<I><B>BÖLÜM II</B></I> <B>OLYMPOS’UN DAHA ÖNEMSİZ TANRILARI</B> On İki Büyük Olymposlulardan başka tanrılarda vardır mitologyada. En önemlileri Aşk Tanrısı EROS (Latincede, Cupido)’dur. Homeros bu tanrıyı bilmez; ama Hesiodos’a göre Eros, <I>Ölümsüz tanrıların en güzelidir.</I> İlk öykülerde erkeklere güzel armağanlar veren yakışıklı bir delikanlı olarak belirir. Bunu da bir şair değil, bir düşünür, Eflatun, en iyi biçimde kelimelere sığdırmıştır:<I> “Aşk –Erosyuvasını erkeklerin kalbine kurar; her kalbe kurmaz ama, katılığın bulunduğu yerlere girmez. Hiç yanlışlık yapmaz, yapılmasına da izin vermez, en büyük üstünlüğü de budur zaten.Zor, onun yanına bile yaklaşamaz. Çünkü bütün erkekler kendi istekleriyle buyruğuna girerler onun, aşkın dokunduğu insanlar karanlıkta yürümezler.”</I> Eros, önceleri Aphrodite’nin oğlu olarak değil de, arkadaşı olarak düşünülürdü. Sonraları şairler onu aşk tanrıçasını oğlu olarak anlatmışlardır. Aşkın gözleri kör olduğu için kendi gözleri de örtülü olan Eros’un yardımcıları şunlardır:Küçümsenen, hiçe sayılan aşkların öcünü alan, bazen de aşka karşı koyan ANTEROS;HIMEROS (özlem); ve düğün şöleni tanrısı HYMENAIOS. Gençlik tanrıçası HEBE, Zeus ile Hera’nın kızları ve Herakles’in karısıydı. Tanrılara içki sunardı. Bazı öykülerde, içkiyi sunanın Zeus’un kartalı tarafından Olympos’a kaçırılan yakışıklı, genç Troia prensi Ganymedes olduğu belirtilmiştir. IRIS, hem Gökkuşağı tanrıçası, hem de tanrıların habercisiydi. İliada’da tek haberci olarak o gösterilmiştir. Odysseia’ya göre, bu görevi Hermes’le birlikte paylaşır. Olympos’da oturan kızkardeşler içinde en önemlileri Kharitler ile Musalardır. KHARITLER, üç kardeşti: Aglaia, Euphrosyne, Thalie. Zeus’un kızları ve Titan Okeanos’un torunlarıydı. Homeros ile Hesiodos’un birer öyküsünde, Aglaia’nın Hephaistos evli bulunduğu yazılıdır; öteki öykülerin hepsinde de Kharitler tek tek anlatılmaz, bir bütün olarak ele alınır. Kharitler Musalarla birlikte dolaşırlardı; onlar olmadan şölen verilmez, Apollon lir çalıp Kharitler dansetmeden tanrılar keyiflenmezdi. Yalnız tanrılar mı, hangi ölümlünün yanına gitseler, hangi insanın omzuna dokunsalar o insan mutluluk içinde yaşardı. Dokuz kardeş olan MUSALAR da Zeus’un kızlarıydı. Kharitler gibi, onlarda birbirlerinden ayrılmazlardı. <I>“Hepsi,”</I> der Hesiodos <I>“aynı şeyi düşünür, yürekleri şarkıyla doludur. Sevdikleri kişiyi mutlu kılarlar. Bir insanın içinde ister acı, ister keder olsun; Musaların şarkısını duymayagörsün, o insan karanlık düşüncelerden sıyrılır, dertlerini unutur. Musaların ölümlülere kutsal armağanı budur işte.”</I> Kardeşlerden Kleio tarih, Urania astronomi(uzay bilimi), Melpomene tragedya, Thaleia komedya, Terpsikhore dans, Kalliope destan, Erato aşk şiiri, Polyhymnia tanrısal şarkı, Euterpe de lirik şiir musasıydı. Bunlardan başka Olympos’daki ölümsüzler içinde şimdilik şunları sayabiliri: THEMIS (Hak, tanrısal adalet), DIKE (İnsancıl adalet), NEMESIS (Haklı öfke), AIDOS (Utanç). Hesiodos’a göre, Nemesis ile Aidos Olympos’da oturmazlar, insanlar arasında yaşarlardı. Bütün ölümlüler kötü olunca, o iki tanrıça güzel yüzlerini beyaz peçelerde örtüp yeryüzünden ayrılacak ve ölümsüzler katına varacaklardı. <B>SULARIN TANRILARI</B> POSEIDON, Deniz (Akdeniz) ile Dost Deniz (Karadeniz)’in efendisi ve yöneticisiydi. Yeraltındaki ırmaklarda onundu. Titan OKEANOS, dünyayı kuşatan Okeanos adlı ırmağın efendisiydi. Karısı Tethys de kendisi gibi bir titandı. O büyük ırmağın nympheleri olan Akeanidler kızları, dünyadaki bütün ırmakların tanrılarıda oğullarıydı. Adı Derin Deniz anlamına gelen PONTUS, Toprak ana ile kendinden çok daha önemli bir deniz tanrısı olan NEREUS’un oğluydu. NEREUS’a denizin ihtiyar adamı denirdi. Hesiodos onun için, <I>”doğru, haksever, ince”</I> kelimelerini kullanır. Karısı Doris, Okeanos’un kızıydı. NEREIDLER diye anılan elli tane sevimli kızları vardı. Nereidler içinde en önemlileri Akhilleus’un annesi THETIS ile Poseidon’un karısı ARPHITRITE idi. TRITON, Deniz’in Çalgıcı’sıydı. Poseidon ile Amphitrite’nin oğulları olan bu tanrı, çalgı olarak büyük bir deniz kabuğu kullanırdı. PROTEUS, bazen Poseidon’un oğlu, bazende adamlarından biri olarak gösterilir. İki özelliği vardır bu tanrının: geleceği söyler, istediği zamanda kılığını değiştirirdi. NAIADLAR da su nympheleriydi. Derelerde, kaynaklarda, çeşmelerde yaşarlardı. Sonradan deniz tanrısı olan üç ölümlü vardır ki, üçü de önemsizdir. Adları LEUKOTHEA, PALAEMON; GLAUKOS’dur. <B>YERALTI</B> Ölüler ülkesini, On İki Büyük Olymposlulardan biri, Hades ile karısı Persephone yönetirdi. Hades de denirdi ölüler ülkesine; İliada’ya göre toprağın altında bulunurdu. Odysseia’da Hades’e Okeanos’un kıyısından, dünyanın ucundan girildiği yazılıdır. Daha sonra gelen şairler de,yeraltına varan yolun başlangıcının çeşitli mağaralarda, derin göllerde olduğunu söylemişlerdir. İkiye ayrılırdı Hades; Tartaros ile Erebos. İnsanlar öldükleri zaman doğruca Erebos’a, ordan da daha derinlerdeki Tartaros’a giderlerdi. Homeros, gölgelerin yaşadığı belirsiz bir yer olarak düşünmüştür yeraltını. Ona göre, hiçbir şey gerçek değildir Hades’de. Vergilius, Homeros gibi düşünmez. Ölüler ülkesini ayrıntılarıyla anlatır: bir coğrafyasını çıkarmıştır, haritasını çizer. Yeraltına inen yol önce üzüntü ırmağı Akheron’un ağlayış ırmağı Kokytos’a karıştığı yere varır. Orada bekliyen ihtiyar balıkçı Kharon, gömülürken dudaklarının üstüne geçiş parası konulan ölüleri kayığına alır yalnız. Tartaros’un kapısı önünde herkesi içeri bırakan, ama kimseyi dışarı bırakmayan üç başlı, ejder kuyruklu bir köpek, Kerberos, bekler. Kapıdan girince ölüler, Rhadamanthys, Minos, Aiakos adlı üç yargıcın önüne çıkarlar; orada kötüler sonsuz acı çekmeye; iyiler de mutluluk içinde yaşamaya, Elysion kırlarına gönderilir. Akheron ile Kokytos’dan başka üç ırmak vardır Hades’de, yeraltını dünyadan ayırırlar: ateş ırmağı Phlegethon, tanrıların adına yemin ettikleri Sytks ve unutuş ırmağı Lethe. Bir yerlerde Pluton’un sarayı bulunur; Latin şairi Vergilius, sarayın çok kağılı olduğunu, konuklarda dolup taştığını yazar, o kadar.. Başka şairlerinde bu konuda bilgisi yoktur. Sarayın çevresi soğuk, ıssız, çorak bir ülkedir; garip, soluk çiçekler açar orada. Yeraltında ERINYSLER (Latincede Furiae) adında üç kızkardeş oturur. Vergilius’a göre, Hades’e gelen kötüleri cezalandırır. Yunan şairleri, Erinyslerin yeryüzüne çıkıp günah işleyenleri kovaladıklarını , suçsuzların öçlerini aldıkları yazarlar. Adları, Teisiphone, Megaira ve Allekto’dur. Bunlardan başka UYKU ile kardeşi ÖLÜM de Hades’de yaşarlar. Düşler, yeraltından yükselip insanlara varır. İki kapıdan geçerler. Kapılardan biri boynuzdandır; oradan doğru düşler geçer. Kötü düşlerin geçtiği kapı ise fildişinden yapılmıştır.