Bağımlılık ; Keyif verici bazı maddelerin zarar vermesine karşın insanlar tarafından sürekli kullanma isteği duyulması ve vazgeçememe durumudur. MADDE KULLANIMIYLA İLGİLİ ŞU TEMEL KAVRAMLARI KULLANMAKTA YARAR VAR!!! ALIŞKANLIK (Ruhsal Bağımlılık) TUTKUNLUK (Fiziksel bağımlılık) Bir ilacın ya da maddelerin yarattığı ruhsal etkiyi yeniden yaşamak için kişinin aşırı ve güçlü bir istek ve eğilim duyması demektir. (Kahve , kola, sigara ve zaman zaman alınan alkol ve rahatlatıcı maddeler gibi). Ruhsal bağımlılık denilen durumda, kişi bu maddeleri almak için güçlü bir istek duyar, ancak alamadığı zaman krize girmez, yani yoksunluk duymaz. Kişi kullandığı ya da aldığı maddeyi sürekli çoğaltmak zorundadır. Yani vücutta bir direnç artışı söz konusudur. Merkezi sinir sisteminde o madde ve ilaca karşı bir uyum gelişmiştir. Beynin ve tüm sinir sistemi işlevlerini sürdürebilmesi için artık o madde gereklidir. Bu madde ya da ilacın azaltılması ve ya alınmaması halinde bedensel ve ruhsal belirtiler ortaya çıkar. Çünkü, bedenin bulduğu fizyolojik adaptasyon bozulmuştur. Kendini yeni duruma göre ayarlamak zorundadır. İşte bu dönemde belirtiler gözlenir. ‘Belki kullanabilirim’ ↓ ‘Korku ve Merak’ ↓ ‘Bir kereden bir şey olmaz’ ←←←←← ‘Bırakırım bir daha başlamam’ ↓ ↑ ‘Bir daha asla!’ ‘Artık bırakacağım’ ↓ ↑ ‘Ben bağımlı olmam’ ‘Bırakmak zorundayım’ ↓ ↑ ‘İstersem bırakırım’→→→→→→→→ ‘Bu meret bırakılmaz ki!’ Kişi önce maddeye karşı kullansam ne olur diye merak duyar,daha sonra merak korkuyu yener ve ‘bir kereden bir şey olmaz’ diyerek kullanmaya başlar. Bundan sonraki her kullanışı olacaktır ama beklenen son hiç gelmez. 13 14 15 16 17 18 19 BAĞIMLILIK YAPAN MADDELER SİGARA ALKOL UYUŞTURUCULAR Tütün ve sigara kullanımı günümüzde bulaşıcı hastalıklar kadar yaygın ve çoğu zamanda tehlikeli bir toplumsal salgındır.Tütün; sigara, puro,pipo ve nargile şeklinde kullanılabilmektedir. Sigarada bağımlılığa neden olan kimyasal madde NİKOTİNDİR! ASETON (OJE SÖKÜCÜ) NİKOTİ N NAFTALİN (GÜVE KOVUCU) HİDROJEN SİYANÜR (GAZ ODALARI ZEHİRİ) METANOL (FÜZE YAKITI) ARSENİK (KAN ZEHİRİ) DDT BENZEN CO (EGSOZ GAZI) –KADMİYUM (AKÜ METALİ) PİREN SİGARADA YAKLAŞIK 4000 KADAR ZEHİR VARDIR. Bütün tütün ürünleri içildiği zaman akciğerden, içilmediği zaman burun ve ağızdan emilebilen NİKOTİN içerir. Nikotin Güçlü bir bağımlılık yapan maddedir. Nikotin sigara içerken her solukta 7 saniyede beyne ulaşır ve kendinizi iyi hissetmenizi sağlar ve daha çok nikotin istemenize neden olur Sigara solunum organlarından en çok akciğerlere,gırtlak ve soluk borusuna zarar verir.Solunum organlarında kanser oluşma olasılığı ,sigara içenlerde içmeyenlere göre 15-20 kat daha fazladır. Akciğer kanserlerinin %95 ‘inin nedeni sigara… Sigara kullanımı,solunum yollarını tahriş ederek koku alma duyusunda azalma,farenjit, larenjit,bronşit,astım ve akciğer hastalıkları ile kalp ve damar hastalıkları gibi olumsuzluklara neden olur. Tıknefeslik de denilen kronik engelleyici akciğer hastalığı akciğerlerin kapasitesini tehlikeli ölçüde düşüren önemli bir hastalıktır. Bu hastalık insan ömrünü %40 azaltır. Soluk borusunun içinde solunum havasındaki toz parçalarını ve mikropları tutup dışarı atan titrek tüyler vardır.Sigaradaki katman titrek tüyleri yapıştırarak havadaki toz ve içindeki mikropların akciğerlere gitmesine neden olur. Bu kişilerde balgam oranı arttığından ‘sigara içen öksürüğü ’ denilen,özellikle geceleri artan sık ve ağrılı öksürüklere ve astıma neden olur. Sigara dumanında bulunan CO, kanın oksijen taşıma kapasitesini azalması,hareketlerin kısıtlanmasına ve çabuk yorulmaya neden olur.Böylece kişilerde soluk alıp verme güçleşir ve solunum düzensizlikleri görülür. Sigara içilmesi,koku ve tat alma duygularını zayıflattığı için yemeklerden daha az zevk alınır ve iştahı azaltır,sindirim düzenini bozar. Sigara içenlerde mide ülseri ve gastritin fazla olması sigaranın ülseri arttırdığını ve iyileşmesini engellediğini gösterir.Mide kanamaları da daha fazla görülür. Sigaranın katranı ,yemek borusu, mide ,pankreas, ve safra kesesi kanseri olasılığını arttırır. Koroner kalp hastalıklarını ve kalp krizi olasılığını arttırır.65 yaş üstü kalp hastalıklarından ölenlerin %40-45 inin nedeni sigaradır.Felçlerinde %18 i sigaradan kaynaklanır. Sigara dumanındaki maddeler damar sertliğini arttırıp damarların büzülmesine,kalbin atışının hızlanmasına ve tansiyon düzensizliklerine neden olur. Bu da en çok beyini etkileyerek unutkanlığı arttırıp,düşünme yeteneğini azaltır. Aşırı sigara içimi kan dolaşımını aksattığından kangrene neden olabilir. Sürekli sigara içen erkeklerde sperm yapımı ve spermlerin hareketi azalır.Buda zamanla kısırlığa neden olabilir.Özellikle 40 yaş üstü erkeklerde prostat kanseri riskini arttırır.Sigara içen kadınlarda içmeyenlere göre 10 kat fazla kısırlık görülür. Gebe annenin sigara içmesi durumunda, düşük yapma olasılığı artar.Annenin içtiği sigaradaki zehirli maddeler bebeğe geçtiğinden bebeğin gelişimini yavaşlatır ve zeka geriliğine neden olabilir ve bulaşıcı hastalıklara yakalanma olasılığı artar. Sigara hücre yenileme yeteneğini azaltarak yaşlanmayı hızlandırır,insan ömrünü kısaltır. Sigara zamanla etkisini göstereceğinden sigara içmek ağır çekimli bir intihardır. Sigara içmeyen bir kişinin sigara içilen bir ortamda bulunduğunda dumanını solumasına pasif içicilik denir. Yanan sigaradan çıkan duman akciğerlere çekilerek tekrar havaya verilen dumandan daha fazla zararlı madde taşır. YANINIZDA SİGARA İÇİLMESİNE ASLA İZİN VERMEYİN!.... Pasif içicilerde boğazda ve gözlerde yanma,sulanma, kaşınma yanında kalbin hızlı artması,kan basıncının yükselmesi, kandaki CO miktarının artması gibi anormallikler görülür. Sigara içilmeyen ortamdaki bebeklerin solunum yolları hastalıkları pasif içici bebeklere göre oldukça azdır. SİGARAYI BIRAKTIKTAN SONRA!!… Kan basıncınız düzelir 20 Dakika Sonra Kalp atışlarınız normale döner El ve ayak ısınız normale döner 8 Saat Sonra Kanınızdaki nikotin ve karbonmonoksit düzeyi yarıya düşer Kanınızdaki oksijen seviyesi normale döner Karbonmonoksit vücudunuzdan tamamen atılır 24 Saat Sonra Akciğerleriniz sigaranın neden olduğu mukusu temizlemeye başlar Kalp krizi riskiniz azalmaya başlar 48 Saat Sonra 72 Saat Sonra Vücudunuzdaki nikotin tamamen temizlenir Koku ve tat duyularınızda artış kaydedilir Nefes almanız kolaylaşır Enerji seviyeniz yükselir Kan dolaşımınız daha sağlıklı gerçekleşmeye başlar 2-12 Hafta Sonra Akciğer fonksiyonunuz %30 oranında artar Yürüme ve koşmanız kolaylaşır Öksürük ve göğüsteki hırıltılarınız azalır. 3-9 Ay Sonra Nefes alma sorunlarınız iyileşir Akciğerlerinizin enfeksiyona karşı direnci artar 1 Yıl Sonra Kalp hastalığı riski, sigara içmeye devam eden birinin taşıdığı riskin yaklaşık yarısına iner 5 Yıl Sonra Ağız ve gırtlak kanserinden ölme riskiniz azalır 10 Yıl Sonra 15 Yıl Sonra Akciğer kanserine yakalanma riskiniz, sigara içmeye devam eden birinin taşıdığı riskin yarısına iner Kalp hastalığı riskiniz hiç sigara içmemiş birinin taşıdığı riskle aynı seviyeye iner Felç geçirme ve kalp krizi riskiniz hiç sigara içmemiş birinin taşıdığı riskle aynı seviyeye iner İnsanın kendisine olduğu kadar çevresine de zarar veren alkol içme olayı giderek alışkanlığa ve alkol bağımlılığına dönüşür. Bu da toplumda önemli sosyal ekonomik ve halk sağlığı sorunlarının ortaya çıkmasına neden olur. Alkol almak için yapılan harcamanın dışında alkol nedeniyle oluşan üretim kaybı ve sağlık harcamaları milyarlarca lira tutar. İnsanları suç işlemeye zorlar. Yapılan istatistiklerde intiharların, cinayetlerin ve kazalara bağlı ölümlerin yarıdan fazlasının alkolle ilişkili, olduğu saptanmıştır. Kanda sürekli alkol bulunmasıyla belirginleşen alkol bağımlılığı, alınan alkolün miktarına ve alkol kullanma süresine bağlı değildir. Ancak sık ve giderek artan miktarda alkol kullanmak bağımlılığın önemli ölçütüdür. Ancak sık ve giderek artan miktarda alkol kullanmak bağımlılığın önemli ölçütüdür. Alkol, içtikten kısa süre sonra kana karışır, etkisini çabuk gösterir.Bu da kişilerin alkole alışmasına ve bağımlılığa neden olur.Örneğin bira gibi hafif alkollü içkiler,alkol bağımlılığına geçişte önemli basamak oluşturur. Alkol, belirli kimyasal yapıları olan kokulu, uçucu,yanıcı özelliklerdeki sıvıların genel adıdır.Alkollü içkilerde %5-50 arasında değişen oranlarda etil alkol vb. alkol çeşitleri bulunur. Bunlardan metil alkol,etil alkole göre daha ucuzdur ve halk arasında ispirto olarak bilinir.Metil alkol kana daha çabuk karışarak körlük, felç vb. Sakatlıklara neden olabilir. İçilen alkol; ağız ,yemek borusu,mide,en son ince bağırsakta emilerek olduğu gibi kana karışır ve pek çok organı etkiler.Aç karnına alınan alkol,iki dakika içinde kana geçer.Sonra da karaciğere,beyne,kaslara ve vücudun diğer organlarına dağılır. Alkol gebe anneden kan yoluyla,emziren anneden de süt yoluyla bebeğe geçer.Alkol kullanan gebe annelerin bebekleri normalden daha küçük doğar.Böyle annelerin bebeklerinde zeka engelliği,kalp ve bazı sistemik bozukluklar olabilir.Bu nedenle alkolün,alkol alan her insana olduğu gibi bebeğe de zararlı etkileri vardır. Alkol, beslenme üzerinde de olumsuz etkiler yapar. Alkolün mide çeperine olan etkisiyle doyma duygusu azalır. Bu nedenle alkol içenler bol,düzensiz ve çok yer.Alkol alan ,insanın alkolden etkilenme derecesi,insanın kilosuna,vücut büyüklüğüne,ruhsal durumuna göre değişir. Alkol,ilk alındığında kısa süreli geçici etkiler yapar.Uzun süreli kullanıldığında ise olumsuz etkileri kalıcı duruma gelir.Bu nedenle alkol etkileri geçici ve ilerleyici etkiler olmak üzere iki kısımda incelenir: Geçici Etkileri İlerleyici Etkileri Alkol pek çok doku ve organı etkiler. Alkol içilmesi, midenin asit salgısını arttırır. Fazla mide asidi de gastrit ve ülser gibi hastalıklara neden olur. Alkolün mukozadaki tahriş edici etkisi nedeniyle alkol alanlar doymak bilmezler, sürekli yeme isteği duyarlar. Alkolün beyin üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle yararsız ve sağlıksız besinlere eğilim artar. Bu arada karaciğer görevlerini tam olarak yapamadığından, zararlı maddeleri zararsız duruma getiremez ve bu maddeler kana karışır. Kanla vücuda dağılan bu maddeler de en çok beyni etkileyerek düşünme yeteneğini azaltır ve unutkanlığı artır. Refleksleri yavaşlatır ve azaltır. Konuşma, ayakta durma, yürüme vb. faaliyetler bozulur. Karaciğer, alınan alkolü işlemek için bol miktarda vitamin kullanır. Bu nedenle vücutta, özellikle B1,B2 B6 ve C vitaminleriyle magnezyum, potasyum ve çinko eksikliği ortaya çıkar. Bunlara bağlı olarak da beriberi, pellegra gibi hastalıklar oluşur. Vücuda dağılan alkol, özellikle deri yüzeyindeki kılcal damarları genişletir.Deri yüzeyine daha çok kan gelerek cildin kızarmasına ve sıcaklık hissedilmesine neden olur.Alkolün bir kısmının oksitlenmesiyle oluşan ısı enerjisi,vücuttaki metabolik faaliyetlerde kullanılamadığından deriden dışarıya verilir. Bu nedenle alkol alan kişilerde geçici ve aldatıcı bir ısınma duygusu oluşur.Derideki genişleyen damarlardan kaybedilen fazla ısı nedeniyle alkol,sanıldığı gibi ısınmaya değil,bir süre sonra üşümeye ve donmaya neden olur.Kanla deriye gelen alkolün bir kısmı da derideki ter bezleriyle dışarı atılır. Kandaki alkolün bir kısmı akciğerlere ulaşıp buradan buhar olarak dışarı atılır. Alkol içenlerin nefesinin kokmasının nedeni budur. Solunumla verilen alkol, özel araçlarla ölçülerek vücuttaki alkol miktarı saptanır. Buna alkol testi denir İçilen alkolün çoğu karaciğerde parçalanma sırasında karaciğeri yıpratır. Bir yandan da alkolün zehir etkisiyle bir kısım karaciğer hücreleri ölür. Bu arada karaciğer aşırı yağlanır, büyür sertleşir, yüzeyi incelip bozunarak siroz denilen hastalık gelişir. Sonunda karaciğer görevlerini tam olarak yapamaz duruma gelir. Alkol kullanımı siroz riskini 8–10 kat artırır. Kan yoluyla böbreklere gelen alkolün bir kısmı, böbreklerin çalışmasını hızlandırıp idrar söktürücü etki yapar. Alkol içenlerin sık idrar yapmalarının nedeni budur. Bu da böbreklerin yorulmasına, yıpranmasına ve su kaybına neden olur. Kandaki alkol miktarı arttıkça kalbin çalışma hızı yavaşlar, kan damarları genişler ve kan basıncı ile metabolizma hızı düşer. Sonunda kalp ve solunum durmasına neden olabilir. Alkol sinir sistemini etkileyerek sinirlerde iltihaplanmalara neden olur. Beynin diğer organlar üzerindeki denetimi azalır. Kara verme hızı düşer ve tepki süresi uzar, duyular ve refleksler yavaşlar, kas denetimi bozulur, bilinç kaybolur. Kişi davranışlarını denetleyemez olur, yersiz ağlama, neşelenme gibi tutarsız davranışlar gösterir, saldırganlaşır. İnsan bunların sonucunda olanları hatırlamayacak biçimde uyuşarak uykuya dalabilir. Alkol,merkezi sinir sistemine olan etkileri sonucunda akıl hastalıklarına da yol açabilir.Vücudun dengesini sağlayan beyincik de alkolden etkilenir Alkol, beyinciğin denge üzerindeki etkisini ortada kaldırır.Alkol alan kişi sarhoş yürümesi denilen şekilde sallanarak ve yalpalayarak yürür. Alkolün beyincikteki ve duyu organlarında yaptığı bozukluklar insanın kaza yapma olasılığını artırdığından alkollü kişilerin araba kullanmaması gerekir. Alkol içilmesi, bağımlılığa neden olduğundan insanı sürekli karamsar, bitkin ve yorgun duruma getirir. Giderek artan kişilik ve davranış bozuklukları yaratıp suç işleme eğilimini artırır. İçilen alkolün, solunum, ter ve idrar yoluyla vücuttan atılma hızı saatte 20-25mililitre kadardır. Saatte 20–25 mililitreden fazla alkol içilirse kandaki alkol miktarı giderek artar. Kandaki alkol miktarı düşük olduğunda hafif zehirlenme belirtileri ortaya çıkarken, alkol miktarı arttıkça ve uzun süreli kullanımlarda komaya ve ölüme kadar giden sonuçlar meydana gelir. İnsanlar, vücutta ve özellikle beyinde yarattığı uyuşturucu etki nedeniyle karşılaştığı problemlerden uzak kalabilmek için alkol alabilir. Alkolün etkisi geçtiğinde, problemlerinden uzaklaşma isteğiyle yeniden alkol alır. Alkol alımı yinelendikçe bağımlılık oluşur. İnsanların, problemlerden bir an için uzaklaştıklarını sanmalarının çözüm olmadığını, alkolün yeni ve daha büyük problemlere yol açacağını bilmeleri gerekir. Çünkü alkol alımı sürdükçe vücut, daha fazla miktarda alkol almaya gereksinim duyar. Bu olaya tolerans adı verilir Alkolün yarattığı olumsuzluklardan bazıları zamanla artarak kişiyi akıl hastalıklarına ve ölüme kadar götürebilir. Kişide çeşitli olumsuzlukların ortaya çıkması, bazı organların daha çok etkilenmesiyle oluşur. Alkolün bu organlarda oluşan ve ilerleyen etkileri şöyle sıralanabilir: Beyindeki alkol tahribatı giderek arttığında; yakın geçmişi bile hatırlayamama şeklinde unutkanlık, hafıza kaybı, karar verme ve kendini denetleme yeteneğinde azalma başlar. Ayrıca aşırı sinirlenme, alınganlık, şiddete yönelme, hırçınlaşma, çevresinde olmayan varlıklar görme, sesler işitme, uyku düzeninin bozulması ve kâbus görme gibi bozukluklara neden olur. Beyin damarlarında kanamalar yapabilir. Duyu organlarının algılama yeteneklerindeki azalma sonucu; görmenin bulanıklaşması ve çift görme, işitme yeteneğinde azalma, yüksek sesle konuşma görülür. Baş dönmesi ve vücudun dengesini kaybetme, besinlerin tadını alamama gibi etkileri artarak sürer. Karaciğer üzerinde; alkolün %90 ı karaciğerde parçalandığı için bu organın hücrelerini yıpratır. Karaciğerde; enzim, vitamin, protein ve karbonhidrat metabolizmasını olumsuz etkiler. Alkol kan şekerini önce yükseltir, sonra düşürür. Büyümeye, yağlanmaya, siroza ve sonunda karaciğer yetmezliğine yol açar. Böyle kişilerde sarılık ve karında sıvı birikmesi görülür. Kasların çalışması üzerinde; olaylara tepki gösterme zamanının artması, ellerin titremesi, kasların ağrıması, erimesi, sık sık kas kramplarının oluşması, dilin ağırlaşması ve konuşmanın peltekleşmesi şeklinde ilerleyen etkiler oluşur. Üreme organlarında; cinsel işlev bozukluklarına neden olur. Alkol kullanan gebe kadınların bebeklerinde doğuştan anormallikler, büyüme ve gelişme gerilikleri görülür. Solunum organlarının çalışmasını yavaşlatarak solunum hızını düşürür. Dolaşım organlarından kalbin atışlarında düzensizlik, damarlarının genişlemesi ve sertleşmesi ile kan basıncı ve nabızdaki aşırı değişmeler sürekli görülür duruma gelir Vücudun ısı kaybı arttığından vücut sıcaklığı düşer. Yukarıdaki bazı etkilerinden dolayı alkol, trafik ve iş kazası oranlarının artmasına da neden olur. T.C Sağlık Bakanlığı istatistiklerine göre, ülkemizde 4 milyon dolayında alkol bağımlısı ve 13 milyon dolayında alkol kullanan insan bulunmaktadır. Alkol kullanımı ve bağımlılığı sadece kullanıcı için değil, ailesi ve çevresi için de sorun oluşturur. Bu sorunlardan önemli bir tanesi ekonomik olanıdır. Bunlar, gelirlerinin önemli bir kısmını alkol almak için harcarlar. Bu durumda aile bütçesi olumsuz yönde etkilenir. Alkol bağımlısı, gelirlerinin bir kısmını da alkolün ilerleyen etkileri sonucu artan hastalıklarının tedavisi için harcamak durumunda kalır. Zamanın önemli bir kısmı da bu amaçlarla harcanır. Alkol bağımlısı, çevresindeki kişilere şiddet uygulayabilir. Bunun sonucu çevresiyle ilişkileri bozulabilir. Alkolün işinde ve evinde yarattığı sorunları görmezlikten geldiği için işini kaybedebilir, ailesinden ayrılabilir. Dengesiz davranışları nedeniyle dostluk ilişkileri bozulabilir, hata yapma ve suç işleme eğilimi artabilir. Böylece, kazalar ve suç oranlarının artmasıyla toplumsal yaşam olumsuz yönde etkilenebilir Dünya Sağlık Örgütü’nün yaptığı bir araştırma sonucunda; cinayetlerin %85’inin, tecavüzleri%50’sinin, şiddet olayların %50’sinin, trafik kazalarının %60’ının, işe gitmeyenlerin%60’ının, akıl hastalıklarının %40’ının alkol kullanmaktan kaynaklandığı saptanmıştır. Bazı kimyasal maddeler tıpta tedavi amacıyla kullanılmaktadır. Bu maddelerin bazıları da geçici keyif verici etkileri nedeniyle kötüye kullanılır. Kötüye kullanım kişinin sağlığını bozar, toplumda yıkımlara neden olur. Keyif verici, sakinleştirici, uyarıcı, uyuşturucu etkileri olan ilaç ya da benzeri kimyasal maddeler, uyuşturucu madde olarak nitelendirilir. Sürekli kullanma gereksinimi yaratan, bırakıldığında yoksunluk belirtilerine neden olan uyuşturucu maddeler vücutta pek çok organı etkileyerek fiziksel ve psikolojik bağımlılık oluşturur. Bağımlılık yaratan maddelerin en tehlikeli tarafı, gittikçe artan dozlarda kullanma zorunluluğu yaratıp sonunda insanı, öldürücü dozlarda almaya kadar götürmesidir. Uyuşturucu olarak nitelendirilen maddeler, kanla doğrudan iletildikleri merkezi sinir sistemi ve bağlantılı organlar üzerinde etkilidir. Bunların bir kısmı uyuşturucu ve yatıştırıcı etki yaparken bir kısmı uyarıcı etki yapar. Uyuşturucular ilk kez alındıklarında vücutta gevşeme, rahatlama, olaylar karşısında vurdumduymazlık yaratıp aldatıcı bir keyif vererek insanın çevresinde hayali bir dünya oluşturur. Çok kısa sürede bağımlılık geliştirerek kullanılmadıklarında yoksunluk belirtileri ortaya çıkmasına neden olur. Örneğin kramplar, titreme, çarpıntı, uyuyamama, bilinç bozuklukları, kusma, korkma, intihar girişimleri, bayılma gibi. Sürekli uyuşturucu kullanan kişilerin bünyeleri zayıflar, enfeksiyon hastalıklarına karşı dirençleri ve fiziksel güçleri azalır. Böyle insanlar büyük bir ruhsal çöküntü içine girerek yaşamaktan umutlarını keserler. Bu özellikleri nedeniyle uyuşturucu içeren ilaçlar ancak hekimin önerisiyle kullanılabilir. Hekim önerisi ve denetimi olmadan sağlanan ve uyuşturucu madde özelliği taşıyan ağrı kesici ilaçların kullanım süresi ve miktarını kişiler kendileri ayarlayamaz. Uyuşturucu nitelikteki ilaçlar, aşırı ve yanlış kullanım sonucu bağımlılığa neden olur. İlaçların ya da kimyasal maddelerin, tedavi amacı dışında, geçici keyif verici, uyarıcı ya da uyuşturucu etkileri nedeniyle kullanılması, kötüye kullanım olarak adlandırılır. Bireyin, istediği etkiyi hissedebilmesi için maddeyi giderek daha yüksek dozlarda uzun süre alması ve yüksek dozlarda dayanma gücünün artmasıyla direnç artımı gelişebilir Örneğin ameliyat olan bazı kişilerde uyuşturucu madde bağımlılığı gözlenebilir. Bu yüzden tedavi amacıyla kullanılan uyuşturucu özelliği olan ilaçlar ancak Sağlık Bakanlığı denetiminde üretilip satılabilir. Günümüzde giderek arttığı görülen uyuşturucu madde bağımlılığı yasalarla önlenmeye çalışılmaktadır.Yasalara göre uyuşturucu maddelerin üretilmesi, ithal edilmesi,satılması,satın alınması,alınması için sahte reçete düzenlenmesi ve bulundurulması çok ağır cezalar gerektirir. Ölümle sonuçlanan uyuşturucu madde bağımlılığının çeşitli nedenleri vardır. Ellerde titreme, dalgınlık, dikkat dağınıklığı, ağızda kuruluk, salyada azalma, konuşmada güçlük, pelteklik, Zaman zaman aşırı neşe/öfke duyguları arasında gidip gelmeler, Hafif yorgun ve uykulu görünme, İştah ve kilo kaybı, aşırı sinirlilik görülür. Kendine özeni azalır, Tüm derslerde belirgin bir düşüş yaşanır. Madde kullanan çocuklar/gençler aile ilişkilerini azaltır ve evde daha az vakit geçirirler. Her zamankinden daha fazla para harcamaya başlarlar. Çevresi ve arkadaşları eski önemlerini yitirirler, tanımadığınız yeni arkadaşlar edinmeye başlar. Sorumluluk almaktan ve sosyal faaliyetlere girmekten kaçınırlar. Aşırı para harcamaya başlarlar. Bağımlılık yapan maddelerin başlıcalarını aşağıdaki gibi sınıflandırabiliriz: Depresanlar ve kötüye kullanım riski olan ilaçlar (uyku ilaçları, sakinleştiriciler), Opyatlar (eroin,morfin,afyon,kodein vb.), Hayal gördürücüler(LSD ,PCP,meskalin vb.), Uyarıcılar (amfetamin ve türevleri), Esrar ve türevleri, Uçucu maddeler (tiner,bali,benzin,gazolin vb.) Nikotindir. Sağlıklı kişilerde normal sayılan bazı uyumsuzluklar, uyuşturucu bağımlı oluşturduktan sonra artarak büyük uyumsuzluklara dönüşebilir.Bu uyumsuzlukların, yeniden uyuşturucu alarak giderilebileceği düşüncesi, kişiyi daha fazla uyuşturucu kullanmaya zorlar. Uyuşturucu dozu artıkça da sinir sistemi ve diğer organ sistemleri üzerindeki olumsuzları artar.Denemek amacıyla uyuşturucu maddenin bir kez kullanılması ya da hekimin verdiği bir ilacın daha sonra kontrol dışı kullanılmasıyla ortaya çıkan geçici iyilik durumu kişide uyuşturucuya olan ilgiyi artırır.Sonra tekrar kullanmak ister.İstediği zaman bırakabileceğine inanarak madde arayışına girer. Kendisine bazı ödünler verme pahasına uyuşturucu maddeyi bulur ve kullanır.Uyuşturucunun verdiği geçici rahatlık, verdiği ödünlere ve kendisine yapılan uyarılara karşın baskın gelir.Bu arada durgunluk , unutkanlık,dalgınlık,işini aksatma, öz güvenini yitirme , her zamankinden çok para harcama gibi olumsuzluklar gelişir.Kendisine madde temin edecek kişilere bağımlılığı artar. Tam bir bağımlılığın oluşmadığı başlangıç dönemi, vücutta kalıcı bir yıkım yaratacak kadar ağır değildir.Bu dönem tedavi için en uygun zamandır.Yeter ki kişi, uyuşturucuyu bırakmak için istekli olsun.Bu kişileri uyuşturucu madde kullanmaya iten olumsuzluklar ortadan kaldırılıp olumlu davranışlar göstermesi için yol gösterilmeli, güven verilmeli ve anlayışlı olunmalıdır. Tolerans gelişimi olan kişinin,bağımlılıktan kurtulabilmesi için yataklı sağlık kuruluşlarında tedavisi gerekir.Uyuşturucu bağımlılığından kurtulamayan kişi,bedensel ve ruhsal çöküntü içerisine girer.Kendisini yönetecek gücünü ve sosyal çevresini kaybeder.Vücut direnci düştüğü için çok sık hastalanır.Uyuşturucu elde edebilmek için her şeyini vermeye hazırdır, suç işlemekten çekinmez. Aynı enjektör.iğne vb. araçları kullandıkları için AIDS gibi hastalıklar bu kişilerde yaygındır.Bilinç bulanıklığı içindeki kişi,kullandığı maddenin dozuna ve uygulama şekline göre zehirlenebilir.Bu kişilerde hayal görme ,denge bozukluğu,yalnız kalma isteği,idrar ve dışkıyı tutamama gibi ilerleyen rahatsızlıklarla birlikte intihara yönelebilir,derin komaya girip ölebilirler. MADDE KULLANIMI Kullanmaya istekli olma “Hayır diyememe” Kullanmama gücünün gelişmemiş olması Kendisi ile ilgili sorumluluk duygusunun oluşmamış olması olması ÇOCUKLARA SORUMLULUK VE BAĞIMSIZLIK DUYGUSUNUN VERİLMESİ, MADDE KULLANIMINI ENGELLEMEYE YÖNELİK EN ÖNEMLİ UNSURDUR!! Çocukların, kendilerine özgü bir özgürlük ve serbestlikleri olması; ancak her şeyde olduğu gibi, bu özgürlüğünde sınırlarının iyi tanımlanması gerektiği bilinmelidir. Çocukların kendilerine güvenebilmeleri, kişilik sahibi olabilmeleri için yalnız başlarına, anne-babasız hareket edebilecekleri alanlara gereksim bulunmaktadır. Anne-babaya düşen görev, çocuklarına bu serbest alanda yol göstermek; ancak bu serbestliğin sınırlarını da açık olarak belirlemektir. Bu nedenle; çocukların belirli konularda; yaşlarına uygun olarak ve kendi başlarına serbest hareket edebilmeleri, onların kendi davranışlarını kontrol edebilmeleri için çok önemlidir. Çocuk kendi başına bir karar verdiğinde; bu kararın kendi yaşamı üzerindeki etkileri konusunda bir sorumluluk alacak ve belli oranda bir riske girecektir. Bu risk ona ağır gelse bile, sonuçta kendisine bazı deneyimler kazandıracaktır. Bu deneyimler sonuçta, çocukta güven ve sorumluluk duygusunun gelişmesinde önemli adımlar olarak düşünülmektedir. Toplumsal yaşantıda uyumlu olabilmeyi, Kişisel bütünlüğü korumayı, Başkaları ile iletişimde açık ve net olabilmeyi, Kişisel iç huzur ve dengeyi sağlayabilmeyi, Kişinin hangi alanlarda ve nereye kadar gelişebileceğinin ölçüsünü sağlar. Çocuk, gerçek yaşamda neyi, ne zaman, nerede nasıl yapacağını öğrenemez, Gerçek yaşamdaki ilişkileri tam anlamıyla kavrayamaz, Toplumda insanlarla ilişkilerini ayarlayamaz, Kendi sınırlarının nerede bittiğini,başkalarının özgürlüklerinin nerede başladığını kestiremez, Sosyal uyum ve iletişimde ciddi sorunlarla karşı karşıya kalır Çocuğun yaşam becerilerini geliştirmesini engeller, Güvensizlik, karamsarlık, kuşku duyguları ve bunların neden olduğu yeni psikososyal durumlara yol açar. Sınır ve sorumlulukların kesinleşmediği, anne babaların arasında belirgin tutum farklarının olduğu, aynı konularda farklı zamanlarda, farklı sınırların olduğu durumlar BELİRSİZLİK, TUTARSIZLIK ve GÜVENSİZLİK duyguları meydana getirir. Çocuk bu nedenle kendi davranışlarını ayarlamada, karar vermede ve sorumluluk almada problem yaşar. Genç sorunun varlığını inkar edecektir Ona nasihat vermek yerine aktif biçimde dinlenmeli, böylece kullanılan maddenin olumsuz etkilerinin kişi tarafından fark edilmesi sağlanmalıdır. Tartışılmamalıdır, yargılanmamalıdır. Kişi olduğu gibi kabul edilmeli ve kendine güvenmesi sağlanmalıdır. Madde kullanımı ile ilgili sorunların sorumluluğu çocuğa bırakılmamalı, kendi kararlarını kendisinin vermesi desteklenmelidir. Sigara alışkanlığı ,alkol ve uyuşturucu madde bağımlılığı,çeşitli uyarılara ve tedbirlere karşın sürdürülmektedir.Bunları önlemek için yapılması gereken iş hastalığın başlangıcında gerekli tedavi yöntemlerini uygulamaktır. Çünkü alışkanlık ve bağımlılık ilerledikçe tedavi güçlenir ve daha uzun sürer.Yarattığı fiziksel ,sosyal ve ekonomik yıkımların bir kısmı önlenemez duruma gelebilir. Sigara,alkol ve uyuşturucu bırakmak istendiğinde kolay uygulanacak bir davranıştır.Sigara alışkanlığı,alkol ve uyuşturucu madde bağımlılığından kurtulmanın yolu, kişinin iradesi ve gücüyle bunları bırakmaya istekli şekilde karar vermesidir.Kendisi istemediğinde zorla tedavi de başarı sağlanamaz.Çünkü bağımlı kişi fırsatını bulduğunda bunları tekrar kullanır. Kişinin ,sigarayı bırakabilmesi için aşağıda belirtilen durumları bilmesi uygulaması gerekir: Kişinin ,sigarayı bırakabilmesi için aşağıda belirtilen durumları bilmesi uygulaması gerekir: Kesin bir tarih belirleyerek sigarayı ve çakmak taşını bırakıp başkalarının verdiği sigarayı almaması Sigarayı bırakma kararını çevresine söyleyip onların desteğini istemesi Sigarayı bırakınca,sigara içerken görülen şikayetlerinin giderek azalacağına inanması Sigara içilme alışkanlığından ne zaman vazgeçilirse geçilsin.’zararın neresinden dönülürse kar’ olacağını ve erken bırakmaya çalışmanın kolay olacağını bilmesi Sigara dumanını yoğun olduğu kapalı ortamlardan uzak durması Sigarayı bıraktığı zaman nefes bili almanın kolay olacağını düşünmesi Başkalarına sigara ikram etmenin iyilik olmadığını Sağlığa zararlı alışkanlıkların tedavisi için kişi,üniversite ve araştırma hastanelerinin psikiyatri bölümlerine,ruh sağlığı hastaneleri ve Yeşilay,Sigarasız Toplum Derneği gibi gönüllü gönüllü kuruluşlara başvurarak uzman kişilerden yardım istenmelidir. Alkol ve uyuşturucunun zararlarından korunmanın en kolay yolu ,bunları kullanmayı denememektir. Bağımlılık oluştuğunda da bunun bir hastalık olduğu kabul edilmelidir.Bu durumda tedavi kurumlarının ya da ayakta sosyal destek sağlayan kuruluşların ruh sağlığı birimlerine başvurulur. Alkol bağımlılığının tedavisi için iki aşamalı bir program uygulanır.Bu programa göre bağımlı kişi ,öncelikle alkolden arındırma servislerinde tedaviye alınır. Burada yoksunluk belirtileri açısından izlenir.4-7 günlük izleme sırasında gerekirse sakinleştiriciler kullanılır.Bu dönemde depresyon ve görülebilecek yüksek kan basıncı,şeker,karaciğer,kalp hastalıkları ve beslenme bozuklukları için de tedavi uygulanır. Uyuşturucuya bağımlılığın tedavisinde de alkole benzeyen bir tedavi yöntemi uygulanır.Bu nedenle uygulanacak tedavi,birbirlerini tamamlayacak şekilde olmalıdır.Ayrıca hastalık ne kadar erken tedavi edilip tedaviye ne kadar erken başlanılırsa tedavinin o kadar kısa sürede ve çabuk olacağı bilinmelidir. Alkolden arındırma programının hemen peşinden 3-4 haftalık rehabilitasyon geçirir.Bu sırada film izleme ,grup tedavisi,danışmanlık hizmetleri,ilgi çeken bir uğraşla ilgilenme uygulamaları yapılabilir.Bunların en önemlisi de bağımlılığa neden olan etkilerin yerini doldurabilecek olumlu davranışların geliştirilebilmesidir. Madde bağımlılığından korunma ve bağımlılığın tedavisi için herkesin bilmesi ve uygulaması gereken temel ilkeler aşağıdaki gibi sıralanabilir: İnsanın gençlik döneminde ,çeşitli bocalamalarla karşılaşabileceği bilinmeli ve bunlar doğal karşılanabilmeli,anlayış gösterilmeli,yardımcı olunmalıdır.Aile bireyleri birbirlerine saygı ve sevgiyle yaklaşmalı,herkes sorumluluğunu bilmeli,sorunlara birlikte çözüm aranmalıdır. Kişi günlük çalışma,dinlenme ve uyuma zamanlarını dengeli bir şekilde ayarlayabilmeli ,zevk alınan hobilere ve severek yapılan spor etkinliklerine yer verilmelidir. Kişiler beklenmedik olaylar karşısında yılgınlıga düşmeden ,sağlıklı ve mantıklı çözümler bulmaya çalışılmalıdır.Bu konularda gençlere destek sağlanmalıdır. Kişi çevresiyle olan ilişkilerini zaman zaman gözden geçirerek doğruları geliştirip yanlışları eleyebilmelirdir.Madde bağımlılığından kurtulma konusunda bilimsel yöntemlerden yararlanılması gerektiği savunulmalı ve istekli olunmalıdır. Sağlığa zararlı alışkanlıklar konusunda insanlar bilgilendirip böyle maddelerden uzak durmaları sağlanmalı ,bu konularda gençlere örnek olmaya çalışılmalıdır. Bağımlılık sağlayan maddelerin kullanılmasından çıkar sağlayan kişilere ve gruplara karşı uyanık olup bunlarla mücadeleye yarımcı olunmalıdır. Gençlerin sağlıklı tutum ve davranış geliştirebilmeleri için spor salonları,yüzme havuzları vb. Tesisler yapılmalıdır. Teşekkür Ederiz……..