Ayak Bileği Ayak bileği sinovyal bir eklemdir ve tibia, fibula ve talus kemiklerinden oluşur. Vücut ve ayak arasında oldukça stabil bir köprü oluşturur. Ayak bileği vücudun yer çekimi merkezinin dışında olduğu için varus ve değişik kompresif streslere açıktır. Eklemin kemik yapısına baktığımızda iç ve dış tarafta tibia ve fibula kemiklerinin malleolleri ile tavanını tibianın düzgün yüzeyinin yaptığını görürüz. Fibulanın malleollü tibianın maleolüne göre daha aşağıda ve arkadadır. Bu nedenle malleoller arasında ki eksen bacağın koronal plandaki eksenine göre yaklaşık 15 derece dış rotasyondadır. Ayak bileği eklemine anterior talofibular ligaman önde derinlik kazandırır ve tibianın malleolünün arka kısmı ve posterior tibiofibular ligaman ise arkadan ekleme destek sağlarlar. Bu kemik çerçevenin içinde talus kemiği yer alır. Talus her iki malleolle eklem yüzeyi oluşturur ve esas eklemi tibianın platosu ile oluşturur (talus dome). Talusun dome’u ön tarafa doğru genişler bu özelliği nedeni ile ayak bileğinin dorsifleksiyonunda bir köprü görevi görür. Bu nedenle ayak bileğinin hareketleri fleksiyonekstansiyon ve çok azda öne ve arkaya kayma hareketi olarak sınırlanmıştır. Ayak bileği vücut ve ayak arasında yüklerin iletiminden birinci derecede sorumlu olduğu halde diğer sinovyal eklemlerde görülen dejeneratif değişiklikler dışında ki yaralanma şekillerine bağışıklığı vardır. Bu özelliği, ayak bileğinin eklem hareket açıklığın sınırlı olması, stabilitesinin çok iyi oluşu, açısal ve torsiyonel kuvvetlerin ayak tarafından azaltılması tarafından oluşturulur. Ayak bileğinin ligamanlar tarafından sağlanan stabilitesi aşırı derecede oluşabilecek inversiyon-eversiyon, anteroposterior ve torsiyonel hareketleri engellemeye yardımcı olur. Dış yan tarafta bu ligaman desteği anterior talofibular, kalkeneofibular ve posterior talofibular ligamanlar tarafından sağlanır ŞEKİL. Anterior talofibular ligaman ayağın uzunlamasına eksenine paralel ve bacağın uzun eksenine diktir. Talusun öne doğru yer değiştirmesini engeller. En sık yaralanan ligamandır. Yaralanma mekanizması ayak bileğinin inversiyon ve plantar fleksiyonda zorlanmasıdır. Muayenede palpasyon ve dinamik testler kullanılır. Fibulanın malleolunun üzerinde ve tibianın dış yan tarafı arasında palpe edilir. Dinamik muayenede ön çekmece testi kullanılır. Bu test ilgili ayak bileğinin bulunduğu taraf dizinin 90 derece fleksiyonda ve ayak bileğinin yaklaşık 10 derecelik plantar fleksiyon pozisyonunda iken bir el ayak bileğini arkadan topuktan kavrarken diğer el bacağı stabilize eder ve topuktan kavrayan elle talus öne yer değiştirecekmiş gibi öne doğru çekilir. Burada öne doğru oluşan hareket sağlam tarafla kıyaslanarak eklemin öne doğru stabilitesi belirlenir. Kalkaneofibular ligaman ayak bileğinde dikine yerleşik bulunan ligamandır. Kalkaneusun inversiyon (supinasyon) hareketine engel olur. Dış malleolün en alt kısmının ön tarafında palpe edilebilir. Üçüncü lateral ligaman ise posterior talofibular ligamandır. Ayak bileği ligamanları içerisinde en küçük olandır ve yumuşak dokular içinde en derinde yer alır. Lateral malleolun posteromedial yüzeyinden orijinini alır. Ayak bileği kemik çerçevesi içerisinde talusun arkaya doğru yer değiştirmesine zayıf bir şekilde engel olmaya çalışır. Ayak bileğinin iç tarafında ise Deltoid ligaman bulunur. Genişlik itibari ile ayak bileğinin en büyük ligamanıdır. Ayak bileğinin iç tarafında yelpaze şeklinde uzanır. İç malleolün alt tarafından orijinini alır ve iki tabaka halinde bulunur. Yüzeyel tabaka önde naviküler kemiğe aşağıda ise kalkaneusun sustantekulum talusuna ve arkada talusa yapışır. Derin tabaka ise talusun iç tarafına yapışır. Deltoid ligamanın görevi subtalar ve ayak bileği eklemlerinin abduksiyon eversiyon hareketini engellemektir. Aynı zamanda talusun eversiyon, pronasyon ve öne yer değiştirmesini de engeller. İnterossöz ligaman veya membran tibianın iç kenarına yapışır ve aşağıya doğru uzanır ve fibulanın iç kenarına yapışır.Tibia ve fibula arasında ki bu bağ ön talofibuler ligaman ile birlikte ayak bileğinin bütünlüğünü sağlarlar. Deltoid ligamanın tibiofibular interossöz sindesmoz ile birlikte yırtılması ayak bileği kemik yapısının genişlemesine yol açar. Fonksiyonel olarak bu ayak bileğinde mediolateral instabiliteye yol açar. Sonuç olarak iyi tolere edilmeyen bu durum ayak bileği ekleminde osteoartrite neden olur. Bu durum klinik olarak muayenede mediolateral stress testi ile ortaya çıkarılır. Subtalar eklem Talokalkaneal eklem olarakta bilinen bu eklem çok az derecede inversiyon ve eversiyondan sorumludur. Sinovyum döşeli tarsal kanal ile bölünmüştür. Kanal içinde talus ve kalkaneusu birleştiren talokalkaneal ligaman bulunur. Talokalkaneal ligaman kanal içindeki pozisyonu nedeni ile inversiyonda sertleşir eversiyonda gevşer. Bu supinasyonda bulunan ayağın daha stabil olmasını sağlar. Subtalar eklemi ayak bileği tam dorsifleksiyon pozisyonda iken kalkaneusu hareket ettirerek muayene edebiliriz. Ayak Ayakta birinci metatarsal sesamoid kemikleride sayarsak 28 kemik vardır. Bu kemikler ligamanlar tarafından birbirine bağlanır ve desteklenir. Ayağın birincil görevi vücuda stabil bir platform desteği sağlamak, hareket sırasında ekstremiteye binecek yükleri dengelemek ve vücudun öne doğru hareketine ivme kazandırmaktır. Bu amaca hizmet etmek için ayakta bulunan 28 kemik birbirleri ile çeşitli yarı oynar eklemler yapmıştır. Bu kemikler harekete ve yüklenmelere karşın özel bir takım şekillenmelere uğramıştır. Bu düzenlenmeler uzunlamasına ve yatay eğriler şeklinde bulunmaktadır. Ayağı arka, orta ve ön ayak olarak bölümlere ayırabiliriz. Arka ayak; Ayağın yaklaşık üçte birini oluşturur. Ayakta bulunan en büyük iki kemik bu bölgede bulunur. Bunlardan en büyük olan kalkaneus’tur ve talusu destekler. Aralarında subtalar eklemi oluştururlar. Talus ayak ve ayak bileği arasındaki tek kemik bağlantıdır. Bu bölüm ile ilgili değerlendirme yukarıda anlatıldı. Orta ayak; Ayağın yaklaşık altıda birini oluşturur. Beş tarsal kemikten oluşmuştur (naviküler, kuboid ve 3 kuneiform kemik). Bu kemikler birbirlerine sıkı bir şekilde eklem yaparak transvers arkı oluşturmuşlardır. Arka ayak ile eklemleşmedeki hareket yeteneği ayağın sert ve düzensiz zeminlere uyum sağlamasını kolaylaştırır. Orta ayak ön tarafla düzensiz bir şekilde eklem yapar. Tarsal kemiklerin metatarsal kemiklerle yaptığı eklem çok özeldir. Ön ayak; Minyatür uzun kemiklerden oluşmuştur. Beş metatarsal ve 14 falankstan oluşur. Falankslar yalnızca fleksiyon ve ekstansiyon hareketlerini yaparlar. Ayağın yapısal bütünlüğü artiküler geometrisine ve yumuşak doku desteğine bağlıdır. Ayaktaki tüm eklemler sinovyal eklemdir. Yumuşak doku desteği statik olarak ligamanlar tarafından dinamik olarak ta muskülotendinoz yapılar tarafından sağlanır. Artiküler veya yumuşak dokuların yapısal bütünlükleri yetersiz duruma düştüğünde mekanik bozukluklar, performansın düşmesi, artroz ve kemik yetersizlikler (stres kırıkları) gibi durumlar ortaya çıkar. Ayakta iki tane ark vardır. Bunlardan birisi uzunlamasına ark diğeri de enine olan arktır. Yürüyüşte topuk vuruşunu takiben yükün dağılımını bu arkı oluşturan yapılar yönlendirir. Ayağın alt tarafında bütün yürüyüşte etkin rol alan derin ve yüzeyel destek yumuşak doku yer alır. Bunların en güzel örneğini plantar ligaman oluşturur. Yapıştığı yere ve derinliğine göre değişik isimler alır. Ancak tümü kalkaneusun tuberesitası ile enine arkı oluşturan metatarsal kemiklerin altına yapışır. Plantar ligamanlar içerisinde Spring ligamanın farklı bir özelliği vardır. Bu Ligaman kalkeneonaviküler boşlukta bulunur. Medial longitudinal arkı desteklediği gibi talusun başının yukarı doğru kalkmasına da destek olur. Ayrıca orta ayağın aşırı derecede pronasyonuna da engel olur. Tüm bu yumuşak dokuların üzerini plantar aponeurosis ve iç ve dış plantar fasya örter. Ayağın alt tarafında sesamoid kemikler bulunur, bunlar çeşitli kemiklerin içerisinde ki kemik adacıklarını temsil ederler. Bunların görevleri tendonlarda sivri ve sert kemik yüzeylerin üstünden geçerken oluşabilecek sürtünme kuvvetini azaltmak ve tendonların mekanik etkinliğini artırmaktır. Bunlara en güzel örnek baş parmağın metatarsafalangeal ekleminin alt kısmında bulunan fleksör hallucis tendonunun iç ve dış sesamoid kemikleridir. Ayak ve ayak bileği arasında ki yapısal mekanik düzeneğin anahtarı talus kemiğidir. Ayak bileği ekleminin ve “mortisin” bir parçası olarak fleksiyon ve ekstansiyon hareketlerinden pronasyondan sorumlu ayağın bir kısmı olarak da medial rotasyon ve plantar fleksiyondan sorumludur. Yürüyüş sırasında bu hareketlerin simültane bir şekilde yapılması gerekir. Bu nedenle talusun pronasyonu alt ekstremitenin özellikle iç rotasyon hareketlerinde önemlidir. Ayak ve ayak bileğinin kasları Tüm bacak kasları ayak ve ayak bileğinin motor ve dinamik stabilizatörü olarak çalışır. Bu nedenle bacağın kaslarıdört kompartmana ayrılır; ön, yan, yüzeyel arka ve derin arka kompartmanlar. Ön kompartmanda ayak bileği, ayak ve parmakların dorsifleksörleri bulunur. Bunlar; anterior tibialis, ekstansör hallusis longus, ekstansör dijitorum longus ve peranous tertiustür. Bu kaslar bacağın ön yan yüzünde yer alırlar ve tendonları ayak bileği ekleminin ön tarafından geçer. Her tendonun ayak sırtına geçtiği yerde sinovyal bir kılıfı vardır ve açık “v” şeklinde bir ekstansör retinakulum tarafından aktif dorsifleksiyon hareketinde tesbit edilerek öne doğru eğilme hareketleri engellenir. Bu kasların en büyüğü anterior tibialistir. Tendonu orta ayağın orta kısmına yapışır. Fonksiyonu ayağın dorsifleksiyon ve supinasyonunu sağlamaktır. Antagonist kası peranous longustur. Yan kompartmanda peranous longus ve peranous brevis kasları vardır. Bu kasların tendonları dış malleolün arkasından ve altından geçerken kolayca palpe edilebilir. Ayağın plantar tarafında 1. metatars, cuneiformun orta kısmı ve beşinci metatarsa yapışırlar. Bu bölgede fibroossöz tüneller içinde retinakulumlar tarafından stabilize edilirler ve sinovyal kılıfları kalkaneofibular ligaman ile birleşiktir. Peranous kasları ayağın eversiyon ve plantar fleksiyonundan sorumludur. Ayak bileği burkulmalarında ki sıklıkla inversiyon tipi burkulmalar olmakta, burada peroneal kaslarla dış yan bağlar birlikte yaralanmaktadır. Klinik olarak tanımlanması oldukça kolaydır çünkü burada ki yapılar yüzeyel olarak seyrederler. Tendon kılıfları boyunca veya beşinci metatarsal kemiğin altında şişlik, ekimoz ve eritem bulunması burkulma veya beşinci metatarsal kemikte avulsyon kırığını düşündürür. Bacağın arkasında bulunan kaslar iki kompartmanda bulunur. Yüzeyel arka kompartmanda gastroknemius ve soleus kasları bulunmaktadır. Ayak bileğine doğru bu iki kas birleşerek Aşil tendonunu oluşturur. Aşil tendonu kalkaneal tuberasiteye yapışmadan önce hafifçe iç rotasyon yapar. Sonuç olarak arka grup kasları kasıldığı zaman bu tendon topuğun plantar fleksiyon-supinasyon hareketini sağlar. Aşil tendonunun kalkaneal tuberesitasa yapışma yeri distale doğrudur. Bu nedenle tendonla kemik arasında oluşacak sürtünme kuvvetini azaltmak için bir tendokalkaneal bursaya gereksinim oluşmuştur. Bu bölgede aşırı yüklenmeler bursanın enflamasyonuna neden olarak şişlik, ağrı ve duyarlılığa yol açar. Yüzeyel arka grup kasları ön kompartmanda ki kasların direkt antagonistidir. Arka grup kaslarında esnekliğin azalması ön grup kaslarının hareketlerini daha zorlanarak yapmalarına neden olacaktır. Buda ayak bileği ve ayağın dorsifleksiyonunu sert olan arka kaslar nedeniyle artan direnci karşı yapmaları ve aşırı yüklenmeleri anlamına gelir. Sonuç olarak ön kompartman sendromu dediğimiz tablo ortaya çıkar. Derin arka kompartmanda ise tibialis posterior ve fleksör hallusis ve digitorum longus kasları bulunur. Tibialis posterior kası ve tendonu bu kasların içinde en büyüğüdür ve orta ayağın plantar kesimine yapışarak Ayağın dinamik olarak inversiyon ve supinasyonundan sorumludur. Siklik olarak pronasyon yüklenmesi olan uzun mesafe koşusu gibi sportif aktivitelerde tibialis posterior kasının aşırı yüklenmesi söz konusu olur ve “shin splint” denilen tibialis posterior kasının ve tendonunun kronik aşırı kullanım sendromuna yol açar. Bu sendroma yol açan bazı altta yatan nedenlerde vardır. Bunlar; Tibiali posterior kasının kuvvetinin ve dayanıklılığının yetersiz olması, Talusun kemik ve ligamentöz yapısının aşırı pronasyona direnç göstermede yetersiz kalması. Talusun özellikle ligaman desteğinde aşırı laksite olması ve valgus açısının >5 derece olması bu durumun klinik olarak açıklamasıdır. Ayağın tabanını özelleşmiş bir deri tabakası oluşturur. Bunun altında özellikle kalkaneusun tuberesitasının üzerinde kalın bir yağ yastığı bulunur. Bu yastığın altında aşil tendonunun fasyasının devamı olan plantar fasya vardır. Bu fasya kalınlaşarak kalkaneusun tuberesitasından parmakların köklerine kadar uzanarak ayağın tabanına bir destek oluşturur. Ayak Bileği ve Ayağın sinir ve damar yapıları Bu bölgeye ulaşan iki ana arter ön ve arka tibial arter ile bir minör peroneal arter ve üç tana ana sinir arka tibial ve yüzeyel ve derin peroneal sinirler bulunur. Ön tibial arter ve derin peroneal sinir ön kompartmanda bulunur. Peroneal arter ise derin arka kompartmanda yer alır. Yüzeyel peroneal sinir saf duyu dalı olan bir sinirdir. Yan kompartmanda ki kasları innerve eder. Arka tibial arter ve sinir ayağa giden en büyük sinir ve arterdir. Derin arka kompartmanın yüzeyel katmanında bu kompartmanı örten fasyanın hemen altında bulunur. Fleksör hallusis ve digitorum longus tendonlarının arasından geçerek ayağa arka orta hattan girerler. Bu girdikleri noktada özellikle abduktor hallusis kası ve kalkaneus ve talus kemikleri arasında oluşan bir tünel bulunur. Bu tünele Tarsal Tünel adı verilir. Eldeki karpal tünele benzer bir yapıdır ve ayağa giren nöral yapıların sıkışabileceği ve tuzak nöropatisine yol açabileceği bir alandır. Ayak parmaklarına giden digital sinirler yüzeyel ve derin transvers metatarsal ligamanlar arasında bulunur. Bu kesimde özellikle 3. ve 4. parmaklar arasındaki düzeyde tekrarlayan orta yan kompresyon travmaları (dar ayakkabı...) sonucu inflamasyon ve sinirde fibrozis ve nöroma oluşabilir. Bu da Morton Nöroma olarak bilinir. Ayak Bileği ve Ayağın muayenesi; Fizik muayenede aşağıda belirtilen araştırmalar yapılmalıdır. a. Yürüyüş sırasında fonksiyonu, b. Ayakta dururken ve otururken aksların dizilimi, c. Derinin kalitesi, d. Kas kuvveti, e. Nörovasküler bütünlük, f. Eklem hareket açıklığı, g. Eklemin stabilitesi, h. İnflamasyon bulguları. Fizik muayene hastanın odaya girişi ile başlar. Hastanın yürüyüşünün gözlenmesi önemlidir. Yürüyüşte uyum, adım uzunluğu ve denge dikkatle gözlenmelidir. Topallama varlığı ağrıya veya kuvvetsizliğe mi yoksa anatomik bir bozukluğa mı bağlı olduğu sorgulanmalıdır. Gözlem, ayak bileği-ayak diziliminin ayakta dururken, otururken ve yürürken izlenmesi ile devam eder. Özel dikkat edilmesi gereken bölgeler tibia-kalkaneal açı (topuğun valgus açısı) ile medial longitudinal açının bütünlüğüdür ( düz tabanlık, medial arkın çökmesi ve halluks valgus oluşumu). Ayak tabanının derisinin kalitesi (kuru, pullu, sıcak ve renk değişikliği açısından) değerlendirilmelidir. Vasküler sistem nabazanların palpe edilmesi ile araştırılmalı kuşkulu bir durum varsa inceleme derinleştirilmelidir. Nörolojik muayene hastanın kas kuvvetlerinin bakılması , duyu ve refleks muayenesinin yapılaması ile tamamlanır. Eklem hareket açıklığı ve eklemin stabilitesinin değerlendirilmesi hasta muayene masasının kenarına otururken diz fleksiyon ve ayak bileği hafif dorsifleksiyonda iken pasif bir şekilde yapılır. Normal ayak bileğinin yaklaşık 15 derece dorsifleksiyonu, 30 derece plantar fleksiyonu, 20 derecelik eversiyon ve inversiyonu vardır. Orta ayakta ise 5-10 derecelik varus-valgus ve pronasyon supinasyon hareketi bulunur. Ayak bileğinin stabilitesini değerlendirmek için ön çekmece ve mediolateral stress testleri kullanılır. Ön çekmece testi özellikle ön talofibular ligamanın bütünlüğünü değerlendirmek için yapılır. Medial stress testi ise tibiatalar eklemin ve tibia ve fibula arasında bulunan intraossöz ligamanın bütünlüğünün değerlendirilmesinde yararlıdır. Ayak ve Ayak Bileğinde Ağrıya Neden Olan Özel Durumlar; Aşil tendiniti: Bir aşırı kullanım yaralanmasıdır. Aslında “Tendinosis” olarak tanımlamak gerekir çünkü histopatolojik olarak olay tendonun anjiyo-fibroblastik hiperplazisidir (tendinosis). Tendonun dejeneratif hastalığına peritonon da inflamatuar bir yanıt oluşmasıdır. En belirgin semptom aşil tendonunda ağrı ve duyarlık olmasıdır. Yürmede ve merdiven inip çıkmada zorluktan yakınma sıkça görülür. Hasta anemnez verirken ağrının olduğu sırada bir ses duyduğunda bahsederse o zaman aşil tendonunda kısmi veya tam bir yırtık düşünülebilir. Aşil tendonunun kritik zonunda, kalkaneusa yapışma yerinin 5-6 cm yukarısında, şişlik ve duyarlık olması, Aşil tendonunun çok sert ve ayak bileğinin dorsifleksiyonunda 90 dereceye zorlukla gelmesi, tendon boyunca palpe edilebilen bir defekt olması ve Thompson testinin ( baldır kaslarının sıkıştırılması ile ayağın plantar fleksiyona gelmesi) pozitif olması aşil tendinosisini veya yırtığı düşündürür. Muayenede ayak (pes cavus, pes planus açısından), hamstringler sertlik açısından değerlendirilmelidir. Radyolojik olarak değerlendirmede ultrasound ve MRI tanı yönünden değerlidir. Tedavide başlangıçta ağrı ve duyarlılık azaltılmaya çalışılır. Bu amaçla istirahat, soğuk uygulama ve SOAİİ kullanılabilir. Topuğun yükseltilmesi tendona binen yükü azaltacağı için uygulanması önerilir. Kronik devrede rehabilitasyonun hedefi tendonun restorasyonuna yöneltilir. Bu amaçla elektrik stimülasyon ve ultrason tedavileri ve egzersizin birlikte uygulandığı protokoller uygulanır. Terapötik egzersizler kuvvet, dayanıklılık ve esneklik hedeflenerek reçete edilmelidir. Tendonun tam yırtığı düşünüldüğünde cerrahi konsültasyon yapılmalıdır. Ayak Bileği Burkulması; En sık görülen yaralanma şeklidir. Özellikle dış yan bağların yaralanması görülür. İç yan tarafta deltoid ligaman kuvvetli olduğu için yaralanma az görülür. En sık yaralanan bağ anterior talo fibüler bağdır. Burkulmalar tanımlanırken üç kategoriye ayrılır. Birinci derece olanlarda ligamanda kısmi yırtık ve hafif bir şişlik vardır, instabilite yoktur. İkinci derece burkulmalarda kısmi yırtık, hafif instabilite ve orta derecede şişlik ve ağrı vardır. Üçüncü derece burkulmalarda tam yırtık, belirgin şişlik, instabilite ve ağrı vardır. Fizik muayenede şişlik ve ekimoz yanı sıra anterior talofibular ve kalkaneofibular ligaman muayeneleri yapılır. Ön çekmece testi ve inversiyon stress testleri, deltoid ligaman içinde eversiyon stress testi yapılır. Ayak dış rotasyon test ile tibia fibula arasında ki membran test edilir. Kemik bütünlük için topuk vurma ve sıkıştırma testleri uygulanabilir. Ayırıcı tanıda kırık olasılığını ortadan kaldırmak için normal grafiler yararlı olur. MRI iyileşmenin olmadığı veya geciktiği durumlarda yumuşak dokuyu ve kıkırdağı değerlendirmek için yararlı olur. Tedavide eklemi korumaya almak, istirahat, soğuk uygulama, kompresyon ve elevasyon öncelikle uygulanmalıdır. Üstüne ağırlık verildiğinde ağrı ortaya çıkıyorsa baston ile destek sağlanmalı, ağrı geçer geçmez bırakılmalıdır. Ayak bileğinin plantar fleksiyon sarkıtılmamasının önemi hastaya anlatılmalı bu şekilde anterior talofibular bağın aşırı gerilmesi önlenmiş olunur. Rehabilitasyon çalışmaları şişlik ve ağrıyı azaltmaya yönelik olduğu gibi tekrar burkulmaları önlemek hedefini de taşımalıdır. Bu amaçlarla elektrik stimülasyon ve ultrason tedavilerin yanında aşil germe egzersizleri, eklem hareket açıklığını korumayı amaçlayan egzersizler öncelikli başlanmalıdır. Egzersiz programı ağrı ve şişlik durumuna göre giderek ağırlaştırılarak uygulanmalıdır. Ayak bileği ve ayak bursitleri: Ayak bileği ve ayaktaki her tendonun bir bursası vardır. Bunların içinde en bilinenleri aşil tendonu ile kalkaneus arasındaki retrokalkaneal bursa ve halluks valgus üzerinde bulunan bunyon bursadır. Genellikle bursaların bulunduğu bölgede ağrı ve duyarlıkla karşımıza çıkar. Bu nedenle eklemdeki diğer ağrılı durumlarla ayırıcı tanısı yapmak için bunların anatomik lokalizasyonlarını iyi bilmek gerekir. Tanı tamamen klinik muayene bulgularına dayandırılır. Tedavi başlangıçta soğuk uygulama ile başlar. Ağrı oluşturacak aktivitelerden kaçınılması istenir. Anestezik ve kortikosteroid karışımı lokal enjeksiyon yapılabilir ancak enjeksiyon öncesi bursanın aspirasyonu mutlaka yapılmalı ve sinovyal sıvı incelenmelidir. Uzun dönem tedavi seçenekleri arasında ayakkabı seçimi önemlidir. İlgili eklem ve kaslar egzersizlerle kuvvetlendirilmelidir. Metatarsalji; Metatars kemiklerinin başlarının bulunduğu ayağın plantar yüzündeki ağrıdır. Primer ve sekonder olabilir. Metatarsların başlarında iç veya dış kaynaklı biyomekanik sorunların sonucunda yükün artmasına bağlı olarak oluşur. Ayakta aşırı pronasyon deformitesi, yüksek topuklu veya sivri uçlu ayakkabı giymek, destek yapısı kötü ayakkabı giymek, obezite, pes planus biyomekanik nedenler arasında sayılabilir ve primer metatarsalji nedenleridir. Sekonder metatarsaljiye ise gout, romatoid artrit, sesamoidit, travma veya stress kırıkları neden olabilir. Özellikle yürürken ayağın ön tarafındaki ağrı ile karakterizedir. Hastalar “yürürken ayakkabımın içinde sanki çakıl var “ diyerek ağrılarını ifade ederler. Fizik muayenede ayak hem yük taşırken hem de ağırlıksız olarak değerlendirilir. Ayakta şişlik, kitle ve nasır yönünden inceleme yapılır. Nasırlar aşırı yük binmenin tipik belirtileridir. Ayak parmakları muayenesinde 2. metatarsalın uzun birinci metatarsalın kısa olması ( Morton Ayağı) değerlendirilmelidir. Bu durumda 2. metatarsal normalin üzerinde yük taşımak durumunda kalır. Metatarsal arkın değerlendirilmesi yapılmalı ve çökme varsa buna eşlik eden parmak deformiteleri gözden geçirilmelidir. Ayağın arka kısmı varus/valgus deformiteleri yönünden değerlendirilmelidir. Metatars başı ve boynu arasının palpasyonunda ağrı olması bu bölge bursitlerini (intermetatarsal bursit), metatarsların kompresyonu ile ağrı oluşması ise Morton Nöromayı düşündürür. Birinci metatars başının altının palpasyonunda ağrı oluşması sesamoiditi akla getirmelidir. Sekonder metatarsalji nedenlerinde ( romatoid artrit, gout gibi) ağrı yaygın ve şişliğe eklem sertliği de eklenmiştir. Metatarsalji tanısı koyulan hastalar pelvis simetrisi, bacak boyu uzunluk farkı, skolyoz, kalça, femur ve dizde rotasyon olması, diz ve ayak bileğinde varus ve valgus deformitesi açısından değerlendirilmelidir. Tedavide başlangıçta ağrının azaltılması amacı ile analjezik ve antiinflamatuar ilaçlar kullanılır. Ayakkabı düzenlenmesi ve ortotikler özellikle önemlidir. Metatars başı yastıkçıkları, tabanlıklar ve destekler ayağın durumuna göre verilebilir. Postür bozuklukları var ise bunlar düzeltilmeye çalışılır. Ayak kaslarının kuvvetlendirilmesi çalışmaları yapılır. Morton Nöroma; İntermetatarsal sinirler ana posterior tibial sinirin kolları olan medial plantar ve lateral plantar sinirlerin devamıdır. Tekrarlayan travmalar sonucu 3. intermetatarsal sinirin “schwann kılıfında” kollejenöz madde birikimi sonucu oluşan perinöral fibrozis nedeni ile sinirin genişlemesi Morton Nöroma olarak adlandırılmıştır. Keskin bıçak batar tarzda ağrı, parestezi, uyuşukluk ve parmaklarda kramp ile kendini gösterir. Semptomlar genelikle 3. parmağın 4. parmağın iç tarafına doğru yayılır. Genellikle tek taraflıdır. Genellikle yürürken veya ayakta dururken ağrılar artar. Hastalar özellikle araba kullanırken ayağın dorsifleksiyon pozisyonunda bulunmasının ağrılarını ortaya çıkardığından yakınırlar. Diğer tipik bir bulgu ağrı olduğunda ayakkabılarını çıkarıp ayak altlarına masaj yapmalarıdır. Bu bölgenin palpasyonu oldukça ağrılıdır. 3. ve 4. parmakların arası ayakta dururken hafif ayrık olarak gözlenebilir. Bu bölgenin (3. ve 4. parmakların arası) parmaklarla sıkıştırılması ağrıyı artırır. Tedavide genellikle ayakkabı düzenlenmesi ve ortotikler kullanılması yeterli olur. Ağrının devam ettiği durumlarda lokal analjezik ve steroid injeksiyonları yapılabilir. Plantar Fasciitis; Plantar fasya medial kalkaneal tuberesitastan başlayarak metatars kemiklerinin başlarına ayrı ayrı yapışan çok katlı fibröz bir aponörozdur. Plantar fasciitis fasyanın özellikle kalkaneusa yapışma yerinde tekrarlayan mikrotravmalar sonucu oluşan bir aşırı kullanım yaralanmasıdır. Sporcularda özellikle koşucularda antrenman programında yapılan değişiklikler sonucu görülür. Sporcu olmayan kişilerde ise uzun süreli sert zeminde yürüme, ayakta durma veya merdiven çıkma sonrasında görülür. Pes planus, pes cavus ve ayakta bulunan arkların sert oluşu, aşırı pronasyon ve kötü ayakkabı bu duruma katkıda bulunan olaylardır. Hastalar ayakların altında özellikle plantar fasyanın kalkaneusa yapıştığı yerde şiddetli ağrıdan yakınırlar. Ağrı genellikle ayakta dururken veya sabah uyandığında ilk adımlarda veya uzun süreli oturmayı takiben kalkıp adım atarken şiddetlidir. Antrenmanın başlangıcında şiddetli iken egzersiz yaptıkça ağrı azalır. Muayenede bu bölgenin palpasyonunda ağrı vardır. Baş parmak dorsifleksiyonu ağrılı olabilir. Tedavide istirahat, soğuk ve bandaj ilk dönemde uygulanabilir. Soğuk uygulama özellikle akşamları kişi eve geldiğinde buz masajı şeklinde uygulanırsa çok yararlı olabilir. Rehabilitasyon programı plantar fasyanın germe ve kuvvetlendirilmesine hedeflenmelidir. Gastro-soleus, quadriceps, hamstring, ve kalça fleksör ve ekstansörleri de bu programın devamında ele alınmalıdır. Uygun ayakkabı ve ortotikler ayakta bulunan patolojileri düzeltmek için gereklidir. Tarsal Tünel Sendromu; Tibial sinir veya dallarının fleksör retinaculum altında sıkışması sonucu oluşan bir tuzak nöropatisidir. Tibial sinirin tarsal tünelde sıkışabilecek dalları medial veya lateral plantar sinir, lateral plantar sinirin birinci dalı ve medial kalkaneal sinirdir. Tarsal tünel anatomik olarak fibro-ossöz bir yapıdır. Medial malleolün hemen arkasından başlar, fleksör retinakulum tavanını yapar, tabanını ise posterior tibialis, fleksör dijitorum longus ve fleksör hallusis longus kaslarının tendonları yapar. Diğer tuzak nöropatileri ile karşılaştırıldığında tarsal tünel sendromu oldukça ender görülür. Travma ve post-travmatik değişiklikler, yer işgal eden lezyonların kompresyonu, sistemik hastalıklar, eklem yapısı veya deformitesi ile ilişkili biyomekanik nedenler ve idyopatik nedenler etyolojide yer aldığı düşünülen olaylardır. Hastalar genellikle ayak tabanında ağrı ve paresteziden yakınırlar. Ağrı yanıcı tarzda olabilir, kramp veya ayak tabanında sertlik hissedilmesi de görülen yakınmalardır. Semptomlar uzun süre ayakta durmak veya yürümekle artar. Tarsal tünel sendromu genellikle tek taraflıdır. Fizik muayenede Tinel testi kullanılır. Tibial sinir üzerine vurmakla tibial sinir boyunca ağrı ve parestezi bulguları oluşturulur. Baş parmağın ekstansiyonu ve ayak bileğinin pasif eversiyonu ile de semptomlar oluşturulabilir. İlgili tibial sinir dallarının duyu muayenesinde azalma saptanabilir. İlerlemiş olgularda kaslarda atrofi gözlemlenebilir. Tanıda elektrodiagnostik testler değerlidir. Hem iğne elektromiyografisi hem de sinir ileti çalışmaları yapılmalıdır. MRI tünelin anatomik yapısını göstermek yönünden yararlı olabilir. Tedavide ağrı ile uğraşmak planlanmalıdır. Eğer biyomekanik olarak ayakta bir bozukluk varsa ortotiklerle düzeltilmelidir. Fizik tedavi modaliteleri uygulanabilir (ultrason, iyontoforez gibi). Egzersizler germe ve kuvvetlendirme egzersizleri şeklinde düzenlenebilir.