> DÜBAM MÜSLÜMAN AFRİKA’NIN KALBİ: MALİ > 2013 OCAK DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI DÜBAM MÜSLÜMAN AFRİKA’NIN KALBİ: MALİ Hazırlayan Aynur ERDOĞAN Genel Yayın Yönetmeni Akif EMRE Yayın Koordinatörü Aynur ERDOĞAN DÜBAM Yayınları Küresel İletişim Merkezi Barbaros Bulvarı, Balmumcu / Beşiktaş Tel: (0212) 274 80 21 – 274 80 22 www.dunyabulteni.net > DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI 4 MÜSLÜMAN AFRİKA’NIN KALBİ: MALİ < İçindekiler GİRİŞ...............................................................................................................................7 TARİHÎ ARKAPLAN......................................................................................................9 DİRENİŞ HAREKETLERİ...........................................................................................13 MALİ’DE BUGÜN SAVAŞAN GÜÇLER....................................................................19 ULUSLARARASI SİYASET........................................................................................23 SONSÖZ........................................................................................................................25 5 > 2013 OCAK KAYNAKLAR...............................................................................................................27 > DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI 6 MÜSLÜMAN AFRİKA’NIN KALBİ: MALİ < Giriş Fransa’nın askeri müdahalesiyle gündeme oturan Mali’de olup biteni anlamak için 19. ve 20. yüzyıl Avrupa sömürgeciliğinin merkezi konumunu görmek gerektiği gibi, ortaya çıkan kaos ve kargaşayı anlamlandırmak için de Afrika toplumlarının etnik ve dini aidiyetlerinden beslenen sosyal ve siyasal yapılarına ayna tutmak gerekmektedir. Bu yazı Mali’de yaşananları bir anlam çerçevesine oturtabilmek için bölgenin tarihî, kültürel ve siyasal yapısına dair bir fotoğraf vermeyi amaçlamaktadır. 7 > 2013 OCAK Mali, yaklaşık 12 milyon nüfusa sahip. Nüfusun sadece yüzde 18’i şehir merkezlerinde yaşarken geriye kalanı özellikle Kuzey’deki kırsal çöl coğrafyasında ikamet ediyor. Resmi dil Fransızca olmakla birlikte halkın yüzde 80’i Bambara dilini, geri kalanı ise diğer Afrika lehçelerini konuşuyor. Etnik grupların dağılımı ise şöyle: %50Mande (Bambara, Malinke, Soninke), %17 Peul, %12 Voltaic, %6 Songhai, %10 Tuareg ve Moor ve %5 diğer. Ancak bu etnik gruplamanın sömürgecilik politikalarının sonucu olduğu ve aslında %90’ı Müslüman olan toplum içinde (%1 Hıristiyan, %9 yerel dinler) etnik gruplar arasında esneklik ve geçişkenliğin hakim olduğu not edilmelidir. Aslında bölgenin etnik yapısını kabaca Araplar, Tuaregler (bedeviler) ve Fulaniler (Afrika yerlileri) olarak tasnif etmek mümkündür. > DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI 8 MÜSLÜMAN AFRİKA’NIN KALBİ: MALİ < Tarihî Arkaplan Türkiye’deki sayılı Afrika uzmanlarının ortak kanaat olarak dillendirdikleri bir gerçek, bugün Afrika’da ortaya çıkan ve kanlı olaylara sebep olan gelişmelerin arkasındaki etken olarak Afrika’nın toplumsal özelliklerini görmezden gelen ve hatta bu özellikleri kendi çıkarı doğrultusunda manipüle eden Avrupa sömürgeciliğinin olmasıdır. Şöyle ki; Afrika toplumları, kendi tarihsel süreçlerinde ortaya çıkan kabilelerin temel yapı taşı olduğu bir sosyal düzene sahip. Dolayısıyla tarihte bu kıtada ortaya çıkan siyasi organizasyonlar da bu temel yapı taşlarına dayanmaktadır. Sömürgeciler ise 20. yüzyılda bu kıtadan, görece, ayrılırken arkalarında kendi çıkarlarını koruyan siyasi yapılanmalar bırakmak gayesiyle Afrika toplum yapısına dayanmayan ve hatta bu yapıyı parçalayan devletler tesis ettiler. Afrika’nın modernleşme tarihi biraz da bu devletleşme tarihiyle paralel olarak gelişmiştir. “Modern devlet” gömleği üzerine dar gelen kabileler, kendi geleneksel değerlerini ve kimliklerini koruma mücadelelerinin yanı sıra sömürgecilerin arkalarında bıraktığı, çoğu zaman toplumlarına yabancı ve ülke kaynaklarını Batılı devletlere peşkeş çeken yönetimleriyle çatışma içinde olabilmişlerdir. 1 Tuaregler Osmanlı dilinde Tavarikler olarak anılmaktadır. 9 > 2013 OCAK Mali’nin toplum ve devlet yapısını anlamak için de Afrika genelinde etkili olan bu tarihî süreci göz önünde tutmak gerekiyor. Fransız sömürgeciliği öncesinde, bugün Mali’nin Güneyinde başkent Bamako’nun da içinde bulunduğu dar şeridin Kuzeyinde geniş sahradan oluşan ve Tibular ve Tuareglerin1 yaşayageldiği bölge, 1912 yılına kadar Trablusgarp eyaleti üzerinden Osmanlı’ya, gönüllü olarak bağlı kalmıştır. Fransızlar 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Batı Afrika’nın iç kısımlarına doğru işgallerini genişletmeye başladılar. Bölgeyle ilgili bilgileri ise, sahrayı geçerek Afrika’nın içlerine ulaşmış ve Fransa’ya sağ salim dönebilmiş birkaç seyyahın görüp anlattıklarından ve yazdıklarından öteye gitmiyordu. Sömürgeci akıncılara rehberlik etmesi amacıyla, daha sonra oryantalist literatürü oluşturacak olan bu tür eserleri kaleme alacak seyyahlar, bölgeye gitmeleri için, para ödülleriyle teşvik edilmiştir2. Batı Afrika’da askeri olarak işgalin başlamasıyla birlikte ise keşif amaçlı askeri seferler düzenlenmeye başlamıştır. 1878 ve 1881 yıllarında Eugéne Mage, Soleillet ve Galliéni’nin gerçekleştirdikleri seferler bu bağlamda zikredilebilir. Fakat zamanla Fransız sömürgeciliğinin, özellikle Müslümanların yaşadığı bölgelere yayılmasıyla birlikte kurumlar ihdas edilmiş ve sömürgecilik kurumlaştırılmıştır. Bu çerçevede kurulan Fransa Devleti Müslüman İşleri Servisi (Service des Affaires Musulmanes)’nin başlıca görevi Müslümanlarla ilgili bilgi toplayarak merkeze rapor etmektir. Fransa Kuzey Afrika’daki Osmanlı hakimiyetini arkadan dolaşarak, Batı > DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI Afrika’ya 17. yüzyılın ortalarında Senegal üzerinden girmeye çalıştı 2 1820 yılında Paris Coğrafya Derneği şu an Mali sınırları dahilinde bulunan Timbuktu’ya gidip orayla ilgili betimleyici bir eser kaleme alan kişiye 10 bin frank vereceğini duyurmuştur. Rene Auguste Caillie bu ödülü kazanmak için yollara düşmüş, önce Senegal’de Arapça ve İslami ilimler tahsili görerek Timbuktu’ya gitmiştir. Zorlu bir yolculuğun ardından bölgeyi anlatan bir eser kaleme alarak söz konusu ödülü kazanmıştır. Caillie’nin Timbuktu’ya gittiğinde yaşadığı şaşkınlık ise şayanı dikkattir. Zira kendisinden önceki oryantalist yazarların eserlerinden zenginliği ve gelişmişliği muhteşem bir şekilde tasvir edilen eski Timbuktu’dan geriye eser kalmamıştır. Çünkü büyük bir ticari merkez olan, medeniyet merkezi Timbuktu’nun üzerinde yer aldığı eski ticaret yolunun güzergahı, özellikle köle ticareti yapan ilk sömürgecilerin etkisiyle çoktan değişmiştir. 10 MÜSLÜMAN AFRİKA’NIN KALBİ: MALİ < ve 1840 yılında buraya yerleşti. 1830 yılında ise Cezayir’in işgaline muvaffak olmuştu. Senegal’deki sömürge valisi Faidherbe, 1855 yılında Mali’ye doğru sömürge yönetimini genişletmek amacıyla Medine şehrini işgal etmiş ve kıtanın içine doğru ilerleme başlamıştır. 19. yüzyılın ikinci yarısında Fransa Batı Afrika’yı topyekun işgal etmiş ve bugünkü Moritanya, Mali, Senegal, Gine, Fildişi Sahili, Nijer ve Burkina Faso’yu da içine alan geniş bölgede, merkezi Dakar olan, “Fransız Batı Afrikası” (Afrique-Occidentale Française, 1895-1958) denilen bir yapılanma ortaya çıkmıştır. Bölgedeki sömürgeler, 1958-60’da, bugünkü adlarıyla bağımsızlıklarını kazanana kadar da bölge bu adla anılmaya devam etti. Fransız Batı Afrikası içinde “Fransız Sudanı” olarak anılan bölge de 22 Eylül 1960’da bağımsızlığını kazanarak “Mali Cumhuriyeti” adını almıştır. Mali Cumhuriyeti, 1962’de Fransız nüfuzundan uzaklaşarak Sovyetler Birliği’ne yakın bir dış politika uygulamaya başlamıştır. Batılı devletlerin mali yardımlarının kesilmesinin ardından ekonomik ve ardından sosyal krizler meydana gelmiş; merkezi devlet yönetimine alışamayan toplum katmanları ayaklanmıştır. Bunun üzerine 1968 yılında askeri bir darbe yaşanmış ve on yıl boyunca askeri yönetimin altındaki ülkenin ekonomik durumu daha da kötüye gitmiştir. Ülke sosyalist eğilimi terk ederek 1969’da İslam Konferansı Teşkilatı’na üye olmuş 1974’te ise anayasa hazırlanarak millet meclisi ve tek parti kurulmasının önü açılmıştır. Burkina Faso ile yaşanılan sınır mücadelesinin ardından 1979 yılında tek partili ikinci cumhuriyet dönemi başlamıştır. İki yıl sonra Batı Afrika para birliğine katılarak Dünya Bankası’ndan yardım almaya başlamıştır. gösteriler düzenlemiştir. Bunun üzerine gösterileri kanla bastıran ordu 11 > 2013 OCAK 1991 yılında halk, çok partili sisteme geçilmesi için şehir merkezlerinde > DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI yeniden askeri darbe yaparak yönetimi ele geçirmiştir. Aynı yılın sonuna doğru yeni bir anayasa hazırlanmasına ve çok partili sisteme geçişe askeri yönetimden izin çıkmış ve 1992 yılında yapılan serbest seçimlerle üçüncü cumhuriyet dönemi başlamıştır. Devlet başkanı Musa Traoré’ye karşı yaptığı askeri darbeyle yönetime el koyan Amadou Toumani Touré, askerlikten emekli olduktan sonra 2002 yılında seçimle iş başına gelmiş ve 2012 yılında kendisi de bir askeri darbeyle görevinden uzaklaştırılmıştır. Bugün devam eden ayaklanmalar 2012 askeri darbesinin ardından patlak vermiştir. 12 MÜSLÜMAN AFRİKA’NIN KALBİ: MALİ < Direniş Hareketleri Batı Afrika’nın nüfusunun kahir ekseriyeti Müslüman olduğu için tesis edilen “Fransa Devleti Müslüman İşleri Servisi”nde görevlendirilen memurlar, Müslümanların arasında gezerek merkeze bilgi rapor etmek suretiyle sömürge yönetiminin bölgeye dair politika üretmesine yardımcı olmuşlardır. Özellikle Kadiriye, Ticaniye ve Senusiye tarikatlarının işgale karşı direniş göstermeleriyle Fransa, bu tarikat mensuplarını yakın takibe almış, her bireri hakkında hazırlattığı fişlere bilgi yazdırarak işgali devam ettirme ve isyanları bastırma yollarını aramıştır. Fiilî işgale karşı örgütlenen direniş güçleri, yaklaşık olarak, bugün de aynı toplumsal dinamiklere dayanmaktadır. Sokoto Hilafeti, İslami inkılabın gerçekleştirilmesini amaçlayan bir cihat hareketidir. 1903 yılında Sokoto’nun İngilizler tarafından işgaline kadar bölgede hüküm sürmüştür. Müslüman olmayan yerel yapılara karşı esnek bir yönetim biçimi uygulanmış ve fakat bu unsurlar devleti zaman zaman sıkıntıya sokmuştur. Diğer taraftan özellikle devletin kurucusu ve başkanı Müslüman lider Osman Dan Fodyo’nun tebliğ faaliyetlerinin etkisiyle birçok kabile bu dönemde Müslümanlığı seçmiştir. Osman Dan Fodyo 13 > 2013 OCAK Bölgede İslami direniş, tarihsel ve geleneksel kodlara sahip. Yakın dönemde, daha 19. yüzyılın başında bölgede iki İslam devleti tecrübesi yaşandı. Bunlar, 1817-1900 tarihleri arasında hüküm süren Sokoto Hilafeti ve 1819-1862 yılları arasında hüküm süren Masina Devleti’dir. Bu devletler, bölgedeki İslami kardeşlik anlayışı çerçevesinde, kabilelerin geleneksel dokusunu da gözeterek bölge halklarını toparlayıcı olmuşlar ve daha sonra Fransız işgaline karşı gerçekleştiren direnişe zemin hazırlamışlardır. > DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI İslami inkılap çalışmaları kapsamında özellikle kölelik ve kadınların eğitimleri konularını öne çıkarmıştır. Bölge insanının köleleştirilmesine yönelik savaş açarken kölelere de İslami ilkeler çerçevesinde haklarının verilmesi yönünde çaba sarf etmiştir. Kadınların eğitimi konusunda ise geleneksel sosyal yapıların hilafına ve bazı alimlerin itirazına rağmen önemli adımlar atmıştır. Kendi kızını da yönlendirdiği öğretmenlik mesleğini kadınlar arasında teşvik ederek kadınların eğitimi meselesinin kurumlaşmasını sağlamıştır. Ayrıca Sokoto Hilafeti tarafından göçebe Fülani halklarının yerleşik hayata alışmalarını kolaylaştırıcı düzenlemelere gidilmiştir. Bunu yaparken Osman Dan Fodyo İslami İslam’ın şehirleşmeyi, medeniyeti teşvik inkılap çalışmaları kapsa- ettiği anlayışından hareket edildiği “İslam’ın mında özellikle kölelik ve sahradan köye, köyden kente doğru bir gelişim kadınların eğitimleri konu- ve seyir izlemesinin gereğine” inanıldığı bizzat larını öne çıkarmıştır. Sokoto Hilafeti yöneticilerinden Muhammed Bello’nun ifadelerinden anlaşılmaktadır. Ancak bu iskan faaliyetlerinin Tuaregler üzerinde çok başarılı olmadığı anlaşılmaktadır. Sahra’nın göçebe bedevileri Tuaregler, yaşadıkları coğrafyanın da etkisiyle yerleşik hayata sıcak bakmamışlardır. Sokoto Hilafeti kazandığı siyasi başarılardan çok kültürel etkinliğiyle temayüz etmiştir. Amaçladığı İslami inkılap uğruna enstitüler açılmış okuryazar oranı yükseltilmiştir. Halkın şuurlu Müslümanlar haline gelmesi devletin siyasi programında vardı. Sokoto Hilafeti Jenne ve Timbuktu’da gelişen dini geleneğin temsilcisi olmuştur. Şeyh Ahmed’in temsil ettiği Masina Devleti3 ise Müslümanların entelektüel gelişiminden çok fıkhi kuralların hayata geçirilmesini merkeze alan bir siyasi 3 14 Dina veya Fülani Devleti olarak da bilinir. MÜSLÜMAN AFRİKA’NIN KALBİ: MALİ < yapılanma olmuştur. Merkezi yönetimle idare edilen Masina, devlet başkanı olan “imam” ve 100 alimden oluşan bir danışma meclisiyle idare ediliyordu. Şeyh Ahmed önceleri biat ettiği Sokoto hilafetinden, şeriate uygun olduğunu düşünerek, biatini çekmiş olsa da iki devlet arasında samimi ilişkiler kurulabilmiştir. Kendilerini cihat hareketi olarak tanımlayan bu iki devletin, Batı Afrika’da uyandırdığı direniş ruhu Fransızların işgaline karşı devam etti. Fransız işgaline karşı gelen ilk direnişçiler kendilerine murabıt (yerli dilde marabu) denilen tarikat mensuplarıydı. Batı Afrika’daki köylerde, kasabalarda, şehirlerin kenar mahallelerinde imam, müezzin, öğretmen olan marabuların çevrelerindeki etkinin farkına varan Fransızlar bunları sindirmek için tek tek tespit etmeye çalıştı. Yapılan fişleme faaliyetinde marabuların Fransızların bölgedeki varlığına karşı lehte (favorable), düşman (hostile) veya tarafsız (neutre) oldukları bilgileri yer alıyordu. Ancak siyasi tutumlarını lehte veya düşmanlık olarak açıklayamayan ve tarafsızlık yönünde fikir beyan eden marabuların ilk fırsatta isyan bayrağını açıyor oluşları fişleme faaliyetinin başarısızlığını göstermektedir. Ticani tarikatı şeyhlerinden Hamahullah Fransa tarafından en tehlikeli olduğu yönünde fişlenenlerdendi. Tutuklanarak Fransa’ya götürülen Şeyh Hamahullah4, bir Yahudi kampında vefat etti. 4 Şeyh Hamahullah Fransa karşısında cihad halinde oldukları gerekçesiyle Hz. Peygamber gibi namazlarını iki rekat kılmaya başlamıştı. Fransız komutanı kendisini bundan dolayı sorguya çekince “Fransızlar kaç rekat namaz kılmamızı emrediyor, söyleyin de ona göre kılalım” şeklinde ironik bir cevap vermiştir. 15 > 2013 OCAK Fransızlarla savaşan Müslüman direnişçilerden, Ticani tarikatine mensup el-Hâc Ömer, 1850’li yıllarda bugünkü Gine, Dingiray bölgelerinin merkezi olduğu Tekrûr Devleti’ni kurmuştur. Medine şehrinde Fransızlarla karşılaşarak savaşmış; fakat Fransızlar karşısında direnemeyerek güneydoğuya doğru çekilmiştir. el-Hâc Ömer’den sonra devletin başına geçen oğlu da Fransızlarla mücadele etmiş ve Nijer bölgesinde İslam’ın yayılmasında rol almıştır. Bu dönemde Segu ve Nioro şehirlerinde büyük gelişme yaşanmış; camiler, Kuran mektepleri inşa edilmiştir. Arapça okuma yazma mecburiyeti getirilerek Fülani dili Arap alfabesiyle yazılıp okunmaya başlanmıştır. Bu devletin sınırları daha sonra teşekkül eden Mali Cumhuriyeti’nin sınırlarının belirlenmesinde belirleyici olmuştur. Müslüman direnişçi liderlerden Samori Ture ise Fransızlara karşı silahlı bir direniş örgütlemiştir. 1868 yılından itibaren Kankan bölgesinde siyasi bir yönetim tesis etmiş ve 1882 yılında Fransızların Bamako’yu işgalleriyle silahlı direnişi başlatmıştır. 1886 yılında Fransızlar karşısında yenilgiye > DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI uğrayarak himayeyi kabul etti. Fransız valisinin tebasını kendisine karşı kışkırtmasıyla siyasi gücü zayıfladı. Samori Fransızlar karşısında geri çekilse de direnişe devam etmiş. Ancak 1898 yılında Fransızlar tarafından esir edilerek Gabon’a sürgüne gönderilmiş ve orada hayatı sonlanmıştır. Tuareglerin de dahil olduğu Berberiler, Fransa’nın Cezayir’in Güneyinde stratejik sahraaltını (El Golea) ele geçirmesiyle 1873 yılında direnişe geçtiler. 1880-81 yıllarında direniş sahranın içlerine doğru yayıldı. Göçebe Tuaregler Fransız komutan Paul Flatters tarafından yönetilen ve görevi Sahra’daki demiryolu hatlarını korumak olan keşif bölüğünü yok ettiler. 1884-1885 yıllarında Avrupa ülkeleri arasında gerçekleşen Berlin Konferansı Afrika sömürgeciliğinde bir dönüm noktası oldu. Bu konferansta Britanya, Fransa, Almanya, İtalya, İspanya, Belçika ve Portekiz gibi Afrika üzerinde hak iddia eden güçlü Avrupa ülkeleri, 16 MÜSLÜMAN AFRİKA’NIN KALBİ: MALİ < Afrika’daki işgallerini garantiye almak için uzun vadeli işgal stratejilerini belirlemiş ve bu konularda anlaşmaya varmışlardır. Böylece Avrupa kendi açısından işgali, sömürgeciliği resmileştirmiş ve meşrulaştırmış Daha önce Avrupalı devletler oluyordu. Fiilî olarak başlayan işgal ve arasındaki çekişmeden faydalakolonizasyon da Berlin Konferansıyla narak direnen Afrika toplumlasistematik hale geldi. rının kendi açılarından işgali ve 17 > 2013 OCAK Daha önce Avrupalı devletler arasındaki sömürüyü meşrulaştıran ve artık çekişmeden faydalanarak direnen Afrika Afrika’ya karşı müttefik bir güç toplumlarının kendi açılarından işgali ve haline gelen Avrupa karşısınsömürüyü meşrulaştıran ve artık Afrika’ya karşı müttefik bir güç haline gelen Avrupa da direnişe devam etmesi çok karşısında direnişe devam etmesi çok zordu. zordu. Buna rağmen Sahra’daki direniş 1932’ye kadar devam etmiştir. Direniş güçlerine karşı uçakların ve radyo dalgalarıyla haberleşme yolunun kullanılmaya başlaması çöldeki direnişe büyük bir darbe vurmuştur. Bu tarihten sonra da zaman zaman Bedeviler isyan ettiler. Bağımsızlık savaşlarından sonra da Cezayir, Mali, Moritanya ve Nijer yönetimlerine karşı gerilla savaşı vermeye devam ettiler. > DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI 18 MÜSLÜMAN AFRİKA’NIN KALBİ: MALİ < Mali’de Bugün Savaşan Güçler Fransız sömürge yönetiminin ardında bıraktığı Mali Cumhuriyeti’nin hakimiyet alanının Güneyde başkent Bamako’nun yer aldığı dar alanla sınırlı olduğunu söylemek abartı olmayacaktır. Geniş Sahra’da, Kuzeyde yaşayan Tuaregler üzerinde devlet kontrolü çok zayıf. Fransızların zor zapturapt altına altığı Tuaregler, adeta cetvelle çizilen ülke sınırlarıyla altı parçaya bölünmüş durumdalar. Tuaregler bugün Nijer, Mali, Nijerya, Tunus, Libya, Cezayir ve Burkina Faso’ya dağılan bir nüfusu oluşturuyor. Bulundukları coğrafyanın koşullarına bağlı olarak Tuaregler için geleneksel geçim yolu haline gelen hayvancılık ve ticari kervanlarla yapılan ticaret, sömürgeciliğin müdahalesiyle ve modern dönemin ekonomik koşulları çerçevesinde yok olmuş durumda. Ne Fransız sömürgeciliği ne de Mali yönetiminin hayatlarını kolaylaştırabilecek modern gelişmeleri bölgelerine uygulamadığı Tuaregler, Andy Morgan’ın ifadesiyle, geniş Sahra’da yaşamanın bütün avantajlarını gerilla taktiğiyle sürdürdükleri savaşta kullanıyorlar. Tuaregler Nijer’de siyasette rol alarak muhalif konumlarını terk ettiler. Ancak Mali’de askeri darbeden sonra, yaklaşık bir yıl önce ayaklanan Tuaregler Kuzeyde Timbuktu5 gibi önemli bazı bölgeleri ele geçirmiş durumdalar. Mali’deki ayaklanmacılar, bağımsızlık mücadelesi için birleşen Azavadlardan (Azavad’ın Kurtuluşu İçin Ulusal Hareket MNLA) ve İslamcı Ensaruddin hareketinden oluşmaktadır. İslami Mağrip El-Kaide’si (AQMI) ve Batı Afrika Tevhid ve Cihad Hareketi mücahitleri de sayıları az da olsa bu ittifakın içindeler. 5 Bu şehir, İslamcı Ensaruddin’in kontrolünde. 19 > 2013 OCAK Bugün Mali yönetimini, 1960’dan beri kontrol altına alamamakla suçlasa da Fransa, isyancı Tuaregleri zaman zaman desteklemiştir. En son Libya’da Kaddafi güçlerine karşı silahlandırılan Tuaregler, yönetim değişikliği sonrasında Mali Sahrasına gelmişlerdir. Kısaca Azavad adıyla örgütlenen bu Tuareglerin kendilerine Kaddafi’ye karşı kullanmaları için verilen silahları da Mali’ye getirdikleri rivayeti değişik çevrelerce dillendiriliyor. Libya’daki yönetim değişikliği sonrası Sahra’ya gelen Tuareglerin burada Mali yönetimine karşı bağımsızlık talebiyle ayaklanmaları bu rivayeti destekliyor. Ayaklanmacı Tuaregleri oluşturan diğer bir güç İslamcı Ensaruddin hareketi. Bölgede hakim olan tasavvufi din anlayışının dışında Selefiliğin bu harekette etkin olmasında, hareket mensuplarının, bölgedeki tarikatların ülkenin kaynaklarını Batılı devletlere aktardığı düşünülen yönetimle iyi geçinmelerine tepki göstermeleri yatıyor. Tasavvufi hareketlerin sömürgecilik döneminde direnişçi güçler olmaları hasebiyle üzerlerinde aşırı baskı kurulması zamanla bu güçleri sistemle uyumlu yapılar haline getirirken siyasi taleplerinin de sıfırlanması sonucunu doğurdu. Fransız sömürgeciliğinin, işgale direnen İslami dinamiklerin sömürgeci yönetimle barışık bir zihni dönüşüm yaşamaları amacıyla açtığı medreseler de6 geleneksel dini yapılanmalarda meydana gelen değişimi açıklamaktadır. Bu duruma tepki olarak yeni nesil İslamcılar, modernitenin hazırladığı > DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI gelenekle bağları zayıflayan bir zihni formatla, Selefiliğin etkisi altına girebilmektedirler. Ensaruddin, Mali-Cezayir sınırında konuşlanmış durumda. Selefilere yakın fikri yapısına rağmen, zaman içerisinde Mali İslam Yüksek Konseyi 6 Fransa bu amaçla daha önce Cezayir’de açtığı medreselerin benzerlerini Moritanya, Gine, Senegal ve Mali’de de açmıştır. Mali’de ilk olarak 1908’de Cenne’de ve iki yıl sonra da Tinbukta’da Fransa tarafından İslami eğitim veren medreseler açılmıştır. Bu medreseler bağımsızlıktan sonra Fransız-Arap liselerine dönüştürülmüştür. 20 MÜSLÜMAN AFRİKA’NIN KALBİ: MALİ < ile yakın ilişki kurmuş, İslam devleti düşüncesinden taviz vermiştir. Bu esnekliğine dayanarak Cezayir, Batılı güçlere Ensaruddin’i ülkede ilişki kurulabilecek muhalif güç olarak işaret ediyor. Diğer taraftan Azavad’ın da süreç içerisinde tam bağımsızlık düşüncesinden ödün verdiği görülmektedir. Buna rağmen Fransa’nın iki grupla da oluşan diyalog zeminini görmezden 21 > 2013 OCAK gelmesi eleştirilerin yükselmesine ve askeri müdahalenin arkasında açıklanan nedenin haricinde başka sebepler aranmasına yol açmaktadır. > DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI 22 MÜSLÜMAN AFRİKA’NIN KALBİ: MALİ < Uluslararası Siyaset Fransa’nın Mali’ye hava saldırısına başlamasıyla birlikte Fransız medyası da dahil olmak üzere dünya kamuoyu uluslararası sahada şekillenen yeni siyaseti konuşmaya başladı. Analizlerin birçoğu Fransa’yı destekleyerek saldırıda müttefik bir blok oluşturan Batı ülkelerinin Afrika’da yoğunlaşan Çin nüfuzunun önüne geçmeye çalıştığını işaret ediyor. Fransa’nın daha önce Tuareg muhalefetiyle özellikle Çin nüfuzuna karşı, destekleyici mahiyette ilişki kurması söz konusu kanaati güçlendiriyor. Ayrıca Mali’nin, Libya gibi, Afrika üzerinden Avrupa’ya doğru gerçekleşen insan göçü, legal ve illegal ticari faaliyetlerin güzergahı üzerinde olması da spotların bölgedeki nüfuz mücadelesine dönmesine sebep olmaktadır. Hızlı bir şekilde büyüyen bir sanayi hacmine sahip olan Çin kömür dışında doğal kaynağa sahip değil. Çin son yıllarda büyüyen enerji talebinde ülkeler arası dünya sıralamasının zirvesine tırmanıyor. Petrol talebinde, Japonya’yı geride bırakmış ve ABD’nin yakın takipçisi haline gelmiş durumda. Petrol gibi, yine büyüyen sanayisinin ihtiyaçları olarak kereste, çinko, demirçelik, kurşun, alüminyum, bakır vb. doğal kaynakları temin ettiği başlıca ülkeler Afrika’da. Mozambik’ten kereste malzemesi, Sudan’dan petrol, Zambiya’dan bakır, Zimbabve’den uranyum, Kongo’dan kobalt ithal ediyor. Ayrıca daha önce Fransa’nın çıkardığı Nijer uranyumunu artık Çin çıkarıyor ve işletiyor. Bunun karşılığında Çin, Afrika ülkelerinde altyapı çalışmaları yürütüyor ve sosyal yatırımlar yapıyor. Avrupalı ülkelerin doğal kaynakları silah gücünün üstünlüğüne dayanarak tek taraflı olarak kullandığı sömürgecilik yıllarından sonra içinde bulundukları ekonomik ve yatırım hizmeti aldıkları bu ekonomik ilişki tercih edilir olsa gerek. Şu anda 23 > 2013 OCAK sosyal darboğazdan çıkma arzusunda olan Afrika ülkeleri için karşılığında devlet destekli 800 kurumu Afrika’da faaliyet gösterirken Çin halihazırda bu kıtanın 36 ülkesinde 300 projeyi yürütüyor. > DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI Çin’in son dönemde Afrika’da gerçekleştirdiği atılım, 2000 yılında temelleri atılan Çin-Afrika İşbirliği Forumu (FOCAC)’na dayanmaktadır. Bu Forumun 2006 yılında geniş katılımlı düzenlediği üçüncü zirve ise ilişkilerin gelişmesine ivme kazandırmıştır. Bu forumun amacı “siyasi eşitlik, karşılıklı güven ve fayda ile kültürel değişim ilkelerine dayanan bir çeşit stratejik ortaklık kurulması” olarak açıklanmaktadır. Sömürgeciliğin ne olduğunu yakından tanıyan Afrika ülkeleri tarafından, siyasi/ideolojik hegemonya içermeyen, ekonomik çıkarları önceleyen bu ilişki tarzı memnuniyetle karşılanıyor görünse de uzun vadede Afrika’nın çıkarlarını ne kadar koruduğu konusunda soru işaretleri bulunmaktadır. Zira her ne kadar kısa vadede baraj, yol, spor kompleksi gibi sosyal yatırımlarla Afrika ekonomisinde bir rahatlama gerçekleşiyor olsa da doğal kaynakların ithaline dayanan yeni türde bir sömürgecilik anlayışını akla getirmektedir. Diğer taraftan Çin-Afrika İşbirliği Forumu (FOCAC)’nun faaliyete geçmesinden iki yıl sonra ABD tarafından Pan-Sahel projesi hayata geçirildi. 2005 yılında Trans-Sahra Anti-Terör Girişimi adını alan ve terörle savaş kapsamında oluşturulan bu girişimin amacı Eritre, Sudan, Çad, Nijer, Moritanya, Senegal, Mali, Libya, Cezayir ve Fas’a uzanan Müslüman Afrika coğrafyasının İslami örgütlerden temizlenmesi olarak açıklanıyor. 2004 yılında kamuoyunun duyduğu ve 2007 yılında ilan edilen AFRICOM ise ABD savunma bakanlığına bağlı olarak çalışan birleşik kumandanlıkların altıncısıdır ve ABD’nin Afrika’daki çıkarlarını koruma amaçlı bu kıtaya askeri müdahaleyi amaçlamaktadır. Amerika yaklaşık bir yıl önce, AFRİCOM ordusu kapsamında öncelikli olarak askerlerin yerleştirileceği ülkeleri Mali, Sudan, Cezayir, Nijerya, Kenya ve Somali olarak açıklamış ve 2013 yılında 35 Afrika ülkesine askerini konuşlandıracağını ilan etmişti. 24 MÜSLÜMAN AFRİKA’NIN KALBİ: MALİ < Sonsöz Fransa, Mali’ye düzenlediği hava saldırısında Batılı müttefikleri Britanya, Almanya, Danimarka ve Amerika’dan lojistik yardım aldı. ABD de bir süredir NATO’nun bütün mali yükünü çekemeyeceğini ileri sürerek NATO savunma harcamalarının azaltılmasını eleştirmekte idi. ABD Savunma Bakanı Leon Panetta, 19 Ocak 2013’te yaptığı açıklamada, NATO’nun Asya-Pasifik ve “İslami terör” üzerine odaklanması gerektiğini vurgulayarak NATO’ya stratejik hedefleri işaret etti. Dolayısıyla Mali müdahalesinde Batı bloğunun çatışmasından çok çıkar birliği yaptığı söylenebilir. Bu tabloya bütün olarak bakıldığında, dünyanın kendilerinden geri kalan kısmını sömürgeleştirme politikalarındaki ihtilaflarından dolayı alevlendirdikleri iki dünya savaşının ceremesini bütün dünyaya ödeten Batılı ülkelerin yeni bir “paylaşım” savaşına girdikleri görülmekte. Daha önce dünyanın “yaramaz çocukları” Japonya ve Almanya hizaya çekilerek kendilerine biçilen misyona razı olmuşlardı. Şimdi, Çin yeni çıkar çatışmasının gerekçesi olarak görülse de bu ülkenin siyasi ve ideolojik olmaktan çok ekonomik rekabete dahil olduğu görülmektedir. Diğer taraftan yeni “paylaşım” siyasetinde potansiyel direniş gücü olarak Müslümanların ve Müslüman coğrafyasının stratejik hedef haline geldiği izlenmektedir. Mali müdahalesini de bu tablo içinde anlamlandırmak mümkündür. Zira Mali, zengin yeraltı kaynaklarının ve Fransa’nın Afrika sömürgeciliğindeki merkezi konumunun yanı sıra Müslüman Afrika’nın 25 > 2013 OCAK kalbidir. > DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI 26 MÜSLÜMAN AFRİKA’NIN KALBİ: MALİ < Kaynaklar 27 > 2013 OCAK A. Muhammed Kani, Sokoto Dosyası, Akabe Yayınları African Heritage blog, Samori Touré: African Leader and Resistant to French Imperialism!, http://afrolegends.com/2011/04/30/samori-toureafrican-leader-and-resistant-to-french-imperialism/ Ahmet Kavas, Geçmişten Günümüze Afrika, Kitabevi Ahmet Kavas, Mali, Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, cilt: 27, ss. 493504. Ahmet Kavas, Osmanlı Tîbû Münasebetleri: Büyük Sahra’da Reşâde (Çad) ve Kavar (Nijer) Kazalarının Kurulması, İslam Araştırmaları Dergisi, Sayı 4, 2000, ss. 69-103. Andy Morgan, Mali’s rebels hold the advantage in a ground war on desert plains, the Guardian, 16 January 2013. Benjamin Talton, African Resistance to Colonial Rule, http://exhibitions. nypl.org/africanaage/essay-resistance.html Countries and Their Cultures; Mali, http://www.everyculture.com/Ja-Ma/ Mali.html DUBAM (Dünya Bülteni Araştırma Masası) “Yeni dönemin eşiğinde Afrika” Yuvarlak Masa Toplantısı, http://www.dunyabulteni.net/?aType= haber&ArticleID=233655 İbrahim Tığlı, Mali’deki Savaş Yön Değiştiriyor, http://www.dunyabulteni. net/?aType=haber&ArticleID=244060 Jim Jones, The French in West Africa, http://courses.wcupa.edu/jones/ his312/lectures/fren-occ.htm > DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI Mervyn Hiskett, Batı Afrika’da Kurulan İki Derviş Devlet: Sokoto Hilafeti (1232-1317/1817-1900) ve Masina Devleti (1318-1279/1819-1862), Çev.: Kadir Özköse, Gazi Üniversitesi Çorum İlahiyat Fakültesi Dergisi, c. II, sayı: 4, ss. 173-202. Serhat Ortakçı, İslam’ın Batı Afrika’daki kalbi: Mali, http://www. dunyabulteni.net/?aType=haber&ArticleID=239167 Vikipedi İnternet Ansiklopedisi, 2012 Tuareg isyanı; Bambara Krallığı; Mali Federasyonu; Fransız Batı Afrikası; Rene Auguste Caillie maddeleri. Yalın Alpay, Çin Afrika’da Ne Yapıyor?, Türkiye Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM). 28 MÜSLÜMAN AFRİKA’NIN KALBİ: MALİ < > DÜBAM MÜSLÜMAN AFRİKA’NIN KALBİ MALİ DÜBAM Yayınları Küresel İletişim Merkezi Barbaros Bulvarı, Balmumcu / Beşiktaş Tel: (0212) 274 80 21 – 274 80 22 www.dunyabulteni.net 29 > 2013 OCAK > 2013 OCAK DÜNYA BÜLTENİ ARAŞTIRMA MASASI