Çocuk ve Gençlerde Sağlıklı Cinsel Kimlik Gelişimi Prof. Dr. Mücahit Öztürk Psikoloji Çocuk ve Gençlerde Cinsel Kimlik Gelişimi ▼ Mücahit Öztürk 3 Çocuk ve Gençlerde Sağlıklı Cinsel Kimlik Gelişimi Prof. Dr. Mücahit Öztürk Günümüzde kitle iletişim araçlarının bir hayli fazla yoğun bir şekilde çocuklar tarafından kullanılıyor olması ve buna sınır koyabilmemizin çok fazla kolay olmaması sebebiyle ortaya çıkan bir durum var; çocuklarımız, bize göre çok daha erken bilgi sahibi oluyorlar. Bu kimi zaman olumlu, kimi zaman da olumsuz sonuçlar doğuruyor. Bilginin artması, bilginin paylaşılması, bilgi sahibi olunması bu durumun olumlu tarafını oluşturuyor. Fakat bu çocukların gelişimsel düzeylerinin, ruhsal yapılarının da bu bilgiyi kaldırabilecek durumda olmayışı zaman zaman bazı sorunlara sebep oluyor. Anne-babalar olarak bu bağlamda zorlandığımız konuların başında da cinsel konular geliyor. Gelişimsel süreçleri içerisinde çocukların cinsel gelişimleriyle ilgili birtakım konularda açmazlar, sorunlar karşımıza çıkabiliyor. Bu noktada, daha erken bebeklik döneminden başlayarak ergenlikle birlikte yoğun bir şekilde artan problemlerle karşılaşıyoruz. Öncelikli olarak bu problemlerin tanınmasında, tayin edilmesinde ön bilgilerimiz olması gerekiyor ki sağlıklı bir nesil yetiştirebilelim. Çocuk yetiştirmek gerçekten çok zor bir hadise… Ama maalesef bizim kültürümüzde, toplumumuzda çok fazla önemi kavranmış bir konu değil. Hatta eğitimli, kültürlü, bu konuda eksiği olmayacağını düşündüğümüz anne-babalarda bile çocuk yetiştirme temel ilkeleriyle ilgili çok ciddi eksikliklerin, hatta yanlışlıkların olduğunu görüyoruz. Bunun nedeni olarak insan ruh sağlığı, insan psikolojisi hakkında bizim insanımızın birtakım temel bilgilere sahip olmamasını, hatta insan psikolojisinin önemi hakkında bir bilgi eksikliği olmasını gösterebiliriz. Bizim kültürümüz ve Psikoloji Çocuk ve Gençlerde Cinsel Kimlik Gelişimi ▼ Mücahit Öztürk 4 toplumumuz, somut diyebileceğimiz konularda çok itiraz sahibi değildir. Örneğin çocuğunuzun kalp problemi konusunda etraftan önemli uyarılar, öneriler duymazsınız. Fakat konu soyut kavramlara geldiği zaman herkesten yorumlar gelir. Bunlar zaman zaman tavsiyeler seklinde olsa da tedavi boyutuna kadar ulaşabiliyor. Bu şekilde ailelere yanlış bilgiler veren kişiler birçok gencin, çocuğun ruhsal yapılarıyla oynamaktadırlar. Bu nedenle ruh sağlığı konusunda hassas davranmak, ruh sağlığının ne olduğunu bilmek, gelişimsel süreç içerisinde başta yapılan hataların geri dönüşü olmayan şeylere neden olacağını bilmek ve en az çocuğun diğer biyolojik rahatsızlıklarına duyulan hassasiyeti ruh sağlığına da göstermek gerekmektedir. Kulaktan duyma bilgilerin bizi sağlıklı bir yere getirmeyeceği, hatta yanlışlar yapmamıza dahi neden olabileceği bilinmelidir. Öncelikli olarak cinsellik ve cinsel kimlik deyince ne anlıyoruz? Buradan başlayarak çocukluk ve ergenlik dönemini basamak basamak anlatmaya çalışacağım. Cinsiyet kavramı, insanlığın var olma temelindedir. Burada bir zıtlık söz konusu ki bu zıtlığın birleşmesinden yeni bir birey meydana geliyor. Bizim inancımıza göre Hz. Âdem ve Hz. Havva’dan beri gelen böyle bir süreç var. Kişinin cinsel kimliğini bireysel olarak fark etmesi ve algılaması, yaklaşık olarak 3 yaşında başlıyor. Yani 3 yaşındaki bir çocuk, kendinin farklı bir cinse sahip olduğunu, farklı bir cinsten olduğunu, en azından karşı cinsten olmadığını algılayabilecek düzeye geliyor. Bu dönemin genel özellikleri içerisinde var olan merak, çeşitli bilgileri öğrenme isteği, sürekli soru sorma dürtüsü cinsel kimliğe de yönelik olmaya başlıyor. Çocuk, bu dönemde kendi bedenini keşfetmeye, algılamaya yönelik birtakım özellikleri kendi içinde sorgulamaya başlıyor ve bu sorgulamalar çevreye de yansıtılıyor. Kendi bedensel farklılıklarını, karşı cinsin bedensel farklılıklarını sorgulamaya yöneliyor. Hatta anne-baba olarak bedensel farklılıklarınızı sorgulamaya başlıyor. Cinsel anlamda sorma, araştırma, merak aşaması 5 yaşlarında yavaş yavaş sönüyor ve ergenlik dönemine kadar olan 1015 yaşına kadarki dönem içerisinde bu konular pek gündeme gelmiyor çocuklar için. Daha sonra fizyolojik gelişme, hormonal gelişme, biyolojik olgunlaşmayla beraber zaten olması gereken bir tablo karşımıza çıkıyor. Hormonal, biyolojik tetiklemeyle beraber cinsellikle alakalı duygular, buna bağlı olan düşünceler ve meraklar giderek gelişiyor. Dolayısıyla iki ana noktada meseleyi incelemekte fayda var. Bunlardan bir tanesi, erken çocukluk dönemindeki çocuğun cinsellikle ilgili birtakım soruları, yönelişleri; diğeri ise ergenlik dönemindeki yönelişler şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Ergenlik döneminden sonra cinsel kimlik oturuyor ve bu konuda fazla bir şey yapamıyorsunuz. 3 yaş civarındaki çocuğun fizyolojik anlamdaki değişikleri fark etmesi, artık kendinin kız ya da erkek olarak algılaması biçiminde karşımıza Psikoloji Çocuk ve Gençlerde Cinsel Kimlik Gelişimi ▼ Mücahit Öztürk 5 çıkıyor. Bu noktadan sonra kendi farklılıklarıyla ve karşı cinsin farklılıklarıyla ilgili sorular soruyorlar. Ergenlik döneminin, fizyolojik boyutunun yanında bir de psikolojik boyutu mevcut. Bir erkek çocuğunun kendini erkek gibi hissetmesi, bir kız çocuğunun kendini kız gibi hissetmesi olayı var ki bu hissedişte sadece biyolojik faktörler, yaratılıştan gelen faktörler, hormonal faktörler, cinsel organların gelişmesi gibi faktörler tek başına etkili değil. Bu dönemde kimlik gelişiminde olmazsa olmazlardan biri, 3 yaş ve sonrası dönemde çocuğun kendi cinsine yönelik bir model alma girişimidir. 4 yaşındaki bir çocuğun babasını taklit etmesi, babası gibi davranması, babası gibi oturup kalkması, traş olmak istemesi ya da 3–4 yaşındaki bir kız çocuğunun annesi gibi davranması, anneyi model alması, jest ve mimikleriyle annesini taklit etmesi 3 yaşından sonra bir ayrışma olduğunun göstergesidir. Bu da işin psikolojik tarafını oluşturuyor. Bu dönemde zaman zaman sapmalar, sıra dışı davranışlar ve hareketler görebiliyoruz ki çok erken dönem dediğimiz bu dönemde ailelerin bu konularda uyanık olması gerekmektedir. 3 yaş civarındaki erkek çocuğun model olarak babayı değil de anneyi almaya başlaması, anne gibi davranmaya başlaması, kılık kıyafetin, hareketlerin, taklitlerin anneye doğru yönelmesi buradaki bir kimlik sapması durumunun belirtisidir. Bunlar hiç de gözden kaçacak şeyler değildir. Bizim toplumumuzda aileler, bununla baş etmek zor olduğu için bu konuyu yok sayarlar. Çocuğun yürüyüşünden, oyuncak seçimlerinden, hareketlerinden bu anlaşılır. Çocuğun bunu fark ettirmemesi gibi bir durum söz konusu değildir. Bu konunun daha sonraları sosyal alanda sorun oluşturmaya başladığı zamanlarda, örneğin arkadaşları arasında sorun yaşayan, arkadaşları tarafından itilen, isim takılan bir çocuk haline geldiğinde bu iş daha reel bir şekilde göz önüne serilir. Aynı şekilde bir kız çocuğunun model olarak anneyi değil de babayı görmesi, baba gibi davranması, erkeksi tavırları takınması fazla göze batmayabilir. Hatta bazı toplumlarda, bazı kültürlerde kız çocukları “erkek Fatma”, “erkek gibi kız” biçiminde söylemlerle teşvik bile ediliyorlar bu duruma. Eğer bu süreç devam ederse çocuk, kız kimliği yerine erkek kimliğini tercih edebilir ve bu, erkek olma isteği şeklinde devam edebilir. Bu durum da normalden bir sapmadır. Özetle cinsel kimlikteki bu sapmaları sonradan gözetlemek mümkündür ama erken dönemde biraz daha dikkatli bir gözlem yapılması ve böyle bir sorunun varlığından haberdar olan anne-babanın bu sorunu görmezden gelmemesi gerekmektedir. Eğer bundan sonraki süreçte cinsel kimlikte bir sapma varsa bu devam edip gider. Bu süreçten sonra da tedavi konusunda çok ciddi sıkıntılar yaşanır. Normal gelişimde erkek ve kız çocuklar, biyolojik ve psikolojik gelişimlerini birleştirerek kendilerine hemcinslerinden birini model alarak kimliklerini ergenliğe kadar devam ettirir. Psikoloji Çocuk ve Gençlerde Cinsel Kimlik Gelişimi ▼ Mücahit Öztürk 6 2-3 yaş civarında sorun olarak ailelerin karşılarına çıkabilecek birkaç husus mevcut. Bunlardan bir tanesi çocukların bu konuda çok fazla soru sorması ve bu konuya olan merakları, ilgileri. Normalde 3 yaş civarı; çocukların genel anlamda meraklı, öğrenmeye yatkın oldukları, her şeyi sordukları bir dönem. Bunun sonucu olarak mahrem dediğimiz bu konularda da onlardan sorular gelecektir. Çocuk, bunun mahremiyetle alakasını bilemez. Dolayısıyla çocuğun kendi bedeniyle, karşı cinsin bedeniyle ilgili sorulara anne-baba olarak utanıp sıkılmadan, net ama çok detay verici şekilde de olmamak kaydıyla kısa cümlelerle mutlaka cevap vermemiz gerekmektedir. Zaten yeterli cevabı alan çocuk, aynı soruları tekrar tekrar sormaz. Cevapların o yaş grubuna uygun bir şekilde ve çocuğun farklılığı fark edeceği şekilde yeterli olmaları gerekir. Bu konuların üzerini kapatmanın faydası yok çünkü çocuk, eninde sonunda bu konuları bir yerlerden öğrenme olanağı bulacaktır. İletişim araçlarının, çocuklar üzerindeki etkisi yadsınamaz. Çok masum gözüken çizgi filmlerde bile çocukları olumsuz yönde etkileyecek tuhaf mesajlar verilmektedir. Bu iletişim araçlarının yardımıyla neyi ne kadar öğrenmesi gerektiği bakımından bizim büyük sıkıntılarımız var. Bu nedenle bu araçlarda sınırların belirlenmesi ve çocukların zarar görebileceğini düşündüğümüz şeylerden uzak tutulması gerekmektedir. Bu sadece bizim ebeveyn olarak yapabileceğimiz bir şey değil. Aynı ev içinde yaşayan ağabeylerden, kuzenlerden gelebilecek olan bilgiler var. Bu bilgiler, çocuğa fütursuzca ve pervasızca anlatılabilir. Örneğin 12 yaşındaki bir ergen, karşısındaki 4 yaşındaki çocuğa her şeyi bir anda anlatabilir ve görüntüsel olarak bunları gösterebilir. Bunlar, çocuğun zihninin kaldıramayacağı, çocuğu sıkıntıya sokabilecek görüntüler veya söylemler olabilir. Bu yüzden evimizde çocukla ilişkide bulunan ergenlerin nasıl ergenler olduğunu, bizim çocuğumuza nasıl müdahale edeceklerini bilmemiz gerekiyor. Ergenlerin paylaşımcı olmalarından kaynaklanan bu sorunlar karşısında dikkatli davranmak gerekmektedir. 3 yaş civarında, fazla meraktan kaynaklanan bedeni tanıma oyunlarının cinsel oyunlar haline dönüştürülmesi ve kendinden büyük çocukların bu oyunları kötüye kullanması sık karşılaşılan bir durum. Özellikle hem-cinsler arasında bu kötüye kullanma daha yaygın. Bu nedenle birinci aşama olarak çocuğun cinsel kimliğini algıladığı yaştan itibaren çocuktaki birtakım bedensel değişiklikleri çocukla paylaşmak, bu değişiklikleri çocuğa anlatmak ve en önemlisi çocukta mahremiyet duygusunu geliştirmek gerekir. Bu yaştan itibaren yavaş yavaş “mahremiyet nedir; ne, ne kadar kiminle paylaşılır; nereye dokunulur, nereye dokunulmaz; nereye bakılır, nereye bakılmaz” gibi konularda çocuğa yavaş yavaş bilgi vermek gerekmektedir. Psikoloji Çocuk ve Gençlerde Cinsel Kimlik Gelişimi ▼ Mücahit Öztürk 7 Çocuklar günümüzde yadsınamayacak derecede cinsel taciz olaylarına maruz kalıyorlar. Bu nedenle çocuklarımızı bu konuda uyarmak ve o mahremiyet duygusunu öğreterek kendisini korumayı öğretmek, 3 yaşından itibaren basamak basamak yapılması gereken bir olaydır. Böyle olmadığı takdirde karşı taraftakinin birtakım kötü niyetlerini çocuğun anlaması ve önsezide bulunması mümkün değil. Bunlar günümüzde sadece tehdit, korkutma yoluyla değil, oyun amaçlı da yapılabiliyor. Bu konular abartılmadan, çocuğun etrafa karşı sürekli şüpheli gözlerle bakmasına neden olmadan “mahremiyetini koruması gerektiği” düşüncesi çocuğa aşılanmalı. Çocuğun kendi mahremiyetini koruması, bizimle onun mahremiyetini koruması açısından da çok önemlidir. Bizim kültürümüzün yanlış uyguladığı sistemlerden biri, anne-baba olarak çocuklarımızın yanında çok rahat davranmamız. Çocuğun yaşını küçümsemeyerek onun yanında kılık kıyafet konusunda olsun, davranışlarımız konusunda olsun dikkat etmemiz gerekmektedir. Eğer siz çocuğunuzla aranızdaki mahremiyet duygusunun sınırını koymazsanız çocuk da başkasıyla böyle bir mahremiyet sınırı koyma becerisini gösteremez. Çocuğun kendi bedeniyle olan saygısını geliştirmek mahremiyet duygusuyla olabilecek olan bir şey. Ergenlik denilen hadise bir anda başlamaz. Belli bir süreç içerisinde meydana gelir ve başlaması, ortalama 12–13 yaşlarına tekabül eder. Bu 12-13 yaş, daha çok ruhsal gelişimlerin başladığı dönemdir. Biyolojik bakımdan 12-14 yaşlarında ergenlikle ilgili birtakım belirtiler ortaya çıkmaya başlar. Ergenlikle ilgili iki temel belirti kümesi var diyebiliriz. Bunlardan biri, biyolojik anlamda ergenliğin başlangıcı kabul edilen, kız çocuklarında metruasyonun yani âdetin görülmeye başlanmasıdır. Bu yaş sınırı da genelde 12-14’tür. Erkek çocuklar için yine aynı dönemde testislerin büyüyüp sperm üretmeye başlaması ve spermlerin dölleyebilir hale gelmesi demektir ki bu da erkekte ergenliğin başlaması anlamına geliyor. Bunlar noktasal belirtilerdir. Daha çok fiziksel anlamda ve cinsel anlamda gelişmeler söz konusu bu dönemde. Özellikle fiziksel gelişim adına büyümenin belirgin bir şekilde olması yani organlardaki büyümeler, el-ayak büyümesi, vücudun şeklinin değişmesi, cinsel organlardaki değişiklikler söz konusu. İkinci olarak, birtakım görsel değişiklikler fark edilmeye başlanıyor. Gerek erkek çocukta gerek kız çocukta tüylenmelerin olması, buna bağlı olarak gelişen reaksiyonlar, sesin değişmesi, vücutta sivilcelerin görülmesi ergende gözüken fizyolojik olaylardan bazılarıdır. Fizyolojik değişikliklerin yanında bir o kadar da önemli olan psikolojik değişiklikler söz konusudur. Ergenin kendine bir kimlik oluşturması ve bu kimlik üzerine bazı şeyleri bina etmesi, psikolojik anlamda da bir yapılanmaya girdiğini gösterir. Ergen, bu dönemde daha özerk, daha bağımsız, daha sorgulayan, daha reddeden, kendi başına hareket etmeye çalışan, Psikoloji Çocuk ve Gençlerde Cinsel Kimlik Gelişimi ▼ Mücahit Öztürk 8 çok da uyumlu olmayan bir yapılanma içerisine girer. Bunlarla beraber kadınlarda ve erkeklerde var olan cinsiyet hormonları, üremeyi sağlamasının dışında bir de cinsel dürtü dediğimiz, gencin karşı cinse ilgi duymasını sağlayan bir fizyolojik mekanizmayı oluşturur. Bu fizyolojik mekanizma içerisinde gencin, ister istemez bir yol haritası çizmesinde ve ne yapacağını belirlemesinde zorlanması söz konusu. Buradaki asıl sorun, aynen çocukluk döneminde olduğu gibi ergenlik döneminde de ani değişikliğe karşı bir merakın söz konusu olmasıdır. Ailesi tarafından ön hazırlığı yapılmamış gencin ilk ergenliğe girmesi, onun travmatik bir yaşantı içerisine girmesine neden olabilir. Süreç içerisindeki birtakım fizyolojik değişikliklerin 9-10 yaşlarından itibaren yavaş yavaş çocuklara anlatılması gerekmektedir. Önce fizyolojik değişikliklerin doğal olduğu ve herkes tarafından yaşandığı ergene anlatılmalı. Bu konuları kimin, hangi tarzda ergenle konuşması gerektiği de önemli bir nokta. Annebaba, konunun hassasiyeti bakımından böyle bir vazifeyi üstlenmek pek de istemezler ve bu konu akrabalara ya da ağabeylere ve ablalara bırakılır. Fakat bizim önerimiz, her alanda yaşanan her sıkıntının muhatabının anne ya da babanın olması yönünde. Bu noktada da cinsel gelişimle ilgili, değişimlerle ilgili ve çocuğun kafasındaki sorularla ilgili muhatabın eğer ergen kızsa anne, ergen erkekse baba olması gerekmektedir. Anne ve baba vefat etmişlerse bunların yerine geçen bireylerin bu süreci üstlenmeleri gerekiyor. Bundan sonraki süreç daha önemli… Çünkü bundan sonra sorular gelmeye başlayacak. Bu soruların sorulması da anne-babanın soruları sormaya zemin hazırlayıp hazırlamamasıyla ilgili. Bu konular konuşulurken anne ya da babanın utanıp sıkılması, çocuğun bu konularda aynı şekilde utanmasına ve sormak istediklerini rahatça soramamasına neden olur. Çocuklar, anne-baba tarafından cevap verilmeyen soruların cevaplarını dışarıda arar ve bu konuları ilk paylaşacakları kişiler de arkadaşları olur. Arkadaşlarının ne kadar sağlıklı bilgilere sahip oldukları ve bunları ne kadar doğru şekilde anlatabileceklerini bilmiyoruz. Bu nedenle ergen, bilgiyi mutlaka birinci elden yani anne-babadan almalıdır. Bu sürece gelene kadar bizim erken dönemde çocukla kurduğumuz ilişkinin nasıl olduğu ve bizimle rahat bir şekilde konuşup konuşamadığının etkisi olacaktır. Ergenlik döneminde dışarıdan alınan bilgilerden dolayı ergenin anne-babaya dönüşleri söz konusu olabilir. Bu soruların cevaplanması konusunda annebabanın yardımcı olması ve çıkılmaz noktalarda mutlaka profesyonel yardım almaları gerekmektedir. Konunun ertelenmesi sakıncalı durumlara neden olabilir. Çünkü ergen, sorduğu sorunun cevabını nereden olursa olsun öğrenmek isteyecektir. Ailelerde genellikle iki-üç tutum görüyoruz. Bir tanesi bu konuların konuşulmadığı, ayıp sayıldığı ya da anne-babanın konuşma gücünü bu- Psikoloji Çocuk ve Gençlerde Cinsel Kimlik Gelişimi ▼ Mücahit Öztürk 9 lamadığı, çocuğun hiçbir şey söyleyemediği, hiçbir şeyi ifade edemediği yasakçı bir yaklaşım ki bu bizim ülkemizde hiç de az değildir. Böyle bir ailedeki çocuk, bilgi noktasında anne-baba dışındaki her alanı çok rahat kullanabilir. Sonuçta burada sağlıksız bir bilgilenme söz konusu olur. Diğer sıkıntı veren nokta ise anne-babanın, çok modern bir yaklaşım içinde bulunduklarını sanarak çocuğu çok rahat bırakmalarıdır. Bu aileler, çocuğun bu konuları herhangi bir yerden öğrenmeleri konusunda sakınca görmezler. Cinsellikle ilgili her şeyi de deneyebilirler, bunun herhangi bir mahsuru yokmuş gibi bir tutum içerisine girerler. Hiçbir şekilde sınır koymayan, çocuk yaşasın ve görsün diyen bir yaklaşımla çocuğun kaldıramayacağı, özellikle psikolojik travmalara neden olabilecek birtakım yaklaşımların aileler tarafından sergilenmesi mümkün. Bu nedenle toplumun birtakım temel değerlerinin unutulmaması ve aile içi yapılanmaların bunlara göre düzenlenmesinin gerekliliğini belirtmeliyiz. Ergenlik dönemiyle birlikte çocuklarda görülen cinsel yönelme ve cinsel ilgi, duygusal anlamda masum boyutta gözlenebileceği gibi karşı tarafı rahatsız eden eylemler şeklinde de olabilir. Burada olayı sadece cinsel boyutta düşünmek doğru değildir. Bu kadar sınırsızlık, başka konularda da sınırsızlık düşüncesini beraberinde getirir. Çok rahat cinsel eylemlere giren gençler, farklı noktalarda da mutlaka sorunlar yaşarlar ve kendilerini frenlemekte zorlanırlar. Bu nedenle bu tür gençlerde cinsellikle ilgili meseleleri sadece noktasal olarak değerlendirmek doğru değildir. Bu gençlerin başka sorunları da vardır, başka sınır ihlalleri de vardır. Örneğin çocuklar, çok rahat bir şekilde alkol ve sigara da kullanmak isteyebilirler. Bu davranış kalıpları, zincirleme bir şekilde kendini gösterir ve toplumun çeşitli yerlerinde ve çeşitli zamanlarda bu rahatlık büyük bir sorun teşkil edebilir. Bu konularda sınır meselesi yaşanıyorsa yine profesyonel destek alınması gerekmektedir. Şunu yadsımamamız gerekmektedir ki bu kadar hormonal anlamda iteklenen bir yapılanmanın, cinsellik alanında kendini frenleme noktasında sıkıntıları olabileceği hiçbir zaman akıldan çıkarılmamalıdır. Ama ne olursa olsun birtakım değer yargıları ve kültüler sınırlarla beraber ergenin kendi özerkliğini kurabilmesi mümkündür. Özet olarak aile yapısında, cinsellikle ilgili konuları konuşabilen bir yapıya gelmemiz gerekiyor ki çocuk, kendini hem karşı taraftan gelebilecek zararlara karşı koruyabilsin hem de başkasına zarar verme noktasında kendini frenleyebilsin. Bu noktada şunu hiçbir zaman unutmayalım ki psikolojik problemler noktasal konulardaki sorunlar değildirler, birçok alanla iç içedirler. Bu alanların da psikolojik sorunlarla birlikte ele alınması gerekmektedir. Günümüz toplumunda gençlerin özellikle bu noktada sıkıntılı oldukları, uyarıcıların çok fazla olduğu, özellikle erken dönemde uyarılmanın çok fazla olduğu ve sosyal çevreden gelen uyarılar ile aileden gelen uyarılar arasında çatışmalar olduğu görülmektedir. Psikoloji Çocuk ve Gençlerde Cinsel Kimlik Gelişimi ▼ Mücahit Öztürk 10 SORULAR Soru: 3-4 yaşlarda oluşan ilk cinsel sapmanın tek sebebi sadece yanlış model almak mıdır, biyolojik faktörlerin de etkisi var mıdır? Mücahit Öztürk: Erken dönemde fark ettiğimiz cinsel kimlik sapmasını iki alanda inceliyoruz. Bunlardan birincisi çevresel faktörlere bağlı olarak çocuğun yanlış model alması ya da model almaması konusunda meydana gelen sorunlar ki bunlar daha çok erkek çocuklarda rastladığımız sorunlardır. Anneye bağlı olma ve çeşitli nedenlerden dolayı babayı model almama durumundan kaynaklanan psikolojik sorunlardan bahsetmiştik. Bir diğer mesele olarak, daha tıbbın dahi adını koyamadığı başka bir taraf vardır. Aile bireylerinde hiçbir sorun olmadığı halde çocukta cinsel sapma mevcutsa bu, daha çok biyolojik kökenli ya da nedenini bilmediğimiz bir sapmadır ki bunda işimiz daha zordur. Fakat benim burada engellenebilir ya da önlenebilir dediğim şeyler başka. Psikolojik kökenli sapmaları 3 yaşından itibaren fark edebiliyorsanız bunları normale çevirme olasılığınız mevcuttur. Fizyolojik kökenli, nedenini bilmediğimiz sapmalarda sorunların çözülmediği de görülmektedir. Soru: Cinsel konularda bilgilendirme anne-oğul arasında olursa bunun nasıl zararları olabilir, ne yapmak gerekmektedir? Mücahit Öztürk: Ergenlik döneminde erkek ve kız çocukların yaşadıkları ikilemlerden en önemlisi, cinsel dürtülerin harekete geçmesiyle bu dürtülerin evden birisine yöneleceği korkusudur. Bu anne, baba ya da kardeş olabilir. Bu korku ve bu tedirginlik, ergen için rahatsız edici bir şeydir. Çünkü çocuk, cinsellik kavramını anne ve baba noktasında yaşamak Psikoloji Çocuk ve Gençlerde Cinsel Kimlik Gelişimi ▼ Mücahit Öztürk 11 istemez. Bu nedenle erkek çocuklarda annenin değil de babanın bu bilgilendirmeyi yapması gerekmektedir. Babanın olmadığı durumlarda anne devreye girebilir fakat mutlaka arada bir sınır olması gerekir ve o sınırdan sonrasını bir erkek modelin aktarmasını öneriyoruz ki çocuk duygusal anlamda böyle bir ikilem yaşamasın. Soru: 5–6 gibi erken yaşlarda sorulan sorulara ne derece cevap vermek lazım? Örneğin “çocuk nasıl olur” gibi bir soruda her şeyi basite indirgeyip mi yoksa bazı konuları atlayarak mı anlatmak gerekli? Mücahit Öztürk: Öncelikle çocuk ne soruyorsa onu cevaplamak gerekmektedir. Bu anlamda sorunun cevaplanması çocuğun yaş düzeyine ve algılama biçimine göre değişmekle beraber bu konuları geçiştirmeden çocuğa anlatmak gerekmektedir. Fizyolojik anlamda annenin karnındaki çocuğun büyümesinden doğuma kadar gelen süreç çocuğa anlatılmalı. Fakat bunu bir biyoloji dersi veriyormuş gibi yapmamak gerekmektedir. Sorularına onun anlayacağı tarzda cevaplar verdikten sonra bir daha aynı konularla ve sorularla size gelmez. Soru: Çocukların kendi kendilerini tatmin etmeleri konusunda ne söyleyebilirsiniz? Mücahit Öztürk: Bu konuyu ikiye ayırmamız gerekmektedir. Erken dönem dediğimiz 2-3 yaşlarında görülen mastürbasyon, daha çok koltuk dayanağına yatıp sürtünme, yere yatıp sürtünme, elle oynama şeklinde olur. Bu yaşlarda görülen mastürbasyonun cinsel bir anlamı kesinlikle yoktur. Bu tamamen farklı bir boyutta ve çoğunlukla çocuğun boş kaldığı dönemlerde yaptığı bir problemdir. Genellikle takıntı haline gelmiş bir hadisedir. Tırnak yemek ya da parmak emmek gibi bir olaydır. Niye olduğunun da iki tane cevabı var. Sıradan bir çocukta olabildiği gibi obsesyon dediğimiz saplantı hastalığına müsait çocuklarda da görülebiliyor. Bir de çocuk-anne ilişkisinde ciddi problemler varsa çocuk, duygusal doyum sağlamak amacıyla buna yönelebilir. Yapılmaması gereken şey, bu olaya direk müdahale etmek, olayı cezalandırmak ve bu olayla ilgili yoğun negatif duygular vermektir. Bunlar tam tersine çocuğun bu yönelişini arttırır. Yapmamız gereken şey ise bu zamanlarda çocuğun dikkatini başka tarafa çekip olayı unutmasını sağlamaktır. Bu olayın, çocuğun günlük hayat fonksiyonlarını etkilemeye başladığı görüldüğü zamanda ise mutlaka bir yardım almak gerekir. Soru: 4 yaşındaki veya 12 yaşındaki çocuğa cinselliği nasıl anlatmalıyız? Mücahit Öztürk: Çocuk sorduğu bütün sorulara cevap bulmalı. Bu nedenle sizin bunu bir anda değil de basamak basamak anlatmanız gerek- Psikoloji Çocuk ve Gençlerde Cinsel Kimlik Gelişimi ▼ Mücahit Öztürk 12 mektedir. Hangi yaş grubundaysa da ona göre cevap vermeliyiz. Çocuk, var olan işin cinsellik kısmından ziyade biyolojik ve fizyolojik boyutunu öğrenmek ister. Bunlar merakın bir getirisidir ve sizin buna göre cevap vermeniz gerekmektedir. Fakat ergenlik döneminde cinsellik üzerine sorulan sorular öğrenmek içindir. Onlara da o şekilde cevap vermeliyiz. Hatta ergenliğe gelmeden önce bilgi vereceğiz ki kendini hazırlayabilsin Soru: Yeğenim 2 yaşından itibaren sizin dediğiniz gibi cinsel organıyla oynamaya başladı. Destek alındığında bu zamanlarda çocuğun ilgisinin dağıtılması gerektiği söylendi. Şu an 6 yaşında ve zaman zaman yine aynı davranışı yapıyor. Çocuğun kendini yönetmesi lazım dediniz. Bunu ne zamana kadar devam ettirecek? Mücahit Öztürk: 6 yaşındaki bir çocuğun bunu yapmasının cinsel bir anlamı yok. Bu bizim obsesyon dediğimiz takıntı haline gelmiştir. Bu nedenle kendini kontrol etme olasılığı yoktur. Mutlaka profesyonel destek alınmalı. “İlgisini başka yere çekin” dönemi geçti artık. O, üç yaşında olan bir çocuk içindi. Bunun günlük yaşamını etkilemesi önemli değil, sıklığı önemli. Bu sıklık da giderek artabiliyor çünkü. Soru: Çocukların, karşı cinsin organını fark etmesi kaç yaşında olur? Mücahit Öztürk: 3–4 yaş civarında çocukların karşı cinse merakları başlayacak ve bu konularla ilgili size sorular yönelteceklerdir. Soru: Birlikte yatmak isteyen kardeşlere karşı nasıl bir yöntem uygulamak gerekir ve onların ne kadar süre birlikte yatmaları uygundur? Mücahit Öztürk: Birlikte yatmak hiçbir zaman doğru değil. Kardeşlerin birlikte sabaha kadar yatmasını hiçbir yaşta önermiyoruz. Özellikle ergenlik döneminde cinsel duyguların onarılması, bu cinsel duyguların aileden birine yönelmesi şeklinde olabilir ve bu konuda hem-cins ya da karşı cins fark etmez. Çocuk, bu noktada suçluluk duyguları yaşar. Uygun olan, hiçbir yaşta bu beraberliği rutin bir hale getirmemektir. Soru: Ergenlik döneminde karşı cinse duyulacak duygulara karşı bizim çocuğumuza nasıl davranmamız ve araya nasıl bir sınır çizmemiz gerekmektedir? Mücahit Öztürk: Bu sorunun cevabı kültürden kültüre değişir. Bazı kültürler çocukların istediği gibi gezmesini söylerken bazı kültürler yüz yüze bile gelmemesi gerektiğini söyler. Ama şu var ki insanlar, duygusal yaratıklardır. Önemli olan, bu duyguların çocuk tarafından yönetilmesini sağlamaktır. Meridyen Destek Derneği İcadiye Mahallesi Müneccimbaşı Sk.Huzur Apt. No 34/3 Üsküdar/İSTANBUL Tel: 0216 310 30 39 Fax: 0216 310 10 92 www.meridyendestek.org meridyen@meridyendestek.org