Hukuksal Realizm

advertisement
Hukuksal Realizm
Temel Önermeler

Hukuksal Realizm, tüm hukuksal olguları, tolum düzeninin
bir parçası olarak ele alır.

Hukuk da toplum bilimin yöntemlerine uygun
araştırılmalıdır.

Bir olması gereken araştırmasına girmeksizin, hukukun
tutarlı olgusal açıklamasını yapmak gerekir.

Psikolojik verilerden yola çıkan realistler öznel ölçütler
aracılığıyla sosyoloji ağırlıklar ise toplumsal olgu ve
uzlaşma temelinden yola çıkarak aynı sonuca ulaşmayı
dener.
Hukuksal Realizm

Hukuksal realizm, pragmatist yaklaşımların hukuka
yansımasının genel adı olarak görülebilir.

Sistemin gereksinimleri gözetilerek konan hukuk
kurallarıyla yaşanan toplumsal gerçeklik arasındaki mesafe
hukukun da yeni bir anlayışla ele alınması gereğini ortaya
koydu.

Hukuk pozitif kavrayıştaki gibi salt bir metin olarak
görülemez. Önemli olan onun uygulanışıdır.

O halde hukuku anlamak için mahkeme kararlarına
odaklanmak gerekir.
Amerikan Hukuksal Realizmi

Pragmatizme dayanan hukuk ekolü.

Pragmatizm John Stuart Mill’in yararcı felsefesine
dayanarak William James tarafından ileri
sürülmüştür.

Pragmatizm doğrunun ölçütü olarak yararı işaret
eder.

Düşünceleri, kurumları işlevleri bakımından ele
alır.
Amerikan Hukuksal Realizmi

Hukuk alanında yargıcın davranışına odaklanır.

Yargıcın kararında bulunduğu sosyo-ekonomik
çevrenin etkisini araştırır.

En önemli temsilcileri Holmes, J. Frank, K.
Llewellyn olan Amerikan hukuksal realizmi
hukuksal formalizme bir tepki niteliğindedir.

Hukukun basitçe büyük önermenin somut olaya
yani küçük önermeye uygulanması olarak
görülmesine karşı çıkar.
Amerikan Hukuksal Realizmi
 Temel
özellikleri:
 Hukukun
Araçsallığı
 Hukukun
toplumsal gelişim süreci içinde ele
alınması.
 Hukukun
insan yapımı oluşu.
 Yaptırımın
hukukun ayırt edici ölçütü oluşu
Amerikan Hukuksal Realizmi

Amerikan hukuksal realizmi enstrümantalizm olarak da isimlendirilir.

Bundan kasıt hukukun sadece bir yöntem olduğu bağımsız bir hukuk biliminden
bahsedilemeyeceği.

Hukuk formel bir sistem değildir. Hukuk öngörülen hedefe ulaşmak için bir
araçtır.

Hukuksal kararın oluşumunda bu nedenle sosyal ve ekonomik koşulları hesaba
katmak gerekir.
Kural Şüpheciliği

Hukuksal sorunun çözümü için ne var olan hukukun ne de
daha önceden verilmiş olan mahkeme kararlarının yeterli
olmaması nedeniyle bir hukuksal objektiviteden
bahsedilemez.

Anglo-Amerikan sisteminde statute law ile birlikte
common law da etkilidir.

Bu durum mahkeme kararlarını öngörebilmek adına
hukukçu davranışlarına odaklanmayı gerektirmiştir.

Dolayısıyla eylem olarak hukuk anlayışı pozitif hukuktan
önce gelir.
Olay Şüpheciliği

Somut olayın aslının bilinmesinin güçlüğü

Yargıcın karakteri

Tanıkların tutumu

Olay üzerinden geçen süre vb.

Amerikan hukuksal realizmi iki temel eleştiri
üzerinden
biçimlenmiştir:
uygulanmasının
başarılı
İlki
bir
hukukun
uygulamaya
dönüşmesinin nedeni olarak soyut ve genel olan
hukuk normunun eleştirisi; diğeri ise mahkemenin
vereceği kararın ne olacağının önceden tahmin
edilememesinin yarattığı sorunlardır.

Amerikan hukuksal realizmi yargı kararının
oluşumunda yasanın önemini görmezden gelerek
hukuk güvenliğini tehlikeye atmakla eleştirilmiştir.

Amerikan hukuksal realizmi farklı bir hukuki
geleneğe mensup olan Kıta Avrupasında kabul
görmemiştir. Öyle ki Kantorowicz ünlü
söyleminde:
«Hukuk
hakimlerin
veya
mahkemelerin yaptığı bir şey
olsaydı, dinler mabetlerinden;
ilim üniversitelerinden; tıp,
doktor reçetelerinden ibaret
olurdu.» demiştir.
İskandinav Realizmi
 Hukuksal
olgulara
analitik
ve
davranışçı
pozitif
bir
kavrayışla
yaklaşan İskandinav realizmi, Kıta
Avrupası ile Anglo-Sakson hukuk
anlayışının
ilginç
bir
birleşimini
oluşturmaktadır.
Genel ilkeler

Hak kavramı ile ampirik olaylar arasında ilişki
kurmanın güçlüğü ve bu nedenle hukuk
kurallarının varsayımsal oluşu.

Hak kavramı realist anlamda diğer kişiler üzerinde
pisikoljik baskı yapma aracıdır

Varsayımsal hukuk kuralı kullanarak yargıcın nasıl
bir karara ulaşacağını tahmin etmek hukukçunun
en önemli işlevidir.
Genel ilkeler
 Hukuk
ve hak devletin zor kullanma
tekeli ile doğrudan bağlantılıdır.
 Hukuksal karar, hem pragmatik hem de
ideolojik elemanları içerir.
Stig Jorgensen

İskandinav realizminin en önemli temsilcisi olan
Jorgensen spekülatif sosyal felsefe ile sosyal
bilimleri ayırma gereği üzerinde durur ve ölçüme
ve ölçülebilir olana dikkatleri yöneltir.
Stig Jorgensen

Aynı bakış açısını hukuku incelerken de sürdürür.

Hukuk biliminin ampirik bir bilim olduğu gerçek
fenomenler üzerine kurulmuş olmasından anlaşılır. Hukuk
biliminin birincil konusu normlardır. Ancak hukuk bilimi
normatif bir bilim olmayıp, normları açıklayan bir bilimdir.
Çünkü hukuk bilimi kendisini örneğin yasamanın yaptığı
gibi normları ifade etmez. Hukuk davranış modelini
belirler; betimleyicidir, uygulanabilirdir ve emrecidir.
Hukuk kuralının temel özelliğidir. Böylece uygulamacı onu
açık olarak bilir.
Stig Jorgensen

Jorgensen hukuku toplumsal yaşamın zorunlu koşullarının
devamına yönelen yol gösterici bir sistem olarak
değerlendirir. Abartılı ampirik akımların tersine hukuku
aynı zamanda belirli iç yapıya sahip bir mekanizma olarak
da sınmaktadır.

Jorgensen, hukuku, toplumsal yaşamındaki değişimlere
kendini daima uyarlayan bir geri besleme mekanizması
olarak kabul etmiş ve hukuka toplumsal denetimin ahlaki
ve siyasi formlarından ayırt edilebilen bir özellik
tanımıştır.
Download