Bugün, 22 Ocak 1963 tarihinde imzalanan Elysee Anlaşması’nın 50. yıldönümünü Berlin’de Fransa ve Almanya’nın hükümet, parlamento, senato ve federal konsey temsilcilerinin katılımı ile büyük bir törenle kutlanıyor. Fransız Alman Dostluk Anlaşması 50 yıl önce çok cesur bir fikirden doğmuştur. İki ezeli düşman olan Almanya ve Fransa bundan böyle dost olacaklardı ve düşmanlığı dostluğa çeviren araçlardan biri de Elysee Anlaşması olacaktı. Anlaşmalar imzalandıktan sonra zamanın Fransa Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle şu sözlerle duygularını ifade etmişti: “Kalbim sevinç ve şükranla dolu. Kavga ve savaşlarla dolu kanlı tarihimizi geride bırakmakla birlikte Almanya, Fransa, Avrupa hatta dünya için yeni bir geleceğe kapı açmış olduk.” 2. Dünya Savaşı’nın bıraktığı enkazında bu iki devlet adamının vizyonu o zaman birçok kişiye illüzyon gibi gelmişti. Ancak o zamanki umutlar bugün gerçek oldu. Buna pekçok örnek sayılabilir: Fransa ve Almanya arasında 2000den fazla kardeş şehir anlaşması imzalandı; karma idare heyetleri ve yönetimler kuruldu; Alman şirketleri Fransa ‘da, Fransız şirketleri ise Almanya’ da istihdam yarattı; Fransız-Alman ortak televizyon kanalı ARTE ve bir Fransız-Alman tugayı kuruldu. İki ülkede 5000den fazla kardeş okulu bulunuyor. Fransız-Alman Gençlik Teşkilatı her yıl 200.000den fazla gencin değişim programı çerçevesinde diğer ülkeyi ziyaret etmesini sağlıyor. 1963’ten bu yana 8 milyon genç bu imkandan faydalandı. Bundan başka yerel yönetimler, müzik dernekleri, itfaiye teşkilatları, izci dernekleri, spor kulüpleri, kilise cemaatları, sendika teşkilatları ve nice başka kuruluş ve teşkilatlar arasında binlerce ortaklık kuruldu, işbirliği tesis edildi. Böylelikle her katılan bir parça Almanya’yı Fransa’ya ve bir parça Fransa’yı da Almanya’ya götürdü ve götürüyor. Fransız ve Alman gençlerinin tarihlerini ortak hazırlanan bir tarih kitabından öğrendiklerini de unutmamak gerekiyor. Böyle bir uygulama ile dünyada öncü sayılıyoruz. Eski Fransız Cumhurbaşkanı şöyle ifade etmişti: ”Dostluk, işbirliği, ticaret - Anlaşmamız bir gül fidanı gibi. Önemli olan onu uzun ömürlü ve çiçek açan bir gül bahçesine dönüştürmek. Hedefimiz, isteğimiz budur.”. Haklı çıktı. Adenauer ve de Gaulle zamanında anlaşmanın etkisi belki o kadar belirgin değildi. Ancak onların halefleri Pompidou ve Brandt, Giscard d’ Estaing ve Schmidt, Mitterand ve Kohl, Chirac ve Schröder zamanlarında bu etki iyice ortaya çıktı. Avrupa Birliği’nin kurulması ise Fransız-Alman barışını güçlendirdi. Fransız-Alman işbirliğinin zamanla ne kadar derinleşeceğini 50 yıl önce kimse tahmin bile edemezdi. Bugünkü Avrupa’nın entegrasyonu o günlerde hayal edilemeyen bir boyut kazanmıştır. Fransız ve Alman hükümetleri ise bu entegrasyonu daha ileri taşımayı daima özel görevleri olarak benimsediler. Peki, Fransız-Alman işbirliği bugün artık gereksiz mi? Kesinlikle hayır! İki ülke arasında olan bir dostluk bile yeniliklere ihtiyaç duyar. Bizim dostluğumuzun kökü aynı kaldı, çevresi ise önemli değişikliklere uğradı. Bu nedenle Fransız-Alman lokomotifine Brüksel’de arada sırada ince ayar yapılması gerekiyor. Almanya ve Fransadaki genç nesiller Alman Fransız dostluğunu yaşamalı, yaşatarak takdir etmeli ve yeniliklerle donatmalıdır. Yarının küresel dünyasında Avrupa’nın hayati önemi taşıyan meselelerde tek sesli olması ayrı bir önem taşıyor. Almanya ve Fransa’nın bu konuda büyük katkıları olabilir. Bu anlamlı gün, özellikle genç nesillere Fransız-Alman dostluğunun benzersiz boyutlarını, tarihi ve siyasi önemini göstermeli. Ayrıca genç insanlara gelecekleri ile ilgili sorumluluklarını da hatırlatmalı. Nedir bu sorumluluk: Avrupa’yı birlikte geliştirmek. Almanya ve Fransa’ya bu konuda ayrı bir görev düşüyor. Bu sabah Alman Lisesi ve Pierre Loti Lisesi öğrencileri Almanca ve Fransızca olarak ortak hazırladıkları bir etkinlik sundular. Günümüzdeki dostluk ilişkisi genç Alman ve genç Fransızların ortak projelerinde ifade buluyor. Dostluğa bundan daha somut ve güzel bir örnek olabilir mi? Vive l’ amitié franco-allemande!