Fransız İhtilalinin Osmanlı Devleti Üzerindeki Etkileri

advertisement
Fransız İhtilalinin Osmanlı Devleti Üzerindeki Etkileri
Fransız İhtilali, meydana geldiği tarihe damgasını vurmuş ve bütün toplumları
etkilemiş bir olaydır. İhtilal öncesi Avrupasına bir göz attığımızda, halk kilisenin taassubu
altında inliyordu. Ülkeler küçük derebeyliklere bölünmüştü ve ağır vergiler halkı iyece
fakirleştirmişti. İhtilalin öncesinde, halk isyan derecesine ulaşmıştı.1
Tarihte her olayın mutlaka bir sebebi vardır. Fransız İhtilalinin de sebebi vardır. İhtilal
öncesi, İhtilali hazırlayan şartlar mevcuttur. 5 mayıs 1789 tarihi başlangıç olarak kabul edilen
Fransız İnkılâbı, meydana getirdiği gelişme ve olaylarla çeyrek yüzyıl Avrupa’nın siyasi,
ekonomik ve sosyal hayatını değiştirdi.2 Fransa’nın toplum yapısında çok büyük eşitsizlikler
vardı. Soylular ve papazlar sınıfı imtiyazlara sahipti. Ticaretle meşgul olan ve şehir
merkezlerinde oturan burjuvalar ise zengin olmuşlardı. Hiçbir hakkı olmayan köylüler ise
çalışmak ve vergi vermekten başka hiçbir hakka sahip değillerdi. Fransa Kralı XVI. Louis
yaptırmış olduğu Versailles sarayında lüks içerisinde yaşıyor ve her türlü israfı yapmaktan
geri kalmıyordu. Kilise, halkı sürekli taassup içinde tutuyor ve krala ihaneti en büyük suç
sayıyordu. İhtilalinin fikir alanındaki sebepleri ise Diderof ve d’Albert’in öncülük ettiği
ansiklopedistler vasıtasıyla toplumun alt tabakasına yeni fikirler yayılıyordu. Cumhuriyet ve
demokrasi anlayışı yavaş yavaş yayılıyordu. J. J. Rousseau, Voltair, Montesguieu halkı
bilinçlendiriyordu.3
Kralın’da beklenen reformu yapmaması üzerine, soylular ve papazlar ve halk
temsilcileri arasında oy kullanımı yüzünden çıkan anlaşmazlık büyüdü. Çünkü sınıf esası
üzerine oy kullanılmasında halk temsilcileri halkın % 96’sını temsil etmesine rağmen her
zaman soylular ve papazların dediği oluyordu. Böylece devam eden olaylar ihtilâli meydana
getirdi. Ulusal meclis, Kurucu meclis, Yasama meclisi, Konvention, Directoire, Konsüllük
dönemi sırasıyla Fransa’da Cumhuriyet ve demokrasi gelişti. Kral ve eşi idam edildi. Halkın
hareketi başarıya ulaşmış oldu. Siyasi, dinî, ekonomik nedenlerle meydana gelen ihtilal,
Fransa’yı çok farklı yerlere taşıdı ve o tarihten sonra meydana gelen tüm milliyetçilik
ayaklanmalarına temel teşkil etti.
Fransız inkılâbı sonucunda, bazı yeni devletler kurulurken, bazı büyük devletler
parçalandı. Dünyada yeni olaylar ve oluşumlar meydana geldi. Fransa’da 1789 yılında halik
ve burjuva sınıflarının krala ve zadegana karşı meydana getirdiği ve başarıya ulaşan bu
Uçaral,Rıfat,Siyasi Tarih, Filiz Kitabevi, 3.Baskı.İstanbul 1985,s.7
Eyicil, Ahmet, Siyasi Tarih, Ankara 1991, s.17
3
Eyicil,a.g.e.,s.16
1
2
inkılâb aynı zamanda Osmanlı Devleti, Avusturya-Macaristan, İngiltere, Rusya gibi devletler
için pek de olumlu bir olay olmadı.4
1789 Fransız İhtilalinin mahiyeti, o sırada Avusturya ve Rusya ile savaş halinde olan
Osmanlı Devleti’ni uzun süre ilgilendirmedi. 1791-92 Ziştovi ve Yaş antlaşmasından sonra
biraz ilgilendiyse de 1791’de kralın yetkilerinin sınırlandırılması, hatta azli ve idamı
Osmanlıyı endişelendirmedi.5
İhtilalin en önemli mesajı “milletlerin kendi kaderini kendisinin belirlemesi” prensibi
milletlerarası camiaya yerleşti. Osmanlı Devleti, Fransız İhtilalini Avrupa’nın iç meselesi
olarak görüyor, hiç ilgilenmiyordu. Ancak Fransa’nın 1797’de, Yedi adalara el koyup
Yunanlıları bağımsızlık için kışkırtmasıyla milliyetçilik prensibinin ve ihtilalin önemi ancak
anlaşılabildi.6
Bu dönemde Fransız İhtilaline karşı tarafsız kalan pek az ülkeden biriydi. Osmanlı
ülkesinde İhtilal yanlıları, kahvehanelerde broşür dağıtıyorlardı. Hak, özgürlük ve eşitlikten
bahsediyorlardı. Bu dönemde, ortaya çıkan yeni düşüncelerin Osmanlılar tarafından ne ölçüde
anlaşıldığını kestirmek olanaksızdır.7
III. Selim ihtilalci Fransa’yı desteklemiştir. Bu da Osmanlı’nın kendisi için çok yakın
gelecekte tehlike oluşturacak olan bu olayı tam olarak anlayamadığını gösterir.8 Fransa,
ihtilalden çok kısa bir süre sonra yayılmacı politikalar içerisine girmiştir. Amerika
bağımsızlığa destek vererek el altından Amerika’daki İngiliz kolonilere silah satıyordu. Aynı
zamanda Osmanlı ülkesi olan Mısır’a çok geçmeden saldırmıştı.9
Fransa’nın Osmanlı Devleti üzerindeki bu gizi hesaplarına rağmen, Osmanlıyla,
Fransa arasında Kanuni döneminden bu yana devam eden ve sürekli gelişen bir dostluk vardı.
İki devlet arasındaki ticari ve diplomatik faaliyetler çok eskiye dayanıyordu. Fransız İhtilali
başladığında bu olayı Fransa’nın iç sorunu olarak gören Osmanlı Devleti, bir İslâm devleti
olması hasebiyle kendi ülkesinde Avrupa ölçülerine göre bir adaletsizlik, eşitsizlik, siyasi ve
sosyal bozukluklar mevcut değildi.10 Üstelik Fransa dostu olan bir ülke olmasına rağmen çok
uzaktaydı. Buradaki gelişmeleri ancak dolaylı yollardan öğrenebiliyordu. Osmanlı Devleti bir
4
Türk Ansiklopedisi,M.E.B.,yay.,C.XVII,Ankara 1969,s.45
T.D.V.,İslam Ansiklopedisi, C.13,s.182.
6
T.D.V.,a.g.e.,s.183.
7
Shaw,Stanford,Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye, Çev: M.Ha
8
Shaw,a.g.e.
5
9
10
Uçarol,c.g.e.,s.54
çok problemle uğraşması, çöküş sürecine girmesi dolayısıyla böyle bir işle uğraşmaya vakitte
bulamıyordu.11
1792 yılında Fransa, yeni rejimini korumak ve rejimini ülkelere tanıtmak üzere doğal
sınırlarının dışında savaşlara girişti. Bunun karşısında Osmanlı Devleti tarafsızlığını ilan etti.
Fransa’nın Osmanlı’yı
parçalamak isteyen Rusya ve Avusturya’yı
yenmesi İstanbul’da
sevinçle karşılandı. Fransa’nın isteğine rağmen Osmanlı Devleti bu yeni rejimi hemen
tanımak istemedi. Osmanlı yöneticilerine göre Fransa’nın yeni rejimi Avrupa’nın sorunu idi.
Osmanlı’nın Avrupa hukukuna dahil olmadığını öne sürüyorlardı. Osmanlı hükümeti ihtilal
karşısında gerçekten tarafsız davranıyordu.12
1793’te Fransa İstanbul’a olağanüstü elçiler göndererek, Fransa Cumhuriyet
hükümetinin tanınmasını Türkiye ile Fransa arasında anlaşma yapılmasını ve Türkiye’nin
savaşa girmesini istedi ama Türk hükümeti bunu reddetti. Çünkü Fransa’nın Cumhuriyetini
tanımakla Avrupa’ya karşı cephe almak istemiyordu. Prusya Fransa’yı tanıdıktan sonra
Osmanlı Devleti Fransa Cumhuriyetini tanıdı.13
Bu tarihten sonra Fransa, Osmanlıyı Rusya ve Avusturya aleyhinde savaşa sokmak
istiyordu. Osmanlı buna yanaşmadı. Napolyon orduları ile Avrupa’da bir çok orduları yenerek
Compo Formio anlaşmasıyla üstünlüğünü kabul ettirdi.14
1798’de Mısırı işgal eden Fransızlarla Osmanlılar arasındaki münasebetler bitmişti.
1798’de Pramidler savaşını kazanan Mısır’dan İngilizler ve Ruslar sayesinde onların
desteğiyle çıkarabildi. Ama bu seferde Mısır’a İngilizler yerleşti. Fransızlar gittikleri bütün
yerlerde milliyetçilik akımlarını yayıyorlardı. Mısır’a girip çıkan Fransızlar Kölemenleri
Osmanlı aleyhine kışkırttılar. Daha sonra da işgal ettiği yedi adadan çekilmesi üzerine
bölgeye Ruslar geldi. Tıpkı Fransızlar gibi Ruslar da Rumları Osmanlı aleyhine kışkırtmaya
başladılar. Diğer taraftan Ruslar Balkanlarda ulusçuluk faaliyetlerini yaymaya devam ettiler.
Fransızlar, propagandalarını çekilmiş oldukları bölgelerde,
sürdürdüler. Türkçe,
Rumca, Ermenice’ye tercüme ettikleri milliyetçiliğe ve Cumhuriyete dair eserleri özel
adamları Akdeniz adalarına gönderdiler.15 Yunan isyanları 6 Mart 1821’de Eflak Buğdan’da
başladı. Etnik-i Eterya bu faaliyeti yürütüyordu.16
11
Eyicil,a.g.e.,s.96
Uçarol,a.g.e.,s.54
13
Uçarol,a.g.e.,s.55
14
Uçarol,a.g.e,s.57
15
Uçarol,a.g.e.,s.98
16
Eyicil,a.g.e.,s.100
12
Fransa’nın çabaları ve zararlı faaliyetleri sonucunda, Osmanlı milleti olan gayr-i
müslim Hıristiyan teb’a başta olmak üzere bir süre sonra müsüman teb’a devlete karşı isyan
etmiştir.
1804 tarihinde Sırplar isyan etmişlerdir. 1821’de Morada isyan meydana gelecektir.
1830 yılında Yunanistan bağımsız olarak bir devlet kuracaktır.17
Daha sonraları Fransızlar, Cezayir’i işgal edecekler ve bunun yanı sıra M. Ali Paşa’ya
destek vererek Vali’nin devletine karşı cephe almasına sağlayacaklardır.
Rusya ise Balkanlarda Osmanlı aleyhine propaganda yaptığı gibi, Kırım’a girerek,
Kırım’da yaşayan Türkleri bağımsızlık vaadetmek, girişmiş olduğu türlü entrikalarla Kırım’ı
Osmanlı’dan ayırarak ilhak etmiştir. Artık büyük devletler Osmanlı’nın içişlerine müdahale
ediyorlar ve her taraftan Osmanlıyı çökertmeye çalışıyorlardı. 1839 Tanzimat Fermanı ve
daha sonra Avrupalı devletlerin baskıları sonucunda, 1856 yılında ilan edilen Islahat
Fermanıyla gayrimüslim tebaya çok geniş haklar veriliyordu. Bu ıslahat Fermanını, Osmanlı
kabul etmek zorunda kalmıştır.18
Fransa’nın tarihteki Osmanlı Politikası daha önce anlattığımız örneklerde görüldüğü
üzere, müspet bir yön yoktur. Fransa pek çok olayda Osmanlı Devleti’ni kendi menfaatleri
için kullanacağı paravan veya alet olarak görmüştür.19
Çeşitli ırkları, farklı dinlere mensup milletleri bünyesinde barındıran Osmanlı Devleti
için milliyetçilik akımı Osmanlı için gerçek bir felaket olmuştur.
Avrupalı devletlerin
kültürel, ekonomik, siyasi ve askeri baskıları sonucunda Osmanlı Devleti her tarafında
isyanların başladığı her devletin müdahalesinin olduğu bir devlet haline gelmişti. Tüm planlar
Osmanlı’yı parçalamak için yapılıyordu. 1856 Islahat Fermayıla gayrimüslim teb’aya bir
takım haklar verdiyse de Avrupalı devletlerin isteklerinin ardı arkası kesilmek bilmedi. Rusya
Balkanları, Fransa Cezayir’i, İngiltere, Kıbrıs ve Mısır, Avusturya-Macaristan, Bosna
Hersek’i, ilhak etmek için zikrolunan yerlere girmişlerdi.20 Osmanlı Devleti’nin ortaya attı ve
ne Osmanlıcılık ne de İslamcılık gibi projeler Osmanlıyı çöküşten kurtaramamıştır.
Meşrutiyet’in ikinci kez ilan edildiği 1908 tarihinde Avusturya-Macaristan, Bosna Hersek’i
topraklarına katmasının yanı sıra Bulgaristan’da bağımsızlığını ilan etmiştir. Osmanlılar bu
durumu kabullenmek zorunda kaldılar.21 Tunus, Fas, Karada gibi bir çok ulus Osmanlı’yı
karşı önceden isyan etmişlerdi.
17
Uçarol,a.g.e.,s.114
Karal, Enver Ziya, Osmanlı Tarihi, V.Cilt,6.Baskı,T.T.K.Ankara 1994,s.250
19
Turan,Refik,Atatürk İlkeleri ve İnkolap Tarihi,siyasal Kitabevi,Ankara 1994,s.33
20
Turan,a.g.e.,s.40
21
Karal ,Enver Ziya,Osmanlı Tarihi,IX.Cilt,T.T.K.,Ankara 1996,s.213
18
İtalyanlar, Trablusgarb’ı işgal ederek Kuzey Afrika’daki son Osmanlı toprağını da
aldılar. I. ve II.Balkan Savaşları sonucunda Osmanlı Devleti bir çok toprağını kaybetti.
Arnavutluk devleti bu savaş sonucunda imzalanan anlaşmalarla ortaya çıkmıştı.22 Milliyetçilik
hareketlerinin artık önü alınamıyordu. 1870 ve 1871’de siyasi birliklerini tamamlayan İtalya
ve Almanya tüm projeleri Osmanlı üzerine endekslemişlerdir. İtalya, Kuzey Afrika’yı
egemenliğine aldı. Almanya ise Osmanlı Devletini bir Pazar olarak görüyordu.
I. Dünya Savaşına Almanya’nın yanında giren Osmanlı, savaştan yenilgiyle çıkınca bir
çok toprağını kaybettiği gibi savaş sonunda da imzalanan Mondros Ateşkes anlaşmasıyla
adeta itilaf devletlerine teslim olmuştu.
Osmanlı müslüman teb’ası olan Araplar, İngilizlerin ve Fransızların propagandası
sonucunda I. Dünya Savaşında Osmanlı’yı arkadan vurdular. Osmanlı artık ata yurdu olan
Anadolu’yu kurtarmak için çalışıyordu.
Sonuç olarak şunu ifade etmekte çok büyük yararlar vardır. 1789’da ortaya çıkan
milliyetçilik akımlarıyla ilgilenmeyen Osmanlı 1918’lere ve Lozan Anlaşmasının yapıldığı 24
Temmuz 1923 tarihine gelindiğinde bu akımdan en çok zarar gören devletti.
Osmanlı Devleti artık parçalanmış ve yeni milletler, yeni devletler ortaya çıkmıştır.
Türk milleti ancak nefsi müdafaa yaparak milliyetçilik akımının ancak nefsi müdafaa
yaparak milliyetçilik akımının pençesinden kurtulabilmiştir. Ruslar Ermenileri bir maşa
olarak kullanıp Türk ordusunu ve Türk milletini uzun süre uğraştırmıştır. 1915’te Suriye’ye
tebcir edilmişler ama bu beladan bir türlü kurtulamamıştır.
Türk Milleti M. Kemal Atatürk önderliğinde yapılan Millî mücadeleyi olağanüstü
gayret ve mücadeleyle, nefs-i müdafaa yaparak binbir güçlükle kazanabilmiştir.
22
Turan,a.g.e.,s165
Download