Basın Bülteni 7 Nisan 2010 Efes Pilsen One Love bu yaz da müziğin adresi olacak EFES PİLSEN ONE LOVE’IN YAZ ÇIKARMASI; GROOVE ARMADA ve TING TINGS Yazın ilk festivali Efes Pilsen One Love, bu sene 19-20 Haziran’da santralistanbul’da gerçekleşecek. Elektronik müziğin dehası Groove Armada ve 2008 MTV Müzik Ödülleri’nde ‘Shut Up And Let Me Go’ en iyi parça ödülü alan The Ting Tings sahne alacak. Efes Pilsen One Love Festival, dokuzuncu kez müzikseverlerle buluşmaya hazırlanıyor. Festival, bu sene de iki ayrı günde iki ayrı konseptle santralistanbul’da misafirlerini ağırlayacak. One Love’ın bu yılki konukları, dans müzik piyasalarını alt üst eden Groove Armada ve pop kültürünün en önemli temsilcilerinden The Ting Tings. Yeni vokalistleri Saint Saviour ile sahnede nefes kesici, ışık ve lazer şovuyla izleyenleri başka boyutlara taşıyan konserler veren Groove Armada, festivalin cumartesi gecesi ateşi olacak. Groove Armada’nın izleyenlerin yerinde duramadığı uzun yıllar boyunca hatırlanacak bir performansa imza atması bekleniyor. Enerjisi yüksek “girl-power” sözleri hareketli elektrogitar tınılarıyla birleştirerek son dönem pop müziğin en güzel örneklerinden birini sergileyen The Ting Tings, Efes One Love Festivali’nin yüksek enerjisine yakışır bir performans için 20 Haziran Pazar günü müzikseverlerle buluşacak. Efes Pilsen One Love Festival, bu yıl da geçen yıl olduğu gibi kapılarını saat 14.00’de açacak ve eğlence gün boyu aralıksız devam edecek. Festivalin diğer grupları, Sattas, Maskott, The Whitest Boy Alive, De La Soul cumartesi sahne alacaklar. Pazar günü ise, Gizli Özne, Istanbul Sessions, Wild Beasts müzikseverlerle buluşacak. The Ting Tings Gitar ve vokallerde Katie White, davulda ise Jules de Martino’dan oluşan pop kültürünün en önemli temsilcilerinden The Ting Tings, 2006 yılında Manchester’da kurulmuş olan bir indie dans-pop grubu. 2007 yılında çıkardıkları ve pop listelerinde zirveleri oynayan büyük hitleri “That’s Not My Name” ile bir anda üne kavuşan grup, bunu izleyen dönemde “Great DJ” ve “Shut Up and Let Me Go “ parçalarıyla da aynı başarıyı yakalayarak, Columbia Records’tan yayınladıkları “We Started Nothing” isimli albümleriyle Billboard listelerinde büyük başarı yakaladılar. 2008 MTV Video müzik ödüllerinde “ Shut Up And Let Me Go” parçasıyla en iyi parça ödülünü kazanan The Ting Tings, modern zamanların en iyi pop albümlerinden de birine imza atmayı başardı. Performansları ve müzikal altyapılarıyla sık sık Gwen Stefani’ye eş tutulan İngiliz ikili, günümüz gençliğinin o ele avuca sığmaz ruhunu da en eğlenceli şekilde müziklerine yansıtıyor. Bu yaz yeni albümünü yayınlamaya hazırlanan ikili, bu sefer Jay-z ve Rihanna gibi starlarla da ortak çalışma içine girdi. Konserde yepyeni parçalarını da seslendirecek olan grup eski büyük hitlerini de hayranlarından kesinlikle esirgemeyecekler. Groove Armada “I See You Baby”, “My Friend”, “Easy” ve “Get Down” parçalarıyla dans müzik piyasalarını alt üst eden, Andy Cato ve Tom Findlay’den oluşan Groove Armada İngiliz dans müzik oluşumu. Groove Armada, Londra dans müzik sahnesinin en önemli figürlerinden biri olan ve şimdiye kadar vokallerde Neneh Cherry, Nappy Roots ve Richie Havens gibi müzisyenlerle çalıştı. İlk olarak 90’lı yılların ortasında ikilinin ortaklaşa kurdukları bir kulüp olan Groove Armada’nın hayat geçmesiyle güçlendi ve müzik çalışmalarına başladı. Bu birleşimin ilk sonucu olarak “At The River” single’ını çıkaran ve bir anda İngiltere’de büyük liste başarısı elde eden grup, 1998 yılında ilk albümleri Northern Star’ı yayınladı. Bunu 99’daki efsanevi Vertigo albümü izledi. Onlara dünya çapında ün kazandıran dans müzik manifestolarını müzik ile tüm dünyaya ileten İngiliz dans müzik duayenleri, 2001’de yayınlanan üçüncü albümleri Goodbye Country, Hello Nightclub içinde yer alan “Superstylin’” ile Grammy ödülüne aday gösterildi. Son albümleri Black Light ve albümden çıkan ikinci single’ları Paper Romance ile dans ve pop müzik sahnesine yön veren en büyük mucizelerden biri olduklarını bir kez daha kanıtlayan grup, bu albümün İngiltere listelerine iki numaradan girmesiyle müzik sahnesine tekrardan büyük bir ivme kazandırdı. Albümde hem dans müziğin köklerine inip hem de 80’lerin müziklerine doğru bir bakış var. Son albüme vokalleriyle Bryan Ferry ve Empire of The Sun’dan tanıdığımız Nick Little More gibi önemli isimler katkıda bulundu. Wild Beasts İngiltere’nin Kendal şehrinin alternatif müzik sahnesine armağanı Wild Beasts, 2006 yılında çıkardıkları “Brave Bulging Buoyant Clairvoyants” parçasının duyulmasının ardından hemen alternatif müziğin en önemli plak şirketlerinden Domino ile anlaştı. 2008’de “Limbo” albümünü yayınlayan grup, esas 2009’un en iyi albümleri listelerinde ilk 10’da yer alan ve farklı çizgisiyle herkesi etkileyen “Two Dancers” albümünü yayınladıktan sonra müzik dünyasında kıyameti koparmayı başardı. Solist Hayden Thorpe, ona bambaşka bir hava veren yüksek perdeli tenor sesiyle Wild Beasts’in parçalarına görkemli ve provokatif bir hava kazandırırken, grup yenilikçi gitar tarzları ve derin altyapılarıyla da alternatif rock müzik sahnesini devrimselleştiren bir hareketi de başlatmış oldu. Thorpe’un bu sıra dışı sesi grubun kendine özgü hipnotik gitarlarıyla birleşince ortaya çıkan rock senfonisi kesinlikle dinlemeye değer. Grubun basçısı Tom Fleming’in de zaman zaman güçlü vokalleriyle Thorpe’a eşlik etmesiyle grubun müziği çoklu bir boyut kazanıyor. Time Out Londra ve The Guardian gibi önemli İngiliz müzik otoritelerince Wild Beasts konserleri her zaman “haftanın konseri” olarak konumlandırılıyor. Hem müzikal anlayışlarında hem de sözlerinde radikal bir duruşa sahip Wild Beasts, gittikçe birbiriyle benzeşen alternatif müzik sahnesine taptaze bir doku getirerek yarının indie müziğinin ipuçlarını da veriyor. “Two Dancers” albümünün dünya çapındaki başarısı ve müzik eleştirmenlerinden aldığı tam notlarla bir anda üne kavuşan ve aralıksız turne programını sürdüren grup, albümün çıkış tarihinde The Sunday Times tarafından haftanın albümü statüsünü de kazanmıştı. Canlı performanslarında da aynı ihtişamlı havayı ve dinamizmi sürdüren grup, birçok otorite tarafından geleceğin Radiohead’i olarak konumlandırılıyor. Wild Beasts, Efes One Love’ın bu seneki ana sahnesinin en güçlü ve akılda kalır konserlerinden birine imza atacak. The Whitest Boy Alive Royksopp-Poor Leno parçası vokallerinden ve Kings of Convenience’dan tanıdığımız muhteşem ses ve sıra dışı kişilik Erlend Oye’nin Berlin merkezli indie-pop grubu The Whitest Boy Alive, bundan birkaç sene evvel Babylon’da unutulmayacak bir performansa imza atmıştı. O günden bu yana özlemle beklenen grup, şimdi de yazın ilk festivali Efes One Love’ın ana sahnesine konuk oluyor. 2003 yılında tohumları atılan grup, tamamen tesadüfî şekilde oluşan bir topluluk, tüm elemanların aynı çizgide ilerleyen müzikal anlayışları onları bir araya getirdi ve sağlam temellerle The Whitest Boy Alive’ı oluşturdu. Çıkış albümleri “Dreams” Alman plak şirketi Bubbles’tan 2006 yılında yayınlandı ve anında Avrupa’da tüm indie pop severler için vazgeçilmezler arasında yerini aldı. Bu albüm özellikle bir anlamda giderek yükselen dreampop türünün de önayaklarından biri oldu. Özellikle albümden hafızalara kazınan “Burning” parçası ile tüm Avrupa ve İngiltere’yi etkisi altına alan, Türkiye’de çok sağlam bir dinleyici kitlesi bulunan The Whitest Boy Alive, grubun lideri Erlend Oye’nin kuzeyden getirdiği müzik dalgalarını Avrupa’ya özgü elektronik melodilerle ve yumuşak gitarlarla tamamlayan farklı bir yapıya sahip. 2009 yılında ise Meksika’da kaydettikleri ikinci albümleri “Rules”’u yayınlayan grup, dinamik ve eğlenceli sahne şovlarını yazın ilk festivalinde bir kez daha tekrarlamaya hazırlanıyor. De La Soul Hip Hop müziğini bugünlerine getiren, birçok sanatçıya ilham veren bir isim, bir efsane De La Soul ilk kez İstanbul’da! New York, Long Island’da 1987 yılında kurulan De La Soul, dünden bugüne kullandıkları eklektik sample’lar, yenilikçi altyapılar ve fırlama rap şarkı sözleriyle hiphop’un alternatif akımının en başı çeken gruplarından biri oldu. Lisede tanışarak De La Soul’un temellerini atan üçlü, daha önce müzikte hiç denenmemişleri deneyerek bugünün The Roots, Mos Def, MF Doom ve hatta Black Eyed Peas gibi birçok önemli isme de en büyük ilham kaynağı oldu. 1989 tarihli çıkış albümleri 3 Feet High And Rising’i ile bir anda müzik çevrelerinde övgü yağmuruna tutulan ve milyonları geçen satış rakamlarına ulaşan grup, bu çalışmayla NME tarafından yılın albümü ödülünü de almıştı. Daha sonra sırasıyla 90’lara damgasını vuran De La Soul Is Dead ve Stakes Is High gibi albümleri art arda yayınlayan grup, 2006 yılında Gorillaz ile beraber yaptıkları “Feel Good Inc” parçasıyla ödül listesine Grammy’i de eklemeyi başardı. 2008 yılında VH1 tarafından Hip Hop Honour ödülüne de layık gösterilmişti. De La Soul,90’ların öne çıkan bir diğer oluşumu A Tribe Called Quest gibi bu sahneyi şekillendiren öncü isimlerden biri. 90’ların klasikleri arasında her zaman yer alan “Ring Ring Ring” ve “Me, Myself and I” parçalarıyla hafızalara kazınan yılların eskitemediği grup, Gorillaz’ın son albümü “Plastic Beach”‘te de kendilerine has eğlenceli vokalleriyle de yer alıyorlar. 2010’da yayınlanması planlanan AOI III albümünün tanıtım turnesi kapsamında İstanbul’u ilk kez ziyaret edecek De La Soul, yeraltından çıkma hip hop kültürünü Efes Pilsen One Love’ın dinamik cumartesi sahnesine taşıyarak, kesinlikle kaçırılmaması gereken bir performansa imza atacak. Bilgi için: MPR Halkla İlişkiler A.Ş. (212) 212 34 60 Berrin Ersoy bersoy@mpr.com.tr , Zümre Yılmaz zyilmaz@mpr.com.tr