seminerimize hoş geldiniz Kur’an ve sünnetten örneklerle vaazın önemi vurgulanacak ve günümüzde yüz yüze vaazın toplumsal etki açısından anlamı açıklanacaktır. 2011 yılı mart ayında yapılan İl Müftüleri Seminerinde konu müzakere edilmiş ve seminer sonuç bildirgesindeki, “Başkanlığımız, halkı din konusunda aydınlatma görevinin en bariz hizmet alanlarından olan cami ve mescitlerdeki vaaz ve irşat hizmetlerinin yıllardır merkezî sistemle yürütülmesinin pratik ve kısmî faydalarının bulunmasıyla birlikte personelimizin potansiyelinin açığa çıkmasını engellediği ve yüz yüze iletişimin sağladığı etkiyi vermediği tespitinden hareketle bu uygulamayı yeniden gözden geçirme ihtiyacı hissetmiştir. Bu sebeple etkin bir irşat hizmetini sunabilecek personel seçimi, bunların gerekli hizmet içi eğitime tâbi tutulması ve ihtiyaç duyulan araç ve kaynakların temini konularında hazırlıklar sürmektedir. Ayrıca il müftülerimiz de bölgesel şartları, ihtiyaçları ve imkânları doğrultusunda belli bir plân dâhilinde bu sürece gereken katkıyı sağlayacaktır. Neticede din görevlilerimizin kısa sürede kendi cemaatine vaaz ve irşat hizmeti sunabilir hâle getirilmesinin teşkilâtımızın öncelikli hedeflerinden biri olduğu unutulmamalıdır” tespiti kamuoyuyla paylaşılmıştır. Seminerler sizlere neyi kazandırmayı hedeflemektedir? İrşad nedir? Vaaz nedir? Hitabet nedir? İslam’da irşadla ilgili kavramlar nelerdir? Vaazın anlamı nedir? Hitabetin anlamı nedir? İslam kültüründe vaaz ve hitabetin önemi Kur’an’da vaaz ve hitabetle ilgili Ayetler Peygamberimizin vaaz örnekleri İslam tarihinde meşhur hatipler Günümüzde toplumsal ihtiyaçlar açısından vaazın Önemi Vaizliğin anlamını ve tarihi gelişimini bilir. Vaizlerin sık kullandıkları eserleri olumlu ve olumsuz yönleriyle tanır. Vaaz hazırlama ve sunma yöntem ve tekniklerini uygular. Kur’an'da ve muteber hadis kaynaklarındaki mesel ve hikâyeleri vaazlarında etkin kullanır. Dinin temel kaynaklarını (Kur’an ve Sünnet) vaazlarında etkin kullanır. Sorun çözme becerisine sahiptir Vaazlarında güvenilir tarihi bilgileri kullanır. Vaazlarında din alanındaki temel problemleri toplumun ihtiyaçlarına göre işler. Vaazlarında görev bölgesinin örf ve adetlerini dikkate alır. Hedef kitlenin ilgi, ihtiyaç ve seviyesini tespit eder. Vaaz hazırlarken konusuyla ilgili bilimsel veri ve dokümanlardan da yararlanır. Vaazın etkinliğini değerlendirir. Etkili iletişim ilke, yöntem ve tekniklerini uygular. Vaaz, hutbe ve ders materyali hazırlar ve geliştirir Vaazı etkili biçimde sunar Cemaati bilgilendirmeye yönelik vaaz vb etkinliklerini planlar ve değerlendirir. Görevi çerçevesinde Dinî konularda danışmanlık ve rehberlik yapar. Vaaz ve irşat hizmetlerinde, yetişkin eğitiminin ilke, yöntem ve tekniklerini uygular Vaaz hizmetlerine yeni yaklaşım, yöntem ve tekniklerden yararlanır. Toplumu din konusunda bilgilendirmeye yönelik gerekli ortamı düzenler ve etkili bir biçimde yönetir. Türkçeyi doğru ve etkili biçimde kullanır. Önemli gün ve gecelerin amacına uygun program düzenler. 1. Olgunlaştırmak; doğru yolu göstermek; rehberlik, kılavuzluk etmek. 2. Bir din alimi, bir tasavvuf şeyhi ya da bir hocanın, birikim ve yetkinlik açısından daha alt düzeydeki İnsanları dînin ne olduğu, insanın dinin gereklerini nasıl yerine getirmesi gerektiği konularında aydınlatıp yönlendirmesi. İyiliğe sevk için söylenen söz, nasihat, öğüt, bir kimseye, kalbini yumuşatacak surette sevap ve ikâba dair söz söylemek, nasihat etmek, bu yolda söylenilen söz. Vaaz aslında bir şeyi öğretmek maksadıyla değil, telkîn gayesiyle yapılır. Genellikle, cemaatin bildiği şeyleri tesirli bir üslupta anlatıp onları doğru yola çekmeyi, kötülüklerden uzaklaştırmayı hedef alır. Hatîb, cuma ve bayram namazlarında, minberlerde cemaati dinî konularda aydınlatan veya irşat eden resmî cami görevlilerine denir. Hitabet ise her türlü söz sanatını kullanarak bilgi, şuur ve motivasyon gibi amaçlarla çeşitli yer ve zamanlarda yapılan etkili konuşmaların genel adına denir. 1- Sözlü Tebliğ İle İlgili Olanlar: A) Öğüt verme ile ilgili olanlar: Vaaz, mev’ize, zikr, zikrâ, tezkire, nasîhat ve tavsiye B) Bilgilendirme ve yol gösterme ile ilgili olanlar: Ta’lim, irşâd, tebliğ, da’vet ve hidayet. C) Emretme ve yasaklama ile ilgili olanlar: Emr-i bi’l-ma’ruf ve nehy-i ani’l-münker. 1- Sözlü Tebliğ İle İlgili Olanlar: D) Müjdeleme ve sakındırma ile ilgili olanlar: İnzâr, tahzîr ve tebşir. 2- Sözlü Tebliğin Sunumu İle İlgili Olanlar: Hikmet, kavl-i leyyin, kavl-i beliğ, kavl-i hasen, kavl-i ma’ruf, mücadele. 3- Fiili Tebliğ İle İlgili Olanlar: Üsve-i hasene, cihad, fetih ve şâhid. “Vaaz, mâbed içi dînî hitâbetin ikinci çeşidi olup câmilerde veya toplu ibâdet edilen yerlerde yetkili dîn adamları tarafından ibâdet öncesi veya sonrasnda yapılan dînî konuşmalardır” (Dînî Hitâbet, s. 53) Dini bilgilendirmedir. Cami içi yetişkin eğitimidir. Dinin duygu boyutunu canlandırmadır. Cemaati doğru ve hak yola irşâttır. İçerisinde Rabbimizin çoğu emri yerine getirilen bir eğitim faaliyetidir. Dini şuur ve heyecan verme ameliyesidir. “Vaazın, kalpleri yumuşatacak şekilde tatlı sözlerle, hitâbet tekniği içinde cemâate öğüt vermek.” “Vaaz” kelimesi, Kur’ân-ı kerîmde, nasîhat, öğüt ma’nâsına gelen “Mev’ıza” vezninde zikredilmiştir. [Bkz. Âl-i Imrân (3), 138; Yûnus (10), 57; Nahl (16), 125; Nûr (24), 34] Hayrı ve şerri öğretmedir. Helal-haram duyarlılığı kazandırmadır. Ahlakı ve nefsi tezkiye etme vasıtasıdır. Gönül eğitimidir. Dini telkin vermedir. Cennete insan kazandırma gayretidir. Kalpleri yumuşatmak ve iyiliği özendirmektir. “Kalbi korkutarak yumuşatmadır.” (ibnülCevzi) İbret ve öğütle halkı eğitme yoludur. Sağlam bilgi, güzel söz, güzel uslub ve uygun bir metotla yapılan dini bir faaliyet. Ayet ve hadisler ışığında yapılan bir sohbettir. Kalpleri yumuşatan, gönülleri ferahlatan, kafaları aydınlatan, kötü kimseleri iyiliklere yönelten, iyileri iyilikte sebata ve devamlılığa teşvik eden konuşmaya denir. Hz. Ali buyurur ki: “Nükteli ve hikmetli söz ve davranışlarla ruhlarınızı dinlendirin. Zîrâ bedenler yorulduğu gibi ruhlar da yorulur.” Sözün gücü, öz ve amelden gelir. Hitabet, sözün gücünü ve hakkın sesinin yankısıdır. Gönül insanı olarak yetiştirmeye gayretidir. Hitabetin malzemesi bilgi ve muhabbet, harcı gayret, sonucu da tevfik-i ilâhiye mazhariyettir. İslamî literatürde ise hatîb, cuma ve bayram namazlarında, minberlerde cemaati dinî konularda aydınlatan veya irşat eden resmî cami görevlilerine denir. Hatîbler, o günün şartlarına veya haftanın özelliğine göre bir hutbe hazırlayarak, kabiliyetlerine göre ya irticâlen veya yazdıkları metinlerden okuyup halka İslâmî konularda bilgi verirler. Hatîbler bu hutbelerini hem hazırlarken, hem de cemaate sunarken, halkın kültür seviyesini ve durumunu göz önüne tane, gür sesle ve tatlı bir üslupla okumaları sonuç açısından daha etkileyicidir. Hatîblik mesleği, esasında oldukça eskidir. Bazı bilgin ve devlet adamları hatîblikle meşhurdur. Bilhassa İslâm öncesi câhiliyye çağında hatîblik mesleği oldukça revaçta idi. Bu devirde hatîbler, yılın belli zamanlarında kurulan panayırlarda halka şiirler okurlar veya konuşmalar yaparlardı. Özellikle İslâm tarihi açısından önemli olan bir hatîb vardır ki, adı Kuss b. Sâide idi. Bu zat hanîf dinine mensup olup, daha sonra Hz. Peygamber, peygamberlikle görevlendirilmeden, söylediği meşhur bir hutbesinde, yakında bir peygamberin geleceğini haber vermiş ve halka putlara tapmamayı tavsiye etmiştir. ون اِّ ََّل َك َما يَقُو ُم الَّ ٖذى يَت َ َخبَّ ُ طهُ اَلَّ ٖذ َ الر ٰبوا ََل يَقُو ُم َ ين يَا ْ ُكلُ َ ون ِّ ان ِّم َن ْال َم ِّس ٰذ ِّل َك ِّباَنَّ ُه ْم قَالُوا اِّنَّ َم ْ ش ْي َ ال َّ ط ُ الر ٰبوا َوا َ َح َّل االبَ ْي ُع ِّمثْ ُل ِّ الر ٰبوا فَ َم ْن َجا َءهُ َم ْو ِّع َ ظةٌ ِّم ْن َر ِّب ٖه فَا ْنت َ ٰهى فَلَهُ ه اّٰللُ ْالبَ ْي َع َو َح َّر َم ِّ عادَ فَا ُ ٰ ف َوا َ ْم ُرهُ اِّلَى ه ِّ ار ُه ْم ص َح ُ ولئِّ َك ا َ ْ اّٰلل َو َم ْن َ َما َ اب النَّ ِّ سلَ َ ُون ٖفي َها خَا ِّلد َ “Faiz (riba) yiyenler, ancak şeytan çarpmış olanın kalkışı gibi, çarpılmış olmaktan başka (bir tarzda) kalkmazlar. Bu, onların: "Alım-satım da ancak faiz gibidir" demelerinden dolayıdır. Oysa Allah, alışverişi helal, faizi haram kılmıştır. Kime Rabbinden bir öğüt gelir de (faize) bir son verirse, artık geçmişi kendisine, işi de Allah'a aittir. Kim (faize) geri dönerse, artık onlar ateşin halkıdır, orada sürekli kalacaklardır.” (Bakara 2/275) َ اس َو ُهدًى َو َم ْو ِّع ٌ َٰهـذَا بَي َظةٌ ِّل ْل ُمت َّ ٖقين ِّ َّان ِّللن “Bu (Kur’an), insanlar için bir açıklama, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için bir hidayet ve bir öğüttür.” (Ali İmran 3/ 138 َ اس قَ ْد َجا َءتْ ُك ْم َم ْو ِّع ُور َو ُهدًى ُّ ظةٌ ِّم ْن َربِّ ُك ْم َو ِّشفَا ٌء ِّل َما فِّى ال ُ َّيَا اَيُّ َها الن ِّ صد ََو َر ْح َمةٌ ِّل ْل ُمؤْ ِّم ٖنين “Ey insanlar işte size rabbınızdan bir mev'ıza ve gönüller derdine bir şifa, ve mü'minler için bir hidayet ve rahmet geldi.” (Yûnus 12/57) ٰ ِّع ا ْ ْ ْ ْ َّ َ ْ س ُن ِّا َّن ه ى ت ال ب م ه ل د ا ج و ة َ ن س ح ال ة ظ ع و م ال و ة م ك ح ال ب ك ب ر ل ي ب س ى ل ُ ا ُ ْد ِّ َ ِّ ِّ ِّ ِّ ِّ ِّ ٖ ْ َ ى ا َ ْح ُ َ َ َ َ ِّ ِّ ِّ ْ ِّ َ ٖ َ َ َ َ َ َس ٖبي ِّل ٖه َو ُه َو ا َ ْعلَ ُم ِّب ْال ُم ْهت َ ٖدين َ ض َّل َ َرب ََّك ُه َو ا َ ْعلَ ُم ِّب َم ْن َ ع ْن “(Ey Muhammed!) Rabbinin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et. Şüphesiz senin Rabbin, kendi yolundan sapanları en iyi bilendir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilendir.” (Nahl 16/125) ًظة َ ت َو َمث َ ًًل ِّمنَ الَّ ٖذينَ َخلَ ْوا ِّم ْن قَ ْب ِّل ُك ْم َو َم ْو ِّع ٍ ت ُمبَ ِّينَا ٍ َولَقَ ْد ا َ ْنزَ ْلنَا اِّلَ ْي ُك ْم ٰايَا َِّل ْل ُمت َّ ٖقين “Muhakkak ki size dinin hükümlerini açıklayan âyetler, sizden önce gelip geçenlerin hallerinden misaller ve Allah’a karşı gelmekten sakınacaklar için birtakım öğütler indirdik.” (Nur 24/34) ت ُمذَ ِّك ٌر َ صي ِّْط ٍر@فَذَ ِّك ْر اِّنَّ َما ا َ ْن َ لَ ْس َ ت َعلَ ْي ِّه ْم ِّب ُم “İşte böyle... Sen insanları irşada devam et! Zaten senin görevin sadece irşad edip düşündürmektir. Onların üzerinde zorlayıcı değilsin.” Ğaşiye 88/21-22) وف َويَ ْن َه ْو َن َ ون اِّلَى ْال َخي ِّْر َويَا ْ ُم ُر َ ع ُ َو ْلت َ ُك ْن ِّم ْن ُك ْم ا ُ َّمةٌ يَ ْد ِّ ون ِّب ْال َم ْع ُر ٰ ُ ع ِّن ْال ُم ْن َك ِّر َوا ون َ ولئِّ َك ُه ُم ْال ُم ْف ِّل ُح َ “Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.” (Âl-i İmran 3/104) ٰ ْ اّٰلل َو ْاليَ ْو ِّم ِّ يُؤْ ِّمنُونَ ِّب ه ع ِّن ْال ُم ْن َك ِّر ِّ اَل ِّخ ِّر َويَا ْ ُم ُرونَ ِّب ْال َم ْع ُر َ َوف َويَ ْن َه ْون ٰ ُ ت َوا َصا ِّل ٖحين ِّ عونَ فِّى ْال َخي َْرا ُ ار َّ ولئِّ َك ِّمنَ ال َ َُوي ِّ س “Onlar, Allah’a ve ahiret gününe inanırlar. İyiliği emrederler. Kötülükten men ederler, hayır işlerinde birbirleriyle yarışırlar. İşte onlar salihlerdendir.” ( Âl-i İmran 3/113) وف َويَ ْن َه ْونَ َع ِّن ْال ُم ْن َك ِّر ُ َو ْال ُمؤْ ِّمنُونَ َو ْال ُمؤْ ِّمنَاتُ بَ ْع ِّ ض يَا ْ ُم ُرونَ بِّ ْال َم ْع ُر ٍ ض ُه ْم ا َ ْو ِّليَا ُء بَ ْع ٰ ُ سولَهُ ا َّ َص ٰلوة َ َويُؤْ تُون اّٰلل س َي ْر َح ُم ُه ُم ه ُ اّٰلل َو َر َّ َويُ ٖقي ُمونَ ال َ ولـئِّ َك َ اّٰللُ اِّ َّن ه َ الز ٰكوة َ َويُ ٖطيعُونَ ه ٌ َع ٖز يز َح ٖكي ٌم “Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar. Namazı dosdoğru kılar, zekâtı verirler. Allah’a ve Resûlüne itaat ederler. İşte bunlara Allah merhamet edecektir. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” ( Tevbe 9/71) ٰ ْ َاجدُون َاَل ِّم ُرون َّ الرا ِّكعُونَ ال َّ امدُونَ ال ِّ اَلتَّائِّبُونَ ْالعَا ِّبدُونَ ْال َح َّ َسائِّ ُحون ِّ س ُ ِّع ِّن ْال ُم ْن َك ِّر َو ْال َحاف ِّ ظونَ ِّل ُحدُو ِّد ه َاّٰلل َوبَ ِّش ِّر ْال ُمؤْ ِّم ٖنين ِّ ِّب ْال َم ْع ُر َ َوف َوالنَّا ُهون “Bunlar, tövbe edenler, ibâdet edenler, hamdedenler, oruç tutanlar , rükû’ ve secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah’ın koyduğu sınırları hakkıyla koruyanlardır. Mü’minleri müjdele.” ( Tevbe 9/112 ) ص ِّب ْر َع ٰلى َما ِّ ص ٰلوة َ َواْ ُم ْر ِّب ْال َم ْع ُر ْ وف َوا ْنهَ َع ِّن ْال ُم ْن َك ِّر َوا َّ ی اَقِّ ِّم ال َّ َيَا بُن ور َ َا ِّ صابَ َك اِّ َّن ٰذ ِّل َك ِّم ْن َع ْز ِّم ْاَلُ ُم “Yavrum! Namazı dosdoğru kıl. İyiliği emret. Kötülükten alıkoy. Başına gelen musibetlere karşı sabırlı ol. Çünkü bunlar kesin olarak emredilmiş işlerdendir.” ( Lokman 31/17) َس َما َكانُوا يَ ْفعَلُون َ َْكانُوا ََل يَتَنَا َه ْونَ َع ْن ُم ْن َك ٍر فَعَلُوهُ لَ ِّبئ “İşledikleri herhangi bir kötülükten birbirlerini vazgeçirmeye çalışmazlardı. Yapmakta oldukları ne kötüydü!” ( Maide 5/79) ى الَّ ٖذى يَ ِّجدُونَهُ َم ْكتُوبًا ِّع ْندَ ُه ْم فِّى الت َّ ْو ٰري ِّة الر ُ اَلَّ ٖذينَ يَتَّبِّعُونَ َّ ى ْاَلُ ِّم َّ سو َل النَّبِّ َّ وف َويَ ْن ٰهي ُه ْم َع ِّن ْال ُم ْن َك ِّر َويُ ِّح ُّل لَ ُه ُم َّ ت الط ِّيبَا ِّ َو ْ ِّ اَل ْن ٖجي ِّل يَا ْ ُم ُر ُه ْم بِّ ْال َم ْع ُر ِّ ص َر ُه ْم َو ْاَلَ ْغ ًَل َل الَّ ٖتى َكان ْ َويُ َح ِّر ُم َعلَ ْي ِّه ُم ْال َخبَائِّ َ َت َعلَ ْي ِّه ْم ض ُع َع ْن ُه ْم اِّ ْ ث َويَ َ ور الَّ ٖذى ا ُ ْن ِّز َل َمعَهُ ا ُ ٰ ولـئِّ َك فَالَّ ٖذينَ ٰا َمنُوا ِّب ٖه َو َع َّز ُروهُ َونَ َ ص ُروهُ َوات َّبَعُوا النُّ َ ُه ُم ْال ُم ْف ِّل ُحونَ “Onlar, yanlarındaki Tevrat’ta ve İncil’de yazılı buldukları Resûle, o ümmî peygambere uyan kimselerdir. O, onlara iyiliği emreder, onları kötülükten alıkoyar. Onlara iyi ve temiz şeyleri helâl, kötü ve pis şeyleri haram kılar. Üzerlerindeki ağır yükleri ve zincirleri kaldırır. Ona iman edenler, ona saygı gösterenler, ona yardım edenler ve ona indirilen nura (Kur’an’a) uyanlar var ya, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (A’raf 7/157) َّ ص ٰلوة َ َو ٰات َ ُوا الز ٰكوة َ َوا َ َم ُروا َّ ض اَقَا ُموا ال ِّ اَلَّ ٖذينَ اِّ ْن َم َّكنَّا ُه ْم ِّفى ْاَلَ ْر ِّ وف َونَ َه ْوا َع ِّن ْال ُم ْن َك ِّر َو ِّ ه ور ِّ بِّ ْال َم ْع ُر ِّ ّٰلل َعاقِّبَةُ ْاَلُ ُم “Onlar öyle kimselerdir ki, şâyet kendilerine yeryüzünde imkân ve iktidar versek, namazı dosdoğru kılar, zekâtı verir, iyiliği emreder ve kötülüğü yasaklarlar. Bütün işlerin âkıbeti Allah’a aittir.” ( Hac 22/41) Veda Hutbesi bunun en meşhurlarıdır. V’az Edebiyatında Hadisler, Mahmut YEŞİL, TDV. Yayınları, 1998. Türkiye’de Vaizlik (Tarihçesi ve Problemleri), Mehmet Faruk BAYRAKTAR, İFAV Yayınları, 1997. Dinî Hitabet, İ. Lütfi Çakan, İFAV Yayınları, 1998. Peygamber Efendimizin Hitabeti, Ahmet Lütfi Kazancı İstanbul, Marifet Yayınları, 1980. Asr-ı Saadet ve Raşit Halifeler Döneminde Hitabet, Mehmet Reşit Özbalıkçı, İstanbul, Yeni Akademi Yayınları, 2005. Diyanet İslam Ansiklopedisi, Vaaz ve Hitabet Maddesi. Sorunlarımız-Sorumluluklarımız, Dr. Ömer Menekşe, Diyanet yayınları. Şamil İslam Ansiklopedisi. semineri hazırlayan ve sunan MEVLANA TAŞKAYA ULUDERE İLÇE VAİZİ