Slayt 1

advertisement
• EDA DİKİCİ
• SOSYOLOJİ 2. ÖĞRETİM
• G1002.10029
ORTA VE YENİÇAĞ
1. Genel olarak bütün orta ve
yeniçağ’da psikolojinin
konusu RUH tur.
2. Ruh felsefesi
3. Yakın zamana kadar
psikoloji konuları felsefe
içinde yer almış ve sadece
“spekülasyon” yani oturup
düşünme yoluyla bu
alandaki bilgiler
genişletilmeye çalışılmıştır.
Spiritüalistler
• Eski Yunandan gelen
görüş…,
• Heraklitus ve Platon’un
görüşüne katılan
düşünürler ruhun var
olduğunu ileri sürmüşlerdir.
Bunlara göre madde bir
görüntüden ibaret olup;
maddesel olmayan,yani
fiziksel ve kimyasal yollarla
açıklanmayacak olan ruh
evrenin asıl cevheridir.
Böyle düşünenlere
spiritüalist denir.
Materyalistler
• Democritos’un görüşüne
katılanlar ise ruh adı
verilen bağımsız bir varlık
yoktur. Fiziksel ve kimyasal
kanunlar yaşamın bütün
biçimlerini açıklamaya
yeter. Ruh bedenin bir
fonksiyonundan ya da
Heackel’in ileri sürdüğü
gibi beynin salgısından
ibarettir. Böyle
düşünenlere materyalist
denir.
Düalistler
• 17.yy Descartes , düalizmi
ileri sürmüştür.Ona göre
1. Düşünen ruh, kişilik ve benlik olarak
kendini gösteren, ilgileri ve gayeleri olan kendine
özgü bir varlık:
2. Bedeni içine alan sürekli
hareket halinde olan
madde alemi vardır. Bu iki
gerçek birbirine
indirgenemez.
Varlığın ikili
görünüşü
• Spinoza ise çift yanlı
gerçek kuramını
ortaya atmıştır. Ona
göre ruh ve beden bir
tek varlığın iki yanı, iki
yönden görünüşüdür.
Böylece Spinoza bütün
varlığı teke
indirgemiştir. Fakat bu
tek varlığın ne
olduğunu açıklamak
mümkün olmamıştır
• 18. yy. David Hume (1711-76)
Platondan beri süregelen animizmi ilk
olarak etkili biçimde eleştirmiştir.
O,ilahi ve canlı bir cevher olarak ruhun
varlığına ilişkin hiçbir yaşantının,
hiçbir kanıtın bulunmadığını ileri
sürer.Ona göre ruh adı verilen şey,
içsel yaşantılardır.
• Algılar, tasarımlar, hatıralar, duygular,
• Hume ilk defa ruh yerine ruhsal
olayları psikolojinin konusu olarak ileri
sürmüştür.
İslamda ruh
• Ruh, insanların vahiy çizgisinden sapmalar gösterip,
putperest yönelişlere meyletmeleriyle birlikte, değişik
anlamları içeren ve tapınma, korku, ümit gibi hisleri
harekete geçiren bir doğa üstü varlık haline geldi İlkel
puta tapıcılık dinlerinde, cansız, donuk cisimlerden
yapılan şekil verilmiş putlar veya kutsal sayılan diğer
cansız varlıklar, hareketsiz oldukları ve yerlerinden
kımıldamaya güç yettiremeyecekleri bilindiği halde onlara
tapınılır ve onlardan isteklerde bulunulurdu Bu, çağdaş
putperest toplumlarda devam eden bir davranış şekli
olarak varlığını sürdürmektedir İnsanların böyle bir yola
sapmalarının sebebi, tapındıkları bu cisimlerde ruhî bir
kuvvetin ve yaptırım gücünün var olduğuna inanılmasıdır
İslamda ruh
• Allah Teâlâ, Hz Âdem (as)'ın cesedini topraktan
şekillendirdikten sonra ona kendi rûhundan üflemiş ve
böylece Adem (as) hayat kazanmıştır Yine, insanı ana
rahminde yarattıktan sonra, ona kendi rûhundan üflemiş
ve onu rûh sahibi canlı bir insan haline getirmiştir: "Her
şeyi en güzel şekilde yaratan, insanı önce balçıktan
vareden sonra insan soyunu adi bir suyun özünden
yaratan, sonra şekil verip düzelten, ona kendi ruhundan
üfleyen O'dur" (es-Secde, 32/7-9); "Hani bir zaman
Rabbin melekler: "Ben balçıktan bir insan yaratacağım;
Şeklini tamamlayıp rûhumdan üflediğim zaman hemen
ona secde edin" demişti" (es-Sa'd, 38/71-72)
İslamda ruh
• İsa (as)'ın babasız olarak yaratılışı
anlatılırken de rûh, aynı anlamda kullanılır:
"Irzını koruyan Meryem'i de hatırla Biz ona
ruhumuzdan üfledik" (el-Enbiya, 21/91:
Ayrıca bk Et-Tahrim, 66/12) İsa (as)
bundan dolayı rûhullah (Allah'ın rûhu)
olarak da isimlendirilmiştir
İslamda ruh
• Yine ruh kelimesi Cebrail (as)'ın karşılığı olarak
kullanılmaktadır Bu anlamda, "Ruhul-Kudüs" ve
"Ruhul-Emin" terkipleri ile geçmektedir: "De ki;
"Kur'ânı, Ruhul-Kudüs (Cebrail), Rabbimin
katından hak olarak indirdi" "Meryemoğlu İsa'ya
da açık mucizeler verdik ve onu Ruhu'l-Kudüs ile
te'yid ettik" (el-Bakara, 2/87, 253);
"Uyarıcılardan olasın diye, bu Kur'ân-ı açık bir
Arapça lisanıyla senin kalbine, "Ruhul-Emin"
(Cebrail) indirmiştir" (eş-Şuara, 26/ 193-195)
İslamda ruh
• Bazı âyetlerde de rûh kelimesi ile Allah, Teâlâ'nın
vahyi, yani âyetleri kastedilir: "Allah meleklerini,
vahyi (ruh) ile, kullarından dilediğine
göndererek" (en-Nahl, 16/2; ayrıca bk elMü'min, 40/15; eş-Şûra, 42/52)
Dört âyette rûh, Allah Teâlâ'nın emrine
bağlanmıştır (el-İsra, 17/85; en-Nahl, 16/2; elMü'min, 40/15; eş-Şûra, 42/52)
İslamda ruh
• Rûhu Allah'ın emrine bağlayan ve
muhtevasından ruh ile neyin kastedildiği
açıkça anlaşılmayan;
"Ey Muhammed! Sana ruhtan sorarlar De
ki; "Ruh, Rabbimin emrindendir (O'nun
bildiği bir iştir) size ancak az bir bilgi
verilmiştir" (el-İsra, 17/85) mealindeki
âyet, ruh konusu üzerindeki tartışmaların
odak noktasını oluşturmaktadır
Download