HİKMET YURDU Düşünce – Yorum Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi ISSN: 1308-6944 www.hikmetyurdu.com Hikmet Yurdu, Yıl: 7, C: 7, Sayı: 14, Temmuz – Aralık, 2014/2, ss. 89 - 107 Sosyal Hareketlerin Anatomisi Yrd. Doç. Dr. Arif Çiçek İnönü Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü arif.cicek@inonu.edu.tr Özet Çağımızın hızla gelişen, değişen toplumları çok temel problemlerle karşı karşıyadır. Bunların en önemlilerinin biri de sosyal hareketler olarak görünmektedir. Her toplum yapısı ve döneme göre nedenleri ve sonuçları da farklılık gösterir. Sosyal hareket, toplumda yeni bir hayat tarzını, yeni bir modeli oluşturmak için eylemde bulunulan kolektif bir davranış biçimidir. Modern sosyal bilimlerin gelişmesiyle 19. yy’dan itibaren sosyal hareketlere ilişkin daha sistematik analizler ortaya çıkmaya başlamıştır. Böylece sosyoloji ve siyaset bilimi gibi birçok sosyal bilim dalında bu tür analizler yapılmaya başlandı. Bu makalede sosyal hareketlerin yapısı analiz edilecektir. Anahtar kelimeler: Sosyal hareket, kolektif davranış, kolektif etkileşim, kitle, kitle toplumu Abstract Anatomy Of Socıal Movements Our age’s rapidly changing, developing societies are facing with very primary problems. One of the most important of them are the social movements. The causes and consequences of social movements differentiate depending on every social structure and period. Social movement is a collective behavior pattern which being in act for constitute a new life style and a new pattern. As of nineteenth century with the development of modern social sciences began to emerge more systematical analysis on social movements. Thus, such analysis being actualized in the many social sciences branch such as sociology and politics. In this article, will be analyzed the structure of social movements. Key words: Social movements, collective behavior, collective interaction, mass, mass society Giriş Sosyal hareketler, insanların hayatlarında eski dönemlerden beri önemli rol oynadıkları söylenir. Bunun belli ölçülerde haklılık payı vardır. Gerçekten de toplumların tarihinin ilk zamanlarından beri çok farklı direniş biçimleri, çatışmalar, başkaldırılar, isyanlar vb. toplumsal hayattan hiçbir zaman eksik olmamıştır. Gerek yönetenler arasında meydana gelen çatışmalardan, gerek yönetilenlerin, ezilenlerin toplumsal durumlarından kaynaklanan çok farklı direniş biçimleri, insanların hayatlarında önemli değişikliklere yol açmış, insanlık tarihinde etkili olmuştur. Eylem- 90 Sosyal Hareketlerin Anatomisi ler, isyanlar, devrimler gibi çeşitli direniş örüntüleri, farklı zaman ve mekânlarda değişik hal ve biçimler alsa da “yaşanılan tarih”te hep var ola gelmiştir.1 Bir bakıma protesto eyleminin devamlı olarak kurumsallaştırılması ve normalleştirilmesi ile Tarrow’un ifadesiyle “toplumsal hareket toplumu”na yol açmıştır.2 Toplumsal hareket kavramı bizi aynı zamanda sivil toplum kavramına da yönlendiriyor. Bazılarının sivil toplum tanımlarına “yurttaşların kamu yaşamına katılımını” eklemeleri bu nedenle haklıdır. Sivil toplum, aynı zamanda toplumsal hareketlerin yürüttükleri toplu eylemlerin de adresidir.3 18. yüzyıldan ve özellikle 19. yy’dan itibaren toplumun büyük bir kesimini oluşturan köylülerin, zanaatkârların, işçilerin faaliyetleri, eylemleri ve örgütlülükleri görmezden gelinemeyecek kadar bir örgütlülük ve süreklilik düzeyine ulaşmıştır. Kapitalist toplum ilişkilerinin yaygınlaşması, metalaşma süreci, hızlı kentleşme ve göç, hem kırsal alanda hem de şehirlerde ciddi toplumsal kargaşaya neden oluyordu. Bu süreç, sosyal hareketler üzerine ilk sistematik fikriyatı doğurmakta gecikmedi. Bu yaklaşım Gustave Le Bon’un en tipik temsilcisi olduğu “kalabalıklar” yaklaşımı ve kuramıdır. Le Bon’un yaklaşımı aslında kitle toplumunun ortaya çıkmasıyla birlikte gelişen meşruiyet krizine verilen cevaplardan bir tanesidir. Kitle siyaseti ve toplumsal mobilizasyonun çeşitli biçimleriyle birlikte toplumun geniş kesimleri politik hayata daha fazla katılmaya ve aktif rol oynamaya başlamıştır.4 Toplumsal hareketler kaçınılmaz olarak bireyler arası etkileşim üzerine kurulma durumundadır. Etkileşimin kalitesi ve sürekliliği toplumsal hareketleri etkinleştirmektedir. Bu başarıya katkıda bulunabilmenin ön koşulu etkileşen bireylerin bilgi, birikim ve beklentilerini buluşturup etkileşim sonucu ulaştıkları sonuç ve elde ettikleri ürünü ortak olarak sahiplenmeleridir. Bir toplumda bireyler arası ilişkiler ve etkileşimler ne ölçüde gelişirse ortak hedefler doğrultusundaki toplumsal hareketler de o ölçüde mümkün hale gelmektedir.5 Çetinkaya, Y. Doğan; “Tarih ve Kuram Arasında Toplumsal Hareketler”, Toplumsal Hareketler (Der: Y. Doğan Çetinkaya), İletişim yy, İstanbul, 2008, s.15 2 Martın, G. William; “Sistem Karşıtı Hareket Arayışı” Toplumsal Hareketler (Çev: Deniz Keskin), Versus Kitap yy, İstanbul, 2008, s.8 3 Sanlı, Leyla; “Türkiye’de Toplumsal Hareketler”, Toplumsal Hareketler Konuşuyor (Yay. Haz: Leyla Sanlı), Alan yy, İstanbul, 2003, s.10 4 Çetinkaya, Y. Doğan; a.g.m, s.18 5 Uyar, S. Tanay; ”Toplumsal Hareketler ve Çevre”, Toplumsal Hareketler Konuşuyor (Yay. Haz: Leyla Sanlı), Alan yy, İstanbul, 2003, s.136–137 1 www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org Dr. Arif Çiçek 91 Geçtiğimiz yakın dönemin toplumsal hareketleri oldukça çatışmacı, antikapitalist ve devlet karşıtı hareketler olarak ortaya çıktılar. Avrupa birliği ve kuzey Amerika sınırlarının dışına serpildiler. Polonya’dan Brezilya’ya Güney Kore’den Güney Afrika’ya dek pek çok yerde diktatörlükler devrilmesine yol açtılar. 1980’lerde ortaya çıkan ve resmen demokratik ülkelerde bile yoksulluğu ve devlet politikalarına saldıran, ayaklanmalardan örgütlü hareketlere dek çeşitlilik gösteren eylemliliğin yükselişi oldu. Bu eylemlilik, özelleştirme ve dünya ticaret örgütü karşıtı protestolardan radikal toprak reformu taleplere, kamusal taleplere, konut, gıda, elektrik, sağlık hizmetleri vb. sosyal ve ırksal adalet taleplerine dek geniş bir yelpazeye yayıldı.6 Söz konusu yelpaze günümüzde genişlemekte, sosyal hareketler de zaman zaman dünya ölçeğinde yaygınlık göstermektedir. 1. Sosyal Hareket Tanımları Normalde insan ilişkileri, oturmuş rutinler, beklentiler ve sosyal normlarla düzenlenen istikrarlı gruplarda sürdürülür. Özellikle istikrarlı dönemlerde ve toplumda insanların günlük işlerinde karşılıklı ilişkileri, toplumda yerleşmiş olan iş bölümü, statü ve rol ilişkileri örüntüsünü izler.7 Fakat toplumlar, bütünleşmenin yanında niteliği farklı olan çatışmalara da sahne olurlar. Bireyler ya da gruplar dayanışma ilişkileri kadar rekabetle de karşı karşıya gelirler. Çeşitli memnuniyetsizlikler ise değişmeye karşı ya da değişme talepleriyle kendisini gösterebilir. Bu çerçevede sosyal hareketler genel olarak, sosyal düzenden duyulan memnuniyetsizliğin ifadesi olarak ifade edilebilir.8 Sosyal hareketler, toplumda yeni bir hayat tarzını, yeni bir modeli oluşturmak için eylemde bulunulan kolektif bir davranış biçimidir. Bu bakımdan sosyal hareketler bir yandan hayatın akışıyla yetinmeyen toplumsal rahatsızlıkları dile getirirken, öte yandan bunların çözümlenmesi için yeni çareler önerir. Başlangıçta bir sosyal hareket şekilsiz, kötü örgütlenmiş, hiçbir anlamı olmayan bir kimliği taşırken, geliştikçe sosyal bir nitelik kazanır. Sosyal hareketler toplumdaki gelenek ve töre yapısına biçim verir, değer sistemi ve kurallar-normlar kadar, işbölümü ve liderliğin oluşumunu da hazırlar. Kısacası, yeni bir kültür ve sosyal örgütlenme biçi- Martın, G. William; a.g.m, s.8–9 Şerif, Muzaffer – Carolyn W; Sosyal Psikolojiye Giriş I, Sosyal yy, İstanbul, 1996, s.353 8 Tatar, C. Hüsniye; “Sosyal Hareketler Sosyolojisi Açısından PKK ”, 1. Milletlerarası Doğu ve G. Doğu Anadolu’da Güvenlik ve Huzur Sempozyumu Bildiri Kitabı, Elazığ, 2000, s.287 6 7 92 Sosyal Hareketlerin Anatomisi mi ortaya koyar.9 Bir sosyal hareketin amacı da duyulan memnuniyetsizliği bertaraf etmek şeklinde belirtilebilir. Bu çerçevede sosyal hareket, çok sayıda kişinin ortaklaşa paylaştığı huzursuzluktan ya da emellerden kaynaklanmakta, bir değer ve insan ilişkileri düzeni oluşturmak üzere gösterilen faaliyet ve çabalardan oluşmaktadır. Bu faaliyetler değiştirmeye yönelik olabileceği gibi, muhafaza etmeye yönelik de olabilir.10 “Hareketler” tabirini yalnızca örgütlü, normatif ve kurumsallaşmış kolektif eylemi değil, aynı zamanda yıkıcı, anlık, kurumsallaşmamış kolektif eylemi de kapsayacak şekilde kullanmalıyız. Böylece görünüşte spontane isyanlardan (ör; Latin Amerika ve başka yerlerdeki yiyecek ayaklanmaları, tarihsel sendika oluşumlarından dünya sosyal formuna) örgütlü hareketlere ve klasik devlet devrimlerine (Amerikan, Fransız, Haiti, Meksika, Rusya ve Çin) pek çok fenomeni içermektedir.11 Bir toplumda sosyal hareketlerin ortaya çıkışı var olan sosyal düzenden duyulan memnuniyetsizliğin bir belirtisidir. Sosyal hareketler toplumda bazı metotları kullanıp, amaçlarına ulaşarak toplumda değişiklik meydana getirmek isterler. Sosyal hareket, çok sayıda kişinin ortaklaşa paylaştığı huzursuzluktan ya da emellerden kaynaklanan, bir değer ve insan ilişkileri düzeni oluşturmak ve devamlılığını sağlamak üzere gösterilen çabalardan oluşur. Bu çabaları resmi bildiriler, yazılar, toplantılar ve doğrudan eylemler olarak belirtebiliriz.12 Sosyal hareketin mensupları toplumda kötü gördükleri şeylere karşı iyi gördükleri şeylerin bir kutsal savaşını verdikleri için idealisttirler. Bu yüzden sosyal hareketler, idealleri eylemlere dönüştüren kolektif bir davranış biçimidir. Kurulu düzendeki haksızlıklara veya beğenilmeyen oluşumlara yöneltilen protestolar toplumsal tepkiler yeni bir örgütlenme biçimini ortaya koyacağından sosyal hareketler aynı zamanda sosyal değişmeyi başlatmak veya desteklemek gibi ortak bir eylem tarzı olarak da algılanabilir. Sosyolog G. Kessler’e göre sosyal hareket, “aynı düşünceye sahip olanların şekilsiz fakat sürekli birleşmesidir. Kural olarak bu birleşim Weber’de görüldüğü üzere akli bir değere dayanıp ortak bir inanca sahip olanlar tarafından beslenir ve içeriğini de ortak bir ideal oluşturur. Bu inanç, Hıristiyanlık, Müslümanlık, Protestanlık hareketlerinde Türkdoğan, Orhan; Sosyal Hareketler Sosyolojisi, Birleşik yy, İstanbul, 1997, s.11 Tatar, C. Hüsniye; a.g.m, s.287 11 Martın, G. William; a.g.m, s.15 12Şerif, Muzaffer – Carolyn W; Sosyal Psikolojiye Giriş II, Sosyal yy, İstanbul, 1996, s.721–726 9 10 www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org Dr. Arif Çiçek 93 görüldüğü gibi dinî ya da sosyalizm, milliyetçilik, faşizm ve milli sosyalizmde olduğu şekilde siyasî veya her Rönesans’ta, hümanizm, aydınlık ve romantik felsefelerinde ortaya çıktığı gibi kültürel olabilir. Her sosyal hareket bir zaman süresi içinde kendine biçim vermeye eğilimlidir. Toplumda fikir özgürlüğü arttıkça sosyal hareketler de çoğalır ve zenginleşir. Sosyal hareketler sosyolojisi, toplumumuzun temelinde yatan problemlerin hedefi, kimliği ve beklentilerinin neler olabileceğini belirlememize katkıda bulunabileceği gibi bunların nasıl çözümlenebileceği hususunda iyileştirme çarelerini de ortaya koyabilecektir.13 Bütün bu açıklamalarla birlikte sosyal hareketi, “bir parçası olduğu toplumdaki değişmeyi özendirmeye ya da değişmeye direnme amacına yönelik kolektif bir çaba”14 olarak tanımlayabiliriz. 2. Sosyal Hareketlerin Sebepleri ve Özellikleri Sosyal hareketler, temelde sosyo-psikolojik nitelikli oluşumların bir yansıması olup, kolektif davranışlar olarak belirtilmektedir. Bir birliktelik durumunun kişiler arasında yakın etkileşimi içeren bir kalabalık durumuna dönüşmesi için ortak bir çıkar, mesela; protesto, itiraz ya da ortak bir emel gibi bir odak noktası olması gerekir. Kalabalıkların oluşması için ortak bir güdü, engellenme, problem, talep gerekli olmakla birlikte tek başlarına yeterli değildir. Var olan sosyal organizasyon, gelenek, sosyal normlar veya yasal yaptırımlar ortak güdüsel ihtiyaçların kolektif davranışta eyleme dökülmesine karşıdır. Kolektif davranış, çoğu zaman genel gidişattan ayrılan olağan dışı bir etkinlik türüdür.15 Kolektif davranışlar; fert ve toplumun tutum ve zihniyetlerini belirleyen eylem kalıplarıdır. Sosyal hareketlerin sosyolojisini ele alırken, daha ziyade kolektif davranışlar ile sosyal hareketler arasında bir yaklaşım aranmalıdır. Sosyal hareketlerin, fert ve toplum düzeyinde bazı sebepleri mevcuttur. Bunlar: a- Yapısal durumdan kaynaklanan etkenler b- Yapısal gerginlik Türkdoğan, Orhan; a.g.e, s.11 Bottomore, T.; Siyaset Sosyolojisi, Ankara, 1987, s.22 15 Şerif, Muzaffer – Carolyn W; Sosyal Psikolojiye Giriş I, Sosyal yy, İstanbul, 1996, s.355–356 13 14 94 Sosyal Hareketlerin Anatomisi c- Umumileşen bir inancın gelişmesi ve yayılması d- Hızlandırıcı etkenler e- Eylem için katılanların seferber kılınması16, gösterilmektedir. Halk, rutinin bozulmasından veya düzensizlikten dolayı rahatsız olur. Ortak sorunları olan kişilerin birbirleriyle etkileşimde bulunmaları için gerekli hazırlık evreleri vardır. Bunlar; —Var olan normların zayıflaması —Protesto seslerin yükselmesi —Fikir alışverişinin, sınırlı kişiler arası ve grup durumlarında yapılmasıdır. Etkileşimin ortak konusu ya da sorunun diğer faktörlerle ilişkili olarak düşünülmesi gerekmektedir. Bunlar arasında; genel ortam koşulları, bu koşulların müsamahakâr ya da yasaklayıcı olması, ortak problemleri olanların sorunu ne derecede yaşadığı, bu kişiler arasında etkileşim derecesi, entelektüel ve ideolojik düzeyi, gibi faktörler etkili olmaktadır. Kalabalıklarda etkinlikler tamamen kendiliğinden gelişmezler. Hemen her zaman en azından liderlik çekirdeği vardır. Kısacası, kolektif etkileşim, bir boşluk içinde gerçekleşmez. Dönemin akışkanlığı ya da istikrarlı oluşu insanların küçük ya da büyük gruplar olarak ilgi göstermeleri, resmi ya da gayri resmi organizasyon bağları ve odak problemin ya da meselelerin doğası, hep birbirleriyle işlevsel olarak ilişkilidir.17 Sosyal hareketleri temellendirirken bir önemli görüş de kolektif davranışların yeri ve önemidir. Bu açıdan Smelser’e göre kolektif davranış sahasına giren olayları şöyle sıralayabiliriz: 1- Panik tepkisi 2- Çılgınlık tepkisi (Moda dalgalanmaları, mali patlamalar ve dini rekabetler) 3- Düşmanlık tohumunun yayılması 4- Islahat hareketlerinde olmak üzere çeşitli norm yönelimli hareketler 5- Siyasi ve dini ayaklanmalar, devrimler mezhep ve mezhepçilik hareketleridir. 16 17 Türkdoğan, Orhan; a.g.e, s.9–30 Şerif, Muzaffer – Carolyn W; a.g.e, s.355–356 www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org Dr. Arif Çiçek 95 Görülüyor ki sosyal hareketler fert ve toplumun tutum ve zihniyetlerini belirleyen davranış biçimlerinden hareket etmekle beraber geniş ölçüde toplumdan kaynaklanan norm kurallarıyla sıcak ilişkiler halindedir.18 Kolektif alevlenmenin, kitle eylemlerinin, ayaklanmaların yinelenmesi genel olarak sosyal istikrarsızlığın yaygın güvensizliğin hüküm sürdüğü nüfusun büyük kısmında geniş çapta yoksunluk olduğu dönemlerde ve yerlerde, sınıflar arası ve gruplar arası düşmanlığın arttığı sıralarda ya da uzun süren bir savaşın ortaya çıkardığı karışıklık dönemlerinde gerçekleşir.19 Sosyal hareketler kolektif davranışın bir kesimi olarak görülmekle beraber aynı zamanda sosyal değişmenin önemli bir yönünü de teşkil ederler. Sosyal hareketlerin incelenmesi esasta değişen değerler ve normlar kadar, değişen sosyal düzen kültürel değişmeyi de kapsar. Bu anlamda sosyal hareket insan ilişkilerinde etkileşime biçim verme sürecidir. Herberley’e göre sosyal hareketler, sosyal düzendeki temel değişmeleri kapsar. Böyle olunca, sosyal hareketler bazı sosyal müesseselerde ortaya çıkan değişmeyi sağlamak için yürütülen kolektif eylem biçimleridir.20 Kolektif etkileşim, genel anlamıyla, çok sayıda kişinin ya da grubun aktif olarak katıldığı ve bir birlerine tepki verdiği sosyal durumlardaki davranışlar anlamına gelir. Kolektif etkileşim, özel çıkarları olan bazı örgütlü taraflarca, gerçekleştirilebileceği gibi, etkileşimde bulunan kişilerin el birliğiyle hareket etme sürecinde ya da “birbirlerine sokulması” sonucunda kendiliğinden gelişebilir. Gündelik hayatın olağan çarkının dışına çıkan özellikler ve boyutlar edinen kolektif etkileşim türleri, daima bu etkileşime katılan bireylerin ortak paylaştığı güdüleri ve engellenmeleri açığa çıkaran olağan dışı bir olay etrafında toplanır. Bu tür durumlar, çok sayıda kişinin aniden güçlü güdüsel ve duygusal sorunlarla karşı karşıya gelmesine neden olur ve derhal dikkat yöneltilmesi gereken sorunlar doğurur. Önemli bir kolektif etkileşimin, acil çözüm bekleyen, ortak bir sorundan, herkesin ulaşmaya çalıştığı bir amaçtan ya da karşılaştığı bir tehlikeden oluşan bir odak nok- Türkdoğan, Orhan; a.g.e, s.24 Şerif, Muzaffer – Carolyn W; a.g.e, s.353 20 Türkdoğan, Orhan; a.g.e, s.25 18 19 96 Sosyal Hareketlerin Anatomisi tası daima vardır. Bireyler için başlıca dayanağı oluşturur. Etkinlikler buna göre düzenlenir.21 Sosyal hareketlerin ortaya çıkmasına sebep olarak kitle toplumu gösterilmektedir. Ortega; çağımız toplumlarının bir kitle toplumu olduğunu belirtmektedir. Kitle toplumunda anominin hâkim bir durumda olduğu, ferdin makineleşerek değerlerden sıyrıldığı, böylece ben duygusunun sardığı kalabalık içinde yalnız kalan insanların ortaya çıktığını belirtmektedir.22 Burada kalabalık ve kitle hareketlerini ayırmak gerekir. Kalabalık, amaçları ve yöntemleri bakımından son derece özel niteliği bulunan şiddetli ve kısa süreli eylem biçimleridir. Kalabalıklar, toplumdaki umumi yanlışlıklardan ziyade bazı özel hususları değiştirmeyi arzular. Bu yüzdende toplumda umut edilen ideolojiyi geri plana iterler. Uzun ömürlü amaçların planlanmasını göz önüne almazlar. Bir kalabalık gibi sosyal hareket de hâkim toplum düzeninde fertlere kötü veya haksız görünen hususlarda tepkide bulunma imkânı yaratır. Bunun içinde amacını elde etmek niyetiyle kitle toplantıları düzenler, slogan ve sembolleri gündeme getirir. Çoğu kez toplumun alışık olmadığı taktik ve yöntemleri dramatik bir biçimde ortaya koyar. Böylece, temsil ettikleri sosyal hareketin oluşumuna kitleler tarafından benimsenmesine çalışırlar. Bu amaçla rahatsızlıkları örgütlemek ve fiziki eylemleri planlamak çoğunlukla sosyal hareketin cephaneliğinde gizlenen destek unsurları teşkil eder23 Bütün kitle hareketleri, taraftarlarında ölümü göze almak, birlikte yürüyüşe geçmek duygusu yaratır. Ortaya koyduğu program ne olursa olsun, bütün kitle hareketleri aşırılığı, gayreti parlak umutları, nefreti ve hoşgörüsüzlüğü körükler. Bütün kitle hareketleri, hayatın belirli bölünmelerinde güçlü bir faaliyet akışı yaratmaya muktedirler. Körü körüne bir inanç ve sadakat isterler.24 Kitlelerin önemli nitelikleri şunlardır:25 a- Kitlelerin tahrik edilmeye yatkınlığı, hareketliliği, öfkesi b- Kitlelerin telkine yatkınlığı ve çabuk inanırlılığı c- Kitle duygularının abartılılığı ve basitliği d- Kitlelerin tutuculuğu, baskıcılığı, muhafazakârlığı Şerif, Muzaffer – Carolyn W; a.g.e, s.337–346 Gasset, J. Ortega, Y; Kitlelerin Ayaklanışı (Çev: Koray Şahin), Babil yy, İstanbul, 2003, s.77 23Türkdoğan, Orhan; a.g.e, s.11 24 Hoffer, Erich; Kesin İnançlılar (Çev: Günur Erkıl), İm yy, (7. Baskı), İstanbul, 1988, s.xxııı. 25 Bon, Gustave Le; Kitleler Psikolojisi (Çev: Tolga Sağlam), Timaş yy, (2. Baskı), İst, 1999, s.29–44 21 22 www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org Dr. Arif Çiçek 97 e- Kitlelerin ahlâklılığı Kitle, içindeki kişi tavır ve hareketlerini tayin yönünden uygun ölçü ve araçlardan yoksundur. Kişi bizzat kendi hareketi ile ajitasyonları yaratır. Kolektif eylem içinde bulunan kişi sosyal ilişkilerin normatif olarak kurulmuş ve herkesin öyle olmasını beklediği yapısında dışarı çıkar. Ancak kolektif eylem içinde bulunan kişi de tamamıyla normatif muhteva dışına çıkmaz, en ileri ajitasyon hallerinde bile kendi hareketlerini eleştiri kabiliyeti tamamıyla ortadan kalkmaz, hareket sadece evvelce edinilmiş bir kararın sonucu değildir, fakat anidir. Kitle, duyarlılığı, yani etkilenebilme yeteneği, ileri derecede bir toplumdur. Kitleye giren kişide kendisine yapılan hareketlere, telkinlere karşı hemen cevap verme eğilimi bulunur. Kitleye giren kişilerin sayısı ne kadar çok olursa kişinin tabi tutulacağı telkinler o kadar fazla olacağından etkilenmede daha hızlı ve şiddetli olur. Bir şayia ne kadar çok yayılıp tekrarlanırsa o kadar fazla kabul edilir. Telkin düzenli ve sürekli olduğu takdirde daha fazla etkili olur. Kolektif hareketler içinde bulunan kişiye dengesiz ve itidalsiz fikirler, gerçeğin yanlış yorumları bir patlamanın yayılması gibi etki yapar. Kitleye giren kişi anonim bir grup içinde bulunduğundan kurallardan sapan hareketleri yaparken kendisini güvenlik içinde hisseder. Kendi başına adam öldürme cürümünü işlemeye cesaret edemeyen kişi, bir linç hareketine kolaylıkla ve endişe duymaksızın katılabilir.26 Bir kitle hareketinin ortaya koyduğu yenilikler genellikle mevcut olan şeylerin yeni bir uygulamasından ibarettir. Bir kitle hareketinin uyguladığı ve yararlandığı yöntemler, prensipler, teknikler vs. genellikle hareketin dışındaki çevrelerin yaratıcılık ürünleridir. Bütün kitle hareketlerinde bu taklitçilik mevcuttur. Mevcut düzen, gözden düşürülmeden önce genellikle kitle hareketleri ortaya çıkmaz. Gözden düşürme işi, iktidardakilerin yanlış tutumlarının veya su istimallerinin otomatik bir sonucu değil, içlerinde şikâyet duygusu bulunan söz ustalarının kasten yaptıkları bir iştir. Bir kitle hareketinin öncülüğünü söz ustaları, gerçekleştirmesini aşırılar, toparlanmasını da eylem adamları yapar.27 Kitle (kalabalık, yığın) kelimesi, basit anlamıyla milliyetleri, meslekleri, cinsiyetleri, kendilerini bir araya toplayan tesadüf her ne olursa olsun, rasgele bireyler toplulu- 26 27 Dönmezer, Sulhi; Sosyoloji, Savaş yy (Gen. 9.Baskı), Ankara, 1984, s.240–241 Hoffer, Erich; a.g.e, s.155–183 98 Sosyal Hareketlerin Anatomisi ğunu ifade eder. Psikoloji bakımından kitle tabiri büsbütün başka bir anlamda kullanılır. Belirli bazı durumlarda, bir insan topluluğu, onu meydana getiren bireylerin sahip oldukları karakterlerden çok farklı yeni karakterlere sahip olur. Bilinçli şahsiyet ortadan silinir, bir araya gelmiş bütün bireylerin düşünce ve duyguları tek bir istikamete yönelir. Şüphesiz, geçici fakat pek açık nitelikler taşıyan bir kolektif bilinç oluşur.28 Kitle hareketlerinin çekici yönlerinden bahsetmek mümkündür. Bunların başında değişiklik isteği gelir. Gelişme halindeki devrimci bir harekete katılan kişilerden birçoğunun, bu harekete kendi hayat koşullarında meydana gelecek ani ve büyük bir değişiklik ihtimalinin çekiciliğiyle katıldıkları herkesçe bilinen bir gerçektir. İkinci olarak da başka bir insan olma isteğinden bahsetmek mümkündür. Bir kitle hareketi özelikle aktif ve uyandırıcı dönemindeyken, çağrısını kişiliğini yükseltmek peşinde olanları değil, beğenmediği benliğinden kurtulmak çabasında olanlara yöneltir. Bir kitle hareketinin taraftarlar çekmesi ve bunların taraftarlığını devam ettirmesi, kişisel yükselme arzusunu tatmin edebileceğinden dolayı değil, kişilerin kendisinden kurtulma arzusunu tatmin edebileceğinden ötürüdür. Bütün kitle hareketleri, taraftarlarında ölümü göze almak birlikte yürüyüşe geçmek duygusu yaratır. Ortaya koydukları program ve telkin ettikleri öğreti ne olursa olsun, bütün kitle hareketleri aşırılığı, gayreti, parlak umutları, nefreti ve hoşgörüsüzlüğü körükler. Bütün kitle hareketleri, hayatın belirli bölümlerinde güçlü bir faaliyet akışı yaratmaya muktedirdirler ve körü körüne bir inanç ve sadakati isterler. Bütün kitle hareketleri ilk taraftarını aynı tip insanlar arasından seçerler ve aynı düşünce tarzındaki kişilerle ilişki kurarlar. Kitle hareketlerinin birçok ortak özellikleri olduğu varsayımı, bütün kitle hareketlerinin aynı eşitlikte yararlı veya yıkıcı olduğu anlamına da gelmez.29 Kitlelerin özel niteliklerinin, karakterlerinin oluşumunda çeşitli sebepler vardır. İlk sebep, kitle içinde bulunan birey, sadece çokluğun sayı fazlalığının verdiği bir duygu ile tek başına olduğu vakit frenleyebileceği içgüdülerine, kendisini terk etmek suretiyle yenilmez bir güç kazanır. Kitleler isimsiz ve dolayısıyla sorumsuz oldukları için bireyleri daima her yerde kontrol edici rol oynayan sorumluluk duygularından tamamen uzaklaştırırlar ve onlar içgüdülerine daha kolayca teslim ederler. 28 29 Bon, Gustave Le; a.g.e, s.19–20 Hoffer, Erich; a.g.e, s.1–12 www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org Dr. Arif Çiçek 99 İkinci sebep, zihinsel yayılma da kitlelere özgü olan vasıfların meydana gelmesine sebep olur ve bu zihinsel yayılma aynı zamanda bunlara bir yön verir. Kitle psikolojisi, kitle içindeki bireylerde, yalnız haldeki bireylerin karakterlerine nispetle pek zıt karakterler ortaya çıkarır. Telkine yatkın olmak bunun başında gelmektedir.30 3. Sosyal Hareketlerin Yapısı Her sosyal hareketin bir yapısı vardır. Bu yapının mahiyeti sosyal hareketin türüne ve ortaya çıktığı sosyal ortama göre farklılık arz edebilir. Ancak temel olarak aşağıda sıralanan özelliklerin sosyal hareketlerin yapısını oluşturduğunu söylemek mümkündür: a- Psikolojik bir kitle: Bazı sebeplerin etkisiyle meydana gelen sosyal hareketler, her şeyden önce, psikolojik bir kitleden oluşur. Kendine has bir özelliğe ve ruha sahip olan bu psikolojik kitle ferdin davranışlarının ve duygularının değişmesine sebep olur. b- Yapı malzemeleri: Sosyal hareketlerin yapısında birleştirici faktör olarak bazı unsurlar mevcuttur. Bunlar eylem, şüphe, nefret, taklitçilik, kandırış ve zorlamadır. c- Teşkilat: Asgari düzeyde de olsa belirli bir örgütlenmenin var olması. d- Lider: Kuvvetli bir teşkilatın başında iyi bir liderin bulunması sosyal hareketlerin başarısı için gerekli bir şarttır. e- Entelektüel kişiler ve söz ustaları: Bir kitle hareketinde liderden başka söz ustaları, düşünce adamları, hatipler ve entelektüel kişiler bulunur. f- Sempatizanlar g- Eylem ve sloganlar: Sosyal bir hareketin amacına ulaşabilmesi için kamuoyunun dikkatini çekme, grev, boykot, miting ve protesto gibi çeşitli yollara baş vurur.31 4. Sosyal Hareket Türleri Sosyal hareketler, ortaya çıktıkları sosyal ortam ve yöneldikleri hedefler dikkate alındığında esas itibariyle iki farklı türde ortaya çıkarlar. Bazı sosyal hareketler değer yönelimli olurken, bazıları sadece normatif yönelimle ortaya çıkabilirler. 30 31 Bon, Gustave Le; a.g.e, s.24–25 Bon, Gustave Le; aynı eser, s.20–113 100 Sosyal Hareketlerin Anatomisi Değer yönelimli hareketler, değerlerin yeniden teşkilini planlayan, genelleştiren inançlar adına seferber kılınmış kolektif eylem biçimleridir. Genellik kazanan bir düşünce ve inanç hususunda değerleri onarmak, korumak, tadil etmek veya yaşatmak için yapılan kolektif bir girişim olarak tanımlanabilir. Değer yönelimli hareket, mevcut sosyal yapının daha önce belirlemiş olduğu önceliklere karşı bir tavır olduğu için sistemin varlığını ve meşruluğunu hedef alarak sorgular. Değer yönelimli hareket, mevcut sosyal yapı ve sistemin tamamını sorgulayarak, alternatifler getiren kolektif davranış türüdür. Buradaki hedef, sistemin kendisi veya işleyişin ana felsefesidir. Norm yönelimli hareketler daha ziyade normları korumak, onarmak, tadil veya yeniden oluşturma girişimi diye ifade edilebilir. Norm yönelimli hareket, panik (mevcut normlardan ve olması muhtemel değişmelerden sakınma) çılgınlık (yeni vasıtalar tesis etme girişimi) ve düşmanlık (kötülükten sorumlu olan bir şeyi veya bir kimseyi sevmek) gibi eylem biçimleridir. Yani norm yönelimli hareketler sosyal yapının önceliğini benimseyip uygulanış tarzına karşı çıkmadır. Bundan dolayıdır ki, her hangi bir alternatif model önerme söz konusu değildir.32 Norm yönelimli hareketler, herhangi bir kural ya da kuralları düzeltmek, güçlendirmek veya değiştirmek üzere yapılan hareketlerdir. Değerlere karşı yapılan hareketler ise; sosyal değerleri korumak, güçlendirmek ya da yenileriyle değiştirmek üzere yapılır. Böylece yeni bir sistem, yani yeni bir hayat tarzı amaçlanır. Bu tip hareketler, cemiyetin kültürüne önceden yerleşmiş değerlerin ortaya çıkması, başka bir kültürden bu kültüre aşılanması ya da farklı değerlerin birleştirilmesiyle oluşturulur. Burada sistemin işleyişinde görülen aksaklıkların giderilmesi için norm değiştirici hareketler söz konusu iken, toptan bir değişimi arzulayan hareketler değer yönelimli olmaktadır. Norm yönelimli hareketler (reformcu), büyük değişiklik istemeden, mevcut kusur ve eksiklikleri gidermeyi amaçlarken; değer yönelimli hareketler (devrimci), cemiyetin topyekûn değiştirilmesini ya da yeni bir cemiyet biçimini amaçlamaktadır. Böylece ilki daha az sancılı geçerken, ikincisi daha ciddi problemlerin doğmasına ve sert tepkilerin yaşanmasına yol açar.33 5. Yeni Sosyal Hareketler Yeni toplumsal hareketler kavramı, özellikle feminist, ekoloji, nükleer karşıtı hareketleri, barış hareketlerini ve azınlık hareketlerini ifade etmek amacıyla kullanılmakTürkdoğan, Orhan; a.g.e, s.39–40 Tatar, C. Hüsniye; a.g.m., s.287–288 32 33 www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org Dr. Arif Çiçek 101 tadır. “Yeni” kavramı kronolojik bir sıralamayı değil, “eski” sınıf temelli ve çıkar gruplarına dayalı hareketlerden bir farklılığa işaret etmektedir.34 18. yy’dan itibaren gündeme gelen modern toplumsal hareketler incelenecek olursa, ister gündeme getirdikleri konular ve taktikler, isterse de kullandıkları araçlar ve örgütsel yapıları dikkate alınsın, bu hareketlerin 1960’lardan sonra ortaya çıkan yeni olduğu söylenen hareketlerle ciddi benzerlikleri görülecektir. Yeni toplumsal hareketlerin en önemli özelliklerinden biri otonomi ve kimlik üzerinde durmaları olduğu söylenir. Yine bu hareketler iktidar mücadelesi vermekten çok savunma nitelikli hareketlerdir. Dar sınıfsal-iktisadi çıkarlara dayanmamak, kısmi vaatlerde, taleplerde bulunmamak ve farklı toplumsal katmanları harekete geçirebilmek yeteneği de “yeni” hareketlerin önemli bir yönü sayılır.35 Yeni hareketlerin ortaya çıkış nedenleri şöyle sıralanabilir: —Teknolojik gelişmelerin ve endüstriyel büyümenin yarattığı sorunlar, —Üretim yapısında esnek üretime doğru gerçekleşen değişimler, —Sınıf çatışmalarından farklı olarak ortaya çıkan yeni toplumsal çatışmalar, —Hizmet sektörünün imalat sektörü aleyhine büyümesi Bunun yanında yeni toplumsal hareketlerin ortaya çıkışı daha çok küreselleşme ve onun yarattığı siyasal –toplumsal alanlardaki değişimlerle yakından bağlantılıdır. Yeni toplumsal hareketler genel olarak endüstriyel toplumdan post endüstriyel topluma, örgütlü kapitalizmden örgütsüz kapitalizme geçişin sonucu olarak ortaya çıkmış, geçmişin nesnel sınıf çıkarlarına dayalı olarak hareket eden işçi sınıfı hareketlerine karşılık, merkezine dağıtım meseleleri yerine kültür, kimlik, özerklik, nitelikli yaşam meselelerini koyan hareketler olarak ele alınmaktadır. Yeni toplumsal hareketler “ideoloji ve amaçlar” açısından ekonomik yeniden dağıtım meselelerine odaklanmaktan çok yaşam kalitesi ve yaşam biçimleri üzerine vurgu yapmakta, “yapıları” açısından lidersiz ya da dönüşümlü bir liderlik anlayışını kabul eden, “katılımcılar” açısından ise orta sınıf bireyleri, gençleri ve yüksek eğitim almış bireyleri kapsayan hareketler olarak değerlendirilir. 34 35 Coşkun, K. Mustafa; Demokrasi Teorileri ve Toplumsal Hareketler, Dipnot yy, Ankara, 2007, s.107 Çetinkaya, Y. Doğan; “Tarih ve Kuram Arasında Toplumsal Hareketler”, Toplumsal Hareketler (Der: Y. Doğan Çetinkaya), İletişim yy, İstanbul, 2008, s.36 102 Sosyal Hareketlerin Anatomisi R. Cohen’e göre yeni toplumsal hareketleri yeni yapan eski toplumsal hareketlerden ayıran altı temel özellik belirler: 1-Kültürel ve kişisel kimliklere yönelirler. 2-Teknolojik devlete karşı kültür ve sivil toplumu savunurlar. 3-Yaşam niteliğine ilişkin ihtiyaçlara odaklanırlar. 4-Karar verme süreçlerini demokratikleştirmişlerdir. 5-Alternatif anlam çatılarının gündelik hayatta üretimiyle beslenirler. 6-Demokratik ve katılımcı biçimleri deneyimleşmektedirler. Kitle iletişim araçlarının gelişmesiyle birlikte homojenleştirici bir içeriğe sahip olan kitle kültürü ortaya çıkmış ve bu da yeni tabiiyet biçimleri yaratmıştır. Böylece yeni toplumsal hareketler, toplumsal hayatın metalaşmasına, bürokratikleşmesine ve homojenleştirilmesine karşı direnişin ifadesi olarak ortaya çıkmıştır. Bu hareketlerin iktidarı ele geçirmek gibi bir amaçları yoktur. Daha çok sivil toplumda özerklik eşitsizliklerin giderilmesi türünden kültürel bir takım talepleri dillendirmektedirler.36 Alternatif siyasal kurumlar olarak da şekillenmeyen başlayan “yeni toplumsal hareket siyaseti” temsili demokrasiyle giriştiği kamusal alandaki rekabet ile önemli bir dinamizm ve mücadeleyi yaratmaya başladı. Bu hareketleri içindeki birçok insan da yeni bir siyaset biçimi yaratmakta olduklarına inandı. Yeni toplumsal hareketler yeni siyasi bilinçten, yeni bir ekonomi ideolojisinden, değişen siyasi ve ekonomik yapılanmada uluslararası alanda oluşan etkin dalgadan ve tek başına devlet tarafından çözülemeyecek kapsamlı bir toplumsal krizden ortaya çıkan nesnel koşullar ile örgütlülerin bilinçli stratejilerinin tümünden şekillendi. Yeni toplumsal hareketlerin var olan toplum içerisinde kendilerini ayıran, ancak birbiriyle ilişkili ve kısmen örtüşen adacıklar inşa eden bir muhalefet olma anlamında gelişmelere yol açtıklarını söyleyebiliriz. Yeni toplumsal hareketlerin, yeni kolektif kimliklerin ve yeni öznelerin, zıtlaşma ve direniş odaklarının çoğalmasına yol açtığı ve politikanın iş göreceği geniş bir alan ve değişim için yeni unsurların ortaya çıkmasına imkân sağladığı da açıktır. 36 Coşkun, K. Mustafa; a.g.e, s.108–136 www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org Dr. Arif Çiçek 103 Yeni toplumsal hareketler tüm dünyanın sorunudur ve aynı zamanda bir geçiş çağı ürünüdür. Yalnızca nicelik değil, nitelik olarak da yaşanan farklılaşma ve değişim, demokrasi, insan hakları ve yeni temsil anlayışlarının daha iyi nitelenir hale geldiği örgütlenmeler yaratmaktadır.37 Günümüzde önyargılı biçimde tartışılan “yeni” sosyal hareketlerin “eski” olanların yerini almakta olduğudur. Buna göre eski toplumsal hareketlerin temel özelliklerinin altı boşalmıştır. Daha çok dar iktisadi hedeflerin peşinde koşan, devrimi ve iktidarın yıkılması amaçlayan sosyal hareketler ortadan kalkmaktadır. Bu düşüncelerinin sanayi sonrası toplum fikriyatı ile yakından ilgisi vardır. Bu düşüncenin önde gelen ismi Alaine Touraine’dir. O yeni toplumsal hareketler literatüründe önemli bir düşünürüdür. Ona göre, günümüzde devlet iktidarı hareketler için bir önem taşımamakta, onlar daha çok sivil topluma yönelmektedir. Yine eski sınıf ilişkilerinin pozisyonları temelden değişmiştir. Burada ifade edilen eski toplumsal hareketten aslında kastedilen işçi sınıfı hareketidir. 1960’lardan sonra ortaya çıkan “yeni” toplumsal hareketlerin daha öncekilerle arasında birtakım yapısal farklılıklar vardır. “Yeni” toplumsal hareketler üzerinde çalışanlar önceki yüzyıllardaki işçi hareketlerini öyle ifade ederler ki, bunlar zengin içeriğe, çeşitliliğe sahip olmayan kendi iktisadi çıkarlarından başka bir şey gütmeyen hatta başka toplumsal kesimleri dışlamış hareketler olarak açıklarlar. Ancak yeni toplumsal hareketler üzerine yeni teoriler kuranlar için içinde yaşadığımız çağda artık sınıf mücadeleleri sona ermiştir. Karşı karşıya olunan yeni hareketler daha zengin içerik ve taleplere sahip, dar iktisadi çıkarlardan bağımsızlaşmış ve hatta daha demokratik ve katılıma açık hareketlerdir. Bu hareketlerin özgün tarafları, formel kurumsal-siyasal kanalların dışında çalışmaları, hayat tarzı, etik ve kimlik duyarlılıkları üzerine vurgu yapmalarıdır.38 Sanlı, Leyla; “Türkiye’de Toplumsal Hareketler”, Toplumsal Hareketler Konuşuyor (Yay. Haz: Leyla Sanlı), Alan yy, İstanbul, 2003, s.16–31 38 Çetinkaya, Y. Doğan; a.g.m., s.34–35 37 104 Sosyal Hareketlerin Anatomisi Tablo: Eski ve Yeni Sosyal Hareketler ESKİ SOSYAL HAREKETLER YENİ SOSYAL HAREKETLER Katılımcıların Profili Alt tabaka Sınıf temelli, benzerliği vurgulayan coşkulu ve kalabalık topluluklar Eğitim seviyesi düşük bireyler Niteliksiz işgücü veya işsizler Örgütlenme yapı ve esasları Resmî, dikey hiyerarşi, otoriter yapı, katı bürokrasi, karizmatik lider Lider eksenli Mekân paylaşımı Ulusal veya yerel ölçekli Değerler Ekonomik çıkarlar, sosyal sınıf, millî hassasiyetler Duygu Ezilmişlik, sömürülme Kullanılan Araçlar Yöntem Kitle, basın Orta tabaka Farklılıklarını ifşa eden marjinal gruplar Eğitim seviyesi yüksek bireyler Nitelikli işgücü, yüksek statülü meslek mensupları, öğrenciler, ev kadınları, eğitimli işsizler, çiftçiler, esnaf ve zanaatkârlar Gayri resmî, yatay örgütlenme, demokratik yapı ve liderlik Birey eksenli Sanal alan paylaşımı ve mekân buluşması Küresel ve yerel ölçekli Etnisite, kimlik, din ve dinî yorumlar, cinsiyet ve cinsel tercih, çevre, yoksullukla mücadele, savaş karşıtlığı ve barış İhmal, dışlanmışlık, sindirilmişlik, ötekileştirilmişlik Kitle iletişim araçları, İnternet Tahripkâr ve şiddet içeren toplu eylemler Sivil itaatsizlik Yaratıcı masum eylemler Münferit ama etkili şiddet kullanımı Amaç Devlet ve iktidar Hak, özgürlük, eşitlik Ekonomik menfaat ve sosyal haklar Kültürel haklar, kimlik, tanınma Teklik Çokluk Başarılı olmak Var olmak Kaynak: Tatar, Taner; “Yeni Toplumsal Hareketler ve Küresel Projeler”, Ortadoğu Analiz, Cilt 5, Eylül 2013, s.14 Yeni olarak görülmekle birlikte, toplumsal hareketlere konu olan bazı hususların tarihi köklerinin çok eskilere dayandığı da görülebilmektedir. Özellikle din eksenli hareketlerin köklerinin çok eskilere dayandığı, hedeflerinde herhangi bir değişme olmadığı, ancak yöntemlerde ve araçlarda eskiye ilavelerin bulunduğu görülebilmektedir. Bunun gibi yeni nitelendirmesi ile karşımıza çıkan kadın hareketlerinin de temellerinin oldukça eskiye dayandığı bilinmektedir. 18.yüzyılın başlarında görülen ve 19. Yüzyılda hızlanarak devam eden kadın hareketleri, günümüzde temel hak ve özgürlüklerin kazanılmış olması dolayısıyla, daha geniş bir toplumsal alana yayılmakta ve yeni yüzlerle ortaya çıkmaktadır. Ayrıca küreselleşmenin ulus devletlerin sonunu getirdiği iddiaları- www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org Dr. Arif Çiçek 105 na paralele olarak milliyetçi toplumsal hareketlerin de bittiğine yönelik ilanlar, gerek bazı değişikliklerle birlikte aslî siyasî yapı olma özelliğini devam ettiren ulus devletler, gerekse küreselleşme karşıtı milliyetçi toplumsal hareketlerle yanlışlanmaktadır. Bir başka ifadeyle eski beden, yeni yüzlerle kendisini göstermektedir. Bütün bunlara rağmen tamamıyla yeni nitelendirmesini hak eden hareketler de vardır. Çevreci hareketler, özellikle kirlilik, yeşil alanların tahrip edilmesi ve devasa nükleer tehditlerin boyutlarının gün geçtikçe büyümesi ve yaygınlık arz etmesi sonucunda toplumsal hareketlerin yeni konusunu oluşturmaktadır. Çevreci hareketlerin toplumsal faydayı esas alması ve bu hareket içerisinde yer alanların şahsî çıkarlarının bulunmayışı, harekete katılanların fedakâr, hareketin de masum olarak idrak edilmesini doğurmaktadır. Olumlu toplumsal yansımaları değerlendirmek isteyen bazı toplumsal hareketler, çevrecilik kimliğiyle ortaya çıkmakla birlikte, en azından iktidarın sorgulanmasını sağlamak, ziyadesiyle de yıpratılmasını temin etmek amacını güdebilmektedirler. Bunu, çevreci masum taleplerle başlayıp, geniş katılımı müteakip siyasî iktidarı hedef alan hareketlerde görmek mümkündür. Bu durumda da yeni yüz arkasında eski muhtevanın gizlenmiş olduğunu söylemek mümkündür. Elbette ki bütün çevreci hareketleri, gizlenmiş niyetler çerçevesinde değerlendirmek de doğru değildir.39 Geniş insan kitlelerini otoritelere ve/veya elitlere sıklıkla devletlere karşı çıkmak ve kafa tutmak için koordine ve sürekli bir şekilde bir araya getirme çabaları olan hareketler iktidar yoluna girdiklerinde sistem karşıtı hareketler olmaktan çıkarlar.40 Hareketler de sosyal ilişkilerin ve sosyal bilincin doğasıyla birlikte dönüşüm geçirdiler. Ahlâkî değerleri savunan ideallere sahip ve kendini adamış bireyler, 1970’lerden sonra ve 1980’ler ile 1990’larda artarak pek çok gösteriye ve düzensiz sıklıkta meydan gelen eylemlere katıldılar. Burada önemli nokta bu eylemler genellikle “hareket” olarak tanımlanabilir türden değildi. Devleti ele geçirmeye hedefleyen eski hareketlerin aksine, bu yeni hareketlerin kendilerini ifade edişleri genelde politika belirleyicileri üzerinde lobicilik faaliyeti yapmak ve kamuoyunu etkilemek amacını içerdi.41 Bu sebeple yeni sosyal hareketlerde, büyük kalabalıkların şiddet içerikli tahripkâr eylemler yerine, daha yaratıcı yollarla kendi- Tatar, Taner; “Yeni Toplumsal Hareketler ve Küresel Projeler”, Ortadoğu Analiz, Cilt 5, Eylül 2013, s.13 Morris, R., C. M. Bush; “İmparatorluklar Parçalanıyor, Hareket Çöküyor: Sistem Karşıtı Mücadele, 19171968”, Toplumsal Hareketler (Çev: Deniz Keskin), Versus Kitap yy, İstanbul, 2008, s.141 41 Mielants, E, F. Kalouche; “Dünya Sisteminin ve Sistem Karşıtı Hareketlerin Dönüşümü:1968–2005”, Toplumsal Hareketler (Çev: Deniz Keskin), Versus Kitap yy, İstanbul, 2008, s.280–281 39 40 106 Sosyal Hareketlerin Anatomisi lerini ifade ettikleri görülmektedir. Bilhassa toplumun geniş bir kesiminin ilgisini, takdirini ve sevgisini kazanmaya yönelik usuller tercih edilmektedir. Söz konusu eylem biçimlerinin gerek medya, özellikle de internet aracılığıyla duyurulması ve gösterilmesi taktik olarak belirlenmektedir. Bununla birlikte mağduriyet oluşturmak suretiyle kendi lehlerine toplumsal tepkilerin doğmasını temin etmek amacıyla münferit ama etkili şiddet kullanımına müracaat etmektedirler. Böylelikle güvenlik tedbirlerinin arttırılmasını ve müdahalelerin şiddetlenmesini temin ile meydana getirilen mağduriyet üzerinden toplumsal destek sağlanmakta ve yeni katılımcılar teşvik edilmekte veya cezp edilmektedir.42 Sonuç Sosyal hareketler tüm dünyanın sorunudur ve aynı zamanda bir geçiş çağı ürünüdürler. Yalnızca nicelik değil, nitelik olarak da yaşanan farklılaşma ve değişim, demokrasi, insan hakları ve yeni temsil anlayışlarının daha iyi nitelenir hale geldiği örgütlenmeler yaratmaktadır. Sosyal hareketler topluma yönelmiş reformcu ve inkılâpçı eylem biçimleridir. Bu nedenle bir yan disiplin olarak sosyal hareketlerin sosyolojisi uyma ve çatışma gibi iki süreci kapsar. Toplum gerçekleri ile fertlerin istekleri arasındaki dengesizliklerin sonucu olarak beliren farklılaşmalar sosyal hareketlerin sadece bir yönünü verir. Sosyal gelişimin bir sonucu olan bu çeşit gerginlikler aslında birçok sosyal huzursuzlukların da kaynağını teşkil eder. Sapkın davranışlar dediğimiz ve toplumun hoşgörü sınırları dışına taşan akıl hastalıkları, cinayetler, ilaç alışkanlıkları, intiharlar, ırk ayrımları, siyasi etnik gruplaşmalar, ailede çözülmeler, çocuk suçluluğu, afetler, kaçakçılık, kan gütme, gecekondu, trafik problemleri bunlar arasındadır. Bu bakımdan sosyal hareketler, teknolojik ilerlemelerin etkilediği toplum imajının ürünüdürler. Çünkü teknolojik toplumlar amaçlar ile bu amaçları gerçekleştiren araçlar arasındaki dengeyi sürekli olarak bozarlar. İkinci dünya savaşından sonra kökleşmeye başlayan kitle toplumu kuramına göre kitle eylemeleri, başkaldırılar ve sosyal hareketler, modernleşmenin faydalarının henüz tatmin edilmemiş kitlelere ulaşmasıyla son bulacak gelişmelerdir. Modernite bir takım toplumsal kesimleri mağdur etmiş ve bu nedenle onların tepkilerini çekmiştir. 42 Tatar, Taner; a.g..m, s.14 www.hikmetyurdu.com www.hikmetyurdu.net www.hikmetyurdu.org Dr. Arif Çiçek 107 Ancak modernitenin nimetleri bu kesimlere yayıldıkça bu hareketlerde ortadan kalkacaktır. Kaynakça Bon, Gustave Le; Kitleler Psikolojisi (Çev. Tolga Sağlam), Timaş yy, (2. Baskı), İstanbul, 1999 Bottomore, T.; Siyaset Sosyolojisi, Ankara, 1987 Çetinkaya, Y. Doğan; “Tarih ve Kuram Arasında Toplumsal Hareketler”, Toplumsal Hareketler (Der: Y. Doğan Çetinkaya), İletişim yy, İstanbul, 2008 Dönmezer, Sulhi; Sosyoloji, Savaş yy (Gen. 9.Baskı), Ankara, 1984 Gasset, J. Ortega, Y; Kitlelerin Ayaklanışı (Çev: Koray Şahin),, Babil yy, İstanbul, 2003 Hoffer, Erich; Kesin İnançlılar (Çev: Günur Erkıl), İm yy, (7. Baskı), İstanbul, 1988 Martın, G. William; “Sistem Karşıtı Hareket Arayışı” Toplumsal Hareketler (Çev: Deniz Keskin), Versus Kitap yy, İstanbul, 2008 Mielants, E, F. Kalouche; “Dünya Sisteminin ve Sistem Karşıtı Hareketlerin Dönüşümü:1968– 2005”, Toplumsal Hareketler (Çev: Deniz Keskin), Versus Kitap yy, İstanbul, 2008 Morris, R., C. M. Bush; “İmparatorluklar Parçalanıyor, Hareket Çöküyor: Sistem Karşıtı Mücadele, 1917-1968”, Toplumsal Hareketler (Çev: Deniz Keskin), Versus Kitap yy, İstanbul, 2008 Sanlı, Leyla; “Türkiye’de Toplumsal Hareketler”, Toplumsal Hareketler Konuşuyor (Yay. Haz: Leyla Sanlı), Alan yy, İstanbul, 2003 Şerif, Muzaffer – Carolyn W; Sosyal Psikolojiye Giriş I, Sosyal yy, İstanbul, 1996 Şerif, Muzaffer – Carolyn W; Sosyal Psikolojiye Giriş II, Sosyal yy, İstanbul, 1996 Tatar, C. Hüsniye; “Sosyal Hareketler Sosyolojisi Açısından PKK ”, 1. Milletlerarası Doğu ve G. Doğu Anadolu’da Güvenlik ve Huzur Sempozyumu Bildiri Kitabı, Elazığ, 2000 Tatar, Taner; “Yeni Toplumsal Hareketler ve Küresel Projeler”, Ortadoğu Analiz, C.5, Eylül 2013 Türkdoğan, Orhan; Sosyal Hareketler Sosyolojisi, Birleşik yy, İstanbul, 1997 Uyar, S. Tanay; ”Toplumsal Hareketler ve Çevre”, Toplumsal Hareketler Konuşuyor (Yay. Haz: Leyla Sanlı), Alan yy, İstanbul, 2003