BASIN BÜLTENİ 14 Ocak 2016 Ekran bakıcı değildir! Uzmanlar, zihinsel, duygusal, sosyal ve motor gelişiminin temellerinin atıldığı en kritik dönem olan 0-2 yaş aralığında çocukların hayatında televizyonun asla olmaması gerektiği konusunda aileleri uyarıyor. Uzun süreli televizyon izleyen çocuklarda gelişim geriliği sıklıkla görülen sorunlar arasında yer alıyor. Çocukların 2 yaşına kadar mümkün olduğunca televizyondan uzak tutulması gerektiğine dikkat çeken uzmanlar, bunun yerine aktif oyunlarla iletişim kurulmasını öneriyor. Araştırmalara göre, beyin gelişiminin yüzde 70’i yaşamın ilk yılında tamamlanıyor. Çocuk, 0-2 yaş arasında vücut hareketleri, el becerileri, işitme-görme ve konuşma, sosyal davranış ve oyun oynama yetisi kazanıyor ve kendini geliştiriyor. Dil ve zekâ gelişiminin çok hızlı olduğu bu dönemde uzun süreli televizyon izleyen çocuklarda gelişim geriliğinin ortaya çıkma olasılığı artıyor. Çocukların 2 yaşa kadar televizyondan uzak tutulmaları, 2 yaş ve sonrasında ise eğitici yönü olmadığı takdirde gereksiz yere televizyon izlemesine izin verilmemesi gerektiğine dikkat çekilen Yeşilay Dergisi Ocak sayısında, televizyonun çocuğun gelişimi üzerindeki olumsuz etkileri gündeme taşındı. “Çocuklarda kelime eksikliği ve adaptasyon sorunu ortaya çıkıyor” Araştırmalar, televizyona maruz kalan 12-36 aylık çocukların hafıza, dikkat ve odaklanma becerisi bakımından TV’yle tanışmayan çocuklara göre dezavantajlı olduğunu kanıtlıyor. Çocuğun televizyon izlemek yerine, farklı oyunları keşfetmesinin sağlanmasını öneren Uzman Klinik Psikolog Mehmet Dinç, dergiye verdiği röportajda, 8-16 aylık dönemde bir bebeğin televizyon seyrettiği her saat başına, 3 yaşında ulaşacağı dil becerisinin 6-8 kelime daha gerisinde kaldığını belirtiyor. Bu yaşlarda beyin gelişiminin çok hızlı ilerlediğini, televizyonunsa bu gelişime zarar verdiğini ifade eden Dinç, konuyla ilgili olarak şu bilgileri veriyor: “Yeni doğan bir bebeğin beyninde, çözülmüş ipler gibi sinir hücreleri yer alıyor. Bu bağlanmaya hazır sinir hücreleri için uygun koşullar geliştirilmezse bağlantı yapma işlevleri kendi haline bırakılmış olur. Bu sinir hücreleri arasındaki bağlantı, hayatın ilk üç yılında inanılmaz bir hızla gerçekleşir. Bu gerçekleşme sırasında yeterli uyarıyı alabilen ve belirli bir deneyim dengesini elde edebilen beyin bağlantıları kalıcı hale gelir. Bu nedenle 0-2 yaş dönemindeki uyarılma deneyimi ve aktivite zenginliği birçok anlamda çocuklarımızın sağlıklı bir yaşam sürmesi için çok önemlidir.” Çocuklar, çizgi film izlerken görüntünün 3 saniyede bir değişmesi halinde dikkatlerini ekrana verebiliyorlar. Bu hızın gerçek hayatla örtüşmemesi nedeniyle çocukta adaptasyon sorunu ortaya çıkabiliyor. Okul çağına gelindiğinde dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun ortaya çıkabileceği konusunda aileleri uyaran Dinç, şunları söylüyor: “Çocuklar TV’de akan hayat ile gerçek hayatın günlük ritmini bağdaştıramıyor. Sonrasında okula başlayan bu çocuklar ders dinleyemiyor. Normal bir ilişki kurmak istediklerinde başarısız oluyorlar. Her şeyden çok çabuk sıkılıyorlar. Çünkü televizyonda çok hızlı geçen, sınırsız bir içerik var. Gerçek hayat daha yavaş, her zaman eğlenceli değil. Gerçek hayatta doğaüstü alternatifler yok. Bunlar göz önünde tutulmayınca çocuğun kendi içine dönmesi söz konusu oluyor. İnsanlarla ilişkilerini koparıp sadece teknoloji ile ilişki kurabilir hale gelmeye başlıyor.” Dil gelişimi olumsuz etkileniyor Televizyondaki görüntülerin bebeklerin boyut farklılıklarını anlamasına engel olduğunu belirten Uzm. Kln. Psk. Mehmet Dinç, “Bir bebeğin görsel olarak derinlik, boyut, perspektif farklılıklarını anlaması beyin gelişimi adına attığı en önemli adım.” diyor ve ekliyor: “Oysa televizyon beynin gelişim mekanizmasına aykırı prensiplerle çalışıyor. İki boyutlu bir çizim ile üç boyutlu gerçek bir nesne arasındaki farkı bebekler ekrandan öğrenemiyorlar. Hatta bebekler, TV ekranında gördüklerini ayrı ayrı figürler olarak değil, bir bütün olarak algılıyorlar. Figürleri takip edip izlemek yerine, ekranın tamamına adeta hipnotik bir etkiyle bakıyorlar.” Çocuklarda dil gelişimde televizyon büyük bir engel oluşturması en önemli sorunlardan biri. Çocuklar kelimelerin anlamlarını, söylenenlerden çok nereye baktığımız, nasıl bir ses tonuyla söylediğimiz, neye işaret ettiğimiz gibi sosyal ipuçlarından yola çıkarak çözerler. Çocukların, tanıdık bir kişi tarafından ve kendisiyle soru-cevap gibi karşılıklı diyalog yoluyla dili öğrendiklerini hatırlatan Dinç, “Bırakın herhangi bir TV programını, çoğu çizgi filmde bile bu sosyal ipuçları ve karşılıklı etkileşimden eser yok. Bu yüzden çocuk 2 yaşın altında ekrandan kesinlikle uzak tutulmalı” diyor. Saldırganlığa yöneltiyor Uzman Klinik Psikolog Mehmet Dinç, gerçek ve fanteziyi ayıracak yaşta olmayan çocukların, ‘sempatikleştirilmiş’ çizgi film karakterleri tarafından sergilenen şiddeti izlemesinin ileride saldırganlığa yönelmesine neden olabileceğini belirtiyor. Çocuk bu şekilde pasif şiddete de maruz kalıyor. Televizyon erken dönem çocukların dikkat eşiklerini değiştirirken, kitap ya da oyuncak gibi okuma-yazmanın temel taşları olan daha hareketsiz uyaranlara dikkat vermelerini de güçleştiriyor. Dinç, günümüzde pek çok çocuğun televizyonla erken yaşta tanıştığı için kitap okuma alışkanlığını kazanamadığı belirtiyor. YEMEK YEDİRİRKEN TELEVİZYONU AÇMAYIN Çocuğunuzu 0-2 yaşa kadar televizyondan uzak tutun. 2 yaş ve sonrasında eğitici yönü olmadığı takdirde gereksiz yere televizyon izlemesine izin vermeyin. 0-2 yaş arası çocuklar televizyondaki her şeyi sünger gibi beyinlerine alırlar ve tepkisizdirler. Bu da beyin gelişimine zarar verir. Şiddet, cinsellik içerikler açısından çizgi filmlerin içeriğine dikkat edin; bu gibi yapımları asla izletmeyin. Televizyon izlemek yerine, farklı oyunları keşfetmesini ve oynamasını sağlayın. Yemek zamanında çocuğunuzu oyalamak için televizyon açtığınızda bunun alışkanlığa dönüşebileceğini unutmayın. Yeme sorunları yaşayan çocukların çoğu, erken yaşlarda televizyon eşliğinde yemek yeme alışkanlığı edinen çocuklardır. Bu nedenle, yemek zamanı anne, yaptığı yemeği anlatarak, zaman zaman çocuğun eline bir sebze, meyve, kaşık ya da bir mutfak eşyası vererek, gerektiği zaman arada kısa bir molalarla çocuğu alıştırabilir.