Beslenme Bilim Dalı SAĞLIKLI BESLENME Yrd. Doç. Dr. Omca DEMİRKOL Beslenme, besinlerin üretiminden hücrede kullanımına değin geçen tüm evrelerde insan-besin ilişkisini inceleyen bir bilim dalıdır. Beslenme Organizmanın büyümesi, yıpranan ve yaralanan dokuların tamiri için yiyecek maddelerinin alınmasından onların vücuda yararlı hale getirilmesine kadar geçen olaylar sürecidir. Besin maddesi Yenilebilen bitki ve hayvan dokularıdır. Beslenme karın doyurmak doydurmak demek değildir. veya BESİN ÖĞELERİ 1.Proteinler 2.Yağlar 3.Karbonhidratlar 4.Mineraller 5.Vitaminler 6.Su 1 Yeterli ve dengeli beslenme Vücudun büyümesi, dokuların yenilenmesi ve çalışması için gerekli olan besin öğelerinin her birinin yeterli miktarlarda alınması ve vücutta uygun şekilde kullanılmasına “yeterli ve dengeli beslenme” denir . Yetersiz beslenme Kötü beslenme anlamını taşır. Enerji ve besin öğelerinin ihtiyacı karşılayacak çeşitte, miktarda ve nitelikte vücuda alınmaması durumudur. Dengesiz beslenme Herhangi bir besin öğesinin vücut çalışmasındaki işlevi yerine getirilemediğinde sağlık bozukluğu oluşur. Bu durum “dengesiz beslenmedir”. Yetersiz beslenen toplumlarda Çocuk ölüm hızı, çocukların büyüme hızı zekâ gelişimini de olumsuz yönde etkilemektedir. Proteinlerin önemi ve işlevi PROTEİNLER Hücrelerin yapıtaşıdırlar. Dokularının oluşumu ve onarımında kullanılırlar. Enzimlerin çoğu, hormonların büyük bir kısmı ve virüsler protein yapısındadırlar. Enerji kaynağı yeterli olmadığında vücudun enerji ihtiyacını karşılarlar. Gıdaların besleyici değeri ve duyusal özelliklerine etki ederler. Organizmada taşıma ve depolama görevi üstlenirler (hemoglobin ve miyoglobin). Bağışıklık sisteminde görev alırlar. Vücuda mekanik destek sağlamada görev alırlar. 2 Proteinlerin Vücutta Kullanılması Proteinlerin Vücutta Kullanılması Proteinler amino asit adı verilen birimlerden meydana gelmişlerdir. Sindirim önce midede başlar. Proteinlerin yapılarında kısmi parçalanmalar olur. Midedeki rennin enzimi süt proteinini çöktürerek diğer enzimlerin etkisine maruz kalabilmesini sağlar.. Proteinler sonunda amino asitlere kadar parçalanır. Bundan sonra amino asitler ince barsakdan emilir ve karaciğere taşınır. Mide içeriği ince barsaklara geçince pankreas ve safranın salgıları ile asiditesini kaybeder. Bundan sonra proteinlerin sindirimi pankreastan salgılanan enzimlerle devam Normal durumda besinlerle alınan proteinlerin %92-95 i sindirilebilir. Bitkisel proteinlerin sindirilme oranı selüloz gibi bileşenlerden dolayı hayvansal olanlara kıyasla daha düşüktür. 3 Emilim: Sindirim sonucu serbest hale geçen amino asitlerin çoğu kana ince bağırsaktan emilir. Ortalama %11 inin midede, %60 ının ince bağırsakta, %28 inin kalın bağırsakta emildiği bildirilmiştir. Çeşitli bağırsak hastalıkları, emilme bozuklukları, asalaklar, aşırı diyet posası sindirimi ve emilimi bozar Az da olsa bazı proteinler tam sindirime uğramadan emilebilmektedir Bazı insanların bazı besinlere alerjik tepki göstermelerinin nedeni budur. Esas kaynağı besinsel proteinler olmak üzere vücutta kullanılan amino. asitler başlıca 3 şekilde sağlanır 1-Doku proteinlerinin yıkımı sonucu serbest duruma geçen a.a. 2-Proteinlerin sindirimi sonucu kana emilen a.a. 3-Birbirine çevrilen ve vücutta yapılan a.a. Bazı amino asitlerden karbondioksit ayrılarak biyojen aminleri oluştururlar. Gıdalarda düşük dozlarda bulunmaları ciddi risk oluşturmazken yüksek dozları ise düşük tansiyon , yüksek tansiyon, baş ağrısı, bulantı, baş dönmesi, solunum zorluğu, alerjik reaksiyonlar, kalp ritmiyle ilgili rahatsızlıklar ve ölüm gibi ciddi problemlere sebep olabilmektedir. En çok rastlanan biyojen amin zehirlenmesi histaminden kaynaklanmaktadır. Uskumru, palamut, ton balığı gibi balıkların tüketilmesiyle sıkça görülmektedir. Semptomlar 30 dakika içinde ortaya çıkar. Hastalık 3 saat sürebildiği gibi günlerce de sürebilir. Tedavi edilenler 3-6 saat gibi kısa sürede kendine gelebilir. Bir çok olayda da ertesi gün tamamen semptomlar kaybolur. Ancak daha tehlikeli durumlarda hastaneye kaldırmak ve panzehirleri olan adrenalin, askorbik asit ve antihistaminik tedavisi uygulamak gerekir. 4 Protein İhtiyacı Bu nedenle işlem görmüş gıdalarda biyojen amin birikiminin önlenmesi sucuk, salam, peynir gibi ürünlerin üretiminde kullanılan bir katkı maddesi (nitrit) ile reaksiyona girerek kanserojen bileşikleri oluşturur. Vücuttan değişik yollarla sürekli azot atılır. Atılan azotun kaynağı proteinlerdir. Atılan ve kullanılanı karşılayacak miktar ve kalitede protein alınmazsa, vücuttaki yedek de tükendikten sonra hücrelerin yapısal proteini parçalanmaya başlar. Protein İhtiyacı Bireylerin tükettikleri proteinlerin kalitesinin tam proteine her zaman ulaşmasının mümkün olamayacağı düşüncesiyle günlük protein ihtiyacı 1 g/kg/gün olarak kabul edilir. Gebelik ve emziklilikte protein ihtiyacı attığı için günlük 10-15 g daha fazla protein alınmalıdır. Büyümenin en hızlı olduğu dönemlerde (0-1 yaş) kilo başına ihtiyaç 2.5-3.5 g civarındadır. Emzirme ve protein ihtiyacı Süt 1.2 g/100ml protein içerir. Günlük süt debisi 750 mldir. Bu bakımdan ilk 6 ay günlük 15 g artış tavsiye edilir. İkinci altı ayda günlük süt debisi % 20 azaldığı için 12 g / gün protein yeterli olur. Ateşli hastalıklar, ameliyatlar, kansızlık, yara, yanık, ishal, troit bezinin aşırı çalışması protein ihtiyacını arttıran durumlardır 5 Elzem amino asit Protein Kaynakları ve Kalitesi Vücutta sentezlenemeyen, mutlaka besinler aracılığı ile alınması gereken amino asitlere denir. Genellikle hayvansal besinlerde bulunan proteinlerin elzem amino asit bileşimi vücut gereksinmesine uygun, bitkisel besinlerin proteinlerinde ise elzem a.a. ler den bir veya ikisi gerekli olan oranda daha azdır. Bazı Besin Proteinlerinin Ortalama Kalitesi Yiyeceklerden alınan proteinler vücutta kullanılma derecelerine göre Besin Kalite % Yumurta 100 Süt 92 Orkinos Balığı 92 Edam peyniri 85 Soya 85 Pirinç 81 Sığır eti 78 Çavdar unu 76 Mısır 72 Kazein 72 Patates 69 Buğday unu 58 Kuru maya 48 Jelatin 0 Protein Kalitesini Etkileyen Etmenler 1-Enerji İhtiyacının Karşılanması 2-Isı etkisi a) Yararlı etkisi: b) Zararlı etkisi: 3-Besin öğeleri yetersizliği. 4-Besin hazırlama ve tüketimindeki uygulamalar -Örnek protein: tam olarak kullanılan -İyi kalite protein: tama yakın kullanılan -Düşük kalite protein: tam olarak kullanılamayan olarak sınıflandırılabilir Besin Protein (g/100g) Besin Protein (g/100g) Yumurta 12.8 Susam 20 Dana eti 18.7 Yer fıstığı 25.5 Tavuk eti 19 Ceviz 15 Koyun 17 Fındık 12.6 Balık 19 Buğday 11.5 Karaciğer 20 Pirinç 7.1 Böbrek 16 Mısır 9.4 İnek sütü 3.5 Ekmek 7.8 Beyaz peynir(yağlı) 22.5 Makarna 11 Beyaz peynir(yağsız) 19 Patates 1.8 Çökelek(taze) 35 Ispanak 2.8 Çökelek(Kuru) 54 Taze fasulye 2 Kaşar p. 31 Lahana,pırasa,marul 1.7 Soya f. 35 Taze sebzelerin çoğu 0.5-1.5 Nohut 18.2 Muz 1.2 Mercimek 23.7 İncir 1.4 Fasulye 22.6 Taze meyvelerin çoğu 0.2-0.8 6 Amino Asit Metabolizması Bozuklukları Fenilketonüri hastalığı Bir metabolik bozukluktur. Vakaların % 95’inden fazlası bir enziminin eksikliğine bağlı olarak gelişir. Kanda fenilalanin amino asidi birikir Diyete dört haftalık bir gecikme ile başlamak zeka yaşında dört puanlık bir geriliğe yol açabilir. Beslenme tedavisine erken başlananlarda zeka yaşı normal sınırlar içinde kalır. Tedavisiz kalanlarda ağır zeka geriliği, pigment bozuklukları, nörolojik kusurlar ortaya çıkar. Ortalama 13.000 doğumda bir görüldüğü söylenebilir. Yenidoğanda belirli klinik belirtiler olmadığı ve sık sayılabilecek bir oranda görüldüğü için yenidoğanların taranması gerekir. Zeka geriliği ve diğer bozuklukların belirme zamanı ve derecesi beslenme tedavisine başlama yaşı ile çok ilgilidir. Bir çok ülkede ve Türkiye’nin bir çok yöresinde yenidoğanlar fenilketonüri bakımından taranmaktadır. Taramada en yaygın olarak topuktan alınan kan örneğinde analiz yapılarak teşhis edilir. Çölyak hastalığı Buğday gluteni ve diğer tahıllardaki benzer proteinlerin tüketilmesi sonucunda ortaya çıkan ve "glutene hassas bağırsak sistemi" olarak da bilinen bir hastalıktır. Çölyak hastalarında glutenin etkisi ince bağırsak üzerinde olmaktadır 7 Erken çocukluk döneminde (ilk 2 yaş) hastalığın klasik belirtileri ishal, kusma, iştahsızlık, karın şişliği, kilo kaybı, kabızlık ve büyüme geriliğidir Büyük çocuklarda ve yetişkinlerde ise tedavi edilemeyen veya nedeni bulunamayan kansızlık, kemik zayıflığı gibi durumlar da çölyak hastalığının belirtileri arasındadır. Çölyak hastalığında tek tedavi yöntemi ömür boyu sürdürülmesi gereken glutensiz diyet uygulamasıdır. 8