AEROBIC HIGH-INTENSITY INTERVALS IMPROVE VO2MAX MORE THAN MODERATE TRAINING Jan HELGERUD, Kjetill HOYDAL, Eiving WANG, Trine KARLSEN, Parl BERG, Marius BJERKAAS, Thomas SIMONSEN, Cecilies HELGESEN, Ninal HJORTH, Ragnhild BACH ve Jan HOFF Medicine Science In Sports Exercise, 2007, Vol. 39, No. 4, pp. 665 - 671 GİRİŞ Genel toplum içinde uygunluğun geliştirilmesi için ya da spora özel bir optimal antrenman sistemi seçildiğinde fizyolojik parametrelerdeki adaptasyonları farklı antrenman yoğunluklarının nasıl etkilediğinin bilinmesi önemlidir. Kardiyorespiratör dayanıklılığın fiziksel uygunluğun önemli bileşenlerinden birisi olduğu uzun zamandır kabul edilmektedir. İskelet kas yorgunluğu ile ilişkili olan laktik asit birikiminden dolayı anaerobik metabolizmalar enerji harcamasına sayısal olarak önemli ölçüdeki bir seviyede katkıda bulunmamaktadır. PATE ve KRISKA (1984), aerobik dayanıklılık performansında bireyden kaynaklanan değişime neden olan üç büyük faktörü içine alan bir modeli tanımladılar. Bu faktörler maksimal oksijen alımı (VO2max), laktat eşiği (LT) ve çalışma ekonomisidir (C). Yayınlanan birçok çalışmada bu modeli desteklenmiştir. Bu nedenle dayanıklılık antrenmanı üstünde aerobik antrenman etkilerinin kapsamlı incelenmesi için bu model yararlı bir taslak olarak yardım edecektir. Aerobik bir dayanıklılık sporunda maksimal oksijen alımı muhtemelen başarıyı belirleyen en önemli faktördür. Yinede aynı kişide maksimal oksijen alımı aktivitenin verilen bir tipine özeldir. Bundan dolayı ilgili değerleri elde etmek için katılımcılar için spora özel aktivitelerde, koşu ve yürüme gibi aktiviteye özel şekillerde test edilme üzerine vurgular yerleşmektedir. Maksimal egzersizde, maksimal oksijen alımı için belirtilen noktoların çoğunda, oksijen dağılımını belirlemek için büyük faktör olarak görülen kardiyak çıktısı ve elde edilen oksijen tarafından kısıtlanmaktadır. Kalbin atım şiddeti (SV) ve kalp frekansı, maksimal oksijen alımının yaklaşık %50’sine kadar doğru artırılan çalışma hızları esnasında doğrusal artış olarak tanımlanmaktadır. Yinede diğer çalışmalarda kalp atım şiddetinin hızdan daha fazla artması için devam ettiği gösterilmiştir. ZHOU ve arkadaşları (2001), çok iyi antrenman yapan sporcularda maksimal oksijen alımının yukarısına artan çalışma yükleri ile kalp atım şiddetinin devamlı olarak arttığını bulmuşlardır. Yinede sedanter ve orta derecede antrenman yapan sporcularda ise klasik seviyelerde bulunmuştur. Laktat eşiği, devamlı egzersiz esnasında kan laktat konsantrasyonunu kademeli olarak artışını başlatan oksijen tüketimi ya da çalışma yoğunludur. Laktat eşiği aynı anda meydana gelen metabolik değişikliklerin ve anaerobik metabolizmanın bir başlangıcını yansıtmaktadır. Kan laktat seviyesi, laktatın üretilmesi ve çıkarılması arasındaki bir dengeyi temsil etmektedir. Laktat eşiği genellikle maksimal oksijen alımının yüzdeliği olarak ve maksimal oksijen alımının değişmesi ile antrenmana yanıtı değişmektedir. Çalışma ekonomisi ise oksijen tüketimi ve çalışma verimi arasındaki hız olarak adlandırılmaktadır. BUNC ve HELLER (1989), HELGERUD (1994) ve HELGERUD ve arkadaşları (2001), standart bir koşu şiddetinde aktivitenin brüt oksijen tüketimindeki bireysel değişiklikleri gösterdiler. Biyolojik ve fizyolojik faktörlerin çoğunun antrenmanlı ya da elit seviyedeki koşuculardaki koşu ekonomisini etkilediği görülmektedir. Depolanma için kasın yeteneği, kas sertliğinin artması yoluyla elastik enerji salınımı, oksidatif enzimler ve mitokondrinin artması gibi kas içindeki metabolik adaptasyonları kapsamaktadır. Çalışma ekonomisi maksimal kuvvetin artmasıyla da gelişmektedir. Koşu ekonomisi, koşunun her metresinde tüketilen oksijen gibi (ml kg-0.75 min-1) ya da standart bir şiddette her dakikadaki her kilogramın mililitreleri içindeki steady-state oksijen tüketimi olarak yaygın olarak tanımlanmaktadır. Birçok yazar dayanıklılık antrenmanı için yanıt değerlendirildiğinde maksimal oksijen alımının etkileri üzerine odaklanmaktadır. POLLOCK (1977), maksimal oksijen alımının direk olarak antrenmanın sıklığı, süresi ve yoğunluğu ile ilişkili olduğunu göstermiştir. Maksimal oksijen alımı ve laktat eşiğinde gelişme olması için antrenman yoğunluğunun en az maksimal kalp hızının yaklaşık olarak % 55-65 arasında olduğu görülmektedir. Uzun süreli düşük yoğunluktaki çalışmanın bazı deneklerde yüksek yoğunluktaki kısa süreli çalışma gibi aynı antrenman etkisini verebileceği ileri sürülmüştür. Yinede, WENGER ve BELL (1986), yüksek antrenman yanıtlarını yüksek yoğunluklarda elde etmişlerdir. Farklı yoğunluklarda antrenman yöntemlerinin yapıldığı birçok çalışmada toplam çalışma ve sıklık için karşılaştırmalar yapılmıştır. OVEREND ve arkadaşları (1992), interval antrenmanın (maksimal oksijen alımının % 80’i) antrenman yapmayan yetişkin erkeklerin aerobik parametrelerdeki değişimin aynı ortalama güç verimindeki devamlı antrenman üzerine avantaj olmadığını göstererek sonuçlandırdılar. Yinede, THOMAS ve arkadaşları (1984), antrenman yapmayan erkek ve kadınlarda interval antrenmanın (maksimal kalp hızının % 90’ı) devamlı koşulara (maksimal kalp hızının % 75’i) göre aerobik kapasiteye daha yararlı olabileceği sonucuna varmışlardır. ROGNMO ve arkadaşları (2004), yüksek yoğunluktaki aerobik interval egzersizinin (maksimal oksijen alımının % 80-90’ı), kroner damar hastalığı olan hastalarda devamlı düşük yoğunluktaki egzersizin (maksimal oksijen alımının % 5060’ı) daha iyi olduğu sonucuna varmışlardır. Bundan dolayı bu çalışmanın amacı, enerji tüketimi için karşılaştırtılan farklı yoğunluktaki antrenman yöntemlerinin karşılaştırılmasıdır. Laktat eşiği seviyesinde (% 85 HRmax) ve maksimum kalp hızının % 70’indeki devamlı çalışma olan yavaş uzun mesafe koşusunun, maksimal kalp hızının % 9095’inde uzun intrerval (4 X 4 dakika, 3 dakika aktif dinlenme) ve kısa interval (15 saniye çalışma ve 15 saniye aktif dinlenme) aerobik dayanıklılık antrenmanına benzer bir çalışma yoğunluğa göre maksimal oksijen alımı üstünde daha az antrenman etkileri göstereceğini varsaymaktayız. YÖNTEMLER Denekler 55 sağlıklı, sigara içmeyen erkek üniversite öğrencisi çalışmaya katılım için alınmıştır. Bütün denekler boş zamanlarında haftada en az üç kez fiziksel aktiviteye ve dayanıklılık antrenmanına maruz kalmıştır. Her bir denek çalışmaya katılmadan önce insan araştırma komitesi tarafından onaylanan izin formlarını gözden geçirmiş ve imzalamıştır. Bütün denekler dört antrenman grubunun birine rastgele olarak dağıtılmıştır. Antrenman dönemi esnasında 13 denek hastalık ve çalışma ile ilişkili olmayan sakatlıklardan dolayı çalışmadan çıkartılmıştır. Buna ek olarak deneklerin ikisi antrenman dönemlerine % 90’dan daha az katıldığı için dahil edilmemiştir. 40 deneğin yaş, boy ve vücut ağırlıkları söylenen sıraya göre 24.6 (± 3.8) yıl, 182 (± 6) cm ve 82.0 (± 12.0) kilogramdır. Q ölçümü için tek-nefes (single-breath) asetilen alımı prosedürlerinin yapımındaki zorluklardan dolayı her bir gruptaki dört denek hem pre hem de post ölçümleri yapamamıştır. Q ve SV ölçümleri her gruptan dört deneğin bilgisini içermektedir. Hematolojik yanıtlar ayrı bir günde ölçülmüştür. Antrenmana ilişkili olmayan nedenler için LSD antrenman grubunda 2 denek ve 4 X 4 antrenman grubunda 1 denek hematolojik yanıtların hem pre hem de post ölçüm dönemlerine katılmamıştır. Test Prosedürleri ve Materyal % 5.3 eğimde hızı ve eğimi için ayarlanan Technogym bir runrace (İtalya) koşu bandı bütün fiziksel kapasite ölçümlerinde kullanılmıştır. maksimal oksijen alımı, laktat eşiği, koşu ekonomisi, ventilasyon parametrelerinin hepsi ve pulmoner gaz değişiminin ölçümleri Cortex Metamex II taşınabilir metabolik test sistemi kullanılarak elde edilmiştir. Son zamanlarda klasik Douglas çanta tekniğine karşı Metamax II onaylanmıştır. Maksimal oksijen alımı (100, 200 ve 250 W için söylenen sıraya göre 0. 03, 0. 02 ve 0. 04 L.min-1) ve pulmoner ventilasyondaki (100, 200 ve 250 W için söylenen sıraya göre VE: 1.6, 2.9 ve 1.5 L.min-1) ortalama farklılıklar küçüktür ama 100 W (VO2 ve VE) ile 200 W için anlamlıdır. Çalışmanın başlamasından önce denekler iki kez koşu bandına alıştırılmışlardır. Denekler tahmin edilen maksimal oksijen alımının yaklaşık olarak % 60’ında 10 dakikalık bir ısınma periyodu ile test başlamışlardır. Laktat eşiğini belirlemek için denekler % 60-95 maksimal oksijen alımında 5 dakika boyunca maksimum beş yoğunluk artışında koşmuşlardır. Deneklerin parmağından (la-1)b’nin belirlenmesi için 30 saniye mola verilmiştir. Bütün denekler için standartlaştırılan çalışma yükünde koşu ekonomisinin belirlenmesi için % 5.3 eğimde 7 km h-1’de dört dakikalık bir basamağı içermektedir. Laktat eşiğinin belirlenmesi için koşu hızları antrenman öncesi ve antrenman sonrası testlerde bir deneğe verilen ile tamamen aynıdır. Laktat ölçümleri YSI 1500 Spor Laktat Analizörü (Yellow Springs Instruments, Yellow Springs, OH) kullanılarak yapılmıştır. laktat eşiği, şiddet ya da VO2 olarak hesalanmıştır. (la-1)b, ısınma değerlerinden 1.5 mmol daha yüksek olduğunda denekler maksimal oksijen alımı test protokolüne devam etmişlerdir. Maksimal oksijen alımının ölçümü için 3-6 dakikada denekleri yorgunluğa getirecek şekilde her dakikada bir seviye hız artmıştır. Son dakika esnasındaki en yüksek kalp hızı ölçülmüş ve maksimal kalp atımı olarak kullanılmıştır. Kalp hızının değerlendirilmesi için Polar Accurex kalp hızı monitörleri (Polar Electro, Finlandiya) kullanılmıştır. LT ve maksimal oksijen alımı testlerinden sonra Q ve SV ölçülmüştür. Testten önce denekler 10 dakikalık bir ısınma periyoduna başlamışlardır. Test prosedürü, maksimal testte maksimal oksijen alımı ile ilgili olan hız için kademeli olarak artan şiddet yoluyla başlamıştır. Q ölçüm prosedürü akciğerlerin tam bir boşalması ile başlamıştır ve sonra % 0.3 karbon monoksit (CO), % 0.3 methan (CH4), % 0.3 asetilen (C2H2), % 21 oksijen (O2) ve % 80 nitrojenin (N2) gaz halindeki bir karışımın maksimal nefes alımı, direk olarak devamlı bir nefes verme ile takip edilmektedir. SB ise indirek bir Fick CO2 REbreating yöntemi ile onaylanmış ve open-circuit asetilen alımı ile karşılaştırılmıştır. Her iki tekniğinde Q ölçümü için geçerli ve güvenilir olduğu gösterilmiştir. Tekrarlanan Q ölçümlerinde 100 W, 200 W ve dinlenmede SB kullanılarak yapılmıştır. hiçbir çalışma yükünde bu tekniğin tekrarlanan ölçümleri arasında anlamlı farklılıklar bulunmamıştır. Hematolojik Ölçümler Antrenman gruplarının ikisinde (LSD ve 4 X 4 grupları) kan volümü 10, 20 ve 30 dakikada örnek olarak alınan kan içindeki Evans mavi renk konsantrasyonu belirlenerek ölçülmüştür. Kan örnekleri çok yüksek bir hızda çalışan santrifuj makinesi içinde 10 dakika boyunca 3500 rpm’de santrifüj edilmiştir. Kan plazması 620 ve 740 nm dalga boyunda bir spektrofometre kullanılarak mavi renk konsantrasyonu için analiz edilmiştir. Cobas Micros CT 16 (Bergman Instrumentering AS, Norveç) kullanılarak hematokrit analiz edilmiştir. Antrenman Müdahaleleri Bu çalışam dört antrenman müdahalesini içermektedir. Her bir antrenman dönemi için çalışmanın toplam miktarını eşitlemek için tam bir hesaplama yapılmıştır. 1. Uzun Yavaş Mesafe Koşusu (LSD): Birinci grup 45 dakika boyunca maksimal kalp hızının % 75’inde devamlı bir koşu yapmıştır. 2. Laktat Eşiği Koşusu (LT): İkinci grup 24.25 dakika boyunca laktat eşiğinde devamlı bir koşu yapmıştır. 3. 15 / 15 İnterval Koşu (15 / 15): Üçüncü grup ısınma şiddetindeki 15 saniyelik aktif dinlenme dönemleri ile maksimal kalp hızının % 9095’inde 15 saniyelik intervallerin 47 tekrarını yapmıştır. 4. 4 X 4 Dakikalık İnterval Koşu (4 X 4): Dördüncü grup ise her bir interval arasında maksimal kalp hızının % 70’inde 3 dakikalık aktif dinlenme dönemleri ile maksimal kalp hızının % 90-95’inde 4 X 4 dakikalık interval antrenmanı yapmıştır. Farklı antrenman protokolleri için toplam oksijen alımının hesaplanması ACSM tarafından onaylanan % maksimal oksijen alımı ve % maksimal kalp hızı arasındaki ilişki üzerine temellendirilmiştir. % 70, % 85 ve % 92.5 maksimal kalp hızı olan ACSM seviyeleri % 60, % 80 ve % 87.5 maksimal oksijen alımı için göstergeler olarak kullanılmaktadır. Aynı ısınma, aktif toparlanma ve soğuma dönemlerini içeren her bir antrenman şekli için istenen toplam oksijen tüketimini farzetmek için pilot bir çalışma yapılmıştır. Bu pilot çalışmaya sigara içmeyen 8 denek katılmıştır. Bütün denekler dört antrenman protokolünün hepsini yapmışlardır. Yapılan protokollerin hiçbirinde toplam oksijen alımı için ölçülen değerler arasındaki anlamlı farklılığın olmadığı sonuçlarda gösterilmiştir. Ortalama olarak antrenman protokolleri için ölçülen toplam oksijen alımının LSD için 131.0 ± 12.9 L, LT için 128.1 ± 10.5 L, 15 / 15 için 133.6 ± 16.0 L, 4 X 4 için 127.3 ± 14.6 olduğu elde edilmiştir. LSD ve LT grubunda kalp hızı artmaya başladığında koşu bandının hızı hedef yoğunluğu korumak için azaltılmıştır. 15 / 15 grubundaki denekler yaklaşık 34 dakika içinde hedef yoğunluğa ulaşmak için eğitilmişler ve hedef yoğunluğunda kalmak için hız ayarlanmıştır. 4 X 4 grubundaki denekler yaklaşık 1-1,5 dakika içinde hedef yoğunluğa ulaşmak için eğitilmişler ve sonra koşu bandı hızının ayarlanmasıyla hedef yoğunluğunda kalmışlardır. Antrenman öncesinde her bir grup için her bir antrenman döneminde katedilen toplam mesafe (aktif toparlanma dönemleri dahil) ortalama olarak 5.9 kilometredir. Denekler 8 hafta boyunca haftada 3 antrenman dönemi yapmışlardır. SONUÇLAR 15 / 15 ve 4 X 4 dakikalık gruplar tarafından yapılan yüksek aerobik yoğunluktaki antrenman, LSD ve LT antrenmanı ile karşılaştırıldığında absolut maksimal oksijen alımını (L.min-1) önemli ölçüde artırmaktadır. 15/15 ve 4 X 4 dakikalık gruplar arasında antrenman yanıtı içinde anlamlı farklılık elde edilmemiştir. Hem 15 / 15 hem de 4 X 4 dakikalık gruplarda test öncesinden test sonrasına maksimal oksijen alımı artmıştır ama LT ya da LSD gruplarında farklılık görülmemiştir. Koşu ekonomisi de gruplar arasında önemli ölçüde farklıdır ama antrenman gruplarının hepsinde % 7.5 - % 11.7 arasında grupların koşu ekonomileri önemli ölçüde gelişmiştir. Maksimal oksijen alımı yüzde olarak ifade edildiğinde grupların hiçbirinde LT değişmemiştir. Yinede LT şiddeti (VLT), koşu ekonomisi ve maksimal oksijen alımındaki değişmelerin bir sonucu olarak dört grubun hepsinde % 9.6 gibi bir ortalama ile önemli ölçüde gelişmiştir. 15 / 15 ve 4 X 4 dakikalık gruplar için test öncesinden test sonrasına SV önemli ölçüde değişmiştir. Gruplar arasında farklılık elde edilmemiştir. En yüksek SV ortalaması 0.16 L.beat-1 ve en yüksek Q ortalaması ise antrenman sonrasında 32.6 L.min-1’dir. Antrenmana hematolojik yanıtlarda anlamlı değişmeler yer almamıştır. Kan volümü ortalama olarak deneğin vücut ağırlığının % 7.2’si olarak hesaplanmıştır. TARTIŞMA Bu çalışmadaki en değişik bulgu, yüksek aerobik yoğunluktaki dayanıklılık antrenmanının 8 haftalık bir antrenman dönemi esnasında orta ve düşük yoğunluktaki antrenmana göre önemli ölçüde daha etkili olduğudur. Maksimal aerobik şiddet seviyesinin yukarısındaki antrenman yoğunluğu, antrenman yanıtını belirlemektedir. Bu yüzden antrenmanın şiddeti ve yoğunluğu birbiriyle değiştirilemez. Kalpin atım şiddetindeki değişmelere benzeyen maksimal oksijen alımındaki değişmelerde ikisi arasında yakın bir bağ olduğunu gösteriyor. Maksimal Oksijen Alımı Maksimal oksijen alımı, aerobik dayanıklılık perfomansının temel belirteçlerinden biridir. Aynı yoğunlukta yapılan 15/15 ve 4 X 4 dakikalık yüksek aerobik yoğunluktaki antrenman sistemleri, söylenen sıraya göre hem % 5.5 hem de % 7.3 önemli ölçüdeki yüksek absolut maksimal oksijen alımı yanıtlarını göstermektedir. İnterval antrenmanın etkisi daha önce yapılan çalışmalar ile aynı çizgidedir. Uzun süreli antrenman dönemlerinin düşük yoğunluktaki egzersiz için telafi edilebileceği ileri sürülmektedir. Yinede toplam çalışma ve sıklık için 4 antrenman protokolünün eşleştirildiği bu çalışmada bu öneri desteklenmemektedir. Aslında bizim sonuçlarımız WENGER ve BELL (1986) ile THOMAS ve arkadaşları (1984) tarafından yapılan çalışmalarda elde edilen sonuçlar ile uyumludur. Maksimal oksijen alımındaki gelişmelerin uygunluk seviyesi üzerine bağımlı olduğu görülmektedir. Son zamanlardaki bir çalışmada, 10 hafta boyunca haftada 3 kez olmak koşuluyla LSD antrenmanı kullanarak kardiyovasküler hastalar için % 7 maksimal oksijen alımında bir gelişme göstermiştik. 4 X 4 dakikalık interval antrenmanda ise maksimal oksijen alımında % 17.9 artış meydana gelmiştir. % 5 - % 10 antrenman yanıtları, profesyonel genç futbolcular için haftada iki kez 4 X 4 dakikalık interval müdahale kullanılarak gösterilmiştir. Futbolculardan oluşan kontrol grubunda ise hiçbir değişme görülmemiştir. Yüksek uygunluk seviyesindeki maksimal oksijen alımı içindeki en düşük gelişme daha önceki araştırmalar ile aynı çizgidedir. Kalbin Atım Şiddeti SV ve maksimal kalp hızı tarafından Q belirlenmektedir. Maksimal kalp hızının antrenman ile değişmemesinden dolayı, Q içindeki gelişmeler SV içindeki gelişmeler tarafından belirlenmektedir. Bu deney içindeki post antrenmanda yüksek aerobik yoğunluk interval gruplarındaki SV, yaklaşık olarak 0.16 L.beat-1’dir ve bu değer oldukça fazla dayanıklılık antrenmanı yapan sporcular ile aynı çizgidedir. 15/15 grubu ve 4 X 4 dakikalık grup için bu deneme içindeki Q ise yaklaşık olarak 30 L.min-1’dir. Asetilen alımının (SB) basit nefes verme tekniği kullanıldığında ölçümler, bir deneğin uygun şekilde nefes alma görevini yapabilme yeteneği üzerine oldukça bağımlıdır. Q ölçümleri protokolü içindeki biraz düşük olan oksijen tüketimi ve ventilasyon gösterdi ki bu deneydeki gerçek maksimal Q gerçekten de biraz yüksek olabilir. Kan Volumü ve Hematolojik Yanıtlar Her iki grubun incelendiği bu çalışmada, kan volümünde anlamlı değişme elde edilmemiştir. Kırmızı kan hücresi ya da hemoglobin grupların hiçbirinde artmamıştır. Antrenman ile oksijen taşıma kapasitesinde gelişme olmadığı gösterilmiştir. Bu yüzden kan volümü ve kanın oksijen taşıma kapasitesi, bu deneydeki maksimal oksijen alımı içindeki değişmeleri açıklamadığı görülmektedir. Antrenman yapan sporculardaki akut plazma volüme genişleme ile kardiyovasküler işlevde değişme olmaması yoluyla kısmen desteklenmektedir. Koşu Ekonomisi Bu çalışmada bütün antrenman gruplarının koşu ekonomisi önemli ölçüde gelişmiştir. Gruplar arasında ise farklılık elde edilmemiştir. Grup içindeki karşılaştırmada pre antrenmandan post antrenmana yaklaşık olarak % 5 koşu ekonomisinde anlamlı bir gelişme göstermişlerdir. Koşu ekonomisindeki gelişmenin, deneklerin antrenman programı esnasında büyük miktarda koşu antrenmanı yapmasından dolayı meydana geldiği tahmin edilmiştir. Çünkü denekler çalışmadan önce hiçbir düzenli koşu antrenmanına katılmamıştır. Şimdiki sonuçlar, HELGERUD (1994) tarafından yapılan çalışmadaki sonuçlar ile uyuşmaktadır. Ayrıca HELGERUD ve arkadaşları (2001), sadece düzenli futbol antrenmanına katılan bir kontrol grubu ile karşılaştırıldığında, 4 X 4 dakikalık interval antrenmanın 8 haftalık koşu programı içinde koşu ekonomisinin % 6.7 geliştiğini bulmuşlardır. Bunun beklenmesine rağmen, şimdiki çalışma ve daha önceki araştırmada koşu ekonomisinin antrenman esnasında kullanılan koşu hızından etkilenmediği ileri sürülmüştür. Laktat Eşiği Şimdiki çalışmada laktat eşiği, maksimal oksijen alımı olarak ifade edildiğinde hiçbir antrenman grubunda anlamlı bir değişme olmadığı bulunmuştur. Yaygın olarak iddaa edilmesine rağmen, birkaç çalışmada maksimal oksijen alımının yüzdesi olarak laktat eşiğinde değişme bulunmamıştır. Bütün gruplar laktat eşiğindeki koşu şiddetini ortalama % 9.6 olarak önemli ölçüde geliştirmişlerdir.