TÜRKEVİ ETKİNLİKLERİ PROF. DR. VEYSEL EROĞLU’NUN HİTAPLARI 3 Şubat 2011 New York Kıymetli Misafirler, Davetimize teşriflerinizden dolayı hepinize teşekkür ederek sözlerime başlamak isterim. Ormanlar dünya genelinde insanların geçimini sağlamakta, sosyal kalkınma ve yoksulluğun ortadan kaldırılmasında ekosistemlerin ve biyolojik çeşitliliğin korunmasında büyük bir rol oynamaktadır. İklim değişikliği ile mücadelede en önemli karbon yutakları olan ormanlar ile sürdürülebilir ormancılık faaliyetleri önemli bir paya sahiptir. Değerli Misafirler, Türkiye’de orman alanlarının korunması ve geliştirilmesi Anayasa ile güvence altına alınmıştır. Orman alanlarımızın arttırılması, korunması ve rehabilitasyonu konularında büyük gayret sarf etmekteyiz. 20 yıllık bir perspektife sahip Ulusal Ormancılık Programımızda yer alan eylemler küresel orman hedeflerinin gerçekleştirilmesine önemli katkı sağlamaktadır. Forest Resources Assessment (FRA) 2010 Raporuna göre dünyada orman alanlarındaki azalma geçtiğimiz 10 yıl içinde yıllık ortalama 5,2 milyon hektar olurken, Türkiye son 10 yılda yaptığı ağaçlandırma ve rehabilitasyon çalışmaları ile orman varlığını artıran ülkeler arasında üst sıralarda yer almıştır. Bu çerçevede, Türkiye, son 30 yılda orman alanını % 6, orman servetini ise % 40 artırmayı başarmıştır. Hedefimiz orman alanımızı ülkemizin toplam alanının % 27,3 ünden 2023 yılında % 30’una yükseltmektir. Bu hedef doğrultusunda 2008-2012 yıllarını kapsayan Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolu Seferberliği Eylem Planı uygulamaya konulmuştur. Eylem Planında sadece devlet kurumları değil birçok sivil toplum kuruluşu ve özel sektörümüzde görev almıştır. Eylem Planı kapsamında 2 milyon 300 bin hektar sahada ağaçlandırma, erozyonla mücadele ve ormanların iyileştirilmesi çalışmaları yapılarak, 2 milyar 500 milyon adet fidan dikilmesi planlanmıştır. Bu çalışmaları gerçekleştirmek için 2 milyar $ kaynak ayrılmıştır. Bugüne kadarki uygulamalarımız program takvimimizin önündedir. Türkiye ormanlarının % 60’ı yüksek yangın riski altında bulunmaktadır. Buna rağmen orman yangınları ile mücadele konusunda Avrupa’nın en başarılı ülkeleri arasında gösteriliyoruz. Bu başarıda Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) bağlantılı “Yangın Yönetim Sistemi”nin etkisi büyüktür. Bu sistemle ilgili bilgi ve teknolojiyi paylaşmaya hazırız. Değerli Misafirler, Ormanların kırsal yoksulluğun önlenmesi konusunda oynamakta olduğu rolün vurgulanması açısından 2011 Uluslararası Orman Yılını büyük bir fırsat olarak kabul ediyoruz. Türkiye’de, ormanların % 99’unun mülkiyeti ve işletilmesi devlete aittir. Anayasa ve kanunlarda orman içinde yaşayan köylülere çeşitli haklar tanınmıştır. 2010 yılı verilerine göre toplam 21.247 orman köyünde ülke nüfusunun % 12’si olan 7 milyon kişi yaşamaktadır. Bu kesim milli gelirden en az payı alan kesimdir. Orman köylüsünün kalkındırılması için her yıl ortalama 500 bin kişi çeşitli ormancılık faaliyetlerinde istihdam edilmektedir. Çeşitli kredi ve hibelerle orman köylüleri desteklenmektedir. Bugüne kadar 360.000 aileye 1 milyar $ destek sağlanmıştır. Ayrıca, Ağaçlandırma Seferberliği Eylem Planı faaliyetleri ile orman içerisinde yaşayan yoksul kesimden 150.000 kişiye her yıl iş imkânı sağlanmaktadır. Orman köylülerinin ekonomik ve sosyal yönden kalkınmalarını sağlamak için Orman Köyleri Kalkınma Kooperatifleri kurulmuş olup, desteklenmektedir. Orman köylülerine yapılan desteklerin büyük çoğunluğu bu kuruluşlar aracılığıyla gerçekleştirilmektedir. Halkımızın, ormanlardan beklediği sosyal, sportif ve rekreatif ihtiyaçlarını karşılamak üzere 88 yerleşim merkezinde farklı büyüklüklerde kent ormanı kurulmuştur. Kıymetli Misafirler, Ülkemizdeki farklı statülerde koruma altına alınan alanlar içindeki orman ekosistemlerinin toplam alanı yaklaşık 1,5 milyon hektar olup, bunun ülke yüzölçümüne oranı % 2’dir. Türkiye’de “Orman Sağlığı ve Hayatiyeti” 800 daimi gözlem alanında izlenmektedir. Türkiye’de “Orman Gen Kaynaklarının Korunması” gayesiyle toplam 36 türde 231 adet Gen Koruma Ormanı belirlenmiştir. Bu statüdeki alanların toplamı yaklaşık 35 bin hektardır. Türkiye’de ormanların tamamı sürdürülebilir orman yönetimi ilkelerini kapsayan Amenajman Planları ile işletilmektedir. Değerli Misafirler, Ormanların daralmasına ve niteliklerinin azalmasına neden olan süreç küresel ölçekte devam etmektedir. Ormanlara ortak doğal değerimiz olarak yaklaşarak, bu sürecin tersine çevrilmesi yönünde her türlü çabanın sarf edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu çerçevede, ormancılık alanındaki bilgi ve deneyimlerimizi uluslararası alanda paylaşmaya hazırız. Nitekim 20’den fazla ülkeden uzmanlara her yıl sürdürülebilir ormancılık alanında eğitimler veriyoruz. Antalya kentimizde “Uluslararası Yangın Eğitim Merkezi”ni kurduk. Burada da orman yangınlarına ilişkin deneyimlerimizi paylaşıyoruz. Ayrıca, bölgemizdeki ülkelerde meydana gelen orman yangınları ile mücadele için personel, araç, gereç ve teknik yardım sağlıyoruz. Bölge ülkelerine ekosistem tabanlı Orman Amenajman Planlarının hazırlanmasında teknik destek veriyoruz. Dünya ölçeğine baktığımızda, gelişmiş ülkelerin orman kaynaklarını geliştirme ve genişletme yolunda ilerlediklerini, ancak gelişmekte olan ülkelerde bunun tersi bir durumun yaşandığını görmekteyiz. Sürdürülebilir ormancılığa ilişkin parametreler ve metotlar mevcutken, bunların gelişmekte olan ülkelerdeki uygulamalarına yönelik çabalar teknik ve ekonomik nedenlerle oldukça sınırlı kalmıştır. Bunun başlıca sebeplerinden biri, milyonlarca insanın geçimlerinin ve yaşamlarının yüksek oranda orman kaynaklarına bağımlı olmasıdır. Buna ilaveten, hızlı sanayileşme ve kentleşme, çevrenin ve ormanların zarar görmesine ve kaynakların aşırı kullanımına neden olmaktadır. İnsan etkisiyle meydana gelen orman kayıplarının önlenmesinin ve sürdürülebilir ormancılığa geçişin, yerel topluluklar da dahil, geçimleri ormanlara bağımlı olan insanların yaşam standartlarının yükseltilebilmesi, ayrıca iklim değişikliği ile mücadele ve biyolojik çeşitliliğin korunması açısından büyük önem taşıdığı görüşündeyiz. Bu çerçevede, ağaçlandırma, yenileme (reforestation), rehabilitasyon ve kurak alan yönetimi alanlarında küresel ölçekte kapsamlı programlar yürütülmesinden yanayız. Biyolojik çeşitlilik, kapalılık, ağaç boyu ve ağaç yüksekliği açısından Forest Resources Assessment (FRA) kapsamında yapılmış olan orman tanımının gözden geçirilmesinin de bu programların hazırlanması açısından yararlı olacağını değerlendiriyoruz. En Az Gelişmiş Ülkeler başta olmak üzere, gelişmekte olan ülkelere, iklim değişikliği ile mücadele sürecinde olduğu gibi, ormancılık alanında finansal ve teknoloji sağlanmasında büyük yarar görmekteyiz. Bu ülkelere özel fonlar ve mekanizmaların kurulması fikrini destekliyoruz. Bilindiği üzere, 4. BM En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı 9-13 Mayıs 2011 tarihlerinde İstanbul’da düzenlenecektir. Evsahibi ülke olarak, Konferansta ve hazırlık sürecinde, sürdürülebilir ormancılık, ağaçlandırma ve kurak alanların yönetimi konularını gündeme getirmeyi planlıyoruz. En Az Gelişmiş Ülkelere destek amaçlı özel bir mekanizmanın kurulmasına yönelik bir öneride bulunmayı öngörüyoruz. Bunun küresel doğal zenginliklerimizin korunması yolunda çok önemli bir aşama olacağı düşüncesiyle, tüm ülkeleri ve ilgili uluslararası kuruluşları bu öneriye destek vermeye çağırıyoruz. Etkinliğimize katılımınızdan dolayı teşekkürlerimi sunarım.