eşitlik ilkesi ve tarihçesi

advertisement
​
Makaleler >
45
EŞİTLİK İLKESİ VE TARİHÇESİ
TÜRKİYE’DE KADIN ERKEK EŞİTLİĞİ VE EŞİTSİZLİĞİ
Eşitlik kavramına genel giriş ve anayasalardan eşitlik örnekleri:
Eşitlik, muadelet, müsavat her ne şekilde telaffuz ediliyor olursa olsun bu kelimelerin anlamı nedir? Eşitlik kavramı neden
yüzyıllar boyunca göz ardı edilmiştir? Antik
Yunan’da ‘Yalnız Yunanlılar ile Yunanlılar
değil, Yunanlılarla Barbarlarda eşit yaratılmıştır’ diyen Sofistler neden Sokrates,
Platon, Aristoteles gibi dev düşünürlerin
karşı çıkmaları sonuncunda, düşünce tarihinde önemli bir etki yapamadan yok
olmuşlardır?1 Gerçekte eşitlik nedir? Eşitlik
1 HACIKADİROĞLU, Vehbi, Hukuk ve Özgürlük, Hukuk ve Adalet, Günışığı Yayıncılık, Sayı: 6-7, 2005
kavramı; farklı alanlarda, farklı anlamlar ile
karşımıza çıkmaktadır. Ahlaksal anlamda,
insanın sadece insan olma sıfatı ile eşit
haklara sahip olması; siyasal anlamda, yöneticilerin eşit oy ilkesine göre seçimi, eşitliği tanımlamaktadır. Hukuk alanındaki eşitlik ise; kanunlar önündeki eşitlik ile ifade
edilmektedir. Anayasamızın 10. Maddesi,
hukuk alanındaki eşitlik kavramını açıklar
niteliktedir. “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet,
siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep
ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin
Alanur AYHAN
Stj. Avukat
​
46
> Makaleler
yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve
idare makamları bütün işlemlerinde kanun
önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.”2 Benzer şekilde,
örneğin Federal Alman Anayasası’nın üçüncü maddesinde de herkesin kanun önünde
eşit olduğunu, kadın ve erkeğin eşit haklara
sahip olduğunu ve hiç kimsenin; cinsiyeti,
sahip olduğunu sosyal statüsü, ırkı, dili, etnik kökeni, inanış biçimi, dini ve politik görüşü dolayısıyla yargılanamayacağı ve ayrıma
tabi tutulamayacağı açıkça belirtilmiştir.3
Ancak; eşitlik teriminin dar anlamda yorumlanması, çok büyük bir yanılgıya sebep
olmaktadır. Eşitlik, herkese aynı biçimde davranmak demek değildir. “Eşitlik, toplumdaki
farklı grupların fırsat eşitliğine sahip olmalarını engelleyen çeşitli engelleri anlamak ve
bunları ele almaktır.”4 Bu cümle, Glasgow Şehir Meclisine aittir. İlk eşitlik politikasını 1998
yılında hazırlayan ve ardından 2001 yılında
hazırlamış olduğu politikasını tekrar gözden
geçiren Glasgow, İskoçya’nın 580.000 nüfusa sahip olan en büyük şehridir. Bu şehrin
nüfusu, farklı çevre ve kültürden gelen insanlarla birlikte gün geçtikçe artmaktadır. Hazırlanan eşitlik politikasında; engelli kişiler,
etnik ve azınlık gruplar, kadınlar, lezbiyenler,
eşcinsel erkekler, biseksüeller, transeksüeller, gençler ve yaşlılar (60 üstü grup) en
ön safta bulunmaktadır. Bazı grupların, bu
gruplara öncelik verilmesinin eşitsizlik olarak nitelendirmesi; asıl amacın toplumda var
olan eşitsizliğin ortadan kaldırılması olduğu
gerçeğini hiçbir şekilde değiştirmemektedir.
Eşitlik ve Eşitsizliğin Nedenleri:
Toplum bilimcilerin eserleri göz önüne
alındığında; toplumda var olan eşitlikten çok,
olmayan eşitlikten yani var olan eşitsizlikten
bahsedildiği görülmektedir. Özellikle on sekizinci ve on dokuzuncu yüzyıllarda, J. J. Rousseau, A. Ferguson, J. Millar’ın eserlerinde
2 1982 T.C Anayasası
3 http://www.constitution.org/cons/germany.txt
4 http://www.glasgow.gov.uk
eşitsizlik olgusu kendisini göstermektedir. J. J.
Rousseau’nun, toplum sözleşmesinin niteliği
ve eşitsizliğin kaynaklarına ilişkin ünlü çözümlemesi de bu tezimizi destekler niteliktedir.
Bireyler arasında eşitliğe varılmasının
imkânsızlığını savunanlar, görüşlerini aşağıda belirtilmiş olan örnekle desteklemektedirler. “Bireylerin, doğal özellikler ve yetenekler
bakımından birbirlerinden farklı oldukları
açık ve tartışılmaz bir gerçektir. Bazı insanlar
uzun boyludur, bazılarıysa kısa; kimilerinin
siyah kimilerinin sarı saçları vardır. Bunları türün doğal farklılıkları olarak görebiliriz,
ama bunun yanında doğal derecelendirme
farkları da olacaktır. Yani bazı insanlar diğerlerinden daha hızlı koşarlar, bazıları da
uzağı daha iyi görebilirler. Göz rengi doğal
bir farktır ama uzağı görme yetisi bir doğal
derecelenme sonucudur.”5 Bu görüş doğal
derecelenmenin ‘social stratification’ diye
adlandırılan toplumsal katmanlaşmaya neden olduğunu ileri sürmektedir. Toplumsal
tabakalaşmanın da; zenginlik, statü ve saygınlığa göre gerçekleştiği ileri sürülmektedir.
Kanımca bu görüşün çok yaygın ve geçerli
olmamasının sebebi; eşitlik dendiği zaman
yani iki ya da daha fazla olgu ya da nesnenin
karşılaştırılmasına ihtiyaç duyulduğu anda
zaten ortada bir değişiklik ve farklılık olduğu
gerçeğidir. Ancak bu eşitsizlik değil farklılıktır ve eşitliğe ulaşmanın imkânsız olduğunu
savunanlar bu noktayı göz ardı etmektedirler. Bu noktada önemli olan, bireyleri eşit kabul ederek, fırsat eşitliği yaratmaktır.
Eşitlik Çeşitleri:
Dört farklı eşitlikten bahsetmek mümkündür. Bunlardan birincisi, varlıksal eşitlik
ya da kişiler arasındaki özsel eşitlik diye
nitelendirmiş olan eşitliktir. Bunun en tipik
örneği, tanrı karşısında herkesin eşit olduğu savıdır. Bunu yanı sıra; doğal hukukun
temelini oluşturan, sadece insan olarak
doğmaktan kaynaklanan ve bu yüzden herkesin eşit haklara sahip olduğu gerçeği yadsınamaz bir gerçektir.
5 TURNER, Bryan, Eşitlik, Dost Kitabevi Yayınları,
Ankara, 1997 sf. 31
​
Makaleler >
İkinci eşitlik türü ise; fırsat eşitliğidir. Diğer bir değiş ile ilerleme kişinin kişisel beceri ve yeteneğine bağlıdır. Bu fikir Fransız
ve Amerikan devrimlerinin temelini oluşturmaktadır. Bir toplumda herkesin eşit eğitim
hakkına sahip olması -ki bunun en güzel
örneği; Fredrick Engels’ın, Komünizmin Temelleri (The Principals of Communism) adlı
ütopyasıdır - fırsat eşitliğine bir örnek teşkil
etmektedir. Ya da bir işverenin; yaş, cinsiyet,
ırk gibi özellikleri değil de bireysel meziyetleri göz önüne alması fırsat eşitliğini yaratmaktadır. Tam da bu noktada Anayasamızın
10 uncu Maddesi, fırsat eşitliğini dile getirmektedir. 1970 yılında Eşit Ücret Sözleşmesi (EPA) ile eşit işe eşit ücret alımı sağlanmıştır ve bu sözleşme kadın erkek arasında
ücret alımı bakımından fırsat eşitliği sağlamıştır, çünkü değerlendirme cinsiyete göre
değil, yapılan işe göre yapılmaktadır.
Üçüncü eşitlik türü; şartlarda eşitliktir.
Fırsat eşitliği, şartlarda eşitliğin doğal bir sonucudur ancak, yaratılması en güç olandır.
Burada anlatılmak istenen; bireylere fırsat
eşitliği verilirken onların başlangıç noktalarının da eşitlenmesidir ki toplumda var olan
katmanlaşma da göz önüne alındığında, yaratılması en güç olan eşitlik türünün, şartlarda eşitlik olduğu açıkça görülmektedir.
Dördüncü eşitlik türü ise; sonuçlarda
eşitlik olarak adlandırılmaktadır. Pozitif ayrımcılık olarak da bilinmekte olan bu eşitlik türü; çocuklar, azınlıklar gibi avantajsız
gruplara bazı imtiyazlar vererek fırsat eşitliği sağlamaktadır. En radikal ve en gerçekçi
olan eşitlik türüdür. Örneğin; 1995’te engellilere karşı yapılan ayrımcılığın önlenmesine ilişkin, Engellilik Ayrımcılığı Sözleşmesi
(DDA) yayımlanmıştır. 1996 yılında İstihdam
Hakları Sözleşmesi (ERA), çalışanların haklarını geniş bir perspektifle ele almış ve belirleyici kurallar getirerek pozitif ayrımcılık
çerçevesini belirginleştirmiştir.6
Kadın - Erkek Eşitliğinin Aşamaları:
Kadın–Erkek eşitliğinin ilk aşaması, eşit6 http://www.ntvmsnbc.com/news/313447.asp
lik türlerinde de anlatılmış olan biçimsel
hukuki eşitliktir. Bugün bizler, biçimsel eşitliğin yokluğunu hayal bile edememekteyiz.
Kadınlara; seçme ve seçilme hakkının tanınması, eğitim hakkının tanınması, sadece
belirli alanlarda değil tüm alanlarda çalışma
hakkının verilmesi biçimsel hukuki eşitliğe
örnek teşkil etmektedir.
İkinci aşama pozitif ayrımcılıktır. Pozitif
ayrımcılığın temel amacı, toplumda var olan
eşitsizliklerin hukuki yollar ile giderilmesidir.
İşverenin; eşit özelliklere sahip, aynı üniversiteden mezun, mastır yapmış, iki dil bilen
iki adaydan kadın olanını seçmesi, salt cinsiyetten kaynaklan bir ayırım olduğu için, bu
pozitif ayrımcılık olarak nitelendirilmektedir.
Eşitlikte üçüncü aşama, “Gender Mainstreaming” olarak bilinen ve başka hiçbir dile çevrilmemiş olan aşamadır. Bu aşamada cinsiyet
iki yönden ele alınır. Biricisi, biyolojik cinsiyettir (sex). Doğanın kanunu gereği, bireyin kadın
veya erkek olarak dünyaya gelmiş olmasıdır.
İkincisi ve önemli olan ise; toplumsal cinsiyettir (gender). Gender Mainstreaming’de önemli
olan, toplumsal cinsiyettir. Gender Mainstreaming, Avrupa 1995 yılında benimsenmiş olmakla beraber, 1997 yılında Amsterdam Sözleşmesi ile yasallık kazanmıştır. Eşitliğin bu
aşamasında göz önüne alınan şey, toplumsal
cinsiyetten doğmuş olan sonuçlardır. Örneğin İsveç’te erkeklerin sadece yüzde birlik bir
kısmı tarafından kullanılıyor olmasına karşın
erkeklere de bir buçuk yıllık doğum izni tanınmaktadır. Ailenin kendi çocuğunu yetiştirmesini istemesi durumda devlet üç yıl aileye
destek olmaktadır. Ancak bu yükümlülüğün
yarısını anneye yarısını babaya yüklemektedir. Keza, Almanya’da bu oran yüzde üçtür.
Ancak çocuğun bakım yükümlülüğün sadece
kadına yüklenmemesi, kadın ve erkeğe eşit
olarak yüklenmesi Gender Mainstreaming’e
bir örnektir.
Osmanlı Devlet’inde ve Türkiye’de Kadın
- Erkek Eşitliği Gelişimi:
Aşağıdaki örnekler Cumhuriyet öncesi ve
sonrasında kadın – erkek eşitliği yolunda
atılmış olan adımlardır.
47
​
48
> Makaleler
-1843 Tıbbiye Mektebi bünyesinde kadınlar
ebelik eğitimi almaya başladı.
-1847 Kız ve erkek çocuklara eşit miras hakkı
tanıyan İrade-i Seniye yayımlandı.
-1858 Arazi Kanunnamesinde mirasın kız ve
erkekler arasında eşit olarak paylaştırılacağı
hükmü yer aldı. Böylece kadınlar ilk kez miras
yoluyla mülkiyet hakkını kazandı.
-1869 Kızların eğitimine ilk kez yasal zorunluluk getiren Maarif-i Umumiye Nizamnamesi
yayımlandı.
-1870 Kız öğretmen okulu Dar-ül Muallimat
açıldı.
-1876 Kanun-i Esasi kabul edilerek temel
haklar düzenlendi. Kız ve erkekler için ilköğretim zorunlu hale getirildi.
-1897 Kadınlar ücretli işçi olarak çalışmaya
başladılar.
-1913 Kadınlar ilk kez devlet memuru olarak
çalışmaya başladılar.
-1914 Kadınlar tüccarlık ve esnaflığa başladırlar.
-1914 Inas Darülfünunu adı altında kızlar için
bir yüksek öğretim kurumu açıldı.
-1921 Darülfünun’da karma öğretime geçildi.
-1922 Yedi kız öğrenci Tıp Fakültesine kayıt
yaptırarak eğitime başladı.
-1923 Nezihe Muhittin'in başkanlığında ilk
kadın partisi olan Kadınlar Halk Fırkası'nın
kurulması girişiminde bulunuldu, kadınlara oy
hakkı tanımayan 1909 tarihli Seçim Kanunu
gereğince valilikçe partinin kuruluşuna onay
verilmediğinden dernekleşmeye gidildi.
-29 Ekim 1923 Cumhuriyet ilan edildi. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte kadınların kamusal
alana girmesini sağlayan yasal ve yapısal reformlar hızlandı.
-3 Mart 1924 Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Öğrenim Birliği) çıkarıldı. Böylece eğitim laikleştirilerek tüm eğitim kurumlara Milli Eğitim
Bakanlığı'na bağlandı. Kız ve erkekler eşit
haklarla eğitim görmeye başladı.
-17 Şubat 1926 Türk Medeni Kanunu'nu kabul edildi. Kanun ile erkeğin çok evliliği ve tek
taraflı boşanmasına ilişkin düzenlemeler kal-
dırıldı, kadınlara boşanma hakkı, velayet hakkı ve mallar üzerinde tasarruf hakkı tanındı. 4
Nisan 1926 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan kanun 4 Ekim 1926 tarihinde yürürlüğe
girdi.
-1930 Belediye yasası çıkarıldı. Yasa ile kadınlara belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı tanındı.
-26 Ekim 1933 Köy Kanunu'nda değişiklik
yapılarak kadınlara köylerde muhtar olma ve
ihtiyar meclisine seçilme hakları verildi.
-5 Aralık 1934 Anayasa değişikliği ile kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanındı.
-8 Şubat 1935 Türkiye Büyük Millet Meclisi 5.
Dönem seçimleri sonucunda 17 kadın milletvekili ilk kez meclise girdi, ara seçimlerde bu
sayı 18'e ulaştı.
-1949 Yaşlılık sigortasının kadın ve erkekler
için eşit esaslara göre düzenlenmesi 5417 sayılı yasa ile sağlandı.
-1950 İlk kadın belediye başkan (Müfide İlhan) Mersin'den seçildi.
-29 Kasım 1990 Kadının çalışmasını kocanın
iznine bağlayan Medeni Kanun'un 159. maddesi Anayasa Mahkemesi'nce iptal edildi. İptal
kararı 2 Temmuz 1992 tarih ve 21272 sayılı
Resmi Gazete'de yayımlandı.
-1991 48. Hükümet döneminde ilk kadın vali
(Lale Aytaman) Muğla iline atandı.
-25 Haziran 1993 Türkiye'nin ilk kadın başbakan (Tansu Çiller) hükümeti kurdu.
-30 Ağustos 1995 Türkiye Pekin'de yapılan ve 189 ülkenin katıldığı 4. Dünya Kadın
Konferansı’na katılarak taahhütleri çekincesiz olarak kabul etti.
-22 Mayıs 1997 Kadının evlendikten sonra kocasının soyadını almakla birlikte, kendi soyadını da kullanabilmesi Medeni Kanun'un 153.
maddesinde yapılan değişiklikle sağlandı.
-01 Mart 2000 Kadının Statüsü ve Sorunları
Genel Müdürlüğü’nce yapılan çalışma çerçevesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde "Kadın Erkek Eşitliği Daimi Komisyonu"
kurulmasına dair hazırlanan teklif, Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa Komisyonunda görüşülerek, anılan Komisyon yerine "Kadın Er-
​
Makaleler >
kek Eşitliği İzleme Kurulu" kurulması yönünde
karara varıldı. Kurulun oluşturulması TBMM
içtüzüğünde değişiklik yapılmasına dair çalışmaların tamamlanmasını beklemektedir.
-1 Ocak 2002‘ de Yeni Türk Medeni Kanunu yürürlüğe girdi.
Türkiye’de Kadın - Erkek Eşitsizliği:
Osmanlı Devlet’inde ve Türkiye’de kadın
- erkek eşitliği gelişimi başlığı altında anlatılan gelişmeler yaşanmakla beraber, uygulamada eşitsizlik ve hatta adaletsizlik kendini
göstermektedir.
Ekte bulunan, seçim yılı ve cinsiyete göre
parlamenter sayısı adlı Tablo 1, seçme ve
seçilme hakkında kadın ve erkeğe eşit haklar tanınmış olmasına rağmen uygulamada
bu eşitliğin olmadığını açıkça ortaya koymaktadır. 1935 seçiminde meclisteki kadın
milletvekili oranı % 4,6 iken, 2002 yılında
bu oran hiç artmamış ve hatta % 4,4’e kadar gerilemiştir. Yerel yönetimde ise; bu
oran maalesef % 1’e kadar düşmektedir.
Bu oranlar söz konusuyken seçme ve seçilme konusunda bir kadın-erkek eşitsizliği ya
da sözde bir eşitlik olduğu açıkça ortadadır.
Bir başka sözde eşitlik örneği ise; siyasi
partilerde kadın kolları adı altında birçok faaliyetin yürütülmesidir. Neden erkek kolları
yokken, kadın kollarının kurulmasına gerek
duyulmuştur? Siyasi haklarda mutlak eşitlik
olmasına karşın neden böyle bir ayrım ortaya çıkmaktadır? Örneklerden de anlaşıldığı
gibi toplumumuzda hala ataerkil toplum yapısı devam etmektedir.
Bir başka çarpıcı örnek ise; Anayasamızın
42. Maddesinin 5. Fıkrası “İlköğretim, kız ve
erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve
Devlet okullarında parasızdır.”7 hükmüne
karşın 6 – 14 yaş arasında okula hiç gitmemiş olan çocukların % 72’sini, kız çocukları oluşturmaktadır ve bu kız çocuklarının %
70’i kırsal alanda yaşamaktadır.8
7 1982 T.C Anayasası
8 2006 Yılı Programı, Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü, Sayı:
25984, 2005
Görüldüğü üzere, devletin kadın ve erkeğe
eşit haklar tanıması ve bunu kanun ile zorunlu hale getirmesi bile bu eşitliğin oluşmasında yeterli olmamaktadır. Ekte bulunan Tablo
2 göz önünde bulundurulduğunda 2000 yılı
itibari ile çalışmak isteyen kadınlar arasındaki işsizlik oranı % 7,2 iken bu oran çalışmak
isteyen erkeklerde % 9,9’a kadar yükselmektedir. Ancak ‘çalışmak isteyen’ ibaresi göz
önünde bulundurulduğun da bu istatistiksel
veriler tam tersine dönmektedir. Çünkü çalışmak isteyen erkek nüfusu, çalışmak isteyen
kadın nüfusunun iki katıdır ve bunun nedeni
ise Tablo 3’de açıkça gözler önüne serilmektedir. 2000 yılı itibari ile ücretsiz aile işçiliği
oranı, kadınlarda % 68,8 iken erkeklerde bu
oran % 13,8’e kadar düşmektedir. Birçok
kadının çalışmak istememesinin sebebinin
çocuklarını yetiştirmek olduğu düşünülmektedir. Oysa burada büyük bir yanılgıya düşülmektedir. Kamuda ve özel işyerlerinde ücretsiz ya da makul ücretli kreşlerin açılması
bu yönde etkili bir aşama olacaktır. Ancak
bu konuda kamunun, özel kuruluşlara öne
ayak olması gerekmektedir. Dahası bu kreşlerde çocukların sorumluluklarını üstlenecek
personel de belediyeler ile iş birliği yapılarak
halledilebilir. Çalışmayan ve eğitim seviyesi
düşük kadınlar belediyelerce belirli bir süre
eğitime tabi tutulduktan sonra hem eğitim
almış hem de iş olanağı bulmuş bir şekilde
topluma mal edilebilirler. Böylece hem bu kadınlar hem de diğer çalışmak isteyen kadınlar çalışma imkânı bulmuş olacaklardır.
2002 Birleşmiş Milletler İnsani Gelişme
Raporu’na göre Türkiye toplumsal cinsiyetle
bağlantılı gelişme açısından 177 ülke arasında 88. sırada bulunuyor ve buda Türkiye’deki
kadın erkek eşitsizliği açıkça ortaya koymaktadır. Örneklerden de anlaşıldığı gibi kadınlar
geleneksel rollerinin dışına çıkmakta zorluk
çekmektedirler. Kadın – erkek eşitliğini sağlamaya yönelik çalışmaların başında; kadınların geleneksel rollerinden bir an önce kurtulmaları gerektiği, çalışma hayatının kadınlara
özgürlük güç ve sosyal güvence getireceğinin
açıklanması yani kadınların bu konularda eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi gelmelidir.
49
​
50
> Makaleler
EKLER
TABLO -1- ( Seçim Yılı ve Cinsiyete göre Parlamenter Sayısı)
Seçim yılı ve cinsiyete
göre parlamenter sayısı
Seçim yılı
Toplam
Kadın
Erkek
Kadın %
1935
395
18
377
4,6
1939
400
15
385
3,8
1943
435
16
419
3,7
1946
455
9
446
2,0
1950
487
3
484
0,6
1954
535
4
531
0,7
1957
610
7
603
1,1
1961
450
3
447
0,7
1965
450
8
442
1,8
1969
450
5
445
1,1
1973
450
6
444
1,3
1977
450
4
446
0,9
1983
400
12
388
3,0
1987
450
6
444
1,3
1991
450
8
442
1,8
1995
550
13
437
2,4
1999
550
22
528
4,0
2002
550
24
526
4,4
Kaynak: http://www.die.gov.tr/tkba/t210.xls TABLO -2- (Türkiye’de Çalışma Gücünün Dağılımı)
12 ve daha
İşgücüne
yukarı yaşkatılma
İşgücüne
taki nüfus
oranı
dahil olmaPopulation
Labour
İşsizlik ora- yan nüfus
Sayım yılı Toplam nü- 12 years
force partiİşsiz
nı Unemp- Population
Census fus Total of age and İşgücü La- İstihdam cipation rate Unemplo- loyment rate not in labour Bilinmeyen
year
population
over
bour force Employed
(%)
yed
(%)
force
Unknown
Toplam Total
1980
44 736 957 30 539 621 19 212 193 18 522 322
62,9
689 871
3,6
11 194 199
133 229
1985
50 664 458 35 339 299 21 579 996 20 556 786
61,1
1 023 210
4,7
13 670 254
89 049
1990
56 473 035 40 783 431 24 726 601 23 381 893
60,6
1 344 708
5,4
16 030 516
26 314
2000
67 803 927 51 724 194 28 544 359 25 997 141
Kadın Female
55,2
2 547 218
8,9
23 173 230
6 605
8 169 368
40 497
1980
22 041 595 15 137 801 6 927 936
6 813 509
45,8
114 427
1,7
1985
24 992 483 17 535 704 7 647 265
7 492 733
43,6
154 532
2,0
9 849 302
39 137
1990
27 865 988 20 234 706 8 653 041
8 408 414
42,8
244 627
2,8
11 570 818
10 847
2000
33 457 192 25 683 222 10 164 540 9 429 736
39,6
734 804
7,2
15 516 101
2 581
Erkek Male
1980
22 695 362 15 401 820 12 284 257 11 708 813
79,8
575 444
4,7
3 024 831
92 732
1985
25 671 975 17 803 595 13 932 731 13 064 053
78,3
868 678
6,2
3 820 952
49 912
1990
28 607 047 20 548 725 16 073 560 14 973 479
78,2
1 100 081
6,8
4 459 698
15 467
2000
34 346 735 26 040 972 18 379 819 16 567 405
70,6
1 812 414
9,9
7 657 129
4 024
Kaynak: http://www.die.gov.tr/tkba/t143.xls TABLO -3-
​
Makaleler >
İşteki duruma göre çalışan nüfus oranı(%), 1970-2000
Percentage of employed population by employment status
(%), 1970-2000
[12 ve daha yukarı yaştaki nüfus- Population 12 years of age & over]
Sayım yılı
Census year
Kadın-Female
1970
1975
1980
1985
1990
2000
Erkek-Male
1970
1975
1980
1985
1990
2000
Toplam(1)
Total(1)
100,0
100,0
100,0
100,0
100,0
100,0
100,0
100,0
100,0
100,0
100,0
100,0
Ücretli
Employee
10,2
14,1
13,9
14,3
17,7
24,3
38,4
40,4
44,7
45,2
50,1
54,5
İşveren
Employer
0,2
0,1
0,1
0,1
0,2
0,9
1,0
1,2
1,5
1,4
2,0
3,6
Kendi
hesabına
Self employed
6,6
4,7
4,7
4,7
7,3
6,0
39,2
34,7
33,9
33,0
30,7
28,2
Ücretsiz aile
işçisi-Unpaid
family worker
82,9
81,0
81,3
80,9
74,8
68,8
21,3
23,7
19,9
20,4
17,3
13,8
Kanyak: http://www.die.gov.tr/tkba/t157.xls
KAYNAKÇA
1-) HİRŞ, Enes, Hukuk Felsefesi ve Hukuk Sosyolojisi Dersleri, Sözükesen Matbaacılık, Ankara, 2001.
2-) ÖDEN, Merih, Türk Anayasa Hukukunda Eşitlik İlkesi, Yetkin Yayınları, Ankara
2003.
3-) TURNER, Bryan, Eşitlik, Dost Kitabevi
Yayınları, Ankara, 1997.
4-) Hukuk ve Adalet, Günışığı Yayıncılık,
Sayı: 6-7, 2005.
5-) 2006 Yılı Programı, Başbakanlık Mevzuatı Geliştirme ve Yayın Genel Müdürlüğü,
Sayı: 25984, 2005.
İNTERNET SİTELERİ
1-) http://www.anayasa.gen.tr
2-)http://www.constitution.org/cons/
natlcons.htm
3-) http://www.die.gov.tr
4-) http://www.glasgow.gov.uk
5-) http://www.kssgm.gov.tr/raport.html
6-)http://www.man.metu.edu.
tr/~manclub/yayinlar/glokal/insan_kaynaklari/kadin.html
7-)http://www.ntvmsnbc.com/
news/313447.asp
51
Download