öğrenme bozuklukları - Ankara Ada Psikoteknik

advertisement
MADDE ve ALKOL KULLANIMINA İLİŞKİN BOZUKLUKLAR
ALKOLİZM (İÇİCİLİK)
Yazılı kaynaklar alkollü içki kullanımının insanlık tarihi kadar eski olduğunu belgelemektedir.
Ayrıca, arkeolojik kazılarla ortaya çıkartılan toprak kazıların üzerindeki kabartma resimler,
mağara duvarlarındaki tasvirler ve tabletlerin okunması insanların M.Ö yıllarda bile biraya
benzer içkiler içtiğini vurgulamıştır. Keyif verici içkilerin ilk defa Asya’dan dünyaya yayıldığı
kabul edilir. M.Ö 2000 yılında Babil’de Hammurabi kanunlarının şarap ticaretinden söz ettiği
belirtilmektedir.
İlk çağ dinleri alkolü yasaklamamış, dinsel törenlerde içilmesini öğütlemişlerdir. Yahudilerin
kitabı Tevrat’ta; içki ve şarabın yasak edildiğine dair bir hüküm bulunmadığı ve sarhoş
olmayacak derecede içki içilmesinin dinsel bir töre olduğu belirtilmektedir. Hıristiyanlık’ ta
şarap Hz. İsa’nın kanını temsil eden bir nevi kutsal şeydir. Sarhoşluk bilhassa dindar
hristiyanlarca hiçbir zaman hoş karşılanmamıştır.(Tevrat ve İncil insanlar tarafından tahrip
edilmiştir.) İslam dininde ise içki, “Maide suresi 90-91. ayetlerle kesinlikle yasaklanmıştır.”
Kimyacılara göre türlü alkoller vardır. İçki olarak kullanılan etil alkoldür. Kimyasal bileşenleri
sadece Karbon, Hidrojen ve Oksijendir. Başka alkoller arasında zehirlemeyecek bir tek alkol
etil alkoldür.
Tanım;
Alkolizm, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve birçok araştırmacı tarafından değişik şekillerde
tanımlanmıştır.
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre (1978), alkolik kişi alışılmışın dışında çok içen, bedensel,
ruhsal ve toplum sağlığı için de zararlı olan, ancak alkol alma isteği sürdüğü için tedavi
görmesi gereken bir kimse olarak tanımlanır.
Dünya Sağlık Örgütü içki içenle alkoliği ayırmak için şu tanımı yapmıştır.”İçkinin işine engel
olduğunu değil de işinin içmesine engel olduğunu düşünmeye başlayan kişi alkoliktir.“
Jellinek (1960), alkol bağımlısını, alkole susamış, tutku derecesine varan bir istekle ve
sonradan hatırlayamadığı farklı devre ve aralıklarla sürekli su gibi içki içen bir kişi olarak
tarif etmiştir.
Diğer bir şekilde alkolizm şöyle tanımlanmıştır: Alkolizm, bireyin beden ve ruh sağlığını,
aile, sosyal ve iş uyumunu bozacak derecede sık ve fazla alkol alma; alkol alma isteğini
durduramama ile belirli bir bozukluktur.
Madde kullanımı ile ilişkili bozukluklar iki gruba ayrılır.
Madde kullanım bozuklukları
Madde kullanımının yol açtığı bozukluklar
MADDE KULLANIM BOZUKLUKLARI
Madde Bağımlılığı
12 aylık bir dönem içinde herhangi bir zaman ortaya çıkan aşağıdakilerden en az üçü ile
kendini gösteren klinik olarak belirgin bir bozulmaya yada sıkıntıya yol açan uygunsuz bir
madde kullanımı örüntüsü:
(1) Aşağıdakilerden biri ile tanımlandığı üzere tolerans gelişmiş olması:
(a) Entoksikasyon yada istenen etkiyi sağlamak için belirgin olarak artmış miktarlarda
madde kullanımı gereksinmesi.
(b) Sürekli olarak aynı miktarda madde kullanılması ile belirgin olarak azalmış etki
sağlaması
(2) Aşağıdakilerden biri ile tanımlandığı üzere yoksunluk gelişmiş olması:
(a) Söz konusu maddeye özgü yoksunluk sendromu
(b) Yoksunluk semptomlarından kurtulmak yada kaçınmak için aynı madde yada
yakın benzeri alınır.
(3) Madde çoğu kez tasarlandığından daha yüksek miktarlarda yada daha uzun bir dönem
süresince alınır.
(4) Madde kullanımını bırakmak yada denetim altına almak için sürekli bir istek yada boşa
çıkan çabalar vardır.
(5) Maddeyi sağlamak, kullanmak yada maddenin etkilerinden kurtulmak için çok fazla
zaman harcama
(6) Madde kullanımı yüzünden önemli toplumsal, mesleki etkinlikler yada boş zamanları
değerlendirme etkinlikleri bırakılır yada azaltılır.
(7) Maddenin neden olmuş yada alevlendirebileceği, sürekli olarak var olan yada yineleyici
biçimde ortaya çıkan fizik yada psikolojik bir sorunun olduğu bilinmesine karşın madde
kullanımı sürdürülür.
Şu belirleyiciler kullanılır:
Fizyolojik bağımlılık gösteren: (Tolerans ya da yoksunluğun kanıtı var)
Fizyolojik bağımlılık göstermeyen: (Tolerans ya da yoksunluğun kanıtı yok)
Erken tam remisyon: (Bir aydan fazla, 12 aydan kısa süren bir dönemde bağımlılık ya
da kötüyekullanım kriterlerinden birisinin bulunmaması durumunda)
Erken kısmi remisyon: (Bir aydan fazla, 12 aydan kısa süren bir dönemde bağımlılık ya
da kötüyekullanım kriterlerinden sadece bir ya da birkaçının bulunması durumunda)
Kalıcı tam remisyon: (12 ay ya da daha uzun süren bir dönem içinde bağımlılık ya da
kötüyekullanım kriterlerinden hiçbiri karşılanmamışsa)
Kalıcı kısmi remisyon: (12 ay ya da daha uzun süren bir dönem içinde bağımlılık ya da
kötüyekullanım kriterleri tam karşılanmamış, ancak ölçütlerden bir ya da daha fazlası
karşılanmışsa)
Agonist tedavide
Denetimli bir çevrede
Madde Kötüye Kullanımı
12 aylık bir dönem içinde ortaya çıkan, aşağıdakilerden biri (ya da daha fazlası) ile kendini
gösterdiği üzere, klinik açıdan belirgin bozulma ya da sıkıntıya yol açan uygunsuz bir
madde kullanımı örüntüsü:
1)
işte, okulda ya da evde alması beklenen başlıca sorumlulukları alamama ile
sonuçlanan yineleyici bir biçimde madde kullanımı
2) fiziksel olarak tehlikeli durumlarda yineleyici bir biçimde madde kullanımı
3) madde ile ilişkili, yineleyici bir biçimde ortaya çıkan yasal sorunlar
4)
maddenin etkilerinin neden olduğu ya da alevlendirdiği, sürekli ya da yineleyici
toplumsal ya da kişilerarası sorunlara karşın sürekli madde kullanımı
Bu semptomlar, bu gurup madde için Madde Bağımlılığı ölçütlerini hiçbir zaman
karşılamamıştır.
MADDE KULLANIMININ YOL AÇTIĞI BOZUKLUKLAR
Madde Entoksikasyonu
A. Yakın bir geçmişte bir madde alınımına bağlı olarak geriye dönüşlü bir maddeye özgül
sendromun gelişmesi.
B. madde kullanımı sırasında yada hemen sonra gelişen, maddenin merkezi sinir sistemi
üzerindeki etkisine bağlı olarak ortaya çıkan, klinik açıdan belirgin bir biçimde uygunsuz
davranışsal yada psikolojik değişiklikler
C. bu semptomlar genel tıbbi bir duruma bağlı değildir ve başka mental bozuklukla daha iyi
açıklanamaz.
Madde Yoksunluğu
A. Çok fazla ve uzun süre madde kullanımının sonlandırılmasına bağlı olarak maddeye
özgül bir sendromun gelişmesi
B. Bu maddeye özgü sendrom klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya yada toplumsal, mesleki
alanlarda yada önemli diğer işlevsellik alanlarında bozulmaya neden olur.
C. Bu sendromlar genel bir tıbbi duruma bağlı değildir ve başka bir mental bozuklukla daha
iyi açıklanamaz.,
Bedensel ve ruhsal sağlığı etkileyecek derecede aşırı alkol kullanımıdır. Üç yaygın şekli
vardır: (1) Çok fazla miktarda alkolü sürekli olarak kullanma, (2) sadece hafta sonları ağır
içicilik veya mesleki işlevselliğin az etkilendiği tip, (3) sakin geçen uzun dönemler arasında
ağır içme atakları ile seyreden tip. Alkol Bağımlılığı Tanı Ölçütleri (DSM IV): (12 aylık bir
dönem içinde ortaya çıkan aşağıdaki belirtilerden en az üçünün olması ve klinik olarak
bozulmaya yol açması)
1.Tolerans
2.Yoksunluk
3. Amaçlanandan çok veya uzun süre alkol alma
4. Başarısız bırakma azaltma çabaları
5. Alkol bulmak, kullanmak, etkilerinden kurtulmak için çok zaman harcama
6. Toplumsal, mesleki, sosyal eylemlerde azalma
7. Psikolojik ve fiziksel sorunlara rağmen alkol kullanma
Alkol Kötüye Kullanımı
Alkol Kötüye Kullanımı Tanı Ölçütleri (DSM IV): (12 aylık bir dönem içinde ortaya çıkan
aşağıdaki belirtilerden en az birinin olması ve klinik olarak bozulmaya yol açması)
1. Sorumlulukları alamama ile sonuçlanan yineleyici alkol kullanımı
2. Fiziksel tehlikeli durumlarda yineleyici alkol kullanımı
3. Alkol kullanımı ile ilişkili yineleyici yasal sorunlar
4. Alkol kullanımı ile ilişkili yineleyici toplumsal ya da kişilerarası sorunlar
(Bu belirtiler bağımlılığın ölçütlerini karşılamamalı)
Alkol Entoksikasyonu
Yakın bir geçmişte alkol alımına bağlı gelişen, geri dönüşlü, alkole özgü bir sendromdur.
Alkolün merkezi sinir sistemi üzerine direkt etkisine bağlı ortaya çıkan belirgin uygunsuz
davranışlar, psikolojik değişiklikler vardır.
Alkol Entoksikasyonu Tanı Ölçütleri
Belirgin uygunsuz davranış ve psikolojik değişiklerin yanında, aşağıdakilerden en az birinin
görülmesi gereklidir.
Geveleyerek konuşma
Koordinasyon bozukluğu
Sendeleyerek yürüme
Nistagmus
Dikkat,bellek bozukluğu
Stupor ya da koma
(Bu belirtiler tıbbi veya bir mental durumla açıklanamaz)
İdiyosinkratik Alkol Entoksikasyonu
Tanı kitaplarında, henüz ayrı bir başlık olarak yer almamaktadır. Patolojik, komplike, atipik,
paranoid alkol entoksikasyonu olarak da adlandırılmaktadır. Az miktarda alkol alımından
hemen sonra ciddi davranış bozukluklarının ortaya çıkmasıdır. Bu durum özellikle adli tıp
açısından önemlidir. Ceza ehliyeti açısından alkol entoksikasyonu kişinin suç sayılan
davranışlarında hafifletici bir neden olarak kabul edilmezken, bugün ABD 'de bazı avukatlar
minimal alkol kullanımı ile ortaya çıkan idiyosinkratik ve patolojik reaksiyonu savunma
amacı ile kullanmaktadırlar.
Değişik raporlarda idiyosinkratik alkol entoksikasyonunda konfüzyon, dezoryantasyon,
illüzyon, geçici delüzyonlar, görsel halüsinasyonlar artmış psikomotor aktivite
bildirmektedirler. Kişi impulsif, agresif ve tehlikeli olabilir, intihar düşünceleri ve girişimleri
bulunabilir. Bu bozukluk bir kaç saat sürmekte ve uzun bir uyku periyodu ile sona
ermektedir.
Tedavide, hastanın kendisine ve çevresine zarar vermesi önlenmeli, gerekirse fiziki olarak
tespit etmelidir. Haloperidol gibi bir antipsikotik ilaç saldırgan davranışların kontrolü için
kullanılabilir.
Alkol Yoksunluğu
Klasik belirtisi tremordur. Ama bulgu spektrumu psikotik elementler, algı bozuklukları,
epileptik nöbetler, deliryum tremens bulgularını da içerecek tarzda değişebilir. Tremor,
alkolün kesilmesinden 6-8 saat sonra başlar, psikotik bulgular ve algı bozukluğu 8-12 saat,
epileptik nöbetler 12-24 saat, deliryum tremens ise 72 saat içinde gelişebilir. Deliryum
tremens ilk bir hafta içinde beklenebilir. Ayrıca yoksunluk sendromunda bulgular her zaman
bu sırayı da izlemeyebilir. Alkol yoksunluğu tremoru hem ince hem de kaba olabilir.
Alkol Yoksunluğu Tanı Ölçütleri (DSM IV): Fazla ve uzun süreli alkol kullanımının
sonlandırılması veya azaltılması sonucu, birkaç saat-birkaç gün içinde, alkole özgü belirgin
sıkıntı, toplumsal, mesleki alanlarda işlevsellikte bozulma ile birlikte aşağıdakilerden en az
ikisinin olması durumudur.
Alkol Yoksunluğu Belirtileri:
Hafif / erken dönem Ağır / geç dönem
Otonom sinir sistemi Hipertansiyon, terleme, ateş, tremor Erken dönem bulgularında artış
Davranışsal Huzursuzluk, sinirlilik Sanrı, varsanılar, saldırganlık,
Kognitif Konsantrasyon güçlüğü Yönelim, bellek ve yargı bozukluğu bilinç bulanıklığı
GİS Bulantı, kusma, ishal Bulgularda artış
Nörolojik Güçsüzlük, kramp, tremor Jeneralize nöbet
Uyku Uykusuzluk, karabasan Bulgularda artış
Alkol Yoksunluğu Deliryumu “Deliryum Tremens (DT)”
30 yaş üzerinde görülen, genellikle 5-15 yıl arasında devamlı alkol kullananlarda, alkolün
kesilmesi veya azaltılması ile ortaya çıkan bir tablodur. Konfüzyon ve yönelim bozukluğu
temel belirtileridir. Yoksunluk döneminde hastanın dikkatle izlenmesi deliryum tremens
gelişmesini önler. Alkol yoksunluğu deliryumu sonuçları ciddi olabilecek acil tıbbi
problemdir. Deliryumdaki hasta hem kendisi hem de çevresi için tehlikelidir. Düşünce ve
algı bozukluğu saldırgan ve intihar davranışlarına neden olabilir. Otonomik hiperaktivite
(taşikardi, yüksek ateş, terleme, anksiyete, uykusuzluk, hipertansiyon), algı bozuklukları
(çoğunlukla görsel ve taktil halüsinasyonlar), hipereksitabiliteden letarjiye kadar değişen
psikomotor dalgalanmalar ek bulgulardır.
Tedavi edilmezse %20 mortalitesi vardır. Ölüm ilave bir tıbbi hastalıktan (pnömoni, böbrek
yetmezliği, kalp yetmezliği, karaciğer yetmezliği) dolayıdır. Yoksunluk epilepsisi deliryum
gelişmekte olduğunun habercisidir.
Deliryum tremens alkolü azaldıktan veya kestikten sonraki bir haftalık süre içinde görülebilir.
Alkoliklerin %5'i deliryum tremens nedeniyle hastaneye yatar. Bu sendrom genellikle, alkol
yoksunluğunda hastaneye yatışın üçüncü günü oluşur. Pankreatit, hepatit gibi fiziksel bir
hastalık predispozisyon oluşturur.
Alkolle İlişkili Persistan Demans
Birçok çalışmada kronik alkol bağımlılığında genişlemiş ventriküller ve kortikal atrofi
bulguları ile birlikte demans gösterilmiştir, ancak demansın nedeni açıklanamamıştır.
Alkolle İlişkili Persistan Amnestik Bozukluk
Temel özellik uzun süre fazla miktarda alkol kullanımından sonra kısa süreli bellek
bozukluğunun ortaya çıkmasıdır. Sıklıkla yıllar boyu alkol kullanımından sonra görülür. 35
yaşın altında nadirdir.
Bilinç kararması
Alkole bağlı bilinç kararması son tanı kitaplarında ayrı bir başlık altında yer almamakla
birlikte yaygındır. Transiyent global amnezi ataklarına benzer. Alkol entoksikasyonu ile
birliktedir. Amnezi periyodunda hasta bilememekten kaynaklanan bir korkudan dolayı
streslidir. Kararma süresince uzak bellek iyiyken, 5-10 dakika öncesine ait yakın bellek
bozulmuştur. Diğer entellektüel yetenekler korunmuştur. Patolojinin moleküler seviyede
olduğu bilinmekte ve hipokampus ve bununla ilişkili temporal lob yapılarında olduğu
sanılmaktadır.
Alkolle İlişkili Psikotik Bozukluk
Entoksikasyon ya da yoksunlukla başlayan halüsinasyon veya delüzyonlar ile karakterize
psikotik tablodur. Eskiden alkol halüsinozisi olarak adlandırılıyordu. En yaygın olarak işitme
halüsinasyonları (ayıplayan, kötüleyen, tehdit edici, bazen de öven, memnuniyet verici) ile
karakterizedir. Genellikle bir haftadan kısa sürer, bu süre içinde realiteyi test etme
bozulmuştur. Alkol yoksunluğundan sonra halüsinasyon nadirdir. Genellikle uzun süre alkol
kullanımından sonra görülür. Bir haftadan uzun sürerse diğer psikotik bozukluklar gözden
geçirilmelidir.
Alkole bağlı diğer psikiyatrik bozukluklar
Alkolden kaynaklanan duygudurum bozukluğu manik, depresif veya mikst tip olabilir.
Anksiyete bozukluklarında, jeneralize anksiyete bozukluğu, panik atak, obsesif-kompulsif
semptomlar, fobik semptomlar bulunabilir. Alkolden kaynaklanan cinsel işlev bozukluğu ve
uyku bozukluğu tanıları için bu bozuklukların alkol entoksikasyonu veya yoksunluğu
sırasında başlamış olması gerekir.
Alkole bağlı diğer bozukluklar
Alkolik pellegra ansefalopatisi: Konfüzyon, bilinç sislenmesi, miyoklonus, hipertermi, apati,
irritabilite, yorgunluk, anoreksia, insomnia ve bazen deliryum görülür. Oldukça nadirdir.
Wernicke veya Korsakoff sendromu düşünülen, ancak tiamine cevap vermeyen olgularda
akla getirilmelidir. Niasin eksikliğinden kaynaklanır.
Alkol Kullanımının Nörolojik ve Tıbbi Komplikasyonları:
Sinir sisteminin nutrisyonel hastalıkları
W-K sendromu
Serebellar dejenerasyon
Periferal nöropati
Optik nöropati
Pellegra
Kesin patogenezi bilinmeyen alkolik hastalıklar
Santral pontin miyelinosis
Marchiafava-Bignami hastalığı
Fetal alkol sendromu
Myopati
Alkolik demans
Alkolik serebral atrofi
Alkole bağlı sistemik hastalıklar
Karaciğer hastalıkları (Hepatik ensefalopati, ACHD)
GİS (Malabsorbsiyon sendromları, Postgastrektomi sendromu, Olası pankreatik
ensefalopati)
KVH (Kardiyomyopati, Aritmiler)
Hematolojik hastalıklar (Anemi,lökopeni, trombositopeni)
Enfeksiyöz hastalıklar (Özelliklemenenjit)
Hipotermi, hipertermi
Hipotansiyon, hipertansiyon
Respitatuvar depresyon
Toksik ensefalopatiler
Elektrolit imbalansları (Hipoglisemi, hiperglisemi, hiponatremi, hiperkalsemi,
hipomagnesemi, hipofosfatemi)
Artmış travma insidansı
Madde tedavi programına devam eden olgularda kişilik bozukluğu sıklıkla görülmektedir. Bu
tanı %37-57 oranlarında bildirilmiştir. Opioid bağımlısı tanısı almış kişilerle yapılan bir
çalışmada en sık antisosyal kişilik bozukluğu (%61) tanısı eşlik etmektedir. Bunu avoidant
(%40), borderline (%23), paranoid (%20) kişilik bozuklukları izlemektedir.
BAĞIMLILIĞA YATKIN KİŞİLİK YAPISI
İnsan ve insanın kişiliği bedensel, ruhsal, toplumsal yapıların, işlevlerin birleşip
bütünleşmesinden oluşur. Bu bütünlük içinde değişik katmanlarda yer alan yapılar ve
işlevler bulunur. Normal davranışlar bu katmanlarda bulunan yapıların, işlevlerin dengeli,
düzenli, uyumlu; normal dışı davranışlar ise dengesiz, düzensiz uyumsuz çalışması sonucu
ortaya çıkar. Davranış bozuklukları, ruhsal hastalıklar bu katmanlardan birinde ya da bir
kaçında yer alan yapısal ve işlevsel bozukluklardan kaynaklanır. Bu durum alkol ve madde
kullanımı, bağımlılık için de böyledir. Bu nedenle söz konusu katmanları anımsatıp alkol ve
madde kullanımı ve bağımlılık davranışının ortaya çıkmasındaki etkisi üzerinde durmak
istiyoruz. Söz konusu katmanlar ve bunlarda yer alan yapı ve işlevler şunlardır;
1.Kalıtımla (soya çekimle) aktarılan bedensel, ruhsal özellikler ve yatkınlıklar
2.Merkezi sinir sisteminin yapısı ve işlevi
3.Ruhsal yapının temelini oluşturan, kişiliğin gelişmesinde önemli yeri ve rolü olan zeka
düzeyi
4.Benlik(ego) gelişmesi
5.Kişinin içinde yaşadığı, büyüdüğü, geliştiği aile çevresi, yakın ve uzak toplumsal ortam
6.Kişinin halen içinde yaşadığı iletişim ve etkileşimde bulunduğu toplumsal ortam
7.Kişinin halen içinde yaşadığı toplumsal ortamda bulunduğu durumu, rol ve yeri
8.Kişinin içinde bulunduğu toplumsal ortamda başkaları tarafından değerlendirilmesi
9.Kişinin becerisi, yetisi, yeteneği, amaçları, beklentileri, duyguları, düşünceleri, ilkeleri,
kuralları, değerleri doğrultusunda kendisini gerçekleştirmesi, var olması.
Alkol ve madde kullanımına ve bağımlılığına yatkın kişilik yapısı, bu katmanlardan biri yada
bir kaçında yer alan yapısal ya da işlevsel bozukluklar sonucu ortaya çıkar.
Günümüzü kadar yapılan araştırmalar ışığı altında, bu tip davranış biçimine yol açan
katmanlar arasında: Kalıtımın, merkezi sinir sisteminin yapısının ve işlevinin fizyolojik
olarak; benlik gelişiminin de ruhsal-toplumsal olarak öncelik ve özellikle etkili olduğunu
söyleyebiliriz.
Bağımlılığa yatkın kişilik yapısı olanlar dürtülerinden, içgüdülerinden kaynaklanan
davranışları bastıramazlar, denetleyemezler, engelleyemezler, erteleyemezler. Genel
olarak davranışların sorumluluğunu taşımazlar, pişmanlık ve suçluluk duymazlar. Cinsel
yaşamlarında sıklıkla sapmalar gösterirler, saldırgan davranışlarda bulunurlar.
Kretschmer`in tanımladığı piknik beden yapısı ve dışa dönük duygulanımı olanlarda duygu
durumu bozuklukları ve başta alkol olmak üzere uyarıcı, uyuşturucu, ilaç ve madde
bağımlılıkları daha sık ortaya çıkmaktadır. Durum Sheldon`un endomorf tipi için de böyledir.
Jung`un içe dönük, Freud`un sado-mazoşist, Eysenck`in nevrotik içe dönük kişilik
yapılarının duygu durumu bozuklukları ve bağımlılığa daha yatkın olduğu bilinmektedir.
Alkoliklerin Kişilik Özellikleri
Kişilik karmaşıklık gösterir. Bir yanı günden güne değişir; ya insanın keyfinde bir değişiklik
olur, ya da olaylar ve insanlar karşısında bazı tepkilerde bulunuruz; bunlar yavaş yavaş
kaybolur gider. Kişiliğin daha dayanıklı bir yanı vardır ki inanç ve davranışlardan meydana
gelmiştir. Kolay kolay değişmez. Bir kimse başka kimseden söz ederken anlatmak istediği
bu yanıdır. Yeni sorumluluklar üstüne aldıkça, ya da bir takım duygusal yaşantılar
yaşadıkça pek yavaş olarak değişebilir. Kişiliğin daha derin bölümü ise, Ben`e hareket gücü
veren bir takım güdüler ve saikler ihtiva eder. Çoğu psikologlar bu nüvenin değişmeyeceği
kanısındadır.
Alkolik hastaların kişiliğini inceleyebiliriz, ama bulduğumuz şeylerin ne çapta bütün
alkoliklere uygulanabileceği konusunda kesin bir şey söyleyemeyiz.
Alkol bağımlısı olan bir kişinin alkole başlamadan önce de kişilik bozuklukları gösterdiği
kabul edilmiştir. Böyle kişilerin içmesi, söz konusu kişilik bozukluklarının artmasına neden
olur. Dünya Sağlık Örgütü alkol bağımlılarının kişilik özelliklerinde ortak özellikler
bulunduğuna dikkat çekmektedir. Bunlar;
-Bencillik
-Gerilimlere karşı duyarlılık
-Bir kişiye yada nesneye aşırı bağlılık
-Kendini büyük yada küçük görme olarak sayabiliriz.
Başka bir kaynakta alkoliklerin kişilik özellikleri şöyle tasnif edilmiştir.
1.Olgun olmayan kişilik: Bazı kimseler, büyüklerin duygu gelişim seviyesine
erişememektedir. Kişiliğin herhangi bir yanının, gelişiminin herhangi bir safhada durması,
kişiliğin olgunlaşmamasına sebep olur. Bütün bu olgun olmayan kimselerin ortak yanı,
açıkça belli olan meziyetlerine rağmen verimli bir şekilde yaşayamamalarıdır.
Çoğu alkoliklerin anneleriyle aşırı derecede ilişkileri vardır. A Anneye bu denli yoğun ve
inatçı bağlar, erkek alkoliklerde daha çok görülür. Anneye olan bağlılık daha da aşırı olabilir,
anne çocuğu öyle boğabilir ki, çocuğun hayatı devamlı bir bağımlılık içinde bozulur.
İçindeki özel bir mantıkla, anne-baba öldükten çok sonra da çoğu zaman hayalde kalan,
zamanı geçmiş bir anne-baba bağına yapışan bağımlı büyük, şimdi hayatında ciddi
sınırlamaların eziyetini çeker, büyüklükteki yaşantılarının onun için yol açtığı, rolleri üstüne
alamaz. Anne-baba ile olan altın bir bağın gerçek olmayan hayali bu gibi bir kimseye tatmin
edici ve besleyici bir dünya sağlar ki, gerçek dünya bu ayarda ona hiçbir şey veremez.
Böylece o da içmeye başlar. Gerçek durumlar hayalleriyle çatıştı mı içer, onların farkında
olmamak ister; bunların olmadığı bir dünyaya koşar.
2.Kendini benliğinin isteklerine koyu veren kişilik: Çocuk belli tehlikelerden
korunmalıdır,ama bazı anne babalar olabilecek her türlü tehlikeyi düşünmekte,anne en ufak
bir tehlike sezecek olsa,çocuğunu hareket etmeye bırakmamaktadır. Bunun sonucu olarak,
çocuk annesinden ayrılmaktan korkar, kendi yaşındaki çocuklarla arkadaşlık etmesi için
gereken bir takım toplumsal hünerleri hiçbir zaman öğrenemez.
Bu gibi kimseler, kendi benliğinin isteklerine kendini koyuverir. İsteklerine karşı gelen
engelleri kabul edemezler. Kolay ve devamlı bir şekilde isteklerinin yerine getirilmesini
isterler.
Kendi isteklerinin gerçekleşmesi peşinde koşan alkolik tipi, iki sebepten içiyor demektir. İçki,
istekleri engellediğinde ortaya çıkan kişisel tedirginliğini azalttığı gibi aynı zamanda daima
elde edilebilecek ve güvenilebilecek bir tatmin yolu da sağlıyor, içmekten bir çeşit şehvet
duyuyor.
3.Cinsel problemleri olan kimse: Cinsel bakımdan normal olmayan kimseler üç sınıfa ayrılır.
Bazılarında pek az cinsiyet dürtüsü vardır; belirli ilgisizliğine kişisel bir kusur olarak
yorumlayan bir kadınla evlenmedikçe bu tip adam pek alkolik olmaz. Yoksa şevkini
artırmak, karısını veya kendisini paylamasından kaçmak için içkiye başvurur. İkinci grup ise
her ne kadar normal olarak yönelmişlerse de karşı cinsle olacak her türlü alış verişten
korktuklarından, cinsel dürtüleri gerçekleşmeyen kimselerdir. Üçüncü sınıf da cinsel
sapıklıkları içine alır. Onlar için, aşk hedefi, ya karşı cinsten biri değildir yada aşk nesnesi
karşı cinsten biri olmasına rağmen normal birleşme onları tatmin etmez. Sadistler, fetişistler
bu sınıftandır. Cinsel sapıkların içkiye baş vurması ya içkinin onlara tatmin edici normal
davranışı sağlayamayacağını umduklarındandır, yada çoğunun yaptıklarından duyduğu
utancı unutmaları içindir.
4.Kendi kendini cezalandıran kişilik: Şartlar gerektirdiğinde, insanda saldırganlık duyguları
olması normaldir. Kendini belirtemeyen silik adam içince saldırgan olur; normal toplumsal
şartlar altında gizli tutulan düşmanca içtepiler alkolle açığa çıkar. Ama içmesine sebep bu
değildir. Böyle davranması içindeki gerilimi azaltmak içindir. Öfkeyi içine atması gereken
adam, uzun süre sert muameleden sonra itirazda bulunabilir ama sonradan kendini
cezalandırır. Şiddetli öç almanın arkadan gelebileceği korkusuyla donakalır. Çoğu zaman
saldırısını bastırır ve bundan doğan tedirginliği yatıştırmak ister. Alkol de onun için bir
yoldur.
5.Kendini belirten kişilik; Duygu bakımından fazla yüklü olduklarında ve rasyonel
düşünceyle baskı altındaki durumu çözemediklerinde aşırı derecede içen insanlar vardır.
İçkiye başvurmazsa, bu tip insan, açıktan açığa nevroz olur çıkar. Bu anlamda alkol,
psikolojik bir hastalıktan kaçmak için bir teşebbüstür.
Jellinek (1952) alkolik kişilerin ortak özelliklerini şöyle değerlendirmiştir;
1.Diğer insanlarla gerçek duygusal ilişki kurma güçlüğü, benmerkezcilik, olgunlaşmamış ve
içe yönelik düşünce biçimleri gözlenir. İnsanlardan kopuk, alıngan ve kuşkucudur.
2.Sürekli depresyondadır. Temelde yaşanan umutsuzluk, yalnızlık, değersizlik ve keder
duygularını yüzeysel bir neşeyle yadsımaya çalışırlar.
3.Çevrelerine aşırı bağımlıdırlar. Ancak gerçek anlamda duygusal bağlar kuramazlar ve
ilişkileri bağımlılık eğiliminin oluşturduğu zorunluluktan gelişir. Temelde edilgin kişilik
yapısına sahip bu kişilerden bazıları,yüz yüze gelindiğinde etkin,canlı ve saldırgan
davranışlar göstererek edilgin yönlerini ödünlemeye çalışır.
4.Cinsel yönden olgunlaşmamış kişilerdir ve özellikle erkeklik rolüyle özdeşimlerinde ciddi
bir eksiklik söz konusudur.
Gidiş ve sonlanış;
Alkolizmin kesin,belli bir gidiş ve sonlanışı vardır denemez. Kişi,alkolizm tanısı alacak
miktar ve sürede alkol kullanıyorsa, bu süreğen bir hastalıktır. Genellikle sinsi ve yavaş
başlar, giderek şiddeti artar. Zaman zaman iyileşme dönemleri olur.
Alkolizmin gidişini üç evreye ayırabiliriz:
1.Evre: Sosyal içme evresidir. Bu evre yaşam boyu böyle sürebilir ve kronik alkolizm
oluşmaz. Fakat böyle içenlerin bir bölüğü birkaç yıl içinde içkiyi artırır ve düzenli almaya
başlar.
2.Evre: İş, aile ve sosyal yaşamında sorunlar başlar. Zaman zaman bırakabilenler,
azaltabilenler yıllarca çok büyük sorunlar çıkmadan yaşayabilirler.
3.Evre: Süreğen alkol bağımlılığı yerleşmiştir, içmeyince bırakma sendromu belirtileri
gösterir ve tıbbi sağaltım zorunlu olur. Bu evreye girmiş olanların çok azı alkolü bırakabilir.
Tedavi;
Bir tedavi programının amacı alkoliğin iyileşmesidir. Fiziksel rehabilitasyonu, içkiye
gereksinim duygusunun denetlenmesi, yaşamın getirdiği sınırlarla başa çıkabileceği ve
alkol olmaksızın daha ödüllendirici bir yaşam süreceğine inanmasıdır.
A. Tıbbi yaklaşımlar: Akut entoksikasyonda ilgi odağı, zararı alkolik maddenin vücuttan
atılması, içe kapanma belirtilerinin tedavisi ve fiziksel rehabilitasyon için tıbbi rejimlerdir.
Bunların yapılabilmesi için en uygun yer hastanedir.
B.Psikososyal yaklaşımlar:
1.Nefret terapisi: Enjeksiyon sonucu meydana çıkacak olan bunaltıdan önce hastaya alkol
verilmekte ve böylece içkinin kokusu, görüntü ve tadının, kusma ile ilişkilendirilmesi
sağlanmaktadır. Bu işlem tekrarlandıkça, klasik koşullanma sayesinde amaca
ulaşılmaktadır, hastanın içkiden iğrenmesi sağlanmaktadır.
2.Psikoterapi: Hasat alkolün yol açtığı zararlara karşı uyarılır. Bundan kurtulmanın alkol
kullanmamaya bağlı olduğu hatırlatılır. Şahsiyet yapısının kuvvetlenmesine yardım edilir.
3.Grup psikoterapisi: On alkolikten meydana gelen bir tedavi grubu bir yıl kadar haftada bir
buçuk saat kadar süren devrelerle, bir psikiyatrist ile buluşmaktadır. Psikiyatrist kişilikte
değişiklik meydana getirecek biçimde, grup içinde karşılıklı etkileri uyaracak bir şekilde
toplantıları yönetir. Grup toplantısında hastalar istedikleri gibi konuşurlar, tartışmaya
katılarak fikirlerini ileri sürerler. Kendileri ile birlikte grupta bulunan başka kişilerin hiçbir
zaman alaylı ve alçaltıcı olmadığını bilir. Alkolik olmayanlar tarafından söylenirse, tahammül
edemeyeceği şeyleri alkoliklerden duyarsa, bu hastalığa tutulmuş olanların sözleri onları
incitmez.
Kendine olan güveni arttıkça, silik kişiliği olan alkolik kendini güçlü ifade etmenin, önceden
korktuğu felaketlere yol açmadığını görülür. Bu şekilde, hastalar davranışlarının saiklerini
öğrenirler, gerçekle ilgisi olmayan davranışlarını değiştirmek için yeni yollar ararlar.
4.Antabus tedavisi: Antabus verildikten sonra kriz meydana gelir. Baş dönmesi, göz
kararması, uyuşukluk kalp atımında hızlanma gibi belirtiler oluşur. Hasta paniğe kapılır,
ölüm korkusu hisseder. Bu şekilde bir çok tatbikat yapılır. Tedavi, hastanın alkol alması
kayboluncaya kadar sürdürülür.
5.Alkoliklerin aileleri: Bireyi ve aileyi çok sarsan, yıllarca uzun süreli sorunlara ve acılara,
bireyin ve ailenin yıkımına neden olan alkolizmde ailenin sağaltımda ele alınması
zorunludur.
6. Adsız alkolikler(AA): 1935`ten beri dünyanın birçok ülkesinde kurulmuş olan ve son
yıllarda Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıları Hastanesinde de başlatılmış olan AA alkolizme
karşı savaşımda en etkin kuruluştur. Alkoliklerin birbirleriyle dayanışmasını alkolsüz
yaşayabilmeleri için birbirlerini desteklemeyi öngören grup toplantıları, eğitici konferans ve
yayınlar yapmaktadır. AA günün her saa6tinde alkoliklere yardım vermeye, gerektiğinde acil
bakım için hastaneye götürmeye, maddi ve manevi destek olmaya hazır bir gönüllü kuruluş
olarak işlemektedir. AA etkinliklerine katılan ve katılmayı sürdüren alkoliklerde alkolden
uzak durma başarısı bütün diğer yöntemlerden daha yüksektir.
Genellikle tıbbi yardım üstünkörü olur. Hayatlarını tehdit eden durumlarda bile bu insanlara
ilgisiz kalınır, toplum dışı kimselermiş gibi davranılırsa, alkoliğin daha çabuk toplumdan
kopmasına neden olunur. Bu yönden alkolizmin tedavisinde psikolojik teknikler tavsiye
edilmektedir.
Alkolemiye bağlı ruhsal tablo;
“Alkolemi” mide-bağırsak yoluyla emilen alkolün kandaki düzeyini belirtmek için kullanılan
sözcüktür.
% mg. Olarak
kandaki alkol
Alkole bağlı ruhsal belirtiler
düzeyi
10-20 mg.
Düşüncede açıklık,iyimserlik, neşe, aşırı konuşma, kendine güven,
atılganlık
20-40 mg.
Neşe durumu artar, kimi kez aşırı neşe, taşkınlık ve keyif hali olur. Bu
dönemde bedensel yorgunluk, bitkinlik, halsizlik durumu da azalır.
Hafif ağrılar ortadan kalkar. Baş dönmesi, sıcaklık, kızarma, terleme
olabilir.
40-60 mg.
Konuşma bozulur, düzenli hareketler azalır. İstemli hareketler zorlaşır,
konuşma ve hareketlerde taşkınlık ve tutarsızlık ortaya çıkar.
60-80 mg.
Taşkınlık ve tutarsızlık artar. Oturma ve yürümede dengesizlik
görülür.
Saldırganlık
belirtileri
ortaya
çıkar.
Bağırma,
çağırma,sövme,vurup kırma görülür.
80-100 mg.
Üst benliğin denetimi azalır. Kişi kırıcı, saldırgandır. Ruhsal durum
çocuksudur, görme bulanıktır.
100-200 mg. Üst benlik denetimi bütünüyle kalkar. Saldırganlık,sapık cinsel
eğilimler ortaya çıkar. Konuşma,yürüme, görme güçlüğü olur. Bilinç
bulanıktır.
200-300 mg. Ağır ve derin horultulu uyku dönemi başlar. Şiddetli taşkınlık ve
saldırganlık görülebilir.
Madde kullanım bozukluklarında tedavi 3 aşamalıdır:
1. İlk bölüm bir süredir alınan maddeyi kesme tedavisidir. Bu dönemde maddenin kesilmesi
sonucu olağan yoksunluk belirtilerinin ortadan kalmasına yardımcı olan ilaç kullanımı ve
diğer tıbbi müdahaleleri içerir.
2. Rehabilitasyon dönemi: Bu dönemde kişi artık madde yoksunluğundan kurtulmuştur.
Yaşamdaki normal işlevlere dönebilme ve maddesiz yaşama uyum sağlama bakımından
hastaya bilgi ve beceriler kazandırılmaya çalışılır. Bunun için terapötik girişimlerden
yararlanılır.
3. Relapsı önleme: Tedavi modellerinde göre değişmekle birlikte AA ya da NA'nın 12
basamak temeli üzerinde kurulu önleme programlarıdır. Bu aşamada aynı zamanda
biyolojik tedavilerin yeri vardır.
Download