Kemal Gözler İNSAN HAKLARI HUKUKU Bu metin, Kemal Gözler, İnsan Hakları Hukuku (Bursa, Ekin, 2017, XXIV+568 s.) isimli kitabımızdan tanıtım amacıyla seçilmiş çeşitli sayfalardan oluşmaktadır. Sayfalar ardışık değildir. Metinde ileri sürülen görüşleri kendi bütünlüğü içinde değerlendirmek gerekir. Bunun için kağıt kitabın bütününe bakılması tavsiye edilir. Her hâlükârda metinden alıntı yapılacak ise, bilimsel yazma kurallarına uygun şekilde alıntı yapılmalı ve kaynağı aşağıdaki şekilde açıkça gösterilmelidir: Kemal Gözler, İnsan Hakları Hukuku, Bursa, Ekin, 1. Baskı, 2017, XXIV+568 s. (http://www.anayasa.gen.tr/ihh-secki.pdf). Kitap hakkında bilgiye şu linkten ulaşabilirsiniz: http://www.anayasa.gen.tr/ihh.html Ekin Basım Yayın Dağıtım Ekin Basım Yayın Dağıtım, ISBN: 978-605-327-486-5 2017. Her hakkı mahfuzdur. Birinci Baskı: Temmuz 2017 Düzeltme: Burcu Uykun ve Sibel Yılmaz Dizgi ve Sayfa Düzeni: Kemal Gözler Kapak: Kemal Gözler (Fikir); Fusun Baykan (Uygulama) Eleştirileriniz İçin: kgozler@hotmail.com Kitabın Tanıtımı: www.anayasa.gen.tr/ihh.html Baskı: Star Ajans Ltd. Şti. Alaaddinbey Mah., 634. Sokak, NİLTİM, Ayaz Plaza no 24, Nilüfer - BURSA Tel: 0224 249 23 20 Sertifika No: 15366 Dağıtım: Ekin Basım Yayın Dağıtım, Şehreküstü Mahallesi, Cumhuriyet Caddesi, Durak Sokak No 2, Osmangazi - BURSA Tel: 0224 220 16 72; 223 04 37; Faks: 0224 223 41 12 Web: ww.ekinyayinevi.com E-mail: info@ekinyayinevi.com Sertifika No: 0607-16-008681 Kütüphane Tasnif Numaraları Library of Congress: K3240.G69 2017; Dewey: 342.02 GÖZ 2017 KORSAN YAYINCILARA VE FOTOKOPİCİLERE UYARI: 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 71’inci maddesi, bir kitabı, yazarının yazılı izni olmaksızın, herhangi bir şekilde (fotokopi dahil) çoğaltanları, dağıtanları, satanları, her türlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenleri, ticari amaçla satın alanları, elinde bulunduran ya da depolayanları bir yıldan beş yıla kadar hapis veya adlî para cezasıyla cezalandırmaktadır. OKUYUCULARA UYARI: Elinizde tuttuğunuz kitap, kağıt ve mürekkepten ibaret değildir. Yazarın alın terinin ürünüdür. Keza bu kitabın ortaya çıkmasında yazarın yanında, grafiker, matbaacı, yayıncı, dağıtımcı gibi daha pek çok kişinin emeği vardır. Bir kitabın korsan baskısı veya fotokopi yoluyla çoğaltılması, başta yazar olmak üzere, bu kitabın ortaya çıkması için çalışan pek çok kişinin emeğinin çalınması anlamına gelir. Korsan veya fotokopi kitap satın alarak emek hırsızlığına ortak olmayınız! Lütfen bu kitabın korsan veya fotokopi nüshalarını satanları yayınevine (0224 223 04 37) veya yazara (kgozler@hotmail.com) bildiriniz. Bandrolsüz nüshalar veya bandrol numarası arka kapakta belirtilen bandrol seri numaralarını tutmayan kitaplar korsandır. Bir kitabın fiyatı ile o kitabın korsan baskısının veya fotokopisinin fiyatını karşılaştırmamak gerekir. Bir kitabın fiyatı, kağıt ve baskı giderinin yanında, telif hakkı, dizgi ve grafiker ücreti, yayıncı ve dağıtımcı payı ve vergilerden oluşmaktadır. Korsan yayıncının veya fotokopicinin ise kağıt ve mürekkepten başka bir gideri yoktur. Bir kitabın kağıt değeri ile o kitabın emek değeri arasında nasıl bir fark oluğunu anlamanız için size şunu yapmanızı tavsiye ederiz: Bu kitabın sonunda yer alan 10 sayfa uzunluğundaki dizini yapmaya çalışınız. Bunun için kitabı baştan sona ciddi bir şekilde okumanız, dizin girdisi olabilecek ortalama 1000 adet kavramı tespit etmeniz, bunların kitapta kaçıncı sayfalarda geçtiğini yanlarına yazmanız, sonra da bunları alfabetik olarak sıralamanız gerekmektedir. Böylece bu kitabın on sayfadan oluşan dizini siz yapmış olacaksınız. Bu iş için en az on gün çalışmanız gerekir. Ancak sizin harcadığınız bu on günlük emeği, bu kitabın dizin bölümünü on saniyede fotokopi ederek bir başkası gasp edebilmektedir. Bir kitaptan yazar telif ücreti alamıyor, yayıncı kitaba yatırdığı parayı çıkaramıyorsa, o kitabın yeni baskı yapma ihtimali yoktur. Keza yazdığı kitaptan telif ücreti alamayan bir yazardan kitabın güncelleştirilmiş yeni baskısını hazırlamasını beklemek gerçekçi bir beklenti değildir. Eğer üniversite ders kitabı yazarları, bir gün, kitap yazmaktan vazgeçerlerse, bundan en büyük zararı üniversite öğrencileri görür. Korsan veya fotokopi kitap alan öğrencilerin şunu çok iyi bilmesi gerekir: Bütün öğrencilerin korsan veya fotokopi kitap aldığı gün Türkiye’de yeni bir ders kitabı yayınlanmayacaktır ve o zaman bu öğrenciler fotokopi ettirecek kitap da bulmayacaklardır. Korsan baskı ve fotokopi, kitabı öldürmek üzere. Haberiniz olsun! Kemal Gözler İNSAN HAKLARI HUKUKU Birinci Baskı EKİN BASIM YAYIN DAĞITIM BURSA - Temmuz 2017 ÖNSÖZ Şüphesiz ki insan haklarının ekonomiyle, sosyolojiyle, felsefeyle, politikayla yakından ilgisi vardır. Ama insan hakları hukuku, bir “hukuk” dalıysa saf olmalı; ekonomi, sosyoloji, felsefe, siyaset bilimi vs.den uzak durmalıdır. Biz insan hakları hukukunun saf teorisini yazma amacıyla yola çıktık. *** İnsan hakları hukukunun ahlâkî değerlerden beslendiği veya beslenmesi gerektiği ve keza insan hakları hukuku eğitiminin hukukçuya geniş bir bakış açısı kazandırması gerektiği yolunda düşünceler ileri sürülmektedir. İnsan hakları hukuku eğitiminden hukuk dışı amaçlar beklenmektedir. İnsan hakları hukuku eğitimi adeta bir “misyonerlik” eğitimi görünümündedir. Eğitimin amacı insan haklarına değer veren, onları koruyan, onları savunacak “misyoner hukukçular” yetiştirmektir. Bu anlayış, insan hakları hukukunun özünü belirsizleştirmektedir. İnsan hakları hukuku kitaplarında gerek konu, gerekse yöntem olarak tam bir karmaşa vardır. Bu kitaplarda sadece hukuk normları değil, ahlâkî, dinî, kültürel, siyasal değerler de incelenmektedir. Pek çok insan hakları hukuku kitabı adeta bir “ahlâk bilgisi”, bir “din bilgisi” kitabı görünümündedir. Hatta ilginçtir ki, Fransa’da insan haklarının, günümüzde Hıristiyanlık gibi silikleşen dinlerin yerini doldurabilecek yeni bir “din” olup olamayacağı veya keza Marksizm gibi çöken ideolojilerin yerini alabilecek bir “ideoloji” olup olamayacağı sorusu sorulmaktadır1. Aynı şekilde Fransa’da insan hakları ideolojisinin bir “sivil din (religion civile)”2 veya bir “laik din (religion séculière)”3 hâline geldiği yolunda iddialar ve eleştiriler vardır. “İnsan hakları dini” ve “insan hakları ideolojisi”ne ilişkin bu tartışmalar, insan hakları hukukundan nasıl bir misyon beklendiğinin de güzel bir göstergesidir. 1. Örneğin Yves Madiot, “insan hakları büyük dinler gibi büyük ideolojilerin silinmesi ya da kaybolmasıyla doğan ideolojik boşluğu doldurabilecek mi” sorusunu sormaktadır (Yves Madiot, “Universalisme des droits fondamentaux et progrès du droit (1re partie),”, Les Petites affiches, 28 Ekim 1992, No 130, s.11 s.6-11’den nakleden İbrahim Ö. Kaboğlu, Özgürlükler Hukuku-1: İnsan Hakları Genel Kuramına Giriş, Ankara, İmge, 7. Baskı, 2013, s.27. 2. Francis Farrugia, “La politique des droits de l’homme: une religion civile universelle”, Cahiers de psychologie politique, No 27, Temmuz 2015 (http://lodel.irevues.inist.fr/cahierspsychologiepolitique /index.php?id=3128). 3. Jean-Louis Harouel, Les droits de l'homme contre le peuple, Paris, Desclée De Brouwer, 2016 (Kindle) (https://www.amazon.fr/droits-lhomme-contre-peuple/dp/2220081443#reader_B01N9N36HG). VI İNSAN HAKLARI HUKUKU Dahası insan hakları hukukunun içinde bulunduğu bu karmaşadan yakınan kimse de pek yoktur. Hatta doktrinin çoğunluğu, bu karmaşayı yararlı bulmakta ve daha fazla “bütüncül” bir yaklaşım talep etmektedir. Biz bunların hepsine karşıyız. İnsan hakları hukuku, bir “hukuk dalı”dır; dolayısıyla konu olarak sadece insan haklarıyla ilgili hukuk normlarını inceleyebilir. Yaklaşım biçimi olarak da saf hukukî yaklaşımın dışına çıkamaz. Aksi takdirde, insan hakları hukuku bir “hukuk disiplini” olmaktan çıkar. İnsan hakları hukukunda bu karmaşayı savunanlar, esas olarak, insan haklarının kutsallığına inanan hukukçuların yetiştirilmesi gerektiğini ileri sürerler. Şüphesiz ki, istisnasız her hukukçu, insan haklarına değer vermeli; insan onuruna saygı göstermelidir. Ne var ki, hukukçunun sahip olması arzu edilen bu vasıflar, hukukçunun bir insan ve vatandaş olarak sahip olması gereken ahlâkî vasıflardır*; dolayısıyla bunlar, onun hukukçu olarak sahip olması gereken teknik bir bilgiyle ilgili değildir. *Bir yan not olarak belirtmek isteriz ki, hukukçunun bir insan ve vatandaş sıfatıyla sahip olması gereken ahlâkî vasıflar, kişilere eğitim yoluyla kazandırılabilecek vasıflar değildir. Bu vasıflar, hukukçunun bir insan olarak vicdanıyla alakalıdır. Vicdan ise doğuştan gelen bir şeydir. Belirli bir hukukçunun bu vicdana sahip olup olmadığı da normal zamanlarda anlaşılmaz. Normal zamanlarda insan hakları havarisi kesilenler, insan haklarının gerçekten tehdit edildiği dönemlerde, Türkiye’de 2016-2017 yıllarında olduğu gibi, ortadan kaybolabilmektedirler. Hukukun saf teorisi, hukukçunun bir insan ve vatandaş olarak birtakım ahlâkî değerlere sahip olabileceği düşüncesine karşı değildir. Ancak saf teori, hukuk biliminin görevinin hukukçuya ahlâkî değerler kazandırmak olduğu iddiasını kabul etmez. Hukukun saf teorisine göre ahlâkî değerler hukuk biliminin dışında kalır. Şüphesiz ki, insan haklarına saygının üzerinde yeşerdiği felsefî, kültürel, ahlâkî vb. değerler vardır. Ancak bu değerleri incelemek ve hele hele bu değerleri hukukçulara aşılamak insan hakları “hukuku”nun görevi değildir. Zaten bu tür değerler, hukukçuya özgü değerler değildir; bunlar birer insanlık ve yurttaşlık değeridir. Bu değerlerin çoğu vicdanla alakalı olup doğuştan gelir. Eğitimle kazanılan kısmı ise üniversite eğitiminden çok önce olur. Çocuklar ve gençler, bu değerlerin pek çoğunu aile ortamında, sokakta, ilk ve orta okullarda öğrenirler ve benimserler. Şüphesiz ki, insan haklarının kutsallığı, insan onuruna saygı, farklılıklara hoşgörü gibi ahlâkî ve kültürel değerler, medenî bir toplum için olmazsa olmaz değerlerdir. Ancak bunları öğretmenin ve benimsetmenin yeri, üniversite değil, ilk ve orta okullardır. Hâliyle bu amaca ilk ve orta okullarda ne derece ulaşıldığı tamamıyla ayrı bir konudur. Keza ilk ve orta okullarda öğrencilere benimsetilmeye çalışılan bu değerlerle, çocuğun aile veya mahalle ortamında gördüğü değerler arasında çatışma olup olmadığı sorunu da apayrı bir sorundur. ÖNSÖZ VII Bu kitabın yazarı da Türk üniversite öğrencilerinde insan onuruna saygı, farklılıklara hoşgörü gibi çok temel ahlâkî değerlerin benimsenme düzeyinin çok düşük olduğunu yıllarca gözlemlemiştir. Ancak buna rağmen yazar, üniversite düzeyinde hukuk eğitiminin ahlâkî değer benimsetme eğitimi olmadığı yolundaki inancını korur. Sonuç olarak şunu söylemek isteriz: İnsan hakları hukuku kitaplarının içinde bulunduğu karmaşaya bir son verilmelidir. İnsan hakları hukuku da, medenî hukuk gibi, ceza hukuku gibi bir hukuk dalıdır. İnsan hakları hukukçuları da konularına, bir medenî hukukçunun, bir ceza hukukçusunun yaklaştığı şekilde soğukkanlılıkla ve tamamıyla teknik bir şekilde yaklaşmalıdır. Tabir caiz ise, insan hakları hukuku, artık hukukîleşmelidir. İşte elinizde tuttuğunuz bu kitap, böyle bir bakış açısıyla yazılmaya çalışılmıştır. *** Bu önsözde iki konuya daha açıklık getirelim: Biz insan hakları hukukunda içtihadî yaklaşıma karşı değiliz. Ama günümüzde bu yaklaşıma gereğinden fazla değer verildiği kanısındayız. İçtihadî yaklaşımda aşırılığa kaçıldığında, rasyonalizmin yerini sistemsiz, dağınık, olaya bağlı açıklamalar alıyor. İçtihadî yaklaşımda tek tek olaylarla uğraşılırken, büyük resim unutuluyor. Büyük resmin başlangıç varsayımlarının ne olduğunu hatırlayan biri çıkmıyor. Bir süre sonra, içtihadî yaklaşım, mükemmel ve sofistike bir doktrin hâline geliyor; ama gerçekte bu doktrin, kendi kendinden sonuç istihraç eden, kerameti kendinden menkul fasit bir daire olmaktan öteye gidemiyor. Öyle ki, hukukî sorunlar çözümlenirken, sorunun kendisine göre çözümlendiği hukuk kuralına değil, aslında bu kuralın uygulanmasına örnek teşkil etmekten başka bir anlam ve değeri olmayan falanca mahkemenin filanca kararına atıf yapılıyor. Bu şekilde de kural unutuluyor ve karar ezberleniyor. Neticede ortaya “içtihat fetişizmi” çıkıyor. Falanca mahkemenin filanca kararı zikredildiğinde akan sular duruyor ve artık daha fazla tartışma yapılmasına gerek kalmıyor. Türkiye’de insan hakları hukuku alanında içtihadî yaklaşım daha da vahim bir durumda. Türkiye’de insan hakları hukukunun genel teorisi kitapları yok gibidir. Zaten Türkiye’de 1990’lara kadar bu alanda çalışan, bu kitapları yazacak akademisyen sayısı da çok azdı. Sayı zamanla çoğaldı. Ama onların çoğunluğu da genel teoriye, sistematik eserlere değil, içtihadî insan hakları hukukuna yöneldiler. İnceledikleri içtihatlar da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatları oldu. Zamanlarını içtihat incelemesiyle geçirdiler. Türkiye’de son yirmi yıldır insan hakları hukuku alanında yazılmış pek çok monografi var. Neredeyse hepsi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları üzerine kurulu. Üzülerek ilave etmek isterim ki, Avrupa insan hakları hukuku alanında çalışan bazı akademisyenler, zamanla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatlarını incelemeyi de bıraktılar; onun yerine doğrudan doğruya Avrupa İn- VIII İNSAN HAKLARI HUKUKU san Hakları Mahkemesinin kararlarını içeren karar derlemeleri yapmaya başladılar. Ortaya insan hakları hukuku genel eserleri çıkacağına cilt cilt insan hakları “karar derlemeleri” çıktı! Türkiye’de insan hakları hukuku doktrininde bir kuşak böyle heba oldu. Türkiye’de 2013’ten sonra yeni bir dönem başladı. İçtihadîlik zemin genişletti. Artık sadece Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği kararlar değil, Türk Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru yoluyla verdiği kararlar da incelenmeye başlandı. Son dört beş yılda Türkiye’de bireysel başvuru yoluyla ilgili yığınla kitap yayınlandı ve yığınla sempozyum düzenlendi. Ne kadar yüksek lisans ve doktora tezi yazıldığı konusunda ise bir fikrim yok. Yeni bir hukukçu kuşağı da emek ve enerjisini Türk Anayasa Mahkemesinin verdiği bireysel başvuru kararlarını inceleyerek geçirecek. Belki bir süre sonra bunlar da sistematik içtihat analizi yapmak yerine sadece Türk Anayasa Mahkemesinin verdiği bireysel başvuru kararlarından “karar derlemeleri” yapmakla yetinecekler. İnsan hakları hukukunda içtihatlara gerektiği kadar yer verilmeli. Bize içtihattan önce insan hakları hukuku alanında genel eserler gerekli. Falanca hukuk normunun filanca olaya falanca mahkeme tarafından nasıl uygulandığı bilmekten önce bu normun kendisini ve bu normun parçası olduğu düzenin ne olduğunu bilmemiz gerekir. Sistematik genel eserlerin olmadığı bir yerde, parça parça bir içtihat incelemesi de bir işe yaramaz. Biz içtihadî yaklaşıma karşı değiliz; ama içtihatlara hak ettiğinden daha fazla yer verilmesine karşıyız. *** Günümüzde insan hakları hukuku, içtihadın içine gömüldüğü gibi mevzuatın içine de gömülmüş durumdadır. Piyasada insan hakları hukuku alanında içtihat derlemesi olduğu kadar, mevzuat derlemesi de vardır. Dahası bir genel eser olma iddiasında olan insan hakları hukuku kitaplarından bazıları da kısmen mevzuat derlemesi niteliğindedir. En azından insan hakları hukuku ders kitaplarında, ulusal ve uluslararası mevzuattan bitmez tükenmez alıntılar var. Bazı kitaplarda öğrencilerin nerede olduğunu bilmediği devletler arasında imzalanmış uluslararası insan hakları sözleşmeleri hakkında uzun açıklamalar var. Bunları öğrenmek öğrenci için herhalde bir kabus olsa gerek. Biz bu tarz bir mevzuat incelemesine de karşıyız. Mevzuatın böylesine ayrıntılı bir tasvirinin hukukçunun yetişmesine yapacağı bir katkı yoktur. *** Bu kitap yazılırken üç amaç gözetilmiştir: İnsan hakları hukukunun saf teorisinden uzaklaşmamak, aşırı içtihadî yaklaşımdan ve aşırı mevzuat incelemesinden kaçınmak. Hâliyle kitabın bu amaçlara ulaşmada ne derece başarılı olduğu ayrı bir konudur ve bunu takdir edecek olan okuyucunun kendisidir. K.G. İÇİNDEKİLER Birinci Kısım İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN GENEL TEORİSİ Bölüm 1 İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN BİLGİ KAYNAKLARI I. Mevzuat.......................................................................................................................................3 A. Resmî Kaynaklar ..................................................................................................................3 B. Özel Kaynaklar .....................................................................................................................4 Iı. Yargı Kararları ...........................................................................................................................5 A. Türk Yargı Kararları.............................................................................................................5 1. Türk Anayasa Mahkemesi Kararları ................................................................................5 2. Diğer Yüksek Mahkemelerin Kararları............................................................................7 3. İlk Derece ve İstinaf Mahkemelerinin Bulunacağı Yerler................................................7 B. Yabancı Yargı Kararları .......................................................................................................8 III. Bilimsel Eserler .....................................................................................................................9 A. Genel Eserler ........................................................................................................................9 1. Türkçe ............................................................................................................................10 2. Fransızca ........................................................................................................................10 3. İngilizce .........................................................................................................................11 B. Monografiler.......................................................................................................................12 C. Makaleler: İnsan Hakları Hukuku Dergileri .......................................................................13 1. Türkçe Dergiler..............................................................................................................13 2. Yabancı Dergiler............................................................................................................14 III. İnternet Kaynakları .................................................................................................................14 A. Türkiye ...............................................................................................................................14 B. Yabancı...............................................................................................................................15 IV. Kaynak Arama ve Temin Etme ..............................................................................................15 A. Kitap Arama ve Temin Etme..............................................................................................15 B. Makale Arama ve Temin Etme ...........................................................................................16 B ölü m 2 İN SAN HAK LARI HUKUKUNUN İSM İ, YA KLA ŞIM B İÇİM LER İ, TAN IM I, KONU SU, K ISIMLAR I VE D İĞ ER HUKUK D ALLAR IYLA İLİŞK İS İ I. İsimlendirme Meselesi ..............................................................................................................17 A. Fransa’da İsimlendirme Meselesi .......................................................................................17 B. Türkiye’de İsimlendirme Meselesi .....................................................................................21 II. Yaklaşım Biçimleri ..................................................................................................................24 A. Tarihî Yaklaşım..................................................................................................................24 B. Felsefî Yaklaşım .................................................................................................................24 C. Sosyolojik Yaklaşım...........................................................................................................26 X İNSAN HAKLARI HUKUKU D. Psikolojik, Teolojik, Etik, Antropolojik vs. Yaklaşımlar....................................................27 E. Hukukî Yaklaşım: Genel Teori ve Dogmatik Bakış Açıları................................................28 1. Fransa’da........................................................................................................................30 2. Almanya'da ....................................................................................................................31 3. Türkiye'de ......................................................................................................................31 F. Yaklaşımların Eşit Değeri ve Birbirini Tamamlayıcılığı.....................................................33 G. Sonuç: Saf Hukukî Yaklaşım ...........................................................................................34 III. İnsan Hakları Hukukunun Tanımı ..........................................................................................35 IV. İnsan Hakları Hukukunun Konusu .........................................................................................36 1. İnsan Hakları Hukuku, “İnsan Hakları” Üzerine Değil, “Hukuk Kuralları” Üzerine Bir Bilimdir .....................................................................................................36 2. İnsan Hakları Hukukunun Konusu İnsan Haklarını Düzenleyen Hukuk Normlarıdır ...37 V. İnsan Hakları Hukukunun Kısımları ........................................................................................38 A. İnsan Hakları Hukukunun Genel Teorisi - İnsan Hakları Hukuku Dogmatiği Ayrımı .......39 1. İnsan Hakları Hukukunun Genel Teorisi........................................................................39 2. İnsan Hakları Hukuku Dogmatiği ..................................................................................40 B. İnsan Hakları Hukukunun Genel Kısmı-İnsan Hakları Hukukunun Özel Kısmı Ayrımı......40 1. İnsan Hakları Hukukunun Genel Kısmı .........................................................................41 2. İnsan Hakları Hukukunun Özel Kısmı (Özel Hükümler) (Çeşitli Hak ve Hürriyetler) ..41 - Türk İnsan Hakları Hukukunun Genel Kısmı - Özel Kısmı Ayrımı (Genel Hükümler- Özel Hükümler Ayrımı) ..................................................................42 C. İç veya Ulusal İnsan Hakları Hukuku - Uluslararası İnsan Hakları Hukuku Ayrımı ..........43 D. Maddî İnsan Hakları Hukuku-İnsan Hakları Yargısı (İnsan Hakları Usûl Hukuku) Ayrımı.43 1. Maddî İnsan Hakları Hukuku.........................................................................................44 2. İnsan Hakları Usûl Hukuku (İnsan Hakları Yargılama Hukuku, İnsan Hakları Yargısı)..44 VI. İnsan Hakları Hukuku ile Hukukun Diğer Dalları Arasındaki İlişkiler ..................................46 A. Uluslararası Hukuk ile İlişkisi ............................................................................................46 B. Anayasa Hukuku ile İlişkisi................................................................................................48 1. İnsan Hak ve Hürriyetlerinin Önemli Bir Kısmı Anayasalar Tarafından Düzenlenir.....48 2. Anayasacılık Düşüncesinin Özünde İnsan Haklarının Devlet Karşısında Korunması Düşüncesi Bulunur........................................................................................................49 3. İnsan Haklarının Korunması Mekanizması Olan Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru Yolu Bir Anayasa Hukuku Konusudur ...........................................................49 C. İdare Hukuku ile İlişkisi .....................................................................................................50 D. Ceza Hukuku ile İlişkisi .....................................................................................................51 1. Pek Çok Hak ve Hürriyet, Ceza Kanunlarıyla Korunur .................................................51 2. Pek Çok Hak ve Hürriyet de Ceza Kanunlarıyla Sınırlanır............................................51 3. İnsan Hak ve Hürriyetlerinin Yargısal Korunmasında Gerekli Olan Güvenceler, Tipik Olarak Ceza Hukukunda İncelenir.......................................................................52 E. Vergi Hukuku İle İlişkisi ....................................................................................................53 F. İnsan Hakları Hukukunun Özel Hukuk Dallarıyla İlişkisi...................................................53 1. Medenî Hukuk ...............................................................................................................53 2. Borçlar Hukuku..............................................................................................................54 3. Ticaret Hukuku ..............................................................................................................54 Diğerleri ..................................................................................................................................54 Sonuç: İnsan Hakları Hukuku Bir Disiplinler Arası Hukuk Dalıdır ........................................55 VII. İnsan Hakları Hukukunun Bağımsızlığı veya Özerkliği (Autonomie) Sorunu (Özgüllüğü [Particularisme] Sorunu).........................................................................................................55 VIII. İnsan Hakları Hukuku Eğitiminin Yararları.........................................................................57 IX. İnsan Hakları Hukukunun “Hukukîleşme” İhtiyacı ................................................................58 İÇİNDEKİLER XI Bölüm 3 KAVRAMLAR I. Hürriyet Kavramı ......................................................................................................................63 A. Tanımı ................................................................................................................................63 B. Hukukî Rejimi ....................................................................................................................65 C. Hukukî Rejimini Dikkate Alarak Hürriyet Kavramının Tanımlanması ..............................65 II. Hak Kavramı............................................................................................................................66 A. Hakkın Maddî İçeriği “Hürriyet”tir ....................................................................................67 B. Hukuk Düzeni Tarafından Korunma Unsuru......................................................................68 III. Hürriyet - Hak Ayrımı ............................................................................................................69 A. Aralarındaki Farklar ...........................................................................................................69 B. Aralarındaki Benzerlikler ...................................................................................................71 C. Hürriyet ve Hak Terimlerinin Birbirinin Yerine Kullanılması veya Birlikte Kullanılması.72 D. Hürriyet ve Hak Terimleri Yerine Başka Terimlerin Kullanılması ....................................73 IV. Ödev Kavramı ........................................................................................................................73 A. Tanım .................................................................................................................................74 B. Hak - Ödev İlişkisi..............................................................................................................75 C. Liberal Rejimlerde Hak ve Ödev İlişkisi ............................................................................77 1. Uluslararası Belgelerde Hak ve Ödev İlişkisi ................................................................78 2. Çeşitli Anayasalarda Hak ve Ödev İlişkisi.....................................................................78 D. Totaliter ve Otoriter Rejimlerde Hak ve Ödev İlişkisi (Anti-Liberal Rejimlerde Ödeve Vurgu).81 V. İnsan Hakları Kavramı.............................................................................................................83 VI. Kamu Hürriyetleri ..................................................................................................................88 A. Genel Olarak ......................................................................................................................88 B. Kamu Hürriyetlerinin, “Kamu Hürriyetleri” Tamlamasından Hareketle Tanımlanması.....89 C. Kamu Hürriyetlerinin İnsan Haklarına Nazaran Tanımlanması..........................................91 D. Fransa’dan İki Uzun Tanım Denemesi ...............................................................................92 1. Colliard’ın Tanımı...........................................................................................................................92 2. Rivero’nun Tanımı..........................................................................................................................92 D. Kamu Hürriyetlerinin Hukukî Rejimine Göre Tanımlanması.............................................93 F. Önerimiz: Kamu Hürriyetlerinin Tanımında Klasik ve Modern Anlayış ............................93 1. Klasik Anlayış: Kanunla Tanınan Hak ve Hürriyetler ...................................................94 2. Modern Anlayış: Kanunla veya Anayasayla Tanınan Hak ve Hürriyetler ........................94 VII. “Temel Haklar”, “Temel Hürriyetler” veya “Temel Hak ve Hürriyetler...............................94 A. Terimler..............................................................................................................................94 1. Temel Haklar ..................................................................................................................................94 2. Temel Hürriyetler............................................................................................................................95 3. Temel Hak ve Hürriyetler................................................................................................................95 B. Temelliğin Kriteri: Bir Hak veya Hürriyete “Temellik” Özelliğini Kazandıran Şey Nedir? .96 VIII. “İnsan Hakları”, “Kamu Hürriyetleri” ve “Temel Hak Ve Hürriyetler” Kavramları Arasında Karşılaştırma ............................................................................................................97 A. Kaynakları Bakımından......................................................................................................97 B. Tanıyan İşlem Bakımından.................................................................................................98 C. Güvenceleri Bakımından ....................................................................................................99 D. Kapsamları Bakımından ...................................................................................................100 - Hangi Kavram Kullanılmalı? ..............................................................................................102 V. Diğer Kavramlar ....................................................................................................................103 A. Anayasal Haklar ...............................................................................................................103 B. Medenî Haklar ..................................................................................................................103 C. Vatandaş Hakları ..............................................................................................................104 D. Kişi Hak ve Hürriyetleri (Ferdî Hak ve Hürriyetler) ........................................................105 E. Siyasal Haklar ...................................................................................................................105 F. Sosyal Haklar ....................................................................................................................105 XII İNSAN HAKLARI HUKUKU Bölüm 4 İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN KAYNAKLARI I. Genel olarak Kaynak kavramı ve Hukukun Kaynaklarının Tasnifi.........................................106 A. Hukukun Yaratıcı Kaynakları (Fontes iuris constituendi)................................................107 1. Maddî Kaynaklar .........................................................................................................107 2. Şeklî Kaynaklar............................................................................................................107 B. Hukukun Bilgi Kaynakları (Fontes iuris cognoscendi) ....................................................108 II. İç (Ulusal) İnsan Hakları Hukukunun Kaynakları..................................................................109 A. Asıl Kaynaklar..................................................................................................................110 1. Yazılı Kaynaklar ..........................................................................................................110 a) Anayasa ..................................................................................................................111 b) Kanun .....................................................................................................................112 c) Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK’ler) ..........................................................112 d) Uluslararası Andlaşmalar .......................................................................................114 e) Düzenleyici İdarî İşlemler: Tüzükler, Yönetmelikler ve Diğerleri ...................117 2. Yazısız Kaynak: Örf ve Âdet Hukuku .........................................................................119 B. Yardımcı Kaynaklar .........................................................................................................120 1. Yargısal Kararlar (İçtihatlar)........................................................................................121 2. Bilimsel Görüşler (Doktrin, Öğreti) .............................................................................123 III. Uluslararası İnsan Hakları Hukukunun Kaynakları ..............................................................123 Bölüm 5 İNSAN HAKLARININ TARİHSEL VE DÜŞÜNSEL GELİŞİMİ I. Eski Çağda İnsan Haklarının Gelişimi ....................................................................................125 A. Doktrin .............................................................................................................................125 1. Platon ...........................................................................................................................125 2. Aristo ...........................................................................................................................125 3. Stoacılar .......................................................................................................................125 2. Uygulama.....................................................................................................................126 II. Orta Çağda İnsan Haklarının Gelişimi ...................................................................................128 A. Genel Olarak ....................................................................................................................128 1. Hıristiyanlığın Ortaya Çıkması ve Yayılması ..............................................................128 2. Feodalitenin Ortaya Çıkması .......................................................................................129 B. Doktrin..............................................................................................................................129 1. Thomas Aquinas ..........................................................................................................129 2. Marsilius Patavinus......................................................................................................131 C. Uygulama .........................................................................................................................131 III. Mutlak Monarşiler Devrinde İnsan Haklarının Gelişimi .....................................................132 IV. 17 ve 18’inci Yüzyıllarda Tabiî Hukuk Akımı (Tabiî Hak Doktrini) ...................................132 A. Tabiat Hâli Hipotezi .........................................................................................................132 B. Sosyal Sözleşme Hipotezi.................................................................................................133 C. Hipotezlerden Çıkan Sonuç: Devletin Dokunamayacağı Haklar Vardır...........................133 D. Temsilcileri.......................................................................................................................133 E. Eleştiri...............................................................................................................................134 V. Ferdiyetçi Doktrin..................................................................................................................134 VI. Sosyal Haklar Doktrini.........................................................................................................137 VII. Çağdaş Hürriyet Anlayışı....................................................................................................138 İÇİNDEKİLER XIII Bölüm 6 HÜRRİYET KARİNESİ: “HÜRRİYET ASILDIR” I. Sıfat-I Arızada Aslolan Ademdir (Mecelle, m.9) (Aslî Niteliğin Varlığı, Arızî Niteliğin Yokluğu Asıldır)....................................................................................................................140 II. “Sıfat-I Arızada Aslolan Ademdir” İlkesinin Hürriyetler Alanına Uygulanması...................142 III. Çavuş Prişibeyev’in Hürriyet Anlayışı .................................................................................143 IV. Hürriyet Karinesi vs. Yasak Karinesi ...................................................................................145 V. Hürriyet Karinesinden Çıkan Sonuçlar..................................................................................146 VI. Hürriyet Karinesinin Pozitif Hukuk Metinleri Tarafından Tanınması..................................149 VII. Hürriyet Karinesinin Paraleli Olarak Devletin Yetkisiz Olması Karinesi ...........................150 Bölüm 7 İNSAN HAK VE HÜRRİYETLERİNİN TASNİFİ I. Jellinek’in Sınıflandırması ......................................................................................................152 A. Negatif Statü Hakları........................................................................................................153 B. Pozitif Statü Hakları .........................................................................................................153 C. Aktif Statü Hakları............................................................................................................154 II. Konularına Göre Tasnif: Fizik Hürriyetler, Düşünce Hürriyetleri ve Kolektif Hürriyetler....154 A. Fizik Hürriyetler ...............................................................................................................154 B. Düşünce Hürriyetleri ........................................................................................................155 C. Kolektif Hürriyetler ..........................................................................................................155 III. Kullanılış Biçimlerine Göre Tasnif: Bireysel Hürriyetler ve Kolektif Hürriyetler Ayrımı ...155 A. Bireysel Hürriyetler ..........................................................................................................155 B. Kolektif Hürriyetler ..........................................................................................................156 IV. Ortaya Çıkış sıralarına Göre Tasnif (İnsan Haklarının Üç Kuşağı) ......................................156 A. Birinci Kuşak Haklar: Bireysel ve Siyasal Haklar............................................................157 B. İkinci Kuşak Haklar: Sosyal ve Ekonomik Haklar ...........................................................157 C. Üçüncü Kuşak Haklar.......................................................................................................158 D. Üç Kuşak Arasında Farklar ..............................................................................................160 E. Üç Kuşak Haklar Ayrımının Eleştirisi ..............................................................................160 F. Dördüncü Kuşak Haklar? ..................................................................................................161 1. Bilişim Teknolojisi Alanındaki Gelişmeler: Kişisel Verilerin Korunması ve Unutulma Hakkı..........................................................................................................161 2. Genetik Mühendisliğindeki Gelişmeler: İnsan Onurunun Korunması Hakkı ................162 V. Bağlayıcılıklarına Göre Hak ve Hürriyetlerin Tasnifi: “Program Haklar”- “Normatif Haklar” Ayrımı......................................................................................................................163 Bölüm 8 HAK VE HÜRRİYETLERİN POZİTİF HUKUK TARAFINDAN TANINMASI I. Tanıma Kavramı .....................................................................................................................165 II. Tanıma Çeşitleri.....................................................................................................................166 A. Anayasayla Tanıma ..........................................................................................................166 B. Bildirgelerle Tanıma.........................................................................................................168 C. Hak ve Hürriyetler, Anayasa Altı Normlarla (Kanunla, Yönetmelikle) Tanınabilir mi? ..168 D. Kanunla Tanıma ...............................................................................................................169 E. Kanun Altı Normlarla Tanıma ..........................................................................................170 F. Uluslararası Andlaşma ve Sözleşmelerle Tanıma .............................................................170 III. Tanıma Çeşitleri Arasında Ne Fark Var?..............................................................................171 IV. Pozitif Hukuk Tarafından Tanınmamış Hak ve Hürriyetler Dışlanmış Mıdır? (“Sayılmamış Hürriyetler” veya “İsimsiz Hürriyetler” Meselesi) .........................................171 XIV İNSAN HAKLARI HUKUKU V. Kapsayan Hürriyet: “Kişiliği Serbestçe Geliştirme Hakkı” ...................................................173 VI. “Depo Madde” .....................................................................................................................174 Bölüm 9 HAK VE HÜRRİYETLERİN ÖZNELERİ VE YÜKÜMLÜLERİ I. Hak ve Hürriyetlerin Özneleri.................................................................................................175 A. İnsanlar.............................................................................................................................176 B. Vatandaşlar .......................................................................................................................176 C. Belli Kategoriler ...............................................................................................................176 D. Yabancılar ........................................................................................................................176 E. Hak ve Hürriyet Özneliği Bakımından Gerçek Kişiler ile Tüzel Kişiler...........................177 1. Gerçek Kişiler ..............................................................................................................177 a) Cenin ......................................................................................................................177 b) Ölüler .....................................................................................................................178 2. Tüzel Kişiler ................................................................................................................181 F. Halkların Hakları?.............................................................................................................183 II. Hak ve Hürriyetlerin “Yükümlüleri” (“Muhatapları”) ...........................................................185 A. Devlet ...............................................................................................................................185 B. Özel Kişiler.......................................................................................................................187 - Eşitlik İlkesi, Özel Kişiler Arasında İleri Sürülebilir mi? ..............................................188 C. Temel Hakların dikey ve yatay Etkisi Meselesi................................................................189 1. Dikey Etki ....................................................................................................................189 2. Yatay Etki ....................................................................................................................189 Bölüm 10 HAK VE HÜRRİYETLERİN DÜZENLENMESİNDE SİSTEMLER I. Serbestlik Sistemi (Düzeltici veya Bastırıcı Sistem) ...............................................................191 Temeli: Hürriyet Karinesi ....................................................................................................192 “Bihakkın” Sistem Niteliği ...................................................................................................192 Serbestlik Sisteminin İşleyiş Süreci ......................................................................................193 Kendi Kendini Sınırlandırma ................................................................................................193 Avantaj ve Dezavantajları .....................................................................................................193 Serbestlik Sisteminin Gerçekten Özgürlükçü Olmasının Koşulları.......................................194 a) Yasak (Suç) Sayısı Çok Fazla Olmamalıdır.................................................................194 b) Yasaklar, Kanunla Açık Bir Şekilde Belirlenmelidir...................................................195 c) Yasaklar, Dar Yorumlanmalıdır...................................................................................196 Serbestlik Sisteminde Yargı Bağımsızlığının Önemi ...........................................................197 II. İzin Sistemi (Önleyici Sistem) ...............................................................................................198 Tanımı ...................................................................................................................................198 Yetkili Makamlar ..................................................................................................................198 Hürriyet Karinesine Aykırılığı ..............................................................................................198 İstisnaî Niteliği ......................................................................................................................198 Temeli ...................................................................................................................................199 Avantaj ve Dezavantajları .....................................................................................................199 İzin Sisteminde İdarenin Takdir Yetkisi................................................................................200 İznin Ücretliliği .....................................................................................................................200 İznin Çeşitleri (Sarih-Zımnî İzin Kararları)...........................................................................201 III. Bildirim Sistemi....................................................................................................................202 Temeli ...................................................................................................................................202 Bildirimin Yapılması.............................................................................................................203 İÇİNDEKİLER XV İdarenin Görevi .....................................................................................................................203 Bildirimden Sonra İdare Yasaklama Kararı Alabilir mi? ......................................................204 Bildirim Sistemi ile İzin Sistemi Arasında Ne Fark Var?......................................................204 Bildirim Sisteminin Avantaj ve Dezavantajları ....................................................................205 Sonuç..........................................................................................................................................205 Bölüm 11 HAK VE HÜRRİYETLERİN SINIRLARI I. Kavramlar ve Ayrımlar ...........................................................................................................208 A. Hukukî Sınırlar-Fiilî Sınırlar Ayrımı................................................................................208 B. Sınırlama Kavramı ve Benzer Kavramlardan Ayrılması ..................................................209 1. Sınırlama Kavramının Tanımı......................................................................................209 2. Sınırlama - Düzenleme Ayrımı ....................................................................................209 2. Sınırlama - Durdurma Ayrımı......................................................................................210 3. Sınırlama - Askıya Alma Ayrımı .................................................................................211 4. Sınırlama - Sınırlılık Ayrımı ........................................................................................211 II. Hak ve Hürriyetlerin Sınırlılığı ..............................................................................................212 A. İçkin Sınırlar Teorisi ........................................................................................................213 1. Tanım...........................................................................................................................213 2. İçkin Sınırların Pozitifleştirilmesi ................................................................................213 3. Tüm Haklar İçin Geçerli Genel İçkin Sınır Olabilir mi?..............................................214 4. Eleştiri: İçkin Sınır Teorisinin Tehlikeleri ...................................................................215 B. “Nesnel (Objektif) Sınırlar” Teorisi..................................................................................216 1. Açıklama......................................................................................................................216 2. Eleştiri..........................................................................................................................217 Sonuç.....................................................................................................................................219 III. Hak ve Hürriyetlerin Sınırlanması ........................................................................................220 IV. Hak ve Hürriyetlerin Anayasayla Sınırlanması ....................................................................220 A. Anayasayla Sınırlamanın Hukukî Rejimi Nedir? .............................................................221 B. Anayasayla Sınırlama Yöntemleri ve Anayasayla Konulan Sınırlara Örnekler................222 C. Anayasanın Kanun Koyucuya Sınırlama Yetkisi Vermesi Başka Şey, Anayasayla Sınırlama Başka Şeydir ....................................................................................................222 V. Hak ve Hürriyetlerin Kanunla Sınırlanması...........................................................................223 A. Olağan Dönemlerde Hak ve Hürriyetlerin Sınırlanması Sistemi ......................................224 1. Sınırlama Sadece Kanunla Yapılmalıdır (Kanunîlik ilkesi) .........................................224 2. Sınırlama Belli Sebeplere Dayanmalıdır ..................................................................229 3. Sınırlama, Anayasaya Aykırı Olmamalıdır ..................................................................235 4. Sınırlamada Ölçülülük İlkesine Uyulmalıdır................................................................235 5. Ek Şartlar: Hakkın Özüne Dokunma Yasağı, Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygunluk Şartı, vb. .................................................................................241 Hak ve Hürriyetlerin Yabancılar İçin Sınırlandırılması ...................................................244 B. Olağanüstü Hâl Rejimlerinde Hak Ve Hürriyetlerin Sınırlanması....................................244 1. Olağanüstü Yönetim Usûllerinden Biri İlan Edilmiş Olmalıdır ...................................245 2. Ölçülülük İlkesine Uyulmalıdır....................................................................................245 3. Uluslararası Hukuktan Doğan Yükümlülükler İhlâl Edilmemelidir.............................245 4. Çekirdek Alana (Negatif Listeye) Dokunulmamalıdır .................................................246 5. Veya Pozitif Listede Yer Almayan Hak ve Hürriyetlere Dokunulmamalıdır..............247 6. Olağanüstü Yönetim Usûlünün İlan Edilmediği Yerlerde Hak ve Hürriyetlere Dokunulamaz ..............................................................................................................248 7. Olağanüstü Yönetim Usûlünün İlan Süresi Dışında Hak ve Hürriyetlere Dokunulamaz ..............................................................................................................248 XVI İNSAN HAKLARI HUKUKU Bölüm 12 HAK VE HÜRRİYETLERİN ÇATIŞMASI I. Hak Ve Hürriyetlerin Yarışması..............................................................................................249 II. Hak Ve Hürriyetlerin Çatışması: Örnekler, Tanım, Bildirgeler ve Anayasalar..................... 250 II. Çatışma Nasıl Çözümlenir? .................................................................................................. 252 A. Hak ve Hürriyetler Arasındaki Çatışma Hukuk Normları Arasındaki Çatışma Çözme Kurallarıyla Çözümlenmelidir......................................................................................... 251 1. Lex Superior İlkesiyle Hürriyetler Arasındaki Çatışma Çözümlenebilir mi?............. 252 2. Lex Posterior İlkesiyle Hürriyetler Arasındaki Çatışma Çözümlenebilir mi?............ 253 3. Lex Specialis İlkesiyle Hürriyetler Arasındaki Çatışma Çözümlenebilir mi? ............. 254 B. Çatışmanın UzlAştırmayla Çözümlenmesi: Pratik UyuşuM İlkesi.................................. 258 C. Sıfat-ı asliye ile sıfat-ı arıza çatıştığında sıfat-ı asliye tercih edilir .................................. 261 D. Diğer durumlarda ............................................................................................................ 262 III. Türk İnsan Hakları Hukukunda Çatışma Sorunu ................................................................. 263 Bir Örnek Olay: “Kefalet İçin Eşin Rızası” Kararı: Sözleşme Hürriyeti (m.48) vs. Ailenin Korunması (m.41) ...............................................................................................264 İkinci Kısım T Ü RK İ N S A N H A K L A R I H U K U K U D O G M A T İĞ İ Birinci Alt-Kısım TÜRK İNSAN HAKL ARI HUKUKU DOGMATİĞİNİN GENEL KISMI B ö lüm 13 T Ü R K H U K U KU N D A İN SA N HA KL A R I A L A N IN D A K U L L A N IL A N KA V R A ML A R I. İnsan Hakları ...........................................................................................................................272 II. Kamu Hürriyetleri..................................................................................................................272 III. Anayasal Haklar ...................................................................................................................273 IV. Temel Hak ve Hürriyetler.....................................................................................................274 V. Hak ve Hürriyetler .................................................................................................................275 VI. Sadece “Hak” Terimi veya Sadece “Hürriyet” Terimi .........................................................276 VII. Tercihimiz: “Temel Hak ve Hürriyetler” ............................................................................277 VIII. “Temel Haklar ve Ödevler” Terimi ...................................................................................277 Bölüm 14 1 982 A NA Y AS AS IN A GÖ R E TE M EL H A K V E H Ü R R İ Y ET LE R İN T AS Nİ F İ I. Kişinin Hakları ve Ödevleri ....................................................................................................279 II. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler ................................................................................279 III. Siyasî Haklar ve Ödevler ......................................................................................................280 IV. Anayasada Düzenlenmemiş Hürriyetler: “İsimsiz Hürriyetler” Sorunu ...............................280 İÇİNDEKİLER XVII B ö lüm 15 1 9 82 A N A Y A SA S IN IN HA K V E H ÜR R İY E TL E R K O N US UN D A K İ TE ME L Y A KL A Ş I MI I. Tabiî Hak Anlayışı mı, Pozitivist Hak Anlayışı mı? ...............................................................284 II. “İnsan Haklarına Dayanan Devlet - İnsan Haklarına Saygılı Devlet” Tartışması ..................285 III. 1982 Anayasasında İnsan Haklarına Saygı “Toplumun Huzuru, Millî Dayanışma ve Adalet” Anlayışı ile Çerçevelendirilmiş midir? ................................................................286 A. Birinci Görüş: İnsan Haklarına Saygı “Toplumun Huzuru, Millî Dayanışma ve Adalet” Anlayışı ile Çerçevelendirilmiştir .......................................................................287 B. İkinci Görüş: İnsan Haklarına Saygı, “Toplumun Huzuru, Millî Dayanışma ve Adalet” Anlayışı ile Çerçevelendirilmemiştir...................................................................288 IV. Devletin “Özgürleştirme” Ödevi ..........................................................................................289 V. Hak - Ödev İlişkisi.................................................................................................................289 VI. Hürriyet - Otorite Dengesi....................................................................................................290 B ö lüm 16 T Ü R K H U K U KU N D A HA K V E H ÜR R İY E TL E R İ N Ö ZN E L E R İ V E Y Ü K Ü ML ÜL E R İ I. Hak ve Hürriyetlerin Özneleri.................................................................................................292 A. İnsanlar (=Herkes, Kimse)................................................................................................293 B. Vatandaşlar .......................................................................................................................293 C. Belli Kategoriler ...............................................................................................................294 D. Yabancıların Durumu .......................................................................................................295 E. 1982 Anayasasına göre Hak ve Hürriyet Özneliği Bakımından Gerçek Kişiler ile Tüzel Kişiler.....................................................................................................................296 II. Temel Hak ve Hürriyetlerin “Yükümlüleri” (“Muhatapları”) ................................................296 A. Devlet ...............................................................................................................................296 B. Özel Kişiler.......................................................................................................................298 - Eşitlik İlkesi Özel Kişiler Arasında İleri Sürülebilir mi? ...............................................299 B ö lüm 17 H A K V E H ÜR R İY E TL E R İN KÖ T ÜY E K UL L A N IL MA S I Y A SA Ğ I I. Hakkın Kötüye Kullanılması Yasağının Genel Teorisi (İnsan Hakları Hukukunun Genel Teorisinde Hakkın Kötüye Kullanılması Yasağı) .................................................................302 A. Özel Hukukta....................................................................................................................303 B. İnsan Hakları Hukukunda .................................................................................................304 1. Örnekler .......................................................................................................................305 2. Hakkın Kötüye Kullanılması Nasıl Tespit Edilir: Kriterler..........................................360 a) Sırf Başkasını Zarar Verme Kastıyla Kullanım ......................................................306 b) Hak ve Hürriyetin Olağan Amacı Dışında Kullanımı.............................................306 c) Gayrimeşru ve Gayriahlâkî Kullanım.....................................................................307 d) Kötü Niyetle Kullanım ...........................................................................................307 3. Hakkın Kötüye Kullanılmasının Sonuçları: Yaptırımlar..............................................308 4. Hakkın Kötüye Kullanılması Yasağının Kaynağı ........................................................309 5. Hak ve Hürriyetleri Kötüye Kullanma Yasağı ile Hürriyeti Yok Etme Hürriyetinin Yokluğu Arasındaki İlgi..............................................................................................311 6. Hakkın Kötüye Kullanılması Yasağı-Militan Demokrasi Anlayışı Arasındaki İlişki .311 XVIII İNSAN HAKLARI HUKUKU 7. Her Hak ve Hürriyet Kötüye Kullanılabilir mi? Mahiyeti Gereği Kötüye Kullanılması İmkansız Hak ve Hürriyetler .................................................................312 8. “Kötüye Kullanma Yasağı” ile “Sınırlama” Kavramları Arasında İlişki .....................312 II. Hakkın Kötüye Kullanılması Yasağının Dogmatik Teorisi (İnsan Hakları Hukuku Dogmatiğinde Hakkın Kötüye Kullanılması Yasağı) ............................................................313 A. Almanya’da Hakkın Kötüye Kullanılması Yasağı: Temel Hakların Kaybettirilmesi .......313 B. Avrupa İnsan Hakları Hukukunda Hakkın Kötüye Kullanılması Yasağı..........................314 C. Avrupa Birliği Hukukunda Hakkın Kötüye Kullanılması Yasağı.....................................316 D. Türkiye’de Hakkın Kötüye Kullanılması Yasağı..............................................................317 1. Hakkın Kötüye Kullanılması Yasağı Konusunda Genel Hüküm: Anayasa, m.14........317 a) 1971 Anayasa Değişikliği.......................................................................................317 b) 1982 Anayasası ......................................................................................................318 c) 2001 Anayasa Değişikliği.......................................................................................319 d) 1961 Anayasası, m.11 ve 1982 Anayasası, m.14 ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, m.17 Arasındaki İlişki........................................................................319 e) Madde 14/2’nin Anlamı Nedir? ..............................................................................319 f) Madde 11 veya 14’e Gerek var mı? ........................................................................320 g) 14’üncü Maddenin Kapsamı: Yasak Olan Amaçlar ...............................................320 h) 14’üncü Maddenin Müeyyidesi Sorunu..................................................................321 ı) 14’üncü Maddeye Atıf Yaparak Düzenleme Sorunu...............................................321 2. Hakkın Kötüye Kullanılması Yasağı Konusunda Özel Hükümler ...............................322 a) Siyasî Parti Kurma Hakkının Kötüye Kullanılması ve Parti Kapatma Müeyyidesi...323 b) Diğer Haklara İlişkin Özel Hükümler.....................................................................323 3. Tereddüt Halinde .........................................................................................................324 a) Kötüye Kullanılmaya Elverişsiz Hak ve Hürriyetlerde Kötüye Kullanım Olmaz ......324 b) İyi Niyetle Kullanım Karinesi ................................................................................325 B ö lüm 18 H A K V E H ÜR R İY E TL E R İN A N A Y A SA Y L A S IN IR L A N MA S I I. Hak ve Hürriyetler Anayasayla Sınırlanabilir mi?.....................................................................327 II. Anayasayla Sınırlamanın Hukukî Rejimi Nedir? .................................................................. 328 III. Anayasayla Sınırlama Yöntemleri ve Anayasayla Konulan Sınırlara Örnekler.................. 329 A. Açıkça Sınır Koyma ........................................................................................................ 329 B. Sınırlı Bir Şekilde Tanıma ............................................................................................... 330 IV. “Somut Anayasal Sınırlar” - “Soyut Anayasal Sınırlar” Ayrımı ve Bu Ayrımın Eleştirisi. 330 V. Anayasanın Öngördüğü Sınırlama Sebepleri Başka Şey, Anayasal Sınırlar Başka Şeydir ... 331 B ö lüm 19 1 9 82 A N A Y A SA S IN A GÖ R E HA K V E H ÜR R İY E TL E R İN S IN IR L A N MA S I (Anayasa Altı Normlarla Sınırlama) (Olağan Dönemlerde) I. Ön Açıklamalar .......................................................................................................................333 1. Başlık Hakkında Bir Not ...................................................................................................333 2. Hak ve Hürriyetlerin Sınırlanmasında Olağan Dönem - Olağanüstü Dönem Ayrımı (“Madde 13”-“Madde 15” Ayrımı) ..................................................................................333 3. Başlıkta “Olağan Dönem” İbaresi Kullanılmalı mı? .........................................................333 İÇİNDEKİLER XIX 4. Olağan Dönem Sıfat-ı Asliye, Olağanüstü Dönem Sıfat-ı Arızadır...................................334 5. Hak ve Hürriyetlerin Sınırlanmasının Şartları (Sınırlamanın Sınırları) ............................334 6. 13’üncü Maddenin Yeni Şeklinin Getirdikleri ve Götürdükleri ........................................335 7. Terimler.............................................................................................................................336 II. Şartların Bağımsızlığı ........................................................................................................... 336 Anayasa Mahkemesinin İçtihadının Eleştirisi .......................................................................337 III. Şartların Uygulanması Sırası ............................................................................................... 338 IV. Birinci Şart: Sınırlama Kanunla Yapılmalıdır ..................................................................... 342 V. İkinci ŞArt: Sınırlama Anayasada Belirtilen Sebeplere Dayanmalıdır ................................. 345 A. 2001 Öncesi Durum: Sınırlama Genel veya Özel Sebeplere Dayanmalıdır......................346 1. Genel Sınırlama Sebepleri ...........................................................................................346 2. Özel Sınırlama Sebepleri .............................................................................................346 B. 2001’den Sonraki Durum: Sınırlama, Anayasanın İlgili Maddesinde Belirtilen Sebeplere Dayanmalıdır .................................................................................................. 347 1. İlgili Maddelerde Belirtilen “Sınırlama Sebepleri”ne Örnekler .................................. 347 2. “Sınırlama Sebepleri”nin Hukukî Niteliği .................................................................. 348 3. Sınırlama Sebebine Dayanma Zorunluluğu ................................................................ 348 4. “Sınırlama Sebepleri” ile “Anayasal Sınırlar” Birbirinden Farklıdır .......................... 349 5. Anayasanın İlgili Maddesinde Sınırlama Sebebi Belirtilmemiş Olan Temel Hak ve Hürriyetler Sınırlanabilir mi?..................................................................................... 349 6. İsimsiz Hürriyetler Sınırlanabilir mi? ......................................................................... 351 7. Hak ve Hürriyetler Anayasada Sayılanlardan Başka Bir Sınırlama Sebebine Dayanılarak Sınırlanabilir mi? (Sınırlama Sebeplerinin İnhisarîliği: Sınırlama Sebepleri Numerus Clausus Olarak Sayılmıştır)........................................................ 351 - 2001’de 13’üncü Maddeden Genel Sınırlama Sebeplerinin Çıkarılmasının Yol Açtığı Sakıncalara Çözüm Arayışları ..........................................................................................................................353 A. Doktrinin Önerdiği Çözüm.......................................................................................................354 B. Anayasa Mahkemesinin “Çözümü” ..........................................................................................356 1. Anayasa Mahkemesinin 14 Mart 2005 Tarih ve K.2005/14 Sayılı Tuzla Tersaneleriyle İlgili Sözleşme Hürriyetinin Sınırlanması Kararı...............................................................357 2. Anayasa Mahkemesinin 19 Haziran 2008 Tarih ve K.2008/126 Sayılı Eski Hükümlü ve Engelli Çalıştırma Zorunluluğu ile İlgili Sözleşme Hürriyetinin Sınırlanması (İş Kanunu, m.30) Kararı....................................................................................................358 3. Anayasa Mahkemesinin 13 Mart 2006 Tarih ve K.2006/38 Sayılı Tabiplerin Mecburî Hizmet Yükümlülüğü Kararı ...............................................................................................360 4. Anayasa Mahkemesinin 6 Ocak 2011 Tarih ve E.2010/58, K.2011/8 Sayılı Sigara Yasağı Kararı......................................................................................................................360 VI. Üçüncü Şart: Sınırlama Anayasanın Sözüne ve Ruhuna Uygun Olmalıdır ......................... 362 A. Anayasanın Sözüne Uygunluk......................................................................................... 362 B. Anayasanın Ruhuna Uygunluk...................................................................................... 363 VII. Dördüncü şart: Sınırlama Ölçülülük İlkesine Uygun Olmalıdır ......................................... 365 A. 2001’den Önce 13’üncü Maddede Ölçülülük İlkesi var mıydı? .......................................366 1. Ölçülülük İlkesinin “Sınırlamaların Öngörülen Amaç Dışında Kullanılması Yasağı”ndan (m.13/2) Çıkarılması......................................................................................366 2. Ölçülülük İlkesinin m.15/1’deki Ölçülülük İlkesinden Çıkarılması.............................366 3. Ölçülülük İlkesinin “Hukuk Devleti İlkesi”nden (m.2) Çıkarılması ............................367 B. Ölçülülük İlkesinin 2001’de Pozitif Temele Kavuşturulması .......................................... 368 C. Ölçülülük İlkesi Tanımı ve Alt İlkeleri............................................................................ 370 XX İNSAN HAKLARI HUKUKU 1. Elverişlilik İlkesi......................................................................................................... 370 2. Gereklilik İlkesi .......................................................................................................... 371 3. Oranlılık İlkesi ............................................................................................................ 372 Üç Alt İlkenin Uygulama Sırası...................................................................................... 375 D. Ölçülülük Değerlendirmesi Nasıl Yapılır? ...................................................................... 376 1. Sınırlamanın Aracı ...................................................................................................... 376 2. Sınırlamanın Amacı .................................................................................................... 376 E. Araç ile Amaç Arasındaki Uygunluk Başka Şey, Aracın veya Amacın Kendisinin Anayasaya Uygunluğu Başka Şeydir .............................................................................. 378 F. Ölçülülük Kriteri bağımsız bir kriterdir ........................................................................... 379 G. Türk Anayasa Mahkemesi İçtihatlarında Ölçülülük İlkesi .............................................. 380 VIII. Beşinci Şart: Sınırlama Demokratik Toplum Düzeninin Gereklerine Uygun olmalıdır.... 383 A. Getiriliş Nedeni: Belirginlik, Kullanışlılık ve Uluslararası Sözleşmelerde Geçme ......... 383 B. Hangi “Demokratik Toplum”?......................................................................................... 385 1. “1982 Anayasasının Benimsediği Demokratik Toplum” Görüşü................................ 385 2. “Batılı Demokratik Toplum” Görüşü.......................................................................... 385 3. Anayasa Mahkemesinin Benimsediği “Demokratik Toplum” Anlayışı ...................... 386 4. Görüşümüz.................................................................................................................. 388 C. Demokratik Toplum Düzeninin Gerekleri Nelerdir? ....................................................... 388 D. “Demokratik Toplum Düzeninin Gerekleri” Bağımsız Bir Kriter Midir? Yoksa “Ölçülülük İlkesi”nin Uygulama Ortamı mıdır? ............................................................. 389 Terminoloji: “Demokratik Toplum Düzeninin Gerekleri” - “Demokratik Toplum Düzeninde Gereklilik” ............................................................................................... 390 “Demokratik Toplum Düzeninde Gereklilik” Kriteri ile “Ölçülülük İlkesi” Arasındaki İlişki......................................................................................................... 392 IX. Altıncı Şart: Sınırlama Temel Hak ve Hürriyetlerin Özlerine Dokunmamalıdır ................. 394 X. Yedinci Şart: Sınırlama Lâik Cumhuriyetin Gereklerine Aykırı Olmamalıdır ..................... 399 A. Din Hürriyeti ................................................................................................................... 400 B. Din-Devlet İşlerinin Ayrılığı ........................................................................................... 400 XI. 2001 Öncesi Olup 2001 Sonrası Olmayan Şart: Sınırlama Öngörüldüğü Amaç Dışında Kullanılmamalıdır ................................................................................................................ 102 B ö lüm 20 O L A ĞA N Ü S TÜ Y Ö N E Tİ M U S ÛL L E R İ D Ö N E M İN D E H A K V E H ÜR R İY E TL E R İN SIN IR L A N MA S I I. Terminoloji Sorunu .................................................................................................................405 II. Ön Sorunlar........................................................................................................................... 405 1. Olağanüstü Yönetim Usûllerinde Anayasanın 13’üncü Maddesi Uygulanır mı? (Bu Dönemlerde Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlanması, 13’üncü Maddenin Öngördüğü Şartlara Tâbi midir?) ..........................................................................................................406 2. Anayasanın 13’üncü Maddesi ile 15’inci Maddesi Arasında Ne İlişkisi Vardır? .............408 3. Hangi Hâlde 15’inci Madde, Hangi Hâlde 13’üncü Madde Uygulanır?............................410 4. “Sınırlama” Durumunda 13’üncü Madde, “Durdurma” Durumunda 15’inci Madde mi Uygulanır?........................................................................................................................411 5. Ülkede Olağanüstü Yönetim Usûllerinden Biri İlân Edildiğinde 13’üncü Maddenin Uygulanma İmkanı Kalır mı?...........................................................................................412 III. Anayasanın 15’inci Maddesindeki “Durdurma” Teriminin Eleştirisi ................................. 413 1. 15’inci Maddedeki “Durdurma” Kelimesi İsabetsizdir .....................................................413 İÇİNDEKİLER XXI 2. 15’inci Maddede “Durdurma” Yerine “Askıya Alma” Teriminin Kullanılması Daha İsabetli Olurdu; Ancak “Askıya Alma” Terimi de Yanlıştır.............................................414 3. Anayasa, m.15’te Düzenlenen Şey Ne?.............................................................................415 a) Temel Hak ve Hürriyetler İçin Anayasada Öngörülen Güvencelere Aykırı Tedbirler Alınabilmesi ................................................................................................416 b) Temel Hak ve Hürriyetlerin Kullanılmasının Kısmen veya Tamamen Durdurulması ...417 4. “Durdurma”, “Sınırlama”dan Farklı mıdır?.......................................................................417 5. “Durdurma” Terimi Nereden Çıkmıştır? ...........................................................................418 6. “Durdurma” Teriminin Yansımaları Nelerdir?..................................................................418 7. Ortada Önemsiz Bir Terim Farklılığı mı Vardır? ..............................................................420 IV. Anayasanın 15’inci Maddesine Göre Olağanüstü Yönetim Usûllerinde Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlanmasının Şartları .................................................................................. 422 A. Savaş, seferberlik, Sıkıyönetim veya Olağanüstü Hâllerden Biri Mevcut Olmalıdır....... 423 B. Milletlerarası Hukuktan Doğan Yükümlülükler İhlâl Edilmemelidir .............................. 423 C. Ölçülülük İlkesine Uyulmalıdır ....................................................................................... 425 D. Çekirdek Alana Dokunma Yasağı ................................................................................... 429 V. Olağanüstü Yönetim Usûlleri Döneminde Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlanmasının, Olağanüstü Yönetim Usûllerinin Kendisinden Kaynaklanan Sınırları ................................. 430 A. Yer Bakımından Sınırlar.................................................................................................. 430 B. Zaman Bakımından Sınırlar............................................................................................. 431 C. Sebep Bakımından Sınırlar .............................................................................................. 431 VI. Olağanüstü Yönetim Usûllerinde Sınırlandırma Aracı: Kanun Hükmünde Kararnameler .. 433 VII. Olağan ve Olağanüstü Yönetim Usûllerinde Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlanması Şartları Arasındaki Farklar (13’üncü Madde İle 15’inci Madde Karşılaştırması)................ 438 VIII. Değerlendirme ve Sonuç................................................................................................... 439 B ö lüm 21 H A K V E H ÜR R İY E TL E R İN KO R UN MA S I I. İç Koruma ...............................................................................................................................443 A. Yasama Organına Karşı Koruma......................................................................................443 B. Yürütme Organına (İdareye) Karşı Koruma .....................................................................443 1. Teşriî Başvuru Yoluyla Hak ve Hürriyetlerin Korunması............................................443 2. İdarî Başvuru Yoluyla Hak ve Hürriyetlerin Korunması .............................................445 3. Ombudsman vb. Bağımsız Kurumlara Başvuru Yolları...............................................446 Türkiye’de Bağımsız Kurumlara Başvuru Yolları ...........................................................447 a) Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumuna Başvuru .............................................447 b) Kamu Denetçiliği Kurumuna Başvuru ...................................................................448 4. Yargısal Başvuru (Dava) Yoluyla Hak ve Hürriyetlerin Korunması............................449 a) Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru Yolu......................................................450 -Türkiye’de Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru ................................................. 450 Bireysel Başvurunun Şartları .................................................................................... 450 Bireysel Başvuruların İncelenme Usûlü.................................................................... 452 b) İdarî Yargıya Başvuru Yolu (İdarî Dava Yolu) ......................................................453 c) Adlî Yargıya Başvuru Yolu (Hukuk ve Ceza Davaları Yolu).................................453 C. Özel Kişilere Karşı Koruma .............................................................................................454 1. Özel Hukuk Yolları......................................................................................................454 2. Ceza Hukuku Yolları ...................................................................................................454 - Hak ve Hürriyetlerin Yargı Yoluyla Korunmasında Yargısal Güvencelerin Önemi......455 XXII İNSAN HAKLARI HUKUKU II. Uluslararası Koruma ..............................................................................................................456 A. Birleşmiş Milletler Çerçevesinde İnsan Haklarının Korunması .......................................456 B. Avrupa Konseyi Çerçevesinde İnsan Haklarının Korunması: Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ............................................................457 Birinci Alt-Kısım TÜRK İNSAN HAKL ARI HUKUKU DOGMATİĞİNİN ÖZ EL KISMI B ö lüm 22 1 9 82 A N A Y A SA S IN D A D Ü Z E N L E N E N Ç E Ş İ TL İ TE ME L HA K V E H ÜR R İY E TL E R I. Kişinin Hakları ve Ödevleri ...................................................................................................460 1. Kişi Dokunulmazlığı (m.17)..............................................................................................460 2. Zorla Çalıştırma Yasağı (m.18).........................................................................................460 3. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği (m.19) ...................................................................................461 4. Özel Hayatın Gizliliği (m.20)............................................................................................461 5. Konut Dokunulmazlığı (m.21) ..........................................................................................462 6. Haberleşme Hürriyeti (m.22).............................................................................................462 7. Yerleşme ve Seyahat Hürriyeti (m.23) ..............................................................................463 8. Din, Vicdan ve İbadet Hürriyeti (m.24).............................................................................463 9. Düşünce ve Kanaat Hürriyeti (m.25).................................................................................463 10. Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti (m.26) ...........................................................464 11. Bilim ve Sanat Hürriyeti (m.27) ......................................................................................464 12. Basın Hürriyeti (m.28) ....................................................................................................464 13. Süreli ve Süresiz Yayın Hakkı (m.29).............................................................................465 14. Dernek Kurma Hürriyeti (m.33)......................................................................................465 15. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkı (m.34) ................................................465 16. Mülkiyet Hakkı (m.35)....................................................................................................466 17. Hak Arama Hürriyeti (m.36) ...........................................................................................466 18. Kanunî Hâkim Güvencesi (m.37)....................................................................................466 19. Suç ve Cezalara İlişkin Esaslar (m.38) ............................................................................467 20. İspat Hakkı (m.39)...........................................................................................................467 21. Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunması (m.40) ..............................................................467 II. Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler ................................................................................467 1. Ailenin Korunması ve Çocuk Hakları (m.41)....................................................................467 2. Çalışma, Sözleşme ve Özel Teşebbüs Kurma Hürriyeti (m.48) ........................................468 3. Çalışma Hakkı ve Ödevi (m.49) ........................................................................................468 4. Çalışma Şartları ve Dinlenme Hakkı (m.50) .....................................................................468 5. Sendika Kurma Hakkı (m.51)............................................................................................468 6. Toplu İş Sözleşmesi ve Toplu Sözleşme Hakkı (m.54).....................................................469 7. Grev Hakkı ve Lokavt (m.54) ...........................................................................................469 III. Siyasî Haklar ve Ödevler .....................................................................................................470 1. Vatandaşlık Hakkı (m.66) .................................................................................................470 3. Parti Kurma, Partilere Girme ve Partilerden Ayrılma Hakkı (m.68) .................................471 4. Kamu Hizmetlerine Girme Hakkı (m.70)..........................................................................471 5. Vatan Hizmeti Hakkı (m.72) .............................................................................................471 6. Vergi Ödevi (m.73) ...........................................................................................................471 7. Dilekçe, Bilgi Edinme ve Kamu Denetçisine Başvurma Hakkı ........................................471 İÇİNDEKİLER XXIII Ü ç ü n cü K ı s ı m U L U S L A R A R A S I İ N S A N H A K L A R I H U KU KU I. İç veya Ulusal İnsan Hakları Hukuku .....................................................................................475 II. Uluslararası İnsan Hakları Hukuku........................................................................................475 A. Evrensel Uluslararası İnsan Hakları Hukuku....................................................................475 B. Bölgesel İnsan Hakları Hukukları.....................................................................................476 1. Amerikan İnsan Hakları Hukuku .................................................................................476 2. Avrupa İnsan Hakları Hukuku .....................................................................................476 C. Genel Uluslararası Hukuk ile Uluslararası İnsan Hakları Hukuku Arasındaki İlişkiler ....477 D. Evrensel İnsan Hakları Hukuku ile Bölgesel İnsan Hakları Hukukları Arasındaki İlişkiler.477 III. İç İnsan Hakları Hukuku ile Uluslararası İnsan Hakları Hukuku Arasındaki İlişkiler ..........478 A. Düalist Sistemlerde...........................................................................................................478 B. Monist Sistemlerde ...........................................................................................................478 IV. Uluslararası İnsan Hakları Hukukunun Yaratıcı Kaynakları ................................................479 A. Uluslararası İnsan Hakları Hukukunun Asıl Kaynakları ..................................................481 1. Yazılı Kaynaklar: Uluslararası Andlaşmalar................................................................481 2. Yazısız Kaynaklar........................................................................................................482 a) Uluslararası Teamül................................................................................................482 b) Hukukun Genel İlkeleri ..........................................................................................482 B. Uluslararası İnsan Hakları Hukukunun Yardımcı Kaynakları ..........................................485 1. Yargısal Kararlar: İçtihatlar .........................................................................................486 2. Doktrin: En Vasıflı Kamucuların Öğretileri.................................................................487 V. Uluslararası İnsan Hakları Hukukunun Bilgi Kaynakları ......................................................487 A. Sözleşmeler ......................................................................................................................487 1. İnternet Kaynakları ......................................................................................................488 a) Türkçe.....................................................................................................................488 a) İngilizce ..................................................................................................................488 2. Kağıt Kaynaklar ...........................................................................................................488 B. Yargı Kararlarının Bulunacağı Yerler ..............................................................................489 C. Bilimsel Eserler ................................................................................................................489 1. Genel Uluslararası İnsan Hakları Hukuku....................................................................489 2. Avrupa İnsan Hakları Hukuku .....................................................................................489 VI. Plân ......................................................................................................................................490 B ö lüm 23 A V R UP A İN SA N HA KL A R I HU K U K U I. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ...........................................................................................494 II. Tarihsel Süreç İçinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (Avrupa İnsan Hakları Komisyonu ve Divanı) ..........................................................................................................497 A. Avrupa İnsan Hakları Komisyonu ....................................................................................497 B. Avrupa İnsan Hakları Divanı............................................................................................498 C. 11 Nolu Protokolün Getirdiği Yenilikler ..........................................................................498 III. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Kuruluşu ...................................................................499 A. Hâkimleri..........................................................................................................................499 B. Mahkemenin Birimleri......................................................................................................500 IV. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Başvuru Çeşitleri........................................................501 A. Devlet Başvurusu .............................................................................................................501 XXIV İNSAN HAKLARI HUKUKU B. Bireysel Başvuru...............................................................................................................503 - Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Karar ve Hükümlerine Atıf Usûlü ...................................503 V. Bireysel Başvuru Hakkı.........................................................................................................506 A. Başvuru Hakkına Sahip Olanlar .......................................................................................506 B. Mağdur Olma Şartı ...........................................................................................................508 VI. Bireysel Başvuruların Kabul Edilebilirlik Koşulları.............................................................510 A. İç Hukuk Yollarının Tüketilmesi Gerekir.........................................................................511 B. Başvurunun Altı Aylık Süre İçinde Yapılması Gerekir ....................................................516 1. Tüketilmesi Gereken İç Hukuk Yolunun Olması Durumunda Sürenin Başlangıcı .....516 2. İç Hukuk Yolunun Mevcut Olmaması Durumunda Sürenin Başlangıcı ......................517 C. Başvurunun Anonim Olmaması Gerekir...........................................................................518 D. Başvurunun Daha Önce İncelenmiş Bir Başvuru ile Aynı Olmaması Gerekir .................519 E. Başvurunun Diğer Bir Uluslararası Soruşturma veya Çözüm Merciine Sunulmuş Bir Başvuru ile Aynı Olmaması Gerekir ................................................................................519 F. Başvurunun, Başvuru Hakkının Kötüye Kullanımı Niteliğinde Olmaması Gerekir..........521 G. Başvurunun, Sözleşme veya Protokollerin Hükümleriyle Bağdaşmazlık İçinde Olmaması Gerekir ............................................................................................................523 1. Kişi Bakımından (Ratione Personae) Bağdaşmazlık ...................................................523 a) Başvurucuyla İlgili Ratione Personae Bağdaşmazlık Sebepleri..............................523 b) Aleyhine Başvuru Yapılan Tarafla İlgili Ratione Personae Bağdaşmazlık Sebepleri 524 2. Yer Bakımından (Ratione Loci) Bağdaşmazlık............................................................525 3. Zaman Bakımından (Ratione Temporis) Bağdaşmazlık...............................................525 4. Konu Bakımından (Ratione Materiae) Bağdaşmazlık .................................................526 H. Başvurunun Açıkça Temelden Yoksun Olmaması Gerekir ..............................................528 I. Başvurucu, Önemli Bir Zarar Görmüş Olmalıdır...............................................................530 VII. Mahkemeye Başvuru Usûlü ................................................................................................531 A. Başvuru Dilekçesinde Bulunması Gereken Hususlar .......................................................531 B. Başvurunun Yapılması......................................................................................................532 VIII. Bireysel Başvuruların İncelenmesi Usûlü..........................................................................533 A. Kabul Edilebilirlilik İncelemesi........................................................................................533 1. Tek Hâkimin Yapacağı Kabul Edilebilirlik İncelemesi ...............................................533 2. Komitenin Yapacağı Kabul Edilebilirlik İncelemesi....................................................534 3. Dairenin Yapacağı Kabul Edilebilirlik İncelemesi.......................................................535 B. Esas Bakımından İnceleme...............................................................................................536 1. Olayların İncelenmesi ..................................................................................................536 2. Dostça Çözüm..............................................................................................................537 3. Tek Taraflı Deklarasyon Usûlüyle Kayıttan Düşürme Kararı ......................................537 4. Esas Hakkında Hüküm Aşaması ..................................................................................538 C. Esas Hakkında Hükümlere Karşı Başvuru Yolları............................................................541 IX. Yüksek Mahkemelerin Danışma Görüşü Başvurusu ............................................................542 X. AİHM Hükümlerinin Yerine Getirilmesi ve Yerine Getirmenin Denetlenmesi.....................543 A. Hükümlerin Devletlerce Yerine Getirilmesi (İnfazı) ........................................................543 B. Yerine Getirmenin Bakanlar Komitesi Tarafından Gözetimi (denetlenmesi) ...................544 Bibliyografya..............................................................................................................................548 Dizin...........................................................................................................................................556 Yazarın Özgeçmişi ve Yayın Listesi ..........................................................................................568 ■ SUNUŞ Ayrıntılarını aşağıda ayrıca göreceğimiz üzere, insan hakları hukuku, kendi içinde öncelikle “insan hakları hukukunun genel teorisi” - “insan hakları hukuku dogmatiği” şeklinde iki kısma ayrılır. İnsan hakları hukuku dogmatiği, her devletin pozitif hukuk kurallarına bağlıdır. Biz bu kitapta hâliyle “Türk insan hakları hukuku dogmatiği”ni inceleyeceğiz. Diğer yandan insan hakları hukuku, kendi içinde “iç insan hakları hukuku” ve “uluslararası insan hakları hukuku” olarak ikiye ayrılır. Türk insan hakları hukuku dogmatiği, insan hakları hukukunun “iç” kısmında yer alır. Buna göre bu kitap aşağıdaki gibi kendi içinde üç kısma ayrılmıştır: PLÂN: Birinci Kısım.- İnsan Hakları Hukukunun Genel Teorisi İkinci Kısım.- Türk İnsan Hakları Hukuku Dogmatiği Üçüncü Kısım.- Uluslararası İnsan Hakları Hukuku Şimdi bu kısımları sırasıyla inceleyelim: Birinci Kısım İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN GENEL TEORİSİ İnsan hakları hukukunun genel teorisi, insan haklarını düzenleyen hukuk kurallarını belirli bir ülkede yürürlükte bulunan pozitif hukuk kurallarının içeriğinden bağımsız olarak genel ve soyut düzeyde inceler. İnsan hakları hukukunun genel teorisi, değişik ülkelerin hukuk düzenleri için geçerli olabilecek genel teorik açıklamalarda bulunur. Bu hukuk dalının ismi, tanımı, konusu, konusuna yaklaşım biçimleri ve diğer hukuk dallarıyla ilişkisi, insan hakları hukukunda kullanılan kavramlar, insan hakları hukukunun kaynakları, insan haklarının tarihsel ve düşünsel gelişimi, hürriyet karinesi, insan hak ve hürriyetlerinin tasnifi, pozitif hukuk tarafından tanınması, özneleri, yükümlüleri, bunların düzenlenmesinde sistemler, sınırları, çatışması gibi konular insan hakları hukukunun genel teorisinin başlıca inceleme konularıdır. Hâliyle insan hakları hukukunun metodolojisi ve bu hukuk dalının bilgi kaynakları da genel teorinin bir parçasını oluşturur. Buna göre “İnsan Hakları Hukukunun Genel Teorisi” başlıklı bu kısım şu bölümlerden oluşacaktır: Bölüm 1.- İnsan Hakları Hukukunun Bilgi Kaynakları Bölüm 2.- İnsan Hakları Hukukunun İsmi, Yaklaşım Biçimleri, Tanımı, Konusu, Kısımları ve Diğer Hukuk Dallarıyla İlişkisi Bölüm 3.- Kavramlar Bölüm 4.- İnsan Hakları Hukukunun Kaynakları Bölüm 5.- İnsan Haklarının Tarihsel ve Düşünsel Gelişimi Bölüm 6.- Hürriyet Karinesi: “Hürriyet Asıldır” Bölüm 7.- Hak ve Hürriyetlerin Tasnifi Bölüm 8.- Hak ve Hürriyetlerin Pozitif Hukuk Tarafından Tanınması Bölüm 9.- Hak ve Hürriyetlerin Özneleri ve Yükümlüleri Bölüm 10.- Hak ve Hürriyetlerin Düzenlenmesinde Sistemler Bölüm 11.- Hak ve Hürriyetlerin Sınırları Bölüm 12.- Hak ve Hürriyetlerin Çatışması Bölüm 2 İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN İSMİ, YAKLAŞIM BİÇİMLERİ, TANIMI, KONUSU, KISIMLARI VE DİĞER HUKUK DALLARIYLA İLİŞKİSİ Bu bölümde insan hakları hukukunun ismini, yaklaşım biçimlerini, tanımını, konusunu, kısımlarını ve insan hakları hukuku ile hukukun diğer dalları arasındaki ilişkileri göreceğiz. Önce plânı verelim: PLÂN: I. İsimlendirme Meselesi II. Yaklaşım Biçimleri III. İnsan Hakları Hukukunun Tanımı IV. İnsan Hakları Hukukunun Konusu V. İnsan Hakları Hukukunun Kısımları VI. İnsan Hakları Hukuku ile Hukukun Diğer Dalları Arasındaki İlişkiler VII. İnsan Hakları Hukukunun Bağımsızlığı veya Özerkliği VIII. İnsan Hakları Hukuku Eğitiminin Yararları IX. İnsan Hakları Hukukunun “Hukukîleşme” İhtiyacı Şimdi isim meselesiyle başlayalım: I. İSİMLENDİRME MESELESİ Bu hukuk dalının isimlendirilmesinde Fransa’da ve Türkiye’de birlik yoktur. Önce Fransa’daki durumu görelim: A. FRANSA’DA İSİMLENDİRME MESELESİ Bibliyografya.- Jacques Robert, Libertés publiques et droits de l’hommes, Paris, Montchrestien, 1988, s.3-6; Yves Madiot, Droits de l’homme, Paris, Masson, 1991, s.3-4; Louis Favoreu et al., Droit des libertés fondamentales, Paris, Dalloz, 7. Baskı, 2015, s.XVI-XVII, s.56-60; Stéphanie Hennette-Vauchez ve Diane Roman, Droits de l'Homme et libertés fondamentales, Paris, Dalloz, HyperCours, 2. Baskı, 2015, s.14; Michel Levinet, Théorie générale des droits et libertés, Paris, LGDJ, Anthemis Editions, 2012, s.3133, 69-78; Roseline Letteron, Libertés publiques, Paris, Dalloz, 9. Baskı, 2012, (Kindle 2016); Claude-Albert Colliard, Libertés publiques, Paris, Dalloz, 7. Baskı, 1989, s.9-11; Henri Oberdorff, Droits de l'homme et libertés fondamentales, Paris, LGDJ, 5. Baskı, 2015, s.21-23; Laurence Burgorgue-Larsen, “Les concepts de liberté publique et de droit fondamental”, in Jean-Bernard Auby (ed.), L’influence du droit européen sur les concepts structurels du droit public français, Paris, Dalloz, 2010, s.389-407); https://www. univ-paris1.fr/fileadmin/IREDIES/Contributions_en_ligne/L._BURGORGUE-LARSEN/BurgorgueLarsenLP-DF.pdf). 18 BİRİNCİ KISIM: İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN GENEL TEORİSİ Önce Fransa’da bu alanda okutulan dersin ismi hakkında bilgi verelim: Dersin İsmi: 1954-1997: “Libertés publiques (Kamu Hürriyetleri)”; 1997’den Sonra: “Droit des libertés fondamentales (Temel Hürriyetler Hukuku)”.- Fransa’da hukuk fakültelerinde “kamu hürriyetleri (libertés publiques)” dersi, önce 1954 yılında seçimlik ders olarak, 1962 yılında da zorunlu ders olarak konulmuştur1. 30 Nisan 1997 tarihli Milli Eğitim Bakanlığı kararnamesiyle dersin adı “temel hürriyetler hukuku (droit des libertés fondamentales)” olarak değiştirilmiştir2. NOT 1: Fransa’da 1954’ten önce hukuk fakültelerinde üçüncü sınıfta okutulan seçimlik “genel kamu hukuku (droit public général)” isimli bir ders vardı. Fransa’da 1954’e kadar insan hakları hukuku ilişkin konular bu dersin sınırlı hacminde işleniyordu3. NOT 2: Fransa’da “libertés publiques” terimi ilk defa 14 Ocak 1852 Anayasa 25’nci maddesi tarafından kullanılmıştır4. Ders Kitaplarının İsimleri.- Fransa’da bu alanda yazılan kitapların isimlendirilmesi konusunda bir terim birliği yoktur. Bu alanda yazılan kitaplarda başlık olarak “libertés publiques (kamu hürriyetleri)”, “droits de l’homme (insan hakları)”, “libertés fondamentales (temel hürriyetler)”, “droits fondamentaux (temel haklar)” terimlerinden biri tek başına veya bunlardan herhangi ikisi birlikte kullanılmaktadır. Libertés publiques (Kamu Hürriyetleri).- 1954’ten 1997’ye kadar Fransa’da bu dersin adı resmen “kamu hürriyetleri (libertés publiques)” olduğu için bu zamanlarda bu ders için yazılmış kitapların adı da çoğunlukla “kamu hürriyetleri (libertés publiques)” oldu. Örneğin Claude-Albert Colliard’ın ilk baskısı 1959’da yapılan kitabı5, Georges Burdeau’nun ilk baskısı 1961’de yapılan kitabı6, Jacques Robert’in ilk baskısı 1971’de yapılan kitabı7, Jean Rivero’un ilk baskısı 1973’te yapılan kitabı8 ve Jean Morange’ın ilk baskısı 1979’da yapılan kitabı9 “libertés publiques (kamu hürriyetleri)” başlığını taşıyordu. NOT: Léon Duguit’nin meşhur Traité’sinin beşinci cildi “Les libertés publiques” başlığını taşıyordu. Bkz.: Léon Duguit, Traité de droit constitutionnel, Tome V: Les libertés publiques, Paris, Ancienne librairie fontemoing, 2. Baskı, 1925, 703 s. (Aynı kitabın 1911’de yapılan ilk baskısının ikinci cildi de “Les libertés publiques - L’organisation politique” başlığını taşıyordu. 1. Jean Rivero ve Hugues Moutouh, Libertés publiques, Paris, PUF, Thémis, 9. Baskı, 2003, c.I, s.2; Roseline Letteron, Libertés publiques, Paris, Dalloz, Precis 9. B., 2012 (Kindle 2016), s.8. 2. Rivero ve Moutouh, op. cit., c.I, s.2. Ayrıca bkz.: Arrêté du 30 avril 1997 relatif au diplôme d'études universitaires générales Droit et aux licences et aux maîtrises du secteur Droit et science politique https://www.legifrance.gouv.fr/affichTexte.do?cidTexte=JORFTEXT000000382767. 3. Claude-Albert Colliard, Libertés publiques, Paris, Dalloz, 7. Baskı, 1989, s.2. 4. Colliard, op. cit., s.19. 5. Claude-Albert Colliard, Libertés publiques, Paris, Dalloz, 1959, 534 s. 6. Georges Burdeau, Les libertés publiques, Pariz, LGDJ, 1. Baskı, 1961, 338 s. 4. Baskı, 1972. 7. Jacques Robert, Libertés publiques, Paris, Montchrestien, 1971, 652 s. 8. Jean Rivero, Libertés publiques, Paris, PUF, 1. Baskı, 1973. 9. Jean Morange, Les Libertés Publiques, Poche, Paris, PUF, Que Sais-Je?, 1. Baskı, 1979; 8. Baskı, 2007, 127 s. 24 BİRİNCİ KISIM: İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN GENEL TEORİSİ Yine sebebini yukarıda açıkladığımız gibi, bu disiplin bir hukuk disiplini olduğuna göre bu disiplini ifade etmek için “insan hakları” terimini değil, “insan hakları hukuku” terimini kullanmanın daha doğru olacağını düşünüyoruz. Bu nedenlerle kitabımıza “insan hakları hukuku” başlığını verdik. *** Burada insan hakları hukukunun tanımını ve kısımlarını, yaklaşım biçimleri meselesini çözdükten sonra göreceğiz. Ancak burada, izleyen tartışmalar gerektirdiği için insan hakları hukukunun konusunu şimdiden belirtmemiz gerekir. İnsan hakları hukukunun konusu, adı üstünde, insan haklarıdır. İnsan hakları kavramının tanımı ve benzer kavramlardan farkını aşağıda kavramlar bölümünde inceleyeceğiz. O nedenle burada daha fazla bir açıklama yapma gereği duymuyoruz. II. YAKLAŞIM BİÇİMLERİ İnsan haklarına tarihî, felsefî, sosyolojik, psikolojik, antropolojik ve hukukî olmak üzere değişik açılardan yaklaşılabilir. A. TARİHÎ YAKLAŞIM İnsan haklarına öncelikle tarihî açıdan yaklaşılabilir. Zira insan hakları, belirli tarihsel koşulların ürünüdür. Keza insan haklarına saygı ve insan haklarının korunması da belirli tarihsel koşullar içinde cereyan eder. İnsan hakları kavramının, insan haklarını tanıyan ve koruyan kural, kurum ve mekanizmaların ne zaman ve nasıl ortaya çıktığı tarih biliminin yöntemleriyle araştırılıp, bunların nelerden ibaret olduğu ortaya konabilir. Nitekim tarihsel yaklaşımla insan hakları alanında yazılmış kitaplar47 veya insan hakları hukuku kitaplarında tarihsel bakış açısıyla yazılmış bölümler veya başlıklar vardır48. Bu tür çalışmalarda yarar vardır. Ancak unutulmamalıdır ki bu tür çalışmalar bir hukuk çalışması değil, bir tarih çalışmasıdır. B. FELSEFÎ YAKLAŞIM İkinci olarak, insan haklarına felsefî açıdan da yaklaşılabilir. Zira insan hakları, sadece tarihî veya hukukî bir olgu değil, aynı zamanda bir değerler ve 47. Örneğin Kiara Neri ve Liliana Haquin Sáenz, Histoire des droits de l'homme de l'antiquité à l'époque moderne (Cahiers de droit international), Brüksel, Bruylant, 2015. 48. Pek çok kitapta bu tür bölümler vardır. Sadece bir örnek verelim: Mumcu, op. cit., s.27-138, 173-272. Örneğin bu kitapta “Türkiye’de İnsan Hakları ve Kamu Özgürlüklerinin Tarihsel Gelişimi” başlıklı 100 sayfa uzunluğunda bir bölüm vardır (op. cit., s.173-272). Fransızca literatürde de insan haklarının tarihsel gelişimine oldukça geniş yer ayrılır. Tarihsel gelişimden bahsetmeyen yazar yok gibidir. Örnek olsun diye bkz.: Favoreu et al., op. cit., s.8-36 (Bu kısım “L’histoire des droits de l’homme (insan hakları tarihi)” başlığını taşımaktadır); Hennette-Vauchez ve Roman, op. cit., s.45-66 (Bu bölüm “une histoire des droits de l’homme (bir insan hakları tarihi)” başlığını taşımaktadır). BÖLÜM 2: İSİM, TANIM; KONU, YAKLAŞIM BİÇİMLERİ VS. 25 inançlar sisteminin somutlaşması, harekete geçirilmesidir49. Diğer yandan, insan haklarının özünü anlamak, gerçek niteliğini ortaya koyabilmek ve ayrıntılarda kaybolmamak için, insan haklarına felsefî bir bakış açısıyla bakmak gerekir50. İnsan hakları günden güne çeşitleniyor ve sayıları günden güne artıyor. Öyle ki günümüzde “insan hakları enflasyonu (human rights inflation)”ndan bahsediliyor51. Eğer insan hakları para olsaydı, bolluğundan devalüasyona uğrardı52. Bu enflasyon ortamında insan haklarının varlık sebebini ve özünü unutmamak gerekiyor; bu ise ancak felsefî yaklaşımla mümkündür. İnsan haklarına verilen değer insanın değerinden kaynaklanır. İnsanın değeri nedir? İnsan onuru nedir? Bu tür sorulara ancak spekülatif düşünceyi ön plânda tutarak felsefî bir yaklaşımla cevap verilebilir. Aşağıda görüleceği üzere hukukî yaklaşımla insan haklarını düzenleyen hukuk normları tasvir edilir; bu normun neyi emrettiği veya yasakladığı veya neye izin verdiği açıklanır; ama norm eleştirilmez. Oysa böyle bir hukuk normu da düzenlediği insan hakkının değeri ve amacı açısından pekâlâ eleştirilebilir. Bu eleştiri ise felsefî bir yaklaşımla yapılabilir. O nedenle insan hakları alanında felsefî yaklaşımla yapılmış çalışmalara da ihtiyaç vardır. Nitekim gerek Türkiye’de, gerekse yabancı ülkelerde bazı üniversitelerde “insan hakları felsefesi” isimli dersler ve keza bu alanda felsefî yaklaşımla yazılmış insan hakları kitapları da vardır. Türkçe Örnekler: İonna Kuçuradi (Haz.), İnsan Haklarının Felsefî Temelleri, Ankara, Hacettepe Üniversitesi Yayınları, 1982 (Sempozyum Metinleri). Betül Çotuksöken, İnsan Hakları ve Felsefe, Papatya, 2. Baskı, 2012, 184 s. Kadir Çüçen, İnsan Hakları, Bursa, Sentez, 2. Baskı, 2013. Fransızca Örnekler: Guy Haarscher, Philosophie des droits de l'Homme, Paris, Cerf, LeXio Poche, 2015, 315 s. Bernard Bourgeois, Philosophie et droits de l'homme: De Kant à Marx, Paris, PUF, Questions, (réédition numérique FeniXX) (Kindle), 2015. Frédéric Worms (ed.) Droits de l'homme et philosophie : Une anthologie (1789-1914), Paris, CNRS, 2009. Lionel Ponton, Philosophie et droits de l'Homme de Kant à Levinas, Paris, Vrin, 2002. İngilizce Örnekler: David Boersema, Philosophy of Human Rights: Theory and Practice, Boulder, CO, Westview Press, 2011, 456 s. 49. Kıyasen Yahya Kazım Zabunoğlu, Kamu Hukukuna Giriş, Ankara, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, 1973, s.25-26. 50. Kıyasen Yavuz Abadan, “Siyasette Nazariye ve Tatbikat Münasebeti ve Türk Anayasa Sistemi”, İncelemeler, Ankara, AÜSBF Yayınları, 1960, s.95; Yavuz Abadan, “Amme Hukukunun Konusu ve Öğretim Metodu”, Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt XX, 1965, Sayı 3-4, s.407. 51. Örneğin bkz.: Brian Orend, Human Rights: Concept and Context, Peterborough, Ontorio, Broadview Press, 2002, s.109-111; James Griffin, On Human Rights, Oxford, Oxford University Press, 2008, s.175. 52. Jacob Mchangama ve Guglielmo Verdirame, “The Danger of Human Rights Proliferation When Defending Liberty, Less Is More”, Foreign Affairs, Snapshot July 24, 2013, https://www.foreignaffairs.com/articles/europe/2013-07-24/danger-human-rights-proliferation. 26 BİRİNCİ KISIM: İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN GENEL TEORİSİ Gary B. Herbert, A Philosophical History of Rights, Transaction Publishers 2003, 363 s. Patrick Hayden (ed.), Philosophy of Human Rights: Readings in Context (Paragon Issues in Philosophy), Paragon House, 2001, 722 s. Rowan Cruft, S. Matthew Liao ve Massimo Renzo (ed.), Philosophical Foundations of Human Rights (Philosophical Foundations of Law), Oxford, Oxford University Press, 2015, 720 s. Keza bazı insan hakları hukuku kitaplarında “insan haklarının felsefî temelleri (fondements philosophiques des droits de l'homme)”ne adanmış bölümler veya başlıklar vardır53. Şüphesiz insan haklarına felsefî açıdan da yaklaşmak gerekir; böyle bir yaklaşımda yukarıda açıkladığımız gibi büyük yarar vardır. Ancak böyle bir yaklaşım biçimiyle yapılan çalışma bir hukuk çalışması değil, bir felsefe çalışmasıdır ve dolayısıyla hukukçuların uzmanlık alanının dışında kalır. C. SOSYOLOJİK YAKLAŞIM Üçüncü olarak insan haklarına sosyolojik açıdan da yaklaşılabilir. Bu durumda insan hakları sorunsalı ampirik açıdan incelenir; gözlem yoluyla elde edilen veriler sistemleştirilir, genellemelere varılır, örüntüler saptanır; neticede insan hakları olgusunun “kanun”larına ulaşılmaya çalışılır. Örneğin belirli bir insan hakkına veya belirli bir grup insan haklarına toplum içinde gösterilen saygı düzeyi konusunda “alan araştırması” yapılabilir; belirli bir toplumdaki bireylerin insan hakları konusundaki davranışları ampirik olarak gözlemlenebilir; insan hakları ihlâllerinin sosyolojik sebepleri araştırılabilir. Neticede insan hakları soyut bir kategori değil, toplumsal gerçeklikte yaşanılan, insanların somut davranışlarına yansıyan ve dış alemden gözlemlenebilen şeylerdir. Belirli bir insan hakkı, uluslararası sözleşmelerde ve çeşitli ülkelerin mevzuatında çok benzer ve hatta aynı şekilde düzenlenmiş olabilir. Ne var ki, bu ülkelerdeki uygulamaya baktığımızda, sosyal gerçeklikte, söz konusu insan hakkının varlığının ve bu hakka olan saygının ülkeden ülkeye değiştiğini gözlemleyebiliriz. Bu fark hukukî değil, sosyolojik bir farktır ve ancak sosyoloji tarafından incelenebilir. İşte sosyolojik açıdan insan haklarının incelenmesi, yani “insan hakları sosyolojisi (sociology of human rights)”54 gerekli ve insan haklarının gerçeklik53. Örneğin Michel Levinet, Théorie générale des droits et libertés, Paris, LGDJ, Anthemis Editions, 2012, s.291-468 (Bölümün başlığı “les fondements meta-juridiques (hukuk ötesi kaynaklar)”dır); Gregorio Peces-Barba Martinez, Théorie générale des droits fondamentaux, Paris, LGDJ, 2004, s.37-86. 54. Sosyolojinin yeni bir dalı olarak “insan hakları sosyoloji”si hakkında bkz.: Funda Karapehlivan Şenel, “Sosyolojide Yeni Bir Alan: Haklar Sosyolojisi”, Muammer Tuna (Ed.,) VII. Ulusal Sosyoloji Kongresi Yeni Toplumsal Yapılanmalar: Geçişler, Kesişmeler, Sapmalar - Bildiri Kitabı III, Muğla, 2-5 Ekim 2013, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Yayınları, 2013, http://www. sosyolojikongresi.org/ekitap/cilt_3.pdf, s.25-30. BÖLÜM 2: İSİM, TANIM; KONU, YAKLAŞIM BİÇİMLERİ VS. 27 te durumunu görmek açısından yararlıdır. Nitekim gerek Türkiye’de55, gerekse yabancı ülkelerde56 bazı üniversitelerde azda olsa “insan hakları sosyolojisi” isimli dersler vardır. “İnsan hakları sosyolojisi” disiplini yeni gelişen bir disiplindir57. Bu başlık altında bizim görebildiğimiz kadarıyla ilk ders kitabı İngiltere’de 2015 yılında yayınlanmış bulunmaktadır58. Şüphesiz insan haklarına sosyolojik açıdan da yaklaşılmalıdır. Bu alanda sosyolojik çalışmalar fevkalâde gereklidir. Ancak kanımızca bu tür çalışmaları yapmak hukukçuların işi değildir. Bu tür çalışmalar, hukukun değil, sosyolojinin alanına girer. D. PSİKOLOJİK, TEOLOJİK, ETİK, ANTROPOLOJİK VS. YAKLAŞIMLAR İnsan haklarına sadece tarihî, felsefî, hukukî ve sosyolojik açıdan değil; psikolojik, teolojik, etik, antropolojik vb. daha pek çok açıdan da yaklaşılabilir. İnsan hakları insandan ayrılmaz bir şeydir. İnsanla ilgili olan her bilimin, insan hakları hakkında söyleyeceği bir sözü olabilir. Nasıl insan haklarının sosyolojik boyutları var ise, aynı şekilde psikolojik boyutları da vardır. Nasıl insan haklarının felsefî boyutları var ise aynı şekilde insan haklarının ahlâkî ve dinsel boyutları da vardır. Zira insan ve insan davranışları hem ahlâkın, hem de dinlerin temel konusudur. İnsan hakları daha pek çok disiplini ilgilendirebilir. Örneğin insan haklarının antropolojiyi ilgilendirmediğini kim söyleyebilir59? Gerçek şu ki, hukukun hiçbir alanı, hatta genel olarak hiçbir bilim dalı, bu kadar disiplinler-arası bir yaklaşıma müsait değildir. İnsan hakları olgusunu tam anlamıyla anlayabilmek için bu olguya sadece hukuk açısından değil; tarih, felsefe, sosyoloji, psikoloji, etik, teoloji, antropoloji vs. açılardan da bakmak gerekir. Bu nedenle insan haklarıyla ilgili olarak değişik bakış açısıyla yapılmış çalışmalara ihtiyaç vardır60. Ne var ki, bu çalışmaların her biri kendi alanlarında yapılmalıdır. Bu yaklaşımların yapılacağı yer, hukuk çalışmaları, yani “insan hakları hukuku” başlıklı kitaplar ve keza hukuk fakültelerinde okutulan “insan hakları hukuku” dersleri değil, kendi alanlarıdır. Biz bu yaklaşımların hepsinin gerekli olduğunu düşünüyor ve insan haklarının özünü anlamak ve insan hakları olgusunu bütün 55. Örneğin “Vatandaşlık ve İnsan Hakları Sosyolojisi”, http://www.boun.edu.tr/tr_TR/Content/Akademik/Lisans_Katalogu/FenEdebiyat_Fakultesi/Sosyoloji_Bolumu ; http://www.nisantasi.edu.tr/ fileex/IIBF/SOSYOLOJi/...pdf ; ebs.iszu.edu.tr/Ders_Bilgileri.aspx?Lang=tr-TR&dno=23554. 56. http://www2.warwick.ac.uk/fac/soc/sociology/staff/robertfine/home/teachingmaterial/humanrights/ lecturepodcast/lecture_3._toward_a_sociology_of_human_rights.pdf. 57. Karapehlivan Şenel, op. cit., s.25-30. 58. Mark Frezzo, The Sociology of Human Rights, Cambridge, Polity, 2015, 216 s. 59. Antropolojik açıdan insan haklarına bir bakış için bkz.: Mark Goodale (ed.), Human Rights: An Anthropological Reader, West Susex, Wiley-Blackwell, 2008, 416 s. 60. Örneğin bkz.: Selda Çağlar (ed.), Disiplinlerarası Bir Yaklaşımla İnsan Hakları, İstanbul, Beta, 2010, 508 s. 28 BİRİNCİ KISIM: İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN GENEL TEORİSİ yönleriyle kavramak isteyen öğrencilere sadece insan hakları hukuku kitaplarıyla yetinmemelerini, insan hakları tarihi, insan hakları felsefesi, insan hakları sosyolojisi vs. kitapları da okumalarını hararetle tavsiye ediyoruz. Ancak bunların hukuk çalışması olmadığını, insan hakları hukuku derslerinde ve keza bu dersler için yazılmış ders kitaplarında münhasıran hukukî bakış açısıyla konuya yaklaşılması gerektiğini düşünüyoruz. E. HUKUKÎ YAKLAŞIM: GENEL TEORİ VE DOGMATİK BAKIŞ AÇILARI Nihayet insan haklarına hukukî açıdan da yaklaşılabilir. Zira insan hakları pozitif hukuk kuralları tarafından düzenlenmektedir. Hukuk kurallarıyla düzenlenen bir şey hâliyle hukukî açıdan da incelenebilir. Bir konuya hukukî açıdan da iki değişik şekilde yaklaşılabilir: Bir kere, incelenmesi istenilen konu, belirli bir devletin pozitif hukuk kuralları çerçevesinde ele alınabilir. Bu konuyu düzenleyen hukuk kurallarının anlam ve içeriği ile ilgili sistematik açıklamalar getirilebilir. İkinci olarak, aynı konu belirli bir devletin pozitif hukuk kurallarından ve bunların uygulanmasına ilişkin sorunlardan bağımsız olarak, genel bir düzeyde ele alınabilir61. Bu yaklaşım olanaklarından birincisi, idare hukuku, ceza hukuku, medenî hukuk, ticaret hukuku gibi hukukun özel disiplinlerini, daha teknik bir terimle hukuk dogmatiğini; ikincisi ise hukukun genel teorisini oluşturur. Hukukun genel teorisi, belirli bir ülkede yürürlükte bulunan hukuk kurallarının içeriğini değil, bu kuralların yapısını inceler. Hukuk dogmatiği belirli bir ülkenin hukuk düzenini incelerken, hukukun genel teorisi, pek çok ülkenin hukuk düzenleri için geçerli olabilecek, genel, soyut ve evrensel düzeyde açıklamalarda bulunur62. TANIM: “Hukuk dogmatiği (dogmatique juridique Rechtsdogmatik)”, belli bir konuda, belli bir ülkede, belli bir zamanda yürürlükte olan pozitif hukuk kurallarının anlamı, içeriği ve uygulanmasıyla ilgili açıklamalar ya63 pan hukuk bilimi dalıdır . TANIM: “Hukukun genel teorisi (théorie général du droit)” veya kısaca “hukuk teorisi (théorie du droit, Rechtstheorie)”, pozitif hukuk kurallarının içeriğini değil, bu kuralların biçimsel yapısını inceleyen, genel ve soyut düzeyde açıklamalar yapan hukuk bilimi dalıdır. İnsan haklarına da hem dogmatik, hem de genel teori bakış açısıyla yaklaşılabilir. Bir kere, belirli bir insan hakkı, belirli bir ülkede, belirli bir tarihte yürürlükte olan anayasa ve kanunların hükümleri çerçevesinde ele alınabilir. Bu takdirde insan hakları hukuku dogmatiği çalışması yapılmış olur. İkinci olarak, 61. Fazıl Sağlam, Temel Hakların Sınırlanması ve Özü isimli Türk literatüründe çığır açıcı çalışmasında “bu konu, belli pozitif hukuk kurallarından bağımsız olarak genel bir düzeyde ele alınabilir” diye yazıyor (Fazıl Sağlam, Temel Hakların Sınırlanması ve Özü, Ankara, AÜSBF Yayınları, 1982, s.4). 62. Hukukun genel teorisi hakkında bkz. Kemal Gözler, Hukukun Genel Teorisine Giriş, Ankara, USA Yayıncılık, 1998, s.1-23. 63. “Hukuk dogmatiği”, Fazıl Sağlam tarafından, “belli bir zaman ve yerde geçerli olan hukukun nasıl anlaşılacağı ve uygulanacağı sorusuna cevap arayan açıklamaların tümü” olarak tanımlanmıştır” (Sağlam, Temel Hakların Sınırlanması ve Özü, op. cit., s.5). BÖLÜM 2: İSİM, TANIM; KONU, YAKLAŞIM BİÇİMLERİ VS. 29 aynı konu, belirli bir ülkenin anayasa ve kanunlarından bağımsız olarak, genel ve soyut düzeyde ele alınabilir. Bu durumda insan hakları hukukunun genel teorisi çalışması yapılmış olur. İnsan hakları hukuku dogmatiği belirli bir ülkede insan haklarını düzenleyen hukuk kurallarını incelerken, insan hakları hukukunun genel teorisi, aynı hukuk ailesine mensup pek çok hukuk düzeni için geçerli, genel, soyut ve evrensel düzeyde açıklamalarda bulunur. Örneğin insan haklarının sınırlandırılması sorunu, 1982 Türk Anayasasının 13’üncü maddesine göre incelenirse bir Türk insan hakları hukuku dogmatiği çalışması yapılmış olur. Bu çalışma sadece Türkiye için geçerli olur. Ancak insan haklarının sınırlanması konusuna, genel, soyut düzeyde de yaklaşılabilir. Neticede insan haklarının sınırlanması sorunu, sadece Türkiye’de değil, Türkiye’nin de mensubu olan bütün liberal hukuk sitemlerinde görülen bir sorundur. Bu nedenle de sadece Türk hukukunda değil, başka devletlerin hukuklarında da, o devlette insan haklarının sınırlanması sistemini belirleyen, sınırlama için şartlar koyan hukuk kuralları vardır. Gerçekte de bu açıdan liberal hukuk sistemlerine baktığımızda, hepsinde hürriyetin asıl, sınırlamanın istisna olduğu prensibinin kabul edildiğini, sınırlamanın ancak yasama organı tarafından kanunla öngörülebileceğini, yasama organının takdir yetkisinin mutlak olmadığını, yasama organının insan haklarını sınırlandırırken sebebe bağlılık, ölçülülük ilkesi gibi birtakım şartlara uymak zorunda olduğunu görüyoruz. Yine bu ülkelerde bu şartların anayasa ve kanunlarla belirlendiğini ve düzenlendiğini de gözlemliyoruz. İşte sadece belirli bir ülkeye bakarak değil, çeşitli ülkelere bakarak insan haklarının sınırlanması sistemini ve sınırlanması şartlarını, genel ve soyut olarak ortaya koyarsak, bir insan hakları hukukunun genel teorisi çalışması yapmış oluruz. Bu çalışmada varılan sonuçlar, Türkiye için olduğu kadar, Almanya, İtalya, Fransa, İspanya, Yunanistan gibi diğer liberal hukuk sistemleri için de geçerlidir. Örneğin aşağıda birinci kısım onuncu bölümde “insan haklarının sınırlandırılması” konusunda yaptığımız açıklamalar, insan hakları hukukunun genel teorisi alanına girer. İlave edelim ki, insan hakları hukukunun genel teorisi, genel ve teoriktir; belirli bir ülkenin hukuk kurallarıyla kendini sınırlamaz; ama genel ve teorik olması, onun hukuk olmadığı, hukuktan uzak olduğu anlamına gelmez; çünkü genel teori, açıklamalarını çeşitli ülkelerde görülen pozitif hukuk kurallarını veri olarak ele alıp yapar. Eğer insan haklarının sınırlanması konusunda çeşitli ülkelerin anayasaları kanunla sınırlama şartını, ölçülülük ilkesini, öze dokunma yasağını öngörmemiş olsaydı, insan hakları hukukunun genel teorisinde insan haklarının sınırlandırılmasında “kanunîlik”, “ölçülülük”, “öze dokunma yasağı” gibi prensipler olmazdı. Bu prensiplerin kaynağı yine pozitif hukuk kurallarıdır. Bu prensipler çeşitli ülkelerin pozitif hukuklarında geçerli olan prensiplerdir. Gerek Türkiye’de gerekse yabancı ülkelerde insan hakları hukuku alanında yapılan çalışmalarda kullanılan yaklaşımlar, insan hakları hukukunun genel te- 30 BİRİNCİ KISIM: İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN GENEL TEORİSİ orisi ve insan hakları hukuku dogmatiği şeklinde ikili ayrıma tâbi tutulabilir. Ne var ki bu bilinçli bir ayrım değildir. İnsan hakları hukukunda görülen yaklaşımlar, yukarıda yaptığımız ayrımla genel olarak örtüşmektedir. Ancak literatürde böyle bilinçli bir ayrım yapıldığı söylenemez. Gerek Türkiye’de, gerek Fransa’da, gerekse İngiltere’de ve ABD’de insan hakları hukukunun genel teori ve dogmatik terimleri kullanılarak ikili bir ayrıma tâbi tutulduğunu söylemek zordur. Böyle bir ayrım literatürde yerleşmiş değildir. Şöyle: 1. Fransa’da Fransız literatüründe “insan hakları hukukunun genel teorisi (théorie générale des droits de l’homme)” terimi, az da olsa gerek kitap başlıklarında, gerekse bazı kitapların bölüm başlıklarında kullanılmaktadır. Örneğin Jean Rivero ve Hugues Moutouh, Libertés publiques isimli kitaplarının birinci cildi Théorie générale des droits de l'homme et des libertés publiques başlığını64, Michel Levinet’nin kitabı Théorie générale des droits et libertés başlığını65, Gregorio Peces-Barba Martinez’in İspanyolcadan Fransızcaya çevrilen kitabı Théorie générale des droits fondamentaux ismini66 taşımaktadır. Henri Oberdorff’un kitabının Droits de l'homme et libertés fondamentales başlıklı kitabının birinci kısmı “La théorie générale des droits de l’homme et des libertés fondamentales” başlığını taşımaktadır67. Ancak Fransız literatüründe kullanılan “genel teori (théorie générale)” teriminin, bizim yukarıda açıkladığımız anlamda “genel teori” yani hukuk dogmatiğinin karşıtı anlamında genel teori olduğunu söylemek çok zordur. Fransızların “genel teori”den anladığı şey, çeşitli hak ve hürriyetlere ilişkin yapılan spesifik açıklamalar değil, yaşam hakkı, ifade hürriyeti, seyahat hürriyeti, dernek hürriyeti, din hürriyeti gibi çeşitli hak ve hürriyetler için geçerli olabilecek genel açıklamalardan başka bir şey değildir. Buna esasen “genel teori” değil, “hukuk dogmatiğinin genel kısmı” denir. Hatta ilave etmek gerekir ki, genel teorinin içinde sadece genel nitelikte hukukî açıklamalar değil, hukuk ötesi açıklamalar, tarihi, felsefî, sosyolojik vb. açıklamalar da girer. Örneğin Michel Levinet’nin Théorie générale des droits et libertés isimli kitabının 187 sayfalık kısmı “hukuk ötesi temeller (les fondements meta-juridiques)” başlığını taşımaktadır68. 64. Jean Rivero ve Hugues Moutouh, Libertés publiques - Tome I: Théorie générale des droits de l'homme et des libertés publiques, Paris, PUF, Thémis, 9. Baskı, 2003, 271 s. Kitabın ikinci cildi ise “Le régime des principales libertés (Başlıca Hürriyetlerin Rejimi)” başlığını taşımaktadır. Bkz.: Jean Rivero ve Hugues Moutouh, Libertés publiques - Tome II: Le régime des principales libertés, Paris, PUF, Thémis, 9. Baskı, 2003, 269 s. 65. Levinet, op. cit. 66. Gregorio Peces-Barba Martinez, Théorie générale des droits fondamentaux, Çev: Ilié Antonio Pelé, Paris, LGDJ, 2004, 502 s. 67. Oberdorff, Droits de l'homme, et libertés fondamentales, op. cit., s.41-263. 68. Levinet, op. cit., s.290-477. BÖLÜM 2: İSİM, TANIM; KONU, YAKLAŞIM BİÇİMLERİ VS. 31 2. Almanya’da Alman literatüründe insan hakları hukukunun genel teorisi niteliğinde olan çok meşhur bir çalışma vardır: Robert Alexy’nin “Theorie der Grundrechte” isimli kitabı. Bu kitap İngilizceye Julian Rivers tarafından çevrilmiştir: Robert Alexy, A Theory of Constitutional Rights, Çev. Julian Rivers, Oxford, Oxford University Press, 2002, 462 s. 3. Türkiye’de Türk insan hakları hukuku literatüründe “genel teori” ismini taşıyan çalışmalar vardır: Birincisi Zafer Gören’in Temel Hak Genel Teorisi başlıklı69; ikincisi ise Semih Gemalmaz’ın Ulusalüstü İnsan Hakları Hukukunun Genel Teorisine Giriş isimli kitabıdır70. Her iki kitabın başlığında “genel teori” terimi geçmekle birlikte kitapların içinde bizim görebildiğimiz kadarıyla “genel teori”ye ilişkin bir açıklama yoktur. Yazarların “genel teori” başlığını kullanmalarının nedeni anlaşılmamaktadır. Başlığında, daha doğrusu alt başlığında “genel teorisi” teriminin kullanıldığı üçüncü kitap, İbrahim Ö. Kaboğlu’nun Özgürlükler Hukuku 1: İnsan Hakları Genel Kuramına Giriş isimli kitaptır71. Bu kitapta, başlıkta “İnsan Hakları Genel Kuramı” ibaresinin neden kullanıldığına ilişkin hiç olmazsa bir paragraflık bir açıklama vardır72. Bu paragraftan anlaşıldığı kadarıyla yazar “Özgürlükler Hukuku” isimli kitabını iki cilde ayırmakta, birinci cilde “İnsan Hakları Genel Kuramına Giriş” ismini, ikinci cilde ise “Hak ve Özgürlüklerin Hukukî Düzeni” başlığını vermektedir73. İbrahim Ö. Kaboğlu’nun bu ayrım konusunda yaptığı açıklama şundan ibarettir: “Bu hukuk dalının ‘oluşumu, uygulanması ve güvence sistemi’, genel kuramın temel taşlarını ve anaçatısını ortaya koymaktadır. İkinci cilt ise ‘Kişi Özgürlükleri ve Siyasal haklar’, ‘İktisadi, Sosyal, Kültürel Hak ve Özgürlükler, ve ‘Çevre, Barış ve Gelişme Hakları’na, yani başlıca temel hak ve özgürlüklerin rejiminin incelenmesine özgülenmiştir”74. Yani İbrahim Kaboğlu, “Özgürlükler Hukuku”nu, “Genel Kuram” ve “Hak ve Özgürlüklerin Hukukî Düzeni” olmak üzere ikiye ayırmaktadır. Birincisinde insan haklarının “oluşumu, uygulanması ve güvence sistemi”, ikincisinde ise çeşitli hak ve özgürlüklerin hukukî rejimi incelenmektedir. 69. Zafer Gören, Temel Hak Genel Teorisi, İzmir, DEÜHF DSİ Yayınları, 3. Baskı 1995, 112 s. 70. Mehmet Semih Gemalmaz, Ulusalüstü İnsan Hakları Hukukunun Genel Teorisine Giriş İstanbul, Beta, ilk baskı, 1997, 443 s.; Üçüncü Baskı, 2001, 592 s. 71. İbrahim Ö. Kaboğlu, Özgürlükler Hukuku 1: İnsan Hakları Genel Kuramına Giriş, Ankara, İmge, 7. Baskı, 2013, 271 s. 72. Kaboğlu, Özgürlükler Hukuku 1, op. cit., s.26, ikinci paragraf. 73. Ibid. Bu arada belirtelim ki, yazarın bahsettiğini “Hak ve Özgürlüklerin Hukukî Düzeni” başlıklı ikinci cilt hâlâ (2017) yayınlanmış değildir. 74. Kaboğlu, Özgürlükler Hukuku 1, op. cit., s.26. 32 BİRİNCİ KISIM: İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN GENEL TEORİSİ Böyle bir ayrımın, bizim yukarıda açıkladığımız “hukukun genel teorisi hukuk dogmatiği” ayrımına denk düşmediği açıktır. Yazarın “genel kuram”dan kastettiği şey, belirli bir hak ve hürriyete özgü olmayan, pek çok hak veya hürriyet için geçerli olabilecek genel nitelikteki açıklamalardır. Böyle açıklamalar hâliyle hukukun genel teorisi alanında değil, olsa olsa hukuk dogmatiğinin genel kısmında yer alırlar. Zaten eğer böyle olmasaydı, Profesör Kaboğlu’nun “Türkiye’de insan hakları ‘genel kuram’ının ana çizgilerini Anayasa belirlemektedir” diye yazması mümkün olmazdı75. Hiç şüphe yok ki, belirli bir ülkenin anayasanın belirlediği bir şeye “genel teori” denemez. Bu olsa olsa hukuk dogmatiğidir. Başlığında “teori” kelimesi geçen diğer bir kitap da Mustafa Erdoğan’ın İnsan Hakları Teorisi ve Hukuku76 başlıklı kitaptır. Bu kitapta da “insan hakları hukukunun genel teorisi”nin veya “insan hakları hukukunun teorisi”nin ne olduğu açıklanmamıştır. Hatta başlığa bakılırsa “teori”nin, “hukuk”a alternatif bir şey olduğu izlenimi uyanmaktadır. Türkiye’de insan hakları hukuku alanında yazılmış genel eserlerde “genel teori-dogmatik” yaklaşımının olduğunu söylemek çok zor. Bu yargımızdan Fazıl Sağlam’ın Temel Hakların Sınırlanması ve Özü isimli monografisini istisna tutmak gerekir. Yukarıda da açıkladığımız gibi bu çalışmada da, açık seçik bir “genel teori” ve “dogmatik” yaklaşım ayrımı vardır. Yukarıda görüldüğü gibi başlığında “genel teori” terimini kullanan kitaplar vardır. Ama başlığında “insan hakları hukuku dogmatiği” terimini kullanan bir kitaba ben rastlamadım. Ne var ki bu terimler kullanılmasa da, insan hakları hukuku alanında yapılan çalışmalarda, şu ya da bu şekilde bu iki yaklaşım biçimi kaçınılmaz olarak bulunmaktadır. Örneğin Türkiye’de özellikle insan hakları hukuku alanında yazılmış ders kitaplarının ilk bölümlerinde yer alan, insan haklarının tasnifi, kullanılmasında sistemler, sınırlandırılması, korunması gibi konularda tamamen veya kısmen yapılan açıklamalar genel teori açıklamalarıdır. Bu açıklamaların tamamı veya bir kısmı sadece Türkiye için değil, başka ülkeler için de geçerlidir. Yine örneğin Türkiye’de ders kitaplarında yaşama hakkı, din ve vicdan hürriyeti, ifade hürriyeti, basın hürriyeti gibi çeşitli insan hakları konularında yapılan açıklamalar, somut olarak Türk Anayasasının maddelerine ve yürürlükteki Türk kanunlarına dayanılarak yapılmış dogmatik açıklamalardır. Keza belirli bir insan hakkı üzerine yazılmış monografilerin ezici çoğunluğu münhasıran Türk Anayasa ve kanunları veri alınarak yazılmış insan hakları hukuku dogmatiği çalışmalarıdır. Biz insan hakları hukukundaki yaklaşımları, bilinçli bir şekilde, genel teori yaklaşımı ve dogmatik yaklaşım olarak ikiye ayrılmasında yarar olduğunu düşünüyor ve bu kitapta da bunu yapmaya çalışıyoruz. 75. Kaboğlu, Özgürlükler Hukuku 1, op. cit., s.27. 76. Mustafa Erdoğan, İnsan Hakları Teorisi ve Hukuku, Ankara, Orion, 2. Baskı, 2011, 337 s. BÖLÜM 2: İSİM, TANIM; KONU, YAKLAŞIM BİÇİMLERİ VS. 33 F. YAKLAŞIMLARIN EŞİT DEĞERİ VE BİRBİRİNİ TAMAMLAYICILIĞI Kanımızca, yukarıda sayılan tarihî, felsefî, sosyolojik, psikolojik, etik, teolojik, antropolojik ve hukukî yaklaşım biçimlerinin eşit teorik değeri vardır. Bir çalışmada bu yaklaşımlardan birisinin seçilmesi, diğer yaklaşım biçimlerinin öneminin ve gerekliliğinin inkâr edildiği anlamına gelmez. Zira bir çalışmada kullanılan yaklaşım biçimleri ile kullanılmayan yaklaşım biçimleri, birer yaklaşım biçimi olmaları itibarıyla aynı değere sahiptirler ve bunların arasında bir çatışma değil, birbirlerini tamamlama ilişkisi söz konusudur. Nihayet belirtelim ki, aynı değere sahip bu yaklaşım biçimlerinin geçerlilik kriterleri farklıdır. Örneğin sosyolojik yaklaşımın geçerlilik kriteri, gerçeklikle uyuşum, yani ampirik tutarlılık iken, hukukî yaklaşımınki iç mantıkî tutarlılıktır. Ayrıca bu yaklaşımların hepsini bilimsel saymak gerekir. Zira bilim, sadece gözlem ve deney ile tanımlanamaz. Bilimden, iç mantıkî tutarlılığa sahip önermeler sistemini; açıkçası, dilin doğru bir teşkilini anlamak gerekir77. Bu anlamda, insan haklarına sosyolojik açıdan yaklaşılması ile hukukî açıdan yaklaşılması arasında bilimsellik bakımından bir fark yoktur. Belirli bir insan hakkı üzerinde yapılmış bir hukuk çalışmasında, bu hakkı düzenleyen geçerli bir hukuk kuralı olup olmadığı araştırılır; varsa vardır, yoksa yoktur denir. Varlığı tartışmalı ise, geçerlilik kriterlerine, örneğin bu normun bir üst normdan kaynaklanıp kaynaklanmadığına, bu normun yetkili makam tarafından konulup konulmadığına bakılarak söz konusu normun geçerli olup olmadığı tespit edilir. Keza söz konusu insan hakkına ilişkin bir hukuk normu var ise, bu normun içeriği tasvir edilir; örneğin neyi emrettiği, neyi yasakladığı, neye izin veya yetki verdiği açıklanır. Bu şekilde yapılan hukuk çalışması bilimseldir. Bu hukuk çalışmasına göre ulaşılan sonucun, örneğin söz konusu insan hakkını güvence altına alan geçerli bir hukuk normunun bulunduğu sonucunun, toplumsal gerçeklikte doğru olmaması, yani hukuk normu tarafından korunan insan hakkına toplumda saygı gösterilmemesi, onun sıkça ihlâl edilmesi, böyle bir hukuk kuralı olduğunu söyleyen hukuk çalışmasının yanlış olduğunu veya bilimsel olmadığını göstermez. Bu sadece hukuken geçerli olan normun sosyolojik olarak etkililiğinin düşük olduğunu gösterir. Söz konusu insan hakkının hukuken tanınıp tanınmadığını söylemek bir şey, bu normun tanıdığı insan hakkına toplum içinde gerçekten saygı gösterilip gösterilmemesi başka şeydir. Bunlardan birincisini incelemek hukuk biliminin, ikincisini incelemek sosyolojinin alanına girer. Tam bir insan hakları bilgisi için bunların her ikisi de gereklidir. 77. Zeki Hafızoğulları, “Hukuk ve Ceza Hukuku Biliminin Konusu ve Sınırları Sorunu”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt XXXV, 1978, Sayı 1-4, s.274-279. 34 BİRİNCİ KISIM: İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN GENEL TEORİSİ KUTU 2.1: İnsan Haklarının Entegral Modeli.- Meşhur İspanyol hukukçu Gregorio PecesBarba Martinez, insan haklarının sadece bir açıdan temellendirilmesi ve açıklanmasına karşıdır. Bu tür yaklaşımları “indirgemecilik (réductionnisme)” olarak isimlendirmekte ve eleştirmektedir. Yazar, yaklaşım biçimi olarak, kendisinin “insan haklarının eksiksiz modeli (modèle intégral des droits de l’homme)” ismini verdiği bir modeli savunmaktadır. Bu modele göre sosyal etkililik ve ahlâkî gerekler, pozitif hukuka dahil edilmelidir. Bu modelde ahlâk, siyasî iktidar ve pozitif hukuk iç içedir. Bu modelde, ahlâkî ödev, siyasî ödev ve hukukî ödev arasında yakın ilişkiler vardır. Siyasî iktidar varlık sebebini ahlâktan alır. Bu şekilde ahlâkî değerler hukukî değer hâline dönüşür78. BİYOGRAFİ: Gregorio Peces-Barba (1938-2012) Franco dönemi İspanyasında insan hakları savunucusu bir hukukçu olarak tanınmış ve siyasî baskı aracı olarak kullanılan Tribunal de Orden Público önünde pek çok sanığı savunmuştur. Kendisi de 1971’de tutuklanmış ve avukatlıktan ihraç edilmiştir. Franco rejimi devrildikten sonra yapılan 1978 İspanyol Anayasasını hazırlayan yedi kişiden biridir. 1986 yılına kadar Millet Meclisi Başkanlığı yapmıştır. 1986’da siyasal yaşamdan çekilerek akademiye dönmüştür. 1989-2007 yılları arasında kuruluşunda önemli rol oynadığı Carlos III Üniversitesinin rektörlüğünü yapmıştır. Anayasa hukuku ve insan hakları hukuku alanında pek çok eseri vardır. G. Peces-Barba79 G. SONUÇ: SAF HUKUKÎ YAKLAŞIM Kanımızca, yukarıda açıklamaya çalıştığımız gibi, insan haklarına şüphesiz tarih, felsefe, sosyoloji, psikoloji, antropoloji vb. açılardan da yaklaşılabilir ve yaklaşılmalıdır da. Ancak bu değişik yaklaşımlar, insan hakları hukuku kitaplarında yapılmamalıdır. Her bilim dalının kendine has bir yöntemi vardır. Kanımızca bir bilim dalında, bu yöntemlerin bir karmasının yapılmasının bir yararı yoktur; dahası metodolojik bakımdan sakıncalı da olabilir. Kaldı ki, tarih, felsefe, sosyoloji, psikoloji, antropoloji formasyonundan mahrum olan bir hukukçunun insan hakları hukukunda “yöntem bağdaştırmacılığı (syncrétisme)”na gitmesi, onu kötü bir tarihçi, kötü felsefeci, kötü bir sosyolog, kötü bir psikolog, kötü bir antropolog yapmaktan öteye götürmez. Örneğin eski yazı bilmeyen, arşiv belgelerini okuyamayan bir hukukçu, nasıl olacak da tarihî yaklaşımla Türkiye’de Osmanlı döneminde insan haklarının gelişmesi konusunda bilime katkı getiren orijinal çalışmalar yapacaktır? İnsan hakları hukukçularının görevi, amatör tarihçiler, vasat felsefeciler, ikinci sınıf sosyologlar olmak değil, birinci sınıf hukukçu olmaktır. Bunun için de, hukuk başlığı altında yazılmış kitaplarda ve hukuk ismini taşıyan insan hakları derslerinde kendi içlerine kapanmalı, kendi uzmanlık alanlarıyla yetinmelidirler. O hâlde insan hakları hukuku doktrini, kendisine yabancı olan unsurlardan arındırılmalıdır. Buna hukukun genel teorisinde “saflık (purity, pureté)”80 denmektedir. İnsan hakları hukuku kendisine yabancı tüm unsurlardan kurtulmalı, “saf (pure)” olmalıdır. Tekrar edelim: İnsan hakları hukukunun saf teorisi, insan haklarının tarihle, felsefeyle, sosyolojiyle, antropolojiyle, dinle, ahlâkla 78. Peces-Barba Martinez, op. cit., s.53. 79. http://ppalfaro.blogspot.com.tr/2012/07/gregorio-peces-barba-comunicado.html. 80. Michel Troper, “Un système pur du droit: le positivisme de Kelsen”, in Pierre Bouretz (ed.), La force du droit: panorama des débats contemporains, Paris, Editions Esprit, 1991; Michel Troper, Pour une théorie juridique de l'Etat, Paris, P.U.F., Coll. “Léviathan”, 1994, s.35. BÖLÜM 2: İSİM, TANIM; KONU, YAKLAŞIM BİÇİMLERİ VS. 35 olan ilgisini inkâr etmez; ama kendi özünü belirsizleştiren bu “yöntem bağdaştırmacılığı “(syncretism, syncrétisme)”na karşı çıkar81. İnsan hakları hukukunun saf teorisi, ne anayasa ve kanun koyucunun amaçlarından, ne de toplumsal grupların çıkarlarından etkilenmelidir. Özetle, insan hakları hukukunun saf teorisi, insan haklarına ilişkin pozitif hukuk kurallarını incelemeli, ama insan haklarını etkileyen toplumsal, ekonomik, siyasal, kültürel, tarihsel vs. koşulları dikkate almamalıdır82. KUTU 2.2: Metodolojik Senkretizm (Yöntem Bağdaştırmacılığı, Methodological Syncretism).Metodolojik senkretizm farklı metotların gayri-meşru bir şekilde birleştirilmesi demektir. Kelsen tarafından savunulan hukukun saf teorisi, metodolojik senkretizme karşıdır. Senkretizm karşıtlığı Kantçı anlayışa dayanır. Kant’a göre, yabancı bir şey ile karışmamış her bilgiye saf bilgi denir. Alman hukuk düşüncesinde Kelsen’den önce de, Carl Friedrich von Gerner, Paul Laband ve Georg Jellinek gibi senkretizme karşı çıkmış önemli düşünürler vardır83. III. İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN TANIMI Önce iki hususu belirtelim: (1) İnsan hakları terimini izleyen bölümde tanımlayacağız. Burada tanımlamaya çalıştığımız kavram insan hakları değil, “insan hakları hukuku”dur. (2) Burada insan hakları hukuku, yukarıda yaklaşım biçimleri başlığı altında yaptığımız açıklamalar sonucunda sadece saf hukukî yaklaşım esas alınarak tanımlanacaktır. Bu iki belirlemeden sonra insan hakları hukukunu şöyle tanımlayabiliriz: TANIM : İnsan hakl arı hukuku, insan haklarını düzenleyen hukuk kurallarını inceleyen hukuk biliminin bir dalıdır. Bu tanımda altı çizilmesi gereken üç husus vardır: 1. İnsan hakları hukuku, hukuk biliminin bir dalıdır. Dolayısıyla tarihî, felsefî, sosyolojik ve psikolojik vb. unsurlar, insan haklarının gerçekleşmesi ve keza insan haklarına saygının sağlanması bakımından ne kadar önemli olurlarsa olsunlar, insan hakları hukukunun inceleme sahası dışında kalır. Bu hususu biraz yukarıda gördük. 2. İnsan hakları hukuku, doğrudan doğruya insan haklarını değil, insan haklarını düzenleyen hukuk kurallarını (normlarını)* inceler. Yani insan hakları hukukunun konusu hukuk normlarıdır. Bu hususu izleyen sayfada ayrıca inceleyeceğiz. KUTU 2.3: “Kural=Norm”.- Bu kitapta “kural” kelimesi ile “norm” kelimesi aynı anlamda kullanılmaktadır. Çoğunlukla “kural” kelimesini kullanıyoruz. Ancak, bağlamına göre “norm” kelimesin kullandığımız yerler de vardır. “Kural” veya “norm”un tanımını biraz aşağıda göreceğiz. 81. Hans Kelsen, Théorie pure du droit, (“Reine Rechtslehre”nin 2’nci Baskısından Charles Eisenmann Tarafından Yapılan Fransızca Çeviri), Paris, Dalloz, 1962, s.1-2. 82. Hans Kelsen, General Theory of Law and State, (Çev. Anders Wedberg), Cambridge, Massachusetts, Harvard University Press, 1946, preface, s.xiii. Bu konuda bkz. Troper, “Un système pur du droit”, op. cit., s.123; Troper, Pour une théorie juridique de l'Etat, op. cit., s.35. 83. Bonnie Litschewski Paulson ve Stanley L. Paulson, “Sunuş” in Hans Kelsen, Saf Hukuk Kuramı, (Çev. Ertuğrul Uzun), İstanbul, Nora, 2016, s.167. 38 BİRİNCİ KISIM: İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN GENEL TEORİSİ haklarını düzenlemek şartıyla, söz konusu kural ister kamu hukuku kuralı olsun ister özel hukuk kuralı olsun, o kural, insan hakları hukukunun inceleme konusuna girer. Örneğin yaşama hakkı, zorla çalıştırma yasağı, konut dokunulmazlığı, din ve vicdan hürriyeti, dernek kurma hakkı, basın hürriyeti, ifade hürriyeti, mülkiyet hakkı, eğitim hakkı, sosyal güvenlik hakkı, çevre hakkı, seçme ve seçilme hakkı, spesifik olarak ve ayrıntılarıyla hangi hukuk dalında inceleniyor olursa olsun, insan hakları hukukunun inceleme alına girer. Bu anlamda insan hakları hukuku, bir kamu hukuku dalı olduğu kadar, bir özel hukuk dalıdır. İnsan hakları hukuku, disiplinlerarası bir hukuk dalıdır. İnsan hakları hukuku alanında çalışan bir hukukçu, bazen anayasa hukuku, bazen idare hukuku, bazen ceza hukuku, bazen medenî hukuk, bazen borçlar hukuku, bazen ticaret hukuku bilgilerine ihtiyaç duyar. Bu nedenle insan hakları hukuku, hiçbir hukuk dalının tekeli altında değildir. Çoğunlukla anayasa hukukçuları bu alanda çalışıyorlarsa da, bir ceza hukukçusunun veya bir medenî hukukçunun insan hakları alanında çalışmasına engel bir şey yoktur. KUTU 2.6: “İNSAN HAKLARI BİLİMİ” DİYE BİR SOSYAL BİLİM DALI VAR MI? İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin yazarlarından biri olan meşhur Fransız hukukçu Nobel Barış ödülü sahibi René Cassin, Institut international des droits de l’homme tarafından 5-6 Mart 1971 tarihinde Nice’te düzenlenen Kolokyumda sosyal bilimlerin bir dalı olarak “insan hakları bilimi” diye bir bilim olduğu düşüncesini ileri sürmüş ve bu bilimi şu şekilde tanımlamıştır: “İnsan hakları bilimi, her bir insanın kişiliğinin gelişimi için bütünü gerekli olan hak ve ehliyetleri belirleyerek, insan onuruna göre insanlar arasında ilişkileri inceleyen sosyal bilimlerin özel bir dalı olarak tanımlanır” 85. Bir “insan hakları bilimi”nin mevcut olması düşüncesi ilginç bir düşüncedir. Bu bilimin konusunun ise insanlar arasındaki ilişkileri insan onuruna göre incelemek olduğu bilgisini okumak insana heyecan vermektedir. Ancak böyle “sosyal bilim dalı”nın olması mümkün değildir; çünkü böyle bir dalın, kendine özgü bir metodolojisi yoktur. İnsan hakları konusunda insan hakları felsefesi olabilir, insan hakları hukuku olabilir; insan hakları sosyolojisi, psikolojisi, antropolojisi de olabilir; ama “insan hakları bilimi” olamaz. V. İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN KISIMLARI İnsan hakları hukuku, kendi içinde çeşitli kısımlara ayrılabilir. Önce ayrımları bir plân olarak verelim: A. İnsan Hakları Hukukunun Genel Teorisi - İnsan Hakları Hukuku Dogmatiği Ayrımı B. İnsan Hakları Hukukunun Genel Kısmı - İnsan Hakları Hukukunun Özel Kısmı Ayrımı C. İç veya Ulusal İnsan Hakları Hukuku - Uluslararası İnsan Hakları Hukuku Ayrımı D. Maddî İnsan Hakları Hukuku - İnsan Hakları Yargısı (İnsan Hakları Usûl Hukuku) Ayrımı Genel teori ve hukuk dogmatiği ayrımı ile işe başlayalım: 85. “La science des droits de l'homme se définit comme une branche particulière des sciences sociales qui a pour objet d'étudier les rapports entre les hommes en fonction de la dignité humaine, en déterminant les droits et facultés dont l'ensemble est nécessaire à l’épanouissement de la personnalité de chaque être humain” (Aktaran: Karel Vasak (ed.) Les dimensions internationales des droits de l’homme, Paris, UNESCO, 1978, s.12 (http://unesdoc.unesco.org/images/0013/001342/134209fo.pdf). BÖLÜM 2: İSİM, TANIM; KONU, YAKLAŞIM BİÇİMLERİ VS. 39 A. İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN GENEL TEORİSİ - İNSAN HAKLARI HUKUKU DOGMATİĞİ AYRIMI Yukarıda III.E nolu başlık altında insan hakları hukukunda genel teori ve dogmatik yaklaşım olmak üzere başlıca iki yaklaşım olabileceğini açıkladık (bkz. s.28-32). Bu iki yaklaşıma paralel olarak insan hakları hukuku da başlıca “insan hakları hukukunun genel teorisi” ve “insan hakları hukuku dogmatiği” olmak üzere iki kısma ayrılır. 1. İnsan Hakları Hukukunun Genel Teorisi İnsan hakları hukukunun genel teorisi, insan haklarını düzenleyen hukuk kurallarını belirli bir ülkede yürürlükte bulunan pozitif hukuk kurallarının içeriğinden bağımsız olarak genel ve soyut düzeyde inceler. İnsan hakları hukukunun genel teorisi, değişik ülkelerin hukuk düzenleri için geçerli olabilecek genel teorik açıklamalarda bulunur. Örneğin aşağıda altıncı bölümde inceleyeceğimiz hürriyet karinesi, onuncu bölümde inceleyeceğimiz insan haklarının kullanılmasında sistemler (serbestlik sistemi, izin sistemi, bildirim sistemi), onbirinci bölümde göreceğimiz insan hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması konularında yaptığımız açıklamalar ve ulaştığımız sonuçlar, bütün liberal hukuk düzenleri için geçerlidirler. Bu açıklamalar ve sonuçlar Türkiye için olduğu kadar, Fransa, Almanya, İtalya, İspanya ve Yunanistan için de genel olarak geçerlidirler. İnsan hakları hukukunun genel teorisi kısmında yapılan açıklamalar teorik ve geneldir; ama söz konusu teorik ve genel açıklamaların, hukuk dışı, spekülatif nitelikte açıklamalar olduğu sanılmamalıdır. Zira hukukun genel teorisi, pozitif hukukun genel teorisidir. Genel teori açıklamaları geneldir; ama bunlar çeşitli ülkelerde yürürlükte olan pozitif hukuk kurallarının dışında değildir; tersine bunlar çeşitli ülkelerin pozitif hukuk kurallarının gözlem ve tahlilinden çıkan açıklamalardır. Aşağıda altıncı bölümde örneğin hürriyet karinesinin bir sonucu olan masumluk ilkesinin değişik devletlerde ve hatta değişik zamanlarda nasıl tanınmış olduğuna örnekler vereceğiz. Yine aşağıda onuncu bölümde insan haklarının kullanılmasında serbestlik, izin ve bildirim sistemlerini düzenleyen pozitif hukuk kurallarına sadece Türkiye’den değil, Fransa’dan da örnekler vereceğiz. Aşağıda onbirinci bölümde insan hak ve hürriyetlerinin sınırlanmasında öze dokunma yasağı, kanunilik ilkesi, ölçülülük ilkesi gibi ilkeler göreceğiz. Bu ilkeler bizim uydurduğumuz, hukuk dışı bir temelden kaynaklanan “teorik” ilkeler değil, çeşitli liberal demokrasilerde yürürlükte olan pozitif hukuk kuralları tarafından öngörülmüş olan ilkelerdir; yani pozitif hukuktan kaynaklanan ilkelerdir. Elinizde tuttuğunuz kitabın birinci kısmı (Bölüm 1-12) bir “insan hakları hukukunun genel teorisi” kitabıdır. Yani bu bölümde yapılan açıklamalar, sa- 40 BİRİNCİ KISIM: İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN GENEL TEORİSİ dece Türkiye için değil, liberal hukuk düzenleri için genel olarak geçerli olabilecek teorik açıklamalardır. Örneğin hürriyet karinesi, insan hak ve hürriyetlerinin kullanılmasında sistemler, insan hak ve hürriyetlerinin sınırlandırılması şartları konusunda yaptığımız açıklamalar sadece Türkiye için değil, Fransa, İspanya, İtalya, Almanya ve Yunanistan için de genel olarak geçerlidir. 2. İnsan Hakları Hukuku Dogmatiği İnsan hakları hukuku dogmatiği, belirli bir TANIM: İnsan hakları hukuku dogmatiği, insan hakları hukukuülkede yürürlükte olan insan haklarını düzenlenun insan haklarını belirli bir ülyen hukuk kurallarının içeriğiyle ilgili açıklakenin pozitif hukuk kuralları çerçevesinde inceleyen kısmıdır. malar yapar; bu kuralların neyi emrettiğini, neyi yasakladığını, neye izin veya yetki verdiğini tasvir eder. Diğer bir ifadeyle, insan hakları hukuku dogmatiği, insan haklarını, belirli bir devletin pozitif hukuk kuralları çerçevesinde ele alır. Dolayısıyla yaptığı açıklamalar, söz konusu hukuk kuralları hangi ülkenin hukuk kuralları ise o ülke için geçerlidir. Bu anlamda bir Türk insan hakları hukukundan, bir Fransız insan hakları hukukundan, bir Alman insan hakları hukukundan bahsedilebilir. Örneğin olağanüstü hâl dönemlerinde insan hak ve hürriyetlerinin sınırlandırılması sorunu, 1982 Türk Anayasasının 15’inci maddesine göre incelenirse bir Türk insan hakları hukuku dogmatiği çalışması yapılmış olur. Bu çalışma sadece Türkiye için geçerli olur. Keza yaşama hakkı, konut dokunulmazlığı, kişi güvenliği, ifade hürriyeti, basın hürriyeti, din ve vicdan hürriyeti gibi çeşitli hak ve hürriyetler, belirli bir ülkenin anayasası ve kanunlarında bunlara ilişkin hükümler esas alınarak incelenirse yine insan hakları hukuku dogmatiği çalışması yapılmış olunur. Elinizde tuttuğunuz kitabın “Türk İnsan Hakları Hukuku” başlıklı ikinci kısmı tipik bir insan hakları hukuku dogmatiği çalışması niteliğindedir. KUTU 2.7: “Hukuk Teorisi” Değil, “Hukukun Genel Teorisi”.- Bazen hukuk literatüründe, “hukukun genel teorisi” terimi yerine “hukuk teorisi” veya “hukuk kuramı” terimi kullanılıyor. “Hukukun genel teorisi”nde geçen “genel” terimi gereklidir. Sadece “hukuk teorisi” terimi yetmez. Çünkü hukukun bir de “dogmatik teorisi” vardır. Bu nedenle “insan hakları hukukunun genel teorisi” denirken “genel” sıfatının söylenmesi ihmal edilmemelidir. B. İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN GENEL KISMI - İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN ÖZEL KISMI AYRIMI Gerek insan hakları hukukunun genel teorisi, gerekse insan hakları hukuku dogmatiği, kendi içinde, konuları itibarıyla “genel kısım” ve “özel kısım” olmak üzere ikiye ayrılabilir. Bu ayrım yöntem bakımından değil, konu bakımından yapılan bir ayrımdır. Sadece belirli bir insan hakkı veya belirli bir grup insan hakkı için yapılan açıklamalar, insan hakları hukukunun özel kısmını, birden fazla veya pek çok hak ve hürriyet için geçerli olabilecek açıklamalar, insan hakları hukukunun genel kısmını oluşturur. BÖLÜM 2: İSİM, TANIM; KONU, YAKLAŞIM BİÇİMLERİ VS. 41 Bu ayrım ceza hukuku ve borçlar hukukunda yapılan “genel kısım-özel kısım” veya “genel hükümler-özel hükümler” ayrımına tamamen paralel bir ayrımdır. 1. İnsan Hakları Hukukunun Genel Kısmı İnsan hakları hukukunun genel kısmı, TANIM: İnsan hakları hukukunun genel belirli bir insan hakkını değil, bütün insan kısmı veya genel hükümleri, insan hakları hukukunun, sadece belirli bir hak ve hakları için geçerli olabilecek genel açık- hürriyet için değil, pek çok hak ve hürrilamalarda bulunur. İnsan hakları hukuku- yet için olarak geçerli olabilecek hukuk kurallarını inceleyen kısmıdır. nun genel kısmı, yaşama hakkı, zorla çalıştırma yasağı, konut dokunulmazlığı, din ve vicdan hürriyeti, dernek kurma hakkı, basın hürriyeti, ifade hürriyeti, mülkiyet hakkı, eğitim hakkı, sosyal güvenlik hakkı, çevre hakkı gibi spesifik bir insan hakkı için değil, bütün spesifik insan hakları için geçerli olabilecek genel açıklamalarda bulunur. Örneğin aşağıda altıncı bölümde göreceğimiz insan haklarının kullanılmasında sistemler, sadece basın hürriyeti, ifade hürriyeti, toplanma hürriyeti için değil, yerine göre akla gelebilecek bütün insan hakları için geçerlidir. Mesela serbestlik sistemi, ifade hürriyeti, din ve ibadet hürriyeti, basın hürriyeti ve daha pek çok hürriyet için geçerlidir. İzin sistemi, sadece bazı durumlarda özel teşebbüs hürriyeti için değil, kanunla öngörülmesi şartıyla pek çok hak ve hürriyet için de geçerli olabilecek bir sistemdir. Yine bildirim usûlü sadece toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ve dernek kurma hakkı için değil, yerine göre, kanunla öngörülmesi kaydıyla başka hürriyetler için de geçerli olabilecek bir sistemdir. Bütün hak ve hürriyetlerin kullanılması, topu topu üç sisteme bağlıdır. Çeşitli hak ve hürriyetler aynı sisteme tabi olduğunda, hukukî rejimleri için de aynı kural ve ilkeler geçerli olur. İşte bu kural ve ilkeleri incelemek insan hakları hukukunun genel kısmı alanına girer. Yine aşağıda onuncu bölümde göreceğimiz insan haklarının sınırlandırılması şartları (örneğin sınırlama için kanun gerekmesi, sınırlamanın ölçülü olması vb.) sadece belirli bir insan hakkı için değil, her insan hakkı için genel olarak geçerli olan şartlardır. Dolayısıyla insan haklarının sınırlandırılmasının şartları, bir genel kısım konusu olabilir. Bu şartlar sadece belirli bir hak ve hürriyet için değil, bütün hak ve hürriyetler için geçerlidir. Elinizde tuttuğunuz bu kitap, “insan hakları hukukunun genel kısmı” kitabıdır. Yani belirli bir insan hakkını veya belirli insan haklarını tek tek incelememekte, bütün insan hakları için geçerli olan genel bilgiler vermektedir. 2. İnsan Hakları Hukukunun Özel Kısmı (Özel Hükümler) (Çeşitli Hak ve Hürriyetler) İnsan hakları hukukunun özel kısmı veya özel hükümleri, insan haklarını genel olarak incelemez, sadece belirli bir insan hakkını inceler. Diğer bir ifadeyle, insan hakları hukukunun özel TANIM: İnsan hakları hukukunun özel kısmı veya özel hükümleri, insan hakları hukukunun, belirli bir hak ve hürriyeti düzenleyen hukuk kurallarını inceleyen kısmıdır. 42 BİRİNCİ KISIM: İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN GENEL TEORİSİ kısmı, bütün hak ve hürriyetler için geçerli olan açıklamalarda bulunmaz; sadece, yaşama hakkı, kişi dokunulmazlığı, konut dokunulmazlığı, basın hürriyeti, din ve ibadet hürriyeti, çevre hakkı gibi belirli bir temel hak ve hürriyet hakkında açıklamalarda bulunur. Örneğin “toplanma hürriyeti” konusunda Ömer Anayurt’un kitabı86 bir insan hakları hukukunun özel kısmı çalışmasıdır. Nasıl ceza hukuku, genel hükümler ve özel hükümler olarak ikiye ayrılıyorsa, nasıl borçlar hukuku, genel hükümler ve özel hükümler olarak ikiye ayrılıyorsa, insan hakları hukuku da aynı şekilde genel kısım ve özel kısım veya “genel hükümler” ve “özel hükümler” olarak ikiye ayrılır. Nasıl ceza hukukunun genel hükümler kısmında bütün suç türleri için geçerli olan hükümler inceleniyorsa, nasıl borçlar hukukunun genel hükümler kısmında bütün sözleşme türleri için geçerli olan hükümler inceleniyorsa, insan hakları hukukunun genel kısmında, bütün insan hakları için geçerli olan hükümler incelenir. Nasıl ceza hukukunun özel hükümler kısmında adam öldürme, hırsızlık gibi belirli suçlar inceleniyorsa, nasıl borçlar hukukunun özel hükümler kısmında satım akdi, kira akdi, “özel borç ilişkileri” eski tabirle “akdin muhtelif nevileri” inceleniyorsa, insan hakları hukukunun özel kısmında da, yaşama hakkı, ifade hürriyeti, dernek kurma hakkı, çevre hakkı gibi belirli insan hakları incelenir. Türk İnsan Hakları Hukukunun Genel Kısmı - Özel Kısmı Ayrımı (Genel Hükümler - Özel Hükümler Ayrımı) İnsan hakları hukukunun “genel kısım/özel kısım” veya “genel hükümler/özel hükümler” şeklinde ikiye ayrılmasının Türkiye’de pozitif hukukî temele de sahip olduğunu söyleyebiliriz. Aşağıda kitabımızın ikinci kısmında 1982 Anayasası göre Türkiye’de temel hak ve hürriyetlerin hukukî rejimini inceleyeceğimiz ikinci kısımda da açıklayacağımız gibi 1982 Anayasasında temel hak ve hürriyetler, Anayasanın “Temel Haklar ve Ödevler” başlıklı ikinci kısmında düzenlenmiştir. Bu kısım kendi içinde Birinci Bölüm: Genel Hükümler (m.12-16) İkinci Bölüm: Kişinin Hakları ve Ödevleri (m.17-40) Üçüncü Bölüm: Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler (m.40-65) Dördüncü Bölüm: Siyasî Haklar ve Ödevler (m.66-74) şeklinde dört bölüme ayrılmaktadır. “Genel Hükümler” başlıklı Birinci Bölümde “Temel Hak ve Hürriyetlerin Niteliği” (m.12), “Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlanması” (m.13), “Temel Hak ve Hürriyetlerin Kötüye Kullanılmaması” (m.14), “Temel Hak ve Hürriyetlerin Kullanılmasının Durdurulması” (m.15) ve “Yabancıların Durumu” (m.16) düzenlenmektedir. Görüldüğü gibi bu bölümde belirli bir hak veya hürriyet düzenlenmemekte, bütün hak ve hürriyetler için geçerli olabilecek genel nitelikte hükümler ge86. Ömer Anayurt, Türk Anayasa Hukukunda Toplanma Hürriyeti, İstanbul, Kazancı, 1998. BÖLÜM 2: İSİM, TANIM; KONU, YAKLAŞIM BİÇİMLERİ VS. 43 tirilmektedir. Bu bölümdeki hükümler, adı üstünde “genel hükümler”dir. İşte Türk insan hakları hukukunun “genel hükümler” kısmının pozitif karşılığı bu bölüm, yani ikinci kısmın “birinci bölümü (m.12-16)”dür. Genel hüküm niteliğinde Anayasamızda, bu bölümde değil, başka bölümlerde yer alan hükümler de vardır: Örneğin “hak arama hürriyeti” (m.36), “kanuni hâkim güvencesi” (m.37), “suç ve cezalara ilişkin güvenceler” (m.38), “ispat hakkı” (m.39), “temel hak ve hürriyetlerin korunması” (m.40), “kamu denetçisine başvurma hakkı” (m.74), temel hak ve hürriyetlere ilişkin milletlerarası andlaşmaların değeri (m.90/son), kanun hükmünde kararnamelerle temel hak ve hürriyetlerin düzenlenip düzenlenmemesi (m.91/1), “yargı yolu” (m.125), Anayasa Mahkemesinin iptal davası, itiraz yolu ve bireysel başvuru yoluyla yaptığı denetim (m.148-152) de Türk insan hakları hukukunun genel hükümleri kısmında yer alır. Çünkü bu maddelerdeki hükümler, esas itibarıyla müstakil hak ve hürriyetler olmaktansa, çeşitli hak ve hürriyetlerin korunması için çeşitli mekanizmalar getiren ve dolayısıyla aynı anda birden fazla hak ve hürriyet için uygulanabilecek nitelikte olan hükümlerdir. Dolayısıyla bunları da Türk insan hakları hukukunun “genel hükümler” kısmında görebiliriz. Bunların dışında 1982 Anayasası “temel haklar ve ödevler” başlıklı İkinci Kısmının İkinci Bölümünde düzenlenen “Kişinin Hakları ve Ödevleri” (m.17-35), Üçüncü Bölümünde düzenlenen “Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler” (m.4065), Dördüncü Bölümünde düzenlenen “Siyasî Haklar ve Ödevler” (m.66-74), “Türk insan hakları hukukunun özel kısmı” veya “Türk insan hakları hukukunun özel hükümleri”ni oluşturur. C. İÇ VEYA ULUSAL İNSAN HAKLARI HUKUKU ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI HUKUKU AYRIMI İNSAN HAKLARI HUKUKU İnsan hakları hukukunu, kendi içinde “iç insan hakları hukuku” veya “uluİç (Ulusal) Uluslararası sal insan hakları hukuku” ve “uluslara- İnsan Hakları Hukuku İnsan Hakları Hukuku rası insan hakları hukuku (international human rights law, droit international des droits de l'homme)” olarak ikiye ayırabiliriz. Uluslararası insan hakları hukuku da kendi içinde evrensel ve bölgesel olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Amerikan insan hakları hukuku ve Avrupa insan hakları hukuku bölgesel insan hakları hukukuna örnektirler. Uluslararası insan hakları hukukunu aşağıda “Üçüncü Kısım” da inceleyeceğiz. Bu konuda oraya bakılmalıdır (s.476 vd.). D. MADDÎ İNSAN HAKLARI HUKUKU - İNSAN HAKLARI YARGISI (İNSAN HAKLARI USÛL HUKUKU) AYRIMI Nasıl medenî hukuk ve ceza hukuku, “maddî hukuk” ve “usûl hukuku”87 olarak ikiye ayrılıyor ise, insan hakları hukuku da kendi içinde maddî insan hakları hukuku ve insan hakları usûl hukuku şeklinde ikiye ayrılabilir. 87. Bilindiği gibi medenî usûl hukukuna hukuk muhakemesi, hukuk yargılaması;: ceza usûl hukukuna da ceza muhakemesi hukuku, ceza yargılaması hukuku da denir. 44 BİRİNCİ KISIM: İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN GENEL TEORİSİ 1. Maddî İnsan Hakları Hukuku Maddî insan hakları hukuku, çeşitli insan haklarını düzenleyen hukuk kurallarının içeriğini inceler; bu kuralların neyi emrettiğini, neyi yasakladığını, neye izin veya yetki verdiğini açıklar. Örneğin Anayasamızın 24’üncü maddesinde düzenlenen din ve vicdan hürriyetinin ne olduğu, hangi insan fiillerinin bu hürriyetin kapsamı dahilinde olduğu, bu maddenin neye izin verdiği, neyi yasakladığı, mesela ilk ve orta öğretim kurumlarında öğrencinin velisinin rızası olmaksızın öğrenciye dua ezberletilip ezberletilemeyeceği, namaz kılmanın öğretilip öğretilemeyeceği sorunu, bir maddî insan hakları hukuku sorunudur. İnsan hakları hukuku kitaplarının önemli kısmında bu tür maddî insan hakları hukukuna ilişkin sorunlar tartışılır. “Maddî insan hakları hukuku” terimi literatürde kullanılmamaktadır. Ancak bu terimin kullanılmıyor olması, insan hakları hukukunun böyle bir kısmının olmadığı anlamına gelmez. Esasen kısım belirtilmeden bir hukuk dalından bahsedilmesi durumunda, o hukuk dalının hem maddî, hem de usûl kısmı kastedilmiş olur. Örneğin “ceza hukuku” dendiğinde, ayrıca sarahat yoksa, bundan maddî ceza hukuku da, ceza usûl hukuku da anlaşılır. Hatta daha da ileri gidilerek, tasrih edilmemiş durumlarda, yani sadece hukuk dalının isminin zikredilmesi durumunda, öncelikle ilgili hukuk dalının maddî kısmının kastedildiği sonucuna varılabilir. Zira esas, usûlden önce gelir; diğer bir ifadeyle, usûl esası izler. Bu nedenle insan hakları hukukundan bahsedilirken ayrıca “maddî insan hakları hukuku” demeye gerek yoktur. Usûl hukukunun dışarıda bırakılması arzu ediliyor ise ancak o zaman insan hakları hukuku teriminin önüne “maddî” sıfatı konulmalıdır. Sonuç olarak “maddî” sıfatı konulmamış olsa bile, sadece “insan hakları hukuku” terimi kullanılmış ise bundan “maddî insan hakları hukuku” anlaşılır. Usûl hukuku kastedilecekse bunun “insan hakları usûl hukuku” veya “insan hakları yargısı” gibi uygun bir terimle ayrıca belirtilmesi gerekir. Zira maddî hukuk sıfat-ı asliye, usûl hukuku sıfat-ı arıza niteliğindedir. Diğer bir ifadeyle maddî hukuk kaideyi, usûl hukuku istisnayı teşkil eder. İstisnanın (sıfat-ı arızanın) ayrıca belirtilmesi gerekir; ama kaidenin (sıfat-ı asliyenin) ayrıca belirtilmesine gerek yoktur; çünkü o, o şeyin zaten kendinde var olan, aslî niteliğidir. 2. İnsan Hakları Usûl Hukuku (İnsan Hakları Yargılama Hukuku, İnsan Hakları Yargısı) “İnsan hakları usûl hukuku” veya “insan hakları yargılama hukuku” veya kısaca “insan hakları yargısı”88, insan hakları alanında bir hukukî uyuşmazlık 88. Nasıl idarî yargılama hukukuna kestirmeden “idarî yargı” deniyorsa, insan hakları yargılama hukukuna da kestirmeden “insan hakları yargısı” denilebileceğini düşünüyoruz. BÖLÜM 2: İSİM, TANIM; KONU, YAKLAŞIM BİÇİMLERİ VS. 45 çıkması halinde, uyuşmazlığın hangi makam tarafından ve nasıl çözümleneceğini düzenleyen hukuk kurallarını inceleyen insan hakları hukuku dalıdır. Bu hukuk dalı, insan hakları hukuku uyuşmazlığının kimin tarafından çıkarılabileceğini, davanın kimler tarafından, kimlere karşı nasıl açılacağını, davanın nasıl görüleceğini, hükmün nasıl verileceğini ve kesinleşeceğini inceler. Örneğin yukarıda maddî insan hakları hukuku kuralı olarak Anayasamızın din ve vicdan hürriyetini düzenleyen 24’üncü maddesini örnek gösterdik ve ilk ve orta öğretim kurumlarında bir öğrenciye velisinin isteği dışında dua ezberletilip ezberletilemeyeceği sorusunu sorduk. Bu konuda maddî kural ne olursa olsun, uygulamada bu kural ihlâl edilebilir. Velinin isteği dışında dua hukuken ezberletilemeyecek olsa bile, bir okulda bir öğrenciye zorla dua ezberletilebilir. Bu durumda öğrencinin ve velisinin Anayasamızın 24’üncü maddesi tarafından güvence altına alınan din ve vicdan hürriyetinin nasıl korunacağı sorunu ortaya çıkar. İşte bu noktadan itibaren sorun, insan hakları usûl hukuku veya diğer bir tabirle insan hakları yargılama hukuku sorunu haline gelir. Bu öğrencinin velisinin Milli Eğitim Bakanlığının veya okulun bu işlemine karşı idare mahkemesinde iptal davası açması gerekir. İnsan hakları yargılama hukuku bu aşamada tipik bir idarî yargılama hukukudur. Eğer öğrencinin velisi, bu davayı idare mahkemesinde kaybederse bu karara karşı kanun yollarına (istinaf veya temyiz yolları) başvurması ve kararın kesinleşmesini beklemesi gerekir. Karar kesinleştikten sonra veli, hakkını aramak için Türkiye’de bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Hakkını bu şekilde de elde edememiş ise veli, bireysel başvuru yoluyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine de başvurabilir. İşte tüm bu başvurular, insan hakları usûl hukuku, diğer bir ifadeyle insan hakları yargılama hukukunun konusudur. KUTU 2.8: Uygulamadan Bir Örnek: Zorunlu Din Dersi.- Türkiye’de İlk ve orta öğretim kurumlarında zorunlu din dersi konusunda: 1. Danıştay Sekizinci Dairesi, 28 Aralık 2007 tarih ve E.2006/4107, K.2007/7481 sayılı kararını 2. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Zorunlu Din Eğitimi Hakkında 9 Eylül 2007 tarihli Hasan ve Eylem Zengin v. Türkiye Kararını (Başvuru no: 1448/04) (http://cmiskp.echr.coe.int/ ) 3. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin İkinci Dairesi 16 Eylül 2014 tarihli Mansur Yalçın ve Diğerleri v. Türkiye kararını (Başvuru no: 21163/11) (http://www.inhak.adalet.gov.tr/ara/karar/yalcin.pdf) bulup okuyunuz. Kararlarda soruna ilişkin maddî insan hakları hukuku ve insan hakları yargılama hukuku verilerini tespit ediniz. Bu konuda Türkiye’de Türk Anayasa Mahkemesinin verdiği bir karar olup olmadığını araştırınız. Literatür: Bu konuda şu iki makaleyi okuyabilirsiniz: Kemal Gözler, “1982 Anayasasına Göre Din Eğitim ve Öğretimi”, Prof. Dr. Tunçer Karamustafaoğlu’na Armağan, Ankara, Adalet Yayınevi, 2010, s.317-334 (www.anayasa.gen.tr/din-egitimi.htm); Tolga Şirin, “Zorunlu Din Dersi Tartışmasının Görülmeyenleri”, Güncel Hukuk, Mart 2015, s.22-25. NOT 1: İnsan Haklarının Korunması.- “İnsan hakları usûl hukuku” veya “insan hakları yargılama hukuku” veya kısaca “insan hakları yargısı”, pek çok kitapta, bu isim altında değil, “insan haklarının korunması (protection des droits de l'homme)” başlığı altında incelenir89. Bu da büyük ölçüde “insan hakları yargısı”dır. Şu farkla: İnsan haklarının korunmasında yargı dışı sistemler de vardır. İnsan hakları kurumlarına, ombudsmana başvuru gibi. Bunları aşağıda 21’nci bölümde göreceğiz. İnsan hakları yargısının genel olarak insan haklarının korunması mekanizmalarının bir parçası olduğunu söyleyebiliriz. 89. Örnek bir kitap olarak bkz.: Abdurrahman Eren, Türkiye’de İnsan Haklarını Korunması, Ankara, Turhan, 2007. 46 BİRİNCİ KISIM: İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN GENEL TEORİSİ NOT 2: “Maddî Uluslararası İnsan Hakları Hukuku” ve “Uluslararası İnsan Hakları Usûl Hukuku” Ayrımı.- Hâliyle ulusal insan hakları hukukunun kendi içinde maddî insan hakları hukuku ve insan hakları usûl hukuku şeklinde ikiye ayrıldığı gibi, uluslararası insan hakları hukuku da kendi içinde maddî uluslararası insan hakları hukuku ve uluslararası insan hakları usûl hukuku şeklinde ikiye ayrılabilir. Bu sonuncusuna “uluslararası insan hakları yargısı (contentieux international des droits de l'homme)” ismi de verilebilir. Keza Avrupa insan hakları hukuku da kendi içinde maddî hukuk ve usûl hukuku olarak ikiye ayrılabilir. Bu sonuncusuna “Avrupa insan hakları yargısı (contentieux européen des droits de l'homme)” ismi de verilebilir Bu konuda iki kitap: Jean-François Flauss ve Sébastien Touzé, Contentieux international des droits de l'homme et choix du forum: Les instances internationales de contrôle face au forum, Brüksel, Bruylant, Droit & Justice, 2011, 140 s. Jean-François Renucci, Droit européen des droits de l'homme: Contentieux européen, Paris. LGDJ, 4. Baskı, 2010, 478 s. VI. İNSAN HAKLARI HUKUKU İLE HUKUKUN DİĞER DALLARI ARASINDAKİ İLİŞKİLER İnsan hakları hukuku, adı üstünde, bir hukuk dalıdır. İnsan hakları hukuku, hukukun diğer dallarıyla yakın ilişkiler içindedir. Bu açıdan Michel Levinet’nin insan hakları hukukunun “bütün hukuk dallarının kavşağında bulunan bir disiplin (discipline au carrefour de toutes les branches du droit)” olduğunu yazması kayda değerdir90. Yazar, insan hakları hukuku, hangi şekliyle olursa olsun, “hukuk kültürünün vazgeçilmez özü”dür91 der ve şöyle devam eder: “O [insan hakları hukuku], özel hukuk ile olduğu gibi kamu hukuku ile de; iç hukuk ile olduğu gibi uluslararası hukuk ile de; diğer bölgesel uluslararası hukuklarla ile olduğu kadar Avrupa birliği hukukuyla da ilgilidir”92. Şimdi insan hakları hukukunun hukukun diğer dallarıyla ilişkisini görelim. Bilindiği gibi hukuk, önce uluslararası hukuk ve iç hukuk olmak üzere ikiye ayrılır. A. ULUSLARARASI HUKUK İLE İLİŞKİSİ Yukarıda gördüğümüz gibi insan hakları hukuku, iç veya ulusal insan hakları hukuku ve uluslararası insan hakları hukuku olmak üzere ikiye ayrılır. Uluslararası insan hakları hukuku, keza bu hukukun bir kısmı olan Avrupa insan hakları hukuku, zaten iç hukukun değil, uluslararası hukukun bir dalı durumundadır. Hâliyle bir dal ile bu dalın ait olduğu bütün arasındaki ilişki ne ise uluslararası insan hakları hukuku ile uluslararası hukuk arasındaki ilişki de odur. Bu şu anlama gelir ki, uluslararası insan hakları hukukunun kaynakları, yöntemleri, uluslararası hukukun kaynaklarıyla ve yöntemleriyle tamamıyla aynıdır. 90. Levinet, op. cit., s.38. Jacques Robert, Levinet’den daha önce, insan hakları hukukunu, onun kullandığı terimle söylersek kamu hürriyetleri hukukunu, daha da geniş olarak, “kavşak-bilim (science-carrefour)” olarak nitelemiştir (Robert, op. cit., s.4). 91. Levinet, op. cit., s.39. 92. Ibid., s.38. 92. Levinet, op. cit., s.38. 56 BİRİNCİ KISIM: İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN GENEL TEORİSİ gelir. Artık üniversitelerde bu konuya mahsus kürsüler kurulur, bu konuyla ilgili dersler konulur. Bu kürsülerde çalışan akademisyenler, çalışmalarını bu alana hasrederler. Böylece o alanın uzmanları yetişir. Bir hukuk dalının bağımsızlığı bundan ibarettir. Sırf bu anlamda insan hakları hukuku da bağımsız bir hukuk dalıdır. Ancak bu bağımsızlık, onun kendine has bir metodolojisi olduğu anlamına gelmez. Bu hukuk dalıyla diğer hukuk dalları arasındaki ilişkiyi ise yukarıda açıkladık. İnsan Hakları Hukukunun “Özgüllüğü” Sorunu.- İnsan hakları hukukunun “bağımsızlığı” sorununa çok benzer bir sorun da bu hukukun “özgüllüğü (particularisme)” sorunudur. Bazılarına göre insan hakları hukukunun kendine has bir özelliği, yani bir özgüllüğü yoktur. Böyle bir özgüllüğün olabilmesi için, insan hakları hukukunda incelenen hak ve hürriyetlerin, hukukî rejim olarak hukukun diğer dallarında yüzlerce yıldır incelenen klasik hak ve hürriyetlerden farklı olması gerekir. Örneğin insan hakları hukuku kitaplarında incelenen kişi özgürlüğü, özel hayatın korunması, ifade hürriyeti, örgütlenme hakkı, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı gibi hak veya hürriyetlerin, medenî hukukta incelenen kişilik hakkından, dernek kurma hakkından, mülkiyet hakkından, iş hukukunda incelenen sendika hakkından hukukî rejim olarak bir farkı yoktur. Bunların hukukî rejimi, örneğin Türkiye’de Anayasanın 13’üncü maddesinde belirlenen usûlle, yani ölçülülük ilkesi uyulmak ve hakkın özüne dokunmamak ve demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmamak şartıyla kanunla belirlenir. Bu hak ve hürriyetler, insan hakları hukukunda incelendiğinde başka, medenî hukukta veya ceza hukukunda veya iş hukukunda incelendiğinde başka bir hukukî rejime bürünmezler. O hâlde bu hak ve hürriyetlerin her biri, ayrı ayrı hukukun zaten mevcut olan medenî hukuk, borçlar hukuku, ticaret hukuku, ceza hukuku gibi dalları tarafından incelenebilir. Bu durumda insan hakları hukukuna bir ihtiyaç kalmaz. Nitekim Fransa’da “bireysel kamu hakları (droits publics individuels)” için Georges Vedel daha 1949 yılında şöyle demiştir. “Bireysel kamu hakları, … diğerleri arasında kendisine siyasal ve sosyolojik açıdan özel bir değer bağlanan haklara işaret eder. Ne var ki, hukuken, bireysel kamu haklarını, kanunun ve hâkimin koruması altına yerleştirilen diğer haklardan ayırmaya imkân veren bir şey yoktur”97. Biz, yukarıda açıkladığımız gibi herhangi bir hukuk dalının diğerine göre özerkliği tartışmasının anlamlı olmadığı gibi, özgüllüğü tartışmasının da anlamlı olmadığını düşünüyoruz. Yukarıdaki şekilde bir “özgüllük” aranırsa, özgül olan tek bir hukuk dalı dahi kalmaz. Hukuk biliminin özgüllüğü, hukukun biliminin bütününe özgüdür. Bu bilimin belirli bir dalının diğerine göre özgül97. Georges Vedel, Cours de droit public, Paris, Les Cours de droit, 1949-1950, s.106’dan nakleden Robert, op. cit., s.6. Yukarıdaki çevirimiz oldukça serbest bir çeviridir. O nedenle hiç olmazsa son satırın orijinalini verelim: “Mais, juridiquement, rien ne permet de caractériser les droits publics individuels dans la masse des droits placés sous la garantie de la loi et du juge”. BÖLÜM 2: İSİM, TANIM; KONU, YAKLAŞIM BİÇİMLERİ VS. 57 lüğünü tartışmanın bir gereği yoktur. Dallar arasındaki ayrım iş bölümü ve uzmanlık ayrımından ibarettir. Dallar arasında sınıra ihtiyaç var ise, bu sınır, metodolojik olarak ihdas edilemez; ama zamanla pratikte kendiliğinden oluşur. VIII. İNSAN HAKLARI HUKUKU EĞİTİMİNİN YARARLARI İnsan hakları hukuku eğitiminin yararları oldukça ayrıntılı bir şekilde Michel Levinet tarafından açıklanmıştır98. Yazara göre insan hakları hukuku eğitiminin başlıca üç yararı vardır. Bunlar şunlardır: 1. Hukukun Ahlâkîleştirilmesine Katkı99.- İnsan hakları hukuku, hukukun ahlâkîleştirilmesine katkıda bulunur. İnsan haklarının ihlâli ahlâkın ihlâli olarak algılanır. Örneğin Jean Morange “insan yaşamının her hor görülmesi…, sadece temel haklara bir saldırı değil, aynı zamanda düpedüz ahlâk düzeninin temeline yapılan bir saldırıdır” diye yazar100. Gilles Lebreton’a göre insan onuru ile vahşet, hümanizm ile barbarlık, karşı karşıya geldiğinde, hukuk tarafsız kalamaz101. Gregorio Peces-Barba Martinez’e göre de temel haklar söz konusu olduğunda hukuk sistemi ahlâktan beslenir; ahlâkla zenginleşir102. Temel haklar, ahlâkî boyutları olmaksızın anlaşılamaz103. Temel haklara önem verilen bir hukuk düzeninde ahlâkî değerler, siyasî değerler hâline; siyasî değerler de hukukî değerler haline dönüşür104. 2. Yurttaşlık Eğitimine Katkı.- İnsan hakları hukuku eğitimi, “vatandaşlık eğitimi”ne katkıda bulunur105. Jacques Robert’in işaret ettiği gibi, insan hakları hukuku eğitimi bir nevi “yurttaşlık eğitimi (instruction civique)”dir106. Gilles Lebreton, daha ileri giderek, insan hakları eğitiminin hukukçular için bir çeşit “ileri düzey yurttaşlık eğitimi (instruction civique approfondie)” olduğunu yazmıştır107. KUTU 2.11: Türkiye’de “Yurttaşlık Bilgisi”.- Gerçekten de Türkiye’de eski yıllarda ortaokullarda okutulan “yurttaşlık bilgisi” isimli derslerin içeriği büyük ölçüde insan hakları hukuku bilgisi niteliğindeydi. Yakın zamanlarda dersin ismi de içeriğine uygun olarak “İnsan Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi” olarak değiştirilmiştir108. 98. Levinet, op. cit., s.31-52. 99. Ibid., s.32-37. 100. “Tout mépris de la vie humaine…, n’est pas seulement un attentat contre ses droits fondamentaux mais encore le fondement de tout l’ordre moral”. Nakleden Levinet, op. cit., s.36. (Levinet, alıntı yaptığı Jean Morange’ın eserinin adını ve sayfa numarasını vermiyor). 101. Gilles Lebreton, Libertés publiques et droits de l’homme, Paris, Sirey, 8. Baskı, 2009, s.2’den nakleden Levinet, op. cit., s.32, dipnot 35. 102. Peces-Barba Martinez, op. cit., s.345. 103. Ibid., s.346. 104. Peces-Barba Martinez, op. cit., s.346. Bununla birlikte, not edelim ki yazar, ahlâkî değerleri hukuk değer hâline dönüştüren şeyin siyasî iktidar olduğu kanısındadır. 105. Levinet, op. cit., s.37-30. 106. Robert, op. cit., s.3. 107. Gilles Lebreton, Libertés publiques et droits de l’homme, Paris, Sirey, 8. Baskı, 2009, s.2’den nakleden Levinet, op. cit., s.38. 108. http://mebk12.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/50/01/702621/dosyalar/2014_09/1808581 4_revize_ sonrasi_vat_dem_egt_tumu.pdf. Örneğin ilköğretim 4. sınıfta okutulan kitabın adı “İnsan Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi”dir. Bkz.: Mehmet Ülger, Mehmet Ali Dombaycı ve Yücel Feyzioğlu, İnsan Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi (İlköğretim 4), Ankara, MEB, Devlet Kitapları, 2016. 99. Levinet, op. cit., s.32-37 103. Peces-Barba Martinez, op. cit., s. 346. 106. Robert, op. cit., s.3 . BÖLÜM 2: İSİM, TANIM; KONU, YAKLAŞIM BİÇİMLERİ VS. 61 KUTU 2.13: TÜRKİYE’DE İLKOKULLARDA İNSAN HAKLARI DERS KİTABI Türkiye’de ilkokul dördüncü sınıflarda okutulan ilginç bir “İnsan Hakları” ders kitabı vardır: Mehmet Ülger, Mehmet Ali Dombaycı ve Yücel Feyzioğlu, İnsan Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi (İlköğretim 4), Ankara, MEB, Devlet Kitapları, 2016. Altı üniteden oluşan bu kitabın ünite başlıkları şöyledir: “İnsan Olmak”, “Hak, Özgürlük ve Sorumluluk”, “Adalet ve Eşitlik”, “Uzlaşı”, “Kurallar”, “Birlikte Yaşama”. Bu kitapta her bir ünite bir masalla başlamakta, daha sonra masalın konusuyla ilgili çeşitli tartışma soruları ortaya atılmakta, daha sonra konuyla ilgili bilgiler verilmektedir. Örneğin “İnsan Olmak” başlıklı birinci ünite “Çilbik” isimli bir Dağıstan masalı ile başlar. Bilgi kısmı şu paragraf ile biter: “Bu özellikler bütün insanlarda ortak olup bunların bir kısmı doğuştan bir kısmı ise sonradan, yaşarken edinilir. İnsan olmak bu özellikleri içselleştirmeyi ve davranışlarımızda göstermeyi gerektirir. İnsanın fiziksel özellikleri, dini, milliyeti, ırkı, cinsiyeti, yaşadığı yer vb. insanı insan yapan ayırt edici özellikler değildir” (Ibid., s.16). Kitaptaki anlatılan masallarda modern insan hakları anlayışıyla uzlaşmayacak pek çok söylence ve hatta hurafe vardır. Kitabın bütünü bu tür masallar üzerine kuruludur. Şüphesiz ki, insan doğasının bazı özellikleri ebedi ve ezelidir. Bin yıl önceki bir masalda anlatılan bu özellik bugünkü insan doğası için de geçerli olabilir. Ne var ki, insan haklarının modern sorunlarının hepsine yüzlerce yıllık masallarla ışık tutulabilmesi hâliyle imkansızdır. Kanımızca, ülkemizde ilkokullarda “insan hakları” derslerinde Brigitte Labbé tarafından “ÇITIR ÇITIR FELSEFE” yazılmış serisinden seçilecek başlıklardan oluşturulacak bir kitap, ders kitabı olarak okutulabilir. İzleyen KUTU’ya bakınız. KUTU 2.14: ÇITIR ÇITIR FELSEFE Fransa’da insan haklarıyla ilgili ahlâkî değerler konusunda “Goûter Philo” isimli çok güzel bir çocuk kitapları serisi vardır. Seri Brigitte Labbé ve Michel Puech tarafından yazılmış ve Jacques Azam tarafından resimlendirilmiş, Toulouse’da Editions Milan tarafından 2000 yılından itibaren yayınlanmıştır. Bu seri Türkçeye “Çıtır Çıtır Felsefe” başlığı altında Azade Aslan tarafından çevrilmiş ve İstanbul’da Günışığı Kitaplığı tarafından 2006 yılından itibaren yayınlanmıştır. Serideki her kitap, “iyi ve kötü” gibi birbirinin karşıtı olan iki kavramı başlık olarak seçmekte ve bu iki kavrama ifade edilen değerleri çocukların anlayabileceği bir açıklıkta ve çocukların ilgi duyabileceği örneklerle incelemektedir. Seriden çıkan kitapların başlıklarından örnekler: “Adalet ve Haksızlık”, “Ben ve Başkaları”, “Diktatörlük ve Demokrasi”, “Gerçekten ve Yalancıktan”, “Güzellik ve Çirkinlik”, “Haklar ve Ödevler”, “İnanmak ve Bilmek”, “İyi ve Kötü”, “Liderler ve Diğerleri”, “Mutluluk ve Mutsuzluk”, “Oğlanlar ve Kızlar”, “Özgür Olan ve Olmayan”, “Savaş ve Barış”, “Şiddet ve Şiddetsizlik”, “Yaşam ve Ölüm”, “Ahlâkî Olan ve Olmayan”. Görebildiğimiz kadarıyla serinin Fransızca aslında bulunan “Avec Religion - Sans Religion” başlıklı kitap Türkçede yayınlanmamıştır. Bu kitapta bazı sayfalarda “Çıtır Çıtır Felsefe” serisinde alıntı yapılmıştır. ■ 66 BİRİNCİ KISIM: İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN GENEL TEORİSİ de 1789 Fransa İnsan ve Yurttaş Hakları Beyannamesinin 5’inci maddesinde ilân ettiği gibi hürriyet, “kanunla yasaklanmayan her şey (tout ce qui n'est pas défendu par la loi)”dir. Sonuç olarak hürriyeti, hukuken, negatif bir şekilde, şöylece tanımlayabiliriz: HUKUKÎ TANIM: Hürriyet, hukuk düzeni tarafından yasaklanmamış her çeşit insan fiilidir. Bu tanıma göre insan fiillerinin bir kısmı hukuk düzeni tarafından yasaklanmamıştır; bunlar hürriyetleri oluşturur. İnsan fiillerinin diğer bir kısmı ise hukuk düzeni tarafından yasaklanmıştır. Bunlar ise hürriyet kavramının dışında kalır. Bu açıdan hürriyetlerin, insan fiilleri genel kategorisinin bir alt kümesi olduğunu söyleyebiliriz. Bu kümeyi yandaki gibi bir Venn diyagramı yardımıyla gösterebiliriz. Buna göre her hürriyet, bir insan fiilidir; ama her insan fiili bir hürriyet değildir. Diğer bir ifadeyle insan fiillerinden sadece bir kısmı serbest, diğer kısmı ise serbest değildir. Serbest olan kısım hürriyetleri oluştur. Diyagram 3.1 Yukarıda yaptığımız “bir şeyi yapma veya yapmama, belli bir şekilde davranıp davranmama erki” şeklindeki hürriyet tanımı ile, burada yaptığımız “hukuk düzeni tarafından yasaklanmamış her çeşit insan fiili” şeklindeki hürriyet tanımı birbiriyle çelişen tanımlar değildir. Bunlar tamamıyla birbiriyle aynı şeyi ifade eden tanımlardır. II. HAK KAVRAMI Yukarıda “hürriyet” kavramını gördük. Hürriyet hukuk düzeninden önce gelir ve dolayısıyla hukuk tarafından tanınmasına gerek yoktur. Oysa “hak (right, droit)”, hukuktan sonradır ve hakkın olabilmesi için hukuk düzeni tarafından tanınması gerekir. Diğer bir ifadeyle hak, hukuk düzeninden kaynaklanır. Aşağıda ayrıca açıklayacağımız gibi hak, maddesi itibarıyla bir insan fiili, daha açıkçası bir hürriyetten başka bir şey değildir. Bir hürriyet, hukuk düzeni tarafından tanınırsa hak hâline gelir. Diğer bir ifadeyle bir insan fiili, hukuk düzeni tarafından korunursa, bu fiil hak hâline gelir. Buna göre hak kavramını şu şekilde tanımlayabiliriz: TANIM 1: Hak, insanların hukuk düzeni tarafından korunan hürriyetleridir. Bu tanıma göre, hak kavramı, hürriyet kavramının bir alt kümesidir. Hürriyet kavramı da yukarıda açıkladığımız gibi insan fiillerinin bir alt kümesidir. Buna göre hak, hürriyet ve insan fiilleri ilişkisi yandaki Venn diyagramı yardımıyla gösterilebilir. Buna göre her hak, aynı zamanda bir hürriyet ve bir insan fiilidir. Her hürriyet ise bir insan fiilidir; ama sadece bazı hürriyetler haktır. İnsan fiillerinden sadece bazıları hürriyet; onların içinde de sadece bazıları da hak niteliğinde fiillerdir. Diyagram 3.2 70 BİRİNCİ KISIM: İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN GENEL TEORİSİ Dolayısıyla hukuken hürriyet, kanunla yasaklanmamış her insan fiili olarak tanımlanabilir. Hak ise pozitif bir şekilde tanımlanır. Bir kişinin hakkının olabilmesi için onun bu hakkının hukuk düzeni tarafından tanınmış olması gerekir. 5. Hürriyet kavramı, hak kavramını içerir. Hürriyetin negatif, hakkın pozitif şekilde tanımlanması, hakkın hürriyet kavramı dışında yer alması sonucunu doğurmaz. Yasaklanmamış olmak şartını yerine getiren her insan fiili hürriyettir. Bunların bir kısmı ise ayrıca hukuk düzeni tarafından korunarak hak hâline getirilir. Bu şu anlama gelir ki, haklar, hürriyetlerin bir alt kümesini oluşturur. Yani her hak, yasaklanmamış bir davranış olduğu için aynı zamanda bir hürriyettir. Ancak her hürriyet, aynı zamanda hak değildir. Çünkü yasaklanmamış, ama ayrıca korunmamış, hukuk düzeni tarafından kullanım imkânları düzenlenmemiş insan filleri hürriyet kapsamına girer, ama hak kapsamına girmez. Hak, hürriyetin bir alt kümesidir. Hürriyet dairesi, hak dairesini içerir. Hak dairesi ise hürriyet dairesinin içinde kalan ondan daha küçük bir dairedir. Hürriyet-hak ilişkisi yandaki gibi bir Diyagram 3.3 Venn diyagramıyla gösterilebilir. 6. Hürriyet, daima kişinin kendi fiiliyle gerçekleşir. Hürriyet kavramının karşısında “ödev” gibi bir kavram yoktur. Devlet ve diğer kişiler, hürriyetini kullanan kişi karşısında nötr konumdadır. Hak kavramının karşısında ise aşağıda göreceğimiz gibi “ödev” kavramı bulunur. Hakkını kullanan kişi karşısında diğer kişilerin ve devletin bu hakkın kullanımına engel olmama veya hak sahibi lehine birtakım edimlerde bulunma gibi ödevleri bulunur. Hak ister kişinin kendi fiiliyle gerçekleşsin, isterse başka kişilerin hak sahibi lehine edimleriyle gerçeklesin, daima hak sahibi dışında diğer kişilerin ve devletin varlığını gerektirir. 7. Robinson Parabolü. Parabolü . - Hürriyet ile hak kavramları arasındaki farkı ortaya koymak için Jean Dabin’in kullandığı “Robinson parabolü” oldukça yararlı ve kullanışlı bir paraboldür18. Hürriyet, toplumdan izole yaşayan tek kişi için dahi söz konusudur. Hak ise ancak birden fazla kişinin birlikte yaşaması durumunda söz konusu olur. Bir adada tek başına yaşayan Robinson Crusoe’nun da hürriyetleri vardır. Ada üzerinde seyahat hürriyeti, beslenme hürriyeti, düşünme, konuşma, şarkı söyleme, sanat yapma, ağaçları kesme, ateş yakma, balık yakalama, kulübe inşa etme ve hatta mülk edinme gibi pek çok hürriyete sahiptir. Bu hürriyetlerini tek başına kullanabilir. Bunun için bir başka kişiye veya devlete ihtiyacı yoktur. Cuma adaya gelinceye kadar, Crusoe için hak kavramının bir anlamı yoktur. Crusoe için hak değil, sadece hürriyet vardır. Ama Cuma adaya gelince her şey değişir. Artık, hak kavramı da devreye girer. Çünkü Cuma’nın gelmesinden sonra, Crusoe, sahip olduğu hürriyetleri eskisi gibi serbestçe kul- Robinson Crusoe ve Cuma19 18. Jean Dabin, Le droit subjectif, 1952 (Tekrar Baskı: Dalloz, 2007)’den nakleden Hennette-Vauchez ve Roman, op. cit., s.10. BÖLÜM 3: KAVRAMLAR 71 lanamayabilir. Bu hürriyetlerden bazılarının, bazı yer, zaman ve şekillerde kullanılması Cuma’ya zarar verebilir. O nedenle bu hürriyetlerin Cuma’ya zarar vermeyecek şekilde sınırlanması gerekir. Keza Crusoe’nun bu hürriyetlerini kullanmasına Cuma’nın da engel olmaması gerekir. Crusoe’nun eskiden beri kullandığı bir hürriyeti kullanmasına, örneğin balık tutmasına Cuma’nın engel olması durumunda, Crusoe’nun Cuma’ya kendisinden önce de balık tuttuğunu söyleyerek itiraz etmesi, “bunu yapmaya benim hakkım var” veya tersinden “bunu engelleyemeye senin hakkın yok” demesi anlamına gelir. Böylece ortaya “hak” kavramı çıkmış olur. Demek ki haktan bahsedebilmek için ortada en az iki kişinin olması gerekir. Birisi “hakkın sahibi (titulaire de droit)”, diğeri ise “ödevin yükümlüsü (débiteur de l’obligation)”dür20. Aynı şema, ifade hürriyeti gibi kamusal hürriyetler için geçerli olduğu gibi, belirli kişiler arasındaki “sübjektif kamu hakları (droits publics subjectifs)” için de geçerlidir. Cuma’nın gelmesinden önce Crusoe’nun “mülkiyet hakkı” değil, “mülkiyet hürriyeti” vardır. Çünkü Crusoe, kimsenin müdahalesi olmaksızın, adada istediği her şeyi sahiplenebilir ve sahip olduğu her şeyi kendi istediği gibi serbestçe kullanabilir. Ancak Cuma gelince, Crusoe’nun “mülkiyet hürriyeti” nin bir kısmı bazı şartlar altıda “mülkiyet hakkı” na dönüşür. Yani Crusoe, artık mülkiyet hakkını kullanırken Cuma’ya zarar vermemelidir. Cuma da Crusoe’nun mülkiyet hakkını kullanmasına engel olmamalıdır. B. ARALARINDAKİ BENZERLİKLER Hürriyet ile hak arasında yukarıdaki gibi farklılıklar olmakla birlikte, bu iki kavram, birbirinden tamamıyla ayrı kavramlar değildir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, hak kavramı, hürriyet kavramının içinde bulunur; onun bir alt kümesi durumundadır. Belirli bir hürriyet, hukuk düzeni tarafından düzenlenince, “hak” hâline dönüşmektedir. Hak aslında “hukuken düzenlenmiş hürriyet” veya daha kestirmeden söylersek “hukukî hürriyet”ten başka bir şey değildir. Bu açıdan bakarsak, hürriyet ve hak kavramları arasında şu benzerliklerin olduğunu söyleyebiliriz: 1. Bazı Hürriyetlerin Hukuk Düzeni Tarafından Güvence Altına Alınması, Onların “Hak” Hâline Gelmesi Sonucunu Doğurur.- Yukarıda açıklandığı gibi hürriyet, doğuştan gelir; hukuk düzeninden öncedir. Ancak bunun böyle olması bazı hürriyetlerin hukuk düzeni tarafından tanınıp korunamayacağı anlamına gelmez. Bazı hürriyetlerin gerçekten var olabilmesi için, onların kullanılmasına başka kişilerin ve hatta devletin müdahale etmemesi gerekir. Bunun için de hürriyetin hukuk düzeni tarafından güvence altına alınması gerekir. Bir hürriyetin hukuk düzeni tarafından güvence altına alınması demek, diğer kişilere ve devlete bu hürriyetin kullanılmasına müdahale etmeme ödevinin yüklenmesi demektedir. Bu ise söz konusu hürriyetin hak hâline getirilmesinden başka bir şey değildir. Çünkü hürriyetin sahibinin karşısında artık bir de yükümlüsü vardır. Kısacası, bir hürriyetin varlığı için hukuk düzeni tarafından tanınması şart değildir. Ancak belirli bir hürriyetin hukuk düzeni tarafından tanınması, onu hak hâline dönüştürür. 19. Robinson Crusoe and his man Friday. Lithograph, hand-colored. Published by Currier & Ives, c1874; Library of Congress's Prints and Photographs division under the digital ID cph.3b50837 (http://www.loc.gov/pictures/resource/cph.3b50837/). 20. Hennette-Vauchez ve Roman, op. cit., s.10. 74 BİRİNCİ KISIM: İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN GENEL TEORİSİ A. TANIM Genel olarak “ödev (vecibe, duty, devoir)”, belli bir kural gereğince yapılması veya yapılmaması zorunlu olan şey demektir. Bu şeyin yapılması veya yapılmamasını gerektiren kural, şüphesiz, söz konusu şeyin ilgili olduğu alana göre, hukuk, ahlâk, teamül veya bir din kuralı olabilir. Bu nedenle hukukî, ahlakî, teamülî veya dinî ödevlerden bahsedilebilir. Bizim için burada önemli olan hâliyle “hukukî ödevler”dir. Hukukta ödev şu şekilde tanımlanabilir: TANIM.- Ödev, bir hukuk kuralı gereğince yapılması veya yapılmaması zorunlu olan insan fiilidir. Dikkat edileceği üzere bu tanım iki unsurdan oluşmaktadır: 1. İnsan Fiili Unsuru.- Ödev kavramının maddî içeriği bir insan fiilinden oluşur. Ödev bir insan fiilidir. Bu unsur itibarıyla hürriyet veya hak kavramı ile ödev kavramı arasında bir fark yoktur. Bunların hepsi maddî açıdan bir insan fiilinden ibarettir. 2. Zorunluluk Unsuru.- Ödev, hukuk düzeni tarafından zorunlu kılınan bir insan fiilidir. Ödevi, hürriyet ve hak kavramından ayıran unsur da, bu zorunluluk unsurudur. Hürriyet, ödev ve hak kavramları arasında maddî içerikleri bakımından bir fark yoktur. Bunların hepsi özü itibarıyla bir insan fiilinden oluşur. Hürriyet, hukuk düzeni tarafından yasaklanmamış; hak, hukuk düzeni tarafından korunan; ödev ise hukuk düzeni tarafından emredilen bir insan fiilidir. Bir insan fiili, hukuk düzeni tarafından yasaklanmamış ise ortada hürriyet; bu fiil hukuk düzeni tarafından korunmuş ise ortada bir hak; bu fiil hukuk düzeni tarafından emredilmiş ise ortada bir ödev bulunur. Bu hususu şu şekilde bir şema yardımıyla gösterebiliriz: Şema 3.1: Hürriyet, Hak ve Ödev İlişkisi Bir İnsan Fiili Hukuk Düzeni Tarafından Yasaklanmamışsa Korunuyorsa Emrediliyorsa Hürriyettir Haktır Ödevdir İnsan fiilleri, hürriyet, hak ve ödev arasındaki ilişki, yandaki gibi bir diyagramla gösterilebilir. Buna göre gerek hürriyet, gerek hak, gerekse ödevler birer insan fiilidir. Dolayısıyla bunlar insan fiilleri kümesinin birer alt kümesini oluştururlar. Hak, hürriyet kümesinin bir alt kümesidir. Ödev ise hürriyet kümesiyle herhangi bir kesişim bölgesi bulunmayan insan fillerinin bir alt küme- Diyagram 3.4 82 BİRİNCİ KISIM: İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN GENEL TEORİSİ Dikkat edileceği gibi maddede sadece hak ve ödev arasındaki karşılıklılık ilişkisi vurgulanmakla yetinilmemiştir. Maddede “ödev ahlakçılığı (moralisme des devoirs)”56 yapılmaktadır. Vatandaşlar, “Sovyet vatandaşlığı sıfatını onurlu bir şekilde” taşımak zorundadırlar. 1977 Anayasasının daha pek çok maddesinde ödevin önceliğine ve üstünlüğüne ve hatta kutsallığına yapılan vurgular vardır. Örneğin 62’nci maddeye göre, SSCB vatandaşları, Sovyet devletinin menfaatlerini korumak, devletin gücünü ve saygınlığını artırmaya katkıda bulunmakla yükümlüdürler. Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre “sosyalist vatanın savunulması, her Sovyet vatandaşının kutsal bir ödevidir”. Üçüncü fıkraya göre ise “vatana ihanet, halka karşı işlenen en ağır suçtur”57. Haklara değil, ödevlere öncelik veren başka anayasalar da vardır. Örneğin 1998 Kuzey Kore Anayasasına göre “vatandaşların kendilerini bütünüyle toplumun ve halkın iyiliğine adamaları” (m.82) ve “devletin güvenliği için fedakarlık yapmaları” (m.85) gerekir58. 1982 Çin Anayasasına göre ise vatandaşların çalışmak, aile planlaması yapmak, ülkenin birliğini korumak ödevleri vardır59. Sağ totaliter ve otoriter rejimlerin, haklara değil, ödevlere üstünlük vermeleri açısından durumları da sol totaliter rejimlerden pek farklı değildir. Nazi Almanya’sında (1933-1945) hak ve ödev anlayışı “Du bist nichts, dein Volk ist alles (sen hiçbir şeysin, haklın ise her şey)”60 özdeyişinin ifade ettiği gibi bireyin topluluğa feda edilmesi üzerine kuruluydu. Hitler’e göre “insanın sadece bir kutsal hakkı olabilir ve bu hak aynı zamanda ödevlerin en yücesidir: Kanının saf kalmasını gözetmek!”61. 62 Resim 3.1 Faşist İtalya’da (1922-1945) durum pek farklı değildir. Bireycilik blok olarak reddedilir. İtalyan Millî Faşist Partisinin 1919 Programına göre birey, sadece “gelip geçici bir unsur”dur63. Faşist hukukçu Alfredo Rocco’ya göre (1875-1935), birey sadece toplumun amaçlarının gerçekleşmesinde kullanılacak bir araçtan başta bir şey değildir64. Falanjist İspanya’da (1939-1975) ve Salazar Portekiz’inde (1933-1974) de durum farklı değildir. Örneğin Frankizmin yedi temel kanunundan biri olan 16 Temmuz 1945 tarihli Fuero de los Españoles’e göre “bu Şart tarafından tanınmış hakların kullanılması, İspanya’nın ruhanî, millî ve sosyal birliğine aykırı olamaz” (m.63)65. Yves Madiot’nun belirttiği gibi, yukarıda örnekleri verilen rejimlerde, haklar karşısında ödevlere, bireyin karşısında topluluğa öncelik ve üstünlük verilir. Bu şekilde ödevler karşısında haklar, silinirler ve değer yitirirler. Neticede hak55. Yves Mény (ed.), Textes constitutionnels et documents politiques, Paris, Montchrestien, 1989, s.426 56. Levinet, op. cit., s.66. 57. Maddenin Türkçe çevirisi için bkz.: Yaşar Gürbüz (ed.), Anayasalar, İstanbul, Filiz, 1981, s.204. Fransızca çeviri için Mény (ed.), op. cit., s.427. 58. Bu konuda bkz.: Hennette-Vauchez ve Roman, op. cit., s.27. 59. Ibid. 60. Colliard, op. cit., s.35. 61. Adolf Hitler, Mon Combat, Nouvelles editions latin, 1934, s.401’den nakleden: Madiot, op. cit., s.67. 62. http://de.metapedia.org/wiki/Du_bist_nichts,_dein_Volk_ist_alles. 63. İtalyan Millî Faşist Partisinin 1919 Programına atfen Madiot, op. cit., s.65. 64. Alfredo Rocco, “La crise de l’Etat: la solution fasciste”, Revue des Vivants, Juillet 1927, s.934’ten nakleden Colliard, op. cit., s.33. 65. Madiot, op. cit., s.67 59. Bu konu da b kz.: Hennette-Vauchez ve Roman, op. cit., s.27. 100 BİRİNCİ KISIM: İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN GENEL TEORİSİ fından tanınıp, temel hak veya hürriyet hâline getirilmemiş ise, yasama organını bağlamazlar. Kamu hürriyetlerinin yürütme organı karşısında korunması özellikle idarî yargı organlarının yaptıkları kanunîlik denetimiyle gerçekleşir. D. KAPSAMLARI BAKIMINDAN Aslında “insan hakları”, “kamu hürriyetleri” ve “temel hak ve hürriyetler” kavramları arasında kapsamları bakımından olan farkı, yukarıdaki farkları ifade ederken çok büyük ölçüde söyledik. Ama bu üç kavramın arasındaki kapsam ilişkisini bir kez de şematik olarak dile getirmekte yarar vardır. Bu kavramlardan kapsam bakımından en genişi insan hakları kavramıdır. Biz dardan genişe doğru gidelim ve önce kamu hürriyetleri ile temel hak ve hürriyetler kavramlarının kapsamlarını karşılaştıralım: 1. Kamu hürriyetleri ile temel hak ve hürriyetler kavramları arasında da kapsam farkı vardır. a) Yukarıda açıkladığımız gibi, temel hak ve hürriyetler sadece anayasa tarafından tanınmış hak ve hürriyetlerdir. b) Kamu hürriyetlerinin tanımı konusunda ise yukarıda açıkladığımız gibi klasik ve modern olmak üzere iki değişik tanım vardır. aa) Klasik anlayışta kamu hürriyetleri kanunla tanınmış hak ve hürriyetler olarak tanımlanır. Kamu hürriyetlerinin klasik tanımını esas alırsak, temel hak ve hürriyetler ile kamu hürriyetleri arasında birbirini kapsama ilişkisi bulunmaz. Temel hak ve hürriyetler ile kamu hürriyetleri yandaki şekilde Venn diyagramında görüldüğü üzere iki ayrı küme oluşturur. Temel hak ve hürriyetler anayasayla; kamu hürriyetleri kanunla tanınmış hak ve hürriyetlerden oluşur. Diyagram 3.6 bb) Modern anlayışta kamu hürriyetleri kanunla veya anayasayla tanınmış hak ve hürriyetler olarak tanımlanır. Kamu hürriyetlerinin modern tanımını esas alırsak, kamu hürriyetleri kavramı, temel hak ve hürriyetler kavramını da içine alan bir kapsama kavuşur. Bu açıdan temel hak ve hürriyetler kümesinin kamu hürriyetleri kümesinin bir alt kümesi olduğunu söyleyebiliriz. Bunların arasındaki ilişki yandaki şekilde gösterildiği gibi iç içe geçmiş iki daire şeklinde bir Venn diyagramıyla gösterilebilir. Buna göre her temel hak veya hürriyetin bir kamu hürriyeti olduğunu söyleyebiliriz. Ama her kamu hürriyeti bir temel hak veya hürriyet değildir. Bunlardan sadece anayasa tarafından düzenlenmiş olanlar temel hak veya hürriyettir. Diyagram 3.7 BÖLÜM 3: KAVRAMLAR 101 2. “İnsan hakları” kavramı, “kamu hürriyetleri” ve “temel hak ve hürriyetler” kavramlarından daha geniş kapsamlıdır. Açıkçası insan hakları kavramı bu diğer iki kavramı kapsar. Diğer bir ifadeyle, kamu hürriyetleri kavramı da, temel hak ve hürriyetler kavramı da insan hakları kavramının içinde yer alır. Yukarıda açıkladığımız gibi, hukuk düzeni tarafından tanınsın veya tanımasın, insanın her serbest hareket etme iktidarı bir insan hakkıdır. Bu haklar hukuk düzeni tarafından tanınsın veya tanınmasın vardır. Bu haklardan hukuk düzeni tarafından tanınanlar, aynı zamanda, kamu hürriyeti veya temel hak veya hürriyet hâline gelir. Hâliyle bir insan hakkının kamu hürriyeti veya temel hak veya hürriyet hâline gelmesi onu insan hakkı olmaktan çıkarmaz. Dolayısıyla her kamu hürriyeti ve her temel hak ve hürriyet, aynı zamanda bir insan hakkıdır. Ama her insan hakkı, bir kamu hürriyeti veya bir temel hak ve hürriyet değildir. Diğer bir ifadeyle insan hakları kavramı genel; kamu hürriyetleri ile temel hak ve hürriyetler kavramları özel kavramlardır. Bu açıklamaya göre kamu hürriyetleri ile temel hak ve hürriyetlerin insan haklarının alt kümeleri olduğunu söyleyebiliriz. Kamu hürriyetleri kavramı klasik anlayışa göre tanımlanırsa insan hakları, kamu hürriyetleri ve temel hak ve hürriyetler kavramları aşağıdaki Diyagram 3.8’de olduğu gibi; modern anlayışta tanımlanırsa aşağıdaki Diyagram 3.9’deki olduğu gibi gösterilebilir. Diyagram 3.9 Diyagram 3.8 Diyagram 3.8’in Açıklanması.- Diyagram 3.9’un Açıklanması.- Kamu hürriyetleri mo- Kamu hürriyetleri klasik anlayışa göre dern anlayışa göre tanımlanırsa yukarıdaki gibi bir Venn tanımlanırsa yukarıdaki gibi bir Venn diyagramı ortaya çıkar. Bu diyagrama göre, temel hak ve diyagramı ortaya çıkar. Bu diyagrama hürriyetler kamu hürriyetlerinin bir alt kümesidir. Kamu hür- göre kamu hürriyetleri de, temel hak riyetleri de insan haklarının bir alt kümesidir. Diğer bir ifa- ve hürriyetler de insan haklarının alt deyle, insan hakları, kamu hürriyetlerini içerir; kamu hürri- kümesidir. Yani her kamu hürriyeti, yetleri de temel hak ve hürriyetleri içerir. Buna göre şu üç aynı zamanda bir insan hakkıdır; ama önermeyi ileri sürebiliriz: (1) Her “temel hak ve hürriyet”, temel hak veya hürriyet değildir. Keza aynı zamanda bir kamu hürriyeti ve aynı zamanda bir insan her temel hak veya hürriyet, aynı za- hakkıdır. (2) Her “kamu hürriyeti”, bir “temel hak ve hürriyet” manda bir insan hakkıdır; ama kamu değildir; ama aynı zamanda bir “insan hakkı”dır. (3) Her hürriyeti değildir. Her insan hakkı değil, “insan hakkı”, aynı zamanda “kamu hürriyeti” veya “temel sadece bazı insan hakları, “kamu hür- hak ve hürriyet” değildir; insan haklarından sadece bazıları riyeti” veya “temel hak ve hürriyet”tir. “kamu hürriyeti”dir; onlardan da ancak bazıları “temel hak veya hürriyet”tir. 102 BİRİNCİ KISIM: İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN GENEL TEORİSİ TABLO 3.1: “İnsan Hakları”, “Kamu Hürriyetleri” ve “Temel Hak ve Hürriyetler” Kavramları Arasında Karşılaştırma İNSAN HAKLARI KAMU HÜRRİYETLERİ KLASİK MODERN TEMEL HAK VE HÜRRİYETLER Kaynakları Doğuştan Hukuk düzeninden Hukuk düzeninden Hukuk düzeninden Tanınmaları Tanınmaya ihtiyacı yok. Kanunla Kanunla veya anayasayla Anayasayla Güvenceleri Hukukî güvenceye ihtiyacı yok. Sadece yürütme organına karşı. İdarî yargı. Kanunilik denetimi. Anayasayla tanınanlar yasama organına karşı da güvence sağlar Yasama organına karşı da güvence sağlar. Anayasa yargısı. Kapsamları En Geniş (Hepsini kapsar) Dar: Sadece kanunla tanınanları kapsar. Geniş: Kanunla ve anayasayla tanınanları kapsar. En Dar: Sadece anayasayla tanınanları kapsar. Hangi Kavram Kullanılmalı? Yukarıda da çeşitli defalar söylediğimiz gibi, insan haklarının hukuk düzeni tarafından tanınmasının şart olmaması, bu kavramın hukuk çalışmalarında kullanılamayacağı anlamına gelmez. Biz de bu çalışmamızda yoğun olarak “insan hakları” kavramını kullanıyoruz. Hatta kitabımızın başlığı da “insan hakları hukuku”dur. Yukarıda açıkladığımız gibi anayasa tarafından düzenlenmiş hak ve hürriyetler incelenirken kullanılması gereken doğru ve teknik kavram insan hakları kavramı veya kamu hürriyetleri kavramı değil, “temel hak ve hürriyetler” kavramı veya doğrudan doğruya “anayasal hak ve hürriyetler” kavramıdır. Biz yaygın olduğu üzere çalışmamızda anayasa tarafından düzenlenmiş hak ve hürriyetlerden bahsederken çoğunlukla “temel hak ve hürriyetler” terimini kullanıyoruz. Anayasa tarafından düzenlenen bir insan hakkına artık insan hakkı değil, temel hak veya hürriyet denmesi gerektiği düşüncesi teknik olarak isabetli bir düşünce ise de, anayasa tarafından düzenlenen bir insan hakkına, insan hakkı denmesinde bir yanlışlık da yoktur. Çünkü insan hakkı, anayasa tarafından düzenlendi diye, pozitif hukuk tarafından tanındı diye insan hakkı olmaktan çıkmaz. Bu nedenle temel hak veya hürriyet teriminin kullanılması gereken bazı durumlarda bu terim yerine genel terim olan insan hakları terimi de kullanılabilir. Ancak anayasa tarafından tanınmamış bir insan hakkı için “temel hak veya hürriyet” terimini kullanmamak gerekir. Yukarıda işaret ettiğimiz gibi mevzuat, içtihat ve doktrinde de temel hak ve hürriyetler yerine bazen insan hakları teriminin kullanıldığı görülmektedir. Keza Fransız literatüründe de temel hak ve hürriyetler yerine bazen kamu hürriyetleri ve bazen de insan hakları dendiği görülmektedir. Bir üst paragrafta yapılan açıklama kaydıyla bu tür kullanımlarda yanlışlık olmadığını düşünüyoruz. 126 BİRİNCİ KISIM: İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN GENEL TEORİSİ Seneca (M.Ö. 1-M.S.65), Epictetus (M.S. 55 -135), imparator filozof Marcus Aurelius (M.S. 121-180) sayılabilir10. Eski Çağ’da hürriyet fikrine ilk defa stoacılarda rastlanır. Stoacılara göre, devlet her şeyin üstünde değildir. Onun üstünde akıl ve kanun vardır. Devlet de, insanlar da bu akıl ve kanuna uymak zorundadırlar. Bu kanun, insanların birbirini sevmelerini emreder. Bütün insanlar birbiriyle kardeştir. İnsanlar, bir devletin vatandaşı olmaktan önce, bir “dünya vatandaşı”dırlar11. İşte, düşünce tarihinde ilk defa, Stoacılık insana devlet dışında bir değer tanımış, insanın devlet dışında bir manevî varlığı olabileceğini kabul etmiştir12. Yine Stoacılık, ilk defa insanlar arasında eşitlik ve kardeşlik fikrini ortaya atmıştır. Bu nedenlerle Stoacılık, insan hakları doktrininin en eski felsefî kaynaklarından birisi olarak kabul edilmektedir13. Bununla birlikte şunun altını çizmek gerekir ki, stoacılık, bir siyasal doktrin olmaktan ziyade, insanların ruh asaletine dayanan bir ahlâk felsefesidir14. Özellikle stoacılar, hürriyeti, kişinin iç dünyasına ilişkin bir kavram15 olarak anlamışlardır16. Onlara göre hürriyet, kişinin kendi nefsini ve tutkularını yenebilmesidir. Bu anlamda bir köle bile özgür olabilir. Yeter ki, kendi tutkularının esiri olmaktan kurtulmuş olsun. Bu şekilde tanımlanan ve bu şekilde elde edilen hürriyeti, devlet de, bir başka dış baskı da ortadan kaldıramaz17. KUTU 5.1: Epictetus’tan İki Alıntı (55-135) - “Özgürlük, arzu edilen şeye sahip olmakla değil, arzunun kontrol edilmesiyle elde edilir (“Freedom is not procured by a full enjoyment of what is desired, but by controlling the desire”) (Discourses, Book 1, Chapter 1)18. - “Ayağımı zincirleyebilirsin; ama irademi asla” (“‘But I will put you in chains’. Man, what are you talking about? Me in chains? You may fetter my leg, but my will not even Zeus himself can overpower”) (Discourses, Book 1, Chapter 1)19. 2. Uygulama Eski Çağda insan hak ve hürriyetleri, uygulamada pek gerçekleşememiştir. Eski Yunan’da, her ne kadar vatandaşların, site yönetimine doğrudan doğruya katılma gibi birtakım siyasal hakları varsa da, insan hakları alanı pek sınırlıydı. Bir kere, site halkının çoğunluğu vatandaş değil, köleydi. Kölelerin hiçbir hak10. Kapani, Kamu Hürriyetleri, op. cit., s.17-18; Akbay, op. cit., s.126-127; Okandan, op. cit., s.157158, 172-174; Levinet, op. cit., s.320-322. 11. Kapani, Kamu Hürriyetleri, op. cit., s.18. Sinoplu Diyojen “ben Atinalı ve Korintli değilim, ben “dünya (κόσμιος) vatandaşıyım” demiştir. Aynı cümle Epictetus’un Söylevler’inde vardır (Epictetus, Discourses, i. 9. 1; http://www.perseus.tufts.edu/hopper/text?doc=Perseus....). 12. Kapani, Kamu Hürriyetleri, op. cit., s.19. 13. Ibid. 14. Ibid., s.18. 15. Örneğin Epictetus, hürriyeti “devredilemez iç hürriyet (liberté intérieure inaliénable)” olarak algılamıştır (Levinet, op. cit., s.321). 16. Kapani, Kamu Hürriyetleri, op. cit., s.18; Mehmet Semih Gemalmaz, Ulusalüstü İnsan Hakları Hukukunun Genel Teorisine Giriş, İstanbul, Beta, 2001, s.5. 17. Kapani, Kamu Hürriyetleri, op. cit., s. s.18. 18. Discourses, (Thomas Wentworth Higginson Edisyonu). 4.1, s.2148 (http://www.perseus.tufts.edu/ 13. 14. Ibid. s.18. Ibid., hopper/text?doc=Perseus%3Atext%3A1999.01.0237%3Atext%3Ddisc%3Abook%3D4%3Achapter%3D1). 19. http://classics.mit.edu/Epictetus/discourses.1.one.html. BÖLÜM 5: TARİHSEL VE DÜŞÜNSEL GELİŞİM 127 ları yoktu20. Keza halkın bir kısmı, köle olmamakla birlikte pek çok haktan mahrum bulunan “metekler (métèques21, yabancılar)”den oluşuyordu. Örneğin Attik bölgesinin yarım milyona yaklaşan nüfusu içinde, vatandaş sayısı 30 bin dolaylarındaydı22. Nüfusun içinde azınlığı oluşturan vatandaş statüsündeki kişiler dahi hak ve hürriyetlerden mahrumdular. Devlet, vatandaşların kılık kıyafetine kadar, bütün hak ve hürriyetlerine karışabiliyordu23. Vatandaşlar bütünüyle devlete bağımlıydı. Eski Yunan sitelerindeki hürriyetin yokluğu konusunda en güzel tespitler, hiç şüphesiz Foustel de Coulanges tarafından La Cité antique (1864) isimli ünlü eserinde yapılmıştır. Foustel de Coulanges şöyle yazıyor: F. de Coulanges24 “Eskiler ne özel yaşam hürriyetini, ne eğitim hürriyetini, ne de din hürriyetini tanırlardı. İnsan kişiliği, vatan veya devlet diye isimlendirilen ilahî ve kutsal otorite karşısında çok az bir öneme sahipti. … İnsan hayatı, sitenin çıkarı söz konusu olduğunda güvence altında değildi. … Vatanın menfaati karşısında, hukuk, adalet, ahlâk, her şey geri çekilmeliydi. … Eski Yunan sitelerinde insanın hür olduğunu sanmak, bütün beşerî hatalar arasında en büyük hatadır. Eski Yunan’da hürriyet idesi dahi yoktur. … Siyasal haklara sahip olmak, oy kullanmak, hakimleri atamak, yönetici seçilmek, işte hürriyet diye isimlendirilen her şey, bunlardan ibaretti”25. Yine eski Yunan sitelerinde devletin nasıl kişilerin en özel alanlarına dahi karışabildiği konusunda Foustel de Coulanges şöyle yazar26: “Özel yaşam, devletin mutlak gücünden kaçmıyordu. Birçok Yunan sitesi, erkeklere bekar kalmayı yasaklıyordu. Isparta sadece evlenmeyenleri değil, geç evlenenleri de cezalandırıyordu. Atina’da devlet çalışma, Isparta’da tembellik zorunluluğu getirebilirdi. Devlet en küçük şeylere kadar zorbalığını icra edebilirdi. Locres’te kanun erkeklere saf şarap içmesini yasaklıyordu; Roma’da, Milet’te ve Marsilya’da ise kadınlara bunu yasaklıyordu. Kıyafetin her sitede kanunla düzenlenmesi olağandı. Isparta kanunları kadınların saç kesimini düzenliyordu. Isparta kanunları ise kadınlara yolculukta üç elbiseden fazla almalarını yasaklıyordu. Rodos’ta kanun sakal tıraşı olmayı yasaklıyordu. Bizans’ta kanun, evinde ustura bulunduranları para cezasıyla cezalandırıyordu. Sparta’da ise, tersine, kanun, bıyığın kesilmesini zorunlu tutuyordu”27. 20. 21. 22. 24. 25. Kapani, Kamu Hürriyetleri, op. cit., s.20. Hennette-Vauchez ve Roman, op. cit., s.49. Kapani, Kamu Hürriyetleri, op. cit., s.20. 23. Ibid. https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/b/be/Numa_Fustel_de_Coulanges.jpg. Numa-Denys Fustel de Coulanges, La Cité antique, Paris, Librairie Hachette, 1900, s.322 (http://classiques.uqac.ca/classiques/fustel_de_coulanges/cite_antique/fustel_la_cite_antique.pdf). 26. Kamu hürriyetleri kitaplarında eski Yunan’da hürriyetin yokluğu konusunda Foustel de Coulanges’tan bu paragrafın zikredilmesi adettir. Örnek olarak bkz.: Fransa’dan Colliard, op. cit., s.31; bizden Kapani, op. cit., s.21. 27. Fustel de Coulanges, La Cité antique, op. cit., s.319 (25 nolu dipnota bakınız). 23. Kapani, Kamu Hü rriyetler i, op. cit., s.20. BÖLÜM 5: TARİHSEL VE DÜŞÜNSEL GELİŞİM 129 2. Feodalitenin Ortaya Çıkması Orta çağda yaşanan ikinci büyük değişiklik “feodalite (feudalism)”nin ortaya çıkmasıdır. Feodaliteyle birlikte merkezî devlet parçalanmış, devlet iktidarı şu ya da bu şekilde toprak sahibi senyörlerin eline geçmiştir37. Bu sistemde, senyörlerin sahip oldukları topraklar ve topraklar üzerinde yaşayan çiftçiler (serfler) üzerinde birtakım hukukî ve idarî yetkilere sahip olduğu kabul edilmiştir38. Feodal sistemde, merkezî devlet parçalanırken, devletin mutlak ve sınırsız iktidarı fikri de kaybolmuştur39. Bu dönemde, senyörlerin (feodal beylerin), sayıları sınırlı da olsa bazı sübjektif kamu haklarının olduğu da kabul edilmiştir40. B. DOKTRİN Orta çağda insan hakları felsefesi alanında iki büyük düşünür vardır: Thomas Aquinas ile Marsilius Patavinus. Bu iki düşünürün devlet iktidarının sınırlanması ve hiç olmazsa yumuşatılması konusunda önemli düşünsel katkıları olmuştur. 1. Thomas Aquinas41 En ünlü eseri Summa Theologica olan Aziz Thomas veya Aquinolu Thomas da denen Thomas Aquinas’a (1225-1274) göre, yeryüzündeki bütün insanlar, hükümdar da dâhil, Tanrının iradesi demek olan ilahî kanuna tâbidir42. Dolayısıyla hükümdarlar da, iktidarlarını ilahî kanuna, yani Tanrının iradesine uygun olarak kullanmak zorundadırlar. Tanrı ise keyfilikten hoşlanmaz, iyiliği ve adaleti emreder. İnsanların ilahî kanuna uymayan hükümdara itaat etme yükümlülükleri yoktur43. Böylece Aziz Thomas, insanlara “direnme hakkı”nı tanımıştır44. SOLDA: Aziz Thomas Aziz Thomas, Katolik kilisesi hocasıdır (doctor of the Church). Döneminin en büyük düşünürü olması ve Aristo’nun eserlerinden esinlenmesi nedeniyle kendisi “Orta çağın Aristosu” olarak anılır. İlahî tabiî hukuk okulunun kurucularındandır. Savunduğu akıma “Tomizm (Thomisme)” de denir (Foto: http://www.saintwiki.com/index.php?title =File:Aquinas1.jpg ) SAĞDA: Summa Theologica’nın 1596 Venedik Baskısı (Foto: https://en. wikipedia.org/wiki/Summa_Theologica.) 37. 38. 39. 41. 42. 44. 40. 43. Kapani, Kamu Hürriyetleri, op. cit., s.23; Gemalmaz, Ulusalüstü İnsan Hakları …, op. cit., s.7. Gemalmaz, Ulusalüstü İnsan Hakları Hukukunun…, op. cit., s.7. Kapani, Kamu Hürriyetleri, op. cit., s.23. 40. Ibid. Kapani, Kamu Hürriyetleri, op. cit., s.23-25; Akbay, op. cit., s.164-174. Kapani, Kamu Hürriyetleri, op. cit., s.23. 43. Ibid., s.24. Kapani, Kamu Hürriyetleri, op. cit., s.24: Akbay, op. cit., s.171. Kapani, Kamu Hü rriyetler i, op. cit., s.23. Ibid., s.24. Bölüm 6 HÜRRİYET KARİNESİ: “HÜRRİYET ASILDIR” Acaba insanın hür olması mı, yoksa hür olmaması mı asıldır? Her şeyden önce bu koruya bir cevap vermek gerekir. Çünkü bu soruya verilecek cevaba göre diğer soruların cevapları değişecektir. Bu soruya iki değişik cevap verilebilir: a) Eğer “hürriyetin yokluğu asıldır” cevabı verilirse, bundan, insanın belli bir fiili yapabilmesi için bu konuda izin alması gerektiği sonucu çıkar. Eğer insan, belli bir fiili yapma konusunda izin almamış ise bu fiili yapma yetkisine sahip değildir. İzin almadan bu fiili yapması hukuka aykırılık teşkil eder. Böyle bir cevabın geçerli olduğu bir sistemde, önceden izin verilmiş fiiller dışındaki bütün fiiller yasaktır. Bu mantık, otoriter bir hukuk sistemine vücut verir. Bu sistemde, kişiler, ayrıca izin verilmiş fiiller dışındaki fiilleri yapmakta özgür değillerdir. Bu fiiller için izin almaya ihtiyaçları vardır. b) Eğer “hürriyetin varlığı asıldır” cevabı verilirse, bundan, insanın belli bir fiili yapabilmesi için izin almasına gerek olmadığı sonucu çıkar. Böyle bir sistemde, insanlar, yetkili makam tarafından ayrıca ve açıkça yasaklanmış fiiller dışındaki bütün fiilleri ayrıca izin almaya gerek olmaksızın yapabilir. Böyle bir sistemde, yetkili makamlar tarafından ayrıca yasaklanmamış bütün fiiller serbesttir. Bu mantık, liberal bir hukuk sistemine vücut verir. Bu sistemde, kişiler, ayrıca yasaklanmamış bütün fiilleri yapmakta özgürdürler. Bunun için önceden izin almaya ihtiyaçları yoktur. Peki, hürriyetin varlığı mı, yoksa yokluğu mu asıldır? Bu soruya cevap vermeden önce, niteliklerin varlığı veya yokluğu konusunda mantıkta geçerli olan bir temel ilkeyi görelim: I. SIFAT-I ARIZADA ASLOLAN ADEMDİR (Mecelle, m.9) (Aslî Niteliğin Varlığı, Arızî Niteliğin Yokluğu Asıldır) “Sıfat (nitelik, attribute)”, vasıf kelimesinden türemiş olup, hâl (durum), keyfiyet (nitelik), suret, özellik demektir1. Yani sıfat, bir kişinin veya bir şeyin 1. Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lugat, Ankara, Aydın Kitabevi, 1984, s.1137; Mehmet Erdoğan, Fıkıh ve Hukuk Terimleri Sözlüğü, İstanbul, Ensar Neşriyat, 2. Baskı, 2005, s.506; Elmalılı M. Hamdi Yazır, Elfabetik İslam Hukuku ve Fıkıh Istılahları Kamusu (Hazırlayan: Sıtkı Gülle), İstanbul, Eser Neşriyat, 1997, Cilt IV, s.431. BÖLÜM 6: HÜRRİYET KARİNESİ 141 hâl veya vasfı, niteliğidir2. Sıfat, “sıfat-ı asliye” ve “sıfat-ı ârıza” olmak üzere iki çeşittir. Sıfat-ı asliye, nitelenen şeyde bizzat bulunan, yani o şeyin kendisinde bulunan durum, nitelik veya özelliktir3. Sıfat-ı asliye için biz aşağıda “aslî nitelik” terimini kullanacağız. “Aslî”, “asl”ın sıfatı olup, “asla mensup” demektir4. “Asıl” ise, kök, temel, esas, kaide, kural demektir. “Sıfat-ı asliye” için Latince olarak “essentialia”, İngilizce olarak “original attribute” terimleri kullanılabilir. Sıfat-ı asliye, tabir caiz ise, bir şeyin “default (varsayılan) niteliği”dir. Yine sıfat-ı asliye, cihazların “fabrika ayarları”na benzetilebilir. Başka türlü ayarlanmamış ise geçerli olan ayardır. Kısacası, sıfat-ı asliye, aksi kararlaştırılmadıkça geçerli olan niteliktir; şeylerin ilk hâlidir. Sıfat-ı ârıza, nitelenen şeyde bizzat, yani kendiliğinden bulunmayıp, ona sonradan eklenen niteliktir5. Sıfat-ı ârıza için biz aşağıda “arizî nitelik” terimini kullanacağız. “Ârıza”, “ârız”dan gelip “sonradan olan şey”, “bozulma” anlamına gelmektedir6. “Ârız” ise bir şeyin zatına ilişkin olmayıp, o şeye bazen sonradan yapışan, takılan şey demektir7. “Arızî” ise, “ârız”ın sıfatı olup, “sonradan ortaya çıkan”, “gelip geçici olan” 8, bir şeyin zati ve esasına ilişkin olmayan şey anlamına gelmektedir9. “Sıfat-ı arıza” için Latince “accidentalia”, İngilizce olarak ise “intervening attribute” terimleri kullanılabilir. Bir Örnek: Bir otomobilin çalışıyor olması “sıfat-ı asliye”, yani aslî nitelik, yani essentialia; arızalı olması ise “sıfat-ı ârıza”, yani arizî nitelik, yani accidentalia’dır. Çünkü otomobilin çalışıyor olması, gidebilmesi, otomobil denen şeyin zatında, yani doğrudan kendisinde bulunan bir özellik, yani bir original attribute’tür. Zira bir şey bu özelliğe sahip değil ise ona “otomobil” denilemez. Bir otomobilin bozulması, gidememesi durumu, kendiliğinden olan bir şey değil, sonradan ortaya çıkan bir durum olduğuna göre, bu otomobilin bozulması, yani arızalanması “arizî” bir durumdur; diğer bir ifadeyle “sıfat-ı ârıza”dır; yani “accidentalia”dır. Diğer Bir Örnek: İnsanın sağlıklı olması, sıfat-ı asliye; hasta olması ise sıfat-ı ârızadır. Yani insanın sağlıklı olması “asıl (essentialia)”, hasta olması ise bir “arızî durum (accidentalia)”dur. Zira sağlık, insan denen varlığın zatında var olan bir özelliktir; sağlık olmasaydı bizatihi insanın kendisi olmazdı. O halde sağlıklı olma özelliği insanın kendisinde baştan itibaren var olan bir özellik, yani bir “aslî nitelik”; hasta olması ise insanın sonradan içine düştüğü bir “arızî durum”dur. Aynı şekilde akıl bakımından kişinin aklının başında bulunması sıfat-ı asliye, deli olması ise sıfat-ı ârızadır. İşte bu yukarıda açıklanmaya çalışılan konudaki temel ilke, Mecellenin 9’uncu maddesinde “sıfat-ı arızada aslolan ademdir” denilerek ifade edilmiştir. Bu ilkeye göre bir şeyin sıfat-ı arızası, yani o şeyin arizî niteliği konusunda aslolan yokluktur, yani o şeyin olmamasıdır. Dolayısıyla bir şeyin arizî niteliğinin mevcut olup olmadığı konusunda tereddüt olursa, o niteliğin mevcut olma2. 3. 5. 8. Abdullah Yeğin, Yeni Lügat, İstanbul, Hizmet Yayınları, Tarih Yok (200?), s.627. Ali Haydar, op. cit., c.I, s.35. 4. Devellioğlu, op. cit., s.56. Ali Haydar, op. cit., c.I, s.35. 5. Yeğin, op. cit., s.32. 7. Ibid. Devellioğlu, op. cit., s.48. 9. Yeğin, op. cit., s.32. 4. Devellioğlu, op. cit. , s.56. 6. 7. Yeğin, Ibid. op. cit. , s.32. 9. Yeğin, op. cit. , s.32. 142 BİRİNCİ KISIM: İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN GENEL TEORİSİ dığı varsayılır. Tersine, bir şeyin sıfat-ı asliyesi, yani aslî niteliği konusunda aslolan, o niteliğin var olmasıdır. Yani bir şeyin aslî niteliğinin mevcut olup olmadığı konusunda tereddüt olursa, o niteliğin mevcut olduğu varsayılır. Açıkçası, bir şeyin aslî niteliğinin varlığı, arızî niteliğinin ise yokluğu asıldır. II. “SIFAT-I ARIZADA ASLOLAN ADEMDİR” İLKESİNİN HÜRRİYETLER ALANINA UYGULANMASI Şimdi yukarıdaki soruyu tekrar soralım: Acaba insanın hür olması mı asıldır; yoksa hür olmaması mı? Bu soruya cevap verebilmek için, aslî niteliğin ne olduğunu tespit etmek gerekir. Akdeniz havzasında en az iki bin yıldır içinde yaşadığımız hukuk kültüründe insanın hür olarak doğduğu kabul edilmiştir. Bu bir varsayımdır. Bunun gerçekten öyle olup olmadığını tartışmanın pek de bir anlamı yoktur. Bu varsayıma göre insanın hür olması onun aslî niteliği, hürriyetin olmaması veya hürriyetinin sınırlandırılmış olması onun arızî bir niteliğidir. “Sıfat-ı arızada aslolan ademdir”, yani “aslî niteliğin varlığı, arızî niteliğin yokluğu asıldır” ilkesi uyarınca, hürriyetin varlığı, yasağın ise yokluğu asıldır. Diğer bir ifadeyle, hürriyet asıl; hürriyetin yokluğu ise arızadır. Örneğin hürlük asıl, kölelik arızî niteliktir. Köleliğin cari olduğu dönemlerde Akdeniz havzası hukuk sitemlerinde, ister Roma hukukunda, ister İslam hukukunda, karşıdan gelen bir insanın, hür mü, köle mi olduğu bilinmiyor ise, o insanın hür olduğu kabul edilmiştir. Çünkü hürlük asıl, kölelik arızî bir niteliktir. Asıl niteliğin varlığı, arızî niteliğin ise yokluğu esastır. Gerçek durumu bilinmiyorsa, söz konusu insanın hür olduğu, köle olmadığı varsayılır. Eğer bir kişi, bu insanın köle olduğunu iddia ediyorsa, onun köle olduğunu iddia eden kişinin ispatlaması gerekir. Köle olduğu iddia edilen kişinin kendisinin köle olmadığını, hür olduğunu ispatlamasına gerek yoktur. Çünkü hürlük, insan olmanın sıfat-ı asliyesidir, aslî niteliğidir. Bir yaratık “insan” ise, onun “hür” olması asıldır; hür olduğu varsayılır. Söz konusu yaratığın hür olduğunu ispatlamasına gerek yoktur; söz konusu yaratığın “insan” olduğunun gösterilmesi yeterlidir. Çünkü hürlük insanlığın aslî bir niteliğidir. Bir insanın belirli bir fiili yapıp yapmama konusunda hürriyetinin olup olmaması sorunu da aynı şekilde çözümlenir. Bazı istisnaî durumlarda bazı insan davranışları yasaklanmış olabilir. Ancak bir davranışın yasaklanmış olup olmadığı bilinmiyorsa veya bu konuda tereddüt varsa, bu davranışın yasak mı, yoksa serbest mi olduğunu kabul etmemiz gerekir? Örneğin parkta bankta veya çimlerin üzerinde oturan bir kişinin gitar çalma hürriyeti var mıdır? Yoksa bu kişinin gitar çalması yasak mıdır? Bu kişinin parkta gitar çalması için polisten veya belediyeden izin mi alması gerekir? BÖLÜM 6: HÜRRİYET KARİNESİ 143 Parkta gitar çalmanın yasaklanıp yasaklanmadığı bilinmiyor ise, parkta gitar çalmanın serbest olduğu varsayılır. Çünkü gitar çalmak bir insan fiilidir ve insan fiilleri konusunda hürriyetin var olması asıldır. Parkta gitar çalmak yetkili makamlar tarafından usûlüne uygun olarak önceden yasaklanmamış ise, bir kişinin parkta gitar çalması için bir makamdan izin almasına gerek yoktur; hürriyet asıldır ve isterse gitar çalabilir. Fotoğraf: Parka Gitar çalan Gençler10 ÇITIR ÇITIR FELSEFE: Brigitte Labbé ve Michel Puech, Adalet ve Haksızlık (Çev. Azade Aslan), İstanbul, Günışığı Kitaplığı, 26. Baskı, 2015, s.32: Alis cezasını anlamıyor. Onun ne hissettiğini hayal edebiliyoruz. Hiçbir yasa olmadığında, bir cezayı haksız bulmak normal. Anne babamız perşembe akşamı televizyon izlediğimiz için bizi cezalandırıyor, ama perşembe akşamı televizyon izlemenin yasak olduğunu önceden söylememişlerse o zaman bu ceza tamamen haksızdır. III. ÇAVUŞ PRİŞİBEYEV’İN HÜRRİYET ANLAYIŞI11 Anton Çehov’un Çavuş Prişibeyev isimli öyküsünde şöyle bir olay anlatılır: Emekli Çavuş Prişibeyev, köyünün kırlarında eşiyle birlikte gezinti yaparken, kıyıda bir cesedin başına toplanmış kalabalığı görür. Halka dağılmasını emreder. Halk dağılmayınca onlara küfürler eder ve polisten onları dağıtmasını ister. Ancak polis dağıtmayınca, halka da polise de küfür eder. Halka ve polise küfrettiği için, şikayet üzerine mahkeme huzuruna çıkarılır. Mahkemede şu konuşmalar geçer: Porselenden Çavuş Prişibeyev Figürini12 10. Foto: Yuralaits Albert, https://www.shutterstock.com/tr/image-photo/group-students-guitarresting-park-on’den satın alınmıştır. 11. Hürriyet anlayışıyla bağlantı kurarak bu güzel öyküyü bize bildiren Prof. Dr. Rona Aybay’a teşekkür ederim. 12. Figurine, Corporal Prishibeyev, porcelain, USSR, LFZ - Lomonosov porcelain factory, molder B.Y. Vorobyev, https://www.vitber.lv/en/lot/16370. 144 BİRİNCİ KISIM: İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN GENEL TEORİSİ Çavuş Prişibeyev: – Ayın üçünde ailem Anfisa ile ağır ağır, namusumuzla yürüyorduk. Derken ne görelim, kıyıda bir ceset. Kalabalık başına toplanmış. “Ne hakla burada toplandınız? diye sordum. Niçin? Neden? Kanun halkın bir araya toplanmasına müsaade etmiş midir? Dağılın!” diye bağırdım. Halkı evlerine yollamaya, dağıtmaya başladım. Polise cebir kullanarak halkı dağıtmasını emrettim. (…) Şahit olarak dinlenen muhtar: – Doğrudur, bay yargıç, dedi. Bütün köy halkı şikayetçi. Onunla yaşamak imkânsız. Kutsal tasvirlerle bir tören yaparız, bir düğün yahut herhangi bir iş olur; her yerde bağırır çağırır. Gürültü çıkarır, ortaya nizamlar atar, (…) Demin de köy evlerini dolaşıyor, boyuna emirler veriyordu: Şarkı söylemeyin, ateş yakmayın, diyordu. Şarkı söylenmesine izin veren kanun yokmuş. (…) Çavuş, homurdanarak: – Başüstüne, der. Siz sayın bayım, buyurdunuz ki, halkı dağıtmak vazifem değilmiş. Pekala. Ya düzensizlik olursa. Halkın münasebetsizlik etmesine müsaade mi edilmeli? Halka hürriyet verileceği nerede yazılı? Anton Çehov, Hikayeleler III (Çev.: Oğuz Peltek ve Erol Güney), 13 İstanbul, MEB Yayınevi, 1993, s.15-16 . Yukarıda siyah harflerle yazılmış cümlelerde görüldüğü gibi, Çavuş Prişibeyev’e göre, halkın bir yerde toplanabilmesi için bu konuda bir hakkının olması, kanunun buna izin vermesi gerekir. Böyle izin veren bir kanun yoksa, halk belirli bir yerde toplanamaz. Aynı şekilde halkın şarkı söyleyebilmesi için 13. Çavuş Prişibeyev’in öyküsünün yukarıdaki kısımlarının İngilizce çevirisi: Translated by Brian Pearce and Stella Jackson (http://www.unz.org/Pub/AngloSovietJ-1956q2-00015). BÖLÜM 6: HÜRRİYET KARİNESİ 145 kanunun buna izin vermesi gerekir. Kanun buna izin vermemiş ise, halk şarkı söyleyemez. Açıkçası, Çavuş Pirişibeyev’e göre halkın hürriyet sahibi olabilmesi için bu hürriyetlerin kanunda yazması gerekir. Belirtelim ki, Rus ve keza Türk otoriter kültürlerinde yer yer “Çavuş Pirişibeyev’in hürriyet anlayışı”na sahip pek çok kişi de olsa, iki bin küsur yıllık Akdeniz havzası hukuk kültüründe bu anlayış geçerli değildir. IV. HÜRRİYET KARİNESİ vs. YASAK KARİNESİ Hürriyet Karinesi.- Yukarıda açıklandığı gibi, insanın hür olduğu varsayılır. Buna “hürriyet karinesi (presumption of liberty, presumption of freedom, présomption de liberté)” denir. Asıl olan bir insanın hür olması, arızî olan ise insanın hür olmaması veya hürriyetinin sınırlı olmasıdır. Diğer bir ifadeyle belirli bir hareketin yapılmasının serbest olması asıl, yasak olması ise arızi bir durumdur. Hareketin serbest mi, yasak mı olduğu bilinmiyor ise, serbest olduğu varsayılır. İnsanın hürriyeti, insanın insan olmasından çıkan zorunlu bir sonuçtur. Ortada bir insan var ise hürriyet de vardır. YAN BİLGİ 6.1: Karine nedir? “Karine (presumption)” bilinen bir vakıadan varlığı konusunda tereddüt olan bir diğer vakıanın çıkarılmasıdır. Örneğin “evlilik devam ederken doğan çocuğun babası kocadır” (TMK, m.285). Burada “çocuğun evlilik devam ederken doğmuş olması”, bilinen bir vakıa, “çocuğun babasının gerçekten kim olduğu” ise bilinmeyen bir vakıadır. Bu bilinmeyen vakıa konusunda bilinen vakıaya bakarak bir sonuç çıkarılmasına, bir şeyin kabul edilmesine, öyle varsayılmasına karine denir. Bir çocuk evlilik devam ederken doğmuş ise, bu çocuğun babasının, çocuğun anasının kocası olduğu varsayılır. Bunun ispata ihtiyacı da yoktur. Çünkü böyle bir karine vardır. Çocuğun babasının koca olduğunun ispat edilmesine de ihtiyaç yoktur; bunun böyle olduğu varsayılır. Bunun aksini iddia eden biri çıkarsa, çocuğun babasının koca değil, bir başka erkek olduğunu ispat etmesi gerekir. Hürriyet karinesinden çıkan temel sonuç şudur: Bir insan fiili ayrıca ve açıkça yetkili makam tarafından yasaklanmamış ise serbesttir. Dolayısıyla yasaklanmamış her fiil serbesttir. Yasak Karinesi.- Hâliyle, hürriyet karinesi, yani hürriyetin asıl, yasağın arızi olması liberal hukuk sistemlerinde geçerli olan bir varsayımdır. Otoriter hukuk sistemlerinde ise bu varsayımın tersi geçerlidir. Yani bu sistemlerde yasağın olması asıl, hürriyetin olması ise arızîdir. Zira otoriter bir hukuk siteminde ise, insanın değil, devletin yetkili olduğu varsayılır. Buna “yetki karinesi (présomption du pouvoir)” denir. Aynı nedenle otoriter hukuk sistemlerinde “yasak karinesi” vardır. Bu şu anlama gelir: Ayrıca ve açıkça izin verilmemiş her şey yasaktır. Dolayısıyla böyle bir sistemde insanların hürriyet sahibi olabilmesi için, onlara bu hürriyetlerin ayrıca ve açıkça verilmesi gerekir. İnsanlara belirli bir konuda hürriyet verilmemiş ise, insanların o konuda hürriyetleri yoktur. 146 BİRİNCİ KISIM: İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN GENEL TEORİSİ Liberal ve otoriter hukuk sistemlerindeki hürriyet ve yasak alanları yandaki gibi bir şekille gösterilebilir: Yasak karinesini bir yana bırakalım ve şimdi hürriyet karinesinden çıkan sonuçları görelim: V. HÜRRİYET KARİNESİNDEN ÇIKAN SONUÇLAR Hürriyet karinesinden şu sonuçlar çıkar: 1. Yasaklanmamış Her Fiil Serbesttir.- Liberal bir hukuk sisteminde, hürriyet asıldır. Her insan, istediği her fiili, bu fiil yetkili makamlar tarafından ayrıca ve açıkça yasaklanmamış ise yapabilir. Yasaklanmamış her fiil serbesttir. 2. İnsanın Hürriyet Sahibi Olabilmesi İçin Devletin Ona Hürriyet Vermesine Gerek Yoktur.- İnsan doğuştan hürriyet sahibidir. Tarihsel olarak insanın devletten daha eski olduğu aşikârdır. Devlet insanları değil, insanlar devleti yaratmışlardır. Dolayısıyla asıl olan insan, arızî olan, yani sonradan ortaya çıkan ise devlettir. Nitekim insanları yok ederseniz, devlet de yok olur. Ama devleti yok ederseniz, insanlar yok olmaz. Demek ki, devlet değil, insan aslî unsurdur. Başlangıçta devlet değil, insan vardı. O halde insanların varlığı ve dolayısıyla hürriyete sahip olması asıl; devletin var olması ve keza insanların hürriyetlerine müdahale etme yetkisine sahip olması ise istisnadır. Yani insanların hürriyet sahibi olmaları için onlara hürriyetlerin devlet tarafından verilmesine veya tanınmasına gerek yoktur. İnsanlar kendiliğinden, doğuştan, insan olmalarından dolayı hürriyetlere sahiptir. 3. İnsanların Sahip Oldukları Hürriyetler, Onlara Anayasa ve Kanunla Verilenlerden İbaret Değildir. İnsanların hürriyet sahibi olması için, devlet tarafından anayasa veya kanunla onlara hürriyet verilmesi şart değildir. Ama yine de devletler, anayasayla veya kanunla insanlara çeşitli hürriyetler vermekte, insanların sahip oldukları hürriyetleri anayasa ve kanunla tanımakta ve güvence altına almaktadırlar. Eğer bir ülkede anayasa veya kanunla insanlara verilmiş çeşitli hürriyetler var ise, bu insanların sahip oldukları hürriyetler, onlara anayasa ve kanunla verilenlerden ibaret değildir. Çünkü insanlar, insan olma vasfından dolayı genel olarak hürriyete sahiptir. Anayasa ve kanunda sayılan hürriyetler, insanların sahip olabileceği hürriyetlerden sadece bir kısmını oluşturur. Her insan fiili bir hürriyet konusu olabilir. Açıkçası yüzlerce, binlerce hürriyet vardır. Çünkü sonsuz sayıda insan hareketi vardır. Dolayısıyla pozitif hukuk metinlerinin bu hürriyetlerin bir listesini yapması mümkün değildir. Bu şu anlama gelir ki, anayasa ve kanunlarda hak ve hürriyetlerin sayılması bir “numerus clausus (tahdidî) sayma” oluşturmaz. Anayasa ve kanunlardaki hak BÖLÜM 6: HÜRRİYET KARİNESİ 147 ve hürriyet listeleri, “tüketici liste (liste exhaustive)” değil, “örneklendirici liste” niteliğindedir. 4. Kendiliğinden Hürriyet Olur; Ama Kendiliğinden Yasak Olmaz.Hürriyet aslî nitelik, hürriyetin olmaması veya sınırlandırılması, yani yasak arızî nitelik olduğuna göre, hürriyet kendiliğinden olan bir şeydir; hürriyetin sınırlanması ise sonradan yapılan bir şeydir. Yani kendiliğinden hürriyet olur; ama kendiliğinden yasak olmaz. Bir hürriyetin sınırlı olabilmesi için o hürriyetin yetkili makam tarafından usûlüne uygun olarak sınırlandırılması gerekir. Diğer bir ifadeyle bir davranışın yasak olması için, o davranışın yasaklanması gerekir. Yani yasak, kendiliğinden olan bir şey değil, sonradan konan bir şeydir. Sonradan ve ayrıca bir insan davranışı yasaklanmamış ise o davranış yasak değildir. 5. Hürriyetin Değil, Yasağın Varlığı İspata Muhtaçtır.- Hürriyet aslî nitelik, yasak ise arızî nitelik olduğuna göre, yasağın olduğunu iddia eden kişi bu iddiasını ispatlamalıdır. Çünkü aslî nitelik kendiliğinden var olan bir şeydir, varlığının ispata ihtiyacı yoktur. Var olduğu varsayılır. Tersine arızî nitelik sonradan ortaya çıkan bir şeydir; dolayısıyla sonradan ortaya çıkıp çıkmadığının ispata ihtiyacı vardır. O hâlde belirli bir insan davranışının yasak olduğunu iddia eden kişi, bu yasağın kimin tarafından, ne zaman ve nasıl konulduğunu ispat etmekle yükümlüdür. Hürriyetin değil, yasağın ispata muhtaç olduğu önermesi, fıkıh usûlünde cari olan “beyyine hilaf-ı aslı ispat içindir (delil, aslın aksini ispat içindir)”14 ilkesiyle de açıklanabilir. “Beyyine15 hilaf16-ı aslı ispat içindir” ilkesi, ispat yükünün, asıl olan durumun aksini iddia edene ait olduğunu ifade eder. Diğer bir ifadeyle, “aslın hilafını iddia eden kimseden delil istenir”17. Mecelle, aynı ilkeyi, 77’nci maddesinde “beyyine hilaf-ı zahiri18 ispat içindir” diyerek dile getirmektedir. Hürriyet aslî bir nitelik olduğu için mevcut olduğu varsayılır. Yasak ise arızî bir nitelik olduğu için mevcut olmadığı varsayılır; yani bu yönde karine vardır. Aksini iddia eden kişi, yani yasağın mevcut olduğunu iddia eden kişi bunu ispatlamalıdır. Hürriyetin mevcut olduğunu iddia eden kişinin ise bunu ispata ihtiyacı yoktur. 6. Yasak, Yasak Koymaya Yetkili Makam Tarafından Usûlüne Uygun Olarak Ayrıca ve Açıkça Konulmuş Olmalıdır: Yorum Yoluyla Yasak Üretilemez.- Kendiliğinden yasak olamayacağına göre yasak, yasak koymaya yetkili makam tarafından usûlüne uygun olarak ayrıca konulmuş olmalıdır. Türkiye’de hürriyetleri sınırlamaya, yani yasak koymaya yetkili makam, Anayasanın 13’üncü maddesine göre TBMM’dir. TBMM bu yasağı, ancak usûlüne uygun 14. 15. 16. 17. 18. Ali Haydar, op. cit., c.I, s.104. “Beyyine”, delil, kanıt demektir (Devellioğlu, op. cit., s.121. “Hilaf”, bir şeyin karşıtı, zıddı, aksi demektir (Devellioğlu, op. cit., s.441). Ali Haydar, op. cit., c.I, s.33. “Zahir”, açık, görünen, belli, meydanda olan demektir (Devellioğlu, op. cit., s.1400). 148 BİRİNCİ KISIM: İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN GENEL TEORİSİ koyacağı “kanun” adındaki işlemle yapabilir. Zira, Anayasamızın 13’üncü maddesi, “temel hak ve hürriyetler, … ancak kanunla sınırlanabilir” demektedir. Yetkili makam tarafından konulmuş bir yasak yok ise, yasak yoktur; hürriyet sınırlandırılmamıştır. Bundan şu sonuç çıkar ki, yorum yoluyla yasak üretilemez. Yasak yetkili makam tarafından ayrıca konulmuş olmalıdır. Bir hürriyetin sınırlandırılmasına ihtiyaç olabilir. Böyle bir ihtiyaç var ise bunu takdir edip sınırlandıracak makam, yorumcular, hâkimler veya idareciler değil, ülkenin huKUTU 6.1: Kanunsuz Suç ve Ceza Olkuk siteminin bu konuda yetki verdiği organdır (örneğin Türkiye’de Türkiye maz İlkesinin Temeli.- Kanunun yasaklamaBüyük Millet Meclisidir). Bu organ söz dığı bir şeyin yasak olmadığı hususu, ceza hukukundaki “nulla crimen et poena sine lege konusu hürriyeti sınırlandırmamış ise, (kanunsuz suç ve ceza olmaz)” ilkesiyle ifade bu hürriyetin sınırlandırılmasına ne ka- edilir. Bu ilkeye göre bir fiilin suç teşkil ededar ihtiyaç olursa olsun, bu hürriyet sı- bilmesi için onun kanunla yasaklanması ve nırsızdır. Çünkü ihtiyaçtan yasak çık- ona bir ceza verilebilmesi için de söz konusu maz; yasak konulmuş bir şeydir; sadece cezanın kanunla öngörülmesi gerekir. Suç yetkili makam tarafından konulmuş ise tanımı ve ceza belirlenmesi kişinin özgürlüğüne müdahale teşkil ettiğine göre, bu bir istisyasak vardır. Üstelik bu yasak ayrıca ve nadır; dolayısıyla bunun ayrıca ve açıkça önaçıkça konulmuş olmalıdır. Zımni ya- görülmesi ve dar yoruma tâbi tutulması geresak olmaz. Kanunun yasaklamadığı bir kir. Zaten bu nedenle ceza hukukunda kıyas yasağı ilkesi geçerlidir. şey yasak değildir. 7. Hürriyet Geniş, Yasak Dar Yorumlanır.- Hürriyetin asıl, yasağın arizî olması; hürriyetin kaide, yasağın istisna olduğu anlamına gelir. Hukukun genel teorisinde kaideler geniş, istisnalar dar yorumlanır. Yani hürriyet geniş, yasak YAN BİLGİ 6.2: Tereddüt nedir? Bir dar yorumlanır. Dolayısıyla bir hürriyetin sınırlı olup olmadığı konusunda, di- şeyin olup olmadığı veya olmuş bir şeyin kapkonusunda farklı görüşler var ise, örneğer bir ifadeyle bir yasağın olup olma- samı ğin üç hukukçudan ikisi yasak var, biri yok dığı konusunda tereddüt* var ise, dar diyorsa ortada “tereddüt” vardır. Keza yasağın yorum yapılır ve yasağın olmadığı so- varlığı konusunda tereddüt olmamakla birlikte nucuna ulaşılır. Bundan şu sonuç çıkar yasağın kapsamı konusunda da tereddüt olaÖrneğin a, b ve c noktalarıyla ilgili bir ki, yasağın sadece yasak koymaya yetki- bilir. yasakta, iki hukukçu c noktasının kapsama li makam tarafından konulması yetmez, girdiğini, ama bir hukukçu c noktasının kapaynı zamanda ayrıca ve açıkça konul- sama girmediğini iddia ediyorsa ortada yine tereddüt vardır. ması gerekir. Zımnî yasak olmaz. Aynı şekilde, bir yasağın olduğu tartışmasız olmakla birlikte, yasağın kapsamı konusunda tereddüt var ise, yine kapsam dar yorumlanarak, tereddütlü noktanın yasak kapsamı dışında kaldığı sonucuna ulaşılır. Zira istisna dar yoruma tabi tutulur. Dar yorum ilkesi, hem istisnanın varlığı, hem de kapsamı için geçerlidir. Bundan şu sonuç çıkar ki, yasak sadece ayrıca ve açıkça konulmamalı, yasağın kapsamı da ayrıca ve açıkça belirlenmelidir. 8. “In Favorem Libertatis” İlkesi.- Yukarıda 5, 6 ve 7 nolu sonuçların gösterdiği gibi, hürriyetlerin varlığı ve kapsamıyla ilgili tereddütlü konularda BÖLÜM 6: HÜRRİYET KARİNESİ 149 hürriyet lehine yorum yapılır. Yasak daraltılır; hürriyet genişletilir. Buna “in favorem libertatis” ilkesi denir. Keza aynı anlamda “presumption of liberty (hürriyet karinesi)” tabiri de kullanılır. Amerikan anayasa hukuku literatüründe bu ilke “powers are narrow, rights broad (yetkiler dar, haklar geniş)” özdeyişiyle ifade edilir. Bu ilkeye “principle of most rights (daha fazla hak ilkesi)” ve “principle of least authority (daha az yetki)” ilkesi denir19. Bu şu anlama gelir ki, hürriyetler yorumlanırken olabildiğince geniş yorum, yasaklar yorumlanırken olabildiğince dar yorum yapılır. Dolayısıyla yukarıda da belirtildiği bir yasağın olup olmadığı konusunda tereddüt hasıl olursa, yasağın olmadığı kabul edilir. Ama bir kişinin bir hürriyete sahip olup olmadığı konusunda tereddüt hasıl olursa, bu kişinin o hürriyete sahip olduğu kabul edilir. Bu husus Latince olarak “quotiens dubia interpretatio libertatis est, secundum libertatem respondendum erit (hürriyete ilişkin yorumda tereddüt varsa, hürriyet lehine karar verilir)” denilerek açıklanmıştır20. KUTU 6.2: EŞYADA ASLOLON İBAHEDİR İslam hukukunda “eşyada aslolon ibahedir” ilkesi geçerlidir. İbahe, mübah olma, helal olma, serbest olma anlamına gelir. “Eşyada aslolan ibahedir” demek, “bir şeyin serbest olması asıldır” demektir. Bu ilkeye göre, bir davranışın helal veya haram olup olmadığında tereddüt edilirse o davranışın helal olduğu kabul edilir. Yasak olduğunu veya haram olduğunu iddia eden ona delil getirmek mecburiyetindedir. Nas veya tanzimi tasarrufla yasaklanmamış her davranış serbesttir. Bir davranışın yasaklanma21 sı, haram kılınması ancak açık bir hüküm ile mümkündür . Örneğin acaba ramazan veya kurban bayramı günlerinde çalışmak haram mıdır? Belki bayram günlerinde çalışılmasa daha iyi olacağını, bayramın amacının çalışmanın yasaklanmasını gerektirdiğini düşünebiliriz. Ne var ki bu konuda bir nas yoktur. Dolayısıyla bayram günleri çalışmak haram değildir. Yorumla, içtihatla haram üretilmez. Sigara içmek haram mıdır? Sigaranın insan sağlığına zarar verdiği tartışmasızdır. Haram olmasında yarar vardır. Ne var ki, sigara konusunda bir nas yoktur. Dolayısıyla sigara içmek haram değildir. Çünkü yasak, haram, ancak açık bir hükümle konulur ve eşyada ibahe asıldır; yani açıkça yasaklanmamış, haram kılınmamış her şeyin kullanılması, içilmesi, yenmesi, mübahtır; serbesttir. “Eşyada aslolon ibahedir” kuralının temelinde En’am Suresinin 119’uncu ayetindeki “size haram olanlar ayrı ayrı açıklanmıştı22 (ﻋﻠَ ْﻳ ُﻛ ْﻡ ( ) َﻭ ﻗَ ْﺩ َﻓ ﱠve kad fassale lekum mâ harrame aleykum)” َ ﺻ َﻝ ﻟَ ُﻛﻡ ﱠﻣﺎ ﺣَﺭﱠ َﻡ hükmü bulunur. Yani ayete göre, haram olanlar, Kuranda ayrıca ve açıkça belirtilmiştir. Dolayısıyla Kuranda ayrıca ve açıkça haram olduğu belirtilmeyen şeyler, haram değildir. VI. HÜRRİYET KARİNESİNİN POZİTİF HUKUK METİNLERİ TARAFINDAN TANINMASI Hürriyet karinesi sadece teorik bir ilke değil, aynı zamanda pozitif hukuk metinleri tarafından tanınmış, esas alınmış bir ilkedir. 19. Özdeyiş için bkz. Nick Szabo, “Interpreting Power: The Principle of Least Authority”, http://szabo.best.vwh.net/interpretingpower.html (15 Ocak 2010). 20. Digesta 50, 17, 20 (http://www.thelatinlibrary.com/justinian/digest50.shtml). 21. Servet Armağan, İslam Hukukunda Temel Hak ve Hürriyetler, Ankara, Diyanet Vakfı, 6. Baskı, 2006, s.82 22. Ayetin Türkçe meali için bakınız: Elmalılı Hamdi Yazır: “…haram kıldığı neler ise ayrı ayrı bildirmiş…”; Diyanet İşleri: “…size neleri haram kıldığını tek tek açıklamış…”. 150 BİRİNCİ KISIM: İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN GENEL TEORİSİ Hürriyet karinesi, ilk insan hakları bildirgelerinden birisi olan 1789 İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesiyle tanınmıştır. Bu Bildirgenin 5’inci maddesinde yer alan “kanunun yasaklamadığı bir şey engellenemez ve kimse kanunun emretmediği bir şeyi yapmaya zorlanamaz (tout ce qui n'est pas défendu par la loi ne peut être empeché, et nul ne peut être contraint à faire ce qu'elle n'ordonne pas)” kuralı, hürriyet karinesini mükemmel bir şekilde ifade etmektedir. Bu maddede dile getirilen “kanunun yasaklamadığı her şey serbesttir” ilkesi ceza hukukundaki kanunilik ilkesini (nulla crimen et poena sine lege - kanunsuz suç ve ceza olmaz) doğurmuştur. Kanunilik ilkesi, bütün medenî ülkelerin anayasa ve/veya ceza kanunları tarafından kabul edilmiş bir ilkedir. Örneğin 1982 Türk Anayasası, “bir kimse işlendiği zaman kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz” (m.38/1), Türk Ceza Kanunu da “kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez” demektedir (m.2/1). Ceza hukuku alanında çok eskilerden beri uygulanan “masumluk karinesi (présomption d'innocence)” de aslında genel hürriyet karinesinin bir uzantısından, bu karinenin ceza hukuku alanındaki görünümünden başka bir şey değildir. 1982 Türk Anayasası, “suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” demektedir (m.38/4). Masumluk karinesi 1789 Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Beyannamesinin 9’uncu maddesi tarafından “her insan suçlu olduğuna karar verilinceye kadar masum sayıl[ır] (tout homme étant présumé innocent jusqu'à ce qu'il ait été déclaré coupable) ” denilerek hükme bağlanmıştır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi de, 5’inci maddesinin ilk paragrafında da, “her ferdin hürriyete ve güvenliğe hakkı vardır. Aşağıda mezkûr hâller ve kanuni usûller dışında hiç kimse hürriyetinden mahrum edilemez”23 diyerek “hürriyet karinesi”ni ve hürriyetin ancak maddenin diğer fıkralarında sayılan istisnaî hallerde ve kanunla sınırlanabileceğini öngörmüştür. VII. HÜRRİYET KARİNESİNİN PARALELİ OLARAK DEVLETİN YETKİSİZ OLMASI KARİNESİ Hürriyet karinesinin doğal paraleli devletin yetkisizliği karinesidir. Devletin yetkisiz olması asıl; yetkili olması ise arızî ve istisnaî bir durumdur. Yukarıda da açıkladığımız gibi, devlet kendiliğinden mevcut olan bir şey değildir. Devlet insandan eski değildir. Devlet sonradan ortaya çıkmış, insan karşısında arızî bir şeydir. Devlet organları sonradan anayasayla veya kanunla kurulmuş ve bunlara yetkileri daha sonra anayasayla veya kanunla verilmiştir. Yani belirli bir devlet organının belirli bir yetkiye sahip olması sıfat-ı arıza, yani sonradan ortaya çıkmış, arızî bir özelliktir. Sıfat-ı arızada aslolan yokluk olduğuna göre, 23. “Toute personne a droit à la liberté et à la sûreté. Nul ne peut être privé de sa liberté, sauf dans les cas suivants et selon les voies légales”. BÖLÜM 6: HÜRRİYET KARİNESİ 151 devlet organlarının yetkisiz olması asıldır. Bu şu anlama gelir ki, devlet organlarının kendilerinden menkul, kendilerinden kaynaklanan yetkileri yoktur. Bunların yetkili olabilmeleri için bu yetkilerin kendilerine anayasayla veya kanunla verilmiş olmaları gerekir. Yani devlet organlarının yetkileri “verilmiş yetkiler (compétences attribuées, attributed powers)” niteliğinde yetkilerdir. Bu şu anlama gelir ki, bir devlet organına, anayasayla veya kanunla ayrıca ve açıkça yetki verilmemişse o devlet organı o konuda yetkisizdir. Devletin bir organının belirli bir yetkiye sahip olup olmadığı konusunda tereddüt doğar ise, asıl olan devletin yetkisizliği olduğuna göre, o organın o yetkiye sahip olmadığını varsaymak gerekir. Eğer söz konusu organ böyle bir yetkiye sahip olduğunu iddia ediyorsa, bunu ispatlama yükü kendisine düşer. Söz konusu organın böyle bir yetkiye sahip olmadığını iddia eden kişi ispat yükü altında değildir. Zaten bir şeyin yokluğunu mantıken ispat etmek mümkün de değildir. Bir şeyin varlığı ispat edilmemiş ise, o şeyin yok olduğu kabul edilir. Bir devlet organının yetkili olabilmesi için söz konusu yetkinin ona ayrıca ve açıkça verilmiş olması gerekir. Bu organa belirli bir konuda bir yetki verilmemiş ise, o organın yetkileri kendinden menkul olmadığına ve söz konusu organ kendi kendine yetki veremeyeceğine göre, o organ o konuda yetkisizdir. Hiçbir devlet organı, anayasa veya kanun koyucunun kendisine bu yetkiyi verdiğini, vermiş olması gerektiğini vs. iddia edemez. Bir organ, bir başka organa, durup dururken, bol keseden yetki vermez. Zira hukukta kimse, bir başka kişiye yok yere bir şey vermez. Daha doğrusu Latince nemo praesumitur donare24 özdeyişinin dile getirdiği gibi hukukta, bir kişinin bir başka kişiye bir şey verdiği, bir şey bağışladığı yolunda bir karine yoktur. Devlet organlarına yetkilerin ayrıca ve açıkça verilmesi gerektiği, böyle bir yetki verilmeksizin bu organların yetkisiz oldukları kuralı 1982 Türk Anayasasının 6’ncı maddesinde “hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz” denilerek ifade edilmiştir. İlave edelim ki, bir devlet organına belirli bir yetkinin verildiği konusunda tereddüt olmamakla birlikte, verilen yetkinin kapsamı konusunda tereddüt ortaya çıkıyorsa, bu konuda dar yorum yapılır; yani o yetkinin tartışmalı noktayı içermediği sonucuna ulaşılır. Çünkü yukarıda gördüğümüz gibi devlet organlarının yetkisiz olması asıl, yetkili olmaları ise istisna olduğuna göre, istisnalar yorum yoluyla genişletilemez. Bu husus Latince “potestas stricte interpretatur25 (yetkiler dar yorumlanır) veya “in dubiis, non præsumitur pro potentia26 (tereddüt hâlinde yetki lehine karine yoktur)” özdeyişleriyle ifade edilmiştir. ■ 24. Bouvier, op. cit., c.II, s.136 (http://books.google.com.tr). 25. Özdeyiş için bkz. Nick Szabo, “Interpreting Power: The Principle of Least Authority”, http://szabo.best.vwh.net/interpretingpower.html (30 Temmuz 2005) (http://archive.fo/bm7MI (23 Mart 2017). 26. Ibid. BÖLÜM 7: İNSAN HAK VE HÜRRİYETLERİNİN TASNİFİ 159 Bu haklar daha sonra iç hukuk belgelerinde tanınmaya başlanmıştır. Örneğin çevre hakkı, 1972 Stockholm Bildirgesinde61 tanındıktan sonra iç hukuka geçmiştir. Mesela çevre hakkı anayasal düzeyde, İsveç’te 1975’te, İspanya’da 1978’de, İsviçre’de 1984’te, Avusturya’da 1984’te, Brezilya’da 1988’de tanınmıştır62. Günümüzde üçüncü kuşak haklar niteliğinde görülen pek çok hak, değişik uluslararası sözleşmelerde ve bazı anayasalarda tanınmaktadır. Üçüncü kuşak haklar, çevre hakkı örneğinde olduğu gibi, iç hukuk belgeleriyle tanınıp düzenlenirse, haliyle bunlar da hukuken bağlayıcı hale gelirler ve iç hukukta uygulanma imkânına kavuşabilirler. Ancak bugün için üçüncü kuşak insan hakları olarak bahsedilen hakların önemli bir kısmı, pozitif iç hukuk normlarıyla tanınıp düzenlenmedikleri için, hukuken bağlayıcı olduklarını söylemek oldukça güçtür. Bunların önemli bir kısmı, bağlayıcı haklar değil, hayal edilen, özlenen haklardır63. Eleştiri.- Üçüncü kuşak haklar anlayışına çeşitli eleştiriler de yöneltilmiştir. Örneğin bu anlayışta neredeyse her ihtiyaca bir hak ortaya atılmaktadır. Ama neticede ortaya atılan hak, gerçekte bir basit slogandan daha ileriye gitmez64. Üçüncü kuşak haklar, hukukî bağlayıcılıktan mahrumdurlar. Bunlar tamamıyla doktrin kaynaklıdır65. Bu hakların sahibinin kim olduğu bile belli değildir. Örneğin gelişme hakkının sahibi devlet mi, birey midir66? Bu hakların temelinin ne olduğu da belli değildir. Temel olarak ileri sürülen dayanışma kavramı hukukî içerikten mahrum bir kavramdır67. Bazı metinlerde bu haklar zikrediliyorsa da, bu bildirici niteliktedir. Bu haklar için öngörülmüş güvenceler yoktur68. Bu haklardan bahseden uluslararası metinler, devletlere bir yükümlülük yüklemekten uzaktır69. Bununla birlikte üçüncü kuşak haklar, insan haklarının “gelişmeci özelliği (caractère évolutif)”ni gözler önüne serer. Bugün tartışma konusu olmayan haklar da zamanla bu şekilde hukukun gündemine girmişlerdir. Üçüncü kuşak haklar da hukuka, tartışmalı bir şekilde olsa da yavaş yavaş girmektedir70. KUTU 7.2: F. Sudre’ün Üçüncü Kuşak İnsan Hakları Eleştiri.- “İnsan hakları ile gelişme ve barış arasında bir bağlantı bulunduğu şüphesiz inkar edilemez. Minimum bir yaşam seviyesi ve keza barış olmadan, insan haklarının kullanımı bir hayalden başka bir şey değildir… Ama yeni bir hakkı, insan hakları listesine ilave etmek için bir bunların arasında bir ilişkinin bulunduğunun beyan edilmesi yetmez. Dayanışma sözde haklarının ne öznesi, ne konusu, ne de yükümlüsü vardır. Bunlar, haklar değil, -meşru- arzular, talepler ve büyülerdir. … Barış hakkını, insanlığın ortak mirasına saygı hakkını veya gelişme hakkını, “insan hakkı” olarak nitelendirmek, hileli bir dilden başka bir şey değildir. Ortada ne hak vardır; ne de hakkın sahibi olan insan”71. (…) “‘Dayanışma hakları’nın insan hakları kategorisine dahil edilmesi, bizzat insan hakları kavramını tehdit eder ve bu kavramın kavramsal birliğini ve entelektüel tutarlılığını kaybettirir”72. ÜÇÜNCÜ KUŞAK İNSAN HAKLARI KONUSUNDA DAHA FAZLASI İÇİN: Ahmet Akbaba, İnsan Hakları Hukukunda Üçüncü Kuşak Haklar, İstanbul, Legal, 2016. 61. Nükhet Turgut, Çevre Hukuku, Ankara, Savaş Yayınları, 2001, s.58-59. 62. Çeşitli ülkelerin anayasalarına çevre hakkının girdiği tarih konusunda bkz.: İbrahim Ö. Kaboğlu, Çevre Hakkı, Ankara, İmge, 3. Baskı, 1996, s.35. 63. http://en.wikipedia.org/wiki/Three_generations_of_human_rights. 64. Letteron, op. cit., s.26 (Kindle). 65. Ibid. 66. Ibid. 67. Ibid. 68. Ibid. 69. Ibid. 70. Ibid. 71. Sudre, op. cit., s.108. 72. Ibid., s.109. 65. 66. 67. Ibid. Ibid. 69. 70. Ibid. 72. Ibid., s.10 9. 180 BİRİNCİ KISIM: İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN GENEL TEORİSİ söyleyebiliriz. Çünkü devletin bir ödevinin olduğunun kabul edilebilmesi için illa bu ödevin karşısında bir hak sahibi kişinin bulunması gerekmez. Nihayette cenazenin açıkta kalmaması, gömülmesi konusunda, ölen kişinin sadece yakınlarının değil, bütün toplumun bir yararı vardır. Hâliyle burada asıl sorun, ölen kişinin cesedinin bir çukura atılması veya yakılması değil, o toplumda cari olan asgarî usûllere uygun olarak gömülmesi ve keza cenazesinin hakarete uğramamasıdır. “Gömülme hakkı” tartışması, Türkiye’de 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünden sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığının ölen darbeciler için yaptığı “hainler mezarlığı” dolayısıyla gündeme gelmiştir. Aşağıda bu konuda bir gazete haberi konulmuştur: AVUKAT KESKİN: HAİNLER MEZARLIĞI, GÖM(ÜL)ME HAKKINA AYKIRI Bianet’e konuşan hak savunucusu, avukat Eren Keskin, gömülme hakkının bir insan hakkı olduğunu belirterek "hainler mezarlığı" uygulamasının kabul edilemez olduğunu söyledi. İstanbul Pendik’te 15 Temmuz darbe girişiminde yer alanların gömüleceği “Hainler Mezarlığı” kuruldu. Mezarlık, Tepeören'de Büyükşehir Belediyesi'nin sahipsiz hayvanlar için kurulan barınağın olduğu alanda kurulmuş. İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Kadir Topbaş, dün akşam Avcılar’daki mitingte daha önce dile getirdiği bu mezarlığa bir kişinin gömüldüğünü açıkladı. “Tankların, topların namluların önünde durdunuz. Ama Feto’nun asker kisveli teröristlerinin geleceğimizi karartmalarına izin vermediniz. Bütün niyetleri sizler bozdunuz. Sevgi selini bu güzelliği kısır çekişmelere kurban etmeyelim. Yarınları güzel kılalım. Devletin bekası ve geleceğini düşünelim. Onlardan bir tanesi bugün (pazartesi) benim bahsettiğim ‘Vatan Hainleri Mezarlığı’na gömüldü. Bir tanesi gömüldü. Ailesi istememiş ve ‘Vatan hainleri mezarlığına’ gömüldü. Bu millete ihanet edenler kabirlerinde dahi rahat edemezler.” Diyanet İşleri Başkanlığı da darbe girişiminde yer alan kişilerin cenaze işlemlerinin yapılmayacağını açıklamıştı. Başkanlık, darbe girişiminde yer alanların “Mümin kardeşlerinin tezkiye ve dualarını hak etmediğini” belirterek; bu kişilerin cenazeleriyle ilgili sala, teçhiz, tekfin ve üzerlerine cenaze namazı kılınması gibi din hizmetleri verilmeyeceğini ifade etmişti. “Gömülme hakkı bile yok sayılıyor” Bianet’e konuşan hak savunucusu, avukat Eren Keskin, gömülme hakkının bir insan hakkı olduğunu belirterek "hainler mezarlığı" uygulamasının kabul edilemez olduğunu söyledi. "Bir insanın gömülme hakkının dahi elinden alındığı bir coğrafyadayız. İnsanlığın bittiği nokta. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şeyin olduğu sanmıyorum. İnsan haklarına tamamen aykırı. Aynı zamanda hiçbir dini inançla da bağdaşmayan bir durum. Üstelik “vatan haini” ilan ettiklerini hayvan barınağının yanına konarak hayvanlara da hakaret edilmek isteniyor. “Asker aileleri çok korkuyor. Biz er ailelerine ‘İnsan Hakları Derneği'ne başvurun’ dedik. Şu ana kadar 15-20 aile sadece telefonla bilgi aldı, kimse yazılı başvuru yapmak istemiyor. Korkuyorlar ve bunu dile getiriyorlar. Askeri darbeye karşı yine militarist yöntemle mücadele ediliyor. Oysa askeri darbenin karşısında duracak tek şey demokratikleşme ve sivilleşmedir.” Daha önce de "gömebilme hakkı" ihlal edilmişti Daha önce de toplumun tepki gösterdiği olayların faillerinin gömülme hakkı engellenmişti. BÖLÜM 9: HAK VE HÜRRİYETLERİN ÖZNELERİ VE YÜKÜMLÜLERİ 181 27 Mayıs 1960 darbesinde idam edilen dönemin Başbakanı Adnan Menderes ile Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ın mezarları da seneler boyunca İmralı AdasıDeğirmen Tepe’de bakımsız ve isimsiz olarak kalmıştı. 1990’da bu üç kişinin mezarı İstanbulTopkapı’da bulunan anıt mezara defnedildi. (…) (N.V.) Bianet, 26 Temmuz 2016; http://bianet.org/bianet/toplum/177200-avukat-keskinhainler-mezarligi-gom-ul-me-hakkina-aykiri (Fotoğraf: Zafer Arslan) EK BİLGİ: “FETÖ”cüler için “Hainler Mezarlığı”nın mimarı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın damadı FETÖ soruşturması kapsamında 18 Ağustos 2016 tarihinde gözaltına alındı ve 7 Eylül 2016 günü tutuklandı (http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/597294/Kadir_Topbas_in_damadi_ve_ Gulluoglu_nun_sahibi__FETO_den_tutuklandi.html). 2. Tüzel Kişiler Bibliyografya.- Levinet, op. cit., s.198-204; Favoreu et al., Droit des libertés fondamentales, op. cit., s.96-98; Hennette-Vauchez ve Roman, op. cit., s.23. “Tüzel kişiler (legal persons, personnes morales)”, belli bir amacı gerçekleştirmek üzere bağımsız bir varlık şeklinde örgütlenmiş, haklara ve borçlara sahip olabilen kişi ve mal topluluklarıdır7. Tüzel kişiler, “özel hukuk tüzel kişileri” ve “kamu hukuku tüzel kişileri” olmak üzere ikiye ayrılır. “Özel hukuk tüzel kişileri”, dernekler, vakıflar ve şirketlerdir. Kamu hukuku tüzel kişileri ise devlet, mahallî idareler ve kamu kurumlarıdır. Tüzel kişiler hak ve hürriyetlerden yararlanabilir mi? Bu soruya 1949 Alman Anayasası ve 1976 Portekiz Anayasası cevap vermiştir. Alman Anayasasının 19’uncu maddesinin üçüncü fıkrasına göre “temel haklar, bu hakların niteliğinin elverdiği ölçüde yerli tüzel kişilere uygulanır”8. 1976 Portekiz Anayasasının 12’nci maddesinin ikinci fıkrası da “tüzel kişiler, kendilerinin niteliğiyle uyuşan haklardan yararlanırlar ve ödevlerle yükümlüdürler” demektedir9. Bu anayasaların verdiği cevaba göre, tüzel kişiler bütün hak ve hürriyetleri değil, ancak nitelikleri gereği tüzel kişiler tarafından kullanılması mümkün hak ve hürriyetleri kullanabilir. Diğer bir ifadeyle bir hak ve hürriyetin niteliği, bir tüzel kişi tarafından kullanılmasına imkân vermiyorsa, bu hak ve hürriyet tüzel kişiler taKUTU 9.5: Yönsel Koruma.- Tüzel kişirafından kullanılamayacaktır. Örneğin yaşama hakkı, kişi hürriyeti, kişi güvenliği, lerin sadece kendilerini ilgilendiren hak ve yönünden korunmasına “yönsel aile kurma hakkı mahiyetleri gereği tüzel hürriyetler korunma (protection ‘aspectuelle’)” denir. kişiler tarafından kullanılamayacak hak ve Bu şu anlama gelir: Tüzel kişi, her bakımınhürriyetlerdir. Çünkü mesela tüzel kişiler dan değil, sadece belirli bir yönden, sadece 10 belirli bir bakış açısından korunur . evlenip, aile kuramaz, çocuk yapamazlar. 7. Akıntürk, Medenî Hukuk, op. cit., s.172. 8. 1949 Alman Anayasası, Madde 19/3: “(3) Die Grundrechte gelten auch für inländische juristische Personen, soweit sie ihrem Wesen nach auf diese anwendbar sind” (İngilizce Çevirisi: “The basic rights shall also apply to domestic artificial persons to the extent that the nature of such rights permits”) (http://www.iuscomp.org/gla/statutes/GG.htm#10). 9. 1976 Portekiz Anayasası, Madde 12/2: “Legal persons enjoy the rights and are subject to the duties that are compatible with their nature” (http://www.tribunalconstitucional.pt/tc/conteudo/files/ constituicaoingles.pdf). 10. Favoreu et al., Droit des libertés fondamentales, op. cit., s.96-97. 196 BİRİNCİ KISIM: İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN GENEL TEORİSİ ğer bir ifadeyle, suç ve cezaların geçmişe yürümemesi prensibi de olmalıdır. Aksi takdirde vatandaş yine güvence altında olmaz. Dolayısıyla söz konusu kanunun suç teşkil eden fiilinden önce yürürlüğe girmiş olması gerekir. c) Yasaklar, Dar Yorumlanmalıdır.- Serbestlik sisteminin sözde kalmaması, gerçeklikte de özgürlükçü bir sistem olarak işleyebilmesi için, yasakların ve suçların açık seçik tanımlanması yetmez, hâkimlerin de bu yasak ve suçları dar bir şekilde yorumlamaları gerekir. Çünkü yukarıda “hürriyet karinesi” bölümünde açıkladığımız gibi, hürriyet asıl, yasak istisnadır; dolayısıyla yasaklar ve suçlar dar yorumlanmalıdır. Bu nedenle bizim Ceza Kanunumuz (m.2/3) dahil, pek çok ceza kanunu, “kıyas yasağı” ve dar yorum ilkesini benimsemişlerdir. Ceza hukuku alanında kıyas yoluyla suç üretilemez. Yasakların dar yorumlanması ilkesi kanunda olsa bile bunun gerçeklikte bir anlam ifade edebilmesi için, ülkede yargı bağımsızlığı ve tabiî hâkim ilkesinin olması ve hâkimlerin de teminatlı olmaları gerekir. Bu ilkeler yoksa, hâkimler üzerinde baskı kurulabilir ve hâkimler, iktidara karşı çıkan kişileri, gerçekte bu kişilerin fiilleri suç teşkil etmese bile, yaptıkları geniş yorumlar sayesinde mahkûm edebilirler. Serbestlik Sisteminde Yargı Bağımsızlığının Önemi.- Serbestlik, yani bastırma sisteminin özgürlükçü bir ortama vücut verebilmesi için, hürriyetin kullanılmasından sonra ortaya zararlı sonuçlar çıkmış ise, düzeltme ve bastırmanın bağımsız, teminatlı ve tabiî hâkimler tarafından yapılması gerekir. Aksi takdirde, hak ve hürriyetin önceden izne bağlanmaması kişilere güvence sağlamaz; tersine anayasa ve kanunlarda yazılanlara güvenerek hürriyetlerini kullanmaya teşebbüs edenlerin başlarına bela açar. Öyle bir “bastırma” olur ki, “izin” sistemi arzu edilir hâle gelir. Kişilerin hürriyetlerini sınırlandıran kanun maddelerini hâkimler, geniş bir şekilde yorumlarlarsa, önceden öngörülmeyen fiiller, ceza kanununda tanımlanan suçların kapsamında görülmeye başlanırsa, serbestlik sisteminin bireylere sağlayacağı bir güvence kalmaz. Örneğin gazete yazılarından, televizyon haberlerinden dolayı gazeteciler ve yazarlar hakkında cumhurbaşkanına hakaretten dolayı yüzlerce ceza davası açılıyorsa, yüzlerce kişi bu suçtan dolayı tutuklanıyorsa, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin ve keza basın hürriyetinin kullanılması konusunda ülkede serbestlik sisteminin uygulanıyor olmasının pek bir anlamı yoktur. Diğer yandan Türk Ceza Kanununda kötü niyetle yorumlanmaya elverişli, yukarıda örneklerini verdiğimiz belirsiz kavramlarla tanımlanmış pek çok suç vardır. Hâkimler, bağımsız olmaz ise, muhaliflerin her fiili bu suçların kapsamı içine sokulabilir. Örneğin devlet organlarının işleyişine ilişkin eleştiri getiren herkes Türk Ceza Kanunu, m.301’de öngörülen “devletin kurum ve organlarını aşağılama” suçundan mahkûm olabilir. Türk kültürünü eleştiren herkes, “Türk BÖLÜM 10: HAK VE HÜRRİYETLERİN DÜZENLENMESİNDE SİSTEMLER 197 milletini aşağılama” suçundan (m.301), devletin üniter yapısını eleştiren herkes, “devletin bağımsızlığını zayıflatma veya birliğini bozma” suçundan (m.302), ordudaki bazı yanlış uygulamaları açığa çıkaran veya eleştiren herkes “askerlikten soğutma” suçundan (m.318), bazı devlet görevlilerinin işlediği suçları haber yapan herkes “devletin siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri açıklama” suçundan (m.329) mahkûm edilebilir. Bu maddelerde geçen suç tanımları da belirsiz ve problemlidir. Ancak problemsiz olsalar bile, bağımsız ve teminatlı değillerse, iyiniyetli ve dürüst yorum yapmazlarsa, bu ceza kanunlarının öngördüğü suçların içine her şeyi dâhil edebilirler. Demokrasiden uzaklaşılan bir ülkede, ceza hukukunda geçerli olan en temel ilke olan “kanunsuz suç ve ceza olmaz” ilkesinin bile çöpe atıldığı günler görülebilir. Hatta ceza kanununun belirli bir maddesinde tanımlanmış belirli bir suça göndermede bulunmadan, yuvarlak kelimelerle kişilerin suçlandırıldığına dahi şahit olunabilir. Belki “devlete meydan okumak”, “vatan haini olmak”, “gayri millî olmak”, “üst akıldan emir almak”, “yabancı mihrakların uzantısı olmak”, “sübliminal darbe mesajı vermek” gibi ceza kanunlarında ismi geçmeKUTU 10.3: Bir Gazete Haberi - “Altan yen suçlardan kişiler tutuklanabilir ve yargılanabilir. Böyle bir ülkede, anayasa Kardeşlere Subliminal Darbe Mesajı Gözalve kanunların, pek çok hak ve hürriyet tısı”.- Gazeteci-yazar Ahmet Altan ile kardeşi Prof. Dr. Mehmet Altan, darbe girişiminden bir için “serbestlik sistemi”ni kabul etmesi- gün önce Can Erzincan TV’de yayınlanan prognin gerçeklikte pek bir anlamı yoktur; ramda, ‘darbe çağrışımıyla subliminal mesaj bu sistem böyle bir ülkede bireyler için içeren söylemlerde bulundukları’ iddiasıyla göbir güvence sağlamaz; tersine bireylerin zaltına alındı. Ahmet Altan, programda “Türkigüvenliği açısında bir “tuzak” hâline ge- ye’de gerçekleşmiş askeri darbelerin önünü lebilir. Bu sisteme güvenerek ceza gör- açan gelişmeler her ne ise Erdoğan bugün aynı kararları vererek o yolları teker teker açıyor” meyeceğini sanarak özgürlüklerini kul- demişti. lanmaya kalkan kişiler başlarına bela Hürriyet, 10 Eylül 2016, http://www.hurriyet.com.tr/ altan-kardeslere-subliminal-mesaj-gozaltisi-40221465 alırlar. Böyle bir ülkede, serbestlik sistemine nazaran izin sistemi bireyler için EK BİLGİ: Altan kardeşler Haziran 2017 itibarıyla hâlâ tutukludur. çok daha güvencelidir. KUTU 10.4.- BERKE ÖZENÇ: “HİTLER’İN YARGIÇLARI VE FÜHRER DEVLETİ’NİN İNŞASI” “Nazi rejiminin inşasına zemin hazırlayan kanunlar değil, yargıçlardır. Yeni kanunlar ancak, bu totaliter rejimin büyük ölçüde inşasının ardından belirli alanlarda yürürlüğe konmuş[tur] (…) Yargı ise hem rejimin inşa sürecinde hem de rejimin bekasının korunmasında kritik bir rol üstlenir. Özellikle Nazi devletinin inşasına zemin oluşturan konjonktürün yaratılmasında, diğer bir deyişle tüm muhalefet kanallarının susturulmasında ceza kanunlarının sınırsız yorumu belirleyici bir rol oynar. (…) Yargının hukuku eğip bükerek siyasi iktidarın temennilerine göre karar vermesi halinde ortaya çıkan durumun ya da çöküşün sonuçlarını tüm toplum yaşar, yargıçlar da bundan müstesna değildir. (…) Yargı kurumunun bu gidişata özellikle ceza hukuku alanındaki sınırsız yorum yöntemleriyle katkı sunması ise toplumsal çöküşü hızlandıran bir etken oluşturuyor”. (…) (Berke Özenç, “Hitler’in Yargıçları ve Führer Devleti’nin İnşası”, Bianet, 20 Mayıs 1016, http://bianet.org/bianet/siyaset/174976-hitler-in-yargiclari-ve-fuhrer-devleti-nin-insasi). 214 BİRİNCİ KISIM: İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN GENEL TEORİSİ veya yasa koyucunun bunu yapmaya hâliyle yetkisi vardır. Bunun gereksiz olması, anayasa veya yasa koyucunun bunu yapmaya yetkisiz olduğu anlamına gelmez. Kaldı ki, böyle “ihzarî (bildirici)” düzenlemelerde yarar da olabilir. Bir içkin sınırın olup olmadığı veya varsa kapsamı konusunda her zaman tartışma çıkabilir. İçkin sınırın pozitifleştirilmesi durumunda ise böyle bir tartışmaya ihtiyaç kalmaz. 3. Tüm Haklar İçin Geçerli Genel İçkin Sınır Olabilir mi? Yukarıda gördüğümüz gibi belirli bir hak ve hürriyet için geçerli içkin sınır, yani eşyanın tabiatından kaynaklanan sınır olabilir. Peki ama bütün hak ve hürriyetler için geçerli genel bir içkin sınırı olabilir mi27? Almanya’da bu soru sorulmuş ve bu soruya yer yer olumlu yanıtlar verilmiştir28. Bu konuda Alman doktrininde ileri sürülmüş görüşler, Fazıl Sağlam tarafından başarıyla özetlenmiştir. Bu konuda Sağlam’a bakılabilir29. Biz pozitif bir temeli olmadan, bütün hak ve hürriyetler için geçerli olabilecek bir genel içkin sınır olabileceğini sanmıyoruz. Böyle bir “genel” içkin sınır, bizatihi içkin sınır kavramının mantığıyla çelişkilidir. Çünkü bu sınırlar, daima belirli bir hakkın doğasından kaynaklanır. Bir sınır hangi hakkın doğasından kaynaklanıyorsa, hâliyle sadece o hak için geçerlidir. Bunun dışında genel bir içkin sınır, yani bütün hak ve hürriyetler için geçerli olabilecek “eşya”nın tabiatından kaynaklanan bir sınır ihdas edebilmek için genel bir “şey”i30 referans almak gerekir ki, böyle bir “şey”, “devlet” veya “toplum”dan başka bir şey olamaz; bu kabul edilirse, “devletin veya toplumun korunması için her hak ve hürriyetin sınırlanabileceği” ve hatta her hak ve hürriyetin devletin ve toplumun bekasıyla sınırlı olduğu sonucuna ulaşılabilir. Böyle bir sonucun hürriyet karinesinin geçerli olduğu liberal bir hukuk sisteminde kabul edilmesi mümkün değildir. Bütün hak ve hürriyetlerin devletin veya toplumun bekasıyla sınırlı olduğu düşüncesi, sadece otoriter bir hukuk sisteminde geçerli olabilir. Eğer “içkin genel sınırlar” ile kamu yararı, kamu düzeni, genel ahlâk gibi bütün hak ve hürriyetler için geçerli olabilecek “genel sınırlama sebepleri” kastediliyorsa, bunun, Anayasayla açıkça öngörülmesi gerekir. Nitekim 1982 Türk Anayasanın 13’üncü maddesi, 2001 Anayasa değişikliğinden önce, bütün hak ve hürriyetler için geçerli olan kamu yararı, kamu düzeni, genel ahlâk gibi genel sınırlama sebepleri öngörüyordu. Anayasanın genel sınırlar veya genel sınırlama sebepleri öngörmediği bir sistemde, bunların “içkin sınırlar teorisi” sayesinde getirilmesi, ülkede otoriter bir hukuk sistemi kurmanın mükemmel bir yoludur. Anayasamızın 13’ncü maddesinde yer alan genel sınırlama sebepleri 2001 Anayasa değişikliği ile Anayasamızdan çıkarılmıştır. Artık 13’üncü maddeden pozitifleşmiş bir genel içkin sınır çıkarma imkânı kalmamıştır. 27. Bu soru için bkz.: Sağlam, Temel Hakların Sınırlanması ve Özü, op. cit., s.33-34. 28. Bu konuda Alman doktrinindeki görüşler Fazıl Sağlam tarafından özetlenmiştir. Bkz. Sağlam, Temel Hakların Sınırlanması ve Özü, op. cit., s.34-47. 29. Bkz. Sağlam, Temel Hakların Sınırlanması ve Özü, op. cit., S.34-47 30. Bilindiği gibi “şey”, “eşya” kelimesinin tekilidir. BÖLÜM 11: HAK VE HÜRRİYETLERİN SINIRLARI 215 Pozitif hukukumuz açısından, genel sınır olup olmadığı konusunda tartışmaya değer sadece Anayasamızın 12’nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü kalmıştır. Bu fıkrada “hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder” denmektedir. Bu fıkraya göre, bir hak ve hürriyetin, onun sahibi olan kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı olan sorumluluklarını içermesi, bu hak ve hürriyetin sınırlı olduğu ve sınırlandırıldığı anlamına mı gelir? Bu her hak ve hürriyet için geçerli olabilecek bir genel sınır mıdır? Örneğin kişi dokunulmazlığı 12’nci madde nedeniyle, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı olan sorumluluklarıyla sınırlı olarak mı doğmuştur? Bir kişiye topluma karşı sorumlulukları olduğundan bahisle işkence edilebilecek midir? Aynı şey kişi hürriyeti için de geçerlidir. Bir kişi, topluma karşı sorumluluğu olduğu iddia edilip hâkim kararı olmadan hürriyetinden mahrum bırakılabilecek midir? Yine bir kişi, topluma karşı sorumluluğu olduğu iddia edilip, zorla çalıştırılabilecek midir? Soruları artırmak mümkün. Eğer bu sorulara olumlu yanıt verilebilirse, hak ve hürriyetler ilişkin Anayasada getirilen güvencelerin, Anayasanın 17 ilâ 74’üncü maddelerindeki düzenlemelerin bir anlamı kalmaz. 4. Eleştiri: İçkin Sınır Teorisinin Tehlikeleri Biz genel içkin sınırlar doktrininin hak ve hürriyetlerin korunması açısından büyük bir tuzak oluşturabileceğini düşünüyoruz. Türkiye gibi otoriter eğilimlerin yüksek olduğu bir ülkede bu tehlike her zaman vardır. Keza sadece genel içkin sınırlar için değil, sadece belli bir hakka ilişkin özel içkin ısınırlar anlayışına da temkinli yaklaşmak gerektiğini düşünüyoruz. Şüphesiz ki, yukarıdaki örneklerde olduğu gibi bir hakkın içkin sınırları, yani eşyanın tabiatından kaynaklanan sınırları olabilir. Ancak içkin sınır doktrini kötüye kullanılmaya fevkalade müsait bir doktrindir. İyi niyetten uzak yöneticiler ve hakimler tarafından normalde sınırsız olan veya az sınırlara tâbi olan bir hak ve hürriyet, kötü niyetli yöneticiler ve hâkimlerin “keşfettikleri” içkin sınırlara tâbi hale getirilebilir. O nedenle içkin sınır doktrininden olabildiğince uzak durmak, çok gerekmedikçe bu doktrine başvurmamak gerekir. Unutmamak gerekir ki, hürriyetin varlığı asıl, sınırlılığı veya sınırlanması ise istisnadır. Bir içkin sınırın olup olmadığı, diğer bir ifadeyle bir hakkın doğasından kaynaklanan sınırlar olup olmadığı konusunda tereddüt var ise, bu tür sınırların olmadığı kabul edilmelidir. Hak ve hürriyetlerin doğrudan doğruya anayasa tarafından sınırlandırıldığı veya anayasada öngörülen sınırlama sebeplerine dayanılarak kanun koyucu tarafından sınırlandırıldığı bir pozitif hukuk sistemine içkin sınırlar doktrininin sokulması, güvence sistemini yıkabilir. Bu nedenle hak ve hürriyetler sınırlılığını açıklamak için “içkin sınırlar” teorisini kullanmak yerine Almanya’da Friedrich Müller tarafından geliştirilen ve Türkiye’de Fazıl Sağlam tarafından tanıtılan ve savunulan “nesnel sınırlar” doktrini daha elverişlidir. 216 BİRİNCİ KISIM: İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN GENEL TEORİSİ B. “NESNEL (OBJEKTİF) SINIRLAR” TEORİSİ Bu teorinin önce açıklamasını, sonra da eleştirisini görelim. 1. Açıklama Friedrich Müller tarafından savunulan31 “içkin sınırlar teorisi”ne göre, hak ve hürriyetlerin anayasa ve kanunlar tarafından öngörülen sınırları dışında, hak ve hürriyetlerin geçerlilik muhtevalarından kaynaklanan nesnel sınırları da vardır. “Nesnel (objektif) sınırlar” teorisine göre, ilk önce temel hakların “geçerlilik muhtevaları (Geltungsgehalt)”nın saptanmaları gerekir. Çünkü “her temel hak, normatif yapısı gereği belli bir nesnel alanda geçerlidir”32. Nesnel sınırlar söz konusu olduğunda önemli olan, temel hakların nasıl sınırlanacağı değil, bir temel hakkın “geçerlilik muhtevası”nın nereye kadar uzandığının tespit edilmesidir33. Fazıl Sağlam’a göre, “bu tespitte gözönünde tutulması gereken nokta, hak kullanımı olarak gözükebilecek eylem biçim ve olanaklarının o temel hakkın norm alanı ile olan bağlantı derecesidir. Bu anlamda yalnızca norm alanı ile nesnel bir bağlantı içinde sayılabilecek hak kullanımları o hakkın geçerlilik alanı içindedir. Yani burada normun koruduğu hak kullanımı yalnızca norm alanının sağladığı spesifik (özgül) eylem olanaklarıdır. Buna karşılık bir hak kullanımı ile yalnızca dışsal bir bağlantı (arizî bir ilişki) içinde gözüken eylem biçimleri, o hak normunun geçerlilik alanı içinde sayılmazlar”34. Örneğin dilekçe hakkı, nesnel sınırlılığı gereği, hakaret veya tehdit taşıyan dilekçelere cevaz vermez. Çünkü dilekçenin nesnel içeriğinin hakaret veya tehdit olmadan da formüle edilebilmesi mümkündür35. O halde, bir dilekçenin hakaret teşkil etmeyen bir şekilde yazılması mümkün iken, hakaret teşkil eden bir şekilde kaleme alınması, hak normunun koruma alanının dışında kalır36. Fazıl Sağlam, nesnel sınırlara Friedrich Müller’den şu örnekleri vermektedir: “Bir ressamın dört yolağzında cadde ortasında sehpasını kurup resim yapmaya kalkması” veya “bir heykeltıraşın yontacağı eser için tahta çalması”37 durumunda sanat hürriyeti korunmaz; çünkü bu tür kullanımlar (cadde ortasında resim yapma, heykelin malzemesini çalma), “sanat özgürlüğünün spesifik olmayan, dolayısıyla norm alanı dışında kalan kullanım biçimleridir”38. 31. Nesnel sınırlar teorisi, Almanya’da Friedrich Müller tarafından geliştirilmiştir (Friedrich Müller, Positivitaet der Drundrecht, Berlin, 1969, s.70 vd. Nakleden: Sağlam, Temel Hakların Sınırlanması ve Özü, op. cit., s.47). Bu teori Türkiye’de Fazıl Sağlan tarafından tanıtılmıştır (Sağlam, Temel Hakların Sınırlanması ve Özü, op. cit., s.47-52). 32. Sağlam, Temel Hakların Sınırlanması ve Özü, op. cit., s.47. 33. Ibid., s.49. 34. Ibid., s.49-50. 35. Ibid., s.50. 36. Ibid. 37. Friedrich Müler, Positivitaet der Grundrechte, Berlin, 1969, s.73 ve 75’ten nakleden Sağlam, Temel Hakların Sınırlanması ve Özü, op. cit., s.50. 38. Sağlam, Temel Hakların Sınırlanması ve Özü, op. cit., s.50-51. 34. 35. 36. s.49-50 . Haklar ın Sın ırla nması ve Özü, op. cit. , s.50. Ibid., s.50. Sağlam, Temel BÖLÜM 11: HAK VE HÜRRİYETLERİN SINIRLARI 217 2. Eleştiri Friedrich Müller’in savunduğu ve bizim Fazıl Sağlam sayesinde öğrendiğimiz “nesnel sınırlar” doktrinine dört eleştiri yöneltebiliriz. a) Hiç şüphesiz ki, “nesnel sınırlar teorisi” yukarıda gördüğümüz “içkin sınırlar teorisi”ne göre daha objektif bir teoridir. Hâkimin elini daha çok bağlar; onu keyfilikten önemli ölçüde uzaklaştırır. Nesnel sınırlar doktrininin, içkin sınırlar teorisine göre daha fazla hukukî güvenlik sağlayan, hak ve hürriyetleri daha fazla koruyan bir teori olduğunu söyleyebiliriz. Nesnel sınırlar teorisi, hâkimin elini daha fazla bağladığı için daha az kötüye kullanılabilecek bir doktrindir; ama kötüye kullanılmaya elverişsiz bir teori olduğunu söylemek mümkün değildir. Nesnel sınırlar doktrininde de normun dışına taşan unsurlar (norm alanı, temel hakkın geçerlilik alanı) vardır. Bunların belirlenmesi hâkim tarafından yapılacağına göre, hâkimin keyfi davranması, bu yetkisini kötüye kullanması ihtimali kanımızca vardır. Özellikle Türkiye gibi, hâkimlerin bağımsızlığının fevkalade düşük düzeyde bulunduğu bir ülkede, anayasanın veya kanunların sınırlandırmadığı bir hak ve hürriyetin “geçerlilik alanı” nedeniyle zaten sınırlı olduğunu, iktidarın gözüne girmek isteyen hakimlerin “keşfetme” ihtimali çok yüksektir. b) Diğer yandan nesnel sınırlar teorisinin, pozitif hukuk tarafından düzenlenen pek çok hak ve hürriyet için pratikte de uygulanabileceğini pek sanmıyoruz. Anayasamız pek çok hak ve hürriyeti ya kendisi doğrudan doğruya sınırlandırarak ya da sınırlandırma sebeplerini tahdidî (numerus clausus) olarak sayarak yasama organına sınırlandırma yetkisi vermiştir. Böyle bir sistemde, bunların anayasanın kendisinin koyduğu sınırların ve anayasada sayılan sınırlama sebeplerine dayanarak kanun koyucunun koyduğu sınırların dışında, bu hak ve hürriyetin, “norm alanı”ndan dolayı, “geçerlilik muhtevası”ndan dolayı ayrıca başka birtakım sınırlara tâbi olduğunu söylemek hukuk mantığı bakımından çok zor ve hatta imkansızdır. Örneğin Anayasamızın 17’nci maddesinde öngörülen “kişi dokunulmazlığı”nın nasıl olacak da bir nesnel sınırı olacaktır? Aynı sorular, 18’inci maddedeki “zorla çalıştırma yasağı”, 19’uncu maddedeki “kişi hürriyeti ve güvenliği”, 20’nci maddedeki “özel hayatın gizliliği” ilh. için de sorulabilir. Şüphesiz bu eleştirimize karşı zaten “nesnel sınırlar teorisi”ne göre de bu haklar için nesnel sınır üretmenin imkansız olduğu, bu teoriye göre de, örneğin kişi dokunulmazlığının anayasada öngörülenlerden başka bir sınırı olmadığı söylenebilir. Doğrudur. Ancak, aynı mantık pek çok hak ve hürriyet için geçerlidir. Neticede bu teorinin pratik değerinin sanıldığı kadar yüksek olmadığı, bir ressamın dört yolağzında sehpasını kurup resim yapmaya kalkması örneğinde olduğu gibi birkaç “exemples d’école” için geçerli olduğu söylenebilir. Bu örneklerde dahi sınırlılık mı, sınırlama hâlinin mi bulunduğu tartışma götürür. Göbeğin ortasında bulunan bir heykelin belli bir açıdan resmini yapmak için ressamın gerçekten de yolun ortasına sehpasını kurmaya ihtiyacı olabilir. Böyle bir kullanımın, nesnel sınır nedeniyle zaten sanat hürriyetinin kapsamı dışında kaldığını söylemek yerine sanat hürriyetinin kapsamına girdiğini kabul edip, sınırlanıp sınırlanamayacağını, sınırlanabilecek ise bu sınırlamanın nasıl yapılacağını tartışmak daha doğru olabilir. Bu itira- 218 BİRİNCİ KISIM: İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN GENEL TEORİSİ zımıza karşı belki, söz konusu heykelin resmini daha uzaktan veya bir başka açıdan yapmak mümkün değil ise, nesnel sınırlar anlayışına göre de bunun sanat hürriyetinin norm alanına gireceği, dolayısıyla burada nesnel sınırlar teorisinin işlemeyeceği söylenebilir. Ne var ki, olgular söz konusu olduğunda esasen sonsuz sayıda şey söylenebilir. Olgulara girildiğinde bir daha bunun içinden çıkılamaz. c) Üçüncü olarak, hak ve hürriyetlere ilişkin olarak anayasa ve kanun hükümleri, hak ve hürriyetleri verme ve tanıma bakımından “inhisarî” değildir; hak ve hürriyetler, anayasa ve kanunlarda verilenlerden ibaret değildir ve keza anayasa ve kanunlarda verilen hürriyetler de geniş olarak yorumlanabilir. Ancak hak ve hürriyetlere ilişkin anayasanın veya kanunların koyduğu sınırlar inhisarîdir. Yani bir hak ve hürriyet için anayasa ve kanunlar hangi sınırı koymuş ise hak ve hürriyet sadece onunla sınırlıdır. Böyle bir mantıkta normda açıkça öngörülmüş olanlar dışında “norm alanı”ndan veya “temel hakkın geçerlilik muhtevası”ndan bahisle nesnel sınırlar istihraç edilebilmesi sınırların inhisarîliği ilkesine aykırıdır. d) Nihayet nesnel sınırlar teorisine yöneltilebilecek en büyük eleştiri metodolojik bir eleştiridir. Öncelikle belirtelim ki, nesnel sınırlar teorisi, içkin sınırlar teorisine göre daha pozitivist bir teoridir. İçkin sınırlar teorisi, norma göndermede bulunmaksızın, hak ve hürriyetin doğasından sınır türetirken, nesnel sınırlar teorisi doğrudan doğruya hak ve hürriyetin doğasından değil, bu hak ve hürriyeti düzenleyen pozitif hukuk normunun “norm alanı”ndan sınır türetmektedir. Ancak nesnel sınırlar teorisinin, hak ve hürriyetin doğasından değil, norm alanından, hak ve hürriyetin geçerlilik muhtevalarından sınır türetmesi onun pozitivist bir doktrin olduğunu göstermez. Çünkü nesnel sınırlar teorisi, “Hume kanunu (Hume's law)”na39 aykırıdır. Bu kanuna göre40, “olgusal dünya” ile “normatif dünya” birbirinden ayrı iki âlemdir; bunların arasında geçiş yoktur. Olgudan norm çıkmaz. Dolayısıyla olgusal öncüllerden normatif sonuçlar istihraç edilemez. Friedrich Müller’in savunduğu anlayışta, sınır, normdan değil, hak ve hürriyetin geçerlilik muhtevası belirlenmek suretiyle norm alanından çıkarılmaktadır. Norm alanı, norm kavramıyla ne kadar ilgili olursa olsun, “norm”un dışında kalan bir unsurdur. Norm alanı hakkındaki önermeler, normatif değil, olgusal, ampirik, tasvirî önermelerdir. Bunlar norm değildir41. Ancak bunlara bakarak normun ne olduğu tespit edilmektedir. Diğer bir ifadeyle, olgulardan, realiteden, ampirik verilerden 39. Hume, David (1739). A Treatise of Human Nature, Book III, Part I, Section I (http://books. google.com.au/books?id=-Sp8B0ZdyAYC&pg= PA335) s.335; Rachel Cohon, "Hume's Moral Philosophy", The Stanford Encyclopedia of Philosophy (Fall 2010 Edition), Edward N. Zalta (ed.), URL = <http://plato.stanford.edu/archives/fall2010/entries/hume-moral/>. 40. Bu kanuna daha önce çeşitli çalışmalarımızda göndermede bulunmuştuk: Örneğin Gözler¸ Hukukun Genel Teorisine Giriş, op. cit., s.16; Gözler, Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, op. cit., cII, s.386; Gözler, İdare Hukuku, op. cit., c.II, s.297; Gözler, Türk Anayasa Hukuku, op. cit., s.971; Gözler, “Yorum İlkeleri”, op. cit., s.468. 41. Friedrich Müller’de “normatif” ve “ampirik” unsurlar ayrımı vardır (Bkz. Friedrich Müller, Anayasa Hukukunda Çalışma Yöntemleri, (Çev. Fazıl Sağlam et. al.), İstanbul, Maltepe Üniversitesi Yayınları, 2009, s.26). Ancak, Müller’in teorisinde, “normatif” ve “ampirik” unsurlar, iki ayrı dünyaya ait unsurlar değil, “birbirine bağlı ve böylece eşit derecede normatif etkiye sahip [unsurlar] olarak ortaya çıkarlar” (Ibid.). BÖLÜM 11: HAK VE HÜRRİYETLERİN SINIRLARI 219 hareketle neyin yasaklandığı veya neye izin verildiği tespit edilmektedir. Daha açıkçası, düzenlemenin ne olduğu, düzenlenilen şeye bakılarak saptanmaktadır. Bu anlayışta normun ne olduğunu belirleyen kişi, olguya bakan kişi, yani hakimdir. Hâkim normu, yani normun neyi yasakladığı veya neye izin verdiğini, normun metnine bakarak değil, normun düzenlediği olgusal unsurlara bakarak belirlemektedir. Hâkimin burada yaptığı şey aslında “yorum”dan başka bir şey değildir. Ancak burada yapılan yorum, tepe taklak bir yorumdur. Çünkü normal şartlarda yorumun konusu, normun metnidir. Hâkim normun metninin anlamını tespit eder ve sonra bu anlama göre olgu hakkında kararını verir. Oysa Friedrich Müller’in teorisinde yorumun konusu, normun metni değil, normun uygulanacağı alan, daha açıkçası bu alandaki olgusal, ampirik unsurlardır. Yani Müller’in teorisinde norm, normun metnine bakarak değil, normun uygulanacağı olgulara bakarak yorumlanmaktadır. Bu tepe taklak bir yorum teorisidir. Muhtemelen bu nedenle, Friedrich Müller ve onun teorisini bize tanıtan Fazıl Sağlam, bu faaliyeti isimlendirmek için “yorum” terimini değil, “norm somutlaşması” terimini kullanmaktadır42. Sonuç olarak, kanımızca, Friedrich Müller’in nesnel sınırlar anlayışı fevkalade değerli bir teori olsa da, saf bir tabiî hukuk, yahut saf bir eşyanın tabiatından kaynaklanan sınırlar anlayışına göre çok daha teknik, çok daha objektif bir teori de olsa, hukukî pozitivizm anlayışıyla uyuşan bir teori değildir. Bu teoride pozitivizmin dışında, pozitivizmi aşan, bizim aklımıza yatmayan unsurlar vardır. Bu unsurların açıklanması, olgu ile norm, olgusal dünya ile normatif dünya arasındaki ilişkiler43 üzerine bitip tükenmeyen tartışmalara girmek anlamına gelir ki, bunun yeri burası değildir. Bu konular insan hakları hukuku kitabında değil, hukukun genel teorisi kitaplarında tartışılmalıdır. SONUÇ Biz netice olarak, hak ve hürriyetlerin sınırlılığı teorisinden, ister içkin sınırlar, isterse nesnel sınırlar teorisi esas alınsın, elden geldiğince uzak durulması gerektiğini düşünüyoruz. Bu teorinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı için silahsız ve saldırısız olması sınırında olduğu gibi birkaç apaçık örnek dışında kullanılması, hak ve hürriyetlerin sınırlanması açısından beklenilmeyen şaşırtıcı sonuçlara bizi ulaştırabilir. Hak ve hürriyetlerin sınırlılığı teorisi, kötü niyetli yasama, yürütme ve yargı organlarının eline normalde sınırsız olan bir hak ve hürriyeti sınırlandırmak veya sadece belli sayıda sınırı olan bir hak ve hürriyete daha fazla sayıda sınır getirmek için argüman verebilir; söz konusu kötü niyetli organlar, bu teorinin arkasına sığı42. Zaten Müler, “normun metninin yorumlanması yerine normun somutlaştırılması” kavramının kullanılması gerektiğini açıkça savunmaktadır. Bkz. Müller, Anayasa Hukukunun Çalışma Yöntemleri, op. cit., s.28-32. 43. Friedrich Müller, norm ile olgu, “hukuk” ile “gerçeklik” arasındaki ayrımın hâliyle farkındadır. Ama ona göre, “‘hukuk’ ile ‘gerçeklik’ her biri kendi için var olan bağımsız büyüklükler değildir. Düzenleme ve bununla düzenlenen nesnel alan, normun somutlaştırılmasında ilke olarak eşit derecede etkiye sahip olup, farklılıkları göreceli olan esaslardır” (Müller, Anayasa Hukukunun Çalışma Yöntemleri, op. cit., s.26-27). 238 BİRİNCİ KISIM: İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN GENEL TEORİSİ larla yapılan av güvenliğinin sağlanmasıdır. Ancak şahinle yapılan avlanmada, silah kullanılmadığına göre, ruhsat almak isteyen kişinin bu avlanma için de ateşli silahlar konusunda bilgi sahibi olması şartının aranmasının, bu amacın gerçekleşmesine sağlayacağı bir katkı yoktur. Neticede Federal Anayasa Mahkemesi, 5 Kasım 1980 tarihli kararıyla, şahinle avlananlar için, ateşli silahlar konusunda bilgi sahibi olma şartının aranması, “bu tür faaliyetlerin yasa koyucu tarafından arzulanan işin özüne uygun şekilde yapılmasına hizmet etmemektedir. Bir izin için planlanan faaliyetle hiç ilgisi olmayan bilgi ve yetenekler istenmesi ölçülülük ilkesine aykırılık teşkil eder” diyerek söz konusu hükmün Anayasaya aykırı olduğuna karar vermiştir106. Robert Alexy’nin not ettiği gibi bir kanunun elverişlilik ilkesine aykırılıktan dolayı iptali nadirdir107. Ama ölçülülüğün ikinci alt ilkesi olan gereklilik ilkesinin uygulanması tam tersine çok yaygındır108. Şimdi gereklilik alt ilkesini görelim. b) Gereklilik İlkesi Hak veya hürriyeti sınırlandıran tedbir ulaşılmak istenen amaç için elverişli olabilir; ama o tedbirin elverişli olması, onun gerekli olduğunu göstermez. Örneğin marketten elma çalan çocuğu gören polisin bu çocuğu öldürmesi durumunda öngörülen amaç (hırsızlığa engel olunması) gerçekleşmiş olur; ama bu tedbir (öldürme) gerekli değildir. Çünkü polis bu çocuğu öldüreceğine göz altına alarak da öngörülen amaca, yani hırsızlığın engellenmesi amacına ulaşabilirdi109. “Gereklilik ilkesi (principle of necessity110, Enforderlichteit111)” sınırlama amacını gerçekleştirmek için en yumuşak aracın, yani hak ve hürriyeti en az sınırlayan aracın seçilmesini gerektirir112. Buna göre, hak ve hürriyetin sınırlandırılmasıyla ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli aynı derecede etkili tedbirler varsa, bu tedbirlerin en yumuşağı, hak ve hürriyetleri en az sınırlayanı tercih edilmelidir. Örneğin köpeklerin başkalarını ısırmasını engelleme amacını güden bir kanunun, köpek sahiplerinin köpeklerini yollara çıkarmalarını yasaklaması durumunda gereklilik ilkesine aykırı olacağı söylenebilir. Çünkü aynı amaca, daha yumuşak tedbirlerle (mesela köpeklerin sahipleri tarafından bağlı olarak gezdi106. BVerfGE 55, 159 (166), “Falknerjagdschein (Şahin Avcılığı)” Kararı (5 Kasım 1980) (Nigel Foster ve Satish Sule, German Legal System and Laws, Oxford, Oxford University Press, 4, Baskı, 2010, s.186; Robert Alexy, “Constitutional Rights and Proportionality”, Revus - Journal for Constitutional Theory and Philosophy of Law, 2014, Cilt 22, s.53 (s.51-65) (https://ssrn. com/abstract=2426876). Yukarıda tırnak içindeki Türkçe çeviri Metin, Ölçülülük İlkesi, op. cit., s.126’dan alınmıştır. 107. Alexy, “Constitutional Rights and Proportionality”, op. cit., s.53. Ibid. 109. Örnek Nigel Foster ve Satish Sule, German Legal System and Laws, Oxford, Oxford University Pres, 4, Baskı, 2010, s.185’ten alınmıştır. 110. Alexy, A Theory of Constitutional Rights, op. cit., s.66. 111. Sağlam, Temel Hakların Sınırlanması ve Özü, op. cit., s.113. 112. Sağlam, Temel Hakların Sınırlanması ve Özü, op. cit., s.115; Metin, Ölçülülük İlkesi, op. cit., s.226-235. 108. Alexy , “Constitu tional Rights and Proportionality ”, op. cit., s.5 3. BÖLÜM 11: HAK VE HÜRRİYETLERİN SINIRLARI 239 rilmesi ve köpeklerin ağzına ısırmayı engelleyen burunluk takılması gibi) ulaşılabilir113. Örnek: Alman Anayasa Mahkemesinin “Schokoladenosterhase (Çikolatadan Paskalya Tavşanı)” Kararı.- Almanya’da yanda resmi görüldüğü gibi şişmiş pirinçten paskalya tavşanı yapılıp üstü çikolata ile kaplanıyormuş. Çikolata görünümlü bu şişmiş pirinçten mamul tavşanlar, tüketicileri yanıltabiliyormuş. Kanun koyucu, tüketicileri korumak için, şişmiş pirinçten ürünlerin çikolata ile kaplanmasını yasaklamış. Alman Anayasa Mahkemesi 16 Ocak 1980 sayılı kararıyla bu kanunun ölçülülük ilkesine aykırı olduğuna karar vermiştir. Çünkü Mahkemeye göre tüketicilerin yanılmamasını sağlamak, yani çikolata di“Schokoladenosterhase” ye şişmiş pirinç almalarını engellemek için, bu ürünün yasaklanması yerine, ürünün ambalajına ürünün şişmiş pirinç içerdiği işaretinin konulması yeterlidir. Bu işaret de öngörülen amacı (tüketicilerin yanılmaması) sağlamaya yeterlidir. Bu tedbirle öngörülen amaca ulaşmak mümkün iken daha ağır bir tedbir olan tümden yasaklama tedbirinin getirilmesi ölçülülük ilkesi aykırıdır114. c) Orantılılık İlkesi “Orantılılık ilkesi” veya “dar anlamda ölçülülük ilkesi (principle of proportionality in the narrow sense115, Verhaeltnismaessigkeit im engeren Sine116)”ne göre, sınırlandırmayla ulaşılmak istenen amaç ile sınırlandırmada başvurulan araç ölçüsüz bir oran içinde bulunmamalıdır117. Orantılılık ilkesi özellikle ceza ve disiplin hukukunda cezaların türü ve miktarı belirlenirken ihlâl edilebilmektedir. Örneğin sadece basit bir parasal zarara yol açan bir suça, çok uzun süreli bir hapis cezasını öngören KUTU 11.5: “Serçeler topla vurulmabalyozla ceza kanununun hükmünün oranlılık ilkesine malıdır (F. Fleiner). “Sinekler ezilmemelidir” (G. Braibant)118. aykırı olduğu söylenebilir. Örnek: Alman Anayasa Mahkemesinin “Omurilikten Sıvı Alımı” Kararı.- Bir limitet şirketi müdürü ve ortağı esnaf odası anket formunu alaycı cevaplar vererek doldurmuştur. Bu yüzden şirkete 500 DM para cezası kesilmiş ama tahsil edilememiştir. Neticede Limitet Şirketler Kanunu, m.81a’ya göre müdüre karşı dava açılmıştır. Davada hâkim, davalının temyiz kudretine sahip olup olmadığının tespit edilebilmesi için doktor tarafından muayene edilmesine karar vermiştir. Doktor bu sorunun çözümü için, beyin ve omurilik sıvısının alınmasının gerekli olduğunu bildirmiş, mahkeme de doktorun talebini kabul etmiştir. Federal Anayasa Mahkemesi ise, 10 Haziran 1963 tarihli kararıyla, omurilik sıvısının alınmasının önemsiz bir cerrahî müdahale olmadığını, bazı durumlarda ciddi komplikasyonlara yol açabileceğini gözlemlemiş ve böyle ağır bir müdahalenin, ulaşılmak istenen amaç (500 DM’lik bir 113. Köpek örneği Metin, Ölçülülük İlkesi, op. cit., s.32’den alınmıştır. 114. BVerfGE 53, 135 (146). Schokoladenosterhase (16 Ocak 1980), Alexy, “Constitutional Rights and Proportionality”, op. cit., s.53; Metin, Ölçülülük İlkesi, op. cit., s.129. 115. Alexy, A Theory of Constitutional Rights, op. cit., s.66. 116. Sağlam, Temel Hakların Sınırlanması ve Özü, op. cit., s.113. 117. Sağlam, Temel Hakların Sınırlanması ve Özü, op. cit., s.116; Metin, Ölçülülük İlkesi, op. cit., s.235-245. 118. Aktaran: Metin, Ölçülülük İlkesi, op. cit., s.161. İkinci Kısım TÜRK İNSAN HAKLARI HUKUKU DOGMATİĞİ Yukarıda (s.39-40) gördüğümüz gibi insan hakları hukuku, “insan hakları hukukunun genel teorisi” ve “insan hakları hukuku dogmatiği” olmak üzere iki kısma ayrılır. Kitabımızın birinci kısmında “insan hakları hukukunun genel teorisi”ni inceledik. Şimdi de kitabımızın ikinci kısmında “insan hakları hukuku dogmatiği”ni inceleyeceğiz. Yukarıda (s.40) açıkladığımız gibi, insan hakları hukuku dogmatiği, insan haklarını belirli bir ülkenin, belirli bir tarihte yürürlükte olan, anayasa, kanun gibi pozitif hukuk kuralları çerçevesinde inceler. Diğer bir ifadeyle hukuk dogmatiği daima belirli bir pozitif hukuk düzenini veri olarak alır. Biz de hâliyle insan hakları hukuku dogmatiğini Türk hukuk düzenini baz alarak inceleyeceğiz. O nedenle burada “insan hakları hukuku dogmatiği”nden değil, “Türk insan hakları hukuku dogmatiği”nden bahsedeceğiz. “Türk insan hakları hukuku dogmatiği” terimi yerine “dogmatik” kelimesini kullanmadan doğrudan doğruya “Türk insan hakları hukuku” terimini de kullanabiliriz. Zira belirli bir ülkenin pozitif hukuk kurallarından hareketle yapılan çalışma kaçınılmaz olarak dogmatik hukuk çalışması olur. Nasıl “Türk anayasa hukuku” teriminden “Türk anayasa hukuku dogmatiği”, “Türk ceza hukuku” teriminden “Türk ceza hukuku dogmatiği” anlaşılıyorsa, aynı şekilde, “Türk insan hakları hukuku” teriminden de “Türk insan hakları hukuku dogmatiği” anlaşılır. Ancak biz burada “Türk insan hakları hukuku dogmatiği” teriminden vazgeçmiş değiliz. Özellikle burada ve aşağıda alt-kısım sunuşlarında, genel teori değil, dogmatik kısımda olduğumuzu göstermek için dogmatik kelimesini kasten kullanıyoruz. İKİNCİ KISIM: TÜRK İNSAN HAKLARI HUKUKU DOGMATİĞİ 267 İşte kitabımızın bu ikinci kısmında da insan hakları, Türk pozitif hukuku çerçevesinde incelenecektir. Yani bu kısımda, Türkiye’de insan haklarını düzenleyen pozitif hukuk kurallarının açıklaması yapılacaktır. Diğer bir ifadeyle, Türkiye’de, yürürlükteki hukuktan hareketle, insan haklarının hukukî rejimi incelenecektir. Türk İnsan Hakları Dogmatiğinin “Genel Kısım” ve “Özel Kısım” Olarak İkiye Ayrılması.- “Türk insan hakları hukuku dogmatiği” de kendi içinde “genel kısım” ve “özel kısım” olmak üzere ikiye ayrılır. Genel kısma “genel hükümler”, özel kısma da “özel hükümler” ismi verilebilir. Belirli hak ve hürriyetleri düzenleyen hukuk kurallarının incelenmesi, Türk insan hakları dogmatiğinin özel kısmını, bütün hak ve hürriyetler için geçerli olabilecek nitelikteki hukuk kurallarının incelenmesi Türk insan hakları hukukunun genel kısmını oluşturur. Bu ayrım Türk ceza hukuku ve Türk borçlar hukukunda yapılan “genel kısım-özel kısım” veya “genel hükümler-özel hükümler” ayrımına tamamen paralel bir ayrımdır. Türk insan hakları hukuku dogmatiğinin genel kısım ve özel kısım şeklinde ikiye ayrılması saf öğretisel bir ayrım değil, pozitif anayasal temele sahip bir ayrımdır. Bu ayrım, doğrudan doğruya 1982 Anayasasında karşılığını bulur. Aşağıda 1982 Anayasasına göre temel hak ve hürriyetlerin tasnifini inceleyeceğimiz 14’üncü bölümde ayrıntılarıyla göreceğimiz gibi (bkz. s.279-284), 1982 Anayasası, temel hak ve hürriyetleri, “Temel Haklar ve Ödevler” başlıklı İkinci Kısmında Birinci Bölüm: Genel Hükümler (m.12-16) İkinci Bölüm: Kişinin Hakları ve Ödevleri (m.17-40) Üçüncü Bölüm: Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler (m.40-65) Dördüncü Bölüm: Siyasî Haklar ve Ödevler (m.66-74) şeklinde dört bölüme ayırarak düzenlemiştir. “Genel Hükümler” başlıklı Birinci Bölümünde “temel hak ve hürriyetlerin niteliği” (m.12), “temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması” (m.13), “temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılmaması” (m.14), “temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması” (m.15) ve “yabancıların durumu” (m.16) düzenlenmektedir. Görüldüğü gibi bu bölümde belirli bir hak veya hürriyet düzenlenmemekte, bütün hak ve hürriyetler için geçerli olabilecek genel nitelikte hükümler getirilmektedir. Bu 268 İNSAN HAKLARI HUKUKU bölümdeki hükümler, adı üstünde “genel hükümler”dir. İşte Türk insan hakları hukukunun “genel hükümler” kısmının pozitif karşılığı bu bölüm, yani ikinci kısmın “birinci bölümü”dür (m.12-16). 1982 Anayasasının “temel haklar ve ödevler” başlıklı İkinci Kısmının “Kişinin Hakları ve Ödevleri” başlıklı İkinci Bölümünde (m.17-35), “Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler” başlıklı Üçüncü Bölümünde (m.40-65) ve “Siyasî Haklar ve Ödevler” başlıklı Dördüncü Bölümünde (m.66-74) bulunan maddeler ise Türk insan hakları hukuku dogmatiğinin özel kısmının inceleme sahasına girer. İşte Türk insan hakları hukukunun “özel kısmı”nın pozitif anayasal karşılığı bu maddelerdir (m.17-64). Bu ayrımı kabaca1 şöyle bir şemayla gösterebiliriz: Şema 20.1: TÜRK İNSAN HAKLARI HUKUKU DOGMATİĞİ Genel Kısım (Genel Hükümler) Anayasa, m.12-16: Temel hak ve hürriyetlerin niteliği, sınırlanması, kötüye kullanılmaması, kullanılmasının durdurulması ve yabancıların durumu Özel Kısım (Özel Hükümler) Anayasa, m.17-74: Çeşitli Temel Hak ve Hürriyetler Bu şemaya paralel olarak bu kısmı kendi içinde iki alt-kısma ayıracağız: Birinci Alt-Kısım: Türk İnsan Hakları Hukuku Dogmatiğinin Genel Kısmı İkinci Alt-Kısım: Türk İnsan Hakları Hukuku Dogmatiğinin Özel Kısmı Birinci alt kısımla işe başlayalım. NOT: Bu kısmın bilgi kaynakları da yukarıda (Bkz. s.3-16) “İnsan Hakları Hukukunun Bilgi Kaynakları” bölümünde Türkiye başlığı altında verilmiştir. 1. Ayrıntısı için aşağıya (269-270; 461-462) bakınız. Genel kısma giren başka anayasa hükümleri de olabilir. Keza özel kısma giren anayasa değil, kanun hükümleri de olabilir. Birinci Alt-Kısım TÜRK İNSAN HAKLARI HUKUKU DOGMATİĞİNİN GENEL KISMI Yukarıda (s.267) açıklandığı gibi Türk insan hakları hukuku dogmatiği kendi içinde genel kısım ve özel kısım olarak ikiye ayrılır. Bu alt-kısımda “genel kısmı”, izleyen alt-kısımda ise “özel kısmı” inceleyeceğiz. Türk insan hakları hukuku dogmatiğinin genel kısmı, belirli bir insan hakkını değil, bütün insan hakları için geçerli olan Türk pozitif hukuk kurallarını inceler. 1982 Anayasası bağlamında daha somut olarak şunları söyleyebiliriz: 1982 Anayasasının “Temel Haklar ve Ödevler” başlıklı İkinci Kısmının “Genel Hükümler” başlıklı Birinci Bölümünde bulunan hükümler (m.12-16), adı üstünde “genel hükümler”dir; yani bunlar Türk insan hakları hukuku dogmatiğinin genel kısmının inceleme sahasına girerler. Gerçekten de bölümde “temel hak ve hürriyetlerin niteliği” (m.12), “temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması” (m.13), “temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılmaması” (m.14), “temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması” (m.15) ve “yabancıların durumu” (m.16) konularını düzenleyen hükümler, mülkiyet hakkı veya haberleşme hürriyeti gibi sadece belirli bir hak ve hürriyet için değil, bütün hak ve hürriyetler için geçerli hükümlerdir. Örneğin Anayasamızın 13’üncü maddesinde öngörülen temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılma şartları, sadece mülkiyet hakkı veya haberleşme hürriyeti için değil, grev hakkı veya basın hürriyeti için de geçerlidir. Türk insan hakları hukuku dogmatiğinin genel kısmı, Anayasamızın ikinci kısmının “genel hükümler” başlıklı birinci bölümünden (m.12-16) ibaret değildir. Anayasamızda bu bölümde değil, başka bölümlerde yer almış “genel hükümler” de vardır: Örneğin Anayasamızın “hak arama hürriyeti” (m.36), “kanuni hâkim güvencesi” (m.37), “suç ve cezalara ilişkin güvenceler” (m.38), “ispat hakkı” (m.39), “temel hak ve hürriyetlerin korunması” (m.40), “kamu denetçisine başvurma hakkı” (m.74), temel hak ve hürriyetlere ilişkin milletlerarası andlaşmaların değeri (m.90/son), kanun hükmünde kararnamelerle temel hak ve hürriyetlerin düzenlenip düzenlenmemesi (m.91/1), “yargı yolu” 270 İKİNCİ KISIM: TÜRK İNSAN HAKLARI HUKUKU DOGMATİĞİ (m.125), anayasa yargısı (soyut ve somut norm denetimi ve bireysel başvuru yolu) (m.148-152) gibi konulardaki hükümleri, Türk insan hakları hukuku dogmatiğinin “genel hükümleri” kısmında yer alır. Çünkü bu maddelerdeki hükümler, sadece belirli bir hak ve hürriyete ilişkin değildir. Bunlar çeşitli hak ve hürriyetlerin korunması için çeşitli mekanizmalar getiren ve dolayısıyla aynı anda birden fazla hak ve hürriyet için uygulanabilecek nitelikte olan hükümlerdir. Dolayısıyla bunları da Türk insan hakları hukuku dogmatiğinin “genel hükümler” kısmında inceleyebiliriz. Görüldüğü gibi Türk insan hakları hukuku dogmatiğinin genel hükümleri, anayasal karşılığı olan hükümlerdir. Burada belirtmek isteriz ki, sadece Anayasada değil, çeşitli kanunlarda da “genel hüküm” niteliğinde olan ve dolayısıyla Türk insan hakları hukukunun genel kısmında incelenmesi gereken hükümler yer alabilir. Örneğin 6 Nisan 2016 tarih ve 6701 sayılı Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanununun hükümleri pek çok hak ve hürriyetin korunması için söz konusu olabileceği için genel hüküm niteliğindedir. Dolayısıyla bu Kanunun hükümleri Türk insan hakları hukuku dogmatiğinin genel kısmında incelenebilir. Nasıl Türk ceza hukukunun genel hükümler kısmında bütün suç türleri için geçerli olan hükümler inceleniyorsa, nasıl Türk borçlar hukukunun genel hükümler kısmında bütün sözleşme türleri için geçerli olan hükümler inceleniyorsa, Türk insan hakları hukukunun genel kısmında da bütün insan hakları için geçerli olan hükümler incelenir. Kitabımızın içinde bulunduğumuz bu “Türk İnsan Hakları Hukuku Dogmatiği” başlıklı “İkinci Kısmı”ndan inceleyeceğimiz konuların ezici çoğunluğu “genel hükümler” kısmına giren konulardır. Bu kısım aşağıda göreceğimiz gibi dokuz bölümden oluşmaktadır. Bu dokuz bölümden ilk sekizi genel hüküm niteliğinde konuları kapsamaktadır. Buna göre bu alt bölümün plânı şu şekilde olacaktır: Bölüm 13: Türk Hukukunda İnsan Hakları Alanında Kullanılan Çeşitli Kavramlar Bölüm 14: 1982 Anayasasına Göre Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınıflandırılması Bölüm 15: 1982 Anayasasının Hak ve Hürriyetlere Yaklaşımı Bölüm 16: Türk Hukukunda Hak ve Hürriyetlerin Süjeleri ve Yükümlüleri Bölüm 17: Hak ve Hürriyetlerin Kötüye Kullanılamaması Bölüm 18: Türk Hukukunda Hak ve Hürriyetlerin Anayasayla Sınırlanması Bölüm 19: 1982 Anayasasına Göre Olağan Dönemlerde Hak ve Hürriyetlerin Sınırlandırılması Sistemi Bölüm 20: 1982 Anayasasına Göre Olağanüstü Hâl Rejimlerinde Hak ve Hürriyetlerin Sınırlandırılması Bölüm 21.- Hak ve Hürriyetlerin Korunması Şimdi her bir bölümü ayrı ayrı görelim: BÖLÜM 17: KÖTÜYE KULLANMA YASAĞI 325 bu kişinin demokratik cumhuriyeti yıkmak isteyen kötü niyetli bir kişi olduğundan bahisle adil yargılanma hakkı (m.36/1) elinden alınamaz. Keza bu kişiyi yargılamak için özel mahkeme kurulamaz (m.37) ve keza bu kişi suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar masum sayılır (m.36/4). b) İyi Niyetle Kullanım Karinesi Yukarıda (s.304) gördüğümüz gibi, iyi niyet asıl, kötü niyet ise istisnadır. Dolayısıyla temel hak ve hürriyetlerin iyi niyetle kullanıldığı yolunda karine vardır. Dolayısıyla tereddüt halinde, temel hak ve hürriyetin iyi niyetle kullanıldığı kabul edilir. Aksinin kabulü için, iyi niyet karinesinin çürütülmesi, yani bu karinenin aksinin ispat edilmesi gerekir. İspat külfeti de karinenin aksini iddia edene aittir. Yine tamamıyla aynı mantıkla belirtelim ki, gerek temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılması yasağı konusundaki genel hüküm (m.14), gerekse özel hükümler (m.25/son, 27/2, 35/son, 51/1, 53/1, 54/2), temel hak ve hürriyetlerin serbestçe kullanılması şeklindeki genel kuralımız karşısında istisna teşkil eden hükümlerdir. Dolayısıyla bunların kapsamının neden ibaret olduğu konusunda, yani belirli bir tür kullanımın kötüye kullanım oluşturup oluşturmadığı konusunda tereddüt hasıl olursa, dar yorum yapılmalı ve, bu kullanımın kötüye kullanım olmadığı kabul edilmelidir. Çünkü hukukta “istisnalar dar yorumlanır (exceptiones sunt strictissimae interpretationis)”. Bu açıdan yukarıda örnek olarak verdiğimiz genel hüküm ve özel hükümlerdeki ifade edilen kavramları ve yasaklanan amaçları daima dar yorumlamak gerekir. Örneğin Anayasamızın 51’inci maddesinin ilk fıkrasına göre, sendikaların “üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek” amacı dışında faaliyette bulunmaları sendika kurma hakkının kötüye kullanılmasını teşkil eder. Ancak fıkrada geçen “ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek” kavramı yorumlanmaya muhtaç bir kavramdır. Bu kavramın içine üyelerin ücretlerinin artırılması girebileceği gibi üyelerinin çalışma şartlarının iyileştirilmesi ve keza üyeleri arasında yardımlaşma da girer. Bir sendikanın bir üyesinin görevine son verilmesine karşı açıklama yapması, sendika için hakkın kötüye kullanımı niteliğinde bir faaliyet değildir. Bir işçi sendikasının, kültürel veya dinsel politikaları nedeniyle hükûmet aleyhine gösteri yürüyüşü yapması hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olabilir. Ama bir sendikanın istihdam, ücret, sosyal güvenlik vb. politikaları nedeniyle hükûmeti protesto etmesi, bu amaçla bildiri yayınlaması ve bu politikası nedeniyle hükümeti istifaya zorlamak için toplantı veya gösteri yürüyüşü düzenlemesi, sendika hakkının kötüye kullanılması niteliğinde bir faaliyet değildir. Özetle m.51/17de belirtilen amaçla ilgisiz olmayan, bu amaçla belli bir şekilde bağlantı içinde olan her kullanım şekli, sendika hakkının kötüye kullanımı olarak nitelendirilemez. Tereddütlü durumlarda, söz konusu kullanımın sendikanın normal amacı çerçevesinde kaldığı ve hakkın iyi niyetli kullanımı niteliğinde olduğu varsayılmalıdır. Çünkü yukarıda açıklandığı gibi iyi niyet asıldır. Bu bölümde ulaştığımız sonuçlar izleyen sayfada ŞEMA 17.1’de özetlenmiştir. ■ BÖLÜM 19: OLAĞAN DÖNEMLERDE SINIRLAMA 353 Maddede yerleşme özgürlüğüyle ilgili sınırlama sadece yasa koyucuya bırakılmakla kalmamış, nitelikli yasa kaydıyla sınırlama benimsenerek, aynı zamanda sınırlamanın hangi neden, amaç ya da koşullarla yapılması gerektiği de tek tek sayılmıştır. Anayasa'da sınırlama nedenlerinin sayılarak belirlenmiş olması, yasakoyucunun bunlar dışında kalan bir nedenle yerleşme özgürlüğünün sınırlanması sonucunu doğuracak düzenlemeler yapamayacağını göstermektedir. Dava konusu kurallarda belirtilen ‘millî güvenlik’, yerleşme özgürlüğüyle ilgili sınırlama nedenleri arasında sayılmamıştır. Anayasa'nın ilgili maddesinde gösterilen sınırlama nedenlerine dayandırılmayan kuralla, aile veya fertlerin millî güvenlik nedeniyle zorunlu iskâna tabi tutulması, Anayasa'nın 23. maddesinin güvence altına aldığı yerleşme özgürlüğü alanına yapılan açık müdahale niteliğindedir. Bu nedenlerle, dava konusu kurallar Anayasa'nın 13. ve 23. maddelerine aykırıdır ve iptalleri gerekir”26. Aşağıdaki bölümü www.anayasa.gen.tr/ihh-ek-1.pdf’den de okuyabilirsiniz. 2001’DE 13’ÜNCÜ MADDEDEN GENEL SINIRLAMA SEBEPLERİNİN ÇIKARILMASININ YOL AÇTIĞI SAKINCALARA ÇÖZÜM ARAYIŞLARI Anayasanın 13’ün maddesinde yer alan kamu yararı, genel ahlak gibi genel sınırlama sebeplerinin 2001 Anayasa değişikliğiyle çıkarılmış olmasının yaratabileceği önemli sakıncalar vardır27. Şöyle: 1. Anayasanın ilgili maddesinde sınırlama sebebi belirtilmemiş olan hak arama hürriyeti (m.36), “çalışma ve sözleşme hürriyeti” (m.48) gibi hak ve hürriyetler, 2001 değişikliğinden sonra sınırsız, mutlak haklar haline gelmiştir. Bu hak ve hürriyetler 2001’den önce Anayasanın 13’üncü maddesinde sayılan kamu yararı gibi genel sınırlama sebepleriyle sınırlanabilirdi. Ancak 13’üncü maddenin yeni şeklinde genel sınırlama sebepleri bulunmadığına ve ilgili maddede sınırlama sebebi olmadığına göre bu hak ve hürriyetler artık sınırlandırılamaz. Oysa bu durum, fevkalade sakıncalı sonuçlara yol açabilir. Örneğin eroin üretimi ve satılması konusunda yapılan bir sözleşmenin veya konusu fuhuş olan bir sözleşmenin de “çalışma ve sözleşme hürriyeti”nin (m.48) koruması altında olduğunu iddia etmek mümkündür. 2. 2001 değişikliğinden sonra “isimsiz hürriyetler” sınırsız hâle gelmiştir. Çünkü bunlar Anayasada düzenlenmedikleri için, haliyle bunlar için Anayasanın ilgili maddesinde öngörülmüş sınırlama sebepleri de yoktur. Artık 13’üncü maddede genel sınırlama sebepleri de yoktur. O hâlde sigara içme hürriyeti gibi isimsiz hürriyetleri sınırlandıran kanunların 2001’den sonra Anayasaya aykırı hâle geldiğini iddia etmek mümkündür. 3. 2001’den sonra hak ve hürriyetler, ancak o hak ve hürriyet için Anayasanın ilgili maddesinde sayılan sınırlama sebepleri ile sınırlanabilir hâle gelmiştir. Dolayısıyla artık, bir hak ve hürriyetin, Anayasanın ilgili maddesinde belirtilen sınırlama sebeplerinden başka bir sebeple sınırlandırılması anayasaya aykırı olacaktır. Örneğin 2001’den önce bir genel sınırlama sebebi olan “kamu yararı” sebebi, 2001’den sonra sadece 35, 39, 43, 46 ve 47’nci maddelerde geçmektedir. Dolayısıyla diğer maddelerde düzenlenen temel hak ve hürriyetler (örneğin yerleşme ve seyahat, din ve vicdan, dernek kurma, toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hak ve hürriyetleri), 2001’den sonra “kamu yararı” sebebiyle sınırlanamaz. Çünkü bu hak ve hürriyetlerin düzenlendiği Anayasa maddesinde “kamu yararı” sebebi geçmemektedir. Bir örnek: 26. Anayasa Mahkemesi, 24 Eylül 2009 Tarih ve E.2006/142, K.2008/148 Sayılı Kararı, Resmî Gazete, 25 Aralık 2008, Sayı 27091. 27. Bu arada belirtelim ki, 13’üncü maddeden genel sınırlama sebeplerinin çıkarılmasının yol açacağı sakıncalar, yukarıdaki örnekler (sözleşme hürriyeti, karantina vs.) Türk doktrininde ilk defa benim tarafından ortaya atılmış ve eleştirilmiştir. Bu örnekleri Temmuz 2011’de yayınlanan Anayasa Değişikliği Gerekli mi? 1982 Anayasası İçin Bir Savunma (Bursa, Ekin Yayınevi, 2001, s.8-12) isimli kitabımda verdim (http://www.anayasa.gen.tr/adgm.htm). 354 İKİNCİ KISIM: TÜRK İNSAN HAKLARI HUKUKU DOGMATİĞİ Anayasamızın 23’üncü maddesine göre seyahat hürriyeti ancak “suç soruşturması ve kovuşturması sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek” amacıyla sınırlandırılabilecek (m.23/3), ama “genel sağlık” sebebiyle sınırlandırılamayacaktır. Çünkü Anayasanın 23’üncü maddesinde “genel sağlık” sebebi sayılmamaktadır. Dolayısıyla artık bir yerde salgın hastalık çıkması durumunda orada “karantina” ilân edilmesi Anayasamızın 23 ve 13’üncü maddelerine aykırı olacaktır. Bu sonuç da makul ve mantıklı bir sonuç değildir. Bu da 2001 yılında Anayasanın 13’üncü maddesinde yapılan değişikliğin problemli olduğunu göstermektedir. *** Yukarıdaki sonuçlar hukuken mantıklıdır. Ama sosyal sonuçları itibarıyla aklı başında her insanı isyan ettiren sonuçlardır. 2001 yılında Anayasanın 13’üncü maddesinden genel sınırlama sebeplerinin çıkarılması büyük bir akıl dışılık olmuştur. Bu nedenle ortaya çıkabilecek sakıncalara doktrin ve Anayasa Mahkemesi tarafından çözüm aranmıştır. Önce doktrinin önerdiği çözümü, sonra da Anayasa Mahkemesinin getirdiği çözümü görelim: A. DOKTRİNİN ÖNERDİĞİ ÇÖZÜM Doktrin bu akıl dışılığa çözüm üretmeye çalışmıştır. Fazıl Sağlam28 ve Mehmet Sağlam29 2002 Anayasa Yargısı sempozyumunda birer bildiri sunarak hak ve hürriyetlerin nesnel sınırlılığından yararlanarak çözüm bulmaya çalışmışlardır. Mehmet Sağlam’ın açıklamaları da özü itibarıyla Fazıl Sağlam’ın 1982 tarihli Temel Hakların Sınırlanması ve Özü isimli kitabındaki teorik kavramlara dayanmaktadır. Bu nedenle biz aşağıda sadece Fazıl Sağlam’ın açıklamalarını vermekle yetineceğiz. Fazıl Sağlam, öncelikle 2001 değişikliğinin “bütüncül bir yaklaşım” içermediğini ve bu değişikliklerin “tutarsız” olduğunu baştan kabul etmektedir30. Yazar, Anayasa değişikliğinin “belli bir ön çalışmayı” ve “her temel hak maddesinin yeniden gözden geçirilmesini” gerektirdiğini; 2001 Anayasa değişikliğinde ise böyle bir ön çalışma yapılmadığını ve bu nedenle de bu sorunların ortaya çıktığını belirtmektedir31. Fazıl Sağlam, 13’üncü maddeden genel sınırlama sebeplerinin çıkarılmasının ciddi sorunlar yaratabileceğini kabul etmekte ve bu sorunların doğru çözümü için yeni bir anayasa değişikliği yapılmasını önermektedir32. Ne var ki Profesör Sağlam, düzeltmeyi sağlayacak anayasa değişikliğine kadar, sorunun Anayasa Mahkemesi tarafından çözümlenmesinde kullanılabilecek bir teorik çerçeve vermeye teşebbüs etmektedir. Zira yazara göre, “hukuk öğretisinin işlevi, çözümsüzlüğün tasviri değil, çözümün üretilmesinde yol göstermedir”33. Nitekim bu makalede Fazıl Sağlam, sorunun çözümüne ilişkin bir “yol” göstermiş; Anayasa Mahkemesi de aşağıda göreceğimiz gibi bu “yol”u izleyerek sorunu “çözmüştür”. Fazıl Sağlam’ın gösterdiği çözüm yolu şudur: Anayasamızın sınırlama sebebi öngörülmemiş maddelerinde düzenlenen hak ve hürriyetlerin de kanun koyucu tarafından sınırlanabileceği hak ve hürriyetlerin “nesnel sınırlılığı” teorisi dayanılarak kabul edilebilir. Çünkü bu hak ve hürriyetlerin “norm alanı” zaten sınırlıdır. Örneğin yazara göre [eski] Borçlar Kanununun 20’nci maddesinde yer alan “bir sözleşmenin konusu… hukuka ve ahlâka aykırı ise o sözleşme batıldır” hükmü Anayasaya aykırı değildir; çünkü Anayasanın sözleşme hürriyetini düzenleyen 48’inci maddesinde bir sınırlama sebebi bulunmasa bile, sözleşme hürriyeti nesnel koruma alanı nedeniyle zaten sınırlıdır ve bu nedenle, hukuka ve ahlâka aykırı olan sözleşmeler, zaten sözleşme hürriyetinin kapsamında değildir34. Ne var ki, Fazıl Sağlam, hukuka veya ahlâka aykırı olan sözleşmelerin (örneğin eroin ticareti veya fuhuş için 28. Fazıl Sağlam, “2001 Yılı Anayasa Değişikliğinin Yaratabileceği Bazı Sorunlar ve Bunların Çözüm Olanakları”, Anayasa Yargısı, Ankara, Anayasa Mahkemesi Yayınları, 2002, Cilt 19, s.288-310. 29. Mehmet Sağlam, “Ekim 2001 Tarihinde Yapılan Anayasa Değişiklikleri Sonrasında, Düzenlendikleri Maddede Hiçbir Sınırlama Nedenine Yer Verilmemiş Olan Temel Hak ve Özgürlüklerin Sınırı Sorunu”, Anayasa Yargısı, Ankara, Anayasa Mahkemesi Yayınları, 2002, Cilt 19, s.233-266. 30. Fazıl Sağlam, “2001 Yılı Anayasa Değişikliğinin Yaratabileceği …”, op. cit., s.288. 31. Ibid. 32. s.296-300. 33. Ibid., s.295. 34. Ibid., s.293-394. 32. 33. 34. Makalenin “D.So rununY“2001 eniBirAnayas aDeğ liğiile Çasa özülmDeğişikliğin esiSorunu”başlıklıkısmın abkz.s.29op. 6-300.cit., s. 293-394. 295. Fazıl Sağ lam, Yılı Aişiknay in…”, BÖLÜM 19: OLAĞAN DÖNEMLERDE SINIRLAMA 355 akdedilen bir sözleşmenin) nasıl olup da, sözleşme hürriyetinin norm alanı dışında kaldığını açıklamamaktadır. Fazıl Sağlam’ın bize “norm alanı” ve “nesnel sınır” kavramını tanıttığı Temel Hakların Sınırlanması ve Özü isimli kitabının ilgili sayfalarını ben okuyunca, eroin ticareti veya fuhuş için sözleşme yapılmasının, sözleşme hürriyetinin norm alanı içinde kaldığını anlıyorum. Bunların norm alanı dışında kalabilmesi için, söz konusu amaca başka şekilde de ulaşılabilmesi gerekir. Fazıl Sağlam’ın verdiği örneklere dönersek, örneğin dilekçe hakkı, nesnel sınırlılığı gereği, hakaret veya tehdit taşıyan dilekçelere cevaz vermez. Çünkü dilekçenin nesnel içeriğinin hakaret veya tehdit olmadan da formüle edilebilmesi hukuken mümkündür35. Keza “bir ressamın dörtyolağzında cadde ortasında sehpasını kurup resim yapmaya kalkması” veya “bir heykeltraşın yontacağı eser için tahta çalması”36 durumunda sanat hürriyeti korunmaz; çünkü aynı resmin, caddenin ortasına değil, yaya yoluna sehpa kurularak da yapılması mümkündür; keza aynı heykelin, ücreti ödenerek satın alınan bir tahta yontularak da yapılması yine hukuken mümkündür. Peki sözleşme hürriyeti eroin satımı veya fuhuş yapılması için sözleşme yapılmasına izin vermiyorsa ve eğer ortada bir nesnel sınırlılık hâli var ise, bunun hukuken mümkün olan bir diğer yolu olmalıdır? Bu yol nedir? Buna verilen bir cevap yoktur. Çok açıktır ki, kanunun hukuka veya ahlâka aykırı (öreğin eroin ticareti veya fuhuş için) sözleşme yapılmasını yasaklaması, bir “sınırlılık” hâli değil, bir “sınırlama” halidir. Ortada bir sınırlama var ise de, Anayasanın 13’üncü maddesinde öngörülen şartlara uyulmalıdır. Fazıl Sağlam’ın makalesinde sözleşme ve seyahat hürriyetleri üzerinden örnekler veriliyor. Ne var ki, söz konusu örneklerde, nasıl olup da söz konusu insan fiillerinin adı geçen hürriyetlerin norm alanına girmediği açıklanmamaktadır. Onun yerine makalede karışık ve belirsiz ifadeler kullanılmaktadır. Makalede söz konusu hak ve hürriyetlerin sınırlılığı, Anayasanın 12’nci maddesinden ve sosyal devlet ilkesinden istihraç etmeye çalışılmaktadır37. Bu noktalarda Fazıl Sağlam’ın 2002 tarihli makalesindeki argümantasyon, 1982 tarihli kitabındaki argümantasyona göre tutarsız, belirsiz ve karışıktır. Neticede Anayasanın 12’nci maddesinden bütün hak ve hürriyetler için geçerli olabilecek genel bir anayasal sınır çıkarmak, kanımızca, bizim Fazıl Sağlam’dan öğrendiğimiz hak ve hürriyetlerin sınırlanması teorisiyle çelişki halindedir. Dahası böyle bir akıl yürütme hürriyetçi değil, otoriter eğilimlere hizmet etme tehlikesini de taşır. Nihayette 13’üncü maddeden “genel sınırlama sebepleri”nin çıkarılmasının yol açacağı sakıncalara çözüm bulmaya çalışanların 13’üncü maddenin sözünü ihmal ettiklerini de belirtmemiz gerekir. 13’üncü maddede yukarıda pek çok defa vurguladığımız gibi “temel hak ve hürriyetler… yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak… sınırlanabilir” denmektedir. Bir ihtimal, 1982 Anayasasının 13’üncü maddesinde hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması şartları, yani kanun koyucuya yönelik olarak konulan sınırlar olmasaydı, 1924 Anayasasında olduğu gibi Anayasa, kanun koyucuya bütün hak ve hürriyetleri istediği gibi sınırlama yetkisi verseydi, kanun koyucunun belirli bir sınırlama sebebine dayanmadan da hak ve hürriyetleri sınırlayabileceğini söyleyebilirdik. Ama 1982 Anayasasının sınırlama sistemi ile 1924 Anayasasının sınırlama sistemi arasında çok ama çok büyük bir fark vardır. 1982 Anayasası ortamında Anayasada belirtilen sebeplerden başka sebeplerle hak ve hürriyetlerin sınırlanabileceğini söylemek, 1982 Anayasasını 1924 Anayasası hâline getirmekten başka bir şey değildir. Doktrinin Eleştirisi.- Anayasanın 13’üncü maddesinden genel sınırlama sebeplerinin 2001 yılında çıkarılmasının yarattığı sorunları, anayasa hukuku doktrini, sacrificium intellectus pahasına çözmeye çalışmıştır. Oysa doktrinin çözmeye çalıştığı sorunu doktrin değil, kurucu iktidar yaratmıştır. Doktrinin görevi kurucu iktidarın yaptığı saçmalıklara çare aramak değildir. Kurucu iktidarın yaptığı düşüncesizliklerin faturası, doktrine değil, kurucu iktidara çıkar. Doktrin için en büyük hata, kurucu iktidarın hatasını düzeltmek için kendi iç tutarlılığını feda etmektir. Doktrin kurucu iktidarın yol açtığı sorunlara çözüm aramak için bedel ödememelidir. Zaten norm koyma gibi bir yetkisi olmadığı için, doktrin, istese de, kurucu iktidarın veya kanun koyucunun yaptığı hataları düzeltemez. 35. Sağlam, Temel Hakların Sınırlanması ve Özü, op. cit., s.50. 36. Friedrich Müler, Positivitaet der Grundrechte, Berlin, 1969, s.73 ve 75’ten nakleden Fazıl Sağlam, Temel Hakların Sınırlanması ve Özü, op. cit., s.50. 37. Bkz. Fazıl Sağlam, “2001 Yılı Anayasa Değişikliğinin…”, op. cit., s.294. 356 İKİNCİ KISIM: TÜRK İNSAN HAKLARI HUKUKU DOGMATİĞİ B. ANAYASA MAHKEMESİNİN “ÇÖZÜMÜ” 2001 Anayasa değişikliğinden sonra, Anayasa Mahkemesi önündeki davalarda, anayasanın 13’üncü maddesinden genel sınırlama sebeplerinin çıkarılmış olmasının yarattığı sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Aşağıda örneklerini vereceğimiz kararlarda görüleceği gibi, Anayasa Mahkemesi, bu davalarda, Anayasanın 13’üncü maddesinden genel sınırlama sebeplerinin çıkarılmış olmasından kaynaklanan sorunla karşılaşmış, ama bu sorunu açıkça ortaya koyup tartışmamış, bu soruna bir çözüm de getirmemiş, sadece sorunu, bir şark kurnazlığı tavrıyla görmezden gelmiş, sorunu teğet geçmiştir. 2001’den bu yana 15 yıl geçmiştir ve Anayasa Mahkemesinin bu konudaki içtihadı az çok istikrar kazanmıştır. Şimdi bu içtihadı görelim ve eleştirelim: Anayasa Mahkemesinin kararlarının gerekçesinde bu konuda standart olarak kullanılan formüllerden biri şudur (Anayasa Mahkemesinin bu bölümün yazıldığı tarih itibarıyla Resmî Gazetede yayınlanan konuyla ilgili son kararı olan 7 Eylül 2016 tarih ve E.2015/102, K.2016/151 sayılı kararından alınmıştır): “20. Anayasa’nın 48. maddesinde, sözleşme hürriyeti için herhangi bir sınırlama nedeni öngörülmemiştir. Bununla birlikte Anayasa’nın ilgili maddesinde özel bir sınırlama nedeni öngörülmemiş hakların da hakkın doğasından kaynaklanan bazı sınırlarının bulunduğu kabul edilmektedir. Öte yandan düzenlendiği maddede hiçbir sınırlama nedenine yer verilmeyen hakların diğer anayasal hükümler nedeniyle sınırlandırılması da mümkün bulunmaktadır”38. Yukarıdaki gerekçe aynen Anayasa Mahkemesinin 8 Aralık 2015 tarih ve E.2014/87, K.2015/112 sayılı kararında (RG, 28 Ocak 2016) ve çok az bir farklılıkla Anayasa Mahkemesinin 14 Kasım 2013 tarih ve E.2013/18, K.2013/132 sayılı kararında da geçmektedir (RG, 9 Mayıs 2014). Yukarıdaki alıntıda Anayasa Mahkemesi, 48’inci maddede bir sınırlama sebebi belirtilmemiş olmasına rağmen, sözleşme hürriyetinin kanunla sınırlandırılabileceği yolunda iki gerekçe ileri sürmüştür: 1. “Anayasa’nın ilgili maddesinde özel bir sınırlama nedeni öngörülmemiş hakların da hakkın doğasından kaynaklanan bazı sınırlarının bulunduğu kabul edilmektedir”. Peki ama bunu kim kabul etmektedir? Bunu neden kabul etmektedir? Bu nasıl olmaktadır? Bunlar kararda açıklanmamıştır. Yukarıda (s.212-214) açıklandığı gibi hakların doğasından kaynaklanan bazı sınırların bulunduğu tezi (hak ve hürriyetlerin içkin sınırlılığı tezi), fevkalade zayıf ve tehlikeli bir tezdir. Pozitif temelden yoksundur. Bu tez doktrinde genel olarak kabul edilmiş bir tez değildir. Doktrinde “nesnel sınırlılık” tezini kabul eden yazarlar dahi “içkin sınırlılık” tezini eleştirmektedir39. Böylesine önemli bir tez, Anayasa Mahkemesi tarafından tek bir cümleyle benimsenmekte ve bunun nedeni, niçini ve nasılı açıklanmamaktadır. Keza bu genel tezin, dava konusu olayda “sözleşme hürriyeti”ne uygulanmasına ilişkin bir açıklama kararda yoktur. 2. Anayasa Mahkemesinin ikinci gerekçesi şudur: “Düzenlendiği maddede hiçbir sınırlama nedenine yer verilmeyen hakların diğer anayasal hükümler nedeniyle sınırlandırılması da mümkün bulunmaktadır”. Bu ifadeyle, hak ve hürriyetlerin diğer hak ve hürriyetler ile çatışması nedeniyle sınırlandırılması kastediliyor ise, ortada pozitif hukuk açısından tartışmaya değer bir sorun vardır; ancak Anayasa Mahkemesinin kararında bu tür bir tartışma bu cümlenin dışında yoktur. Böyle bir çatışmanın ortaya çıkmasının şartları nelerdir? Bu çatışma çıkınca nasıl çözümlenir? Eğer bu çatışma lex specialis ilkesine göre çözümlenecekse, çatışan hak ve hürriyetlerin dayanağı olan anayasa maddeleri arasında özel hüküm - genel hüküm ilişkisi nasıl kurulur? Hangi hak ve hürriyet, diğerine göre “özel”dir? Kararda bunlara ilişkin tek bir açıklama yoktur. Anayasa Mahkemesinin bu sonuçları nasıl çıkardığı şüphelidir. Adeta Anayasa Mahkemesi, kendinden menkul sonuçlar istihraç etmektedir. Bu böyledir; çünkü Anayasa Mahkemesi bunu öyle “kabul etmektedir”; “bu mümkündür”; çünkü Anayasa Mahkemesi “bunun mümkün bulunduğunu söylemektedir”. Herhâlde Anayasa Mahkemesi kendi kararının doğruluğunun temelinin kendi kararı olduğunu düşünmektedir! 38. Anayasa Mahkemesi, 7 Eylül 2016 Tarih ve E.2015/102, K.2016/151 Sayılı Karar, Resmî Gazete, 18 Ekim 2016, Sayı 29861. 39. Bkz. Fazıl Sağlam, Temel Hakların Sınırlanması ve Özü, op. cit., s.33-47, özellikle genel değerlendirme için bkz. s.46-47. BÖLÜM 19: OLAĞAN DÖNEMLERDE SINIRLAMA 357 Bu bizim keşfettiğimiz bir şey değildir. Anayasa Mahkemesi aynı konuda aynı şeyi zaten başka kararlarında da açıkça söylüyor. Anayasa Mahkemesi 4 Aralık 2014 tarih ve E.2013/114, K.2014/184 sayılı kararında şöyle diyor (Resmî Gazete, 16 Temmuz 2015): “76. Anayasa'nın 48. maddesinin birinci fıkrasının ilk cümlesinde, ‘herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir’ denilmek suretiyle temel hak ve özgürlükler arasında yer alan çalışma ve sözleşme hürriyeti güvence altına alınmış, Anayasa'nın 13. maddesinde ise temel hak ve özgürlüklerin ancak Anayasa'nın ilgili maddelerinde belirtilen nedenlere bağlı olarak sınırlanabileceği öngörülmüştür. Ancak bu, düzenlendiği maddede hiçbir sınırlama nedenine yer verilmeyen hakların mutlak olduğunu ve bunların hiçbir şekilde sınırlanamayacağı anlamını taşımamaktadır. Anayasa Mahkemesinin birçok kararında da belirtildiği gibi, temel hak ve hürriyetlerin doğasından kaynaklanan bazı sınırları bulunduğu gibi Anayasa'nın başka maddelerinde yer alan kurallar da temel hak ve hürriyetlerin sınırını oluşturur. Bir başka deyişle, temel hak ve özgürlüklerin kapsamının ve objektif uygulama alanının her bir norm yönünden bağımsız olarak değil, Anayasa'nın bütünü içerisindeki anlama göre belirlenmesi gerekir”. Anayasa Mahkemesi çok benzer bir gerekçeyi 14 Mayıs 2015 tarih ve E.2014/177, K.2015/49 sayılı kararında şu şekilde ifade etmiştir (Resmî Gazete, 11 Haziran 2015): “Anayasa’nın 48. maddesinde, çalışma özgürlüğü için herhangi bir sınırlama nedeni öngörülmemiş olmakla birlikte, bunun hiçbir şekilde sınırlandırılması mümkün olmayan mutlak bir hak olduğu söylenemez. Anayasa Mahkemesi kararlarında, özel sınırlama nedeni öngörülmemiş özgürlüklerin de o özgürlüğün doğasından kaynaklanan bazı sınırlarının bulunduğu; ayrıca, Anayasa’nın başka maddelerinde yer alan hak ve özgürlükler ile Devlete yüklenen ödevlerin özel sınırlama sebebi gösterilmemiş hak ve özgürlüklere sınır teşkil edebileceği kabul edilmektedir. Bu bağlamda, bu hakkın Anayasa’da düzenlenen diğer hak ve özgürlükler veya Devlete yüklenen ödevlerle çatışması durumunda da sınırlandırılabilmesi mümkündür”. Yukarıda örnek olarak verilen her iki kararda siyahla vurgulanan kelimelerden görüldüğü gibi Anayasa Mahkemesi, argümanının neden doğru olduğunu açıklamıyor; sadece bunun böyle olduğunu kendisinin “birçok kararında” belirttiğini söylüyor. Yani Anayasa Mahkemesinin şimdiki kararının dayanağı bir Anayasa normu değil, Anayasa Mahkemesinin “kendisinin verdiği birçok eski kararı”dır! Yani bu böyle; çünkü, bunun böyle olduğu “Anayasa Mahkemesi kararlarında kabul edilmektedir”. İnsanın aklına Anayasa Mahkemesinin, bu sorunu eski kararlarında tartıştığı ve çözüme bağladığı ve o kararlarını emsal olarak kabul edip onlara atıf yaptığı düşüncesi geliyor. Eğer böyleyse ortada bir sorun yoktur. Keşke Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin yaptığı gibi, atıf yaptığı bu “pek çok kararı”ndan bir ikisinin künyesini verseydi. Biz aşağıda eleştiri konusu yaptığımız kararlar dışında Anayasa Mahkemesinin bu sorunu tartıştığı ve çözdüğü bir karara rastlamadık. Anayasa Mahkemesinin sınırlama sebebi öngörülmemiş maddelerde düzenlenen temel hak ve hürriyetlerin sınırlanabileceği konusunda verdiği ilk kararlar şunlardır40: 1. Anayasa Mahkemesinin 14 Mart 2005 Tarih ve K.2005/14 Sayılı Tuzla Tersaneleriyle İlgili Sözleşme Hürriyetinin Sınırlanması Kararı Bu davaya konu olan olayda 3 Temmuz 2003 tarih ve 4916 sayılı Kanunun “Geçici Madde 5” ile sözleşme hürriyetine getirilen sınırlamaların Anayasanın 13 ve 48’inci maddesine aykırı olduğu iddia 40. Benim görebildiğim kadarıyla bu kararları ilk defa ortaya çıkaran ve bunlara inceleyen yazar, bir anayasa hukukçusu değil, bir ticaret hukukçusu meslektaşımız olan Tamer Bozkurt’tur. Bu konuda Bozkurt’un şu iki makalesine bakınız: Tamer Bozkurt, “Haklarında Özel Bir Sınırlama Nedeni Öngörülmemiş Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlandırılması Sorunsalı: Özellikle Sözleşme Hürriyeti Açısından Durum”, Ankara Barosu Dergisi, Yıl 66, Sayı 1, Kış 2008, s. 134-143. Tamer Bozkurt, “Anayasa Mahkemesi’nin 4857 Sayılı İş Kanunu’ndaki Engelli ve Eski Hükümlü İşçi Çalıştırma Zorunluluğunun Anayasa’ya Uygun Olduğuna Dair Verdiği Karar Üzerine Düşünceler (Özellikle Sözleşme Hürriyeti Açısından)”, Ankara Barosu Dergisi, Bahar 2009, Yıl. 67, S.2, s. 98-105. Söz konusu sorunlarla ticaret hukukçularının karşılaşması şaşırtıcı değildir. Çünkü bütün özel hukukta, sözleşme hürriyetinin ve irade serbestisinin sınırı olarak kamu yararı, kamu düzeni, genel ahlâk gibi sebeplere ihtiyaç vardır. Bu sebeplerin ise Türk hukukunda anayasal dayanağı 2001’den beni kalmamıştır. 358 İKİNCİ KISIM: TÜRK İNSAN HAKLARI HUKUKU DOGMATİĞİ edilmiştir. Anayasa Mahkemesi bu iddiayı reddetmiş ve söz konusu maddelerin Anayasaya aykırı olmadığına karar vermiştir. Ne var ki, kararda söz konusu maddelerin nasıl olup da 48’inci maddeye aykırı olmadığı açıklanmamıştır. 28’inci maddeyle ilgili Anayasa Mahkemesi kararında yapılan değerlendirme şundan ibarettir: “Anayasa'nın 48. maddesinin birinci fıkrasının birinci tümcesinde, ‘Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir’; gerekçesinde ise, ‘Hürriyet temeline dayalı bir toplumda irade serbestliği çerçevesinde ferdin sözleşme yapma, meslek seçme ve çalışma hürriyetlerinin garanti olunması tabiidir. Ancak, bu hürriyetler, kamu yararı amacı ile ve kanunla sınırlandırılabilir’ denilmektedir. … Yukarıda açıklanan nedenlerle, dava konusu kural, Anayasa'nın 10. ve 48. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir”41. Aynı formül Anayasa Mahkemesinin 21 Haziran 2013 tarih ve E.2011/44, K.2012/99 sayılı kararında (Resmî Gazete, 13 Mart 2013) ve 9 Haziran 2011 tarih ve E.2009/11, K.2011/93 sayılı kararında42 da geçmektedir (Resmî Gazete, 16 Kasım 2011). Yukarıdaki alıntıda italikle verdiğimiz “gerekçesinde” kelimesinden de açıkça görüleceği gibi Anayasa Mahkemesi, Anayasanın 48’inci maddesinin metnine değil, gerekçesine dayanmaktadır!43 Çünkü Anayasanın ihtiyaç duyduğu “kamu yararı sebebi” maddenin “metninde” değil, “gerekçesinde” vardır. Oysa Anayasamızın 13’üncü maddesine göre, sözleşme hürriyeti yalnızca sözleşme hürriyetinin düzenlendiği 48’inci maddede belirtilen bir sebebe dayanarak sınırlanabilir. 48’inci maddede ise kamu yararı sebebi yoktur, keza bu maddede bir başka sınırlama sebebi de yoktur. Anlaşılan odur ki, Anayasa Mahkemesi, 14 Mart 2005 tarih ve K.2005/14 sayılı kararında sözleşme hürriyetini sınırlandıran 3 Temmuz 2003 tarih ve 4916 sayılı Kanunun geçici 5’inci maddesinin “kamu yararı” sebebine dayandığını gözlemlemekte ve bu nedenle de bu maddeyi Anayasaya uygun bulmak istemektedir. Ama bu sonuca hukuken ulaşabilmesi için Anayasanın 48’inci maddesinde “kamu yararı” sebebinin sayılmış olması gerekmektedir. Anayasa Mahkemesi, ihtiyaç duyduğu kamu yararı sebebini bulmak için 48’inci maddenin metnine bakmış, bu sebebi metninde bulamamış, ama Allaha şükür, “gerekçesinde” bulmuştur! Gerekçeye dayanarak da kanunun Anayasaya uygun olduğuna karar vermiştir. Anayasa Mahkemesinin bu kararı, gayri ciddi bir karardır. Zira hukukta bağlayıcı olan şey, maddenin gerekçesi değil; metnidir. Gerekçe bir “norm” değildir. Anayasa Mahkemesinin yaptığı hata hukuk fakültesi birinci sınıf öğrencisinin yapmaması gereken bir hatadır. Çünkü kanunların gerekçesinin bağlayıcı olmadığı bilgisi hukuka giriş dersinde okutulan bir bilgidir. Eğer 2001’de Anayasanın 13’üncü maddesinde yer alan “kamu yararı” genel sınırlama sebebi maddeden çıkarılmamış olsaydı, Anayasa Mahkemesi 13’üncü maddede sayılan kamu yararı sebebine dayanarak söz konusu sınırlamanın anayasaya uygun olduğuna karar verebilirdi. Keza 2001’de Anayasanın 13’üncü maddesinden genel sınırlama sebeplerini çıkaran tali kurucu iktidar aklı başında davranıp, 13’üncü maddeden bu sebepleri çıkarırken, 48’inci maddeye sınırlama sebebi olarak “kamu yararı” sebebini ilave edebilirdi. Görüldüğü gibi tali kurucu iktidarın yaptığı düşüncesizliğin pratikte yol açacağı sakıncaların önüne geçmek için Anayasa Mahkemesi komik hatalar yapmak zorunda kalmıştır. 2. Anayasa Mahkemesinin 19 Haziran 2008 Tarih ve K.2008/126 Sayılı Eski Hükümlü ve Engelli Çalıştırma Zorunluluğu ile İlgili Sözleşme Hürriyetinin Sınırlanması (İş Kanunu, m.30) Kararı 22 Mayıs 2003 tarih ve 4857 sayılı İş Kanununun 30’uncu maddesi, belli koşullarda işverenlere eski hükümlü ve engelli kişilerle sözleşme yapma zorunluluğu getirmiştir. Bu hükümde hâliyle kamu 41. Anayasa Mahkemesi, 14 Mart 2005 Tarih ve E. 2003/70, K.2005/14 Sayılı Kararı (Tuzla Tersaneleriyle İlgili Sözleşme Hürriyeti), Resmî Gazete, 26 Nisan 2005, Sayı 25797. 42. Resmî Gazete, 16 Kasım 2011, Sayı 28114. 43. Bu yöndeki ilk gözlem Tamer Bozkurt’a aittir. Bkz. Bozkurt, “Haklarında Özel Bir Sınırlama Nedeni Öngörülmemiş…”, op. cit., s.138. BÖLÜM 19: OLAĞAN DÖNEMLERDE SINIRLAMA 359 yararı vardır. Eğer Anayasanın 13’üncü maddesinde 2001’den önce olduğu gibi kamu yararı sebebi yer alsaydı veya Anayasanın 48’inci maddesine “kamu yararı sebebi” ilave edilseydi, böyle bir kanun, Anayasamıza uygun olurdu. Ne var ki, ne 13’üncü maddede, ne de 48’inci maddede kamu yararı sebebi vardır. Dolayısıyla bu sınırlama Anayasaya aykırıdır. Anayasa Mahkemesi ise, Anayasanın 13’üncü maddesinde genel sınırlama sebeplerinin çıkarılmış olmasının yol açtığı durumu tartışmadan ve hatta 48’inci maddede bir sınırlama sebebinin bulunmadığı hususuna değinmeden, Anayasanın 2’nci maddesinde bulunan “sosyal devlet ilkesi”ne dayanarak söz konusu sınırlamanın Anayasamıza uygun olduğuna karar vermiştir: Anayasa Mahkemesi şöyle demektedir: “Anayasa’nın 2. maddesinde nitelikleri belirtilen sosyal hukuk devleti, insan haklarına dayanan, kişilerin huzur, refah ve mutluluk içinde yaşamalarını güvence altına alan, kişi hak ve özgürlükleriyle kamu yararı arasında adil bir denge kurabilen, çalışma hayatını geliştirmek ve ekonomik önlemler alarak çalışanlarını koruyan, onların insan onuruna uygun hayat sürdürmelerini sağlayan, milli gelirin adalete uygun biçimde dağıtılması için gereken önlemleri alan, sosyal güvenlik hakkını yaşama geçirebilen, güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak sosyal adaleti ve toplumsal dengeleri gözeten devlettir. Çağdaş devlet anlayışı sosyal hukuk devletinin tüm kurum ve kurallarıyla Anayasa’nın özüne ve ruhuna uygun biçimde kurularak işletilmesini, bu yolla bireylerin refah, huzur ve mutluluğunun sağlanmasını gerekli kılar. (…) Özürlü ve eski hükümlü çalıştırılma zorunluluğu öngörülen kuralın, sosyal amaçları gözettiği ve sosyal devlet ilkesinin bir sonucu olduğu, ayrıca kuralda özel kesim açısından bir ölçüsüzlükten de söz edilemeyeceği anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 2., 48., 50. ve 61. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir”44. Karar baştan sona eleştirilebilir niteliktedir45. Anayasa Mahkemesi Anayasanın 2’nci maddesinde belirtilen “sosyal devlet” ilkesini genel sınırlama sebebi olarak yorumlamaktadır. Zaten bu, yukarıda gördüğümüz gibi, Fazıl Sağlam tarafından 2002’de tavsiye edilmiş bir çözümdür46. Biz tam aksi kanaatteyiz. Anayasanın 2’nci maddesinde sayılan hukuk devleti, sosyal devlet gibi devletin temel nitelikleri, bir sınırlama sebebi değildir. Anayasanın 13’üncü maddesinden 2001’de genel sınırlama sebeplerinin çıkarılmasının yarattığı boşluk, 2’nci madde sayılan temel ilkelerle veya bir başka maddeyle doldurulamaz. Anayasanın 13’üncü maddesinde “temel hak ve hürriyetler, … yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak… sınırlanabilir” denmektedir. Burada kullanılan “ilgili madde” o temel hak ve hürriyetin düzenlendiği maddedir. Örneğin söz konusu olayda ilgili madde sözleşme hürriyetinin düzenlendiği 48’inci maddedir. Sosyal devlet ilkesinin yer aldığı 2’nci madde nasıl olacak da, temel hak ve hürriyetlerle “ilgili bir madde” olarak görülecektir? Ayrıca şunu belirtmek isteriz ki, sosyal devlet ilkesinin temel hak ve hürriyetler için bir anayasal sınır veya bir genel sınırlama sebebi olarak kullanılması, hürriyetçi bir bakış açısından uzaktır. Bugün Anayasanın 2’nci maddesinde geçen sosyal devlet ilkesine dayanarak sözleşme hürriyetinin sınırlandırılabileceğini savunanların, yarın ifade hürriyeti veya basın hürriyetinin, yine 2’nci maddede sayılan “Atatürk milliyetçiliği” ilkesi veya 3’üncü maddede belirtilen “devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü” ilkesi sebebiyle sınırlandırılmaya kalkışılırsa diyecekleri tek bir söz olmaz. 44. Anayasa Mahkemesi, 19 Haziran 2008 Tarih ve E.2006/101, K.2008/126 Sayılı Kararı (Eski Hükümlü ve Engelli Çalıştırma Zorunluluğu ile İlgili Sözleşme Hürriyetinin Sınırlanması [İş Kanunu, m.30]), Resmî Gazete, 19 Kasım 2008, Sayı 27059. 45. Bu eleştiriler için bkz.: Tamer Bozkurt, “Anayasa Mahkemesi’nin 4857 Sayılı İş Kanunu’ndaki…”, s.101-105. 46. “… İş Kanununun işçiyi, kadını ya da çocuğu koruyucu hükümlerine aykırı bir sözleşmenin geçersiz olması, bu sözleşmenin içerikleri bakımından başka anayasal normlarla ve başka temel haklarla (örneğin Anayasanın 12. maddesi, sosyal devlet ilkesi ve çalışma ile ilgili hükümleri ile) çatışma içinde olması nedeniyle anayasayla sınır kapsamı içinde değerlendirmek gerekir. Böyle bir sözleşmenin geçersizliğini sağlamak için sözleşme özgürlüğü ile ilgili maddede basit ya da nitelikli bir yasa kaydının ya da özel bir sınırlama nedenini yer almasına gerek yoktur” (Fazıl Sağlam, “2001 Yılı Anayasa Değişikliğinin Yaratabileceği Bazı Sorunlar…”, op. cit., s.294). 360 İKİNCİ KISIM: TÜRK İNSAN HAKLARI HUKUKU DOGMATİĞİ 3. Anayasa Mahkemesinin 13 Mart 2006 Tarih ve K.2006/38 Sayılı Tabiplerin Mecburî Hizmet Yükümlülüğü Kararı 21 Haziran 2005 tarih ve 5371 sayılı Kanunla tabiplerin mecburî hizmet yükümlülüğü tekrar ve ağırlaştırılarak düzenlenmiştir. Kanunun hekimlere 300 ilâ 600 gün sürelerle ilgili maddelerinin, Anayasanın “herkes, dilediği alanda çalışma” hürriyetine sahiptir diyen 48’inci maddesine aykırıdır. Böyle bir yükümlülük, çalışma hürriyetinin sınırlanması niteliğindedir. Zira çalışma hürriyeti çalışmamayı da içerir. Böyle bir sınırlama ise Anayasa, m.13 uyarınca ancak Anayasanın 48’inci maddesinde sayılan sebeplerle yapılabilir. Ne var ki, 48’inci maddede bir sınırlama sebebi sayılmamıştır. O hâlde zorunlu hizmet öngören kanun, Anayasa, m.48 ve 13’e aykırıdır. Ne var ki Anayasa Mahkemesi böyle düşünmemiş, zorunlu hizmet getiren kanunu Anayasa uygun bulmuştur: Anayasa Mahkemesi yine Anayasanın 2’nci maddesindeki “sosyal devlet ilkesi”ne ve Anayasanın 18’inci maddesinde geçen “ülke ihtiyaçlarının zorunlu kıldığı alanlarda öngörülen vatandaşlık ödevi niteliğindeki beden ve fikir çalışmaları, zorla çalıştırma sayılmaz” hükmüne dayanmıştır47. Mahkeme tabiplik faaliyetinin nasıl olup da “vatandaşlık ödevi niteliğindeki beden ve fikir çalışması” olduğunu tartışmamıştır bile. “Vatandaşlık ödevi” vatandaş sıfatıyla sahip olunan ödevdir. Tabiplere yüklenen zorunlu hizmet yükümlülüğü ise her vatandaşa değil, sadece hekimlere yüklenmiştir. Anayasa Mahkemesinin, Anayasanın 18’inci maddesi hakkındaki yorumu, hürriyetçi bir anlayışla bağdaşmayacak bir yorumdur. Anayasa Mahkemesinin sosyal devlet ilkesine dayanmasını ise zaten eleştire açıktır. 4. Anayasa Mahkemesinin 6 Ocak 2011 Tarih ve E.2010/58, K.2011/8 Sayılı Sigara Yasağı Kararı 3 Ocak 2008 tarih ve 5727 sayılı Kanunla kahvehanelerde sigara içilmesi yasaklanmıştır. Bu yasak, genel sağlık sebebine dayanmaktadır. Ne var ki genel sağlık sebebi, Anayasanın 13’üncü maddesinden 2001’de çıkarılmıştır. Anayasamızın özel teşebbüs hürriyetini düzenleyen 48’inci maddesinde ise özel teşebbüs hürriyetinin sınırlandırılması sebebi olarak genel sağlık sebebi sayılmamıştır. Sebep olup olmadığı tartışmalı olmakla birlikte sınırlamayla ilgili 48’inci maddede sadece “devlet, özel teşebbüslerin millî ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alır” denilmektedir. Hâliyle kahvehanelerde sigara içilmesinin yasaklanmasının “millî ekonominin gerekleri” ile bir alakası yoktur. Dolayısıyla kahvehanelerde sigara içilmesinin yasaklanması, 2001’de genel sağlık sebebinin Anayasanın 13’üncü maddesinden çıkarılması nedeniyle Anayasaya aykırıdır. Ne var ki, Anayasa Mahkemesi bu Kanunun anayasa uygun olduğuna karar vermiştir. Kararda özel teşebbüs hürriyetini sınırlandıran bu sınırlamanın neden anayasaya aykırı olmadığı yönünde yapılan bir açıklama yoktur. Kararda uluslararası sözleşmeler dahil pek çok şeyden bahsedilmekle birlikte, söz konusu yasaklamanın neden Anayasaya uygun olduğu gösterilmemiştir. Gerekçe kısmında zikredilen pek çok şey arasında belki elle tutulur tek madde Anayasanın 12’nci maddesidir. Anayasa Mahkemesi şöyle diyor: “Anayasa’nın 12. maddesinde, ‘herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder’ hükmüne yer verilmiştir. Maddenin bu şekilde düzenlenmesinden de açıkça anlaşıldığı gibi Anayasakoyucu kişiyi temel hak ve hürriyetlerle donatırken, bu hak ve hürriyetlerin kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı olan ödev ve sorumluluklarından ayrı düşünülemeyeceğini vurgulamıştır”48. Eğer Anayasa Mahkemesinin bu kararının dayanağı 12’nci madde ise bu eleştiriye fevkalade açıktır. Öncelikle belirtelim ki, 2001’de 13’üncü maddeden genel sınırlama sebeplerinin çıkarılması sonucu ortaya çıkan boşluğa çözüm ararken, sınırlama sebebi öngörülmemiş temel hak ve hürriyetlerin sınırlanabilme sebepleri veya sınırlılığını göstermek için Fazıl Sağlam tarafından ileri sürülen maddelerden biri de bu 12’nci maddedir49. 47. Anayasa Mahkemesi, 13 Mart 2006 Tarih ve E.2006/21, K.2006/38 Sayılı Doktorların Mecburi Hizmet Yükümlülüğü Kararı, Resmî Gazete, 11 Aralık 2007, Sayı 26727. 48. Anayasa Mahkemesi, 6 Ocak 2011 Tarih ve E.2010/58, K.2011/8 Sayılı Kahvehanelerde Sigara Yasağı Kararı, Resmî Gazete, 26 Şubat 2011, Sayı 27858. 49. Fazıl Sağlam, “2001 Yılı Anayasa Değişikliğinin Yaratabileceği Bazı Sorunlar, op. cit., s.294. BÖLÜM 19: OLAĞAN DÖNEMLERDE SINIRLAMA 361 Biz aksi kanaatteyiz. Anayasanın 12’nci maddesinden bütün hak ve hürriyetler için geçerli bir genel sınırlama sebebi türetilemez. Keza bu maddenin kendisi bütün hak ve hürriyetleri sınırlandıran bir genel içkin sınır da değildir. Böyle bir görüş hürriyetçi bir anlayışla bağdaşmaz. Özel teşebbüs hürriyeti 12’nci maddeye dayanarak sınırlandırılabiliyorsa, bu maddeye dayandırılarak sınırlandırılamayacak bir hak ve hürriyet kalmaz. Dahası 12’nci madde istendiği gibi yorumlanabilecek bir maddedir. Ayrıca sistematik yorum ilkesi açısından şunu da belirtelim ki, 12’nci madde hak ve hürriyetleri sınırlandırma şartlarını düzenleyen bir madde değildir. Sınırlandırma şartları 13’üncü madde tarafından düzenlenmiştir. Hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasının sorunu, sırf bu soruna yönelik bir madde var iken, 12’nci maddeye göre çözülmez. Eleştiri.- Anayasa Mahkemesi ülkede yürürlükte olan Anayasayı uygulamakla görevlidir. Uygulayacağı Anayasanın eksiklik ve kusurlarından dolayı ortaya çıkacak sorunları çözmek Anayasa Mahkemesinin görevi değildir. Mahkemenin görevi normu uygulamaktır. Uygulanacak normun ülke açısından yaratacağı sorunlar, onu uygulayacak mahkemeyi ilgilendirmez. Fiat justitia ruat caelum! Sorunu kurucu iktidar yaratmıştır; kurucu iktidar çözmelidir. Çözmüyorsa bunun bedelini bütün ülke öder. Bunda yadırganacak bir yan yoktur. Zira söz konusu kurucu iktidar, Marstan gelmemiştir; bu ülkenin içinden çıkmıştır. Örneğin 3 Ekim 2001 tarih ve 4709 sayılı Anayasa Değişikliği Kanununun Anayasanın 13’üncü maddesinden genel sınırlama sebeplerini çıkaran 2’nci maddesi TBMM Genel Kurulunda 17 ret ve 437 kabul oyuyla50 ve Anayasa Değişikliği Kanunun tümü de 474 kabul, 16 ret oyuyla kabul edilmiştir51. Anayasa değişikliğine ret oyu veren 16 milletvekilini de, kabul oyu veren 474 milletvekilini seçmenler seçmiştir. Yapılan yanlışlıktan, doktrin veya Anayasa Mahkemesi değil, bu yanlışlığı yapan milletvekilleri ve onları seçen seçmenler sorumludur. Bunun bir bedeli olacaksa bu bedeli, milletvekilleri ve onları seçen seçmenler öder. Bu bedeli Anayasa Mahkemesi niye ödesin? Olmayan normları var sayıp karar vermek veya bizim Anayasa Mahkemesinin yaptığı gibi madde metninde aradığı ifadeye bulamayınca aynı ifadeyi gerekçesine bakarak bulmak, metne aykırı olarak gerekçeye göre karar vermek, bir mahkeme için utanılacak bir şeydir. Bir mahkeme, kurucu iktidarı kurtarmak veya kurucu iktidarın yol açtığı hatalardan ülkeyi kurtarmak için kendini utanç verici bir durum içine düşürmemelidir. Kaldı ki, bir mahkeme, norm koyma yetkisine sahip olmadığına göre, anayasa değişikliği yoluyla konulmuş bir normun yol açtığı soruna çare de bulamaz. Bir ülkenin asıl sahibi kurucu iktidardır. Kurucu iktidar ülkenin menfaatlerini düşünmüyor, delilik tarzında düzenlemeler yapıyorsa, bu onun ve onu seçen seçmenlerin sorunudur. Her ülke hak ettiği anayasa koyucunun yaptığı anayasayla idare edilir. Yukarıda belirttiğimiz gibi 2001 değişikliği TBMM’de 16’ya karşı 474 kabul oyula kabul edilmiştir. Benim kendi açımdan gönlüm rahat. Ben, 2001 Anayasada değişikliği teklifi verilince daha TBMM Genel Kuruluna gelmeden, Temmuz 2001’de Anayasanın 13’üncü maddesinden genel sınırlama sebeplerinin çıkarılmasının yol açacağı bu sakıncaları tek tek açıklayan ve bu değişiklik teklifini şiddetle eleştiren Anayasa Değişikliği Gerekli mi? 1982 Anayasası İçin Bir Savunma başlıklı kitabımı yayınladım52. Kitabımızı TBMM Genel Kurulunda görüşülmesinden 2 ay önce Temmuz ayında o zamanki “Partilerarası Uzlaşma Komisyonu” üyelerine, Anayasa Komisyonu üyelerine ve Partilerin önde gelen milletvekillerine gönderdik. TBMM Genel Kurulunda söz konusu Anayasa değişikliği teklifi görüşmelerinde milletvekili Ahmet İyimaya tarafından kitabıma dikkat de çekilmiştir53. Dikkate alınmadıysa bunda benim günahım yok. Ben üzerine düşen uyarma görevini zamanında yerine getirdim. 50. TBMM Genel Kurul Tutanağı, 21. Dönem, 3. Yasama Yılı, 132. Birleşim 25 Eylül 2001 Salı, (https://www.tbmm.gov.tr/tutanak/donem21/yil3/bas/b132m.htm). 51. TBMM Genel Kurul Tutanağı, 21. Dönem, 4. Yasama Yılı, 3. Birleşim, 3 Ekim 2001 Çarşamba, (https://www.tbmm.gov.tr/tutanak/donem21/yil4/bas/b003m.htm). 52. Kemal Gözler, Anayasa Değişikliği Gerekli mi? 1982 Anayasası İçin Bir Savunma, Bursa, Ekin Yayınevi, 2001, özellikle bkz.: s.8-12 (http://www.anayasa.gen.tr/adgm.htm). 53. TBMM Genel Kurul Tutanağı, 21. Dönem, 3. Yasama Yılı, 131. Birleşim, 24 Eylül 2001 Pazartesi, (https://www.tbmm.gov.tr/tutanak/donem21/yil3/bas/b132m.htm). 366 İKİNCİ KISIM: TÜRK İNSAN HAKLARI HUKUKU DOGMATİĞİ A. 2001’DEN ÖNCE 13’ÜNCÜ MADDEDE ÖLÇÜLÜLÜK İLKESİ VAR MIYDI? 3 Ekim 2001 tarihli Anayasa değişikliğinden önce 13’üncü maddede ölçülülük ilkesi yoktu. Buna rağmen bu dönemde Türk anayasa hukuku doktrininde, benim dışımda, bütün yazarlar, temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasında uyulması gereken bir şart olarak “ölçülülük ilkesi”ni de saymaktaydılar68. Keza bu dönemde Anayasa Mahkemesi de sanki Anayasada böyle bir ilke varmış gibi temel hak ve hürriyetleri sınırlandıran kanunların ölçülülük ilkesine uygun olup olmadığını inceliyor ve bu ilkeye aykırı bulduğu kanunları iptal ediyordu. Doktrinde ve Anayasa Mahkemesi kararlarında ölçülülük ilkesinin tanımında aşağıda ayrıca göreceğimiz gibi Fazıl Sağlam tarafından yapılan tanım esas alınıyordu. Ne var ki, doktrinin ve Anayasa Mahkemesinin var olduğu konusunda ve dahi tanımında uzlaştığı bu “ölçülülük ilkesi”, kanımızca 2001 öncesi pozitif anayasal temelden mahrumdu. Buna rağmen, doktrinin çoğunluğu tarafından bu ilkenin varlığı kabul edilmiş ve pozitif temelini açıklamak için de üç görüş ileri sürülmüştür. 1. Ölçülülük İlkesinin “Sınırlamaların Öngörülen Amaç Dışında Kullanılması Yasağı”ndan (m.13/2) Çıkarılması Birinci görüş, “ölçülülük ilkesi”nin temeli olarak Anayasanın 13’üncü maddesinin 2001’den önceki şeklinin ikinci fıkrasında yer alan “temel hak ve hürriyetlerle ilgili genel ve özel sınırlamalar... öngörüldükleri amaç dışında kullanılamaz” hükmünü göstermektedir69. 13’üncü maddenin ikinci fıkrasında yer alan bu hükmün, ölçülülük ilkesine temel oluşturabilmesi için, öncelikle, (1) “temel hak ve hürriyetlerle ilgili genel ve özel sınırlamalar... öngörüldükleri amaç dışında kullanılamaz” önermesinden (2) “sınırlandırmada başvurulan araç, sınırlama amacını gerçekleştirmeye elverişli; bu aracın sınırlama amacı açısından gerekli olması ve araçla amacın ölçüsüz bir oran içinde bulunmaması gerekir” önermesinin nasıl çıkarıldığının ispat edilmesi gerekir. Biz birinci önermeden ikinci önermeyi istihraç etmeyi başaramadık. Yukarıdaki görüşü savunan yazarlarda da bu yolda bir ispata rastlayamadık. Kanımızca, “temel hak ve hürriyetlerle ilgili genel ve özel sınırlamalar... öngörüldükleri amaç dışında kullanılamaz” şeklindeki hüküm, belli bir amaçla yapılan sınırlamanın başka bir amaçla kullanılmasını, yani yetki saptırmasını yasaklamaktadır; başka bir şeyi değil. 2. Ölçülülük İlkesinin m.15/1’deki Ölçülülük İlkesinden Çıkarılması Ergun Özbudun’a göre ise ölçülülük ilkesi, Anayasanın “temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması” başlığını taşıyan 15’inci maddesinden çıkarılabilir. Gerçekten de olağanüstü hal rejimlerinde temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasını düzenleyen Anayasanın 15’inci maddesinde “durumun gerektirdiği ölçüde” ifadesi yer almaktadır70. “Durumun gerektirdiği ölçüde” ifadesinin “ölçülülük ilkesine” işaret ettiğinden kuşku yoktur. Ancak, bu ifade de, 15’inci maddede yer almasına rağmen, 13’üncü maddede yer almamaktadır. O halde, 13’üncü madde sisteminde nasıl olup da bir başka sistemi öngören 15’inci maddenin bir ilkesinin uygulanacağının ispat edilmesi gerekir. 68. Örneğin bkz. Sağlam, Temel Hakların Sınırlanması ve Özü, op. cit., s.110-128; Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, op. cit., s.116; Uygun, 1982 Anayasasında Temel Hak ve Özgürlüklerin Genel Rejimi, op. cit., s.161-171; Sabuncu, Anayasaya Giriş, op. cit., s.47-48; Rumpf, Türk Anayasa Hukukuna Giriş, op. cit., s.133-137; Christian Rumpf, “Ölçülülük İlkesi ve Anayasa Yargısındaki İşlevi”, Anayasa Yargısı, Ankara, Anayasa Mahkemesi Yayınları, 1993, Cilt 10, s.25-48; Gören, Temel Hak Genel Teorisi, op. cit., s.93-94; Gören, Anayasa Hukukuna Giriş, op. cit., s.365-366; Yüzbaşıoğlu, Türk Anayasa Yargısında Anayasallık Bloku, op. cit., s.284-294. 69. Örneğin Uygun, 1982 Anayasasında Temel Hak ve Özgürlüklerin Genel Rejimi, op. cit., s.163. 70. 15’inci maddeye göre, “savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde... durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir”. BÖLÜM 19: OLAĞAN DÖNEMLERDE SINIRLAMA 367 Özbudun bu ispatı şu şekilde yapmaktadır: “Olağanüstü durumlarda bile temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının tamamen veya kısmen durdurulmasına ancak ‘durumun gerektirdiği ölçüde’ izin verildiğine göre, bunun normal zamanlarda evleviyetle geçerli olması gerekir”71. Ergun Özbudun’un ispatı biçimsel olarak geçerli görünmektedir. Yazarın bu ispatı, “evleviyet (argumentum a fortiori)” yolunu kullanarak yaptığı anlaşılmaktadır. Ne var ki, kanımızca, burada argumentum a fortiori yolu kullanılmaz. Çünkü aşağıda ayrıca göreceğimiz gibi, Anayasanın 13 ve 15’inci maddeleri birbirine alternatif iki sınırlama sistemi öngörmüştür. Olağan dönemlerde 13’üncü, olağanüstü dönemlerde ise 15’inci madde uygulanır. Bu iki sistem birbirinden ayrı, birbirinden bağımsız sistemlerdir. Ne m.13, m.15’e göre; ne de m.15, m.13’e göre ek imkanlar veya şartlar getirmektedir. Ortada birbirine göre, daha büyük-daha küçük; daha ağır-daha hafif düzenlemeler getiren iki madde değil, birbirinden bağımsız sistemler getiren iki ayrı madde söz konusudur. O hâlde m.13 ve m.15 arasında a maiore ad minus veya a minori ad minus ilişkisi yoktur. Böyle bir ilişki söz konusu olmadan da argumentum a fortiori kuralıyla akıl yürütme yapılamaz72. 3. Ölçülülük İlkesinin “Hukuk Devleti İlkesi”nden (m.2) Çıkarılması Üçüncü bir görüşe göre, “ölçülülük ilkesi”nin temelinde hukuk devleti ilkesi yatar. Örneğin hukuk devleti ilkesi Fazıl Sağlam’a “ölçülülük ilkesinin yaygın geçerliliğini açıklayan en uygun pozitif temel olarak gözükmektedir”73. Şüphesiz ki, “hukuk devleti ilkesi” Anayasamızın ikinci maddesinde geçen pozitif bir ilkedir. Ancak, ölçülülük ilkesinin hukuk devleti ilkesinden kaynaklandığını söyleyebilmek için aşağıda yer alan (1) numaralı önermeden (2) numaralı önermenin nasıl çıkarıldığının gösterilmesi gerekir: (1) “Türkiye Cumhuriyeti.... bir hukuk devletidir”. (2) “Sınırlandırmada başvurulan araç, sınırlama amacını gerçekleştirmeye elverişli; bu aracın sınırlama amacı açısından gerekli olması ve araçla amacın ölçüsüz bir oran içinde bulunmaması gerekir”. Biz yukarıdaki (2) nolu önermenin (1) nolu önermeden nasıl istihraç edildiği yolunda inandırıcı bir ispata rastlayamadık. Gerçi, Fazıl Sağlam bu yolda, “ölçülülük ilkesi, temel hakların somut olarak sınırlanmasını belli rasyonel ilkelere bağlayarak... hukuk devletinin özünü oluşturan hukuka bağlılık ve güven duygusunu güçlendirici bir fonksiyon”74 yerine getirdiğini söylemektedir. Kanımızca, Sağlam’ın iddiası bunu ispat etmediği gibi, “hukuk devletinin özü”, “güven duygusu” gibi başka tartışmalı kavramları da ortaya atmaktadır. Kanımızca, yukarıdaki bir numaralı önermeden iki numaralı önermeyi istihraç etmek mümkün değildir. Eğer ölçülülük ilkesi hukuk devleti ilkesinden çıkarılabiliyorsa, daha pek çok şey hukuk devleti ilkesinden çıkarılabilir. Bu ise bizatihi hukukun belirliliği ve dolayısıyla hukuk güvenliği ilkesini sarsar. Anayasada geçen ve dolayısıyla pozitif bir varlığa sahip bir ilkenin içine her şey sokulduğunda, o kavramın aslında fonksiyon olarak bir tabiî hukuk ilkesinden farkı kalmamaktadır. Bize öyle geliyor ki, hukuk devleti ilkesi böyle yorumlanırsa, hukuk devleti ilkesinin, tabiî hukukun temel kavramları olan “adalet”, “ortak iyilik” gibi kavramlardan bir farkı kalmaz. Günümüzde neredeyse isteyen herkes istediği her şeyi bu kavramın içine sokabilmekte; isteyen herkes istediği ilkeyi bu ilkeden istihraç edebilmektedir. Anayasada yer almayan ilkeler, pozitif varlıktan yoksundurlar ve kanun koyucuyu bağlamazlar. Böyle pozitif varoluştan mahrum ilkelere dayanarak da, Anayasa Mahkemesi herhangi bir kanunu iptal edemez. İptal ederse, yaptığı denetim yerindelik denetimi haline gelmiş olur. *** 71. Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, op. cit., s.116. İtalikler bize ait. 72. Argumentum a fortiori kuralının hangi durumlarda kullanılabileceği hakkında bkz. Gözler, Hukukun Genel Teorisine Giriş, op. cit., s.178-182. 73. Sağlam, Temel Hakların Sınırlanması ve Özü, op. cit., s.118. 74. Ibid. 74. Sağlam, Temel Haklar ın Sın ırla nması ve Özü, op. cit. , s.118 . 368 İKİNCİ KISIM: TÜRK İNSAN HAKLARI HUKUKU DOGMATİĞİ Yukarıda göstermeye çalıştığımız gibi, doktrinin tamamının ve Anayasa Mahkemesinin tanımında uzlaştığı bu “ölçülülük ilkesi” pozitif temelden mahrumdur. Bize öyle geliyor ki, bu ilke, Türkiye’de 2001 öncesi dönemde, Anayasa tarafından değil, oldukça başarılı bir şekilde Fazıl Sağlam tarafından oluşturulmuştur. Ölçülülük ilkesi konusunda doktrinin ve Anayasa Mahkemesinin açıklamaları incelenirse, bu ilkenin Anayasanın bir hükmüyle değil, Fazıl Sağlam’ın Temel Hakların Özü ve Sınırlaması isimli kitabıyla temellendirildiği gözlemlenebilir. Ortada Anayasa normunu açıklayan doktrin veya Anayasa normunu uygulayan Anayasa Mahkemesi içtihadı değil, doktrin tarafından biçimlendirilen “Anayasa normu” ve doktrinin görüşlerini uygulayan Anayasa Mahkemesi içtihadı vardır. Kanımızca, 2001 öncesi dönemde Türk anayasa hukukçularının ve Anayasa Mahkemesinin üzerinde uzlaştığı “ölçülülük ilkesi”, anayasa normlarının geçerliliğinin birinci ön koşulu olan “maddî varlık” koşulunu75 bile yerine getirememektedir. O halde, olağan dönemlerde temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması sisteminde “ölçülülük ilkesi”ne uygunluk şartı diye bir şart yoktu. NOT: 2001’den sonra da Anayasa Mahkemesinin ölçülülük ilkesini hukuk devleti ilkesine dayandırdığı kararları vardır76. Oysa 2001’den sonra Anayasanın 13’üncü maddesinde açıkça “ölçülülük ilkesi” bulunmaktadır. Dolayısıyla 2001’den sonra, Anayasa Mahkemesinin ölçülülük ilkesini hukuk devleti ilkesine dayandırmasına ihtiyacı yoktur. Bir mahkeme, kararını dayandırabileceği daha somut, daha özel bir hüküm var iken; daha soyut, daha genel bir hükme dayandıramaz. Kanımızca 1982 Anayasasının 13’üncü maddesinin metninin ilk şeklinde “ölçülülük ilkesi”ne dayanak teşkil edecek bir kelimenin bulunmamasının sebebi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde geçen (m.8/2, 9/12, 10/2, 11/2), “demokratik toplumda gerekli (necessary in a democratic society)” ibaresinin Türkçeye doğru olarak aktarılamamasıdır. Aşağıda (s.390) açıklanacağı üzere Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde kullanılan kavram “demokratik toplum düzeninin gerekleri” kavramı değil, “demokratik toplumda gereklilik” kavramıdır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde kullanılan bu kavram ise, bu konudaki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarından da izlenebileceği üzere “gereklilik” veya diğer bir ifadeyle “ölçülülük ilkesi”nden başka bir şey değildir. Bu konuda aşağıda (s.390) açıklamalarımıza bakılabilir. Burada sadece şunu söyleyelim: 1982 Anayasasının 13’üncü maddesinin ilk şeklinde ölçülülük ilkesi geçmeyişinin sebebi “demokratik toplum düzeninde gerekli” deneceği yerde, “demokratik toplum düzeninin gerekleri” denmesidir. Eğer 2001 öncesi dönemde ölçülülük ilkesi pozitif bir temel aranıyorsa, bu temel, Anayasanın 15’inci maddesinde veya 2’nci maddesinde veya 13’üncü maddesindeki yetki saptırmasını yasaklayan hükümde değil, “demokratik toplum düzeninin gerekleri” ibaresindeki “gerekleri” kelimesinde bulunur. Eğer 13’üncü maddenin ilk şeklinde “sınırlamalar, demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olamaz” denileceğine “sınırlamalar, demokratik toplum düzeninde gerekli olmalıdır” denseydi 2001 öncesi dönemde de ölçülülük ilkesinin pozitif temeli olurdu. B. ÖLÇÜLÜLÜK İLKESİNİN 2001’DE POZİTİF TEMELE KAVUŞTURULMASI 3 Ekim 2001 tarih ve 4709 sayılı Anayasa Değişikliği Kanunuyla “ölçülülük ilkesi” 13’üncü maddeye eklenmiştir. 75. Bu koşul hakkında bkz. Gözler, Anayasa Normlarının Geçerliliği Sorunu, op. cit., s.28-30. 76. Anayasa Mahkemesi Kararlar Bilgi Bankasında 1 Aralık 2016 günü yaptığımız aramada bu gerekçenin kullanıldığı 25 karara ulaştık. Bu kararlardan en yeni tarihli üç karar şunlardır: - 9 Eylül 2016 Tarih ve E.2016/124, K.2016/155 Sayılı Karar, Resmî Gazete, 11 Ekim 2016, Sayı 29854. - 26 Mayıs 2016 Tarih ve E.2015/108, K.2016/46 Sayılı Karar, Resmî Gazete, 13 Temmuz 2016, Sayı 29769. - 5 Mayıs 2016 Tarih ve E.2016/16, K.2016/37 Sayılı Karar, Resmî Gazete, 31 Mayıs 2016, Sayı 29728. Bu konuda ilk karar muhtemelen şu karardır: 9 Haziran 2011 Tarih ve E.2009/11, K.2011/93 Sayılı Karar, Resmî Gazete, 16 Kasım 2011, Sayı 29114. 390 İKİNCİ KISIM: TÜRK İNSAN HAKLARI HUKUKU DOGMATİĞİ Terminoloji: “Demokratik Toplum Düzeninin Gerekleri” - “Demokratik Toplum Düzeninde Gereklilik” Anayasamızın 13’üncü maddesinde temel hak ve hürriyetlerle ilgili “sınırlamalar…, demokratik toplum düzeninin... gereklerine aykırı olamaz” denmektedir. Gerek doktrinde, gerekse içtihatlarda temel hak ve hürriyetleri sınırlandıran kanunun “demokratik toplum düzeninin gerekleri”ne uygun olup olmadığı tartışılmaktadır. Yukarıda açıkladığımız gibi 1982 Anayasasının 13’üncü maddesinde “demokratik toplum düzeninin gerekleri” kriterinin getirilmesinin sebebi söz konusu maddenin gerekçesinde “uluslararası sözleşmelerde bu kıstasın kabul edilmesi”dir131. Gerçekten de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin çeşitli maddelerinde (m.8/2, 9/12, 10/2, 11/2), ilgili temel hak ve hürriyetin sınırlandırılmasının sınırı olarak “demokratik toplum” kavramına yapılmış göndermeler vardır. Ancak bu maddelerdeki ifadelerde “demokratik toplum düzeninin gerekleri” kavramı değil, “demokratik toplumda gereklilik (necessity in a democratic society, nécessité dans une société démocratique)” kavramı yer almaktadır132. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihadına göre temel hak ve hürriyetleri sınırlandıran bir tedbir, “demokratik toplumda gerekli (necessary in a democratic society)” ise bu tedbir Sözleşmeye uygun, değil ise Sözleşmeye aykırıdır. “Demokratik toplum düzeninin gerekleri” kavramı ile “demokratik toplumda gereklilik” kavramları benzerdir; ama aynı değildir. 1982 Türk Anayasasında kullanılan kavram olan “demokratik toplum düzeninin gerekleri”, temel hak ve hürriyeti sınırlandıran tedbirin değil, objektif olarak demokratik toplum düzeninin bir özelliğidir. Diğer bir ifadeyle, “demokratik toplum düzeninin gerekleri” ifadesinde “gerekler”, bir toplum düzeninin “demokratik toplum düzeni” olabilmesi için taşıması gereken özellikleri anlatır. Oysa “demokratik toplumda gereklilik” ibaresinde gereklilik, demokratik toplum düzeninin değil, temel hak ve hürriyetleri sınırlayan tedbirin taşıması gereken bir özelliktir. Türkiye’de bir temel hak ve hürriyeti sınırlandıran kanunun Anayasaya uygun olması için bu sınırlamanın demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olmaması gerekir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine göre ise, bu sınırlamanın demokratik bir toplumda gerekli olması gerekir. Kanımızca isabetli olan terim, “demokratik toplum düzeninin gerekleri” terimi değil, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde geçen ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kullandığı “demokratik toplumda gerekli” terimidir. Türkiye’de kullanılması gereken terim kanımızca “demokratik toplumda gerekli” veya “demokratik toplum düzeninde gerekli” terimidir. Zira temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması sisteminde esasen gerekli ve anlamlı olan şey, demokratik toplum düzeninin gerekleri değil, sınırlamanın “demokratik toplum düzeninde gerekli” olması veya sınırlamanın “demokratik toplum düzeni için gerekli” olmasıdır. 131. Danışma Meclisi Anayasa Tasarısının 13’üncü Madde Gerekçesi, in Akad ve Dinçkol, op. cit., s.72; Kocağanoğlu, op. cit., s.44 (İtalikler bize ait). 132. Madde 8: “… demokratik bir toplumda … gerekli (… is necessary in a democratic society…; dans une société démocratique, est nécessaire …). Madde 9/2, 10/2, 11/2: “… demokratik bir toplumda … gerekli (…necessary in a democratic society…; …nécessaires, dans une société démocratique) 408 İKİNCİ KISIM: TÜRK İNSAN HAKLARI HUKUKU DOGMATİĞİ sinde değil, 15’inci maddesinde öngörülen sisteme tâbidir. Bununla birlikte Anayasanın 13’üncü maddesi ile 15’inci maddesi arasındaki ilişkinin ne olduğunu biraz daha yakından tartışmakta yarar vardır. 2. Anayasanın 13’üncü Maddesi ile 15’inci Maddesi Arasında Ne İlişkisi Vardır? Yukarıda açıkladığımız gibi, bize göre, Anayasanın 13’üncü maddesi ile 15’inci maddesi temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasında alternatif sistemler getiren iki çerçeve maddedir. Şöyle ki, olağan dönemlerde temel hak ve hürriyetler 13’üncü maddeye, olağanüstü yönetim usûllerinin uygulandığı dönemlerde ise 15’inci maddeye göre sınırlandırılır. Ülkede olağanüstü hâl veya sıkıyönetim gibi olağanüstü yönetim usûllerinden biri ilân edilmiş ise, temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması sorununa 15’inci madde uygulanır; 13’üncü madde uygulanmaz. 13’üncü madde ile 15’inci madde arasında “genel hüküm-özel hüküm” ilişkisi veya “kaide-istisna” ilişkisi veya bir başka ilişki değil, kanımızca “dérogation” ilişkisi vardır. “Dérogation” terimini karşılayan bir terim Türk hukuk terminolojisinde yoktur. Bu kavramı “derogasyon” şeklinde Fransızca telaffuzunu esas alarak Türkçeye kazandırmak gerekir. Önce derogasyon teriminin tanımı verelim: TANIM: Derogasyon, belirli bir kuralın belirli bir durumda uygulanmasının dışlaması, saf dışı bırakılması demektir4. Derogasyon hâlinde, önceden tanımlanmış “belirli bir durum” ortaya çıktığında, o belirli durum olmasaydı uygulanması gereken kural, o duruma uygulanmaz; o kural o durum için ekarte edilmiş, saf dışı bırakılmış olur. Derogasyonun geçerli olabilmesi hâliyle derogasyonun, saf dışı edilen kural, diğer bir ifadeyle “deroje (dérogé)” edilen kural ile normlar hiyerarşisinde aynı veya daha üst bir seviyede yer alan bir kuralla öngörülmüş olması gerekir. Örneğin bir kanun hükmüne derogasyon kanunla veya anayasayla, bir anayasa hükmüne derogasyon ise ancak anayasa hükmüyle getirilebilir. Diğer bir ifadeyle bir kanun hükmü, diğer bir kanun hükmüyle veya anayasa hükmüyle; bir anayasa hükmü ancak anayasanın bir başka hükmüyle deroje edilebilir. “Derogasyon” kavramını tam olarak anlayabilmek için onun ile benzer kavramlar olan “özel hüküm”, “istisna”, “ilga” ve “ihlâl” kavramları arasındaki farkı görmemiz gerekir. a) “Derogasyon (dérogation)”, genel hüküm karşısına “özel hüküm (lex specialis)” koymak demek değildir. Çünkü derogasyon durumunda ekarte edilen kural, genel hüküm olarak dahi söz konusu alanda artık uygulanamaz. Oysa “genel hüküm-özel hüküm” ilişkisinde, ortada özel hükmün uygulanabileceği bir durum olsa bile, genel hüküm uygulanma kabiliyetini yitirmez; örneğin boşluk durumunda 4. Cornu’nün Vocabulaire juridique’inde “dérogation”, “action d’écarter l’application d’une règle dans un cas particulier” olarak tanımlanmıştır (Cornu (ed.), Vocabulaire juridique, op. cit., s.294). BÖLÜM 20: OLAĞANÜSTÜ YÖNETİM USÛLLERİNDE SINIRLAMA 409 genel hüküm uygulanabilir. Oysa derogasyon durumunda, normal koşullarda uygulanması gereken kural, uygulanma kabiliyetini bütünüyle yitirir. b) “Derogasyon (dérogation)”, “istisna (exception)” kavramından farklıdır. Derogasyon durumunda, birbirine alternatif iki kural vardır. Deroje eden kural, sadece belirli bir durumda uygulanır; ama deroje edilen kuralla aynı değerdedir; onu belirli bir durum için bütünüyle ekarte eder. İstisna durumunda ise esasen kaide bozulmaz. Kaide geçerliliğini korur. Aslında pek çok durumda kaideyi koyan kural aynı zamanda istisnayı içerir. Derogasyon durumunda ise derogasyon asıl kural tarafından değil, daima bir başka kural tarafından, bir başka kanun tarafından veya aynı kanunun bir başka maddesi tarafından ve hatta bazen başka tarihte çıkan bir kanun tarafından getirilir. c) “Derogasyon (dérogation)”, “ilga (abrogation)” kavramından da farklıdır. İlga durumunda ilga edilen kural geçerliliğini bütünüyle ve her zaman için yitirir. Derogasyon durumunda ise deroje edilen, yani ekarte edilen, saf dışı bırakılan kural, o belirli durum için uygulanmaz, ama varlığını ve başka durumlara uygulanma kabiliyetini devam ettirir. d) “Derogasyon (dérogation)”, “ihlâl (violation)” kavramından farklıdır. Derogasyon, bir kuralı ihlâl etmek, ona aykırı davranmak demek değildir. Çünkü belirli bir durumda söz konusu kuralın uygulanmamasının sebebi, normlar hiyerarşisinde en az bu kuralla aynı seviyede yer alan bir başka kuraldır. Derogasyon Kavramının 13’üncü ve 15’inci Maddelere Uygulanması.Şimdi bu açıklamalarımız ışığında Anayasamızın 13’üncü maddesi ile 15’inci maddesi arasındaki ilişkiyi inceleyelim. Anayasamızın 15’inci maddesi olağanüstü yönetim usûllerinden birinin ilân edilmesi durumunda, 13’üncü maddeyi saf dışı bırakmakta, diğer bir ifadeyle deroje etmektedir. Olağanüstü yönetim usûllerinden biri ilân edilmiş ise, 13’üncü madde değil, 15’inci madde uygulanacaktır. Çünkü Anayasamızın 15’inci maddesi açıkça “savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hâllerde… temel hak ve hürriyetler… için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir” demektedir. Dolayısıyla “savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hâllerde”, 13’üncü madde deroje edilmiş, saf dışı bırakılmıştır. Ülkede bu durumlardan biri var ise, artık temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması, 13’üncü maddeye göre değil, 15’inci maddeye göre yapılır. Bunda pozitif hukuk bakımından bir problem yoktur. Çünkü 13’üncü madde de, 15’inci madde de aynı Anayasanın birer maddesi olmak itibarıyla normlar hiyerarşisinde aynı basamakta yer almaktadırlar. Buna göre: (a) Ülkede olağanüstü yönetim usûllerinden biri ilân edilmiş ise 13’üncü maddenin genel hüküm olarak uygulanma kabiliyeti yoktur; 13’üncü madde bütünüyle saf dışı kalır ve duruma bütünüyle 15’inci madde uygulanır. (b) Yine ülkede olağanüstü yönetim usûllerinden biri var ise, 13’üncü maddenin kaide, 15’inci maddenin istisna olduğu söylenemez. Bunların arasında kaide-istisna ilişkisi değil, alternatiflik ilişkisi vardır. (c) Olağanüstü yönetim usûllerinden birinin ilân edilmesi durumunda 13’ün maddenin bütünüyle deroje edilmesi, onun saf dışı bırakılması, 410 İKİNCİ KISIM: TÜRK İNSAN HAKLARI HUKUKU DOGMATİĞİ bu maddenin ilga edildiği anlamına gelmez. Bu madde yürürlükte kalmaya devam eder. Olağanüstü yönetim usûlleri sona erince bu madde kendiliğinden tam olarak uygulamaya girer. 15’inci madde uygulamadan çekilir; uykuya yatar. Keza olağanüstü yönetim usûllerinin devamı süresince de, olağanüstü yönetim usûllerine tabi olmayan durumlarda 13’üncü madde uygulanmaya devam eder. (d) Son olarak belirtelim ki olağanüstü yönetim usûllerinde 13’üncü maddenin uygulanmaması, bu maddenin ihlâl edildiği anlamına gelmez. Çünkü bunun sebebi yine Anayasanın 15’inci maddesidir ve bu madde ile 13’üncü madde arasında hiyerarşi yoktur. Anayasa, m.15’in Kaynağı Olan AİHS, m.15 de Derogasyon Görüşümüzü Doğrulamaktadır.- Anayasamızın 15’inci maddesinin kaynağı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 15’inci maddesidir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 15’inci maddesinin İngilizce metninin kenar başlığı “Derogation in time of emergency (olağanüstülük zamanında derogasyon)”, Fransızca metninin de “Dérogation en cas d’état d’urgence (olağanüstü hâl durumunda derogasyon)”tır. Yani Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, 15’inci maddesinde düzenlenen sisteme “olağanüstü hâl durumunda derogasyon” ismini vermektedir. Keza İngilizce ve Fransızca madde metninde “derogasyon (dérogation)” terimi kullanılmaktadır. 1982 Türk Anayasası kaynağı olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 15’inci maddesinde düzenlenen şeye “derogasyon” isminin verilmesi ve düzenlemeyi hükme bağlarken “derogasyon” kelimesinin kullanılması, 1982 Anayasası 15’inci maddesinde düzenlenen şeyin bir “derogasyon” olduğunun çok güzel bir göstergesidir. 3. Hangi Hâlde 15’inci Madde, Hangi Hâlde 13’üncü Madde Uygulanır? Anayasanın 13’üncü maddesi ile 15’inci maddesi birbirine alternatif sistemler kurmuştur. a) Ülkede “savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hâller”den birisi var ise, temel hak ve hürriyet sınırlandırılması 15’inci maddenin öngördüğü sisteme tâbidir. 15’inci maddeye göre yapılmış bir sınırlandırmanın ayrıca 13’üncü maddeye uygun olması aranmaz. b) Ülkede savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hâllerden birisi yok ise, sınırlandırma münhasıran 13’üncü maddedeki şartlara göre yapılır. Böyle bir durumda 15’inci madde uygulanmaz. Ülkede olağanüstü yönetim usûllerinden biri ilân edilmemiş ise, Anayasanın 15’inci maddesi uykudadır; uygulanma kabiliyeti yoktur. Ne zaman olağanüstü yönetim usûllerinden biri ilân edilir, bu madde o zaman uykudan kalkar ve uygulanmaya başlar. Ülkede olağanüstü yönetim usûllerinde biri ilân edilmemiş ise, Anayasa Mahkemesinin temel hak ve hürriyetleri sınırlayan bir kanunun 15’inci maddeye uygunluğunu denetlemesi, 15’inci maddeye göndermede bulunarak bu kanunu iptal etmesi Anayasaya aykırıdır. NOT: Anayasa Mahkemesinin sıkıyönetim veya olağanüstü hâl olmadan 15’inci maddeyi uyguladığı, 15’inci maddeye dayanarak iptal kararı verdiği kararlar vardır. Örneğin Anayasa Mahkemesinin 20 Ocak 1993 tarih ve E.1992/36, K.1993/4 sayılı kararı böyle bir karardır (Resmî Gazete, 19 Mart 1993). Karara konu teşkil eden olayda Anayasa Mahkemesi, denetlediği kanun BÖLÜM 20: OLAĞANÜSTÜ YÖNETİM USÛLLERİNDE SINIRLAMA 417 Ancak 1982 Anayasasının 15’inci maddesinin birinci fıkrasında geçen “temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir” ibaresi kanımızca eleştirilebilir niteliktedir. Şimdi bunu görelim. b) Temel Hak ve Hürriyetlerin Kullanılmasının Kısmen veya Tamamen Durdurulması 1982 Anayasasının 15’inci maddesinin birinci fıkrasında geçen “temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir” ibaresinin bu maddenin kaynağı olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 15’inci maddesinde bir karşılığı yoktur. Kanımızca Anayasanın 15’inci maddesinde böyle bir “durdurma” kavramının kullanılmasına gerek yoktu. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde olduğu gibi “derogasyon”, yani “güvencelere aykırı tedbirler alma” imkanının tanınması yeterliydi. Bu ibarenin kullanılmış olmasını eleştirebiliriz. Ama bu ibare pozitif değere sahiptir. Zira Anayasanın 15’inci maddesinin metninde geçmektedir. Dolayısıyla bu ibarenin ne anlama geldiğini açıklamamız gerekir. Bunun için de “durdurma nedir”, “durdurma, sınırlama kavramından farklı mıdır” sorularını sormamız gerekir. 4. “Durdurma”, “Sınırlama”dan Farklı mıdır? Kanımızca gerek olağan dönemlerde, gerekse olağanüstü yönetim usûlleri dönemlerinde, temel hak ve hürriyetlere yapılan müdahalenin adı “sınırlama”dır. Olağan dönemler ile olağanüstü yönetim usûlleri dönemlerinde uygulanan sistem arasındaki fark, temel hak ve hürriyetlere yapılan müdahalenin niteliği bakımından değil, kapsamı, niceliği ve şartları bakımındandır. “Sınırlama” kavramının ne olduğunu yukarıda (s.209) gördük. Orada açıkladığımız gibi, “sınırlama” belli bir temel hak ve hürriyetin koruduğu alana dışarıdan girilmesi ve bu alanın daraltılmasıdır7. Hâliyle bu “daraltma” sürekli veya geçici nitelikte olabilir. Kanımızca “sınırlama” kavramı var iken “durdurma” kavramına gerek yoktur. “Durdurma” kavramı temel hak ve hürriyetlerin tamamen ortadan kaldırılabileceği düşüncesini çağrıştırmaktadır. Diğer yandan bu kavramın kullanılmasının yol açacağı sakıncalar da vardır. Örneğin bu sakıncalardan biri “sınırlama” durumunda Anayasanın 13’üncü maddesinin, “durdurma” durumunda 15’inci maddesinin uygulanması gerektiği iddiasıdır. Biz bu iddiayı yukarıda (s.414) gördük ve eleştirdik. Keza “durdurma” kavramının Anayasa Mahkemesi içtihatlarında yol açtığı sakıncalar da olabilir. Buna ilişkin bir örneği biraz aşağıda (s.424) vereceğiz. Anayasamızın 15’inci maddesinin ilk fıkrasında “savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hâllerde, … temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir” şeklindeki hükümde geçen “durdurma” kavramı kanımızca fevkalade tartışmaya açık bir kavramdır. Önce bu kavramın nereden çıktığını araştıralım. 7. Sağlam, Temel Hakların Sınırlanması ve Özü, op. cit., s.23, 33. 418 İKİNCİ KISIM: TÜRK İNSAN HAKLARI HUKUKU DOGMATİĞİ 5. “Durdurma” Terimi Nereden Çıkmıştır? Öncelikle belirtelim ki, İngilizce veya Fransızca insan hakları literatüründe temel hak ve hürriyetlere yapılan müdahale alanında “durdurma (stopping, arrêt)” terimi değil, “sınırlama (limitation)” veya “kısıtlama (restriction)” terimleri kullanılmaktadır. Biz yabancı literatürde temel hak ve hürriyetlerin sıkıyönetim veya olağanüstü hâl gibi dönemlerde sınırlanması için “durdurma” teriminin kullanıldığı yolunda bir bilgiye sahip değiliz. Türkiye’de “durdurma” terimi, 1982 Anayasasının 15’inci maddesiyle icat edilmiş bir terim değildir. Bu terim, ilk defa 1961 Anayasasının 124’üncü maddesinin “sıkıyönetim veya genel olarak savaş halinde… hürriyetlerin nasıl kayıtlanacağı veya durdurulacağı kanunla gösterilir” diyen son fıkrasında kullanılmıştır. Muhtemelen Anayasamızın 15’inci maddesindeki “durdurma” terimi 1961 Anayasasının 124’üncü maddesinin son fıkrasından kalan bir mirastır. Doktrindeki “durdurma” terimi de 1961 Anayasasının son fıkrası hükmünden geçmiştir. 1961 Anayasasının 124’üncü maddesinin son fıkrasında yer alan “sıkıyönetim veya genel olarak savaş halinde… hürriyetlerin nasıl kayıtlanacağı veya durdurulacağı kanunla gösterilir” hükmünün kaynağı ise 1924 Anayasasının 10 Ocak 1945 tarih ve 4695 sayılı Kanunla “öz Türkçeleştirilen” metninin 86’ncı maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarında yer alan şu hükümlerdir: “Sıkıyönetim, kişi ve konut dokunulmazlığının, basın, gönderişme, dernek, ortaklık hürriyetlerinin geçici olarak kayıtlanması veya durdurulması demektir. Sıkıyönetim bölgesiyle bu bölgede hangi hükümlerin uygulanacağı ve işlemlerin nasıl yürütüleceği harb halinde de dokunulmazlığın ve diğer hürriyetlerin nasıl kayıtlanabileceği veya durdurulacağı kanunla gösterilir”. Oysa aynı fıkraların 1924 Anayasasındaki orijinal metinleri şöyleydi: “İdare-i örfîye, şahsî ve ikametgah masuniyetlerinin, matbuat, müraselat, cemiyet, şirket hürriyetlerinin muvakkaten takyit veya taliki demektir. İdare-i örfîye mıntakasiyle bu mıntıka dahilinde tatbik olunacak ahkâm ve muamelatın sûreti icrâsı ve harb hâlinde dahi masuniyet ve hürriyetlerin tarz-ı takyid ve taliki kanûnla tesbit olunur”. Görüldüğü gibi 1924 Anayasasının orijinal metninde “durdurma” kelimesi veya bu kelimeyle aynı anlamda bir eski kelime yoktur. Tersine bu kelimenin yerine “talik” kelimesi kullanılmaktadır. “Talik”, “durdurma” demek değil, “geciktirme”, “askıda bırakma” demektir8. Derogasyon kelimesinin olmadığı bir dilde de yukarıda açıklandığımız gibi kötünün iyisi “derogasyon” kavramı yerine “talik” veya “askıya alma” terimi kullanılabilir. 1924 Anayasasının orijinal metninde yapılan da budur. Görüldüğü gibi bu “durdurma” kelimesi, 1924 Anayasasını 1945’te “Türkçeleştiren” öz Türkçecilerin başımıza açtığı bir beladır. Hukukta kavramsal tutarlılık, öz Türkçecilik sevdasına feda edilmiştir. 6. “Durdurma” Teriminin Yansımaları Nelerdir? Durdurma terimi, sadece Anayasada kalmış bir terim değildir. Bu terimin mevzuata, içtihada ve doktrine yansımaları vardır. Şimdi bunları görelim: 8. Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, Ankara, Aydın Kitabevi, 1984, s.1232. BÖLÜM 20: OLAĞANÜSTÜ YÖNETİM USÛLLERİNDE SINIRLAMA 419 a) “Durdurma” Teriminin Mevzuata Yansımaları.- “Durdurma” terimi sadece Anayasamızda değil, 2935 sayılı Olağanüstü Hâl Kanunu ve 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu gibi kanunlarımızda da geçmektedir. b) “Durdurma” Teriminin Anayasa Mahkemesi Kararlarına Yansımaları.“Durdurma” terimi Anayasa Mahkemesi kararlarında da kullanılmıştır. Bu konuda çok zikredilen karar, Anayasa Mahkemesinin 1961 Anayasası döneminde Sıkıyönetim Kanunu hakkında verdiği 15-16 Şubat 1972 tarih ve E.1971/31, K.1972/5 sayılı kararıdır (RG, 14 Ekim 1972). Anayasa Mahkemesinin 1982 Anayasası döneminde de “durdurma” terimini kullandığı kararları vardır9. Bu kararlardan bazılarını aşağıda göreceğiz. Örneğin Anayasa Mahkemesi 26 Aralık 2013 tarih ve E.2013/57, K.2013/162 sayılı kararında “sınırlama” ile “durdurma” kavramları arasında ayrım yapmış, sınırlandırma ve durdurmayı şu şekilde tanımlamıştır (RG, 5 Mart 1992): “Sınırlama, belirli bir temel hak ve özgürlüğün Anayasa’da öngörülen ya da belirlenen alanı içinde kişiye sağlanan olanakların kanun koyucu tarafından daraltılmasıdır. Başka bir anlatımla, sınırlamada, belirli bir temel hak ve özgürlüğün kullanım olanakları sınırlamadan sonra da devam eder. Buna karşılık, temel hak ve özgürlüklerin durdurulması, bunlardan belirli bir süre içinde yararlanılma veya kullanılmalarının olanaksızlığını anlatır”10. c) “Durdurma” Teriminin Doktrine Yansımaları.- 1945’te yapılan yanlış bir Türkçeleştirme yüzünden hukukumuza giren “durdurma” teriminin doktrine de yansımaları olmuştur. Bu konuda doktrinde en derli toplu ve diğer yazarları da etkileyen cümleler Fazıl Sağlam’a aittir. Sağlam, “durdurma” konusunda şöyle yazmaktadır: “Özgürlükleri durdurma, sınırlamayı bir ölçüde aşan bir kavramdır. Çünkü belli bir temel hakkın özüne dokunulmadıkça sınırlamadan sonra o hakkın önemli kullanım olanakları yine devam etmektedir. Oysa durdurma halinde hakkın kullanım olanakları dondurulmuştur. … ‘Durdurma, belli bir süre için, belli bir hakkın kullanılmasının mümkün olmamasını ifade eder’. Burada iki önemli noktaya dikkati çekmek gerekir. a. Durdurma, temel hakkı ortadan kaldırma yada kullanılmaz hale getirme amacı taşımaksızın, salt sıkıyönetim koşullarının zorunlu kıldığı durumlarda hak kullanımını geçici olarak ertelemek anlamını taşımaktadır. Şu halde geçicilik, durdurma kavramının en önemli unsurudur. … b. İkinci önemli nokta, durdurma kavramının her temel hakkın niteliğine uygun düşmemesi, ancak kullanım biçimleri belli tekrarlar şeklinde ortaya çıkan haklar bakımından söz konusu olmasıdır. Örneğin, toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin, gazete yayımının, grev yapmanın durdurulması gibi. Buna karşılık yaşam hakkının ya da kişi hürriyeti ve dokunulmazlığının, konut dokunulmazlığının durdurulması söz konusu olamaz”11. 9. -10 Ocak 1991 Tarih ve E.1990/25, K.1991/1 Sayılı Karar, Resmî Gazete, 5 Mart 1992, Sayı 21162. -3 Temmuz 1991 Tarih ve E.1991/6, K.1991/20 Sayılı Karar, Resmî Gazete, 8 Mart 1992, Sayı 21165. -20 Ocak 1993 Tarih ve E.1992/36, K.1993/4 Sayılı Karar, Resmî Gazete, 19 Mart 1993, Sayı 21529. -21 Ocak 1998 tarih ve E.1997/79, K.1998/3 Sayılı Karar, Resmî Gazete, 15 Aralık 1998, Sayı 23554. -16 Temmuz 2003 Tarih ve E.2002/104, K.2003/72 Sayılı Karar, Resmî Gazete, 6 Aralık 2005, Sayı 26015. -12 Ekim 2016 Tarih ve E.2016/166, K.2016/159 Sayılı Karar, Resmî Gazete, 4 Ekim 2016, Sayı 29878. -2 Kasım 2016 Tarih ve E.2016/172, K.2016/165 Sayılı Karar, Resmî Gazete, 8 Kasım 2016, Sayı 29882. 10. Anayasa Mahkemesi, 26 Aralık 2013 tarih ve E.2013/57, K.2013/162 Sayılı Karar, Resmî Gazete, 26 Haziran 2015, Sayı 29398. Aynı ifadeler şu kararda da vardır: Anayasa Mahkemesi, 27 Mayıs 2015 tarih ve E.2014/176, K.2015/53 sayılı karar, Resmî Gazete, 26 Haziran 2015, Sayı 29398. 11. Sağlam, Temel Hakların Sınırlanması ve Özü, op. cit., s.180-181. 420 İKİNCİ KISIM: TÜRK İNSAN HAKLARI HUKUKU DOGMATİĞİ Fazıl Sağlam’ın bu açıklamalarına benzer açıklamalar, kendisine atfen, Türk anayasa hukukunun temel ders kitabı olan Ergun Özbudun’un Türk Anayasa Hukuku kitabında da vardır12. Dahası Profesör Özbudun, kitabının 1982 Anayasasının 15’inci maddesinin incelendiği kısma “Olağanüstü Yönetim Usûllerinde Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlanması” başlığını değil, “Temel Hak ve Hürriyetlerin Kullanılmasının Durdurulması” başlığını vermiştir13. Aynı gözlem Bülent Tanör ve Necmi Yüzbaşıoğlu’nun 1982 Anayasasına Göre Türk Anayasa Hukuku kitabı için de yapılabilir14. Başlık bakımından küçük bir fark var: Tanör ve Yüzbaşıoğlu, “Olağanüstü Yönetimlerde Kullanımın Durdurulması” başlığını kullanıyor15. Görüldüğü gibi 1945’te uydurulan “durdurma” terimi, mevzuatı, içtihadı ve doktrini etkilemiştir. Görüşümüz.- Biz “durdurma” konusunda ne açıklama yapılırsa yapılsın, bu terimin gereksiz ve anlamsız bir terim olduğunu düşünüyoruz. Bize göre olağanüstü yönetim usûllerinde yapılan şeyin adı “durdurma” değil, “sınırlama”dır. Olağanüstü yönetim usûlleri, olağan dönemden temel hak ve hürriyetlere müdahale yöntemi (sınırlama tedbirleri) itibarıyla ayrılmaz; bu müdahalenin tâbi olduğu şartlar itibarıyla ayrılır. Olağan dönemlerde sınırlama 13’üncü, olağanüstü yönetim usûlleri döneminde ise 15’inci maddenin şartlarına tâbidir. Olağanüstü yönetim usûlleri döneminde yapılan sınırlamanın zaman bakımından sınırlı olması, yani sınırlamanın geçici olması ise sınırlamanın kendisinden kaynaklanan bir şey değil, sınırlamanın olağanüstü yönetim usûlleri süresince uygulanmasından kaynaklanan bir sonuçtur. 7. Ortada Önemsiz Bir Terim Farklılığı mı Vardır? Ortada benim abarttığım basit bir terim farklılığı sorunu olduğunu düşünenler olabilir. Keza “durdurma”nın “askıya alma” demek olduğu da iddia edilebilir. Düşünceler ne olursa olsun, “sınırlama”dan farklı bir “durdurma” kavramı olmadığını, bu kavramın yanlış yere kullanıldığını düşünüyoruz. Bizce hukukta bir kavramın yanlış kullanılması, masum bir şey değildir; bir kavramın yanlış yerde kullanılması her zaman vahim bir hatadır. Hukuk bilimi bir “kavramlar içtihadı”dır. Hukuk bilim adamlarının kavramlar konusunda en büyük titizliği göstermeleri gerekir. Avrupa’da kullanılmamış bir kavramın Türkiye’de kullanılması başlı başına şüphe uyandırıcıdır. Biz Anayasanın 15’inci maddesinde “sınırlama” yerine “durdurma” teriminin kullanılmasının masum bir hata olmadığını, bunun zararlı sonuçlar doğurabileceğini düşünüyoruz. Düşüncemizi ispat için vereceğimiz çok güzel de bir Anayasa Mahkemesi kararına sahibiz. Önce Anayasa Mahkemesinin bu kararını verelim; sonra eleştirisini yapalım: “Durdurma” Kavramının Yol Açtığı Sakıncaya Bir Örnek: Anayasa Mahkemesinin 20 Ocak 1993 Tarihli Karacabey Meltem Gazetesi Kararı.- 13 Mayıs 1952 tarih ve 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanunun 20’nci maddesi, “günlük gazetelerin Kurban Bayramının ikinci, üçüncü ve dördüncü günlerinde” yayınlanmalarını yasaklamakta, 12. Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, op. cit., s.123-125. 14. Tanör ve Yüzbaşıoğlu, Türk Anayasa Hukuku, op. cit., s.156-158. 13. Ibid., s.12 2. 15. Ibid., s.15 6. 13. Ibid., s.122. 15. Ibid., s.156. 434 İKİNCİ KISIM: TÜRK İNSAN HAKLARI HUKUKU DOGMATİĞİ reddedebilir, aynen veya değiştirerek kabul edebilir. TBMM olağanüstü hâl KHK’sini reddetmiş ise, bu KHK, ret kararının Resmî Gazetede yayımlandığı gün yürürlükten kalkar. TBMM’nin olağanüstü hâl KHK’leri üzerindeki onay, değiştirerek onay ve ret işlemleri, uygulamada, parlâmento kararıyla değil, kanunla olmaktadır. Bu nedenle, olağanüstü hâl KHK’sinin bir kanuna dönüşeceği kabul edilmektedir35. 6. Olağan dönemlerde temel haklar, kişi hakları, siyasî haklar ve ödevler KHK ile düzenlenemez (Anayasa, m.13 ve m.91/1). Buna karşılık olağanüstü hâl ve sıkıyönetim durumunda durumun gerektirdiği ölçüde bütün temel hak ve hürriyetler KHK ile sınırlanabilir. Anayasamızın 91’inci maddesinin 1’inci fıkrasının 2’nci cümlesinin hemen başında “sıkıyönetim ve olağanüstü hâller saklı kalmak üzere” demektedir. Ayrıca aynı maddenin 5’inci fıkrasında “sıkıyönetim ve olağanüstü hâllerde, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunun KHK çıkarmasına ilişkin hükümlerin saklı olduğu” bir kez daha belirtilmiştir. 7. Olağanüstü hâl ve sıkıyönetim KHK’leri süre bakımından (ratione temporis) sınırlandırılmıştır. Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, ancak “olağanüstü hâl veya sıkıyönetim süresince” olağanüstü hâl ve sıkıyönetim KHK’si çıkarabilir (m.121/3, 122/2). Keza, Anayasada açıklık olmamakla birlikte, çıkarılan olağanüstü hâl ve sıkıyönetim KHK’lerinin, olağanüstü hâlin veya sıkıyönetimin kalkmasıyla kendiliğinden yürürlükten kalktıkları kabul edilmektedir. (Haliyle olağanüstü hâl veya sıkıyönetim kalkmadan önce TBMM tarafından onaylanıp kanuna dönüşen olağanüstü hâl ve sıkıyönetim KHK’lerinin hükümleri, olağanüstü hâl veya sıkıyönetim kalktıktan sonra da varlıklarını bir kanun hükmü olarak sürdürürler. Hâliyle bu hükümler, artık, olağanüstü hâl rejimine değil, olağan dönemlerin rejimine tâbidir. Örneğin Anayasa Mahkemesi tarafından denetlenebilirler). 8. Olağanüstü hâl ve sıkıyönetim KHK’leri yer bakımından (ratione loci) da sınırlıdır. Olağanüstü hâl veya sıkıyönetim ülkenin sadece bir kısmında ilân edilmiş ise, Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu olağanüstü hâl veya sıkıyönetim KHK’siyle olağanüstü hâl veya sıkıyönetim bölgesinin dışına taşan düzenlemeler yapamaz. 9. Yargısal Denetim Yokluğu.- Olağan dönem KHK’leri ile olağanüstü hâl ve sıkıyönetim KHK’leri arasındaki en önemli fark onların yargısal denetimleri bakımındandır. Olağan dönem KHK’leri Anayasa Mahkemesinin denetimine tâbidir. Buna karşılık, olağanüstü hâl ve sıkıyönetim KHK’leri üzerinde herhangi bir yargısal denetim yoktur. Anayasamızın 148’inci maddesine göre “olağanüstü hâllerde, sıkıyönetim ve savaş hâllerinde çıkarılan KHK’lerin Anayasaya aykırılığı iddiası ile Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz”. Bu 35. Bu konuda bizim eleştirilerimiz için bkz.: Kemal Gözler, Kanun Hükmünde Kararnamelerin Hukuki Rejimi, Bursa, Ekin, 2000, s.136-142, 156-162 (http://www.anayasa.gen.tr/khk-intro.htm). BÖLÜM 20: OLAĞANÜSTÜ YÖNETİM USÛLLERİNDE SINIRLAMA 435 denetim yasağı birçok yazar tarafından eleştirilmiştir36. Ama eleştirilmiş olması bu yasağın mevcudiyetini ve hukukî geçerliliğini engellemez. Sıkıyönetim ve olağanüstü hâl KHK’leri üzerindeki tek denetim, TBMM’nin denetimidir. Yukarda da belirtildiği gibi bu kararnameler Resmî Gazetede yayımlandıkları gün TBMM’nin onayına sunulurlar. TBMM bunları çok kısa bir sürede onaylarsa bunlar kanun hâline dönüşürler. Kanun hâline dönüşen sıkıyönetim ve olağanüstü hâl KHK’lerinin ise Anayasa Mahkemesi tarafından denetiminin yapılabileceği kabul edilmektedir. Diğer bir ifadeyle sıkıyönetim ve olağanüstü hâl KHK’leri üzerindeki denetim yasağı onaydan önceki dönemi kapsar37. Yargısal denetime ilişkin olarak şunu da belirtelim ki, olağanüstü hâl ve sıkıyönetim KHK’leri hakkındaki denetim yasağı, Anayasa Mahkemesi tarafından 1991 yılında kısmen aşılmıştır. Anayasa Mahkemesine göre, kendisi, önüne getirilen metnin Resmî Gazetede konulan adıyla bağlı değildir. Bu metnin hukukî tavsifini serbestçe yapabilir. Gerçekten, bu metnin bir “olağanüstü hâl KHK’si” olup olmadığını araştırabilir. Bu araştırma sonucu incelediği kararnamenin gerçekten olağanüstü hâl KHK’si olmadığı kanısına varırsa, bu kararnameyi bir “olağan dönem KHK’si” olarak kabul edip denetleyebilir. Uygulamada Anayasa Mahkemesi 425 ve 430 sayılı KHK’leri olağanüstü hâl bölgesi ve süresi dışına taşan hükümlerini bir “olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnamesi” değil, ama bir “olağan dönem kanun hükmünde kararnamesi” olarak kabul edip denetlemiş ve bu hükümleri iptal etmiştir38. Kanımızca Anayasa Mahkemesinin yukarıdaki içtihadı yanlıştır. Bir kere Anayasamızın 148’inci maddesinin birinci fıkrası açıkça “olağanüstü hâllerde, sıkıyönetim ve savaş hâllerinde çıkarılan KHK’lerin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz” diyerek bu KHK’leri Anayasa Mahkemesinin denetimi dışında tutmuştur. Anayasa Mahkemesinin yukarıdaki kararlarında bir hükmün olağanüstü hâl KHK’si hükmü olup olmadığı o hükmün içeriğine bakılarak, yani maddî kritere göre tanımlanmıştır. Oysa Türk hukukunda kanun veya KHK, maddî kritere göre değil, şeklî ve organik kritere göre tanımlanır. Şekli ve organik kriter açısından bakılırsa bu KHK’lerin birer olağanüstü hâl KHK’si olduğu kuşkusuzdur. Zira bunlar Cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan Bakanları Kurulu tarafından KHK şekli altında kabul edilmiş ve yayınlanmış ve usûlüne göre de TBMM’nin onayına sunulmuştur. Dolayısıyla ortada bir olağanüstü hâl KHK’si vardır ve bunu da Anayasanın 148’inci maddesi uyarınca Anayasa Mahkemesi denetle36. Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, op. cit., s.242; Soysal, Anayasanın Anlamı, op. cit., s.231; Tanör, Türkiye’nin İnsan Hakları Sorunu, op. cit., s. s.226. 37. Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, op. cit., s.245. 38. Anayasa Mahkemesi, 10 Ocak 1991 Tarih ve E.1990/25, K.1991/1 Sayılı Karar, AMKD, Sayı 27, Cilt 1, s.98; Anayasa Mahkemesi, 3 Temmuz 1991 Tarih ve E.1991/6, K.1991/20 Sayılı Karar, AMKD, Sayı 27, Cilt 1, s.403. 436 İKİNCİ KISIM: TÜRK İNSAN HAKLARI HUKUKU DOGMATİĞİ yemez. Bu görüşümüzü ilk defa 2000 yılının Şubat ayında yayınladığımız Kanun Hükmünde Kararnamelerin Hukukî Rejimi isimli kitabımızda ayrıntılarıyla açıklamıştık. Bu konuda bu kitabımıza bakılmalıdır39. Anayasa Mahkemesi 2016 yılında, 1991’deki içtihadından 12 Ekim 2016 tarih ve E.2016/166, K.2016/159 sayılı kararıyla dönmüştür. Anayasa Mahkemesinin 2000 yılında Kanun Hükmünde Kararnamelerin Hukukî Rejimi isimli kitabımızın 221-224 ve 228-229’uncu sayfalarda savunduğumuz görüşü aynen benimsediğini görüyoruz40. Anayasa Mahkemesi bu kararıyla 25 Temmuz 2016 tarih ve 668 sayılı Olağanüstü Hal KHK’sinin iptali istemiyle açılan davayı reddetmiş, olağanüstü hâl KHK’lerini denetleme yetkisine sahip olmadığına karar vermiştir: “13. Anayasa’nın 148. maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesi de bu kapsamdadır. Nitekim anılan cümlede yer alan “… olağanüstü hâllerde, sıkıyönetim ve savaş hâllerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz.” hükmü ile olağanüstü dönem KHK’ları, Anayasa Mahkemesinin yargısal denetiminin dışında bırakılmıştır. (…) 18. Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkilerinin düzenlendiği Anayasa’nın 148. maddesinde olağanüstü dönem KHK’larının şekil ve esas bakımından Anayasa’ya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesinde dava açılamayacağının açıkça belirtilmiş olması karşısında Anayasa’nın, anılan düzenlemelerin herhangi bir ad altında yargısal denetime konu yapılması bakımından Anayasa Mahkemesine bir yetki tanımadığı açıktır. 19. Anayasa Mahkemesinin önüne getirilen kuralın niteliğini belirleme konusunda takdir yetkisine sahip olduğu kuşkusuzdur. Bu çerçevede bir işlemin muhtevası esas alınarak maddi kritere veya işlemi tesis eden organ ve başvurulan usuller esas alınarak şekli-organik kritere göre niteleme yapılabilir. Hangi kriter esas alınırsa alınsın yapılan nitelemenin Anayasa’nın çizdiği çerçevenin dışına çıkılması, başka bir ifadeyle olağanüstü hâl KHK’larının şekil ve esas bakımından anayasaya uygunluk denetiminin yapılması sonucunu doğurmaması gerekir. 20. Anayasa Mahkemesi bir konuda karar verirken, hiç kuşkusuz aynı konuda daha önce verdiği kararları da değerlendirmekte ve bunu yaparken içtihat istikrarı ile içtihadın değiştirilmesi ve geliştirilmesi ihtiyacı arasındaki hassas dengeyi dikkate almaktadır. Bu bağlamda Mahkeme, içtihat değişikliğine gittiğinde önceki kararlardan neden ayrıldığını açıklamalı ve yeni görüşünü temellendirmelidir. 21. Anayasa Mahkemesi, konuya ilişkin olarak geliştirdiği içtihadında maddi kriteri esas alarak, bir olağanüstü hâl KHK’sının gerçekten Anayasa’nın 121. maddesinde öngörülen KHK olup olmadığını belirlemek için yer, zaman ve ko39. Gözler, Kanun Hükmünde Kararnamelerin Hukukî Rejimi, op. cit., s.218-230. 40. Gözler, Kanun Hükmünde Kararnamelerin Hukukî Rejimi, op. cit., s.218-230. Biz aynı görüşü 2000 yılında yayınlanan Türk Anayasa Hukuku isimli kitabımızda da savunmuştuk (op. cit., s.782784, 787-789). BÖLÜM 20: OLAĞANÜSTÜ YÖNETİM USÛLLERİNDE SINIRLAMA 437 nu bakımından inceleme yapmıştır. Mahkeme, 10.1.1991 tarihinde oyçokluğuyla vermiş olduğu E.1990/25, K.1991/1 sayılı kararında belirttiği ve E.1991/6, K.1991/20, E.1992/30, K.1992/36 ile E.2003/28, K.2003/42 sayılı kararlarında sürdürdüğü içtihadında, ‘olağanüstü hâl KHK’sı’ adı altında yapılan düzenlemelerin Anayasa’nın öngördüğü ve Anayasa’ya uygunluk denetimine bağlı tutmadığı olağanüstü hâl KHK’sı niteliğinde olup olmadıklarını incelemek ve bu nitelikte görmediği düzenlemeler yönünden de Anayasa’ya uygunluk denetimi yapmak zorunda olduğunu ifade ederek, olağanüstü hâl KHK’sından söz edebilmek için yer, zaman ve konu ölçütlerini ortaya koymuştur. Anayasa Mahkemesi bu ölçütler çerçevesinde olağanüstü hâl ilanının gerekli kıldığı konuya ilişkin olmayan veya olağanüstü hâlin geçerli olduğu yer ya da dönem hâricinde yürürlükte olacak düzenlemeleri, olağanüstü hâl KHK’sı niteliğinde görmeyerek bunların olağan dönem KHK’sı olduğunu değerlendirip yargı denetimine konu yapmış bulunmaktadır. 22. Anayasa Mahkemesinin, olağanüstü hâl KHK’sı şeklinde yapılan düzenlemelerin gerçekten olağanüstü hâl KHK’sı niteliğinde olup olmadığını belirlemek için yer, zaman ve konu ölçütlerini esas alarak yaptığı inceleme, KHK kurallarının içeriğinin değerlendirilmesini gerektirmektedir. Böyle bir değerlendirme de kuralların, esas bakımından Anayasa’ya uygunluk denetiminin yapılması sonucunu doğuracaktır. … 23. Olağanüstü hâl KHK’larının Anayasa’ya aykırı düzenlemeler içerdiğinin ileri sürülmesi, bunların anayasallık denetimine tabi tutulmaları için yeterli değildir. Olağanüstü hâl KHK’larının Anayasa Mahkemesi tarafından denetlenebilmesi için bu yöndeki bir anayasal yetkinin açıkça tanınması gerekir. Anayasa’nın 148. maddesinin lafzı, Anayasa koyucunun amacı ve ilgili yasama belgeleri göz önünde bulundurulduğunda, olağanüstü dönem KHK’larının herhangi bir ad altında yargısal denetime tabi tutulamayacağı açıktır. Anılan hükme rağmen yapılacak yargısal denetim, Anayasa’nın bağlayıcılığı ve üstünlüğünü düzenleyen Anayasa’nın 11. maddesiyle ve hiçbir kimse veya organın kaynağını Anayasa’dan almayan bir Devlet yetkisi kullanamayacağına ilişkin Anayasa’nın 6. maddesiyle bağdaşmaz”41. Yukarıda açıkladığımız gibi 15 Temmuz 2016 sonrası çıkarılan 667-776 sayılı Olağanüstü Hâl KHK’lerinin hükümlerinin pek çoğu Anayasanın 15’inci maddesine apaçık bir şekilde aykırıdır. Yine yukarıda açıklandığı gibi, pek çok düzenlemenin olağanüstü hâl ilân sebebiyle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Keza söz konusu kanun hükmünde kararnamelerin hükümlerinin yine pek çoğu Anayasamızın 15’inci maddesinde öngörülen ölçülülük ilkesine apaçık bir şekilde aykırıdır. Bu kanun hükmünde kararnamelerin apaçık bir şekilde Anayasaya aykırı olmaları, bunların Anayasa Mahkemesi tarafından denetlenebilecekleri anlamına gelmez. Bu kanun hükmünde kararnamelerin Anayasaya aykırılığı bir şey, bunların Anayasa Mahkemesi tarafından denetlenebilmeleri başka şeydir. 41. Anayasa Mahkemesi, 12 Ekim 2016 Tarih ve E.2016/166, K.2016/159 Sayılı Karar, Resmî Gazete, 4 Kasım 2016, Sayı 29878. Aynı gerekçe olduğu gibi şu kararlarda da vardır: Anayasa Mahkemesi, 2 Kasım 2016 Tarih ve E.2016/171, K.2016/164 Sayılı Kararı, Resmî Gazete, 8 Aralık 2016, Sayı 29882; Anayasa Mahkemesi, 2 Kasım 2016 Tarih ve E. 2016/172, K.2016/165 Sayılı Karar, Resmî Gazete, 8 Kasım 2016, Sayı 29882. İkinci Alt-Kısım TÜRK İNSAN HAKLARI HUKUKU DOGMATİĞİNİN ÖZEL KISMI Yukarıda açıklandığı gibi Türk insan hakları hukuku dogmatiği kendi içinde genel kısım ve özel kısım olarak ikiye ayrılır. Yukarıda birinci alt-kısımda “Türk insan hakları hukuku dogmatiğinin genel kısmı”nı gördük. Şimdi bu alt bölümde “Türk insan hakları hukuku dogmatiğinin özel kısmı”nı inceleyeceğiz. Türk insan hakları hukuku dogmatiğinin özel kısmı, bütün insan hakları için geçerli olan hukuk kurallarını değil, sadece belirli bir insan hakkını düzenleyen pozitif hukuk kurallarını inceler. Türk insan hakları hukuku dogmatiğinin özel kısmı, temel hak ve hürriyetlerin niteliği, sınırlandırılması, durdurulması, korunması gibi bütün hak ve hürriyetler için geçerli olabilecek hukuk kuralları değil, sadece mülkiyet hakkı, seyahat hürriyeti, sendika kurma hakkı gibi spesifik bir hak ve hürriyeti düzenleyen hukuk kuralları hakkında açıklamalarda bulunur. Nasıl Türk ceza hukukunun özel hükümler kısmında adam öldürme, hırsızlık gibi çeşitli suçlar inceleniyorsa, nasıl borçlar hukukunun özel hükümler kısmında satım sözleşmesi, kira sözleşmesi gibi sözleşmeler veya “özel borç ilişkileri” eski tabirle “akdin muhtelif nevileri” inceleniyorsa, Türk insan hakları hukukunun özel kısmında da, yaşama hakkı, ifade hürriyeti, dernek kurma hakkı, çevre hakkı gibi çeşitli insan hakları incelenir. Nasıl Türk ceza hukukunun ve Türk borçlar hukukunun genel hükümler ve özel hükümler şeklinde ikiye ayrılmasının pozitif temeli var ise, Türk insan hakları hukukunun da genel hükümler ve özel hükümler şeklinde ayrılmasının pozitif temeli vardır. Yukarıda (s.269-270) Anayasamızın İkinci Kısmının “Genel Hükümler” başlıklı Birinci Bölümünde bulunan maddelerin (m.12-16) ve keza 36-40, 74, 90/son, 91/1, 125, 148-152’inci maddelerinin Türk insan hakları hukuku dogmatiğinin genel kısmının inceleme alanına girdiğini gördük. Bunların dışında 1982 Anayasasının “temel haklar ve ödevler” başlıklı İkinci Kısmının “Kişinin Hakları ve Ödevleri” başlıklı İkinci Bölümünde (m.17-35), “Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler” başlıklı Üçüncü Bölümünde (m.40-65) ve “Siyasî Haklar ve Ödevler” başlıklı Dördüncü Bölümünde (m.66-74) bulunan maddeler Türk insan hakları hukuku dogmatiğinin özel kısmının inceleme sahasına girer. Burada bulunan toplam 56 maddede düzenlenen 70’ten fazla hak ve hürriyet vardır (bazı maddelerde birden fazla hak ve hürriyet düzenlenmektedir). Bunların her biri Türk insan hakları hukuku dogmatiğinin özel kısmı veya özel hükümler kısmının görevidir. İKİNCİ ALT-KISIM: TÜRK İNSAN HAKLARI HUKUKU DOGMATİĞİNİN ÖZEL KISMI 459 Türk insan hakları hukuku dogmatiğinin özel kısmına konu oluşturan hak ve hürriyetler sadece Anayasada ayrıca düzenlenen hak ve hürriyetlerden ibaret değildir. Sadece kanunla tanınan veya düzenlenen hak ve hürriyetleri incelemek de Türk insan hakları hukuku dogmatiğinin özel kısmına girer. Keza hiçbir kanunla düzenlememiş insan fiilleri de ayrıca kanunla yasaklanmadıkça bir hürriyettir. Dolayısıyla bunları tek tek incelemek de yine Türk insan hakları hukuku dogmatiğinin özel kısmı alanına girer. Görüldüğü gibi Türk insan hakları hukuku dogmatiğinin özel kısmı hacim olarak fevkalade geniştir. Bir ders kitabında bu hak ve hürriyetlerin hepsinin incelenmesinin imkân ve ihtimali yoktur. Zaten aynı imkân ve ihtimal, “ceza hukuku özel hükümler” ve “borçlar hukuku özel hükümler” için de geçerlidir. Hukuk fakültelerinde “özel hükümler” başlıklı ceza hukuku ve borçlar hukuku dersleri olsa bile bu derslerde bütün suçlar ve bütün sözleşmeler değil, sadece en öne çıkan birkaç suç ve en çok kullanılan birkaç sözleşme tipi incelenir. Aynı şey müfredatta “genel hükümler/özel hükümler” ayrımının yapılmadığı insan hakları hukuku dersleri için de evleviyetle geçerlidir. Bu nedenle kitabımızın “Türk insan hakları hukuku dogmatiği” başlıklı bu ikinci kısmında 1982 Anayasası tarafından düzenlenmiş bütün temel hak ve hürriyetleri tek tek incelememiz mümkün değildir. Burada özel kısma ilişkin iki şey yapabiliriz: Ya ceza hukuku özel hükümler veya borçlar hukuku özel hükümler kitaplarında olduğu gibi en önemli olarak görülen iki üç hak ve hürriyet örnek olarak seçilip derinlemesine incelenebilir; ya da 1982 Anayasasında özel olarak düzenlenen bütün hak ve hürriyetler, çok kısaca, açıklanabilir. Biz bunlardan ikincisini seçtik. Bunun üç nedeni var: Bir kere, seçilecek bir iki spesifik hak veya hürriyeti incelemek için bile bunlara çok fazla sayfa ayırmak gerekecektir. İkinci olarak belirli bir hak ve hürriyeti hakkıyla incelemek için o hak ve hürriyetin ilişkin olduğu hukuk alanında uzman olmak veya o alanda bir uzman kadar çalışmak gerekir. Eşya hukuku bilgisine sahip olmadan mülkiyet hakkı, borçlar hukuku bilmeden sözleşme hürriyeti incelenemez. Keza ceza hukuku bilgisine sahip olmadan, kişi dokunulmazlığı, kişi hürriyeti, kişi güvenliği, özel hayatın gizliliği, konut dokunulmazlığı konuları incelenemez. Nihayet belirtelim ki, insan hakları hukukuna, diğer hukuk dalları karşısında kendine has özelliğini veren şey, insan hakları hukuku dogmatiğinin özel kısmı değil, genel kısmıdır. Bu nedenle biz kitabımızın “Türk insan hakları hukuku dogmatiği” başlıklı bu ikinci kısımda özel kısma çok sınırlı bir şekilde yer verdik. Toplam on bölümden oluşan bu kısımda ilk dokuz bölüm genel kısma, sadece son bölüm özel kısma hasredilmiştir. Buna göre bu alt kısım şu şekilde tek bölümden oluşmaktadır: Bölüm 22.- 1982 Anayasasında Düzenlenen Çeşitli Temel Hak ve Hürriyetler Şimdi 1982 Anayasasında düzenlenen çeşitli temel hak ve hürriyetleri çok kısaca görelim. Üçüncü Kısım ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI HUKUKU PLÂN: I. İç veya Ulusal İnsan Hakları Hukuku II. Uluslararası İnsan Hakları Hukuku III. İç İnsan Hakları Hukuku ile Uluslararası İnsan Hakları Hukuku Arasındaki İlişkiler IV. Uluslararası İnsan Hakları Hukukunun Yaratıcı Kaynakları V. Uluslararası İnsan Hakları Hukukunun Bilgi Kaynakları Günümüzde insan hakları, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi pek çok evrensel ve bölgesel uluslararası sözleşmelerle düzenlenmektedir. Keza Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi örneğinde olduğu gibi insan haklarını korumak için yargısal mekanizmalar kuran uluslararası sözleşmeler de vardır. Bunlar oldukça ayrıntılı düzenlemeler getirmektedir. Keza Avrupa insan hakları hukukunda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ürettiği çok geniş bir içtihat da bulunmaktadır. Gerek Türkiye’de gerekse çeşitli Avrupa ülkelerinde, uluslararası insan hakları hukuku çalışmaları yapıldığı gibi, Avrupa insan hakları hukuku çalışmaları da yapılmıştır. Keza pek çok insan hakları hukuku kitabında uluslararası insan hakları hukukuna veya Avrupa insan hakları hukukuna ayrılmış bölümler de vardır. Bu nedenle insan hakları hukukunu kendi içinde “iç insan hakları hukuku” veya “ulusal insan hakları hukuku” ve “uluslararası insan hakları hukuku (international human rights law, droit international des droits de l'homme)” olarak ikiye ayırabiliriz. Uluslararası insan hakları hukuku da kendi içinde evrensel ve bölgesel olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Amerikan insan hakları hukuku ve Avrupa insan hakları hukuku bölgesel insan hakları hukukuna örnektirler. Bu ayrımı önce bir şemayla gösterelim: ŞEMA 23.1: İç ve Uluslararası İnsan Hakları Hukuku Ayrımı İNSAN HAKLARI HUKUKU İç (Ulusal) İnsan Hakları Hukuku Uluslararası İnsan Hakları Hukuku Evrensel İnsan Hakları Hukuku Amerikan İnsan Hakları Hukuku Bölgesel İnsan Hakları Hukukları Avrupa İnsan Hakları Hukuku Diğerleri ÜÇÜNCÜ KISIM: ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI HUKUKU 475 I. İÇ VEYA ULUSAL İNSAN HAKLARI HUKUKU “İç (internal, domestic)” veya “ulusal (national)” insan hakları hukuku, bir devletin kendi iç hukuk düzeninde insan haklarını düzenleyen hukuk kurallarını inceleyen hukuk dalıdır. Literatürde “iç hukukta insan hakları (droits de l'homme en droit interne)”, “insan haklarının iç korunması (protection interne des droits de l’homme)”, “insan haklarının ulusal korunması (protection nationale des droits de l’homme)” gibi terimler sıkça kullanılmaktadır. Ancak bizim görebildiğimiz kadarıyla, literatürde, “iç insan hakları hukuku (internal human rights law, domestic human rights law)” veya “ulusal insan hakları hukuku (national human rights law)” terimleri nadiren kullanılmaktadır. Bu başlıklı kitap veya makale biz göremedik. Esasen böyle başlıklara çok gerek de yoktur. Ayrıca bir sıfat kullanılmaksızın insan hakları hukukundan bahsedildiğinde, bundan zaten öncelikle iç veya ulusal insan hakları hukuku anlaşılır. Uluslararası insan hakları hukuku ile karşılaştırma yapıldığında böyle bir terime ihtiyaç ortaya çıkmaktadır. II. ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI HUKUKU Uluslararası insan hakları hukuku, uluslararası hukukun, insan haklarını tanıyan, düzenleyen, koruyan uluslararası hukuk normlarını inceleyen kısmıdır. Diğer bir ifadeyle, uluslararası insan hakları, uluslararası hukuk normları tarafından düzenlenen insan haklarını inceler. Gün geçtikçe uluslararası insan hakları hukuku alanında literatür artmaktadır. Literatür için aşağıda V, C nolu başlığa bakınız (s.492). Yukarıda uluslararası insan hakları hukukunun uluslararası hukuk normları tarafından tanınan ve düzenlenen insan haklarını incelediğini söylemiştik. Bilindiği üzere insan haklarının tanındığı ve düzenlendiği uluslararası hukuk normlarının başında uluslararası sözleşmeler gelir. Bu sözleşmelerden bazıları bütün dünya çapında, bazıları ise sadece belirli bölgede geçerlidir. Buna göre de uluslararası insan hakları hukuku kendi içinde, “evrensel (universal)” ve “bölgesel (regional)” olmak üzere ikiye ayrılır. A. EVRENSEL ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI HUKUKU Evrensel uluslararası insan hakları hukuku, bütün dünya çapında olan insan hakları hukukudur. Pratikte bu hukuk, insan haklarının Birleşmiş Milletler çerçevesinde tanınması ve korunması şeklinde ortaya çıkar1. Birleşmiş Milletler çerçevesinde insan haklarını tanımak ve korumak amacıyla pek çok sözleşme yapılmıştır. Bunların başında 1948 tarihli “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi (Universal Declaration of Human Rights)” gelir. Bu bildirge, bir denetim sistemi öngörmemiştir. Dolayısıyla bu bildirgenin uygulamadaki etkililiği ve bağ1. Mesut Gülmez, Birleşmiş Milletler Sisteminde İnsan Haklarının Korunması, Ankara, TBB Yay., 2004. 476 İNSAN HAKLARI HUKUKU layıcılığı sınırlı olmuştur. BM bünyesinde akdedilen temel hak ve hürriyetlere ilişkin daha pek çok sözleşme vardır. Bu sözleşmelerden bazıları etkililiği düşük de olsa bir denetim ve gözetim sistemi de öngörmektedir. Örnekler: “Kişisel ve Siyasal Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme (International Covenant on Civil and Political Rights)”, “Ekonomik ve Sosyal Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme (International Covenant on Economic, Social and Cultural Rights)”, “İşkence ve Diğer Zalimane Gayrıinsani veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi (Convention against Torture and Other Cruel, Inhuman or Degrading Treatment)”, “Her Türlü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme (International Convention on the Elimination of All Forms of Racial Discrimination)” gibi. B. BÖLGESEL İNSAN HAKLARI HUKUKLARI Yeryüzünde insan haklarının tanınması ve korunması için bölgesel düzeyde yapılmış insan hakları sözleşmeleri de vardır. Bu sözleşmelerle tanınan ve korunan insan haklarını inceleyen uluslararası insan hakları hukukunun dallarına bölgesel insan hakları hukuku denir. Örnek olarak bunlardan ikisini verelim: 1. Amerikan İnsan Hakları Hukuku “Amerikan Devletleri Örgütü (Organization of American States OAS)” çerçevesinde Costa Rica’da 22 Kasım 1969 tarihinde “Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesi (The American Convention on Human Rights)”2 imzalanmıştır. Bu sözleşme, kendisini onaylayan devletlerde (2016 yılı itibarıyla 23 devlet vardır) insan haklarının korunması için bir “Amerikalılar-Arası Komisyon (InterAmerican Commission)” ve bir “Amerikalılar-Arası Mahkeme (Inter-American Court)” kurmaktadır. 2. Avrupa İnsan Hakları Hukuku Bölgesel insan hakları hukuku alanında en gelişmiş hukuk hiç şüphesiz “Avrupa insan hakları hukuku (European human rights law, droit européen des droits de l'homme)”dur. Avrupa Konseyi çerçevesinde Roma’da 4 Kasım 1950 tarihinde imzalanan “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (Convention for the Protection of Human Rights and Fundamental Freedoms)” birçok temel hak ve hürriyeti tanımakta ve bunların korunması için güvenceli bir sistem getirmekte, bu amaçla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi isimli bir Mahkeme kurmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi çerçevesinde insan haklarının korunması sistemi oldukça gelişmiş, ayrıntılı bir sistemdir. Keza Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de zengin içtihatlarıyla bu hukukun gelişmesine önemli katkıda bulunmuştur. Bugün çok gelişmiş bir Avrupa insan hakları hukuku içtihadı ve doktrini bulunmaktadır. Bu alanda yazılmış zengin bir literatür vardır. Birkaç örnek için aşağıya (s.492-493) bakınız. 2. http://www.cidh.org/basicos/english/Basic3.American%20Convention.htm ÜÇÜNCÜ KISIM: ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI HUKUKU 477 C. GENEL ULUSLARARASI HUKUK İLE ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI HUKUKU ARASINDAKİ İLİŞKİLER Uluslararası hukuk ile uluslararası insan hakları hukuku arasında genellik/özellik ilişkisi vardır. Uluslararası hukuk genel hüküm, uluslararası insan hakları hukuku ve keza Avrupa insan hakları hukuku özel hüküm niteliğindedir. Uluslararası insan hakları hukuku ve keza onun bir parçası olan Avrupa insan hakları hukukuna ilişkin bir sorun hakkında bu hukuklarda uygulanacak özel bir kural yoksa, o soruna uygulanabilecek nitelikte genel uluslararası hukukta bir kural var ise, o kural genel hüküm olarak uygulanabilir. Keza insan hakları alanında, bir genel uluslararası hukuk kuralı ile uluslararası insan hakları hukuku kuralı arasında çatışma var ise, uluslararası insan hakları hukuku kuralı, lex specialis derogat legi priori prensibi uyarınca öncelikle uygulanır. Genel uluslararası hukukta geçerli olan her ilke, uluslararası insan hakları hukukunda geçerli değildir. Örneğin genel uluslararası hukukta geçerli olan “mütekabiliyet (reciprocité)” prensibinin uluslararası insan hakları hukukunda geçerliliği yoktur3. İnsan hakları hukukunun objektif niteliği buna engel olur. Bir devlet insan hakları alanındaki bir uluslararası sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüğünü, diğer devlet yerine getirmiyor olsa bile yerine getirmek zorundadır. Dava konusu olduğunda uluslararası yargı organları önünde mütekabiliyet defi ileri sürülemez4. Diğer yandan genel uluslararası antlaşmalar hukukunda uluslararası andlaşmalara “çekince (réserve)” konulması mümkün iken, insan hakları alanındaki uluslararası andlaşmalara çekince konulması, yasaklanabilmekte veya buna izin verilebilmektedir5. Ayrıca belirtmek gerekir ki, insan hakları sözleşmeleri çoğunlukla doğrudan doğruya uygulanabilir (selfexecuting) nitelikte sözleşmelerdir6. Son olarak, insan hakları alanındaki uluslararası sözleşmelerde, genel uluslararası hukukta hâlâ geçerli olan vatandaşlık koşulunun büyük ölçüde silindiğini gözlemlemek gerekir7. Örneğin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, tanıdığı hakları sadece sözleşmenin tarafı olan devletlerin vatandaşları için değil, bütün insanlar için tanır. Dolayısıyla Sözleşmenin tarafı olmayan bir devletin vatandaşı da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurabilir8. D. EVRENSEL İNSAN HAKLARI HUKUKU İLE BÖLGESEL İNSAN HAKLARI HUKUKLARI ARASINDAKİ İLİŞKİLER Uluslararası insan hakları hukuku, yani evrensel insan hakları hukuku ile bölgesel insan hakları hukukları arasında genellik/özellik ilişkisi vardır. Örneğin belli bir konuda Avrupa insan hakları hukuku alanında uygulanacak bir kural yok iken, aynı konuda evrensel insan hakları hukuku alanında bir kural var ise, o kural o konuya uygulanabilir. Keza evrensel insan hakları hukuku kural3. Sudre, op. cit., s.61; Madiot, op. cit., s.104-105. 4. Sudre, op. cit., s.61. 5. Sudre, op. cit., s.65-66; Madiot, op. cit., s.105-106. 6. Madiot, op. cit., s.106. 7. Ibid., s.107. 8. Ibid. 5. Sudre, op. cit., s.65-66 ; Madiot, op . cit., s .105-106. 7. 8. Madiot, o p. cit., s.107. 484 İNSAN HAKLARI HUKUKU KUTU 4.2: JUS COGENS “Jus cogens (yus kogens okunur19) veya “emredici kurallar”, her devleti bağlayan uluslararası hukukun temel normları olarak tanımlanır. Bazı yazarlara göre, devletlerarası camiada, devletleri bağlayan, devletlerin aksine andlaşma yapamayacakları teamülî kökenli birtakım temel kurallar vardır. Yine bazı yazarlara göre insan haklarına ilişkin kurallar da böyle jus cogens niteliğinde kurallardır20. 22 Mayıs 1969 tarihli “Anlaşmalar Hakkında Viyana Sözleşmesi (Vienna Convention on the Law of Treaties)”, 53’üncü maddesinde, jus cogens kuralları olabileceğini kabul etmiş ve şöyle demiştir: “Yapılışı sırasında genel uluslararası hukukun bir buyruk kuralıyla çatışan her andlaşma batıldır. Bu sözleşmenin amaçları bakımından genel uluslararası hukukun buyruk kuralı, devletlerin uluslararası topluluğunun bütününce aksine hiçbir kuralın konulması olanağı bulunmadığı ve ancak genel uluslararası 21 hukukun aynı nitelikteki yeni bir kuralıyla değiştirilebileceği kabul edilen ve tanınan bir kuraldır” . Jus cogens niteliğinde kurallara örnek olarak soykırım yasağı, köle ticareti yasağı gibi ilkeler verilmektedir22. Buna göre iki devletin kendi aralarında soykırım yapmak veya köle ticareti yapmak amacıyla akdedecekleri bir andlaşma, 1969 tarihli Anlaşmalar Hakkında Viyana Sözleşmesinin 53’üncü maddesi uyarınca, “uluslararası hukukun emredici nitelikte kuralı (peremptory norm of general international law)” ile, yani jus cogens ile çatıştığı için geçersizdir. Uluslararası Adalet Divanı, ilk defa 3 Şubat 2006 tarihli Armed Activities on the Territory of the Congo (Democratic Republic of the Congo v. Rwanda) kararında, 9 Aralık 1948 tarihli “Soykırım Sözleşmesi (Genocide Convention)”nden çıkan hak ve yükümlülüklerin erga omnes bağlayıcı olduğunu ve dolayısıyla soykırım yasağının bir jus cogens kuralı olduğunu belirtmiştir (Not: Söz konusu davada Mahkeme kendisinin yetkisiz olduğuna karar vermiştir)23. 19. Klasik Latincede “g” harfi daima Türkçede olduğu gibi “g” okunur. Orta çağ Latincesinde ve kilise Latincesinde kalın seslilerden önce Türkçedeki gibi “g”, ince seslilerden önce ise “c” okunur. Ortaçağ ve kilise Latincesine aşina olan Fransa ve İngiltere gibi ülkelerde ince seslilerin önündeki “g”nin “c” olarak okunma eğilimi vardır. O nedenle İngilizler “cogens”e “kocens”, Fransızlar da “kojens” derler. Doğrusu klasik Latinceyi esas alarak “yus kogens” diye okumaktır. 20. Sudre, op. cit., s.78. 21. Türkçe metin Pazarcı, op. cit., 1. Kitap, s.162’den alınmıştır. Metnin İngilizce orijinali şöyledir: “A treaty is void if, at the time of its conclusion, it conflicts with a peremptory norm of general international law. For the purposes of the present Convention, a peremptory norm of general international law is a norm accepted and recognized by the international community of states as a whole as a norm from which no derogation is permitted and which can be modified only by a subsequent norm of general international law having the same character” (https://treaties.un.org/doc/Publication/ UNTS/Volume%201155/volume-1155-I-18232-English.pdf=). 22. Dinah Shelton, “Normative Hierarchy in International Law”, The American Journal of International Law, 2006, Cilt 100, Sayı 2, s.304 (s.291-323). 23. “The Court reaffirms in this regard that the principles underlying the [Genocide] Convention are principles which are recognized by civilized nations as binding on States, even without any conventional obligation and that a consequence of that conception is the universal character both of the condemnation of genocide and of the co-operation required in order to liberate mankind from such an odious scourge. It follows that the rights and obligations enshrined by the Convention are rights and obligations erga omnes. … The same applies to the relationship between peremptory norms of general international law (jus cogens) and the establishment of the Court's jurisdiction: the fact that a dispute relates to compliance with a norm having such a character, which is assuredly the case with regard to the prohibition of genocide, cannot of itself provide a basis for the jurisdiction of the Court to entertain that dispute”. International Court of Justice, Armed Activities on the Territory of the Congo (New Application: 2002) (Democratic Republic of the Congo v. Rwanda), Jurisdiction and Admissibility, Judgment, I.C.J. Reports 2006, s.6 (http://www.icjcij.org/docket/files/126/ 10435.pdf). ÜÇÜNCÜ KISIM: ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI HUKUKU 485 Uluslararası Adalet Divanı, söz konusu davada yetkisiz olduğuna karar vermiş olsa da, uluslararası hukukun kaynaklarından birisinin jus cogens kurallar olduğu ve soykırım yasağının kesinlikle bu nitelikte bir norm olduğuna karar vermiştir24. Dolayısıyla Uluslararası Adalet Divanının yukarıdaki kararına göre, soykırım yasağı, kölelik yasağı gibi en temel insan haklarına ilişkin kuralların jus cogens niteliğinde kurallar olduğu ve devletlerin bu kurallarla bağlı olduğu ve hatta bu kuralların aksine devletlerin andlaşma yapamayacakları söylenebilir. Eski Yugoslavya için Uluslararası Ceza Mahkemesi, 10 Aralık 1998 tarihli Furundzija kararında işkence yasağının “jus cogens niteliğinde” bir kural olduğuna karar vermiştir25. Eğer bu şekilde jus cogens niteliğinde kuralların varlığı kabul edilirse, uluslararası hukukun kaynakları arasında bir hiyerarşi ihdas edilmiş olur. Bu hiyerarşide en üst sırayı jus cogens niteliğinde kurallar almış olur. Uluslararası hukukun diğer kaynakları, en yüksek kaynak olan jus cogens’e aykırı olamaz; aykırı ise geçersiz olurlar. Örneğin jus cogens’e aykırı olan uluslararası andlaşma geçersizdir. Uluslararası insan hakları hukukunda jus cogens niteliğinde kuralların olduğunun kabul edilmesi, insan hakları hukukunun korunması açısından fevkalade önemlidir. Ne var ki, jus cogens kurallarının varlığı tartışmalıdır. Doktrinde bu tür kuralların olabileceğini ve hatta bunlara ihtiyaç olduğunu kabul eden yazarlar26 olduğu gibi bu tür kurallara şiddetle karşı çıkan yazarlar da vardır27. Nihayette, uluslararası hukukun temeli hâlâ “pacta sunt servanda (ahde vefa, söz bağlılık) ilkesi”dir. Bir devletin daha önce verdiği bir söz olmadan o devletin bir kuralla bağlı olduğunu iddia etmek, mevcut uluslararası hukuk anlayışının temelinde bir değişiklik olmadıkça çok zordur. İç hukukta kişiler arasında yapılacak sözleşmelerin kendisine aykırı olamayacağı “emredici nitelikte kurallar (amir hükümler)” olabilir (örneğin Borçlar Kanunu, m.19). Çünkü bu hükümleri koyan irade (=kanun koyucu), sözleşmeyi yapan tarafların iradesinden üstündür. Ancak aynı model uluslararası hukuk için geçerli değildir. Andlaşmayı yapan devletlerin üstünde üçüncü bir devlet veya uluslararası bir kuruluş yoktur. Böyle bir süper devlet veya kuruluş olmadıkça uluslararası andlaşmaların üstünde olabilecek bir norm ihdas etmek mantıken mümkün görünmüyor. B. ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI HUKUKUNUN YARDIMCI KAYNAKLARI Yukarıda açıklandığı gibi uluslararası hukukun “yargı kararları” ve “doktrin” olmak üzere iki “yardımcı kaynağı (subsidiary source)” vardır. Öncelikle belirtelim ki, bunlar uluslararası insan hakları hukukunun asıl kaynağı, yani doğrudan doğruya kaynağı değildir. Bunlar birer hukuk kuralı değil, uygulanacak hukuk kuralının tespitinde ve yorumlanmasında kendisinden yararlanılacak araçlardır. Nitekim Uluslararası Adalet Divanı Statüsünün 38’inci maddesi bunları “hukuk kuralı” olarak değil, “hukuk kurallarının belirlenmesinde yardımcı vasıta” olarak nitelendirmiştir. Önce yargı kararlarını inceleyelim: 24. “… peremptory norms of general international law (jus cogens) and the establishment of the Court's jurisdiction: the fact that a dispute relates to compliance with a norm having such a character, which is assuredly the case with regard to the prohibition of genocide…” (Ibid.), 25. Eski Yugoslavya için Uluslararası Ceza Mahkemesi, 10 Aralık 1998 tarihli Furundzija kararı, § 144, RGDIP, 1999, s.491’den nakleden Sudre, op. cit., s.83. 26. Dinah Shelton, “Normative Hierarchy in International Law”, The American Journal of International Law, Cilt 100, Sayı 2, 2006, s.291-323 (http://www.jstor.org/stable/3651149). 27. Andrea Bianchi, “Human Rights and the Magic of Jus Cogens”, The European Journal of International Law, 2008, Cilt 19, Sayı 3, s.491-508, s.495; Michael J. Glennon, “De l’absurdité du droit impératif (jus cogens)”, Revue générale de droit international public, Cilt 110, 2006, s.529-536. Bölüm 23 AVRUPA İNSAN HAKLARI HUKUKU Bibliyografya.- Feyyaz Gölcüklü ve A. Şeref Gözübüyük, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Uygulaması, Ankara, Turhan, 10. Baskı, 2013; Tekin Akıllıoğlu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Ankara, İmaj Yayınları, 2002; Ömer Anayurt, Avrupa İnsan Hakları Hukukunda Kişisel Başvuru Yolu, Ankara, Seçkin, 2004; Yasemin Özdek, Avrupa İnsan Hakları Hukuku ve Türkiye, Ankara, TODAİE, 2004; Ayhan Döner, İnsan Haklarının Uluslararası Alanda Korunması ve Avrupa Sistemi, Ankara, Seçkin Yayınları, 2003; Durmuş Tezcan, Mustafa Ruhan Erdem ve Oğuz Sancakdar, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Işığında Türkiye’nin İnsan Hakları Sorunu, Ankara, Seçkin, 2. Baskı, 2004; Durmuş Tezcan, Mustafa Ruhan Erdem, Oğuz Sancakdar, ve Rifat Murat Önok, İnsan Hakları El Kitabı, Ankara, Seçkin, 6. Baskı, 2016, s.66-726; Doğan (ed.), İnsan Hakları Hukuku, op. cit., s.377-762; Said Vakkas Gözlügöl, Avrupa İnsan Hakları Hukuku, Ankara, Turhan, 2014; Mark W. Janis, Richard S. Kay ve Anthony Bradley, European Human Rights Law, Oxford, Oxford University Press, 2. Baskı, 2000; Frédéric Sudre, Droit européen et international des droits de l’homme, Paris, PUF, 8. Baskı, 2006; AİHM, Kabul Edilebilirlik Kriterlerini Uygulama Rehberi, Strazburg, 2014 (http://www.echr.coe. int/Documents/ Admissibility_guide_TUR.pdf); CEDH, Guide pratique sur la recevabilité, Strazburg, 2011 (http://www.echr.coe.int/NR/rdonlyres/ C1F452E0-2DA3-4355981C-35CB3278F17/0/Guide_pratique_sur_la_recevabilite.pdf) (Erişim Yılı: 2011) (2017 yılı itibarıyla sitede yoktur). PLÂN: I. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi II. Tarihsel Süreç İçinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (Avrupa İnsan Hakları Komisyonu ve Divanı) III. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Kuruluşu IV. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Başvuru Çeşitleri V. Bireysel Başvuru Hakkı VI. Bireysel Başvuruların Kabul Edilebilirlik Koşulları VII. Mahkemeye Başvuru Usûlü VIII. Bireysel Başvuruların İncelenmesi Usûlü IX. AİHM Hükümlerinin Yerine Getirilmesi ve Yerine Getirmenin Denetlenmesi “Avrupa İnsan Hakları Hukuku” Terimi.- Bu bölüm “Avrupa insan hakları hukuku” başlığını taşımaktadır. Konuya ilişkin açıklama yapmadan önce “Avrupa insan hakları hukuku (European human rights law, droit européen des droits de l'homme)” terimi üzerinde kısaca durmak gerekir. 492 ÜÇÜNCÜ KISIM: ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI HUKUKU Avrupa insan hakları hukuku, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve bu Sözleşme ile kurulmuş olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatlarına dayanır. Yakın zamana kadar bu konuyu ifade etmek için bu terimi kullanmak yerine “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (The European Convention on Human Rights, La convention européenne des droits de l'homme)” gibi terimler kullanılıyordu. Örneğin bu alanda yazılan bazı kitaplar1 bu başlığı taşıyordu. Kitap başlıklarındaki bu terimin çok doğru olduğu söylenemezdi. Zira bu başlıklar sanki bu kitaplarda sadece söz konusu Sözleşmenin metninin ve şerhinin yer aldığı izlenimi uyandırmaktadır. Oysa söz konusu kitaplarda yapılan şey çok daha ileri düzeydeydi. Nasıl medeni hukuk kitapları “medeni kanun”, ceza hukuku kitapları “ceza kanunu” ismini taşımıyorsa, “Avrupa insan hakları hukuku” kitaplarının da “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi” ismini taşımaması gerekir. Son zamanlarda bu yanlış kullanımdan büyük ölçüde vazgeçilmiş ve onun yerine doğru olarak “Avrupa insan hakları hukuku” terimi kullanılmaya başlanmıştır. Artık bu alanda yazılan kitapların bir kısmı “Avrupa insan hakları hukuku (European human rights law, droit européen des droits de l'homme)” başlığını taşımaktadır2. Keza bu alandaki dersler “Avrupa insan hakları hukuku” başlığını taşımaya başlamıştır3. Aynı şekilde bu alanda açılan yüksek lisans programlarından bir kısmı da “Avrupa insan hakları hukuku” başlığını taşımaktadır4. Nihayet, bu alanda çalışan enstitü ve araştırma merkezlerinin isminde de “Avrupa insan hakları hukuku” kullanılmaya başlanmıştır5. Ayrıca bu başlıkla 1. Örneğin Türkçe: Feyyaz Gölcüklü ve A. Şeref Gözübüyük, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Uygulaması, Ankara, Turhan, 10. Baskı, 2013. İngilizce: Robin C. A. White ve Clare Ovey, Jacobs, White & Ovey: The European Convention on Human Rights, Oxford, Oxford University Press, 5. Baskı, 2010. Fransızca: Frédéric Sudre, La Convention européenne des droits de l'homme, Paris, Presses Universitaires de France, 7. Baskı, 2008; Gérard Cohen-Jonathan, La Convention européenne des droits de l'homme, Paris, Economica, Presses universitaires d'Aix-Marseille, 1989; Jacques Velu ve Ruşen Ergeç, La Convention européenne des droits de l'homme, Bruxelles, Bruylant, 1990. 2. Örnekler: Türkçe: Ömer Anayurt, Avrupa İnsan Hakları Hukukunda Kişisel Başvuru Yolu, Ankara, Seçkin, 2004; Yasemin Özdek, Avrupa İnsan Hakları Hukuku ve Türkiye, Ankara, TODAİE, 2004; Said Vakkas Gözlügöl, Avrupa İnsan Hakları Hukuku, Ankara, Turhan, 2014. İngilizce: Mark W. Janis, Richard S. Kay ve Anthony W. Bradley, European Human Rights Law, Oxford, Oxford University Press, 3’üncü Baskı, 2008; Keir Starmer, European Human Rights Law, Legal Action Group, 1999. “…Sözleşmesi Hukuku” şeklinde değişik bir ifade: David Harris, Michael O'Boyle, Edward Bates and Carla Buckley, Law of the European Convention on Human Rights, Oxford, Oxford University Press, 2. Baskı. 2009. Fransızca: Frédéric Sudre, Droit européen et international des droits de l'homme, Paris, Presses Universitaires de France, PUF, 10. Baskı, 2011; Jean-François Renucci, Traité de droit européen des droits de l'homme, Paris, LGDJ, 2007. 3. Örneğin bkz.: https://gsssh.ku.edu.tr/akademik/hukuk/ders-tanimlari/; http://www.khas.edu.tr/919/ insan-haklari-programi; http://sbe.kocaeli.edu.tr/?p=programs&abd=10&prg=39&sub=plan; http://angora.baskent.edu.tr/bilgipaketi/?dil=TR&menu=akademik&inner=katalog&birim=400. 4. Örneğin bkz.: Master Droit Européen des Droits de l'Homme de Montpellier (www.univmontp1.fr/content/.../MASTER+DROIT+européen+des+DH.pdf); http://www.univ-paris1.fr/ formations/ offre-de-formation/masters/. 5. http://hukukyl.bilgi.edu.tr/tr/insan-haklari-hukuku/programin-amaci-ve-program-ciktilari/. BÖLÜM 23: AVRUPA İNSAN HAKLARI HUKUKU 493 çıkan bir dergi de vardır6. Dolayısıyla artık bu alan için “Avrupa insan hakları hukuku” terimi mükemmel olarak kullanılabilir. Geniş ve Dar Anlamda Avrupa İnsan Hakları Hukuku.- Avrupa insan hakları hukuku, biri geniş, diğeri dar olmak üzere iki değişik anlamda kullanılmaktadır: Geniş anlamda Avrupa insan hakları hukuku, sadece Avrupa Konseyi çerçevesinde değil, aynı zamanda Avrupa Birliği çerçevesindeki insan haklarıyla ilgili hukuk kurallarını da kapsar. Dar anlamda Avrupa insan hakları hukukundan ise, sadece Avrupa Konseyi çerçevesinde oluşturulmuş hukuk kuralları, özellikle de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları anlaşılır. Bu bölümde “Avrupa insan hakları hukuku” terimi, “dar anlam”da kullanılmıştır. Yani bizim burada kullandığımız anlamda “Avrupa insan hakları hukuku”nun içine sadece Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarında yerini bulmuş insan haklarıyla ilgili hukuk kuralları girer. Maddî Avrupa İnsan Hakları Hukuku – Avrupa İnsan Hakları Usûl Hukuku Ayrımı.- Dar anlamda Avrupa insan hakları hukuku da içeriği açından “maddî Avrupa insan hakları hukuku” ve “Avrupa insan hakları usûl hukuku” şeklinde iki kısımdan oluşur. a) Maddî Avrupa insan hakları hukuku, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek Protokollerinde tanınmış olan hak ve hürriyetleri tek tek veya bunların önemli bir kısmını inceler. Bu inceleme içerikseldir. Belirli bir hakkın veya çeşitli hakların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokollerinde nasıl düzenlendiği ve bu düzenlemelerin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından nasıl yorumlandığı açıklanır. b) Avrupa insan hakları usûl hukuku, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokollerinde tanınmış olan hak ve hürriyetlerin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından nasıl korunduğunu inceler. Bu incelemede özellikle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin oluşumu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuruluş usûl ve şartları, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin çalışma ve yargılama usûlleri yer alır. Avrupa insan hakları usûl hukuku, bir ölçüde iç hukuklardaki medeni usûl hukukuna, idarî yargıya veya ceza muhakemesi hukukuna benzer. Bu nedenle Avrupa insan hakları hukukunun bu kısmına “Avrupa insan hakları yargısı”7 ismi de verilebilir. 6. European Human Rights Law Review (http://www.sweetandmaxwell.co.uk/Catalogue/ ProductDetails.aspx?recordid=388&productid=6823). 7. Örneğin Jean-François Renucci’nin Droit européen des droits de l'homme isimli kitabı alt başlık olarak “Contentieux européen (Avrupa yargısı)” başlığını taşımaktadır. Bkz.: Jean-François Renucci, Droit européen des droits de l'homme: Contentieux européen, Paris, LGDF, 4. Baskı, 2010. BİBLİYOGRAFYA ABADAN (Yavuz), “Amme Hukukunun Konusu ve Öğretim Metodu”, Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt XX, 1965, Sayı 3-4, s.399-417. AİHM-Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Kabul Edilebilirlik Kriterlerini Uygulama Rehberi, Strazburg, 2014 (http://www.echr.coe.int/Documents/Admissibility_guide_TUR.pdf) AKBAY (Muvaffak), Umumî Amme Hukuku Dersleri, Ankara, AÜHF Yayınları, 4. Baskı, 1961, c.I. AKILLIOĞLU (Tekin), “1982 Anayasasında Temel Hakların Genel Kuralları”, İnsan Hakları Yıllığı, Cilt 5-6, Yıl 1983-1984, s.50-66. AKILLIOĞLU (Tekin), Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Ankara, İmaj Yayınları, 2002. AKILLIOĞLU (Tekin), İnsan Hakları, I: Kavram, Kaynaklar ve Koruma Sistemleri, Ankara, AÜSBF İnsan Hakları Merkezî Yayınları, 1995. AKIN (İlhan F.), Temel Hak ve Hürriyetler, İstanbul, İÜHF Yayınları, Üçüncü Baskı, 1971. AKİPEK (İlhan), Devletler Hukuku, Birinci Kitap Başlangıç, Ankara, Başnur Matbaası, 2. Baskı, 1965. ALDIKAÇTI: Orhan Aldıkaçtı’nın Sözlü Açıklaması, in Anayasa Yargısı, Ankara, Anayasa Mahkemesi Yayınları, 1987, Sayı 3, s.53. ALEXY (Robert), A Theory of Constitutional Rights, Çev. Julian Rivers, Oxford, Oxford University Press, 2002. ALTIPARMAK (Kerem), “Kopya Davalar ve Pilot Kararlar: Bir Kararda Bin Adaletsizlik”, 50. Yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi: Başarı mı, Hayal Kırıklığı mı? (Yay. Haz. Kerem Altıparmak), Ankara, Ankara Barosu Yayınları, 2009, s. 60-107. AMERICAN HERITAGE DICTIONARY, The American Heritage Dictionary of the English Language, Boston, New York, Hougton Mifflin Company, 2000. ANAYURT (Ömer), “Hakların Bütünlüğü İlkesi Açısından İnsan Haklarına İlişkin Sınıflandırmaların Değerlendirilmesi”, in Oya Çiftçi (ed.), Türkiye’de İnsan Hakları, TODAİE, 2000, s.47-59. ANAYURT (Ömer), Avrupa İnsan Hakları Hukukunda Kişisel Başvuru Yolu, Ankara, Seçkin, 2004. ANAYURT (Ömer), Türk Anayasa Hukukunda Toplanma Hürriyeti, İstanbul, Kazancı, 1998. ANCEL (Pascal), “Abus de droit”, in Joël Andriantsimbazovina et al. (ed.), Dictionnaire des droits de l'homme, Paris, PUF, Quadrige, 2008, s.1-3. ANDRIANTSIMBAZOVINA (Joël), “L'abus de droit dans la jurisprudence de la Cour européenne des droits de l'homme”, Recueil Dalloz, 2015, n° 32, s.1854-1859. ANSAY (Sabri Şakir), Hukuk Bilimine Giriş, Ankara, Güzel İstanbul Matbaası, 7. Baskı, 1958. AQUINO (Thomae de), Summa Theologiae, Prima Secundae, Quaestio 91, Articulus 1, Quaestio 93, (Textum Leoninum Romae 1888, http://www.corpusthomisticum. org/sth2090.html). ARDANT (Philippe), Institutions politiques et droit constitutionnel, Paris, LGDJ, 6. B, 1994, s.67. ARMAĞAN (Servet), İslam Hukukunda Temel Hak ve Hürriyetler, Ankara, Diyanet Vakfı, 6. Baskı, 2006. ARMAĞAN (Servet), Temel Haklar ve Ödevler, İstanbul, İÜHF Yayınları, 1980. ATAKAN (Arda), “Friedrich Müller’in ‘Temel Hakların Nesnel Sınırlılığı’ Teorisi Üzerine Bir İnceleme”, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi–Hukuk Araştırmaları Dergisi, Cilt 16, Sayı 3-4, Yıl 2010, s.3-27. ATALAY (Esra), Türkiye’de Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Özgürlüğü, İzmir, DEÜHF DSİ Yayını, 1995. AUTEXIER (Christian), Introduction au droit public allemand, Paris, PUF, 1997, s.118. AYBAY (Rona), İnsan Hakları Hukuku, İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2. Baskı, 2015 BİBLİYOGRAFYA 549 BADINTER (Robert), “L’universalité des droits de l’homme dans un monde pluraliste”, Revue universelle des droits de l'homme, Cilt I, 1989, s.1-5. BARCELO (Juliette), “Les abus de droit” Revue Juridique Themis, Cilt 5, Sayı 13, 1954-55, s.28-46. BASLAR (Kemal), The Concept of the Common Heritage of Mankind in International Law, The Hague, Martinus Nijhoff Publishers, 1998. BAŞLAR (Kemal), “Uluslararası andlaşmaların Onaylanması, Üstünlüğü ve Denetimi Üzerine”, Milletlerarası Hukuk ve Milletlerarası Özel Hukuk Bülteni: Prof. Dr. Sevin Toluner'e Armağan, Cilt 24, Sayı 1-2, Yıl 2004 <www.anayasa.gen.tr/baslar-90nciMadde.pdf>, s.34 vd. BATUR YAMANER (Melike), “Uluslararası İnsan Hakları Hukuku ve Uluslararası İnsancıl Hukuk İlişkisi”, Erdoğan Teziç’e Armağan, İstanbul, Galatasaray Üniversitesi Yayınları, 2007, s.379-392. BEAUMARCHAİS, Le Mariage de Figaro [1778], Texte établi par Édouard Fournier, Laplace, 1876, Œuvres complètes, s.154-164 (https://fr.wikisource.org/wiki/Le_Mariage_de_ Figaro/Acte_V). BETAERT (Hermann), Introduction à l’étude du droit, Bruxelles, Emile Bruylant, 1963. BIANCHI (Andrea), “Human Rights and the Magic of Jus Cogens”, The European Journal of International Law, 2008, Cilt 19, Sayı 3, s.491-508. BİLGE (Necip), Hukuk Başlangıcı, Ankara, Turhan, 20. Baskı, 2005. BLUEBOOK, The Bluebook: A Uniform System of Citation, Cambridge, M.A., The Harvard Law Review Association, 18. Baskı, 2005. BOLGÁR (Vera), “Abuse of Rights in France, Germany, and Switzerland: A Survey of a Recent Chapter in Legal Doctrine”, Louisiana Law Review, Cilt 35, 1975, s.1015-1036. BOUVIER (John), A Law Dictionary, Philadelphia, Childs & Petersons, 6. Baskı, 1856, (http://books.google. com.tr). BOZKURT (Tamer) , “Haklarında Özel Bir Sınırlama Nedeni Öngörülmemiş Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlandırılması Sorunsalı: Özellikle Sözleşme Hürriyeti Açısından Durum”, Ankara Barosu Dergisi, Yıl 66, Sayı 1, Kış 2008, s. 134-143. BOZKURT (Tamer), “Anayasa Mahkemesi’nin 4857 Sayılı İş Kanunu’ndaki Engelli ve Eski Hükümlü İşçi Çalıştırma Zorunluluğunun Anayasa’ya Uygun Olduğuna Dair Verdiği Karar Üzerine Düşünceler (Özellikle Sözleşme Hürriyeti Açısından)”, Ankara Barosu Dergisi, Bahar 2009, Yıl. 67, Sayı 2, s.98-105. BURGORGUE-LARSEN (Laurence), “Les concepts de liberté publique et de droit fondamental”, in Jean-Bernard Auby (ed.), L’influence du droit européen sur les concepts structurels du droit public français, Paris, Dalloz, 2010, s.389-407 (https://www.univ-paris1.fr/fileadmin/IREDIES/ Contributions_en_ligne/L._BURGORGUE-LARSEN/Burgorgue-LarsenLP-DF.pdf). CEDH-Cour européenne des droits de l'homme, Guide pratique sur la recevabilité, Strazburg, 2011 (http://www.echr.coe.int/NR/rdonlyres/ C1F452E0-2DA3-4355-981C-35CB3278F17/0/ Guide_pratique_sur_la_recevabilite.pdf) (Erişim Yılı: 2011) (2017 yılı itibarıyla sitede yoktur). CHAGNOLLAUD (Dominique), Droit constitutionnel contemporain, Paris, Sirey, 1999. CHANTEBOUT (Bernad), Droit constitutionnel et science politique, Paris, A. Colin, 11. Baskı, 1994. CHAPUS (René), Droit administratif général, Paris, Montchrestien, 15. Baskı, 2001, Cilt I. CHEREDNYCHENKO (Olha O.), “The Harmonisation of Contract Law in Europe by Means of the Horizontal Effect of Fundamental Rights”, Erasmus Law Review, Cilt 1, No 1, 2007. COHEN-JONATHAN (Gérard), La Convention européenne des droits de l'homme, Paris, Economica, Presses universitaires d'Aix-Marseille, 1989. COHON (Rachel), “Hume's Moral Philosophy”, The Stanford Encyclopedia of Philosophy (Fall 2010 Edition), Edward N. Zalta (ed.), (http://plato.stanford.edu/archives/fall2010/entries/hume-moral/). COLLIARD (Claude-Albert), Libertés publiques, Paris, Dalloz, 7. Baskı, 1989, s.2. COLLIARD (Jean-Claude) ve Roseline Letteron, Libertés publiques, Paris, Dalloz, 8. Baskı, 2005. ÇAĞLAR (Selda) (ed.), Disiplinlerarası Bir Yaklaşımla İnsan Hakları, İstanbul, Beta, 2010. ÇOTUKSÖKEN (Betül), İnsan Hakları ve Felsefe, Papatya, 2. Baskı, 2012. ÇÜÇEN (Kadir), İnsan Hakları, Bursa, Sentez, 2. Baskı, 2013. 550 İNSAN HAKLARI HUKUKU DAVER (Bülent), Fevkalâde Hâl Rejimleri, Ankara, AÜSBF Yayınları, 1961. DEVELLİOĞLU (Ferit), Osmanlıca-Türkçe Lügat, Ankara, Aydın Kitabevi, 1984. DIGESTA-Digesta 50, 17, 20 (http://www.thelatinlibrary.com/justinian/digest50.shtml). DOĞAN (İlyas) (ed.), İnsan Hakları Hukuku, Ankara, Astana, 2. Baskı, 2015. DOĞRU (Osman) ve Atilla Nalbant, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi, Cilt:1, İstanbul, Legal, 2012. DÖNER (Ayhan), İnsan Haklarının Uluslararası Alanda Korunması ve Avrupa Sistemi, Ankara, Seçkin, 2003. ECK (Laurent), “Controverses constitutionnelles et abus de droit”, VIe congrès français de droit constitutionnel (Congrès de Montpellier 9, 10 et 11 juin 2005, Association française de droit constitutionnel) (http://www.droitconstitutionnel.org/congresmtp/textes1/ECK.pdf). ECK (Laurent), L'abus de droit en droit constitutionnel, Paris, L’Harmattan, 2010. ENGLE (Eric), “The History of the General Principle of Proportionality: An Overview”, Dartmouth Law Journal, Cilt 10, Sayı 1, 2012, s.1-11 (https://ssrn.com/abstract= 1431179). ENGLE (Eric), “Third Party Effect of Fundamental Rights (Drittwirkung)”, Hanse Law Review, Vol. 5 No. 2, 2009, s.165-173 (http://www.hanselawreview.org/ pdf8/Vol5No2Art02.pdf). EPICTETUS, Discourses, i. 9. 1. (http://www.perseus.tufts.edu/hopper/text?doc=Perseus....). ERDOĞAN (Mehmet), Fıkıh ve Hukuk Terimleri Sözlüğü, İstanbul, Ensar Neşriyat, 2. Baskı, 2005. ERDOĞAN (Mustafa), Anayasa ve Özgürlük, Ankara, Yetkin, 2002. ERDOĞAN (Mustafa), Anayasal Demokrasi, Ankara, Siyasal, 3. Baskı, 1999. ERDOĞAN (Mustafa), İnsan Hakları Teorisi ve Hukuku, Ankara, Orion, 2. Baskı, 2011. EREN (Abdurrahman), Özgürlüklerin Sınırlanmasında Demokratik Toplum Düzeninin Gerekleri, İstanbul, Beta, 2004. EREN (Abdurrahman), Türkiye’de İnsan Haklarının Korunması, Ankara, Turhan, 2007. EROĞUL (Cem), Çağdaş Devlet Düzenleri, Ankara, İmaj, 6. Baskı, 2008. ESMEIN (Adhémar), Eléments de droit constitutionnel français et comparé, (Henry Nézard Tarafından Gözden Geçirilmiş Baskı), Paris, Recueil Sirey, 1927, c.I, s.299. FARRUGIA (Francis), “La politique des droits de l’homme: une religion civile universelle”, Cahiers de psychologie politique, No 27, Temmuz 2015 (http://lodel.irevues.inist.fr/ cahierspsychologiepolitique/index.php?id=3128). FAVOREU (Louis) et al., Droit constitutionnel, Paris, Dalloz, 1998, s.790. FAVOREU (Louis) et al., Droit des libertés fondamentales, Paris, Dalloz, 7. Baskı, 2015. FAVOREU (Louis), “Le droit constitutionnel, droit de la constitution et constitution de droit”, Revue française de droit constitutionnel, no 1, 1990, , s.71-89.. FERIA (Rita de la) ve Stefan Vogenauer (ed.), Prohibition of Abuse of Law: A New General Principle of EU Law? Oxford, Hart Publishing, 2011. FERREIRA DA CUNHA (Paulo), Traite de droit constitutionnel, Constitution universelle et mondialisation des valeurs fondamentales, Paris, Buenos Books International, 2010, (Kindle). FOSTER (Nigel) ve Satish Sule, German Legal System and Laws, Oxford ve New York, Oxford University Press, 2002. FREZZO (Mark), The Sociology of Human Rights, Cambridge, Polity, 2015. FROMONT (Michel), “Présentation de la Cour constitutionnelle fédérale d'Allemagne”, Cahiers du Conseil constitutionnel n° 15 (Dossier: Allemagne), Ocak 2004, http://www.conseilconstitutionnel.fr/conseil-constitutionnel/francais/nouveaux-cahiers-du-conseil/cahier-n15/presentation-de-la-cour-constitutionnelle-federale-d-allemagne.51993.html. FUSTEL DE COULANGES (Numa Denys), La Cité antique, Paris, Librairie Hachette, 1900, (http:// classiques.uqac.ca/classiques/fustel_de_coulanges/cite_antique/fustel_la_cite_antique.pdf). GARNER (Bryan A.) (Ed.), Black’s Law Dictionary, St. Paul, Minn., West Group, 7. Baskı, 1999. GEMALMAZ (Mehmet Semih), Açıklamalı İçtihatlı Karşılaştırmalı Ulusalüstü İnsan Hakları Usul Hukuku Mevzuatı 1. Kitap: Açıklamalı-Karşılaştırmalı Birleşmiş Milletler Belgeleri, İstanbul, Legal, 1. Baskı, 2006; 2. Kitap: Avrupa Konseyi Belgeleri - Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kuralları Şerhi, Legal, 1. Baskı, 2006. BİBLİYOGRAFYA 551 GEMALMAZ (Mehmet Semih), Olağanüstü Rejim Standartları, İstanbul, Beta, 1994. GEMALMAZ (Mehmet Semih), Ulusalüstü İnsan Hakları Hukukunun Genel Teorisine Giriş, İstanbul, Beta, 2001. GERMAIN (Jérome), “La protection de l’environnement dans la constitution allemande, une nouvelle finalité assignée à l’État”, Pouvoirs, 2005/2 (n° 113), s.177-211. GLENNON (Michael J.), “De l’absurdité du droit impératif (jus cogens)”, Revue générale de droit international public, Cilt 110, 2006, s.529-536. GÖÇER (Mahmut), Uluslararası Hukuk ve İnsan Haklarının Uluslararası Korunması, Ankara, Seçkin, 2002. GÖLCÜKLÜ (Feyyaz) ve A. Şeref Gözübüyük, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Uygulaması, Ankara, Turhan, 10. Baskı, 2013. (İkinci Baskı, 1996’ya atıf yapılan yerlerde baskı sayısı ayrıca belirtilmiştir. Baskı sayısı belirtilmeden yapılan atıflar 10. baskıyadır). GÖLCÜKLÜ (Feyyaz), Danışma Meclisi Tutanak Dergisi, Birleşim 130, 16 Ağustos 1982, s.147. GÖREN (Zafer), Anayasa Hukukuna Giriş, İzmir, Barış Yayınları, 1997. GÖREN (Zafer), Temel Hak Genel Teorisi, İzmir, DEÜHF DSİ Yayınları, 3. Baskı 1995. GÖZLER (Kemal) ve Gürsel Kaplan, İdare Hukuku Dersleri, Bursa, Ekin, 18. Baskı, 2016. GÖZLER (Kemal), Kurucu İktidar, Bursa, Ekin, İkinci Baskı, 2016. GÖZLER (Kemal), “1982 Anayasasına Göre Din Eğitim ve Öğretimi”, Prof. Dr. Tunçer Karamustafaoğlu’na Armağan, Ankara, Adalet, 2010, s.317-334. GÖZLER (Kemal), “Anayasa Değişikliğinin Temel Hak ve Hürriyetlerin Sınırlanması Bakımından Getirdikleri ve Götürdükleri: 13’üncü Maddenin Yeni Şekli Hakkında Bir İnceleme”, Ankara Barosu Dergisi, Yıl 59, Sayı 2001/4, s.53-69. GÖZLER (Kemal), “İnsan Hakları Normlarının Anayasaüstülüğü Sorunu”, in Oya Çitçi (ed.) Türkiye'de İnsan Hakları, Ankara, TODAİE Yayını, 2000, s.25-46 (www.anayasa.gen.tr/insan.htm). GÖZLER (Kemal), “La question de la hiérarchie entre les normes constitutionnelles”, Annales de la Faculté de droit d'Istanbul, Cilt XXXII, No 48, 1998, s.65-92 (www.anayasa.gen.tr/hierarchie.htm). GÖZLER (Kemal), “Milletlerarası Andlaşmalara Kanun Üstü Bir Değer Tanınabilir mi?”, www.anayasa.gen.tr/madde90.htm (Konuluş Tarihi: 3 Mayıs 2004). GÖZLER (Kemal), “Olağanüstü Hâl Rejimlerinde Özgürlüklerin Sınırlandırılması Sistemi ve Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnamelerinin Hukukî Rejimi”, Ankara Barosu Dergisi, Yıl 47, Ağustos 1990, Sayı 4, s.563-571. (www.anayasa.gen.tr/olaganustuhal.htm). GÖZLER (Kemal), “Sigara İçme Özgürlüğü ve Sınırları: Özgürlüklerin Sınırlandırılması Problemi Açısından Sigara Yasağı”, Ankara Barosu Dergisi, Yıl 47, Ocak 1990, Sayı 1, s.31-67. GÖZLER (Kemal), Anayasa Değişikliği Gerekli mi? 1982 Anayasası İçin Bir Savunma, Bursa, Ekin, 2001. GÖZLER (Kemal), Anayasa Hukukunun Genel Teorisi, Bursa, Ekin, 2011, 2 Cilt. GÖZLER (Kemal), Anayasa Normlarının Geçerliliği Sorunu, Bursa, Ekin, 2. Baskı, 2016. GÖZLER (Kemal), Hukukun Genel Teorisine Giriş, Ankara, US-A Yayıncılık, 1998. GÖZLER (Kemal), İdare Hukuku, Bursa, Ekin, 2. Baskı, 2009, c.II, s.549-552. GÖZLER (Kemal), Kanun Hükmünde Kararnamelerin Hukukî Rejimi, Bursa, Ekin, 2000. GÖZLÜGÖL (Said Vakkas) ve Yasin Poyraz, “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Uygulamasında 15 ve 16 Nolu Ek Protokollerle Öngörülen Reform”, Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, Yıl 6, 2015, Sayı 20, s.59-86. GÖZLÜGÖL (Said Vakkas), Avrupa İnsan Hakları Hukuku, Ankara, Turhan, 2014. GÖZÜBÜYÜK (A. Şeref), Anayasa Hukuku, Ankara, Turhan Kitabevi, 7. Baskı, 1998. GREWE (Constance) ve Hélène Ruiz Fabri, Droit constitutionnels européens, Paris, PUF, 1995. GÜL (Cengiz), “Klonlama ve Kök Hücre Çalışmaları Karşısında İnsan Onurunun Korunması Hakkı”, EAkademi, Temmuz 2010, Sayı 101, http://www.e-akademi.org/makaleler/cgul-1.htm. GÜLFİDAN (O. Serkan), İfade Özgürlüğü Hakkı Örneği Çerçevesinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde Kötüye Kullanma Yasağı, İstanbul, XII Levha, 2013. 552 İNSAN HAKLARI HUKUKU GÜLMEZ (Mesut), Birleşmiş Milletler Sisteminde İnsan Haklarının Korunması, Ankara, TBB Yayını, 2004. GÜRBÜZ (Yaşar) (ed.), Anayasalar, İstanbul, Filiz, 1981. HAFIZOĞULLARI (Zeki), “Hukuk ve Ceza Hukuku Biliminin Konusu ve Sınırları Sorunu”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt XXXV, 1978, Sayı 1-4, s.274-279. HAKYEMEZ (Yusuf Şevki ), Militan Demokrasi Anlayışı, Ankara, Seçkin, 2000. HAKYEMEZ (Yusuf Şevki), “Temel Hak ve Özgürlüklerde Objektif Sınır Kavramı ve Düşünce Özgürlüğünün Objektif Sınırları”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, Cilt 57, Sayı 2, s.17-40. HENNETTE-VAUCHEZ (Stéphanie) ve Diane Roman, Droits de l'Homme et libertés fondamentales, Paris, Dalloz, HyperCours, 2. Baskı, 2015. HEPER (Yunus), “Anayasa Mahkemesi Kararları Işığında 1982 Anayasası’nın 14. Maddesindeki Temel Hak ve Özgürlüklerin Kötüye Kullanılması Yasağı”, Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, Yıl 5, Sayı 18 (Temmuz 2014), s.235-266. HUME (David), A Treatise of Human Nature, Book III, Part I, Section I (http://books. google.com.au/books?id=-Sp8B0ZdyAYC&pg= PA335). JANIS (Mark W.), Richard S. Kay ve Anthony W. Bradley, European Human Rights Law, Oxford, Oxford University Press, İkinci Baskı, 2000. JELLINEK (Georg), L’Etat modern et son droit (Çev. Georges Fardis), Paris, M. Giard & E. Brière, 1913, c. II. KABOĞLU (İbrahim Ö.), Anayasa Hukuku Dersleri, İstanbul, Legal, 6. Baskı, 2010. KABOĞLU (İbrahim Ö.), Çevre Hakkı, Ankara, İmge, 3. Baskı, 1996. KABOĞLU (İbrahim Ö.), Özgürlükler Hukuku 1: İnsan Hakları Genel Kuramına Giriş, Ankara, İmge, 7. Baskı, 2013. KALABALIK (Halil), İnsan Hakları Hukuku, Ankara, Seçkin, 4. Baskı, 2015. KAPANİ (Münci), İnsan Haklarının Uluslararası Boyutları, Ankara, Bilgi Yayınevi, 1987. KAPANİ (Münci), Kamu Hürriyetleri, Ankara, AÜHF Yayınları, Altıncı Baskı, 1981. KARAPEHLİVAN ŞENEL (Funda), “Sosyolojide Yeni Bir Alan: Haklar Sosyolojisi”, Muammer Tuna (Ed.,) VII. Ulusal Sosyoloji Kongresi Yeni Toplumsal Yapılanmalar: Geçişler, Kesişmeler, Sapmalar Bildiri Kitabı III, Muğla, 2-5 Ekim 2013, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Yayınları, 2013, (http://www. sosyolojikongresi. org/ekitap/cilt_3.pdf, s.25-30). KARAYALÇIN (Yaşar), Hukukda Öğretim-Kaynaklar-Metod, Ankara, Genişletilmiş 4. Baskı, 1994. KELSEN (Hans), General Theory of Law and State, (Çev. Anders Wedberg), Cambridge, Massachusetts, Harvard University Press, 1946. KELSEN (Hans), Pure Theory of Law, (Almanca İkinci Baskıdan İngilizceye Çeviren: Max Knight), Berkeley, University of California Press, 1967. KELSEN (Hans), Théorie pure du droit, (“Reine Rechtslehre”nin 2’nci Baskısından Charles Eisenmann Tarafından Yapılan Fransızca Çeviri), Paris, Dalloz, 1962, s.1-2. KIVILCIM (Zeynep), Uluslararası Kamu Hukukunda İnsanlığın Ortak Mirası, İstanbul, Oniki Levha, 2010. KOCAHANOĞLU (Osman Selim), Gerekçeli ve Açıklamalı Anayasa, İstanbul, Temel Yayınları, 1993. KOMMERS (Donald P.), The Constitutional Jurisprudence of the Federal Republic of Germany, Durham, Duke University Press, 2. Baskı, 1997. KUÇURADİ (İonna) (Haz.), İnsan Haklarının Felsefî Temelleri, Ankara, Hacettepe Üniversitesi Yayınları, 1982 (Sempozyum Metinleri). KUZU (Burhan), 1982 Anayasasının Temel Nitelikleri ve Getirdiği Yenilikler, İstanbul, Filiz, 1990, s.214. KUZU (Burhan), Olağanüstü Hal Kavramı ve Türk Anayasa Hukukunda Olağanüstü Hal Rejimi, İstanbul, Kazancı, 1993. LABBÉ (Brigitte) ve Michel Puech, Çıtır Çıtır Felsefe, (Çev. Azade Aslan), İstanbul, Günışığı Kitaplığı, 2006. LAUBADÈRE (André de), Jean-Claude Venezia ve Yves Gaudemet, Traité de droit administratif, Paris, L.G.D.J., 15. Baskı, 1999, c.I. LEBRETON (Gilles), Libertés publiques et droits de l'Homme, Paris, Sirey, Université, 8. B., 2008. LETTERON (Roseline), Libertés publiques, Paris, Dalloz, 9. Baskı, 2012 (Kindle: 2016) (Bu kitapta atıflar kindle sürümünedir). BİBLİYOGRAFYA 553 LEVINET (Michel), Théorie générale des droits et libertés, Paris, LGDJ, Anthemis Editions, 2012. LILLICH (Richard B.), “The Growing Importance of Customary International Human Rights Law”, Georgia Journal of International and Comparative Law, Cilt 25, Sayı 1-2, 1995, s.1-30. LITSCHEWSKI PAULSON (Bonnie) ve Stanley L. Paulson, “Sunuş” in Hans Kelsen, Saf Hukuk Kuramı, (Çev. Ertuğrul Uzun), İstanbul, Nora, 2016. MADIOT (Yves), Droits de l’homme, Paris, Masson, 2. Baskı, 1991. MCHANGAMA (Jacob) and Guglielmo Verdirame, “The Danger of Human Rights Proliferation When Defending Liberty, Less Is More”, Foreign Affairs, Snapshot July 24, 2013, (https://www.foreignaffairs.com/articles/europe/2013-07-24/danger-human-rights-proliferation). MENY (Yves) (ed.), Textes constitutionnels et documents politiques, Paris, Montchrestien, 1989. METİN (Yüksel), “Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, Cilt 57, Sayı 4, 2002, s.35-63. METİN (Yüksel), “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Çerçevesinde Evlenme Hakkı”, Terazi Hukuk Dergisi, Ekim 2006, Sayı 2, s.99-109. MORANGE (Jean), La Déclaration des droits de l’homme et du citoyen, Paris, PUF, 1988. MORANGE (Jean), Les Libertés Publiques, Poche, Paris, PUF, Que Sais-Je?, 8. Baskı, 2007. MORANGE (Jean), Manuel des droits de l'homme et libertés publiques, Paris, PUF, Collection Droit Fondamental, 2007. MOYSE (Pierre-Emmanuel), “L'Abus de Droit: L'Antenorme - Partie 1”, McGill Law Journal, Cilt 57, Sayı 4, 2012, s.859-920. MUMCU (Ahmet), İnsan Hakları ve Kamu Özgürlükleri, Ankara, Savaş, 1994. MÜLLER (Friedrich), Anayasa Hukukunda Çalışma Yöntemleri, (Çev. Fazıl Sağlam et. al.), İstanbul, Maltepe Üniversitesi Yayınları, 2009. NERI (Kiara) ve Liliana Haquin Sáenz, Histoire des droits de l'homme de l'antiquité à l'époque moderne (Cahiers de droit international), Brüksel, Bruylant, 2015. NOVUM TESTAMENTUM, Apostoli ad Romanos Epistula Sancti Pauli, 13.1 (http://www.vatican.va/ archive/bible/nova_vulgata/documents/nova-vulgata_nt_epist-romanos_lt.html). OBERDORFF (Henri), Droits de l'homme et libertés fondamentales, Paris, LGDJ, 5. Baskı, 2015. OLIVA (Eric), Droit constitutionnel, Paris, Sirey, 2004. ÖĞÜTÇÜ (Muhlis), “Doğal Hukuk ve Pozitif Hukuk Işığında Bazı Kavramlar”, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 7, Özel Sayı 2005 (İrfan Baştuğ Anısına Armağan), s.555-615. ÖZBUDUN (Ergun), 2001 Anayasa Değişiklikleri ve Siyasal Reform Önerileri, İstanbul, TESEV, 2002. ÖZBUDUN (Ergun), Türk Anayasa Hukuku, Ankara, Yetkin, 15. Baskı, 2014. ÖZDEK (Yasemin), Avrupa İnsan Hakları Hukuku ve Türkiye, Ankara, TODAİE, 2004. PASQUIER (Claude du), Introduction à la théorie générale et à la philosophie du droit, Neuchatel, Delauchaux & Niestlé S.A., 3. Baskı, 1948. PAZARCI (Hüzeyin), Uluslararası Hukuk, Ankara, Turhan, 2004. PECES-BARBA MARTİNEZ (Gregorio), Théorie générale des droits fondamentaux, Çev: Ilié Antonio Pelé, Paris, LGDJ, 2004. PETIT ROBERT (LE), Dictionnaire de la langue française, Paris, Dictionnaires Le Robert, 1991. PICARD (Etienne), “Droit fondamental”, Dictionnaire de la culture juridique (Ed. Denis Alland ve Stéphane Rials), Paris, PUF, 2003. PLANIOL (Marcel), Traité élémentaire de droit civil Paris, Librairie générale de droit et de jurisprudence, 9. Baskı, 1922-1924, c.II (http://gallica.bnf.fr/ark:/12148/bpt6k6516822w/). PONTIER (Jean-Marie), Droits fondamentaux et libertés publiques, Paris, Hachette, 5. Baskı, 2014. RIVERO (Jean) ve Hugues Moutouh, Libertés publiques - Tome I: Théorie générale des droits de l'homme et des libertés publiques, Paris, PUF, Thémis, 9. Baskı, 2003. RIVERO (Jean) ve Hugues Moutouh, Libertés publiques - Tome II: Le régime des principales libertés, Paris, PUF, Thémis, 9. Baskı, 2003. 554 İNSAN HAKLARI HUKUKU ROBERT (Jacques) (Jean Duffar’ın İşbirliğiyle), Les libertes publiques et droits de l’homme, Paris, Montchrestien, 1988. RUMPF (Christian) ve Gökçe Uzar Schüller (Çev.), Federal Almanya Cumhuriyeti Anayasası, https://www.btg-bestellservice.de/pdf/80207000.pdf (2014). RUMPF (Christian), “Ölçülülük İlkesi ve Anayasa Yargısındaki İşlevi”, Anayasa Yargısı, Ankara, Anayasa Mahkemesi Yayınları, 1993, Cilt 10, s.25-48. RUMPF (Christian), Türk Anayasa Hukukuna Giriş, Ankara, 1995. SABUNCU (Yavuz), “Temel Hakların Anayasal Konumu”, İnsan Hakları Yıllığı, Cilt 7-8, Yıl 19851986, s.15-21. SABUNCU (Yavuz), Anayasaya Giriş, Ankara, İmaj Yayınevi, 12. Baskı, 2006. SAĞLAM (Fazıl) , “Kanun Hükmünde Kararname Çıkarma Yetkisinin Sınırları: Uygulamanın Yaygınlaşmasından Doğabilecek Sorunlar”, Anayasa Yargısı, Ankara, Anayasa Mahkemesi Yayınları, 1984, (Cilt 1), s.261-271. SAĞLAM (Fazıl), “2001 Yılı Anayasa Değişikliğinin Yaratabileceği Bazı Sorunlar ve Bunların Çözüm Olanakları”, Anayasa Yargısı, Ankara, Anayasa Mahkemesi Yayınları, 2002, Cilt 19, s.288-310. SAĞLAM (Fazıl), Temel Hakların Sınırlanması ve Özü, Ankara, AÜSBF Yayınları, 1982. SAĞLAM (Mehmet), “Ekim 2001 Tarihinde Yapılan Anayasa Değişiklikleri Sonrasında, Düzenlendikleri Maddede Hiçbir Sınırlama Nedenine Yer Verilmemiş Olan Temel Hak ve Özgürlüklerin Sınırı Sorunu”, Anayasa Yargısı, Ankara, Anayasal Yayınları, 2002, Cilt 19, s.233-266. SANCHEZ-BAYON (Antonio) ve Sebastian J. Sanchez-Rivera, “Glocal Politics and Law”, in Philosophical Challenges of Plurality in a Global World (Ed.: David Díaz-Soto, Delia Manzanero ve Bianca Thoilliez), New Castle, Cambridge Scholars Publishings, 2015, s.35 (https://books.google.com.tr/ books?id=wd4xBwAAQBAJ&). SANCTI THOMAE DE AQUINO, Summa Theologiae, Prima Secundae, Quaestio 91, Articulus 1, Quaestio 93, (Textum Leoninum Romae 1888, http://www.corpusthomisticum. org/sth2090.html). SAVCI (Bahri), İnsan Hakları: Kanunilik Yolu ile Korunması, Ankara, AÜSBF Yayınları, 1953. SCHLINK (Bernhard), “Proportionality in Constitutional Law: Why Everywhere But Here?”, Duke Journal of Comparative & International Law, Cilt 22, 2012, s.291-302. SERIAUX (Alain), “Abus de droit”, in Dennis Alland ve Stéphane Rials, (ed.), Dictionnaire de la culture juridique, Paris, PUF, Quadrige, 2003, s.2-3. SHELTON (Dinah), “Normative Hierarchy in International Law”, The American Journal of International Law, Cilt 100, Sayı 2, 2006, s.291-323. SIMMA (Bruno) ve Philip Alston, “The Sources of Human Rights Law: Custom, Jus Cogens, and General Principles”, Australian Year Book of International Law, Cilt 12, 1988-1989, s.82-108. SOPHOCLES, Antigone, Satır 496-501 (www.bartleby.com/8/6/2.html). SOYSAL (Mümtaz), “İnsan Hakları Açısından Temel Hak ve Özgürlüklerin Niteliği”, Anayasa Yargısı, Ankara, Anayasa Mahkemesi Yayınları, 1987, Cilt 3, s.48. SOYSAL (Mümtaz), Anayasanın Anlamı, İstanbul, Gerçek Yayınevi, 11. Baskı, 1997, s.126-153. SUDRE (Frédéric), Droit européen et international des droits de l’homme, Paris, PUF, 8. Baskı, 2006. SZABO (Nick), “Interpreting Power: The Principle of Least Authority”, http://szabo.best.vwh.net/ interpretingpower.html (30 Temmuz 2005). http://archive.fo/bm7MI (23 Mart 2017). ŞİMŞEK (Oğuz), “Federal Alman Anayasa Hukuku'nda Temel Hakların Düşmesi”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 5, Sayı 1, 2003, s.94-112. ŞİRİN (Tolga), “Gelecek Kuşaklardan Doğanın Haklarına: Bolivya ve Ekvador Anayasaları”, İnsan Haklarından Doğa Haklarına Çevre Hakkı, (II. Çevre ve Kent Hukuku Kurultayı, 7-8 Haziran 2014), Ankara, TBB Yayınları, 2014, s.60 (s.53-73). ŞİRİN (Tolga), “Zorunlu Din Dersi Tartışmasının Görülmeyenleri”, Güncel Hukuk, Mart 2015, s.22-25. TANİLLİ (Server), Anayasalar ve Siyasal Belgeler, İstanbul, Cem Yayınevi, 1976, s.452. TANÖR (Bülent) ve Necmi Yüzbaşıoğlu, 1982 Anayasasına Göre Türk Anayasa Hukuku, İstanbul, Beta, 14. Baskı, 2014, s.162-164. TANÖR (Bülent), Türkiye’nin İnsan Hakları Sorunu, İstanbul, BDS Yayınları, 3. Baskı, 1994. BİBLİYOGRAFYA 555 TASKOVSKA (Dobrinka), “On Historical and Theoretical Origins of The Proportionality Principle”, Iustinianus Primus Law Review, Cilt 3, 2012, Sayı 2, s. s.1-11 (http://law-review.mk/pdf/04/ Dobrinka%20Taskovska.pdf). TAŞDEMİR (Hakan) ve Hasan Demir, “Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı”, Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi, Cilt 2, no 7, 2002, s.85-100. TESTU (François-Xvaier), “Individu”, in Denis Alland ve Stéphans Rials (Ed.), Dictionnaire de la culture juridique, Paris, Quadrige, Lammy-PUF, 2003, s.819, 819-824. TEZCAN (Durmuş), Mustafa Ruhan Erdem ve Oğuz Sancakdar, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Işığında Türkiye’nin İnsan Hakları Sorunu, Ankara, Seçkin, İkinci Baskı, 2004. TEZCAN (Durmuş), Mustafa Ruhan Erdem, Oğuz Sancakdar ve Rifat Murat Önok, İnsan Hakları El Kitabı, Ankara, Seçkin Yayınları, 6. Baskı, 2016. THOMAE DE AQUİNO, Summa Theologiae, Prima Secundae, Quaestio 91, Articulus 1, Quaestio 93, (Textum Leoninum Romae 1888, http://www.corpusthomisticum. org/sth2090.html). TROPER (Michel), “Un système pur du droit: le positivisme de Kelsen”, in Pierre Bouretz (ed.), La force du droit: panorama des débats contemporains, Paris, Editions Esprit, 1991. TROPER (Michel), Pour une théorie juridique de l'Etat, Paris, P.U.F., Coll. “Léviathan”, 1994. TUNAYA (Tarık Zafer), Siyasal Kurumlar ve Anayasa Hukuku, İstanbul, Araştırma, Eğitim, Ekin Yayınları, 5. Baskı, 1982. TURGUT (Nükhet), Çevre Hukuku, Ankara, Savaş, 2001. TURHAN (Mehmet), “Anayasamız ve Demokratik Toplum Düzeninin Gerekleri”, Anayasa Yargısı, Ankara, Anayasa Mahkemesi Yayınları, 1991, Cilt 8, s.401-420. TURPIN (Dominique), Libertés publiques et droits fondemantaux, Paris, Seuil, 2004. TÜLEN (Hikmet), “3.10.2001 Tarihli ve 4709 Sayılı Kanunla Yapılan Anayasa Değişiklikleri Üzerine Genel Bir Değerlendirme”, Atatürk Üniversitesi Erzincan Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 5, Sayı 1-4, 2001, s.191-243. TÜRK HUKUK KURUMU, Türk Hukuk Lügatı, Ankara, Türk Hukuk Kurumu Yayınları, 1944’ten Tıpkı Baskı, Ankara, Başbakanlık Basımevi, 1991. UPRIMNY (Rodrigo), “Latin Amerika’da Yeni Anayasa Hukuku Dönüşümleri: Eğilimler ve Sorunlar” (Çev.: Emine Karacaoğlu), Küresel Bakış, Yıl:2, Sayı:5, Nisan 2012, s.1-26. UYGUN (Oktay), 1982 Anayasasında Temel Hak ve Özgürlüklerin Genel Rejimi, İstanbul, Kazancı, 1992. UYGUN (Oktay), Devlet Teorisi, İstanbul, On iki Levha, 2014. ÜLGER (Mehmet), Mehmet Ali Dombaycı ve Yücel Feyzioğlu, İnsan Hakları, Yurttaşlık ve Demokrasi (İlköğretim 4), Ankara, MEB, Devlet Kitapları, 2016. ÜNAL (Şeref), Temel Hak ve Özgürlükler ve İnsan Hakları Hukuku, Ankara, Yetkin, 1997. VACHSMANN (Patrick), Les droits de l’homme, Paris, Dalloz, 1992. VASAK (Karel) (ed.) Les dimensions internationales des droits de l’homme, Paris, Unesco, 1978 (http://unesdoc.unesco.org/images/0013/001342/134209fo.pdf). VASAK (Karel), “Les droits de l’homme et l’Afrique: vers les institutions africaines pour la protection internationale des droits de l’homme?”, RBDI - Revue belge de droit international, 1967-II, s.462 (s.459-479). Örnekler için bkz. s.463-464. VASAK (Karel), Pour les droits de l’homme de la troisième génération, Strasbourg, Institut interna-tional des droits de l’homme, 1979. VEDEL (Georges) ve Pierre Delvolvé, Droit administratif, Paris, PUF, 1992, c.II, s.322. YAZIR (M. Hamdi) (Elmalılı), Alfabetik İslam Hukuku ve Fıkıh Istılahları Kamusu (Hazırlayan: Sıtkı Gülle), İstanbul, Eser Neşriyat, 1997, Cilt IV. YEĞİN (Abdullah), Yeni Lügat, İstanbul, Hizmet Yayınları, Tarih Yok (200?). YOKUŞ (Sevtap), Hak ve Özgürlüklerin Kötüye Kullanımı, Ankara, Yetkin, 2002. YÜZBAŞIOĞLU (Necmi), Türk Anayasa Yargısında Anayasallık Bloku, İstanbul, İÜHF Yayınları, 1993. ZABUNOĞLU (Yahya Kazım), Kamu Hukukuna Giriş, Ankara, AÜHF Yayınları, 1973. ■ DİZİN Not 1: Bu dizin, bu kitabın kısaltılmış dizinidir. Tam dizin için bkz.: www.anayasa.gen.tr/ihh-tam-dizin.html. Not 2: Mevzuat ve içtihat dizini en sondadır. 11 Nolu Protokolün, 498 14 Nolu Protokol, 500, 541 15 Nolu Protokol, 494, 516 15 Temmuz Teşebbüsü, 413, 427 16 Nolu Protokol, 495, 542 1789 Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Beyannamesi, 150 1982 Anayasasının Haklara Temel Yaklaşımı, 284-291 Absorption des droits par les devoirs, 83 Abus de droit, 310, 521 Accidentalia, 141 Active Status Rights, 154 Açık Liste, 172 Açık Takdir Hatası, 240, 259 Açıkça Temelden Yoksun, 528 Adalet Anlayışı, 286, 287, 288 Adil Tatmin, 536, 539 Adil Tazmin, 543 Adil Yargılanma Hakkı, 466, 527 Admissibility Procedure, 533, 535 Adsız Düzenleyici İşlemler, 118 Advisory Opinions, 501, 542 Affaires inter-étatiques, 501 Ahde Vefa, 114, 483 Ahlâk, 230 Ahlakî Haklar, 87 Ailenin Korunması, 467 Akbay, 132 Akıllıoğlu, 22, 76 Akın, 22 Akipek, 121 Aktif Statü Hakları, 154 Alacaklı, 75 Aldıkaçtı, 290 Alenî, 538 Alexy, 31, 96, 238 Alındı Belgesi, 203 Altan Kardeşler, 197 Amaç Unsuru, 308 Aménagement des libertés, 191 American Convention on Human Rights, 476 Amerikalılar-Arası Komisyon, 476 Amerikan Devletleri Örgütü, 476 Amerikan İnsan Hakları Hukuku, 476 Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesi, 476 Âmm Lafız, 345 Amnesty International, 488 Anayasa Altı Normlarla Sınırlama, 97, 332, 333 Anayasa Hukuku ile İlişkisi, 48 Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru Yolu, 49, 450-453 Anayasa Şikayeti, 450 Anayasacılık Düşüncesi, 49 Anayasada Düzenlenmemiş Hürriyetler, 280 Anayasal Haklar (Genel), 103 Anayasal Haklar (Türkiye’de), 273 Anayasal Koruma, 443 Anayasal Sınırlar, 329, 331 Anayasallık, 167 Anayasanın Bütünlüğü İlkesi, 253 Anayasanın Ruhu, 363 Anayasanın Sözü, 340, 362 Anayasayla Konulan Sınırlar, 222 Anayasayla Sınırlama, 327-331 Anayasayla Tanıma, 166 Anayurt, 516, 529 Angarya, 460 Anglo-Sakson Sistemi, 121 Animus Nocendi, 306 Anonim, 518 Antigone, 179 Antinomies, 257 Antiquity, 125 Application Form, 531 Aquinolu, 129 Arabulucu, 447 Araç ile Amaç Arasında, 378 Argumentum a fortiori, 367 Ârız, 141; Ârıza, 141 Aristo, 125, 236 Arizî Nitelik, 141 Armağan, 22 Arrêt (Durdurma), 211, 418 Arrêt (Hüküm, Karar), 534-541 Asıl Kaynaklar Arasında Çatışma, 483 Asıl Kaynaklar, 110-119 Askıya Alma, 211, 414 Aslî Nitelik, 141 Assemblée parlementaire, 500 Atıf Usûlü-AİHM Kararlarına, 503 Attik Bölgesi, 127 Attribute, 140 Attributed Powers, 151 Auffanggrundrecht, 173, 282 Autexier, 250 Autodétermination, 64 Autonomie, 55 Autorisation conditionnée, 200 Autorisation discrétionnaire, 200 Autorisation explicites, 201 Autorisation tacite, 201 Autorisation, 198 Auxiliary Sources of Law, 120 Avis consultatifs, 501, 542 Avrupa Birliği Adalet Divanı, 499 Avrupa Birliği Temel Haklar Şartı, 316 Avrupa Birliği, 495 Avrupa İnsan Hakları Divanı, 498 Avrupa İnsan Hakları Hukuku, 491-547 Avrupa İnsan Hakları Komisyonu, 497 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 491-547 -Hükümlerinin İfası, 543 -Kararlarına Atıf Usulü, 503 -Kuruluşu, 499 -Tarihsel Gelişim, 497 Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, 491-547 -Kapsamı (Koruduğu Haklar), 495 Avrupa İnsan Hakları Usûl Hukuku, 493 Avrupa Konseyi, 494 -Bakanlar Komitesi, 544 -Parlamenterler Meclisi, 499 Avrupa Parlâmentosu, 500 Avrupa Demokratik Ortak Kamu Düzeni, 502 Aynen İade, 543 Ayrımcılık Yasağı, 483 Aziz Paul, 130, 131 Aziz Thomas, 129-131 Bağımsız İdarî Otoriteler, 447 Bağımsız Kurumlara Başvuru Yolları-Türkiye’de, 447 Bağımsız Ödevler, 76 Bağlayıcılıklarına Göre Tasnif, 163 Bağlı Yetki, 200 Bakanlar Komitesi, 544 Balance des droits, 258 Basic Rights, 94 Basit Yasa Kaydı, 234 Başkasına Yardım Etme, 187 Başvuru Çeşitleri-AİHM, 501-503 Başvuru Formu, 531 Başvuru Hakkı, 506 DİZİN Başvurucuların Aynı Olması, 519 Başvurucunun Önemli Bir Zarar, 530 Başvurunun Anonim Olmaması, 518 Başvurunun Yapıldığı Tarih, 518 Batılı Demokrasi Anlayışı, 385 Beaumarchais, 194 Belirginlik, 384 Belirli Bir Esneklik, 515 Belirsiz Hukukî Kavramlar, 231 Belli Kategoriler, 294 Beş Hâkimlik Bir Kurul, 541 Beşerî Kanun, 130 Beurteilungsspielraum, 234 Beyyine Hilaf-ı Aslı İspat, 147 Biçimsel Özgürlükler, 139 Bien, 184 Bihakkın (De plein droit), 192 Bihakkın Sistem, 192 Bihakkın (Ex Officio) Member, 501 Bildirgelerle Tanıma, 168 Bildirim Sistemi, 202-204 Bilgi Edinme Başvurusu, 445, 471 Bilgi Kaynakları -Genel, 3-16 -Uluslararası Hukukta, 487-489 Bilimsel Eserler, 9, 489 Bilimsel Görüşler, 123 Bilimsel İçtihatlar, 123 Bilişim Teknolojisi, 161 Binding Force, 163 Birey, 134, 135 Bireycilik, 135 Bireyin Topluluk Karşısında, 78 Bireysel Başvuru, 506-538 Bireysel Başvuruların İncelenmesi Usûlü, 533-538 Bireysel Başvuruların Kabul Edilebilirlik Koşulları, 510-531 Bireysel Başvurunun Şartları (Türkiye’de), 450-453 Bireysel Haklar, 136 Bireysel Hürriyetler, 155 Bireysel Kamu Hakları, 56 Bireysel Tedbirler, 543 Birinci Kuşak Haklar, 157 Birleşmiş Milletler Andlaşması, 480 Birleşmiş Milletler Çerçevesinde İnsan Haklarının Korunması, 456 BM İnsan Hakları Komisyonu, 520 Blackstone, 134 Bodin, 132 Books of Authority, 9, 123 Borç Kavramı, 75 Borçlar Hukuku, 54 Bossuet, 132 Bozkurt, 357 Bütün İktidarlar Tanrıdan, 130, 131 Büyük Daire, 504 By-Laws, 117 C. (Contre), 503 Capitant, 64 Case Law, 121, 486 Cassin, 38 Catalogue fermé, 172 Cenin, 177 Ceza Davası Yoluyla, 454 Ceza Hukuku ile İlişkisi, 51 Ceza Hukuku Yolları, 454 Ceza Kanunlarıyla, 51 Ceza Yargılamasına İlişkin Güvenceler, 455 Cezai Sahada Serdedilen İsnatlar, 527 Chambers of Seven Judges, 500 Chambres de sept juges, 500 Civil Liberties, 103 Civil Rights and Obligations, 527 Civil Rights, 103 Claim Rights, 154 Classical period, 125 CODİCES, 8 Coke, 300 Collectivisation des droits de l’homme, 83 Colliard, 18, 92 Collision des droits fondamentaux, 250 Commission européenne des droits de l’homme, 497 Committee Against Torture, 457 Committee of Ministers of the Council of Europe, 544 Common Heritage of Mankind, 158 Common Public Order, 502 Communem Hominum Salutem, 130 Communication Rights, 158 Compendium, 4 Compétences attribuées, 151 Conciliation entre droits fondamentaux, 258 Concurrence, 249 Concurring opinion, 538 Conditions de recevabilité, 510 Conditions of Admissibility, 510-511 Confidential, 520, 537 Conflit des droits fondamentaux, 250 Conseil constitutionnel, 8 Conseil de l’Europe, 494 Constitutional Complaint, 450 Constitutional Rights, 103 Constitutionnalité, 167 Contenido esencial, 242-243 Bölgesel İnsan Hakları Hukukları, 476 Continuing Situation, 518 Buon Costume, 231 Continuing Violations, 526 Burdeau, 18 Contradiction, 520 557 Contrainte, 64 Contrat social, 133 Convention Against Torture…, 457 Conventionnalité, 170 Core, 241 Cornu, 362 Coulanges, 127 Council of Europe, 494 Cour de justice de l’Union européenne, 499 Cour européenne des droits de l’homme, 498 Cour internationale de justice, 499 Court of Justice of the European Union, 499 Créancier, 75 Criminal Charge, 527 Customary Law, 119 Çağdaş Hürriyet Anlayışı, 138 Çalışma Hakkı ve Ödevi, 468 Çapraz Özellik/Genellik İlişkileri, 255 Çarpışma, 250 Çatışma, 249-265 Çavuş Prişibeyev, 143 Çehov, 143 Çekince, 477, 482 Çekirdek Alana Dokunma Yasağı, 246, 429 Çekirdek Haklar, 246 Çekirdek Terimi, 397 Çelişme Usûlü, 520 Çerçeve-Sözleşme, 183 Çeşitli Temel Hak ve Hürriyetler (1982 Anayasası), 460-473 Çevre Hakkı, 158 Çıtır Çıtır Felsefe, 61, 143 Çilbik, 61 Çin Anayasası, 82 Çocuk Düşürtme, 178 Çocuk Hakları, 467 Daha Az Yetki İlkesi, 149 Daha Fazla Hak İlkesi, 149 Danışma Görüşü Başvurusu, 501, 542 Dar Anlamda Avrupa İHH, 493 Dar Sokakta Seyahat Hürriyeti, 259 Darbe Girişimi, 413 Dava Yoluyla Koruma, 455 Davanın Kayıttan Düşürülmesi Hükmü, 540 De droit, 192 De minimis non curat praetor, 530 De plein droit, 192 Décision d’irrecevabilité, 534 Décision définitive, 516 Décisions judiciaires, 486 Déclaration des droits de l’homme et du citoyen, 136 Declaration on the Rights of Indigenous, 183 558 İNSAN HAKLARI HUKUKU Déclaration préalable, 202 Déclaration universelle des droits de l’homme, 495 Default, 141 Défaut manifeste de fondement, 528 Defensive Rights, 153 Defensor del Pueblo, 447 Defensor Pacis, 131 Définitif, 535, 541 Değerlendirme Marjı, 234 Deklarasyon Usûlü, 537 Délai de préavis de grève, 227 Demokratik Toplum Düzeninin Gerekleri, 383-390 -DTDG-Ölçülülük, 392 -DTDG-Hakkın Özü, 393 Déni de justice, 483 Denizeau, 19 Depo Madde, 174 Derechos Humanos, 84 Dergi Park, 16 Dernek Kurma Hürriyeti, 465 Derogasyon (Dérogation), 408-410 Ders İsimleri, 18, 22 Ders Kitabı İsimleri, 22 Désinformation de la Cour, 522 Devam Eden İhlal Durumu, 518, 526 Devlet - Muhatabı, 185 Devlet Başvurusu, 501 Devlet, 296 Devletin Pozitif Hizmetleri, 153 Devletin Temel Görevi, 296 Devletin Yetkisiz Olması Karinesi, 150 Devletin Yükümlülükleri, 297 Devletlerarası Başvuru, 501 Devletlerarası Davalar, 501 Devoir, 74, 75 Dış Koruma, 442 Dikey Etki, 189 Dilekçe Hakkı, 216, 471 Din Hürriyeti, 400 Din, Vicdan ve İbadet Hürriyeti, 463 Din-Devlet İşlerinin Ayrılığı, 400 Dinlenme Hakkı, 468 Diogenes, 125 Direct Horizontal Effect, 190 Direct Victim, 508 Direnme Hakkı, 129 Discipline au carrefour, 46 Disiplinler Arası Hukuk Dalıdır, 55 Dissenting opinion, 538 Diversitate legum, 130 Doctrine des publicistes…, 487 Doctrine, 9, 123 Dogmatik, 40 Doğal Üye, 501 Doğan, 22 Doğma Hakkı, 178 Doğru Oran, 236 Doğrudan Doğruya Uygulama, 477 Doğrudan Etki, 190 Doğrudan Mağdur Olma, 508 Doğrudan Yatay Etki, 190 Doktrin, 123, 487 Dokunulmazlık, 73 Dolaylı Etki, 190 Dolaylı Mağdur, 509 Dolaylı Yatay Etki, 190 Domestic Human Rights Law, 475 Dommage, 539 Dostane Çözüm, 537-539 Dosyadan Elçekme, 542 Dördüncü Kuşak Haklar, 161 Dördüncü Merci Başvuruları, 529 Drittwirkung von Grundrechten, 190 Droit constitutionnel substantiel, 48 Droit des libertés fondamentales, 18,19 Droit européen des droits de l’homme, 491 Droit humanitaire, 47 Droit international des droits de l’homme, 474 Droit public général, 18, 48 Droits constitutionnels, 103 Droits de l’homme en droit interne, 475 Droits de l’homme, 19, 83, 84 Droits défensifs, 153 Droits des peuples, 183 Droits du citoyen, 104 Droits et libertés individuelles, 105 Droits fondamentaux, 94 Droits humains, 84 Droits individuels, 136, 153 Droits naturels, 88 Droits normatives, 163 Droits politiques, 154 Droits programmatoires, 163 Droits publics individuels, 56 Droits sociaux, 154 Droits-libertés, 153 Droits-prestations, 154 Du bist nichts, dein volk ist alles, 82 Duguit, 18 Durdurma (Genel), 210 Durdurma (Türkiye), 413-420 Durdurma Kavramı-Eleştir, 413-420 Durdurma-Sınırlama, 417 Durumun Gerektirdiği Ölçüde, 369 Duruşma, 538 Duty, 74, 75 Düalist Sistemler, 478 Dünya Vatandaşı, 126 Düşünce Hürriyetleri, 155 Düşünce ve Kanaat Hürriyeti, 463 Düşünsel Gelişim, 124-239 Düşürme (Temel Hakları), 309 Düzeltici Sistem, 192 Düzenleme Sistemleri, 191-206 Düzenleme, 209, 210 Düzenleme-Sınırlama Farkı, 344 Düzenleyici İdarî İşlemler, 117 Ebedî Kanun, 130 ECHR, 504 Effets verticaux, 189 Eflatun, 125 Einfacher Gesetzesvorbehalt, 234 Ek Güvenceler (AİHS), 539 Ek Güvenceler (Genel), 235 Ek Güvenceler (Türkiye’de), 362 Ek Şartlar, 241 Ekonomik ve Sosyal Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme, 138, 457, 476 Elverişlilik İlkesi (Genel), 237 Elverişlilik İlkesi (Tr'de), 370 Emsal, 486 En’am Suresi 119’uncu Ayet, 149 Enacted Law, 110 Enforderlichteit, 238 Entegral Model, 34 Entelektüel Hürriyetler, 155 Enumération exhaustive, 172 Epictetus, 126 Epuisement des voies de recours internes, 511 Erdoğan, 22 Esas (Merit, Fond), 533, 535 Esas Hakkında Hüküm, 535, 538-540 Esas İçerik, 242, 243 Esas İncelemesi Süreci, 536 Esas İncelemesi, 534-536 Esas Kaynaklar, 110 Esaslı İçerik, 242 Eski Çağda İnsan Hakları, 125 Eski Hale İade, 543 Eski Hükümlü ve Engelli Çalıştırma Zorunluluğu, 358 Eski Yunan, 125 Esprit, 362 Essence, 241, 243, 394 Essentialia, 141 Establishment of the Facts, 536 Eşitlik İlkesi, 188, 299 -Özel Kişiler Arasında, 299 Eşitlik Kurumu, 446 Eşyada Aslolon İbahedir, 149 Etablissement des faits, 536 État de guerre, 245 État de nature, 132 État de nécessité, 244 État d'urgence, 245 Etkili, 521 European Commission of Human Rights, 497 European Court of Human Rights, 498, 499 European Human Rights Law, 476, 491 European Parliament, 500 DİZİN European Public Order, 502 Evleviyet, 367 Evrensel Uluslararası İnsan Hakları Hukuku, 475 Ex Officio Member, 501 Examination of the Merits, 534-536 Exception de Non-Épuisement, 514 Exception, 409 Exceptiones sunt strictissimae, 117 Execution of Judgments, 543 Exhaustion of Domestic Remedies, 511 Expressio unius est, 300, 342 Fabrika Ayarları, 141 Faits nouveaux, 519 Falanjist İspanya’da, 82 Fantezist Başvurular, 530 Faşist İtalya’da, 82 Favoreu, 19, 91 Felsefî Açı, 24 Felsefî Yaklaşım, 24 Felsefî, Ahlâkî, Siyasî Vurgu, 98 Feodalite, 129 Feodalitenin Ortaya Çıkması, 129 Ferd, 134, 135 Ferdî Hak ve Hürriyetler, 105 Ferdi Haklar, 136 Ferdiyetçi Doktrin, 134 Ferdiyetçilik, 135 FETÖ ile Mücadele, 427 Feudalism, 129 Fiat justitia ruat caelum, 361 Figaro’nun Düğünü, 194 Fighting Democracy, 311 Fiil Ehliyeti, 177 Fiilî Sınırları, 208 Final Decision, 516 Final resolution, 545 Final, 535, 541 First-Generation Human Rights, 157 Fizik Hürriyetler, 154 Foetus, 177 Fond, 533 Fondamentalité, 96 Fonte, 106 Fontes cognoscendi, 108, 487 Fontes ıuris constituendi, 107 Fontes iuris cognoscendi, 108 Fontes iuris originis, 107 Fontes iuris, 106 Force obligatoire, 163 Forfeiture of Basic Rights, 309 Formal Sources of Law, 107 Formation, 500 Formations de juge unique, 500 Formulaire de Requêtet, 531 Fourth Generation Human Rights, 161 Fourth-İnstance Applications, 529 Fourth-İnstance, 529 Foustel de Coulanges, 127 Franco Rejimi, 34 Frankizmin, 82 Fransız Anayasa Konseyi, 8 Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Beyannamesi, 88, 133, 259 Free Democratic Basic Order, 314 Freedom, 63 Freiheitliche Demokratische Grundordnung, 314 Friendly Settlement, 537 Fuero de los Españoles, 82 Führer Devleti’nin İnşası, 197 Gandhi, 83 Ganj, 83, 184 Garanties des droits et libertés, 441 Gayri Millî Olmak, 197 Gayriahlâkî Kullanım, 307 Gayrimeşruluk, 307 Gazzetta ufficiale, 3 Gecikmesinde Sakınca, 363 Geçerlilik Muhtevaları, 216 Geeignetheit, 237 Gelişme Hakkı, 158 Geliştirici Yorum, 508 Geltungsgehalt, 216 Gemalmaz, 22, 31 Genel Bir Fiil Özgürlüğü, 174 Genel Eserler, 9 Genel Hüküm, 254 Genel İçkin Sınır, 214 Genel Kamu Hukuku, 18, 48 Genel Kavram, 345 Genel Kısım, 40 Genel Refah, 230 Genel Sınırlama Sebepleri (Genel), 229 Genel Sınırlama Sebepleri (Tr), 346 Genel Tedbirler, 544 Genel Teori, 30 Genel Uluslararası Hukuk, 477 Genel ve Özel Sebepler, 346 General Measures, 544 General Principles of Law, 482 General Welfare, 230 Genetik Mühendisliği, 162 Geniş Anlamda Avrupa İHH, 493 Genocide Convention, 484 Gerçek Çatışmalar, 257 Gerçek Kişiler, 86, 177 Gerçek Özgürlük, 139 Gereklilik İlkesi (Genel), 238 Gereklilik İlkesi (Türkiye), 371 Gizli, 520, 537 Gölcüklü, 385, 386, 403 Gömme ve Gömülme Hakkı, 179 Gören, 23 Görünüşte (Zahirî) Çatışma, 257 Gösteri Yürüyüşü, 465 Gramatikal Yorum, 288 Grand Chamber, 504 559 Gray, 76 Grev Hakkı, 280, 344, 469 Grundrecht, 94, 96, 167 Grundrecht-Grundgesetz, 96 Grundrechtskollison, 250 Grundrechtskonkurrenz, 249 Grundrechtsverwirkung, 309, 313 GSM Baz İstasyonları, 240, 260 Güncel ve Kişisel Bir Hak, 451 Güvenlik, 73 Habeas Corpus, 461 Haberleşme Hürriyeti, 462 Haberleşmenin Gizliliği, 155 Hainler Mezarlığı, 180 Hak - Ödev İlişkisi, 78, 289 Hak Arama Hürriyeti, 466 Hak Düşürücü Süre, 516 Hak Ehliyeti, 177 Hak Kavramı, 66-68 Hak ve Hürriyetler -Konularına Göre Tasnif, 154 -Kullanılış Biçimlerine Göre Tasnif, 155 -Anayasallığı, 167 -Arasında Hiyerarşi, 164 -Güvenceleri, 441-457 Hak ve Hürriyetlerin -Korunması, 441-457 -Özneleri, 175-190, 292-300 -Sınırlanması, 207-248 -Anayasayla, 327-331 -Kanunla, 223 -KHK ile, 343 -Sınırlılığı, 212 -Sözleşmeselliği, 170 -Yabancılar İçin Sınırlandırılması, 244 -Yarışması, 249 -Yükümlüleri, 185 Hâkim Kararı Şartı, 363 Hâkimin Onayına Sunulması, 363 Hâkimlerin Bağımsızlığı İlkesi, 483 Hakkaniyet İlkesi, 483 Hakkaniyetli Bir Denge, 373 Hakkın Çekirdeği ve İliği, 243 Hakkın Kötüye Kullanılması Yasağı, 301-325 -Almanya’da, 313 -Avrupa Birliği Hukukunda, 316 -Avrupa İH Hukukunda, 314, 521 Hakkın Maddî İçeriği, 67 Hakkın Özüne Dokunma Yasağı, 241, 384, 394-396 Hakların Dengelenmesi, 258 Hakların Ödevler Tarafından Emilmesi, 83 Hak-Ödev İlişkisi, 75 Hakyemez, 311 Halk Avukatı, 447 Halk Savunucu, 447 560 İNSAN HAKLARI HUKUKU Halkların Hakları, 183 Hass Amma Tercih Edilir, 340 Hass Lafız, 345 Hayvan Hakları, 184 Hearing, 538 HeinOnline, 16 Hennette, 20 Herkes, 293 Hesse, 258 Heures de grande écoute, 228 Hıristiyanlığın Ortaya Çıkması, 128 Hindistan Anayasası, 83 Hitler’in Yargıçları, 197 Hiyerarşik Başvuru, 445 Hizmet Hakları (Droits-Prestations), 154 Homme total, 139 Homme, 85 Hukuk Davası Yoluyla, 453 Hukuk Dergileri, 13 Hukuk Devleti İlkesi, 367 Hukuk Dogmatiğini, 28 Hukuk Güvenliği, 516 Hukukçunun Yetiştirilmesi, 58 Hukukî Hürriyet, 92 Hukukî Sınırları, 208 Hukukî Yaklaşım, 28 Hukukun Ahlâkîleşmesi, 57 Hukukun Bilgi Kaynakları, 108 Hukukun Genel İlkeleri, 482 Hukukun Genel Teorisi, 28, 40 Hukukun Maddi Kaynakları, 107 Hukukun Şekli Kaynakları, 107 Hukukun Yaratıcı Kaynakları, 107 Human Rights Act, 478 Human Rights Committee, 457 Human Rights Documents, 488 Human Rights İnflation, 163 Human Rights Review, 14 Human Rights Watch, 488 Human Rights, 84 Human, 85 Humanitarian Law, 47 Hume Kanunu, 218 Hüküm (Judgment), 538, 540, 541 Hükümet Dışı Kuruluşlar, 457, 507 Hükümlerin Yerine Getirilmesi, 543 Hür Demokratik Temel Düzeni, 314 Hürleştirme, 289 Hürlük, 142 Hürriyet – Hak Ayrımı, 69-73 Hürriyet - Otorite Dengesi, 290 Hürriyet (Özgürlük, Freedom, Liberty, Liberté), 63 Hürriyet Doğuştan Gelir, 65 Hürriyet Geniş, Yasak Dar Yorumlanır, 148 Hürriyet Hakları (Droits-Libertés), 153 Hürriyet Hakları, 153 Hürriyet Karinesi, 140-151 Hürriyet Karinesi, 149 Hürriyet Karinesinden Çıkan Sonuçlar, 146 Hürriyet Kavramı, 63-66 Hürriyet Terimi, 276 Hürriyet ve Yasak Alanları, 146 Hürriyet vs. Özgürlük (Kelimeler Üzerine), 275 Hürriyetçi Demokrasi, 385 Hürriyetin Monizmi, 163 Hürriyetlerin Bütünlüğü, 163 Hürriyetlerin Özü, 383 Hürriyet-Özgürlük, 65 Identité des faits, 519 Identité des griefs, 519 Idéologie des droits de l’homme, 59 International Convention on… Racial Discrimination, 457 Isnat Edilebilir, 524, 525 Izrar Kastı, 306 İbadet Hürriyeti, 463 İbahe, 149 İç Hukuk Yollarının Tüketilmesi -Genel Uluslararası Hukuk, 483 -Avrupa İHM, 511-517 -Türk AYM, 442 İç Hukukta İnsan Hakları, 475 İç İnsan Hakları Hukuku, 43, 475, 478 İç Koruma, 442, 443 İç Mantıki Tutarlılık, 33 İçkin Sınırlar, 214 -Pozitifleştirilmesi, 213 İçkin Sınırlar Teorisi, 213-215 -Tehlikeleri, 215 İçkin Sınırlılık, 356 İçtihat Hukuku, 121 İçtihatlar, 486 İdare Hukuku ile İlişkisi, 50 İdareye Karşı Koruma, 443 İdarî Başvuru Yolu, 445-446 İdarî Dava Yolu, 453 İdarî Denetimin Yetersizliği, 449 İdarî Makamların Sükûtu, 201 İdarî Yargıya Başvuru Yolu, 453 İdentité des requérants, 519 İhkak-ı Haktan İmtina Yasağı, 442, 483 İhlal Hükmü, 539 İhlal Olmadığı Hükmü, 538, 539 İhtirazî Kayıt, 482 İ.C.J. Reports, 489 İkame Edici (Subsidiary), 512 İkinci Kuşak Haklar, 156, 157 İkincillik (Sübzidarite) İlkesi, 512 İl ve İlçe İnsan Hakları, 446 İlahî Kanun, 130 İlçe İnsan Hakları Kurulları, 446 İletişim Hakkı, 158 İlk Günah, 131 İlkokullarda İnsan Hakları Ders Kitapları, 61 İlustrative Enumeration, 352 İmmanent Sınırlar, 213 İmzasız, 518 İn dubiis, non præsumitur pro, 151 İn favorem libertatis ilkesi, 148, 149 İnadmissibility Decision, 534 İnceleme Birlikte, 533 İncompatibility, 523-525 -Ratione Loci, 525 -Ratione Materiae, 526 -Ratione Personae, 523 -Ratione Temporis, 525 İndirect Horizontal Effect, 190 İndirect Victim, 509 İndividu, 15, 134, 135 İndividual Applications, 450, 503 İndividual Measures, 543 İndividual Rights, 153 İndividual, 506 İndividualism, 134, 135 İndividualist theory, 134 İndividuality of human rights, 87 İnformation Sources, 487 İnfra-Législatif, 117 İnhérent Sınırlar, 213 İnsan Fiili Unsuru, 74 İnsan Hakları Bilimi, 38 İnsan Hakları Dini, 59 İnsan Hakları Enflasyonu, 163 İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, 88, 456, 475, 495 İnsan Hakları Hukuku -Dogmatiği, 40 -Eğitimi, 57 -Hukukîleşme İhtiyacı, 58 -Bağımsızlığı veya Özerkliği, 55 -Genel Kısmı, 41 -Genel Teorisi, 39 -Kaynakları, 106 -Kısımları, 38 -Konusu, 36 -Özel Kısmı, 41 -Tanımı, 35 İnsan Hakları İdeolojisi, 59 İnsan Hakları İnceleme Komisyonu, 444 İnsan Hakları Kavramı, 83 İnsan Hakları Komisyonlarına Başvuru, 446 İnsan Hakları Komitesi, 457 İnsan Hakları Merkezleri, 14 İnsan Hakları Mucizesi, 58 İnsan Hakları Sosyolojisi, 26 İnsan Hakları Terimi - 1982 Türk Anayasası, 272 İnsan Hakları Usûl Hukuku, 44 İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, 447 İnsan Hakları ve Tabiî Hukuk, 87 İnsan Hakları Yargılama Hukuku, 44 DİZİN 7İnsan Hakları Yargısı, 44 İnsan Hakları Yıllığı, 13 İnsan Haklarına Dayanan Devlet/Saygılı Devlet Tartışması, 285 İnsan Haklarının -Bireyselliği, 87 -Entegral Modeli, 34 -Evrenselliği, 86 -Kolektifleştirilmesi, 83 -Haklarının Tabiî Koruyucusu, 227 -Tarihsel ve Düşünsel Gelişimi, 124 -Ulusal Korunması, 475 -Üç Kuşağı, 156 İnsan Onurunun Korunması, 162 İnsan Kavramı, 85 İnsancıl Hukuk, 47 İnsanın Doğal Hakları, 88 İnsanî Haklar, 84 İnsanlar, 176, 293 İnsanların Ortak Yararı, 130 İnsanlığın Ortak Mirası, 158 İnstruction civique, 57 İnstrumentum, 110 İnter-American Commission, 476 İnterdiction de l’abus de droit, 303 İnterdiction, 73 İnterest theory, 67 İnternal Human Rights Law, 475 İnternational Court of Justice, 499 İnternational Covenant on Civil and Political Rights, 183, 457 İnternational Custom, 482 İnternational Human Rights Commission, 488 İnternational Human Rights Law, 43, 474 İnternational Treaties, 481 İnternet Kaynakları, 14, 488 İnterprétation évolutive, 508 İnter-State Application, 501 İnter-State Cases, 501 İntimité, 73 İntra constitutionem, 112, İnviolability, 73 İptal Davası, 453 İsa, 128 İsimlendirme Meselesi, 17 İsimsiz Hürriyet, 171-172, 280283, 351 İspanya, 242 İspanyol Anayasası Ödev, 79 İspat Hakkı, 467 İspat Yükü, 514 İsteme Hakları, 154 İsti’taf Başvurusu, 445 İstisna, 409 İsviçre, 232, 233, 243 İşkence … Sözleşmesi, 457, 476 İşkencenin Önlenmesi Komitesi, 457 İtalya, 79, 233 İyi Niyet Karinesi, 302, 303, 325 İzin Sistemi, 198-200 Jellinek, 152, 344 Jellinek’in Sınıflandırması, 152 Jellinek’in Üçlemesi, 153 Jhering, 67 Joint procedure, 533 JSTOR, 16 Judgment, 538-541 Judicial Decisions, 486 Jurisprudence, 121, 486 Jus Cogens, 484-485 Just Satisfaction, 536 Kaboğlu, 23, 31 Kabul Edilebilirlik (Admissibility) İncelemesi, 510-530 535 Kabul Edilebilirlik Kararı (Admissibility Decision), 503, 535, 539 Kabul Edilebilirlik Koşulları, 510533 Kad Fassale Lekum Mâ Harrame Aleykum, 149 Kaide-İstisna, 408 Kalabalık, 22 Kamu Denetçiliği Kurumu, 448 Kamu Denetçisi, 447, 471 Kamu Düzeni, 230 Kamu Gücü, 451 Kamu Hizmetlerine Girme, 471 Kamu Hürriyetleri, 18, 88-94 Kamu Hürriyetlerinin Tanımında Klasik ve Modern Anlayış, 93 Kamu Hürriyetleri-Türkiye’de, 272 Kamucuların Öğretileri, 487 Kamusal Nitelik Unsuru, 90 Kanaat Hürriyeti, 464 Kanun (Statute, Law, Act), 112 Kanun Altı Normlarla Tanıma, 170 Kanun Hükmünde Kararnameler, 112, 343, 433 Kanun-Altı, 117 Kanunî Hâkim Güvencesi, 466 Kanunîlik İlkesi, 224 Kanunla Sınırlama, 223, 342-343 Kanunla Sınırlamanın Sebepleri, 226 Kanunla Tanıma, 169 Kanunların Ruhu, 362 Kanunların Sözü, 362 Kanunsuz Suç ve Ceza Olmaz, 148 Kapalı Liste, 172 Kapani, 22, 91, 138 Kapsayan Hürriyet, 173, 282 Kara Avrupası Hukuk Sistemi, 121 Karar Çeşitleri, 539 Karar Düzeltme Yolu, 513 Karara Uyma Yükümlülüğü, 543 Kararın Tebliği, 517 Karşı Oy, 538 561 Karşılıklılık, 482, 502 Katılma Hakları, 154 Katlanılabilirlik, 373 Kavramlar (Genel), 62-105 Kavramlar (Türkiye), 271-277 Kavramlar İçtihadı, 420 Kavşak-Bilim, 46 Kayıtlama, 209 Kayıttan Düşürme, 537 Kaynak Kavramı, 106 Kaynaklar, 106-123 Kazanılmış Haklara Saygı, 483 Kendi Kaderini Tayin Hakkı, 183 Kendi Kendini Belirleme İktidarı, 85 Kendi Kendini Sınırlandırma, 193 Kendiliğinden Hürriyet Olur, 147 Kesin Hükme Saygı İlkesi, 483 Kesin, 535, 538, 541 Kısıtlama, 209 Kimse, 293 Kişi Bakımından (Ratione Personae) Bağdaşmazlık, 523, 525 Kişi Dokunulmazlığı, 460 Kişi Grupları, 507 Kişi Güvenliği, 155 Kişi Hak ve Hürriyetleri, 105 Kişi Hürriyeti ve Güvenliği, 461 Kişi Kavramı, 69 Kişi, 69, 135 Kişiliği Geliştirme Hakkı, 173, 282 Kişinin Hakları ve Ödevleri, 279, 460 Kişinin Hakları, 298 Kişinin Hatırasına Hakaret, 178 Kişisel Haklar, 153, 451 Kişisel ve Siyasal Haklara İlişkin … Sözleşme, 183, 457, 476 Kişisel Verilerin…, 161, 462 Kitap Arama, 15 Klasik Anlayış, 94 Klasik Demokrasi, 387 Kolaydan Zora Doğru, 340 Kolektif Hürriyetler, 155, 156 Komite Tarafından İnceleme, 534, 536 Konstantin, 128 Konu Bakımından (Ratione Materiae) Bağdaşmazlık, 526 Konularına Göre Hak ve Hürriyetlerin Tasnifi, 154 Konulmuş Hukuk, 110 Konut Dokunulmazlığı, 155, 462 Konvansiyonellik, 170 Koruma, 441-457 Koruyucu Haklar, 153 Kölelik, 131, 142 Kötü Niyet, 303, 307 Kötüye Kullanma Yasağı, 301-325 Kreon, 179 Kriter, 336 Krüger, 399 562 İNSAN HAKLARI HUKUKU Kullanılış Biçimlerine Göre Hak ve Hürriyetlerin Tasnifi, 155 Kullanışlılık, 384 Kullanma (Usus), 68 Kural (Norm) Nedir, 36 Kuşaklar Arasında Nesafet, 158 Kuzey Kore Anayasası, 82 Kuzu, 286 Küçük Şeyler Hakime Götürülemez, 530 Kültürel Mirasa Katılma Hakkı, 158 Labbé, 61 Laik Cumhuriyetin Gereklerine Uygunluk Şartı, 244, 399-401 Laik Din, 59 Lebreton, 20, 57 Legal Persons, 181 Legislation, 3, 110 Legitimate Reason, 234 Letter of Law, 362 Lex aeterna, 130 Lex divina, 130 Lex humana, 130 Lex posterior, 253 Lex specialis, 254, 345 Lex superior, 111, 252 Lex, 112 Lexis Nexis, 4, 16 Liberal Hukuk Sistemleri, 146 Libération, 139, 289 Liberté juridique, 92 Liberté réelle, 139 Liberté, 139 Libertés collectives, 155, 156 Libertés de l’esprit, 155 Libertés fondamentales, 95 Libertés individuelles, 155 Libertés innommées, 172 Libertés intellectuelles, 155 Libertés physiques, 154 Libertés privées, 90 Libertés publiques, 18, 88, 89 Libertés-normes, 163 Libertés-programmes, 163 Liberty Rights, 153 Liberty, Liberté, 63 Lijphart, 388 Limitation, 209, 211 Limitedness, 212 Limites aux limites, 224 Limites factuelles, 208 Limites juridiques, 208 Limits to Limits, 224 Liste exhaustive, 147 Liste fermée, 172 Liste ouverte, 172 Listeden Silinme, 521 Literary Sources, 3, 487 Littera legis, 362 Lochak, 19 Locke, 134 Loi, 112 Lokavt, 469 Maddî Anayasa Hukuku, 48 Maddî Avrupa İnsan H.Hukuku, 493 Maddî İnsan H. Hukuku, 44 Maddî Kaynaklar, 107 Maddî Unsur, 482 Maddî ve Manevî Varlığı, 282 Madiot, 19, 82 Magna Carta Libertatum, 168, 236 Mağdur Olma Şartı, 508 Mağdurun Ölümü Hâli, 509 Mahfuziyet-i Mal, 466 Mahkeme Kararları, 121 Mahkemenin Birimleri, 500 Mahkemeye Başvuru Usûlü, 531 Mahkemeye Yanıltıcı Bilgiler Verilmesi, 522 Mahremiyet, 73 Majority vote, 538 Makaleler, 13 Makul Bir Denge, 373 Mal, 184 Mala fides, 303 Manifestly ill-founded, 528 Marcus Aurelius, 126 Marge d’appréciation, 234 Marksist Özgürlük Anlayışı, 139 Marsilius Patavinus, 129, 131 Martial Law, 245 Masculin, 84 Masumluk Karinesi, 150 Material Sources of Law, 107 Mecburî Hizmet, 374 Medeni Hak ve Vecibeler, 527 Medenî Haklar, 103 Medenî Hukuk, 53 Medenî Hürriyetler, 103 Médiateur, 447 Menşe, 106 Merci Kavramı, 520 Merits, 533 Meşru Sebep, 234 Metekler (Métèques), 127 Methodological Syncretism, 35 Metin Derlemesi, 4 Metodolojik Senkretizm, 35 Metot Bağdaştırmacılığı, 35 Mevkute, 13 Mevzuat, 3, 110 Mevzuu Hukuk, 110 Middle Ages, 128 Milano Fermanı, 128 Militan Bir Perspektif, 98 Militan Demokrasi, 311 Milletlerarası Andlaşmaların Türk Milletlerarası Hukuktan Doğan Yükümlülükler, 423 Millî Dayanışma, 286, 287, 288 Millî Kütüphane, 15 Miracle des droits de l’homme, 58 Misleading the Court, 522 Mittelbare drittwirkung, 190 Modèle intégral des droits de l’homme, 34 Modern Anlayış, 94 Monist Sistemler, 478 Monografiler, 12, 123 Montesquieu, 224 Moralisme des devoirs, 82 Morality, 230 Morange, 18, 57 Moyen auxiliaire, 480 Mucize, 58 Muhalefet Beyanında, 538 Muhataplar (Hak ve Hürriyetlerin), 185 Multiplication des infractions, 195 Mumcu, 23 Mutlak Monarşiler Devrinde İnsan Hakları, 132 Muzır Neşriyat, 371 Mücadeleci Demokrasi, 311 Müdahalenin Men’i, 454 Mülkiyet Hakkı, 68, 466 Müller, 215, 216, 219 Mütekabiliyet, 477, 482, 502 National Human Rights Law, 475 Nazi Almanyası, 82 Necessary in a Democratic Society, 243, 390, 392 Negatif Liste (Olağanüstü Hâllerde), 246 Negatif Statü Hakları, 153, 344 Negative status rights, 153 Nemo iudex insua causa, 483 Nemo praesumitur donare, 151 Nesnel Sınırlar Teorisi, 216 Netice-i Talepler, 538 Nihaî Karar, 516, 545 Nikomakhos'a Etik, 236 Nitelik (Attribute), 140 Non-Discrimination Principle, 483 Non-exhaustion plea, 514 Non-governmental organisation, 507 Norm Alanı, 211, 254 Norm Nedir, 36 Norm Somutlaşması, 219 Normatif Haklar, 163 Norm-Hürriyetler, 163 Notion juridique indéterminée, 231 Núcleo y médula de los derechos, 243 Nulla crimen et poena…, 148, 150 Numerus Clasus Sayma, 146, 352 Oberdorff, 20 Normlar Hiyerarşisindeki Yeri, 115 Objektif Ödevler, 502 Objektif Sınırlar Teorisi, 216 DİZİN Obligatio, 75 OHAL, 404-440 Olağan Dönem - Olağanüstü Dönem Ayrımı, 333 Olağan Dönem - Sıfat-ı Asliye, 334 Olağan Dönemlerde Hak ve Hürriyetlerin Sınırlandırılması Sistemi, 222-245, 332-403 Olağan Dönemlerde Sınırlama, 332 Olağan Kanun Yollarının Tüketilmiş Olması, 451 Olağanüstü Hâl (Genel), 245 Olağanüstü Hâl (Türkiye), 405 -Bakanlar Kurulu Kararı, 413 Olağanüstü Hal Rejimlerinde Hak ve Hürriyetlerin Sınırlanması -Genel, 244-248 -Türkiye’de, 404-440 Olağanüstü Halin Gerekli Kıldığı Konular, 433 Olağanüstü Yönetim Usûlleri, 412 Olayların İncelenmesi Safhası, 536 Olgu ile Norm, 219 Ombudsman, 446 Omnis potestas a deo, 131 Online Veritabanları, 16 Onyedi Hâkimlik Büyük Daire, 500 Opinio iuris, 482 Oranlı Bir Düzen, 258 Oranlılık İlkesi, 239, 372 Orantılılık İlkesi, 239, 372, 428 Organisation Non Gouvernementale, 507 Organization of American States, 476 Original Attribute, 141 Orta Çağda İnsan Hakları, 128 Ortak Kamu Düzeni, 502 Ortak Yarar, 231 Ortaya Çıkış Sıralarına Göre Hak ve Hürriyetlerin Tasnifi, 156 Oto-Determinasyon, 64 Otomobille Seyahat Hürriyeti, 262 Otonom Kavramlar Doktrini, 527 Otoriter Hukuk Sistemleri, 146 Oy Birliği, 535, 538 Oy Çokluğu, 538 Ödev Ahlakçılığı, 82 Ödev Kavramı, 73-75 Ödeve Vurgu (Anti-Liberal R.de), 81 Öğreti, 123 Ölçülülük İlkesi -Genel, 235-241 -Türkiye, 365-383 -Tanımı, 370 -Hukuk Devleti İlkesi, 367 -Üç Alt İlkesi, 237, 370 Ölüler, 178 Ölüm Cezası, 397 Önleyici Sistem, 198 Önleyici, 520 Örf ve Adet Hukuku, 119 Örneklendirici Liste, 147 Öz Güvencesi, 241, 395 Öz Türkçe, 418 Özbudun, 237, 286, 287, 363, 366, 367, 370, 395 Öze Dokunma Yasağı, 394 Özel Hayatın Gizliliği, 155, 350, 461 Özel Hukuk Dallarıyla İlişkisi, 53 Özel Hukuk Tüzel Kişileri, 182 Özel Hukuk Yolları, 454 Özel Hükmün Saptanması, 254 Özel Hükümler, 41 Özel Hürriyetler, 90 Özel Kavram, 345 Özel Kısım, 40 Özel Kişiler - Yükümlüler, 187, 298 Özel Kişilerce Korunması, 456 Özel Kişilere Karşı Koruma, 454 Özel Sınırlama Sebepleri, 230, 232, 346 Özel Teşebbüs Kurma Hürriyeti, 468 Özelin de Özeli, 255 Özenç, 197 Özerk Yorum Tekniği, 527 Özgül Güvenceler, 235, 362 Özgüllük, 55 Özgürleştirme, 139, 289 Özgürlük (Freedom, Liberty, Liberté), 63, , 65, 139 Özneler ve Yükümlüler -Genel, 175-190 -Türkiye’de, 292-300 Pachamama, 184 Pacta Sunt Servanda, 114, 483 Padovalı Marsilius, 131 Parlamenterler Meclisi, 500 Parlamentolar Arası İnsan Hakları Komitesi, 520 Parlâmentonun Denetim Fonksiyonu, 444 Parliamentary Assembly, 500 Parti Kurma Hakkı, 471 Participation rights, 154 Patavinus, 131 Patrimoine commune de l’humanité, 158 Peccatum originale, 131 Peces-Barba Martinez, 34, 57, 242 Péché originel, 131 Peremptory Norm of General İnternational Law, 484 Person, Personne, Persona, 69, 135 Perspective militante, 98 Petition of Rights, 168 Pilot Karar Usûlü, 540 Planiol, 310 Platon, 125 Political Rights, 154 Portekiz, 78, 96, 169, 243 Positive Law, 110 563 Positive Status Rights, 153 Potansiyel Mağdur, 508 Potential Victims, 508 Potestas stricte interpretatur, 151 Powers Are Narrow, 149 Pozitif Hukuk, 110 Pozitif Liste, 247 Pozitif Statü Hakları, 153, 344 Pozitivist Hak Anlayışı, 284, 285 Praeter Constitutionem Tanınma, 169 Praktische Konkordanz, 258 Pratik Uyuşum İlkesi, 258 Precedent, 121, 486 Présomption de liberté, 145 Présomption d'innocence, 150 Présomption du pouvoir, 145 Pressing Social Need, 392 Presumption of Freedom, 145 Presumption of Liberty, 145, 149 Prima Facia İnceleme, 528 Primary, Principal, 110 Principe d’unité de la constitution, 253 Principe de proportionnalité, 236 Principe de subsidiarité, 512 Principle of Least Authority, 149 Principle of Most Rights, 149 Principle of Necessity, 238 Principle of Proportionality, 236, 239 Principle of Suitability, 237 Prişibeyev, 143 Privacy, 73 Procédure 1503, 520 Procedure on the Merits, 534-536 Program Haklar-Normatif Haklar, 163 Program Hüküm, 160 Program-Hürriyetler, 163 Prohibition of Abuse of Rights, 303 Prohibition, 73 Protection ‘aspectuelle’, 181 Protection des droits et libertés, 441 Protection internationale, 442 Protection interne, 442 Protection juridictionnelle, 449 Protection nationale, 475 Provedor de justica, 447 Pseudonymes, 519 Public Order, 230 Pufendorf, 133 Pureté, 34 Quasi judiciaire, 520 Quasi-Judicial, 520 Quatrième instance, 529 Ratione Loci Bağdaşmazlık, 525 Ratione Materiae Bağdaşmazlık, 526 Ratione Personae Bağdaşmazlık, 523-4 Ratione Temporis Bağdaşmazlık, 525 Récépissé, 203 Recevabilité, 535 Rechtsmissbrauchs, 304 564 İNSAN HAKLARI HUKUKU Reciprocité, Reciprocity, 477, 482,502 Recognition, 165 Recours effectif, 512 Recours gracieux, 445 Recours hiérarchique, 445 Recta ratio, 236 Recueil des traités des Nations unies, 487 Redde Caesari, 128 Régime préventif, 198 Régime répressif, 192 Regulations, 117 Religion civile, 59 Religion des droits de l’homme, 59 Religion séculière, 59 Requêtes individuelles, 503 Requêtes inter-étatiques, 501 Res judicata, 483 Reserve, 477, 482 Restitutio in integrum, 543 Restriction, 209, 211 Right of Self-Determination, 183 Right to Be Forgotten, 162 Right to Development, 158 Right to Environment, 158 Right to Indigenous Peoples, 158 Right to Natural Resources, 158 Right, 66 Rights Holders, 175 Rights to Intergenerational…, 158 Rivero, 18, 64, 92, 104 Rivers, 31 Robert, 18, 20, 57 Robinson Parabolü, 70 Rocco, 82 Roma, 125 Rousseau, 224 Ruh, 362, 363 Ruhsat, 198 Sabuncu, 364 Sacrificium intellectus, 355 Saf Hukukî Yaklaşım, 34 Saflık, 34 Sağlam, 32, 209, 210, 216, 241, 258, 280, 344, 354, 355, 359, 367, 370, 371, 375, 382, 399, 419 Sahipler, 175 Salazar Portekiz, 82 Saldırıya Son Verilmesi Davası, 454 Sanctus Paulus, 130 Sarih İzin Kararları, 201 Satisfaction équitable, 536 Savaş, Seferberlik, vb. 245, 423, 432 Savcı, 22 Savigny, 67 Savunma Hakkı, 483 Sayılmamış Hürriyetler, 171, 172 Schikaneverbot, 304 Schranken-Schranken, 224 Science-carrefour, 46 Sebep Bakımından Sınırlar, 431 Sebep, 229 Second-generation human rights, 157 Secundum Constitutionem (Anayasadan Kaynaklanan), 225 Secundum Constitutionem Düzenlenmesi, 169 Sécurité juridique, 516 Security, 73 Seçme, Seçilme ve… Hakkı, 470 Self-Executing, 477 Seneca, 126 Serbest Bölgeler Kanunu, 342, 386 Serbest Hareket Etme Gücü, 85 Serbestlik Sistemi, 191-198 Serfler, 129 Service of the Decision, 517 Services positives de l’Etat, 153 Seyahat Hürriyeti, 155, 463 Sezar’ın Hakkını Sezar’a, 128 Sıfat (Nitelik, Attribute), 140 Sıfat-ı Arızada Aslolan Ademdir, 140-141 Sıfat-ı Asliye, 141 Sıkıyönetim, 245, 430 Sınıflandırma (Genel), 152-164 Sınıflandırma (Türkiye), 278-283 Sınır, Şart veya Kriter, 336 Sınırlama (Restriction, Limitation) Kavramı, 209-211 - Askıya Alma Ayrımı, 211 - Durdurma Ayrımı, 210 - Düzenleme Ayrımı, 209 - Sınırlılık Ayrımı, 211 Sınırlama, 332-403, 404-440 Türkiye’de-Olağan, 332-403 Türkiye’de-Olağanüstü, 404-440 - Sebeplere Dayanmalı, 229, 345 - İhtiyacı, 207 - Kanunla Yapılmalıdır, 224, 342 -Öngörüldüğü Amaç Dışında, 402 Sınırlama Sebebi Kavramı, 346 Sınırlama Sebepleri, 346-360 -Dayanma Zorunluluğu, 348 -Hiç Belirtilmemesi, 233 -Hukukî Niteliği, 348 -İnhisarîliği, 351 -Numerus Clausus Sama, 351 Sınırlama Yetkisi, 222 Sınırlamanın Amacı, 376 Sınırlamanın Aracı, 376 Sınırlamanın Sınırları, 224, 334 Sınırlandırarak Sayma, 172 Sınırlar (Genel Teori), 207-248 Sınırlı Bir Şekilde Tanıma, 330 Sınırlılık, 212-219 Sırf Başkasına Zarar Verme, 306 Siège, 245 Sigara İçme, 240, 258, 261, 378 Sigara Yasağı Kararı, 360 Sistemler, 195-206 Sivil Din, 59 Siyak ve Sibak Kuralı, 300 Siyasal Haklar, 105 Siyasî Faaliyette Bulunma, 470 Siyasî Haklar ve Ödevler, 280, 470 Siyasî Haklar, 154 Siyasî Parti, 323 Siyasî Toplum, 132 Size Haram Olanlar Ayrı Ayrı, 149 Social Contract, 133 Social Rights, 154 Sociology of Human Rights, 26 Sofokles, 179 Somut/Somut Anayasal Sınırlar, 330 Sonuç Yükümlülüğü, 544 Sosyal Haklar, 105, 154 Sosyal Haklar Doktrini, 137 -a İtirazlar, 154 -ın Yükümlüsü, 187, 298 Sosyal Sözleşme Teorisi, 133 Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler, 157, 279, 467 Sosyal ve Ekonomik Hakların KHK ile Düzenlenebilmesi, 344 Sosyalist Reich Partisi, 311 Sosyolojik Yaklaşım, 26 Sources de connaissance, 3, 108, 487 Sources de production, 107 Sources formelles du droit, 107 Sources matérielles du droit, 107 Sovyetler Birliği Anayasası, 81, 82 Soykırım Sözleşmesi, 484 Soysal, 285, 287, 290 Soyut Yasaklar, 330 Söz, 362 Sözleşme Hürriyeti, 468 Sözleşme, 468 Sözleşmeler, 487 Sözleşmesellik, 170 Spirutus legis, 362 Sprit of Law, 362 Stare Decisis İlkesi, 121 State of Emergency, 245 State of Nature, 132 State of Siege, 245 State of War, 245 Statement of Dissent, 538 Status Naturae, 132 Statute of the International Court of Justice, 479 Statute, Law, 112 Statutory Decrees, 112 Stoacılar, 125 Stoicism, 125 Stopping, 211, 418 Stricto Sensu Kaynak, 107 DİZİN Strike Out of the List, 521, 537 Subjektiven Öffentlichen Rechte, 153 Subsidiarity Principle, 512 Subsidiary Means, 480 Subsidiary Source, 485 Substance, 241, 394 Suç ve Cezalar Geçmişe, 429 Suç ve Cezalara İlişkin Esaslar, 467 Suç Sayısının Artması, 195 Sudre, 159 Summa Theologica, 129, 130 Sûreté, 155 Suspension, 211 Sübzidarite İlkesi, 512 Süjeler, 175, 292 Süpra-Pozitif İlkeler, 108 Süre (Avrupa İHS), 516-517 Süre (Türk AYM), 451 Süreli ve Süresiz Yayın Hakkı, 465 Sürenin Hesaplanması, 518 Sürenin Niteliği, 516 Syncrétisme, 34, 35 Şamil Hürriyet, 173, 282 Şartların Bağımsızlığı, 336, 337 Şartların Uygulanması Sırası, 338 Şartlı İzin, 200 Şiddet Olayları, 432 Tabiat Ana, 184 Tabiat Hâli Hipotezi, 132 Tabiî Afet, 432 Tabiî Hak Anlayışı, 284 Tabiî Hak Doktrini, 132 Tabiî Hal, 132 Tabiî Hukuk Akımı, 88, 132 Tabiî Kanun (Lex Naturalis), 130 Tabiî Kaynak Hakları, 158 Tahdidi Sayma, 146 Tahsisüşşey Bizzikr, 342 Takdir Yetkisi, 200 Takdirî İzin, 200 Takma İsim, 519 Tam İnsan (Homme total), 139 Tam Yargı Davası, 453 Tanıma Çeşitleri, 166 Tanıma, 165-174 Tanör, 285, 290, 330, 420 Tarihî Yaklaşım, 24 Teachings of the Publicists, 487 Tecavüzün Ref’i, 454 Tehlikeli Salgın Hastalıklar, 432 Tek Hâkim, 533 Tek Hâkimlik Birimler, 500 Tek Taraflı Deklarasyon Usûlü, 537 Tekerrür Halinde Üç Kat Ceza, 375 Tekrar İncelenmesi İstemi, 541 Temel Hak ve Hürriyetler Terimi, 95, 274, 277 Temel Hak ve Özgürlüklere İlişkin Milletlerarası Andlaşmaların Değeri, 115 Temel Haklar (Die Grundrecht), 96 Temel Haklar ve Ödevler Terimi, 277 Temel Haklar, 94 Temel Hakların Çatışması, 249-265 Temel Hakların Düşürülmesi, 309 Temel Hakların Üçüncü Kişiler Üzerindeki Etkisi, 190 Temel Hürriyetler Hukuku, 19 Temel Hürriyetler, 95 Temel Ödevler, 76 Temel Tercihler, 284 Temelden Açıkça Yoksun, 529 Temellik Kriteri, 94, 96 Temsilciler, 133 Terminoloji Sorunu, 405 Tertium Non Datur, 75 Teşriî Başvuru Yoluyla Hak ve Hürriyetlerin Korunması, 443-445 Tezcan, 22 Théorie générale des droits de l’homme, 30 Third Party Effect of Fundamental Rights, 190 Third-Generation Human Rights, 158 Thomas Aquinas, 129-130 Thomisme, 129 Ticaret Hukuku, 54 Titulaires, 175 Tocqueville, 291 TO-KAT, 15 Tomizm, 129 Topbaş, 180 Toplantı ve Gösteri…, 202, 465 Toplu İş Sözleşmesi, 469 Toplumun Huzuru, 286, 287, 288 Tarihsel ve Düşünsel Gelişim, 124-139 Totaliter ve Otoriter Rejimlerde Hak Tasarrufta Bulunma (Abusus), 68 ve Ödev İlişkisi, 81 Tout Court Kaynak, 107, 108 Tasnif (Genel Teori), 152-164 Travaux préparatoires, 376 Tasnif (Türkiye’de), 278-283 Taşınabilirlik, 373 Tüketici Liste, 147 Tazmin, 521 Tüketici Sayma, 172 Tazminat, 539 Tüketilmesi Gereken İç Hukuk YolTazminatın Ödenmesi, 543 ları, 512-516 TBMM Dilekçe Komisyonu, 448 Türk İnsan Hakları Hukuku TBMM İnsan Hakları İnceleme Dogmatiği, 270 Komisyonu, 444 -nin Genel Kısmı, 269 TCK, m.301’de, 196 -nin Özel Kısmı, 458 565 Türk Terimi, 95 Türk=Vatandaş, 294 Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, 446 Tütün Ürünleri, 376 Tüzel Kişiler, 181 Tüzükler, 117 U.S.: United States Reports, 8 Ulusal Azınlıklara Mensup, 183 Ulusal İnsan Hakları Hukuku, 475 Uluslararası Adalet Divanı, 489, 499 -Statüsü, 479 Uluslararası Andlaşma ve Sözleşmelerle Tanıma, 170 Uluslararası Andlaşmalar, 114, 481 Uluslararası Hukuk ile İlişkisi, 46 Uluslararası Hukuk Yolları, 442 Uluslararası Hukuk, 474-490 -tan Doğan Yükümlülükler, 245 -ta Genel Prensipler, 511 -un Kaynakları, 479 Uluslararası Hükümet Dışı Kuruluşlar, 457 Uluslararası İnsan Hakları Hukuku, 474-490 -Asıl Kaynakları, 481 -Bilgi Kaynakları, 487 -Yardımcı Kaynakları, 485 Uluslararası Koruma, 456 Uluslararası Merci, 520 Uluslararası Teamül, 482 Uluslararası Temel İnsan Hakları Belgeleri, 488 Unanimous Vote, 535, 538 Unbestimmter Rechtsbegriff, 231 Unenumerated Liberties, 172 Union européenne, 495 Unité de la constitution, 253 United Nations Charter, 480 United States Supreme Court, 8 Universal Declaration of Human Right, 495 Universalité des droits de l’homme, 86 Unmittelbare drittwirkung, 190 Unsubstantiated Complaints, 530 Unutulma Hakkı, 162 Unwritten Sources, 119, 482 Utilidad Públic, 231 Utilita` Generale, 231 Uygun, 381 Uyuşum İlkesi, 258 Uzay Antlaşması, 158 Uzaylıların Hakları, 184 Uzlaştırma, 259 Üç Alt İlkenin Uygulama Sırası, 375 Üç Hâkimlik Komiteler, 500 Üç Kuşak Haklar, 156-160 Üçüncü Durumun İmkânsızlığı, 75 Üçüncü Kişiler Üzerinde Doğrudan/Dolaylı Etki, 190 566 İNSAN HAKLARI HUKUKU Üçüncü Kuşak Haklar, 158-160 Ünal, 23 V. (Versus), 503 Vahim Şiddet Hareketleri, 432 Vasak, 83, 156 Vatan Hizmeti Hakkı, 471 Vatan Hizmeti Ödevi, 76 Vatandaş Hakları, 104 -İnsan Hakları Karşılaştırması, 104 Vatandaşlar, 176, 293 Vatandaşlık Eğitimi, 57 Vatandaşlık Hakkı, 470 Vatandaşlık İçin Sahte Evlilik, 305 Vattel, 134 Vecibe, 74, 75 Vedel, 56 Verba Generalia, 345 Verba Specialia, 345 Verfassungsbeschwerde, 450 Vergi Hukuku ile İlişkisi, 53 Vergi Ödevi, 76, 471 Verhaeltnismaessigkeit, 239, 258 Verilmiş Yetkiler, 151 Versus, 503 Vertical Effect, 189 Vesayet Başvurusu Yolu, 445 Vicdan Sorunu, 59 Vicdan, Dinî İnanç…, 463 Victim, 508-509 Vienna Convention on..., 484 Violations continues, 526 Vize, 198 Voie de recours administratif, 445 Volksanwaltschaft, 447 Web of Science, 16 Weimar Cumhuriyeti, 314 Wesensgehalt, 241, 394 Wesensgehaltsgarantie, 241 WestLaw, 4, 16 Will theory, 67 Without Excessive Formalism, 508 Wohle der Allgemeinheit, 231 Wolff, 133 Written Observations, 536 Written Sources, 110, 481 Yabancı (Metek), 127 Yabancı Yargı Kararları, 8 Yabancılar İçin Sınırlama, 244, 295 Yabancılar, 176 Yaklaşım (Türkiye), 284-291 Yaklaşım Biçimleri, 24 Yamuna, 184 Yararlanan Kişiler, 175, 292 Yaratıcı Kaynakları, 479 Yardım Etme Yükümlülüğü, 18, 299 Yardımcı Kaynak, 120-123, 485-487 -Uluslararası Hukukta, 485-487 -İç Hukukta, 120-123 Yargı Bağımsızlığının Önemi, 196 Yargı Yetkisi AİHM 11 Nolu Protokol Öncesi, 498 Yargılanmanın Yenilenmesi, 543 Yargısal Başvuru Yoluyla Hak ve Hürriyetlerin Korunması, 449 Yargısal Güvenceler, 455 Yargısal Kararlar (Yardımcı Kaynak), 121, 486 Yarışma, 249 Yasak (Suç) Sayısı, 194 Yasak Karinesi, 145 Yasaklar Dar Yorumlanmalı, 196 Yasama Organına Karşı, 443 Yaşama Hakkı, 429, 438 Yatay Etki, 189 Yaya Olarak Seyahat Hürriyeti, 262 Yayın Hakkı, 465 Yayın İlkelerine Aykırı Yayın, 374 Yazılı Açıklamalar, 536 Yazılı Kaynaklar, 110, 481 Yazısız Kaynaklar, 119, 482 Yedi Hakimlik Daireler, 500 Yeni İnsan Hakları, 158 Yeni Olaylar, 519 Yer Bakımından (Ratione Loci) Bağdaşmazlık, 525 Yer Unsuru İtibarıyla Sınırlı, 248 Yerine Getirme (AİHM), 543-544 Yerleşme ve Seyahat Hürriyeti, 463 Yerli Hakların Korunması, 158 Yeterli Açıklıkta, 228 Yetim Maaşı İçin Boşanmak, 305 Yetki Karinesi, 145 Yetki Saptırması, 403 Yetkiler Dar, Haklar Geniş, 149, 149 Yönetmelikler, 117 Yöntem Bağdaştırmacılığı, 34 Yurttaş Hakları, 104 Yurttaşlık Bilgisi, 57 Yurttaşlık Eğitimine Katkı, 57 Yurttaşlık Hakları, 103 Yüksek İzlenme Saatleri, 228 Yüksek Mahkemelerin Danışma Görüşü Başvurusu, 542 Yükümlüler (Genel), 175-190 Yükümlüler (Türkiye), 292-300 Yürütme Organına Karşı Koruma, 443 Yüzbaşıoğlu, 420 Zahirî Çatışma, 252 Zaman Bakımından (Ratione Temporis) Bağdaşmazlık, 525 Zaman Bakımından Sınırlar, 431 Zarar, 539 Zaruret Hâli Teorisi, 244 Zecir, 64 Zenon, 12 Zımnî İzin Kararları, 201 Zımnî İzin, 201 Zımnî Ret Kararı, 201 Zimnî Kabûl Kararı, 201 Zorla Çalıştırma Yasağı, 460 Zorlama Yokluğu, 64 Zorlayıcı Sosyal İhtiyaç, 392 Zorunlu Din Dersi, 45 Zorunluluk Unsuru, 74 ANAYASA MADDELERİ Alman Anayasası, 167 m.1-20, 95; m.2/2, 233 m.8/2, 233 Çin Anayasası, 82 İsviçre Anayasası, m.16, 233; m.22, 233 m.38/1, 232; m.40-2, 233 m.79/1, 233; m.79/4, 233 m.109/1, 232 Kuzey Kore Anayasası, 82 Meksika Anayasası, 138 Portekiz Anayasası, 95 m.12, 181; m.16, 169 Sovyetler Birliği Anayasası, 81, 82 1924 Türk Anayasası, m.70, 166 1961 Anayasası, m.11, 319 1982 TÜRK ANAYASASI m.12, 79, 174 m.13: 334, 335, 338, 346, 383, 402 m.14: 318, 319, 321 m.15: 407, 422, 423 m.17: 282, 283, 460 m.18: 460; m.19: 461 m.2: 274, 284, 286 m.20: 461; m.21: 407, 462 m.23: 463; m.24: 463 m.25: 463; m.26: 464 m.27: 464; m.28: 464 m.29: 465; m.33: 465 m.34: 465; m.35: 466 m.36: 466; m.37: 466 m.38: 466, 467; m.39: 467 m.40: 467; m.41: 467 m.49: 468; m.5: 289 m.51: 468; m.54: 469 m.65: 470; m.66: 470 m.67: 389, 470; m.68: 471 m.70: 471; m.72: 471 m.90: 115; m.90: 479 m.91: 344 AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ m.15: 246, 369, 424 m.17: 314; m.34: 506 m.35: 510, 511, 516; m.8: 390 TÜRK ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARI K.1963/1: 395; K.1985/7: 287 K.1972/5: 419 DİZİN K.1986/23: 342, 346, 386 K.1986/27: 346, 386 K.1987/11: 337; K.1987/4: 371, 375 K.1990/20: 428 K.1991/1: 425, 428, 407, 429 K.1993/4: 412, 421; K.2004/3: 373 K.2005/14: 357; K.2005/14: 358 K.2006/38: 360; K.2008/126: 358 K.2011/8: 360; K.2011/93: 358 K.2012/99: 358; K.2013/84: 391 K.2013/140: 228; K.2013/161: 398 K.2013/162: 383, 419; K.2014/184: 357 K.2015/49: 373; K.2015/51: 372, 377 K.2015/53: 350; K.2015/95: 396 K.2015/112: 356, K.2015/123: 391 K.2016/9: 373, 392; K.2016/46: 382 K.2016/127: 383 K.2016/135: 338, 479, 382 K.2016/151: 356, 382; K.2016/155: 381 K.2016/159: 428, 436; K.2016/164: 423 K.2016/165: 428 Doktorlara Mecburî Hizmet, 360, 374 Gelibolu Millî Parkında Ateş Yakma, 374 İmam Nikahı Kararı, 372, 377 Karacabey Meltem Gazetesi, 420 Kefalet İçin Eşin Rızası” Kararı, 264 Twitter (Yaman Akdeniz ve Diğerleri) Kararı, 7 FRANSA Anayasa Konseyi, Liberté de communication Kararı, 228 Danıştay, Simone de Beauvoir Kararı, 203 Colmar İstinaf Mahkemesi, Sahte Baca Davası, 304 ALMAN ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARI Mephisto Kararı, 178 Omurilikten Sıvı Alımı Kararı, 239 Ormanda At Sürme (Reiten im Walde) Kararı, 174 Çikolatadan Paskalya Tavşanı (Schokoladenosterhase) Kararı, 239 Şahinle Avcılık Kararı, 237 Uydu Anteni (Parabol-Antenne) Kararı, 190 İspanyol Anayasa Mahkemesi, 8 Nisan1981 Tarih ve 11/981 Sayılı Grev Hakkı Kararı, 242 AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ KARARLARI A. v. Birleşik Krallık, 506 Ahmet Sadik v. Yunanistan, 514 Akdivar v. Türkiye, 514 Ali Şahmo v. Türkiye, 517 Amuur v. Fransa, 508 Andrasik ve Diğerleri v. Slovakya, 515 Aquilina v. Malta, 514 Arslan v. Türkiye, 518 Ayşe Nur Zarakolu v. Türkiye, 513, Azinas v. Kıbrıs, 514 Bock v. Almanya, 522, 531 Bottaro v. İtalya, 515 Broniovski v. Polonya, 540 Brumarescu v. Romanya, 508 Building Society v. the United Kingdom, 504 Burdov v. Rusya, 509 Buscarini and Others v. San Marino, 486 Castells v. İspanya, 514 Chalkley v. Birleşik Krallık, 518 Chamaïev ve Diğerleri v. Gürcistan ve Rusya, 519 Chappex v. İsviçre, 519 Daerr Kararı, 304 De Wilde… v. Belçika, 511 Delta v. France, 504 Drozd ve Janousek v. Fransa ve İspanya, 524, 525 Duringer ve Grunge v. Fransa, 522 Engel ve Diğerleri v. Hollanda, 528 Ezeh… v. Birleşik Krallık, 528 Fédération Chrétienne des Témoins de Jéhovah de France v. Fransa, 509 Fell v. Birleşik Krallık, 515 Ferrazzini v. Italie, 528 Fransız Danıştayı Da 19 Mayıs 1933 Tarihli Benjamin Kararıyla, 204 Fressoz ve Roire v. Fransa, 514 Garaudy v. Fransa Kararı, 316 García Ruiz v. Espagne, 529 Gongadze v. Ukrayna, 517 Gorraiz Lizarraga ve Diğerleri v. İspanya, 508 Grässer v. Almanya, 514 H, W, P ve K v. Avusturya, 315 Hasan ve Eylem Zengin v. Türkiye, 45 Hatip Çelik v. Türkiye, 517 Honsit v. Avusturya,, 315 Horvat v. Hırvatistan, 513 Ilaşcu ve Diğerleri v. Moldova ve Rusya, 525 Illich Ramirez Sánchez v. Fransa, 524 Interhandel Davasında, 511 Isayeva ve Diğerleri v. Rusya, 514 Islamic Republic of Iran Shipping Lines v. Türkiye, 507 Issa ve Diğerleri v. Türkiye, 524 İçyer v. Türkiye, 515 Jeličić v. Bosna Hersek, 512, 514 Kalaç v. Türkiye, 515 Karakó v. Macaristan, 514 Karner v. Avusturya, 509 Kemmache v. Fransa, 529 Khashiyev ve Akayeva v. Rusya, 514 Kıbrıs v. Türkiye, 514, 525 Kiyutin v. Russia, 503 Klas… v. Almanya, 508, 509 Kokkinakis v. Yunanistan, 486 Kurt v. Türkiye, 509 Lawless v. Irlanda, 497 567 Les Saints Monastères v. Yunanistan, 507 Loizidou v. Turquie, 524, 526 M. v. Birleşik Krallık, 522 Mansur Yalçın ve Diğerleri v. Türkiye Kararıyla, 45 McCann ve … v. Birleşik Krallık, 509 Mikolenko v. Estonie, 521 Mikolenko v. Estonya, 520 Mirolubovs… v. Letonya, 521 Monnat v. İsviçre, 508 Moreira Barbosa v. Portekiz, 514 Moreira de Azevedo v. Portekiz, 505 Ohlen v. Danimarka, 509 Open Door ve Dublin Well Woman v. İrlanda, 509 Öcalan v. Türkiye, 524 Öztürk v. Türkiye, 517 P.M. v. Birleşik Krallık, 518 Papachelas v. Yunanistan, 517 Paşa ve Erkan Erol v. Türkiye, 509 Patera v. Çek Cumhuriyeti, 519 Pauger v. Autriche, 519 Paul ve Audrey Edwards v. Birleşik Krallık, 516 Peñafiel Salgado v. İspanya, 526 Peraldi v. Fransa, 520 Perlala v. Yunanistan, 529 Philis v. Yunanistan, 522 Predil Anstalt v. İtalya, 515 Radio France… v. Fransa, 507 Rehák v. Çek Cumhuriyeti, 522 Scordino v. İtalya, 515 Scozzari ve Giunta v. İtalya, 506 Section de Commune D’antilly v. Fransa, 507 Sejdić ve Finci v. Bosna-Hersek, 525 Selmouni v. Fransa, 514 Senator Lines v. Avuzturya, Belçika, Danimarka, 509 Sinan Işık v. Türkiye, 486 Soering v. Birleşik Krallık, 509, 524 Stamoulakatos v. Birleşik Krallık, 522 Ülke v. Türkiye, 518 Van Oosterwijck v. Belçika, 514 Varbanov v. Bulgaristan, 522 Varnava ve Diğerleri v. Türkiye, 519 Verein Gegen Tierfabriken Schweiz (Vgt) v. İsviçre, 519 Vernillo v. Fransa, 514 Vijayanathan ve Pusparajah v. Fransa, 509 Walker v. İngiltere, 516 X. v. Almanya, 526 X. v. Hollanda, 526 Yaşa v. Türkiye, 509 Zagaria v. İtalya, 520 Zehentner v. Austria, 506 ■ Bu metin, Kemal Gözler, İnsan Hakları Hukuku (Bursa, Ekin, 2017, XXIV+568 s.) isimli kitabımızdan tanıtım amacıyla seçilmiş çeşitli sayfalardan oluşmaktadır. Sayfalar ardışık değildir. Metinde ileri sürülen görüşleri kendi bütünlüğü içinde değerlendirmek gerekir. Bunun için kağıt kitabın bütününe bakılması tavsiye edilir. Her hâlükârda metinden alıntı yapılacak ise, bilimsel yazma kurallarına uygun şekilde alıntı yapılmalı ve kaynağı aşağıdaki şekilde açıkça gösterilmelidir: Kemal Gözler, İnsan Hakları Hukuku, Bursa, Ekin, 1. Baskı, 2017, XXIV+568 s. (http://www.anayasa.gen.tr/ihh-secki.pdf). Kitap hakkında bilgiye şu linkten ulaşabilirsiniz: http://www.anayasa.gen.tr/ihh.html