İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ « FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGELERİNDE TURİZM BASKISI VE DATÇA – BOZBURUN ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGESİ İÇİN TURİZM YÖNETİM PLANI ÖNERİSİ YÜKSEK LİSANS TEZİ Şehir Plancısı Esra YAZICI Anabilim Dalı : PEYZAJ MİMARLIĞI Programı : PEYZAJ MİMARLIĞI HAZİRAN 2007 İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ « FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGELERİNDE TURİZM BASKISI VE DATÇA – BOZBURUN ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGESİ İÇİN TURİZM YÖNETİM PLANI ÖNERİSİ YÜKSEK LİSANS TEZİ Şehir Plancısı Esra YAZICI (502041753) Tezin Enstitüye Verildiği Tarih : 7 Mayıs 2007 Tezin Savunulduğu Tarih : 12 Haziran 2007 Tez Danışmanı : Diğer Jüri Üyeleri : Prof.Dr. Nuran ZEREN GÜLERSOY Prof.Dr. Ahmet Cengiz YILDIZCI (İ.T.Ü.) Doç.Dr. Ferhan GEZİCİ (İ.T.Ü.) HAZİRAN 2007 ÖNSÖZ Lisans eğitimim boyunca da her zaman örnek aldığım, bu çalışmanın ortaya çıkmasında en çok emeği geçen, danışmanım Sayın Prof. Dr. Nuran ZEREN GÜLERSOY’a, tüm sabrı, tüm gayretli yardımları ve sonsuz desteği için en içten teşekkürlerimi sunarım. Yüksek lisans eğitimim ve tez çalışmam boyunca değerli katkılarından ve yardımlarından dolayı Sayın Prof. Dr. Ahmet Cengiz Yıldızcı’ya teşekkürlerimi sunarım. Araştırmalarım sırasında gerekli bilgilere ulaşmam konusunda yardımlarını gördüğüm Datça Belediye Başkanı Sayın M. Erol KARAKULLUKÇU’ya ve tüm Belediye çalışmalarına ve Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürü Sayın Erdal Korkmaz’a teşekkürlerimi sunarım. Tüm çalışmalarım boyunca, yeni fikirleriyle bana destek olan Uzman Doktor A. Buket ÖNEM’e, Arş. Gör. Kerem Y. ARSLANLI’ye ve Arş. Gör. H. Serdar KAYA’ya teşekkürlerimi sunarım. Son olarak bu çalışmanın tamamlanmasında öncelikle her türlü maddi, manevi yardım ve desteği benden hiçbir zaman esirgemeyen aileme teşekkür etmek istiyorum. Haziran, 2007 Esra YAZICI ii İÇİNDEKİLER KISALTMALAR TABLO LİSTESİ ŞEKİL LİSTESİ ÖZET SUMMARY vii viii x xiii xiv 1. GİRİŞ 1.1. Çalışmanın Amacı 1.2. Çalışmanın Kapsamı 1.3. Çalışmada İzlenen Yöntem 1 1 2 2 2. DOĞA KORUMA ALANLARI VE ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGELERİ 2.1. Doğa Koruma Alanlarının Dünya’daki Gelişimi 5 5 2.1.1. Doğa Koruma Alanları İle İlgili Uluslararası Sınıflandırmalar 2.1.2. Doğa Korumayla İlgili Uluslararası Kurum ve Kuruluşlar 2.1.2.1. IUCN (World Conservation Union) – Dünya Koruma Birliği 2.1.2.2. WCPA (World Commission on Protected Areas) Dünya Koruma Alanları Komisyonu 2.1.2.3. UNESCO – Birleşmiş Milletler Eğitim ve Bilim Kurulu ve Dünya Mirası Tüzüğü (World Heritage Convention) 2.1.2.4. UNEP (United Nations Environment Programme) Birleşmiş Milletler Çevre Programı 2.1.2.5. Dünya Yaban Hayatını Koruma Vakfı (WWF International) 2.2. Doğa Koruma Alanlarının Türkiye’deki Gelişimi 2.2.1. Doğa Koruma Alanları İle İlgili Türkiye’deki Tanımlar 2.2.2. Doğa Korumayla İlgili Türkiye’deki Kurum ve Kuruluşlar 2.2.2.1. TC Kültür ve Turizm Bakanlığı 2.2.2.2. TC Çevre ve Orman Bakanlığı 2.2.2.3. Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı 2.2.2.4. Türkiye Doğal Hayatı Koruma Derneği 2.2.2.5.WWF – Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) 2.2.2.6. Türkiye Çevre Vakfı 2.2.2.7. Avrupa Çevre Ajansı (AÇA) 2.2.2.8. Türkiye Tabiatını Koruma Derneği iii 6 16 16 17 17 18 19 19 20 24 24 25 28 32 34 35 36 37 2.2.3. Doğa Korumayla İlgili Ulusal Kanun ve Yönetmelikler 2.2.4. Taraf Olunan Uluslararası Sözleşmeler 2.2.4.1. Barcelona Sözleşmesi 2.2.4.2. Dünya Mirası Sözleşmesi 2.2.4.3. Bern Sözleşmesi 2.2.4.4. CITES Sözleşmesi 2.2.4.5. Ramsar Sulak Alanlar Tüzüğü (The Ramsar Convention on Wetlands) 2.2.4.6. Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi 2.2.4.7. Avrupa Peyzaj Sözleşmesi 2.2.5. Dış Kaynaklı Projeler 2.2.5.1. Küresel Çevre Fonu Küçük Destek Programı 2.2.5.2. Biyolojik Çeşitlilik ve Doğal Kaynak Yönetimi GEF Projesi 2.2.6. Özel Çevre Koruma Bölgelerinin Doğa Koruma Açısından Önemi 2.2.7. Türkiye’de Özel Çevre Koruma Bölgeleri Planlanması 2.2.8. Türkiye’deki Özel Çevre Koruma Bölgeleri 2.2.8.1. Köyceğiz – Dalyan Özel Çevre Koruma Bölgesi 2.2.8.2. Fethiye – Göcek Özel Çevre Koruma Bölgesi 2.2.8.3. Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi 2.2.8.4. Patara Özel Çevre Koruma Bölgesi 2.2.8.5. Kaş - Kekova Özel Çevre Koruma Bölgesi 2.2.8.6. Göksu Deltası Özel Çevre Koruma Bölgesi 2.2.8.7. Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi 2.2.8.8. Pamukkale Özel Çevre Koruma Bölgesi 2.2.8.9. Ihlara Özel Çevre Koruma Bölgesi 2.2.8.10. Foça Özel Çevre Koruma Bölgesi 2.2.8.11. Datça – Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi 2.2.8.12. Belek Özel Çevre Koruma Bölgesi 2.2.8.13. Tuz Gölü Özel Çevre Koruma Bölgesi 2.2.8.14. Uzungöl Özel Çevre Koruma Bölgesi 2.3. Özel Çevre Koruma Bölgelerinde Yönetim Planları 2.4. Doğa Koruma Alanlarının ve Özel Çevre Koruma Bölgelerinin Yurtdışındaki ve Türkiye’deki Durumlarının Değerlendirilmesi 3. ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGELERI VE TURIZM 3.1. Turizm Sektörüne Genel Bir Bakış 3.2. Turizm Türleri 3.3. Turizmin Etki Alanları 3.3.1. Doğal Kaynaklar 3.3.2. Kirlilik iv 38 41 41 43 43 44 44 45 45 46 46 47 48 49 52 54 60 63 66 70 73 76 81 85 88 91 91 95 99 102 111 113 113 117 119 119 120 3.3.3. Fiziksel Etkiler 3.4. Zarar Gören Doğal Çevrenin Turizm Sektörü Üzerindeki Etkisi 3.5. Doğal Çevrenin Korunmasında Turizmin Katkısı 3.6. Sürdürülebilir Turizm 3.7. Özel Çevre Koruma Bölgelerinde Turizm Yönetim Planları 3.7.1. Özel Çevre Koruma Bölgelerinde Turizmin İzlenmesi 3.7.2. Dünya’dan Turizm Yönetim Planları Örnekleri 3.7.2.1. Zasavica Özel Doğal Rezerv Alanı Turizm Yönetim Planı 3.7.2.2. Queensland Koruma Alanlarında Turizm Yönetim Planlaması ve Moreton Adası Yönetim Planı 3.7.2.3. İngiliz Kolombiyası’nda Turizm ve Doğal Alan Yönetimi 3.8. Özel Çevre Koruma Bölgeleri İle Turizm Sektörü Arasındaki İlişkinin Değerlendirilmesi 122 125 126 130 135 157 160 161 164 174 176 4. DATÇA – BOZBURUN ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGESİ TURİZM YÖNETİM PLANI ÖNERİSİ 179 4.1. Giriş 179 4.2. Alanın Tanımı 189 4.2.1. Ülke ve Bölge İçindeki Konumu 4.2.2. Yönetim Yapısı 4.2.2.1. Koruma Alanı Yönetim Kategorisi 4.2.2.2. İdari Bölümü 4.2.2.3. Yasal Durum 4.2.3. Tarihsel Gelişim 4.2.4. Planlama Tarihi 4.2.5. Doğal Yapı 4.2.5.1. İklim 4.2.5.2. Jeoloji 4.2.5.3. Toprak 4.2.6. Koruma Alanları 4.2.6.1. Bölgedeki Önemli Doğal Yaşam Alanları 4.2.6.2. Sit Alanları 4.2.7. Bölgedeki Mevcut Arazi Kullanımları 4.2.7.1. Turizm 4.2.7.2. Yerleşim 4.2.7.3. Tarım ve Hayvancılık 4.2.7.4. Ormancılık 4.2.7.5. Avcılık ve Balıkçılık 4.2.8. Kültürel ve Sosyo – Ekonomik Yapı 4.3. Alanın Değerlendirilmesi 4.3.1. Ekolojik Değerlendirme v 189 192 192 194 194 195 197 202 202 202 203 203 203 207 213 213 219 219 221 222 222 224 224 4.3.2. Kültürel ve Sosyo-Ekonomik Değerlendirme 4.4. Konu ve Sorunların Analizi 4.5. Vizyon ve Hedefler 4.6. Bölgeleme Planı 4.7. Yönetim Eylemleri 4.8. İzleme ve Geridönüş 226 227 234 236 240 243 5. DATÇA – BOZBURUN ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGESİ İÇİN ÖNERİLEN TURİZM YÖNETİM PLANLAMASI MODELİNİN GENEL DEĞERLENDİRİLMESİ 245 KAYNAKLAR 250 ÖZGEÇMİŞ 255 vi KISALTMALAR AÇA AEP AFYA APS DHKD GEF IUCN KTVKBK ÖÇKB ÖÇKKB SGP STK UNDP UNEP WCPA WHC WTO WWF :Avrupa Çevre Ajansı :Akdeniz Eylem Planı :Akdeniz Foku Yaşam Alanı :Avrupa Peyzaj Sözleşmesi :Doğal Hayatı Koruma Derneği :Küresel Çevre Fonu (Global Environment Facility) :Dünya Doğayı Koruma Birliği (The World Conservation Union) :Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu :Özel Çevre Koruma Bölgesi :Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı :Küçük Destek Programı (Small Grants Programme) :Sivil Toplum Kuruluşu :Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (United Nations Development Programme) :Birleşmiş Milletler Çevre Programı (United Nations Environment Programme) :Dünya Doğal Alanları Koruma Komisyonu (World Commission on Protected Areas) :Dünya Mirası Komisyonu (The World Heritage Convention) :Dünya Turizm Organizasyonu (World Tourism Orgnization) :Dünya Yaban Hayatını Koruma Vakfı (World Wildlife Fund) vii TABLO LİSTESİ Sayfa No Tablo 2.1 Tablo 2.2 Tablo 2.3 Tablo 2.4 Tablo 2.5 Tablo 2.6 Tablo 2.7 Tablo 2.8 Tablo 2.9 Tablo 2.10 Tablo 2.11 Tablo 2.12 Tablo 2.13 Tablo 2.14 Tablo 2.15 Tablo 2.16 Tablo 2.17 Tablo 2.18 Tablo 2.19 Tablo 2.20 Tablo 2.21 Tablo 2.22 Tablo 2.23 Tablo 2.24 Tablo 2.25 Tablo 3.1 Tablo 3.2 Tablo 3.3 Tablo 3.4 Tablo 3.5 Tablo 3.6 Tablo 3.7 Tablo 3.8 Tablo 3.9 Tablo 3.10 Tablo 4.1 Tablo 4.2 : IUCN Doğa Koruma Alanları Yönetim Kategorileri.................. : Yönetim Hedefleri İle Korunan Alanların Kategorileri Arasındaki İlişkilerin Matriksi....................................................... : Ontario Bölgesel Park Sınıfları.................................................... : Personel Dağılımı........................................................................ : Türkiye’deki Özel Çevre Koruma Bölgeleri............................... : Köyceğiz - Dalyan ÖÇKB Planları.............................................. : Köyceğiz - Dalyan Özel Çevre Koruma Bölgesi Projeleri.......... : Fethiye – Göcek Özel Çevre Koruma Bölgesi Projeleri........... : Gökova ÖÇKB Planları............................................................... : Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi Projeleri.......................... : Patara ÖÇKB Planları.................................................................. : Patara Özel Çevre Koruma Bölgesi Projeleri............................. : Kekova Özel Çevre Koruma Bölgesi Projeleri.......................... : Göksu Deltası ÖÇKB Planları.................................................... : Göksu Deltası Özel Çevre Koruma Bölgesi Projeleri............. : Gölbaşı ÖÇKB Planları............................................................... : Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi Projeleri.......................... : Pamukkale ÖÇKB Planları.......................................................... : Pamukkale Özel Çevre Koruma Bölgesi Projeleri..................... : Ihlara ÖÇKB Planları................................................................... : Ihlara Özel Çevre Koruma Bölgesi Projeleri............................. : Foça Özel Çevre Koruma Bölgesi Projeleri.............................. : Belek ÖÇKB Planları................................................................... : Belek Özel Çevre Koruma Bölgesi Projeleri............................ : Tuz Gölü Özel Çevre Koruma Bölgesi Projeleri......................... : İlk 10 Sıradaki Sektörlerin İhracat Gelirleri................................ : Bölgelere Göre Uluslararası Turist Sayıları, 1990-2000............. : En Çok Turist Çeken İlk On Ülke............................................... : Bölgelere Göre Uluslararası Turist Sayıları................................. : Turizm Sektörünün Sağladığı Ürün ve Hizmetler....................... : Turistlerin Bitki Örtüsü ve Toprak Üzerindeki Olumsuz Etkileri............................................................................................ : Turizmin Sebep Olduğu Çevresel Riskler................................... : Koruma Alanlarında Turizmin Potansiyel Yararları................... : Bilgi ve Eğitimin Sorunların Çözümüne Yardımcı Olmasında Kullanımı....................................................................................... : Planlama Hedefleri...................................................................... : Datça ve Bozburun’un Karayolu Uzaklıkları (km)...................... : Datça – Bozburun ÖÇKB Planları............................................... viii 8 8 16 28 53 57 59 63 66 66 69 70 73 75 76 80 81 84 84 88 88 91 94 95 98 114 114 116 116 117 124 125 130 138 149 190 199 Tablo 4.3 Tablo 4.4 Tablo 4.5 Tablo 4.6 Tablo 4.7 Tablo 4.8 Tablo 4.9 Tablo 4.10 Tablo 4.11 Tablo 4.12 Tablo 4.13 Tablo 4.14 Tablo 4.15 Tablo 4.16 Tablo 4.17 Tablo 4.18 Tablo 4.19 Tablo 4.20 : Datça - Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi Projeleri........ : Datça – Bozburun ÖÇKB’nde II. İKTVKK’nun Tescil Ettiği Sit Alanları..................................................................................... : Datça – Bozburun ÖÇKB’nde II. İKTVKK’nun Tescil Ettiği Doğal Anıtlar................................................................................. : Datça – Bozburun ÖÇKB’nde II. İKTVKK’nun Tescil Ettiği Yapılar............................................................................................ : Datça Limanından Giriş Yapan Turist Sayısı.............................. : Datça – Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi’ndeTarımsal Arazi Kullanımı............................................................................. : Datça – Bozburun ÖÇKB Arazi Yetenek Sınıflaması................. : Datça – Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde Sorunlu Araziler.......................................................................................... : Datça İlçesi 1990, 1997 ve 2000 Nufüsları.................................. : Datça – Bozburun ÖÇKB’nin Sahip Olduğu Kriterler................ : Datça – Bozburun ÖÇKB’nin Sahip Olduğu Turizm Değerleri.. : Son Üç, Beş ve On Yılın Yangın Adetleri ve Yanan Alan.......... : 2006 Yılı Orman Yangınları........................................................ : Marmaris Orman İşletme Müdürlüğü 1968 – 2006 Yılları Arası Orman Yangınları.......................................................................... : SWOT Analizi............................................................................. : Bölgeleme Planı........................................................................... : Yönetim Eylemleri....................................................................... : Datça – Bozburun ÖÇKB’nde İzlenmesi Gerekli Göstergeler.... ix 200 210 211 211 218 219 220 221 223 226 227 231 231 232 234 238 241 244 ŞEKİL LİSTESİ Sayfa No Şekil 1.1 Şekil 2.1 Şekil 2.3 Şekil 2.4 Şekil 2.5 Şekil 2.6 Şekil 2.7 Şekil 2.8 Şekil 2.9 Şekil 2.10 Şekil 2.11 Şekil 2.12 Şekil 2.13 Şekil 2.14 Şekil 2.15 Şekil 2.16 Şekil 2.17 Şekil 2.18 Şekil 2.19 Şekil 2.20 Şekil 2.21 Şekil 2.22 Şekil 2.23 Şekil 2.24 Şekil 2.25 Şekil 2.26 Şekil 2.27 Şekil 2.28 Şekil 2.29 Şekil 2.30 Şekil 2.31 Şekil 2.32 Şekil 2.33 Şekil 2.34 Şekil 2.35 Şekil 2.36 Şekil 2.37 Şekil 2.38 Şekil 2.39 Şekil 2.40 : Tez Akış Şeması....................................................................... : Bakanlığın Teşkilat Yapısı....................................................... : Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı’nın Teşkilat Şeması : Türkiye’deki ÖÇKB’lerinin Konumları................................... : Köyceğiz – Dalyan ÖÇKB Konumu........................................ : Köyceğiz – Dalyan ÖÇKB Sınırı............................................. : İztuzu Kumsalı ve Dalyan Kanalları........................................ : Fethiye – Göçek ÖÇKB Konum.............................................. : Fethiye – Göcek ÖÇKB Sınırları............................................. : Ölüdeniz, Fethiye – Göcek ÖÇKB........................................... : Gökova ÖÇKB Konumu.......................................................... : Gökova ÖÇKB Sınırları........................................................... : Gökova Körfezi........................................................................ : Patara ÖÇKB Konumu............................................................. : Patara ÖÇKB Sınırları.............................................................. : Patara Kumsalı......................................................................... : Kaş – Kekova ÖÇKB Konumu................................................ : Kaş – Kekova ÖÇKB Sınırları................................................. : Kekova..................................................................................... : Göksu Deltası ÖÇKB Konumu................................................ : Göksu Deltası ÖÇKB Sınırları................................................. : Gölbaşı ÖÇKB Konum............................................................ : Gölbaşı ÖÇKB Sınırları........................................................... : Mogan Gölü............................................................................. : Pamkukkale ÖÇKB Konum..................................................... : Pamukkale ÖÇKB Sınırları ..................................................... : Pamukkale Travertenleri.......................................................... : Ihlara ÖÇKB Konumu............................................................. : Ihlara ÖÇKB Sınırları.............................................................. : Ihlara Vadisi............................................................................. : Foça ÖÇKB Konumu............................................................... : Foça ÖÇKB Sınırları................................................................ : Foça.......................................................................................... : Belek ÖÇKB Konumu............................................................. : Belek ÖÇKB Sınırları.............................................................. : Belek Sahili.............................................................................. : Tuz Gölü ÖÇKB Konumu....................................................... : Tuz Gölü ÖÇKB Sınırları........................................................ : Tuz Gölü................................................................................... : Uzungöl ÖÇKB Konumu......................................................... x 4 27 33 53 54 55 56 60 61 62 64 64 65 67 67 68 71 71 72 73 74 77 77 78 82 83 83 85 86 87 89 90 90 92 93 94 96 96 97 99 Şekil 2.41 Şekil 2.42 Şekil 2.43 Şekil 3.1 Şekil 3.2 Şekil 3.3 Şekil 3.4 Şekil 3.5 Şekil 3.6 Şekil 3.7 Şekil 3.8 Şekil 3.9 Şekil 3.10 Şekil 3.11 Şekil 3.12 Şekil 3.13 Şekil 3.14 Şekil 3.15 Şekil 3.16 Şekil 3.17 Şekil 3.18 Şekil 4.1 Şekil 4.2 Şekil 4.3 Şekil 4.4 Şekil 4.5 Şekil 4.6 Şekil 4.7 Şekil 4.8 Şekil 4.9 Şekil 4.10 Şekil 4.11 Şekil 4.12 Şekil 4.13 Şekil 4.14 Şekil 4.15 Şekil 4.16 Şekil 4.17 Şekil 4.18 Şekil 4.19 Şekil 4.20 Şekil 4.21 Şekil 4.22 Şekil 4.23 : Uzungöl ÖÇKB Sınırları.......................................................... : Uzungöl.................................................................................... : Tipik Planlama Hiyerarşisi....................................................... : Kitle Turizmi ve Alternatif Turizm.......................................... : Planlama Süreci........................................................................ : Yönetim Planı Aşamaları......................................................... : Zasavica Özel Doğal Rezerv Alanı’nın Konumu..................... : Zasavica Özel Doğal Rezerv Alanı.......................................... : Zasavica Özel Doğal Rezerv Alanından Görünüş................... : Zasavica Özel Doğal Rezerv Alanı Turizm Yönetim Planlaması Süreci....................................................................... : Queensland’in Konumu........................................................... : Queensland............................................................................... : Queensland............................................................................... : Moreton Adası.......................................................................... : Moreton Adasının Konumu...................................................... : Moreton Adası Yönetim Planı İçeriği...................................... : Moreton Adası Koruma Alanları............................................. : Moreton Adası Bölgeleme Planı.............................................. : İngiliz Kolombiyası’nın Konumu............................................ : İngiliz Kolombiyası.................................................................. : Sürdürülebilir Turizm Planlaması............................................ : Datça – Bozburun ÖÇKB Turizm Yönetim Planlaması Modeli........................................................................................ : Datça – Bozburun ÖÇKB Turizm Yönetim Planı Akış Şeması........................................................................................ : Datça – Bozburun ÖÇKB Turizm Yönetim Planlaması Birimleri..................................................................................... : Datça – Bozburun ÖÇKB Turizm Yönetim Planı Strateji Gelişim Şeması........................................................................... : Datça – Bozburun ÖÇKB’nin Konumu................................... : Datça ve Bozburun Yarımadalarının Konumları..................... : Datça Yarımadası..................................................................... : Datça – Bozburun ÖÇKB’nin Sınırları.................................... : Knidos Antik Kentinin Havadan Görünüşü............................. : Y. Mimar Ümit Yurtseven’in Turistik Bodrum Datça Marmaris Haritası....................................................................... : 1950’lerde Datça’nın Eski Görünüşü....................................... : 1990’larda Datça Limanı ve Etrafı.......................................... : Datça Hurması.......................................................................... : Gebekum Doğa Parkı............................................................... : Boncuk Koyu Uyarı Tabelası................................................... : Datça – Bozburun ÖÇKB’deki Sit Alanları............................. : Bybassium, Loryma ve Knidos Antik Kentlerinin Konumları : Datça, Murdala Mevkii............................................................ : Emecik Köyündeki Sarnıç Kalıntıları...................................... : Knidos Antik Kentinde Detay.................................................. : Eski Datça................................................................................ : Eski Datça................................................................................ : Orhaniye Martı Marina............................................................ xi 100 100 107 118 139 141 161 162 162 147 164 165 165 166 169 169 170 171 173 174 175 176 182 184 186 188 189 191 191 192 196 197 201 201 204 206 207 208 209 210 212 212 213 213 215 Şekil 4.24 Şekil 4.25 Şekil 4.26 Şekil 4.27 Şekil 4.28 Şekil 4.29 Şekil 4.30 Şekil 4.31 Şekil 4.32 Şekil 4.33 Şekil 4.34 Şekil 4.35 Şekil 4.36 : Kargı Koyu............................................................................... : Datça Limanı............................................................................ : Yel Değirmenleri...................................................................... : Tatlısu Kaynağı........................................................................ : Kızılçam Ormanı...................................................................... : Datça İlçesi Okuryazarlık Oranı............................................... : Datça Katı Atık Düzenli Depolama Tesisi............................... : Eski Çöp Toplama Alanı.......................................................... : Gökova Körfezin’nde Orman Yangını..................................... : Marmaris Orman İşletme Müdürlüğü 1968 – 2 006 Yılları Arası Yanan Alan....................................................................... : Marmaris-Datça Karayolu Çalışmaları.................................... : Eski ve Yeni Marmasir-Datça Karayolu.................................. : Bölgeleme Planı....................................................................... xii 215 216 217 217 222 223 229 230 230 231 233 233 239 ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGELERİNDE TURİZM BASKISI VE DATÇA – BOZBURUN ÖÇKB İÇİN KORUMA-KULLANMA DENGELİ TURİZM YÖNETİM PLANI ÖNERİSİ ÖZET Doğal hayat için son derece önemli olan özel çevre koruma bölgelerinde, hem doğal değerlerin korunmasına hem de turizmin doğal çevreye zarar vermesini önlemekle beraber korumaya katkıda bulunmasına yönelik koruma - kullanma dengeli turizm gelişim planlarının nasıl olması gerektiğini irdelemek ve örnek alan olarak seçilen Datça - Bozburun ÖÇKB için koruma kullanma dengeli turizm yönetim planı önerisi geliştirmek amacıyla hazırlanan bu çalışma kapsamında; öncelikle Türkiye ile kıyaslama yapabilmek için, özel çevre koruma bölgelerinin dünyadaki durumu incelenerek tanımlar ve ilgili kurum ve kuruluşlar aktarılmıştır. Daha sonra Türkiye’deki durumun ortaya konması için Türkiye’de geçerli olan tanımlar, ilgili kurum ve kuruluşlar, ilgili ulusal kanun ve yönetmelikler ve taraf olunan uluslararası sözleşmeler üzerinde durulmuş ve Türkiye’de özel çevre koruma bölgesi olarak ilan edilmiş alanlar hakkında bilgi verilmiştir. Türkiye’deki durum da ortaya konduktan sonra ÖÇKB’lerinde yönetim planlarının nasıl hazırlanması gerektiği incelenmiştir. Üçüncü bölümde; özel çevre koruma bölgesi ve turizm kavramları beraber ele alınmıştır. Bu bölümde; turizmin etki alanları, doğal çevrenin korunmasında turizmin katkısı ve turizm yönetim planları üzerinde durulmuştur. Dördüncü bölümde ise; örnek alan olarak seçilen Datça – Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi için koruma – kullanma dengeli turizm yönetim planı önerisi geliştirilmiştir. Sonuç ve değerlendirme bölümünde, çalışmanın tüm bölümleri öneriyle bağlantılı bir şekilde değerlendirilmiş ve doğal hayatın sürdürülebilirliği açısından önemli alanlarda turizmin kontrolsüz gelişerek doğal çevreye ve insanlara zarar vermesini önlemek için koruma-kullanma dengeli turizm yönetim planlarının gerektiği sonucuna varılmıştır. xiii THE PRESSURE OF TOURISM ON THE SPECIALLY PROTECTED AREAS AND DATÇA – BOZBURUN SPECIALLY PROTECTED AREA TOURISM MANAGEMENT PLAN PROPOSAL SUMMARY Global heritage of living species is threatened as never before, as the protected areas that harbour so much of the biodiversity are exposed to the pressures of unsustainable development of the tourism industry. The precautionary approach urges communities to be especially concerned about tourism in specially protected areas, given the risk of damage and destruction to this unique natural resource. The main purpose of the thesis is to gather and pool the approaches and experiences of conservation agencies in management planning and tourism management plans so as to identify a tourism management planning model for Datça-Bozburun Specially Protected Area. The thesis encompassed the process of preparing tourism management plans for specially protected areas starting with the research about the terms, agencies concerned with this topic and comparing with Turkey. In the third part of the thesis, the link between specially protected areas and tourism is studied. Protected areas need tourism, and tourism needs protected areas. Though the relationship is complex and sometimes adversarial, tourism is always a critical component to consider in the management of specially protected areas. Finally, a tourism management planning model for Datça-Bozburun Specially Protected Area is prepared and evaluated taking into consideration the whole thesis. In conclusion, to prevent the pressures of the tourism industry on specially protected areas and to assure that the tourism is sustainably developing and contributing to the nature protection, an effective management planning is needed. xiv 1. GİRİŞ Türkiye’de ekonomik büyüme ve dünyaya açılma gibi süreçler yaşanırken, ülkenin doğal ve tarihi değerlerinin güngeçtikçe daha da fazla zarar görmesi, “koruma” kavramının önemine dikkat çekmektedir. Zarar gören, hatta yok olan doğal ve tarihi değerlerin yerleri doldurulamayacağına göre bu değerleri koruma bir gereklilik; koruma amaçlı müdahaleler ise birer toplumsal sorumluluktur. Günümüzde, doğal ve tarihi değerlerin korunması kavramı iki ana yaklaşımı kapsamaktadır: Korunacak değerleri esas alarak, her türlü fiziki müdahaleyi ve dolayısıyla kullanımı kısıtlamak; korumayla beraber kullanımı da esas alarak, fiziki müdahaleleri ve kullanım biçimlerini yönlendirmek. Hangi yaklaşımın benimseneceği korunacak doğal veya tarihi değere göre değişebilir. Korunması gerekli olan doğal bir alan için koruma – kullanma dengeli bir yaklaşım gerekirken, tarihi bir değer için olduğu gibi koruma yaklaşımı gerekebilir. Koruma kavramı, doğal ve tarihi değerlerin ciddi bir biçimde zarar görmesiyle, bir kaygı, bir sorumluluk, bir amaç, bir politika, bir kültür olmaya başlamıştır. Özellikle doğal hayatın sürdürülebilirliği açısından son derece önemli olan özel çevre koruma bölgeleri için koruma kavramı ilk sırada yer almalıdır. Diğer bir deyişle; doğal hayatın sürdürülebilirliği için özel çevre koruma bölgesi ilan edilen alanlarda, hem doğal değerlerin gelecek nesillere aktarılması hem de bu alanların sahip olduğu potansiyel yüzünden birer turizm çekim merkezi olmasıyla turizmin doğal çevreye zarar vermesinin önlenmesi açısından koruma kavramı son derece önemlidir. Turizm sektöründe meydana gelen gelişmeler ülke ekonomisi açısından olumlu olsa da, özel çevre koruma bölgelerinde yarattığı baskı olumsuz bir takım sonuçlar doğurmaktadır. Bu tip alanlar için, korumayla bebarber kullanımı da ele alan koruma – kullanma dengeli yaklaşımların benimsenmesi gerekmektedir. Bu yaklaşım da en doğru biçimde turizm yönetim planları ile uygulanabilir. 1.1 Çalışmanın Amacı Bu çalışmanın amacı; doğal hayat için son derece önemli olan özel çevre koruma bölgelerinde, hem doğal değerlerin korunmasına hem de turizmin doğal çevreye 1 zarar vermesini önlemekle beraber korumaya katkıda bulunmasına yönelik koruma kullanma dengeli turizm yönetim planlarının nasıl olması gerektiğini irdelemektir. Bu amaç doğrultusunda, örnek alan olarak seçilen Datça - Bozburun ÖÇKB için koruma kullanma dengeli turizm yönetim planı önerisi getirilmiştir. 1.2 Çalışmanın Kapsamı Bu çalışma kapsamında; öncelikle Türkiye ile kıyaslama yapabilmek için, özel çevre koruma bölgelerinin dünyadaki durumu incelenerek tanımlar ve ilgili kurum ve kuruluşlar aktarılmıştır. Daha sonra Türkiye’deki durumun ortaya konması için Türkiye’de geçerli olan tanımlar, ilgili kurum ve kuruluşlar, ilgili ulusal kanun ve yönetmelikler ve taraf olunan uluslararası sözleşmeler üzerinde durulmuş ve Türkiye’de özel çevre koruma bölgesi olarak ilan edilmiş alanlar hakkında bilgi verilmiştir. Türkiye’deki durum da ortaya konduktan sonra ÖÇKB’lerinde yönetim planlarının nasıl hazırlanması gerektiği incelenmiştir. Üçüncü bölümde; özel çevre koruma bölgesi ve turizm kavramları beraber ele alınmıştır. Bu bölümde; turizmin etki alanları, doğal çevrenin korunmasında turizmin katkısı ve turizm yönetim planları üzerinde durulmuştur. Dördüncü bölümde ise; örnek alan olarak seçilen Datça – Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi için koruma – kullanma dengeli turizm yönetim planı önerisi geliştirilmiştir. Sonuç ve değerlendirme bölümünde, çalışmanın tüm bölümleri öneriyle bağlantılı bir şekilde değerlendirilmiştir. Şekil 1.1’de, tezin akış şeması görülmektedir. 1.3 Çalışmada İzlenen Yöntem Özel çevre koruma bölgelerinde turizmin doğal çevre üzerindeki baskısını irdelemek ve örnek alan olarak seçilen Datça – Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi için koruma kullanma dengeli turizm yönetim planı önerisi getirmek için 2 aşamalı bir yöntem kullanılmıştır. 2 İlk aşamada, ayrıntılı bir literatür taraması ile özel çevre koruma bölgelerinin Dünyadaki ve Türkiye’deki durumları ile ilgili genel bilgiler derlenmiştir. Ayrıca, turizmin bu gibi alanlardaki etkileri saptanmaya çalışılmıştır. İkinci aşamada ise, örnek alanın mevcut durumunun ortaya konabilmesi için yerinde yapılan gözlemler, incelemeler, araştırmalar ve ilgili kurum ve kuruluşların alanla ilgili bilgi ve görüşlerinden faydalanılmıştır. Görüşülen kurumlar Datça Belediyesi, Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, Muğla Orman Bölge Müdürlüğü ve Marmaris Orman İşletme Müdürlüğü’dür. Yurtdışındaki örneklerin ve örnek alanın mevcut durumunun incelenmesinden sonra da Datça – Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi için koruma - kullanma dengeli turizm yönetim planı önerisi getirilmiştir. 3 Çalışmanın Amacı GİRİŞ Çalışmanın Kapsamı Çalışmada İzlenen Yöntem DOĞA KORUMA ALANLARI VE ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGELERI Dünya’daki Durum Türkiye’deki Durum ÖÇK Bölgelerinde Yönetim Planları Bölüm Değerlendirmesi Turizm Türleri ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGELERI VE TURIZM Turizm Sektörüne Genel Bir Bakış Turizmin Etki Alanları Zarar Gören Doğal Çevrenin Turizm Sektörü Üzerindeki Etkisi Doğal Çevrenin Korunmasında Turizmin Katkısı Sürdürülebilir Turizm ÖÇK Bölgelerinde Turizm Yönetim Planları Giriş DATÇA – BOZBURUN ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGESI İÇIN TURIZM YÖNETIM PLANI ÖNERISI Datça – Bozburun ÖÇKB’sinin Tanımı Datça – Bozburun ÖÇKB’nin Değerlendirilmesi Konu ve Sorunların Analizi Vizyon ve Hedefler Bölgeleme Planı SONUÇ – GENEL DEĞERLENDİRME Yönetim Eylemleri İzleme ve Geridönüş Şekil 1.1 : Tez Akış Şeması 4 2. DOĞA KORUMA ALANLARI VE ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGELERİ İlk kez Lamarck tarafından ortaya atılan ve daha sonra Rus araştırmacı Vernadsky tarafından kesinlik kazanan tanıma göre biyosfer: Canlıların hayatlarını devam ettirdikleri ve bir arada bulundukları gezegen bölgesidir (Kaynak, 2001). Biyosfer; havadan oluşan atmosfer, sudan oluşan hidrosfer ve karadan oluşan litosferden meydana gelmektedir. Biyosfer ve onu oluşturan bölümleri tüm canlı organizmaların yaşam alanlarını oluşturmaktadır. Bu canlı organizmalar arasındaki çeşitlilik de biyolojik çeşitliliği sağlamaktadır (Newsome ve diğ., 2002). Dünya üzerindeki farklı iklimler de çok farklı ekosistemlerin oluşmasında rol oynamıştır. İklim farklılıkları sadece karada değil, dünya yüzeyinin %75’ni kaplayan denizlerde de etkili olmaktadır (Newsome ve diğ., 2002). Birbirinden oldukça farklı olan doğal alanlar uzun yıllardır insanlar için birer çekim merkezi olmuş ve ulaşım olanaklarının gelişmesiyle de dünya üzerindeki hemen hemen tüm doğal alanlar insanlar için erişilebilir hale gelmiştir. İnsanların doğal alanları keşfetmeleri ve bu tip alanlara erişimin artması beraberinde korumanın gerekliliğini de gündeme getirmiştir. 2.1 Doğa Koruma Alanlarının Dünya’daki Gelişimi Doğa koruma alanları ile ilgili çalışmaları çok uzun bir geçmişe sahiptir. Örneğin, bazı tarihçiler, Hindistan’da 2000 sene önce, bazı alanların, doğal kaynakların korunması için ayrıldığını ileri sürmektedirler. Avrupa’da da doğa koruma, bin yıllık geçmişe sahiptir. Aslında, doğa koruma kavramı, Pasifik’teki topluluklardan Afrika’ya kadar tüm dünyaya yayılmış evrensel bir kavramdır (Eagles ve diğ., 2002). Birçok topluluk doğa koruma alanlarını kültürel amaçlı, kaynakların korunmasına yönelik ayırırken, Avrupa’daki ilk koruma alanları, Rönesans Döneminin başında, krallar ve diğer yöneticiler tarafından kraliyet av alanı olarak ilan edilen alanlardı. Zamanla bu alanlar halkın da kullanımına açılmıştır. Bu değişiklikte dönemin aydınlarının da rolü olmuştur (Eagles ve diğ., 2002). 5 Doğa koruma konusunda ilk ciddi girişimler 19. yy’da ilk olarak Avustralya, Kanada, Yeni Zelanda, Güney Afrika ve Amerika’da başlayarak, 20. yy’da dünyaya yayılmıştır. Yayılma çok hızlı ve etkili olmuş, hemen hemen her ülke koruma yasaları çıkartmıştır (IUCN, 1994). 1800’lü yılların sonlarına doğru, başta Amerika olmak üzere, birçok ülkede milli parklar kurulmaya başlanmış ve korumayla beraber turizm kavramı da gündeme gelmiştir. Bu dönemde kurulan milli parkların ortak özellikleri; hükümet tarafından kurulmaları, doğal değerlere sahip çok geniş alanlar olmaları ve halka açık olmalarıdır. Buna göre, milli parkların çıkış noktası olarak park ziyareti ve turizm gösterilebilir (Eagles ve diğ., 2002). Milli parkların sayısı arttıkça, koordineli bir yönetim sisteminin gerekliliği gündeme gelmiştir. Böylece 1911 yılında, Kanada’da ilk park müdürlüğü kurulmuştur: Dominion Parklar Müdürlüğü (Dominion Parks Bureau). 1916’da ise, Birleşik Devletler Milli Park Birimi (USNPS) kurulmuştur. Amerika, park yönetimi prensibi olarak koruma ve kullanma ilkelerini benimsemiştir (Eagles ve diğ., 2002). Phillips (2003), dünya üzerinde 60 000 adet koruma alanı bulunduğunu belirtmektedir. Stevens (2002) ise, bunların 20 000 adedinin Avrupa’da bulunduğunu belirtmektedir. Doğa koruma kavramı dünyaya yayıldıkça anlamı da genişlemiştir. Kavramın yanında, bu tip alanların kurulmasına yönelik gelişmeler de gerçekleşmiştir. Örneğin, ekoloji biliminin gelişmesi, 1960’lı yıllarda kaynak planlama ve yönetimi için daha sistematik bir yaklaşımın gererkliliğini ortaya çıkartmıştır. Bu yaklaşım IUCN’nin 1994 yılında doğa koruma alanları için yaptığı sınıflandırma sisteminde görülmektedir. Biyolojik çeşitliliğin korunmasının esas alındığı bu sistemde, rekreasyon ve turizm gibi doğa koruma alanlarını ilgilendiren diğer konular da gözönünde bulundurulmuştur (IUCN, 1994). 2.1.1 Doğa Koruma Alanları İle İlgili Uluslararası Sınıflandırmalar Doğa koruma alanında son yıllarda birçok gelişme kaydedilirken kavramın kendisi de bu gelişmelerden etkilenmiştir. Ayrıca, her ülke kendi koruma sistemini geliştirdikçe kavramlar ülkeden ülkeye çeşitlilik göstererek bir anlamda karışıklığa sebep olmuşlardır. Örneğin, Avustralya’da 45 tanım geçerliyken, Birleşik Devletler Milli Parklar Servisi’nin kabul ettiği 18 tanım bulunmaktadır. Dünya geneline bakıldığında ise, bu konuda kullanılan tanımlar 140 adedi bulmaktadır (IUCN, 1994). Bu kavram kargaşasına karşı bir önlem olarak, IUCN (1994) doğa koruma alanı için ortaklaşa kullanılabilecek bir tanım önermiştir. Bu tanıma göre, doğa koruma alanı: 6 Biyolojik çeşitlilik ile doğal ve kültürel kaynakların korunması ve sürdürülebilmesi açısından önemli olup yasalarla veya diğer organlarca yönetilen kara ve/veya deniz parçası. Bu tanım tüm doğa koruma alanlarını kapsamaktadır. Fakat tüm korunan alanlar bu tanım içerisindeki genel amaca uysa da, pratikte korunan alanların yönetimi için belirlenen amaçlar farklılık gösterebilir. Bu yüzden yönetim konusunda da ortak hedefler IUCN tarafından şu şekilde belirlenmiştir: · Bilimsel araştırma; · Doğal yaşamın korunması; · Türlerin ve genetik çeşitliliğin korunması; · Çevre ile ilgili hizmetlerin yapılması; · Doğal ve kültürel değerlerin korunması; · Turizm ve rekreasyon; · Eğitim; · Doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı; · Kültürel ve geleneksel değerlerin korunması. Yönetim konusundaki hedefler ve öncelikler bu şekilde çeşitlilik gösterirken, korunan alanlar da hangi tür korumanın gerektiğine göre kategorize edilebilir: I. Tam koruma II. Ekosistem koruma ve rekreasyon III. Doğal değerlerin korunması IV. Aktif yönetimle koruma V. Kara/deniz peyzajını koruma ve rekreasyon VI. Doğal ekosistemlerin sürdürülebilir kullanımı. 7 Bu amaçların daha iyi anlaşılması ve geliştirilebilmesi için, IUCN, öncelikli yönetim hedefleri doğrultusunda doğa koruma alanlarını altı kategoriye ayırmıştır (Tablo: 2.1). Tablo 2.1: IUCN Doğa Koruma Alanları Yönetim Kategorileri KATEGORİ I Ia Ib II III IV V VI TANIM Mutlak Doğal Rezerv Alanı / Yaban Hayatı Alanı: Bilim veya yaban hayatın korunması için yönetilen doğa koruma alanı Mutlak Doğal Rezerv Alanı: Bilim için yönetilen doğa koruma alanı Yaban Hayatı Alanı: Doğal Yaşamın korunması için yönetilen doğa koruma alanı Milli Park: Ekosistemleri koruma ve rekreasyon için yönetilen doğa koruma alanı Doğa Anıtı: Belirli doğal değerlerin korunması için yönetilen doğa koruma alanı Habitat/Tür Koruma Alanı: Korumanın yönetimin müdahalesi ile gerçekleştiği doğa koruma alanları Korunması Gerekli Kara/Deniz Peyzajı: Kara/deniz peyzajının korunması ve rekreasyon için yönetilen doğa koruma alanı Kaynak Yönetim Alanı: Doğal ekosistemlerin sürdürülebilir bir şekilde kullanılması için yönetilen doğa koruma alanı Yönetim hedefleri ile korunan alanların kategorileri arasındaki ilişkilerin matriksi Tablo 2.2’de gösterilmektedir. Tablo 2.2 : Yönetim Hedefleri İle Korunan Alanların Kategorileri Arasındaki İlişkilerin Matriksi KATEGORİ YÖNETİM HEDEFLERİ Ia Bilimsel araştırma Yaban hayatın korunması Türlerin ve genetik çeşitliliğin korunması Çevre ile ilgili hizmetlerin yapılması Doğal ve kültürel değerlerin korunması Turizm ve rekreasyon Eğitim Doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı Kültürel ve geleneksel değerlerin korunması 1 2 1 2 - Ib 3 1 2 1 2 3 - II 2 2 1 1 2 1 2 3 - III 2 3 1 1 1 2 - IV 2 3 1 1 3 3 2 2 - V 2 2 2 1 1 2 2 2 VI 3 2 1 1 3 3 3 1 1 Anahtar: 1 birincil hedef 2 ikincil hedef 3 uygulama potansiyeli olan hedef - uygulanamayan hedef Bu matrikse göre, turizm ve rekreasyon, Ia dışındaki tüm kategorilerin yönetim hedefleri içerisinde yer almaktadır. 2002 yılı itibariyle, IUCN’nin tanımına uyan doğa koruma alanı sayısı 44 000 adedi bulmuştur. Bu alanların kapladığı alan ise, yeryüzünün %10’nunu oluşturmaktadır (Eagles ve diğ., 2002). 8 Kategori I: Mutlak Doğal Rezerv Alanı / Yaban Hayatı Alanı (Bilim veya yaban hayatın korunması için yönetilen doğa koruma alanı) Kategori Ia: Mutlak Doğal Rezerv Alanı (Bilim için yönetilen doğa koruma alanı) Bu kategori; önemli veya belli bir türü temsil eden ekosistemlere, jeolojik veya fizyolojik değerlere ve/veya türlere sahip, bilimsel araştırmalara ve/veya doğal hayatı izlemeye elverişli deniz ve/veya kara parçası şeklinde tanımlanmaktadır. Yönetim hedefleri: · Habitatları, ekosistemleri ve türleri mümkün olduğunca bozmadan olduğu gibi korumak; · Genetik kaynakları, dinamik ve evrimsel bir seviyede tutabilmek; · Ekolojik süreçler oluşturmak; · Yapısal peyzaj değerlerini veya rock exposures korumak; · Bilimsel çalışmalar, doğal hayatı izleme ve eğitim için örnek teşkil edecek doğal çevreyi korumak; · Hassas bir planlamayla doğaya zarar verilmesini ve araştırma vb aktiviteleri minimize etmek; · Sınırlı kamu erişimi şeklinde belirlenmiştir. Bu kategoriye ait alanların kriterleri şu şekilde özetlenebilir: · Alan, bünyesinde bulunan ekosistemlerin bütünlüğünü sağlayacak ve koruma nedeni olan yönetim hedeflerini gerçekleştirebilecek büyüklükte olmalıdır. · Alan, direk insan müdahalesinden etkilenmeyecek şekilde olmalı ve öyle kalmalıdır. · Alanın biyolojik çeşitliliğinin muhafazası, müdahale gerektirmeden korumayla sağlanmalıdır. Bu kategoriye ait alanların yönetimi ise, mal sahibi ve kontrol organı; ulusal veya hükümet ölçeğinde, uzman bürolar, veya araştırma veya koruma bölümü kurulmuş özel kuruluşlar, üniversiteler veya enstitüler ile işbirliğinde olmalıdır. 9 Kategori Ib: Yaban Hayatı Alanı (Yaban hayatın korunması için yönetilen doğa koruma alanı) Bu kategori; doğal karakteri korunmuş, kalıcı veya belirgin yerleşim barındırmayan, doğal özelliklerini bozmadan saklamak için korunan ve yönetilen hiç el değmemiş veya çok az miktarda müdahale edilmiş deniz ve/veya kara parçası şeklinde tanımlanmaktadır. Yönetim hedefleri: · Gelecek nesillerin de insan eli değmemiş doğal alanları görebilmesini sağlamak; · Uzun vadede, çevrenin esas doğal değerlerini ve kalitesini korumak; · Kamu erişimini belli seviyede tutarak alanın el değmemiş özelliğini gelecek nesillere de aktarabilmek; · Yerli insan topluluklarının düşük yoğunlukta ve yaşam biçimlerini devam ettirebilmek için gerekli kaynaklarla dengeli bir şekilde yaşamalarını sağlamak şeklinde belirlenmiştir. Bu kategoriye ait alanların kriterleri şu şekilde özetlenebilir: · Alan, yüksek kalitede doğal hayata sahip, doğa kanunlarının egemen olduğu, insan etkisinin hissedilmediği ve önerildiği şekilde yönetilirse bu özellikleri devam ettirebilecek bir alan olmalıdır. · Alan; ekolojik, jeolojik, fizyo-coğrafik veya bilim, eğitim, manzara veya tarihle ilgili değerlere sahip olmalıdır. · Alan; sade, kirlenmemiş, izole ve yolculuğun rahatsız edici etkilerini barındırmayan bir deneyim sunmalıdır. Bu Kategoriye ait alanların yönetimi kategori Ia ile aynıdır. Kategori II: Milli Park (Ekosistemleri koruma ve rekreasyon için yönetilen doğa koruma alanı) Bu kategori; şimdiki ve gelecek nesiller için bir veya daha fazla ekosistemin ekolojik bütünlüğünün korunmasında alanın özelliklerine zıt olan kullanımların dışarıda tutulmasına ve çevresel ve kültürel açıdan uygun, bilim, eğitim, rekreasyon ve ziyaretçi çıkarları açısından uygun bir çevre yaratmaya adanmış doğal deniz ve/veya kara parçası şeklinde tanımlanmaktadır. 10 Yönetim hedefleri: · Bilim, eğitim, rekreasyon ve turistler için ulusal ve uluslararası öneme sahip doğal alanları, manzara noktalarını korumak; · Ekolojik dengeyi ve çeşitliliği korumak için, mümkün olduğunca doğal bir şekilde, fizyografik bölgelerin, biotik toplulukların, genetik kaynakların ve türlerin sürekliliğini sağlamak; · Ziyaretçilerin eğitim, kültür ve rekreasyon ihtiyaçlarını alanın doğallığını bozmayacak bir seviyede gidermek; · Alanın tanımı yapılırken belirlenen hedeflere aykırı kullanımları engellemek; · Alanın tanımlanmasını sağlayan ekolojik, jeomorfolojik ve estetik değerlere saygılı olmak; · Diğer hedefleri olumsuz etkilemeyecek şekilde yerel kaynak kullanımını da içeren yerli halkın ihtiyaçlarını gözönünde bulundurmak şeklinde belirlenmiştir. Bu kategoriye ait alanların kriterleri şu şekilde özetlenebilir: · Alan; bitki ve hayvan türlerinin, habitatlarının ve jeomorfolojik alanların bilim, eğitim, rekreasyon ve turistler açısından önem taşıyan doğal bölgelere, değerlere veya manzara noktalarına örnek teşkil edebilmelidir. · Alan; insan eli değmemiş şekilde, en az bir ekosistemin tümünü kapsayabilecek büyüklükte olmalıdır. Bu kategoriye ait alanların sahibi ve yöneticisi devletin en yüksek otoritesi olmalıdır. Fakat, yetki, hükümetin diğer seviyelerinde, yerel halk konseyinde veya alanın uzun vadeli korunması için kurulmuş diğer yasal organlarda olabilir. Kategori III: Doğa Anıtı (Belirli doğal değerlerin korunması için yönetilen doğa koruma alanı) Bu kategorideki alanlar; enderliği, temsili veya estetik özellikleri veya kültürel değeri açısından önemli ya da eşsiz olan, bir veya daha fazla doğal veya doğal/kültürel değere sahip alan olarak tanımlanmaktadır. 11 Yönetim hedefleri: · Doğal önemi, eşsiz oluşu veya manevi anlamı açısından önemli doğal değerleri korumak; · Araştırma, eğitim için olanak sağlamak; · Alanın tanımı yapılırken belirlenen hedeflere aykırı kullanımları engellemek; · Meskun halk için, diğer hedeflere uygun olacak şekilde fayda sağlamak şeklinde belirlenmiştir. Bu kategoriye ait alanların kriterleri şu şekilde özetlenebilir: · Alan, bir veya daha fazla, tek başına anlam ifade eden değere sahip olmalıdır. · Alan, sahip olduğu değerle ilişkili olduğu çevresinin bütünlüğünü koruyabilecek büyüklükte olmalıdır. Bu tip alanlarda mal sahipliği ve yönetimi hükümet veya yeterli önlem ve kontroller alınarak hükümetin diğer seviyelerindeki organlar, yerli halk konseyi veya nadiren de olsa özel kurum ve kuruluşlar tarafından gerçekleştirilmektedir. Kategori IV: Habitat/Tür Koruma Alanı (Korumanın yönetimin müdahalesi ile gerçekleştiği doğa koruma alanları) Bu kategorideki alanlar; yönetimlerinde alandaki habitat ve belirli türlerin sürekliliğinin sağlanmasının amaçlandığı alanlar olarak tanımlanmıştır. Yönetim hedefleri: · Özel türlerin, tür topluluklarının, biotik toplulukların veya fiziksel değerlerin korunması için gerekli habitat koşullarını korunmak ve sağlamak. Bunun için insan müdahalesine ihtiyaç duyulmaktadır; · Sürdürülebilir kaynak yönetimi ile ilgili temel aktivitelerden bilimsel araştırma ve doğal hayatın izlenmesi için kolaylık sağlamak; · Halkın eğitiminin ve habitatların karakteristik görebilmeleri için sınırlı alanlar yaratmak; · Alanın tanımı yapılırken belirlenen hedeflere aykırı kullanımları engellemek; 12 özelliklerini yakından · Diğer hedeflerle uyumlu, alanda yaşayan halk için fayda sağlamak şeklinde belirlenmiştir. Bu kategoriye ait alanların kriterleri şu şekilde özetlenebilir: · Doğal hayatın ve türlerin sürekliliğinin korunmasında önemli bir role sahip olmalıdır. · Alan; habitatın korunmasının ulusal veya yerel ölçekte öneme sahip flora veya kalıcı ya da göçmen fauna açısından önemli olduğu bir yer olmalıdır. · Bu habitat ve türlerin korunması, yönetim otoritelerinin aktif müdahalesine bağlı olmalıdır. · Alanın büyüklüğü, korunması gerekli türlerin yaşam alanlarına bağlı olmalı ve küçükten çok büyüğe kadar değişmelidir. Bu tip alanlarda mal sahipliği ve yönetimi hükümet veya yeterli önlem ve kontroller alınarak hükümetin diğer seviyelerindeki organlar veya özel kurum ve kuruluşlar tarafından gerçekleştirilmektedir. Kategori V: K o r u nması Gerekli Kara/Deniz Peyzajı (Kara/deniz peyzajının korunması ve rekreasyon için yönetilen doğa koruma alanı) Bu kategorideki alanlar; uzun yıllar boyunca insan ve doğanın etkileşimi sonucunda, estetik, ekolojik ve/veya kültürel değerlere sahip, kendilerine has karaktere ve aynı zamanda da zengin biyolojik çeşitliliğe sahip alanlardır. Yönetim hedefleri: · Kara ve/veya deniz peyzajının korunmasına yönelik, doğa ve kültürün uyumlu etkileşimini ve geleneksel arazi kullanımının sürekliliğini sağlamak; · Doğa ve ilgili toplumun sosyal ve kültürel dokusunun korunmasıyla uyumlu yaşam biçimlerinin ve ekonomik aktiviteleri desteklemek; · Kara peyzajı ve habitat ve ilişkili tür ve ekosistemlerin çeşitliliğini sağlamak; · Alanın ölçek ve karakteriyle uyumlu olmayan kullanım ve aktiviteleri gerekli olduğu durumlarda azaltmak veya engellemek; · Alanın karakterine uygun ölçek ve tipteki rekreasyon ve turizm kullanımlarını desteklemek; 13 · Alanda bilimsel ve eğitimle ilgili aktiviteleri teşvik etmek; · Alandaki yerel halkın doğal ürünler (orman ürünleri ve balık gibi) ve hizmetlerden (içme suyu veya sürdürülebilir turizmden elde edilen gelir gibi) faydalanmasını sağlamak şeklinde özetlenebilir. Bu kategoriye ait alanların kriterleri şu şekilde özetlenebilir: · Alan, kendine has flora ve faunayla beraber geleneksel bir arazi kullanım dokusu ile çeşitli habitatlara sahip kara ve/veya deniz peyzajına sahip olmalıdır. · Alan, halkın günlük yaşamlarında faydalanabileceği rekreasyon ve turizm olanakları sunmalıdır. Bu kategorideki alanlar kamuya ait olabilir. Fakat, mal sahipliğinde özel ve kamusal sektörün ortak olup çeşitli yönetim sistemlerini uygulamaları daha etkili olmaktadır. Bu yönetim sistemleri, planlama politikalarının ve kontrol mekanizmalarının birer parçası olup, alanın doğal ve sosyo-kültürel karakterini uzun vadede korumaya yönelik olmalıdır. Kategori VI: Kaynak Yönetim Alanı (Doğal ekosistemlerin sürdürülebilir bir şekilde kullanılması için yönetilen doğa koruma alanı) Bozulmamış doğal sistemlere sahip ve yerel halkın ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde doğal kaynakların sürdürülebilir kullanılmasını sağlarken biyolojik çeşitliliğin uzun vadede korunmasını sağlayacak şekilde yönetilen alanlar bu kategoriye girmektedir. Yönetim hedefleri: · Biyolojik çeşitlilik ile alanın sahip olduğu diğer doğal değerleri uzun vadede korumak ve muhafaza etmek; · Alandaki doğal kaynakları korumak; · Alanın bölgesel ve ulusal kalkınmaya katılmasını sağlamak şeklinde özetlenebilir. Bu kategoriye ait alanların kriterleri şu şekilde özetlenebilir: · Alanın en az üçte ikisinin doğallığı bozulmamış olmalıdır. · Alan doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımına elverişli olmalıdır. 14 Alanın yönetimi, yerel halkın desteğiyle, kamu sektörünce gerçekleştirilmelidir. Mal sahipliği ise, hükümette, kamu veya özel sektörde olabileceği gibi ortakalaşa da olabilir (IUCN, 1994). Ekolojiyi temel alan bu sınıflandırma sisteminde I. kategoriden VI. Kategoriye doğru gidildiğinde insan doğa etkileşiminin arttığı görülmektedir. I. kategorideki alanlar sınırlı sayıda ziyaretçiye açık, minimum seviyede altyapı hizmetleri ve teknolojinin kullanıldığı alanlardır. II. ve III. kategorilerde ise alanın küçük bir bölümünde yol, turist merkezleri ve kamp alanı gibi turizm altyapı hizmetlerine izin verilmektedir. IV. kategoride, insan doğa etkileşimi daha artmakta ve avcılık gibi faaliyetlere izin verilmektedir. V. Kategorideki alanlarda ise, çiftçilik ve konut gibi arazi kullanımlarının başlamasıyla beraber turizm aktiviteleri de artmaktadır. Son olarak, VI. kategoride; madencilik, ormancılık ve ticari amaçlı balıkçılık serbest olurken, rekreasyon kullanımları da artış göstermektedir (Eagles ve McCool, 2003). Dünya üzerinde doğa koruma alanlarının %67’si IUCN doğa koruma alanı sınıflandırma sistemi içerisinde yer almaktadır ve bunların kapladıkları alan tüm doğa koruma alanlarının %81’dir (Jacques, 2004). Bir diğer sınıflandırma sistemi ise, Kanada’daki Ontario Bölgesel Park Sınıflandırma Sistemidir. Ontario Bölgesi eski ve yerleşmiş bir sisteme sahiptir. Bu sistem, 2001 yılında, 7 100 000 ha’lık alanı kaplayan 275 adet parkı kapsamaktaydı. Bu park ve doğa koruma alanları yedi sınıftan oluşan bir sistemle yönetilmektedirler. Her sınıf tek bir odak noktasına ve kendine has yönetime sahiptir (Eagles ve McCool, 2003). Ontario Bölgesel Park Sınıfları Tablo 2.3’te görülmektedir. Ontario sınıflandırma sistemi ile IUCN’nin sistemi arasında benzerlikler bulunmaktadır. Yaban hayatı, doğal rezerv, doğal çevre ve rezerv koruma sınıfları IUCN sisteminde sırayla Ib, Ia, II ve IV nolu sınıflara denk gelmektedir. Bunlardan başka, IUCN sisteminde karşılığı olamayan sınıflar da vardır. IUCN sınıflandırma sistemi ekolojik temelli olduğu için, Kanada’daki sistemde yer alan kültürel ve tarihi değerlerin öne çıktığı sınıfların karşılığı bulunmamaktadır. Ayrıca, Kanada, kendine has, su kanallarına sahip olduğu için bu tip peyzaja sahip alanlara yönelik bir sınıf da geliştirmiştir (Eagles ve McCool, 2003). IUCN sınıflandırma sisteminde doğal değerler ön planda tutulurken, Ontario’daki sistemde kültürel ve tarihi değerler de doğal çevreyle beraber ele alınmıştır. 15 Tablo 2.3 : Ontario Bölgesel Park Sınıfları SINIF Yaban Hayat Rekreasyon Doğal Çevre Tarihi Doğal Rezerv Kanal Rezerv Koruma TANIM Doğaya mühahalenin engellendiği, ziyaretçilerin motorlu taşıtlarla yolculuk yapmayıp doğada yalnız kalma deneyimi yaşayabildikleri alanlar (IUCN kategori: Ib). Çekici çevrelerde, çok sayıda ziyaretçiye açık havada rekreasyon aktivitelerine olanak sağlayan alanlar. Ziyaretçilere rekreasyonel ve eğitici deneyim imkanları sunan, doğal değerlere ve tarihi kaynaklara sahip alanlar (IUCN kategori: II) Sahip olduğu tarihi değerleri ziyaretçilerin açık havada görmesine olanak veren ve bu değelerin eğitim ve araştırma amaçlı da korunması gerekli olan alanlar Özel habitatlara ve bölgeye has arazi formlarına sahip ve eğitim amaçlı korunan aynı zamanda da şimdiki ve gelecek nesillere yarar sağlamak için yürütülen araştırmalarda gen havuzu olarak kullanılabilecek alanlar (IUCN kategori: Ia) Rekreasyon ve eğitim açısından önemli, doğal ve tarihi değerlere sahip su kanallarının bulunduğu alanlar Doğal değerlere ve özellikli kara peyzajına sahip ve aynı zamanda da avcılık gibi doğal kaynakların sürdürülebilir tüketimine olanak veren alanlar (IUCN kategori: IV) 2.1.2 Doğa Korumayla İlgili Uluslararası Kurum ve Kuruluşlar Dünya çapında birçok kurum ve kuruluş korumayla ilgili faaliyetler gerçekleştirmektedir. Bunların arasında en önemlileri IUCN (World Conservation Union) – Dünya Koruma Birliği, WCPA (World Commission on Protected Areas) Dünya Koruma Alanları Komisyonu, UNESCO – Birleşmiş Milletler Eğitim ve Bilim Kurulu ve Dünya Mirası Tüzüğü (World Heritage Convention), UNEP (United Nations Environment Programme) Birleşmiş Milletler Çevre Programı ve Dünya Yaban Hayatını Koruma Vakfı’dır (WWF International). 2.1.2.1 IUCN (World Conservation Union) – Dünya Koruma Birliği 1948 yılında kurulan IUCN; dünya çapında, hükümetleri, bağımsız kuruluşları ve bilimadamlarını biraraya getiren bir kuruluştur. Kuruluşun amacı, toplumları, doğal hayatın bütünlüğü ve çeşitliliğini korumak ve doğal kaynakların dengeli ve ekolojik açıdan sürdürülebilir bir şekilde tüketilmesini sağlayacak şekilde etkilemek ve desteklemektir (http://www.iucn.org/en/about/). Dünya Koruma Birliği adı (World Conservation Union) 1990 yılında kullanılmaya başlanmıştır (http://www.iucn.org/en/about/). Korumayla ilgili dünyanın en büyük ve en önemli kuruluşlarından biri olan Dünya Koruma Birliği, dünya çapında 82 hükümet, 111 hükümet kuruluşu, 800’den fazla 16 özel kuruluş ve 181 ülkeden yaklaşık 10 000 adet bilimadamı ve uzmanı biraraya getirmektedir (http://www.iucn.org/en/about/). IUCN’nin sunduğu hizmetlerden en önemlileri de koruma konusunda sunduğu uzmanlık ve rehberlik hizmetleridir. Bu hizmetler komisyonların oluşturduğu ağ ile gerçekleştirilmektedir. Bu komisyonlar Dünya Koruma Kongresi’nde (World Conservation Congress) kurulmuştur. Bunlar; Ekosistem Yönetimi (CEM), Eğitim ve İletişim (CEC), Çevre Kanunu (CEL), Çevresel Ekonomik ve Sosyal Politikalar (CEESP) ve Türlerin Yaşam Savaşı Komisyonlarıdır (SSC). 2.1.2.2 WCPA (World Commission on Protected Areas) Dünya Koruma Alanları Komisyonu Dünya Koruma Alanları Komisyonu, IUCN’in altı komisyonundan biridir. Komisyonun, 2000 IUCN Dünya Koruma Kongresi’nde (World Conservation Union) belirlenmiş tanımına göre, amacı (WCPA, 2005-2012): “IUCN’in amacıyla bütünleşik olarak, denizsel ve karasal koruma alanlarını dünya çapında temsil edecek bir ağın kurulması ve etkili bir şekilde yönetilmesidir.” Komisyonun hedefleri ise (WCPA, 2001): · Hükümetlere ve ilgili diğer kurum ve kuruluşlara, koruma alanlarının planlanmasında ve bu alanların tüm sektörlerle kaynaşmasının sağlanmasında yardımcı olmak; · Koruma alanlarının yönetiminden sorumlu olanların kapasite ve etkilerini arttırmak; · Koruma alanlarına yönelik yatırımları arttırmak; · Komisyonun kendi programlarını, IUCN üyeleriyle ortaklaşa, uygulamaya geçirme kapasitesini arttırmaktır. Komisyon üyeleri, 140 ülkeden 1200 kişilik bir grup oluşturmaktadır (WCPA, 2001). 2.1.2.3 UNESCO – Birleşmiş Milletler Eğitim ve Bilim Kurulu ve Dünya Mirası Tüzüğü (World Heritage Convention) 16 Kasım 1945 yılında kurulan UNESCO, üye olan devletlerde kurulan Milli Komisyonlarla çalışmalarını yürütmektedir. UNESCO’nun kurulmasıyla beraber sürdürülebilir kalkınma kavramı gündeme gelmiştir. Doğal ve kültürel mirasın 17 korunması sürdürülebilir kalkınmanın temel bileşenlerindendir. Bu yüzden UNESCO, kültürel ve doğal mirasın tanımlanması, korunması, tanıtılması ve gelecek nesillere aktarılmasını ilke edinmiştir (www.unesco.org). UNESCO’nun dünya mirası kavramını gündeme getirmesi ve özellikle 1. Dünya Savaşı sonrasında dünya mirasının korunması kavramının önem kazanması uluslarası bir hareketin başlatılması fikrini ortaya çıkartmıştır. 1972 yılında üye devletler tarafından kabul edilen Dünya Mirası Tüzüğü’nün iki farklı odak noktası bulunmaktadır: kültürel alanların ve doğanın korunması. Dünya Mirasını hem kültürel hem de doğal açıdan ele alan tüzük, insanların doğayla nasıl bir etkileşim içinde olduğunun ve herikisinin arasındaki dengenin korunmasının gerekliliğinin önemini vurgulamaktadır (http://whc.unesco.org/en/169/). UNESCO, 21 üyeden oluşan Dünya Miras Komitesi (World Heritage Committee) tarafından yönetilmektedir. Üyelerin seçimleri iki yılda bir gerçekleştirilmektedir. Komitenin görevleri (http://whc.unesco.org/en/comittee/): · Birlik tarafından korunması gerekli, dünya çapında kültürel ve doğal değerlere sahip alanları veya yapıları tanımlamak ve onları Dünya Mirası Listesine (The World Heritage List) eklemek; · Dünya Mirası Listesinde yer alanlardan Tehlikedeki Dünya Mirası Listesine (the List of World Heritage in Danger) alınması gerekli olanlara karar vermek; · Dünya Mirası Fonunun (the World Heritage Fund) ne zaman ve hangi koşullarda kullanılacağına karar vermektir. 2.1.2.4 UNEP (United Nations Environment Programme) Birleşmiş Milletler Çevre Programı 1972 yılında başlatılan Birleşmiş Milletler Çevre Programının amacı, toplumlara çevre bilincinin aşılanmasında liderlik etmek ve işbirliğini desteklemektir (http://www.unep.org/PDF/ABOUT_UNEP_ENGLISH.pdf). Programın görevleri (http://www.unep.org/PDF/ABOUT_UNEP_ENGLISH.pdf): · Global, bölgesel ve ulusal çevresel koşulları ve eğilimleri belirlemek; · Uluslararası anlaşmalar ve ulusal çevresel yasalar geliştirmek; · Çevre yönetimi ile ilgili birimleri güçlendirmek; 18 · Ekonomik gelişmeyle çevre korumayı bütünleştirmek; · Sürdürülebilir kalkınma için gerekli bilgi ve teknolojinin transferini kolaylaştırmak; · Yeni ortaklıkları desteklemektir. UNEP’in merkez ofisi Kenya, Nairobi’de bulunmaktadır. Merkezin Afrika’da olması, UNEP’e, gelişmekte olan ülkelerin karşı karşıya kaldıkları sorunları daha iyi anlama fırsatı vermektedir (http://www.unep.org/PDF/ABOUT_UNEP_ ENGLISH.pdf). UNEP, çevreyle ilgili veri ve bilgilere ulaşılmasını sağlarken, hükümetlere de bu bilgileri, sürdürülebilir gelişim planlamasında kullanmalarında yardımcı olmaktadır (http://www.unep.org/PDF/ABOUT_UNEP_ENGLISH.pdf). 2.1.2.5 Dünya Yaban Hayatını Koruma Vakfı (WWF International) 1961 yılında kurulan WWF, yaklaşık 40 yıldır, beş kıtaya yayılmış beş milyonu bulan katılımcısı ve 90 ülkedeki ofisleri ile uluslararası koruma hareketinde önemli bir role sahip olmuştur. 1985 yılından beri, WWF’nin 12 000 adet projede 1 milyar dolarlık katkısı olmuştur (http://www.panda.org/about_wwf/who_we_are/history/ index.cfm). WWF’nin misyonu, doğal çevrenin zarar görmesini engellemek ve gelecek kuşaklara yaşanabilir bir çevre bırakmak için (http://www.panda.org/about_wwf/index.cfm): · Dünya üzerindeki biyolojik çeşitliliği korumak; · Tükenebilir doğal kaynakların sürdürülebilir bir şekilde kullanılmasını sağlamak; · Kirliliği ve aşırı tüketimi azaltmak şeklinde belirlenmiştir. WWF’nin gerçekleştirdiği projeler, iklim değişikliği, ormanlar, tatlısu kaynakları, denizler, türler ve sürdürülebilirlik başlıkları altında toplanabilmektedir (www.panda.org). 2.2 Doğa Koruma Alanlarının Türkiye’deki Gelişimi Dünyada çevre koruma kavramı sanayi devrimi ile birlikte oluşmaya başlayıp, 1970’li yıllardan itibaren yaygınlaşarak çevre koruma hareketine dönüşürken 19 Türkiye’de bu durum daha farklı gelişmiştir (T. C. Çevre ve Orman Bakanlığı, 2006). Turizm Teşvik Kanununun 1982 yılında yasalaşması ile arazi tahsisleri ve turizm yatırımı teşviklerinde hızlı bir artış yaşanmıştır. Bunun sonucunda, özellikle kıyılarda doğal alanlar zarar görmüştür. 1985 yılında ise, planlama çalışmalarının yerel yönetimlere devredilmesiyle yine özellikle kıyılarda ikincil konutlarda aşırı bir çoğalma görülmüştür (T. C. Çevre ve Orman Bakanlığı, 2006). Türkiye’de özellikle Akdeniz ve Ege kıyılarında meydana gelen plansız yapılaşmalar koruma kavramının önemine ve gerekliliğine dikkat çekmiş ve bu konuyla ilgili ciddi çalışmalar başlatılmıştır. 2.2.1 Doğa Koruma Alanları İle İlgili Türkiye’deki Tanımlar Günümüzde Türkiye’de; tabiat anıtı/doğal anıt, avlanması yasak hayvan, fosil ve doğal çiçek soğanı, anıt ağaç, doğal sit, milli park, tabiat parkı, tabiatı koruma alanı, devlet ormanı, özel orman, muhafaza ormanı, kıyı koruma alanı, özel çevre koruma bölgesi gibi tanımlar kullanılmaktadır (Zeren Gülersoy, 2003). Bunlara ek olarak önemli bitki alanı (öba), önemli orman alanı (öoa) gibi yeni tanımlar da kullanılmaya başlanmıştır. Doğal ve kültürel olmak üzere temelde ikiye ayrılan korunması gerekli değerler en genel ifade ile; tarihten önceki devirlerle tarihsel devirlere ait olup, doğa, bilim kültür, din ve güzel sanatlarla ilgili yer üstünde, yer altında veya su içindeki bütün yapılar, taşınır ve taşınmaz mallar ve aynı nitelikteki her türlü belgeler şeklinde tanımlanmaktadır (Zeren Gülersoy, 2003). 09.08.1983 tarih ve 2872 sayılı Çevre Kanunu’na göre; · Çevre, canlıların yaşamları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim içinde bulundukları biyolojik, fiziksel, sosyal, ekonomik ve kültürel ortamı; · Çevre korunması, çevresel değerlerin ve ekolojik dengenin tahribini, bozulmasını ve yok olmasını önlemeye, mevcut bozulmaları gidermeye, çevreyi iyileştirmeye ve geliştirmeye, çevre kirliliğini önlemeye yönelik çalışmaların bütününü; · Sürdürülebilir kalkınma, bugünkü ve gelecek kuşakların, sağlıklı bir çevrede yaşamasını güvence altına alan çevresel, ekonomik ve sosyal hedefler arasında denge kurulması esasına dayalı kalkınma ve gelişmeyi; 20 · Ekosistem, canlıların kendi aralarında ve cansız çevreleriyle ilişkilerini bir düzen içinde yürüttükleri biyolojik, fiziksel ve kimyasal sistemi; · Ekolojik denge, insan ve diğer canlıların varlık ve gelişmelerini doğal yapılarına uygun bir şekilde sürdürebilmeleri için gerekli olan şartların bütününü; · Biyolojik çeşitlilik, ekosistemlerin, türlerin, genlerin ve bunlar arasındaki ilişkilerin tamamını; · Çevre yönetimi, idari, teknik, hukuki, politik, ekonomik, sosyal ve kültürel araçları kullanarak doğal ve yapay çevre unsurlarının sürdürülebilir kullanımını ve gelişmesini sağlamak üzere yerel, bölgesel, ulusal ve küresel düzeyde belirlenen politika ve stratejilerin uygulanmasını ifade etmektedir. 21.07.1983 tarih ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununda; kültür varlıkları, tabiat varlıkları, sit, koruma ve korunma ve koruma alanlarının tanımı yapılmıştır. Buna göre; · Kültür varlıkları; tarih öncesi ve tarihi devirlere ait bilim, kültür, din ve güzel sanatlarla ilgili bulunan veya tarih öncesi ya da tarihi devirlerde sosyal yaşama konu olmuş bilimsel ve kültürel açıdan özgün değer taşıyan yer üstünde, yer altında veya su altındaki bütün taşınır ve taşınmaz varlıkları; · Tabiat varlıkları; jeolojik devirlerle, tarih öncesi ve tarihi devirlere ait olup ender bulunmaları veya özellikleri ve güzellikleri bakımından korunması gerekli, yer üstünde, yer altında veya su altında bulunan değerleri; · Sit; tarih öncesinden günümüze kadar gelen çeşitli medeniyetlerin ürünü olup, yaşadıkları devirlerin sosyal, ekonomik, mimari ve benzeri özelliklerini yansıtan kent ve kent kalıntıları, önemli tarihi hadiselerin cereyan ettiği yerler ve tespiti yapılmış tabiat özellikleri ile korunması gerekli alanları; · Koruma ve Korunma; taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarında muhafaza, bakım, onarım, restorasyon, fonksiyon değiştirme işlemleri; taşınır kültür varlıklarında ise muhafaza, bakım, onarım ve restorasyon işlerini; · Korunma alanı; taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının muhafazaları veya tarihi çevre içinde korunmalarında etkinlik taşıyan korunması zorunlu olan alanları ifade etmektedir. 09.08.1983 tarih ve 2873 sayılı Milli Parklar Kanununda; milli park, tabiat parkları, tabiat anıtı ve tabiatı koruma alanlarının tanımı yapılmıştır. Buna göre; 21 · Milli park; bilimsel ve estetik bakımından, milli ve milletlerarası ender bulunan tabii ve kültürel kaynak değerleri ile koruma, dinlenme ve turizm alanlarına sahip tabiat parçalarını; · Tabiat parkları; bitki örtüsü ve yaban hayatı özelliğine sahip, manzara bütünlüğü içinde halkın dinlenme ve eğlenmesine uygun tabiat parçalarını; · Tabiat anıtı; tabiat ve tabiat olaylarının meydana getirdiği özelliklere ve bilimsel değere sahip ve milli park esasları dahilinde korunan tabiat parçalarını; · Tabiatı koruma alanı; bilim ve eğitim bakımından önem taşıyan nadir, tehlike altında veya kaybolmaya yüz tutmuş ekosistemler, türler ve tabii olayların meydana getirdiği seçkin örnekleri ihtiva eden ve mutlak korunması gerekli olup sadece bilim ve eğitim amaçlarıyla kullanılmak üzere ayrılmış tabiat parçalarını ifade etmektedir. 21.07.1983 tarih ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun Ek 2. maddesine dayanılarak hazırlanan, 27.11.2005 tarih ve 26006 sayılı Alan Yönetimi ile Anıt Eser Kurulunun Kuruluş ve Görevleri ile Yönetim Alanlarının Belirlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’e göre ise: · Doğal sit alanı, tespiti yapılmış tabiat özellikleri ile korunması gerekli alan; · Yönetim alanı, sit alanları, ören yerleri ve etkileşim sahalarının doğal bütünlüğü içerisinde etkin bir şekilde korunması, yaşatılması, değerlendirilmesi, belli bir vizyon ve tema etrafında geliştirilmesi, toplumun kültürel ve eğitsel ihtiyaçlarıyla buluşturulması amacıyla, planlama ve koruma konusunda yetkili merkezi ve yerel idareler ile sivil toplum kuruluşları arasında eşgüdümü sağlamak için oluşturulan ve sınırları ilgili idarelerin görüşleri alınarak Bakanlıkça belirlenen yerlerdir. 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu’nun 4 üncü maddesine dayanılarak hazırlanan, 25637 sayılı Yaban Hayatı Koruma ve Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları ile İlgili Yönetmelik’ te yapılan tanımda endemik tür, sadece bir bölgede bulunan, diğer bölgelerde bulunmayan tür olarak tanımlanmıştır. Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı tarafından tespit ve ilan edilen özel çevre koruma bölgeleri ise, tarihi, doğal ve kültürel değerler açısından bütünlük gösteren ve gerek ülke, gerekse dünya ölçeğinde ekolojik önemi olan alanlar olarak tanımlanmaktadır. (http://www.ockkb.gov.tr). 22 Türkiye’de doğal çevreyle ilgili kullanılan diğer terimler de önemli bitki alanı (ÖBA) ve önemli orman alanıdır (ÖOA). Planta Europa Komitesi, Mayıs 1996’da Çek Cumhuriyeti’nde düzenlenen bir çalıştayda, Türkiye’nin de kabul ettiği ÖBA tanımı şu şekilde belirlemiştir (http://www.wwf.org.tr/tr/main.asp#): Botanik açıdan olağanüstü zengin ve/veya nadir, tehlike altında ve/veya endemik bitki türlerinin çok zengin popülasyonlarını içeren ve/veya çok değerli bitki örtüsü barındıran doğal veya yarı doğal bir alan. Sıcak nokta olarak da bilinen ÖOA tanımı ise; doğa koruma açısından öncelikli alanlar için kullanılmaktadır. Doğa koruma çalışmalarında, bir alanın sıcak nokta olarak tanımlanmasında temel alınan ölçütler, alanın doğa koruma açısından önemi ve karşı karşıya bulunduğu tehditlerin düzeyidir. Bir alanın doğa koruma açısından önemini ortaya koyan etkenler (http://www.wwf.org.tr/tr/main.asp#): · Genetik, tür, habitat, ekosistem ve doğal süreç çeşitliliği; · Barındırdığı endemik, nadir ve nesli tehlike altındaki türler; · Yaşam alanlarının doğallığı ve bakirliği; · Ormanların yaşlılık ve olgunluk düzeyi; · Bunların dış etkilere karşı duyarlılığı; · Bunları etkileyen çarpık gelişim, sürdürülebilir olmayan kaynak kullanımı ve kirlilik gibi tehditlerdir. Bu veriler ışığında, WWF, Avrupa'da bir an önce koruma altına alınması gereken alanları tespit etmiş ve bunun sonucunda Avrupa ormanlarının 100 sıcak noktası belirlenmiştir. Söz konusu sıcak noktalar arasında Türkiye'nin de dokuz alanı bulunmaktadır. Bunlar; Küre Dağları, İstanbul Ormanları, İbradı-Akseki Ormanları, Karçal Dağları, Amanos Dağları, Baba Dağı, Yenice Ormanları, Datça ve Bozburun Yarımadaları ve Fırtına Vadisi'dir (http://www.wwf.org.tr/tr/main.asp#). Türkiye’de doğal çevreyle ilgili olarak kullanılan başka bir terim de biyolojik çeşitliliktir. Biyolojik çeşitlilik ile, tüm canlı organizmalar ve bu organizmaların yaşam alanlarının çeşitlili, birbirleri ve yaşadıkları ortamlarla olan ilişkileri ifade edilmektedir. Biyolojik Çeşitlilik, genetik çeşitlilik, tür çeşitliliği ve ekosistem çeşitliliğini içerir. Genetik çeşitlilik bir tür içindeki çeşitliliğini tanımlar. Genetik çeşitlilik türlerde, popülasyonlarda, varyetelerde, alttürlerde ya da hibridlerdeki çeşitlilikle ölçülür. Tür çeşitliliği; küresel, bölgesel ya da belli bir yerdeki tür 23 çeşitliliğini tanımlar. Ekosistem çeşitliliği ise, bir ekolojik ünitede birbirleriyle ilişki içinde bulunan tüm canlı organizmalar topluluğu ve cansız etmenleri tanımlar. Canlılar için gerekli olan temiz hava, su ve oksijen sağlayan pek çok kimyasal ve iklimsel sistemi düzenleyen ekosistemlerin canlı ve sağlıklı olmaları, içindeki canlı türlerinin devamlı canlı ve sağlıklı olmalarına bağlıdır. Canlı türlerinden yalnız birinin uzaklaşması ekosistemin ideal olarak işlev görmesini engeller (http://www.dhkd.org). 2.2.2 Doğa Korumayla İlgili Türkiye’deki Kurum ve Kuruluşlar Türkiye’de doğal alanlarla ilgilenen en önemli yasal kurumlar TC Kültür ve Turizm Bakanlığı, TC Çevre ve Orman Bakanlığı ve Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı’dır. Ayrıca, doğal hayatın korunması ve iyileşmesi için çalışan birçok kuruluş da mevcuttur. 2.2.2.1 TC Kültür ve Turizm Bakanlığı 16.04.2003 tarih ve 4848 sayılı kanun ile kurulan TC Kültür ve Turizm Bakanlığının amacı, kültürel değerleri yaşatmak, geliştirmek, yaymak, tanıtmak, değerlendirmek ve benimsetmek, tarihi ve kültürel varlıkların zarar görmesini ve yok edilmesini önlemek, ülkenin turizme elverişli bütün imkanlarını ülke ekonomisine olumlu katkı sağlayacak şekilde değerlendirmek, turizmin geliştirilmesi, pazarlanması, teşvik ve desteklenmesi için gerekli önlemleri almak, kültür ve turizm konularıyla ilgili kamu kurum ve kuruluşlarını yönlendirmek ve bu kuruluşlarla işbirliğinde bulunmak, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve özel sektör ile iletişimi geliştirmek ve işbirliği yapmaktır (http://www.kultur.gov.tr). Bakanlığın görevleri ise: · Milli, manevi, tarihi, kültürel ve turistik değerleri araştırmak, geliştirmek, korumak, yaşatmak, değerlendirmek, yaymak, tanıtmak, benimsetmek ve bu suretle milli bütünlüğün güçlenmesine ve ekonomik gelişmeye katkıda bulunmak; · Kültür ve turizm konuları ile ilgili kamu kurum ve kuruluşlarını yönlendirmek, bu kuruluşlarla işbirliğinde bulunmak, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve özel sektör ile iletişimi geliştirmek ve işbirliği yapmak; · Tarihi ve kültürel varlıkları korumak; 24 · Turizmi, milli ekonominin verimli bir sektörü haline getirmek için yurdun turizme elverişli bütün imkanlarını değerlendirmek, geliştirmek ve pazarlamak; · Kültür ve turizm alanlarında her türlü yatırım, iletişim ve gelişim potansiyelini yönlendirmek; · Kültür ve turizm yatırımları ile ilgili taşınmazları temin etmek, gerektiğinde kamulaştırmak, bunların etüt, proje ve inşaatını yapmak, yaptırmak; · Türkiye'nin turistik varlıklarını her alanda tanıtıcı faaliyetler ile her türlü imkan ve araçlardan faydalanarak kültür ve turizmle ilgili tanıtma hizmetlerini yürütmek; · Kanunlarla verilen diğer görevleri yapmak şeklinde belirlenmiştir. Bakanlığa bağlı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün görevlerinden biri de: Yurdumuzdaki korunması gerekli taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının arkeolojik araştırma ve kazılarla açığa çıkarılmasını, korunmasını, değerlendirilmesini ve tanıtılmasını sağlamak, tahribini ve kaçırılmasını önleyici tedbirleri almaktır. 2.2.2.2 TC Çevre ve Orman Bakanlığı Çevre ve Orman Bakanlığı; 01.05.2003 tarihinde kabul edilen ve 08.05.2003 tarih ve 25102 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 4856 Sayılı Çevre ve Orman Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde, Çevre ve Orman Bakanlıklarının birleştirilmesi suretiyle kurulmuş bir bakanlıktır (http://www.cevreorman.gov.tr). Bakanlığı'nın kuruluş amaçları; çevrenin korunması ve iyileştirilmesi, kırsal ve kentsel alanda arazinin ve doğal kaynakların en uygun ve verimli şekilde kullanılması ve korunması, ülkenin doğal bitki ve hayvan varlığı ile doğal zenginliklerinin korunması ve geliştirilmesi, her türlü çevre kirliliğinin önlenmesi, ormanların korunması, geliştirilmesi ve orman alanlarının genişletilmesi, ormanların içinde ve bitişiğinde yaşayan köylülerin kalkındırılması ve bunun için gerekli tedbirlerin alınması ve orman ürünlerine olan ihtiyacın karşılanması ve orman ürünleri sanayinin geliştirilmesi şeklinde özetlenebilir (http://www.cevreorman. gov.tr). Bakanlığın görevlerinin başında çevrenin korunması, kirliliğinin önlenmesi ve iyileştirilmesi için prensip ve politikaların tespit edilmesi, programların hazırlanması; 25 bu çerçevede, araştırmalar ve projelerin yapılması, yaptırılması, bunların uygulama esaslarının tespit edilmesi ve uygulanmasını sağlayacak tedbirlerin alınması gelmektedir. Ayrıca, çevrenin korunması ve kirliliğinin önlenmesi amacıyla ülke şartlarına uygun olan teknolojinin belirlenmesi, bu maksatla kurulacak tesislerin vasıflarının tespit edilmesi ve ülke şartlarına uygun olan çevre standartlarını Türk Standartları Enstitüsü ile birlikte belirleyerek uygulanması ve uygulanmasının sağlanması da görevleri arasındadır (http://www.cevreorman.gov.tr). Bakanlık teşkilatı, merkez ve taşra teşkilatı ile bağlı kuruluşlardan meydana gelmektedir. Bakanlık merkez teşkilatı, ana hizmet birimleri, danışma ve denetim birimleri ve yardımcı hizmet birimlerinden meydana gelmektedir. Merkez teşkilatı ana hizmet birimleri (http://www.cevreorman.gov.tr): · Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü; · Çevresel Etki Değerlendirmesi ve Plânlama Genel Müdürlüğü; · Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü; · Orman-Köy İlişkileri Genel Müdürlüğü; · Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü; · Araştırma ve Geliştirme Dairesi Başkanlığı; · Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Dairesi Başkanlığı; · Eğitim ve Yayın Dairesi Başkanlığı’dır. Merkez teşkilatı danışma ve denetim birimleri: · Teftiş Kurulu Başkanlığı; · Araştırma, Plânlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı; · Hukuk Müşavirliği; · Bakanlık Müşavirleri; · Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği’dir. 26 Merkez teşkilatı yardımcı hizmet birimleri ise: · Personel Dairesi Başkanlığı; · İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanlığı; · Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı; · Savunma Sekreterliği; · Özel Kalem Müdürlüğü’dür. Bakanlığın sürekli kurulları ise; Yüksek Çevre Kurulu, Mahalli Çevre Kurulları, Çevre ve Ormancılık Şurası ve Merkez Av Komisyonu’dur (http://www.cevreorman. gov.tr). Bakanlığın taşra teşkilatı; il müdürlükleri ile doğrudan merkeze bağlı müdürlüklerden oluşmaktadır (http://www.cevreorman.gov.tr). Bağlı kuruluşlar: · Orman Genel Müdürlüğü; · Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü; · Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı’dır. TC ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI MERKEZ TEŞKİLATI TAŞRA TEŞKİLATI -İl Müdürlükleri -Doğrudan Merkeze Bağlı Müdürlükler BAĞLI KURULUŞLAR -Orman Genel Müd. -Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müd. -Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı Şekil 2.1 : Bakanlığın Teşkilat Yapısı 27 2.2.2.3 Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı Korunması gerekli doğal, tarihi ve kültürel değerlerin yoğun olduğu ve yapılaşma ve bozulma baskısı altında olan alanların özel bir statü altında korunması amacıyla, 13 Kasım 1989 tarih ve 20341 sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan 383 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnameyle Başbakanlığa bağlı Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı kurulmuştur (T. C. Çevre ve Orman Bakanlığı, 2006). 21.08.1991 tarih ve 20967 sayılı Resmi Gazete 'de yayımlanan 444 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile de Başbakanlık Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı Çevre Bakanlığı'na bağlanmıştır (http://www.ockkb.gov.tr/TR). Çevre ve Orman Bakanlıklarının birleşmesi üzerine ise, Kurum, 08.05.2003 tarih ve 4856 sayılı Kanun ile, Çevre ve Orman Bakanlığı’nın bağlı kuruluşu haline getirilmiştir (T. C. Çevre ve Orman Bakanlığı, 2006). Kurumun birimleri ana hizmet birimleri, danışma birimi ve yardımcı birimler olmak üzere üçe ayrılmaktadır (T. C. Çevre ve Orman Bakanlığı, 2006). Ana hizmet birimleri (T. C. Çevre ve Orman Bakanlığı, 2006): · Etüd Plan Proje Uygulama Dairesi Başkanlığı ve · Çevre Koruma Araştırma ve İnceleme Dairesi Başkanlığı’dır (stratejik plan). Kurumun danışma birimi Hukuk Müşavirliği’dir. Yardımcı birimler ise: · İdari ve Mali İşler Dairesi Başkanlığı; · Personel Dairesi Başkanlığı’dır. 28.11.2006 tarihi itibariyle kurumun personel durumu ise Tablo 2.4’te görülmektedir (T. C. Çevre ve Orman Bakanlığı, 2006). Tablo 2.4 : Personel Dağılımı PERSONEL DAĞILIMI MERKEZ TAŞRA TOPLAM 84 11 0 95 28 15 20 63 112 26 20 158 Kadrolu Personel Sözleşmeli Personel (4-B) Geçici İşçi Toplam Kurum, 2872 sayılı Çevre Kanununun 9. maddesine göre ilan edilen ve edilecek, Özel Çevre Koruma Bölgelerindeki doğal, tarihi ve kültür değerlerinin bozulmadan kalmasını,devamlılıklarının sağlanmasını, iyileştirilmesini ve "Bozulmadan koruma, 28 koruyarak kullanma ve geliştirerek koruma" ilkesini prensip kabul etmiştir (http://www.ockkb.gov.tr/TR). Bu prensip doğrultusunda Kurumun belirlediği amaç ise; “Bakanlar Kurulu tarafından ilan edilmiş Özel Çevre Koruma Bölgeleri’nde doğal güzelliklerin, tarihi ve kültürel kaynakların, biyolojik çeşitliliğin, sualtı, suüstü canlı ve cansız varlıkların korunmasını ve bu değerlerin gelecek nesillere aktarılmasını, sürdürülebilirlik anlayışı çerçevesinde bölgelerin ekonomik kalkınmalarını sağlamak ve çevre bilincini arttırmaktır (T. C. Çevre ve Orman Bakanlığı, 2006).” Bu amaç doğrultusunda, Özel Çevre Koruma Bölgelerinde fiziki gelişme planları hazırlanmaktadır. Bu planlar ile hemen her bölgede daha önce bozulmuş ya da bozulma sürecine girmiş bulunan koruma-kullanma dengesinin yeniden kurulması ve sağlıklı gelişmenin yönlendirilmesi hedeflenmektedir (http://www.ockkb.gov.tr/TR). Kurumun hedefleri şu şekilde özetlenebilir (T. C. Çevre ve Orman Bakanlığı, 2006): · Koruma kullanma dengesini sağlamak ve korumak; · Sınırlı ve verimli tarım alanlarını ve nitelikli orman alanlarını korumak; · Biyolojik çeşitliliğin korunması amacıyla nesli tehdit ve tehlike altında olan tür ve habitatları korumak; · Yerüstü ve yeraltı su kaynaklarının kirlenmesini önlemek, sulak alanların kaybını engellemek; · Bölgeleri planlı bir biçimde yönetilmesini sağlamak; · Bölgelere yaşayan kırsal nitelikli nüfusun çevresel yaşam kalitesini yükseltmek; · Bölgelerdeki yerleşmelerin çevre altyapılarını iyileştirerek çevresel sorunlara çözüm bulmak; · Bölgelerde tarım, turizm, balıkçılık gibi ekonomik sektörlerin doğal yapıyı bozmayacak bir biçimde geliştirilmesini sağlamaktır. Kurumun görevleri (http://www.ockkb.gov.tr/TR): · Milletlerarası koruma sözleşmeleri ve çevre mevzuatı dikkate alınarak, koruma ve kullanma esaslarını belirlemek, imar planlarını yapmak, mevcut her ölçekteki plan ve plan kararlarını revize etmek ve re'sen onaylamak; 29 · Kamu kurum ve kuruluşlarınca yapılan veya yaptırılacak, enerji, sulama, ulaştırma, orman yolu ve benzeri tesisler ile tabi kaynak kullanım tesisleri ve bunların müştemilatının koruma ve kullanma esaslarına uygunluğunu incelemek; · Haritası olmayan alanlar için harita yapmak veya yaptırılmasını sağlamak; · Özel çevre koruma bölgelerinde alt yapıyı planlamak, alt yapı proje tesislerini yapmak ve yaptırılmasını temin etmek; · İmar planları ve revizyonlarıyla ilgili uygulamaların kontrolü esaslarını tespit etmek ve uygulanmasının koordinasyonunu ve takibini sağlamak; · Özel çevre koruma bölgelerinin sahip olduğu çevre değerlerini korumak ve mevcut sorunlarını gidermek için tüm tedbirleri almak; · Özel çevre koruma bölgelerinin kara, kıyı, akarsı, göl ve deniz kaynaklarının verimliliklerinin korunması, geliştirilmesi ve tüketilmiş stoklarının yeniden kurulması için gerekli araştırma ve incelemeleri yapmak veya yaptırmak; · Bu alanların korunması için her türlü icraatta bulunmak, araştırma incelemeler yapmak ve yaptırmak, gerektiğinde tüm kamu kurum ve kuruluşları ile ilgili dernekler ve milletlerarası kuruluşlarla işbirliğini sağlamak; · Toplumda çevre koruma anlayışının gelişmesine katkıda bulunmak ve kalıcı davranış değişiklikleri sağlamak amacı ile toplumun her seviyesinde çevre koruma eğitimi yapmak, diğer kurum ve kuruluşlarla işbirliği içinde bu faaliyetleri yürütmektir. Kurumun yürütmekte olduğu faaliyetler; araştırma, inceleme ve koruma faaliyetleri, eğitim faaliyetleri, yönetim planları, planlama faaliyetleri, projelendirme faaliyetleri, yatırım faaliyetleri ve gelir getirici faaliyetlerdir (T. C. Çevre ve Orman Bakanlığı, 2006). Kurum, araştırma, inceleme ve koruma faaliyetleri kapsamında (T. C. Çevre ve Orman Bakanlığı, 2006); · Biyolojik zenginliğin tespiti ve izlenmesi; · Çevrenin korunması ve geliştirilmesi; · Sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel durumun tespiti ve gelişme perspektifi; · Tarım, sanayi, turizm sektörlerinin çevre ile olan etkileşimleri; 30 · Bölgeye özel tür habitat çeşitliliğinin araştırılması ve izlenmesi; · Yeraltı ve yerüstü su kaynaklarının araştırılması, sulak alanların korunması ile ilgili konularda araştırma projlerine öncelik vermektedir. Kurumun yürütmekte olduğu eğitim faaliyetlerinin amacı, yerel halkın ve öğretmen, öğrenci, kamu görevlisi, turizmci ve benzeri tüm hedef gruplarında çevre koruma bilincini geliştirmektir (T. C. Çevre ve Orman Bakanlığı, 2006). Kurumun yürüttüğü planlama faaliyetleri 3194 sayılı İmar Kanunu’na dayalı planlama işleyişi ve standartları doğrultusunda gerçekleştirilmektedir. Ekolojik planlama adı altında biyolojik ve ekolojik doğal değerler saptanmakta, sosyoekonomik, demografik ve coğrafi özellikler ortaya konmakta ve koruma standartlarını yükseltecek ve kullanma özellik ve kısıtlarını ortaya koyacak planlar üretilmektedir. Plan hükümlerinde koruma-kullanma kararları detaylandırılmakta ve organizasyonel kararlar verilmektedir (T. C. Çevre ve Orman Bakanlığı, 2006). Kurumun yürüttüğü projelendirme çalışmaları ise (T. C. Çevre ve Orman Bakanlığı, 2006): · Bölgeler kapsamındaki yerleşmelerin mimari prensiplerini belirlemek; · Kurum tarafından gerçekleştirilmesine karar verilen mimari projelerin ön etütlerini ve uygulama proje çalışmalarını yürütmek; · Yerleşmelerde, günübirlik alanlarda, kıyı alanlarında, ören yerleri ya da tarihi sit alanlarında detay niteliğindeki projelendirme çalışmalarını yapmak; · Kurumca ihale edilecek mimari projelerin teknik şartname çalışmalarını yürütmek, bu projeleri incelemek, yönlendirmek ve sonuçlandırmak; · Kurumca yürütülecek inşaat faaliyetlerinin mimari açıdan uygunluğunu sağlamak şeklindedir. Kurumun yürüttüğü yatırım faaliyetleri kapsamında ise, katı atık düzenli depolama tesislerine, kanalizasyon şebekelerine ve atık su arıtma tesislerine, içme ve kullanma suyu teminine yönelik projelendirme ve uygulamaları çalışmaları gerçekleştirilmektedir. Bunların yanında, Kurum, bölgelerdeki kıyı bandı ve çevre düzenlemeleri uygulamalarına da destek olmaktadır (T. C. Çevre ve Orman Bakanlığı, 2006). 31 Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı’nın Teşkilat Şeması Şekil 2.3’te görülmektedir. 2.2.2.4 Türkiye Doğal Hayatı Koruma Derneği 1975 yılında kurulan Türkiye Doğal Hayatı Koruma Derneği’nin amacı, Türkiye'nin olağanüstü zengin bitki ve hayvan türleri ile bunların doğal yaşam alanlarının değerinin farkına varılması ve koruma altına alınmasını sağlamaktır. Dernek bu amaçla koruma projeleri yürütmekte, ilgili yasaların uygulanabilmesi için lobi faaliyetleri sürdürmekte ve kamuoyu, yerel/merkezi yöneticiler ve şirketlerle işbirliği yapmaktadır (http://dhkd.org). Derneğin çalışmaları; doğanın işleyişini, doğa- insan ilişkilerini tanıtarak koruma bilincini oluşturmak için üyelere, okullara, ilgili kişilere gönderilecek yayınların hazırlanması; her tür eğitim kurumunda konuyla ilgili eğitim faaliyetlerinin düzenlenmesi veya yürütülen eğitim faaliyetlerinin desteklenmesi ve doğal yaşam alanlarının ve ekosistemlerin korunması için çeşitli çalışmaların yapılmasını kapsamaktadır (http://dhkd.org). Dernek, 1990 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla “kamu yararına çalışan dernek” statüsü kazanmıştır. Daha sonra 1995 yılında, Dernek, Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) ve Birdlife International Türkiye temsilcisi olmuştur. 2000 yılında ise, Bakanlar Kurulu kararı ile adında Türkiye sözcüğünü kullanma hakkını elde etmiştir (http://dhkd.org). 2002 yılında Derneğin projeleri ve çalışanları büyük ölçüde Doğal Hayatı Koruma Vakfı’na (WWF-Türkiye) aktarılmıştır (http://dhkd.org). 32 33 Şekil 2.3: Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı’nın Teşkilat Şeması (T. C. Çevre ve Orman Bakanlığı, 2006) 2.2.2.5 WWF – Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) Doğal Hayatı Koruma Vakfı, 1996 yılında Türkiye Doğal Hayatı Koruma Derneği'nin öncülüğünde kurulmuştur. 2001 yılında, Doğal Hayatı Koruma Vakfı, dünyanın en etkin ve saygın doğa koruma kuruluşlarından biri olan WWF International'ın Türkiye Ulusal Örgütü olup WWF-Türkiye ünvanını almıştır. WWF-Türkiye’nin misyonu, Türkiye'nin biyolojik çeşitliliğinin korunması ve doğal kaynaklarının sürdürülebilir kullanımının sağlanmasıdır. WWF-Türkiye’nin çalışma ilkeleri: · Bağımsız, partiler-üstü politikalar geliştirmek; · En yeni ve güvenilir bilimsel verileri kullanarak, konulara çok yönlü yaklaşmak; · İletişim kurmak ve çözüm aramak; · Alan projeleri, politikalar, kapasite artırımı ve eğitim etkinliklerini dengeli bir biçimde kullanarak, kalıcı ve somut sonuçlar oluşturmak şeklinde belirlenmiştir. Vakfın koruma çalışmaları üç ana başlık altında toplanabilir. Bunlar: tatlısu kaynakları, deniz ve kıyılar ve ormanlar ve bozkırlardır. Tatlısu kaynakları ile ilgili çalışmalar, sulakalanların ve tatlısu ekosistemlerinin ekolojik işlev ve doğal değerlerinin korunmasını ve su kaynaklarının akılcı kullanımının sağlanmasını amaçlamaktadır. Deniz ve kıyılarla ilgili çalışmalar, deniz ve kıyı ekosistemlerinin biyolojik çeşitliliğini korumayı ve doğal kaynakların akılcı kullanımını sağlamayı amaçlamaktadır. Son olarak da ormanlar ve bozkırlarla ilgili çalışmalar, Türkiye'nin orman alanlarının (özellikle doğal yaşlı ormanlarının) bozulmasını ve yok olmasını önlemeyi ve orman kaynaklarının sürdürülebilir kullanılmasını sağlamayı amaçlamaktadır. WWF-Türkiye’nin yürüttüğü çalışmalar sonucunda: · 2000 yılında Küre Dağları, Orman Bakanlığı tarafından Milli Park ilan edilerek, koruma altına alınmıştır; 34 · Küre Dağları'nda Pınarbaşı ilçesindeki ahşap bir konak restore edilerek, "Ekoturizm Merkezi"ne dönüştürülmüştür. Haziran 2002'de açılışı yapılan Merkez'de, konaklama, eğitim, tanıtım gibi olanaklar sunulmaktadır; · Avrupa Birliği LIFE finansmanıyla yürütülen "Türkiye'de Kıyı Yönetimi ve Turizm: Çıralı Projesi" 2000 yılında "Birleşmiş Milletler Habitat En İyi Uygulama Ödülü"nü kazanmıştır; · 2000 yılında Uluabat Gölü, beş kıtada dünyaca önemli 19 gölü bünyesine katmış büyük bir girişim olan Living Lakes (Yaşayan Göller) ağına dahil edilmiştir; · Bilim adamlarıyla işbirliğinde, 10 yılı aşkın süredir yürütülen çalışmalar sonucunda, Türkiye çapında nesli tehlike altında bulunan nadir ve endemik bitki türlerinin zengin çeşitliliğini içeren 122 Önemli Bitki Alanı belirlenmiştir. Bu alanların özellikleri, alanların karşı karşıya bulunduğu tehditler ve koruma altına alınması amacıyla yapılması gerekenler hakkında ayrıntılı bilgi veren "Türkiye'nin Önemli Bitki Alanları" adlı yayın 2003 yılında tamamlanmıştır. 2.2.2.6 Türkiye Çevre Vakfı Türkiye Çevre Vakfı, Medeni Kanun hükümlerine göre çalışan, kâr amacı olmayan, bağımsız bir gönüllü kuruluş olarak 1 Şubat 1978’de kurulmuştur. Bakanlar Kurulu'nun 31 Mart 1983 tarih ve 83/6292 sayılı Kararı ile uluslararası işbirliği izni verilen vakfın çalışmalarını, Genel Sekreter’in koordinasyonu altında çalışan sekiz kişilik bir kadro yürütmektedir (www.cevre.org). Vakfın ilk kurulduğu yıllardaki çalışmaları daha çok kamuoyunu aydınlatma ve uyarma şeklinde olmuştur. Çevre kavramının yeterince bilinmediği 1978 yılında, bu konunun devlet bünyesinde ele alınmasına önayak olan TÇV, o günlerde, Başbakanlık Çevre Müsteşarlığı’nın kurulmasını teklif etmiştir. TÇV, kuruluşundan iki yıl kadar geçtikten sonra, çevre hukuku kavramının yeterince bilinmemesi ve tanınmaması üzerine, bu hukuk dalının yerleşmesi için çalışmaya başlamış, yayınladığı kitaplarla Türkiye’de çevre hukuku dalının temelini atmıştır. Çevre hukuku çalışmalarını; 1980 sonlarında, bir kanun taslağı hazırlama ve Anayasa’da bir maddenin yer almasını sağlama hedefine yönelten Türkiye Çevre Vakfı, 1980’den 1982’ye kadar süren çalışmalar sonunda Anayasa’ya çevre ile ilgili 56. maddenin girmesini sağlamış, 1981’de hazırladığı kanun taslağının takipçisi olarak, iki yıl sonra Çevre Kanunu’nun kabulünde en büyük rolü oynamıştır (www.cevre.org). Sürdürülebilir kalkınma ve biyolojik zenginlikler gibi yeni kavramların Türkiye’de yerleşmesini sağlayan TÇV; Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Avrupa Güvenlik ve 35 İşbirliği Teşkilâtı ve Dünya Bankası yürütmektedir. UNEP Türkiye Komitesi Bilgi Merkezi çalışmalarını Türkiye sürdürürken; Vakıf, Cenevre’de bulunan yapmaktadır (www.cevre.org). gibi uluslararası kuruluşlarla çalışmalar ile AVRASYA Çevre Gönüllü Kuruluşları Çevre Vakfı’nın hukuki yapısı içinde Ortak Geleceğimiz Merkezi ile de işbirliği 2.2.2.7 Avrupa Çevre Ajansı (AÇA) Avrupa Çevre Ajansı (AÇA), Avrupa Birliği Konseyi’nin 07.04.1990 tarihli yönetmeliği ile kurulmuş; veri tabanları ve konuya dayalı raporlar hazırlamak, entegre çevresel irdeleme çalışmaları yapmak, periyodik raporlama ve raporlama sistemlerine destek sağlamak, servis ve şebeke altyapısını oluşturmayı amaçlayan uluslararası bir kuruluştur (www.cedgm.gov.tr_aca.htm). Avrupa Birliğine üye 25 ülke ile bazı Avrupa Serbest Ticaret Bölgesi (EFTA) ülkeleri olmak üzere Ajansın 32 üye ülkesi bulunmaktadır. Ajansa üye ülkeler, Avrupa Bilgi ve Gözlem Ağı (EIONET) adlı Avrupa çapında bir şebekeye bağlıdır. EIONET izleme ve rapor etme amacıyla kullanılmakta, ayrıca çevrenin durumuna ilişkin ön irdelemeyi yapmaktadır. Ajansın diğer önemli faaliyetleri ise bilginin yayılmasını sağlamak ve çeşitli ülkelerde bulunan Avrupa Konu Merkezleri aracılığıyla kapsamlı uzmanlık çalışmaları yürütmektir (www.cedgm.gov. tr_aca.htm). Türkiye, Avrupa Çevre Ajansı'na 1999 yılı Haziran ayında üyelik başvurusunda bulunmuş, Brüksel’de 27 Mart 2000 tarihinde yapılan ve Türkiye’nin de temsil edildiği bir toplantı ile Avrupa Birliği (AB) Komisyonu müzakere sürecini başlatmıştır. 09 Ekim 2000 tarihinde Brüksel’de gerçekleştirilen AB’ye Aday Ülkeler Çevre Bakanları Toplantısı’nda Türkiye Cumhuriyeti ile Avrupa Topluluğu Arasında Türkiye Cumhuriyeti’nin Avrupa Çevre Ajansı ve Avrupa Bilgi ve Gözlem Ağı’na Katılımı Anlaşması imzalanmıştır. Söz konusu Anlaşma yürürlüğe girmek üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 23/1/2003 tarihli ve 4794 sayılı Kanunla onaylanmıştır. Bakanlar Kurulu kararınca 25/2/2003 tarihinde kararlaştırılmıştır (www.cedgm.gov.tr_aca.htm). Avrupa Çevre Ajansı’nın üye ülkelere katkıları (www.cedgm.gov.tr_aca.htm): · Çevre alanında ve diğer alanlarda (sanayi, tarım vs.) Avrupa Birliği uyum sürecinde gerekli olan verilerin Avrupa Birliği standartlarına uygun şekilde toplanması, gerekli tüm verilerin temini; 36 · Karar vericilere, politika oluşturulması esnasında gerekli olan tüm veri ve bilginin temini; · Avrupa Birliği’ne aday ülkeler tarafından hazırlanan projelerin Avrupa Birliği tarafından finanse edilebilmesinin ön şartı olan Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) aşamasında gerekli olan veri ve bilginin temini; · Çevre ile ilgili olan verilerin Türkiye’de kamu kurum ve kuruluşları ile özel kuruluşlarda çok farklı formatlarda yer alması ve farklı ortamlarda tutulması nedeniyle sağlanamayan ulusal standartın oluşturulması; · Bu amaçla, Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından başlatılan ve Bakanlık koordinasyonunda diğer kurum ve kuruluşların katkılarıyla 01.12.2005 tarihinde tamamlanan Kurumsal Yapılandırma ve Çevresel Bilgiye Erişim Projesi kapsamında ulusal veri tabanı oluşturulması; · Türkiye’de çevre durumunun izlenmesi ve raporlanması; · Avrupa Bilgi ve Gözlem Ağı (EIONET) sisteminin Türkiye’de etkinleştirilmesi ve bu şekilde tüm üye ülkelerin tüm verilerine anında ulaşma imkanının sağlanması; · Çevre alanındaki veri ve bilgilere halkın erişiminin sağlanması şeklinde özetlenebilir. 2.2.2.8 Türkiye Tabiatını Koruma Derneği 1955 yılında 40 adet üye ile kurulan Derneğin amacı, doğal kaynakları korumak, toprak, su, bitki ve insan arasındaki dengeyi sağlamak ve sanayileşme ve şehirleşmenin sebep olduğu çevre sorunlarını ve kirliliği önlemektir (http://www.ttkder.org.tr). Dernek tarafından tamamlanmış projeler; Tehdit Altındaki Bitki Türlerinin Bulundukları Ekosistemlerin Korunması Ve Yönetimi Projesi, Kastamonuda Öğretmenlerin Ve Yerel Yöneticilerin Biyolojik Çeşitlilik Ve Çevre Koruma Bilincinin Geliştirilmesi Projesi v e Sultan Sazlığı Araştırma Ve Yönetim Planı Projesidir (http://www.ttkder.org.tr). Tehdit Altındaki Bitki Türlerinin Bulundukları Ekosistemlerin Korunması ve Yönetimi Projesi, Bern Sözleşmesinin yükümlülüklerinin yerine getirilmesi doğrultusunda, Avrupa Komisyonu 2000 yılı LIFE programına “Tehdit Altındaki Bitki Türlerinin Ekosistemlerinin Korunması ve Yönetimi” adı ile proje teklif 37 edilmiş ve Avrupa Komisyonunun hibe desteği ile 2000 yılında başlatılmıştır. Proje 2003 yılında tamamlanmıştır (http://www.ttkder.org.tr). Kastamonuda Öğretmenlerin Ve Yerel Yöneticilerin Biyolojik Çeşitlilik Ve Çevre Koruma Bilincinin Geliştirilmesi Projesi, korumaya yerel halkın katılımın da sağlanması amacıyla, hazırlanmış ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı/ Küresel Çevre Fonu tarafından(UNDP/GEF) TUR-37 kodu ile desteklenmiştir. Proje 18 Aralık 2000 tarihinde başlayarak 31 Mayıs 2002 tarihinde tamamlanmıştır (http://www.ttkder.org.tr). Sultan Sazlığı Araştırma Ve Yönetim Planı Projesi ise, Sultansazlığı ekosistemler bütününün en son durumunu belirleme ve bölgeyi kurtarmak için alınabilecek önlemlerin ortaya konulması amacıyla hazırlanmış ve 1993 yılında Derneğin UNDP / SGP tarafından desteklenen ilk projesi olmuştur. Proje faaliyetleri 1993 yılında başlamış ve 1995 yılında tamamlanmıştır (http://www.ttkder.org.tr). 2.2.3 Doğa Korumayla İlgili Ulusal Kanun ve Yönetmelikler Anayasa, Kanunlar, Yönetmelikler ve ilgili uluslararası sözleşmeler Türkiye’deki yasal çerçeveyi oluşturmaktadır. Doğanın korunması 1982 Türk Anayasasında ilke olarak benimsenmiştir (GEF, 2002). 1982 Anayasasının 56. maddesi, “herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yasama hakkına sahiptir; çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların ödevidir” demektedir (Kan, 2003). 09.08.1983 tarih ve 2872 sayılı Çevre Kanunu, yukarıda sözü edilen maddeye göre çıkartılmıştır. Kanunun amacı, bütün canlıların ortak varlığı olan çevrenin, sürdürülebilir çevre ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri doğrultusunda korunmasını sağlamaktır. İlk maddede Kanunun amacı tanımlandıktan sonra, sırasıyla; çevrenin korunmasına, iyileştirilmesine ve kirliliğinin önlenmesine ilişkin genel ilkeler, Yüksek Çevre Kurulu ve Görevleri, çevre korunmasına ilişkin önlemler ve yasaklar, Çevre Kirliliği ve Önleme Fonunun kurulması, Fondan yararlanma ve Fonun kullanılması ve cezai hükümler belirlenmiştir. Ayrıca, Çevre Kanunu, çevre politikasının oluşturulması ve uygulanması için merkezde Yüksek Çevre Kurulu, her ilde Yerel Çevre Kurulları kurulmasını da öngörmüştür (Zeren Gülersoy, 2003). 21.07.1983 tarih ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ile, başta Kültür ve Turizm Bakanlığı olmak üzere, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına ve özel kişilere önemli görev ve sorumluluklar verilmiş, bütün kültür ve tabiat 38 varlıklarının devlet malı niteliğinde olduğu kanunda kabul edilmiş ve sit kavramı yeniden tanımlanmıştır (Zeren Gülersoy, 2003). Kanunun amacı, korunması gerekli taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili tanımları belirlemek, yapılacak işlem ve faaliyetleri düzenlemek, bu konuda gerekli ilke ve uygulama kararlarını alacak teşkilatın kuruluş ve görevlerini tespit etmektir. Kanunda, tespit ve tescil, koruma alanı ile ilgili karar alma yetkisi, hak ve sorumluluk, kamulaştırma, sit geçiş dönemi, yapı esasları, yönetim ve gözetim, müzelere alınma, kültür varlığı ticareti vekorunma ve çevre düzenlenmesi gibi konularda düzenlemeler yapılmıştır. Ayrıca, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili hizmetlerin bilimsel esaslara göre yürütülmesini sağlamak üzere Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı, merkezi Ankara’da bulunan Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Yüksek Kurulu ile Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından tespit edilecek bölgelerde Taşınmaz Kültür ve Tabiat Varlıkları Bölge Kurulları kurulması öngörülmüştür. Doğal değerlerin korunması konusundaki bir diğer kanun da, 11.08.1983 tarih ve 2873 sayılı Milli Parklar Kanunudur. Kanunda, milli park olarak tanımlanan alanların korunmasına yönelik önlemler getirilmiştir. Kanunun amacı, yurdumuzdaki milli ve milletlerarası düzeyde değerlere sahip milli park, tabiat parkı, tabiat anıtı ve tabiatı koruma alanlarının seçilip belirlenmesine, özellik ve karakterleri bozulmadan korunmasına, geliştirilmesine ve yönetilmesine ilişkin esasları düzenlemektir. Kanunda, milli park, tabiat parkı, tabiat anıtı ve tabiatı koruma alanlarının belirlenmesi, planlanması ve kamulaştırılması, kamu kurum ve kuruluşlarına verilecek izinler, görevler, koruma ve cezalar ile ilgili düzenlemeler yapılmıştır. 04.04.1990 tarih ve 3621 sayılı Kıyı Kanununun amacı; deniz, tabii ve suni göl ve akarsu kıyıları ile bu yerlerin etkisinde olan ve devamı niteliğinde bulunun sahil şeritlerinin doğal ve kültürel özelliklerini gözeterek korumak ve toplum yararlanmasına açık, kamu yararına kullanma esaslarını tespit etmek şeklinde belirtilmiştir. Kanun; deniz, tabii ve suni göller ve akarsu kıyıları ile deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerini ait düzenlemeleri ve bu yerlerden kamu yararına yararlanma imkân ve şartlarına ait esasları kapsamaktadır. Bu doğrultuda; kıyı, kıyı kenar çizgisi, sahil şeridi, planlama ve yapılanma, kıyının korunması, yapı yasağı, kıyıda yapılacak yapılar, kontrol, imar mevzuatına aykırı yapı ve ceza hükümleri kontrolü ile ilgili düzenlemeler yapılmıştır. 08.10.2004 tarih ve 25637 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Yaban Hayatı Koruma ve Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları ile İlgili Yönetmelik; , 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu kapsamında olan av ve yaban hayvanları ile birlikte bunların yaşama ortamlarını korumak amacıyla yaban hayatı koruma ve yaban hayatı 39 geliştirme sahalarının kuruluşu, yönetimi, denetimi ve bu alanlarda izin verilecek ve yasaklanacak faaliyetlerle ilgili usul ve esasları düzenlemektedir. 21.11.2005 tarih ve 26006 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Alan Yönetimi ile Anıt Eser Kurulunun Kuruluş ve Görevleri ile Yönetim Alanlarının Belirlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin amacı; ören yerleri, sit alanları ve etkileşim sahaları ile bağlantı noktalarının kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütlerinin koordinasyonunda sürdürülebilir bir yönetim planı çerçevesinde korunması ve değerlendirilmesini sağlamak, yönetim alanlarının belirlenmesi, geliştirilmesi, yönetim planlarının hazırlanması, onaylanması, uygulanması ve denetlenmesi ile alan yönetimini gerçekleştirmek üzere görev alacak danışma kurulu, alan başkanı, eşgüdüm ve denetleme kurulu, denetim birimi ve anıt eser kurulunun görev, yetki ve sorumluluklarının belirlenmesine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir. Yönetmelik; sit alanları, ören yerleri ve etkileşim sahaları ile bağlantı noktalarının yönetim alanlarının belirlenmesi, yönetim planlarının hazırlanması, onaylanması, uygulanması ve denetlenmesi ile alan yönetimini gerçekleştirmek üzere görev alacak danışma kurulu, alan başkanı, eşgüdüm ve denetleme kurulu, denetim birimi ve anıt eser kurulunun görev, yetki ve sorumluluklarının belirlenmesine ilişkin usul ve esasları kapsamaktadır. Buna göre; yönetim alanının belirlenmesi, yönetim planı, yetki ve yöntem, yönetim planının hazırlanması, yönetim planı hazırlama ekibi, yönetim planının değerlendirilmesi, onaylanması, uygulanması ve denetlenmesi, alan yönetim birimlerinin kuruluş ve görevleri, danışma kurulunun kuruluş ve görevleri, eşgüdüm ve denetleme kurulu ve görevleri, denetim birimi ve görevleri ve anıt eser kurulunun kuruluş, görevleri ve çalışma esasları ile ilgili konularda düzenlemeler yapılmıştır. 13.10.1989 tarih ve 20341 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı Kurulmasına Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin amacı, 2872 sayılı Çevre Kanununun 9. maddesine göre "Özel Çevre Koruma Bölgesi" olarak ilan edilen ve edilecek alanların sahip olduğu çevre değerlerini korumak ve mevcut çevre sorunlarını gidermek için tüm tedbirleri almak, bu alanların koruma ve kullanma esaslarını belirlemek, imar planlarını yapmak, mevcut her ölçekteki plan ve plan kararlarını revize etmek ve onaylamak üzere Çevre Bakanlığına bağlı ve Tüzel Kişiliğe sahip Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığının kurulması ile bu Kurumun teşkilat ve görevlerine ilişkin esasları düzenlemektir. 40 2.2.4 Taraf Olunan Uluslararası Sözleşmeler Türkiye, uluslararası işbirliği çerçevesinde çevre ile ilgili uluslararası çalışmaların bir kısmını sözleşmelere taraf olma, bir kısmını ise üye bulunduğu uluslararası kuruluşların çalışmalarına katılma yolu ile izlemektedir (http://www.ockkb.gov.tr). T.C. Anayasası'nın antlaşmalarla ilgili 90. maddesinde "Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir" denmektedir. Dolayısıyla taraf olunan antlaşma ve protokollerin Türk iç hukuk düzeninde sahip oldukları hukuki güç, en az Çevre Kanunu değerindedir ve bu sözleşmeler ulusal mevzuatın bir parçasıdır (http://www.ockkb.gov.tr). Türkiye Cumhuriyeti 1997 ortalarına dek çevre koruma ve geliştirmeyle ilgili 38 sözleşmeye taraf olmuş, 29 bildirge imzalamış ve 15 ikili anlaşma gerçekleştirmiştir (Kan, 2003). 2.2.4.1 Barcelona Sözleşmesi Akdeniz’in Kirlenmeye Karşı Korunması Sözleşmesi olarak da bilinen Barcelona Sözleşmesi, Akdeniz'in ve kıyısındaki habitatların korunması amacıyla Akdeniz ülkeleri arasında işbirliğini amaçlamaktadır. 1978 yılında uygulamaya konan sözleşmeye 20'den fazla ülke imza atmıştır. Türkiye 1981 yılında sözleşmeye taraf olmuştur. Taraf ülkeler arasında gemi, petrol ve kara kaynaklı atıkları önleme ve özel alanları korumak amacıyla dört adet protokol imzalanmıştır (http://www.dhkd.org). Bu protokoller: · Akdeniz’in Kara Kökenli Kaynaklardan Kirlenmeye Karşı Korunması; · Akdeniz’in Petrol ve Diğer Zararlı Maddelerle Kirlenmesinde Mücadele ve İşbirliği; · Akdeniz’in Gemilerden ve Uçaklardan Vaki Olan Boşaltma Sonucunda Kirlenmesinden Korunması; · Akdeniz’de Özel Koruma Alanları Kurulması ve Biyolojik Çeşitlilik konularına ilişkin protokollerdir (Kan, 2003). Bu protokoller arasında en önemlisi ve de Özel Çevre Koruma Bölgeleriyle ilgili olanı Akdeniz’de Özel Koruma Alanları Kurulması ve Biyolojik Çeşitlilik protokolüdür. Taraf ülkeler tarafından 1982 yılında imzalanan protokol, 26 Mart 1986 yılında yürürlüğe girmiştir. Türkiye, protokole taraf olduktan sonra, konuyla 41 ilgili ulusal uygulamalardan sorumlu bir otorite olarak Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı’nı tesis etmiş ve 14 adet alan Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak tespit ve ilan edilmiştir. Protokol kapsamında, Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından Türkiye’de 12 adet alan Özel Koruma Alanları listesine alınmıştır. Bunlardan 9 tanesi Özel Çevre Koruma Bölgesi olup, 3 tanesi de Milli Park niteliğindedir. Bunlar: Köyceğiz-Dalyan, Foça, Fethiye-Göcek, Datça-Bozburun, Gökova, Göksu, Patara, Kekova ve Belek Özel Çevre Koruma Bölgeleri ile Dilek Yarımadası Milli Parkı, Gelibolu Milli Parkı ve Beydağları Milli Parkı’dır (http://www.ockkb.gov.tr). Bercelona Sözleşmesine taraf olan ülkeler, bölgede artan insan faaliyetlerinden dolayı ortaya çıkan tehlikenin Akedeniz Havzasında çevreyi tehdit eder duruma gelmesi nedeni ile, Akdeniz Havzasına ait hidrografik ve ekolojik özellikleri göz önüne alarak, Akdeniz’in doğal kaynaklarının, doğal sit alanlarının ve bölgedeki kültürel mirasın yanısıra, deniz alanları ve çevreleri de dahil olmak üzere Özel Koruma Alanları kurulması yoluyla korunmasının ve gerektiğinde iyileştirilmesinin önemini vurgulayan 18 maddelik protokolü imzalamışlardır. Bu protokol daha sonra 1995 yılında, Tunus’ta, taraf olan ülkelerin katılımı ile yeniden düzenlenmiştir (Kan, 2003). Bu protokolün 7. maddesi planlama ve yönetimle ilgilidir. Bu maddeye göre (Kan, 2003): · Taraf ülkeler, ulusal hukuk kurallarına göre, Özel Koruma Alanları için, planlama, yönetim, yönlendirme ve izleme yöntemlerini belirlemelidirler; · Belirlenecek her önlem ve yöntem, herbir Özel Koruma Alanını kapsamalıdır; · Taraf ülkeler, Özel Koruma Alanlarında tehlike yaratabilecek veya bu alanlara zarar verebilecek olayların üstesinden gelmek için ulusal planlar hazırlayabilmelidir; · Deniz ve kara alanlarını kapsayan Özel Koruma Alanlarında, taraf ülkeler, bu alanların yönetim ve idaresinin işbirliğini bir bütün olarak sağlamalıdır. Barselona Sözleşmesi ve eki Protokollerinin uygulanması amacıyla 1975 yılından bu yana bütün Akdeniz Ülkeleri ve Avrupa Topluluğu tarafından Akdeniz Eylem Planı (AEP) adı altında ortak bir çalışma sürdürülmektedir (http://www.ockkb.gov.tr). 42 Akdeniz Eylem Planının amacı; Akdeniz ülkelerinin hükümetlerine, kıyı alanları ile deniz kirliliğinin kontrolü ve değerlendirilmesi, doğru kaynak kullanımı için daha akılcı alternatifler üretebilmeleri gibi konularda yardımcı olmaktır (Kan, 2003). 1992 yılında düzenlenen Rio Zirvesinin ardından ortaya çıkan yeni kavramlar ve gelişmeler ışığında Akdeniz Eylem Planı ve bunun hukuki çerçevesini oluşturan belgelerde de değişiklik yapma ihtiyacı ortaya çıkmış ve 1995 yılında Barselona'da bir araya gelen Akit Taraflar, revize edilmiş yeni belgeleri kabul etmişlerdir. Sonuçta, AEP, sadece deniz kirliliğini önleme boyutunu içeren bir belge olmaktan çıkarak, Akdeniz bölgesinde "sürdürülebilir kalkınma" yı hedefleyen bir araç haline gelmiştir (WWF). 2.2.4.2 Dünya Mirası Sözleşmesi Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme olarak da bilinen Dünya Mirası Sözleşmesi, dünyanın olağanüstü doğal ve/veya kültürel mirasının korunması ve gelecek kuşaklara aktarılabilmesi amacıyla ülkeleri ulusları işbirliğine çağıran önemli bir araçtır. Türkiye bu sözleşmeye 1983 yılında taraf olmuştur. Bu sözleşme kapsamında 129 ülkede toplam 754 alan Dünya Mirası olarak ilan edilmiştir. Dünya Miras Listesi'nde Türkiye'den 9 alan yer almaktadır. Bunlar: İstanbul'un Tarihi Alanları, Göreme ve Kapadokya Milli Parkı, Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası, Hattuşaş (Boğazköy), Nemrut Dağı, Xanthos-Letoon, PamukkaleHierapolis, Safranbolu şehri ve Truva Arkeolojik Kenti’dir (http://www.dhkd.org). 2.2.4.3 Bern Sözleşmesi Avrupa'nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi olarak da bilinen Bern Sözleşmesi, Avrupa Birliği üyeleri tarafından, aralarında daha sıkı bir işbirliği gerçekleştirmek amacıyla, 1972 yılındaki Birleşmiş Milletler Beşeri Çevre Konferansı Avrupa Konseyi Danışma Meclisi tarafından dile getirilen talepler göz önünde bulundurularak, 1979 yılında imzalanmıştır (http://www.ockkb.gov.tr). 1982 yılında uygulamaya konmuştur (http://www.dhkd.org). Yalnızca Avrupa Birliği ülkelerini değil aynı zamanda Orta ve Doğu Avrupa ülkelerini de içine alan Bern Sözleşmesi, Avrupa'nın doğal bitki ve hayvan türleri ve onların doğal yaşam ortamlarının korunmasına; üye ülkeler arasında işbirliğine ve göç eden türler dahil olmak üzere tehlike altındaki türlere dikkat çekmektir (http://www.dhkd.org). 43 Türkiye, 20 Şubat 1984 yılında Sözleşmeye taraf olmuştur (http://www.ockkb. gov.tr). 2.2.4.4 CITES Sözleşmesi Nesli Tehlikede Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme olarak da bilinen CITES Sözleşmesi, günümüzde hayvan ve bitki türlerinin ticareti konusunda dünyada en yaygın olarak uygulanan sözleşmedir. 1975 yılından beri uygulanan sözleşmeye üye ülkelerin sayısı 140'ı aşmıştır. İzin ve sertifika sistemiyle çalışan CITES, sözleşmenin eklerinde listelenen bitki ve hayvan türlerinin uluslararası ticaretini izlemekte ve kontrol etmektedir. Türkiye CITES Sözleşmesi'ne 1994 yılında 124. ülke olarak imza atmıştır (http://www.dhkd.org). 2.2.4.5 Ramsar Sulak Alanlar Tüzüğü (The Ramsar Convention on Wetlands) Ramsar Sulak Alanlar Tüzüğü, sulak alanlar ve kaynaklarının korunması ve dengeli bir biçimde kullanılması için, ulusal eylemlere uluslararası ortaklıklara temel teşkil etmek amacıyla 1971 yılında İran’ın Ramsar şehrinde imzalanmıştır. Tüzük, dünya üzerinde, belirli bir ekosistemle ilgilenen tek global anlaşmadır (www.ramsar.org). Tüzük 1975 yılında yürürlüğe girmiştir (http://www.ockkb.gov.tr). Türkiye'nin 1994 yılında taraf olduğu sözleşmeye üye ülke sayısı 90'ı aşmıştır (http://www.dhkd.org). Uluslararası Sulak Alanlar Listesi kapsamında hemen hemen 65 milyon hektarı kaplayan 900 adet sulak alan bulunmaktadır. Bu listeye Türkiye'den toplam 9 sulak alan girmiştir. Bunlar: Göksu Deltası, Seyfe Gölü, Burdur Gölü, Sultan Sazlığı, Manyas Gölü, Kızılırmak Deltası, Uluabat Gölü, Gediz Deltası ve Akyatan Gölü’dür (http://www.dhkd.org). Söz konusu Sözleşmeyi imzalayan ülkeler (http://www.dhkd.org): · Sulak alanların temel ekolojik fonksiyonlarının, su rejimlerini düzenlemek ve karakteristik bitki ve hayvan topluluklarının, özellikle su kuşlarının yaşam ortamlarını desteklemek olduğunu gözönüne alarak; · Sulak alanların ekonomik, kültürel, bilimsel ve rekreasyonel olarak büyük bir kaynak teşkil ettiğine ve kaybedilmeleri halinde bir daha geri getirilemeyeceğine inanarak; · Sulak alanların giderek artan şekilde kaybına sebep olacak hareketleri şimdi ve gelecekte durdurmayı isteyerek; 44 · Su kuşlarının mevsimsel göçleri sırasında sınırlar aşabildiğini ve bu yüzden uluslararası bir kaynak olduğunu tanıyarak; · Sulak alanların ve onlara bağlı bitki ve hayvan topluluklarının korunmasının, ileri görüşlü ulusal politikalarla, koordineli uluslararası faaliyetlerin birleştirilmesi yoluyla sağlanacağından emin olarak Sözleşmeye taraf olmuşlardır. 2.2.4.6 Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, uluslararası çevre koruma sözleşmeleri arasında toplam 170'den fazla üye ülkenin imza attığı en çok kabul gören çevre sözleşmesidir. Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi'nin amaçları biyolojik çeşitliliğin korunması, südürülebilir kullanımı ve genetik kaynaklardan adil ve eşit olarak yararlanılmasıdır. 1993 yılının sonlarından itibaren uygulamaya konan sözleşmenin uluslararası ve ulusal düzeyde etkisi büyük olmuştur. Türkiye bu sözleşmeye 1996 yılında taraf olmuştur. Her üye ülke kendi ulusal biyolojik çeşitlilik stratejisi/eylem planını hazırlamak ve eylem planının içerdiği önlemleri uygulamaya koymakla yükümlüdür. Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi'nin diğer uluslararası sözleşmelerle (Ramsar Sözleşmesi, Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi ve iklim Değişikliği Sözleşmesi) ve Sivil Toplum Örgütleri ile de pek çok bağlantısı vardır (http://www.dhkd.org). 2.2.4.7 Avrupa Peyzaj Sözleşmesi Avrupa kıtasının yüksek nitelikli ve olağanüstü doğal ve kültürel kaynaklarının sürdürülebilirliğini sağlayabilmek için koruma, planlama ve kaynak yönetiminin stratejilerini içeren ve bütüncül planlama kavramı temeline oturan Avrupa Peyzaj Sözleşmesi, 2000 yılında, Avrupa Konseyi tarafından gündeme getirilmiştir (Atabay, 2003). Türkiye ise, Sözleşmeye, 21-22 Ekim 2003 tarihinde imzalayarak, taraf olmuştur (Atabay, 2003). Sözleşmenin başlıca amacı, taraf her ülke için, peyzajı koruma, işletme, düzenlemeyi iyileştirme ve bu alanda Avrupa ölçeğinde işbirliği organize etme yükümlülüğünü getirmektir (Kaboğlu, 2003). Avrupa Peyzaj Sözleşmesinin önemli ilkeleri ise şu şekilde özetlenebilir (Yaşamış, 2003): · Toplumsal ihtiyaçlar ve ekonomik etkinliklere cevap verebilecek, çevre ile uyumlu ve dengeli sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması; 45 · Kültürel, ekolojik, ve toplumsal konularda peyzaj kavramının öneminin vurgulanması; · Peyzaj kavramının ekonomik kalkınma açısından önemli bir girdi ve kaynak olduğu bilincinin yaygınlaştırılması; · Peyzajın korunması, planlanması ve yönetimi ile ilgili çalışmaların yeni iş imkanları yaratmaya yardımcı olacağının belirtilmesi; · Avrupa doğal ve kültürel mirasının temel bileşeni olan yerel kültürlerin oluşmasında peyzajın rolünün farkına varılmasının sağlanması; · Peyzajın Avrupa kimliğinin korunması ve geliştirilmesinde sürekli rol oynamasının sağlanması. Bu ilkeler gözönüne alındığında, Avrupa Peyzaj Sözleşmesi ile, peyzajın, kentsel veya kırsal alanlarda, doğası bozulmuş veya korunmuş alanlarda, kendine has değerlere sahip veya insanların yaşamlarını sürdürdüğü alanlarda, kısacası peyzaj kavramının oluşabileceği her türlü alanda peyzajın önemini vurgulamak, koruma altına almak ve sürekliliğini sağlamanın amaçlandığı anlaşılmaktadır. 2.2.5 Dış Kaynaklı Projeler Türkiye’de, doğa koruma, biyolojik çeşitlilik gibi konularda Küresel Çevre Fonu Küçük Destek Programı ile Biyolojik Çeşitlilik ve Doğal Kaynak Yönetimi GEF Projesi yürütülmektedir. 2.2.5.1 Küresel Çevre Fonu Küçük Destek Programı Uluslararası bir yapılanma olan Küresel Çevre Fonu’nun (Global Environment Facility-GEF), misyonu küresel ölçekte çevrenin korunmasını sağlamaktır. Bu doğrultuda; biyoçeşitlilik, iklim değişikliği, uluslararası sular ve ozon tabakasının delinmesinden oluşan dört odak alandaki program ve projelere ve bu odak alanlarla ilgili olan toprak bozulması, çölleşme ve ağaçsızlandırma ile mücadele eden program ve projelere fon sağlamaktadır. Küresel Çevre Fonu Küçük Destek Programı (GEF/SGP) ise, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından yönetilmektedir. 1992 yılı itibariyle uygulanmakta olan bu program, günümüzde, 56 ülkede faaliyet göstermektedir. Program kapsamında, Afrika, Orta Doğu, Asya, Pasifik, Avrupa, Latin Amerika ve 46 Karayipler’de 1100’den fazla projeye destek olmuştur. SGP’nin uygulanması yerelleştirilmiştir ve ülke koordinatörlükleri bazında yürütülmektedir. Zengin biyolojik çeşitlilik alanlarında koruma, yönetim ve sürdürülebilir kullanımı hedefleyen projeler GEF/SGP kapsamında desteklenebilecektir. Temel olarak proje alanının biyolojik çeşitlilik açısından Dünya çapında öneme sahip olması gerekmektedir. Buna göre aşağıdaki özelliklerden en az bir tanesi proje alanını tanımlıyor olmalıdır: · Alan, “sıcak noktadır”; yani endemik, nesli tehlike altında veya ender türlerin yaşam alanıdır; · Alanda tür zenginliği yüksektir; · Alanda ekosistem bütüncül olarak yoğun tehdit veya risk altındadır; · Alan göç eden türler için önemlidir veya · Proje alanı veya konusu uluslararası sözleşmelerin, anlaşmaların, kanunların (CITES, RAMSAR, IUCN gibi) kapsamındadır. Türkiye’de 1993 yılında işlerlik kazanan GEF/SGP, 1993-2002 yılları arasında 60’a yakın projeyi desteklemiştir. GEF/SGP, program ve proje düzeyindeki faaliyetleri aracılığı ile, GEF odak alanlarında; ilgi sahiplerinin katılımı, eğitim, bilgilendirme, ağ oluşturma, sürdürülebilir geçim, bütünleşme, kaynak oluşturma ve izleme ve değerlendirme araçlarını kullanarak katılımcı sürecine devam edecektir. 2.2.5.2 Biyolojik Çeşitlilik ve Doğal Kaynak Yönetimi GEF Projesi Küresel Çevre Fonu (GEF)’nun hibe katkısı ile Çevre ve Orman Bakanlığı ve Dünya Bankası işbirliğiyle hazırlanan “Biyolojik Çeşitlilik ve Doğal Kaynak Yönetimi” projesi hibe anlaşması, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı ile GEF ve Dünya Bankası tarafından 13.06.2000 tarihinde imzalanmış, 14.07.2000 tarihinde yürürlüğe girmiştir (http://www.worldbank.org.tr). Üç bölümden oluşan projenin amacı; Karadeniz, Kafkas Dağları, Orta Anadolu Yaylası, Avrupa ve Akdeniz Bölgelerindeki sulak alan, step ve makilerden oluşan 4 doğal bitki örtüsünün biyolojik çeşitliliğini ve ekolojik bütünlüğünün sürekli olarak korunmasını sağlamaktır (http://www.worldbank.org.tr). Kredi tutarı 8,2 milyar dolar olan projenin süresi 2000-2006 yılları arası olarak belirlenmiştir (http://www.worldbank.org.tr). 47 Projenin bölümleri (http://www.gef-2.org): · Biyoçeşitlilik Konvansiyonu Ulusal çerçevesini güçlendirmek; · Etkin koruma alanı için prototipler geliştirmek; · Projeyi yönetmek ve denetlemektir. İlk dönem sonunda, Ekim 2003’te, yapılan incelemeler sonucunda projede bazı problemler yaşandığı görülmüştür. Projenin ilk hedefi olan; “sektörler arası katılımcı planlama sağlamak, korunan alanların ve dört bölgede seçilen doğal kaynakların sürekli yönetimini ve bu koruma çalışmaları ile Türkiye’nin her yerinde öncelikli alanların korunmasını sağlamak ve bu amaçla ulusal düzeyde bilinçlik yaratmak” konusunda sorunlar ortaya çıkmış ve projenin ikinci hedefi olan; “koruma çalışmaları ile Türkiye’nin her yerinde öncelikli alanların korunmasını sağlamak ve bu amaçla ulusal düzeyde bilinçlilik yaratmak” konusunda da, ilk dönem sonunda yapılan incelemelerde, hiçbir bölgenin koruma için belirlenmediği ve hiçbir bölgeye öncelik verilmediği ortaya çıkmıştır (http://www.gef-2.org). Yaşanan bu tip sorunların yanında, dört bölgede de, kavramsal ve yönetimsel problemlerin çözümüne yönelik çalışmalar yürütülmüş, daha stratejik bir şekilde kapasite oluşturmak için yatırımlar yapılmıştır (http://www.gef-2.org). 2.2.6 Özel Çevre Koruma Bölgelerinin Doğa Koruma Açısından Önemi Avrupa-Sibirya, İran- Turan ve Akdeniz bölgeleri olmak üzere üç büyük biyocoğrafi bölge üzerinde yer alan Türkiye, adalar dahil olmak üzere, 8300 km uzunluğundaki kıyı şeridi ile çok çeşitli topografyaya sahiptir. Türkiye sahip olduğu bu zengin topografya ve elverişli iklimi sayesinde çok çeşitli ve hassas ekosistemlere sahiptir. Başlıca ekosistemleri orman, step ve sulakalanlardır (GEF, 2002). 1998 yılında, orman kaynakları ile ilgili olarak yapılan araştırmada, ülke yüzölçümünün %27’sini kaplayan 20,7 milyon hektar orman arazisi tespit edilmiştir. Ayrıca, bu çalışmada, verimli ormanların, toplam orman arazisinin dörtte birini oluşturduğu belirtilmiştir (GEF, 2002). Orman kaynaklarının tüketilmesi, yangınlar, orman arazilerinin imara açılması gibi tehditler yanında, yetersiz yeniden dikim ve doğal yenilenme nedeniyle, orman arazilari hızla yok olmaktadır. Türkiye’nin en zengin ekosistemlerinden biri de steplerdir. Türkiye’nin doğusundaki yüksek steplerin, pek çok yerli tür de dahil olmak üzere flora ve fauna açısından çok zengin olduğu tespit edilmiştir (GEF, 2002). 48 Türkiye’de, 1,35 milyon hektarlık bir alanı kaplayan ve göller, bataklıklar, sazlıklar ve deltalardan oluşan 250 adet sulakalan bulunmaktadır. Bu alanlar kuş yaşamı için önem taşımakta olup, 56 adet sulakalan göç açısından uluslararası öneme sahiptir (GEF, 2002). Ayrıca, yukarıda bahsedilen orman, step ve sulakalan ekosistemlerinden başka, çok çeşitli flora ve faunalara da sahiptir. Türkiye’nin omurgalı faunası 135 memeli, 450 kuş, 106 sürüngen türü, 22 iki yaşamlı türü ve 192 tatlı su balığı türünü içermektedir. Bunların içinden, memelilerin %22’si, kuşların %7’si, sürüngenlerin %16’sı, iki yaşamlıların %4’ü ve tatlı su balıklarının %10’u nesli tükenme tehlikesi altında veya hassas türlerdendir (GEF, 2002). Türkiye’nin florası da uluslararası öneme sahiptir. Avrupa’daki 12 000 çeşit bitki türünün %75’i Türkiye’de yetişmektedir (http://www.worldbank.org.tr). Türkiye’nin sahip olduğu bu doğal değerler; altyapı çalışmaları, hızlı kentleşme, kontrolsüz gelişen turizm, aşırı otlatma, orman yangınları veya yasa dışı avcılık gibi birçok tehditle karşı karşıya kalmaktadır. Doğal hayatın sürdürülebilirliği açısından önemli olan ve tehlike altında olan doğal alanların korunmasında en etkili yöntem, bu tip yerlerin doğa koruma alanı olarak ilan edilmesidir. Türkiye’de, toplam arazinin %3,8’ini kaplayan koruma alanları; milli parklar, tabiat parkları, tabiatı koruma alanları ve yaban hayatı koruma alanları olarak düzenlenmiştir (GEF, 2002). Bunların yanında, Türkiye’de, doğa koruma açısından uygulanan en etkili yöntemlerden biri de özel çevre koruma bölgelerinin ilan edilmesidir. Türkiye’de Bakanlar Kurulu Kararı ile tespit ve ilan edilmiş 14 adet ÖÇKB bulunmaktadır. 2.2.7 Türkiye’de Özel Çevre Koruma Bölgeleri Planlanması Taraf olunan uluslararası sözleşmeler ve ulusal mevzuatta belirlenen hükümler ve ulusal çevre değerleri gözönüne alınarak, doğal, tarihi ve kültürel değerler bakımından zengin ve biyolojik ve ekolojik dengesi bozulmamış alanlar koordinatları tespit edilerek Bakanlar Kurulu Kararı ile Özel Çeve Koruma Bölgesi olarak ilan edilmektedir (T. C. Çevre ve Orman Bakanlığı, 2006). Bir alanın Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak ilan edilmesi için aşağıdaki kriterlere uyması gerekmektedir (T. C. Çevre ve Orman Bakanlığı, 2006): · Biyolojik çeşitliliğin unsurlarını korumak açısından önem taşımak; 49 · Özgün ekosistemleri, tehlike altına düşmüş türlerin yaşama ortamlarını barındırmak; · Bilimsel, kültürel ve eğitsel anlamda özel ilgi uyandırmak; · Uluslararası, ülkesel ve bölgesel değer taşımak; · Eşsiz ve ender rastlanan ekosistemler ve türler barındırmak; · Alanı yüksek temsil etme özelliğine sahip olmak; · Alanda tür ve ekosistem olarak çeşitlilik barındırmak; · Tarihi, kültürel ve arkeolojik önem sunmak; · Özellikli peyzaj değeri sunmak; · Bozulmamış, ancak yatırım baskısı altında bulunmak. Özel Çevre Koruma Kurumu tarafından Özel Çevre Koruma Bölgeleri için birtakım planlama ilkeleri belirlenmiştir. Bunlar (T. C. Çevre ve Orman Bakanlığı, 2006): · Planlama Alanı içinde kalan ve doğal yapıları ile ekolojik özellikleri açısından önem arz eden kesimlerin koruma ağırlıklı kullanım dengelerinin kurulmasını sağlamak; · Sınırlı ve verimli nitelikteki tarım alanlarını korumak; · Bataklık, sazlık, sulak, çayırlık, türbiyer veya sular gibi ekolojik, kültürel, bilimsel ve rekreasyonel olarak büyük bir kaynak teşkil eden sulak alanların ve kumulların kaybına sebep olacak hareketleri durdurmak; · Ülke ölçeğinde önemi olan ve doğal nitelikleri sebebiyle rekreasyonel potansiyele sahip bulunan planlı bir biçimde koruma-kullanma dengesini sağlamak; · Bölgelerdeki yerleşmelerin altyapılarını sağlıklaştırarak geliştirmek; · Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulları'nca önceden tespit ve ilan edilmiş bulunan ve edilecek olan doğal sit alanlarının korunmasını sağlamak; · Arkeolojik sit alanlarının korunması ve geliştirilerek değerlendirilmesini sağlamak; 50 · Bölgelerdeki turizm faaliyetlerinin koruma-kullanma dengesi altında uygulanabilirliğini sağlayıcı ve mevcut turizm taleplerini yönlendirici ve dengeleyici kararlar üreterek planlara yansıtmak; · Bölgelerdeki mevcut mimari dokunun ve yöresel özellikleri koruyarak geliştirilmesini sağlamak ve yönlendirmek şeklindedir. Kurum tarafından bu tip alanlar için 1/25000 ölçekli Çevre Düzeni Planları hazırlanmakta ve bu planların hedefleri doğrultusunda da 1/5000 ve 1/1000 ölçekli nazım ve uygulama imar planları yapılmaktadır. Bu planlarla yapılaşma koşulları da tanımlanmaktadır (http://www.ockkb.gov.tr). Çevre Düzeni Planları ile ilgili bölgelerin projeksiyon ve plan dönemi için korumakullanma esasları belirlenmektedir (Kan, 2003). Çevre Düzeni Planları, fiziki hedeflerin yanı sıra, sosyo-ekonomik hedefleri de kapsamaktadır (Kan, 2003). Bu tip planlar, uygulamalı araştırmalara dayanarak, 20 yıllık dönemdeki gelişmeleri değerlendirmekte ve yönlendirmektedir. Daha detayda ise hassas zon ve ekolojik zon olarak tanımlanan alanların planlama çalışmaları yapılmaktadır. Bütün bu uygulamalar, her bölge için hazırlanan "Ekolojik Yönetim Planı" ile gerçekleştirilmektedir. Kurum tarafından onaylanmış 11 adet 1/25.000'lik Çevre Düzeni Planı bulunmaktadır. Onaylanmış 1/5000’lik Nazım İmar Planları ise 67 adettir (http://www.ockkb.gov.tr). 1/25000 ölçekli Çevre Düzeni Planları ve üzerinde olabilecek revizyonlar Kurum tarafından, diğerleri ise Kurum veya Belediyelerce kendileri tarafından veya ihale yoluyla gerçekleştirilmekte ve Kurumca onaylanmaktadır (http://www.ockkb.gov.tr). Kurum tarafından onaylanan her ölçekteki plan ve plan hükümlerinin uygulanması 3194 Sayılı İmar Kanunu hükümlerine göre mücavir alan sınırları içinde belediyelerin; bu alanlar dışında Valiliklerin yetki ve sorumluluğu altındadır (T. C. Çevre ve Orman Bakanlığı, 2006). Özel Çevre Koruma Bölgelerindeki Yapılaşma ve Çevre Koruma Koordinasyon ve İşbirliği Esas Usulleri’nde imar uygulamaları, turizm ve kamu yararına olan tesisler ve muhtelif mevzuat uygulamaları ile ilgili düzenlemeler bulunmaktadır. Bunlara göre (T. C. Çevre ve Orman Bakanlığı, 2006); · İmar uygulamaları: 383 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığına verdiği yetkiye dayanılarak, Özel Çevre Koruma Bölgelerine ait planlar, Kurum Başkanlığınca yapılacak, yaptırılacak ve onaylacaktır. Bölgede hangi kullanımların nerelerde hangi ölçülerde yer alacağı 51 uygulama imar planı olmayan yerlerde 1/25000 ölçekli çevre düzeni planı veya 1/5000 ölçekli nazım imar planları ve bu planların ilgili hükümleri ile belirlenecektir. Planlarda belirlenen kullanım alanları ve kullanım amacı dışında tesis yapılmaz. İmar planı üzerinde belirlenen yoğunluk hiçbir şekilde artırılamaz ve Özel Çevre Koruma Kurum Başkanlığının onayı alınmadan plan değişikliği yapılamaz. Çevre düzeni planlarının onaylanmasından sonra planların uygulanması ve uygulamaların plan hükümlerine uygunluğunun denetim ve kontrolü, belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde Belediyeler, bu alanlar dışında Valiliklerce (Bayındırlık ve İskan Müdürlüklerince) yürütülecektir. · Turizm ve kamu yararına olan tesisler: Çevre düzeni planlarının onaylanmasından sonra planların uygulanması ve uygulamaların plan hükümlerine uygunluğunun denetim ve kontrolü, belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde Belediyeler, bu alanlar dışında Valiliklerce (Bayındırlık ve İskan Müdürlüklerince) yürütülecektir. Deniz kıyısına yapılacak olan tüm yapılar ve kullanımlar Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığının görüş ve onayı alınmadan tesis edilemeyecektir. · Muhtelif mevzuat uygulamaları: Bölgelerdeki yaban hayatının ve su kaynaklarının korunması, geliştirilmesi ve düzenli kontrolü için yapılacak uygulamalarda Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığının görüşünün alınması zorunludur. Ayrıca, Bölge sınırları dahilinde madencilik faaliyetlerinde bulunulması, taş ve kum ocağı işletmesi halinde Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığının olumlu görüşünün alınması da zorunlu tutulmaktadır. 2.2.8 Türkiye’deki Özel Çevre Koruma Bölgeleri Türkiye’de, Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak tespit ve ilan edilmiş 14 adet alan vardır. Bunlar: Köyceğiz – Dalyan, Fethiye – Göcek, Gökova, Patara, Kaş – Kekova, Göksu Deltası, Gölbaşı, Pamukkale, Ihlara, Foça, Datça – Bozburun, Belek, Tuz Gölü ve Uzungöl Özel Çevre Koruma Bölgeleridir (http://www.ockkb.gov.tr). Tablo 2.5’te ÖÇKB’lerinin kapladığı alan görülmektedir. Kapladıkları alan açısından bakıldığında, 7414 km2’lik alanıyla Tuz Gölü ÖÇKB Türkiye’deki en büyük ÖÇKB iken, 28 km2’lik alanıyla Foça ÖÇKB en küçük ÖÇKB’dir. 52 Tablo 2.5 : Türkiye’deki Özel Çevre Koruma Bölgeleri ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGESİ Köyceğiz-Dalyan Fethiye Göcek Gökova Patara Kekova ve Çevresi Göksu Deltası Pamukkale Gölbaşı Ihlara Foça Datça – Bozburun Belek Tuz Gölü Uzungöl YÜZÖLÇÜMÜ (km2) 461 774 577 190 232 226 67 274 55 28 1474 112 7414 149 BAKANLAR KURULU KARAR TARİHİ 12.06.1988 - 14.04.2000 12.06.1988 - 14.04.2000 12.06.1988 18.01.1990 18.01.1990 18.01.1990 22.10.1990 22.10.1990 22.10.1990 22.10.1990 22.10.1990 22.10.1990 14.09.2000 - 04.07.2002 25.12.2003 Şekil 2.4’te Türkiye haritası üzerinde ÖÇKB’lerinin yerlerine bakıldığında, bölgelerin Ege, Akdeniz ve İç Anadolu bölgelerinde toplandığı görülmektedir (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Türkiye’deki ÖÇKB’ler konum, karar, alanın sahip olduğu değerler, alanla ilgili alınan kararlar ve alanla ilgili yapılmış çalışmalar başlıkları altında incelenmiştir. Şekil 2.4 : Türkiye’deki Özel Çevre Koruma Bölgeleri 53 2.2.8.1 Köyceğiz – Dalyan Özel Çevre Koruma Bölgesi · Konumu Bütünüyle Muğla İli sınırları içersinde olan Köyceğiz – Dalyan Özel Çevre Koruma Bölgesi, Köyceğiz ve Ortaca ilçelerine bağlı Dalyan beldesi sınırları içinde yer almaktadır. Muğla iline 75 km uzaklıktadır. Batısında Marmaris ilçesi, kuzeyinde Sandras dağları, doğusunda Ortaca ve Dalaman ilçeleri ve güneyinde Akdeniz ile sınırlıdır (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Şekil 2.5: Köyceğiz – Dalyan ÖÇKB Konumu (http://www.gezinet.net/images/kmharita- yeni.gif) · Karar Alan, Bakanlar Kurulunun 12.06.1988 tarih ve 88/13019 sayılı kararı ile Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilmiştir (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Şekil 2.6’da Köyceğiz – Dalyan ÖÇKB sınırları görülmektedir. 54 Şekil 2.6: Köyceğiz – Dalyan ÖÇKB Sınırı (http://www.ockkb.gov.tr/yukle/resim/harita/koycegiz.jpg) · Alanın Sahip Olduğu Değerler Bölgenin önemi, temelde sucul ekosistem yapısına dayanmakta ve hidrobiyolojik açıdan hemen hemen bütün temel sucul habitat tiplerini içermektedir. Bu habitat tipleri; sucul ekosistemin merkezi durumunda olan Köyceğiz Gölü, göle dökülen akarsular (Namnam, Yuvarlak Çay, Kargıcak Deresi), göl ve deniz arasındaki estuarin kanal sistemi, kanal sistemi ve göl çevresindeki sıcak ve soğuk kaynakları, kanal sistemine bağlı üç tuzlu göl (Sülüngür, Alagöl ve Sülüklü Göl) ve kıyı çizgisinin arkasında İztuzu kumsalının batı ucundaki İztuzu Gölü ile Akdeniz’dir (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Köyceğiz Özel Çevre Koruma Bölgesindeki en yaygın vejetasyon, kızıl çam ve günlük ormanları ile maki ve friganaya ait ağaçcık ve çalı bitkileriyle, Köyceğiz Gölü etrafındaki sulak ve çorak bataklıklarda gelişen otsu bitkilerden oluşmaktadır. Kıyıda ise kumul vejetasyonu hakimdir (http://www.ockkb.gov.tr). Bölgede, ayrıca, 5 tür kurbağa, 5 tür kaplumbağa, 11 tür kertenkele, 13 tür yılan ve 18 tür memeli olmak üzere, amfibi, sürüngen ve memelilere ait toplam 52 hayvan türü tespit edilmiştir (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). 55 Şekil 2.7: İztuzu Kumsalı ve Dalyan Kanalları (http://www.ockkb.gov.tr/TR/Icerik.ASP?ID=159&Sayfa=2) · Alanla İlgili Alınan Kararlar Daha sonraki yıllarda Bakanlar Kurulunun 22.05.2000 tarih ve 2000/580 sayılı kararı ile Bölgenin sınırları genişletilmiştir (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Bölge sınırlarında değişiklik yapılarak, Çevre Düzeni Planlarının bütünlüğünün sağlanması, Köyceğiz Gölü’nü besleyen Yuvarlak Çayı menbasının sınır içine alınarak ekosistem bütünlüğünün sağlanması, katı atık düzenli depolama alanlarının bölgeler içine alınarak yatırımlara işlerlik kazandırılması ve sorunların giderilmesi amaçlanmıştır (Kan, 2003). Köyceğiz ve Dalyan yerleşmelerinin kendi gelişme alanlarında büyümesi, bu alanlarda yoğun yapılaşma ile özellikle yumuşak turizm, geleneksel üretim, pansiyonculuk, çiftlik turizmi, Köyceğiz gölünün rekreasyonel anlamda kullanımı, kaplıca turizminin geliştirilmesi, narenciye bahçesinin korunması hedeflenmiş ve bu başlıkları destekleyici plan kararları geliştirilmiştir (http://www.ockkb.gov.tr). Yerleşmeler dışında kalan alanlar doğal alan, günlük ormanları, kumul ve göl kıyısında bulunan sazlık alanlar koruma altındadır (http://www.ockkb.gov.tr). 56 · Alanla İlgili Yapılmış Çalışmalar Dalyan ağzı /İztuzu alanında bulunan deniz kaplumbağalarının korunmaları ve üreme alanlarının korunması amacıyla , ancak insanların da deniz, kum kullanımı olarak çok yoğun bulundukları bu alanın gündüz insanlar tarafından gece kaplumbağalar tarafından kullanımını sağlayan bir düzenleme geliştirilerek örnek bir proje oluşturulmuştur (http://www.ockkb.gov.tr). Tablo 2.6’de Köyceğiz – Dalyan ÖÇKB’nde yapılmış olan planlar görülmektedir. Tablo 2.6 : Köyceğiz - Dalyan ÖÇKB Planları MEVKİ PLANIN ADI ONAY TARİHİ Köyceğiz-Dalyan 1/25000 ölçekli Çevre Düzeni Planı 29.03.1989 Köyceğiz 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı 26.12.2003 Dalyan 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı 23.12.2003 Toparlar 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı 04.11.1993 Beyobası 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı 27.04.2001 Çandır 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı 18.03.1994 Köyceğiz 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı 28.08.1991 Dalyan 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı 31.03.1989 Toparlar 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı 04.11.1993 Beyobası 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı 27.04.2001 Çandır 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı 18.03.1994 Ekincik 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı 28.12.1990 Tablo 2.7’de Köyceğiz – Dalyan ÖÇKB’nde yapılmış olan projeler görülmektedir. Bölgede 2006 yılı itibariyle bitmiş olan yatırımlar ise Köyceğiz-Dalyan Çevre K o r u m a P r ojesi ile Kurum katkısı ile tamamlanmış olan projelerdir (http://www.ockkb.gov.tr). Köyceğiz-Dalyan Çevre Koruma Projesi kapsamında, Alman Kredi Teşkilatı KfW tarafından sağlanan, hibe ve Kurum finansmanı ile Bölge genelindeki atık su probleminin çözümüne yönelik kanalizasyon ve atık su arıtma tesisleri, içme suyu sistemi ve Ortaca Katı Atık Düzenli Depolama Tesisi gerçekleştirilerek KöyceğizDalyan Çevre Koruma Birliği'ne işletilmek üzere teslim edilmiştir (http://www.ockkb.gov.tr). Proje kapsamında yapılan işler (http://www.ockkb.gov.tr): · Köyceğiz içme suyu planın rehabilitasyonu (su kuyuları ile su depolarının rehabilitasyonu); 57 · Dalyan içme suyu temini sisteminin yenilenmesi (bir adet derin su kuyusu, 1500 m3 lük su deposu ile düktil boru 34 km ile su şebekesi döşenmesi); · Köyceğiz kentsel alan 41 km kanalizasyon sistemi; · Köyceğiz’de bir adet pompa istasyonu; · Dalyan kentsel alan 28 km kanalizasyon sistemi; · Dalyan’da 2 adet pompa istasyonu; · Köyceğiz ve Dalyan’da üçüncü derece arıtmaya sahip iki merkezi atık su arıtma tesisleri inşasıdır (2010 yılı nüfus öngörülerine hitap edecek tesislerin eşdeğer nüfus 16000 kişi, debi 120 lt/s olarak hesaplanmıştır). Kurum katkısı ile tamamlanmış olan projeler (http://www.ockkb.gov.tr): · Bölgede 2004 yılında kanalizasyon işleri için 500.000 YTL, çevre düzenlemesi için 66.000 YTL, 2005 yılında 90.000 YTL finansman katkısı sağlanmıştır. · Köyceğiz ve Dalyan kıyı bantları Kurumumuz katkısı ile yerel yönetimlerce yaptırılmıştır. Ayrıca, 2004 yılında çevre düzenlemesi işlerine 66.000 YTL finansman katkısında bulunulmuştur. Ayrıca bölgede devam etmekte olan çalışmalar da vardır. 2006 yılında, bölgedeki diğer yerleşimlerin atık suyunun işletilmekte olan atık su arıtma tesisine intikali için kanalizasyon şebeke/kolektör yapımı amacıyla 750.000 YTL finansman katkısı yapılmaktadır. Katı Atık depolama tesisi işletme ekipmanları için 130.000 YTL katkı sağlanmaktadır (http://www.ockkb.gov.tr). 58 Tablo 2.7: Köyceğiz - Dalyan Özel Çevre Koruma Bölgesi Projeleri BAŞLAMA TARİHİ BİTİŞ TARİHİ YÜRÜTEN KURULUŞ 1990 1992 İTÜ 1991 1992 Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü Çevre Eğitimi 1991 Sürekli Kurum Kaplumbağa İzleme ve Koruma 1991 Sürekli Üniversiteler Köyceğiz-Dalyan Ö.Ç.K Bölgesinin Bryophyte Florası Yönünden Araştırılması 1991 1991 Ankara Üniversitesi Biyoloji Bölümü Katı Atıkların Geri Kazanımı 1991 Sürekli Kurum, Çevko, Mahalli İdareler 1991 1992 GTZ 1992 1992 GTZ 1992 1993 Tarım Bakanlığı Bodrum Su Ürünleri Araştırma Enstitüsü 1993 1993 MTA Sivrisinekle Entegre Mücadele 1993 1994 Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü Kirlilik İzleme 1993 Sürekli Kurum Projesi Yunus Emre Arboretum Projesi 1993 1994 İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Sintine Arıtma Tesisi Kurulması 1997 1998 Dış Kayn 1997 1998 Muğla Üniversitesi 1998 2000 İTU 2001 2002 Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi 1996 Sürekli Kurum PROJE ADI Tekne Trafiğinin Düzenlenmesi Amacıyla İnceleme Köyceğiz-Dalyan Ö.Ç.K Bölgesi Sucul Ekosisteminin Hidrobiyolojik Yönden İncelenmesi Çevre ve Ekolojik Turizm Hakkında Sosyolojik Gözlemler Köyceğiz-Dalyan Ö.Ç.K. Bölgesi Ornitoloji Projesi Köyceğiz-Dalyan Ö.Ç.K. Bölgesi Balıkçılık Projesi Köyceğiz Sultaniye Kaplıcası Civarının Hidrojeolojik İncelenmesi Köyceğiz-Dalyan ÖÇKB’sinde Su Samuru Koruma Stratejilerinin Belirlenmesi Köyceğiz Gölü Su Seviyesi Değişimlerinin Ölçülerek Analizlerinin Yapılması Projesi Yuvarlakçay’ın (KöyceğizDalyan) Sürdürülebilir Kullanımı için Eylem Planı Oluşturulması Projesi Çevre Koruma Çalışmaları (Tabela, Broşür vb) 59 2.2.8.2 Fethiye – Göcek Özel Çevre Koruma Bölgesi · Konumu Bölge, Akdeniz Bölgesi’nde, Muğla ilinin 120 km güneydoğusunda yer almaktadır. Şekil 2.8: Fethiye – Göçek ÖÇKB Konum (http://www.gezinet.net/images/kmharita- yeni.gif) · Karar Fethiye – Göcek Özel Çevre Koruma Bölgesi, sahip olduğu doğal, ekolojik, kültürel ve tarihi değerlerin, çevre kirlenmesine ve bozulmasına karşı korunması ve bu değerlerin gelecek nesillere aktarılmasının güvence altına alınması amacıyla 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 9. maddesine istinaden, Bakanlar Kurulunun 12.06.1988 tarih ve 88/13019 sayılı kararı ile tespit ve ilan edilmiştir (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Şekil 2.9’da Fethiye – Göcek ÖÇKB sınırları görülmektedir. 60 Şekil 2.9: Fethiye – Göcek ÖÇKB Sınırları (http://www.ockkb.gov.tr/TR/Icerik.ASP?ID=129) · Alanın Sahip Olduğu Değerler Bölge bitki örtüsü, kıyıda makiler ve daha yüksek yerlerde Konifer ormanlarından meydana gelir. Bu ormanlar; karaçam (Pinus nigra), kızılçam (Pinus brutia) ve sedir (Cedrus sp.) ormanlarıdır. Kıyılarda fundalıklar, zeytinlikler, meşelikler ve narenciye bulunmaktadır. Ayrıca dere içlerinde, deltalarda ve taban suyunun yüksek olduğu yerlerde yetişen günlük ağacı (Liquidambar orientalis) ormanları endemik türler arasında yer almaktadır (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Akdeniz havzası içinde 5 türle temsil edilen deniz kaplumbağalarından 3 tür Türkiye sularında tespit edilmiştir. Bern Sözleşmesi ve CITES ile koruma altına alınan Caretta caretta ve Chelonia mydas türlerinin üreme alanlarından bir tanesi de Fethiye kumsalıdır. 1988 yılındaki Barcelona Sözleşmesi gereğince Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilen alan, aynı zamanda, Arkeolojik Sit alanıdır (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Fethiye turizm açısından Marmaris ve Bodrum gibi Batı Abadolu’nun önemli turizm merkezlerinden biridir. Son yıllarda yamaç paraşütü, yat turizmi ve sualtı sporları ile ilgili organizasyonlar ilçe turizminin gelişiminde faydalı olmuştur (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). · Alanla İlgili Alınan Kararlar Kurumca, bölgenin batısında yer alan Göcek batısındaki koylar tamamen boşaltılarak yat güzergahı üzerindeki 7 adet yat mola noktası belirlenmiştir. Bu alanda Özel 61 Çevre Koruma Bölgesi olarak ilan edilmeden önce tahsis ve ön izin verilen 14.000 adet turizm yatağı iptal edilmiştir (http://www.ockkb.gov.tr). Koyların doğal haliyle korunması hedeflenmiş olup, turizmin gelişmesi; Fethiye yerleşmesi, Hisarönü Ovacık ve çevresine verilmiştir. Göcek koyları yat mola noktası olarak planlanlanarak, Güney Batı Akdeniz de Marmaris ile Antalya arasındaki Göcek yat limanı ile yatların durak noktası olması düşünülmüştür (http://www.ockkb.gov.tr). Kayaköy ve çevresindeki tarım alanları içinde yer alan köylerin ekoturizm planlama anlayışı ile şekillendirilmesi, Hisarönü Ovacık ve Belceğiz'in turizm yerleşim alanları olarak planlanması, turizmin küçük işletmeler şeklinde organizasyonu hedeflenmiştir (http://www.ockkb.gov.tr). Şekil 2.10: Ölüdeniz, Fethiye – Göcek ÖÇKB (http://www.ockkb.gov.tr/TR/Icerik.ASP?ID=159&Sayfa=2) · Alanla İlgili Yapılmış Çalışmalar Planlarda kıyıların, kıyıya tecavüzlerden temizlenmesi, halka açık gezinti alanları ve parklar olarak düzenlenmesi, günübirlik kullanımlara ayrılması öngörülmüş ve bu alanların büyük bir kısmı düzenlenmiştir (http://www.ockkb.gov.tr). 62 Alanla ilgili bir adet 1/25000 ölçekli Çevre Düzeni Planı, 23 adet 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve 34 adet 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı bulunmaktadır (http://www.ockkb.gov.tr). Bölgede 2006 yılı itibariyle bitmiş olan yatırımlar Göcek Katı Atık Düzenli Depolama Tesisi ile Kurum katkısı ile tamamlanmış olan Göcek kıyı bandı düzenlemesidir (http://www.ockkb.gov.tr). Ayrıca Bölgede devam eden çalışmalar da vardır. Bunlar (http://www.ockkb.gov.tr): · Göcek Kanalizasyon ve Atık su Arıtma Tesisi · Fethiye Katı Atık Düzenli Depolama Tesisi. Tablo 2.8 : Fethiye – Göcek Özel Çevre Koruma Bölgesi Projeleri PROJE ADI Çevre Eğitimi Katı Atıkların Geri Kazanımı Geri Kazanım Fethiye-Göcek ÖÇKB’si Su Kaynakları Yönetim Planı Projesi Kocagöl Biyolojik Çeşitlilik Projesi Fethiye (Çalış, Yanıklar, Akgöl) Özel Çevre Koruma Bölgesi Deniz Kaplumbağalarının Araştırılması ve Korunması Projesi Fethiye-Ö l ü d e n i z K ö p ü k l e n m e Probleminin Araştırılması Projesi Çevre Koruma Çalışmaları ( Tabela, Broşür vb) BAŞLAMA TARİHİ BİTİŞ TARİHİ YÜRÜTEN KURULUŞ 1991 Sürekli Kurum 1995 Sürekli Kurum, ÇEVKO Mahalli İdareler 1998 1999 ODTÜ 1998 1999 Akdeniz Üniversitesi 1992 Sürekli Üniversiteler/Şirket 1997 1998 İ.T.Ü 1996 1998 Kurum 2.2.8.3 Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi · Konumu Bölge, Muğal ilinin güneybatısında olup; Akyaka, Gökova, Akçapınar, Gökçe, Çamlı, Karacaköy ve Çetibeli yerleşim alanlarını içine alan 521 km2’lik bir alanı kapsamaktadır (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). · Karar Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi, Bakanlar Kurulunun 12.06.1988 tarih ve 88/13019 sayılı kararı ile tespit ve ilan edilmiştir (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). 63 Şekil 2.12’de Gökova ÖÇKB sınırları görülmektedir. Şekil 2.11: Gökova ÖÇKB Konumu (http://www.gezinet.net/images/kmharita- yeni.gif) Şekil 2.12: Gökova ÖÇKB Sınırları (http://www.ockkb.gov.tr/TR/Icerik.ASP?ID=130) · Alanın Sahip Olduğu Değerler Bölgenin önemli alanlarından birisi, Ketra, Setra veya Şehirlioğlu adası olarak da bilinen Sedir adasıdır. Gökova Körfezi’nin güney kesiminde yer alan Adada, 64 Helenistik ve Roma devrine ait yazıtlar bulunmaktadır (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi, zengin flora ve faunası ile ekolojik açıdan önemli olup, Ege Bölgesi ve Akdeniz Bölgesi bitki örtüsü özelliklerini birlikte göstermektedir. Bölgede, Kızılçam (Pinus brutia) ve günlük ağacı (Liquidambar orientalis) ormanları büyük bir değer taşımaktadır. Ayrıca maki formasyonuna ilaveten zeytinlik alanlar da önemli yer tutmaktadır (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Bölge fauna açısından da oldukça zengindir. Özellikle kıyılar deniz faunası açısından son derece çeşitlilik göstermektedir (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Şekil 2.13: Gökova Körfezi (http://www.ockkb.gov.tr/TR/Icerik.ASP?ID=159&Sayfa=2) · Alanla İlgili Alınan Kararlar Alan özellikle "Gökova tarım alanı " kesinlikle yapı yasağı getirilerek korunmaya alınmıştır. Gökova kıyısına 500 m lik yapı yasağı getirilmiştir. Akyaka yerleşmesi özgün mimari dokusu korunarak geliştirilmiştir. Gökova körfezi ve koyları "mavi 65 tur" yat güzergahı olarak bakir bırakılmış, seçilen bazı noktalarda günübirlik kullanım alanları ayrılmıştır (http://www.ockkb.gov.tr). · Alanla İlgili Yapılmış Çalışmalar Bölgede 2006 yılı itibariyle bitmiş olan yatırımlar Akyaka-Gökova Kanalizasyon ve Atık su Arıtma Tesisi ile Kurum katkısı ile 2005 yılında yapılan çevre düzenlemeleridir (http://www.ockkb.gov.tr). Gökova ÖÇKB’sinde yapılmış planlar Tablo 2.9’da, projeler ise Tablo 2.10’da görülmektedir. Tablo 2.9: Gökova ÖÇKB Planları MEVKİ GÖKOVA PLAN ADI 1/25000 ölçekli Çevre Düzeni Planı ONAY TARİHİ 19.19.1989 Akyaka 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planları 03.09.1997 Gökova 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı 03.02.1993 Akçapınar 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı 03.02.1993 Gökçe 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı 03.02.1993 Akyaka 1/1000 ölçekli İmar Planları 31.05.1989 Gökova 1/1000 ölçekli İmar Planları 03.02.1993 Akçapınar 1/1000 ölçekli İmar Planları 03.02.1993 Gökçe 1/1000 ölçekli İmar Planları 03.02.1993 Çetibeli 1/1000 ölçekli İmar Planı 06.07.2005 Tablo 2.10: Gökova Özel Çevre Koruma Bölgesi Projeleri PROJE ADI BAŞLAMA TARİHİ BİTİŞ TARİHİ YÜRÜTEN KURULUŞ 1991 Sürekli Kurum 1998 Sürekli Kurum, ÇEVKO, Mahalli İdareler 1998 1999 Muğla Üniversitesi Çevre Eğitimi Katı Atıkların Geri Kazanımı Gökova –Akkaya Ö.Ç.K Bölgesindeki Azmaklarda Yaşayan Su Samurlarının Mevcut Durumlarının Araştırılması ve Koruma Stratejilerinin Belirlenmesi 2.2.8.4 Patara Özel Çevre Koruma Bölgesi · Konumu İdari olarak, büyük bir kısmı Antalya-Kaş ilçesi, diğer kısmı ise Muğla-Fethiye ilçesi sınırları içerisinde yer alan Patara Özel Çevre Koruma Bölgesi, Likya Uygarlığı dönemine ait Patara Antik Kenti ve yakın çevresinde bulunan 190 km2’lik alanı kaplamaktadır (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). 66 Şekil 2.14: Patara ÖÇKB Konumu (http://www.gezinet.net/images/kmharita- yeni.gif) · Karar Bölge, sahip olduğu ekolojik, kültürel ve tarihi değerlerin korunması ve bu değerlerin gelecek nesillere aktarılmasının güvence altına alınması amacıyla 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 9. maddesine istinaden, Bakanlar Kurulunun 18.01.1990 tarih ve 90/77 sayılı kararı ile Patara Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak tespit ve ilan edilmiştir (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Patara ÖÇKB sınırları Şekil 2.15’te görülmektedir. Şekil 2.15: Patara ÖÇKB Sınırları (http://www.ockkb.gov.tr/TR/Icerik.ASP?ID=137) 67 · Alanın Sahip Olduğu Değerler Bölgede yapılan arkeolojik araştırmalara göre, Likya Uygarlığının en eski kentlerinden olan Patara, İ.Ö. 9.yy’da, dönemin ana limanı durumunda olup tarih boyunca Kalkan Erendağı’nın batısında üçgen şekilli bir ova üzerinde kurulmuştur (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Eşen Çayının denize döküldüğü alanın, Eşen Çayının taşıdığı alüvyonların denizsel akıntılar ve rüzgarlarla işlenmesi sonucu, bölgenin en önemli doğal yapısı olarak kabul edilen 18 km uzunluğa sahip, 500 m genişliğindeki Patara Kumsalı oluşmuştur. Patara Kumsalında, Eşen çayı ağzından doğuya doğru 7 km uzunluğunda ortalama 25 m genişliğindeki ıslak şerit çok ince boyutlu temiz kumlardan oluşmaktadır. Bu alan, Caretta caretta ve Chelonia mydas türü Akdeniz kaplumbağalarının 1. derece yumurtlama alanıdır (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Bölgede, kıyıya yakın kesimlerdeki kumsal alanların bitki örtüsü genelde tuzcul otsu bitkilerden oluşmaktadır. Kıyı bölgelerinin orta kesimlerinde defne (Laurus nobilis), akça kesme (Phillyrea media), incir (Arbatus uneoda) bitkilerine rastlanmaktadır. Kıyıdan uzaklaştıkça parlak yapraklı, sert yağlı dokulu, tüylü, küçük ve dikenli Akdeniz iklim tipine özgü maki türü bitkiler yer almaktadır (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Şekil 2.16: Patara Kumsalı (http://www.zoekinturkije.nl/plaatsen/newsimages/patara2.jpg) · Alanla İlgili Yapılmış Çalışmalar Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı, Bölgenin ekolojik ve arkeolojik değerlerini korumak, bozulan değerleri iyileştirmek ve geri kazanmak amacıyla ilgili kurum, kuruluş ve üniversitelerle işbirliği halinde araştırma, planlama ve proje-uygulama faaliyetleri yürütmektedir. Bu çalışmalar kapsamında (http://www.ockkb.gov.tr): 68 · 1991 yılında 1/25000 ölçekli Çevre Düzeni Planı hazırlanmış ve Kurum tarafından onaylanmıştır; · 1992 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi ile işbirliği halind e “ D e n i z Kaplumbağaları Araştırma Projesi” yapılmıştır; · 1998 yılında Hacettepe Üniversitesi işbirliği ile Bölgenin yeraltı ve yerüstü potansiyeli belirlenmiş, bu potansiyelin nitelik ve nicelik yönünden yönetim planı ortaya konulmuştur; · 2000 yılında Bölgedeki katı atıkların düzenli bir şekilde toplanması ve depolanması amacıyla “Patara Katı Atık Çöp Depolama” inşaatı gerçekleştirilmiştir (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Tablo 2.11’de Patara ÖÇKB’nde yapılmış olan planlar ve Tablo 2.12’de Bölgede yapılmış olan projeler görülmektedir. Bölgede 2006 yılı itibariyle bitmiş olan yatırımlar Patara Katı Atık Düzenli Depolama Tesisi ile Kurum katkısı ile gerçekleştirilen içmesuyu temini ve çevre düzenleme çalışmalarıdır (http://www.ockkb.gov.tr). Tablo 2.11 : Patara ÖÇKB Planları MEVKİ PLAN ADI ONAY TARİHİ PATARA 1/25000 ölçekli Çevre Düzeni Planı 17.05.1991 Kınık 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı 27.02.1997 Ova 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı 21.12.1998 Yeşilköy 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı 13.07.2006 Kınık 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı 27.02.1997 Ova 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı 21.12.1998 Kumluova 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı 21.03.1996 Karadere 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı 06.09.2005 Kumluova 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı 25.08.2005 69 Tablo 2.12 : Patara Özel Çevre Koruma Bölgesi Projeleri PROJE ADI Çevre Koruma Eğitimi Kaplumbağa İzleme ve Koruma Patara’ d a S e r a c ı l ı ğ ı n Mevcut Durumunun Araştırılması Patara Bölgesi Erozyon Kontrolü, Kumsal T e s p i t i v e Ağaçlandırma Patara Yönetim Planı Patara Su Kaynakları Yönetimi Çevre Koruma Çalışmaları (TabelaBro şür vb) BAŞLAMA TARİHİ 1991 BİTİŞ TARİHİ Sürekli YÜRÜTEN KURULUŞ Kurum 1992 Sürekli Üniversiteler 1993 1993 1991 1993 Tarım Bakanlığı Antalya Seracılık Araştırma Enstitüsü Orman Bakanlığı 1997 1997 Dünya Bankası 1998 1998 Kurum, Üniversiteler 1996 Sürekli 2.2.8.5 Kaş - Kekova Özel Çevre Koruma Bölgesi · Konumu Bölge, Kaş'ın doğusunda Uluburun'dan başlayan ve Kekova burnunun doğusunda, Kale (Demre) ovasında biten çok girintili bir kıyı boyunca uzanan adalardan oluşmakta ve yaklaşık 260 km2’lik bir alanı kaplamaktadır (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Bölgeye adını veren Kekova, Bölge içinde yer alan en büyük adadır. İç Ada, Toprak Adası, Aşırlı Ada ve Kişnalı Ada önemli diğer adalardır. Kıyıya paralel olarak uzanan Sıcak Yarımadası ve Kekova Adası bir iç deniz niteliği taşıyan "Ölü Deniz"i oluşturur (http://www.ockkb.gov.tr). · Karar Bölge, 18.01.1990 tarih ve 90/77 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile Kaş - Kekova Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak tespit ve ilan edilmiştir (Kan, 2003). Şekil 2.18’de Kaş – Kekova ÖÇKB sınırları görülmektedir. · Alanın Sahip Olduğu Değerler Akdeniz bitki örtüsünün hakim olduğu Bölge, iklim tipine uygun makilik ve yer yer çam ağaçlarıyla kaplı olup daima yeşil bir görünüm sunmaktadır (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). 70 Sahip olduğu doğal güzelliklerin yanında, antik ve tarihi eserlerin zenginliği de bölgeyi arkeoloji turizmi açısından çekici kılmaktadır. Uzun yıllar Lykia uygarlığının daha sonra da Roma İmparatorluğunun etkisinde kalan yörede günümüzde de küçük yerleşmeler vardır. Üçağız (Teiminssa) ve Kale (Simena) köyleri günümüzde küçük yerleşmelerdir. Bunun yanında Lykia'dan kalma Aperlei ve Isthada yerleşmelerinin kalıntıları da bulunmaktadır (http://www.ockkb.gov.tr/TR/Icerik.ASP?ID=134). Şekil 2.17: Kaş – Kekova ÖÇKB Konumu (http://www.gezinet.net/images/kmharita- yeni.gif) Şekil 2.18: Kaş – Kekova ÖÇKB Sınırları (http://www.ockkb.gov.tr/TR/Icerik.ASP?ID=134) 71 · Alanla İlgili Alınan Kararlar Tamamı doğal ve arkeolojik sit olan bölgenin olduğu gibi kalması amaçlanmış ve yoğunluk arttırıcı hiçbir planlama kararı getirilmeyerek; koruma yaklaşımı ile planlanmıştır (http://www.ockkb.gov.tr). Şekil 2.19: Kekova (http://www.ockkb.gov.tr/TR/Icerik.ASP?ID=159&Sayfa=6) · Alanla İlgili Yapılmış Çalışmalar Kekova Çevre Koruma Projesi kapsamında mahalli idareler ve gönüllü kuruluşlarla birlikte kıyının düzenlenmesi, alanın temizlenmesi, altyapı uygulamaları ve eğitime ilişkin ortak çalışmalar yürütülmektedir (http://www.ockkb.gov.tr). Kaş - Kekova Özel Çevre Koruma Bölgesinde tamamlanan ve devam eden 3 adet proje yapılmıştır (http://www.ockkb.gov.tr). Bölgede 2006 yılı itibariyle, 15 yıl hizmet vermesi planlanan, Kekova Katı Atık Düzenli Depolama Tesisi Projesi çalışmaları tamamlanmıştır (http://www.ockkb.gov.tr). 72 Tablo 2.13 : Kekova Özel Çevre Koruma Bölgesi Projeleri PROJE ADI Çevre Eğitimi Çevre Koruma Projesi Likya Kıyılarında Ölçekli Turizm Projesi Ekolojik BAŞLAMA TARİHİ 1991 BİTİŞ TARİHİ Sürekli 2000 Devam Ediyor Kurum, Mahalli İdare 2003 Devam ediyor Kurum/WWF YÜRÜTEN KURULUŞ Kurum 2.2.8.6 Göksu Deltası Özel Çevre Koruma Bölgesi · Konumu Göksu Deltası Özel Çevre Koruma Bölgesi, Orta Toroslar eteğinde bulunan İçel iline bağlı Silifke ilçesinin güneyinde, Göksu Nehri'nin Silifke ve Taşucu arasında denize açıldığı alanda yer almaktadır. Deltanın sağında iki sığ lagün gölü; Paradeniz ve Akgöl yer alır (http://www.ockkb.gov.tr). Şekil 2.20: Göksu Deltası ÖÇKB Konumu (http://www.gezinet.net/images/kmharita- yeni.gif) · Karar Bölge, 02.03.1990 tarih ve 90/70 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile Göksu Deltası Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak tespit ve ilan edilmiştir (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Şekil 2.21’de Göksu Deltası ÖÇKB sınırları görülmektedir. 73 · Alanın Sahip Olduğu Değerler Orta Doğunun ve Avrupa'nın en önemli sulak alanlarından biri olan Göksu Deltası, nadir ve nesli tükenme tehlikesi altında olan çeşitli kuş türlerinin yaşam, üreme, beslenme, ve konaklama yeridir. Ayrıca bölge, deniz kaplumbağalarının önemli üreme ve barınma sahası olarak da değer taşır (http://www.ockkb.gov.tr). Bölge ve çevresi Akdeniz’den gelen yağmur yüklü bulutlara açık olması sebebiyle fazla miktarda yağış alır (700 mm/yıl). Ancak, alanın hidrolojik yapısını doğrudan etkileyen kaynak Doğu Akdeniz havzasının en büyük ırmağı olan ve uzunluğu 250 km’ye varan Göksu’dur (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Şekil 2.21: Göksu Deltası ÖÇKB Sınırları (http://www.ockkb.gov.tr/TR/Icerik.ASP?ID=131) Denizden ortalama 2 m yükseklikte bulunan Göksu Deltası'nda doğal bitki örtüsünü, Akdeniz'in maki formasyonu ile birlikte yoğun kumul bitkileri ve tuz stepleri oluşturmaktadır. Deniz kıyısından kuzeye doğru gidildikçe doğal bitki örtüsü değişim göstermektedir. Deltada bitki örtüsünün yanında kültür bitkilerinin de mevcudiyeti bulunmaktadır (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Göksu Deltası ve yakın çevresi tarihi ve arkeolojik değerler açısından çok zengin bir yapıdadır. Silifke'de bulunan tarihi yapıların en önemlilerinden olan Silifke Kalesi Akropol üzerine kurulmuştur. Tekir Amban, Tiyatro, Nekropol, Taş Köprü, Seleucia tarihi kenti, Meryemlik gibi tarihi kalıntıların bulunduğu Silifke'nin 22 km 74 doğusunda bulunan Narlıkuyu'da ise kıyıdan içerilere doğru uzanan kale, tiyatro, su kemeri, kilise ve nekropol bulunmaktadır (http://www.ockkb.gov.tr). Tüm bu nitelikleri nedeniyle Ramsar Anlaşmasıyla uluslararası koruma statüsüne sahip önemli bir sulak alandır (http://www.ockkb.gov.tr). · Alanla İlgili Alınan Kararlar Yapılan 1/25000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı kapsamında tüm bu değerlerin korunmasına yönelik kararlar üretilmiştir (http://www.ockkb.gov.tr). · Alanla İlgili Yapılmış Çalışmalar 1995-1998 yılları arasında Kurum ile Doğal Hayatı Koruma Derneğinin ortak çalışmaları ile Göksu Deltası Yönetim Planı hazırlanmış ve planlamanın organizasyonel boyutu da faaliyete geçirilmiştir (http://www.ockkb.gov.tr). Göksu Özel Çevre Koruma Bölgesinde tamamlanan ve devam eden 12 adet proje yapılmıştır (ockkb). 2005 yılında Bölgede Kurum katkısıyla içmesuyu teminine yönelik çalışmalar, çevre düzenlemesi işleri ve delta içi uylaşım yolu için çalışmalar yapılmıştır (http://www.ockkb.gov.tr). Ayrıca Bölgedeki altyapı ihtiyacının karşılanmasına yönelik koordinasyon çalışmaları devam etmektedir (http://www.ockkb.gov.tr). Tablo 2.14’te Göksu Deltası ÖÇKB’nde yapılmış olan planlar ve Tablo 2.15’te Bölgede yapılmış olan projeler görülmektedir. Tablo 2.14 : Göksu Deltası ÖÇKB Planları MEVKİ PLAN ADI ONAY TARİHİ GÖKSU DELTASI 1/25000 ölçekli Çevre Düzeni Planı 17.05.1991 Atayurt Kıyı Kesimi 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı 24.06.1996 Arkum 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı 24.04.2002 Silifke 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı 03.05.1991 Taşucu 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı 19.03.1991 Taşucu 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı 05.08.1991 Taşucu 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı 26.06.1996 Atakent Kıyı Kesimi 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı 03.05.1991 Atayurt Kıyı Kesimi 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı 09.03.1992 Atayurt Kıyı Kesimi 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı 06.07.1998 Arkum 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı 24.04.2002 75 Tablo 2.15 : Göksu Deltası Özel Çevre Koruma Bölgesi Projeleri BAŞLAMA TARİHİ 1991 1992 1992 BİTİŞ TARİHİ Sürekli 1995 1994 1993 1994 1993 1995 1998 1999 Tatlı Su Vejetasyonu Araştırma 1998 2003 Çiftçi Eğitimi 2001 2001 Tarımda Gübre Kullanımının Optimizasyonu için Toprak Analizlerini Yapmak-Yaptırmak 2002 2003 Deniz Kaplumbağası İzleme Projesi 1998 Sürekli ÖÇKK/ Doğal Hayatı Koruma Derneği ÖÇKK/Doğal Hayatı Koruma Derneği ÖÇKK/ Doğal Hayatı Koruma Derneği İçel Ö.Ç.K.Müdürlüğü/ Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü Mersin Tarım İl Müdürlüğü Üniversite/Şirket Çevre Koruma Çalışmaları ( Tabela, Broşür vb) 1996 Sürekli Kurum PROJE ADI Çevre Eğitimi Balıkçılık Islah Projesi Göksu Deltasının Biyolojik Zenginliğinin Tespiti ile Ekolojik Peyzaj ve Optimal Arazi Kullanım Planlanması Göksu Deltası Botanik Bahçesi Parkı Göksu Deltası Ö.Ç.K. Bölgesi Çevre İzleme Projesi Göksu Deltası Yönetim Planı Mera Islahı Projesi YÜRÜTEN KURULUŞ Kurum Tarım Bakanlığı Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi ÖÇKK/ ODTÜ Erdemli 2.2.8.7 Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi · Konumu Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi, Ankara iline yaklaşık 20 km mesafede yer alan Mogan-Eymir Gölleri yakın çevresinde yer almaktadır (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). · Karar Bölge, sahip olduğu ekolojik ve rekreasyonel değerler nedeniyle, Çevre Kanunun 9. maddesine dayanılarak 22.10.1990 tarihinde 90/1117 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak tespit ve ilan edilmiştir (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Şekil 2.23’te Gölbaşı ÖÇKB sınırları görülmektedir. 76 Şekil 2.22: Gölbaşı ÖÇKB Konum (http://www.gezinet.net/images/kmharita- yeni.gif) Şekil 2.23: Gölbaşı ÖÇKB Sınırları (http://www.ockkb.gov.tr/TR/Icerik.ASP?ID=132) 77 · Alanın Sahip Olduğu Değerler Bölgedeki derelerin Mogan gölüne ulaştığı düzgün topografyalı, çok düşük eğimli alanlar ile Mogan – Eymir bağlantısını sağlayan alanda; hidrojeolojik, hidrolojik, klimatik ve biyolojik açıdan çok önemli olan sulak – bataklık alanlar gelişmiştir. Bu alanlar; göller için yeraltı suyu depolama ve kurak mevsimlerde göle su sağlama, fırtınadan korunma ve sel etkisini yumuşatma, sediment kontrolü, suyun fiziksel ve kimyasal kirleticilerinin tutulması ve yerel iklim şartlarının düzenlenmesi gibi işlevlere sahiptir (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Ayrıca, Bölgedeki sulak – bataklık alanlar sayısız bitki ve hayvan türünün yaşayabilmesi için, bağımlı olduğu suyu ve birincil üretimi sağlayan, canlı tür ve çeşitliliğinin beşiğidir. Bu nedenle birçok canlı türünün yaşamını devam ettirebilmesi için stratejik öneme sahiptirler (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Mogan – Eymir Gölleri ve sulak – bataklık alanları; 227 kuş türü tarafından barınma, üreme, konaklama amaçlı kullanılan ve Türkiye’de Ramsar’a aday gösterilen önemli kuş alanlarındandır. Bölgede yırtıcı kuş türü sayısının (22) çok olması bölgede besin zincirinin sağlıklı işlediğini göstermektedir (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Şekil 2.24: Mogan Gölü (http://www.kenthaber.com/Resimler/2004/12/22/Golbasi-10.jpg) 78 · Alanla İlgili Alınan Kararlar Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığınca Bölgedeki ekolojik dengeleri korumak ve koruma kullanma kararlarına esas olmak amacıyla 1/25000 ölçekli Çevre Düzeni Planı hazırlanmıştır. Bu planda, sulak – bataklık alanlara kesin koruma yasağı getirilmiş olup, “....bu alanlara hiçbir tesis yapılamaz ve bilimsel araştırmalar sonucunda belirlenecek yöntemler dışında alanın mevcut dokusuna müdahalede bulunamaz...” hükmüne yer verilmiştir (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). · Alanla İlgili Yapılmış Çalışmalar Aynı zamanda Ankara'nın en önemli rekreasyon alanı olan Eymir ve Mogan Göllerinin sahip oldukları doğal değerler, bölgenin Ankara Metropolüne yakın olması nedeniyle kentsel ve endüstriyel tehdit altındadır. Bu nedenle bölgeden sorumlu Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı tarafından, doğa koruma planları geliştirmek ve doğal değerlere zarar verici tüm faaliyetleri disiplin altına almak, zengin biyolojik çeşitliliği koruyabilmek amacıyla ilgili Kamu Kurum ve Kuruluşları ile koordinasyon ve işbirliği halinde; su kaynakları, altyapı, tarımsal kirlilik, erozyon, biyoçeşitlilik vb. konularda araştırma planlama ve uygulama projeleri yürütülmektedir. Bu kapsamda yapılan çalışmaların asıl amacı bölgenin doğal değerlerini korumaya yönelik Yönetim Planının oluşturulmasıdır (http://www.ockkb.gov.tr/TR/Icerik.ASP?ID=132). Gölbaşı Özel Çevre koruma Bölgesinde tamamlanan ve devam eden 14 adet proje yapılmıştır. Ayrıca 212 adet mevzi imar planı bulunmaktadır (http://www.ockkb.gov.tr). Tablo 2.16’da Gölbaşı ÖÇKB’nde yapılmış olan planlar ve Tablo 2.17’de Bölgede yapılmış olan projeler görülmektedir (http://www.ockkb.gov.tr). 79 Tablo 2.16 : Gölbaşı ÖÇKB Planları Çevre Düzeni Planları Onay Tarihi 1/25000 ölçekli Çevre Düzeni Planı 31.08.1992 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı 26.07.1996 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı 14.05.2004 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı 24.01.2006 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planları Gölbaşı ve Çevresi 15.07.1994 Gölbaşı Rekreasyon Alanları 03.04.1995 Gölbaşı Merkez 13.04.2006 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planları TEK Tesisleri 03.02.1992 Polis Enstitüsü 15.07.1992 Taşpınar Köyü 700'lük Alan 1. Bölge 29.12.1997 Taşpınar Köyü 700'lük Alan 2. Bölge 29.12.1997 Gölbaşı Merkez (Revizyon) 07.10.1998 Gölbaşı Merkez (Revizyon) 13.04.2006 Gölbaşı Rekreasyon Alanları 04.04.2000 Gölbaşı Çevresindeki Köylere Ait 178 Adet İmar Planı Bölgede 2006 yılı itibariyle bitmiş olan yatırımlar Atatürk Sahil Parkı ile Kurum katkısı ile gerçekleştirilen çevre düzenlemesi çalışmalarıdır (http://www.ockkb.gov.tr). 80 Tablo 2.17 : Gölbaşı Özel Çevre Koruma Bölgesi Projeleri BAŞLAMA TARİHİ 1991 BİTİŞ TARİHİ Sürekli 1992 1992 MTA 1993 1994 Sivrisinek Entegre Mücadelesi 1994 1995 Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Kurum, Üniversite Dip Çamuru Araştırma 1996 1997 Ağaçlandırma 1997 1998 Hacettepe ÜniversitesiUKAM Orman Bakanlığı Mogan ve Eymir Gölleri Havzası Hidrometeoroloji Projesi Mogan Gölü Havzası Biyolojik Zenginliğin Tespiti Projesi Mogan Gölü Su Kalitesini İzleme Projesi Mogan Gölü Havzası Erozyon Projesi 1998 2001 Kurum, EİEİ 2001 2002 2001 2002 2001 2003 Mogan Gölü Su Kalitesini İzleme Projesi Mogan Gölü’ne Karışan Bazı Akarsulardaki Kirletici Yüklerin Belirlenmesi ve Doğal Arıtım Yöntemleriyle Islahı Projesi “Cumhuriyet’in 80.Yıl Etkinlikleri” çerçevesinde “ Gölbaşı Ağaçlandırma Projesi” 2001 2002 2003 2004 Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü Çevre Bakanlığı Çevre Referans Labaratuarı Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Ankara Araştırma Enstitüsü Çevre Bakanlığı Çevre Referans Labaratuarı TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi PROJE ADI Çevre Eğitimi Eymir ve Mogan Göllerinin Korunmasına Yönelik Jeoloji ve Hidrojeoloji İncelemesi Anadolu Botanik Bahçesi Projesi 2003 2004 YÜRÜTEN KURULUŞ Kurum Çevre ve Orman BakanlığıAnkara İl MüdürlüğüAğaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Şube Müdürlüğü ve Gölbaşı Belediye Başkanlığı 2.2.8.8 Pamukkale Özel Çevre Koruma Bölgesi · Konumu Kendine has doğal yapı ve tarihi değerlere sahip olan Pamukkale Özel Çevre Koruma Bölgesi, Denizli ilinin 20 km kuzeybatısında yer alıp, Pamukkale (Ecirli), Akköy, Karahayıt, Develi, Yeniköy yerleşim alanlarını içine alır (http://www.ockkb.gov.tr/TR/Icerik.ASP?ID=136). 81 Şekil 2.25: Pamkukkale ÖÇKB Konum (http://www.gezinet.net/images/kmharita- yeni.gif) · Karar 22.10.1990 tarih ve 90/1117 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak tespit ve ilan edilen bölge, 44 km2’lik bir alanı kapsamaktadır (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Şekil 2.26’da Pamukkale ÖÇKB sınırları görülmektedir. · Alanın Sahip Olduğu Değerler Bölgede bitki örtüsüne daha çok ; dere kenarları, tarım alanları arasında kalan sınır çizgileri ile koru, otlak ve tarıma uygun olmayan tepelerde rastlanır (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Termal kaynağı meydana getiren jeolojik olaylar geniş bir bölgeyi etkilemiş olup, sıcaklıkları 35-100 C arasında değişen 17 sıcak su kaynağı bulunmaktadır. Bölge sınırları içerisindeki Karahayıt Kaplıcaları da, şifalı suları nedeniyle önemli bir sağlık ve turizm merkezine dönüşmüştür. Pamukkale termal kaplıcası sisteminin bir kolu sayılan bu kaplıcalar; Pamukkale’nin 5 km kuzeyinde, Karahayıt kasabasında bulunmaktadır (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Pamukkale kendine has doğal yapısı ve içerisindeki tarihi değerleri bakımından UNESCO'nun Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunması Sözleşmesi uyarınca 82 Dünya Mirası listesindedir. Karahayıt, yerleşim yerindeki şifalı sular nedeniyle önemli bir sağlık ve turizm yeri olarak gelişmektedir (http://www.ockkb.gov.tr). Şekil 2.26: Pamukkale ÖÇKB Sınırları (http://www.ockkb.gov.tr/TR/Icerik.ASP?ID=136) Şekil 2.27: Pamukkale Travertenleri (http://www.ockkb.gov.tr/TR/Resim_Goster.asp?Dosya=/yukle/resim/galeri/027.jpg &Width=1000) 83 · Alanla İlgili Alınan Kararlar Doğal kaynakların üzerinde var olan kötü kullanımların kaldırılması hedeflenmiş, doğal ve arkeolojik kaynakların korunması ile ilgili önlem alıcı planlama kararları geliştirilmiştir (http://www.ockkb.gov.tr). · Alanla İlgili Yapılmış Çalışmalar Ören yeri ile ilgili olarak Kültür Bakanlığı, Mahalli İdareler ve ilgili diğer kuruluşlar ile birlikte ortak çalışmalar yürütülmektedir (http://www.ockkb.gov.tr). Pamukkale Özel Çevre koruma Bölgesinde tamamlanan ve devam eden 5 adet proje yapılmıştır (ockkb). Tablo 2.18 : Pamukkale ÖÇKB Planları MEVKİ Pamukkale PLAN ADI 1/25000 ölçekli Çevre Düzeni Planı ONAY TARİHİ 13.08.1993 Pamukkale 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı 14.04.1998 Pamukkale 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı 25.04.2006 Karahayıt 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı 13.06.2002 Develi 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı 22.11.2000 Yeniköy 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı 22.11.2000 Pamukkale 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı 28.08.1991 Karahayıt 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı 20.12.1991 Akköy 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı 29.08.1991 Develi 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı 22.11.2000 Yeniköy 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı 22.11.2000 Tablo 2.19 : Pamukkale Özel Çevre Koruma Bölgesi Projeleri BAŞLAMA TARİHİ 1991 BİTİŞ TARİHİ Sürekli Katı Atıkların Geri Kazanımı 1995 Sürekli Pamukkale Özel Çevre Koruma Bölgesi Karahayıt ve Çevresinin Sıcak Su Kaynaklarının Korunması ve Geliştirilmesi Projesi Çevre Koruma Projesi 1993 1995 2000 Pamukkale Ö.Ç.K.B. Ören Yerleri Sunum Projesi 2000 Devam Ediyor Devam Ediyor PROJE ADI Çevre Koruma Eğitimi YÜRÜTEN KURULUŞ Kurum Kurum, Çevko, Mahalli İdareler M.T.A. Genel Müdürlüğü Kurum, Kültür Bakanlığı Kurum, Kültür Bakanlığı Bölgede 2006 yılı itibariyle bitmiş olan yatırımlar Pamukkale Kanalizasyon ve Atık Su Arıtma Tesisi ile Kurumun katkıda bulunduğu içmesuyu teminine yönelik katkılardır (http://www.ockkb.gov.tr). 84 2.2.8.9 Ihlara Özel Çevre Koruma Bölgesi · Konumu Bölge, Aksaray ilinin sınırları içinde ve il merkezinin 25 km güneydoğusunda, denizden 1220 m yükseklikte yer almaktadır (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Şekil 2.28: Ihlara ÖÇKB Konumu (http: //www.gezinet.net/images/kmharita- yeni.gif) · Karar Ihlara Özel Çevre Koruma Bölgesi, Bakanlar Kurulunun 22.10.1990 tarih ve 90/1117 sayılı kararı ile tespit ve ilan edilmiştir (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Şekil 2.29’da Ihlara ÖÇKB sınırları görülmektedir. · Alanın Sahip Olduğu Değerler Ihlara, Kapadokya Bölgesinin bir bölümünü oluşturur ve tarihçesi M.Ö. 3000 yıllarına kadar uzanır. Ancak, günümüze kadar ulaşan uygarlık izleri Bizans Imparatorluğu döneminden kalmadır. M.S. 4. yy.'da kayaların oyulması sonucunda çok sayıda kilise inşaa edilmiştir. Aynca 5 milyon insanı barındırabilecek mağara ve inlere sahip olan yörede daha sonraki dönemlerde Danişmentli, Selçuklu, Osmanlı yönetimlerinin izleri ve eserleri görülmektedir (http://www.ockkb.gov.tr). 85 Şekil 2.29: Ihlara ÖÇKB Sınırları (http://www.ockkb.gov.tr/TR/Icerik.ASP?ID=133) Bölgede bir çok termal kaynak bulunmaktadır. Bunlardan halen açık olan Yaprakhisar Köyü'nün yanındaki Ziga Kaplıcası'nın suyunun sıcaklığı 60°C'ye kadar çıkmaktadır. Cilt hastalıklarına, romatizma ve kas tutulmalarına yararlı olan bu kaynağın etrafında karbonatlı suların oluşturduğu travertenler gözlenmektedir.Yöreye ilişkin hidrolojik ve hidrojeolojik araştırma çalışmaları yaptırılmıştır (http://www.ockkb.gov.tr). Ihlara Vadisi’nin başlangıç noktası olarak kabul edildiği Ihlara Kasabasından başlayarak gezildiğinde yoğun ve değişken bir bitki örtüsü izlenmekte, bitkilerin çoğunun yöreye özgü oldukları görülmektedir. Bitki coğrafyası açısından bakıldığında Bölge, Hasan ve Melendiz Dağları doruklarına kadar İç Anadolu’nun step bölgesine girmektedir. Derin ve oldukça dar bir kanyon olan Ihlara Vadisi, mikroklimatik yapısı nedeniyle Anadolu’nun kuru ve uzun yaz sıcaklarından daha az etkilenir (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Vadi fazla engebeli bir yapıya sahip olmadığı gibi, çok farklı habitatlara da sahip değildir. Dar ve derin olarak yarılmış alanlar kuvvetli izolasyon şartları meydana getirdiğinden, bitkilerin aktif ya da pasif yayılışla mekanlarını genişletmeleri genelde mümkün olamamaktadır. Bu nedenle benzeri alanlarda ilk olarak ortama dahil olan bitkiler çevre koşullarından soyutlanmakta (neoendemik) ve yayılışları olmadığından bulundukları sahada endemik olarak kalmaktadır (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Ihlara Vadisi’nde yapılan araştırmalarda 54 familya ve 218 cinsten oluşan 364 takson tespit edilmiştir. Vadi içinin yoğun otlatma altında olmaması ve gölge alanların fazla olması, tür sayısının yüksek olmasını sağlamıştır. Bu türlerden 43’ünün endemik 86 bitki türü olması, bölgenin doğal bitki örtüsünün önemini göstermektedir (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Ayrıca omurgalı canlılardan balıklar, kurbağalar ve sürüngenlere ait bir çok türün tespiti de yapılmıştır. Vadi tamamıyla doğal ve arkeolojik sit kapsamındadır. Ihlara belediyesi dışında yerleşimler köy niteliğindedir. Yöre mimarisi kendine özgüdür. Malzeme, teknik ve stil bakımından oldukça etkin bir geleneğin devam ettiği gözlenmektedir. Kayaya oyma ve yığma mekanların son derece organik ve karmaşık bir ilişkiler sitemi içinde yarattığı düzen, belirli bir gelişme süreci ve belirli bir yaşam biçiminin de ürünüdür (http://www.ockkb.gov.tr). Şekil 2.30: Ihlara Vadisi (http://www.ockkb.gov.tr/TR/Icerik.ASP?ID=159&Sayfa=1) · Alanla İlgili Alınan Kararlar Özel Çevre Koruma Kurumu’nun Bölgede yaptığı çalışmalar sonucunda, kendi dinamikleri ile gelişmesine yön verilecektir. Vadinin içine herhangi bir kullanım getirilmemiştir. Vadinin kontrollü kullanımı için giriş kapıları yapılması düşünülmüş, bu düzenlemelerdeki bakı noktaları ve giriş üniteleri ile vadinin seyri ve kontrollü girişi sağlanmıştır. Vadi içinde sadece gezi türünde bir eyleme izin verilmektedir (http://www.ockkb.gov.tr). 87 · Alanla İlgili Yapılmış Çalışmalar Ihlara Özel Çevre koruma Bölgesinde tamamlanan ve devam eden 3 adet proje yapılmıştır (http://www.ockkb.gov.tr). Tablo 2.20 : Ihlara ÖÇKB Planları MEVKİ PLAN ADI ONAY TARİHİ Ihlara 1/25000 ölçekli Çevre Düzeni Planı 07.12.1993 Selime 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı 07.12.1995 Ihlara 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı 23.10.2000 Selime 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı 07.12.1995 Ihlara 1/1000 ölçekli+B4 Uygulama İmar Planı 23.10.2000 Tablo 2.20’de Ihlara ÖÇKB’nde yapılmış olan planlar ve Tablo 2.21’de Bölgede yapılmış olan projeler görülmektedir. Bölgede 2006 yılı itibariyle bitmiş olan yatırımlar Ihlara Katı Atık Düzenli Depolama Tesisi Projesi ile Kurum katkısı ile gerçekleştirilen çevre düzenleme ve içmesuyu temini çalışmalarıdır (http://www.ockkb.gov.tr). Tablo 2.21 : Ihlara Özel Çevre Koruma Bölgesi Projeleri PROJE ADI Çevre Eğitimi Ihlara Ö.Ç.K Bölgesi Jeolojisi ve Bölgede Bulunan Termal Kaynakların Hidrojeolojik ve Hidrojeokimyasal Araştırması Katı Atıkların Geri Kazanımı BAŞLAMA TARİHİ BİTİŞ TARİHİ YÜRÜTEN KURULUŞ 1991 Sürekli Kurum 1992 1993 Hacettepe Üniversitesi 1994 Sürekli Kurum, ÇEVKO, Mahalli İdareler 2.2.8.10 Foça Özel Çevre Koruma Bölgesi · Konumu Ege Bölgesinde, İzmir iline bağlı 28 ilçe me rkezinden biri olan Foça; batıda İzmir Körfezi, doğuda Menemen ilçesi, kuzeyde Çandarlı Körfezi ile sınırlı olup İzmir’e yaklaşık 70 km uzaklıktadır (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). 88 Şekil 2.31: Foça ÖÇKB Konumu (http://www.gezinet.net/images/kmharita-yeni.gif) · Karar Foça, Bakanlar Kurulunun 22.10.1990 tarih ve 90/1117 sayılı kararı ile Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak tespit ve ilan edilmiştir (Kan, 2003). Şekil 2.32’de Foça ÖÇKB sınırları görülmektedir. · Alanın Sahip Olduğu Değerler Tarihi ve kültürel değerler olarak ilçede, Taş Ev, Şeytan Hamamı, Sur ve Beşkapılar, Dış Kale, Fatih Camii ve Siren Kayalıkları bulunmaktadır. Geçmişte, Foça' nın ticari liman kenti olması nedeniyle yapılar batıdan gelen kültürün etkisinde kalmıştır (http://www.ockkb.gov.tr). Bölgenin taşıdığı önemin büyük bölümü, binlerce yıldır burada yaşayan ve hatta ilçeye de adını veren foklardan kaynaklanmaktadır. Nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan Akdeniz Fok'unun (Monachus monachus) halen görülebildiği Akdeniz ülkeleri arasında Türkiye ikinci sırada yer almaktadır. Günümüzde dünya üzerinde yaklaşık 400 adet kaldığı bilinen bu türün Türkiye kıyılarındaki sayısının 100’den az olduğu bilinmektedir. Orak Adasının batı kıyısını oluşturan Siren Kayalıkları fokların üremek ve yavrulamak amacıyla kullandıkları mağaralar açısından hayati öneme sahiptir. Bölgedeki kıyılar zengin balık stokları ve deniz sığlıklarına sahip olmaları açısından da foklar için en uygun yaşam alanlarından biri olarak bilinmektedir (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). 89 Şekil 2.32: Foça ÖÇKB Sınırları (http://www.ockkb.gov.tr/TR/Icerik.ASP?ID=127) Şekil 2.33: Foça (http://www.izmir.gen.tr/images/html/ilceler/foca.jpg) · Alanla İlgili Alınan Kararlar Foça Özel Çevre Koruma Bölgesi 1991 yılında Çevre Bakanlığının koordinatörlüğünde Türkiye Ulusal Fok Komitesi tarafından Akdeniz foklarının korunması için pilot proje bölgesi olarak seçilmiştir (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). 90 Bunun dışında, Bölgede, Özel Çevre Koruma Kurumu tarafından turizmin gelişebilmesi amacıyla eski yapıların rekreasyon, turizm amaçlı kullanımı desteklenmiş ve mimari yaklaşım koruma kurulları kararları doğrultusunda oluşturulmuştur (http://www.ockkb.gov.tr). · Alanla İlgili Yapılmış Çalışmalar Kıyı koruması amacıyla seçilen noktalarda iskeleler yapılarak diğer düzensiz iskelelerin yıkımı sağlanmıştır. Halkın kullanımına açık günübirlik tesis alanları oluşturulmuş, altyapıya önem verilerek Katı Atık Düzenli Depolama tesisi gerçekleştirilmiştir. Ayrıca ambalaj atıklarının değerlendirilmesine yönelik katı atık yönetimi uygulanmaktadır (http://www.ockkb.gov.tr). Foça Özel Çevre koruma Bölgesinde tamamlanan ve devam eden 4 adet proje yapılmıştır (http://www.ockkb.gov.tr). Tablo 2.22 : Foça Özel Çevre Koruma Bölgesi Projeleri PROJE ADI Çevre Eğitimi BAŞLAMA TARİHİ 1991 BİTİŞ TARİHİ YÜRÜTEN KURULUŞ Sürekli Kurum Deniz Suyu Kirlilik İzleme 1993 Sürekli Kurum, Mahalli İdare Katı Atık Yönetimi ve Geri Kazanımı Çevre Koruma Çalışmaları (Tabela, Broşür vb) 1997 Sürekli 1996 1996 Kurum, ÇEVKO, Mahalli İdareler Kurum Bölgede 2006 yılı itibariyle bitmiş olan yatırımlar Foça Katı Atık Düzenli Depolama Tesisi ile Kurum katkısı ile gerçekleştirilen çevre düzenlemesi çalışmalarıdır (http://www.ockkb.gov.tr). 2.2.8.11 Datça – Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi Bölge ile ilgili detaylı bilgi 4. bölümde verilecektir. 2.2.8.12 Belek Özel Çevre Koruma Bölgesi · Konumu Belek Özel Çevre Koruma Bölgesi, bir kısmı Serik, bir kısmı da Manavgat İlçe sınırları içerisinde olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Serik Bölümü, Serik’in güneyinde yer alan Karadayı köyünün kuzeybatısından başlayarak sahile paralel bir şekilde uzanır ve Köprüçayı’nda son bulur. Manavgat bölümü ise, Köprüçayı’ndan başlayarak Evrenköy’de biter (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). 91 Şekil 2.34: Belek ÖÇKB Konumu (http://www.gezinet.net/images/kmharita- yeni.gif) · Karar Bölge, Bakanlar Kurulunun 22.10.1990 tarih ve 90/1117 sayılı kararı ile tespit ve ilan edilmiştir (Kan, 2003). Şekil 2.35’te Belek ÖÇKB sınırları görülmektedir. · Alanın Sahip Olduğu Değerler Bölgenin tarihi Hititler'e kadar dayanmaktadır. Gündoğdu, Kısalar ve Çolaklı'da bulunan antik döneme ait eserlerden bölgede binlerce yıllık yerleşimin olduğu anlaşılmaktadır. Bu bölgede dağınık vaziyette antik kalıntılar mevcuttur. Aynca Gündoğdu köyünün Aktaş mevkiini içine alan sahilde büyük bir arkeolojik sit alanı mevcuttur. Burada büyükçe bir antik kentin kalıntılarına rastlanılmaktadır (http://www.ockkb.gov.tr). 92 Şekil 2.35: Belek ÖÇKB Sınırları (www.ockkb.gov.tr/en/Icerik.ASP?ID=126) Yörede tarım alanları geniş yer kaplamaktadır. Seracılık da giderek yaygınlık kazanmaktadır. Bölgedeki flora ve fauna hızla yayılan tarım faaliyetlerinin tehdidi altındadır. Özellikle Kızılçam (Pinus brutia) ormanları eskiden bu bölgede geniş yer tutarken bugün çok azalmıştır. Manavgat'ın doğusu ve Acısu'nun batısında ise fıstık çamı (Pinus pinea) ormanları dikkat çekmektedir (http://www.ockkb.gov.tr). Alanda, Karadayı’nın güneydoğusundaki sulu çayırlık alanlar ile Boğazkent yöresi Önemli Kuş Alanı özelliğindedir. 2002 yılında Boğazkent Kocagöl ve çevresi kuş envanteri hazırlama çalışmaları kapsamında 2000-2002 yılları arasında 213 kuş türü gözlenmiştir (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Acısu Deresi ile Köprüçay arasında kalan kısım 30-40 yıl önce tipik bir sulak alan karakteri göstermesine rağmen, zaman içinde yanlış uygulanan tarım, turizm ve II. Konut yapılaşmaları sonucunda doğal değerini önemli ölçüde kaybetmiştir (http://www.ockkb.gov.tr). · Alanla İlgili Alınan Kararlar Turizm baskısı altında kalan Belek bölgesinde doğal değerlerin korunması gerekliliği Kurum çalışmalarına yön vermiştir. Kumsallar, kumullar ve fıstık çamları yörenin en belirgin ve önemli değerleridir. Turizm baskısı nedeniyle korunması gereken kaynaklara ilişkin sıkı koruma tedbirleri getirilmiş, II. konutların ve diğer yapılaşmanın yoğunluğu düşürülmüş, turizmin teşvik edilmesi hedeflenmiştir (http://www.ockkb.gov.tr/TR/Icerik.ASP?ID=126). 93 Şekil 2.36: Belek Sahili (http://www.akvila.cz/img/letovisko/belek.jpg) · Alanla İlgili Yapılmış Çalışmalar Kurum, Bölgeye ilişkin ekolojik yönetim planının hazırlanması konusunda çalışmalar sürdürmektedir. Dünyada nesli tükenme tehlikesi ile karşı karşıya olan deniz kaplumbağalarının üreme alanlarının korunması için yörede planlı ve düzenli gelişmeye yönelik kaplumbağa izleme projeleri ve bu projelerin sonuçlarına göre uygulamalar yapılmaktadır (http://www.ockkb.gov.tr). Bölgede 2006 yılı itibariyle bitmiş olan yatırımlar Çolaklı Kanalizasyon ve Atık S u Arıtma Tesisi ile Kurum katkısı ile gerçekleştirilen kanalizasyon çalışmalarıdır. Atık su arıtma tesisi projelendirmesinde de Kurum katkıda bulunmuştur (http://www.ockkb.gov.tr). Tablo 2.23 : Belek ÖÇKB Planları MEVKİ PLAN ADI ONAY TARİHİ Belek 1/25000 ölçekli Çevre Düzeni Planı 12.08.1993 Çolaklı 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı 07.08.1992 Karadayı 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı 03.03.1999 Boğazkent 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı 16.02.2001 Çolaklı 1/1000 ölçekli Kıyı Kesimi Uygulama İmar Planı 17.06.1994 Çolaklı 1/1000 ölçekli Merkez Uygulama İmar Planı 12.12.1994 Karadayı 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı 03.03.1999 Evrenseki 1/1000 ölçekli Kıyı Kesimi Uygulama İmar Planı 11.12.1992 94 Tablo 2.23’te Belek ÖÇKB’nde yapılmış olan planlar ve Tablo 2.24’te Bölgede yapılmış olan projeler görülmektedir. Tablo 2.24 : Belek Özel Çevre Koruma Bölgesi Projeleri PROJE ADI Çevre Eğitimi Belek Özel Çevre Koruma Bölgesi Çevre Koruma Projesi Kaplumbağa İzleme Katı Atık Geri Kazanımı Biyolojik Çeşitlilik ve Ekolojik Yönetim Planı Hazırlanması Çevre Koruma Çalışmaları ( Tabela, Broşür vb) BAŞLAMA TARİHİ 1991 BİTİŞ TARİHİ Sürekli YÜRÜTEN KURULUŞ Kurum 1993 1995 Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Üniversiteler/Şirket 1995 Sürekli 1998 Sürekli Kurum, ÇEVKO, Mahalli İdareler 2003 2004 Akdeniz Üniversitesi 2000 2003 Kurum 2.2.8.13 Tuz Gölü Özel Çevre Koruma Bölgesi · Konumu İç Anadolu Bölgesi’nde, idari olarak Ankara, Konya ve Aksaray illeri sınırları içerisinde yer alan Tuz Gölü Özel Çevre Koruma Bölgesi, doğudan Kızılırmak Masifi, güneyden Obruk, batıdan Cihanbeyli ve kuzeyden Haymana platolarıyla çevrili çukur alanın kuzeydoğusunu kaplamaktadır (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Tuz Gölü ile yakın ilişkide olan göller Tuz Gölü ile bir ekosistem bütünlüğü arz etmektedir. Yakın çevresindeki göller Tersakan Gölü, Bulak Gölü ve Kulu Gölleridir (http://www.ockkb.gov.tr). 95 Şekil 2.37: Tuz Gölü ÖÇKB Konumu (http://www.gezinet.net/images/kmharita- yeni.gif) · Karar Türkiye’nin önemli sulak alanlarından biri olan Tuz Gölü ve çevresi 14.09.2000 tarih ve 2000/1381 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile Tuz Gölü Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak tespit ve ilan edilmiş, daha sonra 04.07.2000 tarih ve 2002/4512 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile sınır değişikliği yapılarak son halini almıştır (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Şekil 2.38’de Tuz Gölü ÖÇKB sınırları Görülmektedir. Şekil 2.38: Tuz Gölü ÖÇKB Sınırları (http://ockkb.gov.tr/TR/Icerik.ASP?ID=138) 96 · Alanın Sahip Olduğu Değerler Tuz gölü kışın kapladığı geniş su alanı ile su kuşları için önemli bir kışlama bölgesidir. Uluslararası kriterlere göre A sınıfına giren bir sulak alandır. K ı ş aylarında çok sayıda Sakarca Kazı gölde barınır ve çevredeki tahıl ekili alanlarda beslenir. İlkbaharda göl içinde oluşan adalarda ve göl kıyısındaki bataklıklarda suna, angıt, çamurcun, büyük yağmurcun, kocagöz, ince gagalı martı, gümüşü martı ve bataklık kırlangıcı kuluçkaya yatmaktadır. Gölün ornitolojik önemi yurdumuzda en büyük flamingo kolonisinin kuluçka alanı oluşudur (http://www.ockkb.gov.tr). Gölde, tuz konsantrasyonunun yüksekliği nedeniyle sucul bitkilere rastlanmamaktadır. Göl çevresinde ise, geniş bir alanda çok zayıf tuzcul flora ve burada akarsu etkisinde kalan bölgelerde tuza dayanıklı, seyrek bitki örtüsü görülmektedir (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Buğday, arpa, şeker pancarı türü ürünler yörenin tarım varlığını oluşturmaktadır (http://www.ockkb.gov.tr). Şekil 2.39: Tuz Gölü (http://ockkb.gov.tr/TR/Icerik.ASP?ID=159) · Alanla İlgili Alınan Kararlar Kapalı bir havza olan Konya Ovasının dışarıya akıntısının olmaması nedeniyle Konya Ovası'nda biriken ve tuzlanmaya neden olan fazla sular drenaj kanalı açılarak Tuz Gölü'ne akıtılmıştır. Fakat drenaj amaçlı inşa edilen bu kanala Konya'nın kanalizasyonu başta olmak üzere çevredeki tüm fabrikaların ve küçük sanayi 97 sitelerinin atıkları da bağlanmıştır. Türkiye'nin tuz ihtiyacının %30'unun karşılandığı Tuz Gölü'nün evsel atıklarla kirlenmesi insan sağlığını da tehdit etmektedir. Bu yüzden, Kurum, bölgeye ait yurt dışı kaynaklı kredilerin alt yapıda kullanılmasını hedeflemiştir (http://www.ockkb.gov.tr). · Alanla İlgili Yapılmış Çalışmalar Alanda avcılığın önlenmesi amacıyla, Bölgenin Yıllık Merkez Av Komisyonu Kararına dahil edilmesine ilişkin çalışmalar sürdürülmektedir (http://www.ockkb.gov.tr). Tuz Gölü Özel Çevre koruma Bölgesinde tamamlanan ve devam eden 5 adet proje yapılmıştır (http://www.ockkb.gov.tr). Bölgede 2006 yılı itibariyle bitmiş olan yatırımlar (http://www.ockkb.gov.tr): · Tuzgölü Entegre Çevre Projesi Fizibilite Çalışması; · Tuz Gölü Atık Su Arıtma Tesisleri Uygulama Projeleri; · Tuz Gölü Katı Atık Düzenli Depolama Tesisleri Uygulama Projeleri; · Kurum katkısı ile tamamlanmış olan içmesuyu temini çalışmaları, kanalizasyon işleri ve çevre düzenlemesi çalışmalarıdır Ayrıca, Bölgede devam eden çalışmalar da vardır. Bunlar (http://www.ockkb.gov.tr): · Tuzgölü Katı Atık Düzenli Depolama Tesisleri; · Tuzgölü Atık Su Arıtma Tesisleri; · Kanalizasyon ve atık Su arıtma tesisidir. Tablo 2.25 : Tuz Gölü Özel Çevre Koruma Bölgesi Projeleri PROJE ADI Toprak ve Arazi Kalite Sınıflaması ile Alternatif Tarım Uygulamalarının Belirlenmesi Tuzgölü Entegre Çevre Projesi Fizibilite Etüdü Doğa Koruma-Arazi Kullanım Kararlarının Alınması Çalışmaları: 1-Koruma Alanları Sentezi Çalışması 2-Çevre Düzeni Planı Çalışmaları BAŞLAMA TARİHİ BİTİŞ TARİHİ YÜRÜTEN KURULUŞ 2002 2004 Köy Hizmetleri Ankara Araştırma Enstitüsü Eylül 2001 Tuz Gölü Konsorsiyumu Devam ediyor Devam ediyor Kurum Mart 2004 Eylül 2000 98 2.2.8.14 Uzungöl Özel Çevre Koruma Bölgesi · Konumu Doğu Karadeniz Bölgesinde, Trabzon ili, Çaykara ilçesinde yer alan Bölge, Tranzon’a 99 km, Of’a 56 km uzaklıktadır (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Şekil 2.40: Uzungöl ÖÇKB Konumu (http://www.gezinet.net/images/kmharita- yeni.gif) · Karar Uzungöl ve çevresi, 25.12.2003 tarih ve 2003/6692 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile Uzungöl Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak tespit ve ilan edilmiştir (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Vadinin ortasında bulunan ve yamaçlardan düşen kayaların Haldizen deresinin önünü kapatmasıyla oluşmuş göl, "Uzungöl" olarak bilinir ve çevreye aynı ad verilmiştir (http://www.ockkb.gov.tr). Şekil 2.41’de Uzungöl ÖÇKB sınırları görülmektedir. · Alanın Sahip Olduğu Değerler Uzungöl yerleşmesi; göl çevresinde merkezleşen, dağlarda ve yaylalardaki dağınık mahallelerden oluşmaktadır (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). 99 Uzungöl, yaylaları, yüksek tepeleri, yamaçları ve irili ufaklı dereleri ile birçok endemik ve nadir türleri barındıran, bitki örtüsü bakımından korunması gereken ekolojik değere sahiptir (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Yaban hayatı bakımından da Uzungöl çevresindeki dağlarda ayı, kurt, yaban keçisi, tilki, kafkas dağ horozu gibi çeşitli hayvan türleri barınmaktadır (http://www.ockkb.gov.tr /TR/Icerik.ASP?ID=139). Alan sahip olduğu bu değerlerden ötürü 1989 yılında Tabiat Parkı ilan edilmiştir (T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB, 2005). Şekil 2.41: Uzungöl ÖÇKB Sınırları (http://ockkb.gov.tr/TR/Icerik.ASP?ID=139) Yerli ve yabancı turistlerin büyük ilgisini çeken Uzungöl, doğal değerleri nedeniyle turizm potansiyeline sahiptir. Çevrede trekking, kuş gözlem, botanik amaçlı turların yanı sıra daha yükseklerdeki dağların arasındaki göllere veya yakınlardaki Şekersu, Demirkapı, Yaylaönü gibi diğer yaylalara geziler düzenleme olanağı vardır (http://www.ockkb.gov.tr/TR/Icerik.ASP?ID=139). Şekil 2.42: Uzungöl (http://www.ntvmsnbc.com/news/248654.jpg) 100 · Alanla İlgili Yapılmış Çalışmalar Bölgede, Özel Çevre Koruma Kurumu tarafından birçok çalışma yürütülmektedir. Bunlar: · Çevre Düzeni Planı Çalışmaları. · Geleneksel Evlerin Geleneksel Yöntemlerle Yöresel Ustalara Onarttırılması Projesi: Uzungöl Beldesinde ‘Tescilli yapı onarımı projesi, örnek yeni yapı projesi elde edilmesi, mevcut ruhsatlı yapıların ıslahı projelerinin ve cephelerinin düzenlenmesi projelerinin elde edilmesi’ işinin teknik şartname hazırlığı yapılmış olup, Belediyesince ihale edilecektir. İşin maliyeti kurum tarafından karşılanacaktır, gerekli teknik destek sağlanacaktır. · Geleneksel Evlerin Onarımına Katkı Sağlanması Amacıyla Bedelsiz Ahşap Temini Projesi: Kültür varlıklarının korunmasına katkı sağlamak için Trabzon İli, Çaykara İlçesi, Uzungöl Beldesinde yer alan 140 adet tescilli yapı ile Uzungöl Özel Çevre Koruma Bölgesi kapsamında kalan diğer yerleşimlerdeki cami ve köprü gibi tescilli yapıların restorasyonunda kullanılmak amacıyla talepte bulunulması halinde bedelsiz ahşap temini hususunda konunun Orman Genel Müdürlüğüne havalesi için çalışmalar yürütülmektedir. · Uzungöl Siltasyonu Önleme ve Rehabilitasyon Projesi: Kurum ve DSİ 12. Bölge Müdürlüğü (TRABZON) ile koordineli olarak, Uzungölün siltasyonla sığlaşmasını önlemek amacıyla gölü besleyen dereler üzerinde tersip bentleri inşası, dip çamurunun temizlenmesi konusunda çalışmalar yürütülmektedir. · İçmesuyu kaptaj, depo ve isale hattı yapılması: İçmesuyu projesinde gerekli revizyonun yapılarak uygulanması işi, Belediyesi tarafından ihale edilmek üzere protokol yapılmıştır. İşin bitiminde maliyeti Kurum tarafından karşılanacaktır. Bu çalışmalardan başka, orta ve uzun vadede yürütülecek olan projeler de vardır. Bunlar: · Kısa ve orta vadede gerçekleştirilecek acil önlemlerle eşgüdümlü olarak yöre insanının koruma ve uygulamalardaki katkı ve katılımlarını sağlamak amacıyla çeşitli Kamu Kurumları ile koordinasyon sağlanarak çeşitli toplantı ve seminerler düzenleyerek gerekli eğitimin yapılması planlanmaktadır. 101 · Uzungöl Beldesine ait 1/1000 ölçekli Uygulama İmar planı çerçevesinde açık ve yeşil alan, rekreasyon alanı projelerinin elde edilmesi ve uygulanması planlanmaktadır. · Mevcut evlerin pansiyon olarak kullanılması durumunda sağlık ve temizlik koşullarının sağlanması konusunda eğitim verilmesi planlanmaktadır. · Devlet Su İşleri tarafından yürütülen taşkın, sel ve erozyonla mücadele projesi Kurum tarafından desteklenecektir. · Alabalık üretme çiftliklerinin gölün ekolojik dengesini bozmasını önlemek amacıyla gerekli önlemlerin alınması sağlanacaktır. · Bölgenin koruma-kullanma dengesi çerçevesinde ekonomik açıdan kalkınmasını sağlayacak önlemler alınacak ve projeler geliştirilecektir. · Bölgenin turizm gelişimini sağlamak amacıyla yöredeki habitat ve biyolojik çeşitlilik, tarihi doku ve rehberlik hakkında yerel halka eğitim verilerek turistlere kılavuzluk etme imkanı sağlanacak alternatif iş imkanları sunulacaktır. 2.3 Özel Çevre Koruma Bölgelerinde Yönetim Planları Günümüzde, korunması gerekli flora, fauna veya doğal anıt gibi değerlere sahip olan ve bu değerlerin birlikte, eşsiz veya tipik olma açısından özellikli kıldığı doğal alanlar etkili bir yönetime ihtiyaç duymaktadırlar. Etkili bir yönetim içinse, sadece alandaki habitat ve türler tek başına ele alınmamalı, bunlar arasındaki etkileşim, oluşturdukları ekosistemler ve onların yaşamlarını sürdürmelerini sağlayan veya onları tehdit eden süreçler de çok iyi araştırılmalıdır. Bunun yanında, geçmişteki ve günümüzdeki insan kullanımları, şimdiki ve gelecekteki etkileri de ortaya konmalıdır. Etkili bir yönetim için, alanın kendi kendisini sürdürebilmesi ve toplumun ve çevrede oluşabilecek tüm gelişmelerin bu alanı kabullenmesini ve benimsemesini sağlamak için gerekli tüm önlem ve eylemlerin anlaşılması gerekmektedir (Eurosite, 1999). Yönetim planları, 20. yy’ın ortasında, gelişmiş ülkelerdeki koruma alanlarında uygulanmaya başlamıştır. Bu planlar, en genel tanımıyla, günümüzde ve gelecekte, yöneticilere ve alanın yönetimiyle ilgili diğer birimlere rehberlik eden araçlardır (Thomas ve Middleton, 2003). 102 IUCN’e göre ise yönetim planı, alanın nasıl korunması, kullanılması, geliştirilmesi ve yönetilmesi gerektiğini anlatan araçtır. Eurosite’in (1999) kullandığı tanımda ise; yönetim planı, alanı ve doğa koruma, arazi şekillleri veya peyzaj elemanlarının yönetiminde ortaya çıkabilecek sorunları ve fırsatları tanımlayan, belirli bir zaman diliminde gerçekleştirilen çalışmayla bu bilgilere dayalı hedeflerin gerçekleşmesini sağlayan yazılı, sürekliliği olan ve onaylanmış belge olarak geçmektedir. Eagles, yönetim planını, bir parkın nasıl korunması, kullanılması, geliştirilmesi ve yönetilmesi gerektiğini gösteren araç olarak tanımlamaktadır. Kullanılan diğer yönetim planı tanımları ise şu şekildedir (Thomas ve Middleton, 2003): · Parks Canada’nın bir milli parkın kaynaklarını ve arazi kullanımlarını yönetmesini sağlayan rehber. Bu rehber, yönetim hedeflerini ve bunları gerçekleştirmek için gerekli olan stratejileri kapsar. Plan, uygulama ve planlamayla beraber bir bütündür. · Bir koruma alanının yönetimine rehberlik edip onu denetleyen belgedir. Kaynakları, arazi kullanımlarını, hizmetleri ve gelecekte yönetim için gerekli personeli detaylandırır. 5-10 yıllık bir zaman dilimini kapsar. · Koruma alanının kaynaklarının yönetimine, arazi kullanımlarına ve yönetim ve arazi kullanımı için gerekli olan hizmetlerin geliştirilmesine rehberlik edip, bunları denetleyen belge. · Parkın gelişim felsefesini ve temelini ortaya koyan ve sorunların giderilmesi ve 10 yıllık bir zaman dilimi için belirlenmiş yönetim hedeflerinin gerçekleştirilmesi için gerekli olan stratejileri kapsayan belge. T.C. Çevre Ve Orman Bakanlığı Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı’nca hazırlanan 2009-2013 Dönemi Stratejik Planı’nda yönetim planı tanımı yapılmıştır. Bu tanıma göre; “Yönetim Planı belirli bir alanın, belirli bir zaman aralığı için yönetim hedeflerini belirleyen bir araçtır.” Yönetim planları, genelde, diğer plan ve belgelerler de bağlantılıdır. Onları desteklerler veya onlardan üretilmişlerdir (Thomas ve Middleton, 2003). Bunlar: 103 · Eylem planları; belirli yönetim eylemlerinin nasıl ve ne zaman gerçekleştirileceğine dair detaylı bilgiler içerir. Bu tip planlar, özellikle, geniş ve/veya karmaşık koruma alanları için gereklidir. Eylem planları, yönetim planlarına göre daha kısa bir zaman dilimini kapsarlar · “Business Plans”; koruma alanlarının finansal açıdan kendi kendilerine yetmelerine yardımcı olur. Bu tip planlar, koruma alanları için ürün ve hizmetleri, pazarlamayı ve uygulama stratejileri üzerinde çalışır. · Bölgeleme planları; bu tip planlar, bir koruma alanı içindeki bölgelerin farklı şekilde yönetilmesi gerektiğinde kullanılır. Bölgelerin sınırlarını ve herbir bölgenin nasıl yönetilmesi gerektiğini belirler. Bölgeleme planları ilave tanımlar içerir ve yönetim planının uygulanmasında yardımcı olur. · Sektörel planlar; bu tip planlar, ziyaretçi yönetimi veya tür koruma gibi değişik yönetim eylemleri için gerekli olabilirler. Sektörel planlar, yönetim planındaki genel yönetim hedeflerini temel alırlar. · Gelişim planları; alanın belli bir bölgesini etkileyecek yatırım veya çalışmalara rehberlik etmeleri için gerekli olabilirler (ziyaretçi merkezi gibi). · Arazi yönetim planları; geniş koruma alanlarında, alan içinde yoğun bir yönetim gerektiren bir bölge için gerekli olabilir (ziyaretçi çekim merkezleri gibi). · Koruma planları; genel anlamda, bir alanın korunmasına rehberlik edecek her türlü plan anlamına gelse de günümüzde bu terim daha çok mimari mirasın korunmasında kullanılmaktadır. Genelde, koruma planları, tescilli binalar veya sit alanlarında mal sahibi veya yöneticinin restorasyon, koruma veya tarihi doku içine modern bir yapı yapma gibi istekleri olduğunda gereklidir. Bu tip planlar, alanın önemini ortaya koyar ve kültürel değerlerinin en iyi nasıl korunacağını belirler. Alanın öneminin anlaşılması ve değerlendirilmesi koruma planlarının en önemli bölümüdür. Böyle bir yaklaşım, hem doğal hem de kültürel değerlerin bulunduğu ve bütüncül bir yaklaşımın gerekli olduğu karma alanlarda yönetim planı geliştirmede gerekli olmaktadır. · Master planlar; 1970’li yıllardan sonra az kullanılan master planların yerini yönetim planları, corporate ve stratejik planlar almıştır. T.C. Çevre Ve Orman Bakanlığı Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı’nca hazırlanan 2009-2013 Dönemi Stratejik Planı’na göre yönetim planları, doğal yaşamın sürdürülebilirliği açısından önemli ve tehlike altındaki ekosistemleri, tarihi 104 ve kültürel değerleri korurken bu değerlere sahip bölgelerde yaşayanların ekolojik ve ekonomik açıdan geleceğini garantilemeyi hedeflemelidir. Bu doğrultuda yapılması gerekenler şu şekilde belirlenmiştir: · Bölgedeki ekosistemlerin, habitatların, hayvan ve bitki popülasyonlarının ve topluluklarının korunması ve yönetimi; · Bölgenin kültürel ve doğal kaynaklarının sürdürülebilir bir yaklaşımla korunması ve yönetimi; özellikle biyoçeşitliliğin korunması, yerel halkın ihtiyaçlarının, turizm ve tarım gibi kalkınma faaliyetlerinin değerlendirilmesi; · Yörenin kalkınma planlarının, koruma ve sürdürülebilir kalkınma perspektifinden değerlendirilmesi. Kalkınma plan ve tasarılarının ekonomik yaşayabilirlik, sosyal etkileri ve çevresel sonuçları açısından gözden geçirilmesi; · Yerel halkın yanı sıra, söz konusu alanla ilgili diğer ilgi gruplarının da katılımının sağlandığı bir sürecin oluşturulması. Yönetim planlaması, planın hazırlanmasıyla sona ermeyen, sürekliliği olan bir süreçtir. Yönetim planı ise, sürecinin bir parçasıdır. Bu sürecin bir ürünü olan ve koruma alanının tümünü kapsayan yönetim planı, uygulanmaya başlandığı andan itibaren elde edilen sonuçlar izlenmeli ve gerekli yerlerde değişiklikler yapılmalıdır (Thomas ve Middleton, 2003). Başarılı bir yönetim planlaması şu özelliklere sahiptir: · Bir olay değil bir süreçtir, planın üretimiyle sona ermez; · Gelecekle ilgilidir; · Fırsatlar ve tehditler ile ilgili düşünmek, fikir yürütebilmek için bir mekanizma sağlar; · Sistematiktir, sistematik bir yaklaşım, kararların konuyla ilgili bilgi ve analizlere dayalı olmasında yardımcı olur ve başkalarının da önerilen eylemlerin mantığını anlamalarını sağlar; · Değer yargılarını da içerir, koruma alanlarının planlanması sadece doğal kaynakların analizini değil, insanları ve fikirlerini de içerir; · Geniş bir bakış açısına sahiptir, çeşitli konu, görüş ve fikirleri dikkate almalıdır; · Sürekliliği olan bir süreçtir, zamanla hedeflerin değişimine uygun olmalıdır. 105 Küçük bir alan için bile olsa, yönetim planının hazırlanması genelde minimum 12 ay sürmektedir (Thomas ve Middleton, 2003). Eagles (2002) başarılı bir planlama süreci için hazırladığı rehberde, planlama sürecinin kriterlerini şu şekilde belirlemiştir: Plan üretiminin net olması, uygulamaya yönelik olması, halk tarafından kabul edilebilir olması, karşılıklı öğrenmeye yönelik olması, sorumluluk ve ortaklaşa sahiplenme hissi yaratması, tüm ilgi alanlarını yansıtması ve iletişim kurmaya yönelik olması. Etkili bir yönetim planlaması sürecinin faydaları şu şekilde sıralanabilir: · Koruma alanının yönetimi: - Etkili yönetim, - Koruma alanının amacının ve önemli kaynak ve değerlerinin anlaşılması, - Yöneticiler için rehber ve - Yönetimin sürekliliğinin sağlanması. · Finans ve insan kaynaklarının verimli kullanımı; · Artan sorumluluk bilinci; · İletişim: - Yöneticilerin iletişim kurması gereken kişileri belirler, - Politika ve önerilerin halka açıklanmasını sağlar, - Koruma alanını geniş kitlelere tanıtır. 106 Yasama Politika ve stratejiler, corporate/business planlar Bölge planları, geniş ölçekte arazi kullanımı planlanması Bir veya birden fazla bölge için yönetim planları Gelişim planları gibi tamamlayıcı plan veya belgeler Arazi kullanımı yönetim planları, çalışma programları Şekil 2.43 : Tipik Planlama Hiyerarşisi (Thomas ve Middleton, 2003) Eagles (2003), planlama, yönetim, uygulama, izleme ve takip etme arasındaki ilişkiyi şu şekilde özetlemektedir: Planlama analiz ve değerlendirme sürecidir ve sonuç olarak Yönetim Planı elde edilir. Yönetim planı, hedefleri, eylemleri ve izleme stratejilerini belirleyen resmi bir belgedir. Yönetim planları, yıllık fon, kişilerin ve politika değişiklikleri vaatleri doğrultusunda Uygulanır Uygulama aşamasında, İzleme yöntemi ile planlama sürecinde belirlenen hedeflere ulaşılıp ulaşılmadığı kontrol edilir. Bu yöntem aynı zamanda, turistlerin kurallara uyup uymadığını ve yetkililerin vaatlerine sadık kalıp kalmadığını Takip Etme konusunda da yardımcı olmaktadır. 107 Bir alan, koruma bölgesi olarak ilan edilmesinden önce veya sonra, yönetim birimlerine devredildiği andan itibaren yönetim planı için çalışmalar başlatılmalıdır. Detaylı bir plan hazırlanana kadar geçiş dönemi planı hazırlanması da şarttır (Eurosite, 1999). Yönetim planlarının gereklililiği şu şekilde özetlenebilir (Eurosite, 1999): · Net bir yönetim politikası oluşturmak; · Yönetim planlamasıyla ilgili kişilerin rollerinin ve sorumluluklarının tanımlanması; · Kaynakların ve gerekli çalışmanın belirlenmesi. Yönetim Planının Tanıtımı, Tarzı ve İçeriği Bir yönetim planının tanıtımı, tarzı ve içeriği, planın halk da dahil olmak üzere kullanıcılar tarafından doğru anlaşılması ve koruma alanının değerleri ile önerilen eylemlere hitap edebilmesi açısından önemlidir (Thomas ve Middleton, 2003). Yönetim planları: · Kolay anlaşılabilir; · Kısa ve öz; · Doğru ve tarafsız; · Sistematik ve belirli bir mantığa oturtulmuş; · Alanla ilgili herkes tarafından kabul edilebilir; · Kesin ve kullanışlı; · Belli bir amaca odaklanmış ve etkili olmalıdır. Yukarıda belirtilen özelliklerden başka yönetim planları: · Kesinlikle esnekliği; · Kapsamlı olmayla sadeliği; · Yönetime hitap etmekle halk tarafından kolay anlaşılabilirliği dengelemelidir. 108 Yönetim planları hazırlanırken ve uygulanırken, koruma alanı çevresiyle beraber ele alınmalıdır. Planlar, yerel gelişim süreçleriyle ve alanda çalışan diğer birimlerin eylemleriyle bütünleşik olmalıdır (T. C. Çevre ve Orman Bakanlığı, 2005). Koruma alanlarının planlanması, ayrıca, çevre koruma ve mimari miras koruma politikaları ile paralel olmalıdır. Yeni gelişme yerleri planlandığında veya çevresel etkileri olabilecek değişiklikler önerildiğinde, uygulama aşamasına geçilmeden önce diğer ilgili yasaların gerektirdiği koşulların sağlanması gerekli olabilir (T. C. Çevre ve Orman Bakanlığı, 2005). Planın uygulanması aşamasında ortaya çıkabilecek sorunlar ise şu şekilde özetlenebilir (Thomas ve Middleton, 2003): · Yetersiz bütçe · Kurumun yönetim kapasitesi ile ilgili gerçek olmayan varsayımlarda bulunmak; · Yanlış seçilmiş hedefler; · Bazı önemli detayların daha sonra çalışılmak üzere göz ardı edilmesi; · Sorumlulukların yanlış dağıtılması; · Turizm ve rekreasyon gibi konulara gereğinden fazla önem verilmesi; · Finansal, yönetimsel ve politik istikrarsızlıklar; · Zorunlulukların ve önceliklerin net bir şekilde ortaya konamaması; · Uygulamaya elverişli olmayan yönetim planları. Yönetim planlaması sürecinde birtakım sorunlarla da karşılaşılabilir. Bu sorunlar iki grupta toplanabilir (Thomas ve Middleton, 2003): · Yönetim planının hazırlanma sürecinde ortaya çıkan sorunlar; · Uygulama aşamasında ortaya çıkan sorunlar. Planlama aşamasında ortaya çıkabilecek sorunlar: (Thomas ve Middleton, 2003) · Planlama sürecinde çalışacak kalifiye eleman yetersizliği; · Yetersiz fon ve malzeme; 109 · Yetersiz teknik destek; · Koruma alanının yerel halk tarafından olumsuz bir şekilde algılanması; · Dışarıdan gelen ekonomik baskılar; · Halk ve diğer katılımcılarla yeterli iletişimin kurulamamasıdır. Aynı zamanda, planda karışık terimlerin kullanılması veya alınan kararların belli bir mantık çerçevesinde ele alınmaması da çalışanlar ve halk ile iletişim kurmayı zorlaştırmaktadır (Thomas ve Middleton, 2003). Uygulama aşamasında ortaya çıkabilecek sorunlar ise, planın kendisinden kaynaklanmaktadır: oturmamış bir içerik veya tarz veya hedeflerle ilgili gerçekdışı beklentilerin olması gibi (Thomas ve Middleton, 2003). Planın nasıl hazırlandığı, hangi aşamada kimlerin katıldığı da uygulamaya geçildiğinde planın başarısı açısından önemli olmaktadır. Sıkça karşılaşılan sorunlar (Eurosite, 1999): · Bütçeyle ilgili konuların yeterince ciddi bir şekilde ele alınmaması; · Koruma kurumunun yönetim kapasitesi ile ilgili gerçek olmayan varsayımlarda bulunmak; · Yanlış seçilmiş hedefler; · Bazı önemli detayların daha sonra çalışılmak üzere göz ardı edilmesi; · Sorumlulukların yanlış dağıtılması; · Turizm ve rekreasyon gibi konulara gereğinden fazla önem verilmesi; · Finansal, yönetimsel ve politik istikrarsızlıklar; · Zorunlulukların ve önceliklerin net bir şekilde ortaya konamaması; · Uygulamaya elverişli olmayan yönetim planları. Yönetim planı hazırlandıktan sonra özetinin de olması şarttır. Özette bulunması gerekenler (Eurosite, 1999): · Alanın fiziksel ve biyolojik değerlerinin önemi; 110 · İnsan ve çevre arasındaki ilişkiler; · Yönetimin temel hedefleri; · Bu hedeflere nasıl ulaşılacağı; · Gerekli kaynakların tahminidir. 2.4 Doğa Koruma Alanlarının ve Özel Çevre Koruma Bölgelerinin Yurtdışındaki ve Türkiye’deki Durumlarının Değerlendirilmesi Doğal kaynakların hızlı bir şekilde tüketilmesi ve bunun sonucunda doğal çevrenin, çoğu zaman, geri dönüşü olmayacak şekilde zarar görmesi koruma kavramının önemine dikkat çekmiştir. Doğal çevrenin insan yaşamının sürdürülebilirliği açısından ne kadar önemli olduğunun bilincinde olanlar, bu durumun bilincinde olmayanların dikkatini çekmek ve bu bilinci herkeste oluşturmak için birtakım çalışmalar yapmış ve bunun sonucunda da, Dünyada ve Türkiye’de doğa koruma adına gerek ulusal gerek özel birçok girişim gerçekleşmiştir. Yurtdışına bakıldığında, ülkelerin, doğa koruma adına, konuyla ilgili tanımlar belirlerken, kararlar alırken, projeler yürütürken ulusal ölçekte çalışmak yerine uluslararası ölçekte, sistematik ve koordineli bir çalışma şeklini benimsedikleri görülmektedir. Bu yaklaşımın benimsenmesinde de, uluslararası kuruluşların önemli bir rolü olmuştur. Her ülke, kendi değerleri doğrultusunda, kararlar alıp uygulamaya geçecektir ama doğa koruma gibi küresel ölçekte önemi olan bir konu için ortaklaşa hareket etmek çok daha etkili sonuç verecektir. Türkiye’de ise, doğa koruma kavramı, yurtdışına göre, daha yeni şekillenmeye başlayan bir kavramdır. Yeni oluşmaya başladığı için de, tanım yapılırken veya görev dağılımında sorunlar yaşansa da, Devlet veya sivil toplum kuruluşları tarafından, konuyla ilgili, birçok çalışma gerçekleştirilmektedir. Ayrıca taraf olunan uluslararası sözleşmeler sayesinde, ülkenin sahip olduğu değerler hem ulusal hem de uluslararası ölçekte farkına varılmakta, Türkiye’deki birçok projeye yurtdışından kaynak sağlanabilmektedir. Günümüzde, maalesef, hassas ekolojik sistemlere sahip alanların korunmaya muhtaç alanlar haline gelmesi socunda, çözüm olarak bu tip alanların doğa koruma alanı olarak ilan edilip yönetilmesine başlanmıştır. Yurtdışında olduğu gibi, Türkiye’de de bu tip uygulamalar başlatılarak, korunmaya muhtaç doğal alanlardan tarihi, doğal ve kültürel değerler açısından bütünlük gösteren ve gerek ülke, gerekse dünya ölçeğinde 111 ekolojik önemi olan alanlar, ÖÇKB olarak tespit ve ilan edilmektedir. Türkiye’de 14 adet ÖÇKB bulunmaktadır. Geçmişle kıyaslandığında, günümüzde doğa koruma alanları ve özellikle ÖÇKB’lerde devlet ve STK’ları tarafından yapılan veya başlatılan çalışmalar kağıt üzerinde hem niteliksel hem de niceliksel açıdan daha kapsamlı gözükse de, doğal çevreye bakıldığında aynı olumlu değişim görülememektedir. Bu durumun en önemli nedenlerinden biri, koruma alanlarında; · Habitat ve türlerin tek başına ele alınmasına engel olacak; · Bunlar arasındaki etkileşimi, oluşturdukları ekosistemleri ve onları olumlu veya olumsuz etkileyen süreçleri ortaya koyacak; · Alanla ilgili alınacak her türlü ve her ölçekteki kararlara rehberlik edecek; · Uygulamada, alınan kararlara bağlı kalınmasını sağlayacak, · Belirlenen hedeflere ne ölçüde ulaşıldığını belirleyecek; · Sürekliliği olacak yönetim planlamasının eksikliğidir. Etkili bir yönetim planlamasının en önemli bileşenlerinden biri de, yönetim planıdır. Günümüzde ve gelecekte, yöneticilere ve alanın yönetimiyle ilgili diğer birimlere, alanın korunması, kullanılması, geliştirilmesi ve yönetilmesinde rehberlik eden ve onları denetleyen yönetim planları ile doğa koruma daha etkili bir hale gelebilecektir. 112 3. ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGELERI VE TURIZM Günümüzde, turizm, dünya üzerinde en geniş ve en hızlı gelişen sektörlerden biri haline gelmiştir. Birçok ülkede turizm, önemli bir gelir, iş ve refah kaynağı olmaktadır. Fakat turizm sektörünün hızla büyümesi, ekonomik açıdan ülkeler, bölgeler ve topluluklar için birçok fayda sağlarken, olumsuz çevresel ve sosyokültürel etkilere de sebep olmaktadır. Doğal kaynakların tükenmesi ve doğal çevrenin zarar görmesi turizmin yoğun yaşandığı bölgelerde sık karşılaşılan çevresel problemlerdendir. 3.1 Turizm Sektörüne Genel Bir Bakış Öncelikle turizm, boş zaman ve rekreasyon kavramlarını birbirinden ayırt etmek gerekir. Boş zaman, insanların çalışma, uyuma gibi temel ihtiyaçlarını giderdikten sonra arta kalan zamandır. Rekresayon ise, boş zamanda gerçekleştirilen aktivitelerin tümünü kapsar. Turizm kavramı da, insanların yaşadıkları yerden başka yerlere geçici olarak seyahat etmeleri, gittikleri yerde gerçekleştirdikleri aktiviteleri ve ihtiyaçlarının giderilmesi için oluşturulan hizmetlerin tümünü kapsamaktadır. Boş zaman kavramı eğer bir zaman ölçüsüyse ve rekreasyon bu zaman diliminde gerçekleştirilen aktiviteleri kapsıyorsa o zaman turizm bu aktivitelerden sadece biridir denebilir. Fakat diğer bir taraftan da turizm deneyiminin önemli bir parçası boş zaman ve rekreasyon aktivitelerine odaklanmıştır. O zaman turizm, çok boyutlu ve fiziksel, sosyal, kültürel, ekonomik ve politik karakterlere sahip bir olgu olarak kabul edilebilir (Newsome ve diğ., 2002). Turizm, 20. yy’ın en önemli sosyo-ekonomik fenomeni olarak kabul edilebilir. 20. yy’ın ilk yarısında sadece üst gelir grubundan sınırlı sayıda insana hitab ederken, 2. Dünya Savaşı sonrası daha geniş kitlelere hitab etmeye başlamıştır. Günümüzde ise çok daha geniş kitlelere hitabetmenin yanı sıra önemli bir istihdam kaynağı da olmuştur (Neto, 2002). Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi’ne (WTTC) göre, günümüzde turizm dünya çapında gayri safi milli hasılanın %12’lik kısmını oluşturmaktadır (Newsome ve diğ., 2002). Ayrıca, dünya genelinde yaklaşık 200 milyon kişiye iş imkanı sağlar ki, bu da tüm işlerin %8’lik kısmını oluşturmaktadır. 113 Başka bir deyişle her çalışan 12 kişiden biri turizm sektöründe çalışmaktadır (Newsome ve diğ., 2002). Dünyanın en geniş sektörü olarak kabul edilen turizm sektörü, uluslararası turizmin de hızla gelişmesiyle globalleşmiş ve yüksek yıllık büyüme oranlarına sahip olmuştur. Tablo 3.1’de 1999 yılında uluslararası turizmin ihracat gelirleri diğer büyük sektörlerinkiyle karşılaştırılmıştır (Neto, 2002). Tablo 3.1 : İlk 10 Sıradaki Sektörlerin İhracat Gelirleri SEKTÖR İHRACAT GELİRİ (MİLYAR DOLAR) 555 549 526 437 401 Uluslararası Turizm Otomotiv Ürünleri Kimyasallar Gıda Yakıt Bilgisayar ve Ofis Ekipmanları Tekstil Telekomünikasyon Ekipmanları Maden Ürünleri Demir ve Çelik Ürünleri Tüm Sektörler Toplamı PAZAR PAYI (%) 8,1 8,0 7,6 6,3 5,8 394 5,7 334 4,8 289 4,2 155 126 6890 2,3 1,8 100,0 Dünya Turizm Organizasyon’nun açıklamasına göre, 2000 yılında uluslararası turizmden elde edilen kazanç yaklaşık 476 milyar dolardır ki bu miktar petrol ürünleri, motorlu araçlar, telekomünikasyon ekipmanları veya başka kategorilerdeki ürün ve hizmetlerin ihracat değerlerinden çok daha fazladır (Neto, 2002). 1990’larda, Körfez Savaşı veya Asya Finans Krizi gibi uluslararası politik ve ekonomik krizlere rağmen uluslararası yolculuk yapan turistlerin sayısında yıllık ortalama %4.3 artış olmuştur. Yine Dünya Turizm Organizasyon’nun açıklamasına göre en dikkat çekici yıllık büyüme oranları turizmde görülmektedir. Tablo 3.2’de, 1985, 1990, 1995, 2000 ve 2005 yıllarında Afrika, Amerika, Asya ve Pasifik, Avrupa ve Orta Doğu’ya giden turist sayıları ve bölgelerde turizm sektörünün bir önceki yıla göre büyüme hızı görülmektedir (http://www.unwto.org/facts/menu.html). Tablo 3.2 : Bölgelere Göre Uluslararası Turist Sayıları Bölgeler Afrika Amerika Asya ve Pasifik Avrupa Orta Doğu 1985 9,7 65,1 32,9 204,3 8,1 Gelen Turist Sayısı (milyon) 1990 1995 2000 2005 15,2, 20,4 28,3 37,3 92,8 109,0 128,1 133,5 56,2 82,4 110,5 155,4 265,6 9,6 315,0 13,7 395,9 24,2 441,5 39,0 114 1985 9,2 -3,4 11,6 Büyüme Hızı (%) 1990 1995 2000 9,7 5,9 4,7 6,8 3,7 5,1 13,7 3,0 12,0 2005 8,3 6,2 7,8 5,7 5,6 6,0 4,3 4,0 7,6 3,9 12,9 6,9 12,4 2001 yılının Eylül ayında Amerika Birleşik Devletleri’ne yapılan terörist saldırılar, son yıllarda diğer uluslararası krizlere göre, turizme en ciddi darbeyi vuran olaydır. Saldırılar, özellikle hava ulaşımı, iş seyahatleri ve gezi amaçlı seyahatler üzerinde etkili olmuştur. Dünya çapında seyahat rezervasyonlarında, 2001 Ekimi sonunda, %15’lik bir azalma saptanmıştır. Fakat, her yer ve her türlü turizm olumsuz etkilenmemiştir. Örneğin, havayolları ve lüks oteller talep miktarındaki düşüşten şikayetçi olurken, ülkeiçi turizm ve demiryolu ve karayolu ulaşımı bu krizden daha az etkilenmiştir (Neto, 2002). Yine Dünya Turizm Organizasyonu’nun çalışmalarına göre, 2020 yılında 1.6 milyar turistin yabancı ülkelere seyahat etmesi beklenmektedir (Newsome ve diğ., 2002). Turizm sektörü Türkiye ekonomisinde de önemli bir role sahiptir. 1950 ve 1980 yılları arasında turizm yatırımlarının Ege ve Akdeniz kıyı şeridinde yoğunlaşmasıyla, turizm gelirleri 1 milyon dolardan 327 milyon dolara yükselmiştir. 1980 ve 1990 yılları arasında uygulanan teşvik tedbirleri ile birlikte turizm gelirleri 3.3 milyar dolara yükselmiş, turizm sektörünün yıllık büyüme hızı %12.1’e çıkmıştır. 1990 yılında turizm gelirlerinin gayrisafi milli hasıla içindeki oranı %2.2, turizm gelirlerinin ihracat gelirleri içindeki payı %24.7, turizm yatırımlarının toplam yatırımlar içindeki payı %4, turizm sektöründeki yabancı sermayenin toplam yabancı sermayeye oranı %15 ve turizm sektöründe çalışanların toplam çalışanlara oranı %3.8 olmuştur. Ayrıca turizm sektörü diğer sektörlere de 4.2 milyar dolar ek talep yaratmıştır (Karaaslan ve Özelçi, 1996). 1980 ve 1995 yılları arasında Türk turizminin uluslararası turizm geliri içindeki payı binde 3’den %1.4’e, yabancı turist sayısı 1.4 milyon kişiden 6.5 milyon kişiye, Turizm Bakanlığı’ndan belgeli yatak kapasitesi ise 50 000’den 235 000 yatağa yükselmiştir. Belediyeden belgeli oteller, ikincil konutlar ve yatırım aşamasındaki 276 000 adet yatakla birlikte 1 milyonun üzerinde yatak kapasitesi tespit edilmiştir. Ayrıca, sektörde 30 000 yatak kapasiteli yat turizmi de hizmet vermekte ve 1400 seyahat acentası faaliyet göstermekteydi (Karaaslan ve Özelçi, 1996). Dünya Turizm Organizasyonu’nun 2005 verilerine göre, dünyada en çok turist çeken yerler arasında Türkiye sekizinci sırada yer almaktadır. Tablo 3.3’te Dünyada en popüler ik on ülke görülmektedir (http://www.unwto.org/facts/menu.html). 115 Tablo 3.3 : En Çok Turist Çeken İlk On Ülke ÜLKELER Fransa İspanya ABD Çin İtalya İngiltere Meksika Türkiye Almanya Rusya Federasyonu ULUSLARARASI TURİST SAYISI (milyon) 2003 2004 75,0 75,1 50,9 52,4 41,2 46,1 33,0 41,8 39,6 37,1 24,7 27,8 18,7 20,6 13,3 16,8 18,4 20,1 20,4 19,9 DEĞİŞİM (%) 2003/2002 -2,6 -2,8 -5,4 -10,4 -0,5 2,2 -5,1 4,3 2,4 -3,9 2004/2003 0,1 3,1 11,8 26,7 -6,4 12,3 10,5 26,2 9,5 -2,7 2004 YILI PAZAR PAYI 9,8 6,9 6,0 5,5 4,9 3,6 2,7 2,2 2,6 2,6 Dünya Turizm Organizasyonu’nun 2020 yılına yönelik hesaplamalarına göre, en çok turist çeken ilk üç bölgenin, 717 milyon turistle Avrupa, 397 milyon turistle Doğu Asya ve Pasifik ve 282 milyon turistle Amerika’nın olması beklenmektedir. Tablo 3.4’te 1995, 2010 ve 2020 yıllarında Afrika, Amerika, Doğu Asya ve Pasifik, Avrupa, Orta Doğu ve Güney Asya’ya gelen ve gelmesi beklenen turist sayıları ve turizmin pazar payı görülmektedir (http://www.unwto.org/facts/menu.html). Tablo 3.4 : Bölgelere Göre Uluslararası Turist Sayıları BÖLGELER Afrika Amerika Doğu Asya ve Pasifik Avrupa Orta Doğu Güney asya BEKLENEN TURİST SAYISI (milyon) 1995 2010 2020 (referans yıl) 20 47 77 110 190 282 PAZAR PAYI (%) 1995 2020 3,6 19,3 5,0 18,1 81 195 397 14,4 25,4 316 14 4 527 36 11 717 69 19 59,8 2,2 0,7 45,9 4,4 1,2 Turizm sektörü, sağladığı yüksek kazançların yanında, yerel pazara hitap eden küçük, yerel ölçekteki şirketlerden büyük ölçekte bölgelerarası hizmet veren ulaşım, otel ve tur şirketlerine kadar çok çeşitli iş kollarını kapsayan geniş bir sektördür. Sektör; konaklama, ulaşım, gıda, gezilecek yerler ve hediyelik eşyalar gibi ürün ve hizmet sunarak turist çekmektedir (UNEP). Tablo 3.5’te turizm sektörünün sağladığı ürün ve hizmetler görülmektedir. 116 Tablo 3.5 : Turizm Sektörünün Sağladığı Ürün ve Hizmetler ÜRÜN VEYA HİZMET Konaklama Gidiş – Geliş ulaşımı Gıda Ulaşım ofisleri Yer hizmetleri Kültürel ve sosyal olaylar Turizm alanlarının çevresel, kültürel ve mimari miras kaynakları HİZMET VERENLER Oteller, yatak&kahvaltı, apart daireler, kamp alanları, yolcu gemileri Toplu taşıma (tren vb), havaalanları, tarifeli hava ulaşımı ve deniz ulaşımı, otobüs ve gemiler Restoran ve barlar, marketler, çiftlikler, balıkçılar, bakkallar, kasaplar Araba veya tekne kiralama acentaları, benzin istasyonları, tur otobüsleri Acentalar, tur şirketlerinin bayileri Gezi ve tur düzenleyenler, spor ve rekreasyon hizmetleri, dükkan ve mağazalar Gezi ve tur düzenleyenler, yerel otoriteler, koruma alanlarından sorumlu müdürler, mal sahipleri Günümüzde turizm, sadece dünyadaki en büyük sektör değil, aynı zamanda en geniş sektörlerden biri de olma yolundadır. İnanılmaz boyutlardaki büyümesiyle beraber, turizm sektörünün ekonomik etkilerinden başka, çevreye, toplumlara ve kültürel alanlara olan etkisi de artmaktadır. Bu durum, turizm yönetim planlarının gerekliliğini ve önemini ön plana çıkartmaktadır. 3.2 Turizm Türleri Günümüzde, turizm, iki ana başlık altında toplanabilmektedir: kitle turizmi ve alternatif turizm. Kitle turizmi, seyahatin büyük ölçüde ve konaklamanın tümüyle kollektif bir biçimde gerçekleştirildiği ve turistin grupla bütünleşmesinin bilinçli olarak özendirildiği bir turizm türüdür (Dinç, 1996). Alternatif turizm ise, evsahibi ile turist ve turist ile çevre arasında daha yakın bir ilişki kurulmasına olanak veren bir turizm türüdür (Newsome ve diğ., 2002). Kitle turizmi, günümüz turizmini karakterize etmekle beraber, üzerinde en çok tartışılan ve eleştirilen ve hatta gün geçtikçe reddedilmeye başlanan bir olgu olmuştur. Aslında, dünyadaki turizmin gelişim trendlerine bakıldığında, kitle turizmi başlangıç olarak kabul edilebilir. Günümüzde ise, kitle turizmi, inanılmaz bir hızda gelişmekte ve özellikle kitle turizmine hazırlanma koşullarını yerine getirmemiş veya getirememiş ülke ve bölgelerde önemli çevre sorunları yaratmaktadır (Dinç, 1996). Kitle turizmine bir tepki olarak gelişen alternatif turizm kavramı ise çok geniş, çevresine önem veren ve duyarlı bir turizm biçimidir. Diğer bir deyişle; gezginin turiste, bireyin gruba, bağımsız çalışan uzmanlaşmış tur operatörlerinin kitle turizmini sağlayanlara ve butik otellerin tatil köylerine tercih edildiği bir akımdır 117 (Dinç, 1996). Ayrıca, ekonomik açıdan verimli, toplumsal açıdan sorumlu, çevresel açıdan bilinçli olmayı gerektiren alternatif turizmin bir diğer özelliği de doğal ve sosyal çevre üzerinde, kitle turizmine göre çok daha az etkisinin olmasıdır (Newsome ve diğ., 2002). TURİZM Bir yerden veya bir yere yapılan kısa süreli seyahatleri de içermektedir KİTLE TURİZMİ Kalabalık gruplardan oluşan turistler DOĞAL Doğal alanlardaki turizm Macera Doğa odaklı Doğal yaşam Ekoturizm ALTERNATİF TURİZM Otantik doğal veya kültürel çevre için gelen az sayıda turist KÜLTÜREL FAALİYET İnanç turizmi Spor festivalleri DİĞER Çiftlik yaşamı : aktiviteyi ön plana çıkarır : doğal peyzajın izlenmesi : yaban hayatın izlenmesi : eğitim ve doğa korumayı esas alır Şekil 3.1 : Kitle Turizmi ve Alternatif Turizm (Newsome ve diğ., 2002) Alternatif turizmin bir türü de doğal alan turizmidir. Doğal çevreyi esas alan bu turizmin üç boyutu bulunmaktadır: -doğal çevre içerisindeki turizm (macera turizmi) -doğal çevre ile ilgili turizm (doğa odaklı turizm ve yaban hayatı turizmi) -doğal çevre için olan turizm (ekoturizm) Doğal çevre içerisindeki turizmde doğayı, canlıları rahatsız etmeden izleme temel amaçtır. Diğer bir taraftan, doğal çevre ile ilgili olan turizmde yapılan aktiviteye odaklanılmaktadır. Son olarak da, doğal çevre için olan turizmde eğitim ve doğa koruma gibi kavramlar öne çıkmaktadır (Newsome ve diğ., 2002). 118 Yaklaşık 1965 yılından itibaren kullanılmaya başlanan ekoturizm kavramı, doğayla ilgili diğer turizm türlerinden farklı olarak, doğal alanların korunmasına dikkat çekmektedir (Kline, 2001). Çok genel anlamlarıyla kitle turizmini ve alternatif turizmi değerlendirirsek, kitle turizminin ekonomik ağırlıklı, alternatif turizm arayışlarının ise ekolojik ağırlıklı bir görünüm sergiledikleri söylenebilmektedir. 3.3 Turizmin Etki Alanları Hızla gelişen turizm, ekonomik açıdan birçok ülke, bölge veya topluluk için fayda sağlarken, çevre üzerinde negatif etkilere de sebep olmaktadır (Neto, 2002). Özellikle kitle turizmin kontrolsüz gelişmesi dünya üzerindeki birçok doğal alan için potansiyel tehdit oluşturmaktadır (www.uneptie.org/pc/tourism/sust-tourism/en3main.htm#natres). Bu durum, doğal çevre üzerinde, tahmin edilenden çok daha fazla baskı yaratabilmekte ve toprak erozyonu, çevre kirliliği, doğal yaşam alanlarının kaybı, nesli tükenmekte olan türlerin zarar görmesi, deniz kirliliği yaratan atıklar gibi sorunlara sebep olmaktadır (www.uneptie.org/pc/tourism/susttourism/en-3main.htm#natres). Turizmin beraberinde getirdiği bu sorunlara karşı doğal kaynakların yönetimi de hükümetin en zor görevlerinden biridir (Neto, 2002). Doğal kaynaklarını ve yerel ekosistemlerini kitle turizminin baskısından korumak konusunda henüz tam bilinçlenmemiş gelişmekte olan ülkeler için, turistlerin tatil yerlerinde yüksek seviyede tüketim eğilimi göstermeleri de başlı başına bir problemdir (Neto, 2002). Kontrolsüz gelişen turizmin etki alanları üç ana başlık altında toplanabilir: doğal kaynaklar, kirlilik ve fiziksel etkiler. 3.3.1 Doğal Kaynaklar Turizm gelişimiyle artan tüketim, zaten kısıtlı olan doğal kaynaklar üzerinde baskı yaratabilmektedir. Enerji, gıda ve temel hammadde gibi kaynakların yerel halk tarafından tüketimi doğal kaynaklar üzerinde baskı yaratırken, gelişen turizm de arazi, su ve deniz gibi doğal kaynaklar üzerinde baskı yaratmaktadır (Neto, 2002). En kritik doğal kaynaklardan biri de sudur. Turizm sektörü de su kaynaklarını en çok tüketen sektörlerden biridir. Otellerde, yüzme havuzlarında, golf alanlarında ve turistlerin kişisel ihtiyaçlarında su kullanımına ihtiyaç vardır. Su kaynaklarının bu 119 şekilde kullanımı su kesintileri, suyun yetersizliği gibi sorunların beraberinde çok fazla miktarlarda artan atık suyun bertarafı sorununu da getirmektedir (www.uneptie.org/pc/tourism/sust-tourism/en-3main.htm#natres). Akdeniz gibi, kurak iklimin hakim olduğu bölgelerde su kaynakları çok daha fazla önem kazanmaktadır. Sıcak hava ve turistlerin tatildeyken kendi evlerinde olduğundan daha fazla su tüketme eğilimi yüzünden günlük su tüketimi 440 litreye kadar çıkabilmektedir (Leitschuh-Fecht, 1998). Turizm; enerji, gıda ve diğer hammadde gibi yerel kaynaklarda da baskı yaratabilmektedir. Turizm sektörünün sezonlara bağımlı olan karakteri yüzünden birçok turizm alanı ölü sezona göre on kat fazla nüfus çekmektedir. Turist sayısındaki bu yüksek artış yerel kaynaklara olan talebi artırmaktadır (T. C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÇED ve Planlama Genel Müdürülüğü, 2004). Arazi de bir diğer önemli doğal kaynaktır. Mineral veya fosil yatakları, verimli toprak, orman alanları, sulak alanlar ve doğal yaşam alanları önemli arazi kaynaklarıdır (Leitschuh-Fecht, 1998). Turizm alanlarındaki yapıla ş m a v e rekreasyon hizmetleri bu gibi alanlarda ve manzara peyzajında baskıyı artırmaktadır (Leitschuh-Fecht, 1998). Diğer bir tarafta da, hatalı arazi kullanımı veya planlama eksikliği yüzünden, hızla gelişen turizmin diğer kullanımlarla boş arazi bulmak için rekabete girmesi hem arazi fiyatlarını arttırmakta hem de tarım arazilerinin imara açılmasına sebep olmaktadır (Neto, 2002). Arazinin konaklama veya altyapı ve inşaat malzamesi temini için kullanımı da hem tükenen hem de tükenmeyen doğal kaynakları direk etkilemektedir (Leitschuh-Fecht, 1998). Orman alanları da turizm yüzünden negatif etkilenmektedir. Bu etkiler, yakıt sağlamak veya yeni arazi açmak için orman alanlarının azalması şeklinde kendini göstermektedir. Örneğin Nepal gibi orman alanlarının azaldığı bir ülkede, trekinge çıkan bir turist günde dört, beş kilogram odun tüketebilmektedir (www.uneptie.org/pc/tourism/sust-tourism/en-3main.htm#natres). 3.3.2 Kirlilik Doğal ve diğer yerel kaynakların hızla tüketimi yanında; turizm sektörü de diğer sektörlerin sebep olduğu aynı tür kirliliklere sebep olmaktadır: hava kirliliği, gürültü, katı atık ve çöp, kanalizasyon, yağ ve kimyasallar, mimari ve görsel kirlilik. Turizm sektörünün ürettiği sıvı ve katı atıkların bertarafı, özellikle, bu atıkları çevreye zarar vermeyecek şekilde bertaraf etmekte zorlanan gelişmekte olan ülkeler için ciddi bir tehdittir (Coccossis ve Nijkamp, 1995). 120 Hava ve gürültü kirliliği turizmin sebep olduğu en önemli kirliliklerdendir. Havayolu, karayolu ve demiryolu ulaşımı, artan turist sayısına bağlı olarak gelişim göstermektedir (Leitschuh-Fecht, 1998). ICAO’nun raporuna göre, uluslararası havayolunu kullanan yolcular 1972 yılında 88 milyon iken 1994 yılında 344 milyona çıkmıştır. Hava ulaşımındaki bu artışın sonucunda turizmin havayollarının %60’ından fazlasını kullandığı söylenebilir. Örneğin yapılan bir araştırmaya göre, okyanus ötesi gidiş- geliş gerçekleştirilen bir uçağın sebep olduğu hava kirliliği, bir insanın ortalama bir yılda sebep olduğu hava kirliliğinin yarısına eşittir. Ulaşım ve enerji üretimi ve kullanımının sebep olduğu hava kirliliği sonucunda asit yağmurları, küresel ısınma ve kimyasal kirlilik gibi olaylar yaşanmaktadır (Neto, 2002). Uçak, araba ve otobüs gibi ulaşım araçlarının yanısıra eğlence için kullanılan kar araçları ve jet ski gibi araçların sebep olduğu gürültü kirliliği de günümüzde hızla artan bir çevre problemidir. İnsanlar açısından rahatsızlık, stres ve duyu kaybı gibi problemler yaratırken doğal hayat üzerinde de olumsuz etkilere neden olabilmektedir. Örneğin, kar araçlarının sebep olduğu gürültü o bölgede yaşayan hayvanların davranışlarının değişmesine yol açabilmektedir (Leitschuh-Fecht, 1998). Turizmin yoğunlaştığı bölgeler için bir diğer tehdit unsuru da katı atıkların bertarafıdır. Katı atık bertarafı uygun şekilde yapılmadığı takdirde doğal çevre ciddi şekilde zarar görebilir. Örneğin, Florida’dan Fransız Guanası’na kadar uzanan Karayipler’e her yıl 63 000 adet gemi uğramaktadır. Bu gemiler alana yaklaşık 82 000 ton çöp bırakmaktadır. Gemilerden bırakılan çöplerin %77’si yolcu gemilerine aittir. Katı atık ve çöpler suyun ve kıyının fiziksel görünümünü bozduğu gibi deniz hayvanlarının ölünüme de sebep olmaktadır (www.uneptie.org/pc/tourism/susttourism/en-3main.htm#natres). Dağlık alanlarda da trekking gibi açık hava faaliyetlerine katılan turistler çöplerini etrafa atarak doğal çevreye zarar vermektedirler (Leitschuh-Fecht, 1998). Konaklama için yapılan otel ve diğer turistik yapıların artışı kanalizasyon kirliliğine de sebep olmaktadır. Atık sular, turist çekim yerlerine yakın olan denizleri ve gölleri kirletmekte ve flora ve faunaya zarar vermektedir. Ayrıca kanalizasyonun denize boşaltılması yosunları çoğaltıcağından mercan kayalıkları da zarar görmektedir. Kanalizasyonun yol açtığı kirlilik deniz canlılarını ve hayvanları etkilediği gibi insan sağlığını da etkilemektedir (Leitschuh-Fecht, 1998). Turizm yapıları, bulundukları çevrenin doğal veya mevcut mimari karakterine uyumlu yapılmadığı takdirde görsel kirliliğe de neden olmaktadırlar. Arazi kullanımı planlaması ve bina yapımı ile ilgili yasal düzenlemelerdeki boşluklar kıyı 121 alanlarında, vadilerde ve manzara noktalarına sahip yol kenarlarında yapılaşmanın kontrolsuzca artmasına sebep olmaktadır (Leitschuh-Fecht, 1998). 3.3.3 Fiziksel Etkiler Kumsallar, göller, nehir kenarları ve dağ zirveleri ve yamaçları gibi çekici doğal alanlar, tür açısından zengin ekosistemlere sahip geçiş bölgeleridir. Bu alanlardaki tipik fiziksel etkiler ekosistemlerin zarar görmesidir (www.uneptie.org/pc/tourism/ sust-tourism/en-3main.htm#natres). Altyapı ve turizm aynı hızla gelişmediği takdirde, doğal alanlardaki turizm aktiviteleri ekosistemlere dönüşü olmayan zararlar verebilmektedir (Neto, 2002). Ekosistemler; canlı organizmaları (insan, bitki, hayvan ve mikroorganizmalar), onların etrafındaki çevreyi (toprak, su ve hava) ve nesillerin devam etmesini sağlayan doğal döngüyü kapsayan coğrafik alanlardır. Türlerin azalmasından en çok etkilenen ekosistemler dağlık bölgeler, yağmur ormanları, sulak alanlar, ağaçlık bölgeler, mercan kayalıkları ve deniz yosunu yataklarıdır. Bu alanların turistler ve yatırımcılar için son derece çekici olması ekosistemler üzerindeki tehdit ve baskıları ciddi boyutlarda artırmaktadır (www.uneptie.org/pc/tourism/sust-tourism/en-3main. htm#natres). Fiziksel etkiler sadece turizme yönelik arazi kullanımı veya inşaat yüzünden değil, sürekli devam eden turist aktiviteleri ve yerel ekonomi ve ekolojilerdeki uzun vadeli değişimler yüzünden de olmaktadır (www.uneptie.org/pc/tourism/sust-tourism/en3main. htm#natres). Fiziksel etkileri kendi içinde ikiye ayırabiliriz: turizm gelişiminin sebep olduğu fiziksel etkiler ve turist aktivitelerinin sebep olduğu fiziksel etkiler (www.uneptie.org/pc/tourism/sust-tourism/en-3main. htm#natres). Konaklama, su temini, restoran ve rekreasyon gibi turizm hizmetleri beraberinde kum ocağı, kumsal ve kumul erozyonu ve gereğinden fazla sert zemin gibi olayları getirmektedir. Bunun yanında, yol ve havaalanı yapımı doğal hayat habitatlarının zarar görmesi ve hatta yok olması ve manzaranın bozulmasına neden olmaktadır. Bu yüzden arazi kullanımı kararlarında hangi kullanınım doğal çevre üzerinde ne gibi etkileri olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Örneğin, Yosemite Milli Parkında (ABD), artan turist nüfusu doğrultusunda yolların ve hizmetlerin sayısının, altyapı ve otopark alanlarının artırılması habitatların yok olmasına neden olmuş ve beraberinde de kirliliği getirmiştir. Hatta hava kirliliği o kadar artmıştır ki Sierra Club; duman 122 tabakasının milli parkın uçaklardan görülmesini engelleyecek kadar kalın olduğunu rapor etmiştir (www.uneptie.org/pc/tourism/sust-tourism/en-3main. htm#natres). Dağlık alanlarda turizm yapıları için ormanlık arazilerin yapılaşmaya açılması veya kıyılardaki sulak alanların drene edilip doldurulması da ciddi zararlara yol açabilmektedir. Hatta bu zararlar uzun vadede etkilerini sürdürmektedir. Marina ve dalgakıran yapımı ise akıntı ve kıyı çizgilerinin değişimine neden olmaktadır. Bunun yanında, bina yapımı için gerekli olan kum gibi inşaat malzemelerini temin etmek de mercan kayalıklarını, ağaçlık alanları ve ormanları etkileyerek erozyona ve habitatların yok olmasına neden olmaktadırlar. Örneğin Filipinler ve Maldivler’de inşaat malzemesi için mercan kayalarının dinamitlenmesi ve madencilik hassas mercan kayalıklarına ve yerel halkın geçim kaynağı olan ve turist çeken balıçılığa zarar vermektedir (www.uneptie.org/pc/tourism/susttourism/en-3main.htm#natres). Kıyılardaki aşırı yapılaşma ve gereğinden fazla sert zemin de habitatların yok olması ve deniz kaplumbağalarının yuvalama yerleri gibi deniz-kara ilişkisinin olduğu alanların zarar görmesine neden olmaktadır (Leitschuh-Fecht, 1998). Turizm gelişiminin sebep olduğu fiziksel etkilerin yanında turist aktivitelerinin de sebep olduğu fiziksel etkiler bulunmaktadır. Turistlerin bir yolu devamlı kullanmaları, civardaki bitki örtüsü ve toprağa zarar vermektedir. Bunun sonucunda da, biyolojik çeşitliliğin azalması gibi birçok etkiler görülmektedir (Leitschuh-Fecht, 1998). Tablo 3.6’da turistlerin bitki örtüsü ve toprak üzerindeki olumsuz etkileri görülmektedir (Neto, 2002). Sahil alanları da turist aktivitelerinden olumsuz etkilenmektedir. Sahil alanlarında tursitlerin gerçekleştirdiği birçok aktivite nadir ekosistemlerin içinde veya etrafında olmaktadır. Teknelerin demirlemesi, sualtı sporları, hobi amaçlı balıkçılık gibi aktiviteler deniz ekosistemlerine etkili şekilde zarar vermektedir. Sayılarla örnek vermek gerekirse; mercan kayalıklarına sahip 190 ülke vardır. Bunların içinde 90 ülkede, gemilerin veya teknelerin demirlemeleri ve atık sularını boşaltmaları, dalan turistlerin parçalar koparması veya yerli halkın turistlere satmak için toplaması sonucu mercan kayalıkları zarar görmektedir. Bir yolcu gemisinin, mercan kayalıklarında demirlemeye çalışırken bir günde bozduğu alan bir futbol sahasının yarısı kadardır ve bozulan alanların yenilenmesi için yaklaşık elli yıl gerekmektedir (www.uneptie.org/pc/tourism/sust-tourism/en-3main.htm#natres). 123 Tablo 3.6 : Turistlerin Bitki Örtüsü ve Toprak Üzerindeki Olumsuz Etkileri BİTKİ ÖRTÜSÜ TOPRAK Ağaç dallarının kırılması veya zarar görmesi Organik maddelerin kaybı Bitkilerin sağlıksızlaşması Toprağın gözenekli yapısının bozulması Yeniden üremelerinin azalması Hava ve su geçirgenliğinin azalması Yer örtücülerin azalması Su birikintilerinin artması Türlerin biraraya gelişlerinin değişmesi Erozyonun hızlanması Doğal alanların turist çeken bir diğer özelliği de doğal hayatı izlemeye olanak vermesidir. Fakat, bu aktivite de hayvanlar üzerinde stres yaratarak davranışlarında değişimlere sebep olabilmektedir (www.uneptie.org/pc/tourism/sust-tourism/en3main.htm#natres). Turist aktivitelerinin doğal çevre üzerindeki olumsuz etkilerine bir başka örnek olarak Kuzey Tayland’da 1960’lı yılların başında başlayan trekking gösterilebilir. Bölge için çok önemli bir gelir kaynağına dönüşen trekking, 1980’li yıllarda yılda 100 000’den fazla turist çekmekteydi. Bu durumun doğal çevre üzerindeki olumsuz etkilerinden biri, bambuların turistler tarafından sal yapımında kullanılmasıydı. Bölgenin bitki örtüsünde önemli bir role sahip olan bambular ciddi bir şekilde zarar görmüşlerdir (Dearden, 1993). Turizm gelişiminin tehdit ettiği doğal çevre öğeleri de şu şekilde özetlenebilir: ekosistemler, toprak, bitki örtüsü, su, hava ve yaban hayatı. Tablo 3.7’de turizmin bu doğal çevre üzerindeki negatif etkilerine örnekler verilmiştir (Eagles ve diğ., 2002). Doğal hayatın korunması, hızla artan insan nüfusu yüzünden, artık bir gerekliliktir. Turizmin sektörü açısından son derece çekici olan doğal çevre ise, turizmin yaratacağı baskıdan bilinçli bir şekilde korunmalıdır. Bu da ancak planlı bir turizm gelişimi ile mümkün olabilir. 124 Tablo 3.7 : Turizmin Sebep Olduğu Çevresel Riskler ÖĞELER ÖRNEKLER Ekosistemler Konaklama, turist merkezleri, altyapı vb hizmetlerin yapımı doğal çevre için doğrudan risk oluşturmaktadır Yol ve avlanma alanları gibi turizm ve turistler için geliştirilen arazi kullanımları yüzünden habitatlar zarar görmektedir Toprak Erozyon Bitki Örtüsü Su Hizmetlerin etrafındaki yoğun kullanım bitki örtüsünü negatif etkilemektedir Ulaşım Turizmin yoğun olduğu bölgelerde yangın riski de yüksektir Su tüketimi çok fazladır Kanalizasyon veya çöplerin nehir, göl ve denize boşaltılması Gemi ve teknelerin sebep olduğu mazot ve yağ sızıntısı Suda yaşayan türler de yoğun turist aktivitelerinden etkilenebilirler Hava Motorlu araçlar hava kirliliğine sebep olmaktadırlar Doğal Yaşam Avcılık ve balıkçılık türlerin popülasyon dinamiklerini değiştirebilir Avcılar ve balıkçılar yeni türlerin getirilmesini veya avlanan hayvanların sayısının arttırılmasını isteyebilirler Ulaşım, yeni türlerin getirilmesi vb böcekleri ve küçük omurgasızları da etkileyebilir Turistlerin sebep olduğu rahatsızlık bölgede yaşayan tüm canlıları etkilemektedir Deniz memelileri de tekneler yüzünden zarar görmektedirler Vahşi hayvanların insanlara alışması da davranışlarında bozukluklara sebep olmaktadır 3.4 Zarar Gören Doğal Çevrenin Turizm Sektörü Üzerindeki Etkisi Sadece kontrolsüz gelişen turizm doğal çevreye zarar vermemektedir; doğal çevrenin zarar görmesi de turizm gelişimini olumsuz etkilemektedir. Turizm açısından çekici birçok dağlık alanda, adalarda, kıyı kesimlerinde ve ekolojik açıdan hassas alanlarda turizmin doğal çevreye zarar vermesi sonucu turizm sektörünün kendisinin de zarar gördüğü artık bilinen bir gerçektir. Birçok turizm alanında, global ısınma başta olmak üzere, global çevre sorunları turizmi olumsuz etkilemektedir. Artık, insan aktivitelerinin Dünya yüzeyinin ortalama sıcaklığını değiştirdiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Birleşmiş Milletlerin Hükümetler Arası İklim Değişikliği Panelinde (IPCC), global ısınmaya birçok faktörün neden olduğu üzerinde durulmuştur. Panelin Üçüncü Değerlendirme Raporuna göre, 1990 yılına göre 2100 yılında, global olarak ortalama yüzey sıcaklığında 1.4 ve 5.8 derecelik artış beklenmektedir. Global ısınmanın en önemli sonuçlarından biri deniz seviyesindeki artıştır: IPCC Paneline göre, 2100 yılına kadar deniz seviyesinde 9 ve 90 cm arasında artış olması beklenmektedir (Neto, 2002). Deniz seviyesindeki artışlar kıyı kesimleri için felaket derecesinde etkilere sebep olabilecektir. Global ısınma, iklim değişikliklerine de sebep olup, tropik fırtına veya 125 kıyı baskınları gibi meteorolojik olaylara da yol açabilecektir. Bunun yanında, global ısınma sadece adalar ve kıyı alanlarında değil, dağlık bölgelerde de turizmi olumsuz etkileyecektir. Deniz seviyesindeki ölçülebilir artışlar, özellikle kıyı kesimlerdeki ve adalardaki turizm alanlarında ciddi sorunlara yol açabilir. Yine Birleşmiş Milletlerin Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneline (IPCC) göre adalar ve kıyı alanlarında deniz seviyesindeki artış ve sel baskınlarının; kıyı erozyonu, turizm hizmetlerini de kapsayan arazi ve gayri menkul kaybı, insanların evsiz kalması, tatlı su kaynaklarına deniz suyunun karışması ve bu değişikliklere cevap verebilmek ve uyum sağlayabilmek için fazla harcamalar gibi sonuçlar doğurabilecektir (Neto, 2002). Doğal çevre, turizm için temel kaynak olarak kabul edilirse, doğal çevrenin korunması turizm sektörünün yükümlülüğündedir denebilir (Woodley, 1993). Görüldüğü gibi doğal çevreyi turizmin etkilerine karşı korumak hem doğal hayatın hem turizm sektörünün kendisinin sürdürülebilirliği açısından son derece önemlidir. 3.5 Doğal Çevrenin Korunmasında Turizmin Katkısı Çevre korumada turizmin rolü, Dünya Turizm Organizasyonu’nun Manila Bildirgesi (WTO, 1980) ile ortaya konmuştur. Bu bildirgede; turizm kaynaklarının kullanımının kontrolsüz bırakılmamasına, turizm gereksinmeleri karşılanırken turizm alanlarında yaşayan nüfusun sosyal ve ekonomik yaşantısına, turist çeken tarihi ve kültürel alanlarda doğal kaynaklara zararlı olacak faaliyetlerde bulunulmamasına, bütün turizm kaynaklarının insanoğlunun mirası olduğuna değinilmiş ve uluslararası ölçekte doğal ve kültürel kaynakların korunmasının geniş kapsamlı turizm planlamasının amacı olduğu belirtilmiştir (Karaarslan ve Özelçi, 1996). Turizm sektörü, doğal çevrenin korunmasına katkı sağlayacak şekilde geliştirilmelidir. Turizm sektörü doğa korumaya; ekonomik katkı, gelişmiş çevre yönetimi ve planlaması, artan çevre bilinci ve koruma yolu ile katkı sağlayabilir (www.uneptie.org/pc/tourism/sut-tourism/env-conservation.htm). Turizm, doğal alanların ve habitatların korunmasına doğrudan ekonomik katkı sağlayabilir. Park girişlerinden vb kaynaklardan elde edilen gelirler doğal çevrenin korunması ve yönetilmesi için harcanabilir. Örneğin, Kanada’da, 41 adet milli park her sene 28 milyon ziyaretçi tarafından görülmekte ve 740 milyon euro gelir sağlamaktdır (Jacques, 2004). 126 Turizm gelirlerinin hükümetlere de faydası dokunmaktadır. Kullanıcı ücretlerinden, gelir vergilerinden, rekreasyon ekipmanlarının satışlarından ve kirasından elde edilen gelirlerin vergilerinden ve avcılık ve balıkçılık gibi aktiviteler için ödenen lisans ücretlerinden de doğal kaynakların yönetiminde hükümetlere katkı sağlanabilir. Örneğin, Hint Okyanusunda bulunan Seyşel Adalarına gelen ziyaretçilerden 90 dolarlık vergi alınmaktadır. Bu gelir, çevrenin korunmasında ve turizm hizmetlerinin geliştirilmesinde kullanılmaktadır. Birleşik Devletlerde Batı Virginia’da da raftinge katılanlardan toplanan vergiler raftingin çevresel etkilerini araştırmada kullanılmaktadır. Bununla beraber raftingle ilgili kuruluşlar her yıl nehir temizleme günleri düzenlemektedir. Belize’de ise, toplanan 3,75 dolarlık havaalanı vergisi Koruma Alanları Koruma Fonuna gitmektedir. Bu fondan elde edilen gelirler yağmur ormanlarının ve mercan kayalıklarının korunmasında kullanılmaktadır. Başka bir örnek vermek gerekirse de, Costa Rica’da turizm sektörü milli gelir rezervinin %72’sini oluşturmaktadır. Ayrıca, 140 000 iş imkanı ve ulusal üretimin %8,4’ünü sağlamaktadır. Ülke topraklarının %25’i koruma kategorisi altında yönetilmektedir. 1999 yılında, koruma altındaki alanları ziyarete gelen yerli ve yabancı turist sayısı 866 083 kişiyi bulmuş ve ödenen ücret ve servis hizmetleri hükümete 2,5 milyon dolar kazandırmıştır (Jacques, 2004). Turizm hizmetlerinin ve özellikle de otellerin sağlıklı bir çevresel planlama ile yönetilmesi doğal çevreye yararlı olmaktadır. Bunun için alanın çevresel kaynaklarının analizini temel alan, kontrollü gelişim için dikkatli bir planlama gerekmektedir. Planlama ile çakışan kullanımlar arasında uzlaşma sağlayarak doğru arazi kullanımı kararları alınabilir. Aynı zamanda turizm gelişiminin önceden planlanması ile turizmin verebileceği zararlar ve hatalar önlenebilmektedir (www.uneptie.org/pc/tourism/sut-tourism/env-conservation.htm). Cleaner production teknikleri (UNEP’in tanımına göre Cleaner Production, insanlar ve doğal çevrenin karşı karşıya kaldığı riskleri önlemeye ve etkinliği arttırmaya yönelik süreç, ürün ve hizmetlerin bütünleşik çevresel stratejisinin sürekli uygulanmasıdır), turizm hizmetlerinin çevreye olan etkilerinin azaltılacak şekilde planlanması ve gerçekleştirilmesi için önemlidir. Örneğin, çevre duyarlı binalar (green building- çevreyi kirletmeyen malzemeler, kanalizasyon sistemi ve enerji kaynaklarının kullanıldığı) turizm sektörünün çevreye verdiği zararları azaltmak için kullanılmaya başlanmıştır. Turizm sektörünün bir diğer ciddi problemi olan atıklara karşı önlem almak içinse, kirlilik önleme ve çöp miktarını azaltma teknikleri önemlidir (www.uneptie.org/pc/tourism/sut-tourism/env-conservation.htm). 127 Turizm, insanların doğa ve çevreyle daha yakın temas kurmalarını sağladığı takdirde, halkta çevre bilincini oluşturma ve doğal çevre ile ilgili problemlerin farkına varılmasını sağlama potansiyeline sahiptir. Bu yakınlaşma sayesinde doğanın değeri daha iyi anlaşılabilir ve çevreci, bilinçli davranış ve aktivitelerle doğal çevrenin korunması sağlanabilir (www.uneptie.org/pc/tourism/sut-tourism/env-conservation. htm). Turizmin doğal çevrenin korunmasında bir diğer katkısı da biyolojik çeşitliliğin korunması, restorasyonu ve doğal kaynakların sürdürülebilir bir şekilde kullanılması yönünde olabilir. Arkeolojik ve doğal alanlar çekici olmaları yönünden turizm açısından son derece değerlidir ve bu çekiciliği her daim canlı tutabilme ihtiyacı milli park ve yaban hayatı parkları (wildlife parks) oluşturma konusunda teşvik edici olabilir. Örneğin, Hawaii’de, yağmur ormanları ve yerel türleri korumak için yeni yasal düzenlemeler yapılmaktadır. Adaların etrafındaki mercan kayalıkları ve deniz yaşamı da koruma altına alınmıştır. Günümüzde, Hawaii’nin, ekolojik sistemlerle ilgili araştırma yapmak için uluslararası bir merkez haline gelmesindeki en önemli sebeplerden biri adadaki turizm sektörünün korunması ve geliştirilmeye çalışılmasıdır (www.uneptie.org/pc/tourism/sut-tourism/env-conservation.htm). Turizm gelişiminin doğal çevre korumaya katkısına başka bir örnek de Dominik Cumhuriyeti’nden verilebilir: Grupo Punta Cana. Bu turistik tesisin yapılmasında, Punta Cana doğal yaşam alanına zarar vermeden üst düzey gelir grubundaki turistlere hizmet sunmak amaçlanmıştır. Tesis yapılırken 10 000 ha’lık bir alan doğal rezerv ve yerli meyve ağaçları bahçesi olarak ayrılmıştır. Punta Cana Doğal Rezerv alanı, karayiplere özgü nadir flora ve faunaya ait türlerin doğal yaşam alanı olan yarı tropik ormanlarla çevrili 11 adet tatlı su kaynağına sahiptir. Ziyaretçiler, kumsaldan başlayan patikalarla ağaçlık alanları, su kaynaklarının oluşturduğu gölleri ve onlarca tropik bitki ve hayvan türlerini görme fırsatı elde edebilmektedirler. Punta Cana Ekoloji Vakfı, rezerv alanında doğal türlerin yok olmaya başladığı bölümlerinde ağaçlandırma çalışmaları başlatmıştır. Tesis bünyesinde, ayrıca, resifleri koruma programları ve atık suları arıtarak sulamada kullanma gibi doğal çevrenin korunmasına yönelik önlemler de alınmıştır. Tesisteki golf sahası için de damıtılmış deniz suyu ile sulamaya uygun, normal miktarın yarısı kadar gübre ve pestisid gerektiren bir tür çim kullanılmıştır. Son olarak da turistik tesis, Cornell Üniversitesi tarafından kullanılan bir biyolijik çeşitlilik laboratuarı kurmuştur (www.uneptie.org/pc/tourism/sut-tourism/env-conservation.htm). Turizm, yaban hayatın korunmasında, Afrika başta olmak üzere, Güney Amerika, Asya, Avustralya ve Güney Pasifik’te önemli bir rol oynamaktadır. Çok fazla sayıda 128 hayvan ve bitki türlerinin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olması veya birçoğunun çoktan yok olması yüzünden birçok ülke doğal hayat rezerv alanları oluşturmakta ve doğal hayat tutkunu turistleri çeken hayvan türlerini korumak için sıkı yasal düzenlemeler getirmektedir. Bütün bu önlemler sonucunda birçok tehlike altındaki tür varlıklarını sürdürebilecektir. Bu konuda da örnek vermek gerekirse; Afrika’nın Göller Bölgesi’nde yaşayan ve tehlike altında olan dağ gorilleri ekolojik, ekonomik ve politik açıdan son derece önemlidir. Bu türün doğal yaşam alanı, Kuzeybatı Rwanda, Doğu Kongo Cumhuriyeti ve Güneybatı Uganda’ya kadar uzamaktadır. Bölgede on yıl süren politik krizlere ve iç savaşa rağmen turizmden elde edilen gelire duyulan ihtiyaç yüzünden gorilleri ve yaşam alanlarını koruma konusunda uzlaşma sağlanmıştır. Bir gorili izleme, park giriş ücretleri hariç 250 dolardır. Bu demektir ki, 38 nüfuslu üç goril grubundan yılda 3 milyon dolarlık bir gelir elde edilebilmektedir. Turizm fonları, yerel, bölgesel ve ulusal ölçekte gelişmeye katkı sağlamaktadırlar. Sonuç olarak, hassas Afrika orman alanlarından turizm sayesinde elde edilen önemli miktarlardaki gelirler sayesinde bu kritik habitatlar korunmaktatır (www.uneptie.org/ pc/tourism/sut-tourism/env-conservation.htm). Turizmin doğal çevre üzerinde olumsuz etkileri de olsa, doğa korumaya katkı sağladığı bir gerçektir. Planlı bir turizm gelişiminin koruma alanlarındaki faydaları şu şekilde de özetlenebilir: ekonomiyi güçlendirir, doğal ve kültürel mirası korur ve yaşam kalitesini yükseltir. Tablo 3.8’de koruma alanlarında, ekonominin güçlenmesi, doğal ve kültürel mirasın korunması ve yaşam kalitesinin yükseltilmesinde turizmden nasıl yararlanılabileceği görülmektedir (Eagles ve diğ., 2002). 129 Tablo 3.8 : Koruma Alanlarında Turizmin Potansiyel Yararları TURİZMİN YARARLARI TURİZMİN ETKİ ALANI Ekonominin Güçlenmesi Doğal ve Kültürel Mirasın Korunması Yaşam Kalitesinin Yükseltilmesi § Yerli halk için yeni iş imkanları sağlar § Geliri arttırır § Yeni turizm şirketlerinin kurulmasını teşvik eder ve yerel ekonomiyi canlandırır ve çeşitlendirir § Yerel gıda üreticilerini güçlendirir § Yeni pazarlar ve yabancı yatırımlar sağlar § Yaşam standartlarını iyileştirir § Çalışanların kalifiye olmasını sağlar § Koruma alanları ve yerel halk için fon sağlar § Ekolojik süreçleri ve su havzalarını korur § Biyolojik çeşitliliği korur § Kültürel ve mimari miras kaynaklarını korur ve muhafaza eder § Yerli halkın daha önce farkına varmadığı ve değer vermediği değerleri ortaya çıkarır § Eğitim yoluyla koruma açısından halkı bilinçlendirir § Doğal ve kültürel mirasın öneminin ziyaretçiler ve ziyaret edilen alanda yaşayanlar tarafından farkına varılmasını sağlayarak sorumlu bir kuşağın oluşmasını sağlar § Turizm sektörünü olduğu gibi turistlerin de davranışlarını etkileyen bir çevre yönetim sisteminin oluşmasını sağlar § Kamusal hizmetleri, ulaşımı ve komünikasyonu iyileştirir § Doğa koruma içi kendi kendini finanse edebilen mekanizmalar geliştirir § Yüksek bir yaşam kalitesi için gerekli olan estetik, ruhsal vb değerleri öne çıkartır § Turistler ve halk için çevre eğitimini destekler § Turistler için olduğu kadar, yerli halk ve alan için de çekici çevre yaratır § Kültürlerarası iletişimi sağlar § Kültülerin, el sanatlarının ve yerel sanatların gelişmesini sağlar § Yerli halkın eğitim seviyesini yükseltir § Yerli halkın yabancı turistlerin dilleri ve kültürlerini öğrenmesini sağlar § Yerli halkın kendi kültürlerine ve çevrelerine değer verip sahip çıkmalarını sağlar 3.6 Sürdürülebilir Turizm Sürdürülebilirlik kavramını ilk olarak 1987 yılında dünya gündemine getiren Bruntland raporu, yaşamın her alanında kötüye giden duruma yönelik endişeden yola çıkarak “Sürdürülebilir Kalkınma” olarak bilinen kavramı ortaya atmıştır (Gökçen ve diğ., 1996). Sürdürülebilir kalkınma, gelecek kuşakların kendi gereksinimlerini karşılayabilmelerini tehlikeye sokmaksızın, bugünkü kuşakların gereksinmelerini karşılayabilmelerini sağlamaktır. Turizm açısından sürdürülebilirlik kavramı ise, turizmin kaynağı olan doğal, tarihi, kültürel, sosyal ve estetik değerlerin korunup geliştirilerek, çekiciliklerinin ve varlıklarının devamını sağlamayı ifade etmektedir. 130 Sürdürülebilir turizmin gelişimi, doğal alanların korunması, yenilenmesi ve ekolojik dengenin korunması ile mümkün olacaktır. Turizmin kaynağı olan bu değerlerin korunmaması durumunda, turizmin geleceğinin yöresel, bölgesel ve ülkesel bazda tehdit altına gireceği açıktır (Oral ve Şenbük, 1996). Dünyanın en hızlı büyüyen sektörlerinden biri olan turizm sektöründen daha yüksek pay alabilmek için birçok ülke sürdürülebilirlik kavramını; doğal kaynaklarının, tarihi ve kültürel değerlerinin korunması ile kalkınma ölçütleri arasında denge kurduğu için, turizm planlaması ile birlikte ele almaktadırlar. Türkiye’de de, sürdürülebilir turizmi gerçekleştirebilmek için; turizmin kış turizmi, sağlık ve termal turizmi, yat turizmi, inanç turizmi, yayla turizmi, spor turizmi gibi çeşitlendirilmesi, turizmin bütün yıla yayılması, sadece bir bölgede yoğunlaşmadan ülke genelinde yaygınlaştırılması, doğal ve tarihi varlıkların turizm amaçlı kullanılması projeleri, ipek yolu projesi, mavi bayrak projesi gibi doğaya, çevreye, kültürel, arkeolojik ve tarihi değerlere duyarlı turizmin benimsenmesi yönünde politikalar oluşturulmakta ve bu politikalar çerçevesinde çalışmalar yapılmaktadır (Karaarslan, 1996). Sürdürülebilir turizmi sağlamak için bir takım stratejiler belirlenmelidir. Bu stratejiler; dengeli kalkınma, taşıma kapasitelerinin etkin denetimi ve eğitim ve iletişim kampanyaları yürütmek şeklinde tanımlanabilir (Kılınçaslan, 1996). Dengeli kalkınma stratejisi ile, bölgelerin kalkınmasında sadece turizm sektörünün değil birçok ekonomik faaliyetin yer alması amaçlanmaktadır. Bu yaklaşım sayesinde risk oranı yüksek olan turizm sektörüne bağımlılık azalacaktır. Dengeli kalkınma stratejisi ile, istihdam da çeşitli iş kollarına dağılacağından toplumsal katmanlar arasında sosyal ve kültürel etkileşim daha dengeli olabilecektir (Kılınçaslan, 1996). Sürdürülebilir turizmin bir diğer stratejisi olan taşıma kapasitelerinin etkin denetimidir. Turizm alanlarına gelen turist sayısının etkin bir biçimde denetlenmesi ile gereğinden fazla turist çeken faaliyetlerde kısıtlama yapılabilir (Kılınçaslan, 1996). Son olarak da, eğitim ve iletişim kampanyaları ile hizmet sektöründe kalitenin zenginleştirilmesi sağlanabilir. Eğitim sayesinde yerel halk yaşadığı bölgenin sahip olduğu doğal zenginliklerin farkına varıp korumada etkin rol alabilir. Ayrıca, sürdürülebilir turizmde başarılı olmuş diğer ülke veya bölgeler deneyimlerini etkin bir iletişim çalışmasıyla duyurmalıdırlar (Kılınçaslan, 1996). 131 Sürdürülebilir turizm kaygısı, hükümetleri, ulusa, bölgesel ve yerel ölçekte olduğu kadar uluslararası ölçekte de ilgilendirmeye başlamıştır. Turizm sektörünü ilgilendiren temel politikalar ise; ulusal stratejilerin bölgesel ve yerel ölçekte çevre yönetimini de kapsayan, sürdürülebilir turizm gelişimini desteklemesi, düzenleyici mekanizmaların ve ekonomik araçların kullanımı, gönüllü girişimcileri turizm sektörünün desteklemesi ve uluslararası ölçekte sürdürülebilir turizmin desteklenmesidir (Neto, 2002). Genel anlamda, ulusal ve bölgesel ölçekte yönetimin önceliği, turizm planlama ve gelişimini sürdürülebilir gelişim stratejileri ile birlikte ele almaktır. Örneğin, turizm için bir potansiyel bir çekim olan su kaynaklarına sahip bölgelerin, bölgesel gelişim stratejileri, bu kaynakların kullanımını, tüm kullanıcıları da dahil ederek, düzenleyecek şekilde olmalıdır. Ayrıca, turizm gelişiminin çevresel etkileri öncelikle yerel ve bölgesel ölçeklerde hissedildiği için, hükümetler, çevre yönetiminin bölgesel ölçekte ve belediyelerce gerçekleştirilmesini sağlamalılardır (Neto, 2002). Hükümetlerin bir diğer önemli görevleri de, sürdürülebilir doğal kaynak yönetimi ve doğa koruma için düzenleyici ve ekonomik araçların beraber kullanım yolunu oluşturmak ve etkili bir şekilde uygulanmasını sağlamak olmalıdır (Neto, 2002). Sürdürülebilir turizmi desteklemek için en etkili araç, bütünleşik bir arazi kullanımı planlaması gibi düzenleyici mekanizmaların kullanılmasıdır. Birçok durumlarda kıyı şeridini korumak için, birçok Akdeniz ülkesinin yasal yollarla kıyıdan belli bir mesefaye kadar bina yapımını yasaklaması gibi, bina yapımı ile ilgili yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Çevresel düzenlemeler, şirket büyüklüğüne, turizm aktivitesinin türüne veya yerine bakılmaksızın tüm sektöre uygulanmalıdır (Neto, 2002). Kitle turizmi de, özellikle, dikkatli bir şekilde izlenmeli, düzenlenmeli ve hatta ekolojik açıdan hassas bölgelerde kısıtlanmalıdır. Doğa koruma alanlarında, turizm aktiviteleri, biyolojik çeşitliliğin ve ekosistemlerin korunmasını amaçlamalı ve alanın kapasitesini zorlamamalıdır (Neto, 2002). Düzenleyici önlemlerin yanında, hükümetler, sürdürülebilir turizmi desteklemek için ekonomik faktörleri de göz önünde bulundurmalıdırlar. Turizm sektörü doğal kaynakların büyük bir kısmını kullanmaktadır. Bu kaynakların, ücretlendirilmesiyle, daha dikkatli ve ekonomik bir şekilde kullanılmaları sağlanabilir. Örneğin, su ve enerjinin ekonomik değerlerine göre ücretlendirilmesiyle, dikkatli kullanılmaları ve korunmalarıyla beraber bu kaynakların yönetiminde kullanılacak gelir de sağlanabilir (Neto, 2002). 132 Birçok ülkede turizm hizmetleri özel sektör tarafından sağlanmaktadır. Fakat hükümetlerin uyguladığı düzenlemeler ve vergilendirme sektörün verimliliğini, rekabetini ve kazancını olumsuz etkilemektedir. Bu yüzden turizm sektörü kendi içerisinde düzenlemeler ve sürdürülebilirliği desteklemek için gönüllü girişimciler geliştirmiştir. Bunlar, sürdürülebilir turizm için, çöp ve kirlilik azaltma şemaları ve sektör ödülleri gibi uygulamaları içermektedir. Bunlara ek olarak, çevresel yönetim şemaları, konaklama ve gıda, rekreasyon ve eğlence, ulaşım, seyahat acentaları ve tur operatörlerini içeren alt sektörler de desteklenmektedir. Örneğin, sektörün uluslararası birliği olan, Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi (WTTC), Green Globe adında çevresel yönetim programı geliştirmiştir. Bu program, çevre duyarlılığını arttırmak amacıyla seyahat ve turizm şirketleri ile turizm bölgeleri için hazırlanmıştır. Ayrıca, tüm turizm ve çevresel konularla ilgili ek bilgi kaynağı sağlamak için ECoNETT adlı bir internet ağı kurulmuştur. Bir diğer örnek ise, bölgesel ölçekte, Avrupa’da Türkiye de dahil 18 ülkede uygulanan mavi bayrak programıdır. Plaj ve kıyıların korunması ve kalitelerinin yükseltilmesini amaçlayan bu program kapsamında, plaj ve kıyılar, sulardaki kirlilik oranı, çöp yönetimi, sağlık ve plaj güvenliği hizmetleri ve çevre eğitimi konularında değerlendirilerek önceden belirlenen kriterlere uyan kıyılara Mavi Bayrak Ödülü verilmektedir (Neto, 2002). Dünya Koruma Birliği (IUCN) de sürdürülebilir turizm gelişimine kavramsal bir yaklaşım getirmiştir. Bu yaklaşım dört ana prensibi kapsamaktadır (Organization of American States, 1997). Bunlar: 1. Ekolojik sürdürülebilirlik: Gelişme, ekolojik süreçlerle, biyolojik çeşitlilikle ve biyolojik kaynaklarla uyumludur. 2. Kültürel sürdürülebilirlik: Toplumun kimliği korunur ve güçlendirilir. 3. Ekonomik sürdürülebilirlik: Gelişme ekonomik açıdan verimlidir ve kaynaklar gelecek kuşaklara da gelir sağlayacak şekilde yönetilir. 4. Yerel sürdürülebilirlik: Gelişme, yerel ölçekte toplumlara faydalı olacak ve yerel ölçekteki şirketlerin kazançlarını sürdürecek şekilde planlanmalıdır (Organization of American States, 1997). Turizmin çevreyle nasıl uyumlu olabileceği ve uzun yıllar boyunca nasıl sürdürülebileceğini anlamak için temel bilgileri edinmenin yanında, dünyadan sürdürülebilir turizm gelişim örneklerine bakmak da gerekmektedir. Sürdürülebilir turizm gelişiminin önemini ve gerekliliğini en iyi açıklayan örneklerden biri Ekvator, 133 bir diğeri ise Birleşik Devletler Virgin Islands’dır (Organization of American States, 1997). Ekvator’da, topografya ve klima nadir peyzajların ve ekosistemlerin gelişimine olanak vermiştir. Amazon Bölgesini kaplayan tropik yağmur ormanlarından, kıyılardaki çöl çalılarına kadar çeşitlilik gösteren tür zenginliğinin dünyanın başka bir yerinde bulunması çok zordur. Doğal zenginliklerinin yanında, Ekvator’da kültürel, tarihi ve mimari miras da son derece zengindir (Organization of American States, 1997). Dünya genelinde yayılan çevre hareketinden Ekvator hükümeti de etkilenmiş ve turizm ve ekolojik açıdan son derece önemli alanları koruma altına almıştır. Hükümetin, ülkenin zengin kaynaklarını koruma yaklaşımı genel olarak milli parklar geliştirmek şeklinde olmuştur. Bu parkların çoğunun gelişimi ve bakımı turistlerden alınan ücretlerle gerçekleştirilmektedir (Organization of American States, 1997). Ekvator’da, sürdürülebilir turizmin önemi ve gerekliliğini en iyi ortaya koyan bölgeler; Galapagos takım adaları ve Pasochoa Milli Parkıdır (Organization of American States, 1997). Pasifik Okyanusu’nda bulunan Galapagos takım adalarında bazı türler sadece adalara özgüdür. Galapagos Milli Parkı uluslararası turizm açısından son derece popülerdir ve ülke için en önemli gelir kaynaklarından biridir (Organization of American States, 1997). Galapagos Milli Parkının ana politikası ziyaretçilerle doğal habitatlar arasında, habitatların zarar görmeyeceği şekilde, denge kurmaktır. Bu alan, çok fazla miktarda gelir sağlayacak kadar turist çekmekle beraber çok nadir ve hassas ekosistemlere sahip alanlara en iyi örneklerden biridir. 1975 yılında 7 500 ziyaretçi gelirken, ziyaretçi sayısı 1987 yılında 32 595’e çıkmıştır. Hükümet, ziyaretçi sayısındaki bu artışı kaldırmakta zorlanacak doğal alanların zarar görmemesi için yeni çözümler üzerinde çalışmaya başlamıştır (Organization of American States, 1997). Ekvator’dan bir diğer örnek ise, Pasochoa Milli Parkıdır. Park, çok çeşitli türlerden başka, dünyada başka örneği neredeyse kalmamış olan, el değmemiş yaşlı orman alanlarına sahiptir. Milli park, çok yoğun bir şekilde ziyaret edilmediği için, kırsal bir kesimde doğada yalnızlık deneyimi için geliştirilmiştir. Çok geniş çiftliklerle ve el değmemiş alanlarla çevrili milli park, insanlara koruma alanlarında ve çevresinde yaşama imkanı sunmaktadır. Parkın bir olumsuz özelliği erişiminin çok zor olmasıdır. Ekonomik açıdan turizmden daha fazla gelir elde etmesi için daha kolay 134 erişebilir olması ve daha etkili bir şekilde reklamının yapılması gerekmektedir (Organization of American States, 1997). İkinci örnek, Birleşik Devletlerden Virgin Islands’dır. Adada, Stanley Selengut Maho Bay kamp alanını kurmuştur. Kamp bünyesindeki tüm yapılar doğa dostu olup, doğal malzemeler kullanılarak yapılmıştır. Ayrıca alanda spor aktiviteleri de gerçekleşmektedir. Stanley Selengut’ın alanda yaptığı çalışmalar ve önlemler sonucunda kamp alanı çevredeki parklardan daha yeşil ve bitki örtüsü açısından daha zengin olmuştur. Daha ileriki yıllarda, gelişen teknolojilerden ilham alarak, Selengut iki yeni işletme daha açmıştır. Bu işletmeler, eğitimle tatili, komforla doğal çevreyi birarada sunmaktadır. Yeni yapılarda geri dönüşüm malzemeleri ve güneş enerjisi de kullanılmıştır. Ayrıca, ziyaretçiler bilgisayarlardan enerji tüketim miktarlarını izleyerek, çevre koruma konusunda daha bilinçli olabilmektedirler (Organization of American States, 1997). Adadan bir diğer örnek ise, Salt River’dır. Alanın sahip olduğu kültürel, arkeolojik ve tarihi değerler sürdürülebilir turizmin önemini vurgulamakta yardımcı olmaktadır. Alan doğal açıdan da son derece zengin kaynaklara sahiptir. 1992 yılında alanın milli park olarak ilan edilmesi sürdürülebilirlik açısından son derece önemli bir karar olmuştur (Organization of American States, 1997). Yukarıdaki örnekler, sürdürülebilir turizm gelişiminin doğal, kültürel ve tarihi mirasın korunmasını esas alan sorumlu bir planlama ve yönetimle gerçekleşebileceğini göstermektedir (Organization of American States, 1997). 3.7 Özel Çevre Koruma Bölgelerinde Turizm Yönetim Planları İnsan nüfusunun az olduğu ve seyahatin sınırlı imkanlarla gerçekleştiği zamanlarda, Dünya üzerinde doğal yaşamın zarar görmediği, ekolojik süreçlerin sürekliliğinin engellenmediği alanlar çoğunluktayken, özellikle son 40 yılda, seyahat imkanları geliştikçe, insanların ulaşamadığı bölgeler kalmamıştır. Himalayalar’a tırmananların sayısı gün geçtikçe artmakta, Antartika ve Yağmur Ormanları gibi yerler popüler bir turist çekim merkezi haline gelmektedir. Bu durumda, bazı bölgelerin, hızla gelişen turizm sektörüne rağmen, doğal kalmasını sağlamak için insan kullanım ve aktivitelerini denetleyecek bir yönetime ihtiyaç duyulmaktadır (Newsome ve diğ., 2002). Turizmin sosyo-kültürel etkileri ve çevresel etkilerinin de mekana yansıdıkları gözönüne alındığında, turistik bölgelerde turizmin, bu etkileri öngörebilecek, 135 irdeleyebilecek ve alanla ilgili diğer planlama amaç, ilke, hedef ve önlemleri ile bütünleşebilecek şekilde planlanması gerekmektedir. Turizm olgusunu kapsayan bir planlama, turizm ile koruma arasında olumlu bir ilişki kurulmasında önemli bir rol oynamaktadır (Kaplan, 1996). Her park ve doğa koruma alanının, uzun vadede, turizm ve ilgili gelişmelerin nasıl yönetilmesi gerektiğini anlatan planlara ihtiyacı vardır (Boo 190). Bu planlar, koruma altındaki alanların gelecekte hangi koşullarda olacağını ve bunun nasıl sağlanacağını belirleyen araçlardır. Turizm yönetim planları ile doğal çevrenin turizmden minimum zarar görerek maksimum fayda elde etmesi sağlanabilir (Eagles ve diğ., 2002). Doğal alanlarda, özellikle doğa koruma alanlarında, turizm yönetimi için çok çeşitli stratejiler ve eylemler geliştirilmiştir. Bunlardan bazıları alan yönetimi bazıları da turist yönetimi tekniklerine odaklanmaktadır (Newsome ve diğ., 2002). Alan yönetimi ile turizm aktivitelerinin gerçekleştiği alanların kontrolü amaçlanmaktadır. Bu alanlar; taşıt ve yaya yolları, konaklama alanları, kamp alanları, piknik alanları ve kıyılardır. Hangi alana hangi tip kullanımın uygun olduğunun belirlenlemesi ile turistlerin sebep olabilecekleri etkiler en az seviyede tutulabilmektedir (Newsome ve diğ., 2002). Doğal alanlarda turizmin gelişmesi beraberinde taşıt yolu yapımını da getirmektedir. İlk önce bu alanları diğer bölgelere bağlayan yollara, sonra da turistlerin alanın içine girmesini sağlayan yollara ihtiyaç duyulmaktadır. Yol yapımında yer seçimi doğal dengenin korunması açısından son derece önemlidir. Ayrıca yollarda kullanılan malzemeler de etraftaki peyzaja uygun bir şekilde seçilirse bu tip gelişmelerin olumsuz etkileri azaltılmış olur. Korunması gerekli doğal alanlarda nerelere taşıt ve yaya yollarının yapılması veya yapılmaması gerektiğine karar vermek çok önemlidir. Uygun yerlere yol yapımı demek turistlerin kontrollü bir şekilde alanın içine girmesine izin vermek demektir. Turistler manzara noktaları gibi alanlara yönlendirilirken diğer alanlar erişilmez kalabilmektedir (Newsome ve diğ., 2002). Örneğin, Marmaris – Datça karayolunun, mevcut yol iptal edilerek deniz kenarına indirilmesi önerilmiş ama Özel Çevre Koruma Kurumu doğal çevrenin zarar görmemesi için bu projeyi iptal etmiştir. Onun yerine mevcut yol üzerinde genişletme ve onarma çalışmaları yapılmaktadır. Yine de belli yerlerde yolun güzergahının değiştirilmesi birçok çam ağacının kesilmesine neden olmuş ve bazı önemli manzara noktaları erişilmez duruma gelmiştir. 136 Konaklama yapıları, kamp alanları, piknik alanları ve diğer hizmetler için de yer seçimi çok önemlidir. Bu tip kullanımların yer seçiminde doğal çevre ne kadar önemliyse, görsel estetik de bir o kadar önemlidir. Alanlar; yapıların araziyle uyumlu olmalarına olanak verecek ve manzara noktaları ve yollardan dikkat çekmeyecek şekilde seçilmelidir. Yapıların büyüklükleri, şekilleri ve malzemeleri de o bölgedeki doğal çevre özelliklerine uygun olmalıdır. Bu tip alanlar gerektiği şekilde tasarlandığı takdirde turistlerin doğal çevre üzerindeki negatif etkileri de kontrol altında tutulabilir. Örneğin, kamp alanı tasarlarken, konaklamayla tuvalet gibi ihtiyaç alanlarının turistlerin kısayol oluşturmasını önleyecek şekilde olmasına dikkat etmek gerekmektedir. Ayrıca, tasarımda, kamp alanına gelecek turist gruplarının da çeşitli büyüklüklerde olabileceği gözönünde bulundurulursa kalabalık grupların, kendilerine yer açmak için, etraftaki bitki örtüsüne zarar vermeleri önlenmiş olur (Newsome ve diğ., 2002). Arazi kullanımı kararları yanında, yapılaşmaya ve kullanıma açılan alanlarda bitkilendirmeye de dikkat etmek gerekmektedir. Bitkilendirme çalışmaları, erozyona karşı önlem almak için yapılabileceği gibi, gölge oluşturmak veya rüzgar kesmek için de gerçekleştirilebilir. Bitkilendirme çalışmalarında sulama ve gübreleme teknikleri de doğal dengeyi bozmayacak şekilde seçilmelidir (Newsome ve diğ., 2002). Göl, nehir veya deniz gibi su öğeleri önemli turist çekim merkezleridir. Turistler özellikle su kenarlarındaki piknik ve kamp alanlarını tercih etmektedirler. Bu yüzden tüm su kaynakları ve deniz kenarlarında turist erişimi kontrollü olmalıdır. Arazi yönetimini ilgilendiren diğer önemli konular da, umumi tuvaletler, ateş yakma yerleri ve çöp toplamadır. Çevreyi son derece yakından ilgilendiren bu konular da titizlikle ele alınmalıdır. Özellikle orman yangınlarının doğal çevre için ne kadar ciddi bir tehdit olabileceğini Türkiye’de hemen hemen her yaz yaşanan yangınlar ortaya koymaktadır. Korunması gerekli doğal alanlarda turistlerin yönetimi; kullanımın miktarı, tipi, zamanı ve dağılımını kontrol etmeyi amaçladığı gibi turistlerin hareketleri üzerinde de etkili olabilir. Yönetim; turist sayısı, grup büyüklükleri ve kalma sürelerinin düzenlenmesi, ikaz ve caydırıcı önlemler, turistlerle iletişim kurma ve eğitim gibi eylemleri kapsamaktadır (Newsome ve diğ., 2002). Eagles (2002), ziyaretçilerin sebep olabileceği sorunları bilglendirme ve eğitimin etkisine göre sıralamaktadır. Bilgi ve eğitimin sorunların çözümünde nasıl yardımcı olabileceği Tablo 3.9’da görülmektedir. 137 Tablo 3.9 : Bilgi ve Eğitimin Sorunların Çözümüne Yardımcı Olmasında Kullanımı PROBLEMİN TANIMI Yasadışı eylemler Önlenemez eylemler Dikkatsizlikten kaynaklanan eylemler Eğitimsizlikten kaynaklanan eylemler Bilgisizlikten kaynaklanan eylemler ÖRNEK Yasak olan balık, kuş veya yaban hayatından diğer hayvanları avlamak. Yasak olan yerlerde motorlu taşıt kullanımı. Kanalizasyon atıkları. Kamp alanlarında yerörtücü bitkilerin azalması. Çöp. Gürültü ve benzeri rahatsız edici aktiviteler Mercanlara dokunmak. Uygun olmayan kamp yeri seçmek. Deniz memelerine çok yakın demirlemek. Ateş için odun toplamak. BİLGİ VE EĞİTİMİN POTANSİYEL ETKİSİ Düşük Düşük Orta Yüksek Çok yüksek Doğal alanlardaki olumsuz etkilere sadece turistler sebep olmadığı için, birçok doğal alanda turizm yönetimi, farklı strateji ve eylemlerin beraber uygulanmasına dayanmaktadır. Gelişmekte olan ülkeler genelde bölgeleme teknikleri kullanırken, gelişmiş ülkeler bölgelemenin yanında; alan tasarımı, ziyaretçi düzenleme ve eğitim gibi yönetim eylemlerini de uygulamaktadırlar (Newsome ve diğ., 2002). Korunması gerekli doğal alanlarda; turizm sektörünün kendisi de yönetilmelidir. Turizm sektöründekiler; turizmin ve turistlerin çevreye zarar vermemesi için kendi aralarında kurallar belirleyip rehberler hazırlamaları koruma açısından teşvik edici eylemlerdir. Bunun yanında akreditasyon ve sertifika programları da sektör içinde sorumluluk bilincinin gelişmesi açısından faydalı olmaktadır (Newsome ve diğ., 2002). Turizmin doğal çevre üzerindeki olumsuz etkilerini kontrol altında tutmanın bir diğer yolu olan turizm yönetim planlaması, üç ana aşamadan oluşan ve sürekliliği olan bir süreçtir. Bu aşamalar; Şekil 3.2’de görüldüğü gibi, planın hazırlanması, uygulanması ve izleme yöntemiyle yeniden gözden geçirilmesidir (Thomas ve Middleton, 2003). Plan hazırlanır, uygulanır, uygulamadan sonraki durum izlenir ve değerlendirme yapılarak planda gerekli olan değişiklikler yapılır ve bu süreç aynen devam eder. Aslında bu aşamalar sadece özel çevre koruma bölgeleri yönetim planları için değil tüm planlar için geçerlidir. 138 Planın Hazırlanması Değerlendirme İzleme Uygulama Şekil 3.2 : Planlama Süreci Phillips (2003), klasik anlamda koruma alanı yönetim tekniklerini, politik düşünceleri göz ardı eden, daha çok teknokratik ve kısa vadeli düşünülen eylemler olarak tanımlarken, modern yaklaşımların; uzun vadeli düşünüldüğünü ve süreç olarak ele alındığını belirtmektedir. Yönetim planlarının tutarlı ve sistematik olmaları için izlenmesi gereken bazı adımlar vardır. Bunlar (Thomas ve Middleton, 2003): · Hazırlık · Bilgi toplama – başlıkların belirlenmesi, fikir yürütmek · Toplanan kaynak ve bilgilerin değerlendirilmesi · Sınırlar, fırsatlar ve tehditlerin belirlenmesi · Yönetim vizyon ve hedeflerinin geliştirilmesi · Amaç ve hedeflerin gerçekleştirilmesi için alternatiflerin geliştirilmesi, bölgeleme · Taslak yönetim planının hazırlanması · Taslak yönetim planıyla ilgili olarak halka danışılması · Esas yönetim planının hazırlanması · Planın onaylanması · Uygulama · İzleme ve değerlendirme 139 · Planın güncellenmesiyle ilgili kararlar alınmasıdır. Yönetim planı hazırlamanın ilk aşaması olan hazırlık, planlama sürecinin en önemli aşamalarından biridir. Bu aşamada, planlamayla neyin başarılmak istendiği, bunun nasıl gerçekleşeceği, zamanlama ve katılımcılar belirlenmektedir. Bunları belirleyebilmek için (Thomas ve Middleton, 2003); · Yönetim amaç ve hedeflerinin tanımlanması ve tüm katılımcılar tarafından anlaşımlarının sağlanması; · Planlama sürecinde izlenecek adımların ve kullanılacak yöntemin belirlenmesi; · Planın kimlere hitap edeceğinin belirlenmesi; · Alanın bir bütün olarak ele alınması; · Disiplinlerarası bir yaklaşımın kullanılması; · Planlama takımının oluşturulması; · Detaylı bir şekilde çalışma programı hazırlanması ve bu programa uyulması; · Uzmanlar, hükümet çalışanları gibi planlama takımında olmayan insanların da katılabileceği sürecin belirlenmesi; · Eksik gerekmektedir. Şekil 3.3’te yönetim planı aşamaları görülmektedir (Thomas ve Middleton, 2003). Ayrıca hazırlık aşamasında dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli noktada, hangi ölçekte olursa olsun, planlarla politikaların örtüşmesi ve birbirleriyle ilişkilerinin açık ve net bir şekilde ortaya konmasının gerektiğidir. Bunun sonucunda da farklı planlardaki tüm yönetim eylemlerinin aynı doğrultuda olması sağlanabilmektedir (Eagles ve diğ., 2002). 140 · Hazırlık Bilgi Toplama – Başlıkların Belirlenmesi, Fikir Yürütmek · · · Toplanan Kaynak ve Bilgilerin Değerlendirilmesi Sınırlar, Fırsatlar ve Tehditlerin Belirlenmesi Yönetim Vizyon ve Hedeflerinin Geliştirilmesi Amaç ve Hedeflerin Gerçekleştirilmesi İçin Alternatiflerin Geliştirilmesi, Bölgeleme Taslak Yönetim Planının Hazırlanması Taslak Yönetim Planıyla İlgili Olarak Halka Danışılması Esas Yönetim Planının Hazırlanması Planın Onaylanması Uygulama İzleme ve Değerlendirme Planın Güncellenmesiyle İlgili Kararlar Alınması Şekil 3.3 : Yönetim Planı Aşamaları Eagles’ın park turizmi politika ve plan geliştirme için hazırladığı rehber tüm korunması gerekli doğal alanlara uyarlanabilir. Buna göre (Eagles ve diğ., 2002): 141 · Koruma alanı sınırları içerisindeki tüm doğal ve kültürel değerler, park ve yönetimini etkileyecek tüm kullanım ve değerler için temel teşkil etmelidir; · Koruma altındaki alanlardaki turizm, alandaki doğal ve kültürel çevrenin iyi durumda olmasına bağlıdır. Turizmden elde edilecek gelirlerin sürekliliği buna bağlıdır; · Koruma alanlarının yönetimi, alanın kendine has değerlerini korumaya yönelik olduğu kadar; turizmin aktif yönetimi, turizm şirketleri, yerel halk ve ziyaretçilerde sorumluluk bilincini arttırmak ve turizm sektörü için potansiyel ekonomik fırsatlar yaratmayı da amaçlamalıdır. Planlama ve yönetim, güvenilir bilgilere dayalı olmalıdır. Bu aşamada; bilgi toplamayla yönetim hedeflerinin ortaya konması arasındaki ilişki hakkında iki görüş öne sürülmektedir (Thomas ve Middleton, 2003): · Yönetim hedefleri, bilgiler toplanıp analiz edildikten sonra belirlenir veya · Belirlenen yönetim hedeflerine göre ne tür bilgilerin gerekli olduğu ortaya çıkar. Pratikte, herhangi bir yerin doğa koruma alanı olarak ilan edilmesi, yönetim hedeflerinin belirlenmesi için toplanmış temel bilgilere dayalı olmaktadır. Fakat planlama süreci, bazı yönetim seçenekleri arasından seçim yapılabilmesi için daha fazla bilgiye ihtiyaç duyulduğunu ortaya koymaktadır. Birçok örnekte, daha fazla bilgi içerecek ana başlıkların belirlenmesinde yardımcı olacak planlama veya araştırma tarihine rastlanmaktadır. Bu yüzden bilgi toplarken öncelikle o bölgede daha önce yapılmış çalışmalara erişmek gerekmektedir. Bu çalışmalar alanın fiziksel durumuyla ilgili olduğu kadar, sosyo-kültürel ve ekonomik değerlerini de yansıtmalıdır (Thomas ve Middleton, 2003). Alanla ilgili bilgi toplarken dikkat edilmesi gereken başlıklar şu şekilde özetlenebilir (Thomas ve Middleton, 2003): · Alanın sahip olduğu doğal kaynaklar ve durumları; · Alanın sahip olduğu kültürel kaynaklar ve durumları; · Alandaki estetik değerler; · Altyapı; · Sosyo-ekonomik çevre; 142 · Altyapı hizmetlerinin mevcut ve önerilecek kullanımlara yeterliliği; · Ziyaretçilerin özellikleri ve alan üzerindeki etkileri; · Yukarıda bahsedilen konuların gelecekteki durumları ile ilgili tahminler; · Çevredeki araziler ile ilgili gelecekteki arazi kullanımı ve planlama kararları. Bilgi toplama aşamasında önemli olan bir diğer konu da alanın tanımlanmasıdır. Tanım; alanın karakteristik özelliklerini, alanı etkileyen dış etkenleri ve gelecekte etkili olabilecek faktörleri kapsamalıdır. Ayrıca, olayların güncel etkilerini anlattığı gibi nasıl değiştiklerini de açıklamalıdır (Thomas ve Middleton, 2003). Birçok durumlarda, plancılar, anketlerden elde edilecek ölçülebilir bilgilere ihtiyaç duyabilirler. Bunlar; alana gelen turist sayısı, araç sayısı, turistlerin tercih ettiği ulaşım araçlarının oranları gibi bilgiler olabilir (Thomas ve Middleton, 2003). Alanın tanımında yer alması gereken bilgiler şu şekilde özetlenebilir (Thomas ve Middleton, 2003): · Konum; · Yüzölçümü; · Koruma alanı yönetim kategorisi (IUCN); · Hukuki durumu, sit alanları ve ilgili yasalar; · Mülkiyet, doluluk durumu, erişim, kısıtlamalar; · Yönetim birimlerinin ve yerel yönetimin adresleri; · Teşkilat yapısı; · Mevcut arazi kullanımı; · Alana ve alandan yapılan hizmetler; · Ana ulaşım yolları; · Tarihsel geçmişi (arazi kullanımı ve peyzaj tarihi, arkeoloji, yapılar); · Biyolojik bilgi (topluluklar, flora ve fauna); · Fiziksel yapı (iklim, jeoloji, jeomorfoloji, hidroloji, toprak kabiliyeti); 143 · Kültürel yapı (peyzaj ve peyzaj elemanları, kültürel ilişkiler); · Sosyo – ekonomik yapı. Yönetim planı hazırlanırken, alanı ilgilendiren uluslarası anlaşmalar da gözönünde bulundurulmalıdır. Yönetim planı hazırlanacak olan alan, Dünya Mirası Listesi gibi, uluslararası kabul edilmiş tanımlardan birine henüz uygun görülmemiş olsa bile, hazırlanacak olan plan bu alanın sahip olduğu potansiyeli ortaya koyarak onun tanımlardan birine uygun görülmesini sağlayabilir (Thomas ve Middleton, 2003). Üçüncü aşama, toplanan bilgilerin değerlendirilmesidir. Bu aşamanın amacı, koruma alanının öneminin ortaya konması ve anlaşılmasıdır. Alanın sahip olduğu değerler, bu değerlerin topluma faydaları ve neden koruma alanı olarak tanımlandığı belirlenir (Thomas ve Middleton, 2003). Koruma alanının sahip olduğu değerlerin tam anlaşılamaması, yönetim eylemlerinin sadece doğal kaynakları değil, özellikle yerel halkın sosyal ve ekonomik durumunu da etkilemesine neden olabilmektedir. Yönetim planı doğal ve kültürel değerlerin anlaşılmasını sağlayamazsa, alandaki uygunsuz kullanımlar, eğer varsa, devam edecektir (Thomas ve Middleton, 2003). Koruma alanının öneminin değerlendirilmesi iki aşamalı bir süreçtir (Thomas ve Middleton, 2003): · Alana has değerlerin belirlenmesi; · Alanın anlam ve öneminin kısa ve öz bir şekilde ifade edilmesi. Alana has değerler belirlenirken aşağıdaki sorular sorulmalıdır (Thomas ve Middleton, 2003): · Doğal, manzarayla ilgili, jeolojik, bilimsel, ekolojik, bitki örtüsüyle veya hayvanlarla ilgili ve rekreasyonel açıdan çok iyi örnek teşkil edebilecek değerlere sahip mi; · Eşsiz biyolojik değerlere, bitki örtüsüne ve arazi şekillerine sahip mi; · Bir bütün olarak koruma alanının ekolojik bütünlüğünün sürdürülebilirliği açısından önemli bölgelere sahip mi; · Ekonomik, kültürel veya başka yönlerden, yerel halk için önemli bölgelere veya kaynaklara sahip mi; 144 · Nadir ve endemik bitki ve hayvan türlerine sahip mi; · Nesli tükenmekte olan bitki ve hayvan türlerine ve habitatlara sahip mi; · İnsan kullanımlarına nadiren hassas kaynaklara sahip mi; · Değiştirilmiş peyzaj ve doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımına örneklere sahip mi; · Önemli arkeolojik ve tarihi alanlara sahip mi; · Kültürel bölgelere sahip mi; · Dünya çapında tanınmış değerlere sahip mi. T. C. Çevre ve Orman Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Doğa Koruma Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanan Sulak Alanlarda Yönetim Planlaması Rehberinde, ekolojik değerlendirme yapılırken kullanılması gereken kriterler aşağıdaki şekilde belirlenmiştir: · Boyut. Boyut, ekolojik değerlendirme açısından önemli bir kriter olsa da diğer özelliklerle beraber ele alınmalıdır. · Biyolojik çeşitlilik. Doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı ve doğa korumanın en önemli amaçlarından biri biyolojik çeşitliliğin korunmasıdır. · Doğallık. Genelde, bir alanın doğallığı arttıkça ekolojik karakterinin değeri de artmaktadır. · Nadirlik. Alandaki nadir ve tehlike altındaki habitat ve türlerin belirlenmesi, yönetim planına şekil vermektedir. · Kırılganlık. Nadirlikle doğrudan ilişkili olan kırılganlık, zaman ölçeğinde ele alınmalıdır. · Tipiklik. Bir alanın önemi genellikle alışılmadık veya nadir değerlere sahip olduğunda artsada, sıradan veya tipik özellikler de alanın karakterinin oluşmasında önemli rol oynayabilirler. · Onarım ve/veya restorasyon potansiyeli. Yönetim planlarının hazırlanmasında dördüncü aşama, sınırlar, fırsatlar ve tehditlerin belirlenmesidir. Koruma alanının yönetim hedefleri belirlenmeden önce, 145 yönetimindeki sınırlayıcı faktörler ve alanın sahip olduğu değerlere yönelik tehditler tanımlanmalıdır (Thomas ve Middleton, 2003). Alanla ilgili sınırlayıcılar doğal çevreden kaynaklanabileceği gibi başka şekillerde de karşımıza çıkabilir (Thomas ve Middleton, 2003): · Yasal zorunluluklar; · Mülkiyet durumuyla ilgili sınırlar; · Önceki kullanımlar; · Sağlık ve güvenlik faktörleri; · Yönetimsel sınırlar; · Alanda daha önce gerçekleştirilen eylemler; · Komşulara ve turistlere karşı olan yükümlülükler; · Diğer politikayla ilgili faktörler. Koruma alanına yönelik tehditler veya baskılar insanlar veya tabiat yüzünden olabileceği gibi, alanın içinden veya sınırlarının dışından kaynaklanabilir (Thomas ve Middleton, 2003). Planlama gelecekle ilgili olduğuna göre, koruma alanının geleceğini etkileyecek faktörler de tanımlanmalı ve değerlendirilmelidir. Bunlar kesinlik kazanamasa da, ziyaretçi kullanımlarının gelecekteki eğilimleri, ekonomik ve ekonomiyle ilgili baskılar ve ekolojik değişimler de belirlenmeye çalışılmalıdır. Gelecekle ilgili tahminler yararlı değişimler için fırsatların belirlenmesinde de kullanılabilir (Thomas ve Middleton, 2003). Tehditler ve fırsatlar tanımlandıktan sonra, yönetim planına açık ve net bir şekilde dahil edilmelidir (Thomas ve Middleton, 2003). Bir sonraki aşama, yönetim vizyon ve hedeflerinin geliştirilmesidir. Yönetim planlama süreci, koruma alanının, gelecekte, ideal bir durumda olmasını sağlamaya yönelik olmalıdır. Bazı planlarda, gelecek için amaç ve hedefler, bazılarında uzun vadeli hedefler belirlenmektedir. Son zamanlarda hazırlanan planlarda ise, bunların yerini vizyon almaktadır (Thomas ve Middleton, 2003). 146 Vizyon, alanın korunmasıyla ilgili politikaların istenen veya tahmin edilen sonuçlarını tanımlar. Amacı, yönetim hedefleri için bir odak veya yön teşkil etmektir. Bundan başka aşağıdaki özelliklere de sahip olmalıdır (Thomas ve Middleton, 2003): · Uzun vadede, planın, koruma alanını nasıl şekillendireceğini belirler. Bu, halkın, alanın gelecekte olması beklenen durumununu, sebeplerini ve bunun başarılması için gerekli olan olan eylemleri anlamasında yardımcı olmaktadır; · Zaman içerisinde değişmemekle beraber, alanın sürdürülebilir yönetim sürecinde süreklilik sağlamalıdır; · Koruma alanının; çevresel, rekreasyonel, kültürel ve sosyal ve ekonomik durumlarını içermelidir. Hedefler, yönetim vizyonunu takip etmelidirler. Yönetimin başarmayı amaçladığı durumları ortaya koyarlar (Thomas ve Middleton, 2003). Genel olarak hedefler (Thomas ve Middleton, 2003): · Habitat ve tür yönetimi; · Araştırma, inceleme ve izleme; · İletişim de dahil olmak üzere altyapı; · Turist kullanımları ve hizmetleri; · Eğitim; · Sosyal ve kültürel değerler; · Gelir seviyeleri; · Koruma alanı hizmetleri; · Yönetimle ilgili konuları kapsamaktadır. Yönetim planının etkili olup olmaması hedeflerin doğru bir şekilde belirlenmesine bağlıdır. Yönetim planı hedefleri (Thomas ve Middleton, 2003): · Kesin ve spesifik; · Başarılabilir ve gerçekçi; 147 · Belirli bir zaman dilimini hedef alacak şekilde; · Ölçülebilir; · Alanın amacını, önemini ve değerlerini yansıtacak şekilde; · Ulaşılacak noktayı ortaya koymalı, nasıl ulaşılacağını değil. Hedeflere nasıl ulaşılacağı ileriki aşamalarda belirlenecektir. Örneğin, hedef önemli bir habitatın korunmasıysa, hedef, üzerinde durulması gereken tehditleri ortaya koymalıdır, onlarla nasıl başa çıkılacağını değil; · Önceki aşamalarda belirlenmiş olan konu ve sorunları hedef alacak şekilde; · Belirli bir mantığa oturtulmuş; · Öncelik sırasına göre yazılmış olmalıdır. Eagles (2002), planlama hedeflerini, kendi içinde verim odaklı, zaman dilimli, spesifik, ölçülebilir ve ulaşılabilir olmak üzere gruplamaktadır. Tablo 3.10’da bu hedefler ayrıntılı bir şekilde anlatılmaktadır (Eagles ve diğ., 2002). Hedefler belirlendikten sonra yapılması gereken bu hedeflerin nasıl gerçekleştirileceği üzerinde çalışmaktır. Bir hedefe ulaşmanın birden fazla yolu olabilir. Bu durum yönetim planının hedefleri için de geçerlidir. Bu aşamada yapılması gereken tüm alternatiflerin ortaya konması ve içlerinden en uygun olanların seçilmesidir (Thomas ve Middleton, 2003). Amaç ve hedeflerin gerçekleştirilmesi için alternatiflerin geliştirilmesinde önecelikle birtakım sorular sorulmalıdır. Bunlar (Thomas ve Middleton, 2003): · Hangi yollarla hedefler gerçekleştirilebilir; · Seçilebilir alternatifler hangileridir; · Birbirleriyle uyumlu planlar oluşturmak için alternatiflerden nasıl bir kombinasyon oluşturmak gerekmektedir. Bu sorulara yanıt verirken plancı (Thomas ve Middleton, 2003): · Herbir alternatifin istenilenleri başarabileceğinden emin olmalı ve bu alternatiflerin birbirlerini nasıl etkiledikleri üzerinde çalışmalıdır; 148 · Sınırlayıcıları dikkate almalı ve her alternatifin gerçekçi olup olmadığı kontrol etmelidir; · Alternatiflerin uygulama aşaması üzerinde de çalışmalıdır. Tablo 3.10 : Planlama Hedefleri ÖZELLİK REHBER § Verim Odaklı § § § Zaman Odaklı § § Spesifik § § § Ölçülebilir § § § § Ulaşılabilir § § ÖRNEK Hedefler bir eylemin sonuçları veya başarısıyla ilgili olmalıdır. Neyin başarılmak istendiğini açıklamalıdır, nasıl olacağını değil. Nasıl başarılacağı konusu yerel yöneticileri ilgilendirir. § Amaç ve hedefler alanın gelecekteki istenen durumuna yönelik olmalıdır. Her hedefin zaman aralığı belirlenmelidir. Zaman dilimi belirli hedefler, uygun yönetim eylemleri geliştirmek için yön belirler ve sorumluluk bilincini arttırır. Hedefler neyin başarılmak istendiğini çok net bir şekilde ifade etmelidir. Katılımcılar hedeflerle hemfikir olduktan sonra, herkes hedefin gerçekleştirilmesinde sorumluluk sahibi olacaktır. Ölçülebilir hedefler ilerlemenin değerlendirilebilmesini sağlamaktadır. Ölçülebilir hedefler yöneticilerin, gelecekte hangi konularda çaba harcamaları gerektiğini belirlemektedir. Alanda neyin, nerde ve ne sıklıkla izlenmesi gerektiğini gösterirler. Hedefler, planın belirlediği zaman dilimi, mevcut kaynak ve işgücü açısından gerçekçi olmalıdır. Hedefler idealist bir vizyon ile turizm etkilerinin gerçekliği arasında bir denge kurmalıdır. Ulaşılabilir hedefler eyleme geçilirken motivasyon sağlamaktadırlar. Gerçekçi hedefler, yöneticiler ve ziyaretçiler arasında başarının öngörülebilmesini sağlamaktadır. Ulaşılabilir hedefler ütopilerle gerçekleri birbirine yaklaştırmaktadırlar. § 149 § § § Yaban hayatı izlemek için yılda 3 000 turist sağlamak. Yıllık ortalama 500 adet aslan populasyonunu garanti altına almak. 5 yıl içerisinde ziyaretçilerin ekolojik bilgisini %50 oranında arttırmak. Yaban hayatı izlemek için, 5 yıl içerisinde yılda 3 000 turist sağlamak. 3 yıl içerisinde park turizminden elde edilen geliri %4 oranında arttırmak. § 3 yıl içerisinde park turizminden elde edilen gelir yılda %4 oranında arttırılmalı (zaman dilimi belirli ve istenen artış net bir şekilde ifade edilmiş). § 3 yıl içerisinde park turizminden elde edilen gelir yılda %4 oranında arttırılmalı (üç yıl boyunca elde eidlen gelirin yılda en az bir kez hesaplanması gerektiğini ortaya koyuyor). § 5 yıl içerisinde ziyaretçilerin ekolojik bilgisini %50 oranında arttırmak. Daha sonra sorulması gereken sorular ise (Thomas ve Middleton, 2003): · Hangi seçeneğin ekonomik açıdan paranın değerini daha iyi yansıttığı; · En iyi alternatif dizisinin hangisi olduğu; · Hangi alternatiflerin önceden kararlaştırılan kriterlere uygun olduğudur. Plancının bu sorulara yanıt verirken de göz önünde bulundurması gereken noktalar vardır. Bunlar (Thomas ve Middleton, 2003): · Hangi alternatifin hedefi en iyi şekilde yansıttığı; · Alternatifin işleyip işlemeyeceği; · Planların ekonomik açıdan mümkün olup olmadığı; · Alternatiflerin politikacılar ve halk tarafından ne kadar kabul edilebilir olduğu; · Plandan kimin karlı kimin zararlı çıkacağıdır. Yönetim planlarında, benzer yönetim eylemlerinin uygulanacağı ve benzer kullanım yoğunluklarına izin verileceği birtakım yönetim bölgeleri tanımlanabilmektedir (Thomas ve Middleton, 2003). Bölgeleme, arazi kullanımı ve korumanın kendine özel seviye ve yoğunlukta belirlendiği coğrafi bölgeler oluşturmada kullanılmaktadır (Eagles ve diğ., 2002). Bu metot sayesinde, aynı koruma alanı içerisinde, bir tarafta yapılaşmış çevreye sahip bölgeler oluşurken, diğer tarafta hiçbir şekilde yapılaşmaya izin verilmeyen doğal yaşam bölgeleri korunabilmektedir (Eagles ve diğ., 2002). Bölgeleme metodu, mevsimsel özelliklere göre de kullanılabilmektedir (Eagles ve diğ., 2002). Klasik anlamda bölgeleme metodu (Thomas ve Middleton, 2003): · Önemli veya tehlike altındaki habitatların, ekosistemlerin ve ekolojik süreçlerin korunmasında; · Zararlı olabilecek insan aktivitelerini sınırlamada; · Makul ölçülerde arazi kullanımına olanak tanırken doğal ve/veya kültürel değerleri korumada; · Zarar görmüş alanların iyileştirilmesinde kullanılmaktadır. 150 Bölgeleme metodu iki aşamadan oluşmaktadır (Eagles ve diğ., 2002): · Tanımlayıcı aşama. Değerler ve rekreasyonel fırsatlar ortaya konur. Kaynakların özelliklerini ve mevcut rekreasyonel fırsatların envanterinin çıkartılması gerekmektedir. · Belirleyici aşama. Alan içerisinde, neyin nerede yapılması gerektiğine dair kararlar alınır. Katılımcı bir yaklaşımla, neyin korunması, hangi hizmetin sağlanması ve hangi programın başlatılmasına yerini ve zamanını da belirleyerek karar verilir. Bölgeleme metodunun yararları (Eagles ve diğ., 2002): · Alanın sahip olduğu değerlerin ve yerlerinin anlaşılması; · Kabul edilebilir insan aktivitelerinin standartlarını belirleyerek, insanların olumsuz etkilerinin kontrol edilmesi; · Farklı rekreasyon ve turizm hizmetleri için uygun yerlerin bulunması şeklinde özetlenebilir. Farklı koruma ve kullanma hedeflerine sahip alanların kontrolünü sağlamak için kullanılan bölgeleme metodu her zaman gerekli olmayabilir. Bölgeleme, yönetimi zorlaştırmamalı, kolaylaştırmalıdır (Thomas ve Middleton, 2003). Planlama sürecinde yukarıda bahsedilen aşamalarda hazırlananların tümünün tek bir belge haline getirilmesi taslak yönetim planını meydana getirmektedir (Thomas ve Middleton, 2003). Bir yönetim planını sunmanın birçok farklı şekli olabilir. Aynı şekilde içerik, izlenen sıra ve detaylandırma seviyesinde de farklılıklar olabilmektedir. Bu tip olası farklılıklarla beraber yönetim planlarının içeriği ve yapısı, her zaman, alanın ihtiyaçlarını, yöneticlerin amaçlarını ve isteklerini ve kaynaklarının kullanılırlığını yansıtmalıdır (Thomas ve Middleton, 2003). Örneğin milli park gibi çok geniş alanlara yayılmış bir koruma alanı için daha karmaşık bir yönetim planı gerekirken, daha küçük koruma alanları için daha sade ve basit yönetim planları uygun olabilmektedir. Plan içinde ne kadar bilginin yer alacağına karar vermek de önemli bir noktadır. Yine örnek vermek gerekirse; büyük bir milli parkın alanla ilgili bilgileri planın büyük bir kısmını oluşturabilir. Bu malzemelerin planın sonuna eklenmesi veya ayrı bir belge olarak basılması planın, 151 sadece, yönetim ve arazi kullanımı konularına odaklanmasında yardımcı olmaktadır (Thomas ve Middleton, 2003). Genelde yönetim planlarının temel bileşenleri şu şekilde sıralanabilir (Thomas ve Middleton, 2003): · Özet · Giriş · Alanın tanımı · Alanın değerlendirilmesi · Konu ve sorunların analizi · Vizyon ve hedeflerin belirlenmesi · Bölgeleme planı · Yönetim eylemlerinin belirlenmesi · İzleme ve geridönüş Halkın ve katılımcıların taslak yönetim planını inceleyerek yorumlar yapmaları, yönetim planlama sürecinin çok önemli bir aşamasıdır (Thomas ve Middleton, 2003). Halkın görüşünün nasıl elde edileceği ülkeden ülkeye değişiklik gösterebilse de, genel olarak iki senaryodan bahsedilmektedir(Thomas ve Middleton, 2003): · Halka danışıldığı sürecin öneceden belirlenmesi ve · Yönetim biriminin kendi eylem şeklini belirlemede özgür bırakılması. Taslak planla ilgili görüşlerin toplandığı sürecin tüm katılımcılar arasında güvenilirlik kazanması gerekmektedir. Bunun için yönetim birimi (Thomas ve Middleton, 2003): · Tüm katılımcıları belirlemeli; · Hepsine karşı eşit ve şeffaf bir tutum sergilemeli; · Bilgilendirici, açık ve kolay anlaşılır malzemeler üretmeli; · Önerilerin taslak niteliğinde olduğunu vurgulamalı; 152 · Her öneriyi yeniden gözden geçirmeye hazır olmalı; · Elde edilen tüm yorumları belgelemeli; · Miting veya malzeme gibi isteklerin cevaplandırıldığından emin olmalı; · Her türlü görüşü dikkate almalı; · İnsanları acele ettirecek kadar kısa olmayan ama ilgilerini de kaybettirecek kadar uzun olmayan bir zaman dilimi belirlemeli. Halkın görüşlerinin toplanması için gereken süre değişebilse de genelde bu süre üç aydan daha kısa olamamaktadır. Koruma alanı büyüdükçe veya konular ve sorunlar karmaşıklaştıkça bu süre en az altı aya kadar çıkmaktadır (Thomas ve Middleton, 2003). Yönetim planlama sürecine halk katılımının sağlanmasının yararları şu şekilde özetlenebilir (Thomas ve Middleton, 2003): · Sahiplenme hissini arttırır; · Alanın korunmasına destek sağlar; · İnsanların yönetimle ilgili konulardaki değişikliklerden haberdar olmalarını ve bu değişiklikleri etkileyebileceklerini hissetmelerini sağlar; · Korumayla planlama arasında olduğu kadar gelişimle planlama arasında da bağlantı kurar. Ekonomik ve sosyal gelişim açısından insanların ihtiyaçlarını dikkate almayan bir yönetim planı, hedeflerin gerçekleştirilmesinde başarısız olacaktır; · Alanın yönetimiyle ilgili görüşlerin, çekincelerin ve fikirlerin paylaşılabileceği iletişim mekanizmasının oluşmasını sağlar. Yönetim planlama sürecinde, halkın katılımını sağlarken cevaplanması gereken en önemli soru, esas katılımcıların kimler olduğudur. Alanda veya alan çevresinde yaşayan insanlar varsa, oradaki yerleşik halkın katılımının sağlanması çok önemlidir. Örneğin, IUCN, belirlemiş olduğu doğal alan kategorilerinden V. Kategori için, bu kategorideki alanlar insan yerleşimlerini de kapsamaktadır, planlama ve yönetim sürecinin her aşamasına halkın katılmasını gerekli görmektedir (Thomas ve Middleton, 2003). 153 Alan üzerinde etkisi olabilecek kişiler şu şekilde özetlenebilir (Thomas ve Middleton, 2003): · Çevre konularıyla ilgili bakan ve yöneticiler; · Yerel halkın ve eylem gruplarının liderleri; · Mülk sahipleri; · Kiracılar; · Ormancılık, madencilik, balıkçılık ve turizm gibi ekonomik aktivitelerle ilgilenenler; · Alanın planlanması ve yönetimiyle ilgili olanlar; · Alana gelen turistleri organize eden veya turistler üzerinde etkisi olabilecek kişiler; · Alandaki veya çevresindeki projeler veya yerlerle ilgilenen araştırmacılar. Katılımcıların belirlenmesinde yardımcı olabilecek sorular da (Thomas ve Middleton, 2003): · İnsanların alanla ilişkisi nasıl? Alanı nasıl kullanıyorlar ve değerlendiriyorlar? · Rolleri ve sorumlulukları nelerdir? · Herhangi bir yönetim girişiminden nasıl etkilenecekler? · Gerçekleştirdikleri eylemlerin alanın değerinin üzerindeki etkileri nelerdir? Yönetim planlama yaklaşımlarında, sınırlı bir seviyeden başlayan halk katılımı, zamanla çok daha etkili bir şekilde arttırılmıştır. Halk katılımı şekilleri, seviyelerine göre şu şekilde tanımlanabilmektedir (Thomas ve Middleton, 2003): · Bilgilendirme. Katılımın en düşük seviyesidir. Gruplar ve bireyler önerilerle ilgili bilgi sahibi olurlar ama bunları değiştirme şansları yoktur. Tek taraflı bir iletişim söz konusudur ve karar alma mekanizması yukarıdan aşağıya doğru işlemektedir. · Danışma. Bilgilendirmeden sonra halk katılımının bir sonraki seviyesidir. Yerel halk, diğer katılımcılar ve kuruluşlar bir plan veya proje hakkında bilgilendirilir 154 ve görüşleri alınır. Toplanan görüşler dikkate alınsa da her zaman onlar doğrultusunda hareket edilmemektedir. · Beraber karar vermek. Bir konu veya sorunla ilgili olanlar çağrılır, bilgilendirilir, beraber tartışılır ve karar alma sürecine katılmaları sağlanır. · Beraber eyleme geçmek. Kararlar ortaklaşa alınır ve uygulamadaki sorumluluklar da paylaşılır. · Halkın bağımsız karar vermesini desteklemek. Katılımın en yüksek seviyesidir. Halk, kendi gündemlerini belirlemede ve aldıkları kararları uygulamada sorumluluk sahibidir. Planlama sürecine katılanlar; problemlerin tanımlanması, alternatiflerin oluşturulması, planlama aktiviteleri ve kaynakların yerlerinin belirlenmesi gibi konularda çalışabilmektedirler (Drake, 1991). Bir sonraki aşamada ise, elde edilen görüşler dikkate alınarak taslak gözden geçirilir. Başarılı yönetim planı örnekleri incelendiğinde tüm görüşlerin dikkate alınması ve saklanmasının gererekliliği anlaşılmaktadır. Daha sonra bunlar, özet halinde planın sonuna eklenebilir veya ayrı bir belge olarak basılabilir (Thomas ve Middleton, 2003). Planın son haline toplanan görüşlerle ilgili bir rapor eklenebilir. Bu raporda, toplanan görüşlerin nasıl değerlendirildiği ve bazılarının neden safdışı bırakıldığı anlatılmalıdır. Bu, halkın ve katılımcıların planın son halini anlamalarında yardımcı olacak ve planda yer alan yönetim eylemlerinin nasıl şekillendiğini açıklayacaktır (Thomas ve Middleton, 2003). Plan son halini aldıktan sonra geriye onaylanması kalmaktadır. Bu aşama, ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Örneğin, Avustralya’da federal milli park yönetim planları, onaylanmak için Çevre ve Miras Bakanlığı’na (Minister for Environment and Heritage) gönderilir. Ayrıca, Parlamento’da onbeş işgünü boyunca Vekillere sunulur (Thomas ve Middleton, 2003). Plan, ilgili birimlerce onaylandıktan sonra sıra uygulamaya gelmektedir. Bu aşama, plana net bir şekilde yasal yetki vermekte ve eylemlerin güçlendirilmesi ve yerine getirilmesi için sağlam bir temel teşkil etmektedir (Thomas ve Middleton, 2003). Bu aşamada iki yaklaşım kullanılabilir (Thomas ve Middleton, 2003): · Plan yıllık detaylı kaynak ve finans bilgilerini içermez; 155 · Planda bu bilgilere yer verilir. Genelde birinci yaklaşımın seçilmesinin sebebi, giderlerle ilgili öngörüde bulunma zorluğudur. Bunun yanında, yönetim planın 5-10 yıllık zaman dilimlerinde, alanda, çevresinde veya yönetim biriminin personel ve mali durumunda yaşanabilecek değişiklikler yüzünden birtakım düzenlemeler gerekebilir. Bu yüzden, birçok kuruluş yönetim planlarını, gerekli eylemlerin sırasını belirlemede ve daha detaylı planları üretmede kullanmaktadır (Thomas ve Middleton, 2003). Yönetim planlarındaki uygulamayla ilgili bilgilerin gruplandırılması çeşitlilik göstermektedir (Thomas ve Middleton, 2003). Alanın yönetim bölgeleri belirlendiyse; eylemler, zaman dilimleri ve giderler beraber gruplandırılabilir. Böylece (Thomas ve Middleton, 2003): · Her bölge için gerekli eylemler; · Birden fazla bölgeye etkileyecek olan eylemler; · Alanın dışında etkisini gösterecek olan eylemler belirlenmiş olur. Bazı durumlarda ise, eylemler, zaman çizelgeleri ve giderlerle beraber, her hedef için yönetim stratejilerine göre gruplandırılmaktadır (Thomas ve Middleton, 2003). Bunlardan başka, yönetim eylemleri, proje şeklinde çalışma birimlerine indirgenebilmektedir. Bu durum, sürecin uygulama aşamasını, her projenin giderlerinin ve zaman çizelgelerinin ayrı ayrı belirlenmiş olmasını sağladığından, kolaylaştırmaktadır. Bu yaklaşım öncelik sıralamasını da beraberinde getirmektedir. Öncelikleri sıralarken dikkat edilmesi gerekenler şu şekilde sıralanabilir (Thomas ve Middleton, 2003): · Bir yıl içerisinde tamamlanması gereken projeler. · Alanın rutin yönetimiyle ilgili projeler. Belirli bir zaman dilimi içerisinde tamamlanmaları gerekse de belli esnekliğe sahiptirler. · İlk iki sıradaki projeler tamamlandıktan sonra, zaman ve diğer kaynaklar da müsaitse, ele alınacak projeler. Sondan bir önceki aşama ise izleme ve değerlendirmedir. Bu aşamada; planın etkili bir şekilde uygulanıp uygulanmadığı ve hedeflere bağlı kalınıp kalınmadığı, yönetim 156 etkilerini ve yönetim eylemlerinin doğru bir şekilde gerçekleştirilip gerçekleştirilmedikleri kontrol edilmektedir (Mulder ve Coppolillo, 2005). Planlama sürecinin son aşamasında ise yönetim planının yeniden gözden geçirilmesi veya güncellenmesi ile ilgili kararlar alınmaktadır. Genelde, planlar için yasal olarak, beş, yedi veya on yıllık zaman dilimleri belirlenmektedir (Thomas ve Middleton, 2003). Bu aşamanın en önemli kısmı, izleme yönteminden elde edilecek geribeslemenin yeni plan taslağına rehberlik etmesini sağlamaktır (Thomas ve Middleton, 2003). Glick’in (1991) de belirttiği gibi, turizm turizme zarar vermektedir ve turizm yönetim planları ile turizmin doğal çevre üzerindeki olumsuz etkileri en aza indirildiği gibi turizm sektörünün sürdürülebilirliği de sağlanmış olmaktadır. 3.7.1 Özel Çevre Koruma Bölgelerinde Turizmin İzlenmesi Tüm planlama ve yönetim süreçlerinin temel öğesi olan izleme, biyofiziksel ve sosyal durumun anahtar göstergelerinin sistematik ve periyodik olarak ölçülmesidir (Newsome ve diğ., 2002). İzleme olmadan, yöneticiler, gelişmenin ne ölçüde belirledikleri hedefler doğrultusunda gerçekleştiğini bilemezler (Eagles ve diğ., 2002). Her proje, faaliyetlerine başlamadan önce, açık olarak proje alanında yerel halk ve çalıştıkları alanla ilgili ilk durum bilgilerine sahip olmalıdır. Bu bilgiler, proje başlamadan önceki durumu ortaya koymakta ve daha sonraki gelişmelerle karşılaştırma yapmaya imkan tanımaktadır (GEF, 2002). Böylece, planın etkili bir şekilde uygulanıp uygulanmadığı ve hedeflere doğru gidilip gidilmediği anlaşılabilmektedir (Thomas ve Middleton, 2003). Neyin ne zaman izleneceğini belirlemek için, bir projenin durumunu ve sonucunu yansıtan göstergeler seçilmelidir. Planlama sürecinin başında belirlenen göstergeler sayesinde, nereden nereye gidildiği, hangi yolda olunduğu ve hedeflerden ne kadar uzakta olunduğu belirlenebilmektedir (GEF, 2002). Göstergeleri seçerken (GEF, 2002): · Proje hedefleri ile uyumlu olmalarına; · Diğer ilgi grupları ve yerel halk tarafından kabul edilmelerine; · Veri toplama tekniklerinin değişebileceğine dikkat edilmelidir. 157 Göstergeler bazı aktivite veya eğilimlerden etkilenebilecek durumlarla ilgili olarak belirlenir. Belirlenen göstergelerin zamanla değişebileceği de göz önünde bulundurularak periyodik olarak kontrol edilmelidir. Göstergelerin belirlenmesinde; turizm gelişiminin veya koruma alanı yönetiminin durumunu veya çıktılarını tanımlayıcı nitelikte olması, yorumlayıcı değil açıklayıcı olması , kolay ölçülebilir olması ve belirli sayıda değişkenin seçilmiş olmasına dikkat etmek gerekmektedir (Eagles ve diğ., 2002). Koruma alanlarındaki turizm izleme iki bölümden oluşmaktadır: ziyaretçilerin etkilerinin izlenmesi ve hizmet kalitesinin izlenmesi (Eagles ve diğ., 2002). Koruma alanlarında turistlerin hem çevresel hem de sosyal etkileri olmaktadır. Yöneticilerin bu etkilerin bilincinde olması gerekmektedir. Göstergelerin periyodik ölçümü ile turist etkileri ile veriler toplanır, analiz edilir ve değerlendirilir. Sonuç olarak da, yöneticiler, sorunların giderilmesi için uygun önlemleri alırlar (Eagles ve diğ., 2002). Örneğin, Makira, Solomon Adalarında Biyolojik Çeşitlilik Koruma Ağı (BCN) tarafından yürütülen ekoturizm aktivitelerini izleme programında, çevresel göstergeler, ekoturizm ve diğer gelir getiren aktiviteler tarafından etkilenen bağımsız değişkenlerden seçilmiştir. Bunlar; güvercinlerin üreme sıklığı ve yıllık sosyoekonomik araştırmlalardır. Makira’daki ölçüm programları sonucunda güvercin avlamada mevsimlere göre kısıtlama ve pestisid kullanımının yasaklanması gibi yönetim kararlarında değişiklikler yapılmıştır (Eagles ve diğ., 2002). İzleme (Eagles ve diğ., 2002): 1. Ciddi boyutlarda sorunları olan alanlar (özel ve önemli değerlerin tehdit altında olduğu veya şartların hızla değiştiği alanlar gibi); 2. Yeni yönetim kararlarının alındığı alanlar; 3. Yönetim etkilerinin bilinmediği alanlar ve 4. Bilgi eksikliği olan alanlarda odaklanmalıdır. İzlemeyle ilgili diğer bir önemli nokta da ne zaman gerçekleştirilmesi gerektiğidir. Zamanlama, izlenecek göstergelere göre değişmektedir. Ziyaretçilerin sebep olduğu etkilerle ilgili yapılacak araştırmalar tekrar ölçüm için en uygun aralığın belirlenmesinde kullanılabilir (Eagles ve diğ., 2002). 158 Bir izleme programının oluşturulması ve temel verilerin toplanması ile meydana gelen değişimlerden önceden haberdar olunabilir ve gerekli önlemler alınabilir. Bu yüzden, ilk durumla ilgili temek verilerin doğru bir biçimde toplanması çok önemlidir. İzleme programı sonuçları, izlenen değişimlerin temel verilerle karşılaştırılmasına bağlıdır (Newsome ve diğ., 2002). Örneğin, bir ekoturizm alanı olan Bolivya, Noel Kempff Mercardo Milli Parkı için geliştirilen izleme programında, biyolojik izlemeyi, Nature Conservancy üyesi olan FAN (Fundacion Amigos de la Naturaleza) ve Bolivya Milli Parklar Müdürlüğü ortaklaşa yürütmüşlerdir. Ortaklaşa yürütülen çalışma için, birkaç yıl boyunca, alanın faunası ve alanda yaşayan tehlike altındaki türler izlenmiştir. Parkta yerleşim olmadığı için herhangi bir kültürel ve sosyo-ekonomik izleme yapılmamıştır. Çalışma boyunca izlemeden, park korumaları ve FAN görevlileri sorumlu olmuştur. Bilimadamlarına danışarak veri toplama metotları kullanmışlardır. Ayrıca doğa rehberleri de kuş ve hayvanları izleyerek bilgi toplamıştır. Sonuç olarak, toplanan bilgiler, görevlilere daha etkili bir planlama ve yönetim konusunda yardımcı olmuştur. Artık, nehir kaplumbağalarının yumurtlama, yavrularının yumurtadan çıkma veya balıkların göç zamanları gibi bilgiler çok iyi bilinmektedir. Sonuç olarak da, özellikle ekoturizm daha da gelişirse, gelecekte yaşanabilecek değişimleri kıyaslayabilecek temel verilere sahip olmuşlardır (Eagles ve diğ., 2002). The Nature Conservancy (TNC), geliştirdiği izleme programları rehberine göre (Eagles ve diğ., 2002): 1. İzleme, genel plan ve yönetimin paralelinde olmalıdır; 2. Etkilerin karmaşık nedenleri bilinmeli ve analiz edilmelidir; 3. Göstergeler ve onları ölçmek için kullanılacak metotlar dikkatlice seçilmelidir (uygun göstergelerin seçiminde; ölçülebilirlik, kesinlik, tutarlılık, duyarlılık, güncel turizm aktivitesi ile ilişki derecesi, doğruluk, işlevsellik, verilerin elde edilebilirliği, toplama ve analiz gideri gibi kriterlerin gösterge seçiminde kullanılması önerilmiştir); 4. Göstergeleri ölçmek için, standartları veya makul aralıkları belirlerken birçok faktör gözönünde bulundurulmalıdır; 5. İzleme metodolojisi, minimum zaman ve bütçe gerektirecek şekilde olmalıdır; 6. Sonuçlar çok dikkatli bir şekilde analiz edilmelidir; 159 7. İzleme, spesifik yönetime ve bilinçli yapılanmaya öncülük etmelidir. The Nature Conservancy (TNC), ayrıca, turizm etki izleme planları geliştirme ve uygulama için uygun adımları belirlemiştir. Buna göre (Eagles ve diğ., 2002); A) Planlama 1. İdare komitesinini oluşturulması 2. Halkın katılacağı bir komitenin oluşturulmsı B) İzleme programı geliştirme 3. İzlenecek etkilerin ve göstergelerin belirlenmesi 4. Ölçüm metotlarının belirlenmesi 5. Makul değişimlerin limitlerinin ve aralıklarının belirlenmesi 6. İzleme planının geliştirilmesi C) İzlemeyi yürütme ve sonuçların sunumu 7. Görevlilerin, yöneticilerin ve temsilcilerin eğitilmesi 8. İzlemeyi ve veri incelemesini sonlandırmak 9. Sonuçları sunmak D) İzlemeyi değerlendirme ve geliştirme 10. İzleme programının değerlendirilmesi ve bir diğerine başlamak Thomas ve Middleton (2003), geçmişte, birçok kurum ve kuruluşun, izleme metodu olarak uygulamaların izlenmesini benimsediğini, sadece planda belirtilen işlerin yapılıp yapılmadığını kontrol ettiklerini belirtmişlerdir. Bu metotla elde edilen bilgiyle, sadece işlerin yapılıp yapılmadığı anlaşılmakta, hedeflerin ne kadar gerçekleştirildiği veya planın etkili bir şekilde uygulanıp uygulanmadığı bilinememekteydi (Thomas ve Middleton, 2003). 3.7.2 Dünya’dan Turizm Yönetim Planları Örnekleri Yurtdışında, doğal alanlarda turizmin çevresel etkilerini en aza indirmek, turizmin doğa korumaya katkıda bulunmasını ve sürdürülebilir bir şekilde gelişmesini 160 sağlamak için kullanılan en etkili araç turizm yönetim planlarıdır. Doğal alanlarda turizm yönetimi, hem doğal çevrenin hem de turizm sektörünün sürdürülebilirliği açısından çok önemlidir. Yurtdışından seçilen turizm yönetim planı örnekleri; · Zasavica Özel Doğal Rezerv Alanı Turizm Yönetim Planı · Queensland Koruma Alanlarında Turizm Yönetim Planlaması – Moreton Adası Yönetim Planı · İngiliz Kolombiyası’nda Turizm ve Doğal Alan Yönetimi’dir. · Seçilen örnekler, alanın tanıtılması ve turizm yönetim planının anlatılması şeklinde ele alınmıştır. Örneklerin seçiminde, turizm yönetim planı yapılan alanların Datça – Bozburun ÖÇKB ile ortak noktalarının bulunmasına ve plan sistematiğinin örnek teşkil edebilecek düzeyde olmasına dikkat edilmiştir. 3.7.2.1 Zasavica Özel Doğal Rezerv Alanı Turizm Yönetim Planı Zasavica Özel Doğal Rezerv Alanı Turizm Yönetim Planı, Sırbistan’da, Zasavica Özel Doğal Rezerv Alanını, Sremska Mitrovica şehrini, yakın çevredeki yedi köyü ve Bogatic belediyesine bağlı iki köyü içine alan bölgeyi kapsamaktadır (plan). Şekil 3.4’te Zasavica’nın konumu görülmektedir (http://www.zasavica.org.yu/ engleski/polozaj.htm). Şekil 3.4 : Zasavica Özel Doğal Rezerv Alanı’nın Konumu 161 Şekil 3.5 : Zasavica Özel Doğal Rezerv Alanı Zasavica Doğal Rezerv Alanı, 675 ha’lık kısmı birinci derece olmak üzere, toplam 1825 ha’lık bir alanı kaplamaktadır. Çok zengin bir doğal çevreye sahip olan bölge, 1997 yılında koruma alanı olarak ilan edilmiştir. Ramsar alanı olarak kabul edilen Zasavica, IUCN yönetim kategorilerinden IV. kategoriye uygun görülmüştür. Ayrıca, 2001 yılından itibaren Europark Federasyonu üyesidir (http://www.zasavica.org. yu/engleski/polozaj.htm). Şekil 3.6 : Zasavica Özel Doğal Rezerv Alanından Görünüş 162 Ekolojik açıdan değerli ve hassas olan Zasavica Özel Doğal Rezerv Alanı için, çevresini de kapsayan ve sahip olduğu turizm potansiyelini de değerlendirerek turizmin doğal çevre üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indiren bir yönetim planı hazırlanmıştır. Plan iki farklı amaç üzerinde odaklanmaktadır. Bunlar: · Koruma alanındaki doğal çevrenin durumunu geliştiricek ve yerel halkın refah düzeyini artıracak uzun vadeli, bölgesel ölçekte ve katılımcı bir yönetim yaklaşımı geliştirmek ve · Farklı tipteki koruma alanlarına uygulanabilir bir yönetim planı modeli geliştirme. Zasavica Özel Doğal Rezerv Alanı turizm yönetim planlaması sürecinin aşamaları ise şu şekilde özetlenebilir: · Katılımcıları sürdürülebilir turizm gelişimi prensipleri hakkında bilgilendiren ve turizm yönetim planının gerekliliği konusunda ikna eden bir çalıştayın gerçekleştirilmesi; · Ülkedeki yasal çerçeveyi, turizm ve/veya biyolojik çeşitliliğin korunması konularında yapılmış plan ve projelerin değerlendirilmesi; · Alanın turizm potansiyelinin değerlendirilmesi; · Çalıştayın ve değerlendirilmelerin sonuçları temel alınarak, uygun bir yöntemin geliştirilmesi; · Turizm yönetim planının hazırlanması. Bu plan, biyolojik çeşitliliğin korunması konusunda alınması gerekli önlemleri kapsamakta, sürdürülebilir turizmin planlanması, yönetilmesi ve izlenmesini sağlamakta ve iki yıllık bir zaman dilimini kapsamaktadır; · Hazırlanan planın ikinci bir çalıştayla yerel katılımcılara sunulması. Bu çalıştayla, planın tanıtılmasının yanında, katılımcılardan destek alınması ve projeye aktif katılımın sağlanması amaçlanmaktadır; · Ulusal ölçekte katılımcılar için üçüncü bir çalıştayın gerçekleştirilmesi. Bu çalıştay, projeyi tanıtmayı ve önerileri tartışmayı, geliştirilen yöntemin yaygınlaştırılması için gerekli eylemleri belirlemeyi ve diğer koruma alanlarına uygulama potansiyellerini tartışmayı amaçlamaktadır. 163 Şekil 3.7’de turizm yönetim planlaması sürecinin aşamaları görülmektedir. Planın içeriğinde ise; giriş, ekolojik sistemler ve içerikleri, sosyo-ekonomik çevre ve kalkınma, doğal çevreyi tehdit eden faktörler, vizyon, hedef ve stratejilerin belirlenmesi, yönetim eylemlerinin belirlenmesi, bütçe, organizasyon ve personelin belirlenmesi yer almaktadır. BİRİNCİ ÇALIŞTAY Yerel Katılımcılar DAHA ÖNCE YAPILMIŞ PLAN VE PROJELERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ALANIN TURİZM POTANSİYELİNİN DEĞERLNDİRİLMESİ YÖNTEMİN GELİŞTİRİLMESİ TURİZM YÖNETİM PLANININ HAZIRLANMASI İKİNCİ ÇALIŞTAY Yerel Katılımcılar ÜÇÜNCÜ ÇALIŞTAY Ulusal Ölçekte Şekil 3.7 : Zasavica Özel Doğal Rezerv Alanı Turizm Yönetim Planlaması Süreci 3.7.2.2 Queensland Koruma Alanlarında Turizm Yönetim Planlaması ve Moreton Adası Yönetim Planı Gueensland, sadece Avustralya’ya özgü değil, dünya çapında da benzeri olmayan, doğal ve ekolojik açıdan son derece zengin alanlara sahiptir. Bölgedeki koruma alanları devlete bağlı kuruluşlar tarafından idare edilmektedir. Doğa koruma alanı olarak ilan edilen bu alanlara ticari amaçlı erişim kontrol altındadır. Bu tip alanların ülkeye; biyolojik çeşitlilik, sosyal refah ve ticari kullanım açısından faydası dokunmaktadır. Ayrıca devletin idaresinde olan doğa koruma alanları diğer doğal kaynaklardan başka, uygun bir şekilde yönetildikleri takdirde, refah ve gelir kaynağı olmaya devam edeceklerdir. 164 Şekil 3.8’de Avustralya’da Queensland’in konumu görülmektedir. Şekil 3.8 : Queensland’in Konumu (http://www.travelnotes.org/Oceania/images/australia_regions.gif) Şekil 3.9: Queensland (http://www.queenslandhousing.com/UserFiles/queensland.jpg) 165 Şekil 3.10: Queensland (http://www.travel-australia.biz/graphics/cape-tribulation-queensland.jpg) Queensland’de, hükümetin, turizm operatörlerinin koruma alanlarına erişim ile ilgili endişelerini giderme çabası sonucu Koruma Alanlarında Turizm Girişimi başlatılmıştır. Bu girişimin amacı, koruma alanlarında etkili ve uygun bir sürdürülebilir turizm yönetim sistemi geliştirmektir. Bu girişim, aynı zamanda, ülkedeki mevcut strateji ve planları temel almıştır. Bunlar: · Queensland Ekoturizm Planı (QEP); ekoturizmin geleceği için vizyon ve politikaları belirler ve Queensland’de ekoturizmin planlanması, geliştirilmesi, yönetilmesi ve pazarlanması için bir temel teşkil eder. · Gelişen Turizm (Growing Tourism); turizmi geliştirmek için hükümet girişimi. Koruma Alanlarında Turizm Girişimi, Gelişen Turizmin yönetiminde çalışmaktadır. · Queenlands Parklar ve Yaban Hayatı Birimi Master Planı (QPWS Master Plan); Queensland’deki parklar sistemi için 20 yıllık yönetim stratejileri belirlemiştir. Koruma Alanlarında Turizm Girişiminin amacı doğrultusunda, hükümet ve özel sektör temsilcileriyle halktan temsilciler Sektör Forumu’nda (Industry Forum) biraraya gelerek, turizmin koruma alanlarıyla ilgili karşılaştığı zorlukların çözümü için turizm sektörünün sunduğu görüş ve fikirleri tartışmışlardır. Forum sonunda, hükümet ve özel sektörün ortaklaşa çalışması için bir temel hazırlanmasından başka, mevcut sorunlarla ilgili 18 ana madde belirlenmiştir. 166 Queensland Parklar ve Yaban Hayatı Birimi (Queensland Parks & Wildlife Service), Turizm Queensland (Tourism Queensland) ve turizm sektörü temsilcilerinin biraraya gelerek oluşturduğu çalışma grubu ise, Forum’da belirlenen 18 ana konudan yola çıkarak prensipler belirleyip bunları “Koruma Alanlarında Turizm Yönetimi: Issue Papers” adlı raporda yayınlamıştır. Tüm yeni yönetim sistemi için temel oluşturacak bu prensipler; 1. Sistem, doğal çevrenin korunması ve ziyaretçilerin memnuniyetini teşvik etmelidir. 2. Sistem, yönetime yardım olarak, akreditasyon kullanmalıdır. 3. Sistem, uygulanabilir olduğu durumlarda, telif haklarını göz önünde bulundurmalıdır. 4. Sistem yeniliklere açık olmalıdır. 5. Sistem yeni ve yerleşik turizm operatörlerine karşı eşit davranmalıdır. 6. Sistem ticari kuruluşları tanımalı ve anlaşılabilir bir yönetim sağlamalıdır. 7. Sistem ziyaret alanlarının kapasitelerini saptamak için bir temel oluşturmalıdır. 8. Sistem mevcut kolaylaştırmalıdır. kapasitenin ulaşılabilirliğini 9. Sistem mevsimsel arz ve taleplere cevap vermelidir. 10. Sistem uygun alanlarda ticareti kolaylaştırmalıdır. 11. Sistem ücretleri sabit tutmaya çalışmalıdır. ve kullanılabilirliğini 12. Sistem yönetim birimlerinin masraflarını kullanılan kaynakların vergileriyle karşılamalarını kabul etmeli. 13. Sistem hem bireysel hem de kitlesel ziyaretçilerin eşit hizmet görmelerini sağlamalıdır. 14. Sistem, özel sektörün yönetim birimlerinin bütçelerine katkıda bulunmasına izin vermelidir. 167 15. Sistem, özel sektör ve yönetim birimlerinin ortaklaşa çalışmalarını desteklemelidir. 16. Sistem bölgelerin güçlendirmelidir. kendine has tüm özelliklerini desteklemeli ve 17. Sistem yönetim birimlerinin düzenleyici ve katılımcı rollerini açıkça belirlemelidir. 18. Sistem işbirlikçi çalışmayı desteklemeli ve temel oluşturmalıdır. Bu prensipler, yeni bir turizm yönetim sisteminin işlevsel karakterini yansıtmakta ve uygulanacak her yeni park turizmi yönetim sisteminde ekolojik açıdan sürdürülebilir gelişim için temel teşkil etmektedirler. Çalışma grubu, Şubat 2001’de iki günlük bir çalıştay düzenleyerek, belirledikleri prensiplerin yeni bir turizm yönetim sistemine uygulanabilirliğini tartışmışlardır. Sonuç olarak, uygulamanın nasıl olacağına cevap verebilmek için yedi seçenek hazırlamışlardır. Bu seçenekler herbir maddenin nasıl uygulanabileceğini göstermektedir. Bu seçenekler bir paket halinde sunulmuştur ve herbiri birbiriyle ilgili olup tek başına ele alınmamalıdır. Moreton Adası Yönetim Planı Moreton Adası, Queensland’in güneydoğusunda, Moreton Koyunun doğusunda yer alan ve 37 km uzunluğunda, 10 km genişliğinde bir adadır. Şekil 3.12’de Moreton Adasının konumu görülmektedir. Queensland Koruma Alanları için geliştirilen yönetim planlaması modeli doğrultusunda, Moreton Adası için bir yönetim planı hazırlanmıştır. Moreton Adası Milli Parkı, Moreton Adası Rekreasyon Alanı ve Cape Moreton Koruma Parkını kapsayan yönetim planı, Queensland Parklar ve Yaban Hayatı Birimi (Queensland Parks & Wildlife Service) tarafından, 1992 Doğa Koruma Kanunu ve 1988 Rekreasyon Alanları Yönetimi Kanunu doğrultusunda yapılmıştır. 168 Şekil 3.11: Moreton Adası (http:// www.bilten.metu.edu.tr/bilsat/tr/gallery) Şekil 3.12 : Moreton Adasının Konumu 169 Moreton Adası Yönetim Planı dört bölümde incelenebilmektedir: · Moreton Adası planlama alanı, bölgesel önemi ve vizyonun tanımlandığı bölüm; · Bölgeyle ilgili yasal ve yönetimsel zorunlulukların özetlendiği bölüm; · Planlama alanının; doğal, kültürel, rekreasyonel, bilimsel, eğitimsel ve ekonomik değerlerinin özetlendiği bölüm; · 1992 Doğa Koruma Kanunu ve 1988 Rekreasyon Alanları Yönetimi Kanunu doğrultusunda, planlama alanının gelecekteki yönetimi için yönetim hedefleri, rehberleri ve eylemlerinin belirlendiği bölüm. Yönetim planının içeriği ise, Şekil 3.13’te görülmektedir. · GİRİŞ Konumu ve Bölgesel Önemi, Planlama Alanı, Vizyon Yönetimsel Zorunluluklar YÖNETİM TEMELİ MORETON ADASININ SAHİP OLDUĞU DEĞERLER Jeoloji ve Yerşeklilleri, Tatlısu Ekosistemleri, Flora, Fauna, Denizsel Çevre, Kültürel Miras Değerleri, Rekreasyonel ve Estetik Değerler, Bilimsel ve Eğitimsel Değerler, Sosyo-Ekonomik Değerler Doğal Kaynak Yönetimi Yerli Bitki Türlerinin Korunması, Yerli Hayvan Türlerinin Korunması, Kıyıların ve Kumsalların Korunması, Tatlısu sistemlerinin Korunması YÖNETİM STRATEJİLERİ Kültürel Miras Yönetimi Rekreasyon, Turizm ve Ziyaretçi Kullanımları Rekreasyon: Fırsatlar, Hizmetler ve Yönetim, Ziyaretçi Erişimi ve Ulaşım, Ziyaretçi Güvenliği, Kamp, Ticari Faaliyetler Şekil 3.13 : Moreton Adası Yönetim Planı İçeriği 170 Moreton Adası Milli Parkı ve Rekreasyon Alanı ve Cape Moreton Koruma Alanı Cape Moreton Koruma Alanı LEJAND Milli Park Koruma Parkı Rekreasyon Alanı Diğer Alanlar Ulaşım Araç Yolu Yaya Yolu Şekil 3.14 : Moreton Adası Koruma Alanları 171 Planının vizyonu; “Moreton Adasındaki koruma alanları, halkın bölgesel ölçekte eşsiz ve doğa odaklı rekreasyon aktivitelerine erişimeye ve faydalanmaya devam edeceği şekilde korunacak ve yönetilecektir. Adadaki yerli halkın, türlerin ve kültürel mirasın korunması yönetimin odak noktası olacaktır.” şeklinde belirlenmiştir. Yönetim stratejilerinde her bölüm; istenen sonuç, mevcut durum ve politika, rehber ve eylemler başlıkları altında hazırlanmıştır. Doğal kaynak yönetimi, kültürel miras yönetimi ve rekreasyon, turizm ve ziyaretçi kullanımları bu başlıklara göre belirlendikten sonra bölgeleme planı yapılmıştır. Şekil 3.15’te Moreton Adası Bölgeleme Planı görülmektedir. Moreton Adası bölgeleme planına göre, tüm alan, özel koruma, koruma, koruma ve rekreasyon 1, koruma ve rekreasyon 2, sahil güvenliği ve kamp alanı olmak üzere altı bölgeye ayrılmıştır. Özel koruma bölgesinde, yönetim esas olarak, doğal veya kültürel kaynakların korunmasına odaklanmıştır. Yönetimin üzerinde durduğu önemli noktalar şu şekilde özetlenebilir: · Peyzaj ve doğal veya kültürel kaynakların korunması; · Göçmen ve kalıcı kuşların ve habitatlarının korunması; · Doğal çevre üzerindeki etkilerin en aza indirilmesi. Koruma bölgesi olarak seçilmiş alanlar ise, hassas ekosistemlere veya türlere veya kültürel değerlere sahip ve insanlar tarafından zarar görme tehlikesiyle karşı karşıya kalan alanlardır. Bu tip alanlarda, yönetimin üzerinde durduğu önemli noktalar şu şekilde özetlenebilir: · Peyzaj ve doğal veya kültürel kaynakların korunması; · Doğal çevre üzerindeki etkilerin en aza indirilmesi ve çevreyle duyarlı aktivitelere izin verilmesi; · Güvenlik ve yönlendirmeyle ilgili bilgilendirme. · Rekreasyonel aktivitelerin en sık gerçekleştiği ve doğal, kültürel ve rekreasyonel değerlerin beraber ele alınması gereken alanlar koruma ve rekreasyon bölgeleri olarak seçilmiştir. Bu bölgeler koruma ve rekreasyon 1 ve koruma ve rekreasyon 2 olmak üzere kendi içlerinde iki gruba ayrılmıştır. 172 Moreton Adası Bölgeleme Planı LEJAND Bölgeler Özel Koruma Koruma Koruma ve Rekreasyon 1 Koruma ve Rekreasyon 2 Sahil Güvenliği Kamp Rekreasyona Kapalı Alan Ulaşım Araç Yolu Yaya Yolu Şekil 3.15: Moreton Adası Bölgeleme Planı 173 Koruma ve rekreasyon 1 olarak seçilen alanlar, önemli kamp alanları ve ziyaretçilerin en çok tercih ettiği alanlardır. Bu tip alanlarda, yönetimin üzerinde durduğu önemli noktalar şu şekilde özetlenebilir: · Adanın doğal ve kültürel değerleri; · Doğal çevre üzerindeki etkilerin en aza indirilmesi, özellikle motorlu taşıt ve kamp alanlarından kaynaklanan; · Adanın rekreasyonel fırsatları; · Güvenlik ve yönlendirmeyle ilgili bilgilendirme. · Koruma ve rekreasyon 2 olarak seçilen alanlar, adanın kıyı kesiminde yer alan ve ulaşımın topografya yüzünden kısıtlandığı alanlardır. Bu tip alanlarda, yönetimin üzerinde durduğu önemli noktalar koruma ve rekreasyon 1 ile aynıdır. 3.7.2.3 İngiliz Kolombiyası’nda Turizm ve Doğal Alan Yönetimi İngiliz Kolombiyası, Kanada’nın Pasifik Okayanusu kıyısında yer almaktadır. Şekil 3.16’da İngiliz Kolombiyası’nın konumu görülmektedir (http://www.spreekbeurten. info/canadatopo2.jpg). Şekil 3.16 : İngiliz Kolombiyası’nın Konumu 174 Çok çeşitli ve zengin bir doğal çevreye sahip olan İngiliz Kolombiyası’nda, turizm sektörü genel olarak doğal kaynak odaklı bir aktivite olarak kabul edilmelidir. Bunun sebebi, ormancılık, madencilik ve balıkçılıkta olduğu gibi, İngiliz Kolombiyası’nın turizm sektörünün esas gelişiminin ve kazancının ülkenin doğal kaynaklarına bağlı o l m a s ı d ı r ( http://www.spacesfornature.org/greatspaces/pdf_files/Parks_Legacy_ Tourism.pdf). Şekil 3.17: İngiliz Kolombiyası (http://www.wildernesscommittee.org) İngiliz Kolombiyası tropik iklim, tarihi ve kültürel çevre gibi değerlere sahip olmadığı için, doğal çevre kalitesi ve çeşitliliği ile turist çekmektedir. Bu yüzden, çevreyi korumak için ve hem ekonomik hem de sosyal yönden turizmden daha fazla kazanç sağlamak için, doğal kaynakları esas alan bir planlama yaklaşımı gereklidir. Bu planlama yaklaşımı, ekonomik açıdan olduğu kadar, çevresel ve sosyal açıdan da turizm fırsatlarını belirleyebilecek düzeyde olmalıdır. Turizm planlama süreci, Şekil 3.18’de de görüldüğü gibi, iki bölümden oluşmaktadır: arazi kullanımı bölgeleme ve turizm kaynaklarının envanterini çıkartma. 175 DOĞAL KAYNAK ARAZİ KULLANIMI KARARLARI Uygulanabilirlik Alan, başarı için gerekli, coğrafik yerleşim özelliklerine sahip mi? Turizm Kaynakları Analizi Uygunluk Turizm aktivitesi, alanda diğer kullanıcılarla ve çevresel değerlerle uyumlu mu? Turizm Bölgeleme Sistemi (TZS) Şekil 3.18: Sürdürülebilir Turizm Planlaması Bu planlama araçları, Turizm Bölgeleme Sistemi (TZS) ve turizm kaynaklarının belirlenmesi, turizm ürünleri ve hizmetleri için uygun yerlerin belirlenmesinde kullanılabilir. Turizm Bölgeleme Sistemi (TZS), turizmin, koruma prensip ve öncelikleri doğrultusunda gelişimine olanak veren bir arazi planlama tekniğidir. Bu teknik İngiliz Kolombiyası Park Birimi tarafından özellikle kullanılmaktadır. Bölgeleme sistemi, doğal kaynak odaklı turizm aktivitelerini bölgelere göre farklılaştırmaktadır. Bunu yaparken; doğallık derecesi (kentten kırsal kesime doğru), turizm türü, ulaşım şekli, kullanım yoğunluğu ve hizmet ölçeği gibi kriterler göz önünde bulundurulur. 3.8 Özel Çevre Koruma Bölgeleri İle Turizm Sektörü Arasındaki İlişkinin Değerlendirilmesi Günümüzde hızla büyüyen ve genişleyen sektörlerin başında yer alan turizm, doğal kaynakları da aynı hızla tüketmektedir. İnsanların doğal çevreye ilgilerinin artması sonucu turizm sektörünün bu tip alanlara kaydığı görülmektedir. Yapılaşmış ve doğal çevre üzerinde farklı etkileri olan turizm sektörü, kontrol edilmediği takdirde de çevresel sorunlara yol açmaktadır. Kontrolsüz gelişen turizm sektörü, doğal çevreye zarar verirken, uzun vadede kendine de zarar vermektedir. Bir bölgede, turizm sektörünü çeken doğal kaynakların zarar görmesi sonucunda turizm sektörü o bölgeden çekilecektir. Bu yüzden doğal çevreye zarar veren turizm kendine de zarar vermiş olacaktır. 176 Doğal çevreye zarar veren bir turizmden, doğa korumaya katkıda bulunan ve sürdürülebilir bir şekilde gelişen turizme geçiş artık bir zorunluluk haline gelmiştir. Özellikle Türkiye gibi, çok zengin doğal çevreye sahip ülkelerde bu zorunluluk iyice hissedilmektedir. Turizmin; · Çevresel etkilerini en aza indirmek; · Doğa korumaya katkıda bulunmasını sağlamak; · Sürdürülebilir ve toplumun ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir şekilde gelişmesini sağlamak için en etkili araç turizm yönetim planlarıdır. Özellikle çok yüksek turizm potansiyeline sahip doğal alanlarda, turizmin: · Etkilerini öngörebilecek ve irdeleyebilecek; · Alanla ilgili diğer planlama amaç, ilke, hedef ve önlemleri ile bütünleşebilecek şekilde planlanması gerekmektedir. Yurtdışından seçilen örnekler değerlendirildiğinde ise, turizm yönetim planlamasının farklı ülkelerde ortak noktalara sahip olduğu söylenebilir. Bunlar: · Sürdürülebilirlik kavramını benimsemesi; · Ulusal ölçekte bütünlük sağlamayı amaçlaması; · Turizmden maksimum kazanç, minimum zarar elde etmeye yönelik olması. Temel alınan kaynaklar ve yurtdışından seçilen örnekler değerlendirildiğinde, turizm yönetim planlamasının ortak aşamaları şu şekilde belirlenmiştir: · Alanın tanımlanması · Alanın değerlendirilmesi · Yönetim hedef ve eylemlerinin belirlenmesi · İzleme ve geridönüş 177 Sonuç olarak, doğa koruma alanlarında etkili bir turizm yönetimi için, alanın belirlenmesiyle başlayan ve sürekliliği olan bir sistem gerekmektedir. Bu sistemin temel bileşenleri: · Yönetilecek alanın değerlerinin ve öneminin yerel halk tarafından çok iyi anlaşılması; · Planlama, uygulama, izleme, değerlendirme ve geribesleme döngüsünün oluşturulması; · Katılımcı bir yaklaşımın benimsenmesi şeklinde özetlenebilir. 178 4. DATÇA – BOZBURUN ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGESİ TURİZM YÖNETİM PLANI ÖNERİSİ 4.1 Giriş Çalışma alanı olarak seçilen, Türkiye’nin güneybatısında, Muğla ili sınırları içerisinde 1474 km2’lik bir alan kaplayan Datça – Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi, Türkiye’nin çok zengin doğal ve kültürel değerlere sahip olduğunun en önemli kanıtlarından olan ve Türkiye’de 14 adet bulunan özel çevre koruma bölgelerinden birisidir. Bölge, Bakanlar Kurulu’nun 22.10.1990 tarih ve 90/1117 sayılı kararıyla tespit ve ilan edilmiştir. Datça – Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi için, sahip olduğu korunması gereken doğal ve kültürel değerlerin yanında, aynı zamanda bir turizm bölgesi olduğu için de, koruma – kullanma dengeli bir turizm yönetim planlaması, hem bölgenin hem de turizm sektörünün geleceği açısından gerekmektedir. Bölgenin özel çevre koruma bölgesi olarak ilan edilmesine sebep olan doğal ve kültürel değerlerin, bölgeyi aynı zamanda bir turizm çekim merkezi haline getirdiği de düşünülürse, bu değerlerin korunması ekolojik olduğu kadar ekonomik açıdan da önemlidir. Çünkü bölgeyi özel çevre koruma bölgesi yapan değerler zarar görüp yok olursa turizm sektörü de bölgeden çekilecektir. Bu durumda, doğal çevre üzerinde baskı yaratan turizm sektörünün etkili bir planlama ve yönetim ile doğa korumaya katkıda bulunması sağlanmalıdır. Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümünü’nün 2001 yılında hazıradığı, Datça – Bozburun ÖÇKB Biyolojik Zenginliğinin Tespiti ve Yönetim Planı’nda, alan, sistematik ve detaylı bir şekilde tanımlanmıştır. Fakat bir yönetim planında olması gereken yönetim planlaması birimleri bu çalışmada yer almamaktadır. Etkili bir yönetim için, yönetim planlaması birimleri de netlik kazanmalıdır. Ayrıca, çalışmada bölgeleme planına yönelik net bir çalışma yapılmamış, genelde 1/25000 Ölçekli Datça – Bozburun Yarımadası Çevre Düzeni Plan Hükümlerinin ilgili maddeleri kabul edilmiştir. Bunlardan başka, yönetim planında katılımcı bir sistem benimsenmemiştir. 179 1/25000 Ölçekli Datça – Bozburun Yarımadası Çevre Düzeni Plan Hükümleri’nde ise, alanlar: · Hassas bölge (A, B ve C zonu) · Kentsel yerleşme · Kırsal yerleşme ve gelişme · Turizm alanları (turizm tesisi, kamping, günübirlik) · Tarım alanları (özel mahsul ile I. ve II. Derece tarım alanı, tarımsal niteliği korunacak alan ve doğal niteliği korunacak alan) · Kamu kurumu alanı · Öncelikli planlanacak alan · Sit alanları (arkeolojik, doğal ve kentsel sit alanları) · Orman alanları · Ağaçlandırılacak alan olarak belirlenmiştir. Çevre düzeni planında da net bir bölgeleme planı sistemi görülememektedir. Hangi tür alanların ne derece korunacağı, kullanıma izin verilen alanlarla ayrımı netlik kazanmalıdır. Sadece arazi kullanım kararlarını belirlemek yeterli değildir. Yönetim alanlarında, bölgeleme metodu; doğal değerlerin korunmasında, zararlı insan aktivitelerini sınrlamada, koruma-kullanma dengesini kurmada ve zarar görmüş alanların iyileştirilmesinde kullanılmalıdır. Çalışma kapsamında, yukarıda bahsedilen eksiklikler gözönüne alınarak, Datça – Bozburun için, koruma-kullanma dengeli, katılımcı bir yaklaşımın benimsendiği, planlama, uygulama, izleme, değerlendirme ve geribesleme döngüsünden oluşan bir turizm yönetim planlaması önerilmektedir. Öneride, 27.11.2005 tarih ve 26006 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Alan Yönetimi ile Anıt Eser Kurulunun Kuruluş ve Görevleri ile Yönetim Alanlarının Belirlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında yönetmelik, Özel Çevre Koruma Bölgelerindeki Yapılaşma ve Çevre Koruma Koordinasyon ve İşbirliği Esas Usulleri ve 1/25000 Ölçekli Datça – Bozburun Yarımadası Çevre Düzeni Plan Hükümleri gözönünde bulundurulmuştur. 180 Datça – Bozburun ÖÇKB için turizm yönetim planlaması modelinin ana aşamaları ise, planın hazırlanması, uygulanması ve izlenmesidir. Plan hazırlanır, uygulanır, uygulama sonuçları izlenerek plan gözden geçirilir ve gerekli değişiklikler yapılarak yeniden uygulamaya sokulur. Şekil 4.1’de Datça – Bozburun ÖÇKB Turizm Yönetim Planlaması Modeli görülmektedir. Yönetim alanının belirlenmesiyle başlayan yönetim planlama sürecinde, yönetim alanı, Datça – Bozburun ÖÇKB olarak belirlenmiştir. Yönetilecek alan belirlendikten sonra yapılması gereken, yönetim planlaması politikalarının belirlenmesidir. Datça – Bozburun ÖÇKB için yönetim planlaması politikaları: · Doğal çevrenin korunmasını ve ziyaretçilerin memnuniyetini teşvik etmek; · Yeniliklere açık olmak; · Yeni ve yerleşik turizm operatörlerine karşı eşit davranmak; · Ticari kuruluşları tanımak ve anlaşılabilir bir yönetim sağlamak; · Turizm alanlarının kapasitelerini saptamak için bir temel oluşturmak; · Mevcut kapasitenin ulaşılabilirliğini ve kullanılabilirliğini kolaylaştırmak; · Mevsime göre değişen arz ve taleplere cevap vermek; · Özel sektörün yönetim birimlerinin bütçeye katkıda bulunmasını teşvik etmek; · Özel sektör ve yönetim birimlerinin ortaklaşa çalışmalarını desteklemek; · Bölgenin kendine has tüm özelliklerini desteklemek ve güçlendiren bir turizm yönetimi ile turizmin bölgede sürdürülebilir bir şekilde gelişmesini sağlamak şeklinde belirlenmiştir. Yönetim planlama sürecinin ürünü olan yönetim planının tanımını yapmak gerekirse, bu çalışmada, yönetim planı: “Çok hassas ekolojik dengelere sahip bir alanda doğal çevre ve turizm arasındaki etkileşimler göz önünde bulundurulduğunda, Datça – Bozburun ÖÇKB için, alanı bir bütün olarak ele alan ve günümüz ve gelecekte nasıl korunacağı, kullanılacağı, geliştirileceği ve yönetileceğini belirleyen belge.” olarak kabul edilmiştir. Planın hazırlık aşamasında, katılımcı bir yöntem benimsenmiştir. Bu yüzden plan, yönetimle ilgili tüm birimler ve yerel halkın ortaklaşa çalışmasının bir ürünü olmalıdır. 181 Yönetim Planlaması Politikaları PLANIN HAZIRLANMASI Bilgilerin Toplanması Katılımcılar Taslak Planın Hazırlanması Danışma Kurulu Katılımcılar Planın Son Halini Alması Eşgüdüm ve Denetleme Kurulu UYGULAMA Yeni Fikirler Planın Gözden Geçirilmesi GERİBESLEME Fikirlerin Revize Edilmesi 5 Yıl İZLEME Denetim Birimi Şekil 4.1 : Datça – Bozburun ÖÇKB Turizm Yönetim Planlaması Modeli 182 Alanla ilgili tüm bilgiler toplandıktan sonra, yerel halkın katıldığı bir çalıştayın hazırlanması katılımcılar arasında sürdürülebilir turizm bilincinin oluşması ve turizm yönetim planının gerekliliğinin vurgulanması açısından gereklidir. Plan son halini almadan önce, taslak yönetim planı hazırlanır. 27.11.2005 tarih ve 26006 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Alan Yönetimi ile Anıt Eser Kurulunun Kuruluş ve Görevleri ile Yönetim Alanlarının Belirlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’e göre; yönetim planı hazırlama ekibinde: · Kentsel sit alanları ve tarihi sit alanları için; üniversitelerin mimarlık, şehir ve bölge planlama, sanat tarihi, kamu yönetimi, işletme ve ekonomi bölümleri mezunu; · Arkeolojik sit alanları için; üniversitelerin mimarlık, şehir ve bölge planlama, sanat tarihi, arkeoloji, kamu yönetimi, işletme ve ekonomi bölümleri mezunu; · Doğal sit alanları için; üniversitelerin şehir ve bölge planlama, kamu yönetimi, işletme, çevre mühendisliği ile alanın doğal karakterine bağlı olarak orman mühendisliği, jeoloji/jeomorfoloji/jeoloji mühendisliği, ziraat mühendisliği, peyzaj mimarlığı, hidroloji, biyoloji, zooloji gibi bölümleri mezunu uzmanlardan oluşmalıdır. Ayrıca alanın turizm potansiyeli gözönüne alınarak, plan hazırlama ekibine turizm işletmecisi de dahil edilmelidir. Bu plan, alanın sahip olduğu değerlerin korunması için alınması gerekli önlemler, turizmin planlanması ve yönetimi ve alınan kararların sonuçlarının izlenmesi için belirlenen göstergelerden oluşmaktadır. Planın ana bölümleri ise, alanın tanımlanmasıyla başlayan ve izleme ve geridönüşle sona eren bir sırayı takip etmektedir. Taslak planın 2. çalıştayla katılımcılara sunulması, halkın alınan kararlara tepkisini ölçmek açısından önemlidir. Bu çalıştaydan elde edilen sonuçlar doğrultusunda turizm yönetim planı son halini alır. Datça – Bozburun ÖÇKB Turizm Yönetim Planı akış şeması Şekil 4.2’de görülmektedir. 183 GİRİŞ Ülke ve Bölge İçindeki Konumu Yönetim Yapısı Tarihsel Gelişimi DATÇA – BOZBURUN ÖÇKB’NİN TANIMI Planlama Tarihi Doğal Yapı Koruma Alanları Bölgedeki Mevcut Arazi Kullanımları Kültürel ve Sosyo-Ekonomik Yapı DATÇA – BOZBURUN ÖÇKB’NİN DEĞERLENDİRİLMESİ Ekolojik Değerlendirme Kültürel ve Sosyo-Ekonomik Değerlendirme KONU VE SORUNLARIN ANALİZİ VİZYON VE HEDEFLER BÖLGELEME PLANI YÖNETİM EYLEMLERİ İZLEME VE GERİDÖNÜŞ Şekil 4.2: Datça – Bozburun ÖÇKB Turizm Yönetim Planı Akış Şeması 184 Yönetim planlaması süreci planın hazırlanmasıyla sona ermeyen, sürekliliği olan bir süreç olduğu için, plan belli aralıklarla gözden geçirilip gerekli değişiklikler yapılmalıdır. Bu yüzden, Datça – Bozburun ÖÇKB’ndeki gelişmeler belli aralıklarla izlenmeli ve gerekli görüldüğü durumlarda planda değişiklikler yapılmalıdır. Datça – Bozburun ÖÇKB için önerilen turizm yönetim planlaması birimleri, 27.11.2005 tarih ve 26006 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Alan Yönetimi ile Anıt Eser Kurulunun Kuruluş ve Görevleri ile Yönetim Alanlarının Belirlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’e göre; danışma kurulu, eşgüdüm ve denetleme kurulu ve denetim birimi olarak belirlenmiştir. Danışma kurulunun görevi, yönetim planı taslağını inceleyerek bu taslağın karara bağlanması ve uygulanması konusunda önerilerde bulunmaktır. Eşgüdüm ve denetleme kurulunun görevi, yönetim planı taslağını inceleyerek, altı ay içinde onaylamak ve planın uygulanmasını denetlemektir. Denetim biriminin görevi ise, uygulamaları denetlemektir. Alana yönelik yapılan çalışmaların yıllık performans değerlendirmelerini yapar ve bir sonraki yılın çalışma programını hazırlayarak eşgüdüm ve denetleme kuruluna sunar. Birimlerin görevleri ve önerilen yönetim planlaması modeli beraber ele alındığında, danışma kurulunun yönetim planı taslağının hazırlık aşamasında, eşgüdüm ve denetleme kurulunun uygulama aşamasında ve denetleme biriminin izleme aşamasında devreye girdiği anlaşılmaktadır. Bu birimlerde görev alan kurumlar Şekil 4.3’te görülmektedir. 185 ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI ÖÇKKB Danışma Kurulu · · · · İzmir II Nolu KTVKBK Marmaris, Datça ve Bozburun Belediyeleri Temsilcileri WWF-Türkiye Temsilcisi Muğla Üniversitesi Karya Araştırma ve Uygulama Merkezi Temsilcisi Eşgüdüm ve Denetleme Kurulu · · · · ÖÇKKB Temsilcisi Muğla Valisi Datça Kaymakamı Marmaris, Datça ve Bozburun Belediyeleri Temsilcileri Denetim Birimi · · Marmaris, Datça ve Bozburun Belediyeleri Temsilcileri Hazırlık ekibinden mimar, şehir plancısı, peyzaj mimari, arkeolog, çevre mühendisi, orman mühendisi, biyolog ve turizm işletmecisi Şekil 4.3: Datça – Bozburun ÖÇKB Turizm Yönetim Planlaması Birimleri Datça – Bozburun ÖÇKB için önerilen turizm yönetim planı üç açıdan ele alınabilir: · Bölgenin sahip olduğu değerleri korumak; · Turizmi sürdürülebilir bir şekilde geliştirmek; · Sosyo-ekonomik gelişmeyi sağlamak. Datça – Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi için önerilen turizm yönetim planın amacı, bölgenin sahip olduğu değerlerin korurken, turizm sektörünün sürdürülebilirlik çerçevesinde gelişmesini sağlamaktır. 186 Bu amaç doğrultusunda belirlenen hedefler ise: · Datça – Bozburun ÖÇKB’nin sahip olduğu ekosistemlerin korunması; · Sürdürülebilir turizm gelişimi için temel oluşturacak bir yönetim planlamasının geliştirilmesi; · Yeterli ve uygun altyapı ve donanımla sürdürülebilir turizmin geliştirilmesi; · Sürdürülebilir turizmin yerel ekonomiyi destekleyecek şekilde geliştirilmesi; · Sürdürülebilir turizmin geliştirilmesinde aktif katılımın sağlanması; · Çalışanlar ve yerel halk için, eğitici ve bilinçlendirici programlar geliştirmektir. Şekil 4.4’te Datça – Bozburun ÖÇKB turizm yönetim planı strateji gelişim şeması görülmektedi 187 VİZYON VE TEMEL STRATEJİ VİZYON Datça – Bozburun ÖÇKB’de turizmin doğa korumaya katkıda bulunarak, yerel ekonomiyi güçlendirerek ve sürdürülebilirlik kavramına bağlı kalarak gelişmesi. STRATEJİK AMAÇLAR DOĞA KORUMA Datça – Bozburun ÖÇKB’nin Sahip Olduğu Ekosistemlerin Korunması Sürdürülebilir Turizm Gelişimi Için Temel Oluşturacak Bir Yönetim Planlamasının Geliştirilmesi Yeterli ve Uygun Altyapı ve Donanımla Sürdürülebilir Turizmin Geliştirilmesi Sürdürülebilir Turizmin Yerel Ekonomiyi Destekleyecek Şekilde Geliştirilmesi SOSYO-EKONOMİK GELİŞME Sürdürülebilir Turizmin Geliştirilmesinde Aktif Katılımın Sağlanması Yöneticiler ve Halk Arasında Koruma Bilincinin Oluşturulması Şekil 4.4 : Datça – Bozburun ÖÇKB Turizm Yönetim Planı Strateji Gelişim Şeması 188 EYLEMLER SÜRDÜRÜLEBİLİR TURİZM TEMEL STRATEJİ Datça – Bozburun ÖÇKB’nin sahip olduğu değerlerin korunmasını ve turizm sektörünün sürdürülebilirlik çerçevesinde gelişmesini sağlayacak planlama politikalarını belirlemek. HEDEFLER 4.2 Alanın Tanımı 4.2.1 Ülke ve Bölge İçindeki Konumu 1474 km2’lik bir alanı kaplayan ve kapladığı alan bakımından, Türkiye’nin, Tuz Gölü’nden (7414 km2) sonra ikinci büyük özel çevre koruma bölgesi olan Datça – Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi, Türkiye’nin güneybatı ucunda uzanan Muğla İli’nin ince uzun iki uzantısı olan Datça ve Bozburun Yarımadaları’nı içine alarak Bodrum ve Marmaris İlçeleri arasında kalan alanda yer almaktadır. Şekil 4.5’te Datça – Bozburun ÖÇKB’nin (http://www.sehertour.com/images/harita_buyuk.jpg). konumu görülmektedir Datça İlçesi, kendi adıyla anılan yarımadanın genişlemeye başladığı orta kesiminde birbirinden ayrı üç mahalle halindedir. İlçe’ye ve yarımadaya eski adlarını veren Datça ve Reşadiye mahalleleri yarımadanın iç kesimindedir. Şekil 4.5 : Datça – Bozburun ÖÇKB’nin Konumu 189 Bölgenin ikinci yarımadası olan Bozburun Yarımadası; Muğla İli’nin güney kesiminde Marmaris İlçesi sınırları içinde Marmaris ile Datça arasında güneye doğru uzanan bir yarımadadır. Datça – Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi, Ege’yle Akdeniz’in kesiştiği çok özel bir konumda bulunmaktadır. Alanın ülkenin diğer kesimleri ile olan bağlantısı Marmaris – Datça karayolu ile sağlanmaktadır. Muğla – Marmaris – Datça karayolu 78 km uzunluktadır. Tablo 4.1’de Datça ve Bozburunun; İstanbul, Ankara, Antalya, İzmir, Denizli, Muğla, Bodrum, Dalaman v e Marmaris’ olan uzaklıkları görülmektedir (http://www.datca.cc/html/mesafeler.html). Tablo 4.1 : Datça ve Bozburun’un Karayolu Uzaklıkları (km) YERLEŞMELER İstanbul Ankara Antalya İzmir Denizli Muğla Bodrum Dalaman Marmaris DATÇA BOZBURUN 918 756 463 353 280 127 230 158 78 900 738 445 335 262 109 212 140 60 Aşağıdaki uydu görüntüsünde de Datça ve Bozburun Yarımadalarının konumları görülmektedir. 190 Şekil 4.6 : Datça ve Bozburun Yarımadalarının Konumları Havayolu ulaşımı ise 1982 yılında hizmete giren, 167 km uzaklıktaki Dalaman sivil havaalanı ile sağlanmaktadır. Bodrum havaalanı ise 230 km uzaklıktadır. Şekil 4.7: Datça Yarımadası (http://www.datca.cc/assets/images/harita-sorf-web.jpg) 191 Datça’nın denizyolu ile Akdeniz ve Ege’nin diğer kıyı yerleşmelerine ulaşım bağlantısı bulunmaktadır. Datça merkeze 10 km uzaklıktaki Körmen Limanından Datça-Bodrum arası feribotlar denizyolu ulaşımını sağlamaktadırlar. 2005 yılında yenilenen araçlarla Datça-Bodrum arası 30 dakikaya indirilmiştir. Ayrıca Datça, Ege’deki giriş kapılarından biridir ve yaz dönemlerinde Rodos ve Simi adalarına turlar düzenlenmektedir. 4.2.2 Yönetim Yapısı 4.2.2.1 Koruma Alanı Yönetim Kategorisi Bakanlar Kurulu’nun 22.10.1990 tarih ve 90/1117 sayılı kararıyla, alan, ÖÇKB olarak tesit ve ilan edilmiştir. Şekil 4.8’de alanın sınırları görülmektedir. Şekil 4.8 : Datça – Bozburun ÖÇKB’nin Sınırları (Yerli, 2001) ÖÇKB olarak ilan edilmesinde, Datça ve Bozburun Yarımadalarının sahip olduğu kriterler aşağıda sıralanmaktadır: · Biyolojik çeşitliliğin unsurlarını korumak açısından önem taşımak; 192 · Özgün ekosistemleri, tehlike altına düşmüş türlerin yaşama ortamlarını barındırmak; · Bilimsel, kültürel ve eğitsel anlamda özel ilgi uyandırmak; · Uluslararası, ülkesel ve bölgesel değer taşımak; · Eşsiz ve ender rastlanan ekosistemler ve türler barındırmak; · Alanı yüksek temsil etme özelliğine sahip olmak; · Alanda tür ve ekosistem olarak çeşitlilik barındırmak; · Tarihi, kültürel ve arkeolojik önem sunmak; · Özellikli peyzaj değeri sunmak; · Bozulmamış, ancak yatırım baskısı altında bulunmak. Datça – Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi, doğal alanlarla ilgili, herhangi bir uluslararası tanıma sahip değildir. Fakat bölgenin ÖÇKB ilan edilmesine neden olan kriterler ve IUCN’in uluslararası doğa koruma sınıflandırma sisteminden, Habitat/Tür Koruma Alanı olan Kategori IV’ün kriterleri olan · Doğal hayatın ve türlerin sürekliliğinin korunmasında önemli bir role sahip olması; · Alan; habitatın korunmasının ulusal veya yerel ölçekte öneme sahip flora veya kalıcı ya da göçmen fauna açısından önemli olduğu bir yer olması; · Bu habitat ve türlerin korunması, yönetim otoritelerinin aktif müdahalesine bağlı olması; · Alanın büyüklüğünün, korunması gerekli türlerin yaşam alanlarına bağlı olması ve küçükten çok büyüğe kadar değişiklik göstermesi kriterleri gözönüne alındığında, Datça – Bozburun ÖÇKB için koruma alanı yönetim kategorisi olarak IUCN Kategori IV kabul edilmelidir. · Uluslararası ölçekte kabul edilmiş bir sınflandırma sisteminin kullanılması, alanın yurtdışında da anlaşılır bir tanımının olması açısından önemlidir. Ayrıca, Datça – Bozburun ÖÇKB sınırları içerisinde tanımlanmış doğal, arkeolojik ve kentsel sit alanları bulunmaktadır.. 193 Datça – Bozburun ÖÇKB, Küresel Çevre Fonu Küçük Destek Programının, destekleyeceği biyolojik çeşitlilik alanlarında koruma, yönetim ve sürdürülebilir kullanımı hedefleyen projeler için şart koyduğu kriterlere da uymaktadır. Dünya çapında öneme sahip olan Datça – Bozburun ÖÇKB sahip olduğu; sıcak nokta, yüksek tür zenginliği ve ekosistemlerin bütüncül olarak yoğun tehdit veya risk altında olması özellikleri ile GEF/SGP’nin aradığı kriterlere uymaktadır. 4.2.2.2 İdari Bölümü Muğla İl sınırları içerisinde bulunan Datça – Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde Datça İlçe Merkezi ile Marmaris İlçesi’nin idari alanları bulunmaktadır. Datça ve Bozburun Belediyeleri bölgenin içinde yer almaktadır (Yerli, 2001). Alanda, Datça İlçesi’ne bağlı olan Cumalı, Emecik, Hızırşah, Karaköy, Kızlan, Mesudiye, Sındı, Yakaköy adlı dokuz köy yerleşimi bulunmaktadır. Ayrıca, Marmaris İlçesi’ne bağlı Hisarönü, Orhaniye, Osmaniye adlı üç köy yerleşimi ile, Marmaris İlçesi Bozburun Bucağı’na bağlı Selimiye, Söğütköy, Taşlıca, Turgutlu adlı dört köy yerleşimi de bulunmaktadır (Yerli, 2001). Bölgeden sorumlu en yetkili merci, Ankara’da bulunan, Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı’dır. Datça – Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde bulunan yönetimle ilgili kuruluşlar Datça İlçesinde bulunmaktadır. Bunlar; Belediye Başkanlığı, Emniyet Amirliği, Garnizon Komutanlığı, Gümrük Muhafaza Kısım Amirliği, Gümrük Müdürlüğü, İlçe Tarım Müdürlüğü, Jandarma Komutanlığı, Kadastro Müdürlüğü, Kaymakamlık, Liman Başkanlığı, Mal Müdürlüğü, Meteoroloji Müdürlüğü, Milli Eğitim Müdürlüğü, Müftülük, Noter, Nüfus Müdürlüğü, Orman İşletme Şefliği, Özel İdare Müdürlüğü, Savcılık, Tapu Sicil Müdürlüğü ve Turizm Danışma Müdürlüğüdür (http://www.datca.cc/html/resmi_kurumlar.html). Bunlardan başka; alanla ilgili, Marmaris’te Orman Bölge Müdürlüğü ve Muğla Koruma Bölge Kurulu da çalışmalar yürütmektedir. 4.2.2.3 Yasal Durum 383 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığına verdiği yetkiye dayanılarak, Datça – Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesine ait planlar, Kurum Başkanlığınca yapılacak, yaptırılacak ve onaylanacaktır. Bölgede imar uygulamaları, 3194 sayılı Kanun ve 383 sayılı kanun 194 hükmünde kararname ile Özel Çevre Koruma Kurumu’nca hazırlanan 1/25 000 Ölçekli Datça – Bozburun Yarımadası Çevre Düzeni Plan hükümlerince belirlenmektedir. Bölgede hangi kullanımların nerelerde hangi ölçülerde yer alacağı uygulama imar planı olmayan yerlerde 1/25000 ölçekli çevre düzeni planı veya 1/5000 ölçekli nazım imar planları ve bu planların ilgili hükümleri ile belirlenmektedir. 4.2.3 Tarihsel Gelişim Datça Yarımadası, MÖ 2000’li yıllara kadar uzanan arkeolojik kalıntılara sahip bir alandır. Bölgede yaşadıkları bilinen ilk yerli halk Karlar’dır. Yarımada, MÖ 1000 yıllarında Trakya üzerinden güneye inip, Yunanistan üzerinden gelen Dorlar zamanında en parlak dönemini yaşamıştır (http://www.datcarehber.com /datcatarihi.htm). Dorlar, Datça İlçe merkezinin 1,5 km kuzeydoğusunda Knidos’u kurmuşlar, ticari nedenlerle MÖ 4. yy’da şehri, kalıntılarının günümüze kadar geldiği, yarımadanın en uç noktasına taşımışlarıdır. Afrodit heykeliyle ünlenen şehirde, Dorlar ve Romalıların çok sayıda tapınak yaptığı bilinmektedir. Afrodit heykelinin kaidesi, 8000 kişilik tiyatro, güneş saati ve Demeter Mabedi, nüfusu 80000’i bulan Knidos Antik Kenti kalıntılarındandır. Bizans’ın son dönemlerinde ise depremler ve korsan saldırıları yüzünden şehir terkedilmiştir (http://mugla.gov.tr/3/3203.asp). Datça, 1390 yılında Yıldırım Beyazıt tarafından Osmanlı İmparatorluğu'na katılmış, Sultan Reşad zamanında adı Reşadiye olarak değiştirilmiştir. Cumhuriyet döneminde Datça adı altında Muğla iline bağlı bir ilçe olmuştur (http://www.datcarehber.com /datcatarihi.htm). İlçe’ye ve yarımadaya eski adlarını veren Datça ve Reşadiye mahalleleri yarımadanın iç kesimindedir. Datça, Cumhuriyet döneminde Reşadiye Köyü’nün önce bucak, sonra ilçe olması ile önem kazanmıştır. Yerleşim merkezi daha sonra Reşadiye Mahallesi’nden alınıp, 1947 yılında İskele Mahallesi’ne getirilmiştir (http://mugla.gov.tr/3/3203.asp). Şekil 4.9’da Datça Yarımadasının en uç noktasında yer alan Knidos Antik Kenti görülmektedir (http://www.datcarehber.com/knidos.htm). 195 Şekil 4.9 : Knidos Antik Kentinin Havadan Görünüşü Y. Mimar Ümit Yurtseven’in 1970’li yıllarda hazırladığı Turistik Bodrum Datça Marmaris haritasında (Şekil 4.10), Datça ve Bozburun Yarımadaları, tarihi, bölgeye ulaşım, kamp yerleri, yerleşmeler detaylı bir şekilde işlenmiştir. 196 Şekil 4.10 : Y. Mimar Ümit Yurtseven’in Turistik Bodrum Datça Marmaris Haritası 4.2.4 Planlama Tarihi Alan, Datça – Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilmeden önce, Datça Yarımadası’na ait 1/25000 ölçekli Datça Çevre Düzeni Planı 23.04.1982 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanlığı, Turizm Bankası A.Ş. tarafından hazırlanarak yürürlüğe konulmuştur. Bu planda, turizm yerleşim alanları toplamı 184.5 hektar, yatak sayısı 23960’dır. Otellerde TAKS: 0.15, KAKS: 0.45, Max.h: 3 kat ve 9.50 m’dir. Motellerde ise, TAKS: 0.15, KAKS: 0.3, max.h: 2 kat ve 6.50 m olarak belirlenmiştir. Daha sonra, 14.08.1990 tarihinde aynı plan Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından tekrar yapılmıştır (Yerli, 2001) Bozburun Yarımadası’na ait ilk 1/25000 ölçekli Çevre Düzeni Planı ise yine Kültür ve Turizm Bakanlığı, Turizm Bankası A.Ş. tarafından 22.04.1985 tarihinde onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Bu planda 23 adet potansiyel turizm alanı tespit edilmiştir. Turizm yerleşme lekelerinin mekanda dağılımında temel yaklaşım olarak, kıyıda yakın aralıklarla küçük lekeler önermek yerine, potansiyel alanlarda daha toplu ve büyük lekeler önerilmiştir. Ayrıca potansiyel alanların etüdünde, arazinin toprak kabiliyeti sınıfı ve mevcut tarımsal deseni araştırması yapılmasına rağmen, tarım alanları ile potansiyel turizm alanları çoğunlukla çakışmış ve tarım alanları korunamamıştır. Planla getirilen öneri turizm yerleşim alanları toplamı 230 ha, brüt 197 yoğunluk 75 yatak/ha, yatak sayısı 17250 ve KAKS: 0.30 olarak belirlenmiştir (Yerli, 2001). Bölge ilanından sonra, ÖÇKK tarafından hazırlanan Datça İskele Mahallesi 1. Etap 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı 29.07.1992 tarihinde onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Bölgeyi Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan eden Bakanlar Kurulu Kararına göre yeni plan kararları üretilinceye kadar, yine Özel Çevre Koruma Kurumu tarafından 12.04.1991 tarhinde Datça – Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi köy yerleşik alan sınırları içinde uygulanacak geçici plan hükümleri belirlenerek uygulamaya konulmuştur. Bunun dışındaki alanlarda ise 1/25000 ölçekli plan kararları üretilinceye kadar yapılaşma durdurulmuştur (Yerli, 2001). Datça – Bozburun ÖÇKB için hazırlanan 1/25000 ölçekli çevre düzeni planı ise, 02.05.1994 tarihinde onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Uygulama dönemi, ilk onay tarihinden itibaren 20 yıl olan plan, fiziki kullanımlar ile, bunların uygulanmasına ilişkin yönetim kararlarını içerir ve koruma-kullanma esaslarını bölge ölçeğinde belirlemektedir. Planın amacı, ÖÇKB olarak ilan edilen Datça ve Bozburun Yarımadalarının sahip olduğu doğal ve arkeolojik değerlerini sürdürülebilir bir şekilde korumak ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerdeki tedbirleri almaktır. 02.05.1994 tarihinde onaylanarak yürürlüğe giren 1/25000 ölçekli Datça – Bozburun Çevre Düzeni Planından sonra y a p ı l an planlama çalışmalar Tablo 4.2’de görülmektedir (http://ockkb.gov.tr/TR/Icerik.ASP?ID=145). 198 Tablo 4.2 : Datça – Bozburun ÖÇKB Planları ÖLÇEK PLAN ADI ONAY TARİHİ 1/5000 Datça-İskele Mah.Nazım İmar Planı 21.07.1997 1/5000 Datça-Kızlan Mevkii Nazım İmar Planı 24.02.1994 1/5000 Murdala Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı 13.04.1995 1/5000 Mesudiye Nazım İmar Planı 25.05.2000 1/5000 Turgut Nazım İmar Planı 01.06.2000 1/5000 Orhaniye Nazım İmar Planı 25.09.2000 1/5000 Palamutbükü Nazım İmar Planı 29.05.2003 1/5000 Dadya Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı 28.02.2002 1/5000 Reşadiye Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı 28.02.2002 1/5000 28.02.2003 1/1000 Söğüt Nazım İmar Planı Datça İskele Mah. KDKÇ Alanına Ait İlave ve Revizyon Nazım İmar Planı Datça İskele Mah. Yüksek okul Alanına Ait İlave ve Revizyon Nazım İmar Planı Datça-İskele Mah. Uygulama İmar Planı 1/1000 Datça-Burgaz Mevkii Koruma Amaçlı İmar Planı 01.11.2002 1/1000 Kızlan Mevkii Uygulama İmar Planı 26.03.1999 1/1000 Mesudiye Uygulama İmar Planı 25.05.2001 1/1000 Palamutbükü Koruma Amaçlı İmar Planı 29.05.2003 1/1000 Murdala Uygulama İmar Planı Revizyonu 17.11.1998 1/1000 Dadya Koruma Amaçlı İmar Planı 28.02.2002 1/1000 Reşadiye Koruma Amaçlı İmar Planı 28.02.2002 1/1000 Orhaniye Uygulama İmar Planı 25.05.2000 1/1000 Turgut Uygulama İmar Planı 01.06.2000 1/1000 Söğüt Koruma Amaçlı İmar Planı 28.02.2003 1/5000 1/5000 1/1000 1/1000 Datça İskele Mah. KDKÇ Alanına Ait İlave ve Revizyon Nazım İmar Planı Datça İskele Mah. Yüksekokul Eğitim Alanına Ait İlave ve Revizyon Nazım İmar Planı 21.08.2003 16.01.2004 06.11.1991 21.08.2003 16.01.2004 Ayrıca, Datça-Bozburun Özel Çevre koruma Bölgesinde tamamlanan ve devam eden 7 adet proje yapılmıştır. Bu projeler Tablo 4.3’te görülmektedir (http://ockkb.gov.tr). 199 Tablo 4.3 : Datça - Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi Projeleri BAŞLAMA TARİHİ BİTİŞ TARİHİ YÜRÜTEN KURULUŞ Çevre Koruma Eğitimi 1991 Sürekli ÖÇKKB Datça ve Bozb u r u n Y a r ı m Adalarının Aktüel Durumunun Tespiti, Ekolojik Peyzaj ve Optimal Alan Kullanım Planının Belirlenmesi 1992 1993 Çukurova Üniversitesi Katı Atık Geri Kazanım 1998 Sürekli Kurum, ÇEVKO, Mahalli İdareler 2000 2001 Hacettepe Üniversitesi 2000 2001 Hacettepe Üniversitesi PROJE ADI Datça-Bozburun Su Kaynakları Y ö n e t i m P lanını Oluşturmak Üzere Hidrojeolojik Araştırma Projesi Datça-B o z b u r u n Ö Ç K B Biyolojik Zenginliğin Tespiti ve Yönetim Planının Hazırlanması Projesi Datça Doğa Parkı 2002 Eko-Tarım Projesi 2004’te başlatılması için çalışılmaktadır Denizsel ve Kıyısal Alanların Biyolojik Çeşitlilik Tespiti ÖÇKKB 2002 Datça Belediyesi Sivil Toplum Kuruluşları 2004 İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Ens Bölgede 2006 yılı itibariyle Datça Katı Atık Düzenli Depolama Tesisi tamamlanmıştır. Datça Belediyesince işletilmekte olan tesis, 314.000 m3 depolama hacmi ile 13 yıl Datça yarımadasındaki yerleşimlere hizmet edecektir. Ayrıca, Kurum, 2004 yılında çevre düzenlemesi işlerine 35.500 YTL katkıda bulunmuştur (http://ockkb.gov.tr/TR/Icerik.ASP?ID=151). İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü tarafından yürütülen Denizsel ve Kıyısal Alanların Biyolojik Çeşitlilik Tespiti projesinde, Türkiye’nin taraf olduğu Bern ve Barselona anlaşmaları kapsamında Akdeniz Havzasında koruma altına alınan türlerden 35’i Datça – Bozburun ÖÇKB’de tespit edilmiştir. Alanın ÖÇKB ilan edilmesi ile doğa korumaya yönelik birçok plan proje yapılsa da, özellikle son yıllarda yapılaşmanın hızla arttığı bir gerçektir. Bu duruma bir örnek vermek için de, denizden Datça Limanının ve arkasındaki tepelerin eski ve yeni görünüşleri karşılaştırılabilir. 1950’li yıllara ait, Şekil 4.11’de (http://www.datcarehber.com/datcaeski.htm) tamemen boş gözüken limanın arkasındaki tepelerin, 1990’lı yıllara ait Şekil 4.12’de 200 (http://ourworld.compuserve.com/homepages/ciaranburns/datca.jpg) yapılaşmayla karşı karşıya kaldığı görülmektedir. Şekil 4.11 : 1950’lerde Datça’nın Eski Görünüşü Şekil 4.12 : 1990’larda Datça Limanı ve Etrafı 201 hızlı bir 4.2.5 Doğal Yapı 4.2.5.1 İklim Bölgede tipik Akdeniz iklimi hüküm sürmektedir. Yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlıdır. Yarımadalarda; kuzey ve güney yamaçları birbirinden farklı rüzgar etkileri altındadır. Datça Yarımadası’nın, kuzeye bakan yamaçların kara içinden gelip, Kerme Körfezi üzerinden geçen serin (kışın soğuk) ve genellikle daha kuru rüzgarların etkisinde kalması, bu yamaçlardaki iklimin, güneye bakan yamaçlardan daha serin olmasına sebep olmuştur (http://www.datca.gov.tr/iklim.asp). Kocadağ kütlesinin ve bunun hizasında yer alan Emecik kütlesinin kuzey yamaçlarında Kerme Körfezi üzerinden gelen hava kütleleri yükseldikçe soğumakta ve deniz üzerinden aldıkları nemle yoğunlaşarak sise dönüşmektedir. Bu sebeple Kocadağ sık sık sisli görünmektedir. Taşıdığı nemi, sis yağışı halinde ormanın yaprakları üzerinde bırakmış olan hava kütlesi, dağın güney yamaçlarından aşağı inerken ısınır. Nemini kuzey yamaçlarda ve tepede bırakmış olan hava kütlesi, ısındıkça daha da kurur. Böylece, Yarımadanın güney kıyılarında poyraz, kuru ve sıcak rüzgarlara dönüşür. Kuzeyden gelen soğuk rüzgarların yükselip daha da soğumasıyla Bozdağ’da zaman zaman kar yağışı olmaktadır (http://www.datca.gov.tr /iklim.asp). Datça Yarımadası’nda, yükselti ve bakıya bağlı olarak, güney kıyı iklim kuşağı, kuzey kıyı iklim kuşağı ve yüksek dağlık iklim kuşağı olmak üzere üç önemli ve farklı iklim kuşağı bulunmaktadır (Yerli, 2001). Datça’da sıcaklık, yıllık ortalama 19,1°C, en soğuk ay Ocak ve en sıcak ay da Temmuzdur. Bozburun’da ise yıllık ortalama sıcaklık 19,°C’dir (Yerli, 2001). Datça’da ortalam rüzgar kuvveti 2,9 m/sn ve hakim rüzgar yönü Güneydoğu, GüneyKuzeybatıdır. Bozburun Yarımadası’nda ise, ortalama rüzgar kuvveti 1,55 m/sn ve hakim rüzgar yönü Kuzeybatıdır (Yerli, 2001). Bölgede, Nisan ayı ortası ile Kasım ayı arasındaki zaman dilimi iklimsel özellikler açısından turizme elverişlidir. 4.2.5.2 Jeoloji Gökova ve Hisarönü Körfezleri ile Akdeniz ve Ege Denizi arasında doğu-batı yönünde uzanan Datça Yarımadası; batıda Kocadağ (1175 m) bölümü, doğuda Emecik Dağı (742 m) – Horoz Dağı bölümü olmak üzere iki dağlık kütle ile bu iki 202 dağlık kütleyi bir boyun halinde birbirine bağlayan Reşadiye bölümünden oluşmaktadır. Yarımadanın boyu 70 km, eni en dar yeri olan Balıkaşıran’da 800 m, en geniş yerinde 17 km’dir. Yarımadanın en dar yeri kara ile birleştiği Balıkaşıran Mevkii’dir. Batıya doğru genişlik artmaya başlar, burada Emecik kütlesi bulunur. Kocadağ ile en yüksek kesimi oluşturur. Batıda İskandil burnu ile sona eren Datça Yarımadası’nın ucunda ünlü Knidos harabeleri yer alır (Yerli, 2001). 4.2.5.3 Toprak Datça ve Bozburun Yarımadaları, tarımsal çalışmaları destekleyecek birinci sınıf verimli tarım arazileri yönünden oldukça sınırlı bir potansiyel içermektedir. Bölgede, tarıma uygun I., II., III., ve IV. sınıf araziler oldukça kısıtlıdır. Bölgede belirlenen büyük toprak grupları; kırmızı kahverengi akdeniz toprakları, kireçsiz kahverengi orman toprakları, kolluviyal topraklar, kireçsiz kahverengi topraklar ve kahverengi orman topraklarıdır (Yerli, 2001). 4.2.6 Koruma Alanları 4.2.6.1 Bölgedeki Önemli Doğal Yaşam Alanları Ege Denizi ile Akdeniz’in buluştuğu özel bir konumda yer alan Datça ve Bozburun yarımadaları; farklı jeolojik yapıları ve yeryüzü şekilleriyle, eşine az rastlanır doğal güzellikleriyle, relik endemik odunsu ve otsu bitki türlerine, önemli habitatlara ve zengin yaban hayatına sahiptir. Datça – Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi sınırları içerisindeki önemli doğal yaşam alanlarından biri Datça – Çiftlik Limanı doğusunda bulunan Akdeniz foku yaşam alanıdır (AFYA). Türkiye'de Akdeniz Foku araştırmaları, Sualtı Araştırmaları Derneği - Akdeniz Foku Araştırma Grubu tarafından yürütülmektedir (http://harita.wwf.org.tr/tr/main.asp#). Akdeniz Foku, Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmelerle (http://www.milliparklar. gov.tr/); · Akdeniz’in Kirlenmeye Karşı Korunması Sözleşmesi (BARSELONA) Eki Cenova Deklerasyonu; · Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarının Korunması Sözleşmesi (BERN); 203 · Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme (CITES), korunması gerekli türler listesindedir. T. C. Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından Türkiye genelinde 5 alan öncelikli fok koruma alanı olarak belirlenmiştir ( http://www.milliparklar.gov.tr/). D a t ç a – Bozburun ÖÇKB sınırları içerisinde bulunan alan bu listeye dahil edilmemiştir. Bölgenin sahip olduğu diğer doğal yaşam alanları ise; Önemli Orman Alanları (ÖOA) ve Önemli Bitki Alanlarıdır (ÖBA) (http://harita.wwf.org.tr/tr/main.asp#). Tüm dünyada, yalnızca güneybatı Anadolu ve Girit Adası’nda doğal olarak yetişen “Datça hurması” ile tanınan Datça Yarımadası’nda, egemen orman tipini nemli kızılçam (Pinus brutia) ormanları oluşturur. Şekil 4.13’te datça hurması (Phoenix theoprastii) görülmektedir (Yazıcı, 2005). Ancak Fenike ardıcı (Juniperus phoenicea), sığla (Liquidambar orientalis) ve Akdeniz servisi (Cupressus sempervirens) gibi doğal olarak ender rastlanan ağaçlar da yer yer orman karışımına katılır (http://harita.wwf.org.tr/tr/alan.asp?alang=tr&atype=4&aid=6). Şekil 4.13: Datça Hurması (Yazıcı, 2005) Alan, genel olarak orman ve maki topluluklarıyla kaplıdır. Kireç taşları üzerinde gelişmiş sık kızılçam orman topluluğunun yanı sıra, Arbutus andrachne-Laurus nobilis-Phillyrea latifolia-Quercus coccifera-Q.ilex’den oluşan boylu maki topluluğu öbekler halinde yer alır. Daha nemli bölümlerde Clematis cirrhosa ve silcan (Smilax aspera) gibi tırmanıcı odunsu bitkiler yaygındır. Akdeniz servisi toplulukları 204 özellikle Değirmen Bükü, Sındıköy ve Turunç civarında görülür. Serpantin bölümlerde de çok sık olmayan kızılçam ormanları yaygındır. Datça Kıstağı bölümüyse içerdiği küçük Akdeniz funda (Erica manipuliflora) topluluğu açısından önemlidir. Özellikle serpantin kayalar üzerindeki su sızıntıları, akarsu kenarları ve nehir yataklarında oldukça yaygın olarak gelişmiş olan sığla ormanları, doğa koruma açısından olağanüstü önem taşır. Önceleri yalnızca Girit Adası’na özgü bir tür olduğu sanılan nadir Datça hurması (Phoenix theoprastii), Datça Yarımadası üzerinde önemli koloniler oluşturur. Derin vadi tabanlarında, Datça hurmasına sandal (Arbutus andrachne), keçiboynuzu (Ceratonia siliqua), Clematis cirrhosa, yabani incir (Ficus carica), defne (Laurus nobilis), yabani mersin (Myrtus communis), silcan ve üzüm (Vitis vinifera) eşlik eder (http://harita.wwf.org.tr/tr/alan.asp?alang =tr&atype=4&aid=6). Bozburun ve Datça Yarımadaları Önemli Bitki Alanı (ÖBA), büyük ölçüde kireçtaşı ve serpantin ana kayalardan oluşmuştur. Alan, Türkiye'de en az bozulmuş alçak arazi Akdeniz bitki örtüsü tiplerini sergiler. Olağanüstü zengin bir bitki örtüsüne sahip bu Önemli Bitki Alanı’nda, ülke çapında nadir yaklaşık, 35’i endemik olmak üzere, 159 bitki taksonu bulunur. Alan hem milli park, hem ÖÇKB hem de doğal sit alanıdır. Alanın içerdiği ÖBA kriterleri (http://harita.wwf.org.tr/tr/alan.asp?alang= tr&atype=2&aid=46): · 9 Küresel Ölçekte Tehlike Altındaki Tür; · 18 Avrupa Ölçeğinde Tehlike Altındaki Tür; · Zengin Tür Çeşitliliği İçeren Genel Habitatlar; · Tehlike Altındaki Doğal Habitatlar şeklinde sıralanabilir. Kayalık bitki türleri bakımından da oldukça zengin olan alanda, özellikle Söğüt ve Bayır köyleri arasındaki kayalıklar, ülke çapında nadir taksonların bulunduğu oldukça zengin bir floraya sahiptir (http://harita.wwf.org.tr/tr/alan.asp? alang=tr&atype=2&aid=46). Alan aynı zamanda, burada üreyen tavşancıl (Hieraaetus fasciatus), ada martısı (Larus audouinii) ve Akdeniz biyomu kuş türlerine ev sahipliği yaptığı için potansiyel Önemli Kuş Alanıdır (ÖKA) (http://harita.wwf.org.tr/tr/alan.asp? alang=tr&atype=2&aid=46). Ayrıca, Datça Yarımadası’nda sahil şeridinin büyük bir kısmını Gebekum Doğa Parkı – Fosil Kumulu Koruma Alanı kaplamaktadır (Şekil 4.14). Bu alanın, miosen 205 ve pliosen dönemlerinden bu yana altı milyon yıllık sürede oluşmuş tortuları barındırmakta ve Akdeniz’in jeo-ekolojik geçmişini belgelemektedir. Beş tanesi endemik olmak üzere 100 kadar bitki türü ile 19 kuş ve 7 sürüngen ve kemirgen türü Gebekum’un ekolojik sistemini oluşturmaktadır (Datça Kaymakamlığı). Şekil 4.14 : Gebekum Doğa Parkı (Yazıcı, 2006) T. C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÇED ve Planlama Genel Müdürülüğü (2004) tarafından hazırlanan Türkiye Çevre Atlası’nda, Datça kıyı ekosistemi potansiyel Ramsar alanı olarak tespit edilmiştir. Ayrıca, Datça – Bozburun ÖÇKB sınırlarının dışında da çok önemli doğal yaşam alanları bulunmaktadır. Bunlardan biri, kum köpekbalığı olarak bilinen Carcharhinus Plumbeus’un Dünyadaki iki üreme yerinden biri olan, Gökova Körfezindeki Boncuk Koyudur. Doğal yaşam açısından çok önemli olan bu koyla ilgili, TC Çevre ve Orman Bakanlığı Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı, Boncuk Koyu Kum Köpekbalığı Koruma Sahası Oluşturulması ve Gözlem Sisteminin Kurulması Projesini hazırlamıştır. Projenin amacı, kum köpekbalıklarının Akdeniz’de bilinen tek ve Dünyada bilinen iki üreme sahasından biri olan Boncuk Koyunun koruma altına alınması (Şekil 4.15) ve özel görüntülenme sistemleri ile izlenmesi ve ilgili 206 bilimsel çalışmaların yürütülmesi ile yöre insanı ile ziyaretçilerin bilgilendirilmesidir (Payaslıoğlu ve Varol, 2006). Şekil 4.15 : Boncuk Koyu Uyarı Tabelası (Varol, 2006) Görüldüğü gibi, sadece Datça – Bozburun ÖÇKB sınırları içerisinde değil, alanın etrafında da doğal yaşam açısından çok hassas bölgeler bulunmaktadır. 4.2.6.2 Sit Alanları Datça ve Bozburun Yarımadaları, koruma alanları açısından da çok çeşitlilik göstermektedir. Alanda, arkeolojik ve doğal sit alanları başta olmak üzere, tescilli yapılar, anıtlar ve kentsel sit alanları bulunmaktadır. Bu alanlar Şekil 4.16’da görülmektedir (Diler, 2004). 207 Şekil 4.16: Datça – Bozburun ÖÇKB’deki Sit Alanları 208 Arkeolojik ve Doğal Sit Alanları Datça – Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde bulunan Arkeolojik ve Doğal Sit Alanlarının bir kısmı Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu Genel Müdürlüğü’nün 14.11.1981 ve 3225 sayılı kararı ile tescil edilmiştir. Bu alanlar: · Saranda: 3. derece Arkeolojik sit; · Tymnus: 3. derece Arkeolojik sit; · Hydas: 1. ve 3. derece Arkeolojik ve Doğal sit; · Bybassium: 1. derece Arkeolojik ve Doğal sit; · Amos: 1. ve 3. derece Arkeolojik sit; · Gavur Sancağı: 1. derece (sınırı henüz tespit edilmemiştir); · Patakis: 3. derece Arkeolojik ve Doğal sit ve · Loryma (Bozukkale): 1. derece (sınırı henüz tespit edilmemiştir) (Yerli, 2001). Şekil 4.17’de Bybassium, Loryma ve Knidos antik kentlerinin konumları gözükmektedir (http://www.datcarehber.com/datcaharitalari.htm). Şekil 4.17 : Bybassium, Loryma ve Knidos Antik Kentlerinin Konumları 209 Loryma Antik Kenti, II. İKTVKK’nun 17.6.1995 gün ve 4919 sayılı kararı ile sınırları 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak tescillenmiştir (Yerli, 2001). Bunlardan başka, II nolu İzmir Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu’nun da tescil ettiği arkeolojik ve doğal sit alanları bulunmaktadır. Bu alanların tescil tarihi ve sit dereceleri Tablo 4.4’te görülmektedir (Yerli, 2001). Tablo 4.4 : Datça – Bozburun ÖÇKB’nde II. İKTVKK’nun Tescil Ettiği Sit Alanları MEVKİİ TESCİL TARİHİ Bayır Köyü, Gebekse Mevkii Marmaris Hisarönü Köyü, Çubucak Mevkii Marmaris Gebekse Mevkii Marmaris Hisarönü Köyü, Kerderme Mevkii Bozburun Belediyesi, Kameriye Adası Bozburun Köyü, TavşanbüküBurgaz Mevkii Datça, Murdala Mevkii Datça, Dalbükü Mevkii SİT DERECESİ 19.12.1990 1. Derece Doğal Sit 31.10.1990 III. Derece Arkeolojik Sit 19.12.1990 1. Derece Doğal ve 1. Derece Arkeolojik Sit 23.06.1993 1. Derece Arkeolojik Sit 22.02.1995 1. Derece Doğal Sit 09.01.1991 1. ve 3. Derece Arkeolojik Sit 24.05.1995 21.10.1998 1. Derece Arkeolojik Sit 1. ve 3. Derece Arkeolojik Sit Şekil 4.18: Datça, Murdala Mevkii Anıtlar ve Tescilli Yapılar Datça – Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde 5 adet doğal anıt ve 20 adet tescilli yapı da bulunmaktadır. 210 Alandaki doğal anıtlar Tablo 4.5’te görülmektedir (Yerli, 2001). Tablo 4.5 : Datça – Bozburun ÖÇKB’nde II. İKTVKK’nun Tescil Ettiği Doğal Anıtlar DOĞAL ANITLAR TESCİL TARİHİ Marmaris, Selimiye Köyü, Kargı Mevkiindeki çınar ağaçları Marmaris, Selimiye Köyündeki meşe ağacı Datça, Bayır Köyündeki çınar ağacı Datça, Dadya Mahallesi’ndeki ve Reşadiye Mahallesi’ndeki tabiat varlıkları Datça, Reşadiye Mahallesindeki palamut ağacı 29.09.1999 03.09.1997 12.10.1994 26.01. 1994 06.03.1996 Alandaki tescilli yapılar Tablo 4.6’da görülmektedir (Yerli, 2001). Tablo 4.6 : Datça – Bozburun ÖÇKB’nde II. İKTVKK’nun Tescil Ettiği Yapılar TESCİLLİ YAPILAR TESCİL TARİHİ Marmaris, Turgut Köyü’ndeki Hellenistik Mezar Anıtı Marmaris, Orhaniye Köyündeki kilise Marmaris, Söğüt Köyündeki kale Datça, İskele Mahallesindeki eski hükümet konağı Datça, Reşadiye Mahallesindeki Hidayet Bey Konağı Datça, Karaincir Mevkiindeki anıt mezar Datça, Emecik Köyündeki sarnıç Datça, Yazı Köyündeki manastır Datça, Kızlan Köyündeki Bizans Dönemi yapı kalıntısı Datça Mesudiye Döşeme Mevkiindeki kale kalıntısı Datça, Yaka Köyündeki Kumyer Kalesi Datça, Çeşme Köyündeki Kemer Köprü Datça, Cumalı Köyündeki Hellenistik Dönem yapı kalıntısı Datça, Balçıkhisar Mevkiinde ve Datça – Bozburun kentsel yerleşik alanda kalan 2 adet mezar Datça Reşadiye Mahallesi’ndeki Tuhfezade Camii, 8 adet konut, Yağhane, Datça İskele Mahallesi’ndeki Osmanlı Dönemi Sarnıcı, havuz, Datça Dadya Mahallesi’ndeki Güdük Minare ve 4 adet konut Datça, Reşadiye Mahallesindeki kilise Datça, Kızlan Köyündeki yeldeğirmenleri Datça, Yazıköyündeki aslanlı mezar Datça, İskele Mahallesindeki anıt mezar Bozburun Belediyesi, Kameriye Adası’nda bulunan yapı kompleksi 20.06.1990 20.06.1990 29.09.1999 12.02.1993 32.12.1981 17.06.1995 17.06.1995 11.01.1995 8.10.1997 24.05.1995 11.01.1995 17.06.1995 22.04.1998 05.04.2000 31.12.1981 13.09.1990 14.12.1994 11.01.1995 11.01.1995 22.02.1995 Şekil 4.19’da Emecik Köyündeki sarnıç kalıntıları (http://www.datcarehber.com/ datcapics/tarihiresimler/emecik4483.JPG) ve Şekil 4.20’de Knidos Antik Kentinden detay görülmektedir (http://www.datcarehber.com/datcapics/tarihiresimler /knidos2.jpg). 211 Şekil 4.19 : Emecik Köyündeki Sarnıç Kalıntıları Şekil 4.20 : Knidos Antik Kentinde Detay Kentsel Sit Alanları Datça – Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde kentsel sit alanı olarak Datça ve Reşadiye mahalleri bulunmaktadır. Buraları, İzmir II nolu Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 22.08.1990 gün ve 1452 sayılı kararı ile 3. derece kentsel sit alanı ilan edilmiştir (Yerli, 2001). Özellikle, Eski Datça Mahallesi, taş kaplı yapıları ve yine taş kaplı kendine has sokak dokusu ile son yıllarda yöreye gelen turistlerin ilgisini çekmeye başlamıştır (Şekil 4.21, Şekil 4.22). 212 Şekil 4.21, Şekil 4.22: Eski Datça (Yazıcı, 2005) Görüldüğü gibi, Datça – Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi, arkeolojik, doğal ve kentsel sit alanları, anıtlar ve tescilli yapılar bakımından son derece zengin bir alandır. 4.2.7 Bölgedeki Mevcut Arazi Kullanımları Bölgedeki en yaygın arazi kullanımları; turizm, yerleşim, tarım, ormancılık, avcılık ve balıkçılık ve yerleşimdir. 4.2.7.1 Turizm Datça’nın gelişmesi 1970’lerin sonunda açılan Datça – Marmaris karayolu ile başlamıştır. Karayolunun açılmasından önce bağlantısı denizyolu ile sağlanan ve içine kapalı bir yapıda olan yerleşme günümüzde önemli bir turizm çekim merkezi olmuştur. Muğla İli kıyılarının yat turizmini teşvik edici olanakları yanında, bölgede Dalaman Havaalanının hizmete girmesi de turistik tesislerin sayısının artmasında etkili olmuştur. Bölgeye gelen yerli ve yabancı turistler; deniz, dinlenme, tekne turu, tarihi ve doğal yerleri gezme, su üstü ve sualtı sporları gibi amaçlarla tatil yapmaktadırlar. 213 Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümünün 2001 yılında yayınladığı bir çalışma olan Datça – Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi Biyolojik Zenginlikleri ve Yönetim Planına’da her iki yarımadada bulunan toplam 100’e yakın otel- motel ve pansiyonların yatak kapasitesi de 4000’e ulaşmış olduğu tespit edilmiştir. Alanın ikinci derecede turistik öncelikli yöre olması pansiyonculuğu da geliştirmektedir. Yapılan çalışmalardan elde edilen sonuçlara göre, Bozburun Yarımadası’nda yaklaşık 700 yatak kapasitesinde olan pansiyonlar mevcuttur. Alanda, ikinci konut ve otel- motel yatırımları yanında, yatak ve konaklama olanakları açısından kamu kuruluşları dinlenme ve eğitim tesisleri de yer almaktadır. Bunlar; TEK Eğitim Tesisleri, MTA Eğitim Tesisleri ve Orman Genel Müdürlüğü Tesisleri’dir (Yerli, 2001). Datça Yarımadası Yunan adaları ile turizm merkezleri açısından ilişki içerisindedir. Özellikle Yunan adalarını gezen teknelerin uğrak yeri olmakta ve mavi yolculuk düzenleyen tur teknelerinin güzergahında bulunmaktadır. Bu konum Datça İlçesi’nin turizmini olumlu yönde etkilemektedir. Datça Yarımadası’nın her iki kıyısı da teknelerin demirlemesine olanak verecek koylara sahiptir. Bölgeye hakim çam ağaçları da bölgenin peyzaj kalitesini arttırmakla beraber havadaki oksijen oranının da çok yüksek düzeyde olmasını sağlamaktadır. Bozburun Yarımadası ise, adından da anlaşılacağı gibi, kayalıkların ve sert bir doğanın hakim olduğu bir alandır. Yarımadanın batıya bakan kıyıları daha hareketli ve çeşitli hizmetlere olanak sağlayan bir doğaya sahiptir. Batı kıyısında korunaklı iki koya kurulan Orhaniye ve Selimiye yerleşmeleri teknelerin uğrak yeridir. Orhaniye’de bulunan marina (Şekil 4.23) bölgedeki yat turizmini geliştirmektedir. Selimiye Koyu’nda ise, tekne yapımı yerlerinin ve teknelere yiyecek ve su gibi hizmetlerin olması burayı da yerli ve yabancı teknelerin uğrak yeri haline getirmiştir. Ayrıca yarımadanın batı kıyısında bulunan adalarda tarihi kalıntılar bulunmaktadır. Doğuya doğru ise çıplak kayalıklar hakimdir. Bu kayalıklar yarımadanın doğuya bakan yönünde kıyı boyunca devam etmektedir. Doğu yakası kısmında çeşitli fonksiyonlara olanak sağlayacak koylar ve limanlar mevcut değildir. Sadece Çiftlik Koyu ve Arap adasının bulunduğu koy teknelerin demirlemesine elverişlidir. Genelde çıplak dağlarla çevrili olan Bozburun Körfezi kıyılarında yeşil alanlar vadilerde toplanmıştır. Bozburun limanında tekne ikmali yapıldığı gibi geceleme imkanı da mevcuttur. 214 Şekil 4.23 : Orhaniye Martı Marina (Yazıcı, 2006) Datça – Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi sınırları içerisinde doğal liman özelliği taşıyan koylar yazlık ve kışlık olmak üzere ikiye ayrılabilir. Yazlık limanlar; Orhaniye, Selimiye, Turgut, Çubuklu, Gineyt, Ağıl, Mercimektepe, Bozuk, Arap Adası, Arinella, Çiftlik, Çaycağız, Kumlubük, Delikli Yol, Kargı, Hisarönü, Tekirbükü, Mersincik, Bördübet, Çanak, Tavşan, Serçe ve Gebekirse koylarıdır. Kışlık limanlar ise; Orhaniye, Selimiye, Ağıl, Bozuk, Datça, Bencik ve Serçe koylarıdır (http://www.datca.gov.tr/koylar.asp). Şekil 4.24 : Kargı Koyu (http://www.datca.gov.tr/resimler/koylar/domuzbuku.jpg) 215 Her iki yarımadanın da kıyılarının coğrafik açıdan son derece hareketli olması bölgede kıyı ve yat turizminin gelişmesine olanak vermektedir. Bu koylar yerli ve yabancı teknelerin uğrak yerleri olmakla beraber mavi tur teknelerinin de güzergahlarında bulunmaktadır. Bodrum’dan mavi yolculuk için çıkan tekneler önce Knidos Antik Kentine, daha sonra Datça Limanına (Şekil 4.25) uğrayarak Marmaris’e ulaşırlar. Ayrıca teknelerle günübirlik geziler de düzenlenmektedir. Şekil 4.25 : Datça Limanı (Yazıcı, 2005) Bölge kültür turizmine de imkan verecek değerlere sahiptir. Datça yarımadası’nın en uç noktasında bulununan Knidos Antik Kenti, dönemine göre, siyasi ve ekonomik açıdan etkin olan Dor kentlerinden biridir. Ayrıca, Ünlü matematikçi ve filozof Eudoxus, en iyi yontulmuş çıplak Afrodit heykelini yapan heykeltraş Praxiteles, Skopas, Bryaxis, Mısır’daki Alexandria fenerinin mimarı Sostrates Knidos’ta yaşamışlardır. Şehir surlarına yakın 40 m yükseklikte daire şeklindeki Afrodit heykelinin kaidesi, 8000 kişilik tiyatro, güneş saati, mezarlar, 284 m yükseklikte yer alan Akropolis, Demeter Mabedi antik kentte yer alan yapılardan sadece birkaç tanesidir. Fakat Knidos’ta etkin bir korumanın uygulanmaması bu yapıların çoğunun bozulmasına sebep olmuştur. Datça Yarımadası’nda Knidos Antik Kentinden başka Loryma (Bozukkale), Bybassium, Hydas, Patakis, Soranda ve Erine gibi tarihi yerler de bulunmaktadır. Reşadiye mahellesindeki Mehmet Ali Ağa Konağı, Eski Datça evleri, Hızırşah köyündeki Selçuklu döneminden kalma cami, Bizans dönemine ait kilise, Karaköy ve Kızlan köylerindeki yel değirmenleri (Şekil 4.26) görülmesi gerekli diğer önemli eserlerdir (Yerli, 2001). Mehmet Ali Ağa konağı restore edilerek 2005 yılında butik otel olarak hizmete açılmıştır. 216 Şekil 4.26 : Yel Değirmenleri (http://www.datcarehberi.com/datca.jpg) Datça merkezinde Taşlık Plajı içinde kükürt, soda, tuz gibi elementler bulunan bir su kaynağı vardır. Kaynak suyunun sıcaklığı deniz suyundan daha sıcak olup, denize akmaktadır. Şekil 4.27’de (http://www.datcarehber.com/datcapics/genelresimler /göl1.jpg ) görülen bu kaynağın bazı hastalıklara iyi gelmesi bölgede termal turizmi açısından olumlu olmaktadır (Yerli, 2001). Şekil 4.27 : Tatlısu Kaynağı Bölge, yılın yaklaşık 300 günü güneşli geçtiği için, kış aylarında da tatil yapmaya elverişlidir. 217 Datça, bozulmamış doğası ve son derece zengin bitki örtüsü ile de önemli bir ekoturizm alanıdır. Datça’da çadır veya karavanla kalınacak kamp alanları da mevcuttur. Karavanla gelen yabancı turistlerin birçoğu gemilerle İzmir’den ülkeye giriş yapmaktadırlar. Datça; iklimi, koyları ve sualtı zenginlikleri ile de sualtı sporları açısından bir çekim merkezidir. Sürekli esen kuzey rüzgarları Datça sahillerinde su sporlarının her çeşidinin yapılmasına imkan vermektedir. Artık sörf, su kayağı ve yelken açısından son derece popüler olan bölgede son birkaç yılda kiteboard gibi yeni sporlar da yaygın olmaya başlamıştır. Bölge doğa yürüyüşleri açısından da uygundur. Özellikle şubat ayında açan badem çiçekleri yöreye kendine has bir özellik katmaktadır. Zengin bitki örtüsü doğaseverleri bölgeye çekmektedir. Ayrıca son yıllarda düzenlenmeye başlanan badem festivali gibi etkinler de bölgeye hareketlilik katmaktadır. Her yıl Dünya Barış Günü’nde Datça’dan ve Simi Adası’ndan gönüllü yüzücüler belediyelerin katkısıyla karşı kıyılara yüzmektedirler. Bölgeye gelen turist sayıları ve turizmden elde edilen gelire örnek vermek gerekirse, Tablo 4. 1999, 2000 ve 2001 yıllarında Datça Limanından giriş yapan kişi ve yat sayısı ve ilçede bozdurulan döviz miktarı ile Tablo 4.7’de Knidos Ören Yerini ziyaret eden turist sayısı ve elde edilen gelir miktarı görülmektedir (http://www.egev.org /index.php?t=ana&catid=7&geoid=102&sid=). Tablo: 4.7 : Datça Limanından Giriş Yapan Turist Sayısı YILLAR 1999 2000 2001 Yat Adedi 483 384 676 Datça Limanı Turist Sayısı 2768 1981 4536 Bozdurulan Döviz Miktarı ($) 8 380 316 8 231 256 9 104 551 Görüldüğü gibi Datça – Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi sahip olduğu doğal, kültürel ve tarihi değerler açısından çok önemli bir turizm çekim merkezidir. Bu değerlerin korunması kaçınılmaz olmakla beraber turizmin yarattığı baskı korumanın gerekliliğini iyice ön plana çıkartmaktadır. 218 4.2.7.2 Yerleşim Datça ilçe merkezi, belediye sınırları içinde bulunan ve birbirlerine yaklaşık 2’şer km mesafede yer alan İskele, Reşadiye ve Eski Datça Mahallerinden oluşmaktadır. Datça ilçesine bağlı dokuz köy bulunmaktadır. Sındı köyü 4, Yaka köyü 3, Mesudiye köyü 4, Cumalı köyü 3, Yazı köyü 2 mahalleden ve diğer köyler ise tek mahalleden oluşmaktadır (http://mugla.gov.tr/3/3203.asp). Bozburun Yarımadası’ndaki en önemli yerleşme ise, kentsel yerleşimi belediye statüsünde olan ve beş mahalleden oluşan Bozburun yerleşmesidir. Bunun yanında, Marmaris sınırları içerisinde yer alan Osmaniye 8, Hisarönü 2, bayır 2, Söğüt 4, diğerleri ise tek mahalleden oluşmaktadır (Yerli, 2001). Bölgenin sahip olduğu turizm potansiyeli, alanda ikinci konutların sayısında önemli miktarda artışa neden olmaktadır. Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümünün 2001 yılında yayınladığı bir çalışma olan Datça – Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi Biyolojik Zenginlikleri ve Yönetim Planına’da Datça Yarımadası’nda yaklaşık 6500 adet ikinci konut bulunduğu tespit edilmiştir. Senin belirli zamanında kullanılan, diğer zamanlarda boş olan ikinci konutlar bölgede yapılaşmayı arttırmaktadır. 4.2.7.3 Tarım ve Hayvancılık Datça ve Bozburun Yarımadalarında tarımsal üretim için verimli olarak kullanabilecek alan 10 000 hektarı geçmemektedir. Bunun yaklaşık 8500 hektarı Datça Yarımadası üzerinde olup, 1350 hektarlık bölümü eğimli alanlarda kuru tarla tarımı için, 7200 hektarlık bölümü ise meyve bahçeleri için kullanılmaktdır. Tablo 4.8’de alandaki tarım arazilerinin derecelerine göre kapladıkları alanlar görülmektdir (http://www.egev.org/index.php?t=ana&catid=6&geoid=102&sid=). Tablo 4.8 : Datça – Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi’ndeTarımsal Arazi Kullanımı ÖNEMLİ TARIM ARAZİLERİ (ha) 1. derece 3 143 2. derece 2 040 3. derece 611 Diğer araziler 68 325 Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün Muğla İli Arazi Varlığı envanter çalışmalarına göre Datça – Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde 3143 ha arazi birinci derecede önemli tarım arazisi, 2040 ha arazi ikinci derecede önemli tarım arazisi ve 611 ha arazi de üçüncü derecede önemli tarım arazileridir (Yerli, 2001). 219 Tablo 4.9 : Datça – Bozburun ÖÇKB Arazi Yetenek Sınıflaması (ha) Yetenek Sınıfı Datça Bozburun Yöresi Toplam V VI VII VIII 1914 24 İşlenebilir Toplam Arazi 6131 787 177 4326 119 35098 21838 2139 3603 1938 6918 177 4445 56936 5742 I II III IV 1073 439 893 27 2251 297 1512 920 2548 Üçüncü derecede önemli tarım arazileri, özellikle bağ-bahçe, meyvelik ve özel ürünlerin yetiştirilmesine ayrılan, genelde IV. sınıf arazi kullanımı yeteneğine sahip erozyon ve sığlık kısıtı arazilerdir. Datça – Reşadiye ile Çeşmeköy arasındaki karayolun güneyinde kireçsiz kahverengi topraklar üzerinde yer alan bu tarım arazilerinde badem başta olmak üzere zeytin ve bağlar yaygındır (Yerli, 2001). Genelde susuz tarım yapılmakta olup, sadece 300 dekarı geçmeyen bir alan üzerinde sulu tarım yapılmaktadır (Yerli, 2001). Badem, incir ve zeytin ağaçları bölgede sıkça yetişmektedir. Özellikle badem bölge ekonomisi açısından çok değerlidir. İlçede toplam 2200 hektar zeytinlik, 2730 hektar bademlik, 28 hektar narenciye ve 8 hektar bağlık arazide üretim yapılmaktadır (http://www.egev.org/index.php?t=ana&catid= 6&geoid=102&sid=). İklim koşulları bölgede sebze yetiştiriciliğini de olumlu etkilemekte, Kasım-Ocak aylarında bile üretim yapılabilmektedir. Alanda toplam 300 hektar sebze bahçesi bulunmaktadır (http://www.egev.org/index.php?t=ana&catid= 6&geoid=102&sid=). İlk olarak Mesudiye köyünde başlayan seracılık çalışmaları da giderek artmaktadır. Tarım arazilerinden yılda yaklaşık elde edilen ürün ise, 800 ton iç badem, 400 ton çağla, 2000 ton zeytin, 8000 ton güzlük ve 1200 ton yazlık domatestir. 1., 2. ve 3. derecede önemli tarım arazileri, özel çevre koruma bölgesinin yalnızca %7,82’lik kısmını kapsamaktadır. Geri kalan alan ise, orman, çıplak, kumul, mera ve diğer alanları içermektedir (Yerli, 2001). Bölgede ayrıca hayvancılık ve arıcılık da yapılmaktadır. Arıların, bölgede çok geniş alanlara yayılan çam ağaçları ve kekiklerden ürettikleri ballar da bölge ekonomisine katkı sağlamaktadır. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın 1999 yılı verilerine göre bölgede toplam 19 000 arı kovanı tespit edilmiş ve 380 ton bal üretimi yapılmıştır (http://www.egev.org/index.php? t=ana&catid=6&geoid=102&sid=). 220 Tablo 4.10 : Datça – Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde Sorunlu Araziler (ha) 1840 - EROZYON SIĞLIK 25678 20581 SIĞLIK EROZYON 16197 3913 1840 46259 20110 YER EROZYON Datça Bozburun Yöresi Toplam SIĞLIK DRENAJ 730 279 44445 24926 1009 69371 Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Muğla İli Arazi Varlığı 1998 yılı verilerine göre, Datça – Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde toplam arazilerin %93.6’sında arazi degradasyonu mevcuttur. Sorunların dağılımında erozyon ve erozyon sonucu toprak sığlığı sorunu toplam bölge arazilerinin yaklaşık %65’ni oluşturmaktadır. Sığlık-erozyon sorunu ise %27 civarındadır. Görüldüğü gibi erozyon ve toprak sığlığı, toplam alanın %92’sini oluşturmaktadır (Tablo 4.10). Doğal kaynakların en önemli olanları toprak ve su kaynaklarının, bölgede sürdürülebilirliği sağlayabilmek için, arazi yetenek sınıflamalarına uyularak kullanılmaları gerekmektedir. 4.2.7.4 Ormancılık Bölgede toplam ormanlık alan 110 359 hektardır. Bunun 73 211 hektarlık olan bölümünü prodüktif olmayan alan oluşturmaktadır. Prodüktif orman alanı 37 147 ha’dır (Yerli, 2001). Orman alanları iki gruba ayrılmıştır. Birincisini, flora ve faunanın zengin olduğu veya bu değerlerin tahrip olduğunda yerine yenisinin yetişmesinin mümkün olmadığı, bazı endemik bitkilerin bulunduğu biyotoplar oluşturmaktadır. Bu alanlar aynı zamanda hassas zon veya mutlak korunması gerekli alanlardır ve Datça yarımadası’nın kuzey kısmı ile Bozburun Yarımadası’nın yine kuzey bölümünde yer almaktadırlar. İkincisini ise, hassas zon dışında kalan bazı koruluklar ile maki ve frigananın bulunduğu ve Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından bakım, geliştirme ve işletmesinin yapılabileceği alanlar oluşturmaktadır. Bu alanlar da; Datça Yarımadası’nın güneyinde kalan alanlar ile Bozburun Yarımadası’nın hem orta kesimi ile hem de güneyindeki alanların tümüdür (Yerli, 2001). Geçici baltalık işletme sınıfındaki ağaçlandırılacak alanlar 6645 ha’dır. Muhafaza karakterindeki işletme sınıfında bulunan 431 ha’lık yanık alan, yapay gençleştirme alanı olarak ayrılmıştır. Kızılçam işletme sınıfından 167 ha, muhafaza karakterindeki işletme sınıfından 3514 ha ormansız alan ağaçlandırma alanı olarak belirlenmiştir. Prodüktif orman alanlarının çoğaltılması hedeflenmektedir (Yerli, 2001). 221 Şekil 4.28 : Kızılçam Ormanı (Yazıcı, 2006) 4.2.7.5 Avcılık ve Balıkçılık Datça Yarımadası’nda balıkçılık küçük ölçektedir. Datça ilçesi balıkçılık üretimi 45 ton civarındadır. Bozburun Yarımadası’nda, özellikle Bozburun yerleşmesinde halkın çoğunluğu geçimini balıkçılıkla sağlamaktadır (Yerli, 2001). Son yıllarda ise, özellikle Bozburun Yarımadasındaki koylarda balık çiftliklerinin sayısının arttığı görülmektedir. 4.2.8 Kültürel ve Sosyo – Ekonomik Yapı Ege Ekonomiyi Geliştirme Vakfı’ndan elde edilen verilere göre, Datça ilçesinin nüfusu genel toplamda artış gösterse de, ilçeye bağlı bazı köylerdeki nüfus ya aynı kalmakta ya da düşüş göstermektedir. 1990, 1997 ve 2000 yıllarında yapılan nüfus sayım sonuçları Datça genelinde ve köylerdeki nüfus Tablo 4.11’de verilmiştir (http://www.egev.org). Datça’da, yaz aylarında nüfus mevsimsel olarak hızla artmakta, 40 bin kişiye kadar çıkmaktadır (http://www.egev.org/index.php?t=ana&catid=8&geoid=102&sid=). Fakat son yıllarda, elverişli iklimi sayesinde emekli olup bölgeye yerleşenlerin sayısı 222 artmıştır. Ayrıca sürekli yaşayanlar arasında başta, Almanlar ve İngilizler olmak üzere çeşitli ülkelerden insanlar da Datça’ya yerleşmeye başlamıştır. Tablo 4.11 : Datça İlçesi 1990, 1997 ve 2000 Nufüsları YERLEŞMELER MERKEZ CUMALI EMECİK HIZIRŞAH KARAKÖY KIZLAN MESUDİYE SINDI YAKA YAZI TOPLAM 1990 YILI NÜFUS SAYIMI 5095 694 1015 497 764 783 522 364 520 583 10837 1997 YILI NÜFUS SAYIMI 6039 749 773 479 737 932 539 380 471 616 11715 2000 YILI NÜFUS SAYIMI 8810 746 916 469 788 852 593 354 568 566 14662 Bölgede nüfus artış hızının düşük olması ve dışarıya göç vermesine rağmen nüfusun artması, bölgenin dışarıdan göç aldığını göstermektedir. Datça’da okuryazarlık oranı oldukça yüksektir. Nüfusun mezun olunan okula göre dağılımı Şekil 4.29’da verilmiştir (http://www.egev.org/index.php?t=ana&catid= 8&geoid=102&sid=). 20 yıl öncesine kadar, Datça’da, ekonomik hayat tamamen tarıma dayalı iken, özellikle son yıllarda ulaşım gelişmesi ile, bölgenin de ekonomisi gelişmiş, tarımdan başka turizm sektörü de bölgeye gelir getirici faaliyetler arasına girmiştir. OKURYAZARLIK ORANI 11% 1% İlkokul Ortaokul 6% 12% 60% 10% Şekil 4.29 : Datça İlçesi Okuryazarlık Oranı 223 Lise Meslek okulu Yüksekokul Okuma yazması olmayan 4.3 Alanın Değerlendirilmesi Datça – Bozburun ÖÇKB’nin sahip olduğu değerler üç başlık altında toplanabilir. Bunlar: Doğal, Kültürel ve ekonomik değerler. Alandaki doğal değerleri: · Doğal sit alanları · Doğal anıtlar · Zengin ve bozulmamış doğal çevre oluşturmaktadır. Kültürel değerler ise: · Arkeolojik sit alanları · Kentsel sit alanları · Tescilli yapılardır. Son olarak da, alanın sahip olduğu ekonomik değerleri turizm ve tarım oluşturmaktadır. 4.3.1 Ekolojik Değerlendirme Ekolojik açıdan Datça – Bozburun ÖÇKB değerlendirildiğinde, alanın: · Biyolojik çeşitliliğin unsurlarını korumak açısından önem taşıdığı; · Özgün ekosistemleri, tehlike altına düşmüş türlerin yaşama ortamlarını barındırdığı; · Eşsiz ve ender rastlanan ekosistemler ve türler barındırdığı; · Özellikli peyzaj değerine sahip olduğu; · Alanda tür ve ekosistem olarak çeşitlilik barındırdığı anlaşılmaktadır. Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı’nın Datça – Bozburun ÖÇKB’nde yaptığı çalışmalar socunda alana yönelik ekolojik bir değerlendirme yapılmış ve alanın hassalık, nadirlik, doğallık, özel önem ve çeşitlilik kriterlerine sahip olduğu belirlenmiştir. 224 · Hassaslık: Datça – Bozburun ÖÇKB sınırları içerisinde yer alan Gebekum kumulu ve benzer özellik gösteren diğer on adet kumul alanı, kızılçamın yaygın olduğu orman vejetasyonu, sandal ağacı korulukları, bölgeye has olan servi, Datça hurması ve sığla ağacı ve deniz ortamı açısından hassas bir bölgedir. Bu bölgedeki ekosistemlerin sürekliliğinin sağlanması biyolojik çeşitliliğin korunması açısından önemlidir. · Nadirlik: Datça – Bozburun ÖÇKB’nin sahip olduğu kumul bitkileri, bitki türleri, kuş türleri, memeli türleri ve sürüngenler alanı nadir kılmaktadır. Bölgenin değerini yitirmemesi açısından bu türlerin korunması ve sürekliliğinin sağlanması gerekmektedir. · Doğallık: Datça – Bozburun ÖÇKB doğallığını korumuş alanlara sahiptir ve bu alanların özelliklerinin sürdürülmesi için yönetim müdahalesi gerekmektedir. · Özel Önem: Datça – Bozburun ÖÇKB’nin, tespit edilen kuş türlerinin göç yolları üzerinde bulunması, önemli kuş ve memeli türlerinin yaşam alanı olması, relik endemik tür olan sığla ağacı ve sınırlı yayılış gösteren Datça hurmasına sahip olması bölgeye özel önem vermektedir. · Çeşitlilik: Datça – Bozburun ÖÇKB, 167 karasal omurgasız, 110 balık türü, 4 iki yaşamlı türü, 27 sürüngen türü, 123 kuş türü, 45 memeli türü ve 57 endemik bitki türü ile ekolojik açıdan çeşitlilik göstermektedir. Tablo 4.12’de Bölgenin sahip olduğu kriterler görülmektedir. Alanın sahip olduğu doğal değerler ne kadar çok ve ne kadar hassassa, alan da korunmaya o kadar muhtaçtır demektir. 225 Tablo 4.12 : Datça – Bozburun ÖÇKB’nin Sahip Olduğu Kriterler HASSASLIK NADİRLİK DOĞALLIK ÖZEL ÖNEM ÇEŞİTLİLİK · Gebekum kumulu ve benzer özellikler gösteren diğer on adet kumul alanı · Kızılçamın (Pinus buritia) yaygın olduğu orman vejetasyonu · Sandal ağacı (Arbutus andrachne) korulukları · Servi (Cupressus sempervirens) · Datça Hurması (Phoenix theophrasti) · Sığla ağacı (Liquidambar orientalis) · Deniz ortamı · Kumul bitkileri (Maedicago marina, Eryngium maritmum, Euphorbia paralias gibi) · Bitki türleri (Cupressus sempervirens, Pinus buritia, Arbutus andrachne, Phoenix theophrasti ve Liquidambar orientalis) · Kuş türleri (karadoğan, gökdoğan, küçük kerkenez, tavşancıl, ada martısı ve tepeli karabatak) · Memeli türleri (Akdeniz foku, yaban keçisi, su samuru) · Sürüngenler (Testudo graceae) · Doğallığını korumuş alanlar · Hirunda rustica (kır kırlangıcı), H. Daurica ( kızılsırtlı kırlangıç), Merops apiaster (arı kuşu), Apus apus (karasağan) ve Apus melba (akkaranlı sağan) türlerinin göç yolları üzerinde bulunmaksı · Kuş türleri (karadoğan, gökdoğan, küçük kerkenez, tavşancıl, ada martısı ve tepeli karabatak) · Memeli türleri (Akdeniz foku, yaban keçisi, su samuru) · Liquidambar orientalis (sığla ağacı) relik endemik olması ve Phoenix theophrasti (Datça hurması) çok sınırlı yayılış göstermesi · 167 karasal omurgasız · 110 balık türü · 4 iki yaşamlı türü · 27 sürüngen türü · 123 kuş türü · 45 memeli türü · 57 endemik bitki türü 4.3.2 Kültürel ve Sosyo-Ekonomik Değerlendirme Datça – Bozburun ÖÇKB, sahip olduğu doğal değerler yanında kültürel değerlere de sahiptir. Alandaki arkeolojik ve kentsel sit alanları ile anıtlar ve tescilli yapılar korunması gerekli değerlerdir. Datça – Bozburun ÖÇKB sınırları içerisinde yaşayan yerli halkın en önemli geçim kaynakları sırasıyla; turizm, tarım ve balıkçılıktır. 20 yıl öncesine kadar ilçenin ekonomik hayatı tamamen tarıma dayalı iken, ulaşım olanaklarının artması ile ilçenin ekonomisi değişerek gelişmiş, tarımın yanın da turizm de geçim kaynakları arasında yer almıştır. Tablo 4.13’te, Datça – Bozburun ÖÇKB’nin sahip olduğu turizm değerleri görülmektedir. 226 Tablo 4.13 : Datça – Bozburun ÖÇKB’nin Sahip Olduğu Turizm Değerleri Doğa Turizmi Kültür Turizmi Yat Turizmi Doğa Sporları Doğal sit alanları, doğal anıtlar, zengin doğal çevre Arkeolojik sit alanları, tescilli yapılar, kentsel sitler Koylar, liman, marina Rüzgar sörfü, trekking, sualtı sporları, su kayağı, yelken Turizmin ilçede gelişmesiyle birlikte inşaat sektörü ekonomik hayatta önemli yer tutmaya başlamıştır. Gerek konaklama tesis inşaatları gerekse de yazlık kooperatif ve diğer konut inşaatlarında çalışan azımsanamayacak bir işçi kesimi bulunmaktadır. Turizm sezonu dışında sürdürülen inşaat çalışmaları da kış aylarında tarımın yanında ekonomik hayatı canlı tutmaktadır. Bölgede gelişmekte olan turizm sektörüne rağmen, geleneksel yöntemlerin hakim olduğu tarımsal faaliyetler bölge ekonomisinde önemli bir role sahip olmaya devam etmektedir. Bu sektördeki girdi bal, badem, zeytinyağı ve güzlük domatesten sağlanır. Tarım ürünleri içerisinden eski ve önemlisi bademdir. Türkiye’de halkın yoğun olarak gelir temin etmek amacıyla bademle uğraştığı tek merkezdir. 4.4 Konu ve Sorunların Analizi Datça – Bozburun ÖÇKB’nin sahip olduğu doğal ve kültürel değerler, güngeçtikçe artan tüketim sonucunda, beraberlerinde birtakım sorunları da getirmektedir. Gelişen turizm sektörünün doğal alanlara yönelmesi, yüksek kar paylı kitle turizminin artması, yasal düzenleyicilerin eksikliği, kaçak yapılaşma, halkın doğa sevgisi, doğa koruma ve sürdürülebilirlik gibi konulardaki bilinçsizliği ve yetersiz sorumluluk hissi gibi konular Türkiyede’deki tüm doğal alanları olduğu gibi Datça – Bozburun ÖÇKB’ni de olumsuz yönde etkilemektedir. Bölge, turizm açısından zengin doğal çevre, arkeolojik, doğal ve kentsel sit alanları ve iklim gibi potansiyellere sahipken, doğanın yakın çevredeki turizm alanlarına göre daha az tahrip olması, badem, zeytin, incir, bal gibi bölgeye has tarım ve hayvancılık ürünleri ve festivalleri de değerlendirilmesi gereken fırsatlardır. Yukarıda bahsedilen olumlu özelliklerin yanında, Datça – Bozburun ÖÇKB’sinin korunması ve yönetimi ile ilgili birtakım yetersizlikler de mevcuttur. Bunlar: § Kontrol mekanizmasının ve caydırıcı önlemlerin yetersizliği; § Yöneticiler ve halk arasında koruma bilincinin tam oluşmaması; 227 § Yerel halkın üreticilik ve girişimcilik gibi konularda isteksiziliği. Datça – Bozburun ÖÇKB’sinde doğal çevreyi ve dolayısıyla turizm sektörünün geleceğini de tehdit eden sorunlar ise: § Kontrolsüz yapılaşma (ikinci konut, turizm tesisleri vb); § Katı atık ve atık su bertarafı; § Orman yangınları; § Datça ve Bozburun Yarımadalarında ve çevredeki koylarda yat turizminin sebep olduğu kirlilik; § Tarım alanlarının imara açılması; § Yasadışı faaliyetler (kaçak yapılaşma, Gebekum Doğa Parkından inşaatlara kum almak vb); § Balık çiftlikleridir. Kontrolsüz yapılaşma, bölgedeki en önemli sorunlardan biridir. Hızla artan ikinci konutlar ve turizm tesisleri, doğal çevreye zarar vermektedir. Son derece hassas ekolojik dengelere sahip bu tip alanlarda yapılaşma kontrollü olmalıdır. Hızla artan yapılaşma beraberinde nüfus artışını ve bu nüfusun ürettiği katı atık ve atık su bertarafı sorununu getirmektedir. Bölgede, çöp toplama alanı olarak belirlenen, Datça Limanın arkasındaki tepelerin eteğindeki alanda çöp toplama tesisi kurulmadan çöpler olduğu gibi toplanmakta ve çöp sızıntı suları yağışlı zamanlarda alanın yakınından geçen dereye karışmaktadır. 2006 yılı itibariyle tamamlanan Datça Katı Atık Düzenli Depolama Tesisi (Şekil 4.30) bu soruna yönelik geç bir önlem olsa da, çöp sorununa yönelik önemli bir çözümdür. Eski çöp toplama alanında çöplerin üzerlerinin toprakla örtülmesi, dere yatağında ıslah çalışmalarının yapılmaması, çöplerin etrafa yayılmasına ve dere yatağını kapatmasına neden olmaktadır (Şekil 4.31). Datça Belediyesince işletilmekte olan tesisin, 314.000 m3 depolama hacmi ile 13 yıl Datça yarımadasındaki yerleşimlere hizmet etmesi öngörülmektedir. Bölgenin acil bir diğer ihtiyacı ise, atık su arıtma tesisidir. 228 Şekil 4.30: Datça Katı Atık Düzenli Depolama Tesisi (Yazıcı, 2007) Özellikle yaz aylarında çıkan orman yangınları, bölgedeki orman alanlarını tehdit eden en önemli sorundur (Şekil 4.31). Bölgenin genelinin rüzgarlı bir iklime sahip olması da yangınlara müdahaleyi güçleştirmektedir. Marmaris Orman İşletme Müdürlüğü’nün orman yangınları kayıtları incelendiğinde, yangın sebebinin genelde, ihmal, dikkatsizlik, elektrik telleri, kasıt olarak belirlendiği görülmektedir. Bölgede, yat turizminin sebep olduğu kirlilik ve tarım alanlarının imara açılması doğal çevre açısından tehdit oluşturan diğer unsurlardır. Ayrıca, kontrol mekanizmasının ve caydırıcı önlemlerin yetersizliği yüzünden, bölgede, kaçak yapılaşma ve Gebekum Doğa Parkından inşaatlara kum alınması gibi yasadışı faaliyetler gerçekleşmektedir. Tüm bunların yanında, Dünyada, denizlerde kirliliğe sebep olduğu anlaşılması üzerine yasaklanan, balık çiftliklerinin sayısı, Bozburun Yarımadasındaki koylarda artış göstermektedir. Bu durum da, bölgede, deniz kirliliği açısından tehdit oluşturmaktadır. 229 DERE YATAĞI Şekil 4.31: Eski Çöp Toplama Alanı Şekil 4.32 : Gökova Körfezin’nde Orman Yangını (Yazıcı, 2006) 230 1968 - 2006 YILLARI ARASI YANAN ALAN ORMANLIK ALAN 38427,6 35% YANAN ALAN 72444,4 65% Şekil 4.33 : Marmaris Orman İşletme Müdürlüğü 1968 – 2006 Yılları Arası Yanan Alan Tablo 4.14 : Son Üç, Beş ve On Yılın Yangın Adetleri ve Yanan Alan YANGIN ADEDİ 61 82 134 SON ÜÇ YILIN SON BEŞ YILIN SON ON YILIN YANAN ALAN (ha) 503,6 1998 11955,3 Tablo 4.15 : 2006 Yılı Orman Yangınları (Marmaris Orman İşletme Müdürlüğü) ŞEFLİK ADI Marmaris Çetibeli Hisarönü Bayır Datça YANGIN ADEDİ 5 3 3 3 5 YANAN ALAN (ha) 0,6 0,3 0,3 0,3 95,5 Ayrıca, Marmaris-Datça karayolunun yenilenmesi nedeniyle yolun genişletilmesi ve bazı yerlerde güzergahının değiştirilmesi sonucunda doğal çevre zarar görmüş ve birçok manzara noktası ulaşılmaz olmuştur (Şekil 4.34 ve Şekil 4.35). 231 Tablo 4.16 : Marmaris Orman İşletme Müdürlüğü 1968 – 2006 Yılları Arası Orman Yangınları YILI 1968 1969 1970 1971 1972 1973 1974 1975 1976 1977 1978 1979 1980 1981 1982 1983 1984 1985 1986 1987 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 YANGIN ADEDİ 11 1 4 2 6 8 1 1 3 6 11 17 6 9 8 2 3 4 10 9 10 8 4 9 19 15 13 15 9 13 14 1 15 10 11 9 12 21 19 YANAN ALAN (ha) 1943,5 3,4 64,8 10,2 246 615,2 1454,8 0,3 167 594 1402,7 13383 0,7 9,2 654 0,8 2,2 285 2731 714 0,4 990 30 522,6 230,1 194,7 9,3 213,4 8104,2 1401,2 306,4 109 36,5 159,7 1334,7 337,3 37 32,2 97,1 232 Şekil 4.34 : Marmaris-Datça Karayolu Çalışmaları (Yazıcı, 2006) YENİ YOL ESKİ YOL Şekil 4.35 : Eski ve Yeni Marmaris-Datça Karayolu (Yazıcı, 2006) 233 Datça – Bozburun ÖÇKB’nin sahip olduğu potansiyeller, fırsatlar, zayıflıklar ve tehditler Tablo 4.17’de görülmektedir. Tablo 4.17 : SWOT Analizi POTANSİYELLER § Doğal sit alanları; § Öenmli doğal yaşam alanları; § Tür zenginliği; § Arkeolojik ve kentsel sit alanları ve tescilli yapılar(Knidos, Eski Datça, yel değirmenleri vb); § İklim (güneşli gün sayısı, su sporlarına elverişli rüzgar vb); § Bölgeye has tarım ve hayvancılık ürünleri (badem, incir, bal vb); § Festivaller (Badem ve Can Yücel Festivalleri). FIRSATLAR § Yakın çevredeki turizm alanlarına göre daha az tahrip olmuş doğal çevre; § Sınırları dışındaki doğa koruma alanları; § Yunan adaları ile turistik ve ticari ilişkiler. ZAYIFLIKLAR § Kontrol mekanizmasının ve caydırıcı önlemlerin yetersizliği; § Yöneticiler ve halk arasında koruma bilincinin tam oluşmaması; § Yerel halkın üreticilik ve girişimcilik gibi konularda isteksiziliği; § Kontrolsüz yapılaşma (ikinci konut, turizm tesisleri vb); § Yetersiz atık su arıtma. TEHDİTLER § Orman yangınları; § Datça ve Bozburun Yarımadalarında ve çevredeki koylarda yat turizminin sebep olduğu kirlilik; § Tarım alanlarının imara açılması; § Yasadışı faaliyetler (kaçak yapılaşma, Gebekum Doğa Parkından inşaatlara kum almak vb) § Balık çiftliklerinin teşvik edilmesi. 4.5 Vizyon ve Hedefler Datça – Bozburun ÖÇKB için önerilen turizm yönetim planının vizyonu; Datça – Bozburun ÖÇKB’de turizmin doğa korumaya katkıda bulunarak, yerel ekonomiyi güçlendirerek ve sürdürülebilirlik kavramına bağlı kalarak gelişmesi olarak belirlenmiştir. Datça – Bozburun ÖÇKB’nin sahip olduğu değerlerin korunmasını ve turizm sektörünün sürdürülebilirlik çerçevesinde gelişmesini sağlayacak planlama hedefleri üç ana başlık altında toplanabilir: · Doğa Koruma; · Sürdürülebilir turizm ve · Sosyo-ekonomik gelişme. 234 Turizm yönetim planının hedefleri belirlenirken IUCN’nin Kategori IV için belirlediği yönetim hedefleri gözönünde bulundurulmuştur. Bunlar: · Özel türlerin, tür topluluklarının, biotik toplulukların veya fiziksel değerlerin korunması için gerekli habitat koşullarını korunmak ve sağlamak. Bunun için insan müdahalesine ihtiyaç duyulmaktadır; · Sürdürülebilir kaynak yönetimi ile ilgili temel aktivitelerden bilimsel araştırma ve doğal hayatın izlenmesi için kolaylık sağlamak; · Halkın eğitiminin ve habitatların karakteristik görebilmeleri için sınırlı alanlar yaratmak; · Alanın tanımı yapılırken belirlenen hedeflere aykırı kullanımları engellemek; · Diğer hedeflerle uyumlu, alanda yaşayan halk için fayda sağlamak şeklinde belirlenmiştir. · Datça – Bozburun ÖÇKB’nin sahip olduğu ekosistemlerin korunması. Datça – Bozburun ÖÇKB, herhangi bir olumsuz etkinin geri dönüşü olmayacak değişimlere yol açıp alandaki biyolojik çeşitliliğin azalmasına neden olabilecek hassas ekosistemlere sahiptir. Bu ekosistemlerin korunması, hassas zonların belirleneceği bölgeleme planının hazırlanması ve turizm sektöründen elde edilen gelirden doğa korumaya pay ayrılması ile sağlanabilir. Bunlardan başka kontrol mekanizmasının daha etkili çalışmasını ve caydırıcı önlemlerin arttırılmasını sağlayarak doğal çevreye zarar veren yasadışı faaliyetler de önlenmiş olur. Ayrıca, belirli aralılarla yapılacak hava ve su kalitesi kontrolleri ile çevre kirliliği de kontrol altına alınabilir. · Sürdürülebilir turizm gelişimi için temel oluşturacak bir yönetim planlamasının geliştirilmesi. Yönetim birimleri, Datça – Bozburun ÖÇKB’nin sahip olduğu değerleri koruma amacıyla, politika ve planlama çalışmalarını geliştirmeli, yerel halk, turistler, basın ve turizm şirketleriyle ortaklaşa bir yönetim için fırsatlar yaratmalıdır. Ayrıca bölgenin turizm yönetim kapasitesinin belirlenmesiyle de turizm sektörünün doğal çevre üzerindeki olumsuz etkileri en aza indirilebilecek ve bölgenin sahip olduğu doğal ve kültürel değerler koruma altına alınabilecektir. · Yeterli ve uygun altyapı ve donanımla sürdürülebilir turizmin geliştirilmesi. Datça – Bozburun ÖÇKB’nin sahip olduğu potansiyeli, yeterli ve uygun altyapı ve donanımla turizm sektörünün değerlendirmesi sağlanabilir. Bunun için, kitle 235 özelliklerini yakından turizmi yerine, doğayla uyumlu, doğa turizmi veya ekoturizm gibi turizm şekillerinin desteklenmesi, sektörde çalışanların eğitim seviyesinin arttırılması ve turistlerin alanla ilgili etkili bir şekilde bilgilendirilmesi gerekmektedir. · Sürdürülebilir turizmin yerel ekonomiyi destekleyecek şekilde geliştirilmesi. Sürdürülebilir turizm gelişiminde, yerel ekonomiyi desteklediği ölçüde başarı elde edilebilir. Bunun için, turizm sektörünün iş gücünün yerel halktan sağlanması ve yerel ürünlerin yurtiçinde ve yurtdışında tanıtımlarının yapılması gerekmektedir. Ayrıca, tanıtımı yapılacak ürünlerin üretim yerlerinin korunması ve geliştirilmesi de önemlidir. · Sürdürülebilir turizmin geliştirilmesinde aktif katılımın sağlanması. Başarılı bir sürdürülebilir turizm gelişimi, yöneticiler, yerel halk ve turizm sektöründe çalışanlar arasında kurulacak ortaklaşa çalışmaya bağlıdır. Bunun için, katılımcıların rolleri net bir şekilde belirlenmeli ve belirli aşamalarda halkın görüşü alınarak bu doğrultuda gerekli değişiklikler yapılmalıdır. Yerel halk veya turizm sektöründe çalışanların yönetimde söz sahibi olması ve kararların ortaklaşa alınması, sahiplenme hissini arttıracak ve istikrarlı bir yönetim sağlayacaktır. · Yöneticiler ve halk arasında koruma bilincininin oluşturulması. Çalışanlar ve yerel halk için, eğitici ve bilinçlendirici programlar geliştirilebilir. Bu programlar, yöneticilere (sürdürülebilir turizm planlaması ve yönetimi konularında), sektörde çalışanlara (turizm şirket sahipleri, turist rehberleri, tur organizatörleri) ve yerel halka (yaşadıkları çevreyle ile ilgili bilgilerini ve koruma bilincini arttırıcı ve eğitici) yönelik düzenlenmelidir. 4.6 Bölgeleme Planı Datça – Bozburun ÖÇKB sınırları içerisinde arkeolojik, doğal ve kentsel sit alanları sınırları ile belirlenmiş olsa da, özel öneme sahip, farklı stratejiler gerektiren bu bölgelerin, sahip oldukları özellikler doğrultusunda, etkili bir şekilde yönetilemedikleri görülmektedir. Bu yüzden, özel öneme sahip bu değerler yoğun bir yapılaşma ve tüketim ile karşı karşıya kalmaktadırlar. Bunun için, doğal ve kültürel, tüm verilerin çok titiz bir çalışma sonucunda toplanıp, turizm yönetim planlamasının amaç ve hedefleri doğrultusunda, Datça – Bozburun ÖÇKB için bir bölgeleme planı yapılmalıdır. 236 · Hassas Zon: Datça – Bozburun ÖÇKB içerisindeki önemli doğal yaşam alanları olan akdeniz foku yaşam alanı (AFYA), önemli orman alanı (ÖOA), ve önemli bitki alanları (ÖBA) ile arkeolojik değere sahip alanları (Knidos, Saranda, Tymnus, Hydas, Bybassium, Amos, Gavur Sancağı, Patakis ve Loryma) kapsamaktadır. Gözlem kulelerinden başka, altyapı da dahil olmak üzere hiçbir yapılaşmaya izin verilmeyecek bu alanlara erişim sınırlı ve kontrollü olmalıdır. Ayrıca, kontrol sadece karadan değil denizden de yapılarak yatların, balıkçıların doğal yaşama zarar verecek davranışlarda bulunmaları engellenmelidir. Sualtında ve karadaki arkeolojik değerler de yasadışı yollarla bölgeden dışarı çıkartanlara karşı çok sıkı tedbirlerle korunmalıdır. Tüm bu kontrol, denetleme işlerinden sorumlu personele de sürekli eğitimler verilmelidir. Bundan başka, personelin yerel halk arasından seçilmesine dikkat edilmesi, hem alanı tanıması açısından hem de sahiplenme açısından daha uygun olabilir. · Doğal Yaşam Zonu: Sadece tehlike altındaki türler değil, alana kendine has değerler katan, geniş yayılım gösteren türler ve onların yaşam alanları da korunmalıdır. Doğal yaşam sürecini olumsuz yönde etkileyebilecek her türlü yapılaşma ve aktiviteye izin verilmemesi gereken bu alanlarda, ancak, çok sıkı bir şekilde kontrol etmek ve sayı ve sınırlarını belirlemek şartıyla kamp yerlerine izin verilebilir. Özellikle ormanlık alanlarda kamp yerleri sıkı denetim altında olmalı, her türlü şüphe uyandıracak aktiviteye müdahale etme yetkisi olan görevliler tarafından kontrol edilmelidir. · Kontrollü Gelişim Zonu: Datça – Bozburun ÖÇKB, doğal ve arkeolojik öneme sahip alanlar yanında, yerli halkın yaşamını sürdürdüğü ve geçimini sağladığı alanlara da sahiptir. İşte bu çeşitlilik, bölgeleme planının gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bölgede yaşamını sürdürmekte olan yerli halkın ve gelecek nesillerin ihtiyaçları doğrultusunda, konut, ticaret, sağlık, eğitim, rekreasyon, hizmet, turizm gibi fonksiyonlara izin verilecek alanlar belirlenmelidir. Bu tip işlevlere yer tahsis edilirken mevcut yerleşme analizleri ve arazi kullanımları göz önünde bulundurularak, yerleşmelerin hangi yönde gelişeceği veya gelişmemesi gerektiğine karar verilmelidir. Bunun için bölgenin kaldırabileceği nüfus ve turist sayıları hesaplanmalı, yerleşmelerin ve turizmin doğal çevre üzerinde olumsuz etkisi olmadan gelişmesi sağlanmalıdır. · Tarım Zonu: D a t ç a – Bozburun ÖÇKB’nde, sınırlı miktarda olan tarım arazilerinin, turizm sektörüne ayrılma eğilimi söz konusudur. Turizm sektörünün, özellikle kitle turizminin kar payı günümüzde çok yüksek gibi gözükse de, uzun vadede, zararları çok daha fazla olacaktır. Bu yüzden, bölgede, I. ve II. derece 237 tarım arazileri ile, yöreye has badem, zeytin ve incir gibi ürünlerin yetiştirildiği alanlar korunmalı, bu alanlara hiçbir şekilde başka işlevler önerilmemelidir. Özetlemek gerekirse, önerilen bölgeleme planında (Şekil 4.36), 1. derece doğal ve arkeolojik sit alanları hassas zon, diğer sit alanları doğal yaşam zonu, yerli halkın yaşamını sürdürdüğü ve geçimini sağladığı alanlar kontrollü gelişim zonu ve tarım alanları da tarım zonu olarak belirlenmiştir. Bu alanlar Tablo 4.18’de görülmektedir. Tablo 4.18 : Bölgeleme Planı BÖLGELER Hassas Zon Doğal Yaşam Zonu Kontrollü Gelişim Zonu Tarım Zonu KAPLADIKLARI ALANLAR · Akdeniz foku yaşam alanı (AFYA) · Önemli orman alanı (ÖOA) · Önemli bitki alanları (ÖBA) · 1. derece doğal sit alanları · 1. derece arkeolojik sit alanları · Kumul alanları · Diğer sit alanları · Alana kendine has değerler katan, geniş yayılım gösteren türler ve onların yaşam alanları · Mevcut yapılaşmanın olduğu ve yoğun turizm taleplerinin olduğu alanlar · I. ve II. derece tarım arazileri · Yöreye has badem, zeytin ve incir özel mahsul alanları 238 Şekil: 4.36: Bölgeleme Planı 239 4.7 Yönetim Eylemleri Amaç ve hedefler belirlendikten sonra, yönetim planlama sürecinin koordine bir şekilde gelişmesini sağlamak için, süreç, farklı zamam dilimlerine bölünmelidir. Amaç ve hedefler doğrultusunda, yönetim eylemleri, kısa, orta ve uzun vadeli olmak üzere gruplandırılmıştır. Buna göre: · Kısa vadeli planlama. Bir yıllık zaman dilimini kapsar. Acil alınması gerekn kararlardır ve kesin ve gerçekçi olmalıdırlar. · Orta vadeli planlama. Beş yıllık zaman dilimini kapsar. Daha genel kararlar alınır. Yine de, aşamalar, aktiviteler ve zaman çizelgesi belirlenmelidir. Genel hedeflerin nasıl gerçekleştirileceğine yönelik metotları kapsamaktadır. · Uzun vadeli planlama. Beş ile on yıllık zaman dilimini kapsar. Genel hedeflerin uygulanmasına ilişkin kararlar alınır. Bu eylemleri gerçekleştirecek birimler, görevleri esasınca: · T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı (KTB) Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü (KVMGM); · T. C. Çevre ve Orman Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü (OGM), Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı (ÖÇKKB) ve Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü (DKMGM); · T. C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı (TKB) Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü (TÜGEM) ve Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü (KKGM); · Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü (KHGM); · T. C. Başbakanlık Denizcilik Müsteşarlığı Deniz Ulaştırması Genel Müdürlüğü (DUGM); · Datça Belediyesi; · Sivil toplum kuruluşları (STK); · Üniversitelerin ilgili birimleri olarak belirlenmiştir. 240 Hedefler doğrultusunda belirlenen yönetim eylemleri, Tablo 4.19’da, kısa, orta ve uzun vadeli planlama olmak üzere gruplandırılmıştır. Tablo 4.19: Yönetim Eylemleri HEDEFLER EYLEMLER § Datça – Bozburun ÖÇKB’nin IUCN Kategori IV olarak belirlenmesi § Datça kıyı ekosisteminin Ramsar Tüzüğüne dahil edilmesi § Datça – Bozburun ÖÇKB’deki AFYA’nın öncelikli fok koruma alanı listesine dahil edilmesi § Erozyonu önleyici bitkilendirme § Dere ıslah projeleri § Balık çiftliklerini bölgeden Datça – Bozburun uzaklaştırmak ÖÇKB’nin Sahip § Flora ve fauna envanterinin Olduğu güncellenmesi ve izlenmesi Ekosistemlerin § Toprak, su ve hava kalitesi Korunması izleme laboratuvarlarının oluşturulması § Limanlar ve marinada denizsuyu kirlilik ölçüm ve izleme çalışmaları § Atık su toplama ve arıtma tesisi Yanan ormanlık alanların ağaçlandırılması § Kontrol mekanizmasının ve caydırıcı önlemlerin etkili bir hale getirilmesi Özel öneme sahip habitatların sınırlarının güncellenmesi § GEF/SGP destekli projeler geliştirmek Sürdürülebilir § Mevcut kapasitenin Turizm Gelişimi Için saptanması Temel Oluşturacak § Datça – Bozburun ÖÇKB’nin Bir Yönetim kaldırabileceği alıcı ortam Planlamasının kapasitesine göre turizmin Geliştirilmesi geliştirilmesi 241 SORUMLU KURULUŞ ZAMAN DİLİMİ ÖÇKKB Orta vade ÖÇKKB, STK Orta vade ÖÇKKB, STK Orta vade KKGM, KHGM DSİ Orta ve Uzun vade Orta ve Uzun vade ÖÇKKB Kısa vade ÖÇKKB Orta vade ÖÇKKB Kısa vade DUGM Orta vade ÖÇKKB Orta vade OGM, DKMGM Sürekli ÖÇKKB, Datça Belediyesi Orta vade ÖÇKKB Kısa vade ÖÇKKB, STK Sürekli KTB Kısa vade KTB, ÖÇKKB Uzun vade HEDEFLER Yeterli ve Uygun Altyapı ve Donanımla Sürdürülebilir Turizmin Geliştirilmesi Sürdürülebilir Turizmin Yerel Ekonomiyi Destekleyecek Şekilde Geliştirilmesi Sürdürülebilir Turizmin Yerel Ekonomiyi Destekleyecek Şekilde Geliştirilmesi Sürdürülebilir Turizmin Geliştirilmesinde Aktif Katılımın Sağlanması Yöneticiler ve Halk Arasında Koruma Bilincinin Oluşturulması EYLEMLER § Turistlerin bilgilendirilmesine yönelik altyapının oluşturulması § Tur şirketlerinin alternatif turizm türlerine teşvik edilmesi § Turizm sektöründe çalışanların koruma ve sürdürülebilirlik konusundaki bilinçlerinin arttırılmasına yönelik eğitim ve sertifika programları § Arkeolojik sit alanlarında kazı ve bakım çalışmaları § Anıtlar ve tescilli yapıların restorasyonu § Eski Datça’nın restorasyonu § I. ve II. sınıf tarım arazilerinin, badem, zeytin ve incir üretim alanlarının koruma altına alınması § Bölgeye has tarımsal üretim ve arıcılıkla uğraşanlara özel kredilendirme koşullarının iyileştirilmesi § Yazılı ve görsel basın ve sosyal etkinlikler yoluyla tanıtımların yapılması § Bölgede turizm ve doğa bilimleri ile ilgili yüksekokul ve üniversite bölümlerinin kurulması § Halkın görüşünün alınabileceği organizasyonların gerçekleştirilmesi § Festivallerin arttırılması § Koruma ve sürdürülebilirlikle ilgili eğitici ve bilinçlendirici programlar 242 SORUMLU KURULUŞ ZAMAN DİLİMİ KTB Kısa vade KTB Uzun vade KTB Orta vade KVMGM Sürekli KVMGM Kısa vade KVMGM Kısa vade ÖÇKKB, TKB KHGM Kısa, Orta ve Uzun vade TÜGEM Kısa vade ÖÇKKB, Datça Belediyesi, STK Sürekli KTB Uzun vade ÖÇKKB, Datça Belediyesi, STK Kısa vade Datça Belediyesi Orta vade ÖÇKKB Orta vade 4.8 İzleme ve Geridönüş Yönetim planlaması süreci planın hazırlanmasıyla sona ermeyen, sürekliliği olan bir süreç olduğu için, plan belli aralıklarla gözden geçirilip gerekli değişiklikler yapılmalıdır. Bu yüzden, Datça – Bozburun ÖÇKB’ndeki gelişmeler belli aralıklarla izlenmeli ve gerekli görüldüğü durumlarda planda değişiklikler yapılmalıdır. 27.11.2005 tarih ve 26006 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Alan Yönetimi ile Anıt Eser Kurulunun Kuruluş ve Görevleri ile Yönetim Alanlarının Belirlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’e göre, alana yönelik yapılan çalışmaların yıllık performans değerlendirmeleri ve bir sonraki yılın çalışma programı ile bütçe taslağı yapılır. Bu değerlendirmeler sonucunda hazırlanacak raporlar ÖÇKKB tarafından değerlendirilir ve bir yıl sonraki çalışma programı ve bütçesi onaylanır. Yıllık incelemenin dışında beş yılda bir vizyon, amaçlar ve politikalar gözden geçirilerek ÖÇKKB’nin değerlendirmesine sunulur. Vizyon, amaç ve hedeflerde değişiklik yapmak gerekirse, yönetim planı taslağı hazırlanır ve ÖÇKKB tarafından onaylanır. Ayrıca, yönetim alanı kapsamındaki taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile sit alanlarında yönetim planı ile yapılması öngörülen çalışmalara ilişkin her türlü inşa ve fiziki müdahale ve fonksiyon değişiklikleri ile bunlara ait plan ve proje için Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun kararının alınması zorunludur. Biyofiziksel ve sosyal durumun anahtar göstergelerinin sistematik ve periyodik olarak ölçülmesi ile, yöneticiler, gelişmenin ne ölçüde belirledikleri hedefler doğrultusunda gerçekleştiğini görme olanağına sahip olacaktırlar. Göstergeler planlama sürecinin başında belirlenmelidir. Göstergeler bazı aktivite veya eğilimlerden etkilenebilecek durumlarla ilgili olarak belirlenir. Belirlenen göstergelerin zamanla değişebileceği de göz önünde bulundurularak periyodik olarak kontrol edilmelidir. Göstergelerin belirlenmesinde; turizm gelişiminin veya koruma alanı yönetiminin durumunu veya çıktılarını tanımlayıcı nitelikte olması, yorumlayıcı değil açıklayıcı olması , kolay ölçülebilir olması ve belirli sayıda değişkenin seçilmiş olmasına dikkat etmek gerekmektedir. Datça – Bozburun ÖÇKB’nde, izleme: · Ciddi boyutlarda sorunları olan alanlar (özel ve önemli değerlerin tehdit altında olduğu veya şartların hızla değiştiği alanlar gibi); 243 · Yeni yönetim kararlarının alındığı alanlar; · Yönetim etkilerinin bilinmediği alanlar; · Bilgi eksikliği olan alanlarda odaklanmalıdır. Buna göre, izlenecek göstergeler yukarıda belirlenen alanlarda; doğal ve kültürel değerler, altyapı, sosyo-ekonomik çevre, yerleşmeler, tarım, turizm ve eğitim ile ilgili olarak belirlenmelidir. İzlemeyle ilgili diğer bir önemli nokta da ne zaman gerçekleştirilmesi gerektiğidir. Zamanlama, izlenecek göstergelere göre değişebilmektedir. Doğal çevre verileri, turizm mevsimi gibi belirleyiciler doğrultusunda zamanlama programı oluşturulmalıdır. Datça – Bozburun ÖÇKB’nde izlenmesi gerekli göstergeler Tablo 4.20’de görülmektedir. Tablo 4.20 : Datça – Bozburun ÖÇKB’nde İzlenmesi Gerekli Göstergeler İZLENECEK GÖSTERGELER Doğal ve Kültürel Değerler Altyapı Sosyo-Ekonomik Çevre Yerleşmeler Tarım Turizm Eğitim Endemik türler, Tehlike altındaki türler, Orman alanları, Fauna, Kumullar, Arkeolojik sit alanlarını ziyaret edenler, Korumaya ayrılan pay, Deniz suyu, Toprak ve hava kalitesi Atık su ve çöp bertarafı, Atıkların geri dönüşüme yönelik toplanması, Su tüketimi, Deniz ve karayolu ulaşımı, Okur-yazarlık, İstihdam, Kişi başına düşen gelir, İşgücünün sektörel dağılımı, Gelirin sektörel dağılımı Kentsel ve kırsal kesim için üretilen uygulama imar planları, Yapılaşma oranı, Yoğunluk, Badem, incir, zeytin, bal gibi yöreye has ürünlerin üretim miktarları, Tarım alanları, Kullanılan gübre ve ilaçların miktarı ve cinsi, Günübirlik gelen ve konaklama yapan turist miktarı, Yatak sayısı, Limanlara gelen tekne, yolcu ve mürettebat sayısı Yönetici ve halkın doğa koruma ve turizm gibi konulardaki eğitim seviyesi, Turistlerin bilgilendirilme seviyesi, Yürütülen eğitim programları, Etkinlikler 244 5. DATÇA – BOZBURUN ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGESİ İÇİN ÖNERİLEN TURİZM YÖNETİM PLANLAMASI MODELİNİN GENEL DEĞERLENDİRİLMESİ Dünya üzerinde doğal alanların gün geçtikçe daha fazla zarar görmesi doğa koruma kavramının önemini arttırmaktadır. Bu durum, Dünya çapında yapılan çalışmalarla kendini göstemektedir. Bu konuyla ilgili literatür oluşturulması, kurulan kurum ve kuruluşlar, uluslarası anlaşmalar, projeler doğal çevrenin daha az zarar görmesi için gösterilen çabanın ürünüdür. Doğa korumanın daha etkili bir şekilde gerçekleştirilmesi için de, uluslararası tanımlar belirlenmekte, anlaşmalar ile ortak kararlar alınmaktadır. Ülkelerin ortaklaşa hareket etmesi, tüm Dünyanın ortak mirası olan doğal alanların korunmasında önemli bir rol oynamaktadır. Yurtdışında bu konuda geçekleştirilen bu girişimlere Türkiye de tepkisiz kalmamış, gelişmelere ayak uydurmaya çalışmıştır. Yasal düzenlemeler, ilgili kurum ve kuruluşların oluşturulması, sivil toplum örgütleri Türkiye’nin yurtdışındaki gelişmeleri takip etmesinde yardımcı olmaktadır. Ayrıca taraf olunan uluslararası anlaşmalar, sahip olunan değerlerin hem ülke içinde hem de Dünya çapında daha iyi tanınıp korunmasını sağlamaktadır. Bunların yanında, doğa korumayla ilgili projelere yurtdışından maddi destek de sağlanmaktadır. Tüm bu girişimler, ülkenin sahip olduğu doğal değerlerin korunmasına, gelecek kuşaklara aktarılmasına yöneliktir. Türkiye’de doğa koruma adına yapılan düzenlemelerden bir tanesi de, doğal ve kültürel açıdan değerlere sahip alanların Özel Çevre Koruma Bölgesi olarak tespit ve ilan edilmesidir. Bu tip alanların tespit ve ilanıyla beraber, planlarının ve yönetimiyle ilgili gerekli düzenlemelerin yapılması koruma açısından etkili olmaktadır. Fakat, ticari çıkarlar, karar mekaznizmasındaki karışıklıklar, yetersiz yönetim gibi sorunlar yüzünden doğal ve kültürel açıdan son derece önemli bu tip alanlar gerektiği gibi korunamamaktadır. Ayrıca, devlet ve STK’ları tarafından yapılan veya başlatılan çalışmalar kağıt üzerinde hem niteliksel hem de niceliksel açıdan daha kapsamlı gözükse de, doğal çevreye bakıldığında aynı olumlu değişim görülememektedir. Bu durumun en önemli nedenlerinden biri, koruma alanlarında; · Habitat ve türlerin tek başına ele alınmasına engel olacak; 245 · Bunlar arasındaki etkileşimi, oluşturdukları ekosistemleri ve onları olumlu veya olumsuz etkileyen süreçleri ortaya koyacak; · Alanla ilgili alınacak her türlü ve her ölçekteki kararlara rehberlik edecek; · Uygulamada, alınan kararlara bağlı kalınmasını sağlayacak, · Belirlenen hedeflere ne ölçüde ulaşıldığını belirleyecek; · Sürekliliği olacak yönetim planlamasının eksikliğidir. · Etkili bir yönetim planlamasının en önemli bileşenlerinden biri de, yönetim planıdır. Günümüzde ve gelecekte, yöneticilere ve alanın yönetimiyle ilgili diğer birimlere, alanın korunması, kullanılması, geliştirilmesi ve yönetilmesinde rehberlik eden ve onları denetleyen yönetim planları ile doğa koruma daha etkili bir hale gelebilecektir. Turizm sektörünün son yıllarda doğal alanlara yönelmesi de doğa korumanın gerekliliğini arttırmaktadır. Turizm için potansiyel olan zengin doğal çevreler, turizmin kontrolsüz gelişmesi sonucu zenginliklerini kaybetmekte ve geri dönüşü olmayacak şekilde zarar görmektedirler. Bu durum da, doğal yaşam ve dolayısıyla insan yaşamı için tehlike oluşturmanın yanında, turizm sektörünün de zarar görmesine neden olmaktadır. Sonuç olarak, turizm potansiyeli yüksek fakat korunması gerekli doğal alanlarda, alan yönetimi ile turizm planlaması arasında ilişki kurmak turizmin doğal çevre üzerindeki etkisini en aza indirmekle beraber, doğa korumaya katkıda bulunmasını da sağlayacaktır. Doğal çevreye zarar veren bir turizmden, doğa korumaya katkıda bulunan ve sürdürülebilir bir şekilde gelişen turizme geçiş ihtiyacı, özellikle Türkiye gibi, çok zengin doğal çevreye sahip ülkelerde iyice hissedilmektedir. Turizmin; · Çevresel etkilerini en aza indirmek; · Doğa korumaya katkıda bulunmasını sağlamak; · Sürdürülebilir ve toplumun ihtiyaçlarına cevap verebilecek bir şekilde gelişmesini sağlamak için en etkili araç turizm yönetim planlarıdır. · Özellikle çok yüksek turizm potansiyeline sahip doğal alanlarda, turizmin: · Etkilerini öngörebilecek ve irdeleyebilecek; 246 · Alanla ilgili diğer planlama amaç, ilke, hedef ve önlemleri ile bütünleşebilecek şekilde planlanması gerekmektedir. · Yurtdışından seçilen örnekler değerlendirildiğinde ise, turizm yönetim planlamasının farklı ülkelerde ortak noktalara sahip olduğu söylenebilir. Bunlar: · Sürdürülebilirlik kavramını benimsemesi; · Ulusal ölçekte bütünlük sağlamayı amaçlaması; · Turizmden maksimum kazanç, minimum zarar elde etmeye yönelik olması. · Temel alınan kaynaklar ve yurtdışından seçilen örnekler değerlendirildiğinde, turizm yönetim planlamasının ortak aşamaları şu şekilde belirlenmiştir: · Alanın tanımlanması · Alanın değerlendirilmesi · Yönetim hedef ve eylemlerinin belirlenmesi · İzleme ve geridönüş Örnek alan olarak seçilen, Datça – Bozburun ÖÇKB’nin sahip olduğu değerler ve bu değerlerin korunması tartışılamaz bir gerçektir. Fakat, turizm sektörünün ülke ekonomisindeki yeri düşünüldüğünde, alanın sahip olduğu turizm potansiyeli göz ardı edilemeyecek kadar fazladır. Koruma adına turizm sektörü alandan tamamen çıkarılamayacağına göre daha gerçekçi bir yöntem gerekmektedir. Datça – Bozburun ÖÇKB’nin sahip olduğu değerleri korumak ve turizm sektörünü sürdürülebilir bir şekilde geliştirirken korumaya da katkıda bulunmasını sağlamak için, yukarıda da bahsedilen, koruma-kullanma dengeli turizm yönetim planı kullanılmalıdır. Datça – Bozburun ÖÇKB için önerilen turizm yönetim planı ile başarılmak istenilenler şu şekilde özetlenebilir: · Koruma bilincini arttırmak. Turizm yönetim planları, bölgede yaşayan yerel halkın ve bölgeye gelen turistlerin, alanın sahip olduğu doğal ve kültürel değelerin farkına varmaları ve bu değerlerin korunmasında gerekli hassasiyeti göstermelerini sağlamaktadır. · Yerel halkın gelirini arttırmak. Bölgede yaşayan yerel halkın turizmden elde ettiği gelir arttırıldığında, bölge ekonomisi güçlenecek ve yöre insanı bölgedeki 247 değerleri sadece korunması gerekli değerler olarak değil, gelir kaynağı olarak da görecekleri için koruma daha etkili olabilecektir. · Doğal çevre üzerindeki olumsuz etkileri en aza indirmek. Kontrolsüz gelişen turizmin, bir alanı turizm açısından çekici yapan tüm değerler üzerinde geri dönüşü olmayacak olumsuz etkileri olabilmektedir. Bu etkiler, özellikle, doğal çevrelerde son derece tehlikeli olabilmekte ve doğal hayatı tehdit edici boyutlara gelebilmektedir. Turizm yönetim planları, sürdürülebilir turizm gelişimini ile doğal hayatı korumaktadır. · Sonuç olarak, turizm, sürdürülebilir gelişim açısından , önemli bir potansiyele sahiptir. Doğal çevrelerin turizm sektörü için temel kaynak olduğu düşünülürse, sektör kendi geleceği için, bu kaynakları korumalıdır. Turizm yönetim planları ile de, kısa vadede turizmden yüksek gelir elde edip, doğal kaynakları tüketmek yerine sürdürülebilirlik ilke ve prensiplerine bağlı kalınarak turizmin doğal çevreye zarar vermesi önlendiği gibi doğa korumaya katkıda bulunması da sağlanabilir. 248 KAYNAKLAR Alan Yönetimi İle Anıt Eser Kurulunun Kuruluş ve Görevleri İle Yönetim Alanlarının Belirlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik, Yayın Tarihi: 27.11.2005, Yayın Sayısı: 26006. ANZECC Working Group on National Parks and Protected Areas Management Benchmarking and Best Practice Programme, 2000. Best Practice in Protected Area Management Planning, Lead Agency Parks and Wildlife Service, Tasmania. Atabay, S., 2003. Önsöz, içinde Avrupa Peyzaj Sözleşmesi ve Türkiye, Y.T.Ü., İstanbul. Bademli, Raşit, R., 1997. Doğal, Tarihi ve Kültürel Değerlerin Korunması, Ulusal Çevre Eylem Planı, Ankara. Coccossis, H. and Nijkamp, P., 1995. Sustainable Tourism Development, Ashgate Publishing Ltd., Avebury. Çevre Kanunu, Kanun No:2872, Kabul Tarihi: 09.08.1983, Yayın Tarihi: 11.08.1983. Dearden, P., 1993. Cultural Aspects of Tourism and Sustainable Development: Tourism and the Hilltribes of Northern Thailand, in Tourism and Sustainable Development: Monitoring, Planning, Managing, pp. 165178, Edts. Nelson J. G., Butler, R. and Wall, G., Department of Geography Publication Series, University of Waterloo. Demirayak, F., 2002. Biyolojik Çeşitlilik-Doğa Koruma ve Sürdürülebilir Kalkınma, TÜBİTAK VİZYON 2023 Projesi Çevre ve Sürdürülebilir Kalkınma Paneli, Aralık 2002. Diler, A., 2004. Muğla’da Kültür ve Tabiat Varlıklarının Korunmasında Yaşanan Sorunlar: Kültürel ve Doğal Kaynak Yönetimi Ön Araştırması, Sponsorpres Ltd., İstanbul. Dinç, H., 1996. Kitle Turizmine Dönüşük Politikaların Faturası ve Bir Karşı Tepki: Alternatif Turizm Arayışları, içinde Sürdürülebilir Turizm: Turizm Planlamasına Ekolojik Yaklaşım,s. 107-121, Edt. Çubuk, M., M.S.Ü., İstanbul. 249 Drake, S. P., 1991. Local Participation in Ecotourism Projects, in Nature Tourism: Managing for the Environment, pp. 132-156, Edt. Whelan, T., Island Press, Washington D.C. Eagles, Paul F.J., McCool, Stephen F., and Haynes, Cristopher D.A., 2002. Sustainable Tourism in Protected Areas: Guidelines for Planning and Management, IUCN Gland, Switzerland and Cambridge, UK. Eagles, Paul F.J. and McCool, Stephen F., 2003. Tourism in National Parks and Protected Areas: Planning and Managemen, USA: CABI Publishing, Cambridge. European Commission, 2000. Towards Quality Coastal Tourism, Enterprise Directorate – General Tourism Unit, Brussels. Eurosite, 1 9 9 9 . M a n a g e ment Planning nature.org/IMG/pdf/toolkitmp_en.pdf. Toolkit, www.eurosite- G l i c k , D . , 1991. Tourism in Greater Yellowstone: Maximizing the Good, Minimizing the Bad, Eliminating the Ugly, in Nature Tourism: Managing for the Environment, pp. 58-74, Edt. Whelan, T., Island Press, Washington D.C. Gökçen, Ş., Sönmez, İ., Ö. ve Ünverdi, H., Z., 1996. Turizmi Sürdürebilmek, içinde Sürdürülebilir Turizm: Turizm Planlamasına Ekolojik Yaklaşım, s. 334-340, Edt. Çubuk, M., M.S.Ü., İstanbul. IUCN, 1994. Guidelines For Protected Area Management Categories, www.iucn.org/themes/wcpa/pubs/pdfs/iucncategories.pdf. Jacques, J. C. , 2004. Protected Areas and Tourism: a Mutual Benefit Beyond Their Borders, Forum Universal de les Cultures, Barcelona. Kaboğlu, İ. Ö., 2003. Avrupa Peyzaj Sözleşmesinde Peyzaj Hakkı, içinde Avrupa Peyzaj Sözleşmesi ve Türkiye, 6 3 -72, Edt. Atabay, S., Y.T.Ü., İstanbul. Kan, E., 2003. Özel Çevre Koruma Bölgeleri ve Uygulamaları, Yüksek Lisans Tezi, İ.T.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. Kaplan, H., 1996. Turizmin Önemli Bir Girdi Olduğu Kentlerin Planlanmasında Sürdürülebilir Gelişmenin Mekana Yansıtılmasındaki Sorunlar ve 250 Öneriler, içinde Sürdürülebilir Turizm: Turizm Planlamasına Ekolojik Yaklaşım, s. 306-313, Edt. Çubuk, M., M.S.Ü., İstanbul. Karaaslan, Ş. İ. ve Özelçi, T., 1996. Sürdürülebilir Turizm Planlaması-PolitikalarTürkiye, içinde Sürdürülebilir Turizm: Turizm Planlamasına Ekolojik Yaklaşım, s. 361-371, Edt. Çubuk, M., M.S.Ü., İstanbul. Kaynak, S., 2001. Biyolojik Çeşitlilik ve Çevre Koruma Rehberi, Türkiye Tabiatını Koruma Derneği, Ankara. Kılınçaslan, İ., 1996. Çevre Koruma ve Turistik Gelişme İkilem, içinde Sürdürülebilir Turizm: Turizm Planlamasına Ekolojik Yaklaşım, s. 179-183, Edt. Çubuk, M., M.S.Ü., İstanbul. Kıyı Kanunu, Kanun No: 3621, Kabul Tarihi: 04.04.1990, Yayın Tarihi: 17.04.1990. Kline, JeffreyD., 2001. Tourism and Natural Resource Management: A General Overview of Research and Issues, General Technical Report, PNWGTR-506, U.S. Department of Agriculture, Forest Service, Pacific Northwest Research Station. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, Kanun No: 2863, Kabul Tarihi: 21.07.1983, Yayın Tarihi: 23.07.1983. Küresel Çevre Fonu (GEF), Küçük Destek Programı (SGP), 2002. Türkiye Ulusal Stratejisi, İkinci Uygulama Aşaması. Leitschuh-Fecht, H., 1998. Tourism and Sustainable Development, Report to the 7th Meeting of the Commission on Sustainable Development (CSD), Forum on Environment & Develo p m e n t , B o n n , www.oete.de/pdf/csd7_paper_gb.pdf. Mulder, Monique, B. and Coppolillo, P., 2005. Conservation: Linking Ecology, Economics and Culture, Princeton University Press, Princeton and Oxford. Neto, F., 2002. Sustainable Tourism, Environmental Protection and Natural Resource Management: Paradise on Earth?, International Colloquium on Regional Governance and Sustainable Development in Tourismdriven Economies, Cancun, Mexico, 20-22 February. 251 Newsome, D., Moor, Susan A. and Dowling, Ross K., 2002. Aspects of Tourism 4: Natural Area Tourism: Ecology, Impacts and Management, GBR: Channel View Publications, Clevdon. Oral, Ş. ve Şenbük, U., 1996. Turistik Yörelerin Sürdürülebilir Turizm Açısından Yapısal Değerlendirilmesi, içinde Sürdürülebilir Turizm: Turizm Planlamasına Ekolojik Yaklaşım, s. 197-206, Edt. Çubuk, M., M.S.Ü., İstanbul. Organization Of American States, 1997. Sustaining Tourism By Managing Its Natural and Heritage Resources, OEA/Ser.K.III.181, Inter-American Travel Congresses Permanent Secretariat. ÖÇKB’lerindeki Yapılaşma ve Çevre Koruma Koordinasyon ve İşbirliği Esas Usulleri. Payaslıoğlu, M. ve Varol E., 2006. Boncuk Koyu Kum Köpekbalığı Koruma Sahası Oluştuurulması ve Gözlem Sisteminini Kurulması Projesi: 1. Faz, Sonuç Raporu, T. C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÖÇKKB. Phillips, A., 2003. Turning Ideas on Their Head: the New Paradigm for Ptotected Areas, www.georgewright.org/202phillips.pdf. Stevens, T., 2002. Sustainable Tourism in National Parks and Protected Areas: An Overview, Scottish Natural Heritage Commissioned Report, F01NC04, Scottish Natural Heritage. T. C. Çevre ve Orman Bakanlığı ÇED ve Planlama Genel Müdürülüğü, 2004. Türkiye Çevre Atlası, Çevre Envanteri Dairesi Başkanlığı, Ankara. T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müd., Doğa Koruma Dairesi Başk., Sulak Alanlar Şube Müd., 2005. Sulak Alanlarda Yönetim Planlaması Rehberi. T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı, ÖÇKKB, 2006. 2009-2013 Dönemi Stratejik Planı. T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı, ÖÇKKB, 2005. Türkiye’de Özel Çevre Koruma, Ankara. 252 Thomas, L. and Middleton, J., 2003. Guidelines For Management Planning of Protected Areas, IUCN Gland, Switzerland and Cambridge, UK, app.iucn.org/dbtw-wpd/edocs/PAG-010.pdf. Tourism and Protected Areas Management in British Columbia, 1998. A Background Report Prepared For BC’s Parks Legacy Panel, BC, www.spacesfornature.org/greatspaces/pdf_files/Parks_Legacy_Touris m.pdf. Tourism Management in Queensland Protected Areas, 2003. A New Way Forward in Managing Tourism in Protected Areas, Tourism in Protected Areas Working Group Report, www.epa.qld.gov.au/ publications?id=1791. UNEP, 2005. Develpoment of A Methodology and A Tourism Management Plan for the Special Nature Reserve Zasavica – Serbia and Montenegro, B i o d i v e r s i t y S e r v i c e , http://www.ceeweb.org/workingroups/ sustainabletourism/activities/Tender/WS1_report.pdf. UNEP, Forging Links Between Protected Areas and The Tourism Sector: How Tourism Can Benefit Conservation?, http://www.uneptie.org/pc /tourism/documents/forging%20links/Forging%20links%20final.pdf. UNESCO, World Heritage Center, 2005. Operational Guidelines for the Implementation of the World Heritage Convention, http://whc.unesco.org/archive/opguide05-en.pdf. www.iucn.org/en/about/ whc.unesco.org/en/169/ whc.unesco.org/en/comittee/ www.unep.org/PDF/ABOUT_UNEP_ENGLISH.pdf www.ramsar.org www.ramsar.org/key_brochure_2004_e.htm www.panda.org/about_wwf/who_we_are/history/ index.cfm www.panda.org/about_wwf/index.cfm 253 www.uneptie.org/pc/tourism/sust-tourism/env-conservation.htm www.ockkb.gov.tr/TR/Icerik.ASP? ID=143 www.wwf.org.tr/tr/main.asp# www.dhkd.org www.kultur.gov.tr www.wwf.org.tr/tr/main.asp# www.cevreorman.gov.tr www.ockkb.gov.tr/TR www.cevre.org www.cedgm.gov.tr_aca.htm www.ttkder.org.tr/ default.asp?id=25&mnu=25 www.ramsar.org www.worldbank.org.tr www.gef-2.org www.egev.org Yaban Hayatı Koruma ve Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları İle İlgili Yönetmelik, Yayın Tarihi: 08.10.2004, Yayın Sayısı: 25637. Yaşamış, F. D., 2003. Avrupa Peyzaj Sözleşmesi Çerçevesinde Türkiye’de Ekolojik Bölge Planlaması Esasına Dayalı Çevresel Planlama ve Yönetim, içinde Avrupa Peyzaj Sözleşmesi ve Türkiye, s. 94-111, Edt. Atabay, S., Y.T.Ü., İstanbul. Yerli, S. V., 2001. Datça – Bozburun ÖÇKB Biyolojik Zenginliğinin Tespiti ve Yönetim Planı, ÇB ÖÇKKB Yayını, Ankara. Zeren Gülersoy, N. 2003. Sit Koruma Ders Notu, İ.T.Ü. Mimarlık Fakültesi, İstanbul. 254 ÖZGEÇMİŞ Esra Yazıcı 1980 yılında İstanbulda doğdu. Ortaokul ve lise eğitimini Galatasaray Lisesi’nde tamamladı. 1999 yılında girdiği İ. T. Ü. Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlaması Bölümü’nden 2004 yılında mezun oldu. Aynı yıl İ. T. Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Peyzaj Mimarlığı Yüksek Lisans Programına başladı. Yüksek lisans eğitimi boyunca İ. T. Ü. Çevre ve Şehircilik Uygulama Araştırma Merkezi’nde öğrenci asistanlık görevini üstlendi. 2 0 0 7 y ı l ı n d a yüksek lisans eğitimini tamamlayarak yüksek şehir plancısı – peyzaj mimarı ünvanını aldı. 255