ONKOGRAM Doç. Dr. Engin ULUKAYA Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi, Biyokimya A.D. 16059, Görükle, BURSA Her kanser hastası moleküler düzeyde bir diğerinden farklıdır. Yani tanısı (örneğin, akciğer kanseri) ve hatta histolojik tipi de (örneğin, küçük hücreli akciğer kanseri) aynı olmasına rağmen hastadan hastaya değişebilen özellikler vardır. Hastaya özgü bu karakteristik yapı o kişinin tedaviye olan yanıtını da belirlemektedir. Günümüzde kanser tedavisindeki başarının birçok yeni kanser ilaçlarının kullanıma girmesine rağmen çok iyi denebilecek düzeyde artmamasının nedenlerinden biri de bu farklı yanıt olasılığıdır. Çünkü günümüzde kullanılan tedavi protokolleri aynı tanıyı almış her hastada aynen uygulanmaktadır. Böylece “farklı hastalıklara aynı tedaviyi uygulamak gibi” bir durumla karşı karşıya kalınmaktadır. Bu dezavantajı gidermek kısmen mümkündür. Hastadan alınan tümörlü dokudan izole edilen hücrelerin laboratuvar ortamında çeşitli kanser ilaçlarına olan yanıtı test edilebilir ve hücreleri öldürücü etki ölçülebilir. Bu durumda, hangi kanser ilacının o (test edilen) hastada daha etkili ya da hangisinin etkisiz olabileceğini bir ölçüde anlamak mümkündür. Böylece, hastaya özgü olarak kanser ilaçlarının seçimine karar verilebilir. Yani hastalığa değil hastaya özgü tedaviler oluşturulabilir. Bu tedavilerin seçimine olanak tanıyan laboratuvar yönteminin genel adı ONKOGRAM’dır. Onkogram kısaca, hastadan alınan dokudan kanser hücrelerini izole ettikten sonra bu hücreleri ilaçlarla muamele ederek hangi ilacın etkili hangisinin etkisiz olduğunu anlamaya yönelik bir laboratuvar yöntemidir. Onkogram yapmak amacıyla kullanılabilecek birçok yöntem bulunmaktadır. Bunların içinde faz III çalışmalara kadar ulaşabilmiş ve kendisinden önceki onkogram yöntemlerinin dezavantajlşarını büyük ölçüde giderebilmiş ama pahalı bir yöntem olan ATP-TCA ve solid tümörlerde aynı başarıyı yakalayamazken hematolojik tümörlerde daha başarılı gibi gözüken ama ucuz bir yöntem olan MTT yöntemi şu anda dünyada en sıklıkla kullanılan yöntemler arasındadır. Bizim grubumuzun ilgilendiği ve çalıştığı onkogram yöntemi ATP-TCA olup aşağıdaki bilgiler ATP-TCA baz alınarak verilmiştir. Onkogramın diğer faydası, rezistans saptanan ilaçları gereksiz olarak uygulamakdan kaçınmak ve böylece de bu ilaçların yaratabileceği toksisiteden hastayı koruyabilmekdir. Onkogram sonucuna göre etkisiz (dirençli) olduğu rapor edilen ilaçlara hastanın da yanıt vermeme (tedaviye direnç) olasılığı %99 gibi çok yüksek bir değerdedir. Böylece, o ilaçlar tedavi protokolünden çıkarılabilmektedir. Bu yapıldığı takdirde ise, hastanın o ilacın yaratacağı toksisiteden ve maliyetten korunması mümkün olabilmektedir. Yada istenirse, o ilaçların yerine onkogram sonucuna göre hassas olduğu saptanan ilaçlar seçilebilmektedir. Onkogram, henüz klasik tedavi protokolü belirlenmemiş tümörlerin tedavisinde de ilaç seçimine olanak sağlamaktadır. Bunun yanında, primeri bilinmeyen tümörlerin tedavisinde de değerli bir kullanım alanına sahiptir. Onkogram İngiltere, Amerika, Hollanda, Almanya, İsveç, Japonya gibi ülkelerin bazılarında kanser veya araştırma merkezlerinde bazı hastalara uygulanırken bazılarında ise araştırma bazında gittikçe artan bir öneme sahiptir. Beklenen sonuçlar ve klinikdeki olası faydaları: Yukarıda belirtilen amaç doğrultusunda, onkogramın gelecekte en azından bazı tümörlerin (jinekolojik, hematolojik, meme gibi) tedavisinde potansiyel bir değer taşıdığı düşünülmektedir. Böylece, klasik (standart) tedaviler gibi başarı şansı hastadan hastaya değişen (bazen de toksik olduğundan ölüme neden olan) tedaviler yerine hastaya spesifik tedavilerin kullanıma girmesi mümkün olabilir. Bunun ise, kemoterapi protokolünü hazırlayacak hekime fayda sağlayacağı açıktır. Onkogram sonucuna göre belirlenen ilaçlarla tedavi protokollerinin düzenlenmesi ve hastaya uygulanması gelecekte en azından bazı tümör çeşitlerinde bir tedavi seçeneği olarak klinikte kullanılmaya başlanırsa, bu durumda kemoterapötik ilaçların, hastaya özgü olarak yani daha rasyonel olarak seçimi mümkün olabileceğinden daha iyi tedavi yanıtlarına ve daha uzun yaşam sürelerine (ve belki tam şifalara) ulaşılabilir. Nitekim, Uluslararası Onkogram Topluluğu (ISCO)’nun İngiltere’de geçtiğimiz eylül ayındaki 2. sempozyumunda over kanserli hastalarda yapılan bir Faz III çalışmasında hastaların tedaviye yanıt oranlarında ve hastalıksız yaşam sürelerinde çok belirgin artışlar görüldüğü belirtilmiştir. Yakında ATP-TCA kullanılarak yapılan bu çalışmanın sonucu yayınlanacaktır. Günümüzde hastalığa değil hastaya özgü tedavi (“tailoredchemotherapy”) anlayışının yerleşmeye başlaması bu tip çalışmalara gereksinim duymaktadır. Kaldı ki, bu yöntemlerin bir başka önemli faydası (daha birçok faydasının yanısıra) daha vardır: in vitro (ex vivo) olarak dirençli bulunan ilaçları tespit etmek mümkün olacağından, bu ilaçların hastaya verilmemesi önerilebilmektedir. Böylece, bu ilaçların yaratacağı gereksiz yan etkilerden kaçınılması sağlanabilir. Onkogramın daha başka faydaları da bulunmaktadır. Bunlar arasında, primeri (kaynağı) bilinmeyen tümörlerde tedavi seçeneği sağlaması, rekürrens (nüks eden) olgularda tedavi seçeneği sağlaması, henüz tedavi protokolü bilinmeyen nadir tümörlerde tedavi seçeneği sağlaması, hastaya uzun dönemde ilaç giderlerinde sayılabilir. azalma sağlaması