Gazi Üniversitesi Açık Arşiv

advertisement
GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ
EĞĠTĠM BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ
ĠġLETME EĞĠTĠMĠ ANA BĠLĠM DALI
BANKACILIK EĞĠTĠMĠ BĠLĠM DALI
TÜRKĠYE’DE KAPANMIġ BANKALAR VE
KAPANMA NEDENLERĠ
YÜKSEK LĠSANS TEZĠ
Osman Gökhan HATĠPOĞLU
DanıĢman: Prof. Dr. Emine ORHANER
Ankara
Aralık, 2011
Osman Gökhan HATĠPOĞLU „nun Türkiye’de KapanmıĢ Bankalar ve Kapanma
Nedenleri baĢlıklı tezi ..................../2012 tarihinde, jürimiz tarafından ĠĢletme Eğitimi Ana
Bilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiĢtir.
Adı Soyadı
Ġmza
BaĢkan: ..............................................................................
.............................
Üye (Tez DanıĢmanı): Prof. Dr. Emine ORHANER.......
….........................
Üye : ..................................................................................
.............................
Üye : ..................................................................................
.............................
Üye : ..................................................................................
............................
2
ÖZET
TÜRKĠYE‟DE KAPANMIġ BANKALAR VE KAPANMA NEDENLERĠ
HATĠPOĞLU, Osman Gökhan
Yüksek Lisans, ĠĢletme Eğitimi Bilim Dalı
Tez DanıĢmanı: Prof. Dr. Emine ORHANER
Aralık 2011, 173 sayfa
Bu araĢtırmanın amacı, Türk Bankacılık tarihinde Osmanlı döneminden bu yana
kapanmıĢ olan yerli bankaları belirleyerek, bu bankaların kapanma nedenlerini dönemsel
değiĢimler ve yurtdıĢındaki banka kapanmaları ile karĢılaĢtırmalı olarak incelemektir.
AraĢtırmada yerel ticari bankalar ve yatırım bankaları incelenmiĢ, yabancı sermayeli
bankalar araĢtırma evrenine dahil edilmemiĢtir. Yapılan çalıĢmada tarama yöntemi
kullanılmıĢ ve kapanan bankaların kapanma nedenleri ve Ģekilleri tarihsel süreç içerisinde
betimlenmiĢtir.
Bunun için ilk olarak bankacılık tarihi bankaların kapanmalarına göre
dönemlere ayrılmıĢ ve bu dönemlerde kapanan bankalar, bankacılık sektöründeki ekonomik
ve yasal geliĢmelere paralel olarak değerlendirilmiĢtir. Daha sonra yurt dıĢında, özellikle
geliĢmiĢ ülkelerde yaĢanan banka kapanmaları nedenleri ile birlikte araĢtırılarak, Türk
Bankacılık Sektörü ile bir karĢılaĢtırma yapılmıĢtır.
Elde edilen bulgulara göre Türkiye‟de kapanmıĢ olan bankaların kapanma nedenleri
ve kapanma Ģekilleri tablolaĢtırılarak sunulmuĢtur. Bu bulgular Bankacılık Tarihinde
araĢtırma için yapılmıĢ olan bölümlendirmeye uygun olarak ve yurt dıĢındaki örnekleriyle
karĢılaĢtırılarak değerlendirilmiĢtir. Son olarak bank kapanmalarındaki dönemsel farklılıklar
ortaya konularak, farklılıkların nedenleri yorumlanmıĢtır.
AraĢtırma sonuçlarına Türk Bankacılık sektöründe banka kapanmaları, yurt dıĢında
olduğu gibi ekonomik kriz dönemlerinde yoğunlaĢmaktadır. Ekonomik krizler tarafından
tetiklenen finansal risklerin yanı sıra, özellikle 1980 sonrasında yöneticilerin ve banka
sahiplerinin kötü niyetli ve hatalı iĢlemlerinin banka kapanmalarına neden olduğu
saptanmıĢtır. Verilerin sınırlı olduğu veya hiç olmadığı 1930 yılı öncesinde kapanan
bankalarla ilgili daha detaylı araĢtırma yapılmasına dair öneriler sunulmuĢtur.
Anahtar Kelimeler: Türk Bankacılık Sektörü, Kapalı Bankalar, Türk Bankacılık
Tarihi, Banka Kapanma Nedenleri, Banka Kapanma ġekilleri.
3
ABSTRACT
CLOSED BANKS IN TURKEY AND CLOSURE REASONS
HATĠPOĞLU, Osman Gökhan
Master of Arts in Educational Sciences, Management Education Programme
Thesis Advisor: Prof. Dr. Emine ORHANER
December 2011, 173 pages
The aim of this study is to to determine closed national banks through Turkish
Banking History, beginning from the Ottoman period, then to examine the closure reasons of
these banks according to periodical changes and in comparison with bank closures abroad.
In this study, national commercial and investment banks were examined and foreign
banks were excluded from the research population. A descriptive method was used in the
study and reasons and types of failures of closed banks had been surveyed chronologically.
Firstly the banking history was re-divided into periods in accordance with bank closures and
banks closed in these periods were analysed in parallel with economic and legal
developments. Then, bank closures and closure reasons abroad were investigated particularly
in developed countries, and a brief comparison was made with Turkish banking sector.
Evaluating the resarch data obtained, types and reasons of bank closures in Turkey
were tabulated and reported. The data were evaluated with respect to classified periods
determined before and comparative analysis were made by considering abroad cases. Finally
periodical differences were reported and reasons of variations were interpreted.
According to the results of the study, similar to countries abroad, banking closures and
failures are found to heavily increase during economic crises. Besides with financial risks
triggered by economic crises, fraudulence of bank owners and poor management caused
bank failures or closures particularly after 1980. Suggestions are presented for the need of
further research on banks closed before 1930, for which the data is limited or not available.
Anahtar Kelimeler: Turkish banking sector, closed banks, Turkish banking history,
bank closure reasons, types of bank insolvency.
i
ĠÇĠNDEKĠLER
ÖNSÖZ ........................................................................................................................................
ÖZET ...........................................................................................................................................
ABSTRACT ................................................................................................................................
ĠÇĠNDEKĠLER SAYFASI ....................................................................................................... i
TABLOLAR LĠSTESĠ ............................................................................................................ iv
KISALTMALAR LĠSTESĠ ..................................................................................................... v
BĠRĠNCĠ BÖLÜM: GĠRĠġ
1.1. PROBLEM DURUMU ..................................................................................................... 1
1.2. ARAġTIRMANIN AMACI .............................................................................................. 1
1.3. ARAġTIRMANIN ÖNEMĠ ............................................................................................. 2
1.4. VARSAYIMLAR ............................................................................................................. 3
1.5. SINIRLILIKLAR .............................................................................................................. 4
1.6. TANIMLAR ....................................................................................................................... 5
ĠKĠNCĠ BÖLÜM: YÖNTEM
2.1. ARAġTIRMA MODELĠ................................................................................................... 7
2.2. EVREN VE ÖRNEKLEM................................................................................................ 7
2.3. VERĠ TOPLAMA TEKNĠKLERĠ .................................................................................. 8
2.4. VERĠLERĠN ANALĠZĠ .................................................................................................... 9
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: ARAġTIRMA KONUSUYLA ĠLGĠLĠ
GENEL YAPI VE DURUM
3.1. KAPANMIġ OLAN BANKALARIN EKONOMĠK DÖNEMLERE VE
KRĠZLERE GÖRE DEĞERLENDĠRĠLMESĠ ......................................................... 11
3.1.1. Osmanlı’nın Son Dönemi ve Cumhuriyetin Ġlk Dönemi
(1930 Yılına Kadar) ................................................................................................ 15
3.1.1.1. 1930 Öncesi Dönemde Bankacılık Sektöründeki GeliĢmeler ...................... 16
3.1.1.2. 1930 Öncesi Kapanan Bankalar..................................................................... 24
3.1.2. Dünya Ekonomik Krizi ve 2. Dünya SavaĢı Dönemi (1930-1945).................... 25
3.1.2.1. 1930-1945 Döneminde Bankacılık Sektöründeki GeliĢmeler ..................... 28
3.1.2.2. 1930-1945 Döneminde Kapanan Bankalar ................................................. 30
3.1.3. Özel Bankalar ve 1958 Krizi Dönemi (1946-1962) ............................................. 33
3.1.3.1. 1946-1962 Döneminde Bankacılık Sektöründeki GeliĢmeler ...................... 34
3.1.3.2. 1946-1962 Döneminde Kapanan Bankalar ................................................... 36
3.1.4. Planlı Kalkınma Dönemi (1963 -1980) ................................................................ 39
3.1.4.1. 1963-1980 Döneminde Bankacılık Sektöründeki GeliĢmeler ...................... 41
3.1.4.2. 1963-1980 Döneminde Kapanan Bankalar ................................................... 43
3.1.5. Liberalizasyon Dönemi ve 1983 Krizi (1980 -1993)............................................. 45
ii
3.1.5.1. 1980-1993 Döneminde Bankacılık Sektöründeki GeliĢmeler ...................... 47
3.1.5.2. 1980-1993 Döneminde Kapanan Bankalar ................................................... 48
3.1.6. Düzenleyici Kurumların Etkin Olduğu Dönem:
1994 ve 2000 Krizleri (1994 Sonrası) .................................................................... 50
3.1.6.1. 1994 Yılı Sonrasında Bankacılık Sektöründeki GeliĢmeler ........................ 51
3.1.6.2. 1994 Yılı Sonrasında Devir ve BirleĢme ile Kapanan Bankalar ................. 59
3.1.6.3. 1994 Yılı Sonrasında TMSF Tarafından Kapanan Bankalar ..................... 60
3.1.6.4. 1994 Yılı Sonrasında Kapanan Yatırım Bankaları ...................................... 71
3.2. KAPANMIġ OLAN BANKALARIN ĠLGĠLĠ OLDUĞU KANUNA GÖRE
DEĞERLENDĠRĠLMESĠ ............................................................................................... 73
3.2.1. 2243 sayılı Mevduatı Koruma Kanunu (1933-1936) ........................................... 74
3.2.2. 2999 sayılı Bankalar Kanunu (1936-1958) ............................................................ 76
3.2.3. 7129 sayılı Bankalar Kanunu (1958-1985) ............................................................ 77
3.2.3.1. 7129 sayılı Bankalar Kanunu’na Ek Kanun Kanun No: 153 ........................ 80
3.2.3.2. 7129 sayılı Bankalar Kanununun Bazı Maddelerinin DeğiĢtirilmesine
ĠliĢkin 28 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname (1979) ..................................... 81
3.2.3.3. 7129 Sayılı Bankalar Kanunu’na ĠliĢkin 70 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararname (1983) ................................................................................................... 83
3.2.4. 3182 Sayılı Bankalar Kanunu (1985-1993) ......................................................... 84
3.2.5. 4389 Sayılı Bankacılık Kanunu (1999-2005) ........................................................ 87
3.2.6. 5411 Sayılı Bankalar Kanunu (2005-..) ................................................................. 88
3.3. KAPANMIġ OLAN BANKALARIN ANONĠM ġĠRKETLERĠN SONA ERME
ġEKĠLLERĠNE GÖRE DEĞERLENDĠRĠLMESĠ ..................................................... 91
3.3.1. Dağılma (Ġnfisah) ile Sona Erme ........................................................................... 91
3.3.1.1. KuruluĢ SözleĢmesinde Öngörülen Sürenin Dolması ................................. 92
3.3.1.2. ġirket Maksadının Husulü veya Husulünün Ġmkansızlığı........................... 93
3.3.1.3. ġirket Sermayesinin Üçte Ġkisinin Ziyaı........................................................ 95
3.3.1.4. BirleĢme ve Devir ............................................................................................ 96
3.3.1.5. Genel Kurul Kararı ile Ġnfisah ....................................................................... 98
3.3.2. Dağıtılma (Fesih) ile Sona Erme ............................................................................ 99
3.3.2.1. Tasfiyeye Yönelik Fesih Kararları ile Kapanan Bankalar ........................ 101
3.3.2.2. Tedrici Tasfiye ile Kapanan Bankalar ........................................................ 102
3.3.2.3. Maliye Bakanlığı Tarafından Devir ve BirleĢtirme
Kararları ile Fesih Edilen Bankalar ........................................................... 103
3.3.3. TMSF Tarafından Fona Devir Yoluyla Tasfiye Olan Bankalar ....................... 104
3.3.3.1. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Aracılığı ile Ġflası
Ġstenen Bankalar ........................................................................................... 105
3.3.3.2. Fon Tarafından Ġradi Olarak Tasfiye Olan Bankalar ............................... 106
3.3.3.3. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Tarafından Devir ve BirleĢtirme
Yoluyla Kapatılan Bankalar ........................................................................ 106
3.3.3.4. Fon Tarafından SatıĢ Yoluyla Tasfiye Olan Bankalar ............................. 107
3.4. KAPANMIġ OLAN BANKALARIN ĠġLETME FONKSĠYONLARINA GÖRE
DEĞERLENDĠRĠLMESĠ ............................................................................................ 108
3.4.1. Yönetimsel Nedenlerle Bankaların Kapanması ................................................. 108
iii
3.4.1.1. Yönetim Kararlarının Zamanında ve Sağlıklı Alınmaması ...................... 109
3.4.1.2. Yöneticilerin Kötü Niyetleri ......................................................................... 110
3.4.2. Finansal Riskler Nedeniyle Bankaların Kapanması .......................................... 112
3.4.2.1. Likidite Riski ................................................................................................. 114
3.4.2.2 Faiz Riski ......................................................................................................... 115
3.4.2.3. Kur Riski ........................................................................................................ 117
3.4.2.4. Kredi Riski ..................................................................................................... 118
3.4.2.5. Operasyonel Risk........................................................................................... 120
3.4.3. Rekabet Nedeniyle Bankaların Kapanması ....................................................... 121
3.4.4. Ekonomik Krizlere KarĢı Koyamama Nedeniyle
Bankaların Kapanması ......................................................................................... 123
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: ARAġTIRMA BULGULARI VE YORUMLAR
4.1. TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜNDE KAPANMA NEDENLERĠ ...................... 129
4.1.1. 1930 Yılına Kadar Olan Dönem .............................................................................. 129
4.1.2. 1930-1945 Dönemi ................................................................................................. 130
4.1.3. 1946-1962 Dönemi ................................................................................................. 131
4.1.4. 1963-1980 Dönemi ................................................................................................. 133
4.1.5. 1980-1993 Dönemi ................................................................................................. 134
4.1.6. 1994 Sonrası Dönem .............................................................................................. 135
4.1.7. Kapanma Nedenlerinin Genel Değerlendirmesi ................................................. 138
4.2. DÜNYA’DA BAZI ÜLKELERDE BANKA KAPANMA NEDENLERĠ ................ 140
4.2.1. Avrupa Ülkeleri ..................................................................................................... 140
4.2.2. Ġngiltere .................................................................................................................. 145
4.2.3. Japonya .................................................................................................................. 147
4.2.4. Amerika BirleĢik Devletleri .................................................................................. 151
4.3. TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜNDE BANKA KAPANMA NEDENLERĠ ĠLE
DĠĞER ÜLKELERDE BANKA KAPANMA NEDENLERĠNĠN
KARġILAġTIRILMASI ............................................................................................... 153
4.4. TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜNDE KAPANMA ġEKĠLLERĠ ........................ 157
BEġĠNCĠ BÖLÜM: SONUÇ VE ÖNERĠLER
5.1. SONUÇ ........................................................................................................................... 159
5.2. ÖNERĠLER.................................................................................................................... 162
KAYNAKÇA ........................................................................................................................ 164
iv
TABLOLAR LĠSTESĠ
Tablo No Tablo Adı
Sayfa
Tablo 1. 19 Yüzyıl Sonu 20. Yüzyıl BaĢlarında Osmanlı Ġmparatorluğu’nda
Faaliyette Bulunan Yabancı Bankalar ............................................................. 18
Tablo 2. 1909-1930 Arasında Kurulan Bankalar ............................................................ 23
Tablo 3. 1930 Öncesi Dönemde Kapanan Bankalar ....................................................... 24
Tablo 4. 1930-1945 Döneminde Kapanan Bankalar ....................................................... 31
Tablo 5. 1952-1960 Döneminde Kurulan Bankalar ........................................................ 35
Tablo 6. 1944-1962 Döneminde Kapanan Bankalar ....................................................... 37
Tablo 7. 1970'li Yılların Sonunda Holding Bankaları .................................................... 43
Tablo 8. 1963-1980 Döneminde Kapanan Bankalar ....................................................... 44
Tablo 9. 1980-1993 Döneminde Kapanan Bankalar ....................................................... 49
Tablo 10. 1994 Yılı Sonrası Devir Nedeniyle Kapanan Bankalar .................................... 59
Tablo 11. 1994 Sonrası TMSF Tarafından Kapanan Bankalar ....................................... 60
Tablo 12. 1994 Yılı Sonrası Kapanan Yatırım Bankaları ............................................... 71
Tablo 13. Bankacılıkla Ġlgili Önemli Kanun ve Yasal Düzenlemelerin Kronolojisi ...... 74
Tablo 14. Banka Kredilerini Tanzim Komitesi’nin Banka Kapanmaları ile
Ġlgili Bazı Kararları (1958-1964) ........................................................................ 79
Tablo 15. TMSF Tarafından BirleĢtirme Yoluyla Tasfiye Olan Bankalar ................... 107
Tablo 16. TMSF Tarafından SatıĢ Yoluyla Tasfiye Olan Bankalar .............................. 108
Tablo 17. 1929 Dünya Ekonomik Krizi Sonrası Kapanan Yerel Bankalar .................. 125
Tablo 18. 1958 Krizi Nedeniyle Kapanan Bankalar ....................................................... 126
Tablo 19. 1978-1982 Krizleri Nedeniyle Kapanan Bankalar.......................................... 127
Tablo 20. 2001 Krizi Nedeniyle Kapanan Bankalar ....................................................... 128
Tablo 21. Türkiye'de Kapanan Bankalar ve Kapanma Nedenleri
(1930 Yılına Kadar) ........................................................................................... 129
Tablo 22. Türkiye'de Kapanan Bankalar ve Kapanma Nedenleri (1930-1945) ........... 130
Tablo 23. Türkiye'de Kapanan Bankalar ve Kapanma Nedenleri (1946-1962) ........... 132
Tablo 24. Türkiye'de Kapanan Bankalar ve Kapanma Nedenleri (1963-1980) ........... 133
Tablo 25. Türkiye'de Kapanan Bankalar ve Kapanma Nedenleri (1980-1993) ........... 134
Tablo 26. Türkiye'de Kapanan Bankalar ve Kapanma Nedenleri (1994 Sonrası) ...... 135
Tablo 27. BDDK'na göre Bankaların TMSF’ye Devir Nedenleri .................................. 137
Tablo 28. Yönetimsel Nedenlerle Kapanan Bankaların Dönemlere
Göre Dağılımı ..................................................................................................... 138
Tablo 28. Finansal Nedenlerle Kapanan Bankaların Dönemlere
Göre Dağılımı ..................................................................................................... 139
Tablo 28. Diğer Nedenlerle Kapanan Bankaların Dönemlere
Göre Dağılımı ..................................................................................................... 139
Tablo 31. AB Bankacılık Sektöründe BirleĢme ve Devralma
Sayıları (2002-2005) ........................................................................................... 142
Tablo 32. ABD'de (1980-2000) Döneminde Batan Banka ve Tasarruf
Kurumlarının Dağılımı ..................................................................................... 152
Tablo 33. ABD'De Banka ve Tasarruf Kurumlarının Çözümlenme
Yöntemleri (1980-2000) ........................................................................................ 153
Tablo 34. Bankaların Kapanma ġekillerine Göre Dönemsel Dağılımı .......................... 153
v
KISALTMALAR LĠSTESĠ
Avrupa Birliği
Bank of Credit and Commerce International (Ġngiltere)
Der Bundesverband deutscher Banken (Alman Bankalar Birliği)
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu
Bank of England (Ġngiltere Merkez Bankası)
Barings Futures Singapore (Ġngiltere-Singapur)
Barings Securities Limited (Ġngiltere)
BaĢbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu
Bankalar Yeminli Murakıpları
Christiania Bank og Kreditkasse (Norveç)
Deposit Insurance Corporation (Mevduat Sigortası Kurumu- Japonya)
Depository Institutions Deregulation and Monetary Control Act (Mevduat
KuruluĢları SerbestleĢme ve Parasal Kontrol AnlaĢması- ABD)
DĠBS:
Devlet Ġç Borçlanma Senetleri
EURO:
Avrupa Para Birimi
FDIC:
Federal Deposit Insurance Corporation (Federal Mevduat Sigorta
Kurumu- ABD)
FHLBB:
Federal Home Loan Bank Board (Federal Ev Kredisi Bankaları Kurulu- ABD)
FRC:
Financial Reconstruction Committee (Finansal Yapılandırma KomitesiJaponya)
FSA :
Financial Supervisory Agency (Finansal Denetleme Ajansı- Japonya)
FSLIC:
Federal Savings and Loan Insurance Corporation (Federal Tasarruf ve Kredi
Kurumları Sigorta Kurumu- ABD)
GBIF:
Government Bank Insurance Fund (Devlet Banka Sigorta Fonu- Norveç)
GBP:
Ġngiliz Sterlini
HTB:
Hokkaido Takushoku Bank (Japonya)
HBOS:
Halifax Bank of Scotland
HM:
T.C. BaĢbakanlık Hazine MüsteĢarlığı
ĠMB:
Ġtibarı Milli Bankası
JPY:
Japon Yeni
KKTC:
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
LTCB:
Long Term Credit Bank of Japan
Muhabank: Türkiye Eski Muharipler Bankası
NCB:
Nippon Credit Bank (Japonya)
OA:
Osmanlı Altını
OL:
Osmanlı Lirası
OYAK :
Ordu YardımlaĢma Kurumu
ÖYK:
ÖzelleĢtirme Yüksek Kurulu
RCB :
Resolution and Collection Bank (Çözümleme ve Toplama Bankası- Japonya)
RCC:
Resolution and Collection Corporation (Çözümleme ve Toplama
Kurumu- Japonya)
RTC:
Resolution Trust Corporation (Çözümleme Ġtimat Kurumu – ABD)
SIMEX:
Singapur International Monetary Exchange (Singapur Uluslararası
AB :
BCCI:
BdB:
BDDK:
BOE:
BFS:
BSL:
BYDK:
BYM:
CBK:
DIC:
DIDMCA:
vi
SPK :
TBB :
TBMM:
TCB :
TCMB:
TĠB:
TKB :
TMO:
TMSF:
TÖBANK:
TTK:
Tümsubank:
USD:
Para Borsası)
Sermaye Piyasası Kurulu
Türkiye Bankalar Birliği
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Tokuyo City Bank (Japonya)
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
Türkiye ĠĢ Bankası
Tokyo Kyoudou Bank (Japonya)
Toprak Mahsülleri Ofisi
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu
Türkiye Öğretmenler Bankası
Türk Ticaret Kanunu
Türkiye Muallimler Memurlar ve Subaylar Bankası Anonim Ortaklığı
Amerikan Doları
1
BĠRĠNCĠ BÖLÜM: GĠRĠġ
1.1. PROBLEM DURUMU
AraĢtırma ile aĢağıdaki sorulara cevap aranmaktadır:
a. Türkiye‟de hangi dönemlerde ve hangi nedenlerle bankalar kapanmıĢtır?
b. Bankaların
kapanma nedenleri ve Ģekilleri arasında dönemsel
benzerlikler var mıdır?
c. Diğer ülkelerde ve Türkiye‟de bankaların kapanma nedenleri ve Ģekilleri
arasında benzerlik var mıdır?
Bu soruların cevaplanabilmesi için aĢağıdaki alt problemler ele alınmaktadır:
1. Alt Problem: Türkiye‟de bankaların yoğun olarak kapandıkları dönemler
hangileridir?
2. Alt Problem: Kapanma nedenleri nelerdir ve bunlar sınıflandırılabilir mi?
3. Alt Problem:
Bankaların kapanma Ģekilleri nelerdir ve bunlar
sınıflandırılabilir mi?
4. Alt Problem: 2. ve 3. Alt Problemin Dünyada‟ki diğer ülkelerde ele
alınmasının sonuçları nelerdir?
1.2. ARAġTIRMANIN AMACI
Bu araĢtırmanın amacı, Türkiye‟de Osmanlı döneminden bu yana faaliyet
göstermiĢ ve kapanmıĢ olan yerli bankaları incelemek ve bu bankaların kapanma
2
nedenlerini, kapanmalarına yol açan mali durumlarını ve etkili olan diğer faktörleri
karĢılaĢtırmalı olarak incelemektir. Bu amaçları gerçekleĢtirmek üzere aĢağıdaki
hipotezler test edilecektir.
H1- Türkiye‟de kapanan bankaların kapanma nedenleri kapandıkları dönemlere
göre farklılık göstermektedir.
H2- Banka kapanmaları ekonomik kriz dönemlerinde yoğunlaĢmaktadır.
H3- Türkiye‟de kapanan bankaların tasfiye/kapanma yöntemleri kapandıkları
dönemlere göre farklılık göstermektedir.
H4- Türkiye‟de ve diğer ülkelerde bankaların kapanma nedenleri arasında
benzerlikler bulunmaktadır.
1.3. ARAġTIRMANIN ÖNEMĠ
Osmanlı döneminden bu yana Türkiye‟de değiĢik ekonomik dönemlerde bir çok
banka açılmıĢ, ancak bunların çok az bir kısmı günümüze gelebilmiĢtir. Banka
kapanmaları ekonomik konjonktüre göre belirli dönemlerde yoğunlaĢmıĢtır. Banka
kapanmalarının en yoğun olduğu dönem 2000‟li yılların ilk yarısıdır. Bu dönemde 2001
krizi sonrasında Bankacılık Kanunu gereğince çok sayıda banka tasfiye edilmiĢ ve/veya
fona devredilmiĢtir. Bununla birlikte bankacılık tarihinin tamamına baktığımızda da
1930-2001 arasında da infisah, fesih, iflas, satıĢ, birleĢme veya iradi tasfiye gibi
nedenlerle bir çok bankanın kapandığı görülmektedir.
Bir çok bankanın kapanmasına rağmen, bu bankaların kapanmaları ile ilgili
literatürde genel bir araĢtırma bulunmamaktadır. Aslında Türkiye‟de bankacılık tarihi
ile ilgili olan yayın sayısı da sınırlıdır. Literatürde tek tek banka tarihlerini inceleyen
eserler mevcutsa da, bankacılık tarihinin bütününe yönelik yayınlar sınırlıdır ve 1980
öncesi dönemi incelemektedir.
tasfiye edilen bankalarla
Bu araĢtırmanın, 1980 sonrası krizlerle kapanan ve
birlikte, bu tarihten önce kapanan bankaların
beraber
değerlendirileceği ilk çalıĢma olması açısından önemli olduğu düĢünülmektedir. Ayrıca
araĢtırma sonuçlarının, Türk Bankacılık Sektörü‟nün 2001 sonrası dönemde kapanan
3
bankalarla ve BDDK ve TMSF‟nin banka kapatma yetki ve eylemleri ile ilgili olarak
hem akademik alanda, hem de yazılı ve görsel basında sürmekte olan tartıĢma ve
değerlendirmeler için de yararlı olacağı düĢünülmektedir.
1.4. VARSAYIMLAR
AraĢtırmadaki önemli bir varsayım, kapanan bankalarla ilgili olarak literatürde
yer alan 1958 öncesi derleme ve çalıĢmaların gerçeği yansıttığı hususudur. Bankalar
Birliği‟nin kurulduğu 1958 yılı öncesinde sektörle ilgili mali ve fiziksel veriler, 1934
yılından itibaren yayınlanan TCMB bültenlerindeki özet bilançolar ve sektör raporları
haricinde yetersiz ve eksiktir. Bu nedenle bu dönemdeki bankaların detaylı bilgilerine
ulaĢmada yaĢanan fiziki zorluk ve imkansızlıklar nedeniyle, alıntı yapılan ve
yararlanılan diğer çalıĢmalardaki veriler resmi raporlardan ayrıca teyit edilememiĢtir.
Kapanan bankalarla ilgili 2001 yılından sonraki dönemlerde kapanan bankalara
ilgili araĢtırmada toplanan ve yorumlanan verilerin önemli bir bölümü TMSF
raporlarından ve Türkiye Bankalar Birliği web sitesinden alınmıĢtır. Söz konusu sitede
raporların “ Bankacılık Kanunu kapsamında Türkiye'de faaliyette bulunan mevduat
bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarının Bankaların Kamuya Açıklanacak
Finansal Tablolar ile Bunlara İlişkin Açıklama ve Dipnotlar Hakkında Tebliğ
kapsamında hazırladıkları ve Türkiye Bankalar Birliği'ne tevdi ettikleri bilgilerden
yararlanılarak” hazırlandığı ifade edilmiĢtir (TBB, 2009). Bu ifade doğrultusunda
araĢtırmada kullanılan ve bankaların TBB‟ye verdiği verilerin doğru olduğu
varsayılmıĢtır. Söz konusu tebliğ BDDK ve TMSF için de geçerli olduğundan, buradan
alınan ve araĢtırmada kullanılan veriler için aynı varsayım geçerlidir.
Diğer bir varsayım ise faaliyete hiç geçmemiĢ veya geçip geçmediği belirli
olmayan bankalarla ilgilidir. Faaliyete geçmese dahi kurulan bankalar da, kapanmıĢ
olarak değerlendirilmiĢtir. Türk Ticaret Kanunu‟nun 301. Maddesinde yer alan “ġirket
ticaret siciline tescil ile hükmi Ģahsiyet kazanır” hükmünden hareketle, ticaret siciline
banka olarak kaydedilen veya amaçları arasında “banka muamelesi yapmak” olan
Ģirketler, faaliyete geçmese dahi açılmıĢ sayılmıĢlar ve infisah veya fesih olarak
kapanmıĢ olarak değerlendirilmiĢlerdir.
4
BirleĢik Fon Bankası
A.ġ.‟nin eski adını taĢıyan ve TMSF‟ye ait
Bayındırbank‟ın, tekrar faal bir mevduat bankası olması olası görülmediğinden unvan
değiĢikliği ile birlikte ticari bir banka olarak fiilen kapanmıĢ olduğu varsayılmaktadır.
Tüzel kiĢilikleri sonra erip ticaret sicilinden terkin olunan Anadolu Bankası ve
Denizbank‟ın, isim hakları sonradan satılmıĢ olmakla beraber Bankacılık Hukuku
açısından kapandıkları varsayılmıĢtır. Sağlık Bankası‟nın Genel Kurul kararı ile infisah
olup olmadığı belirli değildir, ancak kapanmadan sonra Genel Kurul‟un yöneticileri
kötü niyetli iĢlem ve zimmetleri nedeni ile dava ettikleri göz önüne alındığında,
bankanın mahkeme kararı ile feshedildiği varsayılmıĢtır.
1.5. SINIRLILIKLAR
AraĢtırma kapsamında Türk Bankacılık Sektöründe kapanan bankalardan özel
veya kamu sermayeli yerli bankalar ağırlıklı olarak incelenmiĢtir. Türkiye‟de faaliyet
gösterirken kapanan yabancı bankaların tamamına yakını idari yönden kendi
kararlarıyla kapatılmıĢ olduğundan kapanma nedenleri ve biçimleri ile ilgili detaylı
araĢtırma yapılmayacaktır. Bunlardan sadece yerli bir banka ile birleĢerek veya yerli
sermaye tarafından satın veya devir alınarak yerli banka statüsüne geçen bankalar ele
alınmıĢtır.
Ġnternet kaynaklarının zenginliği ve TMSF‟nin basılı ve internet ortamındaki
raporlarının detaylı içerikleri nedeniyle TMSF döneminde kapatılan bankaların
kapanma süreç ve nedenlerine daha ayrıntılı yer verilirken, özellikle 1994 yılı öncesinde
kapanan bankalarla ilgili detaylar literatürdeki kaynaklarla sınırlı kalmıĢ, bu kaynaklar
içinde çeliĢen bilgiler ayrıca dipnot olarak sunulmuĢtur.
Bir baĢka sınırlılık da örneklem konusunda yaĢanmıĢtır. Faizsiz bankacılık
yapan katılım bankaları, kapandıkları dönemde geçerli olan hukuksal düzenlemelere
göre, banka değil, finansal kurum niteliğinde olduklarından örnekleme dahil
edilmemiĢtir.
5
1.6. TANIMLAR
Yerli Banka: Yurt içi veya dıĢında faaliyet göstermekle beraber, idari merkezi
Türkiye‟de olan ve sermayesinin % 50‟den fazlası yurt içinde kurulmuĢ olan bir
finansal gruba veya tüzel kiĢiye ait olan bankalardır.
Yabancı Banka: Bankalar Kanununa göre Türkiye‟de faaliyet gösteren ve
sermayesinin % 50‟den fazlası yurt dıĢında kurulmuĢ olan bir finansal gruba veya tüzel
kiĢiye ait olan bankalardır. Ġdari yapısına göre bağımlı banka ve iliĢkili banka olmak
üzere iki çeĢit yabancı banka vardır.
“Bağımlı banka, ev sahibi ülkede kısmen ya da
tamamen yabancı bir bankanın mülkiyetinde olan ve ayrı bir tüzel kiĢiliği olan
kuruluĢtur” (Yayla, Kaya ve Erkmen, 2005: 4). ĠliĢkili banka ise, ev sahibi ülkenin
mevzuatına göre kurulan, kısmen ana ülkedeki bankanın mülkiyetinde olan ancak
mutlaka onun denetiminde olmayan bankadır (2005:4-5).
Kamu Bankası: Sermayesi kamuya ait olan bankalardır. Bunların bir diğer
ortak özelliği de özel yasalarla kurulmuĢ olmalarıdır. (Öçal ve Çolak, 1988: 88) Kamu
mevduat bankaları Halk Bankası, Ziraat Bankası ve Vakıfbank‟tan oluĢmaktadır.
BirleĢik Fon Bankası: Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Yönetim Kurulunun
23.01.2002 tarihli kararıyla, 01.02.2002 tarihinden itibaren mevduat kabul etmemesine,
mevcut mevduat hesaplarının yenilenmemesine, bankacılık faaliyetlerinin mevcut varlık
ve yükümlülükler ile diğer Fon bankalarından Bankaya devredilecek varlık ve
yükümlülüklerin tasfiyesine yönelik olarak sürdürmesine karar verilmiĢ ve bir geçiĢ
bankasına dönüĢtürülmüĢ olan Bayındırbank‟ın yeni tüzel kiĢiliğidir. (TMSF, 2010)
Back to Back Kredi: Ġki bankanın yasal kredi sınırlamalarından kaçınmak için
birbirlerinin hakim ortaklarına karĢılıklı kredi vererek, bankanın kendi kaynaklarından
kendi gruplarına yasal olmayan bir Ģekilde fon sağlamaları iĢlemidir.
Fiduciary Kredi: Anlamı itibarıyla bir inançlı iĢlem çeĢidi olup bankacılıkta
belli bir amaca yönelik kredi kullandırma Ģeklinde oluĢmaktadır. Bu yöntem Türk
bankacılığında, yasal sınırlar dahilinde kredi alma imkanını kaybetmiĢ olan, özellikle
banka hâkim ortağı kiĢi ve gruplara, banka kaynaklarından kredi aktarmak üzere
6
uygulanmıĢtır. Ġlgili Ģahıs veya gruplara kredi kullandıracak olan banka, yurt dıĢında
kurulu bir banka ile anlaĢarak, bu bankada bir mevduat hesabı (depo hesabı) açmakta ve
bu hesabın kullanılacak kredinin teminatı olduğuna dair sözleĢme imzalamaktadır.
Bankanın açtığı teminat niteliğindeki depo hesabının tutar, vade ve faizleri ile karĢı
bankaca ilgili Ģahıs veya gruplara açılan kredinin tutar, vade ve faizlerinin uyum içinde
olduğu görülmektedir. (TMSF, 2010)
Swap: Swap, iki tarafın birbirlerine belirli periyodlarla ödeme taahhütlerini
içeren bir sözleĢmedir. Swap sözleĢmesinin asli unsurları el değiĢtirecek para birimi
veya birimlerinin tanımı, her bir para birimine uygulanacak sabit veya değiĢken faiz
oranı ve ödeme zamanlarıdır. Swap sözleĢmeleri bir borçlanma veya yatırım yöntemi
olmayıp sadece mevcut borçların veya yatırımların nakit akımlarını değiĢtirmeye
yarayan finansal araçlardır.
Hougacho YaklaĢımı: Japonya‟da e Bank of Japan ve bazı diğer özel finansal
kurumlar ve bankaların yeni bir banka kurarak sorunlu bankaları gönüllü olarak
kurtarmalarıdır.
Bretton Woods: II. Dünya SavaĢı sırasında Temmuz 1944'te ABD'nin küçük bir
kasabası olan Bretton Woods'da toplanan BirleĢmiĢ Milletler Para ve Finans
konferansında ortaya çıkan uluslararası para idare sistemidir. Dünyanın önde gelen
devletleri arasındaki ticari ve finansal iĢlemlerde uyulması gereken kuralları belirleyen
sistem , dünya tarihinde ilk kez, bağımsız ulus-devletlerin kendi aralarında ortak bir
parasal düzen üzerinde anlaĢmaları sonucunda uygulamaya konulmuĢtur. Bu
konferansta altına dönüĢtürülebilen eden tek para biriminin dolar olmasına, diğer para
birimlerinin değerlerinin de dolara göre ayarlanmasına karar verilerek bir anlaĢma
imzalanmıĢtır. Uluslararası para sisteminin kurallarını belirleyen bu anlaĢmada ayrıca,
Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) kurulmasına karar vermiĢtir.
Thrift bank : ABD eyaletlerinde faaliyet gösteren, genellikle sadece mortgage
kredisi vermeye ve tasarruf mevduatı toplamaya odaklanmıĢ küçük bankalardır.
7
ĠKĠNCĠ BÖLÜM: YÖNTEM
2.1. ARAġTIRMANIN MODELĠ
AraĢtırmanın modeli tarama modelidir. “Tarama modelleri, geçmiĢte ya da halen
varolan
bir
durumu
varolduğu
Ģekliyle
yaklaĢımlarıdır.” (Karasar, 2008: 77). Ancak
betimlemeyi
amaçlayan
araĢtırma
bu araĢtırma da varolan durum
betimlenirken, aynı zamanda analitik yöntemler de kullanılmıĢtır. Arıkan‟a göre
“Analitik yöntemler, veriler arasındaki iliĢkilerin matematiksel eĢitlikler halinde analiz
edilmesidir” (2007: 97).
2.2. EVREN VE ÖRNEKLEM
AraĢtırmanın evreni 1847‟den bu yana Osmanlı Ġmparatorluğu ve Cumhuriyet
döneminde Türk Bankacılık Sektörü‟nde faaliyet göstermiĢ ve kapanmıĢ/kapatılmıĢ
olan mevduat ve yatırım bankalarıdır. Faaliyete geçmemiĢ olsalar veya faaliyetleri
hakkında yeterli bilgi olmasa dahi, Ticaret Sicili‟ne kaydolan veya kurulduğu bilinen
bankalar da kapanmıĢ bankalar arasında ele alınmıĢtır. Dolayısıyla Murabaha
Nizamnamesi, 2243 Sayılı Mevduatı Koruma Kanunu, 2999 , 7129, 3182, 4389 ve 5411
sayılı Bankalar Kanunlarında açık veya zımni olarak kanun metinlerinde mevduat ve
yatırım bankaları olarak tanımlanmıĢ olan bankaların tamamı araĢtırma evrenine
dahildir.
Faizsiz bankacılık yapmakta olan katılım bankalarından kapanmıĢ olanları,
Bankacılık
Kanunu‟nda ve uygulamada normal ticari bankalardan farklılık
gösterdiğinden, araĢtırmada homojen bir küme oluĢturmak için araĢtırma evrenine,
dolayısıyla da örnekleme dahil edilmemiĢtir. AraĢtırmanın örneklemi Kanun‟da (5411
Sayılı B.K., Madde 3)
“kendi nam ve hesabına mevduat kabul etmek ve kredi
kullandırmak esas olmak üzere faaliyet gösteren kuruluĢlar ile yurt dıĢında kurulu bu
8
nitelikteki
kuruluĢların
Türkiye'deki
Ģubeleri”
olarak
tanımlanan
Mevduat
Bankalarından yerli olanlarının ve Osmanlı Dönemi‟nden bu yana faaliyete baĢladıktan
sonra değiĢik nedenlerden dolayı kapatılmıĢ yerli sermayeli bankaların tamamından
oluĢmaktadır.
Bu durumun istisnası, kapanma sonrasında da yerli bir bankaya
devredilmiĢ olan ve bankacılık tarihimizde bir dönem Merkez Bankası olarak rol almıĢ
olan Osmanlı Bankası‟dır. Yabancı bankalar hariç tutulduğunda araĢtırma örnekleminin,
evrenin bir alt kümesi olmaktan ziyade, evrenin tamamını kapsadığı söylenebilir.
2.3. VERĠLERĠN TOPLANMASI
Osmanlı Ġmparatorluğu‟nun son dönemi ile Cumhuriyetin ilk yıllarında kurulan
yerel bankaların çoğunluğu 1970‟lere gelmeden kapanmıĢ, tasfiye veya fesih
olunmuĢtur. Bu bankaların faaliyetleri ile ilgili literatürdeki bilgiler kısıtlı olmakla
beraber, bankacılık tarihi ile ilgili sınırlı
sayıdaki eserden
yararlanılmıĢtır.
Bu
kapsamda Akgüç (1975), Zarakolu (1973), Yüzgün (1982), Tahsin ve Saka (1930) ,
Ulutan (1957) gibi yazarların Türk Bankacılık tarihi ile ilgili eserlerde bulunan veri ve
bilgiler
araĢtırma için kullanılmıĢtır. Kapanan bankalarla ilgili genel bilgilerin
toplanması süreci, özellikle 1980 öncesi dönemde yapılan araĢtırma ve yayın sayısının
az olması nedeniyle sınırlı kaynaklar kullanılarak gerçekleĢtirilmiĢtir. Bunun için o
dönemki gazete kupürleri dahil olmak üzere, Resmi Gazete arĢivinden, banka kuruluĢ
mukavelelerinden ve eriĢilebilen her türlü belgeden bilgi derlenmiĢtir.
Banka kapanmaları ile kanunlar arasındaki iliĢkinini değerlendirmesi için
Bankalar Kanunlarının tamamı ve Türk Ticaret Kanunu‟nun banka kapanmaları ile ilgili
hükümleri tarihsel süreç içindeki değiĢen hükümleri ile birlikte kullanılmıĢtır. Mali
verilerin incelenmesinde ise, TBB‟nin kurulduğu 1958 sonrası için TBB raporları,
öncesindeki dönem için TCMB yıllık bültenleri
kullanılmıĢtır. Ancak özellikle
TBB‟nin kuruluĢundan önce kapanan bankalar için, fiziki imkansızlıklar nedeniyle
eriĢilemeyen bazı Merkez bankası bültenleri yerine, bu bültenleri kullanarak yapılan ve
bankalarla ilgili bilgilerin detaylı olarak verildiği Yılmaz‟ın (2007) çalıĢmasından
yararlanılmıĢtır. TBB‟nin raporları arasında bankaların mali ve idari verileri ile Ģube
sayıları gibi detayların yayımlandığı “Bankalarımız” isimli yıllık raporları sıklıkla
kullanılmıĢtır. ÇalıĢmanın genelinde veri toplanan, alıntı yapılan, hatta bazı bankalar
9
için bütün bilgilerin alındığı diğer bir kaynak ise TMSF‟nin web sitesinde yayınlanan
Raf Temizliği Projesi raporları olmuĢtur. Bu raporlarda 1990 sonrası TMSF‟ye
devredilerek kapanan bütün bankalarla ilgili kapsamlı veriler, özet banka tarihçeleri,
fona devir nedenleri ve kapanma süreçleri detaylı olarak anlatılmıĢtır.
Özellikle büyük bankaların kendi tarihçelerini, iktisadi tarihe paralel olarak
anlattıkları kurumsal yayınları da “KapanmıĢ Olan Bankaların Ekonomik Dönemlere
ve Krizlere Göre Değerlendirilmesi” bölümünde baĢvurulan önemli bir kaynak olmuĢtur.
Bu bölümde ayrıca bankacılık tarihini iktisadi geliĢmelerin bir parçası olarak incelemiĢ
olan ekonomi tarihi kitaplarına da sıklıkla baĢvurulmuĢtur.
AraĢtırma sürecinde “KapanmıĢ olan Bankaların Ġlgili Olduğu Kanuna Göre
Değerlendirilmesi” bölümünü değerlendirebilmek için, Murabaha Nizamnamesi‟nden
baĢlayarak 2243 sayılı Mevduatı Koruma Kanunu, 2999 Sayılı Bankalar Kanunu, 7129
Sayılı Bankalar Kanunu, 7129 Sayılı B.K. Hakkında 153 Nolu Kanun, 7129 sayılı
Bankalar Kanunu ile Ġlgili 28 Sayılı KHK, 7129 sayılı Bankalar Kanunu ile Ġlgili 28
Sayılı KHK, Bankalar Hakkında 70 sayılı KHK, 3182 Sayılı Bankalar Kanunu, 4389
Sayılı Bankalar Kanunu ve 4389 Sayılı Bankalar Kanunu‟nun orijinal metinleri ve
yayınlanmıĢsa gerekçe metinleri (layiha) incelenmiĢtir.
2.4. VERĠLERĠN ANALĠZĠ
ÇalıĢmada, bankacılık tarihi dönemlere göre ayrılarak, banka kapanmalarının
neden ve nasıl gerçekleĢtiklerinin izi sürülmüĢ ve her dönemde bankacılık sektöründeki
geliĢmeler ve kapanan bankalar birbirlerine paralel olarak değerlendirilmiĢtir.
Bankacılıkla ilgili kanunların banka kapanmalarını düzenleyen veya etkileyen
bölümleri analiz edilmiĢ ve sonuçlar özetlenmiĢtir. Ayrıca gerekli olan hallerde, bu
kanun ve gerekçe metinleri dıĢında diğer KHK, yönetmelik ve BDDK‟nca yayınlanan
tebliğlerinde de banka kapanmaları ile ilgili bölümlerinin de değerlendirmesi yapılmıĢtır.
Ayrıca araĢtırmada karĢılaĢtırmalı analizlere yer verilen sonuçlar bölümünde
yurt dıĢındaki kapanan bankalar hakkındaki incelemeler için BIS ve FDIC gibi
10
kurumların istatistik ve raporları ile yurt dıĢında yayınlanmıĢ makalelerden geniĢ ölçüde
bilgi ve veri alınmıĢtır. Bu verilerin bir bölümü özetlenerek, bir bölümü ise kaynak
göstermek suretiyle doğrudan tercüme edilerek kullanılmıĢtır. Bu bilgiler daha sonra
Türkiye‟deki bankaların kapanma nedenleri ile karĢılaĢtırmalı olarak analiz edilmiĢtir.
Daha sonra araĢtırma problemlerinin cevaplandırılmasını kolaylaĢtırmak için,
Türkiye‟de
kapanan
tablolaĢtırılmıĢtır.
bankaların
tamamının
kapanma
nedenleri
ve
Ģekilleri
Bu tablolar, dönemsel olarak kapanan bankalarla ilgili araĢtırmada
varılan diğer sonuçlarla beraber yorumlanmıĢ ve araĢtırma bulgularının da analiz
edilmesi ile birlikte araĢtırma problemlerine cevap aranmıĢtır.
11
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: ARAġTIRMA KONUSUYLA
ĠLGĠLĠ GENEL YAPI VE DURUM
3.1. KAPANMIġ OLAN BANKALARIN EKONOMĠK DÖNEMLERE VE
KRĠZLERE GÖRE DEĞERLENDĠRĠLMESĠ
Literatürde Türk Ekonomi Tarihi ile ilgili yapılan çalıĢmalara bakıldığında,
araĢtırmacıların ekonomi tarihimizi daha çok uygulanan ekonomik politikalardaki
değiĢikliklere göre bölümlendirdikleri görülmektedir. Bununla birlikte ekonomik krizler
ve ulusal ve uluslararası siyasal tarihin de bu bölümlendirmelerde etkin oldukları
söylenebilir. Boratav‟ın Türkiye Ġktisat Tarihi ile ilgili yaptığı sınıflandırmada, 19081922 yılları devrim ve savaĢ yılları, 1923-1929 dönemi açık ekonomi koĢullarında
yeniden inĢa, 1930-1939 dönemi korumacı-devletçi sanayileĢme, 1940-1945 2. Dünya
SavaĢı süresince bir kesinti dönemi, 1946-1953 Dünya Ekonomisine entegrasyon
denemesi, 1954-1961 tıkanma ve yeniden uyum dönemi, 1962-1976 içe dönük dıĢa
bağımlı geniĢleme dönemi ile 1980-1988 ve
1989-2002 olarak yedi ayrı dönem
üzerinde durulmuĢtur (2003:13-14). Dikkaya, ÖzyakıĢır ve Üzümcü‟nün editörlüğünde
derlenen bir çalıĢmada ise, ekonomi tarihimiz, Ulusal Ekonominin inĢa edildiği 19231945 dönemi, 1945-1960 yeni arayıĢlar dönemi, kamu müdahaleciliğinin yeni evresi ve
planlı ekonomi dönemi olarak adlandırılan 1960-1980 dönemi ve 1980 sonrası dönem
olarak dört ayrı dönemde ele alınmıĢtır (2008:xiv-xvi).
Parasız (2005), Türk Bankacılık tarihini incelerken, Cumhuriyet Öncesi ve
Cumhuriyet Sonrası ana ayrımını yaptıktan sonra, Cumhuriyet sonrası dönemi dört
aĢamada incelemiĢtir. Bu dönemler sırasıyla, 1923-1944 dönemi, 1944-1960: “Büyük
Özel Bankaların Kurulduğu Dönem” ve 1961-1980: “Bankacılık Sektöründe Kamu
Müdahalelerinin Arttığı Dönem olarak iki ayrı alt baĢlıkta incelenen 1944-1980
Dönemi , 1980-1990 Yapısal DeğiĢim Dönemi ve 2000‟li Yıllara Doğru Dönem olarak
verilmiĢtir. Parasız‟ın sınıflandırmasında 1923-1944 dönemi; küçük yerel bankaların
kuruluĢ dönemi ve büyük kamu bankalarının kuruluĢ dönemi olarak ikiye ayrılmıĢtır.
Yazar, 1923-1932 döneminde bölgesel gereksinimler için kurulan yerel bankaların
1930‟larda sona erdiğini belirterek, bu tarihlerden itibaren büyük kamu bankalarının
12
kurulduğunu belirtmektedir (Parasız,2005:103-104). Akgüç (1975:15) ise Bankacılık
tarihi ile ilgili bölümlendirmesini Ģöyle açıklamaktadır:
“Cumhuriyet döneminde bankacılık alanında gelişmeleri daha belirgin çizgilerle ortaya
koyabilmek için ….özellikleri farklı dört döneme ayrılarak incelenebilir.
1. 1923- 1933 Özellikle Yerel (Mahalli) Bankaların Geliştiği Dönem
2. 1934- 1943 Devlet Bankalarının Kuruluş Dönemi
3. 1944-1960 Çok Şubeli Özel Bankaların Gelişme Dönemi
4. 1961Planlı Dönemdeki Gelişmeler”
Ancak bankaların kapandıkları dönemle ilgili bölümlerinde Akgüç, 1934-1943;
1944-1960 ve 1961-19751 olarak son üç döneme göre inceleme yapmıĢtır. Altay (2010)
ise bankaları kapanıĢ dönemlerine göre 1923-1930, 1930-1938, 1939-1945, 1945- 1962,
1963-1979 aralıklarında değerlendirmiĢtir.
Bankacılık Tarihi- Ġktisat Tarihi iliĢkisi, krizlerle paralel olarak seyretmiĢ
olduğundan, kronolojik olarak kapanmaların yoğunlaĢtığı dönemler dikkate alınarak, bu
çalıĢmada önemli ekonomik dönemlerle beraber kriz dönemleri de göz önüne alınmıĢtır.
Yardımcıoğlu ve Genç‟e (2009) göre Türk Bankacılık tarihindeki en önemli krizler
1929 Dünya Krizi, 1958 Ġstikrar Kararları, 1983-1984 Krizleri, 1994 Krizi 1997-1998
Asya ve Rusya Krizleri ve 2000 Likidite Krizi‟dir. Bu çalıĢmada da banka
kapanmalarına neden olmaları açısından 1929 Dünya Ekonomik Krizi, 1958 Krizi, 1983
Krizi, 1994 Krizi ve 2000 Krizi
incelenme dönemlerinin seçilmesinde belirleyici
olmuĢtur. Bu durumun istisnası, zaten düzenli bir ekonomik yapıdan söz edilmesi
mümkün olmayan 1930 öncesi ilk dönemdir. Bu dönem, Osmanlı Ġmparatorluğu‟nun
son dönemlerinde ve Cumhuriyetin ilk yıllarındaki banka kapanmalarının incelendiği
bir ilk dönem olarak değerlendirilmiĢtir. 1930 yılına kadar süren bu dönemde daha çok
idealist düĢüncelerle sektördeki yabancı banka egemenliğine sona vermek için kurulan
yerel ve küçük bankalar sektöre egemen olmuĢtur. Yasal düzenleme yetersizliği
nedeniyle kolayca kurulan bu bankaların bir kısmı KurtuluĢ SavaĢı döneminde, bir
kısmı da Cumhuriyetin ilk yıllarında kapanmıĢtır.
Kamu bankalarının kurulmaya
baĢladığı ve 1929 Ekonomik krizinin Türkiye‟yi de etkilemeye baĢladığı 1930 yılı bu
dönemin sonu olarak belirlenmiĢtir.
1
Bu son zaman aralığının üst sınırı olan 1975 yılı eserin yazıldığı yıldır.
13
Bu ilk dönem sonrasında ise kapanma yoğunlukları ile kriz ve durgunluk gibi
makro ekonomik kapanma nedenleri dikkate alınarak, 1929 Dünya Ekonomik Krizinin
etkilerinin ülkemizde de hissedildiği 1930‟lu yılların ilk yarısını da içine alacak Ģekilde
2. Dünya SavaĢı Dönemi 1930-1945 dönemi olarak ayrı ele alınmıĢtır. Literatürde bu
dönem bankacılık sektörü açısından çoğunlukla bankacılıkta “Devlet Bankacılığı
Dönemi” olarak ele alınmıĢtır. Ancak kamu bankalarının ezici olarak sektörde boy
gösterdiği bu dönemde, kriz ve durgunluğun özellikle yerel bankaların yoğun olarak
kapanmasına neden olduğu görülmektedir. Bu nedenle, bu dönem bu çalıĢmaya özgü
olarak “Dünya Ekonomik Krizi ve 2. Dünya SavaĢı Dönemi “ olarak ele alınmıĢtır.
Bankacılık tarihi ile ilgili yukarıda da gönderme yapılan bir çok çalıĢmada
1945-1960 yılları aralığı “Özel Bankalar Dönemi” adı altında ayrı olarak ele alınmakta
ve 1960 sonrası dönem “Planlı Kalkınma Dönemi” olarak ayrıca değerlendirilmektedir.
1960 yılıyla baĢlayan Planlı Kalkınma Dönemi ekonomi tarihindeki ayrımlarda da
1960-1980 dönemi olarak bölümlendirilmektedir. Ancak, Planlı Kalkınma Dönemi
öncesi ve hemen baĢlangıcındaki dönem ele alındığında banka kapanmalarının 1950‟li
yılların özellikle ikinci yarısında, 1958 krizi sonrasında yoğunlaĢtığı ve bu dönemin,
bankacılık sektörüne olan etkilerinin 1960 sonrasına sarktığı görülmektedir. Nitekim
Pamuk‟a (2007:251-251) göre, 1954-1962 yılları Ġkinci Dünya SavaĢı sonrasında
büyüme hızının en düĢük olduğu alt dönemlerden biridir. Yazara göre bu dönem tarım
ve ticarete ağırlık veren modelin ekonomik bunalıma girdiği bir süreçtir. Literatürdeki
sınırları içinde Planlı döneme bakıldığında 1960-1980 arasında kapanan 20 bankanın bir
çoğunun, 1961 -1962 yıllarında kapandığı görülmektedir. Bu nedenle bu çalıĢmada
SavaĢ Sonrası Dönem 1946 yılıyla baĢlatılmakla beraber planlı kalkınmanın baĢladığı
1960 değil, 1962 yılı sınır alınarak belirlenmiĢtir. Bir baĢka deyiĢle, bu dönemin iktisat
ve bankacılık tarihi ile ilgili diğer bir çok çalıĢmanın aksine, 1945-1962 aralığında
incelenmesinin nedeni 1958 krizinin etkilerinin 1962 yılına kadar hissedilmesidir.
Nitekim 1962 yılında, Türk Ekspres Bank ile Buğday bankası, Anadolu Bankası adı
altında, 1963 yılında ise, Ankara, Ġstanbul ve Ġzmir Halk Sandıkları, Halk Bankası çatısı
altında birleĢtirilmiĢlerdir. Aynı dönemde, daha önceki dönemlerde faaliyetleri
durdurulan 11 banka da tasfiye edilmiĢtir (Karacan, 1996: 176). ÇalıĢmada ele alınan
üçüncü dönem, ekonominin planlı kalkınmaya geçtiği, kapalı bir sistemin benimsendiği
ve bankacılık sektöründe belirgin bir geniĢleme ve daralma yaĢanmadığı 1962-1980
14
dönemi aralığında incelenmiĢ olup, bu dönem liberal ekonominin benimsendiği 24 Ocak
kararlarına kadar sürmüĢtür.
Kapalı ekonomi döneminin
sona ermesi açısından, 1980 yılında 24 Ocak
kararları ile birlikte baĢlayan liberalizasyon süreci Planlı Ekonomi anlayıĢının etkisinde
uzun süre kalmıĢ olan iktisadi tarihimizde bir milattır. 1980 yılı Türkiye ekonomisinin
tarihsel geliĢiminde de bir dönemin baĢlangıcı olarak, hemen bütün eserlerde dönem
baĢı olma özelliğini taĢımaktadır. Bu dönemde bankerlik yolsuzluklarıyla patlak veren
1983 krizi nedeniyle kapanan bankalar öne çıkmaktadır. Bankalar üzerinde gözetleyici
bir otoritenin olmadığı bu dönem 1993 krizine kadar ayrı olarak ele alınmıĢ ve 19801993 yılları banka kapanmalarının incelenmesinde “Liberalizasyon Dönemi ve 1983
Krizi” olarak adlandırılmıĢtır. Bu dönemden sonra 1994 krizi ile baĢlayan ve Türk
Bankacılık tarihinin en yoğun kapanmalarına sahne olan bir süreç baĢlamıĢtır. Bu süreç
bankacılıkla ilgili düzenleme ve yasaların köklü olarak değiĢtirdiği, TMSF ve
BDDK‟nın teĢekkül ettiği, 2000 krizi ile arka arkaya kapanan ve TMSF‟ye devredilen
bankaların ele alındığı son bir dönem olma özelliği taĢımaktadır. Yabancı bankaların
sektöre yoğun olarak girmelerine rağmen 2000‟li yılların ikinci yarısından bu yana
Türkiye‟de kapanan banka bulunmamaktadır. Bu nedenle, bu dönem 1994‟te baĢlatılmıĢ
ancak tarih olarak ucu açık bırakılarak, düzenleyici kurumların banka kapanmalarında
etkin olduğu hatta bu kararların tamamını verdiği
“Düzenleyici Kurumların Etkin
Olduğu Dönem: 1994 ve 2000 Krizleri” adı altında 1994‟den bugüne kadar olan zaman
aralığında ele alınmıĢtır.
Yukarıda özetlenen bilgiler ıĢığında, kapanmıĢ olan bankalar iktisadi dönemlere
ve önemli ekonomik krizlere göre Ģu bölümler altında incelenecektir:
1. Osmanlı‟nın Son Dönemi ve Cumhuriyetin Ġlk Dönemi (1930 Yılına Kadar)
2. Dünya Ekonomik Krizi ve 2. Dünya SavaĢı Dönemi (1930-1945)
3. Özel Bankalar ve 1958 Krizi Dönemi (1946-1962)
4. Planlı Kalkınma Dönemi (Durgun Dönem) (1963 -1980)
5. Liberalizasyon Dönemi ve 1983 Krizi (1980 -1993)
6. Dönem: Düzenleyici Kurumların Etkin Olduğu Dönem:
1994 ve 2000 Krizleri (1994 Yılı Sonrası)
15
3.1.1. Osmanlı’nın Son Dönemi ve Cumhuriyetin Ġlk Dönemi
Kuyucak (1942: 159:174) ülkemizde Bankacılığın geliĢiminin ilk dönemini
kendi içinde dört dönemde ele alıp incelemiĢtir:
a) Ġstanbul Bankası‟nın2 kurulduğu 1847 öncesi dönem.
b) Osmanlı Devleti‟nin borçlarını ödeyemeyerek adeta iflas ettiği 1875‟e kadar
olan 1847-1875 dönemi.
c) MeĢrutiyet‟e kadar olan ve yabancı bankaların hızla geliĢtiği 1875-1908
dönem.
d) Türk Bankacılığının temellerinin atıldığı 1908-1923 dönemi.
Bu çalıĢmada ise
Türk Bankacılık tarihinde 1930 öncesi dönem, Osmanlı
Ġmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti iki farklı rejim olmasına rağmen, bu çalıĢmanın
amaçları açısından bir bütün olarak ele alınmıĢtır. Bu dönemin ilk dönem olarak birlikte
değerlendirilmesinin iki nedeni vardır: Birincisi bu dönemde Türkiye‟de bankacılık
sektörü yeni yeni oluĢmaya baĢlamıĢtır. Ülke, Osmanlı Ġmparatorluğu‟nun çöküĢ
dönemine ve Cumhuriyetin KuruluĢuna tanıklık etmiĢ, Birinci Dünya SavaĢı‟na katılmıĢ
ve bir bağımsızlık savaĢı vermiĢtir. Temel ekonomik kurumları oluĢmamıĢtır, ekonomi
ile ilgili yasal düzenlemeler eksik/veya yoktur. Ġmparatorluğun bütçe uygulaması ve
politikası anlamlı ve inandırıcı olmaktan uzaktır (Orhaner,2007:55). Milli bir ekonomi
henüz inĢa edilmektedir. ÇeĢitli ekonomik ve siyasi sebeple bir çok banka kurulan,
Türkiye ve Osmanlı Ġmparatorluğu‟nda, bu bankaların bir kısmının faaliyetleri bile
sorgulanmaya muhtaçtır. Bununla birlikte 1930‟a kadar, bu yeni bankalardan fiili olarak
çok azı kapanmıĢtır. Bu dönemde bankacılığı etkileyen tek bir olay söz konusu değildir.
Tersine bir çok önemli siyasi geliĢme arka arkaya yaĢanmıĢtır. Bu nedenle sürekliliğin
bozulmaması için bu dönem içinde ayrıca bir bölümlendirme yapılmamıĢtır. Ġttihat ve
Terakki ile baĢlayan milli banka kuruluĢları, Cumhuriyet‟in ilanından sonra da
sürmüĢtür. Ulusal bankaların azalması değil, artması söz konusudur ve sektörde hakim
olan yabancı bankaların payı bu bankalara doğru kaymaya baĢlamıĢtır.
2
J. Alleon ve Th. Baltazzi isimli Galata Bankerleri tarafından kambiyo rayiçlerini korumak amacıyla
Osmanlı Hükümetinin hukuki desteği ile Banque İstanbul adıyla kurulmuştur.
16
Ġkinci neden ise, bu sürekli geliĢme döneminin,
kapanmaların baĢlandığı
1930‟lardan ayrıĢtırılarak, bir ilk dönem olarak ele alınması gerekliliğidir. Türk
Bankacılık tarihinde kapanmaların anlamlı bir Ģekilde yoğun olduğu ilk dönem
Dünya‟nın geçirdiği en büyük ekonomik kriz olan 1929 Buhranı sonrasıdır. Bu nedenle
Dünya Ekonomik Krizi olarak da adlandırılan bu krizin Türkiye Cumhuriyeti‟nde
hissedilmeye baĢladığı 1930 yılına kadar olan dönem, kapanmaların az olduğu ayrı bir
dönem olarak ele alınmıĢtır.
3.1.1.1. 1930 Öncesi Dönemde Bankacılık Sektöründeki GeliĢmeler
Sanayi devrimi ile birlikte Avrupa‟da yaygınlaĢan ve kurumsallaĢan bankacılığın
ülkemize geliĢi 19. yüzyılın ikinci yarısını bulmuĢtur. Parasız, bu gecikmenin nedenini
“…ülkemizde bankacılığın geliĢmemesinin asıl önemli nedeni, Osmanlı Ekonomisi‟nin
Batı Avrupa‟da gerçekleĢtirilen sanayi devrimine ayak uyduramaması ve yakın
zamanlara kadar esnaf ve zanaatkarlara dayanan kapalı bir ekonomik düzen içinde
kalmasıdır.” diyerek açıklamaktadır(2001:103). Öçal ve Çolak (1988:77) ise Tanzimat
öncesi dönemde bankacılığın geliĢmemesini parasal ekonominin yokluğu unsuruna
bağlamaktadırlar. Yazarlar, kırsal bölgelerde mübadele ekonomisi geçerli iken, kasaba
ve kent merkezlerinde ağırlık kazanan parasal ekonominin, finans sisteminin ilkel
kurumları olan sarrafları ve faizciliği doğurduğunu belirtmektedirler.
Bankacılığın geliĢmediği Osmanlı Ġmparatorluğu‟nda bankacılıkla ilgili ilk
giriĢimler Avrupa sermayesi ile baĢlamıĢtır. Literatürde bu durumun iki temel nedeni
üzerinde durulmaktadır.
Birincisi, Osmanlı Ġmparatorluğu‟nun geniĢ coğrafyası ve
pazar olarak potansiyeli Avrupa sermayesinin ilgisini çekmesidir. Avrupa‟da 1870‟li
yıllarda sermayenin merkezileĢmesi, mali ve endüstriyel sermayenin bütünleĢmesi
olgusu hız kazanmaktadır. Mal ihracatının önemi yerini sermaye ihracına bırakmıĢtır.
Sanayi devrimi sürecine daha geç girmiĢ olan ülkeler ve özellikle Almanya,
Ġngiltere‟nin ciddi bir rakip olma yolundadır. Bu dönemde Avrupa ülkelerinin Osmanlı
Ġmparatorluğu‟na karĢı tutumları değiĢmeye baĢlamıĢtır. Silier, bu dönemle ilgili olarak
“Artık Osmanlı Ġmparatorluğu‟na sömürülecek bir dıĢ pazar olmaktan çok, paylaĢılacak
bir alan gözüyle bakılmaya baĢlandı. Hem Avrupa ülkelerindeki bu ekonomik değiĢim
17
süreci, hem de Osmanlı devletine karĢı alınan yeni tutum, bankacılık alanına da yansıdı”
yorumunu yapmaktadır (1973:7).
Ġkinci neden ise Osmanlı Devleti‟nin yaĢadığı ekonomik güçlükler ve yüksek
miktardaki borçları nedeni ile finans açısından Avrupa‟ya bağımlı hale gelmesidir.
Osmanlı hükümeti 1875‟te devletin ekonomik olarak
iflasını ilan edince, ülke
ekonomisinde Avrupa denetimi yoğunlaĢmaya bağlamıĢtır. Osmanlı borçlarının
yönetimi 1881‟de uluslar arası bir kuruluĢ olan Duyun-u Umumiye‟ye devredilmiĢtir.
Yüzyılın sonlarına doğru tüm Avrupa güçleri, Osmanlı Ġmparatorluğu‟nu bir yarı
sömürgeye dönüĢtürmeye çalıĢmıĢlardır (Yıldırım, 2009:11).
Düyun-u Umumiye
Ġdaresi‟nin kurulmasından sonra alacakları garanti altına alınan Ġngiliz, Fransız, Alman
ve Ġtalyan sermayeli Ģirketler Osmanlı ekonomisi ile ilgilenmeye baĢlamıĢtır.
diğer sektörlerin yanı sıra bankacılık alanına da yansımıĢtır.
Bu ilgi
UlaĢım ve diğer temel
altyapı hizmetleri ve mamul satıĢları gibi her türden ekonomik faaliyetle ilgilenen
Avrupa sermayesi, bir çok yabancı banka vasıtasıyla 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl
baĢındaki dönemde Ġstanbul ve Anadolu‟da bir çok Ģube ile faaliyete geçmiĢtir (Baskıcı,
2003:80-81).
Bu dönemde Osmanlı Ġmparatorluğu‟nda kurulan bankalar
kredilerden
azımsanmayacak karlar sağlamakla beraber , ekonomik giriĢimlere verilen önem
artmıĢtır. Ġngiliz, Fransız, Alman ve Ġtalyan reel ekonomilerinin çıkarlarını gözeten
büyük bankalar ortaya çıkmıĢtır. Bu bankalar kendi ülkelerinin çıkarları doğrultusunda,
özellikle ulaĢım ve madencilik alanında yatırımlara giriĢmiĢ veya aracılık etmiĢlerdir.
Nitekim, 1914 yılında yabancı yatırımların %63‟ü demiryollarına, % 12‟si bankacılığa
yapılmıĢtır. Bankacılık sektöründeki yatırımların % 38,2‟si Fransızlar, % 33,1„i
Ġngilizler ve % 19,7‟si Almanlar tarafından yapılmıĢtır (Duru 1982:105-106). Osmanlı
Ġmparatorluğu toprakları üzerinde açılan bu bankalardan Credit Lyonnais, Deutsche
Bank ve Banco di Roma gibi bankalar halen küresel ölçekte faaliyet göstermektedirler.
Osmanlı Ġmparatorluğu‟nda bu dönemde faaliyet gösteren yabancı bankalardan
baĢlıcaları Tablo 1‟de verilmiĢtir.
18
Tablo 1. 19 Yüzyıl Sonu 20. Yüzyıl BaĢlarında Osmanlı
Ġmparatorluğu’nda Faaliyette Bulunan Yabancı Bankalar
Banka
Sermaye Grubu
Deutsche Bank
Almanya
Deutsche Orient Bank
Almanya
Deutsche Palastina Bank
Almanya
Wiener Bank Verein
Avusturya
Union Bank
Avusturya
Credit Lyonnais
Fransa
Anglo-Levantine Banking Co.
Ġngiltere
British Oriental Banking Co.
Ġngiltere
Keyser and Co.
Ġngiltere
Smyrna Bank
Ġngiltere
La Societa Commerciale d'Orinete
Ġtalya
Banco di Roma
Ġtalya
Hungarian Societe Anonyme
Macaristan
Bank of Mtylene
Osmanlı
Bank of Salonica
Osmanlı/Yabancı
Banque Russe pour le Commerce Etr.
Rusya
Orient Bank
Yunanistan-Almanya
Bank of Athens
Yunanistan
Kaynak: Baskıcı, M.M. (2003). Osmanlı Anadolu’sunda Bankacılık:1880:1919.
Ankara: SBF Yayın No: 590.
Tabloda da görüldüğü gibi sermaye sahipliği açısından yedi farklı ülkeye ait olan
bu bankalar kendi ülkeleriyle olan ticaretin geliĢtirilmesine çalıĢmıĢlar; bu arada
mevduat toplama ve diğer klasik bankacılık faaliyetlerini de artırmıĢlardır. Baskıcı‟ya
(2003:79) göre Avrupa sermaye gruplarının hakimiyetine geçen Osmanlı bankacılık
sektöründe çok ortaklı-tek Ģubeli küçük bankaların yerini, Ģube ve temsilcilikleri
Ġstanbul dıĢına da yayılan Avrupa‟nın büyük bankaları almıĢtır.
Bankacılık alanında ve ülke ekonomisindeki bu geliĢmelerle birlikte, Osmanlı
Ġmparatorluğu‟nda yabancı ülkeler ve azınlıklara karĢı milliyetçi aydınlar arasında bir
tepki doğmaya baĢlamıĢtır. Bu tepki ile kapitülasyonlar ve yabancı sermayenin zararlı
faaliyetleri gibi etkenler, iktisadi milliyetçiliği savunan aydın ve düĢünürlerin
19
fikirlerinin genel bir kabul görmesine neden olmuĢtur. Bir kısmı Ġttihat ve Terakki
Cemiyeti‟nin etkili mensupları olan Ziya Gökalp, Yusuf Akçura, Tekin Alp gibi
düĢünürler Ġktisadiyat Mecmuası ve Türk Yurdu gibi yayın organlarında Milli Ġktisat
okulunu savunmaya baĢlamıĢlardır (Boratav, 2005:26-27). Ondokuzuncu yüzyılın
sonlarında Alman tarihçi okulundan ilham alan milli iktisat okulu, korumacı
sanayileĢmeye yönelik ve devlet teĢvik müdahaleleri ile milli sanayi burjuvazisinin
yetiĢtirileceğini savunmaktadır. Boratav‟a göre (2005:27) Milli Ġktisat görüĢü, gerekirse
savaĢın yarattığı kıtlık koĢullarından yararlanarak ve devlet desteğiyle bir yerli ve milli
burjuvazinin yetiĢtirilmesi gerektiğini; bunun hem mümkün, hem de kalkınma ve
modernleĢme için zorunlu olduğunu ileri sürmekteydi.
Ġkinci MeĢrutiyet sonrası, 1908-1914 yılları arasında uygulanan liberal
politikaların olumlu sonuçlar verememesi nedeniyle Ġttihat ve Terakki önderliğinde
1914 sonrası milli iktisat anlayıĢı hakim ekonomi politikası olarak uygulanmaya
baĢlanmıĢtır. Birinci Dünya SavaĢı ile birlikte dıĢ dünya ile bağlantının kopması ve
Osmanlı‟nın ekonomik anlamda kendi kendine ayakta kalması zorunluluğunun
doğmasıyla birlikte, milli bir iktisadi anlayıĢın takip edilmesi ve bu doğrultuda milli
sermaye ile milli burjuvazinin oluĢturulması gerekliliği genel kabul gören bir görüĢ
olmuĢtur (Yıldırım, 2009:11) Bu dönemin siyasi yapısıyla ilgili olarak Boratav‟a göre
(2002:36) savaĢ, ihtilal ve darbeler dönemi olan 1908-1922 arasında , dönemin siyasi
iktidar düzlemindeki ana aktörü olarak 1908-1918 arasında Ġttihatçılar‟ı görmektedir.
Boratav (2002:36) 1908‟i izleyen yıllarda ittihatçıların piyasa için üretimin önem
taĢıdığı bölgelerde ve ürünlerde orta ve zengin çiftçiye yönelik sistemli politikalar
izlediklerini; üretici birliklerinin ve kooperatiflerin kurulmasını bu gruplar lehine
iĢleyecek unsurlar getirerek desteklediklerini belirtmektedir.
YaygınlaĢan Milli Ġktisat anlayıĢı ve Ġttihatçıların özellikle
üretimin yoğun
olduğu yerlerdeki iktisadi örgütlenme çalıĢmaları bankacılık alanına da yansımıĢtır.
Oktar ve Varlı da
(209:8) Ġttihatçıların savaĢ yıllarında ekonomiyi millileĢtirme
yönündeki çabaları bankacılık alanında da kendisini gösterdiği tespitini doğrulamaktadır.
Bu yansımanın baĢlıca sonucu Balkan ve Birinci Dünya SavaĢlarının ardından ilk milli
bankaların kuruluĢu olmuĢtur. Anadolu‟da 1911-1922 yılları arasında yedi, Ġstanbul‟da
ise iki milli banka kurulmuĢtur. Ökçün‟e (1997:266) göre, Ġttihat ve Terakki
Hükümetince benimsenen ticaret ve bankacılık iĢlerinde Müslüman-Türk unsurunu
20
güçlendirme politikasının en açık örneklerinden birisi Osmanlı Ġtibar-ı Milli Bankası‟dır.
Osmanlı Ġtibar-ı Milli Bankası daha kuruluĢunda Osmanlı Bankası‟na ileride alternatif
olacağı düĢünülmüĢ ve bir devlet bankasına dönüĢtürülmesi öngörülmüĢtür (Oktar ve
Varlı, 2009:17).
Osmanlı Ġtibar-ı Milli Bankası‟nın görece yüksek olan kuruluĢ
sermayesine karĢılık, Ġttihat ve Terakki‟nin milli iktisat anlayıĢı çerçevesinde
Anadolu‟da kurulan ulusal bankaların ise sermayelerinin az olduğu görülmektedir.
Ancak gözlemlenen en önemli nokta, üretime ve ülke çıkarlarına yönelik bankacılık
anlayıĢının bu dönemde geliĢmeye baĢladığıdır (Duru 1982). Bu anlayıĢ kapsamında
Ökçün, Birinci Dünya SavaĢı içinde Anadolu‟da bankacılık alanında iki tür örgütlenme
olduğunu belirtmektedir (1997:267):
1) Canlanan ticaretle birlikte ortaya çıkan banka kurma ihtiyacı öne çıkmıĢ,.
Müslüman-Türk tüccar ve toprak sahipleri , kendi aralarında kredi sorunlarını
çözümlemek, yabancı ve azınlık bankalarla rekabet ederek onların yerini almak ve
onların bıraktıkları boĢluğu doldurmak için banka kurmuĢlardır. Yazara göre 1917‟de
kurulan Manisa Bağcılar Bankası ve 1918 tarihinde kurulan EskiĢehir Çiftçi Bankası bu
tür örgütlenmelerdendir. Baskıcı (2003:89), savaĢ Ģartlarının tarımsal ürün fiyatlarını
alabildiğine yükselttiğini ve dolayısıyla bu alandaki ticaret ve spekülasyonun
karlılığının arttığı, yabancı bankalarla iliĢkilerin kesintiye uğradığı ve hükümetin
ulusalcılık akımını desteklediği için ilk milli-özel bankaların kurulmasına baĢlandığını
belirtmektedir.
2) SavaĢ içinde alınan siyasi kararlarla, ticaret ve bankacılık iĢlemlerini tamamen
elinde tutan azınlıkların göç etmeye zorlanması ile Anadolu‟nun bazı Ģehir ve
kasabalarında ortaya çıkan iktisadi boĢluğu doldurmak için Kayseri Milli Ġktisat
Osmanlı Anonim ġirketi gibi ticaret Ģirketleri kurulmuĢ veya Ġttihat ve Terakki mensup
ve bürokratları tarafından yapay olarak köylü ve çiftçi bankaları kurdurulmuĢtur.
Gerçekten de bu dönemde kurulan bankaların kurucuları incelendiğinde, Milli
Aydın Bankası‟nın yirmi kurucusundan dokuzunun Ġttihat Terakki mensubu olduğu,
bankanın kurulması için Aydın Valisi Nazım PaĢa‟nın aracılık ettiği ve bu yöndeki ilk
toplantının da Aydın Hükümet Dairesi‟nde yapıldığı belirtilmektedir (Ökçün, 1997:
229-230). Yazarın kurulan bankalarla ilgili verdiği bilgiler incelendiğinde, Kayseri
Milli Ġktisat Bankası‟nın yedi kurucusundan dördünün, Kayseri Çiftçiler Bankası
21
kurucularının tamamının ve
Manisa Bağcılar Bankası‟nın elliyedi kurucusundan
otuzbeĢinin, Ġttihat ve Terakki partisinin üyeleri ve hatta yöneticilerinden oluĢtuğu
görülmektedir (Ökçün, 1997).
Bu dönemde bazı yerel bankalar ise mülki amir veya
bürokratlar tarafından kurulmuĢtur. Örneğin, Kayseri Mutasarrıfı iken 1916 yılında
Kayseri Çiftçiler Bankası‟nın kurulmasına önayak olan Zekai Bey‟in, 1918 yılında
EskiĢehir Mutasarrıfı olarak EskiĢehir Çiftçi Bankasının kurulmasını da teĢvik ettiği
bilinmektedir.
Ökçün (1997:265),
bankalarla ilgili araĢtırmasında Ġttihatçılar‟ın desteği ile
baĢlayan yerli banka kurulması dönemini, Milli Mücadele yıllarında baĢladığı ve
Cumhuriyet sonrası ilk dönemde de devam ettiği için, 1909-1930 dönemini bütün olarak
ele almıĢtır. Yazar, bu dönemi “ulusal bankacılık hareketinin en belirgin çizgileri,
doğduğu ve geliĢme gösterdiği yıllar” olarak nitelendirmektedir(Ökçün, age:265).
Nitekim milli bankaların kuruluĢları, Cumhuriyetin kurulmasıyla kesintiye uğramadan
devam etmiĢtir. Cumhuriyet öncesinde Ġttihat ve Terakki mensupları tarafından öncülük
edilen yerli banka kurma giriĢimleri, Cumhuriyetin erken döneminde, yani 1922 ve
sonrasında, bu kez TBMM milletvekillerinin öncülüğünde devam etmiĢtir. Bu dönemde
kurulan bankalardan EskiĢehir Bankası, EskiĢehir mebusu Emin Bey‟in öncülüğünde;
Bor Esnaf Bankası, Niğde mebusu Halit Hüsnü Bey tarafından; Niğde Çiftçi ve Tüccar
Bankası da, yine Niğde mebusu olan Miralay Galip Bey‟in iĢtiraki ile; NevĢehir Bankası,
Denizli Ġktisat Bankası, ġarki Karaağaç, Ürgüp Zürra ve Tüccar Bankası ile Kastamonu
Bankası da bir veya birden çok milletvekilinin katılımı ile kurulmuĢtur.
KurtuluĢ SavaĢı‟ndan sonra ulusal devletin kuruluĢu ile birlikte, MeĢrutiyetle
birlikte baĢlayan ulusal bankacılık ülke içinde tam anlamı ile yerleĢmiĢtir. Ökçün‟e
(1997:270-271) göre 1923-1930 yılları arasında ulusal bankacılığın geliĢimi iki yönde
olmuĢtur:
1) Siyasal iktidar tarafından baĢkent Ankara‟da planlı ve sistemli olarak banka
kurulması.
2) Ġktidarın gözetimi altında taĢrada yerel bankalar kurulması.
Bu dönemde genç Cumhuriyet planlı olarak
kendi ekonomik sistemini
oluĢturmak için bankalar kurmaya baĢlamıĢtır. Atatürk'ün Ġzmir Ġktisat Kongresi AçıĢ
konuĢmasında söylediği "İstiklal-i tam için şu düstur vardır: Hakimiyet-i milliye, hakimiyeti iktisadîye ile tarsin edilmelidir" sözü bankacılık sektörü için de belirleyici olmuĢtur
22
(Ökçün, 1971: 243).Bu doğrultuda yeni baĢkent Ankara‟da hükümet tarafından 1925
yılında Türkiye Sanayi ve Maadin Bankası, 1926 yılında ise Emlak ve Eytam Bankası
kurulmuĢ, 1924 yılında ise ülke çapında faaliyet gösteren Ziraat Bankası yeniden
yapılandırılmıĢtır. Ayrıca Mustafa Kemal Atatürk‟ün direktifi ve sermayesi ile kurulan
Türkiye ĠĢ Bankası da
siyasi iktidarla doğrudan ilgili kamusal nitelikli
bir özel
bankadır.
Ankara‟da kamu bankaları kurulurken ve ĠĢ Bankası güçlendirilirken, Ankara
dıĢındaki Ģehir ve kasabalarda Türk tüccar ve toprak sahipleri Cumhuriyet Öncesi
dönemdeki yerel bankacılık hareketlerinin
devamı olarak, banka kurma giriĢimlerine
yoğun bir biçimde devam etmiĢlerdir. Ulusal devletin kuruluĢu ile birlikte yaygınlaĢan
ulusal bankacılık hareketi, kurulan bankaların kurucularına ve niteliklerine göre bazı
farklılıklar göstermektedir. Ökçün‟e göre (1971) bu bankaların üç farklı kuruluĢ biçimi
bulunmaktadır:
1) Belirli bir Ģehir veya kasabada toprak sahiplerinin veya yalnızca tüccarın, bir
veya birkaç milletvekili öncülüğünde kurulan bankalar. Aksaray Halk Ġktisat
Bankası(1924), Niğde Çiftçi ve Tüccar Bankası (1926), EskiĢehir Bankası (1927),
NevĢehir Bankası (1927), Denizli Ġktisat Bankası(1927), Bor Esnaf Bankası(1928) ile
Ürgüp Zürra ve Tüccar Bankası gibi.
2) Birden fazla Ģehir veya kasabanın veya bir bölgenin milletvekili, tüccar ve
toprak sahipleri tarafından kurulmuĢ daha geniĢ kapsamlı bankalar. Akhisar Tütüncüler
Bankası (1924) ve Kastamonu Bankası (1930) gibi.
3) Milletvekillerinin öncülüğünde kurulmayan, bölge tüccarı ve toprak
sahiplerinin kendi inisiyatifleri ile kurulan bankalar. Kocaeli Halk Bankası (1927),
Elazığ Ġktisat Bankası (1928), Lüleburgaz Birlik Ticaret Bankası(1929), Mersin Ticaret
Bankası (1929), Akseki Ticaret Bankası (1927) gibi.
Özetle 1930‟a gelindiğinde Türkiye‟de milli nitelikte çoğu yerel olan 51 banka
kurulmuĢtur. Bütün bu geliĢmenin sadece 19 yılda gerçekleĢmesi yeni kurulan bir
devletin iktisadi olarak ne kadar hızlı yol almaya baĢladığını göstermesi açısından
anlamlıdır. Osmanlı Ġmparatorluğu‟nun son döneminden baĢlayarak, KurtuluĢ SavaĢı
yıllarını ve Cumhuriyetin ilk yıllarını kapsayan 1868-1930 yılları arasında ülkemizde
kurulan milli bankalar Tablo 2‟de verilmiĢtir.
Bankası halen faaliyetini sürdürmektedir.
Bu bankalardan sadece Türkiye ĠĢ
23
Tablo 2. 1909-1930 Arasında Kurulan Bankalar
Banka Adı
KuruluĢ Tarihi
Ġstanbul Bankası
1911
Aydın Ġncir ve Himaye-i Zürra Osmanlı A.ġ.
1912
Konya Ġktisadi Milli A.ġ.
1912
Karaman Milli Bankası Osmanlı Aġ
1913
Asya Bankası
1914
Emlak (Emvali Gayrimenkule) ve Ġkrazat Bankası Osmanlı Aġ
1914
Milli Aydın Bankası
1914
AkĢehir Osmanlı Ġktisat Aġ
1916
EskiĢehir Çiftçi Bankası Osm..A.ġ.
1916
Ġtibar-i Milli Bankası
1916
Köy Ġktisat Bankası (Kayseri Çiftçiler Bankası)
1916
Konya Ahali Bankası T.A.ġ.
1917
Manisa Bağcılar Bankası (Türkiye Bağcılar Bankası)
1917
Ticaret ve Ġtibari Umum Bankası
1917
Ġtibar ve Ticaret Osmanlı Aġ
1918
Milli Ġktisat Bankası
1918
Adapazarı Emniyet Bankası
1919
Adapazarı Ġslam Ticaret Bankası
1919
Ġktisat Türk A.ġ.
1920
Konya Türk Ticaret Bankası
1920
Bor Zürra ve Tüccar Bankası
1922
Ġstanbul Küçük Ġkrazat Sandığı
1923
Akhisar Tütüncüler Bankası (Türkiye Tütüncüler Bankası)
1924
Ġstanbul Esnaf Bankası
1925
Karaman Çiftçi Bankası T.A.ġ.
1925
Türk Ticaret Sanayi Bankası
1925
Türkiye Sanayi ve Maadin Bankası
1925
Afyonkarahisar Terkakki i Servet Bankası (Hisarbank)
1926
Aksaray Halk iktisat Bankası
1926
Niğde Çiftçi ve Tüccar Bankası
1926
Akseki Ticaret Bankası
1927
Denizli iktisat Bankası
1927
Emlak ve Eytam Bankası T.A.ġ.
1927
Ermenek Ahali Bankası
1927
EskiĢehir Bankası T.A.ġ.
1927
Kocaeli Halk Bankası
1927
NevĢehir Bankası
1927
Türkiye ĠĢ Bankası
1927
Bor Esnaf Bankası
1928
Ġzmir Esnaf ve Ahali Bankası
1928
ġarkikaraağaç Bankası (Sağlık Bankası )
1928
Trabzon Ġktisat Limited (Karadeniz Bankası)
1928
Trabzon Tasarruf ve Ġkraz Sandığı (Trabzon Bankası)
1928
Türkiye Ġmar Bankası
1928
Ürgüp Zürra ve Tüccar Bankası
1928
Elazığ Ġktisat Bankası
1929
Lüleburgaz Birlik Ticaret Bankası
1929
Mersin Ticaret Bankası
1929
Üsküdar Bankası
1929
Van Milli Ġktisat Bankası
1929
Kastamonu Bankası
1930
Kaynak: Ökçün(1997), Akgüç(1971) ve TCMB Bültenlerinden derlenmiştir.
KuruluĢ Yeri
Ġstanbul
Aydın
Konya
Karaman
Ġstanbul
Ġstanbul
Aydın
AkĢehir
EskiĢehir
Ġstanbul
Kayseri
Konya
Manisa
Ġstanbul
Ġstanbul
Ġstanbul
Adapazarı
Adapazarı
Ġstanbul
Konya
Bor
Ġstanbul
Akhisar
Ġstanbul
Karaman
Ġstanbul
Ġstanbul
Afyon
Aksaray
Niğde
Akseki
Denizli
Ġstanbul
Ermenek
EskiĢehir
Kocaeli
NevĢehir
Ankara
Bor
Ġzmir
ġarkikaraağaç
Trabzon
Trabzon
Ġstanbul
Ürgüp
Elazığ
Lüleburgaz
Mersin
Ġstanbul
Van
Kastamonu
24
3.1.1.2. 1930 Öncesi Kapanan Bankalar
Osmanlı Ġmparatorluğu‟nun son döneminden itibaren baĢlayan ve Cumhuriyetin
yedinci yılına kadar uzayan bu dönemde, özellikle ekonomi ve finansa dair kayıtların
eksik olması ya da hiç olmaması nedeniyle, literatürde bankalarla ilgili kaynaklar
sınırlıdır. Diğer dönemlere göre daha sınırlı olan kaynakların incelenmesinde, bu
dönemde dokuz bankanın kapanmıĢ olduğu tespit edilmiĢtir. Bu dönemde kapanan
bankalar kuruluĢ ve kapanıĢ yılları ile birlikte Tablo 3‟te verilmiĢtir.
Tablo 3. 1930 Öncesi Dönemde Kapanan Bankalar
Bankanın Adı
KuruluĢ
KapanıĢ
Aydın Ġncir ve Himaye-i Zürra Osmanlı A.ġ.
1912
1913
Ticaret ve Ġtibar-ı Umum Bankası
1917
1918-1929 arasında
Ġtibar-ı Milli Bankası
1911
1927
Köy Ġktisat Bankası (*)
1916
1928
Asya Bankası
1914
1928
EskiĢehir Çiftçi Bankası Osmanlı A.ġ.
1916
1929
Milli Ġktisat Bankası
1918
1929'da tasfiye halinde
Ġtibar ve Ticaret Osmanlı Aġ
1918
1930 öncesi
Van Milli Ġktisat Bankası
1929
Faaliyete geçmedi
Kaynak: Akgüç (1971,s:28 ve 32) ve TCMB Bültenleri
* Bankanın ismi 1920’de Kayseri Çiftçiler Bankası olarak değişmiştir.
Bu dönemde kapanan bankaların çoğunluğunun ortak özelliği küçük ölçekli
yerel bankalar olmalarıdır. Bunlardan, yerel tüccarlar tarafından kurulan Aydın Ġncir ve
Himaye-i Zürra Osmanlı A.ġ.‟nin kuruluĢ amaçları arasında bankacılık faaliyetleri de
yer almaktadır. (Erkan ve d. 65-69).
Ancak banka kuruluĢundan iki yıl sonra, 1914
yılında Aydın Ġncir Müstahsilleri Anonim ġirketi‟ne dönüĢmüĢ ve banka olarak faaliyet
gösterememiĢtir (ALC ve WDC, 2006:5). Ġstanbul‟da kurulmuĢ olan Ticaret ve Ġtibar-i
Umum Bankası, Tahsin ve Saka (1930) „ya göre 1930 yılında faal olmayan Ģirketler
arasında yer almıĢtır. Türkiye‟de Faaliyet gösteren tüm Bankaların 1924 yılı durumunu
gösteren TCMB bültenlerinde yer almadığı için Ticaret ve Ġtibar-ı Umum Bankası‟nın
bu tarihten önce kapanmıĢ olması mümkündür (TCMB, 1936:32-33).
25
Osmanlı döneminin en büyük milli bankası olan Ġtibar-ı Milli Bankası ise devlet
himayesinde
Osmanlı
Bankası‟na
alternatif
olarak
kurulmuĢtur.
Cumhuriyet
Dönemi‟nde bankanın ĠĢ Bankası ile birleĢtirilmesi‟ne karar verilmiĢtir. KocabaĢoğlu
ve diğerlerine göre bu birleĢmenin nedeni “iki bankayı birleĢtirerek ĠĢ Bankası‟nın
güçlendirmek, masrafları azaltarak daha çok Ģube açabilmek ve benzer nitelikli iki
bankanın gereksiz rekabetini önlemek isteğidir” (2001:113). Türkiye‟de birleĢme
yoluyla kapanan ilk banka olan Ġtibar-ı Milli Bankası, bütün aktif ve pasifleri ile
birlikte 1927 yılında ĠĢ Bankası‟na devredilmiĢtir.
Yerel bir banka olan Kayseri merkezli Köy Ġktisat Bankası ise Kayseri Çiftçiler
Bankası unvanını aldıktan sonra, 1928 yılında Ġktisat Müdürlüğü‟nün davası sonucu
faaliyete geçmemesi nedeniyle feshedilmiĢtir (Ökçün, 1997:234). Asya Bankası
Anonim ġirket-i Osmanniyesi unvanı ile kayıtlarda yer alan Asya Bankası 14 yıl
faaliyet gösterdikten sonra 1928 yılında kapanmıĢtır. Ġstanbul‟da kurulmuĢ olan Asya
Bankası‟nın sermaye kaybı nedeniyle feshedildiği belirtilmektedir (Akgüç,1987:73). Bu
dönemde kapanan bankalar arasında bulunan EskiĢehir Çiftçiler Bankası ve Milli Ġktisat
Bankası 1929 yılında tasfiye edilmiĢtir (Tahsin ve Saka, 1930). Kapandıkları yıl olan
1930‟da EskiĢehir Çiftçi Bankası‟nın 100,000 TL, Milli Ġktisat Bankası‟nın ise
1.500.000 TL zararı vardır (Tahsin ve Saka, 1930:64).
Ġstanbul‟da kurulmuĢ olan ve bankacılığın yanı sıra komisyonculuk ve ticaretle
de uğraĢan Ġtibar ve Ticaret Osmanlı Anonim ġirketi, Tahsin ve Saka„ya (1930) göre
1930 yılında faal olmayan Ģirketler arasında yer almıĢtır. Van Milli Bankası, 1929
yılında yerel bir banka olarak Van‟da kurulmuĢtur. Sermayesinin 50.000 TL olduğu
belirtilen Bankanın faaliyete geçip geçmediği saptanamamıĢtır. Bununla birlikte Merkez
Bankası bültenlerinde hiçbir kaydı olmayan bu bankanın faaliyete geçmediği
düĢünülmektedir.
3.1.2. Dünya Ekonomik Krizi ve 2. Dünya SavaĢı Dönemi (1930-1945)
Modern Dünya‟nın ilk büyük ekonomik krizi sayılan Dünya Ekonomik Krizi
ABD‟de baĢlamıĢtır. ABD‟de 1920‟lerde artan üretim ve yükselen kredi hacimleriyle
beraber önemli bir büyüme dönemine girilmiĢtir. Bu dönemde hem para arzındaki
26
geniĢleme hem de, borsada baĢlayan aĢırı yükseliĢ, 1928 de para arzının yavaĢlayıp, sonra
da sabit kalmasıyla sona ermiĢtir. Kredi hacminin daralması ile birlikte, Amerikan
ekonomisinin seyri Temmuz 1929 dan itibaren tersine dönmüĢtür.
Ancak borsayı
yüksek tutmak için yapılan ciddi çabalar, kötüye giden ekonomide ters etki yaratmıĢ ve
Ekim 1929‟da meĢhur borsa krizi meydana gelmiĢtir (Rothbard, 2002: 272). Rothbard‟a
göre 1929-1933 döneminde para arzı % 27, fiyatlar % 31 ve banka adedi % 42 oranında
azalmıĢtır (2002:103). “Black Tuesday” (Kara Salı) adı da verilen 29 Ekim 1929‟da
önce New York Borsası‟nda borsa endeksi hızla düĢmüĢ ve bu düĢüĢü diğer ABD
borsaları izlemiĢtir. Borsada çıkan bu panik hızla Londra Borsası ile diğer Avrupa borsa
ve para piyasalarına sıçramıĢtır. Kriz reel sektöre bulaĢmıĢ, sanayi üretimi ciddi Ģekilde
azalmıĢ ve iĢsizlik artmıĢtır. Dünya genelinde de mallara olan talep azalmıĢ, fiyatlar
düĢmüĢ, uluslararası ticaret hızla daralmıĢ ve liberal ekonomiye bağlı bütün ülkeler gibi
Türkiye de krizin içine sürüklenmiĢtir. Bu depresyon karĢısında bütün ülkelerin ilk
savunma tepkileri, kendi içlerine çekilmek ve kendi kendine yeterlik çabaları olmuĢtur.
Kriz sırasında ülkeler dıĢ ticaret politikalarını yeniden gözden geçirmiĢlerdir.
Uluslararası alanda iktisadi milliyetçilik akımı güçlenmiĢtir. Amerika BirleĢik
Devletleri, Ġtalya ve Almanya‟nın otarĢik politikaları, diğer ülkelerin de gümrük
duvarlarını yükseltmelerine ve böylece dünya ticaret hacminin daralmasına neden
olmuĢtur (CoĢar, 1995:9-10). Yılmaz‟a (2007:51) göre
Dünya Ekonomik Krizi
sürecinde devletlerin ekonomik yönden kendine yetme davranıĢı, büyük devletlerin
hammadde ve mamul maddeler için yeni pazarlar bulma arayıĢlarına yol açmıĢtır.
Kapitalizm, bu kriz ile temellerinden sarsılmıĢ, uluslararası ticaret sistemi çökmüĢ ve
kapitalist devletler müdahaleci tedbirlerle ekonomilerini kurtarma çabasına girmiĢlerdir.
Önce ABD‟de baĢlayan ve bütün Dünya‟ya yayılan 1929 Büyük Buhranı‟nın
Türkiye‟nin ekonomik yapısı üzerinde de ciddi bir etkisi olmuĢtur. Türkiye dıĢ ticaret
açısından önemli bir zarara uğramıĢ, ödemeler dengesinde büyük bir açıkla karĢılaĢmıĢ
ve TL değer kaybetmiĢtir.
Bu dönemin ilk yıllarında yalın korumacı önlemlerle
yetinilmiĢ, yurt içi ekonomiye herhangi bir müdahalede bulunulmamıĢtır. Ancak krizin
de etkisiyle
tarımsal ürünlerde önemli fiyat düĢüĢleri yaĢanmıĢtır.
Bunun tarım
kesimine olumsuz etkileri ve kriz karĢısında büyümeci ve istihdam yaratıcı bir politika
uygulanması için, 1932 yılında devletçi ekonomi politikaları yürürlüğe sokulmuĢtur
(Parasız, 1998). Açıkgöz ve Özkan‟a (2009:1) göre, 1929 yılında dünya genelinde
27
yaĢanmıĢ olan ekonomik bunalım, Türkiye‟de ödemeler dengesi açıklarına, parasal
krize ve baĢta küçük imalat iĢletmeleri olmak üzere özel sektörün sanayileĢme
çabalarına zarar vermiĢtir. Buna rağmen 1929-1939 döneminde sanayileĢmenin milli
gelirdeki payı iki kata yakın artıĢ göstermiĢtir (2009).
Kriz dönemindeki bu artıĢ
korumacı ve devletçi politikaların bir sonucudur. Türkiye‟nin devletçi ekonomik tutumu,
Dünya genelinde de ülkelerin krize karĢı verdikleri tepkilere paralellik göstermektedir.
ġener‟e göre (2004:74) 1929 Dünya Ekonomik Krizinin etkisiyle tüm dünya ile eĢ
zamanlı 1933 yılından itibaren devletçi politikalar ağırlık kazanmaya baĢlamıĢ, devletin
müdahaleleri artmıĢ ve tarımdan sanayiye doğru bir yönelme baĢlamıĢtır. Devletin özel
sermaye birikimi için yaptığı çeĢitli doğrudan müdahaleler göz önüne alındığında, 19301946 yılları arasındaki dönem, devletçilik dönemi olarak değerlendirilmektedir (Yılmaz,
1998:34). Devletçilik politikalarının benimsemesinin baĢka bir nedeni de, ülkelerin
ekonomik buhranlardan devletin ekonomiye müdahalesi ile baĢa çıkabileceği
düĢüncesidir. Bu düĢüncenin oluĢmasının temel nedenleri, özel sektörün yeterli sermaye
birikimine sahip olamaması ve yabancı sermayeye olan güvensizlik olarak
sayılmaktadır (Palamut ve Giray, 2001:24).
Daha önce de belirtildiği gibi, Türkiye‟de 1923 - 1932 yılları arasında özel
teĢebbüse dayalı bir ekonomi politikası izlenmiĢtir. Nitekim bu dönemde ĠĢ Bankası ile
Sanayi ve Maden Bankasının kurulması ve 1928 yılında Sanayi TeĢvik Kanunu‟nun
çıkarılması ile özel teĢebbüsün geliĢtirilmesi amacına yönelinmiĢtir.
Ancak Türk
Bankacılığı‟nın bu döneminde Ġzmir Ġktisat Kongresi'nde benimsenen liberal çizgiye yakın
politikalar, beklenen sonucu doğurmamıĢtır (Sabır, 2006:14).
Bu nedenle Türkiye‟de,
1932 yılından itibaren devlet ekonomik hayata doğrudan doğruya müdahale etmeye
baĢlamıĢ ve böylece «Karma ekonomi» diye adlandırılan ekonomik düzene geçilmiĢtir.
Diğer taraftan 1930‟ların baĢlangıcında, hızla geliĢmek ihtiyaç ve kararında olan
Türkiye‟de, süratli kalkınmanın gerektirdiği tasarrufların yetersiz oluĢu ve bu
tasarrufları verimli yatırımlara yöneltecek olan müteĢebbis grubun mevcut olmayıĢı,
devletin ekonomik hayata, sadece düzenleyici olarak değil, üretici olarak da
müdahalesini zorunlu kılmıĢtır. Böylece madencilik ve metalürji gibi temel sanayiler ile
halkın gıda ve giyim ile ilgili zorunlu ihtiyaçlarını karĢılamaya yönelen ilk büyük
tesisler devlet eliyle kurulmuĢtur. Pamuk (2007:181) ise devletin bu yatırımlarının
1940‟lı yıllarda daha etkili olmaya baĢladığını, 1930‟ların ilk yarısında korumacılık ve
28
devletçilik yoluyla kendi içine kapalı ve merkezileĢtirilmiĢ bir iktisadi yapı yaratıldığını
söylemektedir. Bu durum doğal olarak bankacılık alanında da kendini göstermiĢtir.
3.1.2.1. 1930-1945 Döneminde Bankacılık Sektöründeki GeliĢmeler
Bu
dönemde
Bankacılık
sektöründe
de
devletin
rolünün
arttığı
ve
merkezileĢmenin yaĢandığı görülmektedir. Ulusal sermayenin ancak tasarruf yoluyla
oluĢacağı ve bu tasarrufların ulusal bankalara yatırılması halinde sanayileĢmenin
finansmanına katkıda bulunabileceği düĢüncesiyle 1930‟lu yıllarda devlet sermayeli
yatırım bankaları kuruldu (CoĢar, N.:1999:15). Bu doğrultuda, 1933 yılında Devlet
Sanayi Ofisi ve Türkiye Sanayi Kredi Bankası kapatılarak Sümerbank, daha sonra Ġller
Bankası adını alacak Belediyeler Bankası ve 1935 yılında yalnız müessese ve
iĢtiraklerine kredi açmak üzere Etibank kurulmuĢtur.
Daha sonra 1937 yılında
denizyolu iĢletmelerini kurmak ve finanse etmek üzere Denizbank kurulmuĢ, küçük
sanat ve ticaret kredisi gereksinimini karĢılamak üzere 1933 yılında kurulan Halk
Bankası ise 1938 yılında faaliyete geçmiĢtir. Ayrıca bu dönemde Adapazarı Türk
Ticaret Bankası'na Hazinece iĢtirak edilerek sermayesi yükseltilmiĢ ve ismi Türk
Ticaret Bankası olmuĢtur. (Yılmaz 2007:81) Kriz ve savaĢın yoğun etkileri altındaki
1930-1946 döneminde yalnızca beĢ yeni yerel banka kurulmuĢtur. Bu bankaların krizin
etkilerinin yeni hissedilmeye baĢladığı 1930-1933 döneminde kurulduğu görülmektedir.
Söz konusu bankalar 1930 yılında kurulan Kastamonu Bankası, 1931 yılında kurulan
Diyarbakır Bankası ve KırĢehir Bankası, 1933 yılında kurulan Zonguldak Yardım
Bankası ile Kayseri Milli Ġktisat Bankası‟dır.
Osmanlı Bankası‟na tanınan ayrıcalıklar ve Cumhuriyet‟in ilk hükümetlerindeki
tereddütler nedeniyle Cumhuriyet kadrolarının yaptığı çalıĢma ve hazırlatılan raporlara
rağmen 1930 yılına kadar Merkez Bankası yasası hazırlanamamıĢtı. Ancak ekonomik
krizle beraber özellikle özel bankaların sıkıntılar yaĢaması ve finansal piyasalardaki
düzensizliklerle beraber, merkezi ve kontrollü ekonomi yönetimi için 1927‟den beri
devam eden giriĢimlerin ardından 11 Haziran 1930 tarih, 1715 sayılı Cumhuriyet
Merkez Bankası Kanunu kabul edilmiĢtir. Bu kanunla beraber Merkez Bankası kuruldu
ve yönetimi belirlendi. Banka 3 Ekim 1931 tarihinde Ankara‟da faaliyete baĢladı.
Merkez Bankası‟nın kuruluĢu ile birlikte para politikaları devreye sokuldu ve Türk
29
parasının kıymetini koruyan, büyümeye rağmen fiyat istikrarını gözeten bir model
uygulanmaya baĢladı (Parasız, 1998). Daha sonra hükümet bankacılık sektörünü ve
kredi piyasalarını düzenleyici kararlar aldı. Tasarruf sahiplerine güvence vermek ve
tasarrufları bankalara çekmek amacıyla 1933 yılında Mevduatı Koruma Kanunu
düzenlendi. Bu kanunla mevduat güvence altına alındı, tasarruf özendirildi. Bankalara
mevduat kabul edebilmeleri için Maliye Vekaleti‟nden izin alma zorunluluğu getirildi.
Bankalar murakıplığı kontrol unsuru olarak sisteme sokuldu. Bankaların faaliyet
gösterdikleri merkezler itibarıyla minimum sermaye miktarları saptandı. Ayrıca ödünç
para Verme ĠĢlemleri Kanunu ile son derece yaygın olan tefeciliği ve aĢırı faiz
uygulamasını azaltmak , faizleri belirlemek ve düzenlemek amacı güdüldü. Bu iki
kanun birleĢtirilerek 1936 yılında 2999 sayılı Bankalar Kanunu yürürlüğe konuldu.
Ancak CoĢar‟a (1999:15) göre bu kanunda murakıpların bankalardan isteyecekleri
bilgilere sınırlama getirilmesi nedeniyle bankalar üzerinde yeterli bir kontrol
mekanizması kurulamamıĢtır.
Dünya‟da yaĢanan krizin ardından Bankalar sisteminin mevduat ve kredi
hacminde 1930‟ların baĢında önemli azalmalar oldu. Devlet bankacılığı nedeniyle,
halkın özel bankalara göreli bir güvensizlik gösterdiği Ġkinci Dünya SavaĢı yıllarında
devlet bankalarının mevduat toplamındaki payı oldukça yükseldi (Tezel, 1986:110-113).
Bu dönemi özetleyen baĢka bir görüĢe göre, 1929 Dünya Krizi‟nin bankacılık sistemine
en önemli etkileri sanayi yatırımlarının finanse edilmesi için devlet bankalarının
kurulmasına ağırlık verilmesi, yerel banka sayısının azalması ve devletin bankacılıktaki
denetleyici ve düzenleyici rolünün
artmasıydı (Yardımcıoğlu ve Genç, 2009:2).
Mevduat konusunda özellikle özel bankaların sektör payı azalmıĢ, Ġkinci Dünya SavaĢı
koĢullarında bu bankalar kredilerini de önemli ölçüde devlete ayırmak zorunda
bırakılmıĢtır. Devletin toplam krediler içindeki payı 1939-1945 aralığında % 35‟e
yükselmiĢtir. Hem devlet iĢletmelerinin finansman ihtiyacında hem de Ġkinci Dünya
SavaĢı nedeniyle savunma harcamalarında meydana gelen artıĢlara bağlı olarak,
hükümetin bankacılık sektöründen kredi talepleri artmıĢ, uzun vadeli iç borçlanmaya
gidilmiĢ ve Merkez Bankası reeskontundan yararlanılmıĢtır. Hükümet ayrıca 1938
yılında, Ġngiltere‟den kredi olarak alınan 10 milyon sterlin değerindeki altın 1940
yılında karĢılık göstererek, Merkez Bankası‟ndan avans almıĢtır. Munzam karĢılık oranı
yüzde 20‟ye yükseltilerek, bu karĢılıkların tamamının Devlet Ġç Borçlanma Senetleri‟ne
30
yatırılması zorunluluğu getirilmiĢtir. (Tezel, 1986:115) Bu dönemde bankacılık
sektörünü tamamen devlet kontrolü ve tahakkümü altında olduğu söylenebilir.
3.1.2.2. 1930-1945 Döneminde Kapanan Bankalar
Dünya Ekonomik Krizi özellikle Türkiye‟nin dıĢ satımının ana unsuru olan tarım
sektörünü sekteye uğratmıĢtır. Dolayısı ile tarım sektörünü fonlayan yerel bankalar
mali zorluklar yaĢamıĢ hatta bir kısmı iflas etmiĢtir. Yardımcıoğlu ve Genç‟e göre
(2009:2) 1932-1938 döneminde, Türk Ticaret ve Sanayi Bankası, Karaman Çiftçi
Bankası, Ġstanbul Esnaf Bankası, Ġstanbul Bankası, Aksaray Halk Bankası, Karaman
Milli Bankası, Trabzon Bankası, Karadeniz Bankası, Kastamonu Bankası ve Kayseri
Milli Ġktisat Bankası bu nedenle iflas eden bankalardır. Yazarlara göre bu iflasların en
önemli nedeni ürün fiyatının düĢmesi veya ürünün yetersiz olması nedeniyle borçluların
kredilerini ödeyememeleridir. Yazarlar ayrıca yerel bankaların, devlet bankalarına göre
daha yüksek faiz oranları uygulamalarının kredilerin ödenmesini daha da güçleĢtirdiğini
öne sürmektedirler. Akgüç (1975:27) 1934-1943 yılları arasındaki dönemde kapanan
bankalarla ilgili yorumunda, 16‟sı yerel, biri devlet bankası ve biri de yabancı banka
olmak üzere, 18 bankanın kısa bir sürede tasfiye olmuĢ olmasını 1929‟da baĢlayan bu
krize bağlamaktadır.
Dünya‟nın yaĢadığı genel ekonomik kriz dıĢında, II. Dünya SavaĢı‟nın getirdiği
savaĢ ekonomisi ve durgunluk, 1930-1945 döneminde banka kapanmalarına yol açan
bir diğer makro ekonomik nedendir. Altay‟a (2010:337) göre Ġkinci Dünya SavaĢı
yıllarında Türkiye, harp ekonomisi veya kumanda ekonomisi koĢullarını yaĢamıĢ, bu
doğrultuda çok sayıda banka faaliyetlerine son vermiĢtir.
Bu dönemde yaĢanan banka kapanmalarında, ekonomik kriz dıĢında da bazı
nedenler rol oynamıĢtır. Akgüç‟e (1997:277) göre 1936 yılında Bankalar Kanunu‟nun
kabulü ile, tefeciliğin bir ileri adımı biçiminde görülen bazı yerel bankalar, piyasadan
çekilmek zorunda kalmıĢlardır. Bir diğer kapanma nedeni devlet bankalarının ve ĠĢ
Bankası‟nın bankacılık sektöründe gerek mali olarak, gerekse geniĢleyen teĢkilatlarıyla
kurdukları hakimiyettir.
31
Yardımcıoğlu ve Genç‟in saydığı yerel bankaların yanı sıra bu dönemde,
faaliyetleri hakkında detaylı bir bilgi bulunmayan ancak 1930 yılında esas mukavelesi
onaylanarak faaliyete geçen Diyarbakır Bankası hükümet kararıyla tasfiye edilerek,
1939 yılında kapatılmıĢtır (Keskin, 2007:217). Niğde Çiftçi ve Tüccar Bankası ihtilaf ve
politik nedenlerle 1942 yılında kapanmıĢtır. Ġnceler‟e göre ise banka, 1939 yılında
feshedilmiĢ ve tasfiye halindedir (2006:103). Yine Anadolu‟daki yerel bankalardan
Konya Türk Ticaret Bankası, Konya Ahali Bankası ve Ermenek Ahali Bankası ise mali
nedenlerle kapanmıĢtır. Mersin Ticaret Bankası‟nın ise Bankalar Kanunu‟na uymakta
güçlük çekip infisah olduğu belirtilmektedir (Ege, 2008:940-944).
Yukarıda belirtilen geliĢmelere bağlı olarak bu dönemde kapanan bankalar
Tablo 4‟te verilmiĢtir.
Tablo 4. 1930-1945 Döneminde Kapanan Bankalar
Bankanın Adı
Türkiye Sanayi ve Maadin Bankası
Türk Ticaret ve Sanayi Bankası
Üsküdar Bankası (1)
Ġktisat Anonim ġirketi
Türkiye Sanayi Kredi Bankası
Ġstanbul Bankası
Karaman Çiftçi Bankası
Ġstanbul Esnaf Bankası
Aksaray Halk iktisat Bankası
Kayseri Milli Ġktisat Bankası
Trabzon Bankası
Karadeniz Bankası
Karaman Milli Bankası
Kastamonu Bankası
Diyarbakır Bankası
KırĢehir Ticaret Bankası
Niğde Çiftçi ve Tüccar Bankası
Mersin Ticaret Bankası
Ermenek Ahali Bankası
Denizbank
Emvali Gayrimenkule ve Ġkrazat Bankası
Konya Türk Ticaret Bankası
Konya Ahali Bankası
KuruluĢ KapanıĢ
1925
1932
1925
1932
1929
1933
1918
1933
1932
1933
1911
1934
1925
1934
1925
1934
1926
1936
1933
1937
1928
1937
1928
1937
1913
1937
1930
1938
1931
1939
1931
1939
1926
1940
1929
1940
1927
1940 (2)
1938
1940
1914
1942
1920
1943
1917
1945
Akgüç (1971,s:28 ve 32) ve TCMB Bültenleri
(1) Adapazarı Türk Ticaret Bankası ile birleşerek kapanmıştır.
(2) Ökçün’e göre 1942
32
Bu dönemde Ġstanbul‟da faaliyet gösteren tek veya az Ģubeli bankalardan,
Üsküdar Bankası, Adapazarı Türk Ticaret Bankası ile birleĢerek; Ġktisat Anonim ġirketi
ise infisah olarak kapanmıĢlardır. Ġstanbul‟da faaliyet gösteren diğer küçük bir banka
olan Ġstanbul Bankası3 da aynı dönemde kapanmıĢtır. Ġstanbul Bankası için Merkez
Bankası bülteninde 1924 yılı milli bankalar verilerinde bankanın bilançosunun elde
edilemediği belirtilmektedir (No:19,Nisan-Haziran 1936:33). Her ne kadar Ökçün‟e
göre 1930 yılında piyasadan çekildiği söyleniyorsa da,1933 yılının Merkez Bankası
bültenlerinde en son 1932 yılı için verileri yayınlanan ve söz konusu yılda 5.000 TL
zararı olan bankanın, daha sonra bültenlerde yer almadığından hareketle 1933-1934
yılları arasında tamamen kapandığı düĢünülmektedir.
Ġstanbul‟da faaliyet gösteren bir diğer banka olan Emvali Gayrimenkule ve
Ġkrazat Bankası ise kuruluĢundan 16 yıl sonra Tahsin ve Saka‟ya (1930) göre 1930
yılında çalıĢmayan Türk Ģirketleri arasında yer almıĢtır. Yazarlara göre, banka 1930
yılında üç yıldır genel kurul toplantısı yapmamıĢ olan bir Ģirkettir. Ancak MB
bültenlerinde
1934 yılında mevduatı sıfırlanan bankanın,
1934-1940 yıllarında
kredilerinin azalarak devam ettiği ve 1940 yılında 4000 TL zarar ettiği görülmektedir.
Söz konusu bültenlerde 1940 yılından sonra yer almayan bankanın 1940-1942 yılları
arasında kapanmıĢ olması mümkündür.
Bu dönemde bazı devlet bankalarının da,
hükümet kararları ile kapandığı
gözlenmektedir. Denizcilik iĢleri ile ilgili bir kamu kurumu olan Denizyolları ĠĢletmesi
Ġdaresi‟nin kaldırılması ve liman iĢletmesi , fabrikalar gibi bütün deniz iĢletmelerinin
birleĢtirilmesi ile 1937 yılında kurulmuĢ olan Denizbank, 1940 yılında kapatılmıĢtır. Bu
dönemde kapatılan diğer bir devlet bankası ise Sanayi ve Maadin Bankası‟dır. Ticaret
Bakanlığı tarafından kurulan bankanın 19 Nisan 1925 tarih ve 633 sayılı kuruluĢ
kanunun gerekçeleri arasında; devletin özel sektöre yaptığı desteklerin yetersizliği,
sermaye sahiplerinin bilgi ve tecrübe eksiklikleri, sanayinin kurulması için birikmiĢ
sermaye eksiklikleri üzerinde durulmuĢtur.
Ancak, banka esas olarak devraldığı
fabrikalarla uğraĢmıĢ ve bu sorumluluklar bankanın baĢlıca etkinlik alanı haline
gelmiĢtir. Bankanın özel sanayi iĢletmelerine sağladığı kredi ve sermaye katılımı da bu
3
Ġskanbul Bankası, Osmanlı Ġmparatoruğu‟nun ilk bankası olan ve 1847-1852 yılları arasında faaliyet
gösteren ve J. Alleon ve Th. Baltazzi isimli Galata Bankerleri tarafından kurulan Ġstanbul Bankası ile
1953-1983 yılları arasında faaliyet gösterip Ziraat Bankası‟na devredilen diğer Ġstanbul Bankası ile
karıĢtırılmamalıdır.
33
nedenle sınırlı kalmıĢtır (Tezel, 1986 s:199). Dünya Buhranı‟nın da olumsuz etkisi
sonucunda bankanın baĢarılı olmaması üzerine, iĢletmecilik fonksiyonu, 1932 yılında
kurulan Devlet Sanayi Ofisi‟ne, bankacılık fonksiyonu da 7 Temmuz 1932 tarih ve 2064
sayılı kanunla, bankanın statüsünde gerekli değiĢiklikler yapılmak suretiyle kurulan
Sanayi Kredi Bankası‟na devredilmiĢtir. Bu devirle birlikte kurulan Türkiye Sanayi
Kredi Bankası‟nın tüzel kiĢiliği ise, yine devletin tasarrufuyla 1933 yılında
Sümerbank'ın kurulmasıyla birlikte ortadan kalkmıĢtır.
3.1.3. Özel Bankalar ve 1958 Krizi Dönemi (1946-1962)
Ġkinci Dünya SavaĢı‟nı takibeden dönemde, Demokrat Parti iktidarının ilk
yıllarında, Marshall yardımlarının da etkisiyle ekonomide hızlı bir büyüme yaĢanmıĢtır.
Yatırımlar geniĢlemiĢ, tarım ve ticaret sektörüne açılan krediler artmaya baĢlamıĢ,
inĢaat sektörü ve dıĢ ticaretteki geliĢmelere paralel olarak üretim önemli ölçüde
artmıĢtır. Tarımda mekanizasyonun artması, ekilebilir arazi miktarında önemli ölçüde
artıĢlara neden olduğu için nispi bir refah artıĢı görülmüĢtür. Ancak 1952 sonlarından
itibaren büyümeye bağlı olarak parasal kaynaklı talep enflasyonu da giderek hızlanmaya
baĢlamıĢtır. Kore SavaĢı‟nın ardından, Dünya ticaret hadlerinin hammadde ve tarımsal
ürün üreten ülkelerin aleyhine dönmesiyle birlikte,dıĢ pazarlara mal satıĢı zorlaĢmıĢtır
(Asomedya, 2001 ).
Ġthalatta yaĢanan hızlı artıĢa karĢılık, ihracatın gerilemesi dıĢ ödemeler
bilançosunda önemli ölçüde dıĢ açıklara yol açmıĢtır. Bu durumda ithalatı yapılan bir
kısım malların karĢılığı olan dövizler Merkez Bankası tarafından dıĢarıya transfer
edilememiĢ, gümrüklere gelen malların dövizleri ödenmeyince, Türkiye‟ye diğer
ülkelerin mal satıĢı yapması riskli bir hale gelmiĢtir. Ġthalat, döviz sıkıntısı nedeniyle
giderek düĢmeye baĢlayınca dıĢ ticaret takas yoluyla yapılmaya baĢlanmıĢtır. Piyasada
mal darlığı oluĢmuĢ, birçok temel ihtiyaç maddesi bulunmaz olmuĢ ve karaborsacılık
yaygınlaĢmıĢtır. Bu durumda mal stokçuluğu ile spekülasyon peĢinde koĢanlar çoğalmıĢ
ve gayrimenkul fiyatları aĢırı derecede yükselmiĢtir. Türkiye ile IMF arasında ve
bundan sonra sürekli devam edecek olan iliĢkiler de ilk olarak bu dönemde baĢlamıĢtır.
Türkiye IMF‟nin kurucu üyesi olmasına rağmen 1954 yılına kadar bu kurumla ciddi bir
iliĢkiye girmemiĢti. IMF yetkilileri 1954 yılında Türkiye‟ye gelerek enflasyona dayalı
34
geniĢleme politikasının durdurulması ve dıĢ ödemeler açıklarının kapatılması için
devalüasyon yapılması önerilerinde bulunmuĢlardır. Fakat bu öneri hem o yıl yapılan
seçimler, hem de devalüasyona Menderes‟in Ģiddetle karĢı çıkmıĢ olması dolayısıyla
reddedilmiĢtir.
Enflasyon, 1956 yılında yüzde 39‟a çıkarken milli gelir de önemli ölçüde
azalmıĢtır. Merkez Bankası‟nın döviz transferlerini gerçekleĢtirememesi nedeniyle
ortaya çıkan transferi gecikmiĢ borçlar sorununu çözmek için 1957 yılında Paris‟te
görüĢmeler yapılmıĢtır. Bir ekonomik istikrar paketinin hazırlanması konusunda
Türkiye ile IMF, ABD ve Avrupa Ekonomik ĠĢbirliği TeĢkilatı (OEEC) arasında
anlaĢmaya varılmıĢtır. Bu anlaĢmayla Türkiye‟ye yeni kredi verilmesi ve birikmiĢ
borçlarının ertelenmesi kabul edilimiĢti. Bu Ģekilde “4 Ağustos Kararları” adıyla
anılacak istikrar tedbirleri uygulamaya koyulmuĢtur. Ġstikrar önlemlerinden oluĢan 4
Ağustos Kararları, Türk Ekonomisinde iç ve dıĢ dengelerin sağlanması amacına yönelik
olarak düzenlenmiĢtir. Söz konusu istikrar tedbirleri ile iç dengenin sağlanması için
harcamaların kısılarak enflasyonun denetim altına alınması öngörülmüĢtü. DıĢ
ekonomik dengenin sağlanması için bir devalüasyonla resmi dolar kuru 1 Lira 30
kuruĢtan 2 Lira 80 KuruĢa çıkarılmıĢ, döviz kurları yüzde 115 oranında artırılmıĢtır.
Ancak bir süreden beri ihracata prim ödenip, ithalattan prim tahsil edildiğinden fiili
devalüasyon bu oranların altında kalmıĢtır.
Yeni kurlar bütün ithalat mallarına
uygulanmıĢ, ayrıca zorunlu ithalat malları için kotalar uygulamaya konulmuĢ, ithalata
ek vergiler getirilmiĢtir. Ġhracatta ise çoklu kur yani değiĢik mallar için farklı kurlar
uygulanmıĢtır.
Alınan önlemlere karĢılık IMF‟den 250 milyon dolarlık yeni kredi
sağlanmıĢ ve 600 milyon dolarlık borç da ertelenmiĢtir. Bütün bunlara rağmen 1958
istikrar tedbirleri, ekonomik dengeleri sağlamada baĢarısız olmuĢtur. Ekonomi,
durgunluğa girmiĢ, gelir dağılımı daha da bozulmuĢ ve yaĢanan siyasi huzursuzluklar
1960 darbesine zemin hazırlamıĢtır (Asomedya, 2001).
3.1.3.1. 1946-1962 Döneminde Bankacılık Sektöründeki GeliĢmeler
Bankacılık faaliyetleri II Dünya SavaĢı sonrasında iktisadi faaliyetlerin
canlanmasına paralel olarak artmıĢtır. Özellikle 1950 yılından sonra yaĢanan geniĢleme
ve enflasyon ortamında çok sayıda banka faaliyete geçmiĢtir. Ekonomik ve siyasi
35
yapıdaki büyük dönüĢümlere paralel olarak da özel sermayeli bankaların kurulması için
gerekli ortam hem içsel, hem de dıĢ dünyadan kaynaklanan nedenlerle uygun hale
gelmiĢtir. Nitekim söz konusu dönemde kırk özel banka kurulmuĢtur (Yüzgün, 1982:
18). Kurulan özel bankalar arasında halen faaliyette olan Yapı Kredi Bankası, Türkiye
Garanti Bankası ve Akbank gibi özel sektörün güçlü bankaları bulunmaktadır. Bunun
yanı sıra çok uzun ömürlü olmayan Türkiye Kredi Bankası, Tutum Bankası, Muhabank,
Buğday Bankası, Çaybank gibi küçük özel bankalar da bu dönemde kurulmuĢtur.
Bu dönemde özel ticari bankaların yanı sıra, özel yasalarla kamu bankalarının da
kurulduğu görülmektedir Özel banka sayısındaki hızlı bir artıĢa paralel olarak devlet
giriĢimleriyle Denizcilik Bankası (1952), Türkiye Vakıflar Bankası (1954), sonradan
ġekerbank‟a dönüĢen Pancar Kooperatifleri Bankasının bu dönemde kurulmuĢ olması
dikkat çekicidir (KocabaĢoğlu ve d. 2001:378-379). Bu hızlı geliĢme ve büyüme
evresinde kurulan bankalar Tablo 5‟te verilmiĢtir.
Tablo 5. 1952-1960 Döneminde Kurulan Bankalar
Banka Adı
KuruluĢ Tarihi
Denizcilik Bankası
1952
Doğu Bank
1952
Demirbank
1953
Ġstanbul Bankası
1953
Türk Ekspres Bankası
1953
ĠĢçi Kredi Bankası
1954
Türk Yapı Bankası
1954
Buğday Bankası
1955
Türkiye Turizm Bankası
1955
Pamukbank
1956
Raybank
1956
Esnaf Kredi Bankası
1957
Türkiye Muallimler Memurlar ve Subaylar
Bankası (Tümsu Bank)
1957
Çaybank
1958
Maden Kredi Bankası
1958
Sanayi Bankası
1958
Türkiye BirleĢik Tasarruf Bankası
1959
Türkiye Öğretmenler Bankası
1959
36
Bankacılık sektöründe yaĢanan bu döneme özgün ayırt edici bir baĢka geliĢme
ise Ģube bankacılığının yaygınlaĢmasıdır.
Milli bankaların Ģube sayısında 1945‟te
baĢlayan hızlı artıĢ 1960 yılı sonuna kadar sürmüĢ, bu zaman diliminde toplam Ģube
sayısı 369‟dan 1699‟a yükselmiĢtir (KocabaĢoğlu ve d.,2001:378).
Ekonominin o dönemdeki itici gücü olan tarım
sektöründeki durgunlukla
beraber milli gelir düĢmüĢ ve üretim, tüketimin gerisinde kalmıĢtır. Bu geliĢmelerle
beraber, para arzının kısılmasına rağmen, bütçe açıkları ve devlet harcamaları, para ve
kredi hacminin geniĢlemesine yol açmıĢtır. Bu dönem içerisinde 1954 yılında kurulan
Banka Kredilerini Tazmin Komitesi ancak 1956 yılında yaptırım kararları almaya
baĢlamıĢtır. Ancak bu komitenin önlemleri de yeterli olamamıĢ ve 1958 yılında istikrar
tedbirlerine baĢvurulmuĢtur (Öçal ve Çolak, 1988:432-433).
3.1.3.2. 1946-1962 Döneminde Kapanan Bankalar
Ülkemizde 1950‟li yılların sonunda yaĢanan ekonomik durgunluk, özellikle
küçük çaplı ve yerel nitelikli bankaları, açılan kredilerin tahsil edilememesi, mevduat
giriĢlerinin yavaĢlaması ve güven problemi nedenleriyle zor durumda bırakmıĢtır.
Ayrıca 1958 Ġstikrar Tedbirleri ise zayıf bünyeli, yerel ya da belli meslek gruplarına ait
bankaların sistemden elenmesi sonucunu doğurmuĢtur. Gerçekten de bankacılık kesimi
1958 Ġstikrar Tedbirlerinin en çok etkilediği sektörlerin baĢında gelmektedir. Akgüç‟e
(1989:47) göre ekonomik kriz ve durgunluk, özellikle küçük çaplı ve yerel nitelikli
bankaların da içinde bulunduğu 10‟u yerli olmak üzere 14 bankanın iflasına veya
kapanmasına neden olmuĢtur.
Ancak yerel bankaların bir kısmı kriz öncesinde
kapanmıĢtır. Dört yerel banka ise
1958 Ġstikrar Programı‟nın bankacılık kesimi
üzerinde etkisini gösterdiği 60‟lı yıllarda Akgüç‟ün de belirttiği gibi ekonomideki
bunalım ve durgunluk sonucu iflas etmiĢtir.
Bu dönem içerisinde kapanan bankaların tamamı Tablo 6‟da gösterilmiĢtir.
Tabloda yer alan 19 bankanın 9‟u yerel nitelikli olup, yerel olmayan bankalardan
dördü birleĢme ve devir yoluyla kapanmıĢtır.
37
Tablo 6. 1946-1962 Döneminde Kapanan Bankalar
Bankanın Adı
NevĢehir Bankası
Ürgüp Zürra ve Tüccar Bankası
Bor Esnaf Bankası
Göynük Sanayi ve Kredi Bankası
Türk Yapı Bankası
Konya Ġktisadi Milli Bankası
Akseki Ticaret Bankası
Türkiye Eski Muharipler Bankası Muha Bank (1)
Türkiye Muallimler Memurlar ve Subaylar Bankası (Tümsü Bank)(2)
Niğde Bankası
AkĢehir Bankası
Doğu Bank
Esnaf Kredi Bankası
Sanayi Bankası
Bor Zürra ve Tüccar Bankası
Türkiye BirleĢik Tasarruf ve Kredi Bankası
Türk Ekspress Bankası (3)
Buğday Bankası (4)
Türkiye Turizm Bankası (5)
Akgüç (1971,s:28 ve 32)
KuruluĢ
1927
1928
1928
1951
1954
1912
1927
1950
KapanıĢ
1948
1949 (1)
1950
1957
1958
1959
1959
1959
1957
1948
1916
1952
1957
1958
1921
1959
1953
1955
1955
1959
1960
1960
1961
1961
1961
1961
1961
1962
1962
1962
1
Ökçün'e göre 1941.
2
Muhabank ve Tümsü Bank 1959'da Türkiye Birleşik Tasarruf ve Kredi Bankası adı altında birleşmişlerdir
3
Buğday Bankası ile Anadolu Bank adı altında birleşti
4
Türk Ekspress Bankası ile Anadolu Bank adı altında birleşti
5
T.C. Turizm Bankası'na devredildi.
Yukarıda da bahsedildiği üzere, 1950'li yıllarda kurulmuĢ pek çok küçük banka
1960'larda tasfiye edilmiĢtir. Yardımcıoğlu ve Genç‟e göre (2009:4) 50‟lerin sonunda
yaĢanan ekonomik kriz küçük ölçekli yerel bankaların ekonomik resesyon,
mevduatlardaki azalma ve güven problemi nedeniyle sorunlar yaĢamalarına yol açmıĢ,
bu durum 1959-1962 yılları arasında bir çok bankanın iflas etmesine neden olmuĢtur.
Kronolojik olarak bakıldığında, 1959-1962 yılları arasında iflas eden bankalar Ģunlardır:
Konya Ġktisadi Milli Bankası (1912-1959), Akseki Ticaret Bankası (1927-1959),
AkĢehir Bankası (1916-1960), Niğde Bankası (1948-1960), Sanayi Bankası (19581961), Bor Zürra ve Tüccar Bankası (1922-1961), Esnaf Kredi Bankası (1957-1961),
Doğu Bank (1952-1961).
38
Söz konusu dönem öncesinde ise Ürgüp Zürra ve Tüccar Bankası 1949 yılında
faaliyetlerine son vermiĢtir 4 . Göynük Sanayi ve Kredi Bankası‟nın kapanma nedeni
bilinmemekle beraber, 1957 yılında tasfiye olunduğu belirtilmektedir (Akgüç,1975:29).
Türk Yapı Bankası, 1954 yılında kurulmuĢ, 1958 krizi ile birlikte tasfiye edilmiĢtir.
Türk Yapı Bankası‟nın tasfiyesi uzun yıllar devam etmiĢ, iflası ancak 1992 yılında
sonlandırılabilmiĢtir5.
Bu dönemde birleĢme yoluyla kapanan bankalara da rastlanmaktadır. Nitekim,
1959 yılında kurulan Türkiye Eski Muharipler Bankası – Muha Bank ile 1957 yılında
kurulan Subaylar Bankası – Tümsu Bank‟ın 1959 yılında “Türkiye BirleĢik Tasarruf ve
Kredi Bankası” adı altında birleĢtirildiği görülmektedir. Fakat bu banka da uzun ömürlü
olmamıĢ ve 1961 yılında iflas etmiĢtir. Diğer taraftan, Türk-Ekspres Bankası (19531962) ve Buğday Bankası (1955-1962) 1962 yılında kamulaĢtırılarak Anadolu Bankası
adı altında birleĢtirilmiĢtir.
Bu dönemde kapanan bankalarla ilgili Zarakolu‟nun (1973:382) yorumuna göre,
Türkiye BirleĢik Tasarruf ve Kredi Bankası, Doğubank, Sanayi Bankası, Esnaf Kredi
Bankası gibi bir kısım küçük bankalar, mali bünyeleri taahhütlerini karĢılayamayacak
derecede zaafa uğradığından, 153 sayılı Kanun gereğince tedrici tasfiyelerine karar
verilmiĢtir.
Kapanan bu bankalardan Doğubank, Tümsübank (BirleĢik Tasarruf
Bankası), Esnaf ve Kredi Bankası, Sanayi Bankası ve Maden Kredi Bankası için
Artun‟un (1983; 48) yorumu Ģöyledir: Halkın tasarruflarını çoğu kez yasalara aykırı
bir biçimde belli kiĢilere kredi ve hisse senedi olarak plase eden bu bankaların temel
iĢlevi „her mahallede bir milyoner yaratmaktı.‟ Bu iĢlev tasfiye edilmeleri bahasına bu
bankalarca yerine getirilmiĢtir.
Bu dönemde kapanan tek kamusal banka ise aslında özel bankaların ortaklığını
da alarak 1955 yılında kurulan Türkiye Turizm Bankası‟dır. Banka kuruluĢundan yedi
yıl sonra,
1962 yılında bütün aktif ve pasifiyle birlikte
TC Turizm Bankası‟na
devredilerek kapanmıĢtır.
4
Ökçün bankanın kapanma tarihini 1941 yılı olarak vermekle beraber (1997:257), bankanın 1946 yılına
kadar Merkez Bankası‟na veri göndermesi dikkate alındığında Akgüç‟ün kapanma tarihi olarak verdiği
1949 yılı doğru kabul edilmiĢtir (Akgüç, 1975:20)
5
Ġflas sürecinin sona erdiği 15.07.1992 tarihli Milliyet Gazetesine Ġstanbul 2. iflas Müdürlüğü‟nün
verdiği iflas kapama ilanından anlaĢılmaktadır. Mahkeme 1992/123 esas sayılı kararı ile iflası ĠĠK 254.
maddeye göre sonlandırmıĢtır.
39
Bankacılıkta yaĢanan kriz nedeniyle 1960 yılında tasarruf sahiplerinin haklarını
güvence altına almak amacıyla TCMB nezdinde bir “Bankalar Tasfiye Fonu”
oluĢturulmuĢtur. Bankalara yıl sonu bilançolarındaki tasarruf ve ticari mevduat
toplamının binde yarımı oranında bir miktarı bu fona yatırmaları zorunluluğu
getirilmiĢtir. Bu Ģekilde haklarında tedrici tasfiye kararı verilen bankaların açıklarının
karĢılanması amaçlanmaktaydı. Fon varlığı bu amacı karĢılayamadığı durumlarda
TCMB‟nin Fona ödünç vermesi öngörülmüĢtür. Bankalar Tasfiye Fonu bir tür mevduat
sigortası görevi görmekteydi. Bu Fon 1983 yılında TCMB tarafından idare ve temsil
edilmek üzere kurulan “Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu”na devredilene kadar varlığını
sürdürmüĢtür.
3.1.4. Planlı Kalkınma Dönemi (1963 -1980)
Reel sektörü derinden etkileyen 1958 Krizi, 1950′li yıllarda uygulanan liberal
ekonomi politikasının terk edilerek, devletin ekonomik alanda müdahalesinin arttığı
karma ekonomi uygulamasına geçilmesine neden olmuĢtur. Özellikle 1960-1980
döneminde, kamu iktisadi giriĢimleri ve özel sektör aracılığıyla, ilki 1963 yılında
uygulanmaya baĢlanan kalkınma planlarında yer alan yatırımlar gerçekleĢtirilerek, ithal
edilen sanayi mallarının ülke içinde üretiminin sağlanmasını amaçlayan bir sanayileĢme
politikası izlenmiĢtir. Ġthal ikameci stratejinin izlenmesi sırasında Türkiye ekonomisi,
geliĢtirilmesine çalıĢılan sektörlerin korunması amacıyla, dıĢ etkilere kapalı
olarak
yönetilmiĢtir. Bu doğrultuda faiz oranları ve döviz kurları gibi temel fiyatlar hükümet
tarafından dünya piyasalarından bağımsız olarak belirlenmiĢtir. Birinci plan dönemi
öncesinde ekonominin içinde bulunduğu kriz ve durgunluk dönemi, 1960 yılından sonra
uygulanan önlemlerle yerini canlanma dönemine bırakmıĢtır. Böylece ilk plan
döneminde uygulanacak olan selektif para-kredi politikası etkinlik sağlayabileceği bir
ekonomik alt yapıya sahip olmuĢtur. Birinci Plan dönemi içerisinde reel gelir sürekli
olarak artmıĢtır (Öçal ve Çolak, 1988).
Görece olarak baĢarılı geçen ilk dönem de dahil olmak üzere, ilk üç planlı
kalkınma dönemini kapsayan 1963-1977 yılları arasında, ihracat politikalarında kronik
hale gelen dıĢ ticaret açıklarını kapatmak için kapalı bir ekonomik model tercih
edilmiĢtir. Ancak, bu dönemde Türkiye‟nin ihracatını güçleĢtirecek çeĢitli iç ve dıĢ
40
etkenlerin birleĢmesi, ihracat artıĢını olumsuz yönde etkilemiĢtir. Türkiye‟de hızlı nüfus
artıĢına paralel olarak artan iç talep ve özellikle besin maddeleri üretim artıĢının iç ve
dıĢ talepteki artıĢa paralel olarak geliĢmemesi ihracat artıĢını sınırlamıĢtır (Pıçak, 2010).
Bu dönemde uygulanan para politikası da ilk plandan farklı görünmektedir. Öçal ve
Çolak‟a (1988:434-435) göre Birinci planda kredi politikasına ve özellikle faiz
politikasına egemen olan anlayıĢ, ekonominin çeĢitli alanlarında ve bu arada faiz
oranları üzerinde devlet müdahalesinin giderek azaltılması ve optimum kredi
dağılımının piyasa koĢullarında oluĢan ekonomik faizlere göre gerçekleĢmesi yönünde
iken, ikinci planda ekonomik faizden söz edilmediği gibi, faiz oranları üzerinde
denetimin artırılması hedeflenmiĢtir.
Hızla sanayileĢmeye çalıĢılırken, bunun için gerekli yeterli reel kaynağın
ekonomi tarafından yaratılamaması, daha önceki dönemlerde olduğu gibi, bu dönemde
de en önemli sorunlardan birisi olmuĢtur. Özellikle 1960-1980 döneminde, Türk mali
sistemi, tasarrufları özendirerek kalkınmada öncelik taĢıyan alanlara yöneltecek bir yapı
içinde bulunmamaktadır. Bunun sonucu olarak, kaynak sağlama ve bu kaynakları
kalkınmanın
gerektirdiği
alanlara
yöneltme
görevi,
kamu
kesimi
tarafından
üstlenilmiĢtir. Kamu kesiminin reel kaynak sağlama ve bu tür kaynakları artırmada
karĢılaĢtığı güçlükler, bu kesimin Merkez Bankası kredilerine ve bu krediler büyük
ölçüde emisyonla sağlandığı için de enflasyonist kaynaklara bağımlılığını artırmıĢtır.
Özellikle Merkez Bankası tarafından kamu sektörüne kullandırılan kredilerin,
genellikle ekonomide mal ve hizmet arzına yol açmayan, sübvansiyon biçimindeki
ödemelerde kullanılması ve kredilerin geri dönmemesi büyük bir parasal geniĢleme
yaratmıĢtır. Ekonomideki mal ve hizmet arzını aĢan bu tür parasal geniĢleme,
enflasyonun artmasındaki en önemli neden olmuĢtur. Planlı dönemde, oldukça karmaĢık
bir teĢvik sistemi ile bankaların açtıkları orta vadeli kredi miktarı arttırılmaya
çalıĢılmıĢtır. Devlet, Merkez Bankası‟nı da kullanarak kredi miktar ve vade yapılarına
müdahale etmiĢtir.
41
3.1.4.1. 1963-1980 Döneminde Bankacılık Sektöründeki GeliĢmeler
Planlı dönemde bankacılık sektörü önemli ölçüde devlet kontrolü ve etkisi
altında kaldı. Bu dönemle bankacılık sektöründe Birinci BeĢ Yıllık Kalkınma Planı‟na
göre bütün bankalar arasında mevduat toplamak için sert bir rekabet vardır. Bankalar
sistemi dağınık olup risk santralizasyonu mevcut değildir (DPT, 1963-1967:114).
Zarakolu‟na (1973:382) göre bankaların genel giderlerindeki devamlı artıĢlar karĢısında
aktiflerini kullanma Ģekli, alınan ve verilen faiz hadleri arasındaki büyük farka rağmen,
bankaların rantabilitelerinin artmasına engel olmaktadır. Bu durum özellikle küçük ve
zayıf bünyeli bankalar bakımından büyük bir tehlike oluĢturmaktadır. Bankacılık
sektörü ile ilgili bu endiĢeler sürdüğü için bu dönemde yeni yabancı banka ve bazı özel
durumlar dıĢında yeni ticaret bankası kurulmasına izin verilmediği ileri sürülebilir.
Zarakolu‟na göre (1973:382) bu dönemde bankaların faiz hadlerini ve kredi
maliyetini düĢürmesi; kredi imkanlarını arttırıcı tedbirler almadan, yarıĢ halinde Ģube
açılmasını
önlemeden,
küçük
ve
zayıf
sağlamlaĢtırılmadan kolay olmayacaktır.
bankaların
birleĢtirilerek
durumları
Bankacılık sektöründe arzulanan bu
konsolidasyon isteği Ġkinci BeĢ Yıllık Kalkınma Planında (1968-1972) birinci dönemi
yorumlayan Ģu paragrafta net olarak dile getirilmiĢtir.
“Son yıllarda, Türk banka sisteminde küçük ve çok sayıda banka
yerine, az sayıda, büyük bankaların hâkim olacakları konusunda önemli
gelişmeler görülmektedir. Tecrübeler, Türk bankacılığının hemen tamamen
mevduata dayanması nedeniyle, sınırlı fonlarla yeni kredi müesseselerinin
kurulamayacağını; kaynağın artış hızının sınırlı bulunması nedeniyle, yeni
kuruluşlara gitmekle kredi sisteminde gelişme sağlanmayacağını ortaya
koymuştur. Bu nedenlerle ve sabit masraflar, personel masrafları gibi diğer
etkenler de dikkate alınarak, banka sistemindeki büyümeler olumlu
karşılanmaktadır (DPT, 1968-1972:605).”
Aynı planda ikinci dönemle ilgili hedef de açıkça Ģu ifadeyle ortaya konulmuĢtur:
“Banka sayılarının artması teĢvik olunmayacak, küçük bankaların birleĢmek suretiyle
daha kuvvetli kuruluĢların ortaya çıkmasına yol açacak imkânlar araĢtırılacaktır” (DPT
II. BeĢ Yıllık Plan: 605). Gerçekten de bu dönemde Ankara Halk Sandığı, Ġstanbul
Halk Sandığı ve Ġzmir Halk Bankası Sandığı 1963 yılında Halk Bankası bünyesine
intikal etmiĢ, 1962 yılında ise Türk Ekspres Bankası ve Buğday Bankası da Anadolu
42
Bankası adı altında birleĢmiĢtir. Bu dönemdeki diğer bir konsolidasyon ise, Muha Bank
ve Tümsu bankalarının Türkiye BirleĢik Tasarruf ve Kredi Bankası olarak 1961 yılında
birleĢmeleridir Akgüç (1975:40-41) özellikle 1960 yılından sonra küçük bankaların
tasfiyesinin hızlandığını ve bankalar arasındaki birleĢme eğiliminin bütün Dünya‟da
olduğu gibi kuvvetlendiğini öne sürmektedir.
Bu dönemde Ġhtisas bankacılığının önemli örneklerinden olan Sınaî Yatırım ve
Kredi Bankası 1963, Devlet Yatırım Bankası 1964, Devlet Sanayi ve ĠĢçi Yatırım
Bankası ise 1975 yılında kurulmuĢtur. Bunlardan Devlet Yatırım Bankası, 21 Mart 1964
tarihinde Amortisman ve Kredi Sandığı‟nın 441 sayılı kanunla yeniden örgütlenmesi
sonucunda doğmuĢtur. Temel hedefi, iktisadi devlet teĢekküllerine kalkınma planları
hedefleri doğrultusunda gerçekleĢtirilecek yatırımlara kredi temin etmek olan banka,
iktisadi devlet teĢekkülü niteliğindedir (Kazgan, 1999:318). Kurulan bu bankaların
kalkınma ve yatırım bankaları olması dönemin niteliğine çok uygundur. Zira kalkınma
planları kapsamında ülke sanayisinin kamu ve özel sektör ekseninde desteklenmesi ve
geliĢtirilmesi
öngörülmüĢtür (Altay, 2002: 36). Bu dönemin bankacılık sektörü
açısından baĢka bir öne çıkan özelliği de holding bankacılığının yaygınlaĢmasıdır.
Planlı Kalkınma Döneminde altmıĢlı yılların ortalarından itibaren izlenilen
kalkınma planlarına bağlı biçimde
geliĢen bankacılık kalkınma ve
yatırım
bankacılığının geliĢmesini uyarmıĢ ve yetmiĢli yılların ortalarından itibaren de holding
bankacılığı veya grup bankacılığının arttığı gözlemlenmiĢtir. Batı‟daki bankacılık
sürecinde bankalar sanayi ve ticaret sektörüne egemen olacak Ģekilde geliĢirken, bu
süreç Türkiye‟de sanayicilerin banka sahibi olması biçiminde sürmüĢtür (Altay,
2010:347).
Bu dönemde banka sayısı azalırken, Ģube sayısı artmıĢ ve bir kısmı yerel olarak
faaliyet sürdüren bankalar, holdinglerin eline geçmiĢtir. Bazı durumlarda da bankaların
sanayi alanındaki iĢtirakleri önemli ölçüde artmıĢ, bu durum da yeni bir tür
holdingleĢmeyi gündeme getirmiĢtir. Bunun önemli nedenlerinden biri de 7129 sayılı
Bankacılık Kanunu‟nun 38. maddesindeki istisnadır. Bu maddeye göre kredi verme üst
sınırında ülkenin kalkınması için önemli sayılan alanlarda bankaların iĢtiraklerine
istisna tanınmıĢtır. Bu konuda 1979 yılında 28 sayılı KHK ile bazı değiĢiklikler
yapılmıĢsa da, holding bankacılığına ve banka iĢtiraklerine engel olacak bir düzenleme
43
getirilememiĢtir. Bu geliĢmelerin bir sonucu olarak 1970‟li yılların sonuna gelindiğinde
sanayi ve/veya ticaret sermayesi ile banka sermayesi arasındaki bütünleĢmenin 15
bankada yoğunlaĢtığı görülmektedir (KocabaĢoğlu ve d. ,2001:494-495). Bu bankaları
ve ait oldukları holdingleri gösteren Tablo 7 aĢağıda verilmiĢtir.
Tablo 7. 1970'li Yılların Sonunda Holding Bankaları
Banka Adı
Bağlı Olduğu Grup/Holding
EskiĢehir Bankası
Zeytinoğlu Grubu
Türkiye Tütüncüler Bankası
YaĢar Holding
Akbank
Sabancı Holding
Yapı ve Kredi Bankası
Çukurova Holding
Uluslar arası Endüstri ve Türk Ticaret Bankası (1)
Çukurova Holding
Pamukbank
Çukurova Holding
Türkiye Ġmar Bankası
DoğuĢ Holding
Türkiye Bağcılar Bankası
Sürmen Grubu
ĠĢçi Kredi Bankası
NiĢkoz Holding/ Emin Hattat Grubu
Ġstanbul Bankası
Has Holding
Demirbank
Cıngıllıoğlu Grubu
Garanti Bankası
Koç Holding
Hisarbank
ÇavuĢoğlu-Kozanoğlu Grubu
Türk Ticaret Bankası
Ercan Holding
Türk DıĢ Ticaret Bankası
Türkiye ĠĢ Bankası
Kocabaşoğlu ve D. (2001) verilerinden yararlanarak oluşturulmuştur.
(1) Yabancı sermayelidir.
3.1.4.2. 1963-1980 Döneminde Kapanan Bankalar
Bu dönemde yani, 1963–1980 yılları arasında faaliyetlerine son veren bankalar
Tutum Bankası, Lüleburgaz Birlik ve Ticaret Bankası,Raybank, Türkiye Kredi Bankası,
Adapazarı Emniyet Bankası, Efesbank, Maden Kredi Bankası, Türkiye Maden Bankası
ve ġarki Karaağaç Bankası (Sağlık Bankası)‟dır.
Ankara, Ġstanbul ve Ġzmir Halk
Ayrıca banka statüsünde sayılan
Sandıkları da birleĢme yoluyla kapanmıĢtır. Söz
konusu bankalar kuruluĢ ve kapanıĢ yılları ile birlikte Tablo 8‟de sunulmuĢtur.
44
Tablo 8. 1963-1980 Döneminde Kapanan Bankalar
1
2
3
4
5
6
Bankanın Adı
Tutum Bankası
Ankara Halk Sandığı
Ġstanbul Halk Sandığı
Ġzmir Halk Sandığı
Lüleburgaz Birlik Ticaret Bankası
Raybank
Türkiye Kredi Bankası
Adapazarı Emniyet Bankası
KuruluĢ
1948
1938
1938
1957
1929
1956
1948
1919
1933
1958
1968
1928
Zonguldak Efes Bank
Maden Kredi Bankası
7 Türkiye Maden Bankası
ġarki Karaağaç Bankası (Sağlıkbank)
KapanıĢ
1963
1963
1963
1963
1964
1964
1966
1971
1972
1973
1974
1975
Akgüç (1971,s:40-41) ve diğer kaynaklardan derlenmiştir.
1,5,6,7 Tedrici tasfiyeye tabi tutulmuşlardır.
2,3,4 Halk Bankasına intikal etmiştir.
Bu bankalardan Raybank ve Tutum Bankası bozulan mali yapıları nedeniyle
yapılan denetlemeler sonrasında siyasi otorite tarafından tedrici tasfiyeye tabi
tutulmuĢlardır. Uzun süren tasfiye prosedürleri nedeniyle Tutum Bankası‟nın tasfiyesi
1963‟te baĢlamıĢ ve 31.03.1986 tarihinde tamamlanmıĢtır (BYDK,1986:Ek 1). Türkiye
Kredi Bankası da benzer bir Ģekilde Maliye Bakanlığı tarafından tedricen tasfiyeye tabi
tutulmuĢtur.
Devletin bankacılık sektörü üzerindeki artan etkinliğine karĢın özellikle 1966
sonrasında doğrudan devlet tarafından feshedilen bir banka bulunmamaktadır. Yüzgün
(1982, s:379) 7129 sayılı Bankalar Kanunu‟nun
60. maddesinden söz ederken
“Bankaların mali yapılarında meydana gelecek bozuklukların sezilmesi halinde resmi
müdahale olanakları bu madde ile ortaya konmaktadır. Ancak son 15 yıllık süreç içinde
tasfiyeye gitmiĢ hiçbir bankada, bu madde yönünde bir denetim söz konusu olmamıĢtır”
diyerek, bankacılık sektöründe 1966-1981 döneminde devlet müdahalesi ile bir tasfiye
olmadığını ifade etmiĢtir. Bu saptama Türkiye Maden Bankası haricinde doğru
görünmektedir. Nitekim Lüleburgaz Birlik ve Ticaret Bankası, Adapazarı Emniyet
Bankası, Türkiye Maden Bankası, Maden Kredi Bankası, Efesbank ve Sağlık Bankası
1966 yılı sonrasında, ya infisah yoluyla ya da Türk Ticaret Kanunu‟na göre fesih olarak
kapanmıĢlardır6.
6
4 Ekim 1957 tarihinde yerel banka olarak kurulan Maden Kredi Bankası için Maliye Bakanlığı, Türk
Ticaret Kanununun 274. maddesine göre "fesih" davası açılmasını gerekli kılmıĢ ve Ġstanbul 5. Ticaret
45
3.1.5. Liberalizasyon Dönemi ve 1983 Krizi (1980 -1993)
Planlı Kalkınma döneminde ithal ikame üretim stratejisini benimseyen ve kapalı
bir ekonomik modeli tercih eden Türkiye‟de, döviz kaynaklarında artarak süren bir
azalma yaĢanmıĢtır. Kıbrıs BarıĢ Harekatı ile gündeme gelen ambargonun etkilerinin
1977 yılından itibaren hızla ortaya çıkmasıyla, ödemeler dengesinde önemli açıklar
ortaya çıkmıĢtır. Bu arada, 1970‟li yılların sonunda petrol krizinin etkilerini yaĢayan
Dünya‟da petrol fiyatı ve diğer hammadde fiyatlarının büyük Ġran-Irak savaĢı ile
birlikte tırmanması
reel faiz hadlerinde büyük yükseliĢlerin ardından
çökmesi ve global krizin
borsaların
yayılması Türkiye‟yi de etkilemiĢtir (CoĢar,199: 90-91).
Türkiye de bir çok geliĢmekte olan ülke gibi dıĢ borçlarını ödeyemez hale gelmiĢtir.
Özellikle yatırım malı ve ara malı ithalatında yaĢanan gecikmeler ciddi darboğazlar
yaĢanmasına ve 1960 yılından itibaren uygulanan ithal ikameci sanayileĢme stratejisinin
aksamasına neden olmuĢtur. Uluslararası ekonomik iliĢkilerimiz açısından 1978 ve
1979 yılları, kriz dönemi denilebilecek kadar ciddi ve büyük sıkıntıların yaĢandığı bir
dönem olmuĢtur. Ekonomide bir krize dönüĢen bu durum karĢısında, Türkiye 24
Ağustos 1978 ve 19 Temmuz 1979 tarihinde IMF ile Stand-by AnlaĢması imzalayarak
iki istikrar programını yürürlüğe koymuĢtur (Parasız, 2003: 176).
Ġhracata yönelik sanayileĢme stratejisi, 1970‟lerden sonra önemli döviz
darboğazı yaĢayan geliĢmekte olan ülkelerin sanayileĢmelerini dıĢ pazara yönelik
sürdürmelerini öngören bir strateji olduğu için, 1978-1979 arasında yaĢadığı önemli
döviz darboğazından sonra Türkiye bu stratejiyi uygulamaya baĢlamıĢtır. Türkiye’nin
beklentisinin çok altında krediye kavuĢması ve bunun geliĢindeki zaman uyumsuzluğu,
1979 yılı sonlarına doğru bunalımı daha da büyütmüĢtür. Bunun sonucunda, IMF
destekli politikalarda baĢarısızlık yaĢanmıĢtır. (Eroğlu ve Eroğlu 2009:132). Bu
dönemde iĢ baĢına gelen yeni hükümetin bürokratı Turgut Özal, IMF‟nin de önerileri
doğrultusunda yeni bir tedbirler paketini açıklamıĢtır. Pek çok olumsuz Ģart altında
hazırlanan 24 Ocak Programı, özünde bir istikrar programı olmasına rağmen, bütüncül
ve yapısal bir ekonomik dönüĢümün sağlanması için gerekli alt yapıyı hazırlamıĢtır
Mahkemesi, 12 Nisan 1972'de bankanın feshine karar vermiĢtir. Karar Yargıtay'ca 23 Kasım 1972'de
onaylanmıĢtır
46
(Dikkaya, ÖzyakıĢır ve Üzümcü,2008: 142). Ancak bu dönüĢüm oldukça sancılı
olmuĢtur. Türkiye 18 Haziran 1980 tarihinde, ilk kez IMF ile en uzun Stand-by
AnlaĢması‟nı gerçekleĢtirmiĢtir. Yapılan anlaĢma 17 Haziran 1983‟de son bulmuĢtur.
Daha önceki uygulanan istikrar kararlarından farklı olarak 24 Ocak Kararları, yapısal
değiĢiklikleri içermesi bakımından, uzun dönem kalıcı bir ekonomik geliĢme programı
olmuĢtur. Özellikle fiyat artıĢlarıyla hızlı bir Ģekilde değeri düĢen reel para stokunun
değeri korunmaya çalıĢılmıĢtır (Parasız, 2001: 354). Ancak 24 Ocak 1980‟de yürürlüğe
konan istikrar tedbirlerine rağmen, ekonomi tarihimizde ilk kez 1946‟da %104 olan üç
rakamlı enflasyon 1980‟de %107 olmuĢtur (Doğruel ve Doğruel, 2005:197). Bu
geliĢmeler üzerine Türkiye, IMF ile 24 Haziran 1983 tarihinde bir yıl süreli 14. Standby AnlaĢması için 4 Nisan 1984 tarihinde de yine bir yıl süreli 15. Stand-by AnlaĢması
için masaya oturmuĢtur. Finansal serbestleĢme dönemi yüksek enflasyon, artan iĢsizlik
ve en önemlisi banker krizini beraberinde getirmiĢtir. Faiz oranlarının serbest
bırakılması ile birlikte bankalar arasındaki faiz rekabeti bankalar arasında imzalanan
centilmenlik anlaĢması ile sona erdirilebilmiĢtir. Ancak bu anlaĢmaya rağmen pazar
payını artırmak isteyen banka ve bankerler mevduat toplamaya devam etmiĢlerdir. Bu
süreç bankerlerin kaçınılmaz iflası ile 1982‟de sona ermiĢtir (KocabaĢoğlu ve d.,
2001:564-568). Krizin etkileri 1983 yılında da sürmüĢ, bu dönemde 1982‟den sonra
ayakta kalan büyük bankerlik kurumları ile bazı bankalar iflas etmiĢtir.
Bu arada 1960‟lı yıllardan bu yana mecliste tasarı olarak bekleyen Sermaye
Piyasası Kanunu 1981 yılında yasalaĢmıĢ, bu kanuna dayalı olarak 1981 yılında SPK
kurulmuĢtur. Sermaye Piyasası Kurulu bir taraftan sermaye piyasalarında piyasaya
dayalı bir fiyatlama mekanizmasının alt yapısını oluĢtururken, diğer yandan bankerlerin
iĢlemlerinin tasfiyesine yönelik iĢlemlerle uğraĢmaya ve finansal araçların türlerini ihraç
koĢullarını ve piyasaları düzenleyici bir çok uygulamanın alt yapısını oluĢturmaya
baĢlamıĢtır (KocabaĢoğlu ve diğerleri, 2001:568-570). Türk Ticaret Kanunu‟nda halka
açık Ģirketlerle ilgili düzenlemeler olmadığından kanunun eksiklikleri, Sermaye
Piyasaları Kanunu ve diğer SPK düzenlemeleri ile tamamlanmıĢtır. Sermaye Piyasası
Kanunu
menkul
kıymetlerin
tasarruf
sahipleri
arasındaki
alım-satımına
izin
vermediğinden ikincil piyasalarla ilgili düzenlemeler de gündeme gelmiĢtir. Böylece
1982-90 sayılı KHK ile IMKB‟nin altyapısı oluĢturulmuĢ, IMKB 1986 yılı baĢında
faaliyete geçmiĢtir. Döviz alım satımı ve sermaye hareketleri 1989‟da tamamen serbest
bırakılmıĢ, 1990 yılında ise Türk Lirası konvertibl hale getirilmiĢtir.
47
Finansal piyasalarda bu geliĢmeler yaĢanırken, reel sektörde Cumhuriyetin
kuruluĢundan bu yana sürdürülen devlet destekli sanayileĢme anlayıĢı yerine, özellikle
80‟lerin ikinci yarısından itibaren özel sektör önceliğinde geliĢme politikaları devreye
sokulmuĢ ve hızlı bir özelleĢtirme süreci baĢlamıĢtır. Bu dönemdeki hızlı ekonomik
büyüme krizlerle kesintiye uğramıĢtır. Dünya‟da 1982 yılında aĢırı borçlu Latin
Amerika ülkelerinin borç ödeyemez duruma düĢmesiyle, “büyük borç krizi” patlamıĢ ve
reel faiz hadleri tekrar yükselmiĢtir. Henüz dıĢa tam olarak açılmamıĢ olan ülkemiz
1982 global krizinden ziyade, faiz rekabeti ve bankerlerin iflası nedeniyle 1983 krizine
sürüklenmiĢtir.
Krizin etkileri sürerken 1987 Kasım‟ında New York Borsası‟nın
çökmesiyle ABD ekonomisi uzun süreli (1987-91) durgunluğa girmiĢ, aynı durum 1990
yılında
Tokyo borsasının çökmesi ile Japonya‟da yaĢanmıĢtır. Körfez SavaĢı ile
1991‟de ülkemize de yansıyan bir kriz ortaya çıkmıĢtır.
DıĢa açık bir ekonomik
modele geçen ülkemizde arka arkaya yaĢanan bu krizler kaçınılmaz olarak yansıma
bulmuĢtur (Kazgan, 2007).
3.1.5.1. 1980-1993 Döneminde Bankacılık Sektöründeki GeliĢmeler
Ekonomideki radikal düzenlemelerin de etkisiyle, bu dönemde Türk Bankacılık
Sektöründe önemli değiĢiklikler meydana gelmiĢtir. Temmuz 1980‟den itibaren faiz
oranlarının serbest bırakılmasıyla kredi ve mevduat faizleri hızla yükselmeye
baĢlamıĢtır. Uzun bir dönem boyunca faiz hadlerine göre çalıĢan sektörde, bu durum
önemli değiĢikliklere neden olmuĢtur. Birbiri ardına açılan özel bankerlik kuruluĢları
piyasadan yüksek faizle mevduat toplamaya baĢlamıĢlardır.
Mevduat faizlerinin
artması bankalar arası bir centilmenlik anlaĢması ile durdurulmaya çalıĢılmıĢtır. Ancak
bu durumda bazı bankalar el altından bankerler aracılığı ile mevduat toplamaya
baĢlamıĢlardır. Sermaye Piyasası Yasası‟nın çıkartılması ve ĠMKB‟nin yeniden
canlandırılması, finansman bonosu, mevduat sertifikası, tahvil ve hisse senedi iĢlemleri
gibi finansal araçların hızla geliĢmesi bankaların fon maliyetlerini artırmıĢtır. Bu
dönemde elektronik ve bilgisayar alanındaki hızlı teknolojik geliĢmeler bankaların bilgi
toplamadaki ve istihbarattaki avantajını arttırmıĢtır (Parasız, 2005:105-106). Finansal
piyasalardaki yeni aktörler olan bankerler ve aracı kurumların, bankaların tersine yasal
düzenlemelerden uzak olması
bankaların piyasa paylarını olumsuz etkilemiĢtir.
48
Kurumsal gerekler yerine getirilmeden finansal serbestleĢme uygulayan Türkiye, bu
uygulamasının bedelini Banker Krizi ile öğrenmiĢtir (KocabaĢoğlu ve diğerleri,
2001:568). Krizi takibeden 1983-1984 yıllarında bazı bankalar iflas etmiĢlerse de
bankacılık sistemi büyüme ve geliĢmesini sürdürmüĢtür.
Banker krizinin ardından
Türkiye finansal serbestleĢme veya diğer adıyla liberalizasyon sürecinin kurumsal
altyapısını oluĢturmaya yoğunlaĢmıĢtır. Piyasaların güvenli ve düzenli iĢleyiĢini temin
etmek için 1983 yılında TMSF oluĢturulmuĢtur. Daha sonra 1985 yılındaki yeni
Bankalar Kanunu ile bankaların aktiflerinde alacaklar riskler denetim altına alınmaya
çalıĢılmıĢtır. Bu amaçla Hazine MüsteĢarlığı ve TCMB bünyesinde bankacılıkla ilgili
izleme birimleri oluĢturulmuĢtur.
Bu arada liberalizasyon sürecinin kurumsal
altyapısını tamamlamak için, TCMB tarafından 1986 yılından baĢlayarak bankalar arası
Interbank piyasaları kurulmuĢtur. Böylece TCMB, bankaların elindeki fazla rezervleri
ile birbirlerini piyasa fiyatları üzerinden fonlamalarını olası hale getirmiĢtir. Interbank
piyasaları ile birlikte bankalar için likiditeye ulaĢmak kolaylaĢtırılmıĢ ve TCMB para
piyasalarında istikrarı kontrol eder hale gelmiĢtir. Aynı sistem üzerinden TCMB 1987
yılından itibaren Açık Piyasa ĠĢlemlerine de baĢlamıĢtır. Bu iĢlemlerle birlikte bankalar
TCMB ile repo iĢlemlerine de baĢlamıĢlardır. Bu dönemde bankacılık sektöründeki
diğer önemli geliĢmeler ise yeni bankacılık ürünlerinin geliĢtirilmesi, bireysel
bankacılığın geliĢmesi, teknolojik altyapının geliĢerek bankaların otomasyona
geçmeleridir.
3.1.5.2. 1980-1993 Döneminde Kapanan Bankalar
Kazgan‟a (2007:19) göre 1978‟de baĢlayan krizi izleyen para krizinde çok
sayıda küçük banker, iki adet büyük bankerlik kuruluĢu (Kastelli ve Meban) ve beĢ
banka (Hisarbank, Odibank, Ġstanbul Bankası, ĠĢçi-Kredi Bankası, Bağbank)
kapanmıĢtır.
Bu dönemde kapanan bankalarla ilgili olarak ise Yardımcıoğlu ve Genç (2009:78), 1983-1984 döneminde Türk Bankacılığı‟nın en önemli üçüncü krizini yaĢadığını ve
altı ulusal bankanın kapandığını söylemektedir. Yazarlar, Ziraat Bankası‟na devredilen
Emniyet Sandığı‟nı da kapanan bankalar arasında saymaktadırlar. Adı geçen bankaların
49
ve bu dönemin ikinci yarısında, 1983 krizinden bağımsız olarak kapanan Töbank ve
Anadolu Bankalarının kuruluĢ ve kapanıĢ tarihleri Tablo 9‟da sunulmuĢtur.
Tablo 9. 1980-1993 Döneminde Kapanan Bankalar
Bankanın Adı
Ortadoğu Ġktisat Bankası (Elazığ
Ġktisat Bank.)
ĠĢçi Kredi Bankası
Hisarbank (Afyon Terakki Servet
Bankası)
Ġstanbul Bankası
Türkiye Bağcılar Bankası
(Bağbank)
Ġstanbul Emniyet Sandığı
Anadolu Bankası
T.C. Turizm Bankası
Ġstanbul Küçük Ġkrazat Sandığı
Töbank
Denizbank
Banker krizi ile birlikte
KuruluĢ
KapanıĢ
1929
1954
1983
1983
1926
1953
1983
1983
1917
1868
1962
1960
1923
1959
1959
1984
1984
1988
1989
1989
1992
1992
Odibank, Hisarbank ve Ġstanbul Bankası Ziraat
Bankası‟na devredilerek, ĠĢçi-Kredi Bankası Türkiye ĠĢ Bankası‟na devredilerek
kapanmıĢtır 7 . Türkiye Bağcılar Bankası ise Vakıfbank nezaretinde tasfiyeye tabi
tutularak kapanmıĢtır. Bu kriz döneminde artmaya baĢlayan mevduat faizleri nedeniyle
kaynak sağlamakta rekabet edemeyen ve kredi faiz hadleri
nedeniyle zarar eden
Emniyet Sandığı da 1 Ocak 1984'den itibaren TC Ziraat Bankası bünyesine alınmıĢtır.
Emniyet Sandığı daha sonra KHK ile 28 Ekim 1984 tarihinde Ziraat Bankası‟na tam
olarak devredilerek tüzel kiĢiliği sona erdirilmiĢtir.
Krizden sonraki dönemde ise mali bünyesi bozuk olan Anadolu Bankası 8 Ocak
1988 tarihinde Türkiye Emlak Kredi Bankası A.O. ile birleĢtirilmiĢtir. Bu dönemde iki
de devlet bankası kapanmıĢtır. Türkiye Turizm Bankası‟nın kendisine devredilmesiyle
1962 yılında faaliyete geçen TC Turizm Bankası‟nın da mali yapısı kaynak sorunu
nedeni ile bozulmuĢtur. Mevduatı olmayan Banka Yüksek Planlama Kurulu kararı ile
1989 yılında Türkiye Kalkınma Bankası‟na devredilmiĢtir. Bir diğer devlet bankası
olan Denizcilik Bankası ise 29 Kasım 1992 tarihinde 21420 sayılı Resmi Gazete‟de
7
Türkiye ĠĢ Bankası, aynı zamanda Bağbank‟ın hissedarları arasında yer almaktadır.
50
yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile Emlak Bankası‟na bütün aktif ve pasifleri ile
devredilmiĢtir8.
Döneminin ilk bankalarından sayılabilecek Ġstanbul Küçük Ġkrazat Sandığı
Türkiye Musevilerinin bir cemaat sandığı niteliğinde çalıĢmıĢtır. Ġsrail Devletinin
kuruluĢu ile birlikte Türkiye‟den yapılan kitlesel göçler ve kalan Musevilerin
ihtiyaçlarının azalması ile ticari yaĢamı uygulamada sona ermiĢtir. Sandık 10 Ocak
1989‟da tasfiye kararını yayınlatmıĢ ve 30 Kasım 1995 tarihinde tasfiyesi sona ermiĢtir
(Bali,1997:53).
Bankalar yeminli murakıplarının raporlarına göre 1985 yılında donuk kredileri
nedeniyle mali yapısı bozulan Türkiye Öğretmenler Bankası ise, o dönem
devletleĢtirilen bankaların aksine sermayesinin % 65.8‟inin Halk Bankası, Emlak
Bankası ve Ziraat Bankası‟na devredilmesiyle kurtarıldı. Ancak mali durumundaki
bozulmalar giderilemeyen banka 1992 yılında
Türkiye Halk Bankası A.ġ.'ye
devredilerek kapanmıĢtır.
3.1.6. Düzenleyici Kurumların Etkin Olduğu Dönem: 1994 ve 2000 Krizleri
(1994 Yılı Sonrası)
Türkiye ÇalıĢma Grubu‟nun (2001a) raporuna göre 1990‟lı yıllarda Türkiye
ekonomisi sıklaĢan krizlere maruz kalmıĢtır. Rapora göre, krizlerin baĢlıca nedenleri
olarak, iç borç dinamiğinin sürdürülemez boyutlara ulaĢması ve baĢta finansal piyasalar
olmak üzere yapısal sorunların kalıcı bir çözüme kavuĢturulamaması görülmektedir.
Binay ve Kunter (1998)‟e göre de 1990 yılında mali dengede baĢlayan bozulma
kötüleĢerek devam etmiĢtir. Nitekim, 1990 yılında kamu kesimi borçlanma gereğinin
GSMH‟ya oranı yüzde 7.4 iken 1991‟de bu oran yüzde 10.2‟ye yükselmiĢtir. Körfez
8
Denizcilik Bankası‟nın sadece isim hakkı kaldığı için, Emlakbank‟a olan devri kapanıĢ tarihi olarak
değerlendirilmiĢtir. Daha sonra 11 Ekim 1996 tarih ve 22784(Mükerrer) sayılı Resmi Gazete‟de
yayınlanan 18 Ağustos 1996 tarih ve 96/8532 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına istinaden "Denizbank
A.ġ." unvanıyla tekrar kurulmuĢ ve 11 Nisan 1997 tarih ve 4269 sayılı Türk Ticaret Sicili Gazetesi'nde
tescil edilmiĢtir. Hazine'nin 22 Ağustos 1997 tarih ve 632 sayılı yazısı ile "Denizbank A.ġ."ye faaliyet
izni verilmiĢ, banka 25 Ağustos 1997 tarihinde faaliyetlerine baĢlamıĢtır. 1997 yılında ÖzelleĢtirme
Ġdaresi'nce açılan ihale kapsamında "Denizcilik Bankası T.A.ġ." hisseleri satın alınmıĢ ve Zorlu Holding
bünyesine katılmıĢtır (TBB, 2010)
51
Krizi‟nin döviz kuru üzerinde yarattığı baskı ve 1991 yılında mali kesimde ortaya çıkan
bozulma nedeniyle, Merkez Bankası para programını açıklayamamıĢtır. Esas itibariyle
Merkez Bankası‟nın 1991 yılındaki politikası, rezervlerde büyük kayba yol açmadan
kurlar üzerinde anormal bir baskının yaratılmasını önlemeye çalıĢmak olmuĢtur. Bu
doğrultuda 1983 yılında yüzde 10 olan disponibilite oranı 1991 Mart ayında yüzde 35‟e
yükseltilmiĢ, böylelikle kamu kesiminin mali sistem üzerindeki baskısı artırılmıĢtır.
Kamu borçlanması ile baĢlayan ekonomik daralma ve yüksek faiz, yüksek enflasyon
dönemi, IMF programlarına rağmen
1994 yılındaki devalüasyonla sonuçlanmıĢ bu
dönemde döviz borcu yüksek olan üç bankanın faaliyetleri durdurulmuĢtur.
Alınan önlemler ve uygulanan programlarla 1995 sonrası dönemde yaĢanan
büyümeye rağmen, Uzakdoğu ve Rusya krizlerinin de etkisiyle Türkiye‟nin
makroekonomik istikrarı 1999 yılında bir kez daha bozulmuĢtur.
3.1.6.1. 1994 Yılı Sonrasında Bankacılık Sektöründeki GeliĢmeler
Kamunun borçlanma gereği ve miktarı 1990‟lı yılların baĢlarında sürekli
artmıĢtır. Siyasi otoriteye bağlı olan Merkez Bankası bu dönemde asıl fonksiyonları
ihmal etmiĢ, fiyat istikrarını gözetmek yerine, kamu kesimini fonlamıĢtır. Buna rağmen
cari iĢlem açıkları kapatılamamıĢtır. Cari iĢlem açıklarının genelde açık verdiği 19901994 döneminde doğrudan yatırımlar da çok sınırlı düzeyde kalmıĢtır. Yüksek
düzeylerde kamu sektörü finansman açıklarının yaĢanması sonucu, ekonomide “yüksek
faiz, yüksek enflasyon” dönemine girilmiĢtir. Hızla büyüyen bütçe açıklarının bir
bölümünün Merkez Bankası finansmanıyla karĢılanması enflasyon üzerinde baskı
yaratırken, önemli bir bölümünün de iç borçlanma yoluyla karĢılanması mali kaynaklara
olan kamu talebinin artmasına neden olmuĢtur. Bu arada sermaye hareketlerinin
serbestleĢtirilmesine rağmen iç talep artıĢına dayalı enflasyonist politikalar ödemeler
dengesi üzerinde çok ciddi baskılar oluĢturmuĢ, bu baskılar reel faizlerin yükselmesine
yol açmıĢtır.
Kamunun yalnızca iç borç anapara ve faiz ödemelerinin 1993 sonlarında toplam
vergi gelirlerinin üzerine çıktığı görülmektedir. Bu olgu, dıĢ borçlanma ve özellikle
1993‟te görülen dıĢ ticaret açığıyla birlikte ekonominin bunalıma sürüklenmesine, döviz
52
kurunda ve mali piyasalarda belirsizlik ve dalgalanmalara yol açmıĢtır (Kepenek ve
Yenitürk, 1994). Ayrıca 1993 yılının son aylarında mali piyasalarda istikrarsızlığın
artması ve döviz kurlarındaki aĢırı dalgalanmalar, ekonomide geleceğe iliĢkin kötümser
beklentileri artırırken, belirsizlik ortamını da beraberinde getirmiĢtir. Bunun yanı sıra
1994 yılı baĢında yüksek kamu açıklarına rağmen faizlerin düĢük tutulma isteği mali
piyasalarda tansiyonu artırmıĢ ve Hazinenin kısa vadeli avansı yılın hemen baĢında
kullanmasıyla piyasalarda oluĢan aĢırı likidite döviz üzerinde baskı yaratmıĢtır. Bunun
üzerine Türk ekonomi tarihinin ve bankacılık sisteminin en ağır krizlerinden biri olan
1994 krizi yaĢanmıĢtır. Kazgan 1994 krizi için “Bu krizde baĢlayan süreçlerin daha
sonra da etkilerini sürdürmesi krizin baĢlıca özelliğidir. Etkilerin baĢında, kredi veren
yabancı bankalara “devlet garantisi” verilmesi, ödenemeyen özel kredileri devletin
ödemeyi üstlenmesidir. Ġkincisi, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) yoluyla
devletin (belirgin sınırlamalarla da olsa) banka paniklerini önlemek için banka
mevduatlarının garantörlüğünü yapmasıdır” demektedir (2007:20). Kazgan‟a göre
Ġktisat kuramında “saflığın tehlikesi” (moral hazard) diye bilinen bir ortam yaratan bu
iki olgu, 1990‟lı yıllarda katlanarak artan banka sayısı kadar, izleyen krizde batan
bankaların çokluğu ve getirdikleri yüklerin de baĢlıca nedenidir. Düzenleyici
kurumların eksikliği ve yetersizliği krizleri tetikleyen baĢka bir unsur olmuĢtur.
Krizle beraber devreye sokulan 5 Nisan Kararları ile birlikte para politikasının
etkin bir Ģekilde yürütülebilmesi için mali piyasalar ile ilgili bir çok yeni düzenleme
yürürlüğe konmuĢtur. Öncelikle, Merkez Bankası ile Hazine ve diğer kamu kuruluĢları
arasında var olan kredi iliĢkisi yeniden düzenlenmiĢtir. Merkez Bankası parasal kontrolü
artırabilmek ve piyasalarda kaybolan güveni sağlayabilmek amacıyla mevduat munzam
karĢılık oranları ve disponibilite sisteminde değiĢikliğe gitmiĢtir. Bankaların tüm
pasifleri üzerinden disponibilite alınmaya baĢlanmıĢ ve DTH lehine çalıĢan munzam
karĢılık uygulaması, TL mevduatlar lehine değiĢtirilmiĢtir.
Bu arada bankalarda
bulunan tasarruf mevduatının tümü güvence altına alınmıĢtır. IMF ile yapılan stand-by
anlaĢması doğrultusunda parasal bir çerçeve hazırlanarak 1994 Mayıs ayında
uygulamaya konulmuĢtur. Parasal hedeflerin tamamı tutturulmuĢ ve yıl sonunda
ekonomide istikrar büyük ölçüde sağlanmıĢtır.
Kriz sonrası Türkiye‟nin uluslararası kredi notu hızla düĢmüĢtür. GeliĢmeler
bankaların yurtdıĢından borçlanmalarını da olumsuz yönde etkilemiĢtir. DıĢ kaynaklar
53
sınırlanınca kaynak talebinin tümü iç piyasaya dönmüĢtür. Hatta bu dönemde Türkiye
net dıĢ borç ödeyici duruma gelmiĢtir. Sonuçta, faizler çok daha yüksek bir seviyeye
oturmuĢtur. Ekonomide 1995 yılından sonra yaĢanan hızlı toparlanma tüm sektörleri
olduğu gibi bankacılık sisteminin büyümesini olumlu yönde etkilemiĢtir.. Bu dönemde
Merkez Bankası enflasyon ile mücadelede kurları nominal bir çıpa olarak kullanmayı
sürdürürken, kur politikasının kredibilitesini artırmak için dıĢ varlık artıĢına önem
vermeye devam etmiĢtir. Ancak, serbest piyasalarda döviz satarak kurların dengede
tutulmasının güçleĢmesi Merkez Bankası‟nın para politikasını yeni Ģartlara göre
ayarlamasını zorunlu kılmıĢtır. Bu nedenle Merkez Bankası ileriye dönük olarak kur
açıklamasına baĢlamıĢtır. Böylelikle de Hazine‟nin iç borçlanma yolu açılmıĢtır. Böyle
önemli bir türev piyasanın panik içinde kurulmaya çalıĢılması ve ardından kaldırılması,
ileride ekonomide çok önemli görevler üstlenmesi beklenen bu tür piyasalar için kötü
bir örnek oluĢturmuĢtur (Binay ve Kunter, 1998).
Belirsizlik içinde girilen 1996 yılında Merkez Bankası, reel döviz kurlarının
istikrarlı hareket etmesini amaçlamıĢ ve kurları yıl boyunca gözetmiĢtir. Böylece 1997
yılı da, 1996 yılından farklı olmamıĢ siyasi belirsizliğe rağmen piyasalarda istikrar
sağlanmıĢ ve kurlar gözetim altında tutulmuĢtur. (Binay ve Kunter,1998) Yüksek reel
faizler, TL cinsinden yatırım araçlarını cazip hale getirmiĢ, para ikamesi yavaĢlamıĢ,
ancak tersine dönmemiĢtir. Kapanan döviz pozisyonları yeniden açılmıĢ, daha yüksek
maliyetli olmakla birlikte yurtdıĢı borçlanma baĢlamıĢtır. Bununla birlikte yatırımcıların
talebi çok kısa vadeli araçlara yoğunlaĢmıĢtır. YurtdıĢından sağlanan borçlanmaya vergi
getirilmiĢ, TL ve yabancı borçlanma üzerindeki parasal yükler arttırılmıĢtır. Bu
geliĢmeler repo ve vadeli döviz iĢlemlerinin hızla büyümesine neden olmuĢtur.
Bankacılık sektöründe vadesiz mevduat ve vadeli mevduatın büyük bölümü günlük
vadeli ve çok yüksek faizli repoya yönelmiĢtir. Gayri nakdi krediler üzerinden açık
pozisyonlar büyümüĢtür. Para ve mali yüklerin maliyetler üzerindeki olumsuz etkisi
nedeniyle kaynakların bir bölümü kıyı bankalarına yönelmiĢtir. (BDDK, TMSF, HM ve
TCMB: Türkiye ÇalıĢma Grubu, 2009)
Finansal piyasalarda daralmanın sürmesine rağmen kamunun kaynak talebi
azaltılamamıĢ, tersine daha da büyümüĢtür. Bu artıĢın piyasalar üzerinde yarattığı
baskının hafifletilmesi amacıyla kısa dönemli geçici tedbirler alınarak finansal piyasalar
tedirgin edilmeye devam edilmiĢtir. Bunun üzerine 1998 yılının ikinci yarısından
54
itibaren IMF ile bir “izleme anlaĢması” imzalanmıĢtır. AnlaĢmada özellikle temel makro
sorunlara çözüm getirileceği, mali sektörde denetime yönelik düzenlemelerin
arttırılacağı ve vergi taslağının yasalaĢacağı belirtilmiĢtir. Nitekim, anlaĢmanın hemen
akabinde bankaların vadeli iĢlemlerine ve açık pozisyonlarına sınırlama getirilmiĢtir.
Ancak, özellikle vadeli döviz iĢlemlerine getirilen sınırlama yabancı yatırımcılar
tarafından piyasanın likiditesini azalttığı gerekçesiyle büyük bir tedirginlikle
karĢılanmıĢtır. Yurtiçi bankalar yeni getirilen yükümlülüklere uymak üzere açık
pozisyonlarının kapatılması çabası içine girmiĢlerdir. Merkez Bankası‟nın döviz yoluyla
yaratılan paranın sınırlandırılması ve enflasyon düĢüĢüne katkıda bulunulması amacıyla
kısa vadeli faiz oranlarını düĢürmesinin de etkisiyle yavaĢ da olsa dövize yeniden talep
baĢlamıĢtır. Hemen ardından sermaye gelirlerinin vergilendirilmesi ile ilgili değiĢiklik,
geçici vergi uygulaması ve bankalararası iĢlemlere getirilen stopaj mali piyasalar
açısından çok ciddi bir Ģok olarak algılanmıĢtır. Yabancı yatırımcıların, Rusya‟da
yaĢanan krizin de etkisiyle mali piyasaların dıĢına çıkmaya baĢladığı bir ortamda,
yurtiçi yatırımcılar, artan risk karĢısında tercihlerini değiĢtirmeye baĢlamıĢlardır. Bir
yandan piyasaları daraltan uygulamalar hayata geçirilirken diğer yandan erken seçim
açıklamaları ve kamunun kaynak talebinin artacağı yönünde seçim ekonomisi
uygulamalarına iliĢkin belirtiler nedeniyle arz talep dengesinin bozulmaya baĢlandığı bir
döneme girilmiĢtir. BekleyiĢlerin yeniden olumsuz yönde etkilendiği bir ortamda
tercihlerdeki değiĢme fiyatlara yansımıĢ, faiz oranları hızla yükselmiĢtir. Bu durum
finansal sistemi kısa bir aradan sonra, yeniden son derece istikrarsız ve yüksek riskli bir
ortama sokmuĢ ve 1999 yılında ekonomik faaliyet daralmıĢtır. Bu daralmada, Rusya
kriziyle bağlantılı olarak 1998 yılının ikinci yarısından itibaren görülen sermaye çıkıĢı,
Adapazarı ve Düzce Depremleri ve politik faktörler etkili olmuĢtur.
Haziran 1999‟da göreve baĢlayan yeni hükümet, ekonomik sorunlara dönük
olarak bir dizi iyileĢtirme ve düzenlemeyi hayata geçirmiĢtir. Bankalar Kanunu‟nda
değiĢiklikler yapılarak, idari ve mali açısından bağımsız bir bankacılık gözetim ve
denetim kurumu olan BDDK kurulmuĢtur. Kanunla ayrıca kredi tanımının iĢtirakleri de
kapsayacak Ģekilde geniĢletilmesi, dolaylı kredi özkaynak iliĢkisinin daraltılması,
konsolide bazda denetimin getirilmesi, risk yönetiminin düzenlenmesi, sorunlu
bankaların mali yapılarının güçlendirilmesi ve bu bankaların faaliyetlerine müdahale
yöntemleri düzenlenmiĢtir.
Ayrıca, karĢılık kararnamesi değiĢtirilmiĢ, sermaye
yeterliliğinin ve döviz pozisyonun hesaplanmasında konsolide bazda uygulamaya
55
geçilmiĢtir. Bu dönemde yeni kanun hızla yaĢama geçirilmiĢ, bu doğrultuda ulusal
mevduat bankalarından beĢ tanesinin (Egebank, Esbank, YaĢarbank, Interbank
veYurtbank) yönetimi TMSF‟ye devredilmiĢtir.
Böylece 1999 yılında ekonomik faaliyetin önemli ölçüde daralmasına ve
bankacılık sektörünün zarar etmesine karĢın, ekonominin yapısal sorunlarını çözebilmek
amacıyla ileriye dönük olumlu etkileri olacak adımlar atılmıĢtır. Aralık 1999‟da, bu
yapılan düzenlemelerin ön koĢul olduğu “Dezenflasyon Programı” kabul edilerek, 2000
yılı baĢından itibaren etkin bir Ģekilde uygulanmaya baĢlanmıĢtır. Programın altyapısı
olarak kabul edilen çok sayıda düzenleme 1999 yılının ikinci yarısında yasalaĢmıĢtır.
Program sonucunda faizler ve enflasyon düĢmüĢ, yurtdıĢından sermaye giriĢi hızlanmıĢ
ve iç talep geniĢlemeye baĢlamıĢtır. Bu geliĢmelerin sonucu olarak dıĢ ticaret açığı ve
cari iĢlemler açığı da büyümüĢtür. Ancak 2000 Yılının ikinci yarısında genel olarak
yapısal uyum düzenlemelerinin gecikmesi,
enflasyonun beklendiği kadar hızla
gerilememesi, kamu mal ve hizmetlerine enflasyon artıĢı kadar zam yapılması, iç talebin
alınan ek önlemlere rağmen kontrol altına alınamaması sonucu, yıl sonuna doğru
ekonomik görünüm bozulmaya baĢlamıĢ ve Kasım 2000‟de bankacılık sektörü ciddi bir
sarsıntı geçirmiĢtir. Bu tarihten itibaren, likidite açığı bulunan özel bankalar ile kamu
bankalarının sorunları piyasalarda spekülasyonlara neden olmaya ve IMF Programının
sürdürülebilirliği sorgulanmaya baĢlanmıĢtır. Piyasalarda artan gerginlik nedeniyle, 22
Kasım 2000‟den itibaren döviz talebi artmıĢ, Türk Lirası likidite azalmıĢ, bankaların
birbirlerine olan güvensizliklerinin de etkisi ile piyasaların finansal aracılık iĢlevinde
sorunlar ortaya çıkmıĢ, gecelik faizler üç haneli rakamlara yükselmiĢtir. TCMB‟nin,
likidite ihtiyacı olan bankaları döviz rezervi kaybını göze alarak yoğun bir Ģekilde
fonlamasına rağmen, piyasalarda istikrar sağlanamamıĢtır. Spekülatif pozisyon alan orta
ölçekli bazı bankaların özellikle Demirbank‟ın , likidite ihtiyacı sürekli artmıĢ, yükselen
fonlama maliyetleri ve portföyündeki devlet tahvillerinin değerinin düĢmesi sonucu
sermayesi erimiĢtir. Piyasalar, ilave diğer ekonomik önlemlerle birlikte, Aralık ayı
baĢlarında söz konusu bankanın TMSF‟ye devredilmesi ile sakinleĢmiĢ, TCMB‟nin
rezerv kayıpları durmuĢtur.
Bu arada 2000 yılında uygulamaya konulan enflasyon hedefine yönelik döviz
kuru sistemi, yabancı para cinsinden kaynakları daha cazip hale getirmiĢtir. Bu
kaynakları TL cinsinden kredi plasmanına yönlendiren mali sistem nedeniyle, bu
56
dönemde kredi hacmi aĢırı büyümüĢtür. Aktif ve pasif yapısındaki bu geliĢmeler
nedeniyle, bankacılık sisteminde likidite, faiz ve kur riskleri beraber artmıĢtır.
BDDK‟nın faaliyete geçmesinin geciktiği bu dönemde piyasada artan risklerden dolayı
2000 yılı Kasım ayında likidite krizi ortaya çıkmıĢ, istikrar programını kesintiye uğratan
bu kriz aktifini likidite edemeyen bankaları sarsıntıya uğratmıĢtır. Hemen ardından IMF
den alınan destekle finansal piyasalardaki sorunlar geçici olarak aĢılsa da 2001 yılı
ġubat ayında denge bozulmuĢ ve sistemik riske dönüĢmüĢtür. Bu dönemde öz kaynak
yetersizliği, kısa vadeli pasif yapısı ve kur politikası değiĢikliği ile artan kurlar bir çok
bankanın fona devredilmesine neden olmuĢtur. Uygulamaya konulan Güçlü Ekonomiye
GeçiĢ programı çerçevesinde kriz sonrasında özellikle bankacılık sektörüne dönük
rehabilitasyon çalıĢmaları devreye konulmuĢtur. Bu çerçevede kamu bankaları kurumsal
ve mali olarak tekrar yapılandırılmıĢ, BDDK ve TMSF etkin bir Ģekilde devreye
sokulmuĢ, sermaye artıĢı, borç yapısının değiĢtirilmesi (iç borç takası), enflasyon
muhasebesi gibi düzenlemelerle özel bankalar da rehabilite edilmiĢtir. Kriz sonrasında
özel bankalarda da özellikle yabancı banka satın almaları ve birleĢmelerle sektördeki
banka adedi ve ortaklık yapıları önemli ölçüde değiĢmiĢtir. Son olarak 2001 krizinde
fona devredilmeyen bankalardan olan, Ġmar Bankası‟nın 2003 yılı Haziran ayında ,
bankacılık iĢlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılarak yönetim ve
denetimi Fona intikal etmiĢtir. TMSF Bünyesine alınan bankalar, satıĢ, devir veya
birleĢme ile yeniden sektöre kazandırılmıĢtır.
Ülkemizin mali sektörü
yapılan
düzenlemeler ve BDDK‟nin etkin kontrol ve müdahaleleri ile 2008 yılındaki global
krizi önemli bir kayıp yaĢamadan atlatabilmiĢtir (Parasız, 2005 106:111).
Banka Düzenleme ve Denetleme Kurumu bu süreçte, özellikle sisteme güveni ve
istikrarı zedeleyici, itibar riskine yol açıcı davranıĢ ve tutumlardan kaçınılması
konusunda devreye girmiĢ, menkul değerlerin rayiç değer uygulamasına esneklik
getirmiĢtir. Ayrıca sermaye yeterliliğinin kapsamını geniĢleterek, faiz oranı riski, kur
riski ile hisse senedi risklerinden oluĢan piyasa riskleri için de sermaye yükümlülüğü
hesaplanması zorunluluğunu getirmiĢ, bankaların risk yönetimi sistemi oluĢturmalarına
iliĢkin usul ve esasları belirtmiĢtir. Alınan önlemlerle birlikte, likidite krizinin etkileri
azalmaya baĢlasa da piyasalardaki tedirginlik tam olarak giderilememiĢtir. Nitekim 19
ġubat 2001 tarihinde yaĢanan siyasi gerginliğin tetiklemesi sonucu, istikrar programının
sürdürülebilirliğine iliĢkin güven kaybolmuĢ, hem yurtdıĢı hem de yurtiçi kreditörler ve
mevduat sahipleri yoğun bir Ģekilde döviz talep etmeye baĢlamıĢtır. TCMB, baĢlangıçta
57
kur rejimini savunmak ve rezerv kaybını önlemek amacıyla piyasaya verdiği Türk Lirası
likiditeyi sınırlamaya çalıĢmıĢ, ancak bu uygulama sonucunda gecelik faizler %
1000‟ler seviyesinin üzerine çıkmıĢtır. Bankacılık sistemindeki kırılganlıklar, kriz
sırasında TCMB‟nin para politikası ve likidite yönetiminin etkinliğini ortadan
kaldırmıĢtır. Özellikle kamu bankalarının para piyasalarında yükümlülüklerini yerine
getirememesi nedeniyle ödemeler sistemi çökmüĢ, menkul kıymet ve para piyasaları
iĢlemleri durmuĢtur. Bunun üzerine , 22 ġubat 2001 tarihinde dalgalı kur rejimine
geçilmiĢ, Türkiye bankacılık sistemi ve borçların çevrilebilirliği sorunları nedeniyle
tarihindeki en önemli ekonomik ve finansal krizle karĢı karĢıya kalmıĢtır.
Krizle beraber Etibank, Bank Kapital, Demirbank, Ulusal Bank, Ġktisat Bankası,
Milli Aydın Bankası (YaĢarbank) Kent Bank, TariĢbank, Bayındırbank, EGS bank ve
Toprakbank TMSF‟ye devredilmiĢtir. Türkiye ÇalıĢma Grubuna göre (2009) krizden
sonra 15 Mayıs 2001‟de açıklanan Bankacılık Sektörü Yeniden Yapılandırma Programı ,
aracılık fonksiyonuna odaklanmıĢ, iç ve dıĢ Ģoklara dayanıklı ve uluslararası ölçekte
rekabet edebilir bir bankacılık sektörüne geçiĢi amaçlamıĢtır. Bu programın önceliği
2000– 2001 krizlerinin bankacılık sektöründe yaratmıĢ olduğu tahribatın giderilmesi ve
sistemin zayıf bankalardan temizlenerek sağlam bir temel inĢası olarak belirlenmiĢtir.
Bu doğrultuda halen sürdürülmekte olan Kamu bankalarının yeniden yapılandırılması
uygulaması baĢlatılmıĢtır . TMSF‟ye devredilen bankalar birleĢtirme, devir, satıĢ ve
tasfiye gibi yöntemlerle çözümlenmiĢtir. Mevduat sigorta limitinde 2004 yılında
yeniden sınırlı garanti uygulamasına geçilmiĢtir. TMSF bünyesine alınan 22 bankadan
10‟u kısa sürede satılarak yeniden sektöre kazandırılmıĢtır. BirleĢme ve devir yoluyla
çözümlenen 8 banka bulunmaktadır. Haziran 2003‟te Ġmar Bankası‟nın bankacılık
iĢlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılarak yönetim ve denetimi Fona
intikal etmiĢtir.
Özellikle BDDK önerileri doğrultusunda, bankacılık sektöründe gözetim ve
denetimin etkinliğini artıracak, sektörü daha etkin ve rekabetçi bir yapıya kavuĢturacak
yasal ve kurumsal düzenlemeler gerçekleĢtirilmiĢtir. Bu çerçevede düzenleme, gözetim
ve denetim uygulamaları, AB direktiflerine, uluslar arası düzenlemelere, tavsiyelere
önemli ölçüde uyumlu bir Ģekilde geliĢtirilmiĢtir. Etkin bir iç denetim ve risk yönetimi
sistemi kurulması ve iĢler hale getirilmesi zorunlu kılınmıĢ, enflasyon muhasebesi ile
bilançolar daha Ģeffaf hale getirilmiĢtir.
58
Ayrıca uluslararası muhasebe ve raporlama standartlarına uyum sağlanmıĢ, offshore bankacılığı faaliyetlerinin kapsamı geniĢletilmiĢ, bu faaliyetlerin denetimi ve
gözetimi sıkılaĢtırılmıĢ, yurt içinde bankaların devir ve birleĢmeleri teĢvik edilmiĢtir.
Özellikle 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile kredilerde risk yoğunlaĢması ve banka
kaynaklarının belirli gruplara kullandırılması önlenmiĢtir. Çok sayıda BDDK tebliğ ve
düzenlemesi ile konsolide ve konsolide olmayan bilgileri içeren finansal tabloların
zamanında ve doğru bir Ģekilde hazırlanması, raporlanması ve kamuya açıklanması
sağlanmıĢ, bağımsız denetim uluslararası denetim standartları ile uyumlu hale
getirilmiĢtir.
Bankacılık sektörünün yeniden yapılandırılmasında ġubat 2001 krizinden sonra
gerçekleĢtirilen diğer bir yapısal reform da TCMB Yasasının değiĢtirilmesi olmuĢtur.
Mayıs 2001‟de gerçekleĢtirilen yasal değiĢikliklerle; kamuya kredi vermesi Kasım
2001‟den itibaren yasaklanmıĢtır. Bu düzenleme ile
TCMB‟nın idari bağımsızlığı
güvence altına alınmıĢ, TCMB‟nın temel hedefinin fiyat istikrarı olduğu açık bir Ģekilde
belirtilmiĢ ve TCMB araç bağımsızlığına kavuĢturulmuĢtur. Yapılan yasal değiĢiklikler
sonrası, TCMB‟nın temel önceliği, finansal piyasalardaki istikrarın sağlanması ve bu
amaçla piyasalara sağlanan olağanüstü tutardaki likiditenin enflasyonda sıçramalara yol
açmasının önlenmesi olmuĢtur. Merkez Bankası 2006 yılı Kasım ayında, mevcut
koĢullar altında tüm bankalara uygulanmak üzere hedef rasyo uygulamasına geçmiĢtir.
Bu dönemde Bankacılık Sektöründe yaĢanan önemli bir geliĢme de banka
birleĢmelidir. Türkiye‟de 1994, 1999 ve 2001 de özellikle bankacılık kesiminde
yansıma bulan krizlerin önemli bir etkisi de yabancı yatırımcıların Türk bankalarına
olan ilgisinde görülmüĢtür. Bu süreçte bazı yabancı yatırımcılar, Türk bankalarını satın
almaya ve onlarla ortaklık kurmaya niyetlenirken, bazı yabancı bankalar da Türk
bankaları ile birleĢmeye niyetlenmiĢlerdir.Aslında krizden önce de var olan yabancı
bankaların Türk bankalarına ilgisi kriz sonrası banka fiyatlarının ucuzlaması ile artıĢ
göstermiĢtir. Bu dönemde öncelikle Banque National de Paris (BNP) Finansbank‟ı
hemen satın almıĢ, sonrasında, HSBC Demirbank‟ı satın alarak Türk Bankacılık
Sektörüne girmiĢtir. Citibank Türk Ekonomi Bankası (TEB) ile ilgilendiğini açıklamıĢ,
Unido Credito of Italy ise Demirbank‟la ilgilenmiĢ ancak bu bankayı satın alamamıĢ
buna rağmen aramalarını sürdürdüğünü açıklamıĢtır. Societe Generale of France Ġktisat
59
Bankası ile ilgilenmiĢtir. Ülkemizde 2005 yılında çıkartılan 5411 sayılı bankacılık
yasası
daha
fazla
gereksinimlerini
likidite
ihtiyacı
karĢılayabilmek
için
ortaya
yabancı
çıkardığından,
bankalar
likidite
ortaklara ihtiyaç duymuĢlardır.
Türkiye‟nin en büyük holdinglerinden biri olan DoğuĢ Grubu, sahibi bulunduğu
Osmanlı Bankası ile Körfezbank‟ı Osmanlı Bankası bünyesinde birleĢtirmiĢ, daha sonra
Osmanlı Bankası‟nı, ülkenin dört büyük bankasından biri olan Garanti Bankası ile
birleĢtirmiĢtir. Üç bankanın birleĢmesi sonucunda aktif tutarı bir milyar ABD Dolarına
ulaĢmıĢtır. Bu arada, Çukurova Grubuna ait Yapı Kredi ve Pamukbank‟ın
birleĢtirilmesine iliĢkin talep BDDK tarafından kabul olunmamıĢ ve Pamukbank,
sorumluluklarını karĢılayamaz hale geldiği gerekçesiyle TMSF‟ye devredilmiĢtir. Bu
birleĢmelerle birlikte Türk Bankacılık tarihinde banka kapanmalarının en yoğun olduğu
dönem Ģüphesiz ki 1994-2003 dönemidir.
3.1.6.2. 1994 Yılı Sonrasında Devir ve BirleĢme ile Kapanan Bankalar
Bu dönemde TMSF tarafından kapanmayan bankalar azınlıkta olup bunlar; özel
bir yasa ile 2001 yılında Ziraat Bankası ve Halk Bankası‟na devredilen Emlak Bankası,
Fortis Bank‟a satılan DıĢbank, Yapı Kredi ile birleĢtirilen Koçbank , Osmanlı
Bankası‟na devredilen Körfezbank ve Garanti Bankası‟na devredilen Osmanlı
Bankası‟dır. Bu bankaların yanı sıra Akbank‟a devredilen Ak Uluslararası Bankası A.ġ
de bu iĢlem sonucunda kapanmıĢtır. Bu dönemde TMSF‟nin müdahalesi olmaksızın,
kendi iradeleri ile devir ve birleĢme ile kapanan bankaları gösteren Tablo 10 aĢağıda
verilmiĢtir.
Tablo 10. 1994 Yılı Sonrası Devir Nedeniyle Kapanan Bankalar
Banka Adı
Emlak Bankası
Türkiye DıĢ Ticaret Bankası
Koçbank
Körfezbank
Osmanlı Bankası
Ak Uluslar arası Bank A.ġ.
KuruluĢ KapanıĢ
Kapanma ġekli
Tarihi
Tarihi
1926
2001 Ziraat ve Halk Bankası'na Devir
1964
2005 Fortisbank'a SatıĢ
1981
2006 Yapı Kredi Bankası'na Devir
1987
2001 Osmanlı Bankası'na Devir
1863
2001 Garanti Bankası'na Devir
1985
2005 Akbank'la Devir
60
3.1.6.3. 1994 Yılı Sonrasında TMSF Tarafından Kapanan Bankalar
Bu dönemde kapatılan ulusal bankalardan 24‟ü Bankalar Kanunu‟nun verdiği
yetki ile TMSF‟ye devredilmiĢ ve Fon‟un satıĢ, devir, iflas isteme gibi değiĢik yöntem
ve eylemleri ile kapanmıĢtır. Bu bankaların fona devir ve kapanıĢ tarihleri ile kapanma
Ģekillerini özetleyen Tablo 11 aĢağıda verilmiĢtir.
Tablo 11. 1994 Sonrası TMSF Tarafından Kapanan Bankalar
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
Banka Adı
Marmarabank
Türkiye Ġth ve Ġhr Bankası- Impexbank
TYT Bank
Bank Ekspress
Bank Kapital*
Demirbank
Ġzmir esnaf ve Ahali Bankası (Egebank)
Esbank
Selanik Bank-Interbank
Sitebank
Sümerbank
Ulusal Bank
YaĢarbank (Akhisar tütüncüler Bankası)
Yurtbank
EGS Bank
Etibank
Denizli Ġktisat Bankası
Kentbank
TariĢbank
Toprakbank
Pamukbank
Türkiye Ġmar Bankası
Çaybank-Derbank-BayındırbankBirleĢik Fon Bankası
Türk Ticaret Bankası
KuruluĢ Fona KapanıĢ
Tarihi Devir Tarihi
1987
1995
1984
1994
1996
1988
1996
1992
1998
2001
1985
2000
2001
1953
2000
2001
1928
1999
2001
1927
1999
2001
1888
1999
2001
1984
2001
2001
1933
1999
2001
1985
2001
2001
1924
1999
2001
1992
1999
2001
1995
2001
2002
1935
2000
2002
1927
2001
2002
1991
2001
2002
1914
2002
2002
1991
2001
2002
1955
2002
2004
1928
2003
2005
Kapanma ġekli
Ġflas
Ġflas
Ġflas
Tekfenbank'a SatıĢ
Sümerbank'a devir
HSBC'ye satıĢ
Sümerbank'a devir
Etibank a devir
Etibank a devir
Novabank'a satıĢ
Oyakbank'a satıĢ
Sümerbank'a devir
Sümerbank'a devir
Sümerbank'a devir
Bayındırbank a devir
Bayındırbank a devir
Bayındırbank a devir
Bayındırbank a devir
Denizbank'a satıĢ
Bayındırbank a devir
Halkbank'a devren satıĢ
Ġflas
1958
2001
BirleĢik Fon Bankası
1918 (1)
1997
Tasfiye halinde
Bankalar Birliği, TMSF Raf Temizliği Projesi Banka Raporlarından derlenmiştir.
(1) Türkbank'a (1996) göre kuruluş tarihini 1 Şubat 1913'tür.
Bu kapanmaların detaylarına bakıldığında; fona devredilen bankaların onüç
adedi birleĢtirilerek, dört tanesi iflası istenerek, altı adedi satıĢ yoluyla ve bir tanesinin
de iradi tasfiye yoluyla kapandığı görülmektedir. Fon tarafından kapatılan bankalarla
ilgili bazı bilgiler aĢağıda sunulmaktadır.
61
Marmara Bank 19 Ekim 1987 tarihinde “Netbank A.ġ.” adı ile kurulmuĢ, 1991
yılında Net Grubu tarafından Atilla Uras'a satılmıĢtır. SatıĢ iĢleminden sonra ticaret
unvanı “Marmara Bankası A.ġ.” olarak değiĢtirilen Banka‟nın faaliyet izni 20 Nisan
1994 tarihinde kaldırılmıĢtır. TMSF raporlarına göre hakim ortak kredileri, açığa repo
iĢlemleri ve kambiyo zararı, Marmara Bank'ın faaliyet izninin kaldırılması sonucunu
doğurmuĢtur(TMSF(14),2009).
Ġmpexbank, 25 Ocak 1984 tarihinde “Türkiye Ġthalat ve Ġhracat Bankası A.ġ.”
adı ile kurulmuĢ, bir dizi unvan değiĢikliğinden sonra ticaret unvanı 7 Nisan 1989
tarihinde “Ġmpexbank Türkiye Ġthalat ve Ġhracat Bankası A.ġ.” olarak değiĢtirilmiĢtir.
Ortak değiĢiklikleri yaĢayan banka, ortaklarından sermaye taahhütlerini tahsil edememiĢ
ve Banka finansal olarak sıkıntı içerisine girmiĢtir. Yakın izlemeye 1991 yılında alınan
Bankanın likidite durumunda ve mali bünyesinde herhangi bir düzelme görülmeyince
1994 yılında bankacılık iĢlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılmıĢ,
yönetim ve denetimi geçici olarak Emlak Bankası'na devredilmiĢtir. Daha sonra TMSF,
tasarruf mevduatı sahiplerinin yerine geçerek Ġmpexbank'ın doğrudan iflasını talep
etmiĢtir. Mahkemenin 22 Ekim 1996 tarihli kararıyla Bankanın iflasına karar
verilmiĢtir(TMSF(11),2009).
Lapis Grubu, TYT Bank‟ı 26 ġubat 1988 tarihinde “Türkiye Turizm Yatırım ve
DıĢ Ticaret A.ġ.” adı ile kurmuĢtur. Dolaylı yollarla grup firmalarına kullandırılan
krediler nedeniyle likiditesi ve mali verileri bozulan banka, 28 Mart 1994 tarihinde 3182
Sayılı Kanunun 64/1 maddesi uyarınca yakın izleme kapsamına alınmıĢtır. Mali durumu
düzelmeyen TYT Bank'ın bankacılık iĢlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni, 11
Nisan 1994 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile kaldırılmıĢ, yönetim ve denetimi geçici
olarak ĠĢ Bankası'na devredilmiĢtir. Fondan sağlanan kaynaklarla sigortalı mevduatın
ödenmesine baĢlandıktan sonra Fon, tasarruf mevduatı sahiplerinin yerine geçerek TYT
Bank'ın doğrudan iflasını talep etmiĢtir. Bunun sonucunda 2 ġubat 1996 tarihinde
Bankanın iflasına karar verilmiĢtir(TMSF(21),2009).
Bank Ekspres, 1992 yılında faaliyetine baĢlamıĢ, ancak iki yıl sonra mali
yapısında, Nisan 1994 krizi ile birlikte bozulma eğilimi ortaya çıkmıĢtır. Banka bu
arada el değiĢtirerek mali durumu düzeltilmiĢtir. Ancak bu kez 1997 yılında tekrar
sahipliği değiĢen banka, yeni hakim ortağının kamuoyu nezdinde itibar kaybı, hızlı
62
mevduat çekiliĢi, likidite baskısı ve buna bağlı olarak mali bünyenin zayıflaması
yönündeki tespitler üzerine Bank Ekspres, 20 Ekim 1998 tarihinde Hazine tarafından
yakın
izleme kapsamına alınmıĢtır. Bankanın
sınırlamalarını aĢmak amacıyla
diğer bankalar ile
Bankacılık
mevzuatının
kredi
karĢılıklı (back to back) kredi
iliĢkisine girdiği, yurt dıĢı depo hesaplarının fiduciary krediler aracılığı ile grup
firmalarına aktarıldığı, bankanın satın alınmasında kullanılan Garanti Bankası
kredilerinin banka tarafından ödendiği TMSF raporunda detaylı olarak verilmiĢtir. Mali
bünyesinin TMSF tarafından rehabilitasyonu sonrasında bankanın satıĢ hazırlıkları
tamamlanarak, Bank Ekspress 30 Haziran 2001 tarihinde Tekfen Holding'e satılmıĢ ve
tüzel kiĢiliği satıĢ sonrasında sona ermiĢtir (TMSF(1),2009).
Bank Kapital, 15 Temmuz 1985 tarihinde, bir Fransız bankası olan Banque
Indosuez'in Ģubesi olarak kurulmuĢtur. Daha sonra unvanı ve statüsü değiĢen banka,
1994 krizinden olumsuz etkilenmiĢtir. Mali yapısında sorunlar yaĢayan banka 1995
yılında yerli sermaye tarafından satın alınarak Bank Kapital T.A.ġ. ismiyle
“özel
sermayeli ticari banka” statüsüne geçmiĢtir. Bankalar Yeminli Murakıpları tarafından
hazırlanan 1999 yılı raporlarında; hakim ortak kredilerinin bankacılık mevzuatına aykırı
bir Ģekilde hızla arttığı tespit edilen Bank Kapital'in likidite ve gelir-gider dengesinin
bozulduğu tespit edilmiĢtir. Uyarılara rağmen mali yapısında olumlu bir değiĢiklik
gerçekleĢmeyen Bank Kapital, önce yakın izlemeye alınmıĢ sonra da ortaklık hakları
ile yönetim ve denetimi 27 Ekim 2000 tarihinde Fona devredilmiĢtir. Daha sonra banka
2001 yılında tüm aktif ve pasifleriyle “BirleĢik Sümerbank” bünyesinde devren
birleĢtirilmiĢtir (TMSF(2),2009).
Çoğunluğu demir tüccarı olan kurucu ortakların bir araya gelerek 1953 yılında
kurduğu Demirbank, 1970‟li yıllarda
sanayi alanında yatırımlarda bulunan ve
hisselerinin çoğunluğunun Cıngıllıoğlu gurubunda olduğu bir aile bankasına
dönüĢmüĢtür (CoĢar,1999:18). Demirbank 1998 yılında aktif büyüklük sıralamasında
Türkiye‟nin altıncı büyük özel bankası olmuĢtur (CoĢar, 1999:19).
Ancak özellikle
1994 krizi ile birlikte yoğun Ģekilde yatırım bankacılığına ağırlık vermek suretiyle kar
stratejisini tamamen devlet kağıtlarının getirisi ile bu kağıtların fonlama maliyetleri
(mevduat, repo faizleri ile kur maliyeti) arasındaki olumlu farka dayandırarak kurmuĢtur.
Banka Kasım 2000'e gelinceye kadar geçen süreçte fonlama faiz oranlarının, devlet
kağıtları faiz oranlarının altında kalması nedeniyle net kar marjı ile çalıĢmıĢtır. Ancak
63
piyasalarda "Kara ÇarĢamba" olarak adlandırılan mali sektörde yaĢanan kriz ile birlikte
faiz oranlarının yükselme trendine girmesi sonucunda, net kar marjı ile çalıĢan yapısı
negatife dönmüĢtür (TMSF(4),2009). Faiz riski nedeniyle likidite sıkıntısı artan ve
mevduat çekiliĢleri yaĢayan banka BDDK kararıyla 6 Aralık 2000 tarihinde TMSF‟ye
devredilmiĢtir. Demirbank'ın çözümleme süreci Fona devredilmesiyle baĢlamıĢ
Bankanın mali bünyesinin rehabilite edilmeye çalıĢılmasıyla devam etmiĢ ve 2001
yılına HSBC'ye satıĢıyla sonlandırılmıĢtır.
Ġzmir Esnaf ve Ahali Bankası T.A.ġ. adıyla 1928 yılında kurulan Egebank, bir
çok kez sahip değiĢtirdikten sonra 1998 yılında
Demirel Grubuna satılmıĢtır. Bu
değiĢimin üzerinden iki yıl geçmeden Banka, 21 Aralık 1999 tarihinde Fona
devredilmiĢtir. Son sahipleri dönemlerinde artarak devam eden hâkim ortak istismarı,
Bank Ekspres ve Bank Kapitalden kullanılan karĢılıklı kredi iliĢkisi, Bankanın önce
yakın izleme kapsamına alınmasına ve daha sonra da Fona devredilmesine neden
olmuĢtur (TMSF(5),2009:44-59). Banka 16 ġubat 2001 tarihinde Sümerbank
bünyesinde diğer beĢ Fon bankasıyla birleĢtirilmiĢ ve tüzel kiĢiliği böylece sona ermiĢtir.
EskiĢehir‟de 1927 yılında kurulan Esbank, 1977 yılında holding bankaları
arasına katılmıĢtır. Esbank 1994 yılına kadar önemli bir mali sorun yaĢamamıĢ ancak
1994 yılının ilk yarısında yaĢanan ekonomik krizden olumsuz etkilenmiĢtir. Hakim
ortak kredileri nedeniyle bilançosu küçülen, sermayesi ve aktif kalitesi bozulan banka
1995 yılında yakın izlemeye alınmıĢtır. TCMB yükümlülükleri üzerinden verilen tüm
kamu desteğine rağmen, Bankanın mali bünyesindeki bozulma 1999 yılında da devam
etmiĢ, özkaynak açığı ve birikmiĢ zarar ciddi boyutlara ulaĢmıĢtır. TMSF tarafından
öngörülen önlemleri almayan, kaynakları Zeytinoğlu Grubu yararına kullanılan ve bu
kullanımı, mevduata da sirayet eden Esbank, 1999 yılında fona devredilmiĢ, BDDK'
kararıyla
da
2001
yılında
Etibank
bünyesinde
devren
birleĢtirilmiĢtir.
(TMSF(7),2009:69)
Ġnterbank, 1888 yılında Selanik‟te kurulan ve yabancı bir banka olan Selanik
Bankası‟nın devamıdır. Banka 1990 yılında yabancı bankalar statüsünden çıkarılarak
milli bankalar statüsüne alınmıĢtır. Interbank 1994 krizine kadar dıĢ kaynak ağırlıklı
olarak çalıĢmıĢ, 1994 krizi ve devalüasyonu sonucunda, bu kaynak yapısı Bankanın
büyük bir kambiyo zararına uğramasına neden olmuĢtur. Krizle birlikte bozulan kaynak
64
yapısı ve hakim ortak grubu risklerinin önemli bir ağırlığa ulaĢmıĢ olması nedeniyle,
Interbank 20 Haziran 1994 tarihinde yakın izlemeye alınmıĢtır. Yakın izlemede
olmasına rağmen hakim ortak, Interbank‟ta sahip olduğu tüm hisseleri 1996 tarihinde
Nergis Grubuna satmıĢtır. Hazinenin uyarılarına karĢın 15 Aralık 1998‟e kadar, Nergis
Grubu firmalarına doğrudan ve dolaylı yollarla büyük meblağlarda kredi kullandırıldığı
tespit edilmiĢtir. Bankanın ankes açıkları da buna eklenince, mali bünyesindeki zafiyeti
giderek artan Interbank‟ın yönetim ve denetimi 7 Ocak 1999 tarihinde Fona
devredilmiĢtir. Daha sonra BDDK‟nın 15 Haziran 2001 tarihli kararına istinaden
Interbank, tüm aktif ve pasifleriyle Etibank bünyesinde devren birleĢtirilmiĢtir
(TMSF(12),2009).
Sitebank, merkezi New York olan Manufacturers Hanover Trust Company
Bank‟ın Türkiye'deki Ģubesi olarak 24 Aralık 1984 tarihinde kurulmuĢtur. Daha sonra
sahip ve unvan değiĢtiren banka 1997 yılında Sürmeli Grubuna satılmıĢtır. Satın alma
sonrasında Sitebank‟ta gerçekleĢtirilen BYM denetimlerinin, Bankanın kurumsallaĢma
sorunlarına odaklandığı gözlenmektedir. KurumsallaĢma açısından yetersizliğe iĢaret
eden bu denetimlerde; personel kalitesi, personel sirkülasyonu, bilgi-iĢlem sistemi,
eğitim gibi konulara dikkat çekilmiĢ, mali olarak da bankanın grup kredileri, açık döviz
pozisyonu ve özkaynak yetersizliği eleĢtirilmiĢtir (TMSF(16),2009:25-26) Sitebank,
daha sonra özellikle özkaynak yetersizliği, gelir gider dengesizliği ve mali bünyedeki
bozulma nedeniyle, 2001 yılında yakın izlemeye alınmıĢtır. Sitebank‟ın 2001 yılı ġubat
ayındaki kriz ile birlikte mali yapısı iyice bozulmuĢ ve aynı yıl fona devredilmiĢtir.
(TMSF(16),2009:23). Sitebank daha sonra 2002 yılında Yunanistan orijinli Novabank'a
satılmıĢtır.
Sümerbank, 3 Haziran 1933 tarih ve 2262 sayılı özel bir kanunla kurulmuĢ
devlet bankasıdır. Daha çok sanayi kuruluĢlarını fonlayan ve ticari bir banka olarak çok
etkin olmayan Sümerbank yeniden yapılandırılarak hisseleri blok satıĢı yoluyla 1995
yılında özelleĢtirilmiĢtir. Hakim ortak kredileri, kur riski ve mevduat çekiliĢi gibi
nedenlerle, taahhütlerini karĢılayamayacak duruma gelen banka 1999 yılı sonunda Fona
devredilmiĢtir. Fona devir sonrası Bankanın mali bünyesi rehabilite edilmeye çalıĢılmıĢ,
satıĢ iĢlemleri planlanmıĢ, ancak herhangi bir sonuç alınamaması üzerine Sümerbank,
aynı dönemde Fonda bulunan bankalardan YaĢarbank, Egebank, Yurtbank ve Bank
Kapital ile birleĢtirilmiĢtir. Sümerbank bu birleĢmelerden sonra, diğer bir Fon bankası
65
olan Ulusal Bank'ın bünyesine katılmasıyla daha da büyümüĢtür. Bu Ģekilde oluĢturulan
BirleĢik Sümerbank 28 Mayıs 2001 tarihinde tekrar satıĢa çıkarılmıĢ, satıĢ süreci, Banka
hisselerinin OYAK'a devriyle sonuçlanmıĢtır (TMSF(17),2009).
Ulusal Bank, “Saudi American Bank” unvanıyla yabancı sermayeli bir banka
olarak 1985 yılında kurulmuĢtur. Banka, 1997 tarihinde Halit Cıngıllıoğlu'na
devredilmiĢtir. Bankanın düĢük faiz oranlarından satın aldığı devlet tahvili ve hazine
bonolarını 2000 yılının Kasım ve Aralık ayları ile 2001 yılının ġubat ayında yüksek
rakamlara ulaĢan faiz oranlarından fonlamak zorunda kalması, zararın özkaynakları
aĢarak mevduata sirayet etmesi ve yükümlülüklerin yerine getirilememesinin temel
nedeni olmuĢtur. Büyük ölçüde risk yönetimi hataları nedeniyle fona devredilen Ulusal
Bank TMSF‟ye devredilen diğer bankaların çoğundan bu yönüyle ayrılmaktadır.
Bankanın kapanma nedeni hakim ortak istismarı değil, özellikle faiz riskinin hatalı
yönetilmesidir. Ulusal Bank, Fona devir sonrasında BDDK kararıyla 17 Mayıs 2001
tarihinde tüm aktif ve pasifiyle Sümerbank bünyesinde devren birleĢtirilmiĢtir
(TMSF(22),2009).
YaĢarbank, 1924 yılında Akhisar'da “Akhisar Tütüncüler Bankası” unvanıyla
kurulmuĢtur. Uzun bir süre yerel banka olarak faaliyet gösterdikten sonra 1980 yılında
YaĢar Grubuna dahil olmuĢ ve milli bir banka haline gelmiĢtir. Hakim ortak Ģirketlerine
1994 öncesinde açılmaya baĢlanan büyük montanlı donuk krediler neticesinde Bankanın
aktifi bozulmaya baĢlamıĢtır. Donuk aktiflerin yüksek maliyetli borçlarla finanse
edilmesi ve bankanın likiditesinin bozulması nedeni ile Nisan 1994 krizi sonrasında
bankanın durumu iyice bozulmuĢ, 1995 yılında yakın izlemeye alınmıĢtır. Mali durumu
düzelmeyen YaĢarbank‟ın yönetim ve denetimi ile hisse senetlerinin mülkiyeti 1999
yılında Fona intikal etmiĢtir. Devir sonrasında YaĢarbank'ın tüm aktif ve pasifleriyle,
“BirleĢik Sümerbank” bünyesinde devren birleĢtirilmesine karar verilmiĢ olup fiili
birleĢme 20 ġubat 2001 tarihinde tamamlanmıĢtır (TMSF(23),2009).
Yurtbank, 1992 yılında Eurocredit Türk-Fransız Bankası A.ġ. unvanı ile yabancı
bir banka olarak kurulmuĢtur. Daha sonra ortaklık yapısı ve statüsü değiĢen banka, 1996
yılında Balkaner Grubuna geçmiĢtir. Bankanın bu geçiĢ sonrasında mali bünyesinde
sorunlar ortaya çıkmıĢ 1995 ve 1997 yıllarında iki kez yakın izleme kapsamına
alınmıĢtır. Banka kaynaklarının büyük bölümü, Balkaner Grubu firmalarının
66
fonlanmasında kullanılmıĢtır (TMSF(24),2009). Kaynakların kötüye kullanılmasının
sürmesi nedeniyle 21 Aralık 1999 tarihinde Fona devredilen Yurtbank, TMSF‟nin 15
ġubat 2001 tarihli kararı ile Sümerbank çatısı altında tüm aktif ve pasifleriyle devren
birleĢtirilmiĢtir.
EGS Bank, 5 Ocak 1995 tarihinde alınan izinle Ġzmir ve Denizli baĢta olmak
üzere Ege Bölgesi'nde faaliyet gösteren ihracatçı konfeksiyon üreticilerinin bir araya
gelmesi ile "Ege Giyim Sanayicileri Yatırım Bank A.ġ." unvanı ile kurulmuĢtur. Daha
sonra ticari banka statüsüne geçen EGS Bank 2000 yılı içerisinde bankacılık alanındaki
dalgalanmalar sonucu önemli ölçüde likidite sıkıntısına girmiĢ, aktif – pasif vade uyumu
bozulmuĢ, özkaynak yetersizliği had safhaya ulaĢmıĢtır. Bu dönemde yakın izlemeye
alınan banka istenilen önlemleri alamadığı için 9 Temmuz 2001 tarihinde Fona
devredilmiĢtir. EGS Bank, Fona devir sonrasında rehabilitasyon faaliyetlerine tabi
tutulmuĢ ve Bankaya yüksek miktarda kaynak aktarımı yapılmıĢtır. Ancak Bankanın
mali yapısı bozulmaya devam etmiĢtir. Bu nedenle satılması mümkün görülmeyen EGS
Bank'ın 26 Aralık 2001 tarihinde tüm aktif ve pasifleriyle Bayındırbank bünyesinde
devren birleĢtirilmesine karar verilmiĢ ve fiili birleĢme 30 Eylül 2002 tarihinde
tamamlanmıĢtır (TMSF(6),2009).
Atatürk'ün direktifiyle madencilik, enerji ve bankacılık alanlarında faaliyet
göstermek üzere bir Ġktisadi Devlet TeĢekkülü olarak 1935 yılında kurulan Etibank‟ın,
bankacılık faaliyetleri 1993 yılında ayrı bir tüzel kiĢilik Ģeklinde organize edilmiĢtir.
Daha sonra ÖYK tarafından Banka, 1998 yılında Medya Sabah Holding - Ġpek Holding
ortak giriĢimine satılmıĢtır. Bu devirden sonra BYM tarafından yapılan incelemelerde
Banka zararının sürekli artarak Banka özkaynaklarının yedi katını aĢtığı tespit edilmiĢtir.
Ayrıca, Banka kaynaklarının Bankanın emin bir Ģekilde çalıĢmasını tehlikeye düĢürecek
Ģekilde doğrudan veya dolaylı olarak hâkim ortak lehine kullandırıldığı belirlenmiĢtir.
Banka bu tespitlerden sonra
27 Ekim 2000 tarihinde Fona devredilmiĢtir. SatıĢ
giriĢimlerinden sonuç alınamayınca, 15 Haziran 2001 tarihinde, Esbank ve Ġnterbank'ın
tüm aktif ve pasifleriyle Etibank bünyesinde devren birleĢtirilmesine karar verilmiĢtir.
Daha sonra Etibank‟ın bankacılık iĢlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin, 28
Aralık 2001 tarihi itibarıyla kaldırılmasına karar verilmiĢtir. Bankanın, Bayındırbank
bünyesinde devren birleĢtirme iĢlemleri ise 5 Nisan 2002 tarihinde gerçekleĢtirilmiĢtir
(TMSF(8),2009).
67
Ġktisat Bankası,Denizli Ġktisat Bankası adıyla Bakanlar Kurulu‟nun izniyle 10
Nisan 1927 tarihinde 100.000 TL sermaye ile ve 30 yıl müddetle kurulmuĢtur(Ġnan,
2005:78). Banka 1984 yılında Erol Aksoy tarafından satın alınmıĢ ve unvanı “Ġktisat
Bankası Türk Anonim ġirketi” olarak değiĢtirilmiĢtir. Bu unvanla on yıl kadar faaliyet
gösteren banka kaynak bulmakta zorlanmaya baĢlamıĢ ve 1994 yılında yaĢanan
ekonomik krizle birlikte özkaynaklarının yetersiz kaldığı, artan kur riskiyle kambiyo
zararları doğduğu ve ilave kaynak ihtiyacının önemli boyutlara ulaĢtığı tespit edilmiĢtir.
Sektördeki diğer pek çok holding bankası gibi grup firmalarına doğrudan ve dolaylı
yollardan kullandırılan krediler nedeniyle Banka aktif yapısının ciddi biçimde
donuklaĢtığı tespit edilmiĢ ve Banka, 1995 ve 2000 yıllarında iki kez yakın izlemeye
alınmıĢtır. Fon tarafından atanan yöneticilerce, rehabilitasyon çalıĢmaları yapılmıĢ, bu
süreçte Bankanın satıĢı hazırlıklarına baĢlanmıĢ ve Banka iki kez satıĢa çıkarılmıĢ,
ancak bir sonuç alınamamıĢtır. Satılma imkanının kalmaması ve mali yapısının
bozukluğu dikkate alınarak 28 Kasım 2001 tarihinde Bankanın bankacılık iĢlemleri
yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırılmasına ve tasfiyenin Fon tarafından
yürütülmesine karar verilmiĢtir (TMSF(9),2009)..
Kentbank, 22 Eylül 1991 tarihinde Türkiye Konut Endüstri ve Ticaret Bankası
Anonim ġirketi adıyla kurulmuĢ, 1994 yılında yapılan ana sözleĢme değiĢikliği ile
Kentbank Anonim ġirketi unvanını almıĢtır. BYM tarafından hazırlanan raporlarda,
Bankanın normal faaliyet seyri içerisinde günlük ve kısa vadeli taahhütlerini
karĢılamada bir sorununun olmadığı ancak gelir-gider dengesinin 1999 yılının ilk altı
ayı içinde bozulduğu belirtilmiĢ ve bazı önlemler alınması istenmiĢtir. Bu önlemler
arasında hakim ortak kredilerinin azaltılması, dövizdeki açık pozisyonun düĢürülmesi
ve özkaynak artırımı yapılması bulunmaktadır. Sonraki yıllarda da BMY tarafından
tespit edilen olumsuzlukların sürmesi ve gerekli önlemlerin banka yönetimince
alınmaması nedeniyle Kentbank BDDK'nın 9 Temmuz 2001 tarihli kararıyla Fona
devredilmiĢtir (BDDK,2001c). BDDK hakkında önce tasfiye kararı alınan bankanın 20
Mart 2002‟de Bankanın tasfiyesinin kaldırılması ve tüm aktif ve pasifleriyle
Bayındırbank bünyesinde devren birleĢtirilmesine karar vermiĢtir (TMSF(13),2009).
Milli Aydın Bankası
1913'de
Aydın‟da kurulmuĢ, 1980 yılında TariĢbank
rumuzunu kullanmaya baĢlamıĢ ve TariĢ‟le yakın iliĢkiler içinde olan merkezini 1983
68
yılında Ġzmir'e nakletmiĢtir. Ülke geneline yayılan bankanın 1990 yılında 34 Ģubesi
bulunmaktaydı(Erkan,1993:295).
Ancak 1990‟lı yılların sonunda bankanın mali
yapısında olumsuzluklar görülmeye baĢlanmıĢtır. Nitekim 1999 yılı sonlarında
gerçekleĢtirilen denetimlerinde, sermaye yetersizliği, likidite zafiyeti, gelir-gider
dengesizliği, sorunlu kredilerde artıĢ ve zarar artıĢı gibi olumsuzluklar tespit edilince
banka yakın izleme kapsamına alınmıĢtır. TariĢbank, Kasım 2000 ve ġubat 2001
krizlerinde nakit açığı sorunlarıyla karĢılaĢmıĢtır. Likidite darboğazını aĢmaya çalıĢan
TariĢbank, yüksek fonlama maliyetleri nedeniyle Kasım 2000 ve ġubat 2001 krizlerinde
önemli ölçülerde zarar etmiĢtir. Zararı özkaynaklarını aĢarak yabancı kaynaklara sirayet
eden ve yükümlülüklerinin toplam değeri varlıklarının toplam değerini aĢan
TariĢbank'ın yönetim ve denetimi 9 Temmuz 2001 tarihinde Fona devredilmiĢtir. Bu
karar yargı sürecinde iptal edilmesine rağmen banka 23 Mayıs 2002‟de fona kesin
olarak devredilmiĢtir. Devrinden sonra fon tarafından rehabilite edilen Milli Aydın
Bankası T.A.ġ. TariĢbank, 19 Aralık 2002 tarihinde Denizbank A.ġ.'ye satıĢ yoluyla
devir olmuĢ, tüzel kiĢiliği sona ermiĢtir (TMSF(18),2009).
Toprakbank, hakim ortağı Toprak Grubu tarafından 1991 yılında kurulmuĢtur.
BYM'nin 1999 yılı denetimlerinde, Bankanın taahhütlerini karĢılamada herhangi bir
problemi bulunmadığı belirtilmekle beraber, likidite riskine iĢaret edilmiĢtir. Daha sonra
Toprakbank, aktifinin donuklaĢması, gelir gider dengesizliği ve sermaye yapısının zayıf
olması nedeniyle 11 Aralık 2000 tarihinde yakın izlemeye alınmıĢtır. Ancak yakın
izleme döneminde de, Toprak Grubu kredilerinden tahsilat sağlanamaması nedeniyle,
Bankanın kredileri donuklaĢmıĢ, likiditesi önemli ölçüde bozulmuĢ ve Banka büyük
oranda sermaye açığı ile çalıĢmak zorunda kalmıĢtır. Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu talimatlarını yerine getirmeyen Bankanın mali bünyesindeki
olumsuzluklar artarak devam etmiĢ ve 2001 yılında
Fona devredilmiĢtir. SatıĢ
giriĢimlerinden bir sonuç alınamaması üzerine Bankanın satıĢından vazgeçilmiĢ ve 30
Eylül 2002 tarihinde Bayındırbank ile fiilen birleĢtirilmiĢtir (TMSF(19),2009).
Pamukbank, Çukurova Bölgesi'ndeki pamuk üreticilerine kaynak sağlamak
amacıyla, özel sermayeli mevduat bankası olarak, 22 Nisan 1955 tarihinde Adana'da
kurulmuĢtur. Çukurova Grubu 1973 yılında, çok ortaklı olarak kurulan Pamukbank'ın
hakim ortağı haline gelmiĢtir. TMSF raporuna göre Pamukbank, özellikle aktif-pasif
vade uyumunun bozulması, likidite sorunu, özkaynak yetersizliği ve mali bünyedeki
69
bozulma nedenleriyle 1989 yılında yakın izleme kapsamına alınmıĢtır.
Bankanın
durumu 1994 krizi sırasında yapılan spekülasyonlar nedeniyle daha da kötüleĢmiĢtir. Bu
dönemde grup riskleri nedeniyle aktifi donuklaĢan Pamukbank, likidite baskısı
nedeniyle yüksek kaynak maliyetlerine katlanmak zorunda kalmıĢtır. Banka mali
bünyesinin düzeltilmesine yönelik olarak istenilen tedbirlerin alınması konusunda
giriĢimlerde bulunmuĢ, hatta grubun diğer bankası olan Yapı Kredi Bankası ile
birleĢtirilmesi gündeme gelmiĢtir. Ancak birleĢme halinde ortaya çıkacak sakıncalar da
dikkate alınarak Yapı Kredi Bankası ile birleĢme planları iptal edilen Pamukbank 2001
yılında TMSF‟ye devredilmiĢtir. Bazı yasal ihtilaflara rağmen Pamukbank özel bir
kanunla
9
Halk
Bankası'na
12
Kasım
2004
tarihinde
fiilen
devredilmiĢtir
(TMSF(15),2009) .
Türkiye Ġmar Bankası, 14 Haziran 1925‟de Ġstanbul‟da kurulmuĢtur. Banka
1970'li yıllarda DoğuĢ Grubu‟na geçmiĢ, daha sonra 1984 yılının Ekim ayında Uzan
Grubu tarafından satın alınmıĢtır. Ġmar Bankası, kredilerinin neredeyse tamamına
yakınını Uzan Grubuna kullandırması, bankacılık iĢlevlerinden uzaklaĢması, risk
yoğunlaĢması yaĢaması, gelir-gider dengesinin bozulması, kârlılığının düĢmesi, likidite
sıkıĢıklığının artması ve 1994 yılının ilk yarısında yaĢanan finansal krizin mevcut
olumsuzlukları ağırlaĢtırması nedeniyle yakın izleme kapsamına alınmıĢtır. Kriz
sonrasında 2000 yılına kadar olan dönemde BYM tarafından bir çok kez uyarılan banka
gerekli önlemleri almamıĢ ve mali bünyesindeki bozulmalar artarak devam etmiĢtir.
Fona devredilen diğer bankalardan farklı olarak, Ġmar Bankası‟nda çok sayıda usulsüz
operasyonel iĢlem yapılmıĢtır. Bankanın Fona devri ile birlikte bilgi iĢlem sistemi eski
yöneticiler tarafından çökertilmiĢ, yardımcı ve yasal defterler kaçırılmıĢ ve/veya yok
edilmiĢtir. Denetleyiciler tarafından yapılan incelemelerde, Bankanın resmi makamlara
sunduğu belge, defter ve raporlarda eski Banka yöneticileri tarafından manipülasyon
yapıldığı, Banka yasal defterleri ile mali tablolarında görülen ve kamu otoritelerine
bildirilen tutarın çok daha ötesinde, halktan mevduat ve hazine bonosu satıĢı adı altında
para toplandığı tespit edilmiĢtir. Banka yetkilileri ve yöneticileri, söz konusu kaynak
aktarımını gizlemek maksadıyla yasal olmayan bir çok yöntem kullanmıĢ ve Bankalar
9
16.07.2004 tarihinde kabul edilen “Pamukbank Türk Anonim ġirketinin Türkiye Halk Bankası Anonim
ġirketine Devri ve Bazı Kanunlarda DeğiĢiklik Yapılmasına ĠliĢkin” 5230 sayılı kanun.
70
Kanunu baĢta olmak üzere, bankacılıkla ilgili her türlü yasal düzenlemeye ve Ticaret ve
Vergi Kanunlarına aykırı iĢlem yaparak çok sayıda suç iĢlemiĢtir.
BDDK‟nin 3
Temmuz 2003 tarihli kararıyla Ġmar Bankası Fona devredilmiĢ ve 8 Haziran 2005 tarihli
mahkeme kararıyla Bankanın iflasına karar verilmiĢtir (TMSF(10),2009).
Bayındırbank, 27 Mart 1958'de “Çaybank A.ġ.” adı ile çay üreticilerine finansal
destek sağlamak amacıyla yerel bir banka olarak, hisselerinin yüzde 49'u devlete, yüzde
51'lik kısmı ise çay üreticilerine ait olmak üzere Rize'de kurulmuĢtur. Zaman içerisinde
kamuda toplanan Banka hisselerinin yüzde 98,68'i, 1992 yılında özelleĢtirme
kapsamında satılmıĢtır. Daha sonra 1997 yılında Bayındır Holding, Bankayı satın almıĢ
ve unvanı "Bayındırbank A.ġ." olarak tescil edilmiĢtir. Banka hisselerinin Bayındır
Grubuna satıĢı sonrasında da mali bünyede öncesinden gelen zafiyet devam etmiĢtir.
Bayındır Grubu tarafından istismar edilen kaynaklar nedeniyle Bankanın içine düĢtüğü
özkaynak yetersizliği,
Bayındırbank'ın 2001 yılında Fona devredilmesi sonucunu
doğurmuĢtur. Fona devir sonrasında Bankanın mali bünyesi rehabilite edilmeye
çalıĢılmıĢ, satıĢ iĢlemleri planlanmıĢ, ancak herhangi bir sonuç alınamamıĢtır. Bu
dönemde bazı Fon bankalarını bünyesine katan, satılan bazı Fon bankalarından önemli
tutarlarda varlık ve yükümlülük devralan Banka bir geçiĢ bankasına dönüĢtürülmüĢ ve
bilanço devirleriyle büyüyen Bankanın unvanı "BirleĢik Fon Bankası A.ġ." olarak
değiĢtirilmiĢtir. Bayındırbank‟ın tekrar faal bir mevduat bankası olması olası
görünmediğinden unvan değiĢikliği ile birlikte ticari bir banka olarak fiilen kapanmıĢ
olduğu varsayılmaktadır (TMSF(3),2009).
Sonradan Türk Ticaret Bankası unvanını alan Adapazarı Bankası 1914 yılında
kurulmuĢtur. Türk Ticaret Bankası'nın mali yapısının bozulması süreci 1990'lı yıllarda
baĢlamıĢtır. Kredi portföyü içinde önemli bir paya sahip olan Sümer Holding ve bağlı
kuruluĢlarının kredi geri dönüĢlerinde 1993 yılında karĢılaĢılan sorunlarla birlikte Banka
aktif kalitesi bozulmaya, likidite ihtiyacı artmaya baĢlamıĢtır. Türk Ticaret Bankası'nın
likidite sorunu 1994 Krizi ile birlikte derinleĢtirmiĢtir. Bu dönemde yakın izlemeye
alınan banka, 1997 yılında Fona devredilmiĢtir. Fonun Banka çoğunluk hisselerine
sahip olmasından sonra. Bankanın Olağanüstü Genel Kurulu, 9 Ağustos 2002 tarihinde
toplanmıĢ ve Genel Kurul kararıyla Bankanın infisah ve tasfiyesine karar verilmiĢtir
(TMSF(20),2009).
71
3.1.6.4. 1994 Yılı Sonrasında Kapanan Yatırım Bankaları
Bu baĢlıkta incelenen 1994 yılı sonrasında kapanan yatırım bankaları ayrı olarak
ele alınmıĢtır. Çünkü bu bankaların mevduatları olmadığı için tasfiye yoluyla kapanma
süreçlerinde TMSF devre dıĢı kalmaktadır. Söz konusu bankalardan BirleĢik Yatırım
Bankası, Atlas Yatırım Bankası, Okan Yatırım Bankası ve Park Yatırım Bankası mali
durumları bozulduğu halde, mevduat kabul etmediği için TMSF‟ye devredilmemiĢ,
Bakanlar Kurulu Kararı ile kapatılmıĢtır. Bu özel durumda, mali bünyesi taahhütlerini
karĢılayamayacak kadar zayıflayan yatırım bankalarının faaliyet izni ve bankacılık
iĢlemleri yapma yetkisi hükümet tarafından kaldırılmıĢtır. Bunun nedeni o dönemde
BDDK‟nin henüz faaliyete geçirilmemiĢ olmasıdır.
bankalarında ise faaliyetine baĢlamıĢ olan
Kapanan diğer yatırım
BDDK, TMSF‟yi devreye sokmadan
Bankalar Kanunu‟nun verdiği yetki ile tasfiye yoluna baĢvurmuĢtur. Sınai Yatırım ve
Kalkınma Bankası ve Fibabank ise kendi iradeleri ile devredilerek tasfiye olmuĢ olan iki
yatırım bankasıdır. Kapanan yatırım bankalarını gösteren Tablo 12 aĢağıda verilmiĢtir.
Tablo 12. 1994 Yılı Sonrası Kapanan Yatırım Bankaları
KuruluĢ
Tarihi
1989
1998
1998
1991
KapanıĢ
Tarihi
1999
2001
2001
2004
Sınai Yatırım ve Kredi Bankası
1963
2002
TSKB'na Devir
Fibabank
1985
2003
Finansbank'a Devir
Banka Adı
BirleĢik Yatırım Bankası
Atlas Yatırım Bankası
Okan Yatırım Bankası
Park Yatırım Bankası
Kapanma ġekli
Ġflas
Ġflas
Ġflas
Ġflas
BirleĢik Yatırım Bankası, Kavala grubu tarafından 1989 yılında kurulmuĢtur.
Banka Orhan Aslıtürk tarafından teminat mektubunun usulsüz bir Ģekilde tazmin
edilmesi ile zarar uğratılmıĢ, bu arada Kavala ailesine ait olan
grup Ģirketlerine
kullandırılan kredilerin ağırlıkta olduğu donuk kredilerle aktif yapısı bozulmuĢtur.
Bankanın 1999 yılında sadece dört çalıĢanı vardır. Yapılan denetimler sonucunda
dönem dönem kredi ve teminat mektubu verme iĢlemlerine kısıtlamalar getirilmiĢtir.
Bununla birlikte mali bünyesinin taahhütlerini karĢılayamayacak derecede zayıflamıĢ
olduğu tespit edilen BirleĢik Yatırım Bankası A.ġ.'nin bankacılık iĢlemleri yapma izni,
22 Aralık 1999 tarihinde kaldırılmıĢtır. Bankanın kapanmasına neden olan bu karar
BDDK henüz faaliyete geçmediği için Bakanlar Kurulu‟nca alınmıĢtır.
72
Atlas Yatırım Bankası, Süzer grubu tarafından 1998 yılında "Süzer Yatırım
Bankası A.ġ." kurulmuĢ aynı yıl faaliyete geçmiĢtir Yatırım bankası olmakla beraber
dolaylı ve dolaysız iĢlemlerle bağlı bulduğu grubu fonlayan bankanın 10 Temmuz
2001 tarihinde 378 sayılı BDDK Kararı ile bankacılık iĢlemleri yapma izni kaldırılmıĢtır.
Söz konusu karara göre Atlas Yatırım Bankası A.ġ.‟nin bankacılık iĢlemleri yapma izni
hakim sermayedarının mali gücündeki zafiyet dolayısıyla banka mali bünyesinin
güçlendirilmesine
imkan
bulunmaması
nedeniyle
kaldırılmıĢtır.
Banka
yükümlülüklerinin toplam değerinin, varlıklarının toplam değerini aĢması ve bankanın
yönetim ve denetimini elinde bulunduran ortakların, bankanın kaynaklarını bankanın
emin bir Ģekilde çalıĢmasını tehlikeye düĢürecek biçimde doğrudan veya dolaylı olarak
kendi lehlerine kullanmaları bankacılık izninin kaldırılmasındaki önemli nedenlerdir.
Okan Yatırım Bankası 25 Haziran 1998 tarihinde bankacılık iĢlemlerine
baĢlamıĢtır. Bankanın bankacılık iĢlemleri BDDK'nın 9 Temmuz 2001 tarih ve 380
sayılı Kararı ile bankacılık iĢlemleri yapma izni kaldırılmıĢtır. Daha sonra mahkeme
kararı ile tekrar faaliyet izni almıĢ, ancak BDDK devam eden yargı sürecinde bu izni
tekrar iptal etmiĢtir. BDDK‟nin karar metnine göre Okan Yatırım Bankası‟nın kapanıĢ
gerekçesi; bankanın istenen tedbirleri almaması, yükümlülüklerini vadesinde yerine
getirmemesi ve yükümlülüklerinin toplam değerinin varlıklarının toplam değerini
aĢmasıdır.
Park Yatırım Bankası 1991 yılında kuruluĢ izni alarak, Karamehmet Holding
tarafından bir yatırım bankası olarak 1992 yılında kurulmuĢtur.
Mevduat kabul etme
dıĢında tüm bankacılık faaliyetlerinde iĢlem yetkisi olan banka, yatırım bankası olarak
emtia ve gayrimenkul ticareti ile leasing iĢlemi de yapmıĢtır. Bankanın bankacılık
iĢlemleri yapma izni 6 Aralık 2000 tarihinden itibaren kaldırılmıĢtır. BDDK kararına
göre banka yükümlülüklerini vadesinde yerine getirememektedir ve yükümlülüklerinin
toplam değeri varlıklarının değerini aĢmıĢtır. Daha sonra BDDK tarafından iflası istenen
Park Yatırım Bankası mahkeme kararı ile 15 Temmuz 2004 tarihinde iflas etmiĢtir.
Sınai Yatırım ve Kalkınma Bankası 13 Mart 1963 tarihinde "Sınai Yatırım ve
Kredi Bankası A.O." unvanı ile kurulmuĢtur. Eroğuz‟a göre banka, Türkiye‟de mevcut
ve kurulacak özel sektöre ait sanayi ve orta vadeli yatırım ve iĢletme kredileri sağlamak,
yerli ve yabancı özel sermayenin Türkiye‟de özel sektör tarafından kurulacak sanayiye
73
iĢtirakini teĢvik ve Türkiye‟de menkul kıymetler piyasasının kurulup geliĢmesine
hizmet etmek amacıyla kurulmuĢtur (1969:150-151). Banka, T. İş Bankası, Akbank,
T.Garanti Bankası, T.Dış Ticaret Bankası ve T.Vakıflar Bankası ortaklıklarından
oluşmaktadır. Bankanın unvanı 18 Haziran 1997 tarihinde "Sınai Yatırım Bankası A.ġ."
olarak değiĢmiĢtir. Banka, BDDK'nin 27 Mart 2002 tarih ve 659 Sayılı Kararı ile her
türlü hak, alacak, borç ve yükümlülükleri ile birlikte tüzel kiĢiliğinin sona erdirilmesi
suretiyle Türkiye Sınai Kalkınma Bankası A.ġ.'ye devredilmiĢtir.
Fibabank, “Chemical Mitsui Bank A.ġ.” unvanıyla yabancı sermayeli bir banka
olarak kurulmuĢtur. Ortaklık yapısı bir
kaç kez değiĢen bankanın, 1999 yılında
tamamının Fiba Grubu Ģirketlerine satılmasının ardından statüsü değiĢerek özel
sermayeli mevduat bankaları grubuna dahil edilmiĢtir. Fiba Bank A.ġ.‟nin Finans Bank
A.ġ.'ye devredilmesine BDDK'nın 3 Nisan 2003 tarih ve 1023 sayılı Kararı ile onay
verilmiĢtir. Bankanın devre dair genel kurul kararlarının tescil edilmesiyle, tüm hak ve
borçları ile mevduatı Finans Bank A.ġ.'ye intikal etmiĢ, tüzel kiĢiliği 9 Nisan 2003
tarihinde Ġstanbul Ticaret Sicili'nden sildirilerek sona ermiĢtir.
3.2. KAPANMIġ OLAN BANKALARIN ĠLGĠLĠ OLDUĞU KANUNA
GÖRE DEĞERLENDĠRĠLMESĠ
Banka hukukunun temel yasalarından biri kuĢkusuz Bankalar Kanunu‟dur.
Bankalar Kanununun yanı sıra ödünç para verme iĢleri ile ilgili yasal düzenlemeler de
bankaları yakından ilgilendirmektedir. Ülkemizde 1933 yılında kabul edilen ve üç yıl
yürürlükte kalan 2243 sayılı Mevduatı Koruma Kanunu, ilk Bankalar Kanunu olarak
nitelendirilebilir. Ġkincisi, 1936 yılında kabul edilen ve 22 yıl yürürlükte kalan 2999
sayılı Bankalar Kanunu‟dur. Daha sonra kapsamı ve yenilikleri ile Türk bankacılığında
yeni bir devir açtığından Ģüphe edilmeyen 7129 sayılı Bankalar Kanunu 1958 yılında
yürürlüğe girmiĢtir. Bu kanunda daha sonra yaĢanan ekonomik ve finansal geliĢmelere
paralel olarak 28 ve 70 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler ile önemli değiĢiklikler
yapılmıĢtır. Daha sonra 7129 sayılı Bankalar Kanunu, 1985 yılında yerini 3182 sayılı
Bankalar Kanunu‟na bırakmıĢtır. Bankacılık alanında 1985 yılından itibaren yaĢanan
hızlı geliĢmeler, finansal piyasaların derinleĢmesi, banka faaliyetlerinin milli gelir
içindeki payının yükselmesi, artan piyasa riskleri karĢısında bankaların rasyonel
74
yönetilememesi
ve özellikle de bankaların ortakları tarafından istismar edilmesi
sonucunda 1999 Yılında 4389 ve 2005 yılında da 4389 Sayılı Banka Kanunları devreye
sokulmuĢtur. Özellikle bu son iki kanun Türk Bankacılık tarihinde en yoğun banka
kapanmalarının yaĢandığı dönemde banka kapanmalarının neden ve
koĢullarını
belirlemiĢ ve bir çok bankanın tasfiyesinde bizzat uygulanmıĢtır. AraĢtırmanın bu
bölümünde, 1865 Murabaha Nizamnamesi‟nden bugüne kadar yürürlükte kalan
bankalar kanunları ve ilave yasal düzenlemeler özetlenmiĢtir. Özellikle banka
kapanmaları ile ilgili olan maddelerin üzerinde durularak, banka kapanmalarının yasal
çerçeveleri de bu bölümde sunulmuĢtur. Tablo 13‟te 1865 yılından günümüze kadar
ülkemizde bankacılıkla ilgili olarak uygulanmıĢ olan kanun ve diğer önemli yasal
düzenlemeler kronolojik olarak verilmiĢtir.
Tablo 13. Bankacılıkla Ġlgili Önemli Kanun ve Yasal Düzenlemelerin Kronolojisi
Kanun Adı
Murabaha Nizamnamesi
2243 sayılı Mevduatı Koruma Kanunu
2999 Sayılı Bankalar Kanunu
7129 Sayılı Bankalar Kanunu
7129 sayılı B.Kanunu ile Ġlgili 28 Sayılı KHK
Bankalar Hakkında 70 sayılı KHK
3182 Sayılı Bankalar Kanunu
4389 Sayılı Bankalar Kanunu
5411 Sayılı Bankalar Kanunu
1865 1933 1936 1958 1979 1983 1985 1999 2006
X
X
X
X
X
X
X
X
X
3.2.1. 2243 sayılı Mevduatı Koruma Kanunu (1933-1936)
Devletin ülkemizde bankalarla ilgili getirdiği ilk önlemlerden biri, azami faiz
oranlarının tespitidir. Osmanlı Ġmparatorluğu döneminde murabahacılığı (aĢırı kar
koyma, tefecilik) önlemek için 1852, 1864 ve 1887 yıllarında üç kez en yüksek faiz
haddi saptanmıĢtır. Bunlardan en önemlisi 22 Mart 1887 tarihli Murahaba Nizamnamesi
olup, Medeni Kanunun kabulü sonrasında da uygulamada kalmaya devam ettiği için,
1957 yılına kadar yürürlükte kalmıĢtır (Akgüç, 1971:42-43) Cumhuriyetin ilanından
sonra, milli bankacılık alanında yaĢanılan hızlı geliĢmeler sonrasında milli bankaların
sayısı 1933 yılında 45‟e ulaĢmıĢtır. Ancak Dünya Ekonomik Krizi‟nin olumsuz etkileri,
bazı bankaların mali güçlüklerle karĢılaĢması, banka faaliyetlerinin disiplin altına
75
alınması ve mevduat sahiplerinin haklarının korunması ihtiyacının daha Ģiddetli
duyulmasına yol açmıĢ ve bu amaçla 30.05.1933 tarih ve 2243 sayılı Mevduat Koruma
Kanunu devreye sokulmuĢtur (Akgüç, 1971:43).
Mevduatı Koruma Kanunu 05.06.1933 tarih ve 2419 sayılı Resmî Gazete‟de
yayımlanmıĢtır. Bu kanunla Cumhuriyet döneminde ilk kez bankalar Maliye Bakanlığı
nezdinde kayıt altına alınmaya ve sermayelerini belirli düzeylere artırmaya mecbur
kılınmıĢlardır. Mevduatı Koruma Kanunu adıyla çıkartılan 2243 sayılı kanun
bankacılık faaliyetlerini düzenleyen, bankaların anonim, hisseli komandit veya limited
Ģirket olarak kurulmasını zorunlu kılan, mevduat kabulünü Maliye Bakanlığı iznine
bağlayan ve minimum sermaye, kabul edilebilecek mevduat ve bir kiĢiye açılabilecek
kredi tutarlarına sınırlamalar getiren bir kanundur. Aynı zamanda bu kanun “Yeminli
Bankalar Murakıpları” örgütünü de kurmuĢtur. Akgüç‟e (1971:44) göre bu kanun,
sadece mevduatı koruyucu bir kanun değil, gerçekte memleketimizde kabul edilmiĢ ilk
Bankalar Kanunu‟dur.
Bu kanunda bankaların kapanmaları ile ilgili olarak sadece isteğe bağlı (iradi)
tasfiyeden söz edilmektedir. Bu Ģekilde tasfiye olmak isteyen bankaların yapacakları
iĢlem Kanun‟un 17. maddesinde belirtilmiĢtir. Buna göre:
Türkiye’de faaliyette bulunan bankalar, muamelelerini tasfiye etmek
istedikleri takdirde, keyfiyeti gazetelerle ilân ve sahiplerine de tebliğ ederek
ellerinde bulunan mevduat, emanet ve hesabı cari matluplarını vadeli olsalar
bile vadelerini beklemeksizin, iki ay zarfında iadeye ve bu müddet zarfında
sahibi müracaat etmeyen mevduatı Maliye vekâleti emrine, Cümhuriyet merkez
bankasına tevdie mecburdurlar.
Maddeden de görüldüğü üzere yasa sadece tasfiye olmak isteyen bankaların
emanet ve mevduat ile ilgili yapacağı iĢlemi göstermekte, baĢka türlü bir tasfiyeden
söz edilmemektedir.
Kanunun yürürlükte olduğu üç yıl içerisinde Ġktisat Türk A.ġ., Türkiye Sanayi
Kredi Bankası, Ġstanbul Bankası, Karaman Çiftçi Bankası, Aksaray Halk Ġktisat Bankası
ve Kayseri Milli Ġktisat Bankası birleĢme dıĢı Ģekillerle kapanmıĢlardır.
76
3.2.2. 2999 sayılı Bankalar Kanunu (1936-1958)
Mevduatı Koruma Kanunu‟nun uygulanmasından alınan tecrübeler ve yabancı
ülkelerde yeni uygulamaya konulan bankalar kanunu hükümlerinden yararlanılarak
hazırlanan 2999 sayılı Bankalar Kanunu 01.06.1936 tarihinde kabul edilmiĢtir. Daha
sonra yürürlüğe girecek olan 7129 sayılı kanunun lahiyasında, 2999 Sayılı Kanunun,
bankaların kuruluĢ Ģekli, dahilî teĢkilâtı, kredi muameleleri ve karĢılıklar, muhtemel
riskler karĢılığı, hesap hulâsaları ve bilânço ve defterlerle kanunun tatbikatını kontrolle
vazifelendirilen yeminli bankalar murakıpları ve kanuna muhalefet halinde tatbik
edilecek cezai müeyyideler hakkında hükümler ihtiva ettiği ve bu bakımdan Mevduatı
Koruma Kanununa göre daha ileri bir aĢama olduğu belirtilmektedir.
Kabulünden sonra, 9 Haziran 1936 tarih ve 3325 sayılı Resmi Gazete‟de
yayımlanan bu kanun bankacılık ile ilgili ilk detaylı kanun olma özelliğini taĢımaktadır.
Kanunun gerekçelerinin belirtildiği Eshabı Mucibe lahiyasında (V. Devre TBMM Zabıt
Ceridesi Sıra Sayısı 204) bu kanunun temel prensibinin, Bir bankanın yönetimi ve
sorumluluğunu almıĢ olanların bulundukları makamlara verilmiĢ hak ve yetkilerden
yararlanarak ait oldukları kurumun menabiini ve itibarını Ģahsî menfaat ve kazançlarına
araç yapmalarını önlemek olduğu belirtilmektedir. Lahiyanın devamında bir bankanın
güvenlik ve geliĢmesinin banka yöneticilerinin kiĢisel yeteneklerine, bilinçli
eylemlerine ve kiĢisel çıkarlarını yönetime hakim kılmamak gibi görev ve sorumluluk
duygularına bağlı olduğu vurgulanmaktadır.
olarak
ilk
defa
yöneticilerin
Bu kanun 2243 sayılı Kanun‟dan farklı
sorumluluğundan
bahsetmiĢtir.
Ayrıca,
umumi
disponibiliteye ek olarak kanunun 26. maddesi ile bankalara beĢ yıl içerisinde aĢamalı
olarak, yüzde 15 oranında munzam karĢılık ayırma zorunluluğu devreye sokulmuĢtur.
Böylece iflas durumunda mevduatın imtiyazlı kısmının mevduat sahiplerine hızlı bir
biçimde dağıtılması garanti altına alınmıĢtır.
Bu kanunda da kendiliğinden tasfiye olacak bankalarla ilgili 2243 sayılı kanunun
17. maddesi, zaman aĢımı hükümleri hariç aynen korunmuĢtur. Ayrıca kanunun
düzenleyici hükümlerine uymayan bankaların mevduat kabul izninin Maliye ve Ġktısad
Vekilliklerinin müĢterek kararı ile kaldırılması da; bu kanunun 60. maddesinde hükme
bağlanmıĢtır. Ancak banka kapanmaları ile ilgili asıl değiĢiklik bankaların mahkeme
yoluyla kapanmaları yolunun açılması olmuĢtur. Bu kanunun 61 ve 62 maddesi belirli
77
koĢul ve gereklilikleri yerine getirmeyen bankaların mahkeme yoluyla kapanacağına
dair hükümler getirmiĢ, böylece Türk Bankacılık tarihinde 1936‟dan itibaren kanun
yoluyla bir çok bankanın kapanması ile sonuçlanan süreç baĢlamıĢtır.
Kanunun 61. maddesinde yabancı bankalarla ilgili düzenlemelere uymayan
yabancı bankaların kapatılacağı belirtilirken, yine aynı maddenin D fıkrasında kanunun
Geçici 3. maddesinde düzenlenen “Bu kanunda verilen mühletler müstesna, bütün
bankalar bu kanunun neĢri tarihinden itibaren bir sene içinde esas mukavelelerini ve
dahilî teĢkilatlarını bu kanun hükümlerine uydurmağa mecburdurlar. “ hükmüne
uymayan bankaların kapatılacağı ifade edilmiĢtir.
Kanundaki 62. madde
ise bankaların iflasındaki sorumluluk da ilk defa
düzenlenerek, bir bankanın iflâsı halinde, iflasa o bankanın yönetici ve yetkililerin
kanuna aykırı hareketlerinin neden olduğunun tespit edilmesi durumunda söz konusu
kiĢilerin kiĢisel olarak iflaslarına karar verilmesi yaptırımını düzenlemiĢtir. Bu
düzenleme kanun gerekçesinde bahsedilen banka idarecilerinin “….mensup oldukları
müessesenin menabiini ve itibarını Ģahsî menfaat ve kazançlarına vasıta ittihaz etmeleri
ihtimalini önlemek” temel prensibiyle uyumlu olduğu görülmektedir.
Yukarıda belirtilen “bütün bankalar bu kanunun neĢri tarihinden itibaren bir sene
içinde esas mukavelelerini ve dahilî teĢkilatlarını bu kanun hükümlerine uydurmağa
mecburdurlar” hükmüne uymayan Kayseri Milli Ġktisat bankası ,1936 yılında yürürlüğe
giren Bankalar Kanununa göre bankanın devamına imkan olmadığı,masraflı olduğu
gerekçesi ile
infisah olmuĢtur (Ökçün,1997:233).
Kanunun yürürlükte olduğu
dönemde kapanan yirmi bankadan, kapanıĢ nedeni tam olarak bilinmeyen bir kısmının
bu kanuna ayak uyduramadığı için kapanmıĢ olması yüksek bir olasılıktır.
3.2.3. 7129 sayılı Bankalar Kanunu (1958-1985)
Bankacılıkla ilgili olarak ülkemizde 2999 sayılı kanundan sonra uzun bir süre
yeni bir kanun veya yasal düzenleme yapılmamıĢtır. Bu kanundan ancak 22 yıl sonra
23.06.1958 tarihinde 7129 sayılı bankacılık kanunu yapılmıĢtır.
gerekçesinde (eshab-i mucibe) 2999 sayılı kanunla ilgili olarak
Bu kanunun
78
“...filhakika bahis mevzuu kanunun kuruluş ve idareye mütaallik hükümleri
bankaların emin bir şekilde faaliyette bulunmalarına kifayet etmediği gibi
mevduat ve krediler hakkında mevcut hükümler de bâzı mühim noksanları
ihtiva etmekte ve bilhassa 1950 den sonra iktisadi ve malî sahada kaydedilen
pek geniş ve şümullü inkişafın yarattığı yeni şartların icaplarına intıbak
edememektedir.(TBMM,1958)”
denilerek, adı geçen kanunun geliĢmelerin gerisinde kaldığı ve kuruluĢ ve
yönetimle ilgili hükümlerin bankaların güvenli çalıĢmasına yetmediği açık bir dille
ifade edilmektedir. Yine gerekçede 1936 senesinden beri yürürlükte bulunan 2999
numaralı Bankalar Kanununun yerine geçmek üzere hazırlanmıĢ olan 7129 sayılı
kanunun, bankacılığımıza bugünün icaplarına uygun yeni bir hüviyet verilmesi
gerekliliğinden hareket edildiği, 19 yıldan beri yürürlükte olan eski kanunun bazı
önemli eksiklik ve kusurlarının olduğu belirtilmiĢtir.
Gerekçede ayrıca Ġkinci Dünya
SavaĢı ve onu takibeden yıllarda bankaların iktisadi hayatın odakları haline gelmesi
dolayısıyla diğer ülkelerin bankalar kanunlarında önemli değiĢiklikler ve eklemeler
yapıldığının da altı çizilmiĢtir.
Bu kanunla getirilen en önemli düzenlemelerden birisi, bankaların kredi
plasmanlarını ve kredi verilecek sektörleri devlet eliyle kontrol edebilmek için bir
“Banka Kredilerini Tanzim Komitesi” oluĢturulmasıdır. Bu komite aynı zamanda
kanunun
uygulaması
ve
diğer
bankacılık
konusunda
görüĢ
alıp
vermekle
görevlendirilmiĢtir. Komiteyi tanımlayan kanunun 47. maddesine göre komite;
“Maliye Vekili, Ticaret Vekili, Çalışma Vekili, Hazine Umum Müdürü, İç
Ticaret Umum Müdürü, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Umum
Müdürü, Amortisman ve Kredi Sandığı Umum Müdürü, Türkiye Ticaret
Odaları, Sanayi Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği Umumi Kâtibi,
ödenmiş sermaye ve ihtiyatları yekûnu 5 milyon liradan fazla bankaların
umum müdürlerinin kendi aralarından iki sene için seçecekleri dört umum
müdür ile ödenmiş sermaye ve ihtiyatları yekûnu 5 milyon liradan az banka
umum müdürlerinin kendi aralarından iki sene için seçeceği bir umum
müdürden ve Bankalar Birliği mümessilinden teşekkül eder.”
Komitenin bir diğer özelliği de yine kanunun bankalarla ilgili alacağı önlemlerle
ilgili görüĢü alınan bir merci olmasıdır. Ayrıca disponibilite oranları, mevduat kabulüne
izin yetkisi de komiteye bırakılmıĢtır. Bu haliyle Banka Kredilerini Tazmin Komitesi
bankacılık hukuku açısından yetkileri kısıtlı olsa da düzenleyici ve gözetleyici bir üst
79
kurulun ilk örneği sayılabilir.
Banka Kredilerini Tanzim Komitesi‟nin banka
kapanmaları ile ilgili aldığı bazı kararlar aĢağıda Tablo 14‟te
kronolojik olarak
verilmiĢtir.
Tablo 14. Banka Kredilerini Tanzim Komitesi’nin Banka Kapanmaları ile
Ġlgili Bazı Kararları (1958-1964)
Karar Tarihi Kararın Ġçeriği
10.11.1958
-Muhabank, Tümsübank ve Ġzmir Esnaf ve Ahali bankasının tasfiyesi hakkında
17.05.1960
-Esnaf Kredi Bankasının 7129 sayılı Kanunun 60 ncı maddesinde yazılı hallere
duçar olduğu hakkında.
18.05.1960
-Maden Kredi Bankasının mevduat kabul yetkisinin ref”i hakkında.
20.05.1960
-Sanayi Bankasının tasfiyesi hakkında.
04.06.1960
04.06.1960
09.07.1960
-Esnaf Kredi Bankası A.ġ. nin mevduat kabul yetkisinin kaldırılması hakkında.
Sanayi Bankası A.ġ. nin mevduat kabul yetkisinin kaldırılması hakkında
T.BirleĢik Tasarruf ve Kredi Bankası ile T.Bağcılar Bankasının, 7129 sayılı
Kanunun 60 ıncı maddesinde yazılı hallere düçar olduğu hakkında.
09.08.1960
22.04.1963
Doğubank‟ın 7129 sayılı Kanunun 60 ıncı maddesinde yazılı hallere düçar olduğu
ve Niğde Bankasının mevduat kabul yetkisinin kaldırılması.
Sağlık Bankasının mevduat kabul yetkisinin muvakkaten kaldırılması hakkında.
21.12.1963
Raybank T.A.ġ. için muvakkat Ġdare Meclisi teĢkili hakkında.
01.07.1964
Bankalar Tasfiye Fonundan Raybank için yapılacak tahsis hakkında.
TBB raporlarından yararlanılarak oluşturulmuştur.
Tablo 14‟den de görüldüğü gibi, bu kanunla oluĢturulan Komite aldığı kararlarla,
bu dönemdeki bir çok bankanın kapanma sürecinde önemli rol oynamıĢtır. Kanun ayrıca
banka kapanmaları açısından önceki kanuna göre çok daha detaylı uygulamalar
getirmiĢtir. Yeminli murakıplarca denetlenen bankalarla ilgili alınacak önlemler, ve
kamu otoritesince alınacak tasfiye kararı kanunda açıkça anlatılmıĢtır. Kanunun 60.
maddesine göre mali yapısının zaafa uğraması veya uğrayabilecek olması halinde,
Maliye Bakanlığı hükümetten yetki alarak, banka için geçici bir yönetim kurulu
seçebilir ve gerekli gördüğü diğer önlemleri alabilir.
Kanunun 62. maddesi ise 60. maddeye göre hakkında önlem alınan, mevduat
kabul yetkisi kaldırılan,
kanun hükümlerine aykırı davrandığı için faaliyetlerinin
yasaklanması için mahkemeye verilen, mahkeme kararı ile geçici veya kalıcı olarak
faaliyetleri yasaklanan veya diğer nedenlerle tasfiyesine karar verilen bankalar için
murakıp görevlendirilmesini öngörmektedir. Kanunun 64. Maddesine göre ise kapama
kararı verilen, iflasına hükmedilen veya tasfiyeye kendi isteği ile giden bankalarda
80
görevli iflas idaresi veya atanan tasfiye memurları, tasfiyeyi izleyip Maliye Bakanlığına
raporlarlar.
Bu kanunda ilk defa banka kapanma yollarından olan devir ve birleĢme de 63.
maddede tanımlanmıĢtır. Bu maddeye göre, devir veya birleĢme iĢlemleri Maliye
Bakanlığının iznine bağlıdır. Maliye Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve TCMB‟nın
görüĢünü alarak, talebe izin verir. Bunun dıĢında kendi kendine tasfiye ile ilgili
hükümler ile iflas durumunda yöneticilerin sorumluluğu konularındaki düzenlemeler bir
önceki kanunla hemen hemen aynı hükümleri içerecek Ģekilde belirlenmiĢtir. Bir çok
kez yasa veya KHK ile değiĢtirilen 7129 sayılı kanunun düzenleyiciliği ve yeterliliği
çok kez tartıĢma konusu olmuĢtur. Erem‟e göre,
7129 Sayılı Bankalar Kanunu‟nun
bankaların sermaye yeterliliği açısından yaptığı düzenlemeler gerçekçi değildir,
kanunun genel hukuk prensipleri ile uyuĢmayan bölümleri vardır ve sürekli geliĢen
ekonomik akıĢı izleyebilecek nitelikten uzak durgun bir yapısı bulunmaktadır
(1969:158-161). Erem‟in sermaye yeterliliği ile ilgili eleĢtirisinin aksine, AkĢehir
Bankası ana sözleĢmede öngörülen sürenin dolmasının yanı sıra Bankalar Kanunu‟nun
sermaye ihtiyat akçesi olarak öngördüğü 2.000.000 TL‟nı gerçekleĢtirmenin imkansız
olduğu nedeniyle kapanmıĢtır (Ökçün,1997:235). Gerçekten de 7129 Sayılı Bankalar
Kanunu‟nun 6. Maddesi
“Türkiye‟de teĢekkül eden bankaların tediye edilmiĢ
sermayeleri ile ihtiyat akçeleri baliğinin…. en az 2 milyon lira olması ” koĢulunu Ģarta
bağlamıĢtır. Bu kanun bir çok kez değiĢtirilmesine karĢın, 1985 yılına kadar 27 yıl
yürürlükte kalmıĢtır.
3.2.3.1. 7129 sayılı Bankalar Kanunu’na Ek Kanun Kanun No: 153 (1960)
Özellikle tasfiye hükümlerini yeniden düzenlemesi açısından önemli olan ve
06.12. 1960 tarihinde kabul edilen bu kanun, Maliye Bakanı‟na 7129 sayılı kanunun 60.
maddesinde sayılan tedbirlerin alınmasından sonra, sorunlu olan bir bankayı tedricen
tasfiye etme yetkisi vermiĢtir. Bu yetkinin izin verdiği tasfiye diğer kanunlarda önceden
bulunmayan yeni bir tasfiye türü olup, buna göre bakanlığın seçeceği bir bankanın
gözetim ve yardımı ile yapılır. Bununla ilgili olarak kanunda tedrici tasfiyenin icrası ile
ilgili 2. maddenin ifadesi Ģöyledir “ …ödenmiĢ sermaye ve ihtiyatları yekûnu 50 milyon
liradan fazla olan bankalar arasından, tâyin edeceği bir bankanın nezaretinde ve malî ve
teknik yardımı ile icra edilir”. Görevlendirilen bankaya, tasfiye sonrasında ortaya çıkan
81
açık Kanunun 1. maddesinde öngörülen ve Merkez Bankası nezdinde oluĢturulan
Amortisman ve Kredi Sandığı Fonundan ödenir. Bu fon bugünkü TMSF‟nin temelini
oluĢturmuĢtur.
Doğubank, Esnaf ve Kredi Bankası, Türkiye BirleĢik Tasarruf Bankası, Tutum
Bankası, Raybank, Türkiye Kredi Bankası, bu kanunla birlikte uygulamaya konulan
tedrici tasfiye yöntemi ile kapanmıĢtır.
3.2.3.2.
7129
sayılı
Bankalar
Kanununun
Bazı
Maddelerinin
DeğiĢtirilmesine ĠliĢkin 28 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (1979)
Gerekçesi, TBMM Zabıt Ceridesi‟nde, “Dördüncü beĢ yıllık kalkınma planında
da öngörüldüğü üzere, belirlenen sektörel üretim ve yatırım hedeflerinin kredi
gereklerinin yeterli ölçüde sağlanması, bu kredilerin etkinlikle, yöreler ve gelir grupları
açısından dengeli geliĢmeyi gözetecek biçimde kullanılması ilkeleri dikkate alınarak,
bankacılık sistemine tasarrufları planlanan ekonomik ve toplumsal hedeflere yöneltecek
yapı ve iĢleyiĢ kazandırılması amacıyla ve 2171 sayılı Yetki Kanununa dayanılarak
7129 sayılı Bankalar Kanununun bazı maddelerinin, günün koĢullarına uygun bir
biçimde yeniden düzenlenmesi gerekli görülmüĢtür” olarak özetlenmiĢtir (1979, Sıra
Sayısı:276). Bu KHK esasen holding bankacılığını sınırlandırmaya yönelik olarak
düzenlenmiĢtir. Söz konusu KHK‟da banka sahipliğinin yaygınlaĢtırılarak sermayenin
belli ellerde toplanmasının önlenmesi için alınan önlemler Ģöyle açıklanmıĢtır
“Yürürlükteki Kanunda 20 olarak saptanmış bulunan “oya katılma hakkına
sahip” ortak sayısı, bankaların halka açık ortaklar haline gelmelerini sağlamak
amacıyla artırılarak 100 ortağa çıkarılmış. Bankaların, sermayelerinden çok
halktan topladıkları fonları kullandıkları gerçeği dikkate alınarak, belli sayıda
kişinin bu fonların kullanımındaki aşırı etkinliğini önlemek için bir kişinin, ailenin
ya da grubun banka sermayelerindeki payları sınırlandırılmış, Ayrıca, bu
değişikliklerin etkisini artırıp denetimi mümkün kılabilmek için, banka hisse
senetlerinin % 51 olan ada yazılı kısmı % 100 'e çıkarılmıştır.”
Kararname‟nin 39. maddesi ile, bankaların belirli sektörlerde çalıĢan, %20'nin
üzerinde sermayesine katıldıkları iĢtiraklerine açabilecekleri krediler de sınırsız
olmaktan çıkarılarak kredi sınırları içine alınmıĢ, halktan toplanan paraların iĢtirakler
lehine ayrıcalıklı kullanımı önlenmiĢtir. Bankaların tasfiyesine yönelik en önemli
82
değiĢiklik ise Mali bakımdan güç duruma düĢtüğü için idaresine müdahale edilen bir
bankanın tasfiyesine karar verilmeden önce, baĢka bir banka ile birleĢtirilmesi veya
devri olanakları araĢtırılabilecek, aktif ve pasifini devralacak bankaya tasfiye fonundan
faizsiz ödünç Ģeklinde mali yardım da yapılabilecektir. Ayrıca 60. Maddenin
gerekçesinde
“Bankalar Yeminli Murakıplarınca yapılan inceleme sonucunda, bir
bankanın yasalara, bankacılık ve muhasebe ilkelerine aykırı işlemleri nedeniyle
malî bünyesinin ciddi şekilde zayıflamakta olduğu anlaşıldığında…. Maliye
Bakanlığı uygun bir süre vererek kanuna aykırı durumların düzeltilmesini,
bankacılık ve muhasebe ilkelerine uygunluğun sağlanmasını ve malî bünyenin
güçlendirilmesini isteyebilir”
denilmektedir. Yine Kararname‟ye göre; verilen süre içinde bankaca gerekli
önlemlerin kısmen ya da tamamen alınmaması ve Bankalar Yeminli Murakıplarınca
yapılan
incelemeler
sonucunda
Bankanın
mali
bünyesinin
taahhütlerini
karĢılayamayacak derecede zayıflamıĢ bulunduğunun ya da bu durumun gerçekleĢmek
üzere olduğunun saptanması halinde; T.C. Merkez Bankasının da görüĢünü alarak
geçici bir Yönetim Kurulu oluĢturmaya ve gerekli bütün önlemleri almaya Maliye
Bakanı yetkilidir. Geçici Yönetim Kurulu, göreve baĢlama gününe göre düzenlenecek
ara bilânçosunu ve alınması gereken önlemlere iliĢkin görüĢ ve önerilerini içeren bir
raporu en kısa zamanda Maliye Bakanlığına verir. Murakabede Hükümetin Yetkileri
faslının 60. maddesinde bankaların iflas ve tasfiyesi detaylı olarak düzenlenmiĢtir.
Buna göre:
Maliye Bakanı alınan önlemlere karşın Bankanın çalışmasının
sürdürülmesine olanak görmediğinde, öncelikle bir başka banka ya da
bankalarla birleşme ya da devir olanaklarını araştırır. Bu amaçlar için,
bankanın aktif ve pasifini devralacak bankaya, bu Kanunun ek birinci maddesi
gereğince tesis olunan Bankalar Tasfiye Fonundan uzun süreli faizsiz ödünç
şeklinde mali yardım yapılabilir. Bu durumdaki bankaların ortaklar genel kurulu
ancak Maliye Bakanının gerekli görmesi halinde toplanabilir ve genel kurul
kararları Maliye Bakanının onayı ile hüküm ifade eder.
Bankanın birleşme ya da devrine olanak bulunmaması durumunda,
Hükümet, Maliye Bakanlığının önerisi üzerine tedricen tasfiyesi için Maliye
Bakanına yetki verebilir. Tedrici tasfiye, Maliye Bakanının belirleyeceği bir
bankanın gözetiminde ve bu bankanın mali ve teknik yardımı ile yapılır.
Tedricen tasfiye karar ve işlemlerinde Türk Ticaret Kanunu, İcra ve İflas
Kanunu ve diğer mevzuatın tasfiye ile ilgili hükümleri ile bu Kanunun tasfiyeye
ilişkin diğer maddeleri hükümleri uygulanmaz. Ancak, tasfiye memurlarının
işlem ve tasarruflarından doğan borçları dolayısıyla haciz yoluyla takip
yapılabilir. Tedricen tasfiye halindeki bankanın ortakları tasfiye işlemlerine
herhangi bir biçimde karışamaz ve hesap isteyemezler.
Tedrici tasfiyeye giren bankadaki tasarruf mevduatı, tasfiye sonucu
beklenmeden ve Bankalar Tasfiye Fonundan gereksinme oranında verilecek
83
avanslarla karşılanmak suretiyle, en geç üç yıl içinde hak sahiplerine geri
ödenir. Bu sürenin sonunda sahipleri tarafından aranmayan tasarruf mevduatı
hesapları bu Kanunun 31 inci maddesi gereğince işlem yapılmak üzere T.C.
Merkez Bankasına devredilir.
Tasfiyeye giren bankanın aktifleri, öncelikle tasarruf mevduatının ve
tasfiye giderlerinin karşılanması amacıyla Fondan alınmış olan avansların geri
verilmesine ayrılır. Bankalar Tasfiye Fonu, yukarıdaki fıkra gereğince ödediği
tasarruf mevduatı için toplamı üzerinden tasfiye halindeki bankanın bütün
aktifleri üzerinde imtiyazlı alacaklı sıfatını kazanır. Maliye Bakanı, Fon adına
bankanın iflasını isteyebilir. Fondan ödenen tasarruf mevduatının ve tasfiye
giderlerinin bankanın aktifleriyle karşılanamayan kısmı, tasfiye sonunda kat’i ve
nihai açık olarak Fon tarafından yüklenilir.
Bu KHK ile düzenlenen Bankalar Tasfiye Fonu 1983 yılına kadar görev yapmıĢ,
ancak bu süre içerisinde, söz konusu KHK kapsamında kapanan banka olmamıĢtır.
3.2.3.3. 7129 Sayılı Bankalar Kanunu’na ĠliĢkin 70 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname (1983)
Bankalar Kanununa iliĢkin bu kararnamenin gerekçelerinde kaynak yapısı ve
kredi akıĢkanlığı bozulan bankaların mali yapılarının da bozulduğu, bankaların belirli
grupların ellerinde yoğunlaĢtığı ve istismar edildiği, bankacılık faaliyetlerinden
sapmalar meydana geldiği belirtilerek yeni düzenlemeler yapıldığı belirtilmiĢtir (17.
Dönem TBMM Zabıt Ceridesi,S: 276).
Banker Krizi üzerine devreye sokulan bu KHK ile mevduat kabul edemeyecek
kiĢiler ve mevduatın tanımı yeniden yapılmıĢtır. Kararname‟nin 61. Maddesi ile 7129
sayılı Kanunun
boĢluğundan yararlanarak izin almaksızın mevduat toplayan ve
bankacılık iĢlemi yapan kiĢi ve kuruluĢların bu faaliyetlerinden bilgi edinilmesi ve
Kanuna aykırı iĢlemlerin derhal durdurulması, bankalar yeminli murakıplarının bu kiĢi
ve kuruluĢlardan bilgi, isteme veya onları inceleme yetkisinin bulunmaması dolayısıyla
mümkün olamamıĢtır. Bu hüküm, Kanuna aykırı olarak mevduat toplayan veya
bankacılık iĢlemi yapanların denetimi için gerekli görülmüĢtür.
Kararname‟nin onuncu bölümünde devir, birleĢme ve tasfiye süreci kısaltılmıĢtır.
Ayrıca aĢağıdaki maddelerle banka kapanmaları ile ilgili ek tedbirler alınmıĢtır ve banka
devir ve birleĢtirmeleri ile ilgili aĢağıdaki maddeler devreye sokulmuĢtur.
Madde 71- Bu madde 7129 sayılı Kanunun 65 inci maddesine karşılıktır.
Maddede iflas veya tasfiye memurlarının rapor verme yükümlülüğü, daha
84
esnek bir esasa bağlamak amacıyla ayda bir yerine Maliye Bakanlığınca
uygun görülen sürelere bağlanmıştır.
Madde 63- Mali bünyesinin takviyesi için gerekli göreceği benzeri diğer
tedbirleri almaya,
Maliye Bakanı yetkilidir. …..mali bünyesinin güçlendirilmesine imkân
görülemeyen bir bankanın;
a) Bütün aktif ve pasifi ile mevcut veya kurulacak bir bankaya
devredilmesine,
b) Bir veya birkaç banka ile birleştirilmesine,
Maliye Bakanının önerisi üzerine Bakanlar Kurulu’nca karar verilebilir. Bu
halde devir veya birleştirmeye ilişkin esas ve usuller Bakanlar Kurulu
kararında gösterilir. Hakkında devir veya birleştirme kararı verilen
bankalara Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’ndan mali destek sağlanır.
Bu KHK ile getirilen en önemli değiĢiklik Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu‟nun
kurulmasıdır. Buna göre Fon yönetmelik çerçevesinde Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankasınca idare ve temsil olunacak ancak ayrı bir tüzel kiĢiliği bulunacaktır.
Bankalara duyulan güveni artırmak suretiyle tasarrufları korumak ve Türk mali
sistemine istikrar kazandırmak amacıyla bu Kararname‟nin 64. maddesi ile getirilen
mevduat sigortası uygulaması tasarruf mevduatı ile sınırlı tutulmaktadır. BaĢka bir
bankaya devredilen bankanın tasfiyesi için yürürlükteki Kanundan farklı olarak özel bir
tasfiye rejimi öngörülmemekte, banka, iflas hükümlerine tabi tutulmaktadır. Bu KHK
kapsamında yaĢanan kapanmalarda ise Hisarbank, Odibank, Ġstanbul Bankası ve
Ġstanbul Emniyet Bankası‟nın devlet bankalarına aktarılarak kamulaĢtırılması yoluna
gidildiği görülmüĢtür.
3.2.4. 3182 Sayılı Bankalar Kanunu (1985-1993)
Esasen bankerler krizi sonrasında 70 sayılı KHK ile büyük oranda değiĢmiĢ olan
7129 sayılı kanunun yenilenmesini amaçlayan 3182 sayılı Bankalar Kanunu‟nun,
bankaların kapanmasına yönelik hükümlerinde önemli bir değiĢiklik olmamıĢtır. Sadece
kanunun 63. Maddesi ile 70 Sayılı KHK‟nin denetim ile ilgili hükümlerine, “ Mevduat
toplayan bütün bankalara Bakanlık bir denetçi atayabilir. Bu denetçi, bu Kanun ve Türk
Ticaret Kanunu hükümlerine göre denetimlerini yapar” hükmü eklenmiĢtir.
85
Mali bünyesinde bozulmalar bulunan bankalarla ilgili alınacak tedbirlerin sayısı
ve niteliği artırılmıĢtır. Buna göre ilgili 64. Madde aĢağıdaki hale getirilmiĢtir
“ Denetlemeler sonucunda bir bankanın mali bünyesinin ciddi bir şekilde
zayıflamakta olduğunun tespit edilmesi halinde Bakanlık uygun bir süre
vererek, banka yönetim kurulundan,
a) Sermayenin artırılmasını veya sermayenin ödenmeyen kısmının tahsilini,
b) Kar dağıtılmamasını, tahsilinde tehlike görülen alacaklar için karşılık
ayrılmasını,
c) Bir kısım şubelerin kapatılması, yeni personel alımının durdurulması veya
sınırlandırılması suretiyle veya benzeri şekilde masrafların kısılmasını,
d) İştirak veya sabit değerlerin kısmen veya tamamen elden çıkarılmasını,
e)Risk doğurucu işlemlerden kaçınılmasını, plasmanların durdurulmasını veya
sınırlandırılmasını,
f) Kanun ve kararlara aykırı fiilleri tespit edilen personelin bankayı temsil
yetkilerinin kaldırılmasını,
g) Mali bünyenin güçlendirilmesi için benzeri diğer tedbirlerin alınmasını,
isteyebilir”
Daha önce yürürlükte olan 70 sayılı kanun hükmünde kararnamenin, banka
kapanmaları ile ilgili hükümleri bu kanunda da aynen korunmuĢtur. Buna göre, mali
bünyesinin güçlendirilmesine imkan sağlanamayan hallerde bankanın; bütün aktif ve
pasifiyle mevcut veya kurulacak bir bankaya devredilmesine, bir veya birkaç banka ile
birleĢtirilmesine, Bakan‟ın önerisi üzerine Bakanlar Kurulu‟nca karar verilebilir. Bu
halde devir veya birleĢtirmeye iliĢkin esas ve usuller Bakanlar Kurulu kararında
gösterilir (3182 Sayılı Kanun, 64-2).
.
Bir baĢka değiĢiklik ise mevduat kabul ve bankacılık iĢlemleri yapma yetkisi
kaldırılan bankalarla ilgilidir. Bu bankalar 70 nolu KHK de sadece baĢka bir bankaya
devredilebilirken, 3182 Sayılı Kanun‟un 67. Maddesinde, söz konusu bankaların
yönetim ve denetimini baĢka bir bankanın yanı sıra Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna
da devredilebileceği hükmü eklenmiĢtir.
Ayrıca iflasına hükmolunan bir banka için Ġcra Ġflas Kanunu‟nun 221 inci
maddesinin birinci fıkrasına göre teĢkil olunacak büro, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu
temsilcisi katılmaksızın toplanamaz. Söz konusu hükmün 2. Fıkrası, iflasına
hükmolunan bankalar hakkında uygulanmaz. Ġflas Ġdare Memurları, Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonunca teklif ve MüsteĢarlıkça kabul edilen yeter sayıda kiĢiden oluĢur; iflas
idaresinin toplantı ve karar nisabında çoğunluk esası aranır hükmü de eklenerek iflas
86
yoluyla banka tasfiyelerinde TMSF‟nin rolü güçlendirilmiĢtir. KHK‟le değiĢtirildiği
tarihe kadar sekiz yıl yürürlükte kalan bu kanunla Anadolu Bankası, TC Turizm
Bankası, Denizcilik Bankası ve Töbank kamu bankalarına devredilerek kapatılmıĢlardır.
Bu kanunda KHK‟ler aracılığı ile iki önemli değiĢiklik yapılmıĢtır.
a) 512 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname
Bankalar Kanununda değiĢiklik yapan 512 sayılı KHK ile 3182 sayılı Bankalar
Kanunu‟nun mali bünyenin güçlendirilmesi ile ilgili alınacak tedbirlere ek olarak,
Bakanlığın verimsiz veya donuk kredilerin takibiyle ilgili önlemlerin arttırılmasını ve
Genel kurulun toplantıya çağırılmasını isteyebileceği hükme bağlanmıĢtır. Ayrıca izni
kaldırılarak iflas eden bankalarla ilgili hükümlerin yer aldığı 68. Madde kapsamına
yabancı bankalarda alınmıĢtır. Kararname‟nin 31 maddesinde bu doğrultuda “ Herhangi
bir sebeple mevduat kabul ve bankacılık iĢlemleri yapma yetkileri kaldırılan, faaliyetleri
durdurulan, iflas veya tasfiyelerine karar verilen veya konkordato ilan eden yabancı
bankaların Türkiye‟deki Ģubeleri hakkında da bu madde hükümleri tatbik edilir. Bu
Ģubelerin mevcut ve alacaklarının yurt dıĢına transferine iliĢkin esaslar Bakanlıkça tespit
edilir” bendi eklenmiĢtir.
b) 538 sayılı Kanun Hükmünde Kararname
Bu KHK‟den bir yıl sonra çıkarılan 538 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile
değiĢik 3182 sayılı kanunun 68 inci maddesinin ilk fıkrası aĢağıdaki Ģekilde yeniden
düzenlenmiĢtir.
“1. 64 veya 65 inci maddelerde belirtilen tedbirlerin bir kısmının veya
tamamının uygulanmasına rağmen mali bünyesinin güçlendirilmesine imkan
görülemeyen veya mali bünyesinin bu tedbirler uygulansa dahi
güçlendirilemeyecek derecede zayıflamış olduğu tesbit edilen bir bankanın
bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni 12nci maddeye göre
kaldırılır.
2. Bakan, bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan bir
bankanın yönetim ve denetimini, tasarruf mevduatı sahiplerine sigorta
kapsamında gerekli ödemelerin yapılması, banka aleyhine sonuç yaratmayan
başlamış işlemlerin sonuçlandırılması, bankadan alacaklı olan kişilerin hak ve
menfaatlerinin korunması, kredilerin ve diğer alacakların tahsiline devam
edilmesi ve benzeri işlemlerin gerçekleştirilmesi hususunda görevli ve yetkili
olmak üzere Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna veya bir bankaya geçici olarak
devredebilir.
3. Bakanlar Kurulu’nun mevduat kabul ve bankacılık işlemleri yapma
yetkisinin kaldırılmasına ilişkin kararın Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihten
87
itibaren banka aleyhindeki icra takipleri iflas talebinin kabul ve reddine kadar
durur.
4. Mevduat kabul ve bankacılık işlemleri yapma yetkisi kaldırılan bankanın
tasarruf mevduatı sahiplerine 67nci maddeye göre tesbit edilecek miktarlarda
yapılacak ödemeler Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından karşılanır.”
Buradaki değiĢiklikler bankacılık iĢlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni
kaldırılan bir bankanın yönetim ve denetimini TMSF‟ye devredilebilmesinin detaylı bir
Ģekilde düzenlenmesidir. TMSF‟nin görev ve yetkileri artırılmıĢtır.
Ġki ayrı KHK ile değiĢen haliyle 3182 sayılı Bankalar Kanunu, 4389 sayılı
kanunun kabul edildiği 1999 yılına kadar geçerli kalmıĢtır. Kanun değiĢen haliyle 1995
yılındaki krizden etkilenen Marmarabank, TYT Bank ve Impexbank‟ın kapanmasında
etkili olmuĢtur.
3.2.5. 4389 Sayılı Bankacılık Kanunu (1999-2005)
Bankacılık tarihimizde Haziran 1999‟da yürürlüğe giren 4389 sayılı Bankalar
Kanunu önemli bir dönüm noktasını ifade etmektedir. Bu kanun ile uluslararası
uygulamalara paralel olarak bankacılık sektörünün düzenleme, gözetim ve denetimi
özerk bir kurum olan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu‟na devredilmiĢtir.
Önceki kanunlara ve 3182 sayılı yasaya göre Hazine MüsteĢarlığı, Banka ve Kambiyo
Genel Müdürlüğü, BYMK ve Merkez Bankası‟na ait olan bankacılık sektörünün
gözetim ve denetim görevleri böylece BDDK‟na geçmiĢtir.
Daha sonra kabul edilen 19 Aralık 1999 tarihli 4491 sayılı yasa ile, bankalarla
ilgili olarak kuruluĢtan tasfiyeye kadar olan süreçte alınması gereken kararların tamamı
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun yetkisine bırakılmıĢ, BDDK‟nın özerk
statüsü sağlamlaĢtırılmıĢtır (BDDK, 2001b:4-6). Bankacılık sektörünün gözetim ve
denetiminden sorumlu kamu birimleri Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu
bünyesinde birleĢtirilerek, Kurum 31 Ağustos 2000 tarihinden itibaren fiilen çalıĢmaya
baĢlamıĢtır. Daha önce TMSF‟ye devredilmiĢ bulunan sekiz bankaya ilave olarak,
BDDK faaliyetinin ilk dört ayında üç bankayı daha Fona devretmek, iki kalkınma ve
yatırım bankasının da faaliyet iznini iptal etmek durumunda kalmıĢtır.
88
Bu kanunun yapısını önemli ölçüde değiĢtirerek, bankacılık sektöründe banka
kapanmalarında ve tasfiyelerinde söz sahibi yaptığı diğer kurum ise TMSF‟dir. Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonu mevduat güvencesi alanında bir iĢletmeci kurum olarak 70 sayılı
KHK ile ilk defa gündeme gelmiĢtir (Altınok ve Ġlseven, 2010:20). Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonu‟na tasarruf mevduatını sigorta etme iĢleminin yanı sıra, bankaların mali
bünyelerini güçlendirme ve gereğinde yeniden yapılandırma görevi ise 16.06.1994 tarih
ve 538 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile verilmiĢtir. 18.06.1999 tarih ve 4389
sayılı Bankalar Kanunu Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun oluĢumu
sırasında Merkez Bankası nezdindeki TMSF‟nin bu kez bir kamu tüzel kiĢiliği olarak
BDDK içinde yer almasını hükme bağlamıĢ ve bu yeni düzenleme de TMSF,
BDDK‟nin içinde ayrı bir kamu tüzel kiĢiliği haline getirilmiĢ, TMSF‟nin yönetimi ise
tümüyle BDDK‟ye bırakılmıĢtır. Kısaca ifade etmek gerekirse, 1983 yılından itibaren
“özel hukuk tüzel kiĢiliği”ni haiz olan TMSF‟nin idare ve temsili önce TCMB, sonra
BDDK yönetimleri tarafından yerine getirilmiĢtir (Altınok ve Ġlseven, 2010). Son olarak
12.12.2003 tarih ve 5020 sayılı Bankalar Kanunu ile Bazı Kanunlarda DeğiĢiklik
Yapılmasına ĠliĢkin Kanun ile TMSF bir kez daha yeniden yapılandırılmıĢ, ve
BDDK‟dan ayrılarak ayrı bir kamu tüzel kiĢiliğine kavuĢturulmuĢtur. Böylece, BDDK
ile iliĢkisi son erdirilen TMSF‟nin yönetimi, tamamen TMSF BaĢkanlığı‟na
bırakılmıĢtır.
Bankaların kapanmasına yol açan iflas yolunda ise önceki kanunda iflas
masasının imtiyazlı alacaklısı olan TMSF, 4389 sayılı kanunla mahkemece alınacak
iflas kararı üzerine iflas idaresinin görev ve yetkilerini devralmıĢtır.
3.2.6. 5411 Sayılı Bankalar Kanunu (2005-..)
BeĢ yıl içerisinde dokuz kez değiĢikliğe uğrayan 4389 Sayılı Bankalar Kanunun
temel iĢleyiĢi bozulmuĢ, alt düzenlemeleri taĢıyamaz hale gelmiĢ, dünyada oluĢan yeni
finansal yapı, güven ortamı, finansal serbestleĢme, finansal piyasalarda rekabet
ortamının sağlanması, Ģemsiye denetim ve iyi yönetimin hakim kılınması hususlarında
yetersiz kalmıĢtır. Bu nedenle 4389 sayılı Bankalar Kanunu, 5411 sayılı Bankacılık
Kanunu ile yürürlükten kaldırılmıĢtır.
89
Bankaların kapanması ile ilgili hükümlerde 5411 sayılı Kanun, bankaların Fona
devrini belirli koĢullara tabi tutmuĢtur. Kanun BDDK ve diğer yetkili organların
denetimi sonucunda, 67. Maddede Önlem Alınması Gereken Halleri açıkça sıralamıĢtır.
Bu hallerin tespitinden sonra 68. Madde‟de Düzeltici, 69. Maddede ĠyileĢtirici ve 70.
Maddede Kısıtlayıcı tedbirler sırasıyla alınır.
Bankanın BDDK ve TMSF tarafından kapanma süreci ise kanuna göre Ģöyle
tanımlanmaktadır. Ġlk aĢamada kanunun 71 inci maddesinde, beĢ bend halinde sayılan
koĢullardan herhangi birinin veya birkaçının varlığı durumunda Kurulun, en az beĢ
üyesinin aynı yöndeki oyuyla alınan kararla bankanın faaliyet iznini kaldırmaya ya da
kredi kuruluĢunun temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimini, zararın
mevcut ortakların sermayesinden indirilmesi kaydıyla, kısmen veya tamamen devri,
satıĢı veya birleĢtirilmesi amacıyla Fona devretmeye yetkili olacağı öngörülmüĢtür.
Kanunun 107. maddesinde de “71. madde kapsamında temettü hariç ortaklık hakları ile
yönetim ve denetimi kendisine devredilen bankaların, malî bünyelerinin güçlendirilmesi,
yeniden yapılandırılması, devri, birleĢtirilmesi ve satıĢı ile ilgili süreç devrin yapıldığı
tarihten itibaren en geç dokuz aylık bir süre içerisinde tamamlanır. Fon Kurulu kararı ile
bu süre üç ayı geçmemek üzere uzatılabilir. Bu süre içinde devir, birleĢme veya satıĢın
tamamlanamamıĢ olması halinde Fonun talebi üzerine Kurul bankanın faaliyet iznini
kaldırır.” Ģeklinde bir düzenlemeye gidilmiĢtir (Himmetoğlu, 2005:54-55).
Kanunun 106. Maddesine göre, bir bankanın bu Kanun hükümlerine göre faaliyet
izninin kaldırılması halinde yönetim ve denetimi Fona intikal eder….Fon, yönetim ve
denetimi kendisine intikal eden bankadaki sigortalı mevduatı ve sigortalı katılım fonunu
doğrudan veya ilan edeceği baĢka bir banka aracılığı ile ödeyerek, mevduat ve katılım
fonu sahipleri yerine bankanın doğrudan doğruya iflasını ister. Bu görev ve yetki
münhasıran Fona aittir. Bu madde ayrıca , Fonun, iflas talebi hakkında 1086 sayılı
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun seri muhakeme usulü hükümleri uygulanır ve
en geç altı ay içerisinde iflas talebi hakkında karar verilir, hükmü ile iflas sürecini
hızlandırmaktadır. Fon aynı zamanda bankayı bizzat tasfiye etme yetkisine sahiptir.
Ġflas kararı verilmeyen hallerde bankanın iradi tasfiyesi, banka genel kurul kararı
aranmaksızın ve Türk Ticaret Kanununun anonim Ģirketlerin infisah ve tasfiyeye iliĢkin
90
hükümlerine tabi olmaksızın tasfiye kurulu üyelerinin Fon tarafından atanması suretiyle
gerçekleĢtirilir.
Kanunun 107. maddesine göre de TMSF kendisine 71. madde gereği devredilen
bankayı, uygun göreceği aktiflerini, teĢkilatını ve aksine talebi olmayan personeli ile ….
birlikte sigortaya tabi tasarruf mevduatı ve katılım fonlarını ve pasifte yer alan karĢılık
kalemlerini, kurulacak bir bankaya ya da mevcut bankalardan istekli olanlara
devretmeye ve aktif ve pasifi kısmen veya tamamen devredilen bankanın faaliyet
izninin kaldırılmasını Kuruldan istemeye yetkilidir. Fon, hisselerinin çoğunluğu veya
tamamı kendisine intikal eden bankanın;
“Gerektiğinde malî ve teknik yardım da sağlamak suretiyle, varlık ve
yükümlülüklerini kısmen veya tamamen, mevcut bankalardan istekli olanlara ya
da kurulacak bir bankaya devretmeye veya bankayı istekli olan başka bir
bankayla birleştirmeye; Fon Kurulunca gerekli görülen hallerle sınırlı olmak
üzere, malî bünyenin güçlendirilmesine ve yeniden yapılandırılmasına; Sahip
olduğu aktifleri iskonto uygulayarak veya sair suretlerle üçüncü kişilere satmaya
ve gerekli göreceği her türlü tedbiri almaya ve üçüncü kişilere devretmeye
yetkilidir” (5411 Sayılı Kanun:107).
Yine aynı kanunda “Sistemik riske karĢı alınacak önlemler” baĢlıklı 72 nci
maddede, finansal sistemin bütününe sirayet edebilecek ölçüde olumsuz bir geliĢmenin
ortaya çıkması ve bu durumun Kurumun koordinasyonunda, Fon, Hazine MüsteĢarlığı
ve Merkez Bankasınca müĢtereken tespiti halinde, alınacak olağanüstü tedbirleri
belirlemeye Bakanlar Kurulu‟nun yetkili olduğuna iliĢkin yeni bir düzenleme
getirilmektedir (Himmetoğlu,2005:55). Bu kanunda 4389 sayılı Kanundan oldukça
farklı olarak, bankalarda yapılacak yerinde denetimin, Kurumun meslek personelini
oluĢturan bankalar yeminli murakıp ve yardımcıları yanında, bankacılık uzmanı ve
yardımcıları, biliĢim uzmanı ve yardımcıları, hukuk uzmanı ve yardımcılarının da görev
alacağı bir denetim ekibi tarafından yerine getirileceği öngörülmektedir.
BirleĢme, bölünme, hisse değiĢimi izni ile ilgili 19. Madde de ise, Türkiye'de
faaliyette bulunan bankalardan birinin; diğer bir veya birkaç banka veya finansal
kuruluĢ ile birleĢmesinin veya bütün aktif ve pasifi ile diğer hak ve yükümlülüklerini
Türkiye'de faaliyette bulunan diğer bir bankaya devretmesinin, bütün aktif ve pasifleri
ile diğer hak ve yükümlülüklerini devir alması veya bölünmesinin ya da hisse
değiĢiminin Kurulun iznine bağlı olduğu hükme bağlanmıĢtır (Himmetoğlu, 2005: 62) .
91
Bu kanunun yürürlüğe girmesi ile birlikte bundan sonra devir veya birleĢme yoluyla
banka kapanmaları da BDDK‟nin yetki alanında kalmıĢtır.
3.3. KAPANMIġ OLAN BANKALARIN ANONĠM ġĠRKETLERĠN SONA
ERME ġEKĠLLERĠNE GÖRE DEĞERLENDĠRĠLMESĠ
Bu bölümde bankalar kapanma Ģekillerine göre incelenecektir. Cumhuriyet öncesi
dönemdeki birkaç istisna dıĢında Türkiye‟de faaliyet gösteren bankalar anonim Ģirket
olarak faaliyet göstermiĢ ve göstermektedirler. Yapılan değiĢikliklerle TMSF‟ye Ticaret
Kanunu‟ndan farklı banka kapama yetkileri tanıyan 7129 sayılı kanun, 1979 yılına
kadar olan banka kapanmalarında çok etkin olmamıĢtır. Bu dönemki banka kapanmaları
Ticaret Kanunu çerçevesinde kalmıĢtır. Bu nedenle öncelikle Türk Ticaret Kanunu‟nda
anonim Ģirketlerin kapanma Ģekillerinin banka kapanmaları ile örtüĢmelerine göre,
bankaların sona erme Ģekilleri sınıflandırılmıĢtır. Daha sonra TMSF tarafından kapanan
bankalar sona erme çeĢitlerine göre ayrıca değerlendirilmiĢtir.
Çünkü TMSF‟ye
kapama yetkisi veren kanun ve düzenlemeler, bankaların tüzel kiĢiliklerinin sona
ermesinde oynadıkları rol açısından
TTK ve Ġcra Ġflas Kanunun‟dan
farklılık
göstermektedir.
3.3.1. Dağılma (Ġnfisah) ile Sona Erme
Ġnfisahın kelime anlamı; kendiliğinden ortadan kalkmadır. Anonim Ģirketin
infisahından anlaĢılması gereken; herhangi bir karar yahut ihbar olmaksızın Ģirket
faaliyetlerinin bitmesidir. Bahadır‟ın (2007) çalıĢmasına göre, Anonim ġirketlerin sona
erme sebeplerinden birisi olan infisah, TTK‟nun 434 maddesinde
9 bent halinde
düzenlenmiĢtir. Bahsi geçen maddedeki hallerden yahut esas sözleĢmede kabul edilen
sebeplerden birinin gerçekleĢmesi ile anonim Ģirket kendiliğinden sona erer. Ġnfisah
kendiliğinden sonuç doğurmakla beraber, infisahın gerçekleĢip gerçekleĢmediği hususu
uyuĢmazlık yaratabilir. Bu durumda infisahın mahkemece tespit edilmesi gerekebilir.
Ġnfisah sebepleri kanunda Ģöyle sıralanmıĢtır( TTK m.434, f.1):
1)Akdolundukları müddetin sona ermesi
2) Şirket maksadının husulü veya husulünün imkansızlığı
92
3) Şirket sermayesinin 324. madde gereğince üçte ikisinin ziyaı .
4) Pay sahiplerinin beş kişiden aşağı düşmesi.
5) Şirket alacaklılarının TTK m.436 uyarınca talepte bulunması.
6) Esas mukavelede bir fesih sebebi tayin edilmiş ise onun tahakkuku.
7) Şirketin, diğer bir şirketle birleşmesi
8) Şirketin iflasına karar verilmiş olması.
9. 388. maddenin ikinci ve dördüncü fıkralarına uygun olarak umumi heyetçe
feshe karar verilmiş olması .
Ancak 5411 sayılı Bankalar Kanunu‟nun 7. Maddesine göre Anonim ġirket
olmak zorunda olan bankalarda da infisah halleri yukarıda belirtilen koĢullara tabi
değildir. Çünkü bankalar özel olarak tabi oldukları Bankalar Kanunu çerçevesinde
değerlendirilir, ancak bu kanunda yer almayan durumlarda TTK‟na baĢvurulacaktır.
Bankacılık tarihimizde kapanan bankalar tek tek incelendiğinde TTK ve Banka
Kanunları paralelinde Bankaların beĢ nedenden dolayı infisah olarak kapandıkları
görülmüĢtür. Bu infisah durumları ve infisah olan bankalar aĢağıdaki gibi
sınıflandırılabilir.
3.3.1.1. KuruluĢ SözleĢmesinde Öngörülen Sürenin Dolması
Daha öncede belirtildiği üzere Türk Ticaret Kanunu‟nun 434. Maddesi‟nin 1.
fıkra 1. bendine anonim Ģirketlerin akdolundukları müddetin sona ermesi infisah
nedenidir. Anonim Ģirketlerde, ortaklık süresinin esas sözleĢmede belirtilmesi gibi bir
zorunluluk olmamakla beraber, ortaklar genellikle böyle bir süre tayin ederler ve bu
süre sona ermeden Ģirketin yetkili organları ortaklık süresini uzatmaktadırlar. Süre
uzatımı unutulduğu takdirde dahi Ģirket faaliyetlerine devam etmekte ve böyle bir
vaziyette ortaklığın münfesih duruma girip girmeyeceği problemi ortaya çıkmaktadır.
Bahadır‟a (2007) göre Yargıtay Hukuk Genel Kurulu‟nun bu konuda iki farklı kararı
mevcuttur. Bu konudaki birinci karara göre;
“ Ana sözleşmede öngörülen sürenin dolmasıyla anonim ortaklık kendiliğinden
sona erer. Sürenin dolmasına karşın, faaliyete devam edilmesi, sürenin
uzatılması ya da ortaklığın belirsiz süreli duruma gelmesi sonucunu doğurmaz.
Türk Ticaret Kanununun yoruma elverişli olmayan açık hükümleri karşısında
fiili duruma gerçeklik tanınamaz.”
93
Bu kararla paralel olmayan baĢka bir karara göre ise “ Bir anonim ortaklık,
süresi bitmiş olmasına karşın, faaliyetine devam ederse, bu ortaklık süresiz bir ortaklığa
dönüşür.” Bankacılık tarihindeki kapanan bankalar baktığımızda bu Ģekilde bir ihtilaflı
durum olmadığını görmekteyiz.
Bununla
birlikte
literatürde
kapanan
bankalar
incelendiğinde
esas
mukavelelerinde belirtilen sürelerin dolması nedeniyle iki bankanın infisah olduğu
görülmüĢtür. Bunlardan
NevĢehir Bankası T.A.ġ. için, ana sözleĢmede öngörülen 21
yıllık sürenin dolmasıyla birlikte 1947 yılında bankanın tasfiyesine karar verildiği
belirtmektedir (Akgüç,1971). Aynı Ģekilde AkĢehir Bankası da Bankalar Kanunu‟nun
öngördüğü sermaye ihtiyatını gerçekleĢtirmenin imkansız olduğu ve ana sözleĢmede
öngörülen 50 yıllık sürenin dolduğu gerekçesi ile Genel Kurul kararıyla 1960 yılında
tasfiye edilmiĢtir.
3.3.1.2. ġirket Maksadının Husulü veya Husulünün Ġmkansızlığı
Bahadır‟a göre (2007), TTK “iĢtigal” konusu deyimi yerine “maksat” kelimesini
kullandığı için kavram genel olarak ele alınmalı ve geniĢ yoruma tabi tutulmalıdır.
Anonim Ģirketlerin iĢtigal konuları esas sözleĢmelerinde gösterilmektedir fakat iĢtigal
konularından bir yahut bir kaçının elde edilmesi ile Ģirketin münfesih duruma gireceği
düĢünülmemelidir. Eğer ortaklık sırf esas sözleĢmede belirtilen iĢtigal konusunun
gerçekleĢtirilmesi maksadı ile kurulmuĢ ise belirlenen iĢ bitirildiğinde ortaklık da sona
erer. Ayrıca Esas sözleĢmede öngörülmüĢ olan iĢtigal konusunun elde edilmesinin
imkansızlaĢması da ortaklığın infisah etmesi sonucunu doğurur. Bankacılık tarihimizde
ise Ģirket maksadının değiĢmesi ile kapanan bankalar bulunmaktadır. Bu Ģekilde
bankacılık hizmetlerini bırakarak,
iĢtigal konusunu değiĢtiren bankaların infisah
olmaları, diğer infisah Ģekilleri içinde en uygun olarak maksat husulünün imkansızlığı
olarak değerlendirilmiĢtir. Çünkü bu durumda maksadın kendisi değiĢmiĢtir. Diğer bir
durum ise faaliyetlerini sürdürmeyen, yani çalıĢmaya hiç baĢlamadan veya baĢladıktan
sonra gayrifaal olduğu bilinen bankalardır. Bu bankalar da bu çalıĢmada “maksat
husulünün imkansızlığı” nedeniyle infisah olmuĢ olarak değerlendirilmiĢlerdir.
94
Yukarıda da değinildiği gibi Banka olarak faaliyete devam etmeyen, yani iĢtigal
konusunu
değiĢtiren
Anonim
ġirketlerin
de
bu
infisah
nedeni
baĢlığında
değerlendirilmesi mümkündür. Aydın Ġncir ve Himaye-i Zürra Osmanlı A.ġ.‟nin 1914
yılında Aydın Ġncir Müstahsilleri Anonim ġirketi, 1933 yılında da Aydın Zirai SatıĢ
Kooperatifi Ġttihadı ismini aldığı ve bankacılık alanından çekildiği belirtilmektedir.
Ayrıca 1930‟dan önce kurulduğu halde Merkez Bankası bültenlerinde 10 verileri
bulunmayan bankaların da faal olmadıkları varsayılmıĢtır. Literatürde hiçbir kaynakta
faaliyette bulunduğu, sermaye değiĢikliği veya Ticaret Siciline geçmesi gereken
herhangi baĢka bir aktivitesi olmayan bankaların da infisah oldukları varsayılmıĢtır.
Kurulduğu ve ticaret siciline kaydolduğu halde faaliyete geçmediği belirtilen bankaların
tüzel kiĢiliklerinin kendiliğinden ortadan kalktığı düĢünülebilir. Bu durumda, baĢkaca
bir otorite veya mahkeme müdahalesinin olmadığı halde gayri faal olan bu bankaların
tüzel kiĢiliklerinin sonra ermesinin
“infisah” olduğu ileri sürülebilir. Bu bankaların
durumu kuruluĢ mukavelelerinde ve Ticaret sicilinde gayeleri arasında bankacılık
olmasına rağmen bankacılık faaliyetlerine baĢlamadıkları yada baĢlayıp yürütülmediği
bilindiğinden ya da sanıldığından, TTK‟nin 434. maddesinde belirtilen nedenlerden
“Ģirket maksadının husulünün imkansızlığı” olarak değerlendirilebilir. Ticaret ve Ġtibar-i
Umumi Bankası 1917‟de kurulmuĢ ve Ticaret Sicili‟nde sermayesinin yarısı ödenmiĢ
olarak kaydı bulunan bir bankadır. Ancak 1924 yılı verilerini de içeren 1934 yılı TCMB
bültenlerinde veya 1917 sonrası dönemde kaydı bulunmadığından infisah olmuĢ olarak
değerlendirilebilir. Ġstanbul Merkezli Ġtibar ve Ticaret Osmanlı Anonim ġirketi de
Tahsin ve Saka (1930) „ya göre 1930 yılında faal olmayan Ģirketler arasında sayılmakta
olup, TCMB bültenlerinde de yer almamaktadır.
Ġstanbul Bankası‟nın Merkez Bankası bülteninde (19 Nolu Bülten, Nisan
Haziran 1936:sh 33) 1924 yılı milli bankalar verilerinde bankanın bilançosunun elde
edilemediği belirtilmektedir. Her ne kadar Ökçün‟e göre 1930 yılında piyasadan
çekildiği söyleniyorsa da; 1933 yılının Merkez Bankası bültenlerinde en son 1932 yılı
için verileri bulunan bankanın 1932-1934 yılları arasında faaliyetten çekilerek infisah
olduğu söylenebilir.
10
TCMB Bültenleri 1933 yılında yayımlanmaya baĢlamıĢ olup, Bankacılık Sektörüne iliĢkin verileri
geçmiĢ tarihli olarak en çok 1924 yılına kadar inmektedir.
95
Trabzon Bankası‟nın, 1928 yılında Trabzon‟da Tasarruf ve Ġkrazat Sandığı
olarak kurulduğu ve 1937 yılında faaliyetinin sona erdiği belirtilmektedir (Akgüç, 1975).
KapanıĢ Ģekli hakkında bir bilgiye rastlanamayan Banka‟nın Merkez Bankası‟na göre
temel mali verileri 1936 yılına aittir, bu bankanın da 1936-1938 aralığında gayrifaal
duruma geçerek infisah olduğu düĢünülmektedir. Karadeniz Ġktisat Ltd.ġirketi olarak
28 Mayıs 1928 tarihinde kurulan Karadeniz Bankası‟nın 1937 yılında faaliyetinin sona
erdiği bildirilmektedir. Aktif toplamı altı yılda % 87 oranında azalan bankanın, aksine
bir bilgi olmadığı için faaliyetlerini durdurarak infisah olmuĢ olması olasıdır.
KuruluĢundan 16 yıl sonra 1930 yılında çalıĢmayan Türk Ģirketleri arasında
Emlak ve Ġkrazat Bankası adıyla yer alan Emvali Gayrimenkule ve Ġkrazat Bankası‟nın
1940 yılından sonra MB bültenlerinde yer almadığı görülmektedir (Tahsin ve
Saka,1930). Bu durumda bankanın 1940-1942 yılları arasında infisah olduğu
sanılmaktadır. Aynı Ģekilde . Konya Türk Ticaret Bankası da 1942 yılından sonra
Merkez Bankası bültenlerinde yer almadığından, 1942-1944 aralığında kapandığı
söylenebilir.
Karaman Milli Bankası, 1936 yılındaki Bankalar Kanunu Ģartlarına uymadığı
için 1938 yılında bankacılık faaliyetlerinden çekilme kararı almıĢ ve ismini Karaman
Milli Ticaret T.A.ġ. olarak değiĢtirmiĢtir. Akseki Ticaret Bankası ise 25 Aralık 1958
tarihinde genel kurul kararı ile bankacılık dıĢında faaliyet göstermek üzere unvanını ve
faaliyet alanını değiĢtirmiĢtir. Faaliyet alanı değiĢen bu iki banka da, banka tüzel
kiĢilikleri açısından maksat husulünün imkansızlığından infisah olmuĢlardır, çünkü
maksat bankanın kendi iradesi ile değiĢtirilmiĢtir.
3.3.1.3. ġirket Sermayesinin Üçte Ġkisinin Ziyaı
TTK, 434. maddesinin 3. bendinde belirtilen infisah sebebi; TTK, 324.
Maddesinin, “esas sermayenin üçte ikisi karĢılıksız kaldığı takdirde, umumi heyet bu
sermayenin tamamlanmasına veya kalan üçte bir sermaye ile iktifaya karar vermediği
takdirde Ģirket feshedilmesine karar verir” cümlesine atıfta bulunmaktadır. Anonim
Ģirket, sermayesinin üçte ikisinin kaybı ile kendiliğinden sona ermez. Ġnfisahın
gerçekleĢmesi için Genel Kurulun uygun bir süre içerisinde toplanarak 324. maddede
96
belirtilen iki karardan birisini almamıĢ olması veya gerekmektedir.
Sermaye
yeterlilikleri yeni Bankalar Kanunlarında yakın izleme ve fona devrolmaya kadar
yaptırımlarla yakından takip olunan bir konudur. Ancak eski banka kanunları da
sermayeler için belirli miktarları öngörmüĢlerdir. Ancak bununla ilgili yürütme veya
yargı organları devreye girdiğinde daha çok res‟en fesih süreci söz konusudur. Ġnfisah
olarak ise bankaların kendi genel kurul kararları ile inisiyatif alarak sermaye
yetersizliğinden kendilerini kapamaları durumları ele alınmıĢtır.
Literatürde sermaye kaybından infisah olan üç bankaya rastlanmıĢtır. Karaman
Çiftçi Bankası 1937‟de sermayesinin % 95‟ini yitirdiği saptanarak aynı yıl Olağanüstü
Genel Kurul kararı ile tasfiye edilmiĢtir (Ökçün, 1997:231-232). Ġstanbul Esnaf Bankası
Türk Anonim ġirketi de 28 ġubat 1938 tarihinde Hissedarlar Genel Kurulu toplantısı ile
sermayenin kaybolduğu gerekçesi ile fesih ve tasfiye edilmiĢtir. Asya Bankası Anonim
ġirket-i Osmanniyesi de benzer bir Ģekilde 1928 yılında sermayesini kaybettiği için
feshine karar verilmiĢtir (Akgüç,1987:73). Bununla birlikte özellikle 1994 sonrasında
TMSF‟ye devredilen bankalarda da sermayenin tamamen kaybolduğu durumlar vardır.
Ancak bu kayıplar bankanın kapanma Ģekline etki etmemiĢtir. Bu durumda sermaye
kayıpları bankanın Fona veya diğer bankalara devredilmesine neden olmuĢ, ancak
kapanıĢ Ģeklini belirlememiĢtir.
3.3.1.4. BirleĢme ve Devir
Bahadır‟a göre (2007a) TTK‟da bahsedilen birleĢmenin tanımı Ģöyle yapılabilir:
Teknik – hukuki anlamda birleĢme bir veya birden çok ticaret ortaklığının malvarlığının,
tasfiye olunmaksızın, içlerinden birine veya yeni kurulan bir ortaklığa, kendiliğinden ve
külli halefiyet yolu ile geçmesidir. Böylece malvarlıklarının birleĢmesi ve intikal eden
malvarlığının karĢılığı olarak, infisah eden ortaklığın ortaklarının, hesaplanan bir değiĢ
– tokuĢ ölçüsüne göre, bünyesinde birleĢilen ortaklıkta, kendiliğinden ortaklık payı
kazanmasıdır. BirleĢme; devredilen Ģirketin, infisahı neticesini doğurmaktadır.
Devredilen anonim Ģirketin Genel Kurulunda birleĢmeye iliĢkin sözleĢmenin kabul
edildiği an, infisahın da gerçekleĢtiği andır. Bankacılık tarihimizde birleĢerek veya
devredilerek kapanan birçok banka bulunmaktadır. Bunlardan kendi iradeleri ile devir
97
veya birleĢme sürecine giren bankalar infisah, devlet otoritesince devrine veya
birleĢmesine karar verilenler fesih bölümünde ele alınacaktır.
Ġtibarı Milli Bankası‟nın devri genel kurul kararı ile alınmıĢtır. 21 Haziran
1927‟de olağanüstü toplanan Ġtibar-ı Milli Bankası hissedarlar genel kurulu oy çokluğu
ile bankanın ĠĢ Bankası‟na katılmasını onaylamıĢtır. 21 Haziran 1927 tarih ve 1116
sayılı özel bir kanun çıkarılarak Ġtibar-ı Milli Bankasına tanınan imtiyaz ve muafiyetler
ĠĢ Bankası‟na devredilmiĢtir. BirleĢme 29 Haziran 1927‟de imzalanan sözleĢmeyle
tamamlanmıĢtır. Buna göre Ġtibarı Milli Bankası tüm menkul ve gayrimenkul varlığı ve
sahip olduğu tüm hak ve menfaatler ve tüm borç, alacak ve taahhütlerini geriye dönüĢü
olmaksızın Türkiye ĠĢ Bankası‟na devir ve temlik etmiĢtir. BirleĢme yoluyla infisah
olması açısından Türk bankacılık tarihinde bu Ģekilde kapanan ilk banka Ġtibar-ı Milli
Bankası‟dır. Bu birleĢme ticari iĢletmeler arasındaki birleĢme türlerine göre
değerlendirildiğinde yatay bir birleĢmedir (Palombo,1997). Yatay birleĢmeler, aynı
ürünü ya da hizmeti üreten, aynı türde iĢ faaliyetine sahip iki iĢletmenin birleĢmesidir
(Cihangir, 2004:15).
Üsküdar Bankası 1933 tarihine kadar dört yıl faaliyet göstermiĢtir. 16 Ağustos
1933 tarihinde Hissedar Genel Kurulu toplantısı ile Bankanın Adapazarı Türk Ticaret
Bankası ile birleĢmesine karar verilmiĢtir.Muhabank 1959 yılında Türkiye Muallimler,
Memurlar ve Subaylar Bankası" (Tümsubank) ile birleĢerek " Türkiye BirleĢik Tasarruf
ve Kredi Bankası A.ġ." unvanını almıĢtır. Muhabank Türkiye‟de birleĢerek kapanan
bankalar için önemli bir örnektir. BirleĢik Türk Körfez Bankası A.ġ. . 29 Ağustos 2001
tarih ve 24508 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 450 sayılı BDDK Kararı ile banka
Osmanlı Bankası A.ġ.'ye devredilmiĢtir. Daha sonra Osmanlı Bankası da Garanti
Bankası‟na devredilmiĢtir. Bankacılık tarihimizdeki birleĢme yoluyla yapılan son
infisah ise Koçbank Aġ‟de yaĢanmıĢtır. Daha önce Çukurova Grubu ġirketleri ve
Fon'un sahip olduğu % 57,4 oranındaki Yapı ve Kredi Bankası A.ġ. hisseleri, Koçbank
A.ġ.'nin mülkiyetine geçmiĢtir. Bu iĢlemden sonra Koçbank A.ġ.'nin, tüzel kiĢiliği sona
ermek suretiyle, tüm hak, alacak, borç ve yükümlülükleriyle birlikte Yapı ve Kredi
Bankası A.ġ.'ye devredilmesine iliĢkin iĢlemlere baĢlanmasına 30 Mayıs 2006 tarihinde
BDDK‟dan izin alınmıĢtır. Bu izni takiben 28 Eylül 2006 tarih ve 1990 sayılı BDDK
kararı ile Koçbank A.ġ., tüm hak, alacak, borç ve yükümlülükleri ile birlikte ve tüzel
kiĢiliği tasfiyesiz sona ermek suretiyle Yapı ve Kredi Bankası A.ġ.'ye devredilmiĢtir.
98
3.3.1.5. Genel Kurul Kararı ile Ġnfisah
Anonim ġirket Genel Kurulunun TTK m.388‟de belirtilen toplantı ve karar
nisabına uygun olarak feshe karar verdiği hallerde, Ģirketin varlığı kendiliğinden son
bulur. Bu hükme uygun olarak infisah olmuĢ bir çok banka bulunmaktadır. Ancak
özellikle 4389 ve 5411 sayılı kanunlar fona devredilen bankalar için bu tür iradi tasfiye
yetkisini de TMSF‟ye bırakmıĢtır. Ayrıca, 5411 sayılı kanunun 106. maddesine göre
“Ġflas kararı verilmeyen hallerde bankanın iradi tasfiyesi, banka genel kurul kararı
aranmaksızın ve Türk Ticaret Kanununun anonim Ģirketlerin infisah ve tasfiyeye iliĢkin
hükümlerine tabi olmaksızın tasfiye kurulu üyelerinin Fon tarafından atanması suretiyle
gerçekleĢtirilir” ibaresi bulunmaktadır.
Bu hükme göre TMSF bu kanunla fona
devredilen bir bankanın iradi tasfiyesi için TTK‟daki Genel Kurul‟un yerine
geçebilmektedir. Kendi genel kurul toplantıları ile kendi fesih ve tasfiyelerine karar
veren böylece infisah olan bankalar kapanıĢ tarihlerine göre aĢağıda sıralanmıĢtır.
EskiĢehir Çiftçi Bankası‟nın murakıp denetimleri sonucu yolsuzluk yapan Genel
Müdürü görevden almasının ardından 15 Aralık 1929 tarihinde yapılan olağanüstü
genel kurul toplantısında tasfiyesine karar verilmiĢtir. Ġktisat Anonim ġirketi (Ġktisat
Türk A.ġ.) 1929 Buhranı‟ndan sonra zarar ettiğinden 26 Mart 1933 tarihli Genel Kurul
toplantısında fesih ve tasfiye kararı alınarak kapanmıĢtır. Kayseri Milli Ġktisat Bankası
3 Kasım 1936‟da bankalar kanuna göre bankanın devamına imkan olmadığı masraflı
olduğu gerekçesiyle Genel Kurul kararı ile feshine karar verilmiĢtir.
Kastamonu
Bankası T.A.ġ. 2243 sayılı kanuna göre sermayesi düĢük
olduğundan mevduat kabul edemeyince, 1936 yılında sermaye artırmıĢtır. Bu artırıma
rağmen, 1938 yılında Bankanın Genel Kurulu tarafından fesih ve tasfiyesine karar
verilmiĢtir. Mersin Ticaret Bankası
Hissedarlar Genel Kurulu‟nun 15 ġubat 1940
tarihindeki toplantısı sonucunda bankanın tasfiyesine karar verilmiĢtir. Konya Ahali
Bankası da Hissedar Genel Kurulu toplantısı ile 1945 yılında bankanın fesih ve
tasfiyesine karar verilmiĢtir. Bor Zürra ve Tüccar Bankası 22 Eylül 1961 tarihinde
banka genel kurulu tasfiye kararı almıĢtır. Bor Esnaf Bankası Genel Kurul kararı 16
Aralık 1949 tarihinde ile fesih ve tasfiyesine karar verilmiĢtir. Konya Ġktisad-i Milli
99
Bankası‟nın 19 Mart 1957 tarihli Hissedar Genel Kurulu toplantısı ile bankanın fesih
ve tasfiyesine karar verilmiĢtir. Niğde Bankası 7 Mayıs 1960 tarihinde banka genel
kurul kararı ile tasfiyeye gitmiĢtir. Lüleburgaz Birlik ve Ticaret Bankası , 28 Haziran
1964 tarihinde tasfiye kararı almıĢ ve 1 Eylül 1964'de faaliyetini durdurmuĢtur.
Adapazarı Emniyet Bankası A.ġ. de 30 Eylül 1971 tarihinde yapılan olağanüstü genel
kurul kararı ile tasfiye yoluna gitmiĢtir.
3.3.2. Dağıtılma (Fesih) ile Sona Erme
Fesih; hukuki bir geçerliliği sona erdirme, hukuksal iĢlemin irade ile ortadan
kaldırılması anlamını taĢımaktadır. Anonim Ģirketlerin feshi, gerek Ģirket esas
sözleĢmesi, gerek kanunda belirtilen sebeplerin varlığı halinde Ģirketin yetkili organlar
tarafından sona erdirilmesidir. TTK 435. maddesine göre fesih sebeplerini; mahkeme
kararı gerektiren ve Genel Kurul Kararını gerektiren olmak üzere iki baĢlıkta ele
almaktadır.
a) Mahkeme Kararını Gerektiren Fesih Sebepleri
Mahkeme kararını gerektiren fesih sebepleri beĢ baĢlık altında incelenebilir;
1) Hakiki pay sahiplerinin beş kişiden aşağı düşmesi.
ġirketin tescili sonrasında hakiki pay sahiplerinin sayısının beĢin altına
düĢmesini Ģirketin feshinin istenebilmesi için bir neden olarak kabul etmiĢtir. Feshi
isteyebilme yetkisi olanlar, hakiki pay sahipleri, Ģirket alacaklıları veya Sanayi ve
Ticaret Bakanlığıdır.
Fesih davası A.ġ. tüzel kiĢiliğine karĢı açılır ve mahkeme
eksikliklerin giderilmesi için uygun bir süre tanıyabilir.
2) Şirketin zorunlu organlarının mevcut olmaması veya genel toplanamaması :
Anonim Ģirketin kanun tarafından teĢekkülü zorunlu kılınan organlarından birisinin
eksikliği halinde pay sahipleri, alacaklılar ve STB TTK m. 435, f.1 uyarınca
mahkemeden Ģirketin feshini talep edebilir.
3) Şirketin esas sermayesinin üçte ikisinin ziyaı.
100
ġirketin alacaklıları esas sermayenin üçte ikisini kaybeden Ģirketin feshini dava
edebilirler. Ancak, davacının alacağına karĢı muteber teminat gösterilmesi halinde fesih
kararı verilemez. Esas sermayenin üçte ikisi karĢılıksız kaldığı takdirde, umumi heyet
bu sermayenin tamamlanmasına veya kalan üçte bir sermaye ile iktifaya karar
vermediği takdirde Ģirket feshedilmiĢ sayılır. Anonim Ģirkette sermaye unsurunun
önemi, pay sahiplerinin alacaklılara karĢı sorumluluğunun sınırlarını belirlemesinden
kaynaklanır ve sermayenin mutlak surette korunması gerekir. Yukarıda belirtilmiĢ olan
madde metinlerinden de anlaĢılacağı üzere, TTK m.436 alacaklılara sermayenin üçte
ikisinin ziyaı halinde fesih davası açma hakkını tanımıĢtır. TTK m.324, sermayenin üçte
bire indirilmesi halinde infisahın önlenebilmesine imkan verirken alacaklıların fesih
davası açma hakkını ortadan kaldırmaz. Fakat Genel Kurul esas sermayenin
tamamlanmasına karar verirse, alacaklılar fesih davası açamazlar.
4) Kanuna, esas sözleşme hükümlerine veya kamu düzenine aykırı işlemler veya
faaliyetlerde bulunduğu anlaşılan Anonim şirketler aleyhine Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı tarafından açılan fesih davası.
TTK 274. maddesinin ikinci fıkrasında, 559 Sayılı KHK ile yapılan değiĢiklik
ile fesih davası açmak hakkı açıkça ve sadece Sanayi ve Ticaret Bakanlığı‟na tanınmıĢ
ve dava açabilme alanı geniĢletilmiĢtir. Artık söz konusu Bakanlık; (1) kanuna, (2) esas
sözleĢme hükümlerine ve (3) kamu düzenine aykırı iĢlemlerde ve faaliyetlerde
bulunduğu anlaĢılan anonim Ģirketler aleyhine fesih davası açabilecektir
5) Esas sözleşmede öngörülen fesih sebeplerinin gerçekleşmesi hali
Anonim Ģirket, esas sözleĢmesinde; belirtilen fesih sebepleri haricinde bazı fesih
sebepleri belirleyebilir ve öngörülen sebeplerin gerçekleĢmesi halinde de fesih davası
açma yetkisi mevcuttur.
b) Genel Kurul Kararını Gerektiren Fesih Sebepleri
TTK 388. maddenin ikinci ve dördüncü fıkralarına uygun olarak umumi heyetçe
feshe karar verilmiĢ olması. Genel Kurulun fesih kararı alması halinde anonim Ģirketin
sona ermesi infisah sebepleri arasında yer almakla birlikte bunun daha çok infisah
sebebi değil, fesih sebebi olduğu kabul edilmektedir.
101
Bankacılık tarihimizdeki kapanan bankalar fesih yönünden incelendiğinde ise
4389 sayılı Bankalar Kanunu‟na kadar, ilgili bakanlıklar, bakanlar kurulu, il iktisat
müdürlükleri gibi yetkili mercilerin baĢvuru ve kararları ile kapatılan bankalar fesih
yoluyla kapatılmıĢ olarak kabul edilmiĢtir. 4389 ve ardından 5411 sayılı bankalar
kanunları bankaların kapanmalarında hem fesih, hem de infisah yollarına benzeyen özel
süreçlerle banka kapanmalarına neden oldukları için bu durum ayrı bir baĢlıkta ele
alınacaktır.
3.3.2.1. Tasfiyeye Yönelik Fesih Kararları ile Kapanan Bankalar
Yetkili kurumların kararları ile 7129 sayılı Bankalar Kanunu‟ndan önce
feshedilen bankaların durumu TTK‟da belirtilen ve anonim Ģirketler için Sanayi ve
Ticaret Bakanlığınca açılan fesih davalarına oldukça benzerdir. Buna göre “Kanuna,
esas sözleĢme hükümlerine veya kamu düzenine aykırı iĢlemler veya faaliyetlerde
bulunduğu anlaĢılan Anonim Ģirketler aleyhine” fesih davası açılabilir. Bu bölümde
incelenen bankalar da, devletin yetkili organlarınca fesih yoluyla kapatılmıĢ veya
devredilmiĢlerdir.
Kayseri Çiftçiler Bankası, KurtuluĢ SavaĢından sonra faaliyete geçmemiĢtir.
Kayseri Ġktisat Müdürlüğü‟nün 1928 yılında açtığı dava ile fesh ve tasfiye edilmiĢtir.
Niğde Çiftçi ve Tüccar Bankası sonrasında ihtilaf ve politik nedenlerle 1942 yılında
feshedilmiĢtir (Ökçün 1997/2: 250). Ġktisat Bakanlığı tarafından 2999 sayılı kanuna
uymadığından mevduat kabulü yasaklanan Aksaray Halk Ġktisat Bankası‟nın 1947
yılında sermayesi kalmamıĢtır. Hatta 1952 yılında teftiĢe gidildiğinde muhatap
bulunamamıĢtır. Ancak banka tarafından 1953 yılında Bakanlığın açtığı fesih davasına
itiraz edilerek fesih durdurulmuĢtur. Bu kez de ana
sözleĢmesini Türk Ticaret
Kanunu‟na uydurmadığından münfesih sayılmıĢtır. Maden Kredi Bankası için Maliye
Bakanlığı, Türk Ticaret Kanununun 274. maddesine göre "fesih" davası açılmasını
gerekli kılmıĢ ve Ġstanbul 5. Ticaret Mahkemesi, 12 Nisan 1972'de bankanın feshine
karar vermiĢtir
102
3.3.2.2. Tedrici Tasfiye ile Kapanan Bankalar
Mali açıdan güçlüğe giren ve yükümlülüklerin karĢılamayan bankalarla ilgili
Bankacılık tarihimizde Bankalar Kanunu aracılığı ile devreye giren ilk kapanma yolu
tedrici tasfiyedir. Bu iĢlemin yasal dayanağı ilk kez 7129 sayılı Bankalar Kanununa ek
1960 tarih ve 153 sayılı Kanun‟da düzenlenmiĢtir. Söz konusu Kanunun 2. maddesinde
bankaların mali durumlarındaki bozulmalar halinde Maliye Bakanlığı tarafından bu
durumdaki bankaların
“faaliyetlerine devamları mümkün görülmediği takdirde, tedricen
tasfiyelerine karar verilebilir. Tedricen tasfiye karar ve muamelâtında
Türk Ticaret Kanunu ve Bankalar Kanununun tasfiyeye mütaallik
hükümleri tatbik edilmez. Bu tasfiye, Maliye Bakanının ödenmiş sermaye
ve ihtiyatları yekûnu 50 milyon liradan fazla olan bankalar arasından,
tâyin edeceği bir bankanın nezaretinde ve malî ve teknik yardımı ile icra
edilir”
hükümleri yer almaktadır. Kanuna göre tasfiye sırasında oluĢacak açık TCMB
nezdindeki özel fondan tasfiye için görevlendirilecek bankaya ödenir.
Kanunda da belirtildiği gibi tedrici tasfiye karar ve iĢlemlerinde TTK ve
Bankalar Kanunu‟nun tasfiyeye iliĢkin hükümleri uygulanmamaktadır. 1961-1966
yılları arasında Doğubank, Esnaf Kredi Bankası, Raybank, Sanayi Bankası, Tutum
Bankası, Türkiye BirleĢik Tasarruf ve Kredi Bankası, Türkiye Kredi Bankası Maliye
Bakanlığı tarafından tedricen tasfiyeye tabi tutulmuĢtur . 1952 tarihinde kurulan
Doğubank 5 Aralık 1961 tarih ve 10975 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan Maliye
Bakanlığı Kararı ile 2 Ocak 1962 tarihinden itibaren tedrici tasfiyeye gitmiĢtir. Esnaf
Kredi Bankası‟nın 7129 sayılı kanunun 60. maddesinde yazılı hallere duçar olduğu
belirtilmiĢ, 04.06.1960 tarihinde mevduat kabul etme yetkisi kaldırılmıĢtır. Türkiye
BirleĢik Tasarruf ve Kredi Bankası Maliye Bakanlığı‟nın mahkemeye sunduğu
yazısında 1959 yılı için bankanın12,988,195 lira ve 1960 yılında 10.189.009 lira kredisi
bulunduğu ve bu rakamlara göre sermayenin % 25ini geçmemesi gereken kredi
değerinin fazlasıyla aĢıldığı belirtilmektedir. (Milliyet:5). Banka bu davadan sonra , 28
Mart 1961 tarihinde 153 sayılı yasaya göre Türkiye Emlak Kredi Bankası nezaretinde
tasfiye olmuĢtur.
103
Tutumbank ise Bankalar Kanunu‟nun 60. maddesine göre tasfiye edilmiĢtir
(BYDK,1968:1). Raybank, Maliye Bakanlığı'nın 7 Temmuz 1964 tarih ve 11747 sayılı
Resmi Gazetede ilan edilen talimatı ile tasfiyeye tabi tutulmuĢtur. Tasfiyesi Türkiye
Emlak Kredi Bankası gözetiminde yapılmıĢtır.
Uygulamada tedrici tasfiye sisteminin çok ağır iĢlediği, tasfiyesine baĢlanan
bankaların bu süreçten hükmün yürürlükten kalktığı tarihte dahi çıkmadığı gözlenmiĢtir.
Bu arada 7129 sayılı yasanın yerini alan 70 sayılı kanun hükmünde kararnamenin geçici
10. maddesi ile tasfiye halindeki bankaların alacaklarının terkinine iliĢkin yeni
kolaylıklar getirilerek yaklaĢık 25 yıldır süren tedrici tasfiyelerin sonuçlandırılması
amaçlanmıĢtır (Mali Ansiklopedi, 2010).
3.3.2.3. Maliye Bakanlığı Tarafından Devir ve BirleĢtirme Kararları ile
Fesih Edilen Bankalar
Bankacılık tarihimizde, bazı durumlarda, devletin yetkili organları, mali yapıları
itibariyle birleĢmesi halinde sistem içinde daha güçlü kalacağı düĢünülen bankaları
devretme veya birleĢtirme yetkisini kullanmıĢtır. Ancak bu yetki 70 Sayılı KHK‟nin
kabulüne kadar sadece devletin sahip veya hissedarı olduğu Kamu Bankaları için söz
konusu olmaktaydı. Bu doğrultuda Türkiye Sanayi ve Maadin Bankası 7 Temmuz 1932
tarih ve 2064 sayılı kanunla, bankanın statüsünde gerekli değiĢiklikler yapılmak
suretiyle kurulan Sanayi Kredi Bankası‟na devredilmiĢtir. Daha sonra bu banka da 1933
yılında
Sümerbank‟a devir edilmek yoluyla kapanmıĢtır. Esasen Halk Bankasının
kredi vermeye yetkili acentası gibi çalıĢan Ankara Halk Sandığı, Ġstanbul Halk Sandığı
ve Ġzmir Halk Sandığı‟nın tüzel kiĢilikleri sona erdirilerek
1964 yılında
Halk
Bankası‟na devredilmiĢtir.
Kamunun sahibi olmadığı bankalar için ise tedrici tasfiye yöntemi uygulanmakta
idi. Ancak bu yöntemde zor durumdaki banka devredilmiyor sadece atanmıĢ bir banka
gözetiminde tasfiye ediliyordu. Tedrici tasfiye yönteminin uzun sürmesi ve pratik
olmaması nedeniyle 70 sayılı KHK ve sonrasındaki 3182 sayılı Bankalar Kanunu,
bankaların baĢka bankalar tarafından tasfiye edilmesi yerine, baĢka bir bankaya devrine
olanak sağlamıĢtır. Nitekim 1983 yılında kabul edilen 70 sayılı kanun hükmünde
104
kararnamenin banka kapanmaları ile ilgili maddeleri, 3182 sayılı Bankalar Kanununda
da aynen korunmuĢtur. Buna göre;
“Mali bünyesinin güçlendirilmesine imkan sağlanamayan hallerde
bankanın; Bütün aktif ve pasifiyle mevcut veya kurulacak bir bankaya
devredilmesine, bir veya birkaç banka ile birleştirilmesine, Bakan’ın
önerisi üzerine Bakanlar Kurulu’nca karar verilebilir”.
4389 Sayılı Bankalar Kanunu‟nun yürürlüğe girmesine kadar
Maliye
Bakanlığınca bu yönde bir çok devir yapılmıĢtır.
Bu tür devretmeler daha çok kamu bankalarına yapılmakla beraber, ĠĢçi kredi
Bankası örneğinde olduğu gibi bankanın hissedarına (ĠĢ Bankası) da devredildiği de
görülmüĢtür. Nitekim ĠĢçi Kredi Bankası, 16 Eylül 1983 tarih ve 5238/217/6-63673
sayılı Maliye Bakanlığı yazılı emri ile bankanın yönetim ve denetimi hissedarlarından
olan Türkiye ĠĢ Bankası A.ġ.'ye devredilmiĢtir. Elazığ Ġktisat Bankası unvanı ile kurulan
Ortadoğu Ġktisat Bankası T.A.ġ. 24 Kasım 1983 tarih ve 18231 sayılı Resmi Gazete'de
yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile tüm aktif ve pasifleri ile TC Ziraat Bankası'na
devredilmiĢtir. Aynı karar ile 1983 krizinde mali yapısı bozulan diğer bankalardan
Hisarbank ve Ġstanbul Bankası da TC Ziraat Bankası'na devredilmiĢtir
Anadolu
Bankası 8 Ocak 1988 tarihinde Türkiye Emlak Kredi Bankası A.O.na devredilmiĢtir.
Türkiye Öğretmenler Bankası ise 22 Mayıs 1992 tarih ve 21235 sayılı Resmi Gazetede
yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile Türkiye Halk Bankası A.ġ.'ye devredilmiĢtir.
3.3.3. TMSF Tarafından Fona Devir Yoluyla Tasfiye Olan Bankalar
Fona devredildikten sonra kapanan bankaların durumu TTK ve Ġcra ve Ġflas
Hukukundan farklılık göstermektedir. Bunun nedeni Bankalar Kanununda bu kanunları
açıkça devre dıĢı bırakan hükümlerdir. Öztrak bu durumla ilgili olarak “4389 sayılı
Bankalar Kanununda Fona devir veya bankacılık iĢlemleri yapma izninin kaldırılması için
varlığı aranan koĢulların hemen tamamı takipli veya doğrudan doğruya iflas sebebidir. Bu
nedenle Ģunu söylemek mümkün olabilecektir: Bir banka hakkında takipli yada doğrudan
doğruya iflas sürecinin baĢlatılmıĢ olması o bankanın Fona devri veya bankacılık iĢlemleri
105
yapma izninin kaldırılması için gereken koĢulların oluĢtuğunu gösterir. Bu durumda mali
sistemde güven ve istikrarı sağlamakla yükümlü olan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumunun bankanın Fona devri veya bankacılık iĢlemleri yapma izninin kaldırması için
Kuruldan karar alınmasını sağlaması bir zorunluluk olacaktır” demektedir. (2001). Fona
devredilen bir banka için Bankalar Kanunu özel bir iflas, Fonun atayacağı Tasfiye
Kurulu aracılığı tedrici tasfiye, devir ve birleĢtirme yollarını öngörmektedir. Bankalar
Kanunu‟nun diğer hukuki uygulamalara göre özel ve dominant karakteri dikkate
alınarak, fonun uygulamaları doğrultusunda tasfiye edilen bankalar bu bölümde ayrı
baĢlıklar halinde incelenmiĢtir.
3.3.3.1. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Aracılığı ile Ġflası Ġstenen
Bankalar
Anonim Ģirketlerin iflası TTK 437. maddesi tarafından düzenlenmektedir. Ġflas
halinde Ģirketin tasfiyesi iflas kurallarına göre yürütülür ve iflasına karar verilen anonim
Ģirket, iflas kararının verildiği anda infisah etmiĢ sayılır. Ancak banka iflaslarına iliĢkin
5411 Sayılı Bankacılık Kanunu‟nda bulunan
106. Madde, TTK‟den farklılık
göstermektedir. Buna göre faaliyet izni kaldırılan bir banka için “kaldırılmasına iliĢkin
Kurul kararının Resmî Gazetede yayımlandığı tarihten itibaren, banka hakkındaki
ihtiyatı tedbir dahil her türlü icra ve iflas takibatı durur ve yeni icra ve iflas takibi
yapılamaz”. Maddenin devamında yer alan “Fon, yönetim ve denetimi kendisine intikal
eden bankadaki sigortalı mevduatı ve sigortalı katılım fonunu doğrudan veya ilan
edeceği baĢka bir banka aracılığı ile ödeyerek, mevduat ve katılım fonu sahipleri yerine
bankanın doğrudan doğruya iflasını ister. Bu görev ve yetki münhasıran Fona aittir. Bu
Ģekilde yapılacak iflas isteminde 2004 sayılı Ġcra ve Ġflas Kanununun 178 inci
maddesinin ikinci fıkrası ve 179 uncu maddesinin iflasın ertelenmesine iliĢkin
hükümleri uygulanmaz” hükmü de fona devredilen bankalar için iflas sürecinin
tamamen farklı olduğunu göstermektedir. Sonuç olarak
4389 sayılı kanun ve
devamındaki 5411 sayılı kanunla beraber 1999 yılında itibaren bankaların iflas yoluyla
infisah olması yolu kapanmıĢtır. Öztrak da bu durumu “Fona devredilen ve sonrasında
da hisseleri Fona intikal eden banka hakkında gerek takipli gerekse de doğrudan iflas
usulünün iĢletilmesi olası görülmemektedir” diyerek özetlemektedir (2001:10). Bu
Ģekilde tasfiye edilen tek Türk bankası T. Ġmar Bankası A.ġ.‟dir.
Fondan sağlanan
106
kaynaklarla sigortalı mevduatın ödenmesine baĢlanmasından sonra Fon, tasarruf
mevduatı sahiplerinin yerine geçerek Ġmar Bankası'nın doğrudan iflasını talep etmiĢ ve
Mahkemenin 8 Haziran 2005 tarihli kararıyla Bankanın iflasına karar verilmiĢtir. Fonun
belirlediği Ġflas Ġdaresince yürütülen iflas süreci devam etmektedir. Ayrıca Kıbrıs Kredi
Bankası‟nın Ġstanbul ġubesi de fon tarafından iflası istenen ilk yabancı bankadır.
3.3.3.2. Fon Tarafından Ġradi Olarak Tasfiye Olan Bankalar
Bankalar Kanunu‟nun 106. Maddesine göre Ġflas kararı verilmeyen hallerde
bankanın iradi tasfiyesi, banka genel kurul kararı aranmaksızın ve Türk Ticaret
Kanununun anonim Ģirketlerin infisah ve tasfiyeye iliĢkin hükümlerine tabi olmaksızın
tasfiye kurulu üyelerinin Fon tarafından atanması suretiyle gerçekleĢtirilir. Fon
bünyesinde iradi tasfiyede olan tek Banka olan Türk Ticaret Bankası‟nın faaliyet izinleri
1 Temmuz 2001 tarihi itibarıyla kaldırılmıĢ ve tasfiyesi hususunda Fon yetkili
kılınmıĢtır.
Banka Yönetim Kurulu tarafından Banka olağanüstü genel kurulunun
toplantıya çağrılmasına tekrar karar verilmiĢtir. Bankanın olağanüstü genel kurul
toplantısı, 9 Ağustos 2002 tarihinde yapılmıĢ ve Bankanın infisah ve tasfiyesine karar
verilmiĢtir. Tasfiye kararı 14 Ağustos 2002 tarihinde Ticaret Sicil Memurluğunda tescil
edilmiĢ ve 19 Ağustos 2002 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmiĢtir. Ancak,
bir kısım hissedarın hukuki itirazları nedeniyle fiili tasfiye süreci 18 Kasım 2003
tarihinde baĢlatılmıĢtır.
3.3.3.3. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Tarafından Devir ve BirleĢtirme
Yoluyla Kapatılan Bankalar
Bankalar Kanunun 107. Maddesine göre
Fon, hisselerinin çoğunluğu veya
tamamı kendisine intikal eden bankayı a- bendine göre “Gerektiğinde malî ve teknik
yardım da sağlamak suretiyle, varlık ve yükümlülüklerini kısmen veya tamamen,
mevcut bankalardan istekli olanlara ya da kurulacak bir bankaya devretmeye veya
bankayı istekli olan baĢka bir bankayla birleĢtirmeye” yetkilidir. Aynı maddenin dbendine göre ise “Hisselerini…. Kuruldan izin alınmak kaydıyla ve Fon Kurulu
tarafından belirlenecek usûl ve esaslar dahilinde üçüncü kiĢilere devretmeye” yetkilidir.
107
Fon bu Ģekilde tasfiye yetkisini önce
Interbank ve
Esbank‟ın Etibank‟a
devredilmesinde; sonra da Egebank, Yurtbank, Bank Kapital, YaĢarbank ve Ulusal
Bank‟ın Sümerbank‟a devredilmesinde kullanmıĢtır.
Daha sonra Etibank, Ġktisat
Bankası, Kentbank ve EGS Bank Bayındırbank‟a devredilerek tasfiye olmuĢtur. Fon
tarafından son olarak Toprakbank Bayındırbank‟a devredilmiĢtir. Bayındırbank‟ın ismi
ise 2005 Yılında BirleĢik Fon Bankası olarak değiĢtirilmiĢtir. Bu Ģekilde kapatılan
bankalar Tablo 15‟te verilmiĢtir.
Tablo 15. TMSF Tarafından BirleĢtirme Yoluyla Tasfiye Olan Bankalar
BirleĢmenin Çatı Bankası
BirleĢtirilen Bankalar
Sümerbank Etibank Bayındırbank (*)
Egebank
x
Yurtbank
x
YaĢarbank
x
Bank Kapital T.A.ġ.
x
Ulusal Bank
x
Ġnterbank A.ġ.
x
Esbank
x
Ġktisat Bankası
x
Kentbank
x
Etibank
x
EGS Bank
x
Toprakbank A.ġ.
x
(*) 7 Aralık 2005 tarihinden itibaren Birleşik Fon Bankası
Tablodan da görüleceği gibi TMSF 12 adet bankayı, üç banka çatısı altında
toplamıĢtır. Böylece Fon elindeki banka sayısını azaltarak, daha ileri bir tasfiye için,
daha az tüzel kiĢilikle uğraĢacak duruma gelmiĢtir.
3.3.3.4. Fon Tarafından SatıĢ Yoluyla Tasfiye Olan Bankalar
Bankalar Kanununun 107 maddesinde verilen yetkiyle fon “kendisine intikal
eden bankayı kısmen yada tamamen mevcut veya yeni kurulacak bir bankaya
devredebilir”. Uygulamada
TMSF bu maddeye dayanarak kısmen rehabilite ettiği
108
bankaları olumsuz aktiflerini ayrıĢtırarak baĢka bankalara satıĢını gerçekleĢtirmiĢtir.
SatıĢ yoluyla tasfiye edilen bankalar Tablo 16‟ da sunulmuĢtur.
Tablo 16. TMSF Tarafından SatıĢ Yoluyla Tasfiye Olan Bankalar
Satılan Bankalar
Satın Alan Bankalar
Sümerbank
Sitebank
TariĢbank
Bank Ekspres
Demirbank
Oyakbank
Novabank
Denizbank
Tekfen Bank
HSBC Bank
Tablodan görüleceği üzere, TMSF‟nin bu Ģekilde satıĢını yaptığı bankalar
arasında Demirbank, daha önce beĢ bankanın devredilmiĢ olduğu Sümerbank, bir
yatırım bankası olan Sitebank, TariĢbank ve Bank Ekspres bulunmaktadır.
3.4. KAPANMIġ OLAN BANKALARIN ĠġLETME FONKSĠYONLARINA GÖRE DEĞERLENDĠRĠLMESĠ
Bankanın bireysel olarak finansal durumunun ve dolayısıyla ekonomik açıdan
baĢarısının veya baĢarısızlığının değerlendirilmesinde genel olarak, sermaye yeterliliği,
varlık kalitesi, yönetim kalitesi ve yeterliliği, likidite ve piyasa risklerine duyarlılık gibi
bankanın kendine özgü, mikro ekonomik faktörleri dikkate alınmaktadır (Suadiye,
2006:8). Bu bölümde kapanmıĢ olan bankalar söz konusu faktörler göz önüne alınarak
incelenecektir.
3.4.1. Yönetimsel Nedenlerle Bankaların Kapanması
Bankaların makro ekonomik ve mikro ekonomik sorunlarla baĢ edebilmeleri iyi
yönetilmelerine bağlıdır. Banka yöneticileri donanımlı,tecrübeli, hızlı ve doğru karar
alabilen kiĢilerden seçilmelidir. Bankanın yönetsel yapısı da yönetimin aldığı kararları
hızlı ve doğru bir Ģekilde hayata geçirmesine olanak tanımalıdır. Bir ticari iĢletme
109
olarak bankanın yöneticilerinin basiretli ve iyi niyetli olmaları da bankanın varlığı için
hayati bir baĢka faktördür. Bu bölümde bankaların yönetimlerindeki hangi aksaklıkların
bankanın kapanmasına neden olduğu incelenmiĢtir.
3.4.1.1. Yönetim Kararlarının Zamanında ve Sağlıklı Alınmaması
Bankalarda yönetim kararlarının zamanında ve sağlıklı alınamaması ve
yönetimdeki diğer aksaklıklar da mali olmasa da mali sonuçlar doğurabilecek ayrı bir
risk olarak ele alınabilir. Yönetim riski, üst düzey yönetici kadrosunda bulunması
gereken niteliklerin, tecrübenin ve yeterli bilgi düzeyinin olmayıĢından dolayı ortaya
çıkan ölçülmesi zor olan nitel bir risktir. Ancak sonuçları açısından gözlemlenebilir.
Yönetim kadrosunun alacağı her karar kurum için çok önemlidir. Alınan ve uygulanan
yanlıĢ bir karar kurumda beklenmeyen ciddi sonuçlar doğurabilir. Yönetim hataları
sonucu kurumun finansal durumu, iĢletme faaliyetleri ve rekabet gücü bozulabilir ve
kurumun taĢıdığı diğer finansal risk faktörlerinde artıĢ ortaya çıkabilir. Banka
yönetiminin uyguladığı yanlıĢ kararlardan bankaya yatırım yapan yatırımcılar da zarar
görebilirler (Atan,2002:34).
Güler‟in TMSF tarafından kapanan bankalarla ilgili
yorumuna göre de bankalardaki ciddi mali sorunların kaynağında yönetim kararları
önemli bir rol oynamakta, banka yönetiminin kurumsallaĢma düzeyi, banka
yönetimlerinin Ģeffaflığı ve yöneticilerin sorumsuz hareketleri bankaları zafiyete
uğratmaktadır (2005).
Yönetim kararlarının sağlıklı alınmaması nedeniyle kapanan bankalara en iyi
örnek Ģüphesiz Demirbank‟tır. Banka yöneticileri aktif pasif yönetiminde yaptıkları
hata ile kredi riskinden kaçınmak için kaynaklarının çoğunu DĠBS‟e plase etmiĢ,
aldıkları faiz riskini yönetemedikleri için bankanın kapanmasına neden olacak bir zarara
yol açmıĢlardır. Ancak kötü niyetli olmayan banka yöneticileri fona devredilen diğer
banka yöneticilerinin aksine mali sorumluluğa tabi tutulmamıĢlardır.
Fona devredilerek kapatılan diğer bankalarda da ana kapanma nedeni olmasa
da bankayı baĢarısızlığa uğratan ve kapanmasına kısmen neden olan yönetim hatalarına
rastlanmaktadır. Fona devredilen TariĢbank için yönetim sorunu da devir nedenlerinden
biri olarak kabul edilmiĢtir. Bu konuda hazırlanan rapora göre, bankanın ortaklık yapısı
nedeniyle üst yönetiminde ve diğer idari kadrolarında sirkülasyonun çok yoğundur.
110
Bunun yanı sıra yöneticilerin mesleki yetersizlikleri ve yönetimde yaĢanan
uyumsuzluklar, idari kadrolarda liyakat ve yeterlilik esaslarının dikkate alınmamıĢtır
(TMSF18,2009:33). Rapora göre yönetimdeki bu eksiklikler ve çalıĢanların ve
yöneticilerin hızlı sirkülasyonu Bankanın istikrarlı politikalar üretmesini ve kurumsal
bir kimlik kazanmasını engellemiĢtir (TMSF18,2009:33 ). Türk Ticaret Bankası‟nın da
idari yapısı ve yönetim anlayıĢının 1980 sonrası Türk bankacılık sisteminde yaĢanan
geliĢmelere tam olarak uyum sağlayamadığı belirtilmektedir. Yönetimdeki bu eksiklik
zamanında ve yerinde karar alamayan bankanın “sektör içindeki payının sürekli
gerilemesine yol açmıĢ….bankanın verimsiz, hantal bir yapıda çalıĢmasını beraberinde
getirmiĢtir” (TMSF20,2009: 33).
3.4.1.2. Yöneticilerin Kötü Niyetleri
Banka yöneticilerinin bankaların baĢarısında veya baĢarısızlıklarındaki önemi
büyüktür. Banka yöneticileri aldığı finansal ve idari kararlarda iyi niyetle hareket
etmediği zaman zaten kırılgan olan bankanın mali yapısına önemli zararlar verebilirler.
Fecht ve Wagner‟e göre, banka yöneticilerindeki kötü niyeti karĢılayabilecek ve onun
banka istikrarına verdiği zararı giderebilecek bir yol bulmak mümkün değildir (2007:1).
Bu nedenle Bankalar Kanununda yöneticilerin kötü niyetli davranıĢlarıyla ilgili genel
ifadeler BDDK tarafından bazı tebliğ ve yönetmeliklerde detaylı olarak düzenlenmiĢtir.
BDDK Kurumsal Yönetim Ġlkeleri‟ni düzenlediği yönetmelikte banka yöneticileriyle
ilgili olarak Ģunları söylemektedir;
“Yönetim Kurulu üyesi görevini basiretli bir biçimde ve iyi niyet kuralları
çerçevesinde yerine getirmeli, Banka aleyhine sonuç doğurabilecek baskılara
boyun eğmemeli ve bu amaçla maddi menfaat kabul etmemeli, Üst düzey
yönetim, banka ile müşterileri arasında haksız menfaatten uzak iyi ilişkiler
kurulması ve taraflar arasında yapılan anlaşma koşullarına uygun hareket
edilmesi amacıyla gerekli önlemleri almalıdır. Üst düzey yönetim, gerekli bilgi
ve yeteneğe sahip olmadıkları alanlara atanmamalıdır (BDDK,2006). “
Gerçekten de banka yöneticilerinin ahlaki olmayan kötü niyetli tutumları banka
kapanmalarına neden olan önemli bir faktördür. Bankacılık tarihimizde bankalarda
yöneticilerinin kötü niyetleri ile ilgili en erken kayıtlardan biri Ökçün tarafından
verilmiĢtir. Ökçün, 1930‟da tasfiye olan EskiĢehir Çiftçi Bankası‟nın 1926 yılındaki
111
olağanüstü bir hissedarlar genel kurulunda, yönetiminde suistimal bulunduğu, 50.000
TL kadar yolsuzluk olduğu, ve emvali metrukenin bankanın parasıyla satın alınması
yoluyla yöneticilerin kiĢisel çıkar sağladığının öne sürüldüğünü belirtmektedir
(1997 :240 ). BaĢka bir örnek olan Karaman Milli Bankası‟nda ise banka yönetiminin
yakınlarına usulsüz kredi vermesi kapanma nedenleri arasındadır. Ökçün (1997:231)‟ e
göre Karaman Milli Bankası‟nın, 1930‟larda….idare meclisi üyelerine ve yakınlarına
ödeme güçlerinin üstünde kredi verme politikası Banka‟nın bünyesini sarsmıĢtır.
Benzer bir Ģekilde Türkiye BirleĢik Tasarruf Bankası yöneticileri hakkında 1960
yılında usulsüz ve limit üstü kredi kullandırımından dolayı açılan davanın ardından
banka tasfiye edilmiĢtir. Tutum Bankası‟nın 1963 yılında kapanması ile ilgili raporda
yönetim hataları “…sevk ve idare kademelerinin banka mali bünyesini olduğundan
baĢka gösterme hususunda salih olmayan aĢırı gayretleri ve basiretle bağdaĢtırılması
mümkün bulunmayan
yönetim hataları” ifadesiyle en keskin bir biçimde ortaya
konulmuĢtur (BYDK, 1968:1).
Yukarıda sayılan örnekler genellikle yerel bankalar, yada belirli tasarruf
gruplarının kurduğu ancak idaresinin kontrol dıĢına çıktığı Tutumbank ve BirleĢik
Tasarruf Bankası gibi bankaları kapsamaktadır
11
. Türk Bankacılık tarihinde
yöneticilerin kötü niyetlerinin banka kapanmalarına neden olduğu asıl belirgin banka
grubu holding bankalarıdır.
Holding bankacılığının geliĢmesi 1970li yıllarda
belirginleĢmeye baĢlamıĢtır. Türk sanayisindeki oligopolcu yapıların oluĢmasında
bankaların sanayi alanında önemli boyutlara ulaĢan iĢtirakleri rol oynamıĢtır. Bu konuda
7129 sayılı bankalar kanunun 38. maddesinde bankaların en az % 25 sermayesine sahip
oldukları sanayi kuruluĢlarına özel olarak kullandıracakları krediler için oransal üst
sınırın kaldırılması holdingleri banka sahibi olmaya teĢvik etmiĢtir. ĠĢletmeler 19731980 döneminde ağır enflasyon baskısı ile likidite sıkıntısına girmiĢ banka kredilerinin
GSMHYa oranı %25 den % 18ler düzeyine düĢmüĢtür. Bu koĢullarda holdingler
finansman ihtiyaçlarını kendileri banka sahibi olarak giderme yolunu seçmiĢlerdir
(KocabaĢoğlu ve d.,2001:490-494). Bu durum banka yönetimlerini de etkilemiĢtir,
çünkü Türkiye‟de holding bankacılığının yaygın olması banka yönetimlerinde
holdinglerin söz sahibi olmasına yol açmaktadır (Güler, 2005:52). Bu bankalar
genellikle bankacılık iĢlemlerini ön planda tutmamıĢlar bunun yerine topladıkları
11
Tutumbank, tekel memurları dayanıĢma sandığı üyelerince, Türkiye BirleĢik Tasarruf Bankası ise
muharip subayların, subayların, memur ve öğretmenlerin tasarrufları ile kurulmuĢtur.
112
kaynakları bağlı oldukları gruba plase etmiĢlerdir. Holding bankalarında bir baĢka
önemli özellik ise bankacılık deneyimi olsun olmasın yöneticilerin doğrudan yada
dolaylı olarak aile bireylerinden oluĢturulmasıdır. Bunun sonucunda bu bankalarda
yöneticiler, kötü niyetli davranarak kendilerinin ve banka sahiplerinin çıkarlarını
bankanın zararı pahasına gözetmiĢlerdir.
Bankalar Kanunlarında ve uygulamalarındaki açıklar nedeniyle özellikle 1980
sonrasında kapanan bankaların büyük bir çoğunluğu yöneticilerin kötü niyetlerinin
etkisi ile kapanmıĢtır. Bahadır‟a göre yakın dönemde TMSF tarafından kapatılan
Bankaların batıĢ nedenlerinden ilk akla geleni bankanın sahip ya da yöneticilerinin kötü
idaresi veya kötü niyetlerinden dolayı iflasıdır (2007b). Özellikle 1991 yılından sonra
kapanan bankaların tamamına yakını holding bankası niteliğindedir ve yöneticiler,
kredileri, hiçbir yeterlilik kriteri göstermese bile grup firmalarına vermiĢlerdir. Bazı
örneklerde aynı zamanda holdingi elinde tutan aile üyeleri olan banka yöneticileri kendi
kiĢisel kredi kartlarını dahi sahibi oldukları banka kaynaklarından ödetmiĢlerdir12.
3.4.2. Finansal Riskler Nedeniyle Bankaların Kapanması
Risk, mevcut bir duruma kıyasla, gelecekte gerçekleĢmesi beklenen durum ile
gerçekleĢen durumun farklı olması ihtimalidir (Yahyaoğlu, 2010:1). DeğiĢik koĢullar
ve fiyatlarla kaynak toplayan bankalar, bunları, gelir elde etmek üzere belirli bir risk
içeren araçlarla değerlendirirler. Finansal kurumların yöneticileri faaliyetlerini
sürdürürlerken potansiyel bir yüksek getiri için risk almak durumundadırlar. Finansal
kurumlar uzun vadeli kazançlarını ve pay senetlerinin değerini yükseltmek isterlerken
bir çok riski göz önüne almak ve gelecekteki karlılıklarla potansiyel baĢarısızlıkları
dikkatli bir Ģekilde dengeleyici bir yönetim sergilemek zorundadır (Parasız,2005:82).
Ülkemizdeki finansal piyasaların en önemli aktörleri olan bankalar da bir çok riske karĢı
duyarlıdır. Özellikle kriz dönemlerinde idarecilerin etkin risk yönetimi yapmamaları ve
gereğinden fazla risk yüklenmeleri, bankaları kolaylıkla batırabilir (Bahadır, 2007b). Bu
tespiti destekler biçimde ülkemizde özellikle ekonomik kriz dönemleri ile birlikte artan
12
Bank Kapital‟da Ceylan Grubunun, Ġmar Bankası‟nda ise Uzan Ailesi‟nin kredi kartları banka
kaynaklarından ödenmiĢtir.
113
ve hızla gerçekleĢen riskler bir çok bankanın tasfiye edilmesine veya iflas etmesine
neden olmuĢtur.
Bankacılık sektöründe yaĢanan riskler, her ülkede, her dönemde kaçınılmaz
olarak yaĢanabilir. Zira finansal piyasalar var olduğu sürece, risk unsuru sistem
içerisinde varlığını sürdürecektir(Çelik, 2001, 61). Bankacılık sektöründe karĢılaĢılan
risk grupları içerisinde en önemlisi mali riskler denilen, bankaların ve sektörün kendi
yapı ve operasyonlarından kaynaklanan risk grubudur. Literatürde bankacılık sistemi
için bir çok risk çeĢidinden bahsedilmektedir. Parasız‟a göre bu riskleri kredi riski, faiz
oran riski, likidite riski, yabancı döviz riski ve politik risk olarak gruplandırmak
mümkündür (2005). Yıldırım ise politik riski göz önüne almadan bu risklerin yanı sıra
piyasa riski ve sermaye yetersizliği riskini de dahil ederek bankacılık sektöründe altı
ayrı mali riskin varlığından söz etmektedir. Yahyaoğlu ise piyasa ve likidite riskleri
üzerinde durmuĢ, bu iki risk dıĢında kategorize edilmeyen tüm riskleri operasyonel risk
olarak tanımlayarak üçlü bir bölümleme kullanmıĢtır (2010).
Sistemik Risk, 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu‟nun 72. Maddede “Finansal
sistemin
bütününe
sirayet
edebilecek
ölçüde
olumsuz
bir
geliĢme”
olarak
tanımlanmaktadır. Ancak bu durum daha makro düzeyde bir finansal krizin tanımı
olarak değerlendirilebilir. Bu tanımdaki risk, diğer riskleri tetikleyecek bir krizdir. Söz
konusu kanunda bankacılıkla ilgili diğer riskler 68. Madde‟de vade, kur ve faiz riski
diye özetlenmiĢtir. BDDK ise 2003 yılında yayınladığı Bankaların Risklilik Düzeyinin
Değerlendirilmesine ĠliĢkin Açıklama Ekinde risk matrisinin elemanları olarak kredi
riski, piyasa riski , operasyonel risk, faiz oranı riski, likidite riski, itibar riski, strateji
riski ve diğer riskler olarak daha detaylı bir sınıflandırma yapmıĢtır. Görüldüğü gibi
mali risklerin tanımı ve sınıflandırması hakkında bir çok farklı görüĢ bulunmaktadır.
Bankaların kapanma hikayeleri incelendiğinde ise genellikle birden çok riskin bir arada
gerçekleĢtiği
görülmektedir. Bu çalıĢmada
doğrudan bankanın
iflasına veya
kapanmasına neden olmuĢ risklerden hareket edilerek likidite riski, faiz riski, kur riski,
kredi riski, ve operasyonel riskler banka kapanmasına neden olan finansal riskler olarak
ele alınacaktır.
114
3.4.2.1. Likidite Riski
Likidite riski bir finansal kurumun nakit çıkıĢlarını karĢılamak için yeterli nakit
giriĢleri sağlayamamasıdır (Çelik, 2001:62). Yahyaoğlu‟na göre likidite riski “Sahip
olunan bir kıymetin, istenildiğinde paraya (nakde) çevrilememesini veya bu iĢlem
gerçekleĢtirilirken bazı zorluklarla karĢılaĢılması sonucu kıymetin cari piyasa değerinin
altında elden çıkarılmasıdır” (2010:2). Bankaların mevduat çekiliĢlerini karĢılamak ve
vadesi gelen diğer yükümlülükleri ödemek için likiditeye ihtiyaçları vardır. Eğer bir
finansal kurum yeterli likiditesi olmadığı için kısa vadeli yükümlülüğünü yerine
getiremezse, uzun dönemde karlı durumda bile olsa firma iflas edebilir. Erdoğan,
bankaların kasalarında çok az miktarda çoğu kerede yasal zorunluluklar kadar likit
bıraktığını, topladıkları kaynağın büyük bir kısmını kredi ya da diğer yatırım araçlarına
yönlendirmesi ile mevduat çekiliĢlerinin karĢılama gücünü azalttığını ileri sürmektedir
(2002:23). Bankaların likidite durumlarının yönetilmesi zaten kolay olmayan bir
süreçtir. Parasız‟a göre yeterli likidite bulundurmamanın maliyeti; aktifleri nakde
çevirirken uğranılan kayıp, kısa vadeli borçlanmanın getirebileceği yüksek maliyet,
müĢteri taleplerinin geri çevrilmesi halinde kaybedilecek itibardır. Buna karĢılık fazla
likidite bulundurmanın maliyeti, getirili aktiflerden elde edilebilecek gelirden mahrum
kalmaktır (Parasız, 2005:82).
Bankacılıkta likidite riski özellikle kısa vadeli varlıklarının yine kısa vadeli
taahhütlerini karĢılayamama durumunda ortaya çıkar. (Çelik, 2001, 62)
Mevduat
sahiplerinin kısa vadeleri tercih ederken, yatırım sahiplerinin yüksek enflasyon
beklentileri ve belirsizliğin yönlendirmesiyle daha uzun vadeleri araması, Türk
bankacılık sektörünün aktif ve pasiflerinin vade yapılarında yansımalara neden olduğu
görülmektedir. Dolayısıyla sektördeki bankalar, likidite riskine daha duyarlı hale
gelmiĢlerdir (Yıldırım,2004).
Kapanan bankalardan Bank Ekspres, 1994 krizinden sonra girdiği ilk likidite
krizinden yakın izleme döneminde aldığı önlemlerle kurtulmuĢ, ancak hakim ortak
istismarı ve banka sahibinin adının karıĢtığı spekülasyonlar etkisi ile girdiği ikinci
likidite krizinden kurtulamayarak fona devredilmiĢtir (TMSF1,2009:23-25) Likidite
riskine önemli bir örnek ise Demirbank‟tır. Aslında Demirbank likidite riskinden
kaynaklanan krize aldığı faiz riski nedeniyle maruz kalmıĢtır. Kasım 2000 tarihinde
115
Demirbank'ın maruz kaldığı olay, özü itibarıyla bir likidite krizi olup çok kısa süre
içerisinde piyasa koĢullarının değiĢmesi nedeniyle Banka, varlıkları ile çok kısa vadeli
yükümlülüklerini karĢılayamayacak duruma düĢmüĢtür (TMSF4:32). Nitekim aynı
rapora göre likidite sıkıntısını artıran bir diğer unsur da Banka hakkında yayılan
spekülasyonlar nedeniyle yaĢanan mevduat çekiliĢleri olmuĢtur (2009:90).
Ulusalbank da, Demirbank gibi aynı dönemde kaynaklarını DĠBS‟ne plase
etmiĢtir. Banka artan faiz oranları nedeniyle düĢük kazanç elde ettiği DĠBS yüksek
faizden fonladığı için kaynak sıkıntısına düĢmüĢ ve likidite krizine girmiĢtir. Bankada
likidite sorunu son bulmamıĢ, olaylardan bir Ģekilde haberdar olan piyasaların olumsuz
yaklaĢımıyla mudilerin mevduat çekme talepleri karĢılanamamıĢ ve banka bir süre sonra
fona devredilmiĢtir (TMSF22,2009). Diğer bir örnekte ise EGS Bank ise hakim ortağa
aktarılan kaynaklarla likidite krizine girmiĢtir (TMSF6,2009). Fona devredilen diğer
bankaların tamamında da likidite krizi yaĢanmıĢ olduğu not edilmelidir. Ancak bu
krizlerin nedeni bildiğimiz anlamdaki likidite riskinden ziyade kötü niyetli iĢlemlerin
bankanın aktifini donuklaĢtırarak likit kaynakların sorumsuzca tüketilmesinden
kaynaklanmaktadır.
3.4.2.2. Faiz Riski
Genel tanımıyla faiz yada faiz oranı riski bir menkul kıymetin fiyatındaki yada
piyasa faiz oranlarındaki değiĢmenin neden olduğu gelir kaybıdır. Faiz oranı riski
yalnızca bonolarla değil aynı zamanda finansal kurumların bilançolarıyla da ilgilidir.
Örneğin tasarruf ve ödünç birliklerinin mevduatlar (pasifleri ) karĢılığında ödedikleri
faiz oranları ipotek ödünçlerinden (aktifler) elde ettikleri getirilerden daha hızlı artabilir.
Bu durumda söz konusu kurumun gelirlerinde önemli düĢüĢler meydana gelebilir
(Parasız, 2005: 82). Çelik‟e göre faiz riski, aktif kalemleriyle pasif kalemleri arsında
vade ya da faiz bazında bir uyumsuzluk olması veya değiĢken faizli mali
yükümlülüklerin gelecekteki nakit akımlarının, gelir–gider üzerinde belirsizliğe yol
açması halinde ortaya çıkar (2001, 62).
Türk bankacılık sektörünün, kısa vadelerde faize duyarlı pasiflerinin faize
duyarlı aktiflerinden daha fazla olması, yabancı kaynakların varlıklara göre daha kısa
116
sürelerde,
yeniden
fiyatlandırılması
sonucunu
doğurmaktadır.
Varlık
ve
yükümlülüklerin yeniden fiyatlama dönemlerindeki bu uyumsuzluk, aktif ve pasiflerin
faiz oranı değiĢikliklerine karĢı olan duyarlılıklarını arttırmaktadır. (Erçel, 2000a, 6869). Diğer yandan bankalar, faiz oranlarının artma eğilimi gösterdiği dönemlerde, repo
yoluyla düĢük faiz getirili kamuya ait menkul kıymetlerini, daha yüksek getirili
olanlarla değiĢtirmek suretiyle, faiz riskini kontrol altında tutmaya çalıĢmaktadırlar.
Faiz riski iyi yönetilmediği takdirde sonuçları bir banka için yıkıcı olabilir. Bu
konuda bankacılık tarihimizdeki en belirgin örnek Demirbank‟tır. Mali yapısında
önemli bir zafiyet görülmeyen Demirbank 2000 yılından önce kaynaklarını kredi olarak
değerlendirmek yerine farklı bir aktif yönetimi anlayıĢı benimsemiĢtir. Aktif
yönetiminde kredi riski açısından risksiz varlık kabul edilen DĠBS plasmanı yapmak
Ģeklinde bir politika benimseyen Bankanın DĠBS ağırlıklı aktif yapısı, krizde faiz
riskine maruz kalmıĢtır. ( TMSF4,2009:32). Bankanın daha önceki dönemlere iliĢkin
verilerine bakıldığında; özkaynak sorununun bulunmadığı, özkaynaklarının mevcut iĢ
hacmini desteklemekte yeterli olduğu, Bankanın kaynak kullanım politikalarının
faaliyet dönemindeki piyasa koĢullarında olumlu sonuçlar doğurduğu düĢünülmektedir.
Ancak faizlerin arttığı kriz döneminde, faize duyarlı bilanço kompozisyonu nedeniyle,
Bankanın likidite ve fonlama maliyetinde önemli artıĢlar yaĢanmıĢtır (TMSF4,2009:42).
Banka uğradığı zarar ve ardından yaĢadığı likidite krizi nedeniyle Fona devredilmiĢtir.
Demirbank yönetemediği faiz riski nedeniyle kapanmıĢtır.
Benzer bir Ģekilde Demirbank gibi riski düĢük DĠBS‟ne yatırım yapan Ulusal
Bank Hazinenin 1999 yılında ihraç ettiği faiz oranı düĢük DĠBS'lerde önemli bir pay
sahibi olmuĢtur. Ulusal Bank, söz konusu menkul kıymetleri büyük ölçüde repo ile geri
kalan kısmını da bankalararası mevduat ve yurt dıĢından alınan kredilerle fonlamıĢtır.
DĠBS portföyünün çok kısa vadeli fonlarla yönetilmesi mali bünyenin faiz oranlarına
olan duyarlılığını artırmıĢtır. Bankanın düĢük faiz oranlarından satın aldığı devlet tahvili
ve hazine bonolarını 2000 yılının Kasım ve Aralık ayları ile 2001 yılının ġubat ayında
yüksek rakamlara ulaĢan faiz oranlarından fonlamak zorunda kalması bankayı önemli
bir faiz zararına uğratmıĢtır. Biriken zarar nedeniyle özkaynakları eriyen Ulusalbank da
fona devredilmiĢtir.
117
Bankacılık tarihimizde faiz riski nedeniyle kapanan diğer bir banka da
Sitebank‟tır. Bankanın 2001 tarihli mali tablolarına göre zararı, toplam aktiflerinin %
60ı kadardır. Bu zararın temel kaynağı ise aktifinin % 40‟ına yaklaĢan 45 milyon TL
tutarındaki mevduat faizleridir. Mevduat faizlerinin bu derece yüksek olmasında,
mevduatın az sayıda mudi üzerinde yoğunlaĢmıĢ yapısının yanında, ekonomide yaĢanan
Kasım 2000 ve ġubat 2001 krizlerinde likidite baskısıyla karĢılaĢmamak için katlanılan
yüksek fonlama maliyeti önemli etken olmuĢtur. Banka faiz riskine maruz kalmıĢ ve
bunun sonucunda ettiği zarar nedeniyle özkaynaklarını kaybederek, yükümlülüklerini
karĢılayamadığından fona devredilmiĢtir.
3.4.2.3. Kur Riski
Kur riski ya da diğer adıyla yabancı döviz riski bir finansal kurumun
kazançlarında ya da değerinde döviz kurundaki dalgalanmalardır.Birçok finansal kurum
ya kendi hesabına ya da müĢterilerinin namına yabancı para alım satımı yapar. Diğer
ülkelerin kredi piyasalarına doğrudan yatırım yaparlar ya da dolaylı finansal haklar
satarlar.Uluslararası ekonomik koĢullarda meydana gelecek değiĢmeler çeĢitli ülke
paralarında dalgalanmalara neden olabilir.Bu dalgalanmalar finansal kurumların, para
pozisyonlarına göre kazanç ya da kayıp elde etmelerine neden olur (Parasız, 2005:83).
Kur riski, yabancı paraya dayalı iĢlemlerde, yabancı paraların yerli paraya ya da
birbirlerine karĢı değerlerinin değiĢmesi halinde ortaya çıkmakta, sonuçta bu da kar
veya zarara yol açmaktadır. Kur riskine iliĢkin olarak, Türk Lirası, faiz oranları ile Türk
Lirası‟nın nominal değer kaybı arasındaki fark, bankaların döviz cinsinden kaynaklarını,
Türk Lirası veya alternatif yatırım araçlarına dönüĢtürmesinin en büyük nedenidir.
Kur riski 1980 öncesi dönemde kapanan bankalar için söz konusu değildir.
Bankaların kambiyo iĢlemleri bu dönemde oldukça sınırlıdır ve Türk Parasını Koruma
Kanunu gibi çeĢitli mevzuat ve konvertibilitenin olmaması gibi nedenlerle bankaların
önemli bir kur riskine girmesi zaten mümkün değildir.
Türkiye‟de kur riskine bağlı
açık pozisyon izleme uygulaması 1985 yılında baĢlamıĢtır (Yıldırım, 2004). Sabit kur
sisteminde yada kurların artmayacağı beklentisinde olan bankalar yabancı para
cinsinden borçlanıp, TL üzerinden plase ederek kazanç elde etme yoluna gider. Bu
118
Ģekilde açık pozisyonda iken kurlarda oluĢabilecek dalgalanmalar aktif pasif dengesini
tamamen bozarak bir bankanın büyük zarar uğramasına hatta iflas etmesine neden
olabilir. Özellikle kriz dönemlerinde idarecilerin etkin risk yönetimi yapmamaları ve
gereğinden fazla risk yüklenmeleri, aĢırı kur riski almaları bankaları kolaylıkla
batırabilir (Bahadır, 2007b).
Nitekim, Marmarabank, Impexbank, Türk Ticaret Bankası ve Sitebank‟ın
kapanmasında kur riski önemli bir rol oynamaktadır (TMSF14,TMSF11,TMSF20
veTMSF16,2009) Bu bankalardan Marmarabank denetleyici kurumlar tarafından
yapılan uyarılara rağmen 1994 yılında da açık pozisyon uygulamasına hileli iĢlemlerle
gizlenmek suretiyle devam edilmiĢtir. Bu durum 1994 yılının ilk aylarında döviz
kurlarında meydana gelen artıĢlar yüzünden önemli ölçüde kambiyo zararına sebebiyet
vermiĢtir. Kur riski yükümlülüğüne uymayarak büyük miktarda açık pozisyon tutan
Impexbank ise 1994 yılının ilk ayından itibaren ortaya çıkan döviz kurlarındaki büyük
artıĢlar nedeniyle önemli ölçüde kambiyo zararına maruz kalmıĢ, yurt içi ve yurt dıĢı
taahhütlerini karĢılamada güç duruma düĢmüĢtür. Bu durum ise Bankanın
kapanmasında önemli bir rol oynamıĢtır. Aynı Ģekilde Türk ticaret bankası da kaynak
ihtiyacını karĢılamak amacıyla yoğun Ģekilde açık pozisyon uygulamasına yönelmiĢ,
özellikle 1994 yılında döviz kurlarında yaĢanan artıĢ nedeniyle de yüksek tutarda
kambiyo zararına maruz kalmıĢtır. Bankanın kapanmasının önemli nedenlerinden biri
de kur riski nedeniyle uğradığı zarardır (TMSF20,2009)
3.4.2.4. Kredi Riski
Finansal kurumlar veya bankalar ödünç verdiği ya da bir borç menkul kıymetine
yatırım yaptığı zaman, bir kredi riskiyle (geri ödememe riski) karĢılaĢabilir. Çünkü
finansal kurum ödünç verirken, ödünç alıcının gelecekte borcun faizini ya da ana
parasını vadesinde ödememe olasılığını kabul etmektedir (Parasız,2005:82) Bu risk,
ödemelerin kısmen dahi olsa gecikmeli yapılma ihtimalini de kapsar. Yani kredi riski,
borçlunun akdi yükümlülüklerini yerine getirememesi veya getirmek istememesi
durumunda ortaya çıkar. Böyle bir durum, bankada nakit akıĢı problemlerine neden
olacağından, risk gerçekleĢmiĢ ve belirsizlik doğmuĢ olur. Kredi riski yalnızca nakdi
kredi kullanımında değil, bankanın kredi iliĢkisi nedeniyle gireceği her türlü taahhüt
119
için de oluĢabilir. Kredinin ne sebeple olursa olsun ödenmemesi, bankanın aktifini de
donuk hale getirir; kısa vadeli alacaklarını uzun vadeli alacak haline döndürerek nakit
akıĢını aksatır ve bankanın likiditesini negatif yönde etkiler. Ödenmeyen kredinin
miktarı yüksekse, bankanın kredibilitesini de azaltarak likidite açısından ikinci bir
negatif etki daha yapar (Yahyaoğlu,2010).
Türk Bankacılık tarihinde ise kredi riski, nedenleri itibarıyla literatürdeki
tanımından farklıdır. Özellikle
TMSF tarafından kapatılan bankaların büyük bir
çoğunluğu ödenmeyen kredilerin banka aktif yapılarını bozmalarından etkilenmiĢtir.
Ancak burada ödenmeyen kredilerin tamamına yakını hakim ortaklara ve iĢtiraklerine
yasal sınırlara uymadan verilen kredilerdir. Bu kredilerin geri ödenmeleri bankalar için
önemli değildir. Çünkü bu bankaların zaten varoluĢ amacı kötü niyetli plasmanlarla
banka kaynaklarının ortaklara transfer edilmesidir. Bununla birlikte söz konusu
bankaların bir kısmının hakim ortaklarına doğrudan ve dolaylı olarak verdikleri krediler
haricinde verdikleri kredilerin de bir kısmının sorunlu olduğu görülmektedir. Burada
bankanın normal yollardan piyasadaki firmalara verdikleri kredileri de yönetememiĢ
oldukları veya tahsis sürecinde basiretli davranmadığı ileri sürülebilir. Bu bağlamda,
TMSF raporlarında bankaların fona devir nedenleri baĢlıkları incelendiğinde
Bayındırbank, Kentbank, Ġnterbank, Ġktisat Bankası, TariĢbank ve YaĢarbank‟ın ortaklar
haricinde verdikleri kredilerin de ödenmediği görülmektedir. Benzer bir Ģekilde Esbank,
kredi verdiği kamu kurumlarının borçlarını ödeyememesi ve 3291 Sayılı Kanun ile
KĠT'lerin bankalara olan borçlarının konsolidasyonu sonucu, Et ve Balık Kurumu,
Çaykur
ve
Yem
Sanayii'den
önemli
miktardaki
alacağını
tahsil
edememiĢtir(TMSF7,2009:36). Pamukbank ise hakim ortağı olan Çukurova Grubu‟ndan
tahsil edemediği alacakların yanı sıra, Fiskobirlik'e kullandırılmıĢ olduğu kredileri
yıllarca tahsil edememiĢtir. Hazine ödenmeyen bu kredilerin 2000 yılında özel tertip
DĠBS ihraç edilmek suretiyle karĢılanmasını önermiĢtir. TMSF‟ye göre Fiskobirlik
kredilerinin, sermaye yeterliliği standart rasyosu ve Pamukbank'ın Fona devir kararı
üzerinde herhangi bir etkisi olmamıĢtır (TMSF15,2009:42). Ancak bankanın uzun süre
boyunca donuk kalan bu kredilerden uğradığı zarar büyük olmuĢtur.
Fon tarafından kapatılan bankaların büyük bir çoğunluğu ödenmeyen krediler
nedeniyle iflas sürecine girmiĢlerdir. Ancak bu kredilerin tamamına yakını hakim ortak
120
istismarı olarak değerlendirildiğinden, literatürde tanımlandığı hali ile bir kredi riski
nedeniyle kapanan bir banka olduğunu söylemek zordur.
3.4.2.5. Operasyonel Risk
Bankalarda operasyonel risk BDDK‟nin tanımına göre, banka içi kontrollerdeki
aksamalar sonucu hata ve usulsüzlüklerin gözden kaçmasından, banka yönetimi ve
personeli tarafından zaman ve koĢullara uygun hareket edilememesinden, banka
yönetimindeki hatalardan, bilgi teknolojisi sistemlerindeki hata ve aksamalar ile deprem,
yangın ve sel gibi felaketlerden veya terör saldırılarından kaynaklanabilecek zarar
olasılığıdır (2006:1). Yahyaoğlu‟na göre ise operasyonel risk, kurum politikalarının,
yöntemlerinin ve güvenilirliğinin yetersizliği ile kanunların, mevzuatın, politik durumun
ve iĢ ortamının değiĢmelerinden kaynaklanan risktir (2010:3). Bankacılıkta iĢlem adet
ve montanların sürekli artması ve yeni ürün, yöntem ve teknolojinin uygulanması
nedeniyle, etkin bir entegre risk yönetiminin uygulanmasında operasyonel riskin
yönetilmesi çok önem kazanmıĢtır. Operasyonel riskin en önemli kaynağı iç kontrolün
eksik, yanlıĢ veya hiç uygulanmamasıdır. Ġç kontroldeki zayıflık, hatanın, suistimalin
veya hizmet aksamalarının önlenememesine neden olur. Operasyonel riskler grubu
içinde, bilgi iĢlem hatası ve bilgisayar saldırısı risklerinden de söz edilebilir
(Yahyaoğlu,2010).
Literatürde yurtdıĢındaki bankalarda bazı büyük usulsüzlükler, banka iflaslarına
neden olmuĢtur. Daiwa Bank ve iflas etmiĢ olan Barings Bank‟ta gerçekleĢmiĢ olan
usulsüz alım satım iĢlemleri büyük operasyonel risklere örnek olarak gösterilmektedir.
Son dönemde ise uluslararası düzeyde faaliyet gösteren bir bankada, bu örneklerden
daha büyük tutarlı ve yüz yılın finans skandalı olarak nitelendirilen bir operasyonel risk
yaĢanmıĢtır. 2008 yılının baĢında, Societe Generale Bank‟ta Jerome Kerviel tarafından
yapılan ve aylarca fark edilmeyen yetkisiz vadeli iĢlemler sonucu 4,9 milyar Euro‟luk
zarar gerçekleĢmiĢtir. Türkiye‟de HSBC Bank Genel Müdürlük Binasına 20 Kasım
2003‟de yapılan bombalı saldırı ve hesapların kayıt dıĢına alınması ile gerçekleĢtirilen
usulsüz uygulamaların yaĢandığı Ġmar Bank olayı iyi birer operasyonel risk örneğidir
(Uysal, 2009:73). Bununla birlikte Türk Bankacılık sektöründe sadece operasyonel risk
nedeniyle kapanan bir banka bulunmamaktadır.
121
3.4.3. Rekabet Nedeniyle Bankaların Kapanması
Bankacılık sektöründe rekabet, doğrudan doğruya maliyetleri etkileyen en
önemli unsurlardan biridir. Mali piyasalardaki düzenlemelerin azaltılması ve tanıtılan
yeni finansal ürünler ticari bankaların faaliyet alanlarını ve sunabilecekleri hizmetleri
geniĢletirken, bu kurumların üzerindeki rekabet baskısını da arttırmıĢtır. Yoğun rekabet
ortamı fon maliyetlerini yükseltirken, müĢteriler de daha fazla getiri sağlayan kurumlara
yönelmiĢlerdir. Rekabette fiyat dıĢında hizmet kalitesi, hizmetin çeĢitliliği, yapısı,
müĢterinin gereksinimlerini karĢılayan hizmetlerin sunulması, teknoloji, reklam gibi
unsurlar da önemlidir. Bankacılık sektöründeki
pazar büyümesi azaldıkça, sabit
masraflar yükseldikçe, kredi müĢterilerinin özellikleri farklılaĢtıkça ve bu hizmetlerin
önemi arttıkça bankalar arasındaki rekabet artmaktadır. (Yıldırım 2004:4-6). Bankacılık
tarihimizdeki geliĢmeler incelendiğinde bankaların rekabet nedeniyle kapanması iki
Ģekilde gerçekleĢtiğini söyleyebiliriz: 1) Oligopolcü yapı nedeniyle küçük bankaların
piyasada varlık gösteremeyerek kapanması, 2) Rekabet nedeniyle düĢen karlılık ve
azalan pazar payının bankaları birleĢmeye zorlaması.
Birinci durumda, sektördeki birkaç büyük bankanın pazar paylarının büyük
olması ile ortaya çıkan oligopolcu yapı, küçük bankaları rekabet açısından zor durumda
bırakabilir. Bu durumda rekabet edemeyen bankaların
faaliyet alanı kalmamıĢtır.
Özellikle tek veya az Ģubeli yerel banka, bulunduğu bölgede Ģube açan bankalarla
rekabet edemez. Ziraat Bankası, ĠĢ Bankası ve Türk Ticaret Bankası‟nın 1930‟larda
piyasaya hakim olması, sermaye, personel ve teĢkilat olarak güçlü olan bu bankalarla
rekabet edemeyen çok sayıda yerel bankanın kapanmasına yol açlıĢtır. Örneğin 1938
yılında büyük ölçekli dokuz adet kamu ve özel ticaret bankasının toplam 122,9 milyon
TL ödenmiĢ sermayesine karĢın, 32 adet yerel bankanın toplam ödenmiĢ sermayesi 6,5
milyon TL‟dir. Söz konusu tarihte büyük bankaların toplam 319 Ģubesine karĢı yerel
bankalar 13 Ģube ile hizmet vermektedir. Nitekim diğer faktörlerin yanı sıra, rekabet
alanındaki bu eĢitsizlik nedeniyle onlarca yerel banka 1930-1946 döneminde faaliyetine
son vermiĢtir.
122
Ġkinci durumda ise, rekabet nedeniyle pazar payı azalan ve kar marjı azalan
bankanın, baĢka bir banka ile birleĢerek kapanması bir ölçüde zorunlu hale gelir.
BirleĢmeden doğacak sinerji ve mali güçlenmenin yeni oluĢan bankanın veya
bünyesinde birleĢilen bankanın rekabetçi gücünü arttıracağı umulmaktadır.
Planlı
dönemde birleĢerek kapanan bankalar, aslında sektörde rekabetin yoğunlaĢması
nedeniyle zayıflayan küçük bankaların yerine mali yapısı kuvvetli büyük bankalar
oluĢturmak amacına hizmet etmiĢlerdir. Bu dönemde Ankara Halk Sandığı, Ġstanbul
Halk Sandığı ve Ġzmir Halk Bankası Sandığı‟nın Halk Bankası‟na devredilmesi, Türk
Ekspres Bankası ve Buğday Bankası da Anadolu Bankası adı altında, Muhabank ve
Tümsubank‟ın Türkiye BirleĢik Tasarruf ve Kredi Bankası olarak birleĢmelerinin bu
bankaların mali bünyelerini güçlendirerek daha rekabetçi hale gelmesini sağladığı
düĢünülebilir. Ancak finansal piyasaların güçlenmediği ve ekonominin görece durgun
olduğu bu dönemde sadece mevduat toplamaya
yönelik sınırlı bir
rekabet söz
konusudur. Bankaları birleĢmeye yönlendiren en önemli güdü olan finansal rekabet
80‟li yıllara kadar ülke içinde uzun süre hissedilmemiĢtir. Yüksek kamu borçlanma
gereği nedeniyle piyasaya fon talebi ile giren kamuya yüksek faizle sağlanan plasmanlar,
Türk bankacılık sektöründeki bankalar için oldukça yüksek karların elde edilmesini
sağlamıĢtır. Piyasada zaten neredeyse tüm fonlara talip olan bir devlet varken bankalar
birbirleriyle yoğun bir satıĢ ve pazarlama rekabetine girme gereğini hissetmemiĢlerdir
(Cihangir, 2004:5).
Ancak 1980 sonrasındaki liberal politikalar, 1990‟larla birlikte küreselleĢen
finans dünyası ve serbest sermaye hareketleri Türk Bankacılık Sektöründe de ulusal ve
uluslar arası rekabeti gittikçe artırmıĢtır. Bu dönemde artmaya baĢlayan rekabet
bankaların kar marjlarını düĢürdüğü için, mali yapılarını ve verimliliklerini de olumsuz
etkileme sürecine girmiĢtir. Bu kapsamda rekabetçi yapıyı güçlendirmek için devlet
eliyle yapılan bir birleĢtirme ise kamu sermayesinin ağırlıklı olduğu Anadolu Bankası
ile Emlak Kredi Bankası‟nın Emlak Bankası olarak konsolide edilmesidir. Bankalar
2000‟li yıllarla beraber devleti fonlayarak elde ettikleri kazançların azalmasıyla birlikte,
rekabetçi oranlarla
kredi ve diğer ürünlerin pazarlanmasına yönelmiĢlerdir. Bu
dönemde faiz kazançları düĢmeye baĢlamıĢtır.
Yayla‟ya göre bankaların faiz
kazançlarının azalmasında önemli bir neden de Avrupa Birliği üyelik süreciyle Türk
bankacılık sektörüne yurt dıĢı yerleĢik finans gruplarının gösterdiği ilgi nedeniyle,
piyasa paylarını ve dolayısıyla marka değerlerini artırmak isteyen küçük ve orta ölçekli
123
bankaların (takipçi grup) rekabet etmede çok istekli olmalarıdır (2005:55).
Bu
bankaların rekabet güçlerini ve piyasa paylarını artırmanın en hızlı yolu ise
konsolidasyondur. Rekabetin yoğun olmadığı dönemlerde verimsiz bankalar ayakta
kalabilirken, rekabetin yoğunlaĢtığı dönemlerde kâr marjlarında oluĢan daralmalar
bankaların ayakta kalabilmelerini güçleĢtiren olumsuz bir etken olmuĢtur (Cihangir,
2004:25). Bu doğrultuda bir çok bankanın diğer bankalar tarafından satın veya devir
alındığı ve alınan bankanın birleĢme sonrası tüzel kiĢiliğinin sona erdiği görülmektedir.
Son on yıllık birleĢmeler incelendiğinde Bank Ekspres‟in, Tekfenbank tarafından;
Körfezbank‟ın, Osmanlı Bankası tarafından; Demirbank‟ın HSBC tarafından;
Sümerbank‟ın ise Oyakbank tarafından devir veya satın alınarak kapanmıĢ olduğu
görülmektedir.
Bu satın almaların yanı sıra , Türk bankacılık sektöründe bu kapsamda gönüllü
bir banka birleĢmesi yaĢanmıĢtır. Cihangir‟e göre,
Türkiye‟de durumları bozulan
bankaların tasfiyesi amaçlı kamu zorlamasıyla yapılanlar dıĢında, tek gönüllü birleĢme
2001 yıl sonunda gerçekleĢtirilen Garanti Bankası ile Osmanlı Bankası‟nın
birleĢmesidir
(2004:231).
Ancak
bu
birleĢmeden
beĢ
yıl
sonra
bankacılık
sektörümüzdeki en önemli birleĢme Koçbank ve Yapı Kredi Bankası A.ġ. arasında
gerçekleĢmiĢtir. Her iki birleĢmede de asıl amaç bankanın büyütülerek rekabet gücünün
artırılmasıdır. Bu geliĢmeler ıĢığında Türk bankacılık sektöründe rekabetin bankaların
kapanmasında etkili olduğu söylenebilir.
3.4.4. Ekonomik Krizlere KarĢı Koyamama Nedeniyle Bankaların
Kapanması
Turgut‟un diğer tanımlardan yaptığı derlemesine göre, ekonomik anlamda kriz,
önceden bilinmeyen ya da öngörülemeyen bazı geliĢmelerin makro düzeyde devlet,
mikro düzeyde ise firmaları ciddi olarak etkileyecek sonuçlar ortaya çıkarması anlamına
gelmektedir (2007:35). Kriz, herhangi bir mal, hizmet, üretim faktörü veya finans
piyasasındaki fiyat ve/veya miktarlarda kabul edilebilir bir değiĢme sınırının ötesinde
gerçekleĢen Ģiddetli dalgalanmaları ifade etmektedir (Kibritçioğlu, 2001:174).
Ekonomik krizleri para krizleri, bankacılık krizleri, dıĢ borç krizleri ve sistemik finansal
krizler olarak bölümlendirmek mümkündür (Turgut,2007;36). Üstelik bu ekonomik kriz
124
türleri, birbirinden bağımsız olmayıp, birçok durumda farklı alanlarda baĢlasalar bile
birbirlerini etkilemektedir. Finansal piyasalarda hızlı geliĢim nedeniyle öngörülemeyen
kırılganlıklar her konjonktürde devam etmektedir. Makro ekonomik göstergelerde
yaĢanan sorunlar, finansal piyasalara yansıdığında ya da tam tersi gerçekleĢtiğinde
Ģiddetli krizler kaçınılmaz olmaktadır.
Kriz sırasında bankalar bir çok güçlüklerle karĢılaĢmaktadır. Ancak en önemli
tehlike, güven eksikliği ve mevduat sahiplerinin paniğe kapılması gibi nedenlerle
mevduat çekiliĢlerinin yaĢanmasıdır.
karĢısında, tasarruf sahiplerinin vadesi
Makro ekonomik herhangi bir dengesizlik
dolmadan mevduatlarını çekmek istemeleri
durumunda, bankalardan ayırdığı karĢılıkların üzerinde meblağlar talep edilebilmektedir
(Erdoğan, 2002:23). Bu durumda banka taahhütlerini yerine getiremez duruma gelebilir.
Bankaların sermayelerini kaybetmelerine neden olacak diğer bir tehlike ise yaygınlaĢan
kriz nedeniyle kredi verdikleri iĢletmelerin kredilerini geri ödeyememeleridir. Bu
durumda da bankanın aktifi donuklaĢır ve sermayesini kaybetmeye baĢlar. Her iki
durumda da bankanın kapanmasına yol açabilecek geliĢmeler yaĢanabilir.
Dünya‟da ve Türkiye‟de yaĢanan önemli ekonomik krizlere bakıldığında, 1980
öncesindeki krizlerin daha çok makro ekonomik konjonktüre bağlı geliĢen krizler
Ģeklinde geliĢtiği görülmektedir. Bundan sonraki krizler makro ekonomik bir nedenle de
çıkmıĢ olsa bile finansal piyasalara hızla yansımıĢlar, bazen de doğrudan finansal
piyasalardan kaynaklanan nedenlerle vuku bulmuĢlardır.
Türk bankacılık sektörü daha öncede değinildiği gibi ilk olarak 1929 yılında
baĢlayan Dünya Ekonomik Krizinden etkilenmiĢtir. TBB‟ye göre Dünya Ekonomik
Krizi sonucu tarım sektöründe gelirlerin düĢmesi ve ticari faaliyetlerin azalması,
1930‟lu yılların baĢlarında, tek Ģubeli yerel bankaların büyük bir bölümünün
kapanmasına neden olmuĢtur (2008:5). Bu bankaların faaliyetlerini durdurduğu bilinen
bir kısmının kapanıĢ nedeni ile ilgili literatürde net bir bilgi yoktur. Ancak, bu kriz
sonrasında kapanan Bankaların tamamının yerel ve küçük ölçekli olması dikkat
çekicidir. Dünya Ekonomik Krizinin etkilerinin sürdüğü 1929-1939 döneminde kapanan
yerel bankalar Tablo 17‟de verilmiĢtir.
125
Tablo 17. 1929 Dünya Ekonomik Krizi Sonrası
Kapanan Yerel Bankalar
Bankanın Adı
KuruluĢ KapanıĢ
Üsküdar Bankası
1929
1933
Ġktisat Anonim ġirketi
1918
1933
Ġstanbul Bankası
1911
1934
Karaman Çiftçi Bankası
1925
1934
Ġstanbul Esnaf Bankası
1925
1934
Aksaray Halk Ġktisat Bankası
1926
1936
Kayseri Milli Ġktisat Bankası
1933
1937
Trabzon Bankası
1928
1937
Karadeniz Bankası
1928
1937
Karaman Milli Bankası
1913
1937
Kastamonu Bankası
1930
1938
Diyarbakır Bankası
1931
1939
KırĢehir Ticaret Bankası
1931
1939
Niğde Çiftçi ve Tüccar Bankası
1926
1940
Mersin Ticaret Bankası
1929
1940
Ermenek Ahali Bankası
1927
1940
Kaynak: Akgüç (1971,s:28 ve 32) ve TCMB Bültenleri
Tablo 17‟deki bankalardan Üsküdar Bankası‟nın Adapazarı Türk Ticaret
Bankası ile birleĢerek kapanması, Akın ve Kılıç‟a göre yaĢanan ekonomik bunalım
nedeniyle gerçekleĢmiĢtir (2008:234). Ġstanbul‟daki yerel bir banka olan Ġktisat Anonim
ġirketi de 1929 iktisadi Buhranın etkisiyle zarar etmeye baĢlamıĢ ve tasfiyesine karar
verilmiĢtir (Ökçün,226).
Diğer yandan bu dönemde kapanan yerel bankaların
tamamının kredi, özkaynak, iĢtirak ve mevduat gibi mali verileri 1930‟dan itibaren
sürekli azalan bir trend göstermiĢ ve bu bankaların
faaliyetleri sona ermiĢtir
(Yılmaz,2007). Bu nedenle tabloda verilen 16 yerel bankanın 1929 Ekonomik Krizi
nedeniyle kapandığı ileri sürülebilir.
Bu krizden sonra, bankacılık sektörünü etkileyen ikinci önemli kriz 1958‟de
yaĢanmıĢtır. Döviz ve mal kıtlığı, düĢen milli üretim ve artan enflasyonla beraber 4
Ağustos 1958‟da açıklanan istikrar paketi ve % 221‟e varan devalüasyon Türk
Ekonomisini resesyona sokmuĢtur (Yardımcıoğlu ve Genç,2009: 3-4). YaĢanan
ekonomik daralma ve bozulan gelir dağılımı ile birlikte Türk Bankacılık sektöründe bir
çok kapanma yaĢanmıĢtır. Yazarlara göre bu dönemde (1959-1962) kriz nedeniyle
126
çoğunluğu yerel olan 11 banka iflas etmiĢ, iki banka 13 da birleĢtirildikten sonra
millileĢtirilmiĢtir.
Kazgan‟a göre bu kriz nedeniyle yedi banka batmıĢtır: Sanayi
Bankası, Esnaf-Kredi Bankası, Doğubank, Türkiye BirleĢik Tasarruf ve Kredi Bankası,
Tutum Bankası, Raybank, Türkiye Kredi Bankası (2007:19). Ancak yazarın Konya
Ġktisadi Milli Bankası, Akseki Ticaret Bankası, AkĢehir Bankası, Niğde Bankası ve Bor
Zürra ve Tüccar Bankası‟ndan oluĢan dört yerel bankayı bu gruba dahil etmediği
görülmektedir. Yerel
bankalar dahil olmak üzere 1958 ekonomik krizi nedeniyle
kapanan bankalar Tablo 18‟de verilmiĢtir.
Tablo 18. 1958 Krizi Nedeniyle Kapanan Bankalar
Bankanın Adı
KapanıĢ
Konya Ġktisadi Milli Bankası
1959
Akseki Ticaret Bankası
1959
Türkiye Eski Muharipler Bankası (MuhaBank)
1959
Türkiye Muallimler Memurlar ve Subaylar
Bankası (Tümsü Bank)
1959
Niğde Bankası
1960
AkĢehir Bankası
1960
Doğu Bank
1961
Esnaf Kredi Bankası
1961
Bor Zürra ve Tüccar Bankası
1961
Türkiye BirleĢik Tasarruf ve Kredi Bankası
1961
Türk Ekspress Bankası
1962
Buğday Bankası
1962
Petrol krizi olarak da bilinen 1978 Mali Krizi sonrası Türkiye‟de 24 Ocak
kararları ile birlikte finansal piyasalarda faizler serbest bırakılmıĢtır. Ancak özellikle
finansal piyasaların denetimindeki boĢluklardan dolayı bankerlerle faiz rekabetine
giremeyen bankalar zor bir döneme girmiĢlerdir. Finansal piyasaları sarsan ve 1982
yılında patlak veren banker krizinden sonra
bazı bankalar iflas etmiĢ ve
kamulaĢtırılmıĢtır. Kazgan‟a göre 1978‟de baĢlayan krizi izleyen bu krizde çok sayıda
küçük boylu banker, iki adet büyük bankerlik kuruluĢu (Kastelli ve Meban) ve beĢ
banka (Hisarbank, Odibank, Ġstanbul Bankası, ĠĢçi-Kredi Bankası, Bağbank)
kapanmıĢtır. Bu dönemde 1978 Mali Krizi etkileri ve 1982 Banker Krizi nedeniyle
kapanan bankalar, kapanıĢ tarihleri ile birlikte Tablo 19‟da verilmiĢtir.
13
Burada Anadolu Bankası adı altında birleĢtirilen Türk-Ekspres Bankası ve Buğday Bankası
kastedilmektedir.
127
Tablo 19. 1978-1982 Krizleri Nedeniyle Kapanan Bankalar
Bankanın Adı
Ortadoğu Ġktisat Bankası
KapanıĢ
1983
ĠĢçi Kredi Bankası
Hisarbank
1983
1983
Ġstanbul Bankası
1983
Türkiye Bağcılar Bankası (Bağbank)
1984
KüreselleĢmenin ve hızlı finansal geliĢmelerin yaĢanmaya baĢladığı 1990 sonrası
dönemde ise Türk bankacılık sektörü hem yerel hem de küresel krizlerden etkilenmiĢtir.
Bankacılık sektörü; 1991‟de Körfez SavaĢı, 1994‟de devalüasyona sebep olan olaylar
zinciri, 1997‟de Uzak Doğu Krizi, 1998‟de Rusya Krizi, 1999‟da yaĢanan deprem, 2000
Kasım ve 2001 ġubat yıllarında yaĢanan likidite krizleri ile derinden etkilemiĢtir (Akın
ve Kılıç, 2008:234).
Bu krizlerden özellikle bankaların kapanmasına neden olan 1994 Krizi, aslında
bir bankacılık krizidir. Yardımcıoğlu ve Genç‟e göre Hazine‟nin TCMB‟den fonlanması
nedeniyle ortaya çıkan likidite fazlasını dövize çeviren bankalar, açık pozisyonlarını
kapamaya çalıĢmıĢlardır (2009:9-10). Bu talep merkez bankası döviz rezervlerini
eritince Nisan 1994‟de bankacılık tarihimizin en önemli krizlerinden biri yaĢanmıĢtır.
Bu kriz sonrası faiz ve özellikle döviz riski nedeniyle Marmarabank, Impexbank ve
TYT Bank Fon‟a devredilerek kapanmıĢtır.
Türkiye
1994 krizinden sonra Kasım 2000 ve ġubat 2001 tarihlerinde
bankacılık sektörünü sarsan iki önemli kriz daha yaĢamıĢtır. Bankacılık sektörünün
2001 yılındaki toplam zararı özkaynaklarının % 77‟sine ulaĢmıĢtır (TBB,2008:19).
Aslında 1994 yılında baĢlayan ve 2000 ve 2001‟de nükseden krizlerin etkisiyle 19992002 yılları arasında 20 adet banka TMSF‟ce devralınmıĢ ve bir bankanın da iflası
istenmiĢtir. Bu sürecin bir yansıması olarak, kamu müdahalesiyle kapanan bankalar
nedeniyle sektördeki toplam banka sayısı 19 adet azalmıĢtır (Dinçer,2006:13). Bu son
büyük krizin etkisi ile kapanan bankalar Tablo 20‟de verilmiĢtir.
128
Tablo 20. 2001 Krizi Nedeniyle Kapanan Bankalar
KapanıĢ
Banka Adı
Tarihi
Bank Ekspress
2001
Bank Kapital
2001
Demirbank
2001
Ġzmir Esnaf ve Ahali Bankası (Egebank)
2001
Esbank
2001
Selanik Bank-Interbank
2001
Sitebank
2001
Sümerbank
2001
Ulusal Bank
2001
YaĢarbank
2001
Yurtbank
2001
EGS Bank
2002
Etibank
2002
Denizli Ġktisat Bankası
2002
Kentbank
2002
TariĢbank
2002
Toprakbank
2002
Pamukbank
2004
Türkiye Ġmar Bankası
2005
Çaybank-Derbank-Bayındırbank (*)
2005 (1)
(*) 2005 Yılında Birleşik Fon Bankası adını almıştır.
Krizlerden
sonra
banka
sayılarındaki
düĢüĢ
sadece
iflaslardan
kaynaklanmamaktadır. Türk bankacılık sektöründeki merkezileĢme ve birleĢme eğilimi
nedeniyle, sektördeki bankaların sayısı 2000 yılında 61‟den, Aralık 2006 sonunda 33 „e
düĢmüĢtür (Akar ve Çiçek, 2007). Krizler sonrasında bankaların yabancı sermaye
tarafından satın almak için cazip fiyatlara inmesi ve TMSF tarafından yapılan birleĢme
ve satıĢlar nedeniyle Türk bankacılık sektöründeki en fazla birleĢme
yaĢanmıĢtır.
bu dönemde
129
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: ARAġTIRMA BULGULARI VE YORUMLAR
4.1. TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜNDE KAPANMA NEDENLERĠ
AraĢtırmada incelendiği Ģekliyle her bir banka için bulunan kapanma nedenleri
sınıflandırılarak, Türk Bankacılık Sektöründe baĢlangıcından bugüne kadar kapanan
bankalar ve kapanma nedenleri bu bölümde sunulmuĢtur. AraĢtırma sürecinde
kullanılan kapanıĢ tarihi aralıklarına göre altı ayrı bölümde değerlendirme yapılmıĢtır.
Daha sonra bütün bölümlerin kapanma nedenlerine göre toplulaĢtırılmıĢ tabloları
sunularak, araĢtırma bulguları genel olarak yorumlanmıĢtır.
4.1.1. 1930 Yılına Kadar Olan Dönem
Bankacılık tarihimizin ilk döneminde 1913-1930 yılları arasında kapanan
bankaları ve kapanma nedenlerini gösteren Tablo. 21 aĢağıda verilmiĢtir.
Tablo 21. Türkiye'de Kapanan Bankalar ve Kapanma Nedenleri (1930 Yılına Kadar)
Ġtibar-i Milli Bankası
Asya Bankası
Köy Ġktisat Bankası
Milli Ġktisat Bankası
Van Milli Ġktisat Bankası
Ticaret ve Ġtibari Umum Bankası
Emlak ve Ġkrazat Bankası
EskiĢehir Çiftçi Bankası Osm..A.ġ.
Ġtibar ve Ticaret Osmanlı Aġ
Yeterli Bilgi
Yok
Sermaye
Kaybı/ Zarar
Ekonomik
Krizler
Rekabet
Operasyon
Kredi
Kur
Likidite
1913
1927
1928
1928
1929
1929?
1930?
1930
1930
1930
Kötü Niyet
1912
1916
1914
Kayseri Çiftçiler Bankası 1916
1918
1929
1917
1914
1916
1918
Hatalı
Kararlar
KapanıĢ
Tarihi
Aydın Ġncir ve Himaye-i Zürra Osmanlı A.ġ.
Kapanma Tarihindeki
Unvanı
KuruluĢ
Tarihi
Banka Adı
Kapanma Nedeni
Finansal
Diğer Nedenler
Nedenler
Yönetimsel
Nedenler
Faiz
Banka Bilgileri
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
130
Bu dönemde, yani 1930 yılından önce kapanan bankaların faaliyete
geçemediklerinden, sermaye yetersizliğinden ve zarar ettikleri için kapandığı
görülmemektedir.
Bu durumun istisnası gibi görülmekle beraber, ĠĢ Bankası‟na
devredilen Ġtibar-ı Milli Bankası‟nın aslında ĠĢ Bankası‟nın piyasa payını ve
sermayesini güçlendirdiği aĢikardır. Bu nedenle, bankacılık sektörünün genelinde
yaĢanan sermaye yetersizliğinin bu bankanın
kapanmasında etkili olduğu ileri
sürülebilir.
4.1.2. 1930-1945 Dönemi
Bu çalıĢmada kapanmalar açısından incelenen ikinci dönemde kapanan 22 banka
ve kapanma nedenleri Tablo 22‟de sunulmuĢtur.
Tablo 22. Türkiye'de Kapanan Bankalar ve Kapanma Nedenleri (1930-1945)
Türk Ticaret ve Sanayi Bankası
Türkiye Sanayi ve Madin Bankası
Ġktisat Türk A.ġ.
Türkiye Sanayi Kredi Bankası
Üsküdar Bankası
Ġstanbul Bankası
Karaman Çiftçi Bankası T.A.ġ.
Aksaray Halk Ġktisat Bankası
Kayseri Milli Ġktisat A.ġ.
Trabzon Ġktisat Limited
Trabzon Tasarruf ve Ġkraz Sandığı
Ġstanbul Esnaf Bankası
Karaman Milli Bankası Osmanlı Aġ
Kastamonu Bankası
Diyarbakır Bankası
KırĢehir Ticaret Bankası
Niğde Çiftçi ve Tüccar Bankası
Denizbank
Mersin Ticaret Bankası
Ermenek Ahali Bankası
Konya Türk Ticaret Bankası
Konya Ahali Bankası T.A.ġ.
X
X
X
1925 1932
1925 1932
1920 1933
1932 1933
X
1929 1933
1911 1934
1925 1934
1926 1936
X
1933 1936
Karadeniz Bankası
Trabzon Bankası
1928 1937
1928 1937
1925 1938
1913 1938
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
1930 1938
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
1931 1939
X
X
1931 1939
1926 1939
1938 1940
1929 1940
1927 1942
1920 1943
1917 1945
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
Yeterli Bilgi
Yok
Sermaye
Kaybı/ Zarar
Ekonomik
Krizler
Rekabet
Operasyon
Kredi
Kur
Likidite
Kötü Niyet
Hatalı
Kararlar
KapanıĢ
Tarihi
Kapanma Tarihindeki
Unvanı
KuruluĢ
Tarihi
Banka Adı
Kapanma Nedeni
Finansal
Diğer Nedenler
Nedenler
Yönetimsel
Nedenler
Faiz
Banka Bilgileri
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
131
Bu dönemde ele alınan 1931-1945 arası sürecin ilk yarısında, 1929 Dünya
Ekonomik Krizi‟nin neden olduğu durgunluğun özellikle küçük ve yerel bankaların
kapanmasında baskın bir rol oynadığı söylenebilir. Ülke genelinde olduğu gibi, yerel
ölçekte de küçülen ekonomi ile birlikte Anadolu‟nun bir çok yerindeki yerel bankalar
bu dönemde arka arkaya kapanmıĢtır. Bu bankaların kapanmasında sermaye
yetersizliklerinin yanında ve bu yetersizliklerle birlikte, devlet bankalarının güçlenerek
taĢrada da örgütlenmeye baĢlamaları önemli rol oynamıĢtır. Bu durum büyük kamu
bankaları ve ĠĢ Bankası ile rekabet edemeyen bankaların kapanmasına neden olmuĢtur.
Tabloda sermaye yetersizliği nedeniyle kapandığı görülen bankaların bir kısmı
da Bankalar Kanunu‟nun getirdiği gereklilikleri karĢılayamadıkları için kapanmıĢtır14.
Bu dönemle ilgili bir baĢka ayırt edici özellik ise kapanan bankaların, Ġktisat Vekaleti,
Maliye Bakanlığı veya diğer mali otoritelerin kararlarından çok, genellikle Genel Kurul
kararları ile infisah olmalarıdır. Bunun nedeninin bankalarla ilgili denetim ve gözetim
mekanizmalarının yokluğu olduğu düĢünülebilir. Bir baĢka önemli bulgu da Kayseri
Milli Ġktisat Bankası, Karaman Milli Bankası ve EskiĢehir Çiftçi Bankası‟ndaki bazı
kredi yolsuzlukları dıĢında, yönetimsel ve finansal
risklerin
kapanmalarda etkin
olmadığı hususudur.
4.1.3. 1946-1962 Dönemi
AraĢtırmada incelenen üçüncü ana dönem olan 1946-1962 yılları arasında ise
makroekonomik açıdan bakıldığında,
bankaların baĢlıca kapanma nedeninin 1958
Ekonomik Krizi olduğu söylenebilir. Ekonomik krizden önce, yani 1946-1958 arasında
kapanan bankaların yerel bankalar olduğu görülmektedir. Gerçekten de NevĢehir
Bankası, Ürgüp Zürra ve Tüccar Bankası, Konya Ġktisadi Milli Bankası ve Akseki
Ticaret Bankası ile Bor Esnaf Bankası, devlet bankalarının ve büyük özel bankaların
iyice yaygınlaĢması nedeniyle, rekabet edememe ve sermaye yetersizliği nedenlerinden
kapanmıĢlardır. Önceki dönemde olduğu gibi bu yerel bankalar da infisah yoluyla
tasfiye olmuĢlardır. Ancak 1958 Krizi‟nde durum farklıdır. Bu dönemde kriz, özellikle
büyük Ģehirlerde özel sektör eliyle kurulan, yoğun reklam ve ikramiye çekiliĢleri ile
14
Kayseri Milli Ġktisat Bankası, Karaman Milli Bankası ve Mersin Ticaret Bankası‟nın 1936 yılında
devreye giren Bankalar Kanunu‟na uyamadıkları için kapanmıĢlardır.
132
mevduat toplama yolunu seçen bankaların kapanmasına neden olmuĢtur. Kriz sonrası
yaĢanan süreçle
birlikte 1931-1946 yılları arasında kapanan bankalar ve kapanma
nedenleri Tablo 23‟de verilmiĢtir.
Tablo 23. Türkiye'de Kapanan Bankalar ve Kapanma Nedenleri (1946-1962)
X
1928 1949
X
1928 1950
Yeterli Bilgi
Yok
Ekonomik
Krizler
Rekabet
Operasyon
Kredi
Kur
Likidite
Kötü Niyet
KapanıĢ
Tarihi
Hatalı
Kararlar
X
1927 1948
Sermaye
Kaybı/ Zarar
NevĢehir Bankası
Ürgüp Zürra ve Tüccar Bankası
Bor Esnaf Bankası
Göynük Sanayi ve Kredi Bankası
Türk Yapı Bankası
Akseki Ticaret Bankası
Konya Ġktisadi Milli A.ġ.
Eski Muharipler
Bankası
Türkiye Muallimler
Memurlar
ve
Subaylar Bankası
Niğde Bankası
Bor Zürra ve Tüccar Bankası
Doğu Bank
Esnaf Kredi Bankası
Sanayı Bankası
Türkiye BirleĢik Tasarruf Bankası
Buğday Bankası
Tükiye Turizm Bankası
Türk Ekspres Bankası
Kapanma Tarihindeki
Unvanı
KuruluĢ
Tarihi
Banka Adı
Kapanma Nedeni
Finansal
Diğer Nedenler
Nedenler
Yönetimsel
Nedenler
Faiz
Banka Bilgileri
X
X
X
X
X
1951 1957
X
X
1954 1958
1927 1959
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
1912 1959
Muhabank
Tümsubank
1950 1959
1957 1959
1948 1960
X
X
1922 1961
1952 1961
1957 1961
1958 1961
1959 1961
X
X
X
1955 1962
X
X
1955 1962
1953 1962
X
Tablodaki bankalardan Türk Yapı Bankası, Doğu Bank Esnaf Kredi Bankası
Sanayi Bankası Buğday Bankası Türk Ekspres Bankası 1958 krizi nedeniyle
sermayelerini yitirmiĢlerdir. Bu dönemde sektördeki bir baĢka geliĢme ise,
memur,
öğretmen, subay, iĢçi gibi orta gelirli gruplardan toplanan sermaye ile kurulan banka
kurmalarıdır 15 . Ancak halk tarafından iĢbirliği ve iyiniyet ile kurulan bu bankaların
yöneticileri, toplanan sermaye ve mevduatı, hatalı veya art niyetli krediler olarak
kullandırılmıĢlardır. Bu iĢlemler krizin öngörülememesi ile birlikte
bankaların
kapanmasına neden olmuĢtur. Özetle bu bankalarda mali neden olarak kredi riski ve
sermaye kaybı; makroekonomik olarak da ekonomik kriz ve rekabet unsurları banka
kapanmasında etkili olmuĢtur. Üçüncü dönemle ilgili bir baĢka bulgu da, 1958 krizi ile
birlikte kapanan bankaların kapanma Ģekillerinin diğer dönemlerden farklılık
göstermekte olduğudur. Bu dönemde 7129 sayılı Bankalar Kanunu‟na Ek Kanun olarak
15
Bu Ģekilde kapanan bankalar Muhabank, Tümsubank ve 1958 krizinden beĢ yıl sonra da olsa kapanmıĢ
olan Tutumbank‟tır.
133
1960 yılında yürürlüğe giren 153 sayılı kanunun öngördüğü tedrici tasfiye yönteminin
devreye girmesi ile mali durumu bozulmuĢ olan bankalar devlet bankalarının veya ĠĢ
Bankası‟nın gözetiminde bu Ģekilde tasfiye olunmuĢtur.
Buğday ve Türk Ekspres
bankalarında ise tasfiye yine devlet eliyle ancak bu kez birleĢtirme yoluyla
gerçekleĢtirilmiĢtir. Ne var ki birleĢme ile ortaya çıkan BirleĢik Tasarruf Bankası da iki
yıl sonra Emlak Bankası nezdinde tedricen tasfiye edilmiĢtir.
4.1.4. 1963-1980 Dönemi
Bu araĢtırmada Banka kapanmaları açısından dördüncü dönem olarak ele alınan
1963-1980 dönemde beĢ yerel banka, üç Halk Sandığı, ikisi madencilikle ilgili ihtisas
bankası olmak üzere beĢ ulusal banka kapanmıĢtır. Bu dönemde kapanan onüç banka
ve kapanma nedenleri Tablo 24‟de verilmiĢtir.
Tablo 24. Türkiye'de Kapanan Bankalar ve Kapanma Nedenleri (1963-1980)
Ġstanbul Halk Sandığı
Ġzmir Halk Sandığı
Tutum Bankası
Ankara Halk Sandığı
Lüleburgaz Birlik Ticaret Bankası
Raybank
AkĢehir Osmanlı Ġktisat Aġ
Türkiye Kredi Bankası
Adapazarı Emniyet Bankası
Zonguldak Yardım Bankası
Maden Kredi Bankası
Türkiye Maden Bankası
ġarkikaraağaç Bankası
1938 1963
1957 1963
1948 1963
X
X
X
X
X
X
1938 1964
1929 1964
1956 1964
AkĢehir Bankası
Efes Bank
Sağlık Bankası
1916
1948
1919
1933
1958
1968
1928
1966
1966
1971
1972
1973
1974
1975
X
X
X
X
X
X
Yeterli Bilgi
Yok
Sermaye
Kaybı/ Zarar
Ekonomik
Krizler
Rekabet
Operasyon
Kredi
Kur
Likidite
Kötü Niyet
Hatalı
Kararlar
KapanıĢ
Tarihi
Kapanma Tarihindeki
Unvanı
KuruluĢ
Tarihi
Banka Adı
Kapanma Nedeni
Finansal
Diğer Nedenler
Nedenler
Yönetimsel
Nedenler
Faiz
Banka Bilgileri
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X X
Tablodan da görüleceği gibi bu dönemdeki ilk tasfiyeler Halk Sandıklarının Halk
Bankası Ģubesine dönüĢtürülmeleriyle baĢlamıĢtır. Bu uygulama, Kalkınma Dönemi
programında
değinildiği gibi küçük bankaların birleĢtirilme yoluyla sektörün
güçlendirilmesi düĢüncesine uygun olarak gerçekleĢtirilmiĢtir. Diğer yandan, Tutum
Bankası, Türkiye Kredi Bankası ve Raybank önceki dönemde olduğu gibi tedricen
tasfiye edilmiĢtir. Bu bankaların ortak bir kapanma nedeni olmamakla beraber,
134
yöneticilerin kötü niyetli iĢlemleri, sermaye yetersizlikleri ve önceki ekonomik krizin
süren etkileri kapanmalarda etkili olmuĢtur. Bu dönemde yerel bankalar döneminden
geriye kalan bankalardan bir kısmı holdinglerce satın alınarak ulusal banka statüsüne
geçmiĢtir. Bu dönüĢümü yaĢamayan yerel bankalar ise, iyice büyüyüp yaygınlaĢan
sektörde rekabet Ģanslarını tamamen kaybederek kapanmıĢlar ve böylece bankacılık
tarihimizde yerel bankalar dönemi tamamen sona ermiĢtir.
4.1.5. 1980-1993 Dönemi
Ekonomimizin liberalleĢmeye baĢladığı 1980 sonrası dönemde kapanan onbir
bankanın altısı 1983-1984, beĢi ise 1989-1992 aralığında faaliyetlerine son vermiĢtir.
Bu bankalarla ilgili Tablo 25 aĢağıda verilmiĢtir.
Tablo 25. Türkiye'de Kapanan Bankalar ve Kapanma Nedenleri (1980-1993)
Afyonkarahisar Terkakki i Servet Bankası
Elazığ iktisat Bankası
Ġstanbul Bankası
ĠĢçi Kredi Bankası
Ġstanbul Emniyet Sandığı
Manisa Bağcılar Bankası/Türkiye
Anadolu Bankası
Ġstanbul Küçük Ġkrazat Sandığı
TC Turizm Bankası
Denizcilik Bankası
Türkiye Öğretmenler Bankası
1929 1983
1953 1983
1954 1983
X
X
X
X
X
1868 1984
X X
X X
X
X
X
X
1917 1984
1962 1988
X
X
X
X
X
1952 1992
X
X
X
X
Yeterli Bilgi
Yok
Sermaye
Kaybı/ Zarar
Ekonomik
Krizler
Rekabet
X
X
X
X
X
X
X
X
1962 1989
1959 1992
X
X
X
X
1923 1989
Töbank
Operasyon
Kredi
Kur
Likidite
Kötü Niyet
1926 1983
Hatalı
Kararlar
Hisarbank
Odibank
KapanıĢ
Tarihi
Kapanma Tarihindeki
Unvanı
KuruluĢ
Tarihi
Banka Adı
Kapanma Nedeni
Finansal
Diğer Nedenler
Nedenler
Yönetimsel
Nedenler
Faiz
Banka Bilgileri
X
X
X
X
X
X
X
LiberalleĢme süreci ile birlikte yaĢanan 1983 krizinde kapanan bankaların, ortak
kapanma nedenlerine bakıldığında ise mali risklerin ve ekonomik kriz nedeninin öne
çıktığı görülmektedir. Gerçekten de bu dönemde Hisarbank, Odibank, Ġstanbul Bankası,
ĠĢçi Kredi Bankası ve Ġstanbul Emniyet Sandığı‟nın baĢta faiz riski olmak üzere, likidite
riski, kredi riski gibi mali nedenlerle kapanmıĢ oldukları görülmektedir. Bu dönemde
artan faiz rekabeti de, sermayesi zayıflamıĢ olan bu bankaların kapanmasında çok etkili
135
olmuĢtur. Holding bankalarının hakim ortak kredileri gibi yöneticilerin kötü niyetli
iĢlemleri nedenleriyle kapanmaya baĢlamaları da, yine bu döneme denk gelmektedir.
4.1.6. 1994 Sonrası Dönem
Bir önceki dönemle beraber banka kapanmalarında ağırlıklı rol oynamaya
baĢlayan hakim ortak kredileri gibi banka kaynaklarının yöneticiler tarafından istismar
edilmesi olgusu 1994 yılı sonrası artarak devam etmiĢtir. Tablo 26‟da bu dönemde
Türkiye‟de kapanan bankalar verilmiĢtir.
Tablo 26. Türkiye'de Kapanan Bankalar ve Kapanma Nedenleri (1994 Sonrası)
1988 1996
X
X
1989 1999
X
X
X
X
1992 2000
Ġnterbank
YaĢarbank
X
X
X
X
1888 2001
1924 2001
1992 2001
1985 2001
1953 2001
Ġktisat Bankası
Türkiye Emlak
Esbank
Egebank
X
1958 2001
X
1927 2001
1927 2001
X
1927 2001
1928 2001
X
X
X
X
Atlas Yatırım Bankası 1998 2001
X
1935 2002
TariĢbank
1914 2002
X
X
X
X X
X
X X
X
X
X
X
1984 2002
1991 2002
1991 2002
X
X
X
X X X X
X
X
X X X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
1989 2003
X
X X
X
1985 2005
DıĢbank
X
X
X
X
X
Sınai Yatırım Bankası 1963 2002
1956 2004
X
X
X
X
X X
X
1998 2002
Kentbank
X
X
X
X
X
X
X
X
X X
X
X
X
X
X
X
X
1919 2002
1995 2002
Sermaye
Kaybı/ Zarar
Yeterli Bilgi
Yok
Operasyon
Kredi
Kur
Likidite
X
1989 2001
Türk Ticaret Bankası
EGS Bank
X
X
X
X
X
1933 2001
1992 2001
X
X
X
X X
X X
X
X
X
X
X X X X
X
X X
1863 2001
1985 2001
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X
X X
X X X
X X
x X
X
X
X X
X X X X X
X
X
X
X
X
X
X
1987 2001
Bayındır Bankası
Ekonomik
Krizler
1984 1996
Kötü Niyet
Hatalı
Kararlar
KapanıĢ
Tarihi
1987 1995
Impexbank
Rekabet
Marmara Bank
Türkiye Ġthalat ve Ġhracat Bankası
TYT Bank
BirleĢik Yatırım Bankası
Park Yatırım Bankası
Selanik Bankası
Akhisar Tütüncüler
Bank Ekspres
Bank Kapital
BirleĢik Türk Körfez Bankası
Çaybank/ Derbank
Demirbank
Denizli iktisat Bankası
Emlak ve Eytam Bankası / T. Emlak
EskiĢehir Bankası T.A.ġ.
Ġzmir Esnaf ve Ahali Bankası
Osmanlı Bankası
Sümerbank
Süzer Yatırım Bankası
Tekfen Yatırım Bankası
Ulusalbank
Yurtbank
Adapazarı Ġslam Ticaret Bankası
Ege Giyim Sanayicileri Bankası
Etibank
Milli Aydın Bankası
Okan Yatırım Bankası
Sınai Yatırım ve Kalkınma Bankası
Sitebank
Toprakbank
Türkiye Konut Endüstri ve Ticaret
Fibabank
Pamukbank
Ak Uluslar arası Bankası
Türk DıĢ Ticaret Bankası
Türkiye Ġmar Bankası
Koçbank
Kapanma Tarihindeki
Unvanı
KuruluĢ
Tarihi
Banka Adı
Kapanma Nedeni
Finansal
Diğer Nedenler
Nedenler
Yönetimsel
Nedenler
Faiz
Banka Bilgileri
1964 2005
1928 2005
1981 2006
X
X
X X
X
X
136
Tablodan da görüleceği gibi bu dönemde kapanan 37 bankanın, 24‟ünde, yani
kapanan bankalar evreninin % 65‟inde, yöneticilerin kötü niyetlerinden kaynaklanan
iĢlemler baskın kapanma faktörü olmuĢtur. Nitekim 1994 ve 2000 krizlerinden sonra
TMSF tarafından kapatılan bankaların kapanma nedenlerine bakıldığında, hakim
ortakların doğrudan kredi kullanmalarının yanı sıra, çok sayıda dolaylı iĢlemle banka
kaynaklarını sermayesine varıncaya kadar boĢalttıkları ve kendilerine aktardıkları
görülmektedir.
Bu dönemde öne çıkan diğer bir kapanma nedeni ise rekabettir. Sektörde artan
rekabet; sermayenin birleĢtirilmesi ve büyüme ihtiyacını beraberinde getirmiĢ, yabancı
sermayenin banka satın almalarına baĢlaması ile birlikte bir çok bankanın kapanmasına
neden olmuĢtur. Bu dönemde rekabet nedeniyle birleĢmeler yoluyla kapanan yedi banka,
toplam banka kapanmalarının % 20‟sine karĢılık gelmektedir.
Bankacılık tarihimizde yaĢanan iki önemli krizin görüldüğü bu dönemde
ekonomik kriz, özellikle kur, likidite, faiz ve kredi risklerini tetiklemiĢtir. Böyle olunca,
ekonomik kriz ve finansal nedenler, kapanma nedenleri arasında diğer nedenlerle
beraber dikkate alınmıĢtır. Bu dönemde kapanan bankaların % 70.2‟sinde kredi riski,
29,7‟sinde kur riski, % 54‟ünde likidite riski, 21,6‟sında faiz riski kapanma nedenleri
arasında yer almıĢtır. Ekonomik kriz ise tek baĢına ele alındığında, bu dönemde
kapanan bankaların %81‟inin kapanma nedeni olmuĢtur. Aslında tüm diğer kapanma
nedenlerinin bir sonucu olarak sermaye kaybı da bankalar için önemli bir kapanma
nedenidir. Sermaye kaybı bu dönemdeki kapanmaların % 64,8‟inde rol oynamıĢtır.
Daha çok finansal risklerin hatalı kararlarla yönetilmesi olarak açıklanabilecek
hatalı yönetim kararları ise, bankaların ancak % 24‟ünün kapanmasında bir neden
olarak sayılmıĢtır.
Çünkü yukarıda da belirtildiği gibi kapanmaların çoğunluğunda
hatalı değil kötü niyetli karar ve iĢlemler rol oynamıĢtır. BDDK‟nin 1994 sonrası
TMSF‟ye devredilen bankaların 21 tanesinin kapanmasına yol açan nedenlerin ayrıntılı
bir biçimde düzenlediği Tablo 27 aĢağıda verilmiĢtir.
137
Tablo 27. BDDK'na göre Bankaların TMSF’ye Devir Nedenleri
Banka Adı
Türk Ticaret Bankası
Bank Ekspres
Ġnterbank
Egebank
Yurtbank
YaĢarbank
Esbank
Sümerbank
Bank Kapital
Etibank
Ġktisat Bankası
Ulusal Bank
Demirbank
Sitebank
Kentbank
EGS Bank
Bayındırbank
TariĢbank
Toprakbank
Pamukbank
Ġmar Bankası
KapanıĢ Nedeni
• Sümer Holding ve Bağlı KuruluĢları ile KĠT Kredileri • 1995-1996 Dönemi Kredileri • Turizm Yatırım Bankası ve Marmara Bank Depoları • Açık Pozisyon • Diğer
Banka Alımında Kredi Kullanılması • Doğrudan Kullandırılan Krediler • Fiduciary Krediler • KarĢılıklı (Back to Back) Krediler
Sorunlu Krediler • Bankanın satın alınmasında banka kaynaklarının kullanılması • Paravan firmalara kullandırılan kredilerin hakim ortakların hesabına aktarılması • 1998 yılında kredi
yoğunlaĢması • Fiduciary krediler • Protokole bağlanan Çukurova kredileri • Alacağın Temliki • Nergis grubuna ait Ģirketlerin satın alınması yoluyla bu Ģirketlere kaynak aktarılması
• Ege Bank'ın Ege Bank kaynakları kullanılarak Demirel Grubu tarafından satın alınması • Demirel Grubunun Banka Kaynaklarını kullanması • Diğer Bankalarla Yapılan back to back
iĢlemlerle Demirel grubu Ģirketlerine kaynak kullandırılması • Bankanın sermaye artırımının banka kaynaklarıyla yapılması • Demirel Grubunun üçüncü Ģahıs firmaları üzerinden
kredi kullanması • Yurtiçi ve Yurt dıĢı bankalar yapılan mevduat ve depolar yoluyla kaynak kullanılması • Demirel grubuna firmalarına banka tarafından iĢtirak edilmesi • Fiktif kar
yaratılması ve temettü dağıtımı • Banka yöneticilerine ve bağlantılı Ģirketlere banka kaynaklarının kullandırılması • AĢırı reklam, onarım ve dekorasyon harcamalarının yapılması
Doğrudan Krediler • KarĢılıklı (Back to Back) Krediler • Fiduciary Krediler • Çamlıca Konut Kredileri
• Hâkim Ortak Kredileri • Banka ĠĢtiraklerine Usulsüz Kaynak Aktarımı • Sorunlu Krediler • YaĢarbank GmbH'ye Yapılan Depolar • Fiktif Kâr Üzerinden Temettü Dağıtımı •
YaĢarbank Depoları ve YaĢar Foreign Trade Kredileri • Ortak Konut Pazarlama Kredileri • YaĢar Holding Kredileri
Hâkim Ortak Kredileri • Duran Varlık Yatırımları • Reel Olmayan Kârlar Üzerinden Temettü Dağıtımı • Diğer
• ÖzelleĢtirme Bedelinin Ödenmesinde Banka Kaynaklarının Kullanılması • Hâkim Ortağa Doğrudan Kredi Kullandırımı • Efektifbank Off-Shore Üzerinden Kullandırılan Krediler •
KarĢılıklı (Back to Back) Krediler • Fiduciary Krediler • Paravan Firmalar ve Üçüncü ġahıs Firmaları Aracılığıyla Kullandırılan Krediler • Kredi ĠĢlemlerindeki Usulsüzlükler
Hâkim Ortağa Kullandırılan Doğrudan Krediler • Fiduciary Krediler • KarĢılıklı (Back to Back) Krediler • Paravan Firmalar Üzerinden Kullanılan Krediler • ĠĢtirakler Aracılığıyla
Kullanılan Krediler • Reeskont ve KarĢılıklar Yoluyla Fiktif Gelir Yaratılması • Diğer
Etibank Depoları üzerinden kullandırılan krediler • ÖzelleĢtirme Borcunun ödenmesinde Etibank Kaynaklarının Kullanılması • Nergis Grubuna kullandırılan krediler • Medya grubuna
kullandırılan krediler • Medya grubu Ģirketlerine iĢtirak edilmesi
• Trade Deposit Banka'a Aktarılan kaynaklar ve usulsüz birleĢme • Banka aktifindeki donuk krediler • Grup firmalarının kredi faizlerinin silinmesi • Sermaye benzeri kredi
kullandırılmak suretiyle gruba ait yurtdıĢı bankalara uzun vadeli kaynak aktarılması
Portföyde bulunan DĠBS'lerin repo ve kredilerle fonlanması neticesinde oluĢan faiz riski ve likidite sorunları
DĠBS portfoyünün büyüklüğü • Faiz riski • Likidite riski
• Donuk krediler • Kambiyo zararı • Mevduat Faizleri
• Süzer Grubuna Doğrudan Kullandırılan Krediler • Atlas Yatırım Bankası'na Yapılan Depolar •KarĢılıklı Krediler • Diğer Sorunlu Krediler• Dolmabahçe Turizm'in SatıĢı Yoluyla
Süzer Grubuna Kaynak Aktarımı • Banka Kaynakları Kullanılarak Yapılan Sermaye Arttırımları •ġube Tadilat ve Dekorasyon Harcamaları Yoluyla Banka Kaynağının Ġstismarı
Hakim ortağa aktarılan kaynakların bankanın özkaynak, likidite ve gelir-gider dengesini bozması
• Bayındır Grubu Kredileri • Diğer Sorunlu Krediler • Altima Financial Services Depoları • Regional Off-Shore Depoları • Banca Turco Romana Hisseleri Değer Kaybı • PeĢin
ÖdenmiĢ Kira Gideri
• Sorunlu Krediler ve Risk Temerküzü • Özkaynak Yetersizliği • Yönetim Ġstikrarsızlığı ve Yetersizliği
• Toprak Grubuna Kullandırılan Krediler • 1998 ve 1999 Yılları Kârının Fazla Gösterilmesi ve Bu Kârların Dağıtımı Yoluyla Hâkim Ortağa Kaynak Aktarımı • Hâkim Ortak
ġirketlerine Uzun Vadeli Kredi Kullandırımı
Grup Kredileri.• Aktif kalitesinin bozulması • sermaye yeterliliği rasyosunun %8‟in altına düĢmesi
Kayıt DıĢı Mevduat Toplanması • Yetkisiz ve Açığa DĠBS SatıĢı • Hâkim Ortak Kredileri • Ġmar Off-Shore Depoları • Paravan ġirketler Üzerinden Kaynak Aktarımı • Off-Shore
Hesaplarından Mevduat Hesaplarına DönüĢler • Diğer Usulsüzlükler
Kaynak: BDDK (2010: 15,23,43)
138
4.1.7. Kapanma Nedenlerinin Genel Değerlendirmesi
Önceki bölümlerde her bir dönem için yorumlanan bulgular bu bölümde
toplulaĢtırılarak verilmiĢtir. Buna göre önce yönetimsel nedenlerle kapanan bankaların
dönemlere göre dağılımı Tablo 28‟de sunulmuĢtur.
Tablo 28. Yönetimsel Nedenlerle Kapanan Bankaların Dönemlere Göre Dağılımı
Yönetimsel Nedenler
Kapanan
Ġnceleme Dönemleri
Banka Sayısı Hatalı Kararlar
Kötü Niyet
1930 Öncesi Dönem
1930-1945 Dönemi
1946-1962 Dönemi
1963-1980 Dönemi
1980-1993 Dönemi
1994 Sonrası Dönem
Toplam
10
22
18
13
11
37
111
1
2
6
9
18
1
1
1
2
2
24
31
Tablodan da görüldüğü gibi 1963 yılına kadar olan dönemlerde yönetimsel
nedenlerle kapanan banka sayıları ve bunların toplam banka sayılarına göre oranları
önemsiz sayılabilecek kadar azdır. Bankacılık sektöründe yaĢanan geliĢmeler ve artan
finansal risklerin yönetimindeki zorluklar nedeniyle ,
1980 sonrası incelenen iki
dönemde yöneticilerin hatalı kararlarının banka kapanmalarına yol açabilecek kadar ağır
sonuçlara neden olduğu söylenebilir.
Özellikle 1994 sonrasında çeĢitli biçimlerde
yöneticilerin kötü niyetli iĢlemleri ile hakim ortaklar tarafından yapılan istismarların,
banka kapanmalarında en baskın neden olduğu söylenebilir. Nitekim bu dönemde
kapanan 37 bankanın 33‟ünde yönetimsel nedenler öne çıkmaktadır.
Kapanma nedenleri arasında diğer önemli bir grup da finansal risklerin
incelendiği finansal nedenlerdir. Kapanan banka sayılarının, dönemlere göre dağılımı
ile birlikte, likidite, faiz, kur ve operasyonel risk olarak alt sınıflandırmaya tabi tutulmuĢ
finansal nedenlerin banka kapanmalarında nicel olarak etkilerinin gösterildiği Tablo 29
aĢağıda sunulmuĢtur.
139
Tablo 29. Finansal Nedenlerle Kapanan Bankaların Dönemlere Göre Dağılımı
Finansal Nedenler (Riskler)
Kapanan
Ġnceleme Dönemleri
Banka Sayısı Likidite Faiz Kur Kredi Operasyon
1930 Öncesi Dönem
1930-1945 Dönemi
1946-1962 Dönemi
1963-1980 Dönemi
1980-1993 Dönemi
1994 Sonrası Dönem
Toplam
10
22
18
13
11
37
111
4
20
24
4
8
12
11
11
1
3
1
2
5
26
38
7
7
Tablodan da görüldüğü üzere finansal piyasaların geliĢmediği, kur riskinin hiç,
faiz riskinin ise hadler nedeniyle sınırlı olduğu 1980 öncesindeki dört dönemde sadece
kriz nedeniyle ödenmeyen kredilerin banka kapanmalarında sınırlı bir etkisi olduğu
görülmektedir.
AraĢtırmada incelenen ve finansal ve yönetimsel nedenler dıĢında bankaların
kapanmalarında etkili olan diğer nedenlerin toplu olarak verildiği Tablo 30 aĢağıda
sunulmuĢtur.
Tablo 30. Diğer Nedenlerle Kapanan Bankaların Dönemlere Göre Dağılımı
Diğer Nedenler
Kapanan
Ġnceleme Dönemleri
Ekonomik Sermaye Yeterli Bilgi
Banka Sayısı Rekabet
Krizler Kaybı/ Zarar
Yok
1930 Öncesi Dönem
10
1
3
5
4
1930-1945 Dönemi
22
12
18
18
5
1946-1962 Dönemi
18
5
13
15
3
1963-1980 Dönemi
13
7
7
5
2
1980-1993 Dönemi
11
5
8
7
1994 Sonrası Dönem
37
7
30
24
Toplam
111
37
79
74
14
Tablodan da görüleceği üzere en baskın neden grubu Ekonomik Krizlerdir.
Ekonomik krizler Türk Bankacılık Tarihinde kapanan 110 bankadan 79‟unda kapanma
140
nedeni olarak karĢımıza çıkmaktadır. Sermaye kaybı ise aslında diğer kapanma
nedenlerinin bir sonucu olan, tali bir kapanma nedenidir. Bankaların genellikle
kapanmadan önce sermayelerini kaybettiği ve zarar ettiği söylenebilir. Ekonomik kriz
ve sermaye kaybı bankaların gönüllü olarak birleĢerek kapanmalarında genellikle
ikincil nedendir. Bu tür kapanmalarda baskın neden rekabettir. Ancak rekabetin
özellikle 1945 yılı öncesinde küçük bankaların faaliyetsiz kalarak kapanmalarına da
neden olduğu bilinmektedir. Bu iki yönüyle bankalar arası rekabette kapanan 110
bankanın 37‟si için bir kapanma nedeni olmuĢtur. Özellikle 1962 yılına kadar olan üç
dönemde kapanan çoğunluğu yerel olan küçük bankalarla ilgili kesin bilgi ve bulguya
ulaĢamadığı için, 14 bankanın kapanma nedeni için kesin bir yorum yapılamamıĢtır. Bu
bankalar
için
ancak
içinde
bulunulan
kapanma
dönemlerine
göre
tahmin
yürütülebilmiĢtir.
4.2. DÜNYA’DA BAZI ÜLKELERDE BANKA KAPANMA NEDENLERĠ
Dünya‟da kapanan bankalarla ve bunların kapanma neden ve Ģekilleri ile ilgili
bilgilerin verildiği bu bölümde Avrupa, Ġngiltere, Japonya ve ABD‟de bankacılık
sektörlerinin özellikle kapanmalara neden olan krizleri, banka kapanma prosedürleri ve
çözümleme yapıları ve ilgili bazı istatistikler sunulmuĢtur. Ġngiltere bankaları
uluslararası bir finans merkezi olduğundan Avrupa ülkelerinden ayrı bir baĢlık altında
incelenmiĢtir. Avrupa Ülkeleri baĢlığında ise Avrupa Birliği üyesi Almanya ve Ġspanya
bankacılık sektörleri ile üye olmayan Norveç‟teki ve banka kapanmaları hakkında daha
detaylı inceleme yapılmıĢtır. Bununla birlikte AB genelinde banka birleĢmeleri yoluyla
kapanan bankalar ve eski Doğu Bloğu ülkelerinde kapanan bankalarla ilgili genel
bilgiler de verilmiĢtir.
4.2.1. Avrupa Ülkeleri
Bankacılık sektörü açısından Almanya, Avrupa‟daki en istikrarlı ülkelerden
biridir. Ancak bankacılık sektöründeki istikrara rağmen, Herstat Bankası‟nın 1973
yılında batması bankacılık literatürüne geçmiĢtir. Çok az bankanın iflas nedeniyle
141
kapandığı ülkede, dıĢ ticaret ödemelerine yoğunlaĢmıĢ olan
Herstatt Bankası Bretton
Woods sisteminin 1973 yılında çökmesinden etkilenmiĢtir. Bretton Woods sistemindeki
sabit kurlara göre iĢlem yaptığı için banka dalgalı kur rejimi nedeniyle banka açık
pozisyonundan dolayı 470 milyon DM kaybetmiĢ ve yükümlülükleri varlıklarının iki
katına çıktığı için 1974 yılında lisansı iptal edilmiĢtir(BIS,2004:4-5). BIS raporuna göre
Herstatt bankası yöneticilerin döviz kuru ile ilgili aldıkları risk bankanın batmasına
neden olmuĢtur.
Bankalara verilen devlet garantisi uygulamasına 2005 itibarıyla son verilmeye
baĢlanan
Almanya‟da
banka
grupları
kendi
aralarında
koruma
Ģemsiyeleri
oluĢturmuĢlardır. Banka Tasarruf bankalarının bölgesel birlikleri ve kooperatif
bankalarının birlikleri tek bir banka batma tehlikesi yaĢadığında mevduat güvencesi için
devreye girmektedir. Aynı Ģekilde ticari bankaların da Alman Bankalar Birliği BdB
isimli kendi aralarında oluĢturdukları üst kuruluĢ, mevduatın büyük bir kısmını
kapsayacak Ģekilde koruma fonu oluĢturmuĢtur.
Almanya‟da banka kapanmaları daha çok birleĢme kararları ile yaĢanmaktadır.
TBB‟nin bir çalıĢmasına göre 1987-1992 arasında Almanya‟da toplam 93 banka satın
alma ve birleĢme yoluyla birleĢmiĢtir (1997:6).
Avrupa Birliği ülkelerinin geneline baktığımızda da en önemli banka
kapanmaları birleĢmelerle birlikte yaĢanmıĢtır. Çok sayıda AB ülkesinde 1980‟li yılların
sonu ve 1990‟lı yılların baĢında yeniden yapılandırma sürecinin bir sonucu olarak
bankacılık sektöründe birleĢme ve devralmalar yaĢanmıĢtır.
Banka birleĢmeleri açısından 1990‟lı yıllarda iki dönem söz konusudur: Ġlk
dönem 1990‟ların baĢında tek piyasa programıyla bağlantılı olarak, ikinci dönem ise
1990‟ların sonunda Euronun tedavüle girmesiyle ortaya çıkmıĢtır. Ġlk dönemde yaĢanan
birleĢmeler sonucunda genellikle ulusal bazda büyük bankalar yaratılmıĢtır. Ġkinci
dönemde özellikle 2000‟li yılların baĢında gerçekleĢtirilen birleĢmeler ise daha çok
küçük bankalar arasında yaĢanmıĢtır (Erdönmez, 2005:95). Bu dönemdeki banka
birleĢme ve devralmalarını, ülkelere göre özetleyen Tablo 31 aĢağıda sunulmuĢtur.
142
Tablo 31. AB Bankacılık Sektöründe BirleĢme ve Devralma Sayıları (2002-2005*)
Ülke
Belçika
Çek Cum.
Danimarka
Almanya
Estonya
Yunanistan
Ġspanya
Fransa
Ġrlanda
Ġtalya
Latvia
Litvanya
Lüksemburg
Yerel BirleĢme
ve Devralmalar
4
1
2
39
0
6
9
34
1
63
1
0
0
Avrupa Birliği
Dahilinde BirleĢme
ve Devralmalar
1
8
5
8
2
4
4
3
2
6
1
1
2
4
4
Macaristan
6
4
Hollanda
6
0
Avusturya
8
6
Polonya
2
7
Portekiz
1
3
Slovenya
1
2
Slovakya
2
0
Finlandiya
3
1
Ġsveç
39
5
Ġngiltere
Kaynak: Erdönmez’den faydalanılmıştır (2005:101).
* 2005 yılı ilk yarısına kadar alınmıştır.
Diğer Ülkelerle
Yapılan BirleĢme
ve Devralmalar
0
1
0
1
0
0
1
1
1
2
2
0
0
1
0
0
0
0
0
0
0
0
4
Toplam
5
10
7
48
2
10
14
38
4
71
4
1
2
9
10
6
14
9
4
3
2
4
48
Tablodan da görüldüğü üzere Ġngiltere, Almanya ve Fransa ağırlıklı olmak üzere
23 AB ülkesinde 2002-2005 döneminde toplam 325 banka birleĢme ve devir yoluyla
kapanmıĢtır. Eski Doğu Bloku ülkelerinden Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve
Polonya‟da da çok sayıda kapanma olduğu dikkat çekmektedir.
AB‟ne üye olmayan Norveç‟te ise bankalar ekonomideki serbestleĢme ile ortaya
çıkan bankacılık krizi ile birlikte kapanma tecrübesi yaĢamıĢlardır. Ülkede uygulanan
kontrollü kredi politikaları 1984 yılından itibaren serbestleĢtirilince, bankacılık
sektöründe verilen kredi miktarları ve rekabet birden artmaya baĢlamıĢtır. Rekabet
öncesi dönemde Norveç‟te sermaye yeterlilik rasyolarına önem verilmemekteydi ve
bankaların özellikle iç denetim mekanizmaları neredeyse yok denecek kadar azdı. Artan
gayrimenkul fiyatları ile birlikte sektörün kredi rakamları sürekli bir artıĢ içine girmiĢtir.
Ayrıca Norveç bankaları, vadeli döviz iĢlemleri ile yurt dıĢından sağladıkları kısa vadeli
143
fonlarla da kredi vermeyi sürdürmüĢtür.
Bunun sonucunda bankaların likiditeleri
sürekli olarak azalmıĢ, gayrimenkul fiyatlarının da aĢırı düĢmesiyle birlikte bankaların
portföylerinde değer kayıpları yaĢanmıĢtır.
Böylelikle ülkenin büyüme oranı
1985/1986 dönemindeki % 6.5‟den 1990 yılında % 1.5 „e düĢmüĢ ve Norveç 2. Dünya
SavaĢı‟ndan sonraki en derin resesyona girmiĢtir. Özellikle piyasa payını artırmak için
aĢırı kredi veren bankalardan ülkenin en büyük ve dördüncü büyük bankaları 1991
sonbaharında bütün sermayelerini yitirmiĢtir (BIS,2004:15-21).
Norveç‟teki banka krizinin baĢlıca nedeni liberal politikaların devreye
girmesiyle beraber kuralların gevĢetilmesi ve rekabetçi ortama ayak uyduramaması ve
bankaların yeni rekabetçi ortama uymak için sorumsuzca piyasa paylarını artırma
davranıĢlarıdır.
Bunun sonucunda 1991 yılında ülkedeki
ticari bankaların
kredilerinin % 6‟dan fazlası geri ödenmemiĢtir. Böylece 1930‟lardan beri banka iflası
yaĢanmayan Norveç‟te ilk banka 1988 yılında kapanmıĢ, ardından takibeden iki yılda
bir çok küçük yerel banka iflas etmiĢtir. Ancak krizin sistemik hale gelmesi, ülkenin
ikinci büyük bankası CBK ve dördüncü büyük bankası Fokus‟un 1991 yılında iflas
etmesi ile gerçekleĢmiĢtir. Bu iflaslara rağmen, Norveç‟te sadece biri yerel diğeri de
yeni kurulmuĢ iki bankanın tasfiyesine gidilmiĢtir. Sıkıntıya giren ve iflas eden 17
bankanın ise baĢka bir bankaya devredilerek çözümlenmesi yoluna gidilmiĢtir.
Bankaların kendi aralarındaki katılımı zorunlu
sigorta fonlarının yanı sıra, kriz
sırasında 1991 yılında devlet eliyle Government Bank Insurance Fund (GBIF)
kurulmuĢtur.
Norveç‟te alınan tedbirlerle birlikte, fondan ve parlamentodan gelen
yardımlarla üç büyük banka kapanmaktan kurtulmuĢtur. Bankaların kapanma nedeni
kredi riskidir, ancak iki istisna ve birleĢmeler yoluyla kapanma dıĢında Norveç‟te banka
tasfiyeleri en son çözümleme çaresi olarak dikkate alınmıĢtır (BIS,2004:15-26).
Bir baĢka Avrupa ülkesi olan Ġspanya‟da, bankacılık sektörü 1960‟larda katı
kurlarla idare edilmiĢtir. Kredi ve mevduat faizleri için hadler belirlenmiĢ, yabancı
bankaların faaliyetleri yasaklanmıĢ ve mevcut bankaların sayısı dondurulmuĢtur. ġube
açmanın bile sıkı kurallara bağlı olduğu bu dönemden sonra 1974„de Ģube açmanın
serbestleĢmesiyle bankacılık sektörü bir yıl içinde iki kat büyümüĢtür. Ancak rekabet
olmadan uzun yıllar faaliyet gösteren bankalar, kaynaklarını verimli kullanmaktan
uzaklaĢmıĢtır. Ülkede beĢ yıl süren 1978-1983 krizi 50 kadar bankayı doğrudan
etkilemiĢtir ve krizin nedenleri kötü yönetim, yasal düzenleme eksikliği ve ekonomik
144
kriz olarak tanımlanmaktadır. Ġspanya‟da bankalarda yaĢanan krizin önemli bir nedeni
de usulsüzlükler olmuĢtur. Endüstriyel giriĢimcilere verilen banka açma ayrıcalığının da
bir sonucu olarak, özellikle holding bankaları kendi grup Ģirketlerine ve ortaklarına
piyasa faizlerinin altında çok büyük miktarlarda kredi açmıĢlardır. Banka sahiplerinin
kendilerine veya Ģirketlerine kullandıkları krediler nedeniyle yaĢadıkları risk, BIS
raporlarına göre, operasyonel risktir. Bu Ģekilde kapanan bankalardan sonra Ġspanya‟da
otoriteler 1997 yılında yaptıkları düzenlemelerle, büyük Ģirketlerin
kendi iĢlerini
finanse etmek için banka kurmalarını imkansız hale getirmiĢlerdir (BIS,2004:27-33).
Palusbinskas ve Stough‟un komünizm sonrasında eski Doğu Bloku ülkelerinde
kapanan bankalarla ilgili yaptıkları bir çalıĢmaya göre, bankaların baĢarısız olmaları ve
kapanmalarının baĢlıca nedenleri; kötü krediler, personelin bankacılık için gerekli
nitelik ve yetenekler yönünden eksiklikleri, yasal düzenlemelerin yetersizliği, yönetim
hataları, yolsuzluklar ve mevduat sigortası uygulaması nedeniyle bankaların daha
sorumsuz davranmalarıdır (1999:9). Palusbinskas ve Stough‟a göre komünizm sonrası
ülkelerde batan bankalar için, yolsuzluk ve dolandırıcılık da
baskın bir kapanma
nedenidir. Yazarlar komünizm sonrası kurulan ülkelerde kapanan bankalarda,
yöneticilerin kısa dönem getirileri için riskli kredi vererek veya açık döviz pozisyonu
tutarak büyük riskler almalarının, kısaca hatalı ve riskli yönetim kararlarının banka
kapanmalarında etkili olduğunu belirtmektedirler (1999:8-9).
Bu ülkelerde liberal politikaların uygulanmaya baĢlaması ile gündeme gelen yeni
bankacılık düzenlemeleri de, bazı bankaların kapanmasına neden olmuĢtur. Örneğin
Estonya‟da, 1993 yılında bankalar için gerekli minimum sermaye miktarının
40.000
USD‟dan 500.000 USD‟a çıkarılması sistemdeki banka sayısının 42‟den 23‟e
düĢmesine neden olmuĢtur. Diğer eski Sovyet ülkelerinde de bankalar için getirilen
minimum sermaye miktarı hadleri, sermayesi yetersiz olan bankaları sistem dıĢına
çıkarmıĢtır. Sermaye düzenlemeleri sonrasında Ermenistan‟da banka sayısı 52‟den 35‟e,
Azerbaycan‟da 211‟den 180‟e ve Gürcistan‟da 223‟den 101‟e inmiĢtir (Palusbinskas ve
Stough, 1999:10).
Ġpotekli konut kredilerinin ödenmemeleri ile baĢlayan ve bu kredilerin
finansmanına iliĢkin menkul kıymetlerin istikrarsızlığı ile birlikte zayıf risk yönetimi
uygulamaları nedeniyle, ABD‟de baĢlayarak kısa zamanda küresel ekonomideki bütün
145
finansal piyasalara sıçrayan küresel 2008 krizinde Avrupa‟da da bankalar önemli
zararlar görmüĢtür. Avrupa bankacılık sistemi Ekim 2008‟den itibaren krizden ciddi
Ģekilde etkilenmeye baĢlamıĢ, büyük bir takım uluslararası Avrupa bankalarının
hükümetler tarafından kurtarılması gerekmiĢtir. Avrupa‟da bu süreç ilk olarak
Ġngiltere‟de Northern Rock Bankası‟nın ulusallaĢmasıyla baĢlamıĢtır. Avrupa‟ki Merkez
bankaları likidite ve ödeme güçlüğü çeken finansal kurumların sorunlarına çözüm
bulmak için olağanüstü likidite pompalamıĢlar, faiz oranlarında indirime gitmiĢler,
hükümetler ise bir çok önlem paketi açıklamıĢlardır (Erdönmez, 2009: 85-87). Bu arada
Avusturya‟da Kommunalkredit ve Constantine Privatbank, Ġzlanda‟da ise Lansbanki ve
Kaupthing bankaları 2008 krizi nedeniyle ulusallaĢtırılmıĢtır. Alınan önlemler, sermaye
takviyeleri ve ulusallaĢtırmalar nedeniyle, bu krizde iflas etmiĢ olsalar bile kapanan
banka sayısı fazla olmamıĢtır. Yasal önlemlere ve sektörün yaĢanan krizlerle beraber
sürekli artan bir denetime girmesine rağmen, küresel ekonomide yaĢanan krizlerle
beraber Dünya‟nın diğer ülkelerinde olduğu gibi, Avrupa‟da da iflas ve birleĢmeler
yoluyla banka kapanmalarının devam edeceği ileri sürülebilir.
4.2.2. Ġngiltere
Bankacılığın ve finansın Avrupa‟daki önemli merkezlerinden olan Ġngiltere‟de,
300 Ģubeli ve bazı yabancı iĢtirakleri bulunan Bank of Credit and Commerce
International (BCCI) 1991 yılında dolandırıcılık yüzünden iflas etmiĢtir. Ana ortakları
Abu Dabi kökenli olan banka, merkezi Londra‟da olmakla beraber çok uluslu ve iç içe
geçmiĢ karmaĢık yapısı nedeniyle tam bir denetime tabi tutulamamıĢtır. Sonradan
yapılan araĢtırmalarda kurulduğu 1972 yılından beri finansal tablolarında hile yapılarak
mevduatını gizleyen banka, fiktif (kurgusal) kredi
vererek gerçek olmayan karlar
yaratmıĢtır. Banka ayrıca kendi ticari aktivitelerini kendi fonlarından değil mevduat
sahiplerinin mevduatından karĢılamıĢtır. Bankanın durumu denetim firmalarınca BOE‟a
(Bank of England) bildirilince, çok uluslu ve çok Ģirketli banka için sekiz ayrı ülkeden
bir düzenleme kurulu oluĢturulmuĢtur. Bir çok farklı ülkede faaliyette olan bankanın
kapanması bile problem olmuĢ, New York Borsası‟nın iĢlem saatinden hemen önce
banka 5 Temmuz 2001 tarihinde kapanmıĢtır. BCCI‟ın kapanması AB‟de özellikle
uluslararası faaliyet gösteren bankalarla ilgili denetim ve gözetim için yeni
düzenlemeler getirilmesine neden olmuĢtur (BIS,2004: 49-50).
146
Ġngiltere‟de küçük banka krizi olarak da tanımlanabilecek bir baĢka bankacılık
krizi de orta ve daha küçük ölçekli bankalar arasında 1990‟ların ilk döneminde
yaĢanmıĢtır. Ġngilterede bu dönemde mahalli ve belirli bir endüstriye yönelik olarak,
etnik ve kültürel gruplara özgü veya gayrimenkul finansmanında uzmanlaĢmıĢ 100‟ün
üzerinde finansal kurum bulunmaktaydı. Bu bankalar 1988 Basel anlaĢmasına göre
kontrol edilmekte olduklarından, aslında sermaye yeterliliği sorunları yoktu. Ancak
yüksek riskli ve dağıtılmamıĢ (belli bir gruba yoğunlaĢmıĢ) kredileri olan ve genelde
baĢka banka mevduatı ve yerel otoritelerin fonları ile kaynak sağlayan bu bankalar,
ekonomideki daralma ile birlikte krize girmiĢlerdir. Aktif kaliteleri bir anda bozulan ve
sermaye kaybeden bu bankaların bir kısmının tasfiyesine izin verilmiĢ, bir kısmına ise
özellikle BOE tarafından likidite yardımı yapılmıĢtır. BaĢlangıçta krizin sistemik hale
gelmesi endiĢesi taĢımayan BOE; Chancery, Edington ve Authority isimli bankaların
iflas etmesine seyirci kalmıĢtır. Ancak BCCI‟nın iflası ve National Mortgage Bank ve
bazı küçük bankaların likidite krizine girmesi üzerine, krizin yayılmasını engellemek
üzerine BOE tarafından bu bankalara destekte bulunulmuĢtur. Ġngiltere‟de yaĢanan
kapanmalar yüksek sermaye yeterliliği rasyolarının bile, kriz durumunda iyi
yönetilmeyen riskler nedeniyle bir yılda erimesi açısından önemli bir örnektir (BIS,
51:52).
Bankacılık tarihinin hile ve dolandırıcılık nedeniyle iflasa sürüklenen en büyük
bankası da Ġngiliz Bankacılık sektöründen çıkmıĢtır. Battığı zaman Ġngiltere‟nin en eski
ticaret bankası olan Baring Brothers & Company (BB&C) dıĢında, Barings Grubun
sahip olduğu Barings Asset Management and Barings Securities Limited (BSL) isimli
iki önemli finansal kuruluĢu daha bulunmaktaydı. BB&C Londra merkezli olmakla
beraber, Singapur ve Hong Kong da Ģubeleri bulunan bir bankaydı Barings Securities
Limited (BSL) ise Cayman adalarında kurulmuĢ olmakla beraber merkezi Londra‟daydı.
BSL‟nin sahip olduğu bir dizi iĢtirakin arasında bulunan Barings Futures Singapore
(BFS) asıl problemin çıktığı yerdir. Barings de BCCI gibi hile ve dolandırıcılığın bir
bankanın nasıl kapanmasına neden olabileceğinin önemli bir örneğidir. Ancak
BCCI‟daki yaygın ve örgütlü yolsuzluk iĢlemlerinin aksine, Barings‟de bir kiĢinin
dolandırıcılığı söz konusudur ve bu durum operasyonel bir riskin gerçekleĢmesi olarak
değerlendirilebilir. Bu riskin yönetilememiĢ olması, piyasa riski ve zayıf yönetim
sistemleri ile birleĢtiğinde, yalnızca bir kiĢinin uzun bir süre boyunca fark edilmeden
147
geniĢ ticari pozisyonlar alarak dolandırıcılık yapmasına izin vermiĢtir. Barings Futures
Singapore‟un baĢ iĢlemcisi olan Nick Leeson, Singapur ve Osaka türev piyasaları
arasında arbitraj yapmaktaydı. Leeson yaptığı iĢlemler nedeniyle düĢtüğü açık
pozisyonunu, hileli kayıtlarla hem banka yönetiminden, hem de düzenli raporlama
yapmak zorunda olduğu SIMEX‟den (Singapur
International Monetary Exchange)
uzun süre gizlemiĢtir. ġubat 1995‟de usulsüzlük ortaya çıktığında Baring‟in kaybının
sermayesinin üç katı civarında 1.4 milyar dolar olduğu anlaĢılmıĢtır (BIS,2004:53).
ABD‟de baĢlayarak, Dünya‟nın geri kalan kısmına hızla yayılan, 2008 Küresel
Krizi ise Ġngiltere‟de Northern Rock bankası‟nın ulusallaĢtırılmasına neden olmuĢtur.
Banka 2007 yılının sonunda yakalandığı likidite krizinden, BOE‟ın desteğine rağmen
çıkamamıĢ ve iki kez satıĢa sunulmasına rağmen talep olmadığı için millileĢtirilmesi
yoluna gidilmiĢtir. Ayrıca krizle birlikte mali çöküntüye giren ve Ġngiltere‟nin beĢinci
büyük bankası Halifax Bank of Scotland (HBOS), Lloyds TSB tarafından devralınarak
tüzel kiĢiliği 2009 yılında sona erdirilmiĢtir.
4.2.3. Japonya
Dünya‟nın en büyük ekonomilerinden olan Japonya da bankacılık krizleri
nedeniyle bir çok bankanın kapanmasına engel olamamıĢtır. Japonya‟da 1986 yılında
yenilenen Mevduat Sigortası Yasası‟na göre, yükümlülüklerini yerine getirmeyen
bankalarla ilgili iki seçenek mevcuttur. Birinci seçenekte banka kapatılır ve mevduat
sahiplerine belirli bir tutara kadar ödeme yapılır. Ġkinci seçenekte ise fon, Mevduat
Sigorta Kurumu (DIC) kaynaklarından da yararlanılarak, krizdeki bankanın varlık ve
yükümlülüklerinin istekli bir bankaya aktarılması sağlanır ve bankanın kurtarılması
yoluna gidilir (BIS, 2004:7).
Ġkinci Dünya SavaĢı‟ndan 1994 yılına kadar Japon bankacılık sektöründe önemli
bir kriz yaĢanmamıĢtır. Ancak 1994 Aralık ayında bankacılık faaliyetleri yapan iki
kooperatif Tokyo Kyowa ve Anzen kötü yönetim nedeniyle krize girmiĢtir. Bu durumda
DIC, bankaların kapanması yerine sistemik bir krizi tetiklememek ve paniğe yol
açmamak için mevduatı ödemek yerine, bankayı baĢka bir üstlenici bankaya devretme
yoluna baĢvurmayı tercih etmiĢtir. Ancak bankayı devralmaya istekli bir bankanın
148
bulunmaması ve DIC‟in bir bankaya yapabileceği maksimum yasal yardım sınırının bu
iki bankanın yükümlülüklerinin altında olması bu operasyonu engellemiĢtir. Bu
durumda baĢka bir çözüm paketi açıklanmıĢ ve Bank of Japan ve bazı diğer özel
finansal kurumlar Tokyo Kyoudou Bank (TKB) isimli yeni bir banka kurarak sorunlu
iki bankanın bu bankaya devredilmesini sağlamıĢlardır. Sorunlu iki banka yönetimleri
ilga edilip, tüzel kiĢilikleri tasfiye edilerek TKB‟ye devredildikten, sonra kurucu
bankalar ve DIC‟ten kaynak aktarımı yapılmıĢtır. Ayrıca TKB diğer bankalardan düĢük
faiz oranları ile kredi kullanmıĢtır. Otoritelerin isteği ile olsa da finansal kurumların
gönüllü olarak bir bankayı bu Ģekilde kurtarmalarına daha sonraları “hougacho
yaklaşımı” ismi verilmiştir. Bu bankaların hougacho yaklaĢımı ile mevduat sahibi ve
diğer kredi verenlerin çıkarlarını zedelemeden tasfiye olmasından kısa bir süre sonra,
1995 yılında Cosmo Credit Cooperative, Hyogo Bank ve Kizu Credit Cooperative
batma aĢamasına gelmiĢtir. Cosmo ve Hyogo vakalarında tekrar hougacho yaklaĢımı
devreye sokulmuĢtur. Cosmo
bankasının aktif ve pasifleri TKB bankasına
devredilmiĢtir. Hyogo için özel finansal kurumlar ve yerel endüstri firmalarının katılımı
ile bir devir/geçiĢ bankası niteliğinde Midori Bank isimli yeni bir banka kurulmuĢtur.
Yeni kurulan bu bankaya 80 milyar JPY sermayesi aktarılmıĢtır. Her iki devirde de,
yeni banka kurulana geçen dönemde Bank of Japan (Japonya Merkez Bankası) zor
durumdaki bankalara likidite desteği sağlamıĢtır. Ancak Kizu Credit Cooperative için
zarar
rakamı 16 tahminlerin ötesinde olduğu için, sorun hougacho yaklaĢımı ile de
çözülememiĢtir. Bu nedenle 1996 yılında Mevduat Sigorta Yasası değiĢtirilerek
sigortalanan tutarlar değiĢmiĢ ve 1997 yılında Kizu kuruluĢu RCB‟ye (Resolution and
Collection Bank) isminde yeni bir geçiĢ bankasına devredilmiĢtir. Ayrıca TKB da bu
bankaya devredilmiĢtir (BIS,2004:7-9).
Japonya‟da bu kez 15 trilyon JPY aktif büyüklüğüne sahip uluslar arası bir
banka olan Nippon Credit Bank (NCB) 1997 Nisanı‟nda sıkıntıya düĢmüĢtür. Ağırlıklı
olarak gayrimenkul piyasasına açılmıĢ olan banka donuk krediler nedeniyle fonlama
sorunları yaĢamıĢ ve rating derecesi üst üste düĢürülmüĢtür. Yeniden yapılandırma
çabalarına giren bankaya, ilgili finansal kuruluĢlar ve Bank of Japan tarafından tercihli
hisse senedi olarak 290 milyar JPY sermaye yardımı yapılmıĢtır. NCB mevcut krizi
atlatsa da aktif bozulması devam etmiĢ ve karlılığı da geliĢmeyince, Aralık 1998‟de iflas
etmiĢ ve devletleĢtirilmiĢtir (BIS, 2004:9).
16
Kizu Credit Cooperative‟in zararı 100 milyar JPY‟nin üzerindedir.
149
Öte yandan 9.5 trilyon aktif büyüklüğü ile diğer bir sorunlu büyük banka olan
Hokkaido Takushoku Bank (HTB) da NCB gibi 1997‟de krize girmiĢtir. Banka kendisi
gibi Japonya‟nın kuzeyinde faaliyet gösteren Hokkaido Bank ile birleĢme planlarını
açıklamıĢsa
da,
bankalar
arasında
çıkan
anlaĢmazlık
nedeni
ile
birleĢme
gerçekleĢememiĢtir. Bunun üzerine artan mevduat çekiliĢleri nedeniyle HTB, baĢka bir
yerel bankaya geçici olarak devredilerek Kasım 1997 de tasfiye edilmiĢtir. Aynı ay
içerisinde Tokuyo City Bank‟ın iflas ettiği duyurulmuĢtur. Kuzey Japonya‟da faaliyet
gösteren yerel bir banka olmasına rağmen, bir ay içinde batan dördüncü banka olduğu
için TCB‟nin batması diğer bankaları da çöküĢün eĢiğine getirmiĢtir. Yayılan dedikodu
ve spekülasyonlar bazı bankaların önünde para çekmek için uzun kuyruklar oluĢmasına
neden olmuĢtur. Aynı gün Japon Finans Bakanı ve Merkez Bankası baĢkanı bir bildiri
yayınlayarak bütün mevduatın koruma altına alınacağını taahhüt etmiĢler ve Merkez
Bankası‟nın mevduat çekiliĢlerini telafi edecek kadar para sağlayacağını belirtmiĢlerdir.
Sermaye yardımına ihtiyacı olacak bankaları belirleyecek bir Finansal Kriz Ġdaresi
Komitesi kurulmuĢ, ancak bu komitenin özellikle özel sermayeli finans kurumları
üzerinde gözetim yetkisi olmadığı için verimli olamamıĢtır. Ayrıca bankalar zayıf banka
görüntüsü vermemek için bu komitenin sağladığı sermaye yardımına topyekün
baĢvurmuĢlardır. Dolayısı ile yapılan yardımlar yetersiz olmuĢtur. Bu koĢullar altında
girilen 1998 yılında Japonya tarihindeki en büyük banka iflası olan Long Term Credit
Bank of Japan‟ın (LTCB) iflas etmesi ile sarsılmıĢtır. Üç büyük uzun vadeli kredi
bankasından biri olan LTCB iflas ettiği sırada 26 Trilyon JPY aktif büyüklüğüne sahipti.
Önceleri Sumitomo Trust Bank ile kefaleten birleĢmesi istenen LTCB‟nin donuk kredi
hacminin yüksekliği nedeniyle bu öneriden vazgeçilmiĢtir. Portföyündeki türev ürünler
nedeniyle bankanın iflasının sistemik bir krize neden olarak diğer bankalara sirayet
etmesinden çekinildiği için yeni bir finansal yapılandırma yasası kabul edilerek banka
1998 Ekim‟inde devletleĢtirilmiĢtir. Banka daha sonra DIC ve Bank of Japan tarafından
rehabilite edilerek ABD kökenli bir yatırım fonu Ģirketine satılmıĢtır (BIS,2004:9-10).
Özellikle LTCB krizinin
ardından kurulan FRC (Financial Reconstruction
Committee), daha sonra gözetim ve denetim yetkisi ile de takviye edilerek, zor
durumdaki bankalarla ilgili tasarrufta bulunabilecek duruma gelmiĢtir. FRC böylece
önceden varolan ama fazla aktif olmayan FSA‟nın (Financial Supervisory Agency) bir
partneri haline gelmiĢtir. Bu yeni kurum iflas durumundaki bankaları bir geçiĢ bankası
150
bulmadan da müdahale edebiliyordu.
Diğer yandan RCB bankası Resolution and
Collection Corporation (RCC) isimli bir kuruma dönüĢtürülerek kapanmıĢ veya devir
olmuĢ bankaların kötü nitelikli borçlarını satın almaya yetkili kılınmıĢtır. Daha sonra
bankaların
sorunlu aktiflerini, sermaye piyasası araçlarına
dönüĢtürecek baĢka
düzenlemeler de yapılmıĢtır. RCC ile birlikte DIC de 2.000 den fazla üyesi olan
bağımsız bir kuruma dönüĢtürülmüĢtür. Japonya da bu kurumların yetkisi ve görev alanı,
daha da artırılmıĢ, mevduatlara tam koruma getirilmiĢ ve krizlerin, iflas ve tasfiyelerin
ardından bankacılıkta 2003 yılı itibarıyla istikrar sağlanmıĢtır.
BIS raporuna göre Japonya‟da 1990‟lardan itibaren bir çok bankanın
kapanmasının nedenleri aynı zamanda krizlerin de nedenleridir. Bir baĢka deyiĢle, bu
ekonomik krizler bankacılık sektöründen kaynaklanmıĢtır. Bu nedenlerin en önemlisi
özellikle gayrimenkul sektörü ile ilgili verilen ve düĢen gayrimenkul fiyatları ile
birlikte ödenmeyen donuklaĢan kredilerdir. Ġkinci neden ise Ģirketleri finanse eden
bankaların, bunlara verdikleri kredilerin azalmasıyla beraber iĢ dünyasındaki
yatırımların azalmasıdır. Reel sektörün böylelikle zor duruma düĢmesinin ilk etkisi
bankaların aktif kalitelerinin düĢmesi olmuĢtur. Böylece finans sektörü-reel sektör
iliĢkisi kısır döngüye girmiĢ ve resesyon baĢlamıĢtır.
Yasal düzenlemelerdeki eksiklikler ve boĢluklar da bankaların piyasa risklerini
iyi
yönetememesine
neden
olmuĢtur.
Bunların
en
önemlisi
karĢılıklar
düzenlemelerindeki eksiklikler nedeniyle bankaların donuk kredileri için ayırdıkları
karĢılıkların yetersiz olmasıdır. Ayrıca bilançoların Ģeffaf olmaması ve kredi alanlarla
ilgili gerekli standartların kurulmamıĢ olması bankaların kapanmalarına kadar giden
krizlere girmelerine neden olmuĢtur. Japonya‟da bankaların kapanmalarının önemli
diğer bir nedeni de sermaye yetersizliğidir. Verimsiz çalıĢan bankalar kendi
kazançlarından kendi iç dinamikleri ile sermaye yaratamamıĢlardır. Bankalar ayrıca
düĢen
hisse
senedi
fiyatları
nedeniyle
sermaye
piyasalarından
da
kaynak
yaratamamıĢlardır. Bu nedenle bankaların sermaye artırmak için tek çaresi kamu
kaynaklarından sermaye enjekte edilmesi olmuĢtur (BIS, 2004:10-13). Bu krizlerden ve
yapılan düzenlemelerden sonra Japon Bankacılık Sektöründe 2008 krizinde önemli bir
banka kapanması yaĢanmamıĢ, hatta krizden etkilenen bazı ABD finans kurumları
kısmen veya tamamen Japon bankaları tarafından satın alınmıĢtır.
151
4.2.4. Amerika BirleĢik Devletleri
ABD bankacılık sistemi diğer ülkelerden oldukça farklıdır. Bankacılık Sektörü
oldukça bölünmüĢtür ve çok aktörlüdür. Öyle ki, 1970‟lerde ülkede 14.430 civarında
ticaret ve mevduat bankası 4.360 tasarruf kurumu (thrift bank) bulunmaktadır. Bu kadar
çok finansal aracının olmasının nedeni ABD‟de yürürlükte olan eyalet içi ve eyaletler
arası yasal düzenlemelerin, özellikle 1927 McFadden AnlaĢması‟nın bankaların ülke
çapında Ģube açmalarını engellemelerinden kaynaklanmaktadır (BIS,2004:56). Ayrıca
1933 Regulation Q isimli düzenleme vadesiz hesaplara faiz verilmesini yasaklamıĢ ve
vadeli hesaplar için de faiz sınırlaması getirmiĢtir. Bu ortam çok sayıda güçsüz ve
rekabet gücü olmayan bankanın sistemde var olmasına neden olmuĢtur. Ancak özellikle
1970li yılların sonunda yaĢanan finansal geliĢmeler, teknolojik ilerlemeler ve yükselen
faiz oranları, önceden gelen kısıtlamalarla birlikte ticari bankaların pazar payını iyice
düĢürmüĢtür.
Özellikle faiz baskısıyla birlikte imzalanan Depository Institutions
Deregulation and Monetary Control Act (DIDMCA) bankaların ve özellikle uzun vadeli
mortgage kredisi veren kurumların mevduat faizlerini serbestleĢtirerek ve yeni mevduat
enstrümanları geliĢtirerek diğer para piyasası fonları ile rekabet etmesine yardımcı
olmuĢtur.
Ancak 1980‟lerle birlikte banka dıĢındaki finansal aracıların artan rekabeti ve
bankaların eyaletler arası geniĢlemesi ile birlikte,
piyasa istikrarını yitirmeye
baĢlamıĢtır. Daha önce sermaye yeterliliği bakımından güçlü olan ABD bankaları
aldıkları büyük kredi riskleri, denetimin yetersiz kalması ve rekabetçi piyasaya ayak
uyduramama nedeniyle 1980-2000 arasında bir çok iflas yaĢamıĢlardır (BIS,2004:5660). Ġflas eden bankaların etmeyenlere göre en önemli özelliği kredi/aktif rasyolarının
yüksekliğidir. Bir baĢka önemli özellik ise özellikle büyüme odaklı bankalardaki yüksek
miktarlı mortgage kredileridir. Aslında çok karlı olan bu krediler özellikle ekonominin
zayıfladığı zamanlarda ödenmeme nedeniyle kredi riskini son derece artırmaktadır.
Bankacılık düzenlemelerinin daha liberal ve denetimin daha gevĢek olduğu güney
eyaletlerindeki batan banka sayıları daha fazla olmuĢtur.
Amerika BirleĢik
Devletleri‟nde 1980-2000 yılları arasında kapanan bankalar Tablo 32‟de sunulmuĢtur.
152
Tablo 32. ABD'de (1980-2000) Döneminde Batan Banka ve Tasarruf
Kurumlarının Dağılımı
Bölge
Kuzey Doğu
Güney
Orta Batı
Batı
Toplam
Aktifler
(Milyar Dolar)
216
361
146
204
927
Maliyet (Milyar
Dolar)
256
110
16
38
420
Banka /Kurum
Adedi
297
1588
594
489
2968
BIS raporlarından alınmıştır (2004:60)
Ġflas eden bankalar için FDIC ve RTC‟nin dört ayrı çözümleme metodu
kullandığı görülmektedir (BIS,2004). Bunlardan birincisine Purchase and Assumption
(P&A) adı verilir. Bunda bankanın likit aktifleri de, yükümlülükleri de açık artırmaya
çıkarılır ve böylece bankanın bilançosu bölünerek devredilir. Ġkincisinde ise Pay-off
yapılır, yani bütün mevduat yükümlülüğü mudilere ödenir ve bir kurum kurularak diğer
aktiflerin yönetimi bu kuruma devredilir. Özellikle batan ABD bankaları için kullanılan
Deposit Pay-off metodu TMSF tarafından yapılan bazı çözümlemelere çok
benzemektedir. Bu yöntemde sigorta kapsamındaki bütün mevduat ödenerek, kalan
aktiflerin likite çevrilmesi iĢlemi aĢamalı olarak sonradan yapılır. Deposit Transfer
metodunda ise mevduatlar ödeme yapılarak baĢka bir bankaya devredilir ve aktifler
sigorta fonunda kalır. Açık Banka Yardımı ĠĢlemi (open bank asistance transaction)
yönteminde ise Bankaya aktif ve pasifin bütün unsurlarında yardım edilir ve sermaye
açısından fon aktarımında bulunulur (BIS,2004:60-61).
FDIC‟in
(Federal
Deposit
Insurance
Corporation)
yaptığı
banka
çözümlemelerinin çoğunluğunda P&A metodu kullanılmıĢtır. Kapanan 1649 bankanın
1,216‟sı P&A metodu, 122si deposit payoff, 137 open bank assistance, ve kalan174‟ü
deposit transfer metodları ile çözümlenmiĢtir. Aynı Ģekilde RTC tarafından kapanan
tasarruf kurumlarında da kapanma yöntemleri benzer ağırlıklarda kullanılmıĢtır.
ABD‟de 1980-2000 arasında kapanan banka ve tasarruf kurumlarının kapanma
yöntemleri maliyetleri ve kapanmaya aracılık eden fon yapılarını gösteren Tablo 33
aĢağıda verilmiĢtir.
153
Tablo 33. ABD'de Banka ve Tasarruf Kurumlarının Çözümlenme Yöntemleri (1980-2000)
Open Bank
Insured Deposit
Deposit Payoff
Assurance (Açık Transfer (Sigortalı P&A (SatıĢ ve
(Mevduatın
Ġlgili Sigorta Fonu Banka Yardımı) Mevduat Transferi)
DeğiĢken
Yüklenme)
Ödenmesi)
Aktif
Büyüklüğü
(Milyar Dolar)
Diğer
FDIC
RTC (1989 Sonrası)
92.1
(%28.7)
0
11.0 (% 3.4)
45.7 (% 11.6)
211.8(%66.1)
337.1 (%85.6)
5.5 (%1.7)
11.2 (%2.9)
FSLIC (1989 Öncesi)
179.5
(%84.1)
2.0 (% 0.9)
0.1 (% 0)
8.4 (%3.9)
0
0
23.4
(%11.0)
3.1 (% 8.2)
27.7 (%73.6)
1.5 (%3.9)
0
15.6 (% 19.0)
60.2 (%73.4)
6.3 (%7.7)
FDIC
5.4
RTC (1989 Sonrası)
Maliyet (Milyar
FSLIC (1989 Öncesi)
Dolar)
0
55.0
(%79.7)
1.0 (% 1.5)
0.03 (%0)
3.8 (%5.5)
0
9.2
(%13.3)
137
(%8.3)
174 (% 10.6)
1216 (%73.7)
122 (%7.4)
0
0
158 (% 21.2)
497 (%66.5)
92 (%12.3)
11 (% 1.9)
1 (%0.2)
62 (%10.8)
0
43
(%7.59
FDIC
RTC (1989 Sonrası)
Kapanma Sayısı FSLIC (1989 Öncesi)
(%14.4)
455
(%79.5)
BIS raporlarından alınmıştır (2004:61)
ABD‟de baĢka yaygın bir kapanma nedeni ise satın alma ve birleĢmelerdir.
Özellikle coğrafi açıdan etkinliğini ve rekabet gücün artırmak isteyen ABD bankaları
arasında çok sayıda birleĢme gerçekleĢmiĢtir. Sadece 2004 ve 2005 yıllarında toplam
değeri 137 milyar dolar olan 446 banka birleĢerek kapanmıĢtır (Dinçer, 2006:52).
Banka sayısının ve küçük banka adedinin fazla olduğu ülkede, birleĢmelerle veya
birleĢmeyen bankaların kırılgan yapıları nedeniyle banka kapanmalarının ileride de
devam edeceği öngörülebilir.
4.3.
TÜRK
NEDENLERĠ
ĠLE
BANKACILIK
DĠĞER
SEKTÖRÜNDE
ÜLKELERDE
BANKA
BANKA
KAPANMA
KAPANMA
NEDENLERĠNĠN KARġILAġTIRILMASI
Bankacılık sektöründe kapanma nedenlerini, diğer ülkelerle karĢılaĢtırmadan
önce, bankaları kapatan yasal düzenlemelerin, Dünya‟nın her yerinde krizlerle beraber
dinamik bir Ģekilde değiĢtiğini vurgulamak yerinde olacaktır.
Bu yasal değiĢimler
düzenleyici ve yaptırımcı kurumların da yapısını, bazen de tamamen kendini
değiĢtirmiĢtir. DeğiĢen kurum ve yasalar, bu dönemlerde, bankaların kurtulmalarından
154
ve çoğu zamanda sisteme en az zarar verecek Ģekilde kapatılmalarından sorumlu
olmuĢlardır.
Nitekim, Almanya‟da Herstatt krizinden sonra 1974 de döviz pozisyonu riskini
kısıtlayan bir yasa çıkmıĢ, 1976‟da bankacılık yasasında yapılan bir baĢka değiĢiklikle
kredi riski sıkı bir kontrole tabi tutulmuĢ ve gözetleyici kurum olan Federal Banking
Supervisory Office‟in 17 yetkileri artırılmıĢtır. Japonya‟da 1971 „de kurulan DIC ile
ilgili yasa 1986‟da yenilenmiĢ, zor durumdaki bankalarla ilgili karar yetkileri artırılan
DIC buna rağmen 1994-1996 krizinde batma noktasına gelen bankalarla ilgili olarak
yetersiz kalmıĢtır. Bunun üzerine 1998 yılında Japon Merkez Bankası (Bank of Japan)
ile ilgili yeni bir yasa yürürlüğe girmiĢ ve bankanın finansal istikrarı korumak için
sağlayacağı fonlar geniĢletilmiĢtir.
Ayrıca
1996 yılında DIC‟in zor durumdaki
bankalara yapacakları ödeme ile ilgili pay-off limiti kaldırılmıĢ ve bankaların
ödeyecekleri sigorta primleri artırılmıĢtır.
ABD‟de ise 1980 ile baĢlayan ve çok sayıda banka ve tasarruf kurumlarının
kapanmasına yol açan geliĢmeler, Federal Savings and Loan Insurance Corporation
(FSLIC) fonlarını eritmiĢtir. Eriyen bu sigorta fonu karĢısında Kongre, 1989 Financial
Institutions Reform, Recovery, and Enforcement Act (FIRREA) isimli anlaĢma ile
reformlar yapmak zorunda kalmıĢtır. FIRREA, FSLIC kurumunu kapatarak tasarruf
kurumlarının sigorta fonu sorumluluğun FDIC‟e kaydırmıĢtır. Ayrıca
batma
durumunda olan tasarruf kurumlarını çözümlemek için Resolution Trust Corporation
(RTC) kurulmuĢ son olarak da bu kurumların gözetleyici üst kurumu olan ve etkisiz
kalan Federal Home Loan Bank Board (FHLBB) u kaldırarak yerine Office of Thrift
Supervision (OTS) kurmuĢ ve bu kurumu keskin yetkilerle donatmıĢtır.
Ülkemizde 1958 krizinden sonra
Banka Kredilerini Tanzim Komitesi‟nin
kurulması bu komitenin ve 7129 sayılı yasa ile banka tasfiye yöntem ve koĢullarının
yetersiz kalması üzerine, Banker Krizi sonrası TMSF‟nin kurulması, Almanya, ABD ve
Japonya‟daki geliĢmelere seyir olarak benzemektedir. Bu ülkelerde olduğu gibi hem
yasa, hem gözetleyici kurum değiĢikliklerinin yapıldığı son örnek ise 2001 krizinden
sonra ise BDDK ve TMSF‟nin etkinleĢtirilmesi ve yeni bir Bankalar Kanunu‟nun kabul
edilmesidir. Ülkemizde de, diğer ülkelerde olduğu gibi banka kapanmalarının yasal
17
Almanca karĢılığı BAKred‟dir.
155
temelleri, kapanmaların neden ve Ģiddetlerine göre dinamik olarak değiĢmektedir
Banka kapanma yöntem ve yasal süreç değiĢmelerindeki bu paralellik, kapanma
nedenlerindeki benzerliklerden de kaynaklanmaktadır.
GeliĢmiĢ piyasalara sahip kalkınmıĢ ülkeler BIS raporlarına göre son 30 yılda
önemli bankacılık krizleri yaĢamıĢlar ve bu ülkelerde bir çok banka kapanmıĢtır (2004).
Bankaların iflasının yaygınlaĢması döngüsel resesyonlara yol açtığından finansal bir
krizi kolayca tetiklemektedir. Bu nedenle bankaların kapanmaması için otoritelerin
bankaların kapandıkları dönemlerden hemen sonra yasal düzenleme ve değiĢikliklere
gittiği gözlemlenmektedir. Bu arada, BIS‟in bu konuda yapılan diğer araĢtırmalardan
da derlediği bilgilere göre 17ülkede 117 banka problemi incelendiğinde bankaların
çoğunlukla kredi riskinden kapandığı, bazı durumlarda operasyonel risklerin de
kapanmaya neden olduğu raporlanmıĢtır (2004:34).
Son otuz yıllık dönemde de
ülkemizdeki kapanmalardaki ağırlıklı neden ise banka yöneticilerinin art niyetleridir.
Ancak bunun fiziksel yansıması, hakim ortakların alıp geri ödemedikleri kredilerden
kaynaklandığı için finansal risk anlamında kredi riski olarak karĢımıza çıkmaktadır.
Burada kapanma nedenlerinde kredi riskinin Ģeklen de olsa benzerlik gösterdiği ileri
sürülebilir.
Yine BIS raporlarına göre geliĢmiĢ ülkelerde kapanan bankaların hemen hemen
tamamında yönetim ve denetim zayıflıkları söz konusudur, piyasa riski banka
kapanmasına nadiren neden olmaktadır. GeliĢmekte olan ülkelerdeki 24 banka krizini ve
banka çözümlemelerini inceleyen Dziobek ve PazarbaĢıoğlu diğer faktörlerin yanı sıra
yönetim ve denetimdeki eksiklerin incelenen bütün vakalardan sorumlu olduğunu
belirtmiĢlerdir (1997). Caprio and Klingebiel‟e göre banka kapanmalarında, makro ve
mikro ekonomik unsurlar beraber rol oynamaktadır (1996), Yazarlara göre mikro
ekonomik açıdan bakıldığında gözetim eksikliği ve zayıf yönetimin banka
baĢarısızlıklarındaki rolü büyüktür. Bu durum denetim zayıflıkları açısından özellikle
1990-2001 yılı arasında ülkemizde yaĢanan banka kapanmaları nedenleri ile paralellik
göstermektedir.
Banka kapanmaları ile ilgili geliĢmiĢ ülkelerle ülkemizdeki bir küçük benzerlik
ise
operasyonel risk olarak yaĢanmıĢtır. Ġngiliz BCCI bankasının dolandırıcılık
eylemleri kurgusal kar yaratmak açısından, TMSF tarafından kapatılan bankaların
156
çoğunun mali durumlarını kapanma öncesi dönemde iyi göstermek için baĢvurulduğu
bilinmektedir. Yine aynı bankanın, finansal tablolarında hile yapmak ve mevduatını
gizleyerek merkez bankası yükümlülüklerini gizlemesinin, Ġmar Bankası‟nın kötü
niyetli tutumuna oldukça benzediği söylenebilir.
GeliĢmiĢ ülkelerde kapanan bankalarda sermaye yeterlilikleri açısından
bankaların % 90‟ı yasal sınırların üzerindedir. Bankaların bu güçlü sermaye rasyolarına
rağmen iflas etmelerinin kredi karĢılıklarının ayrılmasındaki hatalar ve aktif
kalemlerinin zayıflığının sermayeye yansımamasından kaynaklandığı belirtilmektedir
(BIS,2004). Diğer taraftan TMSF raporlarında incelenen bankaların tamamında,
kapanan bankaların uzun dönemler boyunca mali verilerini muhasebe teknikleri
kullanarak veya doğrudan hileli kayıtlarla gizlediği görülmektedir.
Bu nedenle
ülkemizde özellikle 2000‟li yıllarla beraber basit rasyo analizlerinin sonuç verebilmesi
için mali veriler sıklıkla doğruluk ve uygunluk denetimine tabi tutulmakta ve bağımsız
denetimler yoğun olarak sürdürülmektedir.
Bankaların tasfiyesi BIS raporuna göre sadece küçük bankalar söz konusu
olduğunda ve bankacılık sisteminin genelinde bir hasar olmadığında baĢvurulan bir
yöntemdir. Büyük bankalarda ise tasfiye, sorunlu bankaların birleĢmesi ve devlet
yardımı ile çözümlenmektedir. Ülkemizde TMSF tarafından tasfiye, devir ve satıĢ
yoluyla çözümlenmiĢtir. Bunun bir nedeni kapatılan bankaların genellikle sektör payları
itibariyle küçük bankalar olması olabilir. Büyük bankalarda otoritelerin tutumu farklı
olmuĢtur. Örneğin 2001 krizinde kamu bankalarının yaĢadığı likidite sorunları devlet
desteği ile çözümlenmiĢtir.
Diğer ülkelerde özellikle Avrupa‟da ve ABD‟de 2008
yılında baĢlayan krizle birlikte otoritelerin iflas aĢamasına gelmiĢ büyük bankalarla
ilgili tutumları da ülkemizle benzerlik göstermektedir. Bu ülkelerde büyük bankaların
kapanmaması için devletleĢtirme ve doğrudan sermaye enjeksiyonu dahil her türlü
tedbire baĢvurulduğu gözlemlenmektedir.
157
4.4. TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜNDE KAPANMA ġEKĠLLERĠ
Türk Bankacılık tarihine bakıldığında kapanan bankaların kapanma Ģekillerinin
de, kapanma nedenleri gibi çeĢitli olduğu görülmektedir. Kapanma Ģekillerini belirleyen
önemli etkenlerden biri geçerli yasalar ve bunlara paralel olarak çıkarılmıĢ yasal
düzenlemelerdir.
ÇalıĢmada incelenmiĢ olan kapalı bankaların kapanma Ģekilleri,
inceleme dönemlerine göre aĢağıda Tablo 34‟de verilmiĢtir.
Kapanan
Ġnceleme Dönemleri Banka
Sayısı
1930 Öncesi Dönem
1930-1945 Dönemi
1946-1962 Dönemi
1963-1980 Dönemi
1980-1993 Dönemi
1994 Sonrası Dönem
Toplam
10
22
18
13
11
37
111
Genel Kurul
Kararı
BirleĢme ve
Devir
Diğer/
Faaliyetsizlik
Tasfiye
Tedrici
Tasfiye
BirleĢtirme ve
Devir
SatıĢ
BirleĢtirme
ve Devir
Diğer/ Ġflas
Talebi
Tablo 34. Bankaların Kapanma ġekillerine Göre Dönemsel Dağılımı
Ġnfisah
Fesih
TMSF
2
8
6
4
1
21
1
1
2
8
12
5
7
1
2
4
3
3
4
13 16
3
3
6
2
3
3
9
3
20
4
4
13
13
1
5
6
Tablodan da görülüceği gibi 1930 öncesi dönemde baskın kapanma Ģekli
infisahtir. Bankalar Kanunu olmayan bu
kapatılan bankalar dıĢında bankaların
dönemde Maliye Bakanlığı tarafından
kendilerini kapattığını veya kendiliklerinden
kapandığını söylemek doğru olacaktır. Nitekim 1930 öncesi dönemde ve 1930-1946
döneminde
kapanan 32 bankadan 10‟u Genel Kurul Kararı ile, 12‟si ise faaliyet
göstermediklerinden infisah olmuĢlardır.
Ġnfisah olmadan kapanmaların baĢladığı dönem ise 1946-1962 dönemidir. Bu
dönemde ve takibeden 1963-1980 döneminde, özellikle 7129 Sayılı Bankalar
Kanunu‟nun devreye girmesi ile birlikte bankaların ağırlıkla olarak fesih yöntemiyle
kapadıkları görülmektedir. Fesih ile banka kapatmalarında ise otoritelerin, sıradan
tasfiyenin yanı sıra, mevduat sahiplerini korumaya yönelik tedrici tasfiye ve birleĢtirme
158
yöntemleri kullandığı görülmektedir. Ġncelenen son iki dönemden 1980-1993 yılları
arasında kapanan bankaların ise devlet bankalarına devredilerek devletleĢtirilmesi
yoluna gidildiği, dolayısıyla birleĢtirme ve devir yönetiminin tercih edildiği
görülmektedir.
Halen
içinde
bulunduğumuz
1994
sonrası
dönemde
ise,
Bankaların
kapanmalarının düzenleyici/denetleyici kurumlara bırakıldığı bankaların TMSF‟nin
tercih ettiği yönteme göre kapandığı söylenebilir. Bu dönemde kapanan 37 bankadan
22‟si TMSF tarafından kapatılmıĢtır.
Bu dönemdeki kapanmaların istisnası kendi
istekleri ile birleĢen bankalardır. Ġncelenen dönemdeki 37 bankadan sekizi kendileri
birleĢerek infisah olmuĢlardır.
159
BEġĠNCĠ BÖLÜM: SONUÇ VE ÖNERĠLER
5.1. SONUÇLAR
Türk Bankacılık tarihinde bankaların yoğun olarak ilk kez 1930-1945
döneminde kapandığı görülmektedir,
bankacılık tarihimizde kapanan toplam 111
bankanın 25 adedi bu dönemde kapanmıĢtır. Tamamına yakını yerel olan bu bankaların
en önemli ve baskın kapanma nedeni ekonomik kriz ve rekabettir. Burada söz konusu
kriz 1929 Büyük Buhranı‟nın yanı sıra II. Dünya SavaĢı‟nın getirdiği durgunluktur.
Aslında bu ardıĢık iki durumun bankacılık tarihimiz açısından tek ve uzun bir ekonomik
kriz olarak ele alınması mümkündür.
Bu dönemde bankalar genellikle Genel Kurul kararıyla infisah olmuĢlardır. Bu
durum yerel bankaların nispeten denetimden uzak ve kar etmeden düĢük hacimlerde
faaliyet gösterdiği dönemin doğasına uygun görünmektedir. Karsız ve etkin olmayan
birer ticarethane sayılabilecek tek Ģubeli bu bankalar kendilerini kapatmıĢlardır. Bu
bankaların kapanmaları da Bankalar Kanunu‟ndan ziyade Türk Ticaret Kanunu‟nca
öngörülen biçimiyle gerçekleĢmiĢtir.
OnbeĢ yıl süren bu dönemden sonra kapanmaların 1958 krizi ile birlikte 19581962 aralığında yoğunlaĢtığı görülmektedir. Bu dört yıllık dönemde kapanan banka
sayısı on dörttür. Ancak bu kez kriz, yerel bankaların yanı sıra, sermayelerini kaybeden
çok Ģubeli milli bankaların da kapanmasına yol açmıĢtır. Bu dönemde kapanmalarda
devlet otoritesinin artan ağırlığı hissedilmektedir. ĠĢ baĢındaki hükümetlerin özellikle
büyük bankaların tasfiye veya birleĢme yoluyla kapanmasına
karar verdiği
gözlemlenmektedir. Bu dönemin yaygın kapanma Ģekli 1960 yılında kabul edilen 153
sayılı kanuna uygun olarak tedrici tasfiyedir.
160
Planlı dönemle beraber belirgin bir kapanma sebebi veya Ģeklinden söz etmek
zordur. Kapalı ekonomi ve siyasal istikrarsızlık dönemi olan 1963-1980 döneminde,
önceki dönemlerde kapanmadan varlığını sürdürebilen
yerel bankaların bir kısmı
tasfiye olmuĢ, bir kısmı da dönemin eğilimine uygun olarak holdinglerce satın alınarak
milli banka statüsüne geçmiĢlerdir. Bundan sonraki ilk önemli kapanma dalgası 1983
kriziyle baĢlamıĢ ve 1983-1984 yıllarında yaĢanmıĢtır. Yönetim hataları ve hakim ortak
istismarı da, yoğun olarak ilk kez bu dönemde kapanma nedeni olarak ortaya
çıkmaktadır. Bu krizde beĢ banka birden devletleĢtirilmiĢtir. Devlet finansal istikrarı
daha da zora sokmamak için mevduat sahiplerini koruma adına, bu bankaları kamu
bankalarına devretme yolunu seçmiĢtir.
Bu dönemden sonra bankaların 2001 krizi sonrasında yoğun olarak kapandığı
görünmektedir. Bu krizle birlikte 2001-2002 yıllarında, çoğunluğu TMSF tarafından
olmak üzere 26 banka kapanmıĢtır. Bu kapanmalar büyük maliyetine rağmen sektörün
orta-uzun vadede istikrarı yakalamasına olanak sağlamıĢtır.
Bu periyotta ortakları
tarafından içleri boĢaltılan, finansal risklere karĢı korunaksız olan ve sermayeleri
yetersiz yada tükenmiĢ olan bütün bankalar sistem dıĢına çekilmiĢtir. Gerek birim
zaman baĢına düĢen kapanma adedi, gerekse kapanan bankaların sayısı açısından
kapanmaların en yoğun olduğu dönem Ģüphesiz ki bu dönemdir.
Özetle, Türk Bankacılık tarihinde nicel ve nitel etkileri açısından 19301945, 1958-1962, 1983-1984 ve 2001-2002 dönemlerinde banka kapanmalarının
dikkat çekici ölçüde yoğunlaĢtığı görülmüĢtür. Kriz tarihleri ile iliĢkilendirildiğinde
ise “Banka kapanmaları ekonomik kriz dönemlerinde yoğunlaĢmaktadır” olarak ortaya
konulan araĢtırma hipotezinin doğrulandığı söylenebilir. Banka kapanmaları 1929, 1958,
1986 ve 2001 ekonomik kriz dönemlerinde anlamlı bir Ģekilde artmıĢtır. Sonuç olarak,
bankaların doğrudan kapanma nedenleri arasında ekonomik krizler baskın olarak öne
çıkmaktadır.
Finansal risklerin kapanma nedeni olarak öne çıkması da bu krizler
tarafından tetiklenmektedir. Bu durumda ekonomik krizler doğrudan ve yarattığı uzun
vadeli riskler açısından da dolaylı olarak banka kapanmalarına neden olmaktadır. Dünya
ekonomisinde yaygınlaĢan liberalleĢme ve küreselleĢme ile birlikte banka kapanmaları
ve ekonomik krizler iç içe geçmeye baĢlamıĢtır. Bu durumda neden sonuç iliĢkisi
belirginliğini kaybetmektedir. Bankaların yaĢadığı ve kapanmaya varan krizler, genel
ekonomik istikrarı da bozmaktadır. Aynı Ģekilde reel sektörü etkileyen ekonomik
161
zorluklar , bankaların aktif yapılarını bozduğundan banka krizlerini tetiklemektedir.
Bazı durumlarda ise bankacılık krizi-ekonomik kriz kısır döngüye girerek kriz
konjonktürünü uzatmaktadır. Bu durum 1994 ve 2001 krizlerinde ülkemizde
gözlenmiĢtir. Bu etkileĢimli krizlerin bilançosu yedi yılda kapanan 31 bankadır. Milli
Bankacılık tarihimizin yüzyılı aĢan geçmiĢinde kapanan bankaların yaklaĢık üçte biri
bu yedi yıllık dönemde tüzel kiĢiliğini yitirmiĢtir.
Bankacılık tarihimizde, Bankaların kapanma nedenleri baskın olarak
ekonomik kriz ve/veya kriz tarafından tetiklenen mikro risklerdir. Bu risklerden
yaygın olanları karĢılaĢtırıldığında kapanma dönemlerine göre en önemli farklılık, 1980
sonrasında özellikle artan bir biçimde ortaya çıkan yöneticilerin kötü niyetleridir. Kötü
niyetli iĢlemler bankaların finansal yapısını, çoğu zaman sermayelerine sirayet edecek
kadar bozmuĢtur. Bu durum ekonomik krizlerle birleĢtiğinde ortaya çıkan sonuç, mali
yapısı bozulan
bankaların sistemden çıkması olmuĢtur. Demirbank ve Ulusalbank
örneği dıĢında, son derece ağır olan 1994 ve 2001 krizlerine rağmen, yöneticilerin kötü
niyetli olmadığı veya kaynak yönetiminde hatalı kararlar alınmayan milli bankalar
sistemde kalmaya devam etmiĢlerdir.
Türkiye’de kapanan bankaların kapanma yöntemlerinin de doğal olarak,
yasal düzenlemelere paralel olarak dönemsel farklılıklar gösterdiği bulunmuĢtur.
Bazı durumlarda banka kapanmalarının nedenleri, bankacılıkla ilgili düzenlemelerin
değiĢmesine neden olmuĢtur. Banka kapanmalarının seyrine göre getirilen yeni
düzenlemeler kapanma biçimlerini de değiĢtirdiğinden, kapanma nedenleri ve kapanma
Ģekilleri arasında dolaylı bir iliĢki doğduğu söylenebilir. Yöneticilerin kötü niyetleri ve
özellikle hakim ortak istismarının yoğunlaĢtığı 1994 yılı sonrasında, bankalar
üzerindeki denetimlerin sıklaĢtığı
ve Bankalar Kanununda arka arkaya yapılan
değiĢiklikler sonrasında bankaların tamamına yakının TMSF tarafından kapandığı
görülmektedir. TMSF eliyle gerçekleĢen kapanmalar genellikle, sonradan çözümlemek
üzere bankanın geçici olarak devletleĢtirilmesi biçiminde olmaktadır. Çözümleme
sonrasında banka satılarak yada tasfiye edilerek nispeten kısa bir süre içinde
kapanmaktadır. Ancak 1994 öncesindeki kapanmalar dönemsel olarak ele alındığında,
tedrici tasfiyenin 1950‟li yıllarda, infisahın 1930‟lu yıllarda kapanma yöntemi olarak
öne çıktığı, bununla birlikte genele bakıldığında bankaların kapanma Ģekillerinin
rastgele bir dağılım gösterdiği görülmektedir.
Bu durumda bankaların kapanma
162
Ģekilleri 1994 sonrasında diğer dönemlere göre belirgin bir farklılık
göstermekle
beraber, 1994 yılı öncesi için bu sonuca varmak güçtür. Bu nedenle bu araĢtırmada
ortaya atılan “Türkiye‟de kapanan bankaların tasfiye/kapanma yöntemleri de
kapandıkları dönemlere göre farklılık göstermektedir” hipotezinin kısmen doğrulanmıĢ
olduğunu söylemek mümkündür.
AraĢtırmada incelenen diğer ülkelerde de, kapanmaların kriz dönemlerinde
anlamlı olarak arttığı görülmüĢtür. Ayrıca ülkelerin makro ekonomik kırılma
devrelerinde de kapanmalar artmaktadır. Avrupa ülkeleri baĢta olmak üzere sorunlu
bankalar kapatılmadan sistem içinde diğer bankaların katılımı ile çözümlenmekte,
sistem içinde çözülemeyenler devletleĢtirilmektedir.
Özellikle Avrupa‟da baĢta
büyükler olmak üzere bankaların kapanması yoluna baĢvurulmadığı ve liberal ekonomik
anlayıĢa uygun olmasa da, sermaye enjeksiyonu gibi doğrudan devlet yardımları ile
bankaların sistemde tutulmaya çalıĢıldığı görülmektedir. ABD‟de ise bankalar büyük
oranda yükümlülükleriyle beraber satılarak
çözümlenmektedir. Ülkemizden farklı
olarak hem Avrupa‟da, hem de ABD‟de rekabetin banka birleĢmelerine yol açtığı ve
çok sayıda küçük bankanın yanı sıra, finansal zorluklar yaĢayan büyük bankaların da
birleĢerek kapandığı söylenebilir.
5.2. ÖNERĠLER
Bankacılık tarihimizde
özellikle Merkez Bankası bültenlerinin kapsamadığı
veya sınırlı olduğu 1930 öncesinde kapanan bankalarla ilgili daha fazla araĢtırma
yapılması gerekmektedir. Faaliyete geçip geçmediği dahi bilinemeyen, ancak önceki
araĢtırmacıların Resmi Gazete, Ticaret Odası kayıtları ve Merkez Bankası
Bültenlerinden varlığını bildikleri bir çok yerel banka ile ilgili
faaliyetlerine ve
kapanmalarına dair bilgilerin, bankaların kurulduğu il ve ilçelerdeki ticaret sicili
arĢivlerinden ve diğer resmi kayıtlardan detaylı olarak araĢtırılması da yerinde olacaktır.
Merkez Bankası bültenlerindeki istatistiki veriler de, bankaların kendi
bildirimleri ile sınırlı olup, bankaların sadece ana bilanço kalemlerinden oluĢmaktadır.
Bu durum bankaların kapanmalarına yol açan mali sorunların rasyo analizleri ile
incelenmesine olanak tanımamaktadır. Aynı durum TBB‟nin düzenli olarak yayınladığı
163
banka istatistikleri için de geçerlidir. Daha detaylı verilerin elde edilebildiği 1990
sonrasında ise, bilanço makyajları ve kasıtlı hatalı veriler nedeniyle yapılan mali
analizler hatalı sonuçlar vermektedir. TMSF raporlarında bile 1990-2007 arasında
kapanan banka bilançoları ancak, hataları mizanlarına ve istihbarati bilgilere göre
düzeltilip durulaĢtırıldıktan sonra incelenebilmiĢtir. Bu nedenle kapanan bankaların
yalnızca bilançoları değil, mizanları ve detaylı mali kayıtları, dönemin cari muhasebe
sistemleri bilgisi dahilinde incelemeye muhtaçtır.
164
KAYNAKÇA
Açıkgöz, Ö. ve Özkan B. (2009). 1929 Dünya Ekonomik Buhranı ve Türkiye
Ekonomisine Etkileri. Mevzuat Dergisi, Yıl:11, Sayı 136.
Akan, A ve Kılıç M. (2008). Banka Satın Almalarının Hedef Bankaların Performansına Olan
Etkileri: Türk Bankacılık Sektörü Üzerinde Ampirik Bir ÇalıĢma. Gazi Üniversitesi İktisadi ve
İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 10 / 3. 229-255
Akar C., ve Çiçek S. (2007).Türkiye‟de Bankacılık Sektörünün MerkezileĢmesi. Marmara
Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi . Cilt 23 S.2 s.167-184
Akgüç, Ö. (1971). Cumhuriyet Döneminde Bankacılık Alanında Gelişmeler. Türkiye Bankalar
Birliği Yayınları. Ankara:Tisa Matbaacılık.
Akgüç, Ö., (1975), Cumhuriyet Döneminde Bankacılık Alanında Gelişmeler, TBB Yayınları:71.
Akgüç, Ö. (1987). 100 Soruda Türkiye‟de Bankacılık. (Birinci Baskı). Ġstanbul: Gerçek
Yayınevi.
Arıkan, R.(2007). Araştırma Teknikleri. (6.Baskı). Ankara: Asil Yayın Dağıtım.
Artun, T. (1983). ĠĢlevi, GeliĢimi, Özellikleri ve Sorunlarıyla Türkiye‟de Bankacılık. (2. Baskı).
Ankara: Tekin Yayınevi.
AKP TBMM Grup BaĢkanlığı. (2006). AkĢehirin Ġl Olmasına Dair 07.03.2006/1115 Sayılı
Yasa Teklifi. Web: 2.tbmm.gov.tr/d22/2/2-0746.pdf adresinden 01.11.2010 tarihinde alınmıĢtır.
ALC (Agri-Livestock Consultants Ltd) and WDC (World Development Consultants S.A.)
, (Aralık 2006), Turkey Final Report: Fruit and Vegetables Sector. Web: sgb.tarim.gov.tr/
haber_ve.../Meyve_sebze_sektoru_raporu_TR.doc adresinden 12.01.2011 tarihinde
alınmıĢtır.
Altay, N. O. (2002). Bankacılık Sektöründe Füzyonun Nedenleri, Uygulama Örnekleri ve
Sonuçları. Banka,Mali ve Ekonomik Yorumlar, Yıl 39, Sayı 10.
Altay, N.O. (2010). Türkiye‟de Liberal Politikaların Bankacılık Sektörüne Etkileri (1847–1979).
Ege Akademik Bakış, 10 (1) 319-350.
Altınok,, T. Ve Ġlseven N. (2004). Mevduat Güvencesi ve Türkiye. Maliye Finans Yazıları.Yıl
24, Sayı 86. S. 11-41.
Anonim. Karaman Kültür Ve Tarih AraĢtırmaları. Karamanda BakıĢ Dergisi, Mayıs-Haziran
2008 sayısı.
Asomedya, Türkiye‟de Bankacılık Ve Finans Krizleri. Web: http://www.aso.org.tr/kurumsal/
media/kaynak/TUR/asomedya/mart2001-ft.htm adresinden 05.05.2010 tarihinde alınmıĢtır.
165
Atalay, M. (1953). Bankacılığımız. Ankara: Akın Matbaacılık.
Atan, M. (2002). Risk Yönetimi Ve Türk Bankacılık Sektöründe Bir Uygulama. YayımlanmamıĢ
Doktora Tezi. Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
Bahadır F. (2007a). Anonim ġirketlerin Ġnfisahı Ve Tasfiyesi. Türk Hukuk Sitesi Kütüphanesi
(elektronik kütüphane) Web:http://www.turkhukuksitesi.com sitesinden 15.02.2011 tarihinde
alınmıĢtır.
Bahadır, F. (2007b). Türk Bankacılık Sektöründe Finansal Yeniden Yapılandırma Programları.
Web: http://www. turkhukuksitesi.com/makale_707.htm adresinden 05.11.2010 tarihinde
alınmıĢtır.
Bali, R.N. (1997) Bir Yahudi Mali ve Sosyal YardımlaĢma Kurumu: Dersaadet Küçük Ġstikrazat
Sandığı. Tarih ve Toplum. S.160. sh:45-54.
Bank For International Settlements. Basel Committee on Banking Supervision. (2004). Bank
Failures in Mature Economies. Working Paper No. 13
Baskıcı, M.M.. (2003). Osmanlı Anadolu’sunda Bankacılık:1880:1919. Ankara: SBF Yayın No:
590.
Baskıcı, M.M. (2007). 1938:Bekleyiş ve Endişe. Türkiye Cumhuriyeti Ġdare Tarihi AraĢtırması
(TĠDATA Açıklamalı Yönetim Zamandizini Editör Güler B.A.) Ġçinde s. 895-978
BDDK, TMSF, HM ve TCMB ÇalıĢma Grubu. (Nisan2009). Krizden İstikrara Türkiye. Web:
www.bddk.org.tr/websitesi/turkce /.../6313 Krizden_ Istikrara.pdf adresinden 05.04.2010
tarihinde alınmıĢtır.
BDDK. (2001a). Bankacılık Sektörü Değerlendirme Raporu. Web: bddk.org.tr/
WebSitesi/turkce/Raporlar/Finansal_Piyasalar_Raporlari/BDDK Doküman Merkezi.
BDDK. (2001b). Bankacılık Sektörü Yeniden Yapılandırma Programı.Web: www.bddk.org.tr
/WebSitesi/turkce/Raporlar/.../15279C8914BD.pdf adresinden 01.04.2011 tarihinde alınmıĢtır.
BDDK. (2001c). 09.07.2001 – 382 Sayılı Kurul Kararı. Web:http://www.
bddk.org.tr/WebSitesi/turkce/Duyurular/ BDDK_Kurul_Kararlari/ adresinden 01.03.2011
tarihinde alınmıĢtır.
BDDK. (2006). 01.11.2006 . Bankaların Kurumsal Yönetim Ġlkelerine ĠliĢkin Yönetmelik.
Web:http://www. bddk.org.tr /WebSitesi/turkce/Duyurular/ BDDK_Kurul_Kararlari/ adresinden
01.04.2011 tarihinde alınmıĢtır.
BDDK. (2006) Bankaların Sermaye Yeterliliğinin Ölçülmesine ve Değerlendirilmesine ĠliĢkin
Yönetmelik. (01.11.2006 tarih ve 26333 Sayılı RG)
BDDK, Risk Yönetimi Ve Gözetim Teknikleri Dairesi (2003) Bankaların Risklilik Düzeyinin
Değerlendirilmesine İlişkin Açıklama Web:http://www.bddk.org.tr/WebSitesi/turkce/
Mevzuat/Bankacilik_Kanununa_Iliskin_Duzenlemeler/Bankacilik_Kanununa_Iliskin_Duzenle
meler.aspx adresinden 05.04.2011 tarihinde alınmıĢtır.
Binay, ġ ve Kunter, K. (1998). Mali LiberalleĢmede Merkez Bankası‟nın Rolü. TCMB,
TartıĢma Tebliğ:9803
166
Boratav, K. (2005). Türkiye İktisat Tarihi 1908-2002. (9. Baskı). Ankara: Ġmge Yayınevi.
BYDK. (1978) Anadolu Bankası A.Ş. 1977 Yılı Raporu. BYDK Yayın No:134.
Buğday Bankası A.ġ. (1961) 1960 Altıncı Hesap Yılı. Ġstanbul.
Can, S. (2 Aralık 2009). Zonguldak Tarihi: Zonguldak Konusunda Bilinenler Ve Unutulanlar
Üzerine Bir Kaç Rakam. Web: http:/ haberzonguldak2.com/yazarlar/.../ ZonguldakTarihi
_SC07.htm adresinden 5 Mart 2011 tarihinde alınmıĢtır.
Cihangir, M. (2004). Türkiye‟de Banka BirleĢmeleri Ve BirleĢen Bankaların Verimlilik Ve
Etkinliğinin Ölçülmesi Üzerine KarĢılaĢtırmalı - Uygulamalı Bir Ġnceleme, YayımlanmamıĢ
Doktora Tezi. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Web: http//www.
acikarsiv.ankara.edu.tr/ browse/203/491.pdf adresinden 05.04.2011 tarihinde alınmıĢtır.
Çeçen, A.A. (1996). Türkiye’de Ekonomik Büyüme Yapısal Dönüşüm ve Kriz. (3 Baskı).
Ġstanbul:Egemen Yayınları.
Çelik, F. (2001). Türk Bankacılığında Risk Yönetimi Yönetmeliği Dönemi ve Piyasa Riski
Ölçüm Metodları. İktisat Dergisi, Eylül Sayısı.
Çınar, T. (2007). 1932: Temmuz Kararları Çerçevesinde Planlamaya Geçiş. Türkiye
Cumhuriyeti Ġdare Tarihi AraĢtırması (TĠDATA Açıklamalı Yönetim Zamandizini Editör Güler
B.A. ) Ġçinde. s.303-412. Ankara Üniversitesi Basımevi.
Çiner ,C.U. 1946: “Demokrasi”ye Kavuşma. Türkiye Cumhuriyeti Ġdare Tarihi AraĢtırması
(TĠDATA Açıklamalı Yönetim Zamandizini Editör Güler B.A.) Ġçinde. S:701-848.
CoĢar,N. (1995). Türkiye’de Devletçilik. Ġstanbul: Bağlam Yayınları.
CoĢar, N. (1999). Geçmişten Geleceğe Demirbank. Ġstanbul:Demirbank.
Demirgüç-Kunt, A. ve Kane E., (2001) “Deposit Insurance around the Globe: Where
Does It Work?”, Web: www.worldbank.org/research/interest/confs/upcoming/../final July0.pdf
adresinden 11.06.2009 tarihinde alınmıĢtır.
Dik, E. (2008). 1948: Marshall Planıyla “Hür Dünya”ya Giriş. Türkiye Cumhuriyeti Ġdare
Tarihi AraĢtırması (TĠDATA Açıklamalı Yönetim Zamandizini Editör Güler B.A.) Ġçinde.
S:947-1060.
Dikkaya, M, ÖzyakıĢır, D. ve Üzümcü A.(2008). Türkiye’nin Ekonomi Politiği, (1923-2007).
Ankara: Orion Kitabevi.
Dinçer, A.(2006). Bankacılık Sektöründe Konsolidasyon, Ülke Deneyimleri ve Türkiye Ġçin
Öneriler .DPT Uzmanlık Tezi. DPT Yayın No:2697. Web: http://ekutup.dpt.gov.tr /banka
/dincera/konsolid.pdf adresinden 10.12.2010 tarihinde alınmıĢtır.
Doğru,H. (1990). EskiĢehir Çiftçi Bankası. Eskişehir Anadolu Üniversitesi İktisadi Ve İdari
Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt: VIII, Sayı: 1-2, 267-282.
Doğruel, F.ve Doğruel, A. S. (2005). Türkiye’de Enflasyonun Tarihi. Ankara:TCMB- Tarih
Vakfı Yayını.
167
Duru C, Turan K. ve Öngeoğlu, A. (1982). Atatürk Dönemi Maliye Politikası. Ankara:Tisa
Matbaacılık.
Ege, Ġ. (2008). Türkiye‟de 1923-1930 Döneminde Ulusal Bankacılık Hareketi ve Mersin Ticaret
Bankası. Mersin Sempozyumu. 936-944.
Erdogan, N. (2002). Dünya ve Türkiye’de Finansal Krizler. Ankara: YaklaĢım Yayınları.
Erdönmez, P.A. (2005).Avrupa Bankacılık Sektöründe Piyasa GeliĢmeleri. Bankacılar Dergisi,
Sayı 55, 93-106.
Erdönmez, P.A. (2009). Küresel Kriz ve Ülkeler Tarafından Alınan Önlemler Kronolojisi.
Bankacılar Dergisi, Sayı 68, 85-101.
Erem, F. (1969). Bankalar Hukukumuza Genel BakıĢ.Türkiye Bankacılığının BaĢlıca Sorunları
Semineri (23-30 Mayıs 1968). Türkiye Ekonomi Kurumu Ġktisadi AraĢtırmalar Enstitüsü.
(s.157-163) Ankara: BaĢnur Matbaası.
Erkan, H., Yetkin, S., Yıldırır, Ö., Gökdemir, O. ve Altay, N.O.(1993). Milli Aydın Bankası
T.A.Ş. Tarişbank Tarihi. Ġzmir: Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı.
Eroğlu N. ve Eroğlu Ġ. (2009), IMF –Türkiye ĠliĢkileri ve 20. Stand-By Müzakereleri Üzerine
Bir Değerlendirme KMU İİBF Dergisi, Yıl:11 Sayı:17. Web: iibfdergi.kmu.edu.tr
/userfiles/file/aralık2009/124-146.pdf adresinden 05.10.2010 tarihinde alınmıĢtır.
Eroğuz Ö. (1969). Türkiye‟de Yatırım Bankacılığı. Türkiye Bankacılığının BaĢlıca Sorunları
Semineri 28-30 Mayıs 1968 içinde. Ankara:BaĢnur Matbaası
Eski, M. (2004). Kastamonu Bankası T.A.Ş. Ankara: Önder Matbaacılık.
FDIC. (2011). Failed Bank List. Web: http://www.fdic.gov/bank/individual /failed/
banklist.html adresinden 23.05.2011 tarihinde alınmıĢtır.
Fecht F. and Wagner W. (2007) The Marketability Of Bank Assets And Managerial Rents:
Ġmplications For Financial Stability, Discussion Paper Series 2: Banking And Financial Studies
No 12, Web: www.bundesbank.de/download /bankenaufsicht/.../200712dkp_b_.pdf adresinden
05.04.2011 tarihinde alınmıĢtır.
Göynük Sanayi ve Kredi Bankası Anonim Ortaklığı Ana SözleĢmesi. (1955). Göynük Sanayi
ve Kredi Bankası. Ġstanbul:Pulhan Matbaası.
Güler A.I.K. (2005). Türkiye’de 2000 Yılı Finansal Krizinde El Konulan Bankalarda Mali Yapı
Araştırması .YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi Süleyman Demirel Üniversitesi ĠĢletme
Bölümü
Hatiboğlu, Z. (1968). 28 -30 Mayıs 1968,Türkiye Ekonomisinde Bankacılığın Yeri ve
Problemleri, Türk Bankacılığı’nın Başlıca Sorunları Semineri, Ankara: BaĢnur Matbaası
Himmetoğlu, B. (2005). 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu Paneli. Bankacılar Dergisi. S.55. s:5087
168
Ġktisat Vekâleti Ticaret Umum Müdürlüğü ġirketler ve Sigortalar Müdüriyeti.1933. KırĢehir
Ticaret Bankası Türk Anonim ġirketi Esas Mukavelenamesi. KırĢehir: V. Matbaası
Ġnan, S. (2005). Yerelden Ulusala Bir Bankanın Serencamı: Denizli Ġktisat Bankası (1928-2001).
Toplumsal Tarih, Sayı: 138 (Haziran 2005) s.78-82.
Ġnceler, H. (2006).1923 İle 1950 Yılları Arası Hükümet Programlarının Niğde’deki Yerel
Yansıması. YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi. Niğde Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Kalfa, C. (2007). 1933: Planlamada Sümerbank Modeline Geçiş. Türkiye Cumhuriyeti Ġdare
Tarihi AraĢtırması (TĠDATA Açıklamalı Yönetim Zamandizini Editör Güler B.A.) Ġçinde. S:
413-520.
Karasar, N. (2008). Bilimsel Araştırma Yöntemi. (18. Baskı). Ankara: Nobel Yayınları.
Karacan , A.Ġ. (1996), Bankacılık ve Kriz. Ġstanbul: Tütünbank.
Kazgan, G. (2004). Tanzimat’tan 21. Yüzyıla Türkiye Ekonomisi. Ġstanbul: Bilgi Üniversitesi
Yayınları.
Kazgan, G. (2007). Türkiye’de Ekonomik Krizler: (1929-2001) Nedenleri ve Sonuçları Üzerine
Karşılaştırmalı Bir İrdelem, 25-26-27 Eylül, DEGEV-Türkiye ĠĢ Bankası. Web: www.kazgan
bilgi.edu.tr/docs/Turkiye.doc adresinden 10.01.2011 tarihinde alınmıĢtır.
Kelkitlioğlu, M. (2001). Hortum, Egebank Nasıl Soyuldu?. Ġstanbul:Metis Yayınları.
Kenneth, K and Spiegel M.M..1999. The Role of Relative Performance in Bank Closure
Decisions. Working Papers in Applied Economic Theory. 99-07, s: 1-26. Federal Reserve Bank
of San Francisco.
Kepenek, Y ve Yenitürk, N(1994). Türkiye Ekonomisi. Ankara:Remzi Kitabevi.
Keskin, N.E. (2007). 1930:Muhalefet ve Belediyeler Yılı. Türkiye Cumhuriyeti Ġdare Tarihi
AraĢtırması (TĠDATA Açıklamalı Yönetim Zamandizini Editör Güler B.A.) Ġçinde. S:107-228.
Kılıç, M ve Akın, A. (2008). Banka Satın Almalarının Hedef Bankaların Performansına Olan
Etkileri: Türk Bankacılık Sektörü Üzerinde Ampirik Bir ÇalıĢma. Gazi Üniversitesi İktisadi ve
İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 10 / ,. 229-255.
Kibritçioğlu, A. (2001). Türkiye'de Ekonomik Krizler ve Hükümetler, 1969-2001. Yeni Türkiye
Dergisi. Yıl: 7, Sayı 41, s. 174-182.
KocabaĢoğlu, U. (2001). Türkiye İş Bankası Tarihi. Ġstanbul: Acar Matbaası.
Kuyucak, H. A. (1942). Para ve Banka-Cilt II Bankacılık. Ankara: Maarif Matbaası.
Mâliye Bakanlığının bir yazısını Tarhan mahkemede reddetti. (20 Eylül 1960) Milliyet, s.15.
Muhabank. (20 Aralık 1949). Genel Müdür Nazif Ġnan Ġmzalı Müteferrik Mektup. Ankara.
Muhabank. (1949). Türkiye Eski Muharipler Bankası A. O. Ana Sözleşmesi. Ankara:
BaĢbakanlık Devlet Matbaası.
169
Oktar, S. ve Varlı A. (2009). Ġttihat ve Terakki Dönemi‟nin Ulusal Bankası: Osmanlı Ġtibar-ı
Milli Bankası. Marmara Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, Cilt:27 Sayı 2, s:01-20
Orhaner, E. (2007). Kamu Maliyesi. 4. Baskı. Ankara: Siyasal Kitabevi.
Öçal T. Ve Çolak, Ö.F. (1988). Para-Banka. Ankara: Ġmge Yayınları.
.
Ökçün, A. G. (1971). Türkiye İktisat Kongresi 1923 - İzmir, Ankara: A.Ü.S.B.F. Yayınları.
Ökçün, A.G. (1997). 1909-1930 Yılları Arasında Anonim ġirket Olarak Kurulan Bankalar.
İktisat tarihi Yazıları, 213-278. Ankara: SPK Yayınları No:58.
Öztrak,ġ. (2002). Bankaların ve Özel Finans Kurumlarının İflası. http://www.bddk.org.tr
/WebSitesi/turkce/Raporlar/Sunumlar/Sunumlar.aspx. adresinden 20.06.2010 tarihinde
alınmıĢtır.
Palamut, M.E. ve Giray, F. (2001). Cumhuriyetten Günümüze YaĢanan Mali Krizler ve
Uygulanan Politikalar. Yeni Türkiye, 41 (7), (Eylül-Ekim 2001), 20-34.
Palombo, L. (1997). Banka BirleĢmeleri ve Satın Almaları. Bankacılar Dergisi, Sayı 20.
Palubinskas, G.T. and Stough, R.R. (1999). Common Causes of Bank Failures in PostCommunist Countries. George Mason University The Institute of Public Policy
Pamuk, ġ. (2007), Osmanlı‟dan Cumhuriyet‟e KüreselleĢme, Ġktisat Politikaları ve Büyüme,
Ġstanbul ĠĢ Bankası Kültür Yayınları.
Parasız, Ġ. (1998). Türkiye Ekonomisi 1923’ten Günümüze İktisat ve İstikrar Politikaları. Bursa:
Ezgi Kitapevi.
Parasız, Ġ. (2003). Türkiye Ekonomisi-1923’den Günümüze İktisat ve İstikrar Politikaları. Bursa:
Ezgi Kitabevi
Parasız, Ġ. ( 2005 ). Para, Banka ve Finansal Piyasalar.(8. Baskı). Ġstanbul: Eski Kitabevi
Pıçak,M. (2010). Planlı Kalkınma Dönemi Türkiye Ġhracat Politikaları Üzerine Bir
Değerlendirme. Mevzuat Dergisi, Yıl 12, S.8. Web: http://www.mevzuatdergisi
com/2010/04a/02.htm adresinden 13 Eylül 2010 tarihinde alınmıĢtır.
Rothbard, M.N. (2002). A Hıstory of Money and Bankıng in The Unıted States: The Colonıal
Era To Worldwar II. Auburn Ab: Old World Prints.
Sabır, H. (2006). Atatürk‟ün Ekonomi AnlayıĢı, Sayıştay Dergisi, Sayı:62.
Sarısır S. (2009). Cumhuriyetin Ġlk Yıllarında Yerel Bankacılık GiriĢimleri: Niğde Örneği.
TÜBAR, 26, Güz, (199-211).
Silier, Oya. (1973). 1923-1935 döneminde Türkiye’de Bankalar ve Bankacılık, Türkiye Ġktisat
Tarihi Semineri. Ankara.
Suadiye, G. (2006). Banka Başarısızlıkları ve Bankacılık Düzenlemeleri: IMKB’de Işlem Gören
Türk Ticaret Bankalarının Başarısızlık Olasılığının Tahmini, YayımlanmamıĢ Doktora Tezi
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.
170
ġafak, E. (1994). 70 Yıllık Tütünbank. Ġzmir: Türk Tütüncüler Bankası A.ġ.
ġahinkaya, S.(2002) Devlet Sanayi ve ĠĢçi Yatırım Bankası‟ndan Türkiye Kalkınma Bankası‟na:
1975-2001 Döneminde Kurumsal Yapıdaki Temel DönüĢümler Üzerine DüĢünceler ve Bazı
Öneriler. ODTÜ 6. Ekonomi Kongresi. Web:http// www.econ.utah.edu
/~ehrbar/erc2002/pdf/P139.pdf adresinden 01.05.2011 tarihinde alınmıĢtır,
ġener S. (2004). Ġkinci Dünya SavaĢı Yıllarında Türkiye‟de Tarım Politikası
ArayıĢları. Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, (7), 73-92.
TaĢcıoğlu, A. (1998). Cumhuriyet Dönemi Bankalar Kanunlari Ve İlgili Yasal Düzenlemeler.
Ġstanbul: Bankalar Birliği Yayınları No:208.
TBB Bankacılık AraĢtırma Grubu. (1997). Banka Birleşmeleri ve Satın Almaları. Web:
www.tbb.org.tr/Dosyalar/Arastirma_ve_Raporlar/banka.doc adresinden 30.05.2011 tarihinde
alınmıĢtır.
TBB. (2008). 50 yılında TBB ve Türkiyede Bankacılık Sistemi (1958-2007). elektronik kitap.
Web: www.tbb.org.tr/Dosyalar/Yayinlar/Dokumanlar/tbb50yil.pdf adresinden 01.03.2011
tarihinde alınmıştır.
TBB, (2010a) Cumhuriyet Dönemi Bankalar Kanunları ve Ġlgili Yasal Düzenlemeler,
www.tbb.org.tr/tr/Duzenlemeler/Bankacilik_Kanunlar.aspx adresinden 05 Nisan 2010
tarihinde alınmıĢtır.
TBB, (2010b) Türkiye‟de Faaliyet Gösteren Bankalar, www.tbb.org.tr/
Dosyalar/userfiles/.. ./Faaliyet%20Gösteren%20Bankalar-.xls adresinden 06 Kasım 2010
tarihinde alınmıĢtır.
T.B.M.M. (1979). 7129 Sayılı Bankalar Kanununun Bazı Maddelerinin DeğiĢtirilmesine ĠliĢkin
Kanun Hükmünde Kararname Tasarısı: Genel Gerekçe. (17. Dönem TBMM Zabıt Ceridesi S:
276)
T.B.M.M. (1958). 7129 sayılı Bankalar Kanunu Esbabı Mucibe. (XI. Devre TBMM Zabıt
Ceridesi S: 121)
T.B.M.M. (1936). 2999 sayılı Bankalar Kanunu Esbabı Mucibe. (V. Devre TBMM Zabıt
Ceridesi S: 204)
T.C. BaĢbakanlık Hazine MüsteĢarlığı. (2001). IMF‟ye Hitaben 3 Mayıs 2001 Tarihli Niyet
Mektubu. Web:http://www.tcmb.gov.tr/yeni/iletisimgm/IMFniyet.html adresinden 03.03.2011
tarihinde alınmıĢtır.
T.C. BaĢbakanlık Hazine MüsteĢarlığı. (2001). IMF‟ye Hitaben 9 Temmuz 2001 Tarihli Niyet
Mektubu. Web:http://www.tcmb.gov.tr/yeni/iletisimgm/IMFniyet.html adresinden 03.03.2011
tarihinde alınmıĢtır.
T.C. BaĢbakanlık Hazine MüsteĢarlığı. (2001). IMF‟ye Hitaben 18 Aralık 2000 Tarihli Niyet
Mektubu. Web:http://www.tcmb.gov.tr/yeni/iletisimgm/IMFniyet.html adresinden 03.03.2011
tarihinde alınmıĢtır.
T.C. BaĢbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu. (1968). Tasfiye Halinde Tutum Bankası Türk A.Ş.
1967 Yılı Raporu. Ankara: Ege Matbaası.
T.C. BaĢbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu. (1986) Tasfiyesi Tamamlanan Tutum Bankası
Türk A.Ş. 1986 Yılı Raporu. BYDK Yayın No: 102.
171
Tekfenbank‟ın 5 Yıllık Planı Capital Online / 01 ġubat 2002 Cuma Web:http://proje.capital.
com.tr/ tekfenbankin-5-yillik-plani-haberler/ 16133.aspx adresinden 17 Mayıs 2011 tarihinde
alınmıĢtır.
TMSF(1). 2009. Raf Temizliği Raporlar, BankEkspres. Web: http://www.raftemizligi.com/
ekitap/view.php?id=1 14 Mayıs 2010‟da alınmıĢtır.
TMSF(2). 2009. Raf Temizliği Raporları, BankKapital. Web: http://www.raftemizligi.com/
ekitap/view.php?id=2 14 Mayıs 2010‟da alınmıĢtır.
TMSF(3). 2009. Raf Temizliği Raporları, Bayındırbank. Web: http://www.raftemizligi.com/
ekitap/view.php?id=3 14 Mayıs 2010‟da alınmıĢtır.
TMSF(4). 2009. Raf Temizliği Raporları, Demirbank. Web: http://www.raftemizligi.com/
ekitap/view.php?id=4 14 Mayıs 2010‟da alınmıĢtır.
TMSF(5). 2009. Raf Temizliği Raporları, Egebank. Web: http://www.raftemizligi.com/
ekitap/view.php?id=5 14 Mayıs 2010‟da alınmıĢtır.
TMSF(6). 2009. Raf Temizliği Raporları, Egsbank. Web: http://www.raftemizligi.com/
ekitap/view.php?id=6 14 Mayıs 2010‟da alınmıĢtır.
TMSF(7). 2009. Raf Temizliği Raporları, Esbank. Web: http://www.raftemizligi.com/
ekitap/view.php?id=7 14 Mayıs 2010‟da alınmıĢtır.
TMSF(8). 2009. Raf Temizliği Raporları, Etibank. Web: http://www.raftemizligi.com/
ekitap/view.php?id=15 14 Mayıs 2010‟da alınmıĢtır.
TMSF(9). 2009. Raf Temizliği Raporları, İktisat Bankası. Web: http://www.raftemizligi.com/
ekitap/view.php?id=16 14 Mayıs 2010‟da alınmıĢtır.
TMSF(10). 2009. Raf Temizliği Raporları, İmar Bankası. Web: http://www.raftemizligi.com/
ekitap/view.php?id=24 14 Mayıs 2010‟da alınmıĢtır.
TMSF(11). 2009. Raf Temizliği Raporları, Impexbank. Web: http://www.raftemizligi.com/
ekitap/view.php?id=25 14 Mayıs 2010‟da alınmıĢtır.
TMSF(12). 2009. Raf Temizliği Raporları, Interbank. Web: http://www.raftemizligi.com/
ekitap/view.php?id=24 14 Mayıs 2010‟da alınmıĢtır.
TMSF(13). 2009. Raf Temizliği Raporları, Kentbank. Web: http://www.raftemizligi.com/
ekitap/view.php?id=18 14 Mayıs 2010‟da alınmıĢtır.
TMSF(14). 2009. Raf Temizliği Raporları, Marmarabank. Web: http://www.raftemizligi. com/
ekitap/view.php?id=21 14 Mayıs 2010‟da alınmıĢtır.
TMSF(15). 2009. Raf Temizliği Raporları, Pamukbank. Web: http://www.raftemizligi.com/
ekitap/view.php?id=19 14 Mayıs 2010‟da alınmıĢtır.
TMSF(16). 2009. Raf Temizliği Raporları, Sitebank. Web: http://www.raftemizligi.com/
ekitap/view.php?id=8 14 Mayıs 2010‟da alınmıĢtır.
TMSF(17). 2009. Raf Temizliği Raporları, Sümerbank. Web: http://www.raftemizligi.com/
ekitap/view.php?id=9 14 Mayıs 2010‟da alınmıĢtır.
172
TMSF(18). 2009. Raf Temizliği Raporları, Tarişbank. Web: http://www.raftemizligi.com/
ekitap/view.php?id=10 14 Mayıs 2010‟da alınmıĢtır.
TMSF(19). 2009. Raf Temizliği Raporları, Toprakbank. Web: http://www.raftemizligi.com/
ekitap/view.php?id=20 14 Mayıs 2010‟da alınmıĢtır.
TMSF(20). 2009. Raf Temizliği Raporları, Türk Ticaret Bankası. Web:
http://www.raftemizligi.com/ ekitap/view.php?id=11 14 Mayıs 2010‟da alınmıĢtır.
TMSF(21). 2009. Raf Temizliği Raporları, TYTbank. Web: http://www.raftemizligi.com/
ekitap/view.php?id=23 14 Mayıs 2010‟da alınmıĢtır.
TMSF(22).2009. Raf Temizliği Raporları, Ulusalbank. Web: http://www.raftemizligi.com/
ekitap/view.php?id=12 14 Mayıs 2010‟da alınmıĢtır.
TMSF(23).2009. Raf Temizliği Raporları, Yaşarbank. Web: http://www.raftemizligi.com/
ekitap/view.php?id=12 14 Mayıs 2010‟da alınmıĢtır.
TMSF(24).2009. Raf Temizliği Raporları, Yurtbank. Web: http://www.raftemizligi.com/
ekitap/view.php?id=12 14 Mayıs 2010‟da alınmıĢtır.
TMSF, (2010). 2009 Faaliyet Raporu, www.tmsf.org.tr/documents/reports/tr. adresinden 05
Nisan 2010 tarihinde alınmıĢtır.
Turan, M. (2007). 1934: Devletçilik İçin Örgütlenme Yılı. Türkiye Cumhuriyeti Ġdare Tarihi
AraĢtırması (TĠDATA Açıklamalı Yönetim Zamandizini Editör Güler B.A.) Ġçinde. S: 521-616.
Turgut, A. (2007. Türleri, Nedenleri ve Göstergeleri ile Finansal Krizler. TÜHİS İş Hukuku ve
İktisat Dergisi . Cilt: 20, Sayı: 4 – 5, s.35-56.
Türkbank (1996). Kuruluşundan Bugüne Türkbank. Ġstanbul:Türkbank Yayınları.
Türkiye BirleĢik Tasarruf ve Kredi Bankası. (1959). Türkiye Birleşik Tasarruf ve Kredi Bankası
Anonim Şirketi Esas Mukavelenamesi. (1. Baskı). Ġstanbul:Becid Basımevi.
Tezel Y. S. (1986). Cumhuriyet Döneminin İktisadi Tarihi (1923-1950). (2. Baskı). Ankara:
Yurt Yayınları.
Uysal, E.U. (2009). Operasyonel Risk Yönetiminde Senaryo Analizi. Bankacılar Dergisi. S.69.
73-85.
Yahyaoğlu, G. (2010). Bankacılıkta Risk Yönetimi, Hukuki Net, http://www.hukuki .
net/hukuk/index.php? article=3443 adresinden 01.02.2011 tarihinde alınmıĢtır.
Yardımcıoğlu, M., Genç G. (2009). Banking and Financial Crisis in Turkey
From 1929 To 2007. Journal Of International Business Research, Vol:8 No: 2 P:1-21.
Yayla, M. 2006. Türk Bankacılık Sektöründe YoğunlaĢma ve Rekabet www.bddk.org.tr/
websitesi/turkce /Raporlar/BDDK.../3888makale2.pdf daresinden 01.03.2011 tarihinde
alınmıĢtır.
173
Yayla, M., Kaya Y.T. ve Ekmen Ġ. (Eylül 2005). Bankacılık Sektörüne Yabancı GiriĢi: Küresel
GeliĢmeler ve Türkiye. Web: www.bddk.org.tr /websitesi/turkce/Raporlar /.../13012005-6.pdf
adresinden 05.04.2010 tarihinde alınmıĢtır.
Yıldırım, K. (2009). Osmanlı’da Milli İktisat Düşüncesi; Gelişimi ve Sonuçları. International
Davraz Congress, 14 Eylül 2009, Isparta. www. idc.sdu.edu.tr/tammetinler /kalkinma/
kalkinma53.pdf adresinden 11.09.2010 tarihinde alınmıĢtır.
Yıldırım, O. (2004). Türk Bankacılık Sektörünün Temel Sorunları ve Sektörde YaĢanan Mali
Riskler. Web: www.econturk.org/Turkiyeekonomisi/oguzbanka.doc adresinden 05.04.2010
tarihinde alınmıĢtır.
Yılmaz, N. (2007). 1930-1946 Döneminde Türk Bankacılık Tarihi.YayımlanmamıĢ Doktora
Tezi. Ġstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Yüzgün, A. (1982). Cumhuriyet Dönemi Türk Banka Sistemi : 1923-1981. Ġstanbul: Der
Yayınevi.
Zarakolu, A. (1973). Cumhuriyetin 50. Yılında Memleketimizde Bankacılık. (1. Baskı). Ankara:
TBB Yayınları (No: 61).
Zarakolu, A. (1973b). Memleketimizde Kanuni KarĢılıklar Politikası ve Kredi Dağılımı.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi , Cilt 30, Sayı 1-4.
Download