onkogram - Dr. Engin Ulukaya

advertisement
ONKOGRAM
Doç. Dr. Engin ULUKAYA
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi
Her
kanser
hastası
moleküler
düzeyde bir diğerinden farklıdır.
Yani
teşhisi
(örneğin,
akciğer
kanseri) ve hatta histolojik tipi de
(örneğin, küçük hücreli akciğer
kanseri)
aynı
olmasına
rağmen
hastadan
hastaya
değişebilen
moleküler
(genetik/epigenetik)
farklılıklar vardır. Hastaya özgü bu
karakteristik yapı o kişinin tedaviye
olan yanıtını da belirlemektedir.
Günümüzde
kanser tedavisindeki
başarının,
birçok
yeni
kanser
ilaçlarının kullanıma girmesine rağmen
çok
iyi
denebilecek
düzeyde
artmamasının nedenlerinden biri de
bu farklı yanıt olasılığıdır. Çünkü
günümüzde
kullanılan
tedavi
protokolleri aynı tanıyı (teşhisi) almış
her hastada aynen uygulanmaktadır.
Böylece o zaman Amerika Ulusal
Kanser
Enstitüsü
Başkanı
olan
Richard Klausner’in 1997’de söylediği
gibi “farklı hastalıklara aynı tedaviyi
uygulamak gibi” bir durumla karşı
karşıya
kalınmaktadır.
Bu
dezavantajı
gidermek
kısmen
mümkündür. Hastadan alınan tümörlü
dokudan elde edilen hücrelerin
laboratuvar ortamında çeşitli kanser
ilaçlarına olan yanıtı test edilebilir ve
ilaçların hücreleri öldürücü etkisi
ölçülebilir. Bu durumda, hangi kanser
ilacının o (test edilen) hastada daha
etkili ya da hangisinin etkisiz
olabileceğini bir ölçüde anlamak
mümkündür. Böylece, hastaya özgü
olarak kanser ilaçlarının seçimine
karar verilebilir. Yani hastalığa değil
hastaya
özgü
tedaviler
oluşturulabilir.
Bu
tedavilerin
seçimine olanak tanıyan laboratuvar
yönteminin genel adı ONKOGRAM’dır.
Onkogram kısaca, hastadan alınan
dokudan kanser hücrelerini izole
ettikten sonra bu hücreleri ilaçlarla
muamele ederek hangi ilacın etkili ve
hangisinin etkisiz olduğunu anlamaya
yönelik bir laboratuvar yöntemidir.
Onkogram
yapmak
amacıyla
kullanılabilecek
birçok
yöntem
bulunmaktadır. Bunların içinde solid
tümörler için, Faz III klinik
çalışmalara kadar ulaşabilmiş ve
kendisinden
önceki
onkogram
yöntemlerinin dezavantajlarını büyük
ölçüde giderebilmiş ama pahalı bir
yöntem
olan
ATP-TCA
öne
çıkmaktadır.
Hematolojik
tümörlerde ise oldukça başarılı
gözüken ve ATP-TCA’ya göre çok
daha ucuz bir yöntem olan MTT
yöntemi kullanılabilmektedir.
Onkogramın diğer faydası, direnç
(rezistans) saptanan ilaçları gereksiz
olarak uygulamakdan kaçınmak ve
böylece de bu ilaçların yaratabileceği
hem toksisiteden hem de masraftan
hastayı koruyabilmektir. Onkogram
sonucuna göre etkisiz (dirençli)
olduğu rapor edilen ilaçlara hastanın
da yanıt vermeme (tedaviye direnç)
olasılığı %90’ın üstündedir. Böylece, o
ilaçların
tedavi
protokolünden
çıkarılarak,
hastanın
o
ilacın
yaratacağı
toksisiteden
ve
maliyetten
korunması
mümkün
olabilmektedir. Yada istenirse, o
ilaçların yerine onkogram sonucuna
göre hassas olduğu saptanan ilaçlar
seçilebilmektedir. Onkogram, henüz
klasik tedavi protokolü belirlenmemiş
tümörlerin
tedavisinde
de
ilaç
seçimine olanak sağlamaktadır. Bunun
yanında,
primeri
bilinmeyen
tümörlerin tedavisinde de değerli bir
potansiyel kullanım alanına sahiptir.
Onkogram
İngiltere,
Amerika,
Hollanda, Almanya, Rusya, ve Japonya
gibi
ülkelerde
yoğun
olarak
araştırılmakta ve bazı merkezlerde
(Amsterdam’daki çocukluk çağı lösemi
grubu gibi) nüks etmiş hastaların
tedavisinde diğer yöntemlere ek
olarak kullanılmaktadır.
Beklenen sonuçlar ve klinikdeki olası
faydaları: Yukarıda belirtilen amaç
doğrultusunda, onkogramın gelecekte en azından bazı tümörlerin
(jinekolojik, hematolojik, meme gibi)
tedavisinde potansiyel bir değer
taşıdığı düşünülmektedir. Böylece,
klasik (standart) tedaviler gibi başarı
şansı hastadan hastaya değişen
(bazen de toksik olduğundan ölüme
neden olan) tedaviler yerine hastaya
spesifik tedavilerin kullanıma girmesi
mümkün
olabilir.
Bunun
ise,
kemoterapi protokolünü hazırlayacak
hekime fayda sağlayacağı açıktır.
Onkogram sonucuna göre belirlenen
ilaçlarla
tedavi
protokollerinin
düzenlenmesi ve hastaya uygulanması
gelecekte en azından bazı tümör
çeşitlerinde bir tedavi seçeneği
olarak
klinikte
kullanılmaya
başlanırsa, bu durumda kemotera-
pötik ilaçların, hastaya özgü olarak
yani daha rasyonel olarak seçimi
mümkün olabileceğinden daha iyi
tedavi yanıtlarına ve daha uzun yaşam
sürelerine
ulaşılabilir.
Nitekim,
Uluslararası Onkogram Topluluğu
(ISCO)’nun
over
kanserlerindeki
İngiltere’deki
bir
Faz
III
çalışmasında bu yönde sonuçların
alındığı görülmektedir (Cree at al,
2007).
Günümüzde hastalığa değil hastaya
özgü
kemoterapi
(“tailoredchemotherapy”) anlayışının yerleşmeye başlaması bu tip çalışmalara
gereksinim duymaktadır.
Onkogramın daha başka faydaları da
bulunmaktadır.
Bunlar
arasında,
primeri
(kaynağı)
bilinmeyen
tümörlerde
tedavi
seçeneği
sağlaması, rekürrens (nüks eden)
olgularda tedavi seçeneği sağlaması,
henüz tedavi protokolü bilinmeyen
nadir tümörlerde tedavi seçeneği
sağlaması, hastaya uzun dönemde ilaç
giderlerinde
azalma
sağlaması
sayılabilir.
Doç. Dr. Engin ULUKAYA
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi,
Biyokimya A.D.
16059, Görükle, BURSA
Tel: 0224 4428245
Download