Interviewees are optimistic about the outlook for 2013

advertisement
Basın Bülteni
22.08.2013
Hızlı büyüyen ülkeler arasında
geleceğe en olumlu bakan ülke
Türkiye
Uluslararası denetim ve danışmanlık şirketi EY’nin Hızlı Büyüyen 10 ülkede,
50’den fazla bankanın katılımıyla yürüttüğü “2013 Gelişmekte Olan Piyasalarda
Bankacılık” araştırmasına göre, Türkiye’de ailelerinden borç alan bireylerin
sayısı finans kuruluşlarından kredi alanların neredeyse dokuz katı…
Uluslararası denetim ve danışmanlık şirketi EY’nin Hızlı Büyüyen 10 ülkede (Türkiye,
Şili, Malezya, Meksika, Güney Afrika, Nijerya, Vietnam, Kolombiya, Mısır ve
Endonezya)
yürüttüğü bankacılık araştırmasına Türkiye’den katılanların verdiği cevaplar önemli
sonuçlar ortaya çıkardı. Yatırımcıların hangi bölgelere yatırım yapmalarının daha
risksiz olduğu, tüketicilerin hangi ürünleri tercih ettikleri ve hangi pazarların daha hızlı
büyüdüğü gibi sorulara cevap arayan araştırmanın sonuçlarına göre; penetrasyonu
düşük olan pazarlarda refahın yükselmesi finansal ürün ve hizmet talebini artırdığı
için sektör genelinde iyimserlik gözleniyor.
Hızlı büyüyen ülkeler arasında finansal performansın en pozitif görüldüğü ülke
Türkiye… Türkiye’den araştırmaya katılan bankacıların çoğunluğu, bankaların mali
performansının iyileşeceğini öngörüyor.
Ancak, marj baskısı, rekabetin artması ve iş yapma maliyetinin yükselmesi, yurtiçi ve
uluslararası mevzuat değişikliklerinin etkisi nedeniyle, yerli bankaların karlılıklarını
koruma ve pazar payı yakalama konusunda kaygıları artıyor. Marjlar sıkıştıkça,
bankalar yeni ürün ve hizmetleri ücretlendirerek, ücret/komisyon gelirlerini artırma
yoluna gidiyor. Rekabet baskısı bankaların kârlılıklarını korumak için arayışa
girmelerine yol açıyor. Bankalar verimliliği artırmak ve maliyetlerini düşürmek için yeni
yollar arıyorlar.
Araştırmaya göre, bankaların zorlukların üstesinden gelmelerini ve büyümelerini
sağlayabilecek 4 temel adım ise daha basit ama özellikli ürün geliştirme, finans ve
telekomünikasyon şirketleriyle işbirliği, kredi riski yönetimini güçlendirme ve
teknolojiye yatırım olarak görülüyor.
Araştırma sonuçları hakkında bilgi veren EY Türkiye Finansal Hizmetler Sektör
Lideri Müge Öner, Türkiye’de insanların çoğunlukla borç almak için bankaları değil
ailelerini tercih ettiklerini söyledi. Ailelerinden borç alan bireylerin sayısının finans
kuruluşlarından kredi alanların sayısının neredeyse dokuz katı olduğunu belirten
Müge Öner;
“Türkiye’de kredi/GSYH rasyosunun göreceli olarak düşük olması, potansiyelinden
henüz yararlanılmayan geniş bir müşteri tabanının varlığına işaret ediyor.
Ailelerinden borç alan bireylerin sayısı finans kuruluşlarından kredi alanların sayısının
neredeyse dokuz katı. Bu olgunun bankalar için önemli bir fırsat yarattığını
düşünüyoruz. Türkiye’de genç nüfusun yoğun olması (25 yaş altı nüfusun oranı
yüzde 40’ın üzerinde) sebebiyle, bankalar genç müşteri tabanlarını farklı biçimlerde
oluşturmaya yöneliyor ve inovatif çözümler üretiyor. Tüm katılımcılar mevcut
müşterilerin penetrasyon oranlarını artırmanın; ayrıca yeni müşteri kanalları
oluşturmanın ve bankacılık hizmetlerinden yeterince yararlanmayanlara etkin hizmet
sunabilmek ya da halen banka müşterisi olmayanları çekebilmek için şube ağını
genişletmenin önemini vurguladılar” dedi.
Büyük altyapı projeleri kredi taleplerini arttıracak
Önümüzdeki yıllarda altyapı yatırım taleplerinin bankaların sermaye piyasaları
bölümünü harekete geçireceğini ifade eden Müge Öner;
“Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. kuruluş yıldönümü olan 2023 yılı hedefleri
çerçevesinde planlanan iddialı altyapı projelerinin hızla ilerlemesi nedeniyle, altyapı
projelerine yönelik krediler belirgin bir biçimde artacak. Altyapı yatırımı talepleri
bankaların sermaye piyasaları bölümlerini harekete geçirecek. Araştırmaya katılanlar
proje finansmanı talebinin artacağını öngörmekle birlikte, Basel III’ün bu projeler için
kredi imkânlarını sınırlandıracağını da düşünüyorlar. Bu altyapı projelerinin
belkemiğini teşkil eden Kamu-Özel Sektör Ortaklıkları’nın (PPP) fonlanmasında
alternatif finansman yöntemlerinin kullanılması gerekeceği görüşündeyiz” dedi.
Odak: Doğu Avrupa ve Ortadoğu
Türkiye’nin yabancı bankalar için uzun zamandan beri cazip bir pazar olduğunu ve
küresel finans krizinden önce birçok uluslararası bankanın stratejik öncelikleri
arasında yer aldığını belirten EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Başkanı Selim
Elhadef;
“Son 14 yıl içinde yalnızca üç yeni bankacılık lisansı verildi. Türkiye’ye gelen yabancı
bankalar çoğunlukla yerli bankaları satın alarak bankacılık işine girdiler. Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun ileride daha çok lisans verilebileceği
yönündeki yaklaşımından hareketle, daha çok yabancı bankanın ticari ve kurumsal
bankacılık operasyonlarına başlayacaklarını öngörüyoruz” dedi.
Küresel finans krizi ve ardından gelen sermayeyi yeniden düzenleme baskısı ile bazı
yabancı bankaların küçülerek Türkiye’de satın aldıkları bankaları elden çıkardıklarını
ancak Türkiye önceliğini koruduğu için onların yerine başka yabancı oyuncuların
geçtiğini söyleyen Selim Elhadef, şu açıklamalarda bulundu;
“Geçen yıl bir Rus bankası Rusya ve Türkiye’nin karşılıklı ticaretinden yararlanmak
amacıyla bir Türk bankasını satın aldı; bir Asya bankası da Türkiye’de faaliyete
geçmeye niyetli olduğunu açıkladı. BDDK’nın olumlu yaklaşımının ayrıca daha çok
yabancı İslami bankayı da ülkeye çekebileceğine inanıyoruz. Mevcut katılım
bankalarının toplamdaki payının düşük olması, bu sektörü İslami kurallara uygun
çeşitli ürünler sunabilen yabancı bankalar için cazip bir alan haline getiriyor. Türk
bankaları ise kurumsal müşterilerinin iş yaptıkları dış ülkelerde varlıklarını pekiştiriyor.
Bölgesel olarak, Orta ve Doğu Avrupa ile Ortadoğu’ya odaklanılıyor”.
Download