. "'• "'• . . . ILMIS, GENETIGI DEGISTIR , ORGANilMALAR (GDO) 1 j -:: -...:::: .... _ Doc. , Dr. Muzaffer DENLi SEKTÖREL ETÜTLER RMALAR VE ARASli , YAYlN NO: 2010-90 ~ .... iSTANBUL TiCARET ODASI ."" . "" . . . . GENEllGI DEGISTIRILMIS ORGANilMALAR , (GDO) Doç. Dr. Muzaffer DENLİ YAYlN NO: 2010 - 90 İstanbul, 2012 Copyright © İTO (İstanbul Ticaret Odası) Tüm haklar saklıdır. Bu yayının hiç bir bölümü, yazarın ve İTO ~nun önceden yazılı izni olmaksızın mekanik olarak, fotokopi yoluyla veya başka herhangi bir şekilde çoğaltılamaz. Eserin bazı bölümleri veya paragrafları, sadece araştırma veya özel çalışmalar amacıyla, yazann adı ve İTO belirtilmek suretiyle kullanılabilir. ISBN 978-9944-60-8 ı 4-5 (Basılı) ISBN 978-9944-60-8ı5-2 (Elektronik) İTO ÇAÖRI MERKEZi Tel: (212) 444 O 486 İTO yayınları için ayrıntılı bilgi Bilgi ve Doküman Yönetimi Şubesi Dokümantasyon Servisi'nden alınabilir. Tel : (212) 455 63 29 Faks : (212) 512 06 4ı E-posta : ito.yayin@ito.org.tr İnternet : www.ito.org.tr Adres : Reşadiye Cad. Eminönü 34ıı2, Fatih- İstanbul Odamız yayınıarına tam metin ve ücretsiz olarak internetten ulaşabilirsiniz. YAYINA HAZlRLlK, BASKI, CİLT İnter Basım, Yayın, Ambalaj San. ve Tic. Ltd. Şti. İOSB, Eskoop Sanayi Sitesi B ı Blok No:63 Başakşehir/İstanbul Tel: (2ı2) 671 70 92 Faks: (2ı2) 67ı 70 93 www.interbasim.com.tr e V e V e e • • GENEllGI DEGISTIRILMIS ORGANilMALAR , {GDO) Doc., Dr. Muzaffer DENLi Adıyaman' da doğdu. Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü'nden 1997 yılında mezun oldu. Aynı üniversitede Yüksek Lisans ve Doktora eğitimini tamamladı. İspanya Universitat Autonoma de Barcelona, Facultat de Veterinaria'da 2005-2008 yılları arasında doktora sonrası çalışmalar­ da bulundu. "Gıda Kalitesi ve Güvenliği" isimli Avrupa Birliği Projesinde 3 yıl süreyle Araştırmacı olarak çalıştı. Bilimsel çalışma alamyla ilgili ulusal ve uluslararası bilimsel dergilerde yayımianmış ve kongrelerde sunulmuş çok sayıda eseri bulunmaktadır. Halen Dicle Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü'nde Öğretim Üyesi olarak araştırma, eğitim ve öğretim çalışmalarına devam etmekte olup, İngilizce ve ispanyolca bilmektedir. Güncel konuları Bölge gazetelerindeki "Akademik Bakış" isimli köşesinde haftada bir yazmaktadır. iCiNDEKiLER 1 Şekil Listesi ........................................................................................................8 Çizel ge Listesi ....................................................................................................9 Kısaltınalar ..................................................................................................... 11 Sunuş ..............................................................................................................13 Onsöz ................................................................................................................15 Giriş ..................................................................................................................17 1. Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) ...........................................21 1.1. GDO Nedir? ..........................................................................................21 1.2. GDO'ların Tarihçesi ..............................................................................22 1.3. Genetik Mühendisliği ve Gen KI onlaması ........................................... .24 2. GDO'lu Ürünlerin Kullanım Alanları .................................................... .27 2.1. Biyoteknolojik Ürünlerin Kullanım Amaçları .......................................27 2.2. Bitkisel Üretimde Kullanılması ............................................................ .28 2.2.1. Bitkilerde Gen Transferi .................................................................29 2.2.2. Gen Transferinde Kullanılan Yöntemler ........................................ .31 2.2.3. Genetiği Değiştirilmiş (Transgenik) Bitkilerin Ekim Koşulları .... .33 2.2.4. Bitkisel Üretimde Kullamlan Çeşit Sayısı ...................................... 33 2.3. Hayvansal Üretimde Kullanılması ........................................................ .34 2.3.1. Hayvan Beslemede Kullaıurru ........................................................ .35 2 .3 .1 .ı. Kanatlı Hayvan Beslemede Kullanımı .................................. .36 2.3.1.2. Ruminant Hayvan Beslemede Kullanımı ............................. .39 2.3.1.3. Balık Beslemede Kullanımı .................................................. .42 2.3.2. Hayvancılıkta Biyoteknolojik Uygulamalar ................................... .42 2 .4. Sağlık Sektöründe Kullanılması ........................................................... .44 2.4.1. İlaç ve Aşı Üretiminde Kullanılması ...............................................45 2.4 .2. Hastalık Tedavisinde Kullanılması ................................................. .46 2.4.3. Organ Naklinde Kullanılması ......................................................... .47 2.5. Endüstride Kullamlması ........................................................................4 7 2.5.1. Rio-Fabrikalarda Kullanırnı ............................................................ .47 2.5.2. Endüstriyel Kullanım ......................................................................48 .. 3. GDO'Iu Urünlerin Etkileri ........................................................................51 3 .ı. Tanm Üzerine Etkileri .......... .. ...............................................................51 3.1.1. Bitkisel Üretim Üzerine Etkileri ......................... ............................53 3 .1.1.1. Tahıliann Üretimi Üzerine Etkileri ........................................57 3.1 .1.2. Sebze ve Meyve Üretimine Etkileri ................... ...................60 3.1.2. Hayvansal Üretime Etkileri .............................. ........... ...................60 3.1 .2.1. Et Üretimine Etkileri ............................................................. 62 3.1 .2.2. Süt Üretimine Etkileri ........................................................... 63 3.1.2.3. Yumurta Üretimine Etkileri .. ........................ .. .......................64 3.1.2.4. Bal Üretimine Etkileri ...........................................................65 3.1 .2.5. Su Ürünleri Üretimine Etkileri .............................................. 66 3 .2. Ürünlerin İnsan Sağlığına Etkileri .........................................................66 3 .3. Ekolojik Dengeye Etkileri .................. ......... .. ........................................68 4. GDO'lu Ürünlerin Mevcut Durumu, Ekim ve Üretim Alanları ............71 4.1. Dünya'da GDO'lu Ürünlerin Mevcut Durumu ve Üretim Alanlan .....71 4 .2. Türkiye'de GDO'lu Ürünlerin Mevcut Durumu ve Üretim Alanlan .... 80 4.3. Aktanlan Özellikler Açısından GDO'lu Ürünler ................................... 80 4.4. Dünya'daki GDO'lu Ürün Pazanna Sahip Firma ve Kurumlar ...........84 4.5 . Dünya'daki GDO'lu Ürünlerin Etiketlenmesi ve Patentlenmesi .......... 88 4.6. GDO'lu Ürünlerin Güvenlik Değerlendirmesi ................................. :... 92 5. GDO'Iu Ürünlere Genel Bakış ..................................................................93 5 .1. Dünyada GDO'lara Genel Bakış .........................................................93 5 .1.1. ABD' deki Bakış Açısı .....................................................................95 5.1.2 . Çin, Japonya ve Diğer Ülkelerdeki Genel Bakış ............................98 5.1.3 . Avrupa Birliği'nin Bakış Açısı (Ülkelere Göre) ........................ :.....99 5.1.4. Türkiye'de GDO'lu Ürünlere Genel Bakış .................................. .l02 6. GDO'Iu Ürünlerin Potansiyel Yarar ve Zararları ................................103 6.1. GDO'lu Ürünlerin Yararlan ................................................................104 6.1.1. Bitkisel Üretime Sağladığı Yararlar .............................................. 105 6.1.2. Hayvansal Üretime Sağladığı Yararlar .............. .. ......................... .107 6.1.3. Çevresel Faydalar .......... ...............................................................108 6.1 .4 . Sosyo-Ekonomik ve Ticari Yararlar ............................ .. ........... :... .1 09 6.2. GDO'lu Ürünlerin Yarattığı Zarar ve Riskler ..................................... .110 6.2.1. GDO'lu Ürünlerin Potansiyel Zararları ......................................... lll 6.2.2. Gıda Güvenliği ve Kalitesindeki Değişiklik ................................. 112 6.2 .3. Alerjik Reaksiyonlar ve Toksik Etkiler ........................................ .114 6.2.4. Biyolojik ve Genetik Çeşitliliğin Azalması .................................. 114 6.2.5. Hayvan Refahı ile İlgili Kaygılar .................................................. 115 6.3. Dini, Etik ve Kültürel Kaygılar ........................................................... 116 6.4. Geleceğe Yönelik Bilinmeyen Korkular ............................................. 116 7. GDO'Iu Ürünler ile İlgili Kanun, Yönetmelik ve Mevzuatlar ..............117 7 .1. İlgili Direktif, Yönetmelik ve Tüzüklere Genel Bakış ........................ 118 7.2. ABD, Çin, Japonya ve Diğer İlgili Ülkelerde GDO Mevzuatı .......... .118 7.2.1. ABD'de GDO Mevzuatı ................................................................ 118 7.2.2. Çin'de GDO Mevzuatı .................................................................. 121 7.2.3. Japonya'da GDO Mevzuatı ........................................................... 122 7 .2 .4. Diğer Ülkelerde GDO Mevzuatı .................................................. .123 7.3. Avrupa Birliği'nin GDO Mevzuatına Genel Bakışı ........................... .127 7 .4. Cartagena Biyogüvenlik Protokolü ..................................................... 133 7.5. GDO'lu Ürünlerin ithalatı ve İhracatı ................................................ .l34 7.6. Avrupa Birliği'nde GDO'lu Ürünlerin Durumu .................................. 135 7.7. Türkiye'nin GDO Mevzuatına Genel Bakış ........................................ 139 7.7. 1. Gıda ve Yem Amaçlı GDO ve Ürünlerinin İthalatı, işlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmelik ........................ l40 7.7 .2. Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair 20 Kasım 2009 Tarih ve 27412 Sayılı Yönetmelik .......................................................... 155 7.7 .3. Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair 28 Nisan 2010 Tarih ve 27565 Sayılı Yönetmelik .......................................................... 156 7.7 .4. Biyogüvenlik Kanunu .................................................................. .158 8. G·e nel Değerlendirme ................................................................................181 8.1. GDO 'lu Ürünlerin Güvenlik Değerlendirmesi ................................... 182 8.2. GDO'lu Ürünlerin Risk Değerlendirmesi ........................................... 182 8.3. Sosyo-Ekonomik Değerlendirme ........................................................ 183 Sonuç ..............................................................................................................185 Kaynaklar ......................................................................................................187 SEKiL LiSTESi , Şekil 1. GDO Üretim Tekniği ..........................................................................30 Şekil2 . Geleneksel ve Bitki Teknolojisi Yoluyla Bitki Islahı. ........................ .32 Şekil 3. 2009 Yılında GDO'lu Ürün Üreten Ülkelerin Durumu ......................75 Şekil4. Transgenik Bitkilerin 1996-2009 Yıllan Arasındaki Global Ekim Alanlan ................................................................................................78 Şekil S. ABD'de Tüketkilerin Kaynaklara Göre GDO'lu Gıdalara Olan Güven Düzeyleri .................................................................................98 Şekil6. ABD'de Onay Alan GDO'lu Ürünler .............................................. .119 Şekil 7. Avrupu Birliği'nde GDO'lu Ürünlerin Onay Prosedürü ..................131 CiZELGE LiSTESi , Çizelge 1. Etlik Piliç Yemlerine Genetiği Değiştitilmiş Mısır (Bt 5506 BTX) İlavesinin Besi Performansı ve Karkas Özelliklerine Etkisi.. ...... .37 Çizelge 2. Süt Sığırı Yemlerine Genetiği Değiştitilmiş Mısır İlavelerinin Hayvanların Performans ve Verim Özelliklerine Etkisi ............... .41 Çizelge 3. Fermantasyon ile Üretilen Bazı Kimyasal Maddeler ....................49 Çizelge 4. Endüstride Biyoteknoloji Teknikleri ve Uygulama Örnekleri ..... .50 Çizelge 5. Genetiği Değiştirilmiş Ürün Çeşitleri ................... ... .... ............... .55 Çizelge 6. Ticari Amaçlı Genetiği Değiştirilrniş Mısır Çeşitleri (2004 yılı) ..58 Çizelge 7. Dünyada Transgellik Bitkilerin Yıllara Göre Ekim Alanları .........72 Çizelge 8. Ülkelere Göre Ekimi Yapılan Transgenik Bitkiler ve Ekim Alanları ............ .... ............................ ... .................. ........... ..............74 Çizelge 9. Avrupa Birliği Ülkelerinde 2007-2009 Yılları Arasında Transgellik Mısır Ekim Alanlan (hektar) ................................. .... ....................76 Çizelge 10. Dünya'da Transgenik Bitkilerin 2007 ve 2008 Yıllarındaki Toplam Ekim Alanları (milyon hektar) .........................................77 Çizelge ll. Transgenik Bitkilerin 2008 Yılı İtibariyle Ekim Alanları ve Toplam Ekim Alanı İçindeki Payı ........................ ............ .............79 Çizelge 12. Dünya'da 2003-2009 Yılları İtibariyle Eklenen Özellikler Balmnından Transgen1k Bitk11edn Ekim Alanları (milyon hektar) ...................... ........................................................81 Çizelge 13. Avrupa Birliği Ülkelerinde Kullanımına Onay Verilmiş GDO'lu Pamuk Çeşitleri ....... .... ................................... ...... .... ..................... 86 Çizelge 14. Avrupa Birliği Ülkelerinde Kullanımına Onay Verilmiş GDO'lu Soya Fasülyesi Çeşitleri ................................................................86 Çizelge 15. Avrupa Birliği Ülkelerinde Kullanımına Onay Verilmiş GDO'lu Mısır Çeşitleri ........... .............. ................ ........................... ...... ......87 Çizelge 16. Avrupa Birliği Ülkelerinde Kullamrmna Onay Verilnıiş GDO'lu Kanola, Patetes ve Şeker Pancan Çeşitleri ................................... 88 Çizelge 17. Ülkelerin Etiketierne Politikaları ve Yürürlük Düzeyleri ............. 89 Çizelge 18. Katılık Derecesine Göre Üç Gruba Ayrılmış Olan Ülkelerin Ulusal Etiketierne Sistemlerinin Özellikleri ..... .. ..........................91 Çizelge 19. Kuzey Amerika Kıtasındaki Bazı Ülkelerin GDO'lu Ürünlere İlişkin Yasal Düzenlemeleri ........................................................ 124 Çizelge 20. Güney Amerika Kıtasındaki Bazı Ülkelerin GDO'lu Ürünlere İlişkin Yasal Düzenlemeleri ........................................................ 125 Çizelge 21. Bazı Ülkelerin GDO'lu Ürünlerine İlişkin Yasal Düzenlemeleril26 Çizelge 22. Biyogüvenlik Protokolünü imzalayan Bazı Avrupu Birliği Ülkelerinin GDO'lar ile İlgili Bazı Ulusal Düzenlemeleri .........129 Çizelge 23. Biyogüvenlik Protokolünü imzalayan Bazı Avrupu Birliği Ülkelerinin GDO'lar ile İlgili Bazı Ulusal Düzenlemeleri ......... 130 Çizelge 24. Avrupa Birliği Ülkelerinde EC 1829/2003 Direktiii ile Kullanımına İzin Verilen Onaylı Mevcut GOO'lu Ürünler ......... l36 Çizelge 25. Avrupa Birliği Ülkelerinde EC 1829/2003 Direktifine Göre Geçerli Yetkilendirme Verilmiş GDO'lu Mısır Çeşitleri ........... .137 Çizelge 26. Avrupa Birliği Ülkelerinde EC 1829/2003 Direktifine Göre Geçerli Yetkilendirme Verilmiş GDO'lu Ürün Çeşitleri ........... .138 Çizelge 27. Avrupa Birliği Ülkelerinde Kullanımına Yasak Getirilmiş GDO'lu Ürünler ........................................................................................139 KI SALTMALAR AB Avrupa Birliği ABD Amerika Birleşik Devletleri AEBC APHIS İngiltere Tanm ve Çevre Biyoteknoloji Komisyonu Bt Bacillus thuringiensis DNA Deoksiribonükleik asit DTÖ Dünya Ticaret Örgütü EFSA EPA FAO FDA GDO GMO Avrupa Amerikan Tanm Bakanlığı Birliği Gıda Güvenliği Amerika Birleşik Devletleri Çevre Koruma Ajansı Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi Genetiği Değiştitilmiş Organizmalar Genetically Modified Organism HerbTol Herbisit Dayanıklı losRes Böcek Dirençli ISAAA NRC OECD PCR Uluslararası RNA Otoritesi Zirai-Biyoteknoloji Uygulamaları Kuruluşu ABD ulusal Araştırma konseyi Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü Polimeraz Zincirleme Tepkimesi Ribonükleik asit SUNU S' Oldukça yeni bir biJi m dalı olan "moleküler biyoteknoloji", bünyesinde geliştirdi ği "genetik mühendisliği" ile bitki ve hayvan türlerinin ıslah çalışmalarında yepyeni bir çığır açmıştır. Bıtki ve hayvanıann genlerini değiştiren bu yeni bilim dalından, hem gıda sektöründe bem de tıpta yararlan ılmaktadır. Bu bilim dalı ile bitkilerde böceklere, kuraklığa, tuzluluğa ve virüslere karşı direncin, mahsul miktarının ve raf ömrünün; hayvanlarda et-süt-yumurta veriminin, hastalıklara karşı dayanıkJıltğın ve büyüme hızının artırılması hedeflenmektedir. Tıpta ise genetiği değiştirilmiş hayvanlar aracılığıyla organ, doku ve kan üretiminin yanı sıra, genetiği değiştirilrniş bitkiler aracılığıyla da aşı ve ilaç yapılmasına, aynca bizzat hasta şahsın genetiği değiştirilerek kalıtımsal hastalıkların tedavisine çalışılmaktadır. Gen teknolojisi ile gıda üretiminin başladığı 1960 yılından bugüne kadar, kitlelerin hafızas ında yer alan iki gelişmeden biri, 1997 yılında klonlama yöntemi ile dünyaya getirilen ve Dolly adı verilen koyun, diğeri ise değişik tarih ve bölgelerde GDO'lara karşı yapılan protestolardır. O protestolardan anlaşıldığı gibi, insan sağlığını ilgilendirdiğinden dolayı üreticiler kadar geniş halk yığınlarınıo da bu konuda hassasiyeti söz konusudur. Yararlılık - zararlılık konusunda belirtilen hassasiyetleri dikkate alarak, yapılan bilimsel çalışmalann neticelerini sergileyen "Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO)" isimli bu çalışması için Doç. Dr. Muzaffer Denli'ye teşekkür eder, eserin tüm ilgililere faydalı olmasını dilerim. Dr. Cengiz ERSUN Genel Sekreter ÖN SÖZ Son yıllarda Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) ve ürünlerinin y~amın birçok alanmda kullanılmaya başlanması onları dünyada ve ülkemizde üzerinde en fazla tartışılan konulardan biri haline getirmiştir. Tartışmalar daha çok bu ürünlerin sağlık ve çevreye olan etkileri üzerine yoğunlaşmış ve dünyada bu ürünlere karşı başta bilim adamlan olınak üzere toplumun farkl ı kesimleri arasında iki farklı bakış açısı oıtaya çıkmıştır. Bu ürünlerin kullanılmasına taraf kesim GDO'ların yaşamın vazgeçilmez! olarak görürken, karşı olanlar ise bu ürünlerin yaşamın sonunun başlangıcı olabileceğini savunmaktadır. Dünya genelinde GDO ile ilgili çok sayıda araştırma yapılıruştır. Değişik alanlarda farklı amaçlarla yürütülen çalışmalar ile bu ürünlerin insan sağlığı ve çevre üzerine olan etkileri araştınlmaktadu. Ülkemiz gündemine girdiği günden beri GDO'lar birçok platformda tartışılmalcta ve bunlara ilişkin farklı görüşler ileri sürülmektedir. Ancak. GDO ve ürün1erinin toplumun her kesimi tarafından kolayca anlaşumasını sağlayacak bilimsel araştırmalara dayalı kapsamlı bir Türkçe esere rast1anmamıştır. Böylesi bır boşluğu doldurmak ve bu alandaki gereksinimi karşılamak üzere bu kitabın yazımı gerçeldeştirilıniştir. Bu kitapta GDO ile ilgili temel bilgilere yer verilerek konunun daha iyi anlaşılması için bu bilgiler bölümler halinde şekil ve çizelgelerle donatılmıştır. Konuların ana ve alt başlıkların belirlenmesinde spesifik yaklaşımlardan kaçımlarak. genel detaylar şeklinde verilmeye çalıştlmıştır. Kitapta GDO'nun tanLm.ı ve tarihçesi hakkıoda genel bi lgiler verildikten sonra GDO'lu ürünlerin dünyadaki mevcut durumu, ekim, üretim ve kullanım alanları, potansiyel yararları , olası zararları, bu ürünlere ilişkin hazırlanmış ve uygulanmakta olan kanun, yönetmelik ve mevzuatıara yer verilmiştir. Yaklaşık bir yıllık bir emeğin ürünü olan bu kitap, Tarım, Gıda ve Sağlık sektörlerinde görev alan meslek mensuplan ile İthalat ve İhracat yapan şirketler ve konuya ilgi duyan herkesin yru·arlanması amacıyla hazırlanmıştır. Bu kitabın ilgili meslek mensupları, iş dünyası çalışanları , akademisyenler ve ilgi duyan herkese faydalı olmasını diliyorum. öğrenciler, Doç. Dr. Muzaffer DENLİ Arahk 2010, Diyarbakır .. GIRIS, Açlık ve yetersiz beslenme tarih boyunca insanoğlunu en fazla endişelendiren konuların başında gelmiştir. Dünyadili hızlı nüfus artışına paralel olarak gıdalara duyulan ihtiyaç her geçen gün ciddi düzeyde katlanarak artış göstermektedir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre 2006 yılında açlık ve yetersiz beslenme sorunuyla karşı karşıya olan insan sayısı 854 milyon civarında iken, bu sayı büyük bir artış göstererek 2009 yılı itibariyle yaklaşık olarak 1 milyar seviyesine ulaşmıştır. Sanayi devriminden sonra bilim ve teknolojideki yeniliklerio timde kullanılmaya başlanmasıyla tarımsal üretimde üre- birlikte birim alan ve birim hayvandan daha fazla ürün elde edilerek artan dünya nüfusunun ihtiyaç karşılanmaya çalışılmıştır. tarımsal duyduğu gıda miktarı gıda açığının karşılanması amacıyla Bu sözkonusu gerçekleştirilen çeşitli ıslah çalışmaları sonucunda genetik kapasitesi yüksek hayvan ırkları ve bitki tohumları elde edilmiştir. Ancak, gerek ekilebilir tarım iklim alanlarının bilinçsiz ve amaç dışı kullamını ve gerekse de küresel değişiklikleri tarımsal üretimin hedeflenen düzeylerde gerçekleşmesini engellemiştir. Dünya' da özellikle 1950 'li mekanizasyonun tarımsal artması üretimde ciddi artışlar sağlanmıştır. tim şeklinin politikası geliştirilmesi ile tarımsal ile birlikte Ancak, daha fazla ürün artışı kimyevi gübre kullanımı toprakların kirlenmesi ve kaynaklarının azalmasına çeşitlerinden Devrim" ve sulama tekniklerinin sağlamak amacıyla pestisit ve temiz su yıllarda "Yeşil sebep olmuştur. Ayrıca mevcut yerel bitki istenen verim artışının sağlanamaması ve uygulanan tarımsal üredoğal çevreyi ve insan sağlığını olumsuz yönde etkilernesi tarımsal üretimde alternatif arayışları gündeme getirmiştir. Alternatif arayışlarda yeterli düzeyde güvenli gıda üretimi yapılarak söz konusu yetersiz beslenme veya açlık sorununun çözüme kavuşturulması amaç edinilmiştir. Son yıllarda, genetik mühendisliği ve moleküler biyoteknolojideki yeni gelişmeler organizmaların genetik yapılarını değiştirilebilmesine olanak sağlamıştır. Bu teknolojiden yararlanılarak canlıların genetik yapılannda değişiklikler yapılmak suretiyle daha fazla ve kaliteli ürün veren, hastalık ve zararlılara karşı daha dayanıklı bitki ve hayvan türleri elde edilmeye çalışılmıştır. Modem biyoteknolojik teknikler kullanılarak farklı canlı türleri arasında gen transferi yapılmak suretiyle yeni genetik özelliklere sahip canlı türleri elde edilmiştir. Bu yöntemle elde edilen canlı veya ürünler Genetiği Değiştitilmiş Organizmalar (GDO) olarak tammlanmaktadır. Bitki, hayvan ve mikroorganizmalar farklı amaçlar için kullamlan canlılardır. Moleküler biyoteknoloji uygulamaları sonucunda tarımsal üretimde sağlanacak verim artışı ile dünyadaki açlık sorununun çözülebileceği öngörülmüştür. Ancak, verim artışı yamnda bu ürünlerin insan sağlığı ve çevre üzerine yaratabileceği olası birtakım olumsuz etkiler bu teknolojik ürünlere karşı bir takım kuşkuların oluşmasına neden olmuştur. Dünyada GDO 'lu ürünlerin ekim ve kullanım alanları ile ilgili yasal düzenlemeler birçok ülkede yeniden yapılmakta ve kamuoyunda bu ürünler üzerindeki tartışmalar piyasaya sürüldükleri ilk yıllardan itibaren devam etmektedir. Bu ürünlerin ekimi ve kullamını ile ilgili yasal düzenlemeler başta Amerika Birleşik Devletleri (ABD) olmak üzere birçok ülkede yapılmıştır. Bu ürünlerin ticari olarak pazara sunulmasıyla birlikte Avrupa Birliği (AB) ülkeleri de gerekli yönetmelik ve kanunları çıkararak bazı GDO'lu ürünlerin ithalatı ve üretimini serbest bırakmıştır. Bilindiği üzere, Türkiye ve AB arasındaki üyelik müzakerelerinin en önemli başlıklanndan biri de Gıda Güvenliği, Bitki ve Hayvan Sağlığı bölümleridir. Cartagena Biyogüvenlik Protokolünü imzalamış olan Türkiye, gerek AB uyum süreci kapsamında ve gerekse de küresel ekonominin olası etkilerinden kaynaklanabilecek sorunlan gerekli yasal düzenlemelerle çözmek zorundadır. Son yıllarda sıklıkla karşılaşılan sağlık sorunlan tüketiciletin güvenilir ürün- lere olan taleplerini artırmıştır. Bu da küreselleşen dünyada gıda güvenliği ve kalitesini dünya ticaretinin en önemli koşullan haline getirmiştir. Sağlık ve çevreye olan etkileri nedeniyle üzerinde hararetli tartışmaların yaşandığı GDO'lu ürünlerin ekim ve kullanım alanları birçok ülkede yeniden düzenlenmektedir. Bu kapsamda hazırlanan bu çalışmanın amacı; GDO'lann ne oldukları, nasıl elde edildikleri, potansiyel yarar ve zararlarının neler olabileceği irdelenerek, Dünya'da ve Türkiye'de GDO'lu tarımsal ürünlerin üretim, tüketim, ekim ve kullanım alanlan hakkında genel bilgi ortaya koymaktır. Aynca, ülkelerin GDO ve ürünlerinin kullamını ve ticareti ile ilgili yasal düzenlemeleri yanında toplumların bu biyoteknolojik ürünlere olan bakış açıları da karşılaştırmalı olarak incelenecektir. 1. Genefiği Değiştirilmiş Orgonizmolar (GDO} 1.1. GDO Nedir? ünümüze kadar klasik ıslah yöntemleri kullanılarak yüksek verimli bitki çeşitleri ve hayvan genetipleri geliştirilmeye çalışılmıştır. Ancak, ıslah çalışmalannın çok uzun zaman alması, maliyetli olması ve başarının hedeflenen düzeylere tam olarak ulaşamaması genetik bilimini sürekli yeni arayışlara sürüklemiştir. Özellikle genetik mühendisliği ve gen teknolojisindeki yeni gelişmelerin tarımsal üretimde kullanılmaya başlanmasıyla ıslah çalışmalanmn daha kısa sürede ve ekonomik olarak başarıyla gerçekleştirilmesine olanak sağlamıştır. Son yıllarda geliştirilen genetik mühendisliği uygulamaları sayesinde organizmalann genetik yapılarında değişimler başarıyla sonuçlandınlmıştır. Çeşitli doku kültürü teknikleri kullanılarak organizmaların genetik yapılarının değiştirilmesi biyoteknolojiyi kullarnın alanlan bakımından en geniş bilim dallanndan biri haline getirmiştir. Biyoteknolojik yöntemler kullamlarak bir canlı türüne kendi türü dışındaki bir canlıdan gen veya genler aktanlmak suretiyle kahtımsal olarak belirli özellikleri değişikliğe uğrattırılmış bitki hayvan veya mikroorganizmalara "Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO)" denilmektedir. Bu uygulama, DNA denilen ve yaşamı belirleyen genlerin sarmal şeklinde bulunduğu bu yapının dışandan bir müdahale ile değişti­ rilmesi esasına dayanmaktadır. Kısacası, GDO üretmede temel ilke bir canhya başka bir canlıdan gen aktarılması ile genetik yapısının değiştirilmesi ve yeni genetik özellikler taşıyan bir canlının elde edilmesidir. Bu gen teknolojisi tekniği "rekombinant DNA teknolojisi" olarak adlandırılır. İngilizce'de "Genetically Modified Organism (GMO)" olarak tanımlanan bu teknoloji ile elde edilen hayvanlara "transgenik hayvanlar", bitkilere ise "transgenik bitkiler" denilmektedir. Yapısında GDO barındıran veya GDO'lardan elde edilen ürünlere ise genel olarak genetiği değiştirilmiş ürünler denilmektedir. G Geliştirilen bu yeni teknoloji birçok farklı alanda kullamlmaya başlanmıştır. Bu teknoloji ile yapılarında değişiklikler yapılmak suretiyle daha fazla ve 22 İSTANBUL TİCARET ODASI kaliteli ürün veren, hastalık ve zararlılara karşı daha dayanıklı bitki ve hayvanlar elde edilmeye çalışılmıştır. 1.2. GDO'Iorın Tariheesi , Moleküler biyoteknoloji ve gen teknolojisinde meydana gelen hızlı gelişmeler sonucunda, 1960 yılında gen teknolojisi ürünü ilk gıda üretilmiştir. 1973 yılında bakterilerde gen aktarımı ile başlayan süreç, 1980'li yıllardan itibaren giderek hız kazanmıştır. 1990'da ticari olarak ilk transgellik bitki üretimine başlanması ve 1996 yılından itibaren de rekorubinant DNA teknolojisi ile elde edilmiş genetiği değiştirilmiş FlavrSavr isimli domatesin dünya ticaretine girmesiyle birlikte bu ürünlerin üretimi dünya genelinde hızlı bir şekilde yaygınlaşmaya başlamıştır. GDO'lar sadece tarımsal üretimde değil aynı zamanda tıp, sanayi ve çevre ürünleri gibi birçok alanda kullanılmaya başlanmıştır. Dünyada GDO ile ilgili önemli gelişmeler aşağıda sıralanmıştır.. 1980, ABD Yüksek Mahkemesi genetik olarak değiştirilmiş mikroorganizmaların patentlenebilecegine karar verdi. (petrol yiyen bakteri için patent verildi). • • 1982, Rekombinant DNA teknolojisi ile üretilmiş insülin hormonu Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) izniyle satışa sunuldu. Avrupa'da rekornbinant DNA teknolojisi ile üretilmiş ilk hayvan aşısının kullanımı onaylandı. • 1983, Genetiği değiştirtmiş plazmidler bitkilerin transformasyonu için kullanıldı. • 1985, Böcek, bakteri ve virüslere dirençli bitkilerin toprakta rilmesi çalışmalan başladı. • 1986, İlk rekorubinant aşı (sarılık, Hepatit B) üretildi. • 1990, ABD' de peynir üretimi için rekorubinant kimozin başlandı. yetişti­ kullanılmaya GENETIGt DEGİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR • 1994, ilk genetik mühendisliği ile Örgütü tarafından kabul edildi. geliştirilmiş domates Dünya 23 Gıda • 1996, Genetik olarak değiştirilmiş bitkiler ticari amaçla büyük ölçekte eleilmeye başlandı. • 1997, Koyun (Dolly) klonlandı. • 2000, 'Altın pirinç' (provitamin A üreten pirinç) geliştirildi. 2000 yılından sonra GDO'lu ürünlerin üretimi ve pazarlanması her geçen yıl artış göstermiştir. ABD, Almanya ve Belçika gibi ülkelerde yapılan bilimsel çalışmalar sonucunda, hayvan ve bitkilerin genetik transformasyonuna izin veren gelişmiş gen teknolojisi tarım, sağlık ve gıda endüstrisi gibi pek çok alanda kullanılmaya başlanmıştır. Günümüzde, dünyada biyoteknolojik uygulamalar sonucu genetiği değiştirilmi ş tarımsal ürün üretiminin önemli kısmı ABD, Arjantin, Brezilya, Kanada, Hindistan ve Çin'de yapılmaktadır. Dünyada üretilen ve ticareti yapılan GDO'lu ürünlerin tamamına yakını bitkisel kaynaklıdır. Hayvanlar üzerinde de çeşitli çalışmalar yürütülmekle birlikte transgenik hayvanların hayvansal üretimde kullanılması henüz pek yaygın değildir. GDO'lu ürünlerin ekim alanı her yıl hızlı bir şekilde artış göstermiştir. Bu tarihler arasında GDO'lu ürünlerin ekim alanı kümülatif olarak 930 milyon hektarı geçmiştir. 2009 yılı itibariyle transgenik bitkilerin tüm dünyadaki ekim alanı yaklaşık olarak 134 milyon hektar düzeyine ulaşmıştır. Aym yıl itibariyle 25 ülkede ekimi gerçekleştirilen transgenik tohumların pazar değerinin kümülatif olarak yaklaşık 60 milyar dolar civarında olduğu tahmin edilmektedir. Bu alanda üretimi en fazla üretimi yapılan transgenik bitkiler sırasıyla soya fasulyesi, mısır, pamuk ve kanola olmuştur. 1996-2009 yılları arasında GDO'lu ürünler ile ilgili yapılan çeşitli araştırmalarda tüketidierin bu ürünlere karşı olan tutumu açıklığa kavuşturulmaya çalışılmıştır. Genel olarak dünya- 24 İSTANBUL TİCARET ODASl da bu ürünlere karşı iki farklı bakış açısı ortaya çıkmıştır. Bu ürünlere olumlu yaklaşım sergileyenler ve karşı olanlar. GDO'lu ürünlere olumlu yaklaşım sergileyenler; verimlilikte artış, tarımsal ilaç kullanınada azalma, çevre koşullanna kolay adaptasyon, ürünlerin raf ömrü ve besin değerinin artışı ve ayrıca, dünyadaki nüfus artışının sebep olduğu açlıkta artışı azaltına gibi sorunların çözüleceğini iddia etmektedirler. GDO'ların tarımsal üretimde kullanılmasını sağlık açısından son derece tehlikeli ve riskli bulan kesimler ise, böyle bir üretimin kısa vadede yararlı gibi görünse de aslında beraberinde büyük sorunlar getireceğini öne sürmektedirler. Ekolojik dengenin bozulacağı, insan sağlığı için büyük riskler yaratacağı, biyoçeşitliliğin kaybına neden olacağı, ürünlerde patent vb uygulamaların ise tekelci bir piyasanın oluşacağı ve ekonomik açıdan gelişmemiş veya gelişmekte olan ülkeler için sakıncalar doğurabileceği belirtilmektedir. Bu süreçte AB bu ürünlerin bir kısmımn üretimine müsaade etmiş ancak risk oluşturma ihtimali yüksek olan ürünlerin üretimi veya tüketimine ciddi sınırlandırmalar getirmiştir. 1.3. Genetik Mühendisliği ve Gen Klonlomost İnsanların hayatın gizemlerine olan ilgisi ınsanın var oluşuyla birlikte başladığı tahmin edilmektedir. Yaşamın ilk zamanlarında, insanlar ilk önce bulundukları çevreyi tanırolayarak anlamlar kazandırmaya başlamıştır. Bitkiler ve hayvanlar üzerinde gerçekleştirilen araştırmalardan yola çıkılarak, canlılar arasındaki ilişkiler çözümlenıneye çalışılmış, elde edilen bulgulardan yararlanılarak dünyadaki yaşam döngüsünün farkına varılmıştır. Genetik mühendisliği etki alanı bakımından son derece geniş bir alana sahip olup, canlıların kalıtsal özelliklerinin araştırılması ve bunlara yeni işlevler kazandırılınasına yönelik araştırma ve uygulamalarla uğraşan bir bilim dalıdır. Genler bir organizmanın sahip olduğu özellikleri belirleyen bilgileri bünyesinde bulunduran ve farklı özelliklerin ortaya çıkmasını sağlayan yapılardır. Dolayısıyla da genler değiştirilerek organizmanın özellikleri değiştirilebilir ve yeni özellikler kazandırılabilir. Genlerin tanımlanması, yalıtılması, çoğaltılması, ayın veya GENETiöl farklı canlı üzerinde türleri çalıştığı arasında genel gen DEÖiŞTİRİLMiŞ ORGA~iZMALAR 25 aktarımırun yapılması konulardır. genetik mühendisliğinin Bu teknoloji; nükleik asit, hibridizasyon, rekorubinant DNA, RNA, PCR ve hücre kültürü ve gen klonlanması teknikleri- nı ıçerır. Günümüzde genetik birçok alanda liği başarılı bir mühendisliğindeki yeni ve hızlı teknolojik şekilde kullanılmaya başlanmıştır. gelişmeler Genetik mühendis- bilimi temel olarak belli bir amaca yönelik istenilen özelliklere sahip canlı elde etmeyi amaç edinmektedir. Bu kapsamda bu bilim dalının çalışmalarından elde edilen sonuçlar bilimsel katkı ve uygulama alanlarına katkı olarak sırala nabilir. Sağlık, tarım ve ilaç sektörleri günümüzde bu teknolojinin en yaygın şekilde kullanıldığı endüstriyel alanlar olmuştur. Özellikle sağlık sektöründe bir takım kahtımdan kaynaklanan yoğun şekilde yararlanılmaktadır. Tarım bir hastalıkların tanısında ve tedavisinde bu teknolojiden endüstrisinde ise istenilen özellik ve miktarlarda elde edilmesi için farklı ürünlerin yapılan çalışmalar daha ekonomik bir tarımsal üretime olanak sağlarken, bitki ve hayvanlardaki genetik uygulamalar bu bilim dalının giderek gelişmesine neden olmaktadır. Canlının genetik yapısının tıpatıp aynı olan kopyasının elde edilmesi (gen ldonlaması) çalışmaları ise yakın bileceği ideasını gelecekte bu bilim dalının birçok alanda katkılar sağlaya­ güçlü kılmaktadır. Genetikte klonlama, istenilen özelliklere sahip bir genin aynısın konakçı bir hücre kullanılarak elde edilmesi olayıdır. Gen klonlamasında, elde edilmek istenen geni içeren DNA fragmenti vektör olarak adlandırılan bir DNA molekülünün içine sokularak rekorubinant DNA molekülleri oluşturulur. Vektör genellikle virüs veya bakteri (çoğunlukla E. coli) içine gönderilir. Konakçı hücresinde vektör çoğalırken, sadece kendisinin değil aynı zamanda taşıdığı genin de çok sayıdaki kopyasını oluşturur. Konakçı hücre bölündüğü zaman, rekorubinant DNA molekülünün kopyaları yeni oluşan hücreye geçer ve daha fazla vektör replikasyonu meydana gelir. Konak hücre bölündükçe rekorubinant 26 iSTANBUL TİCARET ODASI DNA molekülü nesilden nesile geçer (Gürlek ve ark. 2007). Çok sayıda hücre bölünmesinden sonra kolaniler oluşmakta ve kolanideki her bir hücre bir veya daha fazla rekombinant DNA molekül kopyasını içermektedir (Gürlek ve ark. 2007). Rekombinant molekül ile taşınmış olan bu gen böylece klonlanmış olur. Klonlanmış bir genin söz konusu özelliği, aktanldığı farklı bir organizmada aynı işlevi yerine getirebilmekdir. En fazla bilinen gen kopyalama metodu bakteri plazmidlerinin kullanıldığı yöntemdir. Bu metotta kopyalanacak gen bakterilerden izole edilen plazmid içine yerleştirilir, rekombinant DNA ismi verilen bu plazmid daha sonra bakteri hücresi içine yerleştirilir. Plazmid aktarılmış bakterilerin çoğalmaları için uygun üı·eme kültürü hazırlanır. Bakteriler çoğaldıkça istenen genin de birçok kopyası yapılmış olur. Böylelikle istenilen özellikteki gene sahip çok sayıda hücreler elde edilmiş olur. 2. GDO'Iu Ürünlerin Kullamm Alanlan 2.1. Biyoteknolojik Ürünlerin Kullanım Amaçlan ir canlı türünden kendisinden farklı bir canlı türüne gen aktanlması veya mevcut genetik yapıya müdahale edilmesi yoluyla yeni genetik özellikler kazandırılınasını sağlayan gen teknolojisi uygulamalan günümüzde birçok alanda farklı amaçlar için kullanılmaktadır. Gen teknolojisi uygulamalannın en etkili ve yaygın olarak kullanıldığı alanlar ise sağlık, endüstri, çevre ve tanmdır. B Sağlık alanındaki temel kullanım alanları; hastalık teşhisinin konulması, tedavisi, organ nakli, gen terapisi, aşı ve ilaç üretimi gelmektedir. Genetiği değiştirilmiş hayvanlar kullanılarak elde edilen protein ve hormon gibi maddeler aşı üretiminde ve ilaç yapımında kullanıldığı gibi hastalık tedavisinde de kullanılabilmektedir. Bu teknİklerle genetiği değiştirilmiş hayvanlardan insülin bonnonu elde edilerek diabet hastalarında kullanılmakta ve yine benzer şekilde pıhtılaştırma faktörü de hemofili hastalannda başarıyla kullanılabilmektedir. Ayrıca klonlanabilen hayvanlar kullanılarak insanlara uygun karaciğer, böbrek veya böbrek hücreleri geliştiftebilinmektedir (Uzogara, 2000). GDO'lar ilaç endüstrisinde kullanılan vitaminler, monoklonal antikorlar, aşılar, antikanser bileşikleri, anti-oksidantlar, plastikler, fiberler, polyesterler, afyonlu ilaçlar/uyku ilaçları, interferon, insan kan proteinleri ve karotenoid üretmek için kullanılmaktadır (Çelik ve Balık, 2007). Gen aktanınının kullanım alanlarından birisi de gen tedavisidir. Gıda endüstrisinde de GDO'ların yaygın bir kullanım alanı bulunmaktadır. Emülgatör, tatlandıncı, enzim, gıda yapısını koruyucu, lezzet artıncı veya renk değiştirici amaçlar için kullanılabilmektedir. GDO'ların tarımsal amaçlı kullanıım belki de dünyada üzerinde en fazla tartışılan konu olmuştur. Bitki ve hayvanların genetik yapıları değiştirilerek ve rimlerinin yükseltilmesi ve ürünlerinin kalitesinin artırılması yanında onları zararlı mikroorganizma ve diğer hastalık etmenlerine karşı korumak ayrıca 28 İSTANBUL TİCARET ODASI olumsuz çevre koşuHanna daha dayanıklı yeni canlılar haline getirmek amaçlanmaktadır. GDO'lann başta pestisit olmak üzere bitkisel üretimde ilaç kullanımını sınıriayarak çevre kirliliğini azahabileceği ileri sürülmektedir. Ayrıca kimyasal gübre kullanımının azalmasına bağlı olarak özellikle su kaynaklarının kirlenmesinin önüne geçilebileceği iddia edilmektedir. 2.2. Bitkisel Üretimde Kullamlması Gen aktanını uygulamalarının en fazla kullanım alanlarından biri bitkisel üretimdir. Genetiği değiştirilmiş ürünlerin dünya ticaretine girmesiyle birlikte bu ürünler bitkisel üretimde yoğun bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Bitkilerde moleküler biyoteknoloji uygulamaları , bitkisel üretimi ekonomik bir şekilde artırılması , herbisitlere dayanıklılık , böceklere direncin artırılması, virüs , bakteri ve funguslann neden olduğu hastalıklann önlenmesi, elde edilen ürünlerin raf ömrünün uzatılması, ürünlerin besin bileşiminin iyileştirilerek kalitesinin artırılması amacıyla yapılmaktadır. Ayrıca bitkilerin kuraklık, tuzluluk, don, yüksek asitlik gibi ekstrem koşullara dayanıklılığın artırılması gen aktanım uygulamalannın diğer amaçlan arasındadır. Bitkisel üretimde herbisitlere dayanıklılık, gen transferi youluyla bitkilere aktanlan en yaygın özelliktir. Dünyada bu teknolojinin en başarılı bir şekilde uygulandığı bitkiler mısır, soya fasulyesi , kanola, pamuk, tütün, kolza, patates ve domatestir (Çabuk ve ark. , 2005) . Kullanım alanlan dikkate alındığında ise en fazla üretimin soya fasulyesi, mısır, pamuk ve kanola ürünlerinde olduğu görülmektedir. Modem biyoteknolojinin bitkilerdeki uygulanması farklı şekillerde olabilmektedir. Örneğin bir toprak bakterisi olan Bacillus thuringiensis 'in doğal olarak ürettiği toksin bitkisel üretimde bir böcek ilacı olarak kullanılmaktadır. Bu endotoksin özellikle pamuk ve mısır bitkilerinde zararlı etkileri bulunan tırtınara karşı etkili olmaktadır. Bu bakteriden Lepidopter 'lere dayanıklılık OENETICI DEÖIŞTIRILMJŞ OROANİZMALAR sağlayan Bacillus thuringiensis endotoksin (Bt) geni özellikle yetiştiriciliğinde zararlı mücadele tırtıllara karşı ilaçları kullarumını düşürmekte etkili olmakta; değiştirilmek dolayısı kaldınnaktadır sağlığı getirilmiş, ile tarımsal (Çetiner, 2005). üzerindeki olumsuz Benzer attınlarak domatesin ise raf ömrü değişiklik sağlanmıştır (Yeşilbağ, şekilde genetiği yabancı suretiyle soya, pamuk ve kolza bitkilerinde hale ve pamuk azaltmakta böylece hem üretim maliyetini hem de lcimyasal ilaçlan n çevre ve insan etkilerini ortadan dayanıklı olan mısır 29 ot ilacına aromasmda 2004). 2.2.1. Bitkilerde Gen Transferi kullanılarak Günümüzde gen teknolojisi teknikleri arasında birbirlerine aktarılabilmektedir. arzu edilen bir genin bir olayına kopyası gen transferi veya gen teknolojisininin genler farklı canlı türleri Etlci ve özellikleri belirlendikten sonra elde edilerek aktarırnı yaygın uygulamalarından başka bir canlıya aktanlması denilmektedir. Rekorubinant DNA biri olan gen transfeıi ile bir canlının hücrelerine başka bir canlının DNA'sının belli kısım veya kısımJarırun aktanlması yapılmaktadır. işleminde Bakteri1er, maya, bitki ve hayvan hücreleri gen vektör (aracı moleküller) olarak yaygın bir şekilde Bitkilerde gen transferi nedenleri genel olarak kullarulmaktadır. aşağıdaki şekilde sırala­ nabilir. • Herbisit ve böcek.lere karşı dayanıklılık kazandırılması • Virüs, fungus ve bakterilere karşı dirençlilik kazanduılması • Kurakhk, sıcaklık, tuzluluk vb çevre koşullaıma karşı tolerans • Azot kullanırnın • Geç • Besin değeri ve kalitesinin artınlması • İlaç, aşı, amino asit, metabolit vb. üretimi olgunlaşma iyileştirilmesiyle ve raf ömrünün ürün artışı sağlanması uzatılınası aktarırru 3Q İSTANBUL TİCARET ODASI Bitkilerde gen transferi işlemidir (Şekil 1). işleminde aşama ilk istenen genın klonlanması Şekil 1. GDO Üretim Tekniği GDO Üretim Tekniği Verici Organizma Hücresi Protein DN Ası ~ _. • Rekombinant Plazmid DNAsı ~ o~~~~ 10) ~9) Protein . ~ o ('iY o) -+ Bakteri Hücresi . -.:;- , Rekoınbinant Bakteri Hücreleri P lazmid --,- ~ \ (ijf:_ \.!':- '~öı~ ~ Rekombinant Protein ~- DNAsı (Öztürk, 2004) Bu amaçla ilk önce arzu edilen geni içeren DNA parçası özel ve seçici enzimler kullanılarak kesilir ve rekombinant DNA molekülünü oluşturmak genellikle vektör denilen taşıyıcı bir DNA molekülüne (plazmid veya virüs) yerleşti­ rilir. Plazmidler bakterilerin sitoplazmasında bulunan ve replike olabilen basit organizmalardır. Vektör genellikle bakteri olan bir konukçu hücreye geni taşıyan bir araç vazifesi görür. Elde vektör kültüre alınır. Konukçu hücre bölünüp gelişirken aym zamanda milyonlarca klon elde edilir. Hedeflenen miktarda gen elde edilineeye kadar konukçunun üremesi sağla~. Daha sonra elde edilen klon genler yine seçici enzimler aracılığıyla çıkanlarak istenilen bitkiye aktarılır. Bu yöntem bütün bitkilere gen aktanmını sağlayabilen bir uygulamadır. GENETICl DEÖI~"TIRILMIŞ ORGANIZMALAR 31 2.2.2. Gen Transferinde Kullanılan Yöntemler ıslah Klasik yöntemlerinde bir bitki çeşidindeki arzu edilen özelliklere sahip genler uzun yıUar süren çalışma l ar sonucu ile blr çeşitte toplanmaya çalışılırken. gen teknolojisinde söz konusu gen tespit edildikten sonra isteneo canlıya aktanını gen transferi yoluyla yapılabilmektedir (Şeki l 2). Gen trans- ferinde amaç istenilen genin hedef hücreye aktarılmasıdır. Gen transferi fiziksel, kimyasal yöntemler ve viral vektörler kullanılarak gerçe.ldeştirilebilir. K:imyasal yöntemlerde en fazla kullamlan Kalsiyum-fosfat transfeksiyonu yöntemidir. Bu yöntemde arzu edilen gen ekspresyon için ihtiyaç duyulan elementler ile birlikte konak hücre üstüne çöktürülürler. Kalsiyum-fosfat ile çöktürülen plazmid DNA, endositoz veya fagositoz yoluyla hedef hücrenin içine Böylece gen ve elementlerden transferi tamarnlanmJŞ oluşan çözelti hedef hücre alması sağlanır. ıçıne aktarılarak gen oJur. Mikroenjeksiyon, elektroporasyon ve biyoJistik teknikleri gen transferinde kullanılan fiziksel yöntemlerdir. Elektroporasyon yöntenrinde istenilen özellik- lere sahip DNA molekülü, kJsa elektıik akım1 etkisinde bırakılarak zann kararlılığl düşürülmüş ve yüzeyinde yanklar oluşturulmuş hedef hücrelerin içine aktarılır. İnsan, bakteri ve maya hücrelerine gen transferinde bu işlemden faydalawJmaktadır. molekülü, kılcal siteplazmasına lıızlandınlıruş mikro pipetler veya transferinde bir olarak Mikroenjeksiyon teknik ile gen transferinde. yardımıyla mikroskop çekirdeğille doğrudan aktarılır. ateşleme mekanizmasından hazırlanmış altında DNA hedef hücrenin Biyolistik teknik ile gen faydalarularak yüksek derecede 1-2 mm çapındaki altın veya tungsten yapılmış metal mikro taşıyıcı adlandınlan parçacıklar aracılığtyla DNA'nın hedef hücrelere aktanlması sağlanır. Basil olmalanna başarı sın ıriJ karşın fiziksel ve kimyasal gen transfer yöntemlerinde düzeyde kalmaktadır. Transferi yapılan genler belirli bir süre fonk- siyonel kalabil:mektedlr. Bu nedenle gen teknolojisindeki virüs kökenli vektörlere yönelmişlerdir. Vektör aJaştırmalar taşıyıcı anlamına daha çok gelmektedir. 32 İSTANBUL TİCARET ODASI Şekil 2. Geleneksel ve Bitki Teknolojisi Yoluyla Bitki Islahı (FDA Consumer Mafazine, 2006) Geleneksel Islah Yöntemi ile Gen Transferi Birçok gen transfer edilmiştir~ i stenen Gen X Ticari Bitki DonörBitki Çeşidi Yeni Bitki Çeşidi Bitki Biyoteknolojisi Yöntemi ile Gen transferi Bitki biyoteknolojisi yoluyla sadece tek bir gen ilave etmek mümkündür. Tek bir gen transfer edilmi tir. 4 istenen Gen ~o 1 .-K -a di .(i e_Ç _i_ çe -ğı -.--, + B-karoten j Pirinç Pirinç Gen transferinde virüslerin taşıyıcı olarak kullanıldığı yönteme viral gen aktarım teknikleri denilmektedir. Bu yöntemde genetik materyalin hedef hücrelere aktarılmasında virüsler ve onların doğal olarak sahip oldukları avantajlanndan faydalanılrr. Viral gen aktanm yönteminde, virüslerin hastalık yapan gen molekülleri yerine istenilen tedavi edici özelliklere sahip rekorubinant gen- ler yerleştirilir. Böylece tedavi edici genleri içinde taşıyan virüsler hedef hücreye kendi yöntemlerini kullanarak girerler ve genin kodladığı protein üretilmeye başlanır. Arzu edilen genin kodladığı protein yani ilaç üretilir ve genetik bozukluk nedeniyle üretilemeyen proteinin yerini alır. En çok kullanılan viral vektörler, retrovirüsler, adenovirüsler ve herpesvirüslerdir. GENETİ<~İ DEÖİŞTIRlLMiŞ ORGANİıMALAR 33 2.2.3. Genefiği Değişiiriimiş (Tronsgenik) Bitkilerin Ekim Koşulion Gelişen ve değişen dünyada, ekolojik dengede meydana gelen iklimsel değişiklikler kuşkusuz tanını ciddi anlamda etkilemektedir. Gelecek yıllarda tüm dünyada kuraklığınartmasıyla birlikte çölleşmenin de giderek artacağı tahmin edilmektedir. Güntimüze kadar gen teknolojisi tekniklerinden yararlanılarak bitkilerin herbisit ve diğer çeşitli zararlılara karşı dayanıkldığı artınlmış, elde edilen ürünlerin kalite ve raf ömründe belirli düzeylerde iyileşmeler sağlanmıştır. Benzer şekilde bu teknikler kullanılarak kuraklığa, sıradışı iklim değişimlerine (yüksek veya düşlik sıcaklık ve don gibi), tuzlu ve mineral madde eksiklik veya fazlalığı bulunan topraklarda yetişebilecek bitkilerin geliştirilme­ si yönünde çalışmalara devam edilmektedir. Dünyada mineral madde eksikliği veya fazlalıklarının yarattığı toksisite yüzlinden bitkisel üretirnin sınırlandığı topraklann payının toplamdaki orammn %60 düzeyinde olduğu bildirilmektedir (Çakmak, 2002). Gerek çevre ve ekstrem iklim koşullarına ve gerekse de toprak karşı dayanıklı bitki sorunlarına çeşidi geliştirme çalışmalan modem biyoteknolojik teknikler kullanılarak yoğun bir şekilde devam edilmektedir. Ancak, bu özelliklerin birden fazla gen veya gen gruplan tarafından belirleniyor olması, bunların gerek belirlenip klonlanmalan gereksede bitkilere aktarma teknolojilerinin yetersizliği sebebiyle henüz beklenen başarı düzeyine ulaşılamamıştır (Çetiner, 2005). 2.2.4. Bitkisel Üretimde Kullamlan Çeşit Soyısı Dünya genelinde genetiği değiştirilmiş ürünlerin üretimi ticari amaçlı ilk tiretildiği 1996 yılından 2009 yılına kadar yaklaşık olarak 80 kat arttığı görülmüştür. Ekim alanındaki artışlada birlikte genetiği değiştirilmiş bitki çeşidi sayısında da çok önemli artışlar meydana gelmiştir. Gen teknolojisinin tarımsal tiretirnde yoğun kullamını sonucu günümüze kadar 4.500'den fazla genetiği değiştirilmiş bitkinin pilot tarla uygulamalan yapılmış ve başta mısır, soya fasulyesi, pamuk, domates ve patates gibi 40'tan fazla türün ticari olarak 34 İSTANBUL TİCARET ODASI ekimi yapılmıştır (Ölçer, 2001). Gen transferi uygulamasının başarıyla gerçekleştirildiği bitkiler sırasıyla domates, patates, mısır, soya fasulyesi, pamuk ve kolza'dır (Karaoğlu ve Kotancılar, 2007). Agrobacterium tumefaciens toprakta yaşayan bitki patojeni bir bakteri olup bitkilerde gen transformasyonu işleminde yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Bu bitkilere aktanldığında bitkiyi herbisitlere karşı dayanıklı hale getiren ve Streptomyceses hygroscopicus bakterisinden izole edilen bar geni ile Bacillus thuringiensis bakterisinden izole edilen Bt endotoksin geni transfer edilmiştir. Bt geni bitkilere aktarıldığında bazı böceklere toksik etki yapan bir protein üreterek bitkileri böceklere karşı daha dayanıklı hale getirmektedir. Dünyada 2009 yılı itibariyle toplam 25 ülkede genetiği değiştirilmiş ürünlerin üretimi yapılmıştır. Toplam 57 ülkede ise gıda ve yem amaçlı tüketimi için ithalat iznine onay verilmiştir. Genetiği değiştirilmiş 24 üründe 155 gen (events) olmak üzere toplam 762 ürün resmi onay almıştır (James, 2009). Aynı kaynağa göre 2015 yılı itibariyle yaklaşık olarak 40 ülkede 200 milyon hektarlık alanda genetiği değiştirilmiş ürün üretiminin gerçekleştirileceği tahmin edilmektedir. Bu süre zarfında yeni özelliklere sahip olan genetiği değiştiTilmiş ürünlerin geliştirileceğide beklenmektedir. Verilecek kullanım onayına bağlı olarak, önümüzdeki yıllarda yeni farklı özelliklerin aktarıldığı birçok farklı bitki çeşidinin elde edilmesi ve üretiminin yapılması planlanmaktadır. 2.3. Hayvonsal Üretimde Kullamlmasi Dünya genelinde genetiği değiştirilmi ş bitkilerin ekim alanının her geçen yıl artış göstermesi, soya fasulyesi ve mısır gibi hem insan gıdası hem hayvan yemi olarak yoğun bir şekilde kullanılan bu ürünlerin üretimini ciddi düzeyde artırmıştır. 2008 yılında toplam ekim alanı içinde genetiği değiştirilmiş soya fasulyesinin ekim alanı %70, mısırın ise %24'lük bir düzeye ulaşmıştır. Genetiği değiştirilmiş bitkilerden elde edilen ürünlerin hem insan gıdası ve hem de hay- GENETI(;t kullanılıyor olması van yemlerinde ise bir DEGİŞTtRİLMİŞ ORGANİZMALAR takım endişeleri 35 beraberinde getirmiştir. Özellikle transgenik mısır ve soya fasulyesi gibi hammaddelerin yoğun hayvan yemlerinde ürünlerin bir şekilde kullamlması güvenliğinin sorgulanmasına neden hayvanlardan elde edilen olmaktadır. GDO'lu hammadde içeren yemlerle beslenen hayvanlardan elde edilen ürünlerin insan beslenkullanılmasının mesinde sağlığı insan oluşturabileceği olası üzerinde riskler üzerinde en fazla tartışılan konu haline gelmiştir. Yapılan çeşitli hayvan besleme denemelerinde bu söz konusu kuşkular araştırılmıştır. 2.3.1. Hayvan Beslemede Kullamını Günümüze kadar yapılan ıslah çalışmalan klasik sonucunda aynı tür içerisinde benzerlerine göre daha yüksek verim veren genetik kapasiteye sahip birçok hayvan elde edilmiştir. Bu yüksek verim kapasitesine sahip hayvanlar ancak uygun beslenme rejimine tabi tutulduklarında genetik kapasiteleri ölçüsünde verim verebilmektedirler. Örneğin uzun yıllar süren ıslah çalışmalan geliştirilen sonucu ağırlıktan 2200 g tavuk hibrit hatlan 40-42 günlük bir sürede 35 g lık bir ağırlığa ulaşabilmektedir. Benzer şekilde canlı günde ortala- ma 10 lt. süt veren bir süt ineği bu bilimsel çalışmaların sonucunda günde 30-40 lt. süt verebilmektedir. Hayvanlardan yüksek düzeyde verim almak ihtiyaç duyduğu Çiftlik kuru ve besin maddelerinin karşılanmasıyla mümkün hayvanlarının yaş yemlerinde hayvan türüne göre bitkilerin gövde, sap ve yapraklan yanında onların olmaktadır. değişmekle birlikte bunlardan elde edilen soya, mısır, buğday, pirinç, yulaf, çavdar, patates gibi ürünler de kullamlmaktadır. Genetiği değiştitilmiş geniş kullanım alanı değiştiritmiş bitkilerden elde edilen bu ürünler hayvan beslemede de bulmaktadır. Hayvan yemlerinde kullanılan bu genetiği ürünlerin hayvan sağlığı ve hayvandan elde edilen ürünlere olan etkisi bilim adamları tarafından yoğun bir şekilde araştınlmaktadır. Başta et, yumurta ve süt olmak üzere hayvansal kökenli ürünlerin elde edildiği birçok hayvan türünde genetiği değiştirilmiş ürünlerin etkileri vanlar (özellikle etlik piliç ve yumurta incelenmiştir. Kanatlı tavuğu) , sığır, koyun, domuz ve haybalık 36 İSTANBUL TİCARET ODASI araştırmalarda ' en fazla kullanılan hayvan materyalleri olmuştw·. Yürütülen araştırmalarda genetiği değiştirilmiş farklı ürünler yem olarak hayvan beslemede kullanılmıştır. Hayvanlar üzerinde yapılan bilimsel araştırmalarda, yemierin yapısında bulunan ve biyolojik olarak aktif olan gen ve proteinlerin vücuda alındıktan sonra sindirim sisteminde hızlı bir şekilde DNA veya peptidlere parçalandıkları görülmüştür (EFSA, 2007). Ayrıca genetiği değiştitilmiş yem hammaddeleri ile hazırlanan yemler ile beslenen çiftlik hayvanlanndan elde edilen et, süt, yumurta ve diğer ürün ve dokularda genetiği değiştiritmiş bitki DNA parçacıkları veya proteinin kalıntısına rastlanmadığı bildirilmiştir (EFSA, 2007). 2.3.1.1. Konatlı Hayvon Beslemede Kullanımı Genetiği değiştirilmiş ürünlerin etkilerinin araştırılmasında kanatlı hayvanlar üzerinde çok sayıda besleme çalışması yürütülmüştür. Yumurta tavuğu ve etlik piliçler (broiler) kullanılarak gerçekleştirilen denemelerde, hayvanların yemlerine belirli oranlarda genetiği değiştiritmiş ürünler ilave edilerek bu ürünlerin hayvan metabolizması, sağlığı, besi performansı ve ürün bileşimleri üze rine etkileri araştırılmıştır. Brake ve Vlachos (1998), etlik piliçlerde yürüttükleri bir araştırmada, 38 gün süreyle yemiere konvansiyonel (geleneksel) mısır ve böcek dirençli genetiği değiştirilmiş mısır ilavelerinin hayvanların besi performansı ve karkas özellikleri üzerine olan etkilerini incelemişlerdir. Araştırmacılar çalışma sonunda yemlerine genetiği değiştirilmiş mısır ilave edilen etlik piliçlerin yemi daha iyi bir şekilde et' e dönüştürdükleri ve göğüs deri miktarında bir artış sağladığını tespit etmişlerdir (Çizelge 1). Jennings ve ark. (2003), etlik piliçlerde yürüttükleri çalışmalarında, hayvanlan 42 gün süreyle transgenik mısır ilave edilmiş yemlerle beslemişlerdir. Çalışma sonucunda etlik pilçlerin farklı dokularında yaptıkları analizlerde hiçbir şekilde transgenik DNA kalınıtısına rastlamadıklannı bildirmişlerdir. GENETİGİ DEGIŞTiRtLMiŞ ORGANİZMALAR Araştıncılar, 37 yem proteinlerinin hayvanlarm sindirim sisteminde sürekli olarak çok hızlı bir şekilde yıkıma uğradığını belirtmişlerdir. Çizelge 1. Etlik Piliç Yemlerine Genetiği Değiştirilmiş Mısır (Bt 5506 BTX) İlavesinin Besi Performansı ve Karkas Özellikleri Üzerine Etkisi Parametreler Canlı ağırlık, Kontrol Genetiği değişticilmiş mısır (Bt 5506 BTX) (CA), kg 1.80 1.82 Yemden yararlanma oranı, (Yem/CA) 1.75a 1.72b Yaşama oranı, 97.8 96.1 Boyun 5.6 5.7 Bacaklar 10.6 10.5 Butlar 12.3 12.5 Kanatlar 8.2 8.2 Yağ 1.36 1.42 1.89a 2.08b % Karkas Özellikleri (0/o Canlı Ağırlık) Göğüs derisi a,b Önemlilik düzeyi (P<0.05 , (Brake ve Vlachos , I 998) Einspanier ve ark. (2001) , değiştirilmiş mısır gerçekleştirdikleri araştırmalarında, genetiği içeren yemlerle beslenen etlik piliç ve yumurta doku ve ürünlerine mısıra aktanlmış geçmediğini araştırmışlardır. Çalışma rekombinant DNA tavuklarımn fragınanlarının geçip sonunda, incelenen kas , dalak, karaciğer ve böbrek dokulannda mısırın kloroplast gen parçacıkları saptanmış, buna karşın tavuk yumurtasında ne bitkiye ait yabancı bir DNA fragınanı ne de diğer örnek 38 İSTANBUL TİCARET ODASI numunelerde rekombinant Bt-Mısır'a ait herhangi bir fragınana rastlanmıştır. Bir diğer çalışmada, etlik piliç yemlerine ilave edilen genetiği değiştmlmiş soya küspesi ile konvansiyonel soya küspesinin etlik piliçlerin performans, karkas verimi ve göğüs etinin besin maddeleri içeriğini değiştirmedİğİ saptanmıştır (Kan ve Hartnell, 2004). Chesson ve Flachowsky, (2003) yürüttükleri çalışmalannda, etlik piliç ve yumurtacı tavuk yemlerine böceğe dayanıklı genetiği değiştirilmiş mısır (BtMısır) ve herbisite toleranslı (glyphosate) genetiği değiştirilmiş soya fasulyesinden elde edilen küspeyi ilave etmişlerdir. Araştırma sonunda bitki DNA fragınallian hayvaniann kas, karaciğer, dalak ve böbrek dokulannda saptanmış, yumurtada ise tespit edilmemiştir. Ancak, ineelen doku ve yumurtada genetiği değiştmlmiş DNA fragınaniarına rastlanılmadığı bildirilmiştir. Taylor ve ark. (2004), etlik piliç yemlerine 20 gün süreyle genetiği değişti­ riimiş kanola (Roundup Readyl (Event RT73)) küspesi ilavesi yaparak gerçekleştirdikleri araştırmalarında, hayvanların besi performansı, karkas ve et özelliksonunda ölçümünü yaptıklan karkas randımanı, karkas yağ oram, göğüs eti, kanat ve but oranlan bakımından yemlerine genetiği değiştitilmiş kanola küspesi veya konvansiyonel kanola küspesi ilavelerinin farklı bir etki meydana getirmediklerini bildirmişlerdir. leri incelenmiştir. Araştırıcılar çalışma Aeschbacher ve ark. (2005), etlik piliç ve yumurta tavuğu yemlerine% 60 oranında konvensiyonel mısır ve genetiği değiştirilmiş mısın (Bt176) ayn ayn ilave ederek bu yemierin hayvanlar ve onlardan elde edilen ürünler üzerine etkilerini araştırmışlardır. Araştırma sonunda yemiere ilave edilen farklı mısır çeşitlerinin, hayvanlann besi performansı ve metabolizmalan üzerindeki herhangi bir farklı etki yaratmadığını saptamışlardır. Çalışmada, yemlerine genetiği değiştitilmiş ınısır verilen tavukların organ, et ve yumurtalannda yaptıklan analizlerde, genetiği değiştirilmiş mısırda bulunan böceğe dayanıklı Bt geninin DNA fragınaniarına rastlamadıklarını bildirmişlerdir. GENETl<~t DEGİŞTİRILMIŞ ORGANİZMALAR 39 Etlik piliçlerde yürütülen bir başka çalışmada ise McNaughton ve ark. (2008), genetiği değiştirilmiş soya (DP-305423-1) ürünleri (yağ, un ve küspe) ve konvansiyonel soyanın aynı ürünlerinin eşit miktarlarda bulunduğu iki farklı yemi 42 gün süreyle hayvaniara yedirmişlerdir. Deneme sonunda iki farklı yemin hayvanların besi performansı (canlı ağırlık, ölüm oranı ve yemden yararlanma oranı) karaciğer ve böbrek ağırlıkları ile karkas özellikleri (göğüs, kanat, but ve abdominal yağ oranı) üzerine herhangi bir farklı etki yaratmadığını saptamışlardır. Gerçekleştirilen bir çok araştırmada, farklı genetiği değiştmlmiş yem hammaddelerinin yemiere ilave edilmesinin hayvanlardan elde edilen ürünlerin bileşimine herhangi bir olumsuz veya değiştirİCİ bir etki yaratmadıkları ve bu ürünlerin genetiği değiştirilmemiş benzer ürünler ile benzer sonuçlar verdikleri bildirilmiştir (Brake , ve ark. , 2003, Brake ve ark., 2005). Konuyla ilgili yapılmış birçok araştırma incelendiğinde , genetiği değiştiril­ miş yem hammaddelerinin kanatlı hayvanların beslenmesinde kullanılmasında bir sakıncanın olmadığı ayrıca bu ürünlerle beslenen hayvanlardan el ede edilen et ve yumurta gibi ürünlerin besin bileşimi üzerine herhangi bir fark yaratmadığı görülmektedir. Ayrıca incelenen araştırmalarda hayvan doku ve ürünlerinde bitkiye ait DNA fragınaniarına rastlanmadığı bildirilmektedir. 2.3.1.2. Ruminant Hayvan Beslemede Kullanımi Genetiği değiştirilmiş ürünler rurninant hayvanların (sığır, koyun ve keçi) yemlerinde yoğun bir şekilde kullanılmaktadır. Bu konuyla ilgili yapılan araştırmalar, bu ürünlerin hayvan performansı üzerine olan etkisinden çok özellikle süt bileşimine olan etkileri üzerine yoğunlaşmıştır. Ruminant hayvanlar sindirim sistemi bakımından diğer hayvanlardan büyük farklılıklar gösterirler. Ruminant hayvanların midesi dört bölmeden meydana gelir. Bu mide yapıları sayesinde ruminant hayvanlar ihtiyaç duydukları birçok besin maddesini kendi ön midelerinde yeniden sentezleyebilme kabiliyetine sahiptirler. Yani ruminant hayvanlar yemlerle tükettikleri besin maddelerinin (karbonhidrat, protein ve yağ 40 İSTANBUL TİCARET ODASl gibi) büyük bir bölümünü farklı fonnlara dönüştürdükten sonra kullanmaktadır­ lar. Genetiği değiştirilmiş yem hammaddelerinin hayvan yemlerinde kullanımı­ nın, hayvan performansı ve metabolizması, elde edilen ürünlerin bileşimleri ve besin madde kompozisyonları üzerine ne gibi etkiler yarattığı belirlemek amacıyla birçok bilimsel çalışma gerçekleştirilmiştir. Phipps ve ark. (2001), 10 adet Holstain/Friesian sığırı üzerinde gerçekleştirdikleri araştırmalarında , hayvan yemlerine 4-5 haftalarda %26 . ı oranında kullandıklan konvansiyonel kanola küspesi yerine aynı oranda herbisite toleranslı genetiği değiştirilmiş soya (glyphosate, CP4EPSPS) küspesi ve 6-12. haftalar arası da toplam yemin %13.9'na denk gelecek şekilde genetiği değiştitilmiş soya küspesi ilave etmişlerdir. Araştırıcılar deneme sonunda yem ve süt örneklerinde yaptıklan PCR (polymerase chain reaction) analizinde; 4-12 . haftalar arası aldıklan yem örneklerinde genetiği değiştmlmiş DNA tespit ettiklerini ancak sütte herhangi bir genetiği değiştirilmiş DNA fragınanına rastlamadıklannı bildirmişlerdir. Ruminant hayvanlarda yapılan bir diğer çalışmada, glyposata toleranslı genetiği değiştirilmiş soya fasulyesi hatlarının süt ineklerinin yemlerine ilavesinin süt verimi ile bileşimi ve rumen özellikleri üzerine olan etkileri incelenmiştir (Hammond ve ark. 1996). Araştırma sonunda yemiere geneti ği değiştirilmiş soya kullanımının süt verimi ve süt yağında belirli düzeyde artışlar meydana getirdiği saptanmıştır. Ruminant hayvanlarda gerçekleştirilen birçok çalışmada, yemlerde genetiği değiştitilmiş ürün kullanılmasının benzer konvansiyonel ürünlerle kıyaslandiğın­ da hayvanların süt verimi ve bileşiminde bir farklılık yaratmadığı (Çizelge 2) (Faust, 2000), ve sütte genetiği değiştirilmi ş DNA fragınanlarının tespit edilmediği bildirilmiştir (Flachowsky ve Aulrich, 2001). GENETİGİ DEGİŞTİRİLMİŞ ORGANiZMALAR 4ı Çizelge 2. Süt Sı ğı rı Yemlerine Genetiği Değiştirilıniş Mısır İlavelerinin Hayvanların Performans ve Verimleri Üzerine Etkisi (Faust, 2000) Parametreler Konvansiyonel Mısır Genetiği Değiştirilıniş Mısır Bt Event 176 Btll Yem tüketimi, (kg/gün) 43.4 44.8 47.0 Süt verimi (kg/gün) 40.4 39.5 38.2 Süt yağı, (%) 3.41 3.50 3.47 Süt proteini, (%) 2.72 2.66 2.80 Süt laktozu, (%) 4.77 4.78 4.88 Süt üre azotu, (mg/dL) 16.9 17.2 19.4 Clark ve lpharraguerre (200 ı), konu ile ilgili yapılmış toplam 23 araştırmanın sonuçlannı inceledikleri çalışmalannda, ticari olarak pazarda bulunan genetiği değiştiTilmiş mısır ve soya ürünlerinin çiftlik hayvanlan yemlerinde kullammının diğer konvansiyonel ürünler gibi hayvaniann beslenme özellikleri üzerine benzer etkiler yarattığını gösterdiğini bildirmişlerdir. Yine bu konuda yapılan bilimsel araştırmalar incelendiğinde, hayvan yemlerinde genetiği değiştiTilmiş ı. kuşak ürünlerin hayvaniann sağlığı, beslenme özellikleri üzerine konvansiyonel ürünlerden farklı bir etki yaratmadığı gibi hayvanlardan elde edilen ürünlere bu genetiği değiştirilmiş DNA fragmanlannın geçmediği bildirilmiştir (Flachowsky ve ark. 2005). Aynı araştırmacılar 2. kuşak ürünler için aynı şeyleri söylemenin henüz erken olduğunu ve yapılacak yenı araştırmalarla bunun ortaya konulması gerekliliğini vurgularnışlardır. 42 İSTANBUL TİCARETODASI 2.3.1.3. Balık Beslemede Kullanımı Ticari olarak yetiştirilen balıkların fasulyesi ürünleri enerji ve protein değiştirilmiş yemlerinde kaynağı olarak işlenmiş mısır ve soya kullanılmaktadır. Genetiği ürünlerin birçok hayvan türünün yemlerinde olduğu gibi balık yemlerinde de kullanıldığı bilinmektedir. Balık yemlerinde protein kaynağı olarak ekstrakte edilmiş soya fasulyesi yaygın bir şekilde kullanılmaktadır (Kroghdal, 2003). Balıklarda gerçekleştirilen değiştiritmiş soya, değiştirilmemiş mısır ve birçok bunların araştırmada, balık genetiği kullanılmasının genetiği ürünlerinin olanlarla karşılaştırıldığında yemlerine balıkların besi performansında her- hangi bir farklılık yaratmadığı ve incelenen balık doku ve organlarda önemli bir farklılık gözlemlenmediği bildirilmiştir (Hemre ve ark. 2005, Chainark ve ark, 2006, Sanden ve ark. 2006.) 2.3.2. Hoyvoncılıkto Biyoteknoloiik Uygulamolar Tarımın iki ana kolundan biri olan hayvancılık, bitkisel üretim ile iç içedir. Hayvancılık işletmelerinde toplam işletme giderlerinin çok büyük bir bölümünü yem giderleri oluşturmaktadır. İşletme yapısına göre değişmekle beraber bu miktar yaklaşık olarak toplam üretim maliyetinin %50-70'i arasında kabul edilir. Durum böyle olunca yem hammaddelerini bitkisel üretimden sağlayan hayvancılık sektörü, bitkisel üretimde meydana gelebilecek her türlü değişiklikten etkilenmektedir. Diğer sektörlerde olduğu gibi hayvancılıkta da temel amaç sağlıklı ve güve- nilir ürünleri en ekonomik bir şekilde elde etmektir. Hayvancılıkta ekonomik bir üretim için modem biyoteknolojik tadır. uygulamaların önemi gün geçtikçe artmak- Modem biyoteknolojik uygulamalar ve gen teknolojisi ile hayvanların genetik özelliklerinin geliştirilmesi, büyüme parametrelerin artırılması, yemden yararlanma kabiliyetinin iyileştirilmesi, üreme performansının yükseltilmesi, verim miktarı ve ürün kalitesinin artırılması yanında çevresel şartlara adaptasy- on ve hastalıklara dirençli hayvaniann elde edilmesi amaçlanmaktadır. GENETİÖİ DEÖİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR 43 Son yıllarda hayvancılık sektöründe embriyo transferi, klonlama (kopyalama), cinsiyet tayini ve gen transferi gibi biyoteknolojik uygulamalar başarılı bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Özellikle embriyo transferi ile hayvanların üreme performansında ciddi yükselmeler elde edilmiştir. Aynı zamanda biyoteknolojik uygulamalar sayesinde önemli protein, rekorubinant organizmalar elde edilmiştir. Rekorubinant DNA teknolojisi sayesinde büyüme hormonlarını üreten mikroorganizmalar elde edilmiştir. Yine, genç buzağıların son mide bölmesinde (abomasum) salgılanan ve peynir yapımında kullanılan kimozin (lag fermenti) günümüzde rekorubinant DNA teknolojisi ile mikroorganizmalara ürettirilmektedir (Ekinci ve ark. 2005). gen transferi uygulamalarında mikroenjeksiyon tekniği başarılı bir şekilde kullanılan bir yöntemdir. Hücrelerine dışarıdan yabancı gen transfer edilmiş hayvanlar genetiği değiştiritmiş hayvan olarak tanımlanmaktadır. Başka organizmalardan istenilen özelliklere sahip genlerin çiftlik hayvaniara aktanlması ile hayvanların genetik kapasitelerinin iyileşti­ rilmesi bu hayvanlardan elde edilen et, süt, yumurta ve yapağı gibi ürünlerin kompozisyonlarının değiştirilmesi, kalitesinin artırılması mümkün olabilecektir. Ancak, genetik mühendisliği tekniklerinden yararlanılarak hayvaniara dışardan gen transferi yapmak suretiyle istenilen özelliklerle ilgili genleri taşıyan genetiği değiştirilmiş hayvanlar üretmenin yolu henüz açık değildir (Karademir, 2007). Çiftlik hayvanlarında Gen teknolojisini hayvancılık sektöründe en etkin tekniklerinden biri de klonlama olmuştur. Bir canlının tıpa tıp aynısının üretilmesi olarak tanımlana klonlama, yakın gelecekte çok amaçlı kullanılabileceği tahmin edilmektedir. Hayvan klonlanması işleminde , yetişkin hayvanlardan alınıp laboratuar ortamında kültürü yapılmış hücrelerden birinden genetik bilgiyi içeren hücre çekirdeği çıkartılır ve yine hücre çekirdeği çıkarılmış bir yumurta hücresine aktarılır (Karademir, 2007). Bu yumurta hücresi, spermle döllerneye gerek kalmadan, gelişmek üzere, taşıyıcı anne hayvanın rahmine yerleştirilir. Gebelik sürecinin sonunda doğan hayvan, genetik maddesi alınan hücrelerin sahibi hay- 44 İSTANBUL TİCARET ODASl vanla her açıdan aynıdır. İlk somatik kopya olan Dolly bu şekilde elde edilmiştir (Wilnıut ve ark. 1997). Hayvanıara gen transferinin olası uygulamalarından biri de süt ineklerinin mastitis hastalığına karşı olan dirençlerini artırmaya yöneliktir. Bu amaçla moleküler biyoteknoloji teknikleri kullanılarak mastitise karşı dirençli genetiği değiştiriliDİş sığır elde edilmiştir. Yine sütü besin madde içeriği bakımından daha zengin bir hale getirmek için yüksek kazein içerikli süt veren genetiği değiştirilmiş sığır geliştirilmiştir (Brophy ve ark., 2003). Hayvan beslemede biyoteknolojik tekniklerden yararlanılarak kanatlı ve diğer tek mideli hayvanların ihtiyaç duydukları bir takım amino asitlerin (esansiyel amino asitler) ve nişasta yapısında olmayan polisakkariderin parçalanmasını sağlayan betaglukanaz, ksilanaz, likenaz, fitaz gibi enzimierin üretimi yapılabilmektedir. Bu üretilen enzimler yemiere ilave edilelerek hayvanların bu yemlerden daha etkin bir şekilde yararlanması sağlanmaktadır. Ayrıca, rumen bakterilerinin genetik modifikasyon ile selüloz sindiriminin artırılması ve silajın besleme değerinin enzimatik olarak artınıması yine modem biyoteknolojik uygulamaların sayesinde gerçekleştirilmektedir. Patojen mikroorganizmaların ve virüslerin doğrudan teşhisi, hastalıklara dirençli genetiği değiştirilmiş yeni hatların geliştirilmesi, rekombinant aşıların ve farmasötik moleküllerin üretimi, genetiği değiştiTilmiş hayvanlara organ, doku ve kaQ ürettirme imkanları bulunmaktadır. Ayrıca hayvan ırklarının biyoteknolojik yöntemlerle DNA düzeyinde karakterize edilerek ırk ayrımının kesin bir şekilde yapılması da mümkün olabilmektedir. 2.4. Sağlık Sektöründe Kullanılması Modem biyoteknolojinin en yaygın kullanım alanlarından biri de sağlık sektörüdür. Özellikle hastalıkların doğru ve etkin teşhisine olanak sağlayan biyoteknolojik gelişmeler, hastalıklardan daha iyi bir şekilde korunınayı ve tedavi yöntemlerinden yararlanmayı sağlamaktadır. ABD başta olmak üzere ileri teknolojiye sahip birçok ülke modem biyoteknolojideki gelişmeleri ekonomik GENETlGt DEGİŞTİRİLMIŞ ORGANİZMALAR faydaya 45 dönüştürme çalışmalanna hız vermiştir. Sağlık sektöründe modern biyoteknoloji uygulamaları genel olarak hastalıklardan koruma, teşhis ve tedavi, hücre tedavileri, ilaç keşfi, terapötik ilaç ve protein üretimi ve biyoinformatik araç ve ürünlerin elde edilmesini hedeflemektedir (Anonim, 2004). 2.4.1. ilac ve Ası Üretiminde Kullanılması 1 1 Son yıllarda moleküler biyoteknolojide meydana gelen hızlı gelişmeler birçok alanda geniş kullanım olanağı bulmuştur. Söz konusu teknolojiler ilerleyişin itici gücü olmuş ve giderek çok daha fazla sayıda sanayi ve hizmet sektörünü kapsar ve etkiler hale gelmiştir (Ak:alın, 2005). Günümüzde sağlık sektörüne yönelik olarak ilaç ve aşı üretiminde bu teknolojiden yararlanılmaya başlanmıştır. Bilindiği gibi çok çeşitli kaynaklardan elde edilen doğal bileşikler ilaçların etken maddesi olarak kullanılabilmektedir. Ayrıca elde edilen bu etken bileşikler yarı sentezle (modifikasyon) değiştirilerek daha etkili moleküller elde edilebilmektedir. nedenleri ortaya çıkarıldıkça bu hastalıkların birçoğunun önlenmesinde en etkili yöntemlerin ilaç ve aşı olduğu görülmüştür. Ancak, aşıların üretiminin pahalı olması ve ilaç üretiminde verirnin her zaman istenilen düzeylerde gerçekleşmemesi biyoteknolojik yöntemlerin kullanımını zorunlu hale getirmiştir. Dünya üzerinde insanların sağlık sorunlarının Koruyucu hekimliğin en önemli silahlarından biri olan aşı, moleküler biyoloji alanındaki gelişmelerden fazlasıyla payını almakta, aşı üretim teknolojileri ve uygulama yöntemleri büyük bir hızla gelişmektedir. Bu nedenle, modem biyoteknolojik uygulamalann en etkin kullanım alanlarından biri ilaç ve aşı üretimi olmuştur. Gen teknolojisinden faydalanılarak bitkilere genler aktanını ile patojen mikroorganizmaların çeşitli proteinlerini sentezleyebilen bitkiler elde edilebilmektedir. Örneğin, olgunlaştığında tüketilen muz gibi bazı tropikal ürünlerin genetiği değiştirilerek üretilecek proteinler, gelişmekte olan ülkelerde 46 lSTANBUL TlCARET ODASI hepatit, kuduz, dizanteri, kolera ve ishal enfeksiyonlarına karşı kullanılabilmek­ tedir (Uzogara,2000). Yenilebilir aşılar bu çabaların bir ürünüdür. Muz, patates gibi, çocukların kolay kolay hayır demiyeceği bitkilere bulaşıcı hastalık unsurlarının (bakteri veya virüs) bağışıklık sistemini uyaracak bir proteinini kodlayan genini aktararak, muz veya patateste bu proteinin varlığını sağlamak, bu meyve veya sebzeyi tüketen bireylerde aşı etkisi yapmaktadır (Akalın , 2005). İnsan için zararlı bir virüs veya mikroorganizmanın insan bağışıklık siste mini uyarıcı yeteneğe sahip bir protein dizisini kodlayan gen başka organizmalara aktarılarak , bol miktarda ve yan etkisi çok az aşı üretimi artık kanıksanmış bir teknik olarak görülmektedir. Günümüzde bu yöntemle geliştir­ ilmiş birçok aşı güvenli bir şekilde kullanılmaktadır (Akalın , 2005). Genetiği değiştmlmiş çiftlik hayvanlarında da rekorubinant proteinler üretilebilmektedir. Tıbbi öneme sahip olan proteinler bu teknolojiden faydalanılarak üretilebilmekte ve bunlar insan ve hayvan hastalıklarında kullanıla-bilmektedirler. Genetik klonlama ve rekorubinant DNA teknolojileri kullanılarak deneysel biyo-ilaçlar büyük miktarlarda üretilebilmektedir. Yakın gelecekte rekorubinant proteinlerin büyük bir pazar haline geleceği tahmin edilmektedir. Bazı enzimler, hormonlar, kan pıhtılaştırma faktörleri ve monoklonal antikorlar bu ürünlerden bazılarıdır. Bazı insan genleri bitkilere aktanlarak insan serum albümini ve insülin hormonu üretimi üzerinde çalışılan konulardır. 2.4.2. Hastahk Tedavisinde Kullanılmasi Günümüzde hastalıklardan korunınada ve hastalık tedavisinde moleküler biyoteknoloji ve gen teknolojisinden yaygın bir şekilde yararlanılmaktadır. Genetiği değiştirilmiş hayvan ve bitkiler kullanılarak aşı ve ilaç üretimi yapılabilmektedir. Aynca, gen teknolojisi teknikleri ile hastanın genetik yapısının değiştirilmesi bu ilaç ve rekorubinant aşıların hastanın kendisi tarafından üretilmesine olanak sağlamaktadır. Gen terapisi olarak adlandırılan bu yöntem ilaç tedavisiyle transplantasyonun birleşimi olarak düşünülmektedir. Günümüz- GENETİGİ DEGİŞTiRİLMİŞ ORGANİZMALAR 47 de kahtımsal hastalıkların tedavisinde hastaların hücrelerine işlevsel olarak eksik olan genin yerine yeni sağlıklı bir genin aktarılması ile yapılan gen terapisi çalışmalan en yaygın çalışılan konulardır. Retrovirüsler, adenovirüsler ve herpes virüsleri gen terapisi uygulamalannda vektör olarak kullamlmaktadır. Gen terapisi tekniği kan talamisi, kistik fibrozis ve bazı kanserierin tedavisinde kullanıla bilmektedir. 2.4.3. Organ Naklinde Kullamlması Günümüzde karaciğer, kalp, akciğerler, bağırsaklar, pankreas ve böbrekler gibi temel organ nakilleri başarıyla yapılmaktadır. Aynca doku nakli grubunda kemik iliği, kornea, kemik ve tendon nakilleri de geniş bir uygulama alanı bulmuşlardır. Moleküler biyoteknoloji uygulamalarının kullanılmasımn organ nakillerinin daha başarılı bir şekilde yapılmasına olanak sağlayacağı tahmin edilmektedir. Transgellik hayvanlar, meme bezlerindeki sütü fibrinojen gibi rekorubinant proteinleri büyük miktarda üretmek için kullanılabilmektedir (Çelik ve Balık, 2007). Klonlanmış hayvanların insan hastalıklarının tedavisinde model olarak kullanılabilmesi çalışmaları tüm hızıyla devam etmektedir. Klonlanan koyun keçi ve domuz gibi bazı çiftlik hayvanları kullanılarak insana nakil için uygun olan kalp, karaciğer, böbrek ve fetal hücreler geliştirilerek kullanılabilmektedir (Uzugara, 2000). 2.5. Endüstride Kullamlması Genetiği değiştirilmiş organizmalar, ilaç ve yem sanayi ve gıda endüstrisinde kullanılan enzim, protein, aşı, ilaç, kanseri önleyici bileşikler, antikorlar, vitaminler, sentetik aminoasitler, hormonlar, antioksidanlar ve daha birçok ürünlerin üretiminde kullanılabilmektedirler. Gıda endüstrisinde kullanılan enzim, emülgatör, tatlandırıcı, renklendirici, koruyucu veya stabilizatör üretiminde GDO'lardan yararlanılmaktadır. 2.5.1. Rio-fabrikalarda Kullamını Gen aktanm tekniğiyle elde edilen ürünlerin endüstriyel alanda kullanımının 48 İSTANBUL TİCARET ODASI geleneksel olarak üretilenlerden daha ekonomik ve avantajlı olduğu ileri sürülmektedir. Örneğin peynir yapımında kullanılan rennin (kimozin) enzimi genetiği değiştirilmiş mikroorganizmalar kullanılarak daha kolay ve daha ucuz üretilebilmektedir. Aynca gen aktanını ile kullanım amacına uygun olarak arzu edilen özelliklere sahip ürünün elde edilmesi de endüstriyel kullanımda büyük kolaylıklar sağlamaktadır. Benzer şekilde teknoloji kullanılarak arzu edilen bir ürün, fazla miktarda, çok daha ucuz, nakil ve depolama işlemleri daha uygun olarak üretilebilmektedir (Çelik, Balık, 2007). 2.5.2. Endüstriyel Kullanım Modem biyoteknolojinin gelişmekte olan kullanım alanlarından biri de endüstriyel kullanımdır. Genetiği değiştirilmiş mikroorganizmalar (küf, bakteri, maya) kullanılarak biyolojik temelli polimerlerin, vitamin, aşı, protein ve antibiyotikler yanında tekstil, deterjan, hayvan yemi ve yiyecek-içecek gibi çeşitli endüstriler için enzimierin üretiminde kullanılmaktadır (Karademir, 2007). Çevresel kaygılar ve fosil yakıtların tükenme tehlikesi nedenleriyle, alternatif enerji kaynaklarının, tüketilen enerji içerisindeki oranının önümüzdeki yıllarda giderek artacağı ve 2l.yüzyılın ikinci yarısında dünyanın birincil enerji kaynağı olabileceği beklenmektedir (Anonim, 2004). Moleküler biyoteknolojik uygulamaların bu alandaki hedefleri ise alternatif enerji kaynaklarının ve çevre dostu endüstriyel üretim süreçlerinin geliştirilmesidir. Tahıllardan elde edilen biyoetanol düşünülen yenilenebilir alternatif enerji kaynaklarının başında gelmektedir. ABD ve Brezilya'da biyoetanol üretimi ve kullanımı artmakta diğer birçok ülkede ise bu yöndeki çalışmalar devam etmektedir. Endüstriyel biyoteknoloji gıda endüstrisinde çok geniş bir uygulama alanı bulmaktadır. Alkollü içecekler, mayalanmış ürünler, fermente edilmiş ürünler, meyve suları, gıda koruyucu ve lezzet artıncı maddeler, süt ve süt ürünleri, sirke gibi gıda maddelerinin üretimi için yüksek performans gösteren maya, bakteri ve gıda üretim süreçlerinin belirli asamalannda gerekli enzimierin geliş tirilmesi ve kullanımı buna örnek olarak verilebilir (Karademir, 2007). GENETİGİ DEGİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR Günümüzde modern biyoteknolojik tekniklerden amaçlar için kullanılmak Genetiği değiştirilmiş 49 yararlanılarak farklı üzere birçok kimyasal madde üretilebilmektedir. mikroorganizmalar kullanılarak fermantasyonla elde edilen kimyasal maddeler ve kullanım alanlan Çizelge 3 'te verilmiştir. Çizelge 3. Fermantasyon ile Üretilen Bazı Kimyasal Maddeler (Karademir, 2007) Organik Kimyasal Mikrobiyal kaynak Kullanım Alanları Endüstriyel çözücü ve birçok organik kimyasal için ara ürün Endüstriyel çözücü ve birçok organik kimyasal için ara ürün Endüstriyel çözücü ve birçok organik kimyasal için ara ürün Asetik asit Acetobakter Aseton Clostridium Bütanol Clostridium Etanol Saccharomyces Formik asit Aspergillus Gliserol Saccharomyces İzopropanol Clostridium Laktik asit Propilen glikol Suksinik asit Lactobacillus Bacillus Rhizopus Endüstriyel çözücü, sir k e, ester, eter ve mesrubatlar Tekstil boyama, deri terbiyesi, lastik üretimi Çözücü, tatlandırıcı, patlayıcı, baskı, kozmetik, sabun, antifri Endüstriyel çözücü, kozmetik ürünler, antifiriz, mürekkepler Gıda eksilendirici, boya, deri terbiyesi Antifiriz, çözücü, sentetik resin üretimi, küf önleyici Vernik üretimi, parilimler için boya ve esterler Modem biyoteknolojik teknikler sanayi ve endüstrinin değişik şekillerde kullanılmaktadır. temizlik, gıda, darklı alanlarında Günümüzde biyoteknolojik uygulamalar ilaç, maden ve metal endüstrisi gibi birçok üretim sektöründe kullanılmaktadır. Genetiği değiştirilmiş deterjan, ekmek , antibiyotik, mikroorganizmalardan kağıt ağartma, yararlanılarak etanol, polyester, vitamin ve farklı 50 İSTANBUL TİCARET ODASI kimyasal içerikleresahip bileşikler elde edilmekte ve üretim endüstrisinde kullanılmaktadır (Çizelge 4). Çizelge 4. Endüstride Biyoteknoloji Teknikleri ve Uygulama Örnekleri (Karademir, 2007) Ürün Deterjan Biyotek Süreci Parlatıcı ve temizleyici olarak biyotek ürünleri; Proteaz, Lipaz, Amilaz Ekmek Sertlik; daha uzun süren tazelik Polyester üretimi Biyoteknoloji ürünü polyester mısır nişastasından elde edilir B2 Vitamini Bitkisel yağ ve glikoz kullanılan tek hasarnaklı fermantasyon reaksiyonu Eskitilmiş kotkumaşı Kağıt Üretimi (Ağartma) Tüketici Yararı Çevre kirliliğinin önlenmesi Daha düşük sıcaklıkta etkili sonuç; Enerji Tasarrufu Daha yüksek kalitede ekmek; daha uzun raf ömrü; Potasyum Bromatsız üretim Diğer polimerlerdeki gibi koku üretınez; parçalanma ve yanınayla toksik maddeler vermez; Biyolojik olarak üretim; atık oluşumunu büyük ölçüde azaltınası Biyoteknoloji enzimi selülaz Enerji tüketiminin azalması; Daha sayesinde tek aşamada yıkanması düşük maliyet; daha yumuşak ve yumuşatılması ürünler; daha az islenme. Klorin kullanımını ve çevreye toksik Enzimler lignin ve hücre dioksinin verilmesini azaltır; duvarlannı parçalayarak süreci kullanılan daha az enerji ve gerçekleştirirler kimyasala bağlı olarak maliyetin azalması Etanal yakttı Selülaz enzim teknolojisi tanelerinin önce şekere ardından etanole kullanılarak tahıl dönüştürülmesi Antibiyotik Kontakt Lens Solüsyonları Tek hasarnaklı biyolojik süreçle dogrudan fermantasyonun yapılarak antibiyotik medyumunun hazırlanması Proteaz enziminin kullanılmasıyla protein kalıntılarının temizlenmesi Sera gazı etkisinin azaltılması; domestik enerji üretiminin artması; önceki üretim ürecinden daha verimli Enerji tüketiminde % 65 azalma; tüm maliyetle azalma Daha etkili temizleme; daha az tahriş ve daha az enfeksiyon Bu ürünlerin çevre kirliliğinin azaltılması, tasarruflu enerji daha düşük maliyetli üretim sağladığı öne sürülmektedir. kullanımı ve 3. GDO'Iu Ürünlerin Etkileri odern biyoteknolojinin en yaygın kullanıldığı alaniann başında tarım ve gıda sektörü gelmektedir. Tarımda endüstrileşmeyle beraber yeni bilgi teknolojilerinin ortaya çıkanlması onları gıda üretim ve işlenmesinde kullanılmasını zorunlu hale getirmiştir. Tarım ve gıda sektöründe 20. yüzyılda başlayan endüstrileşme, gıda güvenliği ve kalitesi yanında su ve çevre kirliliğine neden olmayacak tarımsal üretim modellerinin kullanılmasını teşvik etmiştir. M Özellikle 20. yüzyılın son çeyreğinde tarımsal üretimde modern biyo teknolojik tekniklerin daha yaygın bir şekilde kullanımı sağlanarak üretimde daha fazla artış elde edilmesi hedeflenmiştir. Tarım teknolojileri ve modern biyoteknolojinin bütünleşmesi sonucu ortaya çıkan GDO'lar ise kısa bir zaman zarfında tarımsal üretimin birçok alanında etkin bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Ülkelerin gelişmişlik düzeylerine bağlı olarak GDO farklı amaçlar için kullanılmaktadır. Toplumlardaki bilinç düzeyinin gelişmesine bağlı olarak da üretimde yeni teknolojilerin kullanımının insan, hayvan, tarım ve gıda ve çevre üzerine olan etkileri tartışılmaya başlanmıştır. 3.1. Tarım Üzerine Etkileri Günümüzde tarımsal üretimde ciddi ve çok önemli gelişme ve değişiklikler yaşanmaktadır. Tarım işletmeleri sayı olarak azaimalanna karşın üretim potansiyeli bakımından büyüme göstermektedirler. Dünyadaki hızlı nüfus artışına bağlı olarak gıdalara olan ihtiyacın her geçen gün artış gösterdiği bir gerçektir. Dünyada işlenebitir tarımsal alanların sınırlı olması ise mevcut alaniann daha verimli bir şekilde kullanılmasını zorunlu hale getirmektedir. Birim alandan daha fazla ürün elde edilerek ihtiyaç duyulan miktarda gıda üretiminin sağlan­ ması tarımda üzerinde en fazla çalışılan konu olmuştur. Yeni teknolojiler birim alan veya birim hayvandan daha fazla ürün elde etmeyi ve farklı ürünler elde etmeyi olanaklı hale getirmiştir. 20. yüzyılın başlanndan itibaren, genetik biliminde meydana gelen gelişmelerin bitki ve hayvan ıslahında yaygın olarak kullanılması yüksek verimli bitki çeşit ve hayvan 52 İSTANBUL TİCARETODASI ırklarının geliştirilmesine olanak sağlamıştır (Atsan ve Kaya, 2008). Üretimde çeşitliliğin artmasıyla birlikte gıda üretiminde tüketici talep ve tercihleri dikkate alınmaya başlanmıştır. Tüketici tercihleri tarım ve gıda sektöründe birçok değişim ve gelişmeye neden olmuştur. Üreticiler, yeni bilgi teknolojilerinden faydalanarak tüketici isteklerine uygun ürün elde etmeye yönelik çalışmalara başlamıştır. Tarımsal üretimde mekanizasyon ve ihtisaslaşmaya paralel olarak üretim artışını sağlamak için çeşitli arayışlara gidilmiştir. Bu amaçla tanmsal üretimde kimyasalların kullanımına başlanmış ve kısa bir süre zarfında birçok kimyasalın tarımsal üretimdeki kullanımı yaygınlaşmıştır. Tanm ve gıda üretim sektöründe teknik bilgi ve teknolojilerin önemi artıkça üretimde artış sağlanmış bu gelişmeler de beraberinde tarımsal endüstrileşmeyi getirmiştir. Biyoteknoloji özellikle tarımsal biyoteknoloji, tanmda klasik ıslah yöntemleri ile çözülemeyen ekonomik öneme sahip bazı problemierin çözümünde önemli katkılar sağlamıştır (Atsan ve Kaya, 2008). Ancak, zamanla tarımsal üretimdeki kimyasal madde ve gübre kullanımının ekolojik denge üzerinde ciddi zararlar yarattığı anlaşılmıştır. Bu da su, toprak ve çevre kirliliğine neden olmayacak tarımsal üretim tekniklerinin kullanımını zorunlu hale getirmiştir. Gelişmiş ülkeler, modem biyoteknolojik yöntemlerden faydalanarak hem dünyadaki hızlı nüfus artışının ihtiyaç duyacağı gıda miktannı üretmek ve hem de çevreye zarar vermeyecek bir üretim için GDO'lan yaratmış ve çözüm olarak sunmuştur. Tarımsal üretimde GDO kullanımının bitkilerde hastalık yapıcı etmenlerin ortadan kaldınlabileceği, kimyasal madde ve tanm ilaçlannın kullanımııun düşürerek insan, hayvan ve çevreye olan zararların azaltılabileceği ve yeraltı su kaynaklannın kirlenmesinin önüne geçilebileceği iddia edilmektedir. Aynca modem biyoteknolojik uygulamalar sonucunda elde edilecek GDO'lar ile gıdaların besin madde değerinin artırılabileceği ve raf ömrünün uzatılabileceği öngörülmekte, bitki hastalık ve parazitlerle daha etkin mücadele edilebileceği ileri sürülmektedir. Aynca yüksek nem, sıcaklık, soğuk, kuraklik, tuzluluk vs. GENETİGİ DEÖiŞTİRiLMiŞ ORGANİZMALAR gibi sıradışı çevre koşullarına dayanıklı bitki çeşitleri time büyük kolaylıklar sağlayacağı savunulmaktadır. geliştirilerek tarımsal 53 üre- Bitkisel üretimde elde edilen genetiği değiştirilmiş ürünlerin hayvansal üretimde kullanılabileceği göz önüne alındığında bunların hayvan ve onlardan elde edilecek ürünlerde yaratabileceği etkiler gerek hayvan ve gerekse de insan sağlığı açısından ele alınması gereken bir diğer tartışma konusudur. Nitekim genetiği değiştitilmiş bitkilerden elde edilen yem hammaddelerinin hayvan beslemede kullanımı başta biyogüvenlik olmak üzere birçok sorunun ortaya çıkmasına neden olduğu bildirilmektedir (Gürlek ve ark, 2007). GDO'ların insan ve hayvan sağlığı ile çevre üzerinde yaratabileceği olası olumsuz etkileri bunların tarımsal üretimde kullanımını sınırlandıran temel unsurlardır. 3.1.1. Bitkisel Üretim Üzerine Etkileri Modem biyoteknolojik uygulamalar bitkisel üretimde oldukça geniş bir kullanım alanına sahiptir. Gen teknolojisi ve doku kültürü teknikleri kullanılarak bitki ve hücrelerin çoğaltımı, özelliklerinin değiştirilmesi ve geliştirilmesi yapı­ labilmektedir. Ayrıca bu yöntemlerden yararlanılarak, genetik ve stoplazmik uyuşmazlık gibi nedenlerle bitki cins ve türleri arasında veya cins ve tür içindeki bit.ltiler arasında başarılı melezlerneleri engelleyen, doğanın engelleyici mekanizmaları da devre dışı bırakılabilmektedir (Karademir, 2007) . İlk genetiği değiştitilmiş bitkinin elde edildiği 1980'lerden günümüze kadar modem biyoteknoloji alanında çok hızlı gelişmeler yaşanmıştır. Tarımsal ve ekonomik açıdan önemli olan bitkilere gen aktanını yapılarak farklı özelliklere sahip birçok bitki çeşidi elde edilmiştir. Bitkisel üretimde biyoteknoloji uygulamaları daha çok çeşit geliştirme, herbisitlere dayanıklılık, böceklere dirençlilik, hastalık ve zararlılara dirençlilik, ektrem çevre koşullarına dayanıklılık ve besin madde bileşiminin zenginleştir­ ilmesi veya raf örnrünün artırılması üzerinde yoğunlaşmıştır. 54 İSTANBUL TİCARET ODASI Yabancı otlarlamücadele bitkisel üretimde üzerinde en fazla durolan konulardan biridir. Yabancı otlar çoğunlukla kültür bitkilerinin su, besin maddesi ve güneş gibi gelişmelerini etkileyen faktörlerden yararlanmada kültür bitkileriyle rekabet ederek verim azaimalarına neden olurlar. Bu verim artışını önlemek amacıyla herbisit (yabancı ot öldürücü) ilaçlar kullanılmaktadır. Yabancı ot probleminin çözümünde modern biyoteknoloji tekniklerinden faydalanılarak kültürü yapılan bitkilere herbisitlere dayanıklılık kazandıracak özellikler gen transferi uygulamaları ile sağlanmıştır. Gen transferi yoluyla buğday, mısır, pamuk, şeker­ pancarı, şeker kamışı, soya fasulyesi, sebze ve meyveler gibi birçok bitki çeşidi herbisitlere dayanıklı hale getirilmiştir. Bitki hastalık etmenleriyle mücadele de modem biyoteknolojiden yararlanılmaktadır. Özellilde virüs ve küf hastalıkianna dayanıklı genetiği değiştirilmiş bitki çeşitleri etme çalışmalan devam etmektedir. Bu alanda yapılan çalışmalar sonucunda hastalıklara direnç geni aktanlmış birçok bitki çeşidi geliştirilmiştir. Bitkisel ürünlerin besin madde içeriğinin zenginleştirilmesi ve raf ömrünün uzatılınası çalışmalan yamnda, değişen iklim koşullannda ekonomik verim sağlanacak bitki çeşitlerinin geliştirilmesi çalışmalan devam etmektedir. Bu amaçla modern biyoteknolojik tekniklerden yararlanılarak vitamin, esansiyel yağ asitleri, antioksidan maddeler, esansiyel amino asitler, mikro elementler bakımından zenginleştirilmiş ürün çeşidi elde edilmesi hedeflenmektedir. Ayrıca kuraklik, aşırı soğuk ve sıcaklık gibi ektsrem iklim ve çevre koşullarına dayanıklı bitki çeşidi elde etme hedeflenen diğer çalışmalardır. 1996 yılından itibaren GDO'lu ürünlerin ticaretinin yapılmaya başlanması dünya genelinde transgenik bitkilerin ekim alanında yadsınmayacak bir artışa neden olmuştur. 2009 yılı itibariyle de ticari amaçlı yetiştirilen genetiği değiştir­ ilmiş bitkilerin ekim alanı dünya genelinde toplamda yaklaşık olarak 134 milyon hektara ulaştığı bildirilmiştir (James, 2009). GENETİGİ DEGİŞTİRİLMiŞ ORGANİZMALAR 55 Günümüze kadar, birçok bitki çeşidine dışarıdan gen aktanını yapılmak suretiyle genetiği değiştiTilmiş yeni bitki çeşitleri elde edilmiştir. Arpa, buğday, kanola, alfa alfa, yonca, pamuk ve keten gibi tarla bitkileri yanında brokoli, havuç, kabak, domates gibi sebzelerde ve kiraz, kivi, narenciye meyvelerinde genetiği değiştirilmiş birçok çeşit elde edilmiştir. Şimdiye kadar gen aktarımı yapılmış ürün çeşitleri Çizelge 5 'te sunulmuştur. Çizelge 5. Genetiği Değiştirilmiş Ürün Çeşitleri (Runge, 2004) Tarla bitkileri Sebzeler Diğer Meyveler Alfa alfa Arpa B rokoli Elma Acı Kabak Muz Kakao Kanola Havuç Kavun Kahve Tapyoka Karnabahar Kiraz Sarımsak Yonca Salatalık Narenciye Acıbakla Pamuk Patlıcan Hindistan cevizi Hardal bitkisi Keten Marul Üzüm Palm yağı Mısır Soğan Kivi Haşhaş yağı Pirinç Bezelye Mango Zeytin Ayçiçeği Papaya Yerfıstığı Sorgum Biber Patates Ananas Tütün Soya fasulyesi Ispanak Erik .Şekerpancarı Lahana Şeker kamışı Domates Çilek Karpuz marul Aspur Buğday Dünyada ticari üretimi yapılan en fazla GDO'lu ürünler soya fasulyesi, mısır, pamuk ve kanola'dır. Ayrıca domates, patates, şeker pancarı, arpa, kabak, marul, ananas, kiraz, buğday ve birçok meyve ve sebzenin genetiği değiştir­ ilrnek suretiyle üretimi yapılmaktadır. 56 lSTANBUL TİCARET ODASJ Tarımda gün geçtikçe GDO'lu tohumların üretimleri de artış göstermektedir. Bitkisel üretimde genetiği değiştirme çalışmalarının daha çok herbisitlere dayanıklılık, böceklere direnç, virüs ve fungus gibi hastalıklara dayanıklılık, ürünlerin raf ömrünün artırılması. besin madde kompozisyonlarının yükseltilerek kalitelerinin iyileştirilmesi üzerine yoğunlaştığı görülmektedir. Hayvansal üretimde ise et ve süt üretiminin artırılması, hastalıklara karşı dayanıklılık ve insan sağlığında da kullanılan bir takım hormon, enzim ve aşıların yapısına giren proteinlerin üretimi amacıyla genetik değiştirme çalışmaları yürütülmektedir. Tarımda genetiği değiştirilmiş ürünlerin üretimi ve kullammının insan, hayvan veya çevreye olan etkisinin uzun vadede neler olacağı henüz tam olarak bilinmemektedir. Ancak mevcut bilgiler, melez nesil oluşturma aşamasında gen kaçışı nedeniyle değiştirilen genetik özelliklerin çevreye kontrolsüz olarak yayılmasına bağlı riskler bulunduğu yönündedir (Akgönül ve ark. 2007). Genetiği değiştirilmiş ürünlerdeki genlerin geniş bir alana yayılarak kontrol edilemez bir durum alabileceği ihtimali ve sonrasında meydana gelebilecek sonuçlar ile ilgili kuşkular da giderek artmaktadır. Bitkilere aktarılan genlerin gen kaçış yoluyla diğer yabani türlere bulaşması ve yabaniliğin artması ve yeni yabaru türlerin ortaya çıkması ekosistemde önemli tahribatlar yaratabilme ihtimalini artırmaktadır (Aydın, 2008) . Aynca, GDO'lu bitki "yok edici gen-terminating gene" olarak adlandırılan genler nedeniyle yeniden üremeden yoksun bırakılmış olması doğada bulunan diğer bitkilerin herhangi bir gen kaçışıyla döllenmesini olası hale getirir bu da bitkilerde kısırlığa yol açabilmektedir (Akgönül ve ark, 2007) . Genetiği değiştirilmiş tohum üretimi artıkça dünya tek tip tohumlara bağımlı hale geleceği bunun da ürün çeşitliliğin azalmasım beraberinde getirerek, gelecekte çıkabilecek olası yeni hastalıklarla mücadeleyi zorlaştıra­ bileceği ileri sürülmektedir (Meseri, 2008). GENETİGİ DEGİŞTİRİLMİŞ ORGANiZMALAR 57 3.1.1.1. Tahıliann Üretimi Üzerine Etkileri Tahıllar, gerek insan ve gerekse de hayvan yemi olarak kullanılan en yaygın bitkisel kaynaklı ürünlerdir. Son zamanlara kadar, klasik ıslah ve melezierne yöntemleri ile tahılların iklim, hastalık ve zararlılara karşı daha dayanıklı hale getirilmesi için birçok çalışma yürütülmüştür. Günümüzde ise gen teknolojisindeki gelişmelerden yararlanılarak tahıliara pek çok genin transferi yapılarak bunların söz konusu hastalık ve zararlılara karşı tolerans ve dayanıklılığı artırılınaya çalışılmaktadır. Gen transferi uygulamalarında tahılların in vitro rejenerasyonyaya inatçılıkları ve Agrobacterium'a karşı olan dirençlerinden dolayı bazı zorluklar bulunmaktadır (Karaoğlu ve Kotancılar, 2007). Buna rağmen, rekombinant DNA teknolojisi kullanılarak mısır, pirinç, buğday ve arpa gibi önemli tahıllara birçok gen başarıyla aktarılmıştır. Şimdiye kadar gen transferinde en başarılı olunan tahıllar mısır, pirinç ve buğdaydır. Gen teknolojisi tekniklerinden yararlanılarak; herbisit dayanıklı, böcek dirençli ve herbisit dayanıklı-böcek dirençli çok sayıda genetiği değiştirilmiş ticari mısır çeşidi elde edilmiştir (Çizelge 6). 58 İSTANBUL TİCARET ODASr Çizelge 6. Ticari Amaçlı Genetiği Değiştirilmiş Mısır Çeşitleri (Karaoğlu ve Mısır Kotancılar, (2004 yılı) 2007) Özellik Hibrit sayısı Btll Böcek dirençli ve herbisit toleranslı Bt176 Böcek dirençli TC1507 Böcek dirençli ve herbisit toleranslı Mon810 Böcek dirençli 936 Mon863 Böcek dirençli 260 MonGA21 Herbisit toleranslı 387 Nk603 Herbisit toleranslı 383 T25 Herbisit toleranslı 83 Mon81 O+GA2 1 Böcek dirençli ve herbisit toleranslı 202 Mon810+NK603 Böcek dirençli ve herbisit toleranslı 203 Mon810+T25 Böcek dirençli ve herbisit toleranslı 4 Mon863+GA21 Böcek dirençli ve herbisit toleramlı 21 Mon863+NK603 Böcek dirençli ve herbisittoleranslı 43 60 3 34 İnsan gıdası ve hayvan yemi olarak en fazla üretimi yapılan tahıllardan biri olan mısır' dır. Yüksek enerji ve orta düzeydeki protein içeriği mısırın çok amaçlı kullanımını sağlamaktadır. Dünyada üretilen toplam mısırın %60'ı hayvan yemi, %20'si insan gıdası (doğrudan tüketim), %10'u işlenmiş gıda ve %10'u diğer tüketimler ile tohumluk olarak kullanıldığı tahmin edilmektedir (Özcan, 2009). GENET!Ci DECİŞTlRILM!Ş ORGANIZMALAR 59 Gen teknolojisi yöntemleriyle bitkileri böceklere karşı dirençli bir duruma getirmek amacıyla bunlara toprakta yaşayan Bacillus thuringiensis bakterisine ait bir gen aktarılmaktadır. Bu gen bitki zararlılanna karşı toksik etki gösteren "Bt endotoksini" üretmektedir. Bu proteini kodlayan gen bitkiye aktanldığında bitkide böcek öldüren bir proteinin üretilmesini sağlamaktadır. Mısıriara bu genin aktanlması sonucuBt-Mısır'lar elde edilmiştir. Bt-Mısır elde edilmesiyle insektisit kullamlmadan böceklerden kaynaklanan zararlar en aza indirilmiştir. Böceklere dayanıklı hale getirilmiş genetiği değiştmlmiş mısır çeşitleri sayesinde böceklere karşı ilaçlama yapılmaksızın üretimde %30 oranında artışlar sağlanabilmektedir (Özcan, 2009) . Böceklere dirençli genetiği değiştitilmiş mısır çeşitleri günümüzde 7'si AB ülkesi olmak üzere toplam 17 ülkede yaklaşık 37 milyon hektarlık bir alanda üretilmekte ve 54 ülkede de gıda ve yem amaçlı kullanılmaktadır (Özcan, 2009). Dünyada 2007 yılı itibariyle küresel olarak 780 milyon ton mısır üretiminin gerçekleştiği (Özcan, 2009) ve bunun yaklaşık olarak %20-24'lük kısmının genetiği değiştitilmiş mısır olduğu tahmin edilmektedir (James , 2008). Dünyada en fazla tüketilen tahıllardan biri olan buğdayda ilk gen transferi denemesi Triticum monococcum buğdayına protoplazmadan oluşan hücre süspansiyonu içine nptll geni transfer edilerek uygulanmıştır (Karaoğlu ve Kotancılar, 2007). Daha sonraki zamanlarda diğer tahıllarda olduğu gibi Agrobacterium aracılığı ile gen transferi gerçekleştirilmiştir. Tahılların besin madde bileşimlerinin zenginleştirilmesine yönelik yapılan en önemli çalışmalardan biri Avitamininin ön vitamini olan beta karotence zengin pirinç elde edilmesidir. "Altın Pirinç" veya "Golden Rice" olarak adlandırılan bu pirince iki farklı mikroorganizmadan alınmış A vitamini senteziyle ilgili üç farklı gen aktarılmıştır. Altın pirinç endosperminde beta karoten sentezi arttığı için diğer pirinçlerden daha yüksek düzeyde karoten içeriğine sahiptir. Aynca, esansiyel amino asit içeriği yükseltilmiş ve mikro minerallerce zenginleştirilmiş tahıl ürünlerinin yakında üretilmesi beklenmektedir. 60 İSTANBUL TİCARET ODASI 3.1.1.2. Sebze ve Meyve Üretimi Üzerine Etkileri Modern biyoteknolojinin tarımsal üretimdeki temel kullanım amaçlan arasında daha ekonomik bir üretim yanında, ürünlerin besin madde bileşimi bakımından zenginleştiTilerek daha fonksiyonel hale getirilmesi ve raf ömrünün uzatılınası da bulunmaktadır. Meyve ve sebzelerin yapılannda özellikle üretimden tüketiciye ulaştırma sürecinde erken olgunlaşma veya uygun çevre koşullannın sağlanamamasına bağlı olarak yumuşama ve bozulmalar meydana gelmektedir. Domates, çilek ve kiraz gibi kısa zamanda tüketilmesi gereken ürünlerdir. Meyvelerde olgunlaşma ve yumuşama hücrelerinde üretilen Etilen düzeyine bağlı olarak değişiklik gösterebilmektedir. Modem biyoteknolojik yöntemlerden yararlanılarak özellikle kısa sürede bozulan bazı meyve ve sebzelerin raf ömrünün uzatılınasını sağlayacak çalışmalar yürütülmektedir. Bu uygulamalar ile etilen üretiminde rol oynayan genlerin kontrol edilmesi veya farklı bir strateji olarak hücre duvarını bozan bir enzim olan poligalakturonaz enziminin baskılanarak pektin yıkımının ertelenmesi ile meyve ve sebzelerdeki olgunlaşma geciktirilebilmektedir (Akgönül ve ark, 2007). Bitki biyoteknolojisi ve özellikle gen teknolojisi alanındaki gelişmeler sayesinde ilk genetiği değiştir­ ilmiş ürün bitkisi olan uzun raf ömürlü domates FlavrSavr adı ile 1996 yılında pazara sürülmüş ancak, pazarlama stratejilerindeki yanlışlıklar ve tüketiciler tarafından kabul görmemesi sonucu üretimden kaldırılmıştır. (Çetiner, 2005) Biyoteknolojik uygulamalar kullanılarak sebze ve meyvelerin raf ömürlerinin uzatilması özellikle kısa sürede tüketilmesi gereken domates, çilek, şeftali, muz, ahududu ve kiraz gibi ürünlerin daha ekonomik bir şekilde pazarianmasına olanak sağlayabilmektedir. 3.1.2. Hayvonsol Üretim Üzerine Etkileri Günümüzde gen teknolojisi ile canlılar arasında gen transferi yapılabilmek­ tedir. Gen transferi insan, bitki, mikroorganizma ve hayvan arasında değişik amaçlar için uygulanabilmektedir. Farklı canlı türleri arasında yapılan gen trans- GENETİGİ DEGİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR 61 feri sayesinde doğada daha önce hiç bulunmayan gen bileşimleri üretilebilmektedir. Çiftlik hayvanlarında şimdiye kadar tavşan, koyun, domuz gibi birçok hayvan üzerinde embriyoları hücre aşamasındayken yüzlerce değişik gen denenmiş ve değişik türler elde edilmiştir. Modem biyoteknolojik uygulamaların hayvansal üretimdeki temel hedefi hayvanlardan elde edilebilecek en ekonomik verim artışını sağlamaktır. Bu amaçla hayvanın genetik yapısımn değiştirilmesi ve geliştirilmesi, klonlama ve ürün kalitesinin artırılması çalışmaları yürütülmektedir. Genetik kapasite olarak üstün hayvanların elde edilmesi ve yine sağlık açısından büyük önemi olan terapötik maddelerin biyoteknolojik yöntemler kullamlarak hayvaniara ürettirilmesi çalışmaları bu teknolojinin üzerinde çalıştığı diğer konulardır. Gününıüze kadar, ticari olarak genetiği değiştiritmiş hayvanlar henüz üretim amaçlı kullanılmamaktadır. Ancak bazı hayvan türlerinin genetiğinin değiştirilmesi çalışmalarının devam ettiği bilinmektedir. Son zamanlarda, genetiği değiştirilmiş hayvanlarla ilgili çalışmaların olası çevresel etkileri ve kaygılan çalışmalan ABD Ulusal Araştırma Konseyi (NRC), İngiltere Tarım ve Çevre Biyoteknoloji Komisyonu (AEBC, 2002) ve Pew Gıda ve Biyoteknoloji Girişimi (PIFB, 2003) tarafından yapılmaktadır. Hayvansal üretimde ekonomik verimlilik ancak ekonomik yem varlığında mümkün olmaktadır. Günümüzde hayvan yemlerinde kullanılan hammaddelerin büyük bir kısmı artık genetiği değiştmlmiş olarak da üretilmektedir. Genetiği değiştirilmiş bitkilerden elde ürünler ve genetiği değiştirilmiş mikroorganizmalardan üretilen enzimler hayvan yemlerinde yaygın bir şekilde kullanılmak­ tadır. Dünyada global olarak hayvan yemlerinin yaklaşık olarak 600 milyon ton gibi bir oranda olduğu tahmin edilmektedir. En fazla yemi üretilen hayvan türleri tavuk, domuz ve sığırlardır. Mısır ve diğer tahıllar yanında soya fasulyesi ve kanola bu hayvanların yemlerinde en fazla kullanılan bitkisel ürünlerdir. Genetiği değiştirilmiş ürünlerin hayvan yemlerinde kullanılmasıyla ilgili üzerinde en fazla durolan konulardan biri; ürünlerden gelen değişime uğramış 62 İSTANBUL TlCARET ODASI DNA' mn hayvansal ürünlere geçmesinin neden olabileceği potansiyel risklerdir. Ancak hayvanların sindirim sisteminde salgılanan bir takım enzimlerin bitkilerden gelen genetiği değiştmlmiş DNA'ları parçaladığı ve bunların hayvansal son ürünlere geçmesini engellediği tespit edilmiştir. Bu yüzden de elde edilen hayvansal ürünlerin hayvan ve çevre üzerinde herhangi bir risk oluşturmadığı ileri sürülmektedir. 3.1.2.1. Et Üretimine Etkileri Hayvanlardan elde edilen en önemli ürünlerinden biri ettir. Hayvansal üretimdeki biyoteknolojik uygulamalar daha çok et üretimini artırmaya yönelik çalışmalan kapsamaktadır. Hayvanların hızlı büyümelerini ve et verimlerini artırmak, besin maddelerince daha zengin hayvansal kökenli ürünler elde etmek ve hastalıklara karşı dirençli hayvanlar yetiştirmek için hayvanların gen ve kromozom haritalanm çıkarmaya yönelik çalışmalar hız kazanmıştır. Gen teknolojisi tekniklerinden yararlanılarak istenilen özelliklere sahip genleri taşıyan hayvanları elde etmek henüz olası değildir. Ancak, daha hızlı büyüme ve daha kaliteli et üretiminden sorumlu olan çok sayıdaki genin varlığı tespit edilmiştir. Farelerde büyüme hormonun salgılanmasından sorumlu olan genler keşfedildikten sonra çiftlik hayvanları üzerinde bu yönde birçok araştırma yürütülmüştür. Yapılan araştırmalarda, balıklarda sorumlu genlerde bir takım değişiklikler yapılarak büyüme hormonu salgılanmasının artırılabileceği ve bunun sonucunda büyümenin hızlandırılabileceği bildirilmiştir (Zbikowska, 2003). Söz konusu bu etkinin domuzlarda da gözlemlenmesine rağmen koyunlarda büyüme veya karkas kalitesini artırıcı bir etki yaratmadığı bildirilmiştir (Nottle ve ark. 1997). Domuz ve koyunlarda yapılan çeşitli araştırmalarda, yapılacak gen transferleri ile büyüme hormonu seviyesinin artırılmasının hayvanlarda istenmeyen bir takım patolojik oluşurnlara neden olabileceği tespit edilmiştir. GENETiGİ DEGİŞTiRiLMİŞ ORGANiZMALAR 63 3.1.2.2. Süt Üretimine Etkileri Süt, doğum yapmış memelilerden elde edilen ve içerdiği vitamin, protein, mikro ve makro mineral öğeleri ile insan yaşamının her döneminde ihtiyaç duyulan değerli bir besin kaynağıdır. Dünyada en fazla tüketilen gıdalardan biri olan süt, hayvanlardan elde edilen temel ürünlerden biridir. Gerek klasik ıslah yöntemleriyle ve gerekse de günümüz genetik mühendisliği teknikleri ile hayvanlardan daha fazla süt elde etme çalışmalan devamlılık arz etmektedir. Şimdiye kadar, genetik mühendisliği uygulamaları sayesinde süt verimi bakımından yüksek genetik potansiyele sahip birçok hayvan ırkı elde edilmiştir. Günümüz koşullarında gen teknolojisi uygulamalanndan yararlanılarak hayvanlardan daha fazla süt verimi elde etmek yanında istenen özelliklere sahip süt elde edilmesi hedeflemektedir. Gen teknoloji teknikleri kullanılarak farklı hayvan türleri üzerinde gerçekleştirilen birçok çalışmada önemli sonuçlar elde edilmiştir. Domuzlar üzerinde yapılan çalışmalarda, gen transferi yapılaraksütün laktalbumin ve immünglobulin konsantrasyonlannın artırılarak sütün domuz yavruları için daha besleyici bir hale getirilebileceği görülmüştür. Wheeler ve ark. (2003), yürüttükleri yavrulannın sağlığını korumada, büyüme ve gelişmeleri üzerinde önemli etkiler sağladığını belirtmişlerdir. Genetiği değiştirilmiş keçilerden daha düşük doymuş yağ asidi içeren süt elde edilebileceği ve aynca sütün lizozim enzimince zenginleştirilerek tüketiciletin bakterilerin hastalık yapıcı etkisinden korunabiieceği bildirilmiştir (Murray ve ark.2003). Genetiği değiştiTilmiş rneklerden elde edilen sütün hayvaniara mastitisden sorumlu bir patojen olan Staphylococcus aureus'un gelişiminin önlenebileceği ve hayvanıann mastitise dirençli hale getirilerek mastitisin neden olacağı ekonomik kaybın önüne geçilebileceği bildirilmiştir (Kerr et al., 2001). Günümüze kadar, farklı hayvan türleri kullanılarak gerçekleştirilen çalışmalarda, sütün laktoz içeriğinin düşürülerek laktoz toleranssızlığı olan 64 İSTANBUL TİCARET ODASI hastaların süt tüketiminin sağlanabileceği ve sütteki kazein protein düzeyinin artınlarak peynir yapımında daha etkin bir şekilde kullanılabileceği ortaya konulmuştur. Ancak, genetiği değiştiTilmiş hayvanlardan elde edilen sütün uzun vadede insan sağlığı üzerinde ne gibi etkiler yaratabileceği tam anlamıyla açıklığa kavuşturulmadığı için bu yöndeki çalışmaların pratikteki uygulamalarını duraksatmaktadır. Günümüzde modem biyoteknoloji tekniklerinin hayvansal üretimde kullanılması ile genetiği değiştitilmiş hayvanlardan arzu edilen özelliklere sahip süt elde edileceği gibi sütün işlenınesini kolaylaştıracak bir takım özelliklerin de süte kazandırılabilecek çalışmalar üzerinde çalışılmaktadır. 3.1.2.3. Yumurta Üretimine Etkileri Besin bileşimi bakımından en kaliteli gıda olarak kabul edilen yumurta insan beslenmesinde son derece önemli bir yere sahiptir. Tavukların daha hızlı büyümeleri, hastalıklara karşı direnç kazanmaları, yemleri daha iyi değerlendir­ meleri ve daha fazla yumurta vermeleri amacıyla gen teknolojisi uygulamalanndan yararlanılmaktadır. Günümüze kadar, yukarıda sıralanan hedeflere ulaşmak amacıyla birçok farklı tür hayvandan tavuklara gen transferi çalışmalan yapılmıştır. Mozdziak ve ark. (2003), E.coli bakterisinden elde ettikleri betagalaktozidaz enzimini kodlayan geni tavuk embriyosuna aktarmışlardır. Aynca lizozimi kodlayan gen tavuklara başarıyla aktarılarak genetiği değiştitilmiş tavuklar elde edilmiştir. Tavukların çevre yüksek sıcaklık koşullarına adaptasyonunu sağlamak amacıyla gen teknolojisinden faydalanılarak çıplak boyunluluğu sağlayan gen tavuklara başarıyla aktarılmıştır. Yumurta hayvansal kaynaklı gıdalar içinde en kaliteli gıda olması yanında diğer gıdalara göre daha ucuz olduğu için en fazla tüketilen gıdalardan biridir. Bu yüzden gen teknolojisi çalışmalannın büyük bir bölümü de yumurta bileşimini değiştirmek amacıyla yürütülmektedir. Çalışmalar genellikle yumurtanın vitamin, antiaksidan madde, esansiyel yağ asitleri ve mikro mineral maddelerince zenginleştirmeye yönelik yapılmaktadır. Günümüzde taze yumurta GENETİGİ DEGİŞTİRİLMİŞ ORGAN!ZMALAR 65 yanında, yumurtadan elde edilen yumurta tozu veya yumurta kreması üretimi de yapılmaktadır. Endüstriyel olarak yumurta ürünlerinin elde edilmesi sırasında genetiği değiştirilmiş n1İkroorganizmalardan elde edilen lipaz ve glukoz oksidaz enzimleri kullamlmaktadır. Modem biyoteknolojinin en geniş kullanım alanlanndan biri de enzim ve esansiyel asit üretiminde kullanımıdır. Tavuk gibi bazı monogastrik hayvanlar vücutlarında sentezleyemedikleri beta-glukanaz ve ksilanaz gibi bazı enzimlerde-n dolayı özellikle buğday ve arpa ağırlıklı yemlerde bulunan bazı polisakkarideri sindirememektedir. Benzer şekilde bitkisel ürünlerde bulunan fosforun büyük bir kısmından yararlanamamaktadır. Günümüzde genetiği değiştirilmiş mikroorganizmalar kullanılarak bu söz konusu enzimler ve esansiyel amino asitler üretilerek tavuk yemlerinde kullanılmaktadır. Aynca yumurtacı tavukların yemlerinde genetiği değiştmlmiş bitkilerden elde edilen soya fasulyesi, mısır ve bunlardan elde edilen ürünler dünya genelinde yaygın bir şekilde kullanılmak­ tadır. Yapılan birçok araştırmada genetiği değiştirilmiş bitki ürünleri içeren yemlerle beslenen tavuklardan elde edilen yumurtalarda herhangi bir olumsuz duruma rastlanmadığı bildirilmiştir. 3.1.2.4. Bol Üretimine Etkileri Bal, Apis melifera denilen bal arılarının çiçek ve meyve tomurcuklarından topladığı nektan vücutlarında intervaz enzimi sayesinde kimyasal değişime uğratılması sonucu meydana getirdikleri bir besin maddesidir. Genetiği değişti­ riimiş bitkisel ürünlerin ekiminin tüm dünyada giderek yaygınlaşması bu bitkilerin polen ve nektarını toplayarak beslenen ve bal üreten arıların ne şekilde et kilenebileceği henüz tam olarak açıklığa kavuşturulmamıştır. Anlar çok geniş bir alandan polen ve nektar toplama kabiliyederi göz önüne alındığında, GDO'lu tohumların ekiminin yapıldığı alanlara yakın olan yerlerin yakınlığı da önem kazanmaktadır. Ancak, arıların transgellik bitkilerden topladığı polen GDO'lu kategorisinde değerlendirilmemektedir (Anonim, 2010'a). Aynca transgenik bitkilerden toplanan polen ve nektar AB direktiflerine göre de GDO kapsamında 66 İSTANBUL TİCARET ODASL değerlendirilmemektedir (EU-1829/2003). Almanya'da genetiği değiştirilmiş bitkilerden elde edilen polen ve nektarın eşik değerinin (%0 .9) altında GDO içermesi nedeniyle herhangi bir etiketierne işlemi yapılmamaktadır. 3.1.2.5. Su Ürünleri Üretimine Etkileri çiftlik hayvanlarında yapılan araştırma sonuçlarından yola çıkarak farklı gen teknolojisi teknikleri kullamlarak daha hızlı büyüyen, gelişen ve hastalıklara dirençli balıkların elde edilmesi amacıyla çeşitli çalışmalar yürütmektedirler. Dondurucu su soğukluğuna, sudaki düşük oksijen düzeyine ve hastalıklara dirençlilik genetiği değiştirilmele suretiyle balıkiara kazandıniması hedeflenen başlıca özelliklerdir. Ayrıca yemi en iyi şekilde değerlendiren ve kas dokuda hızlı büyümeye sahip balık elde edilmesi de Son yıllarda, araştırmacılar, diğer amaçlanmaktadır. Şimdiye kadar gerçekleştirilen çalışmalarda, Chinook salmon balığının büyüme hormonunun kodlayan gen Atıantik salmon balığına aktarılarak yemden yararlanma ve hızlı büyüme özellikleri kazandırılmıştır. Diğer birçok balık türüne amaca uygun özellikler kazandırmak için araştırmalar devam etmektedir. Su ürünleri üretiminde diğer önemli bir konu ise kaliteli yem üretimidir. Balık yemleri, yüksek düzeyde kaliteli protein ve diğer hayvan türlerine nazaran nispeten daha düşük düzeyde enerji içeren yemlerdir. Ekonomik balık üretimi için kullanılacak yemin kalitesi son derece önemlidir. Genetiği değiştirilerek besin madde kompozisyonu zenginleştirilmiş yem hammaddeleri balık yemlerinde kullanılabilmektedir. FDA genetiği değiştirilmiş balıklar ile ilgili yasal düzenlemeleri diğer gıdalara oranla daha yüksek standartlar öngörmektedir. 3.2. Ürünlerin insan Sağlıği Üzerine Etkileri Modem biyoteknolojik uygulamalar sonucu tarım ve gıda sektöründeki GDO'lu ürünlerin sayısı ve miktarında hızlı bir artış meydana gelmiştir. GDO'lu ürünlerin bir kısmının insan sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yarattığı yapılan araştırmalarda ortaya konulmuştur. GENETİGİ DEÖİŞTtRiLMiŞ ORGANİZMALAR 67 Kısa vadede insan sağlığı üzerinde çeşitli zararlı etkileri tespit edilen bu ürünlerin üretim ve kullanımı yasaklanmıştır. Ancak, GDO 'lu gıdaların uzun vadede insan sağlığı üzerindeki olası etkilerinin neler olabileceğinin saptanması uzun süreli araştırma ve çalışmalar gerektirdiğinden henüz belirsizliğini korumaktadır. GDO'lu gıdaların antibiyotiklere dirençli genetik materyal taşımasının insanların bağırsak ortamında bulunan bakterilerin yapısına geçebileceği ve böylelikle insanlarda bu antibiyotiklere karşı bağışıklık oluşmasına neden olabileceği ileri sürülmektedir. Böyle bir durumun gerçekleşmesi durumunda, insanlarda hastalık sırasında antibiyotik kullanımının etkisiz olabileceği bildirilmektedir (Meseri, 2008). Ancak, yapılan bazı bilimsel çalışmalarda da genetiği değiştirilmiş bitkilerden bakterilere gen transferi ihtimalinin yok denecek kadar az düzeyde olduğu ortaya konulmuştur. Çünkü gıdalarla alınan DNA'nın çok büyük bir kısmının (%98) sindirim enzimleri tarafından çok hızlı bir şekilde parçalandığı bildirilmiştir (Royal Society, 2001). Ancak, bir kısmının vektör virüsler tarafından kullamlması ve buradaki mikroorganizmaların yapılarına dahil olması durumunda kanser gibi ciddi riskleri yaratabilileceği ileri sürülmektedir. Konuyla ilgili olarak FDA Uzman Komitesi ve Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) Uzman Paneli uzmanlarının ortak görüşünü belirtikleri raporlarında, genetiği değiştirilmiş ürünlerde kullanılan nptll antibiyotiğe dirençlilik geninin insanlara geçişinde tehlikeli bir oluşuma yol açmayacağı ve insan, hayvan ve çevre sağlığı üzerinde bir risk yaratmayacağı bildirilmiştir (EMEA, 2007). GDO'lu ürünlerin insanlarda bir takım alerjik reaksiyonlara neden olabileceği veya mevcut alerjik reaksiyonları şiddetlendirebileceği ileri sürülmektedir. Brezilya fındığında bulunan bir genin soya fasulyesine aktanlması sonucu alerjite oluşturduğu saptanmıştır (Kıyak , 2004). Soya fasulyesindeki alerjik proteinin fındıktan aktarılan protein olduğu tespit edildikten sonra genetiği değişti rilmiş soyanın geliştirilmesi durdurulmuştur (Nordlee ve ark. 1996). Diğer taraftan , genetiği değiştirilmiş ürünlerin ilgili laboratuar testlerinden geçirildİk­ ten sonra ve sonra bu tip yan etkilerin en aza indirildikten sonra tüketilmesine 68 iSTANBUL TİCARET ODASI izin verildiği için bir risk yaratmayacağı ileri sürülmektedir. Aynca, genetik modifikasyonla elde edilen ürünlerin alerji oluşturma bakımından diğer klasik yöntemlerle elde edilen ürünlerden daha fazla olmadığı bildirilmiştir (König ve ark., 2004). Aktanını yapılan genlerin aktarıldığı organizmada tek başlarına çalışmadığı için bir takım olumsuz etkiler yaratabileceği ileri sürülmektedir. 3.3. Ekoloiik Dengeye Etkileri Ekolojik denge, dünyada var olan bütün canlıların doğal koşullarda varlık ve gelişmelerini sürdürebilmeleri için gerekli olan ş~rtlann bütünü olarak tanımlan­ maktadır. GDO'lann çevre üzerine etkileri iki yönlü ele alınarak tartışılmaktadır. Gen transferi uygulamalarının bitkisel üretimde kullanılması gerektiğini savunanlar, şimdiye kadar tanmsal ilaç ve gübrelerin yoğun ve bilinçsiz kullanılma­ sından dolayı ekolojik dengeyi olumsuz etkilediği ve bunu önlemenin yolunun GDO'lu bitkisel tohumlann ekimiyle mümkün olabileceğini ileri sürmektedirler. Öte yandan çevreciler, GDO 'lu bitki tohumu ekiminin çevre üzerinde doğrudan veya dolaylı yaratacağı risklerden dolayı kaygı duymaktadırlar. Özellikle türler arası meydana gelebilecek gen kaçışının ekolojik dengeyi olumsuz etkileyebileceği, GDO'lu tohumların ekim alam genişledikçe de söz konusu riskin daha da büyüyebileceği öngörülmektedir. GDO'lu bitki tohumlannın sahip olduğu "terminating gene" ,"yok edici gen" yeniden ürernekten yoksun olduğu ve bu genlerin doğada bulunan diğer bitkileri yatay gen kaçışı yolu ile döllendiğinde o bitkilerin de bir daha üreyemeyeceklerinden dolayı ekolojik dengenin bozulabileceği ileri sürülmektedir. Diğer bir kuşku ise genetiği değiştiiiimiş bitkilerin doğal türlerle rekabet ederek onları oıtadan kaldırabileceği gibi, çapraz tozlaşma sırasında bitkilere aktarılan yeni genetik özelliklerin başka doğal türlere, yabani türlere ve böceklere kaçışının söz konusu olabildiğidir (Akgönül ve ark, 2007). Aynca, GDO'lu tohumlara aktanlmış herbisit toleranslı veya böcek dirençli genlerin çapraz tozlaşma yoluyla diğer yabani otlara geçerek onlara aynı özelikleri kazandırabiieceği idea edilmektedir. Genetiği değiştirilmiş bitkilerin hasattan sonra toprakta kalan kısmımn toprak GENETİGİ DEGİŞTİRiLMİŞ ORGANİZMALAR mikroorganizmalara bir iddiadır. geçebileceği yine çevreciler tarafından ileri sürülen 69 diğer GDO'lu ürünlerin ekolojik dengeye zarar değil katkı sağlayacağını savunanlar, genetiği değiştirilmiş bitkilerden gen kaçışının ekolojik denge üzerinde olumsuz bir etki yaratmayacağını, çünkü gen kaçışının engellemek için genetiği değiştmlmiş bitkilerle akraba türlerin bulunduğu ekasistemde genetiği değişti­ riimiş bitkilerin kesinlikle yetiştirilmemesinin öngörüldüğünü belirtmektedirler. GDO'lu ürünlerin tamamının FDA, Amerikan Tarım Bakanlığı (USDA/APHIS) ve Çevre Koruma Dairesi (EPA) tarafından çok kapsamlı bilimsel incelemeler yapıldıktan ve geleneksel muadilinden daha fazla bir risk taşımadığına karar verildikten sonra izin verilmektedir (Çetiner, 2005). 4. GDO'Iu Ürünlerin Mevcut Durumu, Ekim ve Üretim Alanlan 4.1. Dünya' do GDO'Iu Ürünlerin Mevcut Durumu ve Üretim Alanları lavrSavr ismi verilen uzun ömürlü ilk transgenik domates 1996 yıllında pazara sunulmuştur. B u yıldan itibaren gen aktarım yolu ile elde edilen soya fasulyesi, mısır, pamuk, kanola ve patates gibi ürünlerin ekim alanlarında giderek bir artış gözlenmiştir. İlk yıllarda sınırlı alanlarda üretimi yapılan genetiği değiştirilmiş bitkilerin ekim alanı gün geçtikçe artış göstermiştir. F Ürün verimliliği, ekonomik olması ve çevresel katkıları giderek önem kazanmaya başlayan transgenik bitkilerin ekim alanları sürekli artış eğilimi göstermektedir. Dünyada transgenik bitkilerin en fazla yetiştiriciliğinin yapıldığı ülkelerin başında ABD gelmektedir. 2007 yılı itibariyle 12'si gelişmiş ve ll 'i endüstri ülkesi olmak üzere toplam 23 ülkede transgenik bitkilerin üretimi 114 bin hektarlık bir alanda gerçekleştirilmiştir. Bu ülkeler sırasıyla ABD, Arjantin, Brezilya, Kanada, Hindistan, Çin, Paraguay, Güney Afrika, Uruguay, Filipinler, Avustralya, İspanya, Meksika, Kolombiya, Şile, Fransa, Honduras, Çek Cumhuriyeti, Portekiz, Almanya, Slovakya, Romanya ve Polonya olmuştur (James, 2007). 2008 yıh itibariyle sıralamada pek bir değişiklik meydana gelmezken, transgeDik üretim yapan ülke sayısı 25'e ulaşmıştır. Ekim alanı ise 125 milyon hektara yükselmiştir. Dünya genelinde 1996 yılı itibariyle sadece 6 ülkede 1.7 milyon hektar alanda transgenik bitkilerin ekimi yapılırken, 2009 yılı itibariyle toplamda 25 ülkede 134 milyon hektarlık bir ekim alanına ulaşmıştır (Çizelge 7). 72 İSTANBUL TİCARET ODASI Çizelge 7. Dünyada Transgenik Bitkilerin Y ıliara Göre Ekim Alanları (1996-2009 Yıllar yılları arası) (James, 2009) Hektar (Milyon) 1996 1.7 1997 11.0 1998 27.8 1999 39.9 2000 44.2 2001 52.6 2002 55.0 2003 68.0 2004 81.0 2005 90.0 2006 102.0 2007 114.0 2008 125.0 2009 134.0 Dünya üzerinde transgenik ürünlerin ekim alanlarındaki artışın en büyük nedenlerinden biri bu ürünlerin büyük bir pazar payına sahip olmasından kaynaklanmaktadır. 2005 yılı itibariyle GDO'lu ürünlerin satışından elde edilen gelirlerin yaklaşık olarak 6 milyar dolar düzeyinde olduğu ve bu rakamın 5 yıl içinde yaklaşık olarak 20-25 milyar dolara kadar ulaşabileceği tahmin edilmektedir. GENET1Gi DEGiŞTiRtLMiŞ ORGANİZMALAR 73 Dünya genelinde 2007 yılı transgenik bitki ekimine yönelme açısından çok önemli bir yıl olmuştur. Gelişmiş ülkelerde yaklaşık olarak 1O milyon çiftçi bu ürünlerin ekimini gerçekleştirmiş toplamda ise bu rakam dünya genelinde 12 milyon s ayıya ulaşmıştır Geçmiş yıllarda olduğu gibi 2009 yılında da transgenik bitki ekiminde belirgin bir artış meydana gelmiştir. 2009 yılı itibariyle 9 sanayileşmiş 16 gelişmekte olan ülke olmak üzere toplam 25 ülkede GDO'lu ürün üretimi yapılmıştır "Almanya 2008 yılında üretimi durdurmuş , 2009 yılında ise Costa Rika üretime başlamıştır) . 2009 yılında ekim alanı büyüklüğü bakımından ülkeler sıralandığın­ da 64 milyon hektar ekim alanı ile ABD ilk sırada bulunmaktadır. Diğer ülkeler ekim alanı (milyon hektar) büyüklüğüne göre sırasıyla; Brezilya (21.4) , Arjantin (21.3)" Hindistan (8.4) , Kanada (8.2) , Çin Halk Cumhuriyeti (3.7), Paraguay (2.2) ve Güney Afrika (2.1). Geriye kalan diğer 17 ülke toplamda 2.7 milyon hektarlık bir alanda GDO'lu ürün ekimi gerçekleştirmişlerdiL Bu ülkeler; Uruguay, Bolivya, Filipinler, Avustralya, Burkina Faso , İspanya, Meksika, Şili, Kolombiya, Honduras , Çek Cumhuriyeti, Portekiz, Romanya, Polonya, Kosta Rika, Mısır Arap Cumhuriyeti ve Slovakya'dır. 1996-2009 yıllan arasında GDO'lu ürünlerin ekim alanlan kümülatif olarak yaklaşık 950 milyon hektar olarak hesaplanmıştır. 2009 yılında Güney Afrika, Burkina ve Mısır gibi ülkelerde de transgenik bitkilerin yetiştirilmeye başlanması ile birlikte dünya genelinde hemen hemen tüm kıtalarda bu bitkiler yetiştirilmeye başlanmıştır. The International Service for the Acquisition of Agri-biotech Applications (ISAAA) 2009 verilerine göre ülkeler itibariyle ekimi yapılan transgenik bitkiler ve ekim alanları Çizelge 8'de sunulmuştur (James, 2009). 74 ISTANBUL TiCARET ODASI Çizelge 8. Ülkelere Göre Ekimi Yapılan TransgeDik Bitkiler ve Ekim Alanları (2009 yılı) (*15 Mega ülkelerle 50,000 hektar veya daha fazla alanda Transgellik (GDO'lu) ürün üretilmektedir. (James, 2009)) Sıra Ülke Ettim Alanı (milyon hektar) Ekimi YapıJan Transgenik Bitkiler ı ABD* 64.0 2 Brezilya* 21.4 Soya fasulyesi, mısır, pamuk, kanola, kabak, alfalfa, papaya, şekerpancan Soya fasulyesi, mısır, pamuk 3 Aıjantin* 21.3 Soya fasulyesi, mısır, pamuk 4 Hindistan* 8.4 5 Kanada* 8.2 Pamuk Kanola, mısır, soya fasulyesi , şekerpancan 6 Çin 3.7 7 Paraguay* 2.2 Pamuk, domates, kavak, papaya, tatlı biber Soya fasulyesi 8 Güney Afrika* 2.1 Soya fasulyesi, mısır, pamuk 9 Uruguay* 0.8 Soya fasulyesi, mısır 10 Bo1ivya* 0.8 Soya fasulyesi ll Filipinler* 0.5 Mısır 12 Avustralya* 0.2 Pamuk, Kanola 13 Burkina Faso * 0.1 Pamuk 14 İspanya* 0.1 Mısır 15 Meksika* 0.1 Mısır, soya fasulyesi 16 Şili <0.1 Mısır, soya fasulyesi, kanola 17 Kolombiya <0.1 Pamul( 18 H anduras <0.1 Mısır 19 Çek Cumhuriyeti <0.1 Mısır 20 Portekiz <0.1 Mısır 21 Romanya <0.1 Mısır 22 Polanya <0.1 Mısır 23 Kosta Rika <0.1 Pamuk, soya fasulyesi 24 Mısır <0.1 Mısır 25 Slovakya <0.1 Mısır GENETICl DECIŞTIRILMIŞ ORGANI~1ALAR 75 Şekil 3. 2009 yılmda GDO'Iu Ürün Üreten Ülkelerin Durumu ... #~O ~ ün-· (James, 2009) Jı;.uıp• l'wttl1: D.l ~bt,.. n.. ll-U.. '19 ·•!2 {..ı. fk'""'"nJ 1/J f,fi,NfJil d*: \ r,~tt.a llllltltSllıiJ.• If! S 'tivt tl1 n lta 4.1!1W:ıuflli ı:-.. ı.ıı..t Sor> ~ ... AJIII• ....u,.. u. !loyoı. ı.ı....- "-" ı:.ı..ı. Plı;:ın-• Yan. 'i<tao 1 JJ,..'SI.t.ı• uw,..ıa ""'"*.Son ••• li»J'd•rın ıC0~\11)-1' • M.., lflJ nunıRJ.,, ..ıllt5,1 ...... ff• ~ll ~wJmhJ)Q ..... .. .,ıs~a.._ .. ••• IL>U.,.. .uptattt• uaıı:-ııa J.U)aı-11& \t. .. (tl GDO'Iu ",. ıt-ı. " • ' Wuoı ~...,.if~W· tJ '""ra BA '"--* L....:._ _ __J _ . . , . ..... Urün üretimi yapan ülkenin dünya global üretimindeki sıralaması) Şekil 3'te görüldüğü gibi bütün kıtalarda GDO'Iu ürün ekimi yapılmakta ve her geçen gün küresel ekim alamuda artış meydana gelmektedir. Hindistan , 2008 yılında toplam 7.6 milyon hektarlık transgenik bitki ekim alanlarını 0.8 milyon hektar artuarak 2009 yılı itibariyle 8.4 milyon hektara yükseltmiş ve düınyada en fazla transgenik bitki ekim alanıasahip 5. ülke olmuştur. Hindistan 'da 2009 yılı itibariyle yaklaşık olarak 5 milyon çiftçinin ttansgenik pamuk (Bt-cotton) ekimi yaptığı bilinmektedir. 76 İSTANBUL TİCARET ODASI Çin, transgenik pamuk (Bt-cotton) yetiştiriciliğinin yoğun bir şekilde yapıldığı bir diğer ülkedir. Çin' de 2008 yılında yaklaşık olarak 7 milyon çiftçinin transgellik pamuk ekimi yaptığı tahmin edilmektedir. Transgellik bitki ekim alanlan başta ABD ve Güney Amerika ülkelerinde sürekli artış yönünde bir eğilim gözlenirken, AB ülkelerinin büyük çoğunluğunun bu ürünlere kuşkuyla bakması sonucu üye ülkelerde transgenik bitki ekimi sınırlı düzeyde kalmıştır. AB ülkeleri, kamuoyunda söz konusu ürünlere karşı oluşan tepki bu ülkelerde üretimi kısıtladığı gibi bu ürünlerin üye ülkelerde kullanımına da ciddi düzeyde sınırlamalar getirmiştir. Aynca, Avrupalı tüketicilerin büyük çoğunluğunun GDO 'lu ürünleri kabullenmedikleri görülmektedir. İspanya , Almanya, Fransa, Polonya, Romanya, Slovakya ve Çek Cumhuriyeti transgenik bitki ekiminin yapıldığı AB ülkeleridir. Avrupa Birliği ülkeleri arasında transgellik bitki ekiminin en fazla yapıldığı ülke İspanya' dır. 2007 yılına kadar transgellik bitki yetiştiriciliği yapılan Fransa'da son yıllarda bu yönde bir ekim yapılmadığı görülmektedir. AB ülkelerindeki transgenik bitkilerin ekim alanianna baktığımızda 2008 yılına kadar yükselme eğiliminde olan artış 2009 yılı itibariyle azalma meydana gelmiştir (Çizelge 9). Çizelge 9. AB Ülkelerinde 2007-2009 Yılları Arasmda Transgenik Mısır Ekim Alanları (hektar) (James, 2009) 2007 2008 2009 75.148 79.269 76.057 5.000 8.380 6.480 Romanya 350 7.146 3.344 Portekiz 4.263 4.851 5.094 Almanya 2.685 3.173 - Polonya 327 300 3000 Slovakya 900 1.900 875 Toplam 88.673 107.717 94.750 Ülkeler İspanya Çek Cumhuriyeti GENETİGİ DEGiŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR 77 Çizelge 9'da daAlmanya'nın 2009 yılında transgenilc bitki ekimi yapmadığı, Slovakya'nın Romanya, Çek Cumhuriyeti ve önemli düzeylerde kısıtlamaya gittiği, İspanya'nın ise bir önceki yıla göre daha az düzeyde bir ekim gerçekleştirdiği görülmektedir. yetiştirilen Dünyada en fazla gelmektedir. Soya fasulyesini pancarı, başında transgenik bitkilerin sırasıyla transgenilc mısır, soya fasulyesi pamuk, kanola, papaya ve patates izlemektedir. Bu ürünlerin 2007 ve 2008 itibariyle toplam ekim alanlan Çizelge lO' da şeker yıllan verilmiştir. Çizelge 10. Dünyada Transgenik Bitkilerin 2007 ve 2008 Yıllarındaki Toplam Ekim Alanları (milyon hektar) (James, 2008) 2007 o;o 2008 o/o Soya fasulyesi 58.6 51 65.8 53 7.3 +13 Mısır 35.2 31 37.3 30 2.1 +6 Pamuk 15.0 13 15.5 12 0.5 +3 Kanola 5.5 5 5.9 5 0.4 +7 - - 0.3 <I 0.3 - Bitkiler Şeker Pancarı o/o +/- Alfalfa <0.1 <1 o.ı <1 - - Papaya <0.1 <1 <0.1 <1 <0.1 - Diğerleri <0.1 <1 <0.1 <1 <0.1 - Toplam 114.3 100 125.0 100 +12.3 Transgellik soya fasulyesi ekim bu alan 2008 Mısır ve yılında %13 'lük bir alanı artışla 2007 yılında +9.4 58.6 milyon hektar iken 65.8 milyon hektarlı olmuştur. Kanola, Pamuk 2008 yılı itibariyle ekim alanında artış gözlenen diğer transgenik bitkiler olmuştur. 78 ISTANBUL TICARIITODASI 1996 yılından 2009 yılı sonuna kadar dünyada en fazla yetiştirilen dört ana transgenik bitkinin ekimi her geçen yıl artış göstermiştir (Şekil 4). TransgeDik bitkilerin tican olarak ilk üretUmeye Şeki14. başlandığı Transgenik Bitkilerin 1996-2009 Yılları Arasındaki Global Ekim AJanları(Jannes,2009) (MiJyoo hektar) 80 70 60 -< Soyu tasuJyesi ~ Mısı r Pamul< 50 Kanola 40 30 20 lO o -- 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 Ekimi en fazla yapılan bu dört transgeDik ürünün dünyadaki toplam ekim alanlan içindeki payı her yıl biraz daha artış göstermektedir (Çizelge ll). Örneğin dünyada soya fasulyesinin toplam ekim alanı 2008 yılı itibariyle 95 milyon hektar olarak gerçekleşirken, bu toplam alanın 65.8 milyon hektarlık alanında (%70) transgenik soya fasulyesi ekimi gerçekleştirilmiştir. Benzer şekilde dünyada ekilen pamuğun yaklaşık olarak yansiDI (%46) transgenilc pamuk oluşturmaktadır. Mısır ve kanola ekiminde de benzer durumlar söz konusu olup, dünyadaki toplam mısır ve kanola ekim alanlarının yaklaşık olarak %24'ünde transgenik mısır ve %20'sinde transgenikkanola ekimi yapılmaktadır (James, 2009). GENETiCil DEÖİŞTiRiLMİŞ ORGANİZMALAR 79 Çizelge ll. Transgenik Bitkilerin 2008 Yılı İtibariyle Ekim Alanları ve Toplam Ekim Alanı İçindeki Payı (*FAO, 2006 ve James, 2008) Toplam Ekim Alanı* (milyon hektar) Transgenik Bitki (milyon hektar) Tr ansgenik Bitkilerin Toplam Ekim Alanındaki Oranı ( 0/o) Soya fasulyesi 95 65.8 70 Pamuk 34 15.5 46 Mısır 157 37.3 24 Kanola 30 5.9 20 Diğerleri - 0.5 - Toplam 316 125.0 40 Ürünler EkimAlanı 2009 yılı itibariyle bu dört transgenik ürünün ekim alanları rekor sayılacak düzeye ulaşmıştır. Transgenik soya fasulyesinin üretimi 90 milyon hektarlık toplam küresel soya ekim alanı içinde %7 5 oranına çıkmıştır. GDO 'lu pamuk üretimi ise toplam global 33 milyon hektarlık ekim alanı içerisinde %50'lik bir paya yükselmiştir. GDO'lu mısırın payı 158 milyon hektarlık toplam ekim alanın içerisinde %33, GDO'lu kanolanın ise 31 milyon hektarlık global ekim alanı içerisinde %20'1ik bir paya ulaşmıştır (James, 2009). Dünyadaki transgenik ekim alanlarındaki artış çiftçi sayısına da yansıyarak 2007 yılında 12.3 milyon olan çiftçi sayısı 2008 yılında 1.3 milyonluk bir artış göstererek toplamda 13.3 milyon olmuştur. 2009 yılında ise bu sayı yaklaşık olarak 14 milyon olmuştur (James, 2009). 8Q İSTANBUL TiCARET ODASI 1996 yılından günümüze kadar dünyada, GDO'lu ürünleri üreten 25 ülke ile birlikte bu ürünleri ithal eden ve kullanan 32 ülke olmak üzere toplam 57 ülkede GDO'lu ürünlerin gıda ve yem amaçlı tüketimleri için ithalat izni ithalat onayı vermişlerdir. GDO'lu ürünler, 24 üründe 155 gen (events) olmak üzere toplam 762 resmi onay almıştır. 4.2. Türkiye' de GDO Ürünlerin Mevcut Durumu ve Üretim Alanları Ülkemiz toplam yüzölçümünün yaklaşık olarak % 36'sı tarıma elverişli arazilerden oluşmaktadır. Ancak, çok uzun bir süreden beri bu söz konusu arazitarımsal amaçlı lerin verimli bir şekilde kullanılmaması tarımsal üretimde geri- lernelere neden olmuştur. Bilinçsiz tarım uygulamalan ile aşırı ilaç ve kimyasal gübre kullanımı toprak verimliliğinde azalmalar yaratırken, ekolojik dengeye de ciddi zarar vermiştir. Mevcut meralann işlenerek tarım ıslah rilmesi mevcut yerel genetipierin istenilen düzeylerde tarımsal arazileri haline getiedilmemesi sonucu üretimde ciddi azalmalar meydana gelmiştir. Dünyadaki gelişmelere baktığımızda, tarımsal üretimde bitki ıslahı çalışmalarında biyoteknolojik yöntemlerden geniş ölçüde yararlanıldığı görülmektedir. Özellikle tarımda "Yeşil Devıim" sonrası dünya ticaretine girdiği 1996 yılından itibaren transgellik bitkiler birçok ülkede yetiştirilmeye başlanmış ve her yıl bu ürünlerin ekiminin yapıldığı alan sürekli artış göstermiştir. Buna karşılık Türkiye' de transgellik bitki ekimi üretim amaçlı henüz yapılmamaktadır. Ancak, deneme amaçlı birçok transgellik bitki çeşidinin ekiminin yapıldığı tah- min edilmektedir. 4.3. Aktarılan Özellikler Ac1smdan GDO'Iu Ürünler ' Gelişmiş ülkelerdeki biyoteknolojik araştırma ve geliştirme çalışmalan diğer alanlarda olduğu biri tarımsal üretimde çok yoğun bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır. Tarımsal ürünlerde üretim artışı sağlamak, ürün kalitesinde iyileşme artış ve daha ekonomik bir üretim yönde bir ivme kazanmıştır. amacıyla GDO'lu ürünlerin kullanımı GENETICI DEÖIŞTIRi LMIŞ ORGANIZMALAR 81 BitkiJerde biyoteknolojik uygularnalar daha çok bitkilerin zararlı organizma ve hastalıklara dayanıklılığını artırmak, eransıru geliştirmek, ürünlerin besin madde bileşimi ve raf ömrünü artırmak amacıyla yapıJmaktadır. oraru yiliara göre alanları Aktanlan özellikler bakımından ekimi değişiklikler yapılan bitkilerin göstermektedir. GlobaJ transgellik ürün ekim içerisinde 2003-2009 yılları arasmda herbisite dayanıklılık özelliği bakımından gehştirilen bitkilerin ekiminin giderek 49.7 milyon hektar olan ekim ekim bitkilerin o.l umsuz çevre koşullarına tol- alanına ulaşmıştır. dirençlilik özelliği Benzer yönünden kombine özellik (herbisit bitkilerin ekim aJanı alanı şekilde geliştirilen dayanıklı ise 28.7 yılı 2009 m.iı1yon artış göstererek 2003 itibariyle 83.6 milyon 2009 yılı hektarlık sonu itibariyle transgellik bitkilerin ekim ve böcek dirençli) yılında geliştirilen bir böceğe alanı 21.7, transgenik hektar olmuştur (Çizelge 12). Çizelge 12. Dünyada 2003-2009 Yılları İtibariyle Eklenen Özetlikler Bakımından Transgenik Bitkilerin Ekim Alanları (milyon hektar) (Jaınes,2008,James,2009) Özellik Herbisit Toleranslı (HT) Böceğe Dayanıklı (Bt) 2003 .2004 2005 2006 2007 2008 2009 49.7 58.6 63.7 69 72.2 79.0 83.6 12.2 15.6 16.2 19.0 20.3 19.1 21.7 5.8 6.8 10.1 13.1 21.8 26.9 28.7 <0.1 <0.1 <0.1 <0.1 <0.1 <0.1 <0.1 67.7 81.0 90.0 102.0 114.3 125.0 134.0 Böceğe Dayamklı ve Herbisit Tolerans lı Virüs bastalıklarına dayanıklı ve diğer Toplam Bitkilere gen aklarımının diğer bir amacı aşı ve hormon benzeri maddelerin insan ve hayvanlarda kullanmak üzere üretimini artınnaktır. GDO'lu üıünlere en fazla ve en yaygın olarak aktarılan özellik herbisitlere tolerans sağlayan 82 iSTANBUL TiCARET ODASI özelliktir. Böcekler, bitkilerin yapısını bozarak onlara çok yönlü zarar verebilirler. Eöcekierin bitkiler üzerine olan bu zararlı etkilerini önlemek amacıyla böcekler için öldürücü etkisi bulunan Lepidopter 'lere dayanıklılık sağlayan Bacillus thuringiensis endotoksin geni (Bt) aktarılrruş transgenilc bitkiler sadece zararlı böceklere etkili olan bir takım toksinler meydana getirerek böceklere dayanıklılığını artırmaktadır. Bt geni mısır ve pamuk zararlısı tırtıllara karşı etkili olmakta ve tarımsal ilaçların kullanımı m azaltarak üretim maliyetini düşürmek­ te ve tarımsal ilaçların neden olduğu çevre kirliliğini büyük ölçüde azalttığı bildirilmektedir. (Çetiner, 2005). Yapılan biyoteknolojik çalışmalar sonucunda herbisit ve hastalıklara dayanıklı genler aktarılmış mısır, soya fasulyesi, şeker pancarı, pamuk, kanola, domates, patates, lahana, brokoli vb bitki çeşitleri geliştirilmiştir. besin maddelerinin bileşimlerini birtakım etkicil maddeler bakımından zenginleştirilmesi üzerinde yoğun çalışmalar yapılmaktadır. Bu biyoteknolojik uygulamaların temel amacı ürünün sahip olduğu etkicil madde düzeyini artırarak onu daha zengin bir besin maddesi haline getirmektir. Bu amaçla besin madde kompozisyonu A vitaminin provitamini olan beta-karoten bakımından zenginleştirilmiş pirinç geliştirilmiştir. Bilindiği gibi pirinç canlıların yaşamının devarnı için elzem olan ve dışarıdan mutlaka besinlerle yeterli düzeylerde alınması gereken vitamin Abakımından fakir olan bir gıdadır. Pirincin A vitamini bakırnından zenginleştirilmesi bunu tüketen insanların ye terli düzeydeA vitamini almalarını sağlamaktadır. Pirinç tohumuna beta-karoten sentezini gerçekleştirecek genleri aktarılarak pirinçte karoten sentezi gerçekleştitilmiş, gen aktarırru sonucunda elde edilen pirince danelerindeki renk değişiminden dolayı "Altın Pirinç" ismi verilmiştir (Zülal, 2003). İnsan sağlığını korumaya yönelik olarak GDO üretimi yapılmaktadır. Bu amaç için insan sağlığı üzerinde faydalı etkileri saptanmış vitamin, anti-oksidant maddeler ve antikarsinojenik bileşiklerin gıdalardaki düzeyini artırma çalışmaları bulunmaktadır. Süt yağında bulunan konjuge linoleik asit (CLA) domateste bulunan likopen, çoklu doymarruş yağ asitleri insan sağlığı üzerinde faydalı olan çok önemli maddeSon yıllarda, GENETiGi DEC!ŞTIRILM!Ş ORGANiZMALAR 83 lerdir. Gen teknolojisi kullanılarak bu etkicil maddelerin gıdalardaki düzeyi artırılarak daha kaliteli ve sağlıklı besinierin üretimi gerçekleştirilmesi olasıdır. Değişen iklim ve çevre koşullarına bitkilerin toleransının artırılması, üzerinde çalışılan bir diğer önemli özelliktir. Bu teknoloji kullanılarak bitkilerin soğukluk, sıcaklık, susuzluk veya tuzluluk gibi çevre koşullarına karşı daha dayanıklı bir hale getirilmektedir. Bitkilere başka canlılardan gen aktanını yapılarak bitkilerin kuraklığa direnci artırılabilmekte ve su kaynaklarının daha verimli bir şekilde kullanılmasına yardım edebilmektedir. Ayrıca gerek olumsuz çevre koşullarının ve gerekse de ani iklimsel değişikliklerin bitkilerde yaratacağı stres de bu şekilde azaltılabilmektedir. Gıdalar muhafaza, taşınma ve pazarlarunalan sırasında erken olgunlaşma­ lanndan ve uygun olmayan çevre koşullanndan kaynaklanan bir takım olumsuzluklara maruz kalabilmekte ve yapılarında bozulmalar meydana gelebilmektedir. Gıdaların yapısında meydana gelen bu bozulmalan azaltmak için onların çevre koşullarına dayanıklılıklannın artırılarak raf ömürleri uzatılabilmektedir. Özellikle domates, çilek, kiraz ve kavun gibi sebze ve meyvelerde görülen bu olumsuzluklara yönelik biyoteknolojik uygulamalardan başarılı sonuçlar elde edilmiştir (Açıkgöz, 2003). Nitekim bir balık türünden elde edilen soğuğa dayanaklılık geni domates bitkisine aktanlarak domatesin raf ömrü uzatılmıştır (Kefi, 2003). Hayvansal üretimde et, süt, yumurta verim ve kalitelerinin artırılması veya laktozsuz süt, düşük yağlı süt vb amaçlar için hayvanların genetiğini değiştirme çalışmaları sürdürülmektedir. Nitekim FDA tarafından onaylanan rekorubinant sığır büyüme hormonunun (rSBH) süt sığırlarında kullanımı ile süt veriminde artış sağlanmıştır. 84 İSTANBUL TICARET ODASl 4.4. Dünya' daki GDO'Iu Ürün Pazarına Sahip Firma ve Kurumlar Modem biyoteknolojideki hızlı gelişme ve yenilikler, her geçen gün giderek artan bir kullanım alanı meydana getirmiştir. FlavrSavr ismi verilen uzun ömürlü ilk GDO'lu domatesin pazara sunulmasıyla birlikte biyoteknolojik uygulamalar kullamlarak yeni transgellik bitkilerin elde edilmesinde de çok hızlı bir artış meydana gelmiştir. Ürün kalitesinin artırılması yönünde bir çok biyoteknolojik çalışma yürütülmüştür. Mısır, soya fasulyesi, pamuk, kanola, çeltik, şeker pancarı, domates ve patates farklı özellikler kazandırmak bakımından üzerinde en fazla çalışılan bitkisel ürünlerdir. Biyoteknolojik araştırmaların en fazla yapıldığı ülke ABD' dir. Son yıllarda Japonya'nın da ABD'de olduğu gibi bilimsel ekonomik biyoteknolojik çalışmalara ciddi yatırımlar yaptığı görülmektedir. Latin Amerika ülkeleri yamnda son yıllarda Çin, Hindistan ve Güney Afrika'da transgellik bitki üretim çalışmalarına hız verilmiştir. AB ülkelerindeki büyük şirketler ise ilk zamanlarda çeşitli sebeplerden dolayı biyoteknolojik ürünlere olan olumsuz bakışım değiştirerek bu yöndeki yatırımlara hız vermiştir. Dünyada gittikçe küresel bir endüstri haline gelen biyoteknoloji sektörü dünya tarımsal üretimine yön verir hale gelen büyük şirket ve firmalar yaratmıştır. ABD'nin biyoteknoloji sektörünün lideri konumunda olması ve bu teknolojinin kullamını ve uygulamaları ile ilgili gerekli yasal düzenlernelerin yapılmış olması biyoteknoloji firmalarının büyük çoğunluğunun burada konumlanmasına neden olmuştur. Monsanto, BayerCrop Science, Sygenta Seeds, Pioneer, Novartis,AgrEvo, Dow AgroSciences LLC, KWS SAAT AG, Calgene, Suntory, Avenlis Crop Science, Bejo Zaden BV, DuPont ve bu firmaların bir araya gelerek kurdukları şirketler dünya transgellik ürün pazarım elinde bulunduran ve dünya tarımsal üretimine yön veren başlıca firmalar olmuşlardır. GDO'lu ürün pazarında en büyük pazara sahip plan Monsanto, BayerCrop Science ve Sygenta Seeds şirketlerinin, transgenik soya fasulyesi, mısır, pamuk ve kanola pazarının tamamına yakınını ellerinde bulundurduğu görülmektedir. GENETİGİ DEGİŞTtRiLMiŞ ORGAN1ZMALAR 85 Transgenilc bitkiler ve bunlardan elde edilen ürünler başta ABD olmak üzere dünyamn birçok ülkesinde pazara sunulmaktadır. Ancak, AB ülkeleri bu ürünlerin üretim ve tüketilmesine kaygı ile yaklaşmaktadır. AB komisyonu çıkardığı yönetmeliklerle GDO'lu ürünlerin üye ülkelerdeki üretim veya tüketimine bir takım sınırlamalar getirmiştir. 2010 yılının Mayıs ayı itibariyle AB ülkelerinde geçerli yetkilendirme ve onay verilmiş bazı GDO'lu ürünlerin (Pamuk, Soya fasülyesi, Mısır, Kanola, Patates) üretici firma isimleri sırasıyla Çizelge 13,14,15 ve 16'da sunulmuştur. 86 İSTANBUL TİCARET ODASI Çizelge 13. Avrupa Birliği Ülkelerinde Kullammına Onay Verilmiş GDO'Iu Pamuk Çeşitleri (Anonim, 2010b) Durum PAMUK Firma Özellik BayerCrop HerbTol Science Monsanto HerbTol ve işleme Gıda ve Yem MON 531 MON 531 X MON 1445 Monsanto Gıda ve Yem Gıda ve Yem MON 15985 MON15986 X MON1445 Monsanto İsim GY LLCotton 25 OMÜ OMÜ MON 1445 OMÜ OMÜ OMÜ Monsanto Mo nsanto InsRes lnsRes HerbTol InsRes InsRes HerbTol Kullanım alanı Gıda, yem, ithalat Gıda ve Yem Gıda ve Yem GY: Geçerli yetkilendirme, OYÜ: Onaylan mış mevcut ürün, HerbTol: Herbisit toleranslı, TnsRes: Böceğe dayanıklı Çizelge 14. Avrupa Birliği Ülkelerinde Kullanımına Onay Verilmiş GDO'Iu Soya Fasulyesi Çeşitleri (Anonim, 2010b) Durum İsim GY MON 89788 GY A2704-12 OMÜ MON40-3-2 SOYA FASULYESİ Firma Özellik Monsanto BayerCrop Science Monsanto HerbTol HerbTol HerbTol Kullanım alanı Gıda, yem, ithalat ve işleme Gıda, yem, ithalat ve işleme Gıda ve Yem GY: Geçerli yetkiJendirme, OYÜ: Onaylanmış mevcut üriin , HerbTol: Herbisit toleranslı , TnsRes: Böceğe dayanıklı GENETİÖİ DEÖİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR Çizelge 15. Avrupa Birliği Ülkelerinde Kullanımına Onay Verilmiş GDO'Iu Mısır Çeşitleri (Anonim, 2010b) MISIR İsim Durum Firma Özellik GY MIR 604 Syngenta InsRes GY 59122 X NK 603 Pioneer Hi-Breed GY MON 88017 Monsanto InsRes HerbTol InsRes HerbTol GY GA21 GY 59122 GY 1507 603 X NK OMÜ NK 603 X MON 810 Bt ll OMÜ MON 810 OMÜ T25 GY 1507 GY MON 863 GY OMÜ GY MON 863 X MON 810 NK603 Syngenta Seeds SAS Pioneer HiBreed/Mycogen Seeds Pioneer HiBreed/Mycogen Seeds HerbTol InsRes HerbTol lnsRes HerbTol Syngenta InsRes HerbTol InsRes Monsanto InsRes Monsanto BayerCrop Science Pioneer/ Dow Agroscience HerbTol InsRes/ HerbTol Kullanım alanı Gıda, ve yem, ithalat işleme Gıda, ve yem, ithalat işleme Gıda, yem, ithalat ve işleme Gıda, yem, ithalat ve işleme Gıda, yem, ithalat ve işleme Gıda, ve yem, ithalat işleme Gıda ve yem Gıda ve yem Gıda, yem, ithalat ve işleme ve yet. Gıda, yem, ithalat ve işleme ve yet. Gıda Gıda, ve yem yem, ithalat Monsanto InsRes Monsanto InsRes Gıda ve yem Monsanto HerbTol Gıda ve yem ve işleme GY: Geçerli yetkilendirme, OYÜ: Onaylanmış mevcut ürün, HerbTol: Herbisit toleranslı, InsRes: Böceğe dayanıklı 87 İSTANBUL TİCARET ODASI 88 Çizelge 16. Avrupa Birliği Ülkelerinde Kullanımına Onay Verilmiş GDO'Iu Kanola, Patates ve İsim Durum Şeker Pancarı Çeşitleri Firma (Anonim, 2010b) Kullanım alanı Özellik KANOLA GY T45 BayerCrop Science HerbTol GY OMÜ MS8 xRF3 BayerCrop Science HerbTol GY, OMÜ GT73 Monsanto HerbTol Gıda, yem, ithalat ve işleme Gıda, yem, ithalat ve işleme Gıda, ve yem, ithalat işleme PATATES GY EH92-527-l ŞEKER GY H7-l Bileşimi BASF Plant Science değiştirilmi ş Gıda ve Yem PANCARI KWS Saat AG/Monsanto HerbTol Gıda ve Yem GY: Geçerli yetkilendirme, OYÜ: Onaylanmış mevcut ürün, HerbTol: Herbisit toleranslı , InsRes: Böceğe dayanıklı 4.5. Dünya'daki GOO'Iu Ürünlerin Etiketlenmesi ve Patentlenmesi Biyoteknolojik uygulamalar sonucu elde edilen ürünler geleneksel yöntemler kullanılarak elde edilmiş ürünlerden bir takım farklılıklar göstermektedirler. Ancak bu farklılığı ayırt etmede bir takım güçlükler yaşanmaktadır. Tüketicinin seçme hakkı ve etkin ticaret gereği bu ürünlerin etiketleome zorunluluğu doğmuştur. Gen teknolojisi yöntemleri kullanılarak elde edilmiş tohumların ve ürünlerin etiketleurnesi ve patentleşmesi konularında dünyada farklı uygulamalar bulunmaktadır. Elde edilen GDO'lu ürünlerin etiketlenmesinin zorunlu veya isteğe bağlı olması gerektiği konusu en çok tartışılan konulardan biri olmuştur GENETilll Oi:!CIŞTIRILMIŞ ORGANIZMALAR 89 ve hala güncelliğini korumaktadır. Ülkelerin GDO' lu ürüıılerin etiketietme politika ve bu uygulamalan Çizelge 17 ve 18'de verilmiştir. Ülkelerin kendine özgü gıda güvenlik politika ve tüketici hassasiyetlerinin uluslararası ticareti etkiler hale olması etiketietme ol aymı getirmiştir. Çizelge 17. Ülkelerin Etiketierne PoUtikalar1 ve Yürürlük Düzeyleri {*Sadece eşdeğer ürünler için, Gruere, 2007; Anonim, 2009) Etiketleme* Etiketiernenin Zorunlu oldoğu Ülkeler Avustralya, Çin, AB Ülkeleri, Yeni Zelanda, Zorunlu İsteğe bağlı Malazya, Norveç, Japonya, Rusya, Suudi Arabistan, Güney Kore, İsviçre, Tayvan Etiketiernenin Kısmen veya Ta ma men Zorunlu olmadığı Ülkeler Brezilya, Şile, H LrVatistan, Ekvator, El Salvador, Endonezya, Morityus, Sırbistan, Srilanka (yeni), Ukrayna, Tayland (kısmen), Vietnam, Türkiye Etiketlerneye Gitmeyi Planlayan Ülkeler Bolivya, Kamerun, Kolombiya, Mısır, Etopya, Gürcistan, Hindistan, İsrail, Fildişi Sahilleri, Jamaika, Malezya, Namibya, Nijerya, Paraguay, Peru, Singapur, U ganda, UAE, Uruguay, Zambiya, Filipinler Kanada, Hong Kong, Güney Afrika, ABD GDO'lu veya bunlardan elde edilen ürünlerin etiketlerrmesi tüketicinin seçim yapmasına olanak vereceği içitı çok önemlidir. Son yıllarda sağlıksız glda 90 İSTANBUL TİCARET ODASI ya da beslenme alışkanlıklanna bağlı ortaya çıkan çeşitli sağlık sorunlan insanIann gıda seçimininde sağlık, güvenlik ve kaliteyi ön plana çıkarmasına neden olmuştur. GDO'lu ürünlerin en çok üretildiği ABD'de soya fasulyesi ve mısır içeren işlenmiş gıdalann % 60'dan fazlasının GDO'lu ürün içermesine rağmen, bu ürünleri tüketen insanların bunun farkında olmadığı bildirilmektedir. Etiketierne zorunluluğu pazarianan ürünün GDO içeriğine göre de farklılık göstermektedir. Aynca bir takım tarımsal uygulamalann ekolojik dengeyi tehdit etmesi nedeniyle modem tanmda çevre sağlığını korumanın önemini artırmıştır. Dünya genelinde GDO'lu ürünlerin en büyük üreticisi ve ithalatçısı konumundaki ülkeler (ABD, Kanada ve Avustralya) diğer GDO'lu ürün üretimi yapan ülkelerin desteğini alarak bu ürünlerin ticaretinde ortak hareket etmektedirler. ABD' de GDO'lu ürünlerde etiketlenmesi ile ilgili herhangi bir zorunluluk yoktur ve buna sıcak bakmamaktadır. Ancak, GDO'lu ürünün besin madde bileşiminde bir değişiklik varsa veya sağlıkla ilgili bir uyarı gerektiriyorsa etiketleurnesi gerekmektedir (Kulaç ve ark. 2006). Çevre Koruma Ajansı (Environmental Protection Agency-EPA) gıda güvenliği açısından biyogenetik dönüşüm ürünlerine karşı tüketicilerin korunmasına özel önem verilmesi gerektiğini belirtirken, Amerikan Tıp Birliği ise GDO'lu ürünlerin etiketlenmesinin zorunlu olmasını ve bunlan içeren gıdalann tüketici güvenliğinin henüz açık olmadığının dekiare edilmesi gereğini savunmaktadır (Topal, 2005). GDO'lu ürünlerin denetimini farklı kurumlar yapmaktadır. ABD'de GDO'lu ürünler FDA, EPA ve ABD Tarım Bakanlığı, Hayvan ve Bitki Sağlık Denetim Servisi olmak üzere üç resmi kurumun denetimindedir (Kulaç ve ark. 2006). Avrupa Birliği Komisyonu kararlarına (EC-1829/2003 ve EC-1830/2003) göre herhangi bir gıda, yem veya bunlardan elde edilen ürünlerin GDO'lu ürün içermesi bunların izlenebilirliğini kontrol altında tutmak ve diğer geleneksel ürünlerden ayırabilmek için etiketlenmesi zorunludur. EC-1829/2003 sayılı Yönetmelik ile GDO 'lu gıda ve yemierin kullanımı iznini belirli bir güvenlik OENF..l'ICt OllCIŞTIRILMIŞ OROAI'IIZ.\o!Al.AR 91 değerlendirmesinden geçirildikten sonra verilmesini öngörmektedir. EC 1830/2003 sayılı Yönetmelik ise GDO'lu gıdalardan e lde edilen gıda ve yem ii.rünlerinin izlenebiUrliğini ve bu ürünlerin etiketlenmesini öngörmektedir. Yönetrneliklerle GDO'Iu ürünlerin güvenlik değerlendirmesini Avrupa Gıda Güvenliği Kurumu (EFSA) tarafından yapılmasını öngörmektedir . Çizelge 18. Kablık Derecesine Göre Üç gruba ayrılmiŞ olan Önemli Ülkelerin Ulusal Etiketierne Sistemlerinin Özellikleri (Gruere, 2007; Anonim, 2009) Ülkeler Etiketierne Ürün/ Etiketlenıeye Şekli n İşlem ürünler tabi Gıda, Zorunlu, & Avrupa tsteğe bağlı Birliği ulusal yönetme! ikler Brezilyab Zorunlu, Çin Zorunlu, Avustralya, Zorunlu Yeni Zelanda Zorunlu, & Japonya yem, katkı maddeleri, GDO'lu işlem ürünlerden elde EtiketlemeEşik den muaf Düzeyi ürünler edilmiş üıünler, restaurantlar Gıda, yem, GDO'lu ürünlerden elde İşlem Hiçbiri edilmiş ürünler, et ve hayvansal iirün]er Liste; GDO'Iu ürünlerden elde Liste İşlem edilmiş ürünler, et dışındaki ler ve bayvansal ürünler Ürün Bütün ürünler İsteğe bağlı Ürün Bütün ürünler Zorunlu Ürün Endonezyab Zorunlu Ürün Gıdalann lamaını Rusya Ürün Bütün Zorunlu Et ve bayvansal ürünler Listedeki gıdalann tamamı üıiinler İşlenmiş ürün işlenmiş ürün İşlenmiş ürün %0.9 %1 Yok %1 %1 %5f %51 %0.9 92 iSTANBUL TİCARET ODASI Suudi Arabistan Zorunlu Güney Kore Tayvan Zorunlu & İsteğe bağlı Zorunlu & İsteğe bağlı Ürün Gıdaların tamamı %1 Ürün Gıdaların tamamı %3g Ürün Gıdaların tamamı %5 Gıdaların tamamı %5f Taylandc Arjantind Zorunlu İsteğe bağlı Ürün Ürün Güney Afrika Filipin!e{ İsteğe bağlı Ürün İsteğe bağlı Ürün Bütün ürünler %5 Kanada İsteğe bağlı Ürün Bütün ürünler %5 ABD İsteğe bağlı Ürün Bütün ürünler - Belirtilmemiş- Bütün Ürünler Belirtilınemiş- Bütün Ürünler asadece önemJj eşdeğer ürtinler için ~tiketleme yönetmeliği henüz tam olarak uygulanmamaktadır cisteğe bağlı uygulanan. Cezai işlem dolandıncılık durumunda uygulanır dözeı bir yasa yok estiketleme yönetmeliği önerilmiş fHer ürünün üç ana bileşeni üzerinde gHer ürtinün eb çok beş temel bileşeni üzerinde GDO' lu ürünler alanında ürünlerin patentleşmesidir. ürünlerin patentleşmesinde üzerinde durolan önemli bir konu ise elde edilen Biyoteknolojik bir takım çalışmalar sonucu elde edilen bu yasal zorluklar yaşanmaktadır. 4.6. GDO'Iu Ürünlerin Güvenlik Değerlendirmesi Dünyada GDO'lu ürünlerin üretimindeki çok hızlı artış bu ürünlere karşı bir takım sağlık ve güvenlik kaygılarını beraberinde getirmiştir. Ülkelerin bu ürün- ler konusunda farklı güvenlik kurallan ve hukuki düzenlemelere sahip veya birçok ülkede bu ürünlerin üretimi ve düzenlemenin henüz oluşturulamaması çeşitli zorlukların ortaya gelmiş tarımında günümüz oluşturmaktadır. çıkmasına kullanımına olması dair herhangi bir yasal bu ürünlerin üretiminde ve ticaretinde neden olmaktadır. biyoteknolojik Bu da endüstriyel hale gelişmelerin önünde bir engel 5. GDO'Iu Ürünlere Genel Bakıs' 5.1. Dünyoda GDO'Ioro GenelBakış S bunların on yıllarda, dünyanın en çok ilgilendiği ve üzerinde en fazla tartıştığı konulardan biri genetik mühendi s li ği teknikleriyle elde edilen GDO ve ürünlerinin kullanıırudır. Bu ürünlerin başta olmak üzere birçok alanda kullamlması eye yayılmas ına neden o lm aktadır. sağlık , ilaç, tartışmayı tarım daha ve gıda sanayi geniş bir yelpaz- GDO ve ürünlerine yönelik insan ve hayvan sağlığı üzerine olan potansiyel yararlan veya riskleri, biyolojik çeşitlil ik, çevre ve sosyo-ekonomik etkileri, hukuki boyutu yanında dini, etik ve kültürel boyutlan bakımından dünyada farklı ve birbirine zıt bakış açılan mevcuttw-. Bu görüş aynlıldan ülkeler arasında olduğu kadar toplumların farldı kesimleri ile bilim adamları arasında da olabilmektedir. GDO' lara karşı organilc tanmcılar, çevreci örgütler, tüketici örgüt- leri, bazı politikacılar, tarımsal üretim örgütleri, küreselleşme karşıtlan ve akademisyen grupların olumsuz görüşleri bulunurken, üretici firmalar, tarımsal üreticiler, bilimsel kunımlar, uzman kamu kunıJuşları ile lerdeki tüketicilerinse destek verdjği görülmüştür (Kaynar, 20 10). bazı bazı bazı ülke - GDO'lu ürünler üzerine yaptlan tartışmaların genel olarak üç temeJ konu üzerinde yoğu nlaştığı görülmektedir. Bu konular sağlık, ekonomi ve çevre ve biyoçeşitlili k'tir. GDO'lu ürünlerin beslenme amaçlı kullanılmasının insan ve hayvan sağlığında yaratabileceği olası değerlendirilmektedir. risk ve olumsuzluklar gıda güvenliği kapsamında GDO'Iu ürünlerin insan ve hayvanlarda antibiyotiklere geliştirtebileceği, çeşitli taksisite ve alerjik reaksiyonlara neden olabileceğini vurgulayan kesim, GDO'Iu gıdaların gerek insanlar ve gerekse de hayvanlar tarafından tüketilmesini tehlikeli bulmaktadır. Öte yandan, bu ürün- direnç lerin izin kuUaıulmadan verilruğiru önce ilgili bilimsel testlerden geçtikten sonra belirtenler, bilimsel komiteterin onayuıdan kullanımına geçen bu ürünlerin 94 ISTANBUL TICARET ODASI insan ve hayvan sağlığı üzerinde herhangi bir tehdit oluşturmayacağını vurgulamaktadırlar. Bilim adamlannın bir kısmı GDO'lu ürünlerin herhangi bir olumsuz etkilerinin olmadığım belirtirken, bazı bilim adamlan da GDO'lann zararlı olduklannı ve uzun vadedeki etkilerinin çok kötü sonuçlar doğurabileceğini ileri sürmektedirler. Tarımsal ve uygulanma şekli dikkate alındığında, GDO'ların kullanımının küreselleşme sürecinde yaygınlaşmasına bağlı olarak gelişmekte olan ülkelerin gen kaynaklarını ve sosyo-ekonomik yapılanın tehdit edebilecek bir dizi sorunların ortaya çıkabileceği gibi kaygılar mevcuttur (Türkoğlu, 2007). GDO'lu bitki tohumlan üretiminin çok büyük bir kısmının ABD şirketlerinin elinde olması, bu şirketlerin genetiği değiştirilrniş tohumların patentini alarak, hukuken kendilerinin rızası olmadan bu tohumların kullanılmasım engellemeleri neticesinde, ortaya çıkabilecek tekel ve haksız rekabetin çok ciddi ekonomik sorunlara yol açabileceği ileri sürülmektedir. Bu tekelci politikaların yerel tarım sistemlerini zayıftataeağı ve biyoçeşitliliğin giderek azalmasına neden olarak, tanının sürdürülebilirliğini de giderek azaltabiyoteknolojinin gelişim cağı endişesini oluşturmaktadır. GDO'lu ürünlerin risk taşıdığı ve kullanımında gerekli güvenlik tedbirlerinin yasal düzenlemelerle yapılması gerektiği görüşü gelişmiş ülkelerde daha çok kabul görmektedir. ABD, Avustralya, Kanada, Arjantin, Brezilya gibi ülkeler GDO'lu ürünlerin üretimi ve kullammına sıcak bakarken, Avrupa Birliği ülkelerinde bu ürünlerin üretim ve kullammına biyogüvenlik kavramı ile bağlantılı olarak sınırlamalar getirilmiştir. GDO'lu ürünlerin en fazla yetiştiril­ diği ülke olan ABD, bu ürünlerin üretilmesi konusunda liberal bir bakış açısına sahip iken, AB ülkeleri GDO'lu ürünlerin tüketici, sağlık ve çevre üzerine olası olumsuz etkileyebileceği kaygılanndan hareketle etiketierne de dahil, yoğun bir kamu düzenlemesine tabi olmaktadır. Ancak, AB ülkeleri arasında da GDO 'lu ürünlere bakışta bazı farklılıklar bulunmaktadır. Avrupa Birliği ülkelerinde yaşayan insaniann büyük çoğunluğu GDO'lu ürünlerin etiketlenmesini istemektedirler (Roe ve Teisi, 2007). GENETIÖJ GDO'Iarın ekasistemde bulunan kaldırabileceği gen yoluyla olasılığının yaratma artırmaktadır. ve kaçışı bunların doğal bulunması bitkilerin bozacağı encüşe yapıldığı edilmektedir. ekimiııin yakın GDO'ların doğal duyulan kontrollü alanlarda yerlerde bitki arzu edilemeyen etkiler karşı GDO'Iu ürünlere alanlara izin verilmediği için yapısında 95 zamanla ortadan yerlerde GDO'lu bitkilerden Buna karşın, GDO' lu ürün ekiminin yapılmasına yapıldığı kaynaklarını gen ve bunun da ekolojik dengeyi GDO'Iu ürünlerin ekiminin çeşitlerine doğal UECIŞI'lRıLMIŞ ORCJANıZMALAR diğer endişeyi yapıldığı bitkilerin ekiminin gen kaçışı yoluyla ekasisteme zarar verme olasılığının düşük olduğu belirtilmektedir. Organik tarımsal üJetimi ekolojik dengenin korunması için en makul çözüm olarak gören kesim, GDO'Iann üretimiııi organik savunucuları başka bir tarım için bir tehdit olarak görmektedirler. Hayvan hakları ise modern biyoteknolojinin hayvanlar üzerinde klonlama veya şekilde kullanmalarını istememektedirler (Kaiser. 2005). Etik ve dini açıdan GDO'lara karşı olan kesimlerde mevcuttur. İngiltere'de yapılan bir araştırmada, insan DNA'sı veya hayvanlarla ilgi U genetik çalışmalara karşı çık ılırken, edilebilir bir boyutta bilki ve mikroorganizmalarda bakış açısının olduğu saptanmıştır incelendiğinde donıuz geni içeren yapılan çalışmalara gıdalan bakıldığında bazı (Frewer ve ark, 1997). Dini eti tüketmeyen Müslüman ve Yahudiler domuz tüketmek istememektedirler kesimler insan geni içeren (Türkoğlu, gıdalann (Uzogara,2000), vejetaryenler ise bayvan geni gıdaları daha kabul 2007). Etik açıdan tüketimini reddetmekle aktanlmış bitkisel kaynaklı tüketmeye tepki göstermektedirler (Crist, 1996). 5.1.1. ABD'deki Bakıs, Dünyada transgenik bitki ekiminin en fazla yapıldığı ABD'de 2009 yılı ilibariyle yaklaşık olarak 64 milyon hek1:arlık bir alanda ekim yapılmıştır. İlk nesil GDO çeşitterinin çiftçilerıo düşük tarafından ticari olarak üretilmeye maliyetlerle dah:a fazla ürün elde etmeleri benimsenmesine neden doğrultusunda başlanmasından olmuştur. soma ABD'deki GDO'ların üreticiler Tüketici çevrelerden gelen talepler özellikle AB ülkelerinde GDO'Ju tanm ürünlerinin üretimi ve kullanınu sınırlandınlırken. ABD'de GDO'Iu ürünlerin kullanımında herhangi bir 96 İSTANBUL TİCARET ODASI sınırlama veya etiketierne gerekliliği bulunmamaktadır (Comejo ve Caswell, 2006). FDA, genetiği değiştiTilmiş gıdalar ve benzeri olan konvansiyonel gıdalar ile büyük ölçüde eşdeğer olduğunu açıklamıştır. Bu yüzden, Amerikan vatandaşlarının büyük bir kısmı tükettiği gıdaların GDO içerikliklerinin farkında değildirler (Comejo ve Cawell, 2006). Öte yandan, ABD'de çoğu insanın yeni teknolojik gelişme ve dolayısıyla da genetiği değiştmlmiş gıdalardan haberdar olduklan ve herhangi bir kaygı duymadan bu gıdalan tükettikleri bildirilmiştir (Hoban, 1999). Araştırma ve geliştirme çalışmalanna bağlı olarak elde edilen biyoteknolojik buluşların kullanımı ve ticaretinin yapılması büyük oranda tüketici taleple rine bağlı olarak şekillenmektedir. ABD de yapılan çeşitli araştırmalarda, tüketicilerin GDO'lu ürünlere olan bakış açısı incelenmiştir. Falk ve ark. (2002), ABD 'de tüketicilerin çoğunun genetiği değiştmlmiş ürünlerin pazardaki varlığından haberdar olmadığım, bunların farkında olan tüketiciletin sayısımn ise son on yılda artış gösterdiği ve bunlarında büyük bir çoğunluğunun bilimsel çalışmalara güvendiği için bu gıdalan tükettiğini belirtmişlerdir. Pew Gıda ve Biyoteknoloji Girişiminin (The Pew Initiative On Food And BiotechnologyPIFB), hazırlamış olduğu raporda, Amerikalıların %61 'nin bilimsel gelişmeler­ den haberdar olduğu, %58'nin ise GDO'lu gıdalardan hiç haberdar olmadığı, %41 'inin ise bu gıdalar hakkında çok az bilgiye sahip olduğunu belirtilmiştir (PIFB , 2006). Ayın rapora göre 2001 yılında GDO'lu gıdalan sağlıklı bulanların oranı %48 iken bunun 2005 yıllında %21 'e düştüğü görülmektedir. Pew Gıda ve Biyoteknoloji Girişimi 2001- 2006 tarihleri anketin sonuçlanın 7 ana başlık altında toplamıştır. Bunlar; biyoteknolojik gelişmeler hakkında nispeten az bilgiye sahip olduğu, 2001-2006 yıllan arasında değişimler olduğu görülmüştür. Tüketiciletin büyük bir çoğunuluğunun GDO'lu gıda tükettiklerinin farkında olmadığı ortaya 1. Halkın arasında yaptığı çıkmıştır. GENETiGi DEGİŞTİRİLMİŞ ORGANiZMALAR 97 2. Tüketiciletin hangi gıdaların ne düzeyde GDO içerdikleri hakkında az bilgiye sahip olduklan ve bu gıdaları daha önce tükettikleri konusunda yeterli bilgiye sahip olmadıkları görülmüştür. Tüketiciletin %26'sı GDO'lu gıda tüketmiş olabileceğini belirtirken %60 'ı bu gıdaları tüketmediklerini bildirmişlerdir. 3. GDO'lu gıdaları savunanların tutumu istikrarlı iken, karşı olanların bakış açılarında yumuşama meydana geldiği tespit edilmiştir. 2001 yılında GDO'lu gıdaların pazara girmesini isteyenlerin oram %26 karşı çıkanların oram %58 iken, 2006 yılında GDO'lu gıdalan savunanların oranında önemli bir değişiklik yaşanmazken, bunların pazara girmesine karşı çıkanların oranında azalma meydana gelerek %46'ya düştüğü görülmüştür. 4. Hayvan klonlamaya karşı muhalefetin bitkilerde gen modifaksyonuna karşı çıkmadan daha güçlü olduğu tespit edilmiştir. 5. Tüketiciletin GDO'lu gıda ve biyoteknolojisi konulannda sevdikleri kişilerin ve yakın çevresindekilerin etkisinde kaldığı ve onları bilgi için güvenilir kaynak olarak gördüğünü ortaya koymuştur. Tüketicderin %37'si arkadaş ve ailesini güvenilir kaynak olarak görürken, %33'ü çiftçileri, %32'si bilim adamları ve akadernisyenleri, %29'u FDA'yı, %19'u çevreci ve tüketici grupları, %16'sı dini !iderleri, %14'ü hükümet düzenlemelerini ve gıda imalatçılarını, %11 'i üretici firmalan ve %9'u da medyayı güvenilir kaynak olarak gördüğünü belirtmiştir (Şekil 5). 6. Dini inançların bu gıdalara bakış açısı üzerinde biraz etkili karşın, bunun biyoteknolojiye karşı tutumun önemli bir kaynağı olmasına olmadığı bildirilmiştir. 7. Genel olarak GDO'lara karşı tutumunun katı olmadığı ve düşüncelerin ortaya çıkmasına fırsat verebileceği belirtilmiştir. yenı 98 ISTANBUl. TICARETIJDASI Şekil S. ABD'de Tüketicllerin Kaynaklara Göre GDO'lu Gıdalara Olan Güven Düzeyleri % Guven d!lzeyi Arkadaş aile ~~~~~~~~~~~~ w .ııı Çiftçiler ve Bilim adamJan Ve akadenıisyeole~ Amerika Gıda ve ilaç Dairesi Çevı:eei gruplar TUkeLici gruplar %32 ı.ı %29 v %19 ~=:::=:::=:::::;;;;;;;;~~~~ % 19 Dini liderler 11 %16 %14 Hükümet düzeolemeleri Gıda imalatc;ılan Üretici fiımal.ar %3:3%37 ,.If% 14 %1 ı Medy_a~==~u~o/<~o9~----------------------l<aynak;PlFB, 2006 Amerikalıların GDO' lu ürünlere karşı kanşık bir tutum içinde oldukları ve son yıllarda başta AB ülkeleri olmak üzere birçok ülkede GDO'lu ürünlere karşı duyulan endişenin yalanda ABD'deki insanlan etkileyeceği görünmektedir. 2001-2006 yıllan arasında yapılan bir araştırmada. GDO'lu ürünleri güvenli bulan Amerikalıların oranm1n %29'a %34'e yükseldiği, bu gıdalan güvenli bulmayanların oranının ise bildirilmiştir (PIFB, 2006). aynı yıllar arasında %25'den 29'a yükseldiği 5.1.2. Çin, Japonya ve Diğer Ülkelerdeki Genel Bakış Çin, GDO'lu ürün üretimini her geçen y1l biraz daha artırarak 2009 yılında 3.7 milyon hektarlık bir alanda ekim gerçekleştirerekdünyada en geniş GDO'Iu ürün ekim alaruna sahip 7. ülke olmuştur (James, 2009). Çin'de GDO'lu ürün olarak başlıca Bt pamuk, Bt pirinç ve Fitaz timi yapılmaktadır. Ho ve Vermeer (2004) çalışmasında, ankete katilaniann% 71 'i GDO'lu tarafından yapılan mım üre- bir anket ürünlerden haberdar olduklannı. GENETi(;l DEGİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR 99 büyük bir çoğunluğunun bu ürünlerin kullanımından kaygı duymadıklarım ve %82 'sinin bu ürünleri güvenle tükettiklerini bildirmişlerdir. Ayrıca, ankete katılanlardan %53 'ünün işlenınemiş GDO'lu ürünleri güvenli bulmadıklan ortaya çıkmıştır. Çin'de Lin ve ark. (2006) tarafından gerçekleştirilen bir diğer anket araştırmasında, ankete katılanların %60 veya daha fazlasının fiyat indiri mine bakılmaksızın biyoteknolojik ürünleri alabileceklerini bildirirken, %20'si bu ürünleri hiçbir şekilde almak istemediklerini bildirmişlerdir. Ayrıca, katılımcıl-arın ortalama olarak %23-53 'ü biyoteknolojik olmayan soya yağını ve %42-74'ünün GDO'lu olmayan pirinç almak için daha fazla ödeme yapmaya istekli olmadıklarını belirtmişlerdir. Japonya, GDO'lu ürün yetiştirmemesine rağmen, biyoteknolojik araştırma ve uygulamaların hem bilimsel hem de ekonomik-ticari düzeyde en fazla yapıldığı ülkelerden biridir. Japonlar AB ülkelerindeki tüketiciler gibi GDO'lu ürünlere kuşku ile yaklaşmaktadırlar. GDO'lu ürünlerin pazarlandığı ülkede, Japon hükümeti, 2001 yılında, soya fasulyesi, kanola, patates ve pamuk dahil olmak üzere toplam 24 GDO'lu ürüne etiketierne zorunluluğu getirmiştir (Terewaki, 2008). Ancak, gıda işlemecileri bu söz konusu etiketlenmiş GDO'lu ürünleri tüketici kaygıları ve gelebilecek tepkilerden dolayı henüz üretip pazara sunmamaktadır. Güney Kore, 2001 yılmda GDO'lu ürünlere etiketierne zorunluluğu getiren bir diğer ülkedir. Bu ülkede tüketicilerin gıdalarakarşı olan tutum ve davranışları çok önemli kabul edilir. Tüketkilerin büyük çoğunluğunun GDO'lu ürünleri doğal bulmadığı ve gelecekte sağlık riskleri yaratacaklarını düşündükleri bildirilmiştir (Finke ve Kim. 2003). 5.1.3. AB Topluluğunun Bakış Açısı (Ülkelere Göre) Avrupa Birliği ülkeleri GDO'ların üretimi ve kullanımı ile ilgili ABD'den farklı bir bakış açısına sahip olmakla birlikte, üye ülkeler içinde de GDO'lu ürünlere karşı farklı tepkiler bulunmaktadır. AB üye ülkeleri içinde GDO'lu ürünlere karşı olan tüketicilerin büyük bir kısnn GDO 'lu ürünlerin AB içinde ı 00 İSTANBUL TİCARET ODASI kullanımının tamamen yasaklanması gerektiğini savunmaktadırlar. Tepki gösteren tarafların bazıları GDO'lu ürünlerin AB içinde tamamen yasaklanması talebinde bulunurken, diğer bir kesim ise bu ürünlerin kullanım kararının EFSA yerine üye devletlerin kendilerinin vermesi gerektiğini savunmaktadırlar. AB Komisyonun GDO'lann üretimi ve pazarlanması konularında alacağı kararlarda Avrupalı tüketiciletin tavır ve davramşlanmn belirleyici bir role sahip olduğu belirtilmektedir. Transgenik bitkisel üretimin yapıldığı 6 AB ülkesinde (İspanya , Portekiz, Çek Cumhuriyeti, Romanya, Slovakya ve Polonya) 2009 yılında toplam 94.750 hektarlık bir alanda transgellik bitki üretimi yapılmıştır. AB ülkelerinde transgellik bitki ekim alanı bir önceki yıla göre %9-ı2 düzeyinde azalma meydana gelmiştir. İspanya, transgenik bitki yetiştiriciliğinin en fazla yapıldığı AB ülkesinden biridir. AB ülkeleri arasında GDO'lu ürünlere karşı yapılan eylem ve gösterilen tepkilerin en az gösterildiği ülke yine İspanya'dır. Font, (2009), tarafından İspanyada tüketiciler üzerinde yapılan bir anket çalışmasında, ankete katılanların %6ı 'nin bilimsel çalışmaların sonuçlarına güvendiği ve %63'ünün de şimdi veya gelecekte çıkabilecek olası bir problem durumunda bilimin bunun üstesinden gelebileceğine inandıklarının belirtmişlerdir. Ankete katılanların %50'si GDO'lu ürünleri sağlıklı bulduklarını söylerken, %20'si bir fikri olmadığını ve %30'uda GDO'lu ürünleri sağlıksız bulduklarım belirtmişlerdir. Aynı anketi cevaplayanların %90'ını GDO içeren ürünlerin etiketlenmesi gerektiğini belirtmişlerdir. Fransa'da gelen büyük tepkiler üzerine 2009 yılı itibariyle GDO'lu ürün üretirninden vazgeçmiş, ayrıca Biyoteknoloji Yüksek Kurulu ülkede satılacak olan ürünün %0. ı düzeyinde GDO içermesi durumunda ürünün etiketinde belirlenmesi koşulunu getirmiştir. Bununla birlikte AB Komisyonun ortak kararı olan %0.9 eşik düzeyinde dikkate alınacağı belirtilmektedir. İtalya' da gerçekleştirilen bir anket çalışmasında, İtalyanların gıda seçiminde bilgi ve fiyat faktörlerinin etkili olduğu tespit edilmiştir (Boccalleti ve Moro, GENETiGi 2000). Araştırma ürünlerin katılanların anketine farkında oldukları gözlernlenirken, anketi ge~miş yıllarda, yürürlükte olan kanun hükmündeki karamameler GDO'lu bitki getirmiş ve 2008 yılında İ Ü1 %52'sinin biyoteknolojik veya GDO'lu bu ürünler hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıkları Almanya'da DEGİŞTİRİLMiŞ ORGANilMALAR cevaplayanların %82'sinin görülmüştür. bazı düzenlenıeler yasal ve yetiştirilmesine kısıtlamalar da Almanya'da GDO'lu bitkilerin yetiştiriciliğinin yapılmasım durdurmuştur. Almanya biyoteknolojik uygulamaların alanında kullanılmasına karşı katı bir tutum sergilemektedir. gıda üretimi İngiltere hükümeti 2004 yılında GDO'lu ürünlerin ülkede üretilmesini yasaklamak için bilimsel bir neden olmadığını belirtmiş, ancak gıda ve yemleri n izlenebilirliğini sağlayabilmek amacıyla hükümet yılında halkın GDO'lu ürünler bir anket çalışması yasal düzenlemeler hakkındaki öğrenmek için 2008 yaptırmıştır. Britanya'da tüketicilerin GDO'lu ürünler üzere Clery ve Bailey (2010) katılanların %40'ı fikirlerini yapmıştır. Ayrıca, hakkındaki fikirlerini belirlemek tarafından gerçekleştirilen araştırmada, GDO'lu ürünler hakkından yeterli bilgiye sahip ankete olmadıklarını belirterek bu yüzden olumlu veya olumsuz bir görüşe sahip olmadıklanm belirtmişlerdir. Ankete katılanların bir lasmı (%19) diğer dünya ülkeleriyle rekabet için GDO'lu ürünlerin üretilmesinden yana fikirde olmadıklarını ifade olduklarını bazılan etmişlerdir. Gerçekleştirilen bir (%41) aynı başka araştırmada, yaklaşık olarak halkın beşte birinin ürünlerin GDO içerip içermediğini görmek istediklerini bildirmişlerdir (Brock, 2009). Bir diğer araştırma sonucuna göre; İngilizlerin bitki ve mikroorganizmalar üzerinde yapılan biyoteknolojik uygulamaları kabul edilebilir çalışmalar yapılmasının gördüğü ancak insan veya hayvanlar üzerinde bu tür pek doğru bulmadıklarını ortaya koymuştur (Frewer ve ark. 1997). Diğer AB üye ülkelerinin büyük pazarlanması çoğunluğu GDO'lu ürünlerin üretimi ve konulannda Komisyon kararlarına göre hareket etmektedirler. Yeni 102 İSTANBUL TİCARET ODASl üye ülkelerin birçoğunda gerek ulusal bazda yasal düzenlemeler ve gerekse de laboratuar alt yapı eksiklikleri bulunmaktadır. 5.1.4. Türkiye'de GDO'Iu Ürünlere Genel Bakış Türkiye'de tüketiciler GDO'lu ürünler konusunda henüz yeterli bir bilgiye sahip değildir. Demir ve Pala (2007) tarafından gerçekleştirilen bir anket çalışmasında, ankete cevap verenlerin %41 'inin GDO terimini ilk kez televizyondan,%29'unun ise anket çalışması sırasında duyduğu anlaşılmıştır. Ankete katılanların %46'sı GDO 'ların sağlık sorunları yaratabileceğini belirtirken, %96'sı da ürünlerin üzerinde GDO içerip içermediği belirtilmesi gerektiğini belirtmiş, üzerinde GDO olduğu belirtilen ürünü satın almayacağını söyleyen katılımcı oranı ise %86 olmuştur. 6. GDO'Iu Ürünlerin Potansiyel Yorar ve Zararlan on yıllarda, genetik mühendisliği bilimi S organizmaların lemeler olanaklı manipülasyonunu yararlanılarak canlılar şekilde sağlık, getirmiştir. uygulanmaya başlanması Modern biyoteknolojik ması başta gıdaların GDO'ların endüstrisi gibi birçok alanda birçok tartışmayı uygulamaların tarımsal üretimde yapılmasım ve Bu konuda kamuoyu adeta iki gruba limsel ilerlemenin doğal getirmiştir. etkiler ise kirliliği başta elde edilen farklı şekilde ayrılmıştır. Bunların bir sonucu olarak görenler, bu teknoloji ile çevre getirmiştir. pazarlanması faydalanılarak yaratacağı bir kullanılmaya başlan­ zorunlu hale yorumlanmaktadır. den başarılı da beraberinde gıdaların işlenmesi üretimi olmak üzere insan, hayvan ve çevre üzerinde açlık, ve genler aktanlmak suretiyle üretimde gen teknolojisi tekniklerinden minin dünyada değiştirilmesi Gen teknolojisi yöntemlerinden dışında yabancı gibi birçok konuda yeni düzenlernelerin Tarımsal ve iler- elde edilebilmektedir. Söz konusu biyoteknolojik tarım, gıda ilaç, yapılarının genetik organizmalara kendisi yeni özelliklere sahip tekniklerin hale alanındaki hızlı gelişme gıda bi- üreti- olmak üzere birçok sorunun üstesin- gelineceğini savunmaktadırlar. Diğer bir grup ise böyle uygulamaların çözümden çok kalıcı sorun ve felaketiere neden olacağını iddia etmektedirler. Tarımsal üretimde biyoteknolojik ürünlerin kullanımını savunanlar; GDO'lu ürün üretimi ile çok gıda düzeyde bir şekilde artış gösteren dünya nüfusuna yetecek üretilerek, dünyada mevcut ve önlenebileceğini tarıınsal hızlı ileri sürmektedirler. Ayrıca, gelişebilecek olası GDO'lu ürün açlığın kullanımının; ilaç kullanımında azalma, verimlilikte artış, ürün kalitesi ve raf ömründe artma ve ekstrem çevre koşullarına daha kolay adaptasyon gösteren bitkilerin elde edilmesi gibi pratik yararlar sağlayabileceğini savunrnaktadırlar. Diğer farklı yandan, GDO'lann olarak kullanımının doğada yetişen diğer yapılarına dışarıdan yabancı bir türden gen yeni özellikler taşıdığını ve bu ürünlerin insan ve hayvan bitkilerden aktarılması nedeniyle sağlığı, gıda güvenliği, 104 İSTANBUL TİCARET ODASI biyolojik çeşitWik, çevre ve sosyo-ekonomik yapı üzerinde önemli düzeyde risk oluşturma olasılığının olduğu ileri sürülmektedir. Ayrıca, GDO'ların kullanı­ mının ekasistemde tür dağılımında bozulmalara neden olarak ekolojik dengenin bozulacağı ileri sürülmektedir. 6.1. GDO'Iu Ürünlerin Yorarları GDO'lu ürünlerin potansiyel yararlarımn başında dünyada halk sağlığını tehdit eden yetersiz beslenme sorununun çözümü gelmektedir. Bu söz konusu sorunun daha fazla ürünün ekonomik bir şekilde üretimiyle çözüme kavuşturu­ lacağı öne sürülmektedir. Ayrıca bazı besinierin insanlar üzerinde yarattığı alerjik özelliklerin ortadan kaldırılabileceği , besiniere kazandırılacak yeni özellikler ile hastalıklara karşı bağışıklık sağlanacağı ve gıdaların düşürülerek gıdalara ulaşırnın kolaylaştırılabileceği üretim maliyetinin GDO'ların yararları olarak gösterilmektedir. GDO'lu ürünlerin besin madde içeriklerinin zenginleştirilmesiyle insanların ayın miktarlardaki gıda tüketimiyle daha fazla besin maddesi alabilmesi için çalışmalar sürdürülmektedir. Tahminlere göre dünyada özellikle üçüncü dünya ülkelerinde insanların büyük bir bölümü günlük besin maddeleri ihtiyacımn yarısına yakınını sadece bir gıda maddesi tüketerek karşılamaktadır. Tek gıdada bulunan vitamin, protein, karbonhidrat ve mineral madde gibi besinierin miktarı sınırlı düzeylerde olduğu için insanların besin madde ihtiyacım karşılamaktan uzaktır. Ayrıca, insanlar üretilen bitkisel kökenli gıdaların toplum sağlığı açısından yararlı ve kimi hastalık etmenlerini azaltmaya ve yaşlılığı geciktirmeye yönelik işlevlere sahip bileşiklerce zenginleştirilmiş olmasına giderek artan bir şekilde önem vermektedir (Anonim, 2004). Bu nedenle bu söz konusu gıdaların hem verim hem de besin içeriklerinin zenginleştirilmesi ile yetersiz beslenmenin önüne geçilmesine çalışılmaktadır. Bu amaçla, gıdaların besin maddesinin zenginleştirilmesine. yönelik biyoteknolojik yöntemlerle vitamin A bakımından zengin pirinç (altın pirinç-golden rice) üretimi gerçekleştirilmiştir. Elde edilecek GDO 'lu ürünlerle alerjenik etkiye sahip yer fıstığı, inek sütü, GENETlöl soya fasulyesi, fındık Ayrıca hastalıkların ve balık gibi gıdaların önlenmesinde kullanılan DEGiŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR bu olumsuz etkileri aşılar 105 azaltılabilir. GDO'lu ürünlerde üretilerek daha etkili ve ekonomik aşı kullanırnma olanak sağlanabilir. GDO'ların diğer bir yaran ise tanmsal ilaç ku11anımmm azalmasına bağh olarak su kaynaklan ve çevrenin kirleurnesi önlenebilir. 6.1.1. Bitkisel Üretime Sağlad1ğ1 Yararlar Genetik mühendisliği değiştirilmesi teknikleri kullamlarak bitkilerin genetik yapılarının birçok sorunun çözümünü birlikte getirmektedir. Bitkilerin gen yapılannda değişikliğe gidilerek, hastalık ve zararlılarla daha etkin mücadele, ekonomik verim artışı, ürün kalitesi ve raf ömrünün artırılması, çevre kirliliğinin önlenmesi, naklarına yeraltı olan su kaynaklannın korunması ve yenilenerneyen enerji kay- bağımlılığın azaltılması koşulları sağlanabilir.. Bu amaçla bitk- ilere atmosferden azotun fiske edilmesi özelliğinin kazandınlmasıyla ilave gübre kullanımı azaltılarak su kaynaklannın kirlenmesi önlenebilir. Klasik ıslah yöntemleriyle uzun yıllar alacak yerine modern biyoteknolojik yöntemlerden çeşit geliştirme çalışmaları yararlanılarak arzu edilen özellik- lere sahip bitkiler daha kısa bir sürede elde edilebilir. Ayrıca, bitkilere gen transferi yapılarak bitkileriıı olumsuz çevre koşullarına dışarıdan dayanma kabiliyeti artırılabilir. Dünyada bitkisel üretimi sınırlayan faktörlerin başında çeşitli bitki hastalık ve zararWarı gelmektedir. Günümüze kadar değişik biyoteknolojik tekniklerden yararlamlarak birçok bitki leme ve hastalık başarılar kaydedilmiştir. etmeni ve zararlılarla mücadelede ciddi iler- dayanıklı ve böceklere dirençli Herbisitlere transgenik bitki çeşitleri elde edilmesiyle tarımsal ilaç kullanımı ve bu ilaçların çevreye olan olumsuz etkileri azaltılabilmektedir. Bu amaçla herbisitlere dayanıklı tütün, gen mısır, patates, buğday, sebze ve meyve türlerine, direnç geni ise tatlı patates , mısır, domates , şeker kamışı, soya fasulyesi, kolza, pamuk, patates , yonca, nohut, yer fıstığı, patlıcan, brokoli, lahana ve kavun çeşitleri geliştirilmiştir. Ayrıca viral ve fungal hastalıklara dirençli GDO'lu ürünler İ 06 İSTANBUL TİCARET ODASI üretilerek bu hastalıklada ekonomik ve kalıcı mücadele yapılabilir. Günümüzde besin maddeleıinin yapısının zenginleştirilmesiyle toplum sağlığının korunması yanında bir takım ilave yararlarının da olabileceği inancıyla bu ürünlere biraz daha ilgiyle yaklaşılabilinmektedir. GDO'lu gıdalann sağlığa yönelik faydalannı artırmak için bir takım etkicil maddelerle (proteinler, mikro elementler, antioksidant maddeler, doymamış yağ asitleri, vitamin A, E ve C, likopen, flavonoidler) zenginleştirilebilmektedir. Bu yöntemlerle elde edilmiş GDO'lu ürünlerin kullanırm toplumda birçok kronik hastalığın ortaya çıkma oranının azaltılabileceği belirtilmektedir. Biyoteknolojik uygulamalarla tüketici istek ve talepleri doğrultusunda aşağıda belirtilen amaçlara yönelik GDO'lu ürünler elde edilebilmektedir. 1. Yem ve gıdalann aminoasit ve enzim düzeyleıinin 2. Gıda ve yemierin protein, yağ, değiştirilmesi, vitamin ve mineral madde düzeylerinin değiştirilmesi, 3. Gıda ve yemlerde etkicil madde (likopen, flanovidler, karotenler, esansiyel yağ asitleri, uçucu yağ asitleri) düzeylerinin artırılması, 4. Renk, koku ve tat gibi fiziki değişiklikler yapılabilir. Tanmsal ürünlerin pazarlanması sürecinde erken olgunlaşma göstermeleri ve çevre koşnilanna yeterli direnç gösterememelerinden dolayı büyük düzeyde ekonomik kayıplar söz konusu olmaktadır. Özellikle kısa sürede tüketilmesi gereken domates, kiraz ve çilek gibi raf ömürleri az olan ürünlerde bu zararlar daha fazla meydana gelmektedir. Gen teknolojisi teknikleriyle bu söz konusu ürünlerin olgunlaşmasmm yavaşlatı l arak bu ürünlerin raf ömrü uzatılahilmekte­ dir. Raf ömrü uzatılmış gıdalann nakliye ve pazarianma sırasında meydana gelebilecek kayıpların önüne geçilebilmektedir. GENETiGi DEGiŞT[RiLMiŞ ORGANiZMALAR 107 6.1.2. Hayvansal Üretime Sağladığı Yararlar Genetik mühendisliği uygulamalan hayvansal üretimde klonlama ve bir takım genetik modifikasyonlar yapılarak kullamlabilmektedir. Modern biyoteknoloji ve gen teknolojileri teknikleri ile hayvanların verim performansı özellik- lerinin iyileştirilmesi, yemierin sindirim etkinliğinin geliştirilmesi, hastalıklara karşı direncin artırılması, birçok hastalığın tedavisinde kullanılan bir takım proteinlerin elde edilmesi mümkün olabilmektedir. Ayrıca, hayvan metabolizma- sında değişiklikler yapağı gibi ürünlerin özellik- yaparak; et, süt, yumurta ve lerinin geliştirilmesi sağlanabilir. Hayvaniara diğer tür canlılardan gen transferi yapılarak büyüme hormonu, büyüme hormonunu serbest bırakıcı faktör, insülin benzeri büyüme faktörü gibi büyüme ile ilgili genlerin organizmaya transfer edilmesi şeklindedir (Kleter ve Kuiper, 2002). Hayvancılıkta hayvanların lerinin iyileştirilmesi genetik kapasitesinin yükseltilerek verim özellik- uzun süreli klasik ve son derece zahmetli olan ıslah çalışmalan ıslah çalışmaları yöntemlerinin kullanılması hayvansal üretime kısa ile mümkün olmaktadır. Bu yerine modern biyoteknoloji sürede büyük katkılar sağlaya­ bilmektedir. Hayvansal üretimde moleküler biyoteknolojik yöntemler kullanılarak hayvanların verim özelliklerinin tespiti, etkili ebeveyn tayini, hastalıklara karşı direnci belirleyen genlerin tespiti, cinsiyet tespiti, embriyo transferi gibi birçok uygulama gerçekleştitilerek daha etkin ve ekonomik bir üretim Genetiği değiştirilerek hastalıklara antibiyotik ve sağlayarak dirençli hale diğer ilaçların kullanımını azaltabileceği üretim artışı sağlanabilir. getirilmiş hayvanlar, gibi, hayvan refahını ve yine hayvan patojenlerinin insanlarda hastalık yapıcı etkisini azaltılabilmektedir (Müller, 2000). Hayvanlarda genetik modifikasyona gidilerek yemierin sindirilebilirliğinin geliştirilmesi ve yem kullanımı optimize edilebilir veya yeni kaynakların yem olarak kullanınuna olanak sağlanabilir. Örneğin , biyoteknolojik yöntemler kullanılarak yemiere enzim katkısına alter- natif olarak hayvanların bağırsaklarında yemden enzimler geliştirilmiştir (Golovan ve ark, 2001). yararlanımı artıracak yeni ı 08 İSTANBUL TİCARET ODASI Gen modifikasyonu yapılarak hayvanlardan elde edilen ürünlerin arzu edilen şekillerde değiştirilip geliştirilebilir. larak ve süt bileşiminde birtakım değişiklikler yapılarak Bu uygulamalardan bileşimi faydalanı­ tüketicilerde laktoz toleranssızlığı alerjisi azaltılabilir. Aynca sütün bileşimi protein ve yağ besin maddeleri bakımından zenginleştitilerek tüketici sağlığı korunabilir (Houbedine, 2003). İnsan sağlığını koruyucu besin maddesi elde etmek amacıyla gerçekleştirilen çalışmalarda, keçilere artınlıruş, doymuş yağ dışardan asidi gen transferi içeriği ise yapılarak düşürülmüştür. sütün lizozom içeriği Bu uygulama ile zararlı bakterilere karşı sterilizasyon görevi gören sütteki lizozimin tüketicileri patojen bakteri enfeksiyonlarına karşılcoruyacağı belirtilmektedir (Murray ve ark, 2003). Aynca genç buzağılann son mide bölmesinde salgılanan ve peynir yapımında kullanılan kimozin enzimi biyoteknolojik olarak kimojen formunda günümüzde peynir yapımında yoğun üretilmiş bir şekilde kullanılmaktadır. Benzer ve şelçilde sığırlarda süt verimini artıran protein yapısındaki sığır büyüme hormonu (Bovine somatotropin, BST) geni, rekorubinant DNA teknolojisiyle üretilmiş (rBST) ve süt veriminde artışlar sağlanmıştır. FDA'nın ı993 yılında kullanım onayı verdiği rBST hormon un un sığırların süt verimini % ı 0-15 oranında hayvaniara artırdığı aktarılarak bildirilmektedir (Boa-Amponsem ve Minozzi, 2006). Domuzlara sığır­ laktalbumin geni aktanlarak domuzlann daha fazla süt verimi vermeleri ve yavruların doğum ağırlığında artış sağlanmıştır (Wheeler, 2003). Dolly isimli kuzunun kloruanması modern biyoteknolojinin hayvancılıktaki kullanım olanaklarını görmek bakırnından son derece önemli bir gelişme olmuştur. Klonlama hayvansal üretimde, et ve süt üretimini artırmak amacıyla kullanılmaktadır. Aynca klonlanrnış hayvanlar henüz tedavisi mümkün olmayan insan hastalıklannın teşhisi ve tedavi yöntemleri denemelerinde, ınodel olarak kullanılabilmektedir. 6.1.3. Çevresel Foydolor GDO'lann ilk oıtaya çıkmasının en önemli hedeflerinden biri giderek artan çevre kirliliğinin azaltılması idi. Konvansiyonel tanmda, bitki hastalık ve GENETiC i DEGiŞTİRİLMİŞ ORGAMZMALAR zararlılarla mücadele için kullanılan 109 kimyasal gübre ve ilaçlar çevre üzerinde ciddi olumsuz etkiler yaratmıştır. Biyoteknolojik yöntemlerin tarımsal üretimde kullanılmasıyla birlikte hem üretim artışı hem de çevreyi koruma yönünden büyük katıaları sağladığı belirtilmektedir. Bitki hastalık ve zararlılarla kimyasal mücadele yerine bitkilerde gen modifikasyonuna gidilerek elde edilen transgenilc bitkilerde bu kimyasalların kullanımının azalmasıyla çevre kirliliğinin önemli düzeyde azaltıldığı ileri sürülmektedir. GDO'lu ürünlerden üretilen biyoyakıtlar yakıtlara enerji amaçlı k:ullanılabilmektedir. Bu ürünler nazaran atmosfere daha az karbondioksit kirliliğini azalttığı kullanıldığında diğer yayılıını olduğu için çevre ileri sürülmektedir. Çevre dostu olarak şekilde kullanılmaktadır. tanımlanan GDO 'lar enzim üretiminde de yoğun bir Bu enzimierin deterjanlarda kullanılmasıyla birlikte çok daha düşük düzeyde enerji kullamını ile temizlik olanaklı hale gelmektedir. Biyoteknolojik ürünlerin temizlik amaçlı kullanımı enerji, kimyasal madde ve suyun daha az ve etkin bir şekilde kullamlmasını GDO'ların en büyük üreticisi ve ithalatçısı sağlamaktadır. konumundaki ABD'de GDO' lu ürünler elde edildikten sonra farklı kurumların denetiminden geçmektedir. GDO'lu ürünler, Tarım Bakanlığı (USDA), Gıda ve İiaç İdaresi (FDA) ile Çevre Koruma Ajansının (EPA) risk değerlendirmesine tabii tutulmakta ve li bilimsel çalışma ve incelemeler yapıldıktan eğer sonra çevreye ve insan gerek- sağlığına olumsuz etkileri olmadığı tespit edilirse bunlara üretim, ithalat ve pazarlama izni verilir. Bu yüzden de GDO'ların çevre sağlığı üzerinde olumsuz bir etkisinin olmadığı iddia edilmektedir. 6.1.4. Sosyo-Ekonomik ve Ticari Yororlor Dünya nüfusundaki hızlı artış, enerji kaynaklarının giderek azalması insanların açlık ve yetersiz beslenme sorunuyla karşı karşıya kalmasına neden olmaktadır. FAO verilerine göre 2006 yılı itibariyle dünyada 854 milyon kişi açlık ve yetersiz beslenme sorunu ile karşı karşıya kalmıştır (FAO, 2006). Açlık ve yeter- ll Ü !STANBUL TICARET ODASI siz beslenmenin en fazla gelişmemiş görülmektedir. Günümüzde yılında 8 milyara ulaşacağı, beslenme sorununu daha da bu hızlı artışının olduğu olan ülkelerde dünyadaki açlık ve yetersiz neden olacağı tahmin edilmektedir. alanda ve yetersiz beslenme sorununun gelişmekte 7 milyar olan dünya nüfusunun 2025 nüfus artmasına tarımsal Bilim ve teknolojinin açlık yaklaşık veya kullanılmasıyla birlikte dünyadaki çözülebileceği savunulmaktadır. Tarımsal biyoteknolojik çalışmaların bir sonucu olarak elde edilen GDO'lu ürünlerin üretimi ve pazara dünyadaki sunulmasının açlık üretim maliyetlerini düşürücü olacağı ve yetersiz besienmeyi gidermede çözüm sürülmektedir. GDO'lu ürünlerin üretimindeki artış yanında etkileri yıl her geçen ileri rekor düzeylerde gerçekleşmekte ve başta üretici, pazarlamacı ve tüketici olmak üzere büyük bir kitleyi etkileıuektedir. GDO'lu üıünleri üretinıinin 1996-2009 yılları arasında 80 kat artış göstererek üreticiye toplam 5 1 .9 milyar dolar bir ilave gelir sağladığı ve bu ilave gelirin yaklaşık olarak yansının üretim maliyeti azalması ve diğer yansımn da veıim artışından kaynaklandığı belirtilmiştir. dünya genelinde GDO'lu ürün üretimi yapan makta ve bunların %90'nı yaklaşık Günümüzde 14 milyon üretici bulun- küçük ve fakir üreticilerden oluşmaktadır (James, 2009). 6.2. GDO'Iu Ürünlerin Yarattığı Zarar ve Riskler GDO'lu ürünlerin 1996 yılında dünya ticaret pazarına girmesiyle birlikte bu ürünlere duyulan kuşkular her geçen gün biraz daha artış getirdiği üretimde devrim niteliğindeki yenilikler başta olmak üzere üretici ve pazarlamacı gibi birçok kesim nimsenmiştir. lerinden Ancak, özellikle insan ve çevre dolayı kamuoyu bu ürünlere karşı bazı biyoteknoloji firmalan tarafından kısa sağlığına olası tüketici ve çevreciler sürede be- olumsuz etki- tarafından bir karşı oluşturulmuştur. GDO'lu ürünlerin üretim ve kullanımına karşı çıkanlar; insanlarda toksik etkiler ve alerjik reaksiyonlar dirençli göstermiştir. Tarımsal mikroorganizmaların gelişebileceği, GDO'lu yaratabileceği, gıdaların antibiyotiklere biyolojik ve genetik çeşitliliğin GENETİGi DEGİŞTiRiLMiŞ ORGANiZMALAR lll azalacağı, ekolojik dengenin bozulacağı ve hayvan refahının olumsuz etkilenebileceği kaygılarını ileri sürmektedirler. Ayrıca, bu ürünlerin ticari kullanımının belli sayıdaki biyoteknoloji firma ve şirketlerinin elinde olması bir takım ekonomik kaygılara neden olabileceği ifade edilmektedir. GDO 'lu ürünlerin tarımının ve ticaretinin büyük ölçekle belirli sayıdaki çok uluslu şirketler tarafından yapılması nın tekelci bir piyasanın oluşmasına neden olacağı öne sürülen diğer kaygılardır. Tekelci piyasanın oluşması yerel çeşitlerin zamanla azalmasına ve kaybolmasına yol açabileceği gibi bu GDO'lu tohumların patentleşmesi üreticileri aynı çeşit ürünlerin ekimine iteceğinden biyoçeşitliliğin giderek azalabileceği endişesinin oluşmasına neden olmaktadır. 6.2.1. GDO'Iu Ürünlerin Sağlık Üzerine Potansiyel Zararlan GDO'lu ürünlerin insan sağlığı üzerindeki olası olumsuz etkileri uzun zamandan beri tartışılmaktadır. GDO 'ların söz konusu olumsuz etki ve riskleri sırasıyla; zehirlenmelere neden olma ihtimali, alerjik reaksiyon tetikleme eğilimi, antibiyotiklere direnç gelişimi, gen eklenmesinin yan etkileri, toksik etkisi olabilecek özel içeriklerin meydana gelme riski, beslenmeyle ilgili etkiler ve klonlanan genin stabilitesi şeklinde sıralanabilir. GDO'lu gıdaların üzerinde en fazla yapılan tartışma bunların alerjik reaksiyon riski tetİklernesi özellikleridir. Bir üründeki bilinen bir alerjik proteini kodlayan genin bir başka ürüne transferi, zaten alerjik olduğu bilinen bir besinin yapılan uygulamalar sonunda alerjik özelliğinin daha da artması, yeni alerjik proteinlerin ortaya çıkmasına neden olabilir (Kulaç ve ark., 2006). Örneğin soya fasulyesinin besin değerini artırmak amacıyla Brezilya fındığından alınan bir gen soyaya aktarılrmştır. Alerjik özelliği bilinen bir besin türü olan Brezilya fındığından alınan bir genin transfer edilmesi sonucu elde edilen genetiği değiştirilmiş soya fasulyesinde beklenmedik alerjik reaksiyonlar meydana getirdiği için bu ürünün kullanımı yasaklanmıştır (Nordlee ve ark., 1996). Bu olumsuzluğu önlemek için aktarılacak genin alerjik özellik taşıyıp taşımadığının belir- 112 İSTANBUL TİCARET ODASI leurnesi amacıyla bir takım testten geçirilmektedir. Bu testlerde, alerjik olduğu bilinen proteinlerle benzer aminoasit dizilerinin olup olmadığı, aktarılan genlerin kodladığı proteinlerin sindirim enzimlerine dayanıklılığı test edilmektedir GDO'lu gıdaların tüketiminin bu antibiyotiklere dirençli patojen mikroorganizmaların veya insan bağırsağındaki mikroorganizmaların kısa sürede gelişmesine imkan yaratacağı ve bu antibiyotiklere karşı direnç kazanacaklan bununda birçok hastalığın ortaya çıkmasına neden olacağı ileri sürülmektedir. Patojen mikroorganizmalarda böyle antibiyotiklere karşı direnç oluşması durumunda birçok hastalık esnasında kullanılan antibiyotikleri etkisiz kalabileceği belirtilmektedir (Meseri, 2008) . üzerine etkilerinin belirlenmesi amacıyla çeşitli araştırmalar yürütülmüştür. Ancak, bu ürünlerin sağlık üzerinde uzun vadede yaratabilecekleri olası olumsuz etkiler ile ilgili henüz net bir bilginin bulunmaması tüketicilerin büyük bir bölümünün bu ürünlere kaygıyla yaklaşım sergilemelerine neden olmaktadır. GDO'lu gıdaların insan sağlığı 6.2.2. Gıda Güvenliği ve Kalitesindeki Değişiklik Gen teknolojisi kullamlarak besin maddesi içerik bakımından zenginleştiril­ miş gıdalar elde edilebilmektedir. Gen transferi yapılarak besinierin protein, vitamin, karbonhidrat ve yağ bileşimlerinde değişiklikler yapılabilmektedir. Genellikle tahılların protein kalitesini yükseltmek amacıyla yapılan gen transferleri sonucunda az düzeyde bulunan lizin ve metiyonin gibi esansiyel amino asitleri~ düzeyi artırılabililmektedir. Altın pirinç örneğinde olduğu gibi GDO'lu ürünlerin bazı spesifik vitaminler bakımından da zenginleştirilmesi olasıdır. GDO'lu gıdaların bileşimlerinde meydana getirilen değişiklikler bunların doğal benzerlerinden farklılaştırmaktadır. Gen transferi yapılarak elde edilen bu gıdaların, besin içeriklerindeki değişimierin besin etkileşimleri , besin-gen etkileşimi, canlıda besinin varlığı, besin gücü ve besin metabolizması üzerine etkisi hakkında henüz yeterli bilgi bulunmamaktadır (Akgönül ve ark., 2007 ). Bu da bu ürünlere kuşkuyla bakılınasına neden olmaktadır. GDO'lu ürünlerin sağlık GENBTI(;I OEClŞTIR.ILMIŞ ORGANIZMALAR ]}3 açısından uzun vadede etkileri henüz tam olarak bilinmediğinden ve bir takım riskler yaratabileceği göz önüne alınarak bu ürünlerin etiketlenmesi yoluyla tüketicilerin bilgilendirilmesi ve bu şekilde tüketicilerin ürün seçme hakkını kullanması gerektiği düşünülmektedir. Günümüze kadar yapılan bilimsel Iemelerin en büyük hedefi daha fazla çalışma gıda ve geliştirilen teknolojik iler- üretiminin ekonomik bir şekilde elde edilmesi olmuştur. Ancak, biyoteknolojik yöntemlerle elde edilen bazı gıdalarm tüketiminin insan sağlığını olumsuz etkilernesi gıda sağlığı ve güvenliğinin öneınirıi giderek artınruştır. Hayvan ve bitkilerde yapıJan genetik modifikasyonlar bunlardan elde edilen nihai ürünlerin kullarnın amacına göre jnsan sağlığı üzerinde yeni farklı riskler oluşturabileceği kaygılan biyoteknolojik uygulamalar sonucu elde edilen ürünlerin biyogüvenlik testinden geçirilmesini zorunlu hale getirmi ştir. GDO'lu ürünlerin çok kısa bir zamanda dünya pazanna giımesi bu ürünleıin biyogüvenlik testlerinden geçirilerek bunJann gıda güvenirliği değerlendiril­ mesini de zorunlu hale getirmiştir. Gen transferi yapılarak gıda bileşiminde yapılan değişikliklerin iJeyeceği insan sağlığını kısa ve uzun vadede ne düzeyde etkhenüz tam olarak açıklığa kavuşturulamarruştır. Ayrıca gıda ürünlerine aktanlan genlerin insan veya hayvan genomunda yer alıp almayacağı veya her- neden olup olmayacağı bilinmemektedir. Yapılan çeşitli araştrrmalarda, tüketilen bu gıdalarm hayvan ve insanlarm sindirim sırasında çeşitli enzimJerin aktivitelerine veya kimyasal reaksiyonlara maruz kald1ğı ve hangi bir değişikliğe parçalanıp bazı sindirildikten sonra vücuttan atıldığı yönündedir. Ancak, gıdalardaki rekorubinant DNA'nın tamamen parçalanmadığı ve bir kısmının stabil kala- bildiği görülmüştür. Biyogüvenlik, "modern biyoteknoloji tekniklerinin, uygulamaJannın ve modern biyoteknoloji ürünleıinin insan sağlığı ve biyolojik çeşitlilik üzerinde oluşturabileceği olumsuz etkilerin belirlenmesi sürecini (risk değerlendirme) ve belirlenen riskierin meydana gelme olasılığırun ortadan kaldmiması ya da , mey- 114 !STANBUL TİCARET ODASI dana gelme durumunda oluşacak zararların kontrol altında yönetimi) alınan tedbirleri" ifade eder (Karademir, 2007). tutulması için (risk 6.2.3. Allerjik Reaksiyonlar ve Toksik Etkiler Gıda alerjileri bağışıklık sisteminin spesifik bir protein içeren zararsız bir gıda veya gıda bileşenine karşı vücudun verdiği normal olmayan bir cevaptır. Gıda alerjileri birçok farklı immünolajik tepkiler şeklinde görülebilir (Sampson ve Burks, 1996). En fazla ve en yaygın görülen gıda alerjisi türü immünglobulin E (IgE) antikorunun neden olduğu alerji reaksiyonudur. Farklı gıda çeşitleri yanında polen, küf sporları vb çevresel etmenlerinde neden olduğu IgE alerjisi anında aşırı duyarlılık reaksiyonları olarak bilinir çünkü gıda alımından sonra birkaç dakika içinde görülür. IgE alerjisine neden olan gıdalar süt, yumurta, balık, fıstık, buğday, soya fasulyesi ve kabuklu deniz ürünleri ve kuruyerni~lerdir (FAO/WHO, 2001). 6.2.4. Biyolojik ve Genetik Çeşitliliğin Azalmasi GDO'ların çevre üzerinde farklı şekillerde sorun meydana getirme potansiyelleri vardır. Bunlar gen kaçışı riski, hedef dışı canlıların zarar görme olasılığı ve biyoçeşitliliğin ciddi oranda azalması riskidir (Şakiroğlu, 2010). Bitkiler arasında gen kaçış riski genetiği değiştirilmiş bitkilerin barındırdığı en önemli risktir. Çünkü tarımsal alanlarda transgellik bitkilerden diğer aynı türden olan bitkilere gen kaçışını önlemek çok zordur. Gen kaçışı GDO'lu tohumların ekildiği arazilere yakın mesafede bulunan aynı bitki türüne ait yabani bireyler ile tozlaşması sonucu bir genin yabancı bireylere taşınmasıdır. Gen kaçması, doğal varyetelerin transgellik varyetelerde sıkça kullanılan herbisit ya da böcek direnç genleri taşımasına neden olacağı için de süper aynk ot gibi yayılınacı türlerin üretilmesine yol açabilir (Şakiroğlu, 2010). Ayrıca çapraz tozlaşma sırasında bitkilere aktarılan yeni genetik özelliklerin doğal türlere, yabani türlere ve böceklere kaçışı söz konusu olabilir (Çelik ve Balık , 2007). Benzer şekilde, organizmaların zamanla genetik özgünlüklerini kaybetmesi, uzun vadede yabani ot ve böceklerin ortaya çıkması sonucu tarım ilaçları kullanımının artması, tür sosyolojisinin bozulması nedeniyle populasyonlar arası GENETİGİ DEGİŞTİRİLMiŞ ORGANİZMALAR dengelerin ortadan kalkması riskini artırmaktadır 115 (Ekmekyapar ve Kay kı oğlu, 2006). Böyle bir olayın meydana gelmesi söz konusu riskin kontrol edilemez bir hale dönmesine neden olarak genetik çeşitliliğin giderek bileceği belirtilmektedir. GDO'ların biyolojik çeşitlilik bir etkisi ise hedef dışı canlıların azalmasına neden ola- üzerinde sorun yaratma potansiyeli olan diğer zarar görme riskidir. Bitkiler ekildikten sonra yapılan gözlemler, genetiği değiştirilmiş bitkilere kazandırılan bir takım özelliklerin hedef zararlı dışındaki canlılar üzerinde de etkili olduğu görülmüştür. Örneğin gen teknolojisi teknikleriyle mısır kurduna direnç sağlamak amacıyla bu ve benzeri başerelerin gelişimini engelleyen toksin üretmesini sağlayan bir bakteri geni mısıra aktanlmıştır. Yapılan araştırmalar mısır tarlalarının yakınındaki su sistemlerindeki küçük canlılarm bir kısmının suya düşen Bt mısır polenlerinin taşıdığı toksinlerden dolayı zarar göımüş olabileceğini göstermektedir. 6.2.5. Hayvon Refahı ile ilgili Kaygılar Toplumda GDO'lar ile ilgili tartışmalar daha çok bunların ekonomik, ekolojik ve insan sağlığı üzerindeki etkileri dikkate alınarak yapılmaktadır. Özellikle GDO'lu ürünlerin sağlık ve güvenlik testlerinde hayvanların kullanılması hayvan refahı ile kaygıların oluşmasına neden Fare, rat ve kobay gibi laboratuar tavşan gibi çiftlik hayvanları kullanılmaktadır. Farklı olmaktadır. hayvanları yanında bilimsel domuz, tavuk ve çalışmalarda yoğun bir şekilde amaçlar için kullanılan bu hayvanlar ile birçok hastalığın etmeni ortaya çıkarılmış ve bunların elimine edilmesi için çeşitli çözümler üretilmiştir. Ancak, hayvanların bu şekilde farklı amaçlar için kullanılması farklı kesimlerde kaygılar yaratmıştır. Ilayvan haklarını savunan gruplar, denemelerde hayvanıara acı çektiiiidiğini ilmesinin haklı ve her ne amaçla olursa olsun bir canlı ya acı çektirbir nedeninin olamayacağını belirterek hayvanların deneme amaçlı kullanılmasına karşı çıkmaktadırlar. Genetiği değiştirilmiş hayvanların elde edilmesinin hayvan refahını olum- ı ı6 ISTANBUL TİCARET ODASI suz etkileyeceği gibi hayvanların fazla ürüne zorlanmasının bir takım olumsuz çevre koşullannın oluşmasına sebebiyet verebileceği belirtilmektedir. 6.3. Dini, Etik ve Kültürel Koygtlor Gen transferi yapılarak yeni özelliklere sahip canlı elde edilmesinin bir takım etik, dini ve kültürel kaygılara neden olabileceği çeşitli kesimler tarafından öne sürülmektedir. Yeni canlı elde edilmesini sağlayan bu teknolojinin yaradılışa dolayısıyla da tanrının rolüne müdahale olduğu ve doğaya aykırı olarak nitelenebilecek böyle bir oluşumun tahmin edilmeyecek düzeyde olumsuz sonuçlar yaratabileceğine dikkat çekilmişti!. Hayvan hakları savunucuları, araştırmalarda hayvan kullanılması, hayvan klonlama ve hayvanların genetiğinin değiştirilmesine şiddetle karşı çıkmaktadır­ lar. GDO'lu ürünler bazı dini inançlarda birtakım sorunlara neden olmaktadır. Bilindiği üzere Müslümanlar ve Yahudiler domuz eti veya bunu içeren ürünleri tüketmemektedirler. Bu iki inanç grubuna mensup insanlar domuzdan gen aktanlmış bitkisel ürünlerin tüketimine sıcak bakmamaktadırlar. Yine bazı inanç grupları bir hayvandan gen aktanlmış bitkisel gıdalan tüketmemektedirler. Benzer şekilde bazı vejetaryenler hayvan geni aktanlmış bitkisel kökenli gıdalan tüketimine karşı çıkmaktadırlar (Crist, ı996). 6.4. Geleceğe Yönelik Bilinmeyen Korkular Moleküler biyoteknoloji yöntemlerinden yararlanılarak yeni genetik ve fenotipik özelliklere sahip canlıların elde edilmesi ve bu canlılardan elde edilen ürünlerin kullanılması beraberinde birtakım kaygı ver korkular getirmektedir. Günümüz koşullarında geneti ği değiştiritmiş canlı ve GDO 'lu ürünlerin kullanımının uzun vadede insan, hayvan ve çevre etkilerinin henüz tam olarak ortaya konulamaması bu korku ve endişelerin giderek artmasına neden olmaktadır. Dışandan yabancı bir gen aktanlarak elde edilen canlıların ileriki kuşaklar­ da da ne gibi özellikleri ortaya çıkarabileceği henüz bilinmemektedir. Yeni özelliklere sahip canlıların çevreye ve diğer canlı türleri ile etkileşiminin uzun vadede nasıl gelişeceği yine en fazla merak edilen konulardan bir tanesidir. 7. GDO'Iu Ürünler ile ilgili Kanun, Yönetmelik ve Mevzuatlar ABD olmak üzere birçok ülkede GDO'lu ürünlerin yoğun bir şekilde üretilmeye başlanması ve gıda zincirine girmesiyle birlikte bu ürünlerin önemlerinin gün geçtikçe artmasına neden olmaktadır. GDO 'lu gıdaların süpermarket raflannda yer almaya başlamasıyla da gerek gıda işlet­ mecilerinin ve gerekse de tüketicilerin gıdalarla ilgili tercih hakkını yapabilmesi için bir takım yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulmuştur. Ancak, ülkelerin GDO'lu ürünlere karşı yaklaşımlan büyük farklılıklar göstermektedir. Bu farklı yaklaşımlar özellikle Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ülkeleri, ABD ile AB ülkeleri arasında mevcuttur. ABD' de GDO' lu ürünlerin kullammına olumlu yaklaşırken, AB ülkeleri bu ürünlere daha kuşkuyla yaklaşmaktadır. Yaklaşım farklılıklan GDO'lann üretimi ve kullanımına ilişkin mevzuat düzenlemelerine de yansımıştır. ABD'de pazarda GDO'lu ürünler benzerlerinden ayıracak bir yasal zorunluluk mevcut değilken, AB ülkeleri, Japonya, Çin, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi ülkelerde bu ürünlerin GDO'lu olduğunun etiketlenınesi zorunlulu ğu getirilmiştir. B aşta GDO'ların dünya ticaretine girmesiyle birlikte tüketiciyi bilinçli tercih yapmasım sağlamak amacıyla etiketierne uygulamasının ne şekilde yapılacağı tartışma konusu olmuştur. Etiketin hangi bilgileri çereceği, zorunlu veya isteğe bağlı mı olacağı ulusal bazda bazı ülkelerde tespit edilmesine rağmen dünya genelinde henüz geniş tabanlı bir uzlaşmaya vanlamamıştır. Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) ile OECD ülkeleri biyoteknolojik ürünlerin ticaretinde bir takım engellerin kaldırılması konusunda çalışmalar yürütmektedir. GDO' lara ilişkin çeşitli uluslararası veya ulusal geçerliliği olan bir takım mevzuat ve yasal düzenlemeler dünya ticaretini yönlendiren tüketici talepleri dikkate alınarak yapılmaktadır. Dünyada GDO'larla ilgili iki mevzuat sistemi bulunmaktadır. ABD ve Kanada gibi ülkelerde ürün temelli bir mevzuat sistemini benimserken,AB ve Avustralya'da süreç temelli mevzuat sistemini benimsemişlerdir. Tarımsal biyoteknolojinin tehditlerine karşı koyacak bir mevzuat sis- 118 İSTANBUL TİCARET ODASI temi geliştirmek hem zaman, hem de bütçe isteyen bir konu olduğundan, birçok gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkede hala böyle bir mevzuat düzenlemesi bulunmamaktadır (Türkoğlu, 2007). GDO'lu tohumlann alan denemeleri ve hangi koşullarda laboratuar denemelerinin gerçekleştirileceği ile ilgili araştırma ve geliştirme çalışmalanna ilişkin bir takım mevzuatlar geliştirilmiştir. Ayrıca GDO'lann insan sağlığı ve çevreye olan riskierin kontrol altında tutulmasını sağlayacak mevzuat da mevcuttur. Benzer şekilde, GDO 'lara karşı kaygıların artması sonucu bu ürünlerin ithalatını sağlayacak bir takım düzenlemeler yapılmıştır. Bu amaçla, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin birçoğu "Cartagena Biyogüvenlik Protokolü 'ne taraf olmuşlardır. 7.1. ilgili Direktif, Yönetmelik ve Tüzüklere Genel Bakış GDO'lu ürünlerin dünya ticaretine girmesiyle birlikte bu ürünlerin risk değerlendirmesine ilişkin uluslararası ve ulusal kuruluşlar tarafından birtakım yasal düzenlemeler geliştirilmiştir. Bunlar genel olarak incelendiğinde , GDO'lu ürünlerle ilgili yasal düzenlernelerin insan ve hayvan sağlığım korumak amacıyla gıda ve yemierin pazara sunulmadan önce biyogüvenlik değerlendirilmesini amaçladığı görülmektedir. 7.2. ABD, Çin, Japonya ve Diğer ilgili Ülkelerde GDO Mevzuatı Ülkelerin veya toplumların bu ürünlere yaklaşımı değişiklik gösterdiğinden GDO'ların üretimi, pazarlanması, işlenmesi ve tüketimi ile ilgili yapılan yasal düzenlemeler bakımından ülkeler arasında farklılık olmaktadır. 7.2.1. ABD' de GDO Mevzuatı Dünyamn en büyük GDO'lu ürün üreticisi ve ihracatçısı konumundaki ABD'de Tarım Bakanlığı (USDA), FDA ile Çevre Koruma Ajansı (EPA) , GDO ' ların çevreye ve insan sağlığına olan risklerini değerlendirmekle sorumlu olan birimlerdir. GDO 'lu ürünlerin üretimi , ihracatı , ithalatı ve pazarlanması bu birimlerden biri veya birden fazlasının izniyle gerçekleşmektedir. ABD' de GllNIITiCI GDO'lu iiTünlerin pazara sunulmasında Tarım uygunluk ABD tarımsal zorunluluğu DEOfŞTlRIL.'<IIŞ OROANI7..MAI.AH Bakanlığı'nın belirlediği } 19 nonnlara bulunmaktadu· (USDS, 2005). Tarım Bakanlığı'nın Hayvan ve Büki Sağlığı Teftiş Birimi (APHIS) biyoteknolojik ürünlerin tarla testlerini düzenlernede temel bir rol oyna- maktadrr. Ticari amaçlı geliştirilen GDO'lara üretim ve pazarlama onayıAPIDS tarafından verilmektedir. Ürünü geliştiren firma bu ürüne onay almak için APHIS'e başvurur. APHIS ve çevre için bir risk yıllar süren testlerden sonra eğer GDO'lu ürün oluşturrnuyorsa bu ürüne üretim ve pazarlama izni ve- rilmektedir (Comejo ve Caswell, 2006). 2005 GDO'lu ürünlerin üretim ve tarım pazarlaması için yılına kadar APHIS'e başvuran geliştirilen ve onay alan ürün çeşit ve sayılan Şekil 6'te sunulmuştur. Şekil6. ABD'de Onay Alan GDO'Iu Ürünler {Cornejo ve Caswell, 2006) • 2560 CMısır - l •soya 04968 o 358 OPalates O Pamuk •Domates O Buğday : •Diğer .843 120 İSTANBUL TİCARET ODASI ABD'nin en eski ve en saygın tüketici koruma kuruluşlarından biri olan FDA, son teknolojik yenilikleri kullanarak bütün gıda ve yemierin (GDO'lar dahil) sağlık ve güvenirliği bakımından gerekli düzenlernelerin yapılmasını sağlamaktadtr. FDA genel olarak tüketicilerin korunması amacıyla. FDA'nın biyoteknolojik ürünler için uyguladığı spesifik bir yasal düzenleme mevcut değildir. FDA tarafından 1992 yılında yayımlanan yönetmelik, hem geleneksel hem de biyotoeknolojik yöntemlerle elde edilmiş gıdaların aynı testlerden geçirilmesini öngörmektedir. Bu düzenleme biyoteknolojik ürünlerin besin madde bileşimleri ve değerlerinin saptanmasında nasıl bir bilimsel değerlendirmeye tabii tutulacaklarını belirtmektedir. FDA' nın uyguladığı bilimsel değerlendirme işleminde, gıda çeşitlerinin hangi yöntem kullanılarak elde edilmesinden ziyade bu gıdaların özelliklerini belirlemeye yöneliktir. Yeni geliştirilmiş biyoteknolojik gıdaların beklenmeyen etkileri tespit edilmesi amacıyla bir takım testlerden geçirilirler. Bu testler; toksin ya da anti besin düzeylerindeki değişiklikler, besin konsantrasyonların­ daki değişiklikler ve alerjenik değişikliklerdir. Bu testlerden sonra biyoteknolojik ürünlerin geleneksel olarak üretilen benzerleriyle (geleneksel muadillik) eşdeğerlikleri üzerinde durmaktadır. Yani elde edilen GDO'lu ürün, eğer geleneksel olan bezeriyle besin yapısı, dış özellikleri ve olumsuz etkileri bakımından benzerlik gösteriyorsa bu ürün eşdeğer sayılarak aynı yasal mevzuata göre işleme tabii tutulmaktadır. Pestisit dirençli olarak geliştirilmiş transgenik bitkilerin çevreye olan etkileri ve ürünlerin güvenidiliğinin denetimi EPA tarafından yapılmaktadır. Federal İnsektisit , Fungisit ve Rodentisit Yasası (FIFRA) altında uygulanan gıdaların kalıntı ve güvenirliği nin denetimi de EPA sorumluluğundadır. EPA'nın sorumluluğu dışındaki herbisit dirençli ürün çeşitlerinin sağlık ve güvenirlik denetimi ise FDA'nın sorumluluğundadır (FDA, 2000). GDO'lann olası zararlı etkilerinin saptanması ve aktarılmış genin stabilitesinin test edilerek bu ürünlerin GENETİGİ DEGIŞTtRiLMlŞ ORGANiZMALAR güvenirlik değerlendiımesinin rilmektedir. yapılması ise USDA 121 tarafından gerçekleşti - ABD'de GDO'lu ürünlerin etiketleome zorunluluğu bulunmamaktadır. Ancak, biyoteknolojik yöntemlerle elde edilen bu ürünlerde insan sağlığını tehdit edici alerjik gen gibi gen bulunduran ürünlerin farklı şekilde etiketlenmesi zorunluluğu bulunmaktadır. Firmaların GDO'lu ürünlerin güvenliği ve besin madde değerlendirmesi ile ilgili bilgilerini FDA'ya sunmalan zorunlu değildir. GDO, aktarılan gen dışında, geleneksel muadilinden farksız olarak değerlendirilmektedir ve bu nedenle güvenliği ile ilgili çok ayrıntılı testler yapılmamaktadır (Türkoğlu, 2007). 7.2.2. Cin' de GDO Mevzuatı , Çin, GDO'lu ürünleri üretiminin çok hızlı bir şekilde yaygınlaştığı ülkelerden biridir. İlk genetiği değiştiriliDiş Bt-pamuk ekimi 1885 yılında yapılmıştır. 1996 yılında başlayan biyoteknolojik uygulamalar sonucunda birçok ürüne gen transferi gerçekleştirilmiştir. Çin' de GDO'ların denetimini yapan beş devlet kurumu vardır. Bunlar; Bilim ve Teknoloji Bakanlığı (MOST), Devlet Çevre Koruma İdaresi (SEPA), Tarım Bakanlığı (MOA), Sağlık Bakanlığı ve Kalite Kontrol Teftiş ve Karantina İdaresi (AQSIQ) (Yang, 2003)'dir. Bilim ve Teknoloji Bakanlığının (MOST) görevi genetik çalışmalarla ilgili düzenlemeler yapmaktır. Çevre koruma ve biyoçeşitliliğin korunması Devlet Çevre Koruma İdaresinin (SEPA) sorumluluğunda bulunmaktadır. Ayrıca biyogüvenlikten sorumlu devlet birimidir. Sağlık bakanlığı gıda güvenliğini düzenler. Tarım Bakanlığı lemeler Bunlar; 1) yapmıştır. Tarımsal (MOA), 2002 yılında GDO'lu ürünlerle ilgili bir seri düzenBu düzenlemeler 3 yönetmelik ile yürürlüğe konulmuştur. GDO Güvenlik Değerlendirme Uygulama Yönetmeliği, 2) Tarımsal GDO İthalat Güvenliği Uygulama Yönetmeliği , 122 İSTANBUL TiCARET ODASJ 3) Tanmsal GDO Etiketierne Uygulama Yönetmeliği' dir. Bu yönetmeiiiderin temel amacı tarımsal GDO'lu ürünlerin güvenirlik yönetimini güçlendirmektir. Aynca insan sağlığırn korumak yanında hayvan, bitki ve mikroorganizmaların güvenliğini sağlamak, çevreyi korumak ve tanmsal GDO araştırmalarını teşvik etmektir. 2002 yılında çıkanlan bu düzenlemelerden önce ürün temelli olan tarımsal biyogüvenlik düzenlemeler yerini etiketiernenin zorunlu olduğu bir anlayışa bırakmıştır. GDO'lu ürünlere getirilen zorunlu etiketierne yöntemi, Çin'in ürün temelli biyogüvenlik yönetim sistemini, biraz olsun değiştirerek, süreç temelli bir sisteme dönüştürmüştür (Türkoğlu, 2007). 7.2.3. Japonya'do GDO Mevzuati Japonya GDO 'lu ürünlere yaklaşımı ve etiketierne sistemi AB ülkeleri ile benzerlik göstermektedir. Japonya' da 2006 yılı itibariyle transgellik bitki ekimi yapılmamış ancak, GDO'lu mısır, soya, kolza ve pamuk ithal edilmiştir (Tanaka ve Kawaguchi, 2006). Tarım, Orman ve Balıkçılık Bakanlığı (MAFF), Sağlık, İşgücü ve Refah Bakanlığı (MHLW) ile Çevre Bakanlığı bünyesindeki Biyoçeşitlilik etki Değerlendirmesi grubu GDO 'lu gıdaların güvenliği ile ilgili yasal düzenlemelerden sorumludurlar. MAFF ve MHLW tüketicilerin gen teknolojisi hakkında bilinçlendirmek ve doğru gıda seçimi yapmalanın sağlamak için bir takım yasal düzenlemeler yapmışlardır. Buna göre MHLW GDO 'lu ürünlerin etiketierne sistemi iki standarda göre yapmaktadır. Etiketierne sisteminde gıdalar GDO'lu, GDO'suz ve üretim veya dağıtım sırasında GDO 'lu gıdalar kanşmış durumda olan gıdalar olmak üzere üç gruba aynlır. Etiketierne GDO'lu ve karışmış durumda olan gıdalar için zorunlu iken GDO içermeyen gıdalar için etiketierne isteğe bağlıdır (Hino, 2007). GENETI(;I DEÖIŞTtRtLMİŞ ORGANIZMALAR 123 7.2.4. Diğer Ülkelerde GDO Mevzuatı Avustralya ve Yeni Zelanda'da GDO'lu ürünler Güvenliği kapsamında değerlendirilmekte etiketietme sistemi benimsenmiştir. Gıda Standartları ve ilgili düzenlemeler Biyogüvenlik protokolünü ve Gıda yapılarak imzalamış veya onaylamış ithalatı birçok ülkede, GDO'lu ürünlerin üretimi, etiketletilmesi, ticareti ve konulannda birtakım düzenlemeler yapılmıştır. Kuzey Amerika kıtasındaki bazı ülkelerin GDO'lu ürünlerine düzenlemeleri Çizel ge 19' da sunulmuştur. ilişkin yasal 124 İSTANBUL TİCARET ODASI Çizelge 19. Kuzey Amerika Kıtasındaki Bazı Ülkelerin GDO'lu Ürünlerine ilişkin Yasal Düzenlemeleri (Gıda Güvenliği Merkezi, 2006) ÜLKE Biyogüvenlik Protokolü Etiketietme Ticarileştirmedeki Yasak Geciktirmeler İmzaladı İmzaladı Kanada Kosta Rika Küba Dominik Onayladı Onayladı El Salvador Onayladı Grenada Guatemala Haiti Honduras Jamaika Onayladı Sadece biyoteknolojik pamuk deneme ekimlerine izin veriliyor Onayladı İmzaladı İmzaladı İmzaladı Onayladı Meksika 1999'da GD mısırın deneme amaçlı ekimi yasaklandı. 2003 'te GDO'lar 2003 'te yetiştirilen transgenik içinbiyogüvenlik ürünlerin deneme amaçlı yasası çıkanldı ekimlerine izin verildi. 2004'de GD mısırın ticareti yasaklandı. Onayladı Nikaragua Panama Onayladı %ı' den Avustralya Yeni Zelanda* ve - İmzaladı fazla GDO içeren ürünlerde zorunlu %ı 'den fazla GDO içeren ürünlerde zorunlu *Yasak değil ancak katı yasalar GDO'lann ithalatını zorlaştırıyor. Yasak değil. Ancak, katı yasalardan dolayı serbest bırakılmamış. GENETıOı OEÖIŞTIRIJ..MIŞ ORGM<IZM.\l. \R Kanada' da ABD' deki gibi GDO ' lu gıdaları etikelietme zorunluluğu J25 bulun- mamaktadır. Gerek geleneksel yöntemde gerekse de moleküler biyoteknoloji yöntem leri kullanılarak elde edilen bütün gıdalar gıda yeni olarak değerlendirilmektedir. Biyoteknolojik ürünlerin uzun vadedeki sağlık etkilerini iz lemek için Biyoteknoloji Tavsiye Kornitesi ABD'den sonra ürünlere ilişkin GDO'ların ülkeJer bazuıda en fazla bir yapılandm !mıştır. üretildiği takım Güney Amerika' da da bu yasal düzenlemeler geliştirilmiştir (Çizelge 20). Bolivya, Brezilya, Kolombiya, Ekvator, Paraguay, Peru ve Venezüella Biyogüvenlik protokolünü onaylarken , Arjantin, Şile ve Uruguay imzalamışlardır. Çizelge 20. Güney Amerika Kıtasındaki Bazı ÜD{elerin GDO'lu Ürünlerine İlişkin Yasal Düzen1emeleri (Gıda Güvenliği Merkezi, 2006) ÜLKE Brezilya Ş ile Ekvator Venezüella Etiketietme Ticarileştirmedeki yasak ve geciktirmeler 2004'de soya dışında, % l 'den 2000'de transgenik soya ekimi ledbir amaçlı yasaklandı. fazla GDO içereı1 ürünlere 2005'den itibaren 2006'nın Ocak ayına kadar izin verildi. 2004 etiketietme zoıunluluğu yılmda bu ürünlerin getirildi. Bu biyogüvenliği ile ilgili Senato ürünlerin karanyla Ulusal Biyogüvenlik ithalatı teknik Komisyonunu tekrar belirsizliği ni güçlü konırma getiri lecek. koruyor İthalat Yasağı Önceden onay almamış GDO'ların ithalan yasak. 2000'de Hükümet Ka ran 2001 . Tüketiciyi Koruma yasası 2004'de devlet Başkaru Chavez bütün transgenik ürün ekiınin yasaklanacağını dekiere etti. Ancak, resmi bir düzenleme yapılmamış. 126 iSTANBUL TiCARET ODASI Transgenik bitki ekiminin çok fazla yaygın olmadığı ancak GDO'lu ürünleri ithal eden ülkelerden İsviçre, Türkiye, Ukrayna ve Norveç biyogüvenlik protokolünü onaylarken, İzlanda ve Makedonya bu protokolü imzalayarak ürünlerin kullanımı için bazı özel yasal düzenlemeler yapmışlardır (Çizelge 21). Çizelge 21. Bazı Ülkelerin GDO'Iu Ürünlerine İlişkin Yasal Düzenlemeleri (Gıda Güvenliği Merkezi, 2006) ÜLKE Etiketietme Ticarileştirmedeki yasak ve geciktirmeler İthalat Yasağı 2005'te GDO'lu gıdalaraAB İsviçre standardı olan% 0,9 eşik değeri getirildi. 2003'te transgenik bitkiler, gıdalar ve gıda yardımı da dahil olmak üzere on beş yıl yasak uyguladı. Arnavutluk 1996'da ilgili yasa çılancaya kadar GDO'lu ürünlerin ekimi ve Gürcistan ithalatını yasalcladı. Norveç 1997'de %2den daha fazla GDO içeren ürünler etiketlendi. Yasak değil. Ancak, Birliğin Gıda standartlan kuralına uymak zorunda. GDO'lu ürün kullanımını ret etmektedir. 2003'te transgenilc bitkiler, gıdalar ve gıda yardımı da dahil olmak üzere on beş yıl yasak u_yguladı. 1996'da ilgili yasa çıkıncaya kadar GDO'lu ürünlerin ekimi ve ithalatını yasakl adı. GENETİGİ DEGİŞTlRiLMiŞ ORGANİZMALAR } 27 7.3. Avrupa Birliği'nin GDO Mevzuatma Genel Bakışı AB' nin GDO' 1u ürünlere lanımına kadarki bütün ilişkin mevzuatı, aşamaları bu ürünlerin üretiminden kuldüzenlenmiştir. göz önünde bulundurularak Birlik ülkeleri bu ürünlerin alan denemeleri dahil olmak üzere üretilmesi, işlen­ mesi ve pazarlanması almaktadırlar. konulannda Avrupa Birliği AB Komisyonu, GDO konusunda ların alınmasında Komisyon yapılacak kamuoyu tepki ve taleplerini dikkate kararlarını dikkate düzenleme ve karar- almaktadır. AB 'nin GDO' lara ilişkin yasal düzenlemelerde üzerinde durduğu en önemli konu; insan ve hayvan düzeyde sağlığını korumak, çevrenin ve insan korunmasını sağlamaktır. Bu amaçla gıda haklarının ve yemierin pazara sunul- değerlendirmelerinin yapılması madan önce gerekli biyogüvenlik ve gerekiyor- sa ürünlerin etiketletilmesine önem verilmektedir. 27 Ocak 1997 çıkarılan 1997 258/97/EC yılında yeni sayılı gıdalar yasasıyla tüketicilerin bilgili bir Benzer şekilde tüzük "Yeni şekilde etiketietmesinin sağlanması GDO'larla ilgili kurallarım seçme zorunluluğu ile kullanabilmesi sağlanmıştır. gıda ve yemierin bilgilendirilmesi için amaçlanmıştır. birliğin yaptığı belirledikleri bir hakkını yılında düzenlemiştir. ve içeriklerini birlikte getirilen etiketietme doğru çiftçilerin Gıdalar" en üst takım düzenlemeler yanında yasal düzenlemeler de üye ülkelerin kendi bulunmaktadır. Genel olarak AB Komisyonu güvenlik mevzuatının ilgili direktiileri (90/220/EEC veya 200 1118/EC) göz önünde 90/220/ECC direktifiile belirlenmiştir. yayılmasının ların bulundurulmaktadır. Birliğin GDO'ların ticareti ve çevreye Bu direktif, GDO'lu ürünlerin önlenmesi ve riskierin girerek 90/220/EEC sayılı sayılı salınımı kasıtlı bir değerlendirilmesi yanında, önlenmesi için gerekli tedbirlerin Komisyonunun 200 ll 18/EC 23 Nisan 1990 ta-rihli alınmasını ile ilgili kurallar şekilde doğaya bu olumsuzluk- öngörmektedir. AB direktifi 12 Mart 2001 tarihinde yürürlüğe konsey direktifini yürürlükten kaldırmıştır. Komisyonun 2001118/EC direktifi 90/220/EEC direktifinin yerine geçerek İSTANBUL TİCARET ODASI 128 bu konularla ilgili ana direktif olarak GDO'ların alan denemeleri, ithalat ve işleme uygulanabilirliğini düzenlemektedir. Bu ana direkrif genel olarak gıda ve yemiere ilişkin temel düzenlemeleri içermektedir. Bu direktif başlıca; • GDO'ların • GDO'lu ürünleri etiketietme zorunluluğu ve kurallanm, • Hasat soması ve pazarlamada izlenebilirliğin • GDO'lu ürünlerin kısa ve uzun vadede çevre etkileşimlerini, • Koruma tedbirlerini, • GDO'lann salınımında ilk iznin 10 yılla sınırlandırılmasım, • Bilimsel korniteye • GDO'lann çevre risk salımı değerlendirme prensiplerini, sağlanması, danışmanın zorunluluğunu, için izin kararında Avrupa Parlamentosuna danışılma zorunluluğunu, • Bir GDO'nun izni için Komisyon kararının salt çoğunlukla benimsenmesi veya reddi için Bakanlar Konseyi olasılığı konularını kapsamaktadır (Türkoğlu, 2007). AB üye ülkelerin hepsi biyogüvenlik protokolünü onaylamış ve bu ürünlerin etiketletilmesin konusunda tam bir uyum içerisinde olduğunu göstermiştir (Çizelge 22 ve 23). Ancak, her üye ülke için farklılık gösteren bu düzenlernelerin katılığı , ülkeden ülkeye göre farklılık gösterebilmektedir. Örneğin, transgeDik mısır ekiminin en fazla yapıldığı İspanya'da bu ürünlere karşı tutum daha esnek iken, Almanya ve Belçika'nın tutumu oldukça katı olduğu görülmektedir. Bazı ürünlerin kullanımının tamamen veya geçici bir süre için yasaklanması bakımından üye ülkeler arasında birtakım uygulama farklılıklan oluşabilmekte­ dir. Örneğin, Avusturya 1997-2000 yılları arasında 3 genetiği değiştmlmiş mısır çeşidinin kullanımım AB komisyonunun Mevzuatının ilgili direktilleri gereğince GENETİGİ DEGiŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR 129 (90/220/EEC veya 200 1118/EC) tamamen yasaklamıştır. Benzer şekilde Fransa, aynı direktife göre 2 genetiği değiştmlmiş kanola çeşidinin kullanımını 1998 yılında yasaklamıştır. Macaristan ise 2005'de geçici olarak MON810 mısır çeşidinin kullanımı ve ticaretini yasaklamıştır. Çizelge 22. Biyogüvenlik Protokolünü imzalayan Bazı AB Ülkelerinin GDO'lar ile .İlgili Bazı Ulusal Düzenlemeleri ÜLKE Ticarileştirmedeki Yasak ve Geciktirmeler 1997-2000 yıllan arasında 3 GD mısır çeşidinin kullanımı yasaklandı mevzuatının İthalat Yasağı 1997-2000 yıllan arasında 3 GD mısır çeşidinin kullanımı yasaklandı (AB mevzuatının güvenlik maddesi gereğince90/220/EEC veya 2001118/EC) Avusturya (AB Bulgaristan 2005'de GDO Yasası. (State Gazette No. 27/29/03/2005) Fransa 1998'de 2 GD kanola çeşidi yasaklandı (AB mevzuatının güvenlik maddesi gereğince90/220/EEC veya 2001/18/EC) 1998'de 2 GD kanola çeşidi yasaklandı (AB mevzuatının güvenlik maddesi gereğince 90/220/EEC veya 2001/18/EC) 2000'de bir GD mısır çeşidinin kullanımı yasaklandı (AB mevzuatının güvenlik maddesi gereğince-90/220/EEC veya 200 1118/EC) 2005'de Genetik 2001 'de birçok GD mısır çeşidi yasaklandı (AB mevzuatının güvenlik maddesi gereğince-90/220/EEC veya 200 1118/EC) Almanya güvenlik maddesi gereğince-90/220/EEC veya 2001118/EC) Mühendisliği Yasası yürürlüğe girdi. Macaristan 2005'de geçiçi olarak MON81 O mısır çeşidinin kullanımı ve ticareti yasaklandı.(AB onaylı ürün) 2005'de geçiçi olarak MON8 I Omısır çeşidinin kullamını ve ticareti yasaklandı.(AB onaylı ürün) İSTANBUL TİCARET ODASI 130 Çizelge 23. Biyogüvenlik Protokolünü imzalayan Bazı AB Ülkelerinin GDO'Iar ile İlgili Bazı Ulusal Düzenlemeleri ÜLKE Ticarileştirmedeki Yasak ve Geciktirmeler Yunanistan 1998'de birçok GD kanola çeşidi yasaklandı (AB mevzuatının güvenlik maddesi gereğince90/220/EEC veya 2001/18/EC) İtalya 2005'de İtalyan parlamentosu 2000 deki gıda ve yemlerdeki genel GDO yasağı yerine her bölgeye kendi kurallarını belirlemeye yönelik yetki verilmiştir. Lüksemburg 1997'de birçok GD mısır çeşidi yasaklandı (AB mevzuatının güvenlik maddesi gereğince90/220/EEC veya 2001/18/EC) Romanya 2006'da GDO'lu soya ekimini 2007 'den itibaren geçerli olmak üzere yasakladı. İspanya İngiltere 2004'de Sygenta şirketinin Bt1 76 mısır çeşidinin ticareti yasaklandı. 2001 'de GD şeker pancan ekimi yasaklandı (AB mevzuatının güvenlik maddesi gereğince90/220/EEC veya 2001/18/EC) İthalat Yasağı 1998'de birçok GD kanola çeşidi yasaklandı (AB mevzuatının güvenlik maddesi gereğince-90/220/EEC veya 2001 /18/EC) 1997'de birçok GD mısır çeşidi (AB mevzuatının güvenlik maddesi gereğince 90/220/EEC veya 2001/18/EC) GENE11CI DECIŞTlRII.MtŞ ORGANlzMALAR AB üye ülkelerde biyoteknolojik araştmnalar ile üretim konulan )3} ayrı ayıı ele alınmaktadır. Biyoteknolojik ürünlere karşı katı tutum sergileyen Almanya 'da "Gen Teknolojisi Yasası' mevcut olup, birçok çok uluslu bi yateknoloji şirketı veya bununla ilgili Ar-Ge birimlerini başta ABD olmak üzere bu tür araştumaların daha kolay yapılabileceği diğer ülkelere kaydırmışttr (Türkoğlu, 2007). Biyoteknolojik oluşturabileceği gıda sağlığı açısından ve yemlerin insan riskler nedeniyle bu ürünlerin izlenilmesi ve etiketlenilmesine ilişkin ulusal düzenlemeler Danimarka'da 1986 yılında, İngiltere'de ise 2004 yılında yapılrruştır. GDO'Iu gıdatarla ilgili mevzuallarda AB topluluğunun kamuoyu talepleri doğrultusunda sürekli güncelleştiı-me çabası içinde olduğu görülmektedir. Topluluğun GDO'lu ürünlere ilişkin en yetkili düzenlemesi 1829/2003 (EC) tarih ve nolu lüzük ve buna ek olarak düzenlenen 1830/2003 (EC) numaralı tüzüktüı·. Yüıiirlüğe girdiği onaylanmaktadır. 2003 tarihinden bu yana GDO'lu ürünler bu tüzükle Bir ürünün onayı için farklJ aşamalar söz konusudur (Şekil 7). Şekil 7.AB'de GDO'Iu Ürünlerin Onay Prosedürü (Borchgrave, 2010) Onay Prosedürü (Yönetmelik1829/2003) Süreler .. Dosyanın Sunulması Üye Devlet Dosyanın ~ Avrupa Komlııyonu Tetkiki Risk Değerlendiı·mesi EFSA Rlsk Değerlendirmesi Avrupa Saglık •... Komi~yonu Risk Yönetimi w TOketki Groel Oln>ktörllljii(SANCO) (;ıda Zinciri n dalıil) Raynn"S:iğlı!il>almi Komlıe.ı;i (SCoFC,\HJ _ _ _~ Bakanlar Konseyi 1~:;.~. .,.,. . 1 l:x,•. d•mşm• "'~' 1 KARAR lBelirsit 3ay Avrupa Komisyonu - - BENİMSEME Rodolplıe ! de Borc-lıgraı-e. (20/0) 132 iSTANBUL TiCARET ODASl İlk önce onayı alınmak istenen ürünün dosyası üye devlet tarafından AB Komisyonu'na sunulur. Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) , ürün hakkında gerekli risk değerlendirmesinin ardından nihai kararım bildirir, AB Komisyonu Sağlık ve Tüketici Genel Direktörlüğü (SANCO) ve Gıda Zinciri ve Hayvan Sağlığı Daimi Komitesi (SCoFCAH) gerekli değerlendirmelerde bulunur ve Bakanlar konseyi kararını verir, verilen karar AB komisyonu tarafından benimsenır. GDO'lardan elde edilen biri mısır ve biri de soyadan olmak üzere iki ürün, geçici bir süre için 258/971AB sayılı Tüzük kapsamında düzenlenınektedir (Türkoğlu , 2007) . Buna ek olarak GDO' lu ürünlerin etiketlenmesine ve izlenebilirliğine ilişkin düzenleme 1830/2003 (EC) tarih ve nolu tüzük ile yasallaştırılmıştır. AB mevzuatının GDO'lara ilişkin uygulamalarında en yetkili iki kurum AB Komisyonyonu ve EFSA kurumudur. 1829/2003 sayılı Direktife göre herhangi bir genetiği değiştirilmiş gıda veya yem pazara sürülmeden önce başvuru doğrudan doğruya EFSA'ya yapılacaktır. EFSA'mn bu süreçteki rolü, risk değerlendirme sorumluluğu da kendisine geçmiş olduğundan, artık çok daha merkezi bir şekil almıştır (Renckens, 2004). GDO mevzuatı, Risk değerlendir­ mesi konusunda Avrupa Komisyonundan tamamen bağımsız olan EFSA'nın GDO'lar konusunda görüş bildirmesi yasal bir zorunluluktur. GDO'lu ürünlerinin etiketlenmesi ve izlenebilirliği tüketici sağlığı ve çevrenin korunmasına yönelik olarak üzerinde en fazla durulan konulardır. Bu nedenle üye ülkelerde satılan tüm gıda ve yemlerde GDO içerip içermediklerini gösteren etiketleri taşıma zorunluluğu bulunmaktadır. Satılan ürünü GDO eşik değeri %0.9 'dan az olan gıda ve yemler bu şartlara tabü AB mevzuatında değildir. AB üye ülkelerinde, GDO'lu ürünlerin izlenmesi için etkin bir kontrol sistemine gerek duyulmaktadır. Ancak, özellikle yeni üye ülkelerde gerekli GENETİGİ DEGİŞTİRİLMİŞ ORGANlıMALAR altyapının yetersiz olması gerekli izlenme ve kontrollerin 133 yapılmasını zorlaştırmaktadır. 7.4. (ortogeno Biyogüvenlik Protokolü GDO'lann insan sağlığı ve çevre üzerindeki riskleri göz önünde bulundurularak bunlann orta ve uzun vadedeki yaratabilecekleri olası olumsuz etkilerinin azaltılmasına yönelik bir takım önlemler hayata geçirilmeye çalışılmıştır. GDO'lann biyolojik güvenliğine temel oluşturan belgelerden biri 1992 yılında Brezilyamn Rio de Jenerio' da düzenlenen Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı ' da kabul edilen Birleşmiş Milletler (BM) Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesidir. Bu sözleşmenin, ilgili hükümleri uyannca takip edilecek amaçlan , biyolojik çeşitliliğin korunması; bu çeşitliliğinin unsurlannın sürdürülebilir kullanımı ; genetik kaynaklar ve teknoloji üzerinde sahip olunan bütün haklan dikkate almak kaydıyla, bu kaynaklara gereğince erişimin ve ilgili teknolojilerin gereğince transferinin sağlanması ve uygun finansmanın tedariki de dahil olmak üzere, genetik kaynaklann kullammından doğan yararların adil ve hakkaniyete uygun paylaşımıdır (Anonim, 1996). GDO'lann biyolojik güvenliğine ilişkin hukuki bağlayıcılığı olan düzenlemeler, Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi ve bu sözleşmenin eki olan Cartagena Biyogüvenlik protokolüdür. (Özcanalp ve Erbaş, 2007). BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi'nin 8 (g) ve 19.3 maddelerinin uygulanmasına yönelik olarak ve Sözleşmenin II/5 no'lu Taraflar Konferansı Kararı gereğince hazırlanan Biyogüvenlik Protokolü 130'dan fazla ülke tarafından 29 Ocak 2000 tarihinde Fransa' da kabul edilmiştir. Türkiye 24 l\1ayıs 2000 tarihinde Protokolü imzalamıştır (Yanaz, 2003). 2007 yılı itibariyle 143 taraf protokolü imzalamıştır. Bir ülkenin bir protokolü imzalaması protokolün genel ilkelerine destek verdiğini belirtmekte ve o ülkenin yasal olarak protokolün hükümlerine bağlanmak için niyeti olduğunu göstermektedir. Ancak, yasal olarak yürürlüğe girmesi için imzalayan ülkece onaylanması da gereklidir (Türkoğlu , 2007). Dünyada 1996 yılında başlayan bir surecin sonunda, BM 134 iSTANBUL TiCARET ODASI Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesine ek olarak hazırlanan Cartagena Biyogüvenlik Protokolü, ll Eylül 2003'de yürürlüğe girmiştir (Özcanalp ve Erbaş, 2007) . Türkiye' de ise 17.06.2003 tarihinde T.B .M.M.'de görüşülerek 4898 sayılı kanun ile kabul edilmiş, 24.06.2003 tarih ve 25148 sayılı resrru gazetede yayınlanmış ve 24.01.2004 tarihinde yürürlüğe girmiştir (Haspolat, 2004). Cartagena Biyogüvenlik Protokolü genel olarak insan sağlığına ilişkin riskleri de dikkate alarale biyoçeşitliliğin sürdürülebilir kullanımı ve korunmasına etkisi olabilecek tüm GDO'ların sınıraşan hareket, transit, ele alınış ve kullanımım kapsamaktadır. Ancak, insan kullanımına yönelik GDO'lu eczacılık ürünleri eğer başka bir uluslararası sözleşme veya düzenlernede yer alıyor ise Protokol kapsamı dışında tutulmuştur. Protokol ile esas itibariyle GDO'lann uluslararası ticaretine bir düzenleme getirilmektedir. Bu itibarla Protokolün "Biyo-Ticaret Protokolü" olarak isimlendirildiği de görülmektedir (Yanaz, 2003). 7.5. GDO'Iu Ürünlerin ithalati ve ihracatı Dünya ticaretinde GDO'lu ürünlerin pazar payı hızla artmaktadır. İlk olarak pazara sunulduğu 1996 yılından bu yana dünya ticaretine yaklaşık olarak 80 adet ürün girmiştir. GDO'lu tohumların küresel pazar büyüklüğü her geçen gün artış göstermektedir. 2008 ve 2009 yıllarında sırasıyla 7.5 ve 10.5 milyar dolara ulaşan pazar büyüklüğünün 2010 yılı itibariyle 25 milyar dolara ulaşacağı tahmin edilmektedir. 1996-2008 yıllannda arasında bu değer kümülatif olarak toplam 50 Milyar dolar ile bir başka tarihi değere ulaşmıştır. Dünyada mısır, soya ve pamuk gibi GDO'lu ürünlerin ticari Pazar büyüklüğü 2008 yılında 130 milyar ABD doları seviyesinde olup yıllık bazda %10-15 arasında büyüyeceği tahmin edilmektedir (James, 2009). Uluslararası ticarette diğer ürünlerde olduğu gibi GDO'larda da Dünya Ticaret Örgütü'nün kuralları geçerlidir. Ayrıca her ülkenin ulusal yasal düzenlemeleri de ithalat koşullarını etkilemektedir. Ancak, GDO'lu ürünlerin ticareti diğer ürünlerden farklılık göstermektedir. OECD ülkeleri , ABD ve AB ülkeleri GENETiGİ DEGiŞTiRtLMiŞ ORGANİZMALAR arasında GDO'lu ürünlerin ithalatı konusunda büyük fikir 135 ayniıldan vardır. Arjantin ve Filipinler bu ürünler için ürünlerin risk değerlendirmesi ve benzer tabii ürünlere benzerlik göstermesi ticaret için yeterliyken, Avustralya, Brezilya, Japonya, Meksika ve Güney Afrika gibi ülkeler ürünlerin etiketlenmiş olması yönünde yasal düzenlemelere gitmişlerdir. AB ise bu ürünlerin risk değerlendirmesi ile birlikte etiketletilmesi ve izlenebilirliğine ilişkin düzenlemeler gerçekleştirmiştir. AB GDO'lu ürünlerin kullanımı üzerinde titizlikte durmakta ve hazırladıklan mevzuatlar ile bu ürünlerin depolanmasından kullanımına kadar her aşama için bazı yasal düzenlemeler getirmiştir. Avrupa Birliği'nin GDO'lar hakkındaki mevzuat çerçevesi, özellikle Avrupa'daki ve üçüncü ülkelere ürün ihracatçılarının zorunlulukları söz konusu olduğunda 1ı Eylül 2003 'te yürürlüğe giren Cartegena Biyogüvenlik Protokolü'nü dikkate almaktadır (Özcanalp ve Erbaş, 2007). 2001 yılında revize edilen 2001/18/AB sayılı Direktifi yasal çerçevenin temelini oluşturmaktadır. Bu direktif, GDO'ların etiketlenmesini ve izlenilmesini zorunlu kılarak, çevreye kasıtlı salınımlarını önlemeye yöneliktir. 7.6. Avrupa Birliğin' de GDO'Iu Ürünlerin Durumu GDO'lann çevreye kasti salınınuna ilişkin mevzuat hükümlerine göre (2001/18/EC ve öncesinde 90/220/EC sayılı Direktifler) birçok GDO farklı kullanım amaçlan için onaylanmış bulunmaktadır. Bu onaylardan bazıları yetiştirme, bazıları ithal ve işleme, bazıları da yem ve gıda olarak kullanım için verilmiştir. AB Komisyonunun yeni yasal çerçevenin altında (EC 1829/2003) 30 Nisan 2009 yılına kadar 68 başvuru yapıldı. Bu başvurulardan; • 10 başvuru (mısır 1507, mısır NK603xMON810, mısır DAS59122, mısır 1507xNK603, RR şeker pancarı, mısır GA21, A2704-12 soya fasulyesi, LLCotton25, MON89788 soya fasulyesi, T45 kanola) onaylanmış, • 5 başvuru iptal edilmiş, İSTANBUL TİCARET ODASl 13 6 • 9 başvuru EFSA'nın olumlu görüşü alınmış ve beklemededir. Kalan 44 başvuru hakkındaki nihai bilimsel karar henüz Bunların ll 'i ekim başvurulandır. AB Komisyonun ilgili yasal çerçevesi altında verilmemiştir. (EC 1829/2003) onaylı mev- cut GDO 'lu ürünlerin listesi Çizelge 24 'te verilmiştir. Çizelge 24. AB Ülkelerinde EC 1829/2003 Direktiii ile Kullanımına İzin Verilen Onaylı Mevcut GDO'Iu Ürünler Ürün Pamuk Ticari isim MON 1445 MON 531 MON531 x MON1445 MON 15985 MON 15985 MON 1445 Btll Firma Monsanto Monsanto Monsanto Monsanto X MON810 Özellik HerbTol InsRes InsRes, HerbTol Kapsam Gıda ve yem Gıda ve yem Gıda ve yem InsRes Gıda ve yem Gıda ve yem Syngenta lnsRes, HerbTol InsRes Gıda Monsanto InsRes İthalat-işleme, Monsanto ve yem Gıda ve yem, Yetiştirme Bayer CropScience T25 MON863 MON863 NK603 Monsanto X Monsanto Soya Fasulyesi MON40-3-2 Monsanto Çiçek Camation Moonshadow 1 Camation Moonshadow 2 Florigene Ltd Florigene Ltd lnsRes: Böcek Dirençli, HerbTol: Herbisit Dayanıklı Gıda HerbTol ve yem, İthalat-işleme, Yetiştirme InsRes InsRes, HerbTol Gıda ve yem Gıda ve yem HerbTol Gıda ve yem - Yetiştirme Değişticilmiş çiçek rengi İthalat-işleme GENETi<:;t DEÖİŞTİRİLMtŞ ORGANİZMALAR 137 AB ülkelerinde ilgili yasal mevzuata uygun olarak (EC 1829/2003) geçerli yetkilendirme almış AB Komisyonu yetkilendirme GDO'lu ürünlerin listesi Çizelge 25 ve 26'de tarafından bu ürünlerin kullanımına sunulmuştur. belirli süreler için geçerli verilmiştir. Çizelge 25. AB Ülkelerinde EC 1829/2003 Direktifine Göre Geçerli Yetkilendirme Verilmiş GDO'lu Ticari isim Firma MON863 X MON81 o X Monsanto NK603 Mısır Çeşitleri Özellik InsRes, HerbTol Monsanto InsRes, HerbTol MON863 x MON81 O Monsanto InsRes MIR604 Syngenta InsRes 59122 X NK603 Pioneer Hi-Bred InsRes, HerbTol MON88017 Monsanto InsRes, HerbTol MON89034 Monsanto InsRes MON863 X NK603 GA21 59122 1507 X NK603 NK603 X 1507 MON81 o Kapsam Gıda ve yem, İthalateme, Gıda ve yem, İthalat-işleme, Gıda ve yem Gıda ve yem, İthalat-işleme, Gıda ve yem, İthalat-işleme, Gıda ve yem, İthalat-işleme, Gıda ve yem, İthalat-işleme, Syngenta Seeds HerbTol SAS Pioneer Hi-Bred InsRes, HerbTol 1Mycogen Seeds Pioneer Hi-Bred InsRes, HerbTol 1 Mycogen Seeds Gıda Monsanto InsRes, HerbTol Gıda ve yem InsRes, HerbTol Gıda ve yem Gıda ve yem, Pioneer 1Dow Agı-oScience MON863 Monsanto InsRes NK603 Btll Monsanto Syngenta HerbTol InsRes InsRes: Böcek Dirençli, HerbTol: Herbisit Dayanıklı ve yem, İthalat-işleme, Gıda ve yem, İthalat-işleme, Gıda ve yem, İthalat-işleme, İthalat-işleme, Gıda ve yem Gıda ve yem 138 iSTANBUL TlCARET ODASI Çizelge 26. AB Ülkelerinde EC 1829/2003 Direktirine Göre Geçerli Yetkilendirme Verilmiş GDO'Iu Ürün Çeşitleri Ürün Ticari isim Firma Amylogen HB BASF Plant Science EH92 -527-l Patates EH92 -527-l T45 Kanola MS8 xRF3 GT73 Özellik Bileşimi değiştirilmiş Bileşimi değiştirilmiş Bayer CropScience HerbTol Bayer CropScience Male sterility, HerbTol Monsanto HerbTol Kapsam Yetiştirme Gıda ve yem Gıda ve yem, İthalat işleme, Gıda İthalatişleme, İthalat işleme Gıda MON89788 Monsanto Bayer CropScience A2704 -1 2 pancarı ve yem, İthalatişleme, Soya Fasulyesi Şeker HerbTol ve yem, KWS Saat AG/ Monsanto Florigene Ltd BayerCrop Science H7-l Çiçek Camation Moonlite Pamuk LLCotton 25 Gıda HerbTo ve yem, İthalatişleme, HerbTol Gıda Çiçek rengi İthalat- değiştirilmiş işleme HerbTol ve yem İthalatişleme InsRes: Böcek Dirençli, HerbTol: Herbisit Dayanıklı AB Komisyonu 25 Nisan 2007 tarihi itibariyle bazı GDO'lu mısır ve kanola çeşitlerinin kullanımına yasak getirmiştir (Çizelge 27). GENETİGİ DEGİŞTiRiLMiŞ ORGANiZMALAR 139· Çizelge 27. AB Ülkelerinde Kullammına Yasak Getirilmiş GDO'Iu Ürünler Ürün Ticari isim Swede-rape (MSI, RFl, MSlxRFl) Kanola Firma Özellik BayerCropscience Swede-rape (MSl , RF2, MSlxRF2) Bayer Cropscience Swede rape (TOPAS19/2) Bayer Cropscience Male sterility HerbTol Male sterility HerbTol HerbTol Kapsam Gıda İthalat -işleme, Yetiştirme Gıda Syngenta InsRes ve yem, İthalat -işleme, Yetiştirme Gıda ve yem, İthalat-işleme Gıda Btl76 ve yem, ve yem, İthalat -işleme, Yetiştirme Mıs1r Maize (GA21 x MON810) lnsRes: Böcek Dirençli. HerbTol: Herbisit InsRes, HerbTol Monsanto Dayanıklı, Male Steıility: Erkek Gıda ve yem, Kısırlık 7.7. Türkiye' nin GDO Mevzuatına Genel Bak1ş Türkiye 24 Mayıs 2000 tarihinde Biyogüvenlik Protokolü 'ne imza atmıştır. Türkiye'de mevzuat çalışmaları Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından yürütülmektedir. Bu kapsamda, konu genetiği değiştiritmiş bitkilerin alan denemeleri, tescili ve GDO'lu ürünlerin üretilmesi, pazara sürülmesi ve gıda olarak kullanımı üç kısma ayrılmıştır. Bakanlık Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü 140 İSTANBUL TİCARET ODASI (KKGM) GDO'lann gıda ve yem boyutu ile ilgilenmekte, Tanmsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü (TAGEM) ise yetiştincilik boyutu ile ilgili konulara bakmaktadır (Türkoğlu, 2007). Türkiye'de GDO 'lu gıdalann üretimi henüz yapılmadığı ileri sürülmektedir. Ancak, bu ürünler ile ilgili bir takım yasal düzenlemeler hayata geçirilmiştir. Türkiye'de Tanm ve Köyişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan "Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değişticilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin ithalatı , işlen­ mesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmelik 26 Ekim 2009 tarih ve 27388 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. ~.7.1. Gıd~ ve Yem ~maçlı Genetik Yapısı Değişiiriimiş Organizmalar ve Ürün- lerin Ithalatı, Işlenmesi, Ihracatı, Kontrol ile Denetimine Dair Yönetmelik Türkiyede GDO ve ürünlerinin üretimi ithalatının yapılıyor olması birtakım hale yapılmamasına rağmen, yasal düzenlernelerin yapılmasını bunlann zorunlu getirmiştir. Tarım ve Köyişleri Bakanlığınını hazırladığı ve 2009 yılı başlarında Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) 'nde üzerinde görüşülen taslak daha sonra Yönetm~lik haline getirilerek yasallaştınlmıştır. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 26 Ekim 2009 tarih ve 27388 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Yönetmelik; BİRİNCİ BÖLÜM Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar Amaç MADDE 1 - (1) Bu Yönetmeliğin amacı, insan yaşamı ve sağlığı, hayvan sağlığı ve refahı, tüketici çıkarlan ve çevrenin en üst düzeyde korunması için genetiği değişticilmiş organizma ve ürünleri ile genetiği değişticilmiş organizma ve ürünlerini içeren gıda ve yem maddeleri hakkında karar verme, işleme, GENETİGİ DEGİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR 141 ithalat, ihracat, izleme, tescil, etiketleme, kontrol ve denetim ile ilgili usul ve esasları belirlemektir. Kapsam MADDE 2 - ( 1) Bu Yönetmelik; a) Tohumluklar dışındaki genetiği değiştirilmiş organizma ve ürünleri ile genetiği değiştirilmiş organizma ve ürünlerini içeren gıda ve yem maddeleri hakkında karar verme, işleme, ithalat, ihracat, izleme, tescil, etiketleme, kontrol ve denetim ile ilgili usul ve esaslan kapsar. b) Sağlık Bakanlığınca ruhsat veya izin verilen ürünleri kapsamaz. Dayanak MADDE 3 - (1) Bu Yönetmelik; 18/4/2006 tarihli ve 5488 sayılı Tarım Kanununun 10 uncu maddesi, 7/8/1991 tarihli ve 441 sayılı Tarım ve Köyişleri Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 27/5/2004 tarihli ve 5179 sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştitilerek Kabulü Hakkında Kanun, 29/5/1973 tarihli ve 1734 sayılı Yem Kanunu ile 29/6/2001 tarihli ve 4703 sayılı Ürünlere hişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanmasına Dair Kanuna dayanılarak hazırlanmıştır. Tanımlar MADDE 4- (1) Bu Yönetmelikte geçen; a) Ayıncı kimlik: Aktarılan her bir gen için bir kod ve her bir GDO için ise, taşıdığı ge nin kodunu da içeren nümerik ve alfa nümerik kodlama sistemini, b) Bakanlık: Tarım ve Köyişleri Bakanlığını, c) GDO: Genetik yapısı değiştiritmiş ç)Genetik yapısı değiştirilrniş organizmayı, organizma: Modem biyoteknoloji kullanıla- 142 İSTANBUL TİCARET ODASI rak genetik materyali değiştiTilmiş olan, insan haricindeki organizmayı, d) GDO ve ürünleri: GDO, GDO içeren, GDO lardan oluşan, GDO içerdiği halde GDO lardan oluşmayan ve/veya kısmen veya tamamen GDO lardan elde edilen ürünleri, e) GDO'lu gıda: GDO, GDO içeren veya GDO dan üretilen bileşen içeren veya GDO dan üretilen gıda maddelerini, f) GDO'lu ürün: GDO, GDO içeren veya GDO dan üretilen bileşen içeren bileşen içeren veya GDO dan üretilen ürünleri, g) GDO'lu yem: GDO, GDO içeren veya GDO dan üretilen veya GDO dan üretilen yem maddelerini, ğ) GDO'suz eşdeğer ürün: Genetik eşdeğer gıda veya yemi, değiştirme h) Gen sahibi: GDO ve ürünlerinde patent hakkını elinde tutanı, değiştirilmiş teknolojisi uygulanmayan olan gen ya da genlerin ı) İzleme: Bir GDO ve ürününün, biyolojik çeşitlilik, bitki, hayvan ve insan sağlığı üzerindeki etkilerini belirlemek üzere bir program dahilinde yürütülen gözlem, analiz ve kontrolleri, i) İzlenebilirlik: GDO ve ürünlerinin, üretim ve dağıtım zinciri boyunca her aşamada geriye dönük takibini, belirlenınesini ve tanımlanmasını, j) KKGM: Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğünü, k) Komite: Bu Yönetmelikle kuruluşu öngörülen bağımsız, bilimsel, teknik risk değerlendirme komitesini, GDO ve ürünlerinin, genetik değişiklikten dolayı, insan, hayvan ve bitki sağlığı, biyolojik çeşitlilik ve çevre üzerinde, doğrudan veya dolaylı, derhal veya gecikmeli sebep olabileceği riskierin ve risk 1) Risk değerlendirme: GENETİGİ DEGİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR kaynağının 143 olumsuz etkiye sebep olma potansiyelinin test, analiz, deneme gibi bilimsel yöntemlerle belirlenmesi ve değerlendirilmesi sürecini, m) Risk yönetimi: Risk değerlendirme sonucunda öngörülen ve/veya tahmin edilen olumsuz etkilerin gerçekleşmesini önlemek veya gerçekleşmesi durumunda zararı en az seviyede ve kontrol altında tutarak ortadan kaldırmak, GDO ve ürününün izin verilen amaç ve kurallar dahilinde kullanılmasını ve muamelesini sağlamak amacıyla alınan önlemleri, n) TAGEM: Tanmsal Araştırmalar Genel Müdürlüğünü, o) TÜBİTAK: Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumunu, ö) TÜGEM: Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğünü , p) Uzmanlar listesi: GDO ile ilgili tarafından oluşturulan çalışmalara yön verecek Bakanlık uzman listesini ifade eder. İKİNCİ BÖLÜM Genel Hükümler ve İzin Koşulları Genel Hükümler MADDE 5 - (1) Bu Yönetmelik hükümlerine yemierin işleme aykın olan GDO'lu ve tüketim amacıyla ithali, piyasaya sürülmesi, tescili, ve transit geçişleri yasaktır. Gümrük idarelerince bu Yönetmelik ürünler için GDO ya ilişkin ek bir belge aranmaz. gıda ve ihracatı kapsamındaki (2) ithal edilen, üretilen veya dağıtımı yapılan GDO'lu gıda veya yemin çevre, insan veya hayvan sağlığı açısından olumsuzluğu tespit edildiğinde, gıda veya yem işletmecisi sağlığı ve çevreyi korumak amacıyla gerekli tedbirleri almak, Bakanlığı , diğer ilgili merciieri ve tüketicileri acilen bilgilendirmek ve söz konusu gıda veya yemi, piyasadan geri çekmek zorundadır. 144 İSTANBUL TİCARET ODASI (3) GDO'lu ürünlerin, bebek marnaları marnaları ve bebek formülleri, devam ve devam formülleri ile bebek ve küçük çocuk ek besinlerinde kullanılması yasaktır. (4) İnsan ve hayvan tedavisinde kullanılan antibiyotiklere karşı direnç genleri içeren GDO ve ürünlerinin ithalatı ve piyasaya sunulması yasaktır. GDO'lu gıda ve yemierin ithalat ve ihracat gerektiğinde düzenleme yapabilir. (5) Bakanlık, kapılarıyla ilgili veya yem, GDO'lardan biri ya da birkaçını toplamda en az% 0,9 oranında içeriyor ise, GDO'lu olarak kabul edilir. (6) Gıda (7) Gıda veya yemin % O,5 ten fazla izin verilmeyen GDO içermesi halinde ithalatına, işlenmesine, nakline, dağıtırnma ve satışına izin verilmez. (8) GDO'suz ürünlerin etiketinde ürünün GDO'suz bulunamaz. (9) Bu Yönetmelikte yer almayan hususlarda olduğuna Bakanlık dair ifadeler her türlü düzenle- meyi yapmaya ve tedbiri almaya yetkilidir. İzin Koşulları MADDE 6- (I) Her bir GDO için, bilimsel esaslara göre değiştirilmiş gen ya da genler esas alınarak bir defaya mahsus olmak üzere Komiteler tarafından risk değerlendirmesi yapılır. (2) Her bir risk değerlendirmesinin sonucuna göre GDO'lu gıda veya yemin çevre, insan veya hayvan sağlığı ile diğer inceleme konularında herhangi bir olumsuzluğun tespit edilmediğine dair bir karar belgesi hazırlanır. Karar belgesi en az aşağıdaki hususları içerir: a) İznin geçerlilik süresi, b) GDO ve ürünlerinin ithalatı için uygulanacak kural ve işlemler, GENETİGİ DEGİŞTİRiLMİŞ ORGANİZMALAR c) Kullanım amacı ve 145 kısıtlamalar, ç) Risk yönetimi, piyasa denetimi ve gerektiğinde aşamalı üretim planla- ması, d) İzleme ve izlenebilirlik koşulları, e) Belgelerne ve etiketierne koşulları, f) Ambalajlama, taşıma, muhafaza ve nakil kuralları, g) İşleme ile atık ve artık arıtım ve imha koşulları, ğ) Güvenlik ve acil durum tedbirleri, h) Kullanım ı) Devir ve/veya kullandırmaya ilişkin koşulları , ile ilgili yıllık raporlama i) Tedarik ve amaca göre kullanım ve (3) Bakanlık (4) Kürrıitenin koşullan, işleme koşulları. onaydan önce, GDO ile ilgili Komite görüşlerine açabilir. kararını kamuoyunun karan, Bakanlık onayından sonra yürürlüğe girer. (5) Bakanlık, izin verilen GDO ve internet sitesinde yayımlar. diğer GDO larla ilgili bilgileri Bakanlık (6) İzin verilen GDO ve ürünlerinin kayıt altına alınması ve ürünün her aşamada takibinin sağlanması amacıyla, GDO ve ürünlerini ithal edenler, işleyenler ve piyasaya sunanlar Bakanlığa beyanda bulunmak, GDO ve ürünlerini GDO içerdiğine dair belgeler eşliğinde nakletmek, taşımak ve etiketierne kurallarını uygulamakla yükümlüdür. (7) İzin , karar belgesinde belirtilen koşulların ihlali veya olası zarar ve risklerle ilgili yeni bilimsel bilgilerin edinilmesi, kullanım sonucunda olumsuz sonuçların ortaya çıkması durumunda, Bakaniıkça iptal edilir. izni iptal edilen 146 İSTANBUL TİCARET ODASI GDO ve ürünleri toplatılır ve imha edilir. (8) Karar belgesinde belirtilen hususlara uyulmaması halinde izin iptal edilir. İznin iptal gerekçesine göre idari yaptırımlar uygulanır. (9) GDO'lu ürünler, izin verilen amaçlar dışında kullanılamaz . (10) Gen sahibi, GDO ve ürünleriyle ilgili olarak yeni bir risk ya da risk şüphesini öğrendiği takdirde durumu derhal Bakanlığa rapor etmek ve tedbir almakla yükümlüdür. (1 1) Gen sahibi, aldığı izne konu olan GDO ve ürünlerinin satışı ve dağıtımı sırasında taşıma , lik kuralları depolama, işleme ve ambalajlama gibi işlemlere ilişkin güvenve tedbirler hakkında alıcıları bilgilendirmekle yükümlüdür. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Komite, Başvuru ve Çalışma Grupları Komite MADDE 7- (1) Bakanlık tarafından GDO ile ilgili bilimsel ve teknik verileri araştıracak , yorumlayacak ve görüş oluşturacak , görev süreleri iki yıl olan uzmanlar listesi teşkil edilir. Uzmanlar listesi, Bakanlık TAGEM, TÜGEM, KKGM birimlerinden temsilciler ile üniversiteler, TüBİTAK ve araştırma enstitülerinde görevli konu ile ilgili uzman veya öğretim üyelerinden oluşur. Uzmanlar listesinden Bakanlık tarafından bir komite her bir başvuru için aynca (2) Komitenin sekretaryası TAGEM'in daveti üzerine belirlenecek on bir üyeden oluşacak oluşturulur. TAGEM tarafından yürütülür. Komite toplanır. (3) Komite en az dokuz üye ile toplanır. Komite her başvuru için bir başkan seçer. Kararlar üye tam kararların sayısının gerekçeleri sahipleri almak üzere başkana salt çoğunluğu tarafından yazılıp teslim edilir. ile alınır. Lehte ve aleyhteki imzalanarak, karar ekinde yer GENETICI DEGiŞTiRILMİŞ ORGANİZMALAR 147 (4) Komite, başvuruları toplantının ilk gününden başlamak üzere doksan gün içinde karara bağlamak zorundadır. Ek bilgi ve belge istendiğinde bu süre durdurulur. Komite tarafından ek bilgi ve belgenin talep edilmesi durumunda ek bilgi ve belgenin en fazla otuz gün içerisinde tamamlanması zorunludur. (5) Komitenin başvuruyu reddetmesi durumunda den itibaren bir yıl yeniden başvuru yapılamaz. aynı ürün için red tarihin- dolmadan ve yeni bilimsel veri ve bulgular sunulmadan (6) Korniteye sunulan bilgilerin üçüncü paylaşılması, başvuru sahibinin talebi dikkate (7) Komite, her türlü iş ve şahıslada alınarak veya kamuoyuyla Komitenin iznine tabidir. işlemlerinde Bakanlığa karşı sorumludur. Komitenin Görev ve Yetkileri MADDE 8- (1) Komitenin görev, yetki ve yükümlülükleri aşağıda belirtilmiştir: a) Yapılan başvurularla Bakanlığa ilgili değerlendirmeler yapmak, hazırlanan raporu sunmak, b) Yapılan bir başvuru ile ilgili olarak işlem sürecinde Bakanlık olmadan herhangi bir açıklama yapmamak, bilgi ve belge vermemek, ıznı c) İhtiyaç duyması halinde uzmanlar listesinden danışma amacıyla uzmanlardan bir veya birkaçını, en çok iki defa olmak kaydıyla toplantılara davet etmek. Başvuru MADDE 9- (1) GDO'lu ürünün Komite tarafından ilk değerlendirilme­ sinin yapılması amacıyla gen sahibi, aşağıdaki bilgi ve belgelerle Bakanlığa başvuruda bulunmak zorundadır. a) GDO'nun yapısında değişikliğe neden olan gen veya genlerle ilgili bilgi İSTANBUL TİCARET ODASI 148 ve belgeler, b) GDO'nun tespitinde kullanılacak yöntem ve referans materyal ile tespit için yapılacak iş ve işlemleri kolaylaştıracak her türlü bilgi, belge ve destekleyici doküman, c) Ayıncı kimlik bilgileri, ç) GDO ile ilgili risk değerlendirmeye esas bilgi ve bilimsel çalışma sonuçları, d) Kullanım amacı ve kısıtlamalada ilgili talep ve bu talebi destekleyen bilgi ve belgeler, e) Kullanım ve üretim koşullarını açıklayan bilgi ve belgeler, f) Risk yönetimi, otokontrol ve üretim planlaması ile ilgili bilgi ve belgeler, g) İzleme ve izlenebilirlik koşullarının nasıl olacağını açıklayıcı bilgi ve belgeler, ğ) İşleme sonucu atık ve artıkların arıtım ve imha koşullarını açıklayıcı bilgi ve belgeler, h) Güvenlik ve acil durum tedbir planı ve uygulamaları ile ilgili açıklayıcı bilgi ve belgeler, ı) Devir veya kullandırmaya müsaade edilip edilmeyeceği, müsaade edilme- si durumunda i) uyulması Başvuru yapılan öngörülen GDO'lu şartlar, gıda veya yemin taşıma, muhafaza ve nakil koşulları, j) Başvuru yapılan gen veya genlerin, geliştirilmiş oldukları ülkede başvuru yılından en az üç yıl öncesinde tescil edildiğini, piyasada satışının serbest olduğunu gösterir bilgi ve yetkili merciierden alınmış onaylı belgeler, GENETİGİ DEGİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR 149 k) Çeşidin başta tescil edildiği ülke olmak üzere ilgili mevzuatın uygulanmakta olduğu ülkelerde de ticari olarak üretildiğini gösterir bilgi ve yetkili merciierden alınmış onaylı belgeler, 1) Türkiye flora ve faunası için potansiyel bir tehlike oluşturmasını engellemek üzere GDO nun Türkiye'de yakın akraba ve yabanileri olan türlere ait olmadığını gösterir bilgi ve belgeler. (2) Komite, gerek gördüğü durumlarda ek bilgi ve belgeler de isteyebilir. (3) Komite tarafından istenilen belge ve bilgilerin süresi içinde temin edilmemesi durumunda başvuru reddedilir. (4) Yapılan bir başvurunun sonucu diğer başvurular için emsal teşkil etmez. Yapılan bir başvuroya verilen izin başvurulan ve takip eden ithalatlar için geçer- lidir. Ancak, ithalatın gerçekleştirilebilmesi için ilgili lerinin de yerine getirilmesi zorunludur. diğer mevzuat hüküm- Çalışma Grupları MADDE 10- (1) listesinden Aşağıdaki oluşan, çalışma grupları üye sayısı kurulabilir: konularda çalışma yapmak üzere; uzmanlar ve çalışma süresi TAGEM tarafından belirlenen a) Uluslararası gelişmeleri izleyerek ülkenin GDO ve ürünleriyle ilgili politika ve stratejileri için önerilerde bulunmak, b) Hassas tüketici grupları için GDO ve ürünleriyle ilgili yaparak tavsiyelerde bulunmak, değerlendirmeler c) Uluslararası kullanımda bulunan GDO ve ürünleriyle ilgili meler yaparak Bakanlığa önerilerde bulunmak, değerlendir­ ç) GDO çalışması yapılmış ve üretime sunulmuş riskli ürünleri belirleyerek ilgili kurumları bilgilendirmek, d) Biyogüvenlikle ilgili yakın, orta ve uzun vadeli risk senaryoları hazırla- 150 İSTANBUL.. TİCARET ODASI mak ve bunlarla ilgili çözüm önerileri sunmak, e) Ülke ihtiyaçları dikkate alınarak, özellikle acil durum tedbirleri ile ilgili önerilerde bulunmak. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM GDO'lu Ürünlerin ithalatı, işlenmesi ve Depolanması, İhracatı, Etiketlenmesi, İzleme ve İzlenebilirlik, Denetim ve Kontrolü İthalat MADDE ll- (1) Komite tarafından değerlendirilmesi yapılarak Karar belgesinde ithalatı uygun görülmüş GDO ve ürünlerinin ithalatında aşağıdaki hususlar dikkate alınır: a) GDO ve ürünlerinin üretildiği ülkenin yetkili otoritesinden parti numarası, miktarı ve GDO çeşidini belirten belge aranır. b) Ürünün üretildiği ülke dışında başka bir ülkeden yüklenmesi durumunda üretici ülkenin vermiş olduğu belgeyle beraber yüklendiği ülkenin yetkili otoritesince düzenlenmiş, parti numarası, miktarı ve GDO çeşidini belirten belge aranır. c) Bakanlık, kontrol ve denetim amaçlı analizler yapabilir. ç) Yapılacak analizierin sıldığı, risk esasına göre Bakaniıkça belirlenir. (2) GDO riski taşıyan ancak, GDO suz ürün olduğu taahhüt edilen ürünlerin ithalatında aşağıdaki esaslar uygulanır: a) İthalatta, GDO riski taşıması nedeniyle analize tabi tutulacak ürünler ve bunların sıklıldan Bakanlık onayı ile belirlenir. Gerektiğinde yine Bakanlık onayı ile güncellenir. b) Belirlenen analiz sıkiıkianna göre ürünlerin analizi yaptınlır. Analiz sonucunun uygun olması durumunda söz konusu ürünlerin ülkeye girişine izin verilir. GENETİGi DEGiŞTiRiLMİŞ ORGANiZMALAR c) Yapılan girişine analiz sonucunda GDO'lu izin verilmez. Söz konusu İthalatçı olduğu ve 151 tespit edilen ürünün ülkeye ihracatçı firma ve ülke risk liste- sine alınır. (3) Tespit ve kontrol analizlerde kullanılan işlemleri için istenecek her türlü analiz yöntemi ve özel ürünler de dahil, bilgi, belge, ürün ve malzemeyi temin etmekle İthalatçı yükümlüdür. GDO'lu Ürünlerin İşlenmesİ ve Depolanması MADDE 12 - (1) ithal edilen GDO ve ürünlerinin gıda veya yem maddelerinin üretiminde kullanılabilmesi başvurularında gıda için bu ürünlerin izin, ruhsat ve tescil veya yem işletmecisi, gıda veya yem mevzuatında belir- tilenlere ilave olarak aşağıda belirtilen şartlan sağlamak zorundadır: a) Hammadde olarak kullanmak üzere temin ettiği GDO ve ürünleri ile ilgili aşağıdaki bilgi ve belgeleri bir ay içerisinde Bakanlığa vermek; 1) Ürünü kimden, ne miktarda temin ettiği ile ilgili bilgiler, 2) Bu ürünlerin ne amaçla kullanılacağı, 3) Etiket ve/veya GDO ve ürünlerinin beraberinde taşınması zorunlu he]- gelerin sureti. b) GDO'suz gıda veya yem, GDO'lu bir hatta üretilmeli ve gıda depolanmalıdır. Aynı munda, üretim hattında gerekli temizliği veya yemin işlendiği hattan farklı üretim hattının kullanılması duru- yapmak, c) İşleme sonrası riskierin öngörülm.e si h~Hinde acil tedbir planları, muhafaza ve nakil koşullanyla ilgili ek tedbirleri Bakanlığa bildirmek, ç) Atık ve artıkların güvenli arıtım ve imha koşullarını belirleyerek Bakanlığa bildirmek. 152 İSTANBUL TİCARET ODAST GDO'Iu Ürünlerin İhracatı MADDE 13- (1) İhracatta alıcı ülkenin talebi doğrultusunda işlem yapılır. Alıcı ülkenin GDO ile ilgili talebinin olmaması durumunda genel ihracat mevzuatına göre işlemler gerçekleştirilir. Gıdaların Etiketleurnesi MADDE 14- (1) Bu Yönetmelik hükümlerine göre izin verilen GDO'lu gıdaların %0,9' un üzerinde GDO içermesi hruinde, 16/1111997 tarihli ve 23172 sayılı Res:ml Gazete'de yayımlanan Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliğinde yer alan gerekliliklere ilave olarak aşağıdaki hususlar çerçevesinde etiketlenmeleri zorunludur. tek bileşenden oluşması durumunda "genetik olarak değiştirilmiştir" veya ürün ismi ya da hammaddenin ismi "genetik olarak değiştiritmiş ........... 'den üretilmiştir" ifadesi ile birlikte etiket üzerinde yer almak zorundadır. a) GDO'lu gıdanın b) GDO 'lu gıdanın birden fazla bileşen ihtiva etmesi durumunda, ürün ismi ya da bileşen ismi, "genetik olarak değiştirilmiş .........." veya "genetik olarak değiştirilmiş ... ....... 'den üretilmiştir" ifadeleri ile birlikte bileşen listesinde söz konusu bileşenden hemen sonra gelecek şekilde parantez içerisinde yer almak zorunda olup , parantez içindeki ifade diğer bileşenlerle aynı karakter büyüklüğünde olmalıdır. c) GDO 'lu dökme gıdaların beraberinde, etiket bilgilerini içeren belge bulundurolmak zorundadır. ç) Yukarıda belirtilen etiketierne gerekliliklerinin yanı sıra , GDO'lu gıdaların GDO'suz eşdeğer ürünlerden; bileşimi, beslenme etkileri veya beslenme değeri, kullanım amacı açısından farklılık gösterdiği durumlarda, bu hususlar etiket üzerinde belirtilmelidir. Besin bileşeninde farklılık gösteren GDO'lu gıdalarda, beslenme etiketlernesi yapılması zorunludur. GENETİGİ DEGİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR 15 3 d) GDO'lu gıdaların GDO'suz eşdeğer ürünlerden farklı olması durumunda, tüketilmesi sonucunda sağlık riski oluşturabilecek tüketici gruplarına ait uyanların etiket üzerinde belirtilmesi zorunludur. e) GDO kullanılarak elde edilen gıdanın GDO'suz eşdeğerinin olmaması durumunda, söz konusu ürünün doğası ve özelliklerine ait bilgilerin Türk Gıda Kodeksinde belirtilen hükümlere uygun olarak etiket üzerinde belirtilmesi zorunludur. Yemierin Etikettenınesi MADDE 15 - (1) Bu Yönetmelik hükümlerine göre, yem veya yemlik madde olarak kullanımına izin verilen GDO'lu yemierin %0,9'un üzerinde GDO içermesi halinde, yem mevzuatında yer alan etiket gerekliliklerine ilave olarak aşağıdaki şekilde etiketleurnesi zorunludur. a) GDO'lu yemin özel adının yanında parantez içinde "genetik olarak değiştirilmiş ......... " ifadesi bulunmalıdır. Bu ifade yem bileşen listesi altında dip not olarak da yer alabilir. Bu durumda yazı karakter büyüklüğünün listede belirtilen ürünlerin karakter büyüklüğünden az olmaması gerekir. b) GDO'dan elde edilerı yemln admın yanında parantez içinde "genetik olarak değiştitilmiş ... ...... 'den elde edilmiştir" ifadesi yer almalıdır. Bu ifade yem bileşen listesi altında dip not olarak da yer alabilir. Bu durumda yazı karakter büyüklüğünün listede belirtilen ürünlerin karakter büyüklüğünden az olmaması gerekir. c) GDO 'lu dökme yemierin beraberinde, etiket bilgilerini bulundumlmak zorundadır. ıçeren belge ç) GDO'lu yemin GDO'suz eşdeğerinden farklı olması halinde bileşiminin, besleme özelliklerinin, kullanım amacının, belirli hayvan türü ya da kategorisi için yapılan sağlık beyanlarının etiket üzerinde bulundurulması zorunludur. d) GDO'lu yemin GDO'suz eşdeğeri yok ise, o yemin yapısı ve karakteris- 154 İSTANBUL TICARET ODASI tilderi ile ilgili uygun bilgilerin etiket üzerinde bulundurulması zorunludur. İzleme ve İzlenebilirlik MADDE 16- (1) GDO ve ürünlerini ithal veya ihraç eden, işleyen, depolayan, dağıtan ve tüketime sunanlar, son tüketiciye ulaşınca ya kadar olan süreçte gerekli kayıtlan tutmak ve izlenebilirliği sağlamak, ayıncı kimlik numarası ile ilgili tüm bilgi ve belgeleri ürün ile birlikte bulundurmak zorundadır. (2) GDO ve ürünlerini ithal veya ihraç eden, işleyen, depolayan, tüketime sunanların, ürünlerie ilgili bilgi ve belgeleri yirmi belgelerle ilgili bir kayıt sistemine sahip olması zorunludur. dağıtan yıl saklaması ve ve bu (3) GDO ve ürünleri ile ilgili olarak karar belgesinde belirtilen koşullara uyulup uyulmadığı Bakanlık tarafından görevlendirilen birimler tarafından izlenir. Şikayet durumunda Bakanlık tarafından görevlendirilen birimler bu Yönetmelik hükümleri ile birlikte ilgili mevzuata göre işlem yapar. Denetim ve Kontrol MADDE 17- (1) GDO ve ürünlerinin denetim ve kontrolleri bu Yönetmelik hükümleri ile birlikte ilgili mevzuata göre yapılır. BEŞİNCi BÖLÜM Çeşitli ve Son Hükümler Numune Alma ve Analiz MADDE 18- (1) GDO'lu gıda ve yemin numune alma ve laboratuvar analizleri ile ilgili usul ve esaslar Bakaniıkça belirlenir. İdari Yaptırımlar MADDE 19 - (1) Bu Yönetmelik hükümlerine hakkında; a) 4703 sayılı Kanunun 11 inci ve 12 nci maddeleri, aykırı hareket edenler GENETiC i sayılı b) 5179 DEGİŞTİRİLMIŞ ORGANİZMALAR 15 5 Kanunun 29 uncu maddesi, c) 1734 sayılı Kanunun 12 nci, 13 üncü, 14 üncü maddeleri uyarınca işlem tesis edilir. Yürürlük MADDE 20- (1) Bu Yönetmelik yayınu tarihinde yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 21 - (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Tarım ve Köyişleri Bakanı yürütür. Tarım Köyişleri Bakanlığı'nın ve yayımlandıktan yaklaşık miştir. Bu değişiklikler 26 Ekim 2009 tarihinde Resmi Gazetede 25 gün sonra yönetmelikte bir takım değişikliğe gidil- 20 Kasım 2009 tarih ve 27412 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. 7.7.2. Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasma Dair 20 Kasım 2009 Tarih ve 27412 Soyılı Yönetmelik 26 Ekim 2009 tarihinde Yönetmelik ilk yürürlüğe girdiğinde farklı kesimlerden değişik tepkiler alınıştır. Tanın ve Köyişler Bakanlığı gelen bu tepkilerin bir kısmını gitmiştir. dikkate alarak Yönetmelik hükümlerinin bir Bu değişiklikler aşağıdaki ve Yem Amaçlı revizyona gibidir. MADDE 1 - 26110/2009 tarihli ve 27388 yayımlanan Gıda kısmında Genetik Yapısı sayılı Resmi Gazete'de Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin ithalatı, işlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmeliğin 5 inci maddesinin dördüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır. MADDE 2- Ayın Yönetmeliğin 6 gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş, ncı maddesinin ikinci fıkrasından som·a diğer fıkralar teselsül ettirilmiştir. " (3) Komite, ticarete konu olan ve risk Avrupa Birliğinde tüketime uygun değerlendirmesi yapılması olduğuna dair onaylanmış genler sonucu hakkında 156 İSTANBUL TİCARET ODASI değerlendirme yapar. Değerlendirme sonucu bu görülenierin listesi Bakanlığa bildirilir." MADDE 3 - Aynı Yönetmeliğin 8 aşağıdaki bentler eklenmiştir. onaylı ıncı genler arasından maddesinin birinci uygun fıkrasına "ç) Ticarete konu olan ve risk değerlendirmesi yapılması sonucu Avrupa Birliğinde tüketime uygun olduğuna dair onaylanmış genler hakkında değerlendirme yapmak ve yapılan değerlendirme sonucu bu onaylı genler arasından uygun görülenleri Bakanlığa bildirmek. d) GDO'lu ürünlerle ilgili etiketierne koşullanın belirlemek." MADDE 4 - Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 5 - Bu Yönetmelik hükümlerini yürütür. Tarım ve Köyişleri Bakanı Tarım ve Köyişleri Bakanlığı özellikle ithalatta oluşan sorunlan da dikkate alarak ilgili yönetmelikte bir takım değişliliklere gitmiştir. 28 Nisan 2010 tarih ve 27565 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren değişiklikler aşağı verilmiştir. 7.7.3. Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasma Dair 28 Nisan 2010 Tarih ve 27565 Soyılı Yönetmelik Tarım ve Köyişler Bakanlığı gelen bu tepkilerin bir kısmım dikkate alarak Yönetmelik hükümlerinin bir kez daha değişikliğe gitmiştir. Bu değişiklikler aşağıdaki gibidir. MADDE 1 - 26/10/2009 tarihli ve 27388 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştmlmiş Organizmalar ve Ürünlerinin ithalatı, işlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmeliğin 5 inci maddesinin dördüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır. GENETiGi DEGİŞTiRİLMİŞ ORGANİZMALAR MADDE 2- Aynı Yönetmeliğin 6 gelmek üzere ncı aşağıdaki fıkra eklenmiş, diğer fıkralar "(3) Komite, ticarete konu olan ve risk Avrupa Birliği'nde değerlendirme tüketime uygun yapar. görülenierin listesi Bakanlığa MADDE 3 - Aym aşağıdaki dair sonucu bu sonra teselsül ettirilmiştir. değerlendirmesi yapılması olduğuna Değerlendirme fıkrasından maddesinin ikinci 157 onaylanmış onaylı genler genler sonucu hakkında arasından uygun bildirilir." Yönetmeliğin 8 ıncı maddesinin birinci fıkrasına bender eklenmiştir. "ç) Ticarete konu olan ve risk değerlendirmesi yapılması sonucu Avrupa Birliğinde tüketime uygun olduğuna dair onaylanmış genler hakkında değerlendirme yapmak ve yapılan değerlendirme sonucu bu onay lı genler arasından uygun görülenleri Bakanlığa bildirmek. d) GDO'lu ürünlerle ilgili etiketierne koşullarını belirlemek." MADDE 4 - Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 5 - Bu Yönetmelik hükümlerini Tarım ve Köyişleri Bakanı yürütür. Cartagena protokolüne imza atan Türkiye, GDO ile ilgili Yönetmeliği hazırlayıp yasallaştırdıktan sonra GDO'larla ilgili geniş kapsamlı yasal düzenleme olan "Biyogüvenlik Yasası" TBMM'de kabul edildi. Kabul edilen Biyogüvenlik Yasasına göre, birçok ülkede olduğu gibi GDO'lu ürünlerin bebek mamalan ile bebek ve çocuklann ek gıdalannda kullanılını yasaklanmıştır. Biyogüvenlik Kanunu genel olarak bilimsel ve teknolojik çerçevesinde, modem biyoteknoloji kullanılarak gelişmeler elde edilen GDO ve ürün- lerinden kaynaklanabilecek riskleri engellemeyi, insan, hayvan ve bitki ile çevrenin ve biyolojik masını amaçlamaktadır. sağlığı çeşitliliğin korunması , sürdürülebilirliğinin sağlan­ 158 tSTANBUL TİCARETODASI 7.7.4. Biyogüvenlik Konunu BİYOGÜVENLİK KANUNU Kabul Tarihi: 18/3/2010 Kanun No. 5977 BİRİNCİBÖLÜM Amaç, Kapsam ve Tanımlar Amaç ve Kapsam MADDE I (1) Bu Kanunun amacı; bilimsel ve teknolojik gelişmeler çerçevesinde, modem biyoteknoloji kullanılarak elde edilen genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar ve ürünlerinden kaynaklanabilecek riskleri engellemek, insan, hayvan ve sağlığı bitki ile çevrenin ve sürdürülebilirliğinin sağlanması amacıyla uygulanması, biyolojik çeşitliliğin korunması, biyogüvenlik sisteminin kurulinası ve bu faaliyetlerin denetlenmesi, düzenlenmesi ve izlenmesi ile ilgili usul ve esasları belirlemektir. (2) Bu Kanun; genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar ve ürünleri ile ilgili olarak araştırma, geliştirme, işleme, piyasaya sürme, izleme, kullanma, ithalat, ihracat, nakil, taşıma, saklama, paketleme, etiketleme, depolama ve benzeri faaliyetlere dair hükümleri kapsar. (3) Veteriner beşeri tıbbi tıbbi ürünler ile Sağlık Bakanlığınca ruhsat veya izin verilen ürünler ve kazınetik ürünleri bu Kanun kapsamı dışındadır. Tanımlar MADDE2 (1) Bu Kanunun uygulanmasında; a) Ayırt edici kimlik: Her bir GDO için taşıdığı her bir genin kodunu da GENETiGi DEGİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR 159 içeren nümerik ve alfa nümerik bir kodlama sistemini, b) Bakan: Tarım c) Bakanlık: ç) ve Köyişleri Tarım ve Köyişleri Bakanlığını , Basitleştirilmiş işlem: gi bir riskin olmadığı; Bakanını, GDO ve ürünlerinden kaynaklanabilecek herhan- insan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevre ve biyolojik çeşitliliğe herhangi bir zararının bulunmadığı yönünde mevcut bilgiye ve daha önce yapılmış olan risk değerlendirmesine dayanan basitleştirilmiş karar alma sürecını, d) Biyogüvenlik: İnsan , hayvan ve bitki sağlığı ile çevre ve biyolojik çeşitliliği korumak için GDO ve ürünleri ile ilgili faaliyetlerin güvenli bir şekilde yapılmasını, e) Biyogüvenlik bilgi değişim mekanizması: imsel, teknik ve uygulamaya seviyede ilişkin bilgi ve belgelerin ulusal ve alışverişinin kolaylaştırılması karar sürecine katılımı uluslararası ile kamuoyunun bilgilendirilmesi ve amacıyla oluşturulacak .. l'k sıstemı: . . f) R' _ ıyoguven_ı__ GDO ve ürünleri ile ilgili bil- bilgi alışverişi sistemini, s·ıyoguven_ıgın .. r"· sag"1anınasııçın . . yurutu .. .. "1..en h.er tur .. 1·· .u faaliyet ile idari, hukuki ve kurumsal yapılanmanın tamamım, g) Biyolojik çeşitlilik: Ekasistem de dahil olmak üzere, türler arası ve tür içi farklılıklan, ğ) Bulaşan: Gıda veya yeme kasten ilave edilmeyen ancak, gıdanın birincil üretim aşaması dahil üretimi, imalatı , işlenmesi, hazırlanması, işleme tabi tutulması , ambalajlanması, paketlenmesi , nakliyesi veya muhafazası ya da çevresel bulaşma sonucu gıdada bulunan, hayvan tüyü, böcek parçası gibi yabancı mad- deler hariç olmak üzere her tür maddeyi, h) Canlı organizma: Mikroorganizma, steril organizma, virüs, vırıon ve viroidler de dahil olmak üzere genetik materyali çağaltabilen ya da aktarabilen 160 İSTANBUL TİCARET ODASI herhangi bir biyolojik varlığı, ı) Deneysel amaçlı serbest bırakma: GDO ile ilgili deneysel amaçlarla yapılacak faaliyetlerin, harici çevre ile temasını önleyecek şekilde, kontrollü şartlar altında, sınırlandınlmış belirli bir alanda yürütülmesini, i) Genetik yapısı değiştirilmiş organizma (GDO): Modem biyoteknolojik yöntemler kullanılmak suretiyle gen aktanlarak elde edilmiş, insan dışındaki canlı organizmayı, j) GDO'lardan elde edilen ürünler: Kısmen veya tamamen GDO'lardan elde edilmekle birlikte GDO içermeyen veya GDO'dan oluşmayan ürünleri, k) GDO ve ürünleri: Kısmen veya tamamen GDO'lardan elde edilen, GDO içeren veya GDO'lardan oluşan ürünleri, 1) İlgililer: GDO ve ürünleri ile ilgili olarak araştırma, geliştirme, işleme, piyasaya sürme, izleme, kullanma, ithalat, ihracat, nakil, taşıma, saklama, paketleme, etiketleme, depolama ve benzeri faaliyetlerde bulunanları, m) İşleme: GDO ve ürünlerinin, gıda, yem veya diğer amaçlarla kullanılmasını sağlamak için yapılan ve ürünün ilk halini önemli ölçüde değiştiren herhangi bir faaliyeti, n) İzleme: GDO ve ürünlerinden kaynaklanabilecek herhangi bir riskin olmadığı ve insan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevre ve biyolojik çeşitliliğe herhangi bir zararının bulunmadığı tespit edilmiş, piyasaya sürülen bir GDO ve ürününün işleme ve dağıtım zinciri boyunca her aşamada takibi ve her türlü gözlem, kontrol ve denetimi, o) Kapalı alanda kullanım: İnsan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevre ve biyolojik çeşitlilik üzerinde genetiği değiştirilmiş organizmalardan kaynakla-nabilecek olumsuz etkilerin biyolojik, kimyasal ve fiziksel engellerle tamamen önlenerek kontrol edilen laboratuvar ve tesislerdeki işlemlerini, GENETİGİ DEGiŞTIRtLMiŞ ORGANİZMALAR 161 ö) Karar: GDO veya ürünlerine ilişkin yapılan bir başvuru hakkında bilimsel esaslara göre yapılan risk değerlendirmesi ve sosyo-ekonomik değerlendir­ me sonuçlanna göre Biyogüvenlik Kurulu tarafından verilen kararı, p) Komite: Bilimsel oluşturulan komiteleri, değerlendirmeleri yapmak üzere Kurul tarafından r) Kurul: Biyogüvenlik Kurulunu, s) Modern biyoteknoloji: Geleneksel ıslah ve seleksiyenda kullanılan teknikler dışında, doğal fizyolojik üreme engelini aşarak, rekorubinant deoksiribonükleik asidin (rDNA) ve nükleik asidin hücrelere ya da organallere doğrudan aktarılmasını sağlayan in vitro nükleik asit tekniklerinin ya da taksonamik olarak sınıflandınlmış familyanın dışında, farklı tür ve sınıflar arasında hücre füzyonu tekniklerinin uygulanmasını, ş) Muamele: İnsan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevre ve biyolojik çeşitliliğin korunması için alınacak tedbirler göz önünde bulundurularak ambalajlama, paketleme, etiketleme, nakil ve depolama gibi GDO üzerinde gerçekleştirilen herhangi bir işlemi, t) Piyasaya sürme: Bu Kanun bedelsiz olarak piyasaya arzını, kapsamındaki her türlü ürünün bedelli veya u) Protokol: 17/6/2003 tarihli ve 4898 sayılı Kanunla onaylanması uygun bulunan ve 17/7/2003 tarihli ve 2003/5937 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla onaylanan Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi ' nin Biyogüvenlik Kartagena Protokolünü, ü) Risk değerlendirme: GDO ve ürünlerinin, genetik değişiklikten dolayı, insan, hayvan ve bitki sağlığı, biyolojik çeşitlilik ve çevre üzerinde sebep olabileceği riskierin ve risk kaynağının test, analiz, deneme gibi bilimsel yöntemlerle tanımlanması, niteliklerinin belirlenmesi, değerlendirilmesi ve risk unsurlarının belirlenınesini kapsayan dört aşamalı süreci , 162 İSTANBUL TİCARET ODASI v) Risk iletişimi: Risk analizi sürecinde risk değerlendiricileri, risk yöneticileri ve diğer ilgili tarafların, tehlike, risk, riskle ilgili faktörler ve riskin algılan­ masına ilişkin bilgi ve görüşler ile risk değerlendirmesi bulguları ve risk yönetimi kararlannın açıklamalarını da kapsayan bilgi ve düşüncelerin paylaşımını, y) Risk yönetimi: GDO ve ürünlerinin, risk değerlendirmesi ve yasal faktörler göz önünde tutularak ilgili taraftarla istişare ile izin verilen amaç ve kurallar d§hilinde kullanılınasını ve muamelesini sağlamak amacıyla alınan önlemleri, uygun olabilecek kontrol önlemlerine ilişkin alternatiflerin değerlendirilmesi, tercih edilmesi ve uygulanması sürecini, z) Sosyo-ekonomik değerlendirme: Başvuru hakkında karar verilmeden önce değerlendirilmek üzere, GDO ve ürünlerinin çevreye serbest bırakılması ve kullanılması sürecinde biyolojik çeşitlilik ve kullanıcıları ile çiftçiler üzerindeki etkilerinden kaynaklanacak sosyo-ekonomik bedelleri belirlemek üzere bilimsel esaslara dayanarak yapılan tüm çalışmaları, ifade eder. İKİNCİ BÖLÜM Temel Esaslar Başvuru, Değerlendirme ve Karar Verme MADDE3 (1) İnsan , hayvan ve bitki sağlığı ile çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kullanımı gözönünde bulundurularak GDO veya ürünlerinin ithalatı , ihracatı, deneysel amaçlı serbest bırakılması, piyasaya sürülmesi ile genetiği değiştmlmiş mikroorganizmaların kapalı alanda kullanımına, bilimsel esaslara göre yapılacak risk değerlendirmesine göre karar verilir. Risk değerlendirme sonuçlarına göre risk oluşturmayacağı belirlenen başvurular için verilen kararın geçerlilik süresi on yıldır. (2) Her bir GDO ve ürününün ilk ithalatı için gen sahibi veya İthalatçı, yurt içinde geliştirilen GDO ve ürünü için ise gerçek ve tüzel kişiler tarafından GENETİGi DEGİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR 163 Bakanlığa başvuru yapılır. Başvurularda, başvurunun içeriğine ilişkin bilgiler ile GDO ve ürününün ne amaçla kullanılacağının belirtilmesi zorunludur. GDO ve ürünü için birden fazla amaçla kullanım başvurusu yapılabilir. Birden fazla amaçla kullanım başvurusu yapıldığında, her bir amaç için ayn başvuru yapılmış sayılır. (3) etmez. Yapılan bir başvurunun sonucu başka başvurular ıçın emsal teşkil (4) Alınan başvurular Bakanlık tarafından Kurula iletilir. Kurul doksan gün içerisinde başvurunun kabul edilip edilmediğini ve diğer değerlendirmelerini Bakanlığa gönderir. Bakanlık on beş gün içerisinde başvuru sahibine bildirimde bulunur. Ek bilgi veya belge talebi nedeniyle geçen süre, bu sürenin hesabında dikkate alınmaz. (5) GDO ve ürünlerinin; a) İnsan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevre ve biyolojik çeşitliliği tehdit etmesi, b) Üretici ve tüketicinin tercih hakkının ortadan kaldınlması, c) Çevrenin ekolojik dengesinin ve ekasistemin bozulmasına neden olması , ç) GDO ve ürünlerinin çevreye yayılma riskinin olması, d) Biyolojik çeşitliliğin devamlılığını tehlikeye düşürmesi, e) Başvuru sahibinin biyogüvenliğin sağlanmasına yönelik tedbirleri uygulamak için yeterli teknik donamma sahip olmadığının anlaşıldığı, durumlarda bu başvurular reddedilir. (6) Karar alma süresi, bu maddenin dördüncü fıkrasına göre alınan kararın Bakanlık tarafından başvuru sahibine bildirilmesinden sonr~ başlar ve bu süre İSTANBUL TİCARET ODASI 164 iki yüz yetmiş günü geçemez. Ek bilgi veya belge talebi nedeniyle geçen süre, karar alma süresinin hesabında dikkate alınmaz . (7) Başvuru sahibi gizli turulmasını istediği bilgilere ilişkin talebini yazılı olarak bildirir. Bakanlık bu talebin tamamen veya kısmen karşılanmasına karar vermesi öncesinde başvuru sahibi ile gizlilik talebi hakkında bilgi alışverişinde bulunur. Bakanlık bu görüşmenin ardından taleple ilgili gerekli tedbirleri alır ve başvuru sahibine bildirir. Başvuru sahibinin veya İthalatçının adı ve adresi, GDO ve ürünlerinin kullanım amacı, sahip olduğu özellikler, ayırt edici kimlik bilgi- leri, bilinen ve bilimsel isimleri, transfer edilen genin alındığı organizma, alıcı ve verici organizmanın orijin ülkesi, transfer yönteminin genel tanımı, acil durum- larda uygulanacak olan yöntem ile planlar ve risk değerlendirmesinin özeti gizli bilgi olarak değerlendirilemez. (8) Başvurularda, GDO veya ürünlerinin geliştirildiği veya tescil edildiği ülkede çevreye serbest bırakılmasına, tüketim amacıyla piyasaya sürülmesine izin verildiğine, verilen iznin devam ettiğine, üretimine ve tüketimine devam edildiğille ve Bakaniıkça edilen belgenin sunulması belirlenen süreyle piyasada yer aldığına dair talep zorunludur. (9) Deneysel amaçlı serbest bırakma veya piyasaya sürme amacıyla ilk defa ithal edilecek GDO ve ürünleri için ithalattan önce, yurt içinde geliştirilenler için ise piyasaya sürülmeden önce Bakanlığa ayn ayn başvuru yapılır. (10) GDO ve ürünlerinin transit geçişinde her bir geçiş için Bakanlıktan izin alınması zorunludur. Transit geçişler, Bakanlık tarafından belirtilen koşullara ve 27/10/1999 tarihli ve 4458 uygun olarak gerçekleştirilir. sayılı verilen yazılı izinde Gümrük Kanununa yapmaya yetkili kuruluşlar tarafından bilimsel araştırma amacıyla ithal edilecek GDO ve ürünleri için Bakanlıktan izin alınır. İthalat, (ll) yazılı Araştırma izinle belirlenen koşullara uygun olarak gerçekleştirilir. Araştırma olan GDO ve ürünleri ile amaçlı genetiği değişticilmiş mikroorganizmaların kapalı GENETiGi DEGİŞTİRİLMiŞ ORGANiZMALAR 165 alanda kullammı için, faaliyeti yürüteceklerin kapalı alanda kullanım koşullarını ve standartlarını karşılaması ve kaza ile çevreye yayılması durumunda uygul a - nabilecek tedbirlerin mevcut olması gerekir. Araştırma amaçlı yapılacak faaliyet ve sonucundan Bakanlığa bilgi verilmesi zorunludur. (12) GDO ve ürünleri ile ilgili yapılan başvurular hakkında risk ve sosyo- ekonomik değerlendirmeye ilişkin bilimsel raporlar, Kurul tarafından, biyogüvenlik bilgi değişim mekanizması vasıtasıyla kamuoyuna açıklanır. Kurul, bu görüşleri toplantı de dikkate alarak nihai değerlendirme raporu ile olumlu tarihinden itibaren en geç otuz gün içinde gerekçeleri, varsa karannı karşı oy gerekçeleri ve imzalan ile birlikte tekemmül ettirmek ve Bakanlığa sunmak zorundadır. Kurul kararları Resmi Gazete' de yayımlanarak yürürlüğe girer. (13) Kararın olumsuz olması durumunda; bu karar, Bakaniıkça başvuru sahibine yazılı olarak bildirilir Başvuru sahibi olumsuz karann değiştirilmesine sebep olabilecek yeni bilgilere sahip olumsuz kararın olması halinde, Bakanlığa başvurarak bu gözden geçirilmesini isteyebilir. Bu durumda Kurul, sunulan yeni bilgileri dikkate alarak altmış kararı gözden geçirir ve Bakanlığa iletir. Verilen nihai gün içinde sonuçlarını başvuru sahibine bildirilmek üzere karar karnuoyuna duyurulur. (14) Kurul, Komitenin kararına uymaması durumunda bu durumu gerekçeli olarak açıklar. (15) Kararda aşağıdaki hususlar yer alır: a) Geçerlilik süresi. b) İthalatta uygulanacak işlemler. c) Kullanım amacı. ç) Risk yönetimi ve piyasa denetimi için gerekli veriler. d) İzleme koşulları. 166 İSTANBUL TİCARET ODASI e) Belgelerne ve etiketierne koşulları. f) Ambalajlama, taşıma, muhafaza ve nakil kuralları. g) İşleme, atık ve artık arıtım ve imha koşulları. ğ) Güvenlik ve acil durum tedbirleri. h) Yıllık raporlamanın nasıl yapılacağı. (16) Başvuru sahibi, geçerlilik süresi dolmadan en az bir yıl önce Bakanlığa müracaat ederek uzatma talep edebilir. Bu talep Kurul tarafından değerlendirilir ve sonucu başvuru sahibine bildirilmek üzere Bakanlığa gönderilir. Sonucun bir yıllık süre içerisinde başvuru sahibine bildirilmemesi durumunda, izin süresi karar verilineeye kadar uzar. (17) Bu maddenin düzenlenir. uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle Risk Değerlendirme, Sosyo-ekonomik Değerlendirme ve Risk Yönetimi MADDE4 (1) Bu Kanuna göre yapılan her bir başvuru için bilimsel esaslara göre risk değerlendirmesi ve sosyo-ekonomik değerlendirme ayn ayn yapılır. Başvuruda verilen bilgilerin yeterli görülmemesi durumunda başvuru sahibinden yeniden deney, test, analiz ve araştırma yapılması talep edilebilir. Risk değerlendirmesi ve sosyo-ekonomik değerlendirme işlemleri ile ilgili masraflar başvuru sahibi tarafından karşılanır. (2) her bir başvuru için ayrı risk değerlendirmesi yapılır. Risk değerlendirmesinde laboratuvar, sera ve tarla testlerini içeren alan denemeleri ile gıda analizleri, taksisite ve alerji testleri yanında gerekli görülen diğer testıerin sonuçlarının başvuru sahibi tarafından verilmesi zorunludur. Yapılan başvurularda (3) Her bir başvuru hakkında karar verınede esas alınmak üzere GDO'ların, GENETIÖİ DEÖfŞTIRiLMIŞ ORGANlZMALAR biyolojik } 67 çeşitliliğin korunınası kullanıcılar ve sürdürülebilirliğinin sağlanması, tüketici ve üzerindeki etkilerinin belirlenmesi için sosyo-ekonomik değerlen­ dirme yapılır. (4) Başvurusu yapılan GDO ve ürünleri için risk ve sosyo-ekonomik değerlendirme sonuçlanna dayanarak risk yönetimi esasları belirlenir. Risk yönetimi ile ilgili detaylı bir plan hazırlanır. Risk yönetim planımn hazırlanması ve uygulanmasından başvuru sahibi sorumludur. (5) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir. Yasaklar MADDE S ( 1) GDO ve ürünlerine ilişkin aşağıdaki fiillerin yapılması yasaktır: a) GDO ve ürünlerinin onay alınmaksızın piyasaya sürülmesi. b) GDO ve ürünlerinin, Kurul kararlarına aykın olarak kullanılması veya kapsamında belir- kullandınlması. c) Geneti ği değiştitilmiş bitki ve hayvanların üretimi. ç) GDO ve ürünlerinin Kurul tarafından piyasaya sürme lenen amaç ve alan dışında kullanımı. d) GDO ve ürünlerinin bebek mamalan ve bebek formülleri, devam mamalan ve devam formülleri ile bebek ve küçük çocuk ek besinlerinde kullanılması. Basitleştirilmiş İşiemi MADDE6 (1) GDO ve ürünlerinden kaynaklanabilecek herhangi bir riski olmayan ve 168 İSTANBUL TİCARET ODASI insan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevre ve biyolojik çeşitliliğe herhangi bir zararının bulunmadığı yönünde mevcut bilgiye ve daha önce yapılmış olan risk değerlendirmesine dayanan başvurular için, sosyo-ekonomik değerlendirme sonuçları da dikkate alınarak basitleştirilmiş işlem uygulanabilir. (2) Basitleştirilmiş işleme müracaat esnasında Bakanlık tarafından belirlenecek diğer hususlar dışında aşağıdaki şartların karşılanması zorunludur: a) Gen kaynağı ile transfer edilen canlı lojisinin biliniyor olması. organizmanın taksonomisi ve biyo- b) GDO'nun insan, hayvan, çevre sağlığı ve biyolojik çeşitliliğe olabilecek etkileri hakkında yeterli bilgi bulunması. c) GDO'nun diğer canlı organizmalarla ilişkisi ile ilgili olarak kullanılabile­ cek daha önce yapılmış risk değerlendirmelerinden elde edilen olumsuz bir etki olmadığına dair bilginin mevcut olması. ç) Transfer edilen genetik materyalin tanımlanması ve transfer edildiği canlı organizma içinde belirlenmesi için detaylı yöntem ve verilerin bulunması. (3) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir. Karar Sonrası Yapılacak İşlemler MADDE7(1) GDO ve ürünlerinin piyasaya sürülmesinden sonra, kararda verilen koşullara uyulup uyulmadığı, insan, hayvan, bitki sağlığı ile çevre ve biyolojik çeşitlilik üzerinde herhangi bir beklenmeyen etkisinin olup olmadığı Bakanlık tarafından kontrol edilir ve denetlenir. Bu amaçla yapılacak analiz işlemleri, Bakanlık tarafından belirlenen laboratuvarlar tarafından gerçekleştirilir. İtha­ latçı, kontrol ve denetim işlemleriyle ilgili olarak talep edilen hususları yerine getirmekle yükümlüdür. GENETİGİ DEGİŞTIRILMİŞ ORGANİZMALAR 169 (2) Kararda belirtilen koşulların ihlali veya GDO ve ürünleriyle ilgili olarak herhangi bir riskin ortaya çıkabileceği yönünde yeni bilimsel bilgilerin ortaya çıkması durumunda, karar Kurul tarafından iptal edilebilir. Kararı iptal edilen GDO ve ürünleri toplatılır. İnsan, hayvan, bitki sağlığı ile çevre ve biyolojik çeşitliliğe olumsuz etkisi olduğu tespit edilenler derhal imha edilir~ herhangi bir olumsuz etkisi tespit edilmeyenierin ise mülkiyeti kamuya geçirilir. Bu fıkra uyarınca Bakaniıkça alınacak tedbirlerle ilgili yapılan masraflar ve diğer giderler, kusur ve sorumluluklan dikkate alınarak ilgililerden tahsil edilir. (3) izlenebilirliğin sağlanması amacıyla, GDO ve ürünlerinin ülkeye girişi ve dolaşırnında, Bakanlığa beyanda bulunulması, gerekli kayıtların tutulması, karann bir örneğinin bulundurulması ve etiketierne kurallarına uyulması zorunludur. Her bir GDO ve ürününe ayırt edici kimlik verilerek kayıt altına alınır. Kayıt altına alınan GDO ve ürünlerine ilişkin belgelerin yirmi yıl süreyle saklanması zorunludur. (4) Herhangi bir ürünün Bakanlık tarafından belirlenen üzerinde GDO ve ürünlerini içermesi halinde~ etikette, GDO belirtilmesi zorunludur. eşik değerin içerdiğinin açıkça (5) İlgililer, GDO ve ürünleriyle ilgili olarak yeni bir risk ya da risk şüp­ hesini öğrendiği takdirde durumu derhal Bakanlığa bildirmek ve tedbir almakla yükümlüdür. (6) İlgililer; GDO ve ürünlerinin pıyasaya sürülmesi sırasında alıcıları muamele, işleme, taşıma, saklama ve diğer işlemlere ilişkin kararda yer alan güvenlik kurallan ve tedbirleri hakkında bilgilendirmekle yükümlüdür. (7) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir. 170 İSTANBUL TİCARETODASı ÜÇÜNCÜ BÖLÜM Bakanlığın Görev ve Yetkileri ile Kurul ve Komiteler Bakanlığın Görev ve Yetkileri MADDE 8- (1) Bakanlığın görev ve yetkileri a) Kurula uygun hizmetlerini yürütmek. şunlardır: çalışma koşullarını sağlamak ve Kurulun sekretarya b) Kurulca talep edilen bilgi ve belgeleri temin etmek, istenen araştırma, deneme, kontrol ve denetlemeleri yaparak veya yaptırarak sonuçlarını Kurula bildirmek. c) Bu Kanunda belirtilen iş ve işlemlerin uygulanması, istenmeyen GDO bulaşiklannın engellenmesi, izlenmesi, kontrolü ve denetimini sağlamak. ç) Gerek görülmesi halinde GDO ve ürünleri ile ilgili çalışmalar yapmak için gerçek veya tüzel kişileri yetkilendirmek, yetkilendirilen bu gerçek veya tüzel kişileri denetlernek ve bunlara ilişkin usul ve esasları düzenlemek. d) Ülkesel biyolojik çeşitlilik ve genetik kaynakların korunması ve sürdürülebilir kullanımı için strateji geliştirmek, uygulamak veya uygulanmasını sağlamak. e) Biyogüvenlik bilgi değişim mekanizması aracılığıyla kamuoyunun GDO ve ürünleri ile ilgili bilgilendirilmesi ve karar alma sürecine katılımının sağlan­ ması için gerekli tedbirleri almak. f) Kurul ve bilimsel komitelerin faaliyetleri ile ilgili usul ve esaslan belir- lemek. g) GDO ve ürünlerinin bu Kanunda düzenlenen haller dışındaki dolaşımını ve kullanımını önlemek için, sınır kontrolleri hususunda ilgili kurumlarla iş GENETİGİ DEGİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR birliği ı7 ı yapmak. ğ) İnsan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması, sürdürülebilirliğinin sağlanması hususunda öngörülemeyen durumlara yönelik acil durumlarda uygulanacak yöntem ile acil eylem planlarını hazırla­ mak ve uygulamak. h) Kurulun görüşleri eşik değerini belirlemek. doğrultusunda GDO ve ürünlerinin özelliklerine göre ı) Bu Kanun kapsamındaki ürünler ile GDO'lardan elde edilen ürünlerin etiketlenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemek. gerekli hallerde bu Kanunun uygulanması ile ilgili olarak, diğer bakanlıklar ve ilgili kurum ve kuruluşlar ile iş birliği yapar. (2) Bakanlık, (3) GDO ve ürünleri ile bunlara ilişkin her türlü faaliyet sürecinde meydana gelebilecek kaza durumunda, çevre, biyolojik çeşitlilik, tarımsal üretim ve insan sağlığı üzerinde olabilecek zararların önlenmesine yönelik acil eylem planlanmn zamanında hazırlanması ve uygulanmasından Bakanlık sorumludur. insan , hayvan , bitki sağlığı ile çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması amacıyla bu Kanun kapsamına giren ürünler hakkında tamamen veya kısmen toplatma, mülkiyetİn kamuya geçirilmesi , ürünün mahrecine iadesi, faaliyetin geçici olarak durdurulması, ürünün imhası, piyasaya arzı, ticareti ve işlenmesinin yasaklanması gibi ihtiyati tedbirleri almaya ve her türlü düzenlemeyi yapmaya yetkilidir. (4) Bakanlık; Biyogüvenlik Kurulu MADDE9(ı) GDO ve ürünleri ile ilgili yapılan başvuruların değerlendirilmesi ve bu maddede belirtilen diğer görevlerin yürütülmesi için Biyogüvenlik Kurulu oluşturulur. 172 İSTANBUL TİCARETODASI dört, Çevre ve Orman Bakanlığınca iki, Sağlık Bakanlığınca bir, Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca bir ve Dış Ticaret Müsteşarlığınca bir üye olmak üzere, üç yıllık süre için, ilgili bakanlar tarafından belirlenen toplam dokuz üyeden oluşur. Bakaniıkça seçilecek üyelerden birinin üniversite, diğerinin ise meslek örgütleri tarafından gösterilen adaylar arasından seçilmesi zorunludur. Kurul Başkam, Bakan tarafından belirlenir. Kurul Başkam yokluğunda yerine vekalet etmek üzere bir üyeyi tayin eder. (2) Kurul, (3) Kurul Bakaniıkça Başkan ve üyeleri en fazla iki dönem için görevlendirilebilir. (4) Boşalan Kurul Başkanlığı ve üyeliklerine en geç bir ay içerisinde ilgili bakanlar tarafından yeni görevlendİrille yapılır. (5) Kurul üyesi olabilmek için en az lisans düzeyinde yükseköğrenim görmüş olmak ve 1417/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinin (A) bendinin (1), (4) , (5), (6) ve (7) numaralı alt bentlerinde belirtilen şartları taşımak zorunludur. Kurul üyelerinin bu Kanun kapsamına giren konularda en az beş yıllık tecrübeye sahip olması şartı aranır. (6) Kurul Başkan ve üyelerinin görev süreleri dolmadan görevlerine son verilemez. Ancak, Kurul Başkanı veya bir üyenin bu görevi yapamayacak derecede hastalık veya sakatlık durumunun ortaya çıkması, görevlendirilmeleri için gerekli şartlan kaybetmeleri ya da bu Kanuna aykın işlem yaptıklarımn tespit edilmesi durumunda Bakan tarafından görevine son verilir. (7) Kurul Başkan ve üyeleri ile bunların eşleri, evlatlıkları ve ikinci derece dahil kan ve kayın hısımları, Kurulun karar almakla görevli olduğu faaliyet veya alanlarla ilgili herhangi bir ticari faaliyette bulunamaz veya sermaye piyasası araçlarına sahip olamaz. Bu fıkra hükmüne aykırı davramldığımn tespit edilmesi durumunda, bunlann üyelikleri Bakan tarafından derhal sona erdirilir. (8) Kurul Başkan ve üyeleri, görevlerinden ayrılmalarını izleyen üç yıl içinde bu Kanunla düzenlenen faaliyet ve alanlardaki özel kuruluşlarda görev alamaz. GENETİGİ DEGIŞTİRİLMIŞ ORGANİZMALAR 173 (9) Kurulda görev alan üyelere yılda on iki toplantı gününü geçmemek üzere katıldıkları her toplantı günü için (5 .000) gösterge rakamının memur aylık kat sayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda huzur hakkı ödenir. Kurulda görev alan üyelere harcırab ödenmesini gerektiren hallerde 10/211954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırab harcırab Kanunu hükümlerine göre en yüksek Devlet memuruna ödenen esas alınır. Biyogüvenlik Kurulunun Çalışma Esasları MADDE lO(1) Kurul görevini yaparken bağımsızdır. Hiçbir organ, makam, merci ve kişi Kurula emir ve talimat veremez. (2) Kurul, Başkanın daveti üzerine gündemli olarak toplanır. Her bir toplantının gündemi toplantıdan en az bir hafta önce Kurul Başkanı tarafından hazırlanarak Kurul üyelerine bildirilir. Gündemde yer alan maddelerin görüşülmesi tamamlanmadığı sürece toplantı sona ermiş sayılmaz. (3) Kurul en az yedi üyenin hazır bulunması ile toplanır. Kurul, üyelerden en az beşinin aynı yöndeki oyuyla karar alır. Kurul karan tutanakla tespit edilir ve imza altına alınır. (4) G~çerli mazereti olmaksızın bir takvim yılında toplam üç toplantıya katılmayan üye, bu durumun Kurul karan ile tespit edilmesi koşuluyla, üyelikten çekilmiş sayılır. Toplantıya katılmasına rağmen karşı oy kullanmadığı halde Kurul kararlannı süresi içinde imzalamayan veya karşı oy kullandığı halde, karşı oy gerekçesini süresi içinde yazmayan Kurul üyeleri, yazılı olarak ikaz edilir. Bu durumun bir takvim yılı içinde toplam üç defa tekrar etmesi halinde, ikaz edilen üye çekilmiş sayılır. Bu durumun, üyenin katılmadığı üçüncü toplantıda Kurul tarafından tespit edilip karara bağlanarak Bakanlığa bildirilmesi zorunludur. (5) Kurul üyeleri, hısımlarıyla eşleri, evlatlıklan ve üçüncü derece dahil kan ve ilgili konularda müzakere ve oylamaya katılamaz. kayın İSTANBUL TİCARET O DASI 174 Biyogüvenlik Kurulunun Görev ve Yetkileri MADDE ll (1) Kurulun görev ve yetkileri şunlardır: a) Uzmanlar listesini oluşturmak. b) Uzmanlar listesindeki kişilerden seçilen bilimsel komiteleri oluştur- mak. c) Her bir üyelerini seçmek. başvuru ıçın uzmanlar listesinden bilimsel ko mitelerin ç) Risk ve sosyo-ekonomik Kurul kararlarını değerlendirme raporlarını dikkate alarak oluşturmak. d) İzleme raporlarına dayanarak karann kısmen veya tamamen iptali ile yasaklama, toplatma, imha ve benzeri yaptınmlara ilişkin kararlarını Bakanlığa sunmak. e) Etik komite oluşturmak. Bilimsel Komitelerin Oluşumu, Görev ve Yetkileri MADDE12her bir başvuru için, risk değerlendirme komitesi ve sosyo-ekonomik değerlendirme komitesi ile ihtiyaca göre diğer bilimsel komiteler oluşturulur. Bu komiteler on bir kişiden teşekkül eder. (1) Kurul tarafından (2) Uzmanlar listesi, üniversiteler ve Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu ile Kurul tarafından gerekli görülen alanlarda çalışanlar arasından seçilir. (3) Komitelerin görev ve yetkileri şunlardır: a) Bu Kanun kapsamında yapılan başvurularda risk değerlendirmesi için GENETiGi DEGIŞTIRtLMIŞ ORGANiZMALAR sağlanan yeterliliğini bilgilerin bilimsel 175 belirlemek. b) Test, deney, deneme, analiz ve diğer işlemleri belirlemek, gerekli hallerde ek bilgi istemek. c) Risk değerlendirme ve sosyo-ekonomik değerlendirme raporlarını hazırlamak. ç) Karar bilgiyi sonrasında değerlendirerek ortaya çıkan veya elde edilen her türlü yeni veri ve bilimsel görüş oluşturmak. değerlendirmeler d) Bilimsel yapmak, Kurula bilgi vermek ve rapor hazırlamak. hazırladıklan (4) Komitelerin bilimsel değerlendirme raporları hizmete özel olup, bu raporlar Kurul haricinde hiçbir gerçek ve tüzel kişiye, kuruma ve kuruluşa verilemez. Komite üyeleri hukuka aykın eylemleri dışında hazırladıkları bil- imsel değerlendirme raporlarından dolayı sorumlu tutulamaz. (5) Komiteler görevlerini yaparken bağımsızdır. Hiçbir organ, makam, merci ve kişi komitelere emir ve talimat veremez. ... go.. rev f6\ Komı·t~ı~ d~ ' J .1. ......, vı. V üzere katıldıkları ı. her 1 .rı') "'" alan ;ı ..,~ı~...~ y·J.J.UU J. U UJv.I. .....J.v VU toplantı a ...; top1?. .... t. gu·•n;'nu·' J.J.'-l l. J.u.11l..l "'""CffiP. ........ı"'kJ ~u v ..~ o'-'~ günü için uhdesinde kamu görevi bulunanlara (3.000), kamu görevi bulunmayanlara ise (5.000) gösterge aylık JUJ. rakamının memur kat sayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda huzur hakkı ödenir. Bilimsel koroitede görev alan üyelere harcırab ödenmesini gerektiren hallerde 6245 Harcırab harcırab Kanunu hükümlerine göre en yüksek Devlet memuruna ö'denen esas alınır. (7) Davet zeretsiz edildiği katılmayan belirlenir. sayılı halde, bir başvuru üyenin komite ile ilgili en fazla iki üyeliği düşer. Kurul toplantıya tarafından ma- yeni bir üye 176 ISTANBUL TİCARET ODASI Yükümlülük MADDE 13(1) Bu Kanun kapsamındaki Bakanlık personeli, Kurul ve komite üyeleri, görevlerini yerine getirmeleri sırasında edindikleri gizlilik taşıyan her türlü bilgi ve belge ile ticari sırları, kanunlarla yetkili kılınan merciierden başkasına açıklayamaz, kendilerinin veya üçüncü şahısların yararına kullanamaz. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM Hukuki Sorumluluk, İdari Yaptırımlar ve Ceza Hükümleri Sorumluluğa İlişkin Temel İlkeler MADDE14(1) GDO ve ürünleri ile ilgili faaliyetlerde bulunanlar, bu Kanun kapsamında izin almış olsalar dahi, insan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması, sürdürülebilirliğinin sağlanmasına karşı oluşan zararlardan sorumludur. Bu sorumluluk, GDO ve ürünlerinin, başvuru ve kararda yer alan koşullan sağlamadığının anlaşılması durumunda zarar oluşmasa dahi geçerlidir. alanda kullanımı ve gıda, yem, işleme ve tüketim amacıyla piyasaya sürülmesi, ithalatı ve transit geçişi için izin alma zorunluluğu olduğu halde, bu faaliyetleri izinsiz olarak gerçekleştirenler ile GDO'lan çevreye serbest bırakanlar ve üretenler bu faaliyetler sonucunda meydana gelen her türlü zarardan sorumludur. (2) GDO'ların kapalı (3) Ortaya çıkan bir zarann GDO'lardan kaynaklandığının kabul edilebilme- sahip olduğu yeni özelliklerden veya organizmaların yeniden üretiminden veya değiştirilmesinden ya da organizmalann değiştiiiimiş materyalinin başka organizmalara geçişinden kaynaklanması gerekir. Zararlardan kaynaklanan sorumluluğun tespitinde; zararların tarım, orman, gıda ve yem ürünlerinin içindeki genetik değişiklikten kaynaklanmış si için, zararın organizmaların GI!NETII:'il DEGIŞTiRil.MIŞ ORGANIZMALAR 177 olup olmadığı göz önünde tutulur. (4) Her ne amaçla olursa olsun piyasaya sürülmüş GDO ve ürünlerini karar koşullarına uygun olmayan bir şekilde muameleye tabi tutmak suretiyle veya başka bir yolla zararm ortaya çıkmasına ya da sonuçlannın ağırlaşmasına sebep olanlarla bunları ticari olarak üretenler, işleyenler, dağıtanlar ve pazarlayanlar bu zararlardan müteselsilen sorumludur. (5) GDO ve ürünlerini piyasaya süren, ticari olarak işleyen, dağıtan ve pazarlayanlar meydana gelebilecek zararlar ve bunlara ilişkin sorumluluklar hakkında (6) birbirlerini bilgilendirmek zorundadır. GDO'ları muameleye tabi tutanlar, muamele nedeniyle çevrede zararın meydana gelmemesi veya meydana gelen zararın sonuçlarının ağıdaşmaması için risk değerlendirmesine göre belirlenen tedbirlerin masraflarını karşılamakla yükümlüdür. Sorumlular, çevrenin zarar görmüş veya tahrip olmuş unsurlannın eski haline getirilmesi veya aynı değerdeki unsurların yerine konulması için gerekli masraflan da karşılar. (7) GDO ve ürünlerinin neden hakkı, olduğu zararıann zarar görenin, zarardan veya zarar verenl ve her halükarda zararı doğuran olayın tazmin edilmesini talep öğrenmesinden itibaren iki yıl meydana gelmesinden itibaren yirmi y ıl sonra düşer. (8) Zararın sel, dolu, heyelan, deprem gibi tabii afetlerden veya zarar görenin ya da üçüncü kişinin ağır kusurundan kaynaklandığının tespit edilmesi halinde sorumluluk hükümleri uygulanmaz. Ceza Hükümleri MADDE lS (1) GDO ve ürünlerini bu Kanun hükümlerine üreten veya çevreye serbest bırakan kişi, beş bin güne kadar adli para cezası ile aykırı olarak ithal eden, yıldan on iki yıla kadar hapis ve on cezalandınlır. 178 İSTANBUL TİCARET ODASI işlenen (2) Bu Kanunda belirlenen esaslar çerçevesinde ithal edilen veya GDO' ları veya GDO ve ürünlerini, ithal izninde belirlenen amaç ve alan dışında kullanan, satışa arz eden, satan veya devreden ya da bu özelliğini bilerek ve ticari amaçla satın alan, kabul eden, nakleden veya bulunduran kişi, dört yıldan dokuz yıla kadar hapis ve yedi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandınlır. işlenen (3) Bu Kanunda belirlenen esaslar çerçevesinde ithal edilen veya GDO 'lardan elde edilen ürünleri, ithal izninde belirlenen amaç ve alan kullanan, satışa ticari amaçla arz eden, satan veya devreden ya da bu satın özelliğini alan, kabul eden, nakleden veya bulunduran yedi yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile işleme iznini alan kişi, fiili daha ağır cezayı bilerek ve üç yıldan cezalandınlır. alınması (4) Yalan beyanda bulunarak bu Kanun hükümlerine göre ithal veya kişi, dışında gerektiren gereken başka bir suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandınlır. Bu izne dayalı olarak GDO'ların, GDO ve ürünlerinin veya GDO'lardan elde edilen ürünlerin ithal edilmesi, işlenmesi , kullamlması, satışa arz edilmesi, satılması, devredilmesi, kabul edilmesi, rtakledilmesi veya bulundurulması halinde, ayrıca yukarıdaki fıkralardaki hükümlere göre cezaya hükmolunur. (5) Bu maddede yer alan suçlann bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde ve yararına olarak işlenmesi halinde, bu tüzel kişiye yüz bin Türk Lirasından iki yüz bin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir ve aynca tüzel kişi hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. (6) Bu Kanunun 7 nci maddesinde düzenlenen yükümlülükleri yerine getirmeyen başvuru yükümlülük ihlali sahiplerine, fiilieri suç dolayısıyla on bin Türk oluşturmadığı Lirasından takdirde, her bir otuz bin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir. (7) GDO ve ürünlerini bu Kanun hükümlerine kullananlara, fiilieri suç cezası verilir. oluşturmadığı aykırı olarak takdirde, on bin Türk kapalı Lirası alanda idari para GENETiGi DEGİŞTİRİLMİŞ ORGANIZMALAR (8) 9 uncu maddenin sekizinci 2/1011981 tarihli ve 2531 sayılı fıkrası hükmüne uymayanlar ı 79 hakkında Kamu Görevlerinden Aynianların Yapamayacak- ları işler Hakkında Kanunun 4 üncü maddesinde belirtilen cezalar uygulanır. (9) Beşinci fıkra hükmüne göre idari para cezasına karar vermeye davaya bakan mahkeme, altıncı ve yedinci fıkralar hükümlerine göre idari para cezasına karar vermeye Cumhuriyet savcısı yetkilidir. Bu Kanuna göre verilen idari para cezaları tebliğinden itibaren bir ay içerisinde ödenir. BEŞİNCi BÖLÜM Yönetmelik ve Son Hükümler Yönetmelik MADDE16 (1) Bu Kanunun uygulanması yayımı melikler, Kanunun ile ilgili usul ve esaslan düzenleyen yönettarihinden itibaren en geç üç ay içerisinde Bakanlık tarafından çıkarılır. Yürürlük MADDE 17(ı) Bu Kanun yayımı tarihinden altı ay sonra yürürlüğe girer. Yürütme MADDE 18- (l) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. 8. Genel Değerlendirme on yıllarda moleküler biyoloji ve gen teknolojisindeki ~~lı gelişmeler birçok alanda farklı sonuçlar meydana getirmiştir. üzeilikle gen teknolojisi tekniklerinden yararlanılarak organizmalann genetik yapısının değiştirilmesi bütün dünyada büyük bir ilgi uyandırmıştır. Günümüzde tarım, sağlık, ilaç vb gibi birçok alanda kullanılmaya başlanan bu teknolojinin kullanım alanı her geçen gün artış göstermektedir. Tarımsal üretimde ürün miktarı ve kalitesinin artırılması yönündeki beklentiler genetiği değiştiriliDİş bitki tarımının tüm dünyada giderek yaygınlaşmasına neden olmaktadır. Transgenik bitkilerden elde edilen GDO'lu ürünler gıda ve yem olarak kullanılmaya başlanmıştır. S GDO'lu ürünler elde edildikten sonra bu ürünlerin insan, hayvan sağlığı ve çevre üzerindeki olası olumsuz etkileri tartışma konusu olmuştur. Her yeni teknoloji ürünlerinde olduğu gibi GDO'lu ürünlerinin de olası riskleri göz önünde bulundurularak çeşitli değerlendirmelere tabii tutulmaktadır. Ticari olarak ilk üretilmeye başlandığı tarihten günümüze kadar dünya genelinde transgellik bitki ekim alanının her yıl katlanarak artması bu üretim şekli ve ürünlerin farklı yönlerden değerlendirilmelerine neden olmuştur. GDO'lu ürünlerin güvenlik ve risk değerlendirilmesi yanında bunların ekonomik ve sosyal etkilerinin değerlendirilmesi de yapılmaktadır. Ülkelerin bu ürünlere bakış açısı bakımından birtakım farklılıklar olduğundan bu ürünlere yönelik yapılan değerlendirmeler de ülkeden ülkeye değişiklik göstermektedir. AB' de olduğu gibi bir takım genel değerlendirmeler yapılabildiği gibi her ülke bireysel olarak da bu ürünler ile ilgili güvenlik ve risk değerlendirmesi yaparak bu ürünlerin üretimi veya ithalatına karar verebilme hakkına sahiptirler. GDO'lu ürünlerin en fazla üretildiği ülke olan ABD'de bu ürünlerin risk ve güvenlik değerlendirmesi Amerikan Tarım Bakanlığı (USDA), Amerikan Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) ve Çevre Koruma Ajansı (EPA) tarafından yapılmaktadır. Çok yönlü incelemeler yapıldıktan sonra bu ürünlerin doğal benzerlerinden aynştıracak çok belirgin bir farklılık tespit edilmediği sürece insan gıdası ve/veya 182 ISTANBUL TİCARET ODASI hayvan yemi olarak tüketilmelerine izin verilmektedir. ABD' de bu ürünleri diğer doğal benzerlerinden ayıncı etiketietme gibi bir uygulama bulunmamaktadır. AB ülkeleri ise bu ürünlerin üretim ve ithalatına çok sıcak bakınarnakla birlikte AB Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) gibi bağımsız bilimsel kuruluşların görüşlerine başvurarak GDO içeren bazı ürünlerin tüketimine izin vermektedir. 8.1. GDO'Iu Ürünlerin Güvenlik Değerlendirmesi GDO'lu ürünlerin güvenlik değerlendirmesinde bu ürünlerin doğal benzerleri ile karşılaştırmalı bir yönteme başvurulmaktadır. Bu karşılaştırmalı yöntemde ürünler iç ve dış özellikler bakımından bir karşılaştırmaya tabii tutulurlar. Dış kalite ölçütlerinde ürünün şekli, rengi, hacmi, büyüklüğü, kokusu vb. özellikler dikkate alınırken, besin madde içerikleri, anti besinsel faktörler ve diğer zararlı toksinler iç kalite ölçütlerinde başlıca üzerinde durolan özelliklerdir. GDO'lu ürünlerin güvenlik değerlendirmesi iki aşamalı olarak yapılmak­ tadır. İlk aşamada bu ürünlerin doğal benzerleri ile arasındaki farklılıklar tespit edilir. Bu farklılıklar ürünün dış görünüşü ve kimyasal bileşimi ile ilgilidir. Sonraki aşamada ise tespit edilen farklılıkların gıda, yem, beslenme ve çevresel açısından etkileri değerlendirilir. Güvenlik değerlendirmesinde üzerinde en fazla durolan husus eşdeğeriilik kavramıdır. GDO'lu ürünlerin güvenlik değerlendirilmesindeki kilit unsurlar verici ve konakçı organizmaların karakterize edilmesi, genetik modifıkasyon olgusunun moleküler karakterizasyonu, agronomik ve bileşimsel özelliklerin analizi, spesifik toksisite, alerjenisite ve besin testleri, pazarlama sonrası izleme, çevresel risk değerlendirmesi ile çevresel izlemedir (Renckens, 2004). 8.2. GDO'Iu Ürünlerin Risk Değerlendirmesi GDO ve ürünlerinin, genetik değişiklikten dolayı, insan, hayvan ve bitki sağlığı, biyolojik çeşitlilik ve çevre üzerinde sebep olabileceği riskierin ve risk kaynağının test, analiz, deneme gibi bilimsel yöntemlerle tanımlanması, niteliklerinin belirlenmesi, değerlendirilmesi ve risk unsurlarının belirlenınesini kap- GENETİÖİ DEGİŞTiRILMIŞ ORGANİZMALAR 183 sayan süreç risk değerlendirmesi olarak tanımlanır. Gıda, yem, işleme ve tüketim amacıyla kullanılacak GDO'lu ürünlerin risk değerlendirmeleri; gıda güvenliği, insan, hayvan, bitki ve çevre sağlığı ile biyoçeşitlilik esas alınarak yapılmaktadır. Risk değerlendirmesinin hedefi GDO ve ürünlerinin insan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevre ve biyolojik çeşitlilik üzerinde olası potansiyel olumsuz etkilerinin neler olabileceğini tespit etmek ve bu özellikleri tanımlamaktır. Risk testi yapılarak piyasaya sürülen bir GDO ve ürününün işleme ve dağıtım zinciri boyunca her aşamada takibi ve her türlü gözlem, kontrol ve denetimi yapılarak bunların olası olumsuz etkileri izlenir. GDO ve ürünlerinin risk değerlendirmesinde yasal faktörler dikkate alınarak belirli kurallara göre yapılmaktadır. Sağlık risk değerlendirmesinin hedefi GDO ve ürünlerinin gıda veya yem olarak tüketime sunum neticesinde insan ve hayvan sağlığı üzerine yaratacağı potansiyel olumsuzluklar tanımlanır. Çevresel risk değerlendirmesinde ise GDO'ların çevreye kasti salınımı veya pazara sunulması neticesinde çevre üzerinde oluşturabileceği katlanmış ve uzun vadeli etkileri dikkate alınmak suretiyle her türlü direkt ve endirekt sonuçlar risk tahmini yapılır. 8.3. Sosyo-Ekonomik Değeriendirme dünyada, biyoteknoloji bilimindeki gelişmeler ulus sınırlarını aşarak uluslararası düzeyde etkilerini göstermeye başlamıştır. Modern biyoteknolojinin gelişim ve uygulama alanları göz önüne alındığında, GDO ve ürünlerinin kullanımının sosyo-ekonomik yapı üzerinde de önemli düzeyde etkiler yaratabileceği görülmektedir. Bu ürünlerin üretimiyle birlikte dünyada giderek artan açlık ve yetersiz beslenmenin önlenebileceği idea edilmektedir. Ancak, GDO'lann uzun vadede birçok olumsuzluğa neden olacağı da ileri sürülmektedir. Giderek küreselleşen GDO ' ları üreten biyoteknoloji şirketlerinin sınırlı sayıdaki ülkelerin elinde bulunması tekelci, dengesiz rekabetçi bir pazar gelişmiş piyasanın 18 4 İSTANBUL TİCARET ODASI oluşmasına ve bu ülkelerin dünyada giderek büyük ekonomik bir güç haline gelmelerini sağlayacak olması diğer ülkeler üzerinde bir risk oluşturabilir. Aynca ekonomik açıdan bu ürünlerin patent hakkının tüm dünyada birkaç çok uluslu şirketin elinde olması diğer ülkeleri kendilerine ekonomik olarak bağımlı hale getirebilir. Bunun sonucunda da küreselleşen dünyada bu ileri teknolojiye sahip olmayan gelişmemiş veya gelişmekte olan ülkeler yerel gen kaynaklarını kaybetme riskiyle karşı karşıya kalabilirler. GDO'lu ürünlerin üretiminde gen kaçışı ve yapay tozlaşma olasılığı göz önüne alındığında bu ürünleri yetiştirmeyen üreticilerin sağlıklı bir şekilde üretim yapmalarını giderek imkansız hale getirebilir. Çünkü üreticiler ekonomik kaybını önlemek için diğer üreticiler gibi GDO'lu ürün yetiştirmek zorunda bırakılmış olacaktır. Bu da üreticileri üretimde GDO 'lu ürün çeşitlerine bağımlı hale getirecektir. Olası gen kaçışı sonrasında oluşabilecek ekolojik tahribat tarımsal çeşitliliği azaltarak ekonomik kayıplara neden olabilir. GDO ürün yetiştiriciliği yerli gen ürünlerin zamanla tercih edilmemesi ise yerel gen kaynaklannın belli bir süre sonra tamamen ortadan kalkmalarına neden olabilir. SONUÇ Gelişen ve değişen dünyada biyoteknolojik ürünlerin üretimi ve birçok alanda kullanımının önümüzdeki yıllarda giderek artacağı görülmektedir. Teknolojik gelişmelere paralel olarak GDO 'lar hakkındaki tartışmalar çok boyutlu olarak devam etmektedir. GDO ve ürünlerinin üretimi ve kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte yapılacak çok yönlü bilimsel çalışmalar neticesinde bu ürünlerin yarar ve olası zararlannın daha net bir şekilde ortaya konulması mümkün olacaktır. Bu ürünlerin üretim ve kullanımına bağlı olarak kısa veya uzun vadede ortaya çıkabilecek olası olumsuzlukianna karşı, ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından hazırlanan ve birçoğu yasallaşmış bulunan biyogüvenlik kanun, yönetmelik ve direktiflerine uymak günümüz koşullarında en etkili korunma yolu olarak görünmektedir. KAYNAKLAR Açıkgöz, N., 2003. Tanmsal Biyoteknolojiye Sosyo-Ekonomik Tanm ve Mühendislik. Sayı 66-67. Yaklaşımlar. AEBC, 2002. Animals and Biotechnology. AReport by The AEBC. September, 2002. Aeschbacher, K, Messikommer, R, Meile, L and Wenk, C. 2005. Bt176 Com in Poultry Nutrition: Physiological Characteristics and Fate of Recombinant Plant DNA in Chickens. Poult. Sci. 84: 385-394. Akalın, E. 2005. İlaç, Sağlık Hizmetleri Ve Biyoteknoloji. Ek-12. http://www.tubitak.gov.tr/tubitak_content_files/vizyon2023/si/EK-12.pdf. Akgönül, B., Erem, C., Çınar, D., Halimoğlu, G.,. 2007. Genetiği DeğiştiTilmiş Organizmalar. Http://Kisi.Deu.Edu.Tr/Bulent.Cavas/Ders/Bokl.Pdf. Erişim Tarihi:05 .05 .201 O. Anonim, 1996. Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi. http://www .ogm .gov.tr/yuklelbiyolojik.doc Erişim tarihi: 25.05.201 O. Anonim, 2004. Biyoteknoloji Ve Gen Teknolojileri Stratejisi. Tubitak, Vizyon 2023 Projesi Biyoteknoloji Ve Gen Teknolojileri Strateji Grubu. Anonim, 2006. Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi. Anonim,2009 .http:/ /en .wikipedia.org/wiki/Genetically _modified_food# cite_note-Northwestem-31 Erişim tarihi: 11.08.2010. Anonim, 2010a. GM plants no problem for the honey industry. http://www.gmocompass .org/eng/news/stories/280 .gm_plants_no_problem_honey _industry .ht ml. Erişim tarihi: 07.05.2010. Anonim, 2010b. Genetically Modified Food and Feed: Authorization in the EU. http://www.gmo-compass.org/eng/gmo/db/ Erişim tarihi :23.04.2010 Atsan, T., ve Kaya, T.E., 2008. "Genetiği Değiştirilmiş Organizmalann Tarım ve İnsan Sağlığı Üzerine Etkileri", UÜ Ziraat Fakültesi Dergisi 22 (2) , 1-6. Aydın, H., 2008. Genetiği Değişticilmiş Ürünlerin Toprak Ekosistemine Etkileri. F.Ü. Sağ. Bil. Derg., 22(1): 49-52. Aydın, H., 2008. Genetiği Değiştmlmiş Ürünlerin Toprak Ekosistemine Etkileri. F.Ü. Sağ. Bil. Derg., 22(1): 49-52. Boa-Amponsem, K. and Minozzi, G . 2006. The state of development ofbiotechnologies as they relate to the management of animal genetic resources and their potential application in developing countries. Background Study Paper 33 (available atftp.fao.org/ag/cgrfa/BSP/ bsp33e.pdf). Boccaletti, S., and Daniele, M., 2000. "Consumer Willingness-To-Pay for GM Food Products in Italy," AgBioForum. 3: (www.agbioforum.org). Borchgrave, R., 2010. Avrupa Birliği GDO Mevzuatı ve Türk Biyogüvenlik Kanunu. Türkiye Yem Sanayicileri Birliği 10. Uluslar arası Yem Kongresi. Antalya, 24 Nisan 2010. Brake , J., and Vlachos, D. , 1998. Evaluation of transgenic event Btl76 "Bt" com in broiler chickens . Poult. S ci. 77: 648-653. Brake, J., Faust, M.A. and Stein, J., 2003. Evaluation oftransgenic event Bt ll hybrid com in broiler chickens. Poult. Sci. 82: 551-559. Brake, J., M . A . Faust, and J. Stein. 2005. Evaluation oftransgenic hybrid com (VIP3A) in broiler chickens. Poult. Sci. 84: 503-512. Brock,A., 2008 . DNADiagnostics: Technologies and Global Markets (available at www .bccresearch.com/report/BI0063A.html). Brophy, B., Smolenski, G., Wheeler, T., Wells , D., Huillier, P., and Laible, G., 2003. Cloned Transgenic Cattle Produce Milk with Higher levels of BCaseinand k-Casein. Nature Biotech. 21 : 157-162. Chainark, P., Satoh, S., Hiino. T., Kiron, V., Hirono, 1., Aoki, T., 2006 . Availability of genetically modified soybean meal in rainbow trout Oncorhynchus mykiss diets. Fish. Sci. 72: 1072- 1076. Chesson, A., Flachowsky, G. 2003. Reviews Transgenic plants in poultry nutrition. World's Poultry Science Journal. 59: 201-207 . Clark, J.H., Ipharraguerre, R., 2001. Livestock Performance: Feeding Biotech Crops J. Dairy Sci. 84, E. Suppl., 2001 E9-E18. Comejo, J .F., and Caswell, M ., Mitchell, L ., Golan, E., and Kuchler, F., 2006. The First Decade of Genetically Engineered Crops in the United States. United States Department of Agriculture. Economic Information Bulletin Number 11. www.ers.usda.gov Erişim tarihi: 10.05.2010. Crist W.E., 1996. Waiter, there's a flounder in my fruit. (Bio-engineered fruits and vegetables with animal genetic materials are not so labeled). Vegetarian Times 231: 22. Çabuk, M., Alçiçek, A., Bozkurt, M., Eratak, S ., 2005. Hayvan beslemede genetik olarak değiştitilmiş bitkilerin (GMO) kullanımı ı. genetik olarak değiştiritmiş yemler ve özellikleri. llLUlusal Hayvan Besleme Kongresi, Adana s. 540-543. Çakmak, I., Graham, R., and Welch, R. M., 2002. Agricultural and Molecular Genetic Approaches To Improving Nutrition and Preventing Micronutrient Malnutrition Globally. In: Encyclopedia of Life Support Systems. Seetion Eds: I. Cakmak and R. M. Welch. UNESCO-EOLSS Publishers Co Ltd. UK, ISBN: O 9542989-0-X, 3490 pp. Çelik, V., ve Balık, D.T., 2007. Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO). Erciyes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi 23 (1-2); 13-23 . Çetiner S., 2005. Türkiye ve Dünyada Tarımsal Biyoteknoloji ve Güvencesi: Sorunlar ve Öneriler. GDO Bilgi Platformu. Gıda Einspanier, R., Klotz, A., Kraft, J ., Aulrich, K., Poser, R ., Schwagele, F., Jahreis, G. and Flachowsky, G. , 2001. The fate of forage plant DNA in farm animals: a collaborative case-study investigating cattle and chicken fed recombinant plant material. Eur. Food Res. Technol. 2ı2 ı29-134. Demir, A., ve Pala, A. 2007. Genetiği Değiştirilmiş Organizmalara Toplumun Bakış Açısı. Hayvansal Üretim 48(1): 33-43. EFSA, 2007. EFSA statement on the fate of recombinant DNA or proteins in meat, milk and eggs from animals fed with GM feed. Ekinci, M.S., Akyol, i., Karaman, M., Özköse, E., 2005. Hayvansal Biyoteknoloji Uygulamalarında Güncel Gelişmeler. KSÜ. Fen ve Mühendislik Dergisi, 8(2):89-95. Ekmekyapar, F, ve Kaykıoğlu , G ., 2007. T ransgenik Bitki Kalıntılarının Toprak Ekolojisi Üzerine Etkileri ve Transgenik Bitkilerin Çevresel Yönetimi. 6. Ulusal Çevre Mühendisliği Kongresi. EMEA European Medicine Association (2007) www .emea.europa.eu/pdfs/ human/opiniongen/5693707en.pdf Erişim Tarihi: 07 .05 .20 ı O. Falk, M. C., Chassy, B.M. , Harlander, S. K ., Hoban, T. J., McGloughlin, M. N., and Akhlaghi, A. R., 2002. Food biotechnology: Benefits and concerns. Journal of Nutrition. 32; 1384-1390. FAO/WHO, 2001. Evaluation of Allergenicity of Genetically Modified Foods. Report of a Joint FAO/WHO Expert Consultation on Allergenicity of Foods Derived from Biotechnology 22-25 January 2001 . FAO, 2006. Food and Agriculture Organization. The state of food insecurity in the World. Faust, M. A., 2000 . Livestock products-Corn composition and conjunction with American Dairy Science Assodation and American Society of Animal Science Meeting. Baltimore, USA, July 2000. Faust, M . A., and S. M . Spangler. 2000. Nutritive value of silages from MON810 Bt and non-Bt near-isogenic com hybrids. J. Dairy Sci. 83:1184 (Abstr.). Finke, M.s. and Kim, H. (2003). Attitudes about genetically modified foods among Korean and American college students. AgBioForum, 6(4), 191-197. Available on the World Wide Web: http://www.agbioforum.org. Flachowsky, G., Aulrich, K., 2001 . Nutritional assessment of feeds frdm genetically modified organism. J. Anim. Feed Sci. 10; 181-194. Flachowsky, G., Chesson, A., Aulrich, K., 2005 . Review: Animal nutrition with feeds from genetically modified plants . Archives of Animal Nutrition . 59(1): 1 -40. Font, M.C ., 2009. PhD. Thesis. Consumer Acceptance, Choice and Attitudes towards genetically modified (GMO) food. February-2009. Castellfedels, Barcelona. Frewer, L. J., Howards, C., Shepherd, R., 1997. Public concems in the United Kingdam about general and specific applications of genetic engineering: risk, benefits and ethics. Science, Technology and Human Values 22: 98-124. Golovan, S .P., Meidinger, R.G., Ajakaiye, A., Cottrill, M., Wiederkehr, M.Z ., Bamey, DJ., Plante, C., Pollard, J.W. , Fan, M.Z., Hayes, M.A., Laursen, J., Hjorth, J.P. , Hacker, R.R., Phillips J.P. and Forsberg, C.W. 2001 . Pigs expressing salivary phytase produce low-phosphorus manure. Nat. Biotech., 19(8): 741-745. Gruere, G.P, & Rao, S.R. (2007). A review of internationallabeling policies of genetically modifıed food to evaluate lndia's proposed rule. AgBioFonım, 10(1), 51-64.Available on the World Wide Web: http://www.agbiofonım.org. Gürlek,M, Turan, F., Turan C ., 2007. Genetiği Değiştiritmiş Organizmalar Ve Hayvan Beslemede Kullanımı. http://www.akuademi .net/USG/ USG2007/B/bl3.pdf. Erişim tarihi: 05.05.2010. Hammond. B.G, Vicini, J.L., Hartnell , G.F., Naylor, M.W., Knight, C.D., Robinson, E. H., Fuchs, R. L., Padgette, SR., 1996. The feeding value of soybeans fed to rats, chickens, catfısh and dairy cattle is not altered by genetic incorporation of glyphosate tolerance. J. Nutr. 126:717-727. Haspolat 1., 2004. Genetik Olarak Değiştirilmiş Ürünlerin Üretimi , Ticareti ve Ticaretin Düzenlenmesi, Lisansüstü Tez Çalışması, Ankara Üniversitesi Biyoteknoloji Enstitüsü , Ankara . Hemre, G.I .. , Sanden, M .. Bakke-Mckellep, A.M., Sagstad, A., Krogdahl, A., 2006 Growth performance and organ development in Atlantic salmon, Salmo salar L. parr fed genetically ınodified (GM) soybean and maize. Aquaculture Nut. 12: 1-14. Hino, A., 2005. Regulation and Policy on GM Labeling and Detection in Japan. Asian Productivity Organization. Ho, P., and Vermeer, E.B., 2004. Food safety concerns and biotechnology: Consumers' attitudes to genetically modified products in urban Ch.ina. AgBioForum, 7(4), 158- 175. Available on the World Wide Web: http://www.agbiofonım.org. Hoban TJ., 1999. Consumer acceptance of biotechnology in the United States and Japan. Food Technology. 53(5):50-53. Houdebine, L, M. 2003. Generation and use of genetically modified farm animals. FAO/WHO Expert consultation on safety assessmenl of foods derived from genetically modified animals including fish, 17-21 November, 2003, Rorne. James, C. 2006. Preview: Global Status of Commercialized Biotech/GM Crops: 2006. ISAAA, International Service for the Acquisi tion of Agri-biotech Applications Briefs No. 35. James , C. 2007 . Preview: Global Status of Commercialized Biotech/GM Crops: 2007. ISAAA, International Service for the Acquisi tion of Agri-biotech Applications Briefs No. 37. James, C. 2008. Preview: Global Status of Commercialized Biotech/GM Crops: 2008 . ISAAA, International Service for the Acquisi tion of Agri-biotech Applications Briefs No. 39. James, C. 2009. Preview: Global Status of Commercialized Biotech/GM Crops: 2009. ISAAA, International Service for the Acquisi tion of Agri-biotech Applications Briefs No. 41. Jennings, J.C.,Albee, L,D., Kolwyck, D.C., Surber, J .B., Taylor, M.L., Hartnell, G F ., 2003. Attempts to Detect Transgenic and Endogenous Plant DNA and Transgenic Protein in Muscle from Broilers Fed YieldGard1 Com Borer Com. Poult. Sci. 82:371-380. Kaiser, M., 2005. Assessing ethics and animal welfare in animal biotechnology for farm production. Revue scientifique et technique (International Office of Epizootics), 24( 1), 75-87 .. Kan, C.A., and Hartnell, G.F., 2004. Evaination of Broiler Performance When Fed Insect-Protected, Control, or Commercial Varieties of Dehulled Soybean Meal. Poult. Sci. 83:2029-2038. Karademir, R.G, 2007. Biyoteknoloji. Teknoloji İzleme Araştırma Müdürlüğü Yayını, TR-2007 , Ankara. Karaoğlu, M.M., Kotancılar, H .G. 2007 . Transgellik Tahıllar. GIDA 32 (1): 51- 59 Kaynar, P., 2010. Genetik Olarak Değiştitilmiş Organizmalar (GDO)'a Genel Bir Bakış. Türk Hijyen ve Deneysel Biyoloji Dergisi 2009; 66 (4): 177-185. Kefi, S., 2003 . Tarımsal Biyoteknoloji ve Biyogüvenlik. Tarım ve Mühendislik. Sayı: 66-67. Kerr, D.E., Plaut, K., Bramley, A.J., Williamson, C.M., Lax, A.J., Moore, K., Wells, K.D. and Wall, RJ., 2001. Lysostaphin expressian in mammary glands confers protection against staphylococcal infection in transgenic mice. Nature Biotechnol. 19: 66-70. Kıyak, S., 2004. Genetik Olarak Değiştitilmiş Gıdalar, Cartagena Biyogüvenlik Protokolü ve Türkiye'de Durum (2), Çevreye Genç Bakış, 5;1-20. Kleter, G.A., Kuiper, H.A,. 2002. Considerations for the assessment of the safety genetically modified animals used for huınan food or animal feed. Livestock Production Science. 74: 275-285. König,A., A. Cockburn, R .W.R . Cravel, U. Hammerling, I. Kimber, l.Knudsen, H. A. Kuiper, A. H. Penninks, M. Schauzu, J.M. Wal. 2004. Assessment of the safety of foods derived from genetically modified (GM) crops. Food and Chem.icaJ Toxicology 42: 1047- L088. Krogdahl, A., Bakke-McKellep, A.M .• Baeverfjord, G., 2003 Efects of graded levels of standard soybean meal on intestinaJ structure, mucosal enzyme activities, and pancreatic response in Atlantic salmon (Salmo salar L.). Aqacull. Nutr. , 9, 361-371. Kulaç, İ., Ağırdil, Y. , Yakın, M., 2006. Sofralarım.ızdaki Tatlı Dert , Genetiği Değiştiiiimiş Organizmalar ve Halk Sağlığına Etkileri. Türk Biyokirnya Dergisi. 31 (3); 151-155. Lin, W., Somwaru, A., Tuan, F.. Huang, J., and Bai, J., 2006. Consuıners' wiUingness to pay for biotecb foods in cbina: A contingenl valuation approach. AgBioForurn, 9(3), 166-179 . Available on the World Wide Web: http://www.agbioforum.org. McNaughton, J., Roberts, M., Smith, B., Rice, D. , Hinds , M., Sanders, C., Layton, R. , Lamb, I., Delaney, B. 2008. Comparison of Broiler Performance When Fed Diets Containing Event DP-305423-1, Nonlransgeııic Near-Isoline Control, or Coınmercial Reference Soybean Meal, Hulls, and Oil. Poult. Sci. 87:2549-2561 . Meseri, R. , 2008. Beslenme ve Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar. TAP Preventive Medicine Bulletin, 7(5): 455-460. Mozdziak, P.E. , Pophal, S., Borwornpinyo, S., and Petitte, J.N., 2003. Transgenic Chickens Expressing B-Galactosidase Hyd.rolyze Lactose in tbe lntestine. The American Society for Nutritional Sciences J. Nutr. 133:30763079. Murray, J. , 2003. Changing tbe compasİtion ofmilk to improve human health. In Transgenic Animal Reseaı·cb Conference IV, Tahoe City USA, page: 20. Müller. M .. 2000. Increasing disease resistance in transgenic domestic animals. In: Toutant. J .P., Balazs , E. (Eds), Malecular Farming, INRA Editions, pp. 87-98 Nottle, M.B., Nagashima, H., Verma, P.J., Du, Z., Gıupen, C.G., Mcllfatrick, S.,M 1997. Production and analysis of growth bonnone transgenic pigs. In: Murray JD, Anderson GB, Oberbauer AM ·and McGloughlin MM (eds .), Transgenic Animals In Agriculture. (pp. 145- 156). CAB International, New York. Nordlee, J.A., Taylor, S .L., Townsend, J.A. , Thomas, L.A., Bush, R.K., 1996. Idendification of A Brazil-Nut Allergen in Transgenic Soybeans. The New England Journal of Medicine. 344: 688-692. Ölçer, H., 2001. Transgellik Bitkiler: Tarımsal Uygulamalan, Üretim ve Tüketiminin Kontrolü. Ekoloji Çevre Dergisi. 10 (40): 21-24. Özcan, S., 2009. Modem Dünyanın Vazgeçilmez Bitkisi Mısır: Genetiği Değiştirilmiş (Transgenik) Mısırın Tarımsal Üretime Katkısı. Türk Bilimsel Derlemeler Dergisi 2(2): 01 -34. Özcanalp, E.G. , Erbaş , H. 2007. Türkiye'de Biyogüvenlik Çalışmaları. 6th Ankara Riotechnology Days: Biotechnology, Biosafety and Socio-economic Approaches, 15-17 Nov., 2007 Ankara-Turkey. Öztürk, 2004. Biyoteknolojiye Genel Bakış. http://fens .sabanciuniv.edu/ biyotek05/docs/1 0Sep/2-Mehmet%200zturk.ppt. PIFB, 2003. Pew Initiative on Food and Riotechnology (PIFB) , 2003. Pharming the field: a look at the benefits and risks of bioengineering plants to produce pharmaceuticals. Workshop proceedings , July 2002 , Washington , DC. Pew Initiative on Food and Biotechnology. http://pewagbiotech.org/events/07171 ConferenceReport.pdf. PIFB, 2006. Pew Initiative on Food and Biotechnology (PIFB) 2006. Phipps, R.H. , Beever, D.E., Humphries , D.J. , 2002. Detection of transgenic DNA in milk from cows receiving herbicide tolerant (CP4EPSPS) soyabean meal. Livestock Production Science. 74: 269-273. Renckens, S., 2004. Avrupa Gıda Güvenliği Kurumu EFSA ve AB 'de GDO'lar ın Bilimsel Risk Değerlendirmesi. Modem Biyoteknoloji, Genetiği Değiştilil­ miş Organizmalar ve Gıda Güvenliği Konferansı. 6 Aralık 2004. Roe B, and Teisl , M .F., 2007 . Genetically Modifıed Food Labeling: The Impacts of Message and Messenger on Consumer Perceptions of Labels and Products. Food Policy. 32: 49-66. Royal Society, 2001. The use of genetically modified animals. Policy document 5/0 1. Royal Society, London. Sampson, H. A. and Burkes, A. W., 1996. Mechanisms of food allergy. Annual Review of Nutrition 16: 161-177. Sanden, M., Krogdahl, A., Bakke-Mckellep, A.M., Buddıngton, R.K., Hemre, G.I., 2006. Growth performance and organ development in Atlantic salmon, Salmo salar L. parr fed genetically modified (GM) soybean and maize. Aquaculture Nutrition.12: 1-14. Şakiroğlu, M., 2010. Fırsatlar Ve Korkular Arasında GDO'lar. Seta Analiz. Sayı:14. Tanaka, J., and Kawaguchi, K., 2006. Regulatory Framework of Genetically Modified Plants in Japan. International Sympoium. Ecological and Environmental Biosafety of Transgenic Plants P:93-100 Taylor, M.L., Stanisiewski,E.P., Riordan, S.G., Nemeth, M.A., George, B., Hartnell, G .F. 2004. Comparison of Broiler Performance When Fed Diets Containing Roundup Readyl (Event RT73), Nontransgenic Control, or Commercial Canola Meal. Poult. Sci. 83:456-461. Terawaki, T., 2008. Can information about genetically modified com and its oil have significant effects on Japanese consumers' risk perception and their valuation? AgBioForum, 11(1), 39-47. Available on the World Wide Web: http://www .agbioforum.org. The Center for Food Safety (Gıda Güvenliği Merkezi), 2006. Genetically Engineered Crops and Foods: Worldwide Regulation and Prohibition. Available at http://www.centerforfoodsafety.org/ (accessed 26 May 2010). Topal, 2005. Tarım ve Mühendislik TMMOB Ziraat Mühendisleri Yayın Organı Sayı :72. Türkoğlu, S. 2007. Avrupa Birliğinde Genetiği Değiştitilmiş Organizmalar ve Yeni Gıdalara İlişkin Düzenlemeler. AB Uzmanlık Tezi. Ankara, 2007. USDS , 2005. US Department of State. US regulation of agricultural biotechnology. The Promise of Biotechnology. eJournal USA: Economic Perspectives , 10(4). Retrieved September/October, 2006, from http://usinfo.state.gov/journals/ites/ 1005/ijee/regulation .htm. Uzogara, S.G., 2000. The Impact of Genetic Modification of Human Foods in The 21st Century, Biotechnology Advances. 18; 179-206. Wheeler, M. 2003. Lactation performance and piglet development in bovine lactalbumin and human IGF-I transgenic swine. In: Proceedings of Transgenic Animal Research Conference IV, held 10-14 August 2003, Tahoe City, USA. p. 31. Wilmut, I., Schnieke, A.E., McWhir, J., Kind., A.J, Campbell, K.H., 1997. Viable offspring derived from fetal and adult marnmahan cells. N ature 385: 810-3. Yanaz, S. 2003 . Genetik Olarak Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) Konusu ve Cartegena BiyogüvenlikProtokolü. http://www .dtm.gov .tr/dtmadmin/upload/ EAD/TanitimKoordinasyonDb/genetik.doc Erişim tarihi: 26.05.201 O. Yang, W., 2003. Regulation ofGenetically Modified Organisms in China. Reciel 12 (1). Yeşilbağ, D., 2004. tarımsal ve hayvansal ürünlerde modem biyoteknoloji ve organik üretim Uludag Univ. J. Fac. Vet. Med. 23: 157-162. Zbikowska, H.M., 2003. Fish can be first-advences in fish transgenesis for commercial applications. Trans. Res. 12: 379-389. Zülal, A., 2003. Gen Aktanmlı Tarım Ürünleri, Bilim ve Teknik. 426; 38-43. iTO YAYlNLARI (2010) İstanbul'un Renkli Hazineleri: Bizans Mozaiklerinden 2010-1 Osmanlı 2010-2 2010-3 2010-4 2010-5 2010-6 2010-7 2010-8 2010-9 2010-10 2010-11 2010-12 2010-13 '>n HL 1 Ll. "-V.L'-' ..&. 1 2010-15 2010-16 2010-17 2010-18 2010-19 2010-20 2010-21 2010-22 2010-23 2010-24 Çinilerine Çarşı - Esnaf: Kapalıçarşı Bir Zamanlar İstanbul: Şehir Mektupları (2.bs.) İstanbul'da Kırk Yıllık 40 Lezzet Durağı (=Forty Years Old 40 Taste Havens in İstanbul) (29x29 cm) İstanbul' da Kırk Yıllık 40 Lezzet Durağı (=Forty Years Old 40 Taste Havens in İstanbul (20x20 cm) Türk Yan Sanayi Borsası Üye Profil Araştırması (Türkçe-İng) Edebiyatımızda Ticaret ve Tacirler Haberlerden Yansıyan İTO: 2009 Fiyat İndeksleri (=Price Indices) Makroekonomik Göstergeler (=Macro Economic Indicators) Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Özel Girişimciliğe Yönelik DevIet Politikaları Büyümenin Yolu Mrika'dan Geçiyor Bilim-Teknoloji- İnovasyon Temelli Ekonomi ve Toplum İstanbul Özürlüler İstihdam .Araştırma ve Geliştirme Raporu' 2009 İstanbul Halkının Dilencilik Olgusuna Bakış Açısı Şehbender Raporlarına Göre !.Dünya Savaşı Öncesi Osmanlı Ticareti Türkiye'de AR-GE Teşvikleri Avrupa Birliği'nin Serbest Ticaret Anlaşmaları'na Türkiye'nin de Dahil Edilmesi Dünyada ve Türkiye'de e-İhracat Uygulamalan Mesleki ve Teknik Ortaöğretİrnde Finansman Harcamalar ve Maliyet Türkiye İçin Yeni Bir Büyüme Modeli Güneş Koliektörü Uygulamaları İstanbul Kentiçi Ulaşımında Servis Taşımacılığı Türkiye' den Az Gelişmiş Ülkelere Sermaye Göçü (Relokasyon) 2010-25 2010-26 2010-27 2010-28 2010-29 2010-30 2010-31 2010-32 2010-33 2010-34 2010-35 2010-36 2010-37 2010-38 2010-39 2010-40 2010-41 2010-42 2010-43 2010-44 2010-45 2010-46 2010-47 2010-48 2010-49 2010-50 ABD Deneyimi Işığında Emek Piyasası Reformu ve İşsizliği Azaltıcı Politikalar Ekonomik Rapor Karik:atürlerle İstanbul' da Toplu Ulaşım: 1908-1982 Kurumsallaşma ve Kriz Yönetimi 250 Soruda İthalatta KDV İşletmelerde Kurumsallaşma ve Kurumsal İletişimin Önemi Dünyada Ve Türkiye'de Mikro Finansman ve Yoksulluğun Azaltılması- Teori ve Uygulamalar Tüketim ve Değerler Suyun İki Yakası: Selanik-İstanbul Kaybolan Meslekler ve Son Ustalar Global Krizde Türk Yan Sanayi Borsası'nın Genel Durumu ve Beklentileri Gelişen Çin Turizm Pazarı ve Türkiye İstanbul Ticaret Odası: Türkiye' nin Gelişimine Adanmış Bir Kurum The İstanbul Chamber of Commerce: An Institution Devoted to Development of Turkey Avrupa Birliği ve Türkiye'de KOBİ'lerin İstihdam Artırıcı Etkileri Rekabet Gücü Perspektifinde Lojistik Faaliyetlerde Performans Geliştirme Türk Vergi Yargısı'nda Bilirkişilik Economic Report Labor Law in Turkey Avrupa Birliği'ne Uyum Sürecinde Türk Tekstil Sektörünün Durumu Türk Sineması: Sorunlar ve Fırsatlar Türkiye El Halıcılığı Sektörü: Eski Halı Tamir Sektörü ve ihtisas Gümrüğü Uygulamaları Aile Kültürünün Aile İşletmesi Kültürü Üzerindeki Etkisi Osmanlı Gümüş Damgaları Aile Şirketlerini Büyüten Yeni Nesiller: Oğlum Nobel'in izinde İktisat Kuramının Gelişimi Sağolsun 2010-51 2010-52 2010-53 2010-54 2010-55 2010-56 2010-57 2010-58 2010-59 2010-60 20 10-61 2010-62 2010-63 201 0 -65 2010-66 2010-67 2010-68 2010-69 2010-70 2010-71 2010-72 2010-73 2010-74 20 10-75 2010-76 2010-77 20 10-78 2010-79 Mikroekonomi ve Makroekonomi Düzeyinde Küresel Rekabet Gücünü Etkileyen Faktörler ve Stratejiler Yolu İstanbul'dan Geçen Kervan'ın Sarayları Çarşı-Pazar İstanbul El'muallim-i El'eseriyete El'islamiyete fi Medmeteistanbul Kurumlarla Yakın Ekonomi Tarihi Türk Basım Sanayisi Temel Göstergeler ve Eğilimler 2009 Sigorta Prim Teşvikleri ve İşçi Ödenekleri Dünden Bugüne İstanbul 'da Ulaşım Piyasa Ekonomisine Geçiş Sürecinde Azerbeycan Hazır Giyim İşletmelerinde Kurum Kültürtinün İşletme Verimliliğine Etkisi Sosyolojik Açıdan Türkiye'de Halkın Vergiye Bakışı Toplumsal Yapı ve Verginin Sosyal Bileşenleri: Tercilıli Vergi Türk-Japon Ticaret İlişkileri Tarihin ve Medeniyetin B eşiği Çarşılar Gökyüztinden İstanbul ibadethaneleri (=Sanctuaries of İstanbul From The Sky) Birinci İktisat Tarihi Kongresi Bildirisi (2 cilt) Ticaret ve Hayat Bactyan-ı Rı1m'dan Günümüze Türk Kadınının İktisadi Hayattaki Yeri Lojistik Sektöründe Durum Analizi ve Rekabetçi Stratej iler Türkiye' de Yayın Hayatı AB' ye Uyum Sürecinde Türkiye'de Büyükbaş Hayvancılık Ortadoğu ve Kuzey Afrika Ülkelerinde Ekonomik Dönüşüm KOBİ'ler için Çin Halk Cumhuri yeti Rehberi istanbul-The Grand Bazaar: From Past to Present İstanbul'un Atlı ve Elektrikli Tramvaylar-ı Dünyada ve Türkiye'de Doğalgaz Sektörünün Yapısı ve İnovasyonun Rolü Şehristan İstanbul: Seyyahların Hayal Şehri Osmanlı ' dan Cumhuriyet'e Endüstriyel Mirasmuz 2010-80 2010-81 2010-82 2010-83 2010-84 2010-85 2010-86 2010-87 2010-88 Avrupa Birliğinin Girişimcilik Politikası: KOBİ Yaklaşımı ve Türkiye İslam Ülkeleri Arasındaki Ticaretin Geliştirilmesi Yeni Dünya Düzeninde Yapısal Refonnlar ve Türkiye Dış Ticaret Bilgilendirme Dizisi 1: Sorularla ATR Dolaşım Belgesi Dış Ticaret Bilgilendirme Dizisi 2: Sorularla EUR.1 EUR-MED Dolaşım Belgesi Dış Ticaret Bilgilendirme Dizisi 3: Sorularla ABC Menşe Şehadetnamesi ve Form A Belgesi Batılılaşma Dönemi İstanbul'unda Hanlar ve Pasajlar Ticaret Sicili Rehberi Sosyal Güvencesi Olan Hastalar ve Sağlıkta Dönüşüm Programına Bakış 2010-89 2010-91 2010-94 2010-95 2010-96 2010-97 2010-98 2010-99 2010-100 2010-101 2010-102 2010-103 2010-104 2010-105 2010-106 Dış Ticaret Bilgilendirme Dizisi 4: Sorularla Dış Ticarette Korunma Önlemleri, Haksız Rekabetin Önlenmesi ve Gözetim Uygulaması Avrasya'nın Yükselen Yıldızı Kazakistan Rekabet ve Firma Stratejisi Karşılaştırmalı İdare Hukukunda Kamu İlıale Uygulamaları Organik Ürünlerin Pazarlanması ve Etik Sorunlar Osmanlı Ticaret ve Sanayi Albümü Küreselleşmenin Sektörel Etkileri: Araştırma Projesi Sosyal Politikada Yerelleşme İlan-ı Ticaret: Res_imli İlanlar Perspektifinde Osmanlıdan Cumhuriyete İstanbul Ticari Hayatı Türkiye'de Organik Tarım ve İyi Tarım Uygulamaları: Üretim ve Pazarlama Esasları Başarılı Vergi Mükellefleri 2009 (cd-kitap) İstanbul' da Yaşam Kalitesi Araştırması 2009 Yılı İstanbul Küçük Sanayi Kapasite Kullanım Araştırması Türkiye'de İş Ortaklıkları: Durum, Çözüm, Öneriler Sağlık Sektöründe Kalite ve Maliyet Analizi: Kamu-Özel Karşılaştırması 201 O-ı 02 Başarılı Vergi Mükellefleri 2009 (cd-kitap) 2010-103 İstanbul'da Yaşam Kalitesi Araştırması 20 ı O-ı 04 2009 Yılı İstanbul Küçük Sanayi Kapasite Kullanım Araştırması 20ı0-ı05 Türkiye'de İş Ortaklıkları: Durum, Çözüm , Öneriler 20 ı O-ı 06 Sağlık Sektöründe Kalite ve Maliyet Analizi: Kamu-Özel Karşılaştırması 20ı0-107 İstanbul Ticaret Odası: Türkiye' nin Gelişimine Adanmış Bir Kurum 20 ı 0-108 20 ı O-ı 09 20 ı O-ll 1 2010-112 (2.bs.) The Istanbul Chamber of Commerce: An Institution Devoted to Development of Turkey (2.bs.) Dersaadette Ticaret Teknoparklar: Teknolojik Bilginin Ticarileşmesi KOBİ ' lerde Esnek Çalışına 2010-113 Doğal Taşlar ve Çin Halk Cumhuriyeti Rekabeti 2010-114 Avrupa Birliği ' ne Uyum Sürecinde Türk İplik Sektörü 20 ı 0-115 Türkiye' de Yayın Hayatı 2010-116 Türkiye'de Film Endüstrisinin Konumu ve Hedefleri 20 ı 0-1 17 Küresel Mali Piyasalarda Yeniden Yapılanma ve Türkiye 20 ı O-ı 18 İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası Eylül ı923 - Mayıs ı926 Faaliyet ve Uygulamalarına Dair Genel Rapor 2010-119 Sayılada İstanbul 20 ı O 2010-120 Dış Ticaret Bilgilendirme Dizisi 5: Sorularla TIR Karnesi Sistemi 2010-123 Yeni Türk Ticaret Kanunu ve Avrupa Birliği Mevzuatı Çerçevesinde Ticaret Sicili 20ı0-124 Yapı Malzemeleri Sektöründe Rekabet Gücünü Geliştirme Projesi iTO YAYlNLARI (2011) 2011-ı Başan h İhracatçılar (=Outstanding Exporters) 2009 2011-2 Fiyat İndeksleri (=Price Indices) Makroekonomik Göstergeler( Macroeconomic Indicators) Haberlerden Yansıyan İTO: 201 O Ekonomik Rapor: 20ıo Yılında Türkiye ve Dünya Ekonomisi Economic Report: Turkish and World Economy in 20 ı O Uluslararası Finans Merkezleri, Ülke Ekonomilerine Etkileri ve İstanbul ' un Potansiyeli Elektronik Bankacılık Hizmetleri ve Denetimi Limited Şirketler Rehberi Ekmekçilik Sektör Araştırması Sultan II. Abdülhamid'in Mirası: İstanbul'da Kamu Binaları Ticaretin Efsanesi İstanbul 'un Afetlerden Zarar Görebilirliği Sempozyumu Bildiriler 20ıl-3 20ıl-4 2011-5 2011-6 20 ll-7 2011-8 20ı1-9 2011-10 2011-11 2011-12 2011-13 Kitabı 2011-14 2011-18 2011-19 2011-20 2011-21 2011-23 2011-24 2011-25 2011-29 2011-30 2011-31 2011-32 Turkish Television Broadcasting 20 ı 1 Teşvik 1 Destek Rehberi Serisi 2: Yatırımlarda Devlet Yardımları Teşvik 1 Destek Rehberi Serisi 3: K OSGEB Destekleri Teşvik 1 Destek Rehberi Serisi 4: İhracatta Devlet Yardımları Teşvik 1Destek Rehberi Serisi 5: AR-GE, Yenilik, Bilim ve Teknoloji Destekleri İslam ve Türk İllerinde Fütüvvet Teşkilatı Türkiye'de Televizyon Yayıncılığı Büyük Dönüşüm: Ekonomi - Şirketler - Girişimci Rakamlarla Türkiye Ekonomisi Turkey in Figures 2000 Sonrası Türkiye iktisadının Değişimi Türk Fikri Mülkiyet Hukuku'nda Güncel Gelişmeler ( = Emerging Issues in Turkish Intelleetual Property Law) 2011-33 2011-34 2011-35 20 ll-36 20 ll-37 2011-38 Eski Eserlerin Onarımında Karşılaşılan Zorluklar, Sorunlar ve Çözüm Önerileri Bir Dünya Şehri Olarak İstanbul 'un Küresel Konumu Avrupa Birliği'ne Uyum Sürecinde Genç İşsizliği İstanbul 'un Ekonomik ve Sosyal Göstergeleri Social and Economic Indicators of İstanbul 2010 Yılı İstanbul Küçük Sanayi Kapasite Kullanım Araştırması İTO YAYlNLARI (2012) 2012-2 2012-4 2012-5 2012-6 2012-8 2012-12 Osmanlı Ticaret ve Sanayi Albümü (2.bs) Fiyat İndeksleri (=Price Indices) 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu: "Ticari İşletme" ve "Ticaret Şirketleri"ne Getirilen Yenilikler Makroekonomik Göstergeler (=Macroeconomic Indicators) Haberlerden Yansıyan İTO 2011 Dünden Yarına Bugünün Sözleri => Haziran 2012 itibariyle NOT: YAYINLARIMIZA İNTERNET SİTEMİZDEN TAM METiN OLARAK ÜCRETSiZ ULAŞILABİLMEKTEDİR. GENETiGi DEGiSTiRiLMiS , , • ORGANilMALAR (GDO) Moleküler biyoteknoloji ile bazı bjtki ve havvanların Qenlerinde deRişiklikler yapılması, hem saRlık hem de verimlilik açısından birçok tartışmalara sebep olmaktadır. GDO'Iarın potansiyel fayda ve zararları, il~ili bilim camiası kadar, dünya Qenelindeki üretici ve tüketicileri n de il~isini çekmektedir. Ancak çok yeni olan ~eneti k mühendisliQi alanına ait bu ürünlerin uzun vadede doRuracaQı fayda ve zararlar için kesin bir şeyler söylemek için henüz çok erkendir. Buna raQmen, kısa vadede elde edilen sonuçlar, il~ili konuda uluslararası birçok mevzuatın hazırlanmasına yol açmıştır. Bu çalışma GDO'Iarın üretim tarzlarının yanı sıra saQhk ve hukuk açısından ~erekli bll~ileri vermektedir. (Elektronik) ISBN 978-9944-60-815-2 iSTANBUL TiCARET ODASI 9944 Tn rTI 9 7899 4 4 60814 5