88. Yılında Cumhuriyet

advertisement
88. YILINDA CUMHURİYET
Büyük zorluklarla kurulmuş Cumhuriyet’imizin 88.
yılını kutlarken, öncelikle Cumhuriyet’imizin var olmasını
ve bugün hala ayakta kalmasını sağlayan kahraman
ordumuzu ve tüm şehitlerimizi saygıyla selamlıyorum.
- Türkiye’nin bu zor günlerinde ne yazık ki Cumhuriyet’in
ne demek olduğu ve ne derece kıymetli bir kazanım
olduğu bizlere unutturuluyor. Oysa Cumhuriyet bizi
Padişah’ın kulu olmaktan kurtarmış, adam yerine
konmamızı sağlamış rejimin adıdır.
- Bu bağlamda gençler bugün sizlere, bize
bağımsızlığımızı kazandıran Kurtuluş Savaşı’mızdan ve
Atatürk devrimlerinden bahsetmek istiyorum.
-
BAĞIMSIZLIK SAVAŞI
1. Dünya Savaşı sırasında Doğu sorunu yani Osmanlı
topraklarının nasıl paylaşılacağı konusu; İngiltere, Fransa,
Rusya ve İtalya arasındaki gizli antlaşmalarla çözülmüştü.
- Yenik Osmanlı İmparatorluğu 30 Ekim 1918’de Mondros
Ateşkes Antlaşması’nı imzaladı. 8 Şubat 1919’da Fransız
birlikleri İstanbul’a, 15 Mayıs’ta da İngiltere ve Fransa
tarafından desteklenen Yunan birlikleri İzmir’e çıktılar. 1.
Dünya Savaşı’nı kazanan ülkelerle padişah hükümeti arasında
10 Ağustos 1920’de imzalanan Sevr Antlaşması Türklere Orta
Anadolu’da küçük bir toprak parçası bırakıyordu. Sevr esas
olarak Türkleri Anadolu’dan sürmeye ve Boğazları
uluslararası denetime vermeye yönelikti.
- Fakat bunu kabul etmeyen Türkler de vardı. Nitekim 19
Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Paşa Samsun’a çıkarak Milli
Mücadele’yi başlattı.
-
BAĞIMSIZLIK SAVAŞI
1881 Selanik doğumlu olan Mustafa Kemal 1893’te askeri
ortaokula, 1899’da Harbiye’ye girdi. II. Abdülhamit istibdadının
hüküm sürdüğü bu yıllarda genç Mustafa Kemal kendini felsefe
ve siyaset alanında geliştirdi (özellikle çete savaşı konusunda
özgün çalışmaları vardı) ve Abdülhamit karşıtı bazı siyasal
örgütlenmelere katıldı. Harbiye’den sonra kurmay subay olmak
için eğitimini akademide sürdürdü. O dönemki birçok subay gibi
genç Mustafa Kemal de çökmekte olan devleti kurtarma ve
ülkesine hizmet etme arzusundaydı.
- Orduya katıldıktan sonra da gizli siyasal etkinliklerini sürdüren
Mustafa Kemal, Abdülhamit’in polisi tarafından yakalandı ve
ceza olarak Suriye’ye sürüldü. Suriye’de Vatan Hürriyet
Cemiyeti’ni kurdu. Bütün devrimci örgütlerin toplandığı
Selanik’te de bu cemiyetin bir şubesi açıldı. Sonraları bu örgüt
İttihat ve Terakki Cemiyeti ile birleştirildi.
-
BAĞIMSIZLIK SAVAŞI
1907 yılında kıdemli yüzbaşı oldu. 1908’de Genç Türk devrimi
gerçekleşince Mustafa Kemal anayasanın toplumsal yeniliklerle
desteklenmesini ve ordunun politize edilmesinin engellenmesi
bekledi. Ancak İTC önderleri de bu genç bu yetenekli subaydan
çekiniyorlardı. Özellikle Enver Paşa ile arasında ciddi bir rekabet
söz konusuydu. Bu nedenle siyasetin dışında kaldı ve kendini
askerlik mesleğine adadı.
- 13 Nisan 1909’da 31 Mart Olayı patlak verdiğinde ayaklanmayı
bastırmak için İstanbul’a gönderilen ordunun kurmay başkanlığına
atandı. Hareket Ordusu adı verilen bu ordu Yeşilköy’de iken
yetişen Enver Paşa, kurmay başkanlığı Mustafa Kemal’den aldı.
- Bu dönemde Arnavutluk’ta bir isyanı da bastıran Mustafa Kemal
bir süre Trablusgarp’ta İtalyanlara karşı savaştı. Ancak Balkan
Savaşı’nın başlamasıyla yurda geri döndü ve Gelibolu’ya atandı.
-
BAĞIMSIZLIK SAVAŞI
Bu dönemde Gelibolu’yu tanıması ileride Mustafa Kemal’e
Çanakkale Savaşı’nda çok yardım edecekti. Balkan Savaşı’ndan sonra
1913 yılında Sofya’ya askeri ataşe olarak gönderildi. 2 yıl Batı
medeniyeti ile yakın temas içerisinde yaşadı ve ileride yapacağı
kültürel atılımların ilham kaynağını bu dönemde aldı.
- 1. Dünya Savaşı başlayıp Osmanlı Almanya ile birlikte savaşa
girince Mustafa Kemal Alman ittifakına karşı çıkmasına karşın,
cephede önemli roller almak istedi. 18 Mart 1915’te İngilizlerin
Çanakkale’ye saldırısı başladı. Anafartalar Grup Komutanı olarak
savaşta büyük başarılar elde eden Mustafa Kemal, Çanakkale
zaferinin mimarı oldu. 1916’da Kafkas cephesine gönderildi. Burada
da büyük başarılar gösterdi ve Suriye’ye gönderildi. Strateji
bakımından General Falkenhein ile anlaşamayarak İstanbul’a geri
döndü. İstanbul’da Vahdettin tarafından yaverliğe atandı. Onunla bir
Almanya gezisine de katıldı. Hastalığı nedeniyle bir dönem Viyana’da
tedavi gördü.
-
BAĞIMSIZLIK SAVAŞI
1918’de Filistin’deki 7. Ordu Komutanlığına atandı. Burada
İngilizlerle savaşırken, Bulgaristan Selanik ateşkesini imzalayarak
savaştan çekildi. Böylece Osmanlı’nın Avusturya ve Almanya ile kara
ulaşımı kesildi. Savaşın sonu artık belli olmuştu. 30 Ekim 1918’de
Osmanlılar ile Dünya Savaşı’nı kazanmış olan ülkeler arasında
Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandı. Böylece Mustafa Kemal
güney cephesindeki Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına atandı.
- Ateşkesten bir süre sonra Mustafa Kemal’e birliklerini dağıtması
buyruldu. Orduyu dağıtmak zorunda kalınca İstanbul’a döndü ve
ülkeyi kurtarmak için yollar aramaya başladı. Ülkeyi kurtarmak için
etkili bir konuma geçmek ve Harbiye Bakanı olmak istedi ama izin
verilmedi. Yakın arkadaşlarıyla temaslar yaparak Milli Mücadele’nin
fikri temellerini oluşturdu. Kendini bu kutsal göreve hazırlamıştı ve
görevin kendisine geleceği anı bekliyordu. Üçüncü Ordu Müfettişi
olarak atandığında görevinin başladığını düşünüyordu.
-
-
BAĞIMSIZLIK
SAVAŞI
19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak Milli Mücadele’yi başlatan
Mustafa Kemal, manda önerilerine sıcak bakmamış ve çöken
imparatorluğun küllerinden yeni ve çağdaş bir Türk devletinin
kurulması gerektiğine kanaat getirmiştir.
- Mustafa Kemal’in eylem yaklaşımı 2 temel düşünce üzerine
kurulmuştu; ilk olarak işgalci yabancı güçlere karşı bir halk direnişi
örgütlemek, ikinci olarak da Türk milliyetçiliğini canlandırmaktı. Zira
tüm etnik unsurlarda milliyetçilik 1800’lerde ortaya çıkmışken,
imparatorluğun kurucusu olan Türklerde milli bilinç ancak 19. yüzyıl
sonları ve 20. yüzyıl başlarında ortaya çıkmaya başlamıştı. Fakat
ulus-devletler çağı olan 20. yüzyılda Türklerin de kendi devletlerini
kurabilmeleri için milli bir bilinç ve kimlik geliştirmeleri gerekiyordu.
- Mustafa Kemal Samsun’a ayak basar basmaz hiç zaman harcamadan
Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri kurmaya başladı. Bu örgütler, onun
ulusal direnme eyleminin başına geçmesini istiyordu. Çanakkale
kahramanlığı nedeniyle tanınan ve sevilen bir isimdi.
BAĞIMSIZLIK SAVAŞI
Samsun’a varışından bir hafta sonra daha özgürce eylem yapabilmek
için küçük bir kasaba olan Havza’ya geçti. Bir iki gün sonra da,
Anadolu’daki askeri ve sivil görevlilere gizli bir yazı yollayarak (Havza
genelgesi) düşmana karşı her yerde gösteriler düzenlenmesini istedi.
- Bu sırada İstanbul hükümetinin başkanı Damat Ferit Paşa haber
ajanslarına Osmanlı’nın büyük devletlerden birinin mandası altına
konmasına karar alındığını bildirdi. Mustafa Kemal bu karara karşı çıktı.
Bunun üzerine İstanbul hükümeti tarafından geri çağrıldı ancak bu
buyruğa uymayarak Sivas’ta ulusal bir kurultay toplama kararı aldı.
- Bu gelişmeler üzerine 23 Haziran 1919’da İstanbul hükümeti tarafından
görevden alındı. 8 Temmuz’da bütün askeri görevlerinde ayrıldı ve bir
sivil olarak Doğu illeri Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Erzurum
Yürütme Komitesi’nin sorumluluğunu yüklendi. Erzurum Kongresi’nde
başkan seçildi ve kongrede alınan önemli kararlar bir bildiri şeklinde
yayınlandı.
-
BAĞIMSIZLIK SAVAŞI
Erzurum’dan sonra Sivas Kongresi’nin toplanması Mustafa
Kemal’in dikkatle hazırlanmış planında önemli bir aşamaydı. Anadolu
ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri Sivas Kongresi’nde
birleştirildi. Osmanlı hükümetinin ülkeye hıyanet ettiği vurgulanarak
bu kongrede Mustafa Kemal başkanlığa seçildi. Sırada milleti temsil
eden gerçek bir meclisin kurulması vardı.
- 23 Nisan 1920’da küçük bir Orta Anadolu kenti olan Ankara’da yeni
bir ulusal meclis Anadolu’dan gelen delegelerle açıldı. Meclis’in
başkanı seçildi ve vatanseverleri karizmatik kişiliği altında tek bir
yapıda birleştirdi. Oysa Meclis’in açılmasını izleyen olaylar hiç umut
verici değildi. Padişah ve İstanbul hükümeti tarafından ölüme
mahkum edilmişti. Aynı hükümet Sevr Antlaşması’nı imzalamıştı.
- Meclis’ten istedikleri anayasal desteği sağladıktan sonra, Mustafa
Kemal ve arkadaşları düzenli ordu kurulması çalışmalarına giriştiler.
O güne kadar dağınık ve zayıf bir ordu bulunmaktaydı. Böyle bir ordu
-
BAĞIMSIZLIK SAVAŞI
Bu sayede Kuvayi Milliye ordusu kurulmaya başlandı. Ancak aynı
dönemde 1915 tehcirinin intikamını almak isteyen Ermeniler doğu
illerinden saldırıya geçtiler. Birbirini izleyen çatışmalar sonrası
Ankara hükümeti düşmana karşı ilk zaferini kazandı. Ermenilerin
isteğiyle 2-3 Aralık 1920’de Gümrü Antlaşması imzalandı. Bu
antlaşmanın önemi Ankara hükümetinin ilk kez uluslararası bir
antlaşma ile tanınıyor olması ve Rusya’ya kaybedilmiş toprakların bir
bölümünün geri kazanılmasıydı. Bu antlaşmanın gerçekleşmesinde
Çanakkale Savaşı sonrası kurulmuş SSCB ile Ankara hükümetinin
geliştirdiği iyi ilişkilerin etkisi vardı.
- Aynı yıllarda Çerkes Etem olayı da yaşandı. Düzenli ordu
kurulmasına sıcak bakmayan çete reisi Çerkes Etem Miralay İsmet
İnönü ile karşı karşıya geldi ve çatışmalar sonrası Yunanlıların safına
geçti. Miralay İsmet Bey Yunan ordusunu İnönü’de yendi ve 1. İnönü
Zaferi’ni kazanmış oldu. Artık yabancı ülkeler de Anadolu
devrimcilerinin zafer kazanma şansı olduğunu düşünmeye başlamıştı.
-
BAĞIMSIZLIK SAVAŞI
1921’de Milli Mücadele döneminde yürürlükte kalan geçici anayasa
ilan edildi. Böylelikle kurulacak yeni devletin hukuksal temelleri de
atılıyordu. Milli Ant yani Misak-ı Milli’nin gerçekleştirilmesi Meclis’in
öncelikli görevi kabul edildi.
- Bu dönemde Sakarya nehri boylarında Yunan orduları mağlup edildi.
Sakarya Savaşı kaybedilse Sovyetler Anadolu’ya Enver Paşa ve Yeşil
Ordu’yu gönderecekti. Ancak artık kudret Mustafa Kemal’deydi.
Sakarya başarısı sonrası Fransızlarla Ankara Antlaşması imzalandı. Bu
antlaşma ile Fransa Misak-ı Milli’yi kabul etti ve Anadolu’dan çekildi.
- Son askeri eylemin hazırlıkları büyük bir gizlilik içinde tamamlandı ve
saldırı 26 Ağustos 1922 tarihinde başladı. 9 Eylül’de Türk orduları
İzmir’i kurtardı. Büyük Zafer’den sonra 10 Ekim’de Mudanya Ateşkesi
imzalandı. Bu ateşkes, Anadolu ile birlikte Trakya’yı Türk ordularına
bırakıyordu. Avrupalı devletler Lozan’da yapılması planlanan barış
görüşmelerine İstanbul hükümetinin de katılmasını istediler ancak bu
istek Ankara hükümetince geri çevrildi.
-
BAĞIMSIZLIK SAVAŞI
Bu gelişmeler olurken Mustafa Kemal önceden beri planladığı
saltanatın kaldırılmasının zamanının geldiğine kararını verdi. 1 Kasım
1922’de bazı tepkilere rağmen saltanat kaldırıldı ve kurulacak rejimin
cumhuriyet olması konusunda önemli bir adım atıldı.
- Bu sırada Lozan toplantısı başlamıştı. Lord Curzon’un küstah ve
kabul edilemez tavır ve önerileri sonrası toplantı kesildi. Curzon
yerine Horace Humboldt getirilince tartışmalar yeniden başladı. İsmet
Paşa’nın büyük mücadelesi sonucu Lozan Barış Antlaşması 24
Temmuz 1923’te imzalandı. Sonuç önemli bir zaferdi zira Misak-ı
Milli sınırları kurtarılmıştı.
- Lozan’da görüşmeler sürerken Mustafa Kemal halkçılık ana
düşüncesi çerçevesinde yeni devletin ideolojisinin biçimlendirileceği
bir siyasal parti kurma çalışmaları yürütüyordu. Yeni Meclis’in 11
Ağustos 1923’te kurulması sonrası 9 Eylül’de Müdafaa-i Hukuk
Cemiyetleri kadrolarından oluşan Halk Fırkası (CHP) kuruldu.
-
BAĞIMSIZLIK SAVAŞI
29 Ekim 1923 tarihinde beklenen oldu ve Cumhuriyet ilan edildi. Artık
sıra yeni ve çağdaş bir devlet ve toplumun kurulması için gerekli
devrimlere gelmişti.
- Sonuç olarak Kongar’a göre Ulusal Bağımsızlık Savaşı, yönetici
seçkinler ile güçsüz ara sınıfların gerçekleştirmekte olduğu birliğin ilk
adımlarını oluşturuyordu. Osmanlı İmparatorluğu’nun asker ve sivil
bürokratlarının Mustafa Kemal safına katılan kimi kesimler, eylem içinde
ana güç durumuna gelmiş ve bu arada ayan, eşraf ve ulema ile yakın bir
işbirliği gerçekleştirmişlerdi. Mustafa Kemal de bu grupların desteğiyle
Milli Mücadele’yi sağlam temellere dayandırmak istemişti. Merkezi
iktidar ile yüzyıllar boyu çatışma içinde olan çevresel güçler böylelikle
ilk defa merkezle entegre olmaya başladı. Ancak çevresel güçlerin bir
kısmı zaman içerisinde Çerkes Etem örneğinde olduğu gibi Mustafa
Kemal’le ters düştü.
- Sonuçta ortada büyük bir liderlik başarısı ve büyük bir askeri ve siyasi
zafer vardı. Ve başarı en çok Mustafa Kemal’indi…
-
-
ATATÜRK
DEVRİMLERİ
Türkiye’nin düşünsel ve siyasal yaşamında Atatürk Devrimleri adı
verilen atılımlar yeni Türk toplumunun temellerini oluşturmuştur. Bu
devrimlerin genel nitelikleri, Türk toplumunun çağdaşlaşmasındaki
diyalektik sürece ışık tutar. Bu nedenle en başta bu niteliklerin
belirlenmesi gerekir.
- Atatürk devrimlerinin birinci niteliği, devletçi-seçkinci bir grup
tarafından geniş halk kitlelerine tepeden inme biçimde uygulanmış
olmalarıdır. Bu devletçi-seçkinci grup, Osmanlı geleneğinin bir
ürünüydü ve Cumhuriyetin ilk yıllarında ortada görülen tek toplumsal
ve siyasal güçtü. Devrimlerin ikinci niteliği Batı tipi bir toplum
yaratmaya yönelmiş olmalarıydı. Bir başka deyişle, bu devrimler
Batı’da görülen toplum modellerinden esinlenerek uygulamaya
konulmuşlardı. Üçüncü nitelikleri, devrimlerin hepsinin aynı zamanda
topluma sunulmamış olmasıydı. Dördüncü olarak da bütün
devrimlerin temelinde kuramsal açıdan halk egemenliği ilkesinin
yatmasıdır.
ATATÜRK DEVRİMLERİ
Atatürk döneminin ortalarına doğru, tüm Kemalist eylem, evrimleri
kapsayan bir biçimde Kemalizm ya da Atatürkçülük adı altında bir
ideoloji olarak biçimlendi. İdeoloji olarak Kemalizm Cumhuriyet’ten
önce yoktu. Cumhuriyet’ten sonra Atatürk’ün eylemlerine göre oluştu
ve gelişti. Bu anlamda Kemalizm başarılı uygulamaya dayanan
pragmatik bir ideoloji niteliğini taşır. Kemalist ideolojinin bu
niteliğinin ardında yatan temel neden, Atatürk İhtilali’nin siyasal
zorunluluklardan doğmuş ve dış dünyadan etkilenmiş bir devrim
oluşudur. Bir başka deyişle, Kemalist devrim bir sınıfsal devrim
özelliği göstermiyordu ve Mustafa Kemal bir sosyal sınıfın ve grubun
sözcüsü değildi. Kökeni bakımından Osmanlı dönemindeki yönetici
sınıfın bir mensubuydu. Bu nedenle Kemalist Devrim Osmanlı’daki
yönetici sınıflarla ara sınıfların işbirliğinde gerçekleşmiş bir
bağımsızlık savaşı ve sonrasındaki siyasal, kültürel ve ekonomik
reformları anlatmak için kullanılır.
-
-
ATATÜRK
DEVRİMLERİ
Atatürk devrimleri öteki amaçlarının yanında Osmanlı’da çok uzun
süredir devam eden “kültürel ikilik” sorununa çözüm bulmak
istemiştir. Toplumda aydınlarla kitlelerin kullandıkları ortak bir dil ve
kültürün olmaması sebebiyle yapılan reformlarla seçkin-halk ikilemi
ortadan kaldırıldı. Latin alfabesiyle herkesin kolay bir şekilde okumayazma öğrenmesinin yolu açıldı. Salt öykünmeciliğe karşı olan
Atatürk, Batı’dan aldığı ileri kurumları milli değerlere dayandırmaya
çalıştı ve Türkiye’ye özgün bir model yaratmak istedi. Bunu yaparken
bilimsel düşünceyi (pozitivizm) ve toplumsal ihtiyaçları (pragmatizm)
ön plana çıkardı.
- Osmanlı İmparatorluğu’ndaki bütün Batılılaşma çabaları gerici ve
tutucu tepkilerle karşılaşmıştı. Osmanlı toplumunun ikili kültürel
yapısını pekiştiren bu tepkiler, devletin ve toplumun dinsel ve
geleneksel yapısından kaynaklanıyordu. Bazen padişahın siyasal gücü
bile bu tepkileri önlemeye yetmiyor, bu nedenle modernleşme
çabaları ite kaka yapılıyor ve sonu hüsran oluyordu.
ATATÜRK DEVRİMLERİ
Osmanlı dönemindeki modernleşme çabalarının başarısızlıkla
sonuçlanmasının bir başka nedeni de, yapılan eylemlerin niteliğiydi.
Bu eylemler, gerekli toplumsal, ekonomik ve siyasal temelleri
atmadan, Batı kurumlarını, tıpkısıyla aktarmaya çalışıyorlardı. Bu
anlamda Batılılaşma çabaları umutsuzdu, çünkü İmparatorlukta
bunlar için gerekli geçmiş ve ortam yoktu.
- Atatürk’ün Batılılaşmaya ilişkin olarak gerçekleştirdiği eylem iki
yönlüdür. Birincisi, toplumun güç dağılımını, dinsel-geleneksel
nitelikten çağdaş-demokratik niteliğe aktarmıştır. Halk egemenliği
kavramını yeni toplumu yaratmakta temel öğe kullanmıştır. Bu
nedenle modern demokratik değerlerin temelini attığı söylenebilir.
İkinci olarak, Mustafa Kemal devrimlerini topluma bölük pörçük
uygulamalar biçiminde değil, tutarlı bir bütünün anlamlı parçaları
olarak sunmuştur. Yaklaşık 10 yıllık bir süreç içinde bütün devrimler
yeni bir düzenin ayrılmaz parçaları olarak gerçekleştirilmişlerdir.
-
-
ATATÜRK
DEVRİMLERİ
Atatürk siyasal gücü yalnızca kendi elinde toplamakla yetinmemişti.
Aynı zamanda dini ve geleneği, bir siyasal güç kaynağı olarak baskı
altına almış ve toplumu bu açıdan yeni devrimlere hazırlamıştır. Bu
yaklaşımdan dolayı Atatürkçülük dine karşı bir öğreti olarak haksız
bir şekilde damgalanmıştır. Oysa ki Atatürkçülüğün, bir siyasal güç
kaynağı olma niteliğini elinden almaktan başka, İslam dini ile bir
ilişkisi yoktur.
- Atatürk padişah ve geleneksel otoriteyi de ortadan kaldırarak halk
egemenliğinin yolunu açtı. Bazı tepkilere rağmen 1 Kasım 1922’de
saltanat kaldırıldı. Cumhuriyet’in ilanı da halk egemenliğini
perçinleyen bir durumdu.
- Hilafetin kaldırılması ise bir sonraki adımdı. 3 Mart 1924’te halifelik
kaldırıldı ve son halife Abdülmecid Efendi gönderildi. Halifeliğin
kaldırıldığı gün Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile bütün eğitim kurumları
tek ilke çerçevesinde (çağdaş eğitim) birleştirildi.
-
ATATÜRK
DEVRİMLERİ
Aynı tarihte çıkan üçüncü bir yasayla da Şeriye ve Evkaf Vekaleti
kaldırılmıştı. Aynı yasa Erkanı Harbiye Velaketini de kaldırıyordu. Bu
devrimlerle beraber askerler ve din adamları günlük siyaset dışında
bırakılmışlardı. Atatürk askeri ve dinsel etkinliklerin siyaset dışı
tutulmaları görüşüne yürekten inanmıştı. Bu fikri İTC zamanında beri
sürekli olarak savunuyordu. Atatürk dinsel bakanlığı askeri bakanlıkla
aynı anda kaldırarak gelen tepkileri de göğüsleyebilmeyi yaşamıştı.
Eğitimin ve devletin laikleştirilmesi tek bir adımda aynı anda
gerçekleştirilmişti. Atatürk tasarladığı devrimleri uygulamaya
konulmasında kararlı ve çabuk eyleme inanırdı.
- Bu devrimleri takiben 17 Şubat 1926’da yeni Medeni Yasa Meclis
tarafından kabul edildi. Bu yasa İsviçre’den kimi değişiklikler yapılarak
aktarılmıştı. Aynı gün, yeni Ticaret, Ceza ve Borçlar yasaları da
yürürlüğe girdi.
- Devletin
laikleştirilme eylemi anayasada yapılan değişikliklerle
tamamlandı. 2. maddedeki “devletin dini İslam’dır” ibaresi çıkarıldı.
-
ATATÜRK
DEVRİMLERİ
Atatürk toplumun kültürel niteliklerini ve bu arada genel görünüşünü
de değiştirmek istiyordu. Bu yüzden günlük giyim-kuşam
alışkanlıklarını etkilemeye kararlıydı. 25 Kasım 1925 tarihinde fesi
yasaklayan ve herkesin şapka giymesini zorunlu kılan bir yasa
çıkarıldı. En tutucu kentlerden olan Kastamonu’da şapkayı halka
bizzat tanıtan Atatürk Türklerin Batı medeniyetinin bir parçası
olmasını istiyordu.
- Kimi devrimler de Batı dünyasına katılmanın zorunlu sonuçları
olarak ortaya çıktı. Örneğin, Türkiye’nin çağdaşlaşma atılımı ile
çağdaş dünyanın gerekleri, takvim ve saatin değiştirilmesinde çakıştı.
Hicri ve Rumi takvimler Batı takvimi ile değiştirildi. Alaturka saat
hesabı da 1925’te Batı’nın kullandığı saat düzenine uyduruldu. Hafta
sonu dinlenme günü de Cuma’dan Pazar’a alındı.
- Ayrıca Paşa, Bey, Efendi gibi ünvanlar kaldırıldı. Soyadı yasası,
Latin harflerinin kabulü, rakamların değiştirilmesi gibi devrimlerle
çağdaşlaşma pekiştirildi.
-
ATATÜRK
DEVRİMLERİ
Türkiye’de Batılılaşma Atatürk’ün kafasında ulusal gelişme olarak
biçimlenmişti. Bu ulusçu yaklaşım dört alanda yapılan devrimlerle
çok daha güçlendirilmeye çalışılmıştır. İlk alan Türk dilidir. Arapça ve
Farsça sözcüklerle dolu Osmanlıcaya karşı dilin Türkçeleştirilmesi
ulusal bütünlüğü sağlamak için önemli bir adımdı. Böylelikle seçkinhalk ikilemi de ortadan kaldırılıyordu. İkinci önemli alan tarihti. Türk
tarihinin tam bir incelenmesine girişildi. Türk ulusunun tarihi artık
Osmanlı’dan bağımsız olarak araştırılıyordu. Bu amaç için kurulan
Türk Tarih Kurumu büyük katkılarla ulusal kimliğin güçlenmesine
yardımcı oldu. Ulusal devrimlerin yöneldiği üçüncü alan, ekonomik
ve özellikle tarımdı. Ulusal bir ekonomi yaratmak çabalarına, devletin
ekonomik etkinlikleri ve ulusal bir burjuvazinin desteklenmesi
yoluyla girişildi. Dördüncü alan dış siyasetti. Yeni Türk devleti,
Osmanlı İmparatorluğu’ndan değişik bir dış siyaset izliyordu. Barış
ilkesine dayalı ve yabancı ülkelerden çok daha bağımsız bir dış
siyaset uygulamasına girişildi.
-
ATATÜRK
DEVRİMLERİ
Atatürk devrimleri uygulamaya dönük bir biçimde sağlam bir
kuramsal ya da öğretisel temele oturtulmadan gerçekleştirilmişti.
Ancak devrimlerin halk tarafından yeterince benimsenmediği
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ve Serbest Fırka deneyimlerinde
görülünce, bir ideolojiye gereksinim duyulduğu fikri ortaya çıktı ve
bu ihtiyaçtan dolayı Kemalizm veya Atatürkçülük görüşü yaratıldı.
- CHP’nin 1927’deki Parti Kurultayı bir ideolojinin biçimlenmesi
açısından önemli bir olaydı. Kurultayda Atatürk 6 gün süren bir
söylev verdi ve yeni bir tüzük kabul edildi. Parti tüzüğü,
Cumhuriyetin korunması, dinin siyasetten ayrılması, Türk dilinin ve
kültürünün ulusal bütünlüğü sağlayıcı araçlar olarak geliştirilmesi
konularında kesin bir tutum belirliyordu.
- Kemalizm’in bir ideoloji olarak biçimlenmesi CHP’nin 1931’deki 3.
kurultayında tamamlandı. Laiklik, devletçilik ve devrimcilik ilkeleri
cumhuriyetçilik, ulusçuluk ve halkçılık ilkelerine eklenmişti. Bu altı
ok CHP’nin simgesi kabul edildi.
-
ATATÜRK
DEVRİMLERİ
Atatürkçü ideoloji Osmanlı İmparatorluğu’nun acılı çöküş yıllarında
gelişmeye başlamıştı. Genç Osmanlılar, Jön Türkler ve İTC’nin de
Kemalizm’in gelişmesinde önemli rolleri olmuştu. Fakat Atatürkçülük ile
Kemalist eylemden önceki Batılılaşma ve çağdaşlaşma arasındaki fark,
Cumhuriyetçilikte belirlenir. Padişahı ve geleneksel güç yapısını ortadan
kaldırarak, Atatürk başarılı bir devrimci olarak kendi şansını kendi
yaratmıştır.
- Altı Ok’u oluşturan önemli ilkelerden olan milliyetçilik ya da ulusçuluk
İTC döneminde geç ortaya çıkan Türk milliyetçiliğinin Batılı modern
ulus devlet kalıplarında yeniden düzenlenmesiydi. Atatürk Ziya
Gökalp’in fikirlerinden büyük ölçüde etkilenmişti. Ancak onun Türkçü
fikirlerini yeniden düzenleyerek ulusal devletle sınırlı tutmuş ve
yayılmacı amaçlar gütmemiş, dahası kendi içerisindeki farklı etnik
gruplara da eşit yurttaşlık temeli sunarak ırkçı ve etnik değil, sivil ve
kültürel bir milliyetçilik hedeflemiştir. Dahası Atatürk milliyetçiliğe
emperyalizme karşı duruşuyla mazlum milletlere örnek olan anti-
ATATÜRK DEVRİMLERİ
Cumhuriyetçilik ve ulusçuluk birbirini tamamlayan iki ilkeydi. Artık
egemenliğin dine ya da geleneksel otoriteye dayalı bir kişi ya da elit
gruba verilmesindense, egemenliğin kayıtsız şartsız millete verilmesi
fikri Atatürk’ün kafasında belirmişti. Bu nedenle yeni Türk devleti bir
Cumhuriyet rejimi olmalıydı.
- Bir diğer önemli ilke olan Halkçılık ise Osmanlı’daki seçkin-halk
ikilemini ortadan kaldırarak, kanunlar önünde eşitliği yaratmak istiyor ve
buna ek olarak toplumu sınıflara dayalı çatışmacı parçalardan ziyade
dayanışma içindeki (solidarizm) farklı meslek gruplarından oluşan bir
bütün olarak tasavvur ediyordu. Böylelikle Batı’daki sınıf kavgalarının
önüne geçilmesi ve daha eşit bir toplum yaratılması umuluyordu.
- Devletçilik de bu doğrultuda sermaye birikimi olmayan yeni devletin
milli iktisat politikalarıyla hem sermaye, hem de devlet yatırımlarıyla
kalkınmasını öngörüyordu. Batı’nın dayattığı liberalizme bir tepki olarak
ülkenin kendi kendine yeterliliği ve yerli üreticinin korunması esastı.
-
ATATÜRK DEVRİMLERİ
Atatürk ilkelerinin belki de en önemlisi olan laiklik çağdaş devlet
kuramını tamamlayan siyasal, hukuksal ve toplumsal bir ilkeydi.
Laiklik de Osmanlı dönemindeki yanlışlara tepki olarak ortaya
çıkmıştı. Devlet ile dinin ayrılması bakımından, siyasal bir ilke
olmasının ötesinde de özellikleri vardı. Aynı zamanda dinin hukuksal,
eğitimsel ve kültürel yaşamdan soyutlanması amacını taşıyordu.
Hemen hemen bütün devrimler laiklik ilkesine dayandırılmıştı;
eğitimin birleştirilmesi, yeni medeni yasanın kabulü, halifeliğin
kaldırılması bunlara örnek gösterilebilir. Laiklik ilkesinin en önemli
özelliği egemenliğin kaynağı olarak Tanrı’yı değil halkı kabul
etmesiydi. Böylece demokrasinin de temelinde yer alıyordu.
- Bir başka ilke ise devrimcilik idi. Devrimcilikle hem cumhuriyet
devrimlerinin korunması, hem de koşullara koşut olarak devrimin
sürekli yenilenmesi amacı güdülüyordu. Bu Kemalizm’in dinamik ve
yenilikçi özelliğiydi.
-
88. YILINDA CUMHURİYET


Bu sunumda dinlediğiniz bilgiler büyük ölçüde Sayın Prof.
Dr. Emre Kongar’ın “21. Yüzyılda Türkiye” adlı kitabından
derlenmiştir.
Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim. Cumhuriyet sizlerin
mücadelesi ve azmiyle daima var olacak ve yeni başarılara
koşacaktır.
Download