Untitled

advertisement
HKiVlO Bülteni Haziran 2001
Üniversitelerdeki Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği eğitiminde ders planlarında, öğrenci ve öğretim üyelerinin sayılarında farklılıklar olduğu İTÜ
ve YTÜ'de ABET kriterleri çerçevesinde ders planlarında bir düzenlemenin yapıldığı belirtilmiştir. Ders
planlarının oluşturulmasında, bir sistem içinde ve takım mantığı ile yaklaşılması gerektiği vurgulanmıştır.
Ayrıca eğitim - öğretim sonrasında meslek içi eğitime
ağırlık verilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
Özellikle gelişmiş ülkelerde lisans eğitimi sonrası
uluslararası çalışma olanağı yaratacak standartlarda
sertifika verilmesi çalışmalarının hızlandınldığı bir
dönemde gecikmeden Türkiye'de de bu yönde çalışma yapılması zorunluluğu ortaya çıkmıştır.
Kurultay'da etik kavramı özellikle ele alınmış,
sektörde gelişmenin sağlanması için yaşamımızın her
alanında birlikte ve hümanist etik anlayışı ile hareket
yeniden düzenlenmesi, kırsal ve kentsel alanlarda kamusal projelerin toplum yaranna uygulanması ve
çağdaş bir arazi yönetimi açısından çok önemli bir çalışma olarak görüyoruz. Türkiye'de kadastro
1930'lardan beri devam ettiği için, kadastro paftalannın güncelliğini yitirmiş olması ve bazılarının teknik
yeterliliğinin olmaması nedeniyle bir kaos yaşanmaktadır. Kamu arazilerinin günün teknolojisine uygun
bir şekilde envanterinin çıkanlması ,planlanması ve
yönetilmesi işlemlerinde Harita ve Kadastro sektörüne etkin rol verilmesi zorunluluğu vurgulanmıştır.
Kurultay kapsamında bilimsel ve teknolojik gelişmeler bildirilerle ele alınmış olup, uygulama sonuçlannı yansıtan bildirilerin sayı ve nitelik açısından
umut verici bir düzeyde olması olumlu bir gelişme
olarak dikkati çekmiştir.
Aynca çeşitli kurum ve kuruluşlarca sürdürülmekte olan projeler, projelerden elde edilen deneyimler,
yaşanan sorunlar aynntılı olarak konuşulmuş ve geleceğe yönelik sonuçlar ve öneriler ortaya çıkmıştır;
- Yeni Büyük Ölçekli Haritalann Yapım Yönetmeliği Bakanlar Kurulu Karan ve Başbakanlık Onayı
ile bir an önce yürürlüğe girmelidir.
- Uluslararası yaklaşımlar ışığında ulusal mesleki
politikalar üretilmeli ve geliştirilmelidir.
- Kamu, Özel Sektör ve Üniversiteler birlikte üret
meyi öğrenmelidir.
VIII. Beş Yıllık Kalkınma Planının temel amaç, ilke ve politikalan başlığı altında sektörümüzle doğrudan ve dolaylı ilgili olan;
- İnsan Gücü,
- Mühendislik ve Teknik Müşavirlik Hizmetleri,
- Harita, Tapu Kadastro, Coğrafi Bilgi Sistemleri
ve Uzaktan Algılama Sistemleri,
- Kamu Yönetiminin İyileştirilmesi ve Yeniden
Yapılanduılması,
Konuları ele alınmış, sonuç olarak bu planın
"amaç, ilke ve politikalarına kamu ve özel sektörümüzün henüz istenilen düzeyde hazır olmadığı da belirtilmiştir.
Bir ülkede üretimle ,eğitim ilişkisi kurulmadan
gelişigüzel üniversite kurumlan .bölümleri açılmamalıdır. Bu konunun önemle vurgulanması zorunluluğu ortaya çıkmıştır.
fiHilme.si çörektim vurgulanmıştır
îysUlerde Kamu Maliyesinin bozulması ile birlikte ABD ve İngiltere tarzı yeni politikalara geçiş anlayışları Türkiye'de taklit edilmeye başlandı. İç borçlanmanın yolu açılıp Sayıştay denetimine tabi olmayan fonlar yaygınlaştırılarak kamu kasalarının yasadışı boşaltılması yollan açıldı.
Ekonomik kalkınmanın engeli gösterilen ücret artışlarının en düşük olduğu 2000 - 2001 yıllarında ise
ekonominin durumu ortadadır.
Türkiye 20 yıldır uygulanan ve Yeni Dünya Düzenin dayattığı ekonomik politikalarla bugünkü durumuna getirilmiştir. Bu gerçek Prof.Dr. Oğuz
OYAN'ın bildirisinde sunduğu verilerle en açık biçimde ortaya konmuştur.
Sayın Prof. Dr. Ömer PEKER'in "bugün kim olduğumuz, dünkü tercihlerimizin sonucudur. Yarın ne
olacağımız bugünkü kararlarımızın sonucu olacaktır."
İfadesine uygun olarak sektörümüzü yarın nasıl görmek istiyorsak, kararlan bugünden almamız gerekmektedir.
8. Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı:
Bugün aldığımız kararlann sonucunu gelecek kurultaylarımızda değerlendirilmesi, alınan kararlann,
yapılan önerilerin yaşama geçirilmesi yönünde neler
yaptığımızı sorgulayan yeni bir gelenek oluşturulması,
Yeni çalışmalanmızda, araştırmalanmızda Odamızın geçmiş çalışmalannm kaynak olarak taranması,
eski çalışmalanmızdaki bilgi ve düşüncelerin olumlu
veya olumsuz yönleriyle rapor, bildiri, doktora tezlerinde veri olarak kullanılması, böylece Kurultay çalışmalarımızın Odamızın sürekli yenilenen belleği haline getirilmesi önerilerivle sonuçlanmıştır.
16
dir. 2005 yılında yürürlüğe girecek olan Hizmet Ticareti Genel Anlaşması (GATS) ve AB entegrasyonu sürecine bağlı olarak hizmetlerin serbest dolaşımı konusu ayrı bir olumsuz yapı ortaya koymaktadır.
Temiz toplum, temiz siyaset adına başlatılan operasyonlarda gelinen nokta nedir? Halkın çalınan parası
geri alınabilecek mi? Sorumlular bedel ödeyecekler
mi? Tarih bilincinden ve kültürel değerlerden koparılmış, emek ve toplumsal ilişkilere yabancılaştırılmış bir
yaşamın dayatıldığı bu sürece sessizce tanık olmaya
devam mı edeceğiz. Bu sorunlara olumlu yanıtlar verilememekte, büyük bir güven bunalımı yaşanmaktadır
Bu olumsuz sürecin; mesleğe saygı, sevgi ve meslek onuru ile insana yaraşır bir yaşam biçiminin yaratılarak aşılabilmesi için ülkenin ekonomik, sosyal, kültürel, siyasi tüm alanlarında üretim ve yönetim süreçlerine katılımın zorunluluğu açıktır.
31 Mart 01 Nisan 2000 tarihinde yapılan 37.01ağan
Genel Kurulda göreve getirilen Merkez Yönetim Kurulumuz, Onur Kurulu ve Denetleme Kurulu, Şube
Yönetim Kurulları ve temsilcilerimizin katılımı ile yoğun bir çalışma sürecinde ondört ayı geride bırakmıştır. Büyük bir özveri ile yürütülen çalışmalara gecegündüz demeden zaman ayıran, katkı koyan ve emek
harcayan temsilcilerimize, komisyon üyelerimize Şube
Yönetim Kurullarına ve diğer kurul üyelerine teşekkürlerimizi ve sevgilerimizi sizlerin adına bir kez daha
sunuyoruz.
1980'lerden buyana IMF ve Dünya Bankası'nın
Türkiye ekonomisini doğrudan etkiledikleri bir süreç
yaşanmaktadır. Dış borcumuz 125 milyar dolara iç
borcumuz 65 milyar dolara yükselmiştir. Türkiye
1950'lerden 2001'e uzanan ellibiryıllık bir dönemde en
zengin ile en yoksul aileler arasındaki gelir farkı 1843
kata ulaşmıştır. Sosyal içerikli Kamu yatırımlarından
tamamen vazgeçilmiştir. Üretim ekonomisi yerine rant
ekonomisi öne çıkarılmış ve özelleştirme adı altında
üretim sektöründeki KiT'ler bir bir tasfiye edilmektedir.
İktisatçılar Türkiye'de ekonominin iflas ettiğini/ettirildiğini vurgulamaktadırlar. Kişi başına ulusal gelirimiz 2 bin 847 dolar dolayına düşmüştür. Ülkemiz gelir dağılımında (kentsel ve kişisel) en bozuk ülkeler
arasında sokulmuştur.
Her kriz döneminin faturası ücretli çalışanlara, üreticilere, kent yoksullarına ve köylülere çıkartılmıştır.
Sosyal güvenlik, sağlık ve eğitim başta olmak üzere;
tüm temel haklar, sadece parası olanların yeterince yararlandığı bir anlayışa terkedilmiştir.
Ülkemizin kalkınmasının ve gelişiminin projelendirilmesinde, projelerin uygulanmasında büyük görev
ve sorumluluklar üstlenen Mühendis ve Mimarların
kamu kesiminde çalışanların ekonomik, demokratik ve
özlük haklarının çağın çok gerisinde bırakılması Mühendis ve Mimarların gözden çıkarıldığının fotoğrafını
ortaya koymaktadır. Kamu yatırımlarının durması ve
yaşanan son ekonomik krizle birlikte hem serbest çalışan hem de özel sektördeki ücretli Mühendis ve Mimarların yaşam savaşı verme konumuna düşürüldüğü
görülmektedir. Hepimizi zorlu bir süreç beklemekte-
10 Nisan 2000 tarih ve 24016 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan "Yapı Denetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararname" ve bu kararnameye göre çıkartılan
"Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği" ile Mühendislik ve Mimarlık Hizmetlerinin kamusal hizmet statüsü içinde yer almaktan uzaklaştırılması kar amaçlı
konuma getirilmesi ve kamusal denetimin özelleştirilmesi (ticarileştirilmesi) süreci yaratılmıştır. Odalar ve
TMMOB bu konuda başarılı bir çalışma sergileyerek
(bir-iki oda hariç) bir bütünlük içerisinde hareket etmiştir.
"Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği"nde; bulunduğu yüzyıla ve gelişen bilgi ve teknoloji ile birlikte ihtisas alanlarının görmezlikten gelinmesini ve yarım asır öncesinin "teknolojisi" (!) ile mühendislik uygulamalarının savunulmasını Türkiye için bir talihsizlik olarak değerlendirmekteyiz. Bu konuda Odamız
gerek Bayındırlık ve İskan Bakanlığı -Yüksek Fen Kurulu- ile ve gerekse Teknik Araştırma ve Genel Müdürlüğü ile görüşmelerde bulunmuş, konuyu yerel yönetimler bazında da yakından izleyerek (bazı meslek
disiplinlerinin etik yapıdan uzak girişimlerine rağmen)
olumlu bir noktaya taşımıştır. Her türlü projenin (alt,
17
HKİVİO Bülteni Haziran 2001
üst yapı vs.) araziye uygulanması (Aplikasyon) ve bunun Fenni Sorumluluğunun -TUS- Harita ve Kadastro
Mühendislerinin görevi olduğu, talebe bağlı tüm işlerde bu görevi SHKMM Bürolarının üstlenebileceği ilgililere anlatılmıştır.
Ayrıca TMMOB ve Odaların katılımı ile oluşturulan platform ve karşı duruş, konuyu yargı sürecine taşımıştır. Ve Anayasa Mahkemesi 595 sayılı KHK'yi
iptal etmiştir.
Yüksek Fen Kurulu; ilgili 595 sayılı KHK'yi birçok
hukukçudan görüş alarak hazırladık diyerek övünmekten, ülke gerçeklerini ve Meslek Odalarını hiçe sayarak, eleştiri ve katkılarını dikkate almayarak ben yaptım oldu bitti mantığı ile hareket etmekten hiç olmaya
Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra vazgeçmelidir. Ülkemizi bu manada kaosa itmenin hiçbir
kimsenin veya kurumun hakkı yoktur.
595 sayılı KHK'ye paralel olarak 3458 sayılı Mühendislik ve Mimarlık Hakkındaki Kanun ile 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği yasasının
bazı maddelerinde değişiklikler yapılmasına dair 28
Haziran 2000 tarihli 601 sayılı Kanun Hükmünde Kararname çıkarılmıştır.
Odamız bu değişiklikler ile gündeme gelen Uzman Mühendislik konusunda; Üniversiteler, Kamu
Kurum ve Kuruluşları ve Şubelerimizden görüş alarak
hangi alanlarda "Uzmanlık" olması gerektiği ve hangi
eğitim sonucu belgelerin verilmesine yönelik, geniş
kapsamlı yönetmelik çalışmalarını halen sürdürmektedir.
Ancak Yönetim Kurulumuzun Uzman Mühendislik yerine "Yetkin Mühendislik" kavramını, 5 yıl çalışma koşuluna karşı Harita ve Kadastro Mühendislik
Karnesi için uygulanmakta olan 2 yıllık süreyi daha
gerçekçi ve uygulanabilir görmektedir.
"3030 sayılı Yasa Kapsamı Dışında Kalan Belediyeler Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına
Dair Yönetmelik" in bazı hükümleri 13 Temmuz 2000
tarih ve 24108 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak
değiştirilmiştir. Değişiklik tasan halindeyken Yüksek
Fen Kurulu yetkilileri ile görüşmeler yapılmasına
rağmen öneri ve istemlerinizin ancak bir bölümü kabul
görmüştür.
Yüksek Fen Kurulu bu değişiklikle, Yapı Denetim
Uygulama Yönetmeliği ile uyum ve bir paralellik
sağlandığını ileri sürmektedir. Yapılan değişiklik nedeni ile Odamız yargı yoluna gitmiştir.
Yüksek Fen Kurulu, yargıya gönderdiği savunmasında özetle;
"Yapı"mn parsele uygulanması sürecinde; parsel
ve yapı'nın yer kontrol noktalarına göre (X,Y,Z) değerlendirilmesi, plankotesi, yapı köşe koordinat değerleri, subasman değerleri yatay ve düşey konumların
kontrolü Teknik Sorumluluk vb. değerlere gereksinim
duyulmadan ve ihtisas alanı da içermeyen bu işlemlerinin bir ip iskelesi kurularak her kesin yapabileceğini
savunmuştur. Fen, bilim ve teknoloji adına gelişen sürece yönelik görüş verme durumunda olan Yüksek Fen
Kurulu'nun hangi çağda kaldığını bu görüşü ortaya
koymaktadır.
Yüksek Fen kurulunun bütün uğraşına rağmen,
Temsilci ve Şubelerimizin başarılı girişimleri, İl/İlçe
Belediyelerinde ve Büyükşehir Belediyelerinin Tip
İmar Yönetmeliklerindeki değişikliklerle birlikte ülke
genelinde "Aplikasyon Belgesi" (planı) ve TUS konusunda Meslek Disiplinimizin olması gerekliliği, yetkisi ve sorumluluğu kabul edilmektedir. Bu süreçte Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Müdürlüğü'nün konuya bilimsel, teknik
ve ihtisas eğitimi alanlarına göre olumlu ve doğru bir
yaklaşım sergilediğini özellikle belirtmek isteriz. Konuya ilişkin yargı süreci sürmektedir.
18 Nisan 1999 gün ve 23670 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren "Devlet Memurlarının Görevde Yükselme Esaslarına Dair Genel Yönetmelik" çerçevesinde ilgili Genel Müdürlük ve bağlı
bulunduğu Bakanlık nezdinde konuya ilişkin yönetmelikler gündeme gelmeye başlamıştır. Bu aşamada
ilgili Genel Müdürlük ve Bakanlık düzeyinde görüşmelerde bulunarak meslektaşlarımızın üst düzey yönetimlerde görev almalarını kısıtlayıcı bazı hükümlerin kaldırılması yönünde olumlu gelişmeler sağlanmıştır.
28 Mayıs 1998 tarih ve 23272 sayılı Resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 4342 sayılı Mera ya-
18
HKMO Bülteni Haziran 2001
sası ile: mera, yaylak, kışlak ve Kamuya ait otlak ve
çayırların tespiti, tahdidi ve dolayısı ile Harita ve Aplikasyon işlemlerinin yapılması gündeme gelmiştir.
ucuz hizmet satınalmasına karşı çıkması elbette düşünülemez. Ancak Odamız bu yaklaşımı sergileyen büro
ve şirketleri yakından izleyerek nitelikli ve kadastral
standartlara uygun üretim yapmalarının denetimini
sağlama ve sağlatmayı da bir kamu görevi saymaktadır.
Bu hizmetlerin satın alınmasında fiyat analizleri ve
birim fiyatların gerçekçi bir şekilde belirlenmesi gereği
vardır. Mühendislik proje hizmetlerinin fiyat analizleri
ve birim fiyatları hazırlanırken tüm girdilerin dikkate
alınması, yönetmeliklere uygun kaliteli, doğru,
eksiksiz ve kullanılabilir bir ürün oluşturulması önem
taşımaktadır. Konuya yönelik Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü -TÜGEM- ziyaret edilerek Genel Müdürlük ve Daire Başkanlığı düzeyinde ortak toplantılar yapıldı. Yapılan görüşmelerde söz konusu bu hizmetin Harita ve
Kadastro Mühendisliği hizmetleri arasında olduğu,
gerçekçi olmayan fiyat analizleriyle oluşturulan birim
fiyatlarda iş tanımlamasının eksik yapıldığı, keşif bedellerinin çok düşük tutulduğu belirtildi. Serbest Harita ve Kadastro Mühendislik Müşavirlik Büroları
(SHKMMB)'nın 2000 yılı için bu fiyatlarla çıkılan ihalelere katılım göstermeyecekleri kendilerine belirtildi.
Ülkemizin köklü kuruluşlarından olan ve Harita ve
Kadastro sektörünün lokomotif olarak bilinen ve Anayasamızla teminat altına alınan "Mülkiyet" hakkının
kurulması, değişiklik işlemlerinin yapılması ve mülkiyetin korunması görevleri arasında yer alan Tapu ve
Kadastro Genel Müdürlüğünde son iki yıldır anlaşılması güç bir sürecin yaşandığına tanık olmaktayız.
Üst düzey yöneticiler ile birlikte kurumda bir çok
yöneticinin istem dışı olarak ya emekliliğe zorlandığı
ya da görevlerinden alınarak dört bir yana sürüldüklerini hep birlikte yaşadık.
Bu süreçte SHKMM Büro/Şirketlerimiz büyük bir
kararlılık göstererek anılan ihalelere katılmadılar.
Mesleğimizin bir onura ve saygınlığı olduğunu hiç
unutmadılar. İhaleye çıkılan fiyatlar ile köle düzeyinde
çalışmayı ve teknik eleman çalıştırmayı kabul etmediler. Ancak bazı büro ve şirketler bunu fırsat bilerek katılım sağladılar. Fakat bugün pek çoğunun işleri bitirmediği ve büyük sıkıntı içinde olduğu bilinmektedir.
Kurum yetkilileri ile yapılan görüşmelerde bu sürecin kurumu yıpratacağı gibi kurumda çalışanlarımızın
zarar göreceği, çalışma barışının bozulacağı ve iş veriminin düşeceği belirtildi.
İstem dışı görevden almanlar ya da görev yeri değiştirilenler yargıya başvurarak eski görevlerine dönmeye başladılar.
TÜGEM yetkilileri ile odamız birim fiyat komisyonu ile ortak toplantılar yapılarak fiyat analizi ve birim fiyat konusunda 2001 yılı için çalışmalar yapıldı.
Odamızca hazırlanan "Birim Fiyatlar ve Analizi", "Yapım ve Kontrol Şartnamesi" ve "Sözleşme Tasarısı"
hiçbir ücret talep edilmeden TÜGEM yetkililerine sunuldu. İstemimizin %70 oranında 2001 yılı fiyatlarına
yansıtılması olumlu bir gelişme olarak değerlendirilebilir.
Özellikle 22 adet Bölge Müdürlüklerinde, 45 adet
Bölge Müdür Yardımcılığı kadrosuna yapılan atamalarda 38 adedinin teknisyen, tekniker, arşiv görevlisi
vb. olması yılların güzide kurumunu ne yazık ki hem
incitmiş hem yıpratmış hem de geleceğine gölge düşürmüştür.
Odamızın kuruluş yasasından aldığı görev ve sorumlulukla; sektörümüzün büyük kurumları arasında
yer alan Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nde yaşanan bu sürece sessiz ve seyirci kalması beklenemezdi. Üyelerimizin aileleri parçalanarak sürgün edilmeleri, görevden alınarak mağdur edilmeleri ve üzerlerine
baskı kurulması ve sinsice bir oyunla Harita ve Kadastro Mühendisliği kimliğine karşı açılan kine, nefrete, şoven yaklaşıma dayalı anlaşılmaz savaşım asla ka-
Ancak bazı mera il komisyonlarınca işlerin ihaleye
çıkarılmasında istenilen koşulların aranmadığı ayrıca
ihaleye katılan bazı SHKMM Büro ve Şirketlerin ihale
indirimini yüksek tuttukları ve bir çok sıkıntı ile karşı
karşıya geldikleri görülmektedir.
Kamu Kuruluşu niteliğindeki Odamızın idarelerin
19
HKıvîO Bülteni Haziran 2001
Reformu Genel Müdürlüğü, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü, Türkiye Cumhuriyeti Karayolları Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşleri kurum olarak katılmışlardır.
bul edilemezdi.
Bu zihniyet ile sabah uykudan uyananlar, Serbest
Harita ve Kadastro Mühendislik Müşavirlik Hizmetlerindeki "proje Müellifi"nin o andaki yasa ve yönetmelikler çerçevesinde ifade edilen hizmetleri yapmaya
yetkili olup olmadıklarını belgeleyen ve mühendislik
hizmetlerinin genel ilkelerine uygunluğu yönünde yapılan ve Odamız birimlerince ciddi bir şekilde yürütülen "Mesleki Denetim" işlemini aramaması aslında
Odamıza, meslek disiplinimize açılan savaşın ayrı bir
parçası idi. Odamızı ve Türkiye'mizi tanımadıkları ve
bilmedikleri belli olan bu düşünce ve zihniyet Mesleki
Denetimin kendi yetkilerinde olduğu düşüncesinden
hareketle maalesef bu sürece girdiler. Ve aslında bu
yaklaşım ile kamusal görevlerini yerine getirmedikleri için suç işleme konumuna düştüler.
Odamızın yasa tüzük ve yönetmelikler gereği kamu
yaran yönünde, mesleğin gelişimi, onuru ve etik yapısı
içerisinde ifade edilen mesleki denetim işlemi dahil
her alanda denetleme görevi bulunmaktadır.
Bir önceki Bültenimizde "Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlüğü'nde Neler Oluyor" başlıklı yazıda bir
önemli nokta da bu süreçte "gerek kurumda ve meslek
disiplinimiz çevrelerinde ve gerekse kamuoyunda
açıklanan atama ve yönetim tercihleriniz, MERLİS
(Marmara Deprem Bölgesi Arazi Bilgi Sistemleri) ve
TAKBİS (Tapu ve Kadastro Bilgi Sistemleri) projeleri
ve ihaleleri arasında bir bağlantı olup olmadığının
yüksek sesle konuşulmaya başlanmasıdır" ifadesi yer
almıştı.
Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'ndeki gelişmeleri yakından izlemekte olup, sizlere aktarmaya devam
edeceğiz.
36. Çalışma döneminde başlatılan "Türkiye'de Arazi Toplulaştırması Sorunlar ve Öneriler" konulu çalışma, 13-14 Aralık 2000 tarihinde gerçekleştirilen "Kırsal Alan Düzenlemesi - Arazi Toplulaştırma Sempozyumu" ile sonuçlandırıldı.
FIG (Uluslararası Ölçmeciler Federasyonu) II.
Başkanı Prof. Dr. Holger MAGEL'in de katıldığı sempozyuma Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Tarım
Özellikle sempozyum sonuç bildirgesinde; ülkemiz
kalkınmasında büyük katkı sağlayacak Kırsal Alan
Planlaması ve Düzenlemesi kapsamında yer alan Arazi Toplulaştırma çalışmalarını koordine edecek yasal
düzenlemelerin gerekliliği ifade edildi.
Sempozyumda sunulan bildiriler ve tüm kurum
temsilcilerinin katıldığı panel ve sempozyum sonuç
bildirgesi sempozyum kitabı olarak basım aşamasındadır.
Odamız çalışmalarının değerlendirilmesi, Oda politikalarının belirlenmesi sürecindeki işleyiş, temsilci,
üye ve TMMOB ilişkileri ve gündemdeki diğer konuların görüşülmesi içerikli Şube Başkanlar Kurulu toplantısı bu dönemde iki kez gerçekleştirildi. Toplantılara Oda Denetleme ve Onur Kurulu temsilcileri de katılmışlardır. Toplantılarda özellikle gündemdeki gelişen sürece ilişkin alınan ortak kararlar ivedilikle uygulamaya konulmuştur.
İki yılda bir gerçekleştirilen 8. Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultay'ı bu dönem 19-23 Mart
2001 tarihleri arasında yapıldı.
500 delegenin katılımı ile gerçekleştirilen Kurultaya 900 üyemizin görev yaptığı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nün 12 delege ile katılımı Genel Müdürlük ve Oda tarihinde yerini almıştır. Ancak bir çok
Kamu Kurum ve Kuruluşun konuya Ulusal bir bakış
ve Meslek Disiplini çerçevesinde yaklaşımı ile katılımın istenilen düzeyde olduğu görüldü
Kurultay'a üniversitelerimizden ciddi bir şeklide
katılım ve destek sağlandı. Bilimsel ve uygulamaya
yönelik bildiri ve panellerin yer aldığı kurultayda teknolojik gelişmelere teknik sergide geniş yer verildi.
Günümüzde üçüncü bin yıla girilirken Meslek Disiplinimizin gerek Ulusal ve gerekse Uluslararası boyutta
vizyon ve misyonu gündeme getirilerek Üniversitelerimize, bilim insanlarına uygulayıcılara büyük görev ve
20
HKMO Bülteni Haziran 2001
sorumluluklar düştüğü vurgulandı. Açılış konuşmalarını bazı teknik bilgileri ve sonuç bildirgesini bültenimizin bu sayısında sizlere iletiyoruz. Kurultayımızda
bizi yalnız bırakmayan kurum, kuruluş ve kişilere
özellikle teşekkür ediyoruz.
tılım sağlanmış, Panel ve diğer etkinliklerine destek
verilmiştir. Özellikle üye yoğunluğunun fazla olduğu
illerde düzenlenecek toplantıların yararlı olacağı görülmektedir. Önümüzdeki süreçte bu tür toplantılara
öncelik verilecektir.
Coğrafi Bilgi Sistemim Uluslar
Arası Sempozf umu
İl/İlçe temsilcilerimizin etkinlik alanları içerisinde
Odamızı, Meslek Disiplinimizi temsil ettikleri ve bu
nedenle görev ve sorumluluklarının ağır olduğu bilinmektedir.
TMMOB Danışma Kurulunda Odamızca yapılan
öneri doğrultusunda TMMOB-GIS (Coğrafi Bilgi Sistemleri) çalışma Gurubu oluşturuldu. Odamızca Sekreteryası yürütülen GIS çalışma gurubu çalışmalarını
sürdürmektedir. Odamızca TMMOB adına Eylül
2002'de "Uluslararası GIS Sempozyumu" düzenlenmesi için TMMOB'den olur alınmış olup, etkinlik çalışmaları başlatılmıştır.
TMMOB ile ilişkilerimiz bu dönem yoğun bir şekilde sürmektedir. TMMOB çalışma gruplarında görev
alarak katkı verilmektedir. Özellikle gündemdeki yasa
tasarıları konusunda Odamız görüşleri zamanında iletilerek TMMOB görüşünün oluşumunda katkı sağlanmaktadır.
Evet on dört ay boyunca Komisyonlar, Temsilcilikler, Şube Yönetim, Denetleme, Onur ve Merkez Yönetim Kurulları olarak geniş bir aile yapısı ile mesleğimiz
adına onurlu ve saygılı işler yaptığımıza inanıyoruz.
lif il Ölfekli Haritaların Yapsm
(BÖHYY)'nin günün gelişen bilim ve teknolojisine
uygun olarak yeniden düzenlenmesi konusunda, Bakanlıklar Arası Harita İşleri Koordinasyon Kurulu toplantısında daha önce yürütülen çalışmalardaki eksiklikler ifade edilerek Odamızın istemi doğrultusunda ilgili tüm Kurum ve Kuruluşların katılımı ile çalışmalara yeniden başlanılmıştır.
Sevgi ve saygılarımızla.
AŞBAK ANLIK,
Üniversiteler, Kamu Kuruluşları ve Özel Sektör
temsilcilerinin katılımı ile oluşturulan çalışma grupları
yoğun bir şeklide çalışmalarını sürdürmektedirler.
Amaç Ağustos ayı içerisinde Bakanlar Kurulu onayı
ile bu yönetmeliğin yürürlüğe konulmasıdır.
MHP Genel Başkanı Devlet
Bahçelı'mr yurtdışı
seyahatlerinde yerine vekil
olarak bıraktığı Devlet Bakanı Şuayip
Üsemnez'e bağlı Tapu ve Kadastro
Genel Müdiirlüğü'ndeki yolsuzluk
soruşturmasıyla sarsıldı.
Cumhurbaşkanı Ahmet
Necdet Sezer Ulaştırma
Bakanlığrtıdan sonra
MHP'li Devlet Bakanlığı'na
da mektup gönderip soruşturma
açılmasını istedi.
Tapu ve Kadastro Bilgi İşlem
SistemMn (TAKBtS) tümüyle
bilgisayarlaşması için Devlet
Bakanlığı tarafından geçen
sonbaharda ihale açıldı, thale
komisyonu bilgisayar sisteminin
Ankara'da oluşturulacak temel
altyapısı için 10 milyon 650 bin dolar
fiyat biçti. Ancak ihalenin bedeli 150
milyon dolar olarak ilan edilince
altyapı ve sistemin uçbirimleri
arasındaki fark dikkati çekti.
İhale, katılan 4 firma arasından
Havelsan A.Ş.'ye verildi. Bu arada
Maliye Bakanlığı'na ihaleyle ilgili
gelen bir dosyada, TAKBÎS projesinin
Meslek Disiplinimize ilişkin çalışma alanlarının irdelenmesi, tespit edilmesi, görev ve sorumlulukları,
meslek içi eğitim, mesleki etik vb. çerçevesinde Kurum ve Kuruluş bazında da değerlendirilmesi ikibinli
yıllarda mesleğimizin vizyon ve misyonu içerikli "İstihdam Projesi" çalışmaları başlatılmış ve İzmir Şubemiz sekreteryalığında yürütülmektedir.
Şileler ıe TMMOB lllşkllari;
Şubelerimiz çalışma programlan çerçevesinde etkinliklerini sürdürmektedirler. Bir çok Şube başkanlığında düzenlenen üye-temsilci ortak toplantılarına ka-
\
~>0 milyon dolara
yapılabileceğine ilişkin bir
fizibilite çalışmasına ait
doküman bulunda Maliye
Bakanlığı bürokratları ihaledeki
rakamlar üzerinde tereddüte düştü.
İhaleye katılan firmalaruı Ankara
DGftFye ihaledeki aşın flyatlandırma
ve rüşvet iddiaları konusunda suç
duyurusunda bulunmaya
hazırlandıkları öğrenildi.
Bu arada Cumhurbaşkanı Sezertn
Mayıs ayının sonlarında Devlet Bakanı
Şuayip Üşemnez'e gönderdiği 'Çok
Gizli' mektupta, sözkonusu ihalenin
soruşturulmasını istedi.
Devlet Bakanı Üşenmez, Cumhurbaskanhğı'nın kendisine gönderdiği
mektup üzerine konuyu önce bakanlığı
bünyesindeki müfettişlere incelettiğini
bildirdi Rapordaki bilgilerin ne yönde
olduğunun sorulması üzerine
Üşenmez, raporun 'Gizli' olduğunu
söyledi. Üşenmez kendi müfettişlerinin
hazırladıkları raporu Başbakanlık
Teftiş Kurulu'na gönderdiğini,
Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun konuyu
incelemeye aldığını bildirdi.
■ ANKARA/ANKA
21
/ -,'-■
\ « . ;;. v.
.
**1 *-^
■
■
/
HKİVÎO Bülteni Haziran 2001
hendislik-Mimarlık alanındaki meslek disiplinlerinin çeşitliliği mevcut iken Bayındırlık İskan Bakanlığı Yüksek Fen Kurulu'nun halen her türlü yapının araziye aplikasyonunu su terazisi ve ip iskelesi kurularak yapılacağını savunmasını anlamak
olası değildir. Bu gelişmelere kapalı kapılar ardında rant uğruna alkış tutan ve yönlendiren bazı meslek disiplinlerini de anlamak ola-
Bilindiği üzere;
2 Eylül 1999 tarih ve 23804
sayılı
resmi
Gaze-te'de
yayımlanarak yürürlüğe giren
3030 sayılı yasa kapsamı dışında
kalan Belediyeler Tip İmar Yönetmeliği'nde
Değişiklik
Yapılmasına Dair Yönetmeliğin
sı değildir. Bu anlayışın tespit
57.
ve
58.
maddelerinde Baymdirllk ve Iskan
Teknik Araştırma edilerek her platformda eleştirilaplikasyon
Belgesi
(planı),
aplikasyon ve Fenni Mesuliyet (TUS) ile ilgili
düzenlemeler yapılmıştır.
Ancak, 13 Temmuz 2000 tarih
ve 24108 sayılı resmi Gazete'de Uygulama Genel
yayımlanan yönetmeliğin 12. ve Müdürlüğü konuya teknik
13. maddelerinin değişiklikleri
bilgi birikimi ve deneyimi
ile Aplikasyon işlemleri ve Fenni
Mesuliyet konusunda bazı
belir-
lto ĞO ru
9 bir yaklaşım
sizlikler yaratılmıştır.
mesinin tüm mühendis ve mimarların görevi olduğunu düşünüyoruz. Yüksek Fen Kurulu;
adına yakışır ve kuruluş yasası
çerçevesinde hareket etmeli ve
Harita ve Kadastro Mühendisliği
ile diğer meslek disiplinlerine
saygılı olmalıdır.
sergîier iken Yüksek Fen
Kurulu (?) ise ne yazık ki
bilgi ve gelişen
teknolojiden uzak yarım
Yapılan bazı toplantılarda Meslek
asır öncesi uygulanmakta
disiplinimizi anlamadan, tanımadan ve bilmeden
olan yöntemleri önermekte
yorum yapmalarını asla kabul etmiyor ve bu
ve savunabilmektedir.
Süreç içerisinde algılamakta
güçlük çektiğimiz gelişmelere tanık olduk. Bayındırlık ve İskan
Bakanlığı Teknik Araştırma Uygulama Genel Müdürlüğü konuya
teknik bilgi birikimi ve deneyimi ile doğru bir
yaklaşım sergiler iken Yüksek Fen Kurulu (?) ise ne
yazık ki bilgi ve gelişen teknolojiden uzak yarım asır
öncesi uygulanmakta olan yöntemleri önermekte ve
savunabilmektedir. Bu yaklaşım ülkemizin gelişmiş
ülkeler düzeyine neden gelemediğinin tipik bir
örneğini sergilemektedir.
anlayışı Meslek disiplinimiz adına kınıyoruz.
Yüksek Fen Kurulu'nun Danıştay 6. Dairesi
Başkanlığı'na vermiş olduğu savunmayı tüm üyelerimizin bilgilendirilmesi amacı ile yayımlıyor ve
konuya yönelik Odamız görüşlerine de sizlerle
paylaşmak adına yer veriyoruz.
Yüksek Fen Kurulu'nun tüm olumsuz tavırlarına karşın B.İ.B. Teknik Araştırma ve Uygulama
21. yüzyıla girilen günümüz sürecinde; Kent
Genel Müdürlüğü'nün konuya yaklaşımına ilişkin
Bilgi Sistemleri kurulması, düzenli ve çağdaş kent- bazı yazılarını da sizlere sunuyoruz.
leşme sürecinin yaratılması ve gelişen teknoloji ile
birlikte bilginin ortak kullanımı ve özellikle Mü-
HKMO Bülteni Haziran 2001
T.C.
BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI
HUKUK MÜŞAVİRLİĞİ
ANKARA
Sayı : B.09.0.HKM.0.00.00.00/
Konu : 93-A-2630/801
15.01.2001
Bilindiği üzere; fenni mesuliyete ilişkin düzenleme 3194 sayılı İmar Kanunun 28. maddesinde yer almaktadır. Bu
maddenin ikinci paragrafında "Yapının nev'ine, ehemmiyetine ve büyüklük derecesine göre; proje ve eklerinin
tanziminin ve inşaat kontrolünün 38. maddede belirtilen meslek mensuplarına yaptırılması mecburidir" düzenlemesi
getirilmiştir.
Yine dava konusu ile ilgili olan ve 28. maddede atıf yapılan, yapı projelerinin hazırlanması ve uygulanmasına ilişkin
3542 sayılı Kanunla değişik 38/2 maddesinde ise "Yapıların, mimari, statik ve her türlü plan, proje, resim ve
hesaplannm hazırlanmasını ve bunların uygulanmasıyla ilgili fenni mesuliyetleri, uzmanlık konularına ve ilgili
kanunlarına göre mühendisler, mimarlar ile görev, yetki ve sorumluluklar yönetmelikle düzenlenecek olan fen adamlan
deruhte ederler" hükmü de bulunmaktadır.
Her iki madde hükmü birlikte değerlendirildiğinde; fenni mesuliyetin projelerin uygulanması (yapılaşma) ile ilgili
olduğu, bu bağlamda, projelendirme (proje hazırlanması) ile bu projelerin uygulanmasının birbirinden ayrılması
gerektiği, yapı ile ilgili projelerin hazırlanması hangi uzmanlık alanına giriyorsa fenni sorumluluğun aynı meslek grubu
elemanlarınca ayn ayn yürütülmesinin teknik gerekleri göre zorunlu olduğu, günümüzde uzmanlaşmanın gerekliliği ve
mimarlık ve mühendislik eğitiminde de farklı müfredatın uygulanması nedeniyle, projelerin hazırlanması ve
uygulanmasının ilgili meslek mensuplannca icra edilmesini gerekli ve zorunlu kıldığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu durumda, aplikasyon belgesi bir proje olmayıp, niteliği itibariyle ölçekli krokidir. Proje özelliği olmamasından
dolayı bu belgenin hazırlanmasında ve uygulanmasında ayrıca uzmanlığa gerek bulunmamaktadır.
Davacı vekilinin, aplikasyon belgesi (proje) şeklindeki ifadesi, bilimsel verilere ve teknik icaplara uygun olmayan
gösterimdir. Kabul edilmesi de mümkün değildir.
Aplikasyon, onaylı haritaya göre arazi üzerinde bir parseli kazıklarla belirtme işidir. Buna karşılık genel anlamıyla
proje ise, yapı sahibinin isteğine göre yapılacak bir yapıyı, belli bir izlenceye göre inşa edilecek bir yapı bütününü, bir
makina ya da bir kuruluşu plan durumunda gösteren çizim olarak tanımlanmaktadır.
05.08.1985 tarih ve 18883 sayılı Resmi Gazetede yayımlanaak yürürlüğe giren Mimarlık ve Mühendislik Hizmetleri
Şartnamesinin 9.1.3. maddesinde, uygulama projesini: Belli bir yapıya ait onanmış kesin projeye göre, bu safha için
gerekli gelişmeleri, detaylara uygun ölçüde mimari elemanlan, statik ve tesisatın inşaatı etkileyen ölçülerini, detay
referanslannı ve gereç açıklamalanm kapsayan ve inşaatın her safhasında büro ve şantiyede kullanılabilecek nitelikte
hazırlanmış olan projeler olarak tanımlamaktadır.
Sunulan bilgi ve belgelerin ışığında, aplikasyon belgesi mimari projeyi hazırlamaya yönelik referans (belge)
olmaktadır. Bu bağlamda da aplikasyon belgesinin bir proje türü olmadığı açık bir şekilde anlaşılmaktadır.
24
HKMO Bülteni Haziran 2001
Uygulamaya yönelik olarak; projenin belediyece kabulüyle verilen inşaat ruhsatını takiben vaziyet planına ve
ölçülerine göre bina parseldeki yerine işaretlenerek bu işe uygun bir ip iskelesine ve mümkünse röperlere bağlanır.
Bundan sonra temel kazısına başlanabilir. Bu uygulamayı inşaat fenni mesulleri olan mimar ve/veya inşaat mühendisi
ve yardımcısı durumundaki fen adamları, varsa müteahhidin aynı tür meslek adamları yaparlar. Anılan meslek
adamlarının öğretiye dayalı formasyonları, bilgi ve becerileri sözü edilen uygulamayı kapsamaktadır. Bu uygulamada,
parsel aplikasyonu işinde olduğu gibi, harita mühendisine yaptırılmasını zorunlu kılacak özellikler bulunmamaktadır.
Başka bir anlatımla, aplikasyon belgesinin hazırlanması ve uygulaması işi harita mühendisi tarafından yapılacağı gibi,
bu konuda gördükleri mesleki öğretim yönünden yukarıda sayılan meslek mensupları tarafından da yapılabilecek
olmasıdır.
Bu durum karşısında, davacı vekilinin, aplikasyon belgesinin hazırlanmasında ve uygulanmasında harita ve kadastro
mühendisliği dışında herhangi bir meslek disiplinince yürütülmesi mümkün değildir iddiası; haksız, yersiz ve
mesnetsizdir.
Hukuk normunda kanunlar en üst sırada yer almakta olup, yönetmelikler nitelikleri gereği dayandıkları üst hukuk
normuna aykırı nitelikte hüküm ihtiva edemezler. Bunun yanı sıra, fenni mesuliyeti üstlenecek meslek mensuplarının,
gördükleri mesleki öğretim ve edindikleri uzmanlık alanları dikkate alınarak düzenleme yapılması gereği vardır. Başka
ifadeyle, uzmanlık gerektirmeyen bir konuda uzmanlık aranması ve birden fazla meslek mensubunun yetkin olduğu
konuda (aplikasyon belgesinin hazırlanması ve uygulanması) sadece bir meslek mensubunun (harita mühendisinin)
yetkili olduğunun belirtilmesinin, bilimselliğe ve teknik icaplara göre uygun olmayacağı düşünülmüştür.
Bu nedenlerle, 13.07.2000 tarih ve 24108 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve dava konusu
edilen yönetmelik değişikliğine gidilmiştir. Yönetmelik değişikliği ile Tip İmar Yönetmeliğinin 57. ve 58. madde
hükümleri, 3194 sayılı İmar Kanununun 38. maddesi hükmüne uygun hale getirilmiştir. Böylece fenni mesuliyetin
üstlenilmesinde, meslek mensuplarının mesleki disiplinleri dikkate alınarak düzenleme yapılmıştır. Yapılan düzenleme
kamu yararına ve teknik icaplara uygun olan düzenlemedir.
Davacı vekili tarafından ileri sürülen harita mühendisliğinin gerektirdiği fenni mesuliyet hizmetinin, diğer meslek
disiplinlerince yerine getirme olasılığı nedeniyle telafisi olanaksız zararlar meydana geleceği iddiası hukuki ve yasal
dayanaktan yoksun bulunmaktadır.
Bu nedenle Bakanlığımızca yapılan işlemde kanun ve mevzuata aykırı bir husus bulunmadığından reddi
gerekmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 4001 sayılı Kanunla değişik 27/2. maddesine göre, yürütmenin
durdurulması karannm verilebilmesi için idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması ve idari işlemin uygulanması halinde
telafisi güç veya imkansız bir zararın doğması şartlarının birlikte bulunması öngörülmüştür.
Dava konusu işlem hukuka uygun bulunduğundan, işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız bir
zararın doğması da söz konusu olamaz. Bu itibarla yürütmenin durdurulması talebinin de reddi gerekmektedir.
SONUÇ
Yukarıda açıklandığı üzere haklı bir sebebe dayanmayan yürütmenin durdurulması talebinin ve davanın reddine,
yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep ederim. EKLER
EK-1
Mimarlık Mühendislik
Hizmetleri Şartnamesi
Şahin YILDIRIM
Bakan a.
Müsteşar Yardımcısı
25
HKİVİO Bülteni Haziran 2001
DANIŞTAY 6. DAİRE SAYIN BAŞKANLIGI'NA
DURUŞMA İSTEMİ VARDIR
DOSYA NO
: 2000/5116
ANKARA: 15.03.2001
C. CEVAP VEREN
: TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası
(DAVACI)
VEKİLİ
: Av. Hulusi Coşkun Necatibey Cad. No: 58/18 Kızılay/Ankara
KARŞI TARAF
: Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Ankara
(DAVALI)
KONUSU
mizden oluşmaktadır.
: Davalı İdarenin 15.01.2001 tarihli cevap dilekçesine karşı yanıtlarımız ve duruşma istemi-
CEVAPLARIMIZ
1- 3194 sayılı İmar Yasası'nın fenni sorumlularla ilgili 28. Maddesi 1. Fıkrasında yapının fenni sorumluluğunu üstlenen meslek mensuplarının yapıyı "ruhsat ve eklerine" uygun olarak yaptırmak, 2. fıkrasında ise "yapının proje ve eklerinin" düzenlenmesinin ve denetlenmesinin 38. maddede belirtilen meslek mensuplarına yaptırılmak zorunluluğu yer almaktadır.
Bu maddenin göndermede bulunduğu 38. maddenin 1. fıkrasında hali hazır harita ve imar planlarının hazırlanması ve
uygulanmasının fenni sorumluluğunun harita ve imar planlarının hazırlanması ve uygulanmasının fenni sorumluluğunun harita mühendisleri, mimarlar ve şehir plancıları tarafından üstlenebileceği belirtildikten sonra yapı aşamasının düzenlendiği 2. fıkrasında yapılan mimari, statik ve her türlü plan, proje, resim ve hesaplarının düzenlenmesi ve uygulanması ile ilgili fenni sorumluluğun hangi meslek mensupları tarafından üstlenebileceği tek tek sayılmayıp "uzmanlık konularına ve ilgili yasalarına göre mühendisler, mimarlar" tarafından üstlenebileceğinin belirtilmesiyle yetinilmiştir. Mimari proje ile ilgili işlerin mimarlar, statik projesinin de inşaat mühendisleri tarafından yapılacağı konusunda her hangi
bir duraksamaya yer olmadığına göre yapının diğer hangi işlerinin hangi mühendislik alanlarmca düzenlenip denetlenebileceği belirsiz kalmaktadır. Söz konusu fıkra ile bu konuda getirilen açıklık sadece "uzmanlık konularına ve ilgili
yasalarına göre" tanımlaması ile sınırlı kalmaktadır. Yukarıda açıklandığı üzere, burada sözü edilen "her türlü plan,
proje, resim ve hesap"tan mimari ve statik proje ile ilgili alanlar dışında kalanların amaçlandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mimari ve statik proje ile ilgili alanlar dışında kalanların amaçlandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mimari ve
statik projelerin dışında yapı ile ilgili hangi işin düzenleme ve uygulanma sorumluluğunun hangi mühendislik alanlarınca üstlenilebileceğinin saptanabilmesi için ilgili kamu kurumunca (Valilik veya Belediye) istenilen belgelerin içerik
yönünden doğrudan hangi mühendislik uzmanlık alanında bulunduğunun araştırılması gerekmektedir.
Yapı ruhsatı için ilgili kamu kurumunca mimari proje ile birlikte bu proje eki olarak "aplikasyon belgesi" istenilmektedir. Bu belgenin düzenlenebilmesi için de önce "arazi plankotesi"nin yapılması zorunludur. İlişikte sunulan somut "aplikasyon belgesi" örneği ile "arazi plankotesi" örneğinin incelenmesi halinde kolayca görüleceği üzere mimari proje eki
olarak istenilen bu belgelerin düzenlenmesi ve doğal olarak da arazide uygulanması işi harita mühendisliğinden başka
hiçbir mühendislik uzmanlık alanı içinde değildir. İmar Yasası'nda açıkça belirtilmeyen konularda işin yapılması ve uygulanması sorumluluğunun uzmanlık alanı esasına göre düzenlenmesi gerekir. İdarelerin taktir yetkisinin kamu yaran
ve hizmet gerekleri ile sınırlı olduğu bellidir. Sözü edilen 28. ve 38. maddelerde de işin mühendislerce uzmanlık konularına göre üstlenilebileceği buyurulduğuna göre harita ve kadastro mühendisliği uzmanlık alanında bulunan "aplikasyon belgesi" düzenleme ve uygulama sorumluluğunun (arazi plankotesi ile birlikte) diğer mühendislik alanlarınca üstlenilmesine olanak yoktur. Bu yönden dava konusu yönetmelik değişikliği işin uzmanlık konularına göre üstlenileceğine
ilişkin yasal ilkeye açıkça aykın olduğundan iptal edilmesi gerekir. Aplikasyon belgesi konusunda aşağıda daha ay-nntılı
açıklamalarda bulunulacaktır.
26
HKÎVÎO Bülteni Haziran 2001
2- 3194 Sayılı Yasa uyarınca Bayındırlık Bakanlığınca bu esasa uygun olarak yürürlüğe konulan 3030 sayılı Yasa kapsamı dışında kalan belediyeler tip imar yönetmeliği 57. madde 3-a bendinin aplikasyon belgesinin harita mühendisi tarafından düzenleneceğine ilişkin kuralı ile 58. maddesinin mimari projenin parsele aplikasyonu ile ilgili fenni mesuliyetin harita mühendislerince üstlenileceğine ilişkin kuralı 13 Temmuz 2000 gününde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe konulan dava konusu yönetmeliğin 12. ve 13. maddeleri ile yürürlükten kaldırılmıştır. O halde uyuşmazlığın
özünü yapının aplikasyon belgesinin düzenlenme ve uygulanma sorumluluğunun üstlenilebilmesi için harita mühendisliği uzmanlığının gerekli olup olmadığı, yasal söyleyişle bu işin harita mühendisliği "uzmanlık konusu" içinde bulunup
bulunmadığı oluşturmaktadır. Bu durumda, öncelikle aplikasyon belgesinin ne olduğunun, nasıl düzenlendiğinin ve
hangi bilgileri içerdiğinin, kısacası ne işe yaradığının ortaya konulması gerekmektedir.
Yapı ruhsatı için başvurulması halinde, projelerin hazırlanmasına esas olmak üzere parselin imar durumu (çap), yol ve
kanal kotu, yönetmeliğinin 57. maddesi 2. fıkrası uyarınca belediyece verilmektedir. Ayrıca Kadastro Müdürlüğünce
aplikasyon krokisi düzenlenerek uygulanmakta ve böylece parselin yeri arazide ilgili kamu kurumunca belirlenmektedir. Ancak bu bilgi ve belgeler mimari projenin yapılması ve yapının parsel üzerine imar yasalarına uygun olarak yerleştirilebilmesi için yeterli değildir. Mimari projenin yapılabilmesi için aynca parselin bulunduğu arazinin 1/500 veya
duruma göre istenen ölçekte haritasının (plankote) yapılması ve parselin bu arazi haritası (plankotesi) üzerinde çizilerek gösterilmesi gerekmektedir. Çünkü yol kotu düzeyinin altında yapı katlarının projelendirilebilmesi ve kanalizasyonla
bağlantılarının kurulabilmesi aplikasyon belgesi içerisinde yer alan arazi plankotesinin düzenlenmesini zorunlu hale
getirmektedir. Dolayısı ile bu ve aplikasyon belgesi mimari projenin eklerini oluşturmaktadır. (Ek - 1) Aplikasyon Belgesi, Kadastro Müdürlüğü'nden alman aplikasyon krokisi ve belediyesince verilen imar durumu (imar çapı) esas alınarak ve zeminle karşılaştırıldıktan sonra sayısal hale getirilmiş parsel üzerinde; mimari projedeki vaziyet planı, kat yüksekliklerini gösteren kesit planları ile yol ve kanal kotu tutanağındaki bilgiler doğrultusunda yapının köşe koordinatlarının (x, y), temel, subasman ve gabari (hmax) kotlarının (z) ülke koordinat sistemindeki (x, y, z) değerlerinin gösterilerek ölçekli olarak düzenlenen ve uygulamaya esas aplikasyon değerlerinin de yer aldığı belgedir.
Böylece mimari projenin zeminde ve zemin altında imar durumuna uygun olarak gerçekleştirilmesi sağlanmış olacaktır. Aplikasyon belgesinin gerek düzenlenmesi gerekse arazide uygulanması sırasında en küçük bir hataya yer olmadığı, hatanın hemen her zaman yapı ve yapılar yıkılmadan düzeltilmesine olanak bulunmayan dramatik sonuçlara ulaştığı açıktır. Çünkü aplikasyon belgesi ile ilgili bir hata özellikle bitişik düzen yerlerde yapıyı yola, komşu parsele ya da
en azından çekme mesafesine tecavüzlü duruma getirebilir. Bunların hiçbiri yapı ortadan kaldırılmadıkça düzeltilemez.
Bundan başka, yapıların bağımsız bölümleri, kat irtifakı yolu ile henüz mimari proje halinde iken de alınıp satılabilmektedir. Böylece aplikasyon belgesinin düzenlenişi ya da uygulanışı sırasında yapılacak bir hatadan doğan facianın işin
müteahhidi ya da hatanın sorumlusu ile sınırlı kalmayıp sistemin sorgulandığı sosyal bir boyut kazandığı ve mülkiyet
edinme haklarını ortadan kaldıran bir kargaşaya dönüştüğü sıkça görülmektedir. Böyle durumlarda belediyeler veya Valiliklerce yolda daraltma veya yön değiştirme, çekme mesafesi tecavüzlerinde ise göz yumma, boyun eğme gibi gerçekte
kamu düzenini havaya uçuran anarşik çözümler üretilmek zorunda kalınmaktadır. Bu tür çözümlerin kuralsızlığı yaygınlaştırması yanında kent dokusu onarılmaz biçimde bozduğu ve önceden planlanan tüm çağdaş ve estetik değerlerden
vazgeçilmesinden başka bir anlam taşımadığı da ortadadır. Uygulamada sıkça karşılaşılan bu olumsuz durumlarla ilgili
somut örneklerden bazıları yüce kurula sunulacaktır. (Ek - 2)
Yönetmeliğin 2 Eylül 1999 gün ve 23804 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe konulan değişik 57. madde 3a bendi ve 58. maddesi ile mimari proje eki aplikasyon belgesinin harita mühendisi tarafından düzenlenip arazide uygulanacağı kuralı getirildiği halde bu kez yeniden yapılan değişiklikler geriye giderek harita mühendisi zorunluluğunun
kaldırılması kamu hizmeti güvenirliği yönünden bir talihsizlik olmuştur.
Yüksel rant gelirleri yüzünden bir türlü başa çıkılamayan imar ihlalleri, tecavüzleri, başıbozuklukları karşısında idarenin duyarlığını yitirdiği ve artık hataları da önemsemez hale geldiği anlaşılmaktadır. Günümüzde uygulanan bilgi ve
tekniklerden haberli olmayan idarece hala yapının araziye uygulanması (projelerin araziye uygulanması) işlemlerinin ip
iskelesi kullanılarak uygulanmakta olduğu varsayımı ile düşünülmektedir. Oysa ip iskele yöntemi artık tarihe karışmıştır. Koordinat değerlerinin yeri, arazide konunun uzmanı harita ve kadastro mühendisleri tarafından ölçüm alet ve donanımları kullanılarak sıfıra yakın bir hata ile belirlenebilmektedir.
Bir uzmanlık çağında yaşadığımıza kuşku yoktur. Elde bulunan bunca bilgi birikimi karşısında hiçbir şey rastlantıya bı-
27
HKMO Bülteni Haziran 2001
rakılmamaktadır. Ülkemizde de her konuda olduğu gibi harita mühendisliği alanında yeterli sayı ve nitelikte harita mühendisi bulunmaktadır. Bu yönden harita mühendisliği uzmanlık alanındaki bir işin bu alanda uzman olmayan başka
meslek dallarındaki kişilerce de yapılmasına izin verilmesi kamu yararına ve kamu hizmeti gereklerine açık aykırılık
oluşturmaktadır.
Oysa yapılarda, arazinin uygun ölçekte haritasının yapımı ile başlayan harita mühendisliği işlevi yapının sıfır kotuna
ulaştmlması aşamasına dek (Subasman düzeyi) kesintisiz sürdürülmesi gerekmektedir. Yukarıda açıklandığı üzere bir
yapıda harita ile ilgili işlerde yapılan her hata için ağır bedel ödenmek zorunda kalındığından bu işlerin harita mühendisi olmayan kişilere gördürülmesi düşünülemez.
Aplikasyon krokisinin düzenlenerek parselin arazide belirlenme işinin kadastro müdürlüğünce yapılmış olması artık mi
mari projenin parsele aplikasyonu ile temelden subasman düzeyine kadar yapının yatay ve düşey konumunun belirlen
mesi işinin harita mühendisliği alanı dışındaki diğer mühendislik alanlannca da yerine getirilmesinde sakınca olmadığı
görüşü son derece yanlış ve tehlikeli bir varsayımdır. Bir yapı ile ilgili görev üstlenen harita mühendisi gerek aplikas
yon belgesinin düzenlenişi gerekse bu belgenin arazide uygulanması sırasında öncelikle kadastro müdürlüğünce yapı
lan işin yani aplikasyon krokisinin ve arazide yer belirleme işinin doğru yapılıp yapılmadığını araştırılarak işe başla
makla ve sonra kendi işini sürdürmektedir. Bu durum asla kamu kurumunca yapılan işin denetimi olmayıp yeniden göz
den geçirilmesinden ve doğruluğunun sağlanmasından başka bir şey değildir. Uygulamada hatalar görülmekte ve ka
dastro müdürlüğü ile bağlantı kurularak yine kamu kurumunca düzeltilmesi sağlanmaktadır. Çünkü kim tarafından ya
pılırsa yapılsın sonuçta gerçekleştirilen iş bir kamu hizmeti niteliğindedir. Gerek insan yaşamı, gerekse kamu düzeni ile
doğrudan ilgili olması nedeniyle de günümüzde bir yapınm sıfıra yakm hata payı ile gerçekleştirilmesinden başka çıkar
yol bulunmamaktadır. Gerçektende davalı idarece 11 Ekim 1993 gün ve 21725 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak
3194 sayılı Yasanın 44. maddesi uyarınca yürürlüğe konulan "Harita Mühendislik Hizmetlerini Yükümlenecek Müellif
ve Müellif Kuruluşlarının Ehliyet Durumları" ile ilgili yönetmeliğin 2. maddesinde;..........her türlü projenin araziye uy
gulanma işlerinin" harita mühendisliği yükümlülük ve sorumluluğunda olduğu kuralı yer almaktadır. Halen yürürlükte
bulunan bu yönetmelikte yer alan "projenin araziye uygulanması işinin" 3030 sayılı Yasa kapsamı dışında kalan bele
diyeler tip İmar Yönetmeliği'nin dava konusu 57. maddesinde yer alan "aplikasyon belgesi" düzenleme ve uygulama işi
ve 58. madde 9. fıkra (a) bendinde yer alan "aplikasyon" sözcükleri ile aynı anlamı taşıdığı, başka bir anlatımla aynı
kavramı tanımladığı kuşku yoktur. Bu durumda dava konusu yönetmelik değişiklikleri 3194 sayılı İmar Yasası'nm 28.
ve 38. maddelerine aykırılıklarının yanında ayrıca bu yasanın 44. maddesine dayanılarak yürürlüğe konulan başka bir
yönetmelik kurallarına da aykırı düşmektedir.
3- Dava konusu yönetmelik değişikliği ile "aplikasyon belgesi" düzenleme ve uygulama sorumluluğunun harita mühendislerince üstlenilebileceği kuralı kaldırılmıştır. Oysa bu yönetmelik değişikliğinin 13 Temmuz 2000 gününde yürürlüğe
konulmasından çok sonra davalı Bakanlıkça Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası'na yazılan 28 Ekim 2000 gün ve
24750 sayılı yazının 3. paragrafı ile Edirne Valiliği'ne gönderilen 04 Ocak 2001 gün ve 425 sayılı yazının 2. paragrafında aplikasyon belgesinin tanımı ve işlevi de etraflıca açıklanarak düzenlenmesinin ve arazide uygulanmasının harita mühendisleri tarafından gerçekleştirilmesi gerektiği açık açık belirtilmektedir. (Ek - 3) Yönetmelik değişikliğinin
bakanlığın bu konularla yakın ilgisi bulunmayan bazı birimlerince hazırlandığı ancak bu konuların teknik araştırma ve
uygulamasıyla ilgili birimlerinin bu değişikliğe egemen olan görüşe katılmadıkları anlaşılmaktadır. Yapıda, harita mühendisliği alanına giren işlerin düzenlenme ve uygulanma sorumluluğunun harita mühendislerince üstlenilebileceği esasına göre konulan kuralın yürürlükten kaldırılmasının nereden bakılırsa bakılsın işin bilinmemesinden ve kamu düzeni
ile işbölümünden doğan uzmanlık arasındaki yakın ilişkinin göz ardı edilmesinden kaynaklandığı görülmektedir
SONUÇ VE İSTEK:
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı idarenin maddi ve hukuki dayanağı olmayan savunmalarının reddi ile DAVANIN
KABULÜNE karar verilmesini; dava konusu itibariyle teknik özellik göstermekte olduğundan incelemenin duruşmalı
yapılarak bazı örnekler üzerinde somut açıklamalarda bulunmamıza olanak sağlanmasını Yüksek Mahkemenizden vekil olarak arz ve talep ederiz.
C. CEVAP VEREN DAVACI
TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Vekil Av. Hulusi COŞKUN
28
HKÎVIO Bülteni Haziran 2001
dünyada cahil toplum-bilgi toplumu ayrışmasında beyin gücünü en iyi örgütleyenlerin başarılı olacağı vurgulanmıştır.
Bilişim ve İletişim teknolojilerinin hızla geliştiği
yeni bir bin yılda nihai ürün haritanın insana hizmet
etmesi için evrensel standartlara sahip olacak bu haritanın gerçekleştirilebilmesi yönünde organizasyon ve
örgütlenme çalışmalarında, meslek kademeleri, yasa
ve yönetmeliklerde görev,yetki ve sorumlulukların
belirlenmesi ve buna paralel olarak üretim, hizmet,
tanıtım ve eğitim politikalarının oluşturulması gereği
birincil soran olarak öne çıkmıştır.
8. Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı
19-23 Mart 2001 tarihlerinde Ankara'da gerçekleştirilmiştir. Kurultayımıza 51 bildiri gönderilmiş, Bilimsel Danışma Kurulunca bu bildirilerden 25'inin sunulması, 24'ünün yalnızca bildiriler kitabında yayınlanması uygun görülmüştür.
Kurultayın ana temasına uygun olarak Avrupa
Birliği üyesi ülkelerde, Doğu Avrupa Birliği ülkelerinde, Kanada ve Amerika ülkelerinde Harita Sektörünün yapılanması, pazarı ve standartları alanında
yurtdışından 3 çağrılı bildiri alınmıştır.
Çeşitli yönleriyle Avrupa Birliği ve Türkiye, Küreselleşmenin Türkiye'ye Etkileri, 8.Beş Yıllık Kalkınma Planı Kapsamında Harita Sektörünün Değerlendirilmesi, Yönetimde Kalite Değişimler ve Gelişmeler
ile Kültür ve Tabiat Varlıklarının Tespit ve Tescili konularında, çağrılı bildiriler alınmıştır.
Kurultayda Türkiye'deki Coğrafi Bilgi Sistemi Etkinliklerinin Değerlendirilmesi ile 21. yüzyılda Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği ve Yeniden Yapılanma Gereksinimi panelleri yapılmıştır.
Küreselleşmenin Türkiye'ye yansıması ve teknolojinin gelişmesine paralel olarak; Türkiye'de proje ve
yatırımların durma noktasına geldiği günümüzde rekor
sayıda firma Harita Sergisine katılmıştır.
Kurultayımızda aşağıdaki konu başlıkları ön plana
çıkmıştır.
la
_ m
_ m _
____ ............
m
Türkiye mızde Bilgi sistemleri konusunda standartların hala oluşmadığı, her kurumun kendi bilgi
sistemi kurallarını oluşturduğu, bunun önlenmesi
için, öncelikle dünyadaki gelişmeler de dikkate alınarak ulusal bazda bilgi standartlarının oluşturulmasının
zorunluluğu vurgulanmıştır.
Ayrıca ulusal coğrafi bilgi sistemimizin altyapısının iyi oluşturulabilmesi için ,kent bilgi sistemleri organizasyon yapılanmasında büyükşehir belediyesi, il
belediyeleri, ilçe belediyeleri, belde belediyeleri, kamu kuruluşları ve özel sektör olmak üzere prototipler
hazırlanması ve bunun birer şablon ve standart olması
yönünde öncelikli çalışmalar yapılması önerilmiştir.
m
mm
Son dönemlerde IMF ve DÜNYA BANKASI politikalarının uygulayıcısı olan Hükümetler, sonunda
kamunun elinde olan taşınmazların satışını gündeme
getirmektedirler. Bir an önce mera, yaylak ve kışlaklarımızı belirleyelim de satalım telaşıyla yeni yasal düzenlemelerin ön adımları atılmıştır. Doğaldır ki bu
denli acele ile çıkarılan yasanın, sorunu doğru bir biçimde çözmeye hizmet etmesi olanaksızdır. Gerçek
niyet başka olunca örneğin meraların nasıl kayıt altına
alınacağı hususunda, Türkiye'de taşınmaz mülkiyeti
konusunda yetkili ve sorumlu olan Tapu ve Kadastro
Genel Müdürlüğü'nün bile görüşü alınmamıştır.
Harita ve Kadastro Mühendisleri olarak Türkiye'de kamuya ait tescilli ve tescil dışı arazilerin tespitini Türkiye'nin kalkınması,toprak insan ilişkilerinin
Günümüzde teknik ve teknolojinin hızla gelişmesi, dünyada her alanda olduğu gibi Harita Kadastro
sektöründe de yeni üretim standartlarının oluşumuna
ve yeni örgütlenmelere neden olmuştur.
Dünyada ki bu gelişmeler ışığında:
Ulusal program, uluslararası rekabet gücünün yeniden yapılanma ve kamu yararı çerçevesinde yönetim kalitesinin artırılması,
Sektörümüzün bileşenleri olan; örgütlenme, mevzuat uyumu, eğitimde yeniden yapılanma, yeni yönetim yaklaşımları, yatırım ve planlama konularının zaman geçirilmeden ivedilikle ele alınarak sonuçlandırılması gerektiği ortaya konmuştur.
Planlama yapmayanları, planlayanların yönettiği;
15
HKiviO BülSonı Haziran 2001
T.C.
BAYINDIRLIK VE İSKAN BAKANLIĞI
Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Müdürlüğü
ANKARA
SAYI : B.09.0.TAU.0.15.00.00
220193066
KONU : Fenni Mesuliyet
04. 01. 2001
EDİRNE VALİLİĞİNE
(Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü)
İLGİ: 04.10.2000 tarih ve 141/2600 sayılı yazınız ve eki Edirne Belediye Başkanlığının 26.09.2000 tarih ve 1666 sayılı
yazısı.
Bakanlığımıza iletilen ilgi yazınızda: Edirne Belediyesi'nce ruhsat verme aşamasında Harita Mühendisinin
hazırladığı aplikasyon krokisi için fenni mesuliyet üstlenip, üstlenmeyeceği konusunda ortaya çıkan görüş ayrılıklarının
giderilmesine yönelik görüş istenmektedir.
2 Eylül 1999 tarih ve 23804 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan "3030 sayılı Kanun Kapsamı Dışında Kalan
Belediyeler Tip İmar Yönetmeliğinin" fenni mesuliyet başlıklı 58. maddesi 2. paragrafında "proje ile ilgili sorumluluk
proje müellifine ait olmak üzere yapının fenni mesuliyeti, konusuna ve ilgilisine göre mimar, inşaat, elektrik ve makine
mühendisleri tarafından ayn yürütülür. Aynca, projenin parsele aplikasyonu ile temelden su basman seviyesine kadar
yapının yatay ve düşey konumunun belirlenmesi ile ilgili fenni mesuliyet harita mühendislerince, peyzaj projesi içeren
yapılarda, bu konudaki fenni mesuliyet peyzaj mimarlannca üstlenir" şeklinde yer alan hüküm 13 Temmuz 200 tarih ve
24108 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan yönetmelikle "proje ile ilgili sorumluluk proje müellifine ait olmak üzere
yapının fenni mesuliyeti, konusu, ilgilisi ve yapım aşamasına göre mimar, inşaat, makine ve elektrik mühendisleri
tarafından ayn ayrı yürütülür. Aynca idare varsa ek projelerin fenni mesuliyetini, konusuna göre ilgili meslek
adamlannm üstlenmesini ister" şeklinde değiştirilmiştir.
İlgi yazı ekinde Edirne Belediye Başkanlığınca yapının sağlıklı biçimde oturması, komşu mülkiyetlere ve yola
tecavüzlerin önlenmesi, imar hattının ve subasman kotunun belirlenmesi amacıyla harita mühendislerince hazırlanan
aplikasyon belgesinin teknik ve hukuki açıdan tam uygulanmasında fenni mesuliyeti harita mühendisince
yükümlenmesi isteminde yönetmelik açısından sakınca bulunmamaktadır. Söz konusu yönetmelik değişikliği ile harita
mühendislerinin fenni mesuliyet yükümlenmesi görevi ortadan kaldırılmamıştır. Anılan yönetmeliğin 58. maddesinin
son paragrafında yer alan işin konusuna göre ilgili fenni mesullerin yönetmelikte maddeler halinde belirtilen yapım
aşamalarında yapı yerinde bulunması ve yapılan işlerle ilgili açıklamalan yapı defterine işlemesi zorunluluğu hükmü
uyannca harita mühendisleri, ölçekli olarak hazırlanan ve yapının oturacağı noktalan kesin olarak belirleyen aplikasyon
belgesinin yerinde araziye doğru olarak uygulanmasını sağlamak ve yapılan uygulamayı yapı denetim defterine işlemek
zorundadır.
Bilgi alınması ve gereğini rica ederim.
Yardanur YERLİKAYA
Başkan a.
Genel Müdür Yardımcısı
29
Download