yeni mülteci dalgalarının oluşması kaçınılmaz bir hâl alacaktır. 2011 yılından beri Suriye nüfusunun yarısından fazlasını oluşturan 12 milyon kişi yerinden olmuştur. Bunların bir kısmı Suriye dışına çıkmıştır, bir kısmı Suriye içinde evlerinden olmuşlardır, farklı illere geçmek suretiyle yer değiştirmişlerdir. Bunların sadece 5 milyonu ülke dışında bulunuyor. Çatışmalar sürdüğü müddetçe yerlerinden olan diğer insanların da yönlerini ülke dışına çevireceği açıktır. Açıkça bunları görüyoruz, inanıyorum ki dünyada bunları takip ediyor. Sorun her an katlanarak büyüme potansiyeline sahiptir. Aynı durum bölgedeki diğer ülkeler için de geçerlidir. Bu ülkelerde kendi toplumlarının gerçeklerine uygun, kendi halklarının taleplerini yansıtacak yönetimlerin oluşmasına imkân sağlanmadığı müddetçe yaralar kanamaya devam edecektir. Batı ülkeleri kendi vatandaşlarının huzuru ve refahının bölgedeki ve dünyadaki diğer gelişmelerden bağımsız olmadığını artık görmek zorundadır. Kendi insanlarının günlük meselelerine kulak vermek için her türlü çabayı gösterenler sadece ve sadece hayatta kalma mücadelesi içindeki milyonlara sırtını dönemez, dönmemelidir. Aksi bir durum, 22 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Biz sınırlarımıza gelen insanlara, etnik kökenine, inancına, niteliğine bakmaksızın imkânlarımızı zorlama pahasına kucağımızı açmayı sürdüreceğiz. Bunu herhangi bir çıkar kaygısıyla değil, insani, ahlaki, tarihi ve vicdani bir görev anlayışıyla yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz. Bu vesileyle tekrar ediyorum, İsrail’in Müslümanların ilk kıblesi, kutsal mekânı Mescid-i Aksa’da yaptığı saygısızlığı, sergilediği Vandallığı şiddetle kınıyorum. Bu bölgeye yönelik saldırılar sadece Kudüs’te değil, tüm dünyada farklı dinlere mensup, özellikle farklı inançların mensubu insanlar arasında barışı, huzuru, hoşgörüyü zedeleyen sonuçlar doğurma potansiyelini taşıyor. İsrail Devletini ve tutumlarıyla onu destekleyen, ona cesaret veren tüm ülkeleri tarih önünde bu konuda sorumlu davranmaya davet ediyorum. Biz Türkiye olarak konuyu yakından takip etmeye, her platformda dile getirmeye ve gerekli duruşu sergilemeye devam edeceğiz. Dünyadaki bu hassasiyeti olan liderleri arıyorum, kendileriyle telefon diplomasisi içerisinde görüşmelerimi yapıyorum ve müşterek adımlar atmaya kendilerini de davet ediyorum. Değerli misafirler, Türkiye tarihi boyunca terörün kanlı ve sıcak yüzünü hep çok yakından hissetmiş bir ülkedir. Terörle mücadele tarihimizde binlerce şehidimiz, onbinlerce kaybımız var. Bugün de yeni bir terör dalgasıyla ve bunun getirdiği acı kayıplarla karşı karşıyayız. Biz, 2003 yılından itibaren Türkiye’de demokrasi ve kalkınma mücadelesi verirken en önemli hedeflerimizden biri de teröre zemin hazırlayan sebepleri ortadan kaldırmaktı. Sivrisineklerle uğraşmaktansa bataklığı kurutma anlayışıyla hem kalkınma, hem de demokratikleşme yolunda büyük reformlara giriştik. Bu önemde Türkiye normalleşme yolunda çok önemli bir mesafe katetti. Demokratik açılımla başlattığımız çabaları, milli birlik ve kardeşlik projesiyle devam ettirdi. Ardından “Çözüm Süreci”ni devreye aldık. Ancak, biz sonuca yaklaştıkça bu durumdan rahatsız olanların farklı yol ve yöntemlerle sorunu yeniden derinleştirmeye, ülkeyi yeniden kan gölüne çevirmeye çalıştığını gördük. Çünkü şunu görüyorlardı: Türkiye, Çözüm Süreciyle barışı yakalayacak ve dünyada en saygın, en güçlü ülkeler arasına girecekti. 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 23 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Batı’nın, özellikle de Avrupa Birliği’nin üzerinde yükseldiği değerlere ihanet etmesi anlamına gelmektedir. Bunu görenler, biz Türkiye’yi nasıl böleriz, Türkiye’de nasıl huzursuzluğun zeminini oluştururuz, bunun gayreti içine girdiler. Ben buradan soruyorum; terörizme, teröristlere bu kadar güçlü silahları veren mahfiller neresidir? Bu destekleri verenler neresidir? İçeriden, dışarıdan bu destekler bir yerden geliyor. Bu destekleri verenler bileseniz ki bu ülkenin içinden değil, dışından ve bunu verirken de sadece bu güzel ülkemizi parçalamak, milletimizi bölmek için yapıyorlar. Çözüme en çok yaklaştığımız yıl olan 2013 yılından beri yaşanan hiçbir hadisenin diğerinden bağımsız olmadığını çok iyi biliyoruz. Dışarıdan alınan bu desteklere içeriden ne yazık ki ciddi manada medya desteği de veriliyor, parasal destekte veriliyor. Buna rağmen sonuna kadar ümidimizi muhafaza etmeye çalıştık, sabrettik, mücadelemizi sürdürdük. Ülkenin geleceğini karartmak için her türlü tahrike, her türlü vicdansızlığa, her türlü ahlaksızlığa başvuranlar karşısında milletimizle birlikte dirayetimizi koruduk. Bölücü terör örgütü Temmuz ayında saldırılarına yeniden başladığından beri şehit olan her güvenlik görevlimizin, ölen her vatandaşımızın acısı yüreğimizi kor bir ateş gibi yakıyor. Milletimize karşı olan sorumluluğumuzu, sağduyumuzu, soğukkanlılığımızı muhafaza etmemizi gerektiriyor. İnanın bana aksi takdirde söyleyecek çok sözümüz var. Terör örgütü ve onunla aynı çizgide olmaktan hicap duymadığını gördüğümüz, güya siyasetçi, güya medya mensubu, güya sivil toplum kuruluşu temsilcisi bir güruh milletimizi birbirine düşürmeye çalışıyor. Yapılan eylemlerin, verilen demeçlerin, atılan manşetlerin yazılan köşe yazılarının sosyal medyada kesintisiz yürütülen manipülasyonların tek hedefi Türkiye’de bir toplumsal çatışmanın zeminini oluşturmaktır. Ben bugünkü önemli bu toplantıdan sadece ülkeme, halkıma değil, tüm dünyaya sesleniyorum; Türkiye’yi bölmek, bu milleti parçalamak size ne kazandıracaktır? Bu bölgede Türkiye aslında barışın teminatıdır, mağdurların, mazlumların dayandığı en önemli kapıdır. Ama, attığınız her adım boş kalacaktır bunu bilin; çünkü bu millet tarihinden aldığı bu güçle, tarihinden aldığı bu mirasla bu mücadeleden de kesinlikle başarılı bir şekilde çıkacaktır. Ülkemizin çeşitli yerlerinde ortaya çıkan kimi teşebbüslerin amacı kısa sürede milletimiz tarafından fark edildi. Milletimiz yüreğindeki acıya, içindeki öfkeye rağmen oynanan oyunu gayet iyi görüyor. Provokatörlerin oyununa gelmeyen milletimizin her bir ferdine huzurlarınızda bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. 24 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Değerli dostlar, şunu bilmenizi istiyorum: Bakınız teröristlerden öldürülenlere bu ülkede merasim yapılıyor ve terör örgütünün bayrağının sarıldığı o terörist cesetlerini sivil vatandaşmış gibi göstermek suretiyle bunu sosyal medyada bütün dünyaya yansıtıyorlar. Buna tabii içeriden ciddi destekler veriliyor, bu oyunu milletçe hep beraber bozacağımıza inanıyorum. Tabii bunların Batı’da ciddi destekçileri var, bunu Batılı dostlara söylüyoruz, ama onların derdi başka. Ben aramızdaki Batılı dostlarımızın, hele hele Kamu Denetçiliği, Ombudsmanlık noktasındaki görevlenmiş olan dostlarımızın bu konuyu kaynağında incelemelerinin önemini hatırlatmak istiyorum. Bunu bilmeleri lâzım, bunu görmeleri lâzım; Türkiye otokratik rejimle yönetilen bir ülke değildir. Tam aksine demokrasiyi sindirmiş, demokrasiyi hazmetmiş bir ülkedir. Ama bu ülkede silahla tehdit edilmek suretiyle oy verme durumunda kalan vatandaşlarımızın olduğunu özellikle bilmenizi istiyorum. AGİD’in mensupları geldiği zaman raporlarını da buna göre vermeleri lâzım, bunu görmemezlikten gelmek suretiyle hazırlamış olduğu raporlarla bu ülkedeki bizim ileri demokrasi hamlemizi hiçbir zaman engelleyemeyeceklerdir bunu da bilmelerini istiyorum. Maalesef siyasetçi sıfatı taşıyan birileri de bu senaryoda figüran olarak yer alıyor, sahne alıyor. Bu ihanet oyununun tabii ki bir de medya ayağı var; onlarda teröristleri “cici çocuk”, güvenlik güçlerini saldırgan olarak göstermek için her türlü çabayı gösteriyorlar. Dikkat ediniz, saldırıları başlatan, bombaları patlatan, şehirleri ateşe veren masum insanları katleden terör örgütü ve onun yandaşları. Ama suçlanan kim? Suçlanan devlet, hükümet ve şahsımdır. Şehit edilen güvenlik görevlilerimizi yok sayıyorlar, yollarda dev çukurlar açılan bombaları, atılan roketleri, silahlı saldırıya uğrayan kamu binalarını, okulları, camileri, ambulansları, işyerlerini görmezden geliyorlar. Evine ekmek götürmek için sokağa çıkan, lokantada çalışan, çöpten hurda toplayarak geçimini sağlayan masum insanların terör 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 25 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Bununla birlikte terör örgütü mensupları da aynı gayeyle ülkedeki çeşitli ilçelerde kirli bir senaryoyu sahneye koymaya çalışıyor. Sivillerin içine karışan terör örgütü mensupları bu şekilde verdikleri görüntüyle ve yaptıkları eylemlerle devlet ile vatandaşı karşı karşıya getirerek bir algı oluşturmanın peşindeler. örgütü tarafından katledilmesiyle zerre kadar ilgilenmiyorlar. Ama, terör örgütüne yönelik en küçük bir operasyon karşısında dünyayı ayağa kaldırıyorlar. Sokak köşelerindeki detay görüntüler üzerinden kamuoyuna bir Suriye, bir Mısır, bir Libya intibaı vermek için canhıraş gayret içindeler. Terör örgütünün öldürdüğü masumların suçunu güvenlik güçlerine atmak için çırpınıyorlar. Terör örgütünün eylemleri yüzünden hayatları altüst olan vatandaşlarımıza ve onlarla birlikte tüm ülkeye hedef olarak devleti, hükümeti ve şahsımı gösteriyorlar. Terör örgütüyle, siyasetçisiyle, medyasıyla, herkes bu ihanet senaryosundaki rolünü ezberlemiş, her fırsatta, her ortamda sahneliyor, sergiliyor. Şunun çok iyi bilinmesini istiyorum: Şahıslar gelip geçicidir, fanidir, ama bu vatan, bu millet bakidir. Türkiye, devletiyle ve milletiyle ezelden ebede bu yolda dimdik yürümeye devam edecektir. Dün bu ülkeye ve millete karşı her türlü alçaklığı yapanlar yok olup gitti, bugün aynı emelin peşinde koşanlarda benzer bir akıbete uğrayacaklar. Milletimiz müsterih olsun. Türkiye Cumhurbaşkanlığıyla, Meclisiyle, Hükümetiyle, güvenlik kuvvetleriyle, ilgili tüm kurumlarıyla bu oyunu bozacak güce ve imkâna sahiptir. Devlet hiçbir masum insanın burnu dahi kanamasın, en küçük bir mağduriyet dahi yaşanmasın diye hassasiyet gösteriyor, mutedil davranıyor. Çünkü, bu sıkıntılar gelip geçecek ve biz bu coğrafyada yine kardeş olarak yaşamaya devam edeceğiz. Bu ülkenin hiçbir vatandaşı sadece kökenine, bölgesine bakarak hiçbir komşusuna, hiçbir arkadaşına, hiçbir tanıdığına kötü gözle bakmaz, bakamaz. Komşularımıza, arkadaşlarımıza, dostlarımıza Türk diye, Kürt diye, Alevi, Sünni diye, doğulu, batılı diye baktığımız gün terör örgütünün tuzağına düştüğümüz gündür. Bizim için bu ülkenin 78 milyon vatandaşının her biri eşit haklara ve değere sahiptir. Her biri aynı geçmişi paylaştığımız, aynı gelecekte yaşayacağımız kardeşimizdir. Çatışmaların, ölümlerin, eylemlerin suçlusu olarak Cumhurbaşkanını, Başbakanı, hükümeti gösterenlerde bilinçsizce buna destek olanlarda terör örgütünün en büyük destekçisidir. Yarın Tayyip Erdoğan’ın görev süresi bitecek, yerine başkası gelecek, yarın bu hükümet gidecek yerine başkası gelecek. Ama, terör örgütünün bu ülkeye ve millete verdiği zarar kalıcı olacaktır. Siyasi rekabet, kişisel husumet başka bir şeydir, ülkenin ve milletin bekası başka bir 26 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Evet, sıkıntılı günler yaşıyoruz, fakat şuna kalbimizle inanıyoruz ki; Türkiye’nin geleceği aydınlıktır, Türkiye inşallah 2013 hedeflerine ulaşacak, onunla da kalmayacak 2053, 2071 vizyonlarını da hayata geçirecektir. Ben bu duygular içerisinde, bu güzel iki günlük organizasyonda emeği geçen başta Sayın Başkana ve ekibine teşekkür ediyorum. Buraya düşünceleriyle, fikirleriyle katkısı olacak tüm misafirlerimize teşekkür ediyorum, sizlere en kalbi saygılarımı sunuyorum. Hayırlı olsun diyorum. SUNUCU- Sayın Cumhurbaşkanımıza konuşmalarından dolayı çok çok teşekkür ediyoruz. Zat-i Devletlerini fotoğraf çekimi için bir süre daha sahnede misafir etmek istiyoruz. Fotoğraf çekimi için Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın İsmet Yılmaz’ı, yine aramızda olan eski Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız Sayın Cemil Çiçek’i, Kamu Başdenetçisi Nihat Ömeroğlu’nu, Kamu Denetçilerimizi, Adalet Bakanı Sayın İpek’i, UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Sayın Kamal Malhotra’yı, İsveç Büyükelçisi Sayın Lars Wahlund’u ve yabancı Ombudsmanları davet ediyoruz; buyurun. (Fotoğraf Çekimi) SUNUCU- Çok teşekkür ediyoruz. Değerli konuklar, sempozyuma katılımlarıyla bizleri onurlandıran Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ediyoruz ve kendilerini saygılarımızla uğurluyoruz. Teşekkürler Sayın Cumhurbaşkanım. Değerli konuklar lütfen yerlerinizde kalırsanız çok teşekkür ediyoruz. Sempozyumumuza öğle yemeği için ara vereceğiz birazdan, ilk oturumumuz saat 13:30’da başlayacaktır. Tekrar teşekkürler. 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 27 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU şeydir. Bu ikisini birbirine karıştıranlar tarih ve millet önünde hesap vermekten kurtulamayacaklardır. 16 Eylül 2015 / 1. Gün I. Oturum OMBUDSMAN VE HASSAS GRUPLARIN HAKLARI Oturum Başkanı : Konuşmacılar : PROF. DR. ZEHRA ODYAKMAZ CALLIOPE SPANOU JURİS JANSONS JERNEJ ROVSEK SUNUCU- Sayın Kamu Başdenetçim, değerli misafirlerimiz; 3’ncü Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumunun açılışını sabah gerçekleştirdik. Öğle yemeğinin ardından oturumlarımız başlayacak, öncelikle afiyet olsun diyoruz efendim. Ombudsman ve Hassas Grupların Hakları başlığı altında gerçekleşecek oturumu yönetmek üzere Mevlana Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Sayın Zehra Odyakmaz Hanımefendiyi takdim ediyorum efendim. Oturumun diğer konukları; Yunanistan Ombudsmanı Sayın Calliope Spanou, Letonya Ombudsmanı Sayın Juiris Jansons ve Slovenye Ombudsman Vekili Sayın Jernej Rovsek olacaktır. Söz şimdi oturum başkanımızda. PROF. DR. ZEHRA ODYAKMAZ (Oturum Başkanı/ Mevlana Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı) Ülkemize yurtdışından gelen sayın misafirlerimiz, sayın katılımcılar, sevgili dinleyicilerimiz; Türkiye Cumhuriyetimizin Kamu Denetçiliği Kurumu’nun düzenlediği 3’ncü Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumuna hepiniz tekrar hoş geldiniz. Ne mutlu bana ki, tam 18 yıldan bu yana üzerinde aralıksız çalışmakta olduğum Ombudsmanlık Kurumunun faydalarını, Türkiye gereklilik sebeplerini anlatmaya artık lüzum görmüyoruz. Çünkü; Ombudsmanlık Kurumumuz kuruldu ve yoğun bir şekilde çalışmaya başladı. Biz bundan sonar hassas gruplar, hukuk tekniği açısından yorumlar, değerlendirme kapsamına girebilecek konular gibi hususları tartışmaya açacağız. 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 31 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU I. Oturum OMBUDSMAN VE HASSAS GRUPLARIN HAKLARI Bugün birinci oturumumuzda Ombudsman ve Hassas Grupların Hakları başlığı altında, Ombudsman ve kadın hakları, engelli hakları, ayrımcılıkla mücadele konularını değerli misafir panelistlerimiz anlatacaklar. Günümüzde kadın hakları artık kadının insan hakları olarak ifade edilmektedir. Aynı şekilde engelli hakları da engellilerin insan hakları bağlamında ele alınmaktadır. Ayrımcılıkla mücadeleye gelince fırsat eşitliği verilmemesi, ayrımcılık yapılması, sadece insan haklarının ihlali olmayıp daha öte bir tutum ve davranıştır. Bundan dolayı Avrupa Birliği’ne üye olan birçok ülkede eşitlik kurumları kurulmuştur. Eşit muamele ilkesine aykırı düşen davranışların bir kısmı Avrupa Birliği Konsey direktiflerinde yer almış, birçoğu ise eşitlik kurumlarına yapılan şikâyet başvurularıyla tespit edilmiştir. Ayrımcılığa örnek olarak; ırk, renk, din, inanca dayalı ayrımcılık, yabancı düşmanlığı, onur zedeliyici düşmanca şaka, fıkra, umuma açık yerlere etnik grupların alınmaması gibi somut örnekleri gösterebiliriz. Türkiye, Birleşmiş Milletler Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’ne 1985 yılında taraf olmuştur. Anayasal ve yasal taahhütlerini süratle yerine getirmektedir. Kısa adı CEDAW olan bu sözleşmeye göre, sonraki yıllarda bir ihtiyarı protokol oluşturulmuştur. Bu protokolü Türkiye en önce tanıyan birkaç ülkeden biridir. İhtiyari protokol tek tek şahıslara veya gruplara mensubu bulundukları devlet aleyhine sözleşme hükümlerine uymadıkları gerekçesiyle CEDAW komisyonuna şikâyette bulunma hakkı tanımaktadır. Türkiye, Engelliler Hakkında Kanunu 2005 yılında kabul etmiştir. Yine Türkiye Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi’ne 2009 yılında taraf olmuştur. Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nun 2013 yılında hazırladığı Engelli Hakları İnceleme Raporuna bakıldığında şikâyetlerin hemen hepsinin Ombudsmanın görev alanına giren konular olduğu görülecektir. Türkiye’de eşitlik kurumları yoktur, eşitlik ilkesinin ihlali konusunu incelemek Ombudsmanlık Kurumuna ait olacaktır. Hassas grupların hakları söz konusu olduğunda kanaatimce kurumun görevleriyle ilgili bazı hususların daha çok açıklığa kavuşturulmasına ihtiyaç duyulacaktır. Her şeyden önce Kamu Denetçiliği Kurumu, kuruma daha fazla insanın başvurmasını, dolayısıyla daha fazla mağdurun tatmin olmasını sağlamalıdır. 32 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU hizmeti kavramı üzerinde odaklanmalıdır. Kurum Kanunun “Amaç” başlıklı birinci maddesinde, kamu hizmetlerinin işleyişi ifadesi geçmektedir. “Tanımlar” başlıklı üçüncü maddesi, idare kavramını tanımlarken kamu hizmeti yürüten özel hukuk tüzel kişileri tabirini de kullanmaktadır. O halde, her ne kadar kanunda Ombudsmanın görev alanı dışında bırakılmış bazı konular bulunuyorsa da, kamu hizmeti yürüten hemen hemen her kurum Ombudsmanın görev alanına girmektedir. Nitekim Kurumun kararlarından ve yıllık raporlarından da anlaşıldığına göre idari nitelikte olsun veya olmasın kamu hizmeti yürüten özel hukuk kişilerinin eylem ve işlemleriyle, idarenin özel hukuk işlemleri Kurumun görev alanı içinde mütalaa edilerek başvurular kabul edilmektedir. Kanuna göre kurum kendisine yapılan başvuruları sadece hukuka uygunluk yönünden değil, hakkaniyete yönünden de inceleyecektir. Hakkaniyet genelde yazılı hukuk kurallarının katı biçimde uygulanmasından doğabilecek sakıncaları gidermeye yönelik bir ilkedir. Hakkaniyet insaf, merhamet ve şefkat hisleriyle yumuşatılmış ve şiddeti hafifletilmiş bir adalettir. Hakkaniyet uluslararası hukukun yazılı olmayan kaynaklarından olan hukukun genel ilkeleri arasında yer alır. Ombudsman hukuk ve adaleti birleştirmek için bir şanstır. Kurum, şikâyet konusu uyuşmazlıkları, hakkaniyet ilkesini gözeterek de çözümleyeceği için yargı organlarından farklı bir işleve sahiptir. Kadın hakları, engelli hakları ve ayrımcılıkla mücadele gibi hassas konularda Ombudsmanlık Kurumu’nun rolü ve fonksiyonu çok daha fazla önem kazanacağı için bu başvuruları değerlendirirken kurum önce kendi görev alanını kamu hizmetlerinin işleyişi kavramından hareket ederek geniş yorumlamalıdır. İkinci olarak da, hakkaniyet kavramını uygulayacak şekilde olayları ele almalıdır diye düşünüyorum. Benim açılış konuşmam bu kadar, oturum başkanlığı yetkimi kullandım, birkaç dakikanızı aldım. Şimdi konuşmacılarımızı dinleyeceğiz, ilk konuşmacımız Yunanistan Ombudsmanı Sayın Calliope Spanou, kendileri Ombudsman ve kadın hakları konusunda bildirilerini sunacaklar. Konuşma süresi maksimum 20 dakikadır; buyurun. 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 33 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Bunun içinde kurum görev alanına girecek konuları tespit ederken kamu CALLIOPE SPANOU (Yunanistan Ombudsmanı) Her şeyden önce 3. Uluslararası Sempozyum’da konuşmak üzere, beni davet ettiğiniz için sizlere teşekkür ederim. İki yıl önce buradaydım ve Türk Ombudsmanlığında yaşanan gelişmeler ile ilgili komşumuzdan, bir meslektaş bakış açısıyla çok fazla ilgi gördüm. İlk konumuz kadın haklarıdır. Cinsiyet ayrımcılığı ile mücadelede Ombudsman ne yapabilir? Çeşitli zeminlerde her türlü ayrımcılık bir toplum ve hukuk kültürü için büyük bir sınavdır. Bu yüzden temel sorun genel olarak hukuk kurallarının bazen toplumsal algıların, önyargının, basmakalıp klişelerin önünde olmasıdır ve bu durum, kadın haklarına saygı duyulmasının önünde gerçek bir engel olabilir. Özellikle cinsiyet ayrımcılığında temel sorunlardan bir tanesi, basmakalıp klişelerin cinsiyet eşitsizliğini doğal bir fark olarak şekillendirmiş olmasıdır. Ve bu çerçeve içerisinde, bu ayrımcılıkların toplum içerisindeki gerçek nedenleri ortaya çıkarılmazsa hiçbir yasal inisiyatif yeterli olmayacaktır. Peki kendi açımızdan bunun için ne yapabiliriz? Kamu hizmetinde cinsiyet eşitliğinin ihlal vakalarının araştırılması, Yunan Ombudsmanlığının önemli bir parçasıdır ancak bu durum, birçok politika sahasıyla örtüşmektedir. Vergilendirme alanında, özel sektörde ve diğer yerlerde işe alınmada, sosyal güvenlikte, iş ilişkilerinde ve diğer birçok konuda ayrımcılık durumlarını görebilirsiniz. Artık bu husus bir Ombudsman olarak Yunan Ombudsmanlığının yetkilerinin bir parçası olmuştur ancak insan hakları kurumlarının en baştan başlaması gerekmektedir. Ancak 2006 yılından bu yana, Avrupa ve Yunanistan yasaları Yunan Ombudsmanlığını anayasanın ve genel insan hakları ilkelerinin ötesine taşımıştır. Ulusal düzeyde, yasamanın önemli bir parçasıdır ve AB düzeyinde gelişmelerin takip edilmesi Ombudsmanın müdahale sahasını genişletmiştir. AB’nin bu konu ile ilgili yönetmeliğinde, her üye devlet, ayrımcılık mağdurlarına yardım sunmak, eşit muamele ilkelerinin uygulanıp uygulanmadığını soruşturmak ve cinsiyet ayrımcılığını ortadan kaldırmak için önlemler sunan raporu yayınlamak için bağımsız bir kurum tayin etmek zorundadır. Bu nedenle Yunan Ombudsmanlığı, kamu sektöründe eşit muamele ilkesini destekleyen bir eşitlik kurumu haline gelmiş ve ayrıca istihdam 34 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Artık, cinsiyet eşitliği ile ilgili bu yetkiler, Ombudsmanın yetkinlik kapsamını birçok şekilde genişletmiştir. Her şeyden önce, cinsiyet ayrımcılığı söz konusu olduğunda, normalde Ombudsmanın yetkinlik kapsamının dışında tutulan kamu hizmeti ile alakalı şikâyetleri ele alabiliriz. Kamu hizmeti içerisindeki kamu hizmeti ilişkileri ile kariyer, promosyon veya diğer konuları kastediyorum. Ombudsmanlığın müdahale alanı daha da genişleyerek özel sektörü de başta istihdam konuları olmak üzere bir iş gücü denetçiliği ile işbirliği içerisinde kapsamına almıştır. Sonrasında arabuluculuk imkânlarını mahkemedeki ilk duruşmaya kadar genişletirken, Ombudsman genelde bir kişi mahkemeye gitmeden önce müdahalede bulunabilmektedir. Ve son olarak, Ombudsman ayrıca eşit fırsatların desteklenmesinde ve önleyici aksiyonların alınmasında da bir role sahiptir. Bu nedenle, Ombudsman’ın müdahalesi ile ilgili olarak büyük bir dönüşüm elde edilmiştir. Artık, konu özellikle cinsiyet eşitliğine geldiğinde, bunun içerisinde doğrudan ya da dolaylı ayrımcılığın bir genel kural olarak mevcut olduğu ancak kadına karşı gerçek ayrımcılık konusunda, herkes için ortak alanlar olan istihdam, mesleki eğitim, serbest meslek konular bulunmaktadır. Bu hususla ilgili, daha sonra örnekler vereceğim; hatta bir iş yerinde geçen cinsel tacizden bile bahsedeceğim. Aile statüsü ile ilgili birçok endişe söz konusudur çünkü cinsiyet eşitliğinin ailenin tüm bireyleri için de gebelik gibi konularda kat etmesi gereken çok mesafe bulunmaktadır. Bu alandaki önemli metodolojik araçlardan bir tanesi, kanıt sıkıntısı alanından kaynaklanmaktadır. Bu da demek oluyor ki ayrımcılık alanında daha genel bir şekilde yer almaktadır ancak aynı zamanda cinsiyetle ilgili olarak, hukuk davaları ve ilgili kurumlara yapılan şikâyetler, şikâyette bulunanla ilgili olarak yetkin kurumun dikkatine sunulmalıdır. Elbette, bu sadece bir şeyin meydana geldiğinden bahsetmek değildir. Ancak eğer soruşturmayı başlatmak için yeterli kanıt varsa, karşı tarafın da ayrımcılık olmadığını kanıtlaması gerekir. Bu çok güçlü bir araçtır ancak yine de bir takım sıkıntıları da beraberinde getirir. Ve Ombudsman, ayrıca bu yeni araç ile çalışmayı öğrenmenin yanı sıra mahkemede de nasıl davranılacağını açıklamalıdır. 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 35 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU ile mal ve hizmetlerin tedarik edilmesinde iş konularında eşit muamele ilkesinin uygulanmasını takip eden bir kurum olmuştur. Şimdi, Ombudsman için iyi şikâyet türleri ve iyi müdahale türlerinin kısa bir sınıflandırmasını yapacağım. Bana göre üç genel kategorimiz var. Şikâyetlerin birinci kategorisi, ana bir konu olarak eşit muamele ile ilgilenmelidir. Gerçekte, bunun ayrımcılık olduğunu fark etmeksizin içerisinde ayrımı barındıran kanunlar ve düzenlemelerle ilgilenmesi gerekmektedir ve bana göre, bu kamusal düzenle alakalıdır. İkinci grup, toplumsal düzen ile alakalıdır. İlkelerin temelde uygulanması ve bir iş yerinde hakların ihlal edilmesini ya da hakların genişletilmesini ele almalıdır. Şikâyetlerin üçüncü grubu, kamusal alanla yani kişinin dürüstlüğüyle ilgilidir ve eşit muamele bir saygı meselesidir ve bu alanda karşılaştığımız temel sorun ise cinsel tacizdir. Bu alanların tamamında birçok vakamız bulunmaktadır. Birinci grubun kurallar ve düzenlemelerin sonucu olan sorunlarını ele alan bir takım vakaları inceleyeceğim ve bunların bir şekilde basmakalıp klişelerin etkisindeki kurallar ve düzenlemeler ile değiştirilmesi gerektiğini ifade edeceğim. Karakteristik vakalardan bir tanesi, kadınların marangozluk, boyacılık ve kaynakçılık gibi belirli mesleklerin eğitim kurslarına katılmasının kabul edilmemesidir. Bunun olmasının nedeni, erkek gücüne dayalı istihdam düzenlemesinin olmasıdır ve birçok kadının katılım gösterdiği diğer birçok mesleki eğitim kurslarının olduğunu ifade ediyorlar ve bu spesifik meslekler için erkeklere bir kota ayırdıklarını söylüyorlar. Burada klişelerin bir şekilde kendilerine yer bulduklarını görebilirsiniz. Ancak enteresan olan şey, bazen bu mutlak ifadenin olmamasıdır ancak yine de bir miktar klişe ve bir miktar fırsat bulunmaktadır. Örneğin, itfaiyede çalışma konusunda başka bazı örnekler söz konusudur ve taşıt sürücüsü için verilen 138 iş ilanından 3’ü kadınlara açıktır ve bunun nedeni bazı durumlarda sürücülerin itfaiyecilere yardım etmek zorunda kalması ve bu nedenle yardım sunarken kas gücünün gerektiğidir. Peki nedeni buysa, 3 kişi neden alınıyor? 3 kişi için bu neden geçerli değil? Bu istikrarlı bir durum değildir. Her iki örnekte de Ombudsman müdahalede bulundu ve düzenlemeler değişti. Diğer durumlarda, işe alım için bir ön koşul olarak askerlik hizmetinde erkekler için zorunluluk söz konusudur ve kadınlar için bu zorunluluk söz konusu değildir. Erkekler tanım olarak birkaç puana sahiptir çünkü kadınlar bu askerlik hizmetini yapmamaktadır ve yine ayrımcılık söz konusudur çünkü bu ön koşul onlar için geçerli değildir. 36 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU İkinci grupta, toplumsal düzen söz konusudur ve saygı duyma eşitliğinin de annelikten geçtiğini ve her şeyin ailede geçerli olduğunu görüyoruz. Burada, erkeklerin de aile içerisinde doğum izni gibi durumlarda eşit bir statüden faydalanmak istediği konusunda şikâyetler olduğunu görüyoruz. Ancak bana göre bu gebelik süresinde kadınlar işten çıkarmalar konusunda çok daha hassas bir durumda oluyorlar. Yunanistan ile Avrupa Yasaları, gebe olduklarından haberleri olmasa bile birinci günden itibaren kadınları korumaktadır. Bu nedenle bu dönem içerisinde işten çıkarılmaları durumunda, tekrar işe alınırlar ve özel sektörün bir ceza ödemesi gerekir ve elbette bir sonraki adım mahkeme olur. Genellikle, işverenlerin kadınlara karşı aşağılayıcı davranışları vardır. Gebe olduklarını duydukları andan itibaren işverenler onlara daha sert davranmaya ve daha zor işler vermeye başlarlar ve onları istifa etmeye zorlarlar. Bu durumların tamamında Ombudsman müdahalede bulunur ve iş denetçisine hangi şikâyetler ya da ifadelerin verildiğini takip eder ve Ombudsmanın dava hakkında nihai rapor için bir sorumluluğu bulunmaktadır. Birçok durumda, işverenler ve çalışanlar ile iş denetimi çerçevesinde buluştuktan sonra, işveren işten çıkarmayı iptal eder ve çok az durumda ısrar ederler. Elbette işverenler finansal sorunları olduğunu da söyleyebilirler, bunun birçok yolu ve birçok mazereti vardır ancak burada da Ombudsman bu finansal nedenlerin geçerli olup olmadığını ve işverenin hassas süre içerisinde bu kadını koruma olasılığının olup olmadığını ve başka birisinin işten çıkarılıp çıkarılamayacağını araştırır. Bu nedenle, bu türdeki davalar toplumsal düzenle alakalıdır. Son olarak bahsetmesi en zor şey olan cinsel tacizi ele alırsak, özel alana ve özel ilişkilere girmektedir. Bazen sunabilecek kanıt elde etmek çok zordur ancak ayrımcılık olabilecek kadar kanıt toplamaya başladığımızda daha etkin bir şekilde inceleme yapabiliriz ve bu işveren için mahkeme 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 37 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Diğer durumlarda ortak boy standartları veya ortak atletik performans söz konusudur ve işe alım için bunlar gerekli olduğunu hem ortak tecrübeler hem de bilimsel gerçekler, farklı başarı seviyeleri olduğunu göstermektedir. Birçok durumda bu dolaylı ayrımcılıktır. Çünkü biz de aynı boy gerekliliklerine sahibiz ancak kadınların %90’ı bu ortak boy gerekliliğinden hariç tutulursa, aslında ayrımcılığa maruz kalmış oluyoruz. nezdinde olmadan önce yine yaptırımlarımız olabilir. Mahkemeler her zaman vardır ancak bu sonraki adımdır. İşleri çok daha zor bir hale sokan şey, bu sorunun doğasıdır çünkü bazen hiç tanık bulunmaz ya da bir kişinin sözü, diğerini destekler. Bu yüzden bunun en hassas kısım olduğunu söyleyebilirim. Konuşmamı bitirirken umarım zamanımı verimli harcamışımdır ve Ombudsman yetki alanının özellikle dikkat ve sistematik takip gerektiğini söylemem gerekiyor. En büyük sorun toplumdan, ön yargı ve klişelerden kaynaklanmaktadır. Ancak kademeli olarak bununla başa çıkacak yasal araçları geliştireceğiz ve yasamanın, hedeflere ulaşmada yeterli sofistikasyona sahip olacağını umuyorum. Teşekkür ederim. OTURUM BAŞKANI: Yunanistan Ombudsmanı Sayın Calliope Spanou’nun kadın haklarıyla ilgili sunduğu bu güzel, ilginç bildiriye çok teşekkür ederiz. İlginç olaylarla, bize örneklerle konuyu anlattılar. Umarım sorularınızla Sayın Spanou’yu daha çok konuşma şansı veririz. İkinci konuşmacımız Letonya Ombudsmanı Sayın Juris Jansons; kendileri Ombudsman ve Engelli Hakları konusunda bildirilerini sunacaklar. Süreniz 20 dakikadır; buyurun. JURIS JANSONS (Letonya Ombudsmanı) Teşekkür ederim Sayın Başkan. Teşekkür ederim ve zamanımı boşa geçirmeden hemen başlıyorum. Kısaca Letonya’da Ombudsman’ın yasal yetkilerinin bazı unsurlarından bahsedeceğim ve faaliyetlerimizin bazı bileşenlerini ve bir takım pratik unsurları da size göstereceğim. Ombudsman olarak yasal zemin, Letonya Cumhuriyeti Ombudsmanlık Kurumu kurulduğunda 1 Ocak 2007 tarihinde kabul edilmiştir ve Ombudsmanlık Dairesi tek ulusal insan hakları kurumu olmanın yanı sıra Ombudsmanlık Kurumu ve Letonya eşitlik organıdır. Aslında, biz de diğer birçok ülke gibi bu durumları yaşıyoruz. Biraz yetkilerinden bahsetmek gerekirse; işlevlerini sadece kanunlar çerçevesinde yerine getirme konusunda bağımsız olan Ombudsman, Letonya Parlamentosu tarafından seçilmektedir ve görevlerinin yerine getirilmesinde, etki altına alınamaz ve görev süresi 5 yıldır. 38 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Birleşmiş Milletler Engelli Bireylerin Hakları Sözleşmesi, 2010 yılından beri Letonya Cumhuriyeti’nde yürürlüktedir. Engelli Bireylerin Hakları ile ilgili Kanun, 2010 yılında kabul edilmiştir ve kanunlar çerçevesinde, Sözleşmenin uygulanmasından Refah Bakanlığı sorumludur. Çeşitli Ombudsmanlar, uygulamanın takibinden sorumludur. Burada yükümlülük kanunlarının seviyesine bağlı olarak gruplara ayrılmış Letonya’daki engellilere ait bir takım istatistiki verileri bulabilirsiniz. Birinci kategori, ikinci kategori, üçüncü kategorileri slaytta yer almaktadır. Slaytta bahsettiğim gibi, yükümlülük kanunlarına bağlı olarak birinci, ikinci ve üçüncü kategorileri görebilirsiniz. Toplam engelli bireyler, toplam nüfusun yaklaşık % 9’unu teşkil etmektedir. Burada, engelli bireylerin hakları ile ilgili olarak Ombudsman dairesinde başlatılan doğrulama prosedürlerinin dinamiklerini görebilirsiniz. Bu tabloda, doğrulama prosedürlerinin istatistikleri verilmektedir ve kurulan ilişkilerin yanı sıra, sona erdirilen prosedürler ve devam eden prosedürlerin sayılarını görebilirsiniz. Sonrasında, Ombudsmanlık Dairesi’ndeki bir takım istatistiki verilerde doğrulama prosedürlerinin, ilk olarak engellilik maaşının yeterli olmadığına işaret ettiği görülmektedir ve bu maaşın miktarının, sosyal güvenlik katkılarına ve hizmet süresine bağlı olduğunu görmekteyiz. Kişinin, hizmet süresince çalışmamış olması, asgari bir emeklilik için yetersizdir ve kişiye verilen sosyal yardımlar 64 Euro ile 106 Euro arasında değişmektedir. İkinci olarak, teknik yardımlarda temel sorun, teknik yardımların eşitlik ve erişilebilirliği, iş yerinde erişilebilirlik ve ayrımcılıktır. Engelli bireylere eşit olmayan davranışlar, Letonya’da çok sıcak bir gündem bir maddesidir. Sonrasında, uygulama takibine ek olarak 2014 yılında toplumun engelli bireylere karşı davranışlarını tespit etmek için toplumsal bir araştırma yaptık ve bu bireylerin kendilerini toplumda ve kalabalıklarda nasıl 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 39 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Ombudsman’ın bağımsızlık taahhütlerinden biraz bahsetmek gerekirse; siyasi etkilerden uzak kaldığı birkaç durum söz konusudur. İdari açıdan, sadece Parlamento izni ile cezalandırılabilir. Ceza davası adli takibatlarında, dokunulmazlığı vardır. Görev süresi, parlamentonun görev süresi ile aynı değildir ve adaylık için, farklı adaylık prosedürleri hakkında şu anda görüşmelerimiz devam etmektedir. Günümüzde, önerimiz üzerine, görüşmeler parlamento üyesi olan 5 yardımcı tarafından sürdürülmektedir ve Anayasa Mahkemesinin Başkanı da sürece dahil olabilir. hissettiklerini araştırdık. Bunun neticesinde, engelli bireylerin hayatlarında iyileştirebileceğimiz faaliyetleri tanımladık. Kısa süre sonra size belediyeler tarafından sağlanan bir takım iyi uygulamaları göstereceğim. Bu takip ya da araştırma, buradaki slaytta 16 Eylül 2014’ten 30 Eylül 2014’e kadar sürecektir. Toplum için araştırmada sorulan soru, engelli bireylerin toplum yaşamına tam olarak katılabildiğini düşünüyor musunuz oldu. Buradaki tabloda araştırmanın sonuçları fonksiyonel özür türüne göre gösterilmektedir ve psiko-sosyal özre sahip kişilerin toplumda pek hoş karşılanmadığını görebilirsiniz ve sonraki slaytta da aynı durumu göreceğiz. Sizce engelli insanlar buna karar verseler ebeveyn olabilirler mi? Burada bu soruya verilen yanıtların sonuçlarını görebilirsiniz ve aynısını önceki slaytta psiko-sosyal özre sahip kişilerin toplum tarafından ebeveyn olmalarına hoş bakılmadığını görebilirsiniz. Bu slaytta gördüğünüz soru, engelli çocukların sizin çocuklarınız ile birlikte eğitim almasını ister misiniz? Gördüğümüz üzere toplumun bir kısmı engelli kişilerin haklarını toplumda eşit olarak görmekte ve tanımaktadır ancak bu sadece görme, duyma ve hareket özürlerine sahip kişiler içindir. Eğer toplum psiko-sosyal zihinsel özürlere sahip kişiler hakkında daha olumsuz konuşuyorsa, toplumun psiko-sosyal özre sahip çocuklar için hoş düşüncelere sahip olmadığını görebilirsiniz. Bu durum Letonya’da gerçektir. Ancak eğer diğer özürlere sahip çocukların sayıları ya da istatistiklerine bakarsak durum farklıdır. Sizce belirli durumlarda engelli kişiler pozitif ayrımcılık olarak adlandırılan ek haklar veya çıkarlara sahip olmalı mıdır sorusuna katılımcıların % 85’i engelli kişiler için ek desteğin gerekli olduğunu düşünmektedir. Engelli insanlara karşı ayrımcılığı nasıl değerlendiriyorsunuz? Benzer şekilde, toplumun % 79 gibi bir çoğunluğu, engelli kişilere dönük ayrımcılığa karşı olduğunu belirtmiştir. Engelli kişilerin sizin meslektaşınız ya da akran öğrenciniz olması durumunda, kendinizi rahat hisseder misiniz? Katılımcıların büyük kısmı engelli akran meslektaşlar konusunda kendilerini rahatsız hissedeceklerini belirtmiştir. Sizce televizyonda işaret dili çevirisi yapılması rahatsız edici mi? Katılımcıların çoğu çevirinin uygunsuzluk yaratmadığını söyledi. Benzer bir soru da bu konuda ne düşündüklerini öğrenmek için engelli kişilere soruldu. Bu slaytta bir takım belediyeler ve belediyelerin faaliyetleri gösterilmektedir. 40 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU OTURUM BAŞKANI: Teşekkürler Juris Jansons, özellikle de süreye uyduğunuz için çok teşekkür ederiz. Letonya Ombudsmanı Sayın Juris Jansons çok önemli konulara değindiler, engellilerin problemlerini çok güzel anlattılar. Mahalli idarelerin bu konudaki işlevlerine de değinerek detaylı hazırlanmış soru ve cevapları bize sundular. Şimdi üçüncü konuşmacımız Slovenya Ombudsman Vekili Sayın Jernej Rovsek “Ombudsman ve Ayrımcılıkla Mücadele” konulu bildirimlerini sunacaklar. Buyurun. JERNEJ ROVŠEK (Slovenya Ombudsman Vekili) Teşekkürler Başkan. Ombudsman ve saygıdeğer konuklar! Bu davet için çok teşekkür ederim. Bu benim Türkiye’ye ve aynı zamanda bu seminere ilk gelişim ve kendi adıma Slovenya Ombudsmanlık Kurumunu kısaca tanıtacağım. İkinci olarak, konuşmamda Ombudsmanlık Dairesi içerisinde ayrımcılık vakaları ile nasıl ilgilendiğimizi açıklayacağım. 20 yıldır ombudsman olarak çalışıyorum ve öncesinde Ulusal İnsan Hakları Kurumu’nda çalışıyordum, yani 25 yıldır bu alandayım ve muhtemelen bu benim son yılım. Sonrasında emekli olacağım. Çok kısaca 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 41 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Son olarak burada belediyelerimizin gerçekleştirdiği örnek faaliyetleri üç slaytta görebilirsiniz. Bunların en önemlilerinden bahsedeceğim. Avrupa’nın 140 şehri arasında en erişilebilir şehre sahip ülke olarak, Proje Kütüphanesi’nde okuyuculara açık bir satranç masası şampiyonası düzenlenmiş, engelli kişiler için tenis, şehir parklarında üniversite dışındaki salonlarda çalışma için finansal destek, genç girişimciler için rekabet içerisinde ticari projelere finansal destek, yerel belediyede istihdam, Noel bağış etkinliği, sağlık prosedürleri ve rehabilitasyon için engelli çocuklara elden ele bağış etkinliği, engelli insanlara yapılan başvurulara göre yıllık erişilebilirlik artışı, spor faaliyetleri, profesyonel öğreticiler ile düzenli eğitimler, ücretsiz yüzme havuzu, spor oyunları, özürlü kişiler için yıllık turlar, sosyal hizmetlerde % 50 indirim, ilgiye dayalı eğitim dahil rehabilitasyon kursları için ana maaş, bazı kısa örneklerdendir. Takibin sonuçları ile ilgili daha kapsamlı bilgiler bu yıl sonunda, yıllık Ombudsmanlık Konferansı’nda sunulacaktır. Dinlediğiniz için teşekkür ederim. anlatmak gerekirse, Ombudsmanlık Kurumu 1991 Anayasası’nda kabul edilmiştir ve bu anayasa hükmüne bağlı olarak 1993 yılında Ombudsmanlık Kanunu Ulusal Meclis’te kabul edildi. Sonrasında Ombudsman ve Vekillerinin seçimi resmi olarak 1 Ocak 1995’te başladı. Anayasaya göre, sadece kamu kurumları ile alakalı yetkilerimiz bulunmaktadır. Ombudsmanlık kanunumuzun sadece çok spesifik bir özelliğinden bahsedeceğim; çünkü Ombudsman’ın sadece Anayasa’nın bir hükmüne ve insan hakları ile özgürlükleri idare eden uluslararası kanunlara göre hareket etmekle yükümlü olduğu belirtilmektedir. Kasıtlı olarak Ombudsman operasyonlarından temel kanunlarda bahsedilmemiştir. Ayrıca bunu, bu günlerde göç krizinde kullanacağız. Benim ülkemde kanunlar aynı zamanda bu alanda karşılaştığımız duruma adapte edilmemiştir. Bu nedenle, sadece uluslararası hukuki anlaşmalara ve anayasal haklara göre hareket edeceğiz. Kanun çerçevesindeki müdahalemizde adalet ilkelerine ve doğru yönetişime atıfta bulunmaktayız ve bunu çok sık kullanmaktayız. Bu bazda, mevzuatlar tarafından öngörülmeyen durumlarda bazen istisnai çözümler sunabiliriz ve bu bana göre ayrımcılık vakalarında da önemlidir. Anayasaya göre Ombudsman aynı zamanda, etkilenen tarafla bir mutabakat içerisinde anayasaya uygunluğun ya da düzenlemeler veya bireysel anayasal şikayetin yasallığını incelemek için bir prosedür başlatmakla da yetkilidir. Her iki durumda da Ombudsman, başvuru sahibinin yetkili pozisyonunu korur; çünkü kanuni çıkarı ispatlamak için bireysel vakalarda da kanuni ilgiyi kanıtlamamız gerekmektedir. Bu iki seçeneği, tüm olağan şikayet yolları sona ermiş olanlar için ilave kanuni çözüm yolu haline gelmesinden kaçınmak için çok önemli davalarda kullanırız. Bu nedenle, Anayasa Mahkemesi’ne çok nadir durumlarda gideriz ve size sadece dört yıl önce meydana gelmiş bir davadan bahsedeceğim. Devletimiz, emeklilerin özel kategorilerinin emekli aylıklarını düşüren bir kanun kabul etti. Temel olarak bazı gazilerin maaşları düşerken diğerlerininki düşmedi. Ve biz bu kanuna Anayasa Mahkemesi’nde itiraz ettik, başarılı olduk ve devlet, kanunu değiştirmek zorunda kaldı ve bu kanuna göre maaşları düşen 70 bin emekliye ödemeleri tekrar yapıldı. Ayrıca devlet kurumlarına öneriler vererek parlamento nezdinde de inisiyatif sunmaya yetkiliyiz. Şimdi uygulamamız hakkında kısa bir açıklama yapacağım ve bana göre bu, Ulusal Parlamentoda yıllık raporun 42 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU İkinci kısımda, dairemiz içerisinde ayrımcılık dilekçeleri ve davalarını nasıl ele aldığımızı açıklayacağım. Bu davalarla baştan beri uğraşıyoruz ancak bu belirli bir sınıflandırma alanı değildir. Ayrımcılığı, ikinci Ombudsman toplantısı sırasında 2004 yılında özel bir sınıflandırma alanı olarak sunduk ve bu alan içerisinde son 10 yılda tam olarak 687 şikâyet aldık ve bu da şikâyetlerin toplam sayısının yaklaşık %4’üdür. Bu çok büyük oranın içerisinde 243’ü milli ve etnik azınlıklar alanındadır. Ve bu grup içerisinde çoğu dava istihdam alanındaki ayrımcılıkla ilgili olarak 53 şikâyette kaldı ve cinsiyet eşitsizliği ile ilgili fırsat eşitliğinde de 30 şikâyet aldık. İki yıl önce (2013’te), bu ayrımcılık içerisinde iki yeni alan oluşturduk; bunlar cinsel eğilim ve engelliliğe dayalı ayrımcılıktır. Ayrıca bu iki yıllık süre içinde birinci alanda 5 şikâyet ve engellilikle ilgili ikinci alanda 41 şikâyet aldık. Bu demek oluyor ki, engelliliğin sınıflandırmamızda özel bir alanı olması gerekmektedir. Ombudsman, Solvenya’da sadece ayrımcılıkla uğraşan bir kurum değildir. AB Tüzüklerine ve ayrıca Engelli Bireylerin Haklarına İlişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ne göre devletler, bu ayrımcılık davaları ile ilgilenen özel bir bağımsız kuruma sahip olmak zorundadır. 2003 yılında Slovenya’da özel ayrımcılık karşıtı kanun temelinde -Slovenya’da eşit muamele kanunu olarak da adlandırılmaktadır- özel kurum meydana getirilmiştir. Bu kurumlar eşitlik ilkesini savunmakta ve öncelikli olarak 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 43 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU nasıl görüşüldüğü konusunda çok iyi bir örnek olacaktır. Parlamento üyelerinin, yıllık raporumuzu kendi yararlarına nasıl kullanacaklarını ve yıllık raporu görüştükten sonra bununla ilgilenmede nasıl etkili olacaklarını öğrenmeleri birkaç yıl sürmektedir. Yani, yıllık raporumuzda devlet kurumları için önerilerde bulunuruz ve yıllık rapor görüşüldüğünde devlet yıllık raporlarımız hakkında kendi raporunu sunmak zorundadır. Bu nedenle, yıllık raporumuzun her bölümüne yanıt verirler ve aynı zamanda devlet kurumları tarafından geçen yıl verilmiş önerilerin nasıl uygulandığını da rapor etmek zorundadırlar. Sonraki yıl, yıllık rapor görüşülürken hâlihazırda geçen yıldan önerilerin uygulanması konusunda bu devlet raporunu hazırlamış olurlar. Genellikle yıllık raporumuzun görüşülmesi altı ila yedi saat sürer ve bu günler içerisinde ulusal Parlamento komisyonları, 2014 yılı için yıllık raporumuzu görüşmeye başlar. Her yıl çok az sayıda (3.500 kadar) şikayet alıyoruz. 35 kişiyiz ve şikâyetler ile Slovenya’nın 2 milyon olan nüfusunu kıyaslarsanız, 10.000 kişi başına 16 ila 17 şikâyet alıyoruz ve bu sizin ülkenizdeki rakamlarla kıyasladığınızda çok yüksek bir miktar olabilir. özel sektörde faaliyet göstermektedir. Ancak yetkileri kısıtlıdır ve bağımsız olarak yaptırımlarda bulunamamaktadır. Bizim sistemimize göre, bu kanun içerisinde davanın soruşturulmasından sonra avukat, davayı, yaptırımda bulunma yetkisi bulunan ilgili ulusal denetim kurumuna taşıyabilir. Ancak bu sistem, Slovenya’da çok başarılı bir şekilde çalışmamaktadır ve yıllık raporumuzda ilk olarak bu savunmanın yetersiz bağımsızlığından ve ayrımcılığa karşı hukuki korumanın bir bütün olarak nispeten zayıf olduğundan bahsettik; çünkü ihlal edenlerin yaptırımla karşılaşma olasılığı çok düşüktür. Slovenya’da Ombudsman, bu AB Tüzükleri çerçevesinde tam destekli bir ayrımcılık karşıtı kurum değildir; ayrıca ilkeler bulunmasına rağmen A statüsüne sahip ulusal insan hakları kurumu da değildir. A statüsü için başvuru yapmadık; çünkü şartlarımızın olmasını istiyoruz ve Paris İlkeleri çerçevesinde gereken görevlerin tamamını gerçekleştirmek istiyoruz. Yani sistematik olarak insan hakları ihlallerinin farklı türlerinin durumunu takip etmiyoruz; sistematik olarak kanunları incelemiyoruz ve eğitimsel ve tanıtımsal faaliyetler gerçekleştirmiyoruz. Ancak devlet tarafından, Paris İlkeleri çerçevesindeki görevlerin uygulanması için şartlar, insan ve materyal kaynakları bize sunulursa bunu yapmaya hazırız. İnsan hakları ve danışma kurulu olarak özel bir merkez oluşturmaya da hazırız ve bu kapsamda geçen yıl Finlandiya Ombudsmanlığını ziyaret ettik ve sonrasında bu seminerde bu uygulamayı açıklama fırsatı bulduk. Finlandiya modelini çok beğendik ve bu özel insan hakları merkezi ve danışma kurulu oluşturulduğunda bir ulusal insan hakları kurumu olarak bu rolü kabul etmeye hazırız. Mevcut koalisyonun koalisyon sözleşmesine göre, ülkede özel ulusal insan hakları kurumu kurma planı vardır, biz de neler olacağını bekliyoruz. Bugüne kadar bu alanda hiçbir kanun çıkarılmadı ve bugüne kadar ayrımcılık karşıtı kurum rolünü kabul etmeye hazır değildik; çünkü bunun Ombudsmanlık kurumunun yapısını değiştireceğini düşünüyoruz. Yani, daha önce de bahsettiğim gibi sadece kamu sektörü ile ilgili yetkilerimiz bulunmaktadır. Ayrımcılık davalarını alırsak özel sektöre de gireceğiz ve daha sonra bu yetkilendirme anayasal bir konu haline gelecek ve Ombudsmanlık artık ülkedeki en yüksek insan hakları kurumu olmayacaktır; çünkü özel sektörle ilişki içerisinde hareket edersek, yargısal koruma isteyebilecekler ve eğer Ombudsmanın kararları yargısal korumaya sokulursa artık bu alandaki en yüksek kurum olmaz. Bu nedenle, bu değişikliklerin Ombudsmanlık Kurumunun yapısını değiştireceğini düşünüyorum 44 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Ülkemden son bir bilgi daha vermem gerekirse, devlet Ombudsmanın eşitlik kurumu rolünü üstlenmek üzere yetkilendirilmesi teklifini geri çekti; ayrımcılık önleme kanununda tadilat yapılmasını önerdiler ve ayrımcılık davaları ile uğraşacak özel bağımsız avukatları sunacaklar. Sonuç olarak, ulusal insan hakları kurumu rolünü üstlenmeye hazırız ancak eşitlik kurumu olmayacağız. Daha sonra sorularınızı yanıtlayacağım, dinlediğiniz için teşekkür ederim. 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 45 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU ve bana göre Ombudsman aynı zamanda eşitlik kurumu olduğunda çok başarılı olmuş birkaç dava bulunmaktadır. I. Oturum: SORU-CEVAP OTURUM BAŞKANI: Ombudsman ve ayrımcılıkla mücadele konusundaki konuşmaları için Slovenya Ombudsman Vekili Sayın Jernej Rovsek’e çok teşekkür ederiz. Kendileri bence çok ilginç konulara değindiler. Emekli maaşlarının azaltılması ve tekrar eski haline getirilmesiyle ilgili konu benim dikkatimi çekti. Yapılan kanunların Anayasaya uygunluğunun denetlenmesi, cinsel tercihler ve engelliliğin tekrar grup olarak ele alınması ve ayrımcılıkla mücadele kanunu ve buna göre kurulan ayrı bir eşitlik kurumu olmasına rağmen Ombudsmanın görevlerine devam etmesi ilginç konular. Kendilerine bu güzel bildirilerinden dolayı teşekkür ederim. Şimdi sorularınızı sormanızı bekliyoruz. Efendim ricam, bunlar kayda alındığı için ve yayınlanacağı için kendinizi ve kurumunuzu tanıttıktan sonra yorumdan ziyade soru sormanızı rica ederiz, tabii kısa bir katkıda da bulunabilirsiniz. Bir de soruyu kime soracağınızı söylemenizi rica ediyoruz. M. NİHAT ÖMEROĞLU (Kamu Başdenetçisi) Ben önce Sayın Oturum Başkanı ve katılımcılara sundukları tebliğlerden dolayı, hem de Sayın Hocamın toparlayıcı konuşmasından dolayı teşekkür ediyorum. Sayın Spanou’ya iki soru sormak istiyorum. Bunlardan birincisi, acaba Yunanistan’da kadın haklarıyla ilgili, tabii varsa, kadına şiddetle ilgili Ombudsmanlık Kurumuna müracaat sayısını, oransal durumu merak ediyorum; çünkü Türkiye’de maalesef ve ilk defa Kadın ve Çocuk Haklarından Sorumlu, sadece o işlere bakacak bir Ombudsman arkadaşımız var; diğer işlerin yanında bizde çok fazla değil. Nedense kadınlarımız bu anlamda şikâyetten çekiniyorlar, oradaki oranı merak ediyorum. İkinci sorum; özellikle bu cinsel tacizle ilgili Ombudsmanlık Kurumuna müracaat ettiklerinde olaya el koymaları üzerine, daha sonra bu iş kriminal bir sorun olarak ilgili merciye intikal ettikten sonra bunu sonuçlandırıyorlar mı, yoksa onlar bu konuda elçilik yapıp buna ilgili mercilerin karar vermesini mi bekliyorlar? Teşekkür ederim. 46 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Her şeyden önce, şiddet ile ilgili olarak, Yunanistan Ombudsmanı, kadına karşı şiddet için bu yetkinliğe sahip değildir. Bu konuda, başka kurumlar bulunmaktadır ve cinsiyet eşitliğinden sorumlu bir genel sekreter var. Bu konulara müdahale etme yetkimiz bulunmamaktadır. Haliyle, sizlere şikâyetlerin oranı ya da sayısı hakkında bir bilgi veremeyeceğim. Ancak ileri gitme ve şikâyette bulunma ile ilgili genel çekinme sorunu, özellikle bir taciz olduğunda söz konusu olmaktadır. Kadınlar, genelde şikâyette bulunduklarında, kendilerini daha fazla ve daha kötü bir şekilde ifşa olmuş hissetmektedir ve bu da en büyük sorundur. Ne yazık ki, kamu kurumları, sorunu en azından çözmek için müdahalede bulunamıyorlar ve bunun modern bir toplumda hoş görülmediği işaretini veremiyorlar. Artık, taciz vakaları ile ilgili olarak Yunanistan Ombudsmanı, iş yerindeki taciz konularına, mahkemedeki ilk duruşmaya kadar müdahale edebilmektedir. Şikâyet eden, mahkemeye gitmek istese bile, bir çözüm bulmaya çalışıyoruz. Bu durumlarda çözüm ne olabilir? Taraflardan birisi, diğerinden özür dileyebilir ve araları bulunabilir ve olay her ikisi için de kapanabilir. Ayrıca, yeterli kanıt varsa, Ombudsman, iş denetçisi tarafından uygulanabilecek bir ceza teklif edebilir çünkü Ombudsmanın yaptırımda bulunma yetkisi bulunmamaktadır. Peki, bu yeterli mi? Bu konu, meslektaşlarımız tarafından da dile getirilmektedir. Diğer endişe de mahkemelerdir. Evet, bazen bizim müdahalemize ve bir çözüm bulma çabalarımıza rağmen, olayların mahkemeye gittiğini görüyoruz. Buradaki zorluk, yeterli kanıt olmadığında, kişinin söz konusu icraatı başka bir şekilde görmesidir ve bunun sonucunda temel taciz konusunun ötesinde açılmış çok sayıda dava olmaktadır. Bu davalar, oldukça zor davalardır ve dikkatli olmamız gereken konu kadınlara bize geldiklerinde her şeyin kolay olduğu ve çözüldüğü izlenimini vermemektir; çünkü bu olduğunda bazı kadınlar “Ombudsman benim arkamda” şeklinde düşünmekte ve davayı çözmek için çok agresif bir tavır içine girmekte ve olay ters tepmektedir. Bu nedenle müdahale ve destek arasında doğru dengeyi bulmak çok hassas bir konudur ve olayı çözmekle işlerin kötüye gitmesi arasında ince bir çizgi vardır. Bu dengenin çok hassas olduğunu söyleyebilirim. Teşekkürler. 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 47 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU CALLIOPE SPANOU (Yunanistan Ombudsmanı) SUNUCU- Hem zamandan kazanmak, hem de daha fazla kişinin soru sorabilmesi adına sorular ve cevaplar kısa olursa çok daha iyi olacaktır. Sorusu olan var mı? Buyurun. AHMED TIGANI (Sudan Ombudsmanı) Üç sorum var. Birisi Türkiye’den gelen kişiye, diğeri Yunanistan Ombudsmanına ve Slovenya Ombudsman Vekiline. İlk sorum kadınlara karşı ayrımcılıkla ilgili. Türkiye’nin CEDAW olarak adlandırılan sözleşmeyi onayladığını biliyorum. Şimdi, Türkiye’nin belirli yerlerinde uygulanan kanunun İslami temelden uzak olduğunu da biliyorum. Sudan’da miras, halefler ve evlilik ile boşanma konularında sözleşme ve dini inançlarımız arasında bir denge bulmada zorluk yaşıyoruz. Bu, yakınımızdaki İslami inançlara sahip her ülke için çok hassas bir konudur. Sözleşme ve dini inançlarımız arasında uyum sağlayamıyorlar. İkinci sorum Yunanistan Ombudsmanına. Kendisi de bir bayan olmasına rağmen, ben aslında “ombudsmanın” kendisini ayırmasına karşıyım çünkü ombudsman olan bayan ve baylar vardır. Benim sorum ispat yüküyle ilgili. Sizin de bahsettiğiniz üzere belirli durumlarda ispat yükü artıyor ve bu da bizim adil yargılama olarak adlandırdığımız insan hakları algısının bir ihlalini teşkil ediyor. Bu ayrımcılığın yapılması adli incelemeye tabi olabilir. Mahkeme nezdinde bu ayrımcılığın adil yargılama olan insan hakları ilkelerinden birisini ihlal ettiği ifade edilebilir. Üçüncü sorum Slovenya temsilcisine. Slovenya kanunlarının, inceleme konusunda bizimkine çok benzer olmasından memnuniyet duydum ve diğer sorular ayrımcılıkla ilgili. Soracağım soru, kabul edilen kişiyi ıslah ettiğiniz belirli durumlarda, kabul edilen kişiyi tazmin etmek zorundasınız. Birisi adalet için size geliyor, siz olayı araştırıyorsunuz ve bu kişinin ıslah edilmesi gerektiğine karar veriyorsunuz. Bu durumlarda ne yaptığınızı merak ediyorum ve bazen şikâyet sahipleri için tazminatlar ve ıslahlar ile ilgili kararlarda nasıl davranıyorsunuz. Çok teşekkür ederim. 48 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU OTURUM BAŞKANI: Teşekkür ederiz efendim, bu sefer Slovenya Ombudsmanından başlayalım cevaplandırmaya, arzu ederseniz siz buyurun lütfen. JERNEJ ROVŠEK (Slovenya Ombudsman Vekili) Evet, kısacası bu bir sorundur. Bahsettiğim gibi, sadece kamu sektörü için yetkimiz bulunmaktadır. Kanunlarımıza göre, sadece devlet kurumlarına, bireylere tazminat önermeye yetkimiz var ve neden çok açık olduğunda ve insan hakları ihlali çok net olduğunda, bunu sıklıkla yapıyoruz. Bu yüzden çok nadiren başarılı olduk. Genelde mahkemeye gidilmesi gerekiyor. Teşekkürler. CALLIOPE SPANOU (Yunanistan Ombudsmanı) Teşekkür ederim. Belirli durumlarda ispat yükünün kaldırılması için bu yeni aracın olması, bir konuda öngörü ilkesinin artık geçerli olmadığı anlamına gelmemektedir. Belirli durumlarda, orada görülen belirli sorunlar ile uğraşılması gerektiğinden dolayı, bu işlevlerde bir istisna söz konusudur. Bu nedenle, bu, genellikle diğer ayrımcılık türleri ve iş yerindeki olaylar için kullanılan bir hukuki araçtır. Ayrımcılık için genel bir hukuki araçtır ve ayrımcılık yapılan kişilerin, genelde en zayıf parça olduğu düşünülmelidir. Birkaç dakika önce söylediğimiz gibi, bu kişiler, öne çıkıp haklarının korunmasını istemede çekingen davranmaktadırlar. Bu durumda, söz konusu araç, bireylerin konumunu bir miktar güçlendirmeye çalışmaktadır ancak söylediğim gibi kullanılması çok zor bir araçtır. Eğer birisi gebe olduğu için işten çıkarılırsa, korumayla ilgili her şey yapılmalıdır. İşveren finansal sorunlar yaşadığını belirtirse, bu finansal sorunları ispat etmesi gerekecektir. Bu işletmenin defterlerinde olup bitenleri tespit edecek kişi, işten çıkarılan kişi değildir. Bu nedenle, bu aracı kullanmak burada daha kolaydır. Taciz durumlarında, sorunun yapısından dolayı, konu özel alana girmektedir ve özel alanın gizli kalmasında, çok daha büyük zorluklar yaşanmaktadır. Teşekkür ederim. OTURUM BAŞKANI: Teşekkür ederim. İzin verirseniz bende CEDAW ile ilgili iki-üç cümlelik bir eklemede bulunacağım. 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 49 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Türk halkının büyük bir çoğunluğu Müslümandır, ancak Türkiye Cumhuriyeti Devleti lâiktir. Kanaatimce lâik devletin dini olmaz, lâik devlet hangi dinden veya mezhepten olursa olsun tüm vatandaşlarına eşit davranmak durumundadır. CEDAW’a taraf olmakla, yani kadına karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesine taraf olmakla biz dini inançlarımıza aykırı olan bir duruma düşmüyoruz. Kaldı ki, bazı maddelere ihtirazi kayıt, yani çekince koyma hakkımız da var. Mesela CEDAW diyor ki; “eşitlik konusunda Anayasanızı düzeltin”. Biz de pozitif ayrımcılığı koyduk Anayasamıza, yani pozitif ayrımcılık herkesin bildiği gibi eşit olmayan taraflardan birine diğer tarafla eşit hale gelinceye kadar fırsat verilmesi, ayrıcalık tanınmasıdır. Mesela biz ne yaptık? Anayasamıza koyduktan sonra kız çocuklarını okutmak istemeyen babalara kız çocuklarını okutmalarını için devlet olarak bir para ödüyoruz. Yine CEDAW ile ilgili bir örnek vereyim, CEDAW; “ilkokullardan itibaren ders kitaplarında ayrımcılık uyandıracak, beyinde ayrımcılık uyandıracak resimleri kullanmayın” diyor. Ben hatırlıyorum ilkokulda kitaplarda hep küçük küçük kutular içinde annenin ne iş yaptığı, babanın ne iş yaptığı gösterilirdi. Baba bir koltukta oturmuş gazetesini okur, yanında bir abajur vardır, anne de ya bir ütü yapmaktadır ya da mutfakta yemek pişirmektedir. Bunlar bize çok tabii geliyordu eskiden, ama şimdi çocukların beyninde, algılamalarında ayrımcılık yapmalarına sebebiyet verdiği için CEDAW bu tip resimlerin kitaplardan kaldırılmasını istiyor, biz de bunları yapıyoruz. Dini inançlarımıza aykırı bir şey yaptığımızı düşünmüyorum. Başka sorusu olan var mı? Buyurun efendim, bir kişiye daha söz vereyim; buyurunuz beyefendi. YAKUP DEMİRCİ (Tetkik Hakimi) Adalet Bakanlığında Tetkik Hakimiyim. Slovenya Ombudsman Vekiline sormak istiyorum; kendisi bireysel başvurularda kanun yollarını tüketmiş olanlar için ekstra bir kanun yolu olarak görev yapabiliyoruz dedi. Bu idare için bağlayıcı sonuçları olan bir kanun yolu mudur, yoksa tavsiye niteliğinde görüş mü bildirir. Ayrıca, devlet kurumlarının gözetleme ve denetlenmesi, kanunların anayasaya uygunluğunun denetlenmesi tavsiye niteliğinde midir? Teşekkür ederim. 50 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Evet, kanunlara göre herhangi bir devlet kurumuna girebilirsiniz ancak işkenceye karşı bu Sözleşme çerçevesinde ulusal bir önleme mekanizması olarak da hareket edersiniz. Ayrıca özel kurumlara, yaşlı bakım evlerine ve özel hastanelere de girebilmekteyiz. Ancak dilekçe hakkı da benim ülkemde özel bir anayasal haktır ve her yıl düzenlediğimiz yıllık raporumuzda bu hakkın kanun tarafından daha fazla düzenlenmesi gerektiğini ifade ederiz; çünkü bu günlerde her dilekçe, her mektubun yanıtlanması gerektiğini düşünen belki de tek kurumuz; çünkü bazen devlet kurumları yanıt vermez ve benim ülkemde bir anayasal hak ya da insan hakkı olsa bile düzenlenmez. Umarım sorunuza yanıt vermişimdir. Teşekkür ederim. OTURUM BAŞKANI: Bir ülkede Ombudsmanlık Kurumunun ne kadar etkili ve fonksiyonel olması gerektiğini bu örneklerden de anlıyoruz. İzin verirseniz ben kısaca toplamak ve bir-iki önerimi dile getirmek istiyorum. Eğer, biz de Ombudsmanımızdan daha etkin bir denetim bekliyorsak Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununda bazı değişiklikler yapılmalıdır diye düşünüyorum. Birinci önerimiz, başvuru ve usulünü düzenleyen 17’nci maddenin 4’üncü fıkrasıyla ilgilidir. Bu fıkra, Kuruma başvurulabilmesi için İdari Yargılama Usulü Kanununda öngörülen idari başvuru yollarıyla, özel kanunlarda yer alan zorunlu idari başvuru yollarının tüketilmesini zorunlu tutmaktadır. Bu hüküm hem çözüm sürecini uzatmaktadır, hem de önceden ilgilinin talebini reddetmiş olan idari makamı sonradan Ombudsmanın tavsiyesini dinleyip mağduru tatmin edecek bir eylem ve işlemde bulunmaya zorlamaktadır. İdarede bu tavsiyeye uymak istememektedir. Sayın Başkan soru mu soracaktınız? Bu sabah da açılış konuşmasında Sayın Kamu Başdenetçisi tavsiyelerini idare tarafından dinlenilmesi oranını yükseltmeyi hedeflediklerini dile getirdiler. Benim deminden beri anlatmaya çalıştığım bu hüküm, zorunlu başvuru konusunu düzenleyen hüküm kaldırıldığında idarenin tavsiyeleri daha çok dinleyeceğine inanıyorum. Efendim buyurun, ben yine devam ederim. 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 51 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU JERNEJ ROVŠEK (Slovenya Ombudsman Vekili) M. NİHAT ÖMEROĞLU (Kamu Başdenetçisi) Sayın Hocam siz tamamlayın ben konuşmanıza mani olmayayım. OTURUM BAŞKANI: Hayır, rica ederim buyurun. M. NİHAT ÖMEROĞLU (Kamu Başdenetçisi) Sudan Ombudsmanının sorduğu soruya bir katkıda bulunmak istiyorum, daha doğrusu sizin verdiğiniz cevaba katkıda bulunmak istiyorum. Şüphesiz Türkiye lâik bir Cumhuriyettir ve tüm inançlara karşı, mezheplere karşı, dinlere karşı aynı mesafededir. Ancak, ülkemizin sizin de buyurduğunuz gibi büyük çoğunluğu Müslümanlardan oluşmaktadır. Her ne kadar lâik kanunlara göre Cumhuriyetimiz idare ediliyorsa da, sonuç itibariyle büyük çoğunluğu Müslüman olan toplumun istekleri din ve vicdan özgürlüğü çerçevesinde idare tarafından da yerine getirilmektedir veyahut da bize intikal ettiği vakit biz bunun din ve vicdan özgürlüğü çerçevesinde yanlış olduğunu tespit edip bu konuda önerilerde bulunuyoruz, tavsiyede bulunuyoruz. Bunlardan bir tanesi biliyorsunuz “Başörtüsü Kararı” idi. Türkiye’de kangrenli bir sorundu; başörtülü hanımlarımız kamuda görev yapamıyordu; öğrencilerimiz üniversiteye gidemiyorlardı; aşağı yukarı 30 yıllık bir dönemi kapsıyordu. Fakat bundan 3 yıl önce, 2013 yılında bize de bu konuda bir şikâyet başvurusu oldu. Biz kamuoyunda “başörtüsü” denilmekle beraber kılık kıyafet konusunda Başbakanlığa bir tavsiyede bulunduk ve artık o yönetmelikteki “başı açık şekilde” düzenlemesinin kaldırılmasına, bunun din ve vicdan özgürlüğüne aykırı olduğuna, uluslararası, özellikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarını göz önüne alarak karar verdik ve idare de buna uydu; bu birincisi. İkincisi de; her ne kadar lâik bir devlet olsak da, Anayasamız biliyorsunuz “Din ve Ahlâk Kültürü” derslerini de koymuştur. Bu da anayasal yükümlülüktür. Her ne kadar lâik Cumhuriyet de olsak her zaman için yönetimimiz, Cumhuriyetimiz ve kanunlarımız din ve vicdan özgürlüğü çerçevesinde büyük çoğunluğu Müslüman olan ülkede Müslümanların değerlerine, inançlarına da saygılı birtakım düzenlemeler ve uygulamalar yapmaktadır. Bunu açıklamak istedim, teşekkür ederim. 52 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU OTURUM BAŞKANI: Ben teşekkür ederim, çok güzel bir konuya değindiniz. Sayın Ömeroğlu, Anayasamızın 24’üncü maddesine değindiler. Bu madde bazıları tarafından yanlış anlaşılmaktadır, bana da bunu açıklama fırsatı vermiş oldunuz. Efendim 24’üncü madde şöyle: “Din dersleri ve ahlâk kültürü dersleri zorunludur. Ancak, din eğitimi dersi isteğe bağlıdır”. Bunu ayırmak lâzım, zorunlu olan ders dünyadaki bütün dinler hakkında genel bir bilgi verecektir ve bütün dünya kültüründe genelleşmiş ahlâk kuralları hakkında bilgi verecektir. Bu zorunlu din dersi, ondan sonraki basamak din eğitimi dersidir. Eğer öğrenci 18 yaşından küçükse kanuni temsilcisinin izniyle bu derse girecek veya girmeyecektir. Eğer öğrenci 18 yaşını bitirmişse kendi isteğiyle bu derse girecek veya girmeyecektir. Din eğitimi dersinde öğrencinin kendi dinindeki kurallar kendisine öğretilecektir ve benim kişisel kanaatim, eğer katılıyorsanız, o sınıfta Müslüman olmayan bir çocuk varsa o da kendi dininde, o dine göre eğitilecektir. Hemfikiriz. Bu 24’üncü maddenin çok iyi düzenlenmiş bir hüküm olduğunu düşünüyorum, böylece bunu da aktarmış olduk. Benim -izin verirseniz- Kurum kanunuyla ilgili bir önerim var; 17’nci maddenin 3’üncü fıkrasının “b” bendinde yer alan hüküm. Buna göre yargı organlarında görülmekte olan veya yargı organlarınca karara bağlanmış uyuşmazlıklara ilişkin olanlar incelenmez. Hâlbuki Ombudsman, idari yargının bir alternatifi olmayıp tamamlayıcısıdır. Ombudsman, uyuşmazlıkları idari yargıdaki gibi sınırlı olarak yalnızca hukuka uygunluk açısından değil, kanunun ifadesiyle insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden inceleyecektir. Ombudsmanın yetkileri arasında hukuka uygunluk araştırması da vardır. İki farklı kurumun idarenin aynı faaliyeti hakkında yöntemleri ve sonuçları farklı iki ayrı araştırma ve incelemeyi sürdürmesi birbirlerinin işleyişine karışabilecekleri anlamına gelmez. Dava devam ederken Ombudsman araştırma ve incelemelerinden olumlu sonuç almış olabilir, uyuşmazlığı sona erdirmiş olabilir. Bu durumda davanın da sona erdirilmesi gerekecektir. Ombudsmanın incelemesi sonucunda yargı yerinden farklı bir kanaate ulaşması da yargıya müdahale sayılmaz. Zira, son söz daima yargıya aittir. Bununla birlikte Ombudsmanın araştırma ve incelemeleri, yargı denetimiyle giderilmesi mümkün bulunmayan bir haksızlığın saptanması durumunda 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 53 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU yargının idari faaliyeti hukuka uygun bularak davayı reddetmesine rağmen Ombudsmanın kararı yararlı da olabilir. Ombudsman bu tür haksızlıkların giderilmesi konusunda idareyi ikna edebilir. Ombudsmanın bulduğu bu çözüm hukuka uygunluk alanında olmayacağından, davanın reddi yolunda verilen yargı kararına aykırılık oluşturabilecek nitelikte değildir. Sonuç olarak mağdur olanlar kuruma yargı yoluyla birlikte veya yargı merci karar verdikten sonra da başvurabilmeliler diye düşünüyorum. İzin verirseniz bir soru geldi. OTURUM BAŞKANI: Hemen okuyorum; tavsiye kararlarına idare uymadığında kanun yollarına başvurarak dava açma yetkisi talep ediyoruz. Kanun değişikliğinde düşünceme katılıyorsanız destek bekliyorum. Ben bu desteği veriyorum, büyük bir mutlulukla veriyorum. Az önce söylediğim gibi hayatımın 18 yılını bu kanunun çıkması ve ondan sonra da iyi çalışması için harcadım. Bundan sonraki ömrümü de bu müesseseye harcayacağım bundan emin olabilirsiniz. Başka sorunuz yoksa başkanlığını yaptığım birinci oturumu izninizle kapatıyorum. Hepinize teşekkür ederim. SUNUCU- Değerli konuklar, birinci oturumumuzu yöneten başta Prof. Dr. Sayın Zehra Odyakmaz olmak üzere diğer bütün konuşmacılarımıza çok teşekkür ediyoruz. Şimdi 15 dakikalık bir kahve molası vereceğiz. Saatler 15:30’u gösterdiğinde yine bu salonda toplanacağız. 54 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU 16 Eylül 2015 II. Oturum ULUSAL İNSAN HAKLARI SİSTEMLERİNİN YAPISI VE OMBUDSMANLARIN ROLÜ: FARKLI ÜLKE DENEYİMLERİ Oturum Başkanı : Konuşmacılar : RAUF ENGİN SOYSAL ABDELAZİZ BENZAKOUR LORA VIDOVIC SİRPA RAUTIO SUNUCU- Sayın misafirlerimiz verdiğimiz aranın ardından ikinci oturuma geçiyoruz. İkinci oturumun konu başlığı, “Ulusal İnsan Hakları Sistemlerinin Yapısı ve Ombudsmanların Rolü: Farklı Ülke Deneyimleri” olacaktır. Oturumu yönetmek üzere Avrupa Birliği Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi Sayın Rauf Engin Soysal’ı takdim ediyorum. Oturumumuzun diğer konukları Fas Ombudsmanı Abdelaziz Benzakour, Hırvatistan Ombudsmanı Sayın Lora Vıdovic ve İnsan Hakları Merkezi Yönetici Sayın Sirpa Rautıo olacaktır; arz ederim. Şimdi söz oturum başkanımızda; buyurun. RAUF ENGİN SOYSAL: (Avrupa Birliği Bakanlığı Müsteşarı/ Büyükelçi/ Oturum Başkanı) Değerli katılımcılar, öncelikle ben de sizlere hoş geldiniz demek istiyorum. Türkiye’ye geldiğiniz için teşekkür ediyoruz. Daha öncede kahve arasında tartışmıştık biz bu konuyu, nasıl devam edeceğiz diye. Ben giriş konuşması yapmayacağım, doğrudan sunumlara geçeceğiz. Her bir konuşmacının sunumuna geçeceğiz. Her birine 20’şer dakika vereceğim ve daha sonra da ilk soruları muhtemelen ben soracağım ve görüş alışverişi yapma şansımız olacak. Fas Krallığından sayın konuşmacıya söz vereceğiz. Oturumdan öncede bahsetmiştik, aslında arabulucuk kavramından bahsettiğimizde, arabuluculuk kurumlarından bahsettiğimizde aslında güncel konular aklımıza geliyor, tarihçesini çok düşünmüyoruz diyebiliriz. Farklı kurumlara baktığımızda, yani farklı isimler altındaki kurumları 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 57 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU II. Oturum: ULUSAL İNSAN HAKLARI SİSTEMLERİNİN YAPISI VE OMBUDSMANLARIN ROLÜ: FARKLI ÜLKE DENEYİMLERİ düşündüğümüzde, mesela vilayet, yani 1956’dan bu yana Kraliyete bağlı ve arabuluculuk kurumu, aslında bu konuyla ilgili yüzyıllardan beri gerçekten bir derinlik var Fas Krallığında diyebiliriz. Bu dikkatle ve bu yararla sizleri dinleyeceğiz ve Sayın Abdelaziz Benzakour’a vereceğiz sözü ve Sayın Benzakour ile başlayacağız. ABDELAZİZ BENZAKOUR (Fas Ombudsmanı) Aslında gerçekten Arapça konuşmak isterdim ama maalesef Arapça tercümanımız yok. İngilizce de konuşabilirim ama İngilizcem o kadar iyi değil bu yüzden Fransızca’ya geçeceğim ve Fransızca, Arapça’dan sonra benim ikinci dilimdir. Özür dilerim. Sayın Başkan, meslektaşlarım, saygıdeğer elçiler, hanımefendiler ve beyefendiler! Bu saygıdeğer kitleye karşı konuşmadan önce Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına ve bu önemli etkinliği düzenleyen yetkililere nazik katılım davetlerinden dolayı çok teşekkür ederim ve bu oturumdaki konuşmacılardan birisi olmaktan memnuniyet duyduğumu belirtmek isterim. Ayrıca, Kuzey Avrupa’da bundan 200 sene önce, Osmanlı İmparatorluğu tebaaları ve resmi görevlileri arasındaki çatışmaları çözen İslami bir kurumla tanışan İsveç Kralı tarafından, bir Ombudsmanlık kurulmasının fikrinin daha sonradan farklı ülkeleri etkilediği bu topraklarda olmaktan da memnuniyet duyuyorum. Bu oturumda kişisel bir yorum sunma görevini üstlendim ve insan haklarının korunması ve geliştirilmesinde eş zamanlı olarak idari arabuluculuk yapan bir başka kurumun somut bir şekilde ele alacağım. Bu görevin, uzun yıllar boyunca etkileşim potansiyellerini ve kendi alanlarındaki özel müdahalelerini anlamak amacıyla iki kurumda aydınlatılmış olacağını düşünüyorum. Bu amaçla 3 ana alan üstünde çalışacağım; ilk alan, iki organizasyonun tarihlerinin ve görevlerini paralel olarak yürütme durumlarının tanımlanmasına ayrılacaktır. İkinci sırada, odak noktası arabulucu ulusal kurumun işleyiş özellikleri olacaktır. Üçüncü ve son alanda, kısaca tatmin edici bir performans gerçekleştirilmesini önleyen zorlukları ve elde edilen sonuçların genel yorumunu anlatacağım. Şimdi izninizle genel söylemi aktaracağım. Fas’ta hâkim olan durumun hangi ülkeler arasında ve hangi varlıklar eşliğinde olduğunu anlatan 58 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Bu iki kurum, 3 geleneğin güçlerinden bağımsızdır ve tam bağımsızlık sağlanması, yabancı etkilerden kaçınmak ve bağımsızlığı zedeleyebilecek baskıdan kurtulmak için başkanları devletin yüksek yetkilisi tarafından atanır. Bir şekilde farklı şekilde oluşmalarını motive eden motifler olmuştur, bu bağlamda politik sebepler, insan hakları konseyinin geçen yüzyılın sonlarına doğru gördüğü varsayılan talihsiz uygulamalara yeni bir sayfa açmak için danışma konseyi ve 5 yıl önce de ulusal konsey kuruldu. Aslında bu yüzyılın başında devam eden arabuluculuğun meşru bir hak olarak kabul edilişini sağlayan bu korumalar, vatandaşların meşru hak ve çıkarlarına zarar verebilecek karar ve eylemler karşısında idari bir karakter taşımaktadır. (Aslında bu koruma, vatandaşların meşru hak ve çıkarlarına zarar verebilecek karar ve eylemlerden korumakla kalmayıp bu yüzyılın başında devam eden arabuluculuğun meşru bir hak olarak kabul edilişini sağlayarak idari bir karakter taşıdığını göstermiştir.) Öncelikle; arabulucu, idari mahkemelerin ve baskıcı mevzuatın kararlarında bağlayıcı güce sahip olmakta başarısız olduğu durumlarda, nüfuzunu kullanmaya çok yakındır. O adaleti değiştirme iddiasında değildir. Bir konsey veya meclis şeklinde herhangi müzakereci örneği olmadan, bir kişide veya onun kurumunda, iki danışma organı için arabulucu; her organizasyon yapısını ilgilendiren konuda hassastır, adından da anlaşılacağı gibi insan hakları konseyi, açık konseyin aralarında farklı yabancılaşma olmayan kişilerin haklarının korunması gibi hassas alandaki mükemmel bilgi ve zengin deneyimi sayesinde kararlarını yönlendirmek çoğulcu bir karaktere sahip şekilde ilerler. Fas Krallığı arabulucusu, eski konsey üyesi, tüm toplantılara katılır. İki kurumun nitelikleri, insan hakları konusunda geniş alanda bir engel olmadan çeşitliliği üzerinde örtüşür. Arabulucu ve ulusal konsey ayırt edilirken; taşıdıkları görevler sıralanmış ve açıkça potansiyel çakışmalar ve örtüşmelerden kaçınılmıştır. Kalıcı işbirliği iki kurumun da ilişkili her davasında karşılıklı buluşma olasılığı sayesinde kurulur. Krallığın 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 59 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU bazı yönlerinden başlayalım. Fas Anayasası’nda birbirini tamamlayan hakların korunması için ayrılmış iki danışma kurumunun varlığı resmi olarak öngörülmüştür. Burada yürürlükteki iki farklı oluşumla karşı karşıyayız; bir tarafta insanın onuru, vatandaşların fiziki ve moral bütünlüğü ile ilgili birçok spektrum diğer tarafta ise yürütme organları ile beraber yarım günlük çalışma raporu ve buna yapılan kısıtlı müdahale ele alınıyor. arabulucusunun uluslararası arenadaki eylemleri ve farklı bölgesel, uluslararası ağlara etkisi sayesinde, yönetim konseyi tarafından adlandırılan insan hakları için benzer arabuluculuk konusunda ulusal konseyin belirgin rolü resmen tanınmasının sağlanması adına Cenevre’de Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi kurulmuştur. Fas, bu dileği gerçekleştiren önemli kararlar alan BM Genel Kurul kabulünün arkasındadır. Bu uluslararası bağlamda bizim dostane ilişkiler kurduğumuz ve farklı modellerin varlığını benimsediğimiz birçok ülke ile ayrıcalıklı uyumumuz vardır. Bazıları tek danışman ile veya belirli birimlerin sorumlu uzman birimlerine sahip ulusal insan hakları komisyonu ile ayarlamalar yapmıştır. Bu durumda klasik idari arabuluculuk, arabuluculuk ihtiyacı yakın, uygun ufuklar yaratmak amacıyla çaba sarf edenler için çok mütevazı kalır. Diğerleri, aksine, insan haklarının özel ve ayrıştırılmış amaçları doğrultusunda farklı yapılar kurmuştur. Bu açıdan, arabuluculuk oluşumu tamamen otonomdur ve geleneksel İslam Divanı Al Madhalim mahkemelerinde (bazen idari mahkemelerle karıştırılır) çeşitli söylemlere sahiptir. Halkın avukatı veya savunma ya da daha doğrusu hakların savunucusu veya şikâyet amiri, ne yazık ki diğer ülkeler esasen siyasi olan birçok sebepten dolayı öyle ya da böyle bir formül bulmakta gecikiyorlar. Aynı zamanda, kamuoyunun bazı dezavantajlı ve marjinalleştirilmiş sosyal gruplara dair artan endişelerini de not ediyoruz. Arabuluculuk görevi yapan Ombudsman kurumları ve İnsan Hakları Konseyi gibi birçok kurum yanında, diğer kurumlar da çocuk hakları ve engelli kişilerin haklarını savunuyor. Son dönemdeki eğilimin, tüm bu insan haklarını savunan kurumları tek bir kurum altında toparlama yönünde olmasına rağmen, beyan edilmiş ve edilmemiş gerekçeler için uzun vadeli bir evrim gerekebilir. Ancak, bu durum elbette ki bütçe yönetimi ve idareciler açısından anlaşılabilir bir sorunsaldır. Kısaca Birleşmiş Milletler sözleşmelerine göre; farklılıklar ve tehlike halinde insan haklarının korunması kaygısı ve bunların bulunmadığı ülkelerde, bölgesel uluslararası ağlar tarafından gönüllü takip ve destekler sağlanması sayesinde; ben farklı ülkelerdeki ve tüm ülkelerdeki arabuluculuk kurum sisteminin kısa vadede kamuoyunun özlemlerine tepki amacıyla siyasi arenada ezici bir bileşeni olarak daha az ya da genelleştirme olarak her yerde halkın taleplerine cevap vermenin mümkün olacağına oldukça ikna oldum. 60 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Vatandaşların merkez ofise ulaşım sorunlarından kurtulmaları ve ikamet ettikleri yere daha yakın olmak amacıyla, bölgesel konumlanma yapılması beklenmektedir. Bizim şu anda 4 bölgesel arabulucuya ek olarak yerel delegemiz var ve diğerleri kısa ve orta vadede diğer önemli bölgelerdeki heyetler gibi kurulacaktır. Biz, hükümetin başındakilere ısrarla hem kamu hizmetlerindeki eksiklikleri belirten hem de kamu hizmeti kullanıcıları ile olan ilişkilerinde işyeri temsilciliklerindeki davranış farklılıklarına dair özel raporlar gönderebiliriz. Biz otoritelerin kalıcı muhatapları ile karar alma organları arasındaki iyi iletişimi ve bizden önce gönderilen şikâyetlerin memnuniyetini kolaylaştırmayı tercih 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 61 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Şimdi izninizle sunumumun ikinci kısmına geçiyorum. Bu, Fas Krallığı arabuluculuk kurumunun sunumudur. Bu konuda dağıtılmak üzere, krallığın özellikleri ve özellikle ayırt edilen eylemlerindeki yenilikler ile ilgili bilgilendirici broşürleri sekreterliğe bıraktım. Bugünkü yeni biçimiyle kurumumuz, nispeten yeni yaratılmıştır. 2001 yılından bu yana faaliyette olan benzer bir kurumu izleyen şekilde 2011 Mart’ında kuruldu. Yeni kurum olan Diwan Al Madhalim, idari organlara ve birimlerine gelen şikâyetlerin incelenmesine kendisini adamıştır. Bu organların kökeni ülkemizin ve İslam toplumunun eski zamanlarına dayanıyor ama gerçekten neden bu söylemlerde değişikliklere gidildi? Temelde, yeni bir kurum ismine gitmekten ziyade, uluslararası arabuluculuk alanında, özellikle demokrasi ve insan haklarının korunması alanında en gelişmiş ülkelerde yapılan başarıları yansıtmak için bir güncelleme yapıldı. Müdahale kapsamı, geleneksel olmayan kamu idarelerini ve kamu kurumlarını, bazen üçüncü şahıslarla ticari anlaşmazlıkların hizmeti hakkında vatandaş şikâyetlerini devletin mali kontrolüne tabi tutan ekonomik karaktere sahip yarı kamusal kuruluşları da kapsayacak şekilde genişletildi. Yine de kamu denetçisi, birkaç düzine farklı becerisi olan çerçevelerden oluşturulan bir kadro tarafından yıllık ortalama 10.000 şikâyet ele almaktadır. Bu yeni oluşumun metni, idari bir işlevin yerine getirilememesinden dolayı özel hukuka tabi olan bir kişinin zarar görmesi halinde, kişinin kendisine yapılan yanlışın telafisini ve ihlal edilmiş haklarını geri kazanmayı talep etme olasılığını göz ardı ettiği durumlarda dahi doğrudan ve sistematik bir şekilde söz konusu durumları incelemeyi gerektirir. Ayrıca milletvekilleri ve diğer kurumlar, halkın şikâyeti gerektiren durumları, kuruma aktarabilir. Bu, dolaylı sevk ile çeşitli paydaşlar iyi bir işbirliği kurabilmektedir. ederiz. Keza, vatandaşlar tarafından en çok protesto ile karşılaşan idarelerde, hassas veya karmaşık türdeki olası dosyaları veya devam eden davaları hızla çözmesi için yarı daimi çalışma komiteleri kurulmuştur. Hukuk, Krallığın yetkili mahkemeleri karşısında dul, yetim ve boşanmışlar gibi hassas durumlardaki kişilerin adli yardımdan yararlanabilmesi için farklı sınıflardan bunun gibi kişilerle ilgilenmemize olanak sağlamaktadır. Kurum hükümet bilgisi almayı kolaylaştıran hızlı ve etkili üç özel ulusal delegeliğin kurulması sırasında yönetimsel prosedürleri kolaylaştırmayı, yönetime karşı olan mahkeme kararlarına danışmanlık etmeyi ve kamu hizmetlerine ulaşımı basitleştirmeyi planlıyor. Burada belirtilmesi gereken, kamu denetçisinin dikkat çeken başka bir özelliği vardır. O da şudur: İdarelere hitaben gönderdiği açıklama mektuplarına verilen yanıtları hep beklemekten ziyade süreçlerin devamı sırasında, yanda faaliyet gösterebilme olanağıdır. Yani, sahada soruşturma açabilir ve ilgili görevlilerin keyfine kalmadan, gerekli her türlü dokümanı talep edebilir ve teslim alabilir. Özel durumlarda, kamu denetçisinin, parlamentoya sunulmak üzere değişikliklerin yapılması için mevzuat geliştirilip hükümetin başındakilere önerilerini sunması da mümkündür. Kamu denetçisi de faaliyetleri ve elde edilen başarılar hakkında, krala detaylı bir yıllık rapor sunmakla sorumludur. Bu rapor resmi gazetede yayımlanır ve kendi ofis özeti genel oturumda meclise sunulur. İşbirliği ve ortaklık alanında, biz, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımız ve aramızda yaşayan kardeş ülkeler ile karşılıklı yardımın sağlanması amacıyla muadil kuruluşlar ile ikili anlaşmalar imzaladık. Biz bu bölgesel kamu danışmanlığını gayri resmî bir şekilde Akdeniz danışmanlığı formuna sokarak genişletme denemesinde bulunduk. Şu anda, bu hususun uluslararası kabulü için çalışıyoruz. Aktif uluslararası işbirliğimiz Akdeniz havzasında bu ilişkili grubun oluşturulmasında çok aktif bir rol oynamamıza izin verdi. Şimdi aslında arka arkaya üç dönem için kabul edildikten sonra derneğin onursal başkanlığını üstleneceğiz. Bu çerçevede, meslektaşlarımız tarafından takdir edilmiş, gerçekçi ve kabul edilebilir çözümler bulan karşılaştırmalı bir çalışma geliştirilmiştir. Sayın başkan, meslektaşlarım, bayanlar ve baylar, umarım kuruluşumuz hakkında her açıdan genel bir bakış kazandırabilmişimdir. Kurumsal yapılanma ve rolü hakkında oldukça detaylı bilgi sağladığımı 62 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Kesinleşmiş yargı kararı yetkisi içinde idari mahkemelerin kararları gibi güçlü kararlar sağlamakta başarısızlık yaşanıyor. Bizim sürekli endişemiz öncelikli destek verirken en zayıf tarafla teorik olarak iyi yapılaştırılmış kısmı olası en iyi düzenlemeler ile pozisyonlarda uzlaştırmaktır çünkü ikincisi güçlü, yasal ve düzenleyici cephanelik ile nitelikli zamanda çoğu insan kaynaklarına güvenmektir. Bu amaçla bir dizi çabamızın memnun edici nitelik ve nicelik seviyesinde henüz tamamen saygın olamayan, ne yazık ki her zaman ikna edici bulunmayan inandırıcı aracımız var, hala erteleme veya gecikme durumunda konuya objektif bir çözüm öneren, biraz daha yaratıcılık göstermeliyiz. Burada genellikle müdahaleleri düzenleyen genelde kafa karıştırıcı olan kurucu metinler ve tavsiyeler arasındaki bazı farklılıkları hatırlatan bir parantez açmak istiyorum. Bana göre öneri, içinde bulunulan duruma bir çözüm bulamaktır. Bu şekilde kamu destekçisi daha çok veya az arkadaş canlısı görünecektir ve danışman neredeyse tarafsız olacak, idareye kabul ya da ret seçeneği sunacaktır. Öneri olarak danışmanın meşgul olmasına istinaden bağlayıcı bir karakter olsa dahi, tavsiyeden dolayı yönetimi teşvik yoluyla ısrarlı tavrını saklamak için böyle bir önerinin teklifi açıkça güçlüdür. Tavsiye, genel olarak arabulucunun ikna etmesine ihtiyaç olan büyük ve tekrarlayan vakalarda, yönetim prosedürlerini hatta kararlarının meşruiyetini yeniden yapılandırma nedeniyle yönetimi davet etmek için yapılır. Bir başka ek özellik, örnekleme yoluyla bahsedilmek için kullanışlı gözüküyor. Sayıları genellikle söz konusu kurumun uluslararası örgütünde yer almaktan önemli olan, özellikle yakın bir duruma karar verdiğinde, yargının dışında olan veya ona gerekçesiz veya ciddi tartışmalardan yoksun göründüğünde, işleminin tamamlanması üzerinde bulunan kararlar hakkında konuşuyoruz. Somutlaşmış şeyleri söylemeye dönmeyeceğim, garantili önerinin nesnel koşullarıyla karşılaşıldığında bu 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 63 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU düşünüyorum. İzninizle sunumumun çok kısa olan üçüncü bölümüne geçiyorum. Bu deneyim ile ilgili. Burada kuruluş hakkındaki görüşlerimi ve tecrübelerimi paylaşacağım. Buna başkanlık etmekten gurur duyarım ve tabii ki arabuluculuk veya kamu denetçiliğinin hemen hemen tüm kurumların yetkisi içinde önemli faaliyetlerin bir parçasıdır. Prensip olarak hepimiz, kamu yönetiminin yerli ya da yabancı ve çeşitli şirketler ile olan işbirliği tekliflerinin önemli bir kaynağını oluşturuyoruz. durumlar bence üç tanedir; yinelenen durumlar, yetersiz gösterilen prosedürler ve tutarlı ve güvenilir unsurlara dayana iyi tesis edilmiş iddiaların olduğu düzenlemeler ve sonuç önerileri gerçekçi olmalıdır ve çabuk kavrama şansını göz önüne almalıdır. Bahsettiğim gibi, Fas Krallığı arabuluculuk kurumu her yıl binlerce şikâyet alıyor ve şikâyete yol açan konuların birçoğu bahsedilen nedenler için sınıflandırma. Fakat önerilerin sayısı yıllardır önemli ölçüde, yüzü aşkın çeşitli içeriklerde artıyor. Sonuçta en önemlisi sayıları değil ancak yönetimin dürüst bir çözüm için nasıl ikna edileceği önemli. En azından tatmin edici bir anlaşma için konsensüs, bir taraftan vatandaşın hak iddia etmesini ve diğer taraftan yönetimin güvenilirliği ve yetkisini kapsar. Tavsiye kurumun yaptığı analiz aracılığıyla bir şekilde sonuca ulaşmayı yansıtır. Dikkatlice göz önüne alınan veriden yapılır ve dikkatli bir şekilde geçerli içtihatları ve kanunları yorumlar. Fas’ta son yıllarda verilen başlıca tavsiyeler yönetim kararlarının iptali için yargı etkileri ile ilgiliydi. Bu, kesin hüküm yetkisini dayanılarak yargılarının infazıyla görevden alınan memurların haklarının iyileştirilmesi örneğini belirtir. Bu durumlar sıklıkla kamu yararına kamulaştırmayla ilgilidir ve uygun bir tazminattan ve makul bir süreden mahrumdurlar. Bir başka önemli konu, belirtilen prosedürlere göre yönetimle yapılan kamu sözleşmeleridir. Yükümlülükler her zaman sözleşme şartlarına dürüstçe uygun olarak yerine getirilmez. Talimat adaletin üstünlüğüne ve hesap sorulabilir olduğunda yönetimin karşılaştığı özellikle dikkatsizlik durumundaki doğruluğuna uyması açısından uymak zorunda olduğumuz başka bir ilgili konudur. Devlet ayrıca gecikmeler ve zorunlulukları için sorumludur ve böyle durumların sonuçlarına katlanmalıdır. Aslında bu çok geniş ve kapsamlı bir konudur. Sunumumu çok hızlı bir şekilde yapmak zorunda olduğum için ve aslında başka bir oturumun konusuna değindiğim için özür dilerim. Ben sadece temel noktalar hakkında konuşmak istedim ve umarım onu etkili bir şekilde yansıtmışımdır. Elbette artılarımız, eksilerimiz var. Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim. OTURUM BAŞKANI: Çok teşekkür ederim Sayın Benzakour, ben size teşekkür ederim. Gerçekten farklı konuşmacıların burada hazır bulunması çok önemli, tebrik ediyorum sizi. 64 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Sayın Benzakour bize çok güzel örnekler verdi, özellikle Akdeniz deneyiminden bahsetmeniz çok güzel oldu. Şimdi sözü Hırvatistan Ombudsmanına veriyorum, özellikle sizlerin de ne söyleyeceği çok önemli, sizin tecrübeleriniz neler bu bizim için çok önemli; lütfen buyurun Sayın Lora Vıdovic. LORA VIDOVIĆ (Hırvatistan Ombudsmanı) Sayın Moderatör çok teşekkür ederim ve beni bu çok önemli sempozyuma davet ettikleri için toplantıyı düzenleyenlere de özellikle teşekkür ederim. Burada olmaktan ve ülkem ile kamu kurumları tarafından kanuni hak ihlalleri davalarını ya da hukuk ihlallerini geleneksel olarak inceleyen Ombudsmanlık Kurumum adına tecrübelerimi paylaşmaktan gerçekten onur duyuyorum. Elbette yıllar içerisinde farklı Ombudsman kurumları oluştu ve bugün Letonya’dan dinlediğimiz örnekte olduğu gibi benim ülkemde de yalnızca ombudsmanlık kurumu bulunmuyor. Aynı zamanda insan haklarının hem desteklenmesi hem de korunması konusunda güçlü yetkilere sahip NHRI (National Human Rights Institution) ve eşitlik kurumu ile ulusal önleme mekanizması bulunmaktadır. Bu yüzden, her gün kullanmak zorunda olduğumuz faydalı bir yetkimiz bulunmaktadır. BM Genel Kurulu kararı, Ombudsmanlık Kurumlarını uluslararası standartları uygulamaya ve ulusal insan haklarını koruma mekanizmaları şeklinde, hareket etmeye teşvik etmektedir. Ve bu da konuşmamı, kuruluşu açısından ombudsmana çok benzer olan NHRI’ya getirmektedir ancak bir takım farklılıklar söz konusudur. NHRI, tıpkı ombudsman kurumu gibi devletin bir parçasıdır, devlet tarafından finanse edilir, ombudsmanlık dairesi gibi parlamentoya hesap verir ve devlet ya da yargının doğrudan yönetimi altında değiştir; ve bu nedenle ombudsmanlık dairelerinin büyük bir kısmı aynı zamanda NHRI’dır veya A veya B statüsüne sahip olmaları fark etmeksizin ulusal insan hakları kurumlarıdır. Ombudsmanlık ile NHRI arasındaki en büyük farkın NHRI’ların insan haklarının desteklenmesi ve korunmasında güçlü yetkilerinin olması ve bunun da iyi yönetişimi ve kötü yönetimin potansiyel vakalarını incelemekten daha basit olmamak üzere bir işleve sahip olmasıdır. Bu 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 65 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Burada farklı deneyimlerin paylaşılması çok önemli ve gerçekten siz bize çok güzel bir şekilde Fas deneyiminden bahsetmiş oldunuz. nedenle, NHRI sadece ombudsmanlık işinden bir miktar öteye geçmektedir. Elbette NHRI olmak için bir daire olarak asgari standartlara gerek vardır. Bunlar Paris İlkeleri olarak bilinmektedir ve eminim bir çoğunuz bunları biliyorsunuz. Bir kurumun NHRI statüsünde olması ve başarılı olabilmesi için karşılaması gereken altı temel kriter bulunmaktadır. Bunlar slaytta listelenmiştir ve bir kısmını kısaca açıklayacağım. Yetki ve yetkinlik ifadeleri, kurumun mümkün olan en geniş yetkiye sahip olmasıdır. Ve insan hakları ile alakalı uluslararası belgeleri temel almaları gerekir. Elbette belirli sınırlamaların olması, her kurumun uluslararası belgelerde belirtilen tüm insan haklarını savunmak zorunda olduğu anlamına gelmez. Örneğin, benim dairem çocuk hakları, engelli bireylerin hakları ve cinsiyet eşitliği ile LGBT haklarında çalışmamaktadır çünkü Hırvatistan’da bu hak grupları için ayrı ombudsmanlık kurumları bulunmaktadır. Yetki anayasa içerisinde belirtilmelidir ancak sonrasında da yasamada işlevselleştirilmesi gerekir. NHRI’ler, devleti mercek altına alamazlar ancak onu eleştirebilirler ama günlük ombudsmanlık çalışmalarımıza çok benzer olduğuna eminim. Bağımsızlık yasama ya da anayasa ile ombudsmanlık işlevine çok benzer bir şekilde sağlanmalıdır. Bu demek oluyor ki, yasal işlevi ve finansal özerkliğinin olması gerekmektedir. Ve tayin ile işten çıkarma prosedürleri gerçekten sıkı ve yasama içerisinde olmalı ve yetkiler de istikrarlı olmalıdır. Üyelik ve etkileyici işbirliği üzerinden çoğulculuk, dairelerin çeşitli personelinin olması gerektiği anlamına gelir. Toplum içerisinde, özellikle marjinalleşmiş ve hassas gruplar ile işbirliği oluşturmalıdır. Araştırma projeleri ya da belirli tematik öncelikler söz konusu olduğunda başlıkları ya da öncelikleri serbest bir şekilde seçebilmelidir. Yeterli kaynaklar da çoğu zaman elde edilmesi en zor unsurdur. Eminim buna katılıyorsunuz. Yeterli bütçeyi alabilmek için hükümet ve parlamentoda farklı yapılar ile zor müzakereler yapılması gerekmektedir. NHRI’nın sorumlulukları da listelenmiştir ve örnek vermek gerekirse, takip etmeye karar verdiği insan hakları ihlallerinin tamamını NHRI takip etmektedir. Bu nedenle, sorumlulukları kötü yönetim olaylarının yine ötesine geçmekte ve bize şikayette bulunan vatandaşların hak ihlallerini aşmaktadır çünkü vatandaşlar, haklarının kamu kurumları nezdinde ihlal edildiğini düşünmektedirler. 66 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Sorumluluklardan bir tanesi de insan hakları alanında eğitim ve bilgilendirme yapmaktır ve bu geleneksel ombudsman işlevinden biraz farklı bir husustur çünkü en azından benim daireme, NHRI statüsü verilmeden önce, bu bağlamda çalışmıyordu. Ve elbette başarılı olmak için finansal özerkliğin olması hayati önem taşımaktadır. Finansmanı üzerinde hiçbir kontrolü olmayan bir kurum, işlevlerini doğru şekilde yerine getiremez ve görevlerinin yerine getirilmesinde önemli olan bağımsızlığı da asla elde edemez. Bu nedenle NHRI’lar devlet tarafından finanse edilir ve devletten tamamen bağımsız hareket etmeleri sağlanır. Hırvatistan ile ilgili olarak konuşursak, Ombudsmanlık Kurumu 1992 yılında Danimarka modeline göre oluşturulmuştur ve aslında kamu kurumları tarafından kötü yönetim veya hak ihlalleri davalarına bakan bir geleneksel ombudsmanlık kurumu olarak kurulmuştur. Yıllarca kurumun profili düşük kaldı; sınırlı veya sıfır medya varlığı söz konusu oldu. Personel, sadece bakanlıktan gelen avukatlardan oluşuyordu. Bu kişiler kendi alanlarında en iyi uzmanlardı ve aldıklar şikayetlere, gerçekten yanıt verebilecek olan kişilerdi ancak sonrasında çok fazla şikayet almadılar ve biz NHRI olduktan sonra almaya başladılar. Hırvatistan Cumhuriyeti tarafından kabul edilen insan hakları ve özgürlükler hakkında uluslararası kanundaki değişikliklerden bir tanesinden bahsedilmiştir. Klasik ombudsmanlığa göre; öneri, görüş ve rapor verme yetkileri ile birlikte ombudsmanlık kurumunun gerçekten bağımsız olması istenmiştir. Bundan dolayı, 2008 yılında bize A statüsü verildi ve 2013 yılında yeniden akredite edildik. 2008 yılından kalan orijinal öneriler, insan haklarının çok büyük önem arz eden desteklenmesi 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 67 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Uluslararası örgütlerle ilişkide ve yapmak zorunda olduğumuz uluslararası işlerde dev bir iş yükünün olduğunu söylemem gerekiyor. Ulusal mevzuatın, uluslararası standartlar ile uyunu teşvik eder ve aynı zamanda uluslararası belgelerin de onaylanmasını cesaretlendirir. Bu demek oluyor ki bağımsız raporlar, antlaşmalarla kurulmuş insan hakları kurumlarına ve diğer mekanizmalara sunulmalıdır. Henüz geçen yıl, UPR’ye İşkence Karşıtı Sözleşme’ye bağımsız rapor ve Uluslararası Sivil ve Siyasi Haklar Anlaşması’na da bağımsız raporu sunduk. Bu nedenle, bu yetkiyi yerine getirebilmek için üstlendiğimiz iş yükü çok fazladır. Elbette, Uluslararası İnsan Hakları Örgütleri ile işbirliğimiz de devam etmektedir. konusundaki yetkinin genişletilmesi ile ilgiliydi. Diğer ombudsmanlık kurumları ile işbirliği yaparak zaman kazandık ve çocuklar, özürlü kişilerin hakları ve cinsiyet eşitliği konularında hala ombudsmanlığımız bulunmaktadır. Yeterli finansman ve bölgesel ofislerin açılması ve sonrasında anayasada yapılan değişikliklerin yanı sıra insan haklarının desteklenmesinde güçlü yetkiler verildi. Sonrasında bölgesel ofislerin açılması ve bugün bahsettiğimiz erişim hem 2008 hem de 2013’te önerilmiştir. Geçen yıl da iki ofis açtık ve Pazartesi olur olmaz, Hırvatistan’ın en büyük ikinci şehri olan Split’te üçüncü bölgesel ofisimizi açacağımızı belirtmekten gurur duyuyorum. Diğer ombudsman kurumları ile işbirliği de oluşturulmuştur ve kurumsallaştırılmıştır çünkü şu anda ihtiyacımız olduğunu düşünmesek de işbirliği hakkında resmi bir anlaşma yapmaya karar verdik ancak bu önerinin yerine getirildiğinden emin olmak için işbirliği anlaşmasını imzaladık. Birleşmiş Milletler insan hakları sistemi ile verimli etkileşim, önceden bahsettiğimiz sunulmuş rapor üzerinden gerçekten elde edilmiştir. Etnik azınlıklar ile ilgili olarak çoğulculuğun sağlanması, sadece personel bileşiminde değil aynı zamanda sekiz kişiden meydana gelen ombudsman konseyinin oluşturulması ile gerçekleştirilmiştir. Bunlardan ikisi akademik camiayı, ikisi sivil toplumu özellikle de sivil toplum örgütlerini, ikisi gazetecileri ve diğer ikisi de etnik azınlıkları temsil etmektedir. Ve elbette çoğulculuğun sağlanmasında gerçekten yardımı olabilecek farklı uzmanlılara sahip yerel ve bölgesel STK’lar ile gerçekten iyi işbirliği oluşturmak zorundayız. Bir oturumun onaylanmasının teşvik edilmesini dahil etmek üzere yasanın tadilini savunmak 2013 yılında aldığımız önerilerden birisidir ve bu yılın başında parlamento ile ilgili olarak yasanın değiştirilmesi için bir teklifte bulunduk. Bunun nasıl geliştiğini, sonraki yeniden akreditasyon gerçekleşmeden göreceğiz. Yeterli bütçeye sahip olmak, ICC’den aldığımız çok önemli bir öneridir çünkü gerçekten bütçe artışının gerçekleşmesi, bizim müzakere gücümüzü arttıracaktır. Bunların ışığında önerilerin bu kısmı kayıtlarım ve belgelerim, mektuplarım ve artan bütçeyi savunan e-postalarımın tamamında yer almaktadır. Slaytta göreceğiniz gibi, yıllar içerisinde inişler ve çıkışlar meydana gelmiştir ancak sonunda belirli bir artış 68 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU İnsan haklarının desteklenmesi en önemli zorunluluklardan birisidir ve NHRI olmadan önce ve şu anda olduğumuz kurum arasında dev bir fark yaratmış olan kurumumun tecrübelerinde gerçekten farklılık yaratmıştır. Peki insan haklarının desteklenmesi ne anlama geliyor? İnsan hakları konularında, kamuoyu farkındalığı oluşturarak yuvarlak masalar, farklı toplantılar, farklı paydaşlar ile toplantılar, medya varlığı, görünürlüğün sağlanmasını gerçekleştirdik ve basılı, elektronik TV, sosyal medyada yer aldık. Daha ileri gidilmesi birçok çok kez ele alınmıştır. Çok fazla personel becerisi gerektirmiştir ancak bugün personelimden birisi Sırbistan ve Hırvatistan arasındaki sınırı geçmektedir çünkü mülteciler Batı Avrupa’ya doğru yolları üzerinde Hırvatistan’dan geçmeye başladı. Sığınma isteyenler için merkezlerde iki danışmanımız var çünkü sınırlarımızdan bu merkezlere taşınacaklar, barınma ve gerekli yardımı almalarını sağlayacaklar. Ayrıca günümüzde ulusal önleme mekanizmamız bulunmaktadır. Bugün Hırvatistan’daki hapishanelerden birisini ziyaret etik ve uluslararası standartlara uygun olduğundan emin olduk. Bu oldukça çaba, kaynak ve beceri gerektirdi ancak mümkün olduğunca insanların arasında olmaya çalışıyoruz. Elbette bu büyük sorunlar yaratmaktadır ve personel becerileri sadece yeni bir personel kiralamak zorunda olduğumuz anlamına gelmemektedir. Bu çok zaman tüketen bir durumdur. Bizi hassas hale getirmektedir. Çok şeffaf olmamız gerekmektedir. En yüksek standartlara sadık kalmamız gerekmektedir ancak bu da belirli riskler ve sorunlar yaratmaktadır ancak bölgesel kurumlardan uzakta olanlar ya da uzak köylerde yaşayan en hassas gruplara nasıl ulaşacağımız ve bunlara nasıl yaklaşacağımız ve sorunlarının ne olduklarını, pozisyonlarının ne olduğunu bilmemiz gerekmektedir. Aynı zamanda NHRI de bulunan bir ombudsman olmak, gerçekten birçok sorun yaratmaktadır ve genellikle bir ahtapot gibi hissedersiniz. 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 69 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU elde edilmiştir fakat bütçede önemli bir artıştan bahsedemeyiz çünkü oldukça küçüktür. Bu sayede önümüzde bulunan tüm konular üzerinde daha iyi çalışmamızı sağlamak için ilave personel almamız bu sene mümkün olmuştur. Yani bu yılın genel bütçesi 1,3 milyon Euro’dur. Eminim ki sizin kurumlarınızın bir kısmı ile kıyasladığınızda çok küçük kalmaktadır ancak Hırvatistan’da sadece 4 milyon kişi yaşıyor. Bunun sayı olarak herhangi bir alaka taşıyıp taşımadığını bilmiyorum ama elbette çok daha fazla bütçe için çalışmaya devam edeceğim. Aynı anda birçok farklı durumu ve sorunu çözmeye çalışırsınız. İnsan haklarına dayalı yaklaşım ile geleneksel kötü yönetim davasında uzlaşmak zordur. Kurumda kendi aramızda çeşitli sorular sorduk. Bu bizim sadece kamu kurumlarında mı yoksa aynı zamanda tüzel kişiliklerin önündeki ihlaller için bireysel davaları araştıracağımız anlamına mı gelmektedir? Ayrımcılığın kabul edilmesini araştırmamaya karar verdik. Ayrımcılık söz konusu olduğunda özel sektör ile de çalışma yetkimiz bulunmaktadır. Diğer hakların veya insan haklarının özel sektörde ihlali söz konusu olduğunda ise, özel sektörü araştırmayız ve bu konuyu, diğer hesap verebilir kurumlara bırakarız. Bununla birlikte durumu da izlemeye alırız. Dikkate alacağımız bazı tüzel kişilere karşı şikâyetleri göz önüne alır ve eninde sonunda Parlamento’ya bildiririz. Hırvatistan’da bu yıl ve geçen yıl 2012 ile kıyaslandığında şikâyetler %40 artmıştır ve geçen yıl artış %63’le bu yıla göre çok daha yüksektir. Davaların toplam sayısının çok fazla olmadığını biliyorum ancak belirttiğim gibi biz nispeten küçük bir ülkeyiz ve benim amacım, hep daha fazla şikâyet almaktır daha az değil. Yıl başında 40 çalışan ile başladık ve umarım yılın sonunda 48 olacağız ve bunlar beş bölümde çalışmaktadır. Bunlar yanlış yönetim ya da insan hakları koruma alanında çalışan klasik ombudsmanlık, NPM Ulusal Eşitlik Kurumu, PROMO ve idari işlerdir. Söylediğim gibi bütçemiz 1.3 milyon Euro’dur. Bana göre en büyük başarımızı geçen bir buçuk yılda elde ettik. Artık bunun dışında varsa, sorularınızı alabilirim. Teşekkür ederim. OTURUM BAŞKANI: Çok teşekkür ederim Lora, harika bir zamanlama ve sana saati göstermeme gerek kalmadı bile. Sanırım, pratik bir şekilde, “daha ileri gitmek”, “görünürlük”, “yeterli kaynak bulma” gibi benim aklımdaki anahtar sözcüklerin tamamına değindin. Sen konuşurken not edip altını çizdiğim cümlelerden bir tanesi şu oldu: bence bu konu üzerinde durup düşünmemiz gerekiyor çünkü bir tezat sözkonusu olabilecek bir alan ancak bu günümüzün sorunudur: örneğin, kamu idaresi farklı konuların aciliyeti karşısında, yetki istikrarını nasıl muhafaza edecek veya bunu sağlamayı nasıl düşünecek. Siz de değindiniz: personelinizin Sırbistan’da Hırvatistan’da çalışması gerekebiliyor. Haliyle, bu sorunlarla nasıl başa çıkabileceğinizi gösterdiniz. Hem uluslararası çerçevede hem de bölgsel çerçevede, etkin bir çok taraflılığın farklı insan hakları kurumlarında günümüzde AB çapında nasıl 70 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Buyrun. SIRPA RAUTIO (Finlandiya İnsan Hakları Merkezi Yöneticisi) Bana davetiye gönderdikleri için kendi adıma toplantıyı düzenleyenlere teşekkür ederim. Ben bir Ombudsman değilim ama bir Ombudsmanlık Ofisi ile birlikte çalışıyorum. Ombudsman Petri Jääskeläinen, aynı anda İskandinav-Baltık ombudsmanları ile yapılan diğer bir etkinlikten dolayı gelemedi. Ancak kendisi en iyi dileklerini sundu ve ben normalde yapmadığım bir şekilde bir ombudsman toplantısına gelip katılma fırsatını yakaladığım için çok mutlu oldum. Önceki konuşmacı, Hırvatistan Ombudsmanı, Finlandiya Ombudsmanı’nda gerçekleşen değişime çok benzer bir değişimini açıklamıştır. Ancak bizim çözümümüzde işi yapılandırma şeklimiz biraz farklıdır. Aslında işimi çok kolaylaştırdınız çünkü konuşmayı planladığım şeylerin bazılarında biraz daha hızlı olmam gerekebilir. Aksi takdirde, Paris İlkeleri gibi hususlarla çok benzer düşünceler, çok benzer sorunlar için tekrarlama olacaktır. Ancak çözüm için biraz daha farklı bir yapı söz konusu. Bu nedenle, diğer İskandinav ülkelerinde kopyalanmış olan Finlandiya modeline sahibiz. Norveç, Ombudsmanlarını ve Ulusal İnsan Hakları Kurumu’nu, benim İsveç’te sunduğum birçok kaynağa benzer bir şekilde yeniden yapılandırmaktadır. Slovenyalı Ombudsman Vekili’nden de benzer düşünceleri duydum. Bu model bazı şekillerde kopyalanmıştır ve bence bunun nedeni çok fazla iyi ombudsman kurumu olması ancak destekleme alanında özellikle daha fazla şey yapılmasının gerekmesidir. Paris İlkeleri’nden bahsetmeyeceğim çünkü Paris İlkeleri’nin ne gerektirdiğini çok iyi açıkladınız. Ben, sadece ulusal insan hakları kurumları için bir model olmayan son kurşunumu ekleyeceğim. Yerel bağlamı desteklemeleri gerekmektedir ve bu nedenle farklı modeller ve yapılandırmalar mevcuttur ve kabul edilmiştir. 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 71 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU olacağını görmek ilginç olabilir. Bence, bu üzerinde düşünülecek bir konu ve tam da sözü Sayın Sirpa Rautio’ya verme zamanı. Websayfanıza baktım ve kurumunuzun yapısı üzerinde epey araştırma yapılarak nasıl olması gerektiği düşünülmüş. Ombudsmanın özel üstlendiği görev yanında, sunumuzun bize daha geniş bir tartışma başlatmaya dönük fikir verebilir. Finlandiya’nın Ulusal İnsan Hakları Kurumu’nu en basit bu şekilde açıklayabiliriz. Ayrıca geçen Aralıkta A statüsünü almaktan dolayı çok memnunuz ve yeniden akreditasyon için başvurmak zorunda kaldığımızda, beş yıllık süre içerisinde bizim için bunun gerçekleştirilmesi zor olacak. Bir şey yapmamız istenmediği için de ayrıca mutluluk duyuyoruz. Bu nedenle insan hakları merkezi ve çoğulcu kurum, kurum için devlet temeli olan parlamenter ombudsman üzerine inşa edilmiştir. İnsan Hakları Merkezi çok yeni ve sadece üç buçuk yıldır mevcut olan bir kurum. 2012 yılında işlemlere başladık. Ben birinci direktörüm ve henüz ilerleme yolundayız. Açıkçası, hala çalışmanın en iyi yollarını aramaya devam ediyoruz ve kaynaklar, asıl tekliflerden daha küçük kalmaktadır. Yaptığımız şeyleri çok sıkı bir şekilde önceliklendirmemiz ve sırayla çalışmamız gerekmektedir. Bu yüzden bir şeyler yapmamız gerekiyor ve devam edebilecek bir şeyi başlatmayı umuyoruz ve sonrasında kanundan dolayı sahip olduğumuz görevlerin tamamında sona ulaşmamızı sağlamak için biraz daha farklı faaliyetleri gerçekleştireceğiz. Bu nedenle, işlevleri açısından bağımsız olarak, Ombudsman bize ne yapmamız gerektiğini söylemeyez, ancak idari olarak ona bağlıyız; yani aynı ofisler içerisinde çalışıyoruz. Ombudsman’ın yönetim grubu temel olarak idari hususlardan meydana gelmektedir. Ancak kendimize ait ayrı bir bütçemiz bulunmaktadır ve bunları birlikte parlamentoya sunmaktayız. Finlandiya’nın Ulusal İnsan Hakları Kurumu’nun yaklaşık bütçesi 6 milyon Euro’dur. Ancak paranın aslan payı, Ombudsman’a gitmektedir. İnsan Hakları Merkezine sadece %10 verilmektedir ve bence gördüğüm ilk küçük sorun dengenin tam olarak doğru olamayabileceğidir. Günümüzde, biraz daha fazla kaynak temin edebiliyoruz ve Ombudsman ile bir anlaşmaya vararak birbirimizin uzmanlığına başvurabilmeyi sağladık. Böylece uzmanlıklarının bir kısmını kullanabildik ve onlar da bize ne yapılması gerektiğini sorabilir duruma geldi. Sinerjileri en yüksek orana çıkarmayı denedik ve finansal açıdan çok zor zamanlarda daha fazla kaynak bulamayacağımızı öngördük. Bir insan hakları delegasyonumuzun olduğundan halihazırda bahsettim. Şimdi ise çoğulcu Kurumumuzdan bahsedeceğim. Ombudsmanlık Ofisi kesinlikle çoğulcu değildir. Bir düzine Finlandiyalı hukukçudan meydana gelmektedir ve bu nedenle toplumun daha iyi bir portresinin ofisle bağlantılı olmasını sağlamamız gerekiyor. İnsan hakları Merkezi, 72 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Bunun başkanlığında kırk üyemiz, STK’larımız, akademisyenlerimiz, tüm eski kurum organlarımız bulunmaktadır ve bunlar delegasyonun üyeleridir ve bu alandaki sahip olduğumuz aktörler arasında bir miktar eşgüdüm oluşturmayı denedik çünkü Ombudsman ve İnsan Hakları Merkezi’ne ek olarak, Ombudsman’a benzer bir yetkiye sahip Adalet Şansölyemiz bulunmaktadır ve ayrıca uzman organlarımız, eşitlik organlarımız, veri koruma organlarımız ve çocuk konularına bakan ombudsmanlarımız bulunmaktadır. Nüfusu 5 milyondan biraz fazla olan küçük bir ülke için, bu rakam yüksek ancak bana göre hedefleri karşılamakta başarılı iyi bir ağımız bulunmaktadır.Bu toplantının yapısından dolayı Parlamenter Ombudsman hakkında birkaç kelime söyleyeceğim. İsveç Elçisinin açılışta yaptığı konuşmadan sonra, dünyada oluşturulmuş ikinci ombudsmanlık 1919 yılında gerçekleştirilmiştir. Şubat ayında 95 yıllık büyük bir yıl dönümü kutlaması yaptık. Burada ombudsmanlık kurumunun geçmişini yansıtmak için iyi bir zaman yakaladık ve Finlandiya uzun yıllardır barışçıl ve uzlaşmacı bir toplum türüne sahip olduğu için ombudsmanlık da savaş dahil olmak üzere, çok daha zor zamanlarda ayakta kalmıştır, bağımsızlıktan sonraki iç savaşın ardından oluşturulmuştur. Tarihçiler, en zor zamanlarda bile oldukça güvenilir bir şekilde ayakta kalmayı başarmış ve güvenilir bir kurum olarak kalmıştır. Çok siyasi ya da siyaset dışında olarak görülmemiştir ve bu da çok iyi bir temeldir. Anayasadan insan hakları yetkisinin çok güçlü bir temeline sahiptir, bu nedenle Ombudsman’ın kendisi, sadece yasallık veya idare konularına bakan tipik bir ombudsmanlık kurumu olmadığını söylemenin gururunu yaşamaktadır. 1995 yılından bu yana insan 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 73 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU tüm şikâyetleri ele almamaktadır. Bu nedenle biz sadece destekleme ve genel takip yapabiliyoruz ve bu bir nimettir; çünkü şikâyetlerin ele alınması zordur. Ombudsman, yılda yaklaşık 5,000’den fazla şikâyetle uğraşmaktadır ve her yıl 100’den fazla inceleme ziyareti gerçekleştirmektedir ve bu bize tevdi edilen yeni bir görevle artan bir eğilimdir. Bir insan hakları delegasyonumuz var ve direktörü de delegasyonun başkanıdır. Gündemi belirledik ancak hala davalarımız devam ediyor. Bunun bugüne kadar en büyük başarı olmayabileceğini itiraf etmeliyim. Değişmekte olan bilgilerin dışında bunun için çok anlamlı bir rol bulmakta zorluk yaşıyorum. Bununla birlikte merkez için bir hesap verme mekanizması bulunmaktadır. Yıllık olarak operasyonel planımızı onaylarlar, böylece bir şekilde merkeze bir tür hesap verme mekanizması sunulur. Ancak bir yönetim kurulu ya da herhangi bir kurul değildir. hakları ve temel hakları ele alan tüm eylemleri gerçekleştirmişlerdir. Bu yüzden, ombudsmanlık kurumu insan haklarının oluşturulmasında doğal bir temel olarak görülmüştür. Ombudsman her yıl bahsettiğim gibi 5000’den fazla şikâyeti ele almaktadır. Ombudsmanlara ayrıca farklı çalışma grupları hakkında yasama konuları ile ilgili olarak devlet tarafından da danışılmaktadır. En önemli özelliklerden birisi Finlandiya’daki uygunluk oranının çok yüksek olmasıdır. Ombudsman önerilerine muhtemelen %90 civarında uyulmaktadır. Bunlar, yapısal değişiklikleri veya finansal kaynakları gerektiren, tekrarlayan sorunlardır. Yıllık bazda karşılaşılmakta olup ve çözülememektedir. Genel olarak, çok yüksek uygunluk oranı ile birlikte, kurumlar her zaman yerine getirilmesinden memnun olmadığı önerileri beğenmemektedir. Bahsetmek istediğim diğer önemli bir özellik, mutlak bilgi edinme hakkıdır. Ombudsmanın Devletin sahip olduğu her türlü bilgiye erişimi vardır. İnsan Hakları Merkezi, buna sahip değildir. Ayrıca, buna ihtiyacı da yoktur çünkü bu türdeki soruşturmaları veya vaka çalışmalarını yapmamız gerekmemektedir. Bizim işimiz daha çok politika seviyesinde, daha da çok genel seviyededir. Ayrıca, örneğin CIA uçuşları, Helsinki havalimanında durup durmadıkları konusu incelendiğinde, gizli olmayan bilgiler almaktayız. Ombudsman, bir bakanlıktan her türlü güvenlik bilgisi alabilmektedir. Bu diğer bir özelliktir ve işe yaramaktadır. Hiçbir gecikme olmaksızın bilgilere erişim kazanmaktadırlar. Ombudsman, Parlamento’ya rapor verir ve 6-7 saatlik bir tartışma yaptıklarını düşünmüyorum. Bu belki bizim kültürümüzde yoktur ancak Parlamento’nun üyeleri için sorular sorma ve gözlemler yapma fırsatı bulunmaktadır ve bunu yapmaktadırlar. Hırvatistan ve diğer birçok ülkede olduğu gibi, yeni fonksiyonlar eklenmektedir. Son Kasım Finlandiya Ombudsmanlığı’ndan bu yana ulusal önleme mekanizması ve insan hakları merkezine de üç yıl önce bir tür ekleme olmuştur ve görüntüleme mekanizmasının 33 maddesinde belirtilen 2 çeşit, ortak görevimiz olacaktır ve bu da kanun seviyesinde birlikte sahip olacağımız ilk görevdir. Geçtiğimiz yıl ortak bir strateji geliştirdik ve konulara stratejik bir şekilde bakmayı denedik ve genel bir hedefe sahip olduk. Size hızlı bir şekilde küçük bir tablo göstereceğim. Bu tablonun ortasında her ikimizin 74 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Biraz da İnsan Hakları Merkezi’nin ne yaptığından bahsedelim. Burada doğrudan kanundan aldığımız görevleri listeledim. Bunların tamamı destekleme, genel takip ile ilgilidir ve sonrasında Avrupa Uluslararası İşbirliği, bizim kanunda spesifik olarak yer alan bir husustur. Hırvatistan Ombudsmanı, günlük bilgi temininin bazen Avrupa Konseyi’ne bazen de Temel Haklar Kurumu’na bağlı olduğunu çok güzel bir şekilde açıkladı. Yapılacak çok fazla iş var. Biz seçilmiş kişileriz ve her şeye yanıt vermeyiz. Somut örnekler vermek gerekirse: yaptığımız ilk büyük çalışma insan hakları eğitimi ile ilgiliydi. Finlandiya, iyi eğitim sistemiyle gurur duymaktadır. Ancak bu bizim insan hakları için mükemmel bir eğitim sistemimiz olduğu anlamına gelmemektedir. Bu nedenle çalışmamız gerekiyordu ve bunu yapmamız bir yıl sürdü. Okul öncesinden üniversite seviyesine kadar eğitimin her aşaması ile alakalıdır ve ayrıca bir takım gönüllü eğitim çalışmaları, mesleki eğitimler bulunmaktadır ve genelde çok fazla faaliyet olduğu söylenebilir. Fakat bunlar sistematik değildir. Bunlar genelde devlet yetkilileri yerine STÖ’ler tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle bir rapor yayınladık ve bu İngilizce dilindedir ve tüm öneriler web sitesinde mevcuttur. Başta okul müfredatı seviyesi olmak üzere biraz ilerleme olduğunu rapor etmekten memnuniyet duyuyorum. Müfredat içerisinde insan hakları dilini daha fazla eklemek için uğraşıyoruz. Ve bu çalışma devam etmektedir. Hâkimlerin eğitilmesi, polislerin eğitilmesi de bizden ziyade devlet kurumlarının yükümlülüğüdür. Biz tamamlayıcı şeyler gerçekleştiriyoruz. Çok zor olan şeylerden bir tanesi de iyi bir eğitim ve öğretimin sağlam bir pedagojik şekilde nasıl verileceğinin belirlenmesidir. Bunu temel olarak, hukukçular için bir şeyler düşündük ve araştırma kurumları ile birlikte çalışarak bu yaklaşımı ele almaya çalıştık. Bana göre bu durum, bilgilerin sunulması ve farkındalığın oluşturulmasıyla alakalıydı. Hukukçuları başka hukukçu veya avukatlarla ilgilenmeleri için kullanıyoruz ve hukuki bir şekilde bilgi sunmalarını istiyoruz. Burada 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 75 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU de yaptığı şeyleri görüyorsunuz. Örneğin teşvikler, beyanlar, görüşlerle birlikte genelde yasama süreçleri ile alakalıdır. Her ikimiz de işbirliği yapmaktayız ancak başta uluslararası düzen olmak üzere biraz farklı kitlelere hitap ediyoruz. Bizim sadece eğitim, öğretim, araştırma yaptığımızı görebilirsiniz ve Ombudsman sadece şikâyetler ve denetimler ile ilgilenmektedir. yanıtlarımızın olduğunu söylemek için bulunmuyorum ama normal bir dille iletişim kurmak için farklı yolları deniyoruz. Tüm dairemizi, basit bir şekilde İngilizce yazı yazma eğitimine tabi tuttuk ve insanların bunu gerçekten anlamasını istedik. Elbette farklı dil versiyonlarımız da mevcuttur. Ayrıca sosyal medyayı ve facebook’u da çok fazla kullanıyoruz ve yapabileceğiniz şeyler sınırlıdır. CRPT ile birlikte gelen yeni bir görevimizin olduğundan bahsetmiştim. Ayrıca tematik çalışmamızdan da bahsetmeliyim. Bunu nispeten sınırlı kaynaklarla deniyoruz ve bilgilerimizi arttırmaya çalışıyoruz. İnsan Hakları Merkezi’ni bir kelime ile anlatmak gerekirse, bu “işbirliği” olacaktır. Herkesle çalışırız ve bu çok fazla zaman alır ancak bunun eğlenceli tarafı da budur çünkü farklı gruplarla tanışır ve farklı fikirler öğrenirsiniz. Örneğin geçen hafta, Finlandiya’da yapılan araştırmanın tamamının merkez için mevcut olmasını sağlayacak bir ağı başlattık ve insan hakları ve temel haklara ilgi duyan araştırmacıların tamamı ile iki gün Lapland’de kaldık. Son olarak, Uluslararası Avrupa İşbirliğinden bahsetmek istiyorum ancak Hırvatistan Ombudsmanı’nın söylediklerine ekleyecek çok fazla bir şey kalmadı. Avrupa Ağı ile çok fazla çalışmamız bulunuyor ve bunun güçlendiğini görmekten çok mutlu oluyorum. Bu alan ayıracak daha fazla kaynağımız mevcut artık. Muhtemelen burada bitireceğim çünkü her şeyden biraz bahsettiğimi düşünüyorum. Hepinize çok teşekkür ederim. 76 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU OTURUM BAŞKANI: Çok teşekkür ediyorum. Önce Türkçe birkaç şey söyleyeyim, sonra İngilizce tekrarlayacağım bunları. Başta ifade etmiş olduğum üzere eğer sizlerde izin verirseniz yarım saat, 45 dakikamız olduğunu söyleyerek başkanımıza da bu vesileyle tekrar saygılarımı, teşekkürlerimi arz ederek böyle bir panelde benim başkan olarak yer almama imkân verdiği için. Üç noktada bir soru yönelteceğim, ama esas sizlerle bu görüş alışverişi olsun istiyorum. Ben birkaç yorum yapacağım sadece, özellikle Thomas Hammarberg’e atıfta bulunmak istiyorum. Ben Avrupa Konseyinde Büyükelçiyken birlikte çalışmıştık. Thomas Hammerberg, Avrupa Konseyi içerisinde İnsan Haklarından sorumlu komiserdi. Şöyle söylemişti: Avrupa ve uluslararası standartları adapte etmek, bunları kabul etmek yeterli değil, bunların hem yerel, hem de ulusal düzeylerde reaileteye dönmesi gerekir. Bunun da meydana gelebilmesi için yerel ve ulusal hükümetler bağımsız insan hakları izleme kurumları, Ombudsmanlık ve benzeri kurumlar gibi benzeri mekanizmalar yaratmalılar; çünkü bunlar fark yaratırlar ve onların namusu da, onların da bütünlüğüne saygı duyulması gerekir. Burada farklı deneyimler gördük ve ben Türkiye’de kamu hizmeti yapan bir insan olarak da bu perspektifi yansıtabilirim, Thomas Hammarberg’in altını çizmiş olduğu perspektifi iyi anlayabiliyorum. Burada gücü elinde bulunduranların namusuna ve bütünlüğüne saygı duymak gerçekten çok önemlidir. Dolayısıyla, bu bir yorum, benim yorumlarımdan bir tanesi, muhtemelen hepimiz içinde, bütün konuşmacılarımız içinde önemli olabilir. İkinci yorumumda şu olacak, Sayın Sirpa size soracağım soru da şu olacak: Demokratikleşmeden bahsederken, mesela ben Pakistan’da yaşadım Birleşmiş Milletler Özel Temsilcisi olarak, İran’da yaşadım, farklı yapılarla karşılaştığınızda şunu unutmamak lâzım: Demokratikleşme toplumun kendi içinde gelişir ve siyah-beyaz gibi süreçler yoktur ve hem sadece hükümetlerle sınırlı değildir. Siz vatandaşı da, toplumu da bunun içine sokmak durumundasınız. Birinci sorum size olacak, harika bir kitap var 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 77 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU II. Oturum: SORU-CEVAP Benjamin Gregg’in, “İnsan Hakları Bir Toplumsal İnşaattır” isminde ve 2012’de Cambridge Üniversitesi yayınlarından çıktı ve Russell Muirhead’de Dartmouth Üniversitesinde bu konuyla ilgili çalışma yapan bir Doçent Doktor. Muirhead şöyle aktarıyor; İnsan haklarıyla ilgili geleneksel mesele şudur: Evren mesele midir, yerel midir? Bu karıştırılıyor; çünkü yerel olarak mutlaka bunlar doğrulanmalıdır, ama yerelin içerisinde mutlaka evrensel bir şey olmalıdır. Esasında İnsan Hakları Merkezi bu noktada bir tez bile yazabilir, bunu bir ödev olarak bile birisine verebilirsiniz. Ben bu konuda kısaca sizin görüşlerinizi almak istiyorum; özellikle Avrupa ve Batı dünyası ahlaki açıdan, yani insanlık onuruyla ilgili bunu nasıl görüyor? Ukalaca olarak anlaşılabilecek bir bağlama girmeden bize bunu açıklayabilir misiniz, çünkü bu şekilde anlaşılabiliyor. İnsan hakları savunma bağlamında bu konuyla ilgili ne dersiniz? SIRPA RAUTIO (Finlandiya İnsan Hakları Merkezi Yöneticisi) Bence sadece kolay sorular soruyorsunuz. Özellikle son haftalarda yansıtmaya çalıştığımız şey budur ve Finlandiya’da aylardır tartıştığımız şey konusunda Avrupa’nın da şu anda kutuplaşmış olduğudur. Düşündükleri şeyin, doğru olan insan hakları söylemi olduğunu hararetle savunan birçok kişi var ve bu da genellikle göçmen-mülteci konusunda gerçekleşiyor. Bence öğrenmemiz gereken şeylerden bir tanesi, insanların anlayacağı şekilde iletişim kurmaktır. Sıradan insanların ya da çocukların ya da yaşlıların konvansiyonu bilmesini ve normların detaylarına hakim olmasını bekleyemezsiniz. Kariyerimde de karşılaştığım gibi bazen lokal olmak üzere farklı durumlarda çalışıyorum. Bazen insan haklarıyla çalışma şeklinize farklı yaklaşımlar gösteren merkezlerde çalışıyorum ve bir şekilde değerlere inmek zorunda kalıyorum. Eğer sadece normlar yerine ilkeler ve değerler ile çalışabilirseniz zaten başarmış olursunuz. Ancak başkalarına katılmasanız bile saygı duyma ve dinlemenin önemli olduğunu düşünüyorum. Bu kısa süre içerisinde yanıt vermek için elimden geleni yaptım ve anlattıklarım tamamen benim kendi tecrübelerime dayanmaktadır. Avrupa Konseyi’nde neredeyse dört yıldır Bay Hammarberg ile çalışmaktan çok memnunum. Kendisi kesinlikle harika bir iletişim uzmanıdır. 78 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU OTURUM BAŞKANI: Sayın Benzakour ben şimdi size bir soru sormak isterim, burada etikten az bahsettik. Türkiye’de olduğu gibi aslında birçok ülkede bir etik komisyonu olduğunu biliyoruz. Aynı zamanda çokta fazla şekilde çoklu üretişimden bahsetmedik, her şey birbirine bağlı ve dolayısıyla sizin deneyiminizde, yani Kraliyetteki deneyiminizde ve sonuçta Akdeniz Derneği’nden bahsettiniz, Fas’ın buna başkanlık ettiğinden bizlere bahsettiniz. Fas’ın buradaki kendi geleneklerine göre veya farklı yapıları aracılığıyla günümüzde daha iyi sunabileceği mesaj nedir? Bu tür zorluklarla karşılaştırdığımızda tabii ki daha iyi iletilecek mesajlar nedir? Bu derin bir düşünce, ama sadece birkaç sözle buna değinebilirseniz gerçekten bizim için güzel bir düşünce olur. ABDELAZİZ BENZAKOUR (Fas Ombudsmanı) Sorunuza yanıt vermeye çalışacağım ancak basitçe söyleyebilirim ki bu benim kendi görüşüm. Eğer ahlaki değerler olmazsa insan hakları da olmaz. Bu çok basittir; çünkü bu ya da şu şekilde doğru bir işleve ihtiyacımız vardır. Aynı zamanda bizim için bir gereksinimdir bu. Kendi içinde bir bütünlük gerektirir. Bu yüzden insan haklarının yanı sıra diğer hakları da uygulamanız gerekir. Fas’ta bulunan kurumumuzda biz bu konuyu yansıttık ve ahlaki değerler hakkında bir broşürü size verdim. Belirli durumlarda sorumlu kişilerin davranışları ve yaklaşım tarzlarında nasıl bir ahlaki durum sergileyeceklerini bilmemeleri durumunda, Faslı bir bireyle nasıl çalışacakları ve bir araya geleceklerine bakarlar. Fransızca ve İngilizce versiyonları da bulunmaktadır ve inandığımız 17 ilkemiz bulunmaktadır. Buradaki 17 ilkeyi tekrar ele alacağım. Bir aracı olarak ombudsmanlık kurumunun da bir davranış ve etik kuralları olmalıdır. Bunları madde madde yazdık ve uluslararası kanunlar hakkındaki kuralları kabul etmeye çalıştık. Bu sayede kullanıcılar nasıl davranacaklarının farkında olabilecektir. Ayrıca bölgesel idareler için yerel idarelerde de bir örnek oluşturmamız gerekecektir. Böylece nasıl davranacaklarını bilebilirler çünkü eğer iyi bir yönetiminiz yoksa kimse kararlarınıza uymaz ve size saygı duymaz. Bu gerçektir. Belirli kurallara göre yaşamamız gerekmektedir ve insanların bu kurallara da erişimi olmalıdır. 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 79 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU İnsanlarla nasıl konuşacağını iyi bilir. O konuşurken ben dahil insanların ağladığını görüyorum. Çok etkilidir ve gerçekçi konuşmanın yanında gerçekten insanların yüreklerine hitap etmektedir. OTURUM BAŞKANI: Çok teşekkür ederim Sayın Benzakour, insan hakları konusunda çalışanlar Frankfurt Okulunu izliyorlardır sanırım. Aslında günümüzdeki felsefede, belki de Hegel’in daha da normlaştırılmamış haliyle yorumlanıyor. Türkçe’de diğerini küçük görmeme diyebiliriz, diğerini ötekileştirmemek ve belki de bunu öngörmemiz gerekiyor. Enstitülerin kendilerini yeni bazı konulara adapte etmesi, özellikle de insan hakları alanında kendilerini adapte etmesi konusundan bahsediyorum. Bu konuyla ilgili özellikle sorunların stabil haline getirilmesi, istikrar hale getirilmesi konusunda ne düşünüyorsunuz? LORA VIDOVIĆ (Hırvatistan Ombudsmanı) Teşekkür ederim. Aklıma gelen, bedeli ne olursa olsun belki de istikrarın sağlanamaması gerektiğidir. Bence değişim iyidir, değişimi desteklemeliyiz. Bana göre yetki istikrarının sağlanması insan hakları ile alakalı değildir. Bir idari konudur. Elbette yeterli kaynağın sağlanması durumunda yetkilerdeki değişiklikler ve durumun topluma adapte edilmesi de gerekmektedir. Bu nedenle, her konuda eşit düzeyde olamasa bile yeterli finansman ile öncelikleri belirlememiz gerekmektedir. Bugün kendi kurumumda, giderek daha fazla sayıda mültecinin Hırvatistan’a gelmesinden daha önemli bir şey olmadığını söyleyebilirim. Bence önemli olan diğer bir husus da becerileri olan ve öğrenme fırsatlarına sahip olan, motive edilmiş personeldir. Bugün Sırbistan ve Hırvatistan arasındaki sınırı geçen meslektaşımla konuştuğumda, onu oraya çağıranın ve oraya gitmesini söyleyenin ben olmadığımı söyledim. Bana telefon açan o idi ve şunu söyledi “Galiba her şekilde orada olmalıyım, uygun mudur?” ve dedim ki “Her şekilde”. Bence değişim çok iyi bir şeydir. Sanırım, değişim, toplumda olanları ve vatandaşın yaşadıkları konusunda bizi güncel tutuyor. OTURUM BAŞKANI: Çok teşekkür ediyorum. Dinleyicilerimiz arasından, katılımcılarımız arasından soru yöneltmek arzusunda olan varsa hem kendilerini kısaca tanıtıp, hem de soru olarak bir-iki benim yaptığım gibi değil, geniş çerçevede değil, soruları alabiliriz. Buyurun. 80 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Ombudsman Kurumu olarak çalışan tek bir Kurumumuz bulunmaktadır. Ancak insan hakları üzerine çalışan belirli merkezlerimiz var. Bazı anketlerimiz, bazı sorularımız incelenebilir ancak bu tek kurum değildir. Birisi geleneksel bir ombudsman kurumu ve diğeri de somut durumlarda uzmanlaşmış olan iki kurumdan bahsettiniz. Kurumunuzun yetkileri hakkında Bay Benzakour’a soru sormak istiyorum. Eğer bulabileceğiniz ve uygulayabileceğiniz bir çözüm varsa, eğer hiçbir yetki konusu yoksa iki kurum tek bir dosyayla ilgili farklı yorumlarla gelebilir. Burada çözümünüz ne olacaktır? HAMDİ KEMAL ÖNEN (Kamu Denetçiliği Kurum Uzmanı) Hamdi Kemal Önen, Kamu Denetçiliği Kurum Uzmanıyım. Kamu Denetçili Kurum Kanununda bahsedildiği üzere, Kurumumuzun kuruluş kanununda hukuka ve hakkaniyete uygunluktu. Sayın Hanımefendi Rautio’nun son kısmında biraz hukukçularla ilgili kısmıyla ilgili özellikle ben şunu soracağım: İnsan hakları ve özellikle ombudsmanlık kurumlarında çalışan üst düzey ve çalışan personelin hukukçu olmalarının avantaj ve dezavantajları, çıkan kararlarda sanki biraz bazı dezavantajları oluyor gibi bahsetti. Bunun gerek Rautio ve gerekse diğer Ombudsmanlar değerlendirebilirler mi? OTURUM BAŞKANI: Sayın Benzakour önce siz buyurun lütfen. ABDELAZİZ BENZAKOUR (Fas Ombudsmanı) Yetki ile alakalı bir durum söz konusu olmayabilir ve çözümlerde hiçbir çakışma yaşanmayabilir çünkü metne baktığınızda bu iki kurumun statüsü ve yetkileri net bir şekilde belirlenmiştir. Size insan haklarından genel olarak bahsetmiştim. Bu alanda, Ulusal İnsan Hakları Enstitüsü (NHRI), dosyaları yönetir ve bir aracı olarak işlev görür ve aldığımız onlarca veya yüzlerce şikâyet bulunmaktadır. Bize NHRI tarafından iletilen şikâyetlerde simbiyotik bir ilişki bulunmaktadır. Sadece diğer kurumumuza gönderdiğimiz bazı davalar vardır ve bazılarını da NHRI’ya göndeririz. Bu nedenle, karşılıklı çalışırız, şikâyetleri biliriz ve bir davada gerçekten bir karar veremezsek NHRI’ya göndeririz. İki kurum arasındaki bu işbirliğini sadece tüm prosedürü oluşturmak için yaparız 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 81 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU ROMANYA OMBUDSMANI – Ben Romanya’da Ombudsman vekiliyim. Bay Benzakour’a soru sormak istiyorum. çünkü neredeyse 15 yıldır arabulucu olarak çalışıyorum ve kurumun söz konusu olduğu bir davayı asla görmedim. Ancak yetki ile ilgili bir konu varsa iki kurum arasında, bir çözüm üretiriz. El ele çalışıyoruz. İki ayrı kurumuz ancak birlikte çalışırız. Eş zamanlı olarak birlikte çalışırız ve acil durumlarda, birlikte ayrı Başkanlarımız olmasına rağmen ulusal insan hakları Enstitüsü olarak çalışırız. Burada bir arabulucu kurum ya da arabulucu olarak değil bir kurum olarak adlandırırız. 17 Mart tarihinde, arabulucu kavramını kabul ettik. Acil durumlarda, her alanda, herhangi bir anda müdahalede bulunabilirler. Eğer bir birey ya da grup, insan haklarının ihlali konusunda bir şikâyette bulunduysa, bu ihlale karşı bir yöntem kullanabilir ve müdahalede bulunabilirler. Ancak bu farklı bir konudur çünkü ben ve şu anki ombudsman, önceden birlikte çalışıyorduk. Bu ombudsmanlık kurumu ile ilgilidir ve biz işbirliği içinde çalışırdık ve hiçbir sorun olmazdı. Yetki sorunu yoktu ve çıkar çatışmaları ya da yetki çatışmaları yaşanmazdı. Bazen önerileri tartışırdık ancak her zaman bir çözüm üretmeyi başarırdık. OTURUM BAŞKANI: Çok teşekkürler Sayın Benzakour. Buyurun Sayın Vidovic. LORA VIDOVIĆ (Hırvatistan Ombudsmanı) Teşekkür ederim. Kurumumda çalışanların büyük bir kısmı hukukçudur. Hatta neredeyse üçte ikisi. Hızlıca diğer meslekleri de sayarsak sosyolog, psikolog, antropolog, teolog, dil profesörleri, sosyal işçi, gazeteci ve muhtemelen şu an aklıma gelmeyen diğerleri bulunmaktadır. Meslekleri ne olursa olsun, hepsi kendi işlerinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ilgili kararlarını incelemekte ve uygulamaktadır. Bu bağlamda, daha gevşek olmasını istediğimde, hassas davranacak hukukçulara sahip olmaya çalışırız ve sonrasında diğer meslek mensupları da hukukla ilgili belirli şeyleri öğrenir ve günlük işlerinde bunları uygular. Bu nedenle hukuk mesleği bizim kurumlarımızda çok önemlidir. Çok önemlidir ancak diğerlerinin de bulunması bir o kadar önemlidir. OTURUM BAŞKANI: Katılımcılardan başka söz almak isteyen var mı veya bir görüş belirtmek isteyen; buyurun. 82 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Ekleyecek çok fazla bir şey yok aslında ve eminim hukukçuların çoğu harikadır. Yerel hukukçular olmaya çalışırlar ve yerel kanunu derinlemesine bilirler. Bu çok önemlidir ancak diğer becerilerin de gerektiğini biliyorum. Hukukçular yeni beceriler öğrenebilirler ve biz de diğer uzmanlara ihtiyaç duyarız. Özellikle pedagoglar konusunda sıkıntı çekiyorum ve ayrıca iletişim kurmayı bilen insanlarda eksiklikler var. Ombudsman, denetimlerini yaparken, adli uzmanlığa da ihtiyaç duyuyor ve bu tür uzmanlar, ödünç alınabilir. OTURUM BAŞKANI: Teşekkürler. MALTA - Bizim ülkemizde bu konuları oldukça yoğun bir şekilde tartışıyoruz çünkü devlet, bu kurumu kurmak için NHRI’yı oluşturduktan sonra, son altı yıl boyunca karar vermeyi beklemektedir. Bizim dikkate aldığımız şey konusunda, web sitemizde bulunan bir belge hazırladık. Belki ilginizi çekerse inceleyebilirsiniz ancak genel kanı NHRI ve Ombudsman arasında bir çakışma olmadığı yönündedir. Bu nedenle, bana göre ele alınması gereken temel husus NHRI’ların oluşturulmasıdır. İnsan hakları ve eşitlik komisyonunun bir şemsiye kurum olmasını önermiştir. Bunun içerisinde farklı insan haklarını ele alan halihazırda mevcut olan kurumların bulunmasını önermiştir. Yani ülkemizde çocuklar için bir memur vardır: bir veri koruma memuru ve bir özel ihtiyaçlar memurumuz bulunmaktadır ve bu nedenle kurumun yetki ve erişimi ötesindeki unsurların iyi bir şekilde tanımlanması gerekmektedir. Teşekkür ederim. OTURUM BAŞKANI: Başka soru veya yorumu olan var mı? Eğer yoksa bitireceğim ve burada olduğunuz için onur duyuyoruz ve yarın, Eski Avrupa Ombudsmanı Bay Nikiforos Diamandouros toplantıya başkanlık edecektir ancak benim de 2019’a doğru Avrupa Ombudsmanlığı Stratejisi ile ilgili sorularım var ve üç anahtar sözcüğümüz mevcut: etki, alaka ve etkinlik. Bence bunlar anahtar sözcüklerdir. AB Bakanlığı Müsteşarı, sizin yorumlarınıza yakın durmaktadır. Farklı insan hakları kurumları ile çalışmaktayız çünkü biz bir müzakere sürecindeyiz, bir kurum reform izleme grubumuz var. Avrupa ve komşularımızın ve tüm uluslararası toplumun istediği şey, yeniden düşünmektir. Özellikle ileriye dönük yolun Telos, Nomos ve Ethos’u olmak gerekir. İşte bu noktada, vatandaşa yakın olmak için yerindenlik prensibini oturtmak gerekir ve Başkanın da bu 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 83 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU SİRPA RAUTIO (Finlandiya İnsan Hakları Merkezi Yöneticisi) sabah söylediği gibi geleneklerimizden gelen, “insanı yaşat ki devleti yaşat” prensibi vardır. Anadolu topraklarının çoğunda, bu şekilde vatandaşların beklentileriyle kamu idareleri arasındaki işleyişimizde daha fazla öz güven kazandırmalıyız. Bu alanın etik olması elbette esastır. Bu panele başkan olarak seçilmekten büyük memnuniyet duyuyorum ve umarım etkileşimlerimize devam ederiz çünkü sizlerin tecrübeniz, söyledikleriniz bizim için, Türkiye için önemlidir. Teşekkürler. SUNUCU- Buyurun. M. NİHAT ÖMEROĞLU (Kamu Başdenetçisi) Aslında bizim tüm sorularımızı oturum başkanımız, değerli müsteşarımız Sayın Rauf Engin Soysal Bey sordu ve bizi rahatlattı, bizim artık yeniden soru sormamız gibi bir duruma gerek kalmadı. Bu sorularımıza, bu tartışmaya diğer panelist arkadaşlarımız çok güzel cevaplar verdiler, çok zevkli bir oturum izledik. Kurumumuz açısından da oldukça verimli ve bize deneyim katacak tartışmalar oldu. Ben başta Sayın Başkan olmak üzere tüm panelistlere bu konudaki katkılarından dolayı ve bu sempozyuma katılımlarından dolayı bizi onurlandırdıkları için hepsine çok teşekkür ediyorum ve herkese saygılarımı sunuyorum. SUNUCU- Teşekkür ediyoruz. Bizlerde başta oturum Başkanımız Müsteşar, Büyükelçi Sayın Rauf Engin Soysal olmak üzere diğer bütün konuşmacılarımıza çok teşekkür ediyoruz. Sayın Kamu Başdenetçimiz, saygıdeğer misafirlerimiz 3’ncü Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumunun ilk gün oturumları sona ermiştir. Yarın saat 09:30’da 3’ncü oturumun düzenleneceğini hatırlatıyoruz. Tüm misafirlerimize teşekkür ediyoruz. Bu arada akşam yemeği için servisler saat 19:00’da otelin önünden kalkacak, yemek açık havada olacağı için ve havada serin olacağı için uygun giysileri yanınıza almanızı öneririz. Mutlu akşamlar. 84 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU 17 Eylül 2015 / 2. Gün III. Oturum OMBUDSMANIN YETKİ ALANI VE TAVSİYE KARARLARININ TAKİBİ Oturum Başkanı : Konuşmacılar : PROF.NİKİFOROS DIAMANDOUROS VALERİYA LUTKOVSKA PETER TYNDALL HAKİM NASER SERAJ PROF. DR. AYDIN GÜLAN SUNUCU- Hepinize günaydın, umarım bu yeni gün hepimize sağlık, mutluluk, huzur getirir, muhabbeti bol, neşesi çok olur. Bu son oturumumuzda önceki oturumlar gibi diliyoruz ki faydalı olacaktır. Sayın Kamu Başdenetçim, kıymetli konuklar; 3’ncü Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumunun bugün ikinci günündeyiz, son oturumumuzu gerçekleştireceğiz. Oturumumuz, “Ombudsmanın Yetki Alanı ve Tavsiye Kararların Takibi” başlığıyla gerçekleştirecektir. Oturumun Başkanlığını yapmak üzere 2003-2013 yılları arasında Avrupa Ombudsmanı görevini yürüten ve bir akademisyen olarak Sayın Profesör Nikiforos Diamandouros’u takdim ediyorum. Diğer konuklarımız; Ukrayna Ombudsmanı Sayın Valeriya Lutkovska, İrlanda Ombudsmanı Sayın Peter Tyndall, İran Ombudsmanı Sayın Justice Naser Seraj ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi İdare Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı Profesör Sayın Aydın Gülan. Oturumumuza başlamadan önce, oturum başkanımıza konuşmacılarımıza teşekkür ediyoruz ve şimdi söz oturum başkanımızda. PROF. NIKIFOROS DIAMANDOUROS (Oturum Başkanı/2003-2013 Dönemi Avrupa Ombudsmanı) Çok teşekkür ederim. Herkese günaydın. Üçüncü yılında bu sempozyuma katılmaktan memnuniyet duyuyorum ve tekrar gelmem konusunda bana davetiye gönderen Baş Ombudsman Ömeroğlu’na çok teşekkür ederim. Benim görevim bu oturuma başkanlık etmektir. Panele katılan meslektaşlarıma ettiğim teşekkürlerden sonra söylemek istediğim şey, panel başkanı olarak görevimi aynı zamanda potansiyel bir tartışma başlatmak için kullanacağım. Bu nedenle bir pozitif ve bir negatif sonucumuz olacak. Benim için negatif olan şey, zamanlamaya 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 87 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU III. Oturum: OMBUDSMANIN YETKİ ALANI VE TAVSİYE KARARLARININ TAKİBİ uyma konusu ve süre sınırlarına uymaları konusunda müdahalede bulunursam meslektaşlarımdan şimdiden özür diliyorum. Otuzlarımın başında çok genç bir profesörken A.B.D.’de büyük bir konferansa katıldım ve panelin başkanı hastaydı ve ben de başkanlık yapmak istedim. Yanımda oturan kişi çok meşhur bir siyaset bilimi profesörüydü ve konuşma iznini ona verdim ve konuşmaya başladı. Zaman geçti ve konuşmaya devam etti. Ona kısa bir not gönderdim ve yine konuşmaya devam etti ve sonra ona “süre” diyerek seslendim ve bana “Genç adam, konuşmak benim işim. Eğer beni durdurmazsan konuşmaya devam edeceğim” dedi. Bu nedenle bu ilkeyi uygulamayı deneyeceğim ve programın düzenine uymaya çalışacağım. İlk konuşmayı Ukrayna Parlamentosu İnsan Hakları Komisyonu’ndan gelen meslektaşım Bayan Valeriya Lutkovska’ya vereceğim. Her sunumun sonunda da sonrasında tartışma oluşturabilecek yorumlar almaya çalışacağım. Kürsü sizin, buyurun. VALERİYA LUTKOVSKA (Ukrayna Ombudsmanı) Teşekkürler Başkan ve ilk olarak bu önemli ve ilgi çekici sempozyuma davet ettiği için Türkiye Ombudsmanına teşekkür ederim. Benim konum, Ukrayna Ombudsmanlığı’nın yargısal prosedür yetkisidir. Bu çok ilginç bir sorunsaldır çünkü bizim anayasamıza göre Ukrayna’da adalet mutlaka münhasıran mahkeme tarafından verilmelidir. Mahkeme işlevlerinin devri ve bu işlevin diğer memurlar tarafından uygulanması yasaktır. Hâkimlerin herhangi bir şekilde etkilenmesi de yasaktır. Hâkimler bağımsızdır ve hukuk kurallarına bağlıdır. Ombudsmanın çalışması hakkında yasalar uygulanmaktadır ve kanunlarımıza göre Ukrayna Ombudsmanı, eğer prosedür Kurumumuzda başlatılmışsa, prosedürü kapatmak zorundadır ve kişi ombudsmana sorduğu soruyla aynı soruyla mahkemeye başvurursa prosedürü açmaması gerekmektedir. Buradaki soru, Ombudsman’ın mahkemelerde görülen davalarda nasıl etkin olacağıdır çünkü insan haklarının ihlali ile ilgili olarak çok sık başvuru alıyoruz. İlk olarak, yasalarımıza göre hukuk mahkemelerinde ve idari mahkemelerde de kanun tarafından belirlenen benzer hükümlerimiz var. Diğer bireylerin hakları, özgürlükleri ve çıkarlarının yanı sıra ulusal veya kamusal çıkarların korunması için, Ukrayna Ombudsmanı mahkemelere başvurabilir ve davalara katılabilir. Ombudsman, söz konusu 88 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Ukrayna Ombudsmanı’na başvuru yapan kişiler, kendisini tanıtmalı ve bu belgelerin kendisine göre bu bireylerin kendilerini mahkemede savunmalarını imkânsız hale getirmesinin nedenlerini kanıtlamalıdır. Ombudsman bu belgeleri teslim alıp söz konusu dilekçe sahibinin çıkarlarını göz önünde bulundurarak, dilekçe sahibi adına mahkemeye gidip gidemeyeceğini karara bağlar. Ancak bu sadece genel bir kuraldır. Örneğin, şu anda mahkemede olan bir ihtilaf ile ilgili olarak bir başvurum varsa ve çocuğun nerede yaşayacağı ve bakımını kimin yapacağına dair bir anlaşmazlık söz konusu ise ve bu anlaşmazlık, her bölgede çocuk haklarını koruyan bir çocuk esirgeme kamu kurumunu ilgilendiriyorsa, çocuğun yüksek yararını temsil eden şu soruyu sorarım: bu çocuğun haklarını mahkemede kim koruyacak? Normal durumda, çocuğun akrabaları veya çocuk esirgeme kurumu, çocuğun yüksek yararını mahkemelerde temsile haizdir ancak tüm bu kişiler, davada ve ihtilafta yer alır. Bu nedenle çocuğun yüksek yararı savunulamaz. Hiçbir belge ve kanıtın olmadığı bu tür davalarda, çocuğun yüksek yararlarıyla ilgili olarak davaya müdahale edebilir ve çocuğun haklarını temsil edebilirim. Çok önemli konulardan birisi de Ombudsmanın, ceza davalarında yer almasıdır. Ukrayna Ceza Muhakemeleri Usulüne göre, ceza davalarında Ombudsman’ın katılım olasılığını ortadan kaldırmaktadır. Bu durumlarda, İnsan Hakları Komisyonu, katılımcıların hukuki savunmasını yapmamaktadır ve ön duruşma veya devam eden ceza davalarında bulunabilmektedir. Yukarıda bahsi geçen yürürlükteki 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 89 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU bireyi hakları, özgürlükleri ve çıkarlarının korunması için mahkemeye başvurmaktan alıkoyan haklı gerekçeleri kanıtlayan belgeleri mahkemelere sunmalıdır. Genel bir kural olarak bireyler, hukuk ve idari davalarda hakları, özgürlükleri ve çıkarlarının korunması için Ombudsman’a başvurabilir. Bunun yanı sıra, bu bireyler ilgili belgeleri, asıllarını veya onaylı kopyalarını komisyon üyesine de sunarak haklarının mahkemede savunulmasını onaylamalıdır. Bu belgeler olmadan, mahkeme komisyon üyesinin duruşmalara katılmasına izin vermeyecektir. Belirli kişilerin tek başlarına mahkemeye başvurmalarını önleyecek ikinci husus farklı olabilir. Bu nedenle yürürlükte olan mevzuat, Ombudsman’a ve mahkemeye sunulması gereken belgelerin nihai bir listesini sunmamaktadır. Böylelikle, mahkemede ilgili bireylerin haklarını ve çıkarlarını komisyon üyesinin savunmasını sağlıyoruz. yasanın hükümlerine göre ombudsman, mahkeme tarafından şikayette bulunanların haklarını, dava usulleri açısından gözlemleme amacıyla, ceza davası sırasında mahkemeye katılma hakkına sahiptir. Mesela, bir ceza davasına taraf kişinin haklarının ihlal edildiğine dair bir sinyal göstere başvuru alırsam, durumu sadece izlemesi için ombudsman temsilcisini duruşmaya gönderebilirim. Eğer ceza davasında kişinin haklarının ihlal edildiğine dair, işaretler vardıysa, bu Komisyon’a başvuruda bulunabilirim. Duruşmalar sırasında insan haklarının ihlal edildiğine dair elimizde bazı başvurular bulunmaktadır. Ukrayna ceza mahkemelerinde, kişinin, mağdurların ve tanıkların savunma hakları, münhasıran avukatları tarafından savunulur ancak mevzuatımıza göre, hakimi disiplin açısından sorumlu tutan özel bir kurum vardır; o da Hakimler Mesleki Yeterlilik Komisyonu’dur. Bu komisyonda, hakimlerin görev ve yetkileri yasası uyarınca, Ombudsman temsilcisi bulunur ve ben Ombudsman olarak, sorunlu bir durum görürsem, bir hakimin disiplin sorumluluğuna dair bu komisyona başvuru yapma olasılığı tespit edersem, bu fırsatı Komisyon’daki ombudsman temsilcisi üzerinden kullanabilirim. Başvurum gerekçesiz olamaz. Yani, kanıtlarım olmalıdır. Şahsen Ombudsman olarak ben veya temsilcim duruşma sırasında bulunursa, bu kanıtları belirleyebilirim. Diğer bir durum ise, mahkemede insan haklarının ihlalleri ile ilgili bir takım başvurular aldığımızda söz konusu olmaktadır. Örneğin ceza davasıyla ilgili bir başvuru söz konusu ise, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin içtihadına uygun olarak, şikâyetin insan hakları ihlaliyle alakalı olduğunu biliyoruz. Böyle somut bir durumda, adaletten sorumlu olan hâkime değil mahkeme başkanına, Ukrayna ile alakalı olarak AİHM’in içtihatları temelli bir tavsiye ile başvuruda bulunurum. Yasalarımıza göre, AİHM içtihadı ve ceza muhakemeleri usulü kanunumuz uyarınca, AİHM kararlarının yerine getirilmesi uygulamalarımızın bir parçasıdır. Haliyle, bir davanın çok uzun sürmesinden kaynaklı bir insan hakları ihlali varsa, bu konuda doğrudan mahkeme başkanına başvurabilirim ve söz konusu durumun, AİHM’de yeni bir davaya sebebiyet verebileceğini ve Ukrayna tarafından kişinin özgür yargılanma hakkının ihlalinin söz konusu olacağını bildirebilirim. Bunlar çok etkili önlemlerdir ve bu önerinin alınmasından sonra bir dava, daha fazla uzamaz ancak bu adaletin idaresine müdahalede bulunmak değildir. Sadece, Ombudsman tarafından mahkeme başkanına AİHM içtihadı temelinde, gönderilmiş önceliklendirilmiş soru şeklinde hatırlatmalardır. Bence bu bir müdahale 90 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU OTURUM BAŞKANI: Sürenizin altında mükemmel bir sunum yaptığınız için size çok içten teşekkürlerimi sunuyorum. Bunun için teşekkür ederim. Bu sayede tartışma oturumu için bana tekrar yorum alma şansı verdiniz. Bu özel oturumun önemi, ombudsmanlık kurumlarının yetkilerini kullanabilme ve bağımsızlığını gösterebilme kapasitesi için çok kritik spesifik konulara değinmektir. Bir ombudsmanın mahkeme huzurunda müdahale etme hakkının olup olmadığı konusu aşırı derecede önemli bir konudur ve bir çok ombudsman ve elbette eski demokrasilerdeki eski ombudsmanlar, bu hakka sahip değiller. Bence bu hak, başta adaletle ve bu nedenle insan haklarını savunmayı istemek için, bağımsız otoritelerin kapasitesini güçlendirerek kayıtlara ve mahkemelere erişim hakkına sahip olabilmeleri için farklı denge türleri yaratma ve uğraşma girişimleriyle çakışan adalete müdahaleci devlet rejiminden gelen özellikle post-komünist ülkelerde ve yeni demokrasilerde kat kat fazla görünür. Bu ayrıca, sizin, Avrupa’daki post-komünist demokrasilerin, aslında farklı bir yönelimi olan, daha geleneksel ombudsmanlığa benzemeyen, temsil ettiğiniz kurumların adına da yansıyan insan haklarıyla kuvvetli bir şekilde alakalandırılmış işlevini özgürce göstermeniz gibidir. Bu yüzden, mahkeme huzurunda müdahale konusu kritiktir. Sahip olduğunuz konumun türünü bilmek önemlidir. 2012’ye kadar 10 yıl çalıştığım Avrupa Ombudsmanı’nı örnek göstereceğim. Mahkeme huzurunda müdahale etme imkânı yoktu ve biz müdahale hakkında konuşuyoruz. Devreye girme hakkında değil. Mahkeme huzurunda, devreye girme kat kat zor bir konu fakat mahkeme huzurunda müdahale etme ilk kez 2013’te Avrupa Ombudsmanı’na hak olarak tanındı. Böylece Avrupa hukuk düzeninde sahip olduğunuz ve çok güzel hizmet ettiğiniz bu özel hak, gayet güncel bir olgu ve hala gelişiyor. Kusursuz sunum için çok teşekkür ederim. Şimdi sözü İrlanda Ombudsmanı, Avrupa Ombudsman ağındaki meslektaş ve hâlihazırda temsil ettiği Uluslararası Ombudsmanlık Kurumu’nun İkinci Başkan Yardımcısı Bay Peter Tyndall’e veriyorum. Tabiri caizse Avrupa çıkarına değil ancak 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 91 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU ya da Ukrayna Anayasası ihlali değildir ve adaletin tecellisine, hiçbir müdahalede bulunulmamaktadır. Davaların uzun sürmesiyle ilgili olan bu başvuruları %60 gibi yüksek bir oranda aldığımızı söyleyebilirim Bu, Ukrayna adalet sisteminde sistematik bir sorundur ve Ombudsman tarafından gönderilen öneriler çok etkili ve bize başvuran kişiler için işe yarar nitelikte olmaktadır. Teşekkür ederim. Avrupa’nın UOK’daki elamanı. Büyük bir zevkle sözü Peter Tyndall’e veriyorum. PETER TYNDALL (İrlanda Ombudsmanı) Nikiforos’a teşekkür ederim ve buradaki ev sahibimiz Baş Ombudsman’a ve meslektaşlarına bu muhteşem semineri organize ettikleri için teşekkürleri tekrarlayarak başlıyorum. Çok teşekkür ederim. Ben ombudsman ile Parlamento arasındaki ilişkinin önemine değinmek istiyorum. Bu ilişki çok önemli, bozulduğunda veya etkisiz bir şekilde devam ettiğinde, Ombudsman yargısının içindeki insanların direnişiyle karşı karşı gelinen ve uygulanan tavsiyeleri almak Ombudsman açısından zor oluyor. Bu kısaca, UOK’nin, ombudsman ve parlamentoları arasında zorluklar olduğu zamanlarda sıklıkla müdahale talep etmesinin arka planıdır. Bence eşsiz bir şey olan parlamentoya sunulan yıllık raporun reddedilmesine neden olan çocuklarının eğitimi üzerine ombudsman raporunun olduğu Slovakya’da sorunlarımız var. Bu yüzden ilişkide gerilim olması açıkçası mümkün ve bizden herhangi biri, Ombudsman olarak işini doğru yapıyorsa zaman zaman hükümetler söylemek zorunda olduğumuz şeyden memnun olmayacaktır ve bu hükümetle olanın aksine Parlamento’yla ilişkinin çok önemli olduğu anlamına geliyor. Birçok meslektaşımızın, Ombudsman ofislerinin bağımsızlığının öneminden konuştuğunu duyduk. Kökenlerinin İsveç’te olduğunu duyduk ve İsveç’teki modern kurumu da dinledik. İsveç’te ombudsmanın mevcut iktidar tarafından değil, Parlamento tarafından atandığını da duyduk. Bu model, şu an dünyanın çoğunda yaygın. Ombudsmanlar, parlamenter ombudsmanlar olarak biliniyor, onlar Parlamento’ya hesap verir, hükümete değil. Bu bağımsızlık, halk için hayati derecede önemlidir çünkü tarafsız hakemler olarak, davalara, davaların özelinde baktığımıza, hükümet yapısının bir parçası olmadığımıza ve haliyle münferit bir vatandaşa karşı ön yargılı olmadığımıza vatandaşlarımızın inanması gerekir. Ombudsmanlık kurumu demokratik hesap verebilirliğin bir parçası olarak görülebilir. Bizim görevimiz, işler yolunda gitmediğinde kamu kurumlarını hesap verebilir kılmak ve söz konusu durumlarla ilgili Parlamento’ya bildirimde bulunmaktır. Parlamento ile ilişkinin önemi düşünüldüğünde, bize en iyi kurumsal konfigürasyonu veren bazı kilit özellikleri düşünebiliriz.. 92 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Başka bir mesele ise, Ombudsmanlık kurumunun mali kaynaklarının olmasının bağımsız kalmasına yardımcı olduğunu duyduk ve en iyi düzenlemelerde, mali kaynaklar hükümet tarafından değil, Parlamento tarafından sağlanır. İrlanda’da ombudsman, Parlamentonun tavsiyesine takiben cumhurbaşkanı tarafından atanır. Ombudsman olarak atanması önerilen kişinin, ataması yapılmadan önce bir Parlamento Komisyonu karşısına çıkmasıyla süreç ilerleyebilir. İrlanda yasalarına göre, Ombudsman görevden kaçmak, yetersizlik veya iflasa neden olma sebebiyle Parlamento’nun her iki kamarasının aldığı bir kararla cumhurbaşkanı tarafından görevden alınabilir. Bunun gibi yanlış davranışlar dışında herhangi bir nedenle Ombudsman görevden alınamaz. Bu çoğu yetki alanında geçerli genel bir durumdur ve Ombudsmanlık kurumunun bağımsızlığının güvenceye alınmasında önemlidir. İrlanda kanunları, ombudsmanın çalışmalarında bağımsız olduğu söylüyor. Ben yerine getirdiğim görevime dair yıllık rakamları Parlamento kamaralarına sunmak zorundayım. Ayrıca, zaman zaman, uygun gördüğümde, soruşturma raporları veya diğer konularda raporları Parlamento kamaralarına sunabilirim. Üstelik bir soruşturma sonrasında ben bir kurumun gözden geçirilmesi için tavsiye verirsem ve o kurumun cevabı beni tatmin etmezse, Oireachtas Kamarası dikkatine özel 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 93 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Meslektaşlarımızın da belirttiği üzere, ombudsmanlık kurumlarının anayasa temelinde veya en azından bir kanunla kurulması gerektiğini duyduk. Bu kurumların yıllık raporlar hazırlama yetkisi çerçevesinde Parlamento’ya hesap vermesi ve özellikle ilgili kurumların söz konusu bulgular temelinde alınan kararlara uymadığı hallerde, özel raporlar hazırlayarak Parlamento’ya sunması gerekir. Ombudsmanın tavsiyelerinin bağlayıcı olmadığı yerde, Parlamento’dan hükümet organlarının hesap vermesini istemesi esastır. Ombudsman ataması, Parlamento’da oylamayla olmalıdır ve genellikle de böyle olur. Bir veya daha fazla adayın içerisinden, Parlamento tarafından Ombudsman seçilmesi için, en iyi düzenleme açık işe alım yönteminin kullanılmasıdır. Parlamento’yu destekleyip hükümet üyelerini desteklemeyen memurlar tarafından üstlenilen yönetim ile hükümet üyesi olmayan parlamenterler süreci yönetirler. Bazen işe alım süreçlerinin, bir kişinin bir ombudsman olarak görev almak için kalifiye olup olmadığının söylenmesine yardımcı olan, başka bir alanın ombudsmanı olan bağımsız denetçiler tarafından desteklendiğini görüyoruz. Bunlar oldukça önemli. bir rapor hazırlarım. Ancak ombudsman mevzuatı, ben özel bir rapor hazırlarsam, parlamentonun böylesi bir raporun karşısında ne tür bir icraatta bulunması gerektiğini belirtmemektedir ve gördüğümüz gibi, İrlanda’da ve başka bir yerde bu oldukça önemlidir. İrlanda›da Ombudsmanlık Kurumu, 1984›ten beri çalışıyor ve bugüne kadar 90.000›nin üzerinde şikâyet ele almıştır. Zamanında, Ombudsmanlık Kurumu’nun Parlamento Kamaraları dikkatine, dört adet özel rapor sunması için gerekli finansman sağlanırdı ve bu da tüm dosyalardan dördünün uygulamasına dair tavsiyeleri, ilgili kurumların yerine getirme hususunda hemen mutabık kalmadığı anlamına gelir. Kamu kurumları tarafından, birçok tavsiyesi görev gereği uygulanan bazı Ombudsmanlık Kurumları için, bu tipik bir durumdur ve kısmen de olsa Parlamento’nun çalıştığı kapsamı gösterir çünkü Bakanlar, Ombudsmanın tavsiye ettiklerini yapmamaktan hesap verebilir tutulmak istememektedir. Ancak, raporlara riayet edilmediği zaman, durumun oldukça kritik olduğu kısmen de olsa görülmektedir. Şimdi, tüm bu raporların detayları hakkında konuşmak istemiyorum ancak sadece onlar hakkında kısa bir şey söylemek istiyorum. Bu raporlardan birisi, vergi mükellefleri için tazminat hakkındadır. Gelirler İdaresi’nde çalışan ve vergi oranlarını belirleyen komisyon üyeleri, vergi iadenizi teslim ederken bir hata yaptıysanız ve devlete borçlu çıkarsanız, bunun ne kadar uzun zaman önce olduğu önemli değildi. Haketmediğiniz halde vergi iadesi olarak aldığınız paranın tamamını iade etmeniz gerekiyordu; ancak onlar bir hata yaptığında, sadece bir kısmını size veriyorlar ve paranızın çoğunu alıkoyuyorlardı. Bir çoğunuz bu tür vergi düzenlemelerine aşinasınız ve biz elbette bugün ön sırada bizimle olan Pakistanlı bir meslektaşımız olan bir vergi ombudsmanına sahibiz. Gerçek şu ki Ombudsman bu durumun adil olmadığını düşünüyordu ve Parlamento’ya konuyu taşıdığında, bir parlamento komisyonu tarafından ele alındı. Parlamento da bu durumun adil olmadığını düşündü ve vergi mükellefleri iadelerini aldılar. Son derece tatmin edici bir sonucun yaşandığı bir örnekti. Ancak, Avrupa Ombudsmanı olarak Niciforos’un halefi ve İrlanda Ombudsmanı olarak benim selefim Emily O’reilly, bir kaza sonucu balıkçı teknesi battığında geçim kaynağını kaybeden ailelerin kaybını telafi etmek için tasarlanan “Denizdeki Kayıp” Programı hakkında bir rapor yazdı ve bu programı getiren Bakan’ın seçim bölgesinden olan ssadece bir ailenin bundan 94 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Emily, Ombudsman raporlarının neden onaylanmadığına dair iki rapor daha sundu ve dün bununla ilgili haberler aldık. Bu her iki rapor da kısıtlı hareketi olan veya bir şekilde fiziki engeli olduğu için otoban erişimi olmayan kişilere erişim sağlanmasını sağlayan hibe programları hakkındaydı. Her iki programa da başvurmak için en fazla 65 yaşında olmak gerekiyor. Emily, bu programların 65 yaş üstü bireylere karşı ayrımcılık yaptığı sonucuna vardı. Ancak, yaşlıların programa dahil edilmesiyle maliyetler artacağı için, hükümet Emily’nin tavsiyelerini uygulamadı. Aslında olan biten şuydu. Programların ayrımcı olduğunu kabul ettikleri için, geri çektiler ve böylece kimsenin erişimi olamadı. Bu arada, yeni hükümet iktidara geldi ve görevi Ombudsman tavsiyelerini uygulamamaktan dolayı hükümeti hesap verebilir tutan özel bir meclis komisyonuna, Ombudsman raporlarının gönderilmesine karar verdi. Haliyle, Ombudsman tavsiyelerini uygulamayı reddeden bakanlar, bu icraatlarından dolayı hesap vermesi için meclis komisyonuna çağırılırlar. Bu durumda, bir otorite ombudsman tavsiyelerini uygulamamayı tercih ederse, bu durum parlamenter demokrasiyi garanti etmez, ancak parlamento gözetimi ile en üst düzeyde sivil gözetim olmadan da işlerin yapılacağı anlamına gelmez. Bu nedenle, bir yere kadar, bunun geldiği anlam şudur: İrlanda’da Ombudsman’ın hemen hemen her tavsiyesi uygulanır. Hakikaten şu zamana kadar çözülemeyen ve 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 95 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU faydalandığı raporda ortaya çıktı. Başvuranlardan kimse hibe almada başarılı olamamış. Tamaman bir rastlantı! Evet. Emily O’Reilly’nin bu durumun yanlış olduğunu belirten raporu, hükümet tarafından Parlamento Kamaralarına sunuldu. Ancak zamanın hükümeti, bu raporun tartışılmasını, parlamento çoğunluğunu kullanarak engelledi. Bu rapor, parlamento komisyonuna sevk edilmedi de. Kamuoyu müthiş tepki gösterdi. Birçok ombudsman gibi Emily de basına başvurmakta becerikli olmadığı için basında büyük oranda eleştirildi ve aslında İrlanda’daki ana akım basın kuruluşlarından Irish Times gazetesi, en başından itibaren konuyla ilgili bir mutabakata varılamayacağını ve bununla birlikte, içeriği dolu dolu olan Denizde Kayıp konulu ombudsman raporunun örtbas edileceğini yazdı. Rapor, iktidar ile muhalefet arasında net bir ayrım yapan, olabilecek en siyasi dille ayar veren bir rapordu. Sonuç olarak, bu rapor Parlamento’da çok sert bir tartışmaya neden oldu ve ardından, rapor Parlamento Komisyonu’na sevk edildi; ancak komisyona sevk edilmesinden sonra, hala onaylanmadı. Şu anda rapor, hala onaylanmayı bekliyor. öne çıkan tek bir tavsiye varsa o da “Denizde Kayıp” programıyla ilgili olandır. Bununla birlikte, Ombudsman’ın meclis komsiyonuna erişimini sağlayan bir mekanizmamız var. Onlarla bir konuyu görüşmek istersem, meclis komisyonu başkanını çağırıp toplantı yapabilirim. Yani, hükümeti ve kamu hizmetleri sunan kurumları hesap verebilir kılmak için, diğer demokrasilerde görülen bir model olan, etkili bir mekanizmamız elimizde mevcut. Bence, Ombudsman’ın tavsiyelerinin uygulanmasını sağlamakta çok etkili olabilir. Teşekkür ederim. OTURUM BAŞKANI: Bu oturum, olağanüstü derecede iyi bir oturum haline gelmeye başladı çünkü verilen süre içerisinde iki sunum dinledik. Peter Tyndall’a bunun için müteşekkirim. Ombudsman’ın Parlamento ile ilişkisi ombudsmanın otoritesi için kritik derecede önemlidir çünkü Parlamento, demokratik bir sistemde ombudsman ile potansiyel müttefik olan tek kurumdur. Ombudsmanın görevi, hükümeti hesap verebilir tutmak ve böylelikle Parlamento, anayasal, yasal ve siyasi bir otoriteye sahip kamu kurumu olan Ombudsman’ın tavsiyelerini, eninde sonunda yerine getirmek ihtiyacındadır… Bu yüzden bu oldukça hassas ve önemli bir ilişkidir. Peter geçmişte İrlanda’da bu tür problemler ortaya çıktığında meydana gelen sorunlara zaten dikkat çekti. Bu birçok ülkede meydana gelen bir sorun. Hukukun üstünlüğü geleneği ne kadar güçlü ise, hükümet açısından bu tür örnekler o denli daha az olur. Peter Tyndall İrlanda ombudsmanı olmadan önce, Galler ombudsmanı idi. Haliyle, Birleşik Krallık’ın yasal ve siyasal hükümetini yönetiyordu. Birleşik Krallığın bir önceki ombudsmanının yetkili olduğu alanda çalışırken, Ann Abraham da Equitable Life isimli sigorta şirketiyle alakalı benzeri bir programdan kaynaklı çok ciddi bir çatışma konusunu gündeme taşıdı ve tavsiyelerine göre, hükümet, süreci kötü şekilde yönetmiş, birçok vatandaş açısından çok ciddi mağduriyetlerle sonuçlanmış ve hükümet, ısrarla ombudsmanın tavsiyelerine ayak diremiştir. Yani, bu durumda benzeri bir şekilde sonuçlanmıştır. Bu nedenle, Parlamento’yu Ombudsman’ın hayati derecede müttefiki olarak görmek önemlidir. Dolayısıyla, sunumunun konusu olmadığı için Peter’in dile getiremediği bir hususu gündeme getiriyor. Aynı zamanda, var olması haline, bir ombudsmanlık kurumunun Parlamento gözetimindeki rolünün ne olduğu kritik bir husustur. Birçok AB ülkesinde, Ombudsman’ın Parlamento denetimi şeklinde hareket etme yetkisi yoktur. Tuhaf bir şekilde, Avrupa Birliği hukuki 96 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Avrupa Ombudsmanı’nın Parlamento’ya özel bir rapor sunma hakkı olup olmadığına dair Avrupa Birliği’ndeki perspektifi karşılaştırabilmeniz için, son yorumum ise, Peter’ın atıfta bulunduğu İrlanda Parlamentosu’nun kabul etmediği az sayıda özel raporlarla ilgili olacak. Ortalama şikâyet sayısı yaklaşık 10,000-11,000-12,000. Pardon, bunlar Yunanistan’ın rakamları. Beynimin diğer yarısı devreye girmiş. Bu rakam, yılda 4 ila 5000 arasıdır. Avrupa Birliği’nin 21 yıllık geçmişinde, 22-23 kadar özel rapor yazılmıştır. Bir tanesi hariç bunların hepsi, Avrupa Parlamentosu’nun müdahalesi sonrasında AB tarafından kabul edilmiştir. Peter’ın da söylediği gibi, kabul edilmeyen rapor, Avrupa Yolsuzlukla Mücadele Ofisi’nin başında bulunan rahmetli Alman savcının, Avrupa Parlamentosu’ndaki Almanya bağlantılarını şahsi kanaatimce yanlış yönlendirmesinden dolayı raporun tartışmaya açılmasını önledi ve bu Ofisi siyasete bulaştırdı. Sanırım, Parlamento desteği kapsamında, ombudsmanın bağımsızlığıyla alakalı Allahtan tek örnek bu. Peter, bunun için sana teşekkür ederim. Şimdi, re’esen soruşturma erkinden bahsedecek üçüncü konuşmacıya geçelim. Sunumu, İran Genel Teftiş Kurumu Başkanı Hâkim Seraj yapacak. Hâkim Bey, konuşmasını Farsça yapacak. Elbette, Farsça’dan çeviri yapılacak. Büyük bir memnuniyetle kendisine sözü veriyorum ve süreye riayet etmesini rica ederim. Teşekkür ederim. HÂKİM NASER SERAJ (İran Ombudsmanı) Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla başlarım. Öncelikle, Türk hükümetine ve kıymetli Türk halkına misafirperverliklerinden ve ombudsmanlık alanında böylesine güzel uluslar arası bir sempozyumu düzenledikleri için teşekkür ederim. 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 97 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU düzeninde, Avrupa Ombudsmanı’na bu özel hak verilmiştir ve tecrübelerime göre, bu hak çözüm getirmekten ziyade sorunlara neden oluyor çünkü en güçlü ittifakınız olan kuruma giderseniz ve bu ittifakınız olan kurumu kontrol ederseniz, bu ittifakınızın sizden mutsuz olma şansı yüksektir ve bir sorun ortaya çıktığında, bu mutsuzluğunu başka şekillerde ifade eder. Bu nedenle, Avrupa Birliği’ndeki uygulama ve tecrübemden yola çıkarak sadece şunu tavsiye etmek isterim: her ne kadar bir ombudsman kurumuna Parlamento’yu kontrol etme yetkisi verilmesi kulağa harika ve demokratik gelse bile, önemli potansiyel sorunları beraberinde getiriyor. Özellikle de Parlamento’yla olan ilişkinin çok güçlü bir şekilde savunulması ve bu ilişkiye riayet edilmesi gerekiyor. Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla başlarım. Sayın Başkan, ekselansları, hanımefendiler ve beyefendiler. Yüce Allah’a ve size bu Sempozyumda karşınızda konuşma fırsatı için teşekkür ederim. İran İslam Cumhuriyeti Genel Teftiş Kurumu, GIO’nun yasal statüsü ve rolünden bahsetmekten son derece memnunum. Farsça’dan İngilizce’ye sözlü çeviri olmadığı için, iletişimden kaynaklanabilecek bazı sorunlardan dolayı özür dilerim. Sunumuma devam edeceğim. Kurumumuzu tanımanız ve tecrübe paylaşımı için, İran İslam Cumhuriyeti Genel Teftiş Kurumu, GIO’nun yasal statüsü ve rolünden ve idari sisteminden bahsetmekten memnuniyet duyuyorum. İran’daki teftiş, soruşturma ve gözetim rejimi anayasa devrimi sonrasında kurulmuştur. 1929’da, Parlamento’nun ulusal istişare asamblesi Ulusal Teftiş Kurulu’nun kurulmasını onayladı. Daha sonra, 1934’te, adı Ulusal Genel Teftiş Kurumu olarak değişti. Bir süre sonra, Teftiş Genel Müdürlüğü, ülkenin idari ve yargı dairelerini teftiş etmesi amacıyla Adalet Bakanlığı bünyesinde kuruldu. 1954’de, Teftiş Genel Müdürlüğü’ne yardımcı olması için Yüksek Denetleme Kurumu kuruldu. 1958’de, yerini Kraliyet Teftiş Kurumu aldı. 1979’da, İran İslam Cumhuriyeti’nin zaferinin ardından, GIO kuruldu ve diğer benzeri kurumlar, Devrim Yüksek Konseyi tarafından GIO çatısı altında birleştirildi. İran Anayasasının onayı ile GIO, ulusal teftiş kurumu sonrasında 174. Madde temelinde çatı kurum olarak yetkilendirildi. Kıymetli konuklar ve değerli katılımcılar, İran GIO kurumunun, ombudsmanlık, vatandaş haklarının korunması, koruyucu tedbirler ile vatandaşların hakları, ekonomik ve idari yolsuzluklarla mücadele konusundaki sorumluluğuna değinmek isterim. Aynı zamanda, re’esen kurumun özel yargı yetkisini de ele almak isterim. Sözlerime son verirken, GIO’nun işlev ve görevlerine değineceğim. GIO’nun hukuki statüsü ile başlamak gerekirse, İran Anayasası’nın 174. Maddesi ile gözetleme görevleri itibariyle Adalet Bakanlığı’nın himayesi altında kurulmuştur. Amacı, kamu kurumlarının kanuna uygun bir şekilde çalışmasını sağlamaktır. Bu açıdan, İran Parlamentosu GIO Yönetmeliği ve kurallarını kurulduğu yıl olan 1981’de onamıştır. Bu Yönetmelik ve kurallarda, 1996 ve 2008’de ve en son da 2014’de değişikliğe gidilmiştir. 98 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU GIO, idari ve ekonomik alanlarda işbirliği için kaydadeğer tedbirler de almıştır. Kurumun başı, bireysel veya yatırım mevduatı, devletin kamu ve özel sektöre verdiği krediler gibi banka kaynaklarının hırsızlığa karşı korur; bireylerin hesaplarından izinsiz şahıslarca para çekilmesi ve zimmete geçirme olarak görülen hallere dair tüm faaliyetleri izler. Bu açıdan, en yüksek yasal konuma sahiptir.. Diğer kurumların görevleri arasında, aslında Ekselansları Farsça versiyonunu kısa tuttu, ben de oturum başkanı rica ettiği için kısa öz konuşacağım, gerekli kanıt ve belgeleri sağlamada GIO ile işbirliği yapma zorunluluğu vardır. Aynı zamanda, gerekli kurullarda kamu görevlilerinin idari ve disiplin suçlarıyla ilgilenir. Kanun’un 6. Maddesi kapsamındaki suçlara mahkemeler bakar. Kurum, herhangi bir suçun işlendiğine dair raporları teslim aldıktan 3 ay içerisinde, konuyla ilgilenmek zorundadır. Eğer ek süreye ihtiyaç varsa kurum gerekçelerini sunmalıdır. 6. Madde’ye göre, vatandaşlar GIO kararlarını mahkemede temyiz edebilir. Bu durum, belirli şartlar altında, mahkeme kararlarını temyize götüren savcıların yetkilerinden öte mutlak bir haktır. Kararlar ve izinlerle ilgili her türlü çağrı, göz önüne alınır. Hanımefendiler ve beyefendiler. Sonuç olarak, bir kez daha bu toplantıyı düzenleyenlere teşekkür ederim. Bu kadar kısa süre içerisinde, GIO’yu, kuralları ve düzenlemelerini ancak bu kadar anlatabildim. Umarım bu kısa sunumum sayesinde GIO’ya biraz aşina olabilmişsinizdir. Dikkatiniz için teşekkür ederim. OTURUM BAŞKANI: Seraj’a denetim konusuyla alakalı İran’ın anayasal düzeninde yaygın olan düzenlemeleri bize tanıtan düşünceleri ve yorumları için teşekkür etmek istiyorum. Onun bizim için elbette kritik olan müdahalesinin konusu re’sen dava soruşturma yetkisidir ve ben bunun 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 99 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Özel yetkili yargı müfettişlerinin rolü, nedir? Özel yetkili yargı müfettişleri, zimmetine para geçirme, kamu mallarına kanuna aykırı şekilde el konması, rüşvet, adam kayırma ve kamu görevlisi insanların veya bireylerin gayri etik davranışlarını soruşturma, sorgulama ve lehte ve aleyhte kanıt toplama yetkileri vardır. Suçlanan kişinin kaçma veya kanıtları yok etme veya işlenen suçlarının peşini takip etme olasılığı olduğu düşünülüyorsa, müfettişler, ceza muhakemeleri usulü kanuna göre, bir karar alabilirler. Hatta müfettişler, tutuklama emri bile çıkarabilirler. hakkında birkaç şey söylemek istiyorum çünkü re’sen soruşturma yetkisi bir ombudsman için olağanüstü önemli bir yetkidir. Bu yetkiye sahip olmayan ombudsman sıklıkla kendi bağımsızlığını kullanabilme kapasitesinde bile önemli ölçüde kısıtlamalarla karşılaşır. Bu yüzden yasal hükümlerde, re’sen soruşturma yetkisi verilen ulusal bir ombudsmanın olmasının sağlanabilmesi çok önemlidir. Türk kanunları müzakere edilirken bu konuyu, Ombudsman Şefi Ömeroğlu ile tartıştığımızı çok iyi hatırlıyorum, ve bu yetkinin ombudsmana neye dayanarak verildiğini ve üstlendiği rolün, mahkemeleri tamamlamak için olduğunu basitçe hatırlamak önemlidir. Böylece, özel yetki alanı içerisinde, hukukun üstünlüğü açısından, bu durum güçlendirici bir sütundur. Bu sebeple ben özellikle bu konu programa dâhil edildiği için ve Hâkim Naser Seraj’ın katılımı için müteşekkirim. Bunun için size teşekkür ederim. İyi gidiyoruz. Tartışma için çok zamanımız var. Şimdi dördüncü konuya geliyoruz, Fransızca konuşmama müsaade edin çünkü konuşmacımız Fransızca’yı tercih ediyor. Şimdi sözü Bay Gülan’a vermek istiyorum. O ombudsman ve idare arasındaki ilişki hakkında konuşacak. Bu gerçekten önemli bir şey çünkü ombudsmanlık görevi gerçekten önemli. Tüm işlevlerin doğru şekilde yerine getirildiğini bilmemiz gerekiyor ve ombudsmanlık kurumunun insanlarla iyi ilişkide olduğunu bilmeliyiz. Sözü Bay Gülan’a vermekten dolayı mutluyum. PROF. DR. AYDIN GÜLAN (İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi) Çok teşekkür ederim Sayın Başkan. Sayın misafirlere saygılarımı sunuyorum, sizler gibi değerli bir topluluk önünde konuşmadan ötürü çok onur duyduğumu belirtmek isterim. Ülkelerin Ombudsmanları, öğretim üyeleri, Danıştay üyeleri ve özellikle bu alanda çok büyük katkılarda bulunmuş Profesör Diamandouros’un önünde konuşmak benim için bir onurdur. Benim konum, Ombudsman ve idare ilişkileri, bu konuda iki boyutu ön plana çıkartmak istiyorum. Bu iki boyutu ön plana çıkartmak içinde bir terim meselesinden hareket edeceğim. Kamu Denetçiliği olarak ülkemizde adlandırılmasına rağmen mevzuatımızda denetim kelimesinin kullanılmadığına işaret etmek istiyorum. Denetimden türetilmiş kamu denetçiliği terimi olmakla birlikte, bu kurumda Ombudsmanlık terimini tercih ederek faaliyetini sürdürüyor ve internet sitesinde, birçok yayınında Ombudsmanlık kelimesini kullanıyor. 100 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Dolayısıyla, mevzuatın bu durumundan da yola çıkarak bir şeye işaret etmek istiyorum. Acaba bu denetim idare ile olan ilişkilerini bir gerilim içeren denetim işleviyle tanımlandırmak doğru mu? Ombudsmanlığın ilk kurulup geliştiği ülkelerde de bir denetim eksikliği tartışmalarının yoğun olarak yaşandığı ülkeler olmadığına işaret etmek isterim. Türk Ombudsmanının kararlarından örnekler verilerek bu işlevine ilişkin boyutlarını değerlendirmenize sunacağım. Hemen kendi kanaatimi sunayım, değerlendirmelerinize sunayım. Ben Ombudsmanlık faaliyetinin idareyle olan ilişkisini bir denetleyen, denetlenen ilişkisi şeklinde olmadığı kanaatimi söylemek isterim. Bunun bir denetimden ziyade, idareyi hatalı eylem, işlem ve sözleşme yapmaktan, tutum ve davranışta bulunmaktan korumaya yardımcı olmak, sorunlarını tespit etmek, hatalarını gidermesine yardımcı olmak görevi olarak görmek gerekir. Nitekim dava açma süresinin durmasını da bu şekilde açıklayabiliriz. Teknik olarak bir denetim ilişkisinin gerilimi içerisinde görmemek gerekir. Bu yüzden iki boyutunu ön plana çıkararak değerlendirmek istiyorum. Birincisi; Ombudsman faaliyeti aslında bir şekilde idare hukukunun oluşumuna, değişimine, gelişimine ve Ombudsman ile idarenin birlikte katkıda bulunma yoludur. İdare hukuku bugüne kadar yargı kararlarıyla yoğun olarak gelişmiştir ve idari yargı kararlarına özgünlüğünü veren, idare hukukunun teorik boyutuna büyük katkıları olmuştur. Ancak, idari hayatının çok hızlı gelişmesi, değişimi, idare hukukunun ilke ve kuramları aynı hızda üretilmesini zorlaştırmıştır. Bu yüzden de yargı kararlarını idare hayatının hızına uyarlamanın yetişememesi teorik zemini zayıflatmış, ihtiyaçlar pozitif düzenlemelerle çözülmeye başlanmıştır. O yüzden son dönemde yapılan birçok düzenlemenin kazostik olması, tamamen hedefe yönelik olması, tamamen açıklayıcı, ayrıntılara girici, olaylar bazında çözücü düzenlemelerle giderilmeye çalışılması bu teorik zeminin esasında zayıflaması ve uyarlanmasındaki gecikmeden ötürü açıklanabilir diye düşünüyorum. 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 101 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Anayasamızda mesela, idarenin işleyişiyle ilgili inceleme sonucunda yapacağı işlemler kanunla düzenlenir, diye incelemeye işaret edilmiştir. Kanunda ise, amaç başlığında incelemek, araştırmak ve önerilerde bulunmak şeklinde tanımlanmış bir misyon vardır. Dolayısıyla, ekonomik ve sosyal konular başta olmak üzere ortaya çıkan yeni durumlar işlem ve eylemlerde yeni bir hukuki boyut ve ilkeler arayışı içinde idarenin kendisine katkıda bulunacak kanallar, karşılaştığı yeni sorunlar kadar hızla gelişen bir hukukilik çerçevesi idaresini doğurmuştur. İdari yargı bunu bir dereceye kadar giderebilmek için idare hayatında yetişmiş kimselerden Danıştay üyesi atama kanalında bu eksikliği gidermeye çalışmakla birlikte, idare hayatı belli bir yaş ve kıdeme gelmiş, idare kökenli hâkimlere taşıdıkları tecrübeyi hızla eskitecek bir düzeye gelmiştir. Türkiye’nin taraf olduğu veya olmadığı uluslararası belgelerde işlenen kavramlar, dünyada gelişen anlayışlar, belki doktrin takibiyle şekillenecek kavramlar, ilkelerin somut olaylar üzerindeki etkisine, anlam ve kapsamını belirlemek, idarenin katılacağı bir idare hukuku hareketliliğiyle sağlanabilecek niteliktedir. Ombudsmanın kanımca asıl olarak yaptığı budur; şikâyetleri değerlendireceği hukuki ortamı tespit etmek, bunu somut olaydaki etkisini ve anlamını gerekçelendirmek ve bu yönde tavsiyede bulunmak. Bu sayede idarenin tavsiyesiyle ortaya çıkan, idare hukuku parametrelerini görerek ve içinde bulunduğu hukuki ortamı idrak ederek bu ve diğer konularda geçerli, gerekçeli bilinçli kararlar, işlemler yapmak suretiyle idare hukukunun hareketliliğine bizzat katılmak. Kanımca bu Ombudsmanın idare ile olan ilişkilerinde asıl katkısıdır; hukuki ortamı ve yaklaşım biçimini göstermesi. İdarenin daha az dirençle karşılayacağı ve Ombudsmanın tavsiye kararını bir yardım olarak göreceği düşüncesiyle Ombudsmanın bu hususta çizdiği teorik çerçeve hem daha etkili bulunmakta, hem de idare ile ortaklaşa, idare hukukunun değişimine, gelişimine katkıda bulunan yeni bir kaynağın varlığını göstermektedir. Üstelik hemen belirtmek isterim ki, tavsiye kararına uyma oranı az da olsa idarenin kendisine yönelik tavsiye sebebiyle sonraki davranışlarını nasıl değerlendireceğini öğrenmesi dolayısıyla hukuki çerçeveyi bir kez daha görmesi sebebiyle bu durumun idare, Ombudsman ilişkisinde idare hukukunun oluşumu ve zamana yayılmış bir etkisinin oluşması bakımından büyük bir değeri ve işlevi bulunmaktadır. Bu kanaatimi örneklerle desteklemek isterim. 102 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Bir başka kararına işaret etmek isterim. Acaba buradaki ekranda da görebilir miyim, doğru kararı gösterdiğimi anlamak istiyorum. 2013/43 numaralı bir karar; idarenin yeterince dikkat ve özeni gösterip göstermemesi sorunu üzerinde duruyor. İlgili başvuruda bulunmuş, başvuru da bulunurken üzerine düşenleri gereğince yerine getirmiş, bir aksaklık yapmamış, fakat idare yanlış değerlendirmiş ve farklı bir basamaktan kendisinden kesintiler yapmış. Sonra ortaya çıkınca bu yanlışı idare düzeltmiş, Ombudsman kararında bu düzeltmenin hukuka uygun olduğunu, gerçekten bir yanlışın düzeltilmesi gerektiğine işaret ediyor. Ama, baştaki yanlışlığı idare yeterli özeni ve dikkati gösterseydi sebep olmayacağı için, bu borçtan ötürü ilgilinin mağduriyetine dikkat çekiyor ve idarenin üzerine düşen dikkat ve özeni gösterme yükümlülüğünü yerine getirmediği kanaatine varılmıştır, diyor. Bunu da önemli bir karar olarak dikkatlerinize sunuyorum. Bir başka karar; ikrami ödemelerine ilişkin gündeme gelmiş. Şikâyet konusunda da denkleştirici adalet hususuna giriyor ve bu bakımdan enteresan bir karar vermiş. Yargı kararının verdiği hükmün uygulanmasına işaret ediyor. Yargı, kişi emekli olurken ödenmesi gereken bedelin eksik ödendiğini tespit etmiş ve verilmesine hükmetmiş, idare de vermiş. Fakat bunu haksızlığı giderici olarak görmeyip, ödenmesi gereken bu miktarın o tarihteki alım gücünün ödendiği tarihteki alım gücüne eşitlenmesi gerektiğine işaret ederek yargı kararının sadece bir miktar ödemesi olarak değil, haksızlığı giderek nitelikte bir değerlendirmesi gerektiğine işaret ederek esasında ödemelerde, tazminatlarda, eksik ödemelerde idarenin uyması gereken uyabileceği bir hukuk kuralı olarak bir açılım getiriyor. 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 103 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Mesela, bir geçiş hükmüne ilişkin 2013/68 Sayılı Kararda teorik çerçeveyi koyuyor ve idare hukuku açısından tartışılması gereken bir biçimde geçiş hükmüne yer verilmeyen genel düzenleyici işlem değişikliklerine ilişkin bir yaklaşım getiriyor. İdare, genel düzenleyici işlemleri koymak, kaldırmaya yetkili, genel düzenleyici işlemlerin kaldırılması idarenin yetkisi çerçevesinde, ama önceki genel düzenleyici işlem nedeniyle kimi düzenleyici işlemlere geçiş hükmü koyması gerekliliğine işaret etmesi ve bunun bir tartışma gündemi olarak ortaya çıkması, buna ilişkin teorik çerçevenin gelişmesi, örnek olaylarla değerlendirilmesine ilişkin bir gündem maddesi getirmesini önemli görüyorum. Bu yargı kararlarıyla gündeme gelen bir husus değil, ama yargı kararının anlam ve kapsamını belirlemek bakımından idareye yol göstermesi ve bir hukuki zemin oluşturması, hem yargı kararının uygulanacağı ortamı daha netleştirmesi bakımından, hem de bu noktada bir zemin oluşturması bakımından önemlidir. Bir diğer karar da, 2013/100 Sayılı Kararda; idare hukuku hareketliliğini takip ettiğini gösterir bir karar. Burada da bir kanun maddesini değerlendirirken disiplin cezasının affıyla, kişinin bu aftan yararlanmak için başvurduğu süre arasındaki tazminatın verilip verilmeyeceği konusunda kanun koyucunun nasıl bilinçli bir ayrım yaptığını, bunun hukuki bakımdan değerlendirme paradigmalarını ortaya koyuyor. Bunu da idare hukuku konusundaki hareketliliğe hemen uyan ve idare hukuku alanında çeşitli başlıklar açan bir nokta olarak görüyor. Hızlıca bir diğer kararına değineyim; bu da 2014/4718 Mobbingle ilgili bir karar. Mobbing ile ilgili yeni bir ispat standardı getirmiş, ispat standartları bakımından Türk hukukunda tartışılmayan bir husus ispat standartları. Bu konuda sadece yazılmış bir eser var. İdari yargıda ispat konusu çok işlenmiş değil, önemli karışıklar var. Burada çağdaş bir kavramı başka hukuk düzenlerinde, özellikle anglasakson hukuk düzenlerinde tartışılan bir kavramı, ispat standardı kavramını getiriyor ve Mobbing uygulamasında tam olarak bir ispatın aranamayacağını, olayların gelişimi ve şahsi kanaatin bu konuda yeterli olduğunu çok açık olarak dile getiriyor. Dolayısıyla, ispat külfetinin idareye düştüğünün belirtilmesi, ilgilinin daha önceki mesleki yaşamında bir sorun yaşamamasından yola çıkarak getirdiği bu standartla idare hukukunda yeni tartışmalara yol açabilecek, üzerinde yeni gelişmeler yaşanabilecek bir husus. Bir diğer karar, “F” kısmında yazdığım pratik çözümler üretmesi gerektiğine ilişkin husus; burada da ilginç bir idari görev belirlemiş, bunu da idari hukuku bakımından bir başlık olarak saymak lâzım. Yargı aracılığıyla gelişen idari hukuku yaklaşımında böyle bir başlığı bulmak mümkün değil. Ama bir sınav sırasında soğuk damgalı olup olmadığı tam anlaşılamayan kimlik, dolayısıyla ortaya çıkan mağduriyete ilişkin şikâyeti değerlendirirken idarenin bu durum karşısında pratik çözümler geliştirmesi gerektiğine değiniyor. İdarenin, adayın mağdur olmaması için pratik bir çözüm üretebilecektir. Buna ilişkin değerlendirmeyi gündeme getiriyor. 104 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Süreyi fazla aşmamak için esas üzerinde durmak istediğim ve Türk Ombudsmanın çok erken zamanlarda tespit ettiği bir hususa işaret etmek isterim. Ombudsmanın idareyle olan işlemleri bakımından, o da şu: Algı yönetimine ilişkin idareye bir görev atfetmesi. İdareyle olan ilişkilerinde algı yönetim şeklinde bir anda ortaya çıkan durum karşısında idarenin diğer görevlerine ek olarak kamuoyu nezdinde idareye yönelik doğru algının oluşmasını sağlamak görevi. Böyle de ifade edebiliriz; kamuoyu nezdinde idareye yönelik doğru algının oluşmasını sağlamak. Bakın kararlardan bir tanesine değinmek isterim, birkaç tane önemli karar var. Bir olay 2014/3076 dolayısıyla tespitler yapıyor. 400 bin sahte hesap bir gün içinde açılmış, bunlar paylaşılarak olay ortaya çıkmış. Diyor ki; ilgili idarenin zaman zaman başvurduğu tedbirlerin özgürlüklerin kısıtlandığı yönünde kamuoyunda duyulan kaygıyı ortadan kaldıracak gerekçeler içermediği görülmektedir. Yani idareye “kendini doğru tanıt” şeklindeki bir duruma değinmiş. Bir başka anlatımıyla, kamu idaresi tarafından haklı olarak başlatılan tedbirin seçilen yöntem nedeniyle idarenin zaman zaman savunulması güç bir durum ile karşılaşmasına yol açmaktadır şeklinde değerlendirilmektedir. İstenilen konuyu, aydınlatıcı bilgi ve görüş yerine, istatistikî ve sayısal doğrudan ilgisi olmayan cevaplar unsuru bulunmamıştır, diyor. İdarenin doğru bilgi vermemesini değerlendiriyor. Dolayısıyla, haklı olmak yetmez, bunu doğru biçimde ortaya koymak gerekir. Bu da idarenin görevidir şeklinde esasında bir gündem açmış durumda, 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 105 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Verilen kararlar yanında eleştirilecek kararlarını da göstermek gerekiyor. Mesela, bence tartışılması gereken noktalardan birisi “misyon şaşması” olarak değerlendirilebilecek, idarenin hatalı bir işlemini esasında işlemini değiştirmeden nasıl meşrulaştırabileceğinin yolunu göstermiş. İstenecek bedel olarak ÖSYM’ye cevap kâğıdı inceleme ücreti yerine, bilgi ve belgeye erişim ücreti adını koyarsan bunda bir hukuka aykırılık olmaz diye açıkça yol gösteriyor. ÖSYM’nin bundan sonra ücret talebini soru kitapçığı ve cevap kâğıdı inceleme bedeli gibi adlar altında değil, bilgi ve belgeye erişim ücreti genel tebliğinde belirtilen unsur uyarınca talep etmesinin hukuka daha uygun olacağıdır. Ama sonuçta bir ücret olduğu için, ücretin nasıl meşrulaşacağı değil kendisinin meşru olup olmadığı daha önemli olarak değerlendirilebilir. idarenin kendisinin yanlış algılanmasından da sorumluluğuna işaret ediyor. Kendisinin yanlış algılanmamasını görevine de işaret ediyor. Dolayısıyla, hareketliliği çerçevesinde erken tespit edilmiş bir görevdir. 2014 raporunda da buna ilişkin açıklamalar var. Uzlaşma kültürüne ilişkin 2014 raporundaki durumu geçelim. Gezi Olaylarına ilişkin önemli noktalar var; Gezi Olaylarına ilişkin kararında, buna yönelik tespitler var. Mesela; Sağlık Bakanlığı’nın, İç İşleri Bakanlığı’nın, toplumu bu konuda yeterince aydınlatamadıkları, kurumsal iletişim mekanizmalarında acze düştükleri tespit edilmiştir. Toplumun sağlıklı, bilgi, belgeyle bilgilendirilmesi görevi öncelikle devlete aittir. Bu tip belirlemeler yapması. Esasında bu çok erken tespit edilmiş yeni bir boyutu, idarenin yeni İdare Hukuku kapsamları içerisinde algı yönetimi konusundaki görevine dikkat çekildi. Bunun için elbette insan kaynakları ve sürekli kendisini yenileyen bir insan kaynağına sahip olmasının yanında, aynı zamanda ulaşılabilir, anlaşılabilir kısalıkta da kararlar yazılmasına ihtiyaç vardır. Mesela, Gezi Kararı okunabilir bir karar değildir, 100 sayfayı aşkın bir karar. İçinde çok önemli kararlar var, ama özel olarak ilgilenmedikçe, belli bir kültür düzeyinde olmadıkça, belli kavramlara aşina olmadıkça anlaşılabilir değil. Halbuki herkesin anlayabileceği kısalıkta, herkesin anlayabileceği terminolojide ve idareye yüklediği algı, yanlış algılanma meselesini kendi kararlarıyla da giderebilecek bir eksende geliştirmesi beklenir. Dolayısıyla, bir idareyle ilgili ilişkilerinin bir denetim ilişkisi olmadığı yönünde bir kavramdan yola çıkıp, inceleme, araştırma, öneride bulunmaya yeni anlamlar yükleyerek esasında Ombudsmanın idare hukukunu oluşturan, geliştiren yeni kaynaklardan, hızla uyum sağlayan kaynaklardan biri olduğuna işaret edip bu misyonuna dikkat çekmek istedim. Ayrıca, ikinci işlevini; algı yönetimine ilişkin işlevi de çok erken zamanlardan itibaren tespit edip buna ilişkin kararlarında yer vermesini ilişkin takdirlerinize sundum örnek kararlarını, bu bakımdan ülkemizde Ombudsmanın hukuk sistemine katkıları kısa zamanda ortaya çıkmıştır. Tarihi derinliklerimizde bulunan bu kurumun güncel kuruluşundan itibaren hızla idare hukukuna katkıda bulunmasını da bu tarihi derinliğin köklerine veriyorum. Yeni işlevleri bakımından bilimsel işlevlere konu olacak çok sayıda malzeme sağlamak suretiyle de idare hukukumuza büyük bir hareketlilik kattığını düşünüyorum. Saygılarımı sunuyorum. 106 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU OTURUM BAŞKANI: Çok teşekkürler. Tüm panelistlerimize kendilerine verilen zamanı çok dikkatli kullanarak bize tartışma için zaman sağladıkları için teşekkür etmek isterim. İzninizle, tartışmayı kolaylaştırmak için, Prof. Gülan’ın sunumuyla ilgili birkaç şey söylemek isterim. Açıkça da görülmektedir ki, bu son panel ve özellikle de son sunum bir ombudsmanın neler yaptığını tüm yönleri ile ortaya koymaktadır. Çünkü açıkçası başlıkta yer verilen ombudsmanlık ile yöneticilik arasındaki ilişki ombudsmanlığın tam olarak ne olduğunu ve ombudsmanın ne yaptığını net şekilde ortaya koymakta. Sayın Gülan da Türkiye’deki deneyimlere dayanarak bu ilişkinin belli başlı yönlerine temas etti. Bir kez daha ombudsmanlık ve yöneticilik arasındaki genel ilişkilere dair vurgu yapmak istediğim önemli nokta da sizin de atıfta bulunmuş olduğunuz gibi, ombudsmanın hukukun üstünlüğünün iki farklı ve ayrı yönünü ne şekilde birleştireceğine ilişkin zorlu görevidir. Açıktır ki, hukuka saygı duymadan hiçbir ombudsman başarılı bir görev icra edemez. Hukuk, ombudsmanın görevini icra ederken dayandığı temeldir. Ancak pek tabii ki ombudsmanlık kurumunun doğası gereği, bu görevdeki kişiden beklenen, hukukun ötesinde ve bazı kimselerin “yumuşak hukuk” olarak adlandırdıkları şekilde, yöneticilik prensiplerini uygulamalarıdır ki ben bu şekilde bir tanımdan kaçınmayı tercih ediyorum. Çünkü pek memnun olmadığım bazı etkileri var. Ancak buradaki husus iyi yönetişim ve kurum prensipleridir ve lütfen bu noktada bir elinize hukuku diğer elinize de hakkaniyeti alarak aradaki farkı değerlendiriniz. Bu hakkaniyet de en nihayetinde ombudsmanın yaptığı işin esasıdır. Ombudsman yasayı uygulamaktadır ancak aynı zamanda da hakkaniyet çerçevesinde hareket eder ki bu terimi birçok dile tercüme etmek pek de kolay değildir. Bununla birlikte, şunu aklımızdan çıkarmamalıyız ki bu görev tam olarak bu iki unsurun bir bileşimidir. Bu da benim açımdan, meşruluk düzeyini ve herhangi bir adli yargılamada ombudsmanlık kurumunun tam olarak otoritesini tanımlamaktadır. Prof. Gülan sunumunda çalışmasına referans vererek uyumluluk oranlarının önemine ve bir ombudsmanın verimliliğini ne şekilde ölçtüğümüze değindi. Açıkça görülmektedir ki, yönetimin ombudsmanın raporu ile 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 107 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU III. Oturum: SORU-CEVAP uyumluluğu kritik önemdedir, ancak panelimizin başlıklarından biri de kapsama ilişkin olacaksa ve tavsiyeler izlenecek olursa, size tavsiyem, ombudsmanın etkinliğinin ölçülmesine ilişkin yaklaşımlardan biri olarak da uyumluluk raporuna bakmanız olur. Ancak aynı zamanda memnun olunmayan ombudsmanlık da şu anlama gelmektedir; siz tavsiyelerinizi sundunuz ancak sonrasında bunları unuttunuz ise, bu durumda kurumunuzun hizmetlerini doğru şekilde sunmamaktasınız demektir. Bunu doğru şekilde yapmanın yolu, yönetimin sizin tavsiyeniz ile ne yaptığını takip edebilmek açısından kayıt altına almak ve ardından da yıllık bazda bir beyan düzenlemek ve yönetimin kabul ettiği tavsiyeleri içeren bir rapor hazırlamaktır. Bu sayede uyumun yüksek ya da düşük olduğu yerlerin neler olduğuna dair elinizde güçlü bir kanıt bulunmuş olur ve bu sayede ortak çalışma ve uyum konusunda yönetim ile yeterli derecede işbirliği veya uyum eksikliği hissettiğiniz alanlarda anlamlı tartışmalar gerçekleştirebilirsiniz. Hepimizin de bildiği gibi ombudsmanlığın en büyük zorluğu yönetim ile kanalları açık tutmak ve yapılan tavsiyelere ilişkin fikirlerin yönetim tarafından benimsenmesinin ne şekilde sağlanabileceğini bulmaktır. Ombudsmanın görevini heyecanlı kılan şey pek tabi ki sadece fikirlerini yazıp evine gitmesi ve rahat bir uyku çekmesi değildir. Ombudsmanlık daha çok yönetim ile ikna edici bir şekilde çalışabilmek ya da durumu bir başka şekilde ortaya koymak gerektiğinde, meseleyi yönetimin hayır demesini neredeyse imkânsız kılacak şekilde güçlü ve tam şekilde ortaya koymaktır. Çünkü kanunsuz şekilde, yönetim ve devlet verilen tavsiyeyi reddetme hakkına sahiptir ve bu nedenle de ombudsmanlar bağlayıcı kararlar aldıracak tavsiyelerde bulunmazlar; ancak, bence tam da bu nedenle ombudsmanın ahlaki otoritesi devreye girer ki bu ahlaki otorite ombudsman tarafından rapor sunarken, uyumluluk durumunu gözlemlerken ya da bir diyaloğa girerken, kanalları açık tutarken bir yandan kanunları bir yandan da hakkaniyeti sağlarken her zaman için muhafaza edilmelidir ve Sayın Gülan sizin de bahsettiğiniz ombudsmanın pratik çözümler ortaya koymaya çalışması ancak pratik çözümlerin adil çözümler bulunmasına yönelik çabalara ilişkin fikrin tümünü örtmesi durumunda sıklıkla yasaları tehdit eder ve siz de özetle yönetimle ilişkilerin bu çok önemli noktalarına ilişkin bazı hususları net olarak vurguladınız. Bunu belirttikten sonra, sanırım panelistlerimizin sunumlarını noktalamış bulunuyoruz ve tartışma bölümüne geçebiliriz. Oldukça bol vaktimiz var, dolayısı ile sorularınızın tümünü almaya çalışacağım. Söz almak isterseniz 108 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU İki kişinin el kaldırdığını görüyorum, siz buyurun lütfen. AHMED TIGANI (Sudan Ombudsmanı) Adım Ahmet Tigani, Sudan Ombudsmanıyım. Söylediğim gibi ne yazık ki her bir panelist için üç sorum olacaktı. OTURUM BAŞKANI: Öncelikle sorularınızdan birini sorun. Diğer katılımcılarımızın sorularının ardından size tekrar söz verebilirim. Tekrar soru sorabilirsiniz; böylesi daha adaletli olacaktır. Önce ilk sorunuzu alalım, ardından size tekrar döneceğim. AHMED TIGANI (Sudan Ombudsmanı) Oldukça bol vaktimizin olduğunu belirtmiştiniz. İlk sorum Ukrayna Ombudsmanına olacak. Anladığım kadarıyla Ukrayna prosedürü Avrupa yasalarına ve prosedürüne sıkı sıkıya bağlı, bana göre zaman zaman ulusal yasalarınızla Avrupa mahkemelerinin prosedürleri arasında bir çeşit dikotomi (ikilem) yaşamaktasınız. Sorum şu, bir dikotomi ortaya çıkması durumunda ya da ulusal kanunlar ile Avrupa mahkemelerinin hükümleri arasında bir bağdaşmazlık olması durumunda hangisini ön planda tutuyorsunuz? Hangi yasa geçerli olmalı? Bu ilk sorumdu. Teşekkürler. VALERİYA LUTKOVSKA (Ukrayna Ombudsmanı) Sorunuz için çok teşekkür ederim. Kanunlarımız, insan hakları alanında oldukça Avrupa standartları odaklıdır. Söylemiş olduğum gibi, 2012 yılında yürürlüğe giren ceza kanunları, insan hakları alanında Avrupa standartları ile tam bir uyum halindedir. Ancak şu an bir süreliğine her iki kanunun da eski olduğu bir dönemden geçmekteyiz ve genel somut kurallar ile uyumlu somut olaylara ilişkin yeni kanunların uygulanması daha uygun olabilir. Eski ceza kanunu, pek ideal bir kanun değildi ve eğer dava mahkemeye taşınmadan önce eski ceza kanunu usullerine göre değerlendirilir ise, örneğin; kişinin suçlu olup olmadığının 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 109 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU lütfen elinizi kaldırın ki size mikrofon iletebilelim ve sorunuzu sormadan önce lütfen kendinizi tanıtın ve her söz aldığınızda lütfen bir soru sorun. Bu hem panelistler için kolaylık sağlayacaktır hem de diğer katılımcılar açısından daha adaletli olacaktır. Soru sormak isteyen var mı – sorusu olan? mahkeme tarafından karara bağlanması 6 yılı bulmaktaydı. Bu normal bir durum. Yani, bağımsız mahkemeye ve usule ombudsman nasıl müdahale edebilir ki? Bu durumda, ben yalnızca mahkeme başkanına Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kurallarını hatırlatarak, somut olaya ilişkin daha efektif olmasını tavsiye ediyorum; çünkü aksi takdirde bu davanın da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gideceğini ve usulün uzunluğu nedeni ile adil yargılanma hakkı olan kişinin hakkının gasp edilmesi olarak görülerek Ukrayna’nın bir kez daha mahkemede haksız bulunacağını belirtiyorum. Bu sadece bir öneridir ve mahkeme başkanı, bu somut olaya ilişkin sorumlu olan kişi değildir, hâkim değildir. Ancak başkan olarak, davada ne olduğunu görme hakkı vardır. Davanın mahkemede görülmesinin neden bu kadar uzun sürdüğünü ve kişinin suçlu ya da masum olup olmadığına ilişkin usulün neden bu kadar uzun sürdüğünü bilmeye hakkı vardır. Eğer mahkeme başkanı, davanın çok zor olduğunu görürse, örneğin davanın birçok tanığı olduğunu, birçok savunma makamı olduğunu görür ise, bu durumda mahkeme başkanı, bana durumu açıklayabilir ve durumun uzunluğunun normal olduğunu açıklayabilir. Böyle bir davada, beş yıl gibi bir süre mantıken kesinlikle normal sayılabilir. Eğer mahkeme başkanı davaya bakan hâkimin çalışmasını yeterli bulmazsa, bu durumda sürecin hızlandırılmasına yönelik, hâkime öneride bulunabilir ki benim mahkemeye bu tavsiyeyi gönderirken kastettiğim şey de tam olarak bu anlama gelmektedir. OTURUM BAŞKANI: Çok teşekkürler. Arkada birinin el kaldırdığını görüyorum. Evet, lütfen kendinizi tanıtıp sorunuzu sorun. Teşekkürler. SAİT KORKMAZ – Merhaba, Sait Korkmaz; Kamu Denetçiliği Uzmanıyım. Eğer müsaade olursa İrlanda Ombudsmanı Bay Tyndall’a bir soru sormak istiyorum. Re’sen inceleme yetkisi kapsamında çeşitli ombudsmanlıkların internet sitelerine baktığımızda, İrlanda Ombudsmanlığının sitesindeki bir rakam özellikle dikkatimi çekti. Orada kamu hastanelerinde yaşlılara verilen hizmetlerle ilgili olarak yaşlıların şikâyetlerinin azlığından kaynaklanan, yani bu tespit edildikten sonra kendi inisiyatifiyle ombudsmanın bir inceleme başlattığından bahsediliyordu. Devamında da sanıyorum diğer inceleme tiplerinden daha değişik metotlar kullanılıyordu. Bu örnek bağlamında ombudsmanın kendi inisiyatifiyle inceleme başlatma 110 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Teşekkür ediyorum. PETER TYNDALL (İrlanda Ombudsmanı) Teşekkürler, bildirilen sorunun adı “Learning to Get Better” (Daha İyi Olmayı Öğrenmek) idi ve halen @ombudsman.ioi. web sitesinde mevcuttur. Buna baktık çünkü ben bundan önce Galler’de ombudsmandım ve İrlanda kamu sağlığı hizmetlerine ilişkin aldığım şikayetlerin sayısı bana diğer ombudsman ile kıyasladığımda az geldi. Karşılaştırmalı olarak bakmak, her ne kadar zor olsa da, insanların şikâyette bulunmama nedenlerinin yerel hastaneden ya da doktordan bana yönlendirilmemiş olmaları olduğunu ve süreç nedeni ile insanların bıkkınlaşmış olduklarını gördük. Normalde, ombudsman soruşturmasında kullandıklarımızdan, daha farklı bir teknik kullanmamız gerekti. Biz de gazetelere ilanlar verdik. Ben şahsen televizyon ve radyolara demeçler verdim ve insanların, sağlık hizmetleri konusunda şikâyetçi oldukları tecrübelerini bizimle paylaşmalarını istedim. Aynı zamanda da şikâyetleri olanlara, bu şikâyetlerini neden bildirmediklerini bize anlatmalarını istedik. Toplumdan gelen bilgiler doğrultusunda da görüşme yapacağımız ve durumu daha detaylı olarak anlatmalarını isteyeceğimiz bazı odak gruplar oluşturduk. Eş zamanlı olarak, sağlık hizmetlerine gelen şikâyetleri inceleyerek bu şikâyetlerin çözüme ulaştırılmasında, herhangi bir zorluk olup olmadığını araştırdık ve ardından da İrlanda’daki her bir kamu hastanesine anket göndererek şikâyetler ile ne şekilde ilgilendiklerini belirtmelerini istedik. Buna paralel bir şekilde, İrlanda çapında yedi hastaneye ziyaretler gerçekleştirdik. Buralara gelen şikâyet formlarını inceledik, şikâyetlerle ilgili olan kişiler ile görüşmeler yaptık ve aynı zamanda insanlara ne şekilde şikâyette bulunacaklarını anlatan bildirgelerin ya da posterlerin olup olmadığına baktık ve internet sitelerini de inceleyerek, bu sitelerde şikâyette bulunabilme olanağına açık şekilde yer verilip verilmediğine baktık; sonunda bazı sonuçlara vardık. Değişim için gereken tavsiyeleri belirledik. Bu yaptıklarımızın yanı sıra ayrıca sağlık hizmetini sunan kurumların müdürlerini raporla ilgili konuşmak ve tavsiyelerimize uyacağına yönelik taahhüt almak için kurumu davet ettik. Bulgularımız arasında en sık karşılaştığımız şey, insanların şikâyette bulunmaktan korkuyor 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 111 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU yetkisini hangi durumlarda kullanması, hangi metotları izlemesi gerektiği konusundaki düşüncelerini merak ediyorum. olduklarıydı çünkü eğer aldıkları hizmeti şikâyet ederlerse, şikâyette bulundukları için cezalandırılacaklarını ve hizmeti tekrar alamayacaklarını düşünmekteydiler. Biz de araştırmalarımız neticesinde, şikâyette bulundukları için personel tarafından eleştirilmiş olan kimseler olduğuna yönelik bazı durumlarla karşılaştık. Dolayısıyla çok detaylı değişim tavsiyeleri içeren sıkı taahhütler aldık ancak bunun yanında sağlık hizmetleri sunan kuruma bu hususları ne şekilde değiştireceklerine dair detayları içeren bir eylem planı yapmaları gerektiğini belirttik. Bu kurumlar, yeni şikâyet formları oluşturmak zorunda kaldılar. Yeni bir şikâyet sistemini uygulamaya koydular ve bir yıl sonra, üzerinde anlaşılan hususlardaki uygulama planlarının gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğini görmek için tekrar bir denetim yapacağız çünkü bazen siz her ne kadar tavsiyelerde bulunsanız ve insanlar da her ne kadar bu tavsiyelerinize uysa da, istenilen sonuçları yine de alamayabilirsiniz. Bizler, sadece insanların bizim onlara söylediklerimizi yapıp yapmadıklarına değil, onlardan yapmalarını istediğimiz şeylerin işe yarayıp yaramadığına da bakmaktayız. Eğer işe yaramıyor ise, bu durumda tavsiye verdiğimiz kişilerden, bu hususlarda değişikliğe gitmelerini istiyoruz. Dolayısı ile bana göre tüm kültürde şikâyetler ile ilgilenme hususunda çok büyük bir değişiklik gerçekleşebilmesini sağladık. Şu an, İrlanda’daki her bir hastanenin şikâyet ofislerini doğru şekilde tanımlayabilmiş durumdayız. Öncesinde, bu iş birilerinin diğer işlerinin yanında yaptıkları bir şeydi. Şu an formlarımız, el ilanlarımız ve posterlerimiz mevcut, internet sitelerinde yer verilen insanlara benim ofisime gelme haklarının olduğunu anlatan standart bir metnimiz var. Dolayısı ile oldukça enteresan bir deneyimdi. Belirtmek istediğim bir diğer husus da re’sen incelemeler yaptığınızda, ofisinizin birçok kaynağını kullanırlar. Benim ofisim de başka herhangi birinin ofisinden daha farklı değil ve ekstra kaynaklarımız olmadığı için, re’sen yapılacak incelemelerde konu başlıklarını belirlerken çok dikkatli olmalıyız. Aradığımız şey de durumları dolayısı ile kamu hizmetlerine büyük bir bağımlılıkları olan ve bu hizmetleri şikâyet etmekten çekinen, bunda zorluk yaşayan kimseler. Dolayısı ile önümüzdeki dönemde gerçekleştireceğimiz re’sen yapılan incelemelerin iki alanı olarak: zihinsel engelliliği olan insanlara verilen ya da evsiz kimselere verilen hizmetleri seçtik. Nedeni ise, bu hususlar üzerinde en büyük etkiyi sağlamak için oldukça uzun ve çok düşünmemiz gerekmesidir. Gücümüzün, bizi şikâyetlerin bize ulaşamadığı yerlere nasıl ulaştıracağını bulacak 112 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU OTURUM BAŞKANI: Teşekkürler Peter, lütfen bana bir saniye izin verin. Burada altını çizmem gereken iki nokta var. Kendisi kültürde bir değişimden bahsetti. Yönetim kültürü. Biz de özellikle bir ombudsmanın işinin en önemli yönünün, en iyi uygulamayı teşvik etmek olduğundan bahsetmiştik. En iyi uygulama, burada yönetimin ne yaptığını gözden geçirmek; politikasında değişiklik yapmasını önermek ve şunu söylemektir: “tekrar geleceğim ve tekrar kontrol edeceğim”. Bu şekilde, en iyi uygulamaya erişilebilir ve aynı zamanda ileriyi de kapsayacak şekilde kontrol sağlanabilir. Evet. Teşekkürler. Hakkaniyet açısından, sözü daha önceden söz isteyen Kamu Başdenetçisi’ ne vereceğim ve ardından da yine adaletli olmak bakımından, el kaldıran bir hanımefendi görmüştüm. Ardından, kendisine söz vereceğim; ne de olsa adaletli davranmak aynı zamanda cinsiyetler arasında bir denge kurulmasını da gerektirir. Teşekkürler. Sayın Kamu Başdenetçisi? M. NİHAT ÖMEROĞLU (Kamu Başdenetçisi) Öncelikle oturum başkanımız, değerli dostum Nikiforos Diamandouros’ a Sempozyuma katıldığı için, diğer Ombudsmanlar gibi teşekkürlerimi sunuyorum. Sayın Nikiforos, Kurumumuzun kurulmasından önceki yasa çalışmalarında da, kurulduktan sonrada biraz önce ifade ettiği gibi 3 yıldan bu yana -bu Sempozyumda dâhil- bize katkı sunuyor. Burada huzurlarınızda şükranlarımı sunuyorum. Değerli katılımcıların da, panelistlerin de sunumlarını büyük bir zevkle ve dikkatle izledim. Ancak, dünden yapılan bir program sebebiyle “Türkiye’nin Sesi Radyosu” nda canlı yayına çağırdıkları için, özellikle Sayın Aydın Hocamdan özür diliyorum; çünkü çok merakla onun sunumunu bekliyordum. Ben eleştiriye açık bir insanım, onun eleştirileri de gelecekte benim hem ufkumu açıyor, hem de yol gösteriyor, bu fırsatı kaçırdım. Ama tebliğinin yazılı bir örneğini eğer izinleri olursa almak isterim. Dolayısıyla herkese teşekkür ederim. Bir de Diamandouros hatırlayacaklardır, 2013 yılında kendilerine Strazburg’da ziyarete gittiğimde çok yakın ilgisini ve desteğini gördüm. 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 113 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU şekilde kullanmanın yollarını tespit etmeliyiz. Teşekkürler. Yine bu yargı konusu gündeme gelmişti. Benim aynı şekilde Sayın Lutkovska’ nın dediği gibi, “mahkemelerin sürecine müdahale” konusunda kendilerine fikirlerimi aktarmıştım. O da çok usta bir bilim adamı olarak, siyaset bilimci olarak bana şunu söylemişti. Siz çok cesursunuz dedi, ben “yargı korkulacak bir şey değil, biz yasalara saygılıyız” dedim. Dolayısıyla böyle bir anekdot geçmişti aramızda, ancak biz bu çalışmayı burada yaptık. Belki biraz süre geçti, ama çok önemli bir konu olduğu için bahsediyorum. Özellikle de eski bir yargı mensubu olduğumun da altını çiziyorum. Ben bu teşkilatta 39 yıl çalıştım; Sulh hâkimliğinden tutun da, Ağır Ceza Başkanlığına ve daha sonra da Yargıtay nasip oldu, orada da çalıştım. Dolayısıyla yargıyı tanıdığımı sanıyorum. Sonuçta bugün yargıda görev yapan arkadaşlarımızda 3-5 sene sonra veya zamanı gelince ayrılacak ve yine mahkemelere ihtiyaç olacaktır, mahkemelere müracaat etme durumunda kalacaklardır. Ben özel bir çalışma yaptırdım, bunu kitap haline de getirttim, sizlere de takdim edeceğiz. Bu konuyla ilgili üniversitelerimizden, yüksek yargı mensuplarımızdan, barolarımızdan görüşler aldık, arkadaşlarımız ziyaretlere gitti. Sonuçta, bir arkadaşımız hariç hemfikir kaldık, yasanın ilgili hükmünde aynen şunu söylüyor: “Anayasa Mahkemesince iptal edilen kanunda böyle bir hüküm yoktu.” Ama yeni getirilen, yani 29 Haziran 2012’de yasalaşan 6328 sayılı Kanunumuzda Kamu Denetçiliği Kurumu’nun bakamayacağı dört tane kırmızıçizgi var ve üçüncü olarak da şöyle deniliyor: Yargı yetkisinin kullanılmasına ilişkin karar var. Bana göre bu bir sınırlama içeriyor. Bakınız, “yargı yetkisinin kullanılmasına ilişkin kararlar”, bu ne demektir? O zaman sürece Kamu Denetçiliği Kurumu müdahale edebilir. Sayın Lutkovska bu anlamda bizim ufkumuzu açtı, ben kendilerine teşekkür ediyorum. Bu yargıya müdahale değildir. Bakın, gözlemci olarak gidiyor. Bizim yasamızda gözlemci olarak gitme diye bir şeyimiz yok, ama gözlemci olarak gitmemize de yasal bir engel yok. Bir sivil toplum kuruluşu gibi gideriz. Çünkü yasamızda diyor ki; kamu görevlilerinin tutum ve davranışlarını da biz incelemek durumundayız, şikâyet varsa. Eğer oradaki hâkim “ben burada günah çıkarayım, geçmişte bunları yaptık” diyorsa. Vatandaşa hiçbir neden yokken bağırıyorsa, elindeki bir şeyi onun yüzüne fırlatıyorsa veya ona hakaret ediyorsa bunun yargı yetkisini kullanmasıyla bir ilgisi yoktur. Bu geçmişte yanlış şekilde yapıldı, ben 114 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Diğer bir yönden yargılama tamamlanmışsa, çok özel örnek veriyorum; Usul Kanununda mahkemenin gerekçeli kararı 15 gün içinde yazılır, diyor. Çok yakın bir tarihimizde bununla ilgili Meclis yasa çıkardı. 8 ay geçmiş hâkim gerekçeli kararını yazmıyor. İçeride insanlar tutuklu, buna Kamu Denetçiliği Kurumu müdahale edebilir, edebilmeli. 8 ayda kararı yazmamak, bunun yargı yetkisini kullanılmasıyla hiçbir ilgisi yoktur diye düşünüyorum. Bu anlamda, bu Kurumun gerektiğinde çok büyük davalarda, kamuyu ilgilendiren davalarda, eğer basına da yansımışsa veya bir şikâyet olmuşsa sürece müdahale edebileceğini bende düşünüyorum. Onun için Ukrayna Ombudsmanına bu anlamda bunu tekrar gündeme getirdiği için teşekkürlerimi sunuyorum. Ben eğer izniniz olursa bir-iki soru sormak istiyorum. Bunlardan bir tanesini İrlanda Ombudsmanı Sayın Tyndall’a yöneltmek isterim. Orada tavsiyede bulunma konusunda hükümete galiba bir görev düşüyor, acaba ben yanlış mı anladım? Bizde verilen tavsiye kararlarını hangi ilgili kurum yapmışsa, bu bir vergi dairesi olabilir, maliye olabilir veya Çevre ve Orman Bakanlığında bir genel müdürlük olabilir, müsteşarlık olabilir, onların yerine getirmesi gerekiyor. Tabii sonuç olarak bunların hepsi Bakanlar Kuruluna, hükümete bağlı olduğu için, ama genelde hangi kurumla ilgiliyse ona iletilmesi gerekir. Bunu öğrenmek isterim, orada sadece muhatap hükümet mi? Bir de yanlış anlamadıysam 3 aylık süre içerisinde mi incelemeler tamamlanıyor, yoksa o İran’la mı ilgili, onu tam hatırlayamıyorum. Bunu sormak istedim. Diğer yönden de İran Ombudsmanı, daha doğrusu genel denetim yetkilisi Sayın Seraj’a bir soru sormak istiyorum. 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 115 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU de yaptım ve yıllar sonra bunun farkına varıyoruz. Bunlar dönem dönem azda olsa olan şeyler veyahut da hâkim kişinin savunma hakkını kısıtlıyorsa, en önemli insan haklarındandır. Oradaki gözlem sonucunda bunların tespiti ve onun bağlı olduğu kuruma iletilmesi bence hiçbir zaman yargı yetkisinin kullanılmasına müdahale anlamına gelmez diye düşünüyorum. Verdiğiniz kararlar yanılmıyorsam “temyiz edilebilir” diye bir şey duydum, yanlış mı bilemiyorum, böyle bir şey var mı? İkinci olarak da, Adalet Bakanlığı’na bağlı olduklarını söylediler. Sonuç itibariyle Adalet Bakanlığı siyasi bir kurum, acaba bu durum bağımsızlık ve tarafsızlık konusunda bir risk oluşturuyor mu? Bu konuda bir müdahale oluyor mu? Bu da bizim için önemli ve bununla bağlantılı olarak da Ombudsmanlık kurumlarının bu tür insan hakları kurumlarının ve genel denetim yetkisi gibi İran’da çokta eski bir kurum, bütçeleri bağımsız mı? Sonuç itibariyle eğer idareye bağlıysak farklı bir uygulama karşısında, hükümetin kurumlarını çok eleştirmek karşısında bütçede bir sıkıntı yaşanabilir mi? Ben tekrar Sayın Başkana ve panelistlere teşekkürlerimi sunuyorum. Saygılarımla. OTURUM BAŞKANI: Teşekkürler. Yorumlarınız ve katkılarınız için teşekkür ederim. Anladığım kadarıyla, başka bir toplantıya katılmak için ayrılmanız gerekiyor. Katılımınız, bizim için çok önemli çünkü önemli katkılar sundunuz. Aynı anda, iki soruyu peş peşe alacağım. Siz de ev sahibi olduğunuzdan ve ayrılmanız gerektiğinden size özel bir istisna gerçekleştireceğim ve sözü soruların sorulduğu panelistlere bırakacağım. Şu şekilde ilerleyeceğiz: sizin ayrılmanız gerektiği için, biz tartışmamıza daha sonra kaldığı yerden devam edebiliriz ve sanırım buradaki tüm katılımcılar ve konuşmacılar adına da konuşuyorum. Bu Üçüncü Sempozyumu topladığınız için size çok teşekkür ederiz. Bunun için size gerçekten minnettarız ve umuyoruz ki gelecekte de bu kurumu başarı ile yönetmeye devam edersiniz. Bize, sizlerle belirli aralıklarla bir araya gelebilme, deneyim ve iyi uygulama örneklerini paylaşabilme fırsatı verdiğiniz için çok teşekkür ederiz. Çok teşekkürler. PETER TYNDALL (İrlanda Ombudsmanı) Teşekkür ederim Kamu Başdenetçisi. Benden, devletin ombudsmanın tavsiyelerine uygun hareket etmesini sağlamak için parlamento ile ilişkilerin nasıl kurulduğu konusu üzerine konuşmam istendi. Şikâyetler üzerine yaşadığımız deneyim iyi bir örnekti. Birçok devlet kurumu uyumluydu, çoğu zaman çok az problemle karşılaştık. Sanırım anlatmış olduğum gibi sadece dört farklı problemin ortaya çıkması 116 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU OTURUM BAŞKANI: Teşekkürler Peter. Devam edelim. Evet. VALERİYA LUTKOVSKA (Ukrayna Ombudsmanı) Yalnızca birkaç cümle ifade etmek isterim. Sunuma ilişkin değerlendirmeleriniz için teşekkür ederim Sayın Kamu Başdenetçisi. Bence adil yargılama için hukukun bağımsızlığı ile usul bağlamında bizim insan haklarını koruma yükümlülüğümüz arasındaki ilişkinin sınırlarını tespit etmek oldukça önemli. Dolayısı ile bu çok önemli bir nokta ve bence insan hakları ihlallerini çözebilirsek adalet üzerinde bir nebze etkimiz olabilir. Teşekkürler. OTURUM BAŞKANI: Çok teşekkürler, daha önce de belirttiğim gibi hakkaniyetli davranacağız ve cinsiyet dengesini gözeteceğiz, buyurun, söz sizin. Kusura bakmayın. Özür dilerim, affedersiniz. Teşekkürler. 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 117 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU devlet kurumlarının ilk etapta uyum sağlamayı reddetmelerine neden oldu. Bu problemlerden biri çözüldü. İkisi şu an çözüm aşamasında ve dördüncüsünü de sanırım sadece deneyimlememiz gerekiyor. Bence Nikiforos’un şikâyetler hakkında değindiği şu nokta çok önemliydi: Gerçekten de insanların, sizin verdiğiniz tavsiyeler hakkında, sizinle hemfikir olması sonunda, bu tavsiyeleri gerçekleştirecekleri ya da doğru şekilde uygulayacakları anlamına gelmez. Bir Ombudsman olarak, her zaman durumu şöyle değerlendiririm; tavsiyenizi verdikten sonra ya da çözümünüzü yazdıktan sonra dosyayı kapatırsınız; evet, ancak gözünüz yine de dosyanın üzerinde olmaya devam eder ve yapılmasını önerdiğiniz şeylerin yerine getirilip getirilmediğine, doğru şekilde uygulanıp uygulanmadığına bakarsınız. Dosyayı ancak bundan emin olduktan sonra tam olarak kapatırsınız. Dolayısıyla bence rıza göstererek uyum sağlamak, çok önemli bir husus. Herhangi birinden, direkt hayır yanıtını aldığımız bir örnek neredeyse hiç yok ancak zaman zaman ombudsman, örneğin; büyük miktarlarda bir paranın harcanmasını tavsiye ettiğinde, bildiğiniz gibi mevcut ekonomik zorluklar nedeni ile bu durum, uygulanması sürecinde devletle hararetli bir tartışmaya neden olabiliyor. Teşekkürler. HÂKİM NASER SERAJ (İran Ombudsmanı) Evet, şikâyetler telefonla ya da internet üzerinden ya da direkt şahıslarla yüz yüze görüşerek alınıyor ve eğer şikayet bir suç fiili ile ilişkili ise bu durumda İran Başdenetçisi’ ne geliyor ve mahkemeye taşınıyor. Bu durumda, ilgili hâkim cevap vermek ve üç ay içerisinde karara çıkmakla yükümlüdür. 174 numaralı maddeye dayanarak, denetçi kurum yasanın adaletli olarak ve doğru şekilde uygulanmasından sorumludur. Raporlar, ihmallere ya da devletin yanlış kararlarına dayanarak hazırlanabilir. Dolayısı ile buna dayanarak, idari mahkemeye gönderilir ve eğer ihmal yoksa bu durumda reddedilir. Eğer bu durum, yönetimsel bir ihmal ise, bu durumda idari daire tarafından reddedilecek ya da belki yasalara dayanarak bir ceza verilecektir. İran’da hâkimler son derece bağımsızdır ve hiçbir kurum ya da makamın, hâkimin kararlarına müdahalede bulunmaya hakkı yoktur. Dördüncü soruya gelirsek, hâkimlerin siyasete müdahil olma hakkı yoktur ve yasaya dayanarak eğer hâkimin verdiği hükmün salt politik bir karar olduğu açık şekilde görülmüş ise, bu durumda bu karar idari daire tarafından reddedilecektir. Teşekkürler. OTURUM BAŞKANI: Mükemmel. Tekrar teşekkürler. Şimdi, son olarak size söz verebiliriz. Lütfen önce kendinizi tanıtın ve ardından da sorunuzu alalım. Mikrofonu alır mısınız? Teşekkürler. ALMEDI NICARAGE (Kamu Denetçiliği Kurumu – Bosna Hersek) Adım Almedi Nicarage, Bosna Hersek Kamu Denetçiliği Kurumundanım. Öncelikle bu ilgi çekici sunum ve panel için teşekkür ederim. Benim sorum Peter’a olacak. Parlamentoların ombudsmanların en büyük müttefikleri olduğundan bahsettiniz. Ben, sizin ombudsmanın sunduğu yıllık raporların uygulanmasına dair bakış açınızın ne olduğunu öğrenmek istiyorum, çünkü bildiğimiz gibi birçok ülke bu uygulamayı halen yıllık raporlar ve özel raporlar üzerinden gerçekleştirmekte. Size göre, ya da deneyimlerinize dayanarak, ombudsmanın görevini genişletmenin bir yolu ya da ombudsmanın bağımsızlığını etkilemenin bir yolu var mıdır? Ombudsmanın tavsiyelerinin daha güçlü kılınabilmesinin bir yolu var mıdır ya da ombudsmanın işlerini yapacak ombudsmanlık yerine geçecek başka bir uygulama var mıdır? Bu hususta sizin bakış açınızı öğrenmeyi çok isterim. Çok teşekkürler. 118 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Bence bir memur olarak ombudsmanın parlamentodaki rolü çok önemli. Bizim örneğimizde, farklı ombudsmanlıklardaki farklı insanların yine birbirinden farklı farklı deneyimleri var. Bir yerde işe yarayan bir deneyimin başka bir yerde de işe yarayacağını düşünmek doğru değil, çünkü eğer parlamento ile ombudsman arasındaki ilişkiler iyi değilse, bu durumda yıllık rapor da gerilimli ve zorlu olabilir. Bizim deneyimimiz, makamın işinin vurgulanması bakımından iyi bir örnek. Önemli oranda siyasetin ve basının dikkatini çekmekte. Parlamentonun genel kurul toplantısında sunulduğunda, ombudsmanın devreye girememesi ve diyalog sağlanamaması, çok düşük bir ihtimaldi. Dolayısı ile bana göre bu durumda yıllık rapor görevi, hükümeti sorumlu kılan ve parlamentodan bir komisyon ile tartışma olanağı sunan çok değerli bir fırsat. Aynı şeyi, İrlanda’ya döndüğümde de gerçekleştireceğim. Şimdiden, tarihi belirlenmiş bir toplantımız var. Komisyon, aynı zamanda üzerinde konuştuğumuz rapora da bakacak. Komisyon, bu raporlarla oldukça ilgili ve bu raporların İrlanda’daki kamu hizmetlerinin geliştirilebilmesi için nasıl kullanılabileceği üzerinde de kafa yoruyor. Dolayısı ile bu durum bence çok değerli ancak aynı zamanda bir silaha da dönüşebilir. Eğer parlamentonun yıllık raporu uygulamaya koyması için resmi bir gereklilik oluşursa ve parlamento bu raporu uygulamayı reddederse, bu durumda ombudsmanın işi de oldukça zorlaşır. Bana göre, ombudsman kurumları olarak bizim, parlamentoların ombudsmanların rolüne saygı göstermeleri için parlamentolar üzerinde baskı kurmak gibi bir görevimiz de var. Bermuda’da parlamento ile ateşli tartışmalar yürütülmekte ve birkaç parlamento üyesi ombudsman raporu üzerine konuşurken oldukça kaba, parlamentoya uymayan bir dil kullanıyor. Bu saygılı diyaloğun, devam ettirilmesi çok önemli ve bana göre zaman zaman bu ilişkinin kopması durumunda meslektaşlarımız bize güvenmekte ve biz de böyle durumlarda dayanışma içerisinde hareket etmeli ve hatta belki işe yarayacağı durumlarda isterlerse müdahil olmalıyız. Dolayısı ile genellikle iyi bir şey olmakla birlikte, zaman zaman bu bize karşı da kullanılabilmekte. OTURUM BAŞKANI: Teşekkürler Peter. Bu toplantıyı düzenleyen üst makamlar bir on dakikamız daha olduğunu belirtiyorlar. Bu süreyi de kullanabiliriz. Sudan Ombudsmanına, kendisine tekrar söz vereceğimi 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 119 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU PETER TYNDALL (İrlanda Ombudsmanı) belirtmiştim ancak önce başka söz almak isteyen var mı görmek istiyorum. Bir kişinin daha el kaldırdığını görüyorum. Oradan da soruyu alıp ardından kendisine tekrar söz vereceğim. Buyurun beyefendi. Özel bir iznimiz olmadıkça, dört soru daha almak için zamanımız yok. Evet, Sayın Önen? KEMAL ÖNEN- Aydın Gülan Hocama bir sorum olacak. İdarenin değişen ve gelişen yönünden bahsetti. Ombudsmanlığın vermiş olduğu kararlarla, hâkimlerin vereceği kararlarla, yani yargı kararlarını etkileme ihtimali var mıdır günümüzde ya da gelecekte nasıl olacaktır? Düşüncenizi merak ediyorum. Teşekkür ediyorum. SUNUCU- Teşekkür ediyoruz; buyurun. PROF. DR. AYDIN GÜLAN- Teşekkür ederim. İdari yargının daha iyi yargılama yapabilmesi için işlem dosyasının iyi hazırlanması önemli, dolayısıyla ombudsmanın incelemesinden geçmiş bir idari işlemin yargıya intikalinde idari yargının daha kapsamlı inceleme yapabilmesine müsait bir işlem dosyası oluşmuş olacaktır. Dolayısıyla, bence yargılamayı olumlu yönde etkiler, daha derinlemesine yapılabilmesi bakımından önemli olduğunu düşünüyorum. SUNUCU- Başka sorusu olan var mı? Buyurun efendim. NİJER OMBUDSMAN KURUMU- Teşekkür ederim. Nijer Ombudsmanlık kurumundan geliyorum. Öncelikle, hepinizi tebrik ederim ve moderatöre teşekkürlerimi sunarım. Bu çok hoş ve mükemmel bir oturum. Bir sorum olacak ancak ondan önce küçük bir yorumda bulunmak istiyorum. Sadece küçük bir yorum. Genel olarak, benim bölgemde iki sorunla karşılaşıyoruz. Bunlardan birincisi önerilere uyum ve idarenin, önerilerimize olumlu bir yanıt vermesini nasıl sağlayacağımız ile ilgilidir. Bu husus, bu oturumda detaylı olarak görüşüldü ve parlamentonun müdahalesi de önemlidir. Ayrıca, parlamento ile olan ilişkiler de gerçekten önemlidir. Bildiğiniz üzere, parlamento kanunları oylar ve hükümeti denetler. Bu nedenle, ombudsman ve parlamento arasındaki ilişki bir 120 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU OTURUM BAŞKANI: Lütfen bir panelist seçiniz. Bay Peter. Sanırım bir seçim yapmanız gerekecek. PETER TYNDALL (İrlanda Ombudsmanı) Ombudsmanlık kurumunun ilk yıllarında, özerk bütçe ile ilgili olarak ilk ombudsman, devlet tarafından hiç hoş karşılanmayan bir karar vermiş ve bütçesi yarıya indirilmişti. Başka bir şey daha yaptılar ve bu da uygunluk konusundaki diğer soruyu yanıtlıyor. Basına gitti. Mesleği, gazetecilikti. Hükümetin davranışlarından şikâyet eden her televizyon ve radyo kanalına çıktı ve hükümet, bir karar vermek zorunda kaldı. O günden bu güne, kurumun bütçesine karşı hiçbir tehdit olmadı. Diğer insanlar gibi bizim de zor zamanlarımız oldu ve bütçe düşürüldü. Ancak bunun sebebi, kurumun söylediği şeyler değildi, çünkü mevcut para miktarı azalmıştı. Ama bence Maliye Bakanlığı yerine bütçenin belirleyen parlamentonun bir komisyonu olduğunda, size daha iyi bir bütçe elde etme fırsatı sunacaktır. OTURUM BAŞKANI: Teşekkürler, Peter. Kısa açıklama yaptığın için de teşekkür ederim. İki soru daha alabiliriz. Önce, önde oturan beyefendi ve sonra Sudan Ombudsmanı. Diğerlerinden özür dilerim ancak zamanımız bitiyor. SACİT ADALI- Benim sorum bütün konuşmacılara, fakat sadece ben sizin sözünüze itibar ederek Sayın Valeriya Lutkovska’ya yöneltiyorum. Tavsiye kararları, tartışmalar, yıllık raporlar, bu bir aşama. Fakat bir sonucu daha olması lâzım ve beklenen bir sonuç olması lâzım. Bütün bunlar neticede idarenin dönüşümü, iyileştirmesine yönelik bir adım atılmasına yol açıyor mu? Ombudsmanlık faaliyeti mevzuatta, tutum 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 121 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU araç olarak kullanılabilir. Bu şekilde kontrollerin bir kısmına itiraz edilebilir ve bu şekilde önerilere uyulduğundan emin olabiliriz. Özerklik hakkında bir soru soracağım. Bütçe ile ilgili olacak. Sorular ve sorunlar birbirleri ile alakalıdır. Bu öneriler ve bu uygunluk önerileri bütçeyi etkilemektedir ve özerk bütçe önemlidir. Bu özerk bütçeyi, nasıl oluşturduğunuzu sormak istiyorum. Benim ülkemde, bu gerçekten zor. Tüm kurumlar gibi, belirli bir bütçemiz var ve bu bizim bağımsızlığımızı etkiliyor. Özerk bütçelerden bahsederken, bunu nasıl yapacağımızı da söyler misiniz? Bunu anlıyorum ancak hepinize sormak istiyorum. ve davranışlarda usul ve esaslarda ne gibi bir idari ve kanuni değişimler meydana getiriyor? Bunu sizin ülkenizle bir tecrübe olarak iyileştirmeye yönelik ne gibi faaliyetleriniz oluyor? Teşekkür ederim. SUNUCU- Teşekkür ediyoruz. VALERİYA LUTKOVSKA (Ukrayna Ombudsmanı) Çok teşekkür ederim. Çok fazla başvuru aldığımızda bunlardan bazılarında sistemik bir sorun olmaktadır. Sistemik sorun, somut önerilerle yıllık raporumda vurgulanmıştır. Durumun yasalar ile nasıl iyileştirilebileceğinden bahsettim çünkü parlamento bir yasama gücüdür. Bu yüzden sistemik sorunlardan bazıları yasamadaki durumun iyileştirilmesi ile alakalıdır. Ancak bazı öneriler somut vakalardadır. Yıllık raporda, bu somut önerilere yer vermedim bu yüzden somut vakadan ziyade, yıllık raporda insan hakları ile ilgili durumun daha geniş bir ifadesini sundum. Ukrayna mahkemelerindeki kriminal prosedürün hızının, AİHM içtihadına göre, daha iyi bir hale geldiğini söyleyebilirim. Artık, AİHM’den Ukrayna ile ilgili ve dava usul sırasının ihlali ile alakalı çok dava almadığımızı söyleyebilirim. Artık, somut sonuçlarımız var. OTURUM BAŞKANI: Yapılan görüşmeler sonrasında tüm ombudsmanların idare ile görüşerek bize fazladan zaman sunmasını sağladığı için çok mutluyum. Şimdi, saat 12’ye kadar devem edeceğiz çünkü kapanış oturumundayız. Tekrar, toplantıyı düzenleyenlere teşekkür ederim ve ilave soruları alacağım ancak şimdi ikinci ve son soru için Sudan Ombudsmanını sahneye çağırıyorum. AHMED TIGANI (Sudan Ombudsmanı) Çok teşekkür ederim Sayın Başkan. Şimdi tekrar İrlanda Ombudsmanı dostum Peter’e döneceğim. Bence sunumu çok bilgilendiriciydi. İrlanda Ombudsmanı Peter’ın sunumu çok bilgilendiriciydi ancak eğitici değildi. Sunumunun son maddesi olan, vergilendirme ile alakalı ombudsman önerisinin reddi hakkında konuşmak istiyorum. Bu konuda, geçen Şubat ayında Kenya’da ombudsmanın bağlayıcı unsurları hakkında yapılan bir sempozyum aklıma geldi. Öneri mi 122 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU PETER TYNDALL (İrlanda Ombudsmanı) Ombudsmanlık için görüşülecek çok fazla konu var. Bence, önerilerinin önemli bir kısmının uygulanmadığı ombudsmanlarda bağlayıcı yetkilerin çok yüksek olması gerekmektedir. İrlanda için bilgi komisyonu memurunu ayrı tutuyorum. Ben, bilgi özgürlüğünden sorumluyum ve bilgi özgürlüğü hakkındaki kararlarım bağlayıcıdır. Kanun üzerinde, sadece yüksek mahkemeye temyize gidilmesi şartıyla bağlayıcıdır. Yılda, beş veya altı kez kararlarıma karşı yüksek mahkemede temyizle karşılaşıyorum çünkü kararlarım bağlayıcıdır. Ombudsman olarak verdiğim öneriler her zaman uygulanmaktadır. Bu nedenle, bu konu basit bir husus değildir. Bir demokraside, iyi işleyen bir demokraside, parlamentonun yetkisine sahip Ombudsman, kararların uygulanmasına yardımcı olmalıdır. Bazen, Ombudsman önerilerde bulunur ve önerileri hükümetlere milyonlarca pounda mal olur. Çoğu kişi, böyle bir durumda, hükümetin bunun uygulanıp uygulanmaması konusunda bir karar verebilmesini isteyebilir. Ancak bir parlamento, verdiği kararlardan hükümeti sorumlu tutabilmelidir. Genel olarak bağlayıcı önerilerin olmaması iyi bir şeydir ve resmi kararlar vermeden, birçok davayı çözebiliriz ve bence bu, ombudsmanlık kurumunun mahkemeler ile kıyaslandığında sahip olduğu en büyük yetkidir. Teşekkürler. OTURUM BAŞKANI: Çok kısa bir şekilde eklemek istiyorum. Sorduğunuz şey çok önemli ve Peter, iyi işleyen bir demokraside, bunun önemli bir boyut olduğunu belirtti. Eğer ombudsman, bağlayıcı kararlar vermesi için yetkilendirilirse, bir ombudsman ve bir mahkeme arasında ayrım yapmak 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 123 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU bağlayıcıdır yoksa idare mi bağlanandır? Bu konudaki ortak kanı, önerinin bağlayıcı olmadığını belirtmektedir. Ancak burada bir sapma vardır. Dostum Peter’in dikkatini bu noktaya çekmek istiyorum. Bu karardan bir sapma söz konusudur. İngiltere Yüksek Mahkemesinin son kararı, ombudsman önerilerinin, idarenin üzerinde bağlayıcı ve zorunlu olduğu belirli alanlar olduğunu ifade etmektedir. Burada, sigorta ve ithalat vergilendirmesi konusunda sorular olabilir. Bu sapma, bana göre, ombudsman kurumunun kararlarının bağlayıcı olup olmayacağı konusunda bir anlaşmazlığa neden olmaktadır. Sudan’da, Ombudsman Kanununun 7. maddesinin değiştirilmesini görüşüyoruz. Buna göre, Ombudsman’ın önerisinin idare üzerinde bağlayıcı ve zorunlu olması söz konusudur. Çok teşekkür ederim. zorlaşır. Bir mahkemenin potansiyel çelişkisine girmek bir ombudsmanın ilgisine dâhil değildir, çünkü mahkemeler hukukun üstünlüğü konusunda en üstün temeldir. Peki, eğer mahkeme bağlayıcı kararla ilgili bir şey söylerse ve ombudsman da bağlayıcı bir karar için başka bir şey söylerse ne olur? O zaman çok ciddi bir sıkıntıya girersiniz. Bence, bizim için prensip olan şey, aynı zamanda hukukun üstünlüğünün nedenleridir ve bağlayıcı kararları ombudsmanlara vermenin engellenmesini sağlayan anayasal dengedir. Bence buna yaklaşmanın en sağlam yolu budur. Bunun sonrasında, hukuki yargının kendi hareket özgürlüğü olacaktır. Teşekkür ederim. Arkada bulunan beyler. Unuttuğum kimse var mı? Peki efendim. Devam edelim. SUNUCU- Teşekkürler. OTURUM BAŞKANI: Teknik sıkıntı için özür dilerim. Sorunuzu tekrarlarsanız tercüme edebiliriz. ROMANYA OMBUDSMANI – Bu çok hassas bir konu çünkü temellerimizi bağımsızlık üzerine kurduk. Adalete müdahale edemeyeceğimizi biliyorsunuz ve ben, sadece kendi ülkemin tecrübelerine baktığımda, bu müdahalenin sınırların ötesine geçtiğini görüyorum. Eğer kritik konular varsa ve bu konular adalete girerse, adalete şimdi müdahalede bulunuyoruz. Sorumu bu başlıklarda sormak istiyorum. Adaletin bağımsızlığını etkiliyor muyuz? Teşekkür ederim. PROF. DR. AYDIN GÜLAN- Yargı ile ombudsman kararları arasında bir görev alanı tartışması zaman içinde kararlarla ortaya çıkacaktır. Sadece bir kanuni düzenlemeyle çözülecek bir mesele olduğunu zannetmiyorum. Örnek olarak verdiğim yargı kararının anlam ve kapsamını belirleyen Kamu Denetçiliği kararı, esasında bu noktada yargının görev alanıyla bir karışma niteliği olmadığından emin olduğu bir alana girdiğini gösteriyor. Ombudsmanın, sonuçta idarenin uygulaması gereken karar üzerine yapması gereken işlem ve eylemin belirlenmesine ilişkin olarak değerlendiriyor. Dolayısıyla, yargının görev alanı ve bir uyuşmazlığı kesin olarak çözme, bir yargı merciinin verdiği kararla çözülebilecek bir uyuşmazlıkta kanunla belirlenmiş yargı alanına girmek meselesi vb. hususlar, bence bu alanda kararlar ortaya çıktıkça belirginleşecektir. Alanın sınırı çok karışmayacak noktaları var, sınırın birbiri içine geçebileceği noktalar var. Bu hususu açıkça düzenlemek yerine, kararlarla 124 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU SUNUCU- Teşekkür ediyoruz. OTURUM BAŞKANI: Başka kimse var mı? Peki, başarıyla bu oturumun sonuna geldik ve aynı zamanda bu özel 3. Ombudsmanlık Sempozyumu’nun da başarıyla sonuna geldik. Kamu Başdenetçisi bizimle kalacağı için, ilk olarak bu özel oturuma katkılarından dolayı panelistlere teşekkür etmek istiyorum. Bana göre bu çok verimli bir oturum oldu ve sorularıyla bu oturumu zenginleştirenlere teşekkür ederim. Burada katılım gösterenlerin tamamı adına Türkiye Kamu Başdenetçisi’ne, bu özel sempozyumu 3. yılında da düzenlediği için teşekkür ederim. Kişisel konuşmam gerekirse, kıskanarak 4.’sünü de yapmanızı ve beni de davet etmenizi isteyeceğim. Eminim ki birçoğunuz da aynı şeyi istiyorsunuz. Bu yüzden, Kamu Başdenetçisi’ne ve personeline, bu mükemmel konferansı düzenledikleri için teşekkür edelim. Ayrıca, genel olarak ombudsmanlık kurumuna ve sizlere iyi şanslar dilerim. Tekrar teşekkürler. SUNUCU- Başta oturum Başkanımız Profesör Nikiforos Diamandouros olmak üzere, diğer bütün konuşmacılarımıza çok teşekkür ediyoruz. 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 125 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU ve Sayın Başkanın da belirttiği “adil” kavramının kapsamının esneme payına göre uygulama belirlemelidir diye düşünüyorum. KAPANIŞ KONUŞMASI SUNUCU- Şimdi kapanış konuşmalarını yapmak üzere Kamu Başdenetçimiz Sayın Nihat Ömeroğlu’nu arz ediyorum. M. NİHAT ÖMEROĞLU (Kamu Başdenetçisi) Yurtdışından ve yurtiçinden gelen değerli meslektaşlarım, değerli misafirler, mesai arkadaşlarım, değerli basın mensupları, hanımefendiler, beyefendiler; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bu yıl üçüncüsünü yapmaya çalıştığımız ve bu saatlerde tamamladığımız Uluslararası 3’ncü Ombudsmanlık Sempozyumuna tüm katılımcıların bizi onurlandırdıkları düşüncesiyle onlara tekrar teşekkürlerimi sunuyorum. Oldukça uzun ve tartışmalı bir oturum oldu ve ben bundan büyük bir mutluluk duydum. Yalnız Sayın Başkanın bir sorusu olacağını atlamışım, dikkat etmemişim demek ki fazla soru sordum, onun için de özür diliyorum Sayın Başkandan ve sizlerden, hakkımı aştığım için. Bu Kurum bildiğiniz gibi daha 3 yaşında, emekleme döneminde ve bu süre içerisinde ben ve arkadaşlarım gerçekten çok büyük efor sarf ettik, kapasitemizin de sınırlarını aşarak bir yerlere gelmeye çalıştık. Şu kısa süre içerisinde dört tane uluslararası projeyi gerçekleştirmeye gayret ettik. Bunlardan ikisini tamamlamak üzereyiz, diğer ikisi de devam etmektedir. Bunlar takdir edersiniz ki, kolay şeyler değildir. Öncelikle hakkın teslimi adına bu yasanın yasalaşma öncesi evresinde çok uzun yıllar bu kuruma emek veren, şu an aramızda olan ve yine bu oturumda da bizi onurlandıran Hocam Prof. Dr. Sayın Zehra Odyakmaz’a huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ediyorum, şükranlarımı sunuyorum. Bu sempozyuma da katılarak yine bize tecrübelerini ve katkılarını ilettikleri için teşekkürlerimi sunuyorum. Bir diğer yönden sayın hocamda bunu biliyor, uzun yıllar Avrupa Ombudsmanı olarak görev yapan ve oybirliğiyle seçilen, şahsen benim idolüm olan Diamandouros’un üçüncü kez sempozyuma katıldıkları, bize katkılarını sundukları ve bizim Kurumla ilgili, yasayla ilgili 126 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU Belki sizler bilmezsiniz, ama Sayın Hocam Odyakmaz bilirler. Sayın Nikiforos, yasanın görüşmeleri sırasında Türkiye’ye gelerek ve kendisini Strazburg’da ziyaret eden Bakanlık yetkilileriyle birlikte bu kanun üzerinde çok çalışmış, emek vermişlerdir ve son haline getirmişlerdir. Her kanunda olduğu gibi birtakım eksikliklerimiz vardır, bu uygulamayla belli oluyor. Onun için ben Sayın Diamandouros’a huzurlarınızda bir kez daha şükranlarımı sunmak isterim. Diğer yönden umarım bu 3’ncü uluslararası sempozyumumuz çok yararlı geçmiştir. Yakından ve uzaktan gelen yabancı misafirlerimize bu sempozyuma verdikleri katkılardan dolayı, buraya kadar zahmet edip gelip bizi onurlandırdıklarından dolayı hepsine şükranlarımı sunuyorum. Umarım, ev sahibi olarak gerekli misafirperverliğimizi hatasız olarak yerine getirmeye çalıştık, eğer bir hatamız olduysa hem kendi adıma, hem de kurumum adına bizi hoş görmelerini istirham ediyorum ve varsa bir hatamız özür diliyorum. İnşallah ömrümüz olursa, bizde Türkiye’de öyle bir deyim vardır, seneye de inşallah bunun 4’ncüsünü yapmayı planlıyoruz. Yine belki gelecek sene hep beraber bir arada olma imkânı var. Bu sempozyum eğer başarılı geçtiyse, eğer güzel geçtiyse, eğer nitelikli olduysa ve kamuoyunda yankı bulduysa, Kurumumuzun tecrübelerine, çalışmalarına birikim kattıysa bunlar sizlerin sayesinde oldu. Eğer sizler burada olmasaydınız bu sempozyum öyle güzel olmazdı ve bu güzellikler de yaşanmazdı ve bu sonuçlara da varmazdı. Ben yeterince uzun konuştum, onun için ben tekrar tüm yabancı misafirlerimize, yerli katılımcılarımıza, değerli mesai arkadaşlarıma, denetçi arkadaşlarıma, genel sekreterime, birim sorumlularımıza, uzmanlarımıza, burada görev alan, almayan herkese verdikleri katkılardan dolayı şükranlarımı sunuyorum. Hepinizi tekrar gelecek sene buluşmak üzere, tabii Basın Birimi sorumlusu İlker Bey’de var, gelecek sene bir arada olmak üzere hepinize iyi günler diliyorum. Ben belki öğleden sonra yemekte bulunamayacağım, kısa bir süre bulunacağım. Öğleden sonra Ukrayna ve İran Ombudsmanlarıyla birlikte karşılıklı işbirliği anlaşması yapacağız. Bazı Ombudsman arkadaşlarımdan öğle tatilinde özel olarak görüşme talebi oldu, 16 - 17 Eylül 2015, ANKARA | 127 III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU eksikliklerimize destek oldukları için kendilerine ayrıca teşekkür ediyorum. onları yerine getireceğim. Ben hepinize tekrar saygılarımı sunuyorum. Çok teşekkür ediyorum. SUNUCU- Bizler de çok teşekkür ediyoruz. Sayın Kamu Başdenetçim, kıymetli konuklar; 3’ncüsünü gerçekleştirdiğimiz Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumu sona ermiştir. Başta oturum başkanlarımız olmak üzere bütün konuşmacılarımıza çok teşekkür ediyoruz. Umarız ki çok faydalı bir sempozyum oldu. 128 | III. ULUSLARARASI OMBUDSMANLIK SEMPOZYUMU TABLE of CONTENT • FIRST DAY (16 September 2015) OPENING SPEECHES .......................................................... 137 SESSION 1 OMBUDSMAN AND THE RIGHTS OF THE FRAGILE GROUPS........................................................ 159 SESSION 1 QUESTIONS AND ANSWERS............................. 174 SESSION 2 STRUCTURE OF NATIONAL HUMAN RIGHTS SYSTEMS AND ROLE OF OMBUDSMAN: VARIOUS COUNTRY CASE STUDIES................................................... 187 SESSION 2 QUESTIONS AND ANSWERS............................. 211 • SECOND DAY (17 September 2015) SESSION 3 MANDATE OF OMBUDSMAN AND FOLLOW UP OF THE RECOMMENDATIONS........................................... 223 SESSION 3 QUESTIONS AND ANSWERS............................. 245 CLOSING SPEECH................................................................. 265 16 - 17 September 2015, ANKARA | 131 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS 16 September 2015 First Day OPENING SPEECHES Day I OPENING SPEECHES PRESENTER- Mr. President will be here very soon. Guests are kindly asked to be seated. Since the conference hall is small, please check once again that your mobile phones are switched off.Thank you. H.E. President of Turkey Mr. Recep Tayyip Erdoğan honors the ceremony with his kind attendance. Mr. President, welcome. Thank you for honoring the event. Esteemed members of press, thank you for the photo-shooting. Honorable President, Distinguished Guests, Welcome to the 3rd International Symposium of Ombudsman Institutions hosted by Turkish Ombudsman. Excellency Mr. President, Distinguished Guests, Before the program starts, I would like to invite you all for the moment of silence to commemorate Veteran Mustafa Kemal Atatürk and the ones who fell for this country as well as Turkish National Anthem. PRESENTER- Thank you. Excellency Mr. President, Esteemed Guests, At the beginning of the event, now you will watch a short video clip about Chief Ombudsman Institution of Turkey. 16 - 17 September 2015, ANKARA | 135 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS Dear Guests, PRESENTERExcellency Mr. President, Distinguished Guests, Now I would like to invite Mr. Nihat Ömeroğlu, Turkish Ombudsman, to deliver his opening remarks. Mr. Ömeroğlu, floor is yours sir. M.NİHAT ÖMEROĞLU (Turkish Ombudsman)Honorable President, Esteemed Guests, Before I start my talk, let me condemn the terrorist attacks engaged against social peace and fraternity in order to violate right of life of Turkish citizens and extend my condolences to the law enforcement officers and their families and wish good health and well-being to the vetereans and the ones who are wounded. In addition, I would like to draw your attention once again to extraordinary efforts deployed by Turkey so as to resolve the tragedy of millions of Syrian refugees who are pushed to leave their country for more than four years and have been appearing lately in the global agenda now due to their influx to Europe and I want to invite international community to take an initiative about this mater. Within the scope of the constitutional referandum in 2010 that is one of the major steps vis-à-vis the democratic reform process, his excellency Mr. President enabled the establishment of Turkish Ombudsman Institution as a constitutional structure and granted his full support from the moment of its establishment. So, I would like to extend my heartfelt gratitude and greetings for honoring the International Ombudsman Symposium. Furthermore, on behalf of my organization and myself, I would like welcome Speaker of Turkish Parliament who is with us on this occasion as well as the heads and the members of the high courts, members of parliament and colleagues from 26 countries, his Excellencies ambassadors, members of press and all guests. 136 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS In line with the importance that our organization ascribes to international cooperation, since our establishment, we have been organizing symposia and this year different than previous ones, I am happy to host the 3rd symposium with international guests coming from various continents. Once again, I would like to express the pleasure I take in hosting colleagues from Europe, Asia and Africa in Anatolia, the cradle of civilizations. As well known, within the framework of the mandate of Ombudsman Institution of Turkey, it is authorized to submit recommendations to the executive branch and review, investigate the complaints regarding actions, attitude and behavior of the latter. His Excellency Mr. President, Actions of our organization do not constitute an alternative to judicial or administrative auditing tools. The complaints that are received are reviewed not only in view of legality but also the principle of fairness. In this regard, our organization is the only one conducting fairness review in Turkey. For instance, we concluded many recommendations about re-arrangement of various legislative provisions that are noncompliant with the principle of fairness. Between the date we started to accept complaints and 31 August 2015, 17 655 complaints were received and accordingly, 249 recommendations or partial recommendations have been concluded and every year, compliance with our recommendations has been incrementally augmenting. Our organization works in a fast-track fashion and concludes a decision about a complaint latest in 6 months. For example, 16,951 decisions out of 17,655 complaints and 704 files are under review at the moment. In this sense, we are working really fast. 16 - 17 September 2015, ANKARA | 137 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS All complaints that are received 29 March 2013 onwards are handled meticulously according to understanding of law on human rights and the disagreements between an individual and the public administration are aimed to be resolved through mediation and consensus. From this standpoint, our organization has a crucial role in protecting and developing fundamental rights and freedoms. It is one of our priorities to elevate the level of compliance with the recommendations to the highest extent possible. On the other hand, significant steps have been made regarding compliance with the recommendations and actions of Turkish Ombudsman during 2015. During the discussion of our 2014 annual report at the mixed committee comprised of the members of the Human Rights Committee of Turkish Grand National Assembly (TGNA) and the Petitions Committee and they were asked to explain the reason behind their non-compliances. Since the establishment and operationalization of Turkish Ombudsman institution, I would like thank Mr. Cemil Çiçek speaker of the TGNA who always supported us. Without doubt, this situation created difference in attitudes by public institutions towards Turkish Ombudsman, which is evaluated as a significant development regarding the implementation of our recommendations to be given in the future. Bearing in mind that this practice shall continue, once again I would like to extend my personal gratitude to the Speaker of the Parliament. Honorable President, The over-arching working principle of our organization is to generate a culture of rights and to enable fast access to justice. Within this framework, our actions and recommendations will highlight the individual within the framework of equal citizenship and priority granted to the principle of governance that is making the individual as a stakeholder of public administration, instead of the one working merely on the basis of a distinction between the governed and the party governing as in the case of participation, transparency, accountability etc. Therefore, it is meaningful to emphasize that our organization does involve all stakeholders during its works. On this occasion, let me reiterate that we have the desire to further cooperation with the civil society organizations so that we can attend the problems of the citizens in a more efficient manner. I do believe that information flow and sustainable cooperation must be established between Ombudsman organizations and the NGOs 138 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS as this is the case in many parts of the world. Efforts and actions of Turkish Ombudsman are followed up by the EU as well as international organizations and institutions and assessed through regular reports. Such encouragement demonstrates that the efforts deployed during the establishment of Turkish Ombudsman and the upcoming period, were noted down by international organizations. It was also recorded and underlined in the EU Progress Report of 2014 on Turkey that our recommendations are in compliance with the judgements of the ECtHR. By furthering our works, it is aimed to contribute to the negotiations about the actions of Turkey, in relation to Chapter 23 of judiciary and fundamental rights. His Excellency, The 3rd International Ombudsman Symposium is financed by SIDA and organized within the framework of `Strengthening the Institutional Capacity of Ombudsman Institution Project` for which we cooperate with the UNDP Turkey. Within this scope, so as to strengthen the existing capacity of our organization, I would like to thank Mr. Malhotra, the Resident Representative of the United Nations for his close cooperation and support for the project launched in May and Excellency Lars Wahlund, Ambassador of Sweden. I believe that we will increase awareness about Ombudsman Institution via international projects that we engage and many more issues will be resolved. While concluding my remarks, I would like extend heartfelt gratitude on behalf of myself and my organization to Mr. President for his valuable support during 3 years since the establishment of our organization and thank all valuable speakers and participants for their valuable support. Let me once again express how pleased I am in hosting colleagues from 26 countries. 16 - 17 September 2015, ANKARA | 139 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS In order to augment efficiency in our activities and to translate international best practices into Turkey, various international projects are being implemented at the moment. PRESENTER – Mr. Ömeroğlu, thank you for your talk. Excellency Mr. President, Distinguished Guests, Now, I would like to invite Mr. Kamal Malhotra, the Resident Representative of the UNDP Turkey. KAMAL MALHOTRA (UNDP Turkey Resident Representative)Honorable President of the Republic of Turkey, Honorable Speaker of the Turkish Grand National Assembly, Excellencies, Distinguished guests, Good morning, hello, On behalf of the United Nations Development Program, UNDP, allow me to begin by saying what a privilege it is to address you at this 3rd International Symposium of Ombudsman Institutions. As increasingly recognized at national and international levels ombudsman institutions are an essential mechanism for the promotion of good governance in the civil service and the promotion and protection of human rights which is at the core of the United Nations mandate. Worldwide ombudsman institutions acting as one of the key national institutions on human rights are generally structured to promote and protect human rights and are not principally focused only on promoting good governance in public administration. Their importance in the system was also highlighted by the United Nations General Assembly, Resolution 63/169 which encourages member states to consider the creation or the strengthening of independent and autonomous ombudsman and other national human rights institutions and to develop where appropriate mechanisms of cooperation between this institutions in order to coordinate their actions, strengthen their achievements and exchange lessons learnt. Although there is no standard model for national institutions working on human rights there are certain common elements to insure the effectiveness of such institutions which include the ombudsman responding to the needs of individuals specifically disadvantage groups of women, children, people with disability and refugees. Several of these elements are 140 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS found in the Paris Principles and relate primarily to the legal framework establishing the institution. These principles are not dependent on whether there is a single or multiple human rights institutions. The latter of course is the case in Turkey which has multiple institutions. However some principles or attributes are intimately connected with the choice of the institutional modal such as public legitimacy, accessibility, openness, diversity and the importance of relations with the civil society, trust, credibility, leadership, compliance, monitoring and working systematically on human rights abuses. Allow me to conclude by thanking all of you present here today as well as those who were committed to this cause but could not join us for your combined efforts in addressing Turkey’s human rights challenges. I would also like to express my appreciation to the ombudsman institution and the Chief Ombudsman in Turkey for his commitment to the human rights discourse Turkey and the success that the ombudsman institution has achieved within a very limited time frame since its establishment. Thank you. PRESENTER- Mr. Malhotra, thank you for your contributions, Distinguished guests, Now, I would like to give the floor to his Excellency, Mr. Lars Wahlund, Ambassador of Sweden. Please. 16 - 17 September 2015, ANKARA | 141 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS Distinguished guests, in the case of Turkey even though the country has a separate national human rights institute the ombudsman institution takes the position that they can also handle human rights matters and practice. At this point given that Turkey is creating several new institutions on human rights over a short period of time attention should be placed on how to make this new system more effective avoiding a duplication of mandates. As an agent of change the United Nations Development Program seeks to place human beings and human rights at the center of its work as part of its human development approach and paradigm. In that sense and in light of the standards enumerated in international instruments and the Paris Principles we seek to strengthen the independence of national institutions and increase their capacity to act as national human rights protection mechanisms. It is not surprising therefore that the UNDP has a strong commitment to the reform process in this critical area. LARS WAHLUND (Ambassador of Sweden) Thank you. Mr. President, Speaker of the Parliament, distinguished guests, ladies and gentlemen it is a great honour for me to be here. As you know Sweden is pretty proud of the ombudsman institution. The word “ombudsman” actually is one of the few Swedish words that have made it into other languages, it is a Swedish word. And the first ordinance which introduced the ombudsman in Sweden was issued on 26 October 1713 when our king at the time Charles the 12th we had some problems with the Russians so he fled the Ottoman Empire and he was the guest of Sultan of Edirne and he dispatched his ordinance by horse to Sweden. And since then we have ombudsman which has been developed over the years. And my presence here is to confirm that our support to the Turkish Ombudsman Institution will continue and we have had a very good cooperation, it will continue and this conference which is part of a product to increase the awareness of the Ombudsman Institution among the Turkish public, it is an evidence to that, it is a long journey, Rome was not build in one day, Istanbul was not build in one day, so it is a long term product but we will be as much as we can to your help. And the very idea of the ombudsman is to the bureaucracy, the administration accountable to be on the side of the citizen, to make sure that the bureaucracy follows the laws. And I can only wish you good luck and I can only assure you that we, as Sweden try to help you as much as possible. Thank you for your attention. PRESENTER- Thank you Excellency Wahlund. Mr. President, Distinguished Guests, Now I would like to invite Mr. İsmet Yılmaz, Speaker of the TGNA Mr. Yılmaz, floor is yours sir. İSMET YILMAZ (Speaker of the TGNA)Mr. President, Esteemed Guests, I would like to greet you all. 142 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS I wish that the 3rd International Symposium of Ombudsman Institutions will be rewarding and serve the expected results. On this occasion, I would like to thank all who made this event possible and primarily Mr. Nihat Ömeroğlu, Turkish Ombudsman. It is easy to hurt, demolish or do bad-mouthing about something but doing something good is challenging; it requires hard work, investment of time, efforts and meticulousness; it is not easy to organize such an international event either. Even compliment is merit-based. The ones who do something, work and serve the public do deserve compliments. Once again, I would like to thank all who supported this event. Mr. President, Esteemed Guests, In other words, it means “a person who hears the public”. This term corresponded to the person or the organization delegated by the citizens to object to the arbitrary actions and illegal behavior of the ones elected to the Parliament. The term of Ombudsman means public sector auditor according to Turkish Constitution and laws. As Mr. Ambassador mentioned, it is the person who is acting in favor of the citizens not the government. Thought it is new in our legislation, it is not alien to our culture. Hearing citizens is the duty of both leaders and politics. There are ombudsman institutions in more than 140 countries and the ombudsman system became a constitutional organization in 1809 in Swedish Constitution. It took long time to put such an institution into life in Turkey. After the Law on Turkish Ombudsman Institution was adopted in 2006 by the TGNA, it was carried to the Constitutional Court for its annulation and in 2009, the law was rendered null and void since it was non-compliant with the constitution. Its establishment became possible upon the voting of the constitutional amendments on 12 September 2010. Therefore, after this date, the 16 - 17 September 2015, ANKARA | 143 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS As his Excellency lucidly mentioned, the term of Ombudsman is derived from Swedish, meaning `mediator`. Turkish Ombudsman Institution was established on the basis of the Law no 6328 on Public Auditing Authority. Turkish Ombudsman Institution is a public entity with a special budget, reporting to the TGNA. The objective of this institution is to create an independent and efficient mechanism of complaints about the public services and to review and investigate legality and fairness of the public services, to submit recommendations regarding all actions, services, attitudes and behavior of the public sector from the standpoint of an understanding of justice on the basis of human rights. As it can be inferred from this, Ombudsman is not a judge. It is a person or organization between the judiciary and the citizens and aiming to protect the rights of the citizens’ rights and freedoms and preventing unfairness associated with maladministration. Within a short period of time, the institution finalized its organization and started to receive complaints as of March 2013. Mr. President, Distinguished Guests, Foundation of the Ombudsman Instruction in Turkey is a reform. Via this institution, it is aimed to provide better services to the public, to mitigate their complaint about public services and to develop a public service culture via a public officer committed to public sector services within the scope of openness, transparency and accountability. As you do know, during the last decade, important reforms went into effect in Turkish public sector. Many legislative arrangements have been made to ensure that the government-citizen relations are realized on the basis of justice and citizens’ fundamental rights and freedoms can be guaranteed. Foundation of this Institution is a token of the transition from a governance approach with an `ordering` tone to the one with service based. The fact that such an organization is established to generate an independent and efficient complaint mechanism in Turkish public sector, is an indicator of self-confidence in the state and the government. It is also the reflection of the following philosophy: 144 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS “enable people to live so that the state can survive; make them happy so that the state can prevail forever”. In its establishment, the acquis communautaire, international conventions that are ratified by Turkey constituted the grounds. Since March 2013 the date of establishment, 17 655 complaints have been received, that is the truth reflecting that this is decreasing the workload of judiciary. I believe that Turkish Ombudsman Institution will continue to contribute to public services culture by offering new ways and methods to be followed in problem solution. Mr. President, Esteemed Guests, While concluding my remarks, I would like thank Mr. Nihat Ömeroğlu, Turkish Ombudsman for he organized the 3rd Symposium and his team members as well as everyone who contributes and attends this meeting. I wish you a fruitful event and hope that it paves the way to rewarding outcomes. Please accept my greetings. PRESENTER- Esteemed speaker of the Parliament, thank you for your talk. Distinguished guests, Now, I would like to invite H.E. President Recep Tayyip Erdoğan who honored us with his kind presence to the rostrum for his opening speech. 16 - 17 September 2015, ANKARA | 145 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS Ombudsman, as a common product of the western and eastern cultures, is a significant step towards harmonization with the acquis communautaire and creation of citizen centered public services in Turkey. Without doubt, there are many more legislative arrangements to be done to live in peace and harmony with fraternity in our country so that we can develop our democracy and Quality of life and to put an end to wrong practices in public administration. All these will be made possible during the next term of the Parliament again under the required atmosphere. One of these tools that will enable us will be a brand-new constitution that will guarantee fundamental rights and freedoms. PRESIDENT RECEP TAYYİP ERDOĞANEsteemed international and national guests. Ladies and Gentlemen, I would like to greet you all with deep respect and wish a fruitful event on the occasion of the 3rd International Symposium of Ombudsman Institutions. In your presence, I would like to thank Turkish Ombudsman and his coworkers for organizing such an important event every year on regular basis. In advance, I also would like to thank esteemed speakers from Turkey and different countries for their valuable supports. As you do know, it has been 3 years now since the initiation of ombudsman system. I personally deem every step made in reviewing, developing and strengthening of the efforts by this organization that is a new and important bridge between the citizens and the government. The number of applications received 2013 onwards is of significance: 17321. The compliance of the public administration with the recommendations of the Ombudsman Institution of Turkey proved to be remarkable like 38%. It is clear that there is a long way to register in view of the number of complaints and compliance with the recommendations. We expect Turkish Ombudsman Instruction to serve as a point of solution for the citizens. The first venue that will find a solution to the unfairness or a challenge that a citizen believes to be exposed and is coming to their mind must be this institution. And related public organizations must come to the highest level in implementation of the recommendations by Ombudsman on the grounds of fairness and rule of law principles as lucidly mentioned. Only then will the instruction will serve its purpose of establishment. Our state and governance tradition is built upon Sheik Edebali “enable people to live so that the state can prevail” that sets an example to the world. 146 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS After long time, we have instutionalized this understanding again. I would like to thank everyone who contributed to this process, on behalf of my country and nation. Distinguished guests, Turkey registered significant progress in all fields including democracy, fundamental rights and freedoms as of the beginning of 2003. Within this framework, many constitutional amendments have been made. Basic laws have been renewed from the bottom to top. According to us, plurality, diversity, efficient and commonality of the relationship between the state and the citizens is an indication of a healthy functioning. Today, there are means and channels through which our citizens can directly submit their demands and seek a remedy to their problems via my office, ministries, municipalities and many other public administrations. Legal basis has been laid upon the Law on Right to Information. In particular, Members of the Parliament have the liberty of following up the demands by the citizens via the info centers in my office and office of the Prime minister acting as a mediator between the citizens and the government and keeping track of their requests. Meanwhile, this channel of communication has been also instilled in village and neighborhood headman (muhtar) offices reaching 16 - 17 September 2015, ANKARA | 147 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS Ombudsman institutions is the real token of this tradition, representing a new way of governance understanding that is put into life. So far, as I have reiterated many times, the concept of ombudsman instruction is not something that we have just discovered or something adopted to Turkey from a different place. We must also establish this fact. The gist of this practice is derived from our history. In the Ottoman and Seljuk States, many mechanisms were created to listen to the citizens’ complaints and demands. The fact that such Turkish states prevailed for many centuries in a broad geography happened due to this healthy and strong relationship with their citizens. Likewise, strong emphasis on the right of the individuals and compassion constitutes the basis of the relationship between the state and the individual. Just like foundations as a tool of civil society, ombudsman institution is a body created by other countries on the basis of practices in our history and set example to the world. up to my office. So, demands of the citizens are tracked by various organizations. Turkish Ombudsman Institution is an independent structure with expertise and is a step made forward. Likewise, right to individual recourse vis-à-vis the Constitutional Court took its place in the system as an outcome of the efforts to seek someone’s rights in the judicial system. The amendments made to the fundamental laws serve this purpose. While Turkey performed a historic transformation in democracy and development, it took a determined position on the basis of principles in a humane way regarding the regional and global challenges. In order to realize a much more flourished democracy, we needed these and with this end, we made these steps and keep up the good work. Our attitude towards the refugee challenges is a token of that. Today, 28 EU Member States have accepted around 400,000 refugee applications or said `yes` to them when they ended up at their gates, we as Turkey have been hosting more than 2 million people from Irak and Syria since 2011 when they were in panic. Furthermore, on top of the refugee challenges, Turkey has been countering terrorism. We pursue an “open door” policy, not shutting down our borders and not watching the refugees drowning in the Mediterranean or the Aegean Sea. We know that these people ending up at our borders do not come arbitrarily or do not pose any threat. They come here to save their lives and their future. Nonetheless, when we look at the western countries, some of them say “they should not allow for an influx that would damage their Christian roots but let’s only accept the Christian refugees and exclude the rest”. Seeing such an attitude is not acceptable at a time when all creeds are deemed global phenomena. We look at people from a humane perspective, not judging them by their creeds and we shall not. Are they victims? Are they victimized? We always open our door to them. You see what has been going on now at Mescid-i Aksa in Jerusalem. Unfortunately, actions of the Israeli soldiers and police that take place in Mescid-i Aksa, deemed as sacred by three religions such as Islam, Christianity and Judaism, are not acceptable at all. They broke in by smashing its doors, throwing our holy book down, burnt its copies, 148 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS broke all windows; all these acts are inadmissible. While Turkey restores and constructs all worshipping places of different creeds, running into such things really bothers us significantly and I worry that such incidences may trigger some negative things globally. As I have just mentioned, we cannot continue to watch anymore the bodies of children, women and men washing the shores of the Mediterranean and the Aegean and losing their life due to a journey of despair. Now that the issue in Syria is related with the current regime and the atrocities engaged by the Syrian government against its people are so obvious, it is remorseless to look at this picture from the standpoint of power balance and political calculations. For instance, some countries still send aircrafts to Syria and assistance to the Syrian regime goes on. Yet, when Mr. Tayyip Erdoğan raises this issue, Turkish Ambassador is called upon to be given a nudge like “why such a statement is made”. Your representatives say that, not you’re your representative say that “we are behind Esat” and they send aircrafts and weapons, monetary assistance is provided. These are the details that we have identified. They also state that in an open fashion and even raise that at international meetings. In fact, such a situation requires attention of an Ombudsman institution and how could it be done? That is the issue. Although whatever Turkey 16 - 17 September 2015, ANKARA | 149 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS First of all, I need to highlight the importance of refugee issue. Our friends in Europe must be sure that: ultimate destination of the refugees ending up at your borders is not your country; it is their country of origin in fact. These people would like to get back to their country but their country of origin is in a condition that is not livable anymore. Solution to the refugee issue is not to shut down the border gates, placing burbled wires or building walls. The main solution is to enable the conflicts to come to an end in their hometowns as soon as possible and to encourage an administration that will give an ear to the public voice and demands. Then, these people will have no reason or whatsoever to end up neither at our borders nor those in European countries. Any step to be made without seeing the main reason behind the refugee issue and generating any suitable solutions will not prevent new scenes that bother the conscience of humanity. said about Syria turned out to be true from the very beginning, sadly no serious steps have been made to resolve the issue because these 2 million people do not go to Iran or Russia but come to my country and we pay the dues. So far, we allocated 6,5 billion USD to support the refugees. While we do provide humanitarian aid to the refugees, some countries dispatch planes and weapons. Therefore, they watch the death of hundreds of thousands of people during the turmoil in Syria and Irak. Is it something humane? Then, is there anyone rising against this? Alas! Once again, I would like to call upon the international community: the solution to the Syrian crisis is to enable the removal of the tyrant regime in power and to encourage the establishment of a government on the basis of the governance by the public for the public and the regional realities. In this process, there is a need to create a zone free from terrorist organizations along the borders of Turkey, in the first place. Such a practice will prevent new influx of refugees and assistance will be provided in their country of origin instead of them pushing the borders in Europe. Otherwise, it is inevitable for the fire to be funneled, conflicts to expand and new influx of refugees to grow. Since 2011, more than 12 million Syrian people who constitute half of the national population have been displaced. Some of them left Syria while some have been internally displaced and moved into different provinces. Only 5 million of them live outside Syria. It is aberrant that the longer the conflicts will be the more people will be encouraged to abandon their country. We clearly see that and I believe that the rest of the world also follows up such incidences. The Syrian crisis has the potential to exponentially grow. The same situation holds true for other countries in the region. In those countries, as long as no opportunity is created to enable the formation of the governments reflecting the demands of their citizens on the basis of their own realities, wounds will continue to bleed. The western countries must see that peace and welfare of their citizens is not independent from the incidences taking places in this region and the rest of the world. The ones deploying any kind of efforts to hear 150 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS the daily challenges experienced by their own public cannot turn their back to the millions of people who try to survive only and they should not do so. Otherwise, it means that the Western countries betray the founding pillars of the European Union. We will continue to open our arms to welcome anyone coming to our borders irrespective of their ethnicity, beliefs, creeds or qualities even though this will push our capabilities. We are not doing this for fear of an interest. We do this as a due to pay to humanity and for moral, historic and conscientious duties. We will remain to do so. I invite all countries that support and encourage the Israeli State with their attitude to act responsibly before history. As Turkey, we will continue to closely follow up the issue, raise it at any platform and adopt the required position. I keep calling the world leaders who have sensitivity about these matters and conduct phone diplomacy to invite them to make joint steps. Esteemed Guests, Turkey has always closely felt the bloody and warm breath of terrorism all along its history. We lost thousands of martyrs and tens of thousands of people, in our history of counter-terrorism. Today, we encounter with a new wave of terrorism and sad losses caused by that. Since 2003, one of our major goals has been to eliminate the reasons paving the way to terrorism, while deploying efforts for democracy and development. Rather than bothering to fight against the mosquitoes, our principle has been to dry out the marshes. Therefore, we engaged in massive reforms, in view of development and democratization. In this sense, Turkey registered significant progress on the way to normalization. Its efforts that started with democratic opening have been sustained with national unity and fraternity. 16 - 17 September 2015, ANKARA | 151 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS On this occasion, let me reiterate that I do strongly condemn the disrespect shown by Israel against the first kiblah of the Muslims, the sacred place Mescid-i Aksa and the vandalism it demonstrated. Such attacks engaged not only in Jerusalem but also in different places against believers of various religions bear the potential to pave the way to the outcomes that damage peace and tolerance. Then, we launched “the Solution Process”. Nonetheless, the closer we got to the solution, the more we saw that the ones who are bothered by this situation tried to deepen it with different methods and ways and to shed blood in the country because this is what they observed: Turkey would achieve peace through the solution process and become one of the most respected and powerful countries in the world. The ones who saw that, engaged in how to divide Turkey or lay grounds to bother peace. Now, I would like to ask a question: who are the parties providing weapons for the terrorist acts and to the terrorist? Who are the suppliers? From inside and outside, supports are provided with this end. I would like to reassure you that these supporters are not from Turkey, they are outsiders and they do that to split Turkey and its nation apart. We very well know that none of the incidences are independent from each other 2013 onwards when we were the closes to the solution. Unfortunately, serious media and financial assistance is given to such external supports. Despite that, we tried to maintain our hope, we have been perseverant and sustained our fights. Before the ones who resort to any kind of enticing, heartless and immoral acts to darken the future of Turkey, we maintained our will-power with my people. Since July, the time the separatist terrorist organization relaunched its attacks, the loss of each and every citizen and law enforcement officer makes tears our heart with grief. This situation requires us to fulfill our responsibilities to our nation, maintain our common sense and remain cold-blooded. Believe me I have lot to tell unless otherwise. A circle of so-called politicians, socalled journalists or so-called NGO reps who do not feel ashamed of being in the same line with the terrorist organization are trying to turn our people against each other. The sole purpose of the actions engaged, statements that are made, the headlines that hit the newspapers or columns, incessant social media manipulations is to lay the grounds for a conflict in Turkish society. I would like to once again address not only to my people, my nation but also to the international community, on the occasion of this important meeting: what will you win out of dividing Turkey and dismantling its nation? Turkey is the guarantee of peace in this region. It is the gate that people seek refuge. But rest assured that each and every step you 152 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS make will be in vain because this nation will prevail in its struggle with its stregnth derived from its history and the heritage it inherited. The purpose of various initiatives that are taken in different parts of our country have been recognized by our people in the short run. Despite the sorrow and frustration in its heart, our nation recognizes very well the games that are played. In your presence, I would like to extend my heartfelt gratitude to each and every member of my people who remain cool-headed vis-à-vis the tricks of the provocateurs. In the meantime, the members of the terrorist organization are also trying to stage a callous scenario in various districts of the country. The terrorist infiltrating into the civilians are trying to mature a picture like the government is the enemy of the citizens. I would like you to know the following: funerals are held for the terrorist who are shot dead in this country and even wrapping their coffin with the flag of the terrorist organization in order to make it look like the deceased was a civilian and they are trying to make it globally viral via social media. Of course, significant support is provided internally with this end. I strongly believe that as a nation, we will altogether change the rules of the game. Without doubts, these terrorists have serious supporters in the Western countries. We keep reminding of this to the western friends but their agenda is different. I would like to reiterate that it is important for the Occidental friends, in particular the ones who are ombudsman to review this matter at origin. I believe that you should be aware of these realities and see them. Turkey is not a country that is governed by an autocratic regime. To the contrast, it is a country that has digested and absorbed democracy but I would like you to know that there are citizens in this country who are forced to cast vote, at gun point. When the members of the OSCE come to Turkey, they must prepare their reports accordingly. They will never ever prevent our democratic initiative with the reports that are prepared by disregarding such a situation. I want them to be rest assured about it. Unfortunately, someone who is a politician is a stunt in this scenario. Of course, this game of betrayal has a media pillar that is trying to 16 - 17 September 2015, ANKARA | 153 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS Esteemed Friends, make the terrorists look like “good kids” while the law-enforcement units are presented violent. As you can notice and tell, the one who imitates the attacks, explodes the bombs, puts the cities on fire and murdering innocent people is the terrorist organization and its supporters but who is blamed here? The party that is blamed is the state, the government and myself. They disregard the law-enforcement officers who are shot dead as well as massive holes opened on the roads due to hidden bombs, the rockets that are launched, the public buildings and assets such as schools, mosques, workplaces and ambulances that are hit. They are not interested at all in innocent people who are massacred by the terrorist organization while they are out on the street trying to make their bread, working in a restaurant, trying to get by digging the scraps in garbage. But, in case of a minor scaled operation against the terrorists, they are making huge fuzz in the world. This circle is trying to give an image from Syria, Egypt or Libya on the basis of details from the street corners. They are deploying huge efforts to put the blame of the innocent people who are shot dead on the law-enforcement bodies. In the eye of the public, they are pointing at the state, the government and myself as the culprit of the acts, by the terrorist organization that are tumbling up the lives of my citizens. The terrorist organization, politicians, media organizations, everyone memorized this scenario by heart very well and restaging it on any occasion. It must be very well known that individuals come and go and they are mortal but this country and nation will prevail. Turkey, with its state and nation, will continue to walk and stand tall on its way from the past towards the future. The ones who were involved into abject acts yesterday against this country and its nation are gone for good. Today, the ones who run after similar objectives will be doomed to the same. May our nation rest assured about that. Turkey, with the office of the President, its Parliament, Government, law-enforcement bodies, has the capability to disrupt such games. The State is meticulous enough not to allow any single citizen to be hurt or victimized. It is acting very cautiously because we know that these challenges are temporary and we will continue to live in this geography with the spirit of fraternity. 154 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS No citizen of this country can discriminate his or her any neighbor or friend on the basis of origin or region and they cannot do this. The moment we classify our friends, neighbors like Turkish, Kurdish, Alevi, Sunni, western or eastern, it would be the day we are entrapped by the terrorist organization. Each and every one of 78 million citizens of this country is entitled to equal rights and values. Each and every one of them is our brother or sister with whom we have shared the past and will live together in the future. The ones pointing at the President, Prime-minister or the government as the culprit of the skirmishes, the death-tolls or the terrorist acts and the ones unconsciously support these efforts are the major supporters of the terrorist organization. Yes, we have been going through challenging days but we fulheartedly believe that Turkey’s future is bright. God willing, Turkey will achieve its goals of 2023 and will not content with that and will proceed by implementing its vision for 2053 and 2071. Bearing these feelings in mind, I would like thank esteemed Ombudsman and his team and the ones who made this two daylong event happen. In advance, I would like to extend my personal thanks to the guests who will contribute with their valuable ideas and insight. Please accept my greetings. Enjoy the event. PRESENTER- His Excellency, Mr. President, thank you for your speech. I would like to kindly ask Mr. President to stay at the stage for the photo-shoot. For the family photo, I would like to invite Mr. Ismet Yilmaz, Speaker of the Grand National Assembly of Turkey, Mr. Cemil Çiçek former speaker of the Parliament, Mr. Nihat Ömeroğlu Turkish Ombudsman, as well as the members of the Ombudsman Institution of Turkey, Mr. İpek Minister of Justice, Mr. Kamal Malhotra, the Resident 16 - 17 September 2015, ANKARA | 155 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS Tomorrow, the term of office of Tayyip Erdoğan will terminate. Next one will replace the current government. But, the damages infected by the terrorist organization to this country and the nation will be permanent. Political competition or personal grudge is a different story while the perpetual survival of the country and the nation is another. The ones who mix these two will not be exempt from being held accountable vis-à-vis history and this nation. Representative of the UNDP Turkey, Excellency Mr. Lars Wahlund, Ambassador of Sweden and all ombudsman from various countries. PRESENTER- Thank you very much. Distinguished Guest, I would like to thank President Recep Tayyip Erdoğan for honoring the Symposium and we say good bye to him. Thank you Mr. President. Esteemed Guests, I would like to take a minute of yours. Soon, we will break for lunch and start at 13:30 with the first session. Thank you very much once again. 156 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS 16 September 2015 / First Day Session-I OMBUDSMAN and the RIGHTS of the FRAGILE GROUPS Chair : Speakers : PROF. DR. ZEHRA ODYAKMAZ CALLIOPE SPANOU JURİS JANSONS JERNEJ ROVSEK Session - I OMBUDSMAN and the RIGHTS of the FRAGILE GROUPS PRESENTEREsteemed Chief Ombudsman of Turkey, Distinguished Guests, To chair the session on Ombudsman and the Rights of the Fragile Groups, I would like to invite Prof. Zehra Odyakmaz, Dean of Law School at Mevlana University. Other speakers of the session are: Calliope Spanou, Ombudsman of Greece, Juiris Jansons Ombudsman of Latvia and Jernej Rovsek, Acting Ombudsman of Slovenia. Now, floor goes to Madame Chair. PROF. ZEHRA ODYAKMAZ (Chair/ Dean of Law School Mevlana University) Esteemed international guests, Distinguished participants, And members of the audience, Once again, welcome to the 3rd International Symposium of Ombudsman Institution, hosted by the Ombudsman Institution of Turkey. I am so delighted for seeing no reason to tell about the benefits of ombudsman about which I have been incessantly working for 18 years in Turkey because this institution is in place now and working really hard with a busy agenda. In this session, we will discuss the fragile groups from the standpoint of legal technicalities and exchange comments in discussion part. 16 - 17 September 2015, ANKARA | 159 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS The opening of the 3rd International Symposium of Ombudsman Instructions was held in the morning. Following the lunch break, we will start the first session. Under the heading of `Ombudsman and the Rights of the Fragile Groups`, the panelist will elaborate on women rights, rights of the disabled as well as fight against discrimination. Today, women rights are expressed as human rights. Likewise, the rights of the disabled are treated within the context of human rights. As for fight against discrimination, not granting equal opportunities, making discriminations is not only violation of human rights but also an attitude and behavior. For this reason, many EU Member States established organizations to ensure equal opportunity. Some acts in breach of the principle of equality are covered by the directives of the European Council and majority of them have been determined upon complaints. For instance, discrimination on basis of race, color, religion, believes, xenophobia, jokes that degrade human dignity, denial of access of ethnic groups to public places can be the concrete examples. Turkey became a party of the United Nations Convention on the Elimination of All Forms of Discrimination against Women (CEDAW) in 1985 and has been fulfilling its constitutional and legal obligations in a fast track fashion. According to the CEDAW, an additional protocol has been created. Turkey is one of few countries that recognized this protocol in the first wave. This additional protocol gives an individual or members of a group to file a complaint at the CEDAW Committee if they feel like the government does not comply with the provisions of the convention. Turkey adopted a Law on People with Disabilities in 2005. Likewise, Turkey became a party of the the United Nations Convention on the right of Persons with Disability in 2009. When the report on the review of the rights of the disabled people by the Human Rights Committee of the TGNA of 2013 involves the issues majority of which fall into the mandate of the Ombudsman. There is no organization of equal opportunity in Turkey. Therefore, investigation of the violation of equal opportunity is the duty of Ombudsman. Speaking of the rights of the fragile groups, I believe that there will be further need to further clarify the duties of the institution. 160 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS First and foremost, the Ombudsman Institution must encourage application by many more people so that more and more victims can feel satisfied. With this end, public service delivery must be emphasized while the topics that fall into the mandate of the instruction are being identified. In article 1 of the Purpose of the Law on the Ombudsman Institution of Turkey, the statement of ` public services delivery` is used. In Article 3 on “Definitions”, while the term of administration is defined, the statement of `private law entity that delivers public services` is expressed. Though there are certain topics left outside in the mandate of Ombudsman, any public organization is subject to the scrutiny of Ombudsman. According to the law, the ombudsman institution of Turkey shall review the applications not only in view of compliance with law but also fairness. Fairness is a principle that aims to eliminate mishaps that may arise from strict implementation of written legal rules. Fairness means delivery of justice that is softened with compassion, conscience and mercy. Fairness is one of common principles of law that is not written. Ombudsman institution is a chance to combine justice with law. Since Ombudsman will resolve the disputes that are subject to complaint, considering the principle of fairness, it has a function different than judicial bodies. Role and functions of ombudsman institution gain more and more importance about matters such as women rights, the rights of the disabled and anti-discrimination, it must interpret the subject of complaints departing from the broader concept of public services delivery. Secondly, such organizations must elaborate cases in line with the concept of fairness. That is all about the introductory remarks on my part. I took the liberty of talking as the chair and took a few minutes of yours. Now, we will hear the speakers. First speaker will be Mrs. Calliope Spanou, Ombudsman of Greece, who will talk about Ombudsman and women rights. Maximum duration is 20 minutes. Please, floor is yours. 16 - 17 September 2015, ANKARA | 161 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS As understood from the recommendations and the annual reports of the Institution, acts and deeds of the individuals subject to private law are deemed as part of public sphere and public private law. Mrs. CALLIOPE SPANOU (Ombudsman of Greece) First of all, I would like to thank you for the invitation to speak at the 3rd International Symposium. I was here two years ago and I follow with a lot of interest from our neighbor and a colleague side the developments in the Turkish ombudsman. So, our first subject is women’s rights, what can the ombudsman do to combat gender discrimination. All kinds of discrimination on various grounds are a big test for a society and for the legal culture. So, the main problem is often that legal rules may sometimes be in advance of social perceptions, prejudice, stereotypes and this may be a real hindrance a real obstacle for the respect of women’s rights. Especially for gender discrimination a main problem is the fact that the stereotypes have shaped gender inequality as a natural difference. And in that framework any legislative initiative will remain inadequate if the real reasons in society of these discriminations are not dealt with. And what can we do from our side? Investigating cases of violation of gender equality by public service has been a substantial part of the Greek Ombudsman but one that cuts across many policy fields. You can find cases of discrimination in the field of taxation, recruitment either in the public sector but also beyond, social security, labor relations and more. Now this has been a part of the mandate of the Greek Ombudsman as an ombudsman but also human rights institutions from the start. But since 2006, the European and Greek legislation have enhanced the Greek Ombudsman beyond the constitution, beyond the general principles of human rights. It is a serious piece of legislation at national level following developments of the EU level have broaden the field of the ombudsman intervention. According to the EU directive relative to this issue at every member state had to appoint an independent body to provide assistance to victims of discrimination, investigate whether the principle of equal treatments applied and publish report recommending measures to eradicate gender discrimination. So, Greek Ombudsman became also an equality body promoting the principle of equal treatment in the public sector but also a body monitoring the implementation of the principle of equal treatment in labor issues in employment and in the supply of goods and services. 162 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS Now, these mandate concerning gender equality broadened the scope of competence of the ombudsman in many ways. First of all, when it comes to gender discrimination we can deal with complaints pertaining to the civil service which is normally excluded from the ombudsman scope of competence. I mean civil service relations within the civil service it can be career, promotion or other issues. It further extended the ombudsman’s field of intervention to include the private sectors specifically for employment issues in collaboration with a labor inspectorate. Then it extended its possibility to mediate till the first actual hearing in court while usually the ombudsman can intervene before a person address the court. And last, the ombudsman has also a role in promoting equal opportunities and taking preventive actions. So, this has transformed a lot the intervention of the ombudsman. So, a lot of issues also concern the family status because gender equality has to do also with the family status of all members both parents, issues of pregnancy maternity, etc. Now one important methodological tool in this area has been shifting of the burden of proof which means that in the area of discrimination more generally but also in terms of gender, as far as civil proceedings and complaints to the relevant authorities are concerned the complainant should bring to the attention of the competent body facts from which it is possible to infer that an instance of discrimination has taken place while the defendant should fully prove that no such discrimination occurred. Of course it is not just a matter of saying pretending that something happened. But if there is a sufficient proof to start the investigation then the other side has to prove that there has been no discrimination. This is a very powerful tool although it has also some difficulties. And the ombudsman also has to clarify how to work with this new innovative instrument as well as the court of course at the end. 16 - 17 September 2015, ANKARA | 163 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS Now especially when it comes to gender equality it includes employment, vocational training, self-employment, direct and indirect discrimination where indirect discrimination exists when a general rule but appears to be common for everybody in reality discriminates against women, I give some examples later and even sexual harassment at a work place. Now I would like to make to propose a kind classification, good types of complaints and good types of intervention for the ombudsman. I think that we can have three broad categories. The first category of complaints has to do with equal treatment as a matter of principal. In reality this has to do with laws and regulations that include discrimination without even no realizing that this is discrimination. And in my view this concerns the public sphere. The second group we could say it concerns the social sphere. It has to do with equal treatment as a matter of implementation of the principles on the ground and eventual violation of rights at a workplace or the extension of rights for example, sharing family responsibilities etc. The third group of complaints is those who that have to do with the public sphere. And they have to do with a right of a person’s integrity. And their equal treatment is a matter of respect and the main issue we face is sexual harassment. Now in all these areas we have quite a number of cases. I’ll refer to some cases of the first group those referring to problems that are the result of rules and regulations and need to change, rules and regulations that in some way based on stereotypes. One characteristic case was the exclusion of women from participating in vocational training courses for certain professions such as carpenters, oil painters and welders. The reason that these happened as the man-power employment organization has provided, they said that they had other calls for such vocational training where many woman had participated and given that now they had a quota for men than for these specific professions they had to practically exclude women. So, you see that these stereotypes find always a way to get in. But the interesting thing is that they sometimes do not have this absolute expression but there is a little bit of stereotype and a little bit of opportunity. For example, other cases for recruitment at the fire department there were and specifically for vehicle drivers out of 138 posts 3 were open to women and the reason that was put forward was that in some cases the drivers should help fire fighters so they have to have the muscular capacity to help them, but if that is the case then why 3? Why for 3 cases that is not correct. So, it is not even consistent. In both these cases the ombudsman has intervened and the regulations have changed. 164 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS In other cases as a precondition for recruitment, military service is mentioned in that case given that it is obligatory for men and not for women. Men got a number of points by definition because of the military service while women didn’t get these points, so again they were discrimination against but because this precondition could not apply to them. Other cases have to do with common height standards or common athletic performance when this is required for recruitment while common experience and also science shows that there are different levels of achievement. Now in many cases this is indirect discrimination because it appears as if we have the same height requirements but if 90% of women are excluded by this common height requirement in reality we have discrimination. Often, we have degrading behavior of the part of employers against women. The moment they announce that they are pregnant the employers starts treating them in a harder way giving them harder work to do possibly in order to make them resign. So, in all these cases the ombudsman intervenes and follows what the complaints or the recourses to the labor inspectorate and the ombudsman has a responsibility for the final report on the case. In many cases after the meeting with the employers and the employees in the framework of the labor inspectorate the employer revokes the dismissal and there are very few cases where they do insist. Of course, employers can pretend that they have financial problems, there are many ways, many excuses but again the ombudsman can investigate if these financial 16 - 17 September 2015, ANKARA | 165 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS In the second group this is the social sphere, the respecting equality has to do often with the way the period of maternity is treated and everything has to do with family. There I can say that we have also cases, complaints coming from men who wants to benefit from an equal status within the family in terms of leave of absence, parental leave etc. But what is I think more typical is that during this maternity period women are much more vulnerable in terms of dismissals and the Greek and European legislation protects women from day one even if they themselves are not aware of their pregnancy. So, if they are dismissed during this period dismissal has to be evoked or else the employer and this time we are talking about the private sector will have to pay a fine and of course the court are always the next step. reasons are valid and whether the employer had the possibility to protect these woman during this vulnerable time and to someone else to dismiss or if he has done it on purpose to dismiss them exactly because they were during this maternity period. So, these are the types of cases in the social sphere. And we come to the last one, the sexual harassment which is the most difficult I would say because it touches upon the private sphere and private relations. Sometimes it is even more difficult to have enough evidence in order to shift the burden of proof but when we do have this start of the evidence which makes likely the discrimination then we can investigate more efficiently and have again sanctions for this employer always before we reach the court, the courts are always there but it’s the next step. But still it is the nature of this problem makes things much more difficult because sometimes there are no witnesses or it is the word of one side against the word of the other. So, I would say that this is the most sensitive part. I would finish, hopefully I am okay with my time, by saying that this area of the ombudsman competence requires particular attention and systematic monitoring. The biggest problem comes from society and prejudice and stereotypes. But we gradually develop the legal instruments to deal with that and we can provide the hope that this legislate the framework at some point will be sufficiently sophisticated in order to reach its goals. Thank you very much. CHAIR: I would like to thank Mrs. Calliope Spanou for this interesting presentation on women rights. You referred to interesting cases and examples. I hope we will give more chance to talk to Mrs. Spanou, thanks to your questions. The second speaker is Juris Jansons, Ombudsman of Latvia, who will talk about Ombudsman and the rights of the persons with disabilities. Your duration is 2 minutes. JURIS JANSONS (Ombudsman of Latvia) Thank you Chair. Thank you and for saving the time. I am starting immediately. 166 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS I’ll shortly touch some elements of legal basis or power of ombudsman in Latvia then I will show you some elements of our activities and some also practical elements. So, legal base as ombudsman law was enacted on January 1st 2007 when the Ombudsman institution of the Republic of Latvia was established and the ombudsman office is the only national human rights institution as well as ombudsman institution and equality body in Latvia. Actually we are all in one like in many other countries. Little bit about power or ombudsman elected by the parliament of the republic of Latvia independent in fulfilment of his functions subject only to law cannot be influenced that in fulfilment on his functions and tasks, term of office is 5 years. So, the United Nations Convention of the rights of person with disabilities in force in the Republic of Latvia since 2010, law on convention of the right of person with disabilities adopted in 2010 and under the rule of laws the ministry of welfare is responsible for the implementation of convention various ombudsman is liable for the implementation monitoring. Here you can see some statistical data, in Latvia of disability is divided in groups depending on the level of the laws of liability. You can see it is on the slide first category, second category, third category it depends on laws of liability as I said. In total disabled persons constitute almost 9% from the total amount of population. Here you can see the dynamic of verification procedures initiated at the ombudsman office regarding relation of the rights of disabled persons. This chart shows statistics on the verification procedures where you can see the number of established relations as well as terminated procedures and procedures in action. 16 - 17 September 2015, ANKARA | 167 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS Little bit about guarantees of independence of the ombudsman and I will mention only some few for instance free from political influence, administratively punishable only with a consent of parliament, immunity from criminal prosecutions, the term of office doesn’t coincidence with the term of office of the parliament and very important is mentioned that at the moment we have discussions about different nomination procedure for the candidate. Currently it is driven by five deputies, Member of Parliament for discussions it is our suggestion and perhaps should be the president or the chairman of constitutional court, but it is ongoing discussions. Then some statistical data in ombudsman office, the result of verification procedures indicate that firstly insufficient amount of the disability pension and social benefits the amount of disability pension depends on the social security contributions and length of service. In case the person hasn’t worked over length of service is insufficient a minimum pension or social benefits is granted to the person ranging from 64 Euros to 106 Euros. Secondly, technical aids, the main problem the quality and accessibility of technical aids, accessibility and discrimination at the workplace. Unequal attitude to disabled persons it is quiet hot topic in Latvia. Next, in addition to the implementation monitoring in 2014 we have conducted social survey in order to find out the attitude of society towards disabled persons and survey of disabled persons on how they feel themselves in the society and of municipalities in order to define activities they perform to improve the life of disabled persons. Little bit later I will show you some good practice that is guaranteed by municipalities. This monitoring or survey at time period can be seen on the slide these from 16th of September 2014 till 30th of September 2014. Survey for society, the question was said do you think people with disability should fully participate in public life? Here the chart shows the results of the survey depending on the type of functional disorder and you can see then people with psychosocial disability are not very welcome in society and the next slide we will show also the same situation. Do you think people with disability should become parents if they decide to? Here you can observe the results of the answers to the question and the same in the previous slide then people with psychosocial disability are not welcomed from society side to become as parent. The question was said in this slide you can see the question was said, do you think the children with disability should study together with your child? As we can see a part of society understand and recognize the rights of disabled person as equal in society if we speak of person of vision, hearing and movement disabilities. If the society more negative and speaking about persons with psychosocial intellectual disabilities and here also you can see that children with psychosocial disability are not very welcome in society, it is real situation in Latvia. But if we see numbers or statistic children with other disabilities then situation is different. Do you think that in particular situations people 168 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS And in concluding there you can see three slides with activities as good examples that our municipalities have performed. I will mention some most important of them. The most accessible city in Europe 140 cities in Latvia, Project Library comes to reader open championship in chess table, tennis for people with disabilities, financial support for studies in university outside gym in city parks, financial support for business projects in the competition for young entrepreneurs, employment in local municipality, Christmas charity event, charity event from her to her for children with disabilities for health procedures and rehabilitation, improvement of accessibility yearly according to application from people with disability, sport activities, regular trainings with professional teachers, swimming pool for free, sport games, yearly trips for people with disabilities, 50% discount for social services, parent salary for rehabilitation courses including interest related education, this is in brief. But more extend information on results of monitoring will be available at the end of this year when annual ombudsman conference will take place. Thank you very much for your attention. CHAIR: Thank you Juris Jansons especially because you respected our time, thank you very much. Juris Jansons, the Ombudsman of Latvia mentioned very important topics regarding challenges experienced by the disabled. He also presented 16 - 17 September 2015, ANKARA | 169 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS with disability should receive additional rights or benefits so called positive discrimination and most of the respondents in all 85% were understanding nothing that additional support for disabled person is necessary. How do you evaluate discrimination against people with disabilities? Same the survey showed that the majority of society is against discrimination of disabled persons so almost 79% are persons are against discrimination. So, would you feel comfortable if person with disabilities was your colleague or your fellow student? And most of the respondents indicate they would rather feel uncomfortable about fellow colleagues with disabilities. Do you think translation in television is disturbing? Most of the respondents noted that translation doesn’t make any inconveniency. Similar question was asked to the disabled persons in order to know how they feel about it. This slide shows some municipalities and activities of municipalities. detailed answers to the questions we received about the functions of the local authorities. Now, the third speaker will be Mr. Jernej Rovsek, the Acting Ombudsman of Slovenia. He will talk about Ombudsman and Anti-discrimination. Please. JERNEJ ROVŠEK (Acting Ombudsman of Slovenia) – Thank you Chair, Ombudsman, Distinguished guests, Thank you very much for invitation. This is my first time in Turkey also first time in this seminar so in my first part I will very briefly introduced the Ombudsman Institution of Slovenia. And on the second part I will explain how we dealt with the cases of discrimination within the ombudsman office. I work for ombudsman for 20 years and before that I was at the National Human Rights Institution so I worked in this area for 25 years already and probably this is the last year I will work before my pension. So, very briefly the ombudsman institution was introduced in 1991 constitution on the basis of this constitution provision the ombudsman act was adopted at the national assembly in 1993. And after the election of ombudsman and deputies we officially started 1st January 1995. According to constitution we have powers only in relation to the public bodies. I will mention only one very specific feature of our ombudsman act because it states that the ombudsman is obliged to act only in accordance with a constitution provision and international legal acts governing human rights and freedoms. And specific laws are not intentionally stated in the law as the basis for ombudsman operation. And we will use this these days in this migration crisis. Because the laws also in my country are not adapted to the situation which we face in this area so we will invoke only international legal treaties and constitutional rights. In our intervention according to the law we may refer to the principles of justice and good administration and we use this very often. And on this basis we can propose sometimes exceptional solution in cases not 170 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS We are also entitled to present initiative before the parliament by recommendations to state authorities. I will now explain very briefly our practice I think which is very good how annual report is debated in the national assembly. It takes many years that the members of the parliament understand how to use our annual report to their benefit and how to be effective in dealing with after debating the annual report. Namely, we propose recommendations in our annual report for state institutions and when annual report is debated the government is obliged to present their own report on our annual reports. So, they reply on every chapter of our annual report and they also have to report how recommendations from the last year were implemented by the state institutions. So, next year when annual report is debated they already have this government report on implementation of recommendations from the last year. And usually it takes about sixseven hours in the plenary to debate our annual report and these days the committees in our national assembly started to debate our annual report for 2014. Very few numbers we receive about 3500 complaints every year. We are 35 and if you compare the number of complaints with our population which is 2 million in Slovenia we receive about 16 to 17 complaints per 10,000 inhabitants. And this is 16 - 17 September 2015, ANKARA | 171 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS foreseen by regulations and this is important also for discrimination cases I think. According to the constitution act the ombudsman is also entitled to initiate a procedure for the review of the constitutionality or legality of regulations or individual constitutional complaint in agreement with the effected party. In both cases ombudsman hold authorize position of applicant since we are obliged to prove legal interest as individual case to prove legal interest. And we use both this options only in especially well founded cases in order to avoid becoming additional legal remedy for those who have already exhausted all regular complaint routes. So, we go the constitution court in very exception cases and I will mention only one case from last year’s mainly about four years ago our government introduced the law which reduced the pensions of the special categories of pensioners. Mainly some veterans pensions were reduced other not. And we challenged this law before constitution court and we were successful and the government had to change the law and pensions almost 70,000 of them were giving back the pensioners which were reduced according to this and constitution discriminatory law. quite a high number maybe you can compare the numbers in your country. In the second part I will explain how we deal with petitions and cases of discrimination within our office. We dealt with these cases from the beginning but this was not specific area of classification. We introduced discrimination as particular classification area in 2004 during the second ombudsman mandate and in this area in last 10 years we received exactly 687 complaints and this is about 4% of our total number of complaints. Of this the greatest share 243 are in the area of national and ethnic minorities. And within this group most cases are related to situation of the Roman minority in the Republic of Slovenia. Other complaints related to discrimination in the area of employment, 53 complaints and equal opportunity regarding of sex gender equality 30 complaints. Two years ago in 2013 we introduced two new areas within this discrimination, namely discrimination based on sexual orientation and disability. And over this the course of two years we dealt with 5 complaints in the first area and as many as 41 in the second, about disability. So, this proves this disability was needed to be special area of our classification. Ombudsman is not the only body dealing with discrimination in Slovenia, based on the EU Directives and also the United Nations Convention on the right of the Persons with Disability, the states are obliged to have the special independent body who deals with these cases of discrimination. In Slovenia, in 2003 special antidiscrimination act, it is called equal treatment act in Slovenia introduce special body, these bodies advocate for the principle of equality and it carries out its activity primarily in the private sector. But its powers are limited and he cannot impose sanctions independently. According to our system in this law advocate after investigating the case he may refer the case to the relevant national inspection authority which is authorize to impose sanctions. But this system is not working very successfully in Slovenia and we criticize in our annual report the first insufficient independent of this advocate and secondly that the legal protection against discrimination is relatively weak as a whole because probability that the violators in fact will be sanctions is relatively low. Ombudsman in Slovenia is not full-fledged anti-discrimination body under these EU directives nor the national human rights institution with status A, according to these principles. We did not apply for status A 172 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS And what is the latest information in my country the government withdrew this proposal to empower ombudsman to assume the role of the equality body and they proposed amendment to this anti-discrimination act and they will introduce special independent advocate dealing with the cases of discrimination. So, to conclude we are ready the take the role of the national human rights institution but not the equality body, I am ready to answer questions later, so far thank you for your attention. 16 - 17 September 2015, ANKARA | 173 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS because we want to have conditions and we want to carry out all the task which are required by the Paris Principles. Namely we do not systematically follow the situation of the different types of human rights violation, we do not systematically review the laws, the legislation and also carry out educational and promotional activities. But we are ready to do so if government provide us the conditions, human and material resources for implementation of the task under the Paris Principle. And we are ready to establish special center for human rights and consultative body and we in last year visited Finnish ombudsman and later in this seminar we will be explained about this practice, we like very much this Finnish model and we are ready to accept this role as a national human rights institution when this special human rights center and consultative body will be established. According to coalition agreement of the present coalition the plan to establish special national human rights institution in the country, so we will see what will happen. So far, no law was introduced in this area. And so far, we also were not ready to accept the role of the anti-discrimination body because we think that this will change the nature of the ombudsman institution. Namely, as I mentioned we have competencies only in relation to the public sector. If we take discrimination cases we would go into the private sector and this will be then issue of the constitution grounds for such authorization and the ombudsman would not be the highest human rights institution any more in the country because if we act in relation to the private sector they would be entitled to judicial protection and if ombudsman is entitled if his decisions are entitled to judicial protection he is not anymore the highest authority in this area. So, I think these changes the nature of the ombudsman institution and to my knowledge there are very few successful cases when ombudsman is at the same time equality body. QUESTIONS and ANSWERS- SESSION I CHAIR: Thank you Jernej Rovsek, Acting Ombudsman of Slovenia for talking about ombudsman and anti-discrimination efforts. I believe he mentioned very interesting topics. Reduction of pensions and its increase again was striking for me. Auditing constitutionality of the laws, accepting sexual orientation and disability as a group and law on fight against discrimination and co-existence of Equal Opportunity Organization and Ombudsman are interesting topics. Thank you for this great talk. Now, we are expecting questions. Since the floor will be recorded, could you please identify yourself and your organization and then make a brief contribution rather than a comment. Please also indicate to whom you are asking your question. M. NİHAT ÖMEROĞLU- I am Nihat Ömeroğlu, Chief Ombudsman of Turkey. I would like to thank Mr. Chair and speakers for their talks and also Madame Professor for wrapping up the topic. I have two questions in a row to Mrs. Spanou. First one: what is the ratio of the complaints about women rights or violence against women at Greek Ombudsman? Unfortunately, in Turkey, we have only one ombudsman who deals with women and child rights. Compared to other complaints, they are not plenty. I do not know why but Turkish women abstain from filing a complaint to Turkish Ombudsman. That is why I wonder the ratio in your country. The second question: regarding sexual harrassment, upon complaint to Ombudsman, do you refer such cases to the law enforcement for criminal investigation. Do you follow up that after that stage or do you act like a mediator and expect the related organization to conclude a verdict or decision? Thank you. 174 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS CALLIOPE SPANOU (Ombudsman of Greece) First of all about violence, the Greek Ombudsman does not have this competent about violence against woman there are other agencies, it is a general secretariat for gender equality. So, we do not have the power to intervene to deal with these issues. So, I can’t give you a rate, the number of complaints. But the general problem of hesitating to come forward and complain especially when it has to do with harassment maybe a little bit similar to that, for such issues is a common problem, often women feel that they are further and worse exposed when they complain about it and this is a major obstacle. Unfortunately this does not allow the public bodies to intervene in order to at least solve the problem, show the way in some way, and give the sign that this is not tolerated in a modern society. Thank you. 16 - 17 September 2015, ANKARA | 175 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS Now, concerning harassment cases, the Greek ombudsman can intervene in issues of harassment at work place, not any kind until the first hearing in the court. So, even if the complainant wants to go to court we can still try to find a solution. Now, what can be a solution in these cases? It can be that one party apologies to the other and they are reconciled and that is over for both. It can be also that if there is enough evidence of course then the ombudsman can propose a fine which is then imposed by the labor inspectorate because the ombudsman does not have the competence to sanction. Okay? It is a little bit the issue mentioned by our colleagues. So, the other concern the courts, yes sometimes despite our intervention and our effort to find a solution of any kind we see that these cases continue to court. The difficulty is that when there is not sufficient evidence then one considers the action of others as and then there is a whole number of court cases that open beyond the main issue of harassment. So, we had such cases, these are difficult cases and where we need to be very careful is not to give the impression to women for example that once they come to us everything is easy and everything is solved because it has happened that some woman have felt that “the ombudsman is behind me” and then they continued in a very aggressive way to press their case and it backfired. So, it is extremely sensitive to find the right balance between intervening, supporting and trying to solve the case but not make things worse. I can tell you this balance is often very delicate. PRESENTER- To save on time and to enable more questions, I appreciate if you could ask brief questions and answer shortly. Any questions? Please. AHMED TIGANI (Ombudsman of Sudan) I have three questions, one to the guy from Turkey and other question for the Greek ombudsman and for the deputy ombudsman of Slovenia. The first question concerning discrimination against woman, I understand that Turkey has ratified that agreement which we call it CEDAW. Now I understand that the law applied in certain areas in Turkey drives out of Islamic basis. Now, we have the difficulty in Sudan to harmonies between the agreement and our religious beliefs concerning inheritance, succession and concerning marriage and divorce. This is a very delicate area to any country whereby they have Islamic belief. They cannot harmonies between the agreement and our religious beliefs. The second question for the Greek ombudsman, although she is a woman, in fact I am against “ombudsman”, “ombudsman” is discriminated in itself is discriminated because there are ombudswoman and there are ombudsman. But my question relates to the onus of proof. In certain cases as you said that the onus of proof is being shifted and this in self is a violation of human right conception which we call it fair trial. If you do that then you violate another concept relating to human rights and that is which we call fair trial. And by so doing this discrimination can be subject to judicial review. It would be challenge before the court on the basis that this discrimination goes to violate one of the human right principles which is the fair trial. The third question for the Slovenian, I am very glad that the Slovenian laws in a way are identical to ours concerning investigation and the other questions pertaining to discrimination. My question is that, the certain cases whereby you have the redress the agreed person, you have to compensate the agreed person. Somebody came to you to give him justice then you investigated the case and found out that this person should be redress, compensated in a way. I wanted to understand what you do in this cases and asking whether sometimes you have 176 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS something to do with the decisions concerning compensations and redresses concerning the complainants. Thank you very much. CHAIR: Thank you. Let’s start with the Ombudsman of Slovenia to answer the questions if you wish. JERNEJ ROVŠEK (Acting Ombudsman of Slovenia) Yes, very briefly, this is the problem, as I mentioned we have competence only relation to public sector. We are authorized according to our law to propose compensation to state institution, to individual and we do it very often when it is very clear the reason and the relation to the human right violation, so it is very rarely but few times we were successful. Usually individual have to go to the court. Thank you. Thank you. The fact that in certain cases there is this new legal tool the shifting of the burden of proof does not mean that the principle of the presumption in a sense is not valid any more. It is an exception that functions within this principle for certain cases for reasons that have to do with specific problems appearing there. It is because usually this is a legal tool that is used also for other kinds of discrimination and also at work place. It is a general legal tool for discrimination. And it has to do with the fact those who are discriminated against are usually the weakest part. And they hesitate to come forward as we said few minutes ago to denounce and to claim their rights to protection. In that case this tool tries to reinforce a little bit their position but as I said earlier it is very difficult tool to use. It doesn’t mean by definition that we shift or the court shifts the burden of proof, there has to be enough evidence in order to ask the other side to prove the opposite. And of course at the end it is a matter of how the court will assess this evidence from both sides, so the court is always at the end, what the ombudsman does is to try to find out and we can also have examine witnesses we can have also the position on oath so there are certain techniques in order to try and establish the facts. If it is not possible then we say, “it is not possible” and the next step is to go to the court which has more powers and more means to do it. But let’s not take the most difficult cases of a difficult legal technique let’s take normal cases, 16 - 17 September 2015, ANKARA | 177 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS CALLIOPE SPANOU (Ombudsman of Greece) more normal such as dismissal of an employee for a financial reasons. Now, if someone is dismissed because she is pregnant, whatever has to do with the maternity, protection, etc. And the employer pretends that it is from financial reasons and he has to prove that it is for financial reasons. It is not the dismissed person which will have to find out what happens in the books of this business. So there it is much easier to use this tool. In cases of harassment because of the nature of the problem it touches upon the private sphere and a lot within the private sphere remain private, remain far from light, there it is more difficult. In any case the existence of such a technique does not mean that it is used in a way that does not allow each party to defend themselves. Thank you. CHAIR: Thank you. With your permission, I would like to make a few quick additions about the CEDAW. Majority of Turkish people are Muslim but the Republic of Turkey is a secular country. I believe that a secular state does not have a religion and it is in a position to treat them equally irrespective of their religious creeds or background. By being a party to the CEDAW, we are not in breach of Muslim creeds and by the way, Turkey has the liberty to place a reservation on certain articles. For instance, the CEDAW says that “amend your constitution regarding equality”. Then, we included positive discrimination in Turkish constitution. As you do know, it means provision of opportunities and privileges to the unequal part until they come to the equal position. So, what have we done? The Government started to pay a certain fee to the fathers who do not send their daughters to the school so that they can. Again, let me quote an example from the CEDAW: “ban on use of illustrations or photos in textbooks as of the elementary schools that will raise discrimination or create discrimination in brain. I remember in small bubbles what a mother or father does was written or they were illustrated working a job or doing house chores. A father sits in a couch, reads a paper next to a lamp while a mother does ironing or cooking in the kitchen. They seemed normal to us but now, since they trigger discrimination in kids’ brain, the CEDAW asks for the elimination of 178 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS such pictures. We do that too. I do not think that we are going against Muslim beliefs. Any questions? Please. One more person. YAKUP DEMİRCİ- Yakup Demirci, I am an inspection judge from Turkish Ministry of Justice. Thank you. JERNEJ ROVŠEK (Acting Ombudsman of Slovenia) Yes, according to the law we can enter any state institution but you also act as a national preventive mechanism in relation to this convention against torture and within this role as a national preventive mechanism we can enter also to the private institutions, care homes for elderly and so on or private hospitals also. But the right to petition is special constitution right in my country and we advocate in our annual report every year that this right should be further regulated by the law because nowadays we are maybe the only institution which we ask that every petition, every letter should be answered because sometimes state institution doesn’t answer and it is not regulated even if it is constitution right or human right in my country. I hope I’ve answered your question. Thank you. CHAIR: From these examples, we understand how efficient and practical an Ombudsman institution must be. Let me briefly wrap up the talks and share a couple of suggestions. If we are expecting much more efficient auditing from the Ombudsman, I believe some changes must take place in Turkish Ombudsman Institution. First suggestion is about paragraph 4 of Article 17. 16 - 17 September 2015, ANKARA | 179 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS I have question to the Slovenian Acting Ombudsman; you said that you act like a legal way of remedy once all legal ways including individual recourse are exhausted. Is this a binding remedy from the view point of the executive branch or an opinion of advisory nature? Furthermore, control and auditing of the state bodies and checking compliance with law, are they of advisor nature? This paragraph make is mandatory to exhaust administrative legal ways envisaged by the Administrative Justice Procedures Law or obligatory administrative recourse procedure defined in private law. This provision is extending the resolution process and a public organization is pushed to implement the recommendation by the Ombudsman in a satisfactory fashion though it had already declined the demand of a citizen. And that organization is expected to comply with such a recommendation. Mr. Ombudsman, would you ask a question? In the opening session this morning, Mr. Ombudsman expressed that they aimed at elevating the number of compliance by the public organizations with the recommendations of the Ombudsman. This provision that I have been trying to talk about, once the mandatory application process is eliminated, I feel that the public administration will much more listen to the recommendations. Please, I will continue later on. M. NİHAT ÖMEROĞLU (Chief Ombudsman of Turkey) Madame Professor, I do not intend to interrupt you. I appreciate if you could go on. CHAIR: Please, no problem. M. NİHAT ÖMEROĞLU (Chief Ombudsman of Turkey ) I would like respond to the question by the Ombudsman of Sudan. To put in other terms, I would like to complement your statement Madame chair. Without doubt, Turkey is a secular republic in equal distance to all creeds, sects and religions. On the other hand, majority of the population are Muslim. Though the Republic is administered according to the secular laws, at the end of the day, wishes of the Muslim majority are dealt with in line with freedom of religion and conscience or once we receive such complaints, we make recommendations after detecting what went wrong on the basis of this freedom. As you do know, one of them is “the decision on head-scarf”. It was a gang rain type of problem and head-scarved ladies could not work 180 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS in public sector, could not attend university for almost 30 years. Yet, we received a complaint 3 years ago in 2013. Though the issue was related to “head-scarf”, we submitted a recommendation to the Primeministry and recommended to eliminate the statement of women whose head is not covered, and indicated that this is against the freedom of religion and conscience. In particular, we considered the judgements of the ECtHR and the European Courts and the executive branch complied with it. First thing first. Secondly, though we are a secular state and people, the Constitution envisaged the delivery of a class on “Religion and Moral Culture” in schools, that is a constitutional obligation. Though Turkey is a secular state, Turkish law and the state puts arrangements on the basis of freedom of religion and conscience in order to respect the beliefs of I just wanted to clarify that. Thank you. CHAIR: You are welcome. You mentioned a very good topic Mr. Ömeroğlu, you referred to Article 24 of our Constitution that is misunderstood by some people. And you gave me an opportunity to explain it. Article 24 says: “classes in schools on religion and moral culture are mandatory but religious education is arbitrary”. We need to make a distinction here. A mandatory class gives general information about all religions and common moral or ethical rules that apply in the world. This is the mandatory class. In the next step, there comes the arbitrary one providing education on religion. If a student is a minor, upon the permission of the parents, a student may or may not attend such a class. If a student is older than 18, she or he may or may not attend that class. In this step, a student is trained about the religion he or she believes and personally, if you also agree, if there is a non-Muslim student, he or she will have the liberty of taking a class according to his or her wishes. We all agree. I believe that Article 24 is a very well arranges provision. So, I also expressed that. Let me share a suggestion with you. The provision in sub-para b of the 3rd para of Article 17, says that the pending disputes at court or judiciary are not subject to review. 16 - 17 September 2015, ANKARA | 181 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS the Muslims who constitute the majority. Yet, Ombudsman is not an alternative to the administrative justice but rather a complementary one. Unlike administrative justice, Ombudsman does not elaborate the disputes in a narrow sense but reviews a complaint on the basis of the human rights, fairness, law and equality. One of the mandates of the Ombudsman is to check compliance of the public bodies with law. Enabling two different organizations to pursue an investigation and a review with different methods and results about the same topic does not mean that they can duplicate or interfere into each other. While a case is at court, a positive result may have been concluded at the end of the Ombudsman investigation and review and the dispute in question may already be over. In this case, the case must be dismissed. A decision by the Ombudsman review different than the court judgement does not mean an interference into justice. Likewise, the ultimate binding party will be the judiciary. In addition, if there is injustice that cannot be eliminated through judiciary or the judiciary dismisses the case thinking that the public organization is right, then Ombudsman investigation and review can be useful. Ombudsman can convince the administration about the compensation of any unfairness. Since a solution devised by the Ombudsman will be in compliance with law, it would not be in conflict with the judgement of a court by nature. To conclude, a victim may apply simultaneously to a court and ombudsman or they should have the liberty do so at Ombudsman, following a court judgement. A question has come. One moment. CHAIR: Let I read quickly. If a public organization does not abide by the recommendation of the Ombudsman, we demand that recourse to judiciary must be provided and an amendment must be made to the law on ombudsman. Do you agree with me? If so, expecting your support. I support this idea with great pleasure. As I have just indicated, I spent 18 years for enactment of this law on ombudsman and its better functioning. I can reassure you that I will continue to do so. If there is no more question, I am closing the first session that I am chairing. Thank you. 182 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS PRESENTERDistinguished guests, I would like to thank Prof. Zehra Odyakmaz, Madame Chair and all speakers. Now, we will break for coffee for 15 minutes and resume at 15:30 in this hall. 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS 16 - 17 September 2015, ANKARA | 183 16 September 2015 / First Day Session - II STRUCTURE OF NATIONAL HUMAN RIGHTS SYSTEMS AND ROLE OF OMBUDSMAN: VARIOUS COUNTRY CASE STUDIES Chair : Speakers : RAUF ENGİN SOYSAL ABDELAZİZ BENZAKOUR LORA VIDOVIC SİRPA RAUTIO Session - II STRUCTURE OF NATIONAL HUMAN RIGHTS SYSTEMS AND ROLE OF OMBUDSMAN: VARIOUS COUNTRY CASE STUDIES PRESENTEREsteemed Guests, The title of the second session is “the Structure of National Human Rights Systems and Role of Ombudsman: Various Country Case Studies”. I would like to invite Undersecretary of the Ministry of EU Affairs Ambassador Rauf Engin Soysal. The panelists of the session are Abdelaziz Benzakour, Ombudsman of Morocco, Lora Vıdovic, Ombudsman of Crotia and Sirpa Rautio, Director of Human Rights Center. Now, floor goes to the chair: RAUF ENGİN SOYSAL (Undersecretary of the Ministry for EU Affairs / Ambassador/ Chair) Esteemed participants, First of all, I would like to welcome you all. Thank you coming to Turkey. We have previously discussed this issue over the coffee break; I mean about how to proceed with. I will not deliver an introductory remark. We will move onto the presentations directly. Each speaker will do their presentations for 20 minutes and most probably, I will be the first one asking the questions at the beginning in the Q&A. So, we will seize a chance to exchange opinion. 16 - 17 September 2015, ANKARA | 187 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS Now, we are moving onto the second session. Now, I will give the floor to the speaker from the Kingdom of Morocco. As mentioned before the session, speaking of the concept of mediation and mediation institutions, current issues come to our mind. We do not even think of their historic background. When we look at different organizations under different names, e.g. vilayet, I mean, a mediation organization reporting to the Kingdom since 1956, we see that this country has insights. Now, floor goes to Mr. Abdelaziz Benzakour who will listen to very attentively. ABDELAZİZ BENZAKOUR, (Ombudsman of Morocco) Actually, I really wanted to speak in Arabic but unfortunately we do not have Arabic interpreter. I would also speak in English but my English is not that good. So, I will switch to French. And French is my second language after Arabic, my apologies. Mr. President, Colleagues, Distinguished ambassadors, Ladies and gentlemen, Prior to addressing this honorable audience the proposed topic I would like to thank His Excellency the mediator of the Republic of Turkey as well as the officials who have organized this important event, for their kind invitation for me to participate and pleasure to be among the speakers of this session. I am also happy to be on this land where the idea of creation of an ombudsman in the north of Europe that inspired later different countries first emerged during of a Swedish monarch about two centuries ago and where he came across the existence of an Islamic body devoted to resolve the conflicts between the subjects of the empire and the officials. I have been charged with the mission of presenting during this session a personal testimony and a tangible illustration of the presence within the same country of an institution of administrative mediation simultaneously with another body dedicated for the promotion and protection of human rights. I think that this task would be enlightened in the two institutions during many years in order to understand their potential interaction and their specific intervention in their respective 188 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS areas. For this purpose I will work on three successive steps, the first one will be devoted to the description per se of the situation where the two organisms carry out their mission in parallel and of their history. In the second the focus will made on the idiosyncrasies of the functioning of a national institution of mediation and in the third and last step I will through general comments of the results achieved briefly mention the difficulties that hinder the fulfilment of satisfactory performance. The motives that have motivated the creation of somehow different, it is in fact for political motives in order to turn the page of default unfortunate practices that the council of human rights has seen the date towards the end of the last century and had successively two appellations advisory council and about five ago national council. In fact the conservations that have proceeded the adoption of the mediation at the beginning of this century bear an administrative character in order to precisely protect the citizens against the administrative decisions and acts that may cause harm to the legitimate rights and interests. First of all the mediator is close through his interventions to the role of the administrative courts yet failing to have a binding power of its decisions and of repressive legislation. He may not pretend to replace the justice. In addition to what proceeds a difference concerning the organizational structure of each of the two advisory bodies the mediator precise in person or his institution without having any deliberative instance in the form of a council or assembly while 16 - 17 September 2015, ANKARA | 189 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS Please allow me to introduce you a general discourse. Starting from some aspects of the prevailing situation in Morocco which is amongst the countries where the two entities coexist. The Moroccan constitution has officially stipulated the existence of two complementary advisory institutions devoted to the protection of rights we are therefore in front of two different entities in charge of on one hand rights related to human dignity and moral and physical integrity of citizens thus having a lot spectrum and on the other hand to their rights in their quasi daily rapport with the executive bodies and thus intervening in a restricted domain. The two institutions are independent of the three traditions of powers and have a real independence concerning such powers giving that their heads are directly appointed by the supreme authority of the state in order to escape any sort of foreign influence or pressure which is harmful to their independence. the national council of human rights is made up logically as its name indicates, open council having a pluralistic character where different alienations not for their perfect knowledge and rich experience in the sensitive field of the protection of the rights of persons they therefore orient its resolutions. The mediator of the Kingdom of Morocco he is himself, the ex officio member of the council and attends all its meetings. The attributions of the two institutions overlap without necessarily interfering in the vast field of human rights on its diversity. The mediator and the national council while being separated carry out their missions in a well ordered and clear manner in order to escape any kind of potential interference or overlapping. A permanent cooperation is established thanks to the possibility of mutual transmission of cases concerning each of the two institutions. Through the action of the mediator of the kingdom at international arena and its affect to the contribution of the different regional international networks it acts actively in order to bring official recognition to the prominent role of institution on mediation similar to the status already acquired by the national institutions for human rights namely by the advisory council that was established at the human rights council of the United Nations in Geneva. Morocco was actually behind the adoption of the UN General Assembly of the important resolutions which backed up this wish. In this international context and of our privileged rapport with many countries with whom we entertain friendly relations we have noticed the existence of different adopted models. Some are set up with one advisory or national human rights commission having specialized units in charge of specific units. In this case the part devoted to the classical administrative mediation remains very modest where the need arises to exert efforts aiming at creating close proper horizons of mediation. Others on the contrary separately set up many structures concerned with distinct and specific aspects of human rights. From this perspective mediation on the whole is autonomous as of its creation and bears various appellations which between the traditional Islamic Diwan Al Madhalim sometimes confused with administrative tribunals. People’s advocate or defender or rather the defender of rights or ombudsman unfortunately other countries make delays in choosing one formula or the other for diverse reasons mainly political among others, we 190 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS also note for all purposes because of the increasing concern of public opinion about the situation of some disadvantage and marginalized social categories the existence in some countries in addition to those too many institutions which are the mediator ombudsman and the human rights council of commission therefore other institutions defend the rights of children or those of disabled persons although the tendency recently observed is related to the idea to gather all this entities within a unique major organization devoted to the defense of all these human rights and this maybe the evolution at the mid of a long run for declared or undeclared motives yet understandable for question of budget management and for governors. Now, please allow me to go the second part of my presentation. This is the presentation of the institution of the mediator of the Kingdom of Morocco. I have handed out in this regard to the secretariat for distribution an informative brochure on the institution of the mediator of the Kingdom noting its features and especially innovations that distinguish its actions. Our institution in its current modern form is relatively of recent creation. Since it was establish in March 2011 succeeding a similar institution that was in operation in since 2001. It is Diwan Al Madhalim which in its turn came after successive after structures devoted to the examination of complaints to refer them to the component administrative bodies. The origin of these bodies goes back indeed to ancient times of our country and the Islamic community but why this appellation changes? On the ground it is much less a new name rather than an update to reflect the achievements made at the international level in the field of mediation and more particularly in the most developed countries in the domain of democracy and protection of human rights. 16 - 17 September 2015, ANKARA | 191 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS In short according to the relevant the UN Conventions the concern of protecting human rights in their diversities and issue at stake and thanks to the support and voluntary follow up by regional international networks to the benefits of countries where they do not yet exist and will reach I am pretty convince in more or less in the short run the generalization of the system of institution mediation as an overwhelming component of the political arena in order to better react to the aspirations of public opinion through all countries and in the different countries, by doing so we will be able to respond to the demands of people everywhere. Its scope of intervention was enlarged to cover the untraditional public administrations and public institutions a broad sector of semi-public entities having economic character which are subjected financial control of the state as they are sometimes the subject of citizen complaints about the service of their commercial disputes with third parties. Nevertheless the ombudsman receives as average a year 10,000 complaints handled by a staff of several dozen different skills frameworks. The new text of creation has stipulated the possibility for it to examine directly and systematically cases once it has taken cognizance of an administrative disfunction caused damage to a person governed by a private law either because he ignores the possibility open to him or he is unable to apply to the ombudsman to demand redress of wrongs and recover violated rights. Furthermore parliamentarians and other institutions are allowed to pass transfer the grievances of the public. This means of indirect referral sets up good cooperation with the various stakeholders. Regional deployment is expected given the concern of being closer the citizens in the areas of residents to spare them the difficulties of travel to the main office. We presently have four regional mediators in addition to at local delegation and others are planned for in the short and medium term as well as the establishment of other delegates in the most important locations. We can send special reports to the head of government to report on persistent short comings identified in public services as well as differences in behavior of the agents in their relations with public service users. We opted for better communication with the authorities through permanent interlocutors with decision making powers and appointed to facilitate the satisfaction of the complaint submitted before us. Similarly, quasi permanent working committees are established with administrations which most likely face protest by citizens to solve as quickly as possible files with a sensitive or complicated character and pending cases. The law allows us more over to attend classes of persons in precariat situations such as widows, orphans, divorcees for the benefit of legal aid before the competent courts of the Kingdom. The institution plans to set up while being efficient and speedy three special delegates national in charge successively of facilitating access to government information, monitoring the simplification of 192 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS administrative procedures and access to public services and monitoring the execution of court decisions against the administration. In the area of cooperation and partnership we have concluded a number of bilateral agreements with counterpart institutions for the purpose of establishing mutual assistance to our nationals living abroad and those of friend countries residing among us. We managed to extend this cooperation at the regional level in the form of an informal statement of good intend within the association of Mediterranean ombudsman. We are currently working to have it internationally adopted. Our active international cooperation has allowed us to play a very active role in the creation of this associated group in the Mediterranean basin. We now undertake the honorary presidency of the association after having actually assumed it for three successive terms. In this framework, we developed a comparative study that was highly appreciated by our colleagues our intervention and our best practice in the search of realistic and acceptable solutions. Mr. President, Colleagues, Ladies and gentlemen, I hope I have given diagonally an overview of our institution and think I have fairly provided about its organization and role. If you allow me I would like to present you a very short third part. It is about the experience. Here I am sharing my views and the experience of the 16 - 17 September 2015, ANKARA | 193 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS Another addition which is no less noteworthy to the ombudsman should be mentioned here. The possibility of operating on side rather than simply wait indefinitely to receive the answers to its letters of explanation addressed to the administrations. So it can conduct increase and investigations on the ground and request any necessary documents without waiting to receive them at the discretion of the concerned officials. It is also possible for the ombudsman based on special situations to address to the head of government proposals to develop legislation to draft amendments to be presented to the parliament. The ombudsman is also responsible for submitting to the King a detailed annual report on its activities and the achievements made. This report is published in the official gazette and a summary of their office presented to parliament in plenary session. institution I have the honor to preside over and that is obviously part of the important activities within the competence of virtually all institutions of mediation or ombudsmanship. In principle we all constitute a significant source of proposals collaborating our intermediary action between the residents of our country whether domestic or foreign and the various companies of the public administration. Failing to have a decision-making power like the judgments of administrative tribunals with the authority of res judicata. Our constant concern is to reconcile the positions in order to reach the best possible arrangement while supporting in priority the weaker party at least theoretically facing a better structured body because the latter is relying on a strong legal and regulatory arsenal and human resources most of the time qualified. For this purpose we have a number of persuasive means which unfortunately are not always convincing while the quantitative and qualitative level of satisfaction of our common efforts is on the whole respectable yet we still need to show imagination in case of procrastination or delays through proposing and recommending an objective solution to the outstanding issue. Allow me to open a parenthesis to recall some differences between the proposal and their recommendation which are often confused in the founding texts governing interventions. In my view proposing means suggesting and recommending a solution. It is somehow a more or less amicable and almost neutrality of the ombudsman and gives the administration the option to accept it or not. As for the recommendation even if it takes a nonbinding character further to engage ombudsman to back up its attitude through insisting much an encouraging the administration to implement such recommendation therefore to recommend is obviously stronger than propose. The recommendation is generally made for major and recurrent cases which convince the mediator of the need to invite the administration to reconsider its procedures or even the legitimacy of its sections and decisions also. Another additional feature seems useful to be mentioned by way of illustration. We talk about decisions whose number is usually more important than which fall within the internal organization of the institution in question particularly when it decides to close a case if it finds upon completion of its processing that is outside its jurisdiction 194 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS These cases frequent and concerns expropriation for public purposes and remaining without adequate compensation and within a reasonable time. Another important subject is the public contracts with the administration according to given procedures. Commitments are not always faithfully observed in accordance with the contractual terms. Prescription is another subject of concern we must in this respect comply with the superiority of justice and fairness especially in case of error negligence met by the administration itself and when it is accountable. The state is also responsible for delays, its obligations and must bear the consequences of such situations. This is a very wide and very comprehensive topic actually. My apologies I had to make my presentation very quickly and actually I have touched upon the topic or the subject of another session. I 16 - 17 September 2015, ANKARA | 195 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS or when it appears to him unjustified or missing serious arguments. I will not turn to concrete things that is to say, where warranted recommendation when the objective conditions are met these cases are in my opinion three fold, recurrent cases, denoting inadequate procedures and regulations well founded claims based on consistent and reliable elements and the resulting recommendations must be realistic and take into account the chances of their receptivity. As I already mentioned the institution of the mediator of the Kingdom of Morocco annually receive thousands of complaints and grievances most of which subject to classification for the reasons mentioned. But the number of recommendations increases significantly year after year to greatly exceed the hundred in the various contents. The most important is not ultimately their numbers but to how to really persuade the administrative for a just fair solution. Consensus for at least a satisfactory compromise, saving on one hand to claim rights by the citizen and on the other hand the authority and credibility of the administrative act are involved. The recommendation represents somehow the conclusion reached through the analysis met by the institution. It is made from data considered carefully and carefully interpreted given the laws and jurisprudence in force. In Morocco, the main recommendations issued in the recent years have concerned namely the effects of judgments for invalidation of administrative decisions. This implies for example the rehabilitation of the rights of the dismissed officials, the execution of the judgement themselves relying on the authority of res judicata. just wanted to talk about the basic points and I hope that I have just pictured it effectively. Of course, we have minuses, we have pluses. Thank you for listening to me. CHAIR: Thank you very much Mr. Benzakour. It is really very important to have different speakers here to enable discussion of diverse experiences and you lucidly elaborated on the experiences of Morocco. Mr. Benzakour gave us many great examples, in particular, related to the Mediterranean experience of yours. Now, I would like to give the microphone to the Ombudsman of Crotia. Especially, what you are going to say is vital. Your experiences mean to us. Please Mrs. Lora Vıdovic. LORA VIDOVIĆ (Ombudsman of Croatia) Thank you very much Mr. Moderator and I would like particularly to thank the organizers for inviting me for this very important symposium. I am really honored to be here and to share experience of my country and my office which was originally established as the ombudsman office which as we all know traditionally investigate legal violations or cases of legal right violations by public authorities. Of course, different ombudsman offices have diversified over the years and as we heard the example from Latvia earlier today my country also is not only ombudsman office and the NHRI (the National Human Rights Institution) with strong mandate in both promotion and protection of human rights but also equality body and national preventive mechanism. So there is quite a handful of mandate that we have to juggle every day. The UN General Assembly resolution encourages ombudsman institutions to implement international standards and act as national human rights protection mechanisms. And of course that brings me to the NHRI as being very similar to the ombudsman in its establishment but also having some of the differences. The NHRI just like the ombudsman office is a part of the state apparatus, it is funded by the state, as a rule, accountable to the Parliament just like the Ombudsman Office and it is not under the direct rule of the government or the 196 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS judicial power. And therefore many of the ombudsman offices are also the NHRIs or national human rights institution whether they are granted status A or B. My office for example does not work in the field of rights of child, rights of people with disabilities and gender equality and LGBT rights because in Croatia we have separate ombuds institutions for those groups of rights. Of course the mandate should be set forth in the constitution preferably in the constitution but then operationalized in the legislation. The NHRIs should be able not just to scrutinize the government but also to criticize it but I am sure that is something very familiar to our day to day ombudsman’s work. Independence should be guaranteed by legislation or by constitution which is also very similar to the ombudsman function. That means that it should have legal operation and financial autonomy. And the appointment and dismissal procedures should be really strict and also in the legislation and that the mandate should be stable. Pluralism including through membership and effecting cooperation means that the offices should have diverse staff. It should establish cooperation with different groups in society specially marginalized 16 - 17 September 2015, ANKARA | 197 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS I would say the biggest difference between ombudsman and the NHRI is the fact that the NHRIs has to have strong mandate in promotion and protection of human rights which is of course why in its definition than simply, well not simply than observing good governance and investigation the potential cases of maladministration. So being NHRI goes in a way beyond just ombudsman work. Of course there is a need for minimal standards for an office to become NHRI. They are known as Paris Principles and I am sure many of you have already familiar yourself with it. There are six main criteria that an institution should meet in order to be grounded status of NHRI and become successful. They are listed on the slide and I will briefly explain some of them. Mandate and competence means that the institution should have as broad mandate as possible. And it should be drawn from the international documents that relate to human rights. Of course, certain limitations can be posed that doesn’t mean that each institution should reckon all human rights that outlined in the international documents of course. and vulnerable groups. It has to be able to freely choose topics and priorities for example when it comes to the research projects or specific thematic priorities at a time. And adequate resources of course that goes without saying even though sometimes that is the most difficult requirement to fulfil as it really, I am sure you can sympathize with that, takes difficult negotiations with different structures in the government and the parliament in order to be granted adequate budget. The responsibilities of the NHRI are also listed and to start with, the NHRI should monitor any situation of violation of human rights which it decides to take up. So it does go beyond again maladministration cases and the breeches of rights of citizens that complain to us because they feel they have been violated before public authorities. There is also I would say a huge workload that comes in relations with international organizations and the international work that we have to do. It is the encouraging harmonization of national legislation with international standards it also encouraging ratification of international documents. That means submitting independent reports to the human rights treaty bodies and other mechanisms just last year we have submitted the UPR the independent report to the Convention against Torture and the independent report to the International Covenant on Civil and Political Rights. So, that is a quite a work load that we have to take to be able to fulfil this mandate. Of course cooperating with International Human Rights Organizations also goes without saying. One of the responsibilities is also is to educate and inform in the field of human rights and that is something also different a little bit from the traditional ombudsman function because at least my office before being granted the NHRIs status did not work in this regard. And of course, in order to be successful it is crucial to have financial autonomy. An institution with no control over its finances cannot really fulfil its functions properly and cannot be independent and independence really is the crucial in fulfilling all the tasks. So, as the NHRIs are funded by the state they really have to make sure that they also act absolutely independently from it. Speaking more specifically about the case of Croatia, the institution of ombudsman was established in 1992 in accordance with the 198 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS Danish model. So, it was established actually as the really traditional ombudsman institution which deals with cases of maladministration or rights violations by public authorities. For years the office had really low profile, limited or maybe even non-existing media presence if I may say so. And the staff were exclusively lawyers coming from the line ministry, they were really top experts in their fields who could really respond to the complaints that they received but they didn’t have as many complaints as later on and started receiving after we became the NHRI. Cooperation with the other ombuds institutions is also established and even institutionalized because we have decided to sign a formal agreement on cooperation even though we feel that we do not need one right now but just to make sure that this recommendation is fulfilled we do have the signed agreement on cooperation. Effective interaction with the United Nations human rights system is really achieved through as I mentioned the report we have submitted but also many other even day to day interactions from time to time, many questionnaires, inputs and so on. 16 - 17 September 2015, ANKARA | 199 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS The fact that in one of the changes in the legislation the international legal act on human rights and freedoms accepted by the Republic of Croatia was mentioned and together with the classical ombudsman powers of given recommendations, opinions and reports and with the fact that the ombudsman institution really was independent at the time those were three main ingredients which allowed my institution to apply for the NHRI status. So, we were granted status A in 2008 and we were re-credited in 2013. The original recommendations from 2008 were about broadening the mandate on promotion of human rights which was really very important. Cooperation with other ombuds institutions as I said we had at the time and still have ombudsman for children, for rights of people with disabilities and for gender equality. Of course, adequate funding and opening of regional offices and then the constitutional amendments that followed really allowed us also to change the legislation as well and to have strong mandate in promotion of human rights. So, opening of regional offices and the outreach that was already mentioned today was recommendation both 2008 and 2013.We have opened two so far last year and I am very proud to say that as soon as on Monday we will open our third regional office in the second biggest town in Croatia in Split. Insuring pluralism in particular with regard to ethnic minorities is evident not only in the composition of the staff but also by establishing the council of ombudsman which comprises of eight people, two of them represent academia, two represent civil society more specifically none governmental organizations, two are journalists, member of journalists association and two of them belong to ethnic minorities. And of course, we have to establish really good cooperation with different especially local and regional NGOs that really help in insuring pluralism. Advocating for amending the legislation to include encouraging ratification of a session is one recommendation that we have received in 2013 and we have submitted a proposal to change the legislation in that regard to the parliament earlier this year. And we’ll see how that evolves hopefully it would be included in the legislation before the next reaccreditation takes place. To have sufficient budget was very important according to the recommendation we received from the ICC because it really allowed us to then very strongly negotiate for the increasing of budget to take place. So, the fact that this was part of the recommendations was included in all of my memos and documents, letters and e-mails advocating for the increasing budget. As you can see on the slide it had its ups and downs over the years but finally, we have received a certain increase, I would not say substantive increase in budget because it is still very small. But it has allowed us this year to employ additional staff which will really enable us to work better on all the issues that we have in front of us. So, the overall budget for this year is 1.3 million Euros. I am sure it is very small compared to some of your offices but in Croatia we have only 4 million people. I am not sure if that is any relevance in counting the ratios but I will continue to advocate for even larger budget of course. Promotion of human rights is one of the most important mandate and one that really differs at least from the experience of my office which made a huge difference between the offices that we were, before we were NHRI and the office that we are now. So what does promotion of human rights mean? Raising public awareness on human rights issues, we do that through round tables, different meetings, meetings with different stake holders, media presence, insuring the visibility and 200 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS its mandates in the media whether it is printed, electronic TV, social media nowadays of course. So, maybe just to come to an end, being ombudsman that is the NHRI at the same time really poses a lot of challenges and very often it feels like being an octopus and trying to handle so many different situations and challenges at the same time. It is difficult to reconcile traditional maladministration case handling with the human rights based approach. We did ask several questions in the office amongst ourselves. Does that mean that we investigate individual cases if there have been violations in front of just public authorities or also private entities? We decided not to investigate in accepting the discrimination, when it comes to discrimination that we have authority also to work with private sector. But when it comes to other rights, human rights violations we do not investigate when it comes to the private sector we 16 - 17 September 2015, ANKARA | 201 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS Outreach was mentioned several times it also takes a lot of staff skills but I can say that today one of my staff members is at the crossing border between Serbia and Croatia as the refugees started to go through Croatia on their way to western Europe. We have two advisors in the centers for asylum seekers as from the border they will be transported to those centers and provided shelter and the necessary aid so we have people there. We have also national preventive mechanism today visiting one of the prisons in Croatia and making sure that it is according to international standards. So, it does take also a lot of efforts and a lot of funds and skills but we try to be among the people as much as possible. Of course, it poses great challenges and staff skills does not only mean that we had to hire a new staff of course we had to hire new staff skilled in promotion and activities but it also meant that many of the previous advisor were kind of resistant towards new methods work so they had to be reassured in the new ways of thinking and working so that we are more open to the public. It is of course very much time demanding. It makes us vulnerable we have to be very transparent, we have to keep up with the highest standards of course that brings certain risks and challenges but still the question remains is how do we reach the most vulnerable those that are far away from regional offices or live in remote villages and how even to approach them and see what their problems are, what their position is and do they even know what rights do they have. refer to the other accountable institutions. However we do monitor the situation. Those complaints that we receive that would be for example against certain private entity we would take it in to account and we would report it to the parliament eventually. So in Croatia this year and last we had the increase for about 40% as opposed to 2012, last year the increase was 63%; so, even larger. I know the total amount of cases as not big but as I said we are rather small country and of course my ambition is to have more and more complaints and not less of them. We started the year with forty employees and hopefully we will have 48 at the end of the year and they work in five divisions which is maladministration or classical ombudsman which also works in human rights protection area then the NPM, National Equality Body, PROMO and admin and as I said our budget is 1.3 million Euros. Regional offices I think is the highest achievement that we’ve managed to that in the last year and a half so I leave it at that and of course looking forward to any question you might have. Thank you. CHAIR: Thank you very much, Lora, excellent timing so I didn’t have to show you the clock. I think you have touched upon practically all the keywords I had in mind and we will come up in the discussions, “outreach”, “visibility”, “adequate resourcing” and one sentence I underlined was, I think that is also where we need to think because there may be a contradiction but that is the today’s challenges, how to ensure or think about the stability of the mandate at a time when the administration face the urgency of different matters and you have referred in your case to your staff being in Serbia, Croatia so how to cope with these challenges and that might be interesting to see within specially the EU today within the different institutions of human rights, how an effective multilateralism within the international framework but also in the regional framework could be insured. And this food for thought maybe is a good way to give the floor to Sirpa Rautio because when I looked at your website and the way the structure of your institution has been thought with a lot of thinking on research maybe your presentation and the discussion which will follow will be a good way to introduce also a thinking to a more wider discussions apart the specific role of the ombudsman. Please. 202 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS SIRPA RAUTIO (Director of Human Rights Center, Finland) Thank you also from my part for the organizers for extending the invitation to me, I am not an ombudsman but I work in connection with an ombudsman office. The ombudsman Petri Jääskeläinen could not come due to another event happening with Nordic-Baltic ombudsman at the same time. But he sends his best greetings and I was of course very happy to have the opportunity to come and attend an ombuds meeting which I normally do not do very often. This is a very simple description of the Finnish national human rights institution we were also happy to receive the A status last December and with not too many recommendations so we were quite happy of course they were asking for more resources especially for new tasks but fundamentally there were no requests to do anything that would be very difficult for us to do in five years time when we have to apply for the reaccreditation. So the human rights center and the pluralistic body are built on the parliamentary ombudsman which is the government 16 - 17 September 2015, ANKARA | 203 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS The previous speaker, the Croatian ombudswoman described a very similar evolution of an ombudsman that has happened in Finland although our solution how we have structured the work is slightly different. But in fact you made my job much easier because I think I can go a little bit faster with some of the things which I had planned to talk about otherwise there would be repetition for example about the Paris Principles but very similar thoughts, very similar challenges but slightly different structure for the solution. So, we have the Finnish model now which is being replicated now in other Nordic countries. Norway is restructuring its ombuds and national human rights institution similarly with many more resources I may add in Sweden there is similar thinking I also heard from the previous panelist from the Slovenian deputy ombudsman that there were similar thoughts. So, in some ways the model is being replicated and I think it is because there are so many good ombuds offices but many have realized the need to do more especially on the side of promotion. So, I would not go into the Paris Principles because you very well explained what the Paris Principles require I just add my last bullet which is that there is not one model for national human rights institutions. They need to feed the local context and therefore different models and configurations exist and are accepted. foundation for the institution. The human rights center is a very new set up only three and a half years. We’ve started operation in 2012. I am the first director and it still working progress obviously we are still seeing what are the best ways of working and also because the resources were smaller than in the original proposals. We have had to priorities very tightly what we do and also work in sequence, so we do something and hope to start something that would continue and then we take slightly different activities to make sure that we in the end on all the tasks that we have from the law. So we are functionally independent so the ombudsman cannot tell us what we do but we are administratively connected which means that we are in the same offices, I mean the management group of the ombudsman mainly for administrative issues. But we have our own separate budget although we submit them together to the parliament structures. The Finnish National Human Rights Institution has overall some 6 million Euros. But the lion share of that money is with the ombudsman only about 10% with the human rights center and I think first small problem that I would see is that the balance is perhaps is not exactly right. But we have been getting a little bit more resources and we have an agreement with the ombudsman that we can task each other’s expert of course with agreement so that we can use some of their expertise and they can also ask from us what to do. So we have tried to maximize the synergies anticipating that we would not be able to get many more resources in this very difficult financial times. I already mentioned that we have a human rights delegation I will come to that in a moment, it is our pluralistic body. The ombuds office was certainly not pluralistic it is a bunch of Finnish lawyers so we absolutely needed to make sure that we have a better portrayal of the society connected to the office, it is also coordinating body. The human rights center doesn’t deal at all with complaints. So we only do promotion and general monitoring and that is a blessing because the complaints are the hard work. The ombudsman takes about 5,000 complaints per year and they do more than 100 inspection visits every year and that is an increasing trend with a new task. So, they have also added their outreach although it is still very much visiting other authorities or inspecting institutions or prisons. So, we have a human rights delegation, the director is the chair of the delegation. We set the agenda but we have hearings I have to admit that this has not been 204 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS I will say a few words about the parliamentary ombudsman because of the nature of this gathering and because after the Swedish Ambassador had the word in the opening I need to of course say that we were the second ombudsman established in the world already in 1919. In February, we had a big anniversary celebration 95 years so it was a good time to reflect on the history of the ombuds office and although Finland for many years has been rather peaceful and a consensus type of society the ombudsman of course has survived much more difficult times including wars, it was established after the civil war after the independence. And the historian say that it even in the difficult times managed to somehow work in a fairly credible way for many many years it has been very credible, trusted institution, it is not seen as very political or not all political so it is a very very good basis. It has a very strong fundamental of human rights mandate from the constitution so the ombudsman himself takes a lot of pride of saying that it is not a typical ombuds office that just looking at the legality or the administration aspect since 1995 they have had to in every activity they do take into account human rights, fundamental rights. So, that was part of the reason why the ombuds office was considered as natural basis for the human rights institution. So, the 16 - 17 September 2015, ANKARA | 205 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS perhaps the greatest success so far. It has been difficult to find a very meaningful role for this apart from changing information. It is however also an accountability mechanism for the center they approve our operational plan annually and they also approve our annual report so there is some kind of accountability mechanism attached to the center. But it is not a management board or board of any sort so it cannot tasks us on our daily work it is more on the broad lines of priorities that we get tasking. I already said that we have under chair of this we have forty members, we have NGOs, we have academics, we have all the other ex-office bodies are members of the delegation so this was one attempt to try to coordinate a little bit between the various actors that we have in this field because in addition to the ombudsman and human rights center we have chancellor of justice with identical mandate to the ombudsman and we also have specialized bodies, equality bodies, data protection bodies and children ombudsman. So, it is a lot for a small country of bit more than 5 million people but we have I think a good network that meets often and even plans together a little bit to avoid duplication. mandate is strong, but perhaps the way of working it was not what was required from a national human rights institution. Ombudsman is of course is dealing with complaints I already mentioned 5,000 plus every year. They have increasing amounts of own initiatives which is a very interesting way of dealing with broader issues and often these initiatives come from the media or from inspections, they have an inspection and they see something and they decide that it requires a broader inspection and becomes own initiative. The ombudsman is also frequently consulted by the government on legislative issues on different working groups, we both do that. One very important feature is that the compliance rate in Finland is very high. The ombudsman recommendations are complied with probably around 90%. They are repetitive problems that would require structural changes or financial resources that tend to become yearly problems and are not resolved. But overall very high rate of compliance, the authorities do not always like the recommendations they are even unhappy about the compliances. Another important feature I would like to mention is the absolute right to information. The ombudsman has access to any kind of information that the government has. The human rights center doesn’t have it neither doesn’t need it because we do not really do that kind of investigations or case work. Our work is at the more policy level, more general level. We also get information but not confidential type so for example when the CIA flights were being investigated whether they had been stopping in Helsinki airport, the ombudsman got every possible security apparatus for a ministry turning their information whatever there was to the ombudsman. So, this is another feature and it works. They do get access to information without any delays. The ombudsman reports to parliament and I do not think there is 6-7 hours of discussion maybe it is not in our culture but there is an opportunity for the members of the parliament to ask questions and make the observations and they do. This is when there is some type of criticism of the ombudsman work because of course some functions see that they are even too much into fundamental and human rights so I think it is a positive sign that they are being criticized for being so diligent. 206 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS As in Croatia and in many other places new functions are being added so since last November Finnish Ombudsman is also the national preventive mechanism and human rights center was some kind of addition three years ago and we already see a first task coming to the national human rights institution as a whole meeting the convention of the rights of persons with disabilities that 33 article 2 sort of monitoring mechanism will become our common task and this is the first task that we actually have at the level of law together. And little more about what the human rights centre does. Here, I have listed the task that we have directly from the law. It is all about promotion, general monitoring and then the European international cooperation is something that we have specifically from the law and as the Croatian ombudsman very well described it is almost daily information provision to the UN structure sometimes the Council of Europe, sometimes the Fundamental Rights Agency. It is actually a lot of work, we are selective we do not answer to everything. But when we have some added value we have something specific to say then we do have reports and it is a lot. Some examples to be concrete, our first big study was on human rights education. Finland is very proud of its good educational system. But it doesn’t mean that we have a perfect education system for human 16 - 17 September 2015, ANKARA | 207 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS Last year, we developed a common strategy to make sure that we are looking at things in a strategic way and we have an overall objective which is both better when there is implementation human rights and rule of law as well and we have aligned our activities, I will just quickly show a little chart that we have drawn where you see in the middle things that both of us do. For example initiatives, statements, opinions this often relates to legislative processes. We both do cooperation but perhaps with slightly different audiences in particular in the international sphere. But you also see that only we do education, training, research and only the ombudsman deals with complaints and inspections. So there are things in the middle and there we need to coordinate. Not only daily basis but on weekly basis to make sure we do not do things without knowing that the other one working on that. And this as also where we work together quite a bit. So this clarified even more that the law at the level of tasks how we can work together in an effective way. rights. And this is why we had to study and it took us one year to carry out. It looks at every level of education from preschool to university level also some voluntary educational activities, vocational training and generally one can say that there were a lot of activities but they were not systematic. And often they were carried out by NGOs rather than government officials. So we published a report and this is in fact also available in English with all the recommendations on the website. It is still fairly up to date although I am happy to report that some progress has been achieved especially at the level of school curriculum we have managed to get much more human rights language into the curriculum. And this work is ongoing we have now moved on to more concrete development of contents to be able to offer some modules on to those who are interested. And one thing we have to watch for of course that we will not try to take over things that the government itself should be doing. So, training of judges, training of police of course is the obligation of the government branches rather than us, we do complementary things. I should mention also to complement the Croatian ombudsman the information that the skills that I mean it is the way of working and different skills that separate us from the traditional ombuds work or dealing with complaints. One thing which is very difficult is how to provide good education and training in a sound pedagogic way, we tend to think it is mainly for lawyers and this is I think one of the challenges that we are trying to address by working with research institutes not only lawyers but multidisciplinary approach is needed. I think the same applies to providing information awareness raising, we are quite used to as lawyers to deal with other lawyers and provide information in a legal way but how to convey and communicate with broader audience is a big challenge. I am not here to say that we have answers but we are trying different ways also to communicate in more normal language we were just trained last week the whole office on how to write simple language, I do not even know what is in English but it means you simplify things so that people can really understand it. And of course we have different language versions and all that is needed. We also use social media a lot and Facebook, so it is endless what you can do. I have already mentioned that we have the new task coming up with the CRPT. I should also mention our thematic work, we try this by the 208 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS fairly limited resources to tackle themes and to increase knowledge so what we do is look at international norms sort of comparative, the domestic system are put together in thematic files that we can then use for different purposes, for training and education, for information provision and we have been looking at rights of elderly. Very big increase and improvement took place in Finland about how to provide proper care for the elderly in the same way with the disabled and the list continues. Finally I should mention the international European cooperation but I do not have much to add what the Croatian ombudsman was saying. We work very much with the European network and I am very happy to see that it is getting stronger and there are more resources and I think this will be a growing work for us but we also get a lot out of it. We learned from the Danish colleagues who have a huge human rights center. We learned from the Germans and we are able to jump to different levels very quickly when we see how they have being tackling new emerging issues for example business and human rights. So this is really it is not just nice but also very beneficial. And for the other bodies I’ve already mentioned and then my last point is some reflections before the discussion can really start going. So overall we think the model works, it is a positive experience, and it is perhaps not perfect I’ve already mentioned the balance I think the balance should be maybe 20% for the promotion but we will get there eventually. Ombudsman is 95 we are 3, 5 you cannot expect us to be at the same level yet but we are working out. So again echoing the Croatian example the promotion is difficult because you need different skills then usually and you need to be more creative and 16 - 17 September 2015, ANKARA | 209 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS If I would describe the human rights center with one word is “cooperation”. We work with everybody and it takes a lot of time but it also the fun part of it because you meet different groups and get different ideas so just last week we were all up in Lapland for two days with all researches that were interested in some ways in human rights fundamental rights and we started a network that will make sure that all the research that happens in Finland becomes available to the center and we will help to publicize that and of course that gives us great amount of information about what’s happening and how things are being implemented. you have to hire other than lawyers and I am desperately looking for communicators and pedagogues and ombudsman is also looking for various experts. So I think we all realized that we need to have a multidisciplinary approach to human rights work to make it effective and understandable for others. So this would be probably where I will stop because I think everything has more or less been said. Thank you very much. 210 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS QUESTION and ANSWERS –SESSION II CHAIR: Thank you very much. Let me say a few words in Turkish; later, I will repeat them in English. As I have expressed at the beginning, we have maximum 30 to 45 minutes. On this occasion, I would like to thank you for allowing me to chair the session. I have questions about three points but rather, I would like to lay the grounds for exchange of opinions. Thomas Hammerberg was the commissioner of Human Rights at the Council of Europe. He once said that: It is not sufficient to adopt and adjust the European and international standards. They must be put into action both at the local and the national level. So, as to assure that, local and national governments must create independent human rights monitoring bodies, Ombudsman intuitions or similar bodies or mechanisms because they make a difference in a country and their ethos and integrity must be respected. We have seen different experiences here and as a person who is a member of public service delivery chain, I can reflect this perspective. I can very well understand the perspective underlined by Thomas Hammarberg. Here, it is vital to respect integrity and honor of the ones who have such power vested in their hands. Thus, this was a comment on my part that is most probably an important one for all speakers. My second comment is the following. In fact, Mr. Sirpa., I would like to ask you a question: speaking of democratization, for instance I lived in Pakistan and Iran, as the UN Special Representative. When different structures are encountered, the following should be remembered: Democratization develops within a society and it has no black and white processes, and 16 - 17 September 2015, ANKARA | 211 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS I will make a few comments only. In particular, I would like to refer to Thomas Hammarberg. We worked together at the Council of Europe when I was an ambassador. it is not limited to a government. You have to involve the citizens and the society into the process. My first question will be for you. Benjamin Gregg has a wonderful book “Human Rights as Social Construction” published in 2012 by Cambridge University and Russell Muirhead is an associate professor in Dartmouth University conducting a study in this area. Muirhead says that the traditional issue with human rights is the following: is universe the issue or local? This is mixed up because whatever is local must be confirmed but something local must have universality. In essence, the Human Rights Center may even write a thesis about it. You may even give this topic as home-work. I would like to briefly hear your comments about this; especially, in view of European and western moral rules, I mean, human dignity, how do you see this? I deeply appreciate if you could humbly elaborate on this because some people such statements wrong. What do you say about the equilibrium between human rights and defense? SIRPA RAUTIO (Director of Human Rights Center, Finland) You only ask easy questions I think. It is extremely important. This is something we have been reflecting especially of the last weeks and months for the discussion in Finland I am sure as also in Europe is very polarized at the moment. You have people who are fervently defending what they think is the right discourse human rights and this is very much around the migrant refugee discussion. And then you have seems like a growing number who are posing and at least we have been trying to think hard how to communicate this things and how to get broader understanding for human rights and of course there are no easy answers. But I think one think that we had to learn hard is that you need to communicate in ways that people understand. You cannot expect ordinary people or children or elderly people, everybody to know every convention and know norms in detail so in some ways, and I have also seen in my career when I’ve been working in different situations sometimes very locally, sometimes at the headquarters that different approaches in the human rights how you work with them and I think in some ways it was down to values, you mention dignity, you have respect and at the same time I think essential principles participation you need to include people and finally I think none discrimination equality is a cross cutting issue. So, in some ways I think if you can also work with principles and values nut just norms you 212 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS could come long way already. But I also think respecting and listening even when you do not necessarily agree with the others. I think in this short time this is the best I can try to answer and this is what I have also seen in my own experience. I had a pleasure of working with Mr. Hammarberg for almost four years in Council of Europe and he was absolutely wonderful communicator, he really knew how to talk to people I saw people crying when he was giving speeches probably myself as well, he was very effective in that and I think it is because he didn’t speak as, you know, he didn’t speak legalistic speak he really spoke to the heart of people. Vis-à-vis such challenges, what is the message that could be delivered in better fashion? This is a deep thought but if you could elaborate on that, it will be a good idea to think about. ABDELAZİZ BENZAKOUR (Ombudsman of Morocco) Well, I will try to give an answer to your question but very simply I should say that this is my personal opinion. If there is no ethical value there is no human right. That is so simple because this way or that way we need a proper functioning, we need it and we all need it. And at the same time it is a necessity for us it is something it requires a wholeness in itself. So, you should follow human rights as well as the other rights. In Morocco in our office we reflected about this issue and actually I have handed out a small brochure to you which is about the ethics. Behaviors and approach to certain cases the responsible people how they should have a mode of conduct whether it would be a foreigner or a Moroccan individual how they should work together and come together, well, I have the French and English version, we have 17 principles that we rely on. So, this are 17 principles here I should to refer to them again, the ombudsman institute as a mediator should have a code of conduct. 16 - 17 September 2015, ANKARA | 213 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS CHAIR: Mr. Benzakour, I have a question. Ethics is mentioned here a little. We know that in many countries like Turkey, there is an ethics committee. At the same time, we have not talked about replications. Everything depends on each other and in your experience, in a country with a kingdom, and within the context of the Mediterranean Association, you said that Morocco leads this field. What is the message that Morocco can relay better according to its traditions or unique and different structures? We have written them down article by article and we try to adopt the international rules on laws so that the users should have awareness of how to conduct and of course we are a mediator institution and we are also administrators as well. And we need to set an example for the local administrations for the regional administrations so that they should know how to act because if you do not have a good governance then nobody will rely on your decisions, nobody will respect you. That is the ultimate truth. We need to live by certain codes and people should have access to these codes as well. CHAIR: Thank you very much Mr. Benzakour. I guess the ones studying human rights are following up the Frankfurt School. In fact, according to today’s philosophy, this is is interpreted in a way that even Hegel has not normed. In Turkish, we can say `not underestimating` `not alienating others` and maybe we should start to see this. I am talking about the fact that the institutions must adjust to some new topics, specifically to the ones in the field of human rights. What do you think about stabilization of certain issues? LORA VIDOVIĆ (Ombudsman of Croatia) Thank you, well first thing that comes to my mind is that maybe stability should not be insured at all costs. And the change is good I think we should embrace the change. Insuring the stability of mandate in my opinion is not human rights question it is the management issue. And of course, providing it is sufficiently funded then changes in mandates and adapting to the situation in society is very much necessary. So, I would say with sufficient funding we need to priorities so not all issues are equally at all times I would say in my office today apart from myself being here there is nothing more important than the refugees coming to Croatia in larger and larger numbers. And what it also takes I think is motivated staff that have skills and they are given opportunities to learn. When I mentioned the advisor, colleague that is today at the border crossing between Serbia and Croatia it was not me who called her and tell her to go there. It was her that phoned and said “I think I should be there, is that okay?” and I said, “By all means”. So, I think change is very good. I think it really keeps us up to date with what happens in society and what happens to the citizens. 214 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS CHAIR: Thank you very much. If there is any question by the audience or participants, please introduce yourself and be precise unlike me Please. OMBUDSMAN of Romania - I am the deputy ombudsman in Romania. My question is for Mr. Benzakour. HAMDİ KEMAL ÖNEN (Expert, Turkish Ombudsman) As mentioned, the purpose of the establishment of our institution is fairness and legality. In reference to the last part of the presentation by Mrs. Rautio about the jurists, I have a question: there are pros and cons of having high level staff and experts at human rights and Ombudsman institutions and I guess you said that there are some cons in view of the recommendations. Could Mrs. Rautio and other Ombudspersons evaluate that? CHAIR: Mr. Benzakour, please after you. ABDELAZİZ BENZAKOUR (Ombudsman of Morocco) Well, no there might be no issue of authority and there might be no contradiction in the solutions because when you look at the text, the status of these two institutions the authority is clearly set. I told you that human rights in general. This is the national human rights institute, well, about the administration the cases and it is acting as a mediator and we have tens or hundreds of complaints coming to us. 16 - 17 September 2015, ANKARA | 215 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS We have only one institution working as ombudsman institute. But we have certain centers working on human rights. We might have some questionnaires, we might have some questions to be address but this is not the sole authority. You’ve talked about two institutions one of them is a traditional ombudsman institute and the other one is specific in concrete situations. I would like to address my question to you Mr. Benzakour, about the authority of your institution. If there is a solution that you can find and you can come up with, if there is no issue of authority two institutions might have different interpretation on a single case. What would be the solution? And there are complaints brought to us by the NHRI this is a symbiotic relationship, there are some cases that we just sent to our other institute and we are just sending them to the NHRI. Therefore we are working in reciprocity we know about the complaints and if cannot really decide upon a case we sent it to the NHRI. We did this cooperation between the two institutes only facilitate the whole procedure because I’ve been working as a mediator for almost 15 years because I’ve never seen a case that the authority was an issue. But if there is an issue of authority of course we would just come up with a solution between the two institutions. We are working hand in hand. We are two distinct bodies but we are working together. We are working simultaneously together and in cases of emergency we work together distinguished Chair and the national human rights institute and its statute as you can see here there is a convention and in such cases they might just work together in cooperation with the other institutes so there might be an information flow as well. Here we called it an institute not a mediating institute not a mediator. On the 17th of March we have accepted the term mediator. And in each intervention field in cases of emergency they might just intervene any time. If that individual or a group just had a complaint about violation of their human rights they might use any method against this violation so they can intervene. But this is another case, this is another issue because me and the current ombudsman we have worked together previously. This is about the ombudsman institute and we work together in the reconciliation so there is no problem, there can be no problems at all. There is no question of authority and there is no conflict of interest or there is no conflict of authority. We might sometimes discuss about the recommendations but we will always come up with the solutions that we might have. CHAIR: Thank you Mr. Benzakour. Mrs. Vidovic. LORA VIDOVIĆ (Ombudsman of Croatia) Thank you. Well the majority of the staff employed in my office are lawyers, I would say two thirds of them. I’ve tried to quickly list another professions and I have sociologist, psychologists, anthropologist, 216 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS theologies, language professors, social worker, and journalist, probably some other that I forgot right now. But no matter their profession they all have to follow and know and analyses and implement in their work relevant judgements of the European Court of Human Rights. In that sense we try to have lawyers who would be sensitive if I may say so less strict and then other professions learn certain things about law and implement in their day to day works. So, of course legal profession is crucial in our institutions. It is very important but it is also very important that we have other I would say softer professions that would also help us as you mentioned to communicate more easily what we mean in our strict legal terms. SİRPA RAUTIO (Director of Human Rights Center, Finland) I have not much to add of course also in our case the majority of our lawyers they are very good lawyers, they tend to be domestic lawyers so they know in detail the domestic law also the administration how it work. It is extremely important but I think other skills are needed as well, lawyers can also learn new skills but we also need other specialists. In particular I am missing pedagogues and the people who know how to communicate. I am sure when the ombudsman is doing inspections he wants to have forensic expertise and other type of expertise that you can also borrow. But I agree also that the others of course need to be trained on human rights at least basic legal understanding. CHAIR: Thank you. MALTA - In our country we are debating these issues very hardly because the government has decided after we have been for the last last six years campaigning for setting up NHRI to set up this institution. What we are considering in fact I prepared a document which is on our website perhaps it might be of interest for you to examine it, but my idea is that there is no real conflict between the NHRI and the ombudsman. And therefore, I think the most thing that should be addressed is the setup of the NHRIs. We have suggested that the human rights and equality commission should be an umbrella institution which would include 16 - 17 September 2015, ANKARA | 217 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS CHAIR: Any questions from the floor or anyone who wants to take the floor or any opinions. Please. most of the already existing authorities which tackle different specific human rights. I mean we have in our country a commissioner for children, we have a data protection commissioner, we have a special needs commissioner and therefore it is impossible unless things are well defined to have institution that is over powering and over reaching. The same thing has happened in the United Kingdom where a strong human rights commission they abolished the commission and therefore I think these things have to be addressed. Thank you. CHAIR: Any other comments or questions? Otherwise I may just conclude by probably and we are very much honored to have the presence and tomorrow Mr. Nikiforos Diamandouros the former European Ombudsman will chair the meeting but I have with me the strategy of the European Ombudsman for towards 2019 and the three key word, influence, relevance and effectiveness I think these are key words. And when is undersecretary of the ministry for the EU affairs also close to your comments when we work with the different human rights institution as the ministry because we are in a accession process we have a body reform monitoring group and then it has been changed in the reform action group we are trying working with respect to the whole independent structures to insure synergy. What Europe needs and the neighborhood and the whole international community needs today is to rethink and especially Europe the Telos, Nomos and Ethos of the way forward. And that’s where we can insure that the principle of subsidiarity to be close at the citizen and as our President has said this morning “İnsanı yaşat ki devleti yaşasın” in our tradition, in the very much tradition of these lands the Anatolia we can bring much more confidence in our way in interacting within the administrations with the expectations of the citizen. Its ethic of course is fundamental. I am very glad to have been selected to chair this panel and I hope we will be very much continue to our interaction because all your experience, what you have said are valuable for us, for Turkey and for the way forward for our institutions. Thank you. PRESENTER- Please. 218 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS M. NİHAT ÖMEROĞLU (Chief Ombudsman of Turkey) In fact, Mr. Chair, Rauf Engin Soysal, distinguished undersecretary asked the questions and relieved us. There is no need for us to ask a question. Panelists answered the questions by and large and it was a pleasing session. From the stand-point of our organization, it has been a very fruitful session providing us with massive experiences. I would like to thank primarily Mr. Chair, all panelists for their contributions and all who honored us with their participation. Please accept my greetings PRESENTER- Thank you. Honorable Chief Ombudsman of Turkey, Esteemed Guests, First day of the 3rd International Symposium of Ombudsman intuitions. Tomorrow, I would like to kindly remind that we will start at 09:30 with the third session. I would like to thank all guests. Quick reminder: the shuttles will depart from the hotel at 19:00 for dinner tonight that will be served outdoor. Since it might be chilly, please kindly recommend you to keep appropriate attire with you. Good evening. 16 - 17 September 2015, ANKARA | 219 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS Mr. Undersecretary, His Excellency Ambassador Rauf Engin Soysal and esteemed speakers, thank you very much. 17 September 2015 / Second Day Session III MANDATE OF OMBUDSMAN and FOLLOW UP of the RECOMMENDATIONS Chair : Speakers : PROF. NİKİFOROS DIAMANDOUROS VALERİYA LUTKOVSKA PETER TYNDALL HAKİM NASER SERAJ PROF. DR. AYDIN GÜLAN Session III MANDATE OF OMBUDSMAN and FOLLOW UP of the RECOMMENDATIONS PRESENTER- Good morning. I hope this new day brings us health, happiness, peace and cheer. We hope that this session will be as fruitful as the previous ones. Esteemed Guests, Today is the second day of the 3rd International Symposium of Ombudsman Institutions and will host the last session. The session is about “Mandate of Ombudsman and Follow up of the Recommendations”. To chair the session, I would like invite Professor Nikiforos Diamandouros, who worked as the Ombudsman of Europe between 2003 and 2013 and also as a faculty. Other speakers are Valeriya Lutkovska, Ombudsman of Ukrain, Peter Tyndall, Ombudsman of Ireland, Justice Naser Seraj, Ombudsman of Iran and Professor Sayın Aydın Gülan, Department Chair of Administrative Law at Law School in İstanbul University. Before starting the session, I would like to thank the chair and the speakers in advance and now, floor goes to the chair. PROF. NIKIFOROS DIAMANDOUROS (Chair /Ombudsman of Europe 2003-2013) Thank you very much. Good morning everybody. I am delighted to be joining this symposium for the third year and I am very grateful to Chief Ombudsman to Ömeroğlu for having extended an invitation to me to come again and I was delighted to accept it. My task is to chair this session which has the title of the Scope of the Ombudsman’s authority and follow up of the recommendations. 16 - 17 September 2015, ANKARA | 223 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS Honorable Chief Ombudsman of Turkey, Let me just say a few remarks after of course thanking my colleagues for agreeing to be on the panel, I see my task as chair of the panel to also facilitate a potential discussion. So that has one positive and one negative results. The negative is that I am asked to try and keep our time and I ask my colleagues to excuse me if I intervene with the request that they observe the time limits. When I was a very young professor in my early thirties I went to a major conference in the United States and the chairman of the panel became ill and I was of course asked to chair and next to me was a very famous professor of political science and I gave him the floor and he started talking and the time passed and he kept talking, I passed him a little note and he kept talking at one point I went to him and said, “the time” and he said, “Young man! It is my business to talk, if you do not stop me I will keep on talking”. So, I will try and apply that principle and we will proceed in the order which the programme has been arranged so I will give the floor first to our colleague the Ukrainian Parliament Commission of Human Rights, Mrs., Valeriya Lutkovska and I will also at the end of each presentation make some comments designed to be able to facilitate discussion afterwards, Okay? Go ahead, you have the floor. VALERİYA LUTKOVSKA (Ombudsman of Ukraine) Thank you Chair and first of all thank you very much Chief Ombudsman of Turkey for the invitation for this important and very interesting symposium. My theme is the mandate of the ombudsman of Ukrainian juridical procedure, it is really very interesting question because in accordance with our constitution, justice in Ukraine must be administrated exclusively by the court. Delegation of the functions of the court and exercise of this function by others officials shall not be permitted. Influencing judges in any manner is prohibited. The judges are independent and subject to rules of the law. In accordance with the legislation about the work of ombudsperson and in accordance with our law about ombudsperson, ombudsperson of Ukraine must close the procedure if this procedure was opened in our office and must not open the procedure if the person applies to the court with same question like the ombudsperson. So, the question is how can ombudsperson be effective in the question of court procedure because the application concerning the violation of human rights we received very often. 224 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS 16 - 17 September 2015, ANKARA | 225 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS First of all in accordance with our legislation, we have similar provisions in civil procedure court and in court of administrative procedure which provide that in the case established by law ombudsman of Ukraine may apply to the court for the protection of right, freedom and interest of other individuals or national or public interests and to participate in this proceedings. The ombudsman shall provide the courts with documents proving the presence of right reasons which prevent these individuals from applying themselves to the court for the protection of their right, freedom and interest. As general rules individuals may apply to the ombudsman for the protection of their rights and interests in civil procedures and in the administrative courts. Besides these individuals have to submit to the commissioner the relevant documents, originals or certified copies of these documents confirming to defend their interest in the court without these documents the commissioner will not allowed by the court participate in to trial. Second thing is to prevent specific individuals from applying to the court on their own can be different, this is why the legislation in force does not provide for an exhaustive list of documents which show the submitted to the ombudsperson and to the court and we enable him or her to defend the rights and interest of the individuals concerned in the court. An individual who apply to the ombudsperson of Ukraine on this matter has to identify by himself or herself and provide exactly those documents that in his or her view confirms the gravity of causes making it impossible for this individuals to defend interest in the court by their own, after receiving such documents and considering them the ombudsperson decide whether he or she will apply to the court in the interest of this specific petitioner. But it is only the general rule. If for example I have the application concerning the court case, concerning the dispute that is now in the court, when for example relatives has a dispute concerning the place of living of children, who is the of parental care and in this dispute is involved special state service for children’s right that we have in each region, I have the question who will represent the interest of the child, who will protect the right of the child in the court procedure? In normal situation or relatives or special service for children can present the interest of the child but all these persons are now in the procedure, in the dispute. So, the child is without representation of the interest. In such cases without any documents without any proofs I can intervene in the court procedure in interest of the child and to present the interest of the child. Very important question is the involvement of ombudsperson in the criminal procedural. The criminal procedure, court of Ukraine does not provide the possibility of participation of ombudsman in criminal proceedings. In such circumstances the commission of human rights shall not perform the legal defense of participants in criminal proceedings interfere as the pre-trial investigation or the criminal proceeding pending trial. In accordance with the provisions of the legislation in force mentioned above the ombudsperson only has the right to attend court hearing during the consideration of criminal proceeding for the purpose of monitoring of status of observance of the petitioners procedural rights by the court. According to the criminal procedural court of Ukrainian the defense of the right of the person, victims and witnesses can be carried out exclusively by their lawyer but in accordance with our legislation we have special institution that can take the judge through the disciplinary responsibility is the highest qualification commission of judges. In this highest qualification commission in accordance with the legislation about status of judges I have the representative of ombudsperson and if I see some problematic situation and if I see the possibility to apply to such commission concerning disciplinary responsibility of judge and use this possibility through representative of ombudsperson in this commission my application must not be groundless so my application must be with some proofs. Such proofs I can find only if I am or representative of ombudsperson is present in the procedure. So, if I receive some application there is a signal of violation of the right of person in criminal procedure I can send the representative of ombudsperson in the procedure, this aim only to monitor the situation and if it were some signals concerning the violation of rights of person in criminal procedure I can apply this application to the high qualification commission of judges. Another situation what we have now in our hands when we receive some application concerning some violation of human rights in the court procedure. For example if it is application concerning the ranks of criminal procedure, it is a violation of human rights and we know that very well from the case law of the European Court of Human Rights. In such situation I can apply not to concrete judge who is responsible for the justice in concrete case, I can apply to the president of concrete court with the recommendation that are grounded on the case law of the European Court of Human Rights concerning Ukraine. In accordance with our legislation by the execution of judgement of 226 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS CHAIR: Let me thank you warmly for setting an excellent precedent of being very close to your time, under your time indeed, thank you very much for that and it gives me a chance to be able to make a few comments again as chair with an eye to facilitating discussion. The importance of this particular session is that touches on specific topics that are very critical for the capacity ombudsman institutions to be able to exercise their authority and to demonstrate their independence. The issue of the whether an ombudsman has the right to intervene before a court is an extremely important issue and many ombudsman and certainly most of the older ombudsman in the older democracies do not have that right. This is a right that I think is visible much more in the more recent democracies which particularly those post-communist countries which came out of a regime of high political interference with justice and therefore the attempt to try and create different kind of balances by strengthening the capacity of independent authorities to be able to have access records to court to defend human rights. 16 - 17 September 2015, ANKARA | 227 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS the European Court of Human Rights and in accordance with our criminal procedural court case law of the European Court of Human Rights is a part of our practices. So, I can apply to the president of the court and I can give him the signal that here in this concrete case that is now in the procedure in the court I see some signal of violation of human rights concerning the length of the procedure and it will be the new case in the European Court of Human Rights and it will be a new violation from Ukraine the right of the person for free trial in the ranks of the procedure. I must say that is really very effective measures and after the receiving of such recommendation the procedure is more sooner but it is not the interference in the administrative of justice it is only the question of ranks only the recommendation that was sent by the ombudsperson to the president of the court grounded on the case law of the European Court of Human Rights. So, I think that is not interference, not violation Ukrainian constitution and not the interference in the administrative of justice. I must say that such application concerning the ranks of the procedure we receive very often it is around 60% of our applications that we receive in our court, this is a systemic problem in Ukrainian justice and such recommendations that were sent from the ombudsperson office are very effective and very helpful for applicant who apply to us. Thank you. It is also as you very demonstrated a function of very strong free occupation of the post-communist democracies in Europe with human rights which is also reflected in the titles of the institutions which you represent unlike the more traditional ombudsman who in fact have a different orientation. So, the issue of the intervention before the court is critical, it is important to know the kind of latitude that you have I will say that for example the European ombudsman whom I served for 10 years until 2012 did not have any possibility of intervening before the court and we are talking about intervention not initiation. Initiating before the court is much more difficult issue but intervening before the court the European ombudsman granted as right for the first time in 2013. So, in European legal order this particular right which you have and which you are serving so very well is very much recent phenomenon and still one that is developing. Thank you very much for an excellent presentation. I will now give the floor to the ombudsman of Ireland, Mr. Peter Tyndall, an old colleague in the European ombudsman network and currently also the Second Vice President of the International Ombudsman Institute where he is representing, so to speak the European interest not the only one but the European element in the IOI. With a great pleasure I give the floor to, Peter Tyndall. PETER TYNDALL (Ombudsman of Ireland) Thank you Nikiforos and can I begin by echoing the thanks to our host here the Chief Ombudsman and his colleagues for organising this splendid seminar, thank you very much. I have been asked to speak about the important topic of the ombudsman relationship with parliament. That relationship is a pivotal one when it breaks down or is operating in an ineffective way then becomes very difficult for the ombudsman to have recommendations implemented and faced with resistance from bodies within the ombudsman jurisdiction. It is a briefly background that the IOI is quite often asked to intervene when there are difficulties between ombudsman and their parliaments and we had issues in Slovakia where the ombudsman’s report in to the education of children led to an annual report to the parliament being rejected which is unprecedented in my opinion. So, clearly is possible for there to be tension in the relationship and if any of us are doing our jobs properly as ombudsman then from time to time governments are not going to be happy with what we have to 228 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS say and that means that the relationship with parliament as oppose to with government is a very important one. Given the importance of the relationship with parliament we can think of some key characteristics which give us the best possible institutional configuration. Preferably as we have also heard from colleagues ombudsman should be established as offices of the constitution or at the very least of statute. They should report to their parliament having the power to make annual reports but also special reports as they thing fit the specially the case in respect of decisions of bodies jurisdiction not to implement their findings. The ability to ask to parliament to hold government bodies to account is essential where recommendations of the ombudsman are not binding. The appointment of the ombudsman should be and usually is by vote in parliament, the best arrangements use open recruitment processes to select a candidate or candidates for consideration by parliament. They conducted by parliamentarians who are not members of the government with the administration undertaken by the officials who support the parliament not government staff. And sometimes we see examples where recruitment processes are supported by independent assessors that ombudsman from another jurisdiction help to say whether this person is qualified to serve as an ombudsman. Those are quite important. 16 - 17 September 2015, ANKARA | 229 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS We’ve heard a lot of colleagues speak about the importance of the independence of the ombudsman office, we’ve heard about of its origins in Sweden and we’ve also heard of the modern institution in Sweden and we’ve also being told that in Sweden the ombudsman is appointed by parliament not by the government of the day. That model is common through much of the world now, ombudsman are known as parliamentary ombudsman their reporting arrangement is the parliament and not the government. That independence is vital particularly with members of the public because members of the public need to believe that we there as neutral arbitraries that we will look at the cases on their own merits that we are not part of the apparatus of the government and therefore biased against the individual citizen. Ombudsman institution can be seen as part of the democratic accountability process. We are charged with holding public services to account and reporting to parliament about their work particularly when things do not go as they should. The other issue we’ve heard about is that funding of the office helps to secure its independence and in the best arrangements that funding is provided by the parliament and not by the governments. In Ireland the ombudsman appointed by the president following a recommendation passed by the parliament. And such appointment can be proceeded by consideration by committee of a person proposed to be appointed as ombudsman and indeed appeared before a committee of the parliament before being appointed. Under the Irish legislation the ombudsman may be removed from office by the president but cannot be removed from office except for stated misbehavior which thus manage to avoid and incapacity or bankruptcy and then only when there is a resolution passed by both houses of the parliament. That is common to many jurisdictions and important in securing the independence of the office. Where the legislation in Ireland says that the ombudsman will be independent in the performance of his functions I am obliged to report annual rate the houses of parliament on the performance my duties. I may also from time to time lay investigational or other reports before houses as I see fit. Furthermore if following an investigation I make recommendations to review the body and its responses not in my view satisfactory I can lay a special report before the Houses of the Oireachtas. However the ombudsman legislation does not specify what action the parliament must take if I lay a special report and that is quite important as we’ve seen in Ireland and elsewhere. The Office of the Ombudsman in Ireland has been operating since 1984 and has dealt with over 90,000 complaints to date. In that time the ombudsman is funded necessary to lay only four special report before the Houses of Parliament which means that out of all of the other cases only four of them have led to situations for bodies in jurisdiction have not immediately agreed to implement the recommendations. That is typical of some ombudsman where many of their recommendations are implemented as a matter of course by public bodies it partly shows that the scope parliament works because government ministers do not want to be held accountable for not doing what the ombudsman suggest but it also I think partly demonstrates that the situation when reports are not upheld is quite critical. Now, I want to talk not in detail on all of those reports but just to say a little about some of them, one of them was an issue about redress 230 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS There was a public outcry Emily was as many ombudsman are not very adopt at going to the press and she got very extensive coverage and in fact the Irish Times that the main newspaper in Ireland said from the start it was clear there would be no agreement but they said that the debate about the ombudsman report on the Lost at Sea scheme was highly charged would be euphemistic at best. It was verbal gauging at its most political with a clear division between government and opposition. So, it led to a very bitter debate in parliament and eventually the report was referred to a committee but even after it was referred to a committee it wasn’t upheld. And that report remains to this day not upheld. Emily introduced two other reports which I think are important in terms of why ombudsman’s reports are not upheld and we’ve heard 16 - 17 September 2015, ANKARA | 231 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS for tax payers. The Inland Revenue, our revenue commissioners the people who charge tax had decided if you made a mistake when you are submitting your tax return and you owed many money it didn’t matter how long ago it was you had to give them all of that money back but they made a mistake they only give you some of it and took too much of your money they only give you some of your money back. Many of you would be familiar with tax regimes of this kind and we have of course a tax ombudsman in the front raw with us today a colleague from Pakistan. The fact was the ombudsman did not think this was fair and when he went to parliament it was considered by a committee of the parliament, the parliament didn’t think it was fair either and the tax payers got their money back, so that was one case where there was a very satisfactory outcome. However Niciforos’ successor as European ombudsman and my predecessor as Irish ombudsman Emily O’Reilly brought out a report into a scheme called Lost At Sea which was designed to compensate and families for the loss of their livelihood when their fishing boat was sunk in an accident and only one family benefited from this scheme a family which was in the same constituency as the minister who introduced it. Nobody else who applied succeeded in getting a grand. Purely accidently! Yes. Emily O’Reilly brought out a report saying this was wrong and the government of the day actually laid that report before the houses of parliament the government of the day prevented a debate on the report, they used their majority in the parliament to prevent a debate. It was not refer to a committee. this again yesterday. Both of those reports were about schemes to provide grants to people with restricted mobility, people with some form of physical disability so that they could access motor transport. Both of these schemes had a cutoff date of 65. Emily concluded properly that the schemes discriminated against older people. The government though didn’t implement her recommendations because of the cost of extending the schemes to include older people and in fact what actually happened because they accepted that the schemes were discriminatory was that they withdrew them and no one had access. But in that instance by then a new government had come in to office and it decided that the ombudsman’s reports should go to a special committee of the parliament whose job was to hold government to account for not implementing any of the recommendations of the ombudsman’s reports. So, now in those instances where ministers refuse to implement recommendations they are called before a committee of the parliament to account for their actions. It doesn’t guarantee in the end parliamentary democracy has the authority for if it chooses not to implement the recommendations of the ombudsman but it does mean it can no longer be done without parliamentary scrutiny and the very high levels of public scrutiny that go with that. So, to an extent I suppose where it does leaves us, what it means is that in Ireland almost every recommendation of the ombudsman is implemented. There is only one really outstanding recommendation and that remains to be I think it is one of those that probably never be resolved that was the Lost at Sea scheme. But as a consequence of that we now have a mechanism which enables the ombudsman to have access to a parliamentary committee, if I want to discuss any item with them I can call a chair of that committee and arrange a meeting. And so we have an effective mechanism for holding government and public service to account and it is a model which is seen in other democracies and I think can be very effective in making sure that the ombudsman’s recommendations are implemented. Thank you. CHAIR: This is turning out to be an extraordinarily good session because we have had two presentations well within the amount of time and I am very grateful to Peter Tyndall for so doing. Let me again offer some reflections on this issue. The issue of the relationship of ombudsman with parliament of course is critical to the authority of the ombudsman and 232 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS That therefore means raises an issue which Peter did not raised because it is not part of his paper but it also a critical issue which is what is the role of the ombudsman if any in overseeing parliament? In most European Union member states the ombudsman does not have the authority in fact in anyway exercise control of the parliament. Strangely enough in the European Union legal order the European ombudsman has been given that particular right and my experience was that this is a right which creates more problems than it solves, precisely because if you go to your strongest ally and you exercise a control of that ally the chances are that this ally maybe unhappy with you and express this unhappiness in other ways down the road when a problem arises. So, it is something that I just simply signal to say that practice and my experience and experience from the European Union certainly suggests that given the right to the ombudsman to exercise control of a parliament although it sounds wonderful and democratic carries with it significant potential problems. Precisely because the relationship with parliament ought to be very strongly defended and upheld. 16 - 17 September 2015, ANKARA | 233 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS that is because parliament is the only body in a democratic system which is the potential ally of the ombudsman whose to hold government to account and therefore the capacity to be able to hold government to account needs inevitably the ultimate recourse to public body that has the constitutional, legal and political authority to be able to support the ombudsman in his or her recommendations. So, it is an extraordinarily delicate and important relationship. And Peter already pointed to the problems which have arisen in the past in Ireland when such problems come up. This is an issue happens across the board in many countries the stronger the tradition of rule of law fewer the examples of this on the part of the government. And before he became ombudsman of Ireland Peter Tyndall was the ombudsman of Wales and therefore was operating in the legal and political jurisdiction of the United Kingdom. In that jurisdiction the previous ombudsman of the United Kingdom, Ann Abraham also brought into a very serious conflict with the government of a similar kind of scheme which had to do with an insurance company called Equitable Life and her recommendations was that the government had mishandled that and resulted in very significant losses for very many citizens and the government fiercely resisted her recommendations, it also resulted in similar kind of circumstances so it is important to appreciate the importance of parliament as a vital ally of the ombudsman. My last comment is Peter’s reference to an extremely few special reports not having being accepted by the Irish parliament to give you also a comparative perspective in the European Union whether European ombudsman has the right to submit a special report to parliament. The average number of complaints is somewhere in the area of 10,000-11,000-12,000, I beg your pardon, this is Greece, my other half of my brain was operating, between four to five thousand a year. There have been in 21 years in the European Union there have been some 22-23 special reports. All of this except for one have been accepted by the European Union authorities following the intervention of the European Parliament. The one which do not happened, again as Peter said will never come was a highly controversial issue which involved the political power of the European antifraud office which was then headed by deceased German prosecutor who wrongly in my opinion mobilized all his German connections within the European Parliament and brought about essentially a decision not to allow the report to come forward for debate and I think this is one the- - fortunately the only case of, you know, for the independence of the ombudsman in a parliamentary support. Peter thank you very much for that. We can now go to the third speaker who will speak to us about the ex officio investigating power. This will be given by Justice Naser Seraj who is the president of the General Inspection Organization of Iran. Justice will deliver his remarks in Farsi but of course there will be a translation for us. And I gladly give him the floor and I ask him again to be kind enough to observe the time limit. Thank you very much. JUSTICE NASER SERAJ (Ombudsman of Iran) In the name of God, the compassionate and the merciful. First of all I would like to express my sincere thanks for the government of Turkey and the Excellency head of the ombudsman of Turkey and the dear and distinguished people of Turkey because of the hospitality and for holding a very good international symposium of ombudsman. In the name of God, the compassionate and the merciful. Mr., Chair, excellences, ladies and gentlemen, I would like to pray to all mighty God and thank you for the opportunity the given to me to speak before you in this symposium. I am very delighted to speak about the legal status and the role of the General Inspection Organization, GIO of Islamic Republic of Iran. 234 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS Because of not having the Farsi interpretation to English we have got some problem for connection so I express my apologies first of all and I will continue with the lecture and presentation of Excellency to you. Distinguished guests and participants, I would like to refer to the responsibility of GIO of Iran regarding ombudsman ship and protection of the citizen rights, preventive measures as well as the rights of the people and confrontation with economic and administrative corruption. I would also refer to the special judicial authority of the organization as ex officio. I will conclude my statement by explaining the function and the duties of the GIO. So, I will start from the legal status of GIO of Iran which has been stipulated in Article 174 of the Iranian constitution, based on that the GIO of Iran shall be form under the auspices of Chief of the Judiciary in the line with its supervisory duty and to assure the good performance of the government organization in a proper execution of law. In this respect the Iranian parliament ratify the rules and the regulation of the GIO of Iran in 1981 when it was established, such rules and regulations were amended twice in 1996 and 2008, the latest amendment was reintroduced in 2014. 16 - 17 September 2015, ANKARA | 235 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS I am very delighted to speak about the legal status and the role of the General Inspection Organization of Islamic Republic of Iran and the administration system of my respective country to make you familiar with the organization and exchange experience. I would like to inform you that the inspection and supervision regime in Iran was established after the constitutional revolution. In 1929 the national consulted assembly of parliament approved the establishment of the National Inspection Board which later change the name 1934 to the National General Inspection Organization. After sometime the general department of the inspection was set up under the auspices of the Ministry of Justice to conduct inspection on the administrative and judicial departments of the country. In 1954 the Supervision Supreme Council was formed to assist the General Department Inspection and in 1958 it was replaced with a Royal Inspection Organization after the victory of the Islamic Republic of Iran at 1979 the GIO was founded and another similar organization were ordered by the Supreme Council of the Revolution. With the approval of Iranian constitution GIO was considered by the Article 174 of the constitution after country inspection organization. The role of judicial inspectors with special powers, inspectors who enjoys special judicial powers assume the duty of investigation, interrogation and collection of the evidence levelling charge and obtaining the defense of the people who have been charged with relation to the offensive of government officers such as embezzlement, illegal seizure of the public government property, briberies, favoritism and misconduct of people and individual. Inspectors can issue a according to the criminal procedural law if they think the accused person will run away or destroy the evidence and traces the crimes. Inspectors can even issue an arrest warrant upon the agreement of the inspector. The GIO of Iran has also taking remarkable measures to combat administrative and economic cooperation. The head of the organization has the highest judicial rank who can monitor and pursue all activities related to the insurance and the theft of insurance of banking resources such as personal and investment deposit and credit offered by the government to the private and to the government sectors as withdraw the peoples accounts and the resources to the benefit of non-beneficiary person and considered embezzlement. Duties of the other organizations, actually Excellency shortened the Farsi version but I try to just concise because of the recommendation of the head of the session, so the duties of other organization, the other organization shall cooperate with the GIO of Iran in providing required evidence and documents. They also deal with administrative and the disciplinary offences of the government officials in the related boards. Court and tribunal shall deal with such offences based on Article 6 of the law in cooperation of the GIO of Iran, such organization should consider and deal with the report extraordinary with three months of receiving the report of the offences if more time is required the organization shall provide the reasons. As per the Article 6, people can appeal the decisions of the GIO of Iran in a court. This is an absolute right which goes for beyond the authorities of the prosecutor who can appeal the verdicts of the court under the circumstances, any call for appeal concerning the warrants and the verdicts shall be considered out of order. Ladies and gentlemen in conclusion, I would like to once again thank the organizer of this conference in such a short time I could not explain more about the GIO of Iran as well as its related rules and regulations, 236 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS I hope my short introduction could have made you familiar with GIO of Iran. Thank you for your consideration. Now, I would like to give the Floor to Mr. Gülan. Actually he will be talking about the relationship between the ombudsman and administration. This is something really important because ombudsman office is really important, we need to know all the functions are being carried out in a correct way and we should know that ombudsman institute has certain relation with the people I am really happy to give the floor to Mr. Gülan. PROF. AYDIN GÜLAN (Law School, Istanbul University) Thank you very much Chair. Greetings to the guests. I am honored in talking before such privileged audience as well as national ombudspersons, faculty members, members of the Council of State and Prof. Diamandouros, who massively contributed to the field. 16 - 17 September 2015, ANKARA | 237 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS CHAIR: I want to thank Justice Seraj for his comments and thoughts familiarizing us with the arrangements that prevail in the Iranian constitutional order concerning the matter of inspection. The topic of his intervention which is critical for us of course is the ex officio power to investigate cases and this is something and I like to just say a few things about because in the power to investigate ex officio is extraordinarily important power for an ombudsman. Ombudsman which do not have that power face very often significant constrains in the capacity to be able to exercise even their independence government. So, it is very essential to be able to secure in the law the provision that a national ombudsman in fact is endowed with the power to be able to investigate ex officio. I remember very well discussing this matter with Chief Ombudsman Ömeroğlu, when Turkish law was being debated and it is important simply to recall that where this power is given the ombudsman is better able to fulfil his or her role as a compliment to the courts and therefore as a strengthening pillar for the rule of law in particular legal jurisdictions. So, that is why I am particularly grateful for this topic having being included in the programme and for Justice Naser Seraj’s contribution. Thank you for that. We are doing very well, we have plenty of time for discussion, we now come to the fourth topic, allow to me to shift in to French because our speaker prefers French. My area of specialization is Ombudsman and relations with public administration. I would like to underline two dimensions here. To do that, I will point at a terminology issue. Though Ombudsman of Turkey is called `public sector auditing`, no term of auditing is used in the legislation. Though it derived from the term of `auditing`, this organization prefers to use the term of Ombudsman and both on its website and many publications, this organization is called as the Ombudsman Institution. For example, in our constitution, actions to be taken a public organization are regulated by law and `review` is used as a tool with this end. In law, there is a mission of investigation, review and generation of recommendations. Hence, departing from this status of the legislation in the country, I would like to point at something. Nonetheless, is it the right thing to define the relations between the public administration and the ombudsman, denoting tension? I would like to refer to the fact that the countries that started Ombudsman institutions earlier than other countries, there is no fierce debate on auditing shortcoming. I will present the dimensions of this relationship by quoting examples from the recommendations by the Ombudsman of Turkey. Let me introduce my personal impressions and would like to hear your evaluation, too. I would like to express that the relationship between the public sector organizations and the ombudsman is not posited upon `the auditor` and `the audited`. Rather than auditing, it is preventing public administrations or organizations from ill-doings, wrong actions, ill-treatment and behavior, helping them to identify problems and enabling them to eliminate their mistakes. Likewise, we can explain the reason behind the suspension of the duration to file a lawsuit. Technically, it should be interpreted within the framework of suspension generated by a relationship on auditing. For this reason, I would like to highlight two dimensions for a better evaluation. First of all, the phenomenon of Ombudsman is a means to contribute in contribution with the public sector to the making, change and development of administrative law. Administrative law has evolved so far with the contributions of the judgements and provided uniqueness 238 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS to the administrative justice as well as the theoretical dimension of the administrative law. However, since the administrative life develops and change in a fast-track fashion, creation of the principles and theories of administrative law has been challenged. For this reason, the theoretical grounds has been weakened because the judgements were not able to transpose into public administration and the needs were started to resolved through positive arrangements. So, the reason why recent arrangements are casuistic is that they are to-the target, fully explantory, delving into details and trying to resolve the problems after they occur; hence causing weaker theoretical grounds. In a nutshell, new socio-economic phenomena and actions developed fast developing legality framework administration in pursuit of legal dimension and principles as well as solutions before new issues. The concepts covered by international documents that Turkey is or is not part of, understandings that are evolving globally, the concepts that will be formed by the follow-up of doctrines, impact of principles over incidences, definition of context and scope can be achieved by mobility in administrative justice to be complemented with the contributions of the public sector. As far as I am concerned, this is what an Ombudsman does: determining legal grounds on which complaints will be assessed, providing a reason to explain an impact caused by a concrete event and strengthening its meaning and expressing a recommendation regarding the situation. Therefore, by seeing the administrative law parameters upon the recommendation of the public administration and recognizing the legal context and adopting informed decisions and realizing actions on the basis of sound grounds, Ombudsman institution contributes to the mobilization of the administrative justice. I believe that this is the real input of Ombudsman to public sector, illustrating the legal context and the method of approach. Thinking that a recommendation by Ombudsman would be resisted less by a public 16 - 17 September 2015, ANKARA | 239 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS In order to meet the needs, administrative justice is trying to fill the gap by benefiting from the members of the Council of State. Administrative life has come to a certain age and seniority level. Experiences of the judges with administrative background are exhausted before the needs of the public sector. organization and deemed as a tool, the theoretical framework drawn by Ombudsman is found more efficient and the recommendations constitute a new source contributing to the change and development of administrative law in cooperation with government bodies. Furthermore, I would like to specify that though the level of compliance by a public authority with a recommendation is low, that authority learns how to behave next time and it is therefore reminded of the legal framework once again. A public authority or organization bears a massive value and function in the relationship with Ombudsman from the standpoint of creating administrative law. I would like to support this impression of mine with examples. For instance, a transitionary period provision in Recommendation no 2013/68, the theoretical framework is maintained and an approach envisaging an amendment to the change regulating general regulatory procedures that do not contain that provision. I believe that the executive branch or public administration must bring a provision enabling transition to overall regulations and it is authorized to lift up those overall regulatory procedures. In addition, such a transition related provision must also be debated and related theoretical framework must be expanded, and an agenda item must be created so that case studies can be discussed. I also would like to draw your attention to another recommendation. May I have it in the screen please? I want to be sure that I am showing the right recommendation. Recommendation no 2013/43 places emphasis on the problem of the public administration like whether it is acting meticulously or not. The applicant files a complaint and fulfills whatever he needed to, there is no flaw in the application but the related public organization misevaluated that and deductions were made from this citizen on the basis of another degree. When this wrongdoing was detected, the public organization corrected that, the Ombudsman said that this correction was in compliance with law and such errors must be corrected indeed. Yet, if the related public organization had been meticulous and careful enough, this citizen was put in a disadvantaged situation and Ombudsman concluded that this organization did not fulfill its obligation to be careful and meticulous in its handling and 240 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS procedures. I just wanted to share this recommendation which is a vital one. This is not something appearing the agenda upon that judgement but it is an important one in guiding the public sector in view of scope and meaning of the verdict, laying legal grounds, clarifying better the area in which the verdict will be implemented and constituting grounds about such matters. According to another judgement no 2013/100 demonstrates that the administrative law keeps abreast with the developments taking place in its field. This judgement puts forward how law-maker makes a distinction between the pardoning of a disciplinary sanction and the entitlement of a victim to indemnity for the period of time up to the application of the victim who claims compensation and legal paradigms are very well revealed. This also applies to the concept of mobility of the administrative law as well as other legal spheres. Very quickly, let me cover the judgement no 2014/4718 about mobbing. A new evidence standard is brought by this ruling and such standards are not debated in Turkish law. There is only one paper written about it. In administrative law in Turkey, evidence or proof issue has not been elaborated that much and there are significant confusions. This ruling brings up a contemporary concept that is debated in AngloSaxon legal order and expresses that in case of mobbing, a proof in its 16 - 17 September 2015, ANKARA | 241 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS Another recommendation is about the retirement compensation paid at once to citizens upon their retirement. The subject matter of the complaint is `balancing justice` and in this sense, an interesting decision has been adopted. The judiciary points at the implementation of the judgement. The judiciary detected that an amount less than the regular rate was paid to the retired person and it was ruled that the public administration shall compensate the discrepancy; so did the public organization. Nonetheless, this remedy was not eliminating unfairness because the amount to be paid applied to the power of purchasing of the time. Therefore, the discrepancy to be paid should have been calculated on the basis of the current rates and the judgement does not aimed delivery of compensation but rather provision of fairness bringing up an opening regarding a legal rule that the public organizations must comply with. fullest extent cannot be sought and course of the events and personal impression are sufficient about this matter. Hence, since in this ruling it is stated that the burden of proof is upon a public organization and is also departing from the fact that the related person has never had an issue before in his professional career, new debates may take place in administrative law and new developments may occur. Another judgement is similar to the one that I covered in part “F” about creation of practical solutions. An interesting administrative duty is determined here and it must be a different heading from the standpoint of the administrative law. It is not possible to find such a heading or title in the administrative law that is developed with the help of judiciary. Yet, in a case where a person’s ID was bearing an original and fresh stamp or not was not understood, this person is put in a disadvantaged situation. Upon a complaint by such persons, the judgement says that practical solutions must be devised. A public administration or organization is able to generate a practical solution in order to not to cause any victimization. Such an assessment is raised by the judgement. Without doubt, the judgements to be criticized must also be discussed here. For instance, a public organization experiences `a shift of missions` and continues to adopt a wrong-doing as a best practice and renders it legitimate. The administrative law guides us that if you charge a fee under the name of `fee for access to information and documents` rather than `answer sheet evaluation expenses fee` which is the real purpose of the ÖSYM (university central exam placement center), there would be no non-compliance with law. And even it would be more appropriate for ÖSYM to continue to demand such fees under the name of `fee for access to information and documents` rather than the other reason, in line with the general communication on fees for access to information and documents. At the end of the day, since the matter is a fee, it may be evaluated that legitimization of the procedure may be the question instead of the fee. I would like to talk over the main issue now, in order not to exceed my time any further. I want to draw your attention to a point that the Ombudsman of Turkey identified in view of the actions and procedures between the Ombudsman and the public sector: a duty is 242 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS conferred to the public sector regarding perception management. In cases requiring perception management that appear suddenly, it is a duty of the public administrations or organizations to ensure a right perception before public. To put it in other terms, to ensure creation of right perception before public opinion. There are some important judgements and I want to refer to the judgement no. 2014/3076. In a day, 400,000 fake accounts are opened and an incidence occurs when this information is shared. To put it in other terms, it is assessed that though a public organization implements such a measure on rightful grounds, the execution with the selected method makes it difficult for that organization to defend its actions. Instead of enlightening information and opinions, statistical details and figures that are not related to the topic were included in the reasoning by the related public organization, says the judgement. Therefore, the judgement criticizes that the public administration does not provide accurate information. Thus, it is not sufficient to be right; it is needed to express it in the right way. So, the agenda says that this is the duty of the public sector and a public administration is responsible of not being misunderstood by the citizen that is a duty too. In a nutshell, that is a duty that has been established early within the scope of mobility. There are explanations in the report of 2014. I will skip the part on culture of consensus covered by the report of 2014. There are significant points about the Gezi movement and incidences. As for the judgement on Gezi incidences, there are similar observations. For instance, the Ministry of Health and the Ministry of Interior did not sufficiently inform the public and the institutional communication mechanisms were desperate. Provision of accurate and sound information and documents is the duty of the state. 16 - 17 September 2015, ANKARA | 243 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS The judgement says that the measures resorted by the related public organization does not contain grounds that will eliminate the concerns of the public regarding the fact that freedoms are limited. In other words, “represent yourself in the best manner” is the gist of the judgement. Such an observation is another early detected dimension. Attention was drawn to perception management duty of the public administrations within the confines of administrative law. With this end, public organizations must have appropriate and sustainable human resources who are accessible and able to write under stably short statements or judgements. For example, the judgement on Gezi incidences is not understandable since it exceed 100 pages. It contains important but if you are not specifically interested in a topic or if you do not have a certain level of culture or intellectual insight, the judgement is not clearly understandable. If it were short with understandable terms, the duty conferred by the administrative justice to the public administration would be eliminated way at the beginning through clearly written judgements by the administrative courts. As a corollary, departing from the fact that the relationship between Ombudsman and the public sector is not posited on the axis of auditing but Ombudsman is a new source for the public organizations that adjusts itself really fast and constitutes the administrative law by creating new meanings out of the terms such as a review, an investigation and a recommendation. My purpose was to draw to this mission of ombudsman instruction. In addition, its second function is that observations and recommendations by the Ombudsman enabled to create a duty of perception management on the side of public organizations, this duty has been sustained very early and I tried to explain them via examples. In this regard, Ombudsman instruction contributed to national legal system in the short run. I guess we owe this achievement to the historic heritage of ombudsman institution that we have taken over and also believe that it does provide many resources to the administrative justice in view of new and scientific functions, hence providing mobility in this sphere of law. Greetings. 244 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS QUESTIONS and ANSWERS – SESSION III CHAIR: Thank you very much. I want to thank all the panelist for having being so very careful with their time which allows us to have plenty of time for discussion. Prof. Gülan made a reference in his paper about the importance of compliance rates and how do we valuate an ombudsman’s effectiveness. Obviously the compliance of the administration to his report is critical to that but if a topic of our panel speaks of the scope and follow up to recommendations and I would suggest to you that one way of approaching 16 - 17 September 2015, ANKARA | 245 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS Let me just again offer a few remarks on the presentation by Prof. Gülan with an idea of facilitating the discussion. Obviously this last panel and certainly this last paper is touching virtually all aspects of what an ombudsman does because clearly the topic of the relationship between ombudsman and administration really is what an ombudsman is all about, what ombudsman do. And Mr. Gülan touched upon central aspects of this relationship as they pertain to the Turkish experience. The important thing that I would like the stress in terms of again general relations with ombudsman and administration is a great challenge for ombudsman and you alluded to that is how to be able to combine two separate and distinct aspects of the rule of law. Clearly there can be no ombudsman who can operate satisfactorily without respecting the law. The law is the foundation upon which an ombudsman has to operate. But of course such as the nature of the ombudsman institution what one is expected to be beyond the law and to apply principles of the administration which are in fact what some people often call “soft law” I would like to avoid that because it has implications but I am not entirely happy, but the issue is principles of good administration and body if you please the distinction between law in one hand and fairness in the other. And this fairness that ultimately is the essence of what the ombudsman does. He is applying the law but also introducing the dimension of fairness a difficult word that is not easy to translate in many languages but we have to bear in mind and it is precisely the combination of these two elements which defines in my mind the degree of success of legitimation and ultimately of the authority of the ombudsman institution in any given legal jurisdiction. this issue of evaluating the efficacy of ombudsman institution is to look at the compliance report but also for ombudsman not to be satisfied with that alone meaning that you submit your recommendation, if you forget about it afterwards you are not serving your institution properly. I think the better way of doing is to keep record of what the administration does with your recommendation to follow up and then to issue on an annual basis a statement, a report on the extent to which the administration has accepted the recommendations. So that you can have a very concrete evidence of the degree of compliance of the areas where compliance is high and lower and with this to be able to enter into meaningful discussions with the administration in the areas where in fact you determined a lack of sufficient degree of cooperation or compliance. Of course, the great challenge for the ombudsman and we know it all is how to keep open channels with the administration and how to be able to persuade the administration of the opinions of recommendations that has being made. The great challenge which makes the ombudsman’s work exciting is not simply to right the opinion and go home and sleep well. It is rather to be able to work with the administration with an eye to convincing it or if you want to put it different way to argue the case in such complete and compelling ways as to make it very difficult for the administration to say no because illegally the administration and the government has the right to refuse a recommendation and that is why the ombudsman does not makes recommendations it makes binding decisions but that is exactly where I think the moral authority of the ombudsman comes in and it is this moral authority that the ombudsman has to uphold at all times through the ways of submitting reports, monitoring the compliance and engaging in dialogue, keeping open channels and trying to permit the law on one hand but fairness on the other and you referred to that Mr. Gülan, you’ve talked about the efforts of the ombudsman to try and promote practical solutions but practical solution encompasses this whole idea of trying to find fair solutions that in fact can overcome the at the law very often and you in fact made references with this with a summary remarks for highlighting the extremely important dimension of relations with administration. With that I think we’ve reached the end of the panelist’s presentation and we can now open the discussion to the floor. We have plenty of time, so I would welcome questions. Please, if you wish to take the floor, raise your 246 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS hand so that you can be given a microphone and identify yourself please and try and ask one question at a time. It will be easy for the panelist and fair for the others. Who would like to ask questions - a question? I see two hands, over here please? AHMED TIGANI (Ombudsman of Sudan) My name is Ahmet Tigani, I am the ombudsman of the Sudan. As I said unfortunately, I am having three questions for each of the panellists. CHAIR: Ask one question first and then I’ll give you the floor when the others have done so you can come back but let’s make it this way to be fair, your first question first and I come back afterwards. You’ve said we have plenty of time. Now, let me begin with the Ukrainian ombudsman. As I understand the Ukrainian procedure is very much attached to the European law and procedure, to my mind sometimes you find some sort of dichotomy between the national laws and the European court procedures. My question is which should precede the other in case of any dichotomy or in case of any contradiction between the national and the orders of the European court which law should prevail? This is the first question. Thank you. VALERIYA LUTKOVSKA (Ombudsman of Ukraine) Thank you very much for this question, our legislation is very oriented to the European standards in the field of human rights in terms as I said that the criminal procedural courts that came into force in 2012 is fully in compliance with the European standards in the field of human rights. But now we have some period of time when both of courts old and new can be useful for concrete cases with general concrete rules in accordance with concrete case. The old criminal procedural court was not so ideal and if the case is heard before the court in accordance with old criminal procedure court it can be for example 6 years of judicial procedure to find the person guilty or not. It is a normal situation, so how can the ombudsperson if the court is independent and ombudsperson cannot intervene in the procedure. 16 - 17 September 2015, ANKARA | 247 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS AHMED TIGANI (Ombudsman of Sudan) I apply only to the president of the court with the case law of the European Court of Human Rights and give the recommendation to be more effective in this concrete case because without that it will be another case in the European Court of Human Rights, it will be another judgement against Ukrainian with the concrete seen of satisfaction concerning violation of the right of the person concerning fair trial in the field of length of the procedure. It is only the recommendation the president of the court is not responsible for this concrete case it is not the judge in this case but the president of the court has a right to see what has happened in this situation. Why the case is so long in the court, why the case is so long in the procedure concerning the guiltiness or guiltiness of the person. If the president of the court sees the case is very difficult that the case has for example a lot of witnesses, a lot of defendant, so the president of the court can explain me what has happened and can explain me that all this okay, this five years are absolutely reasonable time for this case. If not the president of the court can see more concrete for the work of this judge and can give him an advance concerning the speediness of the procedure in this case so it is only what I mean when I send this recommendation to the court. CHAIR: Thank you very much for that. I saw somebody in the back there. Okay, you have the floor please identify yourself and ask your question. Thank you. SAİT KORKMAZ – Hello, my name is Sait Korkmaz, Expert from Turkish Ombudsman instruction. I have a question to Mr. Tyndall, Ombudsman of Ireland. When I browsed the websites of ombudsman intuitions regarding ex-officio authority to start an investigation or review, a figure on the website of Irish ombudsman was striking for me. When it was detected that the number of complaints by the elderly regarding the services delivered for them in the public hospitals was reduced, Ombudsman of Ireland started an ex-officio review and to the best of my recollection, I guess different methods of review were employed. Within the context of this example, under which circumstances does Ombudsman conduct an ex-officio review with what methods? Thank you. 248 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS PETER TYNDALL (Ombudsman of Ireland) When we got information from members of the public we formed some focus groups to talk with them to explore issues in more detail. We also looked at the complaints we had received to see if there are any features about the compliant handling by the health service that might be causing difficulty and then we sent a survey to each public hospital in Ireland asking them to tell us how they managed complaints. And we also went and visited seven hospitals around Ireland, different kinds of hospitals, where we inspected the complaint files, interviewed people managing complaints and we also looked and found for instance whether there were leaflets or posters telling people how to complain, we did an audit of websites to see if it was obvious on the website how you could complain about health service and we came up with some results, conclusions and recommendations designed to bring about change. One of the other things we did was we invited the head of the health service to speak of the launch of the report and to commit his organization to delivering on the recommendations. The thing we found most of all was that people were afraid to complain because they thought that if they complained the service they receive would suffer so that they would be punished for complaining and we found some evidence where in fact that was the case where people had been criticized by staff from making complaints. So, we got strong 16 - 17 September 2015, ANKARA | 249 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS Thank you, the reporting question was called, Learning to Get Better, it is available on the website, @ombudsman.ioi. We looked at because I’ve been ombudsman previously in Wales. It seems to me that the number of complaints that I was getting about the public health service in Ireland were much lower than they should have been compared to other ombudsman who had health in their jurisdiction. And it is very difficult by looking at comparatively but why people had not complaint was the issue where people not being signed posted to my office when they complained to the local hospital or a doctor and was it because that they were too exhausted by the process. And we needed to use different techniques to what we normally used in an ombudsman investigation. So, we placed adds in the newspaper and I gave interviews on TV and radio inviting people to talk to us about their experiences of complaining to the health service. And we also asked people who happened to complained to tell us why they had not. commitments put forward that to say very detailed recommendations for a change but we also said that the health service had to produced action plans saying how they would they change things. They had to introduced new complaint forms, put a new complaint system in place and after a year we have said that we will re-inspect to make sure that the implementation plans that they agreed to have actually being delivered on and sometimes as well you make recommendations and people implement the recommendations and it still doesn’t achieve the desired results. We’ve been looking not just to see is people have done what we asked them to do but whether it’s worked or not. And if it hasn’t we would be asking them to change it. So, I think it has brought about a big change in the whole culture of dealing with complaints. We now have properly identified complaints offices for every hospital in Ireland. Previously it was something somebody did as part of their other duties. We have forms and posters and leaflets on displays, we have standard text that they use in websites to tell people that they have a right to come to my office. So, it was an interesting exercise. I just want to make one other point, ex officio investigations can be very, if you go into them in that way they use a lot of the resources of your office. In my office, it is no different to anyone else’s. We do not have extra resources. So, we have to be very careful in choosing the topics for ex officio investigations. And what we’ve been looking at is people who because of their circumstances are very dependent on public services and might find it very difficult to complain. So, we are looking for instance at services for people with intellectual disparities and services for homeless people as two of the areas in which we will next conduct ex officio investigations because we had to think long and hard about how can we have the most impact. And how can we actually use the power in a way that gets us into places that complaints aren’t taking us. Thank you. CHAIR: Thank you Peter. Let me just, give me one second please, and highlight two points here. He talked about a change in culture, administrative culture. And we specifically talked about what essentially is an important aspect of an ombudsman job was how to promote best practice. And the best practice here was in fact to review what the administrations doing, recommend a change in policy and then say, “I’ll come back and check it again” which is exercising its best practice and also exercising control in an 250 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS anticipatory way. Okay. Thank you. Out of fairness, I will give the floor to the Chief Ombudsman was asked the floor and then in order to be fair, I’ve seen a hand I will go to a lady because fairness implies also a balance in gender. Thank you. Chief Ombudsman? M. NİHAT ÖMEROĞLU (Chief Ombudsman of Turkey) First of all, I would like to thank esteemed chair and my friend Nikiforos Diamandouros for attending this symposium as well as other Ombudspeople. I took pleasure in attentively following the presentations and contributions by the panelists and the participants. Due to a commitment scheduled yesterday for live media coverage at “Voice of Turkey Radio”, I would like to apologize to Prof. Aydın because I was curious about his presentation. I am always open to criticism and his critics open new horizons on my side and I missed that opportunity while away for the live broadcast. I appreciate if I could have a written copy of his paper if he has it available. And I would like thank all. I am sure that Mr. Diamandouros will remember. In 2013, when I visited him Strasbourg, he granted support and demonstrated close interest. Back then, judiciary aspect was raised. As Lutkovska said, I expressed my opinion regarding “intervention into court process”. As an experienced scientist, I mean as a political scientist, he told me that `I am brave and I said ` judiciary was nothing to be afraid of and we all respect law“. Thus, we had such an anecdote and we worked on it. Maybe, sometime has passed already but since it is a vital topic, I felt an urge to talk about it. Especially, I want to underline that I am a former judge who worked for 39 years at peace courts, criminal courts as a court president and later at the Court of Cassation. So, I believe that I know judiciary. At the end of 3 to 5 years or when the time comes, our fellows who are a member of judiciary will leave the courts and courts will be needed and so will the citizens. 16 - 17 September 2015, ANKARA | 251 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS Mr. Nikiforos has contributed to the legislative work before and after the establishment of our instruction and he has been providing his best input for 3 years including the composition of this symposium. In your presence, I would like to extend my heartfelt gratitude to him. I had a special study conducted and published it as a book that I will also present o you a copy. We consulted the opinions of universities, high court members, bar associations, and friends. Finally, except a friend, we all agreed. The related provision of the law says that: “there was no such a provision in the law that was nullified by the constitutional court.” Yet, there are four red lines for the Ombudsman of Turkey that it cannot handle, according to the Law no 6328 of 29 June 2012 and thirdly, it is said that: there is a decision that the authority of judiciary must be used. I think that this contains limitation. “Decision that the authority of judiciary must be used”: what does it mean? Then, the Ombudsman institution may interfere into the process. Lutkovska opened a horizon to us in this regard. Thank you for that. This is not intervention into judiciary. As you can see, Ombudsman goes to the courts as an observer. In our law, there is no observer status granted but there is no legal limitation for us to do so. We can attend the court hearings like an NGO. Our founding law says that Turkish ombudsman instruction must review the attitude and behavior of civil servants. If there is a complaint and if a judge at bench says that “ I confess because we did this and that in the past” or a judge yells at a citizen for no reason, or throwing an object at a citizen’s face or insults at him or her, such manners have nothing to do with the use of judicial powers. Such wrong manners were used in the past, so did I and after so many years, we recognized that. Such bad manners are a few but from time to time, we see them happening or a judge limits a person’s right to defend himself or herself, that means violation of a fundamental human right. I think that observation and detection of such things and reporting them to the related ultimate organizations does not mean intervention into judicial powers. Let me give you another special examples. On the other hand, if court proceedings are over, according to the procedures law, a verdict with a reason must be written within 15 days. Recently, the Turkish Parliament issued a law about it. For instance, though 8 months pass, a judge does not write the verdict. Suspects are under arrest in prison. Then ombudsman may interfere into this. I believe that failure to write a verdict in 8 months has nothing to the with judicial powers. 252 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS In this sense, speaking of cases that interest wider public or that is covered by media or about which there is a complaint, then ombudsman may interfere. That is why I want to thank the Ombudsman of Ukraine for raising this issue. With your permission, I would like to ask a couple of questions. One of them goes to Mr. Tyndall from Ireland. Did you say that a review is completed within 3 months or was it related to İran. I could not remember it exactly. I wanted to ask that. On the other hand, I have a question to Seraj from Iranian Ombudsman. If I am not mistaken, you said that your decisions can be “appealed”. Is this the case? Secondly, you said that you report to the Ministry of Justice; at the end of the day, the Ministry of Justice is a political organization. Does not it pose a risk for your independence and impartiality? Do you get an intervention? That is very important to us. Ombudsman intuitions have a right to survey human rights and to conduct overall oversight. So, the Iranian ombudsman is very ancient. Is your budget independent? To conclude, if you are attached to the executive branch, do you feel a concern about your budgetary allocations if you severely criticize government bodies? I would like to thank the chair and all panelists once again. Greetings. CHAIR: Thank you. I appreciate your comments and I appreciate the intervention. I understand that you have to leave to go to a different 16 - 17 September 2015, ANKARA | 253 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS I guess regarding recommendations, a duty falls over the shoulders of the government or did I misunderstand you? In our practice, whoever is the subject of the complaint such as a tax office, Ministry of Finance, a general directorate or the under secretariat at the Ministry of Environment, they must execute the recommendation of Ombudsman. Of course, at the end of the day, all report to the Council of Ministers of the government but the related public organization implements the recommendations. Is the government only interlocutor in your case? function therefore your intervention acquires importance because it requires need to suspend values and I allow two questions to be placed at the same time rather than one but since you have a host and you have to leave, I will make us a particular exception and I will give the floor to the members of the panel that have been asked the questions and we can proceed. We can resume our discussion since you will be leaving. I think that I am speaking for everyone in this room and for the speakers in thanking you very much for convening this 3rd Symposium. We are very grateful to you for doing it and we hope that you will continue you to lead this institution successfully in the future. And give us the opportunity to be able to meet with you periodically to be able to share experiences and best practices with you. Thank you very much. PETER TYNDALL (Ombudsman of Ireland) Thank you Chief Ombudsman. I was asked to talk on the subject of how you use the relationship with parliament to make sure that the government complies with the recommendations of the ombudsman. The experience we’ve had in terms of compliance is a good one. Most government departments complied, most of the time we had very little problem. And I think as I explained only four instances throughout the history of the institution had led to situations where government departments initially refused to comply. And one of those has been resolved, two of them are in the process of being resolved and the fourth I think we will just have to put down to experience. I think the point Nikiforos made about compliances is a really important one and the fact that people agreed to do what you ask them to do doesn’t mean in the end they will do it or that they will do it properly. And I’ve always taken as an ombudsman that a case- - you close a case when you give a decision or you write your resolution, yes, but you do not lose sight of that case and it is important to make sure that what you asked for is done and it is done properly before you finally close the file. So, I think the issue of compliance it is a very important one. We get almost no instances where somebody says, no, but sometimes an ombudsman is asking for instance for very large sums of money to be spent, put something right and you can understand in difficult economic circumstances that can lead to a very, shall we say lively debate with the government before it is implemented. Thank you. 254 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS CHAIR: Thank you, Peter. Go ahead. Okay. VALERİYA LUTKOVSKA (Ombudsman of Ukraine) Only few words, thank you very much Chief Ombudsman for your assessment of my presentation. I think that is very important to find this boarder between the independency of justice for concrete judge and between our obligations to protect human rights even in the sphere of the procedure. So, it is very important and I think that we can have some influence to the justice if we solve the violation of human rights. Thank you. CHAIR: Thank you very much, again as I said before we assume balance in the interest of fairness and gender balance, you have the floor. JUSTICE NASER SERAJ (Ombudsman of Iran) Yes, the complaints come through the telephone, website or by the presence of the person and the General Inspector of the Iran if it is related to the criminal act it will sent to the court and the judge is oblige to answer and also issue the decree within three months. And based on the Article 174 the inspection organization is responsible for good conduct of law and affairs and implementation of law. And the reports maybe would be based on the neglects, negligence or maybe some wrong decision of the government so based on that it will be sent to the administrative court of law and if it is not based on that it would be rejected. If it is the administrative negligence it would be rejected from the administrative department or maybe some sort of punishment based on law. The judges in Iran are very independent and there are no officials or authorities do not have right to interfere to the judge’s decision. And the fourth question is, the judges do not have the right to enter to the politics and based on the law it would be clear that the judge just have a decision politically it will be rejected from administrative department. Thank you. CHAIR: Excellent. Thank you very much again. We can now finally give you the floor. Please identify yourself and ask your question clearly. Could we have the microphone please? Thank you. 16 - 17 September 2015, ANKARA | 255 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS I am sorry. I beg your pardon, my apologies. Thank you. ALMEDI NICARAGE (Ombudsman Institution – Bosnia Herzegovina) My name is Almedi Nicarage from the Institution of Ombudsman of Bosnia-Herzegovina. So, thank you for the interesting presentation and interesting panel and I have one question for Peter. You were saying that parliaments are ombudsman’s best allies. I would like to know your stand point when it comes to adopting annual reports of ombudsman in a parliament because we know many of countries still have this practice adopting the annual reports and special reports. According to your opinion or practice is that the way to enhance the work of ombudsman or to influence his independency? Is that the way you would kind of a give more power to the recommendation of ombudsman or is it a tool to replace the ombudsman that does its works? So, I am actually curious to hear your view point. Thank you very much. PETER TYNDALL (Ombudsman of Ireland) I think the role of the ombudsman as an officer of the parliament if you like is a significant one. In our case different people of different ombudsman have different experiences. There is no point in pretending what works in one place will work in another because if the relations between the parliament and the ombudsman are not good the presentation of the annual report can be a tense and difficult situation. Our experience is a very good way of highlighting the work of the office, it attracts significant political attention, and it attracts significant press attention. When it was presented in the plenary session of the parliament there was very little opportunity the ombudsman was not engaged that does not provide the dialogue. So, I think this situation we have where there is an opportunity to discuss the annual report with a committee of the parliament whose job is to hold government to account is very valuable. I will do it when I go back to Ireland we have a session booked, the committee will also look at the report we were talking about they will be very interest it in how they can use those reports in order to improve public services in Ireland. So, I think it can be very valuable but it can also be a weapon and if there is a formal requirement for the parliament to adopt the annual report then it can be very difficult for the ombudsman when the parliament refuse to adopt the report. 256 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS I think that where we as a community as ombudsman have a job to do through our organizations to bring pressure on parliaments to respect the role of the ombudsman. We are in a very heated discussion with the parliament in Bermuda where a couple of parliamentarians use very un-parliamentary language to talk about the report of the ombudsman. And maintaining that dialogue of respect is really important and sometimes I think when that relationship breaks down, our colleagues can be very reliant on us to try and provide a bit of solidarity and perhaps to intervene if they judge that is a useful thing to do. So, usually it is a good thing but sometimes it can be used against us. KEMAL ÖNEN- I have a question to Prof. Gülan. You mentioned the changing and evolving aspects of public administration. With the recommendations and the verdicts by the Ombudsman and the judiciary respectively, is there a chance to influence verdicts, or how will the situation be in the future? I wonder your thoughts Thank you. PRESENTER- Thank you. Please sir. PROF. AYDIN GÜLAN- Thank you. It is very important to prepare a solid case file so that the administrative justice can reach a better judgement. So, if Ombudsman can review an administrative procedure, then it can be more comprehensively elaborated by the administrative courts. Therefore, it shall affect hearings in a positive and deeper way that is important to me. 16 - 17 September 2015, ANKARA | 257 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS CHAIR: Thank you, Peter. The higher authorities who organize this meeting have told me that we can be given 10 more minutes so we make use of that. I have promised to ombudsman of Sudan that I’ll come back to him but I want to see if there is somebody else. I see one more hand, I take that question then I go to him. Go ahead, sir? We will not have time to go for four more questions unless we are given special dispensation. Yes, Mr. Ömeroğlu? PRESENTER- Any other questions? Please. Ombudsman Institution of Niger - Thank you. I am coming from Niger, from ombudsman institution. Of course I would like to congratulate you first of all and I would like to thank to moderator. This is a very nice session, a perfect session indeed. I have question but before that I would like to make a small comment. Just a small comment, please let me. In general, in my region, we encounter with two problems: first one is about compliance to the recommendations and how can we make sure that the administration gives a positive answer to our recommendation? This is very well discussed in this session and the intervention of the parliament. It is also important here the relationship with the parliament is really important. As you know Parliament is voting for the laws and there is also controlling the government. So, the relation between the ombudsman and the Parliament can be used as a tool. And in this way, the opposition can make some of the controls and this is how we can make sure that the recommendations are compiled to. I will ask a question about autonomy, the budget: this is related to budget. The questions, the problems are both related to each other. These recommendations and these compliance recommendations are affecting the budget and the autonomous budget is important and I would like to ask how you can create this autonomous budget. It is really hard in my country. We have a certain budget as all the organizations and this is affecting our independence. When you are talking about autonomous budgets, how can we do this? I understand this; but I ask this question to you all. CHAIR: Please choose one of the panelist. Then it is Mr. Peter. I think you need to make a choice. PETER TYNDALL (Ombudsman of Ireland) …about the autonomous budget in the early years the ombudsman office, the first ombudsman produced a decision that was very unpopular with the government of the day who cut its budget in half. They cut his budget in half. He did one other thing and it partly answers the other question about compliance. He went to the media. 258 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS He was a journalist by profession. He was on every television and radio channel complaining about the behavior of the government and the government was forced to a decision and since then there has been no threat to the budget of the office. We have been through difficult times as other people have so the budget was reduced at times not because of anything that the office was saying but simply because of the amount of money available was reduced. But I do think that if you can get to a situation where it is a committee of the parliament that provides the budget as many ombudsman offices have rather than the ministry of finance defining the budget it does give you a better chance of being able to retain your budget when you are being properly critical of the administration. CHAIR: Thank you, Peter. Thank you very much for being brief also. I think two last questions, the gentlemen here in the front and then the ombudsman of Sudan. My apologies to the others we are running out of time and we are also mindful of Chief Ombudsman’s time table. Sir? SACİT ADALI- I have a question for all speaker but first of all, it goes to Mrs. Valeriya Lutkovska. Recommendations, discussions, annual reports constitute a stage but there must be another end result that is expected. At the end of the day, do all these things enable the public administration to change or transform itself? What do the Ombudsman derived actions administratively and legally change in legislation, attitudes, behavior, procedures and principles? What kind of activities do you have to make improvements in your country in this regard? Thank you. PRESENTER- Thank you. VALERİYA LUTKOVSKA (Ombudsman of Ukraine) Thank you very much. When we have a lot of applications some of them bears systemic problem. Systemic problem are highlighted in my annual report with concrete recommendations, how to improve the situation with the legislation because the parliament is a legislative power. So, 16 - 17 September 2015, ANKARA | 259 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS some of the systemic problems are concerning the improvement of the situation in the legislation. But some recommendations are concrete cases. I am not involved this concrete recommendation in annual report so it is a broader understanding of situation with human rights in annual report than in concrete case. So, I must say that now the situation with the speediness of criminal procedure in Ukrainian court is a little bit better, in accordance with the case law of the European Court of Human Rights. So, now we do not have a lot of cases from the European Court of Human Rights concerning Ukraine and concerning the violation of the rank of the procedure. So, now we have concrete results. CHAIR: I am happy to report that after very sternness negotiations as all ombudsman should do with the administration I have been able to secure extra time for us. So, we now go until 12 o’clock because the closing session will be this one. So, again I thank the organizers and I will greatly take the additional questions but I’ll give the floor now to the ombudsman of Sudan for his second and last question and I’ll take the other one. Sir? AHMED TIGANI (Ombudsman of Sudan) Thank you very much. Thank you Mr. Chairperson. Now, I think I’ll go back to my friend Peter, the ombudsman of Ireland. I think his presentation is very informative. The presentation of Peter, the ombudsman of Ireland is very informative if not educational. Now, I want to stress upon the last item of his presentation concerning the refusal of the ombudsman recommendation concerning taxation, so it is most and equitable, this will lead me to a symposium held in Kenya last February about the binding elements of the ombudsman. Is the recommendation binding a binding administration or not? The common law you see in this aspect as of opinion that the recommendation is not that binding. But there is a deviation here I would like to draw the attention of my friend Peter at it. There is a deviation from that decision to say that the last decision of the high court in England is referring to the fact that there are certain areas where the recommendation of the ombudsman would be binding and mandatory upon the administration. This is where 260 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS questions pertaining to insurance and maybe taxation of import. This deviation I think it paves the way to resulting the controversy of whether be the condition of the ombudsman is binding or not? Luckily speaking now we are in Sudan we have come to an opinion that article 7 of the ombudsman legislation has to be amended to the effect that the recommendation of the ombudsman should be binding and mandatory upon the administration. Thank you very much. PETER TYNDALL (Ombudsman of Ireland) With my recommendations as ombudsman they are always implemented. So, I think that the argument is not a simple one and as somebody who has sets of powers the binding powers are the more problematic ones in practice. In a democracy, in a well-functioning democracy with the ombudsman having the power of parliament to help to make sure that any decisions are implemented then I think that is a desirable position. Sometimes the ombudsman, the case that Nikiforos mentioned the case of Equitable Life which Ann Abraham as ombudsman in the United Kingdom made recommendations and her recommendations would have cost government, many millions of pounds. I think most people would say that government should be able to make a decision under those circumstances to whether to implement it or not. But a parliament should be able to hold government to account on the decision it made. So, generally I believe that not having binding recommendation is a good thing and it also encourages us to settle many more cases without coming to formal decisions which I think is the greatest powers that the ombudsman institution has when compared with the work of the courts. Thank you. 16 - 17 September 2015, ANKARA | 261 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS It is plenty of topics of conversation for ombudsman. And I think for ombudsman who have a significant proportion of their recommendations not implemented then the temptation to have binding powers must be very high. I separately hold the office of information commissioner for Ireland so that I am responsible for freedom of information. And my decisions on freedom of information are binding. They are binding in law subject only to an appeal to the high court. What I find is five or six times a year I am in the high court facing appeals against my decisions because my decisions are binding. CHAIR: Let I just add very briefly, this is very important that you’ve raised and Peter said in well-functioning democracy, this is a critical dimension which has to do of course with the balance of rule of law in democracy that we are talking about. My views to tell you looking at comparatively that going down the road having binding decisions is a road primarily because the chief and fundamental distinction of an ombudsman from a court is precisely that the court has the power to issue binding decisions. If the ombudsman were to become empowered to issue binding decisions it would be very difficult to be able to distinguish between an ombudsman and a court. It is not in the interest of an ombudsman to get into potential confiscatory situation of a court because the courts are the ultimate foundations of the rule of the law. And what happens if you have the court saying one thing with a binding decision and the ombudsman saying another thing with a binding decision? Then you get into very serious hot water. So, I think in principle for us but also for the reasons of rule of law and of constitutional balance avoiding granting the power of binding decisions to ombudsman is I think the soundest way of approaching it. From then on of course the legal jurisdiction has its own freedom to move. Thank you. Now, gentleman in the back who wanted to ask a question, maybe I discourage d him or disappointed him and he left. Anyone else? Yes, sir? Go ahead. PRESENTER- Thank you. CHAIR: Sorry for the technical difficulty, please if you can repeat your question so that we can interpret. OMBUDSMAN of ROMANIA – This is a very sensitive topic because we lay our foundation on the independency because you know that we cannot intervene justice and I am talking about the experiences of my country this intervention goes beyond the limits. And if there are critical issues and if these issues go to justice than we are intervening justice now I would like to raise my question in such topics, the independency of justice, are we affecting independence or not? Thank you. 262 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS PRESENTER- Thank you. CHAIR: Let I just see. Anyone else? Alright, I think we have successfully came to the end of this session and we have also came successfully to the end of this particular 3rd symposium of ombudsman. Since the Chief Ombudsman was able to stay with us I will take the opportunity to first of all thank the panelist for their contributions to this particular session. I will say that I found it to be a very rich session and I am very grateful to all those who asked questions for making it a rich session. And I will proceed again one more time to say that I am sure that I am speaking for all of you in extending our grateful thanks to the Chief Ombudsman of Turkey for having convened for a 3rd year this particular symposium. I will speak personally and I will say selfishly that I hope you will do a 4th one and invite me again. And I am sure many of you would like to see the same treatment so let us then thank the Chief Ombudsman and his staff for having organized a wonderful conference. Let us also thank the interpreters for doing this extremely important work which allows us to communicate among one another for their superb work and generally the ombudsman institution and wish you all god luck. Thank you again. 16 - 17 September 2015, ANKARA | 263 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS PROF. AYDIN GÜLAN- A debate between the recommendations of the Ombudsman intuitions and the judiciary will be clarified in time, upon new verdicts or judgements. I do not think that this is an issue that can be resolved by a legislative arrangement. The Ombudsman decision determining the meaning and the scope of the judgement that I have given as an example does not pose to an intervention into the power of judiciary that is for sure. Ombudsman evaluates the transactions and the actions to be engaged by the public administration vis-à-vis a recommendation of the Ombudsman instruction. Hence, this area will be clarified regarding the power of judiciary, final resolution of a dispute, convergence or conflict between a dispute that is to be resolved by judiciary and the one to be resolved by ombudsman once further decisions or recommendations come up. There are many points that will not be exposed to such a conflict whereas certain issues may be intertwined with each other. Instead of clearly regulating this area, through decisions and resilience about the principle of fairness, the practice shall determine the course. PRESENTER- Mr. Chair Prof. Nikiforos Diamandouros and esteemed speakers, thank you very much. Now, to deliver the closing remarks, I would like to invite Mr. Nihat Ömeroğlu, Chief Ombudsman of Turkey. 264 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS CLOSING SPEECH M. NİHAT ÖMEROĞLU (Chief Ombudsman of Turkey )Esteemed colleagues from Turkey and abroad, Distinguished guests and fellows, Esteemed member of press, Ladies and Gentlemen, I would like to greet you all. It has been a long and comprehensive session and I am happy for that. Yet, I skipped the question of the chair that missed my attention. That means I asked a lot of questions. Sorry for that Mr. Chair and esteemed participants. As you do know, my organization is 3 years old and just crawling. In this due course, I and my friends really deployed huge efforts and tried to achieve a certain level by exceeding our capacity. Within this short period of time, we tried to finish 4 international projects. We are about to complete 2 of them while the other two are in progress. As you can appreciate, it is not an easy task to do so. First of all, I would like to extend my heart-felt gratitude in your presence to Prof. Zehra Odyakmaz who is with us today for having vested a lot efforts in the establishment of this organization and the enactment of its law. Once again, I would like to thank her for sharing her experiences with us on the occasion of this symposium. Furthermore, I want to thank Mr. Diamandouros, who worked as the ombudsman of Europe for many years and always elected unanimously. Personally, he is my role model and thank you for attending this event for the third time with your valuable inputs. He has always been of great help to us in filling legislative and institutional gaps. 16 - 17 September 2015, ANKARA | 265 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS I would like to thank you for having honored the 3rd International Symposium of Ombudsman intuitions that we have just concluded. Maybe you do not know but Prof. Odyakmaz does. Mr. Nikiforos came to Turkey during the debates about the draft law, when we the Ministerial reps visited him in Strasbourg, he worked over this law with them a lot and contributed to the finalization of the law. As it is the case in all other laws, we have certain gaps that are revealed in time by practice. For this reason, once again I would like to extend my gratitude to Mr. Diamandouros. I hope that the 3rd international symposium has been fruitful for you. On this occasion, I would like to extend my personal gratitude to all guests coming from near and far places for your valuable inputs and for coming to honor us. I hope we have been a good host. If something went wrong for you derived from us, on our part, I would like to apologize for that and please excuse us for any disturbance or flaws. I hope if we service next year-that is a Turkish expression, we would like to organize the 4th symposium. Maybe, we will seize a chance to come together next year. You are the ones who made this event happened with your institutional experiences, know-how and efforts and thanks to you, it is successful and fruitful with good quality and welcomed by public. If you were not here, the symposium would not be that good and we would not be able to enjoy or reach fruitful results, either. I talked long enough. So, once again, I would like to extend my personal gratitude to all international guests, Turkish participants, co-workers, fellows, auditors, secretary general, experts, heads of units and everyone who was and was not on duty here for your contributions. Look forward to meeting you all next year. Mr. İlker, head of Press is also here with us. Wish you a great day. I will be here for a short while. I may not be here in the afternoon. In the afternoon, we will sign bilateral cooperation agreements with Ukraine and Iran Ombudsman institutions. Over the lunch break I would like receive some ombudspeople who have a request for a meeting. With greetings. Thank you very much for your attention. 266 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS PRESENTER- Thank you very much sir. Honorable Chief Ombudsman of Turkey, Esteemed guests; The 3rd International Symposium of Ombudsman Institutions is over. I would like to thank all chairs and speakers. We hope that it has been a fruitful event. 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS 16 - 17 September 2015, ANKARA | 267 268 | 3rd INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON OMBUDSMAN INSTITUTIONS