Türkiye`de Bir Fiyat Bileşeni Olarak Uygulanan Enerji Vergileri

advertisement
2
INTERNATIONAL CONFERENCE ON EURASIAN ECONOMIES 2012
Türkiye’de Bir Fiyat Bileşeni Olarak Uygulanan Enerji Vergileri
Karbon Emisyonu Azaltma Amacına Hizmet Ediyor Mu?
Asst. Prof. Dr. Deniz Aytaç (Hitit University, Turkey)
Asst. Prof. Dr. Metin Sağlam (Hitit University, Turkey)
Do the Energy Taxes that are used as a Price Component in
Turkey Really Help to Decrease Carbon Emissions?
Abstract
With the purpose of internalization of the negative externalities in struggling with the environmental pollution,
the government excises several of taxes in different ratios for the varieties of energy. Even having different
targets in mind, the taxes applied can be effective on the price mechanism and affect the price of the energy
depending on the competitive conditions of the market place. It has been determined in our study that the energy
has been in an increasing course due to the increase in implicit tax rates (calculated by ourselves by utilization of
EU Eurostat definition) between 1998 and 2008 as well as increase in the price indices (quoted from IEA Energy
Prices and Taxes) along with the policies applied and consequently it has not provide efficient results for the
purpose of reduction of greenhouse gas emissions (obtained from Turkish Statistical Institute). As a result, the
important share of the energy taxes within the price structure yields positive results in terms of creating public
revenues, however as far as the international trade is concerned; the implicit energy taxes and hence high cost of
energy can create a situation where it can hamper the competitiveness of Turkey. For the purpose of tackling
target environmental pollution by reducing the carbon emissions, the current tax system with its consumption
based structure would not serve to the purpose. Realization of this target may be possible by diversification of
taxes and other political tools including emission taxes within the financial system.
JEL codes: H23, Q48
1 Giriş
Enerjinin bir taraftan en temel üretim girdilerinden birini oluşturması, diğer taraftan ülkeler açısından sahip
olduğu sosyal-ekonomik, mali ve stratejik önem, diğer piyasalara göre enerji piyasalarını farklı bir konuma
taşımakta ve bu alanda devletlerin politika geliştirmesine ihtiyaç doğurmaktadır.
Ekonomi teorisi açısından enerji piyasalarında karşılaşılan piyasa başarısızlıkları, devletin bu piyasalara
müdahalesini ekonomik rasyonalitesini oluşturmaktadır. Enerji piyasası söz konusu olduğunda ülkelerin karşı
karşıya oldukları temel sorunlarından biri çevresel dışsallıklardır. Üretimden tüketime kadar olan birçok aşamada
enerjinin negatif dışsallığı söz konusudur. Bugün dünyanın en temel çevre problemlerinin başında sera gazı ve
iklim değişikliği gelmektedir. Başta karbondioksit (CO2), metan (CH4), diazotmonoksit (N2O) olmak üzere,
insan faaliyetlerinden kaynaklanan ve sera gazları olarak tanımlanan gazların atmosferde doğal dengeyi bozacak
şekilde birikmesi, atmosferde ortalama sıcaklığın artmasına ve küresel ısınmaya neden olmakta ve iklim
değişikliği, ormanların ve bitki çeşitliliğinin azalması gibi sorunlar doğurmaktadır (Tüzüner, 2007). Bu
sorunların temelinde ise yıllar itibari ile sürekli artış gösteren sera gazı emisyonu yer almaktadır. Hükümetler
arası iklim değişikliği Paneli III. Çalışma Grubu raporunda 1970 ile 2004 yılları arasında sera gazı emisyonunun
%80 oranında arttığı ve bu artışın %77’sinin insan kaynaklı nedenlere bağlı olduğu, sera gazı emisyon artışını en
yüksek olduğu sektörün enerji olduğu ve 1970-2004 yılları arasında enerji kaynakları nedeni ile sera gazlarının
%145 arttığı belirtilmiştir (IPCC, 2007).
Söz konusu dışsallıkların içselleştirilmesinde ve enerji fiyatlarının da şekillenmesinde etkili olan temel
müdahale aracı ise enerji vergileridir. Vergi, enerji tüketiminin vergilendirilmesi şeklinde uygulanabileceği gibi,
enerji kullanımı nedeniyle ortaya çıkan atık emisyonunun vergi konusu yapılması şeklinde de uygulanabilir.
Doğrudan karbon emisyonunun vergilendirildiği Pigoucu vergiler yada Katma Değer Vergisi gibi tüketimin
dolaylı olarak vergilendirildiği uygulamalar, ithalat ve olağanüstü kar vergileri enerji üzerine salınabilmekte ve
Ramsey fiyatlandırması paralelinde negatif fiyat esnekliğine sahip ürünlerin vergilendirildiği enerji vergileri
verimli vergiler sınıfında yer almaktadır. Bu doğrultuda uygulanan vergiler doğrudan fiyat mekanizması üzerinde
etkili olarak piyasanın rekabet koşullarına göre enerji fiyatını vergi oranında, altında ya da üstünde
arttırmaktadır. Sonuçta enerji vergileri, enerji fiyatlarını ve dolayısı ile enerjinin girdi olarak kullanıldığı tüm
sektörlerin ürün fiyatları üzerindeki etkisi uluslar arası rekabette önemli rol oynamaktadır.
Enerji vergileri uygulamada dışsallıkların içselleştirilmesi ve kamu finansmanı yaratma hedefleri
doğrultusunda enerji fiyat bileşenleri içinde önemli bir paya sahip olurken bu durum bir taraftan uluslar arası
rekabet açısından ekonomileri olumsuz olarak etkileyebilmekte, diğer yandan vergiler fiyat içinde sahip olduğu
önemli paylara rağmen çevresel dışsallıklar konusunda olumlu katkılar sağlayamayabilmektedir.
SESSION
3
Bu paralelde çalışmamızda öncelikle Türkiye’de enerji fiyat oluşumları ve fiyatlar içinde vergilerin payı
incelenecek, enerji fiyatları OECD ve Avrupa Birliği Ülkeleri ortalamaları ile karşılaştırılacaktır. Ardından
uygulanan politikalar doğrultusunda zımni enerji vergi oranlarının sera gazı salınımını önlemede etkili olup
olmadıkları değerlendirilecek ve elde edilen sonuçlar doğrultusunda çözüm önerilerinde bulunulacaktır
2 Türkiye’de Enerji Fiyatları ve Fiyat Bileşenleri içinde Verginin Payı
Kimi zaman enerji piyasasının yapısından kaynaklanan, kimi zamanda devlet politikaları doğrultusunda farklı
nedenlerle devlet farklı araçlar kullanarak piyasaya müdahale etmekte ve tüm bu müdahaleler farklı enerji fiyat
oluşumlarına sebep olmaktadır. Bazı enerji formaları için kamusal üretimin bazı enerji formları için
regülasyonun var olduğu Türkiye özelinde ise devletin enerji piyasasına vergi yolu ile müdahalesinin enerji fiyat
bileşenlerinden biri olarak incelemekte yarar vardır.
İlk ele alacağımız enerji türü olan kömürün Türkiye’de üretimi ağırlıklı olarak KİT’ler aracılığı ile
gerçekleştirilmekte ve sübvansiyon uygulaması ile ortalama maliyetlerin altında belirlenen fiyatlar, bu politika
ile çelişmeyecek şekilde vergilendirilmektedir. Diğer enerji türlerinden farklı olarak kömür üzerinden sadece
%18 oranında Katma Değer Vergisi (KDV) alınmakta ve kömür karbon emisyonundaki yüksek orana rağmen bu
vergi dışında herhangi bir vergiye konu olmamaktadır. Bu fiyat uygulamasında devletin amacı çoğu zaman
sosyal ağırlıklıdır. Kömürün ısınma amaçlı olarak alt gelir grupları tüketimi içinde önemli bir payının olması
uygulamanın temel nedenlerindendir.
Petrol söz konusu olduğunda ise Petrol Piyasası Kanunu gereğince 1 Ocak 2005 tarihi itibarı ile Serbest
Fiyatlandırma Sistemi yürürlüktedir. Bu sistem ile sektördeki akaryakıt dağıtım şirketleri, farklı fiyat
politikalarına göre depo satış fiyatını belirlemekte serbest olduğu gibi, bayiler de dağıtım şirketleri tarafından
kendilerine tavsiye edilen tavan pompa satış fiyatlarını veya bulundukları bölgenin rekabet koşullarına göre
kendi pompa satış fiyatlarını uygulamakta serbesttirler. Dolayısı ile Türkiye`de perakende satış fiyatları rekabet
koşulları göz önünde bulundurularak oluşturulmaktadır. Bu doğrultuda rafineri satış fiyatları 5015 sayılı Petrol
Piyasası Kanununda tanımlandığı üzere “en yakın erişilebilir dünya serbest piyasa oluşumu” olan, Akdeniz ürün
fiyatları ve Amerikan Doları satış kuru takip edilerek belirlenmektedir (TÜPRAŞ, 2011). Petrol piyasalarında
ham petrol ve ürünleri Amerikan Doları üzerinden işlem görmekte ve yurtiçi ürün fiyatları ham petrole değil, her
ürünün Akdeniz piyasasındaki fiyatına göre hareket etmektedir. Yasal tanım çerçevesinde Akdeniz piyasasındaki
petrol ürünleri fiyatlarında oluşan değişiklikler ve Dolar kurundaki değişim günlük olarak değerlendirilmekte ve
bu iki faktöre göre oluşturulan yeni fiyat, yürürlükteki satış fiyatından anlamlı bir şekilde yukarı ya da aşağı
yönde farklılık gösterdiğinde, fiyat ayarlamaları yapılmaktadır. Bu şekilde belirlenen yeni fiyatlar EPDK’ya,
ilgili diğer kamu kuruluşlarına ve akaryakıt dağıtım kuruluşlarına gönderilmektedir.
Akaryakıt pompa satış fiyatı içinde ise 3 temel fiyat bileşeni bulunmaktadır. Bunlar;
i. Rafineri Satış Fiyatı
ii. Dağıtıcı Şirket/Bayi Maliyet ve Kar Payı,
iii. Sabit tutarlı ÖTV ve ÖTV dahil olmak üzere yukarıdaki toplam tutar üzerinden hesaplanan KDV’dir
(TÜPRAŞ, 2011).
Tanım
Kurşunsuz
Benzin 95 Oktan
Motorin
Rafineri
Çıkışı
ÖTV
Gelir
Payı
Dağıtıcı
Payı
Bayi
Payı
Toplam
KDV
Pompa
Fiyatı
0.89
1.89
0.00174
0.1690
0.19
0.514
3.65
1.02
1.30
0.00174
0.1680
0.20
0.421
3.09
Tablo 1: 2010 Yılı 95 Oktan Benzin ve Motorin Pompa Fiyat Bileşenleri (TL/Lt) Kaynak: PETDER Sektör
Raporu, 2010.
Tablo 1’de görülebileceği üzere 95 Oktan benzin ve motorin pompa fiyatı bileşenleri içindeki en büyük pay
vergilere aittir. Vergi yükünün en büyük dilimini ise litre başına sabit olarak alınan ÖTV oluşturmaktadır. 95
Oktan Kurşunsuz Benzin pompa fiyatı içinde ÖTV’nin payı % 51,7, KDV’ nın payı % 14,08, dağıtıcı ve bayi
payları ise her biri için yaklaşık % 5 olarak gerçekleşmektedir. Böylece pompa fiyatı içinde, vergisiz fiyatın oranı
%24.38, vergi ve paylar ise %76 oranına ulaşmaktadır.
Doğal gaz fiyatları ise Türkiye’nin bu enerji türündeki ithalata bağımlı özelliği nedeni ile BOTAŞ’ın bin
metreküplük doğal gaz başına olan ithalat faturasının artışına paralel olarak yükselmektedir. İthalat fiyatları
dışında bir diğer fiyat etkeni ise ABD Dolar kurudur. Türkiye doğal gaz ithalatını Dolar kuru üzerinden
gerçekleştiriyor olması Dolar’ın artışlarının BOTAŞ’ın maliyetlerini de artırmasına neden olmaktadır. Perakende
satış fiyatı belirlenirken BOTAŞ tarifeleri üzerinden fiyat hesaplanmakta ve fiyatın üzerine birim hizmet ve
amortisman payı eklenmekte, ayrıca bu tutar üzerine 0.23 TL/m3 oranında ÖTV ilave edilmektedir. Elde edilen
bu ÖTV dahil doğal gaz fiyatına %18 oranında KDV uygulanmaktadır. (Birim hizmet ve amortisman bedeli,
illere göre değişmektedir.) (EPDK, 2010 ).
4
INTERNATIONAL CONFERENCE ON EURASIAN ECONOMIES 2012
Tanım
Doğal Gaz
BOTAŞ
Tarifesi
0.486303
Amortisman
Bedeli
0.001808
ÖTV
0.023
KDV
0.0919
Fiyat
0.60311
Tablo 2: 2010 Yılı Perakende Doğal Gaz Fiyat Bileşenleri (TL/M3). Kaynak: BOTAŞ, Doğal gaz Tarifeleri,
2010.
Tablo 2’de görüldüğü üzere hesaplanan perakende doğal gaz satış fiyatı içindeki vergilerin oranı %19,05’e
ulaşmaktadır.
Elektrik fiyatları ise Yüksek Planlama Kurulu kararına göre, 3 ayda bir revize edilmektedir. Türkiye Elektrik
Dağıtım A.Ş (TEDAŞ) tarifelerini EPDK’nın onayına sunmakta ve EPDK, her yılın 1 Nisan, 1 Temmuz ve 1
Ekim tarihlerinden itibaren yürürlüğe girecek şekilde tarifeleri onaylamaktadır. TEDAŞ satış tarifelerini, birçok
değişkeni göz önüne alarak oluşturmaktadır. Bunlardan en önemlisi ise elektriğin üretim maliyetidir. Elektrik ne
kadar ucuza üretilirse, fiyat da düşmektedir. Enerji KİT’leri, Türkiye Elektrik Üretim A.Ş (EÜAŞ) ve Türkiye
Elektrik Ticaret A.Ş’den (TETAŞ) elektrik satın alan TEDAŞ, bu iki şirketin kendisine uyguladığı tarifelerdeki
artışları, ayrıca mali uzlaştırma sistemi üzerinden özel sektör elektriği satın alımı sırasında oluşan fiyat artışlarını
da 3 aylık dönemler itibariyle tüketiciye yansıtmaktadır. Bu paralelde elektrik fiyatları, perakende enerji bedeli
yani kullanılan elektriğin fiyatı, dağıtım sistemi kullanım bedeli, perakende hizmet bedeli ve iletim sistemi
kullanım bedelinden oluşmaktadır. Bu bedele üzerinden konut abonelerine yüzde 5, sanayi abonelerine ise yüzde
1 oranında Elektrik Tüketim Vergisi (ETV) uygulanmaktadır. Elektrikte KDV'nin oranı ise yüzde 18 dir. Bunun
yanı sıra yüzde 2 oranında TRT payı ve yüzde 1 oranında ise elektrik enerjisi fonu, perakende hizmet bedeli
üzerinden hesaplanarak fiyata dahil edilmektedir. ETV ve KDV ise TRT payı üzerinden hesaplanarak fiyata dahil
olmaktadır (TEDAŞ, 2010).
Tanım
Enerji
Bedeli
İletim
Bedeli
Dağıtım
Bedeli
Elektrik
17.167
0.724
3.302
Perakende
Hizmet
Bedeli
0.152
Enerji
Fonu
TRT
Payı
ETV
KDV
Fiyat
0.213
0.431
1.099
4.155
27.244
Tablo 3:2010 Yılı Konut Elektrik Fiyat Bileşenleri (Kr/Kws).Kaynak: TEDAŞ, Elektrik Tarifeleri,2010.
Böylece elektrik fiyatları içindeki vergi ve yükümlülüklerin oranı konut tüketicileri için yaklaşık % 21.6’yı
bulmaktadır.(Bakınız Tablo 3).
Türkiye özelinde incelenen enerji türleri içinde verginin payı %20 ile %75 arasında değişen paya sahip
olmakta, fiyatlar içindeki bu yüksek vergi oranları bir taraftan nominal olarak enerji fiyatlarını arttırırken diğer
taraftan enerji fiyat endekslerini de yükseltmektedir.
200.00
180.00
160.00
140.00
120.00
100.00
80.00
60.00
40.00
20.00
0.00
Petrol
Elektrik
Doğal Gaz
Kömür
1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010
Grafik 1: Enerji Fiyat Endeksleri 1998-2010. Kaynak: IEA, Energy Prices and Taxes, 2012.
Uluslararası enerji ajansı tarafından farklı enerji türlerine ait enerji endeksleri vergi dahil nominal fiyatlar
üzerinden türetilmektedir. 2005 baz yılına göre endeks hesaplamasında her fiyat serisi ulusal kur doğrultusunda
hesaplanmış daha sonra ürün grupları sektör ve ülkeler üzerinden toplulaştırılmıştır. Endeks hesaplamalarında
Paasche formülü kullanılmıştır. Reel fiyat endeksi hesaplamalarında ise ülkelerin kendi tüketici fiyat endeksleri
esas alınmıştır. Bu doğrultuda Türkiye’ye ait enerji fiyat endeksleri gerek farklı enerji türleri için ayrı ayrı
gerekse toplulaştırılmış enerji fiyat endeksi açısından yıllar itibari ile genellikle artış yönlü bir seyir izlemiştir.
(Bakınız Grafik 1-2).
SESSION
5
140
120
100
80
60
Enerji Fiyat Endeksi
40
20
0
Grafik 2: Enerji Fiyat Endeksi 1998-2010. Kaynak: IEA, Energy Prices and Taxes, 2012.
Daha öncede değinildiği gibi uygulanan vergiler doğrudan fiyat mekanizması üzerinde etkili olarak piyasanın
rekabet koşullarına göre enerji fiyatını vergi oranında, altında ya da üstünde arttırmaktadır. Gerek enerji
piyasasının kendine has yapısı sonucu oluşan, maliyet, rekabet, uluslararası enerji fiyatları, gerekse devlet
müdahaleleri sonucu oluşan farklı enerji fiyatları arasında en belirgin farklılaşma ise ulusal fiyatlar söz konusu
olduğunda gerçekleşmektedir. Ülkelerin uyguladıkları farklı enerji vergileri, enerji tüketimi üzerindeki vergi
yüklerini farklılaştırmakta bu paralelde ulusal enerji fiyatları vergi dahil olduğunda birbirinden uzaklaşırken,
vergi hariç fiyatlar birbirine yaklaşmaktadır. Bu bağlamda bazı enerji türleri için fiyat içinde %70’ler aşan vergi
payları Türkiye’de enerji fiyatların birçok ülke ortalamasının üzerine çıkmasına neden olmaktadır. 2010 yılı için
fiyat oluşumları yukarıda incelenen enerji türleri, Avrupa Birliği ve OECD ülkeleri ortalamaları ile
karşılaştırıldığında Türkiye’deki yüksek enerji fiyatları daha da belirgin bir hal almaktadır.(Bakınız Tablo 4)
Ülkeler
Türkiye
Avrupa Birliği (15
Ülke Ortalaması)
OECD
95 Oktan
Kurşunsuz Benzin
2962,8
2220,9
1217,0
2319,0
1832,9
181,9
167,3
Doğal Gaz
(Sanayi)
452,5
499,6
1467,8
106,3
344,5
Dizel
Kömür
Elektrik
(Sanayi)
1754,9
1610,4
1276,2
Tablo 4: Seçilmiş Enerji Türlerine Ait 2010 Yılı Fiyatları($/TEP). Kaynak: IEA, Energy Prices and Taxes,2012.
Uluslararası kıyaslamada Türkiye’nin bu derece yüksek fiyatlara sahip olmasının temel nedenlerinin başında
vergi dahil nominal fiyatlar üzerinden hesaplanan enerji fiyatları ve endeksler içinde önemli payın vergilere ait
olması gelmektedir. Enerji fiyatları içinde vergiler önemli bir paya sahip olmakla birlikte Uluslar arası Enerji
Ajansının 2009 yılı Türkiye değerlendirmesinde uygulanan enerji vergilerinin tüketim üzerinden alınan dolaylı
vergilerden oluştuğu ve gelir amaçlı olduğu, özel çevresel bileşenlere sahip olmadığı tespitinde bulunulmuş,
tüketim vergilerinin birim enerji başına alındığı belirtilmiştir (IEA, 2009). Nitekim bu bilgiye paralel olarak
Türkiye’de enerji vergi gelirlerin nerede ise tamamı Özel Tüketim ve Katma Değer Vergisi gelirlerinden
oluşmakta, tüketimin vergilendirilmesine dayanan bu uygulama vergi hasılatına önemli katkı sağlamakta ve 2011
yılında sadece benzin, kırsal motorin, motorin, doğal gaz ve LPG’den elde edilen dolaylı vergi
oranı(KDV+ÖTV) yaklaşık 41 milyar Tl.’ye ulaşmaktadır. Böylece sadece akaryakıt ve likit petrol gazı
(LPG)’den elde edilen tüketim vergileri toplam vergilerin %16-18’ini oluşturmaktadır.
Görüldüğü üzere önemli bir kamu finansman aracı olmanın yanında enerji vergilerinin enerji türlerinin
fiyatlarına olan etkisi ise artış yönündedir. Özellikle petrol söz konusu olduğunda ülkeler arası vergi öncesi
fiyatları dünya piyasasında ulaşılabilen diğer homojen mallarda olduğu gibi çok değişmezken, nihai tüketimde
enerji fiyatları vergilere bağlı olarak farklılaşmaktadır (Hoeller ve Wallin, 1999). Enerji vergilerinin, enerji
fiyatları ve dolayısı ile enerjinin girdi olarak kullanıldığı tüm sektörlerin ürün fiyatları üzerindeki etkisi uluslar
arası rekabette önemli rol oynamaktadır. Enerji yoğun teknolojiler kullanan gelişmekte olan ülkeler açısından ise
bu nokta ayrıca önem taşımaktadır. Enerji vergileri bir taraftan mali finansman sağlarken diğer taraftan uluslar
arası rekabeti ve enerji yoğun büyüyen gelişmekte olan ülkelerin büyüme oranlarını de etkileyebilmekte, bu
nedenle vergi politikalarının tüm etkileri göz önüne alarak düzenlenmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır.
6
INTERNATIONAL CONFERENCE ON EURASIAN ECONOMIES 2012
3 Zımni Enerji Vergi Oranları ve Sera Gazı Salınımı Üzerindeki Etkileri
Mali finansman açısından önemli bir gelir oluşturan enerji vergilerinin mevcut yapısı ile bu vergilerin
uygulanmasında bir diğer amaç olan çevresel dışsallıkların içselleştirilmesinde ne kadar başarılı olduğu ise
önemli olan bir diğer noktadır. Çevrenin korunması, dışsallıkların içselleştirilmesi, gibi hedeflere ulaşmada farklı
enerji vergileri uygulamalarından yararlanılmaktadır. Ülkeler çevresel kirliliğin azaltılması hedefine ulaşırken
diğer politika araçlarının yanında enerji vergilerini kimi zaman tek bir vergi türü olarak uygularken kimi zaman
ise vergi türlerinin birkaçından oluşan bir vergi sistemini kullanmaktadırlar. Kullanılan bu söz konusu araçla
hedefler arasında etkili bir ilişkinin olup olmadığının sınanabilmesi için ise Avrupa Birliği, vergilendirme
politikaları kapsamında çevre ve enerji vergileri arasındaki bağlantı açısından ideal olan göstergenin deflate
edilmiş zımni vergi oranları olduğu belirtilmektedir (EC, 2010). Eurostat enerji üzerindeki tüm vergileri
kapsayan zımni vergi oranını (implicit tax rate), enerji kullanımı üzerine salınan vergileri ölçmede kullanılan
gösterge olarak tanımlamakta ve enerji vergi gelirleri ve nihai enerji tüketimi arasındaki oran olarak ifade
etmektedir. Ölçümde kullanılan enerji vergi gelirleri, enerji ürünleri üzerindeki vergiler toplamını, nihai enerji
tüketimi ise enerji dönüşüm sektörü dışındaki, ulaşım, sanayi, ticaret, tarım, kamu ve hane halkı enerji
tüketimlerini kapsamaktadır. Enerji vergileri 1000 Euro, enerji tüketimi ise tep (tona eşdeğer petrol) cinsinden
olup elde edilen oran tep başına Euro olarak ifade edilmektedir (Eurostat, 2010).
450.00
400.00
350.00
300.00
250.00
200.00
150.00
100.00
50.00
0.00
Sera Gazı Emisyonu(Miyon
Ton)
2010
2009
2008
2007
2006
2005
2004
2003
2002
2001
2000
1999
1998
Enerjide Zımni Vergi Oranı
(Euro/Tep)
Grafik 3: Türkiye’de Enerji Üzerindeki Zımni Vergi Oranları ve Sera Gazı Salınımı İlişkisi. Kaynak: TÜİK, Çevre
İstatistikleri,2012. Eurostat, Energy Statistics,2012. PETDER. Sektör Raporu, 2010. Gelir İdaresi Başkanlığı, Vergi
İstatistikleri, 2010. TEDAŞ, Elektrik Tarifeleri, 2010.
Yukarda değinilen enerjide zımni vergi oranı tanımı paralelinde enerji vergi gelirleri ve karbon emisyonu
arasında karşılıklı bir etkileşim beklenmektedir. Enerji vergileri, enerji yoğunluğunun [(enerji yoğunluğu enerji
etkinliğinin ekonomideki ölçütüdür ve GSYİH birimi başına enerji olarak hesaplanır. Ekonomik çıktı başına
enerji kullanımı anlamına gelen enerji yoğunluğu özellikle gelişmiş ülkelerde düşürülmektedir (IEA, 2006)]
düşmesini sağlarken enerji yoğunluğundaki düşüş ise belli bir dönem içinde enerji vergi gelirlerinin azalmasına
neden olabilmektedir. Enerji vergileri ise bir taraftan enerji yoğunluğunun azalmasına neden olurken, azalan
enerji yoğunluğu da karbon emisyon azaltımı için olumlu katkı sağlayabilmektedir. Azalan karbon emisyonu ise
Piguvan vergiler içinde yer alan emisyon bazlı vergi gelirlerini düşürmektedir. (EC, 2008) Söz konusu
değişkenlerin bir biri ile ilişkisi ele alınan şekilde olması beklenirken Türkiye açısından farklı sonuçlar ortaya
çıkmaktadır.
Grafik 3’de de görüldüğü gibi Türkiye’de enerji tüketimi üzerindeki zımni vergi oranları 2000 yılına kadar
artan bir yükseliş izlemiştir. 2001 yılında ekonomik kriz nedeni ile yaşanan düşüşten sonra 2003 yılında 2002
yılında yürürlüğe giren Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) de bir katkısı ile 2010 yılına kadar yükseliş seyri izlemiştir.
Sera gazı salınımları açısından bakıldığında ise 2002 yılı enerji tüketiminde ekonomik krize bağlı olarak yaşanan
üretim düşüş nedeni ile ortaya çıkan emisyon azalımı dışında sera gazı salınımları enerji vergi uygulamaları ve
alınan tüm diğer önlemlerden hiç etkilenmeden artarak artmaya devam etmiştir. Zımni enerji vergi oranları
Türkiye’de Avrupa Birliği üye ülkelerinin ortalamasından 1998 yılında yaklaşık %23 oranında geride iken
sürekli artış ile 2009 yılı itibari ile yaklaşık %30 fazlasına ulaşmış bu artışa rağmen vergilerin sera gazı salınımı
üzerindeki olumlu bir etkisi nerede ise hiç görülmemiştir.
Grafik 4’de görüldüğü üzere Avrupa Birliği ülkeleri (27 ülke ortalamasın için) 1998 2000 yılları arasında
enerjinin vergilendirilmesinde hızlı bir yükseliş 2000 yılından sonra ise reel enerji vergi düşmeye başlamıştır. Bu
dönemde hem enerji tüketimi hem de enerji vergilerindeki artış GSYİH artışının altında kalmış böylece 2001
yılındaki ani düşüş dışında zımni vergi oranları sürekli bir düşüş yaşamıştır. Bu düşüşte etkili olan üç faktör
bulunmaktadır. Bunlardan ilki enerji yoğunluğundaki düşüş –ki bu oran her birim GSYİH başına tüketilen enerji
miktarı ile ölçülür- ikincisi ise vergi dışındaki araçların ve son olarak da düşük enerji vergilerine konu olan
yenilenebilir enerji kaynakları kullanımındaki artıştır (EC, 2010).
SESSION
7
200
195
190
185
180
175
170
165
160
155
150
145
Enerjide Zımni Vergi
Yükü(Euro/Tep)
1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009
Grafik 4: Avrupa Birliği Ülkelerinde (27 Ülke Ortalaması için) Enerji Üzerindeki Zımni Vergi Oranları . Kaynak:
Eurostat, Energy Statistics, 2012.
5400
5200
5000
4800
4600
4400
4200
Sera Gazı Salınımı(Milyon
Ton)
Grafik 5: Avrupa Birliği Ülkelerinde (27 Ülke Ortalaması için) Sera Gazı Salınımı. Kaynak: Eurostat, Energy
Statistics, 2012.
Grafik 5 doğrultusunda sera gazı salınımları ele alındığında ise 1998-2002 yılları arasında enerji üzerindeki
zımni vergi yükü artış ve azalışlarına olumlu tepkiler vermiştir. 1999 ve 2002 yıllarında enerji üzerindeki enerji
üzerindeki zımni vergi yükü artarken sera gazı emisyonu azalmış, 2001 yılında ise enerji üzerindeki zımni vergi
yükü azalırken artmıştır. 2003 yılından sonra ise sera gazı salınımları sürekli olarak azalan bir seyir izlemiştir.
Avrupa Komisyonu Avrupa Birliği vergileme eğilimlerini ele aldığı yayınında enerji yoğunluğu, sera gazı
emisyonu ile enerji vergileri arasında uyumun olduğunu tespit etmiştir. Gerek AB ortalaması olarak enerji
fiyatlarının gerekse zımni enerji vergilerinin görece olarak düşük olmasına rağmen, Türkiye’den farklı olarak bu
ülkelerde var olan uyumun nedeni tek yönlü tüketime ağırlık veren bir vergi uygulaması yerine doğrudan
vergilerin ağırlığının olduğu, emisyon, diğer çevre ve gelir vergileri ile birlikte tüketim vergilerinin bir
kompozisyonunun uygulandığı sistemler olmaları olduğu ileri sürülebilir. Bu yapı içinde Türkiye’deki durumun
aksine AB ülke ortalamasında enerji vergileri sera gazı salınımı üzerinde olumu etki yaparken 2002 yılından
itibaren zımni enerji vergilerinin enerji tüketimi üzerindeki oranı giderek azalmıştır. Bu azalıştaki en önemli
etkenlerin başında enerji vergilerinin uluslar arası rekabette etkileri gelmektedir. Uluslararası rekabet göz önüne
alındığında ise temel bir üretim girdisi olan enerji fiyatlarının vergiler dolayısı ile artışının yaratabileceği
olumsuz ekonomik etkiye karşı ülkeler özelikle karbon vergisi uygulamalarından düşük oranlı vergi
uygulamalarına yönelmektedir (Goulder, 1994).
4 Sonuç
Avrupa Birliği ülke ortalaması incelendiğinde enerji tüketimi üzerindeki vergi yükü sera gazı salınımı
azaltımında diğer uygulamalarla birlikte olumlu bir rol oynamış fakat uluslar arası rekabeti olumsuz
etkileyebileceği endişesi ile özellikle 1998 yılından itibaren nerede ise sürekli bir azalış seyri izlemiştir. Türkiye
özeli ele alındığında ise zımni enerji vergilerinin oranı AB ortalamasının %27 fazlası olmasına rağmen, enerji
vergilerinin fiyatlar içindeki önemli payı ile mevcut yapı kamu geliri yaratma açısından kullanılmış, vergi payları
nedeni ile yükselen enerji fiyatlarının uluslararası rekabette gelişmekte olan bir ülke için yaratacağı olumsuz
sonuçlar ikinci plana itilmiştir. Fakat çevresel kirlenme ile mücadelede hedef karbon emisyonunu azaltmak
olduğunda mevcut vergi sisteminin sadece tüketime dayalı yapısı bu hedefe hizmet etmemektedir. Bu hedefin
gerçekleşmesi için emisyon vergilerinin de dahil olduğu farklı vergi türlerinden oluşan bir sistemin uygulaması
8
INTERNATIONAL CONFERENCE ON EURASIAN ECONOMIES 2012
daha doğru bir politika olacaktır. Türkiye’de zımni enerji vergi oranlarının yüksek oranlara varmasındaki bir
diğer önemli nokta yenilenebilir kaynak kullanımındaki düşük oranlardır. Bu noktada yenilenebilir kaynak
kullanımının diğer teşvikler yanında düşük vergi oranları ile desteklenmesi sonucunda gerçekleşecek artışı ile
çevresel kirlilik azalırken zımni vergi oranlarındaki düşüşü de beraberinde getirebilecek, bu doğrultuda fiyatlar
içindeki vergi payının düşüşü enerji fiyatlarını olumlu yönde etkileyebilecektir.
Sonuçta özellikle uluslar arası rekabet söz konusu olduğunda mevcut zımni enerji vergi oranlarındaki ve
dolayısı ile enerji fiyatlarındaki yüksekliğin Türkiye açısından olumsuz sonuçlar doğurmasını engelleyebilmek
için uygulanacak vergi ve diğer politik araçlar çeşitlendirilerek enerji yoğunluğu ve sera gazı salınımı azaltılmalı
ve bu azalışla birlikte zımni vergi oranları da düşürülmelidir.
Kaynakça

BOTAŞ, 2010, Doğalgaz Tarifeleri, http://botas.gov.tr/index.asp

EC, 2008. Taxation Trends in the European Union, European Commision-Taxation and Customs Union,
Publication Office Of EU, France.

EC, 2010. Taxation Trends in the European Union, European Commision-Taxation and Customs Union,
Publication Office Of EU, France

Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu, 2009, Doğalgaz Sektör Raporu, .http://epdk.gov.tr/yayınrapor/dogalgaz/2009.

Eurostat, 2012, Energy Statistics, http://
epp.eurostat.ec.europa.eu/cache/ITY_SDDS/en./tsien040_esms.htm.

Gelir İdaresi Başkanlığı, 2010, Vergi İstatistikleri, http:// gib.gov.tr/index.php.

Goulder, 1994. Carbon Taxes Design and US Industry Performance, Tax Policy and The Economy,
National Bureau of Economic Research, MIT Press.

Hoeller ve Wallin, 1991. Energy Prices, Taxes and Carbon Dioxide Emissions, OECD Economics and
Statistics Department Working Papers, NO:106.

IEA, 2006. Energy Policies of IEA Countries The United Kingdom 2006 Review, International Energy
Agency, France.

IEA, 2009. Energy Policies of IEA Countries Turkey 2009 Review,, International Energy Agency, France.

IEA, 2012. Energy Prices and Taxes, International Energy Agency, France.

IPCC, 2007. Climate Change 2007 Mitigation Intergovermental Panel on Climate Change, New York:
Cambridge University Press.

PETDER, 2011. Petrol Sanayi Derneği 2011 yılı Sektör Raporu, İstanbul

Petrol Sanayi Derneği, 2011, Sektör Raporu, http:// petder.org.tr/admin/my_documents.

TEDAŞ, Elektrik İstatistikleri,(Çeşitli yıllara ait).

TÜPRAŞ, 2011, Faaliyet Raporu, http://www.tupras.com.tr/file.debug.php.

TEDAŞ, 2010, Elektrik Tarifeleri, http://.tedaş.gov.tr/tarifeler.

Türkiye İstatistik Kurumu ,2012, Çevre İstatistikleri, http:// tuik.gov.tr/VeriBilgi.

Tüzüner, 2007. “ İklim Değişikliği ve Enerji’’, Emo Enerji,vol. 3, pp. 6-9.
Download