A A KUR'AN-I KERIM'DE FARKLI KÜLTÜRLERE AiTKAVRAMLAR •• , ....· Araş. GİRİŞ: Kur'an-ı Kerim'in nüzulünden günümüze kadar, Arapça olmayan yabancı kelimelerin Kur'an-ı Kerim'deki varlığı tartışılmıştır. Şafi'i (h. 204), Ebu Ubeyde (h. 210), İbn Cerir (h. 310), Kadı Ebu Bekir Bakıliani (h. 404) ve İbni Faris (h. 390)'e göre Allah Kelamında Arapçadan başka tek bir 1 yabancı kelime mevcut değildir. İbni Ebi Şeybe (h. 235), İbn Nakib (h. 698) ve Suyütl (h. 911) gibi alimler ise Kur'an-ı Kerim'de yabancı kelimelerin varolabileceğini kabul etmektedirler.2 Suyuti el-İtkan adlı eserinde bu kelimelerin listesini sunar. Ayrıca bu konuda Mühezzeb adlı müstakil bir eser de yazmıştır. Suyuti'ye göre Kur'an-ı Kerim'de Arapçadan başka kelimelerin bulunmasının temel nüktesi, İlahi kitapların kendi kavimlerinin dilleriyle nazil olması, Hz. Muhammed'in ise tüm insanlığa gönderilmesinde saklıdır. 3 Batı dünyasında da aynı konu tarBu konu, batıda mukayeseli semitik dil çalışmaları içerisinde ele alınmış ve Kur'an-ı Kerim'deki kelimelerin Sami dillerindeki kökenini arama gayesiıı.i taşımıştır. En önemli isim, Arthur Jeffery (1893-1956) dir. Jeffery'nin 1929 yılında tamamladığı The Foreign Vocabulary of the Quran adlı doktora tezi 1938 yılında Kahire'de basılmıştır. Arthur Jeffery bu tışılmıştır. * 1. 2. 3. İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Bkz: İsmail Cerrahoğlu, Tefsir Usulü, Ankara 1989 s. 153; Celaleddin Suyüti, elMühezzeb, Beyrut 1998 s. 21vd. Bkz: İsmail Cerrahoğlu, a.g.e., s. 153; Celaleddin Suyüti, a.g.e., s. 21vd. Suyüti, a.g.e., s. 28. -212- '~ * Gör. Necmettin GOKKIR çalışmasıyla, Kur'an'ın Orijini meselesini, önceki oryantalistler gibi tarihsel bakış açısı ile değil, kelimelerin etimolojik tahlilini yaparak ele alır. 4 Kültürü oluşturan öğelerin gelen dil, bir toplumdaki kültür hareketlerinin ve o toplumun başka toplumlarla olan kültür ilişkile­ rinin etkisi altındadır. Diller arası ilişkilerde en çok alınan öğeler, kelimelerdir. Bu kelimeler, başta dini yakınlaşmalar, edebiyat etkilenmeleri olmak üzere birlikte yaşama, ticaret ilişkileri, siyasal ilişkiler neôeniyle, bu ilişkilerin ölçüsü oranında dilden dile aktarılırlar. 5 Ama bir topluma malolan ve o toplumun kültür ve ictimai hayatında önemli yeri olan kavramların başka toplumlara aktarılması, kelimelerinki kadar kolay değildir. Çünkü kavramlar dünya görüşünü yansıtırlar. Kavramları sahiplenmek, bakış açısını ve dünya görüşünü de kabul etmek anlamına gelir. başında Bir toplumda yaşayan insanlar çevrelerindeki dünyayı, gerçekte olduğu gibi değil, dillerin kendilerine sunduğu şekilde görmektedirler. Böyle olunca tek ve aynı gerçekler dünyası, ayrı ayrı dilleri konuşan insanlara ve bunların kurduğu toplumlara başka başka gözükecektir. 6 Dillerin kültürleri 4. 5. 6. ayrı dünya görüşlerini yansıtmaları, ve farklı Bilal Gökkır, Same Modern Linguistic Approaches to the Bible and the Quran, James Barr and Arthur Jeffery, Manchester 1996, s. 39-40. Doğan Aksan, Her Yönüyle Dil, I s. 137. Özcan Başkan, Lenguistik Metodu, İstaribul 1967, s. 149. KUR'AN-I KERIM'DE FARKLI KÜLTÜRLERE AİT KAVRAMLAR kültürdeki toplumların birbirleri ile tam olarak mümkün olamayacağı yargısını gündeme getirir. Bir başka deyişle farklı toplumların kültürel ve ictimai hayatlarını yansıtan kavramların bir başka toplumca anlaşılmasında zorluklar yaşanabilir. Bu zorluk iki dil arasındaki iç yapı, dil içi-dünya görüşü farklılığından kaynaklanır. Kavramların gerçek değerlerinin anlaşılması için, bu kelimelerin kulanıldığı toplumun ve yaşayış düzeninin bilinmesi gerekmektedir. 7 anlaşmalarının Aynı kültüre ve aynı dünya görüsahip dillerde benzer kavramların bulunması olağan bir durumdur. Mesela konuştukları dil farklı da olsa tüm müslümanlar Kitap kavramından Kur'an-ı Kerim'i anlarlar. Aynı kavram, Yahudiler için Tevrat anlamına gelir. şüne Kur'an-ı Kerim'de yabancı kültürve geçmiş olaylarından bahsedilir. Bu toplumları veya tarihlerini anlatırken, Kur'an-ı Kerim onların kavramlarını sıkça kullanılır. Ilahi kitaplarından, din adamlarından, ibadet mekanlarından, peygamberlerinin isim ve niteliklerininden, dini ve sosyal yapılarından bahseder. Tüm bunları onların kullandığı kavramlarla ifadelendirir. Kur'an-ı Kerim bu kavramları kullanırken herhangi yabancı bir toplumun kavramı gibi değil bilakis İslam kültürünün kavramları gibi kullanır. lerden, onların yaşam tarzlarından Farklı toplumların aynı ları kullanmaları 7. L_ kavramkültür ve sosyal Özcan Başkan, a.g.e., s. 149. Daha fazla bilgi için bkz: Doğan Aksan, Her Yönüyle Dil, Ankara 1995; Bedia Akarsu, W. H., Dil· Kültür Ilişkisi, İstanbul 1984. . 213- yapılarının benzer olmasından kaynaklanabilir. Bu, iletişim kurarak kelime alış-verişini gerçekleştirmekten daha ileri bir adımdır. Birlikte yaşa­ yan toplumlarda muhakkak bir kültürel benzerlikten söz edilir. Ancak bu ortak düşünceye, ortak inanca sahip toplumlar için geçerlidir. Hayata farklı gözle bakan, nesneleri farklı algılayan toplumlar için bu birlikteliği bulabilmek doğrusu çok güçtür. Çünkü farklı dünya görüşüne sahip toplumlarda, kavrarnlara yüklenilen anlamlar ve değerleri farklı olmaktadır. İşte bu noktada, Kur'an-ı Kerim'in bu kavramları kullanmasındaki anlamı bulabilmek gerekir. Bakış açısı farklı toplumların kavramlarını sahiplenmek, ya onlar gibi düşünmek, hayata onların bakış açısından bakmak demektir; ya da bu kavrarnlara yeni anlamlar yükleyerek, kendi bakış açısına, kendi dünya görüşüne çekmeye çalışmaktır. Kur'an-ı Kerim'de Farklı kül- türler Kur'an-ı Kerim'de sosyal toplumlar çok çeşitli kavramlarla ifade edilmektedir. Şa'b, fırka, sülle, fie, şi'a, kavim, ümmet vs. bu kavramlardan bir kaçıdır. 8 Çeşitli kavramlarla anlattığı toplumsal farklılık, Kur'an-ı Kerim'e göre sosyal bir realitedir. İbni Haldun, insanların toplum olarak yaşamasını, Allah'ın iradesinin 9 gerçekleşmesi olarak görür . Kur'an-ı Kerim insanların çeşitli toplurnlara ayrılmasını tanışma sebebine bağlar. ) ._;;1) .?~ ::,_. ~CJ;. L~ ~u1 ~~ ~, . 8. 9. ' Daha fazla bilgi için bkz: Prof. Dr. Yümni Sezen, islam Sosyalofisine Giriş, Istanbul 1994. İbni Haldun, Mukaddime, s. 273 . KUR'AN MESAJ! İLMİ ARAŞTIRMALAR DERGİSİ, Ağustos, Eylül, Ekim, 98, Sayı: 10, ll, 12 ~)'1 Jl.ı.ı))~ ~Q) ~~ ~ı:ı:;.. dan ise toplumlan Kur'an-ı Kerimiki grupta ele alır: Ümmi ve Ehl-i Kitap. ~~ ~...-:~ :JJı Jl.ı.o~\Z1 ~ı-~ 1~~!) y~ıı;Jı~_~y)~ "Ey insanlar Sizi bir erkek ve dişiden yarattık ve tanışasınız diye sizi kavimlere ve kabileZere 10 ayırdık. " Kur'an-ı Kerim'in yukandaki tasnifi daha çok kan bağına dayalı olan bir tasniftir. Bir başka noktadan ise Allah her ümmet için gidilecek bir yol verdiğini bildirir ve farklı düşünce sistemlerinin, farklı bakış açılarının, farklı ifade etme şekillerinin ve farklı davranış tarzlarının varoluşunu dile getirir: ~.ı.~\ ~ ~ GL..;..-~~~~ "Biz her ümmete mensek (şeri'at) verdik. " 11 Bu ayet farklı kültürlere ait kendilerine ait özel tarzlarının var olduğunu gös- toplumların yaşam te.rir. ~G}) ~~) ~~ ~ GL..;..~~ ~~)~~~);~ı)~\~~ı ~~~ı Jl.ı.~ı;_;Jıı)~:' .tj ~GT A.iYo ... o .Jo-' , "_ t~~:J~ ~ ., "\ J~~~l:r-~~ .J .... "Sizden herbiriniz için bir şe­ riat ve bir yol belirledik. Allah isteseydi hepinizi bir ümmet yapardı. Fakat size verdiği (nimetler) içinde sizi sınamak istedi. Öyle ise hayır işlerine koşun. Hepinizin dönüşü Allah'adır. O size ayrılığa düştüğünüz konuların iç yüzünü haber verecektir. " 12 "Kitap verileniere ve ümmUere söyle: iman ettiniz mi?"13 Bu iki toplumdan biri Kur'an-ı Kerim'in nazil olduğu dilin sahibi Araplar, diğeri ise makalemizde farklı kültür olarak adlandırdığımız ümmi Arap toplumundan farklı olan toplumdur. Bu toplum Kur'an'dan önceki vahiylere muhatap olmuş toplumdur. Tarihi açıdan Ehli Kitap ile Kur'an'ın oluşturmak istediği toplum arasında sosyal farklılık olmasına rağmen, vahiy kültürü açısından aralarında fazlaca bir farklılık bulunmamaktadır. Ümmf, kitap sahibi olmayan kimse demektir. 14 Kendilerine İlahi: kitap verilmemiş bütün toplumları ifade eder. İslam'dan önce Arap toplumuna kitap verilmediğinden onlar da ümmi toplumlar içerisinde sayılmak­ tadırlar. Ll:..) t.: ) Q _;.~,~ .0 ~ ~QT C)~ ~ >_.G ~ ~ ~f)l "Halbuki biz onlara okuyacakları kitaplar vermediğimiz gibi senden önce onlara bir uyarıcı da 15 göndermemiştik. " ~~~rıc0~~--ü~~~ ·' '1-- 'fk _;. .9- o ... 0 .)-".) .ı.;; ~ "Size ne oluyor? Ne biçim hüküm veriyorsunuz? Yoksa sizin bir kitabınız var da bunları ondan İlahi vahye muhatap olma açısın13. Ali İmran, 3/20. 14 Süleyman Ateş, Kur'an-ı KerEm'in Tefsfri, II, 25. 15. Sebe, 34144. 10. Hucurat, 49/13. l l Hacc, 22/67. 12. Maide, 5148. -214- Çağdaş KUR'AN-I KERIM'DE FARKLI KÜLTÜRLERE AiT KAVRAMLAR mı okuyorsunuz?" 16 ~ ::.? ~ ~ ~~\ ~~ 4 Jj ~ 0-- ~\... J)\ L.) ~:;\) i.;~~\ \~ ~~~;.~;_:~ı~~ -s_.Jı;, ' ' G._<jı ;.~.i:~' O < ,) ' ,_o Ou ) Y ·, -J~Y-J~t..l~ J)G - ~~'ı';'. ı\s::ıı-J~ı ~...r-.:.r: ~) )-' ' ~~ "O'dur ki ümm'iler içi,;d~, kendilerinden olan ve onlara Allah'ın ayetlerini okuyan, onları yücelten, onlara Kitab'ı ve Hikmet'i öğreten bir elçi gönderdi. Oysa onlar önceden, apaçık bir 17 sapıklık içinde idiler. " İslam öncesi Arap literatüründe Yahudi ve Hıristiyanları tanımlamak üzere, özel bir deyim olarak kullanılan Ehli Kitap ise, Kur'an-ı Kerim'de de aynı anlamda kullanılmaktadır. Ancak kelime daha çok Mekke döneminin sonlarına doğru kullamlmaya başlanmıştır. Bu kavramdan önce Ehli Zikir tabiri kullamlır. 18 Medine döneminde nazil olan ayetlerde Ehli Kitap tabiri ve aynı anlama gelen 19 (~Gs:Jı ı)J! ::r._..JI: Kitap verilenler), 20 (~G5Jı 0y:).; J<..JI: Kitabı okuyanlar) vs. tabirleri de-kullanılmıştır. Allah tarafindan kendilerine kitap verilenler anlamında Ehli Kitap, Kur'an-ı Kerim'de genellikle Yahudiler ve Hıristiyanlar için kullanılmak­ tadır. .... .... / ,. .... ~J.O~~ . "De ki: Ey Ehli Kitap! Tevrat'ı, IneiPi ve Rabbinizden size indiriZeni uygulamadıkça bir esas ü21 zerinde değilsiniz. " Kur'an-ı Kerim'de Ehli Kitap terimi ile Yahudiler ve Hıristiyanlar kastedilmekle beraber ayrıca Yahudiler için Yehud, 22 Hıristiyanlar için Nasara 23 kelimeleri de kullanılır. Ehli İnctl tabiri ise sadece Hıristiyanları ifade eder. Kur'an bazı ayetlerde ehli Kitap ifadesinden Tevrat ve İncil'in varisieri olan Yahudi ve Hıristiyanlar olduğunu açıkça ifade etmektedir: '_ ~ ~:.? ~ r--~ ~-~ _yG.5JI -- ~~ 4 Jj r~ ? 0-- ~! J)l L.) ~~~) i.;~~\ \~ ... "' ,., ,... ~J.O~~ "De ki: Ey Ehli Kitap! Siz Tevrat'ı, İnc'il'i ve Rabbinizden size indirileni uygulamadıkça bir esas üzere değilsiniz." 24 L.) ~;.!~ 0;..~~~~~~14, )Ut J.o~ _,,.. 0--\11 ~)!\) 1.~~\ -=.J)\ ..... ,; "' ,... - ..... ,d',,, "'Jfo>ü "Ey Ehli Kitap! Neden İbrahim hakkında tartışıyorsunuz? Oysa Tevrat da İnc'il de ondan sonra ı6. Kalem, 68/36-37. Cuma, 62/ 2. ı8. Osman Güner, Rasulullah'ın Ehl-i Kitapta Münasebetleri, Ankara ı997, s. 36. ı9. Bakara, ı;ıoı, ı44, ı45; Ali İmrCın, 2/20, ıoo, ı86, ı87; NisCı, 4/47, ı3ı; MCıide, 5/5, 57; Tevbe, 9/29; Hadid, 57/ı6; Müddessir 7 4/3 ı; Beyyine, 98/4. ' 20. Yunus, ıo/94. ı 7. 21 AfCıid_e, 5/68. Ayrıca bkz: Maide, 5/65-66; Al-i Imran, 3/65; Nisa, 4/ı53, ı 71. 22. Bakara, 2/62, 113, ı20; Maide, 5/ı8, 5ı, 64, 82; Tevbe 9/30. 23. Bakara, 2/62, 113, ı20; Maide, 5/ı8, 5ı, 64, 82; Tevbe, 9/30; Hac, 22/17. 24. Maide, 5/68. -215- !i KUR'AN MESAJI İLMİ ARAŞTIRMALAR DERGiSi, Ağustos, Eylül, Ekim, 98, Sayı: 10, ll, 12 indirildi. nuz?"25 Düşünmüyor musu- Yine Kur'an-ı Kerim Ehli Kitap olarak vasıflandırılanların, kendilerini nasıl Yahudi ve Hıristiyan olarak tanıttıklarını da şöyle ifade etmektedir: 03 ı)\J:; ... ~~\ ~~ 0:- ~- ~ $" ;~ ~ J, ~ ($~l.a3 :,ı ı:; 08'":; ~l Wı j..'~ ~J,;.~:;~j "Kitap sahiplerinin çoğu... ,ve Yahudi ve Hıristiyan olandan baş­ kası cennete girmeyecek derler. Bu onların kuruntusudur. ,;ıs Daha bir çok ayee 7 gerek nüzul sebeblerinden gerekse de siyaksibakından anlaşıldığı üzere, Kur'an-ı Kerim'de Eli Kitap olarak muhatap alınan kimselerin Tevrat ve İncil sahibi Yahudi ve Hıristiyanlar olduğunu vurgulamaktadır. 28 Kur'an-ı Kerim, kendinden önce kitap verilen Yahudi ve Hıristiyanları diğer toplumlardan ayrı tutar, onlara bazı hukuki ayrıcalıklar tanır. Onların kültür tarihlerini kendine tarih olarak alır. Kitab-ı Mukaddes'teki peygamberlerin hayatlarını birtakım farklılıklada Kur'an-ı Kerim de anlatır. Önceki peygamberlerin getirdiği tüm prensipiere sahip çıkar. Kendisinin onlardan farklı olmadığından, yeni bir şey getirmediğinden bahseder: ~.}-)ı 0-- ~~ ;. ~s-~ )i~ "De ki: Ben peygci,;,berliği ilk defa icad eden değilim." 29 Hz Muhammed'in tek farklılılığı ümmi olmasındadır. Hz Muhammed'in ümmi olması İsrailoğulları soyundan gelmemesi anlamına gelmektedir. 30 Zaten hiç bir peygamber önceki peygamberleri yok saymak, getirdikleri prensipleri yalanlamak için değil, bilakis bıraktıkları noktadan devam ettirmek için gönderilmiştir. Hz. İsa "Sanmayın ki ben şeriatı yahut peygamberliği yıkmaya geldim; ben yıkmaya değil fakat tamam etmeye geldim" der.~ 1 Peygamberlerin oluşturmaya çalış­ tıkları dünya görüşü Allah'ın vahdaniyyeti merkezinde birleşir. İlahi dinler özde, esasda aynıdır. Bundan dolayıdır ki, Kur'an-ı Kerim kendinden önceki kitapları tasdik ettiğini söyler. Kitap sahiplerini kitaplarını 32 gereğince uygulamaya çağırır. FARKLI KÜLTÜRLERE AİT KAVRAMLAR: Kur'an-ı Kerim kendisini, önceki kitapların koruyucusu olarak tanımlar. Bu İslam'ın temel dünya görüşünü yansıtan kavramların, Kur'an-ı Kerim'in de devam ettirmesi anlamına gelebilir. ~ ~ ~~ J;J~ y~l &! d)l:; ~ ~\J ~~ ~~_. :'s:)~~~~~~ ~ ~~ı;.ı ~ :; ":} :; :tı J)l 25. Al-i İmran, 3/65. 26. Bakara, 2/109, lll. 27. Bakara, 2/105, ll3; At-i İmran, 3/64, 69, 70-72, 75, 98, 99, llO, ll9; Nisa, 4/123, 159; Maide, 5/15/18-19,59, 77; AnkebUt, 29/49; Ahzab, 33/26; Hadfd, 57/29· Haşr 59/2,11. ' ' 28. Osman Güner, a.g.e., 38-39. -216- C: ~ ~: :~ 29. Ahkaf, 9. 30. M. G. Watt, Mukammedin Mekkesi, Ankara 1988, s. 135. 31 Matta, 5/17. 32. Süleyman Ateş, Yeniden islama, I, İstanbul 1997 s. 68. ı KUR'AN-I KERIM'DE FARKLI KÜLTÜRLERE AiT KAVRAMLAR ~ J.:;Jı ~ ~~~ "Sana da, daha önceki Kitab'ı ve onu korumak üzere hak olarak Kitab'ı (Kur'an'ı) gönderdik. ,;ı 3 doğrulamak Müheymin, c~/den ism-i fail olarak bir şey üzerine rakıb, şahid, emin ve koruyucu anlamlarına gelir. Yani Kur'an-ı Kerim kendinden önceki kitapların koruyucusu ve kollayıcısıdır.34 Bu vasfıyla Kur'an-ı Kerim, geçmiş kitaplarda neyin gerçek, neyin gerçek dışı olduğunun belirleyici ölçüsüdür. İlahi Kitapların getirdiği temel prensiplerini, ögretilerini ve İslam'ın dünya görüşünü yansıtan kavramları, Kur'an-ı Kerim yeniden kullanmaktadır. Zamanla anlam değişimine uğrayan kavramların gerçek ma'nalarını koruyarak yeniden kullanması, onun müheymin olma özelliğinin ikinci adımıdır. Bu ise onun İslami dünya görüşünü gerçek anlamda korumasıdır. Kur'an-ı Kerim önceki toplumların kavramlarını tenkide tabi tutarak kullanır. Tevhide aykırı çağrışımlar uyandıran kavramlan Ehli Kitap kullansa da Kur'an-ı Kerim bunları aynı anlamda kullanmaz, ayrıca kullanıl­ masını da tasvib etmez. Bu kavramlar yürürlükte de olsa, vahdaniyyete uygun anlamlarını onlara tekrar yükleyerek kullanır. 35 Kur'an-ı Kerim Hz İsa için Allah'ın kelimesi 1sözü, Allah'ın ruhu, Allah'ın kulu, Allah'ın Rasulü ve Mesfh isim- 33. Mf.ıide, 5/48. 34 Süleyman Ateş, Yüce Kur'an'ın Te{sfri, III, s. 7. 35. Muhammed Hamidullah, Peygamberi, II, s. 636. ' ~· lerini36 kullansa da, Allah'ın Oğlu terimini asla kullanmaz. 37 Bu kav-. ramı kullananların kafir olacaklarını söyler.38 Kur'an-ı Kerim'de Hz İsa'nın Allah'ın sözü (Word of God) olması, kelime t...ıs- ve söz j:,; kavramlarıyla ifade edilir: ~';· ~~~ı 0l ~:;. ç ~~~ ~ıj ~l ~ ~~:;ı~ ~ı~~ J~ -~ ~ Y~).:JI ~) ~~'Yl) 0~-U\ ~ ~) "Melekler demişlerdi ki: Ey Meryem! Allah sana kendisinden bir Kelime 'yi müjdeliyor. Adı Meryem oğlu İsa Mesih'tir. ,;ı 9 ~ l>_.Jı :;Jı J~ c~~ :;ı ~ ~~ ~ ~::ı;;::. "İşte , hakkında şüphe ettikleri Meryem oğlu İsa -hak söz olarakbudur.',40 Hakk Allah'tır. Kavlü'l-Hakk AlSözü demektir. Burada Kavlü'lHakk İsa'nın bir sıfatı olmaktadır, ke41 limetullah ile aynı anlama gelir. lah'ın Kelime, İngilizce word , Türkçe söz ile aynı anlama gelen çok genel bir isimdir. Kitab-ı Mukaddes'te geçen dabar kelimesi Yunanca logos Arapça kelime ile aynı anlamda kullanılmak­ tadır. Mezmurlar 33/6: "Gökler Rabbın 36. Geoffrey Parrinder, Jesus in the London 1965 s. 30 vd. 37. Muhammed Hamidullah, a.g.e., II, 38. Tevbe, 10/30. 39. Al-i İmrf.ın, 3/45. Ayrıca bkz: Al-i 3/39. 40. Meryem, 19/34. 41 Fahredd!n Razi, Me{f.ıtihu'l-Gayb, 217. Çağdaş İslam -217- Quran, s. 636. İmrf.ın, XXI s. KUR'AN MESAJ! iLMİ ARAŞTIRMALAR DERGiSi, Ağustos, Eylül, Ekim, 98, Sayı: 10, ll, 12 sözü ile yaratıldı" Allah'ın yaratıcı emri dabar Septuagint'da logos; Arapça versiyonunda ise kelime'dir. Hezekiel37/4-5: ''Ve bana dedi: Bu kemikler üzerine peygamberlik et ve onlara de: Kuru kemikler, Rabbın sözünü dinleyin. Rab Yehova bu kemiklere şöyle diyor: işte sizin içinize soluk koyacağım ve dirileceksiniz." Allah'ın ölüleri yeniden dirilten sözü olan dabar burada, ayrıca logos ve kelime ile ifade edilmiştir. 42 Eski Ahid'in bir çok yerinde söz, Allah'ın emri ve onun gücü anlamlarında kullanılmıştır. Yine aynı şekilde Yunanca logos ve Arapça kelime anlamındaki dabar kelimesi bu 43 anlamı ifade etmek için kullanılır. Eski Ahi d' de dabar 1söz ayrıca peygamberlere gönderilen vahiy an. lamında da kullanılır: "Yahuda kralları Uzziya, Yotam, Ahaz ve Hizkiya'nın günlerinde ve İsrail kralı Yoaş'ın oğlu Yeroboam'ın günlerinde Beeri'nin oğlu Hoşea'ya gelen Rabbin Sözü."44 Hıristiyanlıkta ise Tanrının sözü zamanın başlangıcında, yaratılışa yön veren ilk emirde vardır: "Ol!" Bu tanrı sözüdür ve varlığın başlangıcıdır. Yahudilikten farklı olarak bu tanrı ' sözü Hz. İsa'da bedenleşmiş ve insandaha dünyanın yaratılışında, ların arasında yaşamıştır. Yeni Ahid'de kelime 1söz farklı anlamlarda kullanılır. Eski Ahid'deki peygamberlere gönderilerr·tıahi vahiy 45 anlamının yanınqa Allah sözünün 42. Thomas J. O'shaughnessy, Word of Gad in the Quran, Roma 1984 s. 2. 43. Mezmurlar, 107/20; 147/15, 18, 19. 44. Hoşea, lll; ayrıca bkz: Yeremya, 114, ll; 2/1; 1111-3. 45. Yuhanna, 17/14; Resulterin İşleri, 4/29-31, bedenleşmesi anlamı da bulunmak"Kelam (Söz) başlangıçta vardı ve Kelam (Söz) Allah nezdinde idi ve Kelam (Söz) Allah idi. O başlangıçta Allah nezdinde idi. Her şey onunla oldu ve olmuş olanlardan hiç bir şey onsuz olmadı. Hayat onda idi ve hayat insanların nuru idi. Nur karanlıkta parlar ve karanlık onu anlamadı ... Dünyaya gelerek her insanı aydınla­ tan gerçek nur var idi. Dünya'da idi ve dünya onunla oldu ve dünya onu bilmedi ... Ve Kelam (Söz) beden olup inayet ve hakikatle dolu olarak aramızda sakin oldu ... ,,ıs Yuhanna İnclli'ndeki bu anlam farklılığı sözülkelamı, Allah'ın yaratıcı gücü a.ri~ lamında yorumlamasından kaynaklanmaktadır.47 Allah'ın yaratıcı sözü anlayışı tüm İlahi dinlerde var olan bir anlayıştır. Allah bir şeyi yaratmak 48 istediğinde ona sadece "Ol!" der. Bu anlamı Yeni Ahit'te de buluyoruz: "Çünkü onlar bunu isteyerek unutuyorlardı ki gökler kadimden beri ve yer, Allah'ın Sözü ile sudan ve su vasıtası ile kaim olarak mevcut idiler. ,Ae Görüldüğü gibi dünyanın varolması Kelamullah'a bağlanmaktadır. Ancak kelamüllahın Hz İsa'da bedenleşmesi sadece Yuhanna İncili'ndeki mezkur ayette geçmektedir. Abdulahad Davut, Allah'ın sıfatıarını anlatırken yuhanna İnclli'ndeki bu ayeti şöyle yorumluyor: tadır: Allah'ın sıfatlarını, ayrı ve müstakil İlahi varlıklar ·v~ya şahsi­ yetler olarak düşünemeyiz, · aksi takdirde biz, bir Allah'ta üçlü bir tanrı kavramına sahip olacağız demektir. 46. 47. 48. 49. 8/14; 13/7. Yuhanna, 1/1-14. Thomas J. O'shaughnessy, a.g.e., s. 5. Yasfn, 36/82; Tekvfn, 1/1-31. II. Petrus, 315. -218- j i l KUR'AN-I KERİM'DE FARKLI KÜLTÜRLERE AiT KAVRAMLAR 1 Bir sıfat, ilgili olduğu şahıstan bi'l-fiil zuhür edinceye kadar mevcut değildir. Biz bir faili, sıfat fiilen ondan zuhur etmeden ve görülür hale gelmeden önce belirli bir sıfatla niteleyemeyiz. Bundan dolayı, Allah'ın lütuf ve merhametine mazhar olduğumuz bir zamanda Allah nekadar güzeldir deriz, fakat Allah güzelliktir şeklinde bir tarifte O'nu tarif edemeyiz. Çünkü güzellik Allah demek değildir. Fakat O'nun işi ve fiili güzeldir. Bu sebeple Kur'fuı, Allah'ı, Alim, Ralılın gibi sıfat cinsinden isimler le vasıflandırır. Fakat, Allah sevgidir, ilimdir, kehlmdır vs. gibi tanımlamalara yer vermez. Çünkü sevgi, seven bir kimsenin fiilidir, sevenin kendisi değildir. İlim ve Kelam da bir şahsın fiilidir, o şahsın kendisi değildir ... İlk devir Tevhitçi yazarları tarafindan sık sık yalanianan Yuhanna İncili'nin ilk cümlesinin tam meali şöyledir: "Ezelde kelam var idi; ve Kelam Tanrı ile idi ve Kelam Tanrı idi. Grekçe'de "Theou" yani Allah'ın kelimesi, ismin -in halinde iken Theos şeklini alarak ismin yalın haline dönüşmüş, böylece Allah anlamını kazanmıştır. Ayrıca ezelde Kelam var idi ifadesi, başlangıçtan önce değildi sözünün menşeini de açıkça gösterir mahiyettedir. Allah'ın Kelamı ifadesinden, Cenab-ı Hak ile eşit ve hem vücud değil, fakat ondan ayrı ve farkı bir cevher ma'nası ile O'nun Kün! = Ol! sözünü söylediği zamanki irade ve ilmi anlaşılır."5 ° Kelam üzerine yapılan tartışmalarda Tevhitçi Hıris­ tiyanlar, Kelam'ın ezeli ve İlahi bir varlık olduğunu kabul etmedikleri için küfürle suçlanmışlardır. Teslisçi 50. Abdulahad Davut Tevrat ve İncilZere Göre Hz Muhammed, çev: Nusret Çam, İzmir 1990 s. 12-15. -219- Hıristiyanlar Kelamın ise Allah oldu- ğunu ve Hz. İsa'da Kelamın beden51 leştiğini savunurlar. Sadece Yuhanna İncili'nin Hz İsa'ya atfettiği Logos ve Kelime ünvanı geleneğine vahiy ait bir kavramın, asıl anlamından çıkarılıp, içerik değişikliğine uğratıldığının bir Eski Ahit'te yaratılışın Allah'ın Kelamı ile, O'nun emri ile gerçekleştiği belirtilmektedir. Al52 lah'ın Kelamı Şifa'dır. Peygamberlere gönderdiği vahyidir. 53 Sinoptik İncillerde de Vahiy anlamında kullanılmaktadır.54 Tek farklı anlam, Hellenistik kültürün etkisi ile yazılan Yuhanna İncili'nde bulunmaktadır. 55 Hz İsa'nın ilahlaştırılması düşüncesi­ nin önceki kültürlerden etkilenerek kullanıldığını Kur'an-ı Kerim'de haber vermektedir: örneğidir. -.:..3\J ) .Jıı ;;ı ;.~ ~ ~\ -.:..3\J ) ~ j, ' ' ' ~_,j ~~ .Jıı ;;ı ~\ ı.>).:~.~\ j, y. 0 ,..., ,. ,.. ::;1 .u ,. o ,.. ,.. Y. ..- J. o ..- o..- cY \)_r4S ..:r- 1J _,..; 0 _rU> L,.;..,ı rf""" ı_,_;~ ~ ... vj) ,. "" ,.. ,.. ,.. "Yahudiler: Üzeyr Allah'ın diyorlar; Hıristiyanlar­ sa lsa Allah'ın oğludur. diyorlar. Bu onların ağızlarıyla geveledikleri sözleridir. Önceden inkar etmiş olanların sözlerine benzetioğludur. 51 Abdulahad Davut a.g.e., s. 15; ayrıca bkz: Kenneth Cragg, Jesus and the Muslims, London 1985 s. 251. 52. Mezmurlar, 107/20. 53. Yeremya, 114,11; 2/1; 1111-3; Hoşea, 1/1. 54. Markos, 7/13; Luka, 312; 5/1; 8/11, 21. 55. Mehmet Paçacı, "Kur'an-ı Kerim Işığında Vahiy Geleneğine -Kitab-ı Mukaddes BağlamındaBir Bakış", Isliimi Araştırmalar Dergisi V/3 1991 s. 192. KUR'AN MESAJ! iLMİ ARAŞTIRMALAR DERGiSi, Ağustos, Eylül, Ekim, 98, Sayı: 10, 11, 12 yorlar. " 56 Kur'an-ı Kerim Kelamullah'ın Hz İsa'da bedenleşmesi ve neticede Allahdan başka ayn bir ilah olacağı fikrini asla kabullenmez. Bu anlayışı tenkit eder ve kavrarnlara gerçek anlamlarını verir: ~) ~: ~ ıfo ~ ~01 ~~ ~ ~ ~ ~\ LJı... ~~\ \ııJıı ~ı))5 ,... _.. "".-o.- _.. .......... o...- c;,... . . "' ~ j. j."' , ,...o,... j. o ~/.)ı \...l.WI ·~ J ~\ J.r"J ~/ 0"1 ı)~~ :,c~~)~~ ı;.u ~ CJ~) j ~ı) :Sı Jıı ' wı~~~ ı~ ı ~till ' ' ) ~1;:._ı1 ~ ~ ~r':Jj ~ 0h JT ~~ 4t'>Yj 1iıl; ~) ..?~~~d~ "Ey Ehl( Kitabi Dininizde aşırıya gitmeyin ve Allah hakkında da ancak doğru söyleyin! Meryem oğlu isa sadece Allah'ın Rasulü O'nun Meryem'e ilka ettiği bir Kelimesi ve Allah'ın bir Ruh'udur. O halde Allah'a onun rasullerine iman edin ve "Üç" demeyin ... ,,s 7 Görüldüğü gibi Kur'an-ı Kerim Hz. İsa'nın kimliğini, yanlış anlamından soyutluyor. Bu kavramların Hıristi­ yan geleneğindeki anlamlarını kabul etmiyor. Bu nedenle bu kavramların anlamlarını kendisi yeniden veriyor. İki toplum arasındaki farkılılığı Tevhld düşüncesi baz alınarak giderilmeye çalışılıyor. Toplum farklı olsa da düşünce ve bakış açısı birleşti­ rilmek isteniyor. Kur'an-ı Kerim'in Ali İmran süresinin 64. ayeti işte bu ortak düşünceye, ortak değere bir davettir: 56. Tevbe, 10/30. 57. Nisa, 4/171. -220- /;... .0' Jı ı}w ~~~ ~~ ~ Ji ~ ?J ~) :Jıı \lı~ \lı ~) ~ ?)~ 0: ~~~~,-~~ı:';,:~ '0 ~) ,::\ . ~!ı 40~ G~ ı)~ı ı))j ı}~ 011 ~ JJı "(Resul-am!) De ki: Ey Ehl-i Kitap! Sizinle bizim aramızda müş­ terek olan kelimeye geliniz: Allah'tan başkasına tapmayalım; O'na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilahlaştırmasın. Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, şahit olun ki, biz müslümanlarız!" Şu ayetler ise toplumsal farklılığın, inanç farklılığına veya düşünce farklılığına neden olamayacağına, asıl olanın ortak inançlarda, ortak bakış açılarında saklı bulunduğuna işaret etmektedir: o ~ .1 J. ..... o .... ... ... ~ ... o "" j. jJ IJ~ l>J~ J\ b _y. j. J ... "" j. 1_,.;_,s I_,Jü J ~ ::,_. 0L.S ~) ~~ ~) it ~ ... ,. ,. "' ..-o_.. Lo) w~ .... oJ "" ,... r;/ ... "" :::0 ,.._ "" o Jl.,. Jl J o Jf' Lo) ;-u~ Lo ı ı_,.ı~~~ y ;..:.~) ~\) ~\) ~) Jı J)\ "' ... "' ... ,.. ,... ,... "" .... .... "' j. j. .... .... ,... L.) ~)ı..>".r" ~)\ L.) :L:--~~) /o o .... /_';..\~J~~ c ~~0: J;;:ıı~} ,... J 1) j. 0_,....L-. ;. ,.. J o "" ... •o .J. o .u~))~ "Yahudi ya da Hıristiyan olu;,_ ki doğru yolu bulasınız dediler. De ki: "Hayır! Hani{ olan İbra­ him'in dinine. O müşriklerden değildi. Biz Allah'a ve bize indirilene; İbrahim, İsmail, İshak, Ya'kub ve Esbatına indirilene, Musa ve isa'ya verilenlerle Rableri tarafından diğer peygamberlere verilenlere, onlardan hiç birisi arasında fark gözetmeksizin KUR'AN-I KERIM'DE FARKLI KÜLTÜRLERE AİTKAVRAMLAR inandık ve biz sadece Allah'a teslim olduk" deyin. Eğer onlar da sizin inandığınız gibi inanırlarsa 58 doğru yolu bulmuş olurlar. " Kur'an-ı Kerim Ehli Kitaba ait sapmalardan arın­ dırarak ortak düşüneeye götürmede kullanırken, bazı kavramları ise İslamın temel dünya görüşüne ters düştüğü için mesela <t'>U ı)_,j5 "Y ) ı Üç demeyin) diyerek kullanılmasını da kavramları bazı yasaklamaktadır. Kur'an-ı Kerim, Allah çocukedindi diyenleri uyarmak için geldiğini belirtir.59 Allah'ın uluhiyyetine aykırı olan bu inancın, bariz özelliklerini zikreden Kur'an-ı Kerim tafsilata girmeden belirgin çizgilerle tanıtır: . .Uı J""'"'-' ";(-'.ili~ ) t@ ~u :.lıı 0ı• 1y ~~ 'ı:..r.. c./ "" .::; ""' _.. ~; ~\ ~\ L. ... J.~l) :Jı ~J .JJ ~ "' "' ... .::; ... ~~ J J.j:)1 ~ 0:- ::ı;.. '_.j CJ~~ ~l ~ ... rlJ.JI ?~~ G~ J."~~ ''Allah üçün üçüncüsüdür'' diyenler kiifir olmuştur. Halbuki tek Allahtan başka iliih yoktur... Meryem oğlu Mesih ancak bir rasuldür. Ondan önce de bir çok rasuller gelip geçmişti. Anası da çok doğru bir kadındı. Her ikisi de yemek yerlerdi.. .'!/3° görüldüğü gibi Kur'an-ı Kerim teslls kavramını zikretse de, bunu Tevhfde tamamen aykırı bulduğundan, kullanılmasını istememektedir. 58. Bakara, 2/135, 136. 59. Kehf, 18/4. 60. Maide, 5/73-75. -221- Farklı kültürlere Iara Örnekler ait kavram- İlahi Kitapları İfade Eden Kav- ramlar: İlahi kitaplan ifade için kullanılan kitab <:.,.,~ı ı kavramı diğer kavrarnlara nispeten daha genel bir anlamda kullanılır. Kitab kelimesi Kur'an-ı Kerim' de, yerine göre yazılı metin, 61 sahf{e, mektup, 62 hüküm, kanun, Mt • 63kd l şe rı a , emır, a er, 64/-'. 1 arz, ame defteri 65 gibi anlamları ifade eder. Bu anlamların yanında, Allah'ın kulları arasından seçtiği elçilerine vermiş vahiylerin toplamına verilen bir isim 66 olarak da kullanılmaktadır.67 Hangi anlamda kullandığı siyak ve sibaktan anlaşılmak­ olduğu İlahf tadır. İlahi kitapları ifade eden diğer kelimelerden farklı olarak kitap kelimesi farklı zamanlara ve farklı peygamberlerle birlikte kullanılmakta, bu nedenle de hakkında kesin bir yargıya varılamamaktadır. Çok genel ifadelerle Hz. Nuh ve Hz. İbrahim'in ailesine verildiğinden bahsedilir: ~ ~) ~;l) ~; GL)'.ı.ll)~ ~) c4 ~... y8:JI) ;:;_ıı ı'. ......€-~~~ ... .::; ,.,. d._'' ,,,, "'\0~\j~ 61 Nisa, 4/153; En'am, 617;Ankebut, 29/48. 62. Nemi, 27/29. 63. Bakara, 2/235; Nisa, 4/26; Enfal, 68175; Tevbe, 9/36. 64. En 'am, 6/59; Yunus, 10/61; Hud, 1116; Ra 'd, 13.'30; Hicr, 15/4; Taha, 20/52; Hac, 22170; Nemi, 27/75; Fiitır, 35/11; Hadid, 57/22. 65. Mutaffıfin, 83/7-9; 18-20. 66. Bakara, 2/139; 151; 213. 67. İslam Ansiklopedisi, M.E.B. VI, s. 829; Hançerlioğlu, İslam İnançları Sözlüğü, s. 257. KUR'AN MESAJ! iLMİ ARAŞTIRMALAR DERGiSi, Ağustos, Eylül, Ekim, 98, Sayı: 10, ll, 12 ''Andolsun, Nuh'u ve İbrahim'i elçi olarak gönderdik, peygamberliği ve Kitab'ı bunların zürriyetleri arasına koyduk. Onlardan doğru yolda olanlar da vardır ama birçoğu yoldan çık­ 68 mıştır. " ~l)y~I~;~:JTQT'ili ... ~ ,1,_ ,· l· '"\~ tS:t.'~. 'GT') "İbrahim soyu,;a Kitab'ı ve Hikmet'i verdik ve onlara büyük bir hükümranlık bahşettik." 69 Bu ayetler kitab kelimesini, belirli bir kitap için değil, vahiy mefhümu · içerisinde değerlendirebileceğimiz bir anlamda kullanmaktadır. Kur'an-ı Kerim'de bazı ayetler Hz. Peygamber döneminde yaşayan Y ahüdi ve Hıristiyanların ellerindeki kitaptan bahsetmektedir: ""';:;. ~ <.>).:a.JI :· , ) ~ _*-J1 ..- ~ o ,. ,.,_.. Jl J. ..-o .,. o.... ,., ,.. :=Jtj )~ :G ..- ,. .- ) ;. ~ J..>- .)~\ ..::....-.J ($.J \....a.:J\ ..:.J\j ) ,:; / .... ~ ... Jry~i0_k~ "Her ikisi de aynı kitabı okuduğu halde, Yahudiler: Hıris­ tiyanlar doğru yolda değiller derken, Hıristiyanlar da Yahudiler doğru yolda değiller demektedirler. " 70 Yahudiler ve Hıristiyanların birlikte okudukları kitap, Kitab-ı Mukaddes'tir. Meşhur oryantalist Sir William Muir, Kur'an-ı Kerim'in Y ahüdi ve Hıristiyan kutsal kitaplarını zikrettiğinde, elimizdeki Kitab-ı Mukaddes külliyatını kasdettiğini söyler. Ona göre Kur'an-ı Kerim Kitab-ı Mukaddes'i <Jıı :,ı..:s) (=Kita':.·. bullah) diye isimlendirmektedir. (!'"'".ı.:,ç. L. 'r+"'), ( y\.6J! .:>j_,.i., -:r..\JI )ı lyJ.; J) <yL.;.S:Jı .:ı_,ı,!'"'") vs. cümlecikler Kitab-ı Mukaddes'in Hz. Peygamber dönemindeki varlığına birer işaret­ tir.71 <.._..; L..., Kerim'de Kitab ismi kulMukaddes'in içeriğine atıflar yapar. Mesela Meryem süresinde: Kur'an-ı lanılarak, Kitab-ı ~ 0'.i ~ :~.\ ~~ r~;. ~~\ ~ ~~\) ~ ~~~:? G~ 4f1_ "(Rasulüm!) Kitap'taki Meryem'i de an. Hani o, ailesinden ayrılarak doğu tarafına bir yere . t'ı... " 72 çe k ı·ımış ~ ;_,.; y8JI ~ j~\~ "Kitab'daki Musa;,ı da an. "73 ~ ~L..:,.~ y8JI ~ _}-~\~ "Kitab'cıaki Is,;,ail'i de an." 74 Kitab'dan kasıt Kur'an-ı Kerim olabileceği gibi Kitab-ı Mukaddes de olabilir. Ayrıca Kur'an-ı Kerim Kitab-ı Mukaddes'i bazı konularda kaynak gösterir. Hz Muhammed'in (s.a.v.) Peygamberliğinin Müjdelenmesi, Salih kulların cennete gireceği, HelalHaram yiyecekler vs. konularda Kur'an-ı Kerim Kitab-ı Mukaddesi kaynak gösterir. Kaynak gösterilen bu ayetleri aynı üslüb içerisinde bazen bulmak mümkün olduğu gibi, bazan da genel içeriğe yayılmış şekilde 71 Muir, The Coran, London 1878, s. 218-219. 72. Meryem, 16. 73. Meryem, 51 74. Meryem, 54. 68. Hadid, 26. 69. Nisa, 4/54. 70. Bakara, 2/113. -222- -1 ılı...._ KUR'AN-I KERİM'DE FARKLI KÜLTÜRLERE AİT KAVRAMLAR bulabilmekteyiz. ) ~~~~ı 0t 4--t ~· ,g:ı~ (:s-) t 0~ ~~::ı~~~) ~'1\., :...J':Jl) ;..:;.J~ :;.._:Jı "' ,. ... .. ... ":1'* '* '* ,. . "' ..... o / _,.k~ ... y. ,j. o ::ı ... ~ U"'~ c._,_r:Jı) ~~~ı) C;~ ;J:;) J.~ ~~~ ~ ;-: ~~~/~ ~::ı~llJı ~ ~)~ Jıı J)i "Tevrat'ta şöyle yazdık: Cana cana, göze göz, buruna burun, kulağa kulak, dişe diş, yaralar da kısastır. Kim bunu bağışiarsa kendisi için o keffaret olur. Kimi Allah 'ın indirdiği ile hükmetmezse işte onlar zalimlerdir." 75 Tevrat'taki ayet ise, "Fakat zarar olursa, o zaman can yerine can, göz yerine göz, diş yerine diş, el yerine el, ayak yerine ayak, yanık yerine yanık, yara yerine yara, bere yerine bere vereceksin."dir. 76 G ~l ~ı~~~~ ::ı LS"" r~ı J5' t Jy; 0t p. ~ ~ ~ ~~~ r~ o .J.o .J. ~ o ... .J.o ... ,.,o ;;:; Jl.o ... o J Jl U,_};ü ~JrJ~ ı_,;ü ji Y- . . o :;:i ~JrJı ~~:(p "Tevrat'ın indirilmesinden önce, İsrail'in kendisine haram kıl­ dıkları dışında, yiyeceğin her türlüsü İsrailoğullarına helal idi. De ki: Eğer doğru sözlü iseniz, 77 Tevrat'ı getirip onu okuyun. " ~;:) ~; F Bu ayetin karşılığını Tevrat'ın içerisinde iki yerde bulmak mümkündür: "Oğullar için babalar öldürülmeyecekler ve babalar için oğul­ lar öldürülmeyeceklerdir. Herkes kendi suçu için öldürülecek tir." 79 Jt ~iJı ,~~!;)ı~ ı:::<;- '.ııJ) t ~::ı~~ı ~:~ 4i;~~'1\ ''Andolsun Zikir'den sonra Zebur'da da: Yeryüzüne iyi kullarım varis olacaktır diye yazmıştık. ,,so Kur'an-ı Kerim'in Zikir olarak adTevrattaki karşılığı: "Ve Rabbe ıman etti ve onu kendisine salah saydı. Ve ona dedi: Bu diyarı mfras almak üzere, onu sana vermek için Kildanıleri Ur şehrinden çıkaran Rab benim. ,sı ve Zebur olarak adlandırdığı Mezmur'daki karşılığı ise "Salihler yeri miras alır, Ve onda ebediyyen otururlar. ,,s2 Tüm bunlar Kur'an-ı Kerim ile Kitab-ı Mukaddes arasındaki ilişkiyi kuran bilgilerdir. landırdığı Kur'an-ı Kerim'in genel olarak kitap kavramının yanında özel olarak kullandığı ilahi kitaplara ait kavramlar da bulunmaktadır. Bunlar, Tevrat, Zebur, İncil, Furkan vs.dir. kullandığı Tevrat; Ferra, kelimenin ~C; 4;Jr1t ~ ~-.>).-\ ~jl ~~i)~~ ~t ~ bulunan ve Çok vefalı İbrahim'in; ki hiç bir günahkar başkasının günah yükünü yüklenmez. " 78 Jj ->,.Dı "Yoksa kendisine haber verilmedi mi? Musa'nın sq,hifelerinde 75. Maide, 5 /45. 76. Çıkış, 21/23-25. 77. -Al-i İmran, 3/93. -223- <.SJJ- <.S.r..- şeklinde olduğunu lamın aydınlık 78. 79. 80. 81 82. ~~;; ve nur Necm, 53/36-38. Tesniye, 24/16; Tesniye, 5/9. Enbiya, 21/105. Tekvfn, 15/6-7. Mezmurlar, 37/29. - ~J.fi ve an- olduğunu KUR'AN MESAJ! iLMİ ARAŞTIRMALAR DERGiSi, Ağustos, Eylül, Ekim, 98, Sayı: 10, ll, 12 söyler. Bu kelime Arapların çakmak taşını çeliğe vurup da ateş çıktığında söyledikleri·< <>.r-..w)ı <>;J > ifadesinden alınmıştır. Nitekim cenabı Allah: ~~t:.'~ .;;~)jJ~ ~ "Kasem olsun lara." 83 ateş çıkaran­ Yine Araplar ( ,,pl..; j ~ ~ JJ) derler. Bunun ma'nası, senin sayende hayır bana göründü demektir. Buna göre Tevrat, kendisiyle hak zuhur edip ortaya çıktığı için bu ismi 84 almıştır. Fahreddin Razi bu tür kelime tahlilerini tasvip etmemektedir. Dilcileri tenkid ederek şöyle der: "Tevrat ve İncil, özelliklerine binilen isimlendirilmiş olsaydı, bu özelliklere sahip herşeyin Tevrat ve İncil'le isimlendirilmesi gerekirdi. Tevrat ve İncil kelimeleri Arapça olmayan iki isimdir. Bunlardan birisi İbranice diğeri Süryanicedir. O halde daha nasıl, akıllı kimsenin bunları Arapça kalıplara uydurmakla meş­ gul olması yakışır?" 85 Fahreddin Razi'nin tenkidi diğer kelimeler için de geçerlidir. İbranici torah olarak kullanılan Tevrat'ın, elimizdeki beş kitaptaki bir kitap olarak Tevrat'ı değil, özel bir kanunu, hükmü ve şeri'atı ifade etmektedir. Nebiim ve Ketubimde din Şeri'at ve kısmen de Hz. Musa'nın öğretilerini ifade eder.86 anlamı, 83. Adiyat, 2. 84. Fahreddin Razi, Mefatihu'l- Gayb, VI s. 132. 85. Fahreddin Razi, Mefatihu'l- Gayb, VI s. 133. 86. Baki Adam, Yahudi Kaynaklarına Göre Tevrat ve Yahudi Hayatındaki Yeri, Ankara 1994 s. 34 vd. . 224. Torah Musa'nın Şeriatini ifade etgibi, Hz. Musa'dan sonraki peygamberlerin şeri'atlerini de ifade eder: "Ve Rab, İsrail'e ve Yahuda'ya dedi: Bu kötü yolunuzdan dönün, atalarınıza emrettiğim ve kullarım peygamberler eliyle size gönderdiğim bütün Torah'a göre emirlerimi ve kanunlarımı tutun, diye peygamberleri görenler vasıtasıyla şehadet etmiş­ ti."81 Bu ayette Hz. Musa'dan başka diğer peygamberlerin getirdikleri hukuki kilideleri de içeren bir ma'nayı ifade etmektedir. Bununla beraber Hz. Musa'ya verilen kitabın adının Torah!revrat olduğunu ifad~ eden bazı ibareler de bulunmaktadır.88 "Ve bütün kavim, bir adanmış gibi su kapısının karşısındaki meydana toplandılar; ve Rabbin tiği İsrail'e emrettiği Musa'nın Şeri'at Kitabını (Sefer Torah Moşe) getirsin diye yazıcı Ezra'ya söylediler. ,,sg Genelde, Hz. Musa'ya indirilen kitabın adı olduğuna inanılan Tevrat, Kur'an'da on altı ayette olmak üzere on sekiz defa geçmektedir. Bu ayetlerde Tevrat'ın anlamı ve kapsamı açık değildir. Ayetlerden Tevrat'ın Beni İsrail'e indirilmiş bir kitap olduğu anlaşılınakla birlikte, Hz Musa'ya verildiği meselesi kapalıdır. İncil'in Hz. İsa'ya, Zebur'un Hz. Davud'a verildiği apaçık belirtilmekle beraber, Tevrat'ın verildiği peygamber belirtilmez. 90 87. II. Krallar, 1 7/3; ayrıca bkz: Nehamya, 9/13,Amos, 214, Hoşea, 4-6, 8/1-12 ve İşaya, 1/10, 5/24, 8/16-20, 30/9 .. 88. Baki Adam, Yahudi Kaynaklarına Göre Tevrat ve Yahudi Hayatındaki Yeri, s. 36. 89. Nehamya, 8/1; ayrıca bkz: Yeşu, 23/6. 90. Baki Adam, "Kur'an'ın Anlaşılmasında Tevrat'ın Rolü", İslam Araştırmaları Dergisi, IX/1,2,3,4, s. 167. KUR'AN-I KERİM'DE FARKLI KÜLTÜRLERE AiT KAVRAMLAR Zebur, cins isim olarak kitap ve mektup anlamına gelir. Zebur'un anlaşılması güç ilahı kitap anlamına 91 geldiği de rivayet edilir. Diğer bir rivayet göre ise, içinde sadece hikmet ve veeizeler bulunan kitap ma'nasına gelmekte ve bu şekliyle, Davud peygambere vahyolunan ve içinde şer'i herhangi bir hüküm bulunmayan kitaba isim olmaktadır. 92 Kur'an-ı Kerim'de iki yerde, Nisa 163. ve İsra 55. ayetlerde Zebur'un, Hz. Davud'a verildiği zikredilir. İncil, Hıristiyan vahiy kitapları için, özellikle de Hz. İsa ile ilişkili olarak kullanılan bir kelimedir. 93 İlk dönem dilcileri kelimenin orijinini bulmaya çalışmışlardır. cJ..-i) kökünden cJ.,.-J)) vezninden geldiğini söylerler. Fakat bu tez bir çok alim tarafından kabule şayan görülmemiştir. Ayrıca Hasan Basri bu kelimeyi c_w..> kalıbında okumuş­ tur. Bu ve zin Arapça kelime ve zinleri arasında bulunmamaktadır. Fahreddin Razi bu kelimenin iştikakı ile uğraşan dilcileri tefsirinde tenkid eder ve Arapların kullandığı bütün kelimeler için morfolojik tahliller yapmanın zorunlu olmadığından bahseder. Bir çok müfessir ve dilciler, bunların arasın_da Taberi, Cevaliki vb. gelir ki bunlara göre c~l> kelimesi İbranice veya Süryaniceden geçme 94 yabancı bir kelimedir. İncil kelimesinin aslı Yunanca Euaggelion olup, getirdiği bir haberden ötürü bir şahsa verilen müjdelik, mükafat ma'nasına gelir. Kelime zamanla haber ve müjde anlamında 95 kullanılmaya başlanmıştır. Yeni Ahit'te bu anlamlarda kullanılmakla birlikte, 96 ayrıca İncfl yazarlarının yazdığı kitaplar için de isim olarak kullanılmaktadır: ''Ve bütün kiliselerde methi İncflde olan fakat Rabbin izzeti için ve bizim arzumuzu göstermek için hizmet ettiğimiz bu inayette kiliseler tarafından yoldaşımız da tayin olunan kardeşi onunla beraber gönderiyoruz."97 Pavlos'un mektubunda geçen bu ifadede methedilen kişi Luka'dır. Pavlos bütün mektuplarında İncil kelimesi ile yazılı İncil kitabından ziyade, daha çok müjde, İncil'i va'z etmeyi ve şifahi öğretileri kasdetmektedir. 98 "İncfl'i tüm insanlığa anlatınız." emrinde olduğu gibi Romahiara 2/12; 16/25; Selaniklilere I, 1/5'de de görüldüğü gibi müjdeleme sözlüdür ve Pavlos'un mektuplarında da İncfl sözlü müjdenin karşılığıdır. Ancak II. Korintoslulara yazdığı mektupta Pavlos Luka ve İncil'ini kasdetmektedir. Bu ayet Pavlos'un mektupları yazdığı dönemde, Luka'nın kendi kitabını yazdığım gösterebilir ve bu ayet İncil'in o dönemde müjde anlamının yanında kitap anlamına geldiğine de işaret edebilir. İncil kelimesi diğer bazı yerlerde şifahi sözler/talimler anla99 mında da kullanılmaktadır. Kur'an-ı Yıldırım, Mevcut Kaynaklara Hıristiyanlık, Ankara 1988, s. 86. 95. Suat 91 İslam Ansiklopedisi, M.E.B., ZebUr md. 92. Bkz: Cevheri, Sıhah, II, 667; Firuzaba.di, al-Kamus al-Muhit, II, 37. 93. Arthur Jeffery, Foreign Vocabulary in the Quran, Kahire 1938, s. 71-72. 94. Arthur Jeffery, a.g.e., s. 72. -225- Kerim'e göre İncil, Allah tarafından Hz. İsa'ya verilen kitabın Göre 96. Matta, 4/23; 24114;Markos, 1/14. 97. II. Korintoslulara, 8/18. 98. Yesu'i, "Luka Sahibu'l-İncfli's-Salis", II, Meşrik Dergisi 1936, s. 123. 99. Matta, 1115; 26/13; Markos, 16/15. KUR'AN MESAJ! İLMİ ARAŞTIRMALAR DERGİSİ, Ağustos, Eylül, Ekim, 98, Sayı: 10, ll, 12 adıdır. Nasıl diğer peygamberlere kitap verilmiş ise Hz. İsa'ya da İncil verilmiştir: ~~ .J. ,...o,.. 01 ~ ~!l3T ~ (~i)~ ,. o~T) !/ ,. o :;; ... o .... ,.. ,.. o.... ~)_,_:.]\rJ" '-:!..\..:ı Lr--! ... ... ... ::!~ ,. W ,. J .... Ü...l.,a...o ::;. c..:~~)':))~~~~~~ ,;: ,. o .... "' ~_r---0 ) ı:: j. ~...u, ,.. ) ..... o :;; / o ... / ~)_,_::.ll ~ ~ ~ ~::r.·=·.ıl ''Kendinden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı olarak peygamberlerin izleri üzere, Meryem oğlu lsa'yı arkalarından gönderdik. Ve ona içinde doğruya rehberlik ve nur bulunan, önündeki Tevrat'ı tasdik eden, sakınanlara hidayet rehberi ve öğüt olan İn­ cil'i verdik." 100 Kur'an-ı Kerim Hz. İsa'ya hitaben, Allah'ın ona Kitab'ı, Hikmeti, Tev- rat'ı ve İncil'i öğrettiğini bildirir. 101 Ayrıca Hıristiyanlar hakkında J:.ı) <~~~ (=İncil ehli) tabiri kulla- n:ıl~aktadır. 102 Furkan: Sami dillerinde ortak kullanılan bir kelimedir. Aramice, Süryanice, İbranice ve Arapçada hemen hemen aynı fonetiğe sahiptir. Arapça'da ise ( J_r---->) kökünden türetilmiş, masdar bir isimdir. Tefrfk, temyfz, iki şeyin arasını 103 ayırmak, kriter, miyar, ölçü, 104 sezgiye, ölçüye, gerçeğe uygun olan apaçık hüccet bilgisi, aynı zamanda dalalet ve şüphelerden kurtuluş bilgiMaide, 5/46. Al-i İmran, 3/48. Maide, 5/47. Seyyid Şerif Cürcanf, Ta'rf{at, 166; Cevheri, Sıhflh, IV. 1540. 104 Cevheri, Sıhflh, IV. 1540. 100. 101 102. 103. -226- . 105 sı, kurtuluş, . 106 ·---- - zafer, çıkış yolu, sabah ve seher vakti 107 anlamlarına gelmektedir. Ararnice Purkona (okunuşu: furkon), Süryfuıice Furkona, İbranice Pirke şeklindedir. 108 Ararnice ve Süryanicede kurtuluş ve selamet (Salvation) anlamına gelirken, 109 İbranicede kısım, bölüm anlamına gelmektedir. 110 Kur'an-ı Kerim'de iki ayette Hz. Musa'ya ve Hz. Harun'a verildiğinden bahsedilir: Furkan'ın ~ 0~:)Ji) y~l _;,;. QT~l) ~ ~0)~- "Biz Musa'ya Kitab'ı ve Furverdik. Umulur ki Doğru yolu bulursunuz. " 111 kan'ı :w) 0~:)J1 0J'_;,) ~;. Qr'~) ~ ~ "~_-=: '~ !)-~) "Musa'ya ve Harun'a Furkan'ı bir ışık ve müttakiler için bir zikir olarak verdik. " 112 Ferra ve Kutrup Bakara suresinin 53. ayetine şöyle ma'na verirler: "Musa'ya Tevrat'ı, Muhammed'e de Furkan'ı verdik ki ... " Bu ma'na bir çok ilim adamı ve tefsircilerce tenkit edilmiştir. Tenkit edenlerden birisi de Nahhas'tır. Ma'nayı i'rab ve anlam yönünden eleştiren N alıhas sonuçta, Furkan'ırı Hz. Musa'ya verilen bir Ki105. İbnü'l-Cevzi, Nüzhetü'l-Ayn, 459. 106. Enfal, 8/29. 107. Elrnalılı,·Muhammed Harndi Yazır, Hak Dfni Kur'an Dili, IV. 2392. 108 Arthur Jeffery, a.g.e. 109. İsjamAnsiklopedisi, M.E.B., IV. 699. 110. Enc. Religion and Ethic. lll Bakara, 2/53. 112. Enbiya, 21/48. :l KUR'AN-I KERiM'DE FARKLI KÜLTÜRLERE AiT KAVRAMLAR tap olduğunu söyler. Zaten Enbiya suresindeki ayet Furkan'ın Hz. Musa'ya ve Hz. Harun'a verildiğini göstermektedir. Açıklamaya çalıştığımız İlahi kitaplara ait kavramların yanında zikir, levha, suhufvs. kavramları da kullanılmaktadır. Kur'an-ı Kerim adı geçen bu kitaplara imanı gerekli görür. Aralarında fark gözetilmemesi gerektiğini belirtir. Bu kitapları insanlığa rehber ve nur olarak indirdiğini, bağlılarının kitaplarının hükümlerini yerine getirmeleri gerektiği, yerine getirmediklerinde bir esas üzerinde olamayacaklarını söyler. Din Adamları İle İlgili Kavramlar Doğu Hıristiyanları, hiyerarşik olarak din adamlarını ifade etmek için Patrik, Matran, İskuf, Kıssıs ve Şemmas isimlerini kullanmaktadırlar. Patriklik matranlık idaresinin katılımıyla yapılan seçimle, diğer görevliler de Patriğin tayini ile vazifeye geliyorlardı. 113 Kur'an-ı Kerim'de kullanılan kavramlar ise Ahbar, Rabbant Rıbbf, Kıssfs ve Ruhban'dır. Hz. İsa dönemine ait olarak da Havarf kavramını kullanır. Havari <c.O>-'"" >Beyaz ve beyazlık anlamındaki Havar ve Haver kökünden gelmektedir. Samimi temiz dost ve yardımcı anlamında 114 kullanılmaktadır. Yeni Ahidde Havariler için apostolos, Grekçede dışarıya gönderilen kişi anlamınadır. Yaşadığı dönemde Hz İsa'nın İnciline ilk inanan on iki kişiye verilen isim- 113. Levent Öztürk, İslam Toplumunda 1998 s. 60-66. Elmalılı, Hak Dfni Kur'an Dili, VII 4944. Hıristiyanlar, İstanbul 114 -227- dir. Hz İsa'nın kendisini izleyen pek çok kişiden sadece on iki kişiye Havari ismini vermesi (Luka 6/ 13) bu kelimenin özel bir grubu temsil ettiği anlamına gelir. Kur'an-ı Kerim'de Havarilerin sayıları ve isimleri bulunmamaktadır. Alıbar (1 L,....>i) Kur'an-ı Kerim'de Yahudi din bilginleri anlamında kullanılan bir tabirdir. İbranicesi haber, (çoğulu: haberim) olup arkadaş, meslekdaş ma'nasındadır. İbranice­ de bu kelime Ferisi mezhebi mensupve Talmud döneminde de belli bir cemiyetin üyeleri için kullanılmıştır. Hz Peygamber döneminde bu kelime, Beytü'l-Midras denilen yerlerde Yahudi şeriatını ve dini ilimleri öğreten kişileri ifade etmektedir. ları Rabbaniyyun Tevrat'ın emirlerini uygulayan yahudi din adamları ve bilginlerine verilen addır. Rabbaniyylin rabbant kelimesinin çoğu­ ludur. Kelimenin aslının Süryanice olduğunu söyleyenler de vardır. Kelimenin aslı İbranice rab (rav)dır. Rab (rav) büyük demektir. Daha sonra kelime, efendi, sahip anlamını kazanmıştır. Mişna ve Talmud'un hazır­ landığı dönemlerde ise din bilgini, üstad anlamında kullanılmıştır. Rabb'i de üstadım, efendim anlamında kullanılmıştır. Rabban (çoğulu: rabbanim) kelimesi de rab kelimesinin pekiştirilmiş şeklidir ve aynı anlamdadır. Rabbaniyyun <~_;;~~)(İbranicede: Rabbanim), dini ilimler ve özellikle Tevrat'la meşgul olup, halka doğru inanç öğreten din 115 üstadları demektir. 115. Ömer Faruk Harman, İslamda İnanç İbfıdet ve Günlük Yaşayış Ansiklopedisi, III s. 570. KUR'AN MESAJ! İLMİ ARAŞTIRMALAR DERGİSİ, Ağustos, Eylül, Ekim, 98, Sayı: 10, 11, 12 Kur'an-ı Kerim'de rabbaniyyundan, Tevrat'ın hükümleriyle amel eden ve Yahudilere bu hükümleri öğretip uygulayan, Tevrat'ın emirlerine göre yaşamalarını sağlayan kişiler olarak, şöyle söz edilir: ~c~))~~~~~~\ w)l~~~ "' j. .... "' ~ j. "'o ,;' ,.. • :;:; ... ~ :;:; J \J~~ 0-:!_~ \_,_Ll 0:!_:1JI 0~1 ... 4; y~0:- ıFi L;~~~~J 0;~Jı ~ o o oÇ(~~ ı)tS') ~\ "Tevrat'ı biz indirdik, onda hidayet ve nur vardır. Allah'a teslim olmuş peygamberler, onunla Yahudilere hüküm verirlerdi. Rabbalıiyyun ve Ahbar da Allah'ın kitabını korumakla görevlendirildiklerinden (onunla hükmederlerdi) ve onu gözleyip ko- rurlardı." 116 ~~ ~ ~Ç-.~1) 0;~) ~ ~--6:~ ~:,s~ ~ ... 1.-~\~)~:ı "Rabbaniyyun ve Ahbarın ongünah söz söylemekten, haram yemekten men etmeleri gerekmez miydi?"117 ları ) y~l 2uı ~~ J{ ;· ~! 0\S L. ~ ~~~1)_t y-~J~~~~~)~I ~~:s- C;~~~ ı;_,5- ~) ~\ ?)~ 0:- ~ ~-;::ı;.~Jj ~~:s- C;) y~\ ::ı;..ı:.; "Allah bir insana Kitap, hüküm ve peygamberlik verdikten sonra insanlara Allah'ı bırakıp bana kulluk edin demesi hiç kimseye yakışmaz. Öğrettiği­ niz ve okuduğunuz şeyler ge- reğince Rabbant olun uz. " 118 Ribbiyyün (0~1 )Bazılarına göre ribbiyyun, cemaat anlamındaki ribbe'ye mensup olanlar anlamındadır. Bazıları da Rabbanf kelimesiyle eş anlamlı olduğunu ve Rabbe kulluk eden ma'nasına geldiğini ileri sürmüşlerdir Ruhban< Jl..,...>-1 h Kıssis <~ > da zikredilmektedir. Bu kavramlarla Kur'an-ı Kerim o döneme ait sosyal yapıyı anlatmakkavramları tadır. ibadet Mekanları İle İlgili Kavramlar Hıristiyan mabedierini ifade etmek üzere kaynaklarda Kenise, Bia, Deyr, Umr, Kalaye, Sumia gibi kavramlar kullanılmaktadır. 119 Kur'an-ı Kerim'de Hac suresinin 40. ayetinde geçen Savami' <e'_,....,> Biya'<C'""!>ve Salavat <.;.,I_,J.....) kelimelerine müfessirler farklı anlamlar vermişlerdir. Savami', Hıristiyanların; Biya', Y aht1dilerin; Salavat, Sabiilerin; Mescid de Müslümanların ibadethaneleridir. Bu görüş Ebu'l Aliyye'ye aittir. Savami', Hıristiyanların ibadet mahalleri olup bu onların sahrada, çölde tenhalarda yapmış oldukları ibadethaneleri (yani manastırla­ rı)dir. Biya' ise yine Hıristiy~nlara ait olup, bu da onların şep.irlerde yaptıkları mabedieri (yani Klliseleri) dir. Salavat da, Yahudilere ait ibadet mahalleridir. Zeccac, salavat kelimesinin İbrarucede <t _,ı...> (sal'ta) Şek­ linde geçtiğini söylemektedir. 118 Al-i imran, 79. 1Hl Levent Öztürk, İslam Toplumunda Hıristiyanlar, İstanbul 1998, s. 102. 116. Maide, 5/44. ll 7. Maide, 5/63. -228- KUR'AN-I KERIM'DE FARKLI KÜLTÜRLERE AİT KAVRAMLAR Savami', Sabillerin; salavat, Hı­ biya, Yahudilerin ibadethaneleridir. Bu görüş Katade'nindir. ristiyanların; Kur'an-ı Kerim bu mekanları Alyerler olarak tanıtmakta. Bu mekanlardan övgüyle bahsetmektedir. lah'ın adının zikredildiği SONUÇ: Kur'an-ı Keri:m'e göre toplumsal sosyal bir realitedir. İnsan­ lar kendi kültürlerini ve yaşamtarz­ larını oluşturmakta hürdür. Farklı düşünce sistemleri, farklı bakış açıları, farklı ifade etme şekilleri ve farklı davranış tarzları, insanlık tarihi boyunca hep olagelmiştir. Kur'an-ı Kerim bu farklılığı görmekte ve bunu insanlık için bir imtihan vesllesi saymaktadır. farklılık Kur'an-ı Kerim farklı toplum olarak, ümml toplumun karşısında Ehli Kitap toplumunu gösterir. Bu iki toplum arasındaki en önemli farklılık, vahyin kültürü oluşturmasında yatmaktadır. Ehl-i Kitab'ın düşünce sistemini vahiy oluşturmuştur. Anahtar kavramlarını vahiy tesbit etmiştir. Ümml toplum ise bundan mahrum kalmıştır. Ümml topluma gönderilen Hz. Muhammed Ehl-i Kitab'la arasındaki diyaloğu bu türden kavramlarla kurmaya çalışır. Aynı kavramları kullanması onun tebliğinin temelini oluşturan, önceki dinlerin devamı olduğu iddiasının en önemli bir delili olmaktadır. Önceki dinlerin devamı olduğunu iddia etmek, bu dinlerin getirdiği düşünce sisteminin ve bu sistemin sembolize edildiği kavramların kabulü anlamındadır. Kur'an-ı Kerim'i bu toplumların kavramlarını Tevhld e- -229- sasına uygun olarak kullanmakta, bu esasa uymayan kavramları ise eleştirmektedir. Bu kavramlar özellikle Ehl-i sosyo-kültürel yapısı hakkında bize bilgiler vermektedir. İlahi kitaplarının isimlerinden, bu kitapların mahiyetinden, tabllerinin kendi kitaplarına karşı tavır­ larından, Ehl-i Kitab'a ait ibadet mekanlarından, din adamlarından vs. den bahsetmektedir. Bu konu edinme Kur'an-ı Kerim'in Ehl-i Kitab'a bakış açısını da yansıtmakta­ Kitab'ın dır. Farklı kültürlerin sosyal yapı­ ifade eden bu kavramlan tahlil ederken dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta bulunmaktadır. Bu tür kavramları sadece Arap dil ve belağatı açısından ele almak yeterli değildir. Ait olduğu kültürün sosyal yapısını da göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Çünkü esas i'tibariyle bu kelimeler, farklı kültürlere ait kavramlardır. Ümml olan Arapların bu kelimelere, toplum olarak kavram tayin etmeleri düşünülemez. Bu kelimeler Arap toplumunda kullanılabilir, fakat bu kelimelerin kavramları doğdukları çevrede ve kültürde yerleşiktir. Kavramların gerçek anlamlannın bulunması için bu kavramların kullanıldığı toplumun, yaşayış tarzının ve zihniyetinin de bilinmesi gerekmektedir. lannı