ilkçağ felsefesi

advertisement
İLKÇAĞ
FELSEFESİ
KISA ÖZET
www.kolayaof.com
İÇİNDEKİLER
SAHİFE
Ünite:1- Antik Yunan Mitolojisi ve Felsefe
3
Ünite:2- Milet Okulu
5
Ünite:3- Pythagorasçılık ve Ksenophanes.
7
Ünite:4- Herakleitos
10
Ünite:5- Parmenides, Anaksagoras ve Demokritos…..
13
Ünite:6- Sofistler ve Sokrates
16
Ünite:7-- Platon
19
Ünite:8-- Aristoteles
26
2
1.Ünite-Antik Yunan Mitolojisi ve Felsefe
FELSEFE SÖZCÜĞÜNÜN ANLAMI
Bugün dilimize felsefe olarak yerleşmiş olan sözcüğün Antik Yunancadaki tam karşılığı philosophos idi. Sevgi anlamına gelen philo sözcüğü ile bilgelik anlamına gelen sophos sözcüğünün terkibinden oluşan bu bileşik sözcüğün dilimizdeki tam karşılığı bilgelik ya da bilgi sevgisidir.
Felsefe terimi ilk kez Thales'ten yüz yıl kadar sonra ortaya çıkan Pythagorasçılar tarafından
kullanılmıştır. ilk filozoflar, daha çok doğa araştırmacısı (physikoi) olarak anılmaktaydılar.
Bugün kullanmakta olduğumuz felsefe sözcüğü, dilimize Arapça'daki felasife sözcüğünden
geçmiştir. Araplar da bu sözcüğü, Yunanca'da bilgelik (sophia) sevgisi (philo) anlamına gelen
philosophia sözcüğünden uyarlamışlardı. Terim gerçek anlamını Platon ve Aristoteles'te bulmuştur.
Bilgelik, geniş bir hayat tecrübesi içinde gezmeyi gerektirir. Theoria'nn ikinci anlamı, bununla
ilişkili olarak, gezmektir. Eski Yunan dünyasında bu işin piri, Ksenophanes'ti. Ahlaki ustalığın
olabilmesi için toplumun ve kendi içimizin gözlenmesi gerekir. Sophos olmak, uzun yaşamakla değil, tecrübe zenginliğiyle gerçekleşebilir.
Mitolojik düşünmede;
Tabiatla konuşulur, diyalog kurulur, ona saygı duyulur. Fakat modern düşünmede ‘ben-sen
bağı' yoktur, ‘ben-o bağı' vardır. O, cansız olarak görülür ve benim irademin üzerinde iş göreceği malzeme olarak değerlendirilir.
Mitolojik düşünmede ezelî ebedî madde vardır. Bu ezelî ebedî madde yaratılmamıştır. Yani
yoktan var etme yoktur. Bütün bunların arkasında başka bir varlık olabilir mi diye düşününülmez. Bu madde, bugünkü maddeye benzemez. Bu madde canlı, ruhlu ve tutsaktır. Bu
maddeyle birlikte mevcut olan bir irade, akıl, bu maddeyi harekete geçirir; düzenlenmesinde
etkili olur. Bu madde, bu akıl gücü tarafından şekillendirilip planlanır. Yani, evrenin rastgele
meydana geldiğini düşünülmez. Khaos'tan kosmos meydana geliyor. Eski Yunan tanrıları
kosmosu düzenlemezler. Kozmosun içinde yer alırlar.
Mitos temelli dünyadaki en temel erdemlerden biri, haddini bilmektir. Çünkü bu dünyaya göre herkesin belirli erdemleri vardır. Bu erdemin anlamı herkesin belirli alışkanlık ve yetileri
olduğudur. Kralın erdemi, iyi yönetici olmaktır. Bu dünyadaki diğer bir erdem, sözünü bilerek
konuşmaktır. Erkekler açısından savaşçılığı, oturup kalmasını ve konuşmasını bilmek önemlidir. Bu kültür dünyasının iki temel Sophia'sı, iyi savaşmak ve güzel konuşmaktır.
Homeros'un destanlarında geçen Tanrı anlayışı, insan biçimlidir (antropomorfik). Yani tanrılar, insan şeklinde tasavvur edilmektedir. Ama onlar ölümsüz, biz ise ölümlüyüz. Yalnız, tanrıların yiyecekleri özel yiyeceklerdir. Tanrılar insan biçimli olmakla kalmıyor, insanların bütün
inançları onlarda da var, insanlar arasındaki savaşlara da katılıyor, taraf tutuyorlar.
Hesiodos'un yaşadığı dönemde Eski Yunan dünyası üzerine, Persler hep siyasi ve askeri basınç yapıyorlardı. Gerçekleşen siyasal ve toplumsal değişme sonucunda toplumun bir kesimi
şehirde zanaat öğrenmeye ve ticaretle uğraşmaya başlamıştır. Gemiler yapılmış, Doğu Akdeniz'de Fenikeliler ve Mısırlılarla alışveriş yapılmıştır. Bunun sonucunda yeni kültürlerle tanışı-
3
lınca düşünme ve algılama ufukları genişlemiş, ticaret ve gemicilikle zenginlik artmaya başlamıştır.
Hesiodos'un doğa anlayışında düzen ve yasa hakimdir. Özellikle gökyüzündeki yasa, sarsılmaz
bir yasadır. Hesiodos'un kozmoloji ve doğa anlayışında temel kavram, khaostur. Bundan diğer maddeler zaman içinde çıkarak düzenli ve güzel evren, kozmos meydana gelmiştir.
Gerek Hesiodos gerekse Homeros’un fikirleri Eski Yunan felsefesine şu temel kabulleri sağlamıştır:
1. Homeros’un doğuştan erdem fikri.
2. Hesiodos’un kötümser tarih anlayışı.
3. İnsan bilgisi ile tanrısal bilgisi ayırımı.
4. Doğada bir düzenlilik olduğu fikri.
5. Kulaktan duyma bilgilerle doğrudan görmenin bilgisi arasında ayrım yapılması.
6. Evrenin temel maddesinin ezelî ve ebedî olduğu fikri.
7. Bu maddenin belli bir zaman içinde, oluşum ve dönüşümlerle, kozmos hâline geldiği fikri.
8. Ana maddenin canlı olarak tasavvur edilmesi, böylece onun dönüşüm nedeninin ne
olduğuna ilişkin sorunun belli bir biçimde cevaplanmasının sağlanması.
9. Başlangıçta var olduğu kabul edilen belirsiz, sınırsız, şekilsiz maddenin belirli, sınırlı,
şekilli kozmos hâline dönüşmüş olduğu fikri.
YUNAN MİTOSUNUN GENEL BİR DEĞERLENDİRMESİ VE FELSEFE İLE İLİŞKİSİ
Mitolojik düşünme biçiminde ortaya konan kabuller pek az sorgulanırken felsefede farkında
olunmadan, en ufak şeyin bile soruşturması yapılır. Fakat felsefenin de temel birtakım kabulleri vardır. Bu kabuller, bireylerin dayandığı rastgele kabuller değil, içinde yaşadıkları toplumdan çıkarılan kabullerdir. Bu kabuller, Eski Yunan düşüncesi başlamadan önce, yaradılış ve
doğa gibi belli temel konulardadır. Bu kabullerin başında, evrenin ana maddesiyle ilgili olanlar gelir.
Madde ezelî ve ebedîdir. Yani, yoktan var etme anlayışı, kabul görmez. Var olan bir maddenin
yok olacağı anlayışı da. Başlangıçta bir karışıklık içinde olduğu tasavvur edilen bu maddenin,
bir süreç içinde düzenli bir yapı (kosmos) hâline dönüşmüş olduğu düşünülür. Bu madde aynı
zamanda kutsal ve canlı bir maddedir. Aynı zamanda bu madde, evrendeki bütün varlıkların
malzemesini ve kütlesini oluşturur. Yani gördüğümüz dünyada ne varsa başlangıçtaki malzemeden yapılmıştır.
Yunan mitolojisinde, insanın bünyesinde titanik, kötü güçler olduğuna dair bir yan vardır. Bu
kötü yan hemen tüm kültürlerde bedeni aşağılama biçiminde kendisini gösterir. Fakat insaniçirde tanrı Dionysos, yani ilahi, ölümsüz bir yönü var. O hâlde insan bir yönüyle maddi, bir
yönüyle tanrısaldır. Bu düşünce Yunan insanına, tanrısal adaleti insan olaylarının âlemine
taşımakta yardımcı olmuştur.
4
2. Ünite - Milet Okulu
MİLET OKULU VE ARKHE SORUNU
Miletos Okulu, bugün Aydın ili sınırları içinde bulunan Miletos şehrinde etkinlik göstermiş bir
felsefe okuludur. Bu okulun temsilcileri olan Thales, Anaksimandros ve Anaksimenes, gösterdikleri düşünsel etkinlikle ve yöneldikleri sorunlarla felsefe tarihinin ilk filozofları olmuşlardır.
Milet Okulu ile beraber ortaya çıkan bu yeni düşünme anlayışının en temel kavramı kuşkusuz
arkhe idi.
Yunancada başlangıç, ilk, ana kaynak gibi anlamlara gelen arkhe kavramı Aristoteles’in Metafizik adlı eserinde de söz konusu edilmekte ve iki ana düzeyde değerlendirilmektedir. Bunlardan birincisi her şeyin kendisinden meydana geldiği, türediği şey (arkhe) nedir? İkincisi ise bu
tek bir arkheden evrendeki bütün bu görünür çokluk, yani bileşik olan şeyler (suntheta) nasıl
olup da meydana gelmişlerdir (genesis).
Aristoteles’in Metafizik isimli eserinde ele aldığı arkhe kavramına ilişkin iki farklı yaklaşım
sergilenmiştir. Bunlardan birincisi, doğada bulunan varlıkların arkhe olduğuna yönelik yaklaşımdır.
 Bu yaklaşım uyarınca arkhe; toprak, su, hava ve ateşten herhangi biri veya bunların
hepsi olarak düşünülmekteydi. Burada dikkate değer nokta, arkhe olarak değerlendirilen unsurun doğada bulunuyor olmasıdır. Bu gelenek Thales’in suyu, Anaksimenes’in havası ve Empedokles’in dört element (toprak, su, hava ve ateş) anlayışıyla
sürdürülmüştür.
Mitostan logosa doğru gerçekleşen dönüşüm Aristoteles tarafından şöyle anlatılmaktadır:
“Ama gerçekte onların dünya kuralları-dünya yöneticisi değişiyor: Her şeyi mitsel bir damar
içinde değil-kendi aralarındaki karışımdan ilk çıkan kuşak en iyi şeyleri yaptı diyor kimileri,
yani Perecydes ve diğerleri"
Antik Yunan felsefesinde evrenin hangi kökenden türediğini, ana unsurunun ne olduğunu
konu edinen soruna “arkhe sorunu”, bu arkhe den evrendeki tüm bu görünür çokluğun nasıl
türediği sorununa ise “oluş sorunu” denmekteydi. Oluş sorunu, aynı zamanda evrendeki hareket ve oluşun hangi ilke ya da yasalara bağlı olduğunu belirlemek sorunuydu.
THALES
Thales, Eski Çağ Ege Medeniyeti’nde doğanın, ‘doğa dışı’ unsurlardan ziyade kendisinden
hareketle açıklanması anlayışının filizlenmesine temel teşkil edecek dönüşümün habercilerindendir. Felsefe, tanışık olduğumuz anlamıyla ilkin Eski Yunan Düşüncesinde Thales ile başladığı ve Pythagoras tarafından terminolojiye geçirildiği kabul edilen bir etkinliğin adıdır.
“Felsefe sorularındaki nedir... felsefe sorusunu var eden temel etkendir” (Uygur, 1984: 26).
Varlığın aslının ve esasının, var olanların kaynağının ne olduğu sorusuna verilen yanıtlar, bütün düşünce tarihi dikkate alındığında son derece çeşitlilik göstermektedir. Verilen yanıtlardan biri, dünyanın kendi değişimini temin edebilecek bir canlılığa sahip olduğudur. Onlara
göre dünyanın ana unsurunu oluşturan şey hem maddi hem canlı hem de ruhludur. Maddeye
aynı zamanda bir tür canlılık ya da ruhluluk atfeden bu düşünceye hylozoizm adı verilir.
5
Download