Ermeni Soykırımının 100. Yılında Berlin’de Yapılan Etkinlikler Üzerine Notlar! Ermeni soykırımının 100. yıldönümünde Berlin’de birçok etkinlikler yapıldı. Bu etkinliklerde Herşeye Rağmen taraftarları yoğun olarak ajitasyon propaganda faaliyeti yürüttü. Ermeni soykırımının 100. yıldönümünde, Bolşevik Partizan ve Herşeye Rağmen “1915-2015, Soykırımın 100. Yılı. Ermeni Halkı İçin Istırap Ve Acı Dolu Yüz Yıl. Türk Devletinin İnkâr Ve Yalan Dolu Yüz Yılı” başlıklı ortak bir açıklama yaptı. Bu açıklama yapılan bütün etkinliklerde yoğun olarak dağıtıldı. Bu ortak açıklama sahiplenildi. Eylemlere katılan birçok insan bu ortak açıklamayı afiş olarak taşıdı. 15 Nisan 2015 Genç Dünya gazetesinin bürosunda, Alman tarihçi Werner Röhr Ermeni Soykırımının 100. yıldönümü ile ilgili bir sunum yaptı. Werner Röhr, Abdülhamit döneminde yapılan Ermeni katliamları, Jön Türklerin iktidara gelişi ve Ermeni soykırımına giden yolda taşların nasıl döşendiğini anlattı. Werner ayrıca Almanya’nın Ermeni soykırımına seyirci kaldığını, soykırımı yapan Talat Paşa ve şurekâsını koruduğunu anlattı. Birinci Paylaşım Savaşı’nın ertesinde İstanbul’da soykırım sorumluları hakkında parlamento soruşturmalarının yapıldığı, bir kısmının askeri mahkemelerde yargılandığı bir sürecin başladığını belirten Werner Röhr, bu yargılamalar sonucu Talat, Enver ve diğer bazı üst düzey yöneticiler hakkında gıyabında idam kararları da çıktığını ve soykırım suçlularının Almanlar tarafından kaçırıldığını anlattı. Werner devamla, Hitlerin can dostu 1923 Münih Birahane darbe girişimi sırasında ölen Scheubner-Richter’in tam da soykırım sırasında Erzurum’da Konsolos yardımcısı olduğunu, bu faşistin bile Ermeni soykırımı bağlamında tepkili raporlar yazdığını anlattı. Krikor Zohrab, Ermeni toplumunun siyasal önderi kabul edilen milletvekilidir. Yazar ve aynı zamanda Talat Paşa’nın tavla, iskambil arkadaşıdır. İttihat ve Terakki listesinden İstanbul mebusu seçilir. 1915’e dek kaldığı mecliste dönemin en parlak hatiplerinden biri olarak tanınır. 1909’da 31 Mart ayaklanması olur. Ayaklanmacılar Talat’ı aramaktadır. Talat’ı, daha sonra 1915’te ölüme göndereceği Kirkor Zohrab, saklayarak kurtarmıştır. 1915’te Talat kendisine yapılan bu yardımı unutur. Zohrab, Talap Paşa ile tutuklandığı günün hemen öncesinde buluşur. Beraber yemek yer ve iskambil oynarlar. Ayrıldıklarında Zohrab, Talat Paşa’yı yanağından öper. Bu ayrılığın akşamında Krikor Zohrab tutuklanır. 2 Haziran 1915’te Urfa-Diyarbakır yolunda öldürülür. 1919’da Taşnaktsutyun Partisi'nin 9. Kongresi’nde soykırım suçlularının cezalandırılması konusu tartışılır. Ermeni soykırımında rol almış unsurların tek tek tespit edilerek cezalandırılması karara bağlanır. Ermeni soykırımı suçluları Talat Paşa, Enver Paşa,Cemal Paşa, Sadrazam Halim paşa, Dr.Bahattin Şakir, Cemal Nazmi, Nayil Bey, Azerbeycan İçişleri Bakanı Behbut Han Civanşir öldürülür. Werner Röhr, konuşmasında bu bilgileride aktardı. Werner Röhr, Ermeni soykırımına Almanya’nın seyirci kaldığını ve kimi Alman konsolosların raporlarına rağmen kılını kıpırdatmadığını anlattı. Toplantıya katılan bir Alman, BP-HR ortak açıklamasında şu cümleyi okudu. “Alman imparatorluğunun kimi generalleri o dönemde savaş müttefiki Osmanlı devletinin ordusunda kurmay heyetinde yer alıyordu.” Bu cümleyi okuyan katılımcı, eğer Alman generalleri kurmay heyetinde yer alıyorsa nasıl oluyorda bu soykırımı engelleyemiyorlar sorusunu sordu. Werner Röhr, Alman generallerin kurmay heyetinde yer aldığını fakat iç sorunlarla ilgili yetkilerinin olmadığını söyledi. Oysa gerçek cevap bu değildi. Çünkü Alman imparatorluğu soykırımın planlanmasında, uygulanmasında yer aldı ve soykırımı destekledi. Olgu budur. 18 Nisan 2015 Ermeni Sivil Toplum Kuruluşları, Berlin Türk Büyükelçiliği önünde uyarı nöbeti için bir araya geldiler. Açılan pankartlarda ve yapılan konuşmalarda, Türk devletinin yüz yıldır yalan söylediği ve Alman devletinin sessiz kaldığı belirtildi. 24 Nisan 1915’te İstanbul’da ölüm yolculuğuna çıkarılan 100 Ermeni aydınının tek tek isimleri okundu. Herşeye Rağmen taraftarlarının dağıttığı bildiri afiş olarak kullanıldı. Uyarı nöbetinin ardından Almanya Başbakanlık binasına kadar bir yürüyüş yapıldı. Konuşmaların odaklandığı nokta yüzyıl sonra Almanya’nın soykırım gerçeğini kabul etmesi ve doğruları söylemesiydi. Yürüyüşün ardından Ermeni soykırımının tanınması için toplanan imzalar bir polis memuruna teslim edildi. 23 Nisan 2015 Berlin Katedrali'nde 1915’te soykırımdan geçirilen Ermenilerin anısına bir ayin düzenlendi. Ayine katılan Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck burada bir konuşma yaptı. İlk kez Birinci Dünya Savaşı sırasında yüz binlerce Ermeni'nin öldürülmesini soykırım olarak niteleyen Gauck, bunda Almanya'nın da sorumluluğunun olduğunu söyledi. Gauck konuşmasında, "Ermenilerin kaderi, 20’nci yüzyılın korkunç izlerini taşıdığı kitlesel kıyım, etnik temizlik, tehcir ve soykırımlar tarihine örnek teşkil etmektedir" ifadelerini kullandı. Gauck ayrıca "Bu bağlamda Almanya'nın da Ermenilere uygulanan soykırımda sorumluluğu hatta yeri geldiğinde suçu- olup olmadığının araştırılması bizim için zorlu ama kaçınılmaz bir sorumluluktur" açıklamasını yaptı. "Bugün yaşayan kimseyi suçlu koltuğuna oturtmak gibi bir niyetimiz olmadığının da altını çizmek isterim" diyen Almanya Cumhurbaşkanı, "Kimsenin gerçeklerden korkmasına gerek yok. Bizi birbirimizden ayırmış olan ve ayıran şeyleri ancak birlikte aşabiliriz" ifadelerini kullandı. Berlin Katedrali'ndeki ayinden sonra saat 21:30’da, Brandenburger Tor meydanına kadar bir yürüyüş yapıldı. Yüzlerce kişinin katıldığı yürüyüşte, katledilenlerin anısına yakılan mumlarla birlikte yüründü. Brandenburger Tor meydanında, yapılan konuşmalarda Türk devletinin Ermeni soykırımı ile yüzleşmesi ve Alman devletinin soykırım gerçeğini kabul etmesi talep edildi. Herşeye Rağmen taraftarlarının dağıttığı bildiri büyük ilgi gördü. Bildiriler tükendi. Yürüyüşe katılan kimi katılımcılar bildiriyi ellerinde tutarak yürüdü. 24 Nisan 2015 Ermeni soykırımının 100. yıldönümü öncesinde Alman basınında konuya ilişkin haber ve analizler daha sık şekilde yer almaya başladı. Gazetelerde ve TV programlarında Almanya'nın sorumluluğuna da dikkat çeken söylemlere yer verildi. Koalisyon partilerinin hazırladığı ve 24 Nisan’da görüşülen önergede “Ermenilerin kaderi, 20’nci yüzyıla damgasını vuran katliam, etnik temizlik, tehcir ve soykırım tarihine bir örnektir” ifadesine yer verildi. Almanya Federal Cumhuriyeti Meclisi bünyesindeki partiler, Osmanlı birliklerinin bundan 100 yıl önce yaptığı kıyım ve katliamları soykırım olarak nitelendirdi.Almanya Federal Meclisi Başkanı Norbert Lammert "Dünya kamuoyunun gözleri önünde, Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşananlar soykırımdı. Bu, 20'nci yüzyılın son soykırımı olarak kalmadı" dedi. Dönemin Alman İmparatorluğu’nun Osmanlının müttefiki olduğunu belirten Lammert, “Almanlar, geçmişleriyle ilgili nasıl bir tutum izleyecekleri konusunda kimseye ders verecek durumda değildirler. Yine de deneyimlerimizle başkalarını, acı verse de, geçmişle hesaplaşma konusunda cesaretlendirebiliriz” diye konuştu. Koalisyon ve muhalefet partileri, görüşmeler sırasında yaptıkları konuşmalarda hedefin Türkiye’nin sanık koltuğuna oturtulması olmadığını belirttiler. Bu bağlamda Almanya’nın tarihindeki nasyonal sosyalizm sayfası göz önünde bulundurulduğunda kibirli davranmak gibi bir lüksü olmadığı vurgulanırken, Türkiye’nin de tarihiyle yüzleşme zamanının geldiğine dikkat çekildi. Tartışmalar sonucunda, soykırımı tanıma önergesi ilgili komisyonlara gönderildi. Alman Federal Meclisi'nin ne zaman önergeyi ele alıp değerlendireceği ve oylayacağı bilinmiyor. Alman Federal Meclisi’nde Ermeni soykırım önergesi görüşülürken, parlamento binası önünde eylem vardı. KKT’lı kimi kurumlarda faaliyet yürüten arkadaşlar, Ermenilerin acılarını paylaştıklarını ve Alman Parlamentosu’nun soykırımı kabul etmesi gerektiğini belirten konuşmalar yaptılar. Ermeni arkadaşlar mumlarla “gerçeği söyleyin” şeklinde yazı yazmışlardı. 24 Nisan akşamı Marien Kilisesi’nde Ermeni soykırımı üzerine bir toplantı yapıldı. Toplantının konuşmacıları Tesse Hofmann ve Gerayer Koutcharian idi. Yapılan sunumlarda, Alman Federal Meclisi’nin Ermeni soykırım önergesini komisyonlara havale ettiğini, parlamentoda Ermeni halkının beklediği kararın çıkmadığına vurgu yapıldı. Almanya’nın yüzyıl sonra soykırım gerçeğini kabul etmesi gerektiğini belirten konuşmacılar, 24 Nisan 1915’te Osmanlı’nın başkenti olan İstanbul’da öncelikle Ermeni halkının ileri gelenlerinin kitlesel tutuklanmaları ile soykırıma başladıklarını anlattılar. Türkiye’de soykırım inkarcılığı devletin milli güvenlik politikasının bir parçası olarak yürütüldü, yürütülüyor. TC. tarihi katliamlar tarihidir. İnkarcılık soykırımın açtığı yarayı hep açık tuttuğu gibi daha derinleştirdi İnkar ölülerinin 100 yıldır hala gömülmemiş olması acısını daha da derinleştirmiştir İnkar sürdüğü sürece o mezarlar açık kalacaktır. Bu toplantının bir saat öncesinde, KKT’li arkadaşlar tarafından Kilise önünde Ermenilerin acısını paylaşan pankart açıldı. Herşeye Rağmen taraftarları yine burada bildiri dağıtımı ve gazete satışını yaptı. Ermeni gençler bildiriye sahip çıkarak dağıttı. Bir masa temin eden gençler, bildirileri masanın üstüne ve açılan pankartın önüne yerleştirdiler. Bu durumdan kimi Türkiyeli arkadaşlar rahatsız oldu. Parlamento ve Kilise önünde “Acılarınızı Paylaşıyoruz” parolası altında eylem yapanlar gruplar şunlardı: Allmende (Alternatif Göçmen Politikalar ve Kültür Evi) Didf Berlin (Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu) Fidef Berlin (Federal Almanya İşçi Dernekleri Federasyonu) Halklarin Demokratik Platformu-Berlin – HDP Berlin Komkar Berlin (Kürdistan İşçi Dernekleri Federasyonu) Berlin-Brandenburg Kürt Toplumu Kürt Merkezi Göç Kurulu Berlin-Brandenburg Sekiz Sivil Toplum Örgütü Ermenilerin acılarını paylaşan iki etkinliği organize ediyor. Bu etkinliklere katılanların sayısı 30-40 civarında. Bir pankart yazmakla yetinen bu kurumlar, Ermeni soykırımını lanetleyen, kınayan ajitasyon-propaganda materyallerini üretme gereğini duymuyor. Herşeye Rağmen’in çıkardığı ve dağıttığı propaganda malzemelerinden rahatsız oluyorlar. Demokrasi anlayışları sadece kendileri gibi düşünenlerle sınırlı kalıyor. Ne yazık ki bu anlayış devrimci örgütlerin bir hastalığı. Demokrasiyi içselleştirmeyenlerin demokrasiyi savunması bir tutarsızlıktır. 25 Nisan 2015 Ermeni örgütleri Başbakanlık binası önünde bir araya geldiler. Binlerce kişinin katıldığı bu yürüyüş Brandenburger Tor meydanında sona erdi. Yürüyüşün ön tarafında “1915-100 Yıllık İnkar...Soykırım” pankartı taşındı. Bolşevik Partizan, Herşeye Rağmen imzalı ortak açıklama, yürüyüş kortejinin en önündeki pankartlarla birlikte taşındı. Yürüyüşte soykırımı anlatan, lanetleyen birçok doviz ve pankart vardı. Yürüyüş güzergâhı boyunca yapılan konuşmalarda, atılan sloganlarda Almanya’nın soykırımı kabul etmesi istendi. Ayrıca Türkiye’nin inkar politikasını eleştiren konuşmalara da yer verildi. Soykırımı tanıyan Fransa’ya teşekkür edildi. Bolşevik Partizan ve Her şeye Rağmen imzalı Almanca “ 1915-2015 Ermeni Soykırımının 100. Yılında Türkiye İnkâr ediyor! Almanya Gizliyor, Kurbanları Anıyoruz! Tanınma Talep Ediyoruz” içerikli pankart taşındı. Pankartın yanı sıra yüzlerce bildiri dağıtıldı. Gazete satışı yapıldı. Bildiriye ilgi oldukça yoğundu. Birçok katılımcı bildiriyi yürüyüş boyunca afiş gibi ellerinde taşıdı. Ermeni örgütlerinin yaptığı yürüyüşe, KKT’li göçmenler ve Almanlar da katıldı. Herşeye Rağmen dışında, hiçbir örgütün pankartı ve flamaları yoktu. Ermenilerin acılarını paylaşma söylemleri yetmiyor. Buna uygun bir pratiğin sergilenmesi gerekiyor. Ermeni soykırımının 100. yıldönümünde Berlin’de yapılan bir yürüyüşe, KKT’li ve Alman örgütlerinin kitlesel destek vermemesi, kortej kurarak yürümemeleri anlaşılır değildir. Teoride soykırımı lanetliyenler, bu teoriye uygun bir pratik sergilemiyorlarsa söylemlerin hiçbir değeri yoktur. 28 Nisan 2015 Berlin’den Bir YDİ Çağrı Okuru...